oha lan harbi bune

sen bi can you run it diye bi site var oradan baktır...

google a can you run it yaz

oyun bugün açıldı. listede yok.

tçık. indirme, kotana yazık.
not: bu satırlar ik ay önce alınmış yüksek performanslı bir bilgisayarla yazılmıştır.

metrobüs ile mecidiyeköy'e veya zincirlikuyu'ya. ordan metro ile seyrantepe'ye.
marmaray hattıyla yenikapı'ya. ordan da metroyla seyrantepe'ye.
yola verdiğin paranın yarısına her gün motorla da gidip gelebilirsin bu arada.

ogrenci akbili var 70 lira doldurup haftasonları da geziyorum.

işin garip tarafı evden metrobüse ve metro'dan da işe ulaşmak için 1'er otobüs daha değiştirmem gerekiyor. bu 2 şey kafadan 45 dakika zarara sokuyor.

hacı yerinde olsam ya evimi ya işimi değiştirirdim.

500t yi araştır bi derim. topkapıdan ya da bi önceki duraktan biner yarım saatte falan seyrantepede olursun

hacı topkapı'dan zaten 42t ile direkt işyerinin önünde iniyorum; ama oraya ulaşmak 45 dakika. 42t de 1 saat 15 dakika sürüyor.

bi bisiklet al, metrobüse kadar onunla git. oradan metroyla seyrantepeye geç. metrodan da işe kadar bisikletle git. 200 300 liraya alacağın frenleri ve vitesleri sağlam bir bisiklet işini çok rahat görür.

otobüsü geç seni kurtaracak yegane çözüm m2 de denilen yenikapı-hacıosman metrosu.havaalın metrosuyla aksaraya gidilir.oradan yenikapı-vezneciler ya da unkapanı metro istasyonuna yollanlılır (tam mesafeyi bilmiyorum. ardından da 4 levent ve istasyondan çıkmadan seyrantepe metrosuyla hedefe ulaşılır (şu ara seyrantepe hattında bakım var. o yüzden 4 levent istasyonundan seyrantepeye otobüs seferleri koymuşlar. bir iki aya kalmaz bu yöntemi kullanabilirsin).
not: sen sen ol metrobüs, otobüs gibi büslü sistemleri kullanma. yürübüs hariç.

Ben olsam metrobus--metro seyrantepe yaparim. otobus mahveder insani.

dernekleri bilmiyorum, ama ucuz mama almak isterseniz temizmama.com adresine bir bakın.

temizmama.com diyorum ben de micho sokak kedileri için iyi ve ucuz.

yetişkin kediler için önerebilirim, annemin yaptığı bir mama vardı dana akciğeri, azda olsa sebze ve ekmekle beraber kaynatılıp blenderdan geçiriliyor. evdeki iki erkek bir kız (kız ameliyatlı) üç kedi dee bu yemeği bayıla bayıla yiyorlardı.

neredesin?

@al-se

cevabını bekliyorum teşekkürler

Nooka saatler

rotring kalem

adidas ve üç çizgisi

olur mu bilmem ama; christian louboutin

wrigley's sakiz
i00.i.aliimg.com

mustang

cocacola contour sise uzerinde adi yazmas bile goren herkes bilir
ecx.images-amazon.com

zippo

Coca cola sisesi

bertoia sandalye

imac G3

casio saatleri, herkes tanır herhalde www.hizlisaat.com

selpak kağıt mendil. marka adı ürünün kendisi oldu.

converse

chanelin tasarladığı kıtafetler moda akımı

Dyson elektrikli süpürge.. Met'te sergileniyor yani, o kadar..

konuşma için dizi ve pratik.
yazı dili için ise popüler kitapları okumaya çalışabilirsin. okumaya çalışırken harcanan efor epeyce öğretiyor insana. ama konuşma için diziler daha yararlıdır.

livemocha.com gibi siteler üzerinden konuşma üzerine egzersizler yapılabilir. skype üzerinden konuşma üzerine günlük dersler veren internet siteleri var.

aloenglish.com vaktiyle baya ise yaramisti. konusmani gelistirmek istiyorsan tavsiye ederim. Bir de pimsleur var o da iyidir.

dizi sadece kelimeleri ayırt edebiliyorsan işe yarar (ama her dizi de değil tabii). örneğin merlin dizisi (çerez dizidir ama oyuncuların söylediği kelimeler ya da cümleler seçilir anlaşılırdır) ingiltere ingilizcesi için güzel bir seçenek. ya da herhangi bir kursun speaking clublarına katılabilirsin. eğer altyapın yeterli düzeydeyse çok kısa sürede dilin çözülür (ielts hazırlığı-reading 6 writing 5 iken speaking 3,5 seviyesinden 20 saatlik konuşma pratiği ile 5 seviyesine geldi.

eğer öncelikli hedefiniz sadece ingilizce konuşmaksa burada yazılanlar doğru. dizi filan. ancak dizi izleyerek (5-0) skalasında ingilizcesinizi en fazla 2 seviyesine çıkartabilirsiniz. daha ileriye gidebilmesi imkansıza yakın. bu yüzden sistemli ve düzenli olarak dersler almanız gerekir.

Yrd. Doç., Doç. ve Prof. öğretim üyesidir.
Okutman, öğretim görevlisi, uzman ise öğretim elemanıdır.

öğretim üyesi döner yer farkı bu

öğretim üyeleri öğrencilere bitirme tezi yaptırabilirler, proje yürütücüsü olabilirler, üniversite yönetimine atanabilirler. diğerleri ders verebilir uygulama çözebilir projelerde yer alabilirler ama bitirme tezi yaptırma v.b. yetkileri yoktur.

Hangi firma? Ulusoyun bildiğim kadarıyla kadıköyde kendi terminali vardı. Ordan çok rahat gidersin.

Haremde inersen üsküdardan yanlış hatırlamıyorsam 2 nolu hatlar göztepeden geçiyordu.

Samandırada inersen... İnme orda abi!

haremde otobüsten in (anadolu yakası otogarı orası). kadıköy servisine bin. şöfore kadıköy-kartal minibüsleri durağında indirmesini söyle. yüksek bir demiryolu köprüsünden geçtikten sonra (sağ haydarpaşa garını görebilirsin) sağ tarfta durakları var. oradan minibüs caddesinden geçen kartal ya da pendik minibüsüne bin. kampüs giriş kapısını 10 dakika kadar gittikten sonra sol tarafta görebilirsin.

ulaşım arabayla sağlanacaksa fınndıklı olabilir. hem kiralar ucuz hem de kesinlikle trafik yok. 5-6 dk da orada olabilirsiniz.

Nişantaşı'nda oturup Dudullu'da çalışmanı hiç tavsiye etmiyorum :)

Bütçen nedir? Fındıklı çok yaşanılır bir yer değil bence.nişantaşında kalırsan da hergün söve söve gidersin işe yol yüzünden..

sahrayıcedid, kozyatagı, merdivenköy

neden sadece fındıklı demişim ben de anlamadım. maltepe sahil tarafını da düşünebilirsiniz. altayçeşme mah. kayalar kent, yaşam kent gibi siteler düşünülebilir.

ben adatepede oturuyorum. tam maltepe sahil. buralarda kira yüksek olur ev de zor bulunur ama nezih güzel yerler. idealtepe de düşünülebilir, süreyyaplajı da.

tabi arabanız var. diğer şekilde ulaşım nasıl olur bilmiyorum. bu dediğim yerlerden trafiksiz 15dk da gidersiniz ki trafiğe asla girme riskiniz de yok çok aksi bir durum olmadkça

ataşehir. diğer alternatifleri düşünme bile. istanbul trafiği diye bir şey var burada.

araba var ama sirket servis imkani da sagliyor. Sabahlari usenirsem servisle gidebilecegim bi yer olsa iyi olur. Butcem iyi denilebilir. 1+1 evlere 1000 lira ve civari verebilir durumdayim.

Bostanci

kadıköy moda,caferağa.nişantaşı biraz komik olur :)

Son çıkan tomb raider olabilir.

Ekleme: batman arkham serisini de deneyin derim

Alan Wake seri
batman seri
portal seri
Sniper_Elite_Nazi_Zombie_Army seri
crysis serisi özellikle. 3d oynamak muhteşem bence.

sonrada küçük boyutlu bağımsız yapımlara yönel. mükemmel oyunlar var.
eksiduyu.ru

assassin's creed 4 black flag (bu monoton gelebilir ama korsancılık deneyimi için oynamaya değer)

assassin's creed revelations (1500'lerde istanbulda geçer, oynaması keyifli)

saints row the third ve saints row 4. absürd oyun nedir sorusunun cevabı bu aynı zamanda...

tomb raider
assassin's creed 4
son cikan wolfenstein

eski de olsa orijinal bioshock deger.

the walking dead

kapadokya da bol bol var

türkiyenin neredeyse her yerinde var. tortul kayacın içinde bulman sıradan bir olay. asıl zor bulunan fosiller o dinozorlar.

Trakya bolgesi sizce olusum bakimindan fosil bulmaya elverisli midir?

Türkiye fosil cenneti. Özellikle şu anda Anadolu'da, hatta karasal iklimin görülüğü yerlerde dahi deniz canlılarının fosillerine rastlayabilirsin. Çünkü eskiden su vardı oralarda. Bu açıdan ilginç olabilir eğer bu tarz bir çalışma yapacaksan.

mta'nin muzesinde hepsinin ornekleri nerden cikarildigi yaziliyor.
merakliysaniz baya seveceksiniz.

trakyada ancak kırklareli ya da çanakkale taraflarında bulabilirsin. diğer yerlerde çıkarmak için yeri bir kaç kilometre kazman gerekir.
çatalca istisna...

O yavru net hasta.
Bebek kedide ishal baya tehlikeli, diğerlerine de geçebilir. Siz başka bir veterinere götürüp gösterin. Bir kaç gün bekleme ne demek yahu?

buff +1

kesin başka birine götürün, götüremiyorsanız telefonla arayıp danışın getirin derse götürürsünüz. ama bu şekilde yaşaması çok zor. bir tedavisi varsa yapılır, ihmal etmeyin.

acil tecrübeli bir veteriner. ilk götürdüğünüz salakmış. çünkü ishal hangi tür olursa olsun "caps lock" bebekleri öldürür "caps lock".

Ya ben zaten "hasta bu getiriyorum size" diye aradım, öyle dedi. Bi de gerçekten tecrübeli ve önemli bi yerde çalışan bi veteriner. Ne biliyim bi bildiği vardır dedim.

hiç belli olmuyor kimin nasıl olduğu. siz yine de başkasına götürün içiniz/içimiz rahat etsin.

benzeri ki veteriner gördüm. ilki götürdüğümüz kedimize bir az yorgun dedik eve geldiğimizde (yürüyerek 5 dakika mesafe adamın muayenehanesi 2 sokak ötedeydi) kedison nefesini verdi.
bir diğeri biberonla büyüttüğüm kedime karaciğer yuetmezliği teşhisi koydu. hayvan yavaş yavaş eridi. sonra götürdüğümüz veteriner (kendisi şimdiki kedimi 5 kere yamamış bir adam-herif her mart bir tarafını delip geliyor. bu adam da onu tedavi edip ayağa kaldırıyor) zaatüre olduğunu geç kalındığını yine de kurtarmayı deneyeciğini söyledi ama başaramadı. ötenazi yapmak zorunda kaldık. uzun lafın kısası hatalarını tamir etme imkanı yok. başka bir veterinere de göster derim.

İshal tek başına bile yavru kedilerde ölümcül iken bir de kusması var ve o veteriner bekle "birkaç gün" diyor; bir daha uğramayın bence o veterinere.

Aklınızda olsun; diğer zamanlarda da "kusma eşlik etmiyor ve ateşi yoksa eğer" sadece ishalse, Hills a/d yaş mama ve haşlanmış tavuk eti ve haşlanmış pirinç karışımı yedirin. Blenderdan geçirip çok bulamaç haline getirmeyin ama, tavuğun o lifli hali özellikle önemli ishalinin geçmesi için. Ve bol su içmesini sağlayın. Yavru kediler sık ishal olabiliyor çünkü. Ateş ve kusma yoksa yapın ama bunu dediğim gibi. Ateş ve kusma varsa hemen veterinere gidin. Ateşi olup olmadığını da kulağından anlayabilirsiniz. Kulakları çok sıcak oluyor ateşleri çıkınca.

Az önce başkasına gittim. Baktı etti bu ne zaman sütten kesildi dedi üç gün önce dedim ondan bu dedi. Üçünci bi yere gideyim mi?

Ya sen neredesin, seni düzgün bi veterinere yönlendirelim. Sütten kesilen kedi gördüm ben defalarca, evimde de baktım hiç öyle kusmasıydı, ishaliydi, halsizliğiydi görmedim.

Ankara'daysan ben bi iki yer tavsiye edeyim, başka yerdeysen buraya başlık aç, illa birileri tavsiye verir.

İshalini beslenme tarzının değişimine bağlayabiliriz evet, orada haksız değil de, kusma olayı kafa karıştırıyor. Siz tavuğu haşlayıp minik minik parçalayın (ama gerçekten minik, insan miniği değil, yavru kedi miniği) ve iyice haşlanmış, lapa kıvamına gelmiş pirinçle karıştırın, onu yedirin. Ve bol su içmesini sağlayın. (Eğer kendi içmezse enjektörle ağzına sıkmayın, püskürtme hızını ayarlayamazsanız ciğerlerine kaçabilir. Damlalık gibi bir şey varsa onunla verin ya da eczaneden alın bi damlalık 1 tl'ye veriyor eczacılar.) Sıvı kaybetmemesi hayati fonksiyonları için önemli.

Yarın öğlene kadar bu şekilde besleyin, eğer düzelmezse evet 3. veteriner. Gerekirse an gelecek 5. 6. veterineri arayacaksınız, doğru veterineri bulmak bazen gerçekten çok zor olabiliyor.

hasta bebek enfesksiyon taşıyor da olabilir. diğer bebeklere de bulaşmasını önlemek için bir arada bulundurmazlarsa iyi olur.

büte kaldıysan hoca devam zorunluluğu uygulamamış demektir. çalış gir büte...

çalış. kaybedeceğin bir şey yok. eninde sonunda vereceksin zaten dersi. devamsızlıktan kalmış da olsan bi dahaki alışın için ön hazırlık olur.

harf notundan anlaşılmıyor mu? bizde f0 almışlar büt'e giremiyor.

devamsızlıktan kalmış olsan zaten girerdi DZ veya ne giriliyorsa. devamsızlıktan bırakmamış. büte gir geç.

büte girebildiğine göre devamsızlıktan kalmamıssın demektir.

Sineklikle.

çelik telli sineklik. normal sinekliği indirir onlar. çelik telli sineklik hem sinekleri uzak tutar hemde 5-6 kiloluk irice bir kediyi engeller hemde hırsızı bir nebze olsa durdurur. çokta pahalı bir şey değil.

iOs için vardı, hatta çevirisini de yapıyor ama pdf kaydediyor mu bilmiyorum, adını hatırlayamıyorum şimdi, google'larsan bulabilirsin.

ocr programları var ama iyi bir ocr programı derseniz o yok.

(bkz: google goggles)

harddiske mıknatıs tutmak nedir yahu, çalışabilecek harddiski de bozmaya mı çalıştı nedir?

benim de harddiskim bozuldu. bilgisayar açılmıyordu. çok dikkatli dinleyince derinden derinden takılmış da dönemeyen bir motor sesi gibi ritmik vvvt vvvt sesi geliyordu. ne yaptım? harddiski söktüm, yerine sıfır bir harddisk takıp sistemi baştan kurdum. sonra vatan bilgisayar'dan bir harddisk kutusu alıp çıkan harddiski ona bağlayıp bir harici harddiske çevirdim ve usb'den takarak içine eriştim. sistem aynı harddiskten çalışmadığı için sağlam çalıştı. harddisk de hem dosya okuyayım, hem sistem çalıştırayım demediği için kimi zaman okumakta sıkıntı yapsa da içindeki bilgileri fotoğrafları kurtardım. hala da o diski izleyip de saklasam mı lan, yok sileyim ya da dursun bi kenarda belki tekrar bakarım dediğim dandik filmleri falan saklamakta kullanıyorum. silinirse de silinsin diye. hala çalışıyor.

tavsiyem budur yani. yeni harddisk al, tak. sistemi ona tertemiz kur. sonra bir de harddisk kutusu alıp çıkanı harici harddisk yap, usb'den bağla. orası burası kırılmadıysa ulaşılabilir.

daha da olmazsa veri kurtarma işine girersin.

veri kurtarma eğer hardiskiniz çalışıyorsa fakat bilgileri yanlışlıkla silmişseniz gibi durumlarda geçerli .düşmüş hardiskin içindeki okuyucu mekanizma (lazer)işlevini görmüyorsa çok zor hatta imkansız gibi bişeydir.hafif bi hasar varsa müdahale edilebilir hiç çalıştırma bilgisayarı bu durumda..
555 221 14 94 e bir danış istersen.

veri kurtarma olayının fiziksel darbeler, yanmalar, su içinde kalmalar vesaire gibi olaylarda da geçerli olduğunu duymuştum.. nasıl oluyorsa, fiziksel darbeler yanmalardan daha ağır olabiliyormuş lakin..

bu telefon numarası nedir jamswety? ilk kez görüyorum..

o harddiske mıknatıs tutma olayı da ne harbiden çalışan diski bile bozar

@jamswety yanlış biliyorsun
harddiskin her yeri toz olsa ama sadece plakaları ssağlam kalsa yine dosya kurtarılır dosyayı tutan alet plaka çünkü

ikinci bir bellek olarak gördürtmek işini görebilir. ancak bu bok yiyen gramafon gibi çalışıyor bir iğne var o okuyor benim bildiğim. check yapmak lazım. gerçi zibilyon tane program da var nette.

olmadı mıte vereceksin onlar artık byte byte tek tek çözüp sana verecekler. 500 gb kaç byte ediyor asdknasjdksakjdd:d:D

düşürmüşsen sen haketmişsin ama :d

valla mıknatıs olayı için adamın açıklaması şöyleydi; "şimdi bunların içinde kristal dediğimiz küçük bir parça var, diski okuyan şey.. o eğer sıkışmışsa bir yerlere mıknatıs onu harekete geçirecekti, ama sağlam sıkışmış bu.."

dostlar, recover my files gibi veri kurtarma programlarıyla çözülecek mesele değil, zira disk hiç açılmıyor, çalışmıyor yani.. ne bilgisayar kasasında ne de harici kutusunda.. hiçbir şekilde aktivite yok kodumun diskinde, anca dıt dıt..

veri kurtarma şirketleri tek opsiyon gibi, lakin onlara da herhangi birini tecrübe etmiş birisiyle irtibata geçmeden bulaşmak istemiyorum işin açığı..

teşekkürler..

öncelikle o gittiğiniz bilgisayarcının (!) hard disk üstünde gezdirdiği şey mıknatıssa bir bardak soğuk su içebilirsiniz. çünkü bu güne kadar üstünde mıknatıs gezdirilipte çalışan bir hard disk olmadı. bu aşamayı başarıyla geçtiyseniz gideceğiniz yer direk bir veri kurtarma şirketi olmalı. çünkü görünüşe göre hard disk içinde mekanik bir arıza olabilir. bunun da yazılımla düzeltilebilme imkanı yok. hard diskin kapağını özel odalarda açıp bozulmuş olan motoru başkasıyla değiştirip verilerinizi kopyalayacaklar. bunu evde yazılımla düzeltme imkanınız yok.
geçmiş olsun.

hard disk üzerinde mıknatıs gezdirme olayını görünce bi oha dedim o adam bilgisayarcıyım mı diyor gelene geçene orada. Enteresanmış.

@jamswety hard diskin okuyucu kafasında lazer bulunmaz. Bazı veri kurtarma firmaları gaz altı ortamda manyetik diskleri hard diskten çıkarıp kendi cihazlarına takarak okutuyorlar. Hatta mermi deliği olan diskin bile bir kısmını kurtarabiliyorlar ama çok tuzlu işlemler bunlar. Türkiye'de bu işi yapan var mı emin değilim.

@kibritsuyu'nun önerisi denenebilir. En mantıklı çözüm o şu an için.

bir de hard diski açayım o okuyucu kafayı sıkıştığı yerden kurtarayım gibi bir düşünceniz olmasın. Açarsanız saniyeler içerisinde diski tamamen kaybedersiniz.
Tahmin ediyorum okuyucu kafanın bulunduğu mekanizma manyetik diskin üzerine sürttü ve oradan bir parça kopardı çarpma esnasında. diskler 7200 devir/dk gibi devirlerde dönüyorlar. O hareketin küçük bir parça tekrar tekrar diske çarparak kimi zaman yeni parçalar kopararak diski kullanılmaz hale getirebiliyor. Şansınız varsa kopan parça merkez kaç etkisiyle hdd çeperlerine yapışıyor yada yerinden kopmayarak ancak işlevini yitirerek bad sector meydana getiriyor.

@maxhoper, kibritsuyu'nun söylediği alternatif sanırım işe yaramayacak, zira bilgisayarcı denen yavşak zaten onu da denedi.. hdd'yi bir harici kutusuna da taktı, o şekilde de tık yok..

sanırım dediğiniz gibi, tek yol sağlam bir veri kurtarma şirketi bulmak.. lakin onu da nasıl seçeceğim vallahi hiçbir fikrim yok..

Ajda Pekkan, Erkekleri Tanıyın

sezen aksu. kadın hala o yıllarda yaptığı şarkıların ününü kullamıyor.

Erkin Koray
Cem Karaca
Fikret Kızılok
Sezen Aksu

nur yoldaş'ı tek geçerim.

sultan-ı yegah - Nur Yoldaş
destina - Yeni Türkü
zaman zaman - fikret kızılok
...

bütün dünya böyle hissediyor olabilir, evde geçirdiğim zamanlarda sesimi unutuyorum ve daralıyorum. daha çok dışarı çıkmayı denemelisin başka çözümü yok. klasik ama kursa filan git, hobi edin yoksa duvarlarla geçmez hayat. tabii ben burada yalnız ölme en azından arkadaşların olsun tavsiyesi verebilirim. diğer türlüsü hep nasip kısmet.

yaş 60'ı geçmişse böyle hissetmen doğaldır. ama henüz o kadar yaşlanmadıysan birkaç sene sonra bu yorgun hissettiğin zamanlarını hatırlayıp güleceksindir.

@celestial arkadaşım da yok adam gibi o da ayrı bir problem benim için oldukça izole bir hayatım var

@tonoto umarım sen haklı çıkarsın:)

Aynen. Her ilişkimi tutkuyla ilk defa yaşıyormuş gibi yaşıyorum. Olmuyor. Yalnız ölelim biz de napalım. Yalnız kendi kendine iyi vakit geçirebiliyorsan no problem. Bi süre sonra zaten kuş da kalkmayacak, libido bitecek. Güvercin besleriz torun niyetine parkta.

tanışak bence, ben de çok yalnızım.

kaç yaşındasın sen, bu kadar bezmişsin?

hayırlısı be gülüm.

@douchebag kuşum yok ama ana fikri kaptım haklısın:)
@rock n roll yirmibeşim yeterince yaşlıyım bana kalırsa böyle düşünmek için

daha gençliğinin baharındasın. hiçbirimiz yalnız ölmeyeceğiz, merak etme.

her insan yalnız ölür.

insan arasıra öyle olur. son ilişkinin bir muhasebesini yap (kendine karşı dürüst ol ama). bir de tatile çıkarsan bir iki ay içinde yenilenmiş olursun.

burada yalnız ölecek biri varsa o da benim.
bu yaşıma kadar yaşamadıklarım bunun en büyük kanıtıdır.

sen atlatırsın bu dönemleri hadi bakalım.

organ bağışında bulun

Bu sevdadan vazgecip istanbul'da oturmasini tavsiye ederim. Hani is de beylikduzunde ise makul ama beylikduzunde oturmak, her sabah metrobus keyfi/bir milim ilerlemeyen trafik keyfi demek genelde.

marmarapark değil de beylicium tarafında otur derim.

Beylikdüzü iyidir. Nispeten ferah, kiralar uygun. Tabi her yere uzak. İşim de oralardaysa ben yaşardım şahsen, severim Beylikdüzü'nü.

beylikdüzündense avcılarda otur derim.Beylikdüzüne yakın olmakla birlikte merkezi yerlere daha yakın. Klraları daha uygun daha sosyal bir yer

işin oradaysan gayet güzel. Ama beylikdüzü'nde oturup maslak'ta falan çalışmak işkence. helikopterle falan gidip gelmek lazım. Hergün o yolu çekebilmek için zen sabrına sahip olmak lazım.

Nerede çalışacak, okuyacak?

Metrobüse yakın siteler bildiğim kadarıyla fena yerler değildir. Genelde beton yığını sitelerle dolu olmasına rağmen en azından yapılaşma düzenli ve gecekondusuz sayılır. Hafta sonu hava güzel ise B.Çekmece, Yakuplu, B.Düzü sahiline inilebilir. Bu yerlere ulaşım genelde minibüslerle sağlanmasına rağmen otomobil de büyük rahatlık sağlar. B. Düzü çevresinde takılınmak istenirse görgüsüzlük abidesi AVM'ler de bolca mevcuttur. Trafik-park sorunu İstanbul geneline göre daha azdır. Zemini düşey kapasite açısından fena olmamasına rağmen eğimli bölgelerde heyelan riski olabilir.

Yine de İstanbul merkeze daha yakın bir yeri tercih etsin derim.

Beylikduzu'nde oturuyorum. Ulasim buyuk sıkıntı ama seviyorum ben burayi. Trafik sorunu, park sorunu yok, yollar temiz, spor yapmaya elverisli alanlar fazla. Birkac yila metronun gelmesi bekleniyor ama yine de uzak kaciyor bir cok yere.
Ayrica solem+1

sadece işyeri yakınsa tavsiye edilebilir.. kadıköy gibi merkez sayılacak bir yerden beylikdüzüne gitmek, yolların açık olduğu öğlen saatleri ve metrobüs gibi nisbeten "hızlı" çözümlerle bile 1,5 saat sürüyor.

iş yakında veya okul yakınsa istanbul merkezle çok işin yoksa bi 10 dk daha ileri gidip büyükçekmece sahilde oturmanı tavsiye ederim.

Her gün Beylikdüzü'nden Maslak'a işe giden bir insan olarak metrobüse yakın bi yerde oturmanı tavsiye ederim. Her gün 2.5 km yol yürüyorum metrobüse binmek için :) Geri kalan yol bir buçuk saat sürüyor. Yolda kitap oku film izle bi şekil geçiyor. Biraz tecrübelendin mi metrobüste çok eziyet de çekmiyorsun. Eğer işin veya okulun Beylikdüzü civarındaysa tandından yenmez tabi.

İşin ve gidilecek yerlerin neresi olduğuna, servis olup olmadığına bağlı. Ben istemeye istemeye taşınmıştım ve çok mutluyum şu an. Üstelik, Beşiktaş'a gittiğim halde. Abim de oradan Maslak'a gidiyor. Çok park var, akşam parklarda geziyorum ve yürüyüş yapıyorum. Haftasonları Büyükçekmece, Gürpınar'da plajlarda yürüyüş yapıp kitap okuyabiliyorum. hatta, Büyükçekmece Kordon İstanbul'un en sevdiğim yeri oldu. Silivri'ye, Kumburgaz'a gidiyorum yazın, iki nefes alabilyorum. Yanımda yöremde her şey var. 5 dakikalık yürüyüş mesafemde 4 tane market, bir tane esnaf çarşısı var. İstemediğim halde 10 dakika yürüme mesafemde 3 alışveriş merkezi var. Eskiden trafikten şikayet ediyordum, ona da alıştım. Yolda uyuyorum. Taşınmayı düşünmüyorum.

10 seneden fazla Büyükçekmecede oturdum. Şimdi Üsküdar! İmkanın varsa o yalan toplu konut hayatına hiç bulaşma. Orada oturman kaçınılmazsa, ulaşım hatlarına yakın otur. Büyükçekmece sahile vb yerlere gidecek arkadaş grubun olsun. Araban olması da iyi olur açıkçası.

Orada oturmamasını tavsiye ederdim. Orada oturmaya çok mecbursa da o bölgede bir yerde iş bulmasını, ömrünü metrobüslerde heba etmemesini söyleyebilirdim sanırım. İnsan dünyaya bir kez geliyor, bu hayatı metrobüse binmeye çalışarak harcamamalı.

Meteor -> Düş
Toz, gaz -> Kalk
Atmosfer -> Kapan
Hava -> Soğu
İklim Şartları -> Zorlaş
Beslenme -> Güçleş
Büyük canlılar -> Zamanla yok ol.

Dinozorların sonu 101.

dinozorların yokolduğunu kim söyledi?!.
o yediğin tavuk var ya. genetik olarak neredeyse t-rex. meteor çarpmasından sonra değişen şartlara ayak uydurabilenleri kuş, uyduramayanları fosil oldu.

gerçekten meteor düşmüş mü? bu bilimsel bir şey mi?

Benim de merak ettiğim meteor eğer bunları yok ettiyse koca öeteor nereye kayboldu. Niye geride iz bırakmadı. diğer canlılar nasıl hayatta kaldı da dinazorlar gitti?

Merhaba. Yine ben. Arkeolog değilim. Liseye kadar geçen sürede araştırmıştım bunları.

Meteor Güney Amerika civarına, sanırım Meksika dolaylarına düşmüştür diye düşünülüyor. Evet, bilimsel bir kabul. Alternatif teoriler elbette vardır; ama bu halihazırda kabul görüyor. (En son baktığımda öyleydi.)

Ayrıca meteorlar geriye iz bırakır. Yanlış bilmiyorsam bugün kullandığımız demir var ya hani. Madenlerden falan çıkan. Hah işte o dünyaya ait değil esasında. Vaktiyle dünyaya düşen meteorlarla gelmiş bir maden. Tabii bu kim bilir kaçıncı zamanda olmuş olaylar. Atmosfer falan dahi yok.

Öte yandan bir dinozorun barınma ve beslenme ihtiyacıyla küçük bir memelininki bir değil. Alternatif besinlere yönelmek memeliler için daha rahat oldu. Adaptasyon meselesi işte yahu.

(bkz: chicxulub)

bildiğim kadarıyla timsahlar dinazorlar döneminde de vardı. Ancak koşullara uyum sağladığı için günümüze kadar gelebildiler. g man açıklamış. meteor iklimleri değiştirdi. Bitki örtüleri yok oldu. otçul dinazorlar yok oldu. ardından etçil dinazorlar yok oldu. Kaplumbağalar, timsahlar gibi zor yaşam koşullarına ayak uydurabilenler bu dönemi atlattı.
Günümüzde Çoğu türün uzaktan ya da yakından dinazorlarla akrabalığı var. Örneğin kuşlar dinazor neslinden gelmekte.

Dünya oluştuğu günden bugüne kadar geçen sürede binlerce canlı türünün yok olduğu beş büyük felaket oldu yeryüzünde, bir tanesinde de dinozorlar yok oldu. Bu kadar büyütecek bir şey yok esasında. Dinozorlar da yok olan o canlılardan biri sadece. Gelecekte bir gün de insan ırkı yok olacak aynı şekilde ve belki de başka bir tür ırk evrim geçirip bizim yerimizi alacak. Döngü bu şekilde ilerliyor. Tabii ben konuyu bilim dünyasının anlattığı şekilde söylüyorum, kıyamet gibi şeylere inanıyorsanız eğer o zaman durum biraz daha farklı gelişiyor.

kızamık salgını diye biliyorum ben.

hayir anlatamadim ki sana'nın ne dediğini anlayan var mı yahu?

iki meteorun çarpmış olduğunu gösteren belgelerde var. bu meteorlardan sonra yukarıda yazıldığı gibi gaz bulutundan ve işte besin dengesinin altüst olmasından dolayı çoğu canlı telef olmuş

vay aq ben günde 2 öğün dinozor eti yiyormuşum meğersem :D

tururo +1, t-rex'lerin günümüzdeki en yakın akrabaları tavuklar. tavuğa yaklaşmadan önce renkli tüylere sahip canlılara evrildikleri düşünülüyor. kısaca, meteor kaynaklı fiziksel değişimler birçok yaşam formunun sona ermesine, kalanlarında da şartlara uyum sağlayacak şekilde evrimleşmesine sebep oldu.

hocam bu sorunun ve daha bir çok sorunun cevabı cosmos'da var. aç izle

hatta sözlükte şöyle bir şey buldum

1 trilyon tondan daha ağır, en az 10 kilometre çaplı bir gök taşı dünya'ya çarpar. bu çarpmanın etkisi ile dünya etrafını bir toz tabakası kaplar ve bu toz tabakası dolayısıyla güneş ışığı yer yüzüne erişemez ve aylarca süren soğuk ve karanlık bir dönem başlar. bu çevresel felaketin etkilerinin meydana getirdiği sonuçlar zinciri neticesinde dinozorların nesli tükenir.

kaynak eksi sözlük, ellerimusuyor

özellikle yeni doğurmuş dişi kedilerde avlanma normaldir.
kuşa yazık olmuş, onun dışında bir zararı olmaz.
yalnız fare falan da avlayıp yavrularına getirebilir.

zaten 2 ay emzirir anne.
mümkünse o kadar sabredin, pek dışarı çıkarmayın.
çünkü içgüdüsel olarak avlanır.

Merhaba, anadan uryan bilgilerle uzun süre kedi beslemiş biri olarak yaziyorum. Kediler yavrularına zarar verecek seyleri vermezler. Onların annelik içgüdüleri sizinkinden cok daha guclu.
Her ne kadar evde besliyor da olsanız kedi kedidir. Benim kedim gözümün önünde hamambocegi, kertenkele, kurbağa yedi kütür kütür. Hala örümcek, kelebek flan affetmez. Yediği kusun hijyen konusunda verdiginiz ıslak mamalardan cok daha kaliteli olduğunu söyleyebilirim. Bu dediğim butun markalar icin geçerli ucuz/pahalı farketmez. Yerinizde olsam pek endiselenmezfim yani.

Kuş zaten kedinin bir numaralı avı. Anneye veya yavrulara niye zarar geleceğini anlamadım.

İyi ki anadan üryan bilgilerle gelmeyin demişim di mi? Bir de yazmasaydım neler olurdu, mazallah.

Teşekkürler, teşekkürler.

o kuş zehirlenerek ölmediyse içiniz rahat olsun. yediği ve muhtemelen yedirdiği kuş sizin onlarca lira dökerek aldığınız mamalardan çok daha sağlıklı bir besin. ancak tarım ilaçları ya da haşere ilaçları nedeniyle ölmüş ya da ölmek üzere olan hayvanları avlarsa (fare v.b.) bu hem anne hemde yavrular için zararlı olur.

cevapları beğenmediyseniz, veterineriniz bir telefonun ucunda.

Alınganlık epey sancılı bir hastalıktır.

Bir de Duyuru'nun anlam ve amacını tekrar okumak, nasıl kullanıldığına dair bilgileri tazelemek gerek.

Yav duyurunun amacı yardımlaşmak ama milleti azarlayan çemkiren adama da yardım etme zorunluluğu yok

amaaan ne olcak yeaa kedi bu. tabii kuş yer, gereksiz yere endişeleniyorsun.

%50 su katılmış süt vereceksiniz bi süre.(veterinere sorun o daha iyi bilir) Sonrasında kuru mama.

ben yaş mamayla besliyorum şu an. 40-45 günlük. kitty milk yaş mama karışımı gidebilirsiniz bir de muhtemelen immunex gibi bir şey vermeniz gerekecek.

yaş mama yer. ağzına bir şey tıkmana gerek yok. insan evladı değil bunlar. belki süt koyarsın birazcık içine su katıp kenara o kadar.

kediye süt normalde verilmez.
eğer verilecekse içine su katılır.
ama 1 aylık kediye sütün içine su karıştırırsanız yine de ishal olur.
(insan evladının sisteminden pek farklı değil sistemleri. ishal falan oluyorlar yani bizim gibi)

sizin yapmanız gereken şey Lim5'in dediği gibi kitty milk/yaş mama gibi bir şeyle beslemek.
2 aylık civarı olduğunda kuru mamaya geçilir.

yaş mamayla beslemenin tek dezavantajı kuru mamaya alışma işini zorlaştırmasıdır.
yaş mamadan sonra tadı hoşlarına gitmez.
o yüzden sadece yaş mama vermeyin.

siz yine de veterinere danışın elbette.

kediye inek sütü vb. verilmesini önermiyorlar kesinlikle. hem içindeki laktoz zararlı, hem de kedilere bir faydası yok. tadını devdiklerinden içiyorlar. alıştırmamak lazım.

bebek kediler için bebek kedi mamaları var, onlardan vereceksiniz. bir de toz mamalar var, anne sütü alamayan kedilere onlar da veriliyor su ile karıştırılıp. bir süre sonra (1-2 ay sonra) zaten kuru mamaya geçeceksiniz.

bir de önerim olacak: veterinerinizin telefon numarasını alıp bu tip soruları ona sorarsanız hem daha hızlı cevap alırsınız hem de daha doğru bilgi alırsınız.

1-2 hafta kadar kittiy milk sonra da yavru için olan mamalardan vermeniz yeter.
not: sakın inek sütünü direk olarak vermeyin. insan evladı olmadığı gibi buzağı da değil. inek sütündeki şekeri sindiremez.

Süte gerek yok vermeyin, yoğurt verebilirsiniz arada bir. Yavrular için olan yaş ve kuru mamaları yer zaten. Suyunu eksik etmeyin bol su içmeli gelişim için

söğütlüçeşme'den taksiye binip zincirlikuyu'da in. zincirlikuyu'dan metrobose bin. taksi maksimum 10 lira yazar herhalde. bilemedim.

sogutlucesme'den minibusle rihtim -tahmini 10 dakika (1,5 tl)
oradan bakirkoy -yarim saatte bir olur genelde ve yirmi dakika (yaklasik 5 tl)
oradan avcilar -tahmini 30-40 dakika (1,5 tl)

8 tl tutuyor.

zaten mesele kadıköy topkapı arası. sonra metrobüste çalışıyormuş (öyle dediler).
@the silent enigma
o yolu bir iki kere taksiyle geçtim (işe giderken sevis çalışmıyordu öyle durumlarda taksi tutabiliyoruz). 30 tlden ne haber? kaldı ki metrobüs ancak topkapıdan sonra var.
@bohr atom modeli
ben marmarayı da düşünmüştüm ama bakırköy-kadıköy dolmuşu da gayet iyi bir seçenek.

ihtiyaçtan fazla su içmek tabii ki zararlı. böyle bir durumda vücudun ihtiyaç duyduğu mineralleri de o içilen fazla suyla idrar olarak atarsın ve vücudundaki kimyasal dengeyi bozarsın.

2-2,5 litre ideal bence.

normal güzel bi suyu içmenin bi zararı yok istersen 10 lt iç. çok suyun zararı kendi içinde ne varsa onun zararıdır.

yoksa böbrekler kafasına göre atmaz mineralleri, gerekirse geri emmek için enerji harcar ama o mineralleri tekrardan kana gönderir.

bende hipotansiyon olmasına rağmen min 2 lt içerim alışkanlıktan. tek dezavantajı alışkanlık yapması. yoksunluk durumunda baş ağrısı oluyo (Na sağolsun).

Bu arada brita su filtreleri var ya onla iciyorum suyu. Sise suyu ya da cesme suyu degil.

Günde 3-4 litre suyu rahat içiyorum. 3 litrenin altına hiç düşmem. Kendimi bildim bileli de böyleyim. Hiçbi zararını görmedim. Zımba gibiyim.

ben hiç ölçmedim ama fazla su tüketmek böbreklerin iflasına kadar sonuç çıkarabilir. susadıkça iç derim.

@seksen9 çok su içmek zararlı değil mi? istersek 10 litre mi? kafan mı güzel dostum, adamı yanlış bilgi ile öldürecek misin?

bilmiyorsanız bari susun.

su içmenin zararı suyun içindekilerden dolayı değil, kandaki iyonların olması gerekenden daha düşük konsantrasyonlarda olmasına neden oluyor. en çok etkilenen de sodyum dengesi. hiponatremi-su zehirlenmesi diye aratırsanız bulursunuz. suyu saf içmeyin, maden suyu da için, biraz tuz atın, limon sıkın. pet şişedeki suyu aşırı içerseniz sorun olur. 2-2,5 litre civarı için.

hastane.akdeniz.edu.tr

@Lim5 yani yemekleri tuzlu yiyorsam sorun yok?

böbrekleri yorar.

www.youtube.com

www.internethaber.com

www.haber7.com

@ykyt ya arkadaş vücut zaten tuza ihtiyaç duyarsa insanın canı ister. dışardan alamazsa da vücuttakini tutar. sudaki mineralleri de hesaba katalım.

adamın rahatsızlığı yoksa istediği kadar doğal kaynak suyu içebilir. istediğiniz fizyolojiciye sorun, ben günde 10 lt su içiyorum bi zararı olur mu diye (ki o da yarım saatte bir bardak ediyor). sanki bir anda 5 lt iç dedik, saf su iç dedik, terkos suyu iç dedik.


uf çok sinirlendim. kafadan atmayaydım iyiydi..

su zehirlenmesi diye bir şey var. bokunu çıkarmamak lazım. ama 3 4 litre problem değil.

teorik olarak sağlıklı insan 10 lty kadar içebilir

Pearson pte daha kolay diyorlar.

ben işin kolaylığında değilim. kaldı ki okul pearson pte kabul etmiyor (en azından henüz ilerde kabul ederler mi bilemem). bir de 4,5 ielts ile toefl 70 arasında çok büyük fark olmasa gerek.

O plaka olayı komple geyikti diye hatırlıyorum..
Yıllardır alınacak takılacak denilen bir sürü plaka muhabbeti dönüyor..
O yıllarda sürekli plakasız bisikletimle gezdim..

Yine de güncel bilgiv erecek biri daha iyi olabilir.

gectigimiz yil kendi bisikletimle gittim, sikinti yok.

@quaker, @fakyoras
teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için.

eğer bisiklet hırsızlığı olayı olursa biraz sıkıntı çıkarabilirler. yoksa vapurla rahatça gider, gelirsin.

sandisk backup plus slim 2tb.

eğer çok sık taşımayacak, bir desktopla beraber internal hdd gibi kullanacaksan 3,5" yok sürekli bilgisayarlar arasında veri transferi v.b. için kullanacaksan 2,5". 3,5" için priz araman gerekirken, 2,5" bağlandığı bilgisayardan güç alır. ancak 3,5" olanlar 2,5" olanlara oranla çok daha ucuzdur.

Öncelikle ölü kedi fotoğrafları için teşekkürler. Tövbe tövbe ya.
Göbek bağının düşmemesi normal. Hayatta olmayanları gömün en iyisi derince bir çukura.
Lütfen kedinizi emzirme döneminden sonra kısırlaştırın.

ölüm de doğum gibi, canlılık gibi hayatın doğal bir bölümüdür. "ölü kedi fotosunu" burada keyif almak tadında bir şekilde paylaşmadığım, bundan orgazmik bir zevk duymadığım ortadadır. tamamen tıbbi açıdan konuya yardımcı olması adına paylaştım. pişman değilim. o yüzden "tövbe tövbe" kısmını üstlenmiyorum. pişman değilim. bu tarz konularda abartılmasını sevmem. denge iyidir.

geri kalan cevaplarınız için teşekkürler.

ayrıntılı başka cevapları olacaklar varsa onları da dinlemek isterim.

ölü olanları gömerken, çukura koyduktan sonra üzerini kapatacak bir taş koyun, hayvanlar çıkartıp yemesin.
ben alabileceğinizi düşünüyorum, zaten sahiplenme durumu falan yok etkilenmez anne.

öncelikle anne kediler ölü doğan ya yaşama şansı olmayan yavrularıyla hiç ilgilenmez ve onları ölüme terkeder. bazen de kendileri öldürüp yerler. ne kadar çabuk alırsanız o kadar iyi. göbek bağı durumu da normal. yine de mümkün olan en kısa zamanda veterinerinizi arayın. çünkü yeni doğmuş bir memeli yavrusu her türlü enfeksiyona açık haldedir. annenin de en güçsüz zamanında olduğunu unutmayın.

Kediniz çok tatlı, yavruları da çok şekerler, güle güle büyütün öncelikle.
Ölü bebekleri doğar doğmaz uzaklaştırmak iyi olurdu ama mümkün olan en kısa sürede alın. Bu süreçte ölülerden geçebilecek enfeksiyonlara karşı anne sütü yavruları korur bence. Yine de yakından takip edebilirseniz aklınızda soru işareti kalmaz. Göz, kulak ve burunlarından anlaşılabilir.
Göbek bağı zamanla kuruyup büzüşecek ve kendiliğinden düşecek. Anneleri onları devamlı temizliyordur zaten hem müdahale etmenize gerek kalmaz.
Benim kedim de doğurduktan sonra uzun bi müddet ihtiyaçları için dışarı çıkmayıp yavrularını yalnız bırakmamıştı, çok koruyucu oluyorlar :)

the queen of naked kings: size de teşekkürler. aynen öyle yaptım zaten. akşam internetteki dolaşma ve buradaki sohbet sonrası aldım. alırken de hiç seslenmedi bizimki zaten.

yeni soru açmamak için buradan devam edeyim:

kedim yeminden yemiyor. dikkat ettim de doğumdan beri yememiş. ton balığı açıyorum periyodik olarak. onu hemen tüketiyor. oysa ben doğum yapan kedilerin normalden daha çok tüketmesi gerektiğini okumuştum. normalde proplan'ın 2 tür yemini veriyordum kuru olarak. hindili olanlar ve somon balıklı olanlar. şimdi hiç dokunmuyor.

seçebilir, olur öyle. ton balığında tuz var ama, vermeseniz daha iyi. yaş mama alabilirsiniz bir süre için. bol bol yoğurt yedirin bu arada kedinize ek besin olarak.

tuzla tarafı tenhadır.

15 (x)

üsküdar'dan kalkar. anadolu hisarına doğru gider.

x ile kastım a b c falan. orada sorulabilir. tam hatırlamıyorum.

15lerin hepsi tıklım tıklım yau. ayrıca feci kalabalık oluyor.

Uzunçayır - Kurtköy arası giden 16s benzeri bir hat var.

Tenhalığından çok istanbul'da yaşıyorum demek için görmen/bilmen gereken yerlerden geçiyor. Deniz kenarından, Üsküdar'dan başlayıp hastanelerden, Alışveriş merkezlerinden, plazalardan, gecekondulardan, fabrikalardan, işçi servislerinin duraklarından, işe giden annesinin arkasından bakan çocukların gözlerinden, kocası bu akşam kim bilir neye kızıp dönecek diye endişeyle günü geçiren kadının zihninden, yeni evlendiği çocuk bir an önce işten dönsün de bin bir zahmetle kurdukları şu eksik hayatın, yakın zamanda bitecek de olsa şu anda ellerinde olan tek iyi yanını, akşam sevgilinin omzuna başını dayayıp geri kalan her şeyi siktir etmeyi dört gözle bekleyen yeni evli kadınların ihtiraslarından, adı kira, fatura, okul harcı, vergi borcu, sevdiğine alacağı hediyenin parası gibi milyon farklı şekilde söylenebilen, ödenmesi gereken ya da sıfırlanması gereken para derdine düşmüş insanların varlıklarından, istediği kız birlikte olabilmek için yıllarını vermiş ama kız tarafından istenmemiş berberin yıllarından, etrafındakilerin hayatı çok ciddiye aldığını farkedip, “bir şey yapmalı” diye ayağa kalkıp yapabildiği tek şey hayatı hiç ciddiye almamak olan esrarkeşin zıvanasından, senelerce “sınıf mücadelesi” diye yırtınıp seçim zamanları dışında reklamlarda “alınteri” suistimali için kullanılan işçi sınıfının tırnak içerisindeki alınterinden geçip Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'na gider.

Bu hattı kullanacak yolcularımızın yolculuk öncesinde bütün varlıklarını elden çıkartıp pasaportlarını ve diledikleri ülkeye biletlerini hazır etmelerini rica ederiz. Havalimanında tekrar şehire dönmeme dürtüsünün ağırlığını kaldıramayıp ağlayacak, sinir krizi geçirecek yolcularımıza da o ambulansların henüz havalimanı ya da ucak içi bir olay için kullanıldığından çok bu iş için kullanıldığını hatırlatmayı borç biliriz.

15x diyen arkadaşı bi banlayın bence. yıllardır tıkış tıkış gidiyoruz + beylerbeyi/çengelköy trafiği var.

1453 hattı güzel

fb1 ve fb2 (gerçi onlarda tenha değil ama diğer bir çok hatta göre kabul edilebilir ölçülerdeler.

o ritmik ses kafa atma sesi olabilir. çalıştıkça o kafalar plakalara vurup zarar veriyor. yeni disk alıp taksan daha hayırlı olur bence.

bad sector sistemi yavaşlatır ama ritmik ses vermez. o ritmik ses kasmadan sonra ortaya çıktıysa hard disk kafa vuruyor demektir ve kafa vuran bir hard disk meftadır. garantisi devam ediyorsa ücretsiz değiştirmeleri gerekir. bittiyse yeni bir hard disk alman gerekecek.

(bkz: hdd regenerator)

eski toşibamı bu programla kurtartmıştım ama 1tblık harici disk de işe yaramadı..

programla bi şansını dene, olmadı git yeni bi disk al. fiziksel hasar aldıysa uğraştırır hayattan tiksinirsin, yaşama sevincini kaybedersin. üzme kendini...

Hacım paralar elde kesilmiyor hepsinin olcusu sabit. Atm ye yatirmayi dene bence muhtemelen birini almayacak. Dua et hocam birini almasin...:( En garanti yontem bu bence. Ama benimkisi fikir yurutme.. 200tl yi elime aldiysam 3 dk den fazla durmadi

ısıga tut. o zaman ısıkta rakamda ne yazıor ona gore bak

eskiden düşük değerli banknotların üzerine basarlardı şimdi boyutları farklı farklı paraların. belki yine aynı işi yapmışlardır 5 liradan 200 lira üretmek gibi. eline alınca anlaman lazım ağırlığından, dokusundan. gerçek para pamuktur kağıt değil. mor ışıkta baktır diyeceğim o bandrollere de alıp elinden delerler parayı küçük diye direkt.

bütün işaretleri okuyabiliyorum. onda sıkıntı yok. hatta para elimde tek olsa, tam anlamıyla gerçek diyeceğim ama işkillendim işte. hoff..

bizim buradaki bim'lerde sahte para şeysi var. 50tl ve üzerini okutuyorlar oradan. rica et, birinden elime geçti de sahte gibi geldi bakabilir miyiz aletten de. alışveriş yaparken yakalanırsan kötü olur.

en iyi çözüm bankaya sorman.

en ustteki t.c merkez bankasi yazisini elinle hisaediyorsan sorun yoktur :)

pdf dosyaları tekrar indiririm.

Mac veya windows isletimdeki diger x bilgisayarda da ayni hatayi veriyor mu diye kontrol ederdim once.

@ vfgerty; dosyaları tekrar indirme şansımız yok. hepsi o bilgisayarda word ya da scanner ile üretilmiş dosyalar.

@ nwnd: bu dosyalardan birini kendi bilgisayarımda da (win7) denedim. denediğim dosya her iki bilgisayarda da dosya boyu olarak 0 byte boyunda göründü. diğer dosyalara ise bu gün ulaşma şansım yok (bilgisayar hocamın ve adam bu gün rahatsız olduğu için okula gelemedi).

o zaman scan ederken bir hata oluşmuş olabilir. Ya da başka bir pdf görüntüleyici program indirirdim.

Pdf bozukmus derdim.

bir de foxit ile deneyeyim bakalım.
cevap yazan herkese çok teşekkür ederim.

0 byte gorunuyorsa muhtemelen bozuktur. fakat daha once benim yasadigim benzer bir sorunda pdf dosyasini preview ve acrobat reader da ayri ayri denedigimde birinde calisip digerinde calismamisti, onu da denyebilirsiniz.

operatör değiştir.
vodafone 25 tl'lik tarife.gelen fatura 201 (ikiyüzbir) tl.

kullanımınla çok alakalı tabii, ben biraz heryöne, biraz sms, çok internet istiyordum o fiyat aralığına, şöyle bir şey var: devreden süper tarifesi, geçen ay başladı bu olay.

500 dk her yöne, 500 sms, 2gb internet. normalde 49 lira, yıllık abonelik alırsan (taahütlü) 39 lira oluyor. çok konuşan biri değilsen, ya da bazen 700, bazen 300 dakika konuşacaksan, o ay kullanmadığın dakikalar sonraki aya devrediliyor. bunların yanında ben bir de 10 liraya "senle ben" diye bir paket kullanıyorum, bir kişiyle (significant other falan) 1800 dakika veriyor. farklı farklı kişilerle çok konuşacağım dersen devreden ekstra ve devreden bol dakika paketleri var, ilki 1000, diğeri de 1500 dakika her yöne, yalnız internetleri kıt. Hepsi yüksek olsun dersen o iş sanırım RED tarifesi oluyor, 40 lirayı aşıyor.

önceki tarifemde 500 MB internetim, daha çok işime yaramayan SMS'ler vardı -WhatsApp diye bişey çıkmış çok süper! SMS ne lan?-, o açıdan bu tarifeden çok memnun oldum.

operatör değiştirmeyi düşünüyorsan, benim kanaatim Turkcell 'de kampanyalar çekici olmuyor, Avea 'nın kampanyaları hep çok çok çekici, ama verdiği hizmet hep eleştirildiği için, riskler var.

ben de devreden kullanıyorum. ancak numara taşıma yapmadığım için taahhüt de versem 49 lira ödüyorum.
memnunum.

sitcomlarda friends, dramada six feet under.

breaking bad ve the wire.

edit: game of thrones da iyi bak. gerçi ne kadar amerikan bilmiyorum...

24

Daha cok ülke değil de, kanal ve yapimci dizileri kaliteli oluyor. Starz, hbo ve amctv dizileri en cok seyredilenler oluyor.

house'dan sonra dimi?

lost.

seinfeld.

friends, chuck.

dexter

breaking bad.

Prison Break. net.

the big bang theory

six feet under

(bkz: battlestar galactica)

burada genelde turkiye'de meshur olan diziler verilmis, geneli cok iyi degil. verdigim linkten emmy odullerine bakabilirsin, her zaman olmasa da, genelde en cok odul alan diziyi en iyi dizi diye niteleyebiliriz.

en.wikipedia.org

lgbt

özür dilerim belirtmeyi unutmuşum, etnik bir azınlık olmak durumunda.

Tibet'ten yürü.

@m hzen, dersin niteliği "minority AUTONOMIES" şeklinde dikkatinizi çekerim.

pardon gençler, avusturalya yerlileri alındı mı? aborjinler yani.

Dersin adı Europe olduğu için ve autonomy dediği için oradan devam edeyim. İspanya deli kaynak çıkartır. Katalanları kenara koysan Bask, Mayorkin, Galiçyan, Aragonez, Asturian, ve bir ton azınlık var. En temiz örnek bu. Birleşik Krallık içinden İskoçya, İrlanda, vb. de bir yaklaşık sonuç olur.

Fransa'nın Kaledonya'sı, İngiltere'Nin bir takım sömrügesel adaları var. Bunlar ülkelerden çok uzaktaki otonom bölgeler işe yaramaz galiba.

Sadece yaşayan azınlıklar alındığında (otonom bölge gerekmiyorsa) Almanya'daki Türk, İspanya'daki Latin Amerikalı ve Rumen, Fransa'nın güneyindeki Fas-Cezayir-Tunus'lular sayılabilir.

Aborjinler alındı malesef.
Bir sürü etnik azınlık var ispanya ve fransa içerisinde ama yani şöyle diyorum ki güzel hoş bir tane seçeyim hem çalışırken zevk alayım hem de bilgileneyim. :)

Otonom bölge gerekmiyor ama almanya'daki türkler olmaz çünkü bağ olmaması lazım aramda. rumen milletleri de alındır. fransa da çok komplike bi konu, onların konumu bambaşka. :)

Güney Amerika'daki native ya da Amerindian denilen grup? Ataları Aztek, Maya, vb. olanlar.

çeçeler olabilir

baltık kıyısı, laponlar (samiler de deniyor).

güzel soru. dosyayı kaydederken .xlsx degıl de .xls seklinde kaydedersenız sorun kalmaz dıye dusunuyorum

üzerinde çalıştığım dosyada deneyeceğim. umarım hallolur da hocama rezil olmam. yoksa her seferinde form editlenmesi gerekecek ki o kabakta benim başımda...

at

nazgûl

özel bir isimleri yok. kanatlı binek diye geçiyor.

Ozel bir isimleri yok, ama farkli sekillerde adlandiriliyorlar:

"After losing their horses at the Ford of Bruinen, the Nazgûl returned to Mordor and reappeared mounted on hideous flying beasts; Beregond called them "Hell Hawks". Tolkien describes them as "fell beasts", though Tolkien applies the adjective fell ("fierce, cruel") to a variety of other creatures throughout The Lord of the Rings — even at one point to Gandalf. In a letter, he calls the winged mounts "Nazgûl-birds".[13] In the absence of a proper name, derivative works sometimes press "fellbeast" or "fell-beast" into service."

spring, broadway, fairway :D

hard disk kafa değişimi diye bir şey YOK. garantisi dolmammış ve kafa vuran hard diski aldığın yee veriyorsun sana yenisini veriyorlar. o 300 $ çöpe gidebilir. ayrıca hard diski açtığın anda bir daha toparlayamama ihtimali de hiç az değil (bozuk bir hard diskte denendi ve hard disk bir daha toplanamadı). en ekonomik çözüm değerli kayıtları flash disklerde saklamak (şu aralar çokta pahalı değiller), işe girer girmez de maaş durumuna göre ssd ya da iyi marka bir hdd almak.

Ben verilerimin peşindeyim. Kafa değişimi diye bir şey VAR :)

Kafa değişimini ben de daha önce okumuştum ama bunun aşırı steril, tozsuz bir ortam gerekeceğini tahmin ediyorum ama emin değilim yine de.
Yine kafa değişimi için aynı model bir harddisk olması gerekiyor diy biliyorum ve ondan sökülecek kafayı kullanman gerekiyor diye biliyorum.

teoride mümkün, evde yapilmasina olasilik vermiyorum. bilakis, eli kolu topraklamadan dokundugun an bisileri kaybetmeye baslayacaksin.

haremden minibüs vardı hala var mı bilmiyorum.

kolay ya da çabuk gidemezsin. o tren zamanındaydı. hareme gidip minbüse binebilirsin. minibüs 2 saat kadar sürer. en pratiği de budur zaten.

Metrobüsle uzunçayır, oradan gebze harem minibüsü

@uepuey
gebze-harem minibüsleri çok kötü. kötü ve uzun kısmı akbil-iettyle halledebileceğim bi alternatif yok mu?
mesela 500t güzergahında nerden gebzeye gidebilirim?

500t senin güzergaha pek uygun değil. onun yerine şöyle olabilir:
zincirlikuyu'da köprülü kavşak durağından 500es'e binip kartal'da inersin, oradan 200 numaralı otobüse binip gebze istasyondan bir sonraki durak olan anibal'de inersin az biraz yürüyüp 563'ün güzergahına ulaşırsın.

ilaç içme. uyuşturmaktan başka bişi yapmaz. başka çözüm lazım. çalışma programını otur düzenle, şu saatte şunu yapıcam gibi, müzik dinle, arada kendine ödüller ver.

Oha sektör de benzer aynı ben. Çözümü kendimce iş değiştirmek olarak görüyorum ben.

İlaç alma. Ben de yazılımcıyım. Kısa, yoğun işe dalmalar yaşamalısın. Meslek çok sıkıcı, yapacak bir şey yok.

ilaç hiç bir sorunu çözmez. bence bunu bir psikiyatristle konuşman daha yararlı olur.

Bana da arada sırada olurdu
Deadline'ı yaklaşan projeleri bitirerek başla, bir zaman sonra rayına oturuyor

Aynı anda 50 tane iş gelirdi, bir anda hiç birini yapamaz hale gelir donardım

Yazılımla uğraşırken yapılacak işlerin artması gerçekten ters etki yaratıyor. Ben her gün yalnızca bir projeyle uğraşarak kendimce yoluna koydum.

Öncelikle altın uçlu kablo öyle aman aman pek bir fark oluşturmaz. Bunun haricinde plazmalar daha çok dvd gibi blueray gibi bir kaynaktan film izlmek için iyilerdir. Ayrıca plazma tvler ilk alındıklarında belli bir süre belli şartlar altında kullanılmalı diğer özellikleri daha sonra ayarlanmalıdır. Bunun için bazı forum sitelerinden yararlanabilirsiniz.

bariz yayında bir hata var çünkü o karelenme falan normal değil.

kablo da etkiler, belki 32" de etkilemez anlayamazsın ama 50" amk :))
altın uçlu kesin al kaliteli bir şey (3d hdmi ney lan?! 3d için gerekliyse bilemem tabii)

bbc hd'ye bak. dediğin kadar "olağan" ise; TV kaynaklı olabilir. yok o kanal iyi ama Türk HD'leri kötüyse; yayın kötü.

(teledünyadan digiturk'e geçtim. HD'ler daha iyi gözükmeye başladı)

-yayın kaliten düşük. teledünya gerçekten hd yayın yapıyor diye düşünmüyorsun umarım. bahsettikleri hd yayın 1080i sadece. gerçek hd yayın (1080p) görmek istiyorsan kalite kayıpsız riplenmiş mkv ya da direk bluray film izlediğinde gördüklerindir.
-kablo kaliteli olursa daha iyi tabii ama ille de altın uçlu olmasına da gerek yok. kaliteli bir kablo olsun yeter.
-plazma alarak hata yaptın. yavaş yavaş terkedilen bir teknoloji ve ciddi bir elektrik tüketicisi. ha görütü kalitesi açısından lcd ile arasında kalite farkı yok.

ratgelebiri hiç canını sıkma benzer bi olay aileme aldığım phillips full hd tv de yaşandı. dediğin gibi cd takılması gibi olay varmış bende uydudan olduğunu düşünüp digitürkün servisini çağırdım kibrit kutusu kadar metal bir kutu bağladı güçlendirici gibi bişey (25tl) görüntü kalitesi %40 tan 70 e çıktı birde kablom kalitesizmiş (çanaktan gelen) onu cat6 kablosuyla değiştirdik ve görüntü kalitesi inanırmısın %100 e çıktı bu değerleri uydudan bakabiliyorsun.

bu donmalar takılmalar olmuyor ve bana göre görüntü kalitesi arttı. bu dediklerimi yaparsan (bana 75 tlye mal oldu) belki bir düzelme olur.

hdmi dijital bi bağlantı olduğu için altın uçlu, platin uçlu kablo vs. vs. hiç bir fark yaratmaz sadece pazarlama hilesi.

SD yayındaki karelenme olarak söylediğin olay scaling artifact. Her televizyonda olan bir şey. Ekran ne kadar büyük olursa o kadar kötü görünür. Yapacak bir şey yok.

HD yayınlarda bir sıkıntı varsa o Teledünya'nın yayın kalitesiyle ilgili olabilir. Bir ara Tivibu kullanmıştım. HD yayının kalitesi çok kötüydü Digitürk'e göre çok kötüydü.

orpheus'a katılıyorum. Altın uçlu HDMI'in hiç bir esprisi yok.

Dan Brown kitapları ne kadar gerçekse bu kitap da o kadar gerçek. Amerikalıların gazını almak ve milli duygularını kabartmak için yazılmış Hitler kitaplarından biri. Zaten Hitler konusunda ciddi bir Türkçe kaynak bulmanız çok zor.

william shirer-nazi imparatorluğu 1, 2 ve 3. ciltleri. yazar amerikalı. amerika ikinci dünya savaşına katılana dek almanyada kalmış ardından da 1871-1945 arası tüm alman belgelerine ulaşma şansı olmuş.

bence önce -okumadıysan- kavgam'ı oku. Sonra diğer kitapları onun üzerine inşa et. Birde istersen güzel belgeseller tavsiye edebilirim

Hitler dönemiyle ilgili onlarca kitap ve yüzlerce makale okumuş biri olarak söylüyorum:

Türkçe kaynak olarak okunabilecek en güzel kitaplar @tururo'nun bahsettiği gibi william shirer'in "nazi imparatorluğu" kitaplarıdır.

NTV yayınlarının "Hitler Kitabı" vardır, fakat o kitap da biraz Stalin için süslenmiş bir kitap gibi duruyor.

Kavgam kitabına gelince, Kavgam edebi dil olarak belki de yeryüzündeki en saçma kitaplardan biridir. Neredeyse Hayatı boyunca edebiyatla ilgilenmemiş bir adamın yazdığı bir kitap sonuçta. Kendi fikirlerini, içinde yaşananları öyle bir anlatmış ki, sanki kitap 300 kısa öyküden oluşuyor gibi. Daldan dala atlıyor, bir fikri bitirmeden bir diğerine geçiyor. gerçekten o kitapla başlamak eğer çok hevesli bir okuyucu değilseniz sizi döneme soğutabilir.

ben o diziden yahudi tarihi kitabini okudum guzeldi, fena bir dizi degil gibi geldi bana.

neden 1500 sence? 4'te 1'inin yatması gerekmez mi?

bildiğim kadarıyla ikramiye çalıştığın süreden bağımsız. iki maaş tutarı yatması lazım.

6 aylık ikramiyen: 1000 tl
3 aylık ikramiyen: x tl

içler dışlar çarpımı yaparsak:

6*x = 3*1000 tl
6x = 3000 tl
6x/6 = 3000 tl/6
x = 500 tl

net maaş + ikramiye
1000 + 500 = 1500 tl

sanırım gayet açık.

tabi patrona kalmış bir şey bu. hepsini de verebilir.

genelde ikramiye neyse o verilir, ne kadardış çalıştığından bağımsızdır ama biraz da işverenin inisiyatifine bağlı.

aynı durumu ben de yaşadım. ben işe girdikten 2 ay sonra ikramiye dağıtılmıştı ve maaşım kadar verilmişti. yani o ay maaşım x 2 almıştım.

yok yok ben sordum, çalıştığın kadar olanı yatacak dediler. ben 1250 yatar diye düşünüyorum, ama arkadaşım "mal mısın 1500 yatar senin matematiğine sıçayım" dedi, ben de kafa patlatıyorum ama neden 1500 yatıyor anlamıyorum harbiden mal mıyım acaba?

ay anladım galiba harbiden malmışımasgadfsdafss

6 ayda bir 1000 tl yatması 3 ayda bir 500 tl yatmasıyla aynı şey zaten ay ahahaha matematiğime sıçayım hakkaten tenk yu arkadaşlar hepinize

Benim de önceki iş yerimde iki ikramiye vardı haziran ve aralık olarak.
Mayıs ayında ayrıldım. Haziran ikramiyesinin 5/6'sını, aralık ikramiyesinin 0/6'sını verirler diye tahmin ediyordum.

Haziran'ın ve Aralık'ın 5/12'sini ayrı ayrı verdiler, aynı hesaba geldi.

500 alırsın.

bir kere üniversiten hangisi ise ve o üniversitenin hangi enstitüsünün öğrencisi isen, onların tez yazım kılavuzları vardır. orada kesin gösterilmiştir.
yine de sana önerim şu: alıntı yaptığın sayfanın linkini kopyala ve dipnota yapıştır. eğer yazarı veya belge ismi var ise onları başına ekle. en sona da parantez içinde erişim tarihi: 33.33.3333 şeklinde tarihi gir. olay bu.
ancaaak bazı linkler çok uzun olabiliyor. bu durumlardan ben bazen sadece web sayfasının adını giriyorum (isim vs tarih aynı kalmak şartıyla). ama esas olan okuyucuyu direkt alıntıya ulaştırabilmendir.
bu arada bir fikir vermesi açısından şu anımı anlatmak isterim. ilk yazdığım makalelerden birisini baltık ülkelerinden birinin indeksli dergisine göndermiştik. makalenin dayandığı ana teoriden bir tanımını acemiliğimden/cahillikten web alıntısı olarak vermiştim. hakemin birisi aynen şunu yazmış: "makalenin temelindeki kavramı webten açıklamak uygun değil. hem nerden bilelim yazar bu web sitesini kendisi yapmış ve uydurduğu tanımı webten referansla kullanmış olabilir. buyur burdan yak. e tabi makale ret almıştı. ama çok şey öğrenmiştim o retten. kolay gelsin
örn:
hasan basan. geriye dönüş. www.aksekili.com/oduller/felanfilan/xy.pdf (erişim tarihi: 01.01.01)
veya:
hasan basan.geriye dönüş. www.aksekili.com (erişim tarihi:)

tiny url falan tarzı bi şeye soksanız sitenin linkini sonra paylaşsanız. ama tiny url ne kadar uzun ömürlü bilmiyorum sadece aklıma geldi önereyim dedim.

hadi makaleler için durum daha kolay. site adı, makale adı, yazar adı falan daha ciddi görünüyor. ama iki cümlelik önemli bir tanıma rastlamışım, ne yazanı belli, ne başlık var, ne de bu bir makale.
örn: "ışık, hedelerin hede olmasıyla hedeleşir ve bu sebepten hede olur" diye bir cümle. sitenin adı da "hayvanınevlâdı" ben şimdi bunu dipnota koysam prof. gözlük üstünden bi bakıp ince ayar verir bana gibi geliyo. asıl bunu nası kotarıcaz ?

açıkçası ben olsam o alıntıları teker teker çıkarır ve hiç risk almam bu konuda ki kendim de tez yazıyorum bu ara, aynen dediğim şeyi uyguluyorum.

zaten internette buldugunuz her seyi de teze yazmamaniniz gerekiyor. normalde wikipedia tarzi sitelere bile hos gozle bakilmaz, cunku akademik degildir. dolayisiyla hayvanin evladi gibi bi sitede ne kadar akademik bi bilgi oldugu cok daha supheli.

yok ben illa bu bilgiyi kullanicam diyorsaniz,
fempusay +1

eger yazar adi makale adi vs gibi bi bilgi yoksa, sadece sayfanin linki ve erisim tarihi yeterlidir.

@halanne ben de senin gibi düşünürdüm bu örnek karşısında. tabii ki bu "hayvanın evladı" ismini örnek olsun diye ben uydurdum ama buna çok benzer isimde bi kaç site var ve ciddi akademik bilgiler içeriyor. siteyi hazırlayan arkadaş biraz değişik belli ki.
@devilred olmazsa çıkarıcam ben de dediğin gibi. başka çarem kalmıyor galiba.

belirli bazı siteler dışında (üniversite ya da konuyla ilgili çalışma yapan kurumların siteleri (onların uzantıları da ya edu olur ya da devlet kurumu olup olmadığına bağlı olarak gov ya da org) dışındaki sitelerden kaynak kullanmamak en iyisi bir istisna olarak bu sitelerde herhangi bir dergide-kitapta yayınlamış makale görürsen onu kullanabilirsin. öyle bir makalenin de bir künyesi vardır zaten. eğer o künye yoksa boşver kendini riske atma.

sitenin adindan ziyade ne kadar bilimsel oldugu onemli. eger kullandigin bilgi onemliyse, dogruysa, mantikliysa site adi onemli degil tabi ki.

eger cok garip olcaka, hocalar anlamayacak diyorsan dipnotta 3-5 cumle ile siteyi tanitici bilgi koy.

Illa internetten yararlanacağım diyorsanız evronos gazi'nin PDF hakkında dediklerine uyun. başka türlü hiç interneti karıştırmayın işin içine

Sitede iletisim bilgileri vardir. Oraya mesaj at ve icerik icin kaynak talebinde bulun. Eger o arkadastan olumlu bir geri donus alamazsan bulasma derim bende,diger arkadaslar gibi.cogu zaman hos karsilanmaz,icerik ne kadar degerli olursa olsun degmez o riske. Olmadi o sitedeki bilgileri googleda ara, belki google seni gercek bir kaynaga yonlendirebilir.

İlgili hücreler bir formülle hesaplanmış ve matris gibi dizi hücreleri mi? Hücreleri genişletip Shift+Ctrl+Enter ile aynı formülü uygulayınca Excel onları bir matris veya vector gibi görüp tek hücreyi değiştirmeyi reddeder.

Eğer durum buysa, yapabileceğiniz şeylerden biri herşeyi kopyalayıp başka bir sheet'e Özel Yapıştır'dan değerlerini yapıştırmak ve daha sonra o değerler üzerinden işlemler yapmak olabilir.

üzerlerinde hiç bir formül yok. bildiğiniz basit tablolar. sadece içlerine değerleri yazılıp toplanmaları gerekiyor.

teamviewer ile bağlanıp yapabilmem söz konusuysa yardımcı olabilirim.

olamıyor ne yazık ki. önemli bir dosya bu.
exceli kaldırıp tekrar kuracağım. belki düzelir..

öncelikle istanbul'da 10 milyon değil, en az 17 milyon geri zekalı var :)

bence saçmalık değil. istanbul'da "kariyer" açısından her zaman daha iyi fırsatların olur gelecekte. fenerbahçe de güzel bir semttir, rahat edersin. senin açından da güzel olur. başka bir şehir, yalnız yaşamak, daha fazla sorumluluk falan sana avantaj olarak geri döner.

istanbulda nerede çalışacaksınız muhit olarak ?

Fenerbahçe yine.

gelme bok gibi bir şehir.

gel hocam gel valla, istanbul iyidir, hele anadolu yakası daha iyidir. takılırsın cadde, kadıköy falan. hatta caddebostan sahili zorlarsan izmir'e bile benzetirsin.

tatillerinde de atlar gidersin izmir'e, hasret giderirsin. daha keyifli olur.

Yaklaşık 7 yıldır İstanbul'da yaşıyorum. 1 tek gün bile pişman olmadım. Trafiğinden, havasından, kalabalığından midem bulanmıyor. Seviyorum İstanbul'u çünkü.

o zaman taşın derim.
kira ödemeyeceksin +1
trafik çekmeyeceksin +2
daha çok para alacaksın +3 ( istanbulda asıl pahalı olan ev kiraları + ulaşım için araba zorunluluğu )
fenerbahçe - kadıköy istanbulun en güzel bölgesi +4
izmire göre olan sosyal imkanların aşırı fazla olması +5
iş imkanlarının, networkun aşırı fazla olması +6

eksilere gelirsek
iş yeri taşınabilme durumunda yeni ev tutacaklar mı ? -1
ailesiz yaşamaya hazırmısınız ? -2
istanbula alıştın mı izmire geri dönemezsin -3
kalabalık ortam -4

istanbul'a taşınmanın sebepleri arasında evlilik öncesi para biriktirmek olacaksa sevgilin var demektir. onu da izmir'de bırakıp mı geleceksin?

istanbul vallahi de öyle. klişe gelicek ama hem sevmezsin (zaman zaman) hem de aşıksındır bırakamazsın.

ama benim gel dememdeki en büyük etken oturacağın yer. oturacağın yer, "yaşayacağın" yerdir. sıkılmazsın da burda. her zaman bulunur yapılacak şeyler.

@esek sipasi

evet maalesef abi 2006'dan beri beraberiz...

uzak mesafe ilişkisi zorlar yalnız. ben olsam her şeyden önce bunu düşünürdüm. para her şey demek değil.

istanbul'da yaşarsın. her daim yapacak bir şey bulursun. arkadaş bulursun. daha öncekilerin de dediği gibi caddebostan sahil falan alsancak havası verebilir bir nebze. ama sevgilin yanında olmicak. sözlükte uzak mesafe ilişkisi yaşamış insanların deneyimlerini oku istersen.

fenerbahçe'de ev tutucaklar üzerine 3000tl maaş gayet mantıklı. hiç pişman olmazsın. para biriktirme işi sana bağlı. 1500tl geçinmek için kötü değil. kalıcağın semt gayet güzel.

bence de gelme. istanbul daha masraflı olacaktır izmir e göre

Fenerbahçe'de ev tutacaklar kısmına kadar gelme ne gerek var diyecektim ki, bi de cevaplarda Fenerbahçe'de çalışacağını görünce hiç düşünme derim...

kira vermeyceksin, trafik çekmeyeceksin, maaş daha yüksek, sahile yakınsın ve gerçekten nezih bir bölge, koşarak gel :)

sevgilin (hem de 8 yıllık bir ilişki) varsa işin rengi değişir. ne zaman evlenmeyi düşünüyorsun? 1 sene sonraysa olabilir ama daha uzunsa bu süre, seni baya zorlar.

aylık 3-4 arası bişey talep etsen yeter bence.

ya ben gercekten anlamıyorum,millet burada 1500 liraya eziyet cekmeye alışmış sanırım,o yüzden 3000'e "gel yeaa" diyorlar.
1-3000 tl ile ayda 1500 lira biriktirmen için haftada bir dısarı cıkmıyor,içki sigara içmiyor,işten eve evden işe gidiyor olman lazım.
(maaşında fark edecek 500 lira için İstanbul'a gelmek eşittir yeni borçlar edinmeye davetiye cıkarmak)
2-İzmir gibi memleketi ve sevgiliyi geride bırakıp buraya gelmek gerçekten ama gerçekten çok mantıksız.
3-İstanbul'da Feneryolunda oturuyorm,işim yakın,hatta genelde evden çalışıyorum vs ama bir yerden bir yere 2 saatte gidemiyorum.
Trafik sadece ev-iş arası mı ben anlamıyorum ki bu kafayı?
4-iyi bir semtte yaşayacak olman buradaki milyon tane hırsız,dolandırıcı,sapık insanlarla karşı karşıya gelmeyeceğin anlamına gelmiyor.

*İzmir'de yaşamış bir insan olarak yazıyorum bunları.

Fenerbahçe'de oturup çalışmak çok güzel de 3000 lira maaşla o muhitte yaşayarak çok az birikim yapabilirsiniz.

izmir'de doğup büyümüş, ankara'da okumuş, istanbul'da çalışıyor olan biri olarak kesinlikle tavsiye etmiyorum. istanbul insanı yiyip bitiren, fiziksel ve ruhsal olarak hasta eden bir şehir. ha imkanlar süperdir, ayda 10.000+ maaş alırsan, şirket arabanı evini verirse, kalabalıktan izole sakin bir hayat yaşarsan ne ala. yoksa çekilecek çile değil. ki anladığım kadarıyla hem sevgilin hem sosyal çevren hem ailen izmir'de, bence hiç gerek yok. ancak joe dalton ve demoniclewinsky arkadaşların dedikleri de mantıklı geldi. biz ne dersek diyelim senin aslında artıları ve eksileri yazıp düşünmen gerekiyor. bunu yaparken sanırım sevgiline ve ailene de danışmalısın. naçizane tavsiyelerim bunlardır.

kira masrafı olmadan, araba alma zorunluluğu olmadan tek başına 3000 tl ile birikim yapamayan birisi zaten evlenmesin.

yalnız evlenme konusu çok ciddi, sevgiliniz gidipte uzak bi yerde çalışmak zorunda kalırsa, çekeceğiniz trafikten dolayı hayata bile küsebilirsiniz. ne işle meşgul sevgiliniz ?

@bad astronaut

o çevreye bağlı kalarak 3000 tl'nin yarısını biriktirebilmek zor olan.
Bir de bunu İzmir'de zaten alacağı maaşın 500 lira fazlası için yapmak?

İstanbul'da seçenek çok evet ama bu ne demek,Fenerbahçe'de yaşayıp Gaziosmanpaşa'ya eğlenmeye mi gidecek,ev alışverişini zeytinburnu bilmem ne pazarından mı yapacak?
Günlük ihtiyaçlarını mevcut çevresinden karşılayacak. Dışarı çıkınca bi kadeh şaraba 25 lirayı verecek nihayetinde.

2 kişilik 1 kedisi olan kira vermeyen biri olarak 3000 tl yetmiyor. ne kadar gerekebileceğini hayal gücüne bırakıyorum. imkanın varsa gelme istanbula (daha doğrusu sadece turist olarak gel. öbür türlü çekilmez)

fenerbahçe de yaşayıp, kadıköye eğlenmeye giderse o paranın yarısına da eğlenir pekala.
günlük ihtiyaçlar ise marketlerden yapıldığı sürece aynı fiyata geliyor.
asıl sorun doğalgaz vb gibi faturalar olur, yoksa giyim istanbulda izmire göre daha ucuz mesela.

size müstehak,gelin aq :)
ben zaten taşınıyorum 2 seneye.

Kadıköy'den Beyoğlu'na gitmek kolay hee,
-Taksiyle git,arabayla git,otobüsle git;manyağın biri sik gibi araba kullanıp köprüyü kapasın 2 saat öyle git.
-ama en güzeli metrobüsle git,o tadı bi al,yaşa.Metrobüse binmeden ölme.
Te allaaam.

gelme. çok net söylüyorum. pişman olursun.

doğma büyüme istanbullu olarak istanbul'dan pek hoşlanmıyorum, ama kiran karşılanarak fenerbahçe'de oturmak mükemmel teklif. istanbul'un yaşanacak en güzel yerlerinden birisi bence oralar.

son bir yorumum olacak.
eğer ayda 1500 tl birikterecekseniz, izmirde ayda 750 tlye geçinebliyorsanız ayda, istanbulda 1500 e geçinirsiniz. tabi bazı fedakarlıklar yapmanız grekecek izmirde de kalsanız, istanbula da gitseniz.

bence asıl sıkıntınız evlilik durumu ? eşiniz çalışıyor mu ? istanbulda iş bulabilecek mi, bulsa da iş yeri yakın olacak mı ? istanbulda işsiz kalıp izmire dönememe durumunuz da var.

yanisi bekar olsanız kabul edin, ama evlilik işi ayrı boyuta getiriyor. hele bir de eşiniz izmirde kalacaksa, haliniz nicedir.

Fenerbahçe'de yaşayacaksan kesin gel.

tüm cevaplar için çok teşekkürler, kız arkadaşım psikolog daha 1 senesi var bitirmeye yüksek lisansını ha diyince yine evlenemiyoruz benim kafamdaki şu açık konuşmak gerekirse;

2 sene boyunca ayda 1,500 TL biriktir 24*1500 = 36000 primlerle falan 40bin de sorna işten ayrıl askere git düğün yap İzmir'e yerleş bu mümkün mü agalar ? Kulağa yapılabilir geliyor mu ?

dostum,

izmirde ortalama 2250 alacaksın istanbulda 3000 alacaksın diye hesap ettim ben yazdıklarından. 2 sene boyunca o meblağı zor biriktirirsin, yani haftada 1 eğlenmek, günde 1 paket sigara zaten sana ayda 600 tl masraf çıkartır, e faturalar+yeme içme ( haftaiçi yol bile koymadım işe yakın diye, haftasonunu da eğlenceye kattım ) 1500 kesin harcarsın, kıyafet falanı da kattım işin içine. yani çok zorlar. hele bir de ayda 1 kere izmire gidip gelsen, direk eksidesin.
izmirde 2250 maaşa, o parayı biriktirmek istiyorsan, ya hiç sigara+eğlence yapmaman, ya da hiç fatura+yemek parası ödememen gerekiyor.
2 türlü de o parayı biriktirmen imkansız hocam.

askere gidene kadar hadi diyelim 24000 biriktir, bi de tazminat alıp askere git o tazminatı askerde yersin diyelim, dönüşte illa i bulman gerekecek ki, düğün yaptıktan sonra evi idare edebilesin

İstanbul kariyerin için iyiyse git,gençten kariyer yapılır, ama hayat da kısa sürünmenin de lüzumu yok. Bence 4000 de şansını dene, verilmez bir rakam değil farklı şehre gidiyorsun, İstanbul pahalı. Amaaa kirayı vermeleri de süper lam!! Ailenden ayrılmak da iyidir 25 yaşındaki insan için.

Istanbuldan izmire taşındım ben, çok mutluyum ama benim çoluk çocuk var, bekar olsam iş deneyimi diye koşarak giderdim.

oğlum hepinize çay çorba ısmarlicam ne iyi adamlarsınız.

@stunky izmir'de mi, istanbul'da mı? ona göre şeyedelim :)

hayır mümkün değil. alacağın maaşın her ay yarısını biriktirebilecek olma ihtimalin yok. herkes semtin güzelliğinden bahsetmiş yalnız o civarlarda oturman kira ödemesen dahi masrafını olması gerektiğinden de artıracak bir durum zaten. biliyorum çünkü o taraflarda yaşadım doğduğum günden beri. şu an üniversite dalgasına ankara'dayım, çok özlüyorum oraları, çok çok güzel bir şehir evet ama 1500 tl ile karın doymuyor asla. ben senin böleceğin ve onunla orada yaşayabileceğini umduğun 1500 tl ile ankara'da giyim kuşam, dışarı çıkmaa, içki, paket sigara, hazır yemek vesaireye hiç para harcamamama rağmen ay sonunu zor getiriyorum.

yerinde olsam ya izmir'de kalır ya da para biriktirmeyi unutmak şartıyla giderdim istanbul'a.

İzmirde'kilere haftaya İzmir'de, İstanbul'dakilere Temmuz'da :)

Kararımı şöyle verdim 4000 TL + kira'dan kapıyı açacağım 3250+kira'ya kadar düşeceğim.

1 ay içinde yapılacak bu konuşma tek tek haber ederim :)

sevgilinle de konuş da ona göre ver kararını. uzak mesafe ilişkisi zordur. 1 sene bile olsa bir de araya askerlik girecek vs. iyi düşün derim.

abi daha önce de uzak kaldık 7 ay kadar ben yurtdışındaydım çok kısıtlı konuşma imkanımız vardı o konuda gözüm arkada kalmıyor, şükür.

gözün arkada kalması başka bişey, özlemek-istediğin anda göremeyecek olmak-kötü bi anında yanında olamayacak olmak vs. başka bişey.

bu yüzden dedim paradan daha değerli şeyler var hayatta diye

ben kontrata senede 6 git-gel uçak bileti sıkıştırayım o zaman :)

ya açıkçası İzmir'de bile haftada 1 kez görüşebiliyoruz, ben duramam haftasonları kaçarım İzmir'e.

kaçarsın tabi izmir dediğin nedir. ben de bazen haftasonları gidiyorum iş için. atlar gideriz beraber :))

kadıköy'den beyoğluna gitmek kolay mı:D
tamam.

idrar yolu enfeksiyonu olabilir. www.armillaveteriner.com

kanlı ve iltihaplı bir şey sızıyor. halinde sinirlilik yok, biraz masaj yaptım ve kıvamlı bir akıntıyı birkaç damla kanlı akıntıyı çıkarışına şahit oldum. kötü oldu bu şimdi.

Acil veteriner müdahalesi gerektiren bir şey gibi göründü bana. Geçmiş olsun.

sorun da veterinerle alakalı. denizlide şu an açık olabilecek bir vet bulmam zor.

sistit ya da idrar yollarında kristallenme olabilir. Hemen veterinere götürün, aynı şey birkaç yıl önce benim dişi kedimde oldu, sistit çıktı ve sonra veteriner tedavi etti.

Geçmiş olsun.

Her zamanki veterinerinizin cep no.su yok mu? Açık bile olmasa bu durumda en azından evinize gelebilmesi lazım.

veterinere en son 2 ay önce gittik ama asıl veterinerim istanbulda. buradakinden telefon almadım. internet aramam da pek olumlu değil. denizli çok lüzumsuz bir büyükşehir.

Anlıyorum. o zaman yerinizde olsam İstanbul'dakini telefonla arayıp durumu bi anlatırdım. En azından olasılıklar hakkında size doğru bilgiler verebilir ve sabaha kadar beklemenizde bir sakınca olup olmadığını söyleyebilir.

burada ateşi çıkmıştı bir defa. o zaman gittiğim veterinerin telefonunu buldum internette ve ulaştım yarın iltihap şüphesiyle tedaviye başlamak üzere çağırdı.

benzeri bir olayı yaşadım. benim sıpanın sorunu kum dökmesiydi. mamasını değiştirerek sorunu çözdük.

veterinerle vardığımız sonuç: kızışma.

az önce veterinerden döndük doğrudan kumuna gitti. fevkalade şorul şorul yaptı. meğersem hormonları coşmuş horostopulosun.

Hahha :) Neyse ki sorun kalmamış, sevindim... Kısırlaştırmak da iyi bir çözüm olabilir, bilginize...

Oha kaçırma.

edit: kıllandım ama bak, iyi incele evi. Isıtması falan mı yok, nedir acaba? Çok iyi zira fiyatı.

edit 2: Biraz daha bilgi, Bağdat caddesinden dolmuşla yol açıksa maksimum 10 dakika sürer. Dönerken de biraz ilerdeki çatalda inip yürüyebilir ya da alttaki caddeden yukarı yürüyebilirsiniz.

Ben de killandim simdi. Madem o kadar uygun yarin bi gidip bakmali

Bence duyuruyu da sil ki iyiyse de görüp gidip kapan olmasın. Paranoya iyidir.

iyi bir ev. ama bir sor önce mütaahite verilme durumu var mı. bir kaç ay önce olsaydı kötü bir tercih olurdu. ama demiryolu kapatıldığı için gürültü sorunun da olmaz. kadıköye ulaşımı haftasonu öğleden sonra çok problemli (dolmuşlar adı üstünde dolu geçer. otobüslerde öyle). haftaiçi o kadar sorun yaşamazsın. aynı lokasyonda oturduğum için kadıköye ulaşabileceğin net süreyi veribilirim. 5 dakika (haftasonu sabah-dolmuş-otobüs bekleme süresi hariç) ile 25 dakika (haftasonu öğleden sonra. bunda da araç bekleme süresi eklenmemiş durumda) arasında değişir.
kiraya gelince 20-25 yıllık bir evse o bölge için normal sayılır.
not: 40 yıllık bina 3+1 110 m2 950 tl kira.

bir smartphone, bir de yanına tablet diyorum. gerçekten...

Tabiiki smartphone.
1.5 yıl öncesine kadar klasik cep telefonu kullanıyordum.
Şu an acil bir durumda bu aletle navigasyondan tut email okumaya kadar herşeyi çözebiliyorum.

smartphone, tablet icin 3g bağlantı abonmanlıkları daha pahalı oluyor hem.

ipad mini 3 g li al inanmassın mont cebime sığıyor yada nexus 7 al keza oda küçük yanına bildiğin 3310 al tabletlerede 4 gb felan internet müthiş oluyor

Edit: neden smarthphone önerilir bilmiyorum şarjı az gidiyor film izlemek yada sörf yapmak yada bişileri okumal için küçük kalıyor kaldıki 3g li bi mini tabletin tek eksiği telefon özelliği (ben skypela onuda çözdüm) bazen teli almıyorum bile yanıma... (Skype yönlendirme)

akıllı telefon başka.

bende nokia c5-00 vardı. bir de ipod touch 4g vardı. ipod touch konuşma ve mesajlaşma özelliği hariç iphone ile yapılabilecek neredeyse her şeyi yapabiliyordu. gps yoktu bir tek ama gps ve 3g nokia telefonda olduğu için ipod ile bu verileri paylaşabiliyordum. ben ne yaptım. gittim iphone aldım. çok memnunum.

smartphone güzel, pratik. ayrıca bir de tablet taşımak zor gelirdi, taşımazdım.

büyük ekranlı bir akıllı telefon.hem artık pilleri de gittikçe gelişiyor ve şarjı uzun gidiyor.