online derken? sothebys, christies gibi sirketlerin acik arttirmalarina online katilip alabilirsiniz.

biz memnun kaldik christiesten.

Valla quizlet ve duolingo
Superler. Baska biseye gerek yok

Hatırlatıcısı yok ama Tureng kelime defteri ile kaydedebilirsin

Bence çılgın astronomik bi fiyat. Blog yazısı hangi konuda kaç kelimelik bir yazı? Backlinkleri ne gibi sitelerden alacak? Şu an R10'da güzel sitelerden aylık 50 liraya backlink satanlar var. Verin içeriğinizi ben yaziyim, backlinkleri de direkt aldığımız sitelerin sahibine siz havale yapın. Efsane sayıda ve kalitede backlink al, içerikle birlikte 10k tutar maks o da.

Çok.

Normal.

ne normali ya asiri fazla

Çok fazla.

keriz silkelemeye çalışıyorlar çok çok fazla. eğer emlak gibi kelimelerde rekabet etmiyosanız. biraz araştırın, kendiniz bile yaparsınız. siteyi bilmiyorum tabii yerel firma sitesi olarak varsaydım.

vuhhuuuuuuuuu

işi gücü bırak SEO'cu ol babuş. boşa çalışıyorsun.

sizi saf gördüler herhalde.

Kahvaltıda kahve ve donut alıp aynasızların kıçını tekmele.

O değil de çok özledim, selam söyle.

yanına ağrı kesici al. başın ağrırsa içersin.

lufhansa yemek veriyor ama burdan frankfurt uçuşunda yemek yoktur büyük ihtimal o yüzden sandviç gibi bir şey al yanına. aktarmada beklerken falan yersin.

eğer tek gidiyorsan abd'de havalimanı girişinde bekletilebilirsin.

bavulunda et ve benzeri şeyler olmasın. kuru gıda gibi yiyecekler olabilir. sorarlarsa doğruyu söyle.

Pasaportu unutmayin

abd içinde de aktarma yapacaksanız valizleri son varış noktasında değil abd'ye giriş yaptığınız ilk havalimanında alıyorsunuz.

Valizde taşıdığınız yiyecekleri uçakta dağıttıkları formda deklare edin (gerçi indikten sonra da kiosklarda aynı şeyi soruyorlar) bilmediğiniz şeyi dürüstçe size sorulmadan söyleyin, salağa yatarım derseniz ve anlarlarsa sıkıntı.. ayrı bir yere çekip sorguluyorlar, açıp karıştırıyorlar çantayı falan.

güle güle :)

Eğer değişmediyse inişe yarım saat ya da 1 saat kala kabin görevlileri doldurulması gereken şöyle bir formdan bahsedecek: www.cbp.gov Bazen gezip teker teker soruyorlar bazen de el kaldırmanızı istiyorlar.

Aktarma yaparken kontroller uzun sürebilir, bir sürü soru sorabilirler. Çantanızı kontrol etmek için izin isteyebilirler. Bütün belgeleriniz tam ise ve kabine alınabilecek şeyleri harfi harfine takip ettiyseniz endişe edecek bir şey yok.

Ben en çok indikten sonraki pasaport kontrolünden endişeliydim (internette çok fazla korku hikayesi var) ama hiçbir sorun çıkmadı.

Mevsimden ve gittiğiniz yerden dolayı sizin için sorun olmaz ama genellikle iç mekanlar acayip soğuk oluyor. Haziran ayında ısınmak için konferansın yapıldığı binadan dışarı çıktığımı hatırlıyorum :)

Yanınızda biraz nakit dolar taşıyın, sorabilirler.

xiomi airpods en makul olan sanırım

True wireless denen kulak içi olanların mikrofon performansı genel olarak çok düşük. Xiaomi'ler de dahil buna. Üst seviyeye çıkarsan tatmin edici sonuç alırsın ki Samsung'unkiler bile ortalama. Ben olsam boyuna asmalı olanlara bakardım mikrofon ilk tercih sebebiyse.

jabra'ya da bak bence.

markadan tamamen bagimsiz bu olay. üründen ürüne degisiyor.

cogu ucuz ürürnün mikrofonu cok cok kötü. genelde bunun icin sadece amaci konusma olan ürünler var. mikrofonlari cok kaliteli oluyor.

www.hepsiburada.com

sığarsa yıkar.

makineyi bozma ihtimali var. böyle seyleri atmayin makineye.

Makinayı elime almam değil mi? Çünkü kalın ve hafif sert normal üst başa göre.

daha bugün yıkadım ve ilk değil.
makineden makineye değişebilir tabi.

sığıyosa bence sıkıntı olmaz. terlik atıyorum ben makineye. ama şeklini bozabilirsin.

Ben yıkıyorum banyo paspaslarini da mutfak paspasini da. Paspaslara da makineye de bi sey olmadi. Ama paspaslarim cok kalin agir degil.

ıslandığındaki ağırlığı makinenin kapasitesini geçmiyorsa yıka tabi ki.

İnanmamama ve saçma gelmesine rağmen kesici aleti direkt elden ele vermemeye çalışırım. Hatta sivri cisimleri bile "kesici değilse de delici alet, ne olur-ne olmaz" diye hafif şakaya vurarak masaya koyar gibi yaparım. Galiba rahmetli babaannemin alışkanlığı diye kaldı bende. Bir parçasını mı tutmaya çalışıyorum içimde nedir....

Biraz obsesiflik var.. yani takıntı düzeyinde olayım. Gün içinde en basit şeyleri rutine bağladım. Sağ kaldırımdan yürümek, kapıyı sağ elimle açıp kapamak, anahtarın kapı kilidindeki açısı vb. Dışardan bakıldığında o kadar anlamsız ve salakça detaylar. Ama bu rutinler devam ederken gün içinde rutinin dışına çıkınca ve bunun ertesinde olumsuz bir durum, haber, sıkıntı gibi şey olunca psikolojik olarak rutine daha fazla önem veriyorsun takıntı boyutunda. Çünkü rutinin dışına çıktıktan sonra sıkıntılı bir şey olduysa doğrudan bu aykırılığa bağlıyorsun nedeni..

batil inanc degil ama dedikoku yaparken kimsenin adini anmam kolay kolay. bir kac kere yakalandim.

@d max

aslinda o batil inanc degil, is güvenligi. özellikle endüstriyel islerde ya da mutfak islerinde ilk ögretilen kuraldir. bicak elden verilmez, masaya konur, masadan alinir.

is güvenligi derslerinde ilk ögretilen seylerdendir.

@duygusuzromantik: Gece tırnak kesme olayı gibi. Gerçi ömür billah evhanımı 1922 doğumlu babaannemin bu konudan çok haberi olduğunu zannetmiyorum. Kökeni daha eski olsa gerek bunun. Lakin muhtemelen aynı mantık :)

Enseden öpmemek (araya soğukluk girermiş)
Gece tırnak kesmemek , el ve ayak tırnaklarını aynı gün kesmemek
önce sağ ayak terliğini giymek
Makasın "bacaklarını" açık bırakmamak
makası / bıçağı elden vermemek
Gece aynaya bakmamak
Gün içinde de uzun uzun aynaya bakmamak
Dökülen/ kesilen saçların / tırnakların kağıda sarılarak çöp kutusuna atılması, zinhar yakılmaması, ya da örneğin mutfak çöpüyle karıştırılmaması
Akşam saksıyla / toprakla uğraşmamak
Destur demeden tuvalet yapmamak

Hepsine eskisi kadar dikkat edemiyorum - hayat şartları... Ama aklımda hep annemin tembihleri...

yok değil. bildiğin kameraya mekanik bir parça eklemişler o kadar. 200k en az açılıp kapanma ömürleri var. benim gibi haftada 1-2 selfie çeken ön kamera kullananlar için çok güzel ön tarafın full ekran olması.

Düşerken kendi kendine kapanmıyorsa benim için sorun. Aşırı sakarım ve telefonu yan tutarken çok fazla düşürmüşlüğüm var. Tık diye gider o kamera, malum murphy.

aynen memik emmi. mühendislik falan yok zaten biliyosun. telefon tasarımını şirketin çaycısı yapıyomuş. o yüzden zaten o ön kamerayla foto çekme diyolar. 2. bilemedin 3. de bozuluyomuş çünkü. çaycı dedi bana.

Pek dalga gecilecek bir sey degil bu.

Kesin bozulacak denmez. Her mekanik parca potansiyel sorun dogurur. Cok buyuk sikibtibyaratacigi sanmiyorum cok fazla selfie cekinmiyorsaniz. 200 k sayilari cok abarti kesinlikle ama 200 seferde bozulmaz. Telefonun omrunu cikarir bence rahat rahat.

bu tam pop up camera sayılmaz ama mekanizmanın nasıl çalıştığını görmek ilgini çeker
youtu.be

mi 9t gibi telefonların da bunun gibi içini açma tamir videoları vardır izlemek istersen

bu da mi9t
youtu.be

mühendisim ve böyle mekanik şekilli olan aletleri satın almıyorum.

satın alana da laf söylemiyorum ama herkesin kendi tercihi. güzel bulanlar olabilir ama aynı senin gibi ben o mekanizmanın çıkaracağı sorunları görüyorum sadece.

o yüzden araba olarak da tercihim hep toyota'dır.

üstad öyle düşünme kafayı yakarsın. o kadar saçma sapan başlık var ki. bazı şeyler bazı kişilere komik geliyor. çok takmamak lazım.

ben de bunaldım artık. bi bu bi de maaş geyiği. bi bitmediler. bu başlığa yazanlara gerçek hayatta kimse gülmüyo bence.

@veysel helal kesim yapan hristiyan da komik değil ki :(

ben de uyuz oluyorum bu geyiğe. Aynı şekilde maaş geyiğine de. Saçma sapan, olmayan olaylar üzerinden gerçekmiş gibi geyik döndürmek acınası geliyor.

Anlayana.

Onu bunu bırakın da ben ayfon konserini gerçek zannediyordum yok mu öyle birşey?

elitler anlamaz. basit insan işi.

ben bayılıyorum mesela şimdi gidip bir entry de ben yazacağım. çok basit bir insanım.

ilk okudugumda ben gercek zannedip googleladim. nasildir acaba tadi filan diye düsündüm.

afyon konserini ayni sekilde. sona güldüm gectim. güzel seyler ama ilk görüldügünde.

1 ocak tatil degil mi? tatilde izin kullandirilmaz bildigim kadariyla.

1 ocak resmi tatil. 1 gun daha iznin olmali. yada parasini vermeliler.

öyle bir hakkınız yok. pazar gününe çok dini ve milli bayram denk geliyor.

Peki 1 Ocakta iş yeri açık mı? Mesai var mı?

İş yeri açık değilse tüm çalışanlara tatildir ve bu adil olmaz, ha yok ama işyeri açıksa o zaman normal.

riskli ama bunun bilincinde olarak gidiyorsun zaten.

bunun dışında eğitim sürecini her giren illaki başarı ile tamamlıyor demek değil. orada da çok fazla elenmene neden olacak durumla karşılaşabiliyorsun.

havacilik sektorunde calisan biri olarak soyleyeyim, bence gereksiz..
13k hic fena bir rakam degil, muhtemelen isinde donanimli ve tecrubelisin ve belli ki iyi bir emek vermissin..
simdi bunu sifirla carpip kenara koyup sifirdan baska bir seye kalkismak, hem de 2 senensi egitim falan hic gerek yok bence..
2 sene sonra simdiki isinde maasin belki 15/20 lere yaklasicak, tecruben de 5/10 yila..
eger mevcut isinden cok bunalmadiysan pilotlugun işiltisina cok kapilma derim, onlarinda hayatlari ayri bir zor, netten falan biraz kurcalarsan gorursun..
tamam para karizma ok de, ev yuzu gordukleri yok, hayatlari demir tupun icinde, risk, yipranma, stres bir suru ivir zivir..
sen kal oldugun yerde ya da zaten 28 e kaadar iyi mesafe almissin, 2 yil pilotluk egitimi yerine baska bir egitimle kendine yenj vasiar katip cok daha iyi yerlere gelebilirsin, karar senin, kolay gelsin

ne tür bir riskten bahsediyorsunuz?

yani daha doğrusu nasıl bir sağlık sorunundan?

zamanla sağlık sorunu yüzünden pilotluğu bırakmak zorunda kalan insanlar oluyor tabii ama çok çok az sayıda. bu bir ihtimal.

risk olabilmesi için kaybedeceğiniz şey önemli.

eğer pilotluk dışında yapabileceğiniz hiç iş yoksa o zaman riskli. ama pilotluktan sağlık nedeniyle bağınız kopunca yapacak işiniz varsa bu bir risk değil.

Ben 13 bin kazansam pilotlukla falan hiç uğraşmazdım

evet ama mecbur işimde sıkılıyorum ve artık gidebileceğim daha üst bir yer yok gibi çalıştığım yerde. yine bir değişiklik yapmam gerekir sektörde kalsam bile.

sağlık nedeniyle uçuştan alınsan bile kapı dışarı atılmıyorsun. uçuş öğretmeni veya başka pozisyonlarda değerlendirilebilirsin.

yapabileceğine inanıyorsan, gir derim.

her is riskli.

salliyorum ressamsinizdir elleriniz kirilir, yazilimcisinizdir gözleriniz bozulur göremez olursunuz isinizi yapamazsiniz, müzisyensinizdir kulakta sikinti baslarsa beethoven gibi degilseniz issiz kalirsiniz.

bunlar olmazsa calistiginiz sirket batar issiz kalirsiniz, major 2-3 havayolu firmasinda bence böyle risk yok.

pilotlugun riski bence cok fazla degil. 2 sene egitim demisler bence hic bir sey yani. türkiyedeki insanlar cok garantici, bundan dolayi cogu kisi risk almaktan sabit maasi birakmaktan korkuyor baskidan dolayi.

istiyorsaniz yürüyün o alanda, zaten hemen alindiniz diye bir sey yok, basvurun kabul edilirseniz girin devam edin.

Pilotlar havada aşırı radyasyona maruz kaliyor geyigi var, eger bu dogru ise riskli.
Değilse yapıştır.

öncelikle şak diye almıyorlar eğitim sürecine, eğitim sürecine girerken gereken mülakatlar sınavlar zaten minimum 1 sene, 2 sene de eğitim etti 3 sene.

ayrıca bu işte sınavları mülakatları geçip son aşamada sağlıkta elenip 1.5 seneyi boşa atmak da var. ileride maaşınızdan kesilecek ve 10 sene sözleşme imzalamanıza zorlayacak 140 bin euroluk eğitim ücreti de var.

13k maaşlı ve stressiz bir işiniz varsa bu topa girmeyi pek mantıklı bulmuyorum ben.

Değer. Ya hasta olursam mantigiyla kariyer plani yapmazdım ben. Bu ekstrem bir senaryo.

Ayrica yanlis bilgi verilmis, programa alinmak icin son asamaya gelene kadar isini birakmana gerek yok. Mukakatlari, testleri ve saglik kontrolunu gecmeden kimse isinden ayrilmiyor zaten. Kimse oyle bir enayilik yapmaz.

evet ama mecbur işimde sıkılıyorum ve artık gidebileceğim daha üst bir yer yok gibi çalıştığım yerde. yine bir değişiklik yapmam gerekir sektörde kalsam bile.

pilotluktan beklentinizin ne olduğu da önemli. bu yukarıda yazdığınız duruma pilotluğun nasıl bir çözüm getirmesini umuyorsunuz?

ilk önce göründüğü kadar kolay değil. eğitim süreci gerçekten zor. işe girme süreci ise ayrı bir zor. iki seçeneğin var biliyorsun ya lisansı kendi paran ile alıcan yada firmalara girip seni eğitecekler. girmeside zor. kendi paranla almakta zor. işin içine kendi paran girince olay dahada zorlaşıyor. pilot olmak için ve bu işe özel bir ilgi olması gerektiğini düşünüyorum. tabiki sadece para için bu işe başlayıp başarıyla devam edenlerde vardır.

sağlık dediğin gibi önemli, eğer bir yerde çalışmaya başladıysan sağlığın bozulduysa sana yer görevi işi verebiliyorlar diye duydum. benim önerim 2. bir mesleğinin olması. 28 olmuşsun zaten diğer mesleğinde iyi kötü ilerlememişsindir. sağlık problemin olursa girdiğin firma yer işide vermezse diğer işinde aç kalmayacak şekilde çalışırsın. ben sağlık konusunu bu şekilde düşünerek bu işe başladım.

bir öneri, bu işe başlamadan class 1 sağlık raporu alabilirsin gidip. sağlığın konusunda havacılık doktoruna kafandaki sağlık sorunlarını sorabilirsin. genelde ikiletmeden sorularını cevaplıyorlar. mesela lazerle göz ameliyatı, bel fıtığı, geçmişte almış olduğun ilaçlar e-nabız vs... bu gibi şeyler nasıl etkiler.

thy pegasus vs... iş garantili eğitim için başvuracaksan zaten yazmış herkes, son ana kadar işini bırakmana gerek yok.

hocam dili halletmeden nasıl olcak senin iş?

dili halletmelik bir şey yok, mesleki ingilizcemde bir sorunum yok. mülakatlarda çekingenim sadece, 1 ay cambly alıp çekingenliği atsam bile yeterli zaten.

Hocam adamlar icin birebir ve ekip iletisim senin yeteneklerinden daha onemli.

abi siz benle maytap falan mı geçiyorsunuz? veya okuma yazmanız mı yok?

ingilzice sorunum yok, yalnızca çekingen davranıyorum. anlatamıyorum sanırım? ne kurallı cümlesinden bahsediyorsun ingilizce makale bile yazmışlığım var, hey allahım ya.

yazılım mesleği a'dan z'ye ingilizce yürüyen bir meslek, ingilizce bilmemek gibi bir şey mi olur? bir de çıkmış "kurallı cümle yazamayan" falan diye tuhaf tuhaf konuşmuşsunuz. tek bir cümlemde bile "ingilizcem yok" yazmamış olmama rağmen.

yemin ederim bilmişlik taslayacak yer arıyorsunuz.

daha önce skype üzerinden 2 tane mülakata da girdim, genel olarak sorun yaşamadım ama çok konuşkan da davranamadım çekingenliğim yüzünden. oldu mu?

hey allahım ya

Haci soru sormussun cevap veriyoruz tepki gosteriyorsun.
Sen bilirsin o zmn

almanyanin yeni göcmen yasasini bilmiyorum öncelikle bildireyim ama 3 yildir almanyada yasiyorum;

burada ayricalikli bir oturum ve calisma izni olan blue card denilen seye ihtiyaciniz var ancak en az lisans mezunu olmaniz ve bunun burada denkliginin taninmis olmasi sart aksi halde adi oturma izniyle gelmeniz gerekir ve bu da sirketin size sponsor olmasi demek. sirketlerin istemedigi seyler ve blue card olmadan esiniz almanca ögrenmeden sizinle gelemez.

Kendini kanotlaman icin portfolyo sun.

Mezuniyet var mi universiteden?

Arkadaslara ters cikmissin ama en onemli sey iletisim.

5 yildir yurtdisinda calisan bir yazilimci olarak cevap vereyim. almanyaya gitmek istiyorsan almancan olmamasi bir dezavantaj, ama illa almanya olsun demiyorsan mulakatlari gececek kadar ingilizce yeterli. gelen yazilimcilarin %80ninin ingilizcesi baslangic seviyesinden hallice oluyor, sonucta yaptigimiz is teknik ve ingilizcenin pratik ile 2-3 ayda duzeldigini herkes biliyor. mulakatlarda anlasabilecek kadar ingilizcen varsa yeterli.

gelelim isin teknik tarafina, turkiye'nin aksine yurtdisinda hangi dili ne kadar bildigin cok onemli degil, ama isin teorigini ve temelini iyi bilmen bekleniyor. alayli oldugun icin bazi terimleri bilmiyor olabilirsin. mesela complexity analysis nedir? hashmap nasil calisir? "static class" ile normal "class" in farki nedir. heap memory vs stack memory nedir. Java da garbage collector nasil calisir. vs bu sorulara cevap verebiliyor musun veremiyor musun bizim icin onemli olan seyler bunlar. programlama pratigini hackerrank, leetcode gibi sitelerden calisarak ilerletebilirsin ve hatta ilerletmelisin. mulakatlarda cunku bunlara benzer sorular soruyoruz.

istersen ingilizce seviyeni gormek icin deneme mulakati yapabiliriz. hem teknik olarak hem ingilizce olarak nerede oldugunu gormus olursun ve ona gore hazirlanirsin

babadan olur ama dededen olmaz.

O zaman, anne babasından dolayi oturum alsa. Kızı da annesinden alabilir mi

bitti mi :D

3-5 yıl içinde yapay zeka da, kriptoparalar da (bitcoin olmayabilir, ama blockchain ve kriptopara işi) hayatımızın çok içinde olacak.

Haberlerde bahsedilmiyor hype yok diye o işler bitti sanmayın.

Hayir bu furya gecmedi. Daha yeni başlıyoruz.

Yapay zeka başlamadı bile daha, şu anda gördüğümüz örnekler "makine öğrenmesinin" ilk adımları. Ortada "zeka" denecek bir şey henüz yok, olduğunda ise emin ol asla geçmeyecek bir furya olacak.

Şahsi yorumum, yapay zekanın bitmeye başladığını söylemek; ateşle haberleşmeyi bulan adamın "uzaktan iletişime dair her şeyi bulduk dahası olmaz" demesiyle eşdeğer

21'nci yüzyıl için 21 ders kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

bu moda değil ki furya olsun, ayrıca kesin bilgi vereyim
"daha yeni başlıyoruz +1"

Haci yapay zeka anne karninda tekmeledi sadece sen bitcoin olarak duydun

aynen bitti, ama zaten aslinda kandirmacaydi hep.

kocaman serverlarin icine adam koyuyoduk, cüce kalmadi yeterli sayida, ondan sektör bitti. cüce ciftlikleri acti hindistan filan hep.

yapay zeka olacak ama çok da zeki olmayacak
senin benim koyduğum inputu alıp kendisi üstüne koyacak.
bir iradesi olmayacak hiçbir zaman, hürriyetini ilan edip Cylon gibi Cyborg gibi dayılanmayacak

Bitcoine gelmeden robot furyası vardı. Bitcoinden daha önce ise 3d yazıcılar, ondan da önce cloud vardı mesela. Ben de yapay zekada haypın azaldığını düşünüyorum. Ya da azalsa da biraz rahatlasak artık her naneye yapay zeka denmesinden. Gerçi hala her şeye cloud deniyor, çok da ümitli olmamak lazım. Bunun sonrasındaki furya için ben paramı biyoteknoloji alanına yatırıyorum.

küfür şiddetin dışavurumudur bence. yani en şiddetsiz şiddet refleksidir.

o yüzden iyi niyetle bakmalısınız, çünkü daha ağır zarar verme potansiyeli olan birisi. eğer öğretmen değilseniz, çocuk diyip geçmeli ve kendi çocuğunuza kendisini savunmayı hatta böyle bir duruma gelmemenin bile bi' savunma olduğunu anlatmalı/öğretmelisiniz. o küfreden çocuğu da okul idaresine ve bununla ilgilenen kaç tane idari kurum varsa hepsine bildirmelisiniz.

Benim çevremden farkettiğim kadarıylar çocukların küfür alışkanlıkları, birbirlerinden geçiyor. peki ilk küfrü nerede dağarcığına katıyor ? işte o da sosyal çevresinde. Yani ya ailesinde ya da ailesinde küfür edilen bir arkadaşında.

ezhel diye bi' şarkıcı var herkesin bayıldığı; ben onu ilk komşumun oğluna ders anlatırken ''taşaklı soru'' demesiyle farkettim. sonra bunu nereden öğrendiğini v.s konuşurken bana ezhel'i dinletti. ''kafam taşşak gibi''
aynı kelime grubunu başka bir yerde 31 yaşındaki bir kızın ağzından da duydum. fazla alkol almış ve betimlemesi bu. kafam taşşak gibi.

ikisinin de zeka yaşı aynı. sosyal medyanın teşhirci yanı ergenlikte onarılamaz sistem değişikliklerine sebebiyet verdi. zaten facebook daha instagramı satın almamışken bunlar konuşuluyordu. Bunların potansiyeli herkesin malumuydu.

şimdi ya bu akıntı da iyi bir yönlendirici olarak çoluğu çocuğu o akıntının içinde şekillendirireceksiniz, ya da akıntıya karşı durarark olabildiğince bu şekilde bi' teşhirden uzakta. ikisi de mümkün. henüz black mirror'dan çok uzaktayız, hala hiçkimsenin sosyal medya hesabı yok diye eksiklik hissetmeyeceği bir dönemdeyiz. orada sahip olabilecekleri farkındalığı başka şekilde de elde edebileceklerini öğretmek ve göstermek gerekiyor.

her devirde çocuk yetiştirmek zormuş ama bu devirde çocuk yetiştirmek, büyük kumar. Allah yardımcınız olsun.

ana avrat küfrün normalden farkini hic bir zaman anlayamadim. simdi ben gelip televizyona cep telefonusun diye küfretsem. cok sacma degil mi? ana baba, ya da kisiye küfür ayni bence.

küfretmenin diger kisiyi neden sinirlendirdigini zaten kafam almiyor.

biri gelse benim anama, babama sövse ne anam babamda degisiklik, ne ben sinir olurum.

anama gelse küfretse adam en agirindan, annem o adamin dedigi gibi olmuyor yani. "mehhh" der gecerim. annemi biliyorum yani. komik.

iyi niyetle bakmayin ama küfrün gereksiz ve sacmaligini söyleyin. ana ya da baskasinin bence bir farki yok.

yani bu ilanlar marketing ilanı. hukuk mezunu illaki uzun dönem staj gibi işler bulabilir kendi alanında fakat bu linkteki ilanlar için hukukçudan ziyade işletme veya endüstri mühendisliği bölümlerinden tercih ederler.
çünkü departman pazarlama.

yaşa falan takılmıyorsan olur.

olur, hem de cok iyi olur eger hukuk bilgisi iyi ise. cok degerli olur ileride.

en kötü sınırdışı yaparlar gibi geliyor bana ama oradaki prosedür nasıl bilemiyorum. bence oradaki büyükelçilik, konsolosluk vs. ile irtibat kurun.

olabilir de olmayabilir de. hapse bile girebilir.

Zambiya'da polise 2 saat yalvarmışlığım oldu seyahat ederken. 3. dünya ülkesi demiyorum, çünkü o topraklarda onların sözü geçiyor... en sonunda da doların asfadgs. bu ayrı bir konu tabii.

telefonu da bozulmuş olabilir. sağlık durumu ortaya çıkmış olabilir. kısacası her şey olabilir.

büyükelçilik, konsolosluk irtibat kurun ve kötü düşünmeyin.

Kim ulasamiyor? Aile mi arkadaslar mi?

Arkadaşı olarak ben ulaşamıyorum ama ailesine söyleyip hemen endişe ettirmek istemedim şuan

Arkadaşlar sorun çözüldü arkadaş sevgilisine trip atıyomuş telefonu kenara atmış ... Nelerle uğraşıyoruz

genelde hepsi rahat ama içi çabuk parçalanıyor. sitesinde siyah 5-6 model var. ama mağazada denemenizi öneririm. bazı serilerde kalıp dar bazısında bol.

3 kez skechers aldım, en fazla 3-4 ay içinde ya dışı ya içi parçalandı. inanılmaz rahat ama çok dayanıksız.

ben 2 senedir giyiyorum. millet nasil kullaniyor bilemiyorum ama benimkiler asinmasina ragmen halen gayet iyi durumda.

cabuk parcalaniyor diyen uygun ayakkabiyi almiyordur. salon ayakkabisi alip disarida giyiyordur ya da ayagina uygun büyüklükte degildir.

bugüne kadar hic bir ayakkabim parcalanmadi benim ya.

Benim de bugüne kadar hiç bir ayakkabım parçalanmadı üüf geber yeter artık diye attım ama skechers parçalandı. Neresi dersen arka tarafı ayakkabı keratasını soktuğun yer. Kumaşı yırtıldı.

www.boyner.com.tr

ben bundan giyiyorum senelerdir. hepsi rahat olmuyo bu arada. en rahatı bu bana göre. çabuk parçalandığı doğru. yani içi parçalanıyo bende 5-6 ay sonra. ama yine de rahat. ortalama 1,5 sene giyiyorum. yakınlarında boyner ya da skechers mağazası varsa bi kaç model giyip bak bence.

www.reebok.com.tr

Skechers alma da ne alırsan al, memory foam artık n11 de satılıyor aldığın ayakkabıya koyarsan 1 çift fark kalmaz, 4 ayda parçalandı doğru düzgün kullanmadım bile.

hiçbir zorluğu yok bir sürü çakma program da kullanıyorum office dahil.

Macbook'ta olup diğer markalarda olmayan şey sarj süresi ve ekran mı? Sanmıyorum. Apple tercihleri genelde marjinal faydaya dayalı oluyor (profesyonel tasarımcılar gibi Apple ihtiyacı olanları tenzih ederim): www.quora.com

Bu Apple işi artık biraz heves, özenme, statü göstergesi, fanboyluk falan olmuş durumda malesef. Sadece pdf okuyacağım diyene bile "abi ipad alman lazim, cok iyi okunuyor" diyen tipler var.

Yok fanboyluk yapmiyorum :) eviews vs gibi saglam programlar kullanacagim aksine..

hocam kullandığım pc yi aldığım günden beri formatlamadım. muhtemelen 5 6 senedir bende. tanıdığım aklı başında kimse bilgisayarını formatlamıyor. kaldı ki ben deli gibi crackli program oyun vb kullanıyor, çılgın gibi torrent indiriyorum, ve windows defender dışında bir güvenlik programım dahi yok :( gözünü seveyim apple savunmaya çalışırken hüç format atmüyürüm demeyi bırakın. biz de atmıyoruz format. bu bir kıstas değil. windows hantal da değil, sadece her şeye izin veriyor. apple sisteme erişmenizi kısıtladığı için yavaşlamıyor. windowsta tüm dosyalar erişime açık. bu da "format atüyürüz" diyen kullanıcıların sistem dosyalarını bozmalarına müsade ediyor. tabi birde virüs konusu var. 23452345 tane porno vb sitede takılıp "vürüs yedük format atüyürük" demek biraz saçma oluyor. windowsta "format" atmamanın formulü gayet net; bilmediğiniz sitelere girmeyin, bilmediğiniz dosyaları indirmeyin, bill gates'ten gelen servet dağıtma mailini açmayın yeter. he ama ille bill aganın servetine ortak olacaksanız evet. imac işinizi görür. simple to simple.

cevap: imac yazmac yerine IMAC yazdırıyor. başka bir tatavası yok. portakal suyu içip "bunu içmeden uçamıyorum" demek gibi. bir thinkpad alın yürüyün, format atmanıza gerek kalmaz.

dipnot: aynı şey android vs ios için geçerli değil. ios neden alınır sorunun mantıklı cevapları var. ve açık ara ios s*ertir androidi. (bunu apple düşmanı olmadığımı belirtmek için yazdım)

edit: thinkpad'çiyim. son 10 bilgisayarım thinkpad idi.

bir programin cakmasini idnirdiginiz icin sikinti yasiyorsunuz. virüsten tutun trojana kadar bilgisayarinizin kapisini acip birakiyorsunuz, sonra windows cok rerreö.

macbook ekrani göz yormuyor mu? ilk defa duyuyorum. sarj süresi iyi ama bu degerde yüzlerce windows notebook var zaten.

surface alabilirsiniz mesela.

macbooklarin eger cok özel macbook gerektiren is yapmiyorsaniz getiriden cok götürüsü var.

son 5-6 senedir tek bir korsan yazilim kullanmadim, son 2 senedir win 10 dayim. win 10 mükemmel bir sey.

her zaman is dünyasina bakmak lazim verimlilik icin. is dünyasinda bir kac sektör disinda(reklamcilik ve eglence endüstrisi etc) tüm endüstri windows kullaniyor. bu bilgisayar maliyetinden degil, sirketlr icin bilgisayar para degil. özel anlasmalarla aliyorlar zaten, verimlilik ve cok cesitlilik konusundan windows gibisi yok.

pro diye sattigi aletle dünya ile iletisim kuramiyorsun adaptör olmadan. docku olmayan pro bilgisayar mi olur.

bilgisayarlarina lafim yok bu arada güzel, hos ve kaliteli. kisisel kullanim icin kesinlikle kötü degil. ama üretim yapilacaksa windows diyorum.

Alınmamalı, paranıza yazık.

Hep soylerim: Telefonda degil ama bilgisayar ve tablette Apple asmis durumda, baska hicbir markayla kiyas goturmez net!

Az önce arkadaşıma bilgisayar öneriyordum. O da macbook pro almak istiyordu. Sebebi de Apple kullananların 6-7 yıldır bilgisayarlarını kullanıyor olmaları. Neyse, bakayım dedim, ThinkPad: ssd'si pro'nun iki katı ve daha hafif; bunun dışında ekran boyutu, ram, işlemci vs. aynı ve ThinkPad 3000 lira daha ucuz.

Not: 2012'den beri sorunsuz bir şekilde Dell Latitude laptopumu kullanıyorum. Sanırım sadece win10'a geçmek için format attım, ondan da emin değilim.

teknik ozellikleri, ekran kalitesini, pil suresini, format atmiyoruz muhabbetini gecersek, bence apple'in asil olayi satis sonrasi teknik destek. tr'de nasil bilmiyorum ama yurtdisinda garantisi bitmis 6-7 senelik macbook'u gotur servise alirlar, eger sikinti software ile alakali ise para almadan cozerler.

ufak tefek hardware sikintilarini bile parasiz hallediyorlar, gecenlerde benim oglan klavyenin tuslarindan birini kirdi, laptop 5 yasinda garantisi biteli seneler olmus, goturdum tusu degistirdiler para falan da almadilar, yarim saatte hallettiler yolladilar. bir de hardware testi yapmislar onun da raporunu verdiler. boyle bir servisi baska hangi marka veriyor bilen var ise soyleyin biz de ogrenelim.

Tesekkurler dostlar lenovo ya da dell'e yonelecegim.gercekten gozlerimi s.kti asus xo367h.hatta sirf ekrani ve agirligindan dolayi degistirmek istiyorum.yoksa ssd taksam goturur 2 yil daha rahat.var mi dell ya da lenovo onerileriniz ince, sarji hayvani ve ekrani on numara olan?

eğer ms officei iş veya ders amacıyla kullanıyorsanız almayın, diğer durumların hepsi ok.

Paran varsa İngiltere'ye git işte. Çalışma iznini falan da çıkartabileceksen git... Bu arada İzmir'daki şirketin bilgilerini de yazarsan, onlar da elemansız kalmasınlar, yazık.

Bu londra'daki 3000 gbp versusu değil önce bunu bi kabul et. Maceraya mı atılayım para mı kazanayım diye sormuşsun, çok paran varsa maceraya atıl tabii ama yoksa uğraşma.

ekaterina +1

para harcayıp geri alamama ihtimalin olan bir şey master. Ben yaptım, fulltime iş bulamadım döndüm mesela. (kendi işimi aradım tabii) Ayrıca yüksek ihtimal demişsin ama, aynı masterı yapan EU vatandaşı varsa senin yerine onu alırlar, niye Türkle vizesiyle uğraşsınlar. Brexit henüz o kadar etkilemedi sanırım. Ha okuyan herkese yer-iş var diyorsan okey.

Türkiye'den çok bıktıysan git dene. Ama İzmir 12000 gayet iyi tabii.

varsayımın tutsa bile izmir 12k ile çok rahat yaşarken londra 3k pound ile sürünme ile orta arasında yaşarsın.

izmirde 12bine kral yaşarsın ama leş gibi trafik, her haftasonu içki ortam, yazın çeşme desen istanbullu ankaralı akınından zevk alamazsın. izmirde yaşanmasına yaşanır. rahat yaşanır ama ben ingiltereyi seçerdim.

Londra'da 3 bin ile bir kişi geçinir, 2 kişi zorlanır tek maaşla ama izmirde 12 yle 3 çocuk rahat bakarsın, özel okul zorlar belki :)

ama tecrübe ileride işime yarar hayatta bir kere yapılabilecek şey denemek istiyorum, zorluğa katlanırım üşenmem diyorsan tabi ki Londra.

su kosullarda net izmir.

evet sevgili suserlar bir background bilgisi ekleyeyim o halde,

master yapacağım alan ya BIM (building information modelling) ya da Low Energy Building services olacak. inşaat müh. yim. Türkiyedeki sektörden ve ortamdan kaçmak, yeni vizyon kazanmak, ingiltere'de dünyanın en iyi inşaat firmalarında çalışmak istiyorum esasen. programlardan birindeki koordinatör ha bire mezunlarımız şuraya yerleşti, şu şirket şu kişilere ödül verdi vs diye mail atıyor. kabul aldım ben de o bölümden. ama tabii ki iş bulma garantisi yok. belki de sadece reklam yapıyor. ama sorup soruşturduğum kişiler bölümün ve okulun oldukça iyi olduğunu söylüyor. iş ilanlarına da bakıyorum bir sürü ilan var bu alanlarla alakalı. dünyanın en iyi inşaat firmaları bu arada bunlar.

bildiğim kadarıyla mezuniyetten sonra ingiltere'de kalma süresi 2 sene olacak. ararım ve bulurum diye düşünüyorum. ancak gel gör ki o kadar para harcadıktan ve geri kazanamadıktan sonra da el cepte ülkeye geri dönmek istemem. bilemiyorum altan, bilemiyorum...

belki bu backgroun bilgisi dahilinde bir şey diyecek çıkar...

Hocam, o zaman başlığa uğramazsa @ozdek'e mesaj at mutlaka. -Sanıyorum- O hem İngiltere'de yaşıyor, hem inşaat mühendisi, hem de BIM alanında çalışıyor veya firmanın BIMcisi.

Ingiltere' ye git. İngilizce' ni gelistirirsin. Cok iyi Ingilizce ile zaten ülkemizde iyi maaşlı bir iş bulabilirsin. Ayrıca iyi veya kötü bir tecrübe olmuş olur. Şansın iyi giderse oralarda çok daha iyi yerlere gelebilirsin.

muhendislikte iyi isen BIM isin hamalligi. her buyuk sirketin tecrubeli bir iki tane BIMcisi vardir zaten oyle milletin yana yakila eleman aradigi bir sektor degil, eski CADciler simdi BIMci oldu..cizim elemanisin demektir, muhendis ne derse onu cizersin. bizdekilerin alayi iki senelik teknik cizim okumus elemanlar.

ayrica 28000 pund BIM ogrenmek icin cok buyuk para. sonunda cok cok iyi bir maasa is bulacak olsan baska ama parayi cikartman icin 2-3 sene calisman gerekecek en az.

illa yurtdisina cikacaksan MBA yap en azindan turkiye'ye donunce yoneticilige oynarsin. buyuk dusunmek lazim.

Ben de inşaat mühendisiyim. Bim üzerine yüksek lisans yapmak bana da saçma geldi, klasik ana bilim dallarına nolmuş ki ben olsam yapı işletmesi veya ulaştırma gibi alanlara yönelirdim. Bu okulun adı ne imperial london college'e falan başvurdun mu çok prestijli bi okul. Ulaştırma düşünürsen de newcastle üniversitesi'nin ulaştırma departmanı harika gerçekten.

@ekaterina ve @cooperr
2 bölümden kabul aldım. 1. si "construction project management with building information modelling" sadece BIM değil esasen. BIM hamallığı yapmayacağım yani. en azından öyle düşünüyorum. programın çıktısı ne kadar kaliteli olur bilemiyorum tabi şimdiden. içerik fena görünmüyor, tatmin edici.

2.si low energy building services bu da daha çok makine ve elektrik ağırlıklı HVAC tasarımı diyebilirim sanırım çok çok kabaca.

MBA dediğimiz programlar ingiltere'de 45.000 GBP amerika'da 90.000 usd civarlarında. çok pahalı yani biz Türk vatandaşlarına göre :/

en önemli parametreyi yazmamışsın.
kaç kişisiniz?
aile olarak yazacağım.
londra'da 3 kişilik bir aile sadece kiraya 2000 civarı veriyorsun. 1500-2000 diyelim. buna council tax dahil olsun. tek kişi ise oda kiralarsan 600-650 civarı diyelim çok lüks bir ev ya da oda buldun 1000 diyelim.
yeme içme burada dışarıdan yemeye kalkarsan obez olursun. hazır yemek yiyeyim dersen günde en az 10 pound gider. sigaran içkin falan varsa bir paket sigara 12-15 pound, alkol de ortalama şişesi 6-15 pound. 6 şarap, 15 viski yada gin diyelim. 12 yıllık marka viskiden başkasını içmem diyorsan 30 civarı max.
yol masrafın tuttuğun ev göre değişir ama burada 150 falan gayet normal bir yol ücreti.
dışarıda eğlenme sana bağlı tabi ama 50/gece diye düşün. bir bira ortalama 5 pound aldım. bazı hayvanlar 100 de harcayabilir öpüyorum onları. neyse bunar lüks zaten.
telefon 10 pound koy minimum. voxi iyidir. fazlasına gerek yok.
onun dışında tr'ye gidip gelme maliyetini falan sen hesapla.
burada işi olan insanlar yılda 2-5 kere tatil yapar ve bu çok normal bişidir. bu tatiller min. avrupa max amerika bazen japonya ya da avusturalya falan olur. yani biriktireceğin bir para olmaması için sistem çok güzel kurulmuş. bu tatilleri yapmazsan cıkcıklarlar.

şimdi kendi hesabına göre alt alta toplama yaparsan /ki mühendissin galiba hatta meslektaşız yaparsın bence/ aşağı yukarı bir fikrin olacaktır..

bunun dışında yl yaparsın. galiba şimdi 2 sene çalışma izni geri geliyor. bunu kaçırma derim. mezun olunca bir iş bulursun ve çalışmaya başlarsın.

şimdi bir hatanı daha yazayım: kaç senelik mühendissin bunu niye yazmıyorsun? tecrüben ne? yeni mezun musun?

fakat burada yeni mezun gözüyle iş bulayım dersen seni bir hüsran bekliyor. süper şanslı bir adam değilsen asgari ücrete falan belki işe alırlar. hadi 25 versinler sanmam ama 30 versinler.. o yüzden bir konuda tecrüben olursa daha iyi maaş alırsın. yeni mezunsan unut..

ayrıca burada herkes çok nazik herkes mükemmel süper saygılı falan..
unut bunları. hepsi ırkçı ve senden faydalanmaya çalışan orçolar afedersin. başkasına ya da ilana 65 çıkar senin ilk iş tecrüben diye 35-40 teklif eder.
/ bu arada ağzı sulanan arkadaşlara bilgi. bunlar vergi dahil rakamlar. 12'ye bölmeyin yani üzülürsünüz./
iş arama esnasında çok ama çok yıpratabilirler. ama şanslı bir adamsan burada iş çok. 1 sene sömürülürsün, 2 sene sömürülürsün ama sonra toparlarsın.

burada 1 senedir çalışıyorum. türkiye'de süper bir kariyeri dinamitleyip geldim. bu bir sene sonunda söyleyebileceğim buranın toz pembe olmadığıdır. kaypaklık, adam kayırma, rüşvet, dedikodu, ırkçılık , gizli ırkçılık vs aklına ne kötü şey gelirse var. o yüzden bazen yabancılık çekmediğim doğrudur.

bu arada bim konusunda master yapma bence daha yeni ilan çıktık burada o işleri teknikerler yapıyor. bizi nasıl gaza getirdilerse bir olay var sanıyoruz ama alacağın ücret 28 bin civarıdır. benim şirket biraz az ödüyor bu arada daha yüksek de olabilir piyasada. ne konuda master yapayım diyorsan valla ben de bilmiyorum açıkçası burada eğitim falan yalan tecrübeye bakıyorlar. tecrübe de piyasada ediniliyor.

ha bu arada dünyanın en büyük inşaat firmaları var ya onlarda ırkçılık en üst seviyede. o yüzden burada çalışacağın firmalar anca orta seviye firmalar olur. mutluluğu da muhtemelen bir aile şirketinde bulursun.

kur mur geyik.

cocuga türkce bir sey izletmeyin. hepsi yabanci dilde altyazili olsun. ingilizce kitap, cizgi roman alin. eline fiziksel sözlük alin. karistira karistira ögrensin.

cocuk zaten 1-2 sneye kapar bir seyler.

mali durumunuz iyi ise özel hoca tutun, aciklarini kapata kapata gitsin. kur sistemi cok klasik ve herkese verimli degil. özel hocadan ilerleyin.

Tum arkadaslari tatil yaparken cocuk kursa giderse bence ingilizceyi sevecegi varsa da sevmez.

Onun yerine ingilizce egitim veren genclik kamplarina yollayabilirsiniz, turkiye’de de vardi sanirim.

cambly kids'e bir bakın isterseniz.

Oyunlaştırılmış uygulamalara bakın. Duolingo, Cambly vb.

Abi simdi el yapımı statüsü falan diye güzel anlatmışsın ama vergi muafiyeti zaten brüt asgari ücrete denk gelecek şekilde bir nevi mikro destek olarak tasarlanmış bir olay.maksatı başka.ama sen bildiğin profesyonel bir iş olarak yapıyorsan bunu vergiye tabisin aslında.sadece şimdiye kadar idare etmişsin.

Ben bunu büyüteyim diyorsan vergi levhanı alman gerekiyor.daha farklı faaliyetlere gireceksen meslek odası kaydı gibi durumların olabilir.üretim yaptığın yerin ruhsata bağlanması gerekebilir.gidip bir mali müşavirle oturup konuş,bütün maliyetini çıkar.şu an kazandığın bal kaymak gibi geliyorken matraha tabi olunca ortada kalabilirsin.küçük esnafın bütün feryadı da bu zaten.demek istediğim büyüyeyim derken batabilirsin dikkat et.

direkt konusacagim alinmayin, kirilmayin.

kesinlikle vergiden muafiyet kisminda bir sinir oldugu icin cok ilerletemezsiniz.

vergiden kacis yok. sirketlesmek zorundasiniz.

almanyada kac sene bu alanda ders verdim. parayla satin alamayacaginiz bir kac bilgi vereyim.

1. el yapimi ürün cok dertli ama para getiriyor. 10 bayiye ulasip satis hacmi büyürse cok zorlanirsiniz talebe yetisemeyebilirsiniz. ondan dolayi bunun hesabinin yapilmasi lazim. sadece bu degil, lojistik olarak saglam olmaniz lazim. bu sandiginizdan daha derin.

2. franchising eger bilmiyorsaniz sizi franchising veren olarak batirabilir. %100 ihtimal ile su soruyu duyuruda soruyorsaniz 2. sene sonunu göremeden batacaksiniz.

3. franchising verdiginiz kisiler eger dogru sözlesme yapmazsaniz sizi yokedebilirler. ki %100 ihtimal ile üst cevaptaki 2 senelik süreci göremezsiniz sözlesmeden dolayi.

4. kendiniz 10 magaza acamiyorsaniz franchising vermeyin. nokta.

5. toptancilikla franchising arasinda cok büyük fark var. nokta.

6. toptanciliktan bayilige gecis sürecinde hayata küsebilirsiniz.

daha cok siralarim, bu alanda gidecekseniz saglam finansman, kendi bayileriniz ve kesin olarak hepsinden önce profesyonel yardim almalisiniz.

türkiyede insanlar profesyonel is gelistirme kismini zerre önemsemiyorlar, "benden daha mi iyi bileceksin la", "bana isimi mi ögreteceksin" modunda takiliyorlar. bu düsünce aklinizdan gectigi an batmaya hazirlanin. isinizi esnaf gibi degil, 10 milyar dolarlik ceo gibi yönetin.

cok kisisel gelisim gii oldu üst cümle ama esnaf gibi düsündügünüz anda hem vizyon kisitlaniyor hem profesonellige uzak kaliyorsunuz. tekrar söylemem lazim ister 1 kisilik is, ister 100 kisilik atölye, ister 1000 kisilik fabrika sahibi olun, profesyonel yardim almaktan cekinmeyin, kormayin, utanmayin.

Cok faydalı cevaplar oldu.evet toptancılık franchising aynı şey degil ama ben bunu da mikro stand düzeyinde yapmak istiyorum. Bayilikten çok markalaşma ve daha hızlı satış noktalarına ulaşmak derdindeyim.
Vergiden kaçmak gibi de bir derdim yok ama büyümeden güçlenmeden açılmak istemiyorum. Müşterilerine birlikte büyümek istiyorum. İsim hakkı vs alma derdim de yok. Olay aslında şu; avmler markan olmazsa daimi stand kiralama yapmıyor.

seo meo bosverin. yazilim ögrenin. bilmiyorsaniz ingilizce ögrenin.

İzmir'e gelirsen rasspery pi 4 ve egetürk sucuk getirirsen alırım:)

hic bir sey para etmez. önce müsterisini bulun, yoksa elinizde patlama ihtimali cok yüksek.

kendi istediklerinizi alin.

Tabii ki 1 karton Nussknacker. Türkiye'de 2 ile 4 katı fiyata okutursun. Şaka bir yana duygusuzromantik+1

Cikolata getir

diş macunu. (dalga geçmiyorum)

katiliyorum. maddi durum zaten kotuyse bir de ivir zivir alip elinde kalmasi iyice sikistiracaktir.

seyler.eksisozluk.com

bunun bir cevabi yok.

yurt disi dediginiz türkiye harici dünyanin tamami. hani ugandadan trinidad and tobagoya, oradan hindistana kadar bir yelpaze.

türkiye ici bir cv standardi var mi? yok.

aynisi dünya icin gecerli. cv nin formatina bakilmiyor aslinda cok kötü degilse. okunabilir cv niz varsa icerigi cok önemli.

foto var yok kavgasina girmek istemiyorum. bence foto olmali, hep koydum, ingiltereden avrupaya her yerle görüstüm.

İngiltere, fotosuz, tek sayfa, pdf formatı

basvuracagin ulkedeki headhunterlarla iletisime gec, adamlara CV'ni yolla, onlar seni yonlendirir. her ulkenin kendine gore kurallari var.

ingiltere için mesela foto olmaz, doğum tarihi de yazılmaz. ayrıca beyaz, siyah vb kökeninizi ele verecek bir bilgi de yazılmaz. adınızdan anlarlar tabi o ayrı. adres olarak da tam adres vermezseniz size uyuz olmazlar mesela. ben posta kodu veriyorum genelde adam zaten bakınca kafasında bir fikir oluşuyor.

max kaç sayfa diye bir limit yok. ben 20 senelik bir tecrübe sonrası iş aradım ve cv'mi minimum 5 sayfaya düşürebildim. sadece pozisyonları ve şirketleri yazsam zaten 2 sayfa oluyor.o yüzden öyle bir sayfa olsun diyenleri falan pek kafaya takmayın.

ayrıca recruiter'lar pdf istemez mesela docx falan isterler. üzerinde not almak için kolay kendi istemlerine geçirebilmek için bunu isteyebilirler.

o yüzden pdf, doc, docx gibi her türlü formatta bulundurmakta fayda var. genelde herkes office365 kullanıyor artık o yüzden docx açmak problem değil.

ayrıca hobiler kısmı biraz tartışmalıdır ama bende hobi kısmı var mesela. hiç bu ne kardeşim yorumu almadım. çünkü muhabbet bitince iş görüşmesinde aileni sorduktan sonra hobilere gelebiliyor konu. amaç seni tanımak muhabbete oradan devam ediyorsun.

Giriş kısmına professional summary yazabilirsiniz. Vizeniz var mı yok mu merak edecekler, ilk soru bu. Yoksa yok demek yerine işte neden orda iş aradığınızı ve katabilecekleriniz yazabilirsiniz.

Tv8 zarar ediyor. Bir ara ciddi ciddi batacağı konuşuluyordu kulislerde. Hayatta aynı paraya satamaz. Tv8 i satın almak acun ılıcalı nin en gereksiz hamlesiydi. Bizim bilmediğimiz başka şeyler olmalı. O kadar para da vermedi ayrıca. Değişim işler bunlar.

acikcasi millet biraz yanlis biliyor.

bu kanallarin zarar etmesi gibi durumlar öyle normal manavin zarari gibi degil.

hala tv reklamlarinin saniyesi bir kac bin lira civarina. inanilmaz rakamlar var, cekim maliyetleri ve program maliyetleri her gecen gün düsüyor.

acunun yaptigi en güzel sey programlara yatirim yapmak, hem istedigin gibi uzatabiliyorsun, hem maliyetleri cok düsük.

mesela isim vermeyeyim bazi programlarda starlar ile reklam geliri üzerinden anlasirsin, programa 120 bin liralik reklam gelmisse mesela günlük %20 si gibi. star ona göre reytingini ceker. hepsi böyle degil elbette.

batma olaylari genelde o kadar kar etmedigi icin olur.

zaten yüzde 51ini doğuş gruna satmıştı. tv sektörünün artık çöktüğünü anladı. kendisini ekranlara atacak kadar çaresiz. 3 gün yayınlanan masterchef retingleri iyi diye programı zorlayarak 5 güne çıkardı. o da çaresiz ilk fırsatta da satar gibi.

bavulunun bir köşesine sıkıştırsın. boyutu çok küçük birşey olmaz.

bölmesi mantıklı olur. çıkışta rastgele gümrük kontrolüne takılırsa çok sayıda eşyayı açıklaması kolay olmaz. benim arkadaşım benzer bir durumla karşılaşmıştı, doğum günü hediyesi olarak aldım, partiye gelenlere hediye edeceğim demiş ve yırtmıştı :)

Christmas hediyesi der gecer,hic bir sey olmaz.

hic bir sey olmaz degil, teoride olabilir.

teoride belli miktar ürün sokabilirsiniz yaninizda yanlis olmasin ama aktürl 600€ degerli olmasi gerekiyor bildigim kadariyla (yanlissa düzeltilsin, %100 emin degilim).

mesela diyelim chanel cantaniz var yaninizda, bunun faturasini görmek isteyebilir gümrükte ki almanyada cok sik soruyorlar lüks canta faturalarini. fatura yoksa bunlarin seri numaralarini aratiyorlar nereden alinmis diye. eger ab ülkesinden alinmissa sikinti yok, eger ab disindan alindiysa muafiyet yoksa vergi kesiyorlar. kesin bilgi burasi.

ama cantalar gibi cok bilinen seyler degilse ve takilar cok cok degerli durmuyorsa pratikte bir sey olmaz. olmayacaginin garantisini kimse veremez ama.

e-nabız üzerinden aile hekimini değiştir. 24 saat içinde onaylanır, sonra yeni doktoruna git.

Zaten değiştirmiştim 3 ay içinde değişmişmiyormuş:(

baska doktor yapabilir eger doktorunuz raporluysa bildigim kadariyla.

Denedi gittiğim doktor ama başka doktor yapamıyormuş.

askerlik subesine gidin acilen o zaman.

2 şubeyi arafım sıkıntı olmaz gel dediler. Sevk kağıdını şubeden alcam.

En yakın şube oluyor sanırım. Ben askere gideceğim şehirdeyim. Şubeden sevk alınca sen zaten gelmişsin deyip yol iznini yakmazlar di mi?

var, daha çok rus'lar kaybolmuş

Sovyet Rusya zamanında Gagarin yörüngeye çıkana kadar pek çok deneme yapıldı kayıt altına alınmayan ya da açıklanmayan, o arada olmuştur muhtemelen.

Var tabii ki. Kadin da var hatta Rus o da.

yok.

3 kisi öldü sadece ama geri getirildi dünyaya.

gizli sakli bir denemede olduysa olmustur ama sanmiyorum, gizli kapakli tüm seyler zaten sevyetler yikilirken ortaya cikti.

kisaca %99,99 olmadi.

Bir yerde eski bir rus yetkilinin, Yuri ile ilgili "uzaya ilk çıkan insan o değil, ilk dönebilen o" tarzı bir açıklamasını okumuştum.

İlk olarak salgina dikkat etmelisin, bende hemen hemen ayni duzendeyim bir haftadir. Kendime dogal bi karisim yaptim onu tuketiyorum her gun bir cay kasigi, zerdecal, tarcin, uzum cekirdegi, zencefil, hepsini toz haline getir, iyice ez ve yogurda filan karisiririp ye, onun disinda bide krill yagi her gun, bagisiklik icin. Bunlar beni duzensizlige dirayetli kiliyor.

kusura bakmayin ama zerdecal, tarcin, üzüm cekirdegi gibi seylerin vücuda faydasi yok. arkadas kendince aktarlik yapmis o ayri, tadi hosuna gidip icecek olarak tüketiyorsa kimse bir sey diyemez ama bunun öyle bahsettigi gibi etkisi yok.

ilk olarak 2-3 günlük düsük uyku hallerinden sonra vücut onu size hissettiriyor, bundan dolayi en kötü ihtimal ile power nap yapmaniz lazim günlük olarak. ya da 2-3 günde bir 8 saat uyuyacaksiniz. tavsiyem minimum 5 saat ve gün ci 1-2 15-30 dk lik power nap.

power nap cok ilginc bir sey, inanilmaz etkiliyor odaklanmayi. ama gecici.

yemege cok dikkat etmeniz lazim. zerdecal tarcin filan degil gercekten degerli besinler tüketmeniz gerek. meyve ayri güc verir.

Yapabileceğin en önemli şey dışarıdan takviye olarak melatonin almak olacaktır, hap şeklinde satılıyor. Bunu aldıktan sonra gerisi çoğunlukla hikaye kalır.

Romantik kardes uzgunum ama iskembeden salliyorsun. Bana faydasi oldugunu soylesem kim ne diyebilir ki, ki oyle. Konu kilit.

@thesomberlain

evet placebo diyoruz ona. insan disinda bir fizyolojiniz varsa belki fayda gösterebilir.

zerdecal dediginiz kurkuma. kurkumanin baharat(tatlandirici) disinda bir faydasi yok.

cogu baharat ayni sekilde, faydasi olanlar var ama alabileceginiz miktarlarin onlarca gram olmasi gerekiyor ki cogunun yan etkisi var, ginko biloba gibi.

kisacasi "bana iyi geliyi" bir öneri olmamali bilimsel temeli yoksa. konu kilit filan degil aslinda. placebo olarak kullanin elbette.

Eski pasaport numaralarınız kayıtlı oluyor, en kötü NVİ'den o şekilde bir yazı talep eder.

yurt disinda pasaport dahil cüzdan calinmasi durumda kisinin aklina sadece bir cekilis olan green card geliyorsa bir yerde o kisi hayatina ceki düzen vermeli bence.

@duygusuz
Olay 1 hafta önce oldu. Maddi kayıp çok büyük değil, yas mı tutalım sizin gibi şizofren mi olalım?

Eskiden emniyette tutuluyordu bilgiler. Hangi pasaportu kullandığınız ülkeye giriş çıkış saatlerine kadar çıktı alabiliyordunuz. Muhakkak nufus idaresinde de aynı uygulama vardır.

Green card başvuru koşullarında böyle bir seçenek vardı. Kaybolması değil de pasaport bilgilerinin değişmesi gibi. Bilgiler değişirse biryeri bilgilendirin diyordu hatırlamıyorum.
Başvuru koşullarını bulup inceleyin.

Eğer 2020 Gc kazananı ise ranvedu anında yeni pasaportu ile gidibilir. Sorun yok.
Eğer 2021 başvuranı ise kazanma halinde emniyetten kaybolduğuna dair yazı alıp, yeni pasaportu ile randevuya gidebilir.

bu durumlarda söyleyecek bir cümlem var ama siliyorlar sonra "ofansif" oldugum icin.

2 dil ayni anda ancak 5-10 dil biliyorsaniz olabilir. yoksa ögreniyormus gibi takilir 1 sene sonunda hic bir sey ögrenemezsiniz. ögrenememekten kasit 100 cümle ezberlersiniz ancak.

fransizca basli basina zaten zor bir dil ki benim kendi düsüncem bu liseden sonra ögrenmek cok zor, cok efor isteyen bir sey. ama ögrenilebilir yeterli calismayla.

japonca ise basli basina bir hayat. belki yillarca sürecek bir sürec ve japonyada yasamadan ögreneilebilecegine zerre olanak vermiyorum.

10+ senedir almanyadayim, almancam cok cok iyi ama hala bir kelime defterim var cantamda sürekli tasidigim, yeni ögrendigim kelimeleri yaziyorum. benim ögrenme kavramimla baskalarininki uyusmuyor pek.

kisaca önce bir dilde karar kilin ve ögrenin. japoncaya eger o alanda calismiyorsaniz bulasmayin.

Overlap yapmayacak ve farkli ailelere dahil olan diller paralel ogrenme konusunda cok sorun yaratmaz.

Overlap riski olan ve ayni ailedeki diller aynanda ogrenirken sorun yaratiyor.

Burda tek sorun zamam ve enerji.

Tek dil ogrenirken harcayacagin zamani bolup diger dile veriyorsun. Boylelikle ikisini ogrensen de ikisinde de bir yavaslik soz konusu oluyor ogrenme suresinde.

Tavsiyem 2 dil ogreniyorsaniz birini agirlikli dil secin. Yuzde 70inizi agirlik vereceginiz dile ayirin kalan yuzde30unuzu diger dile birakin.

Ayrica context ve ogrenirken duyu organlarinin kullanimi onemli oldugundan, bu iki dili ayni materyaller ayni ortamda ayni sekilde ogrenmeyin.

Baska defterde baska renkte kalemle ne bileyim baska oda kutuphane de calisin. Boylelikle beyin ayrimi raha rahat yapsin. Farkli dil ailesi olacagi icin de sorun cok olmaz.

Japonca konusunda yardimci olamadim. O dili ogrenmiyorum bilmiyorum.

Kulaktan duyma sunu biliyorum konusma ve duyma yazmaktam cok daha kolay oluyor japoncada. Gerci asagi yukari her dil icin gecerli bu.

duygusuzromantik, benim de planlarımda böyle bir çılgınlık yoktu. 6 ay japonya'da yaşama ihtimalim var. ciddi okur yazarlık seviyesinde olmasa da günlük işlerimi halledebilecek seviyede öğrenmek isterim.

Vaktiniz varsa kursa gidin derim. bir ara ismek'in ücretsiz kursu vardı ve sağ olsun çok iyiydi hoca.
1) Koyacağınız efora bağlı. Çalışınca ne olmaz, seven ne yapmaz?
2) Evet, zor
3) Hayır

sigortam.net?

Benim seyahat sağlık sigortami italya kabul etti. Ama almanyada soyle bir olay da var, bir arkadasim ssk'dan bir belge aldi turkiyede sigortali olduguna iliskin. AT11 belgesi. Onunla gidebilir diye biliyorum.

Internetten bahsettiğiniz sigorta tabiki olur. Bence bi arkadaşi bile yaptırabilir. Ama o sigorta daha önce oraya gitmek için kullandığı 30000eur teminatlı'seyahat sigortası' dir. Acil durumları kapsar yalnızca

Almanya size bununla oturum vermez ki.
Oturum tipine göre cevap değişmekle birlikte almanyada TK AOK gibi sigorta şirketlerinden yaptırmanız gerekir

Türkiye'den o isin olacagini sanmiyorum ama bir bilen vardir mutlaka.

Arkadas calismiyor anladigim kadariyla yoksa ucuz sigorta aramazdi diye tahmin ediyorum.

Orada yasayan biri ile de evli degil, yoksa onun üzerinden aile sigortasindan faydalanabilirdi.

Eger 30 yasin altindaysa devletin sigorta sirketlerinden ziyade, yukaridaki arkadasin bahsettigi gibi, AOK, Barmer, TK vb. gibi, özel sigorta sirketlerine fiyat sorabilir, örnegin Continetale, Ergo gibi firmalarda bu sigortayi yapiyorlar. Hatta ayda 250-300 euro arasi bir fiyat alabilir en az diye düsünüyorum, yasina bagli olarak.

almanyada sosyal sigortasi olmadan uzatamaz, baska alternatifi yok.

seinfeld,

simpsons.

New girl

silicon valley olabilir.

Bu arada the office'i birkaç yıl sonra tekrar dene :) ben de aynen senin gibi birkaç bölüm izleyip sevmemiştim yıllar önce, sonra bir süre sonra bir arkadaşım broklyn99 önermişti, onu hiç sevmeyip yapay bulup "bu aynı office gibi yahu, ona bakarım daha iyi" demiştim ve bam, en sevdiğim dizilerden biri the office us. :D Uygun kafadayken denk gelirsen ve karakterleri seversen en sevdiğin dizilere girme potansiyeline sahip bir dizi. Diğer türlü çok saçma ve sıkıcı da gelebilir.

Seinfeld lan manyak mısın?

kesinlikle two and a half men.
yukardakileri sevmişsen onu da seversin. bana göre two and a half men 1 numaradır.

It crowd

That 70’s Show ve Two and a Half Men diyorum ben de. Bir de tarzını sever misin bilemem çünkü diğerlerinden çok farklı ama It’s Always Sunny in Philadelphia mükemmel bir dizi.

Brooklyn 99

the office beğenmediysen bence the office uk deneyebilirsin. onun haricinde
the it crowd
peep show
extras
özellikle extras

Louie.

Fleabag.

Carmen Sandiego

unbreakable kimmy schmidt

entourage
ballers
mick

Community,
Parks and recreations*
The good place
Archer


* : The office ile aynı şekilde ilk sezonda biraz sabretmek gerekiyor. İkinci sezondan sonra açılıyor.

uv isigi en basiti.

bankamatiğe yatırıp kontrol edilmeli.

Sahte para kalemi var. Gazlı kalem gibi. Sahte parayı çizince üzerinden leke çıkmıyor. Gerçek paradan siliniyor.

Bankamatik sahte para ayırt etmez.

@mahone

parayı kendi hesabına yatırırken sahteyse nasıl yatıracan??

@mahone etmez olur mu yav?

vaktin varsa bankamatikten yatiirabilirsin, ya da aliciya soylersin hesabina havale -eft yapsin en temizi

2. el eşya almak sahte parayı harcamak için mantıklı bir yöntem değil, böyle bir senaryoyla karşılaşmanız çok çok düşük bir ihtimal.

Buluşmayı müsait bir esnafta yapıp oradaki mavi ışıklı cihazdan yararlanabilirsiniz.

arkadaşım şahane seramik eserler yapıyor. arkadaşınızın ailesiyle ya da iki kızıyla olan bir fotoğrafını kendisine gönderirseniz onu heykele çevirebilir. profilinden işlerini de görebilirsiniz: www.instagram.com

gelince_fikirler instagram hesabina göz at. Bir cok kez alis veris yaptim herkes cok begendi.

Cinsiyet belirtin ki isabetli bir oneri gelme ihtimali artsin.

ben genelde kisiye özel hediye aliyorum.

yaratici hediye kismi cok subjektif ama kisiye özel olmayan hediyenin zerre degeri yok gözümde.

birinin ailesi osmanli zamaninda fotografcilik yapiyordu, avustralyadan ailesinin cektigi bir panorama fotograf bulup almistim.

genelde böyle özel seyler bulup aliyorum sevdiklerime.

ingilizce seviyenizi, dil yeteneginizi, hirsinizi, motivasyonunuzu bilmeden buna nasil cevap vermemizi bekliyorsunuz?

PTE'e Ekim'de girdim ve overallda 85 aldım.

Şimdi bir iki şeyi açıklığa kavuşturalım.

PTE'de writingin alt kısımlarının tamamından 90 almama rağmen writingden totalde 72 almışım, bu sebeple düştü notum 85'e zaten. Önceleri anlayamamıştım ama sonradan çözdüm. İçerik olarak tam puan almama rağmen yazım hatalarından vs çok puan düşüyor. Sebebi de kullandırdıkları klavye. American Qwerty kullanıyosun sınavda ve bizim i ş l ç gibi harflerin olduğu yerde başka karakterler var. Bir iki yerde i yerine kesme işaretine basmış olduğumu fark edip düzeltmiştim ama belli ki bir çok yerde fark etmemişim böyle hataları.

İkincisi, listening ve speaking kısımlarında çevrende sınava girenlerin sesi çok geliyor. O sebeple ilk başta ses ayarı yaparken sesi en yükseğe al derim. Ama söylediklerin açısından dert etme, mikrofon sadece senin sesini alıyor. Yine bir başka ayrıntı, konuşma süren başladıktan sonra herhangi bir noktada 3 saniyeden fazla susarsan sistem cevabı bitirdiğini düşünüp kaydı durduruyor. Dolayısıyla buna dikkat etmen gerekiyor.

Sınav genel olarak kolay - tabi bana göre, tercüman olduğumu ve zaten işimin bu olduğunu unutma bu değerlendirmeyi yaparken - ancak detaylar çok önemli hale geliyor sınavda. Yani dil bilgin kadar detaycılığını da öne çıkarman gerekecek.

Başarılar.

Hocam ben kullanıyorum da pek numarası yok fasa fiso. İlla silkelenmek isterim derseniz alın tabi.

bana kalsa diş ipi kullanırım da tel takıyorum, doktor ağız duşu da ağız duşu dedi :/

siz ne marka kullnıyorsunuz?

ben kullaniyorum, tavsiye ederim, oldukca güzel ve kullanisli bir sey. dis ipinden farkli, dis ipi tam girmiyor bazi dislere, bu cok daha iyi bu konuda.

dis ipinin ikamesi degil. dis ipiyle daha temiz oluyor bu onun girmedigi yerlere giriyor.

www.amazon.com

Bunu araştırın.

Ev almak riskli bir iş, büyük miktarlar söz konusu, hayatınızla ilgili önemli bir karar, ömrünüzün büyük kısmını işgal edecek bir mevzu. Normal yani.

Aşma kısmı, borç ödediğin süreyi kısaltmakla mümkün. Öncesinde para biriktir, bankadan daha az kredi çek.

3 yıl üzeri borç ödeyenlerin içkerindeki çocuk ölüyomuş diye duydum.

28 aydır ödüyoruz. ailecek zorluyor. ama parayı havaya atmadığını bilmek ve birgün biteceğini bilmek rahatlatıyor. hep kiracıydık o yüzden zorluk şimdilerde tat veriyor. delirdik mi ne:)

ben bu kavrami anlayamiyorum.

"basini sokacak bir yer olsun" bu iste inanilmaz yanlis yeterli para yoksa.

hayatta cok ciddi bir sey olmazsa zaten kimse evsiz kalmiyor, zaten o cok ciddi olay olsa ev bile gidiyor zaten.

cebinize ev degerinin %50-60 ini koymadan ev almak hayati ipotek etmek gibi.

illa ev sahibi olunmasina gerek yok para yoksa. bu zorunluluk olarak görülmemeli.

bunun yaninda en büyük sacmalik ise ev alindiginda hayat boyu orada oturulacak büyük oranda, millet is degistiriyor sirf bu sacmalik yüzünden günde 1-2 saat yolda geciriyor.

imkan varsa ev alinir yoksa alinmaz, bu zorunluluk olarak görülmemeli.

her ay krediye çentik atıyorsun zevkli oluyor. korkma ödenir bir şekilde.

her ay 2.800 papel gömüyorum krediye
ama gel gör ki 1.000 lira kira versem psikolojik olarak daha çok etkilenirdim.

maaşım hep artacak ama kredi hep sabit kalacak kafası da çok tatlı.
Allah herkese ev sahibi olmayı nasip etsin diyor ve bitiriyorum.

Kredinin bir gün biteceğini bilmek, kiranın ömür boyu bitmeyeceğini bilmek.

Seni hangisi rahatsız etmeli sence?

Yapıştır gitsin, korkma. Kredi ile ev alıp da pişman olan, ya da ödeyemeyen insan sayısı yüzdelik olarak istetistik tutmaya bile değer tutarda değildir tahminim.

Ömür boyu da orada oturmak zorunda değilsin, borcu bitirince kiraya verir başka yerde kiraya çıkarsın.

Şehir bile değiştirirsin ne olacak ki? Ama eninde sonunda sana ait ve dönebileceğin bir evin olduğunu bilmek oldukça rahatlatıcı.

3 sene demiş biri, 3 sene nedir ki? 12 senelik mortgage'a girdim. Sonra ara düzenlemeyle 11 seneye düştü. İlk 2 sene çok rahatsız etti. Çocuk küçüktü, eşimin işi tepetaklak olmuştu. 750-1.000 TL kira veriyorken 2.800 mortgage'a ödüyordum. İyi ki yapmışım.
Sadece bir ara bir iş fırsatını sadece riske girmemek adına geri çevirmek zorunda kaldığım için kendimi çok yıprattım, ama şu anda o fırsattan daha iyi bir durumda olduğum için onu bile dert etmiyorum.
Oturacağınız ev için borca girmenin doğru bir karar olduğunu düşünüyorum.

ben: bunca yil krediye ipotek edemeyiz kendimizi, ya isler aksarsa odeyemezsek ne olacak?
hanim: isler tokezleyince krediyi odeyemeyen kirayi da odeyemez, ev sahibi de 1 ay sonra kapiya koyar.
ben: hmmm mantikli dedin ha. ya allah

sonuc: yarisi bitti yarisi kaldi, gelir giderinizi duzgun hesaplayip krediye girerseniz odeniyor bir sekilde. evet bazen zorluyor ama her ay verdigim kira daha cok koyuyordu. simdiki aklima olsa 2 yil kirada oturmaz direkt girerdim ama biraz garantici oldugum icin ikna olmam zaman aldi.

Geçen aya kadar ben de girilmez kredi işine diyordum.
taa ki
Geçen ay bir ev buldum 500 bin civarı
300 kusur bende vardı 180 de kredi çektim.
Aylık ödeme 4000 maaş zaten 5000 ödüm kopuyordu nasıl öderim diye.
2. hafta kiracı buldum 2200 tlye deposito falana aldım.
Acayip rahatım diğer türlü napsak bu kadar parayı g.tümüze mi soksak falan diyordum. ilk ödemeyi yaptım bu arada.
enseyi karartma çek krediyi

bende korkuyordum, hala korkuyorum işsiz kalırız ödeyemeyiz falan diye. ama bu korkudan dolayı da almamazlık edemedim, çünkü kirada kalsaydım 8 yıl sonunda elimde hiç bişey olmayacaktı. şimdi tümüyle bana ait bir ev olacak.

96 ay çektim bende. aylık 4 bin ödüyorum. şu an 93 taksit kaldı :) kendi evinde oturma hissi güzel bişeymiş. kiracıyken kiracıyız evde zaten diye bişey yapmıyoduk. şimdi kafamıza göre dekore ediyoruz, avizelerin yerini değiştirtiyoruz falan :)

1- birikmiş parayla peşin almıyorsan
2- başka evin yoksa

ev alınır, yardır.

bu öyle ha deyince olmuyor.

benim totalde 6 sitem var, is sipesifik siteler ben reklamdan degil müsterilerim bana ulassin diye actim hepsini. nis, aramalarda ilk sayfada hepsi diyebilirim, degisken burasi. ilk sürelerde baya yavas yükseliyor ama zamanla oturabiliyor.

ortalama aylik 300-500 arasi ziyaretcim var. dedigim gibi sirf kontakt amacli sitelerim.

reklamdan para kazanilmaz zaten artik, bi ihtimal ayda 3-5 lira gelir.

kardes sen bunu daha once de sordun, olmuyor belli ki. Evet, net olarak bosa cabaliyorsun. Hatta sorun bile yanlis bir soru.

Yani tam olarak ne yapılmasını istiyorsunuz bilmiyorum, insanlar satın alsınlar ve ne yapsınlar sonra o essaylerden? Kendileri kullanırsa plagiarism zaten, Turnitin vs bir sürü program ile anlaşılıyor bunlar. Ben çoğu zaman bir program olmadan bile öğrencilerimin yazdığı cümleleri vs google'da ve başka kaynaklarda orijinalliğini araştırıp kontrol ediyorum. Bildiğim bütün öğretmenler de yapıyor bunu.

İngilizce essay vs dediğiniz nedir yani, rastgele bir five paragraph essay ise çok faydalı bir kaynak olacağını sanmıyorum kimse için. Konusu nedir? Analiz mi? Metin çözümleme mi? Seviyesi nedir?

Ayrıca öğretmenler için de bir sürü ücretli, ücretsiz kaynak var. Ben bir materyal satın alacak olsam gider review'ü olan, ismi bilindik satıcılardan alırım analiz yazılarını. LitCharts var her şeyden önce.

Yani tam olarak yazdığınız essaylerden insanların ne fayda sağlamasını beklediğinizi anlamıyorum ben. Daha önce sorduğunuzda da anlamamıştım. Sadece okunsun ve ziyaretçi sayısından vs bir gelir elde edeyim diyorsanız, blog okuyan kaldı mı bilmiyorum, daha 2020 işlere girişebilirsiniz.

Bu iş için takip edilen yerlere link vermen lazım. Yani o adreste, o bilgilerin olduğunu insanlar bilmeli ki gelsin. Bununda en güzel yolu, benzer/alakalı sitelerde link vermek.

En basitinden yayınladığınız yazıları içindeki kelimelerden aratarak, google'da çıkıp çıkmadığını bir test edin.



.

bu arada milyar tane site var, bu alanda anadili ingilizce olmayan biri olarak cok zor yükselmek.

arkadaslarin aksine düsünüyorum, olabilitesi var ziyaretci kismi olabilir ama para kazanma sansi sifir. 6 ay civarina yükselse bile milya r site arasinda 400. sayfaya ciktiniz diyelim, yine geride.

yazdiginiz essay sayisi 1500 olsa daha makbul cünkü konulariniz büyük ihtimal klasikler, globalisation, global warming, economy, comets, space tourism, electrification etc.

1500-2000 konu olsa ziyaretci sayiniz artar ama para kazanamazsiniz.

h.p. lovecraft filan mısın abi sen? ki onu bile 30 yaşındayken kaç kişi tanıyıp okuyordu, belli değil. niye senin yazılarını okumak için vakit harcayalım?

ambalajlı alıp orada çektirebiliyorsunuz. yalnız daha sonra çektirmeye giderseniz çekmeyebiliyorlar.

ambalajdakini istediğiniz ölçüye göre çekip, yine aynı ambalaja doldurup geri veriyorlar.

Kağıt filtreye göre, tel filtreye göre, espresso'ya göre falan diye boyut belirtmeniz lazım

yine ambalajın içiindekini veriyor ama. taze çekmiyor. kimbilir ne zaman paketlendi ne zamandır orda duruyor. tchiboda mis gibi gözünün önünde çekiyorlar. starbucks bu konuda güldürmüyor.

@condom
Tchibodaki de o paketlerden geliyor. Bittikce 1-2-5 kg lik paketlerden o acik satilanlara dolduruluyor. Acik degil zaten yani hicbiri.

Paketteki cekilmemis kahve teoride minimum bir sene ust limit olmaksizin saklanabilir. Paketleri ozel bu kahvelerin. Oksijen bariyeri var. Azot var icerisinde. Bu bozulmamasini sagliyor.

Cekilmis kahvede ayni sekilde pakette saklanabilir rahatca ama acilinca daha hizli tuketmek lazim. Cekirdek bozulmasi 1 ay sonra basliyor diyebilirim pkaet acildiktan sonra. Genelde ilk bir ayda tuketin diyebilirim.

Ogutmek icin bir degirmen alin tazelik icin.

Kisaca ne zaman oaketlendiginin zerre onemi yok saklanma kosulu saglandiysa.

Bildigim kadariyla makbuz vermeniz gerekiyor ama sistem nasil isliyor bilemiyorum. Sahis sirketi kurulmasi gerekmekte.

Freelance olmak icin sahis sirketi gerekiyor. Freelance kacak is demek degil.

Masak a sikayet edip gecmise yonelik vergiye tabi tutulmani ve her kesmedigin faturayi kestirip uzerine cezalarini odetmeni saglayabilir, ama yuzde yuz boyle olcak degil. Guvenilir bir mali musavire danis guncel son yasalar hakkinda bilgi versin sana. Bu ulkede milyonlarca insan vergi vermiyor cunku elden nakit aliyorlar, senin tek derdin odemeyi resmi olarak alman, senin gibi de yuzbinlerce insan var, yillik belli bi miktari gecmiyosan vergi yuku binmiyor sirtina ama o rakami gecmen de ihtimal dahilinde, odemelerini ana babanin kardesinin hesabina paylastir

bir hukukçu olarak konuşuyorum-(bazı editörler arkadaşım için açtığım mesajı gerekçe göstererek 10 yıllık emeğimi çöpe atmışlar o yüzden)

bu sürtüşme yaşadığın müşteri bir şirketse normalde kaynağında vergi kesmeleri gerekirdi. senden stopajı kesmeliydi. ancak yapmadığı için aslında hukuken o da sorumlu. blöf yapıyor ya da gerçekten kendisinin de belaya gireceğini bilmiyor.

konunun masak la alakası yok. kara para aklamayla ne alakası var. Allah aşkına bilmeyen insanları itibar etmeyin.

nihayetinde bu konularda mali müşavire danışman lazım, ancak eğer sürekli freelancer olarak çalışıyorsan şahıs şirketi kurmanı tavsiye ederim. burada efatura da zorunlu olacak o yüzden 2020 ocağı bekle, yıl sonu masraf oluşturma. şahıs şirketi olunca faturada kesersin, şahsi tüm giderlerini düşerek vergi planlaması da yaparsın (benzin, market, çocuğunun okul taksidi vs.)

5000 falansa bir sıkıntı olmaz ama 5 milyarsa sıkıntı büyük. 14 sene önce yapılan değişikliğe adapte olamamak biraz garip. pazarlarda bile milyonlu fiyat kullanan kalmadı.

Fistikli isim arkadasin cahilligine aldanma sakin, bir sey bildigi yok sahisin, istanbuldaki her sokakta 3 avukat var artik, hepsi de ozel okul mezunu, kayda almaya gerek yok

böyle is yok benim bildigim duydugum.

para iste kazaniliyor.

burada gelip reklam tiklama, foto secme isleri gibi isler söyleyenler cikacak. bunlar harclik cikarmaz. yaktigin elektrik daha fazla öyle düsün :)

bu tarz isler icin sunu düsünün her zaman, böyle bir is varolsaydi ki bahsettigim sekillerde var ama saatte 10 cent para degil. hintliler zaten aninda ele geciriyor.

illa internetten is diyorsaniz yazilim ögrenin app yapip google playe koyun. kardesimin yaptigi islerden ayda eline 1-2 bin lira arasi geciyor. inanin 3-4 ay reklam tiklayacaginiza snunla vakit gecirin geleceginiz kurtulsun.

hocam ya instagramdan elbise çiçek böcek satacaksın, ya da büyük düşünüyorsan çin'den plastik milastik bir şeyler getirtip amazondan hepsiburadadan falan satacaksın. mesela ikeanın ürünlerini gitti gidiyorda %25 kar koyarak satmaya çalışan insanlar var. aynı ürün ikea'nın sitesinde de satılıyo falan. bu dediklerimi kombine de edebilirsin. onun dışında youtuber twitchçi olmak falan para için yapılacak şeyler değil. alacağın pcnin mikrofonun parasını çıkarman bir kaç yıl sürebilir. bu işleri seviyor ve sürekli yapabilir olmalısın. ilginç, eğlenceli veya öğretici olman gerektiğini de ekleyelim. bunun yerine herhangi bi cafede, avm'de ya da markette işe girmek daha kolay

evet mumkun. kalifiye isleri, youtuberligi, instagramdan urun satmayi vs saymazsak, en basit yontem ve herkesin yapabilecegi is mechanical turk programlarina katilmak. yine bu programlarin en bilineni amazonun. www.mturk.com sitesinden kayit olabilirsin

eşya temasından geçebilir
oturduğu koltuğa oturma yakın temasta bulunma

Müdürünüze bahsedin, arkadaşına izin mizin versinler? Tüm işyeriniz sonra uyuz olacak falan...

bulasici hastaliklarla ise gelmek yasak degil mi?

Yüksek alkol oranlı el dezenfektanlarından alın, elinizi bir yere her temas ettirdikten sonra elinize uygulayın. Lakin dikkat edin obsesif olmayın sonra:)

Monttan falan geçebilir maalesef, aynı yere asmayın temas etmesin.

İyileşene kadar bence izin alsın.

İşe giderken kullandığınız kıyafetleri 90 derecede yıkayın, kuruyunca battal bay çöp poşetlerine hava almayacak şekilde koyup üç gün bekletin. Sakın ha sakın arkadaşınızın koltuğuna kanepesine kumaş türü ıvır zıvırına temas etmeyin. Başımdan geçti, çok zor. İntihara bile sürükler adamı.

uyuz insanin is yerinde hatta sokakta ne isi var. arkadasinizin evde durmasi lazim.

Asıl montlardan geçiyor hem de. Sakın aynı askıya aşmayın. Yıllar evvel salaş bir rock barda montlarini asan iki arkadaşıma geçmişti. Çok iyi hatırlıyorum.

Montunuzu aynı yere asmayın, aynı koltuğa oturmayın, fiziksel temasta bulunmayın yeter. Yani elinde tuttuğu kalem, kağıt vb. şeyleri alsanız bulaşma olmaz. Lavanta kolonyası kullanın ya da el kreminize lavanta yağı damlatıp kullanın; uyuz mikrobu lavanta kokusunu sevmez.

Dil kursu mu kaldi, yil olmus neredeyse 2020. App ler bir suru. Duolingo var mesela. Agac yapa yapa dil ogreniyorsunuz mis gibi. Hem para vermeyin cok hem rahat rahat agacla ogrenin.

Universiteler online egitime geciyor kurs mu kaldi su devirde. App ler ile ogrenin yani.

Ben 7 dil ogrendim applerden. Bir de gelip suraya git filan diyenler cikar, appten dil ogrenilmez adamlari var l, onlar hep kibirli kibirli konusuyorlar. Moralimizi bozup dil ogrenmemizi istemiyolar. Appten bal gibi ogrenilir. Ben 7 dil ogrendim diyorum.

Valla kendi kendine appten öğrenme işini beceremedim ben. Disipline edemiyor insan kendini öyle. Kursta en azından belli bir zamanını ayırıyorsun, app olayına girince günlük bir işin giriyor araya, başka bir şey oluyor. Salıyorsun kendini. Kursta "parasını verdik, boşa gitmesin" kafasıyla kendini belli gün veya saatte orada olmaya zorlayabiliyorsun da app olunca "sonra yaparım ya" deyip bırakıyorsun. Hem appler genelde okuma parçası, konuşma gibi durumlarda zayıf kalıyor.

Ha, tabi başka birisinin app tecrübesi daha iyi olabilir, kimine bu kolay ve rahat gelir, kimine başkası. Herkesin bir popisi vardır, herkesin hayatına kimse ka....eee konuya dönelim. Aslında zaten İngilizcen fena değilse o kadar kurs kovalamasan da olur. Filmdi, diziydi, İngilizce romandı falan. Sahaflarda, internette ikinci el İngilizce kitaplar bulunabiliyor baya. İngilizce e-kitap da indirebilirsin. Konuşma pratiği için-o kadar app gömdükten sonra tavsiyesini vermek biraz abes olsa da-HelloTalk diye konuşma partneri bulabildiğin bir app var. Lokasyon araması da yapıyor. Oradan birilerini bulup konuşabilirsin de. Kolay gelsin.

newpipe kullanıyorum ben. play store'da var mı bilmiyorum.

Sadece sesini dinliyorsan internet üzerinde YouTube - MP3 dönüştürücüler var. Ben videoyu mp3 olarak indirip öyle dinliyorum. Yani videosu lazım değilse deneyebilirsin.

Bu arada YouTube vanced bi bak. Birde 3 aylık YouTube deneme üyeliği var. Onda da dediğin işlem yapılabiliyor.

Youyube go

kimse yapmamis ama youtube un official app i ile yapabiliyorsunuz. premium satin almaniz gerek sadece.

toz / alerji / bebek için ben xiaomi aldım, toz %50 azaldı kesinlikle.
www.hepsiburada.com

tavsiye ederim

direkt klimalar aslinda baya ise yariyor normalde. filtrelerini düzenli temizletmeniz ya da degistirmeniz lazim sadece. alerji icin olan modeller var.

Evde kuş var klima çarpabilir daha ufak sadece havadan tozu ve kokuyu temizleyen şeyler lazım.

Klimayi soguk sicak fonksyonu olmadan acabilirsiniz havalandirma olarak.

Yasamaya mi gezmeye mi

o dil bilgisiyle derken? sıfır, 0 mı demek istedin?

yaşamayı, çalışmayı bilmem de turistik olarak şu an dünyada her yeri tek kelime bilmeden rahatlıklarla gezersin. temel ingilizce kelimeleri bil, cebinde de google translate çalıştıran telefon olsun yeterli.

gezmeye degil,dil ogrenme amacli.

Tek başına a2 seviyesine en az gelirsin. Sıfırdan gitmek boşuna para harcatır sadece.

kendi kendine ögrenebilirsin bence illa yurt disina gitmene gerek yok, appler var bir sürü.

direkt olarak google bunun hizmetini veriyor.

cloud.google.com

Desifre hizmeti diye aratirdaniz cikar googleda.

canopy.org

www.ogm.gov.trğaç%20Türleri.pdf