Karbonhidratı artır, yağ al. Bu kadar düşük makroyla nasıl gelişecek o vücut. Bırak gelişmeyi hastalanırsın daha çok kilo verirsin. 890 kaloriyle vücut mu gelişir; en düşük 2500-3000 civarı kalori al. Kilo başına en düşük 0.8 gram yağ al.

angelus yazmış zaten ama beslenmeye çalışırken aslında beslenememiş olduğunu iyice fark edebil diye ben de diyeyim: açlık sınırında takılarak nasıl vücut gelişecek? yağ nerede? karbonhidratı artır + 1. Kadın halimle en az 2000 kalori alıyorum ben, bu şekilde gelişim görmenin imkansız olacağını düşünüyorum.

yaklaşık 1 ay oldu başlayalı spora. doğru düzeni bulacağız. teşekkürler.

şurada nereye ne ekleyebilirim:

Sabah

- 3 yumurta: 2 beyaz 1 tam : (protein: 14 gram)
- 1 kase yulaf ezmesi (protein 3.8 gram, K: 18 gram)
- Yarım su bardağı yoğurt: (protein: 3 gram K: 4 gram)


Öğle

- 200gr yogurt: (protein: 6 gr, K: 10 gr)
- Tam tabak salata: (protein: 3 gr, K: 10 gr)
- 1 tabak tavuk veya et: (protein: 30gr)
- 1 tabak Makarna (protein: 9 gram, K: 65 gr) veya 1 tabak bulgur pilavı (protein: 4 gr, K: 24 gr)

Akşam

- 1 tabak bulgur (protein: 4 gram, K: 24 gr)
- 1 tabak tavuk veya et: (protein: 30gr)
- 200gr yogurt: (protein: 6 gr, K: 10 gr)

Ara ogun koyman lazim ara ogun yoksa o kadar kaloriyi alman imkansiz

1-Yumurtanın sarısını beyazını ayıracak durumda değilsin.
2-Yulaf ezmesi mucize değil. Yerine bulgur yesen hiçbir fark olmaz.
3-Bu beslenmeyle eninde sonunda öleceksin.

Ben gram spor yapmayan hımbıl bir insan olarak bu öğünlerle doymam, spor yapan birinin enerjisini bunlarla almasi imkansız

Kahvaltiyi daha zenginlestir bi kere mutlaka. Araya da kuru yemiş vs ara öğünler al.

o programı yok et direkt. ben cut yapıyorum bundan fazla yiyorum. yağa, karbonhidrata fazla takılma. kalori miktarını tuttur, proteini de yeterli al.

sabah yiyebiliyorsan tüm yumurtaları tam ye.

öğlen karbonhidratı arttır. makarna, pilav göm. 1 tabaktan fazla ye. patates, hamburger, tavuk, et ne bulursan ye. zayıfsın zaten dirty bulk da yapsan çok zararı olmaz.

www.youtube.com

şu belki yardımcı olur. bu tip biraz arıza biri; hiçbir fikrim yok söylediklerinin doğruluğuyla ilgili, sadece paylaşıyorum. içeriğini değerlendirmek sana kalmış.

O kadar süre aç ve susuz kalman zaten spor diyetini allak bullak edecek. Akşam gittiğinde de miden dolu olacak. Bu şekilde spordan verim alamazsın. Ama orucumu tutacağım diyorsan dolu mideyle gitmen hiç gitmemenden bir tık daha iyidir.

ben geçen yaz aksatmamak için gece 1-2 arası gitmiştim. spor salonları saatleri güncelliyordur illa ki.

8 de yesen 10:30 da başlarsın işte. Susuzluk seni yıpratabilir. zaten yaz aylarında oruç tutacaksın ve haliyle sıvı kaybın fazla olacak su ve mineral takviyeleriyle yerini doldurman önemli.

Geçen sene çektiğim video;

www.youtube.com

İftarda çorba salata gibi küçük bir öğün ye salona git, gelince de büyük öğünü ye.

Bundan yıllar önce, youtube'da adım atsan vücut geliştirmeciye rastlamadığın dönemde, konu hakkında ne arasan karşına çıkan Kıbrıslı ya da Kıbrıs şivesiyle ama yaya yaya konuşan bir şişman vardı.
Öyle yaya yaya konuşurdu ki, şu cümlesini bitirsin de çayımdan bir fırt içeyim desen o cümle bitene kadar çay soğurdu.
Bir gün o arkadaşın bir videosuna rastlamıştım. Bir konu hakkında engin bilgilerinden bizi konuyu yaya yaya istifade ettirirken aynı zamanda araba da kullanıyordu da çok şaşırmıştım, niye bu videoyu araç kullanırken çekmiş, 'çooook meşgulüm, size ayıracak hiç vaktim yok ama yine de lütfettim' der gibi demiştim.
Şimdi Arnold'un videosunu görünce o geldi aklıma.
Videoda 'açken antrenman yapılmaz' görüşünün yanlışlığı dile getiriliyor.
'Açken antrenman yapılmaz' görüşü doğrudur. 'Ben yaptım, oldu. O zaman doğrusu budur.' görüşü yanlıştır.
Açken antrenman yapmayın. Sadece kas gücü yeterli değildir. Tansiyon gibi, kan şekeri gibi daha önemli hususlar gözardı edilmemelidir.
Şu video da burada dursun.
www.youtube.com

oguz altun'un verdiği videonun açlıkla alakası yok. Valsalva manevrası ile başlanan tek tekrar çok uzun sürünce bilinç kaybı gerçekleşmiş. Konuyla hiç alakası olmayan adamları dinleme.

spora girmeden yarım saat önce 1 dürüm tavuk göğsü yeseniz acıkmazsınız.

19.00-20.00 arasında antrenmanım. 17.00'de yiyorum. Antrenmandan en az iki saat önce yenmeli. Yanında yemek taşıyabilirsin.

Yanında yemek taşıyacaksın başka çaren yok.

Yemek yemenin saati yok, istersen gece 12'de ye yemeğini bir şey olmaz. Yemek saatinle yatma saatinin arasında minimum 1 saat olsun yeter.

Yemekten önce biraz peynir, yoğurt gibi bir şeyler atıştırıyorum. Dönünce de salatamsı haff bir şey. 20:00'de gidiyordum ama işten 17:30'da çıktığımdan iki saat öncesinde yemek yiyemiyordum yolda. İşte de orta zamanda yemek yiyemiyordum. Zaten 3 gibi mğle yemeği yiyordum. Haliyle spora gidince yarı aç oluyordum, o yüzden kendime böyle bir sistem geliştirmiştim. Şimdi iki saat önce yiyebileceğimr durumdayım, öyle yapıyorum.

(bkz: intermittent fasting)

yedikten iki saat sonra uyuyorum, zaten haşlama tavuk.

Spora gitmeden kahve, geldikten sonra baklagilli ya da grill sebze salata. Hep yarisini yiyebiliyorum, gec saatte yemek yersem uyuyamiyorum cünkü.

michelle branch ve santana'nın birkaç tane şarkısı var.

Santana'nın 1 milyon kişiyle düeti var ama While My Guitar Gently Weeps olabilir belki.

Programı dinlemedim de While My Guitar Gently Weeps +1?

do you like the way

The game of love?

Onlar kas kütlesi yüksek yağ oranı düşük insanlar. Yani %10 yağ oranıyla 80 kilo olmak farklı, %30 yağ oranıyla 80 kilo olmak farklı.

neden ulaşamıyorsun ki? zaman dilimini uzat, sağlıklı beslenme ve sporu yaşam şekli haline getir. gayet de ulaşırsın o kiloya.

IFOS onayına dikkat et.

New Life Efa S-1200

Solgarın ifos sertifikası yoktur. Ocean plus kullanın. En iyisi odur.

içinde nasıl zehirler var düşün yani. normalini içsen bu kadar zarar veremezsin kendine muhtemelen.

3.3 kalori alırsın

Tatlandırıcılı suya yakın bir şey işte, normaldir. Ama bunu içmektense kalori almayı tercih ederim.

tatlandırıcılar da çeşit çeşit. Düzgün bi tatlandırıcı varsa bence bi sorun olmaz. Ama stevia nın bile erkekler üzerinde kötü etkileri olduğunu duymuştum.

Kalorisiz olması bir şey ifade etmez, bir ürünün iyi mi kötü mü olduğunu belirlerken kalori miktarı en son sırada yer alır diyebiliriz, o nedenle böyle kalorisiz şeyler icat edip insanları "Ooo kocaman şeyi gömdüm ama sadece 3 kalori aldım süper lan" deyip mutlu edebiliyorlar ama 3 kalorileriyle birlikte vücuda daha neler alıyorsun asıl önemli olan o. Yoksa bir öğünde 3000 kalori de yiyebilirsin hiçbir zararı olmaz. Önemli olan kalori değil yani. Kalori hesaplaması yaptıran ürünler, kandırabilirliği çok yüksek olan insanlar için oluşturulmuş bir pazar sadece.

Kcal kilo kalori değil mi ben mi yanlış biliyorum.

Sen de 15 lira ödeyeceksin.

Birkaç haftada bir yanları düzelt/düzelttir, her gün yıka, ıslak bırakma ve düzenli tara. Sakal belli bir uzunluğa erişince kaşınma bitiyor.

ilaç, antrenman ve beslenme desteği alıyorlar profesyonel ve kişiye özel olarak.

Adam önceki halinde çok iri. İriliği de kaslı ve yağlı oluşundan geliyor. Önceki bir filminde de bayağı vücutluydu adam. Yani 6 ayda yağ yakma odaklı bir çalışma yaptığını düşünüyorum. O yağları yakınca da alttaki kaslar belirginleşiyor. Hiç kassız olsaydı 6 ayda o hale gelemezdi, kas yapmak çok daha fazla zaman isteyen bir şey. Her insanın yağ yakma kabiliyeti farklı. Biri yaptı diye herkes yapacak diye bir şey de yok yani.

Çok tartışılmıştı bu adam. Zaten kendisi bi aralar boyle kasliymis ama ortak kanı ilaç kullandigiydi. Tabi ki antrenman beslenme de var.

Normalde doğal yoldan 1 senede 2-3 kilo kası ancak inşa edersin, o da genç yaşlarda iyi beslenir iyi çalışır iyi dinlenirsen. Yani 20 yaşındaki bir insan bile doğal yoldan bu kadar kas inşa edemezken 50 yaşında çok düşük testosteronla hiç mümkün değil. Onun dışında, buna yakın bir kütleyi doğal yoldan ancak 5 senede inşa edersin, bunun kadar demiyorum ama buna yakınını. Bir de bu dönüşüm sanırım film içindi. Yani öncesinde de kas kütlesi var, onun üstüne yağlanıyor, sonra o kadar yağı 6 ayda yakıp hiç kas kaybetmeden tekrar kas inşa ediyor. Muhtemelen normal bir insanın bir haftada ürettiği testosteronu bir dozda almıştır adam.

ilaçlı. 6 ayda genç de olsan o kadar az yağla o kütleyi yapamazsın.

Steroid vardır. Genç yaşlarda steroidsiz de yapılabilecek bir vücut ama tabii ki 6 ayda değil.

kanıtlanmış bir zararı yok. spekülasyon çoğu dolaşan bilgi.

palm yapı kullanılmasına ben tamamen ekolojik ve hayvansal açıdan karşıyım.

yağmur ormanlarını kesip palmiye dikiyorlar ki bu bizim palmiye de değil. daha farklı bir tür. bu yüzden hem ormanlar gidiyor hem de orangutanların yaşam alanı kalmıyor.

ayrıca orangutanları yakalayıp kerhanelere satıp, tüm gün tecavüz edilmesi gibi bir şey de var ki çok korkunç.

sonuç olarak umarım endonezya umarım bununla ilgili ciddi yaptırımlar getirir.

IAR'ı takip ederseniz dünyada ne kadar sıkıntılı şeyler olduğunu görebilirsiniz.

palm yağının yüksek ısılara maruz kalması kanserojen etki yapıyormuş, dümdüz palm yağının sıkıntısı yokmuş.

Ekolojik ve hayvansal açıdan karşıyım +1

Rafine edilmiş tüm yağlar zararlıdır. Rafine ediliyorsa zararı vardır. Evet en sağlıklı yağ tereyağı ve hayvansal yağdır.

eksisozluk.com

Elde edildiği haliyle zararı olmasa bile nihai kullanıcılara yani bize ulaşana kadar geçtiği işlemler sonucu zararlı hale geliyordur diye düşünüyorum. Paketli ürünlerdeki diğer çoğu içerik gibi.

Eğer sıfırdan ehliyet alıyorsan; Sürücü Belgesi Harcı, Sürücü Belgesi Değerli Kağıt Bedeli ve Sürücü Belgesi Hizmet (Vakıf Payı) Bedeli var; 3 kalem. 2 olan ehliyet yenileyenler için, onlar Sürücü Belgesi Harcı ödemiyor. Bunların üçünü de alan birkaç banka var, benim bildiğim Halk Bank hepsini alıyor. Bazı bankalar birini bazı bankalar ikisini alıyor, biraz karışık yani o durumlar.

Aracın aynasında işaret yeri vardı. Orası kaldırımın üst noktasına gelince direksiyonu çevirip yanasiyordum.
Hoca taktik vermişti.
Bence sınavın olacağı yere git bol bol sınavın olacağı araç ile alıştırma yap

O park en kolay kısmı. Ben çok çabuk kapmistim. Zaten hoca nasıl gireceğine dair taktik veriyor. Aynaları indiriyorsun, çizgiye tekerkeği uygun şekilde getiriyorsun vs. Sınav yerine göre değişir ama her yer için hocalar taktik buluyor.

Alistirma yapınca kolay öğreniyorsun.

www.sinerjik.org

Şimdi sana sabahtan akşama kadar teorik olarak anlatırız ama pratik yapmayınca hepsi boş, bu yetenekler pratik yaptıkça kazanılıyor ama illa bi tavsiye istiyorsan, park yapacağın zaman sağ aynayı indir. Aynayı indirdiğinde önce tekeri, sonra da manevraya başladığında kaldırımı görüp manevralarını ona göre daha bilinçli yapabiliyorsun.

videoya baştan sona bi göz attımda komik olmuş video araca 4 kişi biniyorlar video da arkadakilerde emniyet kemerlerini takıyorlar :) asdas Türkiye de ben arka kemer takanı hiç görmedim, taksan senin ile dalga geçerler. Bizim millet ön kemeri takmıyor hacı :) ayrıca videoda gösterildiği gibi araba kullansan istanbulda çok kaza yaparsın. Başarılar

edit: ben 4 senedir araba kullanıyorum istanbulda halen daha paralel parkı tam yapamıyorum :) bizim zamanımızda paralel park falan yaptırtmadılar. Ben halen daha park sorunu yaşıyorum

aslinda oncesinde cok calismistim babamla, ama sinav esnasinda heyecanlanip unuttum. neyse ki sinavi yapan kisi cok babacan bi adamdi bir suru yardim etti "direksiyonu iki tur cevir, simdi dur" bilmemne falan diye. o oyle yapmasa gecemezdim. hala dusundukce adama hayir duasi ediyorum :D

hakaret mevzubahis olunca sildiriliyordu da diğer türlü olmuyordu diye hatırlıyorum.

Sözlük nickini tanıdıklarla paylaşmak kadar aptalca bişey yok. Manyağın biri gelir nickaltina sanrılarını yazıp iftira atar sonra çık işin içinden yönetim de yok ki anında silsin. Allahın ruh hastaları yüzünden her seferinde adliyeyle uğraşırım diyosan zaten diyecek laf yok.

hakaret içermediği sürece silineceğini sanmıyorum.

@qazedlkshdahsldflha: yahu yapacağımdan değil zaten, merak ettim. ayrıca eşim de dahil olmak üzere etrafımdaki çoğu kişi biliyor zaten nickimi filan. çok önemli değil, ekşiyi dikkate alacak halimiz yok :)

İçeriğin tamamını sadece mahkeme kararıyla sildirebilirsin, o da sıradan vatandaş için kolay olmasa gerek.

sildiremezsin. ben bir arkadaşımın nick altına yazılan şeyi yazara mesaj atıp silmesini rica etmiştim, silmişti o da.

rica ile yapmak en kolay yol :) moderasyon karışmaz.

sildirirsin ya. her baslik her sekilde sildiriliyor zaten. mahkeme kararlarini da kanzukun gotunden salladigina inaniyorum. bir nevi otosansur mekanizmasi. en normal basliklar bile yok cemisgezek mahkemesinin karariyla siliniyor. hadi ordan.

önceden ülkücüler ve islamcılar öyle kafa tokuştururdu. şimdi evet daha yaygın.

genelde yanyan efendi tokuşturmuyorum. alın kısmına, kafasını eğip tepeye vuruyorum fln. sevmiyorum çünkü.

en son sedat peker'le kafa tokuşturduk. ki orada efendiydim :)

kadınım tokuşturmuyorum tabi
ama "konya ovası bozkurt yuvası" olduğundan bizim orada herkes tokuşturuyor.
bu sosyolojik olarak "AKP ile MHP tabanı aynı"ya denk geliyor.

Keçi olmadığım için tercih etmiyorum.

Herkes yapıyor herkes. Nefret ediyorum. Bazıları kafayı öyle eğiyor ki tepe noktası benim şakağıma doğru dokunup geri çekiliyor...
Sadece tokalaşıp bırakıyorum böyle yapanları.

no tenk yu.
çabalayanları başarıyla savuşturuyorum. bkz ilgili duyurum: eksiduyu.ru

Bana da çok saçma geliyor, ben kim olursa olsun el sıkışmayı daha doğru buluyorum. Yanaktan öpüyor gibi yapmak ve tokuşturmak saçma. Çok sevdiğim, özlediğim biriyse sarılırım zaten.

Siyasetle alakası yok onun. Erkeklerin yanak yanağa öpüşmesi homoca algılanıyor. Ülkücü takılan adamlar bu tip bir duruma düşmemek için öyle yapıyorlar.

Çok eskiden ülkücülere özdeşleşme durumu vardı, en azından benim çevrede. Ama sonrada liseye giderken bayağı moda olmuştu, ideoloji falan gözetmeksizin herkes tokusturunca kafa uzatana yanak uzatılımıyor. Uydum ben de o dönem. 7-8 yıldır çok şükür uzağım o işlerden.

Bunu yapıp da aklıbaşında olan kimse görmedim ben hepsi çomar. Ha bu çomarlık ama her gördüğüyle yanak yanağa öpüşen adam da ayrı bir köylüdür benim için; tokalaş geç işte.

Aa ben onları hala ülkücü sanıyodum :O

Siz ne diyosunuz benim amcamlar benimle kafa tokuşturuyor. Hem de gayet ciddi olarak. Not: kadınım :)

Ben de bazen eşimle ya da yakın arkadaşlarımla geyiğine yapıyorum kimsenin olmadığı ortamlarda.

Kadın olduğum için haliyle yok ama nefret ediyorum bu hareketten.

boynuzlu değilim.

yapan birkaç kişi var çevremde. kafa atasım geliyor totoşlara :)

Ben de uyuzum​ bu duruma ama bizim ünide yaygın baya, en chplisinden solcusuna herkes oyle selamlasiyor niye bilmiyorum. Bence de tokalaşmak en iyisi ya da iste yanak ama maalesef tokusuyo kafa karsindaki o amacla gelince

ben de tuhaf bulur ve kaçınırım. tokalaşmak yeterli becne. ama bazı tipler baya baya toklaşırken tutup kendine doğru çekmeye çalışıyor. tabi bunun ikili iletişimde beden dilinde, otorite kurma v.s gibi bir karşılığı var elbette ama kafa tokuşturacak adamın niyeti bariz şekilde bu deği. senin kafa tokuşturmayacağını sezmiş, kafayı hafif öne doğru eğip, seni kafa tokuşturma mesafesine çekmeye çalışıyor inatla. allahtan öyle bir asılmayla gelecek ufak tefek bir tip değilim. ama o asılıp ben mukavemet gösterince sert bir tokalaşma oluyor haliyle.baya dışarıdan bakan için kurban pazarlığı yapıyormuşuz gibi bir hal alıyor durum.

bir de bunun tokalaşırken parmaklarıyla bileğimden kavrayan versiyonları var. adam elini o kadar ileri götürüyor ki tokalaşırken avuç içlerimiz değilde, ikimizinde elin bitip, bileğin başladığı noktalardan buluşuyor,tabi durumda parmaklar da baya kolumun ortasından bir yerden kavrıyor.

katı bir şekilde karşı değilim, ben tercih etmiyorum sadece o kadar. kültürel bir şey sonuçta, dünyanın her yerinde var böyle şeyler. yeni zellanda yerlileri maoriler de burun tokuşturur mesela. fakat böyle kültürün ötesine geçip siyasi bir gurubun, bir ideolojinin mensuplarının birbirini tanıma ritüeline dönüşmesini tehlikeli buluyorum. toplumdaki kutuplaşmayı daha da derinleştirir, grubu kendi içinde daha muhafazakar tutar. ister istemez biriyle selamlaşırken, farkında olmadan bu bizde-bu bizden değil ayrımı yaşanır bilinçaltınızda. bu selamlaşmalar yerine, daha birleştirici ve evrensel olan daha mantıklı geliyor.

çok açık ve net, sevmediğim ve fakat bir sebeple tokalaşmanın illa öpüşmeyle taçlandırılacağı durumlarda ben kafa tokuşturmayı tercih ediyorum. kadınım. ülkücü değilim.

tokuşturmuyorum.

fakat bir arkadaş temiz olduğu için tokuşturuyorum falan demiş. nasıl temiz yahu? temiz olan neresi? kafa mı temiz? bir kıl yumağı nasıl temiz olabilir? mümkün değil.

Karşı taraf öyle bi hamleyle gelince öpmezsen darılırım modunda yanağımı uzatmıyorum, aynı şekilde gel öpüjem de yapmıyorum. Açıyı kendime göre 45' den 15-20 'lere indirip tolere ediyorum.

sadece tokalaşmak iyidir. ama hamle yapanlara yapacak bir şey kalmıyor, kafaya yanak atmışlığım çok vardır. sonra da uyarırım genelde.

En basta zorlayip baslaman gerekli. Daha sonra gerisi geliyor, okuma hizin bile artiyor. Bir de 8 saat calisip 2 saat yolda zamanin gectikten sonra dusunmek zor gelir biliyorum. TV, dondurma ve cips daha cazip geliyor aksamlari

ben şöyle yaptım:
*telefonumun internet bağlantısını kapatıyor, hatta rahatsız etme moduna alıyorum. (ulaşılması gereken biri ise seni arayacak numaraları beyaz listeye alabilirsin)

*önemli bir işim yoksa bilgisayara da bakmıyorum. (sosyal medya hesaplarımı sildim, dondurdum ya da kapattım. etkisi büyük oldu)

bir de şurası önemli. al eline kitabını ve oku. "uykum gelmesin diye kahve yapayım, ışığı böyle ayarlayım, okumadan önce hakkında araştırma yapayım..." gibi şeylerle uğraşma. final döneminde gelen temizlik isteği ile aynı yerden geliyor bu duygu.

Otobüste oku işte ne olacak, ben 700 sayfalık Moby-Dick'i otobüste bitirdim evde tek sayfasını okumadan.

Uyumadan önce okumanın ayrı bir tadı oluyor. Yatmadan önce yarım saat deneyin. Süper bişiy.

@angelus otobuste zaten okuyorum, evde de okumak istiyorum sadece :)

deneyecegim yazdiklarinizi.

Daha katı bir diyetle.

Bacak çalışmayı bırakırsan eskiye döner.

Makrolarına uydurursan kilo da verirsin kilo da alırsın fark etmez.

hocam makro micro pek bilmiyorum da, ben zaten afedersin ayı ygibi yiyorum. ekstradan bunu da yiyorum. ara ögün olsun, günlük kb karşılasın diye yiyorum yani. yoksa acıkınca yemiyorum yani.

O zaman ye sen seni bozmaz.

spor yapmıyorum ama sürekli tükettiğim için cevaplayayım.

yüksek karbonhidrat var evet 100 gramda 60 gram civarında. kilo aldırıp aldırmaması yediğin miktara göre değişir. 1 dilim ekmeğe eşit olanı 3 yemek kaşığı falan. eklediğin şeyler varsa onlar da karbonhidratı ve kaloriyi artırır tabii süt, yoğurt, meyve vs.

kilo vermede etkisi lif içermesi, midede şişip tok tutmasından kaynaklı. ben bazen bir öğünde almam gereken karbonhidratın hepsini yulaftan alıyorum, kilomda değişiklik olmadı şu ana kadar.

ben sabah omletin içine döküyorum, senin gibi kilo almaya çalışıyorum denebilir en azından sağlıklı olanı. dendiği gibi zayıflamak için de yeniyor tam olayını ben de anlamadım açıkçası

yulaf sabahları pirinç ve bulgura alternatif olduğu için tercih ediliyor yoksa pirinç yemeniz kilo açısından daha verimli olur zira sindirimi bulgura ve yulafa kıyasla daha uzun sürer.

hacim kazanmak için tüketebilirsin. spordan 1-1,5 saat önce sütün içine karıştır at gibi ye. ben öyle yapıyorum.

"çok güzel, zayıflamak için yiyorum" diyenler hala yağdan kaçıp karbonhidrata yüklenmekle zayıflanabileceğini sanan fosiller. bakma onlara sen yemeye devam et.

Günlük 400 mg kafein kadar normal kabul ediliyor, 400 mg kafein 7-8 fincan kahveye denk geliyor. Ha 10 fincan kahve içsen de bir şey olmaz zaten kafein toleransı geliştiği için vücut pek tepki vermiyor. Kafein korkulacak bir şey değil, bir tek hamilelerin dikkat etmesi gerekiyor o kadar.

starbucks tall boy kahve 240 mg kafein içeriyor. günlük doz sınırı 400 mg. bir bardak türk kahvesi de 60 mg. yani bir tall boy ve iki türk kahvesi şekersiz ideal. fazlasının sinir sisteminde zararları var. şuradan bakabilirsin;

www.starbucks.com.tr

Kedi köpek besle.

seyahat et. tek basina olup olmaman onemli degil. yeni yerler gorup yeni kulturler ogrenip illa ki yeni insanlarla tanisirken mutlaka hatirlanacak ve seni hatirladikca mutlu edecek seyler yasarsin.

kod öğren. php falan öğren bence yazılımcılık cidden hayat değiştiriyor.

"İnsanlar eğleniyor" diye düşünmenin sebebi muhtemelen sosyal medya. Sosyal medyaya ara vererek başla.

Duyurunun bir onceki ve sozlugun son zirvesine katildim. Duyuruda kimseyle tanisamadim ve konusamadim ama sozlugun zirve iyiydi bayagi. Ha ileriye yonelik smimiyet olmadi ama kendimi tebrik ettim hasta ve yorgun halimle, bin turlu sikintiyla gidebildigim icin.
Duyurudan da guzel insanlarla tanistim.
Akisina birak biraz ama bu tur etkinliklere de katil bence.
Dun gece de 90lar programina takildim yine, sabah erken is olmasina ragmen gece 2 civarina kadar.
Ortamin yas olarak en buyugu ve bir baltaya sap olamamis ama kuyrugu dik.
Rahat ol...

İnstagram facebook kapa önce. Sosyal ol. Seçici isen biraz eşiğini düşür. İnsanlar senle arkadaş olmak için yanaşıyor mu? Yanaşmıyorsa sende sorun vardır. Onu düzelt.

@duru arsnova hiç bir sosyal medya hesabım yok.
@bir ileti paylastim evet insanlar yanaşıyor zaten arkadaşlarımda var ama onlarla vakit geçirmek istemiyorum. Sürekli kafe kafe geziyorlar gereksiz boş muhabbetler, o ne demiş şu ne yapmış şeklinde.
@ norek yazılıma ilgim var zaten bilgisayar mühendisliği okumak istiyordum ama başka mühendislik seçtim. Ancak yazılım daha da asosyal yapmaz mı?

@cesario dil öğrenmek istiyorum zaten ama bu yaz mümkün değil gibi. Çoğu şeye ilgim var ama gerçekleştiremiyorum.
En çokta bu her yeri gezen insanları kıskanıyorum ama yapabilmem için paramın olması gerek.

dövüş sporlarını tavsiye ediyorum. benim de pek arkadaşım yok, bir kız arkadaşım var bir de birkaç dostum. hayatımda düzenli yaptığım şeylerden biri spor, kendimi inanılmaz iyi hissediyorum, antrenman günlerini sabırsızlıkla bekliyorum. oradaki sosyal ortam da benim için çok güzel, salonun dışında o insanlarla bir iki kez görüştüm. buna rağmen mutluyum, saygı görüyorum, salonun müziklerini de ben getiriyorum :)

elimize geçen fırsatları değerlendirmek lazım, her ortama her insana ihtiyaç yok ama temkinli bir şekilde de sosyal çevreni istediğin yönde geliştirebilirsin. ben sporla ilgili çevremden memnunum onlar da benden memnun. müzikle ilgili çevre sıradaki hedefim. senin de elinde senin için özel olan, seni heveslendiren şeyler vardır. onlara yönelip, o alanda yetkin insanları arayabilirsin. sanatla uğraşabilirsin, resim ya da enstrüman kursuna gidebilirsin mesela vs. yavaş yavaş karşına istediğin tarzda insanlar çıkar. yine de unutma problemlerini önce kendi içinde halletmek en iyisidir, seni daha güçlü kılar. erteleme, emek ver, sonunda başarılı ve mutlu olacaksın umarım.

Hocam yazılıma sadece sosyallik açısından bakma. Kendini işe yarar hissetmen, hayatına achievementlar katman, bir şeyler öğrenerek üretkenlik göstermenin hazzını yaşaman açısından yazılımcılığı tek geçerim. Hayatımda tanıdığım en yetenekli, en akıllı, en üretken yazılımcı da (aynı zamanda ortağım olur) ekonometri okuyordu okulda, yeterli miktarda php öğrendiği gibi okulunu bıraktı ve birlikte iş hayatına atıldık. Hayata baktığın pencereyi genişleteceğine hiç kuşkun olmasın.
Ha yok derdim sosyallik diyorsan ben onu anlayamamışım yazdıklarından.

tam anlattıgın gibi yaşıyorum ama ben mutluyum :)

Ufak ufak keşfe çık, büyük hedefler koyma kendine. Git bugün eve farklı bir yoldan dön bakalım.

Eskişehir

İzmir kesinlikle

antalya tabi ki...

Dublin, havası güzel.

tartismasiz yozgat.

İstanbul'u beğenmeyen bir izmirli olarak başta tabi ki izmir. Onun disinda gidip gorduklerimden antalya ve özellikle çanakkale. Hafif sakin bi yer istiyorsaniz canakkale mükemmel

burdur

Türkiyede izmir, yurt dışında amsterdama yerleşmek gibi bir planım var, eğer beceremez de dönersem doğduğum büyüdüğüm istanbula gelmek yerine izmire yerleşeceğim.

viyana

turkiye'de izmir avrupa'da londra.

Ankara

çok net, izmir. hatta karşıyaka

İzmir, yalova, muğla'nın kıyı ilçeleri, Antalya ve Mersin olabilir.

nokta atışı yapacağım: kocaeli ilinin gölcük ilçesinin... değirmendere semt mi, ney? orası. türkiye'yi karış karış gezmiş biri değilim; muhakkak daha güzel ve yaşanası yerler vardır ama ben değirmendere'yi çok seviyorum. direkt bağımın olması bunda önemli tabii ama bağı olmasa bile değirmendere'ye gelip de burayı sevmeyen birini görmedim.

istanbul'a da yakın yani çok mevzu istiyorsan arabaya atlarsın 2 saate gidersin mesele değil. havası nispeten temiz. insanı iyi sayılır. sosyal imkanları var. en azından benim için. buz pistinden tenis kortuna bissürü şey var. istanbul'da gidecek olsan ya cüzdanı bırakman gerekir ya da 50 hafta önceden rezervasyon yaptırman. sahili var mis gibi, sıkıldıkça in anasını satiyim. ne çok sakin ne de çok kalabalık.

mis gibi yer yav. çok seviyorum keratayı. türkiye'de yaşamayı istemiyorum uzun vadede ama yaşayacak olsam ve imkanım olsa değirmendere'de oturup izmit'te çalışmayı düşünebilirdim mesela ama maalesef alanım buna müsait değil. mühendis olsam mesela gebze'de, izmit'te çalışır, her gün gidip gelirdim o yolu. çok koymazdı. amma lakin ki yabancı dilciyim, değirmendere'de nabıcam amk rusça çeviri mi yapıcam.

Herkes izmir demiş; ama bu şehirde iş olanakları çok kısıtlı.

Kışın Ege'de bir çok yer olabilir.

Beşiktaşlı.


Edit: TDK açıklamış: UYARI: Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün vb.

Tamamen kombininle alakali mesela koyu tonlu bir jean ya da guzel bir chino uzerine acik tonlarda bir tee ve beyaz bir blazer cok guzel gidebilir.Bana kalirsa birazda bulundugun ortamla alakali.Ne cok resmi bir ortam olacak ne de cok samimi.

Pezevenk kombini gibi.

iyrenç.

kötünün kötüsü.

Kas inşa etmek isteyen bir insanın "Ben yemek yiyemiyorum" deme lüksü yok ne yazık ki, mecbur yiyeceksin, günde 3000-3500 hatta 4000 kalorilik yemek yiyemiyorsan kas da olmuyor bunun hilesi yok. Bu belki motivasyon olabilir.

+1 angelus

menemen tarzi yapmayi dene. ben beyaz peynirli tereyagli yiyorum, lezzetli oluyor yumurta.

Off benim de bi sakatlığımdan dolayı kas kütlemi arttırmam ve sürekli spor yapmam lazım ama sizin gibi yemek yiyemiyordum. Kendini kasacaksın yeni şeyler deneyip kendine uygun olan tadları bir şeyleri karıştıra karıştıra bulacaksın. Ben yumurtayı haşlamıyorum da omlet yapıp bol yeşillikle yiyorum mesela.

Yavaş yavaş arttır aldığın kaloriyi. Birden yüklenme. Öğün öncesi basit karb alımı iştah açar.

Makrolara, protein hesaplarina fazla takilmamani oneririm yani temel olarak yapman gereken karbonhidrat ve sagliksiz yaglardan olabildigince kacinip lif ve protein icerikli beslenmek illa bes yumurta yicem diye kendini kasma alternatifler uret mesela kuruyemise yonel.İstah icinde cin biber onerebilirim.

dns üzerinden değil engelleme. VPN kullanmak gerekiyor erişim için.

google dns ile girebiliyorum ben şu an? vpn falan yok.

tr.akademik.info

DNS ile giriyorum. Yandex.

DNS ile giremiyorum. Yandex. Turkcell fiber.

Evet. Kullaniliyor. Kiralamada gecerli eski ehliyet. Sikinti yok.

Yeni ehliyetleri şahane özellikleri varmış gibi tanıttılar ama yenisiyle ne yapılıyorsa aynısı eskisiyle de yapılıyor, bi sıkıntı yok yani.

Angelus yenisinin ozelligi trden cikis yaparken, sinir gecerken (kendi arabanla ve schengen olmayan sinirlarda) "uluslararasi ehliyet" denilen 300-400 tl lik sadece 1 yil gecerli olan belgeyi alma yukunden kurtarmasi. Yani tek farki bu aslinda.


@xenderoth
Schengen icinde ve ulke icinde araba kiralamisken zaten sikinti yok

Doğrusu beni kıllandıran şey, yine bu duyuruda 2010'da yazılmış olan şu cevap:

"ispanya'da yaşıyorum. araç kiralamada ehliyet soruyorlar, evet, varsa türk ehliyeti ile kiralanabiliyor, amma bu ehliyet polis çevirmesinde geçerli değil. sırp arkadaşım araba kullanırken çevrildi, ab dışı ülke vatandaşı olduğundan 500 yörü ceza ödedi. bunun üzerine bizzat çevirme yapan bir polise sordum, cebinden bir liste çıkarıp kontrol etti, geçersiz dedi.
bölge trafikten geçerli ehliyet alabiliyormuşsun da hiç denemedim.
velhasıl, araba kiralarsın, sorun yok, ama çevirmede yanarsın."

Hala tırsma diyor musunuz :)

@xenderoth

Polisin is guzarligidir o.
Kril alfabesi ise gecerli olmayabilir sirp arkadasinki. Yoksa kiralamada sikitni yok. Hatta oturma izni varken ilk 6 ay bile kullaniliyor.

Hala tirsma diyorum yani.

Kaynak Yayınları.

halk kitabevi.

Edebi bir dil yaratmak için kullanılabiliyor baze o şekilde.

Fakat-Ama gibi bağlaçlar cümle başında yer alabiliyor.

kullanılır.

Ve, veya, ya da gibi baglaclardan önce ve sonra kullanılmaz.

Ama, fakat, lakin gibi baglaclardan önce ve sonra kullanılıyor

ve kullanılamaz, yanlış. çok saçma zaten.

diğerleri uzun cümleleri sonlandırmak için cümle başında kullanılabiliyor.

Üyesi ama Schengen bölgesinde değiller.

Bilindik kitapçılarda yoksa, ki yoktur; www.nadirkitap.com

Çok güzel bence de. Her zaman böyle olmuyor ama böyle istisnaları ve kimsenin ne düşündüğünü takmamaları görmek çok güzel.

İğrenç.

O işlere froyd abi bakıyor

15 yaşında bir çocuğu baştan çıkaran bir öğretmen hikayesi görüyorum ben. ilgimi çekmiyor.

kemik suyu içmek enerji vermez. genel olarak kaliteli beslenmeli ve iyi uyumalısınız. saat 11-12 gibi uyuyup en az 7-8 saat uyumadıktan sonra ne yerseniz yiyin çok enerjik olamazsınız. en azından bende öyle. önce bir doktora görünmeli kan değerlerine baktırılabilir, açlık ve tokluk şekerine baktırılır.

hiçbiri değil de hava değişimi bile olabilir.

kemik suyu için düdüklüde 4-5 saat çok rahat yeter. annem hatta 2-3 saat falan kaynatır yani.

Kemikleri önce 1-2 saat normal tencrede kaynatıp yüzeyinde biriken siyah köpüğü alıp sonra düdüklüde 4-5 saat kaynatmanız lazım. Eğer siyah köpük kısmını almazsanız bulanık olur. 2. aşamada suyu değiştiren de var esas ilik kısmı 3 veya 4. saatten sonra çıkıyor zaten, içerisine defne yaprağı ve karabiber de koyarsanız daha güzel olur. Düdüklüden çıkınca kemiklere vurarak ilik kısımlarını çıkarın ve rondodan geçirip suyuna karıştırın. Kavanozlara ya da kullan-bitir ölçülerdeki kalıplara bölerek buzluğa atın.

Kemikleri alırken kırdırın, iliklerinin çıkacağı bir yer olsun. Düdüklüde 3-4 saat kaynatın. zaten ilik eriyerek suya karışmış olacak ya da kolay çıkabilir durumda olacak. Direkt enerjiden ziyade sağlıklıdır kemik suyu.

Kaynattıktan sonra kemiğe yapışık kalmış kıkırdak vs. varsa onu da sıyırıp suya ekle. Hepsini beraber blender ile karıştırırsın sonra.

Sözlük yönetimi senin entry oylama algoritmeni iptal etmiş olabilir, bazen yapıyorlar çünkü. Binlerce yazar arasından beni nasıl tespit edip de oy verme algoritmamı iptal ettiler diye düşünme, yapabiliyorlar böyle şeyler.

"Favorilere ekle" ve "Sukela" butonlarini karistiran da cok olabiliyor. Favorilere eklemek oy vermek olarak sayilmiyor.

@crown yok, karıştırmıyorum.başka bir sorun var ama çözemedim.

@angelus ya dediğin doğru olsa bile başka çaylak hesabım var.ondan verdiğim oylar da kabul olmuyo.bir de bu oylama sistemi herkese açık değil mi? hesabı kapatıp anonim oy versem bile kabul olmuyo. anlamadım gitti.

Normalde nerede gozukuyor ki? Oylamalar gözükmüyor diye biliyorum.

kesmemeliyiz

Paşa gönlüne kalmış.

çok kazağa bağlamadıysa kesilmemesi taraftarıyım.

bende havuzla başladı, sonra alışkanlık oldu.
artık kendimi kıllı görmeye tahammül edemiyorum.

yazın rahatsız ediyo ya tişört mişört giyince o kıllar beni. Bacak gövde komple alıyorum haziranda bi kere, idare ediyo bütün yaz zaten.

www.youtube.com

pek kıllı değil. ondan kesmiyorum. hatta keşke biraz daha çıksa da kesmem gerekse :D

yuzucu oldugumuz icin kesiyoruz mecbur

Ben bodygroomer ile kisaltiyorum. Tabi paşa gönlüne kalmış bir şey

Ya krem peynir hemfikir olduğumuzu söyleyince, ben de hemen araya girip çıkacağım. Bence kesin. Çünkü sevgili kişisi göğsünüzü öperken araya kıllar girdiğinde öğürebiliyor. Siz oral yaparken ya da meme emerken ağzınıza kıllar dolsa, ıslak ıslak kıl emseniz, onlardan biri kopsa da ağzınızın içine kıvırcık kıvırcık damağınıza yapışsa sevişirken nasıl hissederdiniz?

O nedenle kadınları dinlemeyin, aramızda anlaşmaya varmış değiliz. Nasıl istiyorsanız, nasıl mutlu oluyorsanız öyle yapın. Zaten kesince de 10 güne uzayan bir şey.

ayço +1

bu sefer krem peynir+1111 diyorum gönül rahatlığıyla.

göğüs kılını seviyor ve gücümüz yettiğince koruyoruz.
erkeği erkek yapan yegane unsurlardan biri zira.

Kesilmiş kıllar daha kötü duruyor. Lazer yaptırmak en iyisi. En azından kabasını alır, seyreltir inceltir. Ama ortalama kıllı bir erkekse kesmese de olur diyorum. Kadından kadına değişir.

eski sevgilim severdi, ondan önceki sevmezdi. burada bile konsensus yok gördüğümüz üzere. kişiye bağlı keserim ya da kesmem diyorum ben.

Kesmeyin kaktüs gb oluyorsunuz. Sakal gb oluyor

Haftada 1 kg kabul edilebilir sınır.
Yapılır bence ama 9 kg yağdan zorlayabilir.

80kg insan kişisi olarak bahsettiğin sürede 6 kg verdim. Üstelik öyle çok dikkat etmedim sadece bazı şeyleri değiştirdim. Kaldı ki benim aslında fazlam yoktu göbek bölgesi erisin istedim sonra önünü alamadım verdim de verdim :D

kilo fazlaysa ilk diyet sürecinde daha fazla veriliyor, kilona bağlı biraz da. verilir verilmesine ama çok dikkatli olunmalı ve hem doktor hem de fitness koçu eşliğinde verilmeli bence. yoksa hem sağlıksız olur hem de çatlakların, sarkmaların önüne geçilemez.

başlangıç durumuna göre değişir ama uygun diyetle (bu işin büyük kısmı diyetle alakalı) 8 hafta için d 6-8 kilo arası verilir..Haftada 1 veriliyor o yüzden 8 tamam ama 10 biraz fazla gibi.

vücut ağırlığına oranlayınca çok yüksek çıkıyor olabilir 10 kilogram. metabolizma hızı yüksek biriysen/yükseltirsen (günde 3 bin kalori gibi mesela) 8 haftada 10 kg verilebilir gibi. ama halihazırda o kadar hızlı çalışmayan bi vücudu 3 bin kaloriye (ortalama kadın 1800-1900 kalori) çıkarmak çok zor.

8 haftada 10 kiloyu su, kas ve yağı beraber kaybederek verilebilir. ama orantıladığın zaman 9 kiloyu yağ olarak kaybetmek imkansız.

şöyle düşünülebilir:
vücut ağırlığı 80 kg olsun bu kadının. yağ oranı da %30 olsun (kadınlarda obezite sınırı %32) bu durumda toplam 24 kilo yağın 9'unu (%10 yapıyor yaklaşık) vermesi gerekiyor 2 ayda. bu çok çok çok zor bir durum, sağlıklı bir şekilde verilmesini ben imkansız görüyorum açıkçası.

angelus belki olur/olmaz konusunda yardımcı olabilir, görür umarım duyuruyu.

10 kilonun 9 kilosu yağdan olması imkansız. beklemediğiniz kadar kas kaybı olacaktır.

@yazarken

Arama yapmadığımı nerden biliyorsunuz? Siz de bu sitenin amacını unutmazsanız çok iyi olcak. Soruyu sormakta amacım daha önce bu durumu yaşayanlar varsa bilgi ve ek tavsiyeler almak. Bu sitenin olayı bu çünkü. Sözlükte başlık açmıyoruz, soru soruyoruz.

Bir kadın 8 haftada 10 kilo veremez. Bununla birlikte, 10 kilonun 9 kilosunu yağdan hiçbir canlı veremez. Ben ayrıca şunu da eklemek isterim: 20 kilo fazlası olan biri belli ki düzgün beslenme adına en ufak bir bilgisi olmayan, makro hesabı nedir ne değildir bilmeyen, neleri yiyip neleri yememesi konusunda donanımlı olmayan birisidir. Bu insanların böyle x haftada y kilo vereyim gibi hayallere kapılmasını ben çok doğru bulmuyorum, zira bunun sonu mutlak başarısızlık olacağı için o 20 kilo fazla 40 kiloya çıkar kısa bir süre içinde. Bunları da unutmamak lazım.

Vücut şekillendirmenin en efektif yolu ağırlık çalışmak. Sadece koşu ve yüzme yaparsan da şimdiki halinden daha iyi görünürsün tabi. 16 metre havuzla o işi becerebilir misin muamma yalnız.

farklı grup dersleri mevcut ise deneyebilirsin, ilgini çeken seni zorlayan, direnç sağlayan özellikle vücut ağırlığı ile çeşitli hareketler içeren dersler olabilir. Bazı spor salonlarında basketbol alanı falan da oluyor. Kas gelişimi açısından olmasa da yağ yakımı açısından bunlar yardımcı olabilir.

geçen yıl 122 kiloydum, boyum 186. ağırlık kaldırmayı sevmediğim için fitness yaptım iki ay falan, saatlerce koşmama rağmen ancak 5 kilo verebildim, sonra da geri aldım zaten. dört ay önce ağırlık kaldırmaya başladım, diyet de yaptım, uzun süreli koşu yerine de hiit yaptım, şu an 87 kiloyum. yani 4 ayda tam tamına 35 kilo verdim. sizde nasıl olur bilemem ama benim için ağırlık kaldırmak kilo verme konusunda daha efektif oldu.

100 kiloyla koşmaya başladığında ya da hoplayıp zıplayıp bir şeyler yaptığında dizlerini eklemlerini bağlarını tendonlarını eline alırsın, herhangi bir fitness seviyen olmadığı için zaten koşamazsın da, diyelim ki koştun, o zaman kalp krizi de geçirebilirsin misal, 5 ayda 20 kere gittiğine göre seni hiç spor yapmamış biri olarak kabul edebiliriz bu anlamda. Yani vücudun bu ağırlıkla bu stresi kaldırmaz. Onun dışında, kardiyo ile kilo verdiğinde, kas kütlende bir artış olmazsa, vücudun havası alınmış zeplin gibi pörsük bir şey olur. Ha bu ağırlık çalışsan da olur ama daha az olur, yani kaybedilen yağ kütlesinin yerine bir şey koymak lazım ki vücudun biraz toparlansın, bu da kas kütlesiyle mümkün ama bunlar ekstra disiplin işi tabii yapamıyorum diyorsan yapacak bir şey yok. Bir de sadece kardiyo ile yağ yakarsın ama illa ki kastan da gider biraz, bu işi en bilinçli yapan adamda da kas kaybı oluyor kardiyoda. Yani salt kardiyoya girişmek riskli biraz. Dikkat ettiysen yüzme ile ilgili bir şey söylemedim çünkü o da kardiyo. Elinde imkanın varken ağırlık çalışması yapmalısın.

Düzeltir ama kalıp illa ki bozulur, yani o eski neşesi tadı kalmaz gömleğin.

iyi bir terzi pens atarak istediğin şekle getirir ama kollarda bolluk varsa kolların daraltılması baya bozuyor gömleğin kalıbını. Bir daha ki gömlek alışverişinde Large slim fit dene derim.

Sesin kütlesi yok, haliyle teknik olarak mümkün değil.

Ses madde değil. Madde olmadığı için kütlesi yok. Kütlesi olmadığı için de kütle çekiminden etkilenmez.

sese doğrudan bir etkisi yok.

ses bir madde üzerinde ilerleyen bir enerji formu, ilerlediği ortam yerçekiminden nasıl etkileniyorsa o da öyle etkilenir - ancak pratikte bir örneği yok desek yeri.

çok ince düşünürsek, mesela atmosfer yer yüzeyinden yükseldikçe inceleceği için yukarda bağırmanla aşağıda bağırman farklı uzaklıklardan duyulabilir.

Ses bir hava titreşimi değil mi? Havanın kütlesi yok mu? Bence etkilenmeli. Oyyyy çok metafizik bir konu gibi geldi. <3

acilin ben fizikciyim. en basitinden sesin iletilme hizi etkilenebilir. yukarida da bahsedildigi gibi ses bir ortamdaki titresimlerin kendisi. oyle ekstradan bir madde degil. fakat sesin hizini belirleyen temel iki faktor var. biri iletildigi ortamin (ki illa hava olmak zorunda degil, mesela tren rayina kulanigi dayayip gozunle goremeyecegin kadar uzaktaki trenin sesini duyabilirsin) esneklik modulu (bulk modulus), digeri ise o ortamin yogunlugu. soz konusu ortam hava ise, kutle cekiminin yuksek oldugu yerde daha yogun, az oldugu yuksekliklerde daha az yogun oldugunu varsayalim. daha az yogun ortamda ses hizi artar. (yogunlukla ters orantili) ha bunu farki insan kulagi algilayabilir mi, o ayri bir soru.

Barfiks. Bileği güçlendirmek için birebir.

Bilek için yapacak bir şey yok, önkolu güçlendirmeye devam.

bilek icin yapacak birsey yok, herksin bilegi ince.

bilek doğuştan kalın veya ince olur. sen forearm geliştirirsin ancak.

bir şey fark etmez hangisini daha çok seviyorsan onla takıl.

Yüzmede yaktığın kalori genelde şeker depolarından gittiği için sonrasında düşük kan şlekeriyle çok acıkıp çok yemek yer yaktığın kaloriyi geri alırsın ama en çok kurbağalamada kalori yakarsın.

kurbağalama ama totalde daha uzun mesafeler serbestle alındığı için serbest tekniğini geliştirmeni öneririm.
kurbağayı ısınma ve soğuma amaçlı kullanabilirsin örneğin.

Hayir kelebek stil yuzmede en cok kalori yakarsin. Ama bu stili hakkiyla yuzmek gercekten zor, en azindan bana zor, profesyonel yuzucu degilim.

Ek olarak bel kismini iyi isindir egzersizlerle yoksa yuzerken gerekli verimi saglayamamakla kalmayip bi de sonra agrisiyla ugrasirsin.

hiçbir şey olmaz. gitsin takılsın. pazartesi'ye kadar hakkı varsa kimse gel arkadaşım gidiyoruz diyemez.

Havaalanında inzibat varsa ve giden kişinin asker olduğunu anlamışlarsa eğer her şekilde alırlar, teslim tarihi önemli değil oraya gitmişse alırlar, kaçış yok yani ondan.

Arkadaşın izin belgesi ile gidecek nasıl olsa. Teslim tarihi pazartesi ise sorun yaşamaz.

bu soruyu herkese değil, kıbrısta askerlik yapanlara sorsaydınız keşke. mesela istanbulda inseniz sizi hiçbir inzinat karşılamaz. mesela ben doğuda askerlik yaptım, sık sık giderdim havaalanına ama hiçbir zaman askeri almak için inzibat bulunmazdı. bence kıbrısta da olmayabilir. günümüzde artık tehlikeli bölgelerde oluyor bu. ( %100 emin değilim) terörün olmadığı yerlerde inzibat olmayabilir.

İnzibat zorla tutup kolundan goturmuyor

Evet hatta yapmak için çabalıyorum.

yapardım.
hele yanımda sevdiğim olsa, düşünmem bile.

yaş önemli değil, ecnebilerin dediği gibi: "run for your life !"

35 yasindayim suan imkan olsa yaparim, zaten buradada super imkanlarla yasamiyorum, eger senin imkanlarin harikaysa 8-10 bin ve uzeri bir gelirin varsa dur yine bir dusun, burada oyle bir durumun yoksa gidecegin ulkede standartlarinin cok dusecegini sanmiyorum. ayrica sevgiln varmis, hadi yalniz olsan gerek yok diycem ama yaninda birisi olacak. hayata bir kere geliyorsun, yeni seylere sans ver.

Arkama bile bakmadan giderim. Ailem burada evet ama onlara ne kadar faydam dokunuyor tartışılır. Yurtdışında hem kendime hem gelecekteki çocuğuma iyi bir yaşam sunabilirim Avrupada. Zaten tek korku yalnızlık olur onda da evleneceğim adam destek olur zaten. Arkama bile bakmam Avrupa'da oturup dil oğrenecegim üstüne bir de yuksek lisans yapacagım ha. Vay arkadaş. (İmrendi)

yaptim, mutluyum
hayatim bir degil, 3 tik ust seviyede

edit: buradaki özne ben değilim diye sonradan eklemişsin, ben yazarken allahıma yoktu o. ben sensindir diye düşünüp ona göre şeyaptımdı.

"otuzlu yaşlarında ya da yirmilerin sonlarında olmayan şerefsizler yazmasın" demediğin için çok yakında 23'ü dolduracak bir zırtapoz olarak yazıyorum,

ülkenin şu anki durumunu, bildiğim kadarıyla senin durumunla da birleştirecek olursam, ben bu riski alıp ülkeden kaçardım. seni daima çalışkan biri olarak gördüm, yanılmıyorsam halihazırda evropa vatandaşlığın da var zaten. hatta bir dakika ya, sen niye hala burada saygın iş kurulu düzen falan deyip duruyorsun ki, niye gitmiyorsun? orada da düzen kurulur, orada da yaşanır. düzen kurana, dil öğrenene kadar geçen süreçte yatağına bağlı vaziyette kalmayacaksın ki. öyle veya böyle hayat yine akacak, buradaki gibi olmasa bile yine yaşayacaksın.

ben yurtdışında yaşamayı kısa süreli olsa da tecrübe ettim. ne kadar ağır gelebileceğini, tatile gitmekten ne kadar farklı olduğunu gördüm. yine de bir avrupa ülkesinde yaşama şansım olsa bugün arkama bile bakmadan giderim.

bu ülke, hele ki genç bir kadın için, hiç güzel değil. ben senin avrupa görmüş bir insan olarak buraya nasıl bu kadar bağlandığını da hiç anlamıyom zaten. ben olsam giderim. hani klasik "o dönemin şartlarında değerlendirmek lazım" geyiği var ya... sen de gittiğin ülkenin şartlarına göre değerlendir kendini.

türkiye'de asgari ücretle çalışacak olsam, annesiyle yaşamak zorunda olan top sakallı teknosa çalışanı olurdum. ne geleceğim, ne gerçekleştirebileceğim hayallerim, ne de düzgün bir yaşantım olurdu. kendi adıma konuşuyorum, başkası pekala yardırıp gidebilir.

öte yandan almanya'da asgari ücretle çalışacak olsam muhtemelen yurtdışı tatilleri yapabilecek, işe bisikletle falan gidebilecek, netto kasiyeri olduğum için toplumda boş beleş adam muamelesi görmeden sakin sakin yaşayabilecektim. ben bu yüzden evropa'da yaşam için (almanya-fransa gibi ülkeler için söylüyorum) birkaç adım geri gelmeye razı gelirdim. evet biliyorum insan her yerde aynı, almanya da öyle cennet değil ve asgari ücretle çalışan bir yabancı olarak insanların bana bayılmayacağını biliyorum ama sonuç olarak kötü değil işte ya. değil yani bence.

ben rus dili edebiyatı okuyorum çünkü çok istediğim halde avrupa'ya gidemiyorum. bu yüzden rus hükümetine çalışıp avrupa'nın birlik ve beraberliğini bozmak, hansgillere falan nükleer bomba atmak istiyorum. tamam rusya'yı ve rusları gönülden severim ama motivasyonlarımın başında avrupa'yı bozmak geliyor. evet. ya benimsin ya kara toprağın çünkü.

git fraise, git. iki yıl oldu galiba, soruyorsun. git. valla git ya.

çok üzüldüm biraz sevineyim,

www.youtube.com

Kesin evleneceksem dil de öğrenirim, dünyanın bir ucuna da giderim.

Senin durumunda olsam ben de aynısını yapardım sevgilimden bunu istemek bencillik değil bence ikinizin de iyiliği için istiyorsun.30lu yaşlarımda değilim belki o zaman değişikliğe daha karşı olurdum tam kestiremiyorum ama şu anki düşüncem bu şekilde.

Gitmezdim. Bence sen de gitmek istemiyorsun. İstesen bugüne kadar çoktan gitmiştin.

şimdi bekara karı boşamak kolay. adamın kurulu düzeni var, iyi ve geleceği olan bir işi var. ailesi var. bunları bırakıp sevgilisiyle bir maceraya atılmak istemeyebilir, bu en doğal hakkıdır. fazla zorlarsan ayrılık kapıda. na işte buraya yazdım.

bu bir bakış açısıydı. kısıtlı bilgilerle bunu söyleyebiliriz.

sevgilinin kapasitesi de önemli. belli bir yaştan sonra sıfırdan başlamayı göze alamayabilir. burada mutludur belki de, belki de senin buraya ayak uydurmanı bekliyordur. aynı sorunun sana sorulduğunu düşünürsen daha iyi anlarsın. neden bu soruyu sen ona soruyorsun da o sana soramıyor? avrupa'da senin rahat edeceğin bir hayat yerine türkiye'de onun rahat edeceği, senin bir dönem gelişmeni gerektirecek bir hayat önerisini neden o sana soramıyor?

Bana sorulsa giderim ama çalışmak, dil öğrenmek bana kolay geldiği için. yapmakta zorlanacağım bir şey olsa, türkiye'de bırakmayı istemeyeceğim insanlar olsa, rahatımdan vazgeçemeyebilirdim.

düzeni bozma

gideceğim yerin yaşam standartları önemli. temelli mi kalıcam orda bu süreçten sonra o da önemli. bunlar okeyse 3-4 yıl bişey değil. ben giderdim.

Gereksiz bir macera olur. Bunu yapmam için iki şey olmalı: Ya Türkiye savaş haline girer, ben de kaçmak için giderdim; ya da tüm bu işlerin sonunda astronot olma şansım olurdu, onun için giderim. Yoksa kurulu düzenim, geleceği ve kazancı olan iyi bir işim varken yurtdışında 3-4 yıl sığıntı bir hayat yaşamayı göze almazdım. Kaldı ki bizim planladığımız süreler hiçbir zaman nokta atışı olmaz, yani 3-4 yıl diyorsak o iş en az 6-7 yıl olur, hayatımın 6-7 yılı çöpe atamam bu şekilde. Ha ama dediğim gibi, işin sonunda astronot olacaksam şansımı denerdim.

taşınırım.

temmuz'da evleneceğiz. yabancı dilimiz çok iyi değil biraz dilimizi geliştirip bi şekilde gitmek istiyoruz.

Burada ne kadar maaş aldığım hangi şehirde yaşadığım önemli faktörler olurdu. Gideceğim Avrupa ülkesi de önemli bence
Sektorel olarak çalıştığım ve esimin çalıştığı alanın o ülkedeki durumuna bakar tr'den daha iyi şartlarda yasayabilecegime ve er ya da geç buradaki standartimi yakalayabilecegimizi düşünüyorsak sevgilimi ya da esimi de ikna ederdim ve gitmek için tüm şartları sağlamaya çalışırdım

su anda 30lu yasların basında yeni yeni , düzen kurmus rahat etmiş birisiyim

hiç bir sey beni tekrar dil ögrenmeye , tekrar yuksek yapmaya itemez . birazda kafam rahat olsun artık yaş olmus 30bilmem kaç

valla içim bir kötü oldu
yurt dışında hazır iş var , ortam var , calısma kosulları mukemmel , mmaş on numara , 2-3 ayda bir 2-3 haftalıgına seni turkiyeye yolluyoruz filan derlerse düşünebilirim :D

sonunda hep mutsuzluk vardır bu işlerin .. hep ama

Yaptığımı biliyorsun. Aile, kurulu düzen, kadrolu iş, para, vb. ne varsa hepsini dağıtıp geldim. Düzenimi yeni kurmuştum ve uzun zamandan sonra her şey düzene girmişti. Türkiye'deki imkanlarım düzgündü, yoluna giriyordu. Borcum harcım yoktu, beyaz yakalı ayarında maaşım vardı; fıstık gibi yaşıyordum. Biraz yoruluyordum gerçi, 4 saatlik trafik dışında derdim yoktu.

Şimdi, daha da çok çalıştığım, asgari ücretin az üstünde kazandığım, yaşamakta zorlandığım, düzenin ötesinde bir durumdayım. Hayatım yetişkin hayatından, öğrenci hayatına başladım; bildiğimiz sıfırdan ama bu bir 3 seneden sonra normale girecek.

Türkiye'de 3 sene sonra yine aynı yerde olacaktım, iş yerinde mobbing'e uğruyorduk ve o daha da yoğunlaşarak devam edecekti. Arkadaşlarım KHK'larla atıldı, belki ben de atılanlardan biri olacaktım. Geldikten sonra 'Tam zamanında gitmişsin, çekilmez oldu burası' diyen mesajlar aldım bol bol. Pişman değilim geldiğime ama güzellik bedavaya gelmiyor tabii ki.

Üstelik bunu birkaç sene sonra tekrar yapmak durumunda da kalabilirim. Bu ülkede olacağımın bir garantisi yok. Dil öğrenip başka bir ülkeye geçmeyi de deneyebilirim. Ama şunu biliyorum ki birkaç sene çok stabil bir düzenim yok.

temelli orada kalabileceksem evet. yoksa dil okulu için gitmeyi mantıksız buluyorum. yüksek için de gidilebilir.

Hayat cok kisa, fazla garantici olmamak lazim diye dusunuyorum. Ben olsam kesin giderdim, hatta su an bavulumu toplamaya baslardim. Ha bu arada ben yillardir burada dikis tutturamamis biriyim, onun da etkisi var, belirtmis olayim. Gidince de hersey cok guzel olacak diye birsey yok, ama yine de denerdim.

Not: 30 kusur yasindayim.

Kriterlere uyan birisi olarak, duruma bağlı diyorum.

Burada ticaret vs. yapıyorsam, işimi oturtmuş ve rahata alışmışsam bir daha düşünürüm. Ama normal bir çalışan vs. isem, şartlara bakarım. Eğer çok yoksulluk çekmeyeceksem ve köle gibi çalışmak durumunda kalmayacaksam giderim, kim ne demiş şeyimde bile olmaz. Kaldı ki sevgilim çağırıyor diyorsun ve muhtemelen evlenirim diyorsun. İlk zamanlarında sana yardım eder illa ki, o yüzden gidilebilir diye düşünüyorum.

Özet, para sıkıntım olmasa ben çoktan gitmiştim zaten. Maddi olarak burada halihazırda çok iyi durumda bulunuyorsam da yine ciddi bir düşünürdüm ve hatta gitme düşüncesi yine ağır basardı bence.

yaptim, devam ediyorum ama surunmem sanarken surunur hale geldim. pisman miyim degil miyim bilmiyorum, bazen pisman oluyorum bazen olmuyorum. fakat bu olay sevgiliyle beraber yapilacak is degil arkadas, sonu mutlaka kotu biter, kimse sizin icin hayatini degistirmez. degistirse de mutlaka basiniza karar, ya da icten ice nefret beslemeye baslar. siz hangi taraftasiniz bilmiyorum ama iki taraf icin de risk. iki kisinin de ayni seyi ayni derece tutkuyla istiyor olmasi gerekiyor bunu beraber yapmak icin. dedigim gibi, hayat gulluk gulistanlik gecmiyor, bazen maddi bazen manevi cok sayida problem yasaniyor yurt disinda, egitim falan orta yasta, cok zor.

kesinlikle giderdim, türkiye'de şu an iyi gözüken işin olsa ne yazar, yarın ne olacağını biliyor musun, işsiz mi kalacaksın, en doğal haklarından mahrum mu olacaksın, ülke nereye gidiyor belli değil.
hele bu ülke isviçreyse kesin giderim. 30 yaş zaten çok genç bir yaş, aile sıkıntı olabilir sadece onun için de iletişim kanalları çok gelişti zaten.
bence hayati önemi var bu konunun. kesinlikle giderdim

bunun yaşla ilgisi olmadığını düşünüyorum.
30'lu yaşlardayım ve taşınamam.
20'li yaşlarda olsaydım da taşınamazdım, gidip farklı bir ülkede yaşayamazdım.

sevdiğim insanlar benden böyle bir şey istese çok üzülürdüm.

tabii bu benim düşüncem.

ben buraya ait hissediyorum. anadilimi konuşmak istiyorum. buranın yemeklerini yemek ve rakı içmek istiyorum.

bu ülkeyi düzeltebilmek istiyorum.

teşekkürler,

daha kotu kosullarda yaptim bu eylemi, evet su an surunuyoruz ve biraz daha surunecegiz ama mutluyuz.

30larin sonu, evli ve cocuklu.

Ben de bunun yaşla alakası olmadığını düşünüyorum. Kişilik, beklenti ve hayaller ile ilgili bu durum. İsteğinizi belirtmenizin bencillik olduğunu düşünmüyorum, ancak sevgiliniz açık ve net bir şekilde istemediğini söylediyse ısrar etmeniz çok yıpratıcı ve üzücü olur. Farklı zamanlarda ve biçimlerde benzer bir ısrarı babam ve sevgilim üzerimde uyguladılar, üzüntüm ağlamaya kadar gitti fakat hiçbir yere gitmedim. Bu yüzden ısrar etmeyin.

Yaşla alakası yok diyenlere katılmıyorum. İnsan öğrenciyken, gençken garsonluk, kasiyerlik, amelelik yapar fazla koymaz. Ama üniversiteyi bitirmiş eğitimli, iyi de bir işe sahip kişi bir anda hayat standardının bu derece düşmesini kolay sindiremez. Cem Yılmaz gosterisinde diyor ya hani, skmişim İngiltereyi, ne kasıyorsun pasaport görevlisi Pakistanlı diye. Bir zahmet en kalifiyemiz başvursun bakalım, İngiltere'de pasaport görevlisi olabiliyor mu olamıyor mu? Herşeyden once bir göçmensiniz, Hele bir de dile hakim değilsen, bir beyaz türkün burun kıvırdığı sekreterlik, resepsiyonistlik, garsonluk bile yapamazsın. Ha dile gerek duyulmayan bir mesleğin vardır, yazılım, it alanında ya da mutfakta şef sindir. Kendi mesleğini icra edersin, fazla standartların değişmez ya da daha da yükselir o ayrı. Ama her zaman bir yabancısındır, Londra ya da New York gibi bir kozmopolit yerde yaşamıyorsan bunu her zaman hissedersin.

yaparım ve yapıcam da zaten. planlarım o yönde. hatta, gücüm yeterse annemi de yanıma almayı planlıyorum ilerleyen senelerde.

25 yaşındayım. askerliğimi yaptım ve türkiye'de halen yüksek yapmaktayım. yazma sebebim başlığım aklımda kalması ve gaza gelmek. sevgilim yok, sapım, sadece annem ve babam var. başka kimseye eyvallahım yok.

"Yoksa bu kadar çabaya değmez mi diye düşünürsünüz? "

ama buna bazen evet diyorum.

yurtdisinda zorluk cekebilirsin, baslarda her sey farkli gelir. insanlari anlamayabilirsin, kazik da yiyebilirsin. ama bir sure sonra yurtdisina tasinmanin ne kadar dogru bir karar oldugunun farkina varacaksiniz. bu arada yurtdisindan turkiye'ye donus yapanlarin cogu, tutunamamis insanlardir..mesala odtu'de bu sekilde donmus cok hoca vardi.

buradaki mutluluğunun ölçüsünü bilmeden kimse bişey diyemez aslında. yada der de bi sonuca ulaştırmaz seni ama benim kendim için fikrim şudur,yurtdışı askerlik gibidir kardeşim .. hele burada bir evi ailesi evi arabası gelrii olan biri için çok zor bir yerdir. bu durumda değilsen burada alta tabaka olacağına orada alt tabaka olmanı önerebilirim .
burada durum ortalama ve üstüyse kal ,değilse git

muz yi.

Muz yarına kadar kurtarmaz beni :)) doping bulmam lazım dağa tirmanacagiz yahu

redbull?

Evet redbull olabilir. Sporcular doping aliyor ondan arıyorum aslında :)

Kompleks karbonhidrat yüklemesi yap. Yani pilav patates ne bulursan ye, bu kaslara ve glikojenlere sonradan kullanılmak üzere enerji depolar. Enerji jelleri var, yanına bunlardan stokla, tükenme dönemlerinde kullanırsan işe yararlar ama tüm bunlar işin hilesi, acısı sonradan illa ki çıkar ortaya. Yetersiz fitness seviyesiyle uzun dönemli olarak bu işlere girmek doğru değil, kalp krizi de geçirebilirsin tendonlarını da koparabilirsin, bunlar hep risk.

Enerji jelleri eczanelerde satılıyor mu? Kullanımı nasıl acaba

Eczanede var mı bilmiyorum, sporcu ürünleri satan yerlerde bulursun.

ben böyle bir şey yapmanı tavsiye etmiyorum.
illa yapacaksan da karbonhidrat yüklen, sürüş günü protein de al ve bisiklet üzerinde ağzın hiç boş durmasın. muz, tadımca ve enerji jeli, ne bulduysan heybene yükle ve sürdükçe atıştır.

bunlar belki turu bitirmene yardımcı olacak ama ne yaparsan yap acı çekeceksin. kendini çok zorlama, gerekirse gruptan geri kal hatta gerektiği yerde turu bitir, eve dön.

Turu bitirme gibi bir şansım yok malesef 2 gün böyle olacak. Enerji icecegi ve bolca seker yiyecegim artık. Tatli sakiz cignerim bisiklet ustinde de bolca. 2 gun idare etsin de diger gunler çekerim acıyı napıyım :( bolca kas gevsetici icerim

sakız çiğneme ve kas gevşetici gibi şeylerin bir faydası olmaz.
kritik nokta sürekli beslenmek. enerji jeli, kola gibi temelde şeker içeren şeyleri bir kere almaya başlarsan gün sonuna kadar sürekli almak zorundasın yoksa bitersin. yani turun başlarında bunları alma mantığı çok yanlış.

tura başlamadan önce kompleks karbonhidrat al, o günkü sürüşün son 30-40 kilometresinde, artık bacaklar gitmemeye başladığında enerji jeli ya da kolaya yüklen. gün sonunda da bol protein+kompleks karb.

Daha önceden jel ile antrenman tecrüben yoksa muhtemelen yine pert olursun. Enerjin iyice kesilmeden karbonhidrat al arada işte.

Jel almadim bulamadim çünkü :) redbull aldim iki adet baslamadan icerim, bir tane nescafe ectra aldim je zaman icerim bilmiyorum bir de bolca cikolata seker aldim bir de su yerine su mavi renkli icecek var ya ondan aldim su yerine de sürekli ondan icerim. Demin de 2 yumurta bi tabak makarna yedim. Umarim yarin ölmem :)))

dostum dur! bu adama bu mesajı ulaştırmak çok önemli.

daha geçen hafta akşam yemeğini yedikten sonra redbull içen ve aradan 45 dakika geçtikten sonra sürüşe çıkan 32 yaşında, kilosu, sağlığı ve formu düzgün olan bir bisikletçi arkadaşım bisiklet üzerinde kalp krizinden hayatını kaybetti. sakın ama sakın ama sakın redbull içme bisiklet sürmeden önce.

tura çıkmadan 1 saat önce içine muz kesip, üzüm ve sevdiğin birkaç kuru yemişi atabileceğin bir müsli hazırla. tamamını sütle doldurma, %20'si de su olsun. bu müsli seni yedikten sonraki 1.5 saatte götürür, sonraki her 1 saat için enerji jeli alman lazım. enerji jellerini en yakın olarak Decathlon'da bulabilirsin. varsa yanına muz da al ve market yanlarında mola verdiğinizde soda alabilirsin. bol bol ve taze su içmeyi ihmal etme.

redbull kesinlikle içme. daha yakınlarda bir can aldı tahminen, fırsatı olmasın başka.

Sınava girme olayı kurs üzerinden oluyor, başka türlüsü yok. O haraç ödenecek!

Her şeyi sıfırdan tekrar yapıyorsun.

Sabit gideri boş ver de tamirhaneden çıkmazsın bu araçla.

vergi 318. sigorta en az! 500 600 lira. muayene gideri iki yılda bir 200 lira civarı. katıksız bunlar.

Alinmaz, 250000 deki araca o para verilmez , bosver

iyi bir ustanın eline geçip ilk masrafları yaptıktan sonra sıkıntı minimuma iner.

muayene vs diğer soruları arkadaşlar cevaplamışlar.

km çok ya. alınmaz bence

ben olsam bu km'de dizel araç almazdım.

Fistik ezmesi iyi gidiyor. www.instagram.com

kuru meyveler.

muz yulaf karışımlı pankek.

tabiki en masum ve en güzel tatlı olan dondurma <3

Yemeğini ye sadece geçer.

antrenman sırasında muz yiyebilirsiniz yanınızda su tüketmelisiniz. Ya da içerisinde şeker barındıran sporcu içeceklerini antrenman sırasında yine tüketebilirsiniz. Bu hem tatlı ihtiyacınızı karşılayacak hem de spordan aldığınız performansı arttıracaktık.

Sebebini açıklıyorum. Normal seviyede olan kan şekeri antrenman sırasında düşer. Spor sonrası tatlı ihtiyacınızın sebebi budur. Bu düşen kan şekerini eski hale getirirseniz daha enerjik olursunuz. Fakat muzu ve sporcu içecekleriniz antrenmandan önce alırsanız normal seviyede olan kan şekerinizi yükseltip belli bir süre sonra dahada aşağılara inmesine sebep olacaktır.

Sonuç: Şekeri aspor sonrası almak yerine sporun ortalarında alırsanız daha iyi verim alırsınız ve şeker ihtiyacınızda böylece dengelenir.

Ama acliktan degil degil mi? Oyleyse elmali schorle: Elma suyu ve mineralli su(soda cok sert oluyor onun yerine akmina vs.) karisimi.

Sek quark yiyebilirsin 150 kalori, yağ oranı sıfır gibi 8 gram protein var. Hemde tatlı dondurmaya yakın tadı.

aşırı kaslı olmak o kadar zor ki... o konuda endişen olmasın.

mesela farklı hareketleri yaparken sporcuların orasına burasına sensörler bağlıyorlar. sonra o farklı hareketlerden hangisinin kası nasıl çalıştırdığını ölçüyorlar. diyorlar ki "şöyle yaparsan şöyle olur böyle yaparsan böyle olur". kısaca mevzu böyle.

angelus gelip hepimizin ağzına sıçar şimdi :)))

Normalde yazmayacaktım ama alperz kardeşim beni andığı için yazma ihtiyacı hissettim.

Öncelikle 100 gram antrikot düşün, sonra o 100 gram antrikotu 200 grama çıkarmaya çalış. Bu mümkün mü? Değil. İşte, kas inşa etmek de böyle bir şey; mevcut etinin kütlesini artırmaya çalışıyorsun. Bak hacim demiyorum kütle diyorum, etine et katmaya çalışıyorsun, bu çok zor bir şey, hatta bu işi yapanların büyük bir kısmı için neredeyse imkansız. Yani ilk 1 sene belki biraz olur da sonra olmaz bu iş, disiplinli yaparsan biraz fit olursun o kadar, aşırı kaslı olmazsın. Senin gördüğün aşırı kaslı adamlar anabolik kullanan insanlar, onlar gibi olamazsın standart çalışmayla. Doğal bir sporcu haftada 5 gün ağırlık çalışıp minimum 8 saat uyuyup ve günde en az 3000/3500/4000 kalori tükettiğinde, 1 ayda inşa edeceği kas en fazla 250 gram olur, bu iş ne kadar imkansız artık sen hesap et.

Kas gelişimi için kullanacağın aletler yapacağın tekrarlar setler vs senin amacına bağlı. Yani hipertrofi için ayrı güç için ayrı büyük kas grupları için ayrı küçük kas grupları için ayrı tekrarlar setler ağırlıklar aletler kullanılır, bunları bilen kişi tabii kendi programını kendi oluşturabilir ama bilmeyen biri ya salondaki dandik programları kullanabilir ya da nette çok güzel programlar var, onları araştırıp kullanabilir amacı doğrultusunda. PT'ye para vermeyi ben kendi adıma israf olarak gördüğüm için o konuda bir şey diyemiyorum ama o seçeneği de kullanan insanlar var.

Gidip bir salona kaydolduğunda sana verilen program, başlangıç için her türlü işini görür. Olayın içine girince de, kavramlara aşina olduğun için, kendi araştırmanı yapıp, kendi programını oluşturursun. PT işi, parası çok, zamanı az olan için. Yeni başlayan için de gereksiz. İşin içinden biri olarak, Türkiye'de pek de adam gibi yapılmadığını söyleyebilirim.

Önce bir tahlille neler eksik onları öğrensen daha iyi.

bu işlerin şakası yok. b vitamini eksikliği de olabilir, omega da, d vitamini de. mutlaka test yaptırın, doktor tavsiyesi ile ihtiyacınıza göre gerken dozda alın. vitaminlerin fazlası vücuttan atılsa da yine de bazı çalışmalar mesela d vitamini fazlalığının calcium birikmesine yol açtığı vs gibi handikaplardan bahsediyor.

Hipervitaminoz nedir ne değildir bi araştır.

Tahlil + Sağlıklı Beslenme + Spor

Espresso makinen varsa yaparsın. Espresso yapıp üstüne sıcak su koyuyorsun işte Americano oluyor. Espresso makinesiyle filtre kahve yapamazsın, yani makinede ekstra bir özellik yoksa filtre kahveyle ilgili, filtre kahve yapamazsın.

www.mediamarkt.com.tr

bizde şu aletten var istediğin kapsülü koyuyorsun amerikanoda yapıyor ekspressoda ama filtre kahve yapmıyor. kapsüllü sadece.

Filtre kahve için makine şart değil, french press'te de olur. Onun dışında, dendiği gibi espresso makinesinde espresso yapıp su eklersen americano, sıcak süt ve süt köpüğü koyarsan cappuccino olur.

espresso cezvesi ile de yapabilirsin. makine olması şart değil.

Bizde delonghi'nin espresso makinesi bir de french Press var. Espresso bazlı kahvelerin tamamını yapıyorsunuz makine olunca. Filtre kahveyi de french pressten yapıyoruz ama çok nadir. Espressolu kahveler yetiyor zaten.


bu arada buf-e-kur'e katiliyorum, kapsullu kahve makineleri hic mantikli gelmiyor bana. bizdeki delonghi modeli de su; www.hepsiburada.com yaklasik 2 yildir kullaniyoruz, gayet memnunuz.

Espresso bazlı kahveleri yaparsın.

Benim kahveyle aram yok ama eşim çok seviyor, bizde tchibo'nun kapsüllü makinesi var, bayağı memnun:
www.tchibo.com.tr

Filtre kahve için ayrı makine veya french press. Ofiste filtre kahve makinesi var, morphy richards diye bir marka, ondan da memnunuz genel olarak.

Espresso makinesi alip, yaninda su kaynatip (kaynar suyu 20-30 sn sonra koyacaksin) amerikano yapabilirsin.

Espresso´yu sadece makine yapabilir. Cünkü yeterli basinci yalnizca bir makine saglayabilir. Cezve ile yapilan mokadir. Kaymaksizdir, genelde de biraz yanar kahve. Bialetti vs. espresso yapamaz yani. Ama pratiklikleri, saglamliklari ve makineye gore cok ucuz oluslari güzeldir. Kampta bile kullanabilirsiniz falan fisman.

Öneri: Asla kapsullu makine almayin. Inanilmaz pahali, kahvenin kilo basina verilen fiyati. Ikincisi, evde yapip yapabileceginiz dogaya en zararli hareket. O kapsüller, degerli alüminyumdan üretiliyor ve geri donusturulmuyor.

Aradiginiz sey su: www.hepsiburada.com

Elbette espresso makinesi gibi olmaz ama filtre kahve makinesi ve french pressten daha iyisini aeropress ile yapabilirsiniz. Fiyat performans açısından bence en iyisi bu.

Herkes zaten diğer konularda yazmış. Ben delonghi bco 264 kullanıyorum. Memnunum, onu söylemeye geldim. İstediklerini yapabileceğin ve o bütçe aralığında bir makine.

Protein7 ve Supplementler.com'un distribütörlüğü olduğu için haliyle daha bilinir yerler ama gym-market de güvenilirdir, fiyat avantajı oluşan bir durum oluştuysa değerlendir tabii.

avcılar ve beylikdüzü'nde iki mağazası var.
ikisinden de alışveriş yaptım.
güvenebilirsin.