Giriş
(5)

Narsist ve empat kavramları çok saçma değil mi?

psmstc
Narsistler yaptıkları davranışları sorduğunuzda en içten bir şekilde, yemin ederek kötü bir niyetle, kasıtla yapmadıklarını söylüyorlar. Ki bence bu doğru. Sadece empati yapmadan, kendi bakış açılarından doğru olan neyse ona göre davranıyorlar. Şimdi biz narsist kişiye diyelim ki: "neden böyle davra
Narsistler yaptıkları davranışları sorduğunuzda en içten bir şekilde, yemin ederek kötü bir niyetle, kasıtla yapmadıklarını söylüyorlar. Ki bence bu doğru.

Sadece empati yapmadan, kendi bakış açılarından doğru olan neyse ona göre davranıyorlar.



Şimdi biz narsist kişiye diyelim ki: "neden böyle davrandın?" ,

daha fazla empati yap,

hep alıcı değil, biraz daha verici davran.

Karşıdakinin ihtiyaçlarını gözet.


Fakat sonuçta kasıtlı, kötü niyetli ve sürekli kötü davranan biri olmamasına rağmen, bunları diyoruz.

(Narsist de üzülüp, zaten olmayan özsevgisi, öz saygısı paramparça olarak öfkeleniyor.)


Bir de üstüne tamamen teması kesiyoruz. (O bunu kesinlikle sessiz cezalandırma olarak algılıyor, ki her insan böyle algılar.)

Yani özetle şiddetine karşılık bir şiddet gösteriyoruz.


Normal bir ilişki gibi oturup konuşmuyor, davranmıyoruz. (Kafamızda narsist etiketi var zira)


Fakat hiç bu kurguları yapmayıp, (o gün bir isteğimiz varsa), ben bugün şunu şunu yapayım diyebilirdik. Yanlış davranışını mümkün mertebe kırmadan ifade edebilirdik.

Yani günlük konuşma içinde böyle diyaloglar çok sık olur malum.

Narsistçe davranan bir insana bir empatın (nezaket, ilgi beklediği için) kızması,

üzülmesi yerine, (karşıdaki kasıtlı, kötü niyetli olmadığına inanıyor bir de)


empatın kendi ihtiyaçlarını gözetmeyi,

karşıdakiyle günlük diyaloglar içinde (karşıdakini etiketlemeden) normal bir biçimde konuşması,

narsisti de, her ne kadar o korkuyorsa da, yavaş yavaş kendi kendisini sevmeye, bireysel vakit geçirmeye teşvik etmesi gerekmez mi?


Bir de baştan karşıdakine narsist deyince,

7x24 sürekli toksik, bağıra çağıra davranan bir insan var mı?

Bundan bahsetmiyorsak,

her normal insanın zaman zaman toksik, karşıdakini kötü hissettirecek şekilde davranabildiği gerçeği de var.


özetle herkesin içinde bir narsist çekirdek varken,

ilişkilerin günlük rutinde (o narsisttir, ben empatımdır diye etiketlemeden) konuşularak çözülmesi daha doğru değil mi?


Zira narsist diye birini etiketleyince,

o kişinin her davranışı artık sorgulanmaya başlıyor.

Halbuki gerçekten empati yapıp davrandığı zamanları da oluyor.

O zamanları da "empatı tekrar kendine bağlamak için yapıyor" diye hemen bir kurgu oluşturuyoruz.

Karşıdakine sorsan kurana el basar gerçekten seni düşünerek davrandım diye.

Bu duruma ne diyorsunuz?
0
psmstc
(04.10.22)
Narsistler arasında narsist olduklarının farkında olanları, bunun için terapi alıp davranışlarını kontrol etmek için uğraşanları esas sorun değil zaten. Sizin tanımladığınız narsist tipi narsist olduğunun bilincinde olan bir tip. Ya da daha doğrusu sizin dediğiniz yöntemlerin işe yaraması için böyle varsaydığınız bir tip gibi görünüyor. Bir denge kurma çabasından bahsediyorsunuz yazınız boyunca.

Gerçekte birçok narsist kendini haklı görüp davranışlarını düzeltmeye değil, bütün olumsuz davranışlarıyla kabul görmeye çalışıyor. Bunun karşısında diğer insanlardan psikolog gibi davranmasını bekleyemeyiz. İnsanlar nerede, hangi durumda ne yapılmasını nasıl hareket edilmesi gerektiğini kestiremez. Psikolog be psikiyatristler dahi söz konusu olan kendi bireysel hayatları olduğunda profesyonel karar veremeyebilirler, hayatın doğal akışına aykırı bir şey bu zaten.

Narsizm bir hastalık değil, bir kişilik bozukluğu olarak sınıflandırılıyor. Yani diyelim ki narsizm içermeyen başka tür sorunlu, problemli bir ilişkiniz var ya da çevrenizde sizi tüketen bir iletişim ağı içerisindesiniz, o halde size zarar veren herkesin davranışlarını "düzeltmek" için çaba mı harcamanız gerekir yoksa bunları bir kenara bırakıp hayatınıza devam mı etmelisiniz? Elbette bir nebze karşınızdakine derdinizi anlatıp uyumlu bir yol geliştirmeye çalışırsınız, peki sonra? Hala olmuyorsa?

Narsizm durumunda olan şey çoğunlukla işte bu "hala olmuyor olması" durumu.

Bir insan ortada bir problem olduğunu kabul etmeden onunla uyumlu hale gelmeniz olanaksız.
0
akhenaten
(04.10.22)
akhenaten +1

sosyal ilişkiler içerisinde herkes psikolog gibi davranmak zorunda değil ki davranamaz da. sevdiğiniz, değer verdiğiniz insana mümkün mertebe anlayışlı yaklaşsanız bile bir süre sonra farkında olmadan zarar veriyor olabilirsiniz.

kişilik bozuklukları, psikolojik rahatsızlıklar için bu sorunları (eğer deneyimleyen kişi sorun olarak görüyorsa) çözmeye yardımcı olacak profesyoneller var. kişi bu davranışları sorun olarak görmüyor ve normal olduğunu düşünüyorsa kendisiyle etkileşim kuran sıradan insanlar söylediğiniz gibi dikkatli yaklaşamayabilir. bu çok insani bir şey, herkesin limitleri var.
0
coldegezenkutupayisi
(04.10.22)
cezaevinde çalışan bir ruh sağlığı çalışanı olarak bize mahkum hakkında söylenen ilk cümle şu oluyor: 'aslında özünde çok iyi biri' herkesin özünde biraz iyilik var zaten.

@coldegezenkutupayisi +1 sosyal ilişkiler içerisinde herkes psikolog olarak davranmak zorunda değil.

burada önemli olan şey sıkıntılı olduğunu düşündüğünüz kişinin gerçekten kendisinin davranışlarının sıkıntılı olduğunu kabul etmesidir.
0
mikahakkinen
(04.10.22)
Eski sevgilim narsist olduğuma inandirmisti beni. Davranış ve düşünce bozukluklarım vardı, empatik düşünce yerine sempatik düşünce yapısına sahiptim. Utanç anında önce kapanır sonra suçlama yapardım. Empati yapamadığım için narsist olduğumu düşünen çok insan oldu. Şiddetsiz iletişim eğitimleri alıyorum, empatiyi hayatıma entegre etmeme, düşünce yapımı yeniden oluşturmama inanılmaz faydası oldu. Narsist de tüm psikolojik etiketler gibi aşağılayıcı ve tetikleyici geliyor bana. İnsanları rahatsız eden davranışlarım bir kelime ile tarif edilemez, bu bir etikettir, bu bir yargıdır. Etiket ve yargı içermeyen bir gözlem ile rahatsız olduğunuz konuyu içtenlikle dile getirirseniz karşı taraf sizinle empati kurup kendinin daha iyi bir versiyonu için eğitim/tedavi/öğreti alabilir. Eşim şiddetsiz iletişim bildiği, sözlerim ve davranışlarım arkasındaki gerçek ihtiyaçlarımı görebildiği için ona hayran kaldım ve ben de şiddetsiz iletişim öğrenmeye başladım. Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var, orada buluşalım.
0
hasmetizm 2046
(04.10.22)
Bu arada bir parantez açmak istedim. Popülerleşen her türlü kavram, konsept, fikir eninde sonunda bir "halk arasında" kullanılan anlama sahip olup sınıflandırılmış bilimsel ya da ideolojik tanımının dışına çıkıyor. Engelli, özürlü gibi sözcükler ya da feminizm gibi ideolojiler yahut başka şeyler nihayet o kadar popülerleşiyor ki artık kavramın kendisinin ifade ettiği şeyler için kullanılmamaya başlanıyor.

Narsist sözcüğü de son zamanlarda olur olmaz kullanılmaya başlanmış olabilir, başlamasa da başlaması yakındır. Ne var ki bir de sözcüğün orjinalinde ifade ettiği çerçeve var. Diğer insanlar için çeşitli yönlerden zarar verici etkileri bulunan sınırları çizilmiş, gruplanmış bir kişilik bozukluğuna sahip insanları tanımlamak için kullanılıyor.

Bu açıdan birisi tarafından hatalı şekilde narsist olarak tanımlanmak, narsist kişiliğe sahip insanlara koşulsuz bir kabullenişle yaklaşmayı gerekli kılmıyor. Eşi, arkadaşı ya da bir dergideki anketle narsist olduğu söylenen kişi narsist olacak diye bir şey söz konusu değil. Zaten tam da bu yüzden "insanlara psikolog, psikiyatrist" muamelesi yapamayız. Hal buyken zaten kişiye "narsist olduğu için" değil, zarar verici davranışları için sınır çekilmeli eğer çekilecekse.

Ancak narsist terimi gittikçe günlük bir sözcük olmaya başladı. Bunun sonucunda ne olur? Muhtemelen ilerde bilimsel tanım değişir, narsist denmez ancak atıyorum; "B3 tipi kişilik" olarak tanımlanır ve gerçekte ifade ettiği anlam bu şekilde devam eder.

İnsanlara teşhis koymak yanlış ve yapılmaması gereken bir şey. Ancak burada sorulan birinin narsist olup olmadığına karar vermek değil zaten, tanımlanmış narsist tipine karşı ne yapılmasının uygun olduğu.
0
akhenaten
(04.10.22)
(14)

Columbia'ya para bayılmaya değer mi?

put it in your appropriate place
Mont alacağım. Değer mi o kadar para bayılma? Altıktan sonra tabii rahat bi 5 sene kullanacağım.
Mont alacağım. Değer mi o kadar para bayılma? Altıktan sonra tabii rahat bi 5 sene kullanacağım.
0
put it in your appropriate place
(03.10.22)
bende 2-3 sene önce aldığım kalitelilerinden var gayet güzel ama yarı fiyatına hatta daha da azına yerli markalardan iyi olanlardan da var neredeyse aynıya yakın. alacağın çok spesifik özel değilse iyi yerliler daha performanslı oluyor.
0
avatar is back
(03.10.22)
Ben 10 yılı aşkındır kullanıyorum bir tane model. kendiminkini de tarz olarak çok sevdiğimi söyleyemem ama pratik (bol cepli, su geçirmez vs.), nispeten her şeye uyan bir tarzı var. Sıcak da tutuyor tabi, dolayısıyla kışlarımın vazgeçilmezi diyebilirim. Bendekinin tek sorunu çok ağır olması. Belki yenilerde bu sorun giderilmiştir ama kaz tüyüne geçince baya rahatlıyorum mesela. Bugün alsam columbia yerine patagonia alabilirdim belki, bu tarz outdoor montta.
0
mirafiori
(03.10.22)
alacağım çok spesifik özel değil. Düz boyner'e gideyim o zaman.
0
🌸put it in your appropriate place
(03.10.22)
Beden ortalamadan farklıysa, S veya XXL gibi, outlet mağazalarına bir bakmanızı öneririm aynı montu yarı fiyatına bulabiliyorsunuz.
0
uvcray
(03.10.22)
decathlon fiyat konusunda 8 de 1 fark var. columbiada kalite süper değil sonuçta. düzgün temizlenirse makinada dışını yıkamazsanız decathlonda 5 sene idare eder.
0
fukka
(03.10.22)
Abd’den almıştım bir mevsimlik columbia 20 dolara 3 yıldır giyiyorum hiç eskimedi, su geçirmez, sağlam ve şık. Ama aynı dönemde aldığım decathlon için de aynılarını söyleyebilirim. Columbia TR’de ve Avrupa’da çok pahalı, bence o kadar para vermeye değmez. Decathlon da aynı işlevi görüyor.
0
but that was just a dream
(03.10.22)
Amazonda güzel indirimler oluyor. En az yarı fiyatına hatta 3te 1 fiyatına alabilirsiniz. Almanyadan gönderiyorlar.
0
jepa
(03.10.22)
valla dostum eğer Erzincan'da falan yaşıyorsan belki evet ama istanbul sakini birisi olarak bir monta 5-6 bin lira vermeyi gereksiz buluyorum. decathlon'daki montlar fazlasıyla işimi görüyor. 5 sene idare etmezse de gider yenisini alırım. 10 sene idare etsin gibi bir takıntım yok, modası da geçiyor zaten, 10 senelik montla gezmek de istemem.
0
roket adam
(03.10.22)
Euro 3 lirayken 25 euroya bir Columbia termal yelek almıştım. Hala kullanıyorum ve taş gibi.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(04.10.22)
Mont bilmem ama benim geçen sene asgari 3500 falan iken 1600 lira gibi bi para verip aldığım bot 3 ay gibi basit şehir kullanımında yırtıldı, bildiğin yırtıldı yani. Normalde doğa sporları ile uğraşan insanların aldığı bir ürün. Geri gönderdim kontrole ama yapabileceğimiz bir şey yok diyerek bana geri yolladılar. Bana göre pişmanlık
0
bi anlatabilsem dunya degisir valla bak
(04.10.22)
Ben almadım, nedenini anlatayım.

Askında geçen sene gözümü karartıp alacaktım bi denemek için ama ısınamadığım iki şey var. Birincisi günlük kullanım için tasarımlarını hiç beğenmiyorum. Marka zaten outdoor üretiyor, haliyle o tasarımlar da daha çok doğa yürüyüşlerine falan uygun.

İkincisi çok üşüyen bir insanım ve o incecik şeyler hiç beni korur gibi gelmiyor hala. Ama insanlar kaz tüyü hiç üşütmüyor vs. diyordu hep ancak almaya gittiğim gün mango man'de tam istediğim gibi baya kalın, kapüşonu ve içi yünlü baya güzel bir mont gördüm hem de bu da kaz tüyü :D kaz tüyü olunca da kapkalın olabilen mont oluyormuş demek ki dedim ve baktım ki fiyatı da 900 lira. O sırada columbia montlar 3.500-4.000 arasındaydı.

Mangodan aldım çıktım, mutluyum. :D
0
akhenaten
(04.10.22)
illa columbia alıcam diyosan metro marketlerde de indirimler oluyo. 1000 liraya dün kadın kışlık mont vardı.
bence değmez bu arada. kuzey avrupa ülkelerinde yaşamıyoruz sonuçta. hem o kdr sert kış yaşamıyoruz hem de gelir düzeyimiz aynı değil:)
0
sirkelimon
(04.10.22)
değmez.

son zamanlarda aldığım Columbia ayakkabı polar filan eskisi gibi kaliteli değil. onun yerine craighoopers alıyorum.
0
babilfish
(04.10.22)
2010'da aldığım columbia montumu halen canavar gibi kullanıyorum.
kışın sadece içime bir tişört giyip atıyorum kendimi sokaklara.

bir tane de north face var. o da aynı şekilde.

farklı alternatifleri denemedim ama her ikisi de verdiğim paranın hakkını sonuna kadar veriyor.
0
teritori
(04.10.22)
(9)

İlişkiye bir hafta bilinçli ara verme

dakota
Eskiden beri aşık olduğum hatun kişi ile yaklaşık bi 40 gündür falan tekrar konuşmaya başladık. Biraz agrasivitesi yüksek bi kişi. Doktora yapıyor ve proje için başka bir şehire bir haftalığına gitti. Gitmeden önce de bu stresli dönemlerde çok sinirli olduğunu ve kırıcı olabildiğini söyledi. Çok yoğ
Eskiden beri aşık olduğum hatun kişi ile yaklaşık bi 40 gündür falan tekrar konuşmaya başladık. Biraz agrasivitesi yüksek bi kişi. Doktora yapıyor ve proje için başka bir şehire bir haftalığına gitti. Gitmeden önce de bu stresli dönemlerde çok sinirli olduğunu ve kırıcı olabildiğini söyledi. Çok yoğun olacağını ve her şeyi bir hafta sonra döndüğü zaman anlatacağını söyledi. Ben de tamam dedim kolay gelsin. Bir hafta yarın dolacak ve hiçbir şey yazmadık birbirimize aramadık da. Ben aşırının aşırısı meşgul olduğunu söylediği için aramadım. Kendi zaten aramadı. Doktora tezi aralıkta bitiyor. Merak ettiğim doktora tezi olan herkes böyle mi yani yemek yiyecek zaman bulamıyorlar mı? Ya da günde bi 5 dk bi insana nasılsın demek bu kadar mı vakitlerini alıyor ve doktora sürecinde bu kadar gergin oluyorlar?
0
dakota
(03.10.22)
gergin olduğu için kavga edersiniz diye yazmak istememiştir belki ama günde beş dakika hal hatır soracak kadar vakit bulunamayan bir meşguliyet dünya üzerinde yok. kişinin öncelikleri farklıdır, boş vakitlerini sizinle konuşmak yerine başka şeylerle değerlendiriyordur ama yemek yiyemeyecek kadar boş vakit bulamamak dümdüz yalan. maddenin doğasına aykırı bu durum.
0
coldegezenkutupayisi
(03.10.22)
Ne kadar iş biriktirdiğine, hangi konuda çalıştığına, danışmanının nasıl bir tip olduğuna kadar çok şeyin etkisi olur yoğunluğuna. Bir şey demek doğru olmaz, ancak söylediği şeyin doğru olma ihtimali yüksek.

Bir de nasılsın, merhaba demekle de olmuyor ki. Birine dikkatini yöneltmeden nasılsın, merhaba vs. yazınca ilişki yıpranıyor. Eğer karşılıklı sohbet edecek vakit yoksa bence de anlaşıp görüşmeye ara vermek daha sağlıklı. Bir hafta çok da anlaşılmaz bir süre değil bunun için. Ama ilişkiye ara vermek sayılmaz ki bu? Yani birisi size çok yoğunum bir süre bana müsaade et dediğinde ilişkiye ara vermiş oluyor musunuz ki? Bence olmaz. "İlişkiye ara verme" konusu genelde ilişkinin kendisinin yarattığı bunalımdan, kafa karışıklığından kaynaklı tanımlanmış bir konsept.

Yani "ben hayvanları severim" ve "ben hayvanseverim" arasındaki fark gibi bir şey gibi bu da bence.

Çok takmayın, insanların nefes alamayacak zamanları olabilir. Aranız iyiyse iyidir zaten.
0
akhenaten
(03.10.22)
valla dostum kızma ama bence arkadaş seni çok önemsemiyor. Birine 5 dk nasılsın demek çok vakit almaz. + olarak agrasivitesi yüksek insanlar doğru kişiyi bulunca kuzu gibi oluyorlar merak etme. bence sal gitsin. enerjine, dikkatine değecek bir kişi değil belli ki.
0
roket adam
(03.10.22)
“ Doktora tezi aralıkta bitiyor.”
Kilit cümle bu. Doktoranın son aylarında herkes eve kapanıp deliriyor gerçekten yıkıcı bir süreç. Yıllarca çalıştığın şeyin hala bişeyleri eksik çıkıyor danışman bişey diyor şekil şartlarını ayarlamak zorluyor vs derken evet kafa yedirir.

Tabii çok seven yapmaz diyebiliriz ama 4-5-6 yıldır doktorayla ilişkisi var, 40 gündür tekrar yazıştığı kişiyi öne almaz kimse.
0
nhk ni youkosu
(03.10.22)
@roketadam +1
0
havadakarada
(03.10.22)
Yani evet ara vermek değil tam olarak. Onu da anlıyorum. Ben olsam belki daha da bi gergin olabilirdim çünkü biliyorum ki sabah 7’den akşam 1-2’ye kadar sürekli tez ile uğraşıyor. Söylediğiniz gibi, tam olarak da sevgili değiliz evet ama özlüyorum be ne yapayım.
Bu noktadan sonra da @roketadam +1 de benden.
Aslında ben kendisinden beş kat daha agrasifim ama bu zat-I şahaneye karşı pambık gibiyim ve bu da beni şaşırtıyor açıkçası. Sanırım kartları yeniden karmam lazım. Ona patronun kim olduğunu göstermem falan mı gerekiyor ya ne yapayım kafam çok karışık. Kırmak da istemiyorum.
0
🌸dakota
(03.10.22)
ben akhenaten gibi dusunuyorum. bazen kafanda bin tane sorun/soru varken dikkatini vermeden nasilsin demek olmuyor. herkes ayni degil, olmak zorunda da degil. bu nedenle bence genelleme yapmak dogru da degil:)
cok ozlediyseniz eger bir karsilik beklemeden "sadece ozlendigini bil istedim" gibi cevap verilmesi gerekmeyen/beklenmeyen bir mesaj atin. bunun karsi tarafta bir karsiligi varsa eger size geri donus yapmasi muhtemeldir, bence.
0
65 derece
(03.10.22)
Soru belirsiz. Hem ilişki demişsiniz hem de tekrar konuşmaya başladık demişsiniz. Eski sevgili mi yani? Ne kadar ayrı kaldınız? Eskiden beri aşıksanız hiç sevgili olmadınız mı? Bunlara göre değişir cevap. Çok yoğunum deyip bir hafta hiç konuşmamak olmaz. Arayın bence.
0
dissendium
(03.10.22)
ne olursa olsun isteyen istediğine vakit ayırır. gerekirse 2 dk arar konuşur. kimse o kadar yoğun olamaz.
0
jelly bear
(03.10.22)
(2)

HIV şüphesi olan birinin kullandığı nargileyi sipsisiz kullanmak?

Bartebly
Bunu bir arkadaşım yapmış. Birkaç defa aynı nargile başlığını eliyle ya da kıyafetiyle silerek kullanmışlar. Şimdi arkadaşinin HIV olduğundan şüpheleniyoruz başka nedenlerden dolayı. Kan testi olmaya gerek var mı sizce?
Bunu bir arkadaşım yapmış. Birkaç defa aynı nargile başlığını eliyle ya da kıyafetiyle silerek kullanmışlar. Şimdi arkadaşinin HIV olduğundan şüpheleniyoruz başka nedenlerden dolayı. Kan testi olmaya gerek var mı sizce?
0
Bartebly
(02.10.22)
Coook dusuk risk. Parasini verin gerekirse de en erken testi cok erken yaptirmsyin, testte hemen pozitif olmuyor
0
bir ileti paylastim
(02.10.22)
Düşük risk bile denemez, bu yüzden sağlık kitapçıklarında vs. hiv hangi yolla bulaşmaz bölümlerinde bu tip şeylere yer verebiliyorlar.

Ama salyadan herpes kapabilirsiniz, yapmayın böyle şeyler. Dudağınızda her uçuk çıktığında nargile gecenizi hatırlarsınız sonra.

Riskli ya da risksiz, eğer aktif cinsel hayatınız varsa her sene test yaptırın.
0
akhenaten
(02.10.22)
(3)

masaüstü bilgisayarın bazen açılmaması

tabudeviren
masaüstü bilgisayar bazen açılmıyor. şöyle ki, çalışıyor ama monitöre görüntü gitmiyor. ram çıkarıp takıyorum veya her şeyi çıkarıp kontrol kalemi ile deşarj ediyorum anca düzeliyor. ama neden oluyor anlamıyorum.tüm şartlar ayniyken bi açılıyor bi açılmıyor..evin toprak hattında problem olabilir mi?
masaüstü bilgisayar bazen açılmıyor. şöyle ki, çalışıyor ama monitöre görüntü gitmiyor. ram çıkarıp takıyorum veya her şeyi çıkarıp kontrol kalemi ile deşarj ediyorum anca düzeliyor. ama neden oluyor anlamıyorum.
tüm şartlar ayniyken bi açılıyor bi açılmıyor..
evin toprak hattında problem olabilir mi?
0
tabudeviren
(01.10.22)
Harici ekran kartınız varsa onu söküp birkaç kere açıp kapatmayı deneyin eğer sorun çözüldüyse ekran kartındandır. Aynı sorunu şirket bilgisayarında yaşadım. Sürekli ram söküp takmaktan gına gelmişti, meğer esas sorun ekran kartıymış.
0
akhenaten
(01.10.22)
Statik elektrikten olabilir, komple kasayı bi topraklayın, deneyin.
0
John Bloor
(01.10.22)
daha basit bir sorun olma ihtimaline baktınız mı? vga veya hdmi kabloda sorun olabilir.
iş bilgiyasarındaki monitör için vga/hdmi dönüştürücü kullanılmış. aynısı bana oluyordu. üç dört resetten sonra ekrana görüntü geliyordu. dönüştürücü olduğunu görene kadar jeton düşmedi. sonra onu değiştirdik sorun düzeldi.
0
lazpalle
(01.10.22)
(4)

Ekstre atlatma nedir

biseysorucam
Selamlar arkadaşla rKredi kartının minimum tutarını ödedim tamamını ödeyemeyeceğim aylık şu kadar faiz karşılığında ekstre atlar seçeneği çıktıBildiğim kadarıyla kredi notum negatif etkilenmiyor zatwn minimum ödeyinxsBu atlatmanın avantajı ne olacak benim için?
Selamlar arkadaşla r

Kredi kartının minimum tutarını ödedim tamamını ödeyemeyeceğim aylık şu kadar faiz karşılığında ekstre atlar seçeneği çıktı

Bildiğim kadarıyla kredi notum negatif etkilenmiyor zatwn minimum ödeyinxs

Bu atlatmanın avantajı ne olacak benim için?
0
biseysorucam
(01.10.22)
Minimum ödeyince kredi notu negatif etkilenir. Ekstre atlatmak bunu engelliyor.
0
orient blue
(01.10.22)
kredi kartının asgarisini ödemek sizi icra takibine alınmaktan kurtarır, ama bankaya GECİKMİŞ bir borcunuz olmaktan kurtarmaz. kredi notuna negatif etkisi vardır, zira gecikmiş bir borcunuz vardır, vadesi geçmiştir ve gecikme faizi işlemektedir.

ekstre atlattığınızda banka size der ki "borcunun üstüne şu kadar faizi ben ekleyeyim, vadesini de 1 ay uzatayım". siz gecikmiş borca gecikme faizi vermek yerine borcunuzu gecikmemiş hale getirip, o faizi (belki daha fazlasını) bankaya verip vadesini uzatırsınız. borcunuz artık gecikmiş bir borç olmadığı için kredi notunuza negatif etki yapmaz.
0
kibritsuyu
(01.10.22)
Asgari ödeme kredi notunu negatif etkilemez. Önceden belirlenmiş bir tutarı ödemiş olursunuz.

www.findeks.com:~:text=Minimum%20%C3%B6deme%20kredi%20kartlar%C4%B1%20i%C3%A7in,hesaplar%C4%B1n%C4%B1z%C4%B1n%20limit%20a%C5%9F%C4%B1m%C4%B1na%20da%20ge%C3%A7memelisiniz.

"Minimum ödeme kredi kartları için yeterlidir. Kredi kartına minimum ödemeyi yaptığınız takdirde notunuz pozitif olarak etkilenir. Ancak minimum ödemeyi gerçekleştirmezseniz negatif olarak etki görülür. Kredi kartlarınızın ve kredili mevduat hesaplarınızın limit aşımına da geçmemelisiniz"

Ancak kalan borcunuza faiz işlemeye devam eder.

Ekstre erteleme birikmiş borçlar için daha uygun faiz seçeneği sunuyor. Eğer borcunuzu hemen ödeyemiyorsanız totalde daha az faiz ödemiş oluyorsunuz. Ayrıca borcu taksitlendirme seçenekleri de oluyor. Aynı zamanda bankalar peşinizde koşturmamış oluyor, yasal işlem başlatılmıyor ve borcunuz başka kurumlara satılmıyor.
0
akhenaten
(01.10.22)
kesin bilmediğimiz şeyleri söylemeyelim. Asgari ödeme haktır, kredi notunu negatif etkilemez...asgariyi de geç öderseniz etkiler.
ekstre atlatmada asgari de ödemeden o ayki ödemeyi erteliyorsunuz.
0
alicandan
(01.10.22)
(3)

bir ilişkide sıkışıp kalmak..

sana bir sarki yazdim fernando
evet. tam olarak böyle tarif edebilirim. sıkışıp kaldım bir ilişkide.eskiden böyle şeyler duyunca ayrıl ya derdim. ayrıl. nolucak. o kadar kolay değilmiş. seviyorum çünkü hala onu. değer veriyorum. özlüyorum. merak ediyorum. ama aşık mıyım? gelmiyor içimden. eskisi gibi kur yapmak gelmiyor mesela iç
evet. tam olarak böyle tarif edebilirim. sıkışıp kaldım bir ilişkide.

eskiden böyle şeyler duyunca ayrıl ya derdim. ayrıl. nolucak. o kadar kolay değilmiş. seviyorum çünkü hala onu. değer veriyorum. özlüyorum. merak ediyorum. ama aşık mıyım? gelmiyor içimden. eskisi gibi kur yapmak gelmiyor mesela içimden. cıvıl cıvıl sohbetler de etmiyorum artık. öyle. çok enerjik de değilim yanına giderken. ama diyorum ya, bir yanım hala seviyor onu.

bir yanım da işte.. korkuyor. yani yeniden yalnız kalmaktan korkuyor. onun gidişiyle açılacak boşluğun beni yutmasindan korkuyor. onsuz olmayalı çok uzun zaman oldu. tek başıma kalacak olmaktan korkuyorum. ve merak da ediyorum, acaba o özlem dediğim, sevgi dediğim onu o olduğu için mi, yoksa beni yalnızlığa düşüp kafayı yemekten kurtarıyor olduğu için mi?

aslında bilmiyorum da. yalnızlığa düşüp kafayı yiyecek miyim? ne malum. ama ne bileyim. olmadı değil çünkü eskiden. ve onsuz kalmayalı gerçekten öyle uzun zaman oldu ki. yani onsuz hayatımın olduğu kısımlarda ben çocuktum zaten. onunla büyüdüm, büyüdük.

şu sıralar onu da üzüyorum galiba. o hala iyi. neşeli. özlüyor, seviyor, kur yapıyor. belli. ama bende o enerji kalmadı artık. utanıyorum da ama içimde ben de özlüyorum onları. yeni bir ilişkinin heyecanı, birisiyle yeniden öyle cıvıl cıvıl olabilmek.. ama hepsi buraya bağlanmıyor mu diyorum kendime. yani aşk sönüp böyle bir duyguya, bağlılığa dönüşüyordur belki de. nereye kadar flört, yeni insanlar.. bir yerde durulmak lazım diyorum. sonra da diyorum ki daha gençsin. ne durulması.

bir soru yok. iç dökmek istedim. belki başından böyle bir şey geçenler varsa anlatır. yoksa da bir şeyler anlatmak isteyenler anlatsın, konuşalım dertleşelim.
0
sana bir sarki yazdim fernando
(01.10.22)
Henüz ciddi ilişkiye hazır değilsiniz. Kırmadan derdinizi anlatın kendinizi de onu da kandırmaya gerek yok
0
olaylar olaylar
(01.10.22)
Kaç yaşındasınız bilmiyorum ama belli ki uzun süredir berabersiniz.

Sanırım ilişkilerde direnç noktaları var yani biriyle tanışıyorsunuz her şey çok güzel ancak bir yerden sonra bir aşama geliyor o heyecanı korumak için artık o bağın adını koymak gerekiyor çünkü insan yaşadığı şeyin gerçekten "bir şey" olup olmadığını anlamak istiyor. Adını koyarsanız devam ediyor, yoksa sönüyor. Sonra başka bir aşama geliyor bu sefer sözlerin devreye girmesi gerekiyor, söz verirseniz ilişkiniz gelişiyor, yoksa ayrılıyorsunuz. Başka bir aşamada aile tanışıyor, nişan oluyor, evleniyorsunuz ya da bakış açınıza göre evlilik yerine geçen bir söz veriyorsunuz "biz artık hep beraberiz" gibi mesela.

Bu aşamaların adı değişebilir, ancak temelde bunlar aynı yönde ilerlediğinizin bir onayı. Karşılıklı onay veriyorsunuz.

Bu aşamaların herhangi birinde bazen çiftlerden biri takılıyor. Daha ileri taşımak istemiyor ilişkiyi. Sizde de olan bu sanırım. Ne kadar severseniz sevin daha sıkı bağlanma arzunuz yok gibi.

Bu bazen bir hata da olabilir, kısa değil ama uzun ilişkilerde dikkate almak gerek brnce bunu. Yani bu şey gibi de olabilir; bazı insanlar olur kronik mutsuz. Her zaman bir şey hedefleyip "bu olursa ben mutlu olacağım, iyi olacağım" der ama o şey olunca hiçbir şey değişmez ve yeni bir hedef belirler. İş değiştirir, eş değiştirir, araba alır, yurtdışına taşınır, iş kurar ama olmaz. Eğer sizin için durum bu değilse sanırım ilişkinizin sonu da görünmüş sizin için.
0
akhenaten
(01.10.22)
Abi bi yedeğin bi alternatifin şu an için olmadığından ayrılasın gelmiyor. En ufak bi flört edinsen direkt sepet havası çalarsın hiç telaş yapma.
0
Deathrow
(01.10.22)
(9)

Sunni biri sonradan alevi olabilir mi?

kilisedeşarapiçenimam
Merhaba,Soru başlıkta aslında ama araştırdığımda çok farklı şeyler çıkıyor. Merak ettiğim sonradan alevi olunabiliyor mu? Olunabiliyorsa nasıl bir yol izlemek gerekiyor? Teşekkürler.
Merhaba,

Soru başlıkta aslında ama araştırdığımda çok farklı şeyler çıkıyor. Merak ettiğim sonradan alevi olunabiliyor mu? Olunabiliyorsa nasıl bir yol izlemek gerekiyor?

Teşekkürler.
0
kilisedeşarapiçenimam
(30.09.22)
kişisel olarak ben okudum düşündüm artık alevi inancına mensubum diyebilirsin fakat aleviliğin de belli ritüelleri var, bunlar için bir gruba ve cemevine ihtiyacın var, türkiyede haklı olarak aleviler kapalı birer topluluk bu yüzden dahil olman zor olabilir

özetle teoride olursun, pratik etmede zor
0
freebird5406_2
(30.09.22)
Benim bildiğim kadarıyla olunmaz.
0
beemaker
(30.09.22)
Alevi ölçer mi var ya da Alevi standartları enstitüsü? Aleviyim diyen alevidir. Bizim bir tanıdık vardı, evlendikten sonra Alevi olan. Cok Alevi gördüm, bir gün cemevine bir gün camiye giden. Kimse de sen ne ayaksın demedi. Ama yukarıda belirtildiği gibi aleviler daha kapali bir toplum olduğu için selamun aleyküm diyip cemevine girince kimsin sen diyebilirler. Tanidikla gider hemen ortama uyum sağlarsın.
0
allah yazdiysa bozsun
(30.09.22)
Düşünce olarak zaten ben aleviliği benimsemiş ve kabul etmiş oluyorum,evet aleviyim diyen alevidir.benim istediğim usulüyle yerine getirip,alevi topluluğunda cem evin de dedenin izni ile aleviliğe kabul edilip edilemeyeceğim.
0
🌸kilisedeşarapiçenimam
(30.09.22)
bu aleviliğin e-devleti falan olmadığı için ben aleviyim deyip alevi olabilirsin bence. yani cem evine gidip ben aleviyim ama hep uzak yaşadım artık öğrenmek istiyorum dersen sana yardımcı olurlar bence. ama sivil polis tipin yoksa :)
0
paintov
(30.09.22)
Toplumdaki genel kaninin burada yazilanlardan farki oldugunu dusunuyorum. Burada olunabildigini ogredim. Benim onceden bildigim şu internette yazdigi gibiydi:

"Alevîlik ve Bektaşîlik, inanç bakımından birçok ortak özellik taşır. Bununla birlikte Bektaşîlik, temel prensip ve âyinleri olan sufî bir tarikat olduğu halde Alevîlik, Hz. Ali soyundan olmaya önem veren bir kimliktir. Bektaşîlik önceleri herkese açık bir tarikatken, Alevîlik gizliliği esas almıştır."

Hatta tuncel kurtiz'i kusculara gommemislerdi vs.
0
WithWorth
(30.09.22)
@freebird5406_2'nin söylediği nokta çok önemli. Sadece alevilik için değil, her din için bu geçerli.

Dini yapılar bireysel kabullerden çok toplumsal bir örüntünün parçası olmakla ilgili.

Örneğin türkiye'de hristiyan olmak, alevi olmaktan daha kolay çünkü hristiyanlar dinlerine yeni insan kabul etmeye çok istekliler. Bu sayede kiliseler yeni gelen kimseleri bünyelerine alıp onlara hristiyan kültürünü vermek ve onlardan bir komünite kurmak için aktif çaba harcıyor. Haliyle siz ben hristiyan olmak istiyorum diye bir kiliseye gittiğinizde kendinizi eğitimler, sizi kabul etmek için bekleyen bir cemaat, çeşitli ritüeller ve törensel bir vaftiz zinciri içinde buluyorsunuz. Birkaç aydan birkaç yıla kadar bir süre içinde de bir topluluğa adapte edilmiş oluyorsunuz.

Yahudilik gibi dinler ya da alevilik gibi mezheplerse genişleme arayışı içinde değiller. Haliyle bunlar daha kapalı komünitelerden müteşekkil yapılar. İçlerine dahil olmanız, kabul görmeniz için bu insanların arasında yaşamalı, onlarla sosyal ilişkiler geliştireceğiniz bir ortam yaratmalı ve kendinizi defalarca kere kanıtlamalısınız. Bütün bu uğraş ve çaba sizin üstünüze bırakılıyor. İnsanlar sizi dışlamayacaktır, ancak dediğim gibi iki durum arasındaki farkı anlatabildim sanırım.

Siz kendi kendinizi istediğiniz inanç içerisinde tanımlayabilirsiniz. Bunun için hiçbir dinde kimsenin onayı gerekmiyor. Bunun ne kadar gerçek olup olmadığı sizin hislerinize bağlı. Ancak diğer insanların sizi o inançtan sayması ve ona göre muamele göstermesi başka bir konu.
0
akhenaten
(30.09.22)
Olur da neden? Bunu çevremden biri yapsa gülerdim.
0
ruhen hastayim ben
(30.09.22)
@ruhen e binaen
Tam da yazdığı gibi oldu. Alevi olan kişiye, aleviler dahil herkes güldü. Ben Sünni oldum diyen Alevi görmedim. Bayramlarda ya da cuma camiye gelen Alevi arkadaşım oldu. Kimse umursamadı:)
0
allah yazdiysa bozsun
(30.09.22)
(2)

saglik bakanligi psikolojik destek hatti

sparkle kiddle
Merhaba,sozlukte yaşça küçük, sorunlar yaşamış, yaşayan ve soylenen herhangi bir seyi dinlemeyip dertlerini kisir dongu icinde aktaran birisine denk geldim.anlatis seklim hos olmayabilir ama hoduk bir insan degilim esasen.saglik bakanliginin bir danisma hatti olmasi gerektigini dusundum ancak bulama
Merhaba,

sozlukte yaşça küçük, sorunlar yaşamış, yaşayan ve soylenen herhangi bir seyi dinlemeyip dertlerini kisir dongu icinde aktaran birisine denk geldim.

anlatis seklim hos olmayabilir ama hoduk bir insan degilim esasen.

saglik bakanliginin bir danisma hatti olmasi gerektigini dusundum ancak bulamadim. mor cati da uyhun degil. akliniza gelen bir oneri var midir?
0
sparkle kiddle
(29.09.22)
Çok bilinmiyor ancak çoğu acil serviste psikiyatrik vaka girişi yapılıyor aslında. Yani kendinize zarar vermeyi düşünüyorsanız, kendime zarar vermeyi düşünüyorum diye giriş yapabiliyorsunuz.

Sizin öneriniz de kesinlikle güzel olurdu, ancak psikolojik destek hattı açtığınız zaman burada nitelikli personel istihdam etmelisiniz ve bu hat ülke geneline açık olacağı için çok fazla nitelikli personel istihdam etmelisiniz. Aynı şekilde bu personelin ödemesini de uygun şekilde yapmalısınız. Bu sanırım en büyük sorunu oluşturuyor.

Kesinlikle yapılabilir ancak bu "hadi böyle bir hizmet de oluşturalım" denerek yapılacak şey değil. Uzun vadeli bir sağlık politikası geliştirilip onun içine entegre edilerek yapılabilir. Bu da çok geniş kapsamlı bir şey olur. Yasalarda düzenleme yapılacak, uzun vadeli istihdam planları oluşturulacak, ilgili personelin ataması için eğitim ve sınavlar geliştirilecek vs. daha birçok şey.

Keşke olsa.
0
akhenaten
(29.09.22)
Akhenaten'e katılıyorum ayrıca bu hizmeti İBB veriyor. Bu fikir muhakkak düşünülmüştür planlanmıştır ama yukarıdaki malum sebeplerden dolayı kolay bir iş değil siz bu fikrinizi cimer'e iletin.
0
beemaker
(29.09.22)
(8)

toki hakkında fikirler

benibulmanlazim
ne düşünüyorsunuz. kimisi büyük fırsat olduğunu düşünüyor, kimisi fiyatın asbit olmaması yüzünden büyük problemler çıkacağını düşünüyor. siyasi fikirlerden arınmış biçimde sizin fikriniz nedir. bir de son başvuru tarihi ne zaman.
ne düşünüyorsunuz. kimisi büyük fırsat olduğunu düşünüyor, kimisi fiyatın asbit olmaması yüzünden büyük problemler çıkacağını düşünüyor. siyasi fikirlerden arınmış biçimde sizin fikriniz nedir. bir de son başvuru tarihi ne zaman.
0
benibulmanlazim
(28.09.22)
Genc kategorisine uyuyorum. Basvurmayi dusunmuyorum. Kendimce sebeplerim var:
1. 20 yil taksit odemek igrenc bi fikir gibi geliyor. Bence ev 20 yil taksitle degil, hadi olsun olsun 2 senede alinabilen bi sey olmali. Kira oder gibi ev sahibi olmak seklinde de gormuyorum, cunku zaten bi yandan kira da oduyor olacagim. Olme esegim olme.
2. Sureci takiple ugrasmak istemiyorum. Burasi turkiye, paralari alip ev yok hadi yallah diyebilirler guvenmiyorum. Ucunda ev olsa bile surecin gereksiz uzayacagini, can sikacagini dusunuyorum, ugrasmak, buna para vermek istemiyorum.
3. Ev almak gibi bi hayalim yok, annem babamin israriyla yapay bi hayal kurmak istemiyorum.
4. Evi alsam da tasinmayacagim icin kendim gitmedigim yerlerde ev kiralamakla satmakla ugrasmak istemiyorum.
5. Her ay oraya verecegim 2-3-?k tl'yi kiyafete, teknolojik alete, gezmeye tozmaya veririm coooooook daha mutlu olurum. En onemli sebep bu.
6. Isim sabit degil, issiz kalirsam taksitleri odeyemem. Gerci kimin 20 sene is garantisi var zaten, 20 senede ev sahibi mi olunur ya cok sacma. 3 sene sonra ölsem 3 sene keyif yapacagim parayi tokiye vermis olucam. Hell no.

Bi gun zengin olursam o zaman ev alirim, o zamana dek kiraya devam.
0
summer timetable
(28.09.22)
tokiden ev aldık. normal projesinden, ama ödeme mantısı aynı. ilk iki-üç sene ödedikçe borcunuz artıyor, çünkü altı ayda bir zam var. fakat bu zam enflasyonun çok altında. ama bir yerden sonra yokuş aşağı inmek gibi oluyor ödemeler. şöyle düşünün, bundan beş sene önce aylık bin lira taksit ödeyen adamın ödediği miktar (hesap makinesiyle yapmıyorum hesabı, atıyorum) şu an 3 bin olmuştur. aylık üç bin, sosyal konut olmayan, normal satıştaki bir ev için çok iyi, o evi almamış olsanız, kirada otursanız, kirası bile bunun üç katı olur zaten.

evet, yirmi yıl ödeme çok basıyor insanı. lafı bile kötü. ama siz bakmayın söylenenlere. tokinin iyi tarafları var. söylenilen zamandan genelde erken yapılıyor ev. bizim ev üç sene önce teslim edildi mesela, şu an kiracının ödediği miktar taksiti geçmiş durumda.
bunun yanında, fiyatın sabitlenmesi, enflasyon olan bir ülkede çok zor. şimdi ayda beş bin ödeseniz çok dokunur belki, ama beş yıl sonra beş bin belki asgari maaşın dörtte biri olacak.

bir de, iki sene sonra parayı toplu ödeyip kapatabiliyorsunuz. o aşamada kredi çekip kapatıyorlar genelde. krediyi sabit ödeyerek kapatıyorsunuz. hasılı, summer timetable'ın dediklerini anlıyorum, ama imkanınız varsa girin. hatta bu olmazsa tokinin diğer açık arttırmalarına bakın. aldığınız şey illaki değer kazanacak ve şimdi zorlansanız bile, en kötü ihtimal üç sene sonra rahat ödüyor hâle geleceksiniz. ömür boyu kira ödemek çok daha zor.
0
lovemyself
(28.09.22)
Devlet uygun fiyata ve uygun ödeme yöntemiyle ev satıyor.
Alabiliyorsanız kaçırmayın, alın.

Bu kadar insanın mağdur edilmesine hiçbir hükümet izin vermez.
(Galiba, çünkü Türkiye'deyiz. Hiçbir şey kesin değil)
0
michael_knight
(28.09.22)
şansım olsa girerdim yatırım olarak. normalde ev alma şansı olmayan insanlar için güzel bir fırsat.
0
roket adam
(28.09.22)
2019'un sonunda duyurulan proje için kur'alar çekildi, proje başlamadı. ödemeler de başlamadı tabi. sıfır.
en azından bölgelerden birisinde durum bu, twitirda anlatıyordu kurayı kazanan birisi

bir de yakın zamanda yapılan sitelerin hukuki konumu biraz farklı. mahalle olmadıkları için tokinin belirlediği sahtekar yöneticilik şirketlerine mahkumsunuz gibi bir şey.
+ başka işgüzarlıklar. ha ama eviniz oluyor o ayrı.
www.gazeteduvar.com.tr
0
comp
(29.09.22)
Bu konuda görüşümü defaatle yazmıştım aratıp bulabilirsiniz projeye itiraz edenler genelde bilgi sahibi olmayan veya resmi kaynaklar yerine sosyal medya dezenformasyonlarına inanan kitle. Ben projeyi kesinlikle tavsiye ediyorum hatta malik olmasaydım şartları sağlıyor olsaydım gözü kapalı başvururdum o derece karlı alırken kazandıran ve her açıdan avantajli bir proje sadece maliyetinin (karının değil) %40 altında verilmesi bile girmek için bir sebep. Itiraz edenlerin konut fiyatlarından mortgagedan, kredilerden vs haberleri yok devlet garantili projeye inanmayıp saçma sapan ihtimalleri sunuyorlar böylesi fırsat yüz yılda bir gelir itiraz edenler mortgage ile ev alamazlar.
0
beemaker
(29.09.22)
Ev almak gibi bir hedefiniz, arzunuz isteğiniz varsa proje sizin için mantıklı. Çünkü alternatif ev sahibi olma yöntemleri daha pahalı.

20 sene ödeme uzun bir süreç, ama 20 sene barınma için zaten para harcamayacak mısınız?

Aynı muhabbetler birkaç sene önce yine dönüyordu, o süreçte ev alanlar hayatlarından gayet memnun. Benim gördüklerim öyle en azından.

Şartlar daha kolay olabilirdi diye talepte bulunmak ayrı bir konu, buna katılabilirim ancak şartların alternatif seçeneklerden daha kötü olduğunu söylemek başka bir konu. Ben böyle olduğunu düşünmüyorum.
0
akhenaten
(29.09.22)
Tokiye girerken şöyle bir madde var proje uygulanmazsa vs. Verdiğiniz para geri ödenirken gecikme faizi uygulanmadan ödeme yapılıyor. Yani verdiğiniz para kuş oluyor. Böyle güvensiz bir ortamda benim aklıma gelen ilk şey bu.
0
cilekli krep
(29.09.22)
(11)

İlişkiye ara vermek

jonas
Sorunların baş gösterdiği bir ilişkiye anlaşarak ara vermek, tarafların bir süre birbirini özlemesi, belki de yokluklarında değerini daha da bir fark etmeleri gibi şeyler, bir ilişkiyi kurtarabilir mi? Yoksa bu ara verme kararı sonu belli olan bir filmin, yani o ilişkinin bitişinin bir adımı olmakta
Sorunların baş gösterdiği bir ilişkiye anlaşarak ara vermek, tarafların bir süre birbirini özlemesi, belki de yokluklarında değerini daha da bir fark etmeleri gibi şeyler, bir ilişkiyi kurtarabilir mi?

Yoksa bu ara verme kararı sonu belli olan bir filmin, yani o ilişkinin bitişinin bir adımı olmaktan öteye gidemez mi?

Ne düşünüyorsunuz?
0
jonas
(28.09.22)
sorunları beraber atlatabilirseniz o ilişki daha da güçlenir. öbür türlü araya soğukluk girer.

evlilikte öyle bir şey yapma şansımız yok tabi. ya çözüyoruz ya boşanıyoruz ya da halının altına süpürüp ileride patlamasını izliyoruz.
0
lazpalle
(28.09.22)
ara verme teklifini GENELDE hayatında bir süre sorumluluk altında olmak istemeyen tarafın teklif ettiğini gözlemliyorum. o taraf genelde ilişkiyi bitirmeye daha yakın taraf oluyor. bir ilişki ciddiye bindikten sonra araya 'nasıl olsa ayrıyız' gibi bir dönemin girmemesi gerektiğini düşünüyorum.

kafayı bir ay toplama ihtiyacı hissettiren bir ilişki sağlıklı bir ilişki değildir gibi geliyor bana. ayrıl barış, ara ver devam et ilişkileri büyük çoğunlukla hüsranla neticeleniyor ve herkes kendi ilişkisinin büyük çoğunluk içinde olmadığı düşünerek hareket ediyor.
0
coldegezenkutupayisi
(28.09.22)
Ayrılıp barışıp daha sonra sorunsuz giden bir ilişkiye şahit oldum, ama ara verilip de süren bir ilişki ben görmedim.

Neye ara veriliyor ki ben bunu da çok anlamıyorum. Yani eğer kendinize alan açmak ve biraz düşünüp taşınmak ya da gerçekte neler olup bittiğini sorgulamak istiyorsanız bunu ilişkiniz içinde yapabilirsiniz, insan zaman zaman kendi başına kalmak isteyebilir. Seksi ve ten temasını azaltabilirsiniz ara vermeden, zaten hep aynı tempoda gitmesi gerekmez ki? E seviyorsanız sevmeye ara verebilir misiniz örneğin, nasıl olacak ki bu?

Ara vermek bana hep "şimdi aniden ayrılırsak çok boşta kalacağım, brexit gibi planlı bir çıkış yapalım" isteği gibi geliyor. Bunu kötü bulduğumdan değil ama bu ara verme konuları açılınca genelde söz edilen niyet bu olmuyor.

Ortada bir sorun varsa bu o sorun çözülmeden bekletilerek düzelmez bundan emin olabilirsiniz. Bu sorunları konuşup bir ortak noktaya varmalısınız ya da sorunların çözülemeyeceğini kabullenip yolunuza bakmalısınız. Ya da eğer sevginiz kalmadıysa kendi kendine geri geleceğini çok sanmıyorum, ilişkiye ara verince kimse kimseyi özlemiyor. Ayrılmaya meyilli olan taraf kendi ilişki sonrası hayatını hazırlayıp ayrılığa yaklaşırken, bu ara verme teklifine hazırlıksız yakalanan taraf boş umutla sağlıksız duygular geliştiriyor.
0
akhenaten
(28.09.22)
Nerede olduğunu, ne yaptığını bir ay, iki ay, neyse bilmediğin birine nasıl tekrar sevgili gibi davranacaksın? Bunun mantıklı bir açıklaması yok bana göre. Bu aynı zamanda bir risk. Belki hiç özlemedim diyecek. İlişki içinde kalarak, güveni yok etmeden iletişimi biraz azaltmak bana daha mantıklı geliyor. Sorun varsa kişiler kendilerini, davranışlarını düzeltmeli. Ara vermek sorunları sadece ertelemek olur.
0
dissendium
(28.09.22)
Aksine. Ara vermek bir ayrılık provası olur ve kişi ayrılığı benimser. Gözden ırak gönülden de ırak misali.
0
ruhen hastayim ben
(28.09.22)
Ara verilen ilişki bitmiş demektir. Eger ara verilecek bir durum var ise ilişkide iletişim ile çözülemeyecek bir durum vardır.
0
mirty
(28.09.22)
Ara verme talebi kimden geliyorsa ayrılalım diyemeyen odur. Ara vermek ayrılmanın yolunu yapmaktır. Öyle olmasaydı ara vermek kimsenin aklının ucuna dahi gelmezdi.
0
muhayyer divan
(28.09.22)
Karşılıklı anlaşıldıysa belki olur
Ama ben şahsen böyle ara vrelim olayına asla girmem
0
basond
(29.09.22)
kurtarmaz. kızı bıraktıgından daha geniş bulman olası.
0
abelardo
(29.09.22)
Ara verme kararı aldıktan sonra tekrar dönüp ilişkinin düzelmesine %3 falan ihtimal veririm. Taraflardan biri o sırada başkasını bulamazsa geri döner. Yoksa ilişki dediğin şey bir yerden sonra sevgiden çok alışkanlığa dönüyor. Onsuz yapabildiğini anlayan çiftler bir yerden sonra özleme değil ilişki sırasında bilinçli ya da bilinç dışı şekilde göz ardı ettikleri sorunları fark etmeye başlıyorlar.
0
nawar
(29.09.22)
Bu olay tamamen kolpa. Ara verince komple kopuyor. Mantıklı bir şey değil.
0
westblack
(29.09.22)
(4)

balık yağı-omega 3 takviyeleri hakkında

bay b
ne düşünüyorsunuz? gereksiz ve abartılı bir takviye mi yoksa gerçekten iş görüyor. hiçbir faydası olmadığını söyleyen de çok, alınması gerektiğini savunan da. kişisel fikirler nedir merak ettim.
ne düşünüyorsunuz? gereksiz ve abartılı bir takviye mi yoksa gerçekten iş görüyor. hiçbir faydası olmadığını söyleyen de çok, alınması gerektiğini savunan da. kişisel fikirler nedir merak ettim.
0
bay b
(27.09.22)
Şahsi fikrimi söyleyeyim.

Gıda takviyeleri hakkında yapılan bilimsel araştırmaların, yazılan makalelerin tamamının birileri tarafından fonlandığını düşünüyorum.

Gıda takviyesi sektörü o kadar büyük ki. Bir anda yok olduğunu düşünsek eczanelerin yarı vitrini boşalır. Böyle bir gücün istediği araştırmayı manüpile edebileceği, istediği makaleyi yazdırabileceği ortada.

Onun için hiçbirine güvenim ve inancım yok. Bence hepsi çöp. (sağlık bakanlığı onaylılara sözüm yok, sözüm tarım bakanlığı onaylı olanlara)
0
Mirket
(27.09.22)
Evet balık yağı faydalı kötü kolesterolü düşürüyor mesela. Tabii siz bunu haftada iki gün balık tüketerek de alabilirsiniz

Mirket'in yazmış olduğu gibi gıda takviyeleri büyük bir pazar aslında çoğu insan gereksiz yere takviye tüketiyor hem de bilinçsice tüketiyor temel sorunumuz beslenme düzenimizin bozulması sağlıklı beslenirsek bu tür takviyelere ihtiyaç yok diye düşünüyorum.
0
beemaker
(27.09.22)
Öncekilere ek olarak şunu da eklemek istiyorum güçlemdirmek adına.

Gıda takviyelerinin pohpohlanması doğal, çünkü bu ticari bir iş. Önceden bunlar sadece eczanelerde ve reçeteli satılıyordu. Uzun bir süredir eczane zorunluluğu kalktı ve reçetesizler.

Haliyle pazarlama devreye giriyor. Bu olağan bir şey. Bu noktada sizin bilmeniz gereken şey şu, eğer bünyenizde gıda takviyelerinin sağladığı maddelerden birisi eksik değilse, gıda takvitesi sizin çok bir işinize yaramıyor. Çünkü eksiklik yok zaten...

Multi-vitaminler, antioksidanlar, probiyotikler, besleyici yağlar; hepsi sağlıklı şeyler, bu doğru. Ancak vücudunuzda bir eksiklik yoksa bunlar size ekstra bir güç kuvvet vermiyor. Kazanımları son derece minimal. Ama zaten hayatı bu kadar sınırda yaşamıyoruz ki? Hatta depo edilen vitaminleri düzenli kullandığınızda zarar verici bile olabiliyor.

Eğer halsizseniz, bitkinlik çekiyorsanız bunların en büyük sebebi genelde uyku eksikliği/bozukluğu, psikolojik sorunlar, stres, düzensiz beslenme ve hareketsizlik kaynaklı oluyor.

Eğer 8 saat uyuyorsanız, spor yapıyorsanız, düzgün besleniyorsanız, stres altında değilseniz ve psikolojik sıkıntı da çekmiyorsanız o zaman bir doktora gidip kan testi yaptırır ve eksikliğini çektiğiniz bir besin varsa takviye alıp faydasını görebilirsiniz. Bunun dışında çözmeniz gereken sorunlar belliyse (yukarda saydıklarım) o zaman rahatsızlığınız sebebi orada yatıyor demektir.
0
akhenaten
(27.09.22)
doğru takviyeyi alırsan çok fark ediyor ama etkiyi görmek için uygun doz ve en az 15-20 gün süre gerekli. bu etki bir anda ortaya çıkmadığı için de tam olarak fark edilemiyor.
efa s1200 kullanıyorum, denediklerim içinde en iyisi.
0
orpheus
(28.09.22)
(2)

Güzel ama ingilizce bir video

die so slowly
https://m.youtube.com/watch?v=tFMWGf65Rj8Dediklerini az çok anlıyorum ama maddeler halinde kısaca ve anlaşılır şekilde yazabilecek olan var mı?
m.youtube.com

Dediklerini az çok anlıyorum ama maddeler halinde kısaca ve anlaşılır şekilde yazabilecek olan var mı?
0
die so slowly
(27.09.22)
İlk adım ona değerinizi göstermektir diye söze başlıyor, kendinden bir örnek veriyor. En yakın zamanda kendi başından geçen örneği veriyor. Kyle diye tatlı bir eczacıya hasta anneannesi adına bir reçete götürerek kendi değerinin ne olduğunu ona göstermiş; bu reçete için eczaneye gelmesi onun iyi bir insan ve iyi bir torun olduğunu gösteriyormuş.

Bundan sonra çıkma teklifinde bulunun diyor. Çıkma teklifinden sonra ikinci aşama geliyormuş, bu da fiziksel temas kurmak. Burada fiziksel temas için dışarda buluşmanın gereksiz masraf olduğunu düşündüğü için tercih etmediğini söylüyor. Bunun yerine rezervasyon kabul etmeyen bir restorana (ki bu tip restoranlar elit ve cool bir hava veriyormuş) gitme teklifinde bulunup onun kapalı olduğunu bildiği pazar gününe denk getiriyormuş buluşmayı. Restoranı kapalı görünce de hadi bi pizza alıp eve geçelim film falan izleriz diye oldu bittiye getiriyormuş. Sonra ekliyor; yatağa geçtiğimiz anda oyun bitmiş oluyor. Bu aşamada ten temasına geçin ve cinsel elektriklenme artmaya başlasın diyor.

bu aşamada sahne değişiyor, orada çok iyi senden çok şey öğreniyorum falan diye ufak bir yağ çekişi geliyor arkadaşından

sonraki aşama onun size geliştirdiği bağlılığı okşamak diye başlıyor. bu aşamada kendi kişisel tercihi kadına ona tehditkar yaklaşan ama aslında gerçekte olmayan komşu figürleri olduğunu benimsetip (not: yani gaslighting yapıp) bu işi sizin halledebileceğiniz izlenimini vermekmiş. (yani bir koruyucu hissi yaratın diyor)

Sıradaki aşamada bütün teması koparın, aramayın sormayın o kadar yükseltmişken birden bütün varlığınızı ondan çekin diyor. Bırakın o yarattığınız güvenilmez koşu imajları karşısında yalnız kaldığını hissetsin vs.

(ek not: bu yukardaki son iki madde klasik love bombing - ghosting aşamaları, temel narsisistik manipülasyon)

sonraki aşamada o umudunu kaybetmişken kapısına gidip umut verin diyor. sahnede "senden kaçmamın nedeni kalbimin kırılacağını düşünmemdi, korkmuştum ama artık korkmuyorum seni seviyorum, sana ihtiyacım var" falan diye anlatıyor

sonra da (argo tabirle) çakışma zamanının geldiğini söylüyor. o seks çok iyi olacakmış çünkü kız artık çok duygusal bir durumdaymış çünkü sert bir adamın kabuğunu kırıp ona eriştiğine inanıyormuş.

sonra da çekip gidiyor ve bir daha hiç aramıyormuşsunuz.

buna da dennis sistemi diyormuş. tüm kadınların kalbini kazanmanın yoluymuş.

Ben şimdi bunu neden yaptım acaba :D
0
akhenaten
(27.09.22)
@akhenaten emeğine sağlık bu kadarını beklemiyordum :D teşekkürler
0
🌸die so slowly
(27.09.22)
(10)

Aldatadan evli kadının fake hesabına girilebilir mi?

ananiyimioguz
Fakülteden bir hocam ulaştı erkek bir kuzeninin eşi bir süredir kendisini aldatıyormuş. Karısının fake hesabını şans eseri telefonu açık iken şüphelenip yakalıyor ama o an görüntü falan alamıyor çaktırmadan bırakıyor.Gördüğü kadarı ile yakınlarda bir adam ile kendilerine ev açmışlar. Kendisi işteyke
Fakülteden bir hocam ulaştı erkek bir kuzeninin eşi bir süredir kendisini aldatıyormuş. Karısının fake hesabını şans eseri telefonu açık iken şüphelenip yakalıyor ama o an görüntü falan alamıyor çaktırmadan bırakıyor.

Gördüğü kadarı ile yakınlarda bir adam ile kendilerine ev açmışlar. Kendisi işteyken bu kadın arkadaşıma gidiyorum deyip o evde diğer adam ile takılıyorlarmış, yoğurt lazım mı ekmem lazım mı diye konuşmalarını falan da görmüş.

Şimdi boşanma yoluna gitmek istiyor ama bana şeyi sordu, elimizde hem eşinin fake hesabı hem de adamın fake hasabının adresleri var.

Bunlara girilip de konuşmaları delil olarak alabilir miyiz? Ücreti mukabilinde yapabilir misin diyor. Ben de öyle bir şey mümkün mü bilmiyorum hocam hiç girişmedim belki fake bir link atılır, oltalama yapılır açılan linke hesap bilgileri isteni o şekilde alınabilir ama başka nasıl olur bilmiyorum bir araştırayım dedim.

Şimdi bunun için kendi çabalarıyla bir şekilde birisi yardımıyla hesaplara girmek mantıklı mı? Yapılabilir mi?

Yoksa savcılığa durumu anlatsak bu fake hesaplara girebilme yetkileri var mı? Eğer varsa hiç gerek yok aksiyona onlar ulaşsın işte.
0
ananiyimioguz
(26.09.22)
Sakın böyle bir şeye bulaşma. Adam karısının telefonunda baya zaman geçirmiş, öyle bir anlık değil baya kurcalamış, tekrar kurcalayıp ekran görüntüsünü kendi telefonundan bile çeker. Kadın demeyecek mi bana komplo kurdular hesap bana ait değil diye. Bu arada öyle erkekler evliliklerinde aldatılmalarını bu kadar yaymazlar. Alır telefonu avukata gider. Bu işin altından başka şeyde çıkabilir gibi geldi bana. Avukatını yanına alıp o evde bassa daha mantıklı.
0
GoodMorningTeacher
(26.09.22)
Konunun savcılıkla falan ilgisi yok. Aldatma işlerine savcılar bakmıyor.

Böyle bir durumda madem ev vs var birisini takip ettirip fotoğraf çektirsin.
0
ihanet kac kisilik
(26.09.22)
Hayır usülsüz aldığınız için delil sayılmaz.

barandogan.av.tr

Ancak mahkeme gerekli gördüğü takdirde operatörlerden veri talep ediyor. Ancak bu veri konuşmanın içeriğini değil ne sıklıkla bağlantı kurulduğu, hangi saatlerde bağlantı kurulduğu, kadar süre konuşulduğu gibi şeyleri içeriyor.

www.pinarileri.com
0
akhenaten
(26.09.22)
Özel dedektifler var. Takip edip belgeyle fotoğrafla dosya veriyorlar.
Yapılması gereken bu ve bir avukatla konuşmak.
0
kisa
(26.09.22)
siber güvenlik alanında çalışan biri olarak yazıyorum, bir üçüncü kişi olarak senlik hiç bir şey yok. ne yaparsan yap bu işten zararlı çıkma ihtimalin yüksek. kesinlikle karı koca arasına girme.

soruna gelirsek, savcılığın fake hesaplara girebileceğini sanmıyorum. daha fazla delil lazım, o da özel dedektifle falan hallolur herhalde.
0
roket adam
(26.09.22)
Postegro var. Arada acin bakin.
0
Kahvedesu
(26.09.22)
Girilir de. Siz neden giriyorsunuz? Suç.
0
ruhen hastayim ben
(26.09.22)
Savcıyla işi yok bu durumun savcılık uğraşmaz zaten adam açısından bakarsak çok haklı fakat şekillendirmek zor bir de delillerin hukuka uygun şekilde toplanması lazım.
0
beemaker
(26.09.22)
Örnek karar geziyordu internette ama siz aslı astarı için avukata yönlendirin. Şifresini ele geçirip mesajları ede ederseniz bu suç ama yanımda telefonu vardı yabancı bir adamdan mesaj geldi baktım bu suç değil. Düzenek kurulmaması gerekiyor.
Boşanma alanında uzman bir avukattan 1 seans danışmanlıkla çözer bu işi o hack işleri hem size zarar hem kendisine
0
cilekli pasta
(26.09.22)
Hayır usülsüz delil elde ettiniz sayılmaması gerekli.


Ancak mahkeme veya savcılık gerekli gördüğü durumda telefon operatörlerden veri talep ediyor. Ancak bu veri konuşmanın içeriğini değil ne sıklıkla arama yapıldığı, hangi saatlerde bağlantı kurulduğu, kaç dakika konuşulduğu vb. şeyleri içeriyor.

bence kvk verileri gereğince uzak durmalısınız. suça iştirak olabilir.

muratkiziloz.com.tr
0
hmk50
(10.10.22)
(11)

Yilda nasil 80-100kg et yenebiliyor?

fakyoras
Selam,Az once db'de bi entry gordum, avrupalilar amerikalilar vs yilda 80-100kg et yiyormus ortalama. Ben kendimi etcil bilirim, haftada 2 kere et yiyorumdur sanirim. 200er gram desek 400 gr. Yilda 20kg ediyor anca. Hadi bi de etli yemek olsa toptamda 500gr. Desek yilda 25kg civari. Gunde 2 ogun yiy
Selam,

Az once db'de bi entry gordum, avrupalilar amerikalilar vs yilda 80-100kg et yiyormus ortalama.

Ben kendimi etcil bilirim, haftada 2 kere et yiyorumdur sanirim. 200er gram desek 400 gr. Yilda 20kg ediyor anca. Hadi bi de etli yemek olsa toptamda 500gr. Desek yilda 25kg civari. Gunde 2 ogun yiyorum, kahvaltida et yok zaten genelde, aksam yemeginde yeme firsatim var bir tek.

Daha fazla yememin-yemememin sebebi maddi durum degil, canim sebze ister bu kadar etten sonra. Yilda 80kg icin haftada 1.5kg et yemek lazim ki bu cok fazla. Yurtdisindayim ve cevremdeki kimse bu kadar yemiyor. Hatta vegan/ vejetaryenleri dusunsek ortalama daha da duser.

Kim bu ortalamayi yukseltenler? Bir insan nasil duzenli olarak haftada 1.5kg et yiyebiliyor? Bunu yapan var mi hic?
0
fakyoras
(26.09.22)
Etten kastınız tavuk, domuz (sarkuteri ve normal et) vs de dahilse ben yiyorum.
Günde en az 300-400 gr et yiyorum spor sebebiyle. Tatil şu bu vs her şeyi atsan bile rahatça bu rakamı yaparım. Hatta bu rakamı asarım bile şarküterilerle.
Ama tek et olarak zor. O kadar et yiyemem.

Bu arada herkes değil, benim hanım misal sizin kadar yiyordur heralde.
0
logisticsmanager
(26.09.22)
Amerikalılar ve Rus'lar falan yiyor. Avrupalılar o kadar yemiyor.

Bu arada 200 gr ne hocam. Adamların bir steak zaten 350-400 gr.

Haftada 2 fazla değil ki. Haftada 3-4 yeseler zaten senin hesaba geliyor.
0
ihanet kac kisilik
(26.09.22)
Etten kastim hayvansal olan etler. Kirmizi et degil bir tek.

@ihk, avrupada genelde steakler 200gr civarinda, napalim bunu yiyoruz :(
0
🌸fakyoras
(26.09.22)
hah ağzına sağlık, ben de aynı sebepten mesaj yazdım arkadaşa. yıllık 100kg demek haftada 2 kilo demek. bir bifteğin porsiyonu 200 gram olsa, haftada 10 porsiyon biftek yemem lazım. hiç aklıma yatmıyor bu hesap, bence bir yanlışlık var bu hesapta. sporcu vs olmadığın sürece günde yarım kilo et yemem çok zor ya.

yani işin parasal yönünü tamamen boşver, bedava olsa bile bence kişi başı yıllık 100 kg et yiyemeyiz.
0
roket adam
(26.09.22)
Marketlerin unlu mamul reyonlarında, ekmek bizim sandviç ekmeğinden biraz büyük ekmek var. Onun da yüzüne bakan yok. Bizim buralardan gidenler alıyor.

Et reyonunda biftek için steak kestirmek istedim, kasap beceremedi. Bi sonraki müşteriye baktım. Benim steak dediğimin beş katı kalınlığında kesiyor.

Sulu yemek denen şeyi zaten bilmiyorlar.

Sebzeyi o etin yanına azıcık garnitür olarak kullanıyorlar.

Çok pişirmiyorlar. İçi resmen çiğ et. Kanlı kanlı yiyorlar.

Bizim yemek kültürümüzü esas alıp düşünürsen mantıksız geliyor da, adamın kültürü de o.
0
Mirket
(26.09.22)
Bir biftek 200 gr değildir. En az iki parmak kalınlığında olanları 450-500 gram gelir. Amerikanların en az 3 parmak kalınlığında steak tükettiğini düşünürseniz 650-750 gramı bulur.
750 gr et bir öğünde rahat yenilebilir, kendimden biliyorum.
0
durbidakka
(26.09.22)
işin maddi yönü yemek kültürüne şekil veriyor

işin dini yönü yemek kültürüne şekil veriyor, domuzun önüne çöp koysan yiyor, zaten otel artıklarını çöpleri toplayıp koyuyorlar, yetiştirmesi ucuz, eti de ucuz. trde de kışlanın yemek artıklarını ihaleyle toplayıp domuz çiftliğine götürenler vardı şuan ne durumda bilmiyorum. böylece en büyük mesele olan yem maliyeti sıfıra yakınsadı.

ama büyükbaşa onu yedirirsen hayvan zehirlenir. o hayvan özen istiyor. malları olan bir arkadaşın varsa sor.

hristiyanlar için mahzuru yok, yedikleri etin yarısı domuz mesela, isviçrede domuz tüketimi yüzde 45in altına düşmemiş son~ 50 senede. avrupa ve amerika böyle. asya da böyle. et ucuz olursa yenir.
www.fhnw.ch

diyetin yarısı domuz olunca aslında maliyet de düşüyor, büyükbaş eti hep pahalıydı, aynı tabloda yüzde 42den yüzde 30a gerilemiş 50 senede. isviçre de olsan 3-5 kişi nüfusun da olsa maliyet önemli.

trde zenginlik olsa, maliyetler ucuzlasa bizde de böyle olur. hatta bakılsın 2005-2013 civarı ortalama et tüketimi bugünden garanti fazladır.

sadece biftek çiğnemek olarak düşünme, hamburger köftesini günde kiloyla yutarsın, yağ gibi akar.
0
comp
(26.09.22)
@Mirket +1

Bizim mutfağımızda "etli yemek" kavramı daha yaygın. Amerika'da ve Avrupa'nın çoğu yerinde yemeğin kendisi etten ve yanındaki garnitürden oluşuyor. Bir örnek olarak texas smoked brisket diye youtube'dan aratıp bakabilirsiniz.

Et kesimleri bizden çok farklı. Bizde eti daha çok kemiklere göre ayırıyorlar, amerika'da (güney, kuzey fark etmez) etin bütünlüğünü koruyup kemikleri de etle birlikte kesiyorlar çoğu zaman. Örneğin bizde kaburgalar tek tek ayrılıp kemirilirken, arjantin'de falan enlemesine şerit halinde kesiyorlar.

Porsiyonları da hayli büyük.

Buraya kadarki kısım mutfak alışkanlığıyla ilgiliydi, bu alışkanlığa fiyat farkı da eklenince hayli fark etmesi doğal bence.
0
akhenaten
(26.09.22)
Haftada 2 kere mangal yapıyoruz hanımla , 1,600 gram altında hiç et almıyorum. Sadece ızgara tüketimi bu , haftanın diğer günleri yediklerimiz (köfte,kebap,tavuk,balık vs.) hariç. Tüketilebilir bir oran.
0
synax
(26.09.22)
3 öğünün 1 öğününde mutlaka et olmalı zaten. ona da 100-200 gram desek. haftada 1 kilo yapıyor en az. bu da yılda "en az" 52 kiloya denk geliyor zaten.
0
tchuck
(26.09.22)
haftada 2 et çok az. benim her gün bir öğünümde mutlaka et olmalı. bu illa pirzola şeklinde olmak zorunda değil, kıyma şeklinde de olabilir. yemeklere de katılıyor kıyma zaten her türlü. bence bu sayı normal.
0
sta
(26.09.22)
(3)

Arkadaş edinme sorunsalı

kondansator
Okul, iş vasıtasıyla soğan tanışıklıklar dışında nasıl arkadaşlık kuruyorsunuz, çift olarak düşünelim. Eşim eski arkadaşları ile pek görüşmüyor, sadece birbirleri ile instagram üzerinden iletişim kuruyorlar. Ben zateb şehirde yeniyim arkadaşım yok. Eşim de yeni çevre yaratalım yeni insanlar tanıyalı
Okul, iş vasıtasıyla soğan tanışıklıklar dışında nasıl arkadaşlık kuruyorsunuz, çift olarak düşünelim. Eşim eski arkadaşları ile pek görüşmüyor, sadece birbirleri ile instagram üzerinden iletişim kuruyorlar. Ben zateb şehirde yeniyim arkadaşım yok. Eşim de yeni çevre yaratalım yeni insanlar tanıyalım derdinde ama bir alternatif üretemedik.
0
kondansator
(26.09.22)
belli bir yaştan sonra kolay değil ama arkadaş bulabileceğiniz yer ve durumlar;;

bina/sitedeki komşular
sık sık gidilen yerlere sizin gibi sık gelen müdavimler
spor salonları
kurslar, hobi için yapılan aktiviteler

aklıma gelenler bunlar.
0
orient blue
(26.09.22)
Devamlılık olmadan arkadaşlık mümkün değil sanırım. Çünkü arkadaşlık bir sözleşmeyle kurulmuyor, zamanla inşa ediliyor.

Okul, kurs, arkadaşların arkadaşlarıyla düzenli buluşmalar, gönüllü topluluklarında bulunmak vb. Belli insanlarla, "aranızda rekabet ya da hiyerarşi bulunmayan" bir ortamda düzenli şekilde vakit geçirmelisiniz. Bu sebeple iş arkadaşlarından arkadaş çıkması da çok zor çünkü arada çıkarların çatışması ya da çakışma potansiyeli var ve kurulan iletişim de resmi.

Evli olduğunuzda çok daha kısıtlanmış oluyorsunuz çünkü toplumsal yapı bunu kolaylaştırmıyor. Sizin için sorun olmayan şeyler çevrenizdeki birçokları için sorun oluyor.

Kısaca bir kursa kaydolun ya da düzenli gönüllü aktivitelerde bulunan.
0
akhenaten
(26.09.22)
@akhenaten + 1

önemli olan fiziksel olarak birlikte zaman geçirmeniz. bunun için de düzenli olarak evinizin dışında bi yerde, diğer insanlarla birlikte olmanız gerekiyor.

ben mesela son zamanlardaki bütün arkadaşlarımı spor salonundan ve düzenli olarak çalışmaya gittiğim kafeden edindim.
0
plutongezegendegilmi
(26.09.22)
(13)

çamaşırları makineye ters çevirip mi atıyorsunuz

ShadowOfMoon
bazılarının kılavuzunda ters çevirip yıkayınız diyor ve benzer renktekilerle yıkayınız diyor.1-mavi tişörtü pembe ile yıkıyor musunuz mesela.2-ters çevirip yıkıyor musunuz3- ters çevrili şekilde mi asıyorsunuz
bazılarının kılavuzunda ters çevirip yıkayınız diyor ve benzer renktekilerle yıkayınız diyor.

1-mavi tişörtü pembe ile yıkıyor musunuz mesela.
2-ters çevirip yıkıyor musunuz
3- ters çevrili şekilde mi asıyorsunuz
0
ShadowOfMoon
(24.09.22)
açık / koyu renklileri ayırabilirim onun dışında hayır.
0
anon1m
(24.09.22)
çevirmekle her seferinde uğraştığım tek şey çoraplar oluyor ama tişörtü şortu pantolonu filan tersse ters düzse düz atıyorum direkt. baskılı tişörtlerde vs. belki sürtünüp aşınmasın diye mantıklı olabilir o kısmı iç tarafa almak onun dışında incecik kumaş zaten nasıl etkilesin temizliğini?
renk ayrımı yapmıyorum her şeyi tek seferde yıkıyorum boya akması vs. olmadı siyah yeşil mavi vs. çamaşırlarla onlarca kez yıkandığı halde beyaz tişörtlerim hala beyaz.
0
konetsu
(24.09.22)
2 ve 3: ters çevirip yıkarım ve ters asarım.
1: Mavi ile pembeyi birlikte yıkamam. Benzer renkleri birlikte yıkarım.
0
pro9it9is9
(24.09.22)
Özellikle baskılı tişörtleri ve kotları makineye atarken ters çeviriyorum, yine ters asıyorum.

Açıklar, koyular ve siyahlar olarak ayırıyorum. Koyu renkli ve yeni giysileri özellikle ayırıyorum, en çok boya akıtma riski onlarda var.
0
kobuzchu kiz
(24.09.22)
1. Hayır
2. Evet
3. Evet
0
black holes in the sky
(24.09.22)
@konetsu, ben çorapları özellikle ters çevirmeden atıyorum. Kirli kısmı dışta kalsın da temizlensin istiyorum. Bana değen değil de yerlere değen kısmı çok daha kirli oluyor.

@Shadow
1- Evet yıkıyorum.
2- Kıymet verdiklerimi ters çeviriyorum, diğerleri nasıl denk geldiyse.
3- Makineden çıktığı şekilde asıyorum. Gömlek, tişört gibi askıya asılabilecek şeyler varsa onları önce askıya geçirip o şekilde kurutuyorum. Bazıları bu şekilde ütü gerektirmiyor, ütü gerektirenler için de işler çok kolaylaşıyor.
0
michael_knight
(24.09.22)
Ben direkt üstümden çıkarırken ters çevirerek çıkarıp atıyorum kirli sepetine.

Renklere dikkat etmiyorum eğer beyaz yoksa. Beyazları ayırıyorum.

Ters çevrili şekilde kurutmaya atıyorum, çıkarınca da düzeltip katlayıp koyuyorum.
0
akhenaten
(24.09.22)
1. Mavi ve pembeye bagli. Toz mavi ve toz pembeyi acik renklilerle beraber gayet yikarim. Beyazlar, acik renkliler ve koyu renkliler olarak ayiriyorum genelde.
2. Sevdigim bi kiyafetse ters ceviririm, artik umidi kestigim bir seyse nasil denk gelirse.
3. Makineden nasil ciktiysa aynen asiyorum.
0
summer timetable
(24.09.22)
Valla ben ters cevirmiyorum olduğu gibi atıyorum makineye. İçeride her yerinin ıslanıp yıkandığı, mıncıklandiğı bir makinede bu çevirme olayı bana pek mantıklı gelmiyor açıkçası.
Sadece renkli/ beyaz diye ayırıyorum. Yani mavi ve pembe tişörtü birlikte yıkıyorum.
0
Amaranta ursula
(24.09.22)
1- beyazlar, açık ve koyu renkliler olarak 3'e ayırıyoruz.
2- kendi kıyafetlerimden her şeyi ters çevirip sepete atıyorum. Ters çevrilmeyen kıyafetler iyi yıkanmıyor.
3-ters şekilde asıyorum.
0
sevilen progressive türkücü
(24.09.22)
Yıkarken tersse bile düz çeviriyorum. Asarken çorap dahil hepsini ters çeviriyorum.
Renkleri solabilir diye korkuyorum.
Ayrıca astığım yerden alıp alıp katlıyorum, astığım yerden direkt sepete toplamıyorum. Kırışıklık daha az oluyor böylece.

Hatta çamaşır konusunda öyle takıntılıyım ki. Mesela makinadan çıkanları elimle dakikalarca düzeltiyorum ütülü formu veriyorum, asarken mandal kullanmıyorum.
Yünlüleri tek tek elimle ütüleyip koltukların üzerine serip kurutuyorum.
Daha bir gün asmadım. :)
Çok kullanmadığımız bir oda var renklileri kışın oraya yazın kapalı balkona asıyorum camı kapıyı açıp kurutuyorum. Havasız ortamda bırakmıyorum. Astım rinkine karşı.
Beyazları yazın açık balkona asıyorum ama takip ediyorum sürekli zaten güneşte erken kuruyor. Kuruyanı direkt toplayıp katlıyorum.
Çamaşırın renginin solmasına tahammülüm yok.
0
kirmizipilotkalem
(24.09.22)
Renkler hiç umrumda değil, zaten açık renkli şeyim yok pek.
Ters çeviririm genelde.
Asarken düz asarım.
0
hedep
(25.09.22)
Asarken ters şekilde asmak sıkıntı değil mi. tene değen şeye toz vs gelecek. üstteki komşunun attığı bir şey
0
🌸ShadowOfMoon
(25.09.22)
(13)

bu yalana ortak olmak mi olur

Kittie
bi arkadasim var. universitede birlikte okuduk ama kendisi bitirmedi. 4 yillik diplomasi yok. calistigim yere basvurdu. bana elbet sorarlar. bi sey demeyi dusunmuyorum bu konuda. sizce yalanda payim olur mu? bana olur gibi geliyor. sonucta bolum arkadasindi e bitirmemis haberin yok muydu denir manti
bi arkadasim var. universitede birlikte okuduk ama kendisi bitirmedi. 4 yillik diplomasi yok. calistigim yere basvurdu. bana elbet sorarlar. bi sey demeyi dusunmuyorum bu konuda. sizce yalanda payim olur mu? bana olur gibi geliyor. sonucta bolum arkadasindi e bitirmemis haberin yok muydu denir mantik olarak. napsam?

not: napican evrak tesliminde dedim. kayip diye gecistiricem, sonra aciklicam durumu. benden vazgeceklerini sanmam. diploma olmadan da o isi yaparim sonucta diyor. o kismi dogru. bi muhendislik isi falan degil bu.
0
Kittie
(24.09.22)
kayıp demesinin bir anlamı yok, diploma kayıt örneği almasını isterler okuldan.
0
durbakalim
(24.09.22)
durbakalim: belki zaman aliyor falan diyecektir. ben de gecici belge isterler dedim ama laf kaynadi arada.
0
🌸Kittie
(24.09.22)
E devlette diploma artık var, bu durum işe yaramayacaktır zaten, siz de yanmayın durduk yere. Bölümden arkadaşım demenizde sakınca yok tabii nereden bileceksiniz tek dersini verdi mi vermedi mi vs ama arkadaşınızın planı işe yaramayacak teknolojik gelişmeler sebebiyle.
0
kullanıcıadımbuolsun
(24.09.22)
E devlet +1

Kendi isimi ve guvenilirligimi baskasi icin tehlikeye atmam.
0
kuzey li
(24.09.22)
Evet o işi diploma olmadan da yapabilir ama bu diplomam kayıp, şöyle böyle diye yalan söylemesini gerektirmez kesinlikle. Yalana alet olmayın, siz de yanarsınız.
0
black holes in the sky
(24.09.22)
@black holes in the sky +1

Yalana ortak değil alet olmuş olursunuz. Yalana ortak olan birinin ondan çıkarı olmalı, sizse karşılıksız olarak kendinizi riske atıyorsunuz. Müdahil olmak istemiyorsanız soran olursa bölümden arkadaşımdı, çok tanımıyorum deyip geçin.
0
akhenaten
(24.09.22)
Diploma istenmiyor zaten. E-Devlet'ten mezuniyet belgesi isteniyor. 10 saniyelik iş o da. Kısaca yalana ortak olmak olur.
0
dissendium
(24.09.22)
Bu devirde bu söylediğini yapabileceğini zannetmesi enteresan, o yalan çok kısa sürede ortaya çıkacaktır hiç ortak olmayın.
0
uvcray
(24.09.22)
Siz işe başlarken edevletten mezun belgesi istemediler mi?
Edevletten alınabildiğini bilmediğinize göre ordan istemediler muhtemelen.
Mezun olup olmadığıyla ilgili hiçbir şey demeyin.
0
sevilen progressive türkücü
(24.09.22)
Benim eski is yerinde benzer bir şekilde çalışanın evrak eksiği olduğunu öğrendikleri anda cat diye işten çıkardılar, hiç karışmayın.
0
mirty
(25.09.22)
sana sormadılarsa ölü numarası yapabilirsin ama senin arkadaşın olduğu aktif görüştüğünüz biliniyorsa pek saklamanı önermem.
0
basond
(25.09.22)
tek seferlik mailler işte bu yüzden var :)
0
rakicandir
(25.09.22)
şirketten sorarlarsa kendisi hakkında pek bilgim yok dersin, kesinlikle sorumluluk alma.
0
tantunisultansuleyman
(26.09.22)
(31)

Okuyarak enayilik mi yaptık?

birmilyonunvarmi
Dün berbere gittim. Klasik mahalle arası berberi. Hatta tek kendisi var. Çalışanı dahi yok. İphone 13'ü var bunun. Karısında da samsung s21 varmış. Yurtdışına karısıyla gidip iphone 14 alacakmış onu anlatıyor.Ben elektronik mühendisi oldum. 150 milyon dolar cirolu şirketin argesinde çalışıyorum. 26
Dün berbere gittim. Klasik mahalle arası berberi. Hatta tek kendisi var. Çalışanı dahi yok. İphone 13'ü var bunun. Karısında da samsung s21 varmış. Yurtdışına karısıyla gidip iphone 14 alacakmış onu anlatıyor.

Ben elektronik mühendisi oldum. 150 milyon dolar cirolu şirketin argesinde çalışıyorum. 26 yaşımda bu halimle ay sonunu getiremiyorum. Bırak sıfır arabayı 15 yaşında araba almak bile benim için çok zor.

Konuya dönelim, bizler okuyarak enayilik mi yaptık?
0
birmilyonunvarmi
(24.09.22)
Hem evet, hem hayır. Hayır, enayilik yapmadınız çünkü denge tekrar kendini bulacaktır, şu an herkes niteliksiz iş gücünün ya da zanaatkarların çok iyi kazanıyor olduğunun farkında ve üniversitelere olan eğilim gittikçe azalıyor. Eğer bu eğilim doğru yönetilir de tekrar nitelikli insan enflasyonu oluşturulmazsa orta vadede düzelme başlar. Umarım artık doğru düzgün bir istihdam planlaması yapmanın önemi kavranmıştır. Türkiye çok yanlış bir şey yaptı, bir yandan "biz ara eleman ülkesiyiz, bizden mucit çıkmaz" mottosu savunulurken bir yandan da yeterli iş planı olmadığı halde çok fazla sayıda üniversite açarak eğitim siyaseti yaptı. Hal bu oldu.

Evet, enayilik yaptınız çünkü muhtemelen bu düzelme bizim neslimizi ilgilendirmez. Biz hayatın çoktan gerisinde kaldık. Sadece bir nebze toparlanma olur her şey yolunda giderse. Yani evet, niteliksiz iş gücünün patladığı, tarihteki bu ender dönemlerin birinde yanlış bir tercih yaptınız.

Ama sizi rahatlatacaksa, 17-18 yaşında bunun böyle olacağını bilemezdiniz.
0
akhenaten
(24.09.22)
sizin berber olup tek başınıza bir dükkanı işletebileceğiniz ne malumdu? artık telefon modeline göre statü belirlemeyi birakalım ayrıca. lise ögrencileri ip11 kullanıyor ceplerinde 5 lira yok. eskiden arabasına saatine vs göre bi şeyler ayırt edici gibi görünürdü bu işin telefona düşmesi aslında hepimizin ne kadar fakirleştiğinin göstergesi. 10-20bin liralık şeylerle zengin sanıyoruz he
0
ala09
(24.09.22)
Kısmen evet.
0
OrangeYellow
(24.09.22)
karsindaki adam kendi isini yapiyor, sen birinin yaninda calisiyorsun. en buyuk temel fark bu. oradan baslayarak hesabini yapabilirsin.
0
idexo
(24.09.22)
Net cevap; evet.
0
etna
(24.09.22)
Kendimi de dahil etmek uzere evet, uluslararası firmada çalışıyorum, elektronik haberleşme sektöründe ve dediğin gibi ay sonu gelmiyor, ama aşağımızdaki kuruyemisci bu dönemde sıfır Peugeot 508 aldı. Üstelik iş stresi de yok.
0
mirty
(24.09.22)
Eğer mühendis olma, okul okuma sebebiniz çok kazanmaksa evet hata yaptınız.

O berber hem işinde sizden daha tecrübeli hem de kendi işini yapıyor. Ayrıca fiziksel de bir iş, ofiste masabaşı bir iş değil.

Bir berberin yanında çalışsaydı büyük ihtimalle sizden az kazanacaktı. Siz de bir mühendislik şirketi kurarsanız büyük ihtimalle berberden fazla kazanacaksınız. Diploma ile para arasında bu kadar net bir ilişki olması gerektiğini düşünmeyin.
0
michael_knight
(24.09.22)
Ben okudum ve üniversite deneyimini,yurt hayatını, gurbeti öğrendim. Daha üniversitenin ikinci ayında ihtiyacım olmadigi halde işe girip çalıştım sırf insan ilişkilerim guclensin diye. Üniversitede işimi kurdum. Şimdi bir muhendisin on katı kazanıyorum ama üniversite yıllarımı doğru degerlendirmeme borçluyum hepsini. İyi ki okumuşum
0
alimcgraw
(24.09.22)
Soruya cevap değil ama telefon örneğiniz üzerinden konuşursak, kime ailesinden neler kaldığını bilemeyiz. Her kazanç mesleki kazanç olmayabiliyor yani. Çok alakasız, para etmez diyeceğimiz araziler çok büyük paralara satıldı geçtiğimiz 10 - 15 senede.
0
cometome
(24.09.22)
bu ne kadar sığ bir yaklaşım. berberin (ki yaşı ailesi v.s. belli değil, belki aileden desteği v.s. var veya geçmiş birikimi) bir iphone alıp bir de yurtdışına çıkabilmesi böyle bir karşılaştırmaya neden olmuş.

okuyarak enayilik yapmışsınız çünkü maalesef size pek bir şey katmamış en azından böyle karşılaştırmalar yapmayacak kadar.
0
nuisance
(24.09.22)
Herkes sadece berber örneğine odaklanmış ancak berber burada sadece bir örnek. Soruyu soran arkadaş da gördüğü tek bu örnek üzerinden bir sonuca varmamıştır eminim.

İçinde olduğumuz durumda resmi verilere göre ülkenin %50 civarındaki bir kısmı asgari ücretle çalışıyor. Beden işçilerine yüksek bir talep var. Çoğu şantiyede beden işçileri başlarındaki mühendisle neredeyse aynı maaşı alıyor, hatta mühendisten fazla maaş aldıkları örnekleri bizzat kendi gözlerimle gördüm. Bugünkü durumda somut olarak, yüksek öğrenim görmek çok da çekiciliği kalmamış bir durum.

"Sen iyi olduktan sonra her şekilde kazanırsın" gibi şeyler söylenebilir ancak alanında çok iyi olan insanlar zaten her zaman, her yerde, her koşulda kazanır. Burada problem en iyisi olmak değil, problem ortalama bir hayat sürmenin çok zorlaşmış olması. Yani ya çok iyi olacaksınız ya da hiçbir şey olmayacaksınız durumu var.

Sorunun bir cevabı da bu aslında. "Orta direk" değil artık kimse. Okumak, okumamak önemli değil. Hal böyleyken insan ben neden bunu yaptım diye sorabilir elbette.
0
akhenaten
(24.09.22)
berber imkansizliktan ya da kendi seciminden dolayi okumamis olabilir ve islerini kurmus belli bi gelir seviyesine cikmis olabilir. inanamiyorum en az lisans mezunu birinin iphonu, samsungu kistas yapip okula gitmeyi enayilik gormesine.
kisaca cevap: asla degil ama sizinki enayilik olmus +1
0
Kittie
(24.09.22)
hayır.
0
ya ben lan neyse
(24.09.22)
Okumasaydin otomatik olarak berber olmayacaktin ki?

Berberlik muhendislikten daha zor, pis ve ogrenmesi cok daha mesakkatli bir is ve bu kucumseme durumu garip olmus.

Okumasaydin gerceklesme ihtimali en yuksek ihtimaller soyle:
1. asgari ucretle herhangi bir is
2. tumden issizlik

Okuyarak hata yaptim, bak futbolcular benin 1 yilda kazandigimi 1 haftada kazaniyor diye hayiflanmak kadar sacma.
0
hot potato
(24.09.22)
@hot potato + 1

toplumda sizin mesleğinize göre albenisi daha kötü gözüken bir çok meslek var sizden 90910295 kat daha fazla kazanıyor. çünkü bunun da bir nedeni var.

yani siz mühendis oldunuz diye toplumun çoğundan daha iyi kazancaksınız diye bir şey yok. buna kanıp mühendis olduysanız o zaman hata yapmışsınız. aksi halde belli bazı ön koşullar, yetiler vs. yok ise sizin de çoğumuz gibi yüksek tahsil yaparak iş piyasına dahil olmaktan başka çareniz yoktu.
0
AlsterWasser
(24.09.22)
Berber aslında şirket sahibi, sen ise bir şirkette çalışansın.

Sen eğer bir berberde çalışırsan çok daha kötü bir hayatın olur şuandakine göre. Ama eğer kendi çalıştığın gibi bir şirket açarsan o zaman daha iyi şeyler kazanabilirsin.

Ama şirket sahibi olmak her zaman zordur, meşakatlidir. Daha risklidir. Ticaret kafası da gerektirir. Öyle dükkan işletmek de kolay şey değil yani. oturmuş bir dükkanı devralmak kolay. Ama sıfırdan bir zanaat öğrenip, buna uygun bi işletme açmak vs kolay değil.

Bir işe girip çalışmak, bir dükkan açmaktan daha güvenli bir seçim, bu yüzden de daha az kazandırıyor doğal olarak.
0
zimbirik
(24.09.22)
Ek olarak, benim kuaförüm çocuğunu 14 yaşında yanında part time çalıştırmaya başladı. 18 yaşın bu işi öğrenmeye başlamak için çok geç bir yaş olduğunu söylüyordu. Yani o meslek de o kadar kolay değil
0
zimbirik
(24.09.22)
diploma sahibi olup maaşlı çalışmak ile okumayıp zanaatkar olmak seçimlerini yaparken incelenen parametreler 20 yıl önce başkaydı, bugün başka. çocuklarını bir ustaya değil de bir öğretmene teslim edenler bugünlerin geleceğini bilmiyorlardı. çünkü o anne ve babalar, bir memurun ya da okuyup bankada çalışan, fabrikada mühendis olan, plazada beyaz yakalı olan bir diplomalının maaşıyla, kendi ömür sınırları dahilinde ev, araba ve hatta yazlık alabildiğini, nispeten de orta sınıf hayatı yaşadğını biliyor ve görüyorlardı. belki kendileri de bu şansa sahip olmuşlardı. bu yüzden enayilik diyemeyiz. öngörüsüzlük de diyemeyiz. koca bir ülkenin sosyo-ekonomik yapısını değiştirebilecek kadar kötü bir yönetimin başa gelip 20 yıl gitmeyeceğini öngörebilmek mümkün değil. yani sahil kenarından, denizi gören, denize sıfır bir ev alıyorsun. sonra birileri senin evinin önündeki deniz kıyısına beton dolgu yapıyor metrelerce ve oraya gökdelen dikiyor. ve senin yapacak bir şeyin yok. bu enayilik değil yani, talihsizlik.
0
durbakalim
(24.09.22)
@durbakalim iyi bir noktaya değinmiş.

Bundan 10 yıl önce Rusya ile Ukrayna'nın savaşacağını, Türkiye'de darbe yapılmaya çalışılacağını çok az kişi tahmin edebilirdi. Bize 3. Dünya Savaşı çok uzak geliyor, olmaz diyoruz, ama o da olabilir. Bugüne kadar iki kez oldu, üçüncüsü niye olmasın. Bugüne göre değerlendirmek doğru değil. Değerinin bilindiği bir ülkede okuduğun için çok mutlu olabilirsin.

Ben kendi adıma enayilik yaptığımı düşünmüyorum. İnsan karakteri neye uygunsa onu seçer. Benim karakterimde üniversite eğitimi almak vardı. Okuduğum için mutluyum istediğim gibi işler bulamasam da.

Bazı berberlerin iyi kazandığı doğru. Ama ben uğraşmazdım bu işle.
0
dissendium
(24.09.22)
araba tamircisi ve oto elektrikçi olan 2 arkadaşım çocuklarının ilköğretimden sonra çıraklık eğitime verdi. oto elektrikçi olan arkadaşın çocupu 18 yaşına geldi, bayan kuaförü, resmen para altında.

ötekisi de hem çalışıyor hem çıraklık eğitime gidiyor, 14 yaşındaki çocuk 3 kuruş maaşla hayat geçmez diye söyleniyor şimdiden. tabi bunun babasına haftada 3 tane motoru patlak araba gelse en az 60 lira kar bırakır. bi yağ bakımından 500 lira alıyolar, günde 4 5 tane kesin geliyor, ufak tefeği yok parçacıdan geçirmesi, yok eline kalan çıkma parçalar derken, toplayınca deli para oluyor.
0
killerbee
(24.09.22)
Çoğu mesleğin "bazisi" iyi kazanıyor.
Benim de berber tanıdıklarım var mutlu değiller. Ama berber olup deli mutlu olan da var. Yani bu garanti değil ki.

Ama hep böyle başarılı örnekler göz önüne sokulur hiç değişmez. Avrupa için de iste mavi yaka/zanaatkar goygoyu var ama kimse o noktaya gelinene kadar kaç para alınıyor vs bakmıyor. Herkes 4-5 bin euro kazanıyor saniyorlar.

Neyse yani bir örneğe bakıp hata mı yaptım demek saçma. Bu mantıkla ben de size izmir'de müdürlerine 80-100 bin lira veren, dövizle para veren, yöneticilere a3 veren yerler söylerim. Ama bunlar da başarılı örnekler gene.

Ha herkesin üniversite okumasının saçma olduğuna inanıyorum ama bu herkesin iş yeri sahibi olması gerektiği düşüncesi kadar saçma.
0
logisticsmanager
(24.09.22)
Ne okuduğuna bağlı. Mesela benim üniversite okumama gerek yoktu. Burslu olarak okudum ama bana tek faydası %100 ingilizce olduğu için bana ingilizce katması oldu. Toplamda 6 sene okudum, 4 senesi çöp. Evet çöp olan kısmı lisans kısmı. Aile ve toplum baskısı+merak diyebilirim okulumu bitirmemi sağlayan şeyin.

Ben şahsen gerçekten eğitim veren 3-5 üniversite haricinde türkiye'de üniversite okumanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Ortalık her meslekten ortalama okuldan mezun olmuş insan kaynıyor. Gerçekten bu kadar mühendise, mimara, avukata, iktisatçıya, ve sözel puanla alan herhangi bir bölümden mezuna ihtiyaç yok.

Çok net diyorum bu ülkede 100 üniversite varsa 90'ı kapatılmalı. 100 akademisyen varsa 95'i kapı önüne konmalı. Bu ülkenin en büyük fabrikası boş beleşten üniversiteler.
0
denizgonen
(24.09.22)
Mezun enflasyonu mağdurusu , ve berber vergi ödemiyor, üstüne kaçırıyor. Türkiye'de parayı bulabilmenin yegane yolu, ticaret ~= vergi kaçırmak.
0
wiekannich
(24.09.22)
berberlerin işi de epey düştü
kendi traş olmayı öğrenenler
genel olarak saçları problemli zaten ülkenin
artan traş ücretleri

işinde en iyi olmadıktan sonra zengin olamazsın
0
bir soru sorcam
(25.09.22)
Uzunca bir süre bende böyle düşündüm. Sonra farkettim ki şu an sahip olduğum statüyü okumadan elde etmem mümkün değildi.

Rakiplerim dahi hayal edemezlerdi. Hepsini yenince herşey çok başkalaşıyor. Az okumak, öz okumak lazım.
0
baldan kaymak
(25.09.22)
bence evet. türkiyede üniversite okumaya çok büyük önem atfediliyor. herkes okuyup masa başı iş, memuriyet peşinde koşuyor. senin bölümünden veya benim bölümümden her sene binlerce mezun çıkıyor. benim durumum iyi ancak bizi kandırdılar ve yıllarca oyaladılar. benim berberim de çıkan her iphone u alacak gücü var. bugün 13 pro max almış. ama benim bir sürü meslektaşım alamıyor. okuyan ve çalışan arkadaşlarım da alamıyor. insanları bir hayalle kandırdılar. şimdi köle gibi çalıştırıyorlar.
0
paintov
(25.09.22)
Brolar sakin. Bana amma sallamışsınız :d

Ezberci eğitimin getirdiği klasik beyaz yakalılıkla çoğunuz ana fikri dahi anlamamışsınız. Berber burada sadece bir örnek. Kırtasiyeci de benden fazla kazanıyor, kuruyemişçi de benden fazla kazanıyor. Ben ise az kazanmıyorum, hatta burada bana sallayanların çoğundan fazla kazandığımı düşünüyorum ama bu para bana yetmiyor. Gidip iphone 14 alamıyorum. Ayrıca mesleğimde kendi yaş grubumun en başarılılarından biri olduğumu söyleyebilirim. O yüzden bana sallamayı kesin.

Ayrıca berberi küçümsediğimi nereden çıkardınız? Ben bluetooth le ile lorawan ile wifi ile ethernet ile iot projeleri geliştirirken o adam saç kesiyor antep fıstığı satıyor. Sadece daha fazla kazanmayı hak ettiğime inanıyorum.

Bir de bana para için mi okudun demiş üstte biri. Yok kanka hayrına okudum ben. Ne parası?
0
🌸birmilyonunvarmi
(25.09.22)
@birmilyonunvarmi o iş öyle olmuyor maalesef, ticaret > maaşlı çalışmak. Atomu da parçalasan bir sistemin parçasısın ve işveren seni başka biri ile değiştirebilir.

Kimin ne kadar kazanmayı hak ettiği çok farklı bir konu, sonuçta iş kuran insan ortaya bir sermaye koyuyor. Ticari risk alıyor. Bir ara 3-5 lokmacı köşeyi döndü 300 tane lokmacı açıldı. Sonra hepsi kapandı. Piyasada da kimseye bedava para yedirmiyorlar.

Daha çok para kazanmayı geçtim, bence teknokrasi ile yönetilmemiz lazım ama o işler de öyle olmuyor.

Boşuna mı okuduk? Bence mesleki olarak tatmin olduğun bir iş yapıyorsan; hayır. Aldığın eğitim sayesinde yurt dışında iş bulabiliyorsan; hayır
0
archmage mahmut
(25.09.22)
kısmen evet.
eğitimli olmak güzel şey ama bu devirde eğitimi paraya çevirmek meşakkatli ve zor iş.
0
benibulmanlazim
(25.09.22)
Okumak iyi para kazanacağınız anlamına gelmez zanaat her zaman kazançlıdır ayrıca artık alaylı zanaatkar yetişmediği için zanaat günden güne değer kazanıyor.
0
beemaker
(25.09.22)
berber dediğin adam sanatçıdır, vasıfsız işçi gözüyle bakma. sende o yetenek ya da o heves var mı? olmadığı için mühendis olmuşsun zaten. mühendis olarak iyi para kazanmanın yükselmenin yolları var, o yolların peşinden koşacaksın. ulan berber bile bizden fazla alıyor berber olaydım keşke dersen aldığın diplomaya yazık. x kişi elektronik mühendisi dolar kazanıyor, ben nasıl öyle olabilirim diye düşünmen lazım.

mesleğinde kendi yaş grubunda en iyilerden biri olsaydın, ulan berber bile benden fazla kapanıyor gibi sığ bir tespitle gelmezdin dostum. acı ama gerçek maalesef.
0
roket adam
(25.09.22)
(6)

windows lisans fiyatı mantıksızlığı

tukenmez adam
microsoft un kendi store unda veya hepsiburada da 3000 tl - 5000 tl olan lisans ücreti aşağıdaki gibi sitelerde nasıl 20 tl civarında olabiliyor.(siteden alışveriş yapmadım ancak bunun gibi bir sürü site var.)https://www.hepsiburada.com/microsoft-windows-10-pro-turkce-64bit-oem-fqc-08977-pm-by51192?
microsoft un kendi store unda veya hepsiburada da 3000 tl - 5000 tl olan lisans ücreti aşağıdaki gibi sitelerde nasıl 20 tl civarında olabiliyor.
(siteden alışveriş yapmadım ancak bunun gibi bir sürü site var.)
www.hepsiburada.com
netlisans.com
0
tukenmez adam
(24.09.22)
piyango biraz

answers.microsoft.com
0
comp
(24.09.22)
ucuza satılan lisanslar OEM olarak adlandırılan, bilgisayar üreticileri veya toptancıları için onlara daha uyguna satılan ve kutulu satılan bilgisayarlarda kullanılmak üzere dağıtılan lisanslardır. üreticilerin elinde kalan, satılan bilgisayarda kullanılmayacak olan lisans anahtarları ucuz yollu olarak gösterdiğiniz sitelerde satılıyorlar.

aldığınız lisansın çalışma garantisi yok veya belirli bir süre sonra devre dışı bırakılmayacağının garantisi yok. zira microsoft kullanılmasını tavsiye etmiyor ve yarın bir gün oem lisanslar için ek bir denetimle hepsinin fişini çekebilirler.
0
bravoteam
(24.09.22)
"Bu anahtarların bazıları lisansların daha ucuz olduğu diğer ülkelerden elde ediliyor. Buna gri piyasa anahtarı da denir. Örneğin Windows lisansları bir zamanlar Çin'de çok daha ucuzdu. Buradan alınan anahtarlar, ülkemizde de uygun fiyatlarla satışa sunulabilir.

Ancak bu en iyimser senaryomuz.

Çeşitli internet sitelerinden satın alacağınız lisans anahtarları çalıntı kredi kartı numaraları ile satın alınmış olabilirler. Bir kişi çalıntı kredi kartı numaraları ile anahtar satın alıp, bunları üçüncü parti satıcılarda satmayı düşünebilir. Kredi kartlarının çalındığı bildirildiğinde ve ters ibrazlar gerçekleştiğinde Microsoft, bu anahtarları devre dışı bırakır. Ancak satın aldığınız kişi tabii ki de bir para iadesi yapmayacaktır.

Bazı lisans anahtarları öğrenciler için sunulan ancak çeşitli sahtekarlıklarla elde edilenlerden oluşabilir. Diğerleri tek tek satılmaması gereken toplu lisans anahtarları olabilir."
0
comp
(24.09.22)
bir kısmı lisans kodu üreten programdan aldığı kodu veriyor :D tutmaz ise bir tane daha
0
yeninesiltupcu
(24.09.22)
çok teşekkür ederim cevaplar için. valla hocam anladığım kadarıyla biraz kazı kazan. ama 5000 tl lik lisans alacağıma. 20 tl lik iki kere kazı kazan oynamak daha mantıklı :) yani harcayacağım meblağ 200 tl 300 tl olsa çöpe gitse üzülürsün. ama 20 tl gofret parası.
tabi denetime tabi şirket kurum vs de kullanılmaz.
0
🌸tukenmez adam
(24.09.22)
Microsoft o 20 liraya satılan lisansları geçerli saymıyor aslında. Tespit ettiklerini de iptal ediyor.

Şuraya bakabilirsiniz; www.howtogeek.com

Yani crackli windows kullanmaktan bir farkı yok bunun. Çünkü en başta bu ucuz anahtarlar hiçbir zaman sizin elinize geçmemiş olmalıydı. Şu anda windows'un mevcut değeri ms store'da ya da teknoloji mağazalarında satılanlar. Sistemin ederi aslında o. Haliyle siz ister 20 liraya alın ister onu da vermeden crack yapın aynı şey.

Neden ucuzu varken pahalı olanı alayım ki sorusunun cevabı bunla ilgili. Çünkü orjinal windows kullanmanın bedeli 4-5 bin lira civarında. Eğer o 20 liralık ürün anahtarlarından aldıysanız, yasal olarak tanınan bir sürüm kullanmıyorsunuz demektir, bu da sizin seçiminiz. "Torrent'le indirebilecekken neden streaming platform kullanayım ki" demekle aynı olur bu.
0
akhenaten
(24.09.22)
(2)

Abd de yaşayan gemide çalışan burak bey

emfuzi
MerhabaGeçen yıl abd de yaşayan Burak isimli bir arkadaşla tanışmıştık. Gemide çalışıyordu yanılmıyorsam. Mesajlar silindiği için ulaşamıyorum kendisine. Tanıyan eden var mıdır?
Merhaba

Geçen yıl abd de yaşayan Burak isimli bir arkadaşla tanışmıştık. Gemide çalışıyordu yanılmıyorsam. Mesajlar silindiği için ulaşamıyorum kendisine. Tanıyan eden var mıdır?
0
emfuzi
(24.09.22)
Herhangi bir entrysinden bir kesit hatırlıyorsanız google'dan

"entryden hatırladığınız bir cümle inurl:eksisozluk.com"

Şeklinde bir arama yapıp çıkanları tarayabilirsiniz.
0
akhenaten
(24.09.22)
Northern mariner mi ne öyle bir kullanıcı vardı. O mu acaba?
0
inheritance
(24.09.22)
(6)

Arkadaşlarımın toplum içindeki bazı halleri beni rahatsız hissettiriyor

norules
Merhaba. Çok uzun yıllardır arkadaşım olan arkadaşlarım/arkadaş grubumuz var. Birebir insani yönden çok sevdiğim adamlar fakat toplum, topluluk içerisindeki bazı hal ve hareketleri beni oldum olası geriyor biraz.Mesela bir cafeye gideriz; gereğinden yüksek sesle konuşmalar, küfürlü ifadeler, yüksek
Merhaba. Çok uzun yıllardır arkadaşım olan arkadaşlarım/arkadaş grubumuz var. Birebir insani yönden çok sevdiğim adamlar fakat toplum, topluluk içerisindeki bazı hal ve hareketleri beni oldum olası geriyor biraz.

Mesela bir cafeye gideriz; gereğinden yüksek sesle konuşmalar, küfürlü ifadeler, yüksek kahkahalar. Bazı insanlar hep bizim masaya bir döner bakar falan. Ben bu tür bize bakmalara da denk gelince "İnsanlar rahatsız oluyor" diye bir gerilirim. Hepimizin yaşlar da 30+, ufak çocukları ikaz eder gibi bir şey de demek istemiyorum yani. Bu sebeplerden dolayı ev buluşmalarımızda çok daha rahat hissediyorum mesela, ben de rahatça komple salıyorum kendimi :)

Arkadaşları arasında benimle benzer konumda olanlar var mı aramızda? Hiç ekibinize uyarı falan yaptığınız oluyor mu? Merak ettim.
0
norules
(23.09.22)
Kafede böyle bir grup görsem bir daha oraya gitmem. Bu kadar diyeyim. Seviyeyi çok düşüren hareketler bunlar. Günümüzde liseliler bile böyle hareketler yapmıyor. Sizin durumunuzda olsam uyarırdım. Devam ederlerse bir daha onlarla kafeye gitmezdim. Benim arkadaşlarım genelde efendi tipler oluyor. Taşkınlığa denk gelmedim hiç.
0
dissendium
(23.09.22)
Kendimi bildim bileli arkadaşım olan yakın arkadaşlarım arasında yok, ama diğer arkadaşlar içinde var.

Ben konuşan kişinin konsantrasyonunu bozmadan hafif sırıtıp, kafamı "evet, dinliyorum" der gibi sallarken elimle de sesi alçalt diye hafifçe yukarı aşağı hareket yapıyorum. Bu zamana kadar hep işe yaradı. Deneyin bence.
0
akhenaten
(23.09.22)
Ben uyarıyorum özellikle toplu taşımadaysak sesini alçalt, yavaş gül vs. diye.
0
black holes in the sky
(23.09.22)
O arkadaşlarınızdan biriyim. Bence böyle şeylere gerek yok kasma kendini derdim eğer beni ikaz etseydiniz bu konuda. Yok ille de olmasın derseniz de yakinligimiza bağlı, bilemedim napicagimi. Yani mesela kahkaha zaten "ayarlı" bir şey olarak çıkmıyor, kafeye uygun desibelde kahkaha diye bir şey varsa da o bende yok. Özetle bunlari derdim ama sonra nolurdu bilmiyorum.

Söz konusu ayaküstü oturduğumuz bir kafeyse bunu düşünmenin mantığını anlamıyorum. Cafe biraz böyledir, gürültülü uğultulu. Bazıları müzik kullanır bastırmak için, mekanin akustiği de zannediyorum ayarlanabilir bir şeydir ama hiç böyle bir yere rastlamadım.
0
encokbenisevinnolur
(23.09.22)
küfür yok da çok yüksek sesli konuşmayı seven adamlar var. arada uyarıyorum, ya da kendim iyice kısık sesle konuşuyorum onlar da bir tık düşsün diye. bu konudaki fikrim, ara sıra elbette espri olur yüksek sesle gülünür ama iyi sıkı arkadaşlar olunca çoğunlukla konuşulanlar özel konular oluyor zaten, bu konuşmaların rahatsızlık verecek seviyede yayınlanıyor olması gerer beni. vaiz miyiz biz herkese sesimizi duyuyoruz, toplum yararına bir şey mi konuşuyoruz. bir de konuştuğu konuya göre söz gelimi kendini övme fırsatı veren bir konu olunca ses yükseltenler var ki allahtan öyle tipler yok benim etrafımda.
0
kaichi
(24.09.22)
Ben uyarırdım. Ve aslında evde rahat olmanıza anlam veremedim. Mesela sizin evinizde toplanıldı, o yüksek sesli kahkahalar, bağırış çağırış sizin evinizde yaşanıyor. Bunda problem yok mu? Eğer eviniz müstakilse tamam ama değilse cafedeki gürültü değil evdeki gürültü falsolu.
Konşularınıza çok ayıp edersiniz. Kafe dediğimiz yerdeki çıkan gürültü daha masum, çünkü ortam zaten kamuya açık.

Ben bu insanları kafede belki uyarırım, şşşt falan derim. Elle işaret yaparım. Ama eve asla almam. Evde gürültü yapılmaz. Yapılmamalı. Kafe bi seviyeye kadar okay. Ama evde bu seviye daha düşük. Evde daha rahat olmanızı anlayamadım.
0
zimbirik
(24.09.22)
(2)

MS programlarını nerden öğrenebilirim.

dakota
MS word, office, Excel, PowerPoint gibi programları baştan başlayarak öğrenebileceğim ve geliştirebileceğim neresi var. YouTube’da baya bi video var ancak çok karmaşa yaşıyorum. Tavsiyeleriniz nelerdir ?
MS word, office, Excel, PowerPoint gibi programları baştan başlayarak öğrenebileceğim ve geliştirebileceğim neresi var. YouTube’da baya bi video var ancak çok karmaşa yaşıyorum. Tavsiyeleriniz nelerdir ?
0
dakota
(23.09.22)
Udemy'den puanı yüksek, öğrencisi çok eğitimlere başlayabilirsin. Ancak mutlaka indirim bekle. 60-70 lira civarına alırsın her birini.
0
himmet dayi
(23.09.22)
Skillshare'de de güzel kurslar var. Özellikle excel için çok deneyimli bir adamın dersi vardı bana çok faydası olmuştu ama şu an siteyi kullanmadığım için içeriği göremiyorum ve adamın adını söyleyemiyorum.

1 aylık ücretsiz üyelikleri var, alıp bakın bir.
0
akhenaten
(23.09.22)
(11)

En yaşanılası olduğunu düşündüğünüz ülke

cosmicgadin
Hangisi? Sebepleriyle lütfen.
Hangisi? Sebepleriyle lütfen.
0
cosmicgadin
(23.09.22)
Yeni Zelanda

Dünyanın hareketli bölgelerinden izole ancak bilinçli, sosyal olarak uyumlu insanlar yaşıyor. Hayat standartları benim için güzel.

Kanada da başka bir seçenek. Aynı ABD gibi dünyanın diğer bölgeleriyle arasında iki tane okyanus var ama ABD gibi kendi içinde kurtlar sofrası değil. İnsanları daha mülayim.

Yani anlayacağınız gibi benim için en önemli noktayı gününüz toplumsal normlarını yansıtan ancak çok göz önünde olmayan ülkeler oluşturuyor.

Norveç, İsveç gibi ülkeler her geçen gün artan gerilimlerin içinde daha da çok kalmaya başladılar; onun için artık onları saymıyorum.
0
akhenaten
(23.09.22)
İsrail/Katar
-Havası güzel.
-Yemekler güzel.
-Deniz/plaj.
-Güvenli (özellikle Katar).
-Haklı refah içinde, görece zengin ülkeler.
-TR'ye yakın.
-İş imkanları gani.
0
heritage
(23.09.22)
ABD. Her açıdan daha çok olanak var.
0
dissendium
(23.09.22)
nasil yasayacagimiza gore


chill bir emekli hayati icin en yasanilir ulke tayland

sosyo politik dinamik ve bu acidan besleyici bir hayat icin fransa

sadece izdirap icin turkiye
0
hewit
(23.09.22)
ABD. Her eyaleti bir ülke gibi.

Demokratların azınlıkta olduğu herhangi bir eyalette nispeten rahat yaşayabilirsiniz. Mülteci sorunundan kaçmak daha kolay.

Maaşları yüksek, şehirlerinde başıboş hayvan sorunu yok. Şehirde çalışmak istemeyenler için imkanları çok daha fazla, büyük şirketler kasaba gibi yerlere ofis açabiliyorlar.

Pasaportu çok güçlü, herhangi bir Avrupa ülkesinde haftalarca tatil yapabilirsiniz.

Araba ve yakıt ucuz. Et ucuz. Her türlü dünyaca ünlü müzik gruplarını dinlemek ve çeşit çeşit sosyal aktivite mümkün.

Bu biraz kişisel ama müstakil ev çok yaygın.

Avrupa mülteci cenneti, ayrıca tek tip hükümetler olduğu için halka zorla herhangi bir şeyi dayattırabiliyorlar. Yani Hollanda’nın yaptığı gibi eti yasakladık, tarım yapamazsınız dediklerinde gidebileceğiniz alternatif bir şehir yok. ABD de bu durum daha zor. Eyalet bazlı kararlar veriliyor. Bunaldığınız bir noktada başka bir yere taşınabilirsiniz.

ABD de zengin olmak daha kolay, Avrupa vergi cenneti.

Özetle, Avrupa’ya gidecekseniz Türkiye de kalın daha mantıklı bence. Tek hedefiniz ABD olsun.
0
sarahkerrigan
(23.09.22)
rusya. başkalarından devşirme faşizm yerine bizzat evde yapılmış sağlıklı ve organik faşizmi tercih ediyorum çünkü. normalde sıkı avrupacıydım, ülke fark etmezdi. gel deseler yine giderim herhalde ama siyaset işine hiç girmemem lazım, yoksa nefis dayaklar yerim. ben o yüzden rusya ve ardından balkanlar diyorum. öncelik sırbistan, plase hırvatistan.

herkesin fikrine ve isteğine saygım sonsuz ama ben ABD'yi idealize eden biriyle merhabalaşmanın ötesine geçmem mesela. bi ricası, isteği olursa yardımcı olurum. o kadar.
0
der meister
(23.09.22)
bastira bastira soyluyorum kesinlikle commonwealth olamaz, reklami iyi, abartiliyor.

bizim gibi akdeniz insanina, italya, portekiz, fransa gibi ulkeler uygun.
fransizlar cinstir, ispanyollar ve italyanlar ile iyi anlasiriz.

yok avrupa'dan cikmak istiyorum diyorsaniz, ya Amerika (pasifik sahili) ya da Rusya.

obur taraftan haliniz vaktiniz isiniz gucunuz yerinde ise ben olsam turkiye'den en fazla 2 haftaligina tatil icin kacarim, bir nefes alir cukura geri donerim.
0
cooperr
(23.09.22)
Bence bu konuya mikro ölçekte bakmak lazım. Yani yaşadığın şehir hatta mahalleye göre değişir. Senin beklentilerine göre de.

Yani ABD diyelim mesela. New York'ta yaşayacağın hayatla, New Orleans'taki bir olmayacak. Hatta New York'ta merkezde yaşayanla civarında yaşayan new jersey gibi insanın da hayatı ve mutluluğu farklıdır.

Bu her ülkede böyle. Maddi kaynaklarınız güçlüyse, tuhaf afrika ülkeleri dışında hemen her ülke yaşanılasıdır dünya üzerinde.
0
anten
(23.09.22)
Katar, İsveç, BAE, İsviçre, Norveç, Avustralya, Yenizelanda
0
beemaker
(23.09.22)
Kişiden kişiye çok değişecek bir olay.
Misal para isteyen kişinin gitmek isteyeceği yerler belli. Ha zor duruma düşersen yardım eden yok oralarda ama risk budur.

Ben pek bilmiyorum neresi. Türkiye olmadığından eminim çünkü hayatta baktığım tek şey para değil. Ayda 8-10 bin eurodan aşağıya türk insani ile günlük muhatap olmam. Iki hafta tatilden döndüm, dünya varmış.
Akdeniz ülkeleri insan olarak bize uyumlu katılırım. Misal almanlar ile olan ortamlar bana biraz daha zor geliyor fransiz/ispanyollara falan göre.
Ama nedense hem bana yakın olması hem paranın Çok olması hem Avrupa'da olması hem Türkiye'ye gidiş dönüş kolay olması falan derken İsviçre olabilir. Ama Fransa'da da sorunum yok yani.
Amerika olmadığından da eminim de onu eleştirmek için vakit harcayamam.
0
logisticsmanager
(24.09.22)
@romario, herkes insan gibi cevap yazmış, hayret kimse ukalalık yapmamış derken senin ender rastlanacak derecede boş cevabını gördüm. Her soruya böyle kime göre neye göre kafasında, beyin yakan, hiç bir faydaya hizmet etmeyen ve varsayımsal bir şekilde yaklaşmanıza sebep olan beyin fonksiyonlarınızda arıza olduğunu düşünüyorum. Biliyor musun, ortaya savurduğun saçma cümlelerin biraz zıttı olacak ama Avrupa'da 8 sene yaşadım, altımda son model iki arabayla. Garsonluk falan aramıyorum, insanların fikrini öğrenmek için bir soru sordum, bilmişlik taslamalarına meydan açmak için değil. Soru gördüğünde cevap vermek zorunda hissetme kendini olur mu?
0
🌸cosmicgadin
(24.09.22)
(10)

hediye vermek faşizmdir

biseysorcaktim
yıllar önce, üniversite sınavına hazırlanırken miydi bilmiyorum, türkçe soruları arasında bir paragraf sorusu vardı ve özetle hediye vermek faşizmdir diyordu. faşizm kelimesi paragrafta yer aldığı için zihnime kazınmış.metni tam olarak hatırlamıyorum ama anafikir aklımda kalmış.birine bir hediye ver
yıllar önce, üniversite sınavına hazırlanırken miydi bilmiyorum, türkçe soruları arasında bir paragraf sorusu vardı ve özetle hediye vermek faşizmdir diyordu. faşizm kelimesi paragrafta yer aldığı için zihnime kazınmış.

metni tam olarak hatırlamıyorum ama anafikir aklımda kalmış.

birine bir hediye verirsin, beğenmez ama beğenmedim diyemez. belki kullanmak istemez, atmak ister ama manevi değeri olduğu için atamaz. her gördüğünde seni hatırlar. kendini borçlu hisseder falan.

açıkçası aşağı yukarı böyle düşünüyorum. biri tarafından verildiği için atmaya kıyamadığım, ama hiç de lüzumlu görmediğim bir sürü şey var evimde.

sizin konu hakkındaki fikirleriniz nedir?
0
biseysorcaktim
(23.09.22)
hediye vermek birine üstünlük belirtmektir. o hediyeyi atamaz, başkasına veremez. bu üstünlüğünüzü reddetmek anlamına gelir; sizinle ilişki kurmak istemediğini, üstünlüğünüzü reddettiği ifade eder.

bu üstünlük taslamaktan kurtulmasının tek yolu size en azından aynı değerde bir hediye vermesidir.

bu yönüyle hediye bir tahakküm aracıdır evet.

edit: faşizm bambaşka bir siyasal sistem, hediye bir tahakküm aracıdır.
0
babilfish
(23.09.22)
beğenmediğim bir hediyeyi hemen gider değiştiririm.
benim aldığım hediyeyi beğenmeyen de gidip hemen değiştirsin zerre umursamam. yeri geliyor, hayatınızı paylaştığınız eşinize bile beğenmediği bir hediye alabiliyorsunuz.

ama bahsettiğiniz durumda olan çok kişi de mutlaka vardır. yine de ben faşizm olduğunu düşünmüyorum. fazlaca zorlama bir düşünce şekli.
0
teritori
(23.09.22)
Hediye veren kişi beni yeterince tanıyorsa ihtiyacım olan, hoşuma gidecek olan, kullanabileceğim şeyi alır getirir zaten. Tabi burda kastettiğim büyük meblağlı şeyler değil. Atıyorum geçen doğumgünümde 2 ayrı kişiden gömlek geldi, birisi tam benim beğeneceğim tarzdaydı ama diğeri cırtlak bir sarı renkteydi. Şimdi bu sarı gömleği alan kişi, benim onu giymeyeceğimi, tarzım olmadığını bilmiyorsa çok da umrumda değil açıkçası.
Sırf hediye olsun diye alınan hediyelere kıymetli gözüyle bakamıyorum ben. O yüzden işime yaramayacağını düşünüyorsam atarım, faşistlik yapılmış gibi de hissetmem.
0
gallienus
(23.09.22)
Faşizm ağırlığı olan bir kavram ve ota boka kullanılmasına karşıyım çünkü anlamı sulanıyor bu şekilde.
0
peki madem
(23.09.22)
Ben bu konuda net olmak gerektigini dusunuyorum. Benim ailemde mesela obje olarak hediye vermeme anlayisimiz var ortak olarak. Yani al gordum bu bibloyu aldim falan demiyoruz kesinlikle. Kullanilacak seyler aliyoruz giysi, yiyecek, kozmetik veya ihtiyaci olan bir urun gibi, ya da etkinlik hediye ediyoruz, bir yere gitmek, yemege cikarmak falan gibi seyler.
Eger tanimadigim sevmedigim veya onemsemedigim bir yerden formalite olarak bir hediye geldiyse, isteyen birine veriyorum veya elden cikariyorum. Bu konuda kendimi kotu hissetmemeye calisiyorum.
0
sopiro
(23.09.22)
insanoğlu hayatı kendine zehir etmek için her şeyi düşünüyor heralde... hediye hediyedir, beğenirsen kullanırsın ne ala. beğenmezsen atarsın satarsın tutarsın yutarsın kime ne, dert edecek bir tarafı yok. faşizm benzetmesine girmiyorum bile direkt saçmalık.
0
summer timetable
(23.09.22)
İhtiyacım olmayan hediyeler bana da çok yük oluyor. Zaten eşyanın kölesi olmuşuz çok eşya içinde boğulmuşuz. Mümkünse kimse ihtiyacım olmayan bi hediye almasın bu nedenle bana . Bi süre tutup sonra etrafa dağıtıyorum
0
photo85
(23.09.22)
@sumer timetable +1

Eğer olayları tarttığımız kantarın hassasiyetini bu noktaya çekecek olursak yaptığımız her şey faşizm olur.

Bıçakla ekmek de kesebilirsiniz, insan da. Hediyeyi bir üstünlük göstergesi olarak ya da bir baskı altına alma, ses kesme aracı olarak da kullanabilirsiniz sadece ince düşündüğünüz için de.

Kötü niyetli olan insan, hediye kavramının bunda bir etkisi yok. Bu bakış açısıyla hediyenin faşizm olduğunu söyleyip iyi niyetli insanları zan altında bırakmak daha büyük bir faşizm.

Siyasi yobazlık hiç masum olmayan tehlikeli bir şey.
0
akhenaten
(23.09.22)
faşizm ağır bir kelime bu konu için.

ama hediye almanın ve hediye vermenin de bir adabı vardır. örneğin bir arkadaşınıza çok çok pahalı hediye almak onun ihtiyacını görse, hoşuna gitse bile kendini biraz suçlu hissetmesine yol açabilir. çünkü o size hediye almak istediği zaman ona denk bir şey alamayabilir, alamadığı için de kendini suçlu hissedecektir. bu hediye işine karşılık işi mi diye bakmak kulağa çok doğru gelmese bile mahcup olmamak adına bunu hissediyoruz ister istemez.
0
black holes in the sky
(23.09.22)
Aynı seviyeden gelen hediye hediyedir. Beğenip beğenmemek ayrı konu.

Senden alt sınıf/pozisyondan gelen hediyenin genelde bir sebebi vardır, aynı şekilde üstten gelenin de. Rüşvet, teşvik, teşekkür, sugardaddylik vb birçok açıklaması olabilir.
0
nhk ni youkosu
(23.09.22)
(4)

İnsan tam olarak güvenemeyeceği bir dünyada, nasıl tam huzurla yaşar?

psmstc
Özellikle de şehir hayatı için soruyorum. Apartmandaki kimseyi tanımıyoruz. (Ya da çok azını tanıyoruz.) Özel sektörde girdiğimiz işlerin güvencesi yok. "İyi çalışan işte kalır" diye bir kural da yok hani. Bir yandan dünya üç dört senedir inanılmaz belirsiz bir süreç yaşıyor (covid, savaş vb. duruml
Özellikle de şehir hayatı için soruyorum. Apartmandaki kimseyi tanımıyoruz. (Ya da çok azını tanıyoruz.)

Özel sektörde girdiğimiz işlerin güvencesi yok. "İyi çalışan işte kalır" diye bir kural da yok hani.

Bir yandan dünya üç dört senedir inanılmaz belirsiz bir süreç yaşıyor (covid, savaş vb. durumlar)

Özetle hayatlarımızda belirli, kesin olan çok bir şey yok gibi duruyor.

Böyle bir ortamda insan nasıl kaygı, anksiyete vb. durumlar yaşamadan huzurlu bir hayat sürdürebilir gerçekten?

İkinci sorum: Psikiyatriye gitsek anksiyete için böyle belirsizlik gibi durumlara karşı genelde ya ilaç verilir, ya da maruz bırakarak, endişe hakkında düşünceler değiştirilerek bir iyileşme hedeflenir.


Biz bu süreçleri zaten doğal bir şekilde 3-4 senedir, hatta daha da eskiden beridir yaşıyoruz. Niçin belirsizliğe maruz kala kala halen adapte olamadık?

Niçin anksiyete, stres hala dünyada bu kadar yaygın?
0
psmstc
(23.09.22)
herkesi tanımak ve güvenmek zorunda değilsin, bu zaten gerçekçi olmayan bir yaklaşım.
hayat da kesin olan sonuçlardan ibaret bir şey değil. dünyada covid, savaş gibi durumlar olmasa da 1 sn sonra kalbinin durmayacağını bilemezsin.
dünyada anksiyete ve stresin yaygın olmasının bir sürü sebebi var. mesela:
1) gün içinde binlerce ufak ya da büyük karar vermek zorunda kalıyoruz. insanlık son 100 yıl dışında bu kadar seçeneğe sahip oldığu bir dönem olmadı
2) sosyal medya ve tv çağında hep olumsuz haberler abartılıyor ve sanki sürekli kötü olaylar oluyormuş gibi hissediyor insanlar. halbuki insanlık son 2000 yıldaki en barışçıl, en iyi dönemini yaşıyor. savaşta ölen insan sayısı bir 50 yıl öncesine göre çok daha az.
3) insanlık en hareketsiz dönemini yaşıyor. insan vucüdu buna alışkın değil. anksiyeteye en iyi gelen şey spor mesela bende, ama sporu geçtim günde 10 adım atarak yaşayan milyonlarca insan var artık
4) insanlar artık çok güçsüz yetişiyor, aşırı güvenli ve mükemmel bir ortamda yaşamak gibi bir gerçekdışı beklentileri var insanların. halbuki dünya ve doğa her zaman tehlikelerle doludur ve doluydu da zaten.

ben stres ve anksiyeteye geçecek bir şey olarak bakmıyorum. bu baş ağrısı gibi, dönem dönem yaşanacak, etkileri kontrol edilebildiği sürece problem yaşatmayacak bir şey olmalı. mükemmel ve huzurlu bir hayat kimyasal destekler almadığın sürece mümkün değil. bakış açını buna çevirince, neden stresliyim, nasıl geçebilir, stresin kaynağı ne, önemi ne gibi telkinlerle bir nebze azaltabiliyor, fiziksel hareketle daha iyi bir noktaya getirilebiliyor. ama evde oturup, hiç spor yapmayıp, alkol kahve gibi uyarıcılarla yaşayıp, kötü beslenip, üstüne bir de bütün gün sosyal medyadaki çığırtkanları izlersen (milyonların yaptığı şey bu) elbette geçmesi mümkün değil.
0
roket adam
(23.09.22)
Ben ehliyetimi ilk aldığım zaman hep "ya karşıdan gelen araç üstüme kırarsa" gibi bir korku yaşıyordum. Sonra fark ettim ki neden yapsın? Siz ne kadar yaşamak istiyorsanız o da o kadar istiyor.

Aksilikler, kazalar, kötü niyetli insanlar her zaman olabilir bu bir gerçek ancak bunlar istisnalar.

Çevrenizdeki insanlara oldukça yabancılaşmışsınız sanırım. İnsanların birçoğunun iyi niyetli olmadıkları doğru ancak kötü de değiller, sadece nötrler.

Siz neden gidip birinin evini soymuyor ya da ateşe vermiyorsanız onlar da aynı sebepten yapmıyorlar. Siz evini soymadığınız herkesi çok sevdiğiniz için mi bunu yapmıyorsunuz?

İnsanlar hiçbir şey yokken yasalarla başı derde girsin ya da ait oldukları düzenden, toplumdan, çevrelerinden dışlansın istemezler. Bu gerçekliğe aykırı bir düşünce.

Elimizdeki güvenlik sistemleri de öyle ya da böyle bizi birçok tehditten koruyor buna her şeyi dahil edebiliriz, evin tahta kapısı bile sizi açık hedef olmaktan çıkarır, eğer evinizde kapı yerine açık bir boşluk olsaydı tehditler birbirine benzeyen diğer tüm seçenekleri geçerek size ulaşırdı örneğin.

Her neyse çok uzatmanın anlamı yok. Anafikri anladınız sanırım.
0
akhenaten
(23.09.22)
onu bunu kafana takmayacaksın
dertleri kederi çöpe atacaksın
takmayacaksın
tak açacaksın

beyle.
0
ahmet oturum cerezi
(24.09.22)
ben eminim dunyanin en zengin insanlarinin bile uykusuz geceler gecirdigine stresten.

birincisi sonsuz mutluluk veya refah hem mumkun degil hem de zaten asiri sikici, bunaltici olurdu ve devamli mutlu oldukca mutluluktan sagladigin haz ve fayda azalirdi, yani devamli mutlu olmaktan bunalip mutsuz olurdun. hayat da boyle. mucadele, amac, zorluklar olmali ki hem mutlulugu huzuru devamli hedef edinebilesin, hem de bunlara ulastiginda gercek hazzi elde etmis olasin.

apartmanda kimseyi tanimiyorsun mesela, e tamam iste sana niye zarar versinler? insanlara asil zarari zaten esi dostu tanidigi insan verir. senin icin apartmandaki diger insan zaten yok hukmunde, ancak giriste vs gorursen selam verirsin bu kadar. yani zaten aklina bile gelmemesi gereken bir olgunun seni bu kadar endiselendirmesi zaten pratikte mumkun degil. diger turlusu zaten anksiyeteye hatta ilerlediyse paranoyaya girer ki tedavi edilmesi gereken nevrotik ve psikotik hastaliklar evresidir artik.
0
baldur2
(24.09.22)
(7)

Ayarı kaçmış empati

akhenaten
Birkaç hafta önce bir olaya şahit oldum. Arkadaşlar ve arkadaşların arkadaşları falan grup olarak bir yemeğe gidecektik. Ben bizimkileri almaya gittim, öğrendim ki birinin hoşlandığı kız da orada olacakmış. Bu da evde hazırlanıyor, ama ne hazırlanma; soruyor soruşturuyor ne yapayım ne giyeyim falan
Birkaç hafta önce bir olaya şahit oldum. Arkadaşlar ve arkadaşların arkadaşları falan grup olarak bir yemeğe gidecektik. Ben bizimkileri almaya gittim, öğrendim ki birinin hoşlandığı kız da orada olacakmış. Bu da evde hazırlanıyor, ama ne hazırlanma; soruyor soruşturuyor ne yapayım ne giyeyim falan diye, baya heyecanlı. Neyse, giydirdik süsledik falan gittik. Sonra kız, sen tut resmen dalga geç çocukla. Yani dalga geçmek derken, ortamı bozan garip bir şey değildi ama tamamen "arkadaşlar arası" ortama uygun bir yaklaşım. Sadece bir an çocuğun gözünde bir bakış yakaladım, böyle tam bir hayal kırıklığının resmi, bir an ama.

Nasıl kalbim kırıldı, nasıl kötü hissettim, nasıl etkilendim anlatamam. Kendime yapılan hiçbir şey beni öyle etkilememişti.

Her neyse bu olaydan sonra saçmalamaya başladım. Örneğin birkaç gün önce yerel ürün satan bir yerden tereyağı aldım, yağ bir tuhaftı acı gibi. İade edeyim dedim sonra aklıma geldi acaba belki orda duran kadın dükkanını çok seviyor, yağını falan beğenerek oraya koyuyor da birisi beğenmeyip getirirse kalbi kırılacak, üzülecek falan gibi hissettim iade etmedim. Gözümde böyle elinde tereyağıyla depoya gidip sessizce iki damla ağladığı falan canlandı teyzenin.

Başka bir sefer butik, şirin bir cafede yediğim hamburgerin köftesi baya balık kokuyordu, ama buram buram. Ne alaka işte... Baktım garsonlar baya güleç falan, dedim acaba şimdi söylesem beğenmedi burgerimizi diye içerlerler mi... Demedim bir şey.

Deli saçması tabi, eş zamanlı olarak bunun da farkındayım ama engel olamıyorum. Fena travma yaşadım nedense :D çıkmıyor ağzımdan.

Geçer mi acaba bu kendi kendine.
0
akhenaten
(22.09.22)
hocam belki o çocuğun o tavırla yüzleşmesi gerekiyordu duygusal olgunluk kazanmak için

dükkandaki teyzenin de belki yağının biraz acılaştığını bilmesi yeni ürünleri için iyi olur

aynı şekildeki restoranın yağ konusu da böyle

doğru şeyleri uygun bir dille iletmek daha iyi olur
0
freebird5406_2
(22.09.22)
önceden de var mi boyle asiri empati? ben de asiri hisliyim uzuluyorum biri uzulunce hemen. biraz psikoloji kitapları, makaleleri okumak iyi geliyor. bir de daha duyarsiz kisilerle aynı ortamda bulundukca onlar gibi davranmaya calisiyorum. yapacak bir sey yok demeyi ogreniyoruz az biraz.

ustteki yorumun dedigi gibi o tavirla karsilasip duygusal olgunluk edinir ki olgunluk guzel bir seydir :) hangimiz ret yemedik ki?
0
ala09
(22.09.22)
zamanla düzelir, daha önce gözünüzün önünde yıkıcı bir hayal kırıklığı yaşayan birine denk gelmediyseniz normaldir. beğenilmemek, sevilmemek insanı olgunlaştırır. arkadaşınızın hevesi kırılmıştır ama uzun vaadede işine yarayacak bir hayat tecrübesi kazanmış.

Sizin aşırı empati sıkıntınız geçmesine geçer de bu aralar üç boyutlu figürdür, ne bileyim tasarımdır ihtiyacınız varsa göndereyim hemen. Beğenmediği ürünü iade etmeyen müşteri bulmak zor bu ekonomik ortamda.
0
coldegezenkutupayisi
(22.09.22)
@ala09 normalde de empati yaparım ama bu kadar absürt şekilde olmazdı hiç, şu sıralar baya yolundan saptı iş.

@coldegezenkutupayisi, ahahahahah :D
0
🌸akhenaten
(22.09.22)
Asiri empatiden otr kendi hakkinizi savunmak, kendi fikrinizi soylemek ve sesinizi cikarmak konusunda bir sikinti var gibi geldi. Bunu da baskalarinin hissine asiri kendini acarak regule etmeye calisiyormussunuz gibi hissettim
0
mor oje
(22.09.22)
Ben de boyleyim, baskasi adina ondan daha cok ve daha uzun sure uzuluyorum. Kirilmasinlar diye ses etmiyorum vs.

Terapistime bundan bahsettigim bir seansta, 'neden diger insanlara olan inanciniz bu kadar az?' dedi. Nasil yani dedim. Neden insanlarin elestiriyle basa cikamayacaklarini, zor birseyler yasarlarsa kirilip dokuleceklerini falan dusunuyorsunuz ki? Neden kapleri kirilsa da zor durumlardan gecseler de toparlanip hayatlarina devam edebileceklerini dusunmuyorsunuz?' dedi.
Aaa, dedim icimden.
Karsinizdakiler de yetiskin insanlar. Onlarin da sizin gibi dogru kararlar verip dogru sureclerden gecebileceklerine inanmaya calisin bence, dedi.

Ikna oldum.
0
sopiro
(23.09.22)
Hanımefendi kendisinden hoşlanan beyefendi ile biraz flört etmek istemiş ancak beyefendi bunu anlamamış. flört aşamasında kadınlar erkekler ile dalga geçmeye meyillidir, beyefendi eğer bu dalga geçmeleri savuşturabilseydi bir umut bir şeyler olurdu.

sizin bundan etkilenip de başkalarına vermediğiniz tepkiler gereksiz nezaket örneği.

hamburgercideki şef severek yaptığı bir şeyin beğenilmediğini öğrendiğinde yapacağı şey neden beğenilmediğini, düzeltebileceği bir şey ise daha iyi nasıl yapacağını düşünmek.

belki bir önce o tezgahta balık yapıldı ve bu nedenle kokusu sizin hamburgerinize sindi, veya etin bulunduğu dolaba iş güzarın biri balık koydu, siz bunu söylediğinizde bundan sonra buna dikkat edecek belki etrafındaki kişileride uyaracakken hem sizi kaybetti, hemde sizden sonrakileri.

gereksiz nezaket göz çıkarır.
0
selam
(24.09.22)
(8)

Gözüme bir şeyler oluyor

ananiyimioguz
Lise ve üniversite yıllarımda 2 gözüm de 0.25 idi fakat sonra monitöre bakma sıklığımdan olacak ki sol 0.75 sağ 1.75 olmuş.Bakıldığı zaman öyle aman aman değerler değil fakat ben doktora neden gittim..Sağ gözüme sanki şeffaf bir perde inmiş de görüşüme engel oluyormuş gibi hissediyordum.Sanki sabah
Lise ve üniversite yıllarımda 2 gözüm de 0.25 idi fakat sonra monitöre bakma sıklığımdan olacak ki sol 0.75 sağ 1.75 olmuş.

Bakıldığı zaman öyle aman aman değerler değil fakat ben doktora neden gittim..

Sağ gözüme sanki şeffaf bir perde inmiş de görüşüme engel oluyormuş gibi hissediyordum.

Sanki sabah uyanmışım çapak varmış da geçmiyormuş gibi de denebilir.

Önce Etiler dünya göz e gittim, bir şey yok gözünde sadece astigmatın var dediler. Gözlük kullanmaya başlayabilirsin dediler. O zamanlar 1.25 falandı sanırım.

Aradan 3 sene geçti, istanbuldan ayrıldım baş ağrısı ve net görememeden ötürü söke devlet hastanesine gittim. şuan 1.75 olmuş. O doktor da perde gibi görmeni sağlayacak bir şey göremiyorum dedi. Neyse ben de gözlük aldım. full hd den 720p ye düşen görüşüm eskisinden de iyi oldu 4k görüyorum her şey çok güzel fakat

Ara ara o perde varmış gibi hissiyat geliyor mesela şu anda da var ovalıyorum geçmiyor yıkıyorum geçmiyor. Deterjan reklamı gibi oldu biliyorum ama :D doktorlar bunu göremiyorlar. Bazen geçiyor, gözlükle cam gibi görüyorum. Ama şu an mesela gözlükle de bulanık. Su altında görüyorum gibi oluyor.

Nedir bu sıkıntı?
0
ananiyimioguz
(22.09.22)
Gecmis olsun...
Goz ile ilgili hicbir seyi ihmal etmeyin, ertelemeyin..

Tibbi gorus bildirmem dogru olmaz ama en kisa zamanda baska bir hastaneye de gorunmenizi tavsiye ederim.

Ben Istanbul Got Hastanesine daha cok guveniyorum (avrupa yakasinda, bahcelievlerde.. Incili metroya cok yakin).

Gerekli tetkikleri yapip dogru uzmana yonlendirirler.

Ihmal etmeyin.. Goz maalesef kendi kendine cabuk duzelebilen bir organ degil.

Gecmis olsun.
0
parcxerox
(22.09.22)
teşekkürler şu an izmir-bodrum arasına erişimim var. Buralarda bir öneriniz var mı?

bir de bu olay en çok şundan sonra tesir etti, göz çevremdeki yağ bezeleri için aktardan aldığım bir yağı kullanıyordum. Çam ağacı özü yağı mıydı başka bişey miydi adını tam hatırlamıyorum ama deriyi yakıyordu biraz.

gözüme o kaçtı yaktı baya. ondan sonra gittim dünya göz'e. Gözüme renkli bir şey damlattı bir şey yok gözünde gayet sağlam mercek falan dedi. ben de güvendim devam ettim ama ara ara oluyor.
0
🌸ananiyimioguz
(22.09.22)
gözün arkasına baktılar mı göz arkasında kılcal damar kanaması diye bir olay var valide yaşadı benim, bir de ona baktırın isterseniz.
çok geçmiş olsun
0
erty_ksk
(22.09.22)
İzmir'de mucize yararcanı bir araştırın. Ben annemi çok götürdüm ve fayda gördüğümüz tek doktordu.

kaşkaloğlu göz hastanesi de olabilir.
0
Phoebe
(22.09.22)
birebir aynı şikayetlerle altı ay önce hastaneye gittim. kirpik dibi iltihaplanması olduğunu söylediler. damla, şampuan falan kullandım iki hafta kadar. tam olarak sebebin o olduğundan emin değillerdi başka testler de yapacaklardı ama perde hissi geçtiği için ihmal edip gitmedim. nasıl sinir bozucu bir his olduğunu biliyorum bence ihmal etmeyin.
0
coldegezenkutupayisi
(22.09.22)
5-6 yaşından beri olduğunu iddia ettiğim rahatsızlıklarım için doktor doktor, hastane hastane gezdim. Kimse bir şey anlamadı. Bin çeşit teşhis kondu, hatta bir doktor neredeyse sadece yaşlılarda görülen meniere teşhisi koydu kendisi de şaşırarak.

Sonra büyüdüm, yaşıtım bir asistan genç bt istemeyi akıl etti. Bt'de bir kitle görüldü. MRI istendi ve anlaşıldı ki kulağımda doğumdan beri bir kitle bulunuyormuş ve şikayetlerimin sebebi buymuş. Ameliyat oldum, hiçbir şeyim kalmadı.

Demem o ki, eğer şikayetleriniz geçmiyorsa siz de doktora gitmekten vazgeçmeyin ve her gittiğiniz doktora daha önce geçirdiğiniz muayene süreçlerini anlatın.
0
akhenaten
(22.09.22)
Benim de zıt kulağımda doğuştan beri bir delik var içeri doğru gidiyor biraz iltihap yapabiliyor ama çok büyük olmadığı için kalsın demişlerdi.

Benim bildiğim göz sinirleri ortada bir yerde yer değiştiriyor. O yüzden o deliğin ucu bir kitleye dayanıyor olabilir ve sol kulağımın oradaki şey sağ gözüme vuruyor olabilir mi acaba merak ettim. Bir şu kirpik dibi iltihabını sorayım bir de bt çektireyim ben de bakalım. Eşim de bulanık gördüğüm gözün tarafında, kulağın biraz üstündei kafamda bir şişlik hissettiğini söylüyor. Her şey olabilir valla
0
🌸ananiyimioguz
(22.09.22)
Doktor bugün 5-6 farklı cihazla gözün önüne arkasına baktı, göz tomografisi denen bir şey varmış ondan da çektirdim, onu da inceledi.

Gözünde hiçbir şey yok diyor :/ Göz kuruluğu ve alerjik bir yapın var, göz sıvısının kıvamı da sanki ayrı bir katman varmış hissiyatı verebilir dedi.

Molalar verip gözlerini dinlendir ve verdiğim damlayı gün içerisinde 3-4 saatte bir damlat dedi.

Sağ gözümde astigmat dışında 0.25 hipermetrop tespit etti. Aslında gözün 1.75 değil 1.25 astigmat, 0.25 de hipermetrop gözlük yaptırman lazım dedim. Devlet hastanesinde 1.75 astigmat demişti ben de onun için 2 gün önce gözlük yaptırmıştım boşa gitti şimdi :/

Kirpik dibi çapaklanma, iltihabı da kötü etkiler dedi onun için de bir yıkama şampuanı yazdı. Bunu almazsan bebek şampuanı da olur gün içinde ara ara göz çevreni yıkarsın dedi.

Sarı nokta denilen yerin iltihaplanmasından şüphelendi, onda bir şey yokmuş.

Ama yine de gözüm sanki ayrı bir sıvı içerisinde yüzüyormuş, önünde ayrı bir zar varmış, perde varmış gibi hissediyorum, gözlükle bile bulanık görebiliyorum dedim.

Sağ gözün çok tembelleşmiş, hipermetrop birinde var diğerinde olmadığı için farklı bir hissiyat yaşatabilir normaldir dedi.

Şimdilik biraz damla ve yıkama ile gözlemleyeceğim, geçmez ise tek yol beyin tomografisi çektirmek ama onu da keyfe keder çektirmeyin diyorlar. Çözüm bulamazsam mecbur ama tabi..
0
🌸ananiyimioguz
(23.09.22)
(4)

Sosyalist partiler arasındaki fark nedir?

sonhakan
Tkp,Tip, Emep, Sol gibi partilerin temelde ayrıştıkları konular nelerdir?
Tkp,Tip, Emep, Sol gibi partilerin temelde ayrıştıkları konular nelerdir?
0
sonhakan
(21.09.22)
şu şöyledir bu böyledir denecek bir şey yok ortada.
"tkp bunu der, emep bunu der, o yüzden aynı partide değiller" diyemeyiz yani.

dünyaya bakış açıları, politik tavırları, kendilerini konumlandırdıkları yer, hatta yaptıkları "faşizm", "demokrasi" tanımları, örgütlenme biçimleri, siyaset yapış şekli her şey farklı.

türkiye emparyalist midir yoksa sömürülen faşist bir devlet midir sorusu bile bir tartışma konusu.

türkiye'de konu mihri belli'nin milli demokratik devrim tartışmalarıyla çıkıyor. bunun detaylarına bakabilirsiniz google'dan.

ayrıca twitter'da falan çok parti olunca "türk solu böyle böyle" muhabbeti de çok yapılıyor. biri gelip "türkiyenin solu bile şöyle" demeden diyeyim, dünyanın her yerinde böyle. çoğu zaman doğrusu da bu maalesef.
0
patronaj1
(21.09.22)
birinin söylediği şeye diğeri hayır demeyecektir. çoğu fikirleri birbirinin aynısı/benzeridir. (pratik anlamda) ancak mücadelelerinin en ortasına koydukları şeyler farklı farklıdır. yani temelde ayrışılan bir konu yok bence.
0
co2s2
(21.09.22)
Birçok şey var, en temelinde yattığını düşündüğüm birine örnek vereyim. Örneğin bu partilerde adı açıkça konulmuş bir lider taraftarlığı ve adı açıkça konulmamış bir gelenekçilik eğilimi var. Haliyle farklı grupların savunduğu liderler ve bu liderlerin "sünnetleri" birbirlerinin yollarına uyum sağlamalarını engelliyor.

Marx, lenin, troçki, mao gibi kimseleri savunan insanlar tarihte bu kişilerin birbirleriyle de olan etkileşimlerini hala gözetiyor. Kalan çoğu şey de bu durumdan zamanla dallanıp budaklanıyor denebilir.

Bu öne çıkan kişilerle özdeşleşmiş ideolojileri okursanız cevabınıza da büyük oranda ulaşırsınız.

Gelenekçilik eğilimi de zaten bu sıkı lider bağlılığından oluşuyor.
0
akhenaten
(21.09.22)
Tanıl bora nın cereyenlar kitabını öneririm. Pdf var galiba ortalarda da
0
fistikthecat
(21.09.22)
(6)

Erkekte goze yakin kisimlardaki tuyler

mirafiori
Yillar icinde sakal keserken jiletin hafif hafif kaymasiyla goze yakin yerlerde siyah tuyler daha sik cikmaya basladi. Bunlarin cozumu nedir, nasil almak daha uygundur. Jilet atmiyorum oraya cimbizla cekmeye calisiyorum. Lazer mi yaptirmam lazim?
Yillar icinde sakal keserken jiletin hafif hafif kaymasiyla goze yakin yerlerde siyah tuyler daha sik cikmaya basladi. Bunlarin cozumu nedir, nasil almak daha uygundur. Jilet atmiyorum oraya cimbizla cekmeye calisiyorum. Lazer mi yaptirmam lazim?
0
mirafiori
(21.09.22)
makine ile alıyorum ben. en ince ucuyla.

lazer belki kesin çözüm ama sakalın bittiği yerde kalemle çizilmiş gibi bir iz çıkarıyor. fazlasıyla çirkin bir görüntü bence o.

şundan bahsediyorum
scontent.fteq3-3.fna.fbcdn.net
0
teritori
(21.09.22)
Her berbere gittiğinde sir ağda yaptır.
Zamanla azalır.
0
Mirket
(21.09.22)
kıllara değil ama cımbız eziyetinize bir son vermek isterim. tıraş edilen tüylerin daha kalın çıkacağı miti bir yanılsamadan ibarettir. eski yeni bir çok çalışma bunu gösteriyor.

kökten yeni çıkan kıllar herhangi bir dış etkene maruz kalmadığından, her yeni şey gibi gıcır gıcır ve parlaktır, henüz güneş ve dış etkenler yüzünden ağarmamış ve zedelenmemiştir. yeni kesildiği ve köke yakın olduğu için dokunduğunuzda da küt ve güçlü hissedilir. kısa bir aramayla bu konudaki çalışmaların hepsine ulaşabilirsiniz ama bir örnek yazı bırakayım.

www.healthline.com

o yüzden böyle uğraşacağınıza çıktıkça basın jileti diyorum. ben de yıllardır böyle yapıyorum ve en ufak sorun yok.
0
kaichi
(21.09.22)
lazer yaptırıyorum ama hiç tam anlamıyla bitmedi.
ağda cımbız vs çözüm değil tekrar çıkar. lazer azaltır.
0
jelly bear
(21.09.22)
Yüz için olan ağda bantları var, ben onlardan kullanıyorum. Kuaföre gittiğimde de orada ağda yaptırıyorum.
0
akhenaten
(21.09.22)
@teritori gercekten igrenc bir goruntu zaten o sekilde degil de rastgele 6 7 noktaya ates seklinde yaptirirdim yaptirsaydim.

agda veya jiletle dalarak daha fazla kilin uzamasini tetiklemek istemem ama agda denenebilir
0
🌸mirafiori
(21.09.22)
(5)

1 ayda İspanyolca öğrendiğini söyleyen kız gerçek mi ?

sassot
18 yaşında ve 9 dil biliyor. 1 ayda İspanyolca öğrendiğini söylüyor. Gerçek mi bu yav ben hiçbir şey anlamadım. Ve dilleri de kendi kendine öğrendiğini söylüyor. Bu zamana kadar biz mi yanlış şeyler yaptık? Açıkçası kızın yalan söylemek için bir sebebi de yok, anladığım kadarıyla da gayet güzel konu
18 yaşında ve 9 dil biliyor. 1 ayda İspanyolca öğrendiğini söylüyor. Gerçek mi bu yav ben hiçbir şey anlamadım. Ve dilleri de kendi kendine öğrendiğini söylüyor.

Bu zamana kadar biz mi yanlış şeyler yaptık? Açıkçası kızın yalan söylemek için bir sebebi de yok, anladığım kadarıyla da gayet güzel konuşuyor dilleri siz ne diyorsunuz ?

youtube.com

Kanalın adı : İclal
İclal dağcı yazarsanız çıkıyor.
0
sassot
(20.09.22)
Evet mümkün. Bilhassa bir kaç dile sahip olduktan sonra yeni bir dil öğrenmek daha hızlı oluyor dillerin yapısının birbirine benzediğini keşfediyorsunuz ve belki bu kişi ispanyolcaya yakın Latince, İtalyanca veya Fransızca gibi dilleride biliyor bu yüzden daha da hızlı öğrenmiş olabilir.
0
beemaker
(20.09.22)
Doğru olması muhtemel, örneğin o 9 dilin içinde italyanca da varsa diğer bildiği dillerin getirdiği yatkınlıkla yapılabilir.

Ama dil bilmekten kastedilen şey önemli. 1 ayda bir dilde yetkin olamazsınız. Ancak o dilin konuşulduğu ülkede hayatta kalabilecek kadar öğrenebilirsiniz. Eğer yeteneğiniz de varsa bu "hayatta kalma" kısmını çok fazla devrik cümle kurup ezbere kalıplarla konuşmadan yapabilirsiniz. Bu kişinin "dokuz dil bilmekten" kastettiği de büyük ihtimalle bu.

Bir ayda bundan daha ilerisini yapmak için anadil altyapısı gerekli. Anadili Türkçe olan biri bir ayda Azerbaycanca ya da Kırım Tatarcasını oldukça ilerletebilir. Anadili örneğin İspanyolca olan biri bir ayda İtalyancasını oldukça geliştirebilir. Anadili İngilizce olan biri Flemenkçe'de, Fince konuşan birinden daha fazla şey öğrenir. Yani sizin sorunuzda bu kişinin hangi dillerde yetkin olduğu da önemli.
0
akhenaten
(20.09.22)
1 ay bana kalırsa biraz kısa ama yukarıdaki arkadaşların yazdığı gibi bir durum var. öncesinde hangi dilde ne kadar bilgisi olduğu önemli.

yoksa tamamen alakasız bir şekilde sıfırdan 1 ayda zorlasanız a2.1 falan olursunuz herhangi bir dilde en fazla. o da zorlarsanız.

dillerin içinde bulunduğu dil ailesindeki yakınlık ve benzerlik seviyesine göre öğrenme hızlanabiliyor evet. genelde bu iş böyle yapılıyor zaten ağaç tırmanıyorsunuz bir devi. dil ağacı. bir de üç dört dilden sonra dil öğrenme daha da kolaylaşabiliyor benim de araştırdığıma göre.

ama bazı polygotlarda şöyle bir şey var ben artık gerçek polyglot bir de wanna-be polyglot diye ayırıyorum.

bazıları gerçekten yetkin seviyede dili kullanacak kadar öğreniyor. insan saygı duyuyor hayret ediyor.

bazıları ise (bu kız için demiyorum onu tanımıyorum aratmadım da) ilginç bir şekilde belli bir seviyede öğreniyor her dili. her dilde yetkinliği aynı seviyede. öğreniğin X dilinde A B C diyebiliyor ama D diyemiyorsa diğer dillerde de en fazla A B C diye biliyor ama sonra çıkıp ben polygolotum haa diyor. biraz gösterme oluyor o.
0
AlsterWasser
(20.09.22)
akhenaten +1

ben ispanyolca ve ingilizce bildigim icin girdigim fransizca seviye sinavinda b1 cikmistim halbuki A0 olmam gerekirdi.
0
hewit
(20.09.22)
ben bu kanalı biliyorum bu kız fransızca biliyor. ilk yabancı dili fransızcaymış. o nedenle gayet normal ispanyolcayı kısa sürede öğrenmesi.
0
curious mind
(20.09.22)
(14)

İkinci yabancı dil

dissendium
Merhabalar. 500 kez sorduğum sorulardan bir tanesi daha. Son durumda birkaç şey sormak istiyorum.Şimdi ben mühendis olduğum için hep Almanca önerildi ikinci yabancı dil olarak. Ben de katılıyorum bu düşünceye. Gerçekten işime yarayabilir.Ama Instagram'da İtalyanca hesapları çok ilgimi çekiyor. Kendi
Merhabalar. 500 kez sorduğum sorulardan bir tanesi daha. Son durumda birkaç şey sormak istiyorum.

Şimdi ben mühendis olduğum için hep Almanca önerildi ikinci yabancı dil olarak. Ben de katılıyorum bu düşünceye. Gerçekten işime yarayabilir.

Ama Instagram'da İtalyanca hesapları çok ilgimi çekiyor. Kendimi istemeden kelime, cümle öğrenirken buluyorum. Doğal şekilde öğreniyorum resmen.

İlginç kısmı birçok şey aklımda kalıyor.

Oggi, ieri, domani falan basit ama sanki uzun süredir biliyormuşum gibi öğrendiğim kelimeler. Bir insan dolce, Versace derken zevk alır mı? Alıyorum...

Durum böyleyken yönümü yine Almancaya mı çevirsem?

Almanca sanki şakır şakır konuşabileceğim bir dilmiş gibi gelmiyor ama niyeyse İtalyanca sanki üstüne düşsem konuşabilirim gibi geliyor.

Sizce İtalyanca, İspanyolca öğrenmek Almanca varken gereksiz, boş uğraş mı?
0
dissendium
(19.09.22)
bahsedilen ülkelerde bizzat yaşamayı düşünmüyorsan ikinci yabancı dil kariyer için gereksiz bir uğraş. c1 seviyesinde sertifikalı almanca bilen biri olarak yazıyorum. ha zevk için yapacağım dersen sıkıntı yok tabii, orası ayrı.

buna ayıracağın vakti mesleki olarak işe yarayacak skiller öğrenmek için harcamanı öneririm. atıyorum makina mühendisiysen sallıyorum catia öğrenmek gibi. salladım tamamen.
0
roket adam
(19.09.22)
ben aktif fransızca konuşan biriydim, almanca ve norveççe de anlıyordum.

ikinci dili çalışmakta, geliştirmekte sıkıntı yok çalışıyor ve gelişiyor ama bıraktığın anda daha doğrusu ingilizceye döndüğün anda dil geri gidiyor.

yani ikinci dili seçerken en azından dili unutmamak adına bir kullanım alanı açmalısın

fransızca mesela sohbet
italyanca mesela opera
almanca mesela teknik kitaplar
norveççe mesela hiçbir şey

gibi

ben olsam buna göre seçerdim ikinci dili hani sürekli takip edebileceğin bir hobini o dilde kullanmak üzerine.
0
duyurukullanıcısı
(19.09.22)
@roket adam, makine mühendisiyim. Catia biliyorum ama geliştirsem daha iyi olur tabii ki.

Aslında amacım sadece kariyer değil. İngilizce dışında bir dil daha biliyor olma düşüncesi hoşuma gidiyor. Belki 20 yıl sonra çalışmak için giderim. Yakın zaman için düşünmüyorum bunu.
0
🌸dissendium
(19.09.22)
hocam siz ikinci dilinizi bulana kadar millet üçüncü dili öğrendi ülke değiştirdi hatta yanına profesyonel yeni bir yatırım daha yaptı kendine..

görünen o ki zorluyorsunuz. yani şu anlamda, hangi dili sevdiğinizi bulamıyorsunuz. muhtemelen hiçbirine ilginiz yok. olsa zaten ya sıradan başlardınız ya da zaten belli olurdu o dil. her gün başka bir dil ilginizi çekiyor ama gerçekçi değil de heves olduğu ortada.

zorunluluktan dil öğrenme de bir yere kadar olur aktif profesyonel kullanılmayınca onun dışındaki öğrenim ise direkt dile hatta dilden daha geniş olarak kültüre ilgiden gelen doğal bir motivasyonla olur.

bu noktada ben de @roket adam+1 diyorum.
0
AlsterWasser
(19.09.22)
"Bir insan dolce, Versace derken zevk alır mı? Alıyorum" bundan herhangi bir sekilde italyanca ogrenmelisin anlami cikmaz bence...

ben de roket adam'a katiliyorum. zaten gidip o ulkelerde yasamadikca birazcik kurs biraz duolingo'yla falan ne italyanca ne almanca asla kayda deger bir seviyeye varmayacak. tamamen bos zaman dolsun diye yapacaksan yap da kariyer gelisimi icin beklentilerin gercekci olsun.

edit: AlsterWasser +1
0
hot potato
(19.09.22)
İkisini de aynı zamanda öğrenebilirsiniz. Birer kitap pdf i bulun, ya da youtube dersleri izleyerek başlayın.
0
GoodMorningTeacher
(19.09.22)
kardeşim italyan dili mezunu. ancak italya'ya turist olarak gittiğinde kullanıyor. yaptığı işte bile bir işine yaramıyor.

romantik nedenlerle (kulağa hoş geliyor vs.) öğrenmeye başlanan yabancı diller çoğu zaman bir yere varmaz. bir planın programın yoksa bir heves başlar sonra bırakırsın. sana mesleki anlamda katkı sağlayacak ya da ileride aktif biçimde kullanım alanı bulacağın bir dile yönelmeni ve bu işi ciddiye alarak yapmanı öneririm.
0
sir gawain
(19.09.22)
Dili ne amaçla öğrenmek istiyorsunuz? Mühendislik ise ve Almanya'da yaşamayı düşünüyorsanız Almanca öğrenilebilir bunun dışında İtalyanca, Fransızca gibi Avrupa dillerinin devri geçti fazla gelecekleri yok artık Fransızca desek frankkfon ülkelerde ciddi bir Fransa karşıtlığı var artık fransa hem pazar kaybediyor hem de halklar artık yerel dillerine dönüyor İspanyolca tercih edilebilir zira bir çok ülkede konuşuluyor büyük bir pazar şayet akademik olarak düşünüyorsanız Bulgarca, Norveçce veya Zazaca bile öğrenebilirsiniz eğer ticaret dili öğrenmek ve bu işten para kazanmak istiyorsanız Arapça'yı tavsiye ederim
0
beemaker
(19.09.22)
"ispanyolca ilerde cok degerli olacak" geyigi bence patlamis bir boomer teorisidir, 80lerde gozumu actim ispanyolca diye millet aglasiyordu ama bir cacik oldugu yok, olacagi da yok zira ispanyolca konusulan ulkelerin alayi batik.

almanca muhendislik acisindan dunyaya parmak atmis ulkelerden biri o yuzden almanca, fransizca/italyanca gibi dilleri tepeler..

o yuzden beynim almanca diyor. Ama kalbim rusca der, elfleri seviyorum yaw nabayim..
0
cooperr
(20.09.22)
İspanyolca zaten değerli bir dil ticaret dili aynı zamanda ve dünyada cinceden sonra konuşan sayısı bakımından 2. Sırada hatta ABD'de bile belli bolgelerde göçmenler ingilizce bilmiyor İspanyolca konusuyorlar fakat İspanyolca mühendislik için değil. Aslında Avrupa dilleri demode oldu bir zamanlar Fransızca diplomasi diliydi veya İtalyanca önemliydi bana kalırsa iş amaçlı düşünülüyorsa ingilizce yeterli Avrupa devri 20. Yüzyılda kaldı günümüzün hasta adamı artık bugün ne fransizcanin ne italyancanin önemi kaldı hatta bir zamanlar çok önemli olacak geleceği parlak dedikleri Rusça bile gereksiz bence eski SSCB ülkelerinde artık gençler Rusça bilmiyor ve çoğu ülke krilden latinize edildi keza 90'li yıllarda geleceği parlak dedikleri Mandarin bugün Çinli tüccarlar Türkçe öğreniyorlar veya ingilizce yeterli diye düşünüyorum.
0
beemaker
(20.09.22)
Dil öğrenme sebebi illa ki işlevsellik olmak zorunda değil ki?

Sizin amacınız nedir örneğin? "Almanca öğrenip alanımda yazılmış makaleleri çevireyim, alman ortaklığı olan bir şirkette işe gireyim, dil yardımıyla iletişimi geliştirip belki her şey yolunda giderse ordan da almanya'ya geçerim kim bilir" gibi ya da benzeri bir planınız var mı?

Eğer yoksa, yani almanca öğrenip herhangi bir fabrikada, şantiyede vesaire maaşlı çalışacaksanız zaten almancanın bir katkısı olmayacak ki size? Bu şey gibi, kas gelişimi için protein ağırlıklı beslenmek iyiymiş deyip hiç spor yapmayı planlamamak gibi. Pratikte bir faydası olmaz.

Eğer somut bir planınız varsa bence hevesinizi bir kenara bırakıp almanca öğrenebilirsiniz.

Ancak eğer somut bir plan yoksa sevdiğiniz bir dili öğrenmek sizi eğlendireceğinden, ilgi alanınızı genişleteceğinden sizin için almancadan çok daha fazla faydalı olur. Yemek yerken de sadece sağlık için yemiyoruz değil mi? Örneğin tatlıların size hiçbir faydası yok, ama canınız isteyince yiyorsunuz. Çünkü güzel.
0
akhenaten
(20.09.22)
@akhenaten, dil öğrenmenin kendisini keyifli buluyorum. Arapçaya çok ilgim yok ama öğreten olsa onu da öğrenirdim. Bunu kişisel gelişim olarak görüyorum. Daha sonra iş geliyor. Alman şirketine girmek için Almanca düşündüm. Ama diğer taraftan da mühendislik dışında ticaret ile ilgili alanlarda da iş tecrübem olabilir. Dilin iş hayatında işe yaraması için iyi seviyede bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de ilerleyebildiğim dili seçmek mantıklı geliyor. Ama bu noktada işe yarayıp yaramama durumu kararsız kalmama neden oluyor.
0
🌸dissendium
(20.09.22)
çok açık konusacağım maymun iştahlısın, işine yarayacak olan ama görev gibi olan neye başlarsan başla devamını getirmeyeceksin, o yüzden kariyer için değil keyif için öğrenmek istediğini öğren.
0
kuzey li
(20.09.22)
Ne ogreniyorsan ogren once cevrene bak o dili ne kadar insan konusuyor. Yoksa pisman olursun benden demesi.
Not : internet var ama insan bi cafeye bara restauranta gidince yada yolda o dilden insan ariyor
0
Slynmaster
(21.09.22)
(5)

NVİ İmkansız Randevu

Kirmizibavul
Selamlar, ehliyet ve kimlik için nüfustan nasıl randevu almayı başarabiliriz. Ne zaman girsem tü ilçelerde randevular %100 dolu görünüyor. Bunun bi tricki var mı, belli saatler arasında vs denemek gibi. Veya randevusuz gitsek işlem yaparlar mı?
Selamlar, ehliyet ve kimlik için nüfustan nasıl randevu almayı başarabiliriz. Ne zaman girsem tü ilçelerde randevular %100 dolu görünüyor. Bunun bi tricki var mı, belli saatler arasında vs denemek gibi. Veya randevusuz gitsek işlem yaparlar mı?
0
Kirmizibavul
(19.09.22)
bir hafta oldu gideli çok rahat almıştım. sanırım millet yavaştan yüklenmeye başladı.
randevusuz kesinlikle yapmazlar. yalnız aklıma geldi geçen sene başka bir siteden yapıyorduk o işi bu sefer e-devlet üzerinden başvurmuştum. siz nereden yapıyorsunuz?
0
lazpalle
(19.09.22)
Randevu.nvi'den ve e-devletten eszamanli anlik denemeler yapiyorum ama pek unut yok gibi.
0
🌸Kirmizibavul
(19.09.22)
Sabah 6da aldim ben. Bir gece once 11:30da baktığımda her yer fulldu
0
instant crush
(19.09.22)
şimdi istanbul için deneme yaptım direkt ekranda saat seçenekleri çıktı karşıma. zaten yaptırmıştım o nedenle daha fazla sayfa ilerlemedim.

i.ibb.co
0
lazpalle
(19.09.22)
Ben de internette bulamamıştım ama telefonla ertesi güne bulabildim.
0
akhenaten
(19.09.22)
(15)

Maaşınızın ne kadarını kenara koyuyorsunuz?

ismim ibrahim
Oran olarak soruyorum tabi. Her ay gelirinizin yüzde kaçını kenara koyuyorsunuz ? Yada ideali nedir sizce ?
Oran olarak soruyorum tabi. Her ay gelirinizin yüzde kaçını kenara koyuyorsunuz ? Yada ideali nedir sizce ?
0
ismim ibrahim
(19.09.22)
eskiden %20 falan koyardım şimdi bir kuruş koymuyorum direkt bir şeyler alıyorum. Sonra alamayacağım düşüncesiyle yani...
0
alaimisema
(19.09.22)
Gelir gider tablosu gibi tuttuğum bir Excel var. Oraya baktığımda 2022 ilk 8 ay ortalaması %43 olarak gerçekleşmiş. Kira yok, konut kredisi var... Evliyim, eve giren toplam para üzerinden hesapladım.
0
pispinti
(19.09.22)
sene başında %80 ve üstü gibiydi. Şimdi %70-75 bandında. Ekim'de minik bir zam alıyoruz, benzer harcama planında %75-80'e çıkıyor.

ideal yerine asgari birikim fikir vermesi açısından daha mantıklı. %20'den aşağısını biriktiriyorsan ya az kazanıyorsun ya da çok harcıyorsun derim.
0
gabe h coud
(19.09.22)
Maaşın yüzde 80'ini nasıl kenara koyuyorsunuz abi helal
0
🌸ismim ibrahim
(19.09.22)
yüzde 0 (sıfır)

ideali yüzde 5-10 arasıdır bence. ev araba cart curt varsa kenara öyle çok bir şey koymaya gerek yok. he bende bunlar da yok ama zaten maaştan artan bi şey olmadığı için eksilere düşmediğime seviniyorum
0
summer timetable
(19.09.22)
bu aralar %0
0
lazpalle
(19.09.22)
Kenarı para biriktiremiyorum. Yaklaşık %60ı ile borç ödüyorum. Kira ödemiyorum, evliyim. Borç bittiğinde yine tl olarak para biriktirmem, evin yıllık ihtiyacını karşılarım, temettü veren hisse alırım ama tl de kalmam.
0
predecessor
(19.09.22)
Şimdi hesaplayınca tam sayı %46 çıktı. Ama taksitlerin olmadığı dönemlerde atış azalış oluyor.

%30-%40 arası diyeyim. Birikimi önemsiyorum, ama benim bu kadar ayırmamın sebebi şu an hiçbir şeyi harcamaya değer bulmamam. En basitinden doritos nacho'nun aroması bile azalmış geliyor, karton gibi tadı. gerçeklik payı var mıdır bilmem. Alışverişten, etkinliklere kadar çoğu şeyden elimi eteğimi çektim. İçimde çok bir heves yok.

Ancak salt oran hesabı da çok mantıklı değil. Maaşı görece düşük olan biri az bir harcamasını kıssa oranda çok büyük bir tasarruf görünebilir, aynı şekilde normalden biraz daha fazla harcasa oranda çok büyük bir azalış olabilir. Ya da maaşı görece yüksek birinin %10 tasarrufu düşük ve orta-alt maaş alan kişiler için fikir vermek açısından çok sağlıklı olmaz.

Bence asgari ücret için her türlü tasarruf ideal. Eğer 20.000 civarında maaş alıyorsanız %30-35 iyi bir oran. Eğer 8-10 bin civarında maaşınız varsa %25'i tutulabilir. Daha fazlası şu ortamda ancak para eritiyor, tasarruf gibi bakmak yerine önemli harcamalar için bütçe oluşturma amacıyla harcamaya yönelik ufak birikimler yapılabilir. Herkesin kendi bileceği iş.
0
akhenaten
(19.09.22)
%70-80 arası genelde
0
basond
(19.09.22)
gelir gider tablom var benim de, 2022 ilk 8 ay %52 biriktirmişim ama bu yıl hayatımda en çok para harcadığım yıl olabilir.

bunun bir ideali yok çünkü herkesin maaşı farklı. 10 bin kazanıp istanbulda yaşayan biri kenara hiç para atamazken, 50 bin kazanan biri en az 30'u atabiliyor olmalı. ama ben minimum %25-30'unu kenara koyacak gibi plan yapmışım her zaman.
0
roket adam
(19.09.22)
son 12 ay %68 çıktı.

Ev kredisi ödediğim dönemlerde bu ortalama %30 civarlarında geziyormuş.
0
prezarlatif
(19.09.22)
Sıfır
0
megalomaniac
(19.09.22)
3 ay önceye kadar hiç koymuyordum, şimdi her ay maaşımın %20 kadarı ile bankadan gram altın alıyorum. hatta maaş yatar yatmaz ilk yaptığım iş bu oluyor. eğer ay sonunda eksi bakiyedeysem, önümüzdeki ay giderlerime daha fazla dikkat edip eksi bakiyeyi kapatıyorum.
0
amour fou
(19.09.22)
Sıfır.
Birikim yapmıyorum kazandığımı yemeyi seviyorum. o ay param bitmediyse kalıyor hesapta, her ay bitiremiyorum tabii. Ama illa bi 3-5 ay sonra onu da harcayacak yer buluyorum. Yaza kadar baya birikmişti bu yaz oraya buraya git derken bitti.
0
Bruce
(19.09.22)
0
Maaş yetti de ayırması kaldı :D

Borçlar biterse ayıracak duruma gelebilirim ama o zaman da yeni borçlar yapacağım için zor görünüyor.
0
ananiyimioguz
(19.09.22)
(5)

2D (Boyutlu) Oyun Önerileriniz

sislerrr
Merhabalar,Yaş 30 geçince nedense 2d boyutlu oyunlar daha çok hitap ediyor bizlere. Mesela Stardew Valley. 620 saat devirdik. Bu tarz ( başka bir konsept de olabilir) kapsamlı bir oyun bakıyorum. Önerileriniz nelerdir? Teşekkürler.
Merhabalar,

Yaş 30 geçince nedense 2d boyutlu oyunlar daha çok hitap ediyor bizlere. Mesela Stardew Valley. 620 saat devirdik. Bu tarz ( başka bir konsept de olabilir) kapsamlı bir oyun bakıyorum. Önerileriniz nelerdir?

Teşekkürler.
0
sislerrr
(18.09.22)
Çok meşhur bir oyun ama belki denemediniz Hotline Miami I ve II çok güzeldir, top down twin shooter hikayesi ilginçtir.

Rogue Legacy rogue lite bir oyun(muş) rouge like gibi ama genel bi level atlama durumu var keyifliydi epey sarıyor.

Sevdiğim diğer indie platformer'lar.
Rayman Origins (indie değil de ubiart)
Rayman Legends (ubiart)
Shovel Knight
Super Meat Boy
Dustforce
Hollow Knight
Celeste

~Stardew ben de 100+ oynadım.
0
hedep
(18.09.22)
Her telden:
GRIS
distraint
distraint 2
flashback
Helltaker
Monaco
There is no game
Limbo
0
late viper
(18.09.22)
Graveyaed Keeper'a bakabilirsiniz. Stardew Valley ile "ruhdaş?"
0
akhenaten
(18.09.22)
Dead cells
Vampire survivors
Children of morta
Slay the spire
Prison architect
Stacklands
Islanders
Kingdom two crowns
Oxygen not included
0
unalub
(18.09.22)
Benim de 400 saatim falan var stardew'da. 2D olmasa da bence Minecraft. Tek başıma belki stardew'dan daha fazla oynamış olabilirim, ayrıca arkadaşlarla server alıp modlarla falan arada bişeyler ekleyip 100lerce saat oynamışızdır.

Bir de ben oynamadım ama arkadaşlarım Terraria oynuyor.
0
mirafiori
(18.09.22)
(5)

katlanir cep telefonu

Kittie
z flips3 5g diye bir telefonu var samsung'un.bu telefonlari nasil buluyorsunuz?cok pahali ama hadi aldim sanki hevesim gecer neden fold aldim derim gibi hissediyorum bi sure sonra.eskilerden motorola v3 delisi biri olarak sevdim galiba.v3 havasi yok tabii ama ne dersiniz bu fold model icin?mor rengi
z flips3 5g diye bir telefonu var samsung'un.
bu telefonlari nasil buluyorsunuz?
cok pahali ama hadi aldim sanki hevesim gecer neden fold aldim derim gibi hissediyorum bi sure sonra.
eskilerden motorola v3 delisi biri olarak sevdim galiba.
v3 havasi yok tabii ama ne dersiniz bu fold model icin?
mor rengi bende biraz pembe v3 etkisi yaratti bilenler bilir
0
Kittie
(18.09.22)
Ben tam alıyordum şirket telefonları yenilendi vazgeçtim almadım. Yenisi çıktı onun kullanıcı yorumlarına bakıcam biraz kullanılsın, aklımda var alıcam.

Ekranı katlanır olsun diye normal cam gibi değil bence en büyük sıkıntı o, ben koruma filmi bile taktırmıyorum o kaliteli cam hissi gitmesin diye normalde. Gittim teknosada kurcaladım, çok da dandik değilmiş o yüzden göze aldım onu.

Değişik bir form olduğu için heves odaklı denenebilir, alıcam ben de

Flip'ten bahsediyorum bu arada, katlanıp küçülsün mantığı açılıp büyüsün mantığından daha yakın bana.
0
Bruce
(18.09.22)
Anlamsız buluyorum. Telefonun amacı iletişim. Kocaman ekrana ihtiyacım olsa tablet alırım. Eskiden 3d tvler vardı onlara benzetiyorum
0
olaylar olaylar
(18.09.22)
olaylar olaylar: kocaman ekranla ilgisi yok ki. normal siradan bi teli ikiye boluyor kapakli tel yaklasimiyla. kapaninca boyu kuculuyor. acinca normal boyut oluyor. kimse bence normal telefonun iki kati bi telefon kullanmak istemez zaten :)
0
🌸Kittie
(18.09.22)
Benim hoşuma gitmiyor, hem katlanan telefon olayını zaten hiçbir zaman beğenemedim hem de ekranın kendisi hoşuma gitmiyor.
0
akhenaten
(18.09.22)
Büyük diyen arkadaşlar bununla karıştırdı galiba. www.vatanbilgisayar.com

www.teknosa.com

16.900 TL. Çok da pahalı sayılmaz sanki Dolar 20'ye dayanmışken ve vergileri ekleyince.

Ben olsam aynı fiyata düz s22 alır geçerim. Katlanır telefonlar bana o katlanan kısımlar yalama olur ve bozulur gibime geliyor.

not: Samsung s20 fe'den selamlar.. ;)
0
Cesario
(18.09.22)
(4)

Narsistler niçin özgüvenli kişilere zarar veremiyor?

psmstc
Ayrıca özgüvenli kişilerin de narsistle dura dura özgüveni etkilenir mi? 2- Narsist bireyler çok yakın, aynı çatı altındaki bir aile üyesi ise, öfke hakaret gibi durumlarına karşı nasıl karşılık vermek lazım. Malum kişilik sınırı filan da tanımıyorlar. Özür dileme desen zaten yok.Ve son olarak: öfke
Ayrıca özgüvenli kişilerin de narsistle dura dura özgüveni etkilenir mi?

2- Narsist bireyler çok yakın, aynı çatı altındaki bir aile üyesi ise, öfke hakaret gibi durumlarına karşı nasıl karşılık vermek lazım. Malum kişilik sınırı filan da tanımıyorlar. Özür dileme desen zaten yok.

Ve son olarak: öfke patlamasıyla birisi üstüme geldi mi ona bir yere kadar sabır gösteriyorum, sonrasında soğuduktan sonra ona sözlü bir ayar cerip, yaptıklarını söylemedim mi stres oluyorum. Bu sağlıklı bir durum mu?

Tamamiyle alttan alıp hiç birşey olmamış gibi devam etmek mi en doğrusu?
0
psmstc
(17.09.22)
Narsistler karşısındaki insanın gerçekliğiyle oynayarak manipüle ederler, özgüvenli olmak ise her şeyde en iyi olmak değil kendi sınırlarını hayatta yapabileceklerinin ya da yapamayacaklarının, farkında olmak gerçeklikle sahici bir bağ kurmak demek bu yüzden narsistler bu kişileri manipüle edemiyor
0
freebird5406_2
(17.09.22)
Narsistle Ateşkes - Wendy Behary
www.hepsiburada.com
0
mor oje
(17.09.22)
Narsistler özgüvenli insanlara "çoğunlukla" zarar veremezler demek daha doğru sanırım.

Çünkü temelde zaten narsistler kendilerinden üstün gördükleri kişilere yöneliyor en başta. Ondan sonra geçen süreçte bu kişileri kendilerine yeterince bağlamalarının ardından gözlerinde değersizleştiriyor ve bu değersizleştirmeyi onlara her şekilde hissettiriyorlar.

Eğer siz narsiste bağlanmazsanız o sizin çevrenizde hep bulunmak isteyen bir kişi olarak kalıyor. Eğer bağlanırsanız aşama aşama sindirilmeye başlıyorsunuz.

Her aşamada bir çıkış yolu mevcut, ancak biz artık mağdur olmuş bir kişiden bahsederken çıkış yollarını kullanamamış ve zarar görmüş insanlardan bahsediyor oluyoruz.

Neticede en başta bir narsistin size yönelmesi için onun gözünde imrenilesi ya da ilgi çekici bir kişiliğiniz olması gerekiyor. Acı olan da bu oluyor zaten genelde.
0
akhenaten
(17.09.22)
1. Evet etkiler. Narsist kişilik bozukluğu olan biriyle kimse rutin ve uzun vadeli sağlıklı bir kliski kuramaz.

2.Buna karşı yapabilecek fazla bir şey yok sadece mümkün mertebe zaruri haller haricinde muhattap olmamak lazım yalanlarına manipülatif hareketlerine hiçbir tepki göstermemek lazım

3. Herzaman alttan almak sağlıklı bir iletişim detislir
0
beemaker
(17.09.22)
(19)

Teoman sever misiniz?

olimpia
En çok hangi şarkısını? Şarkılarını ergence mi buluyorsunuz
En çok hangi şarkısını? Şarkılarını ergence mi buluyorsunuz
0
olimpia
(17.09.22)
Eh, gemiler cover, evet.
0
snowman
(17.09.22)
Severim. Nostalji yapmak istediğimde bazen dinlerim bile.
0
ruhen hastayim ben
(17.09.22)
Ben de nostalji olsun diye açıyorum arada, ergence bulmuyorum.

En sevdiklerim kupa kızı sinek valesi, renkli rüyalar oteli
0
akhenaten
(17.09.22)
severim ama sanirim renkli ruyalar oteli albumunden sonra takip etmeyi biraktim. bazen kendime teoman gunu yapiyorum eski albumlerini shuffle olarak dinliyorum. cok iyi geliyor. surpriz ve kiskanclik sarkilari favorilerim secemem sanirim. ama sevdigim cok sarkisi var, ergence buluyorum diyemem ama ergenligime ait buluyorum diyelim :)
0
in vino veritas
(17.09.22)
lisedeyken severdim. ergence buluyorum evet
0
Kittie
(17.09.22)
hiç ısınamadım bu adama ama istanbul'da sonbahar şarkısı bence bir şaheser.
0
lazpalle
(17.09.22)
Severim dinlerim
Çokça sevdiğim şarkısı var
Mavi bunlardan birisi
0
basond
(17.09.22)
teoman hayranı değilim fakat türkiyede bir müzik figürü olmasına saygı duyuyorum

kittie ye cevap gibi olmasın fakat teoman şarkı sözlerini kişide karşılık bulması için belirli bir hayat deneyimine sahip olması gerektiğini düşünüyorum, yaş olarak 30 lardan sonra anlam kazanan sözleri hisleri var şarkıların
0
freebird5406_2
(17.09.22)
İstanbul'da Sonbahar, Papatya akustik. Ergence olduğunu düşünmüyorum.
0
black holes in the sky
(17.09.22)
Ergence bulmam, çok bayıldığım birisi değildir ama bu ne onu ne de beni daha iyi/kötü yapmaz. Zevk meselesi
0
kisa
(17.09.22)
ergen buluyorum ama sesini begeniyorum. dinlemek hayatta aklima gelmez ama konserine gitsem eglenirim diye dusunuyoru
0
ala09
(17.09.22)
Hiç de ergence değil. 5 yaşımda tvde görüp çok beğenmiştim, hatırlıyorum. Anneme de bu adam çok ünlü demişim, annem dalga geçmiş benle ama hala dinliyorum. Yaş 32 :)
0
duma duma dum
(17.09.22)
Teoman'ı sevmem. Açıp dinlemem. Çoban Yıldızı şarkısını seviyorum biraz. Sevmesem de Türkiye'nin bir rengi olarak görüyorum.
0
dissendium
(17.09.22)
Özellikle bayıldığım bir şarkıcı değil ama sevdiğim şarkıları var. Rapsodi istanbul, kupa kızı, papatya en sevdiğim şarkıları.
0
asteriks
(17.09.22)
şebnem ferahlı yıllarda teoman'ı da cok severdim. şimdi ikisini de dinlemez oldum. yalnız ara ara "kıskançlık" şarkısını açarım, seviyorum onu.
0
anna sun
(17.09.22)
Teoman'i kendimi bildim bileli cok severim. en cok sevdigim sarkisina kesinlikle karar veremem. sevmedigim sarkilari da yok degil ama cidden birkac tane.

ben ergence bulmuyorum ama isterse ergence olsun. adam muazzam sarkilar yaziyor, cok da guzel soyluyor.

Teoman bizim neslin basina gelmis en guzel seylerden biri. on yillar sonra bile hala adindan soz ettiriyor olacak.
0
supergirl
(17.09.22)
Sevmem, beelki 1 sarki ama o da 8 yilda bir
0
mor oje
(17.09.22)
ben çok severim her şarkısını defalarca dinlemişimdir dönüp dönüp, ezberimde yarısından çoğu. kırmızı kapaklı teo albümü var oradaki şarkılar favorim. ama özellikle şunları çok seviyorum:
saat 03.00, senden önce senden sonra, üç beş kişi, gönülçelen.
0
sivilceli ergen
(17.09.22)
Severim dinlerim, gönülçelene özelce gönlüm çelmişti vaktiyle. Güzel şarkıları var, güzel söylediği şarkılar da…

Ama evet bazı şarkılarındaki cümleler ergence, +18 kasmaya çalışmasa çok daha iyi olacak…
0
epitaf
(18.09.22)
(6)

uzaylılar geliyor mu?

izole
siz de farkında mısınız bilmem ama bu aralar medyada sürekli uzay ve uzaylılar ile ilgili programlar yapılıyor. ne oluyor kardeşim birileri bişeyler tezgahlayıp dikkatleri başka yöne mi çekmeye çalışıyor yoksa yakın zaman da uzaylılarla tanışacak mıyız gerçekten. kafayı yemeye az kaldı.
siz de farkında mısınız bilmem ama bu aralar medyada sürekli uzay ve uzaylılar ile ilgili programlar yapılıyor. ne oluyor kardeşim birileri bişeyler tezgahlayıp dikkatleri başka yöne mi çekmeye çalışıyor yoksa yakın zaman da uzaylılarla tanışacak mıyız gerçekten. kafayı yemeye az kaldı.
0
izole
(16.09.22)
sanırım siz google da buna dair bir kaç makale okudunuz ve bu haberler geliyor önünüze
bende sıfır medya hareketi
0
yirmibesonbes
(16.09.22)
Bize gelmiyorlar biz tanışmayız hemen.
0
Bruce
(16.09.22)
yakin zamanda olacagini dusunmuyorum ama yavas yavas alistiriyorlar iste. bir gun elbet aciklanacak
0
Kittie
(16.09.22)
internet google araması falan değil arkadaşlar. tv kanallarında bu aralar hep bu konular işleniyor. hatta şu anda tv100'de bir program var aynı anda türkmenelitv'de marslı filmi oynuyor. dünde aynı anda hem boomberg tvde hem dmax kanalında aynı anda uzay filmleri denk gelinde biraz afalladım yani.
0
🌸izole
(16.09.22)
Benim hiç karşıma çıkmıyor. Bilmiyorum Fransa'da hiç görmüyorum. Türkiye'ye geleceklerdir belki uzay dovizlerini yemeye.
0
logisticsmanager
(16.09.22)
Tv kanallarında dönem dönem belli bir pseudoscience konusu popüler olur sonra geçer. Homeopati olur, doğaüstü antik medeniyetler olur, uzaylılar olur, coğrafyasına göre kocaayak ya da van gölü canavarı gibi bir şey olur, kozmik enerji bilmem neleri olur, parapsikoloji olur... Hep olur.

Uzaylılar da ara ara patlar. Bazen modern zaman üzerinden patlar bazen antik uzaylılar olur. Yeni bir şey değil ki...

Marslı filmini örnek vermişsiniz mesela, o film de bu uzaylı olaylarının moda olduğu başka bir dönemde çekilmişti, yine herkes her yerde uzaylı konuşuyordu. Sözde uzmanlar uzaylı sergileri açıyordu, bilim insanlarının "dünya dışı hayatın var olabilmesi mümkün" sözleri bu sahte uzmanların sözde ispatlarıyla harmanlanıyordu falan.

Aynı şeyler hep.
0
akhenaten
(17.09.22)
(12)

Taşınma sorusu // Sizce hangisi?

Kaotik Notral
Merhaba ahali,Ofisim levent Kanyon'da. Yeni bir eve taşınacağım. 2 alternatiften hangisi mantıklı sizce?1 - Kanyon'a yakın ev = Eski binalarda ortalama 8-9 bin TL kira verip ne idüğü belirsiz komşularla dolu apartman. Ama işe gidiş 10 dk2- Kanyon'a 80 dk uzakta ev= Yeni bina + 6,5k kira + huzurlu or
Merhaba ahali,

Ofisim levent Kanyon'da. Yeni bir eve taşınacağım. 2 alternatiften hangisi mantıklı sizce?

1 - Kanyon'a yakın ev = Eski binalarda ortalama 8-9 bin TL kira verip ne idüğü belirsiz komşularla dolu apartman. Ama işe gidiş 10 dk

2- Kanyon'a 80 dk uzakta ev= Yeni bina + 6,5k kira + huzurlu ortam. Ama haftada 3 gün işe giderken metrolu, marmaraylı yolculuk

yorumları beklerim
0
Kaotik Notral
(15.09.22)
Daha doğru cevap verebilmek için birkaç bilgiye ihtiyacımız var.
Çalışma saatleriniz, kimlerle yaşadığınız, sosyal hayatınızın ne kadar aktif olduğu vs.
Konserlere mi gitmeyi seversiniz yoksa evde oturup kitap okumayı mı?

1. seçenek bana daha güzel görünüyor..

80 dakika uzakta ev dediğiniz şey işe gittiğiniz günlerde yaklaşık 3 saatinizin toplu taşıma kullanarak yollarda geçmesi anlamına geliyorsa sakın ha o uzak eve taşınmayın.
0
michael_knight
(15.09.22)
Eğer bakımsızlıktan dökülen bir muhit değilse benim için tartışmasız 1.

Ne idüğü belirsiz tiplerden kastınızı anlamadım ama eğer bu tipler mafyatik, asık suratlı, üstünde kaplaması olmayan sıvalı gri merdivene benzeyen tiplerse isterse iş yerine ışınlanarak gideyim, orda durmazdım. Ama eğer bu tipler marjinal, hippi tiplerse benim için tercih sebebi bile olurdu bu durum.
0
akhenaten
(15.09.22)
Bariz bir sosyal çevre problemi yoksa mantıklı olan 1 ama nedense 2'ye daha çok yükseldim ben. 3 günü zaman zaman 2'ye indirebiliyorsanız, ofis giriş çıkış saatleriniz çok erken ve geç değilse üstesinden gelinebilir bir durum gibi geldi bana. Min 2.5k cepte kalıyor + istanbul şartlarında huzurlu ortam.
0
axl
(15.09.22)
ben 2 diyorum çünkü;
1 daha ucuz
2 haftada sadece 3 gün
3 yeni bina
4 düzgün muhit
0
neira
(15.09.22)
yorumlara istinaden genel bir toparlama yapayım: sürekli konserden konsere giden biri değilim ama haftada 2 3 gün çıkmak isterim. uzaktaki evin çevresinde Hilltown ve büyük bir otel var muhtemelen spor salonu ve havuzuna üye olmayı planladığım. Kadıköy ve karşıya gitmek biraz daha yol tabi.

1'de bahsettiğim binaları diken üzerinde hissettiren olarak tanımlayabilirim. Kurtuluştaki, fulyadaki, 3 5 ayda bir oturanların değişebildiği kaotik apartman formatı.

2'de işe giderkenki yolculuk kara trafiğine girmeden full metro + marmaray ile gerçekleşecek.
0
🌸Kaotik Notral
(15.09.22)
Kurtuluş ya da Fulya'yı beğenmiyorsan avrupa yakasında zaten ev bulabilmen mümkün değil. Kurtuluş'da apartmanlar eski ancak muhit gayet iyidir. Kendi mahalle pub'ları, cafe'leri ile kurtuluş-bomonti taraflarını, kanyonda çalışan biri için ilk seçenek olarak önerirdim.

80 dakika ciddi mesafe. Her ne kadar trafiğe takılmayacak da olsan mesai çıkışlarında çılgın bir kalabalıkla o kadar süre yolculuk yapmak, seni işte çalıştığından çok daha fazla yoracak. Bence sürdürülebilir değil. Özellikle de seçeneğin varken.

Yani mesela hadımköy'de çalışıyorsundur da o zaman o kadar yol çekilebilir daha iyi bir yerde oturmak için ama zaten civarda iyi alternatifler varken o kadar yol çekmek anlamsız. Kaldı ki kurtuluştan kanyona bisikletle bile gidip gelinir güzel havalarda.

Eğer haftada 3 değil de 1 gün falan olsaydı, o zaman karşıya taşın kesinlikle derdim. ama haftada 3 gün o çile çekilmez.
0
thracia
(15.09.22)
Küçükyalı iyidir. Ne idüğü belirsiz komşu pek yoktur. Sahile yakın, marmaraya ve metroya yakın, kadıkoy metroyla gayet kolay. Gece konsere vs gitseniz e5den gebze harem minibüsü ya da havaalanı otobusleriyle gelip e5de inersiniz. Zaten e5-sahil arası mesafe diğer yerlere göre kısa olduğu için çok sorun da olmaz.
0
jazzabel
(15.09.22)
Marmaray kullanıyorum sabah 8'de ve akşam 5'te binmediğin sürece pek problem olmuyor. İş saatlerin esnekse marmaray + metro İstanbul'da binebileceğin en düzgün en temiz taşıt. Ama klasik iş saatlerinde bineceksen çok dolu.

10 dk'lık yol ile 80dk'yı karşılaştırınca tabii 10dk öne çıkıyor ama evindeki rahatlığın da önemli. Düzgün evler için mecbur uzak yerlere gidiliyor ki Hilltown'ın çevresi iyidir diye tahmin ediyorum.
0
nhk ni youkosu
(15.09.22)
1 - Kanyon'a yakın ev dediğiniz eğer Gültepe ise kardeşimin çok yakın arkadaşı orada oturuyor( erkek) örn gelirken araçla gelmeyin diye tembihliyor araç hırsızlığına karşı..
2- Kanyon'a 80 dk uzakta ev , aradaki kira fiyatı farkı günlük 3 saati karşılayacak kadar çok değil, eyüp haliç çevresine bakabilirisiniz belki.
0
delidiyorum
(15.09.22)
kurtulusun adi cikmis sadece iyi diye bu bir. fulya desen oranin iyi muhiti su devirde 8, 9kya verilmez. ama yine de bir kustepe, gultepe degiller en azindan. ben olsam 80dk mesafede iyi muhit yeni yapiya giderim. fiyati da daha ucuz ustelik. haftanin 3 gunu gidilir maks 15gune tempoya alisirsin. hafta sonu iyi yerde oturmak o yorgunlugu dengeler
0
Kittie
(15.09.22)
80 dakika istanbul için normal bir yolculuk süresi. Hatta anadolu'dan avrupa'ya gidiş için gayet ideal, uygun bir süre. Metro,marmaray kullanılacağı için trafik çilesi yok. Marmaray ile yolculuk rahat. Hilltowna yakın metro durağı var, ek olarak otobüs-minibüs hatları çok kullanışlı.

Kurtuluş'un kirliliği, gürültüsü çekilir dert değil.
0
GoodMorningTeacher
(15.09.22)
Tamamen kisisel sinirlarinizla alakali bir mesele. Ben metro disinda vasita kullanacagim ise de girmem evde de oturmam istanbul'da. 2 vasita yapacaksam da acayip bunalima girerim gibi geliyor. Bi keresinde bulusmak icin 2 vasita kullanmam gerekiyor diye date ekmistim de yemedigim laf kalmamisti. Onceki isimde de ise gidis gelis uzun suruyor diye istifa surecim cok hizlanmisti. Ote yandan, kotu evde de mahallede de oturmak istemem. Yerinizde olsam haftada sadece 6 kez metro ve marmarayi tolere edebilecegim icin ve mahalle iyi olacagi icin 2. Secenegi secerim. Vasitalar farkli olsaydi isterse saray olsun uzak yerde oturmazdim. Sizin de kirmizi cizgileriniz ne ona gore dusunmeniz gerek bence.
0
summer timetable
(15.09.22)
(5)

Böyle bir şey nasıl oluyor?(Matematik sorusu)

duchess jessamine
-45’i 13’e böldüğümüzde nasıl 7 kalıyor? Bölüm -3 olup kalanın -6 olması gerekmiyor mu?
-45’i 13’e böldüğümüzde nasıl 7 kalıyor? Bölüm -3 olup kalanın -6 olması gerekmiyor mu?
0
duchess jessamine
(14.09.22)
Eksili sayı bölme pek karşıma çıkmamıştı ama kural gereği bir sayıyı bölerken, böldüğün değer ile bölümü çarptığında ya tam olarak o sayıyı vermeli, ya da o sayıya en yakın, o sayıdan küçük bir değeri vermeli. Ki ona en yakın içinde kaç tane var onu bulalım, kalanı da üstüne eklediğimizde o sayıyı versin.

Negatif taraf üzerinde çalışıldığından, o sayıya yakın olup ama daha küçük olan bir sayı arandığında, -39 değil -52 bulunuyor. Yani -3 ile değil de -4 ile çarpmak gerekiyor. Mantık biraz ters işliyor. Onu göstermek için bir örnek sanırım.
0
ananiyimioguz
(14.09.22)
Matematikte "kalan" tanımı gereği pozitiftir.
0
cek
(14.09.22)
bölüm -3 olsa kalan negatif olur. e negatif bir şey de kalan olamayacağına göre kalanın pozitif olması için bölümün -4 olması lazım.
0
sta
(14.09.22)
-6=7=20=33=... bunlar aynı kalan sınıfındadır. Kalan sınıfları müfredattan kaldırıldığı için mevzuyu bilmiyorsunuz sadece.
0
rodeocu
(14.09.22)
Hatırladığım kadarıyla ikisi de mümkün, ancak karışıklık olmaması ve standartlaşma açısından bir tanesi seçilip uygulamaya konuyor.

Yani şöyle -45'i 13'e bölme işlemini tersinden yaparsak

Eğer negatif kalana izin vermezsek

-45 = (13.(-4))+7 oluyor. (-45 bölünen, 13 bölen, -4 bölüm, 7 kalan)

Eğer negatif kalana izin verirsek

-45 = (13.(-3))+(-6) (-45 bölünen, 13 bölen, -3 bölüm, -6 kalan)

Temelde aynı şeyi yapmış oluyorsunuz ancak işlemin akışı farklı. Ancak negatif kalan kullanmamak daha yaygın bir uygulama. Neticede kaç farklı sayıyla denerseniz deneyin hesapta bir yanlışlık çıkmaz.
0
akhenaten
(14.09.22)
(2)

1436

thin capitalization
Yunanistan'da park ettiğimiz TR plakalı aracın arkasına 1436 yazmışlar, biraz araştırdım fakat bulamadım ne anlamı var bu tarihin?
Yunanistan'da park ettiğimiz TR plakalı aracın arkasına 1436 yazmışlar, biraz araştırdım fakat bulamadım ne anlamı var bu tarihin?
0
thin capitalization
(14.09.22)
Benim görebildiğim göze çarpan tek şey bu tarihte eflak tahtına ilerde dracula diye bilinecek Vlad II Dracul'un geçmesi. Onun da Osmanlıyla git gelli karmaşık bir ilişkisi varmış. Yunan tarafının simge gördüğü bazı olaylar olabilir gerçi, ama göze çarpan bir şey görmedim.

edit: @d e j i n'in söylediği hiç saçma değil, çok mantıklı bence :D
0
akhenaten
(14.09.22)
saçma olacak belki ama park etme saati olabilir mi? 14.36
0
d e j i n
(14.09.22)
(10)

Sizce çay hangi demlikte (porselen, cam, metal) demlenmeli?

Unde bach canim
Çayın tadını harikalaştırmak için hangi üst demlik kullanılmalı sizce?Ben cam demliğin hepsinden daha iyi tat verdiğimi düşünüyorum mesela. Sizce?
Çayın tadını harikalaştırmak için hangi üst demlik kullanılmalı sizce?

Ben cam demliğin hepsinden daha iyi tat verdiğimi düşünüyorum mesela. Sizce?
0
Unde bach canim
(13.09.22)
1. cayin kalitesi
2. kullanilan su ve derecesi vs
3. pisirme yontemi(semaverde mi ocak mi kettle mi)
4. koyulan kap etki ediyor bence.

oyumu celikten yana kullanacagim. porselende hic ozel bir keyif kalmadi aklimda
0
ala09
(13.09.22)
Eskiden çay paketlerinin üzerinde 'En iyi neticeyi porselen demlikle alırsınız.' şeklinde bir cümle yazardı.

Artık yazmıyor mu?
0
Mirket
(13.09.22)
porselen
0
freebird5406_2
(13.09.22)
Tabiki porselen
0
etna
(13.09.22)
aluminyum veya bakir olmasin yeter
cayin tadini harikalastirmak icin guzel cay almak lazim. market caylari benim beklentilerimi karsilamiyor
0
nibba
(13.09.22)
Ben porselen demlik dışındaki delikte yapılan çaydan tat alamıyorum. Bir de kettleda kaynatilan su ile direkt demleyince çay yine kötü oluyor, suyu mutlaka ocakta caydanlikta tekrar kaynatır altını kapatip 1 2 dk dinlendirdikten sonra bu suyu porselen demlige aktarır, suyun üzerine çayı ekler kendiliğinden çökmesini beklerim.
0
slndbbkdglm
(14.09.22)
heryerde herkes porselen diyor ama bence bu tamamen ingilizlerin uydurduğu ve ingiliz hayranlarının destekleyip çığ misali büyüyerek yaygın bir kanıya dönüşen saçmalık. bir sürü çay ve bir sü materyal denedim. en iyisi bakır. fikir de yürüteyim. hani bazı otantik kahvelere gidersiniz buram burak çay kokar ya. tadı da mis gibi olur ya. işte onun sebebi, kayanayan suyun yarattığı buharın çay kokusuyla harmanlayarak tüm odayı kaplaması. overall da tüm bu koku, buhar, atmosfer vs.. beyin ve damağınızı etkiliyor. çayın kalitesini üst noktaya çıkaran şey buhar bence. buhar da en iyi bakır yada çelikte olur. porselen ise tamamen görüntü ve seramonisiyle cezbeden romantiklerin uydurduğu bir saçmalık. çayın tadına katkısı sıfır BENCE. biliyorum çok radikal bir çıkış oldu ve çoğu kişi eleştirecek ama bu fikir yürütmemi çürütecek biri varsa ve lütfen bilimsel verilerle gelsin. porselenin daha iyi olduğunu bilimsel olarak kanıtlayan bir araştırma, tez vs.. var mı?
0
buenosdias
(14.09.22)
Çaya önem veririm benim sıralamam şöyle

1 porselen
2 cam
3 çelik
0
hedep
(14.09.22)
Biz en sevdiğimiz tadı şöyle yakalıyoruz çok çay içtiğim için detaylıca yazıyorum;

1- 4/3 oranında normal 4/1 oranında tomurcuklu çay, ağız tadına göre değiştiği için marka yazmıyorum. Bu oranı karıştırıp cam kavanozda karanlık ortamda saklıyoruz.
2- Her demliğe 3-4 adet karanfil
3- Çayın yanmaması için su kaynadıktan sonra biraz soğumasını bekleyip o şekilde demliyoruz
4- Şahsen demlikte en iyi tadı camdan aldık
0
mirty
(14.09.22)
Çayın ortaklaşa harika kabul edilen bir tadı yok ki ama...

Benim bayıla bayıla içtiğim çaya burun kıvırıp, dönüp bakmayacağım çiğ tatlı, açık çayı işte böyle olacak diye içenler var. Ya da çay demliğini özellikle kireç tutturup kireçli suyla içmeyi sevenler bile var. Başka şekilde olduğunda beğenmiyorlar. Bunlar istisna da değil, çayın nasıl olması gerektiğiyle ilgili çok fazla fikir var.

Benim için en güzel çay çelik demlikte, çayın demliğe sudan önce değil, suyla birlikte, önceden yıkanmadan eklendiği ve uzun süre demlendiği hali.

Porselen demlik de güzel bir seçenek, ama ben onu siyah çay dışındaki çaylar için tercih ediyorum genelde.
0
akhenaten
(14.09.22)
(8)

İlişkide bir zamandan sonra beraber yaşamak "olması gereken" midir?

Berck
Aynı şehirde yaşayan, 30+ yaşlarda, ilişkileri gayet mutlu mesut gitmekte olan bir çift düşünelim. Bu tip bir süreçte bir zamandan sonra beraber yaşamak, ilişkide olması gereken midir sizce? Taraflardan birinin "Ben beraber yaşayabilmemizi istiyorum artık. Bu olmayacaksa da devam ettirmek istemiyoru
Aynı şehirde yaşayan, 30+ yaşlarda, ilişkileri gayet mutlu mesut gitmekte olan bir çift düşünelim. Bu tip bir süreçte bir zamandan sonra beraber yaşamak, ilişkide olması gereken midir sizce?

Taraflardan birinin "Ben beraber yaşayabilmemizi istiyorum artık. Bu olmayacaksa da devam ettirmek istemiyorum" tavrı nasıl karşılanmalıdır?
0
Berck
(13.09.22)
Taraflardan birinin bir şey talep etmesi için illa ki normlara uygun olması gerekmiyor ki? Aynı şekilde gelen talep sırf normlara uygun diye istemediğiniz bir şeyi de kabul etmeniz gerekmez.

Birlikte yaşamaya başlamak belli bir aşamaya gelen bir ilişkide alınması olası ve alışılmış bir karar. Çok anormal gelmedi bana talep. Burada karşınızdaki kişinin bununla ne hedeflediği önemli bence.

Örneğin hedefi ilişkinin ilerlediğini hissetmekse ancak sizin bakış açınızdan bu ailenize açıklayamayacağınız vs. bir durumsa o zaman bunu sizin de istediğinizi, ancak evlilikten sonra bunun olabileceğini anlatabilirsiniz. Bu kişiyi büyük ihtimal zihnen gevşetecektir.

Eğer kişinin hedefi evlenmeden önce birlikte ya da hiç evlilik planı olmadan birlikte nasıl yaşadığınızı görmekse o zaman seçim sizin.
0
akhenaten
(13.09.22)
youtu.be

şu yarım saatlik videoda evlilikle ilgili aynı evde yaşamak şart mı ve başka konularla ilgili tatlı bi sohbet var
0
freebird5406_2
(13.09.22)
dinen yanlış obviously
beraber yaşamak evlenmek zaten sadece hukuki bağ yok
boşanması kolay
0
bir soru sorcam
(13.09.22)
7/24 birlikte yaşamak fikri bana biraz korkunç geliyor. Eğer zaten birlikte yaşıyor gibiyseniz arada kendi evlerinize dağılıyorsanız bunu talep eden kişiden uzaklaşırdım. Fakat 30+ olmanıza rağmen birlikte yaşayamıyor, aile gibi engellere takılıyorsanız karşı tarafın bu istekle gelmesi hem olağan hem de haklı bence.
0
ruhen hastayim ben
(13.09.22)
Ruhen'e kismen katiliyorum. bence beraber yasamadimtan sonra o birliktelikte bir bosluk kaliyor. iki ayri ev olsa bile birinin evine odaklaniliyor genelde. zamanla iki ayri ev manasizlasabiliyor yakin iki arkadasimda bu sekilde uzun sure kalip en son birlikte kalmaya basladilar gayet mutlular. ev krizi vb sebeplerden dolayi bana da mantikli gorunuyor ama atiyorum ikisi de home office olabilir, biri muzikle fazla ilgilidir veya ailesi sik sik yanina geliyorsa iki ayri evi de elde tutmaya okeyim.

30+ oldugumda beraber yasamayacagim biriyle neden birlikte oldugumu sorgularim. pek sevmiyorumdur muhtemelen
0
ala09
(13.09.22)
Eğer 7 24 sevgilinizle yaşama fikri korkunç geliyorsa AMA karşınızdaki de bu fikri paylaşıyorsa burada bir problem yok. İki taraf da memnun demektir. Senin durumda karşındaki insan net bir şekilde bunu istemediğini belirtip resti çekmiş. Resti görmek ya da görmemek senin bileceğin iş.

mesela ben eninde sonunda aynı eve taşınmak isterim, karşımdaki istemezse de beni kalıcı biri olarak görmediği, ancak vakit geçirmek için kullandığı biri olarak görüyor diye düşünürüm. Bir terslik ararım yani.
0
roket adam
(14.09.22)
Gayet makul bir istek olarak görürüm. Ama herkes aynı şeyi isteyecek diye bir şey de yok. Yine de derim ki keşke ortak amaçlara sahip olmadığınız biriyle ilişki içine girmeseydiniz. Bunlar ilişkinin başlarında, belli bir noktada konuşulmalıydı.
0
inawen
(14.09.22)
1- ilişkinin başları mı yoksa olgunlaşan bir ilişki mi ona göre değişir. ancak genel anlamda aynı evde yaşamaya tahammülüm olmayan biriyle sevgili kalmaya ne gerek var diye düşünürüm.

2- normal bir beklenti olarak karşılanmalıdır. cevap samimiyetle verilmelidir. sırf ilişki biraz daha devam etsin diye tutulamayacak sözler verilmemelidir.
0
zgrydn
(16.09.22)
(2)

Onerdiginiz piyano hocasi var mi? istanbul veya online

ala09
coook sevdigim bir piyano hocam var muzigi asiri saglamdi guzel temel oturttuk ama bir kursa bagli calisiyor o kursa gitmek istemiyorum artik. acemilere uygun bir hoca ariyorum devam edebilmem icintesekkurler
coook sevdigim bir piyano hocam var muzigi asiri saglamdi guzel temel oturttuk ama bir kursa bagli calisiyor o kursa gitmek istemiyorum artik. acemilere uygun bir hoca ariyorum devam edebilmem icin
tesekkurler
0
ala09
(12.09.22)
Şuraya bir göz atın; youtube.com
0
akhenaten
(12.09.22)
Besiktas veya 4.levent'e yakinsaniz bir akrabam 30 yillik piyano ve yan flut hocasi yonlendireyim..
0
ananiyimioguz
(12.09.22)
(3)

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar hk. bir soru (HIV)

grabbing hands
Aids'i örnek alırsak, HIV pozitif birine oral sex yapınca virüsün bulaş riski söz konusu mudur? yoksa sadece cinsel organın cinsel organa/anal bölgeye teması durumunda mı hastalık bulaşıyor?
Aids'i örnek alırsak, HIV pozitif birine oral sex yapınca virüsün bulaş riski söz konusu mudur? yoksa sadece cinsel organın cinsel organa/anal bölgeye teması durumunda mı hastalık bulaşıyor?
0
grabbing hands
(12.09.22)
Vücut sıvıları ile bulaşıyor. Vajinal ilişkide kadından erkeğe bulaş riski binde beş. Anal ilişkide, oral sekste dişeti kanaması vs durumlarında risk daha yüksek. İmkan varsa hiç riske girmemeli sanki.
0
en bi orijinal
(12.09.22)
HIV pozitif birey tedavi görüyorsa ve kanındaki virüs miktarı belirlenemez seviyedeyse bulaştırma riski hiç yok. Onu da ekleyelim.

www.kirmizikurdele.org
0
kobuzchu kiz
(12.09.22)
Normal şartlar altında oral seks yoluyla bulaş dünya genelinde sadece birkaç vakada görülüyor. Bu kişilerin de farkında olmadıkları bir diş kanaması ya da boğaz enfeksiyonu olma ihtimalleri göz önünde bulunduruluyor.

Ağız ve midenizin doğal durumu virüs için ölümcül. Tükürük ve mide asitleri hiv'yi öldürüyor. Ancak yine de tam bir güvenlikten söz edemeyiz, buna bir örnek işte dişinizde kanama olması.

Ancak aynı şey öpüşme için de geçerli. Eğer ikinizin de ağzında kanama varsa az da olsa bulaş ihtimali var. Ancak bunlar gözardı ediliyor genelde, düşük ihtimaller çünkü.

Virüs zaten cinsel organın temasıyla bulaşmıyor. Cinsel ilişki sırasında gözle görülür olmayan kanamalar meydana geliyor, özellikle anal ilişkide bu illaki olur, ancak gözle görülmez. Haliyle bu sırada penisten gelen sıvılarla anal kanaldaki kanama bulaşa yol açıyor. Anal doku özellikle hassas çünkü iki kat epitele sahip ince bir doku. Vajina ise çok daha kalın, ancak anal ilişkiye göre az da olsa vajinal yoldan bulaş riski de çok yüksek.

Neticede korunun, ağız sağlığınıza dikkat edin ve düzenli aralıklarla test yaptırmayı ihmal etmeyin. Ağız sağlığınız için en önemli şeylerden biri diş taşlarınızı düzenli temizletmeniz, çünkü birikmiş diş taşı sık sık kanamaya yol açar ağızda.
0
akhenaten
(12.09.22)
(3)

acı yemek sonrası makat?

blackidom
2 hafta öncesi öldüresiye acı bir meksika soslu tavuk yedim. ertesi gün başlayarak makat bombe yaptı. hala tam toparlamadı. kanama yok ama dışarı doğru şişiklik var. ne yapmalı? nasıl normale döner bu?``acılı bir tavuk sote yaptım diye hemoroidlerim mi oldu şimdi kalıcı?
2 hafta öncesi öldüresiye acı bir meksika soslu tavuk yedim. ertesi gün başlayarak makat bombe yaptı. hala tam toparlamadı. kanama yok ama dışarı doğru şişiklik var. ne yapmalı? nasıl normale döner bu?acılı bir tavuk sote yaptım diye hemoroidlerim mi oldu şimdi kalıcı?
0
blackidom
(11.09.22)
hemoroid geçmiş olsun.

bol su iç, uzun süre oturma. baharatlı yeme. lifli gıdalarla beslen. leğene sıcak su doldurup üzerine oturabilirsin.

geçmezse doktora git.
0
jelly bear
(11.09.22)
Hemoroid olmaya da bilir. Eğer yakın zamanda ishal geçirdiyseniz ya da başka bir sebeple fissür oluşmuş olabilir. Siz de acı yiyince dokuyu irrite edip bekçi meme oluşmasına sebep olmuştur.

En saplıklısı erkenden doktora gitmek.
0
akhenaten
(12.09.22)
Sicak su iyi geliyor bu durumlara. Dusta comelip o bolgeye bir sure sicak su akisi saglarsan rahatlarsin. Bor sure baharatli seyler yeme. Sebze iyi gelir.
0
nax
(12.09.22)
(4)

çamaşır kurutma makinesi

stationary traveller
belirli bir süre çamaşırlarımı çamaşır kurutma makinesinde kurutmam gerek. bu makinede kurutulan çamaşırlar zarar görür mü?
belirli bir süre çamaşırlarımı çamaşır kurutma makinesinde kurutmam gerek. bu makinede kurutulan çamaşırlar zarar görür mü?
0
stationary traveller
(11.09.22)
Biraz biraz deforme oluyor tabii ama ben 3 yıldır kullanıyorum. Öyle ciddi bir zarar vermiyor.
0
himmet dayi
(11.09.22)
Zararı varsa da kayda değer değil.
Eğer çok değerli bir şey değilse ayırmıyorum.
Çok dikkat ettiğiniz bir şey ise onu ayırmak en makul çözüm.
0
mhm
(11.09.22)
Çamaşırların etiketinde kurutucu ayarı etiketleri var onların anlamlarını öğrenin. Bazı çamaşırlar kurutucuya atılmamalı, atılınca zarar görebiliyor (çekme, deformasyon, büzüşme vb.) Bazıları da yüksek ısıda atılmamalı.

Bir de kurutucuyu çalıştırınca illa programın bitmesini beklemeniz gerekmiyor, arada açıp erken kuruyan çamaşırları çıkarabilirsiniz.
0
akhenaten
(11.09.22)
Dusuk isida kullanmak ve makineyi doldurmamak (yari veya daha az dolu calistirmak) favori tavsiyelerim.
0
hot potato
(12.09.22)
(6)

Hiç bişeyden zevk alamamam ama almak istemem

top_secret
Merhabalar, ben hiç bir hobi yada etkinlikten zevk alamıyorum. Mesela deli gibi formula, basketbol takip ediyorlar hiç bişey anlamıyorum beni heyecanlandırmıyor. Bir futbol takımını tutuyorum, maçında telefona bakıyorum uykum geliyor 90 dk zor bitiyor benim için. Kitap okuyamıyorum sıkılıyorum. Kons
Merhabalar, ben hiç bir hobi yada etkinlikten zevk alamıyorum. Mesela deli gibi formula, basketbol takip ediyorlar hiç bişey anlamıyorum beni heyecanlandırmıyor. Bir futbol takımını tutuyorum, maçında telefona bakıyorum uykum geliyor 90 dk zor bitiyor benim için. Kitap okuyamıyorum sıkılıyorum. Konsere filan gidince anlamsız geliyor, neden internetten açıp izlemiyorum diyorum.

Harry Potter hoşuma gidiyordu ama son bölümünü izlerken resmen uyuyakaldım halbuki ilk filmi izlediğimde ne heyecanlıydım.

Herkesin ölüp bittiği diziler bi anlam ifade etmiyor, himym komik değil bence, office izledim o biraz komik ama o bölümleri teeek teek izlemek yoruyor beni.

Kesintisiz olarak black mirror izlemiştim bir de zorla abd başkanı olan bir adam vardı o diziyi izledim ama 2. sezondan sonra sıktı.

Spora başladım 2 haftadan sonra görev gibi her akşam gitmek zor geldi, bıraktım.

Şarapların hepsinin tadı aynı geliyor, yeme içme de herkese farklı gelen bana aynı geliyor

4 yaşında iken bir kazada kafamın ön kısmını çarpmıştım, bir süre hafızamı kaybettim hatta. Acaba beynimin ön tarafı hasar gördü de ondan mı böyle oluyor

Sonuç olarak benim neden hobim, zevklerim, keyif aldığım şeyler yok.
Normal mi yoksa bir sorunum mu var ?
0
top_secret
(11.09.22)
Anhedoni
0
beemaker
(11.09.22)
Hocam takip etmediğin bir şeyin seni heyecanlandırıp heyecanlandırmayacağını bilemezsin. Gözüne hoş gelen, takip etmesi kolay bir şeylere yönelip detaylarına hakim oldukça heyecanlanırsın. Mesela tenis çok heyecanlı değil gibi geliyor hiç izlemeyenler için. 3-4 saat top bi oraya bi oraya diyorsun. Ama ben federer'in maçlarında ufak çaplı kalp krizi geçirdiğim zamanları hatırlarım (good old times). Geçen yıl f1'i ucundan kıyısından izlemiş biri abu dhabi gp'de heyecanlanmıyorsa zaten ölmüştür, gömeni yoktur.

Senin sorunun psikolojik. Tükenmişlik sendromu da olabilir.
0
himmet dayi
(11.09.22)
Söylediğiniz hiçbir şey beni de heyecanlandırmıyor, benim hobim daha önce bilmediğim bir şeyler öğrenmek ve resif akvaryumları mesela.

Binbir çeşit şey var. Siz sanırım biraz "hobi hobidir" diye bakmışsınız olaya. O iş öyle değil ama...

Öylesine bir şeyler denemenize çok gerek yok. Büyük ihtimalle neyin sizin ilginizi çekeceğini biliyorsunuz ancak her insanın ilgi alanı ucuz ya da imkanlı olmayabiliyor. Örneğin belki siz dünyayı gezmekten, değerli taş koleksiyonculuğundan, taş kakmacılığından ne bileyim pokemon kartı toplamaktan (çok pahalı bir şey inanın :D) ya da lüks araçlardan hoşlanıyor olabilirsiniz. Neyden hoşlanacağınızı biliyorsunuzdur.

Ama eğer düşününce aklınıza kesinlikle bir şey gelmiyorsa o zaman muhtemelen bir depresyonla uğraşıyor ve hiç fakında olmuyor olabilirsiniz. Hiçbir şeyden tat alamıyorsanız bir psikolog ya da psikiyatriste uğramanızda fayda var. Uzun süredir depresyonda olan kimseler artık kendilerini normal görüyorlar. Ben yakınlarımın ısrarıyla doktora gitmeden önce depresyonda olduğumun hiçbir şekilde farkında değildim. Şimdi yıllar geçti atlatalı, fark muazzam.
0
akhenaten
(11.09.22)
Normal hissettiklerin, hayattan keyif almak / almaya çalışmak bile neredeyse bir part-time iş eforu istiyor. En basitinden uygun bir filmi seçmek. Hangi kategori, oyuncuları kim, yapımcısının yönetmenin geçmişi nasıl, hikaye ne ve sana ne kadar hitap ediyor. Hazır dümdüz ekrana bakıp tüketeceğin içeriği bile detaylandırsan 20 tane parametre çıkıyor. Uzatmadan varacağım nokta şu, denemekten geri kalmamak lazım, sabır ve motivasyon ile.
0
wiekannich
(11.09.22)
Verdiğiniz örnekler (Spor hariç) hep edilgen aktiviteler. Etken aktivitelerde de durum aynı mıdır? Seyahat etmek, farklı yerleri gezmek, resim, heykel, müzik yapmak, bir şeyler tasarlamak, yemek yapmak vs…

Belki de takip etmeyi değil yaratmayı seviyorsunuz.

Yahut sosyal aktiviteler? Arkadaşlarla buluşup geyik yapmak. Bir şeyler yiyip içmek. Oyunlar oynamak vs.

Hayatta bu tür zevk aldığınız yahut en azından sıkılmadığınız bir şeyler yok mu?

Spor için de tüm fiziksel aktivitelerin hepsi mi sıkıcı? Mesela sahil, orman, kır yürüyüşleri, bisiklete binmek, halı saha falan da spor…

Bir de bu hep mi böyleydi? Aşk acısı, depresyon, üzüntü yahut huzursuzluk da haz almanıza engel olabilir…

Edit ve ekleme: Hobi dediğiniz ille de sofistike görünmek yahut çeşitli kalıplarda olmak zorunda değil. Dans da hobi, sebze ekmek de, tavla oynamak da, dedikodu yapmak da… sözlük, duyuru yahut sosyal medyada takılmak da hobi…
0
yadigar
(11.09.22)
Sizi çok iyi anlıyorum. Ben de bir ay öncesine kadar tam 10 yıldır aynı durumdaydım. Aşık olduğum bi kız var 1 aydır tekrar onla konuşmaya başladık 10 yıl sonra. Şu an farklı düşünüyorum. 1 ayda nasıl değiştim anlam veremiyorum. Çok şaşırıyorum ve bu beni korkutuyor aslında tekrar ayrılırsak falan diye.
Velhasıl küçüklükteki kaza ile falan alakası yok. Hayatımızda eskiden olan bir şey, o şey her ne ise sizin bulmanız lazım, artık olmadığı için hayatı pek iplemiyorsunuz. O şeyi bulup üzerine gidin..
0
dakota
(11.09.22)
(3)

15 bin tl bandında en iyi oyun bilgisayarı nedir

abuzer
sb
sb
0
abuzer
(11.09.22)
oyun için kaliteden ödün verip monster alabilirsin şu dönem. geçen yazın 15 binlik oyun bilgisayarları şimdi 25-30k bandında ve bilinen markaların netbookları 15 bin bandında geziyor.
0
carisch
(11.09.22)
masaüstü olarak düşünüyorsanız o fiyat civarında gördüğüm en f/p kasa bu

pckolik.com
0
hakmut
(11.09.22)
@hakmut'un önerdiği bilgisayarın işlemci-ekran kartı kombinasyonunun oyun performansı şöyleymiş;

youtu.be

Bence o fiyata gayet iyi
0
akhenaten
(11.09.22)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.