(bkz: badem)
(bkz: flört)
(bkz: ogün sanlısoy)
(bkz: sıla)

müzik stili olarak saydığın insanların yanından dahi geçmiyor ama ahmet aslan önereyim ben yine de.

bence takip etmemekle en doğrusunu yapıyorsun. yani böyle şunu mutlaka dinlemelisin denilecek birileri yok bence.

athena_- bir araya gelemeyiz
son dönemde en çok dinlediğim yerli şarkı.

sattas
luxus

redd - tamam böyle kalsın
www.youtube.com

ismira - süzülüşler
www.youtube.com

büyük ev ablukada
cem adrian
karapaks
grup abdal
kafabindünya
marsis
siya siyabend
korhan futacı ve kara orkestra
sattas
ceylan ertem

vimeo.com

www.youtube.com

Trenle sogutlucesme ordan metrobusle merter

daha yakınsa, metroyla da metrobüse ulaşabilirsin.

metro sonrası metrobüs yapmayı düşünme... metrodan kazandığın zamanın 3-4 katını metro-metrobüs aktarması sırasında harcarsın. normal tempoda 15 dk yürüyorsun tüneller arasında aman diyim..

starcity'ye bakabilirsin bence

dün ykm'de bile 169 tl civarına takımlar gördüm. Marka olanlar uçuyor tabi ama günlük giyim için markaya çok gerek yok ceo değilsen.

valla aradığım şey direkt "orta kalite" ne pahalısı olsun, ne de ucuzcu dursun.

kiğılı.

bir de outlerlere bak.

fabrika'da iki takım elbisede ikincisi 150tl civarıydı. yani 300tl'lık bir takıma para veririm dersen, tekini 225 gibi bi fiyata almış olursun. italyan kesim beğeniyorsan, takımları kalitelidir.

viaport'a gel, her markanın outleti var.

sarar a bak bence. avmlerin içindekilere değil ama kendi mağazalarına. baya bir fiyat farkı oluyor. genelde 300-400 tl civarı

kalecenter. ben ordan almıştım en parasız zamanımda.

edit: kalecenter'de jeordies mağazasından ama var uyguna orda bir kaç mağaza daha neyse ben ordakini beğenip almıştım.

süvari'de fiyatlar güzel, kumaşı da fena değil. bakmakta yarar var.

Tek cümlelik, tek cevap;

"Tarihte ne olduysa öyle olması gerektiği, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur." Karl Marx

(bkz: kelebek etkisi)
hiçbir fikrimiz olamaz bence. en ufak farklılaşma bile uzun vadede çok büyük değişikliklere yol açabilirdi. beyaz ırk diye bir şey bile olmayabilirdi yani.

ikinci soruda bir fikrim yok, yani bu konuda benden çok daha bilgili insanlar vardır şu an ne desem cahillik olur.

bu üstünlük yapanlar yalnız amerika'da oluyor bu olay. şimdi afrika'dan gelip zamanında usada kölelik yapmış, sonrada vatandaş olmuş bir afrikalıyı eski zamanlarda düşünsene. herkes dar görüşlü fln. adamlar ister istemez bir ön yargıyla yaklaşıp ezme olayına girmişler.. ama şimdi bu durum daha farklı ona insan gözüyle baktıgı ıcın ben cok ezıldıklerını dusunmuyorum. ama amerıkayada gıtmedım sadece bıldıgım durum bu yanı.

sıyahların kendılerınde bır ezıklık hıssıyatı var dıye bılıyorum. kız arkadasımın oda arkadası zencıymıs usada. kız sureklı yıkanıyormus saclarını tarıyormus. sureklı parfum sıkıyormus fln. ozguvenlerı yok sanırım.

onun dısında zencılere ustunluk yapan zıhnıyetınde agzına sıcım demek ıstıyorum.

burda kurtler ezılmedıklerı halde ezılıyoruz moduna gırıp hak ıstıyorlar.. cerkezı sunnısı alevısı neden ıstemıyor? kurtler demeyım pkk tayfası dıyım. bu tayfada zencıler usalılar ne gozle bakıyorlarsa boyle bır komplekse gırıp bu ısı yaptılar dıye dusunuyorum. en sonuncusu konu dısı oldu. sadece baglama amaclı yazdım.

@hınzırpaşa

karl marx siyah olsaydı bu söz, belki de kendisi hiç olmayacaktı. bunlar boş edebiyatlar.

@rca

dediklerin yanlış şeyler değil. fakat 100 denemenin, yüzünde de iş "afrikaya gidelim sömürelim" aşamasına geldiğinde, neden olay kölelikti, işkenceydi, katletmeydi, bunlara geliyor? eğer her seferinde geliyorsa doğamızda pislik var demektir. çok acayip değil mi?

yani teknolojik anlamda yine aynı safha da olalım - bizler top tüfek, savaş, onlar ok-yay, kabile savaşı- oraları fethetmeye keşfetmeye gittiğimizde neden daha akıllıca, makul sonuçlarla dönmemişiz?

savaşmayalım, fethetmeyelim demiyorum. güçsüz olmalarına rağmen bile bu bana mantıklı geliyor, savaşırız kazanırız. fakat yüzyıllarca köleleştirme ve türlü türlü sapıklığın yapılması beni şaşırtıyor. neden abi?

tam anlatamadım demek istediğimi ama. hepsini de geri silmek istemiyorum şimdi :)

insanın insana hayvan gibi baktığı, insanın insanı hayvan gibi gördüğü dönemde yaşamak istiyorum, nasıl bir kafa merak ediyorum yani. ki kaldı ki hitler bile o yüzyıllardaki olayların yanında memur gibi kalır.

belki de farklılar diye kim bilir. sonuçta adamlar yıllar boyu kendilerine benzeyen (beyaz) insanların arasında yaşamış. farklı renk görünce, bilinmemezliğin yarattığı korkudan sindirmeye çalışmış siyahları. zaten olayın çıkış noktasını bulmak yeterli, tek nesil bile eziyet çektirerek başlasa ilişkilere, babasının oğlu da babasının izini takip edecek. tek bir adamın hareketlerinin sonucu bile olabilir bu durum.

birebir aynı kurallar ve koşullar olacaksa kelebek etkisinden dolayı her şey bambaşka olurdu orası kesin.

ayrıca karl marx eziğin tekidir.

tübitak yayınlarından tüfek, mikrop ve çelik isimli çalışmayı tavsiye ederim. çok benzer bir soru üstüne ortaya çıkmış bir eser. orijinal alınız ki bu tip yayınlar devam etsin.

@nezaretten taharet,

bu alıntı ile nette karşılaştım, açıkçası yüzde yüz emin değilim. eğer doğruysa senin iddianı üçüncü kelimede sakatlıyor, Marx siyah olamazdı, öyle olması gerektiği için, başka türlü olamayacağı için beyaz olmuştu.

"kelebek etkisi"nin doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. bu etkinin yarattığı internet lisanı ile "random"luk insanların sayısız değişkenine hakim olamadıkları nedenlerin yaratacağı sonucun tahmin edilmezliğinin altını çizmek için var. bizler, eğer, tüm nedenleri eksiksiz, fazlasız bilebilecek birikimde olsaydık kelebek etkisi kavramı boşa çıkmış olurdu.

dünya tarihi açısından bakar isek, evrimsel, coğrafyasal, sosyal, kültürel, iklimsel, genetik, menetik tüm parametreleri bilebiliyor olsaydık hiçbir şeyin farklı olamayacağını açıklıkla görürdük. ince bir fark var;

sorunda bahsettiğin "yeni dünya"nın karbon oranından, madenlerin dağılımına, hayvanların yaşam alanlarına üzerinde yaşadığımız dünya ile aynı olduğunu varsaymak durumundayım. dersen ki "en ince fark" dahi yok. o zaman ben haklıyım. ama ince ya da kalın farklılıklar olacaksa, bu farkların bizi nereye götüreceğini asla bilemeyiz. burada söylediklerimiz dilek ve temenniler kuşağı olarak kalır. onun da felsefesel bir değeri dahi olduğunu düşünmüyorum.

bilimin temeli zaten tamamen, istisnasız aynı şartlar altında olan şeylerin, şartlar hiçbir şekilde değişmeseydi yine aynı şekilde olacağını bilmek değil mi? değişkenler değişebilseydi, nereye gideceğimize dair kimse bir şey söyleyemez, "bambaşka olurdu" laf-ı güzaf, kelebek etkisi de zaten bir cümle önce söylediğimi söylüyor, "bambaşka olurdu" gibi kesinliklerden bahsetmiyor. bilemezsin diyor.

kanzukluk yapmislar iste

aramaya inanmak erdemini hakkıyla yerine getiremediğiniz konusunda derin şüphe içerisindeyim.

Aramaya inanmaktan kasıt aynı entel muhabbetinin daha önce da yapılmış olması ve tekrarından kaçınıldığı için silinmesi ise, duyuruda belki bin defa yapılan "bana film/dizi tavsiye edin" muhabbetine ne demeli?

Bana film/dizi tavsiye edin sorusu farklı önermelerle sorulduğu için birden fazla sorulması çok normal. Bir adam korku filmi istiyor, öbürü ben x dizisini izledim çok beğendim ona benzer ne var diye soruyor vesaire. Aynı şey ''kızı seviyorum ama gidip konuşamıyorum'' başlıkları için de geçerli.

dosya açma masrafı vs derken astarının yüzünden pahalıya gelme ihtimali var bu konularda.

Haci abi donanimhaber de xxman var o amerikadan gelecek ufak bir komisyonla getiriyor ben uc kere alisveris yaptim memnunum

öyle bir evraksal işleri var ki, sorma. ilk adım ordino'nu alıyorsun. ki bunlar 8-10 tane çoğaltılmış evrak, bir sene kadar önce 150tl'ye ordino alınıyordu. sonra tespit, beyanname doldumaca, gorevliye bunun ticari değil, bireysel bir işlem olduğunu ispat etmece, kdv kadarını ödeme, ardiye ücreti ödeme. bi kere yolum düşmüştü. epey sıkıntılı bir gündü.

Çalıştın mı hiç plaza insanlarıyla? Ya da geçtim çalışmayı, arkadaşlık kurdun mu hiç?

Çok çalıştım ya, plaza ofislerinde de çalıştım, güzel insanlarda tanıdım çok boktan insanlarda tanıdım her işyerinde olduğu gibi. Sigara içmek için 15 kat inmek dışında da hiçbir farkını görmedim normal iş yerlerinden.

Demek istediğim şu "özel sektörte boktan insanlar çok fazladır" ve "plazalar özel kuruluşların kalesidir" bu yüzden evet boktan adamlarla karşılaşma olaslığınız yüksektir ama bunun bina ile alakası ne :)

Özel sektör kapitalizm değil mesele.

Mesele oraya giren insanların hırstan gözlerinin dönmesi, insani ilişkilerini unutup birbirini ezmeye çalışması, dedikodu her yerde olduğu hâlde burada aşırı abartılıp çirkinleşmesi, dostluğun yerine çıkar ilişkisinin olması, kimsenin bir diğerine güvenmemesi ve bunda tamamen haklı olması, çarpık ilişkilerin olması, cimriliğin yeme içme gibi normal görülmesi, psikolojik sorunlar hep plaza insanlarında görülüyor.

Burada şunu sorabiliriz plazaya giren mi değişiyor, yoksa zaten öyle kişiler mi plazayı seçiyor? Cevap her ikisi de. İnsanlar birbirinden etkileniyor.

Ben plazada 7 ay dayanabildim, sonra çıktım. Bu kadar haysiyetsiz ve insanlıktan çıkmış kişilerin başkaca toplandığı tek yer herhalde pkk kamplarıdır.

çoğu konuda olduğu gibi sorun plazada değil, insanda. o gözünü hırs bürümüş, birbirinin arkasından iş çeviren insanları plazaya değil de bakkala koysan pirince taş karıştırır. taksici yapsan uzun yoldan dolaştırır.

bu muhabbet sadece plaza insanları için geçerli değil, fb-gs tartışmasında bile bu aynı. bu kadar geniş bir kitle içerisinde mutlaka iğrenç insanlar olacaktır, bunu bütün kitleye mal etmek doğru değil.

beş parmağın beşi hiçbir yerde bir değil. yakın ve orta vadeli geçmişte, üniversitelerin tavşan gibi üremesi, yüksek öğrenimin kalitesizleşmesi ile üniversite mezunu olup plazada çalışan insanlarla toplumun geneli arasındaki fark, yapılan işe dair teknik bilgi dışında, oldukça azaldı. üniversite mezunu, hele ki eksik tecrübe birikimiyle, bir esnaf tarafından rahatlıkla algıda, bilgide geçilebiliyor. bu halde kendini, eğitimini, işini, çalışma biçimini matah bir şey sanmasıyla iticiliğini temellendiriyor. zaten plaza ile gayrettepedeki bir iş arasında çok fark olmadığı için ve fakat fark olduğu gibi bir algı olduğu için bu önyargılar oluşuyor. yerini, eğitimini, işini hazmetmiş insan, özetle insan olabildiği için onu çok fazla kişi, haset içerisinde değilse, plaza çalışanı olarak tanımlamıyor, insan yetiyor.

zamanında plazalarda çalıştığımdan ve o kokoşluktan nefret ettiğimden hiç yanaşmıyorum oralara. toplantı ve bütçe zamanı olunca mecbur holdinge gidiyorum
takım elbisenin içinde boğuluyorum sanki.
ben onlara üzülerek baktığımdanmıdır nedir bana havalı gelmiyorlar.

bu yanıtları yazan ve genellemeleri yapan insanlar kaç yaşında kaç yıllık iş tecrübleri var merak ediyorum? şaka gibisiniz gerçekten

bekle kontenjanlar açıklansın sonra işte sıralamaya girersen geçersin.

nasıl geçilirden ziyade geçtikten sonra ne olur daha önemli.

!!"mürted"!!

(bkz: zeka) önce şunu bir araştır kanka

İslamın barışcıl felsefesinden haberiniz yok sanırım. Kendi nefislerini kardeşlerinin nefsine tercih edenleri görünce barışcıl kelimesinin az kaldığını görürsünüz.

evet çok barışçıl felsefeleri(!) var o yüzden kadın çocuk müslüman olanlara ne yaptıklarına bi bakınız.

şunun bunun ne yaptığı diyenler var hala... önemli olan ne yapıldığı değil kuranın içinde yazanlar. açın okuyun biraz.

evet dinlerin içinde en tapılası budiz ama onda da bir ton saçmalık var www.google.com.tr

türkülerinden başlayabilirsin

www.youtube.com

www.youtube.com

buda bizi korusun ne amk? boyle dersen almayacaklari kesin.

önce aç bir budizmi oku bence.

(bkz: inanırsan olur)

.. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Haşr Suresi 9. Ayet)

Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever. (Ali İmran Suresi 134) Gayet "barışçıl"

@fiber;
maide 33;
allah'a ve resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. ahirette de onlara büyük bir azap var
---------
(buhari , cihad, 148)

“kim dininden dönerse, onu öldürün”

@denizaya,

hocu o ayetten "kim dinden çıkarsa öldürün"ü çıkarttın ya helal olsun. öss'de kaç net yapmıştın paragraf sorularında ?

"allah'a ve resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası.."

diyor ki efendi efendi otur, sana nasıl kimse savaş açmıyorsa sen de islam'a savaş açma. ama savaş açarsan sikeriz belanı diyor. aynısı hristiyanlık için de geçerli amk ne bağnaz heriflersiniz.

ha bu arada, soruyu da es geçmeyelim. hocam benim bildiğim "tanrı misafiri" falan kabul etmiyor bunlar. gidince bir tanıdık bulsan iyi edersin.

@fiber,

hiç güleceğim yoktu. kadınlarınızı dövün ama barış içinde, yahudilerle, hristiyanlarla dost olmayın ama barışçı bir biçimde. dininizi savaşla, kılıçla yaymaktan geri durmayın ama barışçı bir biçimde. islam tasavvufunun dahi barışçılığı asyadan devşirdiğine dair teoriler varken. ne diyeyim, allah'ınız akıl ihsan eder inşallah!

anladigim kadariyla zaten sen cok dindar degilsin, boyle soyle gitsin sorarlarsa, ne etliye ne sutluye karisirim de :)
orada da baska bir dini inceleme firsatin olacak iyi degerlendir, iyi yolculuklar!

libadiye ve bulgurlu'yu bilmiyorum ama arkadaşım ünalan'da oturuyor çok nezih bir yer denemez, işte metrobüse falan yakın ama evler genelde bitişik nizam, sokaklar çok dar, böyle mahalle arası olması benim için önemli değil dersen alınabilir bana sorarsan alınmaz.

edit: örnek mahallesini yeni ekledin sanırım orası ünalandan da kötü.

fetih mahallesinde oturuyorum. libadiye'nin üzeri oldukça nezih. özellikle tahralı, soyak gibi siteler.. ulaşım açısından istanbul'un neredeyse her yerine gidebilirsin. bostancı, kadıköy, üsküdar, taksim, ümraniye vb. libadiye caddesinden içerilere doğru girdikçe seviye düşüyor yalnız.

"anadolu yakasında ulaşım sorunu olmayan" çok geniş bir kavram. iş ya da sosyal çevre kartal, pendik, beykoz, üsküdar hangisine daha yakın? yakında metro hattı da açılacağı için metro duraklarına yakın yerlerin de ulaşım sorunu azalacak. metrobüs durakları yakını da önemli, e5 çevresi sorunsuz değil, her daim saçma tıkanıklıklar oluşabiliyor. işe giderken ve dönerken hep bi sıkıntı var. minimüs caddesi akar gibi görünür birkaç yüz metrede bir ışık var. ünalan, örnek, fetih pek de rahat yerler sayılmazlar. hasanpaşa ve çevresi iyi bir alternatif bence, nispeten ucuz ve merkezi.

kısıklı'ya da bakabilirsin.

Site veya direk ana cadde üzeri değil ise ben pek tavsiye etmem.

bütün gün değil ama 2-3 saat daha fazla çalışsa yine bütün gün kendisine kalır hem de daha çok kazanıp biraz daha lüks yaşayabilir, emeklilik için birikim yapabilir bence.

meksikalı haklı.

Meksikalı haklı tabii ki.Daha fazla çalışmasına gerek yok.Çünkü daha fazla tüketmesine gerek yok.

bu hikaye hakkında doğru veya yanlış denemez, olay kişinin kendi karakteriyle ilgili.
eğer kişi elindekiyle mutlu, sessiz sakin, hırslardan uzak biriyse meksikalı gibi yapmalı.
eğer kişi elindekiyle yetinemiyorsa, değişiklik ve daima daha iyisini istiyorsa (bu nedense kötü bir şey gibi görünür oysa değildir) amerikalı gibi yapmalı.

ayrıca amerikalının geleceğini güvence altına alırsın sözü doğru. ya adam böyle rahat rahat takılırken 5 yıl sonra büyük gemi filolarıyla kapitalistin biri gelip tüm bölgeyi ele geçirirse. geleceğe yatırım yapmayan meksikalı eşiyle kahvaltı yapıp gezip tozabilecek mi bakalım o zaman?

ya illa ne is yaptigin veya es durumu degil de olay isten geriye kalan vakitte ne yapabilidigin, mutlu olabildigin onemli olan. ne istedigine bagli dendigi gibi. kariyer olayi da var sonucta.

ben bu hikayeyi ilk duyduygumda da ayni seyi dusunmustum simdi de dusunuyorum: bu hikaye gercekleri feci iskalayan hikaye.
soyle ki secilmis yoksulluk, calismamak ileri ki donemlerde basa gelecek olasi krizlerde alternatif cozumlerin olmamasi anlamina gelir. ben maddi kazanclara luks icin yaklasmiyorum, fakat bir anda hayati degisen cok insan gordum, her zaman insanin bir birikimi olmasi gerekiyor, zor zamanlar icin. hatta zir zamanlari birak. bu balikci cocuk yapmayacak mi? ya yaptigi cocuk da bir hastalik cikarsa? ya ka kendisi hastalanirsa? bu meksikali balikci meksika develetine mi guveniyor? veya o tembel tembel otururken calisip kazanan vergi odeyen insanlara mi?
yani sacmaligin daniskasi, daha guzeli agustos bocegiyle olan hikaye :)

Bugünün kalıbıyla, bugünün anlamıyla "çalışmak" kötülerin erdemidir. Bi nazi kampının kapısında yazanı anımsarsınız; "Çalışmak özgürleştirir." geyik haliyle şöyle denebilir, çalışmak iyi bir şey olsaydı, üstüne para vermezlerdi.

"ermeni soykırımı vardır" dediği için ödülü aldığını söyleyenler oldu. o yüzden çıktı tüm o tantana.

bknz: orhan pamuk ermeni soykırımı hakkında söyledikleri

peki sizce bunları soyledıgı ıcın mı odul aldı yoksa kıtabından dolayı mı? yanı bunu soyleyenlerın dogrulugunu ıspatlayacak bırsey var mı yoksa lafta mı hersey?

tribünlere oynama gibi geliyor bana biraz bu olay. nabza göre şerbet vermek ya da insanların duymak istediklerini söylemek, ne dersen de. çok da etkisiz olduğunu düşünmüyorum kısacası bu söylemin.

diyelim ki o sözü söylediği için almış olsun. insanların aforoz edilmekten korktukları için başına "sözde" diye eklemeden adını ağzına alamadığı bir konuda açık açık görüşlerini söylemek sizce kolay bir iş mi?
ki, bir insana sırf bu nedenle nobel verilmez diye düşünüyorum.

böyle büyük ödülleri sonuna kadar hak eden bir yazar bence orhan pamuk. eğer bunları söylememiş olsa ve ödülü ona vermeseler, o zaman haksızlığa uğramış olurdu. dolayısıyla söyledi ve aldı diye bir durum yok bence..

ermeni soykırımını savunmak bir fikirdir. "soykırım" kelimesini ilk kez kullanan ve tanımlayan insan yahudi soykırımıyla birlikte ermeni soykırımını örnek vermiştir. o yüzden bence fazla yorum yapmamak lazım.

bu konuda fikir belirtti diye orhan pamuk'un bunca yıllık birikimine, kaç yıldır tüm dünyada aldığı ödüllere bakmadan adama tuna kiremetçi muamelesi yapmak saçmalık.

"orhan pamuk o söylemde bulunmasaydı, nobel alamazdı" diyenlere sorunuz, orhan pamuk yazını hakkında ne biliyorsunuz? bir yazar olarak orhan pamuk kimdir? neler yazar, neden yazar, neler yazmıştır, kendisini, yazı ile yapmak istediklerini nasıl açıklar? nerelerden beslenir? edebiyat'tan ne anlar? türkiye ve dünya edebiyatı konusundaki düşünceleri nedir? bir edebiyatçı olarak kimleri sever? yazın serüveni nasıl başlamıştır? siyaset ile ilişkisi nedir? hangi bildirilerde adı, imzası vardır? türkiye ile ilgili fikirleri nelerdir?

böyle basit sorular ile göreceğiniz şey, "ödülü soykırım vardır dediği için aldı" diyen adamlar boş adamlardır. en iyi bildikleri iş bilmeden, fikir sahibi olmadan boş boş konuşmaktır.

devilred +1
anonim yazar -1

hinzirpasa eksi bi milyon

olaylarin ic yuzunu bilmeyenler icin yaziyorum; bu odulun sayin pamuk'un edebi basarisiyla/yetenegiyle bir alakasi yoktur, kimse bunu tartismamaktadir, sadece niye baska bir aday degil bu adayin digerleri arasindan siyrilip o donemde bu odulu aldiginin cevabidir. nokta.

toplumun bu konudaki tavrı klasik. sabahattin ali'den aziz nesin'e kadar biliyoruz. İkisi de toplumun aydın düşmanlığından nasiplerini aldılar. bugün, farklı reflekslerle aziz nesin toplumun bir kısmının sahip çıktığı biri gibi görünse de kalbi hala atarken insanların yanında durmaktan çekineceği bir insandır. neden? korkudan. çünkü cesaret ister, kaypaklarda böyle bir cesaret olmaz, sadece söz olur.

öncelikle,

1)nobel ödülü gözümde "en prestijli" ödül değildir. prestiji sorgulanabilir.
2)"pamuk ödülü beyanıyla aldı" duruşunun önemli bir kısmı aslında hak etmediği bir ödül aldığını iddia eder. sorsanız, toplumuna yabancı, kafası karışık, sıradan biri bile derler.
3)"Ödülü edebiyatıyla hak etti ama almasını sağlayan beyanıydı" diyenlerle tartışmıyorum. çünkü, olabilir.
4)benim parmak basmak istediğim nokta, orhan pamuk kitaplarını okumamakla, okuyamamakla övünen kıt zihinlerin konuya dair fikir belirtme heyecanları.
5)yazarın, yazar kişiliğini iyi-kötü kendi zihninde ölçme kabiliyeti olmadığı apaçık ortada olan çük kafalıların konuya dair belirteceği fikrin ucuzluğunu beyan etmek istiyorum.
6)"hiç orhan pamuk okumadım, ama nobeli hak etmedi, beyanıyla aldı" mallığının "cüneyt çakır'ın hiç maçını seyretmedim ama avrupa şampiyonasındaki maçları başka yollarla yönetebildi" beyanının aynısıdır.
7)Anadolu kültürüne, türk kültürüne "benim adım kırmızı" gibi bir eseri kazandırmış, bunu dünyaya okutmuş adamı "hain" ilan edebilmek einstein'ı gerizekalı bulmak gibidir. evet, böyle bir söylemde bulunabilirsiniz ama iki gram aklı olan sizi ciddiye almaz.
8)o bildik aydın düşmanlığının sonucu olarak, şahsa karşı karalama kampanyaları çerçevesinde yasin hayal denilen cinayet azmettiricisi hrant dink'ten sonraki hedeflerinin orhan pamuk olduğunu beyan etmiştir. yani toplumda aydın düşmanlığı, aydın nefreti dediğim zaman veri ile konuşuyorum. sebahattin ali öldürülmüş, aziz nesin'in katli denenmiş başarılı olunamamıştır.
9)türkiye toplumunda aklı başında edebiyatçıların görüşlerine ulaşmak o kadar zor değil. konuya dair duruşlara bakarsanız en cüretkar olanı 3 nolu maddede yazanı söyleyebiliyor. gerçeğe muhalefet etmek, iki gram beyniniz var ise, o kadar kolay değil. komik duruma düştüğünüzü fark ediyorsunuz.

a şıkkı diyorum. duyurudan çok hatun düşüyormuş, öyle duydum. diğerleri de nasiplensin az biraz, herkese yetecek kadar hatun var sonuçta. olmadı dönüşümlü kullanırsınız.

a.(bıktık lan yeter mk.)

d

duyuruda hatun mu düşer amk ? içini boşaltmak istemiştir belki bilemeyeceğum..

sanirim b

sözlükte de yıllardır bu saatlerde sol frame teması testosteron. zilyon yol dururken "belki hatun düşer mi?" diye duyurudaysa eh yani bence E hepsi.

ne yaptıklarından haberim yok ama ben e diyorum =)

ipnelik. zaten homofobiğim ben ipne bunların alayı.

aşağılara baktım da şimdi. eziklik lan yazık valla acıdım şimdi.

hiç katıl kurt demeyenler utansın ama (=

F U

Bu başlığı açtığına göre sende eziksin. Kime neyi ispatlıyorsun, isteyen istediği amaçla girer. Seviştiğini bu kadar duyurmak istiyorsan bir iki resim koyda tam olsun :)

F) Hiçbiri
dolduruyorum,
hafif zoraki bir benzetme ile, ekteki resim benzeri manzaraları izlemekten keyif duyan arıza insanlar olmaları

cf1.8tracks.us

a

c

d

commander64,belki de rahatsiz oldugu icin bu duyuruyu acmistir,olamaz mi?hem kim sevisiyor kim sevisemiyor bize ne?sevisemediklerini illa niye tum ahaliye ilan etme ihtiyaci hissediyorlar ki?
ilginc sahiden :))

www.eksiduyuru.com
yorum yapmıyorum :)

@commander64
ironiden anlamayan nesle aşina değilim pek bu sebeple anlamlandıramadım yazdıklarını.
ha sevişme konusundaysa sevişip sevişmemem benimle ilgili, anonimiz diye(ki benim pek anonimliğimde kalmadı ya neyse) özel hayat dediğimiz kesimin bokunu çıkarmamak gerek.
duyuru konusunun "sevişemeyenlerin" olmasının sebebi açılan bu garip duyuruların temalarının bu konu üzerinde olması idi. öyle işte.
yoksa gayet sevişgenim ben "pardon sizinle yatmamış mıydık?":P

not: eziksporluyum, beyler :(

lunedor kardeş sende de amma libido varmış, ayak üstü bizide götüreceksin neredeyse :)

commader ,sen de bu aralar kimseyle sevisemiyorsun galiba o yuzden kiskandin bu kadar :P

@commander64
libido meselesi değil ki bu hafızam kötü sadece ondan sordum :)))
bu arada iyi kandiller :)

Goal 1 ve Goal 2 izlemediysen verir belki.

Bir de var olan yaşama sevincini kaybetmek istemiyorsan 'awake' filmini izleme!

tek bir hakkımız varsa:

forest gump

(bkz: intouchables)

(bkz: the big lebowski)

(bkz: hayat güzeldir) yani (bkz: la vita e bella)

the ring izlemediysen yaşama sevinciyle dolacaksın!

pursuit of hapiness

intouchables +1

(bkz: little miss sunshine)

It’s a Wonderful Life 1946 yapımı, şahane.

the bucket list olabiler

tonari no totoro

big fish

matkapla delinir.matkabı olan birine sormalısın

Mengeneyle sıkıca sabitleyip, matkapla delinebilir... Anahtarcılar yapar...

ataman +1
mengene le sıkıştırılmaz ise parçalanır,
ince uçlu sağlam bir delici lazım.

gümüşçüler,incik boncuk satan dükkanlar kolayca deler hatta gitmişken ona uygun bir kolye zincir vs de bakınırsın

karşıdan karşıya delme sakın. zarın 1 numaralı yüzünden zarın merkezine, yani yarısına kadar del. içine ince bi te sokup dolgu malzemesi şeklinde olan yapıştırıcılarla deldiğin yeri tekrar doldur. telin açıkta kalan ucunu da kıvırıp halka yap. halkanın birleşen kısmını da lehimlet.

ilk etapta tamamini delmeyi dusunuyordum ama parcalanabilir. oncelikle anahtarcilara bi danisayim. olmadi dolgu yaparim.

matkabın küçüğü kıvamında, markasının adıyla bilinen dremel diye bir alet var. kontrolü kolay olur. ustası matkapla da yapar ama ustası yapar işte.

kim yapar bilmiyorum ama geri dönüşü olmayacak bir iş olduğu için önce farklı bir zarda deneyin derim.

istanbudaysan ve bana ulaştırabilirsen bizim işyerinde tam istediğin gibi deldirtebilirim.

Doktora çok gittik ama çare olmuyor malesef. Herşey para üzerine kurulmuş. Öyle az paralarda değil. Olmazsa yine elimiz mecbur. Doktora gidipte kurtulan arkadaşlarda varsa paylaşırsa sevinirim.

akıllı adamın başvuracağı bir şey değil diyebilirim. pek muhtemel ki, alkol ile mücadele etmek benim tahayyül edemediğim kadar zor bir mesele. yani derdiniz üzerine konuşmak benim için "bekara karı boşamak" gibi bir şey, farkındayım. zaten bu yüzden "kuduz kanı" gibi bir deva ile kurtulunabilecek bir şey olmamalı. "kuduz kanı" içindeki bir etken madde, yan etkisiz tesir ediyor olsaydı. koca koca ilaç şirketleri böyle bir ilacın vaat ettiği kâr'ı görmezden gelmezlerdi.

kısası midheaven sonuna kadar haklı, kullanacaksanız da önce bir doktor'a danışın.

ek yapmam gerekiyor, yakinen hayatını bildiğim, oldukça farklı ve derin sorunları olan bir insan. doktor desteği ve kendi iradesiyle üç aydır tek damla alkol içmiş değil. affedin ama doktor'u hor göreceğiniz kadar, kendi iradesizliğinizi de hor görünüz. doktor denilen kişi sihirbaz, büyücü değil. alkolizm de kader değil, bir yolu var ama o da kolay değil. mücadele ederek başaranlar olduğuna göre, siz neden beceremeyesiniz? eminim, sizden az sorunluların çözemediği olmuştur, sizden çok sorunluların da çözdüğü olmuştur. doktor'un size kazandırabileceklerini hor görmeyin.

10 senesini bagımlılıklarla harcamış , arif verimlisinden tut ismi bilinmeyen bi çok psikolog , psikiyatr görmüş biri olarak diyebileceğim şey '' her şey beyninde bitiyor'' bana da 18 im de söylediklerinde gülüp geçiyordum ama ciddiyim , herşey beyninde bro , yeter ki gerçekten karar ver ,gerçekten iste..

tedavisi zor hastalıklarda sağlık tacirleri işlerini çok güzel yapar. internette umut vaad eden şeyleri pazarlarlar. insanlar da önündeki o kadar zorluktan sonra mucize gibi bir çözüm vaad eden şeyleri ya tutarsa ya iyileştirirse umuduyla alırlar. ama eğer işe yarasaydı sağlık bakanlığı da bunları kullanıyor olurdu emin olun. bu tarz şeylere kanmayın.

@hınzırpaşa
Hangi doktora yada tedavi merkezine gidiyor? Bu gibi bilgileri paylaşabilirseniz sevinirim.

Arkadaşlar, alkolizim tedavisi görüpte sonuç alan veya alamanayan arkadaşlar, gittikleri tedavi merkezleriyle yazarlarsa çok yardımı dokunur.

TEşekkürler.

Not: Alkol bağımlısı olan kişi ben değilim, sadece onun için araştırma yapıyorum.

@ Xhin,

geç oldu cevap için özür dilerim.

balıklı rum hastanesi ve adsız alkolikler diyeyim. ki cevap bu değil bana sorarsan, sözü ona ulaşabilecek, sözü para edecek, anlaşabileceği, saygı duyacağı bir doktor bulmak lazım. biraz kendini bilme, biraz da şans.

3.katta kene olur.

kene degildir bence.sirtimdan aldim diyosun, tutup cekmedin sonucta?

@madman,

sırtımda bi hareket vardı, attım elimi rahatça tutabildim. hani varsayalım keneydi, ısırmamıştı henüz. kene değildir derken, sadece tutup çekmediğim için mi dedin?

hocam 6.kattaki evimde arkadaşın yatağının üzerinde kene bulmuştum. yatağa uzanmışım kafayı bi çevirdim keneyle göz göze geldik.

sırtı karpuz çekirdeğine mi benziyordu? kenenin tipi genelde öyle oluyor.

ama gri renk diyorsun. geçen ben de ofiste masa üzerinde gri renkli bir böcek gördüm. keneyle alakası olmayan, küçük bir şey. selam verip yanımdan geçti gitti. akraba olabilirler.

@sir gawain,

internetten kene fotoğraflarına baktım, hepsi söylediğin gibiydi. benim gördüğüm tam anlamıyla, uğur böceğinin gri'si. hani uğur böceğinin sırtında, kanatlarının olduğu yerde bir yarım dairelik var ya, ona benzer bir şey de gördüm. bu anlattıklarım kene özellikleri değil gibi.

@hınzırpaşa sadece ona dayanarak değildir demedim.son zamanlarda doga yuzu gormemissin zaten.
Rahat ol, telas yapma.

@madman,
gördüğüm en "doğa" caddebostan sahil'di valla :) teşekkürler. telaştan çok sanırım vesvese oluyor yaptığım şey. birkaç güne bi şey olmayınca güler geçerim.

caddebostan sahilde de kene var :)

@65 derece,
e o zaman benimkisi, "kaderde varsa düzülmek, neye yarar üzülmek" mealinde oldu. :)

millet, hayvanın leşini buldum odada..
1 santimetre boyunda,
antenleri var. kenede anten oluyor mu?
sırt kısmı, yani kabuğu söylediğim gibi gri'ye yakın sütlü kahve. üç çizgi var gibi kabuğun en sağında, en solunda ve ortasında 4 ayağı var. ağız kısmında el gibi iki uzvu daha var. fotosunu şimdi çekemedim. çözünürlük kurtarmıyor. kene mi bu?

caps ver.

vücuda kimyasal alarak uyumak en son çare olmalı. ilaç dışında yapılabilecek bir şey olmadığından emin misiniz? diye sormak istedim.

bilmem 1 sene oldu ben çare bulamadım mutfağı kitlemek baş ucuna su koymak kolu yatağa bağlama vs

Gün içinde egzersiz yapıp daha fazla enerji harcamayı deneyin.
Masabaşı işim var derseniz, otobüsten 2 durak önce inip eve yürüyün, arabanızı uzağa park edin falan filan..

ben hergün yürüyüş yaparım zaten

hiç değilse bi doktora görün, şuradan alacağın bilgiyle ilaç kullanılır mı? kim olduğu, ne bildiği belirsiz insanlardan böyle bir konuda tavsiye istenir mi?

cok sey degişti ama beni de bu korkutuyor zaten.
hem kimbilir şimdi sevgilisi de olabilir. Bilmem kaç yıllık hem de. Üstelik arada sırada kulağıma gelenler de bunu doğruluyodu. Delikanlılık da var serde. Uygun bişey değil.
Hem bitiş nedeni zaten oydu. Değişmişti. İlk tanıştığımızda herşey güzeldi iki sene mükemmeldi. sonra akp geldi babası vali oldu. bunlar aldı başını gitti. bu da benim kör talihim diyorum. keşke hep sıradan biri olarak kalsaydı.
bir nevi fakir genç zengin kıza çıkıyor durum.
çok şükür halim vaktim de yerinde yani yanlış anlaşılmasın.
aman ne bileyim ya işte bugun içimden bunları yazmak geldi.

@nehir33 biraz daha ısrar edersen sırf senin için konuşacağım :)
ben de isterdim açıkcası da inan şu an aklıma, gönlüme o kadar uzak geliyor ki ..
hevesim kalmamış..

" unutmak " için de ne kadar zaman gerekli soru ve sorun da bu ya zaten.
tam yeni biri çıkıyor karşıma. iyi güzel diyorum. bu sefer olacak.
bu arada belki 1-2 aydır da söz konusu kişi hiç aklıma bile gelmemiş oluyor. ama yeni kız arkadaşın bakışlarını bile aniden, sebepsiz yere onun bakışlarına benzetince. olmuyor diyorum hacı. bu iş çok zor.
neyse bu da benden olsun cevapsız sorulara.
teşekkür ettim cevaplar için .

takıntı yapmak tehlikeli ama, 3 yıl gereksiz uzun bir süre ne kadar sevilse de.
korkarım senin sevdiğin yani aklında yarattığın o kişi gerçekte yok ve hiç olmadı ve hiç olamayacakta.
geride bırakmayı öğrenmek gerekiyor, herkes öğreniyor bunu sen de öğren, takıntı yapma. konuş istersen ki konuşunca bence o istese bile sen bu 3 yılda gözünde büyüttüğün, kusurlarını istemsizce unutup örttüğün kişiyi bulamayacaksın karşında.
yaşı hiç sormuyorum zaten 25 üstü ise psikolog bile önerebilirim.

dostum sen de durumu tam tabiplik yaptın.
o kadar kötü değil durum merak etme.
biz daha ölemedik :)
ama bazen böyle oluyor işte. geldi geçmek üzere bile diyebilirim yani.
seneye kadar böyle gider bu.
bu arada yaş 25. senin kriterlere göre tam sınırdayım sanırım :)

5 yıl bir kızı düşündüm hep, her doğum gününde aradım konuştum vs başka sevgilimde oldu harbiden sevdim de ama o başkaydı yaş 18-23 arası işte
ve okb teşhisi konulmuştu başka bir sebeple, tedavi gördüm ertesi sene aklıma geldi ama alışkanlıktan sonra rastgele gördüm filan ama işte takıntı olduğunu o zaman anladım. ulaşılamayan şeyler zihnimizce mükemmele tamamlanıyor, sorun da burda.

vahim bir durum olmasa da dediğim gibi git konuş, inan bu ilgin geçecek konuştuktan sonra veya hiç uğraşma unut bir daha da mesaj filan atma :)

yaş gerçekten sınır, o yüzden bu sene bu konuda son senen bugün de son günün olsun, yarın geçmişin gölgelerini silip yepyeni bir sayfa aç hayatında.

git konuş işte yaa. ölmezsin.

(bkz: abi seviyorsan git konuş bence)

unutmamak için uğraşıyor olabilir misiniz, sürekli msj atmak falan...

bence gerek yok böyle şeylere, aradan üç yıl geçmiş o bu arada hayatını yaşadı siz ise hayatı kaçırıyorsunuz. güzeldi yaşandı ve bitmesi gerekti önce kabul etmekle başlayın ve kendi yolunuza bakın. bu hayata bir kere geliyoruz çünkü yas tutmak için çok kısa;)

ayrıca konuş diyenlere katılmıyorum o iş bitmiş boşuna kurcalamayın msj atmayı da bırakın

hocam hayat bu tip tereddütler için çok kısa

hemen bir karar verin, ve tüm benliğinizle o kararın arkasından gidin.

unutmadım deyin, gidin konuşun, olumlu ya da olumsuz da olsa kararsızlıktan ve sonuçsuzluktan iyidir.

oldu mu, mutluluklar

olmadı mı, hadi iyi günler deyip hayata yeniden başlayın..

bugün, geriye kalan hayatının ilk günü..

bence artik mesaj atmayi kes, kizin da kafasini bulandirma.
kendi kafanda da kesin olarak bitir olayi.

hiç bir şeyin artık senin kafanda üç yıldır tuttuğun gibi olmadığını görmen için konuşman lazım. başka türlü burada otururken bunu zihninin kabullenmesi mümkün değil.

herkes seviyor diye yormuş ama; kız da durumuna üzüldüğü ve "artık beni unut, kendine eziyet ediyorsun" demek için konuşmak istiyor belki?

diğer yandan; tekrarlayan ilişkilerde olumlu sonuçlar çok istisnadır. üç sene önce değiştiği için ayrıldığın kız, bu üç senede kim bilir ne kadar değişti ve yabancılaştı.. aynı şeyler senin için de geçerli..

ama işte bunu görüp anlamanız için görüşüp konuşmanız lazım..

Bir kere yaptığınız normal değil ve psikoloğa gitmeniz gerekiyor. 3 sene bir kişiyi, mesaj atacak kadar, herkesi ona benzetecek kadar unutamamış olmanız hastalığın belirtisi. Aşk tavsiyelerine falan aldanmayın, kendi iyiliğiniz için doktora gidin. Ben unutmak istemiyorum diye kendi kendinize söylüyor olabilirsiniz belki ama gidin yine de.

Aşk böcekleri de bir zahmet destek olmasın bu duruma, yeni tanıştığım kızın bakışlarını bile ona benzetiyorum diyor adam ve ayrılalı 3 yıl olmuş. Size sevmediğiniz eski erkek arkadaşınız böyle mesaj atsa her yıl normal mi karşılarsınız? Herkesi size benzetse?

Unutmadığını biliyor belki sende beni unutmasın unutmadığımı görsün diyerek mesaj çekiyorsun ve içten içe sana dönmesini istiyorsun ama dönemiyorsun,

zor durum Allah kolaylık versin ama gel konuşalım diyorsa kızın kafasında hala bir istek var ha ama bi erkek arkadaşı varsa sakın gitme ve mesajda atma ama erkek arkadaşı yoksa gene gitme gene mesaj atma kısacası saplantından acil kurtulmak için çareler ara,

Son kısım biraz saçma oldu ama anladın sen onu...

seninkinin "aşk" değil, takıntı olduğunu, affet ama psikolojik bir dengesizlik olduğunu düşünebiliriz. evet "git konuş" ama başka biriler ile konuş. birkaç seneye normalleşmeyi başarırsan, yaktığın üç sene için pişmanlık duyacaksın. en güzel zamanlarını yoktan yere harcadığın için. bu gerçeği ne kadar erken kabul edersen, hayatını o kadar az ziyan edersin. kaldı ki, kimse senin üç sene önce bıraktığın kişi değildir. mecazen de olsa, şunu kabullenmek lazım, o sevdiğin kişi öldü, dünyada öyle biri yok. kabullenmesi güç tabii, kabullenmemesi de sadistik bir keyif veriyor, idealist olduğunu sanıyorsun. ama değilsin. sadece takıntı haline getirmişsin. yaz gelmiş, ortalık hatundan geçilmiyor, kaçını tanıdın da 1 tanesi içi 3 seneni heba etmeyi makul görüyorsun? sen hayata yeni bir şans vermezsen hayat da sana yeni bir şans vermeyecektir. unutmak'tan kasıt, varlığını, telefon numarasını, adını unutmak değil. geleceğini onunla geçireceğin rüyasını unutman lazım. güzide hatıraların seninle kalsın. tedavülden kalkmış para gibi artık bi işe yaramıyorlar. sadece hatıra olarak kalsınlar, seni değiştiren, sana değer katan hatıralar. bu hatıraların yeni maceralarında oldukça işine yarayacak. özet olarak;

Durmak Yok, Yola Devam!

abi ne kadar karmaşıklaştırıyosunuz olayları yaa. özlüyomuşsun zaten seneler olmuş ara konuş, bikaç kez görüş falan görürsün oluyor mu olmuyor mu, bu kadar düşünmenin, buraya sormanın cevabı getireceğini mi düşünüyosun? görüşeceksin anlayacaksın yani. olmadığı zaman çok canın acır diye korkma, şu an daha az canın yanmıyor ki!

bir film izlemiştim, elemanın teki kıza aşık olmuş işte böyle senin gibi uyuyamıyor falan geceleri. İş yerinde kızın teki geldi öptü, herif 3 gün uyudu. yani demem o ki : çivi çiviyi söker.

hayatımı yaşayamıyorum, herşeyi kendime zindan ediyorum, gençliğim boşa geçiyor durumu yok ortada.
arkadaşları, gece gezmesi, eğlencesi , düzenli seks hayatı olan biriyim. Hatta hoşlanarak , severek aylarca birlikte olduğum kız arkadaşlarım da oluyor. İşin bu tarafından memnunum zaten.öyle körü körüne bağlanıp kalmadım.
ama tamamen unutabildim mi hayır. hatta bunu birçok yakın arkadaşım bile bilmez. iki tanesi dışında.
kabuk bağlayan bir yara gibi. ama hiç iyileşmeyen.

o zaman bunun adı saplantıdan başka bir şey değil. psikiyatriste gitmen yararına olur bence. çünkü durumunun normal olmadığının, bir duygu durum bozukluğu olduğunun sen de farkın zaten anladığım kadarıyla.

anlıyorum seni
unutulmağzz....
www.eksiduyuru.com

grup maçları bitince birkaç hakemi gönderdiler.bunların içinde cüneyt çakır yok.çeyrek finalde bir maçta 4. hakem olarak gorev yapacak.sonrasında da başka maç yönetmesi olası.

emin olmamakla birlikte, kesin değil diyebilirim ama performansıyla çok muhtemel.

finale atanmaz.

yarı final diyollaa. otoriteler.

www.sporbucks.com

yanlış anlamadıysam, aynı şeyi chrome'da sağ tıklayıp öğeyi denetle ile yapabiliyorum.

TELEPORT PRO

internet downloader managerde siteyi/sayfayı indir de. linki yapıştır. sonra orada boyuta göre sırala, en altta kalanlardaki tikleri kaldır, resimlerin boyutları yüksek olduğundan sadece resimler kalır. ve indire bas, inmeye başlar

Nordinho :)

noureddine

(bkz: cm diyorsa doğrudur)

nordin nurettin diyemeyen holladalıların keşfi.

@skywalkeremre ama sanıyorum bu adamlarınki mahlas gibi, nba'de hidayet'e hedo demeleri gibi. beceriksizlik değil de kolaya kaçmak gibi sanki. bi de ömer üründül'ün eski zamanlardan ingazi bombası vardı. boru gibi yazıyor inzaghi adam inatla ingazi derdi :)

bizdeki nurettin'in orjinal halidir noureddine . t'leri d olarak okursan gerçek telafuzu o

bunu burdan değil kendi feysbukundan duyursan kanımca daha efektif olacaktır.

bu da duyurudan vatan kurtarma oluyor o mantıkla.
herkes üzüntüsünü istediği yerde dile getirebilir bence

ayrıca; napalım dağa mı çıkalım
askerliğimi yaptım. gerekirse bi daha da giderim ama
realist olmak lazım.

hehe.. facebook'ta vatan kuratan aslan'ı oynayanların maskelerini ekşi duyuru'da düşürdüğün için teşekkürlerimi sunuyorum. müthiş bir iş yapmışsın.

ulan böylelerini sonra akp karşıtlarını sonra chp mhp bdp falan karşıtlarının hepsini çıkarttım ben arkadaş listemden. çıkarmadıklarımı da ana sayfamdan attım. aboneliğinden çıktım yani. şimdi ana sayfamda toplasan 10 adamın gönderileri yoktur :D. sadece haberleşmek amacıyla kullanıyorum zaten facebook'u. en iyisi kapat gitsin.

genel olarak, "Başarılı", kaideyi bozmayacak ancak şöyle bir sallayacak kadar yamuklarına şahit olmuşluğum var.

edit, bırak tanımayı etmeyi compumaster benzeri biri harici moderatörler kimlerdir hiçbir fikrim yok

Hayır.
Sebep: Duyuru silmedeki keyfiyet problemi.

Moderatörlerden sevdiklerim var, zira az önce kendisine özelden de bunu ilettim :)
Ancak uygulamada hayır. Keyfe kader uygulamalar oluyor maalesef. Bir kullanıcıda farklı, diğer kullanıcı için farklı moderatör tarafından farklı uygulama olabiliyor. Keşke böylesine güzel bir yer bunu aşabilse.

evet. beklentiyi yüksek tutmuyorum. bu hayır diyenler sanıyorum ki moderasyon denen olayın botlar tarafından yapıldığını falan düşünüyor böyle hata fln olmayacak. enteresan ya. burası devletin resmi forumu değil sonuçta her moderatörün durumları kendine göre yorumlaması kadar normal bi şey yok.

edit: ehe, ben otorite miyim ya benden etkilensinler, komikmiş.

ok cevabım şöyle;
her moderatörün olayları farklı yorumlaması bana normal geliyor, memnunum.
oldu mu?

bu arada moderatörlere ben farklı bir hesabımdan sitemkar bir duyuru açmıştım. bir iki özelden mesaj aldım, konu ile ilgilenmeye çalışan moderatör arkadaşlar da vardı sağ olsunlar. bilmeden mükerrer duyuru açmışım. bir süre sonra giriş yapmaya çalıştığımda üyeliğimin silindiğini gördüm. He, bu da hoş değildi tabii.

xenophobe insanların özgür düşüncesini baskılayan yorumlar yazmazsan sevinirim. Bu uyarı herkes için geçerlidir. ''Evet diyenleri anlamıyorum'' ya da ''hayır diyenleri anlamıyorum'' şeklinde insanlara yüklenmeyin, kendi düşüncenizi belirtmekle yetinin lütfen.

İdare ediyorlar, bazen sırf biz buradayız demek için duyuru/cevap sildiklerini düşünüyorum.

bana zararları dokunmadı ama geçen hafta duyurumun üstte kalması için mesaj attığım iki mod beni sallamadı; gözüme görünmesinler. onun dışında sıkıntı yok gibi, yeter ki bayıcı ek kurallar getirmesinler..

bence işlerini gayet de güzel yapıyorlar.

memnunum. mesajlarımı / sorularımı yanıtsız bırakmıyorlar, ortamın dingonun ahırına dönmesini engelliyorlar ve bu işi "iş" olarak yapmıyorlar.
daha ne olsun.

memnunum, çok fazla duyurum silindi iletisi gördüm ama saçma sapan sorular sormama rağmen henüz bana bulaşan olmadı, hatta acil diye açtığım başlığı düzeltmeler bile oldu daha anlaşılır biçimde.

ataşehirden minibüsle e5 ulaş. ordan 129t ya da tercihe göre 500t levent, ordan metroyla taksim olabilir. 1.5-2 saat önce çıkmak iyi olur herhalde.

129t sabah trafiğinde pek tercihim olmaz. 500t ikinci köprüden gitmiyor mu? 3 şeridi kapanmış köprüden gitmek akıl karı değil önerilerim;

1)ataşehir üsküdar dolmuşları, üsküdardan duruma göre beşiktaş ya da kabataş,
sonrası malum.

2) ataşehir'den uzunçayır'a gidecek bir otobüs vardır, saatini denk getirirsen uzunçayır sonra metrobüs ve metro.

1) ataşehir-kadıköy (otobüs, minibüs)
2) kadıköy-beşiktaş (vapur, motor)
3) beşiktaş - taksim (sarı minibüsler, otobüs, taksi, kabataştan feniküler...)

eee soru ne?

Bahsettiğin manada kimse eşit değildir. Sen eşitliği çok yanlış anlamışsın. Kadın erkek değer olarak eşittir. Olgu olarak. Eşitliik yaptıklarımızla ölçülseydi köleler efendi olurdu. Çoğumuz da sokaktaki itten değersiz olurduk. Merak ettim; uzay mühendisi veya dünyanın en iyi cerrahı ya da ne biliyim yüzyılın biliminsanı mısın da kadınlar bi işe yaramıyo erkekler üstündür deme hakkını kendinde buluyosun. Nerden geliyo bu hadsizlik.

abicim çok yanlış gelmişsin. kadınlar zayıf oldukları için ezilmediler. evrimleşirken omurgamız dikleşmeye başladı. boyumuz uzadı. ağırlık merkezi yukarı çıkan kadının bebeğini karnında taşıyıp besleme süresi kısaldı. bebek doğduğunda bakıma muhtaç olduğunda kadının bebeğe bakma gerekliliği arttı. kadın mağarada bebekle ilgilenirken erkek dışarıda et peşinde idi.

10 bin yıl ilerlet bu süreci ve senin ezik sandığın kadın oluştu.

şimdi çeşitli nedenlerle (bu konuda spekülasyon mevcut) kadın hakettiği konumu geri almaya başladı. limit sonsuza giderken kadınla erkeğin arasında fizyoloji dışında fark kalacağını düşünmüyorum.

ama bak insanların varoluşundan beri ne kadar hak çıkartıp ne kadar medeniyiz desek de hala kadınlara karşı yapılan bir baskı var. dünya genelinde kuzey avrupa ülkeleri çok iyi örnek ama türkiye için konuşursak sadece kadının keşif yapmasını bırak kendi bedeni üstünde bile söz hakkı yok. bu yasağı koyan hükümette tek bir kadın var o da vitrin süsü paso altın günü yapıp çay börek ısmarlıyor mu merak ediyorum. kadınlar sokakta yürüyemiyor insanlarla gözgöze gelmemek için. en medeni fikir çatışmalarının olduğu yer sözlükte bile kadınlara karşı seksist bir yaklaşım var. bunun nedeni erkek yazarların fazlalığı tabi ki ama yine de kötü birşey.

tüm bunları yapıpta sonra kadınlar neden zeki değil kadınlar neden başarılı değil diye yargılamamak lazım, bunları düşünmek lazım.

kadına seçme seçilme verdik diye böbürleniliyor ama insan gibi yaşamasını engelledikten sonra oy versin ne halta yarar ki ?

@ekaterina hayatta kimse kimseye fırsat filan vermez.

1) bence de fırsat verilmez alınır, kas gücüyle sınırlı değil bu, iş kas gücüne kalsa, aslan insandan güçlü ama insan aslanı ortadan kaldırıyor dünya üzerinde.
2) kadınlar toplu hareket etme ve haklarını arama noktasında her daim yetersiz, örneğin türban savunucuları hep erkektir nedense. yorumcuları ve tartışmacıları da öyle. konuşmak da yasak demeyin bu ülkede allah için.
3) avrupa ülkelerinde dahi bilimsel çalışmalar noktasında bakarsak kadının yeri erkekle eşitlenmiş bile değil bildiğim kadarıyla. müzik alanında çıkarılan eserler falan da öyle... olmayınca olmuyor azizim.
4) örneğin abraham lincoln çirkindi, yıllarca seçim kaybetti, başına her iş geldi ama adam devlet başkanı oldu. aynı mantaliteyle dünyaya bakan bir kadına bile rastlamak mümkün değil sanırım, idealizm hissiyatı pek yok anladığım kadarıyla, hormonal bir şey olsa gerek.

kısacası olmuyor abi, her konuda olduğu gibi yine erkekleri suçlamak da bir yere kadar ama... tüm dünya mı baskıcı bir yaklaşıma sahip? kölelik bile ortadan kaldırıldı, kadın hakları için pozitif ayrımcılık bile deneniyor bir türlü olmuyor, arz - talep meselesi bence, kadınlardan yeterli talep yok.

@babamsagolsun hangi kadın erkekleri yönetiyor anlamadım ben bilmem beyim bilir diyen kadın mı?

baba sen bi evlen. O zaman anlarsın ezmek neymiş ezilmek neymiş. :)

özür dileyerek, mümkün olduğunca kibar ama açık konuşmak istiyorum, sen bayağı bir zeki değilsin.

kadın düşmanı olmadığını söylüyorsun. şuraya yazdığın üç satırda ayrımcılığın kralını yaparak en azından derin bir potansiyelin olduğunu ortaya koymuşsun. filozoflar, nobel, kaşifler diyerek konu hakkında dünyanın en ucuz argümanını tekrarlayarak, erkek egemen sistemde başarıların erkeklerce başarılmasıyla övünecek adam eşitliğe inansa ne, inanmasa ne?

senin yaşadığın ülkede neredeyse her allahın gününe bir kadın cinayeti, tecavüz düşüyor. kayıtlara geçmeyen fiziksel ve sözlü şiddet olaylarını sen düşün, ve hala bu kadınların nobeller almasını, kıtalar keşfetmesini bekliyorsan seni epey bi hor görebiliriz.

kadınların üstün olduğu bir husus bilmiyorsan, daha çok okumanı salık veririm. bu konuya dair bilgi eksikliğin kadınların suçu değil. ben de amme hizmeti yapan bir öğretmen olmadığım için, değmeyeceğini düşündüğüm bir insana bir şeyler katma çabasında olmayacağım.

"zayıf olan ezilir" gibi konuşmaya başlarsak kurduğumuz medeniyetin neresiyle övüneceğiz? umuyorum senden güçlüler senin hayatının içine ettiklerinde bunu aynı açık yüreklilikle kabullenirsin. şikayet etmezsin. zayıf'sın ne olsa.

"we're one, not the same" diye güzide bir dize var. eşitlik'ten mutlak aynılığı anlayan beyinler yok olduğunda kadın-erkek eşitliği diye bir şeyden bahsedebileceğiz. kısası, sen de bu eşitlik önünde bir engelsin. ağaç yaşken eğilir, sözcüklerin fazlasıyla kart. yazık diyorum, başka bir kayıp beden, kayıp zihin, kayıp hayat diyeiliyorum.

toplum kadın ve sosyalizm august bebel'in bu kitabını oku,aydınlanma yaşayacaksın.

duyuruyu açanla sortime aynı kişi mi?

@Phoebe yanlış hesapla yazdı adam çaktırma :D Kesin oglumbakgit de bu heriftir.

@terelelli;
yazık arkadaş henüz kendi zeminini bulamamış. biri yol göstersin şu çocuğa :)

kadın-erkek eşitliği gibi bir konuda, oldukça zeki olmayan şeyler yazdıktan sonra kale alınmayı hak ettiğini düşünmen benim tartışma üslubumdan çok daha ötede bir hadsizlik. yerinde olsam, bir yanıt aldığım için sevinir, çıktısını alır, çalışmam masama asardım.

epey bir zeki olmamanın tartışma ile alakasını kuramaman yine o epey bir zeki olmama durumunun ortaya koyduğu bir şey, aksi halde almayı hak ettiğin yanıtların yazdığım metinde olduğunu kolaylıkla anlayabilirdin.

ya da şöyle söyleyeyim, epey bir zeki olmadığın için, haliyle, epey bir zeki olmayan sözler ediyorsun. bunlar gerçekler değil, onların basitçe çarpıtılmış, aklınca kaydırılmış karikatür halleri. ortalama zekaya sahip insan için kale alınabilir değil. işte bu yüzden, buraya yazdıklarımla, benim temel düsturum adam çarpabilme heyecanı içinde olmanı anladığımı ancak bunun için çok fırın ekmek yemen gerektiğini eklemek. aksi halde düştüğün komik durumu sen göremiyorsun ama bir de görebilenlerin gözüyle bakabilseydin, bu hesabını hemen kapatır, ileride hiçbir tanıdığına da bu hesaptan bahsetmezdin. utanırdın.

"ya isveç" çıkışın madrabazlıktan başka bir şey değil. isveç hakkında ne biliyorsun? kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hakları açısından türkiye ile isveç'i karşılaştır desem, ucuz ve tutarsız google verilerinin ötesinde ne söyleyebilirsin? zaten iki rekat bir şey bilseydin "ya isveç" tarzı bir çıkışın tartışmada sana değil, bana kanıt olacağını da bilirsin. işte bu yüzden, bu numara bile epey bir zeki olmayan insan numarası.

kendi meşgalesizliğimden ötürü, normalde yapmamam gereken şekilde, bayağı bir zeki olmayan biri ile dialoga girmiş bulunmaktayım. bana bu kadarı yetti, senin için harcayacak daha fazla kelimem yok. hak ettiğinin kat be katını aldın zaten.

öncelikle bu diğer hesabımla gönderdiğim yazı bunu buraya alalım da :)


@hınzırpaşa ben bayağı bir zeki olmayabilirim olabilirim de fakat bunun konuyla ilgisi ne onu anlayamadım?yazdıklarıma itirazın varsa adam gibi yaz yoksa yok sen zekisin değilsin diye aptalca hakaret etmek tartışma değildir bunu söyleyeyim öncelikle.yani ben boka bok desem bana ıq testi yaptırıp sonra mı tamam lan bu bok diyeceksin.burada tespit yapıyoruz.çok sinirlendim bak :)
yine sıradan zırvalar.erkek egemen sistem lagalugası.ben nobel ödülleri vs bahsederken türkiye den bahsetmiyorum zaten.isveç vs erkek egemen olmayan toplumlarda bile kadınların bilim alanında doğru dürüst bir başarısı filan yok.
kadınların üstün olduğu alanları bilmiyorsan daha çok kitap okumanı tavsiye ederim demişsin.nasıl böyle bir çıkarım yapıyorsun merak ediyorum.hayır belki tekrarlayacağım ama bu nasıl bir tartışma üslubudur arkadaş.karşı çıktığın tezleri çürütme gibi bir niyet yok aga paso karşıdakinin zekasıyla,eğitimiyle vs dalga geçme.velev ki ben ilkokul terk bir adam olayım.hayatımda da cin ali serisi dışında kitap da okumamış olayım.bu yazdıklarımın yanlış olduğunu mu gösterir?madem yanlış yazıyorum çürüt kardeşim.
son olarak eşitlik mutlak aynılıktır zaten beyinsiz kardeşim :)

@hınzırpaşa lan bu nasıl bir egodur böyle anlamadım ki arkadaş.ikidir yazıyorsun ikisinde de konuyla ilgili bir bok yazmayıp sürekli karşındakine gerizekalı muamalesi yapıyorsun.hayır zeka analizini nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama o egonun biraz inmesi lazım.gerçi normalde şu anda burda şişirip durduğun egonun bir karşılığını olmadığını tahmin edebiliyorum.insanlar senin kendine baktığın gibi bakmıyorlar öyle görmüyorlar seni.sen de bu tür ortamlarda tartışmak yerine karşındaki insanın zekasıyla dalga geçmeyi tercih ediyorsun.sen kimsin öncelikle?bunu bir sorgula derim.
doğrusu yazdıklarının çoğu zeka üzerine yoğunlaştığından cevap verecek pek birşey bulamıyorum.isveçle türkiye yi karşılaştır desem birkaç google verisinden başka ne söyleyebilirsin demişsin.doğrudur senin gibi isveç üzerine yüksek lisans yapmadık bitirme tezleri hazırlamadık azizim.senin kadar zeki olamadığımız için de bilgileri beynimize direk download edemiyoruz ne yazık ki.

@galler, bak şimdi;

veri 1) diyorsun ki,
"isveç vs erkek egemen olmayan toplumlarda bile kadınların bilim alanında doğru dürüst bir başarısı filan yok." ortaya koyduğun şey zaten doğru değil.

veri 2) ben söylemin üzerine şunları söylüyorum;
"ya isveç" çıkışın madrabazlıktan başka bir şey değil. isveç hakkında ne biliyorsun? kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hakları açısından türkiye ile isveç'i karşılaştır desem, ucuz ve tutarsız google verilerinin ötesinde ne söyleyebilirsin?

veri 3) ithamımı kabul edip isveç hakkında tutar bir bilgi sahibi olmadan konuştuğunu kabul ediyorsun. bu ne demek? "ver 2"de sana söylediğim her şeyde haklıyım. kendin kabul ettin. adamın gol diyo yani.

ayrıca, yine "veri 2"de, "ben isveç hakkın bir şeyler biliyorum" yargısına varabileceğin bir şey yok. çünkü işin aslı bu konuda çok şey bildiğim yargısından ziyade, senin bilgisizliğini köşeye sıkıştırmak. bunu da layığıyla başarıp "bilmeden konuştuğunu" itiraf ettirmiş bulunuyorum. tebrik gereksiz, basit bir şeydi benim için. kötü olan bu hususta sana argüman çıkmıyor. kıçımızdan argüman uydurma telaşımız argümansızlıktan, yani beceriksizlikten, yani acizlikten, yani kıt'lıktan, yani epey bir zeki olmama durumundan kaynaklanıyor. bu hal gülünç, komik ve acınası.

üzerine de diyorsun ki, "benimle tartışmıyorsun, zeka deyip duruyorsun, demek ki senin zeka üzerine sıkıntıların var, bu ne egosu?"

buna nal gibi hak edilmiş insan ego'su derler. ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor. sana söylediklerim ağzından çıkıp, kulağının duymadığı zırvalara dair. tartışma dediğin şeyden haberin yok, cümlelerden olmayan manaları çıkarmak için kasarken kendi cahilliğini kabul ediyorsun. üstelik bunun farkında bile değilsin. kim, seninle ne tartışsın? hayatın genel zorunlulukları harici, kendi zeka seviyen harici bir insanın bu algıdaki bir insanla konuşarak neyi paylaşacağını akıl edemiyorum. sonrasında da şunları duyunca alınganlık eyliyorsun, oysa durumun en kısa özeti daha önce de yazdığım şu cümleler.

"epey bir zeki olmamanın tartışma ile alakasını kuramaman yine o epey bir zeki olmama durumunun ortaya koyduğu bir şey, aksi halde almayı hak ettiğin yanıtların yazdığım metinde olduğunu kolaylıkla anlayabilirdin.

ya da şöyle söyleyeyim, epey bir zeki olmadığın için, haliyle, epey bir zeki olmayan sözler ediyorsun. bunlar gerçekler değil, onların basitçe çarpıtılmış, aklınca kaydırılmış karikatür halleri. ortalama zekaya sahip insan için kale alınabilir değil. işte bu yüzden, buraya yazdıklarımla, benim temel düsturum adam çarpabilme heyecanı içinde olmanı anladığımı ancak bunun için çok fırın ekmek yemen gerektiğini eklemek. aksi halde düştüğün komik durumu sen göremiyorsun ama bir de görebilenlerin gözüyle bakabilseydin, bu hesabını hemen kapatır, ileride hiçbir tanıdığına da bu hesaptan bahsetmezdin. utanırdın. "

yerinde olsam şu iki paragrafı anlayana kadar okurdum. artık yüz mü gerekir, iki yüz mü sen bilirsin. durum, belki o zaman, biraz daha berraklaşır.

seni biraz daha hırpalarsam vicdan sahibi biri gelip, "ayıp olmuyor mu, git beyninin kalıbında birine sataş" diyecek diye çekiniyorum. sen de muadillerinle haybeye, boş laflar koşturmaya devam et. söz bulaşmayacağım daha fazla, sayende yeterince eğlendim zaten. hadi öptüm, saygılar, hınzırpaşa'n

hınzırpaşa, burda hatun düşmüyor arkadaşım o şekilde. Sözlükten devam et.

@hınzırpaşa ben galler bu arada.çok gereksiz kasıyorsun kendini.gerek yok böyle şeylere.dikkat ettim de benim yazdıklarımla ilgili hiçbirşey yazmamışsın.hahaha gerçekten gülüyorum lan sana.ne kadar zavallısın.epey zekilik nedir arkadaş :)epey zeki olmadığın için şunun bunun bağlantısını kuramıyorsun filan.epey zekiyim merak etme.sen epey zeki olamadığın için mi bu kadar saldırgansın anlamadım ki?kim senin için epey zeki dedi ki epey zeki olduğunun göstergesi nedir.burada kendine aha hacı bu da gol yedin mi rezil ettim seni demen midir senin zekanı kanıtlayan şey.
ayrıca isveç mevzusuyla ilgili birkaç şey de yazayım şuraya beyinsiz arkadaşım.mesele isveç filan değil.mesele kromozomlarla ilgili.zeka x kromozomu üzerinden taşınıyor.kadında mevcut xx kromozomları zeka açısından birbirini dengeliyor ve genelde ortalama zekaya karşılık geliyor bu.erkekte ise x kromozomu tek olduğu için dahiler de zeka geriliği yaşayanlar da kadınlara göre daha fazla.dolayısıyla satranç şampiyonları,einstein vb dahiler erkekler arasından çıkıyor.
son olarak tekrar söylüyorum.söylediklerimin hiçbirini çürütmedin sen hiçbirşeyi çürütemezsin zaten o boş yere tavan egonla.erkek kadından birçok alanda üstündür.zaten şu anda dünya üzerinde erkekle kadının konumu da bunun göstergesidir.erkek kadından fiziksel olarak daha üstündür,beyin olarak daha yaratıcıdır,mantıklıdır,ruh hali daha dengelidir.senin gibi am yalamak için götünü verecek adamlarda burada söylenenin kendisine değil de doğruyu söyleneyenin kendisine saldırarak hakaret ederek am yalayabilirler mi bilmiyorum.ama şunu biliyorum 1000 amım olsa senin gibi zavallıya birini yalatmam.o boş egonu götüne sokar öyle gönderirim seni.hadi iyi günler :)

@ çok kişilikli zihniyet,

saldırgan olmak ile hakaret etmeyi ayıramayan ham insanla konuşulabilecek bir şey yok. keza bu son sefer yediğin lafları hazmedip, üzerine iki kelam edebilme sürenin uzunluğundan ağrılarını tahmin edebiliyorum. say istediğin kadar beyinsiz cart curt, kendin kadar değersiz ithamlarınla esasında hiçbir şey demiş olduğunu benden iyi biliyorsun. adam çarpmana çok var daha kuzum, böyle dayak yiye yiye adam dövmeyi öğreneceksin tabii. olur öyle, takma kafanı. bol bol okumanı salık veririm. az zamanda daha fazla ilerleyebilmek için.

marvel

star wars derim. marvel çok kırmızı, çok fazla kırmızı, öyle böyle değil.

Star Wars +1

Starwars etti +2

marvel

star wars

İkisinide alma bence.

ikisini de alma

çirkinler, illa alacaksan marvel.

Ben ikisini de pek sevmedim...

ikisini de al!


(söylenmedik bi bu kalmıştı n'apayım?)

Marvel çok kırmızı. Dişiysen tamam ama erkek için çok kırmızı.
Star wars tasarım olarak daha güzel bence.
Fiyatını bilmiyorum ama aynı paraya ses kalitesi bundan çok daha iyi bir kulaklık alabileceğini tahmin edebiliyorum.

ikisini de almayın

aynı fiyata:
-audio technica
-shure
-akg
-sennheizer

filan bakın..

star wars

X in yazdığının önemi yoksa, yazılmış hiçbir kitabın, makalenin, şiirin önemi yok demek ki sana göre. twitter niye kötü? 140 karakter olduğu için mi?

"tuvaletteyim" falan yazıyoruz panpa, takma sen kafana.

dediklerinin farkındayız ama yine de yazıyoruz panpa. malız da biraz kusura bakma.

@ency

evet 140 karakter olduğu için. Herşey yüzeysel, tamamen mesaj çöplüğü. Dalga geçtiğimiz IRC ortamı gibi. Umarım bir gün gelir de TW'ye de güleriz. Sinir oluyorum elinde smart phone'la aforizma kasan mallara

allineed +1

ben de burda "+1" yazmaktan başka bi şey yapmıyormuşum amk, onu anladım.

@allineed,

Haklısın, zaten kendimi bazen Sabri Bey gibi hissediyorum ama açıkçası artık bu TW muhabbeti beni baydı, kaçamıyorsun, her yerden geliyor üstüne.

tamam aforizma kasanlar hakkında sana katılıyorum da arkadaşımın ne yazdığının gayet de önemi var. o zaman kimse arkadaşlarıyla da konuşmasın otursun eve kapansın herkes kendini geliştirsin ohhhhhhh

gündemi ve sevdiğim kişileri takip etmek için faydalı bir yer. burda tuvaletteyim, ay canım çok sıkıldı türünden salak salak şeyleri kasdetmiyorum. mesela sevdiğim bir ünlü veya sporcu falan bi tv programına katılacaksa yazıyor oraya ben de o an boşsam gidip izliyorum. bunun haricinde gündemi takip etmek için sözlük ile birlikte en etkili yer orası.

ama gelgelelim olayın başka bir yönü de var. o da tamamen lümpen yuvası bir oluşum twitter. hadi ünlüleri takip ediyoruz iyi güzel de bu şey sayesinde en sıradan adam bile kendini ünlü sanıp öyle twitler atması yok mu deli ediyor beni. her gün gördüğün bir arkadaşının oraya "yorucu bir günün ardından akşam çay keyfi :))" yazması bana çok lümpence geliyor. kimin umrundasın lan sen mal. banane senin yorucu gününden de çayından da.

ben takip edilmek için değil dediğim gibi gündemi ve sevdiğim ünlüleri takip etmek için kullanıyorum. bu konuda da gayet faydalı bişey oduğu kanaatindeyim. eyyorlamam bu kadar.

Bu şey gibi olmuş. Twitter'da rusları takip edip "bu ne biçim ya hiçbir dediklerini anlamıyorum"

Twitter'ı bilinçli kullanırsan son derece faideli bir platform. Habere ulaşma hızı saniyeler sürüyor. Reuters, BBC gibi onlarca haber portalı var. #birinsandailkbaktigimsey tarzı atarlı veya tribal hashtag'leri izlemek yerine yerine firmaların çeşitli aktivitelerinde yaydığı hashtag'leri izlemek veya da dünya çapında ilgi çeken bir etkinlikle ilgili günlük olayları takip etmek de çok faydalı ve keyifli olabiliyor (#WDDC2012, #E3, #Euro2012 vb).

Bunun, firmaların Twitter hesaplarını takip edip bedava hizmet/mal kazanması durumu da var. Ayrıca sevdiğin ünlüleri takip edip onlarla ortak bir noktada bir paylaşım içerisine girebiliyorsun (İstersen girmezsin tabii). Worldwide TT'yi takip edip dünyada olan biten gündemi tartışabiliyorsunuz (ki bu iş cidden çok keyifli. Hiç beklemediğiniz kişiler size tweet atıp tartışmaya girebiliyor).

Yani olay sizin Twitter'a nasıl baktığınızla alakalı. Siz sürekli boş boş aforizma kasan tiplerle atarlı kızları takip edip, elinde telefonla "şu an burdayımmm" yazan tipleri de takip ediyorsanız, böyle düşünmeniz normal.

@ritu vs asas,

Bak me güzel açıklamışsın, senin kullanım alışkanlığı -bana göre- oldukça tutarlı. Tamam da senin gibi kullanan kaç kişi var? Bir de "yorucu bir günün ardından akşam çay keyfi :))" amacıyla kullanan? Unutmadan "Madonna Istanbul'u salladı" tipleri var, öğürme efektim geldi.

Popüler kültür bizi TW kullanmaya zorluyor gibime geliyor, bir zamanlar FB vardı, artık o da gidici gibi.

mehmet akif alıntısıyla; "kahraman ırkıma bir gül, bu ne şiddet bu celal!"


varsayalım tüm twitter kullanıcıları dediğin gibi mal, eee? sen bunları söylesen ne, söylemesen ne? yine mal'ız ki :) birinin çıkıp 3-5 satır hakaretamiz laflarının gözümüzde kaç para değeri var ki? senin bu asabiyetle en iyi becerebileceğin şey haklıyken haksız çıkmanın kitabını yazmak olur. ki bu örnekte haklı da değilsin. öyle akşam rüyalarına falan giriyorsa twitter kullanıcıları ve mallıkları ben psiyatrist tavsiye ediyorum.

@hınzırpaşa

Evet öyle, sinirim FrindFeed yüzünden oldu. Adam bağlamış TW'sini orada attığı tüm gerzek mesajları bende görüyorum.

Neyse sildim bu tipleri. Sen mal değilsin, kimse değil zaten, TW kullanıcılarının %99'u mal desem herkes kendini %1'e alır.

Bir mal varsa o benim :)

ahaha twitter kullanıcılarının %99'u mal desen herkes kendini %1'e almaz herkes senin %99 mal olduğunu düşünür. sen hangi otorite oluyosun da buna karar veriyosun yani? soruna gelince;

eğlencenin kafasındayız küçük eniştecim.

ha ama sana şu konuda hak veriyorum, bu duyuruyu görünce ben de twitter'ın mal turnusolu olduğuna karar verdim.

www.youtube.com

@tunachu,

aha bir tane mal çıktı, yalnız olmadığımı biliyordum.

Bana göre gidip para verip blackberry alanlarda mal, otorite için (bkz: ben)

Dedim ya denge bilekliği mevzu, aynısı.

kamuoyunu denge bileklikleri ve blackberry alan insanlar konusunda aydınlattığın için teşekkürler o halde. 70 milyon nefesimizi tutmuştuk :)

ayrıca:

(bkz: dahi anlamına gelen de)

terlemediğini varsayıyorum. eğer gerçekten terlemiyorsan, evet, yapılabilir bir şey.

keşke boğaz dahil istanbulun her yerine bisiklet yolları (kurallarıyla tabi) yapılsa, ne kadar rahat ederiz. bisikletliler çoğalmalı gerçekten. yardımcı olamayacağım, ben de bir süredir bisiklet almayı düşündüğüm için takipteyim.

Ter olayı ilk büyük engelin olacak genç padavan. Duş alamazsan iş yerinde atarlar seni ya da bilemedin masanı balkona koyarlar.

Diğer engel aradaki mesafe ki bu engeli yılmayıp arttırdığın kondüsyonunla 2-3 haftada bilemedin 1 ayda daha acısız bir hale getirebilirsin ama mesafeler uzak birbirine. En basiti google maps'e gir, orada a ve b noktalarına koy ikisini. Kaç km'miş gör.

Tehlikeli olacağını düşünmüyorum. Söğütlüçeşme'den en mantıklı rota ziverbey'e gelmeden kızıltoprak tarafına inmek. Oradan sahil yolundan selamiçeşmeye kadar devam etmek. Selamiçeşme'den arabasız olan sahile çıkmak ve oradan yardırmak. Arabasız sahil kısmında bisiklet yolu da mevcut, sabah koşanlarla kardeş kardeş gidersin.

-zaten eski salı pazarı otoparkının içinde dereyi geçince fb stadının yan sokağına çıkıyorsun. oradan sonra basar gidersin.
-yapılabilir bir şey. yarım saat civarında varırsın diye tahmin ediyorum
-bu işe girişmeyi düşünmek, bu iş için yeterli bisiklet deneyimine sahip olduğunu gösteriyor. çok panik biri değilsen, tedirginliği ilk günden atlatırsın.
-"yeşil bisiklet" ve "velespit" ten bilgi alabilirsin. fakat orta kaliteli şehir bisikletleri 1000 tl den aşağı değildir.

Birkaç yaz önce ben de her gün Söğütlüçeşme'den Caddebostan'a bisikletle gider gelirdim.
secim'in dediği gibi, stadın arka tarafından gidersen, Kalamış sahil yolunu takip edersin, daha tenha olur oralar bisiklet için daha ideal.
Feneryolu'nu geçtikten sonra Bağdat Caddesi'ne bağlanan ara yollar var. Cadde'de bisiklet kullanmak çok problem olmuyor, ben genelde yavaşça kaldırım kenarından giderdim.
Tehlikeli değil. Sadece yazın sıcağında biraz yavaştan alman gerekebilir. Alışana kadar biraz popo ağrısı, bacak sızlaması vs normal olacak zaten :)
Söylediğin bisiklet, benim hayalimdeki bisiklete benziyor :) Fiyatları 300-700 arası diye biliyorum.

Sevgili duyurucular,

Bu arada terle ilgili bilgimi şu başlık altında paylaşayım. Aşırı terleyen biri değilimdir ama gerekirse size de faydası olur. Çok terlediğinizi ve artık sabah sürdüğünüz roll-on'un vs etkisini kaybettiğini düşünüyorsanız, üzerine parfüm de süreseniz, yeniden roll-on da uygulasanız olmaz, kötü kokar.

onun yerine bir parça tuvalet kağıdına antibakteriyel jel dökün (pürel) onunla koltukaltlarınızı silin. tamamen tertemiz olduğunuzu göreceksiniz. ondan sonra yeniden deodorant ya da roll-on kullanabilirsiniz. Aklınızda olsun.

be her günn kartalda kadıköye gidiyordum güzeldi 4 saat sürüyordu
1 saat sürer
nasıl şimdi bu rakkas yolu varya ordan gidersin
tehlikeli değil gayet güzel

fenerbahce- suadiye arasını da sahilden gidersin, mis gibi olur.

@supoortam 1 saat biraz fazla geldi. Ben daha önce Caddebostan'dan Üsküdar'a yürümüştüm ve 2 saat'ten az sürmüştü. Şimdi bisikletle ve daha kısa bir yolu nasıl 1 saatte gideriz ki, mantıken daha kısa sürmesi lazım gibi geliyor bana.

silinme sebebi : soruya cevap değil veya iki kişi arası diyalog

cevap olması için : abi iphone 4s al, kızlar ona bakıyor, fiyatı bu


Basit durumlar

şimdi muhtemelen soru cümlesi "simdi diyorum bir telefon alayım ama ne kampanyada olan dogunmatik uygun fiyatli guzel bir seyler var mi ?" olduğu için senin cevap silinerek duyuru'nun namusu kurtarılmış. herkes soruya cevap vermeyip duruma yorum yaparsa amaç dışı kullanımdan kapatıyormuş tib.

ya adam telefon tavsiyesi istemiş diye benim teknosa ürün müdürü gibi cevap vermeme ne gerek var. onu zaten sanal robotlar yapıyor. girer bütçesini, istediği özellikleri yazar, ürünler listelenir. bak kiyas.la diye bir site var. oradan bulur.

bazen hakikaten lise öğretmenlerinden bi farkınız kalmıyor amk. oldu olacak duyuru'ya girerken kravatta takalım amk. te allammm ya!!!

raif efendi haklı,
bir sorun paylaşılmış, raif efendi de kendince yanıt vermiş. telefonu değişeceğine arkadaşlarını değiştir diye. gayet de makul. bunu silen kişinin ne yaptığını bildiğini sanmıyorum. bi açıklama bulma, hatta yaratmak için yetmiş takla atmaya gerek yok.

Bu şekilde tam anlamıyla soruya cevap olmayan nice cevaplar veriliyor, yarı geyik yarı ayar amaçlı. Yani 'soruya cevap değil' bahane değil, kusura bakmayın.

tekrar anlatayım, sitenin konsepti soruya cevap.

-Ak, kara

+ Ak bence abi

Olay bu. Eğer sen gidip abi böyle soru olmaz diyeceksen, bunu özel mesajla soruyu sorana göndereceksin.

yahoo answersı inceleyin daha rahat anlarsınız

lütfen, rica ediyorum yahoo answers ile burayı bir tutmayalım. yani öyle düşünüyorsanız da bunu bizimle paylaşmayın. çünkü ben bu platformu salt bilgi paylaşma olarak gören biri değilim ve eminim ki benim gibi düşünen de onlarca üye vardır.

eğer kendinizi yahoo answer seviyesinde görüyorsanız, en basitinden like-unlike butonu koyun. ve tüm üyeler ilgili cevapların çözüm olup, olmadığına karar versin. o zaman görelim keyfilik faktörü ne kadar işleyecek..

neyse sabah sabah bunlarla uğraştığıma inanamıyorum. aferim. böyle devam edin. kral da sizsiniz kraliçe de..

türkiye cumhuriyeti hakemleri gibi eyyam kasmayalım hocam, pozisyon penaltıysa, duyuruda o kadar çok böyle pozisyon var ki. şahsen şu yukarıdakinden daha abes ve gereksiz cevaplarım oldu. yerlerinde de duruyorlar. makul bulunmayan açıklamanı üç beş kere daha tekrar etsen de, bu cevap makul. değilse de burası makul olmayan sayısız cevap ile dolu. modere etmek sorumluluktur, kafasına göre iş yapmak saçmalıktır. konuya dair bundan gayrısına dair bir yıldız tilbe alıntısı yapıp susuyorum;

"bin dereden su getirsen arınamazsın."

hoş bi boyama kitabı al
klasiklerin dışında bir şey olsun ama

bi müzik aleti alsan. yok mu ilgi duyduğu bi müzik aleti? hem belki ileride çok başarılı bi sanatçı olur sayende.

kitap alın, o yaş için çok güzel dergiler var bir set yapabilirsiniz.

satranç takımı da olabilir, biz yanında bir satranç kitabı da almıştık içinde şarkılar vardı taşları ve hamleleri şarkıyla öğretiyordu çocuğa.

Okuma biliyorsa Türkçe sözlük alabilirsin. Bilmiyorsa da alabilirsin. Annesi oyun oynarken hadi gel bak şunu öğrenelim falan diyip ordan bir kaç kelime okursa aklında kalır. Kelime haznesi genişler.

ahah 5 yaşındaki çocuk icin tavsiyelere bak arkadaş.
bence de sbs soru bankası alın. sayenizde rakiplerinden 1 adım önde olur.

o yaşta çocugu en cok oyuncak mutlu eder. hem eglenceli hem de beceri geliştiren çok güzel setler var. büyük oyuncak magazalarini bir gezin.

ben geçen boyama kitabı aldım pek beğendi.

hayvanat bahçesine götür, bi çocuk için daha süper bi hediye olamaz bence.

yanlış anlamayın da boyama kitabı doğum günü hediyesi olarak az geldi.
müzik aleti oyuncağını geçen sene aldım, ciddisine ailesi karar versin.
sbs soru bankasına hakkat güldüm, iyiydi :)
hayvanat bahçesine de yılda bir toptan gidiyoruz, bayramoğlundakine, herkese tavsiye ederim, başka önerisi olan? kıyafet için mekan falan da olur

barbi bebeklerin eşyaları için gayet güzel çalışan çamaşır makinesi. o yaştaki bütün kızlar hasta o oyuncağa. lavabonun başından ayrılmıyolar : ) fiyatını bilmiyorum ama.

aynaya bayılırlar. ama kuru kuru ayna olmaz yanına bigudi gibi saçına başına takacak bir şey alman lazım ki nasıl olduğuna baksın. o yaşta kişisel eşyası oldu mu daha çok seviyorlar.

boş bir resim defteri, yanına boyama setini seviyor bizimkisi (benim kız yeğen de beş yaşında), sizde durum nasıl bilmem

geçenlerde barbinin çizgi filmlerini bulmuştum bir yerde vcd olarak. tanesi 3 lira falandı 3 tane aldım bende. hastası oldu, gerçi pixar ın çizgi filmlerini de seviyor ama onlarda çabuk sıkılıyor.

komik kuzu desenli buff bulmuştum bir kere, ona da hasta oldu 2 gün başından çıkarmadı ama sonra attı bi kenara bidaha bakmadı : )

uyduruk bir kolyeye ya da taç a hasta olmayan kız çocuğu yine tanımam.

gerçi bizim yeğenin babasının da bu konuda hoş taktiği var
götürüyor oyuncakçıya ya da bijuteriye
istediğin 1 şeyi alabilirsin diyor
olay bitiyor : )

Yukarda söylediğim hediyeyi Hakkı Devrim söylemişti. Çocuğunuza alabilirsiniz diye. Sen bilirsin. Karışmam.

jacobs iyidir ama sanırım nescafe gold döver
tchibo magazalarını da bi arastır

nescafe markadır, ama jacobs benim ve çevremdekilerin içtiği en güzel kahveyi üretir. damak tadı...

nescafe döver diyen insan zifti kahveye tercih ediyordur.

thcibo'dan alınabilecek bi filtre kahve ikisini de döver. granül kahve sadece kötü değil, aynı zamanda sağlıksız diye biliyorum.

@darknum

Dostum taze çekilmiş kahve tabiki favorimiz ve başımızın tacıdır şüphesiz. Bunu yoğun nüfuslu firmamızdaki çalışma arkadaşlarımız için araştırıyorum. Mutfakta çalışan personelin her defasında 50-60 tane kahve yapması pek mümkün değil malesef, yoksa çekilmiş kahve candır.

jacobs +1

tasavvuf islamı ve Allahı tüm incelikleriyle anlama yani aşk sanatı. Büyük bir alim'e soruyorlar bize tasavvufu anlatırmısınız nasıl birşey?
- Tıpkı küçük bir çocuğa cimayı ( çiftleşmeyi ) anlatırsınız ondaki hazzı anlayamayacağı gibi yani ne kadar tatlı olduğunu ona söylersinizde onun bildiği en tatlı şey şekerdir onu aklına getirir dünyası okadar küçüktür.
İşte bu aşkı yaşayanlarında yaşadıkları haz farklıdır ama hepsi Allah aşkı yaşar. Ve bunu anlatırkende bilmeyen insana tam olarak nakledemez.
benim düşüncem -_-

Hacı Ahmet Kayhan'ın yorumu tam sana göre:

''İslamiyet ve tasavvuf, uçsuz bucaksız bir irfan bahçesidir.

Burada herkesin beğeneceği çiçekler ve meyveler vardır. Herkesin zevki başka başkadır. Bu bahçe öyle zengin ve çeşitlidir ki, herkesin gönlünden geçenleri orada bulması mümkündür.''

Ben nacizane biraz daha basitleştirmeye çalışayım. Her insan ortak yönleri bulunmakla birlikte birbirinden farklıdır. İnsan-ı kamil olmaya giden yolun herkese açık olması gerektiğini kabul ediyorsak şayet, herkesin kendi yaratılışına nispetle farklı bir yoldan geçerek oraya varması gerekir ve çok doğaldır da. Dolayısıyla yaptıkları tanımlamalar da farklı olabilir. Esasen özü itibariyle hepsi de aynıdır. Yunus Emre de çok güzel özetliyor aslında:

''Sen sana ne sanırsan
Ayruga da onu san
Dört kitabın manası
Budur eğer var ise''

aslında tanımlanacak bir şey olmadığı için. her bakan başka bir şey görüyor, gördüğü de hayatın içinde değil sadece kendi zihninde ürettiği fantazileri. herhangi bir gerçekliği yok.

dinlerin çıkış kaynağı medeniyet eksikliğidir. insanlığın yaşam standartı ve medeniyet ileri düzeylere çıktığında dine olan ihtiyaç ortadan kalkacaktır. tamamen ne zaman kalkar bilinemez tabi ama bu tempoyla devam edersek bundan 100 yıl sonra baya bi azalacağı kanaatindeyim.

efendilerimiz bizi (ve dünyayı) kontrol etmeye devam etmek istediği sürece devam eder.
(bkz: zeitgeist)

eğer ki, bir tanrı yerine omnipotent bir teknoloji yaratabilmesi mümkün olursa insanın, o halde artık tanrısal bağlantıya gereksinimi kalmayabilir. ancak bu durumda da o teknolojiyi edinenler ile edinemeyenler arasındaki mesafe nedeniyle tanrı düşüncesinin ortadan kalkması olanaklı görünmemektedir.
bu materyalist bakışın karşısında metafizik olarak tanrı gibi iktidar merkezi bir varlığa süreğen bir şekilde insanlığın gereksindiğini ileri sürmek mümkün. öyle ki, elindeki sınırsız güce karşın püriten bir adalet anlayıışı ile donanmak ancak bir tanrıya atfedilebilir.

sonlanacagini sanmiyorum.

(bkz: zeitgeist) +1

Dinlere ihtiyaç hiçbir zaman son bulmaz. Belki azalabilir veya form değiştirebilir ama son bulması bence imkansız.

Zira tesadüflerin, sizin elinizde olmayan pek çok etkenin hayatınızı etkilemesi söz konusu. Misal bir uçağa bindiğinizde türbülansa girmeniz, trafik kazası vs.

Belki daha önce din tarafından değerlendirilmiş konular, bilim tarafından açıklandıkça bu alan daralacaktır ama bu tesadüfler hep olacaktır.

Amerika'dan, Avrupa'dan, Uzakdoğu'dan Neden Peygamber Çıkmamış?
www.eksiduyuru.com

"dinler" diye anladığınız şey neden sadece ibrahimi dinler? önce bunu bir sorgulamak lazım. eski mısır'ın antik dini 4,5 milenyum boyunca orada varlığını sürdürmüş 2.000 yıllık bile sayılmayacak hristiyanlık henüz rüştünü bile ispat etmiş sayılmaz, nerede kaldı 1.500 yıllık müslümanlık. mısır dini öldü diyenler, budizm'e iki dakika baksınlar.

din bir ihtiyaç olduğu için insanlıkça bu kadar zamandır var ediliyor. bu söylediğim din için iyi bir şey değil, insan için kötü bir şey benim bakışımla. ihtiyaç değişiyor, mahiyeti değişiyor ama ihtiyacın varlığı değişmiyor. bugünün saçma sapan dinleşmiş ama yeni türemiş inanç mevcut. hiç dillendirmenin gereği yok. kendini felsefe sanan yeni dinler bile mevcut.

tanrının anlaşılması ne demek? olmayan bir şeyi nasıl anlayacağız? insanoğlunun bir amacının olmadığını tez vakitte anlamanızı diliyorum..

Dinin cikis kaynagi medeniyet eksikligiymis, vay be. O zaman medeniyet din sayesinde ortaya cikmis diyebiliriz. Bi de merak ediyorum, insan evladi gibi sormak varken illa inanmadiginiz seye bok atmak zorunda misiniz? Sacma sapan ritueller ifadesini kullanmasan meramini anlatamayacak misin? Dikkat ediyorum da duyuruda inanan birisinin ateizme bok atarak soru sordugunu gormedim. Ahlak ile dinin dogru orantili olmasiyla alakali sanirim bu durum.

@ winstoncash, senin mantığına göre geleceği görebilen bir allah devamlı yeni dinler göndermiş geçmişte, o dinin boka saracağını bile bile. Ahlak ile dinin dolaylı yoldan alaksı va evet mesela müslümanlar hertürlü ahlaksızlığı dini kurallara göre yaparlar mesela küçük yaştaki bir kıza dini nikah falan tamamdır işi...ama insanların ahlaklı olması için dine ihtiyacı yok...ahlaklı ama dinsiz güel insanların olduğu kuzey slav ülkeleri ve uzakdoğu ülkelerine bakabilirsin mesela...^^

@hınzırpaşa

Bence tanrı var, tanrının anlaşılmasından kastım da bana göre insanın kendi değerini anlamasıdır. Bizler özgür ve zeki canlılarız, bizden daha güçlü bir formun olduğunu keşfetmemiz, kabul etmemiz onu yaşamımızın her anına koymak için bir sebep oluşturmaz.

Gene bana göre insanın amacı da kendini ve evreni fiziksel ve ruhsal anlamda keşfetmektir. Bireysel olarak bile kendi hedeflerim, amaçlarım var, bunları elde ettikte tatmin olup daha büyük hedefler koyuyorum. Şayet ömrümde beslenmek, üremek ve varolmak dışında amacım olmasaydı bu zekama ve benliğime karşı olan en büyük hakaret olurdu. Şöyle düşün, "Zeki ve yeteneklisiniz ancak sizin varolmanız gereksiz. Siz olmasaydınız da birşeyler değişmezdi"

@winstoncash

Dinin amacı insanların ahlaki yapısını geliştirmektir doğru ancak din ile ahlak doğru orantılı değildir. Hatta eğer insanların güzel ahkaklı,dürüst ve erdemli davranışlarının sebebi insanın kendisi değil de din ise bence bu oldukça yoz bir durum. Çünkü insanlar ancak güçlü bir otorite,ödül - ceza (burada otorite din) sistemi ile kendilerine çeki düzen veriyor anlamı çıkar.

Dinlerin kendisi demez mi "Dinler sapkın davranışları olan toplumlara gönderilmiştir" diye. Dolayısıyla ortada medeniyetsiz bir durum sözkonusu. Maalesef lafla yola gelmeyenleri korkuyla dize getirmektedir pek çok din...

@burka

insanın özgür ve zeki olduğuna katılmak mümkün değil. dünyanın haline şöyle bir bakmak yetiyor bana sorarsanız en iyi ihtimal ile yüzde beş ila onu zeki gerisi boş. oscar wilde referansıyla, insanların yüzde doksanı yaşamazlar sadece vardırlar. amaç kısmına gelirsek, cümledeki anlam kelimesini devşirip "hayatın sizin ona verdiğinizden başka bir anlamı yoktur" sözünü referans eylerim. bi amacının olması bence güzel bir şey. ancak manası yok. bi anlamda "mış gibi yapmak" gibi bir şey olarak kalıyor. "mış gibi yapınca" o şey kaide, kurala dönüşmüyor. geldik bir alamete, gideyoz kıyamete. bu kadar. amacım olmasa zeka'ma hakaret olurdu diyorsun ama, şahsi alınma benim için bu söz de varlığına hakaret. zeka da zeka diye bahsediyorsun ama sanarsın hepimiz einstein'ız değilsek francis bacon'ız. gayet de alelade adamlarız, övünmeye layık bir zekan ya da zekam olduğunu sanmıyorum ölçebilsek bütün içinde gayet sıradan çıkarız. o insanlığın toplam zeka endeksi gibi bi grafik görebilsek belki de el yumruğu yemediğin için kendininkini beton sanmak gibi bir hisse sahip olduğunu anlarsın. uzatmayayım, pesimist diyorlar bana, desinler değişemem. bence, ben gayet realist'im. saygılar

insanlık bittiği zaman.

asla sonlanmaz. ama dinden ne anladığımıza bağlı tabi ki bu. 3 büyük din dersen eğer, çok uzun sürmeyecek onların son bulması. bir dinin ortalama ömrününn 2000 küsür yıl olduğunu duymuştum. inananların sayısı gittikçe azalıyor.

fakat dinler asla son bulmayacak. biçim değiştirecek. çünkü din, insanlar tarafından icat edilen birşey ve kitleleri hakimiyet altına almak için kullanılabilecek en güzel şeylerden biri.

tanrının anlaşılabilmesi ve insanoğlunun kendini, amacını kavramaya çalışmasına son vermesi asla sonlanmayacak. fakat görüldüğü üzere o kadar çok insan bundan vazgeçecek ki sonlandığını sanacağız. dünya nüfusu arttıkça insanlar azalıyor demiş chuck palaniuk. haklı. insan dediğin amaç arayışındadır. çok azalacak bu ama son bulmayacak. en azından tibet gibi yerlerde yaşatılacak -aynı şimdi ezoterik bilgilerin orada bozulmadan yaşatılması gibi-.

@hınzırpaşa

Özgür olduğumuzu söylemedim zira özgür olduğumuzu da düşünmüyorum. Bahsettiğim zeka hayatımızı anlamlı kılabilecek ve bizi mutlu edebilecek zeka seviyesidir ki bence bu kadarına sahibiz. Dünyadaki insanların çok büyük kısmının sadece varolduklarına da katılıyorum ancak bu içinde bulundukları (ve bulunduğumuz) durumdan kaynaklanmak. Şayet insanlar beslenme, barınak gibi çok basit yaşamsal kaygıları için çalışmak zorunda kalmasalar eminim beyinlerini farklı alanlara kullanabilme lüksüne sahip olurlardı. Dolayısıyla bir zeka potansiyelimiz var ki seninle zekamızı sorgulamamız bile buna bir işaret bence :)

Ayrıca senin taşıdığın realist ve pesimist yapı bazı alanlarda bende de mevcut. Şöyle ki, insanlığa bakınca ne kadar refah seviyesine de ulaşsak bir şekilde saçma sorunlar oluşturacağımızı düşünüyorum bu yüzden insanoğluna düzgün bir yaşam bana göre tam bir ütopyadır.

sonlanmaz. ''big bang 'in düğmesine kim bastı lan '' ? hadi cevapla sonlansın :D

Tatile mi gitti? 3 ay mı?

anaam ben de her gün görüşüyorlar sanıyorum, 2-3 hafta görüşmeye mi alışamayacaksın? ya nolacak ya, gene konuşursunuz her gün skype'tan falan. zaten 3 ay dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçer, ki sadece 4-5 buluşma kaçırmış olacaksınız bence hiçbir farkı yok, bu kadar düşünmeyin.

özlersiniz işte birbirinizi daha iyi. üç ay ne hem hemen biter gider. internet diye bişey var. her gün görüşürsünüz ne olcak.

ya dayısının yanında mı ne kalacakmış.

@arden,

saflığına verdim, anladı zaten kendisi de hatasını :) stepne ikimizden de çoh uzakta.

Hacı şöyle düşün, sevgiliyi görememek terazinin bir kefesinde, gezmek tozmak başka bir kefesinde. Yani seni görmektense amerikayı görmeyi tercih ediyor. Dolayısıyla seni görmediği için üzülmüyor aksine seviniyor (amerikanın sevincini yaşayabildiğine göre üzüntüsü yok denecek kadar az). Bu durumda ayrıl o kızdan ya da sen de üzülme.

@coca,

hocam hayır hayır yanlış anlaşılmış. :) ta 9-10 ay önceden ayarlanmış her şey. geçen sene kasımdan almışlar mesela meksika gemi turu biletini. uçak geliş gidiş biletini falan almışlar aylar önce. her şey planlandıktan sonra sevgilim oldu benim :)

iptal gibi bir durum olamaz yani. çünkü gerçekten çok üzülmüştü giderken de.

edit: bu arada sevincini yaşadığını nereden okudun hocam ?

O Amerika'da iken zor anlarında yanında olursan sana olan sevgisi artmış bir şekilde dönecektir.

sen de git peşinden sürpriz olsun.

Nasıl yaparsınız bilmiyorum ama eğer yapabilirseniz dönüşü muhteşem olacaktır. Sağlamlaşmış olacaktır ilişkiniz. Ufak tefek sorunları göz ardı edebilecek hale geleceksinizdir. Öyle düşünüyor, öyle umuyorum ben de aynı durumdayım çünkü :)

Allah Allah, kızlarımız yapısı gereği böyle cesaretlendiren erkeklerdense kıskanan erkeği sever ama neyse. Eninde sonunda ayrılacaksınız panpa ben sana onu söyleyeyim. Bir kere sevdiceğin yurt dışına, hele ki üç ay gitmesine müsaade edilmez. Türk kızıyla çıkıyorsan bu böyledir. Sürekli arayınca bir yerden sonra adam gibi tatil yaptırmadın be diyecek, sıkılacak, zaten bahane arayacak kapatmak için. İlişkiniz de dönünce aşırı sağlamlaşmayacak aksine zayıflayacak.

Kişisel olarak algılama bunlar olmazsa hesabımı kapatacağım.

biz aynı ülkedeyiz, 1 sene görüşemediğimiz oldu. ondan kötü değildir herhalde.

ay kıyamam ben size.

ben de yengec erkegiyim.seni cok iyi anliyorum panpa.gerci benim sevgilim yok ama olsun. moralini bozma 3 ay uzun bir zaman degil.

bence 3 haftada 1 buluşuluyor diye bu ilişki bu kadar önemli olmuş.arkadaş tartışmaya bile zaman yok ne güzel.

@coca, yaziyorum hocam. Estagfurullah algilamam ama hesabini kapatmazsan bozusuruz :)

Hocam napalim aliskin degilim ben o kadar uzun sure ayri kalmaya. Yuzune karai tabi git, sacmalama hayatinda kac kez boyle bir firsat gelir idare ederiz falan dedim ama icimden bambaska bir sey kopuyor

Vallahi de kapatacağım billahi de kapatacağım panpa, inşallah kapatmak zorunda kalırım da bir çift daha ayrılmaz.

jöle'yle dene panpa, gayet güzel oluyo!

Bir de ekleme, yanlis anlasilmis her gun gorusuyoruz neredeyse. Ben ayriyetten soyledim bulusuyoruz diye.

sevgili olalı ne kadar oldu?

8 ayin uzerinde. Her seyi ayarladi, sevgili olduk :) 2 hafta erken olsaydi boyle bir durum olmazdi..

2 hafta önce olsa izin vermeyecek miydin?

1 yıldır hergün sabahtan akşama yanyana olduğum, hatta aynı sınıfta olup okul sonrası da paso birlikte vakit geçirdiğimiz halde ben de 3 aylığına amerikaya gitmiştim. çook özledik, sürekli netten, telden her fırsatta konuştuk,dönüşte de beraber 1 haftalık bir tatil yaptık. bence ilişkiyi daha da sağlamlaştırdı. birbirimizi o kadar çok özleyeceğimizi tahmin etmiyoduk giderken.. şimdi yaklaşık 4 yıldır birlikteyiz.
edit: bu arada o da yengeç erkeği

@styx,

O nasil soz hocam :) hep kendisi diyordu bilseydim ayarlamazdim, gitmek istemiyorum falan diye.

geçer ne var, mesajınızdaki bir kelime bile yeter eğer sevginize güveniyorsanız. bu arada senin duyurularda "ağlayacaktım, ağladım, ağlarım" kelimeleri çok geçiyor, dikkat et yani, hatunlar pek sevmez gözü yaşlı erkekleri.

@narcissa black,

duygusal bir erkek için bile fazla duygusalım. ama tabi bunu yansıtmamaya çalışıyorum sevgilime. gösterdiğim ben ile yaşadığım ben arasında baya fark var. teşekkür ederim. :)

tanımadığı erkekler yazarlar şimdi ona sevgilisi olduğunu bilmeden, eyvaah. ahahhahaha. hele böyle duygusal sevgiden ilgiden bunaltan bi tipsen uçağa biner binmez oh çekmiştir hatun.

Bir kızın yanında asla ama asla ağlama.

Tüm saygısını kaybedersin.

Bazı klişeler, "erkekler ağlamaz" boşuna klişe olmamıştır.

@roket adam,

'tanımadığı erkekler yazar ona ahahaha' derken icinde nasil bir hayvanlik oldugunu merak ettim. Ne alaka simdi ?

Derin bir oh çekmiş olsaydı, uçağa binmeden once ve 2 aktarma yerinde hemen beni aramazdi. Bazen gercekten ne demek istediğinizi anlamıyorum.. Ben diyorum ki ne yapabiliriz, adam erkekler yavsar ona diyip gülüyor.. İnanılmazsınız duyuruya da eski güvenim kalmadı

Ah keşke diyebilsek ama yasak çoğu yerde.

Vazgeçtim lan, bizim mafyalarımız bunu da bir şekilde kullanıp adam öldürmenin cezasız yolunu bulur.

ötenazi "zaten benim bedenim benim kararım", adı üstüne.

Ne demek ne sormak istedin anlamadım ama elbette ötenazi de serbest olmalı, kaldı ki Türkiye'de kadınlarla ilgili tüm konularda kararın erkekler tarafından verilmesi can sıkmaya başladı, bir kesim var sporu da hukuku da, eğitimi de sağlığı da dini de bilimi de en iyi onlar biliyor, Hıncal Uluç ve Okan Bayülgen seviyesinden ileride birşey demiyorlar.

nasıl kıyaslayabilirsin ki? kürtaj bambaşka bir şey. ötenazi çoğunlukla hasta bitkisel yaşama girince olmuyor mu? bambaşka şeyler, kıyaslanamaz bile bence

kürtaj olayına hiçbir şey demiyorum ama ötanazi yasak olmamalı. öleceği kesinleşmiş, acı çeken hastaların bunu isteme hakkı olmalı diye düşünüyorum.

edit: @in vino veritas ötanazi bitkisel yaşama geçen kişilere değil de ölmesi bilimsel olarak kesinlik kazanmış kişilere yapılır. bitkisel hayattan çıkan birçok hasta var.

edit2: ötEnazi değil ötAnazi imiş.

@sic_co aslında bahsetmek istedğim taa öteden beri ülkemizde ötenazi yasak. peki bugün benim bedenim benim kararım diyen insanlar neden bugüne kadar ötenazi için bunu demedi? yoksa onun için benim bedenim benim kararım diye düşünmüyorlar mı sizce?
@in vino veritas ben ikisininde farklı olduğunu düşünmüyorum açıkcası. Tek farkı birinde başka birinin olası hayatına son verirken dierinde kendi hayatına son veriyosun.

ikisi de kişinin kendi bedeni için verdiği kararlar, herkesin kutsalı kendine.
her ikisi de serbest olmalı...
bekara karı boşamak kolaya getiriyorsanız ancak genellemeler, toplum yargıları üzerinden yaşayanlar için doğru olabilir zira tespitiniz.
yaşanmış, denenmiş ve sonucu baştan belli bazı durumlar için inanın amerika'nın yeniden keşfine ihtiyaç yok.
ki her iki durumda da kişi özgür iradesi ile karar veriyor, yapmak istemeyene zorla, dayatılarak kürtaj ya da ötenazi hakkı tanınmıyor.

anne karnındaki cenin henüz canlanmamış sayılıyor şuanki kürtaj olabilirlik süresine göre. bu yüzden serbest. müslümanlıkta da kürtajın serbest olduğu belli bir süre var hepten yasak değil yani.

ötenazi bambaşka birşey ve serbest olması için bence kürtajdan çok daha haklı sebepleri var.

"hastanın tedaviyi ret hakkı" diye bir şey var. ucu ölüm bile olsa, tedaviyi ret ettiğimi açıklarsam, ölür giderim. kimse de bana dokunamaz. niçin?

çünkü, benim bedenim, benim kararım

ötenazi'yi bir insanlık suçu olarak göstermek komik, uygulanan yerler var. akli melekeleri yerinde bir insanın yaşamayı istememe hakkı mevcuttur. algısı ve bilinci açık, vücudu tamamıyla felçli bir insanın devam etmek istemem hakkına ancak saygı gösterilebilir. aynı duruma gelmedikçe, ne şartta o kararın verildiği anlaşılamaz. şu var ki, sıkça akli dengesini yitirmiş insanların intihara kalkışmaları ile bahsettiğim durumu karıştırmak kasten çamura yatmak demektir. başka bir kişinin bedeni üzerinde en ufak bir hak iddiası, kölelik sisteminin temelini oluşturur. tabii ki, kişinin bedeni, kişinin kararıdır. kısası, benim için konu ötenazi de olsa, kişi akli melekeleri yerindeyken karar vermişse, evet onun bedeni ve onun kararıdır.

iyi de beden senin bedeninse can bebeğin canı..

@partizan

kürtajın serbest olduğu sürede ortada bir can henüz yok, oluşmamış... bu yüzden katillik canilik olarak görmek saçma.

islamda böyle hadisler var.
"İnsan, anne karnında nutfe [sperma] olarak 40, aleka [embriyo] olarak 40, et parçası olarak da 40 gün kalır. Bundan sonra ruh verilir"

kürtajı kişisel olarak onaylamazsınız, günah kabul edebilirsiniz, duygusal bakabilirsiniz vesaire. keza otenaziyi de öyle. ama herkese onaylamamayı ve günah saymayı dayatmak, bunun için zorlamak bambaşka bir meseledir ve insan haklarına aykırıdır. toplumsal yapımız gereği bu kürtaj meselesinin özünü kaçırıyoruz. kimse bugüne kadar koşa koşa, hoplaya zıplaya, elma şekeri yiyerek kürtaja gitmiyordu zaten. bu yasaklama gelmediğinde de durum değişmeyecek. ama bu yasaklama geldiğinde nelerin değişeceğini görmek isteyenler; 1983, yani ülkemizde kürtajın yasak olmaktan çıkması öncesi anne adayı ölüm oranlarına bakabilirler.

ikisi de serbest olmalı bence.

birinde zaten senin canın senin kararın. zaten yasal olmasa da insanlar tutar ilaç içer, ya da içmesi gereken ilaçları içmez bir şey yapar öldürebilir kendini. bunu kolaylaştırmayı kötü bir şey olarak görmüyorum ben.

kürtajda ise; annenin kararı ama bebeğin canı düşüncesine katılmıyorum. daha cenin o. içinde olduğu şartları değerlendirebilecek, seçecek yapısı da yok takdir edersiniz. doğduğu andan itibaren kendine yetebilse anneye muhtaç olmasa hadi bir derece ama o bebeği istemeyen bir annenin bebeğe ne kadar yararlı olur. ne kadar iyi bir hayat sağlayabilir? istenmeyen bir bebeği o şartlarda yaşamaya mahkum etmeye kimin hakkı var? sonrasını düşünmek lazım biraz da.

40günden sonra yapan da çok...

@partizan
dine göre toplam 120 gün sonra canlı sayılıyor, 40 değil. 3x40...
türkiyede şuan uygulanan yasal kürtaj hakkı süresiyse 10 hafta (70gün). bu sürenin üzerinde kürtaj zaten yasak.

kürtajı tamamen yasaklayarak yapılmaya çalışılan dinimizi vicdanımızı sömürerek; kadınların özgürlüklerini kısıtlamak ve başıboş, cahil nüfusu arttırmaya çalışmaktan başka birşey değil. dedikleri gibi katillik olarak görselerdi yani ölümleri umursasalardı önce böyle gereksiz işlerle uğraşmak yerine terörü durdurmaya yönelik işler yaparlardı.

kürtajın önüne geçmenin halkı eğitmekten başka bir yolu yoktur. istedikleri kadar yasaklasınlar halk cahil olup gebelikten korunmayı bile bilmediği sürece yasak da olsa kaçak yollardan kürtajını olur, olamayan kendi canına kast eder yada çocuğu düşürmek için her yolu dener. bunlar kürtaj yasakken bolca yaşanmış, türkiyenin deneyimlemiş olduğu şeylerdir.

Yuh artık, kendine gel be çılgın kız. Çık dolaş sık sık, bakım yap, istersen aşırı çirkin ol -ki olduğunu zannetmiyorum- yeter ki şu kendine acımayı bırak.

sen kendini o kadar beğenmiyorsun ki, insanlardan bunu bekleyemezsin. biraz ağır olmuş olabilir ama tam olarak bunu demek istedim. sen kendi saçını beğenmiyorsan, arkadaşların nasıl beğenebilir ki?

demem o ki, sen kendini bi' sev önce. seni görünüşüne göre seninle iletişim kuracak insanları da çıkar hayatından. karşısındakini bir "kişi" olarak gören ve onun varlığına, fikirlerine, sohbetine saygı duyan çok insan var. git onları bul.


not: bu cevabı verdim ama senin çirkin olduğunu şimdiden kabul etmiyorum. çirkinlik diye bir şey yoktur. bakımsız diş vardır, yağlı saç vardır, yamuk kaş vardır. senin dişlerin çarpık/pis/ayrık diye çirkin değilsindir, sadece dişlerin çarpık/pis/ayrık'tır o kadar.

Yaşım 22..Ergen de değilim ama işte.
Bazı şeyler beni gerçekten çok üzüyor.Güçsüz,duygusal bir yapım var.Bazı söylenilen şeylere göğüs geremiyorum.Boğazımda bir yumru oluşuyor,ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.Mesela yolda yürüyorum saçlarıma bakıp ay inanmıyorum ya ne kadar iğrenç hahahhaa diye gülen gerzek insanlara karşı bir şey diyemiyorum!

güzel olmayı bekleme güzel olmaya çalış
bilmem aklına geldi mi ama şu tavsiyelerime uy
cildin güzel değilse maske yap
yüzünde ne kadar kıl tüy varsa al
dudakların çatlaksa dudak koruyucu sür
şişmansan zayıflamaya bak
saçlarını sakın toplama
dişlerin kötüyse diş teli taktır
günde 10 kere fırçalarsan gittikçe beyazlaşır baştan savmak için yapma ama dişetlerine zarar verirsin dişsiz kalırsın
mutlaka tipine uygun güzel bir koku bul
makyaj yapmıyorsan bokunu çıkarmadan yap
bakım yap hatta bakım yaparken bokunu çıkarabilirsin
sosyal fobini yenmeye bak sen kendini kötü görüyorsan başkaları iyi göremez zaten

sorunun psikolojik

www.youtube.com

edit: cidden suna bir bak en.wikipedia.org
Body dysmorphic disorder
hani anorexia gibi birşey olabilir. zayıf olup hep şişman görme gibi.

kilon normal değilse kilo boyu orantıla spor yap düzgün fiziğe sahip ol.

bakımlı ol güzel giyin. zaten fizik güzele normal veya üstünde güzel giyininde şu kızda at gibi ama biraz tipsiz derler.

saçın kötü dişin kötüyle onlarlada ayrıca ilgilen.

sonuçta çirkinsen kendine bakınca normal olursun dışşlanmış kişi gibi kalmazsın. güzel olmayan kızlarda kendilerine bakarak güzel oluyor.

çok merak ettim ne var saçlarında?

valla nickinden belli sen yaşadıklarını kadere vuruyorsun arkadaş.
insanların güzel olarak nitelendirdikleri kızlarda bile yamuk dediğin burundan, bozuk dediğin dişlerden olabiliyor.
güzellik görecelidir ve güzellik içten gelir demeyeceğim çünkü insan kendini beğenmek ister. beğenmediği zamanlarda da evet, kendini kötü hisseder.
dişlerinden rahatsız oluyorsan, bir dişçiye görün o zaman. imkanın yoksa iyi bir devlet doktoru bulabilirsin. saçların bakımlı değilse ne bileyim, baldır, şudur, budur, düzenli olarak maske yap saçlarına, güçlendir onları? insan asla zoraki kendini beğendiremez, ilgi çekemez Kİ bu sadece karşılıklı sohbet bile olsa.
ben bir çok insan (kadın ve erkek olarak) tanıyorum ki çoğu kişi bu arkadaşları güzel veya yakışıklı bulmasa bile sohbetine ölüyorlar, harbi dostluk kuruyorlar, çok güzel vakit geçiriyorlar.
bence senin asıl geliştirmen gerek dışsal görünümün değil, özgüvenin. bol bol kitap oku. kendini güzel ifade et. zaman alacak ama kendine bir hazine bırak.
yinemi hüzün tarzı dramaları da bırak artık. dışarda güneş var. dışarda gerçeklik var.

herkes güzel olacak diye bir şey yok ki insanların dikkatini çekecek karakteristik özelliklerin olabilir ama sen bunların farkında olmayabilirsin veya bunların farkına varacak insanlarla iletişim kurmuyor olabilirsin. kendinin farkına varmaya çalış ya da bu konuda yardım al.

ya çok özür dileyerek bu yorumuna gülmeden edemedim :))

Mesela yolda yürüyorum saçlarıma bakıp ay inanmıyorum ya ne kadar iğrenç hahahhaa diye gülen gerzek insanlara karşı bir şey diyemiyorum!

Arkadaş, hakkaten ne var saçlarında yahu? sen bence biraz abartıyorsun. algıda seçilik yaparak kendini cezalandırıyorsun ve bundan da zevk alıyorsun. bence :)

samimiyetle söylüyorum bu bir hakaret değil, bana hala ergen'lik emareleri gösteriyorsun gibi geliyor. öyle bir bahsediyorsun ki, sokaklarda herkesler brad pit, angelina jolie. güzellik denilen şeyin bir kısmı görünüşten önce "duruş"tur. kendine acıyarak bu duruş'a hiç sahip olamazsın. biraz özen ve özgüven ile dün "bana bakmaz" dediklerini, kabalık olarak algılama ama donunda sallarsın. bu özen zaten elden gelen bir şey, özgüven'in herhangi bir temeli yok. sen özgüvenli olduğunda, insanlar "elbet vardır bir bildiği" deyip, özgüvenine saygı gösteriyorlar. eğer tadında bir tavır ile takınırsan tabi. yine kendim de brad pit olmadığım için, güzel kız'ın yanındaki çirkin kız olarak tabir ettiğin kız'lara da sıklıkla alıcı göz ile baktığım olmuştur. ister mecburiyet de, ister insan yerine koymak fark etmez. bahsettiğim özgüven ve duruşa sahip ise, neden olmasın gerisi sadece yanyana mutlu olabilmek. sorun olan şeyleri böyle takıntılaştırmak seni sadece çözümden uzaklaştırıyor.

Bugün yine mallığım üstümde o yüzden şöyle bir fotoğraf paylaşmak istiyorum kızmazsan :)

www.blossomcollision.com

şimdi anladığımız kadarıyla sen üstteki arabanın özelliklerini taşıyorsun. Memnun olmadığın bir sürü özelliğin var şuram böyle buram böyle. Peki bunlara müdahele edip alttaki araba gibi görünmek istemez misin ? Bu senin elinde.

Ben erkeğim. 3-4 sene öncesine kadar seninle birebir aynı tripleri yaşıyordum. Hala da tipsiz bulurum kendimi ama kendimle barışık olmayı , kendimi sevmeyi , kendimle dalga geçmeyi öğrendim. O yüzden artık kafama takmıyorum bunları.

Bende çirkin hissediyorum ama değiştirecek bir şey yok artık.Böyle yaratılmışsındır.Saçlarına bakım yapabilirsin.Fazla kiloluysan spor yap vermeye çalış.Makyaj yap bakımlı ol.

seni böyle bir ortama sokmak lazım.
www.eksiduyuru.com

ergenlik emareleri göstermiyorsun arkadaşım merak etme. muhtemelen çevrendeki insanlara ya da yakınlara açık açık durumu ifade edemediğin buraya yazdın. bir cevap , bir rahatlama, farklı bir bakış açısı istiyorsun. insanlar seni fiziksel olarak görmeden ve sana uzak kalarak bir çıkar yol arıyorsun. bu çok normal ve bunun için utanma.

öncelikle durumu kafanda değerlendir. güzel olman için güzellik derken, kafandaki güzelliğe ulaşman için kendince eksik gördüğün yanlarını bir düşün. toru ve süreç içinde neler yapabilirim diye hiç düşünmediğin kadar kafa yor. bu durumlarda insanlar sürekli aynı şeyi tekrar eder. yani güzel değilim, lanet olsun der ve çözüm arayışında olmaz. öncelikle bunu kafanda kırman lazım. iradeni net olarak koyman lazım.

küçük detaylardan başla. tırnaklar mesela, uygun makyaj nasıl yapılır. aslında kullanman gereken kremler, şampuanlar vs gibi ürünler hangileridir, sen hangilerini kullandın gibi küçük detaylar ile olaylara başla. bu işler süreç işi olduğundan pes etmemen lazım. bazı fiziksel koşulların yerine gelebilmesi için bedeninin hazır olması lazım o duruma.

şimdi mesela en son aşamalardan birisi estetikse, fiziksel olarak cidden mükemmele yaklaşman lazım. bunun güzellikle alakalsı yok. yani fiziksel olaylar en uygun durumuna çekilebilir. detay üzerinden gidiyor olay. uygun ışık bile bir çok şeyi değiştirebiliyor. sen en başta bir düzen yakalamalısın. bunu detay detay işlemelisin.

şimdi bir fizikçi ile senin sorunun ne alaka değil mi? konsetpler aynı, psikolojik süreçler aynı, düzlemler farklı sadece. ana fikri kaparsan, süreç içinde başarılı olacaksın. ana fikri tekrarlıyorum, en başta sağlam bir irade.

bu koşulları yavaş yavaş sağladığın zaman diğer aşamalara geçebilirsin. dişlerini yaptırmak, gögüslerini yaptırmak gibi. en uygun makyajı ve saç rengini bulmak. kıl, tüy vs gibi tonlarca detay var. sen bunları ve ne yapman gerektiğini biliyorsun. eksik bulduğun yönlerini biliyorsun. bunu ince ince aşabilirsin. 2 ayda bunların hepsini elbette çözemezsin ama irade ile 3 sene içinde max a ulaşabilirsin. bunu yaptığında eski tiksindiğin senden, ders almış ve gelişmiş birisi çıkacak. fiziksellik önemlidir ama düşünsel eksikliklerin varsa, bunlara da aynı koşullar içinde önem vermelisin.

seni şimdi sevmeyecek insanlar, süreç içinde ana tapacaklar emin ol. teelfonların durmayacak. bu istediğine ciddi bir irade ile ulaşabilirsin ama şunu unutma ki biz bu dünyaya iyilik içinde olmak ve insanlar için bir şeyler yapmak için geldik. güzelliğe ulaştığın zaman eleştirdiklerin gibi de olabilirsin. çekilen acılar yüzünden ukala ve kibirli olacaksın. lütfen bu detayları unutma. yeni bir hayatın olacak ama kalbin güzel değilse, dünyanın en güzel insanı olsan dahi sadece fiziksel hazlara ulaşabilirsin. kendine iyi bak, seviliyorunuz. sadece biraz kendinizi de sevin. kolaylıklar...

bu ıslere maddı bakımdan bellı bır mıktar ayırman lazım. guzel bakıma gırıp saclarını fonletıp hafıf sade bır makyaj yapabılırsın. eger bunları yapmıyorsan erkekler guzel kızada cırkın der. cunku erkekler genelde bakımlı kızlara bakarlar. yanı bır makyaj setın olsun. arada bır kuafore gıt sacını boyat ıste fon cektır. gıyımınde onemlı. dıslerın kotuyse gıt bır dıs doktoruna duzelttırmek ıstıyorum de. tel taksın doktor. yada beyazlatır ıste dıslerını. ama bunların hepsı para demek. o maddı ımkanın varsa okuduktan sonra dusunmeden dedıklerımı yap derım. gıyımde cok etkılı bır faktör unutma.

bu arada herseyden önce kendıne guven onemlıdır. basta kendıne guven sonra gerısınıkendın getır.