Yurtdisi gorme meraki bende de yok.

Sanirim atalardan gelen gocebe hayat sevdasi.

aslında fotolardan seyretmek benim daha çok hoşuma gidiyor ama bu sefer de asosyal damgası yiyoruz. benim kıta kıta ülkelere ait sanal foto albümüm var.

ama birde şu var eşyalarını hazırlayıp evden gezmeye çıkmak onun lezzeti çok değişik.

Gunumuzde gezmenin(ozellikle yurtdisi) populerlesmesinin sebebi net instagram ve like acligidir.

olay tabiki sidik yarışı ama bence fena bir şey değil. belki 1000'de 1'de olsa bir insan değişir başka gözle bakar hayata.

Dünyada minimum 193, kimilerine göre 206 ülke var. En az 150sine gitmediyseniz "gitmediğim sayılı ülke var" gibi cesur bir cümle kurmaniz pek hoş değil.

Ayrıca gezmekten güzel ne var şu dünyada? Eiffel kulesinin fotoğrafını görmekle kendisini görmek aynı şey değil. Ya da benim gibi farkli ülkelere ve insanların kültürlerine meraklıysanız onlari kendi şehirlerinde görmek harika bir his.

Hayatım boyunca en az 100 ülke görme hayalim var. Umarım başarabilirim

bir şeyleri yapmaktan çok o şey'i yaptığını kanıtlamak daha önemli hale geldi toplumda bunun tezahürü tamamen.

yurtdışı görmenin bir anlamı yok.

yurtdışını yaşamanın bir anlamı var.
adam havalimanından iniyor cuma 13.00'da, dönüyor salı 13.00'da. indin, pansiyona geldin, uyudun, uyandın.
oraya koştur, onu görmek için buraya koştur, bunu da gördüysen bilmem nereye koştur.


eee? senin gördüğün yer yurtdışı değil ki. koşturdun yalnızca.

işin anlamı anca 3-4 hafta konaklayınca olur. bir sabah kalkıp sokakta normal oranın bir sakiniymiş gibi dolaşacaksın. bir cafede oturup kahve içeceksin, hiçbir şey yapmayacaksın yani. biryere yetişmeye, bir tarihi eser görmeye çalışmayacaksın.

işin o zaman anlamı olur.
onu görüp fotoğraf çekicem, bunu görücem diyerek yurtdışı tatili yapılmaz. tv'de de var o kadarı.

Gezmek gerçekten değerli, ufuuk açıcı bir etkinlik ama 300 gezi bloğu, 700 instagram bilmemnesi, hepsi birbirinin aynısı “Ben gezdim. Bu da otostop çekmeden önce”lerden fenalık geldi. 4 arkadaşum bu “işe” girmiş. Hepsi birbirinin aynı. Bu işi bir tek Nas Daily’nin iyi yaptığını düşünüyorum. Adam gttiği yerlerde “Şurada şöyle sızdık, burada bunu yedim. Şununla tanıştık. İçtik, otostop çektik” gbi ayrıntıları biriktirmiyor; oradaki en ilginç, en dip köşe kültür parçasını ve insanları çıkarıyor. Örneğin, İsrail’de İbranice ve Arapça’yı birleştirerek yeni bir yazı fontu oluşturmuş kızı anlatıyor; zamanında protestolardan hapse girip Amerika’ya bir şekilde kaçıp orada zengin olan adamın Filistin’de Kardeş şehir tarzı bir toplu konut projesine girdiğini anlatıyor. Zanzibar’da çok eşli evliliğin nasıl yürüdüğünü anlatıyor. Turistlerin uğradığı yerler yanında, uğramadığı yerlere gidiyor. Daha doğrusu turistlerin gittiği yerlerde yerlilerin konuştuğu dilden konuşuyor. Gittiği yerde zaman zaman politik konuları deşiyor ve olabildiğince tarafsız anlatmaya çalışıyor. Her gün bir dakikalık videolar yayınlıyor. Bir videosu üzerine ortalama 10 saat çalıştığını söylemişti geçende.

Herkes gezebilse keşke, herkes dünyayı görebilse. Daha güzel ne var ama bunun herkes tarafından iş şekline dönüştürülmesi ve özellikle bunun için GoFundMe tarzı yerlerde para toplanması ya da dilenilmesi çok itici geliyor.

Bir de terelelli temcik bir entry’sinde şöyle diyordu: ne adamlar gördüm bir sene çinde yaşamış mesela; tek tespiti; -abi yemekleri çok kötü- oluyor. ne hayatı vasat görünen insanlar var; öyle bir keyif alıyor ki oturma odasını boyamaktan, insan onu tom sawyer sanıyor.

Bir de kişisel olarak “10 günde 7 şehir gezdim”leri anlamıyorum. Bir, bilemedin iki günde o şehrin ruhu anlaşılıyor mu? En küçük şehirde en az 4 gün geçirmeden şehrin ruhunu anlamıyorum ben.

Ben de önceden çok heves ederdim yurtdışı gezmeye. Para biriktirip gideyim, iste 10 günde 5 ülke gezeyim falan. Geçtiğimiz yaz bir ülkede 1 ay kadar kalma sansim oldu. İyi ki de o parayı mümkün olduğunca çok şehir görmek için değil o ülkede 1 ay kalmak için ayirmisim. Çünkü ben ilk kez yurtdışına çıktım, ilk günler acayip hayal kırıklığı yaşadım. Bu muymuş dedim ya. Şehir işte. Binalar. Fotoğrafta görüyordum zaten. Bana ekstra bir zevk vermedi. Ama orda yaşamak, o şehri ve insanlarını yavaş yavaş tanımak inanılmaz bir keyifti. Şehre aşık olarak döndüm. Kıssadan hisse, şunu da gördüm, buraya da gittim demek için gidip bir şehirde 1 gün geçirmek bana çok anlamsız geliyor. Like merakı gibi cidden. "Burda da fotoğrafım olsun" e ne anladın şehirden? Milyar tane fotoğrafta milyar tane açıyla gordugun yapıyı canlı görmek ne kadar etkilemiş olabilir seni? Bilmiyorum bana abartılmış geliyor. Param olsa gider her yerde en az 3 hafta kalırım ama. Bu keyif verdi. Bide farkettim ki ben konforuna düşkün biriyim, gidip 10 kişiyle aynı odada kalarak, şehrin her imkanından mahrum kalarak gezmek bana göre değil. 3 ülke az görürüm tam görürüm. Bu tarz geziler bana fotoğraf gezisi gibi geliyor artık.

ben de gezmekten, dolaşmaktan nefret ederim. evden işe bile hep aynı yolu kullanırım. bilmem şu kadar ülkeye gitmeliyim bana şovenizm gibi geliyor.

netten görebildiğim yeri asla merak etmiyorum. ha insanları ederim o ayrı.

Çünkü bu da tüketilebilir hale geldi. Geçtiğimiz yaz bir arkadaş 30 günde 26 ülkeyi gezdirdikleri bir tura katılmış. "Şimdi de Ukrayna düşünüyorum, sırf tik atmak için yani." diyor. Mesele deneyim değil, tüketim. O duvara asılan ve gidilen ülkelerin kazındığı haritalar da bunu gayet güzel özetliyor.

Ben laptoptan macbook proya gectim,
Bilgisayarim oldugunu farkettim yeminle.
Sessizlik, hafiflik, 12 saate yakin pil omru (dun sabah 8den aksam 18e yarim saat kapali kaldi, onun disinda hep kullandim. Daha cok not alma, internette gezinme, ses kaydi...) seklinde oldu. %70 inmisti :D

Yanima aliyorum, ay sunu acmasi ne kadar surecek vs yok. Touch bar kisayollari vs de guzel bence. Acikcasi ben iyi ki almisim diyorum, memnunum.

Mesela eski laptopum donanim olarak "vaooo oha laptopa bak be" diyebilecegi bir seydi zamaninda ve 5 saat pil omru diye reklami yapiliyodu. En baslarda max 3 saat pil omru gordum, 3-4 yil sonra yarim saat anca dayanir hale geldi.

Yeni macbooklarin sikintisi, usb girisi filan yok. Sadece iki tane usb-c girisi var, 10€luk bi adaptorle kullaniyorum illa hafiza karti ya da usb okutacaksam ki genelde zaten cloud kullanan bir insanim.

Hdmi kullanmama gerek kalmadi su ana kadar, o yuzden eksikligini -henuz- cekmedim.

Eger "acaba yakinda ynei modeli mi cikacak" diye endiseleniyorsan, biraz internette gezin, macbook new model filan yaz, elbet cikar biseyler. Ben mid 2017 aldim, prensipte 2016 ile ayni usb konusunda filan ama yeni bi islemci cipiyle cikmis o yuzden 2016 modelinden bariz daha iyiymis. 2016lar amerikada daha ucuzdu zaten, niye dedigimde 2016diye demislerdi. Ben 2017 aldim. Ha 256 gb aldim ama cloud kullaniyorum, oyun oynamam, pcye genelde ppt, pdf ve docx disinda belge indirmem...
oyle yani. Ama okula giderken defter bile goturmuyorum artik, oyle diyeyim, cok iyi oldu.

Hocam ne mac i
Daha fazla paraya daha az yapilabilecek sey mi satin alacaksin
Telefon gibi degil pc olayi kontrol sende.
Eski pc kullanilabilecek gibiyse ssd takip cok ciddi bir performans elde edebilirsin.
Kirik dokukse butce verirsen sana uygun sistem ya da laptop onerebiliriz

İphone gibi bilgisayarım olsun diyorsan mac.

Ama bilgisayar bu, her şeyi yapabileyim kontrol de bende olsun. Kurcalamayı da severim diyorsan. O zaman bilgisayar.. ehem, yani laptop.

lenovo yoga 720 aldım ben. çok işimi görüyor, katlanması dokunmatik ekranı. anlayamazsınız.

genel kullanım için mi soruyorsunuz ?
güncel oyunları oynayacak mısınız ?

ne istediğinizi tam olarak belirtmemişsiniz.

tek soru: bilgisayarı ne için kullanıyorsun.

hobilerin arasında oyun oynamak varsa zaten istesen de macbook alamazsın. çünkü macbook oyun oynatmaz.

6 bin küsür liraya 128 gb hafızalı şeyi eline veriyorlar, alan da ya yetiyor öyle her şeyi doldurmuyorum muhabbeti yapıp cihazı övmeye çalışıyor. iphone'da da 16 gb yetiyor ya muhabbeti yapıyorlardı. 2 tane type-c girişi koymuşlar o kadar, dönüştürücüyü falan parayla almak zorundasın. mesela ben zenbook aldığımda içinden hdmi to vga, usb to ethernet kabloları çıkmıştı, aynı zamanda type-c bağlantı noktası da var, kutudan kılıf da çıkmıştı. apple istese bunların hepsini koyabilir ama müşteriyi bana göre aptal yerine koyuyor bu yüzden de sevmiyorum.

hiç parasını hakeden bir cihaz değil, zamanında 1500 liraya aldığınız cihazdan 6000 liralık cihaza geçerseniz tabi aşırı fark hissedilir, bu her şeyde böyledir, evde kullandığınız kahve makinesinde de tv'de de, lambada bile böyledir.

şu anki cihazlar yeni, senede bir yenileniyorsa temmuz gibi yenilenirler. parasına üzülünmeyecek tek cihaz macbook air olabilir sanırım, onun fiyatı yine uygun sayılır.

hocam bilgisayarınız eğer metal kasaysa, kasası sağlamsa tak ssd'yi. uğraşma macboook vs.

Anladım. Ben daha çok ders çalışmak için kullanmayı düşünüyordum. Belki arada europa universalis oynarım o kadar. Bir de iki sene sonra tusa gireceğim. Ekranı ders çalışırken gözümü yormasın, fanı gürültü yapmasın falan istiyorum. Şimdi oyun bilgisayarı toplasam da doya doya oynayamayacağım zaten.

@atom karincanin torunu bana laf cakmis <3
Cihazdan memnunum ondan ovuyorum zaten. Eski bilgisayarimda da (cloud yokken) external hdd'de saklardim zaten, o zamandan beri hafiza kullanimim azdir o yuzden bana farketmedi. Simdiyse her seyim dropbox, googledrive, icloudda filan zaten.
Ben 256 gb ssdli modeli 4110 tlye aldim, amerikadan. Ama 6000 olsa almazdim zaten. 6000-7000 yuksek rakamlar cok.

Uzun pil omru, sessizlik, hafiflik, bircok sekmeyi ayni anda acabilme gibi istedigim seyleri macbook karsiliyor. Ben memnunum. Usbc kismi da beni germiyor cunku sunumlarimi bile googledrivedan filan indiriyorum. Gercekten farketmiyor. Hdmi zaten kullanmazdim. Donusturucuyu nolur nolmaz aldim -go pro cakmasi aksiyon kameramin hafiza karti icin lazim oldu- ama 2-3 kez isim dustu ona ve 10€ zaten, beni rahatsiz etmedi bunlar hic.

Neyse oyle iste. Paran varsa al, kendini zorlayacaksan iyi dusun.

udemy mobil uygulamasında eğitim içerikleri telefona kaydedilip izlenebiliyor. ama sadece mobil uygulamada var bu özellik. bilgisayara kaydedilemiyor.

tablet de varsa sıkıntı yok zaten okeydir güzell.

udeler

glitch hos
sense8 iyidir
dirk gently'yi de bir iki bolum dene, ben cok sevdim :) onerdigim kisilerin bazilari bayildi, nazilari sevmedi.

dark black mirror izleidm yazmayı unutmuşum pardon :(

stranger things de tabi

%3

Buradaki onerilerden(yine fragile lady yapmisti) yuzde 3’u izledim ve cok begendim. Distopik temalari seviyorsan sarar.

Simdi Fakyoras’in onerisi glitch’e bakicam :)

Dark, Altered Carbon.

peep show, it crowd, weeds, sherlock, blacklist

Altered Carbon +1

bu bir yaşam tarzı.
hayata bakış tarzı, hayata bakış açısı.

senin ülkenin topraklarını dolaş. yaptıkları evlere bak, sorunun cevabını alırsın.
trabzonda ben, üstüne sıva atılmış ev görmedim örneğin.

çünkü bizim topraklarımızdaki insanların yaşama bakış açısı şu: "dört duvarı diktim. su da geçirmiyor. daha ne isterim." estetik kaygısı yok, estetik kaygı olmayınca kalite kaygısı da olmuyor insanın.

günü kurtarma derdiyle yaşıyor herkes. o an karnı doydu, tamamdır.
o ürünü sattı, tamamdır.

hayata akış açısı dediğim gibi.

www.reddit.com
www.youtube.com
www.quora.com

Buralarda biraz fikir yürütülmüs. Ben kendimce her seyi disipline bagliyorum ama.

Çünkü kalite bir yaşam tarzıdır. Lüks, paha ile karşılaştırmamak lazım bu bence bir yaşam felsefesi. Örneğin çözümlenmesi gereken bir sorun var diyelim, bunu doğru şekilde yapmak, ilerisini düşünerek çözümlemek öyle çok şeyden kazanç sağlar ki. Mesela biz sürekli bina yıkıp yıkıp yeniden dikiyoruz, kentsel dönüşüm diyoruz. Boşu boşuna kaynak, zaman ve insan gücü harcıyoruz. Oysa İtalya'da belki yüzyıllardır aynı binalar kullanılıyor. Hani diyoruz ya adamlar bazı şeyleri aşmış diye, işte bunun için günü kurtarmak değil geleceği şekillendirmek gerekiyor. Nereden nereye geldim ama kökeni bu olur düşüncesindeyim.

Fransiz ve italyan mallari alt segment.
Ispanyol ve abd mallari orta segment.
Japon ve alman mallari ust segment.

biraz da o donemdeki uretim mantalitesiyle de alakali. o donem uretilen bircok urun takir takir calismaya devam edebiliyor.

(bkz: planli eskitme)

kibarca bir iki defa daha söyle derim

1-2 defadan fazla kez istedim.

her hafta en az 2 defa istiyorum. patronlarına bile yazdım en son "aaa öyle mi ben şahsi hesabımdan göndereceğim haftaiçi, onlar çok yoğun idye bakamamıştır" dedi. bu cümlenin üstünden de 1 ay geçti. bu 1 ayda patrona da 4-5 kez yazdım.

ihtar çekip haciz başlatırsan ödeyeceği de varsa ödemez.
süre çok mu uzar, avukatlar rakam az diye sallamaz. sallasa aslı astarını geçer.

ver abi icraya, alırsın tabii niye alamayasın?

son kez ara. "ödeyin, ödemezseniz avukata veriyorum icra işlemlerine başlayacak" de, ödemezlerse ver avukata. çatır çatır alır.

bence muhasabeye odeme yapmacagı fırmayı aramaz, bır yanlıslık olmalı

bne bu durumlards her zaman yüz yüze konuşmayı tercih ederim. telefonds allamalaır çok kolay, maili saymıyorum bile. çıkın gidin patronla muhasebeyle yetkili kim ise yüz yüze konuşun

faturayı resmi olarak kabul etmişlerse "öttürerek" alırsın. ihtar çek. dönüş olmazsa ver icraya gitsin. iyi niyetleri varsa ilk ihtarda en azından arayıp çözüm önerirler. (miktar düşük avukat bakmaz deme. avukatın yapacağı şey 5 dk.lık ış, varsın 500 tl si ona gitsin)

Son kez ara ve üzgün olduğunu ama ödemeye ihtiyacınız olduğunu, mecburen icra takibi başlatacak olduğunuzu belirtin.

Hani icrayı bir tehdit değil de mecbur kaldığın için başvurduğun bir yol olarak hissettir.

bu arada server side cache atıyor, çünkü her browser her bilgisayardan aynı şekilde değişmemiş olarak gözüküyor.

web.config asp.net için kullanılıyor site asp.net ile çalışmıyorsa iis web.config e bakmaz bile, istersen web.config bozuk olarak kaydet yani geçerli bir xml olmamasına rağmen siten çalışıyorsa çözüm başka yerdedir.

bu arada 85bin takipçi var.
gönderilerin eriştiği kişi sayısı 15bin kişi falan.

şaka gibi yani.

Genele hitap eden bir hesap değil, like almaması normal. Yani misal bir insan neden nişan tepsisi fotoğrafına like versin ki.

@angelus,

doğru tabi ki ama tüm reklamlarımızı nişan tepsisine verdik ve sayfayı beğenenler de bu yüzden beğendi. ben 1000 like alsın demiyorum ama 30 like anormal. görüntüllenmeler de ayrı rezalet üstelik.

youtu.be

bir blogger bunun hakkında konuşmuş. doğru mudur bilemem tabi

şahsen bu sayfa için şöyle düşündüm, elimin altında lazım olur diye dursun. Pek göz önünde durmasına gerek yok.
İnsanlar takip ediyordur ama fotolarına bakmıyordur. Sürekli ihtiyaç olan işi düşen şeyler değil. Ama ürünleriniz emek harcanmış güzel ürünlermiş.

like olayını kafanıza takmayın bu kadar , ürünleriniz gayet iyi duruyor , iyide fotoğraflanmış . Normal bence herşey

Hangi fotonun daha çok beğenildiğini öğrenmek için her gün storyde anket yapın bence. Mesela iki aynı konsept tasarımı yan yana koyup hangisini daha çok beğendiklerini sorun hem gerçek takipçi kitleniz ile tartmış olursunuz hem de insanlara oyun gibi gelir sürekli oylarlar bence.

insanların akışta görüp de parmaklarıyla fışt fışt diye geçtiği sayfalardan birisi.
ürünleriniz bence de başarılı ve o seksenbeşbin kişiden birisinin ihtiyacı olursa "aaa dur lan böyle bir sayfa vardı" diye akıllarına geleceksinizdir.

like olayını çok da şeyyapmayın bence.

ingilizce hashtagler kullan kısa sürede like sayın artacaktır.

bi de kimse o sayfayı like bombardımanına boğmaz emin ol.

Takip sayınızı da artırıp fotoğrafçılarla, organizasyon firmalarıyla likelaşın. Herkes beni takip etsin, herkes beni likelasın, ben kimseyi likelamayayım yapmayın.
Hashtag koyun. 3 tane 5 tane değil. Baya bi doldurun. İnsanlar hashtag de takip ediyor.

Ürünler güzel ama fotoğraflar dikkat çekici gelmedi, Genelde fon renkleri ürün renkleri ile benzer tonlarda olmuş, soluk duruyor.
Mesela hiç dikkat çekici değil: www.instagram.com

Renkli fonlar kullanabilirsiniz, veya bembeyaz sonsuz fon kullanabilirsiniz; hem daha profesyonel bir görüntü veriyor. Veya yumuşak gün ışığından, gölgelendirmelerden yararlanabilirsiniz, dışarıda yeşillikler arasında çekim yapabilirsiniz.
Ayrıca fotoğraflarda hiçbir hareket yok, netlik ve alan derinliğini kullanabilirsiniz.
Mesela bunlar güzel çekilmiş:
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
i.pinimg.com
i.pinimg.com
i.pinimg.com

Amatör olarak fotoğrafla ilgilenen biri olarak yorumlarım bu kadar.

Urunler icin tasarimci ile calismaniz lazim.

like meselesinin bununla ilgili olduğunu pek sanmıyorum, mutlaka özel günler için sayfanızı aklında tutan bir sürü insan vardır ama ürünleriniz fazla çiçekli ve göz yorucu değil mi :/ her şeyde aşırı çiçek var. biraz daha sade ürünlerle daha fazla zevke hitap edebilirsiniz sanki.

Bizim 450 falan takipçimiz var, aynı like sayıları neredeyse :(

Ben bizim sayfadan takip edeyim. Like'laşırık.

ürünleriniz hoş, şimdi baktım da evlenme arifesinde olan birkaç arkadaşım da sizi takip ediyor, ama like'ladıklarını hiç görmedim.
yukarıdaki yorumlara katılıyorum her paylaştığınız fotoğrafa like atılcak bir sayfa değil burası, ihtiyaç olursa hoşa giden birkaç şey beğenilir..
ben sizi takip ediyor olsam ben de bakar geçerdim, fotoğraflarınızın -kusura bakmazsanız- klası yok, daha fazla ışık daha farklı fonlar aksesuarlar eklemeniz lazım diye düşünüyorum. böylece sayfamda karşıma çıksa paylaştığınız ürüne ihtiyacım olmasa bile hoş bir fotoğraf olduğunu düşünüp like'lardım, şu an o hissiyatı vermiyor..

Insanlarin altinda goygoy yapabilecekleri dugun/nisan paylasimlari atin.

Arka fonda urunleriniz gorunsun ama fotografin asil temasi bir hikaye olsun, insanlar da altina "aaa bizim nisanda da boyle olmustu" vs. diye yorum yazma ihtiyaci hissetsin. Urunler guzel ama 2 tanesine baktiktan sonra hepsi ayni.

instagramın algoritması çok değişti maalesef. takipçilerinizin çok büyük bir kısmı görmüyor bile paylaştıklarınızı. her yeni post attığınızda bunu story üzerinden duyurun. ekranı ss alıp, yeni fotoğrafı emoji ile kapatıp "yeni post" filan yazabilirsiniz. story izlenmeleriniz ne kadar oluyor ortalama? çok daha fazla görünürsünüz storyde.

bir de insanların sürekli ihtiyaç duydukları bir şey değil herkesin dediği gibi. beğenilerin düşük olması normal ama sizinki fazla düşük geldi bana.

Bence sari zeminden kurtul... renklerin anlamlarini ogren... dunyaca ünlü firmalari logo renklerine bak.. resimlerde kirmizi, pembe, beyaz zemin kullan...

Shadowban yemişsindir takipçilerin paylaşımlarını görmüyordur.

fotoğraflar evet, daha güzel olabilir ama 30 like alacak kadar kötü de değiller. etkileşimleri analiz etmek lazım 15k etkileşim evet 85k takipçi için az ama 30-100 like da gelmemeli.

İnsanlar kendi takip ettiği için mi görüyor fotoğraflarınızı keşfet'ten mi buluyorlar?

Eğer like'ı önemsiyorsanız herkesin gündelik yaşantısında kullanacağı bir ürün tasarlayıp like son 3 fotoğrafı beğenin diyip beğenenler arasından çekiliş yapabilirsiniz.
Bir sayfanın fotoğraflarını beğenince uzun süre sebepsizce beğendiğimi fark etmiştim ben mesela :)

bir de buketler, tokalar vs. için model kullanın. bir yakınınızdan rica edin en azından.

@peggy +999999

ürünler güzel. her şey kaliteli ama pazarlama başarısız.
neşe satmanız, dikkat çekici olmanız gerek sanırımmmm

Çok güzelller, yaptığınız masrafın ve emeğin karşılığını alabiliyor musunuz merak ettim? Kadınlarkulubünde paylaştınız mı? Bir sürü talip çıkacaktır.

Herkes copunu asagiya atiyor. Atmazlar diyorsun ama neler neler atiyorlar. Sonra da biz asla atmayiz diyorlar. Tuvalet hatti tikanirsa size patlar. Hirsiz ve yola bakiyorsa hep gozlenirsiniz. Camlari rahat rahat acamazsiniz.

balkonu varsa ve apartman girişine bakıyorsa sürekli giren çıkanla yüzyüze gelmek zorunda kalırsınız. perdeler açıkken de aynısı sözkonusu. haşarattan başka kediler hoplayıp zıplayabilir içeri sürekli.

-börtü böcek
-aşırı yağmurda su dolabilir
-hırsızlar için kolay lokma
-sokak gürültüsü
-kanalizasyon tıkanırsa eviniz batar
-olası bir depremde binalar genellikle en alt katın üzerine dikey yıkılırlar. hatta sırf bu yüzden çatı katında (3-4 falan yani) oturan bir arkadaşım var :(
-eğer önünüzde sokak varsa geceleri araç farları bile rahatsız edecektir sizi. sürekli perdeniz kapalı olacaktır vs vs

tozu toprağı da eksik olmaz

Kedi
Dışarıdan görülmek
Yağmur
Hırsız

yukarıdakilere ek olarak;
me.emu.edu.tr

zemin buz gibi olur buz.

Şöyle bir entry vardı: eksisozluk.com

elbette şeriat hukukuna göre olan. zamanında zinayı suç olmaktan çıkaran kendisi, şimdi işler değişince şeriatçı gömleğini tekrar giyiyor.

@3 oyle degilmis. ben hatirlamiyorum 2000 yili oncesi oyle bir sey zaten.

zamanında zinanın suç kapsamından çıkmasının en büyük sebebi,
imam nikahlıların yaşadığı ilişkilerdi.

şimdi bu işi imam nikahıyla bir temele oturtup o şekilde gelirler. bu sayede imam nikahlı 2. 3. karılarıyla ilişki suç kapsamından çıkar.

veya da sizin önereceğiniz bir veritabanı class'ı mevcut mudur? "hem her türlü güvenliği var hem de çok pratik" diyeceğiniz. en azından onun üstünden okuyarak işlemleri anlayayım.

Devlet özel farketmez. Ben olsam devlete hatta tıp fakültesine giderim. Aç olursan aynı gün verebilirsin. 8 saat açlık yeter şeker için. Gelmişken kolesterole de baktırayım dersen 12 saat öncesinden bırakman yeterli yemeyi.
Ailemde diyabet var bende de var mı diye kontrol ettirmeye geldim diyebilirsin. Risk faktörü çünkü ailede olması. Şikayet olarak varsa kolay acıkma, hızlı kilo alma-verme gibi şeyleri de söyleyebilirsin. Ama doğru bilgi ver tabi.

Açlık tokluk da bakabilirler. Direk hba1c’ye de bakabilirler. O doktorun isteğine bağlı. Tokluk da bakarlarsa açlık şekerini verip kahvaltı yapacaksın. 2 saat sonra bir daha kan vereceksin. O arada ve son 12 saatte sigara içme.

Yine son 3 gün içinde kalori kısıtlamasına girme. Normalde ne yiyorsan onu ye.

bu arada bende;
çok hızlı acıkma, yemek yedikten sonra inanılmaz bir uyku hali (bayılma derecesinde), hızlı yorulma ve göbek odaklı kilo alma durumları var. o yüzden şüpheleniyorum aslında.

Tamam bunları direk söylersen bakarlar. Aile hekimin de bakabilir. Daha kısa sürer.
Sabah 8-9 gibi ver ilk kanı mümkünse.
Muhtemelen insülin direncidir ve metformin başlayıp hayat tarzını değiştirmen gerekir diyabet olmaman için.

Bölüm sormuşun ona cevap vermemişim. Devlete gideceksen dahiliye bölümü. Ya da kolayına gelecekse aile hekimi.

Butun patateslerin adapazari diye satilmasi gibi bir durum var.nereden gelirse gelsin pazarciya gore o da sarimsak bu da sarimsak.google yapinca bir suru satis yapan site cikiyor.telefonu kastamonu kodu olani ara telefonda konus sor adamlar,gondersinler.

eşim kastamonulu. annesi arada getiriyor. minik minik oluyor valla.

Yeşilken yaprağının rengi diğerlerine göre daha parlak ve tadı daha keskin oluyor.

iri olmaz. sarımsak dediğin küçümendir küçücüktür. 1 diş bütün evi kokutur. artık bizim orda bile kalmadı organik olanı. fiyatından ve boyundan anlarsın.

bildiğim kadarı ile netflix bölüm sürelerini kısaltıp bölüm sayısını arttırdı.

yok abi ben de ondan şüphelendim. dizibox'ın 13. bölümünü açtım netflix ile aynı bölüm çıktı.

2. sezon 1. bölümü açarsam (yani 14. bölüm) yeni bölüm olacak demektir.

netflix'ten sonra dizi sitelerinden 2. sezona başla. kalan 6 bölümü izle.

2. sezon sonunda dizi bitiyor mu peki? yoksa bir sezon daha olacak mı? (henüz çekilmemiş olsa da)

Şimdi spoiler olmadan bu soruna cevap veremeyebilirim :D mevcut konu bitiyor diyelim biz :D

@akaktreil,

yok abi spoiler sayılmaz. ilk bölümde zatn bir şekilde soygun yaptıklarını görmüştük. yani işin sonunda soygun başarılı olacak, tokyo kaçaktı çünkü. ben sadece bu süreçte kimler yalan olacak, neler olacak onun peşindeyim :)

iyi en azından soygun ikinci sezon sonu bitiyor demektir. devamı kesin devrim hikayesidir.

hocam tokyo önceki soygunundan kaçıyor orada, sonra profesör onu plana dahil ediyor.

sizin dizi önerilerinizi alabilir miyiz?

gençlerimizde ispanyolcaya karşı kabaran bi şeyler var sanıyorum, başka bir açıklama getiremiyorum duruma.

ben ilk bölümleri izledim ama herkesin bu kadar ayılıp bayılmasına çok şaşırdım. millet sürükleyici diye seviyor herhalde. çerezlik dizi ama o kadar beğenilecek bir tarafı yok bence de.

"prof bize ateş etmemizi söylemişti ama onların da bize ateş edeceğiniz söylememişti" kısmına ben de çok takılmıştım ayrıca. polisin ateş edeceğini bilmeleri için prof'un söylemesi mi gerekiyordu lkasjdkljsa yalnız değilmişim :D

@rectoa, üzerime gelme benim. evimde iki dosya dolusu banka soyma planı var. kanlı. kansız. fauda güzel dizi. beğendim.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, ya yok estetik anlamda hitap etmez beğenmezsin ona itirazımız yok ama bu la casa de papel vallahi klişe oğlu klişe. yani bu kadar olmaz. bunu beğenmeyi hakaret kabul ediyorum beğenenin kendi aklına

acikcasi biraz neymis bu diye izlemeye basladim. asiri surukleyici de gelmedi ama issizim, izledim. zor izleidm biraz. ispanyolcayi ozledigimi farkettim, listening alistirmasi gibi dusundum ben.

hatalar cok ve batti baya gozume.

iki saat önce izlerken profun aslında kimsenin parasını çalmicaz ama darphaneye gircez ihihi açıklamasını duyunca direkt kapattık.

populer kültür, netflix bok çekse ayılıp bayılıp izleyecek tipler bunlar, neden çünkü dizi izlemek için para veren adamlar bunlar, iki kitap oku desen kaçacak delik arar bu vasatlar

diziyi netflix çekmedi bildiğim kadarıyla, netflix üzerine yerleşti hatta son sezonu netflixte yok, bölüm süreleri değişti vs geyiği vardı.

bence konu klişe, bi iki mantık hatası var ama karakterler karizmatik, olayın altyapısı güzel(darphanede soygunu vs) ve arkaplandaki sosyalizm teması ilgi çekiyor

ya amk şu dizileri 1 bölüm izleyip "bok gibiydi zor dayandım" yorumunu yapma hakkını nasıl kendinizde buluyorsunuz ya.

20 küsur bölümlük dizinin 1 bölümünü izlemek = 120 dakikalık filmin ilk 6 dakikasını izleyip "zor dayandım" demek gibi bir şey.

sözlükte 5 sezonluk breaking bad için "3 bölüm zor dayandım" diyen adam var mesela.

Ekşi sözlük hiç bi skm beğenmeyen tim iş başında yine. Hadi kardeşim salın şu insanları ya rahat rahat istediklerini izlesinler.

Ben güzel buldum izledim, sizin izlediğiniz diziler nedir öğrenelim bakalım hangi sikko diziyi izliyosunuz?

1. spoiler verme lütfen!
2. beğenmediysen şahsi fikrindir. Eksik hissetmemek için yandaş aramana gerek yok.
3. zevk meselesi. futbol, siyaset ve din gibi konular da mantığa oturmayan, taraftarlık içeren konulardır. hakaret veya çamur seni haklı kılmaz.

Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Gerçi belki bi' şans verebilirim diziye ilk bölümden sonra.

%99 Netflix pompalamasyonu, pr'ı.

netflix'i yeni keşfeden tayfanın "olm çohzelmiş yua" naralarıyla hype'ladığını söylemek lazım. hayatında 2 bölüm üst üste yabancı dizi izlememiş, ekşi sözlüğü bir kere bile okumamış keko iş arkadaşım bile "kasalı papalı bi dizi varmış izledin mi" diye soruyorsa ortada bir enteresanlık vardır.

öncelikle, İZLEMEDİM.
bu sebeple dizinin kalitesi hakkında yorum yapmayacağım ama ortada ikinci bir narcos varkası var. he, narcos'u izledim ve beğendim ama orada da bir hypke vakası yaşandı. e tabii gittikçe daha da artıyor netflix izleyen sayısı, bi de henüz hava atma malzemesi olacak kadar az popüler olduğu için pırtladı ortaya.

bomboş bir dizi olsa böyle olmazdı yalnız, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. muhtemelen izlemeyeceğim için bir şey diyemiyorum ama ortada "abartıldığı kadar olmama" durumundan fazlası yok diyebilirim. geri kalan detaylar tamamen öznel, çıldıracak bir şey yok.

profilo.

bende profilo var gayet memnunum.

ariston'u önermiyorum.

hotpoint aristonla iş yapmış biri olarak hotpoint'i önermem, lakin profiloyu da bilmiyorum. hotpointler çabuk bozuluyor

samsung'un da o bütçeye yönelik buzdolapları olabilir.

işinizi görür. sadece ekran boyutu sıkıntılı. benzer işler için kullanıyorum, 13 inch çok küçük kalıyor bazen. fiyat konusunda bir şey diyemeyeceğim.

3500den ucuza alınabilir gibi sanki.

@brakgn; ekran boyutu beni de düşündürdü ancak taşınabirliği şu aşamada benim için daha önemli. yerleşik bir sistemim var işlerime nihai halini verdiğim. bunun dışında mobil olduğum zamanlarda beni yarı yolda bırakmayacak, renk konusunda beni çok fazla yanıltmayacak bir bilgisayar olduğu sürece işimi görür diye düşünüyorum.

@tchuck; 3500'den aşağıya doğru indikçe ilanlarda daha az detay verilmeye başlanmış, o yüzden biraz kuşkulu geliyor o ilanlar :)

Bende aynı özelliklerde Mid-2014 var. Acayip memnunum. Muhtemelen bu bulduğunun tek farkı işlemcisi bir önceki nesildir. Video düzenlemede performans belki etkilenebilir ama öldürmez. Pazarlık yapıp 3.200'e falan kapatmaya bak.

tahtakelede bulabilirsin veya mercanda.

Evet, senin ilacin eminonunde

yok abi eminönünde kesinlikle yok. bambumcuların hepsi 3. komisyoncu olarak satıyorlar. yani türkiye'ye malı ilk getiren değiller veya üreticisi de değiller.

ben çin konteynırını ilk indirip satan firmayı arıyorum desem yeridir.

Istoc veya izmir pinarbasi fincancilar carsisi

bir sorum daha olacak. bu işi güvneli hangi siteden yaparım?

crovu güvenli gözüktüo gözüme ama çok pahalı orada. başka sitelerde 150-200 liraya da buldum.

899 lira diyenle iletişimi kes direk. www.r10.net burada gezinebilirsin piyasa burda dönüyor.

Bu işlerde banlanma riski de var hesabın.
Onu da göz önünde bulundurun.

@kusursuz dostlarin,

bu banlanma riski kısmı yalan muhtemelen. çünkü sen hesabına beğeni veya takipçi satın alırken kendine özel bir şey söylemiyorsun.

bir defa birisi hesabına 5000 takipçi göndermişti ve kim gönderdi hiç haberim olmadı en basitinden. bu durumda haliyle banlanmam sözkonusu olamaz. başkası bana gönderdiyse ne olacak? veya biri beni banlatmak için yaptıysa?

jojogram instagram beğeni adı altında çalışan mükemmel bir web sitesi. fiyatlar çok uygun üstelik kadın %100 gerçek ve türk takipçiler kesinlikle beğenilerde düşme görmedim tavsiye ederim. jojogram.com

bavulla da getirmiş olabilirler. Kim ekran kartına kışt der ki. illegal degil birsey degil.

vergi kaçakçılığı olabilir evet, bavulla getirse bile bu şekilde satışı muhtemelen yasal değil. fatura kesiyor mu ki?

mevcut dolar kuruyla tanesi yurt dışında 5000'in azıcık üstüne satılıyor, bu adamlar tanesini 3.500'den satabilecek kadar ucuza nasıl buldular; benim bir tahminim yok. ya ürün sahte, ki benim oyum buna, ya da evga'nın sahibi bunlara kıyak geçmiş. eski kart olsalar mining patlamadan önce aldılar diyeceğim de, kartlar bu işten sonra çıktı bi de. sakat iş valla, sormak lazım aslında.

bavulla riske girecek kadar ucuz bir şey değil hem de 80 adet imkansız, bir tanesini kaptırsan bütün kar nanay. işin içinde başka bir iş var gibi.

yalnız toptan fiyatıymış
min 20 adet diyor

Sahte veya refurb olması muhtemel bence de.

hocam toptan fiyatta bir ürün üreticiden değilse %20 üzerindeki indirimler çok zor diye düşünüyorum. ciddi bir fiyat farkı var. mining çıkması ref. olabilir.

ufuk açmaya geldim.

bazı ürünler gümrükte takılyıor ve faturasız vs. getirildiği için yani tamamen kaçak statüsünde olduğu için yakalandığında kimse almaya gelmiyor. bu ürünler de gümrük firmaları tarafından açık arttırma yoluyla satılıyorlar.

açık arttırmalarda da gümrük firması yetkilileri güzel hile hurda döndürüyor.
"100 tane ekran kartı açık arttırmaya çıkarıldı, 5 tane teklif geldi, 100 tanesi toplam 100bin liraya satıldı" diyip apar topar kapatıyorlar. sonra da gümrük firması yetkilileri bu ürünleri linkteki şekilde piyasadan ucuza, ama açık arttırmada aldıklarından pahalıya satıyorlar.

garantileri kesinlikle olmuyor.

bu şekilde 15 bin liralık monster laptopları 6-7 bin liraya alan tanıdıklarım var. araba bile düşüyormuş bazen.

1100-1200dolares'e ebay'de var. simdi bunu satan adam orada %10 ebay'e odeme yapiyor onu cikar. 1000dolares diyelim, pesin verecem yuzyuze 20tane falan alacam dese 800dolarese kadar duser bir satici. daha fazla indirimi bilmiyorum.

Kacak olmasina kacaktir,o kismi kolay.

Asil olay su.simdi bu arkadaslar menbaginda 900 dolares,japonya da 100000 yen,asagi yukari ayni para,arti vergi,hadi onuda geri aliyorsun.bu egeli guzel kardes bunun 20 sine 70 tanesi3,5 istiyor.halka hizmet diye buna derim ben.dev bilgisayar firmalarini terbiye eden,vatandasin madencilige merak saldigi bu kara gunlerde ,bu yoklukta 80 taneyi yoktan varedip sirf turk gencinin ,blablabla.of ben sistim yazarken ama bu is kolpa,ya dolandirici,ya refurb,fake boyutunu bilmiyorum,nereden tutsan elinde kaliyor.

Sonra alip bunu maden kasiyorsun,bizdeki elektrik dalgalanmalarindan daha kartin yeni kendine gelirken eline aliveriyorsun o zaman bu cengaver kardesleri nereden bulup agacim kart elimizde catladi ne yapabiliriz diyecegiz.

Daha cok buranin meshur dolandiricisi varya mil var,elite kart satiyorum en son madenci kutusu satiyorum diye cikmisti ortaya onlara benziyor bu is.

evga nın global garanti politikası var. fatura sorup sormadıklarını bilmiyorum ama sadece ürünün orjinal olmasına bakıyorlarsa bu ürünler de garantiden faydalanabilir diye düşünüyorum.

Eğer dar gelirli isen bir avantajı yok. Yaşlanınca sokakta kalmamak. Çocuklara bir ev bırakmak. İstediğin tadilatı yapabilmek. Bir felaket durumunda satıp nakti kullanabilmek. Ev almak mutlak avantaj.

Yok zaten 5 tane evin varsa git istediğin yerde kirada otur. Onun da o avantajı var. Eskidikçe ev değiştir.

400 bine 20 yıl'da 2bin lira kredi veren bankayı bilmiyorum ama; zamanında ev kredilendirdiğimiz için o işler anlattığınız gibi değil de şöyle oluyor.

Misal evin fiyatı 10 para olsun ve siz bu evi kredi ile alırsanız eğer evin fiyatı size 15 paraya geliyor.
Yine bu 10 paraya kredili aldığınız evin kirası 0,05 para olsun ödeyeceğiniz kredi bedeli 0,1paradan biraz daha fazla olacaktır.(10yıllık ödemelerde- 20 yi o yüzden bilmiyorum dedim)

keza artık kirası 0,05 paralık bir evi 10 paraya alabiliyorsanız da bu karlı bir yatırım olarak görünüyor. Çünkü ev fiyatlarında arazi/rant bedelinin yüksekliğinden dolayı kira oranları düştü.

Yani mantık daha doğrusu seçme şeması şöyle kuruluyor, daha kötü bir semtte ev aldığınız paraya daha iyi bir semtte kirada oturabilirsiniz. İşte burası tamamen sizin tercihiniz oluyor.

ev almak iyidir, ev bir yatırım aracı değildir(kendi fikirlerim ekonomi yatırım kaldırım falan anlamam), çünkü eskir, kiraya verirsin, yok emlak vergisi, yok kiraya verdiğin vergi, yok çatısı akar, asansörü bozulur, kombisi bozulur, kiracı 5 6 sene oturur, içi iyice yıpranır yeniden kiraya vermen için yaptırman gerekir.

ne zaman ev almak gerekir? eğer oturacaksan, işine okuluna, ıvırına zıvırına yakınsa almak iyidir, yoksa kiraya vereyim mantığı pek sağlıklı değil.

Sansliysan 80 yil surecek omrun var. Yani aslinda hep kiracisin. Mulk sahibi olma durtusu insanin daha hayvandan kendini ayiramadigini gosteriyor.

"400 bin tl lik bir ev düşünelim. Kredi çeksek ayda 2 binden 20 yılda ödemesi bitiyor."

oturup hesaplamadım güncel faizleri ama, dediğin gibi olsa herkes bugün kredi çeker ev alır. yılda yaklaşık 25 bin 20 yılda 500 bin ödeyerek 400 bin lira kredi kullanabilsek, keşke. zira enflasyon %10dan fazla zaten. 20 sene sonra 2bin lira, biraz abartırsak, simit parası olur.

Öyle bir dünya yok. 400 bini 800 olarak filan öderiz, sanıyorum. hadi 700 olsun.

ki 100 bin peşin zaten veriyorsun. %20yi filan vermen gerekiyor, onun üstüne 300-400 neyse çekmen lazım. buna göre hesaplaman lazım.

kısaca 100 peşin verip 400 kredi çekersek ve 500 bin liralık ev alırsak, evet o ev, kirası 2bin lira civarında edecek bir ev olur -ankara için başka şehirlerde oranlar değişebilir. Ama ödediğimiz kredi 2bin olmaz 4bin olur :P insanlar genelde 10 seneden fazla kredi pek çekmiyor zaten. burası ABD almanya filan değil mortgage yok aslında bizde öyle 30 sene minik minik ödemek söz konusu değil. yani ev sahibi olmak kötüdür demiyoruz iyi tabi de öyle kira öder gibi olmuyor bizde o işler.

20 seneye göre düşünme 7-8 yılda bitirdi benim etrafımda herkes krediyi ben de 3 yılık kullandım. öyle 20 senelik hesap yapabilen bir millet değiliz biz, ekonomi de müsait değil. 3-5 sene sıkıp ödüyoruz genelde.

"Bu durumda kirada oturmanın avantajı nedir ?"
bence en büyük avantajı mobilite. çocuğunu okula yazdıracaksın mesela x mahallesinin okulu daha iyi, çat diye gidebiliyorsun çünkü artık sistem onu gerektiriyor. iş değiştirmeyi vb. şeyleri daha esnek düşünebiliyorsun.

çok zengin insanların başka dünyası var. ben ortalama insana göre şey ettim.

edit: ben 400 bine 800 ödersin derken az bile demişim. 700 zaten olmuyormuş. adam 440 için 950 ödendiğini yazmış. faizler baya oynamış.

Ayda 2bin 500 kiraya oturdugun evi krediyle almaya kalkarsan aylik odemelerin 6-7bin olur.

Kira odeme gucunu sabit kabul edersek, ya iyi evde kirada oturacaksin, ya da lukslerinden feragat edip daha kotu bi evi satin alacaksin.

brkylmz +1, kredi için ödediğin parayla daha konforlu evde ya da semtte oturabilirsin. kendinden sonraki nesle mal mülk bırakma derdi olmayan için daha mantıklı, mesela ben sırf evim olmuş olsun diye tüm hayatımı "sefalet" içinde geçirmeyi tercih etmem, etmiyorum zaten.

Özet geçiyorum, kira öder gibi bir mantık kredinin ilk yıllarında yok.

Kredi çekip aldığınız evin ilk 6 yıla kadar ki aylık ödemeleri kiradan fazla tutuyor, insanları korkutan da bu.

Ama bu 5-6 yılı atlabileceğine inanan ve başka harcmalarını kısıp kredi borcuna giren insanlar ileride rahtlıyorlar. Çünkü hem ödedikleri taksitler güncel kira bedeli kadar oluyor, hem de ödemenin biteceği günü bilmek iyi bir şey.

Kira ömür boyu bitmeyen taksittir, Allah her kiracıya ev sahibi olmayı nasip etsin.

Oturmalık ev için hesaplar başka, yatırımlık ev için hesaplar başkadır.

Dur üşenmeyeyim güncel bildiğim fiyattan yakın örnek vereyim;

200 bin liraya satılan ve kirası 900 TL olan bir daire örneği hesaplayayım size, fiyat sallama değil gerçektir.

%25 peşin vererek kredi çekelim, yani 50 bin ğeşin 150 bin kredi çekelim. Hemen güncel kredi hesaplarına bakalım.

120 ay (10 sene) aylık taksit tutarı 2.310 TL imiş (vakıfbank)

Kiraya bakalım;

1. yıl : 900 TL
2. yıl : 990 TL
3. yıl : 1090 TL
4. yıl : 1200 TL
5. yıl : 1320 TL
6. yıl : 1450 TL
7. yıl : 1600 TL
8. yıl : 1760 TL
9. yıl : 1935 TL
10. yıl : 2130 TL

Kira artışını her sene %10 hesapladım, bu orandan aşşağı düşmez en iyimser zam oranı bu.

10 sene boyunca aynı evde kiracı olduğunuzu varsaydım, ev değiştirdiğinizde kira rakamlarının daha fazla güncellendiğini her kes bilir.

Bu 10 yılda kiraya toplam 172.500 TL ödediniz, ve asla geri dönüşü yok.

200 bine aldığınız evin 10 sene sonra ne kadar değerde olacağı da ayrı bir hesap.

Benim yaşadığım şehirde ev fiyatları aşırı yüksek, kiralar uygun. Bu yüzden cesaret edemiyorum tam olarak.

Şuan oturduğum daire 2 yıllık, içerisi gayet yeni, iç dış yalıtımı olan bir daire. 2 yıl önce 180 bin liraya satılmış. Şuan aynı bölgede yeni yapılan muadili daireler, yalıtımsız olarak 220-250 bin lira arasına satılıyor.

kiralar ise 500-700 lira arası ki ben 600 lira kira veriyorum. farazi bir hesapla 10 yıl boyunca vereceğim toplam kira 100 - 110 bin lira arası bir şey.

Birikmiş bir param olsa koşarak ev alırdım ama. kendi evinde, kendi istediğim gibi evin tasarımını yapma özgürlüğü bile ayrı bir zevk sonuçta. eve şuanda çivi bile çakarken 2 defa düşünüyorum.

ama tamamen kredi ile benim bahsettiğim şartlarda ev almak çok sağlıklı gelmiyor bana.

Herkes ödeme planlarından bahsetmiş. Ben de farklı bir tarafını söyleyeyim;

20 yıllık kredi ödemeleri, ekonomisi istikrarlı olan, alım gücünün yıllar içerisinde kendini koruduğu, çalışan haklarının gözetildiği ülkelerde mantıklı olabilir ancak bizimki gibi orman kanunları ile yönetilen ve yarın ne olacağını bilemediğiniz, ön göremediğiniz ülkelerde bence çılgınlık.

Böyle bir borç yükünün altına, mevcut şartlarınız önümüzdeki 20 sene boyunca iyileşerek devam edecek ön kabülü ile giriyorsunuz ama hatırlatırım ki burası Türkiye. Bu borç size, patronunuz tarafından "bu sene sana zam yok" dendiğinde küçük emrah gibi boynunuzu eğip söyleyeceklerinizi yutkunma olarak geri döner. iş yerinde çıkarılma durumunda boğazınızdaki yutkunamadığınız yumru olarak geri döner. tüm hayatınızı bu borca göre kurgulamanız gerekir.

Bu sistemi döndüren ana çarklardan biri de budur zaten. Boşuna bankalar bol keseden kredi dağıtmıyor, boşuna ev almanız, çocuk yapmanız özendirilmiyor.Bu çarkın içine bir kez girdiğinizde artık siz de başkalarının kararlarına tabisiniz. Sesiniz tamamen kısılmış olacak. Bu asla ev almak çok saçma, sakın ev almayın demek değil. Sadece arkasında böyle şeylerin de olduğunu hatırlatmak için söylüyorum. İnsanların bu denli ev almak isteme sebeplerinden biri de zaten kendilerini garantiye alma istekleri. Çünkü gelecekleri belirsiz. En azından kafalarını sokacakları bir yer bulunsun istiyorlar. Bu bile içinde bulunduğumuz şartların ne denli istikrarsız olduğunun göstergesi.

Ben bunun için ayrıntılı bi excel tablosu hazırlamıştım. Kira götürüsü, paranın enflasyon ve faiz değerleri falan ve belli bir başa başa noktası çıkıyor. İsteyen olursa atarım.

2000 lira aylık taksit + hayvan peşinat vereceğime 1200 1300 aylık kira veririm peşinatı da başka bir şeye kullanırım.

Ev saçma geliyor bana.

tek avantajı kafanın daha rahat olması. yani borç yok, stres yok.
genel olarak rahat bir insansan, düzenli gelirin varsa ve kolay risk alabiliyorsan hiçbir avantajı yok.
sonuçta maliyet başabaş çıksa, hatta konut kredisi %10 daha maliyetli olsa bile 10-15 yıl sonra ev senin oluyor. ev sahibinin ağız kokusunu çekmiyorsun. ulan eve bi şey yaptırıcaz ev sahibi ne der, bu sene ne kadar zam dayayacak diye düşünmüyorsun. zırt pırt taşınma derdi yok vs.
ayrıca aldığın evi kiraya verip, farkını vererek yine istediğin evde kiracı olarak yaşabilirsin.

Ben de gerçek rakamlarla ornek vereyim. Ucuz bir evi (200 bin lira değerinde bir ev örneğin) satın almak mantıklı olabilir ama doğru durust bir ev almak isterseniz iş değişiyor.

Ornegin benim oturduğum ev 550.000 liraya satılıyor. Kirası ise 1800 lira. Bu evi satın almak için önce 110 bin lira peşinat veriyorsunuz, sonra da 120 ay boyunca yaklaşık 7000 lira ödüyorsunuz.

Yıllık kira artışını kabaca %10 alsak 10 yılda toplam 355 bin lira kira ödüyorsunuz. Mortgage ise toplam 950 bin lira oluyor.

10 yıl sonunda 550 bin liralık ev 950 bin lira eder mi? Kiralayan aradaki farkı biriktirdi ise elinde faiz getirisi hariç 595 bin lirası oldu, bu parayla aynısı olmasa da ev alabilir mi (peşin)? Gibi çeşitli soruları kendinize sorun. 10 yil boyunca kredinin yaratacağı stres falan bunlara hiç girmiyorum bile. Ev alanın odeyecegi vergi, tadilat masrafı gibi kalemleri de hesaba katmadım. Kiralayan gerekirse daha ucuz bir eve geçip tasarrufunu da arttırabilir.

aylık faiz %1 civarında şu anda. bir kaç yıla önce 0,65-0,7 olduğu dönemler oldu. faiz maliyeti hesapları değişir o nedenle. bir de evin 550.000 bine satılık ilanı olması satılacağı anlamına gelmez. bence 1800 kira için 550 çok mesela. burda da evin kira çarpanına bakmak lazım.

Kooperatiften alır iseniz müthiş kazançlısınız.

@merhum aslında aylık kira 2500 civarında, ben eski kiracı olduğum için az ödürüyorum. Aynı evi konumuna göre 600e satan da var. Bu fiyatlara çok rahat satılıyor, o yüzden yazdım.

Satış fiyatı ve kira ücreti arasındaki oran çok bozuldu birkaç senedir.

Zamanın ötesinden geliyorum.

@orientblue’nun hesabında yapılan evin kirası 25000 ev 5000000 lira oldu. Daha beş yıl taksit ödemeniz var, ve şuan hala 7000 lira taksit ödemesi yapıyorsunuz.

o dönem gözü karartıp alanlar kendi evlerine ayda 2bin 3bin kredi ödüyor. kredi köleliktir diyenler elalemin evine 15bin kira ödüyor.

bu ülkede romantik fikirlere yer yok, alıp geçeceksin.

yav kardeşim bu nasıl matematik?

30bin kirada oturuyorum. oturduğum ev 10 milyon tl.

3 milon peşinat versem, 10 yıl boyunca ayda 100bin liraya yakın para ödemem gerek. ne 3 milon peşinatım var, ne aylık 100bin tl param var.

ev almak her türlü mantıklı, ama çoğu kişinin kendi oturmak isteyeceği alabilecek parası/peşinatı yok.

oda sayısı belirtmemişsiniz ama teyzemlerin oturduğu şu site baya güzel, bir tane kiralık da varmış. belki başka da vardır.

www.sahibinden.com

araba yoksa, trafiksiz durumda metrobüs boğaz köprüsü durağı otobüsle/minibüsle 15-20 dk civarı. oradan mecidiyeköy 2 durak zaten. arabayla da köprünün direk başından giriliyor. Yoğun saatlerde trafik var tabii de nerede yok...
yani toplu taşımayla 35-40 dk da mecidiyeköyde olunur diye düşünüyorum.

edit: şimdi baktım da otobüsle yarım saat diyor köprüye bence o kadar sürmüyor gibi ama. yani 45-50 dk diyebiliriz ulaşım için belki.

mecidiyeköy için en ideali üsküdar. avrupa yakasının o kısımları çok pahalı oluyor. 2500'e site ve ciddî güvenlikli sitede zorlanırsınız ama. ciddi güvenlik derken, önüne gelene kapıyı açan, kimlik sormayan güvenlik görünümlü arkadaşların tersini kastediyorum.

İkitelli başakşehir bahçeşehir de düşünebilirsiniz. güvenlidir, evleri güzeldir.

Mecidiyekoyde calisacak biri icin uskudar hic de mantikli gelmedi bana acikcasi. Ya metrobuse ya da kopru trafigine mahkumsunuz demektir. Ikisi de les bence. Mecidiyekoy civarini arastirmak daha mantikli bence.

kadıköy kentplus'a bakın.
yeni kuzenlerim taşındı 3+1'i 2700, 2+1ler 2300 civarı tl.

hem binanın kendisi çok güzel.
hem de metrobüse 2dk.

metrobüs ile mecidiyeköy 20dk.

sınırda akerlik yapmak kadar saçma bir şey yok. Neden? çünkü sınırdaki askeri operasyona filan göndermezler. operasyona eğitimli ve artık uzman er/erbaşları götürüyorlar. yani profesyonelleri. sınırda askerlik yapmak demek sınırda çakılı kalmak demektir.

abi topyekün harp çıkmadığı sürece, 1 aylık eğitim almış adamları hiçbir şekilde operasyona göndermezler. boşa hayal kurma yani.

uzman er ve uzman erbaşlar yer alır sınır ötesi operasyonda, en düşük kıdemli olarak.

boyle bir istekte bulunmak cok sacma ama dun haberlerde gordum. bir aile çocuklarını yolda karşılıyordu operasyona giden. sozlesmeli er degilse normal erdi herhalde.

Ortada para var mı? Cidden meraktan soruyorum. Fiziki (banka hesabında vesaire) bir para yok sanki ortada.

Dönüştürebilene var ama tabi dönüştürebilen oldu mu

en çok merak ettiğim şey, sürekli düşüyor çıkıyor, yeni alım yaptım, şöyle sattım.

abi para var mı para? kendi banka hesabına alan var mı?

lafa geldi mi "1000 dolardan aldım şimdi 19 bin dolar"

ee bakıyon cepte kuruş yok?

ortada para yok ama bir güç var.

niye para olmasın ki? yani birinin 2014 ve öncesinde alıp 19 bin seviyelerine gelene kadar hold edip zirvedeyken satmış olma ihtimali düşük. çünkü 10 katına, 20 katına çıksa en azından bi kısmını satarlar. ama kesinlikle var böyle insanlar. neden olmasın ki?

abi paypal bile olmayan bir ülkeden bahsediyoruz, neredeyse s.tığımız bktan vergi alacaklar.

ben pek ihtimal vermiyorum, elini kolunu sallaya sallaya 19bin doları tr banka hesabına alınacağına.


bir de feto muhabbeti var hani, yurtdışından gelen paralara aşırı dikkat ediyolar.

@photographer

Btc siteleri üzerinden bitcoin satışı yaptıktan Sonra paranı banka hesabına çekebiliyorsun rahatlıkla . Ortada fiziki bir para var yani..

Küçük düşünüyorsunuz...

2010 civarında araba parasına arsa alanlar; milyon dolarlara aynı arsaları ya sattılar ya da kat karşılığı verip multi milyoner oldular. Devlet bunlardan sıfıra yakın vergi aldı. Adam 5 senede hiçbir iş yapmadan multi milyoner oldu ve vergi vermedi.

Sanayici ise kıçını yırttı, gece gündüz çalıştı, sonunda hem para kazanmadı, hem de kazanamadığı paranın vergisini tam verdi.

Devlet ilk önce şu arsa ve emlak rantına el koysun, sonra bitcoin'e sıra gelir.

@photographer, @kendi ..

gördüğüm kadarıyla bilip bilmeden konuşuyorsunuz,para var tabi para olmasa insanlar neden girsinler biri çıkar; abi para yokmuş der, diğerleri girmez.

Bizzat ben bir sürü para çektim. Hala da çekiyorum istediğim zaman

@mysql34

Var mı diye soru sordum (ki gerçekten merak ederek sorduğumu da belirttim) çünkü
ben şimdiye kadar olana denk gelmedim. Kesinlikle yok demedim.
Para çekenlerin olduğunu da öğrenmiş oldum. Allah bereket versin.

O zamanlar alan kaç kişi tuttu ki? Ben de 2013 sonbaharda almıştım. Hatta geçende mail kutumda işlemlere baktım, o zaman küçük paralara hesabıma giren çıkan coinler şimdi ev alıyor. Fakat üzülmüyorum. Neden? Çünkü ben btc-e ile çalışıyordum hep. Zaten site kapanınca bütün param gidecekti :)

2013 de girenler filan baya zengin oldu paralarıda cektiler
7-8 ay önce girenler bile paralarını baya katladılar.
son 1-2 ayda girenlerin çoğu zararda :)
ortada para var evet 500 küsür milyar dolar kadar şu an için

unutanlar dışında kimse trilyoner olmamıştır.

çünkü atıyorum; 10 dolara aldığın bir şey 100 dolar olduğunda korkar ve satarsın. hatta 50 dolar olduğunda bile satarsın. o yüzden gerçekten aldığını unutanlar dışında çoğu kişinin 100x falan yaptığını düşünmüyorum.

@catch the arrow btc-e tekrar açıldı :)

ya arkadas para neden olmasin ortada. Bitcoin ile alisveris yapabilecegin tonla internet sitesi var.

babam var , doğçe bank hesabına yollamışlardı parayı ama öyle aman aman bir para değildi jeep marka araba aldı 100 bin tl falan vurdu fazlası değil aynı şekilde nintendo'dan da vurmuştu ona da anneme volvo aldı, kafası çalışan yapıyor birşeyler

@liberal,

başkan yeni kanun çıkmış ya, e-ticaret yapan herkes gümrük bilmemnesinin çıkardığı bir sisteme kaydolmalı.
sisteme kaydolabilmen için mersis kaydını soruyor. haliyle sisteme giriyorum "mersis kaydınız bulunamadı" diyor, kaydolamıyorum. 5000-20000 arası da cezası varmış.

el mahkum kısaca.

www.ito.org.tr

rap sana yükseldi. yok öyle bi yükseliş, rap demek varoş demek, apaçi demek.

rap eskiden hayattan yakınma üstüne kuruluydu. şimdi eardrummers mike will falan modasıyla daha çok gazlamaya ve harekete geçirmeye döndü. black beatles mesela, önceden eminem hariç rap şarkılarının mainstream olması neredeyse imkansızdı. ama Mike WiLL Made-It işini iyi bildiğinden piyasanın arzuladığını çok iyi verdi. mesela türkiye'de rap dinleyicileri 13-20 yaş aralığının dışına çıkmazdı hiç, son dönemde ezhel tarzı sanatçılarla ciddi anlamda trend oluştu.

ülkede kıroluğun artmasından sebep.

sana katılıyorum. ben de rap dinlemeye başladım son 1 senedir. sadece son çıkan adamları dinliyorum ama.

rap müzik algısı farklılaştı insanlarda. kadıköy'deki ezhel konseri biletleri haftalar öncesinden tükeniyor. beraber elektronik müzik konserlerine gittiğim arkadaşlarım atık sıklıkla rap dinliyorlar. geçenlerde ablamlara gittik onlarda da "90 bpm" çalıyordu. ablamlar çok seviyormuş yeğenim de ezberlemiş falan.

sebebi de, bence rap müzik kendi içinde baya gelişti. artık o bildiğimiz ortaokul çocuklarına hitap eden ergen sinirli rap yok. daha farklı, ama farklılık tam olarak nerede ben de tam bilmiyorum. ama mesela şuna bak:
www.youtube.com
bu adam sinirli değil ki komik. artık rap şarkılarında geyik yapılıyor. bizi çeken yanı da bu zaten, eğlenceli işte.

rap değil elektronik müzik yükseldi, rap dünyada şuan müziğin zirvesinde en çok dinlenen en çok kazanan en popüler sanatçılar rap'çiler doğal olarak türkiyede de kıpırdanma oldu, rap demek elektronik altyapı demek zaten

hep Türkçe rap'e laf atılmış ama rap'e kıroluk diyen büyük cahildir ya bu konuda.

Rap popa iyice yaklaşmaya başladı. Güzel beatler, birkaç ünlüyle düet, reklam derken baya yükseldi, dinlenebilirliği arttı.

alt kültür (subculture) ürünü olarak doğdu, sonra popüler kültür ürününe dönüştü ve son olarak da kitle kültürü ürünü haline geldi. Kalitesi artmadı (bilakis düştü), genele hitap eder oldu.

Bu dönüşüm dünyanın kalan kısmında daha erken gerçekleşmişken Türkiye'de yeni yeni dönüşüyor diyebiliriz herhalde.

bunların dışında @imacloud +1

hatta benim aracı aldığım tanıdıktan bile önceye ait bu 2013se eğer.

napabilirim şuan ya göte mi giriyor bu para?

Ceza olsa satışı yapılmazdı diye düşünüyorum. belki ödenmiştir. ayrıca e-devlet'ten adına ceza var mı onu sorgulayabilirsin.

alala peki bu ceza sonradan bir anda ortaya çıkmış olabilir mi? çünkü satış esnasında hiçbir ceza falan gözükmedi, dediğiniz gibi satışı yapılmazdı yoksa. taktım kafaya şimdi ya.

ceza size gelmemiş oluyor. satış sonrası ruhsatta senin ismin yazıyorsa satış öncesi cezalardan sen sorumlu olmuyorsun. bizim plakada da kaç yıl öncesinden ceza görünüyor ama beni bağlayan bir durum değil.

bu arada emniyetten sorguladığımda ceza gözükmedi.

sadece garantide gözüküyor.

plakaya yazılan ceza ve ehliyete yazılan cezalar var. plakaya yazılan cezada da ruhsat bilgileri önemli. benim arabayı da plakaya göre sorgu yaptığımda ceza çıkıyor benden önceki sahibe ait ama benim cezalarıma baktığımda ceza yok.

ha satarken nasıl çıkmadı bu ceza onu da bilemiyorum?

Bizim 10 yil once falan hurdaciya satip trafikten men ettigimiz araba da gecen sene kopruden kacak gecmis bir kac ay once cezasi geldi. Nasil oluyor ben de anlamiyorum bunlari.

Seni bağlamaz

güçlü olan da seni dövüp evini arabanı alsın o zaman? hayatta en belirleyici şey zeka ve cesaret değil, tabanca mermisinden seni zekan kurtaramaz. duyuruda gördüğüm en saçma soru ilan edeceğim izninle.

yeterince zekice olunca dolandırıcılık suç bile olmuyor ki zaten? :)

@Bruce bahsettiğin konu cinayet , cinayet , bak bir daha yazıyorum cinayet, bir insanın hayatına son vermek veya fiziki zarar vermek, daha düzgün argümanlarla eleştir düşüncemi

@dilligaf hay ağzını öpeyim

Ben senden A malı karşılığı olarak B ürününü alıyorum.İki durum var sen bana A'yı ver kardeş ben B'yi bir iki gün sonra yollarım diyorsun.Bu durumda benim mallığım öyle bişe başıma gelse hakkımı aramak saçma gelir bana da.İkinci durum ise sen bana B yi veriyorsun ama B senin anlattığın gibi bir şey çıkmıyor veya öyle bir süslüyorsun ki aldıktan sonra farkediyorum ki bu B değil C.Ama ben B nin uzmanı değilim, B nin satım ve üretim süreciyle alakam yok.Ne kadar araştırsam da yeteri kadar bilgi öğrenemem ve öğrenmek zorunda olmamalıyım. Bu durumda yüzde yüz sen suçlusun.

Bu gibi durumlarda b'nin uzmanı olan B nin satım ve üretim sürecine hakim olan bir tanıdığınla bu işi halledersin, hiç araba pazarına gitmedin sanırım, türkiyenin gerçeği şuan bana anlattıkların

Bazı hususlar umumi, herkes her konuya vakıf değil ki.
Araba alırken satıcıya kan kusturan bir adam, pazarda portakal almasını beceremeyebilir. İşte bu adamın pazar alanındaki savunmasızlığı kanun tarafından güvence altına alınmalı. Çünkü o işlerden anlamıyor. Oturup araştıracak vakti yok. Bu işin bilimini temelden öğrenmesi, satıcı hakkında karakter analizi yapması lüzumsuz. En cahil adam bile rahatça alışverişini yapabilmeli. Bu yüzden dolandırıcılık cezalandırılmalı.

Olayda sadece bir dolandırıcı ve bir dolandırılan var diye düşünüyorsun. Gerçek hayatta dolandırıcılık suç olmazsa dolandırıcı sayısı milyonları bulabilir. Dolandırılan sayısı ise milyarları bulabilir. Dolandırılan kişi sayısının bu kadar fazla olması dolandırıcıların güç kazanmalarına neden olur. Bu da toplumda gelir eşitsizliğine sebep olur. Parası fazla olan insanlar siyaset, hukuk ve eğitim gibi birçok alanda sözünü geçirmeye çalışacağından toplumun demokratik yapısı zarar görür. Bu durum devletlerin istikrarına engel olur. Ekonomileri bundan olumsuz etkilenir. Olay birilerinin zeki olup olmaması değil.

@elf of darkness "vatandaşın savunmasızlığı kanun tarafından güvence altına alınmalı." bu cümleyi arıyordum işte teşekkürler.

@dissendium bence baya abarttın konuyu saptırdın

:) aynen gitmedim hiç araba pazarına.ama işte demek istediğim o zaten. ben neden B nin uzmanı birini bulmalıyım? Buna neden zaman hatta daha da kötüsü para harcamalıyım (aracı firma vs) böyle bir zorunluluk olmamalı.

suç olmazsa zeka+cesaretteki cesaret nereden gelecek? dediğin her suça uygulanabilir bi şey zaten. cinayet dahil. senin önerdiğin şey saçma. ona karşı söylenen cinayet argümanı değil. bence hiç biri suç olmasın mesela, birini dolandır cesaret et zekanı kanıtla, sonra o gelsin senin peşine düşsün. belki öldürsün. belki öldüremesin. high risk high reward.

ek:
hayatta en belirleyici şeyin zeka ve cesaret olduğu kabulu nerden geliyo bi kere? bence senin derdin daha çok "dolandırmayı biliyorum, dolandırabilirim de birilerini ama risk alacak cesaret yok bende, niye yasak ki :(((" mesela cinayet işleyebilecek olsan onun da suç olmamasını isterdin. cinayet işleme ihtimalin olmadığını düşündüğün için buna kafa yormuyosun.

@ghilleinthemist

cinayet ile dolandırıcılık çok farklı şeyler, yetersiz argümanlarınızı uç örneklerle haklı temellere oturtmaya çalışmayın

Git sahibinden.com'da bir sey sat. Parani gondermesinler. Git internetten bir urun al. Urunu gondermesinler. Sonra bu konuyu konusalim.

birileri sizin canınızı baya bi yakmış belli

kankacim minareyi calan kilifini uydurur diye guzel bir sozumuz var.sende dolandiriciligi aslinda bu zeka ve cesaretin sonucudura baglamissin ve kendini zekiyim cesurum bunu yapabilirime baglamissin.girisimlerin olmus,ancak yaptigin sey iyi niyeti suistimal dedigimiz cakalliklar.ayni burada tiyatro bileti,mac bileti diye insanlarin parasini calan arkadaslar gibi ama konumuz bu degil,cok uzerinde durmakta istemem.

Konumuz su,aslinda yeterince zeki ve cesaretli degilsin.yeterince zeki olsan insanlarin elindeki calmak yerine nasil iyi kazanabileceginin yolunu bulabilirdin.yeterince cesaretli olsaydinda bu buldugun yola hizli bir sekilde cikip,su an basarinin meyvelerini topluyor olurdun.senin yapabildigin kandirdigin insanlari enayi olarak tanimlamaktan oteye gidememis bir basarisizliktan baska bir sey degil.aci ama gercek.

Dolandiricilik neden suc,karsiligini vermedigin bir parayi zimmetine gecirdigin icin suc.sen her ne kadar aslinda dolandiricilik insanlari akilli davranmaya iten bir ogedir,dolandiricilik insanlarin daha tedbirli yasamalarina sebebtir gibi argumanlar uretsende bunlar senin suclulugu hakli cikarma cabalarindan daha fazla olamaz.habis bir dusuncedir.suclu psikolojisidir.

dolandırıcılık her zaman olacak , yapanlar her seferinde üzerine koyarak daha da kusursuz bir şekilde sanatını icra edecek, sizin bu kanun kural sevdanız sayesinde insanlar daha mı bilinçleniyor peki ? dolandırıcılık serbest olursa ekonomi batar ürettiğimi yerim diyen kardeş sakin ol komunizme geçmiyoruz sadece insanlar ticaret yaparken daha uyanık olsun diyorum, birileri gerçekten gerizekalıysa onları koparacak insanlarda olsun bir zahmet, beynini kullanamayan insanlar kural kanuna sığınmayı kesip beyinsizliğinin cezasını çekmeli diyorum.

sahte para mı verirsin ? bu baya ağır oldu pes ediyorum , sahte para kesinlikle zeki bir insanın düşüneceği türden bir fikir

Bir şeyi yalnızca deneyimleyerek öğrenebilmeyi teşvik eden bir kafanın içerisinde ki beyin diğerlerinden daha önce gerizekalı yaftasını hakediyor gibi geliyor bana, sen defalarca dolandırılmış biri olarak bu işin bir gelişme kaydettirmediğini kabul ederek kendi cevabını kendin vermişsin aslında.Dolandırılmamayı değil nasıl dolandırıcağını öğrenmenin ivme olduğunu düşünüyorsan ayrı tabi sana da olan bu çünkü. Zekanda herhangi bir keskinleştirme yarattığı konusunda hala ısrarcıysan muhtemelen yine dolandırılıcaksın çünkü sen hala daha kurnaz bi dolandırıcıya göre gerizekalısın.

Adam 1 ay calisacak para kazanacak, Sen o 1 ayda hic bir sey yapmayacaksin, o adamin parasini ondan alacaksin. Su anlattigim nerdeyse sihirbazliga esit. O adamdan parayi ele gecirmenin yollarini bulman dahilik degil. Yapman gereken bir sey zaten.

ya ne argümanı ortada argüman mı var.

cinayet ile dolandırıcılık arasında fark yok. hem de hiçbir fark yok.

adamın 20 yılın boyunca biriktirdiği parasını yalan bir kooperatifte dolandırıp kaçmak = adamın 20 yılını yok etmek.

40 yaşında bir adamı öldürmek = adamın kalan yıllarını yok etmek.

bence dolandırıcılık ve hırsızlık suçları cinayetle eş değer yargılanmalı.

Iyi bir sahte para, evrak uretmeyi zeka ve cesaretten saymiyirson yani. Hersey senin kabulune gore sekillendigine gore. Izlemek istersen "yakalayabilirsen yakala" var.

hocam cayma hakkınız olması lazım. moral bozmayın çözülür bir şekilde.

yani nasıl moral bozmayım ya bir işim de düzgün gitsin amk. bütün dünyada sırf bvenim başıma mı gelir bu problem allah kahretsin böyle kaderi valla gidip kendimi asıcam ya her işim mi uğursuz olur. bir işim de fazla çaba sarfetmeden çözülsün amk.

Batarya alete takılımı? Batarya üstünde herhangi bir koruyucu bant vs var mı? Bataryanın makineye doğru takıldığından emin misin?

Belli bir süre şarjda bekledin mi? bazen piller çok boşken kendilerine gelmeleri biraz zaman alabiliyor.

hocam burda telefon şarjıyla şarj edebildiklerini yazmışlar ama riskli olur mu bilemiyorum.

www.dpreview.com

Samsung'un mekanik olarak objektifi olan modelleri vardı, hani foto makinesi gibi objektifi büyüyen küçülen tip.

Biraz kabalar ama sanki onlar daha fotoğraf apırlıklı gibi.

Samsung S7 Edge ve LG G6 Iphone 7'den daha iyi fotoğraf çekiyor diye karşılaştırma hatırlıyorum.

Bu site genel kabul gormus bir notlama sistemi ile mobil telefo kameralarini derecelendiriyor: www.dxomark.com

Detayli incelemeler icin telefonlarin ustunu tiklayabilir, fiyatlarini da bakip kendiniz karar verebilirsiniz.

Ben 2 senedir LG V10 kullanıyorum. Hangi makineyi kullandığımı soranlar oluyor zaman zaman.

Son zamanlarda da Leica lensli Huawei Mate 10 Pro modeli dikkatimi çekiyor. Para ayarlasam ona geçerim, o derece beğendim fotoğraf kalitesini.

bulabilirseniz sanirim en iyisi pixel 2 xl bu ara.

bu arada genelde kapalı mekanda, dışardan gelen gün ışığı ile kompozisyonlu ürün çekeceğiz. yani manzara vb. fotoğraf değil. ek olarak yazmış olayım :))

Huawei Mate 10 Pro düşünüyorum şuan çevreye aktıkça.

Huawei Mate 10 Pro = 97 foto puanına sahip.
iphone 8 plus = 94 puana sahip.

aşağı yukarı aynı fiyatta bunlar. siz olsanız "iphone abi yaa" mı derdiniz? yoksa "abi öbürü hem 3 puan daha fazla, hem de 200tl daha ucuz tabi ki huawei. hem adamlar çok iyi çalışmış" mı dersiniz?

çok bombaladım ama;

iphone alırsam yarın bir gün tekrar yakın fiyata satabilirim.
ama huawei'yi ikinci elde çok zor elden çıkarırım gibi. bunu da göz önünde bulundurmam lazım galiba

Şuan piyasanın en iyi kamerası Pixel 2 de, üstelik tek kamera ile.

Edit: Bartman söylemiş zaten.

pixel 2 türkiye garantisi yok bildiğim kadarıyla, türkiye satışı olmadığı için. servis ve garanti kapsamı önemli benim açımdan.

Huawei mate 10 pro kullanıyorum. Fotoğraf kalitesi çok iyi

Kamera ile ne yapacağın önemli.
Gece çekimi ve video lazımsa mutlaka oisli bir kamera almalısın. Kimi hızlı hareketli cisim çekimlerinde lazer otofokus olması artı bir özellik. Durağan iyi ışık alan manzarayı veya portreyi artık tüm flagship telefonlar iyi çekiyor çok fark oluşmuyor.

Iphone x en iyi kameraya sahip telefon değil. Samsung s8 senin işini görecektir diye düşünüyorum. Veya Nokia 8.

@bos gezen,

abi şunun için kullanacağız: ürünlerimizin fotoğraflarını belirli bir kompozisyonda ve kapalı mekanda (dışardan gelen gün ışığı ile) çekeceğiz.

anladım, ticaret sicil gazetesindeki kaydımız da yetmiyor öyleyse değil mi?

Marka tescili henüz tamamlanmadıysa da başvuru ile alınıyor diye hatırlıyorum.

Edit.

Ticari amaçlı tüzel kişilikler ve kuruluşlar için, aşağıdaki üç maddede sözü geçen belgelerden herhangi bir tanesi,

Ticaret odasından alınmış olan "Faaliyet Belgesi", "Ticari Sicil Belgesi", "Oda Sicil Kayıt Sureti" ya da Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlanmış olan ticaret ünvanı ilanı,
Türk Patent ve Marka Kurumu'ndan alınmış "Marka Tescil Belgesi" ya da "Marka Başvuru Belgesi",
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odası'ndan alınmış olan "Sicil Tasdiknamesi" ya da "Ticari Sicil Gazetesi",

Aslında alabilirsiniz. Ama daha sonra bahsettiğiniz "cuzdanbakir"i tescilleyen biri elinizden domaini alabilir.

tron var, battım. :(

Büyükten küçüğe sıralı liste: BTM, BCC, XVG, TNB, BCD, TRX...

TRX listedeki tek pişmanlığım, en azından aldığım fiyat olan 900'lerin başına gelmesini bekleyeceğim acelem yok.

XVG ve TNB kısa/orta vade için; BTM, BCC ve BCD uzun vadeli yatırımlarım. He bi de Poloniex'ten EMC2 almıştım o da uzun vadeli.

dgb, snov.

sc, game, vtc ve sys diğer beklediklerim.

Trx’te ikiye katlamıştım oradan çıkıp ven e girdim. Bir de bcn var en sevdiğim uzun süreli birlikteyiz kendisiyle.

2013’te bir süre day trade yapıp tamamen fiat’a geçmiş birisi olarak bunun pişmanlığını yaşadım o yüzden şimdi bozmak istemiyorum.

req, mth, xlm, poe, bts, mod favori altcoinlerim. bunlar arasında döndürüyorum genelde portföyü.

Burty, pazarda limon satsan daha yararlı olur o 3000 ile.

Bu bir yabancı dil değil, yani öğrenirim, zamanla daha iyi olurum diye bir şey yok. Kırılma noktan orası işte.

kumar la bu. sıfır garanti.

not: işbu yazıyı yadan adam borsadaki parasını 2 ye katlamış daha sonra trx denen illet coine kaptırmıştır.

Aylık %10 granti getiri olsaydı kimse bankaya para yatırmazdı.

Eldeki pirinçten olma riskiniz çok yüksek.

Git iddaa oyna, en azından futboldan bir şeyler anlıyorsundur diye düşünüyorum. Yada git online kumarhanelerde rulet falan çak. Yok yani kumar oynayacaksan en azından kaderin elinde olsun.

Ben bunun saadet zincirinden nasil bir farki var cozemedim. Herkesin zengin oldugu bir sistem yok henuz dunyada.

arkadaşlar tabii ki bu piyasada "garanti kazanç sağlarım" modelinin olmayacağını ben de biliyorum. aranızda aylık en az bu kadar gelir elde eden var mı, yok mu? gelir elde edenler nasıl yapıyor bu işi diye soruyorum.

@noluyo yaa kredi çekip iddaa oynama fikri çok mantıklı :)

@baldur2 zengin olma peşinde değilim. günü kurtarmaya çalışıyorum.

Bitcoin devletlerin etkisinde olmayan bir borsadır, borsa ile ilgili değilseniz yada grafik okumayı bilmiyor iseniz iddaa’da süpriz takıma oynamak gibi kumardan öteye gitmez. Bir merkeze bağlı olmadığından sürekli getirecek diye bir durum söz konusu değil malesef.

arkadaş bu kadar gerizeklı nasıl bir araya toplanmış ya.

biri kumardan farkı yok demiş,
diğeri iddaa oyna demiş,
diğeri saadet zincirinden ne farkı var demiş.

yemin ederim iflah olmaz adamlarsınız.

evet 3000 lira ile ayda 300-400 lira kazanabilirsin ancak bunun için çok ciddi vakit geçirmen gerekir bilgisayar başında. yeni çıkan coinleri takip etmen, piyasadaki dedikoduları bilmen ve trend analizi yapman gerekir.

bunları yapan herkes aylık belirli meblağ para kazanıyorlar. ben tercih etmiyorum çünkü bunu yapabilmek için kendi işimden feragat etmem gerekir.

bu arada dediğim gibi çok odaklanırsan ayda %30 gelir bile getirebilirsin.
ama doğru zamanda girmeyi, doğru zamanda çıkmayı ve coinlerin potansiyellerini iyi bilmen lazım.

xrp coini %500 değerleniyor, herkes gidip xrp alıyor en basitinden. ama %500 değerlenmiş coini almanın mantığı nedir ki? sonra düşüyor, panik olup satıyorlar, paralarının yarısı eriyor.

soğukkanlılık çok önemli. bilmek çok önemli.

Aylık o kadar kazanmıyorum çünkü yatırdığım para 1000 liradan az ama iyi günümdeyken günde portföyü %20 artırdığım oldu birkaç kez.

Bütün parayı bi coine yatırmak aptalca geliyor o yüzden seçici olmaya çalışıyorum ve parayı bölüştürüyorum. @binder dandet'in bahsettiği TRX'e dün 0.002 BTC koydum mesela artacak vs. dedikleri için ama %20 falan zararım var şu an. Ötekilerde de zararım var ama bekleyecek zamanım da var.

Ne kadar takip edebileceksin bilmiyorum da sürekli bir monitörde borsaya bakabiliyorsan ufak ufak kar-satış, düşünce alttan alıp tekrar satış şeklinde paranı yavaş yavaş artırabilirsin. Bu ara olduğu gibi BTC'nin ani aşağı kırılımlarına hazırlıklı olman ve doğru hamleleri (gerekirse %5-10 zararla USDT'ye geçmek gibi) yapman gerekiyor.

Daha önce bu işlere bulaşmadıysan ve şansın yaver gitmezse elbette elindeki parayı da eritebilirsin. Kimse sana bunun garantisini veremez. Geçen ay neredeyse bütün altcoinler yükselişteydi ama tekrar öyle bir karnaval ortamı olur mu, piyasa tepe takla mı gider bilinmez.

sabırlı olur ve paranı güvenli coinlere bölüştürürsen kazanmamanın imkanı yok gibi geliyor bana. 1-2'sinden kaybetsem diğerlerinden kaybettiğimin fazlasını kazanıyorum. ve eğer sabırlı olur da satmazsam, değeri düşen coinlerim de bir süre sonra yükseliyor ve gene kazandırıyor. güvenli coini seçmek için de biraz piyasayı bilmek, biraz da şanslı olmak gerekiyor sanırım.

bu işe gireceksen şunu unutma, bir coinin değeri düşerken satılmaz, yükselirken alınmaz. kazandığın paranın azaldığını görüp panik olup "napıcaaam! :(" dediğin an paranı kaybedeceksin demektir. sakin olmak lazım ama insan pek sakin olamıyor tabi gözünün önünde birkaç saatte birkaç bin dolar erirken. ben o yüzden "düştü, patladı" falan gibi haberler duyunca özellikle hiç bakmıyorum. biliyorum ki bakarsam panik olup yanlış kararlar vereceğim. düşen coin de iyi bir coinse birkaç güne toparlıyor zaten.

ama kredi çekerek bu işi yapmak son yapacağın şey olsun. risk şu kadardır diyemem ama senin kaybetme riskin bana göre daha fazla. bu konudaki görüşüm şöyle;

- benim amacım biriktirdiğim parayı arttırmak olduğu için, yani oradan kazandığım paraya ihtiyacım olmadığı için, bir coine yatırdığım parayı hiç çekmiyorum, bekliyorum. bekleyince her türlü kazandırıyor. çünkü bir gün düşse, 2 gün sonra, bilemedin birkaç hafta sonra artıyor nasıl olsa. bir de cidden popüler ve artmasına kesin gözle bakılan coinler seçiyorum. böylece risk az (ama kazandığım para da çoğu al-sat yapana göre az) oluyor.

- senin amacın ise anında gelir elde etmek. o yüzden muhtemelen aldığın bir coini biraz artınca hemen al-sat yapacaksın. bu al-sat işi işte çok riskli. hem komisyonlar fazla, hem ani düşüşler çıkışlar çok oluyor, hem de piyasayı tam bilmiyorsun yanlış kararlar verebilirsin. bir de muhtemelen daha riskli coinlere yatıracaksın paranı, örneğin bir günde 4-5 katına çıkması beklenen coinlere falan. gerçekten yeni çıkmış ya da yeni duyulmuş coinler yakalarsan bir günde paranı birkaç katına çıkarabilirsin ama aynı zamanda bir o kadar da kaybedebilirsin. cidden hiç belli olmuyor. ve yeni bir coin çok düştüyse beklesen bile bir daha çıkması zor.

havadan coin veren sistemler var. onları araştır bence. örneğin airdrop diye aratabilirsin. ben eylül ayından beri airdroplardan birkaç bin dolar kazandım. hem de sadece form doldurup twitter'ımda birkaç şey paylaşıp falan.

airdrop haricinde gene böyle havadan para kazandıran başka sistemler de çıkacaktır ya da vardır diye düşünüyorum. geçenlerde bitcofarm diye bir şey gördüm mesela. reklam izleyerek, paylaşım yaparak falan karşılığında bitcoin veriyor. böyle şeyler yakalarsan hiç kredi çekmeden iyi kazanç sağlayabilirsin. olmaz deme, airdrop sistemi de ilk popüler olduğunda millet "oradan bişay çıkmaz" diyordu ama dünyayı kazandırdı. internette, bitcointalk'ta falan araştır ve gördüğün her değişik sisteme başvur bence. çünkü her gün yeni bir şey çıkıyor, bu çok tutar dediğin hiç tutmuyor, bundan bi halt olmaz dediğin binlerce dolar kazandırabiliyor.

1- kredi çekme
2- çekeceksen bile kendine ne için gerekiyorsa o iş için kullan
3- hiç girmediğin piyasaya böyle atlama. Evet ben 7 aydır bu işin içindeyim ve arkadaşlar yukarıda ayda %30 kazanç falan demişler ya bunlar güldürüyor artık. Bu piyasada günde %50 de kazanabilirsin günde paranı 1/10'una da düşürebilirsin.

4- Evet birileri heyecan yapıp (senin gibi kredi çektiği paraları kaybetmekten korkup) satıyor o parayı büyükler yiyor. Kaybedersin.

Kaybetmekten korkmayacağın bir birikimin olsa gir, 1000 lira yatırırsın yarın 600 lira olur sonraki gün 1500 olur korkmazsın devam edersin. Ama sen 3000 çektin yatırdın, stop loss koya koya 2000'e erittin, sonra aa siktir et diyip çıkacaksın ve 1000 lirayı birileri yemiş olacak.

Not: aylık 300 lira kazanılır, benim günde 300-500 'dolar' kazandığım oldu-oluyor lakin öyle korkacağın parayla yapılaca iş değil. "500 dolarım var 0 olsa umrumda değil" diyorsan gir. Bu şekilde para gerekiyorsa kaç. Kredi çekme.

not2: illa bakacaksan, mesela coinmarketcal.com a girip incelemen lazım. Nolunca ne artıyor, ne neden azalıyor? Mesela "bilmemne coin'in hard forku varmış" denince önceden alanlar neden fork gelmeden satıyor, o para neden yükseliyor? BUnları bilmen incelemen lazım. diğer insanların psikolojilerini az çok çözmüş olman lazım. Bunlar da içeride zaman geçirmeni gerektiriyor, bol bol okuyup izleyip önce küçük bir parayla deneyip kaybedip sonra daha büyük para koymanı gerektiriyor. Öyle herkesin dediği gibi "para koyuyorsun sonra herkes kazanıyor piyuu" değil bu olay. Çok ciddi kaybedenler kesinlikle var.

Isleri nereden buluyorlarmis ki?

danışmanlık ücreti altında

.net için saati 150
sql için de saati 300

çalışan tanıdıklarım var.

full stack developer (mean stack, go, java (spring framework))

400

android

450

Ben ya yazılımcı değilim yorum yapmazsam ölecektim, ölmeyeyim diye geldim; zamanında bilgisayar mühendisliği okumayan aklıma söverken bu cevapların da ortalamayı yansıtmadığına inanmak istiyorum.

hayır yani yakıtlı pilotlu helikopterin 1/4 fiyatına çalışıyor arkadaşlarımız. Ve sanırım istatistiksel olarak b.m'leri özel pilotlardan daha fazla iş bulabiliyorlardır.

bir de helikoptere binmeye lüks derler. Ben bu arkadaşlarımızın yerinde olsam, halısahaya bile helikopterle giderim(görgüsüzüm) hayır n'olacak yani günün 2 saatini ulaşım için çalışır zamandan ve konfordan huzura ererim. Helikopter çok rahat bi' ulaşım aracı bildiğiniz gibi değil.

hele soluklan şunu bi izle yiğidim: www.youtube.com

@mete

bak ben kendi olayımı sana ispatlayayım. adamlar bu danışmanları öyle senin aklına gelen crud işleri için değil. işin içinden çıkamadıkları durumlarda, özel durumlarda çağırır. yani adam salak değil projeyi baştan sona danışmana yazdırıp da günlüğüne 1500/3000 bin vermeye. ayrıca ülkede o paranın çoğu da vergiye gidiyor bunu bil.

Yazılım mühendisliği dersinde yazılımın fiyatlandırması ile ilgili bir konu başlığı vardır.

Yazılımı fiyatlandırmak çok zordur.

Kod satırı üzerinden adaletli bir fiyatlandırma olmaz. Çünkü aynı işi yapacak çok daha az sayıda satır yazılabilir. Suistimal edilebilir.

Çalışma saati üzerinden fiyat belirlemek adil olmaz. Yeteneksiz insan daha çok kazanır. Bir işin kaç saatte bitebileceği kişiden kişiye değişir.

Bu nedenle yazılımın fiyatı, "müşterinin vermeye razı olduğu en yüksek miktardır"

Ben fiyat verirken alternatif çözümler üzerinden giderim. Uzmanlık alanım otomasyon sistemleri, otomatik karar veren yönetim yazılımları. Scada değil, biraz ötesi.

Fiyat verirken 'bu işi ben yapmasaydım başka nasıl çözülürdü? Maliyeti ne olurdu' diye ön hesap yaparım. Bu maliyetin %60-%80 gibi bir miktarı kabul görür, müşteri bu işi yaptırmaya razı olur.

İşi yapıp yapmamaya da şöyle karar veririm. Maaşlı bir işim var. Günde 9 saat çalışıyorum. Saatlik ücretimi biliyorum. Fakat yoğun iş saatlerinin ardından dinlenmem için gerekli olan boş vaktim değerli. Saatlik ücretimin 2-3 katı kadar daha yüksek fiyat belirlerim.

Kendimi çok zorlamadan haftada 10 saat kadar freelance işlere zaman ayırdığımı düşünelim. Ayda 40 saat freelance çalışabilirim. Yani freelance ile aylık kazanabileceğim en yüksek miktar belli.

Müşterinin istediği işi istediği sürede yetiştirebilirmiyim ona bakıyorum. Müşterinin ne kadar vermeye razı olacağını hesaplanmıştım. Yaptığımda benim saatlik ücretimin karşılığına değecek bir iş olup olmadığına da bu miktar ile karşılaştırma yaparak karar veririm.

Somut örnek verelim. Örneğin otomatik bir stok sistemi isteniyor. Müşteri kendi imkanları ile basit bir şekilde plc ye bağlı basit bir Hmi kullanabilir. Diyelim ki bir hmi 5000 tl.

Ben yapacağım işin hmi ile yapılabilecek kısmına 4000 tl den fazla isteyemem. 2000 tl ye de pc satın alacak. Yazılımın baz haline 4000-2000=2000 tl den fazlasını isteyemem.

Ufak tefek raporlar mutlaka istenir. 3 iyidir 3 raporu hediye ederim. ama unutmayın, rapor başına fiyat belirlemezseniz proje dipsiz kuyuya döner asla bitmez. Rapor hmi ile yapılamaz. Çok daha kolay iş olmasına rağmen rapora daha fazla para isterim. Ekstra rapor başına da 500 - 750 lira lira civarı makul bir değerdir.


Yani piyasa fiyatı diye net bir miktar yok. Sizin deneyiminiz, yetenekleriniz ile orantılı olarak yükselebilecek ve müşteriyi boğmayacak, başka alternatiflere yönlendirmeyecek miktarları zamanla belirlemeye alışırsınız.

Arkadaşlar bu arada fazla düşündüğüm fiyat 250tl saatti. Ben 100-150 arası alıyorum saatlik.

Ama sizinkileri okuyunca fiyatı normal buldum.

Pho developer 150tl diye ben ekleyim o zaman

@keltox,

bu söylediklerine de acayip katılıyorum. ben her zaman bir insana saat verirken o işin yapılma süresini düşünürüm.
yani gidip süreçte yaşanan bugı, benim kotaramadığım bir case'i veya o işi yapmayı öğrenmek için harcayacağım süreyi projeye dahil etmem.

örnek vermek gerekirse; panel üzerinden bir cv doldurulacak ve kişiler pdf upload'u ve video upload'u yapabilecekler. ben buna atıyorum; 6 saat süre verirsem bu işin kodlanma süresidir. "pdf'i upload ettirirken şöyle bir sorun yaşadım. video formatı gereği şöyle bir hata aldık o yüzden iş 5 saat uzadı" demem veya bu ihtimallere göre süre veremem. işin "yapılamamasına sebep" olan bilgi eksikliği müşteriden kesilmemeli diye düşünüyorum.

ama tabi bunu müşteri nasıl anlayabilir? ya kendi yazılımdan anlıyor olmalı ya o kadar çok yazılım işi yaptırmış olmalı ki "ulan bu işe 10 saat yazmışsın, 3 saatlik iş bu kardeşim." diyebilmeli ya da kadrosunda bir yazılımcısı olmalı.

mesela bir panel işi vardı.
adam paneli yazmış; panele aynı isimde iki dosya yükleyemiyorsun (kendi rename yaptırmıyormuş dosyayı), yüklediğin dosyada türkçe karakter veya boşluk varsa sistem hata veriyor, hiçbir fotoğraf resize edilmiyor vs. vs. gibi sorunlar vardı. şimdi bu adam bunların hepsini yapmak zorunda, gidip bunlara ekstra süre yazamaz yani. zaten işe dahil mevzular bunlar. yapamamış, becerememiş veya akıl edememiş olması müşteriye yük olarak bindirilemez.

Yok maalesef.

Parayı dash'e çevirirken, binance'de dash'ten btc yaparken komisyon ödemiyor muyum? Aynı şeye gelmez mi ya?

paraları birbirine çevirirken 1000'de 2 komisyon ödüyorsun. öbüründe btc üstünden komisyon ödüyorsun 0.00003 btc mi ne. o para da 160tl ye tekabül ediyor.

Yani ne öneriyorsunuz özetle? Koineks ve DASH üzerinden Binance mi?

transection işlemlerini btc ile yapmak pahalıya patlıyor. ltc ya da eth ile yapmak daha mantıklı. yani paribu yerine btcturk ya da koinim kullanmak daha iyi.

not: ben de çömezim. etrafımdan gördüklerim bunlar

btcturkden eth al eth yolla binance'ye

eth tramsferi yaptım bugün 1 saat kadar sürdü.

gecen hafta ettim, 10 dk surdu.

10dk'da tamamlandı

Anneannenizin o döneme ait kimliği yok mu? Yunanistandan o şekilde vatandaşlık alan biliyorum.

teyzemlerde falan ananeme ait kimlik var mı emin değilim. olmama ihtiamali de gayet yüksek, çünkü 32 doğumlu. 40'ta mı daha mı geç bilmiyorum o zaman göçmüşler. o sırada sahip oldukları kimlik yerine türk nüfusu almışlardır dye düşünüyorum.

onlar tekrar geri dönemiyordu çünkü kos'a (istanköy).

kimlik bulamazsak yunanistan veya italyan kayıtlarından çıkarma ihtimalimiz oluyor mu?

böyle şeyleri ıspatlamak için kimlik veya doğum sertifikası isteniyor genelde

Bir yerden başlamak için elinizde belge olması gerekiyor. Kimlik ya da doğum sertifikası. Doğum belgesi ile o zaman belediyeler tutuyormuş diye biliyorum oranın belediye arşivinden evrak çıkartmanız gerekiyor.

türkiyedeki kimliğinde kos yazıyor doğum yeri olarak.

doğum belgesi veya oraya ait kimliğine ulaşmak için sanırım oranın belediyesiyle irtibata geçmem gerekecek.

Figen ramadanoğlu ile bir görüşün. Kendisi yunanistan da bu işlere bakan bir avukat

zam sayesinde bir sonraki vergi basamagina cikanlarin zammi nette daha kucuk gorunecek. Yani net sende 1000 lira oburunde 2000 ise, sana 1100 net olsa da oburune 2150 olacak herkese %10 zam olsa da.

bu ne saçmalık ya. net maaş aldıgımız yerde brütten zam mı alınırmış böyle saçmalık böyle aptallık görmedim.

işveren kendine göre zam yaptı mı yaptı. bu durumda ilk aylarda atıyorum 200 TL fazladan alırken haziranda 150, aralıkta ise 120 liraya kadar düşebilir.

Niye sacmalik olsun, netten anlassan da brutten anlassan da vergiyi devlete sen veriyorsun. Isverenin bu noktada sadece tahsilatci durumunda. Vergi dilimin artiyorsa bu isverenin elinde olan bir durum degil.

hayır bu işverenimi etkileyen bir durum.

ben işverenimle 4000tl elime geçecek şekilde anlaştıysam bu şu demek: "tüm sene boyunca elime ortalama 4000tl para geçecek şekilde anlaşalım", çok istiyorsa çıkıp bunun brütünü de söyleyebilirim ama net üstünden anlaşıyor.

eğer %12 zam yapacaksa da, elime ortalama %12 zam geçecek şekilde yapması lazım. etik bunu der. yoksa senelik ortalama 4000tl'nin brütünü hesaplayıp onun üstünden %12 zam yaptıralım?

sozlesmeniz nasil yazili?

Brüt üstünden nasıl zam yapacak onu merak ettim.Her ay net maaşınız sabitse brüt ücretiniz yıl boyunca değişiyordur.

Bu kadar takildiysan basitce aylik ortalamasini hesapla atiyorum net %10 zam diye dusun. Fakat bu, isverenin senin icin %12 zam yaptigini ve senin devlete daha yuksek oranda vergi verecegini degistirmez. Tabii illa vergi dilimin degisecek diye bir sey yok. Degisirse bu sekilde.

benim tarifem "yaz fırsatı 8gb" imiş.
geçerli tarife ise "yaz festivali 8gb" imiş.

ama bana "yurtdışında tarifen onaylandı." sms'i geldi. onaylanmadığına dair hiçbir sms gelmedi. ya başlayacam böyle işe ayaküstü 500tl mi kaçtı şuan bana gerçekten?

tüketici hakem heyeti?

şu an için yapılabilecek bişey yok gibi müşteri hizmetleri ile kavga etmekten başka. trye dönünce şikayet oluşturursun.

MERSİS ve ESBİS sistemlerinden gelen bilgilere göre yetkili olduğunuz işletme bulunamamıştır.

böyle bir hata alıyorum bu arda.

ticaret odası'na kayıt yaptırmadıysanız mersis'te kaydınız gözükmez. ebsis'i bilmiyorum.

ayrıca ticaret odası'na kayıt yaptırmadan noterler defterlerinizi de tasdik etmez.

şahıs firmaları için ticaret odası kaydı zorunluluğu yoktu ki?

şimdi bu adamlar resmen aba altından ticaret odası kaydını zorunlu hale getirmiş oldular öyleyse.

cezayı da yedik demektir bu.

zaten 2012 yılında yeni ttk çıktıktan sonra defter tasdik ettirmek için sicil tasdiknamesi istemeye başladı noterler. sicil tasdiknamesi demek, ticaret odası kaydı demek. o dönemde defter tasdik ettirmek için illa ticaret odası kaydı yapmamız gerekti. sornadan da şahıs işletmesi kuruluşunda defter tasdiği için sicil tasdiknamesi istediler.

şirket kuruluşunda işlem önce ticaret odasında yapılır, sonra vergi dairesi kaydı. şahıs işletmelerinde önce vergi dairesi kaydı yapılır. e tabi vergiyi kaydettirince kim ..ker ticaret odasını oluyor. ama işlte defterini tasdik için notere götürünce diyor ki e hani sicil tasdiknamesi?

o yüzden illa kayıt yapıyoruz biz since 2013. hatta daha az önce noter aradı dedi defterleri vermişin, bi tanesinin sicil tasdiknamesi yok. şahıs firması. kaydı da var ama koymamışız. kadın tasdik etmeyecek onu götürmezsem. aceleyle koştum yetiştirdim. benim bildiğim bütün noterler de istiyor onu.

ticaret kaydi sahislarda soyle zorunlu degil; yaptiginiz isin odasi varsa ve isletme defteri kullaniyorsaniz olur; ama dediginiz kosullarda sizin tic. odasi kaydiniz zorunlu

Hyundai I20, Ford Fiesta ilk akla gelenler.

Dizel mi benzinli mi tercih?

Sahibindene girilip bütçe aralığı ile vites yakıt seçenekleri işaretlenip çıkan sonuçlar arasından gözüne hoş gelen bir kaç model belirleyip karar vermeyi kolaylaştırabilirsiniz.

Çıkan sonuçlara göre gözünüze hoş gelen araçlar arasında seçim yardımı için buradan daha sağlıklı yardım alabilirsiniz.

gözüme hoş gelenler var tabi aslında ama bazısının otomatik vitesi fazla arıza yapar diyorlar, bilmem hangi aracın parçası pahalı diyorlar vs.

o detaylara hiç hakim olamadığım için yanlış arayaba yönelmek istemiyorum :S

70-80 bin km altında minimum 11-12 model dizel punto bak. hem araç kullanmayı öğrenmek için ideal, hem de kolay satılır. ben airbag'ini açtığım aracı, aldıktan bir sonraki sene 1 haftada aldığım fiyatın üstüne sattım.


kolay satılması önemli

bagaj alanı önemli değilse ve fazla uzun yol yapmayacaksanız hyundai i10 düşünebilirsiniz.

ben de aynı konu üzerinde düşünüyorum, aynı gruba giriyorum seninle. ford fiesta veya seat ibiza düşünüyorum.

toyo toyota toyo toyota yaris :)

bagaj çok önemli değil. uzun mesafe ihtimalimiz çok düşük. o gibi bir durumda araç kiralarız artık.

Nissan micra

Hyundai i20
Fiesta
Canım ciğerim opel corsa


Ama sakın clio almayın, teneke gibi araba.

o fiyat aralığında çok güzel bi jazz bulabilirsin bence. micra, i20 ve corsa da iyidir. ben de 5-6 aydır arıyorum ama daha temizine henüz rastgelemedim :(

2006-2007 corolla.

opel vesaire almayın öncelikle. evet corsa güzel bir araç ama servisi ve marka algısı pahalı türkiyede.

avrupa araçlarından bir tek renault ve fiat'a odaklanın bence ve neden yerin dibine sokulduğunu anlamadım clionun, sınıfında gayet güzel euro ncap değerlerine sahip ve bakımı, parçası tamiri ucuz servis ağı yaygın, ustası bol.

uzak doğu araçları gayet sorunsuz, tamiri kolay. toyota servisleri türkiyede ortalama fiyatta, ama sanayide ustası bol, parçası bol tamiri ucuz kolay.

benim tercihim hyundai i20 ya da eski kasa (2003'de çıkan kasanın makyajlısı) corolla olurdu. çok yakarlar fakat motorları ve vitesleri eski tip sorun çıkarmayan araçlar. bence ilk araç için bence bu tarz karadüzen denebilecek, kolay tamir edilebilecek, zor sorun çıkarma ihtimali düşük satması kolay bir şey seçmekte fayda var.

ben eski göz ağrım 2005 corolla hb otomatik tavsiye ederim ama benzinli. 9 senede tek arızası bagaj ampulünün patlaması idi.

Bende yaris demeye geldim. Kullanması, park etmesi, hakim olması inanilmaz kolay. Sorunsuzluk anlaminda da gayet iyi bir reputasyonu var, diger toyotalar gibi. Bakimini yapar kullanirsin, kronik sorunu yok, surpriz sorun cikarma ihtimali cok cok dusuk, hele yeni arabalar da daha iyi.
Esime ilk arabasi olarak yaris almistik (duz vitesti ustelik) hemen ogrendi, cok cabuk gelistirdi. Cokta memnundu, 2 sene filan kullandi.

türkiye de toyota corolla dan başkası yalan.auris de olabilir.
servis ilgi alaka olarak number one lar diğerleri 2. liği paylaşır.

Bu arada kredi kartı üzerinden çektim

Anladım tamamdr, ben hemen ödeyip faiz yükünü yok etmek şstiyorum da. Şubeden yapıcaz demek

Müşteri hizmetlerini arayarak yapabilirsin gitmene gerek yok

Çağrı merkezini ara erken kapama yapacaksın

Yanılıyorsunuz. İkisinin grafiğini de üst üste koydum öyle bir ters korelasyon yok. Sadece son haftalarda bazı yerlerde ters korelasyon oluşuyor
www.tradingview.com

bitcoin arttığında veya düştüğünde altcoinler düşüyor.

bitcoin sstabil gittiğinde altcoinler artıyor.

@tchuck kardesim sende ne guzel sallamissin ya :) oyle dogru bir oranti yok aralarinda, aksine altcoinlere yatirim yapmak cok cok riskli. aralarinda dogru veya ters bir oranti kesinlikle yok, tamamen bagimsiz sekilde dalgalaniyorlar ve tavsiyem kesinlikle altcoinlere uzun vadeli yatirim yapilmaz, eskiden altcoin vardi ETC deli gibi yukseldi ve sonra piyasadan silindi.

Sözleşme bitmeden erken çıktığınız için biraz haklı, kiracı bulunana kadar boş kalan sürenin kirasından sorumlusunuz ama mahkemeler kiracı bulmak için mantıklı sürenin 2 ay olduğuna karar veriyor. Yani mahkemelik olursanız 2 aylık kirayı ödemenize hükmedilir.

Fakat depozitoyu geri vereceğim diyip sonra vermemesi büyük ayıp, madem böyle bir düşüncen var en baştan söyle.

peki bu 2 aylık kira vermediği depozitodan düşülür mü, depozito + 2 aylık kira mı vermek zorunda kalırız? Elimizde 15inde depozitoyu geri vereceğine dair WhatsApp yazışmaları var. yani adam bize 15inde depozitoyu vereceğine dair söz verdiğini ama evi kiraya veremediği için vermeyeceğini, bu yüzden zarar ettiğini ve depozitoyu vermek istemediğini, gerekirse de sözleşme bitim tarihine kadar olan 5 aylık kirayı bizden yasal yollarla alabileceğine dair tehdit ediyor yazılı bi şekilde.

Depozitonuz 2 aylık kiradan daha mı fazla? 2 aylık kirayı düşüpkalan parayı mı almak istiyorsunuz?

Yoksa sormak istediğin olur da mahkemelik olursanız sizden hem 2 aylık kirayı alıp hem de deposizoyu vermeyecek olması mı? Eğer bunu sormak istiyorsanız, eve bir zarar vermediyseniz depozito konusu sadece ödenmesi gereken kira bedelini konu alır.

Yani evde bir zarar ziyan yoksa kira bedeli depozitodan düşülür, alacağınız varsa alır, vereceğiniz varsa üstünü tamamlarsınız.

Bence hiç karıştırmayın, ha ama yok depozitonuz 2 aylık kira bedelinden yüksekse oturup hesap edin.

maalesef 2 kira kadar değil ama 1 kiradan fazla. üstüne biraz daha vermemiz gerekir.

sormak istediğim, biz bu adamın evine girdik, 1 yıl geçmeden hırsız girdi. eve hırsız girmesi bizim eve olan güvenimizi sarstı, evde rahat edemedik ve alarm taktırmak, kapı pencereye kilit mandal taktırmak vs fazladan bizi masrafa soktu. biz de bu evin masrafı kadar zaten ara kat kiralarız kafamız biraz daha rahat olur dedik. hırsız balkondan girdi ve dediğim gibi 10-15 bin tl zararımız oldu, adamlar koca tv yi bile kucaklayıp götürmüş.

biz bu adama dava açsak, hem depozitoyu verme sözüne karşılık vermemek için bizi sözleşme tarihine kadar kira alırım sizden diye tehdit etmesine vs karşılık, sözleşme bağlayıcılığı vs gibi konularda bize mi girer yoksa eve hırsız girmesi bu davayı etkiler, bize verdiği sözü tutmaması da dahil, bizden yana mı gelişir olaylar? cümle de kuramadım ama anlarsınız umarım.

Son sorularını bir hukukcu cevaplarsa çok daha mantıklı olur.

Fakat adam size evi kiralarken güvenlik ile ilgili bir taahhüt verdi mi? Bu eve asla hırsız giremez, gşrerse ben mesulum dedi mi? Demedi tabi ki.

Eve hırsız girmesi kontrat bitmeden evi boşaltma hakkı tanır mı bilemem, bir hukukcu daha mantıklı bir cevap verir. Belki emsal bir konu bile olmuştur daha önce.

aynı şey başıma geldi.

depozitom 1.5 kira idi ve 2 ay yeni kiracı bulamadılar, ben yarım kira daha verip depozitoyu almaktan vazgeçtim o şekilde anlaştık.

ev sahibi haklı. uygulamada 3-4 aya kadar alma hakkı var. bence helalleşin olsun bitsin.

çok ilginç bir soru olmuş gerçekten.

sigaraya golden virginia ile başladım. malbora ile devam ettim. winston ile uzun dönem ilişkim oldu. şu an kareliasla takılıyorum.

özet;
-malbora touch blue

Yeni harman
Samsun 216
Tekel 2000(mavi bandrol)
Birinci
Bafra
Maltepe

Sigaraya başlama.

Fakat illa bir şeyler içmek istiyorsan günde bir tane Backwoods benzeri ıslak purolardan iç. İçine çekmeden duman tadı alıyorsun falan.

kent switch.

geri kalan hepsi yalan.

aynı markanın farklı harmanlarının (camel box, camel soft, camel black, camel brown) tatları farklı olduğu kadar, aynı ürünün de tadı günden güne değişebiliyor. standartlaşması olmadığı için buna cevap vermek zor olacaktır. bence akla ilk gelenden başla. beğenmezsen farklı markaya geçersin. şahsen west gray ilk pakedinden sonra camel box içtim. bir süre marlboro touch kullandım ancak uzun zamandır tercihim camel box mesela.

djarum black

Hiçbiri.

Çıldırdınız mı ya sigaraya başlamak için tavsiye istenir mi?

Bafra +1

Malbora light

Marlboro Special

Sigaraya ilk başlayacak biri, hangi sigaraya başlarsa başlasın zorlanır. Sonuçta hiç böyle bir bunalım yaşamamış bir ciğer, o pis dumanla karşılaşacak! Sigaranın tadı da güzel değil ayrıca. 10 sene sigara içmiş biri olarak söylüyorum bunu. Verdiği his çok güzel, ona lafım yok. Ama tadı güzel değil. Arada fark var.

samsun iç ki bir daha dönüşün olmasın. tabi hala satılıyorsa.

hiçbir boka benzetemedim. ciğere kadar doldurmak gerekiyor demi, öbür türlü zaten hiçbişe anlaşılmıyor. ciğere gelince de yanık hissi yapıyor

dayanamadim, cevap vermem lazim bir insanlik gorevi olarak,

baslamadiysaniz birakin, arada icip tadi hosunuza gitmiyorsa yine birakin, bu zamana kadar baslamadiysaniz tebrikler yine de birakin. birakin oglu birakin. bitcoin den daha karli bir yatirim tavsiyesi olarak birakin. kahve ile alkol ile dayanamiyorum abi yea diyorsaniz da birakin, arada iste paket almiyorum ki diyorsaniz da birakin, biraktiysaniz yine birakin.

allah belami versin ki baslamayin, sigara bir cool olma araci degildir. elimize aldigim gune lanet olsun ki baslamayin.

Şakın bulaşma, öyle diyorum ama zaten başlayacaksın belli. Viceroy iç gör . Ne içersen iç bir süre sonra alacağın tat ve etrafa bırakacağın leş kokusu bu olacak.

rogue one'ın the force awakens ile the last jedi arasındaki geçişe bir etkisi yok, hikaye de zaman dilimi de ayrı.