Çok emin değilim ama yok. Kripto paranın adı bu yüzden kripto. Kimde ne kadar BTC var kimse bilmiyor.

Türkiye'de henüz belirsiz. Bazı ülkeler kripto->fiat geçişinde gelirden bağımsız olarak (kayıp da olsa) vergi alabiliyor sanırım.

Fakat masak kriptopara borsalarının banka hesaplarını kontrol ediyordu, çok yüklü veya düzenli bi gariplik olan bir şey görürlerse ne bu diyebilirler.

işe teorik olarak baktığınızda, bitcoin alıp satarak para kazanmanız halinde devlete vergi vermekle mükellefsiniz ama vadeli hesaplarınızdan vs'den bankaların otomatik olarak vergi kesmesi gibi otomatik kesilmiyor. kontrol eden var mı=? küçük meblağlarda kimsenin baktığını sanmıyorum.

işlem yapınca aracılar vergi kesiyor, fatura da yolluyorlar hatta, alım satımda bir şeyler var yani. aktarırkenki aldıkları işlem ücretinden borsalar vergi ödüyor mu bilmiyorum. tabii bu aracı borsanın sorumluluğu ve işlem olduğunda önemli, sahip olunca gelmiyorlar vergi ver diye. gelirler gerçi yakında.

elektrikli araç ötvsine bile şimdiden %60 zam geldiğine göre muhtemelen 3021 yılına kadar dizel devam eder. dizel aracı olanların ne yapacağını 90. kuşak torunun düşünsün artık.

bu yasak bize yakın gelecekte gelmez,
eldeki eski araçlar da zamanla hurda teşviği gibi bir teşvikle zamana yayılarak trafikten çekilir.

Hala Tofaşların cirit attığını gördükçe elektrik,hybrid hiçbiri gelmez diye düşünüyorum.

yakın gelecekte imkansız.
hatta lityum fiyatları biraz yükselsin, avrupa bile "düşük emisyonlu gelişmiş dizel motor" diye bir saçmalığa geçebilir.

nordik ülkelerin fantezilerini dünyaya uygulamak o kadar kolay olmayacak.

ülke şartlarında yasak falan gelme ihtimali çok çok düşük ama git gide dizel aracın payı azalmaya başladı zaten. bu yıl yanlış hatırlamıyorsam ilk defa dizelden çok benzinli araç satıldı. bu trend böyle devam ederse dizel adım adım zaten kendisi bitecek, sadece eski araçlarda kalacak diye düşünüyorum.

İngiltere örneği için konuşuyorum.

www.bbc.com

"New cars and vans powered wholly by petrol and diesel will not be sold in the UK from 2030, Prime Minister Boris Johnson has said."

2030'dan sonra YENİ SATIŞLAR yasaklanacak demiş. Halihazırda arabası olanlara yasak yok.

Wikipedi linkini aşağıya bırakıyorum, yasaklayacak olanlar genellikle satışını yasaklıyoruz demişler. Bence bu süreler tamamen hayal ürünü, 5 5 uzata uzata giderler.

en.wikipedia.org

Bize tahminen 6-7 yıl sonra gelecektir yasak. Avrupa 3-4 yıl içersinde yasaklamayı düşünüyor zira.

Arkadaşların kaçırdığı nokta bu böyle "seçmeli" bir durum olmayacak. Küresel ısınma vs. derken "yeşil toplumlar" bunu dayatacak. gerekirse hibe verecek vs. ama bir şekilde yasaklanacak bu durum.

bu çok yanlış anlaşılan bir konu. benim bildiğim kadarıyla dizel araçları bilmem kaç senesinde komple kaldıracağız diyen bir ülke yok. hepsinde yeni dizel binek araç satışı yasaklanacak. mevcut dizel araçları kullanmaya devam edeceğiz.

bu arada bu sadece dizel değil, benzinli araçlar da aynı şekilde..

2017 - %18
2018 - %50 (terfi)
2019 - negatif %12 (is değişikliği)
2020 - %60 (iş değişikliği)

sirasiyla ve % oraninda:
11
18
27
20
bu sene olmayacakmis diye bir soylenti var gorecegiz martta belli oluyor bizim zamlar

2017- % 10,52
2018- %230 (iş değişikliği)
2019- %10 (iş değişikliği)
2020- %10

2013 Eylul - %5
2014 Eylul - %14
2015 Ocak - %56 (is degisikligi)
2016 Ocak - %13.3
2017 Ocak - %11.7
2017 Kasim - %52.6 (is degisikligi)
2018 Temmuz %0.006 (is degisikligi)
2018 Kasim %16.6 (dolar artisi kaynakli)
2019 Nisan - %20
2019 Kasim - %10 (5 terfi + 5 dolar artisi kaynakli)
2020 Nisan - %15
2021 Ocak - %20

dolar bazında full sabit. dolar ne kadar oynadıysa o kadar

@irene : 2018'deki nasıl bir iş değişikliği öyle? 3.3 katına çıkar mı maaş?

Şarja takılıyken
icloud > backup > backup now
Seçerek deneyin.

Yedekleme otomatik olarak şarja takılıysa geceleri yapıyor diye biliyorum.

bu icloud (diğer bir çok cloud sistemi gibi) yap dediğinizde yapmaz, sinir eder adamı, sonra bırakırsınız olmuyor diye, başka bir şeyle ilgilenirsiniz, yatar kalkarsınız, bir baktınız olmuş bitmiş

teknik yapı sağlamdır

yanlış anlamazsanız bir şey soracağım. yalnız mı yaşıyorsunuz? işiniz / ofisiniz / çalıştığınız yer nasıl?

aynı durumdan musdariptim. kafam şişiyordu kendi kendime konuşmaktan. sürekli laf lafı açıyor. empati duygunuz da aşırı yoğun, değil mi? yani içinizden sürekli konuşmanız yetmiyor, başkası adına da içinizden konuşuyorsunuz.

ağır bir hastalığa yakalandım geçtiğimiz sene, süreç biraz yıprattığı için psikiyatri muayenesine gittim yıllar sonra, bundan da bahsettim. bir iki ilaç var, adlarını söylemem doğru olmaz, bunları bir nebze olsun aşmanıza yardımcı oluyor. en azından iki-üç defa bir psikiyatrist ile görüşün.

Yalnız değilim, kariyerim de iyi denilecek düzeyde mutluyum da ama @uuth da dedigi gibiyim ayni. Insanlar daha dusuncelerini soylemeden ne diceklerini dusunup ona gore sekillenip onlar adina yasiyor gibiyim cok sevdigimden de degil ama herkes icin durum bu, ilerleyen zamanlarda bu beni cok zorlayacak gibi dusunuyorum. Muzik felan dinliyorumki konusmiyim ama genelde her boslukta oldugum an kafam sisiyor cidden

Genelde bu monolog düşümenin “iç” sesli hali oluyor.
Bu durumdan kurtulmak için gerçeklik algısını disipline etmekten geçiyor.
Ancak zamanla lakayıt hale gelmiş gerçeklik algısı bunu otomatik halde döndürmediğinden sanal zihinler kendi arasında sessiz halde yapılması gereken durumları ayan beyan yapmaya başlayınca zihin ve fizik yıpranmaya başlar.

Genelde rüyalarımızda (hatırlamadığımız dahi) bu benzeri zor durumları o evrede halleder uyandığımızda normal hayatımıza devam ederiz.
Tıpkı vücudumuzun ten ile kaplı olması ancak iç organlarımızı devamlı açık şekilde görmemek gibi, ikinci katmandan algıladığımız ve bu şekilde yaşadığımız gibi.

- Gerçeklik algısını tekrar disipline etmeye çalışmak (durumun yanlış olduğuna dair ön kabul geliştirmek),

- İyi ve yeteri kadar uyumak,

- Yan etkileri veya ön etkileri ile sinir sistemini etkileyecek ilaçları düzenlemek, doktor kontrolünde düzenlemeye çalışmak,

- Kaliteli sosyal ilişkiler yürütebilmek,

- İş dışında boş zamanları dolduracak ve zihinsel uğraş gerektirecek hobilere sahip olmak,

Durumu zamanla normal düzeye çekecektir.

iliğin görüntüsü pilav üzerinde irrite edici olabilir.
bence pilav genellikle tavuk suyu ile daha iyi tat veriyor.

dana kemik suyuyla yapılabilir ağır olmaz. ama diğerini denemedim kıyaslayamam..

ikisi de yaklaşık aynı sonucu veriyor. ağır olmuyor. gayet de güzel oluyor

birileri size cevap vermiş. olumlu, olumsuz. size cevap verenleri niye tiklemiyorsunuz.
hıyar mısınız?

soundbar'da uygun giriş varsa, avr'ye bağlayıp çalıştırabilirsiniz diye düşünüyorum ama verimli olacağını sanmam. direkt 5.1'i kullanıp soundbar ve ekürisini devreden çıkarırdım ben olsam.

1 - receiver hangi model?
2 - samsung soundbar'ın üzerinde hangi girişler var?

normalde tüm görüntü ve ses kaynaklarını receiver'a bağlamanız, receiver'dan da tv'ye tek bir hdmi çıkışı ile görüntü vermeniz, kendi hoparlörlerinden de ses almanız gerekir. bu mantıkta receiver'dan soundbar'a ses çıkışı yapmanız lazım. ancak 5+1 receiver'ın 6 çıkışı vardır, onlar da kendi hoparlörlerine gider. ama receiver 7+1 ise 8 çıkış vardır, soundbar'ın girişi uygunsa soundbar'ı ön sol sağ olarak atayıp, diğer hoparlörleri diğer taraflara koyarsınız. ama bu durumda soundbar'ın subwoofer'ını iptal etmek akıllıca olur çünkü receiver'dan soundbar'a ses ön sol sağ olarak gidecek, basları göndermeyecek.

tv'den iki ayrı çıkış alma şansınızın olduğunu düşünmüyorum.

@orient blue'ya katılıyorum. en mantıklısı soundbar'ı devreden çıkartmak.

sony str590 receiver,

aslında bu yola başvurmak istememin sebebi sisteme henüz subwoofer alamadım, mevcut soundbarın subwooferından çok memnun olduğum için sisteme dahil etmek istedim ama anlamsız bir karmaşa çıkıyor, özellikle 5kanal bir film vs. izlerken çıkan ses tatmin edici olmayacak gibi duruyor.

cevaplarınız için çok teşekkür ederim.

soundbar'ın subwoofer'ı kabloluysa doğrudan receiver'a taksanız?

kablosuzsa, içini açın kablosuz alıcıyı bulun, kablosuz alıcıdan çıkıp subwoofer'ın amfisine giden kabloyu ayırın. anfiye giden kabloyu receiver'a takın. biraz elektronik bilgisi olan birisinin kolaylıkla yapabileceği bir şey aslında.

@co2s2

yaparım çok zor değil, ama amfi 145 watt, subb çok daha altı. sesi açtığımda sorun yaşamaktan korkuyorum ki açarım :)

elinizdeki subwoofer aktif bir subwoofer, yani amfisi kendi üzerinde. receiver'ın amfisi ile işi yok. receiver'dan amfiye girmemiş, normal düzeyde ses gelecek. problem olacağını sanmıyorum.

Babymall zaman zaman alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım bir firma. Bahsettiğiniz işlemi sadece orası uygulamıyor. E bebekte magaza stoğunda olmayan bir ürünü almak istediğimizde bize de böyle olacağını söylediler. Başka magazalarda da aynı şekilde oluyor.

kurumsal yerler böyle çalışıyor. gayet normal. enza'dan mobilya aldık peşin ödedik, ileri tarihte teslim edilecekti. hatta beyaz eşya da aynı şekilde.

bazı firmalar böyle oluyor. normaldir.

normal prosedür

hastaneye gidip akli durumu için heyet raporu alınıyor. ardından işlem yapılabilir ama o mal direkt size geçmez. ailesindeki kardeşlerine öncelikle gider. miras gibi düşünün.

avukat varsa düzeltsin.

vasi olarak atanıp malvarlığını yönetirsiniz ancak satma vb. durumlar mahkeme iznine tabi olur.

aslında ölünceye kadar bakma sözleşmesi vb. alternatifler var ama kişinin sözleşme yapma ehliyeti sıkıntılı olduğu için bunlara hiç bulaşmayın.

ölene kadar hiçbir şey yapmazsanız o mallar mirasçılara gider.

bir tanıdığım benzer bir süreç yaşıyor. babası felç geçirmiş, bilinci ve akıl sağlığı yerinde olmasına rağmen konuşamıyor, yazamıyor. bu yüzden de vekalet alamıyorlar. babasına ait malları satamıyorlar, hatta emekli maaşını bile harcayamıyorlar. hastaneden rapor aldıktan sonra , mahkemede söz konusu şahsın bakımı ile sizin ilgilendiğinizi kanıtlamanız gerekiyor ama sonrasında da sadece o kişinin bakımı ile ilgili kalemleri harcayabiliyorsunuz. ama bu çok çok uzun bir süreç. miras ile ilgili ise bir şey olmuyor

Vasi atayıp parasını harcayabilirsiniz (ki neyi niye harcadığınızı belgelemeniz lazım, kişiye harcamanız lazım, başka bir yere değil). Miras içinse yapılabilecek bir şey yok. Babannemden biliyorum ben de.

yalan beyan vereceği ve arkadan çarptığın için sen olurdun heralde

o suçlu olurdu. benzer kaza yaşadım.

diğer cevapta arkadan vurma fln demiş ama bu tür durumlarda öndeki arabanın sol arka kapısı ve sol çamurluğu kaza görüyor. haliyle arkadan vurdu diyemez.

Bu şekilde kaza yapmıştım, %100 karşı taraf suçlu çıktı

sinyal vermeden şerit ihlali yapmış olacaktı. sağ öndeki suçlu olur aslında ancak kaza yaptığınız yoldaki hız limitlerini de dikkate almanız gerekiyor. daha önce çok benzer bir kazayı, sağ öndeki araç olarak ben yaptım ancak polisler ben 20-30'la gittiğim için, arkadan gelen araç da hız limitinin üzerinde olduğu için arkadan gelen ve aslında suçsuz olan aracı %80 oranında suçlu buldu.

Filtre kahve çok tüketiyorum, çabuk bozulmuyor, az yer kaplıyor, galiba aklıma daha iyi bişey gelmezse filtre kahve alırdım sanki.

Kıyafet, takı, ağırlık, spor taytı, kil, tuval, boya... ben olsam alacak tonlarca şey bulmuştum bile :’)

Mikrofon

taşınabilir batarya (10000mah olanlar 120 lira falan, bir de kablo eklesen tamam işte :D)

Kulaklık, yağ

Giysi al. Degistirmen de kolay olur. Mağazası olanları kastediyorum.

Yakınlarda almam gereken veya ertelediğim birşey yoksa kıyafet alırdım ben

@a7x : kahvenin bozulmadığı kısmı aslında biraz karışık. evet bozulmuyor ama tazeliğini de kaybetmiş oluyor. ama şöyle de bakmak lazım, paketli kahve alıyoranız, tazeliğini zaten kaybetmiş oluyor.

@mr.goodcat : 2 kilo antep fıstığı alın.

Web sitesini bilmiyorum ama önce anchor a yüklüyorum ben ordan spoti otomatik çekiyor

kendi hostinginizi podcast için kullanmak mümkün. en nihayetinde bir mp3 dosyası koyup rss ile bunu spotify'a ya da diğer podcast app'lerine bildirmiş olacaksınız. hosting'inizde wordpress varsa, "seriously simple podcasting" plugin'ini kullanıp rss meselesini çözebilirsiniz.

spotify ve diğerlerine podcast yüklemek ya da rss oluşturmak için internette hem türkçe, hem ingilizce ciddi kaynak var.

ama geçenlerde ben araştırdığımda anchor.fm kullanmanın en pratiği olduğunu görmüştüm.

ailem çevresindeki ihtiyacı olan kişilerden haberdar oluyor, ya onlara ya da belediyenin ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak üzere mahalleye koyduğu elbise kutuları var.

ya çevrede bildik birileri varsa ona veririm ya da belediyenin giysi dolaplarına atarım.

Ben kendi kıyafetlerimi kumbaraya atıyorum.
Bebeğimin bir kere giyilmiş veya etiketi kıyafetleri oluyor onları üçe beşe bakmadan dolaptan satıp yerine oyuncak alıyorum dolap paramla. Sonra o oyuncakla oynama dönemi geçince çöpün kenarına koyuyorum yarım saate kayboluyor. Birilerini mutlu ediyorum diye düşünüyorum bu yolla.

kumbaraya atıyorum. ablam da durumu iyi olmayan komşularına veriyor, siz de teklif edebilirsiniz.

sevgi mağazası var acıbademde oraya götürüyorum.

bizim semtte 2. el pazarında satanlar oluyor, onlara bağış olarak veriyoruz.

Bazen kumbaraya koyuyorum bazende çevremde ihtiyacı olanlara veriyorum. Bazende dolap uygulamasında satıyorum

kiz meslek lisesi var bizim burada, gidip müdür yardimcisina sormustum. ihtiyaci olan bir ögrencilerine verdiler.

Açık Gardırop'a vermiştim ben de

eşim genelde bize temizliğe gelen kadınlara veriyor. oturduğunuz evde kapıcı varsa onlara söyleyin, ama "ihtiyacınız vardır" demeyin "sen etrafı tanıyorsundur, ihtiyacı olan birine verin bunları" dersiniz.

hem pc'yi, hem de ps4'ü tv'ye bağlayıp, tv'nin optik ses çıkışından da soundbar'a ses gönderseniz olmuyor mu?

optik ses çıkışını kullandığımda dolby atmos ses alamıyorum. sadece hdmi üzerinden gönderilebiliyor.

PS4 atmos desteklemediği için belki onu optik çıkıştan bağlayabilirim ama.

EDIT: PS4 slimde optik çıkış yokmuş :/

ayarlar>apple kimliği>icloud>whatsapp tikini kaldırın.

Yaptım ama halen 550 mb belge veri gösteriyor maalesef. Tşk.

whatsapp - ayarlar - saklama alanını yönet kısmına girdiğinizde ne diyor? altta tüm sohbetleriniz tek tek vardır

Aynen var :) onları da sildim. Orada 10mb’a kadar indi. Ama ayarlar kısmında belirttiğim gibi halen. 619 mb diyor. Tşk.

Ben de arasında kalıp kobo clara hd modelinde karar kılmıştım. Benim tercihimi belirleyen fark kobo daki mavi ışık filtresi idi. Gece okumayı seven biriyseniz çok çok önemli.

@aslil
hangi modeli? gece derken karanlıkta okuma mı?

Bahsedilen mod baş ağrısı yapmaması için. Renkleri gözü yormayacak şekilde filtreleme. Mum ışığı / Gece ışığı modu olarak da geçer.

Kindle'ların artık her modelinde entegre ışık var. Yani Paperwhite ile normal modelleri arasında kayda değer bir fark kalmadı.
Yurtdışında bir tanıdığınız, akrabanız, arkadaşınız falan var mı? Söyleyin, Avrupa'dan gelirken size bir tane bavuluna atıp getirsin. En yeni Kindle'ların bile Amazon'da şu anki fiyatı liraya vurunca 710 lira. Bir tane kendinize, bir tane de devlete almayın boşa. Yazıktır.
Mart-Nisan ve Ekim-Kasım gibi büyük indirimlere de sokuyorlar. Daha 6 ay önce 47 euroya aldım Kindle'ı.
Böyle 1400 lira diyince, üzüldüm.

Ben Kindle kullanıyorum ve memnunum. Aydınlık yerde zaten ışık kapalı kullanılıyor ve sorun olmuyor ama gece mavi ışık filtresi avantaj olabilir gerçekten @aslil in dediği gibi.

Kindle'ın avantajı dünyada yaygın olması. Bu yüzden redditte falan subredlerde sözlüktür ne bileyim fonttur bulmak kolay. Kitap sitelerinin doğrudan kindle'a gönder özelliği falan oldukça işe yarıyor. Ayrıca tarayıcı uzantıları var web sayfasını doğrudan düzenleyip kindle'a gönderiyor makale gibi.
Yani makale okuyacaksanız pdf indirip kabloyla bağlanıp içine atma derdinden falan kurtarıyor.

Bir de Tolstoyevski şu podcastinde (git: open.spotify.com onyx boox okuyucunun reklamını yapmıştı. Ben podcasti telefonuma indirerek dinlediğim için duyuyorum ancak artık online dinlerken o kısımlar yok sanırım değiştirilmiş. Neyse demişti ki üzerine not alma özelliği varmış kalemiyle falan baya beğendim emektar kindle'ı ortak kullanıyoduk hanıma bıraktım ben buna geçtim demişti. Belki makale okuaycaksanız böyle bi özellik de faydalı olabilir.

Ha dümdüz yolda belde taşımak içinse kindle daha güvenli bi seçim olur. Asla aldığınıza pişman olmazsınız. (Benimki paperwhite 10th gen)



edit: kindle'da pdf açamadığınızı nerden çıkardınız @co2

ben de bir ara bakmıştım. ikisini de almamış olsam da benim için belirleyici olan kobo'da pdf açabilecek olmamdı.

Coptur tabii gecmis olsun. Ha yine bi bak soguklugu ustundeyse ve hicbir kotu koku yoksa iyice pisirerek yenebilir olma ihtimali var

Kokladım berbat kokuyor geçmiş olsun artık :(

Geçmiş olsun :(

Dolap mi bozulmuş ?

dolap kurtulduysa ona şükredin bence.. biz bir buzdolabımızı bu şekilde uğurladık :/

Olan olmuş zaten. Buzdolabini kurtarmaya bakın. Buzdolabının fişini çekin. Güzelce temizleyin.Buzdolabini çekin ve arkasında bir yerde eriyen buzun aktığı bir hazne olacak. Onu da boşaltıp temizleyin.

çöp olmuştur. koku ele verir zaten. ama sakın hala soğuk olmalarına aldanmayın. siz gittikten 3 gün sonra komple çözünmüş, elektrik geri gelince tekrar donmuş, sonra tekrar çözünmüş vs vs vs vs olabilir.

Buzdolabını tamamen temizledim bir gün kadar fişi çekili durdu,fişi yeniden takınca da soğutmaya başladı gibi tekrar. Ama dediğim gibi tüm etler bozulmuş korkunç bir şeydi onları temizlemek... Buzdolabım da sağlam pabuç değilmiş onu anladım. Siz siz olun ankastre buzdolabı ve bulaşık makinesi kullanmayın. Ha biz niye aldık, evi aldığımız zaman komple içindeydi hepsi :( oh negzel beyaz eşyalı demiştik ama sağ olsun canımıza tak etti

ataletini yenmesi, aşması diyoruz biz.

müyendiz değilim de "ignition" diyesim geldi.

devreye aldık deriz.

Trigger olabilir?

(bkz: kickstart)

Valla ben de mezun olduktan sonra havalı havalı şeyler kullanıcaz ümidiyle gittim.

Gördüğüm:

+yapıştır ananiyimioguz/ateşle bakıyım ananiyimioguz.

-oldu mu abi?

+süpersin

Hiç öyle trigger mirigır yok valla pratikte görmedim.

Biri kapılar ardında duysa adımız çıkar maazallah.

Ama soru teknik olarak ne kullanılır ise bana da en mantıklı tetikleme / trigger geldi.

marş?

tahrik deniyor bu olaya (harekete geçirme) ama bunun fiil halini duymadım hiç. tahrik etmek falan gibi. almancada mesela tahrik antrieb, bunun fiil hali antreiben.

özel bir terim adı yoksa kickstart kullanabilirsiniz

gemiciler "çakmak" terimi kullanıyor sanırım bunun için

Ignition bildiğin set fire tarzı ateşleme. Yani içten yanmalı bir motorun durumundan söz edilmiyorsa ignition olmaz bence.

Kickstart da elle, ayakla sert bir fiziki güç uygulanarak yapılan başlatmaya karşılık geliyor.

İlk hareket (marş motoru ile yapılan) starting?

İngilizcede de bildiğim kadarıyla "drive" denir ve Türkçede "tahrik" anlamına gelir.

"ilk hareketi vermek" deniyor bazı yerlerde. makinenin / sistemin tipine göre "çakmak" denebilir ya da "marş" basmak denebilir.

Tahrik mantıklı ya da sinyal gibi bir şeyse tetiklemek olabilir

arkadaşlar hepinize teşekkür ederim.

@golgi aygıtı aydınlattı;
aradığım şey; "stirling çevrimi" idi.

eylem de trigger olabilir en yakın.

öncelikle maile
"Sayın Genel Müdürüm" diye başla. sonuna da "bilgilerinize sunarım. iyi çalışmalar" de.

NEDEN!
Bir işi yapmayı anlatmaktan çok neden yaptığını anlatmanız ve sonucunda neyi hedeflediğinizi belirtmeniz önemli. sonucunu bilerek yola çıktığınız iş ve neticesinde elde edilecek hedefi sunmadığınız sürece ne iş yaptığınızın ne kadar çalıştığınızın bir anlamı yok yöneticiler açısından. ilk önce sorgulanacak şey Neden yaptığınızdır.
Örneğin (yaptığınız işin sebebini bilmiyorum ben tamamen sallıyorum şuan) :
2020 yılı içinde birimimize gelen talepler doğrultusunda bilgisayar ve çevre ürün taleplerini incelediğimizde personel ihtiyacına uygun ve yeterli sayıda iş aracı olup olmadığına dayalı bir bilgiye şirket kayıtlarında rastlanılmamıştır. bu sebeple yeterli ve uygun ekipmanların ilgili personellere sağlanması amacı ile öncelikli olarak envanter çalışması yapılması planlanmıştır.
Ocak ayı itibari ile, Şirket içinde kullanılan bilgisayar, Ekran, Printer, Projecksiyon, Tv, Access Point vb.. cihazlar için envanter çalışması başlatılmıştır. Marka, model, seri no ve zimmet bilgilerini de içerecek şekilde hazırlamış olduğumuz güncel IT Envanter listesi ektedir.

Ayrıca yapılan envanter çalışmasına kişisel yazıcılar, depoda kullanılan el terminalleri ve server ile ilgili cihazlara da yer vermiştir.

Envanter çalışması ile ilgili çalışmalarımız devam etmekte olup nihai listeyi en kısa sürede sizinle paylaşacağım.


SONUÇ!
Tamamlanan envanter çalışması sonucunda şirket çalışanlarının kullanımında olan ve gelen talepler doğrultusunda temini sağlanan cihazların fazlalığı, envanter çalışması sayesinde ihtiyaca yönelik bilgisayar ve çevre birimlerinin envanter kayıt numarası ile çalışanların üzerine kayıdı sayesinde açıkta olan ve/veya fazla olan cihazların tespiti çalışmalarına başlanması gerektiği vs vs vs

gibi yapılan işi aynı bir metin yazar gibi giriş gelişme ve sonuç şeklinde ilerlenmesi önemlidir.
Üst yönetime atılan maillerde alıcının iletişim araçları ile kullanım karakteristliği de önemlidir. Yöneticilere iletilen raporlarda kısa öz ve açık kapı bırakmayacak şekilde içerik hazırlanmalıdır. Yukarıda örneğini verdiğim gibi neden bir işi yaptığınızı anlatmıyorsanız yani bunu yöneticiniz bilmiyorsa ne iş yaptığınızın kıymeti yoktur. görev yönetici tarafından verildiyse bunu söylemeniz yeter bir daha aynı nedeni ona anlatmanıza gerek yok elbette. tereciye tere satmayın.
not: yazım kurallarınızda sorunlar olduğunu görüyorum, yazım kurallarınıza da dikkat edin. her virgülden sonra boşluk bırakılmalıdır örneğin(buraya dikkatsizce yazmış olabilirsiniz, öyleyse bu mesajı dikkate almayın)
kolay gelsin

Olumsuz kısımlarda o kadar da keskin olmayabilirsin. Biraz kıvırtmak, yumuşatmak gerekebilir. Yani eğer doğru anladıysam yukarıdakileri de dikkate alırsak, en basit haliyle şu şekilde ifade et demek istiyor olabilir yönetici;

"Sayın Genel Müdürüm,

Talebiniz üzerine (veya ihtiyaçlar doğrultusunda) şirket içinde kullanılan bilgisayar, ekran, printer, projeksiyon, tv, access point vb. cihazların marka, model, seri no ve zimmet bilgilerini içeren IT Envanter listesini tarafınıza iletiyorum, ektedir.

Bu liste, kişisel yazıcılar, depoda kullanılan el terminalleri ve server ile ilgili cihazlar hakkında bilgiyi henüz içermese de raporlamalarımız devam etmektedir.

Saygılarımla,

kaiserr76"

Edit: Copy-paste yapınca noktalamaları unutmuşum onlara da dikkat tabi...

@sizofren06

Mailin tam içeriğini paylaşmadım. Belirttiğin tabirleri zaten kullanmaktayım.

Cümleyi süslemenin bu olmadığından eminim.

erty_ksk çok güzel yazmış, %100 katılıyorum. sadece bunu içeren bir mail bana da amatör gelirdi ki mailde hem yazım hataları, hem de virgül hataları var. müdüre atılacak bir mail değil bu, özensiz duruyor yani.

öncelikle virgül sonrasında boşluk bırak kesinlikle

Şirketimiz içerisinde hali hazırda kullanılmakta olan bilgisayar, ekran, yazıcı, projeksiyon cihazı, TV, AP vb ekipmanlara ait olan marka, model, seri no ve zimmet bilgilerini içeren IT Envanter Listesini dikkatinize sunarım.

Kişisel yazıcılar, depoda kullanılmakta olan el terminalleri ve server ile ilgisi bulunan cihazlar hakkındaki liste için halen çalışmamın devam etmekte ve şu tarihte hazırlanıp dikkatinize sunacağımı bildirmek isterim.

Bir editör olarak yanıtlayayım;

Misal olumsuz bir durumu açıklayacaksak; "can ve mal kaybının önlenmesi için..." demek yerine "yaşanması muhtemel olumsuzlukların kolaylıkla önüne geçilmesi" diye ifade ederiz çünkü can ve mal kaybı oldukça negatif algı oluşturur biz durumu yumuşatırız böyle yazarak. Bu bir örnek, bunu baz alarak düşünebilirsiniz.

"Bu cihazlar ile ilgili çalışmalarım devam etmekte ve en kısa sürede bitirmeyi hedeflemekteyim." yerine ben olsam;

"Yukarıda ayrıntılı olarak listelediğim cihazlar üzerine yaptığım yoğun çalışmalar devam etmektedir. Bilgilerinize arz ederim." derdim. Arz ediyorum zira kamu personeliyim, siz rica da edebilirsiniz uygunsa.

Envanter bilgisi vereceksiniz diyelim, "xxx birimiyle iletişime geçerek edindiğim bilgiye göre zimmet listesi aşağıdaki gibidir/şekildedir;

- a
- b
- c
- d
- e.

derdim çünkü o bilgiyi alırken de uğraşmışım, birileriyle iletişime geçmiş efor sarf etmişim, bunu yazabilmek için bir iki kişiye sorabilirsiniz yalancı çıkmamak için. Bir de alt alta yazıp daha dolu gösterirsiniz, yan yana yazmayın mümkün olduğunca.

"Şirket içinde kullanılan bilgisayar,Ekran,Printer,Projecksiyon,Tv,Access Point vb.. cihazlar" cümlesini de şöyle süslerdim;

"Şirket içinde kullanılan Bilgisayar, Ekran, Printer, Projecksiyon, Tv, Access Point vb. cihazları tespit etmiş bulunmaktayım, ilgili cihazların hazırlamış olduğum marka, model, seri no zimmet bilgilerini içeren IT Envanter dökümü ekteki gibidir." derdim.

Doldurmak, süslemek böyle oluyor. Daha daha uzatırım şu an ancak özet geçmek istedim.

Herkese verdiği yanıtlar için teşekkür ederim.
Virgül kullanımı ve yazım hataları konusunda daha dikkatli olacağım.

süslemek için, her cümleye neden sorusunu, nasıl sorusunu, sonrasında ne olacak sorusunu sormak (kim, kiminle, ne zaman... sorarsın da sorarsın) iyi bir sonuç veriyor. mesela:

"Şirket içinde kullanılan bilgisayar,Ekran,Printer,Projecksiyon,Tv,Access Point vb.. cihazların marka,model,seri no, ve zimmet bilgilerini içeren IT Envanter listesi ektedir.

bu cümleye soralım. bu envanter listesini kim çıkardı? neden çıkardı? nasıl çıkardı? bu listeyi çıkardın, sonra ne olacak?

bir de "vb" kullanmak yerine tüm listeyi versen ya da daha genel tabirler kullansan daha iyi olabilir.

ikinci cümle de aynı şekilde. soru sor cümleye. diğer bir önerim de, "bilgi yer almamaktadır" neden? neden olumsuz? halbuki şöyle yazsan "şu şu cihazlar, şu sebeple ayrı bir liste olarak değerlendirilecektir, bunlarla ilgili şunlar şunlar yapılacaktır" hooop kendimize yeni iş yarattık. senin yazdığın cümle "bunları listelemekle uğraşamadım" demiş oluyorsun.

tabii ki herkes kendi tarifesini uyguluyor

Min tutar o liste ama daha az da alabiliyorlar indirim yaparsanız. Kendi fiyat listesi 3 katı olan bile var.
Özetle değişken bayağı fiyat alın..

bizim dişçi bundan ucuza yapıyor. dolgu 200, panaromik röntgen 50tl alıyor.

hepsi aynı ağa bağlansın istiyorsan "mesh" network yaratman lazım. tp-link'in ve farklı firmaların buna özel ürünleri var.

Mesh +1

Bir sürü powerline cihaza para dökmek yerine 2’li tplink deco seti ya da muadili kaliteli bir ürün alırsanız 2 kata fazlasıyla yeter. Baz istasyon mantığıyla çalışıyor, tek bir ssid olduğu için cihazlar hangi ünitenin sinyali güçlüyse ona bağlanıyor, hiçbir şey farketmiyorsunuz. Menzili de inanılmaz. Birçok kez duyuruda yazdım, 12. Kattayım, sokaktan bağlanıyorum evdeki bağlantıya.

mesh aldım teşekkür ettim

muhtemelen eşit sayıda maç oynayamayacaklar, o yüzden galibiyet yüzdeleri üzerinden yazıcam.

1- çok ortada, ama sanki hawks
2- bu da öyle, sanki clippers. playoff hüsran tabi
3- azılı bir mavs taraftarı olarak tabi ki mavs. ama bu sene çok dalgalı takım, bakacağız.

1. burda miami olarak değişir. bogdanovic sezonu kapattı.
2. lakers daha uyumlu.
3. dallas hevesli ancak ben spurs diyorum. dallas her maçı yüksek tempo oynadığı için yorgun düşecek.

1- Heat
2- Lakers
3- Dallas

messor +1

messor +1

1 - sıkışık takvimde, yüksek tempoda sürekli hücum etmek mi? bazı maçları savunma ile kazanmak mı? karar veremedim ama heat gerektiğinde ikisini de yapabilir. tempo düşürebilir. hawks sürekli yüksek vites olmak zorunda. bu yüzen heat.

2 - hem savunmada, hem hücumda lakers'ın önü daha açık. maç çözecek adamları var. eskiden lou williams bu işe yarardı. kawhi ya da paul george dinlendiğinde lou williams'la ve montrezl harrel'la idare etme şansın vardı ama artık bu üstünlük lakers'ta bazı maçları şüröder ve harrel'a bırakma lüksleri var. tabii lakers'ın "yazın" dinlemediğini, lebron'un yaşını düşününce, cavs'teki gibi kendini bir şekilde playoff'a atıp ondan sonra başlama senaryosu da mevcut. normalde lakers demek çok zor ama clippers'a hiç güvenemiyorum. her an bir şey patlayacak gibi duruyor. bir de 30 yıllık lakers'lıyım. bence lakers.

3 - popoviç hocam son 5 yılın hepsinde şapkadan tavşan çıkarttı ama luka donçiç şapkanın da kendisi, tavşanın da kendisi. batıda lakers-mavs-clippers-nuggets-jazz şeklinde bir ilk 5 bekliyorum ama sakatlık problemi olmazsa mavs'in batıyı lider bitirmesi sürpriz olmaz.

1. heat
2. lakers
3. mavericks

kolay soru. belki hawks bir sürpriz yapar.

benim arabamda öyle bir özellik var mesela. farlar yanınca araç içi aydınlatma ve gösterge/dokunmatik ekran gece moduna geçiyor daha düşük ışıkla göz yormuyor.

seninki de benzer bir şey olabilir. gündüz gün ışığından dolayı daha parlak olması gerekiyor gösterge ekranının. bu yüzden aydınlatması maksimumda, fakat gece böyle bir sıkıntı yok minimum aydınlatma ile daha sağlıklı oluyor.

reanarchy+1
o parlaklığında bir ayarı var bir yerlerde servis kitapçığında yazar

Bir degisiklik olmuyordu farı açınca, birden oldu, bir kurcalayayim bakalım, teşekkürler.

benim arabamda da var bu özellik. belki fark etmemişsinizdir daha önce.

daha önceden bir değişiklik olmuyorken şimdi oluyorsa aküye bir baktırın derim.

Çok net bi azalma oluyorsa özelliktendir. Ama böyle son demlerini yaşayan pili olan bir el feneri gibi azalıyorsa o zaman aküdendir. Araba çalışırken yavaş mı çalışıyor mesela? Akü kaç yaşında?

@himmet dayi, akü 2 yaşında, eski sayılmaz herhalde daha

Büyük ihtimal göstergelerin üzerindeki bir çubuk vardır, hani sağa sola çevirilen ya da basarak menüyü değiştiren. Onu sağa sola çevirip ışık şiddet ayarını değiştirmişsinidr.

Orada değilse direksiyon altında sol tarafta olur, genelde bu iki yerde olur bu ayar. Başka bir yerde olan bir araç görmedim.

Yani far yanmıyorken gündüz olduğu için gösterge ışıkları şiddetli yanar. Farı açtığında da şiddet ayarını kendine göre ayarlayabilirsin.

Önceden yüksek ayardadır, şimdi elin değmiştir, biri kurcalamıştır kısık kalmıştır.

Farı aç ve o ayarı bulup kendince ayarla.

çoğu arabada far açılınca hafiften söner. voltaj mı yetmiyor, yoksa gözünü almasın diye mi yapıyorlar bilmiyorum. direksiyonun solunda far düğmelerinin altında falan bunu değiştiren bir tekerlek oluyor bazı arabalarda, kontrol edin. yeni arabalarda bunu ana ekrandan ayarlardan değiştirmeniz gerekiyor.

Akşam olunca gözünüzü almasın diye kısılır o normaldir.

avukatların özel olarak ilgilendikleri alan oluyor. hepsi aynı alanda çalışmadığı için olabiliyor. ve birlikten kuvvet doğar :)

Bir davada sadece biri mi savunuyor yoksa aynı davaya hepsi girebiliyor mu?

davaya herkes giriyor, göz korkutuyorlar. adam topladık da geldik. "adliye koridorunda olay çıkarsa alırız ifadenizi" gibisinden

İddia ya da savunmaları kendi aralarında paylaşıyorlar; biri esastan vuruyor diğeri usûlü çalışıp oradan vuruyor öbürü tanıklara soru yöneltiyor vs. Benim tanık olduğum bir dosyada sanığın 6 avukatı var mesela, müdafaayı hep birlikte yapıyorlar ve duruşma zaten saatlerce sürüyor.

Uygulamada Diğer cevaplar yüzde bir

Geri kalan 99 sebebi şudur, bir ofiste genelde birçok avukat çalışır, vekaletnamede hepsinin ismi olur ki duruşmaya birinden biri yetki belgesine gerek olmadan gidebilsin veya dosyaya beyanda bulunabilsin. O büroda çalışan avukatlar için kolaylık olması açısından o kişi ofiste çalışan bütün avukatlar adına vekaletname çıkarır. Zira ofisin tek işi o şahsın dosyası değildir. Kim müsaitse duruşmaya o gider dilekçeyi o gönderir vs.

kafeingo

montag

castellodan aldım, başarılı.

Net 65 m^2 eve 650 bin bence çok. Muhit güzel (orda yaşıyorum). Ama bu yaşta bu kadar ufak daire 650 bana abartılı geldi. 65 m^2 1+1'ler için anca oluyor.

merkezi sistem bence artı puan olmalı :) yoksa ısınmıyor ev. ve fatura baya düşük geliyor.

rakam bana da fazla geldi. hem yaşlı, hem küçük ev.

sağlam da olsa eski. devresi borusu kablosu hep eski.
bir de merkezi sistemin kötü olduğu görüşü nereden çıktı hiç anlamıyorum. ev ısınır, tüm evler ısınır, tüm evler toplamda daha az fatura öder.

bu ev 65 metrekareden her türlü daha büyük. oraya yanlış yazılmıştır. eğer gerçekten 65 metrekare ise de zamanında projesi baya iyi yapılmış olsa gerek. her oda ve salon olması gerektiği gibi eşyaları almış.

istanbul piyasasını bilemem ama izmirde bulsam böyle bir ev almayı düşünürüm açıkçası.

cati yoksa o ev kisin isinmaz, yazin sogumaz.

mutfak minicik, masa bile koyamamışlar. tezgahta çalışma alanı neredeyse yok. odalardan birine de sadece yatak ve dolap sığmış. çocuk heralde ayakta ders çalışıyor. gerçi yatak ve dolap arasında döküntülerin olduğu bir bolge var ama yine de oda çok küçük. yaşam alanı yok gibi bi şey. benim ruhum daraldı evde.

merkezi sistem olması neden eksi ben de anlayamadım. aksine büyük bir artıdır. ama en üst kat, yine de ısınma problemi olabilir.

ben tercih etmezdim. istanbul bilgim sıfır. evi yorumladım sadece.

evin en üst kat olması beni düşündürür. eski binalarda çatı-izolasyon vs. hep problemli oluyor. ayrıca ilanda kentsel dönüşüme girebileceği belirtilmiş. bu hususa da dikkat edilmeli buna göre karar verilmeli bence.

Bugün bu eve 500 binden fazla vermezdim. Alım satım vergileri ve emlakçı komisyonu dahil.

Ev neti 65'ten fazla sanırım. Fiyat yüksek de neye göre yüksek? O konumda daha uygununu bulabilir misin? Zor. Bence tek çocukla bile rahat yaşanır. Dikkat etmen gerekenler: 1) site/apartman yönetimi sorunu var mı?
2) Bina depreme dayanıklı mı?
3) Çatı izolasyonu iyi mi?

Bunun dışında bence uygun. Pazarlık sünnettir.

merkezi sistem kötü değil ama çatı katında yaşayanlar için kötü olur sanırım,
650 bin lira ödeyip her kış üşüyeceğim bir seçeceği seçmezdim,

Dairenin fotoğraflarının olmaması da ilginç geldi bana,
Olur da kentsel dönüşüme girerse ve müteahhite daire başı atıyorum 200 bin ödemek gerekirse o zaman yapabilir misiniz?

Gördüğüm kadarıyla kirası 2000 TL ediyor evin. Bu durumda satış fiyatı 325 kiraya eşit oluyor.
Standardı 240 kira, daha aşağısı olursa daha iyi şeklinde biliyorum.

www.sahibinden.com

Eğer 650 bin liranız varsa ayda 10.000 TL faiz alırsınız şu anda,

Tüm bunları bir arada düşününce bana pek mantıklı gelmedi o evi almak.
Ama ev alma işine sadece mantıkla ve finansal yönüyle de bakmayın.
Ben bu evi alırım ve bu evde mutlu bir hayat yaşarım diyorsanız bazı riskleri alıp cesaretle girmek gerekiyor böyle işe,
Varsın 100 bin liralık bir hata yapmış olun ama mutlu olun sonucunda,


Kolay gelsin,

alınmaz.

şimdi baktım kirası 2000-2200 civarlarında.
250 çarpan yapsak bile 500-550bin arasında bir ederi olur

mesela aynı yerde ilan 575 ilan fiyatı olan bir daire var;
www.sahibinden.com

bana kalırsa bu yüksek faiz ortamında 500den fazla vermezdim.

alınmaz hocam. 20 senelik eve o kadar para gömülmez. biraz daha şehirden uzakta ama yeni yapılmış sitelerden 2+1 alırsın o fiyata.

şimdi çok kral fikir vereyim sizlere..
600-650bin ev için düşünüyorsanız.
hiç burdan almayın..
o rakamlara yatırımlık 2 ev ya da 1 ev artı emtiyaya yatırın..
sonra..
bu civardan kiralık ev araştırın..
1yıllık cash konuşun, pazarlık yeteneği kuvvetli biri yapmalı..
en az 1 yıllık peşinde 1ay bedevaya gelecek düzenleme yapın, aksi kurtarmaz..
kiralık evlerde de uzu vaadeli yapın kontratı..
faizler böyle giderse yüzde 20den kapak açılır..

sonra teşekkür edersin, hadi git ev bak sahibinden

Cocuklugumun gectigi semtler. Bi kere bina yasi en az 26-27.

O civarin prestiji en dusuk tabiri caizse "fakir evleri"ydi. Simdi 650 bin lirayi duyunca cok sasirdim. Emlakci arkadas havuzu falan kadraja almis ama o yan sitenin olmali. Tatsiz tuzsuz binalar bunlar. Cok saglam olduklarini da dusunmuyorum. Dis cephe bakimlari yapilmadan once yikik dokuk binalardi bunlar simdi biraz eli yuzu toparlamis.

500'den bi lira fazla vermezdim. Gerci onu da vermem.

soluğu evde aldım?

Soruyu düzelttim. Açık olmamış.

direk deyim aklima gelmedi ama dash, rush, streak, hurry gibi fiiler kullanilabilir hatta fly bile olur mecaz iste. Ya da normal went home falan deyip hizlica anlamina gelen zaman kelimesi ile yapilabilir sizin yukarda yaptiginiz gibi in a rush, in a flash gibi

Sizin yazdığınız doğru.
I got there in no time flat
He served the food in no time flat.
...şeklinde kullanılır.

kastettiğim bir mekan değil ama. içinde "in no time flat" olacak şekilde "soluğu sende aldım" cümlesini merak ediyorum.

Böyle Türkçe anlamı da yamuk "hisli" cümleleri çevirmek çok zor çünkü Türkçede bile ne dediğini anlamıyorum ben. Soluğu bir yerde almak, bir yere hemen gitmek, telaşla gitmek falan anlamına geliyor. Soluğu birinde almak derken ne demek istiyoruz, arkasındaki anlam ne?

"I rushed back to you/him/someone" diyebilirsiniz belki.

"kendimi bir anda burada buldum" cümlesinde başlangıç noktasından bitiş noktasına sanki bilinçsiz gidilmiş, aniden farkında olmadan yaşanmış anlamı var mesela. "soluğu sende aldım" cümlesinde de aynı şey var bence. arada yaşananlar pas geçilmiş, bi anda orada olunmuş. biraz hisli, kabul ama yamuk gelmiyor benim kulağa.

ben cümleyi ille de "in no time flat" ile kurmak isteyince anlamlı bişey çıkmıyor belli ki ortaya.

teşekkürler yine de :)

soluğu bir yerde almak deyiminin "sığınmak" anlamı da var. ama "...in no time flat" için tek anlam kısa sürede/hızlıca ... yapmak. burada yamukluğu sığınmak anlamını bu kalıpla verememek yaratıyor :)
onun dışında yazdığınız cümle doğru. "I've come to you in no time flat" diyebiliriz pekala bu mantıkla. ama dediğim gibi bizim türkçe olan güzide deyimimizi bu idiom tam anlamıyla karşılayamıyor.

muhabir banka , paranın yatacağı banka ile ilgili burada. yani sizin bankanızın söylemesi gerekiyor.

1. Üçte 1 eşe, geri kalanı çocuklara olmalı, nikah payı olarak bakabilirsiniz.
2. Dede öldüğünde geline miras kalmaz, normalde vefat eden X'e kalacak miras çocuklara eşit bölünür.

X in mirasının 1/2 si E ye 1/2 si C ye kalır evli değilse.

A ölürse mirasının 1/4 ü x e 3/8 i X 3/8 Y ye kalır.

X hayatta olmadıpından 3/16 sı e ye 3/16 sı c ye kalır. Evli olup olmaması önemli değil

Üsttekini düzelttim
X in mirasının 1/2 si E ye 1/2 si C ye kalır evli değilse.

A ölürse mirasının 1/4 ü b ye 3/8 i X 3/8 Y ye kalır.

X hayatta olmadıpından 3/16 sı e ye 3/16 sı c ye kalır. Evli olup olmaması önemli değil

X öldüğünde A-B-Y'ye de miras kalır diye düşünülmüştü.
Öyleyse E ve C olduğu için böyle bir bişey mümkün olmuyor sanırım.

Aslında sorun şu: eşi(E) çocuğunu dede ve babanneye göstermeyeceğini söylüyor, tüm mirası da alıp. Biraz onunla ilgili sıkıntılar maalesef.
Dede-babaanne-amcaya da ölen kişinin mirası kalacaksa ve yıllar sonra dede babaanne öldüklerinde mirası E ye de kalacaksa çocuğu göstermeme gibi bir kötülüğe kalkışamaz. zira kendisi para odaklı bi kadın, ne kadar dede ve babaanneyi sevmese de.

birisi öldüğünde eşi ya da çocuğu varsa miras onlara kalır. yoksa kardeşlere kalır.

ölen kişiye annesinden babasından kalacak miras, çocuklarına kalır.

Kadın eşinden kendisine ve çocuklarına kalan mirasta her türlü hak sahibi, torunu dede/neneye göstermeyecekse kendi bilir.

Ama buna karşılık dede/nene kendi mallarını diğer oğullarına devreder, haklılar da.

Hayır.
Otel rezervasyonu mazeret sayılmaz.

Otel uzak değilse taksiyle gidebilirsiniz, polisin taksileri durduğunu görmedim, duymadım.

doktor randevusu alın

nasıl mazeret sayılmıyor ya daha geçen burada evet dediler.

www.eksiduyuru.com


o zaman şunu mu anlamak gerekiyor cuma 21 öncesi giriş yapılacak, ptesi 5 sonrası çıkış yapılacaksa mı tesiste kalmak serbest

koku nereden geliyor? musluktan mı? kombiden mi?

sarmısak kokusuysa gaz kaçağı var. sayaç vananızı kapayın iç tesisatçıyı/kombi servisini arayın düzeltsin

tavsiyem, sizin mahalleye sürekli gelen türk telekom ekibi vardır, dobloyla gezenler hani. onların numarası ya apartman görevlinizde veya mahalledeki esnafta falan vardır. direkt onu arayın ve sorun. o hem apartmanın durumu bilir, hem de oluru varsa nasıl yapılacağını anlatır. ama sorunuza cevap: evet birden fazla abonelik alabilirsiniz. bizim evimizde var ve mesela şirketler (yani normal apartman dairesinde ikame olan şirketlerden bahsediyorum) 2 internet, 4 telefon vb. alabiliyorlar. elbette ekstra kablolama falan olması gerekebiliyor...

kablonet altyapısı varsa kablonet bağlayabilirsiniz, onun altyapısı farklı oluyor türk telekom'dan.

farklı bir iss ile konuşun onlara şu anki aboneliğimi iptal etmeden yeni bir abonelik almak istiyorum diyin.

bu adreste zaten internet aboneliği var demeleri ilginç. eve olmasa da, ofise iki ayrı internet bağlattık türk telekom'dan. problem çıkartmadılar.

Üst kattaki telefon prizleri alt kattakiyle paralel mi? Yoksa bina girişine kadar ayrı bir hattı var mı önce bunu tespit edin.

Eğer yoksa komple hat çekilmeli çünkü, bağlantı işi kolay. Aradığınız MH ezber cevap vermiş ekrana bakıp, aynı adrese birden fazla telefon ve internet bağlanamaya engel bir durum yok teknik olarak.

başka bir mail adresiniz var mı? mesela gmail? acaba gmail içinden o hotmail'i de alması için bir ayar yapmış olabilir misiniz? (böyle bir ayar var)

ya da hotmail'den bütün mail'leri diğer emaiinize göndermesi için bir kural oluşturmuş olabilir misiniZ?

Hem outlook hemde hotmail olarak kurulmuştur,birisini sil

@co2s2 Hayır herhangi bir kural oluşturmadım. O ayara nereden bakabilirim, ben yapmadım ama yine de kontrol edeyim.

@duptıs outlook ve hotmail derken? Telefonda 2 adet mail kurulu birisi gmail birisi hotmail. 1 mail 2 kere kurulu değil.

Bu arada sadece telefonda böyle. Tarayıcı ya da pc'de değil.
Ios kendi mail uygulaması ve spark ile denedim ikisi de aynı.

Sanırım androidde kullanırken gmail'in gmailify servisini aktif etmişim. O yüzden açık olarak görünmese de gmailde de açıkmış hotmail hesabım. Kaldırarak sorunumu çözdüm.

Paraya ihtiyaçları olacak bir dönemse en güzeli hazır düğününe de gidememişken altın vs. vermek

altın en güzeli. ebook reader alsanız , kullanmama ihtimalleri var. satsa satılmaz. satsa size ayıp olur falan.
halbuki altın ne güzel. satıyorsun, kimseye ayıp olmuyor

dalga olarak algılamayın ama rusya deyince aklıma tek soğuk hava geliyor, içlik geliyor. içlik alabilirsiniz :))

şakayı geçersek, bir hediye listesi yaymadılarsa hazır nakit vermek güzel olabilir. hediye kartları uluslararası firmalarda geçerliyse böyle bir şey de olabilir.

türk kahvesi seti ve türk kahvesi 3-5 aylık.

Güzel bir alkol olabilir. İç ısıtan şeyler :

normalde boyle bir izin verilmiyor.

Ama ben yasaklarin basladigi ilk haftasonu (beni havalimanina birakacak arkadasim icin) izin alabilmistim.

ikamet ettigin ilcenin kaymakamligina (kaymakamliktaki vefa destek masasi mi oyle bi sey) git, durumunu kibarca anlat, "kadin cocukla sefil olur, bi de gece yarisi oldugu icin yalniz birakmak istemiyorum" filan diye de azicik karsindakinin duygularina oyna. bir ihtimal izin alabilirsin.

polise kendi adınıza bir bilet ibraz etmeniz gerekiyor. o tarih için bir bilet ibraz edebilirseniz, problem olmaz. elinizde bilet olsun yani. bir bilet. o tarihli herhangi bir bilet. havayolunu arayıp kontrol etmezler.

geçen haftasonu karşıladım birini. yasaktan muaf grupta olduğum için bir tek havalimanında girişte sorun olur mu diye çekiniyordum ama yol boyu tek bir çevirmeye bile denk gelmedim.

illegal bir öneri olarak yolcunuz atsın size biletini, üzerinde oynayıp hem gidiş hem dönüş için pdf olarak ayrı ayrı kaydedin telefona. çevirmeye denk gelirseniz gösterirsiniz.

edevletten izin al otomatik onaylanıyor zaten. iyice kabak tadı verdi bu yasaklar. günlük hayatı zehir etmekten başka bir hikayesi de yok. akşam 21 e kadar virüs bulaşmıyor mu ? hafta sonu bulaşmıyor mu ?

Bu arada ben de muaf gruptayım, nisan-mayıs aylarında hemen her kavşakta durduran polis bu defa bir kere bile durdurmadı. Ama havalimanı girişinden çekiniyorum, durdursa iznim var ama işe gitmeye izinliyim. Ne saçma sapan yasaklar ya, vatandaşı mağdur ediyorlar.

google drive'daki dosya benim excel'imde doğru açılıyor ise, TRY birim olarak değil metin olarak hücrenin içinde duruyor. yani bu hücreleri biçimlendirmek için girdiğimde kategori "general" olarak görünüyordu. iki yöntem var:

excel'de " TRY" (tırnaklar olmadan, boşluk TRY boşlu şeklinde bir arama yapıp, bul ve değiştir diyeceğiz. (komutların Türkçe'lerinden emin değilim ama anladınız) bul ve değiştir dediğimizde, değiştir kısmına herhangi bir şey yazmayacağız. böylelikle TRY ve ondan önce gelen boşlukları komple silecek.

bu olmazsa, "DATA" kısmında, "text to columns" var, oradan devam edin, boşluğu bir ayraç olarak almasını sağlayın, sayı ile TRY'yi ayrı sütunlara ayıracaktır ama dikkat edin, bunu yaparken tüm sütunu seçmeniz lazım ve sağ sütunun boş olması lazım.

"try yi kaldırdığımda da sayılar gidiyor. sayı olarak yeniden biçimlendirdiğimde de abuk bir hal alıyor" derken ne demek istiyorsunuz? sayılar nereye gidiyor, sayı olarak biçimlendirince aldığı abuk hal ney?

yukarıda @co2s2'nin dediği gibi try birim olarak değil, metin olarak yer alıyor. bul değiştir ile silince hücre sayıya dönüşüyor ama virgülden sonraki dört basamak kayboluyor. sayı olarak biçimlendirip virgülden sonra dört basamak olsun diyince de try'leri kalkmış, virgülden sonra dört basamaklı bir tablo oluyor. bir yere gittiği, abuk hal aldığı falan yok.

yani biz sorudan try yazmayan ve virgülden sonra dört basamak olan bir tablo elde etmeye çalıştığınızı, yani kısacası try'leri silmeye çalıştığınızı düşündük. siz nasıl bir hal almasını istiyorsunuz ki?

ben daha saçmasını söyleyeyim. bizim ofise kadar gelen kargocu iadeleri almıyor, çok yoğunluk var diye.

hahah başkan kargo dükkanına gidiyorum paket vermek için, adam kotamız doldu almıyoruz deyip almıyor kapıdan döndürüyor ertesi günü gel diyor. kime neyi şikayet edeceksin, adamın çalışma tarzı yöntemi bu, yoğunlukla ancak böyle baş edebiliyorlar.

Bulunduğunuz ilin iklim durumuna göre bahar aylarinda aralarında mesafe koyarak tohum ekimi ya cimlendirip ekimi ile yapabilirsiniz. Daha da kolayı fide satan yerler var oralardan fide temin edip direkt toprağa dikip besleyebilirsiniz

@primetime böyle bişey mi fide?

www.gittigidiyor.com

salatalık tohum, domates biber fide olarak satılır. salatalığa çubuk dikmeniz gerek. baya büyüyen bi şey. domatese de dikebilirsiniz.

baharda dikilir bunlar genelde yaza doğru. toprak kurudukça sulanır. her gün de sulanabilir. kuruması beklenmemeli.

Hocam fide alıp dikin, fide dediğimiz şey o sebze bitkisinin 1 karış boyunda olan bebek versiyonu. Size böyle poşet gibi bir saksıda verecekler, 10 cm kazıp içine toprağıyla beraber koyacaksınız, sonra su verdiniz mi tamam.

Verdiğiniz linke nazaran konuşuyorum, üzerinde meyve varsa o fide olmuyor aslında, büyümüş bitki direkt. Size gönderecekleri şey o olmayacak. Ayrıca 5 fide 50 lira, oha.

Eğer yok ben sıfırdan kendim yetiştireyim derseniz de şu küçük minnacık saksılardan alın. Hazır toprakla saksıyı doldurduktan sonra işaret parmağınızın yarısı uzunluğunda saksıyı delin, içine 2-3 tane tohum atın, sonra tohumların üstünü kapatın. Saksılarınız içeride, sıcak bir yerde dursun. Toprak kurudukça sulayın, 2-3 haftaya çıkmaya başlar. 10 cm falan boyu olunca da o saksıdan alıp bahçeye dikersiniz.

Mart ayında bir yerlerden fide yetiştirme viyolu al.
www.gittigidiyor.com
gözlerine torf doldur.
Yetiştireceğin bitkilerin tohumunu al.
www.hepsiburada.com
Her göze bir tohum koy. Her gün birkaç kez sprey suyla sula, güneş gören bir yere koyup üzerini streç filmle ört.

Devamını sonra anlatayım. Damla sulama sistemi kurma işi falan var. Uzun sürecek :)

Başlangıca yönelik önerilere çok değinemiyorum ama patates, fasülye, salatalık, biber gibi bitkilerde kesinlikle arada 30cm civarı boşluk bırakın. Yarardan çok zararı oluyor. Toprağın durumundan ötürü iyi gelişse de bitkinin kendisi arasında ürünü toplamak, gözlemlemek aşırı zor oluyor, güneş görmeyen kısımları oluyor. Bir sene böyle boşluk bırakın, ürüne göre gelecek sene arayı azaltın.

Yazın her gün sulanması mı gerekir? Siz neredesiniz, iklim şartları neler ve bitkinin cinsi ne ona göre değişir. Farklı türü geçtim bir patates ekersin her akşamüstü güneş gidince su ister aksi taktirde ceviz boyunu geçmez, bi tür patates olur haftada 2-3 kere sulasan yumruk boyunu görür. Domates, biber, salatalık ve fasülye ise 2 günde bir, güneş batmaya başlayınca bir sulayın derim ortalaması odur bence. Güneş tepede iken sulamanın çok anlamı olmuyor benim bildiğim. Toprağı su götürmesin, yağmur yağar gibi ıslansın yeter.

Bu arada damla sulama konusunu ayrıca araştırın çünkü sulama sıklığı, süreleri ve verimi aşırı farkediyor sanırım. Ben de bu yaz ilk kez deneyeceğimden bir iddiada bulunamıyorum malesef.

1 - fide ekimi öncesinde, tüm bahçedeki otun alınması gerekir. elle tek tek.
2 - tüm bahçedeki taşın toplanması gerekir. elle tek tek.
3 - tüm bahçenin toprağının alt üst edilmesi gerekir.
4 - özellikle salatalık için, bitkinin sarılıp büyüyeceği bir "çubuk" gerekir.

Tohumdan yetiştirmek çok zevkli ama zahmetli, buna uygun ortam gerekiyor. Gerekli sıcaklık, ışık sağlanmazsa gelişim sağlıklı olmuyor.

İstanbul için konuşursak, toprağa fide ekme zamanı Nisan ortalarından sonra olur genelde. Şile, Beykoz, Sarıyer'in yüksek bölgeleri gibi daha soğuk yerlerde Mayıs ayına da sarkabiliyor.

Tohumdan ekeceksek toprağa dikim zamanından ortalama 6-8 hafta önce tohumları ekmeliyiz özel ortamda. Her meyve için aynı değil ama işte, mesela hıyar 1 haftada çimleniyor ve çok çabuk büyüyor, domates 15 gün gibi, biber 3 hafta gibi. Bunları dengelemek lazım.

Tohumdan uğraşamam dersen zaten nisan mayıs gibi tüm fidanlıklarda ve hatta pazarlarda, bir milyonculara fideler geliyor.

2020 baharında fide fiyatları 1,5-2 liraydı. Bu sene 2 - 2,5 lira olur herhalde. Ortalama 50 cm aralıkla diksen sana 60 tane fide gerekli 30 metre için, yanlış anlamadıysam 30 metre uzunluğunda koridir gibi bir toprak alanın var.

Bu 3 meyveden ilk önce hıyarlar hasat verir, sonra domates, sonra biberler.

Hıyar düzenli su ister.

Domates ilk dikimde bol su ister, sonra çiçek açana kadar su verilmez, buna yandırma deniyor. Çiçek açtıktan sonra aşırıya kaçmadan düzenli sulama yapılır, her toprak yapısına göre fark eder su isteği, çok çamur yapılmamalı toprak, susuz kalmaya dayanıklıdır domates.

Biber hakkında çok tecrübem yok.

Domateste ve hıyarda koltuk alma denilen bir budama türü var, asıl dallar arasından çıkan gereksiz dallar büyümeden el ile koparılıyor.

Suni veya hayvani gübre önemli, gübresiz verim almak zor.

Çok zevkli ama zor bir uğraş, el alışmadıkça, sistem oturmadıkça verim almak zor.

Tohumdan yetiştireceğim dersen elimde fazla tohum olmalı, paylaşabilirim.

Edit: sulanan toprak kaymak tabaka oluşturduysa çapalanmalı, bu tabaka kırılmalı. Tabi gövde ve köke zarar vermeden, yüzeysel.

İşe yarıyor. Benimkini çok faal kullandım içinde pislik birikti bu sefer

macbook'a neden kilif/koruyucu gerekiyor ki? telefon kadar dusme riski olan bir alet degil. ben sadece sunu kullaniyorum, ozellikle tv'ye baglamak icin.

hdmi-vga adaptörü dışında hiçbir şey kullanmıyorum.

apple multiport usb-c to vga adaptorü
apple multiport usb-c to hdmi adaptörü
magic trackpad

dönüştürücü olarak apple dışı aletlerden randıman alamadım.

klavye koruyucular ekranda iz yapıyor, o yüzden kullanmıyorum. dış plastik kasa da kullanmıyorum, laptop yani sonuçta düşürme riski düşük.

Ben klaveyi koruyucu o şeylerden almadığım için pişmanım valla. Bence alabilirsin şık duranından

Onun dışında taşıma esnasında kullanılcak bir kılıf kesin lazım her laptopta olduğu gibi ama bence o sert kapaklılar değil de sadece taşıma esnasında kullanılcak bir kılıf.

Onun dışında thunderbolt-hdmi dönüştürücü ve usb çoklayıcı lazım bence.

Baseus Mechanical Eye 6 in 1 Smart Hub dışında hiçbir şey kullanmıyorum. gerek de yok bence.

sert kapaklı koruyucu yerine, neoprenden imal edilen "zarf" tipi kılıflardan alın. laptopı sıkıya sıkı içine alan, başka bir şey içine almayan kılıflardan. çantaya böyle koyup taşıyın. thule ya da caselogic olabilir mesela.

Sert koruyuculatla kullandim bir sure. cikarip kullaninca bir daha koruyucu takmadim, gerek yok pek.

Mouse'suz olmaz diyorsan bluetooth mouse oneririm ( usb'ye gerek olmayan). Onun disinda usb c'yi normal usb'ye donusturen bir sey yeterli olacaktir. (Hdmi donusturuculer de var gerekirse)

Sert koruyucu kapak, çok faydasını gördüm. Özellikle taşıyorsan mutlaka almanı tavsiye ederim. Onunla birlikte bir de ekran koruyucusu (telefonlara yapılan sticker gibi)... AliExpress'ten almıştım.

Type C -Lightning şarj kablosu aldım telefon için. Bu yüzden elimden geldiğince dongle kullanmıyorum.

Sert koruyucu kapak almanı öneririm, plastiğinden ucuzundan,
Öyle olunca macbook'u hiçbir yere koymaya çekinmiyorum,

Düşerse korusun diye değil de çizilmesin, pislenmesin diye kullanıyorum ben,

gidilir. hele bir de kar yağmış olursa bambaşka olur.

kar olması daha güzel. şömineli güzel bir otel bulun.

e restoranlar kapalı, hafta sonu yasak var. sadece otelde takılmak da pek mantıklı değil. ben olsam gitmezdim.

Senin yerinde olsam bir kayak merkezine giderdim. Uludağ, Kartepe, Kartalkaya, Palandöken sezon açıldı hepsinde hangisine yakınsan artık..Hafta sonu Uludağ'daydım mesela gayet güzeldi. Kış sporları pandemi için ideal zaten hem 0 temaslı hem de bir dolu koruyucu ekipmanın var. Bilmiyorsan da öğrenirsin :)

Maaşının olduğu bankayı dene, olursa orda olur.

mail atmak da olabilir şubeden bir tanıdık varsa. kredi çektirince onlar da prim kazanıyor sanırım.bayağı uğraştılar bana

maaşınızı aldığınız bankanın 10bin lira verirken çok da tantana yapmaması lazım. vermek için normalde can atarlar!! kaç ki sizin kredi puanınız?

ne kirası? kira konusu malzeme/taşınmaz nerede?

temel olarak KDVK 11/a der ki, yabancı bir firma hizmetten yurtdışında faydalanırsa, KDV kesilmez. hizmetten yurtdışında faydalanılması konusu biraz muğlaktır. varsa yeminliniz ile konuşun, yoksa vergi dairesinde birilerine sorun. kafanıza göre ya da buradan alacağınız bilgi ile iş yapmayın. çok çok hassas bir konudur. başınıza dert açar.

örneğin londra'ya gittiniz, adamlara oradaki bir makine ile ilgili danışmanlık verdiniz, hizmet verdiniz, KDV'den istisna. ama adam elinde bir cihaz getirdi, TR'de sizin atölyenizde tamir ettirdi, KDV'li.

londra'daki bir işle ilgili TR'deki ofisinizden rapor yazdınız, KDV'den istisna. ama adamın TR'deki bir işiyle ilgili bir rapor yazdınız. KDV'li.

yaaa çok tatlısııın <3 şuraya bi maşallah koyalım.

Valla bende genelde şöyle oluyor, biriyle çok vakit geçirdiysem ayrılınca çok hızlı özlüyorum. ama çok az vakit geçirdiysem ya da sık görüşmüyorsam hiç umrumda olmuyor.Senin durumunda ben de çok aşırı özleyen olurdum kesin :)

Maaşallah +1

Ben de öyleyim. Telefonda darlamam ama. Neredeyse 20 senedir evliyiz, eve gelince hala mıç-mıç. Şükür o da öyle. Ben yılışmasam o yılışır bana :)

@lcha hahah teşekkür ederim.

aslında benzer durum bende de var sanırım, haziran ayında evlendik ve pandemi dolayısıyla ofislerimiz dışında hiçbir yere gitmiyoruz. 8 senedir de beraberiz aslında evlendik ve cicim aylarındayız gibi bir durumumuz da yok ama sanırım artık o kadar alıştık ki birbirimizin etrafında olmaya, ofise gidince eksik hissediyorum. :(

allah bozmasın

5 yıllık evliyim o gündüz ben gece çalışsam muhtemelen daha mutlu olurduk, o ilgi göster sürekli tipi biri, ben şahsi alan sessizlik aşığı biriyim, bazen sadece ses olsun diye soruyor bişiler hiç olmuyor, aile apt. gibi bir yerde yaşamak kurtaracak bizi, herkese kendi meşrebin eş nasip olsun, siz böyle ne güzelmiş.

Oh be yalnız değilmişiz :) Biz 15 senedir böyleyiz , ulan bizde mi bir tuhaflık var diyorduk. 15 saat beraber çalıştığımızda bile eve gelince ne öpüp koklaşmalarımız ne de yatakta hala bıcır bıcır konuşmalarımız biter. Çok seviyorum ben bu kadını :) Hepinize kocaman , dolu dolu mutluluklar dilerim.

@SiyamkedisiZorro ya 20 seneye de koca bir maaşallah benden gelsin, demek aşk pekala sürdürülebilir bir şey :))

özlemiyorsanız problem var bence

Her şeyin fazlası zarar.

evet, son sevgilimi işte bile özlüyordum.

ayrıldık ve hala özlüyorum. biriyle beraberken de özleyeceğimi düşünüyorum.

çook ozlüyorum

Yoldan lastik bulmak bir gününü ve en az 2000 liranı alır. Taksiyle gidip gelsen 200 lira.

Çıkma. Şu anda ciddi yağıyor anadolu yakasında, ana arterler açık ama ara sokakta kalma riskin %100.

Çekmeköydeyim, şu an epey yoğun yağıyor. Ara sokaklar buzlu. Taksi +1.

Taksi +1

Arabaya vereceğin zarara değmez. Kaza yapmama ihtimalin çok düşük.

taşdelen taraflarında ana arterler de kapalıdır. beşiktaş'ta kar yokken, taşdelen'de 20cm kar vardır en az.

kış lastiği taktırdığımız için çıkacaktık, lakin araba çalışmadı. aküden diye düşünüyoruz, bir süre deneyip taksi çağırdık.

buzlanma vardı yollarda, ara sokaklardan çıkarken zorlanan arabalar gördük ancak işlek caddelerde ulaşım rahat.
yer: Tuzla

bu arada yaya iken de dikkat, 3 kere düşme tehlikesi atlattım.

Aracımda kış lastiği yok, kesinlikle çıkmayacağım. Ara sokaklar donuk durumda şu an. Yer ataşehir.

Araçta kış lastiği takılı, çekiş kontrol sistemi var, sabah 8'de arabanın kapıları açılmadı, silecek suyu donmuş. Tuzla'da ara sokaklardan ve yokuşlardan çok temkinli geçtim, buzlu yokuşlarda hafif yanlaya yanlaya çıktım, bence tecrübesiz birisi için çok tehlikeli. Anayollar açık, tuzlama yapıldığı ve trafik olduğu için buzlanma yok.

Yaz lastiği kullananların hepsi yokuşlarda kalmış, hızını alıp çıkmaya çalışıyorlardı ama nafile.

kış lastiğim yok ama kendi arabamın camlarını çözdüremediğim için uğraşamadım. hanımın kapalı garajda duran arabasını aldım. onda da kış lastiği yok ama 4 çeker. hiç yoktan iyidir.

bana göre araçtaki lastikten ziyade;

1 - yokuş iniş olan yerlere girmemek
2 - ana arterlerden çok sapmamak

gibi çözümler daha önemli.

kış lastiğim var ve çıkmadım. sabah ümraniye deki işyerinin orası don yaptığı haberi geldi. kış lastiği de olsa kar etmez, hele tecrübeniz yoksa riske atılmaz. ana yollarda sorun yok, sıkıntı zaten ara yollarda. ben risk almadım.

Kış lastiğim olmadan şehrin bir yanından bir yanına gittim. Yolda kalsam tek sorumlusu ben olurdum.

Genel olarak yollar açıktı. Sokak aralarında problem yaşamadım. Özellikle yokuş olmayan yolları seçtim. Bir de biraz daha geç çıktım yola ki yollar hareketlenmiş olsun.

4 mevsim lastiği karda kullanamıyorsam, 3 mevsim olur.

lastiğin ne olduğu üzerinde yazar. küçük yazıları okuyun.

araç satış evrakları nerede?

noterler birliği bilemeyebilir, merkezi bir veritabanları yok ama trafik şube bilebilir. zaten bunları iptal ettirmek için de trafik şubeye gitmeniz gerekebilir. bu arada arabayı sattığınız kişi de mi bilmiyor=?

evraklar kayıp.

satışlardan 1 tanesi 10 yıldan eski diğeride 5 yıl oldu.
alıcıları bulmam mümkün değil

Türkiye Noterler Birliği ve yönlendirmeleriyle erişim sağlarsınız. TNB ile iletişime geçin. derdinizin çözümü orada

soruyu öyle bir sormuşsunuz ki, tanrıya inananların hepsinin büyüye de inandığını ima etmişsiniz sanki.

genel olarak tanrı inancı olmayanların büyüye de inanmadığını gözlemledim. kaldı k, büyüye inanan illa tanrıya da inanmak durumunda değil bence.

ne büyüye ne cine inanmıyorum.

Peki dünyada milyarlarca aktif güvenlik kamerası, fotoğraf makinesi, telefon kamerası varken nasıl hiç buna yakalanmıyorlar

Neden en güncel hikaye 100 sene önceye ve kırsala ait

I want to believe

insanların kendi vicdanlarına güvenmedikleri ve iyi insan olma gayreti gösteremeyecek kadar tembel oldukları için sürekli bir hayali korku unsuru yaratmaya çalıştıkları ve bunlar üzerinden kendilerini hizada tutmaya veya vicdanlarını temize çekmeye çalıştıklarını düşünüyorum. mental rahatsızlığı olanları(şizofreni vb) hariç tutuyorum. ben saçmaladım, kötücül düşündüm, irade ortaya koyarak hak yedim değil de bana büyü yapılmış, cinler etkilemiş filan filan demek daha kolayına geliyor insanların.

bu arada yaratıcının olduğuna inanıp din olgusuna inanmayanlarda var benim gibi.

bir yaratıcının varlığından veya evrenin tesadüf eseri olup olmadığından bağımsız olarak, varolmadıklarından kafa yormuyoruz.

"Tesadüf eseri" çok yavan bir tanımlama. Bir yaratıcının çok büyük ihtimalle olmadığını düşünüyorum, ve eğer varsa bile onun İslam'ın tanrısı olmadığından eminim. "Niye bir şeyler var" sorusu hala açık bir soru, cevabını ise şu an için bilmiyoruz, dolayısıyla "tesadüf" diyemeyiz.

Büyü diye bir şey yok, cinler de yalan. Olsaydı eğlenceli olabilirdi ama, fantastik kurgu severim. Elfler, periler filan da olsaydı keşke.

Ne düşünüyorum? @Phoebe+1, ek olarak da tüm bu antik dinlerin insanlığın çocukluk çağından kalma masallar olduğunu düşünüyorum. 1000 yıl öncesini düşün, birisi ölüyor, "niye öldü" diye soruyorlar ama tıp bilmiyorlar, hücreden bakteriden haberleri yok, "Azrail" diye uyduruyorlar işte. Güzel hikaye, ama gerçek değil.

doğaüstü her şey hikayedir, güldürmecedir. tanrı kavramıyla ilgisi yok bunun. benim tanrım zamanında dünyaya canlı hücreleri bırakıp gitmiş bir uzaylı da olabilir. ama bu onu metafizik bir varlık yapmaz. yanı aklındaki yaratıcı doğaüstü bir varlık olmak zorunda gibi düşünme.

haklarinda ozellikle bir sey dusunmuyorum, bunun yaninda var olduklarina da inanmiyorum.

Aha en sevdiğim konu :)

Bu muhteşem cin'leri 25 yıldır davet ederim bana gelen giden olmadı, inanmıyorum diye mi ? Gördüğüm konuştuğum tüm cin teması olduğunu iddia edenler gerçekten psikolojik olarak hastaydı, sağlıklı olanların ise ciddi anlamda stres altında oldukları, büyük depresyon anlarındaydılar. Bu kadar önem ve güç atfedilen cinler toplu olarak musallat olsalar ya , ha öyle çalışmıyor mu mekanizma ?

Büyü :) Düşün yani , bir kağıda arapça bir şeyler karalıyorsun ve oluveriyor. E o zaman her şeyi büyüyle yoluna sokalım ya da her şeyi bozalım. Dur tahmin edeyim bununda çalışma mekanizması öyle değildir eminim.
Çölden çıkmış yağmur duasının çöle faydasının olmaması gibi he mi :)

Buradan da ilan edeyim var ise cininiz cününüz açık adres vereyim özelden salın gelsin. İnanan arkadaşlara diyecek bir şeyim yok , kafalarına vura vura çıkaracak halimiz yok, yalnız dikkat etsinler hocalar vura vura kafanızdan değil başka yeriniden çıkarmaya çalışıyorlar ''cinlerinizi'' :)

İnanmıyorum, dinlere mitoloji gibi bakıyorum.

Tabiki deli saçması olduklarını düşünüyorlardır.

İnançlı biri hayaletler ve vampirler hakkında ne düşünüyorsa onu düşünüyoruz.

Büyü konusu ilgimi şu şekilde çekiyor: Kuran'da kesinlikle yasaklanmış. Olmayan bi şey nasıl yasaklanıyor?

Oyle sormussun ki sanki her kose basinda civ civ alevli buzlu buyu yapiliyor, cinler gostere gostere aramizda geziyor felan... biz de kafamiza folyo takip inanmiyoruz.

- Bir tanri/yaraticinin olup olmadigi konusunda agnostigim. Elimizdeki bilgiler bize bir sonuc veremiyor.
- Dunyada inanilan tanrilar, dinler, mitoloji ve baska hikayelere inanmiyorum. Inananlarinin gozunde ateistim.
- Butun ateist/agnostikler her seyin tesadufen olustugunu dusunmez. Sadece bilimsel olarak bakarsan, insanlarin kusursuz duzen olarak gormeye egilimli olduklari bir cok olayin matematigine ve fizigine indiginde korkunc bir kaos/duzensizlik/tesaduf var.
- Bu ozelde buyu ve cin hikayeleri bilimsel olarak kanitlanabilir degiller, gozlemlenemiyorlar, hayatimiza onlara inanan insanlarin hareketleri disinda etki edemiyorlar. O zaman inanmam icin bir sebep yok.

mobil veri kapalıyken casus yazılım da olsa mb gitmez.

mobil veriyi açabilecek yetenekte bir casus yazılım var mıdır? olabilir, neden olmasın? AMA root erişimi gerekiyordur.

MB gittiğini telefondan mı gördünüz, yoksa şebekenin kendisinden mi? yani turkcell'in vodafone'un app'lerinden falan mı? şebekelerin app'lerine bu harcamalar biraz geç düşebiliyor. gördüğünüz rakam anlık olarak doğru olmuyor.

volte açıksa arama sırasında giden/gelen ses verileri yüzünden olabilir.

ssd arızalanmıyor senin durumunda, biosta uefi/legacy veya ahci ayarı yüzünden güncelleme sonrası görmüyordur. Aslında kendin halletsen 1dk da çözülebilir bir sıkıntı.

BIOS güncellemenizin özel bir sebebi var mı? Çünkü bios güncelleme ihtiyacı durup dururken ortaya çıkmaz, bios güncelleme ihtiyacı duyacak birisi de bu sorunun sebebini anlayıp çözebilir gibi geliyor bana.

kimlanbu +1,
Servis sebep aramaz kullanıcı hatası demeyecekse ilgili parçayı değiştirir yollar.

25 yıldır bilgisayar kullanıyorum, hiç bios güncellemesi yapmadım. ekran kartı driver'ı güncellerken bile 10 kere düşünürdüm. dertsiz başınıza neden dert alıyorsunuz ki?

haa ben ne yaptım. bunlarla uğraşmamak için macbook aldım. driver bios unuttum.

yazılan tüm cevaplar +1

Hadi ekran kartı driver'ını güncellersin, performans vs. artışı için ama BIOS niye güncellenir düzgün çalışan bir sistemde anlamam.