Giriş
(20)

İstanbul Dünyanın en güzel şehri sözüme inanıyor musunuz?

tahirkemalbozoglu
Bu masala inanan var mı gerçekten.Adam onlarca ülke, şehir gezmiş. İstanbul en iyisi, en güzeli diyor. Abi şehirde nefes alacak, yürüyüş yapacak ne park var ne kaldırım var. Her yeri sıkışık , dar, nedir bu İstanbul masalı gerçekten ogrenmek için soruyorum.
Bu masala inanan var mı gerçekten.
Adam onlarca ülke, şehir gezmiş. İstanbul en iyisi, en güzeli diyor. Abi şehirde nefes alacak, yürüyüş yapacak ne park var ne kaldırım var. Her yeri sıkışık , dar, nedir bu İstanbul masalı gerçekten ogrenmek için soruyorum.
-6
tahirkemalbozoglu
(30.11.25)
Istanbul bir turist icin muhtesem bi sehir ama onun disinda yasamak icin cok guzel diyemeyiz evet. Her seyden once bir kere cok kalabalik, korkunc bir trafigi var, bir yerden bir yere gitmek zulum. Belli basli yerler disinda da cok kotu sehirlesme ve ayni zamanda dediginiz gibi yesil alan sikintisi var.

Tum bunlarin yani sira surekli yasayan, aktif, kultur sanat etkinlikleri olan, bogaza sahip, keyifli bir deniz ulasimi olan, tarihi ve kozmopolitligiyle de muhtesem bir sehir.

Bu tarz isler subjektiftir aslinda, cok da fanatik gibi savunmaya gerek yok, bireysel olarak ben de yasamak icin cok uygun bir sehir olarak gormuyor ve size katiliyorum.
+1
bosver nicki
(30.11.25)
Aslında cidden çok güzel bir şehirdir fakat hem toplum halk olarak hem devlet-hükümet olarak senelerdir güzelim şehrin içinden geçtik, geçiyoruz. Sadece Akp özelinde değil, öncesinde de içinden geçilmişti. Akp geldi onlar da içinden geçti, biz halk olarak da içine ettik.

İstanbul'un Roma'dan aşağı kalır yanı yok. Hatta iddia ediyorum, fazlası bile var; Boğaz Köprüsü.

Yabancılar çok seviyor İstanbul'u. Avrupa ülkelerine gittiğimde lokal turlara katılıyorum, İstanbul'dan geldim dediğimde akılları çıkıyor. Güzelim şehrin içine ettik hep birlikte.
+1
put it in your appropriate place
(30.11.25)
Bunu diyen hayatında başka bir yer görmemiştir. Ancak nufusu 5 milyondan az bir istanbul için güzel derdim. Bunun için de 1920 lerde falan olmamız lazım. Full stres, trafik, kişisel alan yok gibi
-2
michael harddd
(30.11.25)
dünyanın en güzel şehri mi bilmiyorum ama senin kötülediğin kadar da değil. baya iyi bir şehir, dünyanın en eğlenceli ve güzel şehirlerinden birisi. böyle oldugu için kalabalık zaten. güzel olup kalabalık olmayan yok ki. new york, londra kalabalık değil mi? ayrıca kalabalık olmayan yerler de var. hafta içi gündüz gezmek baya keyifli. yürüyüş yapacak yer çok var. on tane sayarım şimdi. avrupa yakasında maçka parkı, bebek sahili, istiklal caddesi, gülhane parkı, yenikapı, florya ve yeşilköy sahil şeridi, anadolu yakasında üsküdar sahil, caddebostan sahil, fenerbahçe parkı, bağdat caddesi, maltepe sahil şeridi, ve daha pek çok yer var. şehir içi olarak kadıköy moda taksim beşiktaş nişantaşı. kültürel etkinlik olarak yine zorlu, vadistanbul, pek çok spor salonu konser ve etkinlik alanları ile dolu bir şehir. bu şehri beğenmiyorsan güngörenden dışarı çıkmamış olman lazım
0
abelardo
(30.11.25)
Her yerin bir konsepti var. Bazi sehirler gece hayati icin harika, Bazi sehirler sanat icin, bazi sehirler dogal guzellikler icin, bazi sehirler kultur icin, bazi sehirler kaos icin, bazilari luks icin... Bazilari bunlarin birkacini bir arada bulunduruyor.

70 civarinda ulkeye seyahat etmis biri olarak Istanbul'da bunlarin hepsi mevcut gibi geliyor bana. Disaridan gelen biri aradigi her seyi bulabilir, yapabilir istanbulda.
+5
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
Senin için dünyanın en güzel şehri neresi?
O şehrin bulunduğu ülkenin reddit sub'ına gidip burası dünyanın en güzel şehri bence, katılıyor musunuz diye yerel dilde sor; sen İstanbul için ne kadar negatif düşünüyorsan onlar da o kadar negatif konuşacak.

Dünyanın nefes alması, park etmesi en kolay, parkları yeşili en bol şehrinde(neresiyse fark etmez) İstanbul'un sahip olduğu güzelliklerin hiçbirini bulamayacağını iddia ediyorum.
E demek ki onlar senin için önemli değil bunlar önemli, demek ki İstanbul "sana göre" dünyanın en güzel şehri değil.
Aynı şekilde, başkaları için öyle.

Dünyadaki insanların İstanbul'u neden bu kadar beğendiğini anlayamayacak olmak bana biraz kıt fikirlilik geliyor üzgünüm, o yüzden böyle Bilale anlatır gibi yazdım. Yoksa bu sorunun olması gereken cevabı: sana göre değil ama bazılarına göre öyle.
0
Bruce
(30.11.25)
"gelirin yıllık 200 bin dolardan fazlaysa evet mis gibi şehir. ayda 80-100k tl kazanıp abi istanbul yeaa diyenler özellikle beyaz yaka tayfa bence biraz salak
0
f02561
(30.11.25)
istanbu'da doğdum büyüdüm ve onlarca ülke, yüzlerce şehir gezdim. istanbul'u ilk 10'a bile sokmam. ne yaşanılabilirlik olarak, ne ekonomik olarak, ne sağlık açısından vs. vs.

ama istanbul'u 5-10 gün geçirmiş çok yabancıyla tanıştım. avrupa'lısı, amerika'lısı. çoğundaki izlenim çok başka. yani en sevdiği şehir mi dersin, bi daha gitmek için plan yapanlar mı dersin, heyecanlı heyecanlı fotoğraflarını gösteren mi dersin. batılı bir turist açısından hem bu kadar oryantal ve orta doğu yanı olup hem de bu kadar batıya adapte, modern ve güvenle gezebildikleri çok az yer var.

keza iddia ediyorum, oligarkından arap emirlerine, abd'li milyonerlerden uzak doğunun kilit isimlerine pek çok kişi şu an istanbul'da ve onların gözünden de çok başka bir şehir. çünkü parayla deneyimin bu kadar değişebildiği fazla şehir yok. bu apayrı bi konu.
-1
gitdaddy
(30.11.25)
soylenenlere bir sey eklemek istiyorum. istanbul kozmopolit bir sehir degil. istanbul'da yasayanlarin ne kadari yabanci? resmi rakamlara gore bir milyon civari. yani neredeyse %5 civari. birincisi bu cok dusuk bir oran. ikincisi bu %5'in zaten cok buyuk bir bolumu ulkesinden kacmis ama avrupa'ya gidememis siginmacilar ve gocmenler. kucumsemek icin soylemiyorum. fakat kozmopolit sehir boyle olmaz. yani guzel, eglenceli vs. oldugu icin kalabalik diyorsunuz ama yabanci yok denecek kadar az (yani tercih edilen bir sehir degil). ayrica ic gocun nedeni de istanbul'un guzel, eglenceli vs. olmasi degil maddi kaynakli. bunu zaten istanbul'daki carpik kentlesmeden gorebilirsiniz.

ikinci deginmek istedigim konu da dunyanin en guzel sehri diyenlerin kimler oldugu. yani bunu soyleyenlerin cogu turk, yabanci birinden istanbul'un dunyanin en guzel sehri diye bir sey duymadim. evet, guzel sehir cok duydum ama turistik olarak gittiginde cogu yer guzel zaten, nihayetinde sinirli bir sureyle gidiyorsun, turistik yerleri geziyorsun, planin programin oluyor, butcen oluyor vs. elbette bu kaos, carpiklik, tuhaflik yabancilara da otantik, enteresan geliyor.

ucuncusu mesela hangi ranking'te istanbul birinci cikmis bilen var mi? ben bilmiyorum. ayrica soyle bir durum var. bazen en cok ziyaret edilen sehir cikabiliyor. ama bu rankinglerde transfer yolcularinin seyahatleri de eklenebiliyor. soyle ki turk hava yollari'nin bir servisi var, biliyor muydunuz bilmiyorum ama transfer yolcusuysaniz ve ucaklariniz arasinda belirli bir saat farki varsa ucretsiz sehir turuna katilabilirsiniz. ustelik yemek, muze girisleri vs. dahil ucretsiz. bilmiyordunuz degil mi? asagida kaynak verdim. iste bunlar da genelde ziyarete dahil ediliyor. tabii ziyaret etmek en guzel sehir oldugunu dusundukleri icin olmayabilir veya ziyaret sonrasi bu dusuncede olmayabilirler.

kisacasi bu goruse katilmiyorum, ama zevkler ve renkler tartisilmaz tabii.

kaynak: www.turkishairlines.com
-1
Sour
(30.11.25)
@bruce

“Dünyanın nefes alması, park etmesi en kolay, parkları yeşili en bol şehrinde(neresiyse fark etmez) İstanbul'un sahip olduğu güzelliklerin hiçbirini bulamayacağını iddia ediyorum.”

Ne alakası var abi. Senin yapılaşman rezaletse, insana verilen değer yerlerdeyse, yapılaşma, ulaşım ve bireysellik vs kimsenin umrunda değil herkes olabildiğince vurdumduymaz ise tarihi alandan yok, geçmişten gelen mirastan filan da kurtaramazsın bu işi. Hoş o da kalmadı da. Yapılan restorasyonlara bak be bi. Her alanda şehrin içine edilmis. Gayet de örnekleri var. Sen becerememissin ve rezil etmissin. Roma, Londra, Viyana, Paris bu şehirlerde hem tarih var hem yaşam var. İnsanca yaşam.
0
🌸tahirkemalbozoglu
(30.11.25)
istanbul büyük ihtimalle dünyanın en güzel şehri. baya da yer gezdim, karşılaştırılabilecek bir yer bulamadım.
0
tchuck
(30.11.25)
bu tamamen bakış açısı, beklenti ve maddiyatla alakalı bir ikilem. çok trafik var, çok kalabalık vs gibi söylemleri dünyanın sayılı metropollerinden biri için söylemenin bir manası yok, zira bütün metropoller böyle. metropolleşmeye çalışan yeni kurulan şehirler de böyle, Dubai vs.. İstanbul'u diğer metropollerle kıyasladığında çok önemli artıları var, bu yadsınamaz bir gerçek. yemeğinden sporuna, denizinden-boğazından kültürel aktivitelerine, tarihinden tut havasına (temizlik demiyorum sıcaklık diyorum), dünyanın her yerine uçuş bulabildiğin harika bir lokasyon ve hava yolu imkanından, uluslararası bir çok işin hubı olmasına bir çok anlamda kıyas götürmez avantajları var. maddi açıdan iyi bir durumda olmayıp, iyi bir semtte yaşamıyorsan, işinle evin arasında mesafe çoksa bunlar her metropolde olduğu gibi problemdir. ama istanbul'da villa hayatı yaşayan da binlerce insan var. Ya da Fenerbahçe'de ev, Kalamış marina'da tekne, caddede ofisi olan bir insanın hayatına kötü diyebilir misin? Böyle bir imkan kaç metropolde var? Çok iyi restoranlar, iyi bir gece hayatı, durmak bilmeyen servis ve hizmet sektörü, bürokrasiyi hızlı hallettirebildiğin bir sosyal hayat.. İstanbul'da ortalamanın üstünde geliri olan insanlar gerçekten çok iyi bir hayat yaşıyor.

ayırca yürüyecek yer yok demek biraz haksızlık olur. evet şehrin eski bölgesi bir miktar dar doğal olarak ve tabii ki Mecidiyeköy Esenyurt vs gerçekleri de var ama iki yakasında da hala mis gibi kilometrelerce sahil var, boğaz da keza öyle, ayrıca ormanları var, tarihi yarımadada yürümenin verdiği keyif var. biraz tek taraflı bir yorum olmuş.

Ayrıca İstanbul'a gelip de beğenmeyen, etkilenmeyen birini görmedim bu güne kadar ki yıllardır uluslararası ticaret alanındayım yüzlerce misafirim oldu. Kendim de 40 ülke gezdim, yüzlerce şehir. Dünyanın en iyi şehri sorusu zor bir soru, bir çok katman var, bunu bilemem. Ama İstanbul kesinlikle bu soruya aday bir şehirdir.
+2
awlmi
(30.11.25)
Yurtdışındayım, bence İstanbul çok güzel.
-1
Kahvedesu
(30.11.25)
O efsane soz: Vatandasi olmasak guzel ulke aslinda. Fonda: www.youtube.com

Bunu diyen yabanciysa kisaca nedenleri:
- Resepsiyonist, garson, hizmet sektoru bir iki hello ceker, guler yuz gosterir hemen tav olurlar. Hizmet sektorunde ustumuze yoktur. Taksicimiz turist musteri icin adam bicaklar gozunu kirpmadan. Bir cok ulke hizmet sektorunde berbat, guler yuz hak getire. Iyy yabanci geldi, bunla mi ugrasicaz, dilimizi konussun, dilimizi niye ogrenmemis diye turist adama multeci, vergimizle gecinen siginmaci muamelesi cekip irkcilik bile yaparlar.
- Yemeklerimiz, mutfagimiz cok buyuk arti. Londra'da Turk restoranlarinda calisan tanidiklarim var. En sevmedikleri Turk musteriydi. Turk musteri cunku o yemegin nasil olmasi gerektigini, kivamini, tadini biliyor. Yabancinin onune ne koysak yiyor, herseyi begeniyor mallar diye dalga geciyorlardi. Cogu ulkenin damak zevki yok, patates kizartmasini, sosisi bile yemek saniyorlar.
- Ulkedeki cinsel aclik nedeniyle yabanci kadin turistler kendini burada Bella Hadid zannediyor. Rahatsiz olan da vardir ama begenilmek, ilgi gormek dunyanin en guzel seyi hele bir de kendi ulkenizde ortalama veyahut ortalama alti bir tipseniz hoslarina gidiyor. Ayni durum erkekler icin de gecerli. En ortalama sarisin batiliyi koy, Kivanc muemelesi gorur yani. Maalesef fizik, guzellik, kendine bakma gibi durumlarda ulke ortalamamiz cok dusuk.
- Haklarinini asla odeyemeyecegimiz sokaktaki kedi, kopek dostlarimizin yaptigi pr. Yabanci zaten sokakta basibos bir kedinin, kpegin oldugunu gorunce mavi ekran veriyor. Sen bunun onune yatip, sev diye kucagina oturursan eriyorlar.
- Bogaz, Tarihi yarimada'nin guzelligi.
- Sehrin canli civil civil hareketli olmasi. Atiyorum bugun pazar, Avrupa'da yaprak kimildamaz. Bizde hafta ici hafta sonu, gecmis erkenmis farketmez sehir yasiyor dersin yani.
- Saglik turizmi, estetik turizminde de ucuyoruz zaten.
- Turk dizileri. Belki de en onemlisi sona kaldi. Ulkeye turisti ceken en buyuk etmen kanimca.
0
freedonia
(30.11.25)
İstanbulun bazı bölgeleri çok güzel doğru turistik gezersen güzel diyebilirsin ama bütüne bakarsan güzel diyemem.
0
basond
(30.11.25)
Turistik olarak istanbul dünyanın en güzel 10 şehri arasında. bunu birçok seyahat dergisi de sık sık listelerde söylüyor.

Ama en güzeli mi? Tartışılır.

Yaşamak içinse yaşam endeksi sıralamalarında epey gerilerde.

Evet turist olarak gelip bir süre kalıp gidenler tabii ki bayılır. Hindistan'a gidenler de bayılıyor ay ne otantik diye. Ama bir de yaşayana sor.

Batılılar istanbul'u otantik ve değişik bulduğu için seviyor. Müslüman ağırlıklı nüfusa sahip şehirler içinde en güvenilir gezebildikleri yer çünkü. Bir de batıda alıştıkları konfor da var. Yani alıştıkları birçok şeyi istanbul'da bulabiliyorlar. Tarihi mirası kuvvetli vs... Bir de ucuz. Batılı turisti cezbedecek her şey var.

Ama bu dediğim 90'lar 2010'larda daha belirgindi. Şimdi biraz daha farklı turist profili de değişti. Biraz hala bir popüleritesi var ama eskisi kadar değil. Biz biraz geçmişin mirasını yiyoruz.

Yani dubai ile istanbul'un yıllık turist sayıları neredeyse kafa kafaya. Dubai dediğin 15 senelik bir şehir. Buradan biraz ders çıkarmak lazım.

Bir defa istanbul sanıldığı kadar kozmopolit değil artık. Zaten öyle bir nüfus çeşitliliği yok. Yani New York'a bakıyorsun, yedi milletten adam bir arada. Bir yanda Çin lokantası, karşısında dönerci, yanında hamburgerci... Otobüse biniyorsun şoför senegalli, taksiye biniyorsun şoför hintli, restorana gidiyorsun garson italyan, şef fransız... Bu çeşitlilik kültürel zenginliktir.

Eskiden global şirketlerin doğu avrupa ya da orta doğu merkez ofisleri buradaydı. Şimdi doğu avrupa merkezleri varşova'ya kayıyor, orta doğu merkezleri dubai'ye.

Kültür sanat arenası da rekabet ettiği şehirler gibi öyle çok parlak değil. Dünya çapında meşhur sahneler yok, hiç olmadı. Galeri ve müze koleksiyonları sınırlı. Yani dünyanın en güzel şehri diyorsak turistik manada, new york'taki müzeleri düşünün, londra'yı, Paris'i bir de istanbul'dakilerin koleksiyonlarını düşünün.

Gastronomi, mutfağımızla çok övünüyoruz ama... Biz kendimizi övüyoruz. Evet güzel mekanlarımız var, güzel bir kültürümüz var. Ama daha birkaç sene öncesine kadar michelin yıldızlı restoran bile yoktu İstanbul'da.

Bilmemkaç kilometre sahilden bahsediyoruz şehirde, ama barcelona'ya bakıyorsun, şehir boydan boya plaj neredeyse. İstanbul'da denize adım atabileceğin yer sınırlı. doğru düzgün deniz ulaşımı bile yok.

Elde sadece bir boğaz manzarası kalıyor.

Yani bütün olası rakiplerle kıyaslayınca... Güzel şehir ama en güzeli mi?
+1
anten
(30.11.25)
Yedi göbek İstanbul Tarabyalıyım ve İstanbul dünyanın en güzel şehri diyen birine tek önerim google mapsden Genoa’da herhangi bir yerin sokak görüntüsüne bakmasıdır..
-1
suicides underground
(01.12.25)
istanbul gerçekten taşı toprağı altın eşsiz bir şehir. belediyelere kızıp kenti boklamaya gerek yok. arada metrobüsten cık gozlerini baska yerde aç belki güzelliklerini fark edersin.
-1
koela
(01.12.25)
Gezmesi güzel, yaşaması kötü. Yine de Beşiktaş-Kadıköy vapuruna binince insan iyi ki burada yaşıyorum diyor. Sonra Marmaray'a balık istifi binince severim bu aşkın ızdırabını diyor. Dünyanın en güzel şehri değil bence İstanbul ama nevi şahsına münhasır bir şehir. Benzeri yoktur dünyada bence.
0
peki madem
(01.12.25)
inanıyorum. Acarkent'te yaşıyore.
0
gabe h coud
(01.12.25)
(7)

Tükenmiş, yorgun, stresten bunalmış olsa da bir anne çocuğuna bağırıp, dayak tehdidi, sarsma gibi hareketler yapabilir mi? Normal mi karşılanmalı?

psmstc
Ben ne olursa olsun 2-3 yaşında bir çocuğa bu davranışların olmaması gerektiğine inanıyorum. Yeğenim içeceği içeceğinin içine makarna tanesi attı diye ablam kızdı bağırdı, yemek sandalyesinde oturmuyor iniyor hep diye sarstı çocuğu çocuk ta ağladı gitti odasına. Ben de gittim yanına “Anne bana kızdı
Ben ne olursa olsun 2-3 yaşında bir çocuğa bu davranışların olmaması gerektiğine inanıyorum.

Yeğenim içeceği içeceğinin içine makarna tanesi attı diye ablam kızdı bağırdı, yemek sandalyesinde oturmuyor iniyor hep diye sarstı çocuğu çocuk ta ağladı gitti odasına. Ben de gittim yanına “Anne bana kızdı diyor.” yazık.

Ablama diyorum böyle yapmamalısın, Stresten bunaldım tükendim çünkü artık diyor.

Babannem Tek başına eşi vefat ettiği için 6 çocuk büyüttü mesela. Bana şimdiki ebeveynler çok tahammülsüz geliyor tek çocuk olmasına rağmen.

Ablam hafta içi yarım gün de çalışıyor bu arada.

Siz ne dersiniz?
0
psmstc
(30.11.25)
Öncelikle annelik çok zor bir şey kabul ediyorum ama nolursa olsun çocuğun öz güveni dikkate alınmalı. Benim abimde öfke problemi var o da yeğenlerime bazen en ufak şeylerde bagirirdi. Yemek yerken kaşığı düşürdü ayranı döktü gibi sebeplerden. Çocuğun öz güveni çok etkileniyo. Bazen sakinken gel kitap okuyalım derdi yegenime yeğenim sen kızarsın deyip çekiniyordu veya babasıyla kitap okuyunca çok belli oluyordu yanlış yaparsam kızar endisesiyle okuduğu. O yüzden bazen diyorum ki iyi ki yengemle bosanmislar ve çocuklar annesinde diyorum yalan yok. Ebeveynler için belki basit şekilde düşünülen öfke patlamaları çocuklarda yetişkinlikte de kalıcı tavmalara sebep oluyor bence.
0
egerbiryolcu
(30.11.25)
Araba sürmek için ehliyet gerekiyor, çocuk yetiştirmek için gerekmiyor. Yanlış bu noktada başlıyor.

Ek: O tükenmişlik hissiyle kocasına bağırabiliyor mu, ya da kocası ona?

Kocası ona bağırır hatta örselerse 'Ah canıııım, tükenmişlik hissi yaşıyor, dur ben şuna yardıma gideyim diye kayınpeder mi geliyor?

Hakkaten bazı cevaplar fazla toy.
0
Mirket
(30.11.25)
gecmisle kiyaslamak yersiz cünkü
1. sartlar ve ebeveynlik anlayisi farkli
2. cocuklar farkli
3. soruna cözüm üretmiyor.

eger anne kisisi yardim cagrisinda bulunuyorsa, ki ablaniz acikca tükendigini dile getirmis, bu da bir cagridir, ona bu yardimi saglayarak bu olaylarin yasanmasini engelleyebilirsiniz.
anneye yardim etmek de ben bebekle ilgileneyim, o yemek yapsin, ütü yapsin demek degil. anne bebegiyle ilgilensin, yardim eden kisi isleri yapsin demek. yarim gün calisiyorsa bile demek ki basa cikamiyor. anneme ütücü tutup ütü derdinden kurtarmak bile cok iyi gelmisti mesela.
soruna cözüm aramak yerine, a a a bu hic normal degil, diyerek ruhsal olarak darda olan kadinin üstüne gitmek, tam olarak atese benzinle yaklasmak gibi. yapici olmaktan uzak.

ebeveynler de robot degil. elbette yoruluyorlar, sinirleniyorlar, bagiriyorlar, agliyorlar. cocuklari öyle pamuklara sarip sarmalayamazsiniz. böyle bir ebeveynlik yok cünkü cocuklari laboratuvar faresi gibi bir bubble icinde yetistirmiyorsunuz, life happens. bazi cevaplar fazla toy.

üstteki edite hitaben, evet bagiriyor. tükenince heekese bagiriyor. ilk cocuktan sonra istatistiksel olarak bosanma sikligi hayali degil. www.bbc.com
+2
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(30.11.25)
evet yapabilir. çok normaldir.

bu yeni neslin her şeye "aaa uuu" yaklaşmasından sıkıldım artık.
-2
tchuck
(30.11.25)
Ne olursa olsun, icecegine makarna atti diye 2-3 yasindaki cocuga kizilip bagirilmasi, cocugun sarsilmasi normal degil. Kabul edilebilir degil.
0
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
Belli ki anne çok tükenmiş. Bir anne olarak o kadar normal karşıladım ki. Tabi ki doğru bir davranış değil ama benim de zaman zaman tükenip kafamı duvara vurduğum olmuştur. Annelik çok zor. Eskilerle karşılaştırmamak gerek.
+2
suicides underground
(01.12.25)
Hayatta her şey oluyor. Bir insan tükendi diye sizin de olaya şahit olan biri olarak "ha tükendiği için yapıyor ya, sorun yok devam" demeniz gerekmiyor. Ancak engizisyona tabi tutmak da bir o kadar anlamsız bence.

İnsanlar yanlış şeyler yapabilirler. Bir anne çocuğuna haksız sebeple kızabilir, bu dünyada yaşanmamış şok edici bir olay değil. Ancak doğru da değil.
+2
akhenaten
(01.12.25)
(13)

Sobalı dönemlerde haftada 1 banyo yaparken kokmuyor muyduk?

Piukh
Aranızda her gün duş alan çocuk monşerler vardır tabii ama ben küçükken özellikle kış aylarında pazar günü yıkanma günü olurdu. İlkokula gittiğim dönemlerdi, koşturup dururduk da ama hiç hatırlamıyorum sınıfta koktuğumuzu vesaire. Acaba ara ara yıkıyor muydu anamız bizi nasıl oluyordu? Tam hatırlaya
Aranızda her gün duş alan çocuk monşerler vardır tabii ama ben küçükken özellikle kış aylarında pazar günü yıkanma günü olurdu. İlkokula gittiğim dönemlerdi, koşturup dururduk da ama hiç hatırlamıyorum sınıfta koktuğumuzu vesaire. Acaba ara ara yıkıyor muydu anamız bizi nasıl oluyordu? Tam hatırlayamıyorum.
+2
Piukh
(27.11.25)
Beynin sürekli maruz kaldığı etkiye karşı hassasiyeti ortadan kaldırma gibi bir özelliği vardır.
Gemi makine dairesinde uzun süre çalışanlar artık o sesi duymaz.
Ahırda çalışanlar artık gübre kokusunu almaz gibi.

Yani kokuyorduk ama farketmiyorduk.
0
Mirket
(27.11.25)
Sobayla ilgisi yok bence ya. Ben kaloriferli evde büyüdüm. Pazardan pazara banyo yapıyordum. O zamanlar öyleydi.
Evet, kokuyorduk. Belki tek tek kimse kokmuyor, ama okuldaki tüm öğrenciler biraraya gelince tipik bir koku oluşuyor. Üniversiteyken bir gönüllülük projesi için bir ilkokula gidiyorduk. O koku o kadar tanıdık geldi ki. :) Öğrenciler kokmuyordu, ama binaya girer girmez burnumun direği sızlıyordu.
+1
auroraaurora
(27.11.25)
nerde dinledim hatırlamıyorum ama bir konuşmada bu geçti sebebini yiyeceklerin organik falan olmasına bağladılar, şimdi yediklerimizin kokuyu yaptığından tohumlarında genlerinin değiştirilmesinden bahsettiler..
0
eja
(27.11.25)
bence kokmuyorduk. hatta hala aynısını yapsak yine kokmayız.

duş alma rutinini sıklaştırdıkça vücut da kirlenme rutinini sıklaştırıyor. sürekli haftada 1 duş alan kişi 1 haftada anca kokacak kadar kirleniyor. her gün duş almaya başlayınca ertesi gün duş almazsan kokuyorsun.

biz kendimiz süreyi kısaltıp kokuşma rutinini kendimiz bozuyoruz bence.

yine haftada 1 duş almaya başla, ilk zamanlar ertesi gün kokacaksın. aradan zaman geçtikçe kirlenme rutinin uzamaya başlayacak.
+1
kibritsuyu
(27.11.25)
ben 1 hafta yıkanmıyorum, kendi kokumu almıyorum, leş gibi kokuyorsun diye tepkiler alıyorum. çocuk olsaydım umursanmayabilirdi.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(27.11.25)
Ben de bu süreçten geçtim ama hiç koktuğumu hatırlamıyorum. Yine de her gün okuldan gelince eli-ayağı-yüzü falan soğuk suyla küvete girip yıkardım onu hatırlıyorum bi. Ama öyle koşturup terleyen bi çocuk da değildim belki onun da etkisi vardır.
0
truf
(27.11.25)
bu sorunun cevabi hem evet hem hayir.
günümüz standartlarinda kokuyorlardi ancak insanlarin "kötü koku" algisi tarih boyunca degismis.
bugün 1970 senesine isinlanirsan, "uff bu ne koku" dersin ama 1970 senesindeki kokudan hic rahatsiz olmayan adami 1570'e isinlarsan o da "uff bu ne kötü koku" der.
yenilen icilenden, yani diyetten daha farkli ve büyük problemler vardi.

mesela insanlar sik yikanmazdi ama camasirlar da sik yikanmazdi. günümüzdeki kokulu sampuan, sabun, deterjan o dönemde yoktu; kül, yag ya da at kestanesi bazli dogal sabunlar kullanilirdi ve emin olun bu sabunlar kötü kokuyordu. mesela kumasi, özellikle yünü yumusatmak icin fulling (dinkleme) adi verilen bir yöntem vardi, köylerde kadinlar yapardi (özellikle iskocya gibi ülkelerde günümüzde bile devam eden bir gelenek), bunun icin idrar kullaniliyordu ve kadinlar evlerine idrar kokarak gidiyordu ama kimse yadirgamiyordu.
insanlar icin vücut kokusu, hayvan kokusu ve hatta tarihte geriye gittikce diski kokusu gayet alisilmis oluyordu. herhangi bir sokakta binlerce, aylardir yikanmamis, üstbas degistirmemis insan, derisi yüzülüp satilmaya hazirlanan hayvan, balik tezgahlari, baharat tezgahlari, havada asili kalan kömür kokusu, cogu zaman bunlara eslik eden idrar ve diski kokusu... seni bayiltabilir bu kokular ama o zamanlar insanlar icin normaldi. onlarin da rahatsiz oldugu anlar oluyordu ama insan vücudu kokusu genelde bu listede yer almiyor, alacaksa bile en sonunda yer aliyordu.
koku olarak zamanin insaninin en büyük problemi lagimdi.
parfümler, dogal cicek özlerine batirilmis eldivenler ve sapkalar, parfümlü mendiller, elbiselerin ic kisminda tasinan lavanta keseleri, kat kat giyilen ve karsi tarafin kabarikligiyla yakinina gelmesini engelleyen elbiseler sadece moda anlayisi degil ayni zamanda koku problemine bulunmus cözümlerdi.
bizim modern burun hassasiyetimiz evlerde akan suyun ulasilabilir olmasiyla birlikte degismeye basladi. akan suyun kolay isitilabilir olmasiyla hizlandi.
+5
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(27.11.25)
o zamanlar bu kadar prenses değildik.
0
orpheus
(27.11.25)
sobalı evde tam da bahsedildiği şekilde haftada bir banyo yapardım çocukluğumda, bence kokmuyordum çünkü henüz ergenlik dönemi değildi (benim için) ve hormonlar henüz değişime uğramamıştı, bu da vücut kokularını olumsuz etkilemiyordu. dikkat ederseniz küçük çocuklar çok terledikten sonra bile bir yetişkin gibi kokmazlar, hormonlarla ilgili bir durum. kış mevsimini geçtim yazları da her gün banyo/duş almıyorduk. nasıl rahat ediyorduk bilemedim.
+1
exlibris
(27.11.25)
Şimdiki koku eşiğine göre evet kokuyorduk. Ama hepimiz kokuyorduk. O yüzden de normal geliyordu. Altına işeyenler bazen sidik kokardı. Ama genelde onlar işedikleri günün sabahında anneleri yıkardı.
0
ground
(27.11.25)
bence bu kadar kokmuyorduk, giysilerle de alakasi olabilir.
o zamanlar giyim esyalari genelde pamuklu olurdu.
simdi olay full sentetige kaydi, sentetik de feci koku yapiyor.
0
cooperr
(27.11.25)
Exlibris +1
Ergenlik öncesi o kadar değil. Ergenlik sonrası tam teşekküllü kokmaya başlıyor insan.
0
yadigar
(28.11.25)
kokmuyorduk. hala her gün duş almak hastalıklı bir düşünce. 3-4 günde bir idealdir.
-1
tchuck
(28.11.25)
(11)

Midye yiyip zehirlendiniz mi hiç?

makbur
Sözlükte baya tartışılıyor ve büyük bir hayretle izliyorum. Lise üniversite döneminde tam böyle çok afedersiniz hayvan gibi içip sictigimiz zamanlarda midye aşırı tüketirdik. Hatta bira içince direkt canım midye dolma çekmeye başlardi (pislik pisligi çeker minvalinde :)) fakat normal zamanda kesinli
Sözlükte baya tartışılıyor ve büyük bir hayretle izliyorum.

Lise üniversite döneminde tam böyle çok afedersiniz hayvan gibi içip sictigimiz zamanlarda midye aşırı tüketirdik. Hatta bira içince direkt canım midye dolma çekmeye başlardi (pislik pisligi çeker minvalinde :)) fakat normal zamanda kesinlikle canım istemezdi.

Yeme de şu şekilde olurdu, bir mekanda alkol alınır çıkışında da seyyar midyeciye rastlanıp adamla pazarlık yapılır ve tepsinin tamamı yenir :)) -nadiren şampiyon vs gibi yerlerde de yerdik-

Uzun zamandır yemiyorum ama baglayacagim yer, ben hiçbir zaman midyeden veya kokorecten zehirlenmedim.

Eminönü sahilde balık ekmek, Beyazıtta balık, sonra ne bilim tavuk dönerdi; şu an bildiğin disarda yemeye korkulacak her şeyi bolca tüketirdik..

Biz mi çok sansliydik zaman mi daha iyiydi vallahi bilemedim..
0
makbur
(19.11.25)
3 5 yilda bir midye yerdim. Cok da severim. Bir yaz ayvalikta midyeden zehirlendim ama boyle bir sey hic yasamamistim. Ölmek uzere oldugumu hissettim. Doktora gitmekten bile geri duran biri olarak sevgilime ambulansi ara dedim. Beynim ve elim kolum arasindaki iletim durmus gibiydi. Elimi kaldirmak istiyorum ama Beynim bu emri elime iletemiyodu.

Sonrasinda bi daha asla midye yemedim
+1
üğpoıuy
(19.11.25)
ben değil.

ama annem 2 sene önce ölüyordu. ölümün kıyısndan döndü. (gerçekten bu arada, mecaz değil)
1 sene önce de bir arkadaşım ölmedi, ama 3-4 defa hastanelik oldu. 15 günden fazla sürdü midye zehirlenmesinden kurtuluşu.

ben de 2 senedir hiçbir şekilde yemiyorum bu yüzden.
annem ölümden dönerken acildeki doktor, gıda zehirlenmesi ölümlerinin 3'te 2'sinin midyeden olduğunu da söylemişti bize.
+1
tchuck
(19.11.25)
eskiden dürüstlük daha ön plandaydı, insanlar yanlış iş yapmaktan korkardı şimdi yozlaşmışlık her sektörde, eski ile şimdiyi kıyaslamak yanlış olur. esnaf krizde yazarkasa falan fırlatıyordu hey gidi hey. restoran sahibi tanıdığım var çorbayı bile çalışana dağıtır ertesi gün tekrar yaparlardı, şimdi o çorbayı bitene kadar satıyorlar

midye ve kokoreç yolumun üzerinde 2 ayda 1 net yiyorum, kumpirde aynı şekilde bu kadar olaydan sonra daha almam sanırım, izmir çeşmede kumsalda gelen seyyar midyeciden senelerce yedik o da güneş altında bekliyordu saatlerce ama günlük olunca zehirlemiyordu sanırım işte esnaf esnaftı eskiden.
+1
eja
(19.11.25)
+bazi yiyecekleri bilmedigim yerden kesinlikle yemem. kokorec ve midye bunlara dahil.
+tavuk ise mumkun oldugu kadar disarda yememeye calisiyorum, yine eger cok cok tanidik bir yer degilse.
+yogun olarak turist avlayan yerlerden uzak durmaya calisirim.
+istanbul'da kazan dibi yedigim yer farklidir, lahmacun yedigim yer baskadir, balik icin birkac yere guvenirim, tavuk suyuna corba icecegim yer bile belli.
+bu mekanlarin hicbiri luks yerler degil, cogu esnaf lokantasi klasmaninda yerler.
+motoru bozdugum oldu ama benim bunyem hassas zaten. zehirlenip hastanelik oldugum hic olmadi.
+2
cooperr
(19.11.25)
Direkt zehirlenmedim ama ishal olmuştum. Sanki vucudum o yediklerimi atmak istiyordu bir an önce. Ondan sonra bir daha yemedim
+1
basubadelmevt
(19.11.25)
Bedava verseler yemeyecegim leş bir yiyeceği dışarıda da yememiş oluyorum
-3
artıküyeolmakistiyorum
(19.11.25)
bilindik bir avm'de öğle arası midye yiyen 8 iş arkadaşım hastanelik oldu.
ben de gayet iyi bir restorandaki isli midye'den zehirlendim. o günden beri yemem 3 sene oldu.
kardeşim de portekizde yediği oyster'dan felaket zehirlendi, hastane de kabul etmedi filan baya kötüydü.
+1
awlmi
(19.11.25)
Lise-üniversite zamanı midye ben de çok yerdim.

Bir kez midye ve karidesli makarna yemiştim, zehirlendim. Midye kabuklarıyla pişirilmişti. Ürtiker (kurdeşen) hastalığı geçirdim vücudumda kızarma ve kabarma oldu. Bu olay y.dışında yaşandı.

Çok severim ama uzun yıllardır midye hiç yemiyorum, karides de çok çok nadir. Midyenin kendisi sağlıksız bir besin olduğu gibi seyyar satıcılar acaba hangi koşullarda hazırlıyor hayal gücünüze bırakıyorum.
+1
Lethe
(19.11.25)
senelerce nerdeyse her hafta sonu yedim. ama hepsi aynı yerde balık pazarındaki golden kokoreç'te. hiç bişi olmamıştı. 5-6 senedir yemiyorum ama.
+1
spirit crusher
(19.11.25)
midyedeki zehirlenmesine benzer zehirlenmeyi vedat milor yaşamıştı. mideyede zehirlenme pirinçte sıkıntı olmadığı sürece, vücuttaki birikimle olur. kokoreçten zehirlenme zor gibi çünkü yüksek ısıda pişen bir şey ve dokunun öldüğü bir ürün. . eflasyonun bu kadar yüksek olduğu ülkelerde malzeme kalitesi düşer, satıcılar zaten dünden ucuz ve kalitesiz ürüne gönüllü.

yani enflasyon her şeyin suçlusu gibi görünse de, vicdan asıl suçlu olan.
+1
mikahakkinen
(19.11.25)
Midye gibi riskli yiyeceklerden uzak duruyorum. Midyeyi geçtim çok ucuz yerlerden çorba bile içmem. Önceki günden kalan yemekleri satıyor bir çok lokanta, restoran.
0
michael harddd
(19.11.25)
(8)

zehirlenen aile

exlibris
öncelikle çok üzücü bir durum, çekirdek aile hayatını kaybetti, ülkece üzüldük.bu tarz zehirlenme durumunda acilde ne gibi girişimde bulunulur? zehirlenme olduğu tespit edilseydi, serum iğne panzehir gibi bir tedavi mi uygulanıyor? ne yapılıyor acilde?
öncelikle çok üzücü bir durum, çekirdek aile hayatını kaybetti, ülkece üzüldük.

bu tarz zehirlenme durumunda acilde ne gibi girişimde bulunulur? zehirlenme olduğu tespit edilseydi, serum iğne panzehir gibi bir tedavi mi uygulanıyor? ne yapılıyor acilde?
+1
exlibris
(18.11.25)
Sarı serum basıp gönderiyorlar
0
artıküyeolmakistiyorum
(18.11.25)
serum, mide yıkama vs. yapılıyor büyük oranda.
0
tchuck
(18.11.25)
ne zehirlenmesi olduguna bagli olarak degisir. gida zehirlenmesinde serum falan veriyorlar.
ilac zehirlenmesinde kömür veriyorlar, serum bagliyorlar.
karbonmonoksit zehirlenmesinde saf oksijen ya da hiperbarik oksijen tedavisi uyguluyorlar.
bu aileyi zehirleyen böcek ilacinin panzehri yokmus bu arada. hekim de bir sey yapamazmis. okudugumun yalancisiyim.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(18.11.25)
Dogru mu bilmiyorum ama soyle bir yorum gordum. Belki de hastaneye gittiklerinde durumlari cok da kotu degildi, ama otelden bulasan birsey oldugu icin (belki), tekrar zehire maruz kalmis oldular ve artik olay bu noktaya kadar geldi.
+1
mbond
(18.11.25)
doktor ya da sağlık personeli değilim. bu gibi durumlarda bildiğim kadarıyla özellikle zehirlenme olduğu bilinmiyorsa belirtilere uygun en yaygın hastalık neyse onun tedavisi uygulanıyor. youtubeda chubbyemu kanalında buna benzer videolar var.
0
inheritance
(19.11.25)
Herkes tedaviye odaklanıyor ama burada esas sıkıntı oteldeki durumun yaşanmaması gerektiği. Tedavi denilen şey bir mucize değil çünkü. Panzehiri olan bir şey olsa bile panzehirin sizi kurtaracağının garantisi yok. Oteldeki durum ne ise, buduruma yola açan nedene dair daha sıkı tedbirlerin alınması gerekiyor.
0
dolantindr
(19.11.25)
otelde kaldıkları oda böceklere karşı ilaçlanmış, ondan olduğu düşünülüyormuş şu anda ve o böcek ilacının panzehiri yokmuş. ondan olduğu bilinse de sadece destek tedavi uygulanabilirmiş doğrudan bir çözümü yokmuş anladığım kadarı ile.
0
Sadece soruyorum
(19.11.25)
Doktor ve yakınları savunmaya geçmiş. Adalet olsa neler neler olurda iste. Adam muayene bile etmeden göz ucuyla bakıp x serum yapın x iğneyi vurun diye sallayıp geçiyor sonra da böyle oluyor işte.
0
artıküyeolmakistiyorum
(19.11.25)
(18)

Makinede çamaşır kurutma olayını sevmedim. Siz?

santimantal
Çamaşırın tüyünü, havını, tiftiğini falan temizlemesi hoşuma gitmişti.Arçelik'ten bir model aldım.Fakat makine elbiseleri o kadar sürtündürüyor ki elbise makineden âdeta mıncıklanmış olarak çıkıyor.Oysa ki yıkanan çamaşır havada kuruyunca böyle bir tezelenir, yenilenir, onarılır... Giyince insan ken
Çamaşırın tüyünü, havını, tiftiğini falan temizlemesi hoşuma gitmişti.
Arçelik'ten bir model aldım.
Fakat makine elbiseleri o kadar sürtündürüyor ki elbise makineden âdeta mıncıklanmış olarak çıkıyor.
Oysa ki yıkanan çamaşır havada kuruyunca böyle bir tezelenir, yenilenir, onarılır... Giyince insan kendini iyi hisseder.
Fakat ben makinede kuruyan çamaşırları katlarken bile rahatsız oldum. Sanki hiç yıkanmamış gibi atletler, nevresimler, kotlar.
Bıraktım kurutmayı.
Evin içinde tele asıyorum, kışın bile bir günde kuruyor, mis gibi katlayıp kaldırıyorum, giyerken de yenilenmiş gibi.

Bu arada, eskiyen ama hâlen ömrü olan tüm giysilerimin belli yerleri yıprandı ve yırtıldı. Kıyafetlerin ömrünü de kısaltıyor.

Sizde durum nedir? Seviyor musunuz? Sizin kıyafetleriniz de mıncıklanmış gibi oluyor mu?
0
santimantal
(16.11.25)
Kumaş ömrü açısından zararlı olması bir yana, bana da gereksiz geliyor. Çamaşır kurutacak fiziksel yerin olmamasını da çok anlamıyorum mesela, 3 m2 yer olmaması için japonya misali küplerde yaşamak lazım.

Evcil hayvan tüyü konusundaki başarısını deneyimlemedim, belki ondan muzdarip olsam anlamlı gelebilirdi.
0
Bruce
(16.11.25)
Çok özür dileyerek kaynak yapmak istiyorum. Ben hala çamaşır makinesi alamadım. Kurutmasız ve otomatik deterjan ayarsız çamaşır makinesi arayışım sürmektedir. Üzerime marka ve model atın, lütfen.
0
gnosis
(16.11.25)
Kışın evde kurutunca koku oluyor bazı çamaşırlarda. İkinci olarak, havlular sertleşiyor. Sadece bu ikisi için bile kullanışlı bir alet.
Benimki kurutmalı çamaşır makinesi. Tüy konusunda pek yardımcı olmuyor, lastikte kalıyor tüyler. Birkaç kıyafetim de çekti. Bir daha atmadım kurutucuya.
Arçelik tabii ki. Tövbeliyim, bir daha almam; ki evdeki tüm beyaz eşyalar Arçelik.
+1
auroraaurora
(16.11.25)
Valla ben severek kullanıyorum. Kurutma benim için her zaman bir çileydi. Kurutma makinasıyla yurtta kalırken üniversitede tanıştım. Sabah bakıyorum kıyafetler kirli, öğleden sonra arkadaşlarla buluşacağız. Şak yıkama, şak kurutma, sonra giy çık. Rüya gibi gelmişti. Sonra kendi evime de aldım gerçi ev tipi makinalar daha uzun sürede kurutuyor ama yine de güzel. Özellikle şu kış aylarında nevresimler için çok iyi.

Çamaşırların daha hızlı eskiyor olması doğrudur, bir şey diyemiyorum ancak yıllar boyunca zaten hep kurutmaya uygun kıyafetler aldım. Artık çok da öyle gibi gelmiyor. Bir de ben aksine daha temiz hissediyorum kurutmada kuruyan çamaşırı ama konunun bu yönü tamamen kişisel zevk heralde. İki türlü de dramatik bir fark olmasa gerek.

İhtiyaç hissetmiyorsanız kullanmayın bence.
+2
akhenaten
(16.11.25)
ben çok memnunum. giysilerimin ömrünün de azaldığını düşünmüyorum. lg kullanıyrum ve kırış kırış değil, neredeyse yarı ütülü gibi geliyor tüm giysilerim. o yüzden baya memnunum bi sorunum yok.
0
tchuck
(16.11.25)
kışın nevresim ve çarşaf kurutmak çile. ayrıca evin içinde kurutunca rutubet yapıyor ev kokuyor. bir de neredeyse her gün kıyafet yıkanıyor, sürekli evin ortasında tel mi dursun? (kendi evim stüdyo olduğu için maalesef evin ortası oluyor)

yazın balkona asıyorum. kışın kurutma makinesi kullanıyorum.
0
nolmus yani
(16.11.25)
sana katılıyorum. çarşaf ve havlu dışındaki her şeyi tele asıyoruz. tişörtleri yaydırıyor, bunu fark edince artık iyi kıyafetleri atmıyoruz. bizde de arçelik var.
+1
mikahakkinen
(16.11.25)
Evimde herkes spor yaptigi icin hergun birkac kez camasir yikaniyor. Alternatif yok. Ben kurutucu olarak commercial speedqueen kullaniyorum. 45 dakikada her sey kuru sekilde hazir oluyor.

Hem kullanmadigimiz yatak odalarina, garajin bir bolumune kurutmak icin camasir astigimi hayal edemiyorum. Goruntuden rahatsiz olurum. Alani istedigim gibi kullanamam. Olmaz.

Kurutucu onemli.
0
thetruenorthstrongandfree1
(16.11.25)
Amerikadayken kullanmıştım kaldığım apartmanda vardı. En düşük ısıda tutunca kurutmuyordu doğru düzgün, ısıyı arrıtınca kıyafetlerim çekiyordu ve evet kesinlikle çok yıpratıyor. Yeni modeller nasıl bilemiyorum ama koku için tazelik veren mendiller var, onlar ekstra bi tazelik veriyordu.

Şu an 1+1 de kalıyorum ve balkonum yok. Şu an olsa acayip işime yarardı çünkü etrafta serili çamaşır görmek çok sinirimi bozuyor :D
0
truf
(16.11.25)
15+ senedir kurutucu kullaniyorum, kurutma makinesine attigim icin, aa yirtildi, dedigim herhangi bir kiyafetim olmadi.
kiyafetin üstündeki hav, toz, tüy, sac, kil her sey gidiyor.
mis gibi alet.
hem yikayan hem kurutan makineleri sevmiyorum ama kurutma makinesi bizim evin vazgecilmezi.
bu sabah nevresimleri yikadim, öglene kurumustu, hemen tekrar ayni nevresimleri serdim yataga.
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(16.11.25)
kurutma makinesi en sevdiğim ev aletleri listesinde 4. sırada
0
( . )( . )
(16.11.25)
15 yılı aşkındır kullanıyoruz hunharca. Bence direkt yaşam kalitesi arttıran bir cihaz.

Çırpma, serme, bekleme, toplama derdi yok. Çamaşır makinesinin önüne bir sepet koyuyoruz. Makineden çıkardığımızı direkt üstteki kurutmaya koyuyoruz, bitti. Dolaba kaldırmaya hazır.

Bir kıyafete acil ihtiyacımız olunca hemen yıkayıp kurutabilmek çok iyi. İstanbul'un havasında bazen üç günde kurumayıp kokmaya başladığı oluyordu çamaşırların. Büyğk rahatlık bence. Kedileri olan bir eviz. O açıdan da çok faydası oluyor.

Yıpratıyor evet. Ömrünü kısaltıyor çamaşırların. Bazen küçültüyor. Kıyafet ve beden seçimlerimizi ona göre yapıyoruz. Kurutmaya uygun olmayan hassas kıyafetleri atmıyoruz kurutmaya.

Bahsettiğiniz hissin tam tersi, bence yumuşacık ve kırışıklıkları açılmış olarak çıkıyor kıyafetler. Yün toplar ve kurutma mendili kullanmanızı tavsiye ederim.
+1
yadigar
(16.11.25)
Ben çok sevdim, toz ya da kumaş kalıntısı her neyse onları toz haznesinden almak çok tatmin ediyor beni, giysiler ekstra temizlenmiş gibi hissediyorum. Bozulan giysim olmadı hiç. Bebeğimin kıyafetlerini ütülemediğim için kendimi kötü hissetmedim bi de, zaten yüksek sıcaklığa maruz kaldılar diye. Pratiklik için de güzel tabi ama ben çamaşır sermeyi toplamayı da seven biriyim o yüzden son sırada
+1
mezzosprite
(16.11.25)
oo robot süpürgeden sonra ekşicilerin ikinci kutsalına laf söylemişsin. eleştirilere hazırlan:)
0
nothing in my way
(16.11.25)
Spor kıyafetleri, spor ayakkabıları, iç çamaşırları, çarşaflar ve havlular için çok yerinde bir alet.

Gömlek ve tişört atmıyorum.
0
gabe h coud
(16.11.25)
benim nevresimlerim filan çoğunlukla o eski %100 pamuklardan
şimdiki ranforce'lerden değil
tişörtlerim filan da öyle
kurutmada muhtemelen az da olsa yıpranır kırışır ve çekerler. bir de benim çok kıyafetim ve çok ev tekstilim var. yazık olur bu kadar eşyaya.

ben tekim, evlerin küçük olduğu bir yerdeyim çok yerim de yok ama 2 balkon var
çamaşır meselesi sabit olarak hep balkonun birinde benim, 1 günde kurumazsa 2 günde de kuruyabilir. bu kadar acele gerekecek bir çamaşırım yok. ne biliyim scrubs filan giymiyorum.
her çamaşırı da iyice çırpıp asarım, balkonda toplarken de çırparak alıp katlarım (ütü yapmıyorum), o yüzden bu toz kıl tüy meselesiyle bir sorunum yok, alerjik bir durumum da yok .evde pet yok. dahası evde erkek yok zaten ki öyle aman aman bi kıl tüy sorunu olsun. çamaşırın havını da makine almasın zaten, alırsa yıpratıyor.

bana da kurutmadan çıkan çamaşır bir tür "göpsümüş" (bizde öyle denir) gibi geliyor, o dediğiniz sanki fresh değil gibi, evet. güneş alan bir ülkeyiz, ben yazın öğlen güneşine bile çamaşır sermiyorum ki daha önemlisi kurutma bence gereksiz bir enerji kullanıyor. (bu konularda hassasım)
balkonda 1 fincan kahve içerken çamaşırı da hallediyorum. bu kadar vaktim var yani, bence sorun yok. çok kuzeye gitmedikçe alma herhalde.
0
subcomponent
(16.11.25)
eski konserlerliler ile ısı pompalılarda sıcaklık farkı var. yeni nesil ısı pompalılar daha düşük sıcaklıkta çalıştığı için kurutma süresi uzun (3-4 saat) ama çamaşır çekmiyor. ısı pompalı tavsiye ederim
0
sttc
(16.11.25)
bazen çok işe yarıyor gibi geliyor ama yine de çok bayılmıyorum ya. birçok parçayı atmıyorum kurutmaya, çekiyor ya da çeker diye korkuyorum. onu atma bunu atma derken her seferinde 5-6 parça kıyafeti askıya asıyorum zaten. ne anladım o zaman diyorum
0
dfn4
(17.11.25)
(13)

iibf okuyanlar şimdi ne iş yapıyorlar

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
işsizlik yaşıyor, hayatı sorguluyorlar mı? fiyakalı yerlere gelebildiler mi?
işsizlik yaşıyor, hayatı sorguluyorlar mı? fiyakalı yerlere gelebildiler mi?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(15.11.25)
big four sonrası fmcg sektöründeyim. memnunum
+1
pelovann
(15.11.25)
iibf üstüne mimarlık okudum. hayatımın en kötü kararıydı iibf.
+1
archmeister8
(15.11.25)
yazılımcıyım.

bir arkadaşım iyi bir holdingde ik müdürü,
bir diğeri büyük bir bankada şube müdürü,
bir diğeri bir firmada satış bölge müdürü,
bir arkadaşım kabin amiri,
bir tanesi dijital pazarlama yöneticisi,

okuldan, çok yakın olmadığım arkadaşlarım da genelde iyi yerlerde.
bir tanesi 2-3 tane perakende firmasında finans müdürü oldu,
bir diğeri önce devlette gümrük memuruydu sonra bizim unicorn startuplarından birine tedarik müdürü mü öyle bişey oldu,

böyle yani.
çevremde "hiçbir şey olamamış" veya "herhangi biri olmuş" biri yok nerdeyse herkes bir şekilde başarılı oldu. %90'ı da iibf ile alakalı yerlerde. %10'u da alakasız yerlerde.
+1
tchuck
(15.11.25)
Siber güvenlikçi olan gördüm. İyi kazanıyor. IIBF çoğu fen edebiyat bölümünden daha iyi iş imkanı sunuyor. Tam özel sektör bölümü.
+2
michael harddd
(15.11.25)
Uzman yardımcısı oldum
+1
fildirfildir
(15.11.25)
Pazarlamacıyım. İşimden de hayatımdan da memnunum.
+1
etna
(15.11.25)
İibf'e bağlı Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okudum. 8-5 kurumsal firmada çalışıyorum. Paraya yatkılığım olmadığından ve mezun olduğumda iş sorumluğumun para olmasını istememeden dolayı İktisat okumak istemedim.
+1
put it in your appropriate place
(15.11.25)
bir tek ben iş bulamadım sanırım:)
+1
nothing in my way
(15.11.25)
Anadolu da bir üniversitede İşletme okudum, pazarlama ve satış alanında uzmanlaștım. Bankada çalıştım, 8 yıl içinde müdür yardımcısı oldum, kovuldum. 13 yıl bisiklet sporu mağazacılık yaptım, şimdi kendi dükkanımı açtım, bisiklet teknik servisi yapıyorum.

İİBF fakültesi tam bir kendini bulma ve geliştirme okulu, kişi yatkın olduğu noktayı büküp orayı geliştirirse önünde kimse duramaz.
+1
mahsus mahal
(16.11.25)
bence bu sorunun cevabını son 10 yılın mezunları ve öncesi diye ayırmak lazım. böyle baktığınızda göreceksiniz ki eskiler zaten koşullar uygun olduğu için iyi yerlere gelmiş, yenilere ise hiç girmek istemiyorum :D
+2
biravekahve
(16.11.25)
2017’de fen edebiyattan, 2019’da da iibf yükseğinden mezun oldum.

bist30’daki şirketlerden birinde agile coach’luk yapıyorum. öncesinde de bir süre Proje Yöneticisi geçmişim var aynı şirkette.
+1
a darkness coming
(16.11.25)
bence olaya 10 yıl öncesi, 10 yıl sonrası bakmaya da gerek yok.

bizim zamanımızda 50bininci adam yeniden öss'ye hazırlanırdı, 50bininci insan ,50bininci olduğunu söylemeye utanırdı.

şuan 500bininci adam bile üniversiteye giriyor.

bence ilk 30-35 bine girmemiş biri nsanın akademik hayattan bir beklentisi yoktur, olmamalıdır da. (istisnalar kaideyi bozmayacak)

bizler o dönemin ortalama üniversitelerinden mezunuz, ama ben 30bininciydim. şuan ortalama üniversiteler 150binle falan alıyor :) sonra herkes neden işsiziz diye ğalıyor. işsizsiniz çünkü başarısızsınız aslında, 150bininci olduğun bir sınavla girdiğin üniversite seni sadece "herhangi biri" yapar.

demem o ki; bence yılı nbir önemi yok. "hangi üniversiteden" mezun olduğunuzla alakası var.
+2
tchuck
(16.11.25)
duz turkce isletme okudum, 20-25 bin siralama ile girdim sagda solda soylemeye utaniyordum vaktinde, son baktigimda 70 bin civarina dusmus idi, simdi 100 bin vardir. haliyle tchuck'in soyledigine +1 diyorum.

rota olarak: turkiye'de big4 -> yurt disi big 4 -> global bir sp100 sirketi (ilk 50'de) rotasini izledim.

sonrasinda da "yuksek unvan ama daha kucuk sirket" yaklasimi ile bir CAC40 (fransanin S&P40'i imis) ~50 milyar dolar civari geliri olan bir sirkete gectim.

sonraki hedefim birkac yil icerisinde daha da kucuk bir sirkete CFO gecmek, olur mu gorecegiz.

gunun sonunda kagit uzerinde "fiyakali yerler"e geldigimi dusunuyorum ama tamamen iluzyon ve ye kurkum ye. gunluk hayatimda bana gercekten bir artisi yok. neticede herkes "mesai bitse de eve gitsem" derdinde.
+1
adrianapole
(16.11.25)
(8)

Yurtdışı gelir vergilendirilmesi hakkında

allahinadiylaoku
merhaba arkadaşlar, tanıdığım bir firma Türkiye için satış müdürlüğü pozisyonu açtı, bu uluslararası firma türkiye bölgesini dubai üzerinden yönetiyor. Bana gerekli izinlerin alınarak maaş ödemesini dirhem ile BAE'deki bankaya yapacaklarını bildirdiler. Ben Türkiye'de müşterileri gezip ekipman-makin
merhaba arkadaşlar, tanıdığım bir firma Türkiye için satış müdürlüğü pozisyonu açtı, bu uluslararası firma türkiye bölgesini dubai üzerinden yönetiyor. Bana gerekli izinlerin alınarak maaş ödemesini dirhem ile BAE'deki bankaya yapacaklarını bildirdiler. Ben Türkiye'de müşterileri gezip ekipman-makinelerin satışını yapacağım. İkametim Dubai olmayacak. Bu durumda benim BAE'deki bankadan Türkiye'deki hesabıma transfer edeceğim mebla için gelir vergisi vermem gerekiyor mu ? Konu ile ilgili bilgisi olan var ise çok sevinirim.
0
allahinadiylaoku
(13.11.25)
gelir vergisi beyan etmen gerekiyor.

çünkü türkiye ile ilgili hiçbir operasyonu olmayan, türkiyede geliri olmayan şirketlerde vergiden muaf oluyorsun.

sen direkt türkiyedeki bayilere satış yapan pozisyonundasın, yani işin direkt türkiye içinde. o yüzden burada bir şekilde sigortalanman gerekiyor.

detayları çok iyi bir mali müşavir ve avukatla görüş mutlaka.
0
tchuck
(13.11.25)
Senin yaptıgını yaptıranlar genelde sana türkiye'de ltd şti kurdurtuyor oradan sen masraflarını, türkiye'de araba kiralayacaksın, maaşın vb gibi masraflar artı % belirli bir tutar ekleyip fatura kesiyor.
0
liberal
(13.11.25)
Bu firma beni dubai ofis çalışanı olarak gösterecek, maaşımı ordan alacağım. Burada bir firma kurup fatura kesme durumu vb. yok, ben Türkiye'deki son kullanıcılarla irtibat kurup satışı takip edeceğim. Dubaideki firmanın türkiye'deki son kullanıcıya fatura kesme durumu var. Resmi olarak bu durumun Türkiye'de operasyon olarak mı geçiyor bilemiyorum. Ödenecek vergide neredeyse %40 lara geliyor, çok büyük bir mebla.
0
🌸allahinadiylaoku
(13.11.25)
Türkiye'den çalışıp dubai'deki firmanın ürünlerini Almanya'da satışı ve pazarlamasını yapsan hiç sorun yok ama sen dubai firmasının ürünlerini türkiye'de satışını yapacaksan bu vergi kaydı açmadan nasıl olacak ben de öğrenmiş olurum cevap yazanlardan.
0
liberal
(13.11.25)
türkiye'de olup yapacağın için bir şirket kurman gerekiyor, onlara fatura keseceksin ve oradan paranı tr'ye bu şekilde getireceksin; para direkt tr'ye gelse farklı olabilirdi durum
0
sweetoffice
(13.11.25)
para direkt türkiye'ye gelse bile yapılan hizmet türkiye sınırları içerisinde, firma kurma zorunlulugu var, irtibat ofisi de olabilir, (irtibat ofisi olacaksa türkiye'de sattıklarınız dubai'den ithal etmek zorunda kalacak), fakat buna karar vermelisiniz.

Bu arada paranızı dubai'den kendi hesabınıza parça parça getirirseniz ne sorun olur bilmiyorum, olur mu onu araştırın bence. Yoksa direkt firma kursun firma.
0
liberal
(13.11.25)
bu arada yurt dışından tr hesabınoza para aktaracağınız zaman bankaların çoğu faturasını soruyor
+1
sweetoffice
(13.11.25)
Bir yıl içinde 183 günden fazla ikamet ettiğiniz ülke neresiyse gelirinizi o ülkede beyan edip ona göre vergisini ödemelisiniz.
0
tnz
(13.11.25)
(14)

tek kadın olarak etiyopya, kenya, tanzanya

deartheodosia
gitsem başıma bi şey gelir mi? öldürülüp bi kenara atılır mıyım? ne kadar güvenli? bir de ülkeler arası uçak falan yok, karayolu seyahati güvenli mi?
gitsem başıma bi şey gelir mi? öldürülüp bi kenara atılır mıyım? ne kadar güvenli? bir de ülkeler arası uçak falan yok, karayolu seyahati güvenli mi?
0
deartheodosia
(13.11.25)
Erkek için bile güvensiz
+1
artıküyeolmakistiyorum
(13.11.25)
every passport stamp diye bir grup var, girip eski postlara bakarak baya fikir alabilirsin. mesela solo female travellers diye de bir grup var ama orayı önermem. ilk grup son derece acik fikirli ve mantikli insanlardan olusuyor, ikincisinde ise cogunlukla amerikalilar var ve her gün seninkine benzer sacma sorular cikiyor ama sacma dememin sebebi, bu sorularin avusturya ya da isvicre gibi ülkeler için sorulmasi, senin sorun sacma degil yoksa. 30 ülke gezmekle böbürlenip istanbul’a gelince "istanbul is not my cup of tea, hali saticiları çok agresif, taksiciler cok scammer" diye aglayanlar var. amk insan biraz gidecegi yeri arastirir ve en önemlisi insanda biraz situational awareness olur.
gruba gir, arama kismina gitmek istedigin ülkeleri yaz, cikan postlari gecmise dogru oku.
millet tek basina kuzey kore'ye bile gidiyor. bir türk kadini dünyadaki tüm ülkeleri türk pasaportuyla tek basina gezdi mesela, onun postunu da görürsün arama esnasinda.
o ülkelerde seyahat etmenin bazi ipuclari var, mesela havalimanindan seni alacak sirket ayarlamak ve havalimanina varinca benimle gel diyen kisiyle hemen gitmemek, önceden belirlediginiz kodu sizi almaya gelen kisiye sormak gibi. havalimaninda turist karsilamaya gelmis gibi agina düsürdügünü kaciran da oluyor.
tanzanya gayet normal bir ülke bu arada. dört sene önce safariye gittik, gerekli tedbirleri alinca (iyi otel, havalimani karsilama, özel soför, vs) hicbir sorun yasamadik. otellerin sur gibi duvarlari var, kapilarinda agir silahli adamlar ordu gibi nöbet tutuyor mesela.
yani buralara gidince liechtenstein'daki gibi gezemeyecegini bil ama tedbirlerini alinca gayet siradan bir gezi oluyor. amerikalilar "burada agir silahli insan görmekten psikolojim bozuldu ühühü" diye agliyor ama onlar mal. o zaman danimarka'ya gitseydin.
+2
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
Hepsi de bir erkek grubunun belinde silahla seyahat etmesi gereken rotalar. İşim olmaz derseniz parayı basıp silahlı güvenlik kiralayarak gezebilirsiniz. kuzenim (erkek) iş seyahati (tekstil) için Etiyopya'da Addis Ababa şehrine gitmişti . şirketi onun yanına silahlı bir koruma ekibi temin etmişti.
0
limonlu eksi
(13.11.25)
kadın ama nasıl bir kadın ? dış görünüş akrep nalan mı yoksa aleyna tilki mi ?

değişir.
+1
HellKeePer
(13.11.25)
hem gidilmez, hem de gitmeye değer yerler değil.
0
tchuck
(13.11.25)
yutupta itchy boots isminde bir kanal var. hollandalı bir kadın motosikletle bütün afrikayı dolaşmıştı. onun vloglarını izleyerek fikir edinebilirsin.
+2
yurtsuz john
(13.11.25)
Allah askina nasil ulkeler arasi ucak yok? Cevap verenler 3. el bilgileri gonderiyorlar ama siz neyi nereden nasil arastirdiniz da ucak yok diyorsunuz?
0
warrior princess
(13.11.25)
Dünyada her yeri gezdim ayak basmadık yer bırakmadım Everest'in zirvesi dahil her yeri gördüm diyorsan ancak gidilir.
0
kizil karga
(13.11.25)
En kötü ihtimalle zenci bir bebekle dönersin.
+1
runaway
(13.11.25)
Eşimin eski iş yeri Kenya'da şirket çapında bir buluşma düzenlemişti, herkesi havaalanından özel araçla alıp kalacakları resort'a götürdüler, kimsenin oradan tek başına çıkıp gezmesine izin vermediler, yine herkesi araçla havaalanına götürüp bıraktılar. Başka hiçbir ülkede (Nepal, Bangladeş vs dahil) böyle bir şey yapmamışlardı.

Afrika'ya gitmek istiyorsanız başlangıç için en iyi yer Uganda/Kampala ya da Güney Afrika olabilir gibi geliyor bana.

Edit: Güney Afrika da aynıymış. Kampala daha güvenli bir yer, kesin bilgi.
0
kobuzchu kiz
(13.11.25)
bence gidilir, ama iyi çalışıp, araştırarak gitmek lazım, dikkatli olmak lazım. Şehirlerde, turistik yerlerde bulunmak faydalı.
Bu ülkeler arasında elbette direkt uçuş var. Addis Ababa'dan Nairobi'ye uçuş olmaz mı?! Nairobi'den her yere uçuş var. Ülkeden ülkeye uçakla geçmelisin.

"Bu ülkelerde bir şey yok" diyen haksız arkadaş elbette bu ülkeleri görmemiştir. Hepsi ayrı bir alemdir, görülmeye değerdir.
0
ebabil curnatasi
(13.11.25)
Usttekiler iyi sallamis.

Etiyopyayi bilmiyorum. Kenya ve Tanzanya'ya gittim. 1 ay kadar vakit gecirdim bu iki ulkede.

Yerel bir tur sirketi ile anlasip bir plan yaparsaniz sorun olmaz. Yapilacak cok aktivite var. Kenya'da safari, Balon safari, Masai Mara, Lake naiwasha, Lake Nakuru guzel yerler. Uganda'ya da giderseniz pigmelerin oldugu batwa'da ilginc. $100 ateslerseniz pigmelerle ava da cikabilirsiniz. Ben mizrakla bush hog yakaladim.

Tanzaya'da klimanjaro'ya tirmandim. Serengetiyi gordum. Zanzibar'da sahilde takildim.

Tum bunlari yaparken 3 aracla seyahat ettim. ilk arac asci ve yiyecekleri tasiyordu, ortada benim aracim ve soforum, 3. aracta iki silahli koruma ile sorunsuz ve guzekl bir tatil geciridim. $$$ biraz iyi bir tur sirketi ile anlasirsaniz hicbir sorun yasamadan tek basiniza her yeri gezersiniz.

Gormege deger inanilmaz yerler var. Trafik kurallari ve yollar berbat. Land Cruiser kiralarsaniz daha iyi olur. Sivri sinekler hastalik bulastirabiliyor. Yemekler midenizi bozabilir. Gece arac kullanmayin. Bir kaza falan durumunda hastaneleri ve doktorlari yeterli olmaz izlenimi birakti bende. A bir de hava alaninda herkese asi yapmaya calisan doktorlar arka tarfta rusvet aliyorlar. $20 verin istediginiz tarihi yazarlar asi kartiniza.
+2
thetruenorthstrongandfree1
(14.11.25)
üstüne para verseler gidilecek yerler değil
-1
hold the door
(14.11.25)
gormeden kulaktan dolma bilgiyle yorum yapmamak lazim.
iran bana hep korkutucu gelmistir, cunku oyle programlandik.
bir arkadasim gitti dibi dustu, abi halk otobusunde klasik muzik caliyorlar demisti.
sonra bir suru iranli adam ile tanistim, baktim bize dunya gorusu olarak tur bindirecek seviyedeler.

bence olay su: ortama ayak uyduracaksin, girdigin kabin seklini alacaksin, limitleri zorlamayacaksin. o zaman bisey olmaz diyorum. ama zmaninda bir italyan ablanin yaptigi gibi gelinlik giyip, ankara asfaltinda sabaha karsi kamyonculara otostop cekersen, erkek de olsan basin belaya girer. rip bu arada, baya uzulmustum o hatuna.
-1
cooperr
(14.11.25)
(9)

Askeri kargo uçağının düşme sebebi nedir?

mikahakkinen
Öncelikle başımız sağolsun. Uçağın çok eski olduğu söyleniyor, ayrıca sosyal medya yorumlarında uçağın düşürüldüğü yazılıyor. Haberleri tam takip edemedim.Genel görüş nedir?
Öncelikle başımız sağolsun. Uçağın çok eski olduğu söyleniyor, ayrıca sosyal medya yorumlarında uçağın düşürüldüğü yazılıyor. Haberleri tam takip edemedim.
Genel görüş nedir?
0
mikahakkinen
(12.11.25)
Uçak eski olayı biraz hikaye ya.

x.com
0
kizil karga
(12.11.25)
mossad.
-4
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(12.11.25)
T.S.K da bakım işleri çok ciddi şekilde yürütülür. Atış dahi yapılmasa her an kullanılacak silahlara , her hafta istisnasız genel bakım yapılır.
Söz konusu uçak olduğunda bakım muhakkak daha önemli bir hal alır.

Genel dünya gündemi ve bu uçak düşmesini de içeren son yaklaşık 24 saatlik zaman diliminde Afganistan Pakistan Bangladeşte aynı anda patlamalar oluyor. Bir de yakın zamanda ABD deki kargo uçağının düşmesi vakası.
Bunların birbirinden konum olarak uzak ama birbiri ile tamamen ilgisiz olaylar olduğunu da sanmıyorum.

Düşmesine dair yorumlarda en önemli ihtimallerden biri de kargo uçağına kalkış öncesi alınan malzeme veya araçlara yerleştirilmiş herhangi bir patlayıcının olması.
Bu nedenle kazayla etrafa dağılan her türlü parçanın toplanarak incelenmesi son derece önemli .
Azerbaycan istihbaratının da bu noktada konuyu araştırmada çok önemli bir görevi var. Azerbaycan'ın siyonist devletle olan yakın ilişkilerinin yine Azerbaycanın bilgisi dışında Türkiye aleyhine bir zaafiyete dönüşmemesi zor.
Yazılım ve elektronik konularında olduğu gibi siyasi diplomatik işlerde de devlet yönetimlerinin baş edemediği veya farkında olmadığı arka kapı faaliyetleri bulunur . Buna ABD de dahildir.

İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin de yine Azerbaycan'dan kalkan helikopteri şüpheli şekilde düşmüştü geçen yıl.
Siyonist devletin, İran'daki komuta kademesine saldırıları ve sonrasında İran'ın casus avına çıkarak binlerce kişiyi yakalamasının bir benzeri Azerbaycan'da da olur mu ? Bu da belirsiz .

Kısacası gerilim yaşadığımız siyonist devletle karşılaşma ihtimalimizin yüksek olduğu Suriye'de böyle bir olayın izleri anında siyonistleri hedef göstereceğine, yine neden onların planlamasıyla Azerbaycan üstünden olmasın?
Aradaki uzaklık ve olay yerine yakın diğer başka devletlerin olması, onların Türkiye ile ilişkileri, gerçek failin biraz daha belirsiz hale gelmesine neden oluyor .
-2
diyecevaplandı
(12.11.25)
üyesi olduğumuz kuzey atlantik pakti örgütü..
-2
designer
(12.11.25)
m.youtube.com

Güzel bir mini belgesel niye düştüğüne dair.

Ozet: abd'de de çok benzeri şekilde düşmüş aynı c 130, gövdeye yakın motorun pervanesinin parçası havadayken kopup Gövdeyi jilet gibi kesiyor ve uçak parçalara ayrılarak düşüyor.

Vurulma olsa, içerden bomba vs patlasa uçakta bir şekilde yanma vs olurdu. Bizim Uçak tertemiz bildiğin ortadan ikiye kesilmiş gibi düşüş görüntülerinde.

Bu video ile birebir uyuyor.
+3
makbur
(13.11.25)
Mühendisim. Bu uçak bana göre tamamen eski olduğu için düştü. Patlama değil kesinlikle. Olayın fiziği apaçık ortada. Montaj yerinden ayrılmış. Komplo teorisine gerek yok. Kargo uçakları genelde sabitlenmiş yükün havada serbest kalması yüzünden düşer. Uçak stall yaşar. Bu bildiğin ayrılmış. Metal yorgunluğu olabilir.
-3
arbre
(13.11.25)
Bu uçaklar tüm dünyada modernizasyonu yapılarak kullanılmaya devam ediyor, bizimkilerin modernizasyonu da 2022 yılında yapılmış, abi eskidiği için düşmüştür demek kolaycılığa kaçmak oluyor biraz.

Uçağın son bakımı da 11 Eylül-12 Ekim 2025 tarihinde yapılmış, yani illa biri vurup düşürmüştür demiyorum ama eskidiği için ikiye ayrılıp düşecek gibi olsa bakımda biraz anlaşılabilirdi gibi sanki.
0
kizil karga
(13.11.25)
farklı zamanlarda benzer olaylar, farklı ülkelerde oldu. hepsi bu dönem oldu.

%99 israil ve mossad. amerikadaki uçaktan pakistana türkiyeye kadar. çok benzer hepsi. hepsi aynı pattern.

ve hepsi bu dönemin üstüne
0
tchuck
(13.11.25)
eksisozluk.com

Şöyle bir haber var kaynak bulamadım ama ön rapor tam da benim üstte verdiğim video ile uyuşuyor.

Böyle olmasi insanı çok daha fazla vuruyor, incitiyor. Kiytirik tek motorlu yangin uçağının bakımını bile yapamayacak noktaya gelmişiz, o çocuğu da zorla mi baskıyla mi ucurdular bir an önce dönmesi için kötü hava şartlarında keşke sorgulayabilecek, sorusturabilecek bir ülkemiz olsa.

Yazacak çok şey var ama yazarken bile ruhum daralıyor.
0
makbur
(14.11.25)
(8)

Bahisçi futbolcular

kizil karga
Ceza alırlar mı sizce nasıl bir yol izlenir, özellikle "geçmişte oynadık ama sonradan oynamadık" diyenler.
Ceza alırlar mı sizce nasıl bir yol izlenir, özellikle "geçmişte oynadık ama sonradan oynamadık" diyenler.
0
kizil karga
(11.11.25)
geçmişte oynadık sonradan oynamadık kısmı kanıtlanamıyor mu ya? bence öyleyse sorun olmamalı. cidden şimdi gençken oynamıştır sonra futbolcu olmuştur ve o süreçte hiç dokunmamıştır, okay bana kalırsa. hangi takım olursa olsun yani. fanatikliğe gerek yok bu durumda
+1
chanandler bong
(11.11.25)
Oynadığını tespit edenler hangi aralıkta oynandığını da tespit ederler bana kalırsa.
0
🌸kizil karga
(11.11.25)
yasal bahis sitelerinde oynamış oldukları tüm bahislerin kayıtları mevcut oluyor. ek olarak, örnek veriyorum site yalnızca son 5 yılın kayıtlarını tutuyor tarzı bir uygulamaya gitmişse, onu bilemeyeceğim.

ama bu süreç bence sadece yasal bahis siteleriyle dönecek iş değil. yasadışı bahis siteleriyle ilişkileri varsa nasıl ortaya çıkarılır, o konu hakkında bilgisi olan varsa yeşillendirsin.
0
fetis ya ali
(11.11.25)
İllegallerin tespiti zor sanki ya, yani ilk etapta legal bahis yapanların banka kayıtları incelenip nereye çıkış yaptıkları incelenerek yurtdışı bağlantılı bi bahis var mı yok mu bakılabilir ama kendi hesabından para çıkışı yapmayanlar da olabilir bir sürü teferruat.
0
🌸kizil karga
(11.11.25)
talimatname de yanlisim yoksa oynamanin cezasi var ve sarta bagli degil. 5 yil icin statute of limitations(turkcesine bakamadim affedin) var o yuzden son 5 yila bakiliyor, bahis sitesi verisi cok eskiye de dayansa ceza verilemiyor. Ozetle Lisansli futbolcu olduklari tarihte oynamislarsa hak mahrumiyeti cezasi alabilirler, o donem lisansli degillerse almazlar. Bir de musabaka sonucunu etkilemek varsa o bambaska bir cezaya gider zaten pfdkdan ote savcilik devreye girer.

Su an TFF herhangi gercek bir kritere bagli olmadan tamamen TC kimlik nosu uzerinden uyelik var mi bahis yapilmis mi ona bakiyor. Bunu su an adam gibi arastirmadan niye acikliyorlar belli degil, muhtemelen bastakilerin yonetsel zekalari, aciklamadan tum detaylarini ogrenmeleri gerektigine yetmiyor. Ama iste baskasi adina uyelik acilabildigi vs. de ortaya cikti. Yani bahis yapti denilenlerin neye bahis yaptigi bile net degil su an. Karman corman bir sey.
0
wallcan
(11.11.25)
newcastle tonali 6 ay ceza almıştı. oynamadıklarını kanıtlarlarsa ceza almazlar. ceza alsalarda çok uzun süreli olmaz. bu sadece türkiyede değil dünyada bir sorun. bahis artık her ligi ve her sporu kirletti.
0
mikahakkinen
(11.11.25)
dava inanılamz sulandırıldı.

illegal bahis ile yolunu bulan milyon tane futbolcu ve hakem var. hiçbiri resmi sitelerden oynamıyor. hepsi kaçak sitelerden oynuyor, daha doğrusu maçı fixlemesi karşılığında o sitelerden para alıyor.

isim vermeyim ama; selçuk doğumlu bir hakemimiz. ölümcül fakirlikten; kuşadası marinada 40-50 milyonluk evler, anasına babasna apartmanlar almaya başladı.

öyle misli.com'dan nesine.com'dan pra transferlerine değil, bu adamların akzandığı para ile tüm sülalelerinin mal varlığı arşatırılarak ortaya çıkr bu işler.

dava sulandırıldı. üstü kapatıalcak.
+1
tchuck
(11.11.25)
tonali'nin durumu farklıydı kendi takımının maçına takımım kazanır diye bahisleri olduğu söylenmişti. bir de yanlış hatırlamıyorsam oynadığı yer de illegal yerlerdi. 10 ay ceza aldı. cezasını bitirdi bir süredir de tekrar oynuyor. türkiye'deki talimatnamede sosyal medyada gördüğüme göre en alt sınır 3 ay üst sınır 1 yılmış. alakasız liglere oynayan ve oynama tarihi eskide kalmış olan topçular alt sınırdan ceza alır bence. burada ilginç olan eren elmalı'nın konusu. soruşturmada 5 yıl geriye gidilebiliyor ve onun son bahsi 4 yıl 10 ay önceymiş. 2 ay sonra yapılsa soruşturma cezası yok ama şu an ne olacak buna rağmen o da mı 3 ay alır farklı bir hakkı olur mu görücez.
0
semaforo de medianoche
(12.11.25)
(5)

web sitesi veri tabanında function, trigger, index, join kullanımı

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
öyle ya da böyle lazım oluyor mu yoksa bir defa yapılıp bir daha yüzüne bakılmayan şeyler oldukları için sadece nerdlerin kullandıkları şeyler mi?
öyle ya da böyle lazım oluyor mu yoksa bir defa yapılıp bir daha yüzüne bakılmayan şeyler oldukları için sadece nerdlerin kullandıkları şeyler mi?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(04.11.25)
Objektif bir gorus degil ama data buyukse index onemli olabilir. Join olmadan yasanabilir sanirim ama lazim olma ihtimali de yuksek, digerleri olmasa da olur.
+1
mbond
(04.11.25)
index ve joinsiz bir sistem yapman mümkün değil.

trigger işini çoğu zaman veritabanı yerine, backende itelerlerler. function da aynı şekild.e

ama çok derin yapılarda o ikisi de mecburi hale gelebilir.
+1
tchuck
(04.11.25)
hangi web sitesi olduguna bagli. ornegin "google" da kullanici bakis acisindan bir web sitesi.

kisaca hangi urun olursa olsun data yogun bir yazilimsa kullanilmak zorunda. yada ornegin eksiduyuruda da kullaniliyordur zorunlu olarak.
+1
emrahday
(04.11.25)
Functions: çok çok şart değil ama diğelim komplex bir grup tabloyu joinliyorsunuz ve filitreliyorsunuz. bunu her seferinde tekrar tekrar yazmak yerine functiona gömerseniz arka fonda ne olduğunu bilmek zorunda olmadan sonuç aldığınız için işiniz uzun vadade kolaylaşır.

Triggers: diyelim bir kullanıcı ve bir kullanıcının sattığı ürünler tablolarınız var, kullanıcının silinmesi durumunda tüm sattığı ürünlerinde silinmesini istiyorsunuz. bunu her seferinde 2 ayrı query ile yaparsanız unutma ihtimaliniz var, bir de bir query çakarsa diğerini geri almanız gerekir. Triggers bunu otomatik hallediyor.

Stored Procedures: Her query çalıştırdığınızda database bu query'de ne demek istemiş bu adam diye önce queryi analiz ediyor, ve bir bu queryi databasedeki index ve diğer tablolarla nasıl en efektif çalıştırırım plani yapıyor. Bunu her query çalıştığında yapmamak için önbelleğe alıyor tabii ama stored procedure yazarsanız bunu yapmak zorunda kalmıyor, hatta bazı gelişmiş veritabanları çalışan stored procedureların ne sıklıkta çalıştığını analiz ederek, sonuçları siz çalıştırmasanız bile hazır ediyor. (ama gene de ekşi duyuru'da kullanmıyorum stored procedure tembelim tembel)

Views: biraz functions gibi ama daha çok kendisini bir tablo gibi gösteriyor, mesela admin kullanıcıları viewi tanımlarsanız aslında bu kullanıcılar tablosunun bir variantı olsa bile ayrı bir tablo gibi gösteriyor kendisini.

Transactions: mesela 5 tabloyu değiştirmeniz gerekiyor (yeni kayıt ekliyorsunuz) ama bir nedenden dolayı bu 5 tablonun da hepsi düzgün çalışmazsa, hiç olmasın demenin tek yolu transactions. Transactionu başlatıp, 5 queryi tek tek çalıştırıp sonra commit ettiğiniz zaman değişiklerin hepsi bir anda veritabanına yansıtılıyor, ama revert ederseniz hiç bir şey olmamış gibi devam ediyor herşey.

Constraints: Mesela kullanıcı tablosunda kullanıcıların toplam kaç kedisi var sorusuna kullanıcının -3 kedi veya 391093 kedi girememesini sağlıyorsunuz.

Indexes: Bence tüm bu konseptlerde index konusunda "ben bunu yedim yuttum" demeniz gereken en önemli şey bu. Ekşi Duyuruda index (ve caching) olmasaydı bu site açılmazdı. Mesela 100 bin kullanıcınız var ve bunların hangisi moderatör diye bakmak istiyorsunuz, moderatormü kolonuna göre filitreleyeceksiniz diyelim. Eğer bu kolon indexli değilse database siz her query çektiğinizde 100bin kaydın hepsine bakmak zorunda kalacaktır. Ama 100bin çok gelmeyebilir, diyelim ödemeler tablonuz var ve son 2 yıldır 200 milyon ödeme aldınız. veritabanının tüm 200milyon kaydı tek tek okuması muhtemelen 10-20 saniye sürecektir. Her seferinde.

Veritabanlarında 3NF gibi konseptler de var tüm bunların dışında.

Ha veritabanında 10000 kayıt var, veritabanını 20 saniyeden daha sık sorgulamıyorum diyorsanız, o zaman bir şey yapmanıza gerek yok, ama büyüdüğü zaman hiç bir şey açılmıyorsa veya veride kaymalar ve hatalar oluyorsa nedeni bunlardır.
+2
compumaster
(04.11.25)
gereksinim ile ilgili konular, eğer düz bir blog sitesi isen pageview kısmını loglardan parse ederek de hazırlatabilirsin, trigerlar ile de yapabilirsin, X tablosundan yapılan her bir select işlemi için şu tablonun şu alanlarını +1 yap gibi, eğer çok yüksek trafik alıyorsan realtime analiz istiyorsan başka çözümlere gidersin.

bir web sitesi için kullanıcı, siparişler, sipariş dıurumu gibi bişi yapıyorsan 3 tabloyu join etmek yerine tek tek primary key kullanarak kodun içinde yapabilirsin ve gerçekten de çok hızlı olabilir, ancak patron son 3 ayda aktif kullanıcıların sipariş sayısını oranlayarak vermeni isterse o zaman joinleri kullanarak 4,5 tabloyu kullanarak bir sorgu hazırlarsın, bu sırada db'nin zorlanması web sitesinin bir iki dakika için geç açılması sorun olmayacaksa zaten bu sorgu da ayda bir belki bir daha bile çalışmayacak.

eğer sürekli çalışacak ve tasarım gereği bol joinli bir sorgun varsa bunu bir store procedure yapmak backend'e bırakmaktan daha mantıklı, zira her bir sorgu da parse et, analiz et, çalıştırma planı hazırla, vb. tüm işleri bir store procedure'u kaydettiğinde tek bir seferde yapıyor, güncellemesi, vb. daha kolay elbette sistem buna izin veriyorsa.

her şey gereksinime göre değişiyor. veri tabanını sadece veri tuttuğun ve sorguladığın yer olarak düşünmemelisin, veri tabanının gücü analiz yeteneğinden geliyor. yoksa çok daha basit veri yapıları kullanarak kendi basit db'ni yazarak çok daha yüksek performans alabilirsin ancak patron senden rapor isterse elinde patlar.
+2
selam
(04.11.25)
(11)

Ayda 2 kilo nasıl verilir?

Kahvedesu
Çok yemek yemiyorum. Akşam 6'dan sonra hiç yemiyorum ama 1 kilo bile veremedim.
Çok yemek yemiyorum. Akşam 6'dan sonra hiç yemiyorum ama 1 kilo bile veremedim.
0
Kahvedesu
(04.11.25)
Kardiyo kesinlikle. Spora gitmiyorsanız düzenli koşu, hızlı yürüme.
0
thor44
(04.11.25)
hareket etmeden kilo verilmez. işlenmiş karbonhidratı kesin, akşam yemeyin. bunların haricinde istediğinizi istediğiniz kadar yiyebilirsiniz. yeter ki çoooook hareket edin.
+1
co2s2
(04.11.25)
ben iki ayda 6 kilo verdim, sıfır hareket ile. ama benim listemi diyetisyen hazırlamıştı ve protein ağırlıklı bi diyetti. hatta ara öğün vardı ve ben daha az kalori almış olmak için ara öğün yapmıyordum ve diyetisyen (kendisi tıp mezunu bir doktordu) az yiyerek kilo verilmez demişti. muhtemelen almanız gerekenden fazla kalori alıyorsunuz ve kaloriyi de yanlış yerden alıyorsunuz. chat gpt güzel liste yapıyor aslında.

ha spor yapabiliyorsanız tabi ki spor yapın. sadece sporsuz da olabileceğini belirtmek istedim.
+2
elorelia
(04.11.25)
aralıklı oruç (20:00/12:00 arası şekersiz çay, kahve, sade soda dışında bir şey yok, çaya bir dilim limon bile koyulmayacak) ve günlük 1 saat tempolu yürüyüş yaparsanız, metabolizmal bir rahatsızlığınız yoksa rahatça kilo verebilirsiniz. ben aralıklı oruca kilo vermek için başlamıştım, sonradan hayat tarzım oldu kahvaltıyı artık hiç aramıyorum. öğlen tercihen bir tavuk pilav, akşam da sebzeli bir ev yemeği, bu iki öğün arasında da elma, armut, muz gibi meyvelerden bir ara öğün kafi geliyor. pilav olarak basmati veya bulgur tercih etmeyi, iyi bir sindirim bağırsak düzeni için ev yapımı probiyotikler (ev yoğurdu, kefir vs) tüketmeyi ve bol su içmeyi unutmayın.
0
phoarbix
(04.11.25)
Chat Gpt'ye boyunu kilonu, yaz, dolapta neler var onları da yaz. Ayda iki kilo vermem lazım bana günlük yemek programı hazırla de.

Hazırlasın. Yediğin her şeyin fotoğrafını yükle ki kalori hesabını da yapabilsin.
0
Mirket
(04.11.25)
Ödem atmaya odaklan, alkol ve karbonhidratı sınırla ve aç kalmamaya bak. Aç kaldığında kortizol düzeyin yükseliyor, hem uyku düzenin bozuluyor hem de kilo veremiyorsun. ChatGPT bayağı yardımcı oluyor+1
0
sekizdokuzon
(04.11.25)
Kilo verme aşamasında olay az yemek /çok yemek değil aslında.
Ben bir süre hyper keto yaptım ve çok kısa sürede büyük fark gördüm.
Tatilde ara verip üzerine tekrar kilo alınca da bu sefer aralıklı oruç+hyper ketoya birlikte başladım hem hızlı hem de güzel sonuç alıyorum.
Önemli olan şey yaptığın kaçamağın devamını getirmemek kaçamak tek seferlik kaldığında sıkıntı olmuyor.
Spora devam etmiyorum ama sıcak havalar gittiğinden beri bol bol yürüyorum üşenmezsem evde bazen denge tahtası çalışmaya çalışıyorum.
Ben de bu süreçte chatgptden büyük yardım aldım yediğim her şeyi ona danışıyorum güzel yönlendiriyor.
0
mutekebbir
(04.11.25)
1 kilo = 7000 kalori.
günde 500 kalori açık bırakırsan ayda 15bin kalori yapar. bu da 2 kiloya denk gelir.

bunun başka da bir hesabı yok.

yediğin ile harcadığın arasında 500 kalori bırakacaksın.

"çok yemiyorum" diyorsun, ne yediğini biliyor musun. veya ne harcadığını?
tek tek kalori hesaplamıyorsan büyük ihtimalle fazla yiyorsun.
+3
tchuck
(04.11.25)
tchuck +1

ben birkaç kilo fazlam olduğunda fat secret uygulmasına yediklerimi kaydetmeye başlıyorum. günlük 1500 kaloriye ayarlıyorum. zaten günde max 1500 kalori ayarlarsan 1 ayda 2 kilo verirsin. (günlük 500 açık olursa 1 ayda 15 bin açık oluyo bu da 2 kiloya tekabül ediyo.)
0
Sadece soruyorum
(04.11.25)
1 saat yürüyorum günde bazen de iki ama gitmiyor kilo. Akşam da genelde salata yapıyorum.
0
🌸Kahvedesu
(04.11.25)
heh
0
kirmizibalina
(06.11.25)
(12)

Geç kaldığınızı düşünüyor musunuz?

umutt
Sevdiğin hobiye başlamaya, sevmediğin işten istifa etmeye, sevdiklerine sevdiğini söylemeye, kedi sahiplenmeye, evlat sahibi olmaya, evlenmeye, boşanmaya, istediğin kariyeri inşaa etmeye, kilo vermeye, kas yapmaya, sevmeye-sevilmeye... kısacası istediğin bir seni yaşamaya, hayata geç kaldığını düşün
Sevdiğin hobiye başlamaya, sevmediğin işten istifa etmeye, sevdiklerine sevdiğini söylemeye, kedi sahiplenmeye, evlat sahibi olmaya, evlenmeye, boşanmaya, istediğin kariyeri inşaa etmeye, kilo vermeye, kas yapmaya, sevmeye-sevilmeye... kısacası istediğin bir seni yaşamaya, hayata geç kaldığını düşünenler var mı?
0
umutt
(02.11.25)
Çoğunlukla düşünüyorum, bazen arkadaşlarımla konuşuyoruz geç olmadığına ikna ediliyorum ama kendimle yalnız kalınca yine çok geç kaldığımı düşünüyorum, işin içinden çıkmak zor.
0
mutekebbir
(02.11.25)
Sevdiğim kişiye sevdiğimi söylemeye acayip geç kaldım. Hem de öyle böyle değil. En büyük pişmanlığım, bambaşka bir hayatım olabilirdi.

Üniversite sınavına tekrar hazırlan, bölüm değiştir, hazırlık şu bu diyerek okulu uzattım, ki derslerimde başarılı olmama rağmen, üstüne askerlik derken iş hayatına geç kaldım.

Kilo vermeye geç kalmadım bi, yaşadığım bunalım sayesinde son bir ay içinde 9 kilo civarı verdim, sayılırsa.

Ne zaman böyle düşünsem aklıma “mr. nobody”den şu satırlar geliyor aklıma ama:
each of these lives is the right one. every path is the right path. everything could've been anything else, and it would have just as much meaning.
0
substituent
(02.11.25)
Ben varım.
0
Kahvedesu
(02.11.25)
O kafar çok Şey sayıp torba yasa gibi yapmışsın.
Hepsine birden geç kalmış olamazsın.
Hayatımın her döneminde bir şeyler değişti, değiştirdim.
Spor için hobi için mesela hiç bir zaman geç olmaz.
İş değiştirme için boşanma için ya da çocuk sahibi olmak için bilemem.
0
kisa
(02.11.25)
kedi sahiplenmek, hobi edinmek, kilo vermek, sevmek bunlara niye geç kalınmış olsun ki. ben geç kalmış hissetmem, hissetmiyorum. istiyorsan yaparsın. yapmıyorsan önemli değildir, zamanı değildir, elinden şu an gelmiyordur ya da demek ki istemiyorum o kadar da der geçerim.

İş, kariyer filan bunlar büyük pişmanlık (bana göre). Ne geç kalması. Bomboş şeylere ömrüm gidiyor diye düşünüyorum. Haa iş hayatını sonlandırmakta geç kaldığımı düşünüyormuşum bak evet. Bu var.

Bir de yani aşırı mühim bir misyonum mu var ki tamamlamam gereken. Kendime her gün eğlenecek bir şey buluyorum. İstediğim oyuna, konsere bilet bulduğum an gidiyorum. İstediğimi yiyip içiyorum, istediğim yere gidiyorum. Aceleciliğim var her fırsatta bir şey yapmak gibi ama bunu sebebi geç kalıyorum hissi değil.

Hayattaki en kesin şey ölmek. Ona da istesen de geç kalınmıyor. Boşver ne geç kalması ya. İyi geceler.
+2
a perfect lie
(02.11.25)
20 yasimdan beri kanuna baslamayi düşünüyorum. 23 yil gecti. Bu saatten sonra zor.
0
duster
(02.11.25)
herşeye zorla erken başlatıldığımdan artık birşeye başlamak için hevesim yok. mesela ben 10'lu yaşlarımda elektro gitar çalmak isterdim ama ailem bağlama kursuna yazdırdı zorla. istemeden çaldım hep. aklımın ve kalbimin bir kısmında hep elektro gitar çalma isteği var. yaş 36.
0
false pretension
(02.11.25)
Var ben. Çoookk geç kaldım hem de. Yakında ölür mölürsem mezar taşıma "şöyle içine sine sine patates kızartması yiyemeden gitti garip" yazarsanız memnun olurum... 🥹
0
muhayyer divan
(02.11.25)
düşünüyorum.

evlenmekte çok erken davrandım,
boşanmakta çok geç kaldım,
çocuk yapmakta çok geciktim,
çalışmak dışında hayatı yaşamada çok ama çok geciktim,
kendimle ilgilenmekte çok geciktim,
bir şeyler elde etmekte çok geciktim.

o yüzden şimdilik günümü yaşıyorum.
0
tchuck
(02.11.25)
Her şeye geç kaldım hissiyatı sürekli geliyor. Sonra bi ara ne geç kalması ya daha ne oldu ki gencim her şeyi yaparım motivasyonuyla doluyorum. Ama mental azıcık darbe alınca sürekli bu düşünceye sürükleniyor insan.
0
chanandler bong
(02.11.25)
Düşünüyorum ama sonra daha 40-50 yıl yaşayacağımı hatırlayıp vazgeçiyorum.
0
peki madem
(03.11.25)
Ne olduysa iyi ki oldu, ne olmadıysa iyi ki olmadı diye düşünüyorum, hiç moralimi bozmuyorum
0
kullanicadi
(03.11.25)
(7)

sjw tayfa bu zamana kadar mühendisliğe nasıl bulaşmadı

messina123
Konnektör ve headerlar dişi erkek olarak adlandırılır. Erkek sokan, dişi sokulan konnektörtür özetle.Haberleşme protokollerinde bir master vardır. Ve o master’ın slave’leri vardır. Efendi sormadan köleler cevap veremez ve efendi sorduğunda köleler cevap vermek zorundadır gibi açıklayabilirim bunu da
Konnektör ve headerlar dişi erkek olarak adlandırılır. Erkek sokan, dişi sokulan konnektörtür özetle.

Haberleşme protokollerinde bir master vardır. Ve o master’ın slave’leri vardır. Efendi sormadan köleler cevap veremez ve efendi sorduğunda köleler cevap vermek zorundadır gibi açıklayabilirim bunu da.

Bu adlandırmalar evrensel. sjw tayfa şimdiye kadar nasıl olay çıkartmadı bu adlandırmalara merak ediyorum.
+4
messina123
(01.11.25)
Bulaştı, tam söyledigin master slave mevzularinda.
Koca github'da master yerine main var artık default olarak.
+4
WithWorth
(01.11.25)
Dışarıyı bilemeyeceğim, ama bizde mühendislik fakülteleri dünyanın en entelektüel yerleri değil. Yani buralar doğrudan apış arası kokusu esprilerinin gırla gittiği, erkek başına kaç kadın düştüğünün hesabının yapıldığı yerler hocam. Alanın genel esprileri hep bu tarz muhabbetler üstüne kurulu. Fakülteden olgun bir müho olarak mezun olan birçok yağız delikanlı da soluğu şantiyelerde, fabrikalarda, sanayide alıyor. Buraların durumu mühendislik fakültelerinden daha da ötede. Nedeni çok gizli olmasa gerek sanırım.
+2
akhenaten
(01.11.25)
@WithWorth hocam i2c ve spi haberleşmeleri tamamen master slave üzerine kurulu.
+2
🌸messina123
(01.11.25)
derin teknik alanlar erkek dominasyonunda. benim yöneldiğim alanda kadın oranı %5 gibi bir şey.
+2
hold the door
(01.11.25)
ben tam da bu konuya değincektim. evet master-slave terminolojisini bırakmak istiyorlardı bazı tepkilerden dolayı ve bıraktılar da. bunu yapan tek yer github değil sanırım başka programlama dillerinde de master-slave'i kaldırdılar.
+1
false pretension
(01.11.25)
merhaba. sayısalcı değilim ama konuya benzer bir cümle okumuştum aklımda kalmış "duş alma fikri bugün ortaya çıksa, karşı çıkan milyonlar olacaktı" paylaşayım istedim. xe/xem/xyr.

not: mr cihazına "bunları rent a car la mı aldılar" diyen adama tapan milyonlarla beraber yaşayan insanlarız sjw, political correctness bize uzak diyarlar.
0
libertine
(02.11.25)
sjw'lerin çoğu kafasız olduğu için mühendislik türü dallardan haberleri yok, oradaki terimleri hiçbir yerde duymuyorlar.
0
tchuck
(02.11.25)
(6)

Mutfak Tezgahı - Lavabo deliği küçültülebilir mi

tchuck
kötü anlattım da :)lavabo koymak için açılan delik 82cm olarak açılmış. mevcut lavabo şu iğrenç, kullanışsız yanında kurulama bölümü olan lavabolardan. yani mevcut lavabo 40cm bile yer kaplamıyor, yanında 45cm'lik kurulama bölümü var diye. ustalar sağolsun tam 83cm lik delik açmışlar.şimdi 75cm'lik
kötü anlattım da :)

lavabo koymak için açılan delik 82cm olarak açılmış. mevcut lavabo şu iğrenç, kullanışsız yanında kurulama bölümü olan lavabolardan. yani mevcut lavabo 40cm bile yer kaplamıyor, yanında 45cm'lik kurulama bölümü var diye. ustalar sağolsun tam 83cm lik delik açmışlar.

şimdi 75cm'lik bir lavabo koymak istiyorum ama yanında 8-10cm lik fazlalık olmuş olacak. o boşluğu kapatmanın bir yolu yok demi? yani aklıam da hiçbir şey gelmedi.
0
tchuck
(27.10.25)
kapatmanin yolu var da belli olur yani ben sizi anliyorum, sanki hic yokmus gibi tezgah malzemesiyle kapatamazsiniz, kapatmaniz zor olur ya da.

Ancak lavabonun rengi gibi iste bir kapatma detayi yapilabilir. Yerinde bakmak lazim Lavabo metalse diyelim, yine paslanmaz celikten bir diktortgenle kapatilabilir(flashing) etrafinin su gecirmezligi saglanarak vs.
0
wallcan
(27.10.25)
yani evet aslnda lavabo çelik, çelik bir panel koyulup öyle o boşlul alınabilir. onu da kabul edebilrim aslında. aslında mantıklı geldi, lavanon etrafına çelik bir kelepçe gibi bir şey koyup onu da mutfak tezgahına yerleştirmek fena fikir değil
0
🌸tchuck
(27.10.25)
damlalık sevmiyorsan aynı büyüklükte teknesi olan 82 cm'lik lavabo yok mu? çift gözlü falan?

damlalık da benim olmazsa olmazımdır halbuki.
0
kibritsuyu
(27.10.25)
@kibritsuyu, hiç yok. en fazla 75cm genişlikte oluyor diğerleri. 80cm lik bile yok maalesef.
0
🌸tchuck
(27.10.25)
Emin misiniz? Ben 82 cm evye (eviye) yazınca çok sonuç çıktı da… (kurulama bölümü olmayan)
Mesela: akcayapimarket.com
0
yadigar
(27.10.25)
bir de aklıma eğer yerin müsaitse daha da büyüttürüp, teknesi geniş, ya da çift gözlü ama damlalığı da olan 1 metrelik lavabolardan koyma ihtimalin geldi. eğer o damlalık kısmına tümüyle gıcık değilsen.

eviye.com.tr

benimki şu model mesela, bunun granit olanı. 1 metre genişliği var. yani endüstriyel kazan yıkamıyorsan derinliği ve genişliği yetiyor. çift göz de ayrıca yıllardır eksikliğini duyduğum şeymiş.
+1
kibritsuyu
(27.10.25)
(10)

Türkiye'de yasayan biri olarak, Yunanistan'a 2-3 aylık yazılımhizmeti vereceğim. lehime en karlı olacak sekilde nasıl fatura kesebilirim?Ya da en ucuz maliyetle nasıl kesebilirim?

Hifa
Yunanistana 2-3 aylık kısa süreli yazılım hizmeti vereceğim. Sahıs şirketim yok. Invoicing (faturalandırma ) ya da freelancer setup denmiş iş tanımında.Bunun için yunanistandaki yetkililere lehime olacak sekilde nasıl bir teklif etsem güzel olur.
Yunanistana 2-3 aylık kısa süreli yazılım hizmeti vereceğim.
Sahıs şirketim yok. Invoicing (faturalandırma ) ya da freelancer setup denmiş iş tanımında.
Bunun için yunanistandaki yetkililere lehime olacak sekilde nasıl bir teklif etsem güzel olur.
0
Hifa
(27.10.25)
Ben bunu çok anlattım bir kez daha anlatayım.
aşağıdaki şartlar geçerliyse fatura kesmene, firma kurmana gerek yok.

1-Yaptıgın iş yurt dışı firmasına mı? (evet)
2-Para yurt dışından döviz olarak mı gelecek? (evet)
3-Yurt dışındaki firmaya yaptıgın işin daha sonra Türkye'de faydalanmayacak.

Burada en karmaşık iş 3. adım.

Örnek vermek gerekirse siz bir yazılım yaptınız veya tsarım sonra bu yazılım veya tasarımı Türkiye'de bir firma kullanırsa sizin yaptıgınız iş biraz muvazaalı olarak görülüyor.

Yai Türkiye'deki firma bunu direkt sizden alıp kdv ve sizin de elde edilen kârınızdan vergi ödememek adına Yurt dışı firmasına faturasız iş yapmış gibi gözüküyorsunuz.

Burada asıl amaç ülkeye döviz girdisi saglamakken siz kulagı tersten göstermiş oluyorsunuz. Firma işi Türkiye ile alakasız olacaksa hiç fatura falan işlerine girmeyin.

Bu anlattıklarım vergi kanunlarında yer alan istisnadır.
0
liberal
(27.10.25)
firma yurtdışında,
gelirin döviz ise yaptığın şeyin adı yazılım ihracatı.

kurumlar vergisinden %80 istisnası var, kdv'si de yok.

limited şirketinizden faturanızı kesince 5000 usd kazanacaksanız, normalde bunun 1250 usd'sini kurumlar vergisi olarak ödemeniz gerekirken (hiç gider yapmadığınız düşünürsek), bunun %80'ini istisnaya sokuyorsunuz. ve 250usd kurumlar vergisi ödüyorsunuz.

tamamı bundan ibaret.
+1
tchuck
(27.10.25)
bu arada şirketim yok demişsin.
oradan bu parayı fatura kesmeden asla alamazsın.
ya maaşlı çalışanı olacaksın ya fatura keseceksin. 2-3 aylık iş olduğu için maaşlı olamazsın zaten.

o yüzden faturayı kesmek zorundasın. şirketi kurmak zorundasın.
+2
tchuck
(27.10.25)
@liberal'in yazdıklarına katılamıyorum. söylediği şartlar kdv kanununun 11.maddesindeki şartlar. bu şartları sağlıyorsan faturayı kdv'siz kesiyorsun. vergi ödemiyorsun diye bir şey yok. kurumlar vergisi her türlü ödüyorsun.

yazılım özelinde başka istisnalar var. @tchuck'ın söylediği şekilde kazancın %80'ini indiriyorsunuz. sonra da kurumlar vergisinden de %5 düşüp, %25 yerine %20 ödüyorsunuz. yani @tchuck'ın hesabından devam edersek, ödeyeceğiniz meblağ 200 oluyor.

5000 dolar para gelecek, 200 vergi ödeyeksiniz. bence çok iyi oran. ekstra bir şey ayarlamaya beklemeye gerek yok.
0
co2s2
(27.10.25)
liberal'in dedigi dogru.
burada daha önce konusulmustu, ben de o duyuru sayesinde ögrenmistim böyle bir sey oldugunu ve ufkum acilmisti.
o duyuruyu bulursam size linkini göndereyim.
oradaki kisi türkiye'de yasayan ama türkiye ile hicbir ilgisi olmayan bir firmaya uzaktan sözlesmeli olarak alinmis bir elemandi ve gelir vergisi ödemiyordu. belki o bilgiler de isinize yarayabilir. simdi ariyorum.

edit: soru da bu duyurudaki tchuck'un sorusuymus. www.eksiduyuru.com
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(27.10.25)
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim : @liberal'in dedikleri ve @tchuck'ın yazdıkları maaş ile ilgili. duyuru sahibi @hifa, fatura kesmekten bahsediyor. ikisi farklı şeyler. türkiye'de bir şirket ile ya da şahıs olarak yurtdışındaki bir şirkete fatura keserseniz vergi verirsiniz.
0
co2s2
(27.10.25)
bunlar farklı statüler 1-maaşlı eleman olmak - sözleşmesini imzalar, maaşından doğan vergileri o ülkeye öder vs. 2-şirket olarak (isterse şahıs şirketi olsun) yazılım yani "hizmet ihracı" yapma- herkesin anlattığı şey bu zaten
3- duyuru sahibi ne maaşlı eleman ne şirket, (ne de kurmak istiyor) bu durumda kesebileceği tek şey var o da "gider makbuzu" ama onun için de serbet meslek mensubu olarak kaydolmak gerekiyor. yazılım özelinde olan istisnalar gider makbuzunda nasıl uygulanıyor, onu bilen varsa buyursun, yazılımcı olmayıp serbest meslek erbabı olanlar gider makbuzu kesiyor:

www.verginet.net
+1
subcomponent
(27.10.25)
Payoneer uzerinden ilerleyebilirsiniz, parayi oradaki bir hesabiniza atacaklar ve siz TR bankaya cekeceksiniz. Komisyon oranlarina bakmaniz iyi olabilir. Ben debit card istedim, TR bankaya cekmeden atmden cekiyorum gelen giden olursa. Is grafik tasarim.

Ille de is icin kayit olsun derseniz herhangi bir freelance platformundan (freelancer, upwork vs) ilan acsinlar, isi oradan versinler. Yurtdisindan TR'deki platformlarda ilan acilip acilamadigindan emin degilim.
0
klassno
(28.10.25)
Cevaplayanlarda muhasebeci varsa diye soruyorum, aklima geldi:

Yurtdisina bu adam faturayi excelden kesecek neticede. Sahis olarak hazirlayip altina banka bilgileri olarak kendi ibanini yazsa, Ad-Soyad Adres seklinde de kase yaptirip imza kase yapsa ne olacak?
Vergi Dairesi anlarsa oyma olasiligi var ama yurtdisindan para getirmis adam, sahsi hesabina gelmis, bunun pesine mi dusecekler?
0
kartonpiyer
(28.10.25)
@kartonpiyer : teorik olarak evet. kafana göre para getiremezsin

not : muhasebeci değilim. yıllardır yurtdışına hizmet ihracatı yapan firmalarda yöneticilik yapıyorum.
0
co2s2
(28.10.25)
(7)

500 bin konut projesi

messina123
İnanıyor musunuz?Ne tesadüf ki ilk teslim tarihi tam da seçim zamanıymış :D
İnanıyor musunuz?

Ne tesadüf ki ilk teslim tarihi tam da seçim zamanıymış :D
0
messina123
(24.10.25)
Seçim ne zamanmış?? Yine mi kaçırdım ya.

Ben çok yanlış buluyorum bu projeyi. Şimdiye kadarki yapılarda o kadar dandik işçilikler ve malzemeler kullanıldı ki bunlarda zerre iyi bir şey beklemediğim gibi büyük bir fiyasko olacağından şüphem de yok.
0
muhayyer divan
(24.10.25)
Seçim 2027 değil mi? İlk teslim mart 2027 diye gördüm
0
🌸messina123
(24.10.25)
%100 destekliyorum. umarım daha da fazlasını yapar.

ülkede imara açılmayan bir ton arsa var, umarım hepsi bedava gibi fiyatlara imara açılıp şu evsizlik krizi sona erer. şuan 4 milyon maliyetli bir dairenin maliyetinin %60-70'i arsa bedeli.

devlet elindeki tüm arsaları acilen ev üreitmi için kullanmalı. her yer bomboş duruyor.

yapabilirler mi yapamazlar mı bilmiyorum ama umarım yaparlar. umarım 500bin değil, 5 milyon konut yaparlar. bu ülkede arsanın para etmemesi gerekiyor en kısa zamanda.
-1
tchuck
(24.10.25)
hocam aslında bu yeni değil önce 100 bin konut,daha sonra 2022 de 250 bin konut projesi vardı ben kendim de 250 bin konutta hak sahibiyim evler 2026 da teslim olacak kısmetse. Genelde tarihler tutmuyor ama geç de olsa teslim ediliyor. Bence avantajlı bir kampanya kriterler tutuyorsa başvurun.
0
biravekahve
(24.10.25)
annecağızım çok heveslendi ama benim hiç umudum yok. türkiye'de (hatta dünya genelinde) sistem zengini daha da zenginleştirmek, fakiri oyalamak üzerine kurulu. haberlerde 500 bin konut dediler, 81 il dediler, 100 bin tanesi istanbul'daymış... lol. biz istanbul'da yaşamıyoruz ama büyük bir şehirdeyiz. 80 ile 400 bin konut demek bu. burada 2 milyondan fazla insan yaşıyoruz. kaç konut düşecek?

vatandaşı oyalamaktan, soytarılıktan başka bir şey değil. milyonlarca sefile karşı bir avuç zengin var. bunlar arada yemliyor, garibanların içinde yüzde 5-10'unun yüzü gülüyor belki, sonra aynı tas aynı hamam.

yapılan şeyin sadaka kültüründen farkı yok. sistem değişmediği sürece hiçbir şeyin düzeleceğine inanmıyorum. ev sahibi olabilmek devletin keyfine, kuraya, şansa bağlı bir şey olmamalı. sosyal devlet olmayacağım diyorsan insanlardan çok az vergi alıp kazandığını cebinde tutmasını sağlayacaksın. yok sosyal devlet olacağım diyorsan da vatandaşın temel ihtiyaçlarına çözüm üreteceksin.

kiraların 20-25 bin olduğu yerde ben bir ay çalışıp 20 bin lira kazanayım. sonra bin kişinin içinden iki tanesi ev sahibi olsun diye alkış tutalım. yok ya. hikaye abi. bir bok olmaz. türkiye'de sanki ev yok. zenginler hepsini topladı, sklerinin keyfine göre kira belirleyip vatandaşın kazandığının üstüne konuyorlar. millet kirada oturmaktan zaten kazandığı parayı eve filan da yatıramıyor.

ama halk da eşşoleşşek işte hala sendikayla uğraşıyorlar, akp-chp kavgası yapıyorlar, zenginleri savunuyorlar. bi b*k olmaz bu coğrafyadan. kendini kurtarabilene tebrik edip başarılar diliyorum şahsen, ben sadece etrafımdakiler travma yaşamasın perişan olmasın diye yaşıyorum. evi geçtim külüstür bi arabam olacağına dahi inanmıyorum. olursa onun da motorunu skeyim.
+1
der meister
(24.10.25)
Mesele inanıp inanmamak değil. 2002’den beri Türkiye genelinde 1.7M sosyal konut yapılmış. Bunun 300bini şubat depremi bölgelerinde ve son 2.5 yılda. Bu resmi bir veri. Hatta bizim akrabalardan da bu evlerden son dönemde yapılanlarında oturanlar var hem de azılı bir muhalif olmalarına rağmen. Başvurdular ve çıktı. Öngörülenden 6 ay gecikmeli şekilde yerleşebildiler. Evin kalitesinden gayet memnunlar.

Bu sosyal konut işlerinde aksama-gecikme olsa da nihayetinde anahtar teslim ediliyor. Eğer büyükşehir değilse bu aksama işlerinin olmama ihtimali daha yüksek.

Esasen ideolojik olarak tamamen liberteryen piyasacı ve anarko-kapitalist bir görüşe sahip olsam da bizdeki bu emlak balonu olduğu müddetçe devletin sosyal konut üretimini durmaksızın hatta arttırarak gerçekleştirmesi gerektiğine inanıyorum.
0
ezkaza
(24.10.25)
@ezkaza, abi iyi hoş da türkiye'de şu an ev sahipliği oranı nedir? kiralar ne durumdadır, maaşlar ne durumdadır? kaç insanın maaşının yüzde kaçı kiraya gidiyor? bunları da düşünmek lazım. liberteryen piyasa ve anarko-kapitalist görüş dediğin şey tam olarak buraya getirir işte mevzuyu. denetimsiz ortamda gücü eline alan virüs gibi yayılır ve söz sahibi olur. 2025 yılındayız. savaşta mıyız? çimento mu yok, demir mi yok, inşaat yapacak adam mı yok, arazi mi yok? hepsinden fazla fazla var. millet can çekişiyor. niye? şu anki piyasanın ben fazlasıyla liberteryen ve anarko-kapitalist olduğunu düşünüyorum açıkçası. sermaye sahibi şov yapıyor, emeğini satan köle gibi yaşıyor. böyle bir düzenin her şeyi kontrol eden bir kaymak tabaka oluşturması kaçınılmaz.

dediğim gibi ülkede 50 milyon fakir varsa bunların 500 bin tanesinin şans eseri ev sahibi olması genel tabloyu değiştirmiyor. ben böyle bir plan/proje yok demiyorum zaten. olur. geçmişte de oldu evet. ama yetersiz ve anlamsız. türkiye bugün her vatandaşına başını sokabileceği bir ev sağlayabilecek güçtedir ama siz de haklısınız tabii milletin yatından, katından, içeceği milyonluk şaraptan kısmak olmaz.
+2
der meister
(24.10.25)
(22)

Vize başvurusu yapmak gücünüze gidiyor mu?

bobinhoo
Selamlar herkese,Aslında benim yurt dışı gezmek falan gibi bir derdim yok da hanım hevesli bu işlere. Geçen bir vize başvurumuz oldu. Sürecin yüzde 95'iyle eşim ilgilendi zaten, ben sadece iş yerinden gerekli evrakları istedim ve başvuru için eşimle beraber VFS'ye gittim.Adamlar sırf beni ülkelerine
Selamlar herkese,

Aslında benim yurt dışı gezmek falan gibi bir derdim yok da hanım hevesli bu işlere. Geçen bir vize başvurumuz oldu. Sürecin yüzde 95'iyle eşim ilgilendi zaten, ben sadece iş yerinden gerekli evrakları istedim ve başvuru için eşimle beraber VFS'ye gittim.

Adamlar sırf beni ülkelerine alsınlar diye kapılarında köpek muamelesi görmenin çok zoruma gittiğini hissettim. Almışım elime bordromu, banka dökümünü, izin kağıdımı, biletimi, cart curtumu, başvuru için bile bir ton para verip kapılarında yatıyorum adamların "beni de ülkenize alın lütfen vallahi uslu duracağım, hemen geri döneceğim param da var zaten bakın diye". Paşalarım belki lütfeder de "iyi bakalım 3 aydır bekliyorsun al sana 10 günlük izin" derler diye.

Sizin zorunuza gitmiyor mu bu muameleyi görmek? Gerçekten sadece orayı gezip/görmek için şu muameleye maruz kalmaya değer mi?
+2
bobinhoo
(24.10.25)
schengen için çok kötü cidden. diğer ülkeler için bi nebze daha iyi.

zoruma gidiyor ama alıştım. avrupa cidden güzel gezmek için. görmek lazım.

ama amerika ve ingilterenin süreci daha kolay. belge toplamak da 1 gün bile sürmüyor zaten schengende. sadece bütün kişisel verileri ülkeyle paylaşmak korkutucu.
0
jelly bear
(24.10.25)
Sadece gezip görmek için Schengen'e başvurmak istemiyorum. Randevu sıkıntı, vizenin çıkıp çıkmayacağı belirsizliği sıkıntı, çıksa bile çok kısa süreli vize verilmesi sıkıntı. ABD gibi 10 yıllık verseler neyse. Vizesiz veya kolay vize alınarak gidilebilen birçok ülke var. Paramla rezil edemem kendimi. :)
0
auroraaurora
(24.10.25)
kesinlikle gidiyor. yeşil alana kadar vize başvurusunda bulunmadım. sağlık/iş vb. bir şey olmasa, sadece seyahat için başvurmam da.
0
eisberg
(24.10.25)
İş için Fransa vizesine başvurmak zorunda kaldım, Fransa'ya da gram ilgim yok. O vize süreci bana o kadar koydu ki. Dava dosyası gibi kalın belgeler, yemin billah iltica etmeyeceğim temalı mektuplar, oradan oraya sıraya girmeler sinir etti beni. Alın ülkenizi bir yerinize sokun demek istiyorum.
0
peki madem
(24.10.25)
gitmiyor. niye gitsin? Kendimizi üstün mü görüyoruz o ülkelerden? Demek ki değiliz, eşit de değiliz haklı olarak ülkeler ne idüğü belirsiz bir ülkeden gelen adamı da sorgulamak istiyor. Vizesiz onlarca yer var onlara gidebilirsiniz. Zoruna gidiyorsa bugünden başla bu sistemi değiştirmek için çabalara. Olmuyor mu? Olmaz :) o zaman zoruna da gitmeyecek. Millet olarak temsil etmesini seçtiğin hükümet bu, hükümetin aldığı kararlar neticesinde de AB'nin bakış açısı bu. Hoş ben AB'nin bakış açısının Türkiye müthiş örnek müreffeh bir ülke, sosyal devlet olsa da değişeceğini sanmıyorum.

ticaret, fuar gibi amaçlar için kolaylaştırılmalı millet bi fuar için başvuru yapıyor 1 ay pasaport ortada yok. 2 pasaport kullanıyorum mecburen.
-3
croswell
(24.10.25)
Yapılan şey sapına kadar ırkçılık. Vize sürecinde yaptıkları şeyler ve topladığı dokümanlar da aşağılayıcı. Niyet mektubu falan çıktı bir süredir bir de. Vatana, millete ve dünyaya en ufak bir faydası olmayan, toplum içinde yaşayacak kadar gelişmediği gibi gittiği toplumu da rezil bir hale sokacak olan insan artığı olup memleketini kötülersen sığınma hakkını sorgusuz sualsiz kabul ediyorlar. Üstüne bir de ilgili ülkeyi küçümseyip kendilerini çok ulu gördükleri için o sığınmacı ne suç işlerse işlesin üstünü örtüp ülkede tutmaya çalışıyorlar.

O yüzden bana vize vermek için 50 takla attırmaya çalışan ülkeler göçmen sorunu yaşadıkça keyifle izliyorum.
0
nawar
(24.10.25)
Evet gidiyor. Altı üstü bir hafta bir yere gidip geleceksin bin tane şey istiyorlar ve o kadar uğraşmana ve para harcamana rağmen reddedilme ihtimali de eskiye göre çok yüksek.

Çok daha kolay olabilirdi aslında ama bizim hükumete de görev düşüyor biraz. Zaten tayyibe kalsa hiç bir yere gitmeyelim, bütün parayı Türkiye'de harcayalım. Bu yüzden uğraşmıyorlar. Artık işin suyu çıktığı için zaten var olan ve uygulanmayan cascade kuralını uygulanır hale getirip bir lütufmuş gibi lanse ettiler.

İşin daha komiği uzun dönem ve oturum izni başvuruları Schengen vizesine göre çok daha kolay ve red oranı çok düşük. Aslında köpek çekmiyorlar ama bizim "bak salarım kaçak sığınmacıları haa" politikamız yüzünden bu hale geldi iş.
0
himmet dayi
(24.10.25)
değmez. kadını boşamayı bile düşünürdüm.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(24.10.25)
tabi ki gidiyor. bi ton da vize aldım. bundan sonra da başvurmayacağım, avrupanın bana benim de avrupaya ihtiyacım falan yok. çok eşsiz bir konser, eşsiz bir etkinlik yoksa son vizemdi bu diyeblirim artık.

mülteci olarak gitsek daha normal bir prosedür işliyor.

namusumuzla şerefimizle gidince sirk maymunu muamelesi yapılıyor. en son 1 yıllık çıkmıştı, kasımda bitecek. bir daha da başvurmayacağım. hem yorucu, hem gereksiz bir masraf, hem de aşağılanmış hissediyorum.
+1
tchuck
(24.10.25)
Cogu kisinin bu sekilde hissetmesini anliyorum ama olan bitene hep ayni pencereden bakiyorsunuz.

Benim iki pasaportum var. 70 uzerinde ulkeye seyahat ettim. Ben soyle dusunuyorum:

Haklar (rights) var, ayricaliklar (privilege) var. Farkli ulkeye seyahat etmek bir hak degil, ayricalik olarak goruluyor. Seyahat etmenin insanlik hakki oldugunu dusunuyor olabilirsiniz ama bu sekilde kabul edilmiyor.

Yasal oalrak seyahat etmek (conditional privilege) yani kosullu bir ayricaliktir. Devlet ulkeye kimin girip, kimin giremeyecegine karar verir. Turkiye'de de boyle bu. Bu bir.

Genelde bu vize uygulayan ulkeler sosyal devletin guclu oldugu, sosyal programlarin insanlara yardimci oldugu yerler oluyor. Evsize ev, issize maas, is kurmak isteyenlere destek, elektrikli arac almak isteyenlere atiyorum $10.000 devlet destegi, ucretsiz universite egitimi, ucretsiz tedavi vs. dunya kadar program var.

Gecmiste disaridan gelip bu programlari somuren cok insan vardi. Hani Kemal Sunal filmindeki bir dolu cocugu nufusuna kaydettirim Almanya'dan cocuk maasi almasi gibi ya da patates ile sahte muhur yapip yurt disindan kacak arac sokuyorlardi eskiden...
Disaridan gelenler sistemi o kadar somurdu ki onlem almak zorunda kaldilar. Ek olarak guvenlik ile ilgili kaygilar da var. Onlari ayrica yazmaya gerek duymuyorum. Ne oldugunu biliyorsunuzdur. Mesela japonya su anda Turkiye'ye vize uygulanmasi tartisiliyor. Kanada bile artik degisti. Tam bir gocmen ulkesi olmasina ragmen artik cok secici goc istiyor.


Bakin size bir haber birakayim buraya:
www.birgun.net

Boyle olaylardan sonra vize sisteminde her seyi incelemelerinden daha dogal ne olabilir?
Asagilanmis hissetmenize uzuldum ama durum budur.
-4
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
Pandemi öncesi ekim 2019'da başvurmuştum. 3 sene sonra eylül 2022'de başvurduğumda kahrıma gitmişti. 468461 tane evrak toparlamak ve bankadaki para miktarını gözetmek için kılı kırk yarıyoruz.

Kahrıma giden sürecin net olmaması ve son derece belirsiz olması. 468461 tane evrak toparlaıyım ve bankadaki para miktarını söylesinler bu olsun diye. Verilen vize süresi orantı olarak artsa.

6 ay ve 1 sene aldım son iki başvurumda. Seneye başvurduğumda daha uzun verirler diye düşünüyorum. Ucuz bilet sayesinde de biraz peşinde koşuyorum schengen vizesinin.
+1
put it in your appropriate place
(24.10.25)
@sivri sinek Suriye'li gelmesin değil, yasadışı gelip kalmasın diyoruz, aynı şey mi? Ayrıca Suriye'linin Türkiye için kısa vize alması çok kolay
+1
edaddy
(24.10.25)
Vizesine göre değişiyor... Schengen mesela zoruma gidiyor çünkü tam anlamıyla saçma sapan bir vize süreci; şimdilerde cascade kuralı ile iyileştirildi ama yıl içinde üç seyahat için üç defa aynı 100 sayfa evrağı 200-300 Euro masraf yaparak verdiren bir vizenin insanın zoruna gitmemesi zor. Tabi bunun içinde Avrupa'nın dibinde, Avrupa Birliği'ne yıllardır aday ülke olup da turist vizesi almak için üç ay aracı kurum randevusu beklemek de var
0
salihdt
(25.10.25)
vize basvuru buyuk angaryadir ama malesef 3. dunya ulkeleri icin gerekli birsey.
adam senin yasadigin ulke ile ciddi bir baginin olup olmadigini gormek istiyor.
olayin irkcilik ile alakasi yok. hicbir vatanperver ulkesinin dingonun ahirina dondugunu gormek istemez. onun icin insanlarin elenmesi normal. adam senden dokuman almadan senin ne ayak oldugunu nerden bilecek.

ha tabii bu arada olay gelir kapisina da donmus durumda. senin keyfinin yerinde oldugu belli, istese 10 sene vize verebilir ama 1er 2ser senelik vererek sana 10 sene icinde 5-6 kere basvuru yaptiriyor ki para kazansin. vahsi kapitalizim.
+1
cooperr
(27.10.25)
@cooperr,

ülkemle aramdaki bağı yaptığım otel rezervasyonuna bakarak mı, 50 euroya aldığım uçak biltine bakarak mı karar veriyor allasen?

veya işyerimden imzalı kaşeli kağıt alarak mı karar veriyor?
komedi.

avrupaya iltica edecek adam 50-100 euro verip bir bilet mi alamayacak, hadi 200 euro olsun.

dümdüz ırkçılık başka bir şey değil.
bu ırkçılık olmasaydı, ilk 1-2 başvurudan sonra hala insanlardan aynı belgeleri toplamanın peşine düşmezlerdi.

burada istedikleri evraklar tamamen işi yokuşa koşmak için.
-1
tchuck
(27.10.25)
örneğin amerikan vizesine başvuruyorsun. adam ne rezervasyon, ne uçak bileti arıyor.

maddi durumuna bakıyor, ne zamandır çalıştığına bakıyor, yapıştırıyor 10 seneyi. sormuyor üstünü, ötesini. her sene tekrar gel de demiyor.

avrupalılar düz ırkçı, kaskafalı insanlar. biz de bu itlerin işlerine ortak oluyoruz. gitmemek lazım aslında da, ülkede de tatil yapacak yer kalmadı ki bütçe olarak.
-1
tchuck
(27.10.25)
Schengen için uğraşmak yerine vize istemeyen yerlere gittim. ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya vize başvuru süreci net ve süründürmüyor. İlla gelişmiş ülke diye bir saplantı varsa buralara gidilebilir. Uzak olduğu için uçak bileti masraf ama Schengen rezilliğinden iyidir.
0
runaway
(27.10.25)
@tchuck
sakin ol $ampiyon..

ucak bileti, otel rezervasyonu ve isyerinden maasli eleman oldugunu dair kagit disinda baska birsey vermezsen zaten potensiyel multecisin, buyuk ihtimal red yersin. bas belasi istemezler zaten ulkeler kacak dolu.

3-5 mal mulk tapusu, ustune kayitli sirket, bankada guzel para gosterirsen, bunun zaten burada keyfi yerinde, el kapisinda multeci olup niye basini belaya soksun ki diye dusunup vizeyi verirler buyuk ihtimal.

bunun irkcilikla ne alakasi var harbiden anlamakta zorlaniyorum.
irkcilik boyle bisey degil yahu.
-1
cooperr
(27.10.25)
@cooperr, sence mülteciyi engelleyecek şey bookingden iptal edebileceği rezervasyon ve 100 euroluk uçak bileti mi cidden :)))

adamlar 10bin 20bin euro veriyorlar mülteci olarak geçmeye. cidden bunlarla mı engelleyecekler asdasfdas çok komik ya. ciddi ciddi buna inanıyor olmanız da çok komik.
-1
tchuck
(27.10.25)
@tchuck

bir daha oku bence ne yazdigimi..
-1
cooperr
(27.10.25)
vize almamla ilgili sorun yok.
her seferinde vize almamla ilgili sorun var. daha red yediğim vizem yok.

her seferinde bookingden sahte rezervasyon yapıp, thy'den bilet rezervasyonu yaptırmak, aptal aptal gereksiz belgelerle uğraşmak aşağılayıcı. o yüzden bir daha başvurmayacağım da zaten.

hala anlamıyorsun şruada söylenenei.

amerika vize koşullarını söylüyor. karşılarsan amasız, fakatsız vizeyi veriyor, 10 yıl. bir daha uğraşmıyorsun.

avrupada her seferinde aynı evraklarla tekrar tekrar başvur. hatta vermesinin bir standardı bile olmasın.
-1
tchuck
(27.10.25)
yaw red yedigim vizem yok diyosun iste, bir verip bir vermemezlik gibi bir durum yok, standart nasil tutmuyor?

adamlarda zaten 10 senelik vize yok, 5 seneligi de kolay kolay vermezler.
1-2 senelik verir, ihtiyacin oldukca tekrarlarsin. gelir kapisi olarak gorduklerini soyledik zaten.

burda irkcilik nerde? paragoz desen anlariz da..
-1
cooperr
(27.10.25)
(12)

Hayatınızı iyi yaşadığınızı düşünüyor musunuz

arbre
Kaç yaşındasınız ve bu yaşınıza kadar sizce iyi yaşadınız mı? Hayattan alacağınız şeyler olduğunu düşünüyor musunuz? Sağ olun.
Kaç yaşındasınız ve bu yaşınıza kadar sizce iyi yaşadınız mı? Hayattan alacağınız şeyler olduğunu düşünüyor musunuz? Sağ olun.
-1
arbre
(24.10.25)
38. nispeten iyi. evim, arabam var. bu zamana kadar tabiri caizse ot gibi yaşadım, bundan sonra hayatın tadının çıkarayım dedim ama sağlık sorunları (doğuştan) yaşla beraber etkisini göstermeye başladı.
+1
inheritance
(24.10.25)
Yaşım 35 hayatım okumakla, mücadeleyle deyim yerindeyse bir baltaya sap olmaya çalışmakla geçti. Hala da çabam bitmiş değil. Kötü bi hayat yaşamadım ama maddi ve manevi tatmin de olmadım tam olarak.

Evli ve çocuklu değilim.
Maddi birikimim yok
İşim yok.
Mal varlığım yok.
Ama hayallerim çok fazla. O yüzden daha yeni basliyorum hayattan bir şeyler almaya.
+1
egerbiryolcu
(24.10.25)
32. egerbiryolcu'ya +1 mücadele etmekle geçti şu ana kadar hayatım. hayat yeni başlıyor.
0
nolmus yani
(24.10.25)
46
Mücadeleyi, hayatla uğraşmayı seviyorum, aşırı belaltı vurmadığı sürece ki vurduğu zamanlar vaki tabi :)

Tamahkar bi' insanım, son 10-15 sene iyi yaşadım çok şükür, alacağım şeyler var hala, bazı konularda yeni balşıyorum bile diyebilirim.
0
kumandanim
(24.10.25)
34 yaşındayım.
2023'ten beri çalıştığım şirketten nefret ediyorum.
Onun dışında hayatımdan memnunum.
Rabbim yaşadığım şehirde bana şu an yeni bir iş versin diye dua ediyorum.
Eylül 2026'ya kadar yaşadığım şehirde kalırım.
Sonra çok başka planlarım var.
0
rain when i die
(24.10.25)
tamamen boşa gitmiş gibi hissediyorum. özellikle 25-35 yaş aramı tamamen çöpe attığımı biliyorum, görüyorum. uzun bir süredir de bunun pişmanlığından kurtulmaya çalışıyorum.
0
tchuck
(24.10.25)
bu hayatın bana halen daha borcu var ve çoğunu ödemedi..
0
Hallegadola
(24.10.25)
Edit: Yaşı unuttum: 36 erkek kişisi.

Son 6 senedir evet güzel yaşıyorum. Tabii 6 senenin öncesininde bir altyapısı var. He diye bir günde olmadı. Geldiğim bu noktada bazı eksiklikler kaldı. Henüz tamamlanmayan sorunlar kaldı. Onları da üstesinden gelsem daha da güzel olacak inşallah.

Edit: 1 Ocak 2019 gününden bugüne kadar istediğim deneyimleri yaşadım çok şükür.
0
put it in your appropriate place
(24.10.25)
araba/iphone alabilmek gibi seyler beni iyi hissetirmeyeli baya oldu.
maddi birikim az, ev zaten bankanin.
iyi yasayabilmem icin bunun 2 kati paran kazanmam lazim o da yakin zamanda mumkun gorunmuyor.
gunu kurtariyoruz..
0
cooperr
(24.10.25)
Evlilik çocuk evler araba borçsuz hayat... Mutlu muyum? Hayır. başarılı mıyım? Hayır
İşimde (öğretmen) hayatın rezil gidişini durdurmak istiyorum. Olmuyor. Karikatüre bi hayat yaşıyorum. Behzat ç gibi... iyi bi adam olamadım ama kimsenin adamı da olmadım.
Hayat bana borçlu değil. Sadece bu kadar çabaya bişeyler değişsin isterdim. Olmadı.
Sindiremiyorum. Yeni nesil çok boktan.
0
luluki
(24.10.25)
referans noktasina gore degisir. hayata basladigim noktadaki insanlara gore cok iyi durumdayim. oradan bakinca cok iyi yasiyorum gibi duruyor. gecmise bakinca inanilmaz verimli bir hayat oldugunu goruyorum. sifirdan derecelerle cok prestijli yerlerde okudum, calistim, amerika'da burslu okudum, simdi de tum dunyanin adini bildigi, urunlerini kullandigi bir sirkette calisiyorum. iyi kazaniyorum, hobilerim var, arkadas cevrem var. istemedigim kadar hem de, cogu zaman davetlerini reddetmek zorunda kaliyorum.

ancak buradaki insanlara kiyasla durumum pek iyi degil. hala gocmenlik konusunu halledemedim. bu sebeple kariyerimde cok daha yukarilarda olabilecekken ortalama yerlerdeyim. stresli bir hayat.

kisisel olarak ise ilgi duydugum isi yapip tatmin oldugum bir hayatim yok. idare ettigim bir hayatim var. kolelikten kurtulmaya calismak icin guc toplamaya calistigim bir hayat. biraz beyhude cabalar. 40 yasinda hala calisiyor olursam fail etmis sayacagim kendimi.

mumkun oldugunca cok sey tecrube edip, ogrenmeye bakiyorum. hayattan gecerken en azindan ne varmis, ne yokmus ogrenmek istiyorum. bir de yaratabilecegim seviyeye gelirsem degmeyin keyfime.
0
antikadimag
(25.10.25)
Ben de antikadimag gibi gocmenlik konusunu hallemedim, hatta kariyer vs de yapamadim ama hobi var, arkadas cevresi var, neredeyse emekli oldum 36 yasinda. Bundan sonrasi gezip eglenip sonra evlenmek olmali. Bakalim.
+1
baldur2
(25.10.25)
(9)

Sizce de elektrikli bagaj kapağı çok gereksiz bir şey değil mi?

denizgonen
İşyerinde alakasız bir araba muhabbeti elektrikli bagaj kapağı tartışmasına döndü. Bence saçma sapan genel olarak insanı uğraştıran bir şey bence elektrikliden ziyade bagaj açma düğmesine basıldığında parmakla bile rahatlıkla açacak hidrolik bir sistem yeterli. Kapağın açılmasını kapanmasını bekleme
İşyerinde alakasız bir araba muhabbeti elektrikli bagaj kapağı tartışmasına döndü.
Bence saçma sapan genel olarak insanı uğraştıran bir şey bence elektrikliden ziyade bagaj açma düğmesine basıldığında parmakla bile rahatlıkla açacak hidrolik bir sistem yeterli.
Kapağın açılmasını kapanmasını beklemek bana çok anlamsız geliyor.

Fakat bir yandan da artık c sınıfı arabalarda bile standart olmaya başladı.
-1
denizgonen
(22.10.25)
açıkçası bana da saçma geliyor. kendi kontrolümde kapatmak varken niye keyfini bekliyorum?

benim aracımda yok, oğlum okulun önünde arabadan iniyor, bagajı açıyor, çantasını alıp zbam diye kapatıp gidiyor.

elektrikli olsa ne olacaktı? çantasını alıp düğmeye basacaktı (belki boyu yetişmeyecekti, inip ben basacaktım, ya da içeriden basılıyor mu bilmiyorum), ondan sonra gidecekti ama ben aynadan bagaj kapandı mı, yerine oturdu mu, bagaj kapanasıya kadar hırkızın biri gelip bagajdaki benim çantamı kaptı mı diye tedirgin olacaktım.

kendi kontrolünde zbam diye kapatmak iyidir.
0
kibritsuyu
(22.10.25)
kesinlikle katılıyorum. çoğu yeni özellik aslında gereksiz. bunları yapacaklarına mevcut teknolojileri nasıl ileri seviyeye getirebilirime kafa yormaları gerek
-1
messina123
(22.10.25)
Tersine bunca zaman olmaması eksiklik bence. Kapanana kadar koltuğa ancak yerleşip harekete hazır hale geliyorsunuz. Eller dolu/temizken dokunmadan açabilmek büyük kolaylık. Ayakla açılabilenlerden bahsediyorum tabii.
+2
orient blue
(22.10.25)
Engelliler için kolaylık sağlıyor.
Sensörlü otomatik olanları herkese kolaylık sağlıyor.
0
Bruce
(22.10.25)
otomatik kapanma değil de otomatik açılma arabamda olsun isterdim. eller dolu iken açmak zor oluyor.
0
inheritance
(22.10.25)
aksine çok iyi özellik. özellikle suvlar için. hem elin kirlenmiyor hem uğraşmıyorsun
0
jelly bear
(22.10.25)
- buyuk SUVlarda bagaj kapaklari agir, ozellikle hanimlara buyuk kolaylik.
- ellerin dolu araca geldiginde hicbirseye dokunmadan anahtara basip acabilmek cok iyi.
- kirlenmis bir araca dokunmadan bagaji acip kapatiyorsun elin temiz kaliyor
- aractan inmeden bagaji acip kapatabiliyorsun.

benim en sevdigim bol kullandigim ozelliklerden biri.
0
cooperr
(23.10.25)
Çok kullanışlı. Yerler ıslak, batık, çamurlu veya tozluyken, elinizdekileri yere koymak istemiyorsanız elektrikli bagaj kapağı mükemmel bir fırsattır. Kapağı hem açarken hem de kapatırken ihtiyacınız olabiliyor.
Bir aracımda vardı, satıp başka birini alınca ona da taktırmıştım yetkili serviste.
Seyrek de ihtiyaç olsa, gerektiğinde var olması, orgazmik keyif veriyor.
Güvenlik donanımı değil de konfor donanımı olması sizi yanıltmasın lütfen.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(23.10.25)
benim için asla vazgeçilmez bir şey. hiçbir senaryoda otomatik bagajı olmayan, otomatik aynası olmayan, otomatik uzun/kısa far sistemi olmayan, kör nokta sistemi olmayan vs. arabayı asla almam. en dandik markanın bu özelliklere sahip arabasını almayı tercih ederim hatta.
0
tchuck
(23.10.25)
(19)

son kredi kartı ekstreniz ne kadardı?

tabudeviren
soru başlıkta...
soru başlıkta...
0
tabudeviren
(19.10.25)
1000 tl.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(19.10.25)
14.764,24 TL, asgarisi 6.764,24 TL'ydi, 8000 TL ödedim.
0
matilda
(19.10.25)
30k.
0
messina123
(19.10.25)
3500 ama sabırsız olduğum için ekstre gelmeden ödüyorum.
0
Amaranta ursula
(19.10.25)
4.6K
0
MtKrt
(19.10.25)
ödediğim son ekstre garanti 24k, kesilen son ekstre enpara 26.5k
ekstre kesim tarihlerini aralıklandırıp farklı kartlara bölüyorum genelde harcamaları tek karta yığmıyorum... limiti ortak ikinci kart var mesela garantide sadece ekstre ayırayım ödemeleri max süreyle erteliyeyim diye, o da 17k, akbank var 12k... daha az kullandığım kartlar da var daha teb getirfinans kuveyttürk yapı kredi vs.

atıyorum bi kart ayın 17sinde kesiliyor biri 25inde, ayın 20sinde ödeme yapıyorsam 17sinde kesilmiş olanı kullanıyorum bi kampanya vs. için farklı kart kullanmak daha avantajlı değilse.
0
konetsu
(19.10.25)
350k
-1
yüzyıllık yalnızlık
(20.10.25)
Enpara 26bin küsür
Vakıfbank 12bin küsür
0
ezkaza
(20.10.25)
$18373
-1
thetruenorthstrongandfree1
(20.10.25)
İş bankası kartlarım toplam 80 bin, QNB 20 bin gibi bir şeydi.

Bu ay biraz daha az gelir bebek için bir sürü şey alınmıştı geçen ay ve önceki ay.
0
chicha_v2
(20.10.25)
365k tl
-1
gabe h coud
(20.10.25)
320k civarıydı
-1
basond
(20.10.25)
23-30 arası değişiyor hep
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
80 küsur. İki tane 20'şer binlik taksitim vardı. Bu ay kurtuluyorum çok şükür.
0
auroraaurora
(20.10.25)
90 bin ve 93 bin
0
denizmaniaherif
(20.10.25)
750 lira hala aynı
0
nahtoderfahrung
(20.10.25)
95bin geldi. 22bini BES, 6bini özel sağlık sigortası.
aralık ayından itibaren BES dahil 50bine sabitleyip düzenli bi hayata geçeceğim inş.
+1
tchuck
(20.10.25)
78k
0
ala09
(20.10.25)
0 (sıfır)

kredi kartı kullanmıyorum.
0
co2s2
(20.10.25)
(12)

en lüzumsuz su harcamaları nerde oluyor?

i'm gonna start a revolution from my bed
s.b?
s.b?
0
i'm gonna start a revolution from my bed
(18.10.25)
sanayide mi? evde mi?

evde
1. muslugu acip sicak su gelmesini beklerken.
2. elde bulasik yikarken.
3. 5 litre su ile 200 ml cis cektigimizde. sifonlarin alayinin optimize edilmesi gerekiyor.

bunlari insanlarin dis fircalarken ya da banyo yaparken kullanmadiklari anda suyu kapattigini varsayarak yaziyorum.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(18.10.25)
Sanayide tekstil.
-1
arbre
(18.10.25)
Araba yıkamacılarda
0
grimavi
(18.10.25)
çimler bence. görsellik dışında bir olayı yok sanırım ama deli gibi sulama istiyor
0
eisberg
(18.10.25)
Aşırı yaygın bir örnek olmasa da beni en sinir edenlerden biri şu; kız arkadaşı evdeyken gürültülü bir şekilde sıçtığı duyulmasın diye her patlamada sifon çeken veya suyu açık bırakan kişiler ciddi su kaybına yol açıyor.
-3
mbond
(18.10.25)
Tarım. Vahşi sulama
+1
Mirket
(18.10.25)
(bkz: askeriye)
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(18.10.25)
Endüstri olarak tarım ve sulama. Dünya'daki tatlı suyun yaklaşık %70'ini kullanıyormuş. Şeker kamışı ve bazı tahıllarda çok kullanılıyor. Yeni sulama teknolojileriyle su kullanımını azaltmaya çalışıyorlar.

Onun dışında termoelektrik ve nükleer santrallerde de çok gidiyor.

Moda/tekstil endüstrisi fena. Bütün işlemleri düşününce (pamuk üretimi, imalat, nakliye, yıkama vs.), bir kot pantolon üretimi 3,781 litre su harcıyormuş. www.unep.org

Evde en çok su, duş alırken gidiyordur. Luzümsuz belki bakış açısına göre değişir. Kovayla yıkanma seçeneği de var ama kimse uğraşmak istemez. Sifonlarda da çok ve az su butonlular oluyor, bu daha mantıklı ve tasarruflu.
0
ermanen
(19.10.25)
tarımda oluyor. hala kardüzen tarım yapılıyor. adam akarsuyu alıp kendi tarlasına çeviriyor, suyun %99'u boşluğa akıp gidiyor. havzaları dolduracağına sağda solda heba oluyor.

sanayi vs. tarımla yarışamaz bile su harcaması konusunda.
tarıma denetim gelmek zorunda.
0
tchuck
(19.10.25)
evde sifon, su gerekli de bence gri su ya da yağmur suyu kullanılabilir.
0
hoot
(19.10.25)
Tarım konusunda şunu söyleyebilirim. Evet, tarımda çok su harcanıyor ama Türkiye'de sulama birlikleri var. Kimse ben akarsuyu tarlama çevireyim, kafama göre sulama yapayım diyemez. Damlama sistemleri ile sulama on yıldan uzun süredir Türkiye'de kullanılıyor ve kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Çiftçi için su da bir gider. Diğer bölgelerimizde durum nedir bilmiyorum, gözlemlerim Ege ve Marmara bölgeleri için geçerli.
0
gnosis
(19.10.25)
kağıt üretimi. kağıdın hammaddesi selüloz sebebiyle doğayı kirletmiyor ama sürekli yeraltı sularını kullanıp arıtmadan salıyorsun , ee oradan kanallara, nehirlere, denizlere ulaşıyor. yeraltındaki su kaynağını denize salmış oluyorsun yani.


yanlışmıyım diye chatgptye baktım şöyle bir cevap verdi.

Kağıt üretimi, sanayide en fazla su tüketen süreçlerden biri olarak bilinir. Su hem ham maddenin (odun lifleri veya geri dönüşüm lifi) işlenmesinde hem de yıkama, hamur hazırlama, beyazlatma, taşıma ve soğutma aşamalarında kullanılır.
0
Fodera
(19.10.25)
(3)

Çok fonksiyonlu evye

tchuck
https://www.expresshirdavat.com/urun/paslanmaz-celik-sus304-teknolojik-akilli-salale-evye-seti-75x45cm-5-fonksiyonlu-mutfak-evyesi?srsltid=AfmBOoq_TJj5lPhaxjKhP05Pzd2kLvESo4lNbPPRmORCy2v_O80x80cAM1Aya b una benzer bir şey bakıyorum da. aslında sırf hacim için böyle bir şey bakıyorum. şelalesi falan
www.expresshirdavat.com

ya b una benzer bir şey bakıyorum da. aslında sırf hacim için böyle bir şey bakıyorum. şelalesi falan umurumda değil. hatta bataryası olmasa daha bile iyi olur, yeni aldığım bataryam var zaten.

www.koctas.com.tr

bende şuan bu inanılmaz kullanışsız evye var.

tamamını bundaki gibi çukur yapmak istiyorum ki daha performanslı iş yapabileyim.

--


bunu kullanan var mı?
bunun sadeece evye kısmını almak gibi bir şey var mı?
veya buna benzer bir evye biliyor musunuz?
0
tchuck
(16.10.25)
buyuk evye candir bence. minimum olcusu de icine firin tepsisi sigacak sekilde olanlari var. franke'nin var ama biraz pahali. o delikli ek parcasi da cok ise yariyor.
0
65 derece
(16.10.25)
Şunu alalım sana.
Benim mutfaktakinden büyüğü yoktur diyodum. Varmış.

eviye.com.tr
0
Mirket
(16.10.25)
@mirket bu cok iyiymiş ya. fiyat olarak da süper. öbürleri 10-12bin gereksiz geliyordu çoğu fonksiyonunu kullanmayacağım bile.
0
🌸tchuck
(16.10.25)
(11)

İşyerinde odamdaki yazıcıdan şahsi amaçlı çıktılar alıp sonra A4 TOP kağıt alıp tekrar yerine koymak etik açıdan uygun mu sizce?

mahmuttt
Soru başlıkta
Soru başlıkta
0
mahmuttt
(14.10.25)
Uygun bence burada iyi niyet var
+1
grimavi
(14.10.25)
Kartuş? Bakım? Elektrik?

Yerine göre değişir, iyi niyet ok.
0
baldan kaymak
(14.10.25)
a4 almasan bile bi şey olmaz. ama çok fazla çıktı alıyorsan a4 alman okey
+1
jelly bear
(14.10.25)
Etik degil. sırf bu sebeple çalışanın iş akdi feshedilebilir . emsal karar da var.
Neden mi?
-Yazıcının kişisel kullanım sonucu harcadıgı elektrik sarfiyatı
-Yazının kişisel kullanımı sonucu yıpranması ve bakım masrafının öne gelmesi
-Yazıcının kartuş masrafı
0
limonlu eksi
(14.10.25)
Kurumun izin vermesine de bağlı bu durum.
İzin verilse bile bir anda 50 -100 sayfalık fotokopi çekmek iznin dışında suistimal olur.
Özellikle mesaisi verilmeyen fazla çalıştırılan personel , bu gibi şeylerden tutun da depoda /ambarda gözüne kestirdiği herhangi bir eşyayı eve götürmeyi, işten yarım saat erken çıkmayı , yarım saat geç gelmeyi iş yavaşlatmayı, öğle yemeğinde tabldota fazladan 3-5 kaşık yemek almayı kendisi için hak alma olarak görür.

O nedenle göz önünde tutulması gereken bir çok husus var.
+1
diyecevaplandı
(14.10.25)
bir kırtasiye vb. halletmek çok daha iyi olacaktır
+2
sweetoffice
(14.10.25)
bence miktar ve amaç önemli. örneğin:

- vize almak için başvuru yapıyorsunuz. (tamamen turistik, işyerinizle alakası olmayan bir seyahat) ya da ehliyet de olabilir. 2-3 sayfa form vs çıkarmak bence OK
- kendiniz için bile olsa, uçuş öncesi PDF olarak gelen bileti basmak bence OK.
- siyah beyaz resim çıkartıp boyasın diye evde çocuğunuza götürmek bence OK DEĞİL.
- okumak istediğiniz ama basılı bulamadığınız bir kitap var. PDF'ini buldunuz, basmak OK DEĞİL

bunları 10 küsür yıldır şirket yöneten birisi olarak yazıyorum. devamlılık arz etmediği ya da 3-5 sayfayı geçmediği sürece elektrik vs meselesine takılmamak lazım. aynı mantıkla, işyerinizde şahsi cep telefonunuzu şarj etmek de pek etik olmayabilir.
+3
co2s2
(14.10.25)
Suistimal edilmediği sürece bu tarz şeyler görmezden gelinir çoğu yerde.
Ayrıca günde yüzlerce çıktının alındığı büyük bir makinaysa yine göze bakmaz. Ama küçük ofis ya da ev tipi bir yazıcıysa göze batar.

Etik mi kısmı bambaşka. Suistimal olmadığı sürece yine sorun olmamalı.
+3
biseysorcaktim
(14.10.25)
sorarak yapmak en temizi. Basit bir şeyse okey ama top kağıt dediğine göre aşırı bi baskı yapmayı planlıyorsun, o hoş değil.

Bir tüyo vereyim, üniversite çevresindeki ozalitçiler ucuza basıyor. Mahalle arası kırtasiye sayfasına x lira isterken üniversite yanındaki yer bilmemkaç kuruş diyebiliyor.
+1
nhk ni youkosu
(14.10.25)
Değil. Eve iş götürmemek gerektiği kadar işe de ev götürmemek lazım. Bunları birbirine karıştırmaya alışanların her şeyi hoş görmeye hatta görmezden gelmeye de alıştıkları ortada. Bence evine bir yazıcı al, çok pahalı değil.
+1
muhayyer divan
(15.10.25)
ya abicim neyin etiği allah aşkına. neyin etiği?

işyerinde etik metik olmaz, bırakın artık şu işleri. yapabiliyorsan, kimse de ses etmiyorsa yapacaksın.

yarın bir gün seni göndermek istediklerinde görürsün etiğin ne olduğunu. herifler elinden 50tl fazla parayı bile vermemek için ne maymunluklar yapacaklar.

iş dünyası, etikle ilgileneceğin son yerdir. çünkü işler sarpa sardığında kimse etik metik dinlemez. bi bakmışsın ananın cenazesi için aldığın izni karşına "disiplinsizlik" diye getirmişler.
+1
tchuck
(15.10.25)
(3)

Kalori Uygulaması Arıyorum

tchuck
apple watch üzerinden (veya apple sağlık diyelim her neyse) yaktığım kaloriyi alsın.günlük metabolizma hızını gireyim.ardından yediklerimi gireyim.ve bana desin ki; bugün 500 kalori açık verdin.sonra desin ki; eylül ayında 18000 kalori açık verdin.direkt bunu birebir karşılayan bir app var mıdır?
apple watch üzerinden (veya apple sağlık diyelim her neyse) yaktığım kaloriyi alsın.
günlük metabolizma hızını gireyim.

ardından yediklerimi gireyim.

ve bana desin ki; bugün 500 kalori açık verdin.
sonra desin ki; eylül ayında 18000 kalori açık verdin.

direkt bunu birebir karşılayan bir app var mıdır?
0
tchuck
(14.10.25)
fatSecret'e bir bak. İsteklerini karşılıyor mu.
0
Mirket
(14.10.25)
budur abi tam ihtiyacım olan şey süper.
0
🌸tchuck
(14.10.25)
bu fatsecret'ın piyasadaki rakibi de myfitnesspal'dır. apple ile hangisi daha iyi çalışıyorsa onu tercih edersiniz.
0
a darkness coming
(14.10.25)
(14)

Kadınlarla çalışmanın zor olması?

mikahakkinen
Er kişiyim. Üniversitede okuduğum bölümde genelde 1 veya 2 erkek mevcudu vardı. Ders aralarında diğer bölümlerdeki er arkadaşlarımla takılırdım. Yaklaşık 15 senelik iş hayatımda da çoğunlukla odada tek erkektim. Farklı farklı kadınlarla çalıştım. Genel olarak dürtüsel tepkisel bir kişiliğim var. Ama
Er kişiyim. Üniversitede okuduğum bölümde genelde 1 veya 2 erkek mevcudu vardı. Ders aralarında diğer bölümlerdeki er arkadaşlarımla takılırdım. Yaklaşık 15 senelik iş hayatımda da çoğunlukla odada tek erkektim. Farklı farklı kadınlarla çalıştım. Genel olarak dürtüsel tepkisel bir kişiliğim var. Ama her gün öfleyen püfleyen, triplenen, aşırı duygusal ve değişken bir cinsiyetle çalışmak beni aşırı sıktı. Eşimden bu tarz şeyleri görmedim.

İş değiştirme şansım yok ama sıkıldım. Yani 4 tane erkeğin bulunduğu bir odada çalışmak tercihimdir.
-10
mikahakkinen
(13.10.25)
bence kadınlar zor, erkekler kolay gibi bir genelleme yapmak saçma. zor insan olur, zor kadın olmaz.

ünide tıpkı senin gibi %95’ini kızların oluşturduğu bir bölümde okudum. ofis hayatında da çoğunlukla etrafımda kadınlarla çalıştım. çalışması zor kadınlar olduğu gibi erkekler de gördüm. tek bir cinsiyet üzerinden genelleme yapamam. ünide ve iş hayatında en yakın arkadaşlarım da genelde kadınlardı.
+4
sir gawain
(13.10.25)
şu anki iş yerimde 5 yıldır erkeklerin içinde çalışıyorum. bu sürenin çoğunda tek kadın çalışandım hatta. erkeklerin öfleyip püflemeyen, triplenmeyen canlılar olduğunu size düşündüren nedir, çok merak ettim. genellemeleri yanlış bulmakla beraber son 5 yıllık tecrübeme dayanarak erkeklerle çalışmak zor diyorum.
+3
elorelia
(13.10.25)
bence de genelleme yapılmaz ya kişi ile ilgili.
mesela ben kadınım ve benimle çalışmak zor bence çünkü hemen sinirlenen biriyim. tahammülüm düşük.
ama bence ofiste erkek bi çalışan var onunla da çalışmak zor. hiç öfleyip pöflemiyor ama iq seviyesi çok düşük. ona bir işim düştüğünde sinilenmeden sakince anlatmaya çalışmak, böyle defalarca anlatmaya çalışmak inanılmaz zor.
+1
Sadece soruyorum
(13.10.25)
Çalıştığım errrkek gibi errkeklerden bazı örnekler:
Eskiden çalıştığım yerde bir patronum, eşi yan odadayken (veya iş yerindeyken), bir kadın çalışanla sürekli odasının kapısını kapatarak öğle yemeği yiyordu. Kadın çalışanlara "arkadaşlar biraz daha güzel giyinelim, makyajımıza dikkat edelim" diyordu. Kızı yaşındaki çalışanlara sarkıyordu, gecenin yarısında mesajlar atıyordu.
Başka örnek errkek çalışan yine gecenin bir yarısında kadın çalışanlara mesaj atıyordu, sadece kadın çalışanlara sürekli biçimde "gülüm, canım, birtanem" diye sesleniyordu ve tepki gösterince "alınmıyorsun değil mi, samimiyetten eheeheh" diyordu.
Bir başkasının bizzat bana sabahın 04.30'unda mesaj atmışlığı var.
Bir öteki, yine erkekti. Torun torba sahibi ama müdürle kırıştırıyordu ve bütün iş yeri bunu biliyordu. Bu adam bir de hayvan gibi vergi kaçırıyordu, çalışanlara bağırıyordu, izin istediğinde yalvar yakar veriyordu, suratımıza bakmıyordu. Hatta bir kere kızı ameliyat olan bir çalışana izin vermemişti çünkü "bakacak kimse mi yok?" diye çıkışmıştı. Aynı errkek gibi erkek adam, üç ay boyunca maaşını vermediği (ve zaten kayıt dışı çalıştırdığı) temizlik görevlisi en son ağlayınca "sen de amma paragözsün" demişti.

Kadınlarla neler yaşadım? Parada anlaşamayıp efendi efendi yolları ayrıldık. Bu kadar. Taciz edilmedim, hakkım yenmedi, hakaret edilmedi, zorla bir şeyler imzalatmaya çalışılmadı.

Ama aynen, kadınlarla çalışmak zor çok haklısınız.
+6
mor bembombom
(13.10.25)
Benim kendi deneyimim, kadınlarda sayıca daha çok ufak tartışmalar çıksa da genelde art niyetli olmuyorlar. Erkekler her türlü sinsi pislikliği yapıyor. (Erkeğim)
+2
aguen
(13.10.25)
Benim için hep tam aksi oldu bu zamana kadar. Kadınların kendi arasında durum nasıl bilemiyorum ama erkekler bir arada olunca sınırları çok kolay kaldırıyor. Erkek muhabbeti de beni bayıyor. Bizim millette genel olarak yaparız abi, hallederiz hocam kafası hakim. Erkekler bir aradayken bu damar iyice kabarıyor. Kadınlarla çalışırken işe daha iyi yoğunlaşıyorum, daha sistemli gidiyor.

Çalıştığım yöneticiler açısından da kadınlar daha iyiydi. Örneğin erkek yöneticiler genel olarak olmazdan anlamıyor. Yan yatırın, çamura batırın, kenarından kırpın diye yan çiziyor, iş gerçekten olmayınca alelacele iki ayağı bir pabuca sokuyorlar. Kadın yönetici olmazdan anlıyor. İş adım adım ve tek seferde gidiyor.

Ayrıca erkek yöneticilerin odağı çok kolay dağılıyor. Yok hafta sonu şöyle yapalım, yok gidip bilmem ne gömelim, şuraya şunu alalım yolumuzu bulalım.... bir ton şey. Hariçten bir sürü şey çıkarıyor. Kadınlar bu tarz atraksiyonlara girmiyor pek.

En azından benim deneyimim bu yönde oldu hep.
+1
akhenaten
(13.10.25)
Ben bir kadın olarak kadınların tepkiselliğinden ve çok konuşanlarından gerçekten çok rahatsız oluyorum, bunlardan ikisi benim annemle teyzem. Öf pöf etmek zaten en zıddıma giden şeyler, çekilecek dert değil. Haklısın.
-2
muhayyer divan
(13.10.25)
Gerçekten zor bu arada.

Otu boku yanlış anlamalar, yokuşa sürmeler. Sıkıntılı.

Erkekler daha çok görev adamı, yapalım, bitirelim, gidelim.
-1
baldan kaymak
(13.10.25)
Tedarik zinciri kadın daha fazla olan bir sektör ve genel olarak kadınlarla çalışmaktan memnunum. Özellikle onlarla olan farkı görmek enteresan (örnek verirsem ben işe alım yaparken çok daha analitik şeylere bakıyorum, benim müdürümse daha duygusal, karaktersel şeylere. O sebepten iyi bir takım oluyoruz).

Misal mevcut organizasyonda erkeklerin karakter kalitesi kadınlara oranla çok daha düşük. Yalnız yalan olmasın çalışanlarımın erkek olanları ile daha direkt olurken kadınlara bir tık daha indirekt yaklaşıyorum. Gene açık konuşmak gerekirse emekli olan eski müdürle futbol, rugby, araba konuşmayı baya özledim. Galiba kadınlarla çalışmadaki tek sorun bu benim için çünkü ilgi alanlarımız farklı.
0
logisticsmanager
(13.10.25)
şirketlerdeki kadın yönetici azlığının, kadın bürokrat azlığının vs. genel sebebi tam olarak budur. kadınlarla çalışmak çok zor, çünkü kadınlar pazarlığa açık kişiler değil. bunları idare edemiyorlar.

en basiti benim gözlemim olan site grupları.
bir sorun karşısında site grubundaki erkekler "şöyle şöyle bir durumla karşılaştık, bu konuda böyle böyle aksiyon alınması çok iyi olacaktır" tarzında temiz bir üslupla yaklaşırken, aynı konuyu kadınlar kavgaya, sataşmaya ve çekişmeye çekiyorlar anında.

hatta bu diyalogları gösterdiğim kadın çevrem de genelde "adam niye böyle yazmış ki" diye topa giriyorlar, daha sert, daha pazarlıksız daha tahammülsüz yaklaşılması gerektiğini söylüyorlar.

özet geçmek gerekirse;
tartışmaya kapalı bir şekilde kadınlarla çalışmak çok zordur. çünkü her olaya fazlasıyla tek boyutlu bakarlar. pazarlığa kapalıdırlar. bu genetik bir şeydir, buna kimsenin yapabileceği bir şey yoktur. erkeklerin testosteronunun fazla olması gibi bir şeydir yani.
0
tchuck
(13.10.25)
Nacizane hayat tecrubem:
kadinlar cok fazla stres yapiyor, herhangi bir meseleyi cok buyutuyor, raporu nasil yetistirecegiz iki gun kaldi, o musteri niye hala donus yapmadi bilmemne cok fazla sinir, stres, gerginlik yayiyorlar cevreye. Erkeklerse "hallederiz, bir sekilde aradan cikartiriz, dunyanin sonu degil" kafasinda.

Kadinlarda dedikodu,ikiyuzluluk ve yapmaciklik da cok fazla. Kiskancliktan, fitneden birbirlerini bogazlayacak iki insan yuz yuze gelince bluzun, etegin cok yakismis diye yalandan gulumserler, muhabbet ederler, vicik vicik birbirlerini overler. Erkekler kimse bana bulasmasin, dertsiz basim agrisiz asim mantalitesinde genel olarak.

Kadinlarin ilgi acligi diye bilimsel bir olay da var sanirim,cogu erkek sadece yuzunu yikayip geliyor, kadinlar bir suru kombin, makyaj vs. Orasi benim ekmek yedigim yer ya, ben cinsiyetsiz takilmak herkesi ana baci kardes gibi gormek istiyorum ekmek yedigim yerde. Benim dikkatimi niye parfumunle, dekoltenle, suh kahkahalarinla, dagitiyorsun.
+1
neck_and_neck
(13.10.25)
herkesin yorumuna saygılıyım sadece ben bireysel tecrübemi ilettim. erkeklerle çalışmadığım için kadınlarla olanı yazdım. kesinlikle amacım cinsiyetçilik değil.
0
🌸mikahakkinen
(13.10.25)
ben feminist bir insan olarak yazıyorum:
çalıştığım bir devlet kurumunda kadınlar yüzünden ruh hastası oldum. çoğusu kafadan rahatsızdı. narsistler, dalkavuklar, neler neler...
0
gijilti
(13.10.25)
2018'den beri %90'ı kadınlardan oluşan ekiplerle, yöneticilerle çalışan biri olarak şunu diyebilirim ki, kadınlarla çalışırken onlara adapte olmak gerekiyor. Buna adapte olmuş bir erkek olarak, erkek çoğunluklu ekiplerle çalışmaya başlasam bu sefer oraya adapte olmam gerekecek.

Neticede kadın ve erkeklerin belirli farkları var ve uyumlu olmaya çalışmak işleri kolaylaştırıyor.

Senin için demiyorum ama kadınlarla çalışmak zordur demek; normal olan erkeklerle ve onların atmosferinde çalışmaktır, kadınlar bundan farklı olduğu için anormal olan onlardır, anlamı taşıyor. Bu da erkek-merkezci bir bakış açısı.
+3
Bruce
(13.10.25)
(10)

100 bin üstü kira

metal69
Ataşehir bölgesinde kiralık daire bakıyorum. Eli yüzü düzgün yerler 100.000 liradan başlıyor en kötü .kimler kalıyor buralarda böyle?
Ataşehir bölgesinde kiralık daire bakıyorum. Eli yüzü düzgün yerler 100.000 liradan başlıyor en kötü .
kimler kalıyor buralarda böyle?
0
metal69
(13.10.25)
200 bin ve üzeri kazananlar kalıyordur. orta düzey 2 beyaz yakalı eve zaten 200k para sokuyordur.
0
croswell
(13.10.25)
Geçen arkadaşlarım bu korkunç denen Fikirtepedeki rezidanslardan ev tuttular. 3+1 geniş ev 62 bin lira.
0
nhk ni youkosu
(13.10.25)
Kirasını şirketin karşıladığı CEO'lar falan kalıyor diye biliyorum öyle pahalı yerlerde
0
Sadece soruyorum
(13.10.25)
200.000 kazanan iki beyaz yakalı kira olarak 100.000 lira veriyorsa bence maldır. 400bin ve üzeri kazanç için normal görüyorum :D
+2
elorelia
(13.10.25)
300 küsur bin lira kazanıyorum. 100bin ve üzeri kira vermek hiçbir ihtimalde mümkün değil benim için.

1 milyon tl kazandığım günler gelirse o zaman da bu fikrim değişmeyecek.

ortalama aylık 1000 dolar kazanılan bir ülkede, 2500-3000 dolarlık kiralar keriz silkelemekten başka bir şey değil.
+3
tchuck
(13.10.25)
kendilerinin de bir yerden kira getirisi vardır.

yoksa maaşın 100k sını kiraya vermek bence de saçmalık.
0
ananiyimioguz
(13.10.25)
200k kazanıp 100k kira vermek deli saçması bir şey. Günler nasıl geçiyor belli değil hemen kira günü geliyor. 100k kira demek yılda 1 milyon 200 bin lira demek yani her sene 1 araba parası. Biraz peşinatla ayda o kiralara daire sahibi olursunuz krediyle
0
mermaidd
(13.10.25)
baska yerden kira alip ustune ekliyor+1
0
ala09
(13.10.25)
eski kiracıdır 100bin yerine 20bin veriyordur, davası falan vardır.
0
deartheodosia
(13.10.25)
moral bozmak istemiyorum ama bu paraları verebilecek o kadar çok kişi var ki!

maalesef bazı alanlarda kazanç tahmininizin çooook ötesinde.

biraz birikimi olup, finansal okur yazarlar zaten şu an 300 500 mevcut gelirin üzerinden alıyolar.

aileden zengin olan, ticaret (?) yapanları saymıyorum bile. kimi bi yerde zamanında arsa almış, oradan 200 daireye sahip şimdi. bu adamın oğlu, gelini, torunu, boku püsürü taş mı yesin sevgili azizler :$ææ€

çok leş bir dünyadayız dostlar :/
0
gurur
(13.10.25)
(7)

Tripod (iphone içn)

tchuck
iphone 14 pro telefonum var. köpeğimle oynarken falan video çekmek istiyorum, frizbi atarken vs. öyle kendim için content çekeceğim için yeni bir makina falan da almayacağım o yüzden iphone ile çekmek istiyorum.ama benim için çok pratik çalışan bir tripod vs. lazım. hem masanın üstüne koyabileceğim
iphone 14 pro telefonum var. köpeğimle oynarken falan video çekmek istiyorum, frizbi atarken vs. öyle kendim için content çekeceğim için yeni bir makina falan da almayacağım o yüzden iphone ile çekmek istiyorum.

ama benim için çok pratik çalışan bir tripod vs. lazım. hem masanın üstüne koyabileceğim (ayrı da olabilir) hem de dışarı çıktığımda telefonu sabitleyebileceğim falan bir tripod arıyorum.

bana ne önerebilirsiniz?
0
tchuck
(11.10.25)
bütçeniz varsa DJI Osmo Mobile 7 gimbal ile güzel işler yapabilirsiniz.

Bunun bir de 7P modeli var daha pahalı, ama o daha çok yayıncılar için.
0
galahad reloaded
(11.10.25)
@galahad, şimd ibaktım ama bu yere koymak için uygun değil snaırım? yani 1-1.5 metre yüksekliğe sabitleyemiyoruz doğru mu anlıyorum. yükselmiyor yani, sırf masa vs. üstüne koymak için galiba dimi?
0
🌸tchuck
(11.10.25)
O gimbal'ın altında vida veri var. Onu herhangi bir tripod'a bağlayabilirsiniz. eğer gimbal almadan bir telefonu bağlayabileceğiniz bir tripod ve telefon aparatı alırsanız her seferinde telefonu teraziye almak için çok uğraşırsınız, bir süre sonra sıkar, mesela arayan olur, telefonla oynayınca yine terazi bozulur falan. gimbal bir de dandik bir tripod alın geçin...
0
malheiros
(11.10.25)
bende 7p modeli var, içinde teleskopik bir selfie çubuğu var, 30-40 cm gibi açabiliyorum. bunda var mı bilmiyorum.
0
galahad reloaded
(11.10.25)
peki bunun altına cidden çok pratik bir tripod da koyamıyor muyuz en azından 80-100cm e yükselten.

www.hepsiburada.com

mesela bunun gibi falan?

osmo kendisi böyle bir ürün eki satmıyor mu? (sanrıım satmıyor aradım bulamadım)
0
🌸tchuck
(11.10.25)
@malheiros'un söylediği gibi altında bir vida yuvası var. bu yuva standarttır, alacağınız her tripoda olur ama aslında sizin sorduğunuz şöyle bir şey olsa gerek:

www.hepsiburada.com

@malheiros'un önerdiği ürün (gimbal) daha çok elde kullanım için. elinizle gezdirirken titremeleri önler ve videoların daha profesyonel görünmesini sağlar. şu video'yu izlerseniz tam ne işi yaradığını anlarsınız:

www.youtube.com
0
co2s2
(12.10.25)
bu ozmo'ya basit bir modopod falan bişey eklenmiyor mu? yine dji'ın sattığı falan dirket bununla uyumlu?

yani ben bunu 80-100cm yüksekliğinde ullanmak istesem direkt "aha şunu al" diyeceğiniz bir şey yok mudur?

bu gösteirlen tripodlar çok yer kaplıyor gibi geldi bana. daha pratik bir yöntemi var mıdır?
0
🌸tchuck
(13.10.25)
(12)

Toplumdaki en low karakterlere nerelerde rastlıyorsunuz?

sekizdokuzon
Kesinlikle dating applerde, benim için. Siz Türkiye'yi bu hale getiren kitleyle en çok nerelerde karşılaşıyorsunuz?Teşekkürler.
Kesinlikle dating applerde, benim için. Siz Türkiye'yi bu hale getiren kitleyle en çok nerelerde karşılaşıyorsunuz?

Teşekkürler.
-6
sekizdokuzon
(11.10.25)
küçük bir ipucu vereyim: türkiye'nin mevcut halinden şikayetçiysen siyasetçilere ve sanayicilere bakman gerekiyor. gecekonduda doğmuş, mahallesinden çıkmamış insanlar değil ülkenin bugünkü halinin sorumlusu. koca ülkeyi karanlığa, cahilliğe, ucuz iş gücüne indirgeyen şerefsizlere bakarsan daha sağlıklı olabilir.
-1
der meister
(11.10.25)
@der meister: ben de bahsettigin kitle içindeyim. Benim kafam niye çalışıyor, ben neden faşist değilim?
-6
🌸sekizdokuzon
(11.10.25)
Date başarısız geçmiş.
+8
duptıs
(11.10.25)
sözüm meclisten dışarı ama herkes bir başkasına göre low değil mi?

çok çok abartılacak bir durum yoksa bence devamke...

soruya cevap kahvehanede olurdu sanırım..
+3
Rondak
(11.10.25)
dermeister+1 halkin cok oldugu yerde. hastane, okul, sosyal medya
+1
ala09
(11.10.25)
diploma insanin cehaletini alsada,
hamurunda varsa eşeklik,
baki kaliyor elbet,

katagorilere ayirmamali tabi..
0
designer
(11.10.25)
İnsanlarla iletişime geçtiğin heryerde örnek verilmiş yukarıda toplu ulaşım hastane vs gibi

herkes kendini aydın zannediyor ama maalesef mallık içinde yüzüyoruz
+1
basond
(11.10.25)
köylü low degildir. varos lowdur. varosun lowlugu egitimsizliktendir. plazalardaki, o cok sisim sisim gezdikleri caddelerdeki, hatta yeri gelip akademideki lowluga yegdir varosun lowlugu benim icin.
en azindan dersin ki, bu adamin bir bahanesi var böyle olmak icin. anasi evde üc posta dayak yedigi icin 14'ünde kocaya kacmistir, babasi alkoliktir, üc gün ac bir gün tok yasiyorlardir, abisini kahvede bicaklamislardir, diger abisi tefecilere düsmüstür, belediye gecekondusunu yikmistir... akademi ya da plaza lowlugunun böyle bahanesi de yok. sebepleri fesatlik, acgözlülük ve hirstir.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.10.25)
askerde karşılaştım. askerden sonra asla insanların eşit olmadığını, olamayacağını hatta bazı kişilerin insan olarak bile tanımlanmaması gerektiğini anladım. eğer bugün maymun türlerine insan demiyorsak, onlara insan hakları vermiyorsak askerde karşılaştığım bazı tiplere de asla denmemeli. inanılmazdılar. (bana bir rahatsızlık vermediler. sadece gözlem olarak; bizle aynı canlı değidli onlar. onu biliyorum)
+4
tchuck
(11.10.25)
Hastanelerde. Doktorun kapısında sırasının gelmesini beklerken son ses tiktok izleyen teyzeler ve amcalar, diğer yanda yine son ses maç özeti izleyen genç erkekler, kemoterapi gören annesi ile tiktok çeken genç kızlar, yüksek sesle telefonda konuşanlar, muayene sırasında sizle odaya girip oturmaya kalkanlar, bu belediyelerin hepsini kayyıma verecen muhabbetleri, Allah x'den razı olsuncular, özel hayatın içinden geçen sorular soranlar, ayakkabılarını çıkarıp koltuklara koyanlar...
+1
gnosis
(11.10.25)
@tchuck merak ettim.

çok korunaklı bi hayat yaşıyorum galiba.
0
deartheodosia
(11.10.25)
Ben de askerlik demeye gelmiştim ama zaten söylenmiş. Turkiye ortalamasinin gercek durumuyla yüzleşmek ilginc olmustu ki zaten gayet de ‘low’ ortamlarda olduğum halde.
+2
mbond
(11.10.25)
(8)

8'li 10'lu uzatma kablosu

tchuck
uzatma olmasına da gerek yok da işte. tv arkasına 1 tane priz koymuş onun bunun cocugu müteahit.bana en az 8 adet boşluk lazım. ve birbirlerini etkilemiyor olmalılar ki 8 tanesini de kullanabileyim.2 tane 3lü prizi birleştirdim şuan berbat gözükyüor. içerisi ana baba gününe döndü.ya şöyle düzgün ta
uzatma olmasına da gerek yok da işte. tv arkasına 1 tane priz koymuş onun bunun cocugu müteahit.

bana en az 8 adet boşluk lazım. ve birbirlerini etkilemiyor olmalılar ki 8 tanesini de kullanabileyim.
2 tane 3lü prizi birleştirdim şuan berbat gözükyüor. içerisi ana baba gününe döndü.

ya şöyle düzgün tasarımlı bi çoklu priz önerir msiniiz bana?
0
tchuck
(20.09.25)
ben bunlardan kullaniyorum hocam tavsiye ederim.

www.amazon.com.tr

prize bir tane kaliteli dortlu golyat takip bunlarla destekleyebilirsin.

edit:

markanin 6'dan fazlali coklu prizleri de varmis:
www.amazon.com.tr
www.amazon.com.tr
www.amazon.com.tr

sanirim ben de priz sistemini degistirecegim bunlari gordukten sonra. :))
0
arakaali
(20.09.25)
Mirket
(20.09.25)
bi de o prizlere ağır yüklü ürünler takmaman lazım. yoksa yakarsın. 8 priz tek kaynağa fazla.
0
jelly bear
(20.09.25)
www.koctas.com.tr

aha buradan seç al, @arakaali'nin önerdiğini de alabilirsin.
@jelly bear doğru diyor.

@mirket abi evet temudan çin malı alıp malımıza zarar verelim. Bari elektrik işinde ucuza kaçma...
0
Shepard
(20.09.25)
@jelly,

ama yapacak bir şeyim yok.
1 tane televizyon,
1 tane apple tv,
1 tane digiturk,
2 tane homepod,
1 tane play station,
1 tane modem,
1 tane router.

istesem de bundan azını koyamam ki. yani yapacak ekstra bir şeyim yok.
0
🌸tchuck
(20.09.25)
bana güven ve premium profesyonel şunu al akım korumalı sonra dua edersin.
www.bauhaus.com.tr

amazon da markayı aratınca farklı sayıda ürünleri de var ama bu her soket i kapat aç la efsane bir üründür.
0
deepex
(20.09.25)
gevşek filan olmadıkça prizler ark yapmadıkça o küçük yüklerden hiiiç bişey olmaz. ben yıllarca 8'liye 8'li takarak kullandım otelde kalırken. şunlardandı www.hepsiburada.com bunun 3600j olanıydı.
biri hala kullanımda biri beyaz diye kaldırdım kenara :D odadaki bütün beyaz uzatmaları siyahla değiştirdim ^^

1.0'lık kablolu priz bile rahat yeter ama garanti olsun kaliteli olsun ileride başka şeyler de takarım dersen 1.5'luk kablosu olan bişey bakabilirsin istersen 2.5luk ile kendin de yapabilirsin ayrı kablo ve kablosuz grup priz alarak daha uygun bulursan.

şuan pc sisteminde 2x3'lü 1x4'lü 1x6'lı 1x8'li var ve bağlı 2 upsden biri tek çıkışlı biri 4. elektrik bakıp aa bi prize şu kadar alet takmış hemen bişeyleri yakayım eriteyim diyen bişey değil. toplam yükün kaç amper olacağı önemli, kablo kesitleri bu yüke uygun olduğu sürece tek prizi çoklularla istersen 100 alete böl.

dandik cca kablolu ürün alma yine de(yeter aslında o bile ama cca kablo öğk...) ben kendim 1.5'luktan ince uzatma almam kendim genelde standart priz tesisatları 16a için tasarlandığından. en az o yükü taşıyacak seviyede olsun isterim... ama 1.0'lık kablo da kullanırım yük uygunsa.

bağlı şeyler de
3x masaüstü bilgisayar (genelde 2 oluyor
2x monitör (arada 3 oluyor)
2x led ampul (tavandaki 35w(5000lumen) trueforce ve 14w(1521lumen) bias light olarak monitör arkasına koyduğum)
gpon terminal
router
büyük müzik seti
5+1 ses sistemi
telefon şarjı vs (arada 2-3 tane oluyor bu da)
4x harici disk (adaptörlü 3.5" olanlardan)
0
konetsu
(20.09.25)
Ben senelerdir philips'in 8'li akım korumalı modelini kullanıyorum. 2 tane var bi televizyon altında bi de pc için.

www.vatanbilgisayar.com

bu benimkinden daha yeni model tabi.
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(20.09.25)
(10)

Yalnız yaşayanlar, evli olanlar

sekizdokuzon
Anne babanızı özlüyor musunuz?Anne babası vefat edenlere baş sağlığı diliyorum.Teşekkürler.
Anne babanızı özlüyor musunuz?

Anne babası vefat edenlere baş sağlığı diliyorum.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(19.09.25)
yalnız yaşıyorum özleyince arıyorum telefonla görüntülü, aynı evde yaşamayı özlemiyorum emekli oldukları için canları sıkılınca bana sarıyorlardı.
0
nahtoderfahrung
(19.09.25)
özlüyorum, bir hafta aynı evde kalsak hemen geçiyor. uzaktan sevmek en güzeli ^^
0
sırtçantalı
(19.09.25)
özlemiyorum. zaten yıllarca bana çektirdikleri yüzünden aramız da pek iyi/normal değil.

3-4 günlüğüne ziyarete gitsem bin pişman dönüyorum.

yalız yaşamak = huzur ve özgürlük
0
art cat chocolate
(19.09.25)
Ailemden ayrı yaşadığım zamanlar oldu bir dönem okul için, bir dönem aynı şehirde farklı ilçelerde, farklı sürelerde…
Özlem duygum pek yoktur, ailemi de özlemem ilişkimizden kaynaklı bir durum değil genel olarak özlemiyorum.
Şu an ailemle yaşamamın sebebi kira vermemek, fatura ödememek vs. Param olsa giderdim, ayda yılda bir görüşmek yeterlidir.
0
mutekebbir
(20.09.25)
Hiç işim olmaz, özlemem.
0
gobekliraki
(20.09.25)
evliydim, boşandım yalnız yşaıyorum. annemi bbamı özlemiyorum. ama muhabbet de ediyorum, ziyaretime de geliyorlar. hiç ziyaretime gelemedikleri yıllar vardı, yine özlemiyordum.
0
tchuck
(20.09.25)
Ben evden ayrılınca ilişkimiz daha iyi oldu bence. Aynı şehirdeyiz, 3-4 haftada bir görüşürüz, haftada 1-2 telefonda konuşuruz onun dışında aile whatsapp grubumuz var orada da düzenli iletişim halindeyiz. Hepimiz çalışıyoruz zaten o nedenle çok boş zaman olmuyor.
0
peki madem
(20.09.25)
anne ile 2 günde bir konusuyorum. baba ile de haftada bir falan. ayrı şehirlerdeyiz. büyük bir özlem duyduğum söylenemez, zaten farklı hayatlar , farklı düzen, insanın aklına bile gelmiyor kimi zaman
0
recoverytime
(20.09.25)
11 senedir ailemden ayrı yaşıyorum, 3 gün ailemin yanına gitsem cinnet geçirecek hale gelip evimi özlüyorum.
Kısacası ailemi özlemiyorum.
0
titanic kemancısı
(20.09.25)
uzun yıllardır ailemden ayrı yaşıyorum. şu anda yılda bir kere görüyorum, onun dışında hep telefondan görüntülü konuşarak. evlerine gittiğimde 3. gün sıkılmaya başlıyorum. öyle büyük bir özlem duymuyorum. böyle iyi.
0
sir gawain
(20.09.25)
(8)

PS5 ne alamk gerekiyor?

tchuck
çok yonamıyorum yine aşırı fazla oynamam, genelde %90 fifa oynarım.ps5 pro mu almalı?slim mlim var onu mu almalı?kaç tb almalı vs. bir sürü opsiyonu var da neye bakmam gerekir?
çok yonamıyorum yine aşırı fazla oynamam, genelde %90 fifa oynarım.

ps5 pro mu almalı?
slim mlim var onu mu almalı?

kaç tb almalı vs.

bir sürü opsiyonu var da neye bakmam gerekir?
0
tchuck
(19.09.25)
ithalatçı garnatili falan var mesela. ne kadar sıkıntı olur?

yurtıdşından getirmenin bir manası var mı? örneğin kardeşime ingiltereden getirtsem?
0
🌸tchuck
(19.09.25)
Çok aktif oynamıyorsan en ucuzundan al geç.
hatta fifa için ps4 bile işini görür.
0
duyuruuser
(19.09.25)
seçimin ps5 veya ps5 pro olsun.

ps5 1tb, ps5 pro 2 tb.

pro versiyonu daha güçlü. fifa'da bu güç önemli değil ama diğer oyunalrda farkettirebiliyor.

seçim sana kalmış.

yurtdışından aldığında garanti olayları sıkıntıya giriyor sadece. burada muhtelen bakmazlar.

türkiye'den alacaksan ve "garanti işleri" garanti olsun diyorsan "bilkom" olmasına dikkat et. bilkom resmi distribütör.
0
false pretension
(19.09.25)
İthalatçı garantili dediğin şey başını ağrıtır. Arkadaşım bu işi yapıyor, gidiyor özalitçiden sahte garanti belgeleri basıyor. Alette sorun olursa da oyalayıp duruyor sonra, sonuçta ithal eden o değil başka firmaya atıyor suçu. Git al doğru düzgün media markttan falan Bi tane pro. Veya direkt kullanıcıdan ikinci el al.
0
gobekliraki
(19.09.25)
ps5 slim UK fiyatı Türkiye'den ucuz değil. Anca AB'ye turist olarak gidip gelip tax-free alabilirsen ucuza gelir.

veya bekleyebilirsen black friday zamanları indirim yapılır belki.

bu arada gobekliraki'nin arkadaşı dolandırıcıymış. Normalde ithalatçı garantili de legal bişey ve kendi anlaşmalı servisi falan olması lazım. O al-sat yapıp milleti kandırıyor demek.
0
nhk ni youkosu
(19.09.25)
Ben pazarama üzerinden ithalatçı garantili almıştım ps5 slim. 1 senedir kullanıyorum bir sorun olmadı. Satın almadan Google yorumlardan vs satıcı yorumlarına bakmıştım olumluydu, o şekilde aldım.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(19.09.25)
Almanyada tax free ile ps5 slim 1tb 420'ye falan geliyor (normal fiyatı 480€) ona göre hesapla getirtmeyi planlıyorsan. ayrıca bi kaç ay sonra black friday var kardeşin o arada güzel fiyata denkleyebilir.
0
nahtoderfahrung
(19.09.25)
ben ağustosta slim digitali 399 euroya almıştım paris fnac mağazasından. global blue kesintileriyle 32 dolar da tax iade aldım. türkiye'den bayağı iyiye geldi yani. şu an durum nedir bilmiyorum.
0
adivar
(20.09.25)
(5)

Monitör Ayağı Değiştirmek

tchuck
https://ibb.co/35JGWNZgşimdi fotoda da gördüğnüz üzere, ayağı yere bakan yeri, dengeyi sağlayabilmek için fazlasıyla geniş. ama bu benim amsamda gereksiz bir alan kaplıyor.ben bunu masaya veya duvara sabitleyebildiğim ancak asansör özelliğini de yitirmediğim bir şekilde kullanamaz mıyım? bu tür bir
ibb.co

şimdi fotoda da gördüğnüz üzere, ayağı yere bakan yeri, dengeyi sağlayabilmek için fazlasıyla geniş. ama bu benim amsamda gereksiz bir alan kaplıyor.

ben bunu masaya veya duvara sabitleyebildiğim ancak asansör özelliğini de yitirmediğim bir şekilde kullanamaz mıyım? bu tür bir ayak var mı?

yani yere temas eden bölgeisnin genişliğindne memnun değilim şuan masada çok yer kapladığı için. eğer onun yerine başka bir çözüm bulursam memnun olacağım ve monitör de masamda biraz daha geriye gidebiliyor olacak.
0
tchuck
(07.09.25)
www.hepsiburada.com

sanırım şunlar falan var ama bunlar da monitörü çok ama çok öne atıyor göreceğiniz üzere. ben masanın arka hizasında kalmasını istiyorum monitörün, önüme çok yaklaşmasın istiyorum.
0
🌸tchuck
(07.09.25)
yani bu tür monitör kollarının otomatik asansör özelliği yok, hep yanında vida sıkıp gevşetmek istiyor. asla istediğim bir şey değil bu.

ben bu monitör ayağını direkt masaya kelepçeleyebilecek bir aparat bulamaz mıyım? ayağın altındaki desteğin sökülüp, masaya sabitleyecek bir aparattan bahsediyorum. en ümkemmel çözüm bu olurdu, kendi asansör özelliği de kalırdı böylelikle.
0
🌸tchuck
(07.09.25)
bunca şeyin üstüne tam olarak yapmak istdiğim şeyi özetleyeyim:

ibb.co

buradaki tablayı çıkarıp (o table kendi başıan vidali. yani sökülebiliyor.)

onun yerine şu sıkıştırma aparatını:

ibb.co

monte edeibileceğim bir yapı arıyorum. tam olarka istediğim eşy budur.

bu sayede hem masaya sabitleyeceğim. hem bu tablanın aşırı yer kaplamasından kurtulacağım. hem de asansör özelliğimi yitirmemiş olacağım. bnaa bir öneriniz var mıdır?

benim son yapacağım şeylerden bir tanesi;
bu tablayı vidalı yerinden söküp, bu ayağı masaya vidayla tutturmak olur ama masaya da hiç zarar vermek istemiyorum.
0
🌸tchuck
(07.09.25)
Öyle dudak büküp hor gözle bakma
Bırak o tabla yerinde dursun.

Ben olsam asansorun gecebilecegi genislikte masaya bir delik acar tablayi da alttan masaya yapistirirdim. Delikten de hem asansorun oldugu aparat hem de kablolari asagi indirirdim.
0
krmzbvl
(07.09.25)
tum monitor kollari ayni degil, istedigin anda istedigin pozisyona getirebildigin monitor kollari da var. mesela: www.ergotron.com
0
lemmiwinks
(08.09.25)
(4)

Kışlık çim yapmak

tchuck
izmirdeki susuzluk mevzusu nedeniyle, etik sebeplerden çimlerimi bu yaz sulamadım. ve topraklaştırdım o bölgeyi.yazın çok sorun olmasa da, kışın oraya yağmur vs. yağmaya başladığında hep çamur olacak. köpek de bahçeye girip çıktığında yine çok çamur yapacak, kirletecek.kışın yağmur yağacak, daha az
izmirdeki susuzluk mevzusu nedeniyle, etik sebeplerden çimlerimi bu yaz sulamadım. ve topraklaştırdım o bölgeyi.

yazın çok sorun olmasa da, kışın oraya yağmur vs. yağmaya başladığında hep çamur olacak. köpek de bahçeye girip çıktığında yine çok çamur yapacak, kirletecek.

kışın yağmur yağacak, daha az su isteyecek vs. diye düşünerek kışın ölmeyen bir çim ekmek istiyorum.

en geç eylül ayı içinde ekmem gerekiyor sanırım ki tutabilsin.

kışın ölmeyen, yeşil kalan büyüyebilen hangi çimler var? sizce ne ekmeliyim?
kaygımın temel sebebi, yer toprak çamur olmasın, yeşillik olsun ki köpek gir çık yaptığında pislik içinde olmasın her yer.

yazın tekrar ölebilir, sorun yok.
0
tchuck
(26.08.25)
izmirde çim ölmez diye tahmin ediyorum. daha doğrusu her mevsim yeşil kalır bakım ve sulama yapılırsa
0
merkep gibi adam
(26.08.25)
@merkep,

çimin türüne göre kışın sararıyor ya. hangi türlerin sararmadığını bilmyiorum sadece. kimisi çok sıcaklık istiyor, saararıyor, yazın tekrar geri açıyor vs.

sanırım ayrık otu melezi almam gerekecek biraz bakındım da.
0
🌸tchuck
(26.08.25)
işte izmirde çim kışın sulanmadığı için sararır bence çünkü sıcaklık çok düşük olmuyor eğer iç kesimlerde oturmuyorsanız. genelde eksi derecelerde çim sarartılır kışın ve son biçim yapılmaz kökler zarar görmesin diye. bahar tekrar yeşerir. o nedenle iğne gibi olan değil de biraz geniş yapraklı türle sağlam oluyor 4 mevsim
0
merkep gibi adam
(26.08.25)
Senin bahçeye bermuda grass uygulandı diye hatırlıyorum. Sulamayı ne zaman kestin, tamamen öldüler mi?

Çim olsun istiyorsan, yapacağın şey yine bermuda grass. Sıcağa ve susuzluğa en mukavimi o. Kışın biraz daha sarı renkte olur, ama olur. Yok daha yeşil isterim dersen, bakımını ve sulamasını ihmal etmem dersen 3 cins tohum karışım oranlarıyla falan önerebilirim ama kış da olsa iyi sulama iyi bakım isteyecektir.

En arsızı, senin için en kolayı, en herşeyin azıyla yetineni yine bermuda. Onda bile ilk 3 hafta iyi sulama ve güneş gerekir. Temmuz Ağustos sıcakları olmayan ama güneşi olan bir yetişme dönemi şart. Hala barajlar boş ve bir 3 hafta iyi bir sulama gerekecek.

Ayrık öneriyorlar demişsin. Bermuda zaten bir cins ayrıktır. Bir diğer adı köpek dişi ayrığıdır. Bahçen tamamen kurumadıysa güzel bir sulamayla tekrar yeşertebilirsin ve yayılıcı özelliği vardır. Açıklıkları doldurur zamanla.

Bu arada çimlerini feda etmiş olman güzel bir davranış. Saygı duydum.
0
Mirket
(26.08.25)
(23)

1 ay sonra kızımız olacak evdeki kedimizin durumu hakkinda

su eve bi peynir alamadin diyen fare
Merhabalar bu Badem, yaklaşık 9 aydır ailemizin bir üyesi oluyor kendisi;https://eksiup.com/p/kw676132xf9tBaşlıkta da belirttiğim gibi eşim gebe ve gelecek ay kısmet olursa kızımız olacak, 4 kişilik bir aile olacağız.Bugün eşim şu yeni doğmuş bebeğin kafasını yaralayan kedinin videosunu görmüş ve ba
Merhabalar bu Badem, yaklaşık 9 aydır ailemizin bir üyesi oluyor kendisi;

eksiup.com

Başlıkta da belirttiğim gibi eşim gebe ve gelecek ay kısmet olursa kızımız olacak, 4 kişilik bir aile olacağız.

Bugün eşim şu yeni doğmuş bebeğin kafasını yaralayan kedinin videosunu görmüş ve bana gönderdi. Ne yapacağız dedi.

Bademin doğacak bebeğimize zarar verecegini düşünmüyorum açıkçası ama böyle bir ihtimali de asla kabullenemem. Siz olsanız ne yapardınız bu süreçte?

Ben dışardan gelen, ikisinin aynı evde olmayacağını belirten tüm cılız seslere rağmen birlikte büyürler diye düşünüyordum, hiç böyle bir durumu düşünmemiştim.

Lütfen akıl verin, yardımcı olun.Ne yapmalıyız, bu süreçte siz neler yaptınız ?
0
su eve bi peynir alamadin diyen fare
(20.08.25)
evde 3 kesi var, çocuk 3 oluyor. çok iyi arkadaşlar.
0
gurur
(20.08.25)
Not: Yapı itibariyle saldırgan bir kedi değil ama oyun oynamayı, ilgiyi sevilmeyi çok istiyor. Şimdi ilgi bebeğe kayınca kıskançlık durumu olur mu bilemiyorum.
0
🌸su eve bi peynir alamadin diyen fare
(20.08.25)
Kediyi bebeğin kokusuna ve eşyalarına yavaş yavaş alıştırabilirsin.
Kedinin, bebeğin odasına girmesini sınırlandırın. kedinin vakit geçirebileceği güvenli alanları olsun (genelde onun girdiği veya onun odası da olabilir). evdeki değişiklikler kedide stres oluşturabiliyor.
Doğum sonrası kediyi bebekle yalnız bırakmayın ve gerekirse veterinere de danışın.
0
ermanen
(20.08.25)
olur öyle kazalar, bişey olmaz. aynı evde yaşar giderler, arada kedinin tırmığı da batabilir bişey de olabilir. bişey olmaz.

millet çok boş büyütüyor bu mevzuları.
0
tchuck
(20.08.25)
Asla yalnız bırakmayın. Kedi içgüdüyle hareket eden bi hayvan yeri geldiğinde sana bile tırnak atabilir ama esas kendi boyutunda ve daha küçük varlığı görünce sinir olabiliyorlar veya av sanabiliyorlar. Hepsi öyle değil tabii ama bilmenin de garantisi yok. Bizim kedimiz minnoş diyip fazla rahat olmayın. Ben bize hoş davranan ama kısa boylu (çocuk ve tekerlekli sandalyedeki adam) herkese saldıran bi köpek tanımıştım mesela.

Ben çocukların bir evcil hayvanla büyümesinin çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
0
nhk ni youkosu
(20.08.25)
bizimki bebek bir aylık bile değilken kafasını dişlemişti. olabiliyor böyle şeyler. yapacak bir şey yok. ilk zamanlar uyurken kediyi odaya almıyorduk biz. yanına yaklaşınca vs tetikte oluyorduk. zamanla serbest bıraktık. kızım 3 yaşını bitirdi. hala arada gelip ısırıyor, tabi bizi de. kedi bu yani. dikkat etmekten başka çare yok. zaten çok korkulacak ya da büyütülecek bi durum yok.
0
elorelia
(20.08.25)
bir şey olmaz. arkadaşlarımın hemen hemen hepsi kedili evlerde bebek büyütüyorlar, hatta biri 6 kedinin arasında kız bebek büyütüyor.
bebekleri haliyle gözlemsiz bırakmamak gerekiyor bir an. gözünüz üzerlerinde olduğu sürece de bir şey olmaz. arada yanlışlıkla tırnak takmalar olur ama öldürmez sonuçta, alışılır. tırnakları düzenli kesiyorsanız o bile problem olmaz hatta.
asıl problem çocuk büyüdükçe başlıyor. 2-3 yaşına gelince kediyle güreşmeye çalışıp kızdırabiliyorlar. asıl o zaman dikkatli olmak lazım. kedinin tırnaklarını kesik tutarsanız ve çocuğa kedinin güreşilecek bir oyuncak olmadığını anlatırsanız, gözünüzü de ayırmazsanız problem olmaz.
bir de cins kediler genelde sakin ve narin oluyor. size şu an pati atma ısırma gibi huyları yoksa bebek gelince de olmaz bence.
0
nolmus yani
(20.08.25)
öncelikle hayırlı olsun. Allah bağışlasın. sağlıkla büyüsün.
sonralıkla, o kadar korkmayın bir şey olmaz yani bi iki tırmık bi iki ısırık yiyebilir bebek ama kedi aşılı olduktan sonra bi zararı olmaz korkmayın. ne saçma yerlerde düşecek de yaralanacak. hayvanla büyümesi çok güzel bir şey.
yine de baş başa bırakmayın tabii Allah korusun hayvan bu sonuçta. ama çok da evhamlanmayın. sakınan göze çöp batar derler.
0
matilda
(20.08.25)
hocam başlarda baş başa bırakmamak lazım. bizim kedimiz bazen ısırıyor tırmalıyor bebişi ama genelde hafif sıyrıklar şeklinde. zamanla alışıyorlar birbirlerine hatta kedi bizim bebeğe çok iyi geliyor sosyalleşmesine katkı sağladığını düşünüyorum. ilk zamanlarda dikkat etmek lazım sonra birbirlerine alışıyorlar bence.
0
eisberg
(20.08.25)
Yeğenim doğduğunda (pek de insan canlısı olmayan, huysuz) kedi, bebeği kendine oyun arkadaşı yaptı, bebek yatağında beraber uyudular, bebeğe hiç zarar vermedi. Yeğen büyürken (neredeyse 6 yaşında artık) ara sıra kediyle sert oynasa da kedi çocuğa hiç zarar vermedi. Olabilecek en iyi ilişkiyi kurdular. Kedi başka insanlara bile daha yumuşak davranmaya başladı.

Arkadaşlarımızın çocuğu olduğunda onların kedisi bebeğe ciddi zarar vermeye çalışıyordu, çözemediler. (Zaten bu kedi bebekten önce de manyaktı, eve gelen insanlara oyun için değil zarar vermek için saldırıyordu.) Kediyi ailelerinden birinin evine taşıdılar, çocuk galiba 7-8 yaşında, kedi hâlâ yeni evinde yaşıyor.

Kediniz daha önce küçük insan görmediyse nasıl tepki vereceğini gerçekten bilemezsiniz. Kedinin tırnaklarını sürekli kısa tutun (normalde kesmiyorsanız şimdiden kesmeye başlayıp alıştırabilirsiniz) ve özellikle ilk aylarda kontrollü bir araya getirin tabii.

Ayrıca kedinizin kafasını ısırmak istiyorum, sevgiler.
0
kobuzchu kiz
(20.08.25)
size tavsiyem ya sahiplendirin ya da sokaga salın. bir şey olmaz diyenlerin mantığı hareket eden arabanın önüne atlasam bir şey olmaz. nasılsa frene basar mantığı ile aynı. kuzenim bebekken evdeki kedilerinin gözüne tırnak atması yüzüne retina yırtılmasından dolayı tek gözü kör olmuştu. 13 yaşında hala tek gözü kör yaşıyor. çocukcağız annesine diyor ben büyüyünce polis olacağım diye. ama aile çocuk şimdiden travma yaşamasın diye. evet olursun kızım diyor. kedi bunun farkında olmaz oyun sanar. ama bir insanın hayatı mahvolur.kediye ne oldu derseniz olaydan 3 ay sonra dişi bir kedinin peşinden atlayıp kaçtı. Olan bir hiç ugruna kuzenime oldu işte.
Bebeşiniz ne zaman 6 7 yaşına artık kendini koruyabilecek yaşa gelir o zaman alırsınız kedi veya köpek. Allah analı babalı büyütsün yavrunuzu. şimdiden saglıklı bir hayat dilerim
0
limonlu eksi
(20.08.25)
Çok ekstrem bir şey o yalnız. Kucağında bebek sallar gibi kedi sallayan kız videosu da dolaşıyor, onu da dikkate alın o da ekstrem.

Bu Badem'in cinsindeki kediler saldırgan olmazlar, zaten bildiğim kadarıyla hibrit hayvanlar onlar, ömür boyu ağrıyla yaşıyorlar. Ayrıca bebekten dolayı kediyi yok saymaya kalkışmayacaksınız diye umuyorum, kedi depresyona girerse dikkatinizi çekmeye çalışır elbette. Ayrıca kediler bebek nedir bilirler, korkmayın o kadar.
0
muhayyer divan
(20.08.25)
kardeşler, akraba çocukları da zarar veriyor bebeklere? o çocukları sokağa atmıyor da kontrol ediyorsak kedilere de aynı şeyi yapmalıyız. zamanla alışıyorlar zaten genelde. büyütmeyin lütfen kafanızda. yukarıda bi hayvan düşmanı demiş, sözde akrabasının retinası çizilmiş diye. bunlar hayatın olağan akışında zaten normalde de olabilen şeyler. benim yüzümde de kocaman bir iz var mesela. ben üç yaşındayken uzak bir akrabanın çocuğu tırnağıyla yarmış resmen yanağımı. abartmamak lazım bazı şeyleri. hayatta her şey olur, yeter ki vicdanlı olalım herkese ve hayvanlara karşı.
0
samansapı
(20.08.25)
evde kedi beslenmez
0
mantık
(20.08.25)
Abi öyle videolara bakarak plan yapacaksan, anlık duygularla hareket edeceksen işin vahim. O halde hiç bir insanı, karını kocanı da yaklaştırma bebeğe. O videolarda gördük eş şiddetini de.
0
Shepard
(20.08.25)
Evde kedisi olup da çocuktan sonra kediyi başkasına vermek zorunda olan 2 aile tanıyorum. Hiç sorun yaşamayan hatta sürekli kucak kucağa gezen de 3 tane biliyorum. O konuda kimse kesin konuşamaz sanırım. Kontrollü şekilde tanıştırın, gözünüzün önünde olsun. Olmazsa yapacak bir şey yok. Şimdiden paniğe gerek yok. Kedi çok tüy döktüğü için üst solunum yolu rahatsızlıkları endişen olabilir ama o da "kedi annesi" değilseniz bakımını yaptığınız için minimum seviyededir diye düşünüyorum.
0
nawar
(20.08.25)
kedinin kafasina sirke sürün,
cocugun elbisesinede sirke sürün,

Kavga eden iki kediyi bile kardes yapiyor bu sirke kokusu.
0
designer
(20.08.25)
Aylarca birlikte yaşadığım canlıyı bebekle ne yapacak gözlemeden plan yapmam.
Kedi ve çocuğa çok bağlı. Sorun yaşayan kimse yok benim etrafımda.

Bizim kaç yıllık kedimiz evde sürekli bebek kalması gerektiğinde kokladı ve daha yaklaşmadı. Sürekli yattığı odada bebek var diye girmez oldu. Hatta kedi dediğin hayvan bir kumaş parçası falan olsa gider üstüne yatar. Yerde 1-2 metrekarelik bir kumaş parçası üzerinde bebek varsa bırak üstüne basmayı, etrafından dolaşırdı.
0
master of ceremonies
(20.08.25)
kediye bir sepet alin, koluna takin.
gidici gibi ..
0
cooperr
(21.08.25)
Oğlum 2.5 yaşında kreşe başladı. 2 kere eve yüzü tırnaklanmış şekilde geldi. Kreşteki başka bir çocuk yapmış, ağzımı açıp bir şey diyemedim. Şimdi 10 yaşının içinde ve o izler gayet oyuk duruyor yüzünde.
Geçen sene sokaktan kedi sahiplendik. İster istemez bazen sıkıştırıyor benim oğlan. Sürekli anlatıyorum o da canlı, canın istediğinde kucaklayıp götüremezsin diye. Daha çizik yok, şükür.
Bazen insan yavrusu kediden daha çok iz bırakıyor.
Instagram'da @portibon'un geçmiş gönderilerini inceleyin. Lütfen.
0
strawberry first
(21.08.25)
Merhaba, cins olarak "saftirik" bir kedi bu, tekir olsaydı sıkıntı olabilir diyebilirdim.

Hayvanlar içgüdülerine göre hareket eden canlılardır, o anda bölgesine kimse girmesin istiyorsalar ona göre tepki verirler, buradaki "oğluşum o benim bir şey yapmaz" kafasındaki insanları pek dinlemenizi önermem.

Cins kediler biraz daha uysal oluyor, böyle bir avantajınız var.
0
devorgilla the gunslinger
(21.08.25)
Kedimle aynı evde yaşadığı yeğenimin şimdiye kadar tek bir teması oldu. O da yeğenim uyurken sürekli sakındığımız kedim gizlice gidip onu kokladı, burnunu dokundurunca da bebek uyandı ve ağladı. O ağlamayı duyan kedim arkasına bakmadan kaçtı odadan. :) Bu kadar.

Benim gördüğüm kadarıyla bebek emeklemeye başladığında esas sorun bebeklerden kaynaklanıyor, kedilerden değil. Bebek kedinin peşine gitmek, onu kuyruğundan tutmak ya da bir şekilde dokunmak, sıkmak, ısırmak filan istiyor. Benim kendim kaçangillerden olduğu için köşe bucak saklanıyor bebekten. Ama bazı kediler kaçmaktansa bebeğe bir tane pati atmayı ya da işte tırmalamayı vs tercih edebilir. Burada bebekle kedi arasında güvenli bir mesafe olduğu müddetçe hiçbir sorun olacağını sanmıyorum. Bebeğin kediyi hırpalamaması çok önemli. Yoksa kediler hiçbir zaman durduk yere gidip bir bebeğe ya da daha doğrusu insana zarar vermez. Genel modları zaten "bana dokunmayın, alanıma girmeyin, ne yapıyorsanız yapın" modunda.
0
silverleaf
(21.08.25)
ya ben fotoğrafa bakmamıştım, şimdi gördüm. kedide tasma ve zil var. bunlar çok tehlikeli. bu zil yüzünden dili kopan kedi biliyorum ben.
0
elorelia
(21.08.25)
(4)

Ayvalık/Cunda otel veya airbnb

tchuck
daha önce hiç gitmediğim için bölgeyi bilmiyorum. ancak altımızda araba olacak bilgisiyle beraber;- eğer varsa o bölgede, en azından kendi plajı vs. olan bir otel veya airbnb yoksa da önemli değil ama o zaman da güzel, etkileyici olabilecek falan bir yer arıyorum.cunda mı, ayvalık mı bilmiyorum. den
daha önce hiç gitmediğim için bölgeyi bilmiyorum. ancak altımızda araba olacak bilgisiyle beraber;

- eğer varsa o bölgede, en azından kendi plajı vs. olan bir otel veya airbnb yoksa da önemli değil ama o zaman da güzel, etkileyici olabilecek falan bir yer arıyorum.

cunda mı, ayvalık mı bilmiyorum. deniz tatilii yapacağız 2-3 gün. büyük çoğunlukla plajda olacağız güneş batana kadar. öyle düşünebilirsiniz.

bana önereceğiniz yerler var mıdır?

türkiyede böyle bulmak biraz zor oluyor, samosta falan bir sürü kendi koyu/plajı olan otel veya airbnb oluyor da. ban hotels.com üzeirnden falan bakınca göremedim.
0
tchuck
(19.08.25)
kendi havuzu plajı falan yok bize la luna'yı önerdiler oraya gidicez bakalım
0
Sadece soruyorum
(19.08.25)
merhaba, ayvalık sarımsaklı özelinde yazıyorum. hey yıl sarımsaklı için min. 4 günümü ayırırım. varol otel veya amphora otelde yarım pansiyon olarak konaklarım ( iki otel yan yana ) otellerin fiyatları genelde aynı gecelik yp 3000 tl ödedim. plajla arasında sadece yol var, otellerinin kendi plajları var. amphora otelin plajına dışardan içecek getirebilirken varol otelin plajına dışarıdan yiyecek içecek sokamıyorsunuz. otopark problemi yok.
0
obscure
(19.08.25)
amaç sadece deniz girmek ise sarımsaklı yada badavut tarafına bakın. arka tarafta murat reis otel var orası da güzeldir. akşam güzel kafa çekeyim gezeyim istiyorsanız cunda tarafına bakın. cunda da joon oteli ya da pür beyaz oteli tavsiye ederim. cunda otellerin çoğunun deniz kıyısı yoktur. bazıları özel plaj alanı tutuyor. orda da aksaç otelin kendi plajı var konforlu ve güzeldir.

ayrıca paranız çok ise ortunç olabilir. kamp gibi sessiz sakin huzurlu bir yer arıyorsanız da ada camping denizi muhteşemdir.
0
gercekdunya
(19.08.25)
ya peki hangi bölgede tutmak lazım aslında?
dediğim gibi gündüz akşama kadar denize giricez, akşam da tatlı tatlı bir yerlerde bişeyler içip etrafta dolaşırız, gece gidip denize gireriz belki vs.

sarımsaklıdan mı bakmak gerekiyor, cundadan mı? nerelerdir bu işin bölgeleri?
0
🌸tchuck
(20.08.25)
(13)

askerin hiç gece nöbet tutmamış olması

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
normal mi?
normal mi?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(26.07.25)
Ne kadar süre nerede yaptı? Acemilikte zaten olmuyor bu. Bedellilik de acemilik zaten.

Usta birliğe geçince kimisi eğitimlere katılmıyor, kimisi şoför, yazıcı, çaycı gibi hizmetlerde oluyor. Onlar pek tutmuyorlar.
0
biseysorcaktim
(26.07.25)
bedelli için çok normal. diğerinde de görevi varsa normal. gündüz görevi vardır.
0
enteg
(26.07.25)
Bedellide durum nedir bilmiyorum ama çok ekstrem bir durum. Ya yazıcı vs olacak ya belli sebeplerden silah verilmemiş olacak (rdm).
0
kimlanbu
(26.07.25)
rdm'lik olacak (yani psikolojik vb. sorunları olacak, faça, madde bağımlılığı vs.) ya da yazıcı olacak
0
tchuck
(26.07.25)
Ben de hiç nöbet tutmadım. Yazıcıydım.
0
kaptan memo
(26.07.25)
acemilikte nasıl gece nöbeti olmuyor ben bedelli yaptım herkese 1 kere tutturuldu hatta 2 kere denk geldi bizim ekibe. ben ikisinde de hastaydım birinde hiç kalkmadım birinde kalktım sen yat biz hallederiz dediler orası ayrı da bedellide de tutuluyor.
0
semaforo de medianoche
(26.07.25)
313 kd olarak yaptım, ne gece ne gündüz nobet tuttum. Silahim bile yoktu.

Nizamiye cavusuydum, sen sabah 8 aksam 5 zaten nobettesin o yuzden muafsin dediler. Allah razi olsun dedim.

Acemilikte de tutmadim hic çünkü sayimiz cok oldugu icin dis karakola gidiyorduk gece kalmaya.
0
duster
(26.07.25)
yazicilar tutmuyor nobet benim hatirladigim kadariyla.
0
bohr atom modeli
(26.07.25)
bedellide de mümkün değil eğer yazıcı değilse. ben 2 kere gece nöbeti tuttum 25 günde
0
biravekahve
(26.07.25)
Koğuşta gece nöbeti tutmak diyorsan o illa yapılıyor ama silahla falan dışarıda tutmadık biz de. (3 haftalık bedelli)
0
nhk ni youkosu
(26.07.25)
van kolorduda kısa dönem hukomcuydum, hiç nöbet tutmadım, üniforma giymedim, silahım yoktu.

haftanın 7 günü ferit melen’e sivil araçlarla asker götürüp getirirdik. bazen sadece asker taşıyan charter uçuşlar için gecenin bir yarısı limana gittiğimiz de olurdu. nöbet tutmayı tercih ederdim diyemem ama 4 ay boyunca sadece 2 kez izin yapabilmiştim, hangisi daha avantajlı sen karar ver.
0
phoarbix
(26.07.25)
evet normal.
0
abelardo
(26.07.25)
nobeti yazan adam kayirabilir. ozellikle komutan hic ilgilenmiyorsa sevmedigine surekli gece nobeti kitlemek, dostlarina ictima nobetleri vermek gibi seyler cok yaygindir. bazi komutanlar dikkat eder, kimileri umursamaz.
0
antikadimag
(26.07.25)
(6)

Şimşek gidiyor mu?

eisberg
Twitter'da söylentiler var. Yenişafak ve sabah fişini çekmiş diyorlar. Ben borsa için soruyorum, şu sıralar fena değil gibi ama her "şu sıralar fena değil"in sonu siyasi bir haberle heba oluyor, bu sefer önden çıkmak istiyorum kazancımı alıp :). Rasim ozan cem küçük falan ağzından kaçırdı mı akıbeti
Twitter'da söylentiler var. Yenişafak ve sabah fişini çekmiş diyorlar. Ben borsa için soruyorum, şu sıralar fena değil gibi ama her "şu sıralar fena değil"in sonu siyasi bir haberle heba oluyor, bu sefer önden çıkmak istiyorum kazancımı alıp :). Rasim ozan cem küçük falan ağzından kaçırdı mı akıbetini??
0
eisberg
(21.07.25)
Normalde Mehmet Simsek bu tarz durumlarda twitter hesabindan yerimdeyim diye twit attiyordu bu sefer atmadi. Gidebilir de gitmeyebilir de olcmek zor.

Giderse 24 Temmuz Faiz kararindan sonra muhtemelen Agustos ayinda gider.

Bence gitmez. Ozellikle tam bu anda gitmez. Faizi indirerek kurun biraz onunu acacaklar. Bir de ekonomi bakani giderse 3 yil onceki dolarizasyonlu doneme geri doneriz.
0
nuevo
(21.07.25)
yenişafak ve sabah fişini falan çekemz. çünkü mehmet şimşeği getiren de akp değil zaten.

ingiliz ve amerikan bürokrasisi istedi, ve getirdiler. çünkü türkiyenin ödemesi gereken borçları vardı. gerekli tahsilatlar yapılıp, gerekli şirketlerin içi boşaltıldığında gitmesinde bi mahsur kalmayacak.
0
tchuck
(21.07.25)
2 senedir ayda 1-2 defa aynı şey söyleniyor
0
avatar is back
(21.07.25)
@tchuck hocam inan bunlarla ilgilenmeyecek kadar tecrübeliyim :).
0
🌸eisberg
(21.07.25)
Yeni şafak faiz bir milyon milyar puan inecek de diyordu. Kaale almamak lazım.
0
hububrad
(21.07.25)
hububrad +1

son zamanlarda haberleri çok takip edemedim ama mehmet şimşekle ilgili izlediğim haberlerde hep onun yerine gelecek adam kalmadığını ve bu yüzden gitmesine çok ihtimal verilmediğini söylüyolardı.
0
turuncu tonlarda
(21.07.25)
(12)

dolar kuru bastırılıyor mu?

biseysorcaktim
doların uzun süredir çok az bir eğri ile yükselmesi herkeste "dolar aslında 40 değil 45" düşüncesini oluşturdu.euro ise 47 lira seviyesine ulaştı.euro - usd dengesi 1.17 gibi bir şey. hep öyleydi sanırım. 1 - o zaman dolar baskılanıyorsa euro da baskılanıyor demektir bu.2 - bu mümkün mü?3 - bir müda
doların uzun süredir çok az bir eğri ile yükselmesi herkeste "dolar aslında 40 değil 45" düşüncesini oluşturdu.

euro ise 47 lira seviyesine ulaştı.

euro - usd dengesi 1.17 gibi bir şey. hep öyleydi sanırım.

1 - o zaman dolar baskılanıyorsa euro da baskılanıyor demektir bu.
2 - bu mümkün mü?
3 - bir müdahale varsa bile dolar baskılanıyor ifadesi aslında hatalı bir ifade bu durumda. tl düştü yükseldi yerine dolar düştü yükseldi ifadesi ile aynı düzlemde.
4 - eğer bir müdahale varsa dolara değil tl'ye mi bu durumda? yani dolar baskılanıyor değil, tl olduğundan yüksek mi fiyatlandırılıyor.
0
biseysorcaktim
(11.07.25)
dolar euroya karsi deger kaybetti.
haliyle euronun daha cok yükselmesi normal.
0
sonsuz
(11.07.25)
dolar 3000 lira'da olsun insanlar "doların hakettiği değer 3050" der o işin sonu yok.

müdahale dünyanın her ülkesinde her saniye var. merkez bankasının işi o zaten. faizden bile daha öndedir o.
0
avatar is back
(11.07.25)
Türkiye'de euro fiyatı dolar üzerinden belirlenir. Evet dolayısıyla euro ve altında baskılanıyor. Aslında dolar bazlı her şeyin fiyatı baskılanıyor.

Bunu şuradan anlayabilirsiniz. Trump, başa geçtiği zaman dolar çok büyük değer kazandı. 1 dolar, neredeyse 1 euro'ya eşitti. Biz de bir değişiklik olmadı. Sonra yavaş yavaş değer kaybetti. 1.17 seviyelerine geldi. Biz de yine sabit kaldı.

Merkez bazen alarak, bazen de düzenlemeler getirerek, bazen de satarak müdahale ediyor.

TL'nin ne kadar değerli olduğunu Türkiye'de göremezsiniz. Yurt dışına çıkmanız lazım.

Bazıları nedense buna inanmakta büyük zorluk çekiyorlar. Siz de inanmıyorsanız, kendi bileceğiniz iş. Paranızı istediğiniz gibi değerlendirebilirsiniz. İstediğinize inanabilirsiniz.

.
0
kartallar yuksek ucar
(11.07.25)
dolar ucuz olsa onu ilk önce türkler satın alır, yurt dışında satar, gelen parayla daha çok dolar alır, daha çok dolar satar, bedavadan zengin olurlar. bütün bu satışlar sonrasında da dolara talep artacağı için doların fiyatı yurt içiyle yurt dışında aynı olur. dolar baskılanıyor abimciler ile 2023 seçimlerinde kemal kılıçtaroğlu'na oy veren zekiler aynı kişilerdir.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(11.07.25)
Bence bu konu cok net.Mali piyasalarda tum delikleri ayni anda kapatamazsin.Buyume yonunde oynadiginda enflasyon artar veya faizi arttirdiginda ekonomi biraz sogur gibi.

Dolari cildirtmamak icin yuksek faiz vermeyi goze aliyoruz.Buna dolar kuru bastiriliyor yada bastirilmiyor denemez.Dolarin artisi demek yurt disindan gelen sicak paranin kar edemeden cikmasi demek.EKonomi yonetimi gelen sicak paraya muhtac oldugu icin mecburen sicak parayi dolar bazinda kar ettirmekle mukellefler.Yoksa tum ekonomi baslarina cokecek.
0
turkuaz
(11.07.25)
"Dolar alıp, yurt dışına satmak" ne demek bilmiyorum ama Türkler zaten dövize geçip, yurt dışından alım yapıyor. Ne oluyor :

- İnsanlar Türkiye'de tatil yapmak yerine, yurt dışında tatil yapıyor.
- Buradaki evlerini satıp, yurt dışından ev alıyor.
- Alış verişini yurt dışından yapmaya çalışıyor.

vs. vs.

Çünkü TL değerli olsa da, içeride döviz bazlı çok pahalı olduğumuz için, bunu hissedemiyoruz. Biraz kafası çalışan döviz bazlı varlık topluyor.


.
0
kartallar yuksek ucar
(11.07.25)
dolar euro paritesi tüm dünyada ne ise türkiyede de aynısı olur. aksi halde anında arbitraj başlar ve bu kuru gene dünya dengesi eşitler.
0
orpheus
(11.07.25)
"Dolar baskılanıyor" ifadesi aslında TL'nin değeri artırılıyor gibi demek. Dolar/Euro paritesi TCMB'nin dolar alıp satmasıyla oynayacak bir şey değil. Dolar TL karşısında değer kaybediyorsa bunun dolarla değil TL'yle ilgisi var. Yani sorudaki 4. madde doğru.
0
himmet dayi
(11.07.25)
1 evet. 2 evet. 4 evet.
0
osssy
(12.07.25)
1 milyon dolar getirdin.
türk lirasına çeivrdin, 40 milyon tl paran oldu.

faize attın, 6 ayda 40 milyon tl paran 50 milyon tl oldu.

dolar anca 40'dan 41-42'ye geldi.

50 milyon tl'yi geri dolara çevirdin. 1.2 milyon doların oldu.
parayı aldın defolup gittin.

dünyadaki herhangi bir ülkede bu parayı dolar faizine atsan, 1 milyon doların 1 yılda ta çatlasın 1.05 milyon dolar olurdu. sen 6 ayda, yıllık faizi n4 katını kazandın.

-----

şimdi sana soru: sence baskılanmıyor mu?
şuan ülkedeki dolar rezervinin tamamı bu "carry trade" için var. herkes 1.5 yıldır bu şekilde dolar bazlı para kazanıyor. hem de çılgınlar gibi kazanıyor. yarın faiz düştüğü gün, parasını alıp çıkacaklar. o zaman sence dolar ne olacak?


-----

normalde piyasa dengesi gereği, dolar aşağı yukarı bizim faiz oranımız kadar artmalı.
1 senede dolar %20 arttı, türk lirasına ise %50 faiz verdik. arada bu makas varken, herkes bedavadan zenginleşiyor.

"dolar baskılanmıyor" demek için, faiz %50 ise, doların da en azından %40 civarında artmış olması gerekir ki, bu yukarıda söylediğim carry trade yapılamıyor olsun.
0
tchuck
(12.07.25)
buna benzer bir konuyu açmıştım. ama buraya kendi görüşlerimi yazayım. Ama ondan önce bazı sorulara cevap vermek gerekiyor bana göre.

1- Her konuda güvenirliğini yitirmiş bir partinin , açıkladığı merkez bankasının rakamlarına inancınız tammı ?
2- rezerv satmadan , tabela fiyatı sabitleyemezler mi ?

Kaldığı Açıklanan rezervler günlük değil aylık, dolayısı ile günlük krizlerde ne olup bittiğini vatandaş olarak biz biliyor muyuz ?

Açıklanan rakamlar aylık olduğu için psikolojik üstünlük merkez bankasında, yani istenirse günlük krizleri yönetmek için günlük istediği kadar satar , piyasa sakınleyince tekrar yerine koyar.

Böylece fiyatın artmadığını gören vatandaşa , tekrar satışa geçebilir veya talebi durdurabilir.

Sonuç olarak ben , açıklanan hiç bir rakama inanmıyor, ve yapılan işlemlerin şeffaf ve doğru olduğunu düşünmüyorum.

Ayrıca Kaldıkı dolar fiyatının bu fiyatta kalması , sadece yüksek faiz ile açıklanamaz bana göre. Yüksek faiz ile yapıldığını kabul etmem için, ekonomiye tam bir güven olması gerekir. Sizce bu koşul geçerli mi ?

Örneğin ben yüksek faiz bile olsa 1 tl bile olsa mevduatta tutmuyorum .
0
Rao
(12.07.25)
Sonuç olarak, bana güvenirliklerini kaybettikleri için.

özellikle önemli siyasi kırılım günleri ağırlıkta olmak üzere bal gibide baskılanıyor.
0
Rao
(12.07.25)
(16)

Zeki Demirkubuz mu? Nuri Bilge Ceylan mı?

koela
Evet menemen soğanlı mı olur soğansız mı olur sorusunun klasikleşmesi gibi bu soru da günümüzün en popüler sorusu ve kıyaslaması. Sizce Zeki Demirkubuz'un filmleri mi daha iyi yoksa NBC'nin mi? ya da size hangisi daha çok hitap ediyor?Hangisi yönetmenlik ve senaristlikte daha başarılı, hangisinin oy
Evet menemen soğanlı mı olur soğansız mı olur sorusunun klasikleşmesi gibi bu soru da günümüzün en popüler sorusu ve kıyaslaması.

Sizce Zeki Demirkubuz'un filmleri mi daha iyi yoksa NBC'nin mi? ya da size hangisi daha çok hitap ediyor?

Hangisi yönetmenlik ve senaristlikte daha başarılı, hangisinin oyunculuk seçimleri daha iyi?

Bana göre Zeki Demirkubuz Nejat İşler'in söylediği gibi çünkü Zeki insan. Ve onun filmlerini daha çok izledim. Bana daha çok işleyen filmler onunkilerdi.
0
koela
(09.07.25)
yıldız tilbe-sezen aksu sorusu gibi.

zeki demirkubuz halka daha yakın duruyor ama nbc bence görsel olarak da, derinlik olarak da, anlatım olarak da çok daha başarılı.
0
m e b
(09.07.25)
nbc
0
jamswety
(09.07.25)
ikisi de birbirinden beter, yönetmen geçinen tipler.
0
feastofthedamned
(09.07.25)
zeki demirkubuzun yaldızı kazınınca altından cinsiyetçi, eril, küfürbaz, seviyesiz biri çıkıyor. filmleri de belli bir yaştan sonra insanda hiç karşılık bulmuyor, klişe bukowski sözleri gibi geliyor. ergenlikte pausede kalmış bir hali var.

nbc kendisini yaldızlamaya dahi ihtiyaç duymuyor, kendi dünyasında.

ayrıca meb+1
0
Phoebe
(09.07.25)
Reha Erdem.
0
auroraaurora
(09.07.25)
Nbc Orhan Pamuksa Demirkubuz Emrah Serbes.
0
thracia
(09.07.25)
Cook gençken Zeki Demirkubuz filmlerinin DVD lerini bulur izlerdim. Daha önce izlediğim hiçbir filme benzemediği için ilgimi çekmişti. NBC filmlerinden çok uzun süre keyif almadım ama zamanla bu denklem tersine döndü. NBC inanılmaz yetenekli, kendine has bir yönetmen, Zeki Demirkubuz ise sanki yıllardır aynı şeyi söylüyor. Zeki Demirkubuz'un yeni bir filmi çıksa merak edip izleyesim gelmez ama NBC ninkine bakarım.
0
sekizdokuzon
(09.07.25)
nuri bilge ceylanın diyalogları inanılmaz yapay, ben zeki demirkubuzu daha cok seviyorum o yüzden
0
tchuck
(09.07.25)
ikisi de degil. ama nbc > demirkubuz.

nbc mesela kitap yazar gibi senaryo yaziyor. karakterler uzun, kitabi ve @tchuck'in dedigi gibi yapay konusmalar yapiyor. bunu yapmadan anlatamiyor sanirim meramini.

yine nbc elestirisi olarak hep ayni temayi anlatiyor. "egitimli insanin tasradaki bunalimi" ve tasrali insanla yasadigi kontrast. abicim 1 film cekersin 2 cekersin ayni konuda. adam bir zamanlar anadolu'dan beri 15 yildir ayni temayi farkli hikayelerle anlatiyor.

demirkubuz'a hic girmiyorum.

ben turk yonetmenlerden en cok tolga karacelik'i begeniyorum galiba.
0
antikadimag
(09.07.25)
Meb analojide nokta atisi yapmis. Insansa insan, bana ne ki? Yakin arkadasim mi olacak, hayatimin neresine koyayim bu bilgiyi simdi?

NBC seviyorum. Zeki, bir iki film cekti, sonrasindaki isleri vasat veya vasatin altinda. Kendini bir adim ileriye goturmedi, keske goturseydi de birkac sene onceki kahvehane atismalari yerine, filmlerini, islerini konusuyor olsaydik.
0
buf-e kür
(09.07.25)
NBC cok bariz sekilde.Insanlarin filmlerinde kusur bulmaya calismasina bakmayin.COk derinlikli, muhtesem filmleri var
0
turkuaz
(09.07.25)
sinematografi ve görüntü olarak nbc. iyi bir fotoğrafçı olmasının ekmeğini yiyor. zd ise diyalog ve senaryo bakımından daha tatminkar geliyor.
0
onheil
(09.07.25)
ikisi de değil ama illa birini seçeceksem nbc. zeki demirkubuz’un halı sahacı toksik erkekliği çekilmiyor. nbc’nin hikayeleri (karısının da etkisiyle) daha cinsiyetsiz en azından.
0
sir gawain
(09.07.25)
Zeki iyice boş konuşan, unutulunca kariyerini nuri nin üzerine kurmaya çalışan küfürbaz, hava yapan ergen irisi oldu. Zamanında iyidi. Masumiyet hele yeraltı çok iyidir. Sonra hep kendini tekrar etti. Yeni bi anlatış getiremedi.

Nuri yse hep yenilendi. Ortalıkta gezip racon kesmedi. Çıtayı hep yükseltti. Ve haddini biliyor. Mesela Son filmi cortladı. Bi daha film çekmeyeceğim diyor.
0
luluki
(09.07.25)
NBC
0
deartheodosia
(09.07.25)
nbc aynı filmin değişik veriyonlarını çekiyor gibi. kubuz ise daha renkli daha değişik ortam ve hikayelerle dolu. nbc nin filmini 2. kez izlemek istemeyebilirsiniz ama kubuzun aynı filmini defalarca izleyebiliyorsunuz. en azından ben de öyle.
0
ground
(10.07.25)
(11)

İzmir'in en yaşanılası ilçesi hangisidir?

sorucu
İzmir'in en yaşanılası ilçesi hangisidir?
İzmir'in en yaşanılası ilçesi hangisidir?
0
sorucu
(09.07.25)
Ben Urla derim
0
etna
(09.07.25)
Araç var mı? İşe gidip gelme derdi var mı? Deniz mi seviyorsunuz yoksa sakinlik mi? ucu acık soru
0
HellKeePer
(09.07.25)
ilçe merkezdeyse karşıyaka bostanlı. merkeze yakınlık açısından narlıdere urla en mantıklısı.
0
mikahakkinen
(09.07.25)
Altyapı, ulaşım, demografik yapı, konum, iklim, trafik yoğunluğu gibi birçok kritere göre bence; Karşıyaka’da Bostanlı ve Atakent, Güzelbahçe’de sahil hariç Kahramandere ve Yelki tarafı, Urla’da da merkez.
0
orient blue
(09.07.25)
ilçeden çok semt/mahalle fark eder bence. evka 3’te oturabiliyorsanız bornova da iyidir, sahilevleri’nde oturabiliyorsanız narlıdere en iyisidir.

işe gidip gelmek için yolda olmayacaksanız urla, güzelbahçe, seferihisar iyidir.
0
phoarbix
(09.07.25)
ilçe değil bölge diyelim.

bostanlı/atakent
0
tchuck
(09.07.25)
Güzelbahçe yelki
Bostanli

Yelki tabi güney fransa fiyatlarında. Uçmuş halde.
0
logisticsmanager
(09.07.25)
Urla değil, kesinlikle tavsiye etmiyorum. Çünkü;
Bir kere ufak bir ilçe hatta kasaba, sıkıcı yazlık beldesi

Alışveriş vs sıkıntı sürekli izmire bağımlısın gitmesi gelmesi bi dert

Çok şaşırtıcı ama urlada deniz yok, urla merkezi yolun üst tarafında dağlık tepelik düz yolu olmayan bir yer

Deniz yolun altındaki mahallelerinde var

insanlar urlada yaşıyorum diyor ama kilometrelerce uzaktaki mahallelerinde yaşıyor çok dağınık bir şehir.

Ev bulmak filan çok zor evler hep eski ve 2 katlı

Sonuç olarak Urladan uzak dur.
0
infernalcadre
(09.07.25)
yaşanılası ifadesi sizin için ne ifade ediyor? nasıl bir hayat tarzınız var, beklentileriniz neler? eğlence & sosyal hayat mı, doğa mı, kültür sanat mı, ulaşım kolaylığı mı, çocuk varsa düzgün kreş veya okul mu?

mesela urla yazılmış, benim için bakımsız, pis, aşırı pahalı, yazları aşırı kalabalık, overrated bir sahil yerleşimi ama bir sürü urla aşığı var ve bambaşka bir gözle bakıyorlar gibi gibi.

daha spesifik tarif ederseniz daha isabetli önerilerde bulunabiliriz.
0
Phoebe
(09.07.25)
evden çıkmıyorsanız ödemiş-tire
0
9kuyruklukedi
(09.07.25)
Karşıyaka dışında izmir'de yaşamalık düzgün ilçe yok. Karşıyaka'nın da Bostanlı veya mavişehir tarafı iyidir. Genel olarak süper diyemeyiz.
0
runaway
(09.07.25)
(29)

Neden depresyona gireriz?

sekizdokuzon
Onlarca sebebi var elbette ama bir tanesini az önce şu şekilde düşündüm: Zihin çok uzun süre mücadele modunda çalışıp işe yarar bir çözüm üretemeyince kendini bir süre rölantiye alıyor. Depresyondayken zihninizin daha az ve yavaş çalıştığını farketmissindir. Bu açıdan bir hayatta kalma mekanizması o
Onlarca sebebi var elbette ama bir tanesini az önce şu şekilde düşündüm: Zihin çok uzun süre mücadele modunda çalışıp işe yarar bir çözüm üretemeyince kendini bir süre rölantiye alıyor. Depresyondayken zihninizin daha az ve yavaş çalıştığını farketmissindir. Bu açıdan bir hayatta kalma mekanizması olabilir.

Sizce neden depresyona giriyoruz?
0
sekizdokuzon
(08.07.25)
Günümüz modern toplumunda çevresel faktörlerin beyin kimyamıza tecavüz ediyor oluşundan mütevellit bu çağın en tehlikeli rahatsızlıkları mental rahatsızlıklar.
0
apocalipy
(08.07.25)
@appcalipy +1
Bir açıdan dışarıdan gelen saldırı/saldırılara karşı koyamayip bunu kendinde döndürme hali gibi.
0
encokbenisevinnolur
(08.07.25)
bir anlama oturtamayınca x' i, cumburlop giriyoruz. x değil, x' in nedenini bulamamak bence asıl sebep.


x i kayıp, ayrılık, yaşama amacı vb vb. her şey alabiliriz :/
0
lüzumsuz adam
(08.07.25)
mutsuzlukla depresyonu karıştırmayın
0
mantık
(08.07.25)
Pes ettiğin için, dayanamadığın için, tetiklendiğin için. Zayıf adam işi. Depresyonun sana yararı yok, o yüzden kurtulmak için savaşmalısın. Ama herkeste bir furya, psikolara gidelim, ilaç içelim. Git gez dolaş, hobi edin, işe gir, gönüllü bir şeylere gir. Kısaca dene. Ama yokkkk, kendiniz eziklemek, drama yaratmak çok daha kolay ve ilgi çekici.
0
Shepard
(08.07.25)
Dünya tarihinde hangi büyük adamların hayatları boyunca depresyonla savaştığını ya da yaşadığını bilsen küçük dilini yutarsin @Shepard
0
🌸sekizdokuzon
(08.07.25)
@sekizdokuzon yazar mısın kimler, bir bakayım okuyayım.
0
Shepard
(08.07.25)
@Shepard, buyuk lokma ye, buyuk soz soyleme demisler.
Bilmedigin, yasamadigin sey icin aciktan gazel okumak kolaydir. Depresyon insana oyle bir carpiyor ki, hayalet tren gibi, kimse gormuyor, ama sen allak bullaksin, kolunu kaldiracak mecalin yok. Bunun nasil basladigini bilmiyorum, ama o kara bulut bir sekilde insanin beynine girince, gerisi cok zor geliyor. Aylar, yillar bazen toparlamak.
0
quaker
(08.07.25)
sekizdokuzon yorulmasin, basit bir arama veya chat gpt sorusu (parantez icindekiler depresyon seviyesi, tarihte kayit altina alinmis sekilde)

Winston Churchill (Şiddetli; sürekli melankoli, intihar düşünceleri)

Abraham Lincoln (Yoğun; ağır üzüntü, içe kapanıklık)

Vincent van Gogh (Çok şiddetli; psikotik ataklar, kendine zarar verme)

Ernest Hemingway (Şiddetli; alkol bağımlılığı, intihar)

Virginia Woolf (Çok şiddetli; psikotik ataklar, intihar)

Sylvia Plath (Çok şiddetli; intihar düşünceleri, kendine zarar verme, ölümle sonuçlanan intihar girişimi)

Ludwig van Beethoven (Yoğun; izolasyon, öfke nöbetleri, umutsuzluk)

Leo Tolstoy (Yoğun; derin varoluşsal kriz, intihar düşünceleri)

Friedrich Nietzsche (Çok şiddetli; izolasyon, ağır depresif krizler, psikoz benzeri belirtiler)

Marilyn Monroe (Şiddetli; ilaç bağımlılığı, kronik yalnızlık, aşırı mutsuzluk)

Charles Darwin (Yoğun; aşırı kaygı, izolasyon, fiziksel rahatsızlıklar)

Isaac Newton (Yoğun; sosyal izolasyon, paranoya, ağır umutsuzluk)

Edgar Allan Poe (Şiddetli; alkol bağımlılığı, kendine zarar verme eğilimi, yoğun melankoli)

Kurt Cobain (Çok şiddetli; uyuşturucu bağımlılığı, intihar düşünceleri ve intihar)

Robin Williams (Şiddetli; kaygı, paranoya, intihar)

Frida Kahlo (Yoğun; kronik fiziksel ağrılarla beraber gelen umutsuzluk, yalnızlık hissi)

Mark Twain (Yoğun; sosyal izolasyon, ölüm korkusu, umutsuzluk)

J.K. Rowling (Orta; aşırı umutsuzluk, yalnızlık, intihar düşünceleri)

Buzz Aldrin (Yoğun; izolasyon, alkol bağımlılığı, varoluşsal kriz)

Jim Carrey (Yoğun; sürekli üzüntü, izolasyon, varoluşsal sorgulamalar)
0
quaker
(08.07.25)
@quaker tenk you bakıp döneceğim ulan

aha döndüm de gözüme çarpan Churchill için.

"The biographies of Churchill by Manchester go into this. His thesis was that Churchill was manic-depressive but managed to fight through depression by forcing himself to work constantly. Wall building was one of the things he did to keep busy. I think you see something like this in Springsteen's description of his own depression, that he overachieved during a lot of his career as a way of staving off depression."

Yani bence benim dediğim doğru gibi sadece buraya bakarak. Reddit'te yazan bir abimiz. Sonuçta yalan da değil yazdığı comment. Kısaca savaşacaksın dedik, aha şöyle böyle savaşmış çörçil.
0
Shepard
(08.07.25)
tamamen kimyasal, mentalle en ufak alakası yok. bir çok dış faktör + genetik faktörler beynimizin içinden geçiyor.

"iyi düşün, mutlu düşün, güzel kelimeler kullan" gibi şeylerin maalesef bu duruma hiçbir faydası yok.
0
tchuck
(08.07.25)
Tekil ornek uzerinden tum hastaligi "Aha cozduk" diye kenara cekmek de, ne bileyim, biraz bos.
Churchill savasmis, ugrasmis. E savasamayan? Hobi edinemeyen? Ailesinden zaman bulamayan? Parasi olmayan? Isinden kovulmus olan? Milyon tane insanin yasadigi seye, "savasmiyorlar, hepsi zayif" demek, cok ergen isi, hakikatten.
Neyse, insan basina gelmeyince konusur durur, bekara kari bosamak kolay sonucta.
0
quaker
(08.07.25)
Şöyle de düşünülebilir, shepard mantığında şeylerle karşılaştığında öfke kontrol meselelerin gün yüzüne çıkıyorsa depresyona girmezsin, niye böyle bakış açıları var ne biçim dünya tarafına geçersen is depresyona doğru gidiyor. Bu soruyla mesleki yaşamında vs uğraşıp mükemmeliyetçi ve idealist yaklaşırsan, bir aşamada sonuç alamayıp alamayıp yine depresyona giriyorsun.
0
encokbenisevinnolur
(08.07.25)
@ encokbenisevinnolur: Bunun orneklerini gordum, adam herseyi en iyi sekilde yapmaya calisiyor, cabaliyor, ediyor, basariyor kismen. Sonra en ufak sey yanlis gidiyor. Bam, yerle bir. Ne oldu? Tum duzeni, beklentisi, basarisi o catlakla gume gitti. Cok garip bir kafa, ilac falan cozuyorlar biraz ama, kimbilir o ilac insandan neler goturuyor.
0
quaker
(08.07.25)
@quaker: Evet, o tur durumlari kastetmeye calistim ben de, emin değilim ama depresyonun farklı bir türü olsa gerek bu da.
0
encokbenisevinnolur
(08.07.25)
@quaker abi yazılanı okumuyorsun galiba, öfkeden mi nedir hahaahah. Sadece bu örnek üzerinden gidersek demişim.

Olaylar basit, pes edersen boku yiyorsun. Etmeyeceksin. Savaşacaksın. Yani senin başına gelen şeyler hemen herkesin başına belli bir seviyede geliyor.
0
Shepard
(08.07.25)
Bahsettiğiniz şey öğrenme psikolojisi terimi ile öğrenilmiş çaresizlik okuyor ve depresyonla ilişkisi çok çalışılmış. Sıçanlarla, sineklerle filan bisürü araştırma var ve önemli bi kısmı depresyonla ilişkili buluyor gerçekten.Ha bazı insanlar da aynı yıkıcı deneyimi yaşadığı halde depresyone girmiyo. Niye, ne onları koruyor. Onları koruyan çeşitli şeyler olabilir geçmiş öğrenmeler, güçlü sosyal destek sistemleri filan. Onlar da psikolojik dayanıklılık (resilience) başlığı altında araştırılıyor.
0
benim bir gizli bildiğim var
(08.07.25)
@Shepard: Yeterince okuyorum canim kardesim, merak etme.
Sadece senin hakkinda yeterince okumamisim, simdi okudum, anladim durumu, sen haklisin, ben haksizim.
0
quaker
(08.07.25)
@quaker abi bak tartışmayı kaybettin. Vuracak yer aradın, stalk yaptın. Ad hominem. Ahaahahah. Bilgilen gel. Bu arada ben senin hakkında okumadım. XD
0
Shepard
(08.07.25)
depresyon sadece duygularla veya gündelik sorunlarla izah edilebilecek bir durum değil. son derece ciddiye alınması, bu konuda öz farkındalığın yüksek olması gereken bir süreç. beyin kimyasının çeşitli nedenlerle değişmesi (ameliyat/narkoz, perimenopoz/menopoz süreci, hamilelik, sakatlanma/yaralanma, zor süreç vb.), bozuk ve/veya yetersiz beslenme düzeni, genetik faktörler (ailede genetik aktarım olan mental hastalıklar), 0-6 yaş dönemi bakım verenlerin tutum ve yaklaşımları, büyük T ve küçük t travmalar, çevresel koşullar, alkol ve uyarıcı tüketimi gibi gibi bir sürü parametre var.

evet egzersiz, hobi, arkadaşlar dostlar, doğa vb. konuların sağaltıcı etkileri var ve çok faydalı ancak distimi, majör depresyon vb. boyutuna gelmiş biri zaten bu sayılanları yapabilecek bir kimyaya sahip değil maalesef beyninde. hem terapi hem ilaç tedavisi gerektirebilir böyle durumlar. üstelik depresyon nükseden bir durumdur uzmanlara göre.

ben biraz da yaşımdan kaynaklı daha böyle toplumsal düzeyde varoluşsal sancılar nedeniyle ara ara depresif hissedebiliyorum :)). ama ailede yaşanmış olan mental hastalıklara istinaden bu tür konuları düzgünce araştırıp içselleştirdiğim uzun yıllar sayesinde kolay kolay depresyona girmiyorum. geçmişte iki defa girdim, biri aşırı sancılı olmuştu, diğerinde antrenmanlıydım :). birkaç defa da travma sonrası stres bozukluğu süreçleri yaşadım.
0
Phoebe
(08.07.25)
mesela bence depresyona giren kisiler duyuruda her gün baslik açmamalilar.
0
feastofthedamned
(08.07.25)
Prof. Dr. M.Gazi YAŞARGİL hocaya spiker soruyor,
- efendim akıl sağlığınızı nasıl koruyorsunuz,depresyondan korunmak için vs..
+ hiç boş vaktim olmadı bunları düşünecek.

gibi bir cevap vermişti sanırım.
0
designer
(08.07.25)
tüm sebepleri aşağıda listeledim (thanks to chatgpt)

Genetik yatkınlık, nörotransmitter dengesizlikleri, hormonel değişiklikler (tiroid, doğum, menopoz)

Öğrenilmiş çaresizlik, aşırı öz eleştiri ve düşük benlik saygısı, erken dönem travmaları, uzun süreli stres (kayıplar, maddi sorunlar, anlam kaybı, ilişkisel kayıplar), yalnızlık ve sosyal izolasyon,

Evrimsel depresyon, toplumsal baskının yarattığı depresyon

Bana göre toplumsal baskı ve yalnızlık ile birlikte sosyal izolasyon en başta gelen sebepler. Sonra da hormonel değişimler.

senin bahsettiğin evrimsel depresyon oluyor.
0
gabe h coud
(08.07.25)
@feast: Aslında tam tersi. Depresyonda olan insanları kendilerini ifade etmeye daha çok yüreklendirmek gerekir. Bir de mental sağlığımız üzerine konuşmak artık hayati bir önem taşıyor. Kadın erkek herkes yaşadığı zorlukları paylaşmalı, başkalarının deneyimlerinden faydalanmalı. Tabii bunlar sürekli birilerinin kuyruğuna basarak ilgi odağı olmaya çabalayan incellerin kafa yordugu konular değil.
0
🌸sekizdokuzon
(08.07.25)
ortalama zekasi olan kisiler zaten depresyondan çikabiliyor. çikamayanlar da bu basligi açanlar gibi sefil yasayanlar oldugu için, çikmasalar da olur diyoruz.
0
feastofthedamned
(09.07.25)
sizcesi bizcesi mi var? bilimsel açıklanmış. @mantık +1 dopamin seretonin genetik aktarım çevre vb. bir sürü değişken var.
0
mikahakkinen
(09.07.25)
@feast: kelime dağarcığını arttır, hep aynı lafları sokuyon. Tad alamıyoruz
0
🌸sekizdokuzon
(09.07.25)
Duyuru'da sansür var o yüzden ;) Yoksa hayatinda duymadigin ifadelerim var(tabii ne kadarini anlayabilirdin orasi meçhul).
0
feastofthedamned
(09.07.25)
Laf sokmaktan küfrü anlayacağını tahmin etmeliydim. Ben Gazi mahallesinde doğdum büyüdüm, senin o yakası açılmamış sandığın küfürleri biz sakız diye çiğniyoruz.
0
🌸sekizdokuzon
(09.07.25)
(14)

Yurtdışı geliri

tchuck
bir şey sormak istiyorum;3.5 senedir yurtdışı firmalarına remote "employee" olarak çalışıyorum. yani danışman değilim, contractor değilim. direkt employee diye geçiyorum onlarla olan sözleşmelerimde. bu yurtdışı firmaların türkiyeyle hiçbir alakası yok. buradan bir gelir de sağlamıyorlar, burada şub
bir şey sormak istiyorum;

3.5 senedir yurtdışı firmalarına remote "employee" olarak çalışıyorum. yani danışman değilim, contractor değilim. direkt employee diye geçiyorum onlarla olan sözleşmelerimde. bu yurtdışı firmaların türkiyeyle hiçbir alakası yok. buradan bir gelir de sağlamıyorlar, burada şubeleri de yok hiçbir şeyleri yok.

www.cbhukuk.com

yani bu yasaya tamamen uyuyorum.

ben bugüne kadar hiçbir şey beyan etmedim, zaten bu yasaya uyuyor olduğum için. benim bir şey yapmam gerekiyor muydu?

dediğim gibi faturalaşmıyorum, danışman değilim, contractor değilim. dümdüz o şirketlerin maaşlı personeliyim.
0
tchuck
(24.06.25)
o firmanın çalışanı iseniz ve herhangi bir faturalaşmanız yoksa bence sıkıntı olmaz ama şu iki soru kafamda belirdi.

- çalıştığınız firmanın ülkesine vergi ödüyor musunuz? oturumunuz var mı?
- maaş akışı türkiye'deki bankanızla mı oluyor?

ikinci sorumun cevabı evet ise yarın öbürgün bu para nereden geliyor diye sorabilirler.

bu işlerden anlayan bir avukata başvurmanız en iyisi bence fakat aynı case'de biri cevap verirse daha sağlıklı olabilir.
0
elektr10
(24.06.25)
@elektr10

buradaki vergisel ilişkiyi şirketim daha iyi biliyor mevzuat neyse ona göre yapıyorlar.
ama bildiğim kadarıyla; çifte vergilendirme anlaşması olan ülkelerde vergi mükellefi 180 günden fazla hangi ülkedeyse, o ülkenin vergisinden sorumlu. yani ben türkiye'nin vergisinden sorumluyum, türkiye de yurtdışı maaş gelirlerinde vergi olmadığını söylüyor.

böyle bir ilişki var aramızda bidiğim kadarıyla.
0
🌸tchuck
(24.06.25)
türkiye yasalari gene de burada da vergi ödemenizi bekliyor olabilir. direkt maasli calisansaniz maasinizdan o ülke icin vergi ve sosyal kesintiler yapiliyor demektir. orada kayitli adres olmadan nasil mümkün olur bu bilmemekle birlikte bir an önce uluslararasi is hukukuna bakan bir avukatla görüsmenizi tavsiye ederim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(24.06.25)
hesabınıza döviz olarak geliyorsa bir problem yok. bildiğim kadarıyla beyan verilmesine de gerek yok. eğer takibe takılırsa size bir mektup geliyor, dilekçe yazıyor ispatlarınızı sunuyorsunuz, kapanıyor. yine de bir müşavire sorun, bunlar kişisel tecrübelerimdir.
0
awlmi
(24.06.25)
Abi arastirdigimda her şeyi sağlıyorsan vergi vermiyorsun o kesin de benim anlamadığım her şeyi sagladigina kim karar veriyor?
Bu sebepten bir danismana sorman yada seninle aynı durumda birini bulman iyi olur. Yoksa yüzde 99 eminim vergi vermemen gerektiğine de maliye misal senin bu durumda olduğunu nasıl bilecek de seni denetlemeyecek onu anlamadım (bilgi yok, beyanname verilmiyor diyor ama acaba bir belge falan var mi).
0
logisticsmanager
(24.06.25)
senin normalde vergilendirilecek olan "faturan" is sözlesmen bence.
türkiye'ye vergi vermemen mantiken imkansiz.

karsidaki ülke senin icin vergi veriyor mu? belki oradan cifte vergi anlasmasi sayesinde zaten vergin veriliyordur. bu da orada yasamadigin icin sacma olurdu. ama orada da vergi verilmiyorsa su an bence mantiken tr'ye vergi ödemen lazim.
0
sonsuz
(24.06.25)
@sonsuz,

yukarıda yasayı net bir şekilde attım. türkiye'de kesinlikle vergi ödemiyorum. ama bunu önden beyan etmeli myim etmemeli miyim onu anlamadım sadece.

ayrıca diğer ülkede ikametim olmadığı için de, tüm vergisel sorumluluğum türkiye'de. haliyle diğer ülkede bir vergi ödemem gerekmiyor. bu da %100.
0
🌸tchuck
(24.06.25)
bu arada ispatım da şu:

çalıştığım şirket hesabıma usd olarak ödeme yapıyor.
çalıştığım şirketin türkiye ile hiçbir alakası yok.
çalıştığım şirket ile aramda bir employee sözleşmem var ve bu sözleşme imzalı, resmi. (sözleşmede; izin haklarım, yan haklarım, bonus durumlarım vs. her şey detaylıca yazıyor. net bir employee sözleşmesi yani)
0
🌸tchuck
(24.06.25)
tchuck, söyle ki, gelirinizin bir noktada vergilendirilmesi gerekiyor. Ya o ülkede ya bu ülkede. Bunu da size en dogru söyleyecek kisi uluslararasi is hukuku ya da uluslararasi vergi hukuku üstüne calisan bir hukuk bürosudur. Yasalar maalesef, "burada söyle yaziyor"dan cok daha girift temellere oturtulmus seyler. Basiniz agrimasin sonra.
Ben "yasada böyle diyor ama fikir alayim" diye ne zaman bir avukata gittiysem patladim, avukat hep düsündügümün tersini söyledi.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(24.06.25)
@thuck, abi usd yatiyorsa vergi ödemiyor musun anlamadim ne alakasi var.
6 ay'a kadar vergide muafsin 6.aydan itibaren 7 aya gectigindeyse ilk 6 ay da dahil her seyi ödüyorsun.
0
sonsuz
(24.06.25)
@konusma,

zaten türkiyede vergilendiriliyorum. ama istisnam olduğu için %0 olarak vergilendiriliyorum.
0
🌸tchuck
(24.06.25)
@sonsuz, yukarıda attığım yasayı okudun mu? nasıl ne alakası var?
0
🌸tchuck
(24.06.25)
Arkadaşlar ben de ilk duyduğumda sasirmistim ama Türk gelir vergisi yasası 23/14-a okuyunca anlıyorsunuz. "o şirketin yurtdışında vergi verip vermemesi beni ilgilendirmez. Eğer döviz ile maaş aliyorsan, şirket Türkiye'den gelir kazanmiyorsa (misal dava var, şirket bu durumda ama Türkiye'de olacak proje için adam tutmuş. Bu şart olmuyor çünkü proje Türkiye'de) ve Türkiye'den gider göstermiyorsa gelir vergisi almıyorum" demiş hatta beyanname de gerekmiyor demiş. Sizler başka çift vergilendirme olayindan bahsediyorsunuz ama o başka olay.

Ki bu olay bu duyuruda bir sürü kez konuşuldu yani. @tchuck eski duyurulardakilere de sorabilirsin belki. Ama ben olsam bir danismanlik parasi verirdim emin olmak için. Kaç para tutacak yani dava değil bir şey değil, Kafan rahat olur hatta maliye gelirse diye şimdiden kanıtlarını tutarsin kenarda.
0
logisticsmanager
(24.06.25)
siz bordrolu çalışan olduğunuz, çalıştığınız firmanın da türkiye ile hiçbir ilgisi olmadığı için siz vergiden müstesnasınız.

linteki özelge de sizin durumunuza benzer bir durumu içeriyor. www.verginet.net

"Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ücretleri vergileme yetkisinin Türkiye'ye ait olduğu değerlendirildiğinde, dar mükellef kuruma bağlı olarak çalışma karşılığında anılan kurumun doğrudan doğruya yurt dışından elde ettiği kazanç üzerinden tarafınıza döviz olarak ödediği ücretler, yukarıdaki şartların da sağlanması halinde Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14/a) bendine göre gelir vergisinden müstesna olacaktır."
0
dylancash
(24.06.25)
(8)

Kilo vermek için ne updateler yapmalyıım beslenmemde

tchuck
dün; 250 gram kuzu külbastı yemişim, 200 gram kök sebze yemişim (patats, havuç vs.) yanında.sonra 1 tane protein bar yemişim,ardından 300gr civarı karpuzla, 70-80gr beyaz peynir yemişim.----bugün 2 yumurtalı kavurma yedim, 75gr kavurma.ardından 1 tane protein bar yiyip az önce de 400gr karpuzla 100
dün; 250 gram kuzu külbastı yemişim, 200 gram kök sebze yemişim (patats, havuç vs.) yanında.
sonra 1 tane protein bar yemişim,
ardından 300gr civarı karpuzla, 70-80gr beyaz peynir yemişim.

----

bugün 2 yumurtalı kavurma yedim, 75gr kavurma.
ardından 1 tane protein bar yiyip az önce de 400gr karpuzla 100 gram ezine peyniri yemişim.
5-6 gibi de 250 gram kuzu külbastı yiyip yanına marul salatası yiyeceğim.

----

bundan öncekileri yazmamıştım ama;
yine 250 gram kuzu külbastı yanında marul salatası. 3 yumurtadan kavurmalı yumurta yemiştim. arada 2 tane protein bar yiyip az bi karpuz yemiştim.


öncesinde günde 12-13bin adım atıyordum son günler erken kalkamadığım için yürüyemiyorum. diğer saatler de hava çok sıcak çıkamıyorum.


bu yukardaki beslenmeye sadece 12-13bin adımlık bir yürüyüş eklesem 5.5-6km ortalama hızla, sizce kilo verilir mi?

99 kiloyum 35 yaşındayım. (boyun önemi yok bildiğim kadarıyla ama 180cm im)

yakın bir tarihte ağırlık antrenmanı ekleyebileceğimi düşünmüyorum
0
tchuck
(11.06.25)
Her hafta 1-1,5 kilo salatalık al, canın atıştırmalık birşeyler çektiğinde 2 salatalık tuzla soğuk soğuk, hem su ihtiyacını karşılarsın hem birşey yemiş olursun
0
grimavi
(11.06.25)
Hocam kilo vermek matematiksel bir işlem sezgisel değil, beslenmene ve günlük aktivitene göre alman kaloriyi hesapla ondan 250-300 kalori düşüp o şekilde beslen, kilo verirsin. Bu beslenme ve hareket rutinin bu şablonun içindeyse kilo verebilirsin herhangi bir metabolik sıkıntın yoksa.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(11.06.25)
çabuk kilo vermek içün;

-kuzu eti yenmez
-patates yenmez
-karpuz yenmez
-market kavurması yenmez

çünkü yağ miktarları fazla, kalorisi yüksek, glisemiks indeksi yüksek.

devamlı yürünmez postacı gibi. arada tempoyu artır sonra düşür. nabzın artsın insin.
0
yurtsuz john
(11.06.25)
Ben bir de kendimden örnek vereyim: Ben yaptığım spor nedeniyle dönem dönem kilo alıp dönem dönem kilo veriyorum, kilo alıp verirken değiştirdiğim tek şey pirinç miktarı oluyor 600 gram pirinç yediğimde kilo alıyorum 200 gram pirinç yediğimde kilo veriyorum, ne yaptığım antrenman şeklinde ne de yediğim yemeklerde bir farklılık oluyor sadece aldığım total kaloriyi pirinç miktarına göre aayrlıyorum birinde balansın üstünde kalırken diğerinde balansın altında kalıyorum, senin bu beslenme ve hareket rutinin balansın üstünde kalıyorsa, yani alman gereken toplam kalorinin üstüne çıkıyorsan kilo veremezsin, balansın altında kalırsan kilo verirsin, baktığın zaman dandik bir rutin diyemeyiz tabii ki ama yediğin besinlerin sahip olduğu enerji miktarı/kalorisi yüksekse ve seni balansın üstünde tutuyorsa temiz beslensen bile kilo veremezsin, o nedenle bu matematiksel bir işlem.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(11.06.25)
@yurtsuz john, yağ miktarının neticeye bir etkisi olduğunu düşünmüyorum önemli olan alınan kalori.
0
🌸tchuck
(11.06.25)
Günde 3 dilim baklava yiyerek kilo verebilirsin
Ama günde 500 gr et yiyerek kilo veremeyebilirsin
Kaleci abinin dedigi gibi matematiksel bir mevzu
0
dedeminhirkasi
(11.06.25)
Hocam şundan bu kadar gr bundan şu kadar gr la olmuyor bu işler. Bunlar insanı bir süre sonra sıkıyor ve sürdürülebilir olmuyor.
Yapman gerekenler şunlar

İlk ogun 12.00-13.00 gibi olacak
İkinci öğün de en geç 19.00 da olacak

Bu saatten sonra ertesi gün öğlene kadar asla bir şey yemeyeceksin. Su çay içilebilir.

Bi öğünlerde de zararlı diye bildiğimiz hiç bir şeyi yemeyeceksin. Ekmek, şeker bunları tamamen çıkartıyorsun. Pilav ve türevlerini az olmak ve beslenmenin sürdürülebilir olması adina az miktarda günde sadece tek ogununde yiyebilirsin ama çok az.

Haftanın 1 gününde de tek ogun canin ne istiyorsa ye. Sonra aynı şekilde devam et diğer günlere.
Bu kadar. Neyin yararlı ve zararlı olduğunu zaten biliyorsun. Oturup bir tabak pilav yemezsin zaten….
0
tahirkemalbozoglu
(11.06.25)
Kendince sağlıksız olduğunu düşündüğün hiçbir şeyi eve alma.
Ekmek, patates, kuru meyve, pirinç, ayçiçek yağı vs.
Paketli hiçbir şey alma eve.

Etler, yağlar, sebzeler, yoğurt
Bu sağlıklı besinlerden istediğin kadar ye.
Zaten vücut bir noktada duruyor.

Yanında ekmek olmayınca 500 gram pirzola yenmiyor.
0
michael_knight
(12.06.25)
(7)

Tesla evde şarj cihazı (alınır mı?)

tchuck
garajım var, araç 25inde gelecek.garajta trifaze durumu yokmuş.https://www.amazon.com.tr/VUIUYOIESayarlanabilir/dp/B0DYY779XY/ref=sr_1_2_sspaşu ürünü almayı düşnüüyorum.bunun 7900'lük versionu da var da.https://www.amazon.com.tr/VUIUYOIES-Elektrikli-/dp/B0DBVGDLMD/ref=sr_1_2_sspasanırım 10 küsur bin
garajım var, araç 25inde gelecek.

garajta trifaze durumu yokmuş.

www.amazon.com.tr

şu ürünü almayı düşnüüyorum.
bunun 7900'lük versionu da var da.

www.amazon.com.tr

sanırım 10 küsur binliği almak daha doğru olacak. hem askı apratları cartları curtları falan diyor. çok emin de değilim gerçi.

sizce alınır mı?
alınırsa bunun opsiyonları arasında hangisini almak daha mantıklı olur?
0
tchuck
(09.06.25)
Tesla'nın orijinal Mobile Connector cihazı ve Blue Adaptor'ü 10-11.000₺'ye geliyordu. Fiyat farkı yokken orijinal ürün kullanmak daha mantıklı.

Garajdaki elektrik altyapısı blue adaptor ile 32A akımı destekleyecek şekilde mi? Standart prizler 16A oluyor ve sürekli 16A akım çekmeye pek uygun değiller. Araç şarjı gibi sürekli maksimum akımı çekecek sistemler için elektrik saatinden doğrudan özel bir hat çekilmesi öneriliyor, saat uzaksa bu da ekstra masraf demek.

Şarj hızları da blue adaptor ile 7kW, standart ev tipi priz ile maks 3kW civarında oluyor.
0
mrmlq
(09.06.25)
9 aydır elektrikli kullanıyorum. O tür alete ihtiyaç hemen hemen hiç olmadı. İş icabı günde 150-180 km'yi ard arda 4-5 gün yapınca, normal şarj kablosuyla 10 saat şarj etmek yetmeyebiliyor.
Normal kablosu ile saatte yaklaşık %3,3'ünü şarj edebilirsiniz. Akşam 15 saat evde durabilecekse %50'sini her gün şadj edebilirsiniz,bu da her gün 150-180km yapabilirsiniz demek olur.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(09.06.25)
@mrmlq,

anladım. 32 ampere uygunmuş, ama genelde 16amper ile kullanacağım elektrikçiye danıştım.

direkt teslanın cihazları da birebir aynı fiyatsa, ordan alırım öyleyse. hiçbir fiyat bilgisi paylaşmadıkları için bilemedim de.
0
🌸tchuck
(09.06.25)
@abba,

sanırım artık normal adaptör vermiyorlar bildiğim kadarıyla. haliyle mutlaka bir cihaz almak gerekiyor.
0
🌸tchuck
(09.06.25)
@tchuck

Tesla, Türkiye'de artık mobile connector vermiyor. Sadece Type-2 kablo veriyor. Mobile Connector almak için önce bir Tesla araca sahip olmak gerekiyor, sonra Tesla mobil uygulamasından servis isteği oluşturarak sipariş vermek gerekiyor. Araç henüz teslim edilmediyse Tesla sahibi bir tanıdık üzerinden sipariş vermek de diğer bir çözüm.
0
mrmlq
(09.06.25)
öyleyse tesladan mobile connecctor ve blue adaptör alacağım garajda şarj için. ve elektrikçi de gerekli şalter altyapısını kuracak garaja doğruyum demi? işin özeti budur.
0
🌸tchuck
(09.06.25)
Abi bilmem kaç milyon verdiğin arabaya üreticisi belli olmayan, satışı sadece Türkiye'de olan, ismi Google'da aratınca aksesuar, cam kavanoz falan çıkan bir firmanın üç kuruşluk ürününü mü alacaksın? Kullanilacak kaçak koruma bile no name gibi.

Çalıştığım firma araç şarj cihazı da üretiyor. Çok kompleks bir ürün değil yalan yok, üretimini fabrikada gördüm. Ama bu ürün bir arıza sebebiyle sıkıntı çıkarırsa ne yapacaksin? Bu bana arabaya billurlar petrolden benzin koymak gibi geldi.
1.5-2 milyonluk arabaya biraz daha para harcasan daha mantıklı olacak gibi.
0
logisticsmanager
(09.06.25)
(5)

Köpeği resmi olarak devralmak

tchuck
şuan çipindeki kaydı X bir kişide olan köpeğin kaydını kendi adıma nasıl aktarabilirim? aşamaları nasıl oluyor yani?
şuan çipindeki kaydı X bir kişide olan köpeğin kaydını kendi adıma nasıl aktarabilirim? aşamaları nasıl oluyor yani?
0
tchuck
(02.06.25)
iki kişi aynı anda gitmeli mi tarım bakanlığına? yoksa her ikisi de aynı evrakı imzaladıktan sonra sadece bir kişi gitse yeterli mi?
0
🌸tchuck
(02.06.25)
Beraber veterinere gidebilirsiniz.
0
duster
(02.06.25)
veterinerle konuşursanız ayrı ayrı da gidebilirsiniz. Sahibiyle görüşmüyorum ama böyle gelip size imza verecek sonra ben gelirim falan diyebilirsin
bana veteriner böyle bir teklifle gelmişti
0
ala09
(03.06.25)
Veteriner telefonla da olur dedi ve öyle de yaptık. Ex sahibi aradım veterinerin yanındayken. Tabi bu herkesin birbirine güvendiği durumlar için geçerli olabilir.
0
beetlejuice
(03.06.25)
ben karşı tarafa güvenmiyorum, %100 resmi olarak yapmak için ne yapmam gerekir acaba. tarım bakanlığı falan bişeyler diyorlar aa anlamadım hiç. iki kişi aynı anda mı gitmek zorunda vs.
0
🌸tchuck
(04.06.25)
(7)

Tesla - ev tipi şarj gibi konular

tchuck
dünkü furyada bir tesla aldım ben de.evimin şahsi bir garajı var, oraya istasyon mu artık ne deniyorsa onu kurmalıyım ama süreç nedir şmdi?teslanın sitesinde wall connector'ün fiyatını falan göremedim. kaldı ki almam gereken bu mudur onu bile bilmiyorum. çünkü benim hızlı şarja vs. ihtiyacım yok. za
dünkü furyada bir tesla aldım ben de.

evimin şahsi bir garajı var, oraya istasyon mu artık ne deniyorsa onu kurmalıyım ama süreç nedir şmdi?

teslanın sitesinde wall connector'ün fiyatını falan göremedim. kaldı ki almam gereken bu mudur onu bile bilmiyorum. çünkü benim hızlı şarja vs. ihtiyacım yok. zaten eve gelince aracı garaja koyup şarjını takıcam 15 saatte şarj olsa da farketmez benim için. acil durumlarda benzinliğe giderim vs.

benim şuan ne almam gerekiyor kısaca?
wall connector'ün fiyatı nedir ve sizce taktırmama gerek var mı?
bu evden şarj etmek için ek bir kablo vs. almaya gerek var mı?
0
tchuck
(23.05.25)
AC wallbox’a ihtiyaç yoksa herhangi bir marka standart 220v şarj adaptörü alıyorsunuz o kadar. Dandik bir şey almayın ama, varsa Tesla’nın kendi adaptörünü, yoksa da bilindik bir markanınkini alın.

Örneğin;
www.parcagonder.com

Aracın pili 60kwh idi galiba. Bu adaptörle %20-80 aralığını 17 saatte doldurursunuz.
0
orient blue
(23.05.25)
Hocam 8 aydır ev kullanıyorum. O dediklerinize ihtiyaç olmadan kullanıyorul
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(23.05.25)
@abba, neye ihtiyaç duymadan anlamadım
0
🌸tchuck
(23.05.25)
www.amazon.com.tr

böyle bir şey iş görür mü acaba?
0
🌸tchuck
(23.05.25)
Arabayı teslim alırken wall charger da satın alırsınız tesladan.
Teslanın sitesinde posta kodu girince anlaşmalı olduğu elektrikçileri de yönlendiriyor. O da yoksa facebookta tesla grupları var oraya yazın.
Benim tanıdık bundan 2 sene önce bodruma kurdu araç gelmeden hattı çekildi, aracı teslim alırken wall connectoru da aldı altyapı hazır olunca istanbuldan evine geldiği gibi elektrikçi kutudan çıkardı 20 dakikada kurdu.
Ayrıca bu tarz ürünleri almak elektrikçinin dediğine göre önemli zira araç şarj olurken tek başına bir eve yetecek kadar enerji çekiyor akım sıcaklık takibi ayarlamasının yapılabilmesi hele ki ev eskiyse çok önemli.
0
denizgonen
(24.05.25)
tesla'dakinin ücreti nedir bilen var mı peki? hiçbir yerde yazmıyor da.
0
🌸tchuck
(24.05.25)
www.amazon.com.tr

şunu almayı düşünüyorum son olarak. sizce bir sıkıntı var mıdır? dikkat etmem almadan önce düşünmem gereken bir şey var mıdır?
0
🌸tchuck
(28.05.25)
(12)

İkinci El Tesla alınır mı?

tchuck
yeni model y'den sonra ikinci el fiyatları güzel düştü.elimde c5 aircross var 75bin km'de, nerdeyse kafa kafaya tesla model y alabiliyorum 2. el olarak. 15-20bin km'lik araç üstelik.mevcut aracımdan memnunum ama km'si yükseldi. sıfırı 2 milyona yakın satılıyor ve içten yanmalı araçları artık pek ava
yeni model y'den sonra ikinci el fiyatları güzel düştü.

elimde c5 aircross var 75bin km'de, nerdeyse kafa kafaya tesla model y alabiliyorum 2. el olarak. 15-20bin km'lik araç üstelik.

mevcut aracımdan memnunum ama km'si yükseldi. sıfırı 2 milyona yakın satılıyor ve içten yanmalı araçları artık pek avantajlı görmüyorum, hem vergi dilimi yüzünden hem de gerçekten miatları doldu gibi hissediyorum.

sıfır model y de alabilirim, stokları rahatladığında. ama niye ekstradan 350-400bin vereyim bilemedim.

şuan 1.6 milyona, belki daha bile ucuza 2. el model y alınabiliyor.

siz ne dezavantaj görürsünüz bu fikirde?
aracı 1.400e verip 150-200bin koyarak tesla model y alınır mı 15-20bin km'lik?
0
tchuck
(28.04.25)
Açıkçası ben de şu an aynı ikilemdeyim. Bir yandan arabamdan memnunum ama kilometresi de yükseldi, şanzıman arızası da verdi, bir yandan da uzun yol yapan biriyim şarj konusu beni düşündürüyor, servis konusu beni düşündürüyor. Hoş bakım da istemiyor teslalar.
Ben olsam biraz daha sıkarım 1880-1900 civarına sıfır model y alırım. Hem arabayı sıfırlarım hem de güncel makyajlı kasayı alırım. Arabalarda daima makyajlı kasalara yönelmek lazım.
0
denizgonen
(28.04.25)
ben olsam alırım. ev aldığım için bu dönem arabaya ayıracak bütçem kalmadı ama olsaydı direkt alırdım.
0
scudman1
(28.04.25)
Ben olsam alırdım. Birincisi gerçekten çok güzel araçlar. Tamam yakıt avantajı vs var ama araçlar da çok güzel. İkincisi, model y juniperler göt ucuyla %10 dilimden girdi. 3-5 ay sonra öro arttığında %60’a bi girdi mi eski model y’lerde sağlam artarlar
0
avatar is back
(28.04.25)
Elektrikli araçlar keriz işi. Al, sıra bekle uzun yolda. Sorun yaşarsan ustasını, servisini bulmakta da sorun yaşarsın yine uzun yolda. Denek olmaya varsan al. Sürekli istasyon kovalamaca, ezberlemece.
0
Shepard
(28.04.25)
ankara ya da istanbulda yaşıyorsan al. çünkü ana servisleri orda. kaza durumunda oraya götürmen gerekir.
0
jelly bear
(28.04.25)
elektrikli de şarj sırası bekleme tamamen şehir efsanesi. başka hiç bir halt değil. bunun en iyi örnekleri bayram zamanlarıdır. hele ki geçen ramazan bayramında bir an da gelen 9 günlük tatil haberi ile herkes yollara döküldü. ankara istanbul arasında bile sorunsuz şekilde millet şarjını edip yoluna baktı.

objektif değerlendirmek istiyorsan, togg tesla vs gruplarına girip bayram tecrübelerini sorabilirsin
0
avatar is back
(28.04.25)
@avatar is back, abi galatasaray'ı gs'lilere sormak, akp'yi akp'lilere sormak gibi bir şey o dediğin. Gruplarda muhalif bir şey yazdığın zaman adamı sindirirler.

Biz dağ başında kalan bir togg'lu gördük. Yazılım gitti dedi. Yolda kalmış. Sonra bizim gittiğimiz yere geldi. Müşteri hizmetleri bir şeyler yap demiş yapmış çözülmüş. Ama deneklik yaparken biz içten yanmalı aracımızla keyfimize bakıyorduk.
0
Shepard
(28.04.25)
bayram seyran zamanları izmir otobanında benzin sırasında yarım saat bekliyorsunuz. benim tek çekincem bu oldu her zaman, uzun yol derdi olmasa alınacak araba, ara hızlanması vb on numara, benzinli motorlara göre 3-5 bin parça yok, haraketli parça az, arıza yapma ihtimali az, pil sorunu var tabi, 10 yılda biter mi, o zaman kimse 5 yıldan eski elektrikli araba almaz, ikinci elde kimse almayabilir, bu durumlar hala muamma.
0
ravenudon
(28.04.25)
Evde şarj edebileceğin kişisel alen ve eliktrik hettı varsa ve çoğu yolu şehir içi yapıyorsan çok iyi bir fikur
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(29.04.25)
Evde şarj imkanı olup da elektrikli araca geçmemek kerizliktir.

Ancak ve ancak kendi özel park alanım olmayacak kadar fakir olsaydım buraya gelip kendi içten yanmalı motorlu aracımı överdim.
0
armagan abanuz
(29.04.25)
%90 şehir içinde kullanıyorum. (ama bazen şehir içinde çeşme vs. gibi 80-100km mesafelere gidebiliyorum) evimde kendi garajım var, bayramlarda vs. kalabalık günlerde asla şehir değiştirmiyorum, remote çalıştığım için haftaiçlerinde ve bayram harici günlerde yapıyorum tatilimi.

almak şuan mantıklı geliyor ama sıfır mı ikinci el mi kısmı hala kafamı kurcalıyor sadece.
0
🌸tchuck
(30.04.25)
c5 aircross'tan indim model y'ye bindim, konfor olarak memnun kalmadim.
model y'den indim ev3'e bindim, daha iyi, ama tabi c5'in rahatligi ve genisligi hala yok.
0
disq
(06.05.25)
(8)

Ozempic

tchuck
eczaneye gidip dümdüz bir şekilde ozempic isteyebiliyor muyuz? biri reçete mi yazmalı? yoksa tezgah altından falan mı çözülüyor bu iş?yani eczane eczane dolaşıp ozempic var mı diye sorarsam tuhaf mı karşılanırım?
eczaneye gidip dümdüz bir şekilde ozempic isteyebiliyor muyuz? biri reçete mi yazmalı? yoksa tezgah altından falan mı çözülüyor bu iş?

yani eczane eczane dolaşıp ozempic var mı diye sorarsam tuhaf mı karşılanırım?
0
tchuck
(22.04.25)
Bilmiyorum fakat instagram'da takip ettiğim birçok sayfada insanların deli gibi Ozempic kullandıklarını söylüyordu, Ozempic'in çok ciddi yan etkileri olduğunu anlatan paylaşımlar bulmuştum (şahsen çok kiloluyum, onun için bakıyordum), bu kadar ciddi yan etki görünce gerçekten korktum.

Öncelikle yan etkilerini araştır derim, lütfen lütfen lütfen.
0
muhayyer divan
(22.04.25)
aspirin alır gibi alabilirsin. ancak her eczanede hazır bulunmadığı için tederikçilerden sipariş etmeleri gerekiyor. gün içinde veya bir gün sonra veriyorlar. ben kullandım ama yanlış kullanmışım. fatih altaylının yakın bir programında uzman bir kişi var. onu muhakkak izlemeni öneririm.
0
ground
(22.04.25)
kullanan bir yakınımdan, eczanede reçetesiz satıldığını öğrenince inanamamıştım. tanıdık ecz ye sordum, o da teyid etti. tuhaf
0
gazozailacatmauzmani
(22.04.25)
1 tane eczaneyi arayıp sordum reçetesiz satılmadığını söyledi yav? anlamadım ben bu işi. bu ilaç reçeteli mi satılıyor reçetesiz mi?
0
🌸tchuck
(22.04.25)
Bir şey diyeceğim, Ozempic'i uzun süreli kullanacak bütçeniz varsa (çünkü bir tane almakla bitmiyor) önce bir endokrinoloji uzmanına gidin. Hem kan şekeri vs değerlerinize baksın hem de kullanmaya doktorla başlayın çünkü çok küçük dozda başlayıp adım adım artırılıyor ve bu süreçte doktorla beraber takip etmeniz iyi olur.
0
kobuzchu kiz
(22.04.25)
muhtemelen enjeksiyon için reçeteye ihtiyaç var satın almak için değil
0
ala09
(22.04.25)
www.instagram.com

www.instagram.com

www.instagram.com (bunda biorezonans diyor, şahsen kafamda oturtamadığım, faydasına henüz inanmadığım bir şey, tavsiye ediyormuşum gibi olmasın, konu o değil)

Kilo vermek için motivasyonun varsa gel konuşalım özelden. Yoksa yine gel konuşalım. Konuşmak iyidir, insanın kendini farklı bir gözden görmesini ve keşfetmenin sağlar.
0
muhayyer divan
(22.04.25)
Ben size Ozempic'in çalışma mekanizmasını anlatayım: Ozempic her ne kadar mucize gibi lanse edilse de çok basit bir şekilde GLP-1 (Glukagon Benzeri Peptit-1) isimli bir hormonu taklit eder, başka bir numarası yok. GLP-1 yemek yedikten sonra bağırsaklardan salınan bir hormondur ve pankreastan insülin salınımını artırarak kandaki şekerin hücrelere daha kısa sürede girmesini sağlayıp daha kısa sürede tokluk hissi yaşatıp daha fazla yemek yemeni önler, ana çalışma şekli bu kadar. Bununla birlikte mide hareketlerini yavşlatıp yiyeceklerin bağırsaklara geçiş süresini uzatmak gibi bazı etkileri de var bu da yine tokluk hissini uzatabiliyor ama bu mekanizma sadece ilacı kullandığınız sürece gerçekleşiyor ilaç bırakıldığında sistem tekrar eski haline dönüyor, bu da genelde verilen kiloların arkadaşlarını toplayarak geri dönmesine neden olabiliyor. İlaç Türkiye'de yeni olduğu için geridönüşleriyle ilgili fazla veri yok ama ABD gündemine bakarsanız durumdan şikayetçi pek çok insan bulabilirsiniz.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.04.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.