abi bana göre izmir 10 kere tokatlar istanbulu. ha sen kim köpek diyebilirsin orası başka tabi.

izmir yeteri kadar abartılamamış bir şehir bence de.

ek: 10 yıldır istanbul'da, öncesinde çanakkale'de yaşadım. izmir'de sadece 1 buçuk ay kaldım. ha, çanakkale hepsini tokatlar o ayrı.

muğlalıyım izmir den hiç hoşlanmıyorum. izmirliyim, biz izmir de şöyle deriz şöyle yaparız muhabbetlerinden çok sıkıldım ve evet benim memleketim bin basar, her açıdan.

istanbul bence türkiyenin en kötü şehirlerinden biri. en kötü 10da diyeyim.

izmirde en iyi 10a girer.

not: istanbulda yaşıyorum. param pulum var. arabam var. kaçmak için gün sayıyorum.

liseyi izmirde okudum, üniversite istanbul. izmiri ben ferahlık açısından çok seviyorum. mesela izmirde otururken site içerisinde bi dairede kirada kalıyordum. istanbula geldim yanyana bi sokak boyunca baştan başa dizilmiş apartmanların birindeyim. inanır mısınız buranın kirası daha yüksek.

iş imkanı evet izmirde daha az. ama stres olmuyor insan izmirde. istanbulda başımda saç kalmadı

@senialanağlasın +1
biz izmirliler şöyle, biz böyle deriz, biz böyle yaparız, gevrek, çiğdem, darı labisiktirin ya
bir de iğrenç çirkin bir şehir. bütün sahil şeridi görgüsüz gibi çevrelenmiş, bütün binalar birbirine yapışık. bakın ferah denilen bir şehirde bütün sahil şeridi kapalı ve tüm binalar birbirine yapışık. ferah şehir bu yanlış anlaşılmasın. ha bir de atski gibi iki gökdelen dikmişler bu çirkinliğin ortasına. aha bu da tüyü gibi olmuş :D

her yerde olduğu gibi burada da iyi insanlar da var kötü insanlar da var. yozgat mı izmir mi dersen tabi izmir de, istanbul ve ankara leş halleriyle izmirden daha yaşanılır. hatta boklu eskişehir bile izmirden evladır.

İzmir'deki standart hayatını istanbul'da yaşayabilmen için 8-10 bin lira kazanıyor olman lazım. İnsan kalitesinden ötürüi

İzmir in güzel tarafı sahil yerlerine yakınlığı. Benim Tanıdığım pek çok aile yazın merkez de yaşamaz çalışsa bile yarım saat daha fazla yol gidip yazlığa gelir. Balçova da oturanın Urla Seferihisar, Karşıyaka bostancı da oturanında Foça tarafında yazlığı var hep. Karı koca çalışsa bile anneanne babaanne gider. Düşünsene 5 de işten çıkıyorsun 6 buçukta evdesin yak bir mangal otur bahçede iç biranı gece onikiye kadar mis. Deniz'e girmek istesen bile akşam geldiğinde gidip bi yarım saat yüzüp gelirsin.
Çocuklar içinse özgürce koşup oynadıkları denize girdikleri tüm bir yaz.
İş imkanı açısından haklısın ama bu söylediklerim maalesef İstanbul da yapamadığımız şeyler.
Yoksa İzmir Kocaman bir köy, kültürel etkinlikler bakımından.

İzmir fiyat/performans açısından çok iyi. Türkiyede yaşanacak 3-5 yerden biri ama kültürünün abartılacak bir yeri yok. Süper avrupai bir yaşam tarzı olayı bence yalan. Levantenler olduğu zaman daha iyimiştir, şimdi onlar da kalmadı.

Esas İstanbulun balonluğu londra gibi şehirlerde yaşadıktan sonra anlaşılıyor.

değil.

saçma değil.

açılın ben geldim egeli olarak iki şehirde de 5 yıldan fazla yaşadım, izmir 7-8 yıl öncesine kadar iş imkanı olarak çok kısıtlıydı. muhtemelen hala öyledir izmir istsnbula kıyasla tüm eksi yönlerine rağmen iyidir hoştur ama para yoksa her yer cehennem.

örneğin izmirde oldu ki özel firma da iş buldun seni şaka fiyata çalıştırır belki onparaya izmirde geçinirsin de ama kafan attı posta koyup çıkamazsın çünkü alternatifin yoktur ama istanbul öyle değil.

izmir bu sorununu çözdüğü an istanbulda 1 kişi bile kalmaz. geri kalan herşey için izmir cennettir ancak yaşayan bilir.

izmirli arkadaşlarımın çoğu istanbulda veya marmara bölgesinde çalışmakta ama sürekli izmir izmir izmir diye fırsatını bulduklarında tatil yapmaktalar. ancak ülkede marmara bölgesi dışında adam gibi iş imkanı var mı, bu soruyu sormak gerekiyor ilk önce. iş bulabilen burada da buluyor, 2000'li yıllar durgunluğundan biraz daha iyi piyasa.

2000'den beri izmir'de oturuyorum. ilkokul - lise - üniversite izmir'de bitti. daha önce (eskiye doğru sayacağım) antalya - bursa - malatyada (asker çocuğu olmak) yaşadım. yüksek bitince de hedefim izmir'de kalmak. ancak diğer yerlerde de kovalamalar yapacağım ve denk gelirse diğer yerlere de giderim bursa veya istanbul.

-----

ha bu şehirlerin hiç birinde izmir'de sahip olduğum yaşam standardına erişemeyeceğimi de biliyorum. şükür, aile evinde olsam da 10 dakikada alsancak'a zıplıyorum otobüsle veya 15 dakika'da konak iskeleye yürüyerek gidebiliyorum. havaalanına gitmek istesem maksimum 20 dakika alır arabayla (konak tüneli - karabağlar) izban kullanırsam da maksimum 1 saatte uçağa binerim.

---------

ve bu merkezde oturmayı izmir'de daha insani fiyatlarla yapabilirsiniz.

---------

gönül ister ki izmir veya antalya'da geberene kadar yaşamaya devam edeyim. aynı zamanda baba toprağı olan bursa mesela hem soğuk, hem trafiği bok gibi, hem de bana çok muhafazakar geldi (hayatımda ilk defa birbirine mübarek diyen adamlar gördüm, o kadar türbanlıyı bir arada gördüm).

İzmir kültürel olarak balondur evet boştur. Ama İstanbul dışinda bir cok şehirde yasamak kolayken izmir bu kolayliga ek olarak güzel, rahat ve özgür bir şehir. Sokakta rahat davranabilmek bile az bir lüks degil bu ülkede. Ortalama kazanclarla bile gayet güzel imkanlarla yaşanır. Az yorulursun, az strese girersin. Ama asla gelismeyen bir sehir malesef. Yıllaaardır aynı. Yani abartılacak kadar mükemmel olmayabilir ama gömülecek son şehirdir.

İzmiri İstanbulu ve Ankarayı hiç beğenmedim. Tamamen kişisel tercihler ve karakter yapımdan dolayı.

değil.

İzmir çakma İstanbul yani aynısı bence. Helyumlu balon ikiside

aynen abi. izmir çok boktan. sıcaktan durulmuyor kışın bile
gelmeyin sakın

İzmir sıradan bir şehir. İzmir'in abartılması biraz siyasi kaygılardan oldu. çekirdeğe çiğdem derlermiş de boyoz varmış da. bunların dengi her şehirde var.biz de havluya peşkir derler mi diyelim ne alaka.
İstanbul iş bulma açısından mükemmel olsa da son 6-7 yıldır çekilecek gibi değil. 20 yıl öncesi ne kadar sevimli geliyordu. kamyondan su çekiyorduk ama yine hoş geliyordu.
ankara ise bana hiç çekici gelmiyor sevemedim.

eksiduyu.ru

İstanbul gittikçe yaşanmaz olan bir şehir. İş imkanı olsa da kazandığın para kiraya gider. Memur ya da öğrenciye göre değil. Memurlar ek iş yapıyor geçinebilmek için yine geçinemiyorlar. 10 bin gelir altı için çekilmez. İş imkanı var da ortalama gelir ne ? 2500 -3000 civarı maaşı her yerde alırsın.

şimdi istanbullular bizim(izmirlilerin) çekirdeğe çiğdem deriz, boyoz gevrek edebiyatından ne kadar usanıyosa(ki bu edebiyatı geyiğine yapmakla beraber ciddi yapan izmirlileri ben de garipsiyorum örn. yılmaz özdil) izmirliler de istanbulluların "abi izmirde kültürel etkinlik sıfır yeaa" geyiğinden usanıyoruz. nedir abi yani izmirde bulamayıp istanbulda bulabildiğin kültürel etkinlik. yılda 2 3 tane olan büyük yabancı sanatçıların konserleri dışında istanbulda yapıp izmirde yapamayacağın bi şey yok yani.

hayır gören de istanbullular opera baleden çıkmıyo sanar. aralık ayında istanbuldaydım, galata'ya çıktım yanımda bi adam arkadaşına şey dedi, 10 yıldır buranın 3 dakika mesafesinde çalışıyorum aha ilk kez çıktım. hani bunu diyen de baktığında ekonomik olarak durumu iyi diyebileceğin tipte biriydi. e abi istanbulun simgesi galataya bile 10 yıl sonunda çıkan bir ortalama insanı olan şehir burası şehrin kaçta kaçı izmirde bulamayacağın kültürel etkinlik istiyor? ayrıca öyle çok istediğin bi konser olursa da alırsın bilet gidersin izlersin istanbulda yani nedir bu mesele atla deve yapmıyosun.

onun dışında izmirin istanbula göre en büyük artısı deniz kenarı. istanbulda özellike avrupa yakasında belli bi iki yer dışında şöyle deniz kenarına oturayım da boğazı izliyeyim diyemiyosun la çok tuhaf. beşiktaştan bebek'e kadar yürümüştüm gezmek için o yolun toplasan belki %10'unda denizle aranda engel olmadan oturabilirsin. onun dışında ya restoran ya otel hatta üniversite, lise falan boş alan yok denize karşı. beşiktaş barbaros heykelinin orda iskelenin yanında 20 metrelik bi açıklık buldum hah burda bi oturayım diye oraya da bank koymamış belediye, küfrede ede kalktım gittim. izmir'de inciraltından başla mavişehire hatta daha ilerisine kadar aralıksız deniz kenarından yol var. hatta güzelbahçe falan da sayarsın yani. bildiğin deniz kenarı böyle aranda bi şey yok bacağını uzatıp oturunca dalgalar ayaklarının altından geçiyor.

gece gece işsizlikle yazdım baya da yani, iş olanaklarını bilemem öğrenci adamım ama tabi ki istanbulda fazla olacak 15 milyon kişinin yaşadığı yerden bahsediyoruz, ülke olsa nüfus bakımından ilk 60'ı zorlayacak bi şehir. ama istanbulda bi yerden bi yere gitmek, yolda güvenle yürümek ya en basitinden o ünlü boğazı oturup izlemek neredeyse imkansız.

daha da sayılacak şeyler var tabi de bu konular çok aklıma takılmıştı bayadır onlar üzerinden gittim yani genel olarak istanbul=balon izmir=değil

@nundu galata'ya çıkmakla kültürel etkinliğin nesini bağdaştırdın kardeş?
al sana izmir tiyatro programı www.devtiyatro.gov.tr
bu ankara'nın www.devtiyatro.gov.tr
bu da istanbul www.devtiyatro.gov.tr
çok kültürlü şehir maşallah :)

25 sene izmirde yaşadım.

balonun dibi izmir.
yazın 3 ay dışında kışın yapabileceğin hiçbir şey yok o şehirde. kabus gibi. ne kariyer imkanın, ne iyi eğitim imkanın ne düzgün bir etkinlik ne de alternatif imkanın var.

İzmir ile İstanbul'un kariyer,etkinlik vs şartlarını kıyaslamak saçma zaten.
İstanbul'a ülkenin diğer ucundan çalışmaya geliyor insanlar,sürekli genişleyen bir şehir.

Olay yaşama şeklinizle alakalı,ne kadar insan İstanbul'da çalışıp, İstanbul'un o sunduğu güzelliklerden,etkinliklerden yararlanabiliyor o sorun.
Sen boğaza karşı yemeğini yiyebiliyorsan,trafiğe takılmadan teknenle sağa sola rahatça ulaşabiliyorsan sana güzel istanbul tabii ki.
ama işe gidicem diye günde 4 saat metrobüs yolculuğu yapıyorsan,eve gidince pestilin çıkmış oluyorsa,eğlenmeye gidicem diye yine 3 saat yol gidiyorsam sokarım öyle şehrin kültürene :)

İki şehir kıyasında olayın birinin çok güzel,büyük vs olması değil nasıl yaşadığın nihayetinde:)
İzmir'de tüm bu şehir hayatı sorunları görece daha az yaşıyorsun,daha kolay.Daha ufak şehirler,kasabalar gibi de sıfır değil eğlence hayatı,öğrencinin cebine de çalışanın cebine göre de eğlence var.Her şehrin hanzosu var ama görece modern insanlarla paylaşıyorsun şehrini vs.

izmir'e yerlesme istegi sacma demek Izmir en guzel sehirdir demek kadar sacma. yani kisisel meseleler bunlar. her sehir herkese gore olmayabilir. herkesin oncelikleri farkli oldugu icin de sen izmir'den nefret edersin, oburu sever. bir de insanin memleketini sevmesi gayet dogal. adanali adanayi sever, muglali muglayi. ne var yani?

izmir'de is imkani daha az, istanbul'daki kadar cok bar yoktur, konser, muze yoktur vs. kariyer basamaklarini hizla tirmanayim en zirveye oturayim gibi bir hirsin yoksa, gecimini saglayacak bir is bulduysan izmir'de mutlu mesut yasarsin. daha rahattir, hosgoruludur, arkadas canlisidir Izmir. hayat istanbul'daki kadar hizli akmaz. guzel seyler bunlar.

Istanbul'un da guzel taraflari var ama insani yoran, geren bir yani da var. kalabalik iste. bu kadar insan izmir'e yigilsaydi Izmir de bok olurdu.

@cekilmis gayfe

İstanbulun simgesi olan tarihi bi binaya gitmek kültürel bi etkinlik değil mi? Mesela Dolmabahçe sarayini gezmek? Yani verdigim örnekteki amacim istanbullularin hemen hepsi İzmir'de kültürel etkinlik yok yeaa derken tahminimce %90'i zaten avm gezmek dışında kültürel etkinlik yapmiyo.

Attığın linkler mobilden acilmadi yorum yapamayacağım o yüzden ama izmire tiyatro konusunda laf atmak sacma, zaten ozel tiyatrolarin turneye cikan her oyunu izmire her türlü geliyor. Kendim tiyatro çok sevmediğim için çok fazla bi sey diyemeyecegim bu konuda ama etraftan gözlemlediğim kadariyla izmirde tiyatro az diyemeyiz, aksine izmirde tiyatro izleme oranı istanbuldan daha fazladır büyük olasılıkla

Edit: hah simdi açıldı linkler, tahmin ettigim gibi sadece konak sahnesi var orda. Bu sahne dışında duzenli tiyatro oynanan en az 4 5 sahne daha biliyorum izmir genelinde ki mutlaka benim bilmediklerim vardır dediğim gibi tiyatroya pek ilgili değilim kişisel zevk meselesi. Mesela bostanlı suat taşer tiyatrosu var izmirdeki en çok etkinlik olan yerlerden orasi yok burada.

vps mi kullanıyorsun yoksa hosting mi

hostingdeyim. ama vps'e geçicem görünüşe göre problem yaşıyorum sürekli.

vps'e geçmeni tavsiye ederim en azından sorunları bulup çözmesi daha kolay oluyor, vps'e geçince amp felan uğraşmazsın varnish + apache kullanıyorum siteler şuan gayet akıyor. digital ocean'dan bi vps al kurulumu için bana mesaj atarsın yapamazsan

i.hizliresim.com

sayfalarda gezinemiyor olabilirler, tıkladığım her linkte böyle oluyor.

@masa penisi, ciddi mi bu ya?

tıkladığım her link böyle açılıyor

https olanı da böyle çıkıyor

i.hizliresim.com

ya vallahi çıldırıcam. abi hangi tarayıcı bu?

ben de suan browserstack'ten bakıyorum. çünkü bu cache meselesinde tarayıcılar bokunu çıkarmış durumda. asla 2 kişi aynı şeyi göremez durumda. sıfır cacheli aracılardan bakmya çalışıyorum

google chrome

firefox tabanlı waterfox tarayıcısında da aynı oluyor.

i.hizliresim.com

inanılmaz ya şuan bir çok tarayıcıdan deniyorum hala bunu görüntüleyemedim. kfayı yiyeceğim abi niye herkes aynı şeyi görmez. lanet olsun ya.

@khiron,

8 şubatta da aynıydı site. %4tü hemen çıkma oranı.

masa penisindeki gibi ekstrem bir durum olmuş olması lazım. ama onun sebebi ne anlayamıyorum

@masa penisi,

abi tekrar bakman mümkün mü?

normal versiyonu düzeldi, https olanı düzelmedi (iki tarayıcıda da bozuk) ayrıca ssl sertifikası hata veriyor.

i.hizliresim.com

mobilden chrome ile giriyorum ve linklerin çoğu yukarıda ekran görüntüsü verilen şekilde bozuk açılıyor.

@gsgsgs, hangi ekran görüntüsünün şeklinde gözüküyor? 2 tane farklı var

i.hizliresim.com
yine aynısı oluyor, bu sefer ilk kez tıkladığım linkte aynı görüntü çıkıyor sayfayı refresh edince düzeliyor. cache ile ilgili bi sorununu var

ikisi de birbirinden yamulmuş vaziyette. burada düzelen bir şey yok.

not. firefox

siteyi komple ssl'e geçirdim suan

i.hizliresim.com

ana sayfada font render olmuyor

https sayfalarda stylesheet ve script bağlantılarının da https olması gerekiyor, bağlantıların başındaki https:// veya http:// 'leri kaldırırsan linkler hangi protokolden yüklendiyse ordan devam eder.

css ve scriptler yüklenmediği için doğal olarak sayfalar kötü görünüyor.

w3 total cache'i disable ettim.

problem ondan kaynaklı. allah bin türlü belasınıversin inşallah.

siteyi de ssl mecburi hale getiricem. 15 dakkada açılır artık anasayfa.

abi anladığım kadarıyla sen pek anlamıyon bu işlerden. son zamanda tüm duyuruların bu konuyla ilgili aman az kişi geliyo, aman instagramdan pek az layk ediyolar diye yakınıp duruyorsun. profesyonel destek almayı denesen keşke. ticaret yapıyorsun çünkü, hani kişisel blog falan olsa boza boza öğrenebilirsin ama ticari bir sitede böyle hataların olmaması gerek bana kalırsa. r10'da falan 100 liraya yapıyorlar bu işlerin hepsini 2 3 saatte bitirir teslim ederler.

kaderlerine terk edildiler. arkalarında kimse olmayınca cezavine ziyarete gidip de durumlarını açıklayan da yok. hdp'Lileri de bir sezgin tanrıkulu ziyaret edip haber vermişti öyle haberimiz oldu.
sadece ahmet şık gibi gazeteciler sıkı takip ediliyor.

bir çoğu tahliye olmaya başladı.

fethullah geri geliyor, hem de hocaefendi olarak.

ben yemem. aynı nedenlerden dolayı.

Yiyeceksiniz eğer yazacağım şekilde yapın. Ölmezsiniz sonuçta. :)

sıcak tavaya çok az yağ koyun. yağı ısıtın. ısındıktan sonra dilimlediginiz sucuklari koyun. En fazla 3-4 kez çevirin. max 40 sn sürer bu işlem. çok bekletmeyin sucuk yanar.

Yakmadan yerseniz tadını alır, memnun kalırsınız.

bence ye. üstüne yumurta kır falan, sarısını patlatma ama pişerken. kokusu mutfağı sarsın önce tabi o kasap sucuklarının kokusu işlem görmüşlere göre daha güzel.

ya da kaşarla beraber harmanlayıp harika bir tost yaparsın. ketçap da koy azıcık süper oluyor.

Göm gitsin.

Çiğ yemediğin sürece bakteri parazit falan sıkıntı olmaz ye gitsin.

Ben olsam affetmem

pişir bişi olmaz, salmonella.

arkadaşlar 100bin yıldır bu dünyadayız. anca son 20 yıldır bu tür şeylere dikkat ediyoruz.

ölmezsiniz merak etmeyin. bir çoğumuzun nem kaptığı bakteriler, mikroplar, mantarlar bizim türümüze on binlerce yıldır doğrudan temas ediyor. düşündüğünüzden daha dayanıklıyız. korkmayın.

o binlerce takipçisi olanlar şirket zaten.
yani adam faturasız ürün satıyor diye şikayet edenden çok, malı alıp beğenmeyip geri gönderen insanlar da var. onların şikayetleri önemli aslında. o yüzden şirket kurmak zorundalar. adam reklam masrafını minimize ediyor instagramda. ha bir de abc şirketinden almak yerine, millete "el yapımı, organik, samimi, küçük esnaf, butik ürün" adı altında lanse ediyorlar, ister istemez hoşuna gidiyor milletin. gidip alaçatıda tatil yapmak, şirincede şarap içmek gibi.

(bkz: arızi kazanç)

birçoğu vergisiz çalışıyor. biz vergiyle çalışıyoruz.

ama vergisiz çalışanlara saygım var. çünkü devlet işvereni ayrı, çalışanı ayrı mikiyor.

100tl kazanıyoruz.
18tl'si kdv'ye gidiyor. 82tl kalıyor.

82tl'nin de 16tl sini gelir vergisi veriyoruz. kalıyor 66tl.

insanın aklı mantığı alıyor mu bu vergileri? çalıştırdığın insanın sigortasını ekle üstüne. muhasebeci giderini de koy.

ben sadece risk almayı sevmediğim için vergili çalışıyorum. çünkü yakalanırsa bir daha dönüşü olmayacak kadar büyük bir ceza yiyebilirler.

ama bu soyguncu devlete vergi vermemek en iyisi aslında.
paramın yarısına el koyuyorlar. sıfır emekle.

Bir limiti var diye biliyorum aylık atıyorum 500₺ üstü vergili gibi

Taze mozzarella peyniri

www.lionimozzarella.com

Vay be böyle yuvarlak mozeralla peyniri varmış demek:) Türkiye de gören var mı denemek isterim. varsa kesin metro veya real 'de varır heralde.

Migroslarda kipalarda macro centerlarda dolu.

metroda var.

bunların daha büyük versiyonlarını denemiştim ama tatsız tutsuz, sanki yıllarca suda bekletilmiş peynir gibi gelmişti bana. belki de aldığım çok ucuz olduğu için öyleydi.

mozarella topu.

hiçbir tadı olmayan bir şey. kesinlikle tavsiye etmiyorum.

itimat peynircilik varsa etrafında oralarda da var. ama >tchuckın dediği gibi tadı tuzu yok.

benim bildiğim mozarella peyniri zaten böyle olur. farklı biçimde olanı da mı var?

tatsız tuzsuz olduğu için tek başına yenmiyor genelde. ucuzluktan değil.

Gercek mozzarella ya tadi yok demek aman tanrim.

Mozzarella di bufala ise gozlerim yasara yasara yiyorum mutluluktan. Ama normaliyse de severek yiyorum.

Birkaç milyon yılda olabilir ama şu anki insan formunda mı oluruz o zaman da bilemiyorum, daha değişik bir insan türüne evriliriz muhtemelen.

Olmaz.

hayır yok olmaz.

o enzimlere sahip olmak neslini devam ettirmeyi etkileyecek bir dezavantaja sahip olursa yok olur anca.
yani; ortada sadece bitkiler kalacak tüketmek için. ve biz de sadece bitki tüketeceğiz. sonra et sindirme enzimlerimiz çalıştığında, bu enzimler atıyorum; bizim bitkilerdeki bazı faydalı şeyleri almamızı engelleyecek.

o zaman şu olacak; bu enzimleri daha güçsüz insanlar daha iyi beslenebilmiş olacaklar. enzimleri güçlü olanlar ise iyi beslenemeyip yüz bin yıl içinde hızla yok olmaya başlayacaklar.

şartlar bunlar yani.

çünkü sürekli bitki tüketip o enzimleri hiç kullanmıyor olman nesilden nesile aktarılacak bir özellik değildir.

Bağırsak floran değişirse ete başlayınca hazım sorunların çıkabilir belki.

Eğer lamarckçı evrimciysen, enzimlerin gider.
Darwinciysen gitmez.

Ps. Darwin reyis. cCc

şuradaki waterfall'a bir bakar mısınız?

gtmetrix.com

gerçekten tuhaf ya

Sizin imajların her biri ssl bağlantısıyla alakalı olarak başka bir siteden yükleniyor ve çok sayıda imaj var. Eticaret siteleri performans açısından genellikle ürün sayfalarında ssl bağlantısı kullanmazlar, login ve kart bilgisi girilen yani ziyaretçinin hassas bilgi gönderdiği sayfalarda ssl (https) bağlantısı kullanırlar. Ya bu şekilde yapın veya resim linklerini yerel tanımlayın.
Ayrıca site sonundaki kart imajları da başka bir eticaret sitesinden yükleniyor, bunları indirip kendi yerelinizden link verin.

hocam yanıtlar için teşekkürler.

aslında başka bir siteden yüklenmiyor, cdn üzerinden yükleniyor. fotoğraf yükleme süresini hızlandırmak için yaptım ve cidden işe de yaradı ancak hala waiting time veriyor.

ssl konusunda ise mecburum çünkü 1 ocak 2017'den itibaren google tüm sitelere ssl zorunluluğu getirdi. ssl'i olmayan sitelerin kenarında ! işareti ile "bu site güvenli olmayabilir" yazıyor, zaten siz de görürsünüz. eticaret sitelerinde bu güvensizlik yaratır o yüzden kesinlikle tüm site ssl olmalı. ki server response time sorunu bundan da değil aslında.


şuan problem başka. ama anlayamıyorum. paylaşımlı hostingden kaynaklı olabilir, ondan da emin değilim ne yazık ki.
sitenin tüm puanlar 80 üzeri ancak server response time yüzünden açılış süresi uzuyor. moral bozucu bir durum.

www.instagram.com

bizimle aynı takipçi sayısı.

en az 600 beğeni.

Fotoğraflarınız çok karışık.

dikkat ederseniz, diğer kişi düz, tek renk bir zemin üstünde fotoğraflarını çekmiş. Sizin arkadaki ahşap bank gibi şey çok karışık gösteriyor, ürünleri ön plana çıkarmanız lazım.


.

ikinci linkin durumu sizden kötü bence :) üçüncü link beğeni satın almış olabilir, nasıl oluyor anlamıyorum ama var öyle bir şey.

Sosyal medya uzmanı değilim ama yazılımcı gözüyle bakarak kıyaslama yapmaya çalıştım:

- Hashtag'lerde birkaç tane daha ingilizce kelime kullanırsanız dünya çapında görünürlüğü artabilir muhakkak. Ama beğeni sayısı artsa da alakasız insanlar olacaktır onlar.
- Diğer profiller ile tek farkınız paylaşım sıklığı sanki. Sizin profilinizden son bir haftada 2-3 kat daha fazla paylaşım yapılmış. Emin olmamakla birlikte, Instagram çok fazla paylaşım yapan profillerin paylaşımlarını daha altlara atıyor olabilir feed'de. Günde 4 paylaşım yerine günde 1 paylaşım yapmayı deneyin bir haftalığına mesela, test edin. Ama paylaşım başına beğeni sayısı artsa da, bir haftada aldığınız toplam beğeni sayısı (toplam interaction) azalacaktır.

Zemin ürünlerle yakın tonda. Göz yoruyor.

Babanne evine dönmüş tasarımlarınız.

fotoğraflar karışık, göze hitap etmiyor +1. bazılarında ürünün hangisi olduğu bile zor anlaşılıyor. aynı üründen 30 tane birden çekmek yerine daha sade bir fonda bir iki tanesini çekin. zibil gibi olunca değerini düşürmüş oluyorsunuz.

bence bu sayılanların hiçbiri 100 beğeniyi 600'e çıkarmaz. yukarıda sayılanları yaparsanız olur olur 200 olur.

her haltı beğenen otomatik takipçi, bot, fake kullanıcı falan lazım size.

arka plan gözü çok yoruyor iç karartıyorculara +1imle geldim. ürünü düz ve açık renk bir zemin üzerinde fotoğraflayıp paylaşımlarınızı @long live rock n roll'un dediği gibi daha seyrek yaparsanız bir miktar yükselecektir beğeni sayınız

ya sizinki kalabalık ve karanlık geldi bana, zemini falan değiştirip biraz sadeleşirseniz iyi olur sanki.

Neredeyse herkes aynı fikirde. Göz yormayacak. Zemin tek renk olacak. Kendilerine yakın hissedecekler. Aslında işin özünde insanlar internette tembeller. O yüzden basit anlayabileceklerini arıyorlar. Farkı anlamak için az sayıda ve gözü yormayan fotoğraf koyun. Gün içerisinde bu son paylaştığınız fotoğrafların saatlerini kaydedin. Mesela, çalışan kesim öğle aralarında instagram a bakabiliyor. saat 11:30 da paylaşırsanız, saat 14 te paylaştığınızdan daha çok kişiye ulaşabilirsiniz. Önemli bir husus da kütük kelimesi kaba kaçıyor olabilir. bu insanlar altın, gümüş tepsi gibi şeyler kullandılar. birden ağaç kütüğünü okuyunca cazip gelmemiş olabilir.

soapbox.github.io

jquery linkify diye googleda aratırsan başka kütüphaneler de çıkar

evvveeet tam da buydu :)

yediğin ağır yemekler yada az su tüketimi olabilir (uzman değilim ben de böyle oluyor)

en mantıklı cevap bu bence de ama son dönemde beslenmemle ilgili değişen hiçbir şey olmadı.

Bazı ilaçlar da yapabiliyor.

@utkumon,

bu süreçte ilaç kullanamdım hç.

bu arada aklıma geldi, ayağımda 3 haftadır falan tırnak batması kaynaklı apseli olaylar var. başparmağımda.

herşey aynıysa strestendir hocam hep öyle olur :(

@hıkmıkzık,

bu olabilir 2-3 haftadır baya stresli süreçteyim. koku yapar mı stres?

Kireçli su sebep olabilir. Musluk suyundan yapılan çay ya da yemek. Musluk suyunun kalitesi değişken biraz.

bazen stresten oluyor ya bende. birde şey, işte tutuyorsun falan mesela o zaman da kokuyor nedense anlamış değilim bunu.

www.mahfiegilmez.com


cok kabaca, diyelim ki bir miktar birikim yaptin. ama bu birikimi mevcut işinde degerlendiremiyorsun. piyasa ile rekabet etmek ve parani korumak daha da artirmak icin bir alt sirket kuruyorsun ve fazlalik kazancini burada daha serbest kurallarla degerlendirmek istiyorsun. varlik fonlari, günümüz devletleri icin böyle bir işlev görüyor. ama türkiyede durum farkli.

1- türkiye, yaptigi birikimi fazla kazancini koymuyor oraya. zaten yillik 300 milyar dolardan fazla dis borcun var. varlik fonuna aktarilanlar en cok para edecek ve en cok kazandiran devlet iştirakleri.
2- yurtdisindan farkli olarak, varlik fonuna aktarilanlarin hicbirseyi denetlenemiyor. bu kurumlarin kazancini alsa biri eve götürse, dur sen ne yaptin diyemiyorsun. vergi vermiyorlar, kimseye hesap vermiyorlar.
3- bu işin başında yigit bulut var. asıl tehlike o. dolar 1 lira olacak, türkiye cok yakinda emperyalist bir ülke olacak diyen bir arkadasa toplam degeri 200 milyar dolari bulan sirketler grubunu teslim ediyorsun.

başıma bir şey gelir diye yazamıyorum resmen, korkuya bak. kısacası hortum diyelim.

Rahat satıp yemek adına kurulan bir fon bizim ülkede. Açın koynunda çörek eylenmez demişler o durum işte.

türkiye cumhuriyteti devletinin, erdoğan ailesinin tapulu malı olduğunun ispatıdır.

Yabancı tanıdığın yok mu, PayPal hesabı açıp tahsilatı sana göndersin, üç beş komisyon alsın.

Stopaj ödemiyorsun, beyan etmen lazım, yıllık gelir vergisi beyannamesi. Gelirin yıllık toplamına göre bir istisnası vardır. Araştırabilirsin zamanı gelince.

yok bahsetmeye çalıştığım şey, benim şahıs firmam var da.


bu yüzden kredi kartı üstünden gelen yabancı gelir için kdv ödenmiyorsa stopaj ödemem mi gerekiyor demek istemiştim aslında.

Stopaj ödemiyorsun, yıllık gelir vergisi beyanına dahil edeceksin.

Hey, uygulamalı olarak öğrenmeniz daha iyi açıkçası, codeacademy'den derslere başlayabilirsiniz.

html çok basittir, rahatça öğrenebilirsiniz. css görece biraz daha zordur ama rahatça öğrenirsiniz onu da. yalnız sadece okumak yetmez. okuduğunuz/izlediğiniz şeyin aynılarını daha da geliştirerek yapmaya çalışırsanız öğrenmemeniz için hiç bir sebep yok. ben kendi kendime öğrendim açıkçası. nette tonla kaynak var videolu anlatımlar vs. ben kitap almanıza gerek yok diyorum.

Uygulamalı +1

Codecademy'nin yanında W3Schools da çok iyi bir kaynaktır. Bol bol alıştırma yapın, takıldığınız yerde stackoverflow'a bakın, kesin sizin yaşadığınız sorunu yaşayan birileri olmuştur bu zamana kadar.

www.w3schools.com

html lego gibi parcalari alip uygun sekilde birlestiriyorsun. cok fazla okunacak birsey yok, sadece hangi html tag nerede kullanilir bilsen yeter.

css ise okunarak ogrenmek icin cok daha problemli. her bir css taniminin yaptigi is cok kucuk, o nedenele okunacak birsey yok. ornegin "color:red", yaziyi kirmizi yapiyor, o nedenle okuma gerektirecek cok birsey yok. Css daha cok uygulayarak ogrenilir cunku her bir css stilinin diger bir stile etkisi olabiliyor ve bu etki cok farkli olasiliklar doguruyor. bu nedenle okunarak degil deneyimlenerek ogrenilir.

codecademy+1
ders anlatımı, makaleler, ödevler de olsun diyorsanız: www.coursera.org

okuyarak mantığı öğrenilir. o da 2-3 sayfa sürer en fazla.

kalan hepsi pratiktir.

okuyarak öğrenilmez +1

www.r10.net
buradan bir takım kaynaklara bakmıştım ben de öğrendiğim dönemde. isterseniz önünüze örnekler koyun ve benzerlerini yapmaya çalışın. biraz bakındıktan sonra şöyle örnekler yapabilirsiniz: www.w3.org
takıldığınız yerde de how can diye başlayarak gogıla sorun zaten çok fazla kaynak çıkıyor.

uygulamali ogrenmek icin bir yandan lokal server kurmayi ogrenmeni tavsiye ederim.

www.maketecheasier.com

bu lokal serverda yazdigin sayfayi aninda deneyebilirsin.

pratik yaparken de kendince bir web sitesi projesi tasarla ve bunu gerceklestirmeye calis. Web sitesini tasarlarken interaktif bir brosur tasarliyormus gibi dusunsen yeter. Bunu kafadan tasarlamak zorunda degilsin orneklere bakabilirsin, youtube'dan arastirabilirsin, bu tasarimlari oldugu gibi tekrarlayabilirsin. Maksadin sadece aliskanlik kazanmak.

sunu kendim takip etmedim ama ornek olmasi acisindan paylasiyorum: www.youtube.com

cesitli baska tutorialler vardir.

Asil biri vardi ama adini hatirlayamadim. Esprili biriydi.

Tabiki oneplus 3t.
Androidin en iyi telefonu.

lenovo vibe c kullanıyorum 450 tl memnunum bunun k lı bir modeli var 500 600 o daha iyi

Lg k10 gördüğüm kadarıyla fiyatının hakkını fazlasıyla veren telefonlardan.

bütçe 2000se.

tabi ki iphone se.
edit: büyük ekran istemişsin pardon. gene de bu yanıtım dursun, belki küçük ekrana fit 2000likler görür.

android istiyorsan bin liraya gm 5 plus var.

apple istiyorsan iphone se+1.

diğer platformları istemesen iyi olur.

kansere meyilli olduğunuzu öğrenirlerse zaten sigorta yapmazlar ya da pahalıya yaparlar.
ucuza check up yapan yerlerle pazarlık yapıp fiyat düşürebilirsiniz belki.

@supermatik,

ya sigorta derken yanlış dedim belki de. ben sadece checkup amaçlı checkup ı daha ucuza getirebilmek için bir şeyler arıyorum. tetkikler vs. için

Pro almayacaksıniz hiç almayin bence. Amazon.de'den baktınız mı?

peki ciddi manada o derece fark oluyor mu?
ben genelde, henüz o teknolojinin o derece algılanmadığını falan okudum, oyunlar vs. uygun değil diye okudum ama tabi taraflı görüşler de olabilir

pro sadece bir pazarlama taktiği şu anda. insanın algılayabileceği kadar oha acayip farklıymış lan diyebileceğin bir fark yok. hazır 4k tv varken düşünebilirsin ama.

fiyat konusunda n11'de SDN diye bir mağaza var. Türkiyede daha ucuzu yok. ben de oradan aldım sağlam, güvenilir tavsiye ederim.

pro'da cidden fark var.
fifa 17'i ve destiny'i standart ps4'lerle de oynamış birisi olarak sağlam grafik farkı var diyebilirim.
hazır 4k tv de varsa ps4 pro almak daha mantıklı.

4k televizyon olması önemli değil. hem 4k olacak hem hdr destekleyecek. hdr destekleyen fazla oyun yok daha. teknoseyirde dediklerine göre öyle aman aman bir fark yok. hdr destekli iyi bir tvnin ekran parlaklığı çok yüksek olmalıymış. 1000 nit falan diyorlardı. şimdiki tvlerde 300 falanmış.

html yerine css öğrenmen lazım onun için

html bannerlar için en ufak bir html veya css bilgisine gerek yok. öyle şeyler pure code ile yazılamaz zaten, işkence olur.

öğrenmen gereken şey google web designer. (bu konudan tam emin dğilim banner ayrı bir kategori çünkü)
ve buna benzer toollar.

flash yapar gibi yapıyorsun bunda da, photoshop vs. ile aynı mantık.
(bi tane de adobe'un bi toolu vardı hatırlayamadım şimdi)

adobe edge de işini görür diye tahmin ediyorum

kalitelisine paran yeter mi ki?

bazı kuaförler var mesela saçın ucuna 2 gram boya atıyor 300tl alıyor.

@tchuck kaliteli sorduğuma göre para sorun değil. güzel iş çıkarsın yeter.

Direkt geçebilirsin.
Mali mühür alman lazım öncelikle. Fiyatları www.kamusm.gov.tr adresinde vardı.

Onun dışında GİB portalini kullanabilirsin ya da özel entegratörlerle anlaşma yapabilirsin fatura alıp göndermek için.

peki ben bir yazılımcıyım, bu fatura işinin bir api'si mevcut mu acab? eğer mevcutsa kendi eticaret sistemimi bağlayıp faturaları ben gönderticem de.

Özel entegratörlerde mevcut.
GİB portalinde yok sanırım ama XML olarak yükleyebiliyorsun faturaları toplu olarak.

Bu arada e-ticaret sitenden alışveriş yapanlar e-fatura mükellefi değilse bireysel kullanıcılara elektronik ortamda fatura gönderebilmek için e-arşiv sistemine kaydolman gerekiyor ayrıca.

Satın alım aşamasından kastınız Checkout dediğimiz kısım olabilir mi? Eğer öyleyse eklentiler var. Codecanyon vs. bulabilirsiniz.
İhtiyaç varsa benim elimde eski sürüm bi tane olacaktı.
Dilediğiniz kadar ve çeşitte field ekleyebiliyorsunuz. Sipariş detaylarına giriyor.

@kontinyu, peki bunu codecanyonda hangi anahtar kelimeyle aratmalıyım acaba?

"woocommerce checkout field editor"

dolar al

ya bir şey soracam. elinize üç kuruş toplu para geçmiş (para miktarını küçümsemek için demiyorum) onu da buradan sorarak hiç edeceksiniz.

şunu artık anlayın kimse bu ülkede yaza ne olacağını bilmiyor. kimseden yatırım tavsiyesi almayın. her bok değişebilir.


eğer o kadar bariz artacak, ya da azalacak bir durum olsa herkes altın alır.

onun için burada saçma sapan soru cevaplarla elinizdeki üç kuruştan olmayın.


kendi cevabımı vereyim.

kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir.


referendum'a kadar sancılı bir süreç olur türkiye'de. ülke ekonomisi büyüyüp geliştiği için şu an sancılı bir dönemdeyiz. nisan'da referandum olacak ve evet cevabı çıkacak. bu durumda da ülke büyüme sancılarından kurtulacak hızla ekonomimiz şaha kalkacak.

yaza kadar dolar tahminimce 2.5 tl olur.

altın gramı da 100 tl'nin altına çakılır kalır.

Hahahahahahahaha

Dolar alın efendim eğer yaza dolar 2.5 TL olur ise tüm masrafınızı ben karşılarım söz veriyorum. Eğer erken seçim muhabbetinin bu kadar sık döndüğü bir ortamda dolardan kâr ederseniz tegv veya çydd gibi bir vakfa bağış yapmanız benim için kâfi olacaktır.

duyurunun yiğit bulutlarına bakmayın siz, araştırmaya devam edin.
kendi yatırım stratejimi yazıyorum;
cumbabanın açıklamalarını takip ediyorum, dolar almayın derse dolar alıyorum euro almayın derse euro alıyorum altın alın derse altın satıyorum, paraları yastığın altında saklamayın derse paraları bankadan çekip evimde saklıyorum.
asgari ücret ile çıktığım bu yolculukta 2 yılda trilyarder oldum.

orta vadede türkiye savaşa girecek.

savaş altın fiyatını uçurur.

yatırım tavsiyes ideğil tabi.

bugün saat 10:45'de dolar 3,7648 imiş, şu anda 3.8054
duyuru açmak yerine dolar alsaydın 65 lira kazanmıştın bile.
az deme, markette gün boyu zigzag sucuklarını tattırmaya çalışan genç yevmiyesi.

dizi ve film piyasasini netflix supurur
bein'in elinde canli spor disinda bir sey yok, belki bir de iz tv

dilediğin zaman izle paralı mı oldu?

şaka mı lan bu :)

birazdan eve geçince bakıcam paralı olduysa hemen iptal edicem üyeliği.
eğer filmleri paralı yaptılarsa, moviemaxlerin kaltiesi de düşer.

ya o değilde 2017 yılında film izlemek için ciddi ciddi para mı ödüyorsunuz siz? polis akademisi 4 - 20 tl he mi:)

zorrent'ten indirmeyi bilmiyorsanız bile google'da unutulmazfilmler isimli siteyi aratın (veya benzeri film sitelerini) ve ücretsiz izleyin. 30 liraya bir hdmi kablosu edinin ve tv'ye bağlayın. digiturk'u boşuna zengin etmenin anlamı yok :)

arkadaşlar film izlemek için para ödemekle bir dijital platform sahibi olmak arasında fark var gözünüzü seveyim.

digiturke üç kuruş para ödüyoruz, her kanalı izliyoruz.
dilediğin zaman uygulamasıyla da aşağı yukarı bütün filmleri, yüksek görüntü kalitesinde pat diye bedava izliyorduk.

bunu paralı yaptılarsa zaten gidip parayla film izleyecek değiliz.
aylık sakız parasına, hiç zahmetsiz film ve tv izleme keyfi varken ne torrentle, ne altyazı aramakla ne de abuk sabuk sitelerde part part film izlemekle uğraşmıyorsunuz işte.

abi internet üzerinde internete karşı televizyonu savunuyorsunuz farkında mısınız?
sakız parası falan da değil ayrıca o, kimse kimseyi kandırmasın. aylık 30-40 liralık sakız mı çiğnenir sağlığına zarar yahu.

şaka maka stremio diye bir program var, izleyemediğim çok az şey oldu yanlış hatırlamıyorsam. epey de fonksiyonel, smart tvlere tabletlere falan aktarabiliyor. torrent tabanından çalışıyor yanlış bilmiyorsam.
daha bu tip bir çok program vardır bence, bir araştırın isterseniz.

netflix de ezecek gibi durmuyor hiç ya, tanıtımı çok olmuyor gibi henüz.

ya arkadaş internete karşı televizyonu falan savunmuyorum.

size 2 şey söyleyeceğim:

1. popcorn time vardı zamanında "ooo bilmem neyi batıracak" dendi, batıramadı, battı.
2. torrentle uğraşacak ne vaktim ne takatim var. torrenti bir yerden, altyazıyı biryerden uğraşamam.
3. online film sitelerindeki kalitesiz videolar tatmin etmiyor

4. ve beinm açımdan en önemlisi ise şu: moviemax'i açıyorum, 6 farklı kanal var veya 7. tek tek geçiyorum ve karşıma film getiriyor. normalde hayatta izlemeyeceğim bir filmi karşıma otomatik verince izliyorum, aklıma gelmeyecek, aramayı bile düşünmeyeceğim filmleri izliyorum.

ben size söyleyeyim: çalışan ve neredeyse hiç vakti olmayıp günde en fazla 1-2 saat koltuk keyfi yapabilen insanlar için televizyon hala çok çok önde. çünkü hiçbir çaba harcamadan ileri geri tuşuna basarak iş görüyorsunuz bu platformlarda. film aramıyorsun, film indirmekle uğraşmıyorsun vs. vs.

30tl de sakız parası bu arada. haftada 1 paket sakız alırsanız ayda 30tl yapıyor neredeyse.

ohal zamani, 2013 den cok daha buyuk bir baski var uzerimizde. olmaz.

imkanı yok

insanların kalabalık yerlere gitmeye çekindiği bir dönemde pek ihtimal yok. ama çok da öngörülebilir bir durum değil. sonuçta türkiye tarihinde bir kez olmuş bir şeyden bahsediyoruz. ayrıca 25 mayıs 2013'te de böyle bir direnişi kimse öngöremezdi.

eksisozluk.com

Terör ve 15 temmuzun birleştirici etkisi oldu. Şu an kutuplaşma az. O yüzden olmaz.

Yok.

Olsa olsa Gezi'de eylem yapan tayfayı avlamak için 'uydurma bir 2. gezi' düzenlerler. Ona da kimse gitmez zaten.

2013'te sokaktaydım ama yeni bir hareket için sebep görmüyorum ki hadi başlayalım deyince başlanacak bir şey de değil. Sosyal hareket, tanımı gereği, siyasi gruplardan bağımsız oluşur. Ayrıca insanlar saldırı ihtimalinden dolayı şu dönemde sokağa çıkmaz.

Anayasa değişikliğinden dolayı ikinci gezi direnişi gibi söylentileri de saçma buluyorum açıkçası. İkinci gezi ne Ak Parti seçmenin fikrini değiştirir ne kararsızları kendi yanına çeker ne de oylamanın olmasını engeller. Sandıkta insanları meşru bir şekilde hayır oyu vermeye yöneltmek daha doğru olacaktır kendi fikrimce.

27 mayıs 2013 günü "Bugün topçu kışlası inşasına direnen grubu parktan atmaya çalışsalar ülke çapında yüz binlerce insanın katılacağı aylar süren bir ayaklanma başlar mı?" diye sorsan da herkes kendinden emin "yok." yazacaktı buraya

Ben sokağa çıkmak için dolu sebep görüyorum, hükümetin icraatları başlıca sebep. Ama olan bana olacak sokağa çıkarsam, öleceğim, sakat kalacağım, tutuklanıp sevdiklerimi korkutacağım. Hiçbir şey değişmeyecek.

Ama sokağa çıkan güvendiğim bir kitle olursa benim haykırmak istediklerimi haykıran, tüm korkuma rağmen çıkarım. Çıkacak kitle de olur bence.

ihtimal yok.

geziin en büyük hatası çok masum kalmasıydı. hükumet, tarihinin en hazırlıksız anındaydı gezi dönemi.

eğer o dönem birileri eline silah alsaydı, bugün akp diye bir şey yoktu. ama gezi sonrası öyle paranoyak bir hale geldiler ki, tekrarının yaşanma ihtimali yok.

bu saatten sonra ciddi söylüyorum; seçim dahil, akp'yi askerden başka kimse indiremez.
akp seçim kaybetse de inmez hiç kimse heveslenmesin.

ki seçim kaybettiler aslında 6 haziranda, kimse dillendirmiyor ama, kılıçdaroğluna hükümet kurma yetkisi verilmeden erken seçim yapıldı bu ülkede.

yok.

ben ve çevremdeki birsürü insan bu ülke için bir fiske yemeyi göze alacak kadar değer vermiyor. ben şahsen bu memlekette birşeyler değişsin diye kılımı kipirdatma gereği duymuyorum.

bu hissi taşıyan insanlar ülkesinin iyiye gitmesi için ayaklanmaz bence.

ben şahsen bir daha katılmayı düşünmem.

Ben de bir daha düşünmem. Değeceğine inanmıyorum kaybettim o inancı çoktan

turkiye'de yeni bir gezi nasil olur bilmiyorum ama 3. gezi taslarla ve sopalarla olur -albert einstein

ikea markus.

abi bunun sırt ayarı yok yanlış görmediysem?

sağda kolu çekince yaylanıyor. ortada olan ayar sırt ayarı yapıyor. ikea'lar genelde öyle oluyor.

sırt ayarı derken?

geriye yaslanınca yatıyor. kalkınca düzeliyor. bu yaylanmanın sertliği ayarlanabiliyor.

sol taraftaki kolu dimdik haldeyken veya istediğiniz yatıklıkta iken çekince orada kilitleniyor. yani dimdikken kilitlerseniz yaslanınca yatmıyor. veya yaslanıp kilitlerseniz kalkınca düzelmiyor. ya da işte ortalarda bir yerde kilitlerseniz orada kalıyor.

onun dışında başka nasıl bir sırt ayarı istiyorsunuz?

sağ taraftaki kol da yükseklik ayarı.

şahsen kısa vadede ülkenin geleceğini parlak görmüyorum ve imkânım olsa yurtdışına yerleşirdim ama suriye kadar olacağımızı da düşünmüyorum. türkiye'nin dağılmaması için herkes elinden geleni yapacaktır bence çünkü ikinci bir mülteci dalgası avrupa'yı çökertir muhtemelen. "ülkemizi garıştırıyorlar!" veya "üllümünati iç savaşa izin vermez!" demiyorum ama sonuç olarak ülkelerin, grupların, hükümetlerin vs. çıkarlarına göre şekilleniyor çoğu şey. belki yanlış düşünüyorumdur ama bulgaristan ve yunanistan'a sınırı olan, yunan adalarına botla geçilebilen 80 milyonluk bir ülke karışırsa dünya savaşı çıkar gibime geliyor.

en fazla akp yönetiminde fazlasıyla kaotik, güvensiz ve fakir bir ülkeye dönüşürüz gibime geliyor. ölüm korkusuyla yaşarız, sefalet yaşarız, belki trafikte korna çaldığımız için öldürülürüz ama genel olarak iç savaş çıkmaz.

benim düşündüğüm ve umduğum bu ama diğer ihtimallerin gerçekleşmesini de gayet mümkün buluyorum, yani iç savaş çıkarsa şaşırmam pek.

bizde olacak şey, suriye'den çok daha derin ve kalıcı olacaktır öncelikle. buna kuşkunuz olmasın.

emin olun, suriye'nin 'suriye' olmaya başladığı dönemde bile durum ülkemizdeki kadar karmaşık ve karamsar değildi. onlarda bir anda olup bitti ve etkisi 6 yıldır sürüyor.

bizde durum çok ama çok daha karamsar. muhtemelen ülke darmadağın olana kadar sonu gelmeyecek.

önümüzde iki seçenek var

1. askeri darbe olacak
2. yunanistan vb. bir balkan ülkesiyle savaşa gireceğiz (şaka değil)

@tchuck, ikinci ihtimali düşünmenin sebebi nedir? yunanistan da türkiye de nato üyesi şu an. ayrılıp dalacağız mı diyorsun? ilk kez senden duydum bunu.

thuck gercekten bilmediğimden soruyorum neden bi balkan ülkesiyle savasa giriyoruz hicbiriyle bi sorunumuz yok su an sanırım amerika israil ve rusya haric. yanlıs biliyosam düzeltin lütfen.

bakalım reis başganlığı alınca ne yapacak? yani bütün bu terör dümeni başkanlık için miydi? sonrasında ne olacak onu görmek lazım. tabi bak alırsa demiyorum kesin alacak. sandıkta alamasa bile sonuçlarda alacak. hayır çıkar diye beklentiye girmeyelim, hayır oyu kullanacak olsam da.
bu arada türkiye bir ülkeyle savaşacaksa bu rusya olur.

arkadaşlar savaş genelde tahmin dahi edemeyeceğiniz yerlerden, aklınızın bile almayacağı sebeplerden çıkar bir anda.

ben size senaryolardan birini söyleyeyim;

kıbrısta şu sıralar müzakereler dönüyor, muhtemelen kıbrıs birleşecek ve türkiye bunun dışında duruyor. müzakereler sonuçlandığında kıbrıs'a "birleşmiyorsunuz" diyerek asker indirebiliriz, yunanistan da karşılık olarak asker indirebilir ve sıcak çatışma ortamı dahi çıkabilir.

suriye, ırak vb. yıkık ülkelerle savaşa girmemiz zaten mümkün değil. ve bu derece hızlı dibe çöken ekonomilerin tek çıkış noktası da savaştır. tarih ortada, ülkeler bu gibi durumların sonunda her zaman savaşa girmiştir. ben çok detaylı yazmak istemiyorum ama bu balkan savaşlarına dair internette bir sürü yazı okuyabilirsiniz.

Evet.

olduk gibi sanki.

Bence Türkiye'nin bölünmesi yahut bir iç savaş ne islam ülkelerine yarar,ne avrupaya yarar, ne rusyaya ne natoya. çok analiz kasamayacağım ama Türkiye'nin jeopolitik, siyasi ve askeri konumu şu anda eskiye göre daha önemli bir yer tutuyor sanki. 600 km sınırımızın olduğu suriyede bugün yedi düvel çarpışıyor. önümüzdeki yıllar nelere gebe bilemeyiz ama sanırım bu günlerden daha iyi olmayacak...

ekmek kuyruğu falan olmayacak tabii ki. mevcut dünya konjonktüründe, en fakir ülkelerde bile ekmek kuyruğu yok.

değil. çünkü artık devir değişti. krizin şeklide değişti. herşey çok pahalı olacak. paranın değeri düşecek. dışarı çıkarken yada bir şey alırken 2 değil 5 kere düşüneceksin. kombiyi gece kapatmak zorunda kalacaksın. vs. vs. vs.

sfteses, saka yapiyor olmalisin. guney amerika'nin incisi venezuela'nin son 2 senelik durumuna bakmani oneririm. marketten bir tavugu parasiyla almak icin kavga eden birbirini ezen insanlar var. yerel para o kadar devalue oldu ki artik parayi saymiyor tartarak aliyorlar (en basit seyi almak icin deste deste cantayla para tasiman gerekiyor). hiperenflasyon ve ona bagli yikim ihtimal disi degil. tum bunlar olurken bastakiler "her sey kontrol altinda, biz en buyuguz en iyiyiz" goygoyu yapiyorlar tabii. dusuk ihtimal ama ihtimal disi degil en temel ihtiyac maddelerine erisimin kisitlanmasi, o kadar rahat olmayin. olacak diye korkmayin ama aklinizin bir kenarinda hep bulunsun.

dusunun bugun istanbul da gunde 3 ogun 14 milyon bogaz besleniyor. bu kadar kisinin beslenmesi icin binlerce markete kamyon kamyon mal tasiniyor her gun. bu tasima satma islerini sirketler yapiyor. bu gelen mallarin uretimi var. ithali var. tarimi var. benzini elektrigi var. bu sirketler kendilerini ceviremez hale gelirlerse patir patir dokulebilirler. boyle durumlarda yikim ani olur. acliktan olmeyiz ama cok buyuk sikinti olur.

Gunluk dusunmeden satin aldiginiz yediginiz tukettiginiz seylere bir bakin. Aldiginiz en basit seyi evde bitti dediginizde gidip market rafinda bulmaniz icin gerekli sureci dusunun. nasil neyle uretiliyor, buraya nasil tasiniyor, burada nasil satiliyor... bunlarin hepsinin arkasinda kar eden is adamlari ve maas alan isciler var. bunlarin cogu krediyle yapiliyor sonra odeniyor, bu cark iyi kotu dönüyor yani. cark donmezse, bu zincirdeki sektorlerden sadece biri calisamaz hale gelirse o urunu rafta bulamazsiniz bu kadar basit. hani bu isler otomatik oluyormus gibi algilamayin. her sey cok pahali olacak paranin degeri dusecek meselesi degil; her sey cok pahali olursa kimse alamaz, ureten de kar edemez batar ve yine rafa gelmez o urun. milyonlarca insanin her gun marketten bir sey alip beslenmesi icin dogru calismasi gereken parcalarin sayisini dusunun, korkutucu hassasiyette bir denge gerekiyor. dunyanin neresinde yasarsaniz yasayin bu denge bozulmaz gibi bir sahte guven icinde olmayin. oturup paniklemeyin ama dedigim gibi aklinizin bir ucunda bulunsun.

büyük ihtimalle ekmek kuyruğu benzeri kuyruklarımız olacak.

kendi kendimize yetebilecek bir ülke değiliz. ve artık dışarıdan hammadde alacak paramız tükeniyor.

ekmek kuyruğu olmaz diyenler buyrun:
olm buğdayı ithal ediyoz lan
www.dunya.com

Bu durumda insanlar kira aldıkları mulkleri satıp dolara yatırmalı mı, çünkü onların da değerleri düşecek. Ayrıca, boyle kotu bir ortamda kiracıların odeme güçlüğü çektiğini de düşünelim.

yani mulk genel olarak topraga bagli oldugu icin ve toprak da sınırlı bir kaynak oldugu icin (yenisi eklenemeyecegi icin) evler falan uzun vadede ulke ekonomisi icinde degerlerini asagi yukari korurlar. Atiyorum %500 enflasyon olsa senin 300binlik ev 1.5 milyon lira olur yavas yavas ama ekmek de 1.25 iken 6.25 lira olur. Ama ulkenin topragi genel olarak degersizlesirse tabii ki yabanci para birimlerine gore deger kaybeder yine ama ulke ekonomisi icinde degerini korur. Bugun evini satip kac ekmek alabiliyorsan boyle bir kriz sonrasi yine asagi yukari esit sayida ekmek alirsin (ulke icinden). O yuzden cok korkmaya gerek yok bence o konuda. Elde herhangi bir ulkenin parasini tutmak daha riskli olabilir yani.

@technicalte haberde bahsedilen buğdayı, üretim açığımız olduğu ya da tüketmek için ithal etmiyoruz. Un haline getirip ihraç etmek için ithal ediyoruz. Türkiye'nin yıllık buğday üretimi yıllara göre 19-22 milyon ton arasında değişiyor, tüketimi ise 16 milyon ton civarında. kendi ürettiğimiz buğdayımız bile tüketimimizden 4 milyon ton civarında fazla ve bunu un haline getirip ihraç ediyoruz. yıllık 4 milyon ton civarında buğdayı da ithal edip, işleyerek ihraç ediyoruz.

www.dunya.com

Türkiye'deki bankaların mali yapıları oldukça sağlam, bankalar kapanmaz. Reel sektörde ise katma değeri düşük ürünler üretenler dökülebilir. Genel olarak piyasada zaten ciddi bir nakit sıkıntısı yazdan beri var ve ticaret durma noktasında. Büyük sarsıntılar henüz gelmeyebilir.

ürünler de sayfa da gayet tatlış.

bence ayda bir çekiliş yapın. hatta mesela her ayın 15i çekiliş günü gibi bir şey olsun. pahalı ama tek parça falan ürünlerinizden verin. çekiliş şartı da fotoğrafa 1 arkadaşını taglemek ve o fotoğrafı beğenip paylaşmak olsun. şey gibi yapmayın 100 foto beğen 25 arkadaş tagle falan kimse uğraşmaz onunla.

sonra gerçekten çekilişi adil yaptığınızı kanıtlar bir post paylaşın. hediye ayda 1den çok olursa daha da iyi, eğer maliyeti düşükse ürünlerin ki öyle görünüyor, her çekilişte 2 hediye bile olabilir.

böylece hediye kazanmak için düzenli like paylaşım vs gelebilir. takipçi sayısı bu durumu kaldırır bence.


edit: kapı süsü en çok kişiye hitap edecek ürün olabilir.

Daha sade, insanların tek bir ürüne odaklanıp inceleyeceği fotoğraflar çekebilirsiniz. Profesyonel makine kullanıyorsanız odaklamayı iyi kullanın, hani şu meşhur arkası bulanık olsun olayı. Cep telefonlarında bile var o özellik gerçi ama uzaktan çektiğiniz için işe yaramıyor olabilir.

Kısacası sade, net ve ürünü öne çıkaran fotoğraflar olsun. Haa bir de, bu tarz ürünler satan başarılı sayfaların fotoğraf tekniklerini iyi inceleyin derim.

bence de sayfa cok guzel, urunler de gayet guzel.
ben de freya'ya ek olarak sunu oneriyorum, sizin takip ettiginiz kisi sayisi cok az, cok takipcisi olan fenomen anneleri ya da unluleri vs. takip edin ve eger boyle bir tanidiginiz varsa ya da makul olabilecegini dusundugunuz herhangi birine hedine gonderin. o zaman 'bugun uyandim mutlu gun susleri'nden bu hediye geldi, bayildim' tarzi bir paylasim yapip sizi etiketliyorlar o zaman hem takipciniz de artar hem de dikkat ceker, begeni toplar diye dusunuyorum.

kısacık bir göz attım ve benim de dikkatimi çeken şey fotoğrafı çekerken seçtiğiniz renk olmamış gibi. çok soft ve nasıl desem kahve tonlarında gözüküyor fotoğraflar. genel açıdan her şey kahverengi gibi. biraz daha canlı olmalı sanki, göz alıcı olmalı. bir karmaşa görüyorum gibi geldi.

ayrıca freya +1

ya arkası gri/beyaz yalnızca ürün olan fotoğraflar cidden daha çok like alıyor.
ama onlar da bana çok çiğ geliyor.

çok felaketim ya.

sproutsocial.com
www.forbes.com

fotoğrafların verdiği genel hava 'mutlu gün süsleri' konseptine uyumlu değil bence. konsepte uygun cıvıl cıvıl bir havadan çok uzakta, kasvetli, nostaljik bir havası var.

ek olarak ben yapılış aşamalarının konulmasından hoşlanmadım, millete yol gösterir gibi :P şaka bir yana arka planı biraz gizemli olsa daha iyi olur bence.

@manuel,

ya haklısın tabi ama bizim konseptimiz de biraz öyle aslında. yaptığımız şeyler mutlu gün süsleri ama sunumcu teyzeler gibi her şeyimiz toz pembe vs. değil. biraz daha ahşap vb. tarzdayız farketmişsindir.

fotolara simdi baktim isik cok az. isiksiz olmaz.

Merhaba!
Bu tür ürünlerden birbirlerine benzediği için hiç hoşlanmazdım ama sizinkiler bir harika!
Diğer arkadaşların dediği gibi çekiliş, sadece ürünü ön plana çıkaran fotoğraflar etkili olur.
@kassiopeia bu konuda haklı, fenomen veya ünlüye gönderilen bir ürün gerçekten çok dikkat çekiyor. Sevilen birisinin masasında gördükleri bir not kağıdını bile arayanlar var. İnsanların zevkleri şaşırtan cinsten.
@manuel de güzel bir ayrıntıya değinmiş. Ürün yolladığınız müşterilerinizden dikkat çekici fotoğraflar isteyebilirsiniz. İmkanınız varsa ürünü ön plana çıkaracak ama kullanım alanında kendi çektiğiniz şık fotoğraflar harika olur.
Bir de şu dikkatimi çekti, belki özel mesaj yoluyla cevap veriyorsunuzdur ama toplu fiyat soranlar cevapsız kalmış. Herkesin görebileceği şekilde toplu fiyat soranlara cevap verirseniz daha iyi olur. Müşteriyle iletişim halinde olan hesaplar daha verimli. Toplu alıma indiriminiz yoksa ya da aynı soruya tekrar tekrar cevap vermek istemiyorsanız herkesin görebileceği bir paylaşımla bunu bildirebilir ya da açıklama kısmına "toplu alımlara indirim yoktur" gibi bir ibare ekleyebilirsiniz.

bende ilk baktığımda ürünleri net farkedemedim. çoğu toplu olarak çekilmiş. kalabalık geldi fotolar. şöyle birşey içinde tek çekseniz mesala?

ae01.alicdn.com

@selektive, çok teşekkürler.

(bu arada teşekkür etmediğim kişiler vrsa onlara da teşekkürler)

fiyatı public yazmamaamızın sebebi, ürünlerimiz zamlanabiliyor. örneğin bir gün 2tl ye aldığımız boş tahta magnet, ertesi güün bir anda 3tl ye satılıyor bize. haliyle biz de zam yapmak zorunda kalıyoruz, bu kez de müşteriler "böyle yazmışsınız" diyor.

yoksa hepsine özelden cevap veriyoruz.

@hononu,

o da çok çiğ, duygudan uzak olmaz mı diye düşünüyorum bir yandan?

sayfanızı şimdi gördüm ve çok beğendim . bence biraz sağda solda reklamını yaparsanız özellikle evlenme aşamasındaki kızlar bayılır . yeğenim geçen yaz evlenmeden önce görseydi mesela çıldırırdı . çok özenli çok güzel tasarımlar

@devilone, çok teşekkürler ya.

baya bir reklam yapıyoruz aslında. facebook ve instagram ve google reklamı. ama ben biraz daha doğal yollardan da like almak istiyorum. millet fotoğraflarımızı da beğensin istiyorum.

satış sıkıntımız yok şimdilik şükür.

@tchuck, yine de hitap ettiğiniz kitle için daha 'renkli' paylaşımların gerekli olduğu görüşündeyim. yoksa şahsi fikrim fotoğraf tonlarının gayet klas olduğu yönünde. ama gel gör ki ben böyle çiçek böcek şeylerinden hazzetmem, almam. öyleyse bana değil, çiçek böcek işlerinden hazzeden süslü :P ablalara hitap etmek daha önemli. umarım daha anlaşılır olmuştur :)

fotoğraflara bakamadım şirkette kapalı instagram ama eğer satın alan müşterilerinizden de birer fotoğraf isteyip onları da paylaşın derim ben.

yarın yeni fotoğraflar çekicez bakalım etkisi olacak mı.

eetkileşimimiz çok düşük ya. çok kişi fiyat soruyor ve satış yapıyoruz ama ben fotoğrafların da çok like almasını istiyorum.

faiz artırınca yabancı yatırımcı parasını getirir faize yatırır faizden para kazanır. bu durumda ülkeye döviz girişi olur ve dolar düşer. pazarda domates fazla olursa fiyat ucuz olur en basit mantığıyla.

ben ekonomiden zerre anlamam, eğitim almadım ama bilen biri gelene kadar kendi anladığımı yazayım.

elimde bir miktar para var. bunu değerlendirmek istiyorum. kendi ülkemde bankaya yatırsam çok düşük para faiz veriyor bir bokuma yaramıyor. bir bakıyorum kamboçya bir gecede %100 faiz veriyor. o zaman kendi ülkemde tutmuyorum gidip kamboçya'ya yatırıyorum.

o sırada tayvan %200 faiz veriyor. kamboçyadan paramı çekiyorum tayvan'a götürüyorum.


sayıları tabii abartarak yazdım ama faiz arttırımının etkisini böyle canlandırıyorum kafamda nedense.

diyor ki;

yabancı geldi, ülkene 1.000.000 dolar ile giriş yaptı. yani 1.000.000 dolarlık türk lirası aldı.

faiz üzerinden hesaplanınca %10 civarı getirisi oldu.
2 sene sonra türkiyeden çıkmaya karar verdi.

türk parasını dolar yapacak. ama o da ne, 600bin dolara anca çevirebildi.

adamın parası eridi gitti.
o yüzden kimse para sokmaz ülkeye. özet bu.

bir de model falan bkaarken nelere dikakt etmeliyim? bir arkadaş daha önce epson L serisini tavsiye etmişti mesela. onların arasından seçim yapsam neye dikakt etmeliyim?

o arkadaş benim.

Bir kartuşla ne kadar baskı yapabildiğine dikkat etmelisin.

Şimdi sen günde 20 sayfa, ayda 600 sayfa çıktı alacaksın. Bunun fotoğrafı falan derken her ay 1-2 takım kartuş alman gerekecek. Bunun maliyetini hesaplamalısın. Kartuş olmadığı zaman (kargo vb.) baskılar duracak vesaire.

İstersen Epson L serisi alıp 120 liralık bir set mürekkep ile 5000 sayfa çıktıyı çok rahat alman mümkün. Fazla hız istemiyorsan, en ucuzlardan birini al geç. L310 var bende, 10 bin sayfa bastım. İçindeki mürekkebi bitirdim, üzerine de bir set mürekkep bitirdim. Şimdi bir seti hazır tutuyorum, biterse hemen ekleyeceğim.

www.hepsiburada.com
veya
www.hepsiburada.com

ve mürekkepleri için bunlar (orijinal kullanmakta fayda var, fotoğraf kalitesi çok fark ediyor)
www.hepsiburada.com

abi bilgiler için çok sağol süper.

bir de ek olarak wifi bağlantısı 10 üstünden 9 önemde.

rica ederim ne demek.

bu arada hp ve canon da kendinden tanklı yazıcılar çıkarmış, istersen onlara da bir bak. hiçbir bilgim yok, sadece geçen gezinirken gördüm.

Icinde siyah-koyu kirmizi noktaciklar var mi

@marcelorios,

kanamadan önce yoktu. şuan kan oldugu için doğru bişey söyleyemem.

bence siğil. çünkü bende vardı küçükken aşırı benziyor.

sigil sigil.

benim isaret parmagimin ilk bogumunda var. ta ilkokuldan beri orada. 22 senedir falan yani. eskiden kenarindan kalkar, elimi cebime atarken yirtilir kanardi. uzun zamandir etimle birlesmis vaziyette. siz yine de bi' kontrol ettirin tabii.

Bir fikrim yok. Fakat aylık gelir ile ayda kazanılan para hukuksal olarak aynı şey değil.

Örnek Ali Ağaoğlu'nun aylık geliri Ağaoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı olmaktan kazandığı paradır. Bu ücret 5 bin lira da olabilir 500 bin lira da. Kaan Tangöze'de de benzer bir şey olabilir.

solo albüm çıkardı ama ordan fazla gelmez. konserlerden kazandığını da mevsimlik işçi gibi düşünmek gerekir kanımca (yazın konser, kışın yatış gibi). senelik toplam geliri aylıktan hesap ediyor olabilir. bence müthiş paralar kaldırmıyor şu ara, normaldir. inanırım.

sanırım bu işler, gelirinin ne kadarının vergiye tabii olduğuna göre değişiyor.

mesela sanırım 3-5 milyon euro kazanan futbolcuların da geliri, üç kuruş para gibi gözüküyor olabilir.

(emin değilim)

bu da onunla ilgili bir durumdur belki.

mahkeme işine bakma sen. o tamamen sallama vergiye göre falan değil. aziz yıldırım gider 5 bin der. messi gider 10 bin der. tamamen traş.

Ben amcama teyzeme giderken yanlışlıkla şarap alsam, gelecek karşılık şöyle bir şey olur
thesavagelifestyle.com

edit: gerçi yok amcam yapar bunu, teyzem "oo parti başlasın" falan der ama yine de almam yani.

elitlikle ne alakası var, belki bilmezsin ama eskiden millet birbirine giderken rakı, şarap, cin, votka da götürürdü, masa altından içilirdi.

az içilen ailelerde böyleydi yani.

bunu geçtim benim annem babam içmez ama ben bile türkiyeye ziyarete gelince şarap, rose getiriyorum onlara, yılbaşında açıp içiyolar. geçen sene teyzemlerle içip sarhoş olmuşlar hatta ueaheuhaueha :D

kafalarında amerikan dizisi yaşıyorlar gibi geliyor böyle cevap verenler bana. ya da çok elitler. teyzeme giderken şarap alcam ha adsdsdfsd

yetişme çevresi diyelim.
benim ailem ve çevrem alkol kullanmıyor ki misafirliğe giderken alkol falan almak asla aklıma gelmez.
Ama bazı ailelerde bu normal karşılanıp ooo bilmemne şarapları bayılırım ne iyi etmişsiniz diyebilir.

Elitlikle alakalı olmadığını düşünüyorum.

Ben fularla dogmusum. Isin sakasi bir yana sarap seven sarap raki sevene gotururum elitlikle alakasi yok.

bir de böyle şeylerin elitlikle ne alakası var onuda anlayamıyorum. alkol ile elitlike ne alaka?

O eskiden ne zamanmış acaba 1987'den beri yaşıyorum daha bir gün birine giderken içki götürüldüğünü duymadım. Alkol bayramlarda ikram edilen likörle sınırlıydı gayet. Teyzeme giderken şarap götürsem alır kenara koyar bir derdin mi var evladım falan der heralde :D Teyzeye, amcaya giderken çikolata, baklava, şöbiyet veyahut kuru pasta falan götürülür.

teyzeye göre değişir. keşke şarap götürebileceğim zihniyette bir teyzem olsaydı.

elitlikle ne alakası var ya?

yeitştirilmeyle alakalı bu.

herkesin ailesinin aklına sırf baklava börek gelecek diye bir şey yok. kimisi alkol de tüketiyor, amcası teyzesi. götürürsün şarap. elitlikle ne alakası var anasını satayım onu çözemedim. sanki şarap dediğin şey 200-300 lira bir şey.

baba tarafına kesinlikle olmaz ama anne tarafına şarapla gidebilirim. bunun elitlikle olan ilgisini de anlayabilmiş değilim.

amcama teyzeme bi şey almıyorum, teyzem günlük hayatında pek içmiyor amcama da çok pahalı bi şey almak lazım bütçem yetmez. ama arkadaşlarımın ailelerine güzel bi şarap alıyorum giderken uygun bir aile ise. bence güzel bir "size zahmet verdim" hediyesi.

Yapilmayan her aksiyon ve davraniz bizim Ülkemizde elitlik olarak veya baska bir sey olarak algilaniyor. Yaptigim zaman da oluyor. Kafama esip farkli seyler yaptigim da oluyor. Bunu ne icin yapiyoruz? Kendimiz sevdigimiz icin mi yoksa hani "ELALEM" bizi boyle gorsun olarak mi?

Cogu atraksiyon siradan geliyor. Lyon'da nehire karsi hem muzik hem de alkolumu alip kendimi dinlesem, cok mu farkli biri oluyorum? Ben de bunu anlamiyorum. Çok sığ hayatlar yasayanlar olabilir de yani verilen tepkileri anlamiyorum gercekten.

amcama giderken şarap alırım, ama teyzeme giderken almam. elitlikle değil, o kişilerin değerleri, yargıları, zevkleri ile alakalı bir durum.

misafirliğe giderken içki götürmek nasıl elitlik oluyor anlamadım, birincisi pahalı bir şey değil ikincisi çok az kişi tarafından tercih edilen böyle manyak ritüelleri olan zor bulunan bir şey değil. sanki gergedan boynuzunda sunulan mavi balina yüzgeçi falan anasını satayım... misafirliğe gidilen yerde içki seven varsa viski rakı şarap artık ne bulduysan onun sevdiği pek tabi götürülebilir, götürüldüğüne de şahit oldum ki vedat milor vb akrabam yok.

bizdeki durum; amcama götürsem güzel güzel güler oo azizim ne zahmet ettin yahahahaha der ve misafirlik sırasında uygun ortam olursa ikram eder teyzeme götürsem tövbe tövbe oğlum bu ne?! der ben gittikten sonra çöpe atar eve gusul abdesti aldırır

abi şu elitlik mevzusuna ayrıca çok takığım ben ya.

anadoludan gelmiş, üç kuruş parayla düzgün okullarda okumuş dil öğrenmiş, iyi eğitim almış ve sonunda dış işleri bakanlığnda çalışan, elçi olan vs. insanları "monşerler, elitler" diye yaftaladılar.

yetmedi, yetim bir ailenin fakir çocuğu atatürk'e bile elit yakıştırmasında bulundular.

bazısı eline para geçince alkol içer, güzel yemek yer, et yer ne bileyim sinema tiyatroya gider.
bazısı eline para geçince baklava börek yer, 2 ekmek değil 5 ekmek yer.

arada elitlikle alakalı bir fark yok. yaşam tarzıyla alakalı bir fark var. ve onun adı elitlik değil.

Anladığım kadarıyla bunu yapan zaten yok, laf olsun diye söylenen şeyler işte.

sarabi elitlik gostergesi saymamakla beraber ne kastettigini anliyorum. geleneksel aile yapisinda pek karsilasilmayabilir. ama duyuruda yas ortalamasi cok kucuk. yani ben amcama goturmem sarap ama burdaki cocuklarin aile yapilari benim aileme oranla daha modern.

ayrica seker hala zehirdir, sarap ters kacarsa kestane olur.

bir de samimiyetsiz olmak icin nasil bir sebebimiz olsun onu da anlamadim?

bizim köydeki (aksaray) evin bahçesinde şarap yapmak için üzüm ezme havuzu var. topraktan dedem yapmış. bilmemkaç dönüm bağ duruyor, meşe fıçılar duruyor.

şarap bizim babamızdan dedemizden gördüğümüz, ne alakası var elitlikle?

Elitlik göstergesi mi şarap, bilmiyorum da, öyle bir yere giderken şarap almak özel bir durum olmadıkça aklıma gelmez. Bir kere konferansa şarabı ile ünlü bir yere gitmiştim, danışmanım oranın şarabını seviyordu; ona şarap getirmiştim. Rakı almışlığım var ama, ailecek elitlik skalasında 'Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un' derecesindeyiz. Henüz Caruso'ya evrilemedik. Keza Bruce Springsteen'ler falan çok uzak.

Havalar buzlu. Kar Beylikdüzü'nden İstanbul'a giriş yaptı. İstanbullular 'Hani kar' diyorsa, yarım saate gelecek, uyarayım. Bir de bulgurcuk denilen cinsten yağıyor. Don desen don değil, kar desen kar değil; ikisinin arası. Kayıyor yürürken vıjt vıjt.

Herkesin samimi olup olmadığını bilemem. %100 samimiyet beklemiyorum da, insan kendini anlatabilmek, aktarabilmek ister. Belki arada sırada birtakım abartılar vardır en fazla ama samimi olduklarına inansak en fazla birkaç kişinin yalancı çobanlığına inanırız sanırım. Samimi olmamak için bir nedenim yok. Buraya söyleyemeyeceğim şeyi, herhangi bir başka kişiye ya da kendime bile söyleyemem sanırım.

@aychovsky ben de danışmanıma makedonya'dan gelirken şarap getirmiştim gayet de mutlu olmuştu. Ama danışman başkaa akrabalar başka. Aslında şöyle bir şey var, benim ailem geleneksel türk ailesi, mesela bir hocamızın dedesi profesörmüş, babası da aynı şekilde, bunlar önemsiz şeyler değil, hayata baktığınız pencere değişiyor. Benim çocuğum olursa biz bu kuşağı daha yeni başlatacakken onlar 3-4 kuşaktır daha farklı bir yaşam tarzı içindeler. O yüzden de farklılar, devilred de burda bunu sormuş, duyuruda da böyle insan pek yok esasen nadirdir.

Elitlik durumu ise şöyle, elitler kendilerine elit demelerine pek bozulmuyorlar da daha ziyade elit olmayan insanlar bazı insanların böyle nitelendirilmesine feci öfkeleniyor gibi. :D

Amcama falan giderken sarap degilde raki aliriz yani bizde boyle

bizim sülalede yemez mesela. tam tipik muhafazakar türkiye ailesi.
alırlar o şarap şişesini götüme sokup evden kovarlar, öyle diyeyim.

eskiden annanemle misafirliğe giderken likör alır götürürdük ev sahibine. elit de değiliz.

bir fincan kahve ile film izlemek 1+

normalde bu aksam yemegine cagrildiginda giderken yaninda sarap goturme olayi zaten sarap icilen evde olur, yani mantigi sudur, siz yemek yapip benimle paylastiniz sagolun varolun, bu gece icin ben de hep beraber icelim diye bir sarap aldim, yani o sarap o aksam beraber tuketmek icin alinir, bir cesit tatli goturme olayi gibi, boylece bir sozsuz iletisim de olur, yani aldiginiz sarap sizin zevkinizi, karsi tarafi ne kadar tanidiginizi, maddi durumunuzu, o geceyi ne kadar onemsediginizi gosterir.

Ben varoşum fazlasi ilede serseriyim. Manyakligimida hali altina supurmeyelim.:)

Ben rakı alıyorum.

şarap götürmekte bir sey yok ki. nedir yani? koko mu goturuyosun töbe töbe.

içecektir lan şarap.

Yahu arkadaş, elit kelimesine ne takılmışsınız. Soruda ciddi bir elitizmden bahsedilmediği açık, espri de yapılmayacak anlaşılan. Adetleriniz genelden çok mu farklı diye sormuşum işte.

elit deyince niye sülalesine sövülmüş gibi tepki veriyorsunuz ki? elitlik iyi bir şeydir. allah allah. enteresansınız valla. yobazlıkla şunla bunla alakası olmayan bir ailede büyüdüm yine de bizde kimse kimseye şarap getirip götürmez yani. yapan varsa da normal türk aile yapısından biraz farklıdır, demek istenen bu. ayrıca şarap severim. keşke getiren olsa da içsek. bu kadar savunmaya geçilecek ne varsa.

genel cerraha gitsen?

@sutlu nescafe,ciddi mi ya? ben aile hekimi bi antibiyotik verir geçer diye düşünüyordum aslında.

genel cerrahiye mi gideyim diyorsunuz?

bu kadar aşırı olmamakla birlikte benimde başıma benzeri gelmişti
o tarafta tırnağın derinin altında kalan kısmını alttan kaldırıp kes
iltihabı kendin akıt sonra batikon fln sür sar geçer

doktorada gitsen tam olarak yukarda saydiğim şeyleri yapicak
ben kendim müdahele ettim geçti

@berginyonbaenre,

ben de aynı şeyi yapıyorum hep. bunda da aynısını yaptım, iltihabı akıttım ama geçmedi bu kez.

oradaki tırnağı da kesmiş olduğum için şuan orada iltihabı akıtmamı sağlayacak bi tırnak yok. antibiyotik verseler 1 haftada geçer büyük iht.

Ayak tırnağını koparma yahu, başına bela alacaksın.Tam bir o.ç. gibi acıyor değil mi?Doktora gitmeye gerek yok bence.Aşağıdaki bilgiler sadece bilgi verme amaçlıdır:

Herhangi bir rahatsızlığın için kullanmakta olduğun bir ilaç var mı? Örneğin Zoretanin, Roaccutane vb.? Bu tür ilaçlar yaraların kapanmasını çok geciktiriyor.

Bak şimdi, ılık bir su hazırlıyorsun. çok sıcak olmayacak, ıpılık da olmayacak. kovaya ayağını sokacak kadar su olacak yarım kovadan az yani. İçine 1-2 avuç tuzu boca edip güzelce karıştırıp tuzu çözeceksin.Ama iri tuz olsa iyi olur, turşulara falan koyulan, merdivenlerin buzuna dökülen iri, ucuz tuz. Ayağını bu soya koyup 15 dakika falan bekle. Daha sonra o iltihap akıtacak kısmı elinle hafif hafif yokla, ayır. gerekirse kürdanla hafif oynatıp oradan iltihap akmasını sağla.sık. iyice yumuşayınca iltihabı akıtmaya çalış, akarsa çok güzel, akmazsa biraz uğraştıracak.

sana terramycn alternatifi bir merhem lazım.Örneğin thiocilline.
terramycin artık eczanelerde bulunmuyor.evde thiocilline veya tyrosd varsa,işini görebilir.yoksa eczaneye gidip bana terramycin alternatifi bi merhem lazım de onlar verir. bu merhemi sabah akşam tırnakla et birleşim yerine sür.tarif ettiğim banyodan sonra sürersen daha iyi olur. Gece yatarken kağıt havlu vb. bir şey ile orayı çevreleyip açılmasın diye bantla. Direk yarabandını yapıştırma, yarabandı orayı nemlendirir ve pörtletir.gerekirse çorap giy. Orayı kuru ve temiz tutman lazım. Nem olmamalı. ayakkabıda da buna dikkat et. iyileşene kadar merhemi kullan ve ayak banyosunu tekrarla.

Fotoğrafa filan bakmadım ama Bactorban isimli antibiyotik pomad var, başarılıdır.

gecmis olsun o tirnaklari heb yanlis kesmissin.
aha bole olacak:
www.tirnakbakimi.net

Soğanı közle, parmağına sarık gibi geçir, sonra sar öyle beklesin

Not: aile hekimi

iltihabı akıt, bolca bactroban antibiyotik krem sür.

anam hiç cevap yok :(

monitör alacaksan
dell, viewsonic ve asus lara bak.
(1nci link açılmadı bende)

birinci linki tekrar ekliyorum nyie hata verdi anlamadım.

www.webdenal.com

bu arada; ben de dell ve asus bakıyorudm ama bu arkadaşın da eksik özleliğini göremedim. display port, çerçevesiz ekran, 2k görüntü vs.

Philips severim, hatta zamanında aldığım ekran da philips

www.vatanbilgisayar.com

Verdiğin linkteki ürün özelliklerine göre çok pahalı, niye bu çözünürlüğü istiyorsun ? Ekran kartın ne ? Hangi oyunları oynayacaksın ?

edit : dolar artışından önceki fiyatlar kafamda kaldığı için pahalı geldi, oha ekran fiyatları ne olmuş öyle ?!

n11'deki teshir, iade vb. bir sebeple daha uygun fiyatli olabilir. tekrar ekledigin link acilmiyor.

@kimlanbu,

oyun amacım yok. profesyonel kullanım amacıyla alıyorum monitörü. hangi özelliklerine göre pahalı? 2k çözünürlükte daha uygun fiyata monitör bulamdım açıkçası.

bu arada bu linkin nyie açılmadığını anlamıyorum aptalca.
n11'den bakın en iyisi :(

tekrar ekleyince de açılmadı link

@rentts, link şaka gibi ya, sebebini de anlayamadım hala.

2k değil ama bence şu monitör ona 5 basar
www.isistasyonu.com
ips panel, ince çerçeve, yüksekliği ayarlanabilir ve tilt yapılabilir ekran...

@rentts,

abi anlamadım özellikler arasındaki farkı; bunda da yükseklik ayarlama (asansör), pivot özellik, IPS ekran mevcut. ince çerçeve bu da.

Bende şu var, ısrarla öneririm.

www.vatanbilgisayar.com

çok bakamadım ama gördüğüm kadarıyla philips daha çok oyun monitörüne benziyor...
renkler parlak gibi yani...
ben mat monitör seviyorum, daha az yoruyor.

@sorumatik,

abi teşekkürler. ama bu model de hem 2k değil, hem pivot özelliği yok hem de asansör özelliği yok.

profesyonel kullanım için laızm bana o yüzden 2k'nın yaratacağı ekstra alana ve asansör özelliğine baya ihtiyacım var.

@tchuck duyuru linkler üstünde para kazandığı için çoğu mağaza linkini engelliyor. goo.gl burayı kullanarak paylaş linklerini.

Anladığım kadarıyla fiyat-performans ürünü arıyorsun. Philips monitörleri hakkında detaylı bilgim yok. Bu tip ürünler yerinde incelendikten sonra alınmalıdır. Vatan'da varsa oraya gidip bakabilirsin. Gidersen eğer, monitörü bir bilgisayara bağlatıp dene, çünkü orada bir bilgisayardan onlarca monitöre çıkış verdikleri için renkleri doğru göremezsin.

Bahsettiğin özelliklerde Asus'un monitörleri var ama fiyat sana uygun gelmeyebilir.

arkadaşlar şu n11.com'daki üründe ne ymaukluk olabilri?


urun.n11.com

adama bir sıkıntısı var mı vs. diye sordum "bir sıkıntısı yok" dedi fazla detaya girmeden. paralel ithalat vs. ise nasıl anlarım bunu?

siz olsanız alır mıydınız?

Sorularını satıcıya sorarsan cevaplar. Fiyatı 1500-1600 TL civarında. Problemlidir ya da paralel ithalattır. . Şahsi fikrim hem Philips hem de kendi fiyatından oldukça düşük olan bir monitörü riske girip almam. Biraz daha bekleyip Asus almanı tavsiye ediyorum.

satıyıcya yazdım ben de şimdi, herhang ibir problem olmadığını söylüyor.
"telefon verin ürün kutusnun vs. fotoğrafını atalım isterseniz" dedi, gönderdim telefonu. bakalım ne gönderecekler.

hayır. yatırabiliyorsun ama çekemiyorsun.

hayır ya çekiliyordu.
hatta kontrol ettim
"Herhangi bir Finansbank ATM’sine giderek, Enpara müşteri numaranız ve internet şubesi şifrenizle hesabınıza ulaşarak para çekebilir, para yatırabilir, hesap açabilir ve bir ATM’de kartla yapılabilen diğer tüm işlemleri kartsız gerçekleştirebilirsiniz."

beyin özürlü mahluklar, 31 ekimde kaldırmışlar bu uygulamayı güvenlik gerekçesiyle.

ulan ben kart bile taşımıyorum artık yanımda, garanti'den qr code ile para çekiyorum. bu banka 1999 yılında falan mı yaşıyor ?

letgoya bakmayı denedin mi? En azından masa ve sandalye için işe yarayabilir. Bazen öyle ilanlar görüyorum ki içim gidiyor.

şuan

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

bu ikisini birden almayı düşünüyorum.

ama hala karar veremiyorum açıkçası. fiyat performas ürünü olarak.

eskiden olsa vakitten kazanın derdim ama şu an farklı düşünüyorum.
hayata bir kez geliyoruz. istediğinizi yapın. kadıköy'de yaşamak istiyorsanız kadıköy'de yaşayın. insan mutlu olacağı şeyi yapmakta özgür olmalı.

ben mesela eve bir kaktüs aldım. saçma bir şekilde gelip gidip ona bakmak bana mutluluk veriyor. siz de, kadıköy'de eve çıkınca, belki eve yorgun bir halde geç vakitte geleceksiniz ama evde geçireceğiniz zamanın kalitesi artacak, kıymetlenecek ve kendinizi huzurlu hissetmenizde yardımcı olacak.

baktınız çok yorucu oluyor, kadıköy'ü bırakıp karşıya taşınırsınız... ne olacak.

istediğim semtte oturdum (kadıköy) tahammül edemedim işe yakın semte taşındım (mecidiyeköy)

10000000 kat daha mutluyum.

kadıköy eski kadıköy değil +1
bi de yolda geçireceğiniz saçmasapan zamanlara çok yazık. ondan sonra kadıköy'e gelip keyfini çıkaracak haliniz kalacak mı acaba o kadar yol ve trafikten sonra.

Levent daha sakin gerçekten. (İçerileri)

kesinlikle ise yakin oturmak. istediginiz zaman hafta sonlari gider kadikoy'de takilirsiniz yine.

Beşiktaş ta otur. Köprü trafiği çekilmez her gün her gün

İşe yakın tabii ki.

10 dakika fazla uyuyayım diye ağladığım oluyor, işe yakın oturmak tabii.

kesinlikle işe yakın.

işe yakın otur kadıköye gezmeye gidersin +1

İşe yakın tabii kiii.

işe yakın oturmak kadar hayat kalitesini yükselten bir şey daha yok sanırım. işe yürüyerek 4 dk'da varıyorum. yok böyle bir lüks.

işe yakın oturmak önemli tabii. şimdiye kadar kadıköy'de oturuyordum, önceleri fındıklı'ya okula gidiyordum vapurla, sonra iki sene caddebostan'a işe gittim.

ama şimdi şubat'ta yeni işe başlayacağım, çekmeköy'de. işe yakın oturmak için taşınmayı filan düşünmüyorum şimdilik, öyle ya da böyle kadıköy'e dönmek, haftasonumu burada geçirmek istiyorum. 6 senenin alışkanlığı da var tabii.

bence de işe yakın otur. mesai zaten 6 da bitiyormuş. kadıköy e yorgun argın eve gelecen napcan. dışarı adım bile atmiycan belki. bir de bilgi ye gidecekmişsin. bana göre işe yakın otur. levent ten kadıköy e haftasonu ya da gitmek istediğin vakit zorlanmazsın zaten. hem levent de iyidir bence. kötü bir semt falan desen hadi neyse belki

Besiktas cok uygun sanki, ortami da kadikoye benzer, hafts sonlari vapurla kadikoye gecersin, mis

sıçmış, sıvamaya çalışıyor diye hissederim.

@kakao,

harcadığı her kuruşun hesabını sormaya gerek yok, yarım maaş paranın yokluğunu herkes hissedebilir.

4 boyunca yarım maaş parayı tölare edebilecek bütçemiz de yok.
ki avansın ödenme zamanının gelmesiyle birlikte, kirayı ödeyemeyeceğimizi anladığımda öğrendim.

hahaha :D benim eşimde berberine borç vermiş 450tl adam 7-8 ay ödememiş halbuki bana iki ay sonra aldım demişti. bizi zorda bırakan bir miktar olmadığı için gülüp geçtim. ha ama ay sonunu zor getiriyor olsak yeme içme sıkıntımız olsa başının etini yerdim. kendi tecrübe etmiş oldu.

edit: cevabını yeni gördüm kirayı ödeyememe sıkıntısına düşmeniz ikinizi de ilgilendirir.
karşıma alıp konuşurdum ben olsam karşı tarafa niye nasıl bu borcu vermiş, sağlık problemi gibi bir şey mi yoksa mal mülk için mi duruma ve koşullara göre göstereceğim anlayış değişirdi.

Kötü bir durum tabi ama altinda kötü bir niyet/amaç yok. Arkadasini kıramamış ve borç vermiş. Bütcenizi düsünerek adım atsa daha iyi olurmuş tabi ama olan olmuş. yaptigi bu şeyin sizi nasıl zor durumda bıraktığını o da görmüştür zaten. Keşke benimle paylaşabilseydi benden çekinmeseydi diye düşünürdüm. İçten içe kızardim ama olayın üstüne bir de ben gitmezdim.

direkt aquarium +1

açıkçası hem olayın üstüne gitmeyi he mde olayı çok ama ço kbüyütmeyi düşünüyorum. çünkü ben ev arkadaşı vs. değilim yani.

Geçen yıl şu anki 3 aylık gelirime denk gelen bir alacakla ilgili görüşmeye gitmiştim 5 dakikalığına.

Annem de benleydi o gün. Arabada bekledi ben görüşürken. Döndüğümde parayı almamış olmama rağmen aldım dedim boşa beklediğini düşünmesin, oğlu için üzülmesin diye :)

Yani saçma bir baskı oluştu o an üstümde, aldım deyip geçiştirmeyi seçtim. O yüzden eşinizi anlayabiliyorum biraz da olsa.

kira ödeyememe durumu kötü olmuş ama ben kötü bir niyet sezmedim. iyiliğinin kurbanı olmuş battıkça da batmış. kötü niyet olmadığı sürece hallolur bence

Ben de kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. Olayın üstüne gidip daha da büyütmek çocukça bir tavır olur.

Aquarium'un dediği gibi sevdiği bir arkadaşı olduğu için kırmak istememiştir, vermeyeceğini düşünmemiştir ki belki de o kişinin de acil bir durumu vardır. Konuşmadan bilemezsiniz.

Ben olsam karşıma alır konusurdum. İkimizi de etkileyecek bir miktar söz konusuysa benzer bir durumda bana da danışmanısını rica ederdim.

Sizden bu kadar saklamasinin sebebi de böyle aşırı tepki vermenizden çekinmesi olabilir. Olay çıkartmak yerine diyalog kurmak her zaman kazandırır. Böyle bir sebep için eşinizin kalbini kırmayın lütfen.

aquarium + 1

Kötü niyet olmadıktan sonra ben de üstüne gitmezdim. Benzer şeyler oldu ve olabilir de, sadece bir dahaki sefere bana haber vermesini söylerim, o kadar. Sizden korkmuş biraz, şimdi iyice korkuyordur.

Fraise +1

Yani aşırı tepkiler konusamamaya gizlemeye falan sebep oluyor. Aşırı konuşabilmek lazım aksine. Ha şöyle laflar bile edilebilir: Mevzu kira para değil( evet su an mevzu o olabilir ciddi bi dert anlayabiliyorum) ama böyle durumlarda gizleme kandırma olayina girersek ilerde evladimiz da gizleme kandirmada usta olur. Bizim aramizfa böyle bişey olmamali. Denilebilir. Ve hakaten de konuşulmayan evde buyuyen çocuk her türlü riske girebilme riski altında. Gerçi evlimisiniz cocuk mocuk ne alaka diyebilirsiniz de ben bu açıdan baktım su an

ne yapardım;
durumun neden bu hale geldiğini sorgulardım, bana söylememesinin nedenlerini araştırırdım, kendi davranışlarımı gözden geçirirdim.
para 4 ay takıldıysa, kira ödeyemeyecek durumda olduğumuz halde gelmiyorsa üstüne bi bardak soğuk su içmeye hazır olurdum, o paraya göre plan program yapmazdım, başka çözümler arardım.
parayı veren kişi bunu ilk kez yapıyorsa başka çözüm aramada ben de katkıda bulunurdum, yok alışkanlık edinmişse çözüme hiç bulaşmaz onun çözmesini talep ederdim.
herkesin hata yapma hakkı var, sizin de benim de onun da. mesele hata olduğunu bilmekte.

yaptığı her hareket yanlış. bana sormadan borç vermesi yanlış. bana aldım diye yalan söylemesi yanlış.

güvenim biterdi.

@kakao, evet daha önce de sıkıştırmıştım maddi konularda. aynı arkadaşına birkaç ay önce de borç vermişti, biraz daha düşük bir tutarda. 7 ay alamamıştık. ben de sıkıştırmıştım.

kakao +1 adamın annesi olmuşsunuz, sindirmişsiniz. hepsinde haklısınız art arda hatalar yapmış ama baskıyı biraz azaltsanız borcun miktarını düşürmek veya kredi çekip eşinizin giderlerinden kısarak uzun vadede ödemek gibi bir orta yolda anlaşabilirdiniz oturup sakin sakin düşünüp. insan çok yakın arkadaşı borç isteyince gerekirse eşyalarını satıp vermek istiyor.

olmaz böyle şeyler. çok yanlış bir durum. bir kez daha tekrarlanmaması önemli bence. ufak bir miktar olur, para zamanında verilir alınır, eyvallah.

ancak;

1- hatırı sayılır bir miktar verilmesi
2- vermeden önce danışılmaması
3- ve paranın geri alınamaması

önemli sorunlar.

dediğim gibi hatasını kabul edip bir daha böyle bir şey tekrarlamamalı.

@burya,

zaten tekrar etmiş durumda. şubat ayında da vermişti, ve ağutsos ayında anca alabilmiştik ki o sıralar ne zorluklar çekmiştik.

Hediyeyi hangi siteden aldıysan o sitenin müşteri hizmetleri ile görüş

aynısı başıma geldi. tarihler bile aynı. kargoyu iki adım yerden 1 haftadır teslim edemediler, ben de siparişi iptal etmek zorunda kaldım. şubeye gidip almaktan başka seçenek gözükmüyor ki ben de işten güçten dolayı gidip alamadım. adamlar aleni biçimde insanlarla dalga geçiyorlar. Olmaz tabi ama umarım en yakın zamanda batarlar.

benim de üç tane kargomun üzerine yattılar. 444 99 99 bu numaradan müşteri hizmetlerine bağlandım. buradan ilgilendiler. siz de aynı şeyi deneyebilirsiniz.

Bu esnada saticiya da mesaj attim. Adamin da bir sucu yok ki ertesi gun kargoya vermis. Birsey diyemiyorum. 444 lu numarayi arayacagim. Tesekkurler.

adamın bir suçu yok demeyin
arayın "yurtiçiyle gönderdiğiniz bilsem zaten almazdım, teslimat yaptıkları görülmüş mü, dalga mı geçiyorsunuz?" deyin
işe yarıyor.

Çağrı merkezinin şubelerle iletişimi yokmuş, bizzat çağrı merkezi söyledi bunu bana. Allaha emanet o kargo artık.

ben şeye şaşırıyorum ya. e-ticaret firmalarının yurtiçi kargo takıntısına.

aras kargo, sürat kargo vb. kargo firmaları yurtiçinden ciddi manada çok daha ucuz fiyat teklifi veriyorlar. hatta ups kargo ile yurtiçi kargo arasında bile 15-20 kuruş oluyor genelde en fazla. ama inatla yurtiçi kargoyu terich ediyorlar.

cidden çok acayip ya.

biz e-ticaret işindeyken, şikayet gelen hiçbir kargo firmasıyla çalışmamaya karar verdik. en son ups'e yöneldik. adamlar aras kargodan bile daha ucuz teklif vermişti. 0 şikayet.

e-ticaret sitelerinin ciddi bir problemi bu. kargo konusunda "bana ne abi" kafası.

Hocam şubeye gidip beyinlerini s.keceksiniz, başka yolu yok.

İki hafta kadar önce başıma geldi benzeri bir durum yurtiçi'yle. Kargoyu getirdik diyolar getirmiyolar, şubeye gidiyorum dağıtımda biz getiricez size diyolar ama gelen giden yok. Günler geçti. Sonunda şubeye gidip 1 saat uğraştım, kargoyu aldım. Olay da şu; bana gelen paket bilmemnerenin merdiveninin altına düşmüş bulamıyolar, bunu da bana söylemek yerine günler boyu dağıtımda ayağı çekiyolar.

Nefret ediyorum yurtiçi kargo'dan, nefret. Tüylerim diken diken oluyor adını dahi duyunca.

Satın aldığınız siteyi darlayın. Satıcının ağzına tükürün, benim elime geçmedikten sonra a.k. senin verdiğin kargonun falan dersiniz. En azından belki iade ederler de paranızı geri alırsınız.

Saticiyi darlamama gerek kalmadi adam benden cok ugrasti zaten. Dun saat 4 bucukta dagitima cikmislar, annem de malesef bi o gun evde degildi... ve evde yoktunuz notunu asmislar kapiya gitmisler. 7 gun evde oturup gelmeni mi bekleyecektik...
Bugun sansima is yeri bi guzellik yapti 3te cikacagiz da o kagitla gidip alacagim.
Bir daha da ozel bir gun icin asla internetten alisveris yapmam. Ben dersimi aldim.

özel bir gün ise ups kargo gayet kullanışlı.

Kargo şubesi ile paket teslim edilecek yer uzaksa, dağıtıma falan çıkarmıyorlar, direk geri iade oluyor bence. n11'den aldığım benim paketim de iki defa teslim edilemediği için geri döndü. Dediğin gibi insan evladıyla konuşacak bir numara olmuyor, telesekretere bağlıyor. İşin garip tarafı Yurtiçi kargonun elemanı beni cepten aradı, ben merkeze geldim ama çok dağıtımım var, bulunduğunuz bölgeye çıkamayacağım (merkeze 1km uzaklıkta bir yer) burada teslime edebileceğim bir yer varmı diye sordu. Ben de merkezde tanıdığım yok, adrese teslim etmen lazım dedim, acelesi yok yarın da teslim edebilirsin dedim. Sonrasında kargom satıcıya geri gitmiş, arayan kişinin cebini geri arıyorum, açmıyor. Yurtiçi kargoda o sisteme girilen bilgilere aldanmayın, prosedür gereği birşeyler sallıyorlar.

donanimhaber foruma bunu yazdım, n11 ile ilgili bir şikayetim olmamasına rağmen forumu takip eden n11 bana anında mesaj attı ve telefon numaramu isteyip irtibat kurdu, ilgilendi, konuyla ilgili oalrak beni tam 7 kez arayıp bilgilendirdiler. onlara benim satıcıyla ilgili bir problemim yok, adam ikinci kere ürünümü gönderdi yaptırımınız varsa Yurtiçi Kargo'ya söyleyin dedim, onlar da kargo ile ilgileri olmadığını istersem satıcıyla bu konuyu görüşüp başka kargo şirketiyle göndermesini sağlayabilirsiniz dedi. Sonuç olarak amazon.de 'den satın aldığım ürün İstanbul'a 6 günde ulaşırken, yurtiçi kargo sayesinde İstanbul'dan alınan ürün Sakarya'ya teslim edilemiyor.

İstanbul'da merkezi bir bölgedeyim aynı gün farklı kargo ile iki ürün alıyorum, satıcılar aynı gün kargoya veriyorlar ama Yurtiçi diğer kargodan bir gün sonra teslimat yapıyor. Hem yavaşlar, yavaş olmadıkları yerde de kargoyu keyfi olarak teslim etmiyorlar.

en büyük suç satıcının çünkü yurtiçi kargoyla çalışıyor. inatla satıcıyı savunmuşsun ama baş suçlu satıcı. neyse sorunun hallolmuş (gibi) gözüküyor hadi bakalım.

eğitim.

hala var mı bilmiyorum ama ilköğretimde vatandaşlık dersi olurdu eskiden. o derslerde doğru düzgün bir eğitim olmazdı mesela. oysa bu tür şeyler ancak erken yaşlarda doğru bir eğitimle verilebilir. tabi şu anda eğitimle ilgili olarak bu konuya gelene kadar atılması gereken daha çok adım var orası ayrı bir problem.

Kamu spotu, skecler, haber bultenlerinde "sok sok sok avmde kaydi ve... az sonra!" tarzi haberler filan bence.

Siz kim olarak bu probleme çözüm arıyorsunuz ona göre cevap vereyim

ne gibi çözümler olabilir söyleyeyim mi?

kırık cam teorisini okursan anlayabilirsin.

eğer bu ülkedeki kanun uygulayıcılar "amaan nolacak" demeden her kanunu aynı şekilde uygularsa. zaman içerisinde avm'de kayıp düşen bir insan bile dava açmaya başlar.

bu tazminat davalarının amerikada çok can yakmasının sebebi budur aslında. kırık cam teorisinin çıktığı yer olmasıdır.

kırık cam teorisi de şudur: bir yerde en ufak suçlar cezasız bırakılmaya başlanırsa, zaman içerisinde daha büyük suçlar da cezasız kalır ve ortada karmaşa ve kanunsuzluk başlar. ancak duvara işeyen adama bile gerekli cezayı hiç sektirmeden kesersen, toplumsal düzen sağlanır.

duvara işeyen adamlara ceza kesmeye başlarsak kısaca; adam kanun diye bir şeyin varlığını öğrenir.
daha sonra o duvara işediği için ceza alan adamlardan biri avm'de kayıp düşer ve dava açmaya çalışır.

hukuka olan inanç yerlerde sürünürken, avm'de düşen adam dava vs. açamaz. çünkü zaten kazanamaz. çünkü kanun uygulayıcıların kanundna haberi yok.

sliding door geldi aklıma

urun.n11.com

bu mu?

@aşksız prens, türkçe dedim ya hacı :)

@nolmus yani, değil alakaları yok.

kırılan parça şu işaretlediğim

i.hizliresim.com

sürgülü kapı parçası vs.

kayar kapı rulman takımı

www.horozdemir.com

denge makarası sacı olarak da geçiyor.

www.horozdemir.com

parçanın üstünde marka model no yazıyor olabilir,kiyisinda köşesinde.

@borderline cadi baya yaklaştı. Kırık parçanın kendi fotoğrafı :

i.hizliresim.com

markası falan yazıyor mu bi yerlerde? hafele'nin vardır muhtemelen. kayar kapı mekanizması diye aratabilirsiniz internette, fakat tam uyanı bulmak zor, o yüzden marka sordum. ankara'daysanız siteler'deki hırdavat malzemesi satan yerlere sorabilirsiniz.

rulmanların olduğu kısım evde gidince bakayım ama üzerinde marka göremedim dün

kapı muhtemelen 1800'lü yıllarda yapılmış :) yapan usta hayatta bile değildir. Sanayinin göbeğindeyim ama burdaki adamlar çok nazlı, uğraşmazlar :/

Bulamadiysan bana yazar misin . Mobildeyim mesaj atamadim. Yardimci olabilirim

buldum sonunda herkese teşekkürler

www.vbh.com.tr