üğpo bilmez bu işleri zaten :)

Bırak perte çıksın arabanın parasını alırsın ama şöyle bişey var önce bi teklifte bulunuyor sigorta şirketi. Mesela bizim aracın değeri 27 bin tl filan idi. Önce 19 bin Teklif ettiler kabul etmedik. Biraz ısrar filan edince 27 bin tl yi aldık. Sonra aracı bu işi yapan bi siteden açık arttırmadan satıyorlar satış fiyatı diyelim 22 bin tl üstünü de sigorta şirketi veriyor.

Ama bu süreç 3-4 ay süren bir süreç. Böyle tanıdık nazınızın geçtiği bir sigortacınız var ise onlar herşeyi yapıyor.

Belli bir masraftan sonra perte çıkarıyorlar zaten. Özellikle hava yastıklarının patlamış olmaları perte çıkarmak için önemli bir kriter demişlerdi.

@infernalcadre airbegler açılmadı, zaten araç açılacak kadar hızlı da değildi. Gönderdiğim listede hasarlı parçalar vesaire var. İkamet ettiğim yerden çok farklı bir yerde hatta ilde kaza yaptım tanıdık da yok. Kendi sigortacimi ararım artık.

nisan ayında aracım perte çıktı. öncelikle servise çekiyorsun. sonra ekspertiz geliyor ve pert diyor. daha sonra sovtaj firması seni arıyor.(yani perte çıkartma işine bakan firma). teklif veriyor sana uygunsa anlaşıyorsun. daha sonra senden evrak istiyorlar. noterden vekalet, araç plaka ruhsatı, aracın belgeleri vs. onları veriyorsun. daha sonra banka hesabına paranı yatırıyorlar.

parça listesini açamadım. msjla atarsan daha net cevap veririm.

çok geçmiş olsun, listeyi görünce elim ayağım titrer gibi oldu, bende motor yakmıştım.

@firemanjonny çok sağol.
Tek suçum kavşaktaki geçiş hakkımı kullanmam. Sürücü kavşağa girecek koskoca dönel kavşak ve yol ver levhası var yanındaki bekledi tam kavşaktan çıkıyordum ki pat bi ses geldi refüje çıktım. Elektrik direğine girdim. Allahtan maddi hasarlı da yaralanma filan birşey olmadı. Zaten hızım 20-25 km'dir. Karşı tarafın bir tek farı gitti. Benim hayatım tatilim mahvoldu. Eşime karşı da mahcubum. Tatile gidecektik gidemeden yaktilar canımı.

Geçmiş olsun. 2017 eylülde biz de araci perte cikarmistik neredeyse motora kadar arabanın önü gitmişti. Sigorta tam parayı teklif etti 30bin idi sahibinden de araç ortalama. Bize 31 bin dediler. Kabül ettik ki etmeme şansın yok pert aracı yaptırıp kullanmak riskli(bence). O yüzden miktar düşük olursa konuşur arttırırsın. Tekrar geçmiş olsun.

Bizim insanımızın gerizekalı olanında dönel kavşak için "yav ben düz geliyorum o bağlanıyor, beklesin" mantığı var. Yani yol dönel kavşak içindekinin hakkıdır kuralına güvenmeyin ülkemizde.

Çok geçmiş olsun. Değişmesi gereken parçalar ciddi parçalar. Şu açıdan ciddi, perte çıkartmadan yaptırırsınız da, satarken sms sorgusunda taşıyıcı vs. değiştiğini gören almaz o aracı. Çıkartın perte gitsin. Eşinize neden mahcup olasınız. Kaza bu. Bilerek yapacak değilsiniz ya.

Bu arada karşı araç ve sizin araç neydi ki? Sizin aracın bu kadar hasar gördüğü kazada onun sadece farının kırılması garip.

@deveyi diken adamin ta kendisi
Aslında olay arabalık değil; arabamın refüje çıkıp direğe vurması yoksa on arka kapı hasarıyla yırtardım.
Vuran bmw 116
Benimki i20

@lata perte çıkarılması durumunda ödenen tutar ikinci el piyasa değeri dimi? Aracın km'sinin az olması ve daha önce kazasının olmaması gibi kriterlere de bakarlar mı? Zannetmiyorum ama...

Bi fikrim yok esasen. Ama ikinci el fiyatlarina bakip ortalama bi deger verdiklerini biliyorum. Km çok mühim olmasa gerek.

bu şekilde bir arkadaşın yepisyeni 3 yıllık arabasını perte çıkarttılar. kredisi yeni bitmişti öyle diyeyim. gelen para ile üstüne biraz kredi çekip sıfır yüksek model araba aldı.

Sizin yetkili servise gidip gidememe durumu karşı tarafın sigortası ile ilgili olmamalı diye düşünüyorum.
Yine de bir araştırın derim.

@burfak
Yetkili servise gittim. Söyledikleri şey; biz masrafı sizden tahsil edicez ve bunu faturalandirip size vereceğiz, siz de sigortadan alacaksınız parayı. Burdaki olay sonradan öğrendiğime göre exper ve yetkili servisin fiyatlandırma farkından kaynaklanıyormuş ve aradaki farkı da ilk başta parayı vermiş olandan alıyorlarmiş. Bu sebepten dolayı yetkili servis işine bulaşmadım m

çok geçmiş olsun. bence de perte çıkartın. çünkü aracı yaptırdıktan sonra ve satma durumunda tüm bu hasarlar gözükecek ve satışınız çok daha uzun sürede ve ortalamanın altında olacak.

benim bildiğim tüm i20'lerin değil sizin özelliklerinizdeki i20'lerin ortalamalarına bakacaklar. zaten size teklif de verecekler. anlaşma yoluna gidebilirsiniz bu teklifle.

Şu durumda pert etmek mantıklı.
Ama şu da aklınızda olsun, kaskonuz olup olmaması önemli değil, aracı istediğiniz yerde yaptırabilirsiniz. Karşı tarafın sigortasının anlaşması yoksa, sigorta şirketi tamir ücretini "sizin" iban'a gönderir, sizde ustalarınıza verirsiniz.

üye olmadan da yanılmıyorsam yapamıyorsun. çünkü sana özel sade bir profil oluşturmak zorunda. yüzde 10 indirimi zaten üye olan herkese veriyor. sonrası uzun süreli kullanıcılar, rezervasyon sayısı vs gibi faktörlere bağlı. zamanla genius olırdan yüzde 10 daha fazla indirim veriyor. vize başvurusu söz konusu ise zaten üye olmadan tezervasyon yapma hakkın varsa dahi sen üye olarak yap, daha doğru olur.

Üye olmadan da rezervasyon yapabiliyorsun. Vize için bir şey değiştirmez diye düşünüyorum, sonuç olarak aynı rezervasyonu yapıyorsun.

Ben üyelik üzerinden yapıyorum, böylece takibi daha kolay oluyor. Telefondan uygulamayla tüm rezervasyonları görüyorsun mesela. Bir de genius indirimlerini vs. kullanabiliyorsun.

Üye olmadan rezervasyon yaparsan sana rezervasyon kodu ve bir pin kodu veriyorlar. BUnunla beraber rezervasyon detaylarına ulaşıp istediğinde değişiklikleri yapabiliyorsun.

1 iPhone'u bilgisayarınıza bağlayın.
2 Ayarlarınızdaki ağ servisleri listesinde iPhone'u seçin.

Iphone'da kişisel erişim noktasını açtığınız yerde adım adım yazıyor.
3 seçenek var, Wifi, Bluetooth ve usb ile. Her birini açıklıyor nasıl yapıldığını.

@ burfak: evet, ama bunlardan birini seçip diğer ikisini kapatmak mümkün değil mi? wi-fi olmasın sadece kablolu olsun seçeceğimiz yok mu?

telefonu kabloyla bilgisayara bağla. kişisel erişim noktasını aç. Wifi ve bluetooth'u kapat. artık sadece kabloyla bağlı bilgisayar erişebilir telefonun internetine.

@ elcolerico: olmuyor. hala dışarı wi-fi yayını yapıyorum.

geçen hafta geldim, 20 kg.

Uçuş sınıfına değişiyor ama en düşük 20 kg. Business için 30 kg.

kardeşim 2 hafta önce thy ile slovenyadan geldi, 30 kg idi hakkı. şimdi sitede 20 yazıyor siz de 20 diyosunuz. 2 hftada mı değişti bu o halde?

Destinasyona, sınıfa ve bilete göre değişiyor.
Bilet üzerinde yazar hakkı.

Yakinlarda bilet aldim, 20kg.

brüksel'den istanbul'a ekonomi sınıfında uçtum. bagaj hakkı 30 kg'dı. 800 gram fazla gelmesine rağmen ekstra para almadılar.

30 kg imiş arkadaşlar. sitesinde 20 yazıyor ama sitesinden bileti alırken ne hikmetse 30'a dönüşüyor.

Geçen hafta uçtum, 30 kg idi. Yaklaşık 1 kg fazla olmasına rağmen bir şey demediler. Slovenya'dan dönüşte 30 kg olmuşsa ekonomi sınıfında uçmuştur. Genelde ekonomi için 30 kg hak oluyor ama @cakabo'nun yazdığı gibi destinasyona ve bilete göre değişebiliyor.

kaç senedir 30 bir değişiklik olmadı. bir ara indirdiler ama onu da baskıdan dolayı uygulayamadılar. parça sıkıntısı da yok.

Aldığınız bilet sınıfına göre değişiyor. Bilet sınıfından kasıt yalnızca business/economy değil. Ekonomi arasında da sınıflar var.
Özetle ucuz biletlerde 20kg oluyor, daha pahalılarda 30kg.

Bazı durumlar gidiş dönüş bile farklı olduğu oldu bana.

msn'de yabancı kızlara yavşadım.

oyun oynadım vocab gelişti
online şekilde devamlı birileriyle sohbet ettim
makale okudum
türkçe altyazı olmadan izledim

otomobillere küçüklükten beri ilgim var.
Üniversitenin ilk yılında top gear programını keşfetmiştim. Tüm bölümlerini defalarca izledim.

İngilizce anlama, dinleme konusunda çok ciddi faydasını gördüm.

abd'de 6 ay kaldım baya bir üst seviyeye çıktı. okulda öğretilen ile günlük konuşma arasındaki farkı anladım ve duyduğumu anlama konusunda baya bir ilerledim.

İlgilizce altyazılı ingilizce fim / dizi izledim!

Aynı filmi 20 kere falan izledim. Bunu bir sürü filmde yaptım. Önce İngilizce altyazıyla, sonra da altyazısız izledim filmleri. Replikler beynime işlemişti bi ara.

Ücretsiz uygulamaları deneyebilirsin en azından kelime ezberlemek için duolingo olabilir, cümle kurmaya ve yönlendiren versiyonlarını araştırabilirsin.

bu modeli degil baska bir modeli (suan üretimi yok) kullaniyorum. gayet iyi sorun yok. bu sene 6. yılı durumu hala iyi. alırken sertligine dikkat edin. kiloya göre bir sertlik sklası vardı.

Friheten kullaniyorum. Ancak nakliye hizmetleri cok kotu, bizimkinin parcasini kirmislar. Iki hafta sonra tamire geldiler ancak. Kullanamadik da salonda oylece durdu.

Bu fiyatlara uzmanlığı yatak üretmek olan bir kaç yerli firmadan kaliteli yataklar alabilirsiniz, ben olsam ikea yatağa bu kadar para vermem.

aldık memnunuz. diğer markalara göre ciddi anlamda ucuz. o fiyata alınabilecek en iyi kalite diyebilirim.

Yaylı yatak ve koltuk konusunda bence IKEA iyi değil. Bizim evin başka her şeyi IKEA, oradan düşün.

yaysız, şilte modunda olan yataklarından birini kullandım üniversite boyunca. inanılmaz rahattı.

rome2rio.com diye bir site var. Bir çok ulaşım aracını kombine ediyor.

Optikciden lens alma.
Lens market
Ilk takarken zorlanirsin, alistikca pratik oluyor.

Benim yazin guneste gozlerim sulandigi icin zor oluyor. Gunes gozlugu takiyorum.

doktora lens alacağını söyle mutlaka. ona göre muayene ediyorlar çünkü. göz çapın falan önemli. ilk lensini zaten sana orada doktor veriyor ve hemşire ya da doktor takıyor. daha sonra optilçiden alıyorsun evet. ben öyle alıyorum yani


bir ayı geçirme lenslerinde. bir ay dolunca değiştir. eğer sabah takınca yeni lens batıyrosa mesela hemen avcuna çıkar bir iki damla solüsyon dök ovala tekrar tak. çantanda cep boysolüsyonun hep olsun.

geçmiş olsun :)

dogru karar.

lens reçetendeki bilgileri takip ederek lensmarket.com dan al.

doktorundan marka onerisi alabilirsin. acuvue iyidir.

lensmarket.com veya lensci.com dan alabilirsiniz, fiyatlar optikçilere göre çok daha uygun. sipariş esnasında reçetenizin görüntüsünü de yüklemenizi isteyecek. doktora lens alacağınızı belirtin, gözlük numarası ile lens numarası farklılık gösterebiliyor. marka da kişiden kişiye değişiyor. başkasının çok övdüğü markayı ben kullanamadım mesela, hd purevision 2 kullanıyorum, astigmat lensi. çok memnunum.

Lensleri için farklı çaplar ve büküm ölçüleri var.

Göz doktorlarında bir çok firmadan gelen deneme lensleri oluyor.
Ben ilk lens alırken 2-3 markanınkini denemiştim, biri hiç rahat olmamıştı, rahat olanı almıştım sonra.

Yani doğrudan internetteki tavsiyelere istinaden sipariş vermeyin.

bu arada lensmarket.com'dan da deneme lensi isteyebilirsiniz, ücretsiz gönderiyorlardı bir ara tanıtım amaçlı.

maalesef doğru söylüyorlar. trendyol elbiselerinde kemer aksesuar olarak ekleniyor ve gönderilmiyor dikkat etmek lazım. ücretsiz iade edebilirsiniz.

bu arada link ölmüş bakamadım. ama yaşadığım için biliyorum bu durumu.

aynından bir tane daha sipariş edin, bunu direkt gönderin. uğraşmaya üşenmezseniz de bekletin, diğeri kemer ile gelince tekrar arayın, fotograflayın. ekteki kemer aksesuar niyetine çekim için taktırdıkları kemerlerden değil çünkü haklısınız.

kendi markasıyla olan ürünlerini çabuk gönderiyorlar, ikisi de kemersiz olursa iade etmeye hala vaktiniz olur.

İade ederdim ben olsam.
Dedikleri şey olabiliyor mağazalarda da denk geliyoruz elbiseye kendileri bir kemer uydurup koyuyorlar vitrine alırken ayrı ayrı alıyorsun tamam ama bu elbisede kemer elbisenin parçası her iki rengine de baktım.
Hem bu elbiselere başka kemer ayarlamak zor hem de kemersiz kullanmak şık durmayabiliyor.
Ve bir de ona uygun kemer ayarlamaya çalışmakla uğraşmaya değmez, saçma sapan iş yapıyorlar.
İade etmek en kolayı.

Linki açamayanlar için:

hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com


Tekrar sipariş etsek kemerli gelir mi acaba? Hatta pembesini de söyleyebiliriz ama iadede sorun çıkartırlar mı? Bu sefer de bu elbise kemersiz demesinler :)

iadede sorun yaşamazsınız. bence içiniz rahat eder bir tane daha sipariş edin o da kemersizse yapacak bri şey yok onu da iade edersiniz ya da o şekilde kullanırsınız.

edit: linkleri şimdi açtım yazıldığı gibi bu ürünün kendi kemeriymiş gibi gerçekten. bana gelende daha harici bir kemerdi. bunda bence kesin bir daha sipariş verin yine kemersizse iade. ama kemerli gelebilir bu sefer.

iade et. kemer aksesuar değil bildiğin elbisenin kumaşından ve tonundan. yani elbesenin kendi parçası.

hani başka bir kemer takarlar aksesuar olarak anlarım da bu %100 kendi kemeri.

Bence de kesinlikle yalan. Çünkü bu şekilde ayrı satılan kemer olmaz. Hatta bahsi geçen şey kemer bile değil, kuşak.

biçok kere kemerli bi elbisenin kemerinin ayrıca satıldığını gördüm. yani trendyolmilladaki bu çakallığın farkındayım. ama bu elbisede benim bile aklıma gelmezdi. aynı kumaştan yapılmış bi kuşak bu. bence de iade edin.

Bu elbisenin kendi parçası değil mi ya? Dalga mı geçiyorlar.

Değilmiş, bir küçük bedeninden sipariş verip deneyeceğiz.

Yeniden sipariş verip işi karmaşıklaştırma.
Ekran görüntüleri al, açıklama dahil. Hatta sayfayı kaydet.
SOnra da tüketici mahkemesine gideceğini söyle. Ya indirim yapmalılar ya da kemeri de yollamalılar.

Aksesuarları dahil değildir diye belirtmeleri gerekirdi. Firmanın iç terminolojisini bilmekle yükümlü değilsiniz.

Kemer deri olsaydı onlar haklı derdim ama bildiğin elbisenin kumaşından kemer.
Yuh yani...

burfak haklı. kimse firmanın terminolojisini bilmek zorunda değil.

Ben olsam çatıya anten takanlarla filan uğraşmazdım.

Bence en iyi yöntemlerden biri komşularla konuşmak.
Bazı şirketlerin hizmet kalitesi bölgeye göre çok değişiyor. Etrafınızdakiler hangi firma ve bağlantıdan daha az problem yaşıyorlarsa ona yönelin.

Daha az problem yaşıyorlarsa diyorum çünkü problem yaşamayan yoktur.

kablonet varsa kablonet yoksa da dsl kullanın derim. hayati bir önem yoksa hız konusunda, fiberle dsl arasında çok büyük fark hissetmezsiniz.

2014 senesinde tam olarak bunu yaptım. YÖK'ün sayfasında gerekli belgeler listesi vardı. onları tamamlamıştım diye hatırlıyorum.

Başvuruyu Ankara'ya gidip kendim yapmıştım YÖK merkezine (Bilkent). Posta ile de gönderebiliyorsunuz ama konu diplomalar vs gibi belgeler olunca postada kaybolması ihtimalini riske etmedim. Bir de klasik Türk bürokrasisisnde (ama bunun bilmem ne fotokopisi de lazım" durumlarına hızlı tepki vermek için kendim gittim. Bir kaç büroya gidip geliyorsun ama 2-3 saatte halletmiştim. Sabah 6 uçağıyla İstanbul'dan Ankara'ya gidip, 14 uçağı ile geri dönmüştüm. Sen hesap et ne kadar sürdüğünü.

Cevap ve denklik belgesinin gelmesi yaklaşık 3-4 ay sürmüştü.
Bildiğim kadarıyla kritik bir konu daha önce aynı okuldan mezun birinin denklik alıp almamış olması. Benden önce biri almıştı, onunki daha uzun sürmüş ve daha fazla belge istemişler.

Lisans-yuksek lisans ise artik online basvuru var, yakin zamanda cok sey degisti. O yuzden buradaki cevaplara degil, YOK'un sitesine bakin. Eger doktora ise UAK'a bakacaksiniz.

Ben olsam internet'ten araştırıp kendim yapmaya veya bu işlerde eli becerikli başka bir arkadaştan denemesini isterdim.

Tamir masrafı gereksiz olabilir 5 senelik apple için

Not: 6 senelik macpro kullanıcısıyım.

Katılıyorum, hatta şu an sorunun pil ile ilgili olabileceğini düşünemeye başladım.

Sorun şu; 500TL pil alsam kendim değiştirebilirim. Ama teşhisim yanlışsa masrafı artırır mıyım? Kısfmet tabi.

Çıkarıp takılan pilli bilgisayarlarda biliyorsun pili çıkarınca yalnızca adaptörle çalışıyor.

Böyle bir şeyin macpro için de geçerli olup olmadığını bir araştır istersen.
Yeni pil almadan yalnızca pili söküp bilgisayar açılırsa yeni pil alırsın.

Hatta onu da çıkma vs. bulabilirsin belki.
5 senelik bilgisayarı daha kaç sene kullanmak istediğine bağlı ne kadar masraf yapmak isteyeceğin.

gece 12 de ulaşım sağlamak zordur. dalamandan marmarise havaşla geçip marmaristen datçaya otobüsle gitmeniz lazım. uzak bir mesafe.

Marmaris'e havaş tarzı bir şey vardır diye düşünüyorum.
Oradan da transfer şirketlerinden araç ayarlayabilrsiniz. Alternatif olarak doğrudan havalimanında datça'ya.

geçen gün bi arkadaşım bira kiti satan yerlerden bulunabileceğini zaten benzer olduklarını söyledi.

Hammaddeler.com üzerinden almıştım ben dediğiniz bazı şeyleri iki sene önce.

Maya, maya besini, durdurucu, durultucu gibi şeyleri kullanmadan yapmıştık. Malzeme oalrak yalnızca üzüm kullanmıştık. İlk defa yapacaksanız bunlar olmadan denemenizi tavsiye ederim.

aliexpress te maya var. yorumları iyice incelenerek alınabilir. bir sürü ekipman da var aliexpress de.

@lcha: birada mantar yok, mantarlama yok. fark malzemeleri çıkıyor, onlar lazım bana.
@ burfak: üzümde dediğiniz oluyor da şimdi niyet farklı meyvelerden yapmak. Hammaddeler biraz pahalı gibi geldi bana sanki. mantarlama ve 100 mantar 150 lira.
@ tukenmez: bir bakayım, teşekkürler.

Bu sefer de gopro'nun şarjıyla uğraşacaksınız ki tek telefonla halletmek, gerekirse şarj aleti, powerbank taşımak daha kolay ve pratik.

Gopro'nun avantajı fotoğraf kalitesi ve daha da önemlisi geniş açı fotoğraf çekilebilmesi + video tabii ki.

Şarj edeyim tüm tatil kullanayım diye bir durum yok.

Varil efektli lensle anı fotoğrafı çekilmez. Yanlış seçim olur.

gereksiz olur, aynı ya da yakın paraya daha kolaylıkla kullanabileceğin, daha kaliteli bir kompakt makine alabilirsin. hatta istediğin gopro modeline göre ikinci el bir aynasız makine alabilirsin. şehirde kullanmak için 100bin liraya monster truck almak gibi bişey olur.

Altinin kdv si sifir.iscilik uzerinden kdv 18 .genelde isciligi dusuk gosteririler.kulce aldim saatim der.nakit icin fiyati farkli cunku kredi kartina komisyon var ve cumhuriyet altinini kredi kartiyla alirsan adam zarara girer.bu uygulama normal.

Turkiye de sadece kapalicarsida bazi bankalar cekilen kredi kartinin karsiligini ayni gun icerisinde oduyor firmalara.

Nakit için ayrı fiyat olması hemen vergi kaçırmak demek değil.
Eğer nakit için ayrı fiyat verip, bu fiyat üzerinden fiş/fatura oluşturmuyorsa o zaman kaçırıyor demektir.

"fiş almazsak ne olur?" durumu kaçırmak oluyor. Hem kdv'den hem de gelir vergisinden.

Hahaha, kuyumcu vergi veriyor mu??? Çoğunluğu nakit çalışıyor zaten kredi kartı sözkonusuysa fatura keserler. Anlı şanlı kuyumcuların arçelik muhasebeden ayşe hanım kadar vergi vermediğini görürsünüz (arçelik muhasebe ayşe tamamen uydurulmuştur).

fiş vermeyen kuyumcu vergi kaçırıyordur. vergi dairesi de bunu biliyordur. hiç boşuna zahmete girmeyin.

trende kemerle yolculuk yapmak işkence olur. uzun sürüyor zaten. insan kalkıp yürümek istiyor, yemek yemeye gidiyor tuvalete gidiyor falan. sonuçta trende ayağa kalkmayı yasaklayamazsınız uçak gibi. otobüslerde de sadece en öndeki koltuklarda zorunlu diye biliyorum

ek: kaza anında ölüm oranını azaltmak yerine kazaları azaltacak çalışmalar yapılmalı. mesela yol kontrolcüleri geri getirilmeli. ayrıca o hat yeni yapılmış ve okuduğum kadarıyla inşaatı sırasında neredeyse hiç denetlenmemiş. müteahhit de yabancı olmayan birisi.

bence tren ile belediye otobüsünde emniyet kemeri kullanmanın hiç bir farkı yok.

yani evet ikisinde de kullanılsa iyi olur tabi de, trenlerin kaza oranlarının aşırı düşük olması olayı var.

şehirler arası otobüslerde bile kemer kullanılmıyor görüyoruz.

Avrupa'da sehirler arasi otobuslerde emniyet kemeri zorunlu.

Bir de tuvalete gidecegi sirada emniyet kemerini cikarsa sonra geri taksa olmaz mi? Bence olur.

Trenlerde cok cok az kaza oluyor ve duz hatta gittigi icin acikcasi ayda yilda bir denk gelen ani fren disinda pek bi risk faktoru yok. Rotanin hangi kmleri arasinda kac km hizla gidecegi belli. Ne zaman yavaslayacagi, ne zaman hizlanacagi... hepsi belli. Cok cok ekstrem durumlar harici kaza olmuyor bile.
TRde olanlar normal seyler degil. Yani emniyet kemeri muhtemelen engellerdi bazi seyleri ama zorunlu yapilamaz cunku tren keyif isi. Yuruyorsun, restorana gidiyorsun, kompartimaninda yeri geliyor uyuyorsun, arkadaslarinla oyun oynuyorsun vs.

Trende ani fren ucaktaki turbulans gibi de degil, en fazla onundeki cayin kahven dokulur mesela. Trenlerde calisan biri olarak gerek gormuyorum, evet :D

otobüs kazaları ile ilgili araç içlerinden çekilmiş görüntüler vardı. kemer takılı olmayanların birbirlerine, tutunma demirlerine, pencerelere uçarak kafa atmalarını görünce anlıyorsunuz.

tren daha hızlı seyir hızına sahip olduğu için "yolculuk çok uzun, kemer takmak işkence" sözünü tekrar düşününüz.

Abi anlayamadınız hala ya. Zor değil bak, o kazanın oluşma nedeni ihmal, Türk kafası, goygoyculuk.

Kazadan kurtulma şansını arttırmaya çalışmak yerine kazanın olmamasını sağlamak gerek. Uçak düşünce herkes ölüyor. Çaresi de yok. Uçak niye düşmüyor kolay kolay? İşte bu yüzden düşmüyor.

bos gezen +1

konuyu saptırmaya çalışıyorlar, yok kemer, yok bilmem ne.

Rayların altı boşalmış, hala makinisti sorguya alıyorlar.
Yapan firma sahibi nerede? Onaylayan mühendis nerede?

En küçük ve basit olanını.

Yandan süt çekenler filan gereksiz.

Hem küçük oluyor, hem de istenirse kendisi ayrıca süt köpürtücü alır.

Lezzet ve kalite olarak basit model ile büyük modellerin pek farkı yok. Bildiğim kadarıyla ürettiği basınç vs. aynı. Dolayısıyla kahve tadı da aynı.

Araba alma imkanı olup da almayanların acil hiçbir şeyi için karışmamaya özen gösteriyorum. Zira ben kendimi zora sokup bu durumları düşünüp araba almışsam, onlar da alıversin bir zahmet.

Ayrıca yardım edeyim derken kendinizi hapiste bulabilirsiniz. Bir kazada siz sağ çıktınız o öldü, al başa bela.

Otobüs metro falan yok mu? Luks için istiyorlarsa hayır.

"Beni şuraya bırakabilir misin?" ya da "Hafta sonu arabaya ihtiyacım var" diyenleri şimdiye kadar hiç geri çevirmedim. Arabam pahalı bir şey değil. O yüzden veriyorum arabayı. Bugüne kadar da başıma hiç olumsuz bir şey gelmedi neyse ki.

ben yardımcı oluyorum. ancak bunu suistimal etmeye başlarlarsa önce surat yapıyorum, anlamazlarsa bahane buluyorum

Keyif içinse zor, ancak mecburiyettense veririm gibi geliyor, ya da kendim yardım ederim.

Şuraya atıversen duruma göre değişir. Yağmurlu vs. ise veya gerçekten başka yol yoksa neden olmasın. Bazen taksi daha mantıklı oluyor.

Arada bir olur. Cevremde bunu abartacak yapida kimse de yok zaten. Gerci cevremde boyle bir sey talep edecek yapida kimse yok zaten.

Bir arkadasim var calismiyor. Babasinin dayatmasiyla duzenli olarak butun sulalenin transportation ihtiyacini karsiliyor hayrina. Bokunu cikaracak seviyede yaptiriyorlar bunu hem de. Babasini ariyorlar, o da hemen oglunu ariyor git hemen halanlarin eve, bizim yegenin hastanede kontrolu varmis, onu gotur gel.
Aklim ermiyor sahsen.

özellikle evden al istediği yere bırak yapmam. ama bir yerde karşılaşılmıştır, arabada boş yer vardır güzergah üzerindedir. kim olduğu fark etmeksizin götürürüm. hatta kendim teklif ederim şu tarafa gidiyorum gelen var mı diye. ama çok ters bir yerse gideceği yer merkezi bir yere ya da ulaşım aracına bırakırım. hastaysa hastaneye götürürüm ikiletmem. o an iyi görünüyor olabilir ama rica ediyorsa kendini iyi hissetmediğini düşünürüm.

her yerde aynı. örnek olarak "adam garajında iki kod yazdı google'ı kurdu" şeklinde gazlamalar mevcut.

öte yandan, bizimki gibi düşük seviye ülkelerde sanayi ya da teknoloji olmadığı için üretim yapabilecekleri sayılı noktalardan biri yazılım. o yüzden 99 çürük yumurtanın yanında 1 tane düzgün çocuk çıkacaksa versinler o teşvikleri.

oyun yapsın, telefon app yapsın ama üretsin bir şeyler.

niye içi boş olsun ki, bu işe vaktini ayıranlardan %1'lik kesim 2-3 tane muhteşem uygulama yazar, basarsın parayı. sadece para da değil, parayla satın alamayacağın, günümüzdeki "önemli güç" olma kriterlerinden kullanıcı bilgileri(big data) konusunda "oyuncu" haline gelmeni bile sağlayabilir. bu işin bir de oyun boyutu var, türk oyun sektörü 700 milyon dolarlık bir ihracat kapsamına ulaştı örneğin.
www.internethaber.com

sıfır ham madde, sıfır masraf; verilen bu desteğin bir zararı yok, niye verilmesin?
teknolojinin ilerlediği yön yazılım, yapay zekanın geleceğin en büyük teknolojik atılımlarından biri olduğunu düşünürsek yazılım bu noktada yapay zekanın en büyük yardımcısı olacak; ileri görüşlü bir yatırım, hatta bizim ülkeden beklemeyeceğim ileri görüşlülükte.

Ben hiç "kodlama öğrenin bilgisayar mühendisi olun" tarzı bir teşvik görmedim, denk gelmedim. Saçmaymış. Sanmıyorum ki kimseler de kodlama öğrenerek bilgisayar mühendisi olmaya çalışsın. "Kodlama öğrenin, yazılım öğrenin, yazılımcı olun" gibi bir teşvik var evet, ki bence kötü ya da içi boş değil? Çünkü yapabiliyorsanız olursunuz, olan da var. Çok alakasız bölümlerde okuyup, zamanında kendince bir yazılım dili öğrenip şuan yurtdışında çalışan, wordpress temaları yapıp satarak hayatını geçindiren tanıdıklarım var.

bir zamanlar amerikada .com balonu olmasaydı, bugün facebook, twitter, instagram ve onların yarattığı değerli kütüphaneler (react-native, bootstrap en basit örnekleri) olmazdı.

şuan dünyada en az girdi ile en çok çıktı yaratan sektör yazılım.
ne kadar çok teşvik edersen o kadar çok kişi bu işi yapar.
ne kadar çok kişi bu işi yaparsa, o kadar "bir şeyler üretme ihtimalin" olur.

bu ülke inşaata, cafe-restoran açan adama veya hiçbir bok ürtmeyen sadece montaj hattı olmanın ötesine geçememiş boktan fabrikalara teşvik vereceğine yazılıma teşvik vermeli.

90larda Ingilizceye verilen destek icin yapay ve ici bos diyenler vardi. Egitime neden karsi cikiyorsun ki? Isteyen egitimi alsin isteyen cocuguna ogretsin. Kusura bakma ama egitim karsiti bu tur soylemler cahillik gostergesi. Yok edebiyat fakultesi kapatilsin, yok Ingilizce ogretimi lisede baslasin, yok Ingilizce ogrenim veren universiteler kalksin, 21.yuzyilin basinda da kodlama ogretilmesin diyorsunuz. Bin yil once kutuphaneler yakilsin zihniyetinin farkli bir versiyonu bu.

@Traveller yine bambaşka yerlere gitmişsin. Bir nickin ardına sığınarak hiç tanımadığın birini cehaletle suçlamadan önce yapıcı olmayı öğren. Sürekli sağa sola içindeki pisliği kusacağına biraz kafanı boşalt, keyfine bak.

Kodlama öğrenilmesin demiyorum, gerekirse birinci sınıftan itibaren öğretilsin. Daha sistematik öğretilsin, daha ciddi destek verilsin. Benim kaygım bunun havada kalması, insanların mevcut işlerini bırakacak kadar bu taahhütleri ciddiye alması.

Bir de işin kalite boyutu var. Hintliler de kod yazıyor, standart bir yazılımcının bir ayda yazabileceği kodu birkaç günde yazıyor ama yazılım dünyasında kimse Hintlilerle çalışmak istemiyor. Kod işi yapıyor ama yavaş çalışıyor, daha sonra bakan anlamıyor, bir ekleme daha yapmak istesen çöp oluyor. Baştan yazmak daha avantajlı oluyor.

Yoksa kim kod yazıyorsa yazsın, ben de yazıyorum. Alaylı birinin işimi elimden alacak hali yok şu anki durumumda.

kodlama ogrenmek icin muhendis veya bilgisayar bilimi ile alakali bir bolumu okuyor olmaniz gerekmiyor. yani kodlama, bilgisayarci ve yazilimcilarin tekelinde degildir. kodlama, insana nasil dusunmesi gerektigi yetisi kazandiriyor. her insan evladinin ogrenmesi gerektigi dusuncesindeyim. bu birinci sebep.

ikincisi, yapay zeka, artirilmis gerceklik, robotik, internet of things, blockchain... gibi 21. yuzyilimizi sekillendiren/sekilendirecek buluslarin tumunde kodlama kullaniliyor. kodlama olmazsa calismaz bunlarin hicbiri. bu sebeple kodlama ogrenmek cok onemlidir.

kodlama ogrenmenin, zengin olmak ile esdeger tutulmasi yanlis. zengin olmak o kadar da kolay degil. zengin olmanin yolu kodlamadan gecmiyor zaten. bunu soyleyen o kisileri ben de yanlis buluyorum.

ayrica okullarda ders olarak okutulma amacina gelirsek, okuma yazmayi soken herkes shakespeare olmadigina gore; kodlama ogrenen herkesin de bill gates olmayacagini soylemek isterim. bu durum yetenek, zaman ve yasadiginiz yer gibi degiskenlere baglidir.

ici bos ya da temeli olmayan destek cok dogru aslinda. herkes kodlamaya destek veriyor gozukuyor ama aslinda yapilan sey gaz vermekten baska birsey degil. ornegin basinda teknoloji haberleri "hic parasi olmadan ise basladi, simdi cok zengin oldu" haberinden oteye gitmiyor, tamamen gaz verme amacli. yada yazilima girisimci destegi verenlerin ise sorduklari en populer soru "gelir modelin ne, ne kadar zaman icinde kar yapmayi planliyorsun?" ama kimse twitterin yillarca gelir modeli olusturamadigini gormuyor. yani ozetle herkes kisa zamanda para kazanma durtusuyle hareket ediyor. Tum bunlar nedeniyle ulkede gercek anlamada ileri inovasyon cikmiyor, bir ekosistem olusmuyor. Hersey bu mantikla ilerledigi icin istisnalar olsa da genelde hersey e-ticaret sitesi acip, cinden mal getirip satmaktan oteye gitmiyor, cunku kisa zamanda kar getirecek ancak boyle isler oluyor.

liselerde uygulamali matematik, mantik ogretilmez ise. universitelerde bilgisayar bilimleri ile ilgili bolumlerde bile gercek anlamda bilim uretmek yerine sadece giris seviyesi programlama, algoritma ogretilir ise, sirketler sadece kisa zamanda para kazandiracak islere yatirim yapar ise bir yerde hersey tikanir, gaz vermekten oteye gitmez. Ornegin hicbir sirket ya da yatirimci sonu belli olmayan bir yapay zeka, ya da bir entegre devre uretimi projesine yatirim yapmaz. varsa yoksa mobil uygulama yazalim, bir e-ticaret sitesi kuralim.

turk milleti zekidir, turk milleti caliskandir, bu ne kadar guzel bir soz. ama hep kestirmeden is yapmaya calistigimizdan dolayi ve organizasyon yetenegimiz olmadigindan haftada 35 saat calisan bir alman haftada 60 saat calisan bir turkten daha fazla katma deger uretebiliyor. ya da bizim start-up lar hep lokal kalirken calirfornia uretimi start-up lar butun dunyaya yayiliyor.

Yazılımcı olarak adlandırmak kendini ayrı bir şey.
Bunu yapan insan iki topa vurdu mu futbolcu, iki kere havuza gitti mi yüzücü ilan ediyor kendini. Şuursuzluk bu, yazılıma özel değil.

Herkesin biraz yazılım bilmesini ben de isterdim. Bu kadar dijital dünyada aslında karşımızdaki makineler senin gibi düşünmüyor. Yazılımın temeli matematik ve mantık. Matematik nasıl muhakemeyi geliştirir derler, bence yazılım da temel düşünme mantığına katkıda bulunuyor.

Bir de büro tipi yerlerde iş konusunda katkısı bence çok. Excel'den SAP'ye bir çok programı daha kolay kullanıp çok daha kolay anlamanızı sağlıyor.

İki satır kod yazan adamı aşağılamak da ancak bizim ülkemize yakışacak bir durum. Böyle aptalca bir durumun en yenilikçi olması gereken meslek grubundan gelmesi de gerçekten içler acısı.

İki satır kod yazmasına bile gerek yok, bu işe meraklı olup konuyla ilgili iki video izleyen biri bile ülkemiz için çok değerli şu anda. Böyle böyle ilerlenecek, 100 kişi meraklı olacak, 50 kşi iki satır yazacak, 10 tanesi bunu profesyonel meslek olarak yapacak ve işsizlik böyle azalacak, böyle böyle değer oluşturacağız. Hiç bir işe yaramayan meslek odaları da bunu engellemeye çalışacak, tam taksi plakası mantığı işte.

Valla ben şahsen tanıdığım herkese şunu öneriyorum, üniversite bilg müh okumaya kastırıp beyninizi 50-60 yaşında ingilizce dahi bilmeyen doçentlerin elinde çürüteceğinize, oturun ingilizce öğrenin, video izleyin, iddia ediyorum 5 senede çok daha yüksek gelire ulaşırsın. sektörün büyük kısmı alaylıların elinde çünkü eğitim birkaç istisna dışında hiç bir şey sunmuyor. Çok alakasız bir bölümden mezun olan biri olarak bilişim sektöründeyim, inanılmaz eleman açığı var ama adam bulamıyoruz, çünkü bu meslek odaları öyle bir pohpohluyor ki gerçek manada hiç bir şey bilmeyen insanlar 20 bin maaşla başlayacağını falan zannediyor. "Bir fikrim var ama söyleyemem"'cilere hiç değinmiyorum.

Rahat olun yani gerçekten ekmek var bu sektörde, ve her şey iki satır kodla başlar, fazla düşünmeyin, başlayın yola koyulun bir an önce.

arkadaşım bilişim öğretmeni. konuyu ona sordum ne düşünüyor bu kampanyalar hakkında diye. yorumu özetle şöyle oldu: "yıllardır dersimiz için mücadele ediyoruz. bi ara sadece seçmeli ders olarak vardı. sonra 5-6-7-8. sınıflara zorunku olacağı söylendi. 5. ve 6. sınıflara zorunlu ders oldu 7. ve 8. sınıf için seçmeli. kademeli olarak onlar da zorunlu olacak denildi ama 4-5 yıldır hala seçmeli. verilen kadrolar şaka gibi atama puanları yüksek. fatih projesi diye ortalığı yıktılar. verimli bir sonuç alınamadı çünkü proje dostlar alışverişte görsün kafasıyla yürütüldü baştan sona. bir ara kodlama eğitimi söylentileri çıktı, sonra onun için de sınıf öğretmenlerine eğitim verilecek onlar anlatılacak diye haberler çıktı. durum bu iken kodlamaymış yazılımmış vs. vs. adamların niyeti bu değil nasıl verimli prpje olsun da yazılımda şaha kalkalım? boş iş hep."

"Avrupa'da, Amerika'da da işletme mezunu "kursa gidem, kod yazam, köşeyi dönem" diyor mu?"

Sadece su cümle kodlamadan bir şey anlamadığını gösteriyor. Kodlama köşeyi dönmek için oyrenilmez.

optik kablo cikisina benziyor. eger oyleyse ses sistemi icindir herhalde.

fiber internet kablosu

Ben de internetle ilgili bir şey olduğunu ummuştum ama türk telekom şu an binada internet hizmeti olmadığını söyledi. Apartmana fiber gelirse kablo altyapısı hazır anlamına mı geliyor bu?

Evet dairede tesisat hazır, binanın girişine hizmet gelirse kolayca alırsınız.

John Bloor +1

Bir de superonline da olabilir. Belki onların hattıdır.

Bana da benzer bir muamele çektiler.
Uzatmadım. Ama düşününce, bu adamlar bir defa araca atladı mı gün boyu bir sürü yer geziyorlar. Al-ver yaptıkça eldeki para değişiyor, dolayısıyla tam bozukluk olmaması bence anlayışla karşılanabilir bir şey.

Bence yaptığın hiç hoş değil ne kadar gaddarsın

biz milletçe hep tek haklı seçmeye çalışırız ama bazen iki taraf da haklı olur ya bu öyle bir şey.

kimin haklı olduğundan ziyade o kurye bir gün dayak yer. genelde çoğu böyle. aynı şeyi daha düzgün söyleyese eminim seni de rahatsız etmezdi. ya da parayı verirken maalesef bozuğumuz yok diyebilirdi.

mal işte. "abi bozuk param kalmadı, bir dahaki sefere halledelim" dese bile yeterliyken ukala ukala konuşmuş. Kafayı gömersek haksız biz olacağız, bas şikayeti geç.

Valla ben de uyuz oluyorum. O kuruşlar beni fakir etmez ama onları zengin eder. Neden hep kargo firmasında kalıyor para üstü diye sinir oluyorum. kartla ödeme işini de beceremiyorlar zaten.

sırf bu muhabbet yüzünden ve sürpriz tutarlarla karşılaşmamak için ücretsiz kargoyla alırım her şeyi.

Sen adama 18 kuruşu geri verdin mi?

kargocular ekseriyetle böyle. yine dua et 12.18'e direk 13 istememişler.

Adamın işine saygısı yok. O işle de motive olmak zor tabii.

Elektrik besleme kablosundan bahsediyoruz değil mi?
Bir kaç tipi var, genel olarak ortak kullanılan kablolar.
Modemin arkasındaki bağlantı yerinin fotoğrafını çekin, bir teknoloji mağazası veya elektrikçiye gidin. Uygun bir şey mutlaka bulunur.

bir de nolur nolmaz alttaki etiketin fotoğrafını da çekin. Belki gerekli voltaj ve akım bilgileri etikette yazıyordur.

Elektrikciye git, bana buna uygun adaptör ver de.

Modem modeline internetten bakıp kaç volt kullandığını öğren, 5 ya da 12 volttur. Sonra o voltajda en az 1 amper bir adaptör al tak.

Örnek ;

www.gittigidiyor.com

Yunanistan'a araba ile gitmiş olarak araba için yazayım.
Araç arkadaşınız üzerine ise, ve sınırdan geçerken siz kullanmıyorsanız sizinle ilgili bir durum yok. Yaya olarak geçiyormuş gibi düşünün.

Arabanın sahibi ile kullanacak diye bahsettiğiniz arkadaş aynı kişiyse (yani şoför aynı zamanda arabanın sahibiyse) o zaman da problem yok. Araç sahibi, aracın içinde değilse noterden bir belge almak gerekiyor "şu kişi arabamı yurtdışına çıkartabilir" diye (Kiralıksa kiralama şirketi belge alıyor).

Yunanistan sürücüden yeni ehliyet istiyor, yoksa "uluslararası ehliyet belgesi" diye bir cüzdan var. Ama yeni ehliyeti almak daha mantıklı bunun yerine hem zaman hem para olarak.

babayla aranızdaki ilişkiye bağlı da olsa bence anlamsız diyorum.

ben onun yerine kullanacağı üzerinde bulunduracağı bakıp hehe bunu oğlum/kızım aldı diyeceği bir hediye almayı düşünürdüm.

saat

emekli olan insan boşluk hisseder, özellikle ilk zamanlar, oyalanacak, hobi sahibi yapacak bişeyler olması bence daha güzel.

Üzerinde isim yazılı güzel bir alet çantası
yoksa şarjlı tornavida
tatil için hediye çeki

Bütçede sıkıntı yoksa en hora geçecek olanı 'baba koltuğu'dur.
www.google.com.tr

Doktorların işi bu niye zamanını almayacaksın belki de ölmek üzeresin kim bilir, git tabii.

acile de gitsen sıranı bekliyorsun sonuçta. bence gitmelisin.

gribe benziyor. eklem ağrısı, kırıklık, ateş.

Parasetamol aldın mı?

normal doktora neden gitmiyorsun? İşten izin alma, doğrudan gitme gerekirse.
Doktora söylersen işe gitmeden size gelmek için diye rapor verirler mutlaka.

Doktorun işi bu dostum. Git acile.

Ne bileyim ya, bacağı kopan acile gidebilirmiş gibi bi intiba var bende : D

acile gittiğinde fikrin değişecek. ayakta acil diye bir bölüm var. oranın adı "o kadar da acil değil aslında" olarak da değişebilir.

bence de kesin git. sonuçta hastalığının teşhisi yapılmamış.

burfak +1

Maalesef acil doktorunun işi bu değil.

Durumunuzun acil olup olmadığını en iyi siz biliyorsunuz. Aile hekimine gidebilirsiniz, gerçekten hastaysanız rapor verecektir.

Hastane acilini boşuna meşgul etmeme düşüncenizi de takdir ediyorum.

Geçmiş olsun.

Rapor almak mesele değil de şu ara özel bi projeler var işi bırakamıyorum gündüzleri, niteliği itibariyle.

daha önce de yazdım yine yazayım;
acil servis ani gelişen semptomlara, yaralanmalara, travmalara müdahale yeridir. acil serviste tedavi olamz, amaç hastanın stabil ya da tedavi alabilecek kadar normale yakın duruma getirilmesidir.

tedavi etmek polikliniklerin işidir.
acil servis o an sıkıntınızı gidermeye yönelik işlem yapar. bu sebepten pek çok hasta hastaneye gittim bakmadılar düzgün şikayeti le dolaşır. sorasanız çoğu ilaçlarını accilden almıştır.

ateşiniz 40 dereceyse, evey acile gidin, düşmesi için müdahalede bulunsunlar. sizi ertesi gün polkliniğe yönlendirirler asıl sebebin bulunması için.

ama hayatınızı idame ettirecek kadar ayaktaysanız, direkt polkliniğe gitmeniz en uygun davranış olur. bu şekilde acile giderseniz hem çok sıra beklersiniz, hem de durumunuz (eğer özel hastane ise) para ödersiniz.konu uzmanı bir doktor nöbetine de denk gelmezseniz muhtemelen aldığınız ilaçlar pek işe yaramaz; gereksiz yere böbrekleri yormuş olursunuz. bilginiz olsun.
geçmiş olsun dilerim.

Merhabalar,

bu saydıkların dışında Avis var. Hepsi zaten alacağın ülke dışında teslim olacağından fiyat farkını koyacaktır.

Bu firmalar zaten Avrupa'da yaygın olarak çalışan firmalar. Başka bir firmaya ihtiyacın olmayacaktır diye düşünüyorum.

Belçika'dan alıp hangi ülkeye teslim edeceğine göre alabileceğin araç markaları değişebilir. Örneğin Doğu Avrupa ülkeleri için Mercedes, BMW gibi arabaları vermezler.

Edit: Alamo'yu bilmiyorum ama Europcar da Avrupa'da bilindik firmalardan.

Alamo ve Europcar firmalarından kiraladım. Hiç olumsuz bir durum yaşamadım. Hem bu ikisi diğerlerine göre daha hesaplı.

Garenta Türk firması, Belçika'da ne arasın. Global firmalardan birinden kirala her şeyleri standart olur.

Sorudan garenta nın belçika versiyonu var mı dediğim anlaşılıyor diye düşünüyorum.

Brüksel havalimanından alıp gezip geri brüksel havalimanına bırakacağım.

Cevaplar için teşekkür

www.skyscanner.net

Benim böyle bir arkadaşlığım oldu. Birden iletişimi kestim attığı mesajlara "ok kib bye" diye cevap verdim. Sonra sinirim geçti. Ortak bi arkadaşımız vardı "bu konuyu bu gece hallediyoruz açın viskileri" diye mesaj attı. Gittik buluşucaz. Bi ben bi o var. Hiç o kırgınlık konusuna girmedim bile normal kaldığı yerden devam ettik.

Ama bi gün bu olay yaşanmadan markette görsem, sokakta görsem herhalde dönüp yüzüne bakmazdım.

Benim de aşiri tepki veridğim biri oldu. Sonra arkadaş yorumlarinin etkisiyle yumuşadim ve 3 kez adim attim. Ucunde de sallanmadim. Ben de artik biraktim aramayi sormayi. Sonra aradan uzunca bir sure geçti. Ortak arkadaşlarimiza beni sormuş. Facebookta beni eklemişti. Sildim engelledim. Ben hakli olduğum halde adim atmiş ve sallanmamiştim. Uzgunum kaybeden o oldu.
Benzer bir durum daha oldu. Başka biri. Yine sildim. Tanimazdan geldim. Bazi insanlari geçmişte birakmak lazim sanirim..

O ortamda karşılaşmadan adım atıp çözmen lazım.

Karşılaşana kadar beklersen o andan sonra bir şey yapamazsın.

En çok patlayıp bağırıp pöykürüp ortamı huzursuzlaştıran kişi adım atmalıdır diye düşünüyorum.
Ben böyle bişey yapmışsam, ertesi gün sakinleştiğimde karşı tarafla konuşur özür diler, o anki gergin psikolojimi tasvir eder, beni birazcık anlamasını ister ve haksız olduğumun, tavrımın yanlış olduğunun farkında olduğumu söylerim.

Diğer soruların cevabını ben de merak ediyorum.

Genel ortam nasıl oluyor Gazi Koşusu günü? Takım elbiselik ortam olmaz herhalde ama çok erkek erkek mi oluyor?

sıkıntı yaşamazsın. internet üzerinden satın aldığın ürünleri sen hasar vermediysen iade hakkın var belli bir gün içinde(tam gün sayısını hatırlayamadım)

paketi kargo teslim eden elemanın önünde açarsın. dışında bir sıkıntı görürsen rapor/zabıt filan tutturursun.

peki vatanbilgisayar deposuna ucarak mi geliyo bu harddiskler?

@hordes +1

Ben n11'den Seagate disk aldım birkaç ay önce, bir hafta olmadan arızalandı alet. Satıcıyla iletişime geçtim, ürünü gönderin inceleyelim dediler. Yenisini yolladılar birkaç gün içinde, şu an sıkıntısız kullanıyorum.

HDD'ler çalışmıyorken sarsıntı ve darbelere çok fazla hassas değiller.
Yine de riski artıyor tabii.

@hordes of chaos
Vatan Bilgisayar deposuna nasil geliyor bilmiyorum ama musteriye ulasasiya kadar daha riskli bir yolculuk yapiyor olabilir urun. Dagitimi yapan kargocularin paketleri arabaya firlattigi videolar falan vardi. Gerci UPS icin iyi diyorlardi. Belki onlar daha dikkatli davraniyorlardir.

@chica
Oyle olsa bile ben urun elime ulastiktan sonra cok zaman kaybetmeden bazi dosyalarimi ona aktarmis olacagim. Monitor, klavye vs. olsa yenisini gondermeleri sorunu cozerdi ama hard disk soz konusu olunca icindeki bilgilerin gitme ihtimali de var. Bir de mesela bir hafta icinde degil de aniden 6 ay sonra bozulmasina falan sebep olur mu? Omrunu azaltir mi derken kast ettigim biraz da buydu aslinda.

n11 meys mi mays mı öyle bir satıcıdan 6tb aldım, güzel paketlenmişti. bir sorun sıkıntı çıkmadı.

kaç kere aldım sıkıntı yaşamadım ama gider şubeden alırsın onda sıkıntı da çıkabilir, "teknoloji şans işi" muhabbeti cidden doğru bence.

Ama merak etmeyin harddisk markaları da ürünün kutusunu tasarlarken darbeleri hesaba katıp öyle paketleme yapıyorlar. (doğru düzgün her ürün için böyle aslında) Ayrıca çalışmazken düşse bile pek bir şey olmuyor en büyük sıkıntı çalışırken başına bir şey gelmesi.

Şimdi değil 6 ay sonra sorun çıkarır gibi bir şey olacağını sanmıyorum. Bozulursa bozuk gelir zaten. Lakin doğru, Türkiye'de kargolar ekstra kötü ve birkaç kere gözümle kutuların yere düştüğünü gördüm.

sen benim dedigimi anlamamissin ki

burada kimse sana sikinti olmaz diyemez. ssd degil ram degil icinde disk donen bi cihaz bu. sikinti olmaz diyen de yalan soyler. mesele tasinmasi kargonun firlatilmasi da degil mesele hard diskin kendisi

yani fabrika cikisindan bir gun sonra bile bozulma ihtimali olan bi cihaz tasimada sarsilsa ne yazar

bak sana en kisa tasima semasini anlatayim

fabrika>yerel hub>ucak>turkiye hub>depo

tasimayi soracaksan fabrika cikisindan itibaren endiselenmen gerekiyo

Bildiğim kadarıyla booking son kullanıcıdan para çekmiyor.
Kart bilgilerini otele gönderiyor, otel karttan para çekiyor.

Bir kere hemen ödemeli bir rezervasyonda otele giden faksta kart numaramın olduğu yer silik çıkmış, otel parayı çekememişti. Otelden çıkarken ödeme yapmıştım.

Bir de yaptığım hiçbir rezervasyonunda kartımda "booking.com" gibi bir işlem olmadı. Hep otelin kendi adı oluyor.

otel kartın aktif olup olmadığını test etmek için yapmış olabilir.

otel genelde test amacı ile kartı deniyorlar. benim sanal kart ile otel ödemeli rezervasyonumu otel onay vermemişti. zaten şartlara bakarsanız otel önceden provizyon kesebilir paniğe kapılmayın bu sadece deneme içindir falan yazıyordu bir yerde.

50 bin liralık kısmı peşin blokeli olarak hesabında tuttur. çıktığını taktirde vereceğim dersin

yasal süreyi bilmiyorum ama belirli süreden sonra evden her ay için x lira kira ödemek zorundadır diye yazsan. bu x i yüksek tutarsan. çıkması için ikna edici olur diye düşünüyorum.

Kiracı olması başka, ama ev sahibiyse hemen çıkması gerekmez mi?
Gerçekten böyle bir kural mı var?

Bunun pazarlığını ev sahibiyle yapmalısınız. Ben evi aldıktan 2 ay sonra çıkmıştı ev sahibi. Ama adam baştan söyledi; taşınacağı evde tadilat yaptırıyormuş vs. hatta bize söz verdiği tarihi aşarsa diye kira tutarı belirlemiştik aramızda yaptığımız satış sözleşmesine.

hocam öyle bir şey yok. bizi de öyle kandırdılar. ev boşalmadan işlemi yapmayın bence. son mağdur olursunuz. saçma sapan kandırdılar bizi 2 ay boşa oturdu eski sahibi.

yasal olarak öyle bir şey yok.
içinden çıkılmamış bir evi alırsanız çok uğraşırsınız söyleyeyim. boş teslim alın evi.
tahliye için dava açılıyor (ayrıca gelir kaybı da talep edilir) ancak çok uzar.

Yasal olarak tapu işlemlerini tamamlayıp tapuyu adınıza aldığınızdan itibaren o evin sahibi sizsiniz.Eğer hem evin parasını alıp tapuyu size devredip hem de 1.5 ay boyunca evde oturmak istiyorlarsa size kira versinler.Vermeliler.Nitekim verdiğiniz nakiti faizde değerlendirseler şu an daha fazla para kazanacaklar ödedikleri kirada.Kısacası yasal olarak ev sahibi oturabilir diye bir şey yok tapu seninse mülkiyette senin.(İNTİFA-KİRACI vs gibi durumlar olmadığını varayıyorum)

öncelikle buradan bana 45 gün takan eski ev sahibimin aq.
bu 45 günü kim çıkardıysa onun da bilahare.

yavşak emlakçıya bu 45 günün hangi kanunda yazdığını sorun, cevap veremezse ağzına odunla vurabilirsiniz.

bana da 45 gün takmıştı adi herif.
olayın gerçek, kanuni boyutuna bakarsan, tapuda devir yapıldığı andan itibaren çıkış yapması gerekiyor evden. ama satıştan önce anlaşırsan sözleşme yapıp istediğin kadar süre verebilirsin sen.

bana bari verdiğim kiranın yarısını ver demiştim, vermemişti.
850 lira için 360 bin lira aldığı halde helallik alamadı.

Üst kat komşunuzun problemi.
Ustayı siz bile çağırsanız ödeme üst kata ait

Sorumlu üst kattır onlar karşılayacak tüm masrafı.

siz yine de usta çağırmadan bir görüşün üst tarafla henüz görüşmediyseniz.

Belki tanıdık ustası vardır, ona yaptırma ister vs. Haksız duruma düşmeyin.

Belki de görüştünüz tabii ve anlaştınız, bilemiyorum :)

Ancak sorumluluk üst katta +1

üst olur.

Evini küçük bir meblag verip sigortalattır, bir dahaki sefer ister yaptır ister yaptırma sigorta firması ile iletişime geç onlar çatır çatır üst komşundan parayı alır.

uyuz biriyse:
komşu savaşlarına hoşgeldiniz :)

üst kat komşu savaşları versus ofiste klima savaşları

@liberal, 2sini de yaşıyorum :)))

@archery, ben de malesef aynısını yaşıyorum :) Üst komşuyu hadi parayı kendin ver yine halledersin de klima savaşanı kazanmak çok zor.

kendi katınıza davet edip gösterin, durum bu demeniz iyi olur

Üst komşu usta çağırır o yaptırır o öder.

soruyu okuyunca bir zamanlar turkcell işlem merkezinde çalışan bir arkadaşın anlattıkları geldi aklıma da gayet yapıyorlarmış bu tarz dalavereler. zaten orijinal ürünün üzerinde neden samsung yazmasın ki?

Bir tane bayi o. Onun naptığından Samsung'un ne haberi olacak kimse şikayet etmedikten sonra.

Belki arada gerçek de satıyorlardır :)

Samsung Türkiye'ye fotoğraflarla beraber mail at. Onlar anlar herhalde.

kesinlikle olabilir

Aristarkos +1

Herhangi bir şubeden alabilirsiniz gitmeden bankada

son dakikaya bırakmayın derim. bankalardan halledin.

bu saçmalık sadece türklere özgü olduğu için, sen rahat ol o pulu 15,00 tl'ye her türlü eline alırsın!

Marmaris-Rodos geçişi için feribot bileti satan ve sonra checkin işlemi yapan yer 15TL'ye satıyordu.

Olmadı bir banka şubesine gidip yatırabilirsin. Makbuzu yanına alıyorsun. Yanlış hatırlamıyorsam pasaport numaranı bilmen gerekiyor.

3-28 Eylül arasında maksimum 11 gün kalabilirsiniz demişler. Dönüş uçağınız 11 günü aşıyor, problem olur bu durumda.

Sıkıntı olur.

Pasaport kontrolü sırasında dönüş biletini görmek isteyecekler. Sonra da dönüş biletin ile kalabileceğin sürenin uygun olmadığını.
Almanlar kapıdan geri göndermeyi sever. Mutlaka vizenize göre uçak biletinizi değiştirin derim.

yandık, gitti 550 tl.

hatali bir durum olmus olabilir bence idataya bir sorun. bir keresinde yanlislik yasamistik aynisi olmasa da.

hocam 6 kişi gidiyoruz, hepsine 11 gün yazmışlar.

evet bastığınız damga başka bir partiye bulaşıp oy geçersiz sayılmasın diye söylemişlerdir.

mürekkep bulaşacak gibi olsa zaten siz de anlarsınız, aileniz de anlar, o şekilde katlar. Bulaşma olayı yoksa, sırf öyle katladı diye geçersiz sayılmaz.

eskiden kullanılan damgalar çok mürekkepli oluyordu. Onlarda bulaşma sorunu vardı.
Ben yine de hep dışa gelecek şekilde katlarım, mürekkep bulaşırsa zarf bulaşsın, başka partiye bulaşıp geçersizlik olması diye, ama yeni mühürlerde zaten çok az mürekkep olduğu için bu durumun olma ihtimali düşük zaten.
Yoksa katlamanın geçerlilikle alakası yok.

açıp sayarken kolaylık oluyor oy pusulalarının aynı yöne bakması, zaman kazandırıyor sandık başkanlarına. her oyu açık ve görülebilir şekilde sayımı izleyenlere göstermek zorunda, bunda da kolaylık sağlıyordur.

Not: Psikiyatrist ya da klinik psikolog değilim, başka bir alanda psikoloji masterı yapıyorum dolayısıyla yazacaklarım kesin bilgi olmayabilir.

Merhaba, durumunuz anksiyete (kaygı) bozukluğunu işaret ediyor gibi duruyor. Antidepresanlar anksiyete tedavisinde de kullanılabiliyor, dolayısıyla orada bir sorun yok. Ama Prozac ve Xanax'ı birlikte vermiş olması bana da ilginç geldi. Belki ağır bir tablonuz olduğunu düşündü. İçinize sinmediyse bir doktora daha gidin bence.

Gecen kis ben de benzer bir duyuru acmistim. Silmisim duyuruyu ama kopyasi duruyormus, onu kopyalayip yapistirayim.

"Bir arkadaşım var, bu arkadaşım ezelden beri şeftali yiyemez. Tüylerinden huylanır. Bir iki kere ben de soyup yedirmiştim. Şimdi bu arkadaşı benden çok olmasın, bir uçak korkusu var. Birisi de "Psikiyatriste git, Xanax yazsın" demiş. Bu da gitmiş psikiyatriste. Anlatmış, uçaktan korkuyorum diye. Toplam 1 dakika soru-cevap şeklinde konuşmuşlar. Doktor "Çocukluk nasıldı", "Ananız, babanız?", "Başka fobileriniz var mı" dye sormuş ve o da şeftaliyi söylemiş. Doktorun suratı öyle bir değişmiş ki, arkadaş "Uçuş yalan oldu, çünkü hastaneye kapatılıyorum az sonra" diye korkmuş. Doktor "Çocukluktan gelen bozukluklar var, bazı şeyler içinizde büyük korku yaratmış" diyerek üç ilaç vermiş ve en az 9 ay kullanmasını istemiş. Biri antidepresan, diğerleri sakinleştirici. Arkadaşım depresyon veya benzeri bir şikayeti yok, hatta neşeli ve uçak/şeftali dışında fonksiyonel bir arkadaş ama "Anksiyete bozukluğu tamam da, bu kadar ilaca ihtiyacım olana kadar nasıl fark etmedik" ve "Gerçekten bu kadar ilaca ihtiyacım var mı. Acaba önce bir psikolog veya terapistle mi görüşsem" diye soruyor. Çok fena korkmuş durumda üç ilacı birden görünce."


Buradan insanlar "Oha, bunun icin uc ilac ne" demisti. Bir de bir psikiyatrin esi buradaymis, o da goruslerini "Duzgun bir psikiyatr bulsun. Bu adam buyuk olasilikla ilac firmalari ile anlasmis ve herkese her seyi dayiyor" diye yonlendirmisti. Arkadasim sonra baska bir psikiyatra gitti. Yine uc ilac aldi ama her zaman kullanacagi degil, stresli zamanlarinda kullanacagi ilaclar oldu. Bir yandan zaten terapiye devam ediyor. Seftali ne durumda, bilmiyorum.

Doktor biliyordur, belki ihtiyaciniz vardir gercekten. Arkadasimin basindan boyle bir durum gecti. O yuzden tek doktorun teshisine guvenmekte zorlaniyorum. Doktorun dediginin ustune benim laf etme hakkim yok ama siz de baska bir doktora gorunseniz?

@aycho
çocuklukta yaşananlar mevzusu bende de açıldı. bu semptomlar çocuklukta yaşananların dışa vurumu dedi doktor. ama basit şeyler ilaçla gider bunlar dedi.
çocukluk mevzusunu psikoterapi yoluyla bulmayı ve çözmeyi amaçlıyorum.

@quotes
prozac düzenli. xanax ise dideral yetmedi, damla yetmedi hala endişe gitmiyorsa xanax vur dedi. yani yalnızca çok gerekli durumda.

çüş... doktor degilim ama gorus sormussun soyleyeyim: baska bir problemin oldugunu soylemediysen yani depresyonda falan olduguna dair bir sey cikacak bir muhabbetiniz olmadiyse, derdin heyecansa, prozac ve xanax olayina girme hocam gerek falan yok. prozac yan etkisiz ve risksiz bir ilac degil. genel olarak SSRI ler oyle degil yani. xanax ise zaten bir nukleer bomba heyecan icin.

dideral yani propranolol senin durumunda her tecrubeli kisinin kullandigi standart ilactir. televizyondaki sahnedeki unlulerin kaninda bulunur. damla hakkinda yorumum yok ne oldugunu bilmiyorum.

prozac arada alinacak bir ilac degil etkisi de ani degil zaten gunler sonra etkisini duzenli kullanimla gosterecek bir sey. ama onu nda yan etkileri var ve kiminda kalici etkileri bulunabiliyor nadir de olsa (biraksan bile).

sen prozac ile xanax i bosver simdilik. dideral vs. gayet ise yarar bir sure dene. hala heyecanina care olmazsa (ki olacaktir bence) baska bir doktora git, durumunu anlat ve antidepresan istemedigini de bastan soyle, baska cozumlere yonlendirsinler.

ya, çok dürtüsel yazıyorum, sadece ilaçları okudum: hekimin karşısında tecrübesizlikle tuhaf davranmış olabilirsin de xanax ve dideral ve oral damla? oha, oha! başka hekimle konuşun.

bu arada dideral direk heyecanini almaz, heyecanin fiziksel etkilerini alir. yani adrenailn basinca vucut gelen terleme titreme duzgun konusamama vs. gider. cogu kisi mesela insan onunde konusmaktan cok heyecanli ve amator gozukmekten korkarlar. heyecanli gozukme korkusu gecince heyecanin kendisi de gecer buyuk olcude.

ve dideral psikiyatrik bir ilac degil, oldukca da guvenli bir ilac, muhtemelen problemini tek basina cozecektir. verdigi damla nedir?

Ya birader ben anlamıyorum niye gidiyorsunuz şu doktor mudur nedir? Gel burada kapı gibi duyuru var, en doğrusu en iyisi burada güzel kardeşim ya

Doktora güvenmediyseniz hiçbirini almayın başka doktora gidin.
Yapmamanız gereken şey yarım yamalak kendinize göre tedavi etmeye çalışmak.

Onu alayım bunu almayayım yok.

Köpek sahibi değilim ama bu kısıtlamalar çok kanıma dokunuyor.

İstediğiniz plaja gidebilirsiniz.

Kaş için konuşmak gerekirse, içindeki Küçükçakıl'da su çok soğuktur (etrafında soğuk tatlı su kaynakları var). Bunun yerine biraz dışındaki Büyükçakıl plajına gidebilirsiniz (Hem sizin hem de köpek için).

abi bildiğin rezillik.
ben de her gün 25 km yol yapıyorum işe gelip giderken. işyerinde dışlıyorlar.

edit: şaka bir yana 5km kardiyo için yetmez. belki vücut ısınır biraz.

kardiyo yapmış olursunuz işte. salona gidip bisiklet yapmaktan ne farkı var?

biz helikopterle gidiyoruz sırf fakir demesinler diye. bisiklet mi kaldı, yok bi de otobüse filan binseydin :/

1- fakirlik değil wtf. Ayrıca fakirlik olsa ne olacak :S

2- böyle şeylere çok takarsan hayat geçmez

3- iyi fikir spordan önce vududu ısıtırsın işte giderken çok zorlama yorma spora enerjin kalsın

4- eğer hızlanıp yavaşlayabileceğin güvenli bir yol ise ki bunu bulmak zor, speed interval yaparak 5 kmdenden yararlanabilirsin spor sonrası cardio için.

Kim ne diyecek diye yasayamiyoruz hayatı. Nasıl kolayına geliyorsa öyle yap kardeşim.

AlsterWasser +1

Geri kalmış ülkelerde fakirlik olarak görülüyor. Gelişmiş ülkelerde ise kimse seni bu şekilde yargılamaz. Türkiye'de fakir olarak görebilirler. İnsanların bakış açısı biraz sorunlu. Hareket ettiğin için mutlaka bir faydası olacak. Çok takıyorsun. Belki de kafaya takılacak en son şey bu. Fırsatım olsa her yere bisikletle giderim.

Fırsatım olsa her yere bisikletle giderim ben de. Bisiklete binen adama fakir demem. Alakası olan bir şey değil çünkü.

abi bisiklet pahalı bir şey değil mi zaten ya:)

bunun fakirlik oldugunu dusunen biri beyinsizdir; beyinsiz mahlukatla takilmak istiyorsan bisikletini satin alabilirim.

gerçekten troll değilsen ciddi cevaplayayım. fakirlikle alakası yok. hatta lüks bile diyebilirsin. gerçekten çok pahalı bisikletler var. kaliteli bir şey almak için en az 1000 lira harcaman gerekir ki bunu da fakir diyemeyiz. kardiyo için yeterli olup olmadığını doktorun ya da spor hocan bilir. daha da önemlisi kendin bilirsin. burada söylenenlere kulak asma.

değil.

ayrıca kardiyo kilo vermek için yapılmaz. kendini daha çok yorgun düşürüp direncini kırarsın. kilo vermenin anahtarı düzgün bir beslenme programı. uzman değilim, şöyle beslen böyle beslen diyecek değilim ancak tavsiyeler için angelus'un entrylerine göz atabilirsin. o adam uzman :D

ben turkiye'de binmezdim bisiklete. yuzde 75 maganda.

Ya türkiye de nasıl binebiliyorsun diye sormaya geldim. Ben kadıköy de rahat mutlu binemiyırum bisiklete :(

bence asil sorup dusumen gereken bisiklet surmek icin tehlikeli bir yol mu? bir de araba gazlari vs. kirlilik cigerlerini mahvetmesin? Mutlaka bi maske bise tak, kasksiz sakin cikma yola.

Geri kalan faso fiso, isinmis olursin spor oncesi mis

teşekkür ederim cevaplar için

bisiklet bir kültürdür, yaşam tarzıdır. avrupa'da insanlar arabaya mecburen biniyor. herkes bisiklet üstünde...
şu kompleksli düşüncelerden gerçekten arının.

Hareket etmek niye fakirlik oluyor, anlamadim. Yol tehlikeli degilse kullanin tabii ki. Spora giderken isinmis olursunuz biraz, hem acik havada daha fazla zaman gecirmek, sürekli bir binada ya bir tasitin icinde kalmaktan iyidir de.

Daha once 6 ay yasadigim yerde yol buna izin veriyordu. Yarim saat gidis ve yarim saat donusle bisikletle ise gidiyordum. Yagmur yoksa gayet guzel bir durum. Ferah ferah gidiyordum.

Acikcasi, bana zayiflama degil de, vucudun sekle girmesi acisindan cok yardimci olmustu. Haftada 5 gun antrenor yonetiminde yaptigim spor o kadar yardimci olmamisti. Onu birakip bisiklete basladim, daha iyi oldu.

Vucut kismi bir yana, arabadan daha guzel, daha zevkli. Fakirlikle de alakasi yok bunun. Zaten cok kisi de acmis konuyu.

fakirlik. fakirlikten kırılan isveç, hollanda falan gibi ülkeler yokluktan bisikletle geziyorlar.

çocukluktan beri 3 kere bisikleti çalınmış biri olarak artık bisiklete lüks gözüyle bakıyorum. bisiklet kullananlara da ayrı saygı duyuyorum. not: çalanların götüne girsin.

Bisiklete binmek fakirse başta Hollanda olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri Fasfakir.

bisiklete binememek fakirlik. parasızlıktan yamulan jantımı yenileyemiyorum. :(

Bu duyuruya harcadığım 45 saniyeyi asla geri alamayacağım.

Bisiklete binmek fakirlik değil.

Bisiklet candır. O kadar yolda hayatta minibüse binip o rezilliği çekmek. Bisikletim çalındı yine almak istiyorum öbür turlu evden cikmiyorum

Kask vs güvenlik ekipmanlarını ihmal etme lütfen ve trafiğe dikkat. Güvenlik sıkıntı olabiliyor

Bisiklete binmek parayla satın alınamayacak yüksek bir refah seviyesidir.

miniler goruntusu hos, kullanmasi super zevkli ama sikintili arabalar genel olarak. turbolu motorlar ayrica sikintili. elin ustunde olacak, garantisi yoksa sanayide bolca takilirsin...

benzinli 3 silindir motoru sıkıntılı demişti ustam. dizelinde sıkıntı yok demişti.

Hangi ihtiyacı karşılayacağını bir türlü bulamadığım araç tipi.

Mini gibi spor bir araba mı istiyorsun? yoksa kişi ve eşya taşımak için hacme mi ihtiyacın var? İkisinin arasında, ikisini de beceremeyecek gibi duruyor.

Valla ya biz beceremedik ya da bizimki dandik. Çok acil bir şey olmadığı sürece kullanmıyoruz. En fazla 10 yikamada bir belki kurutma. O da hafif nemli. Makina LG bu arada.

Eger evinde yer sorunu yoksa ayri ayri almanini oneririm..kurutmali camasir makinesi kullanan cogu tanidigim hic memnun degiller..ben ayri kullaniyorum kurutma makinesini ve baya memnunum.

Yer varsa ayrı.

Sırayla birinden çıkartıp diğerine koyabilmek lazım. Yoksa pratik değil.
Bir çoğu yıkadığı kadarını kurutamıyor. Ya az miktarda yıkayacaksın, ya da başında bekleyip yıkandıktan sonra yarısını çıkartıp kurulayacaksın filan gereksiz.

Biz kullanıyoruz ve gayet memnunuz. Tek problem yıkama+kurutma çok uzun sürüyor. Yani yıkanacak çok çamaşır az zaman varsa sıkıntı oluyor. Onun dışında iyi ki almışız diyoruz biz.

samsung makine kullanıyorum yıkamalı ve kurutmalı 2 yıl önce aldım, hayat kalitem arttı, iyi ki almışım, çoook memnunum.

Ben memnunum, 2 senedir kullanıyorum. Yıkama moduna göre ortalama 3 saatte yıkayıp kurutuyor. Marka hoover. Tamamen kuru çıkıyor çamaşırlar ve yıpratmıyor.
Annemin evinde ise ayrı ayrı var, önceden o şekilde kullanıyordum. Bence bir arada olması daha iyi.

annemde ve ikisi bir arada samsung var, cok randimanli olmadigini soyluyor.

bizde ayri ayri. arcelik marka. muazzam biseymis.

Vestel kullanıyoruz 2-3 yıldır, çok ama çok memnunuz.

www.vestel.com.tr

"Bir arada olanlar randımanlı değil, ayrı ayrı olmalı" olayı tamamen satış stratejisi.

Bir arada olan makineler çıkmadan önce sadece kurutma makineleri çıkmış ve baya satmışlardı piyasaya, hala satılmayı bekleyen bir sürü stok var. Mecbur satılmaları lazım, ne diyecekler?

Kısa bir süre sonra tek başına kurutma makinesi kalmaz piyasada emin olun, hiç bir marka üretmez. Mantıklı değil.

annemde arçelik 9-6 (?) var. daha yeni yıkadım çamaşırlarını, gayet başarılı. yıkama+kurutma 5 saat civarı sürüyor yalnız, bilginiz olsun. gayet kuru çıktı çamaşırlar, güzel de yıkamıştı alet.

Hotpoint var bizde
Çarşaf havlu vb yıkamak çok kolay hayatı kolaylaştırıyor ama sürekli kot tshirt kurutmuyorum çünkü çekiyorösr ve eskiyorlar.
Acelem var 45dk yıkama kurutma programını kullanıyorum. Ütüleyince hemen kuruyor ve giyilebiliniyor.

Ben de öyle olduğunu yeni öğrendim aslında. Dizilerin instagram sayfalarında yorumlara bakarsan eğer farklı milletlerden bir sürü izleyici olduğunu görebilirsin. Güney amerikadan falan izleyenler var çok garip.

Türkler dizi işinde iyiler. Hem çok eski yıllardan gelen bir tecrübe var hem de günümüzdeki oyuncu potansiyeli çok iyi. Daş gibi kadınlar/adamlar oynuyor dizilerde. Çoğunun eğitimi var. Dizilerin önemli bir kısmının Türk edebiyatında ya da gerçek hayatta bir karşılığı var. Böyle olunca izlenebiliyor.

normalde guney amerika'da, balkanlarda, ve arap ulkelerinde cok tutmuslardi ama gecenlerde bir ingiliz'in netflix'de buldugu dirilis: ertugrul'a olan bagimliligini anlattigi bir yazidan sonra, her yerde tuttuklari kanaatine vardim.

inews.co.uk

O kadar yil ABD'de yasadim, bir Amerikali da bana Turk dizisinden soz etmedi. Amerika derken Guney Amerika demek istedin sanirim yoksa Latinler disinda satamaz o diziler.

balkanlar, rusya tarafi, guney amerika, orta dogu... senden benden iyi biliyorlar.

Pwk tv izlemem ve diğer dizilerin akıbetini bilmiyorum ama sanırım Erkan Petekkaya nın oynadığı bir dizi de İsveç kanallarında vardı bir ara, görece popülerdi de sanırım.

Ben yurtdisina kongreye gitmistim, insanlarla tanistikca hep dizileri sordular. Cok sasirmistim. Baya da turkce ogrenmisler. Yanimda Tovbe tovbe, allah allah diyip durdular. Hangi diziyi izledilerse artik..

Sirplar, macarlar, pers, paki, brezilyali, yunan, tunuslu.
Binbir gecenin cok eski oldugunu soyledigimde brezilyali sasirmisti. Sirplar da neden hic ibadet etmek gibi seyler yok dizilerde diye sormustu.

Ama bir yandan da hayatimizi dizilerdeki gibi saniyorlar galiba cunku ben evlenmeyi dusunmuyorum demistim. Ailen mi istemiyor falan gibi tuhaf tuhaf sorular sordular.

Bizim diziler kolay bu yuzden de tuttugunu dusunuyorum. yabanci dizi izlerken dikkatle izliyorum ama bizim dizileri baska is yaparken izlersin.

Bana da dogudaki illeri nasil gezebileceklerini sormuslardi. Sila dizisiydi galiba mardin i merak ediyorlardi..

özellikle balkanlarda sıklıkla izleniyorlar, arap ülkeleri zaten öyle. daha çok yaşlılar bayılıyor fakat gençler arasında da yaygın. hiç izlemeyenden bile "babaannem çok seviyor sizin dizileri ya hehehe"yi duyarsınız, bizdeki eski brezilya pembe dizileri gibi denebilir.
karşılaştığım avrupalılar genellikle aşk dizilerinden bahsederken fas'a gittiğimizde herkes memati abdülhey zaza diye karşılamıştı bizi her yerde.

litvanya'da erasmus yaparken avm de açık olan tvlerde medcezir yayınlanıyordu. yurtta ise litvan gençler devamlı medcezir ile ilgili bana soru soruyorlardı. izlemediğimi söylediğimde şaşırmışlardı. aynı şekilde muhteşem yüzyıl'da çok seviliyordu litvanya'da. sülümanlar hürremler havada uçuşuyordu.

img2.cdn.netgazete.com

Ayrıca dizi ihracatı ile ciddi bir gelir elde ettiğimiz doğrudur.

bundan yaklaşık 5 sene İtalya'da öğrenciyim, international ortamlarda takılıyoruz hep. Kaldığımız yurtta arap kökenli adamlar var Lübnan, Mısır bilmemne adamlara ilk tanışmamızda Türküm demiştim, yemekhane sırasında, kütüphanede bilmem nerde rasladıklarında Kurtlar vadisi aşağı kurtlar vadisi yukarı. Ben de bi bölüm bile izlememiş adamım, pot kırmıyım diye kastıkça kasıyorum, iyi karakterleri biliyoruz medyadan Polat molat, adamlara Kurtlar vadisi izlemedim desem hayal kırıklığından herhalde bi daha yüzüme bakmayıp, selam vermezlerdi:) Bi de Hürrem olayı var ki, ayrı bir tez konusu, Meryem Uzerli manyakları vardı, adamlardan Türk kızı güzellemesi dinleyip duruyoruz

Peru'daki "Fatmagül'ün Suçu Ne" furyasını öğrendiğimden beri şaşırmıyorum. Aşkı memnu, hürrem falan neyse de bu ne alaka diyor insan.

Aynen, Yunanistan'da ve Pakistan'da da cok popüler.

Benim anlamadigim Fi gibi Türk dizi tarihinde muhtesem bir dizi yapildi fakat bunu bilen yok. Türk dizilerini seven yabanci arkadaslarim icin Ingilizce altyazilisini aramistim ama bulamamistim zamaninda.

@chitosan, henüz dışarıya pazarlanmamıştır dizi.

saka degil, ciddi anlamda dizi ihrac ediyoruz. cunku hakikaten onem veriyoruz kaliteli is cikarmaya,. e malum tarihimiz de koklu, uzun. sirf tarihi konulu dizi cekilse 200 sene yeter :D
inanmicaksiniz avustralya'da yasayan yunan bir is arkadasim bile turk dizisi izliyor.

Benim izlenimime gore genelde doguda, ozel olarak Pakistan, Turki Cumhuriyetler ve Ortadoguda populer. Balkanlarda da bilinebiliyor. Onun disinda batida populer diyemem.

Yunanistan'ın güneyinde, kervan geçmez bir geçitten geçerken tepede yemek yiyelim dedik. Nereden muhabbeti geçince Türkiye dedik. Başladı garson kız Türkçe laflar etmeye.

Meğersem Ezel, Muhteşem Yüzyıl filan izliyorlarmış sürekli.

Genel olarak alışveriş açısından bir problem yok ama eğer sen türkiyede yaşıyorsan paypal hesabı açamazsın. vpn falan kullanarak paypal açma paran içerde kalır çekemezsin. eğer sürekli bir iş değilse yurtdışında yaşayan bir arkadaşının paypal hesabını verirsen parayı oraya göndersin.

paypal'in yoksa bi tane aç da gönderem diyor.

elin ABD'lisi ne anlasın yasaktan? cici cici yol göstermiş.
it is forbidden, I am not allowed to get payment through PAYPAL, yazman lazım.

supheli bir durum var direk diyemeyiz (ama bu kadar ozen gosteriyorsa nasil hesap acacaginla ilgili falan olabilir yani) ama turkiye'de paypal calismiyor o yuzden o sekilde yapamazsiniz sen de turkiyedeysen ve yabanci banka hesabin yoksa.

paypal is banned in our country de baska bir metod soylesin.

mesajın içeriği paypal aç gibi ama şüpheli olan durum amerikadan olan birinden gelen hata dolu mesaj. en az 4 5 hata/yanlış kullanım var. Tabii bir amerikalı veya oradaki bir göçmen de hatalar yapabilir ama bunlar biraz fazla göründü benim gözüme. yani işin çok aslını bilmediğim için mesaj üzerinden gittim. sözlükte ve burada başlıklar vardı, afrika ülkelerinden falan mesaj geliyormuş sahibindedeki ilanlara, fotoğraf makinesini telefonu kardeşime vs almak istiyorum diye öyle bir şeyse dikkat edin.

Abi olay soyle mi gerceklesti.

Sen sahibinden benzeri bir yere satacagin seyi koydun ve bu arkadas nasil bulduysa senin urunu buldu ve istedigin fiyattan almak istiyor.buysa durum dolandirilmak uzeresin.

@duptıs abi burada dolandırma işin neresinde Allah aşkına
Adam diyor ki adrese git hesap aç, mail adresini düzenli adresin olarak ver ki para yattığında anında mail gelsin, sonra da bana adresi ver ki ben de hemen ödeme yapayım.
Hayır 50 belki 100 tane ABDli müşterim var herkesten PAYPAL ödemesi alıyorum. nerede gördün dolandırıcılığı, müneccim misin?
bunun öncesi sonrası başka bir muhabbet varsa, diyeceğim ki tamam oradan niyet okudunuz. şurda ne gördünüz Allah aşkına?

duptıs haklı, sahibinden ilanlarına çok yurtdışından dolandırma girişimi geliyor. özellikle afrika kıtasından. şöyle ödedim, böyle ödedim, sahte dekontlar. sen kargola paran swift'te 2 güne gelecekler. sözlükte başlığı bile var gece gece bulamadım

TÜrkiye'deki bir siteden sattığınız ürün için Amerika'dan para göndermek istiyorlarsa bir gariplik var.

Yoksa PAYPAL hikayesi gayet normal duruyor.

@niye ama

Olay söyle mi gerçekleşti diye bu yüzden sordum adama ama sen gerilmişsin,müneccim değilim sahibinden vb yerli sitelerde çok fazla ürünüm var ve her gün benim sattiğim ürünü kendi ulkesinde yari yariya alabilecek amerikali vs oldugunu iddia eden nigerian scamcilerden mesaj aliyorum.bu yuzdende arkadasi uyariyorum.eski duyurulari tararsan bu sekilde dolandirilan arkadaslarin duyurularini goreceksin,

bildiğim kadarıyla her gün 1 saat geç gelip 1 saat erken çıkabiliyorsun. hamile değilim ama bu şekilde izin kullananlar oldu. birleştirme de yapılabiliyor sanırım ama bu konuda çok hassas ve kurumsal bir yerdeyim, her firma uygular mı bilmiyorum. ik'ya danışabilirsin bence

6.aydan sonra sanırım o dediğiniz izinler

Yazılı olarak doktor raporuyla iletin bildirim yapacağınız kişiye. Öbür türlü karnınız burnunuzda da olsa "biz nereden bilelim" deyip izin konusunda gecikmeler olabiliyor.

dediğiniz sanırım süt izni, çocuk doğduktan sonra 1 yaşına gelinceye kadr anneye günde 2 saat süt izni verilir, onu birleştirip 1 gün olarak kullanabilir.

hamileyken verilen izin diye bir şey yok, rutin doktor kontrolleri için izin verilir ama daha az çalışma fln yok ne yazık ki. özel sektör için konuşuyorum devleti bilemem.

dediğini ilk defa duydum öyle bir şey yok. dediğine benzer sadece doğumdan sonra doğum iznin bittikten sonra süt izni diye bir şey var. bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Çocuk 1 yaşına gelesiye kadar Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. günlük haklarını kullanmayarak haftada bir gün izine çevirebilirsin

Merhaba,

Anne adaylarının hamileliklerini öğrendikleri andan itibaren doktor raporuyla kanıtlamak koşuluyla günlük çalışma saati 7,5 saattir.

Öyle bilmeden "öyle bişey yok" diyenlere aldırmayın. Aşağıda 16 Ağustos 2013  tarihli 28737 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan "Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla; Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik" in 9. maddesinin 1. fıkrasında görebilirsiniz:

www.resmigazete.gov.tr


Doğumdan sonraki olay ise süt iznidir. İşe başlayan işçiye çocuğun 1 yaşına gelmesine dek günde 1,5 saatlik süt izni verilmesi gerekmektedir.

@hakiki ssg, günlük normal yasal çalışma süresi zaten 7,5 saat, fazla mesaiye kalmasın manasına geliyor gönderdiğin madde. fazla mesaiye kalırsa hamile olmasa da parasını alabiliyor ya da onun yerine izin kullanabiliyor çalışanlar. hamileler fazla mesaiye tutulamayacağı için fazladan izin kullanacak bir süresi olmuyor yani.

sonradan toplu kullandırmalı süt izni var ancak o da yukarıda dendiği gibi doğumdan sonra, biriktirmeli kullanımı ise işverenin inisiyatifine kalmış bir şey. birleştir haftada 1 gün izin kullan demiyor yönetmelik, günlük uygula diyor ama işçiyle işveren arasındaki anlaşmaya bağlı olarak uygulaması değişebiliyor.

Merhaba,

Günlük çalışma saati molalar ve yemek saatleri hariç haftalık beş gün çalışan kurumlarda 9 saattir. Eğer haftada 6 gün çalışıyor iseniz 7,5 saat uygulanır. Bu da ilgili kanundaki haftalık 45 saate atıf yapar.

Ben örneğimi bunun üzerine verdim.

Aradım bulamadım şu an telefondan bulunca eklerim. Yargıtay'ın konu ile ilgili kararı var. Altı gün çalışan kurumlarda hamilelik çalışma süresi (7,5 x 5) / 6 şeklinde hesaplanıp 6,25 olarak uygulanmaktadır.

Merhaba @hakiki ssg detaylı bilgi için çok teşekkür ederim. Haftada 5 gün çalışıyorum 8bucuk 5 bucuk, öğle aralarım da 1 saat. Bu durumda molayı cıkarırsak haftada 40 saat ediyor acaba kullanamaz mıyım 45 dolmadıgı icin?

Merhaba,

Şirketinizin kurumsallaığına göre değişen bir konu. Konuyla ilgili şirket IK'nız varsa danışmanız en doğrusu olacaktır. Mecvut çalışma düzeninizde 8 saat çalıştığınız için sadece 30 dk'lık bir düzeltme öngörülüyor.

Benim eşim de aynı mesai saatlerine sahipti 8:30 - 16.30 ya da 9:30 - 17:30 teklif etmişlerdi.

Avrupalı insanın genellikle bizim kadar sakalları çıkmıyor, ayrıca insanlar her gün sakal tıraşı ile de uğraşmak istemiyor bence.

Ayrıca küçük bi örneklem grubundan yola çıkarak ( okula gelen avrupalı öğrenciler) büyük bir genelleme yapıyorsunuz, bu aralar sakal tüm dünyada moda.

değil, tüm dünyada olan bir akım.
kaynak: qz.com

bilmiyorum hocam ya avrupalı elemanlara bakıyorum hep eli yüzü temiz efendi çocuklar elf gibiler bi de bizimkilere bakıyorum mordor'dan çıkan ork ordusu gibi hep niye çirkiniz bu kadar yaw?

Amerika'da da oldu bu sakal furyasi ama hipster sakali olarak meshur oldu.
cdn.playbuzz.com
beardstyleshq.com
Su anda azalarak bitiyor gibi.

Turkiye'nin bir kismi hipster'liktan aldi ama Muhtesem Yuzyil'in yayinlanmaya baslamasiyla cosmustu. Ortalik Kanuni ve cevresinin sakallariyla doldu.

harbiden biraz baktım da tüm dünyada yaygınmış tuhaf.

Turkiye'de her zaman vardi, simdi bir de moda olunca daha da artti ama herkes ayni oldu. Hepsinde kirli sakal, kara kas, kara goz. Turkiye'de sakal birakmayan 20 - 30 yas arasi insan artik bana daha havali geliyor cunku hepsi fabrikadan cikmis gibi birbirine benziyor.

Türk insanının çirkin olmasından kaynaklı. Malum sakal en çirkin insana bile bir hava katıyor. Yüzdeki kusurları örtüyor. Bir de kapkara sakallar, kapkara gözler, herkes birbirine benziyor arkadaş. Sakalsız yüzü parlak avrupa birliği gibi adamlar görünce sarılasım geliyor artık.

Maalesef boku cikti turkiyede. Yabanci kizlarin fiks sorularindan biridir, neden hepinizde sakal var diye.

ortadoğu değil akdenizli olmakla alakalı.

moda. salak dizilerle costular. bence korkunc olan, bu sakalli arkadaslarin cok suslu olmaya baslamis olmalari. sakal cok severim ama su anda "moda olan sakal"lilar bana benden daha kadinsi geliyor.

Modası geçse de benim gibi 10 yıldır sakal bırakanlara kalsa meydan.

5-6 sene önce ben öğrenciyken 2 haftalık sakalla gezerken "noldu, traş makinen mi bozuldu?" diye takılan Alman arkadaşlarımın hepsi geçen seneki ziyaretimde sakallı takılıyordu.

"Baya moda oldu" filan dediler :)

Bak Dunya genelinde sac sakal modellerini genelde futbolcular belirler. Sac sakalm modelleri genelde tum dunyada ayni anda yayilir ve patlayip giden modellerin cogunu zamaninda bir futbolcu kullanmis ve ondan yayilmistir. Futbolcu degilse de bir unludur, hepsi unlulerden yayilir. Sac sakal modellerini sen ben ya da cografya degil unluler belirler daha ziyade.
Sakal modasi da ortadogulu falan olmamizdan degil. Her tarafta yayildi sakal. Gititigm gitmedigim her yerde goruyorum yayildigini.

Sahsen son 4-5 yildir falan sakalliyim ben de. Tras olmaktan yorulmaya baslayinca baktim moda nasil olsa boyle de gidiyor diye bir daha tras olmadim. Kendimi zerre yakin hissetmem ortadogu kulturune bu arada.

Modadan değil bu, eskiden iş yerlerinde sinekkaydı traş beklerlerdi, insanlar da mecbur keserdi. Şimdi çoğu şirket sakala laf etmiyor. Yurtdışında çalışıyorum, sakal bırakabilenlerin %90'ında kirli sakal var.

Niye her allahın günü suratıma jilet vurayım mesela? son 1 yılda 5 kere falan jiletle traş oldum. O da iş görüşmesine vs giderken. Şimdi haftada bir makineyle 7'ye vuruyorum, gayet memnunum.

mailinizi aldım görüşmek üzere denir genelde o maile cevap vermeni isterler.

verme gerek yok

Bence ver.
Davetiniz için teşekkürler.
telefonda kararlaştırdığımız üzere şu gün şu saatte görüşmek üzere. yaz iki satır geç.

Belki birilerine iletmek için kullanırlar bilgileri.

iskele kurmadan yaparlar hocam naptın. usta iskele kurmadan olmaz mı dedi ?

Vinç? İskeleden kesin ucuza gelir.

Dış cephe yapılırken ispatlasaydın apartmana girerdi. Ama şu aşamada sana kaçar/kaçmalı.

Sizin kullanmanız ile o boruya zarar vermeniz ya da kesmeniz mümkün değil. Bir şey ispatlamak zorunda değilsiniz, belli ki yalıtım yaparken kesmişler ya da geri takmamışlar.

Tabiki bina ortak ödemeli, ama iskele kurulmasına gerek yok. Bir vinç çağırır tesisatçıya yaptırırsınız.

Hmm vinç olayını bilmiyordum. Usta iskele dedi. Aşağı yukarı kaça malolmalı peki vinç?

Her türlü binaya.

başka ustalara da sorun öyle iskele vinç fln olmaz. 9 kata vinç gelse bir ton para alır.

9. kat ortalama 30 metre yapar, vinç kirası da ortalama 500 TL tutar saati. Belki daha da az.

TÜİK istatistiklerine göre %15 civarı artış yapması yasal.
Bence %10 civarına bağlamaya çalış.

Hiç arttırmamaya razı olmayacaktır, en azından orta yolu bulursunuz böylece.

Buradaki konu kiranın artması değil genel olarak ödeyememe gibi gözüküyor.
Eğer sadece artacak miktar size sıkıntı yaşatıyorsa şimdiden söylemeniz belki de en iyisi.

Peki bölgede emsaller nasıl? Kiralık çok ev var mı? Ev sahibi seni kaçırmamak için iltimas geçer mi?

Yani kiran zam ile 1500 oluyordur, sen 1350 ye oturmaya devam etmek istiyorsundur ama evden çıksan aynı evi adam 1700'e kiraya verebilecektir mesela. Böyle bir durum var mı?

Bunları kendine sor ki ona göre gardını al.

Aslında bölgede fiyatlar neredeyse aynı şimdiki kiram ile. Hatta çok az daha koyarak daha geniş bir eve çıkmam mümkün aynı semtte. Ama aidatı daha fazla olur tabii bu sefer. Bir de taşınma masrafı yapmak da ne kadar mantıklı, tartışılır.

Cevaplar için teşekkürler. Bakıp göreceğiz öyleyse.

Bozulmuşs zaten hem sirke gibi kokar, tadı da sirke gibi olur. Deneyip anlayabilirsiniz.

Bişey olmaz, mantarını açın biraz havalandırın sonra için. Ama genel olarak kırmızı şarabı buzdolabında bekletmeseniz daha iyi.

en iyi ihtimalle tadı bozulmuştur. Kötü ihtimalle sirke olmuştur.