Olduğumuz halimizi koruyarak olmayı ihtiyaç duyduğumuz (kişi) olamayız / Olduğumuz halimizi koruyarak olmamız gereken (kişi) olamayız diyor.

yani yazar burda iki günü bir olan zarardadır mı demiş =)

evet ilerlemek için değişmemiz lazım demiş :)

göç esnasındaki bir su kuşu. muhtemelen göçü tamamlayamadı. kuzeye gidiyor olsa gerek.
anatolia bird migration yazınca arada marbled godwit diye bi şeyler çıktı, türkçesi ne bilmem, su kuşu, seninkine benziyor.
bunlara ıslatılmış kedi maması falan verilebilir. indiyse göçü tamamlayamaz bu yav.

Eğer bakma imkanınız yoksa belediyeyi arayın belki hayvanat bahçesinde filan bakarlar, yoksa ölür gider bakılmazsa. Kediler de saldırabilir.

Bahçesi olan birileri bakabilir aslında.

tükenmiş bu.

Yavru martı olmasın? renkleri böyle kırçıllı olur küçükken. linkte koyduğum resim yavru martıyı resmi. Ona benziyor mu?
img02.deviantart.net

varsa yavru kedi-köpek kuru maması ve su verin.

martı la bu?

Yavru martı bu

kontil hayvandaki iç paraziti döker size bir etkisi olmaz diye biliyorum.

paraziter ilaçlar parazitlerin yumurtalarına etki ETMEZ. erişkinleri öldürür. parazitlerin yaşam çemberi de 30-45 gün arasında değişiklik gösterir. 30 gün, 60 gün 45 gün gibi periyodik uygulamalarla sürekli olarak erişkinler öldürülür. sistemde kalan yumurtalar da bir sonraki döneme erişkin olduklarında öldürülmek üzere kalır. 30-60-45 neyse rutininiz, o zaman geldiğinde yeni parazitler ölür, eğer oluşmuş yumurta varsa bir sonraki döneme kalır. böylece parazitler kontrol altında tutulur ve enfeksiyon yapmaları önlenir.

bu paragrafran ne anlıyoruz?
1- Parazit ilaçları aşı değildir koruyuculuğu yoktur. kist aşısı millet anlasın diye düdük makarnasının tekinin çıkardığı bir laftır. parazit ilacı uygulamadır.
2- parazit sayısı asla 0 olmaz. her zaman vardır. kontrol altında tutmak gerekir. hastalık yapmaması orada olmadığı anlamına gelmez. size yumurtaların geçmeyeceği anlamına gelmez.

dışarıda gezerken bir su birikintisine basıp ayak tabanınız ile sudaki parazit yumurtalarını kediye taşımayacağınızın garantisini de verin unutmadan.

kontil meselesi: kontil ekinekok parazitine karşı ETKİSİZ bir insan parazit ilacıdır. hayvanlarda da kullanılabilir. tadı güzeldir (muzlu); askaritlere, tenyalara falan etkilidir. anlayacağınız yetersizdir. sizin ilacınız praziquantel yani droncit. hatta bağzı durumlarda o da yetersizdir. bağzı parazitler için piperazin, albendazol, fenbendazol, ivermectin falan da gerekebilir...

@unique hint kumasi bu durumda kediye parazit ilacı ne kadar sıklıkta yapılmalı her ay mı?

bir de bulaşıcılığın başlama sürecinin 3 ayı bulduğunu okumuştum o doğru mu peki?

bir de kist ile kasıt kist hidatik ise o köpekten bulaşmıyor mu? benim okuduğum kaynaklarda hep köpek olarak yazıyordu.

Edit: tipleri farklıymış

The only form of Echinococcus transmissable by cats is that causing alveolar echinococcus. Hydatid disease is another form of Echinococcus, but this form is only transmitted by dogs.

en az 1 ay en fazla 2 ay arasında rutin belirleyin o rutinde devam edin. ama tedavi değil kontrol altında tutmak. tedavi diye bir seçenek yok daha doğrusu anlamsız.

bulaşıcılık için süre yalan. burada olay ne kadar yumurta olduğu ve parazitin patojenitesi... bağğzı parazitler 10 yumurta ile sizi hasta ederken bağğzısı için binlerce gerekir.

hayvanda parazit varsa ve erişkin sayısı fazla, patojenite yüksek, attığı yumurta fazlaysa sizi ya da diğer canlıyı 1 haftada da hasta eder... erişkin sayısı azdır, atılan yumurta azdır, patojenite düşüktür 10 sene geçer hiçbir şey olmaz...

özetle önlemini alın gerisini düşünmeyin..

peki kedinin dışkısında kurt gözükür mü paraziti varsa?

hiçbir şey gözükmüyor ben baktığımda ancak mikroskobik inceleme ile gözükür?

Cevaplar için teşekkürler bu arada

ya bir de hazır yetkili birisini bulmuşken bir kaç soru daha sormam lazım asdad

bu Echinococcus alveolaris için kedilerin fare yemesi ile geçiyor demiş, hiç sokak görmemiş ve doğumundan itibaren evde bakılan bir kedide bu yine olabilir mi?

parazit ilacı uygulandıktan sonra susam tanesi şeklinde, çok ince spagetti makarna şeklinde gözlenebilir. hatta ben yavru bir terrierin boyu kadar parazit çıkardığını görmüştüm.

kesin tanı semptomların yanında dışkı muayenesi ile yapılıyor. çeşitli yöntemler mevcut yüzdürme, süzme falan.. orada yumurtayı görürlerse parazit %100 var demek. ama yumurtayı görmemek parazit %100 yok demek değil maalesef. -çok zor bir iş yumurtayı görebilmek ve iyi tecrübe istiyor- yine semptomlar üzerinden tedavi gerekiyorsa yapılmalı...

ecinococ olayında da evde lağım faresi beslemiyorsanız çok düşük ihtimal. kediniz için ekinekok riski dışardan sizin taşımanız. ölü fare, dışkısı vs ile gelen yumurtaları sizin ona taşımanız. kedilerde ecinococcus gördüm ama tür ayrımına hiç gitmedim, gideni de görmedim... (Türkiye'de araştırmalar haricinde gidecek kimse de yoktur.)

hocam bir de son bir soru daha soracağım:

şimdi ben geçen hafta bir kaç kara sinek öldürdüğümde içlerinde hep larva taşıdıklarını gördüm, internetten de baktım bu sinekler dışkıya filan konup ekinokok taşıyabiliyormuş.

kedim önceden 1-2 kez sinek yemişti,onlardan ekinokok bulaşma ihtimali olabilir mi? o sineklerin içindeki larvalar da parazit yapıyor mu?

düzenli parazit ilaçlaması yapsak da sinek yemesin değil mi?

6.5 veririm. ırkçı değilim.

Türk kasım bile daha güzel ve seksi.

6 vücudu iyi

Yetişkin bir insanın 26 kilodan fazla olması gerektiğini düşünüyorum.

Bu kızın podyumdaki halini tv'den (fashion showda izleyecek halim yok ya tabi) izledim çok narin. Hatta ayak bileği kırıldı ayağını burktu 1 sene podyumdan uzak kaldı ona rağmen kovmadılar yeniden aralarına aldılar, kızın resimleri çirkin ama normal hali çok tatlı bence. Ha ama yüz bakımından Doutzen gibisi hala gelmedi, Candice aşırı kadınsı ve seksi, Lily sempatik, bu kız ise narin işte.

yüzüne 5 veririm vücuduna 9. baya taş bence

güzel degil ama sempatik:)

bi sikime benzemiyormus.

1 bile vermem suratına kopek sıçmaz aq

bundan daha güzel erkekler biliyorum. insanlık hatrına 1 veya 2 verebilirim. zenci hatunlar zaten ilgimi hiç çekmiyor da, bu hepten fena. sıska ve çirkin. normalde herhangi birini puanlayıp hakkında apır sapır konuşma densizliğini yapmamaya dikkat ederim ama bu hatun model olduğu için sallamaktan çekinmiyorum. işi "güzel olmak" sonuçta, bana ne.

yüz: 2
vücut: 9

bence suratı şirin ama çok zayıf bana göre de. 7

çok çirkin. vücudu istediği kadar güzel olsun 1

Ya evet bana da cekici gelmemisti. Demek sorun bende degil, vixtoria secret daymis
Aslinda burnunu biraz duzelttirse evlenebilirim.

0

benim son zamanalrdaki favorim damlasakızlı. Yanına da çikolatalı veya çilekli.

sade ve kakaolu en iyileri bence. en doğalı onlar, tat olarak yapay gelmiyorlar.

bitter çikolata ve damla sakızlı tercihim. meyvelileri sevmiyorum.

Fındıklı, muzlu, limonlu, böğürtlenli, frambuazlı tabii güzel yapan yerlerden almak lazım.

yaban mersinli

kaymak, bitter çikolat, karadut.

muzlu ve kestaneli, portakal ve damla sakızı ama güzel olacak.

Damla sakızlı, Antep fıstıklı, cevizli, Hindistan cevizli, kukili, karamelli. Bunlar arasında gidip gelirim ben.

Liva bir keresinde ramazanda tahinli dondurma çıkarmıştı, öyle efsane bir dondurma daha yemedim. Bir daha yapmadılar.

karadut-limon
çikolata-karamel
sade-çilek
sade-antep fıslıklı

Muz, kavun, çikolata, çilek

Yoğurt+Karamel

visne + cikolata + antep fistigi

Fıstık ve böğürtlen ikilisi. Ne kadar az tatlandırıcı vs. koymuşlarsa o kadar şahane olur.

vanilya(bazen sakızla yer değişiyor)
çilek
çikolata
fıstık

kavun karadut

alkent dondurmacci'de: beyaz çikolatalı, tuzlu karamelli, lavantalı (edit: çikolata bergamotlusu da güzel)

cremeria milano'da: naneli, muzlu, yoğurtlu (kışın narlı da güzel oluyor)

bitez dondurma'da: bal badem, damla sakızı, mandalin

moda'da ali usta'da: muz, çilek, santa maria

1- hadise/mesele (olumsuz anlamda)
2- hadise/mesele
3- toplantı
4- kadının giyiminden bahsediyor ama elbise mi ceket pantolon mu tanımlanmadığı için affair deyip geçebiliyor. genelde tanımlanmayan şeyler için de kullanılabiliyor bu kelime.

1- konusu - meselesi
2- konuyu
3- toplantı
4- kıyafet
5'i de ben ekleyeyim: He used to have an affair with her. (onunla ilişkisi vardı)

cümlelerin anlamlarını da yazarmısınız.

1. cümledeki the arms ile kastedileni doğru çevirmek için texti bilmek lazım.
Daha önce geçtiyse bir takım branşlar vs bölümler anlamında da olabilir ordu anlamında da olabilir.
Muhtemelen ordu.

Ordu ile ilgili meseleler hükümete olan saygınlığı zedeledi.

2. Başkanın olayları ele alma yöntemi eleştirildi. (yöntem demiyor ama burada anlatılmak istenen başkanın kriz durumunu ele almasında gelen eleştiriler olduğu)

3.Parti sessiz bir toplantıya dönüştü.

4. Buradaki affair anlamı ''thing''

Siyah uzun kadifemsi bir şey giyiyordu/giydi. wear contionous ile çekimlenmez texte göre anlamı değişebilir.

1-silah alış verişi meselesi hükümetin itibarına zarar verdi.

köpekler mutlaka yer, köpek sürüsünün olduğu herhangi bir yere dökün hepsi götürür.

denenmediyse milli?

Milliden başka adam akıllı kütüphane yok ki

amac ciddi ciddi ders calismaksa milli kutuphane en son akla gelmesi gerekendir.

milli kütüphaneye sabah erkenden gittin gittin yoksa 3 saat sıra beklersin yine de giremezsin, girince de sinir krizi geçirsin çoğu kişi kapıların önünde geyik yapıyor, haşur huşur salonda yemek yiyor.

kızılay'da güzel bir kütühane vardı o da tadilatta imiş maalesef.

cebeci halk kütüphanesi var da o sabahtan doluyor ve 10-15 kişi ile doluyor çok küçük zaten.

üniversitelere giriş yaptıracak arkadaşın varsa onların kütüphanelerine git bence.

bilkentê ulaşım sorunun yoksa oradaki kütüphane de güzel.

Bilkent

milli kütüphane +1111
hacettepenin beytepe kütüphanesi +11

ekşi sözlük'e hoşgeldin. herkesin her şeyi bildiği ve her konuda uzman olduğu yer. sana bir iyi bir kötü haberim var:

iyi olan: ben mesela artık ne bir film ne bir dizi ne de bir internet sitesi ile ilgili ekşi sözlük'te yazılan yorumları hiç kale almıyorum. ekşi sözlük'te yazılan şeyler zerre sikimde değil. dört adet badim var, onlar da zaten ayda yılda bir yazıyorlar. benim gibi pek çok insan da var. yani takma çok fazla.

kötü olan: ben ve benim gibiler yüzde ondan daha azızdır kesin. ekşi sözlük türkiye'yi yansıtan bir cehalet yuvası. o yüzden orada yazılanlar sıkıntılı olabilir. ama ne olursa olsun yapacağın en yanlış şey gidip orada yazarlarla polemiğe girmek olacaktır. bir firma sahibi ya da yalayıcısı kendisini ekşi sözlük'te savunduğu ya da pazarladığı anda cephe alınıyor sözlükçe. yani dilini tut ve orada laf dalaşına girme.

önemli not: projenin ne olduğuna dair en ufak fikrim yok. yazdıklarından yola çıkıp yorum yaptım.

Size çok basit bir örnek vereceğim;

walter's coffee bilmem ne adlı bir cafe, ben istanbul'da bile değilim bahsedilen yeri bilmiyorum ancak birisi bir yorum yazmış:

adam diyor ki ''latte istedim, sütü espressoyu ayrı getirdiler ben dökecekmişim, böyle rezalet mi olur.bu mekan kahveden hiçbir şey anlamıyor'' demiş. halbuki latte diye sipariş verdiği şey latte macchiato ve cafe latte şeklinde istemediği için hem yanlış sipariş veriyor hem de baristaya sorma gereği duymadan gelip mekanın başlığına ''rezalet'' kapsamında yazıyor. Adamlar doğru bir şekilde servis ettikleri halde kendi cehaleti yüzünden yanlış bilgi veriyor. Hadi cafe latte ile macchiato karışabilecek bir şey ona da tamam desek, macchiato'nun servisi o şekilde ayrı yapılabiliyor yani ''kahveden anlamıyor'' derken aslında bu servisi bilmediği için bu yorum yapıyor..

yani ekşi sözlük'te ''rezalet'' kapsamında yazılanların hgeneli böyle bilgisizlikten kaynaklanan ve genelinin de haksız çıktığı yorum kaynaklı, şahsen ben hiç önemsemiyorum ve inanmıyorum bu yorumları.

ayrıca sen git ben geliyorum+1

projeyi ben de bilmiyorum.

o değil de, böyle olumsuz bir şey yazıp sonuna anlayışlı gibi gülücükle bitirince çok itici geliyor bana. aşırı yoga yapmış kişisel gelişim kursiyeri gibi.

ekşisözlük öyle boktan bir yer haline geldi ki, elinde çatal tutamayanlar bile klavye başına ultra delikanlı, ultra kültürlü, ultra hip insanlar olup çıkıyorlar. bu imajı yaratmanın en kolay yolu da bok atmak. çünkü aslında orda yazar demek istiyor ki "ben bu tip bir şeyin nasıl olması gerektiğini bilirim, çok gördüm, esas bana soracaksın bunu, senin yaptığın da bir boka benzememiş, çooook daha iyilerini ben deneyimledim oğluuum! thehe!" yani okurken artık kafanda çocuk sesi mi belirdi, yoksa uyuz insan sesi mi bilmiyorum ama bu tamamen ve %100 kompleks dışavurumu. bu insanları sokakta görsen ya bir eziklikleri vardır, ya bir kompleksleri vardır, ya bir yönden eksik hissediyorlardır kendilerini. sonra da sözlüğe girip ego masturbasyonu yaparlar, ancak orada oluyor çünkü. bu şekilde olan birkaç arakadaşım da oldu zamanında, birinci elden gözlemledim hem internet ortamında hem de gerçek hayatta kendilerini.

yani uzun lafın kısası; bunları hiç kafana takma güzel kardeşim. sen kendi emeğinle güzel bişeyler yapıyorsun, uğraşıyorsun, emek veriyorsun. eleştirenler de sivilcelerini patlattıktan sonra yıkamadıkları pis elleriyle gelip yazıyorlar o yazıları kıskanma homurtuları arasında.

kib! :)

O bahsedilen insanlardan burada da çok var maalesef.

Ya da mesela çamur atarlar atarlar, sonra gidip iki rekat namaz kılarlar, ben çok iyi müslümanım diye egolarını şişirirler.

Herkes bir tanrı, herkes bir patron.

Lütfen olumsuz yorumlar şevkini kırmasın. Biz millet olarak maalesef birbirimizi el üstünde tutabilmeyi değil, birbirimizi kınamayı biliyoruz.

Nefrete kırgınlıkla değil, hoş görü ile cevap ver ve lütfen "salla".

Bol şans!

Edit: "Çocuk kutuları hala hazırlanmamış, bu nasıl düşüncesiz bir sitedir?!!!" :P

bu siteyi simdi gordum ama hangi amaca hizmet ettigini anlamadim, ne satiyorsunuz?

sitenizi ziyaret ettigimde hicbirsey anlamadim.

edit::

- bu proje nasil tuttu anlamiyorum. cidden binlerce kutu sattiysaniz iyi bir pazarlama-marketing basarisidir.

cok *anlamadim* yazmisim yani e-ticaretle arasi iyi olan biri olarak supriz kutu projesinin tutmasi garip, asil garip olan uyelik sistemi.

* yanlis anlasilmasin kotuledigim yok aksine destekliyorum boyle projeleri.

@tek basina,

aslında en ufak bir pazarlama veya marketing çalışması yapmadık. buna ayırdığımız bütçe: 0 tl çünkü zaten üç kuruşluk bütçeyle girdik işe. ve ne google adwordse ne facebooka tek kuruşluk bütçe yatırmadık. pazarlama departmanımız da yok çünkü zaten 4 kişiyiz, 2 tasarımcı 1 yazılımcı 1 mimar.

biz sadece kutu sattık. kutu sattığımız insanlar biribrine duyurdu ve bu şekilde büyüdük başka da bir şey yapmadık.

ama dediğim gibi, eğer düşündüğünüz kadar kötü, tü kaka bir şey olsaydı çok iadeler alırdık. ama her geçen ay daha fazla satıyoruz. demek ki aslında bir şeyleri doğru yapıyoruz, hedeflediğimiz kişilerin istediklerini veriyoruz demektir diye düşünüyorum.

yanlış da düşünüyor olabilirim.

pm attım

anlattiginiz gibiyse, emegin ve kalitenin karsiligi diyelim. kaliteyi sadece site dizayni olarak algilamayin, urun ve icerik kalitesi musteri potansiyelini arttiracaktir. ama su yillik - 3 aylik uyelik mevzusundaki amaci cozemedim.

@tek basına,

o şey. atıyorum ocak ayında 3 aylık alıyorsun. fiyat olarak kutu başına indirimleri oluyor (kargo bedeli de olmuyor bunda o yüzden kutu başı 7-8 liralık indirim olmuş oluyor)

ve ocak-şubat-mart aylarındaki kutular, siz ekstra sipariş vermeden adresinize geliyor çıkış tarihlerinde.
(ocak kutusu ocakta, şubaat şubatta, mart martta geliyor yani. hepsi bir arada değil :) )

simdi anladim.

yayin hayatinizda basarilar, bol satis dusuk geri iade, pozitif geri donusler diliyorum.

kaliteden sasmayin.

//tbak

Begenilmemis olmasi cok normal cok garip ve gereksiz proje. Bundan para kazandiginiz icin tebrik ederim o ayri. Ayrica herkesin istediğini yazmasi icin olan bir portal olan eksi sozlugu bilmiyormus gibi gelip burda laflari siralamanizi da anlamadim.

Şimdi haberim oldu. Çok güzel bir fikir bence.

Sevgilim olsaydı kesin sipariş vermiştim. :(

hakkinizda daha once hiçbi yere bişey yazmadigimi, hiçbi yorum falan okumadigimi belirteyim once. hedef kitlenizde bulunan instagram kullanıcısı genç bir kadınım. hakkınızdaki dusuncelerimi soyleyeyim. ben sizi en basta instagramdan takip ediyodum, guzel bir proje gibi gorunmustu. hiç almadım, almayi dusundum ama daha sonra takip ettikçe kutuyu alanların paylaştığı kutu içeriklerine bakınca bana açıkçası oldukça overrated geldi. haklisiniz, her ay herkese hitap eden sürpriz hediyeler bulmak zordur tabii. sizde de sunum guzel, pazarlama guzel, tasarim guzel ama icerik boş... sanki igerlar bloggerlar 1-2 kez alıp kutunun resmini çekip eşe dosta "bak ben bunu aldım" desinler diye yapılmış bi proje gibi. şimdi mesela sitenizi açtım mayıs kutusu içeriğine bakıyorum, bir kartpostal, bir 3-5 limonata tarifi olan bir kitapçık, bir boncuklu bilezik. diğer ay mesela 5 tane kartpostal, bir avon krem, bir minik çerçeve, bir broş vermişsiniz. kutudaki tek ilginç, almaya değer şey bulutlu broş, onu yapan instagram dükkanını biliyorum, onda zaten 15 lira mı ne gibi bi fiyatı var. geri kalan full ıvır zıvır. niye alayım ki kutuyu? yani ne bileyim 40 lira para veriyosam içinden 2 liralık pastel marka oje, 3 liralık avon krem çıkmasın be ablam. avon ne ya. :) tabi alan alır serbest piyasa sonuçta. istersen bu içeriğe 100 lira dersin gene çıkar alıcı, ama aynı oranda eleştirilirsiniz. bu kadar alıngan olmayın bence.

ben 2 defa kutu aldım kız arkadaşıma ve çok memnun kaldım,
sadece içinden çıkanların değerini düşünmeyin, bir kutu, konsept olarak çok güzel.
kutuyu ilk açtığında aldığı koku, içindeki tatlı tatlı minik kağıtcıklar vs. her şeyiyle çok özenli ve güzel.

allam ya hediyenin beğenilmemesi mi olurmuş. benim gibi konseptli hediye kutuları sevenler için ideal olmuş. ayrıca her kutuyu ayrıntılı inceledim bayıldım hepsine^^ özellikle de şubat ve marta. bu ayınki pek anneme uygun değil ama en yakın zamanda alacağım :)

yalnız elinizde artan ürünler varsa onları da sitenize koysanız nasıl olur? belki kaçırdığımız şeyleri alabiliriz böylece :/

neyse hayırlı olsun yeni işiniz.

ben çok beğendim. yurtdışında yapıyorlar bu kutuları, belki şu an türkiye'ye de gönderim yapıyorlardır ama birkaç yıl önce uk ve usa odaklıydı. güzel olmuş şimdi bi kutu alıcam kendime :) beğenirsem abone de olabilirim. (kalitesiz, hiçbir işe yaramayan ürünler koymayın tabii.)

ilk yorumu okudum da sen git ben geliyorum +1

ekşicilere bedava 1 adet vericem de, başlıkta yüzlerce yüzlerce entry olur. sonra çok kötü çok berbat.

Daha once gormustum ama unutmustum, simdi yeniden baktim. Asiri sevimli gorunuyor. Tebrik ederim, basarilariniz daim olsun.

Cok bir elestiri yok aslinda Sozluk'te de. Boyle soyleyince saglam sovduler sandim ama 3-5 kisiymis. Bir kismi da ayni kisi tarafindan ust uste yazilmis.

Elestirilerin odagi su, "X kahvecisinde neden 10 TL'ye kahve iceyim. Aynisi kantinde 1 TL" yaklasimi var. Bu hakli bir yaklasim da olabilir, ornegin kac ogrenci ya da asgari ucretli X kahvesinde kahve icebilir. Ancak belirli bir gelir seviyesinin ustundeki kisiler icin bu bakis acisina sahip kimseler icin surpriz kutuyu mali yonden acimasizca elestirmesi kadar normal bir sey yok. Sizin hedef kitleniz bunlar degil zaten. Sizin hedef kitleniz, "Ben buradaki ortam ve tecrubeye parayi veriyorum" ya da "Ben surprizin heyecanina parayi veriyorum" diyecek kisiler. Bunu da cok guzel vurgulamissiniz :)

Ancak bu kisilerin de %100 haksiz olduklarini dusunmuyorum. Bu noktada kizmazsaniz, soylemek istedigim bir seyler var.

1. Sizin kutu icinde gondereceginiz hediyelerin markasindan dolayi veya kalitesinden dolayi mali degeri kestirilemeyen urunler olmasi onemli gibi. Boylece odagin urunden yasanilan tecrubeye kaymasi daha kolay olabilir.

2. Urunlerde kalite gozetilmesine bakinca, atiyorum ki ayda urunlere 20 TL harciyorsaniz bir kutu icin, ucuzu 20 TL olan bir urun degil de, kalitelisi 20 TL olan bir urun konmasi daha sevk verici olabilir. Yani, 20 TL'ye ucuz bir gunes gozlugu de koyabilirsiniz, kaliteli bir kalem de. Ucuz gunes gozlugune millet "Bu ne ya, plastik" diyebilir ama ayni degerdeki bir kaleme (ya da normalde pahalisi o fiyata olan bir seye) ise "Vayyy, ben bunu kullanirim" diyebilir. Boylece gururla kullanabilecegi seyi almis olur. Tabii ki buna karar vermek ve birkac seyi birden secmek kolay olmayabilir, zor bir karar. Ya da Avon'un unu biraz kotu, ustune para versen Avon almam ama onun yerine kendime yapabilecegim bir maskenin kilini, aromasini, vb. bulmayi tercih ederim. Daha ucuz bir hediye bile olabilir.

3. Hediyeleri secerken piyasada bulunmayacak veya kolay akla gelmeyecek seyler daha cazip olabilir. Atiyorum, Pastel ojeye ulasim cok kolay ve spesifik olarak gidip alinabilecek bir urun ama bez canta o kadar da cok kullanilmayan, sevilen ama akla gelmeyen bir urun. Almasi kadinlarin aklina gelmeyen sempatik urunler daha sempatik gelebilir.

Ama bunlarin disinda cok sevimli, cok kullanilasi bir sey. Elinize ve emeginize saglik.

size kötü neler yazılmış bilmemekle birlikte,

konsepti beğenmeyebilirsiniz, ürünleri yetersiz bulabilirsiniz. kesinlikle itirazımız yok
.
yazıp sonra yazının aslında itiraz için kurgulandığı en sonunda da bombayı patlatıp smile kondurulduğu görülüyor:) hem eleştiriye karşı olmamak demek senin istediğin eleştiriye karşı demek değil. kazıklandığını düşünen çıkmış olabilir, bir satıcı olarak hoş görmelisin demiyorum hak vermelisin, kıza o ay kitap yollamışsın, oysa eskiden onu okumuş, e olacak şeyler bunlar, ekşinin kalitesizliğinden dem vuranların ekşi sözlük yazarı olduğunu da görüyorsundur ayrıca, burada her tip insan olacak senden o ürünleri alan, amaç şikayet yüzdesini düşürmek olmalı burada reddiye yada dert yanma fayda getirmez.bir de 20 - 30 lira verip beklentisi mars bileti olanlar var, donanım haber ölücüleri diye bir başlık var ekşide vs. vs.

www.livashop.com

www.livashop.com

Çok düşünceli bir hareket bence tebrikler! Sevgililikle de alakası yok bunun 2.5 saat uzun bir süre, arkadaşını da bekletsen mahcup olursun. İstanbul'daysan Valonia var Beşiktaş'ta oradan ufak kutudaki çikolatalardan alabilirsin. Keşke herkes senin gibi olsa!

www.valonia.com.tr

Hangi şehirdesiniz bilmiyorum ama bind çikolata mağazalarından alabilirsiniz ufak bir şey, çok güzel şeyler var.

Ayrıca kız arkadaşı zaten sorun etmemiş, adam jest yapmak istemiş ne alayım diye soruyor, ''alayım mı?'' diye fikrinizi sormuyor. Size ne yahu alıp almamasından :)

çıtayı yükseltmeyin lütfen

yemek ısmarla yeter.
2.5 saat bekledi diye hediye ne yaa

dışarıda beklediyse 2.5 saat az zaman değil. çok güzel düşünmüşsün. bence ufak bir demet çiçekle gönlünü alabilirsin, gayet yeterli ve yerinde olur.

adam çikolata alayım diyor, bazıları tektaş alayım demiş gibi tepki vermiş:) bir çikolata almakla çıta yükseliyorsa durumlar cidden vahim.
böyle küçük jestler ilişkiyi güçlendirir, düşünceli olmak kötü bir şey değildir.
şöyle bir şey alabilirsin, hem ucuz, hem güzel:
online.macrocenter.com.tr

işte olması gereken sevgili. D&R da değişik oyuncaklar felan var küçük onlardan da alabilirsin

okuduğunu anlama sıkıntısı var doğru, ama soruya düzgün cevap veren arkadaşlarda değil o sıkıntı. daha çok duyurudaki ergen veya ergen ruhlu arkadaşlarda.

adam 'hediye alayım mı?' dememiş, hangi çikolatadan alayım veya ona denk ayarda başka ne alınabilir diye sormuş.

gelen cevapların çoğu klasik duyuruda kadına nefret kusma şenliklerine dönmüş, alıştırma, çıtayı yükseltme, kezban, prenses vs. sonra buna tepki verenlere okuduğunu anlamıyorsun diye çemkirmek de komik olmuş dolayısıyla. herkes sadece soruya cevap verse sorun olmayacak.

Migros'tan Raffaello al. 7 lira, paketi de gayet şık.

Adam sanki ne yapayım, yaptığım mantıklı mu diye sormuş. Çikolata önerisi sormuş, soru gayet açık. Yoksa bir öneriniz eleştirmek için yazmayın.

cf.chucklesnetwork.com

asadgfagfsgsdhgfhsddg

hazırlayın kendinizi bir kezban/meriç dalgası daha gelebilir hahahah

SORUYA ALAKALI CEVAP vereyım bir de :D

migroslarda ya da macrolarda şu deniz kabuklu filan lindt çikolatası da çok güzel :3

haklısın arkadaşım, çok da güzel düşünmüşsün. ben 2,5 saat sevgilimi değil başkasını da bekletsem gönlünü almak isterim.

eğer çikolatayı seviyorsa güzel olabilir. böyle şeyler ilişkiyi canlı tutar. illa çikolata çiçek olmasına gerek de yok yani. çok yeni değilseniz ne sevdiğini bilirsin. çikolata seviyorsa (sevmeyen istisnalar yok değil ama öyle olsa bilirsin herhalde) markete gidip güzellerinden birkaç tane alıp bir kutuda birleştirsen yeter. büyük migroslarda veya yakınında varsa macrocenter'da güzel şeyler oluyor. hoş, fikir güzel olduktan sonra bir çikolatalı gofret bile yeter :)

neferkittyi dinleme, çıtayı çok yükseltme pişman olursun bak.

diğer cevapları çok okumadım ama istemeden de olsa birini 2 buçuk saat beklettikten sonra bir hediye almak güzel bir jest olur.
çünkü sevgilin zaten anlayışlıymış sana kızmamış ancak o kadar saat birini veya birşeyi beklemek insanın moralini bozar keyfini kaçırır.
ithal çikolatalarda alabilirsin, bazı migroslarda üçlerde falan satılıyor. ayrı bir standı oluyor marketlerde.

çitayı yükseltme
prenses sendromu
yok kezban

işte bu yüzden de bütün erkekleri odun zannediyorlar kurunun yanında yaş da yanıyor.

istemeden de olsa beklettikten sonra bir hediye gayet güzel bir düşünce. bir çikolatayla da çita yükselecekse daha ne diyeyim ben.

siz bekletirseniz sevgilinizi hediye almazsınız olur biter.

söylenmiş mi göremedim ama
www.cikolatasepeti.com
buradan da bakabilirsin.

Turk erkeginin kiz acliginin sebebi ortada. Iyi adam olmaya calisana bile boyle gotunuzden cikan citayla karsilik verirseniz o avcunuzu once yalarsiniz sonra bi tarafinizla mesgul edersiniz. Beyaz atletiniz ve kokulu coraplarinizla yapamadiginiz inceliklere sovmeye devam edin. Sonra kizlar kollarindaki killari neden almiyo yeea diye aglayaraktan yalnizliginizla basbasa kalirsiniz.

Duyuru sahibine; bence nasil bir cikolata oldugunun onemi yok. Marketten tadelle alsan bile amac onemli, uslup onemli. Ben o parmak kadar hoby'lere bile mutlu olurdum mesela esas onemli olan senin amacin oldugu icin.

Hayir degil.

nasıl çözdün

blender 3d diyor işte videoda, videoyu izleseydin cevabını verirdin kendin de.

yarısını izledim nerde diyor

sonlara doğru. 6. dakika. ben başına bakıp atlattım yazıların olduğu kısma, hiç gerçek olsa duymaz mıydık zaten? :)

blender 3d ne?

Blender 3d o yaratigin Ingilizce kod adi.

Google'a blender 3d yazmak çok mu zor be kardeşim, ara tuşuna basmadan söylüyor ne olduğunu.

ben bu duyuruyu nasıl kaçırmışım vay arkadaş.

ben bu örümcekten gördüm hemen anlatıyorum:

sene 2009, izmir yeni foça'dayız.

oraya giden bilir ki akrepler, yılanlar ne ararsanız survivor adasından hallice.

şu fosforlu yeşil akrepten gördük onu bile komşu öldürmüştü, yılan yuvaları her yerde zaten ama bir gece bir ses duyduk ormandan (yazlık ormanın içinde dağın başı. yaban domuzu sandık mangaldan bir kaç patlıcan attık haşur huşur sesler geldi, böyle yaklaşıyor gibi hissettiğimizden b daha patlıcan attık o sırada eniştem fener tuttu ki bu örümcek! ışığı görünce ormanın içine kaçtı anlatıyorum kimse de inanmıyor, teşekkür ederim kardeşim artık elimde kanıt var.

Bizde butunleme ile gecmek imkansizdi. O yuzden hocalar derdi "eger olmediyseniz finale girin" diye.

Butunleme demek hocaya ekstra angarya is demek, tabi ki kimseyi butunlemeye tesvik etmemek icin daha zor soracak.

Bütünlemelerde aynı ayarda veya daha zor soruyorum. Kalsınlar diye değil. Bütünleme de final yerine geçiyor. O geçenler de belki bitirmeye girselerdi daha yüksek notlarla geçebilirlerdi. Üstüne de final haftasının stresini yaşamamış olurlardı. Final-bütünleme arasında çalışma açıklarını kapatmalarını bekliyorum. Gerçekten geçenlere haksızlık olduğunu düşünüyorum kolay sormanın. Hatta aynı ayarda sormak bile adil gelmiyor. Çok fazla angarya olmuyor toplu bir kalma olmadıysa, 3-5 kişinin angaryasından ne olacak.

fizikonun bir butunleme sinavi vardi ki tek rakibi ayni dersin yaz okulundaki final sinaviydi. amk 7 seferde zor gectim zaten dersi. onda da hocasi degisti.

Bizim fakültede işler şöyle yürürdü;

Final zamanı : ''herkes finalde geçecek diye bir kaide mi var çocuklar bütünlemede geçersiniz'' (aşırı kazık sordu)

Bütünleme zamanı :

+demek ki finale yeterince çalışmamışsın bak geçen nası geçiyo hem sene tekrarı yapar daha iyi öğrenirsin.

- hocam ama tek dersten sınıf tekrarı yapıcam.

+oğlum ingilizce kursuna yazıl, gitar kursuna yazıl kocaman 1 sene kendini geliştir işte.

(aşırı kazık sordu)

bizim sözlü sınavdı hep, ben 5 sene boyunca sadece 1 kez btünlemeye kaldım ama bütünlemeler hep daha zor olurdu, ayrıca bir dersin sözlü sınavı 1 kişi için 3 saat sürüyordu. ara verip verip devam ediyolardı.

bütünlemeye kalanlara da tembel gözüyle bakıyorlardı :D

bizim fakultede butle dersi veren yok. mutlaka bi dahaki alislarinda veriyosun. ben de butlerde iki uc ders veririm diye icim rahat diyodum ama dumur oldum. bu hocalarin amaci her seyi zorlastirmak degil de ne yaa... intikam aliyolar resmen.

şu angarya meselesini de söyleyeyim, bu dersi 500 kişi falan alıyordur. final zor sayılırdı en az 200-250 kişi kalmıştır. daha da zor sordu, hiç mi demedi "bunlar finali bile yapamamış, zor sorarsam çoğu kalır seneye 700 kağıt okurum biraz kolay sorayım" diye? bu garip geliyor bana. sanırım keyif alıyor bırakınca. o keyif için seneye 200 kağıt fazla okumayı da göze alıyor.

Bizim fakültede bütünleme final yerine geçmiyordu. En fazla alabileceğin not geçer notu oluyordu, yani D, ve ona rağmen final sınavından daha zor oluyordu...

En kral hoca butunlemede finalin aynisini sorandir. Ama bu da suiisatimal edilebilir tabi.

Finaline calismadan girdigim dersi kafada bute birakmistim zaten. Ama bute hakikaten calistim. Oyle zor sordular ki finalden calismadan 15 mi ne almisken butten 11 almistim. Hoca butten sonra keyif sigarasi yakmisti, oyle bir zorluktaydi sinav, kimse gecemedi bi sonraki sene gectik. :(

welcome to veterinary faculty;

Farmakoloji I ve II, Genel Patoloji, Özel Patoloji I ve II, Cerrahi sonracığıma İç hastalıklarının alayı... şahsen bizim fakültede olağan bir durumdur...

Iki kere bütünlemeye girdim. Ikisi de finalden daha zordu. Bütünleme final yerine geçtiği ve final konularından sorumlu olduğumuz halde çok alakasız bir yerden bir soru sorulmuştu. Notunu yükselten kimse olmamıştı.

valla 3 dönemdir bütün finalleri bütlere bıraktığım için finallerde nasıl sordu hocalar bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla bizimkiler ne kolay ne de zor soruyor. aynı ayarda oluyor ikisi de.

ama o durum hocanın inisitafine kalmış. şikayet edecek bir durum yok bence. ileride akademisyen olabilirsem ben de bütlerde hafif zorlaştırırım sanırım soruları. ama öyle "kalın hepiniz amk" ayarında da değil.

finalden kolay soran hiç olmadı. şanslıysak finalde aynı ayarda oluyor, genelde daha zor. bi de direkt yüzümüze 'büte hiç gelmeyin' diyenler var.

Oldu hatta bu yönüyle ünlüydü o hoca.

valla en az 20-30 kere bütünlemeye girmişimdir, her zaman daha kolay oldu.

bazı hocalar daha zor sorar ama daha insaflı puan verirdi, bazı hocalar aynı zorlukta sorar aynı şekilde puan verirdi. hiç daha kolayını görmedim.

Ben hep kendim kesiyorum cok da memnunum. Ama ilk denemende birisinden yardim al yoksa onler kisa kalir ve yamuk olur.saci one egip kesersen katli kesilmis oluyor otomatikman ama onler daha cok kisalacagi icin sakin fazla kesme.

Bastita(2010:33) classified sustainable marketing mix activities according to ''four cs'' concept. The sustainable marketing mix activities categorized as follows:
1..
2..
3..
4..

In this section, only 1 and 2 activites are mentioned since 3 and 4 have already mentioned at previous sections.(hatta bahsedildiği bölümlerin direkt numarasını ver bence) For details please refer to section xx. gibi. Ya da sayfa numarası verebilirsin, çünkü sınıflama yapılmış ama daha önce anlatıldığı için 2 maddeyi es geçiyorsun ve adamlar onun nerede olduğunu bilmeli ki açıp bakabilsin diğer maddelere, buna yönelik net açıklama yapmalısın.

Konudan kasıt ne çalışma amacı mı, filancanın açıklaması mı? Sınıflandırma mı daha net anlaşılacak yani anlaşılacak konu tam olarak nedir? Akademik yazılarda biraz daha spesifik olmakta fayda var o cümleyi ona göre yazayım.

Bir de türkçe four cs kavramını kullandı diyoruz ama kavram kullanılabilecek bir şey değil aslında, o yüzden four cs kavramına göre sınıflandırma yaptı dersen daha mantıklı olur. Ya da bir metod/deney/yöntem olur yani birebir yapabileceği bir şey olur o zaman use vs kullanılabilir ama kavrama bakıp/ faydalanarak sınıflama yapıyorsa kavrama göre sınıflandırmış oluyor.

Son olarak; sustainable marketing mix activities kısmından emin miyiz o da biraz tuhaf geldi bana ama konu hakkında bilgim yok tabi.

@neferkitty "fairtrade ile sustainable marketing arasındaki ilişki" daha net anlaşılabilir...

haklısın konu dersem biraz yavan kalıyormuş

"sustainablity marketing mix" aslı ama kafa karıştırmasın diye öyle yazdım, sıkıntı yok onda

çok teşekkür ettim

Thus, the correlation between fairtrade and sustainably marketing can be understood clearly.

Eğer sınıflama sayesinde açıkca anlaşılacaksa,

By this classification, the correlation between fairtrade and sustainably marketing can be understood clearly.

diyebilirsin.

Evet.

10 dakikada bile hemen katılaşmaya başlaması lazımdı.Bardaktan soğukta beklediği de belli, kullanma bence. Palm yağı bile çıkabilir en ucuz yağ o çünkü. Tadı ve kokusu nasıl?

Tadı güzel, kokusu da zeytin gibi ama doğal zeytin yağının tadını hiç bilmediğim için kıyas yapamam.

kullanma sakın bizim depoda duran yağlar hava - derecelere düşmeden donma belirtileri gösteriyor.

yazarı deniz erten olduğu için normaldir.

Bana sıradan geldi

daha güzel sözleri olan pop şarkıları var ama mesela ben sevgilimden yeni ayrıldım, kulüpte çalarken hastası olmuştum. şimdi okuyunca gayet sıradan geldi.
varsa bi aşk acısı hepsi manalı geliyor

Eline uyuyorsa kullan gitsin aralarındaki fonksiyonel tek fark boyutlarıymış.

''Women weight lifting gloves are usually a little smaller than regular weight lifting gloves so they can easily fit better on a women’s hand to ensure that the least amount of movement in the wrist. That’s really only the difference between men and women’s gloves except some manufactures have pink weight lifting gloves for women.''

@neferkitty

large dedi adam. orada pembe, cicili şeyler ayrı duruyordu bu erkek tarafında duruyordu. yani bizim spor salonunda çalışanlar kadınlar da küçük boyutlu ama normal siyah takıyor. erkeği kızı yoktur ya dümdüz simsiyah şeyin.

teşekkürler.

Elin yine her türlü nasır olacak kokacak, bu kadar dert etme tak gitsin.

Eldiven gereksiz bir ekipman.

Cok gecmis olsun ancak bu tarz durumda 112 bile polisle birlikte geliyor yani isin etik kismina takilmayin. 112 yi arayip durumu anlatip polis zoruyla gotureceksiniz baska care yok. Ilac tedavisine basladiktan sonra bunlari hatirlar hatirlamaz bilmiyorum ama hatirlarsa komsulardan vs sikayet gelmis dersiniz artik. Birkac gun hastanede yatirip kontrol altina alindiktan emin olduktan sonra taburcu ederler. Ilac tedavisi ile kontrol altinda tutulabilir en azindan sakin ihmal etmeyin annenize daha ileri boyutlarda zarar verebilir gecmis olsun.



Edit: hayatindan cikma kismini siz daha iyi bilirsiniz tabi ama annenizin guvenligi icin acilen 112+polis yardimi alin. Telefonda da " babam psikolojik olarak rahatsiz anneme zarar vermesinden endise ediyoruz" demeniz gecerli bir yardim cagrisi.

sen delisin, senin ruhsal sorunların var demek hiçbir şeye fayda vermez, aksine işi daha da büyütürsünüz. böyle durumlar yaşayanların çoğu, tedavi falan görseler de bir şeylerden ötürü (onun ne olduğunu onunla oturup konuşan, tanışık olan, beraber yaşayan, yaşamış biri söyleyebilir ki bunlardan biri de siz oluyorsunuz) kendilerine başka bir gerçeklik yarattıklarından, adına tedavi dedikleri şey onlara işkence etmekten farklı olmuyor, akabinde de bir şey değişmiyor, sadece pes edip kendilerince duruluyorlar, ancak o gerçeklik kafalarında ve algılarında varlığını halen sürdürüyor, sadece onu bertaraf etmeye "mecbur" bırakılmış oluyorlar.

"psikiyatrist" olaylarına başvrmadana önce -ve unutmayın sen delisin senin ruhsal sorunların var demek yok- o gerçekliğin içine dahil olup anlamaya çalışarak, o gerçekliğin onun ve onunla birlikte yaşamaya çalışanları rahatsız etmeyecek bir hale getirilip getirilemeyeceğine, bunu yapmaya tahammül edebileceğiniz kadar.

"sen delisin" demek onun sorunlarını daha da büyütmekten başka bir işe yaramaz, çünkü bunu söylemek "sana güvenmiyorum, dediklerinin hiçbirine inanmıyorum" demekten farksız, bunu herhangi bir sorunu olmayan halim salim sakin birine de ailesi söylese, kim olursa olsun kafayı yer ordan pay biçin yani (bunu söylerken annenizin onu aldattığını kabul etmiş gibi yapın ve öyle davranın falan da demiyorum elbette, onu anlamak ve onun yarattığı gerçekliğe dahil olmaktan kastım bu değil). size güvenmesini sağlamak ve bunu sürdürmek, olayın odağı olan anneniz ve kardeşiniz bilhassa, tahammül edebildikleri denli böyle yaklaşmaları en iyisi.

Siz psikiyatriste gidelim dediğinizde annenizin hasta olduğunu söylüyorsa,annenizle birlikte gitmeye ikna etseniz? Belki bir uzman durumu görüp,neler yapılması gerektiğine karar verir.
Geçmiş olsun tekrardan...

çok geçmiş olsun. size özelden msj attım.

öncelikle allah acil şifa versin. metin olun. hastalıktan kaynaklanan bu durum için babanızı suçlamayın, hastalığından dolayı yaptığı davranışları onun kişiliği ile özdeşleştirerek ona olan saygınızı yitirmeyin. önce sabır.

şimdi konuya gelirsek, kesinlikle, asla vakit kaybetmeyin. psikiyatrik vakalarda 24 saat uzun bir süredir, kısa gibi gözüken 7 günde bile vakalarda 2 kademe değişimi olabilir. yani zaman kaybetmeyin. kendiniz, amca,dayılarınız vs vasıtasıyla fiziksel olarak kendisini kontrol altında tutup hastaneye götürün kendisini. bunu sağlayamıyorsanız polis ve ambulansı çağırabilirsiniz.

asla umutsuz olmayın, bu vakaların geri dönüşü olmaktadır, hastalıkta sonuç alınabilir. ve hastalık süresince yaptıklarını kişi çoğunlukla hatırlamamaktadır. yani hafızaya alınmaz hastalık zamanlarındaki davranışlar. bu sebeple bir zor kullanmda durumundan babanızın sizi sorumlu tutacağı gibi suçluluk duygusu ya da acıma şeklinde duygusal davranmayın. zaman duygusal değil mantıklı davranma zamanıdır.
hiç tereddüt etmeyin, fiziksel olarak kuvvetli yakınlarınızla zor kullanarak ve açıklama yapmadan diyaloğa girmeden babanızı kontrol altında tutun ve bu konuda geçmişi olan bir araştırma hastanesine götürün.

babanız muhtemelen klinik tedavisi görecek. hastanede kalacak yani. onun için ilaçlarını almaz vs diye dert etmeyin. 1 ayda babanız önemli ölçüde yol kat eder. hastaneyi geciktirmek babanızın sağlığına kavuşmasını da geciktirmek demektir. bu şekilde düşünerek soğuk kanlı olun ve en önemlisi sabırlı olun.

üşenmeyip okuyup, cevaplayan herkese teşekkür ederim.

"sen delisin" dememeyi ben başarabilirim ama annemin sabrı tükenmiş artık.kriz geçirmediği zamanlarda olanları unutup, iyi davranıyor ama kavga başlayınca dayanamıyor. onu da kontrol etmeye çalışıyorum ama bir insan sürekli olarak sizi namussuzlukla suçlaması dayanılabilecek bir şey değil. o kriz anlarında annemin nasıl davranması gerekir sizce?


beraber gidin demeyi de önerdim ama kesinlikle yanaşmıyor. hadi bi şekilde gitti doktora desek sonrası için de pek ümitli değilim çünkü, sıradan bir boğaz enfeksiyonu için verilen ilaçları bile 2 günden fazla kullanmıyor. ilaç ve doktora karşı bir hassasiyeti var zaten.

Annenizin davranisi ile alakasi yok anneniz sessizce otursa da yine saldirganlasabilir gerceklik algisi bozuluyor cunku ilac destegi sart. Yemege karisan damla vs verebiliyorlar ya da ilaci icmesini takip edeceksiniz sakin donemlerinde sorun cikarmaz. Siz bu hastane isini ertelerseniz annenize gercekten cok yazik..

aynı rahatsızlıktan amcam da muzdarip , ilaç almadığında krize girip yengeme "kardeşin seni ben yokken başkalarına pazarlıyor dimi" şeklinde çıkışları oluyor. ilaç kullandığı zamanlarda böyle problemler yaşamıyor, o yüzden tedaviyi kesinlikle aksatmadan bir an önce gerçekleştirmeniz lazım. büyük ihtimalle 1-2 hafta kliniğe yatacaktır, sonrasında yatışır. bir şekilde ilaçları kullanması gerektiğine ikna olursa kontrol altında kalacaktır merak etmeyin.

annenizin sabrı tükendiyse demin yazdığım "sen delisin/güven" ekseninde ne yapılabilir, bir şey yapılabilir mi emin değilim. yani bir süre ayrı dursun babanızdan desek, beraberken bile annenize bahsettiğiniz şekilde yaklaşıyorsa, bu defa evden gidince de bunu "evden kaçtı, başka adamlara gidiyor" minvalind bir şeye yoracak yüksek ihtimal. ancak annenizle birlikte biriniz kalıp -ki anlattığınız durumda, bahsettiği şeylere dahil etmediği bir siz varsınız bunu yapabilecek, bir şeyden ötürü de muhtemelen size güveni daha fazla belki de ondan böylesi- dengeleyici unsur olmayı denebilirsiniz, lakin kolay olacağını ummayın çünkü zor bir süreç, yani doktor ve ilaçlar devreye girse de girmese de bu böyle olacak, bu işin size düşen kısmı.

doktor konusunda da söylenebilecekler söylenmiş, bunun dışında bir şey üretemiyorum, lakin şöyle de diyebilirim, kendinizi bırakmayın ama çok fazla da ümitli olmayın, iki kişiyi bizzat tanıdım babanızın durumunun çok daha ilerlemiş hali gibi düşünebilirsiniz ve ikisi de yalnız yaşıyorlar, 40-50 yaşları civarlarınadydılar, yani ümidinizi kırmak için, veya bir şey ummayın diye demiyorum ama kolay olmayacağına dair hazırlıklı olun, çelik gibi sinirleriniz olmalı çünkü. sonra, tartışmak ve onu "söylediklerinin öyle olmadığına ikna etmeye" çalışmak da sadece çatışmayı artırır. bunlardan bahsettiğinde dikkatini dağıtmanın, konuyu değiştirmenin yolunu bulmaya çalışmak da (sürekli olmasın ama bu, bunun sürekli olması da adama kendini "adam yerine koymuyorlar beni" minvalinde hissettirebilir) yapılabilecekler arasında sayılabilir.

doktora madem kendisi yanaşmıyor, vurma kırma annenizi veya siz iki kardeşten birini dövmesi/dövmeye kalkışması olayları olmadığı sürece, ya da size bağlı buna bir miktar tahammül edip etmemeniz, yapabilecekleriniz bunlar, şimdilik aklıma gelenler.

ve dediğim gibi, doktor ve ilaçların devreye girmesi sadece sizin bahsettiğim şeyler hususunda yükünüzü azaltacak o kadar, yani yine bu şekilde davranmanız elzem her koşulda.

sonrasında olan bitenler için de, "şöyle oldu böyle oldu" diye anlatırsanız bir şeyler diyebilirim belki, sözlükten yahut bu siteden irtibat kurarsak.

İgrenc bence. Kadinim.

Bence de çok çirkin.

www.google.com.tr

erkekim.

kimine çok yakışırken:
pemberuj.net
trthaberstatic.s3-website-eu-west-1.amazonaws.com

kiminde olmuyor be:
i.imgur.com

stilettoda görünmesi gerekiyor.

Bence de cok cirkin ama stiletto'da gorunmesi gerekiyormus ya da gerekiyor demeyelim de, modacilarin vs soyledigi o, gorunmesi dogru olanmis.

ayak dekoltesi diyorlar ona.

her şekilde çirkin bence.

ayrıca ayak sağlığı için de pek iyi değil. ayak tabanının stilettoda düzgün oturmadığını gösterir, denge kurmak zorlaşır. ayak daha fazla ağrır.

Stilettoda hoş bile duruyor bence.

stiletto'da hoş +1
tabii ayaklar ve bilekler ince olacak hoş durması için.

ince uzun ayaklarım var ve ayak parmaklarım uzun, çoğu ayakkabıda ister istemez görünüyor.

ne yapalım tepeye kadar kapalı polaris terlik mi giyelim babaanne stayla.
ayakkabı ayakları sıkıştırıp eciş bücüş görüntü vermediği sürece hiçbir sorun yok.

şuna bile 'iğrenç' denmesine şaşırıyorum insanlar kafayı yemiş. ona mı dikkat ediyorsunuz ya. allah başka dert vermesin.

Ayak ince ve zarifse güzel gözüküyor, yok kalın ve kemikli ise bayağı kötü.

bence şahane bir görüntü. adına ayak dekoltesi diyorlar. güzel, küçük ayaklı ve ince bilekli kişilere çok yakışıyor.

şuna iğrenç diyenin gerçekten hayatta başka bir sıkıntısı yoktur. baksana kafayı ne boş beleş ayrıntılar ile meşgul ediyor.

ayak güzelse iyi, değilse kötü +1

ince ve zarif ayak hangi ayakkabı giyerse giysin güzel gözükür. kaba saba taraklı veya aşırı küçük ayak ne giyerse giysin kötü gözükür.

bence çok güzel lan! hele topukluda bide babette gözükünce hele ayak da güzelse baya çekici duruyor.

cip = Critical Infrastructure Protection ‎
vsdia = Value Stream Design in Indirect Areas

google dan buldum ben de.

Lean organization altında change management olarak aratirsan konuyla ilgili kaynaklara ulaşabilirsin

Burada bahsettiği şunlar:

CIP: Continuous improvement process

VSDIA: Value stream design in Administration

VSDIA inheritance'ın dediği gibi de geçiyor ikisi de aynı şeymiş.

en.wikipedia.org

en.wikipedia.org

CIP ''sürekli iyileştirme süreçleri'' olarak geçiyormuş pdfler var onlara bakın diğerinin türkçe terimsel karşılığını bulamadım.

yani bilemiyorum tam ama hassasiyet bende de olmjuştu zamanla geçti ama siz içine sinmiyorsa başka doktora gözükmekten çekinmeyin

Evet normal hele çekilen dişin pozisyonu yandaki dişe kafayı yaslayacak derecedeyse filan ordaki minik lifler hafif zedeleniyor 2 haftaya iyileşir ve geçer.

el bagajı ile kabine almazlar parfümü. alt bagaja vermek zorundasın.

Yurt içi uçuşlarda bazen izin veriyorlar

Kilitli poşetle el bagajına da alırsınız 100mlden büyük değilse. Yurt içi ve dışı geçtik sıkıntı olmadı.

bavula at. yaht küçük fıs fıslı şişeye koy.

Gecen hafta yurtici ucusta giderken ve donerken kocaman sise parfum cantamdaydi kimse bir şey demedi.

bende girdim sıkıntı yok.

duty freeden yenisini al...

100 ml'den azsa binersin.

not: ambalajı da 100 ml den fazla olmayacak, 200 mllik parfüm şişesinin dibi kalsa da ona izin vermeyebilirler.

Diyor ki aday kişi eğer eğitim faaliyetinin büyük bir kısmını tamamladıysa, 6-12 ay boyunca mevcut görevine devam etmelidir (expect ile kibarca söylemişler )

"Eger aday kisi omenli (major) bir egitim faaliyetini henuz tamamladi ise mevcut gorevine devam etmesi gerekir."

Sporu çok geç saatte yapma. Metabolizmanın yavaşlaması için bünyeye zaman tanımalısın. Akşamları da hafif ye. Yeme içme işini uykudan 2-3 saat önce bitirmeye çalış.

@arnold, bu dediklerin daha çok uykuya dalamama problemi değil mi? benimki dalamama değil, devam edememe daha çok. yani uyuyorum yatınca ama sürekli uyanıyorum, bölük pörçük uykum.

ha bir de dünden örnek verecek olursak 2 saat sonra uyudum spordan.

Spor yapmaya biraz daha devam edersen senin için iyi olabilir. Benimde aynı tarz sorunlarım vardı fakat kulak tıpası kullanarak bu sorunu aştım. belki sesden uyanıyorsundur

Yorgunluktan dalsan da vücut sürekli tetikte oluyor, tam gevşeyemediğinden daha duyarlı oluyor sanırım. Dün gece ben de yaşadım aynı şeyi.

@zimbirik, arnold

yalnız ses desek bu benim son 4-5 senemi kapsayan bi şey neredeyse de hergün olan bi şey. her gün sesten uyanmam mantıksız geliyor.

Birkaç hafta öncesine kadar uyku düzenim acayip bozulduğunda bu konuları merak edip araştırmıştım ve denedim %100 çalışıyor.

öncelikle ''uyku hijyeni'' konusunu bir araştırın, benim sorunum gecikmiş faz tipi bozukluktu yani ''gece yatmaz sabah kalkmaz'' denilen tiplerdendim, sabah 5 'e doğru uyuyordum ama uyku hijyeni bu kesik kesik uyuyanlar için de tavsiye ediliyor.

Zaten doktorlar bile altta yatan tıbbi, psikolojik bir sorun yoksa en başta uyku hijyenini tavsiye ediyor, 2-4 haftada düzelme görülmezse ondan sonra ilaç ya da psikoterapi uyguluyorlarmış.

okuduğum kaynaktan kopyalıyorum arada sizinle alakasız kısımlar olabilir, siz kendiniz de araştırın:

İyi ve sağlıklı yaşamın 1.şartı iyi uyumaktır. İyi bir uyku hijyeni; kişinin uykusunu düzeltebilir.
Uyku hijyeninin sağlanmasına rağmen hala uykusuzluk devam ediyorsa ve bu süre 4-6 haftayı kapsar
ya da geçerse; bu konuda uzman bir hekim ve kuruluşa (Uyku Merkezine) başvurulmalıdır.
1: Uyku öncesi aşırı yemek yemek ya da açlıktan kaçınılmalıdır. Her iki durumda metabolizmayı
hızlandırır. Açlık hissi durumunda hafif şeyler; örneğin: yoğurt-kraker vb…) atıştırabilinir.
2: Kafein- sigara ve alkol kullanımı uykuyu olumsuz yönde etkiler. Uyku saatinden en az 4 ila 6 saat
öncesi; aşırı kahve – tütün – alkol ve asitli içecekler tüketilmemelidir.
3: Uyku öncesi kişiyi strese sokabilecek durumlardan, aşırı zihinsel ve bedensel faaliyetlerden
kaçınılmalıdır. Yapılması gereken planlar (ertesi gün veya iş ile ilgili); uykudan önce başka bir odada
yapılmalı, uyku öncesi tüm sorunlar yazılarak çözümlenmeye çalışılmalıdır.
Eğer varsa; düzenli olarak yapılan sportif faaliyetler; tercihan sabahları veya öğlen saatlerinde
yapılmalı, en geç uyku saatinden 6 saat önce bu aktiviteler tamamlanmış olmalıdır. Haftada 3 kez en
az 30 dakika egzersiz hastalara önerilmelidir.
4: Gece uykuya başlamakta zorluk çekiliyorsa; gündüz uykusundan kaçınılmalı, eğer gerekliyse saat
15.00 öncesi ve 20 dk. dan fazla uyunmamalıdır. 65 yaş üzerindeki kişilerin 30 dakikayı geçmemek
üzere gündüz uykularına izin verilebilinir. Ancak 30 dk. ı aşan uyku önerilmemektedir. Akşam saatinde
yapılan şekerlemelerden ve ‘’güzelleşme’’ uykularından kaçınılmalıdır.
5: Yatak odası sadece ‘uyumak’ amacıyla kullanılmalıdır. Loş ışık ve sessiz bir ortam olmalı, aşırı sıcak
ya da soğuk olmamalıdır. Yatak odasında; çok fazla parlak ve beyaz ışık; gündüz etkisi yaratarak
uyanıklığa yol açar.
6: Yatak odasının havası; yeterli ve temiz olmalıdır. Temiz hava uyku getirir. Aşırı kuru (burun
mukozasında kurumaya yol açar), aşırı nemli (terlemeye sebep olur) ve tozlu ortamlardan
kaçınılmalıdır.
7: Yatak odasının sıcaklığı; 22-24 derece arasında olmalıdır. 24 derece üzeri sıcak oda; huzursuzluğa
yol açarken, soğuk ise uykuya dalmayı zorlaştırır, sık uyanmalara ve rahatsız edici rüyalara sebep
olur.. 12 derece altındaki ortamlar rahatsız edici soğuk olarak kabul edilir.
8: Uykuyu engelleyebilecek ya da uyku yapısını bozma ihtimali olan ilaçlardan (diüretiklerpsikostimülan
ilaçlar) uzak durulmalıdır.
9: Uykudan en az 1 saat öncesi bir gevşeme periyodu oluşturulmalıdır. Bunun sağlanmasında;
gevşeme egzersizleri, ılık duş alma, uykuya dalmayı kolaylaştırmak için uyku öncesi farklı bir odada
kitap okumak, klasik müzik dinlemek etkili olabilir. Gevşeme; bir günlük programın parçası olmalı ve
düzenli uygulanmalıdır.
10: Uyku saatlerine mümkün olduğunca sadık kalınmalı, hafta sonları ve tatillerde dahi aynı saatlerde
yatıp- aynı saatlerde kalkmaya özen gösterilmelidir.
11: Yalnızca uyku geldiği zaman uyumaya çalışılmalı, eğer uyunamıyorsa yataktan kalkmalı ve uyku
gelinceye kadar da yatağa geri dönülmemelidir.
12: Uykunun uyunacağı ortam ( yatak-yastık-yorgan 3’lüsü) rahat olmalıdır. Kullanılan materyallerin
hijyenik olması, çok sert veya yumuşak, çok kalın ya da ince olmamaları gerekir. Kalın bir yorgan;
vücut ısısını arttırarak gece terlemelerine ve uyku bölünmelerine yol açabileceği gibi, ince bir yorgan
ile de üşümek ve rahatsız edici rüyalar sebebi ile uykuda sık sık bölünmeler olabilir. Yatak; esnek ve
ortopedik olmalı, deforme olmuş olmamalıdır.

www.noroloji.org.tr

KATI bir şekilde bunları uygula 4-6 hafta düzelme olmazsa yazıldığı üzere doktora başvurabilirsin, doktor da ilk bunu tavsiye edecek sana.

@neferkitty, teşekkür ederim, bi çoğunu deneme şansım olacaktır. umarım bende de çalışır :/

kimse yazmamış ben de uyku apnesi olabilir diye yazayım. çok rahatsız oluyorsanız uyku merkezleri var oraya başvurun uykunuzu neyin böldüğünü araştırsınlar.

@soylu, çok nadir rüya görürüm. tam rüya görürken uyanırsam hatta yani kalkmam gereken saat gelmiş olursa alarm ile kalkarsam çok zor açabiliyorum gözlerimi.

@thalamus, artık sırayla bi şeyleri denemem gerek. teşekkür ederim. o da bir seçenek.

Ankamall Bimeks - Akköprü

Vatan Bilgisayar - söğütözü
Metroyla hemen ulaşılabilir Kızılay'dan

ne ariyorsun? mediamarkt da hersey var aslinda...
olmadi kentpark`a gidersin metroyla.

Kentpark da media mark var. kızılaydan tek dolmuş yada metroyla Odtü durağında inebilirsin.

Kızılay avm'de hiçbir şey yok, ankamall en kesin çözüm.

kızılaydan metroya binebilirsin.

Bence milletin arayıp da bulamadığı bisey bu.

Sanslisin. Acıma falan yok.

Sağlığınızdan önemli değil hiçbir şey, acınılası bir şey de yok. Ortamlarda kendine testis kanseri süsü verip de askerlikten yırtan torpilliler varsa, siz niye utanıyorsunuz ki? Zaten GATA en az 1-2 sene süründürüp anca çürük raporu veriyor sanırım yani gerçekten sağlığınız açısından bir sorun çıkacağından emin oldukları zaman.

moral bozulacak birşey yok. orada başına bir hal gelse sana olur raporu veren doktora çatacaklar belki?

al raporunu paşa paşa otur aşağı. hakkım olduğu halde zorla alabildim. bir de askere gidince bakarlar diyen doktor kılıklı birine rastlamıştım. her aklıma geldiğinde küfür/beddua ederim kendisine.

edit: neferkitty doğru demiş. 2 senede anca alabildim.

Öncelikle askerden kaçmak için poposunu yırtan (literally) bu kadar tosbaa varken askere gitmek istemeni saygıyla karsılıyorum. Bende aynı sekılde ısteseydım gıtmezdım askere , ama sonuçları gızledim ve askere gittim (kısa dönem) ben bu vatanın evladıysam bu vatana onur borcum oldugu ıcın gıttım. he bide kız vermıyolardı tabi :)

Fakat durumun ciddiyse eğer rapor alman yararına olacaktır zira ölü bir insanın kimseye yararı olmaz.

switch yapabilirsin kendine tabi, askerlık cok gelırse sonucları öne surmek uzere bir duzenek hazırlayabilirsin. Ben oyle yaptım ama ihtiyacım olmadı cok sukur.

Saygılarımı kat be kat sunarım kardeşim.

kalbindeki sorun nedir bilemiyorum. bende de kapakçık tam kapanmıyormuş ama ciddi değilmiş. bana da çıkar mı bi rapor piyangosu?

@sour
Dünkü duyuruyu sistem sildi, şükür ki egom bazı beyinsizlerin yorumlarına kafayı takacak kadar gelişmemiş değil.
a diyosun b diyolar c diyosun ''uuuu d mi o '' diyolar.
kimse dinlemeyi bilmiyor. iki dakikada cinsiyetlere karşı sağ duyusuz 25 liraya bileklik satan adam konumuna soktular.
Şu ana kadar olan olaylarda dikkat ettiysem kendimi gram savunmadım, savunmaya da ıhtıyac duymuyorum. it ürür kervan yürür bre :)

Sana piyango vurmuş kanka.

Boş konuşmalara bakma, askerlik dediğin komutan egosunu tatmin etme ,bir grup gerzekle mecburi zaman geçirme, ve boşa geçen 6 ay demek. Al raporunu işine gücüne bak. Herkes askerden yırtmak için 50 takla atıyor.

askere gidip ne yapacaksın allahını seversen git işine gücüne bak. millet para veriyor yırtmak için misal ben. bende bir dönem asker olmak isteyenlerdendim. buna rağmen söylüyorum. askere gidip gelen arkadaşlarımın hiçbirisinin ağzından askerlikle ilgili hiç bir şey duymadım. boşver eğer çürüp raporu alabiliyorsan kendini şanslı hisset.

1) bu biraz bu işleri nasıl gördüğünle alakalı, ben isteyerek gittim (başka da şansım yoktu yada kaçacaktım falan o dönemlerde bedelli diye bişi de yoktu), şimdi diyorum ki gitmeme şansın varsa gitme (hiç gitme) yok eğer öyle bir şansın yoksa bir an önce git gel, kaçmanın anlamı yok, hayatını beklemeye alma (gerçi şimdi biraz sakat durumlar o nedenle bu kısım için düşüncelerim de karışık) ama oradayken komando seçmelerine katılan ve dikkatsizliği nedeni ile elemen insanların ağladığını gördüm, o kişi için çok önemli bir olaydı yani. neyse ben böyle biri değilim o nedenle şu anki can sıkıntın gereksiz bana göre. eğer illaki kendini rahatlatmak istiyor isen kader, kısmet, nasip değilmiş diyebilirsin.

2) senin için neyin iyi neyin kötü olacağını biz bilemeyiz. raporu aldıktan 10 gün araba çarpabilir keşke almasaydın olur, yada 1 ay sonra bir iş kurarsın bir sürü kişiye iş verirsin yada gönüllü işlere katılırsın bir katkın olur diğer insanların hayatına. hayatın ne getireceğini bilmiyoruz.

3) benim bir arkadaşım kilolu olduğu için gitmedi, ilk öğrendiğinde ben 3 sene daha yerim askere de gitmem dedi, istese idi rejim yapardı (ki kilo verdiği dönemler oldu ama geri almak için yedi paso, hatta muayeneye giderken bile yedi de öyle gitti herif) 3 sene sonra aldı raporunu gitmedi, hala arkadaşım normal insan gibi gözümde.

birde başka bir tanıdığım sırf askere gitmemek için kilosu normalken kilo almaya başladı, o kişiye bakışım ise kendisine yazık ettiği zira bedenine zarar veriyor bilinçli olarak. (diğer eleman kilolu idi, ben askere gidiyom diye düşünüyordu ilk muayenede) ileride başka başka rahatsızlıklar ile uğraşması gerekecek falan. kendi bilir tabii ben hala görüşüyorum zaman zaman.

sonuç olarak askere gitmediği için acımam kişiye. bana göre şanslı bile. hayatının 1 senesi boşa gitmeyecek bana göre.

birde @anonymice doğru bir noktaya parmak basıyor, gidip de eğitim zaiyatı olarak vefat edersen ailene ne olacak? onlar yaşlandığında kim bakacak? yada onların bu acısı nasıl dinecek? bunları da düşünmelisin bence. risk'in varsa senin için en hayırlı olan gitmemektir.

1. Hastalıktır, insan halidir. Gayet doğal.
2. Yani askerde talim veya spor yaparken (yerine göre gayet ağır olabiliyor) tutup ölüp kalmaktan evladır tabi ki. Adı ondan beter: "eğitim zaiyatı"
3. Babam ameliyat geçmişinden, kardeşim ise bipolar bozukluktan dolayı muaf tutuldu. Bense askerliğimi yapıp gittim, geldim. Yani bakınız ilk cevap: "Hastalıktır, insan halidir. Gayet doğal"

çürük raporu verirlerse, aynı raporla devlet hastanesine git (Orjinalleri sende kalsın) heyete gir, %40 engel raporunu al, vergi indirimini aldığında herşey daha avantajlı olur (ev araba vs..)

bu raporu da o kadar takma. bir çok kişinin istediği ve alamadığı bir rapor.

askere gidersen cok pisman olursun. gereksiz moral bozuklugu yasıyorsun.

bunca kişi demiş, askerde daha çok moral bozukluğu yaşayacağının garantisini veriyorlar ^^
şanslısın heee

EŞEK ARISI O GAÇ GAÇ GAÇ

bal arısına benzemiyor, arı maya'ya hiç benzemiyor zaten :(

Sarıca arı. Bal arısı değil.

Elime aldım, yürüttüm bileydim almazdım. Ama bir gerçek var çok masumdu hiç agresif uçuşu, saldırışı olmadı. Demek bizim ülkenin eşek arıları bile candan.

bal arısı da değli, eşek arısı da değil. arnold svhajdfhskd'ın dediği tür sanırım, adını bilmiyom.

Sarıca arı.
Meyve pek yemez. Etçildir.
Kıyma filan ver.

ingilizcesi wasp denilen lanet bir arı türü, hiç bulaşma. türkçesi eşşek arısıymış
tr.wikipedia.org

Bal arısı daha ufak daha tüylü oluyor bu afrika'dan bir muzun içinde gelen katil arılardan :D

Etimolojimiydi neydi, hah, başak>>>>hani baş veren>>>hani ilkkk... Analatabildim mi. İlk anlamı var başakta.

şimdi merak edip baktım, virgo ile kast edilen şey aslında doğanın anası anlamındaymış yani bakire kadın anlamında değilmiş. Virgo hasat tanrıçası olarak düşünülürmüş, böylece üreyen yani dünyaya zenginlik sunan tanrıça imiş. hasat = başak olarak düşünülmüş sanırım.

Edit: bir de şu var

In other stories, the constellation Virgo is identified with Demeter, the corn goddess Atargatis, the Syrian goddess of fertility, and Erigone, the daughter of Icarius, who hanged herself after her father’s death. In this version of the myth, Icarius is associated with the constellation Boötes and the star Procyon in Canis Minor represents Icarius’ loyal dog Maera.

Çevirmeye vakit ayıramadım, internette sağlam kaynaklı veri yok gibi ama galiba hikaye şöyle:

Some say Virgo originated in Egypt as much as 15,000 years ago when the spring equinox was among those stars with the Sun passing through them at the time of the Egyptian harvest. Perhaps this is how Virgo became known as the Maiden of the Wheat-field, pictured with a sickle and sheaves of grain in her arms.

sorumu pek açıklayamadım galiba. virgo ile başak arasındaki ilişkiyi biliyorum. sadece, virgo diğer dillere orijinal anlamını koruyarak çevrilmişken bizde niye böyle diye soruyorum. neferkitty soruya uygun bi cevap vermiş gibi ama değil bence çünkü diğer dillerdeki karşılığı hala bakire ya da benzeri. ne bileyim azericede bile "qız" mesela.

Bâkire anlamındaki Azra da kullanılırmış eskiden ama daha çok sünbüle (başak) olarak rastladım.

1-Euro da geçiyor, kimse garipsemez.

2-Özellikle çikolata alışverişin için Zürihte ünlü marketer var oralardan alırsan daha ucuza kapatırsın ancak çakıyı vs turistik satan yerlerden alma onlar sağlam değil (benimki kırıldı hemen) Bir öğün yemek ortalama 30 frank ona göre hesap et işte, starbucks filan orada nispeten daha pahalı, burger king gibi yerler de.

3-Ülke son derece güvenli, medeniyet kurallarına dikkat etseniz yeter.

1- çoğı yerde euro geçmesine rağmen frank almak daha mantıklı. euro ile ödersen satın aldığın yer kura ne derse kabul etmek zorunda kalırsın. havaalanında ve tren garında var döviz büroları.

2- iki gün sadece yeme içme masrafıysa öğün başı ortalama 30 diyebilirsin neferkitty'nin dediği gibi. çok ucuza kapamak istersen 13 frank burger king'te bi menü.

3- trenlerde kontrol seyrek oluyor, ona güvenip bilet almamazlık etme. bi de çok salaş olmayan bi mekanda yemek yiyeceksen bahşiş bırakabilirsin. parayı verirken söylemen gerekiyor onu da. diyelim 17 tuttu, 20 lütfen diyebilirsin.

havalar sıcak baya, göle girebilirsin istersen.

iyi gezmeler.

1- Frank iyi secenek olur.
2- Senin yerinde olsam Frank satin almazdim. Kredikartin varsa, lazim olunca ordan ödeme yaparsin.
3- Restorantlar pahalidir, Büfe tarzi (Kiosklar) pahalidir. Gida alisverislerini Coop, Migros gibi büyük hipermarketlerden yaparsan oldukca uygun olur, yemeklerinide Mc Donalds yada, Türk kebabcilarda yersen sorun ortalama ögün basi 10-15 Frank ödersin.

Samsung şarj aletleri falan prizlere uyuyor mu İsviçre'de?

ucu kalin ikili olanlarsa uymuyor, schüko deniyordu galiba onlara. türkiye'de kullandiklarimiz gibi, ütü falan.

bir de ince olanlar var iphone gibi, onlar uyuyor. samsung da öyledir muhtemelen. iki polü clü delige sokuyorsun yani.

dizideki jaime mi?

jaime tek eliyle sikertir.

Jaime tek eliyle bile haklar bence:D

hançer çıkarmak olsaydı mustafa derdim ama hançer çıkarmak yoksa o iş zor.

Jamie alır.

Şu güzel sahneyi de paylaşasım geldi: www.youtube.com

cause dan sonra isim geliyorsa to kullanılmaz bildiğim kadarıyla. ama fiil olsaydı to + verb olabilirdi.

dictionary.cambridge.org

evet cause to olmaz hocam bir de aplazinin sıfırdan oluşmasına neden olabilecek nedenler ise daha spesifikleştirilebilir ama bu haliyle de temiz to dışında sorun yok bence.

Other reasons which may cause (development/occurence of) aplasia were excluded

aplazi oluşumuna direkt neden olmayıp zemin oluşturabilecek nedenler ise de ''underpin'' çok şık bir fiil olur.

Other reasons which may cause aplasia are excluded

@godoşu beklerken: ingilizce öğretmeni olmalısın :)

Non-academic Activities:

www.enterprisealive.ie

Burada bahsettiğin okul dışındaki eğitim kurumlarının düzenlediği aktiviteler mi?

Yoksa hobi olarak yapılan aktiviteler mi?

Extracurricular activity / Extra Academic Activiy kavramları var amahobiden bahsediyorsan hiç okul dışı filan demeyip, ''spare time activities'' kullan çünkü okul dışı deyince müfredat dışı bir kullanım oluyor.

www.thefreedictionary.com

Bu benim verdiğim örnekler görüldüğü üzere ''eğitim aktivitelerini'' kapsıyor mesela okul dışında dil kursuna / bilgisayar kursuna vs gitmek gibi, eğitim amaçlı ama müfredat dışındaki aktiviteler.

crown'ınki de olabilir tabi.

cansıns beybi.

hobi olan cinsleri kastetmiştim. crown'unki de makul geldi aslında ama sanırım spare tim activities'i kullanacağım.

Extracurricular activities...

Keşke o boşluğun kapanması için dikiş atsaydı bu kadar zorluk çekmez sağlığınıza daha çabuk kavuşurdunuz, mümkün olduğunca katı besinlerden ve çekilen tarafınızda yemek yemekten kaçının. Ağrı kesiciyi de abartmamanızı tavsiye ederim yüksek doz zehirlenmelere yol açabiliyor. Fazla zorlamadan dişlerinizi muhakkak fırçalamayı unutmayın. Antibiyotik için bir şey diyemiyorum, hastaneyi arayıp sorma şansınız varsa sorun derim.

yumuşak fırça ile üstünü temizle, kloroben gargara kullan ama günde 2den fazla değil. çok şiddetli de gargara yapma yaradaki pıhtıya zarar verme. etolfort kullan çok ağrın varsa ama sürekli ağrıyı bastırma da fikir versin, dayanamayacaksan anca kullan. antibiyotik kullanacak durumda mısın bilmediğimden bir şey demiyorum. bir gargara ve yumuşak fırçayla temizlemeyi yap bakalım. ekstra soft ve tek demetli fırça bulabilirsin eczanelerde.

''Normal'' çekimde dikiş atılacak doku yoktur/atılamaz da. Doktora hemen bilip bilmeden bok atanlara itimat etmeyin.

Boşta kalan dediğiniz yerin en büyük sebebi de 1- sigara, 2- tükürmek.

Bunlardan her ikisinden birisini yaptıysanız ya da yapmadıysanız bir şekilde oradaki pıhtıyı attırmış ve alveolit olmusunuz, herhangi bir diş hekimine gidip pansuman yaptırın. Bazı kişilerin tükrük yapısı bile pıhtının çözülmesine neden olabilecek yapıda olabiliyor, alt yirmi yaş dişinizi çektirdiyseniz bu risk daha da fazla.

Alveolite ağızdan alınan antibiyotik etkili değildir.

Gargara + pansuman.

@nefer normal çekim 20'lik dişime daha çabuk iyileşmesi için tek dikiş atılmıştı bir hafta durmak kaydı ile böylelikle arasına yemek de girmemişti, yani atılamaz diye bir kayıt yokmuş gördüğün üzere.

La hadi illa yukarı mı taşıyalım mesajı hayrına yazın işte.

Yukarı yukarı

öncelikle evet sözlüğe şöyle bir başlık açmak yerine (bkz: diş eti şişliğiyle ilgili soru) o tarz soruların yeri burası, sözlüğe yazmak istiyorsanız klacid başlığına belki tanım gibi girilebilir bir ihtimal, sonradan gelecek çözümün yardımcı olması için birine, ikincisi duyuru uyanmamış olabilir henüz, sabırlı olun, çağrı merkezi değil burası, üçüncü bir de üslup sıkıntısı da var gibi ama o da ağrıdan diyelim. geçmiş olsun.

Mazur görün o kadar ya. :) tatilde bir de yine bu hastalık gelince insan sabırsızlaşıyor.

Arkadaş olaya bak ukalanın biri dışında hiç mi bakan yok hadi pazar pazar şişliklerle boğuşmayalım ya

Ne zaman oldu ? Nasil bir sey gormeden muayene etmeden bi sey demek güç .

Ayın 10'u gibi dolgumu yenilettim sağ ön üst dişinmde.
Dün sabaha kadar da rahattım ama dün sabah hafif bir şişlik ve dolgu yüzünden rahatsızlık duydum dişte dişimde zonklama gibi bir şey başladı.
Dün gece de şişlik hissi ve zonklama devam etti uykuda geçti,uyku aralarında oldu.
Apse başlangıcı gibi geliyor.klacid ile başlayıp bir diş hekimi görmem mantıklı olmaz mı?

klacid doğru tercih olmayabilir.diş hekimine danışmadan antibiyotik almayın.diş iltihaplarında öncelikli olarak başka antibiyotikler tercih edilir,klacid değil.antibiyotik kullanılması gerekiyor olabilir bunu kontrolden sonra dişhekimi önersin.fakat Ağrı, ateş ve iltihaba etkili ilaçlardan olan apranax (allerjiniz yoksa)kullanabilirsiniz geçici olarak ve diş hekimine gidene kadar.ağız bakımını ihmal etmeyin.
geçmiş olsun sağlıklı günler.

Çok sağol kardeşim

tıp çalışşanı değilim ama klacid doğru grup antibiyotik değil. amoksisilin grubu antibiyotik verilir genelde. amoklavin, amoksilav filan gibi.

caps ataydın iyiydi

Diş doktoruna muayene olmadan ilaç alma. Zaten reçetesiz antibiyotik satın almak yasak.

En kısa zamanda doktora git. Bugün doktora gidemeyeceksen Kloroben ağız gargarası var eczanelerde, onu öneririm. Doktora gidene kadar 2-3 defa onunla gargara yaparsın, 1-2 defa da tuzlu ya da karbonatlı suyla.

abi kafayi mi yedin ne zaman duyuruyu acsam kasli erkek duyuruna denk geliyorum. bozma moralini senin de cekic ors ve uzengin var

Fedakarlık çoğu onların kız düşürme derdinde olanları ayırıyorum tabi haftada 4 5 gün en az 2 saatini harcıyor bu insanlar. yemek uyku askeri disiplin de var önerim sen de yap bu fedakarlıkları

bence sen niyeti bozmuşsun abi

hiçbirini rakip olarak görmediğim için kıskanmıyorum. vücudumun çok fit ve düzgün olduğu zamanları da biliyorum, gördüğüm ilgi falan şimdikinden farksızdı. bana ne milletin kasından skinden, beni beğeniyor mu beğenmiyor mu ben onunla ilgilenirim.

Bence kıskanmaktan ziyade hem kadın hem de erkek için konuşuyorum ki hayranlık ve saygı duyulmalı.
Konunun biraz dışına çıkmış gibi gözüksem de (özür dileyerek) işin disiplin kısmına değinmek istiyorum.

Öyle steroid almayıp da ciddi ciddi emek veren insanların öz disiplini gerçekten saygı duyulasıdır. Burada bile denk geliyoruz ''5 aydır kullanmadığım supplement kalmadı hala kas yok '' diye, olmaz çünkü en önemli kısmı beslenme. Bu işi hakkıyla vererek ve yaşam tarzına getirmiş adamlar ağzına tabiri caizse çöp gıda sokmuyor ve bu gerçekten çok zor bir iş.

Hem kadın hem de erkek için konuşuyorum. Victoria secret's meleklerine bakıyorsun fizikleri taş gibi, her gün ağırlık çalışıyorlar da skinny fat olmaktan kurtuluyorlar bizim mankenler ise anca kalori kısıtlaması yapıp jogging yapıyorum diyor. Ama ne yediklerine tam anlamıyla dikkat etmedikleri için arada dünya kadar fark çıkıyor. Erkeklerdeki gelişim de böyle.

Özet: Ben iradesine sahip çıkıp, beslenmesinde bu kadar disiplin gösterebilen kişilere saygı duyuyorum şahsen. (soruyu biraz daha genele çevirip kendimce yorumladım)

çalış senin de olsun kardeş
neden kıskanıyorsun.
kıskanclık aciz bir duygu.

aynı kol gövde sende de mevcut


insanları görünüşlerinden dolayı ulaşılmaz sanmak hayranlık beslemek çok mantıksızca.

demin de birisi diyetle ilgili yazmış
hepsi kapitalizmin bir oyunu kendinize gelin vesselam.

gidin bir şeylerle ilgilenin fazla boşluktan bunlar.

valla benim süper fizikli yakın bir bir arkadaşım var. sırf kas değil boy pos falan da yerinde. instagram'dan kızlar nasıl yazıyor buna görseniz ağzınız açık kalır. eleman sıraya diziyor hepsini. haa kıskanıyor muyum? yok. çünkü fiziğinden de öte muhteşem bir karakteri vardır. yavşak biri olsa kıskanırdım belki

Gipta ediyorum tabi. Haset etmiyorum ama.

Bakıyorum, "helal olsun, sağlam omuz çalışmış" diyorum. Bitiyor. Bende az değilim hani.

valla 10 yıl önce bir kızın "kaslı erkek istiom" dediğine rastlanmazdı. o dönemde sorunca kimse kaslı olsun falan da demezdi.

çağımız tüketim çağı. artık kızlar istiyor, çünkü diğer kızlar da istiyor. istiyor gösteriliyor vb.

neyse; kıskanmıyorum. ama 6 aydır da çalışıyorum. beklentimin altında da olsa düzelme var. daha iyi bir programla ben de iyi duruma gelcem inşallah.

ne gıpta ediyorum ne haset . mala bak la karı gibi dar giyinmek için saatlerce ağırlık indirip kaldırıyor yazık bunlara diyip üzülüyorum. hepsinde kendini birilerine beğendirme çabası .... bunlara gerek yok adam olun lan 2 dakka.

açıkçası instagramda kızların beğelnilerine bir bakınca 1. kediler 2. kaslı erkekler ağır basıyor.

tüketim toplumu olayı ama fiziksel olarak kadınlara gayet çekici geliyorlar.

ha zenginlikte değil olay doğuştan değil çalışarak gelişiyor adamlar. saygı duymak gerek

Kıskanma değil de imrenme var. Ben de azıcık egzersiz yapıyorum, vücudumdaki değişikliği görünce ayna karşısında kasım kasım kasılmaya başladım. :j

kas yapıcam diye zamanının büyük kısmını ve parasını spor salonuna yatıran, sonra da vücudunu bi şekilde sergileyen (spor salonu aynasında selfie çeken, herkes kat kat hırkaylayken kış günü beyaz t shirtle olm çok yakışıklıyım diye kasılarak ortalarda dolaşan vs) tiptense
işinde gücünde, kafası çalışan, elbette kendini çok da salmamış ama kas yığını gibi olmayan adam kesinlikle daha çekicidir.

+annem biscolata reklamını görünce midem bulandı diye kanalı değiştiriyordu. erkeğin kaslı olması herkesin istediği bir şey değil. kadınlarda zayıf olmak günümüzde popüler gözükse de çoğu erkeğin etine dolgun kadınlardan hoşlanması gibi bir durum bu.

yani= bence çok da şey yapma

kaslı değil ama fit olmak güzel bir durum.

Losevsiyle ayrı görüşteyim

kaynar suyla oluyormuş galiba. denedin mi hiç?

ingilizceniz varsa şurada anlatmış:

www.wikihow.com

Kaynamış su oda ısısına gelince buzluğa koyabilirsiniz. Berrak olacaktır.

hayır hiç kaynamış su ile denemedim hemen deneyip bakacağım.

İki kere kaynat diyor wikihowfa

ters ozmosla çalışan filtrelerin membran filtreleri vardır. membran filtrenin bitişinden su al. berrak buzun olur. daha berrak istersen suyu kaynatıp içindeki hapsolmuş havayı da alman gerekir.

hiçbir şey anlamadım. :(

sanırım benim yazdığımdan anlamadınız. ters ozmos çalışan bir su filtresi satın alıyorsunuz, bunun gibi : www.hepsiburada.com
bu filtre 5 aşamalıdır. su 4 filtreyi geçtiğinde, içerisinde çok az mineral bulundurur. dolayısıyla tatsız tuzsuz saf suya yakın bir haldedir. buzun bulanıklığının bir kısmını su içindeki mineraller verir. minerali alınmış suyu bu 4 filtre ile elde edersiniz. yani bu filtreye benzer bir filtre alıyorsunuz ve sondaki 5. filtreyi iptal ettiriyorsunuz.
bulanıklığın 2. sebebi de su içerisindeki gazlar. bu gazları da kaynatarak uzaklaştırıyorsunuz, berrak buzunuz oluyor.
filtre olayını sürekli berrak buz yapmak istediğinizi kabul ederek yazdım.

tamamdır şimdi anladım. teşekkürler bilgi için. araştıracağım o cihazı.

Bir adamın dilini kopardığında, O'nun yalancı olduğunu kanıtlamıyorsun, dünyaya O'nun söylebileceği şeylerden korktuğunu gösteriyorsun.

Elbette, kelime haznenizi ne kadar zenginleştirirseniz yabancı dili öğrenmek o kadar kolay olur. Her dilin cümle yapısı kendine özgü belirli kurallar dahilindedir. Bu kuralları öğrenmek ve uygulamak biraz zamanınızı alır ama olur. Ancak kelime hazneniz iyi değilse grameriniz mükemmel de olsa işinize yaramaz. Kelime olmadan cümle kurulmaz nihayetinde...

doğrudur. kelime ezberlemek derken ileri derece ingilizce bilenler için geçerli bu durum. yoksa ilk öğrenenler için günlük konuşmada kullanılan kelimeler sürekli tekrar edildiği için kolay ezberlenip hatırda kalıyor. ama makale okuyucusu, edebiyat okuyanı/yapanı, hocası falan için daha geniş bir kelime haznesine ihtiyaç var. ezber sıkıntısı bu kişiler için.

yoksa günlük konuşmanın dışına biraz çıkılınca amerikalılar da şaşırıyor "o kelime ne lan, ben bilmiyorum" diye. türkçe gibi düşün: "kitap" ile "müşfik", "anlamak" ile "kadirşinas" aynı sıklıkta kullanılan ve aynı kolaylıkta kelimeler değil.

kelime bilgisi onemli ama her kelimenin yaninda nelerle beraber ve nasil kullandigini, o kelimelerin belli bir contextte kullanip kullanamayacigini da bilmek lazim. bir de sadece ezber gecici olur belli bir contex icinde edinmek ise kalici.
grammer da kelime bilgisinden daha onemlidir bence.

ortalama bir ingilizce bilen kisi anlamini bildigi kelimelerin yarisini duzgun bir sekilde kullanamaz.

Kelimeyi bilsen de doğru kullanamıyorsan bir şey ifade etmez.

Bence en önemlisi ''usage'' bilmek.

edit: partizan ile aynı şeyi yazmışız nerdeyse partizan+1

Bütün kelimelerin anlamını bilir ama dizilimini bilmez, nerede hangi durumda kullanılacağını bilmez, kaldı ki Türkçe'ye çevirilmesinde 3 farklı kelime ayrı anlamı verir gibi ezberler ama kullanımları tamamen farklıdır.

Mesela ''karşılaşmak'' sözücüğünü açıp sözlükten bak en az 3 tane farklı fiil verir hepsinin de kullanımı farklıdır. Yani birebir kelime ezberi yapmak da mantıklı değil.Bu da bizim mezaci anlamda vs bir çok aynı fiili kullanmamızdan kaynaklanıyor.Zaten bir kelimenin en güzel anlamı yine ingilizce sözlükten öğrenilir ki böyle usage gelişir.

doğru değildir. bkz bir ingilizce öğretmeninin ingilizceyle imtihanı

ingilizce'deki en önemli olay ingilizceyi kullanmak. siz ingilizceyi kullandığınız bir ortamda değilseniz, isterseniz sözlüğü ezberden sayın, o ingilizce ilerlemez. bu yüzden mühim olan ingilizcenizi kullanıyor olmak. mesela ekşi sözlük yerine reddit okumak, türkçe altyazı yerine ingilizce tercih etmek vs vs vs. bunlar çok basit şeyler, büyük katkıları olmaz, ama destekler. düzenli çalışmanın yanında çok iyi gider.

kelime ezberlemek derken, benim mesela şu kelimeyi öğrenmek iki ayımı aldı; floccinaucinihilipilification. neden derseniz, telaffuz. bu yüzden bolca okuma yapmalı, anlamını öğrenmek istediğiniz sözcüğü de sözlükten/internetten baktıktan sonra bir de telaffuzunu dinlemelisiniz eğer phonetic alfabeye çok hakim değilseniz.

zaten ingilizce dediğin ne ki bizimki gibi afilli cümle yapıları mevcut değil.
c1'e kadar hazırlık okudum türkçe çok daha zor.

bu yüzden tek avantaj kelimeye kalıyor.

saldırmaz. besliyormuşsun onu.

Kedi koltuğa(yükseğe) çıktıysa kendini güvende hissediyor ve eve kuruluyor yavaştan,senin bir şey yapmana gerek kalmamış. Yeni kedin hayırlı olsun :D

Not: o kedi 2 saate koltuğa sıçtı diye duyuru açmak istemiyorsan acilinden kum kabı ve kedi kumu al.

yani yan komşulara falan sordum da onların değil.
neler yapmam gerektiğini bilmiyorum.
yiyecek olarak ne vereyim?
bana alışması için ne yapabilirim?

camdan dışarıya çıkmak istedi ve çarptı. canım önüne bez falan çektim. şimdi çıkmak istemiyor ama evde cirit atıyor sağı solu inceliyor.

Sen ona mama verdikçe o sana sırnaşır sürtünür gece de koynuna girer, sabırlı ol.

Şu an elinde mama yoksa ton balığı, haşlanmış et türevleri sever. Bunların hiçbiri yoksa en kötü tavuk sulu makarna haşla ama sürekli böyle beslenmez kedi maması alman lazım.

Ve de en acilinden kedi kumu+ tuvaleti.
Bir yarın götür iç dış parazit aşısı yaptır.

Yalnız kedi dişi ve memeleri belirgin değil di mi? yavrusu filan vardır yoksa civarı b kolacan et.

şu saatte en hızlı yapman gereken kediye kedi kumu ve kap almalısın ki kullanabilsin yoksa o koltuğa sürekli yapar, bir yoğurt kabına su koy şimdilik.

marketten (şu saatte alınabilecek) yaş mama alabilirsin, ton balığı konservesi alabilirsin (yağını süzerek vereceksin ishal olur yoksa) yarın kuru mama alırsın, ama en kısa zamanda (mümkünse bu saatte) kedi kumu ve kutu almalısın (tavsiyem kapalı kutulardan alman) bunlar haricinde, peynir'i ekmek içine ezerek verebilirsin, (peynir çok olmayacak, tuzsuz (ıslatılmış) olacak birde), patates yemeği falan da yer, normal yemek verebilirsin hayvana suyuna ekmek atıp misalen, yemekleri az yağlı yapmalısın ama.

birde yarın mutlaka ama mutlaka en azından dış parazit için petshoptan damla almalısın, eğer paran varsa vete götürüp iç/dış parazit aşılarını yaptır yoksa ev pire basabilir zamanla. pire için damlayı yaptıktan bir gün sonra da evi komple ve iyice süpürmelisin, özellikle de kedinin yattığı yerleri. (koltuklar falan dahil, yumurtalar kalmasın)

ısırmaz, severken artık istemediğini hissedersen sevmeyi bırak, tırmalayabilir belki hoşlanmazsa.

dışarıya alışkın olduğundan her fırsatta dışarı çıkmak isteyecektir en azından 1/2 sene boyunca benimki böyle yaptı hala bazen kaçıp bir iki gün kayboluyor ortadan.

yavrusu varsa kötü ya. bakacağım sağa sola ama terasta bakamam.
kedi çok zayıf ama dişimi erkek mi nerden anlayacağım ?
komşulara falan sordum onların değil.

memeleri sarkık ise yavrusu vardır, memeleri sarkık değilse; severken kuyruğunu kaldırdığında poposuna bak, hayalarını görürsün erkek ise, değilse dişidir.

evet sanırım dişi
ve memeleri çok küçük kucağıma aldım az önce.
çok hareketli duvarlara falan sürtünüyor.

Evi benimsemiş her yere sürtünüp kendi kokusunu bırakıyor işte, sevmiş evi :D

Hem alkolün hem de ilacın yan etkileri artar

@neferkitty Yani öğlen 12:30'da içtim ilacı ama akşam ilaç içmeyip içki içsem olmaz mı ki :/

bence yapma. dokanır.

olmaz, ilaca ara vermen alkolle almandan daha kötü.

İlacı iç, alkolü sonraya bırak.

@neferkitty mesaj attım. Şimdiden çok teşekkür ederim :3

largopen neyse de ornisid kullanılırken kesinlikle alkol alınmamalıdır. hatta ornisid alınırken ve kesildikten 3 gün sonra almamalısın. ilaç tedavini kesmeyip alkol almamanı önereceğim bir eczacı olarak.

zordur o zor olmasının yanı sıra sağlıklı değil yapsa bile 1-2 seneye kırılır diş.

Başarı durumu dişin durumuna bağlı, genel olarak kanal tedavisini yenilemede başarı oranı %10'u geçmez ama dişin ilk kanal tedavisi çok kötüyse ve sonradan düzgün tedavi yapılırsa %90'a bile çıkabilir bu oran.

Yani dişini kaybedebilirsin de evet ama denenmeli.

Özelde 1 haftada yapılır biter uzun sürmez öyle :)
ama devlette teknisyen kalitesine bağlı olarak uzun sürebilir.

Şükrübey metrobüs durağı karşısında modern klinik var tavsiye ederim

bol bol sıvı gıda al ;)

o 14 tane antibiyotiği 10'da bırakmayacaktın :P

Di mi :(

Koca karı ilaçları dene adaçayı gibi

... "i'd like" kısaltmalar zart zurt böyle laubaliliklerden kaçın. ibarenin kendi de laubali. gerisinde sorun yok, hadi git nere gideceksen.

bak fikir soruyoruz akıl danışıyoruz laubalilik diyorsun ama bir el atayım demiyorsun. cık cık cık...

i am student demişsin sonrada mayıs'ta mezun oldum demişsin. mezun olduysan hala öğrenci olmadığın için i was olmalı derim.

ayrıca frkrkr'ye katılıyorum. master başvurusu için çok laubali bir yazı olmuş. formal yazı nasıl olur diye bi arat google'da, hatta "master degree application letter sample" diye arat. ordakilerden birini yolla direk.

Üstteki arkadaşlara katılıyorum, çok informal bir yazı öncelikle.

Ayrıca profesöre yazıyorsan direkt ''notlarıma bi bak tutar mı'' diye sorulması pek hoş değil daha çok niyet mektubu şeklinde yazıp sonrasında notlarından bahsetmen lazım onun için de himmet dayi +1
Yazını düzeltmek bu anlamda yetersiz olur sen direkt şu niyet mektuplarını örnek alarak daha kapsamlı ve baştan yaz. Ayrıca örnekte olduğu gibi fakülte isimleri de büyük harfle yazılır.


www.yobchosting.com

ben profesöre ya da bir hocaya yazmıyorum bu elektronik postayı. öğrenci işlerine yazıyorum. sizden fikir isteme sebebimde zaten ilk defa bir yüksek lisans başvurusu yapıyorum eksik gedik bir sıkıntı var mı? diye sormak. el atıp düzeltseniz diyeceğim sağ olsunlar yardımcı oluyorlar ama sadece eleştiriyorsunuz. sen şöyle yapmışsın ama böyle olsa daha iyi olurdu deseniz anlayacağım. :) neyse kolay gelsin hepinize.

neferkitty mektup için teşekkürler.

kötü bir şey demedik yahu ''bak şunun gibi yaz diyoruz''. yol yordam göstermiş arkadaşlar, ben profesöre yazdığını dşündüm, öğrenci işlerine yazıyorum ''çok resmi bir yazı'' değil diye de belirtebilirsin, resmi niyet mektubu olup da böyle yollasan senin için daha kötü olurdu, senin iyiliğin için söylüyor insanlar.

resmi olmayan bir yazı ise de;

Dear Mr/Mrs;

I am wrting this e-mail so as to seek information about Master Degree Programme in Food Studies Department which is hosted by ...(okulun tam adı).

My gradition information is as follows:

(Buraya tüm mezuniyet bilgilerini yaz. notlarını/fakülteni/tarihini vs.)

I would like to be informed about whether my gradition grade is avalaible for application requirements.

Thank you for considering my request for information.

hayvan gibi yazar.

neferkitty teşekkurler zaten kötü bir şey dediğinizi iddia etmedim yahu :))

Elektronik.

Kindle paperwhite 2

Ben olsam kafein tableti isterdim ama senin işine yaramaz herhalde.

mug heater prizli olanlardan, usb değil

bir şeye ihtiyacın yoksa bir şey sipariş etme bence. ihtiyacımız olmayan şeyleri almaktan helak oluyoruz.

gif fistik ezmesi tabiiki

jack links beef jerky.

Birbirinize mi laf sokuyosunuz ona göre cevap vericem:

www.eksiduyuru.com

:D

yok alakamız yok :)

ne diyerek laf sokuyor örneğin?

çok olmadı tanışalı ama bi anda bi çok kişi ile tanıştığım için uçuyor bilgiler falan aynı soruyu defalarca sorduğum oldu. bu sebeple samimi olduğum birine ay kırıldım canım ya vs şaka yaptım, tak laf sokma kendisi de 5 milyonkere soruyor zaten.

birinden slayt alacağım çocuğu tanıyorum ama isim bilmiyorum çok konuşuyor boş konuşmuyor ama. direkt laf, sen iyi anlaşırsın onunla.

bugün mesela bişi konuşuyorduk ortaya, ona söyle çok iyi anlar dedi.


hiçbirine de cevap vermedim ama delirdim böyle ortadan ikiye sinirden ayrıldım!

bence sevişmek için konuşmuş sonra sevişecek başkasını bulmuş soğumuş senden

sta; o zaman bana hesap sormasın laf sokmasın. niye zehir ediyor?

laf sokma tarzı flörtten ziyade alay maksatlı gibi.

bu durumda "en son sms de ben sana samimi mi davrandım da bana sürekli yazıyorsun anlamadım" dedikten sonra keşke bir şey yazmasaymışsınız.

hoşlandığı halde böyle davranıyorsa o zaman da çocukça davranıyor.

özgüven eksikliği. çok bekleme ileriye geçmesini.

yok ya daha selam verirsem indescribable değilim o derece çıldırttı ya yok böyle şey. öyle güzel yürüdü ki, hiç bozmadım normalde mala bağlar sapıtırım.

Yaslar cok genc muhtemelen. Size yapacak bir sey yok bence. Cocuga benden hoslaniyor musun diye sor, yok derse uzaklassin, hoslaniyorsa birbirinizi yiye yiye ask yasayin.

kesseler sormam.
hayır niye gelip aklımı bulandırıyorsun dimi ya

of!

ha bir de bugün napıyosun dedim laf soktu sms de, ben de cevabını verdim. durduk yere aklıma hiç gelmiyorsun dedi. ne alaka ben çözemedim

karşında erkek kezban var, koşarak uzaklaş.

sikintili birisi bu. karismayin.

gerçekten bu dediklerin için şu an ağlıyorum biliyor musun? niye bunlarla zaman kaybediyorsunuz? sen buna takılma yoluna devam et, o gerizekalı da gitsin halı saha arkadaşlarına takılsın. daha kadın ruhundan anlamayan ergen erkek ve ilişki ve flört sayısı sınırlı bir genç kız olarak zaman kaybetmeyin lütfen.

Oyy kuzucuk :) yan yat karnına filan yasla kediyi elinle okşa öyle mayışır kalır belki. O zaman uyursun?

ancak öyle yapıp uyuyabiliyorum zaten :) hep böyle mi yapacak peki? neden böyle, önceden de kedi baktım ama böyle değildi.

Yavruyken gece sırnaşırlar hep, kediler geceleri avlanan/hareketlenen canlılar bu yüzden biyolojik ritmi büyüdükçe sizinki ile eşitlenecektir.

Gece sırnaşsın filan siz tepki vermeyince 5 dakika sonra uyuyakalır, gecenin 3'ünde oyuncak ile yatağa gelebilir,sabahın 5'inde uyandırabilir hepsi büyüdükçe azalıyor. Sonrasında siz uyandıkça uyanıp, siz uyudukça ve uyumadıkça uyuma şeklinde gidiyor.

Bir de sizde anne şefkati arıyor haliyle daha bebek çünkü.

her kedinin huyu farklı. keşke benimki de yanıma gelip yatsa. domuzu ancak zorla sıkıştırıp sevebiliyoruz, sonra vınn kaçıyor.

bakalım büyüdükçe azalacak mı bekleyip görelim :) çok da sevimli kıyamıyorum yavrucağa.

biyik yuzunden. biyigi kes :)

saka bi yana. guvende hissetmek icin yapiyor. bi de kalp atislarini duyabiliyor. yeni dogan kediler de boyle birbirlerine yanasirlar.

belki tuylu bir oyuncak ise yarayabilir. ya da baska bi kedi :)

ufak bir yastığın altına saat koyarsan kalp atışı sanıp üstünde yatabiliyorlar.
arkadaşların dediği gibi zamanla senin ritmine adapte olacak, şimdilik tadını çıkar bence.

ay çok tatlı ya maşallah! bizde de 3 aylık bi zilli var o da öyle bu sıcakta kabus gibi çöküyo üstüme ama kadar tatlı ki alıp da yanıma bile yatıramıyorum nasıl yattıysam öyle kalıyorum uyanmasın diye. sabah 4.5 5 gibi uyanıp oynamaya uğraşıyo, bakıyo uykudan gözümüzü açamıyoruz bu sefer önce kendini sonra sırayla beni ve eşimi yalayıp temizlemeye başlıyo falan bundan sonra çok değişik rutinler girecek hayatına :)) bütün gece kudurup koşmasındansa kucakta yatsın daha iyi

yok halimden çok memnunum. beni annesi sanıyor demek ki anne sevgisi çok almamış belli. kıyamam ben ona hep uyusun böyle ben uyumasam da olur.