valla debeyi uzun süredir belki bir yıldan fazladır falan takip etmiyorum ama takip ettiğim zamanlar bile life is drunktır fridanın parçalanmış omurgasıdır sürekli gün aşırı debede benzer entrylerini görmekten kıl olurdum. çoğunun da foyası sonra ortaya çıktı zaten aşırma hikayeler vs. açıkçası evet şimdi takip etsem ben de rahatsız olurdum.
ayrıca fav sayıları falan da baya düşmüş. çok da takma bence coronayla beraber zmaanla biter o da.

Kafalarına göre debe hazırlıyorlar, ben de uzun zamandır bakmıyorum. Bu entry'i her gün okuyup beğenip favlamak da uç nokta benim için, ne hayatlar yaşıyor insanlar inanamıyorum.

Sürecin başındayken takip ediyordum ama şu durumda benim için de bir anlam ifade etmiyor. Bir de en son debe’de bir şey okuyup da aydınlandığımda 17 yaşındaydım.

Salgının başında düzenli takip ediyordum yazarın malum entry dizisini epeydir bakmıyorum artık, hayırlı bir şey olursa zaten duyarım moduna girdim.

2009'dan beri sözlükteyim debe denilen zımbırtı çıktığından beri hiç tıklamadım.

debenin bu kadar iplenmiyor olması hoşuma gitti, ben de takip etmeyi bıraktım uzun süredir; ekşi'nin ne tarz zihniyetle dolduğunun çok net göstergesi. ama bunun böyle olduğunu bildikleri için araya fularlı şeyler sıkıştırmaya çalışıyorlar.

önceden bilgi alamıyorduk ya da nereden alacağımızı bilmiyorduk. bu saydede artılayıp debe'ye girmesini anlardım. ama artık bir anlamı yok debe'de olmasının, bu adamın bunu yazdığı da belli, okumak isteyen gider başlığına bakar. debe'de günlük güncellenen bir entry'nin bulunması saçma.

Hiç rahatsız olmuyorum, günlük rutinimde yazdıklarını okumak var hatta, sürekli debede olduğunu bilmiyordum bile. Son zamanlarda pandemi haberlerini pek takip etmiyorum, genel olarak şöyle bir akakamenin yazdıklarını okumak işime geliyor hepten habersiz kalmayayım diye, rahatsız olunmasına şaşırdım, bir ara kendisine felaket tellalı diyorlardı sanki yazdıklarını kendi uydurmuş gibi, bu durum kadar garipsemedim yine de rahatız olunmasını.

her gördüğümde eksiliyorum ama debe'ye ısrarla giriyor.
bence en boş ve gereksiz işlerden biri.

acikcasi hayat devam ediyor ama neden rahatsiz olayim ki?

her gün baktigimda tonla sayinin yaninda günlük derlenmis haberleri görüyorum, benim icin cok önemli, hangi ülke ne yapiyor, kim nerede seklinde.

begenmedigim seyi okumuyorum zaten. cok takilmaya gerek yok, hepimiz yetiskin insanlariz istedigimizi secme özgürlügümüz var.

Sirf bunun icin debeye giriyorum. Rakamlara bakmiyorum sadece ozet haberleri okuyorum. baska bir yerde bu sekilde derli toplu bir kaynak yok.

Debe'nin ismi moci olmali. moderetorun caninin istedikleri. Hasan cihat orter entryleri yuzunden kusacagim artik.

artsandculture.google.com

artsandculture.google.com

google yaninda direkt wikipediada okuyun.

direkt girin bir resimden zaten oradan yürüyorsunuz baskalarina.

www.sanatabasla.com

Ben de @pass gibi Google müze gezmesi diyecektim. artsandculture.google.com Buradan ünlü eserlere bakıp alttaki açıklamaları Google Translate ile çevirebilirsiniz, sayfa içinde bu özellik var, ayrıca Türkçe arama da yabalirisiniz. Ressamları anlatan çok film var, onları da tavsiye ederim.

E iste cezanın scan’ini?

Cevap verip legal olarak ''maili okudugunuza gore parayi verin'' durumuna dusmemek icin cevap vermek istemedim

ceza addiniza geliyor, vize, pasaport gibi seylerin fotokopisi bundan isteniyor zaten. adiniza islenmis cezayi ödemezseniz seneye buradaki "vizem reddedilmis ne yapabilirim" sorunuzu cevaplamak oldukca zevkli olur yazarlarca.

Cezayi odemeycegim demiyorum, firmanin kestigi isleme parasini odemzsem ne olur diyorum. Igneli yorum yapana kadar iki satir okusaniz gorursunuz.

Kiralık aracın trafik cezası nasıl senin adresine ulaşacak ki? Eğer plakaya yazıldıysa yine kiralama şirketine ulaşacak. Sen o 40 euroyu ödemezsen adamlar da sen parayı yollasan bile tüm parayı yollamadığın için cezanı ödemez, debt collection muhabbetine gider konu. Bu normal bir uygulama, sıradışı bir şey değil yani.

Cezayı şirkete yazıyorlar, şirket de polise benim adımı adresimi bildiriyor. Bu adresi bildirme işlemi için 40€ istiyorlar. 40€, şirketin cezayı ödeme parası değil yani.

Şirket zaten çoktan bildirdi (bildirmiş olması lazım) polise benim bilgilerimi. O yüzden bu 40'ı adamlara vermesek ne olur ki?

cezayi isleme parasi isteme haklari var, ödemezseniz zaten onlar icra takibi baslatacaklar, belli bir ücret üzerine cikinca mahkemeye düsecek mevzu ve ayni bahsettigim durum olacak.

kisacasi parayi ödemeniz gerekiyor maalesef.

cevaplar yine efsane :)

arac kiralik, sen aracla cezayi kameradan yedin. Ceza sirket adina kesilir, kamera araci kimin kullandigini nerden bilsin? Senin adina ceca gelmez, gelemez, gelebilemez.

Sirket coktan cezayi odemistir, faiz yememek icin. Dolayisiyla mevzu senine arac kiralayan sirket arasinda. Devlet parasini almistir coktan.

Normalde senin kredi kartindan cekerler, ama kart iptalse sictilar. 40 avro icin kolay kolay kimse senin pesine dusmez cunku adamlara bunun masrafi cok daha fazla olur. Ya silinir gider ya da siz bir daha onlardan kiralamaya kalkarsaniz tahsil ederler.

Ben olsam, cezanin kopyasini isterim, tarihi ve saati kontrol ederim eger dogruysa oderim, uzatmam. Yok degilse, atiyorum ben araci 5'de teslim etmisim adamlar cezayi 6da yemis, beni baglamaz derim gecerim.

sirketin orada subesi var. dokumanlari onlar ayarlayacak.

pek çok ülke sınırsız oturum/vatandaşlık için ülkede yılda en az 181 gün kalmanızı, ikametinizi oraya aldırmanızı, ve evet orada az ya da çok para kazanıp vergi veriyor olmanızı bekler.

portekiz özelinde bilmiyorum.

ab vatandasligi almis biri olarak yazayim.

her yilin yarisindan fazlasini orada gecirmeniz gerekir, toplamda vatandaslik 8c8n gereklibsurenin neredeyse tamami orada oomalisiniz. soyle hesaplaniyor bu yilin 20% i disari olmaniz ulke 8ci gibibhesaplanir fazlasi cikarilir.

kisaca daha gitmeden bu hesaplara girismeyin. önce kalici oturum alin, portekizi bilmiyorum ama bazi ulkeler kalici oturum almadan vatandaslik vermiyor zaten.

tüm parayi orada kazanmaniz gerekecektir buyuk ihtimal resmi olarak. sadece uzerinize ev filan varsa bjnun kirasini gelir olarak gosterebiliyorsunuz.

genelde minimum 1-2 yene bir sirkete mahkumsunuz. o sirada isten cikarilirsaniz iptal oluyor oturum ve calisma izni.

Baska bir avrupa ulkesi icin konusursam; ilk vizede sıkıntı olmayabilir ama yenilemede eger 6aydan az kaldigin ortaya cikarsa ki pasaport damgalarini vereceksin, sıkıntı cikar.

Kadın olsam kaçardım sana :) tamam güzel de ne soruyosun şimdi sen? Nasıl kurtulurum diyorsan birikim hedefi yerine şunu alıcam bunu alıcam diye hedef koy kendine. Harcayamadıktan sonra paranın ne kıymeti var.

Soru ne hocam? Bundan kurtulmak istiyorsanız kargo bekleme sevdasına tutulmanız lazım. Ben marketten vs alışveriş yapınca mutlu olmuyorum ama kargo beklerken mutlu oluyorum valla.

Hobi edinmeniz lazım. Epoksi, resim, ahşap yakma veya boyama vs gibi bir hobi seçin ve harcama yapın.

kendinizce mutlu ve yeterli harciyorsaniz ne mutlu, kimsenin kafasina uygun yasamak zorunda degilsiniz.

Senin yatırımdan anlamayan versiyonunum :) ortaokuldan beri biriktirdiğim parayla üniversite bitince farklı bir şehre taşındım, ev tuttum fln, yine o zamandan beri alıp sakladığım eşyaları evimde hala kullanıyorum. Ucuz bulduğum ve bozulmayacak olan şeyleri de alıp stokluyorum. Mutluysan devam et :) ama arada kendini şımartmak için ufak harcama hedefleri koyabilirsin.

şöyle bir şey var, bir şeyin ederi neyse veririm rahatsız olmam, ihtiyacımı da alırım esirgemem yani aşırı cimriler belgeseli gibi bir durum yok, ama şu var mesela öğlen yemeğe gidelim diyor ofistekiler, tabi beyaz yakalılık var hep lüks yerlere gidilecek, gitmesen olmuyor, o durumlarda verirken rahatsız oluyorum. bunun dışında hep bir sermaye büyütme çabası. @r evo, süresiz mod kısmını düşünmem gerekiyor galiba, yarın bir araba çarpsa yokuz.

valla ben kadınım ama kaçmam size :) bunun bilinçaltınızda psikolojik bir sebebi var belli ki. biriktirmek güzel şey de tam @r evolution'ın dediği gibi süreniz belli değil, yarın kalp krizi geçirip ölmeyeceğiniz, araba çarpıp yatalak olmayacağınız ne malum? dünya malı dünyada kalır bu kadar biriktirme manyağı olmaya gerek yok. savurun demiyorum ama paranın harcanmak için kazanıldığını da unutmayın.

maaştan değil de yatırımlarınızdan bir kazancınız olduğu zaman, normalde asla harcamayacağınız kadarlık kısmını "havadan gelmiş para" gibi düşünüp harcasanız iyi olabilir belki.

hatta bu harcamayı da teknolojik bir ihtiyacınızı gidermekte kullansanız çok yerinde olur, teknolojik ürünler kolay kolay ucuzlamıyor zaten yine yatırım gibi olur.

hocam selam,
benzer sureclerden gecmisiz.

sirf cevap yazabilmek icin giris yaptim, aksam aksam :)

bende surekli birikim yapardim. gelirimin yuzde yetmisini biriktirdigim zamanlar oldu. resmen varyemez amca gibiydim. cok param oldu ama mutsuzdum.


sonra bu konu hakkinda arastirma yapip, hem finans hemde isin psikolojisi tarafinda egitmeye karar verdim.

cok basit iki hap bilgiyi paylasmak istiyorum sizinle;

yatirim yapmayacaksan birikimin hic bir onemi yok. bence zaten bu asamayi cozmussunuz. hisse alimi, temettu geliri elde etmeye calisma, fonlar vs gayet yerinde ve dogru yaklasimlar.

ikinci muhtesem onemli bilgi su;
butce yonetimine gecmek gerek. ve gelirin en az yuzde 15nin eglence butcesi olmasi gerek.

eglence butcesi sadece eglenmek icin kullanilir. sinema, tiyatro, netflix, oyuncaklar, oyunlar vs.

eglence butcesi, biriktirilemez. devredemez. baska amacla kullanilamaz. yani gidip o paraya kiyafet alamazsiniz. kiyafet almak icin ayri bir kisisel butce, saglik, egitim, yatirim, genel giderler vs gibi her kalem icin ayri bir butce.

hic bir butce digerinin harcamasina karisamaz.

diyelim ayin son gunu. eglence butcesinde 100 tl para kaldi. o gece saat 12 den sonra o para ya cope gidecek ya da eglence icin kullanilacak :)

bu konular hakkinda okumalar yapiyorsaniz, muhtemelen babil'in en zengin adami kitabini gormustursunuz.

orada da butcenin yuzde 10nu biriktirmenin yeterli olacagini salik veriyordu.

benim bu butceleme methodunu anlatan profesor ise; en degerli butcenin eglence butcesi oldugunu, surekli buyuk birikimler yaparsaniz bir yerden sonra hayatinizin gri olacagini ve calismaktan zevk alamayacaginizi anlatiyordu.

butceleme de kendinize ozel kurallarda olusturabilme sansiniz oluyor. ornegin ben yuzde 3 yardim butcesi olusturdum. o butceyi sadece cevreme yardim etmek icin kullaniyorum. oyle bir butce olmasa da insanlara yardim ederim, problem degil. ama o zaman bunu takip etmesi cok guc olur. ve bazen yardim etmek istemeyip oteleyebilirim.

mesela gecmisteki garip dusuncelerim neticesinde soyle bir sey olustu; udemy de super kurslar var. ama gram alasim gelmiyor. 30 lirayi cope atsam umrumda olmaz, ama udemy vermek zoruma gidiyordu. egitim butcesi olusturdum. o para egitim disinda hic bir amacla kullanilamayacagi icin, illa bir sekilde orada harcayacagim zaten hissiyle harcayabiliyorum.

yine ayni sekilde, giyim butcem de var :)

@foster uzun uzadıya yazmışsınız çok da tatmin edici bir cevap müziği kapatıp okudum. yıldızlı bir tik verdim farzedin, ufkumu açtı cevabınız teşekkürler. o kitabı da gördüm ama okumamıştım, bakacağım.

hayat kalitenden ödün vermiyorsan sorun değil aslında.

diğer türlü bu davranış bir tür istifçilik. okb konusunda tecrübeli psikolog/psikiyatr yardımcı olur.

boşa tabii harcama, kendine yatırım yap. sana güzel bir örnek vereyim.

15 sene birlikte aynı şirkete girdiğimiz arkadaşım. seni cebinden çıkarır. ailesiyle yaşıyor hala ve ne kazandıysa %95'ini biriktirirdi. kendisine en ufak bir şey almazdı, kursa vs de gitmezdi. odun gibi geçti 15 yıl. 15 yılda hiç bir yere gelemedi. denetim şirketindeydik, 2 yıl çalıştı ayrıldı. 2 yılda ne yükseldiyse odur. hala bir yerde muhasebe elemanı. para biriktirmiştir mutlaka. ama maaşın kendine yatırım yaptıkça katlanacağını unutma. öyle bir yere gel ki, böylelerin 15 yılda biriktirdiğini bir kaç ayda kazan. yani, harcayarak bitiremeyeceğin kazancın olsun.

Her işte dengeyi, orta yolu bulmak lazım.

Paranızı hem gerekli şeylere harcayın, hem de kötü günler için bir kenara para koyun.

Para amaç değil, araçtır! Önce ne için para biriktirmeniz gerektiğine karar verin ve buna göre harcamalarınıza yön verin. Ama illa biriktirmeyim, harcayım diye de para harcanmaz. Kendinize bir hobi, keyif alanı bulun.


.

30 yaşında birinin 4-5 bin tl maaşla 300 bin tl biriktirmiş olması müthiş bir olay. Aç susuz gezmen lazım yani. Bence biraz tadını çıkarmaya başla artık, gerçekten yazık yani. Arkadaşların dediği gibi hobi, sosyallik, gezme tozma, kendine ayıracağın bir parayı bütçele ve harca. Elektronik olur, gezme olur, sosyallik olur bir şeylere aksın o para. Sürdürülebilir bir şey değil seninki çünkü, bir yaştan sonra depresyona girersin hayat geçti gitti ben ne yaptım diye.

Ben de half life oynarken gidip sürekli healt doldururdum. Hep full healt ile gezme takıntım vardı. Sonra kafaya bir head shot. Herşey iptal.

Olumlu dünya. Borcun harcın olmasın, beslenme, barınma ve yaşlılığa teminat tamamsa, gerisini ye gitsin. Yoksa birileri yiyecek.

Kimi işten çıkıp eve geldiğinde müzik dinlemeden, birkaç sayfa kitap okumadan uyumaz. Kimi maç izler sürekli.
Acaba fon,hisse,kripto işleriyle uğraşmak hobiniz gibi mi olmuş? Ya da zamanınızın çoğunu bunlarla geçiriyorsanız bi tür bağımlılık. Pek bilgim yok ama bunlar epeyi vakit alan şeylerdir diye düşünüyorum. Sanki tutumluluk ya da cimrilik değil sizinki. Parayla oynamak.
Her ne ise yarına çıkacağımızın garantisi yok diye düşünmek lazım.

evet.

izlenme sayısı evet izlenme süresi farklı bir şekilde kaydediliyor dediğin olayı kullanıcı göremiyor kanal sahibi görüyor.

yanlis bilmiyorsam ve degismediyse 30 sn izlenme +1 olarak sayiliyor. bu parametre 1.

2. parametre ise toplam izlenme süresi, o kisim sadece video sahibine acik.

payoneer var ikna edebilirseniz karşı tarafı, kullanışlı.

Tutturuyorlar Paypal diye hocam, sağ olun öneri için yine de.

ben moneygram ile alıyorum.

direkt banka havalaesi yapsin.

ciddi kesinti oluyor banka ile yollayınca. seneler önce bana almanya'dan 100 euro gelmişti, 15 euro'sunu kesmişlerdi.

Bir tanıdığım kendi yurt dışı Paypal hesabından benim Türkiye'deki banka hesabına para gönderebilir mi?

"Bir tanıdığım kendi yurt dışı Paypal hesabından benim Türkiye'deki banka hesabına para gönderebilir mi?"

Elbette.

Hatta kendisine küçük de olsa bir komisyon verebilirsiniz.

Çıkarabilir.

tüm haklari verdigi ve yeterli sürede haber verdigi sürece elbette.

Çıkarır niye çıkarmasın, tipini beğenmedim deyip de çıkarabilir, önemli olan haklarını verip vermediği.

bırak çıkarmayı şirketi bile kapatabilir.

İşe iade yolu her zaman açık. Yaptığı ya da yapmadığı şeyler için tutanak tutulmuş mu bakılır bunlara mahkemede. Gerçi iş mahkemeye varmadan arabulucularda çözülüyormuş artık ama tam bilmiyorum prosedürü. Mahkemeye gidince iş seneler sürebiliyor ama.

Ek : Dolayısıyla akıllı bir işveren kaşının altında gözü var diye çalışanını işten çıkarıp başına bela almak istemez. Hatasını bulur tutanak tutar savunma ister, ikinci tutanak için fırsat kollar ya da yaratır vs.

Çıkarabilir. Ama işçi her zaman yine de işe iade yoluna başvurup ilave tazminat vs. talep edebilir. Size şöyle söyleyeyim zimmetine para geçiren çalışanı tutanak tutmadan olay büyümesin, şirketin adı başkalarına meze olmasın diye üstüne bir de her türlü tazminatını verip yolladıkları adam işe iade davası açıp üzerine şirkete 16 maaş daha çaktı :)

Aklı başında hiçbir işveren tutanaksız, zemine oturtmadan kafasına göre işçi çıkarmamalı, her şeyin bir yolu yordamı var bu şekilde mantıklı değil.

tek video maksimum. istersen 5x15 dakika cek.

sınırın sebebi sensörün ısınması, 15 ila 30 dakka olayı da 2k ve 4k ile yani sensörün çalıştığı alan boyutu ile alakalı.

ayrıca veri aktarımının yavaşlaması da söz konusu olabilir.

Aynen konu ısınma ile ilgili. Video çekmek için alacaksan, fabrika verilerinden ziyade reviewlere bakmanı tavsiye ederim.

Sana 'dönerci mi oldun kehkeh' diyenlere yardım etme bence. Yani ben olsam etmezdim. Aslında adamına göre muamele yapardım. Tabi karakter meselesi. Ben kötü günde yanımda olmayanlara karşı pek dostane davranamyorum.

@the coon
hepsi oyleydi, direkt boyle olmasada sallamadilar beni hic.

berlinde yasarken berline gezmeye gelince beni bir görmeye tenezzül etmeyenler simdi surekli mesaj atiyor. hepsi bu tarz yani.

Başka açıdan bakmaya gerek yok en doğru açıdan bakıyorsun. Onlar şansını deniyor. Olmayacağını bile bile soruyorlar. Hazırlar ret yemeye. Akraba pişmanlıktır. En iyi akraba uzakta olandır. Asla tereddüt etme.

Açıyı bulmuşsun zaten. Onlara karşı güleryüzünü koru. Ama para/maddiyat için yanaşanlara karşı da temkinli olmaya devam et.
Sadece hakkında olumlu düşündüğün ve ileriki zamanlarda sorun çıkarmayacak bir kimseleri kadrona almayı düşün. Şartları da baştan belirle.(bugün onlara, yarın sana )

Bilirsin yardım edilen kimseler, bir zaman sonra iyice çevreye kök saldıktan ve rahata erdikten sonra kendisine el veren kimseleri unutabiliyorlar.

Ulan dönercide çalışmak, para sıkıntısı çekmek ayıp mı. Ne insanlar var gel de sinirlenme.

Az bile yapıyorsun eskiden söylediklerini yüzlerine vurmanı tavsiye ederim.

hocam desenize ben ortalama isciyim diyeceksin, dukkanim, isyerim yok, anca referans olurum, is bulmak, ev tutmak senin isin, yiyosa gel diyeceksin. Uzak filmindeki gibi adama evinin anahtarini vermeyeceksin tabiki. Cok yakin akraba degilse hic kaale alma zaten. Bizim de uzak bir akraba vardi, Istanbul'da universite kazandi, annemler kucak acti, yok gurbette falan filan, kahvaltilara, yemeklere cagirdik, ev tutmasina tasinmasina yardim ettik, yeri geldi bizde kaldi bir sure. Adam mezun oldu iste iyi bir yere ise girdi, Istanbul'dan daire almis, evlenmis falan bir kere bile sonrasinda aramadi sormadi, insan bayramda arar 2 dakikaligina en azindan o kadar yedirdik icirdik baktik

iyilik gördüğüne iyilik yapacaksın, gerisi umurunda bile olmayacak.
benzer durumu yaşadım, hepsinin bana işi düştü, yapmadım.
içim çok rahat, onların bana işi düşünce yapmadığım zamanlar daha huzur buldum.

Eğer zamanında sana hiç yardım etmedilerse doğru yapıyor olabilirsin.
Ancak yine de buraya soracak kadar vicdanını kurcalayan bir mesele varsa bence azıcık yardımdan zarar gelmez. Sonuçta bir şekilde yakın ve bir şekilde uzak olur akraba her zmn. Misal teyzemin eşi ameliyat oldu aramız da çok iyidir. Ama ne oldu telefonla aradık, bir paket moral düzeltici hediye gönderdik, sonuçta yine yalnız başına. Yani ne kadar yakın olsalar da aslında insan hep tek başına.

Ha bu arada @playing star again +1, senin sıfırdan birşey öğretecek halin yok, o biraz yaoacak edecek de senden yardım yönlendirme isteyecek.

Ha şimdi senin durumları bilmiyorum. Akrabalarının kafa yapısını hiç bilmiyorum. Çocuk direk senin üzerine kalacaksa evet o topa girmek istemeyebilirsin, ya da ne işi var tabiki yapacak diye düşünüyorlarsa. ama bazen çocuklar farklıdır ya, bence ailesinin davranış tarzına bakarak önyargılı olma. Misal belki çocuk çok vefalı düzgün biri. Belli olmaz bu işler.

Misal ben hiç babama benzemem hatta ona bakar kendime ders çıkarırım. Hayatımız boyunca her yaz annemle bizi ki 3 kardeşiz teyzemin yazlığına gönderdi, ve daha bir kilo bal alıp yanımızda göndermişliği olmadı, durumu iyiydi doktordu ama işte. Bu işler biraz kafa yapısı. Büyüdükçe baktım annem gitmek istemiyor ya düşündüm bu insanlar bizim için düzenleri bozuyor maddi manevi yoruluyorlar vs. Büyüdüğümden beri hiç düzgün gidip kalmışlığımız yoktur mesela. Ve kendimi bildim bileli elim boş gitmişliğim de yoktur. Her zmn birşeyler alırım. Onlar babama bakarak bizi değerlendirmediği için şimdi çok iyiyiz ve kendilerini çok severim.

Sana "Dönerci mi oldun?" deyip emegini, cabani kücük görenlere yagmurlu havada su bile verme. Muhtemelen öyle insanlara yardim etsen, bu sefer isleri yolunda gittigi icin ileride senin asiri caba göstermis olmanla dalga gececekler minnet duymak yerine.

Ben de 4 senedir Almanya'da yasiyorum. Türkiye'de cocuklugumdan beri annemi, babami, bizim ailemizi kücük gördügünü bildigim insanlar bizden yardim istediklerinde, siparis verdiklerinde "Bulamadim, unuttum!" falan deyip gecistiriyorum. Iyi insanlar olduguna kanaat getirdigim kimselere ise elimden geldigince sonsuz yardim ediyorum.

Yaptiginin hicbir yanlis tarafi yok. Beni aile icinde rencide etmekten asla gocunmayan, fazlaca ders calismam yüzünden sosyal hayatimin eksikligiyle dalga gecen yengelerim simdi ben Euro'yla maas alinca el üstünde tutmaya basladilar. Bir eksikleri olunca benden istiyorlar, siparis veriyorlar, resmen kadinlarin bana olan saygisi artti. Bizim millet böyledir, sen kendini düze cikarinca senden kiymetlisi olmaz. Param olunca gezip gördügüm yer sayisinda ve katildigim etkinliklerin kalitesinde de bir artma oldu tabi. Gecen yengelerimden biri annemle bana "Ay chitosan Istanbul'a gelince ben de size katilicam. Beni de gezdirirsiniz tabi! Ben Instagram'dan görüyorum o cok güzel yerleri buluyor, geziyor" deyip aklinca benden fazdalanmaya calisti.

Kanla bulasan en tehlikeli hastalik akrabaliktir!

En doğrusunu yapmışsın. Hiç bozma.

sen yine kibarca reddediyormuşsun ben olsam hiç reddetmekle bile uğraşmam ölü taklidi yapardım

ben inanmiyorum abi senin gurbetci, expat olduguna, troll sorusu bu. Senin 40 firin ekmek yemen lazim, Sen nasi gurbetcisin? "Burda irkcilik var, burasi cok kotu, patir patir isci cikariyor adamlar, kriz var, Turkiye cok iyi, cennet ayagi cekmen lazim, pismen lazim senin.

Ortada bir eylem yok ki doğru veya yanlış yapmış olasın. "İmkanım var ama yapmıyorum" diyorsan eğer başka ama bana kalırsa zaten yapamayacağın bir şey için durum neyse onu anlatmışsın.

Akrabalarının bunu niye hak etmediğini anlayamadım ben. "Dönerci mi oldun la orda hehe" bu hakaret değil ki? Bu olsa olsa şaka olur, şakaya da gülünüp geçilir 15 yıl kin tutulmaz.

O çocukların bir suçu yok. Ama seninle dalga gecenin yüzüne bakma

bende de ayni dert var, her yurtdisina cikan hayati kurtulacak saniyor. yok is bulacakmisim, yok evimde kalacakmis. sen derede yuzememissin, okyanusta mi yuzecen?

yaklasimim, gelmek isteyen firsat kovalasin, geregini yapsin, ben local olarak geregini seve seve yaparim. ama deli oluyorum, sifirdan her islerini yapmami bekleyenleri.

suç bireyseldir.
15 sene önce dalga geçen akrabanın çocuğu belki 2-3 yaşındaydı.
suç varsa babasınındır.
babasının suçu yüzünden çocuğa ceza kesmek en temel hukuk ilkesine (suç bireyseldir) aykırıdır.
yardım etmek zorunda değilsin tabiki ama genç bir akrabana yardım etmemenin sebebi sadece 15 senede önceki babasının dalga geçmesi ise hata yapıyorsun.

hatta gence yardım et, benimle zamanında dalga geçtiler (akrabaların ismini vererek), dalga geçerlerse umursama diye nasihat ver. belki babasına mesajı verir senin adına.

Üniversitede ilk stajımı yapacaktım, haliyle staj yeri gerekiyordu ve etrafta tanıdıklara haber saldık. Bir akrabamızın kasabasından geçerken onlara uğramıştım, bu muhabbet açıldı. Adam bana dedi ki “yaw yeğenim ben sana staj yeri ayarlarım da işte baban vs.” Bişeyler dedi. Anlamadım tabi. Sonra öğrendim ki zamanında babamla bir husumetleri olmuş, şimdi bana bunu ima ediyor. Adamı bir daha hiç görmedim, evine de gitmedim, yaşlandı zaten. Ben bir şekilde kendime bir staj yeri ayarladım geçti gitti ama adamın dediğini, söyleyiş biçimini hiç unutmam.

Ben sizin yerinizde olsam, çocuğa destek olurdum şayet yapabiliyorsam. Yani sen birşey kaybetmezsin hiç bir zaman, yine utanan babası olur. Yapılan iyilik de kişi tarafından unutulsa da Allah tarafından unutulmaz. Reddetseniz dahi dediğiniz gibi bunu kibarca yapın ve asla sakın yüzüne vurmayın, çünkü gerçekten büyük bir travma bu.

Siz bu akrabaların çocuklarına yardım etseniz, ki bence yardım etmek içinizden geliyor ama onların dalgalarını hatırlamak sizi durduruyor, öyle olmasa çocukların suçu yok diye sorgulamazdınız herhalde?

Neyse siz bu çocuklara yardım etseniz, sizin arkanızdan dalga geçenler utanmaz mı? Tabii ki size zarar vermeyecek şekilde iyilik yapacaksınız, kendinizden ödün vermeden. Bunu gören akrabalar da sizin yüzünüze söylemezler ama bi içlerinden geçirirler belki: “Ya biz bu çocukla dalga geçiyorduk ama o bize yardım etti.” gibisinden. Ben olsam sizin akrabalarınızın yerinde biraz yüzüm kızarırdı yani.

Yaptığınız iyilikler de size hizmet eder, hem içsel rahatlık hem de ahirete inanıyorsanız orada görürsünüz karşılığını hem de karmaya inanıyorsanız gelir sizi bulur, çocuklarınızı bulur vs.

iyiligi kendiniz için yaparsınız, başkaları için değil.

başınıza dert olmayacağını, elinden tutulunca yürüyüp gideceğini düşündüğünüz akıllı efendi gençlere yardımcı olun bence. bu size de bir tatmin duygusu verecektir.

Burada uygun kategori altında çok iyi filmler var. Bakabilirsin:

www.reddit.com

@cemallamec

cok sagol, bu listelere hic bakmamistim kac senelik reddit kullanicisi olarak, süper oldu.

bunun yaninda yine önerilere acigim arkadaslar.

extractor izlemediysen gayet basarili netflix yapimi

The Experiment

Distopya izlemek için: The Lobster
Eğlenmek için: 11:14
Sakin ve sade bir film için: Once

@alttaraf

extraction degil mi? seyrettim onu, cekimler süper film eglencelik izlenir, taken stayla.

her bu duyuyu açanlara önerdiğim film;
Kasabanın Sırrı

Crash

extractor evet

hay bu klavyenin yaaaa, extraction, cok pardon

son üç ayda izlediğim filmlere baktım mubi'den. en beğendiğim ikisi forushande (2016, iran) ve seppuku (1962, japonya) olmuş. beş yıldız vermişim ikisine de.

nymphomaniac (+18)
nocturnal animals
lost highway veya lynchden seçin
kelebekler
first reformed
on body on soul
birdman

Bugün izledim Le Herrison yaşam ve ölümü sorgulatan mutlu eden hüzünlendiren aşırı tatlı nahif bir film. Kendisi benim için kıyıda köşede kalmıştı

Sleuth 1971
Thief 1981
Dersu Uzala 1976
Mississippi Burning 1988
Defiant Ones 50ler
Birdman of Alcatraz
Cat on a Hot Tin Roof
The Conversation 1974
Being There 1979
Dead Zone 1983
A Bronx Tale 1993
Arlington Road 1999
In America

acikcasi uluslarasi bir sirkette 5 sene calismis biri bunu sormamali normal sartlarda.

cv nin sekli, tarzi filan isin geyigi. aslolan icerigi.

cok basit, ilanlara basvuru yapacaksiniz.

15 senedir avrupada yasayan ve binlerce is basvurusu yapmis, 100 ün üzerinde ise görüsmenin diger tarafinda degerlendiren olarak bulunmus biriyim. ik ile en önem verdigimiz seyler:
yeni mezunda:
üniversite adi, stajlar, part time isler, basarilari, not ortalamasi(en sonda ve en önemsiz)

tecrübelide:
calisilmis sirket isimleri, pozisyonlar, komünikasyon, oturus-konusma, sirkete uygunluk, üniversite ismi, master yapilan yerler alanlar, stajlar, basarilar etc.

Yani acikcasi finans biriminden nasıl yurtdışında is bulursun bilemiyorum. (Transfer, Master vs gibi olanaklar değil direkt ise basvurarak) Benim Avrupa'da ikinci sınıf ülkelere transfer olan arkadaslarim var; amazon, coca cola, p&g vs. Ulkeler de macaristan, polonya, cek cumhuriyeti.
Buralara düz başvuru ile giden arkadasim da var. Onun dışında özel bir yetenek gerektirmeyen (mimarlik, tasarim vb) ve yazılım dışında öyle iş bulup giden son bir kaç yıldır hic duymadim.

Açıkçası size verebilecegim tek tavsiye ulke olarak bu tarz ülkelere bakmaniz. Onun dışında çoğu firma malesef vize sponsoru olmaz prensip olarak.

@logicticsmanager tesekkur ederim cevap icin, aslinda benim sormak istedigim buydu. Bu halimle sansimin olmadigini biliyorum. Iyi firmada gecirdigim 5 sene, ortalama ustu bir universite ve iyi ingilizce disinda bir artim yok. Kendime ne katarsam daha cok one cikarim? Ya da sizlerin basvururken suraya bak diyeceginiz yerler olur mu?

Finans buyuk bir alan, dunya capinda gecerli bin turlu sertifikasyonu var, boyle seylere bakabilirsiniz. Udemy'den alinmis '2 saatlik x dersini tamamlamistir' turunde seyler degil, CFA, CPA tarzi seyler dediklerim. Onlari inceleyin nedir ne degildir diye.

Linkedin hesabi acin, yurt disinda ilginizi ceken sirketlerde ilginizi ceken pozisyonlarda calisan insanlarin profillerine bakin, gecmislerinde neler yapmislar, simdi neler yapiyorlar. Pozisyonlar hakkinda fikir sahibi olun. Bazisina mesaj atin, sizinkine benzer bir kariyer hedefim var kisa bir gorusme yapabiliriz miyiz diye, ama insanlara aciklama olmadan bodoslama baglanti teklifi atmayin.

Sektorde gecerliligi olan sertifikali ogrenip aldiktan ve piyasalardaki sirketleri/pozisyonlari hazirladiktan sonra 1 sayfalik cv hazirlayin (burasi ciddi, kimse oturup kenarlari bosluklu, hobilerim kitap okumak tarzi seyler yazan inefektif cv lere vakit harcamak istemiyor, ki zaten cv'ler otomatik bir tarayicidan gecip text halinde iletiliyor ik'cilara ama departman mudurleri siziz hazirladiginiz versiyonu goruyor). Hazirladiginiz bu cv yi her basvurdugunuz ilanin anahtar kelimelerini icerecek sekilde ilana uyumlu hale getirip basvurunuzu yapin. Her yere ayni cv ile basvurmayin.

Is aramak, hele ki yurt disinda kimseyi tanimadiginiz bir alanda is aramak full + full time bir istir bunu aklinizdan cikarmayin. Hedef belirleyin, o hedefe ulasmak icin sektorden alakali insanlarla tanismaya bakin, cevrenizi genisletin (bkz: networking).

Son olarak, ilgilendiginiz ulkenin eventrbrite, meetup turu sayfalarindaki eventlere bakin, katilabildiklerinize katilin. Ne kadar fazla insan tanirsaniz o kadar isinize yarar. Networking demis miydim?

Bol sans.

Zaten kaza yaparım düşüncesiyle seçim yapmak doğru değil, sıfır alacak bütçe varsa sıfır alınır. Bunu genel olarak söylüyorum tabii. Ha ikinci el alınmaz mı? Alınır. Fakat seçim nedeni nasıl olsa kaza yaparım olmamalı. Gönlünde sıfır araç almak varsa sıfır al, zaten kaza yaparım o yüzden ikinci el alayım mantığıyla ikinci ele yönelme.

zaten kaza yaparım düşüncesi nedir harbiden ya.

arabadan beklentileriniz neler çok bilmiyorum. ama ben ilk arabanın ikinci el olmasından yanayım

sanki her motorsikletten dusuldugu gibi her araba da carpilir surtuur sifir arabaya yazik olur filan diye dusunmustum. sacma dusunmusum galiba :/

Ben yıllardır kullanırım bir kere geri park yaparken arkada çöp kutusu varmış görmedim ona vurdum sadece, onu da kaç yıllık sürücüyken yaptım, illa kaza yapacaksın diye bir şart yok. Ufak tefek şeyler olabilir tabii kaza da yapabilirsin ama onu 20 yıllık sürücü olduğunda da yapabilirsin.

ne alirsaniz alin otomatik vites. alismasi kolay olur

zaten kaza yapacağım diye araba alınmaz. ehliyeti aldıktan 10 sene sonra 0 araba alıp direksiyona geçtim. çok km yapmadım ama ufak tefek sürtmeler yaşandı. 0 da olsa 2.ci el de olsa insanın içi biraz acıyor. sonra da amaan boşver diyor.

japon araçları özellikle almanyada sağlamlığı ile biliniyor. en azından almanyada yaşayan bi kaç arkadaşım biz japon kullanıyoruz alman malı gibi narin değil falan demişlerdi, aklımda kalmış.

piyasada sıfır araba yok zaten hocam, o yüzden buldugunuzu bütçenize uygun olanı alın

zaten kaza yapacağım lafına takılmış herkes ama ben seni anlıyorum.
kaza demeyelim de zaten sağını solunu çizeceğim diye düşünüyorsan evet çok da masraflı bir şey almamalısın.

Aynı paraya alınacak 0 araç ile daha konforlu / üst sınıf bir 2.el alınabilir. Yurtdışında 0 ile 2.el fiyatları da epey fark ediyor diye biliyorum.

İlk araba olacaksa aracın sürüş özellikleri, hatchback / sedan tercihi, otomatik / manual gibi konularda tercihler daha şekillenmemiş olabileceğinden aracı biraz da neyi sevdiğinizi öğrenmek, tecrübe kazanmak için kullanabilirsiniz. 3-5 seneye değiştirilebilecek bir 2.el alıp uzun soluklu tercihi daha deneyimli şekilde yapmak faydalı olacaktır. Çocuk olması gibi durumlarda alınan araba yetmeyebilir gibi gibi..

Zaten kaza yapacağım diye araç tercihi yapmak sağlıklı değil bence.

ikinci el alacaksaniz ADAC ekspertizine goturun.

Araba ikinci el de olsa sifir da olsa ADAC uyesi olun.
Onun disinda skoda iyidir.

0 japon alın. Sanayi falan uğraşmazsiniz 4-5 sene periyodik bakım dışında.

ikinci el, azami 4 yaşında bir japon alın. genelde sorun çıkarmaz, dert yaratmaz.

corolla hatchback gibi bir şey alırsanız, hem yeterince geniş hem de dış ebatları itibariyle yeterince küçük. şehir içinde park etmesi vesaire alışmanız kolay olur. dar alanda kısa paslaşırsınız.

alıştıktan sonra da 1-2 sene sonra değiştirirsiniz.

ilk olarak kesinlikle buradan degil almanyadaki arabalardan anlayan birinden öneri almalisiniz, almanya ile türkiyenin arac dinamikleri bambaska. alakasiz.

japon, alman, fransiz arabasi geyikleri almanyada baska dinamiklerde.

arabalardan cok anlamiyorum acik söyleyeyim ama bende almanyada arac almayi düsünüyorum su aralar biraz toparlayayim.

eger kendinize güvenmiyorsaniz daha iyi ögrenin, hata yaparsaniz sonra basiniz agrir. ondan dolayi önceden cok iyi ögrenin. adac in filan sürüs merkezlerinin bazilarinda pist var, saatlik 20 euroya filan yaninizda soför ile egitim yapabiliyorsunuz. tavsiye ederim.

arac konusunda almanya icin en masraf acisindan en ucuzu ya da mantiklisi 2. el ve sifir arac konusunda vw golf benim gördügüm kadariyla. en ucuza tamiri olan, yedek parca konusunda en mantikli olan, satarken rahat sattiran ve en az deger kaybeden olarak.

bunun yaninda mali olarak 20 bin alti icin sifirda tavsiyem golf, polo, mazda 2, corsa, renault captur bence. sifir aliyorsan 5 sene tut elinde yoksa masrafina degmiyor.

2. ele gececeksen 15-20 bine güzel mercedesler alabilirsin masrafsiz. tavsiyem 2. elde arabalardan anlamiyorsan 10 bin altina inme.

ben cok anlamadigimdan sipesifik öneri yapamiyorum, 2-3 arkadasimdan yardim istedim.

genel olarak benim kendim icin uyguladigim kriterlerim: kendine fiyat araligi belirle, ufak ya da büyük arac konusunda kafanda oturt ne istedigini, tavsiyem evliysen ve köpek varsa sedan al. bir tik lüks olsun bmw mercedes gibi ama bu opsyonel.

Temmuzda fransa'da aldim. Iki ülkenin cok alakasiz olduklarini sanmam;
- ilk arabaysa, bence sahibinden değil bayiden alin. Ya da garantisi devam eden araba alin.
- sifir daha ucuza bulamazsaniz (misal ben büyük bir firmadan sifir fiesta aldim, pandemi sebebiyle ellerinde kalmis 3. Fiyat dususuydu sisteme göre. 13 bin euroya aldim, ilk fiyati 15bin. 2 yil garanti var. Ikinci eli daha pahali resmen) max 2-3 yillik ikinci el garantisi devam eden bir araba bulun. Genelde kia ve hyundai 7-5 yillik garantilerle en iyisi. Onun dışında bazi kisiler arabalarina ek garanti aliyorlar (misal ben alicam fiestaya) 5 yila kadar çıkabiliyor. Bunu bazi firmalar ikinci el alan kisiye de sunabiliyor. 300-500 euro verin kafanız rahat olsun.
-para durumuna göre sigorta olayina bakin. Arabanın özelliklerine göre artabiliyor.
-bazi özellikler belirleyin. Ben misat otomatik klima, kolçak, android auto kesin olsun istedim. Hiz umrumda değildi çünkü zaten yer gök radar, yaptigim km günlük 20 km şehir ici, yilda 5-6 kere otoban kullaniyorum. Haliyle büyük motor, beygir umrumda değildi.Açıkçası fiesta'da ya su da olsaymis dedigim hiçbir özellikle yok. Misal android auto harbiden çok çok güzel bir şey.

Sansasyonel video cekip eksi sozluge dusmen twittera cikman falan yardimci olur. Bir de istikrarli video atarsan YouTube algoritmasi daha cok begeniyor diyorlar ama bilemeyecegim.

Onun haricinde sadece almanyaya egitim icin gitmek isteyen kesime hitap edersen cok buyuyemezsin. Ortalama insana hitap eden temalardan gitmen lazim. Mesela bunun en klise ornegi tukiye'de asgari ucret ne kadar satin alabiliyor vs almanya. Elektonik fiyatlari, arac fiyatlari falan. Tiras konular yani.

video etiketlerini bol tut. videoda nelerden bahsettiysen yaz hepsini.

Belli bir kaliteyi tutturarak(laf olsun diye değil de gerçekten sizin Almanya'ya gelmeden önce keşke bunları bilme fırsatım olsaydı dediğiniz bilgiler ve Almanya'da günlük/sosyal yaşamdan kesitler) düzenli paylaşım ve biraz sabır. Yolunuz açık olsun :)

yillardir almanyada olan biri olarak türkiyeden gelmis birinin almanyada, ingilterede, amerikada neden türkce yasam/kariyer videosu cektigini anlayamamisimdir.

yasam her yerde yasam, calisansaniz bir sirkette calisiyorsunuz zaten, türkiyede yasayanlardan tek farkiniz aldiginiz ücretin birimi farkli.

neredeyse 15 yildir almanyadayim, ögrencilikte yaptim, üretim bandinda iscilikte yaptim, plazalarda da calistim, akademisyenlikte yaptim, sirketler kurdum etc. amac insanlara yardimsa zaten bunu yapacak cok fazla yol var, facebook gruplarindan, almanyadaki derneklere oradan türkiyedeki ögrenci kluplerine kadar. ki bu durumda cektiginiz videoyu zaten bulacak ihtiyaci olan. takipci arttirma istegi ilginc geliyor bana, ihtiyaci olan bulur zaten.

kisaca deneyin elbette, videolar cekin, bilgilerinizi paylasin ama burada takipci sayisi ariyorsaniz yanlis bir yoldasiniz, zaten hobinizde iyi iseniz artacaktir sayi.

bunun yaninda almanyada yasayip vatandas ya da kalici vize sahibi iseniz youtube monetization aciksa vergi beyannamesinde bunu yazmaniz gerekiyor unutmayin. vizeniz eger tek sirkete bagli ise ve sahis sirketiniz yok ise extreme örnek vereyim ama vize iptal nedenidir.

soruya cevap olsun, medyada cok kisiye ulasmanin sekli su anda viral videolar cekmektir.

Julia’nın çene çalma projesi diye bir kanal var. Ona ulaşıp konuk olsanız belki gelen olur biraz

duyduğum en mantıksız şey.

neden mantıksız olsun ki? danimarka'da mı yaşıyoruz?

muhtemelen mutsuzdur o memur, mantıklı bir hareket olur. sabah zorla kalkıp mutsuz eve döneceğine, mutlu olduğun yerde yarı maaş alman daha değerli kendin için. hayat bir kere.

Türkiye'de niteliksiz işçi olarak çalışmış ve bu yaşam tarzını benimseyebilecek ise (sadece iş ekseninde) mantıksız diyemeyiz.

"Gidebilmek" durumunun tamamen konu dışı olduğunu varsayıyorum.

%2 mantıklı. Garsonluk mal eşya taşımacılık öyle kolay işler değil. Farkında değildir arkadaş ama daha bunun emeklilik planlaması var sağlık sigortası ıvır zıvırı var.

Türkiyeden çok fazla göç oluyor ama dönen de çok oluyor. Göçüp mutlu olan arkadaşlarım iyi şartları oluşturup gidiyor. Yurtdışına gitmek 3-0 geri de başlamak demektir. Öncelikle en az 3 şartta burdan iyi koşulları oluşturup gitmek olmalıdır amaç

Bu soruyu ancak sen yanıtlayabilirsin. Ben mesleğimi bırakıp beden işçiliği yapsaydım mutsuz olurdum çünkü yaptığım işi seviyorum ve aldığım para beni tatmin ediyor. Sen memnun değilsen niteliksiz bir işte çalışsan dahi mutlu olabilirsin. Bilemeyiz. Doğrusu veya yanlışı yok bunun. Tercih meselesi. Biraz bile şüphen varsa dene derim.

10+ yildir almanyadayim.

bu sekilde gelen arkadaslarin 90% i geri dönüyor.

sadece memur degil, az bucuk plaza, iyi is yeri, devlette is tecrübesi olan arkadaslar gelip vasifsiz isler yapip tutunamiyorlar. dedigim gibi böyle hayallerle gelen kisilerin 90% i geri dönüyor.

Yapilir edilir diyen vasifsiz is yapmamistir büyük ihtimalle hayatinda.

vasifsiz calismak kolay degil. ben ögrenciligimde cok calistim almanyada, dönercide, firinda, depoda, fabrikada filan. iyiyi görmedigimden pek sallamadim ama simdi yapamam diyorum. ayni psikoloji ile türkiyede iyi isler yapmis arkadaslarda aynisini diyip mutsuz olup dönüyor.

yurt dışında vasıfsız çalışacak birinin buraya kıyasla daha mutlu olacağını zannetmiyorum, hele ki memur ve düzgün maaşı varsa. özelde çalışsaydınız, maaşınız düşük olsaydı veya vasıfsız olsaydınız gidin diyebilirdim ama burası her türlü daha iyi. yurt dışında garsonluk yaparak mutlu olacağınızı zannetmiyorum, mutlu olsanız da 2 gün sürer.

Memur olsam gitmezdim. Memurluktan kastım masa başı memurluk

bence gidilir, motivasyonla ilgili. mantıksız olduğunu sanmıyorum. türkiye'de en büyük problem ülkenin bir şey vaad etmiyor olması. geleceğe umutla bakabilen var mı çevrenizde? yarın bugünden daha iyi olacak, bugünleri atlatalım her şey düzelecek diye düşünen?

kazandığın paradan bağımsız bir umutsuzluk veriyor bu ülke özellikle belli bir düşüncedeki insanlara.o parayla güvenle, sağlıklı ve huzurlu bir çevrede yaşayamıyorsan neyleyeyim parayı diye düşünüyorum ben.

Hangi ülke olduğuna bağlı. İskandinavya'ya gidilir.

avrupa'da nereye gidecegine gore cok degisir. norvec de avrupa romanya da avrupa. daha once bu tarz bir iste calismamis el bebek gul bebek buyuduysen, cevap cok net: tutunamazsin, cok mutsuz olursun. bu sekilde olup work and travel yapamayan turkler var. ilk hafta ucaga binip geri eve donuyorlar.

biraz da kisiye bagli, daha once bu tarz islerde calismis bir memursa da neden olmasin.

10 yıllık katibim.

2 yıldır yeşil pasaportu kovalıyordum, geçen hafta cebime koydum. bu süre zarfında ehliyetimi yükselttim, src lerimi aldım, önümüzdeki hafta bi kaç iş görüşmesi yapıp olumlu olursa (uluslararası tır şoförlüğü) çat basıcam istifayı. mümkün olursa yurt dışında bir takım referanslar edinip oraya çökmeyi planlıyorum. becerebilirsek :)

Hic mantikli degil.

Avrupada is yapan birisi olarak yanit yazayim.italya limanda vasifsiz isciye 1800-2000 euro civarinda maaslar odeniyor.gencsen veya bunyen bu calisma modeline aliskinsa amenna ama 30 lu yaslarda agir iste calismamis,konforu yerinde olmus adamin bu tempoya ayak uydurabilme imkani yok.ki bizim iste gelen gemiyi karsila inen konteynerleri organize et,arac tamirlerine yardimci ol,yuk dengelemesi yap seklinde.bunu her gun yapiyorsun cogunlukla sigarayi tam icebilecek kadar bos vakitleri olmuyor.aksam is bitiminde paylasimli evlerine gidip yikanip bayiliyorlar.bu evler surekli sirkulasyon oldugu icin bakimsiz,insanca yasamaya uygun degil.

bu orta agirlikta bir is,daha kolayini soyleyeyim.lastik degistirmek.ne kadar zor olabilir ki.8-10 civata sokuyorsun,lastigi kenara cekip stepneyi takip olayi bitiriyorsun.hatta bu bijonlari sokmek icin sana kompresorlu tabancada veriliyor.bunu aksam serinliginde agacin altinda hobi olarak yaparsin.ama avusturya otobaninda viyadukte kar yagarken yapiyorsun bunu.sansina bijonlar kaynamis oluyor.elinde taslama aletiyle bijon kesiyorsun.içinden abidin bana üşümenin resmini çizebilirmisin duyguları geçiyor.

Herkeste bir kuzey avrupa rüyası var,uzaktan hoş görünüyor işte.güzel imkanla gidiyorsan başım üstüne ama ne iş olsa yaparımda bu iş depresyona çıkar.abartmadan söyeleyebilirim gelenlerin çoğu mutsuz,homesickler mi ararsın,arabeske bağlayanlar mı.bütün gün türk internet sitelerinde takılıyorlar,şekil 2a ben.gelmişsin işte zaten kurtulsam diyordun ne işin var türkiye deki siyasetle uğraşıyorsun hala,kapat o sayfayı ama olmuyor işte.sadece eksiduyuruda bile yurtdışına çıktıktan sonra duyuruda eskisine oranla daha fazla vakit geçiren bir sürü arkadas var.gelecem diyene gurbiler gibi köstek olmak yerine doğru yolu gösteriyor,yardımcı oluyorlar ,sor hepsine aynı şeyi söylerler vasıfsız gelme.

Kimse dememiş neden vasıfsız işçilik diye?

Vasıfsızlık süresi ne kadar devam edecek? Bunun planı belli mi? 1-2 yıl dayanıp, dil veya iş niteliği kazanabilecek misiniz? Ömür boyu vasıfsız işçi mi olacaksınız? Yani her şeyi geçtim tamamen vasıfsız olarak başlasanız aynı işte devam edip yine öğrenirsiniz bişeyler.

Ama yukarıda yazanlara katılıyorum, ben trdeki gibi oturayım be ileri ne geri ööyle takılayım. Dil öğrenmeye de gönlüm yok, kültüre se adapte olamam derseniz olmaz.

duygusuzromantik, dupts +1.

ben 23 yaşındayım, şuan aktif ılarak okulum devam ederken 4 aylığına ingiltereye geldim ( şuan londradayım ) tr’de el bebek gül bebek büyüyen, vakıfta okuyan, altında 400 bin tl’lik arabası olan biriydim, profili kafanda sen hesap et hayatımda zorluk görmedim desem yeridir.

burada vasıfsız iş yapıyorum ( 4 aylığına gelip tecrübe kazanma amacında olduğum için bunu bilerek geldim ) ilk hafta hiç yakıştıramadım kendime ve bol bol küfür ettim, ellerimi kir içinde görünce gözlerim bile doldu. ama şuan alıştım. iş vasıfsız evet ama ağır değil, çok rahatım çünkü akrabamın şirketindeyim. yaş olarak da en küçük ben olduğum için gocunmuyorum. diğer türlü kesinlikle ama kesinlikle çekemezdim, çalışma saatlerim çok rahat ve en az 1-1.5 saat molası oluyor işin.

Görece iyi şartları olmasına rağmen o işi yaparak hayatımı idame ettiremem, tek amacım bu sene mezun olup diplomayı aldıktan sonra burada kendi mesleğimi yapmak, ki yapabilirim. Diğer türlü yapmam, yapamam. Ama şöyle bir şey var, yaptığın işte gerçekten iyi olursan iyi paralar alıyorsun ve şansına bağlı rahat bi yer de bulabilirsin.

Bence önce mesleğine karar ver, ben ne yaparım ne yapmam de sonra yap. Yaşın varsa ki vardır 10x daha zor, uzaktan göründüğü gibi ne iş olsa yaparım sakın deme.

Yurtdisi memur zihniyetli, Turkiye'de kendince "duzgun" maasi birakip yurtdisinda cikip vasifsiz isci olacak adam icin hic de uygun bir yer degil. Benim tecrubem boyle tipler ya 5 seneyi goremeden kesin donus yapiyor, ya da balatayi siyirip yokolup gidiyorlar. Kosullar agir, hayata karafatma kontenjanindan girip yukselmeye calismak herkesin altindan kalkabilecegi birsey degil.

Yurtdisinda hiç yaşam deneyimi olmayan insanlar genelde vasıfsız isçilerin bile 'kral gibi' yaşadığı bir izleniminde oluyor fakat iş öyle değil. Avrupa ülkelerinde de bir garson, temizlikçi ya da bulaşıkci olarak rahat bir yaşam suremezsiniz, para hesabı yaparsınız. Turkiye'deki vasıfsız isciye göre rahat yaşarsınız evet ama 'iyi ki avrupadayim, çok mutluyum' gibi bir şey olmaz. Üstelik ağır sartlarda çalışıyorlar gerçekten.

Tr de turizmci ile uğraşıyordum mis gibi işim güzel kazancım vardı ama tr’de mutlu değildim. Kaçtım gittim çok şükür işçilik yapıyorum ama mutluyum. Tamamen size bağlı olay mutsuzsanız artık gidip şartları umursamadan adapte olabilirsiniz.

çanakkalede ressam bir arkadaşım, bildiğin orta boyutta bir tablo için yurtiçi kargoyla geçen yıl 5 6bin tlye amerikaya kargo yapıyordu. pek ucuz olacağını sanmıyorum kargoların.

amerikaya çalışan kargoların hesaplama araçlarını kullan veya müşteri hizmetlerini arayıp sor.

yurtiçiyle çalışmasının sebebi sanıyorum ki çanakkaleden amerikaya çalışan tek kargo firması olmasıydı.

zaten o kadar para verip kargoları kaybetmeleri, alakasız yerlere göndermeleri, müşterilerin para verip rezil olması dolayısıyla amerikaya geri döndü aralıkta.

10 haliyi amerikaya ucuza gönderemezsiniz.

biz düzenli ürün yolluyorduk amerikaya, inanilmaz zor ve random bir gümrükleri var.

direkt olarak kargo sirketlerini arayip teklif almaniz gerekiyor. dhl ile hallettik biz hep. ilgililer ve sorun oldugunda cözüyorlar.

total 40 kg icin minimum 4-5 bin tl cikar.

Kgsu önemli degil, boyutu onemli.
Eger boyut kgsu (dimensional weight) daha fazlaysa ona göre hesapliyorlar.
Onun da formülü;
En x boy x yukseklik /5000
Bu eger 100kg altinda cikarsa ve paletle yollamiyorsan normal kargo daha ucuza denk gelebilir.
Ben her hafta Amerika'dan hava kargo yapiyorum dhl ve ups express ile ama ben holdingte çalışıyorum haliyle çok cüzi bir fiyat var bende özel fiyat sebebiyle.

Kargo degil de lojistik ve ambar firmalarini arastirmanizi oneririm. Daha uygun fiyatli olur kesinlikle.

shipentegra ya da kargomix arayin sorun

avrupada ya distributor bulacaksiniz ya kendiniz gideceksiniz. turkiyede parca parca gondrrmeniz imkansiz degil ama feasible degil.

almanya'da yasiyorum. NRW bölgesi distribitörlügünü görüsebiliriz :)

Aslında almanya'ya taşınmak için herhangi bir çekincem yok, sadece almanca işini halletmem gerekiyor.
Amerika ile bağlantısı olan bir arkadaşımız sayesinde yakında 200 adet amerikaya göndereceğiz. Ürünlerimize gerçekten güveniyoruz arkadaşımla çok emek verdik.
Yurtdışına taşınma niyetimiz var aslında sadece nereden başlayacağımızı ve bu işi oraya nasıl taşıyacağımızı bilemedik.
İnternetten araştırma yapmaya başladım ama hiç bir şey deneyimlemek gibi olmuyor belki benzer işler yapmış birileri ile iletişime geçerim diye düşündüm :/

Öncelikle tebrikler ,başarılar.

Elbetteki dünyanın her yerine taşıyabilirsiniz.almanya üzerinden yüyürsek önce bunu almanya ya ihraç etmeniz lazım,bunun içinde almanya da bir firmaya ihtiyacınız var.bunu gidip kendiniz kurup,aynı zamanda internete ürünlerinizi yükleyebileceğiniz gibi aracı firmalarla da yapabilirsiniz.

Burada maksadı belirlemek lazım.maksat büyümekse ürününüz için bayiler aramanız lazım.gidip her ülkede biz satalım gibi bir şansınız yok.gıda ürünü olduğu için her ülkedeki prosedür farklı.yazdıklarınızdan benim hissetiğimse şu ,bu ürün bi şekilde almanyada satılsın,buda bize oranın yolunu açsın,kendi yağımızda kavrulalım.

Düşünceyi netleştirip bu doğrultuda yürümek lazım.

Bu işe yurtdışına gideriz bize avrupa'nın kapıları açılır düşüncesi ile girmedik :D
Ama geçen arkadaşımın ev yapımı yemekler yapan kuzeninin ankara antlaşması ile bir şekilde ingiltere'ye gittiğini ve online olarak yemek sattığını duydum.
O an bi düşündüm açıkcası acaba bizde becerebilir miyiz diye. Bizim sorunumuz malesef kenarda paramız yok, olan üç kuruş paramızı da bu işe girerken harcadık. Bu nedenle sormak istedim akıl veren olur bekli diye.

Almanca öğrenip ankara anlaşmasıyla bir şube açabilirsiniz ya da almanyadaki türk marketlerle görüşüp numune verebilirsiniz

Almanyadaki turk marketinin hedef kitleniz oldugunu sanmiyorum.

Glutensiz/organik/laktozsuz vs seklinde third wave kafelerde sattirabilirsiniz, deutsche bahn catering ile anlasip trende sattirabilirsiniz, vegan marketlerde vs.
Ama almanya ozelinde diyecek olursam insanlar “regional” olmasina dikkat ediyor mumkun oldugunca, atiyorum yer fistiklinin alman versiyonu varsa onu tercih eder insanlar ama kaju vs farkli tabi.

güzeldir tavsiye ederim.

ne kadar zaman gecireceksiniz yilda bu önemli.

Haftada 2-3 gün geçirilecek minimum gibi düşünüyoruz. Hatta anne baba iyicene emekli olunca toptan da yerleşebilirler.

istanbuldan her hafta olayi bir zaman sonra yalan oluyor biliyorsunuzdur. ama gideceklerse toptan gitsinler cok mutlu olurlar.


hatta istanbuldaki evi satip orada alin kalan parayi ölene kadar yesinler.

dropshippingten para kazanan tek kisi egitim veren kisiler su anda.

belki 2005-2010 arasi para kazanma sansiniz vardi ama su anda sifir olasilik.

tamamen hayal.

tamamen icinde benim oldugum bir örnek vereyim.

almanyada yasiyorum yillardir, vize konusunda cok kisiye yardim etmisimdir ve ayrintilarini cok iyi bilirim.

bir arkadasin arkadasi gecen sene benimle kontaga gecti, anlatti durumunu, sigortaya aylik 60€ ödeyememis 8 ay boyunca cünkü parasi yokmus, "garson olarak calisiyorum abi saati 4 euroya, bahsisle geciniyorum anca, arkadaslarda kaliyorum parasizliktan" diye anlatti ki gercek bu kisimlar. neyse ben de yardimci oldum biraz.

sonra ad soyadini aratinca googledan yüzlerce belki binlerce kisiye dropshipping egitimi vermis, videolari dönüyor her yerde, "siz de benim gibi olabilirsiniz, ayda 20 bin euro ciro yapmak istemez misiniz? mercedesler almak istemez misiniz?" seklinde ucuk videolari dönüyor.

alaninda baya ünlüymüs arkadas. durumu buydu iste.

kisaca hayal.

nesatilir.com üzerinden eğitim verilecekti onu bekliyorum ben, tabii fiyatları uygun olursa. yine aynı site üzerinden erişebileceğin facebook gurubuna üye olabilirsin, birde www.facebook.com grubuna üye olabilirsin, illaki dropshipping yapacaksın diye bişi yok, fda falanda yapabilirsin. (ben fda taraftarıyım bu arada) tabii iyi bir vakit ve enerji ayırman lazım, her ne kadar oturduğun yerdenmiş gibi olsa da ciddi emek istiyor.

bu gruplarda dikkat etmen gereken eğitim içeriklerine ait sorular sormamak lazım. anladığım kadarı ile de eğer yeterince ingilizcen varsa aslında kendinde çözebiliyorsun neyin ne olduğunu nasıl ve hangi sıra ile yapman gerektiğini. sonuçta eğitim alanlarda anasının karnında bu bilgi ile doğmadı. yine ingilizcen varsa blog vs. yerlerden bilgi alabilirsin, youtube üzerinde bir sürü video var onlara bakabilirsin.

birde şu adamın videoları gayet iyi geldi bana: www.youtube.com


bence boş bir hayal değil, bu tür işler elinde bir miktar yakabileceğin para varsa (batırıp bir daha üzerinde düşünmeyeceğin) iyi bir tecrübe oluyor neyin nasıl olduğunu öğreniyorsun, bi 10 bin tela batırdın diyelim eğer bu paraya zaten çok acil ihtiyacın yoksa, başka yerden hali hazırda gelirin varsa gayet yakılabilir edinilecek bilgi/tecrübe daha değerli olacaktır.

yalnız yukarıdaki arkadaşın dediği doğru, gruplarda gördüğüm kadarı ile mesela adam bir palet mal gönderiyor amazona, fiyat analizi yaparken kargoyu yanlış hesapladığı için 60 dolar fazla ödemek zorunda kalıyor ve adam bütün karım gitti diye ağlıyor gerçektende kar marjları çok yüksek değil, her satıştan %10 kazanmak falan mümkün bile değil, (tabii kimi ürünlerde kazanılabilir o ayrı genele vuruyoruz elbette) sürümleri çok fazla olduğu için kazandırıyor. süreklilik, stokta mal kalmaması, tedarik ve ulaşım ciddi bir emek istiyor. nerede ise her gün istatistik çıkartıyorlar flan. kazanıyorlar ama çalışıyorlar

bulgaristanda bildigim kadariyla böyle bir sans yok.

öyle ev aldin oturum vatandaslik seklinde islemiyor o isler zaten. baya degisik prosedürler var.

bu ise bel baglamayin kisaca, ev parasiyla almanyaya mastera gidin.

Sen bulgar vatandaşı değilmiydin )))tereciye tere satmak gibi olacak bu.

Çeşitli şartlar var ama isteyen alabilir.bazı tipte mülkleri kendi adına alabiliyorken bazıları için firma kurman gerekebilir.benim tır garajım var ve bu firmamın üzerine kayıtlı,firmanın tamamı benim.bulgar ortak gibi şartlar yok yani.

Ev,işyeri alarak vatandaşlık mümkün.ayrıca yatırımcı olarakta vatandaşlık mümkün,tabi önce kalıcı oturum daha sonra vatandaşlığa yürüme yolu klasik.ağır yatırımda her şey mümkün.rakamlara göre farklı seçenekler sözkonusu.tabi bunları yaparken kesinlikle iyi bir avukat lazım.yoksa bulgaristanda herkes ağzını hiladapetstotinden açar,hep bir tandık vardır falan ama o 1500 ler hep gider.

Evi nerden bulabilirimde anahtar kelimemiz imoti имоти girdiğin sayfada naemiler kiralık prodava lar satılık.
İmoti.bg
Bulgarianproperties.com gibi

Ben Bulgar vatandasiyim evet. Kendim icin sormuyorum. Bizimkilere sormadan buraya da bir yazayim dedim. Tesekkur ederim Duptis.

Hicbir seye gec degil

Benin okul mühendislik fakültesi 21 yaşında bitmişti. 22,5 yaşında askerde idim. Olay sıfırdan başlamaksa ben gemileri yakar bir şekilde yurtdışına çıkardim.

Ha sen bana bakma ama, bana green card çekilişi de cıktı 2005 te gitmedim.

28 yaşındayım. hayır geç değil. türkiye'de herkes bir şeylere geç başlıyor zaten.

22,5 yas erken bile olabilir.

Doğuma geri mi dönüyoruz?

Her şeye derken biraz daha açıklayıcı olsanız bence daha anlaşılır olur.

Geç değil. Bir üniversite daha okunabilir.

Sıfırdan başlayacak olsam önceliğim kesinlikle yurt dışı olurdu. Özellikle ABD ve İngiltere. İyi bir üniversitede bilgisayar mühendisliği okuyup iyi ülkelerde çalışmak isterdim.

zaten okulu yeni bitirmiş oluyorsun sıfırdan başlamak bu olmuyor mu? daha neye sıfırdan başlamak?

22,7 olmadan başlaman lazım, yoksa olmaz.

çok geç bence, öyle böyle değil aşırı geç.

10 sene önce yurtdışı yapamam diyordum ama şimdi nasıl defolup gitsem diye düşünüyorum.
10 sene önce evden uzaklaşmam en fazla 3 km öteye idi. Evden Kadıköy'e gidebiliyordum ki Kadıköy'e öyle çok bilmiyormuşum. Şimdi anlıyorum.

2020 senesi itibariyle Yaş 31. Sadece Kadıköy değil, Avrupa Yakasındaki bir semtte nerede ne var biliyorum. 2017 senesinin sonlarda müdür tarafından zorla senelik izne çıkartılmışım, kalkıp Lviv'e gitmiştim. Tura katılmıştım gerçi.

Geç değil. Yeter ki ne istiyorsunuz emin olun.

hayat cok ilginc, kimisi basarili olur kimisi olamaz. yas ile zerre alakasi yok hayatin.

baslanir, ben heralde 30 yasi gibi sifirladim her seyi.

acikcasi yillardir almanyada olan biri olarak gereksiz bir sey yaptiginiz bunu söylemem lazim.

esya transferi önemli olanlar disinda astari yüzünden pahaliya gelen bir sey. almanyada bu transfer maliyetinin biraz üzerine esyalari alabilirsiniz.

cevap olarak cevrenizdeki toptancilarla konusun, türk marketleri, türk is yerlerine bir sorun, alabileceginiz en iyi fiyat buralardan olacak, deneyimle sabit. tahmini agirliga ve konteyner sayisina göre 500-2500€ + vergiler olarak cikar maliyeti.

cok esya olmadan ortalama büyüklükte 2 koltuk, esyalar, dolaplar derken, büyük ihtimal 1000+ euroya hallolur.

Ben nakliye firmalarından 2 oda bir ev eşyası için 3000+ eur fiyat almıştım. Değmez dedim, satiyorum şimdi hepsini letgodan

cok gereksiz olur bence de, sizin icin hatirasi özelligi olan esyalari bile getirmekle ugrasmayin. eger maddi olarak yenisini alamayiz derseniz, almanya kadar ikinci el cenneti başka bir memleket bulamazsiniz. ihtiyaciniz olan herseyi ikinci el toparlarsiniz, kargodan cok cok daha ucuza gelir.

valla yaptığım işin içeriğine göre değişir ama muhtemelen diğer firmalarla beraber toplantıyı devam ettiririm. bana yeterince söz hakkı verilmediğini hissedersem ancak o zaman toplantıyı terk ederim.

b

benimle birlikte aynı işi yapan beş firma daha çağrılmışsa şartlar eşittir. görüşmeyi yapr, stratejimi belirler gerekirse sonrası için özel bir toplantı talbinde bulunurum.

Daha çok başka etkenler de var aslında.

Kendime, firmama, yaptığım işe güveniyorsam, bu müşteriye muhtaç değilsem, basar giderim.

Benim, firmamın paraya ihtiyacı varsa, söz konusu müşteri bana iyi fırsatlar kazandıracaksa toplantıya katılırım.

Sektorune, verilen hizmetine gore degisir. Atiyorum Migrosun satin alimcisi 5 tane tedarikciyi ayni anda cagirip, malini pazarlamasini, urunu kactan verecegini herkesin icinde sunmasini isteyebilir mi? Oyle sektorler, isler vardir bu durum siritmaz, dogal karsilanir falan

Şöyle bir şey var ki zaten bu firma o saatte tek sizle görüşseydi de başka yerlerden de fiyat alacaktı. Fiyat vermeler o ortamda yapılmayacaksa sorun yok, hatta rakiplerinizi görmeniz açısından güzel. Ben b diyorum.

en dusuk fiyata en yuksek kaliteyi ben sunarim. o gun o masadan ben o isi alarak kalkarim baska bir gune detaylari netlestirmek imza atmak icin ikna eder ve tarih alirim.
o tarihe yaklasinca da yan yattim suya dustum camura battim abi bugun abi yarin diye oyalarim 3-4 gun sallarim o da en sonunda masadaki diger elemanlardan birisini cagirmak ya da bambaska birisini cagirmak zorunda kalacak.
boyle de hem tukurdugunu yalayacaktir hem de diger musterilerin gozunde kuculecektir. o adamlar da onlardan is almaz.

ben olay nereye varacak diye beklerdim.

kafanizdaki fiyattan düsmeyin kesinlikle.

tester diye bir sey yok. sahte o tester denenler.

Tester nedense sadece Türkiye’de satılıyor :)
Diğer ülkelere hiç tester vermiyorlar piyasada el altından satılsın diye :)

@bobinhoo
1. 99% engelleniyor, sözlesmede yazar, son 6 ayda turkcell kullanmamis olmak etc. diye.

2. evet o parayi ödersiniz.

3. bilmiyorum.

3. dün vodafonedan tt'a taşıma için başvurdum, yasal süre 4 günmüş.

1. tarife detaylarında yazar son 3 ya da 6 ayda turkcellden geçiş yapmış olmamak şartı diye. süre değişebilir ama 1 ayda olmaz o iş.
2. kullanılan indirim ve kalan fatura tutarından az olanı hangisiyse o kadar ücret kesebilirler en fazla.
3. maksimum 1 haftada işlemler tamamlanmış oluyor. genelde 3-4 gün.

Sana en doğru ve en geçerli bilgileri vermeye geldim. Yüksek lisansımı numara taşıma üzerine yaptım.

1-Turkcell bu konuda en rahatı. Son 4 senedir aynı yaptığın gibi yapıyorum. 1 gün durup Turkcell’e geçiyorum. AMA geçeceğin tarifenin şartlarına iyi bak. Turkcell’in tarifelerinin yüzde 80 dediğim gibi ama geçenlerde ancak 90 gün sonra gelebileceğin bir tarifeye denk geldim. Eğer tarifenin linkini bana atarsan sana doğru bilgiyi verebilirim.

2-Verdiğin örnekte 49 TL alırlar. Bir ihtimal 51-52 olabilir ama daha fazlası olmaz. (Vergi filan diyorlar Vodafone bi garip)

3- 10 gün diyorlar ama Turkcell’e taşımada ana bayilerden dijital imza ile yaparsan başvurunu ( bir tablete imza attırttılar) 3-4 güne kesin geçersin.

Sorun olursa seve seve cevaplarım çünkü en sevdiğim iş mobil operatörler:)

borcunu yapilandir, zamana yay ve öde.

aylık geliriniz ne kadar?

pandemi başlar başlamaz iş yerimi kapatmıştım. benim de 8 bin USD kadar borcum vardı. zaten evden ya da free işler yapıyordum. elimdeki kamera, ses, ışık ekipmanlarını sattım. iş gelirse kiralama yapıyorum. şimdilerde yine iş yok. son çare arabayı satmak diye düşünüyorum.

arabamı satılığa çıkardım zaten, borçların önemli kısmı kredi borcu olduğundan başka kredi çıkmaz, aylık gelir 3600 tl.

O kadar çıkmazda iseniz ödemeyeceksiniz. İcra denilen zımbırtı 900 Tl'nizi kesecek 100 ay civarında ödenmiş olacak. Söylemesi kolay gibi geliyor dediğinizi duyar gibiyim , hepimizin başına geldi, çok zorlandık ama sizden daha önemli bir şey değil inanın. Hiç yelkenleri indirmeyin suya , burnunuz dışarıda kalacak kadar batılınabiliyor suya. Geçmiş olsun şimdiden.

Eliz var Kızılcahamam'da müstakil gibi olan daireleri var. İçinde küvet ve kaplıca suyu akıyor. Mutfağı falan da var. Bir de çam hotel var 5 yıldızlı ona da bakabilirsiniz. Arabanız da gündüz Ankara civarı yerleri gezebilirsiniz. Diğer bölgeleri bilmiyorum.

almanyadan türkiyeye geziye mi gideceksiniz? hem de sadece thermal tesisler icin.

neden ki? almanyada thermal tesis her taraf. daha ucuza olsun derseniz macaristan kayniyor. illa inegöl diye tuttumaniza gerek yok, yazin atlayin gidin kölne, bayerne yani.

maalesef pratikte yok. teoride büyük markalarin bile solar sarj aletleri var ama olmuyor.

laptop sarj edecekseniz güclü watt güclü powerbank almadan mobil sarji unutun.

arac üzerine takilabilen solar paneller haricinde imkani yok.

askre kacagi degil yoklama kacagi olunuyor diye biliyorum.

su andaki kurallarla eger bir kere yoklama kacagi olursaniz bedelli askerlik yapamiyorsunuz diye biliyorum.

en kesin cevabi ama askerlik subesi veriyor.

yoklama kacaklari da yararlanamiyor bedelliden.

Asker alma kanunu madde-9
"Bedelli askerlik hizmetinden; fiili askerlik hizmetine başlayanlar, bakaya durumunda bulunanlar ve yoklamasının yapıldığı tarihte yoklama kaçağı veya saklı olanlar yararlanamazlar."

cok kötü.

ad soyadiniza email yoksa

isimsoyisim191@xxx gibi opsyonlar bile cok daha iyi.

peki hiç bir yerden; instagram / linkedin / twitter ve hatta e-mail dahil ad-soyad kombinasyon alamıyorsak ne yapmak lazım?

SinanEyjafjallajökull

Biredpit
Tomkruz
Kantintarantin

Işıldıyorum şu an önerilerimle :)

Sinan Mavioglu olsun isim soy isim.
Eğer ad-soyad şeklinde alınamıyorsa e posta, burusvilis yahut cennifir lopez gibi isimler almak yerine, şu şekilde alırdım;
ben.sinanmavioglu
snanmavioglu
mvioglu.sinan

bende sunun bir eski versiyonu var, 3 senedir cok memnunum.

www.hepsiburada.com

ama bi tik fazla verip sunu almanizi öneririm
www.hepsiburada.com

Delonghi dedica ec 685.m aldım. İnanılmaz memnunum. Tam bütçenize uygun, fiyat performans cihazı. Espresso, americano, latte, cappuccino vs espresso bazlı her şeyi yapabiliyorum. kullanımı kolay.

Skinny fat için sorun yüksek yağ oranı değil düşük kas kütlesi, kas kütleni artırmadığın sürece o göbekten kurtulmak mümkün değil.

yürüyerek göbek erimez.

@duygusuzromantik: erimez mi? Butun zayif insanlar spor salonuna gitmiyor, kosmuyor, yuzmuyor sonucta. Sadece aktif yasayip hareket ederek de cok kilo verenler, gobek eritenler var.

@angelus: tam anlayamadim. Gobegimdeki yaglar fazlalik sonucta. Onlarin erimesi lazim. 5 ay once gobegim yoktu ama kas miktarim da daha cok degildi.

adını hatırlayamadığım bir belgesel var. bu belgeselde ben yiyorum yiyorum kilo almıyorum diyen insanları gözlemliyorlardı. bol bol yiyorum dediği tabağın yarısı. ben hiç spor yapıyorum diyen adam 6 kat merdiven çıkıp işine her gün 3 km yürüyen bir adam.

olay basit. kalori açığı yarat. yüksek şekerleri tüketmeyi kes. bölgesel yağ verme diye bir şey yok. fazla kalori alıyorsun o da göbekte birikiyor. ben de aynı durumdayım. kol bacak çırpı, göt göbek kocaman.

Soru skinny fat ile ilgili ben ona cevap verdim, skinny fat ve göbek sorunu iki farklı problem. Göbeğim var nasıl yok edeyim spor şart mı diye soruyorsan şart değil; kalori takibi yapar harcadığından az yersen göbeğin gider.

@angelus: sanirim demek istediginiz "skinny fat ile kilo probleminin farkli seyler" olmasi. Skinny fat demek, gobek demek zaten cunku. Skinny fat'teki tek olay gobek.

Kilo problemim yok. Evet, kilo problemim olsa, her gun sadece sebze yiyerek, yatsam bile bir haftada 5 kilo verebilirim ama sorunum gobek. Kollari bacaklari incecik olup gobegi kocaman olan bir suru insan var. Maalesef benim de sorunum bu (gobegim henuz kocaman olmasa da) ve maalesef spor da yapamiyorum.

Spor şart değil tabi ki. Yarım saat koşma ile verdiğin kalori bi biskrem biskuvidekiyle aynı.

Şekerli kapalı gıdaları yeme, öğle aralarını çiğ kuruyemişlerle geçir. Çok yeme. 1-2 aya gider göbek.

Skinny fat, yağ kütlesi çok fazla olmasa da vücut kas kütlesi düşük olduğu için "şişmanmış" gibi gözüken vücut tipleri için kullanılan bir terim. Yeni bir insan %10 yağ oranıyla son derece fit dururken bir başkası aynı yağ oranıyla skinny fat olabilir, yandan bakıldığı zaman göbeği omuzlarının önünde gözükebilir, bu kişi için skinny fat denilebilir.

Yani senin vücut değerlerini bilmiyoruz, boyum 180 kilom 70 ama biraz göbeğim var diyorsun sen skinny fat'sindir, burada, ilk cevabımda da dediğim gibi kas kütleni artırman gerekir, zira 10 kilo da versen en sonunda vücudun asla kullanmayacağı esansiyel yağ miktarı kalır 5-6 kilo, o da yine seni göbekli gösterir bir şey değişmez. Ha yok 180 boyunda 90 kiloyum biraz göbeğim var dersen senin bahsettiğin "göbek" sorunu bu olur, bu kişi üç beş kilo verirse vücudu düzelir. Dediğim gibi, senin nasıl olduğunu bilmediğimizden afaki konuşuyoruz.

Ust segment drone'lar olabilir.

saat
ayakkabi

edit: pardon elektronik esya demissin.
nintendo switch
tablet falan da olabilir.

köstekli cep saati. İSviçre işi tercihen...

elektronik aletler yaşlanır. tissot değerlenir.

akıllı saat olabilir.

akilli saat, kamera

islemci, gopro.

Robot supurge

Nintendo switch veya robot süpürge olabilir

İlk Hababam Sınıfı romanında yok o bölüm, eminim. Sonraki Baskında - İcraatın İçinde gibi romanlarını okumadım ama onlar da daha siyasi mesajlı falan diye biliyorum.

Yeşilçam o zamanlar telif falan bilmediği için Aziz Nesin'den alıp kullanmış olabilirler, çok mümkün.

www.milliyet.com.tr
“Babam; ne romanlarından, ne tiyatrodan ne de filmlerinden telif alabildi. Yeşilçam, eser sahibinin haklarını korumadığı gibi istismar etti, bir izin almadan yedi film yaptı. 37 senedir sürdürdüğüm hukuk savaşı sonunda pes ettim.”

olabilir.

@kobuzchu kiz yazmis o zamanlar telif melif kafasi yok.

türkiyede 20-30 yil öncesine kadar yine pek telif düsüncesi yoktu aslinda. 90 larda yavastan basladi.

dünyayi kurtaran adam örnegi var önümüzde, adamlar star wars filminin yarisini calmislar arka görüntü olarak :)

öyle ki hatta su adamlar uzay gemisinde ama arkalarindaki fonda cut var :)
youtu.be

Istediginiz gibi davranip gunun stresini uzerlerinde atabilirsiniz. Basiniza bir sey gelecegini sanmiyorum.

silinsin daha iyi de. haha

Benim bu işlerden anlamayan bir arkadaşımı aradılar. Şirketinizin tüm bilgileri silinecek, üyelik güncellemelisiniz diye. Arkadaşım bana sordu. Şirketi geri aradım, arayan kişinin ismini vererek ver allah ver yaptım. Dolandırıcılıktan girdim, hukuki yaptırımdan çıktım. En son telefonda kendini yönetici olarak tanıtan kişi, "X Bey, yemin ederim bu elemana biz bunu yapmasın diye tembihledik, kendi kafasına göre yapıyor. İşten çıkartıcaz gerçekten" demeye başladı.
Bunu duyduktan sonra daha da bir saydırdım. Özür dileyerek kapattılar telefonu.
Bir daha da arama gelmedi.

arasinlar, ben dalga geciyordum.

"iyi iyi sirketi kapatiyoz zaten" filan moduna girin.

bizi su aralar hintliler ingiltereden "microsoft" tan ariyorlar, bilgisayarlarimiza virüs girmis hep, mediamarkttan 100€ luk kupon alirsak acacaklarmis. ofiste hepimizin eglencesi oldu aramalar.

Her seferinde arayan farklı firmalar, engelleseniz de arayacaklar. Boşuna zaman harcayıp sinir stres yapmayın kendinize, aradıları an "dün halletik biz o işi, tanıdıkla ucuza hallettik" diyin de sinir olsunlar müşteriyi kaçırdık diye :)

elbette.

bir kismi degil, yarisi.

kalan yarisi isi teslim etmeden önce alinir. ettikten sonra degil.

is bitince ödeme yapacak firmadan urun almayi deneyin ayni sekilde bakalim ne diyorlar :)

Duzgun bir kontrat yapip isin farkli asamalarinda odeme almakta fayda var: www.youtube.com

turkcellin superboxu var bu konuda. taahütsüz paketleri var.
edit: artik yokmus sanirim.

alternatif olarak:
yüksek kotali internet paketi olan bir telefon hatti alip bunu lte modeme takabilirsiniz.
ben evde yedek bir lte modem bulunduruyorum sürekli, modemi amazondan 25€ ya almistim. cok süper hizli bir dagitim olmasa da calisiyor.

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

Turkcell Yazlık paket www.turkcell.com.tr

sizin secmediklerinize gitmez.

bu kadar abartmaniza gerek yok is dünyasiyla gercek hayati. istemediginiz biri eklerse filan kabul etmek zorunda kalirsaniz güzelce farkettirmeden blocklayabiliyorsunuz.

herkese haber gitmesin babında sanki oo sende mi burdasın imajı olsun istemiyorum bi yandan. @duygusuzromantik

evde deli damgası vuracak kimse yoksa, bütün gün boyunca ne yaptığını kendi kendine anlat. buzdolabını açıyorum, elmayı çıkartıyorum, şimdi yıkıyorum, bir ısırık alıyorum, elmanın tadı hiç güzel değilmiş, dişimin arasına kaçmış... bir adım sonrasında cümlelerini bağlamaya başla. az önce buzdolabından aldığım elmayı şimdi yıkıyorum. elmadan bir ısırık almamla, dişimin arasına kaçması bir oldu.

"shadowing english speaking practice" olarak aratarak bilgi edinebilirsiniz.

kendi kendinize konusun.

bir geyik vardir dusta kendi kendime yaptigim her tartismayi ben kazaniyorum diye. bunu türkce degil ingilizce yapin.

Bir tiyatro oyunu/senaryo vs alip/download edip yuksek sesle, rol yapar gibi (tercihen ayna karsisinda) okuyun.

@duygusuzromantik duş tartışmasını okuyunca kahkaha attım :D
Ve evet; eğer dile hakimseniz her ne yapıyor, aklınızdan geçiyor iseniz bunu sesli bir şekilde ingilizce yapın. Hem kendi sesinizi dinler gerçekten duyarsınız hem de sadece zihninizden geçirmez gerçekten var etmiş olursunuz.

Ben İspanyolca öğreniyorum ve ödevlerimi yaparken, ders çalışırken, okurken filan hep temiz, tane tane ve yüksek sesle okuyorum. İçinizden okumayın derim.

evde arka planda hep ingilizce dinleyin. ilginizi çekerse, tvdeki karakter ile konuşun.
bitkiler varsa onlarla konuşun, nasıl büyüyecekler göreceksiniz, win-win!

konuşmanın temeli dinlemektir. bilinçsiz dinleseniz de kelime hazneniz genişler.

ayrıca online speaking dersleri veren bir sürü insan var, native speaker. ben de verdim bir ara. ders başı düşük ücretle bunu da yapabilirsiniz.

if there is a will, there is a way.

sarkilari eslik et.
sevdigin film repliklerini taklit et.
ac bbc'yi makaleleri sesli oku.
ielts cambridge test serilerindeki speaking kisimlarinda kendini test et.

herkesin dediği gibi evde yüksek sesli konuşmak iyi bir pratik. hem gündelik hayatta 'oha bunun ingilizcesini nasıl söylerim ki' diye şaşırdığınız bir sürü şey karşınıza çıkıyor ki bu da kelime hazinesini geliştiren bir şeye dönüşüyor aslında. youtube'dan IELTS speaking örneklerini mutlaka izlemişsinizdir diye düşünüyorum ama o da bir tavsiye olarak dursun burada. progam/uygulama olmadan demişsiniz ama bence en güzeli italki'den native speaker bulup onunla pratik yapmak ve aslında birçok opsiyona göre (özel hoca tutmak, kursa gitmek vs.) en ekonomik olanı. ingilizcesine güvendiğiniz bir arkadaşınız varsa, onu telefon ile arayıp size sorular sormasını da isteyebilirsiniz ama bu sanırım istediğiniz değil zira tek başıma demişsiniz. neyse silmedim belki benzer konuda arama yapan başka birine fikir verir... bol şans!

bunu yapan programlar var. yani resmi yazıya çeviren.

tam aynısı mı bilmiyorum ama 2008 yılında epson marka yazıcım vardı. bir içeriği scan ettiğinde sana direkt olarak yazılanları word'de yazıyordu.

15 sene önce bile vardı böyle programlar. şu an online yapan çok site var.

OCR yapıyor, ilgili resimleri öncesinden işlemesi gerekir. Direkt ben taradığım belgelerin içinde kelime arayayım diye bir çözüm belki yoktur ama taradıktan sonra ocr uygulamasından geçirip öyle saklanabilir dosya.

Muhtemelen ocr uygulamaları bunu yapabiliyordur zaten. Yani belgeleri içine atıyorsunuz, kendi içinde dosyanın arkasında metinleri tutup, aç dediğinizde resmi açabilir.

Çok özgün gibi değil.

(bkz: ocr)

farkım online yapması demişti, dönüştürmeden direk buluyor, yani ben de sizin dediğiniz benzeri bir programı hala kullanıyorum (abby fine reader)

Online veya offline farketmez, islem ayni sey. Google Photos bedavaya yapiyor hem de sadece taranmis dokumanda degil resimlerde de yapiyor:

9to5google.com

hocam hiçbir fikir orijinal değil. yani google çıktığında zibille arama motoru vardı, ama bir şeyi daha iyi yaptığı için bu hale geldi bugün. eğer yatırım için size geldiyse bu aklınızda bulunsun.

Kullandigi teknoloji eski olabilir ama sunuş seklinden fark yaratiyor.

Yukaridaki arkadaslarin yazdigindan hareketle, piyasada 150 tane video player var. Hepsi gereksiz o zaman? Ama degil iste. Temelde hepsi video oynatsa da sundugu farkli bi ozellik var.

Firmalarda taranarak foto olarak yedeklenmis binlerce dokuman var. Bunlarin icerisinden kelime bazli arama yapmak cogu firmaya ilgi cekici gelebilir. Evet temelde ocr teknolojisini kullaniyor ama bunu farkli bir sekilde sunuyor ya da sunmaya calisiyor. Guzel ve kolay bir program hazirlayip bunu firmalara pazarlayabilir elbette.

@brk

bunu her ocr uygulamasi yapiyor neredeyse... gidin piyasadan en ucuzunu alin, offline yapar, hem de inanilmaz verimli sekilde.

hatta ücretsiz, basit olan google photosa yüklediginiz fotograflar icinde yazilar var ise, bunu photos search barda yazarak bulabilirsiniz.

hatta sadece yazi degil, videolardaki yazilari bile buluyor.

Her zaman ki gibi konu yine sorudan sapıp uçurumdan atlamış. Adam bunu pazarlayabilir mi diye sormamış ki, orjinal bir şey mi demiş. Özetle hayır.

İyi bir üniversitede cs bölümü dediğiniz için diyorum bunları; gayet de güzel ve başarılı bir çalışma olabilir. OCR teknolojisi demiş herkes evet konu olarak OCR ama bunu nasıl çalıştı? Neler buldu, hangi problemlere çözüm sundu, daha önceki çalışmalardan farklı olarak daha iyi ne yaptı. Bilimsel çalışma dediğiniz böyle bir şey zaten. Herkes yepyeni bir şey ortaya koyamaz ki çoğu konu halihazırda var. Siz onu alır geliştirirsiniz. Bu kişi de atıyorum context'teki dili anlayıp o dilde en sık kullanılan kelimelere göre OCR'ı adapt edip daha önceki çalışmalardaki %90 doğruluk oranını bu sayede %95 yapmıştır ve bu müthiş bir şey. Gayet de güzel bir çalışma yayınlanıp güzel referanslar da alır.

Öbür türlü 30 senelik OCR teknolojisi hiç gelişmezdi, diğer hiç bir konuda da gelişim olmazdı. Bilimsel çalışma bu zaten. İnsanlar niye kızmış anlamadım.

örnegin evernote de eklenen tüm dökümanlarin ve resimlerin kelime bazli arama özelligi var.

buna ek olarak, ios üzerinden resimlerdeki opjeleri albüm icinde ariyabiliyorsunuz. Yesil, agac, köpek, kedi vs seklinde..

Proje yine de yapilabilir, ek özelliklerle ve hizmetlerle zenginlestirilebilir.

Eger arkaplanda daha iyi bir mekanizma kurulmus ise, büyük firmalar kisa sürede kapiniza dayanip patent yada firma satin almak seklinde teklif sunar.

Çözülmüş, çoktan ticarileştirilmiş, hatta artık ücretsiz olarak sunulan bir problem olduğu için, çözülememiş problemlere odaklanmanızı öneririm. Şu anda evernote'a attığım her pdf'in içerisinde bu bahsettiğiniz şeyi gerçekleştirebiliyorum örneğin.

hesaplarinizin cogu dogru. cogu satici kar edemiyor. ya da kar ettigini saniyor.

bundan dolayi kücük satici her zaman zarar edip farketmeden iflasa dogru sürükleniyor.

kurutma makinesi gibi ürünlerde 5 lira filan kar orani varken, ayakkabi, canta gibi ürünlerde kar marji yükseliyor biraz daha.

Cevap için sağ olun, yani bazı ürünler gerçekten çok riskli gibi. Hele stok çalişıliyorsa.

Genel olarak kar marjları en muhteşem elektronik üründe bile %1 %5 arasında kalıyor. Kar etmenin iki yolu var. Birincisi maddi gücün olacak ve ülke geneli tüm stoğunu veya büyük bir çoğunluğunu kapatabileceğin bir mal bulacaksın. O zaman fiyatın belirleyicisi sen olursun. Ama burada bu malların yakın zamanda tekrar ithal edilip ülkeye girmeyeceğini veya çok daha yüksek fiyatlarla gireceğini bilmen gerek.

İkinci olarak dövize bağlı ürünler geliyor. Ama bu kumlardan farksız. Bugün düşük bir kurla stoğuna aldığın ürünler yarın döviz yükselirse kar marjında yükselir ama aynı şekilde döviz düşerse marjın düşer hatta zarara döner.

Bu arada komisyonlar dışında iade dönen kargo bedelinin gidiş dönüş ödendiği ürünler, kargoda hasar görüp kargo firmasının tazmin etmediği ama müşterinin tüketici hakem heyetine gidip bir güzel size parasını ödettirdiği ürünler de cabası.

Duygusuzromantik dediği gibi tekstil kısmında özellikle benzersiz yani sıradan mağazalarda bulunamayacak butik tarzı kıyafetler satıyorsanız marjları daha yüksek.

Sağ olun cevap için, gerçekten bir sürü derdi olan bir iş...

E-ticaretle uğraşan biri olarak yazıyorum bugün bu işi yapan her 10 kişiden dokuzu kar ettiğini sanıyor sadece para dönderip hamallık yapıyor. Sonunda da hüsran.

Adam 10bin liralik satis yapiyor, hesabina 6000 yatiyor. Komisyon, kargo bedeli, iade kargo kesintisi, gec gonderilen urun cezasi, vitrine urun ekleme ve diger reklam kesintileri zart zurt...


Pis is. Aglayan cok var.

Ayrica kar ettigini sanip zarar eden cok kisi var +1

E ticaret yapmıyorum ama şuan ön hazirligini yapiyorum. Ticareti bilmiyorsan e ticaretten de para kazanamazsin. Benim gördüğüm Trendyol gibi pazaryerlerine bağımlı olarak satış yapanlar ister ek gelir peşindeki al satci beyaz yakalılar ister çok güçlü üreticiler olsun batmaya mahkumlar. Kendileri hariç herkes para kazanıyor. Bunun en temel sebepleri niş ürünü olan ve yüksek kar marjı rakipsiz ürünü olan çok az satıcı var. Yani hem sürüm yapan hem rekabetten etkilenmeyen tasarımla önplana çıkan hem de kar marjı bütün görünür ve görünmez giderler çıktıktan sonra bile yüzde yüz kar bırakan ürünü olan çok az satıcı var. Sadece onlar para kazanıyor. Ya da Türkiye'den dünyaya e ticaretle toptan veya perakende ürün satmanın yolunu bulabilenler. Sadece paypal in yasaklanması bile bunu yapan bir çok kişinin önünü tıkadı.
E ticarette çok para var ama o çok parayı işin sahibi malın sahibi olarak kazananların sayısı çok az. O çok parayı aracılar kazanıyor. Gerçi Amazon Türkiye'de şuan sadece hazırlık yapıyor kumda oynuyor. İki sene sonra Trendyol gibi pazaryerleri de yurtiçi kargo gibi müşteriyi kanser eden firmalar da Amazon'un hamlelerinden ya çok darbe yiyecek ya da sadece kazanmayı bırakıp kazandırmaya da başlayacak. Trendyoldan haftada 1 buçuk milyon TL ödeme alan arkadasim bile battı. Çünkü ona bağımlı hale geldi.
Kendi yüksek talep gören ürünu olmayan ve kendi satış ağı olmayan herkes e ticaret bataklığına hevesle girip kaybolmaya mahkum maalesef.

Cevaplar için sağ olun, çok bilgilendirici yorumlar.

Heryer gibi bu işlerde karanlıkta genel çoğunluk için.
Dünya kadar faaliyet var ama kazanan hep pazaryerleri, küçük satıcı içn durum zor anlaşılan.

ev sahibi yalan söylediyse belli süre icinde geri verebiliyordunuz evi. masraflari da ona yikiyordunuz. bunu yapsaydiniz adam milletle konusur ayarlardi kapali otoparkta.

kura cekildiyse pek sans yok, ama satin alabilirsiniz birinden belki kapali otopark hakkini.

lpg li araci olan varsa belki onun icin kapali otopark yasagi getirebilirsiniz.

O tv nin gerçek 4k olduğunu hiç sanmıyorum.

hi level'i vs geçiyorum. beko, arçelik tv bile alınmaz. gerçekten görüntü kaliteleri çok kötü. evlilik alışverişi demişsiniz, atıyorum halıya servet dökeceğinize iyi bir tv çok daha mantıklı olur. ben olsam, 55 inç yerine 50 inç samsung tv'yi bin lira üstüne alırım.

bu parayı buna verip çöpe atacağıma, gider fakir fukaraya dağıtırım yeminle bak.

Ben de evi duzerken 200-300 euroya alirim diyordum, cok da pahaliya gerek yok diyordum.
Sonra mağazada o 200-300 euro ile aldigim tv arasindaki okuz gibi farkı gördüm.
Yani en basiti disney+ fransa'ya geldiği gun hop, disney plus eklendi application olarak.
Sonrasında görüntü kalitesi tartisilmaz.

Bana gore 55inc dunyanin dandik tv alacaginiza daha ufak iyi tv alin. Cunku buyuk tv Kotu kalite goruntu harbiden canınızı sikar hele oyunlarda falan da.

Ekşi de herkes 2o bin maaşlı çalıştığı için beğenmezler.

4 yıl önce Regal marka tv aldım. Fena değil. Ben 1.ooo liraya almıştım. TV kanalı seyretmiyorum usb den film dizi bakıyorum. Ev kiralıksa en ucuz perdeden al, boyunu kestirme taşınacağın evin ölçüsünden %20 büyük al, büyük fırın alma. Kumtelin küçük fırınından al. Büyüklerin içini ısıtmak için çok elektirik harcanıyor. Kumtelin tavuk çevirme yapanından almıştım. Misafir gelince kolay ve etkili yemek oluyor. Bulaşık makinesinin içi metal olsun, plastik koku yapıyor. Çamaşır makinası da LG çok iyi.

Ayrıca "Allah mutlu Mesut etsin, bir yastıkta kocayın" diyememiş hiç kimse.

hi level ile regal'i bir tutamazsın.

al bende var regal 14 senedir kullanıyorum hem tv hem buzdolabı tık demedi.

ama bu hi level öyle değil. bu resmen parayı çöpe atmak. kalkıp iki markayı bir tutup da dediklerimizi çarpıtmayın.

kardesimin evine ugradigimda gordum bunu ya da benzerini hi level 55 ekrandi. burada abartildigi kadar kotu bulmadim ben. hayatimda izledigim en iyi goruntu filan diyemem. super hic diyemem ama gayet is gorur bir tv. kardesim gecen sene 1600 e filan aldim demisti. yani fiyatina gore bakinca super. gercek 4k degil filan demisler ama 4k da bir sikinti yok bence, renk kalitesi filan iyi degil.

alternatiflerin fiyatlariyla karsilastirmak lazim. az fark varsa iyi marka alinir elbette ama cok varsa bu bence gayet is goren bir alet.

tv şart değilse alma 2600 liranı çöp edeceğine koy kenarda dursun paran olunca üzerine ekleyip iyi bir şey al.

ayrıca nasıl 5500'den başlıyor ya?

www.amazon.com.tr

@x571 kötü 4k gerçekten kötü, izlemesi baya sikinti. Bunu söylemek ne zamandan beri zenginlik oluyor? Camasir makinesi lg demissin misal bana göre asil 20bin kazanan adam lafi bu:)

Kötü 4k(ki gerçek 4k degil cogu) alacağına iyi led tv al. Zaten Türkiye'de 4k yayın yok, netflix bile hdr istiyor. Ps4 pro desen kötü 4k tvde anlami yok.

Biraz baktim 3bin liraya samsung 49n5300 var misal, fena değil gibi. Bundan iyi oldugu kesin.

Aslinda ucuza cok guzel cin 4k tvler var da turkiye'ye getirmiyorlar...

Buna yakın fiyat dijitsu vardı Hepsiburada da. O daha iyi diye duydum. Yalnız yukarda denildiği gibi vestel beko - lg Samsung arasında görüntü farkı var. Arkadaşta 4k vestel var bende full hd lg ve benim tv daha iyi.

Selamlar.

Ben "Sertifika veren online kurslar sizce yararlı mı?" diye bir duyuru açmadım. Size bu konudaki fikrinizi sormadım. Önereceğiniz sertifikalı online ücretsiz bir kurs yoksa zahmet edip yorum yapmayın lütfen. Zamanınıza yazık.

Teşekkür ederim.

@bogazli
iste bundan kaybediyoruz zaten toplu olarak. bizi düzelten tecrübeli birini kendi hatamizi düzelttigi icin kendimizce azarlayarak.

ama sizin istediginiz cevap su. bende öyle yazayim.

www.coursera.org

mükemmel, harika, buranin kurslarini tavsiye ederim. ben 271 tane kurs tamamlayip sertifika aldim. cok faydali. duolingodan 4 dil ögrendim bir de.

Mi 6 canavar hocam. Mi10 cikti sanirim. Mi 8'den memnun olmayanlar görmüştüm. Redmi serisi degil de mi serisi aldığın surece performans sorunu yasamazsin. Su an mi 6 seramik var bende ve en az 5 sene daha gider. Cod mobile oynuyorum, goruntu kalitesi iyi seviyesinde bile takilma vs yok. Canavar gibi. Lite alma. Uygun fiyat, dusuk performans serisidir.

Mi8 lite'ı geçiniz. Bütce belirtirseniz daha net tavsiye veririz. Abinizin aldığ telefonun modelini verirseniz niye kasmış bilgimiz olur.
Mi serisinin 10'u cıktı ama 8bin küsür tl. Mi 10 5g. Işlemcisi ve ram'i telefonun başka aksaminda problem olmazsa 5 sene götürür.

Fiyat performans isterseniz redmi note8 pro çok satıyor ve iyi bir cihaz. 2bin tl civarında. Bu hafta note9 serisi turkiye lansmanı var. 2500tlye note9s gelecek misal birkaç güne.

Mi9 bakabilirsiniz 5bin tl. Kamerasi iyi fiyatı makul olsun derseniz mi note10 var 4bin küsür. Mi9lite var 2500tl iyi bir fiyat performans telefonudur.

en iyisi diye bir sey yok.

xiomi cok iyi, 100 tane modelleri var, hepsinin özellikleri var, kimisi pil olarak süper, kimisinde kamera cok iyi, bazisi hepsinin karmasi.

tek tek inceleyin bence.

@kaset Daha önce linke baktım zaten ama İtüde %100 ingilizce okudum ve orada 12 ay çoğunluğu ingilizce kabul edilen ülkelerden birinde akademik eğitim alınması gerektiği söylüyor onu sağlamam gerekiyor mu, okul eğitimi bu 12 aylık eğitiminin yerine sayılma olasılığı var mı? Bu süreçden dolayı TOEFL iptal edildi. Online yapılacak ama başvuruya yetişmeyebilir. Bu süreçten dolayı okul insiyatif sağlar mı? diye sordum. Hızlı bir şekilde yazdığım için kendimi ifade edememiş olabilirim.

bunun cevabini sadece bir maille alabilirsiniz. cok basit. simdi atsaniz sabaha cevap gelir.

su siralar cogu sart yumusadi.

tabii ki belge istiyorlar. türkiye'de ingilizce konuşulmuyor ingilizce okuman bir şey değiştirmiyor

ikea termos gayet normal. ne süper ne kötü. isini yapiyor.

www.decathlon.com.tr buraya bak hacı : decathlon

Direkt nokta atisi marka model onerecek olan var mi? :)

ben bim'den almıştım stanley. hem de cuma akşamı gittiğim halde iki tane vardı, birini ben almıştım.

arada geliyor, ben olsam biraz beklerdim.

Aliexpress- pinkah markasının herhangi bir modeli. Direkt nokta atışı tercih olur. Ben çok memnunum, hem malzeme kalitesi hem sıcak tutma süresi olarak.

termos stanleyden alınır.

ikea da fena değil onların bir termos taşıma çantsı var onun içine koyarsan 12 saate kadar çıkıyordu.

@orpheus

yanlis anlamayin sert cikacagim ama stanleyin kendi calisanlari bile "termos stanleyden alinir" demiyor yani. sektöre adini veren thermos var daha.

kimse kalitesine laf etmiyor stanleyin ama 1940 yilinda degiliz, ayni kalitede hatta daha iyi kalitede bir cok ürün bulunabilir.

network.

@duygusuzromantik o pek yok. Brinden birşey istemeyemiyorum

www.cvyolla.com

küçümseme, çok etkili.

Şirketlerin kendi IK sitesi
Alandaki önemli insanları Twitter'dan takip (İş ilanı veya önemli birşey paylaşabilirler)
Webrazzi, Dijital ajanslar, Bigumigu iş ilanları

kodilan.com var

iphoneu hic sevmeyen ve tamamen gereksiz fiyatlandirilmis bir ürün oldugunu düsünen biriyim. telefon olarak su anda iphone ile yapip ortalama bir android ile yapamayacaginiz tek sey yok, %99 ihtimal ile orta androidli telefon iphone un en üst modellerinden daha iyi normal kullanimda.

ama kamera olayinda iphone 11 cok ciddi olarak iyi. hem video hem fotografta iphone 11 cok cok basarili. androidin de burada yeni basarili telefonlari var lakin iphone 11 aldi citayi baska bir yere koydu.

klasik insan icin dslr kameraya gerek kalmadi, ama eglence ve ciddi olarak ögrenmek isteyen insanla bu isten para kazanan kisiler icin yine klasik kameralar gerekiyor.

fotograf, video isi optik isi, fizik isi, ne kadar alan, lens, mercek, sensör varsa o kadar kaliteli. nokta. üzerine laf söylenmez.

iphone kamera olarak iyi, ama isleme bakimindan cidden inanilmaz basarili sonuc veriyor, bundan dolayi normal insan(ben) icin kamerasi süper, diger bahsettigim durumlar icin hala klasik kamera daha iyi.

"klasik insan icin dslr kameraya gerek kalmadi, +1

lakin düşük ışıkta anlaşılıyor en büyük fark. ayar yapmayı biliyorsan hele, hala 4-5 senelik dslr'larla hiçbir telefonun çekemeyeceği düşük ışık fotoları çekebilirsin. ışık bolken fark az, ama o zaman da değiştirilebilir lenslerin artısını görüyorsun foto makinelerinde. mesela hiçbir telefon ile şu bokeh kalitesini alamaz, alan derinliği ayarlamasını yapamazsın.
i.ytimg.com

iphone 11 daha iyi değil, artısı lensini çok güçlü bir işlemci ile birleştirmesi. günümüz fotoğrafçılığı fotoğraf işleme teknolojilerinin ekmeğini çok yiyor, telefonlar bu konuda arayı kapatmayı başarıyor. ama 4-5 binlik dslr ile çektiğin fotoyu nasıl işleyeceğini bilirsen iphone 11'den ya da başka kaliteli telefon kamerasından daha iyi sonuçlar alırsın. videoları izlemeye üşendim ama iphone 11 computational photography işini de yapıyor, makineler otomatik değil o kadar; onlara müdahale etmedilerse belirli durumlarda telefonun göze daha güzel gelmesi normal.

fotoğraf çekme deneyimini ayırca yaşamak isteyenler haricinde makine almanın bir anlamı kalmadı bence, tuvalete girerken bile yanına aldığın bir cihazın bu kadar iyi fotoğraf çekmesi çoğu insan için yetiyor. mesela benim foto makinem var farklı lensleriyle birlikte ama değil iphone 11, 2500 liralık cep telefonumla bile beni tatmin eden işler çıkarabiliyorum. ki ben sürekli yanımda taşıyabileyim diye aynasız makine kullanıyorum, mont cebine sığıyor. yine de her yere her zaman götüremiyorsun. "günlük yaşamdan kareler" bıdısı için telefona muhtaç kalıyorsun ve iş görüyor.

telefon kameraları hayli gelişti.
bende s8 var mesela. neredeyse 4 yıllık telefon; ama ne zaman fotoğraf çeksem "vay canına" diyorum. son çıkan telefonlar iyice hayvanlaşmışlardır diye tahmin ediyorum.
bence, bu işle profesyonel ilgilenmeyen birisini yani öyle instagram'a atmalık fotoğraf çekimi için telefon kameraları gayet yeterli.
hele iphone 11, sanmıyorum ki ortalama bir kullanıcı için pro kamerayı aratsın.

Yemek yapinca, kokusu dolabin icinde ki kiyafetlere siniyor. Belki sizin daire buyuktur. Ben yurt odami dusunerek yaziyorum. Elektrikli ocak alip balkonda yemek yapiyordum ama elektrik faturasini sonucta ben odemiyordum.

Bir de sifir evler bazen tesisatla ilgili sorunlu oluyor.

foton'un dediği gibi aktif yemek yapan biri isen seni rahatsız edebilir. ama hafta içi zaten sabah öğle işteyim akşamda yemeksepeti patlatırım dersen sıkıntı olmaz.

niye kalinmasin ki? kalanlar nasil kaliyor?

ben stüdyo dairede kaliyorum 8 senedir, 33 m² evin toplami. bir giris ve mutfak, ekstra bir oda. tekrar yazayim toplami 33 m². kafam rahat. mutluyum, ev bana yeterli. mali olarak sikintim yok, 2 senede bu yasadigim evi alacak para biriktirebiliyorum.

kisaca tutulur. yemek kokusu diyor herkes ama körili yemek yapilirsa kokar tabii ki. körili yemek yapan kisi bir zahmet kiyafet kokusuna takilmasin zaten kendi kokusundan.

ben köri örnegi verdim, her kokan yemek ve sigara icin ayni.

Iki tane studyoda kaldim. Biri yurt 20 m2 digeri ev 60m2.
Ufaksa yemekten zaten ne yapsan kokuyor, ondan bagimisiz olarak, pencereyi vs. acik birakmiyorsan havasizliktan bir koku oluyor. Disari girip ciktiginda farkedersin. Evde cok kalmiyorsan iyi. Kaliyorsan kumes gibi hissediyorsun bi sure sonra.

Buyuk olanda bir sorunum olmadi, mutfagin havalandirmasi iyidi. sadece yatagin, ivir zivirin falan herseyin ayni yerde olmasi bazen sinir bozucu oluyor. Arkadaslarim geldiginde hosuma gitmezdi. Bu yuzden tasindim.

Yani fiyatina, konumuna bir de banyonun buyuklugune gore dusunurdum.

bence en azından yattığın yer ile yaşadığın yer ayrı olsun, yani 1+1 daha ideal, 4 ay stüdyo dairede yaşadım, hiç sıkıntı olmadı, bir şekilde yetiyor, temizlik çok kolay oluyor, ama o zamanlar öğrenci idim. şu an ne olur bilmiyorum.

Evi sadece yatıp kalkmak için kullanmayacaksan yaşanmaz, +1 oda şart.

Eve arkadas davet etmiyorum, arkadaslarimla disarida bulusuyorum, zaten normal zamanda vaktimin %80'ini disarida geciriyorum. Dolayisiyla ben yasarim studyoda.

Eve gereksiz esya, kiyafet yigintisi yapmaman ve duzenli (yani aninda) temizlemen lazim.

bir insan fakir olduğu için stüdyo daire bakıyorsa(sırf kiralar biraz daha uygun diye o da belki) stüdyo daire konseptini çok yanlış anlamış demektir. stüdyo daire zengin işidir çünkü eve giren kürdan çöpü bile en üst kalite ve tercihen çok amaçlı olmalıdır ki kullanım anlamında maksimum verimlilik sağlayasın. masan duvara monte açılır kapanır olacak hoop ekstra maliyet, tezgah üzerine mutfak eşyaları asmak için özel aparatlar alacaksın hoop maliyet, ufacık mutfak dolaplarına hiçbir şey sığmayacak gidip ona uyan basit mutfak gereçlerine bi ton para vereceksin hoop maliyet, eski elektrik süpürgen evinin yüzde 1 alanını kaplayacak ağlayacaksın gözüne batacak çünkü duvara monte dyson kullanan kişiler için düşünülmüştür evin her yeri.

stüdyo daire zengin işidir git bi 2+1 tut böcekli fareli rahat rahat yaşa.

2 senedir 50 m2 stüdyo dairede yaşıyorum. ama ayın maksimum 10 günü evdeyim. evden çalışıyorsan sıkıcı olabilir. arkadaş ağırlamayı sevmiyorsan, temizlik vs işler vaktini alsın istemiyorsan harika.
kıyafetlere yemek kokusu sinmesi olayını hiç yaşamadım.