indirmek değil de bunların lisansları var. lisans dosyasını okutuyorsun, bu da internetten kontrol edip programı açıyor. evde yükleyip getireyim mantığı çalışmayacak.

tavsiyem şu, okuldaki bi bilgisayara teamviewer gibi bi program kurup veya windows un uzaktan bağlantı aracıyla evdeki bilgisayardan bağlanman. ama okulun IT si bunu blocklamış olabilir. biraz soruşturup araştırman gerekecek.

bu arada COMSOL ile iletişime geç, öğrenci için 3 aylık ücretsiz lisans vs veriyorlardır kesin.

@sttc tavsiyeniz için teşekkürler, yine uğraşacağım anlaşılan.

18 V gerilimdir. akım farklı. öncelikle bu elektrik ile nasıl bir cihaz beslenecek? kaç akım çekecek bunu bulmak gerek. eğer akım düşükse direnç kullanılabilir. ama akım düşük değilse direnç çok ısınacak. hem enerji kaybı hem de büyük direnç bulmak gerek. ayrıca ısınan bir devre elemanı yangın riskidir.

benim tavsiyem buck converter (stepdown) kullanmak. bunların üzerinde potansiyometre bulunur ve isteidğiniz gerilime düşürürsünüz.
bağlayacağınız elemanın gücünü (kaç amper) bilirseniz doğru elemanı seçebiliriz.

www.direnc.net

Bu veya buna benzer bir urun kullanacaksin.

12 volt istesen bir tane LM7812 ve bir iki basit kompenatla hal olurdu.

12 volt yetiyor mu? Ayrıca ne kadar akım çekecek, nasıl bir cihaz beslenecek? +1

18V’luk matkap adaptoru ile linkteki urunu sarj edecek

www.hepsiburada.com


Matkabin icinde 14.4V’luk piller vardi cikartip bu akuyu taktim. Gucu 12’ye dusurdum guzel calisiyor yine ama 18V, 12V olani sarj etmiyormus. Matkabin aku kismini da kapattigim icin matkap sarj soketine uymali. O yuzden de o devreyi 18’den 12’ye dusurmem lazim ki sarj edebileyim :/

şarj için muhtemelen bu işi yapamazsın. çünkü şarj makinesi pili hem şarj ederken hem de ara verip voltajını ölçüyor. belli bi volt a geldiğinde durması lazım. şimdi şarj aleti max 12 V ölçtüğünde 18V a daha çok var zannedecek. oysa ki pil dolu.

ikinci nokta bu bahsettiğimiz üstte model verilen step down üniteleri bu işi tek yönde yapıyor. tersten 12 verince 18 alamayacaksın. dolayısıyla şarj aleti herhangi bişey ölçemeyecek ya hata verecek şarj etmeyecek ya da pili boş sanacak, sonsuza kadar şarj etmeye çalışacak (tehlikeli).

yani, olmaz.

geri getirebilecek bir program olduğunu sanmıyorum kullanıcı düzeyinde. uzmanları tarafından yapılmadıktan sonra imkansızdır diyorum. daha iyi bilen yanıtlar tabi.

yedek almamis miydiniz?

ismini hatırlamadığım rastgele bi ücretsiz yazılım denemiştim. resim, sms vs bi sürü şeyi kurtarmıştı.

siz de program arayın. ücretsiz pek yok ama trial versiyonuyla biçok fonksiyonu mevcut olan yazılımlar arayın.

resim silmemis yalniz. telefonu silmis. resmi silse yolu vardi...

ewet resim silmedim telefonu hep sıfırladım yani sıfırlamak zorunda kaldım yardımcı proğramlarla geri gelir mi aceba bilgisi olan varmıdır d,ye yazdım

Dar kesim olarak mı geçiyo acep,

beden kılavuzuna baktım şimdi. P yazanlar 164 santimden kısa minyon insanlara göreymiş <3 T de belki tam tersi ekstra uzun olanlara göredir.

www2.hm.com


şurda diyo ki h&m boyutlarını güncellemiş. T olanlar eskiler, T yazmayanlar yeni boyutlar. bi süre bu geçici "transitional" harfler yazılacak ve hem eski hem yeni boylar satılacak. sonra T ler kalkıp sadece yeni boyutlar satılacak

denge güzel bi nokta. evde pratik yapabilirsin. en büyük ikinci sorunun ise belli bi süre sonra bacaklarının uyuşması.
taharet konusu, çöp kutusu varsa ıslak mendil veya wc için ıslak mendiller kullanabilir. çöpe at çünkü wc için dense bile erimeleri çok uzun sürüyor, olur da tıkanırsa bi yerde büyük sorun yaşanır.

ben de askerlikte başlamıştım :)) askerliğin bana kattığı önemli bir yeti oldu. sol elini avuç yaparak taharet musluğundan veya tuvaletteki plastikten bolca eline döküp suyu şap şap ilgili bölgeye çarpıp temizliyorsun. bu işlemi bir kaç defa yapınca temizleniyor kolayca. anlıyorsun temizlenmiş olduğunu. tuvalet kağıdı ile kurulama yaparken pislik kaldığını farkedersen en baştan temizliğe başla. çok uzun tuvalette kalırsan alışık olmadığından belin ve bacakların ağırabilir.

0.5lik pet şişenin ortasını del, onu fışkırtarak taharet işini çözebilirsin.

alaturka tuvalet kullanan çok yer kalmadı. çok zorlanırım dersen cami tuvaletine gidip pratik yapabilirsin. askerdeki tuvaletler mide bulandırıcı olabiliyor en azından bizimkisi öyleydi. elindeki pisliği duvara süren mi ararsın, tasa işeyen mi, ortada koca delik dururken sırf zevk için yan tarafa pisliğini bırakan mı... neyse fazla yazmayım.. ben o yüzden tuvalete giderken her zaman kantinden peçete alırdım yanıma kapısına bile dokunmazdım.

Başkan ben de ilk defa askerde yapmıştım. Olayın püf noktasını söylüyorum. Askerde ilk akşam içtima va her türlü etkinlik bittikten sonra, dolabından wc kağıdını şöyle eline dolayarak on yirmi tur falan sar yeteri kadar fazla fazla al. Bi tane de poşet al. Altına şort, üzerine tişört, ayağına terlik giy git wc ye. Kapısı kilitlenen en temiz tuvalete gir. Poşedi kapının arkasında askı vb bşr yere as. Wc kağıtlarını şortun cebine sok. Anadan doyma soyun, çıkarttıklarını poşede doldur. En üste şortunu koy cebi açık olsun peçetelerin ucu dışarı baksın. Çömel rahat rahat yap. Acele etme. İşin bitince maşrapaya su doldurarak taharetini yap. Poşetten kağıtları al elini kurula poponu kurula iyice. Sonra tekrar giyin çık ellerini sabunla. İlk akşam yapmazsan kabız olursun. Mesai saati gidersen aceleden yapamazsın. Soyunmazsan kıyafetlerden dolayı rahat yapamazsın ya da kirletirsin.

Alaturka en sağlıklı dışkılama yöntemi. Cami tuvaletlerinde deneyerek başlayabilirsin

sana en yakın kamu kurumuna git. belediye olabilir. artık hükümetimiz sağolsun kamu kurumlarındaki tüm helalar alaturkaya döndü. orada antrenman yapabilirsin. tek tavsiye fazla süre geçirme, yoksa etrafa tutunarak bile kalkamazsın ayağa.

646dolarlık bitcoinim var. hepsini de faucet veya reklam izleme sitelerinden kazandım.

XRP alabilirsin.ama alıp unut. 2 dolar olunca ateşlersin. bu süre belki 2-3 yıl olabilir, belki birkaç ay.

yok

2014 gibi kullanıyordum. O zamanlar ufak miktarları komisyonsuz göndermek için iyi bir araçtı.

Sonrasında zaten saçma sapan bir şeye döndü. Bitcoin hatadır, cahilliktir.

İkna olmak için gittim "The Fundamentals of Blockchain" dersi aldım, yüksek notla geçtim ama ikna etmek yerine düşüncelerimi destekledi. Bitcoin öven cahildir. Yatırım aracı olarak kullanmayınız.

madem coin gibi bi piyasanın riskini göze alıp yatırım yapmak istiyorsun, daha kısa vadede sonuç alabileceğin yine riski ve kazancı yüksek olabilecek yatırım fonlarını incele.

2 sene önce 100 dolarla girdim, yıllar içinde al-sat al-sat derken bir ara 600 dolara kadar çıkardım, sonra bir çöküş oldu, şimdi o paradan geriye kalan 70 dolar civarı bir şey. hani bizde güzel bir laf var -sana yedirirler mi- diye, evet yedirmiyorlar.

var. ilk 2013'te aldim. o zamandan beri butun birikimim bitcoin'de. kazandigim parayi da duzenli olarak btc'ye aktariyorum.

ateş olmadan nasıl yoktan yüksek sıcaklık olacak?

Ateş dediğin şey, maddenin 4. Hali, iyon hali, iyonize hali.

İyonize madde kararsızdır. Kararlı olmak ister, bu fizik yasasıdır.

Kararlı olmak için etkileşim kurduğu ilk maddeye iyonunu verir, kararlı olur. Gerisi diğer maddeye kalmış.


Diğer yandan aynı sıcaklıktaki ve katı halde bulunan madde, aynı etkiyi yapmayabilir.

Mesela soğuk plazmalar vardır, ateştirler özünde, ve iyon aktarırlar. Ama aynı sıcaklıkta demir çıbık, bir etki oluşturmaz filan falan

yüksek sıcaklık için ateşin varlığına gerek yok.

her yanma, her ateş farklı sıcaklıktadır. adiabatic yanma sıcaklığı denilen bir kavram var. çeşitli maddeler için değişiklik gösterir. mesela çakmak 900 derece, hidrojen yanınca 2000 üstü vs.

ateşin başka bir nesneyi yakması için onu ısıtması gerekir. bunu da ya konveksiyon ya da ışınım ile yapar. konveksiyon ateşin ısıttığı hava ile olur. o hava da gider diğer objeyi ısıtır. ışınım ise evde kullandığımız ufolar gibi. ya da güneş gibi. uzaktan gelen radyasyon (ışınım) ile ısıtır, çok ısıtırsa yakar.

gezeni de yiyoruz, organiği de. hanımın memleketten geliyor sürekli. hiçbir fark yok, hepsi aynı bence.

organiğin avantajı hormonsuz büyümesi. o yüzden org diyorum

twitter.com

hepsi aynı, diyorsanız sorun yok. ama eğer tad ve koku konusunda seçiciyseniz, organik yumurtada zorlanabilirsiniz.
çok uğraştım organik yumurta yemek için, ama olmadı maalesef. sarısı çok yoğun oluyor, beyazı bile daha yoğun. tavuk çeşitli gıda yediği için, yumurtasını da etkiliyor bu durum. senelerce hazır yem yiyen tavukların az kokulu, az yoğunluktaki yumurtasını yemeye alışmışız.

bu arada, serbest gezen tavuk olayında da, çoğunda hazır yem kullanıyorlar. o yüzden onların yumurtalarını yiyebiliyorum. yani serbestçe gezerken kendi gıdalarını da kendileri bulmuyor çoğu. yine de yabanı ot yedikleri oluyor.

neyse, benim kadar yumurtadan tavuğun yediklerini fark etmiyorsanız içiniz hangisinde rahat ederse onu alın.

organikte gezende aynı yerde yetişiyor. organikte organik yem veriyor, gezen tavukta çevresini çiftle çeviriyor gez bakalım diyor. hangi yemden verirse de yumurtası o yeme göre renk alıyor. sektör tamamen yalan dolan. özgür tavuksa o güzel. özgür tavukta anca köylerde köylülerin tavukları yumurtaları da anca kendilerine yeter.

bios pilini çıkarıp bekleyin veya bios resetleme jumper ları varsa onu yapın (kılavuzda yazar).

hala ekrana hiçbişey gelmiyorsa ilk aşama olarak farklı bi güç kaynağı ile denemek lazım.

eğer birden fazla ram varsa tek tek deneyin.

psu'dan anakarta giden güç kablolarının anakarta takılı olan uçlarına bakın. kısadevre sonucu kararma vs olabilir, böyle bir şey varsa kablolar biraz zor çıkar düz uçlu tornavida ile uçları hafif hafif kanırtarak çıkarın. anakart üstündeki ve kablo ucundaki kararmış bölgeyi gene düz tornavida ile kazırsanız yine alttaki iletken bölüm açığa çıkar.

kolay gelsin.

kolay gelsin, benzer durumu yaşamıştım, işlemcinin termal macununu yenileyince düzelmişti. bir de saçma gelecek ama, yakın zamanda elektrik süpürgesi, saç kurutma makinesi gibi bir araçla temizlik yaptın mı? elektrik süpürgesi vakumdan dolayı bir süre çalışmayı engelliyor, saç kurutma makinesi de saçma sapan yerlere toz kaçırabiliyor da ondan. evet böyle saçma temizlik yöntemleri uygulamışlığım var yani :/

güç kaynağı kaç watt ve verimlilik sertifikası varsa ne? işlemcin ve ekran kartın kuvvetli, 450-500 watt falan çeker bu haliyle tüm sistem, en verimli güç kaynağında bile 600 watt olması gerekir garanti için. bunun altındaysa ya da çok pahalı olmayan sıradan bir 750-800'lük bir psu ise problem bundan kaynaklı olabilir.

Bios hiç gelmiyorsa anakarta bişey olmuş olabilir..

Fan kabloya takılıp ısınmaya yol açılmış olsa.. yine bios gelir..

Arkadaşın dediği gibi gpu cpu sağlam, psu 600ün aşağıysa olabilir..

Dediklerine bakılırsa psu ya odaklanmalısın.. bozulmuşta olabilir 80+ tır herhalde şöyle bi..

Corsair olmasın daha iki aylıkmış makinan; dün sipariş geçtim sf750 platinum.. çok para saydım be psu ya sözlük :(

@pasp o şekilde bir temizlik yapmadım, ayı gibi para verdiğim için asla öyle bir riske giremen. Termal macundan olduğunu sanmıyorum çünkü daha 2 ay oldu toplayalı, ama macun deneyeceğim.

@Bruce @hunharca ben 850'lik psu kullanıyorum. Corsair CP-9020130-EU TX-M Serisi TX850M 850W 140mm Fan 80 Plus tam model adı.

Mutsuzluk.

Anakarta takılı olan ne varsa herşeyi sök, işlemci dahil.

Anakarta enerji ver, sonra kapat. İşlemciyi tak, enerji ver, sonra kapat. Bir tane ram tak, enerji ver sonra bak bakalım monitöre açılış ekranı geldi mi? Görüntü gelmediyse rami çıkar diğer rami tak.

HDD DVD Klavye vs bunların bu aşamada hiç önemi yok, önce sadece anakart-işlemci-ram ile açılış alman lazım.

Açılış ekranı geldiyse diğer bileşenleri tak.

Yok bu yöntemle ekran gelmediyse sorun ya anakartta ya da PSU'dadır.

Ama bence bu yöntemle açılacak, bir çakışmadan dolayı kaldı öyle.

noldu bu bilgisayar, sorun neymiş halloldu mu?

@makbur hiçbir şekilde çalıştıramadık kasayı, ofisten aldığım güç kaynağını bağladığımda çalıştı problemsiz. Benim psu patlamış. Belki benim evin elektrik sistemi kaldırmıyordur güvenlik için açılmıyordur, vs kaynaklıdır diye iyice teyit etmek için benimkini ofiste bir kasada denedik yine çalışmadı. Enteresan bir şekilde kasaya elektrik iletiyor ama çalışmıyor.

Netice olarak 3 ay önce aldığım 850'lik corsair psu patates. Bugün aldığım yerle görüşeceğim garanti, servis işlemleri için.

tam tersi bitcoin takip edilemeyen bir para. yani o cüzdandaki bütün transactionları görebilirsin ama bu takip edebildiğin manasına gelmez. mesela adam o cüzdandaki parayı başka bir cüzdana attı ya da bir borsaya attığı anda artık işler karışıyor.

bitcoin in olayı takip edilememesi, ya da normal yollardan takibinin çok zor olması.

@orpheus @cursor

cüzdan olaylarına biraz baktım da.. asıl merak ettiğim şu: polise gidiyorsun o cüzdan koduyla, polise verince polis blockchain, xapo vs gibi sitelere mail atıp geri dönüşüm alamıyor mu? kardeşim şu cüzdanı isteyen adam şantajcı bana bunun bilgilerini verin dediğinde?

bu siteler mi vermiyor bilgileri yoksa o cüzdan kodundan polis nereye dahi başvuracağını mı bilemiyor?

benzer olayları çok duyuyorum. geçen sene Florida belediyesi 500 bin dolara yakın para ödedi dosyaların kilidini açmak için. virüs gibi bir dosya bulaşması ile başlıyor. yani bi güvenlik sorunu.

bitcoin aslında yarı-gizli bir sisteme sahip. transaction geçmişini takip edip tüm ağı görebilirsin. para hangi adrese gitmiş vs. eğer ucunda trading sitesi gibi fiat (kağıt para) ile işlem gören bir siteye varmışsa ve bu site dava açtığınızda mahkeme kararının yaptırım uygulayabileceği bir ülkede ise bilgileri alabilirsiniz. hesabın kime ait olduğu öğrenilebilir.

ama dediğim gibi bu bitcoin için geçerli. tamamen gizli zcash gibi coinler de var ki takibi olmuyor bildiğim kadarıyla.

www.govtech.com

@makbur cüzdan için siteye gerek yok hatta internete bile gerek yok offline cüzdan yaratılabilir. Nakite çevirmenin de türlü türlü yolu var. Polisin yapabileceği hiçbirşey yok

bitcoin hesabı açmak için blockchain.com btcturk binance gibi aracı sitelere ihtiyacın yok. Bir yazılımcı olarak okuyarak kendi cüzdan oluşturucu programımı yazmıştım. Açılan bitcoin cüzdanının kime ait oluğu herhangi bir yere kayıt olmuyor (aracı site ve borsalarla açıldıysa onların sistemine kaydoluyor). Hatta bir cüzdanın (karışık harfler numaralar bütünü) açılmış olduğu ve başkasına verilmemesinin de bir kontrolü yok. Aynı cüzdan iki kişiye birden açılırsa ne olacak sorusu akıllara geliyor. Bu olasılık onyüzmilyonda birmiş asla olamazmış falan. ben de denemek için saniyede ortalama bir cüzdan açıp içini kontrol eden program yazdım, aşağı yukarı bir gün boyunca çalıştı, hiç birinin içinde bir satoşi bile bulunamadı. Ama çok daha hızlı bilgisayarlar olsa teknik olarak saniyede bir değilde saniyede bin tane veya milyon tane cüzdanı kontrol etse bunun karşısında hangi sistem durabilir. Asıl soruya gelelim. Adamların izini nasıl bulacaksın bu anlattığım şekilde açılmış cüzdanlar kullandılarsa?

@sttc @tuyra @kahir ekseriyet

siz diyorsunuz ki gizlilik için şu şu coin'e çevirmesi lazım; bunun için binance gibi bir borsaya sokması gerekmiyor mu cüzdanındaki bitcoin'i?

binance vs telefon onayıyla çalışıyor banka gibi, yani velev ki şantajı yapan kişi cüzdanını kendi bilgisayarında vs yarattı, sonra o bitcoin'i borsaya yolladığında bitcoin takip edildiğinde şu borsaya şu hesaba gitti diye gözükmüyor mu?

yani demek istediğim şu, şantaja uğrayan kişi polise başvurunca, polis adamın şantajcıya yolladığı bitcoin'i takip edip (misal btcturk'ten yolladı diyelim) izini sürerek hiç mi bir iz yakalayamıyor?

(cahilliğim için kusura bakmayın lütfen muhtemelen epey saçma akılsız sorular soruyorum ama bu olay kafama çok takıldı)

takip edilebilmesi cüzdan sahibinin kim olduğunu bulmakla alakasız. borsa da nakite çevirmenin tek yolu değil. bugün tırt türk webmaster forumları, facebook coin gruplarında bile yüzlerce insan var hiçbir şey sormadan coini nakite çeviren. internet kafeleri, kuyumcuları falan saymıyorum. onlarca exchange, mixer servisi var iki tanesine soksa zaten bitti gitti istediğin kadar takip et.
cüzdan araba plakası değil istediğin kadar aç kimse kardeş sen kimsin hayırdır demez.

o halde son bir soru:)

arkadaşın şantajcıya yolladığı bitcoin'i biz takip edemez miyiz? yoksa aldığımız sadece bitcoin'in geçmiş işlemlerini mi görebiliriz?

Cüzdandan cüzdana transferleri takip edebilirsin ama ne işe yarayacak ? Coini aldım sonra gittim yüzyüze bozdurdum ve bozdurduğum kişiye transfer ettim. Bakacaksınız bu durumda nasıl bulacaksınız ? Zaten her işlem için yeni bir cüzdan önerilir ki çoğu insan da böyle kullanır. Mixerlara hiç girmiyorum bile, coini binlerce parça halinde farklı yüzbinlerce cüzdanda dolaşıma sokan sistemler bunlar.

Ben olsam kahve isini bir daha asla hatırlatmam. Boku cikar ustelersen, yani olacagi varsa da olmaz.

Kizin yakin davranmis olmasi tamamen size isi dustugunden. Sonra bir daha ayni tavri sergilememis zaten. Olmayacak buyuk ihtimalle.

Üzmek istemem ama kızların işi düştüğü anda yakın davranmaları baya olağan bir durum. Kahve olayı işleriniz hallolduktan sonra gündeme bile gelmeyecek. Sen hatırlatmadığın sürece o hatırlasa da konusunu asla açmayacak, çünkü sana olan yakınlığının sebebi kendimi sana beğendirmedi değil, işini hızlıca halletmeye çalışması.

Çok ama çok yakışıklı adamla seni karşı karşıya bilinçli olarak da getirmiş olabilir ve bence gayet yüksek ihtimal. Bunun amacı da yine yüksek ihtimalle bana yürümekten vazgeç deme amaçlı.

Hatun işlerini hallettirene dek yakın davranmış sonra arayı açmak için adamı getirtmiş gibi. Toy gibi gözüküyor diye aldanma, çakal direkt. Kahveyi hatırlatma, salla gitsin.

mh3929 +1

mh3929 +1
KaraSakall +1

işi düştüğü için öyle davranmış ve toy değil.

aks-i endaz, mg3929 +1

açıklamadan eve gelebilir misin demesi çok acayip. açıklamamışsa zaten çakaldır. kahve falan yalan. işini görsün diye pas atıyor.

bazı insanlar tanıdım, sırf çevrelerindeki insanlara kur yapıp işleri görülsün diye ilişkileri olduğunu saklıyorlar. yani bu da benzer bir örnek. işi görülsünün peşinde.

Noldu toplantı sonucu?

Toplanti olmadı ama kız konuşurken gene samimiydi fena değildi

yaşayıp gidiyoruz işte. ne yap dememizi bekliyorsun ki

Ask, evlilik durumlari nasil?

benim 30 dan sonra başladı hayat desem yeridir.

beyefendi 30 a girmenizi can-ı gönülden kutluyorum. bununla alakalı dualar var. 30 a girdiğiniz okumanız gerekiyor. internette araştırabilirsiniz.

@postmodern bekarım.evlilik şu an zor.İş anlamında idare eder.

Kötü. İnsan en geç 20'de evlenmeli. Allah kurtarsın.

Girince boy ver de, derin değilse biz de girelim.

1990'lılar 30 oluyor ya omfg :/
32'den bildiriyorum, 30'lar çok güzel:)

Hayatımın en nitelikli ilişkisini 30 yaşımda yaşadım. 31i de beraber yürüttük.
Sonrası sorma tufan oldu, dağılıp gitti her şey...

Hayat 30'undan sonra başlıyor evlat!

Moral bozmayayım da 1990 lı iseniz 30dan gün almıyorsunuz. 30 yaşınızı dolduruyorsunuz. 31 yaşınıza girip 31den gün almaya başlıyorsunuz. Ama doldurulan yaş söylendiği için (gün alınan değil) 30 yaşındasınız :) neyse hayırlı uğurlu olsun, 30 üstü bir sürü bekar insan var, dert değil:)

muhteşem. her şeye zaman var. iş, hobi, arkadaş, spor, dizi film...

tek bildigim 30 lar cok cabuk geciyor, 20 ler oyle degildi, iyi degerlendirmeye bak,
not:40

üzülme. çıtırlar bize emanet. teyzelerle mutluluklar.

36'dan bildiriyorum; mis gibi.

hayat 30 dan sonra güzel özellikle erkeksen, 40 ına kadar evleneyim deme sakın

31 e girmek üzere olan var. artık zaman daha hızlı geçiyor

alma çok eskidi

alma. 6 alabilirsin ama.

alma. değmez.

Sakın alma

Alma

Diğer android markalara bak.

alma. 2016 çıkışlı se sonrası 2012 çıkışlı 5 çok zorlar seni. bütçeni belirtseydin iyi olurdu ama.

Iphone 6 bile yeni güncellemelere, uygulamalara yetersiz kalıyor. Alma.

cevaplar için teşekkürler.

@drjoke, aslında haklısınız bütçe belirtmemişim. max 1000 tl civarları diyelim. baktım birkaç huawei ve xiaomi modelleri dikkatimi çekti ama bilemedim de. kararsız kaldım.

hayır
minimum SE

1000 liraya ortalama bir android bi cihaz bile alamazsın kolay kolay. Bütçeni yükseltmeye çalış yoksa alacağın telefon 1 kaç ay somra eziyet çektiri sana.

@valarmurgulis,

ya aslında elbette daha fazla verebilirim de boşa gitme hissi kötü ya :/ iphone'lara uzun süre mesafeli durduktan sonra 2. el bi tane "iphone se" bulup 2 yıl falan kullandım. kıymetini şu an emaneten kullandığım sony android'i görünce daha iyi anlıyorum. tekrar ikinci el iphone peşine düşsem fiyatlar gene yukarlarda, android alsam da işte gene bogdan stankoviç durumlar. o sebepten şeyettim. teşekkür ederim fikirler için.

beylikduzugunlukkiralikev.com.tr/gunluk-kiralik-ev-genelge/

şöyle bişey buldum
genelge hakkında bilgi

evde hayvan gibi seks yaparlarsa komşular çıldırabilir.

@OrangeYellow çıldırmaları önemli değil yasal olarak bir güç uygulayabilirler mi onu soruyorum aslında.

vergi kaçırıyor ya da günlük *fuhuş için ev kiraliyor derler. günlük kiralıklara savaş açıldı galiba eskisi kadar ilan görmüyorum.

Normalde kimlik kaydi alip gelir vergisi vermeniz gerekiyor. Bu kalemler uzerindne yuruyebilirler.

Evinizi söylenen şekilde kullanmak normalde ticari işleme giriyor. Bu nedenle aslında ticari işletme için gereken bütün izinleri almanız ve bunun için de bütün kat maliklerinden izin almanız gerekiyor.

Bir çıkar yol olarak, nispeten uzun süreli kiralamalara izin verip, 1 ay mesela. Her kiraya çıkan ile de belirli süreli kira sözleşmesi vs. yaparsanız belki biraz korunabilirsiniz. Ki günlük vs. kiralayanlar da bu şekilde kendilerini güvenceye almaya çalışıyorlardı.

Bu sefer de hem uğraşınız çok artar (farklı dillerde belgeler, taahhütnameler vs.), hem de bir şikayet durumunda sizi koruyacağının da bir garantisi olmaz.

Sonuç olarak evet şikayet edebilirler ve evet kafaya koyarlarsa hukuki yaptırım uygulatma yoluna da gidebilirler. Burada asıl soru sizin nasıl korunabileceğiniz ki, o da pek kolay görünmüyor. İsterlerse sizi bayağı yıpratabilirler.

yaparsın, o kadar uğraşıp iş bulmuş zibille mülakatlara girip kendini kabul ettirmişsin, çalışma iznin hatta oturma iznin çıkmıştır kesin.
şanslı azınlıktansın. sen yapamayacaksın da biz mi yapıcaz. en mutlu sen olman lazım bugün.

norveç biraz zorlar başta. hangi şehrine gidersen git zorlar. sağlık hizmetleri sosyal hizmetler vb bizimkiyle alakası yok. yaşam koşulları çok farklı. çok soğuk. çok pahalı vb. yapacağın ilk şey leasing ile araç almak olsun. araçsız norveç çekilmez. sonrası kolay, tadını çıkar.

Geçen sene bu zamanlar ben de aynı durumdaydım :) morcivert haklı, sürecin en zorlu ve stresli zamanları geride kaldı.

Bundan sonra en zaman alacak ve stresli iş ev bulmak. Kalifiye işçi statüsüyle gidiyorsanız muhtemelen ev tutma sürecini siz tek başınıza halletmeyeceksiniz. Ben ilk birkaç hafta relocation şirketinden bir çalışanla beraber ev bakmıştım.

Kurumların işinizi kolaylaştırmak için var olduğu, insanların sadece işinizi yapıp yapmadığınızla ilgilendiği ülkelerde düzen kurmak dert değil.

korkma ölmezsin.birikim yapamazsın belki ama kral gibi yasarsın avrupa'da.norveç oldugu için soğuklara ve saat farkına alışman belki zaman alır.orada hayat yazın yasanıyor.fırsat buldugunda kuzey ışıkları olaynı da mutlaka değerlendir.

Tebrikler, Türkiye de yaptığına göre orada da yaparsın bence:) hem kabul edildiğine göre belli aranan şartlara da sahipsin. Elbet adaptasyon sorunu olur ama süreç bu ya, üstesinden geleceksindir. Umarım herşey istediğin gibi olur

Oslo’daysan yarın bir kahve ısmarlayayım sana :) Biraz şehri ve burada yaşamı anlatırım.

derin bir nefes al. oncelikle normal bir ruh halindesin, senin durumuna gelen her insan ayni seyleri hissediyor. korku stres endise... vs. hepsi gececek. kafandaki dusunceleri ciddiye alma lutfen. gercek degiller. birak kafandaki dusunceler soylensin.

aslinda bakarsan yurtdisi diye bir sey yok. hepimiz bir yerdeyiz. dunya evimiz. bir yere gittgin yok.

orada insanlar var, eminim cok guzel arkadasliklarin olacak. gelmek donmek istemeyeceksin muhtemelen.

ekleme: norvec'te arsalar ne kadar:) ? merak ettim. arsa al bol bol

meslek neydi?

Türkiye’de nasıl bir yaşamın vardı ve orada ne iş yapacaksın bilmiyorum ama yapacağın en iyi şey orayı burayla kıyaslamamak. İlk gittiğin andan itibaren bunu düşün, ulaşım-ev kirası-yemek vs. hiçbir yönden kıyaslama yapma. Orası yeni bir hayat, yeni bir dünya. Yaparsın elbette neden yapmayasın? Mutlu olur musun bilemeyiz, zamanla kendin karar verirsin her şeye.

zahlebinin'in dediğini diyecektim aslında. ama önerisi çok zor bir şey. kıyaslayacaksın gayet. türkiye'de neyi bırakıp gittiğin çok önemli burada. ben, şahsen, türkiye'de orta-orta üst seviye geliri olup, maddi sorun yaşamayıp, manevi açıdan sosyal çevresi olan birisine kesinlikle ve kesinlikle -norveç dahi olsa- gitmeyi tavsiye etmem.çünkü gittiğin zaman ilk yapman gereken şeyler standartlarını türkiye seviyesine çekmeye çalışmak olacak. bunun için yoğun çaba ve zaman sarf edeceksin. bunu yaparken de "neden ben buradayım ki" sorusunu her gün daha sık soracaksın. evet, baştan cool hisettirebilir, yaya geçidinde beklemeleri, etrafında herkesin yabancı dil konuşmaları vs. orada doğup büyüyen biri olmayı ben de çok isterdim. ama türkiye hayalet gibi peşinden gelecek ve huzurunu bozacak. bak daha türkiye'de bıraktığın anne ve baba gerçeğine değinmedim bile.

2014'ten beri oslo'ya gidip geliyorum. afedersin native değilsen garip bir ülke.
oradaki türkler kendi aralarında kümelenmiş hep yoksa çekilecek gibi değil.
kolay gelsin.

Alışırsın, yaparsın. Kolay gelsin.

comfort zone u zorladıkça genişliyosun, zone ile birlikte senin de sınırların genişliyor, daha az takan, halledilir ci bi insan oluyosun, gözünde büyümüyor değişiklikler, güç buluyorsun, kendini tanıyorsun, yapabileceğini görüyorsun, aslında yapabileceğini zaten biliyordun ama tahmin ettiğinden daha az zor olduğunu görüyorsun. aç kalma, sağlığın yerinde olsun, gerisi geliyor.

ilk challenge market bulmak, ikincisi doğru kuaförü bulmak olacak. kolay gelsin

Logitechin sessiz mouseları var. Silent diye geçiyor. Kütüphane için uygun.

geçen vatan bilgisayar da görmüştüm, 120 liradan başlıyordu logitech sessiz mouseler.

@fezagezgini, o mouselardan bende var M220. az sesli ama sessiz değil.

bende ki m330. gerçi m220 ile aynı sessizlikte imiş. evet sessiz değil. ama logitech %90 daha az ses çıkardığını söylüyor. ve parmağın tıklama konumuna göre de sesi azalıp artabiliyor. kullanıcıya da bağlı biraz.

bence gayet tatmin edici. daha sessizi var mıdır bilmiyorum.

Fare konusunda gelişmişiz ama dünyada klavye sesinden rahatsız olan yok sanırım :)

Araştırmalarım sonucu aşağıdaki seti almaya karar verdim arkadaşlar. Aramaya inanıp bu posta ulaşanlar için burada dursun.

www.logitech.com

Bir de botoksa erken başlamak daha doğal bir sonuç verir mi? Yani belirgin kırışıklık ve sarkmaları olan cilde botoks yapmakla henüz kendini salmamış, diri cilde botoks yapmak aynı şey mi?

Gunese cikmamak, cikinca da gunes gozlugu, sapka ve spf kullanmak, yuzunu burusturmamak (yani gereksiz mimik yapma), duzenli nemlendirici kullanmak faydali olur.

33 yas kesinlikle "erken" sayilmaz botox icin zaten, aktrisler modeller falan genelde 25'inde baslar, preventative botox seklinde. Zaten kirisip sarktiktan sonra cok faydasi yok.

genetik. genetiğinde yoksa boşa kürek çekmek.

Kolajen takviyesi ve c vitamini almaya başlayabilirsin.

Cok sey yapilabilir. Ayirdigin butceye gore degisir sana sayabiliceklerim. Evde yapabilecegin bakim ayri guzellik merkezleri ayri. En temel sey tabii ki gunesten koruma iyi temizlik iyi nemlemdirme. Daha spesifik de retinol, collagen, peptidler, c e vitaminleri vs.

Cilt yaslanmasi da koyu lekeler ve kiriskliklar olarak ayri sorunlar icerir. Hepsine ayri ayri cozum sunmak lazim. Yuz yogasi dogrusunu yapabilirsen ise yarar ama yanlis yaparsan daha cok sarkma yapar. Botox icin genc degilsin. Kirisiklar iyice yerlesmeden yaptirmak makbulü zaten.

güneş kremi. kış aylarında da cildinin nem kaybetmemesi için doğru kremler vs

Cildim yaşıma göre genç. Kırışıklıklar yeni yeni çıkmaya başladı. Botoksu düşüneyim o zaman.

Botoks yapan bir doktor arkadaşım, botoksun en etkili halinin kırışıklar tamamen oluşmadan yapılınca olduğunu söyledi. Ben de 35'im, "yaptıracaksan daha geç kalmadan yaptır" dediler.

libgen

b-ok.xyz

Teori; su miktarı fazlayken buharlaşan suyun seviyesini gözlemlemek daha zor oluyordur. Taşlar varken vazoda su hacmi daha az olacağından aynı miktar su buharlaştığında su seviyesi daha hızlı düşer.

Buharlaşma tamamen suyun yüzey genişliği ile alakalı, farklı günlerde farklı dış sıcaklıklarda denk gelmişsinizdir.

taşlar suyu yavaşça emiyo olabilir.

her ders öncesinde konumuzu ve amacımızı açıkça öğrenmek isterdim
her ders sonunda öğrendiklerimizin kısa özetini dinlemek iyi olurdu
rutin olarak da geri bildirim isterdim, nasıl ilerlediğime dair

başarılar

Kursu alma amacım sorulmalı, dili öğrenmeyi ne için istediğim ne şekilde kullanacağım da. Sınav mı, günlük konuşma mı, iş dili mi. Sonsuz saat ders olmayacak nasılsa, verimli kullanıldığına ikna olmak isterdim.

ben eski usul soru cozerek ogrenmeye alismisim. pratik yapmam icin bol soru isterdim.

Ders alan kisiyle odemeyi yapan kisinin ayni olup olmamasina gore degisir bence. Yani bir ebeveyn cocuguna ders aldiriyorsa ve cocuk cok gonullu degilse ebeveyni hos tutmak lazim. Yok yetiskin birisi parasini kendisi odeyip ders aliyorsa o zaman daha farkli durum.

beklentiler belirlenmeli. iki üç haftada bir yol haritası güncellenmeli. gramer ile başlayan biri belki konuşma için pratik yapmaya dönebilir.
ödev verilmeli. derse gelmeden önce işlenecek parça evde okunabilir, kelimelerine çalışılabilir. alıştırmaları çözülebilir. derste konuşarak tekrar yapılabilir.
konuşma sırasında bilinmeyen kalıplar, kelimeler öğretmen tarafından anlamı vs söylendikten sonra simültane şekilde not alınıp ders sonunda öğrenciye verilebilir.
gazete, broşür, ilan hatta internetten komik meme ler vs materyal olarak kullanılaiblir.
öğretmen pratik olması açısından öğrenciye kitap tavsiye edebilir. kaynak bulmak da zor bi iş. ilginç konularda veya masal kitapları önerilebilir.

bi de ders başında çay/kahve ikram edilebilir.

Masaj uyku muz süt

stresten oluyor bazen bana. 3 ay devam ettiği olmuştu. her seferinde geçti.

Uykusuzluk stres fazla kahve tuketimi filan yapabiliyor. Guzel bir yuruyus guzel bir uyku ve melisa papatya gibu bitki caylari yardimxi olabilr

uzun zamandir gozum seyriyor dedigimde endokrinolog pek sallamamisti. kan testleri sonucu dvitamini yazdi, bir aya gecmezse gel demisti. dvite basladiktan bir bucuk ay sonra gecti. gerci sonra gene basladi. demek ki d vitamin dusunce seyriyor.

www.goodreads.com

hala okumadığım bir sürü klasik var onları okuyorum bol bol, yakın tarihli roman okumak istersem de goodreads'te takip ettiğim insanların ve dahil olduğum gruptakilerin neler okuduğuna bakıyorum.

eğer bilgi içerikli yayınlar okuyacaksam da yazarından ilerliyorum.

Ölmeden önce okumanız gereken 1001 kitap diye bir liste var. Onu takip ediyorum. Şimdiye kadar bu kitap bu listeye girmemeliymiş dediğim çıkmadı.

Uzun zamandır kitap okuyamasam da, okuyacaklarımı ilgi alanlarıma göre seçiyorum.

Erkek arkadaşımla kitap zevklerimiz çok benzer mesela, ona soruyorum; yine benzer kitapları okuduğum arkadaşlarım ile paylaşım yapıyoruz. Birbirimize kitaplar öneriyoruz. Böyle mini gruplar bence oldukça işlevsel.

Bunun dışında popüler bir kitap gördüysem konusuna, yazarına vs bakarım. Hiç bilmediğim bir alanda okuma yapacaksam kült eserlerden başlarım. Yazarına göre kitap seçimi yaptığım da çoktur.

bookdeposit.com da beğendiğim kitap kategorilerinde geziniyorum. goodreads ten skoruna bakıyorum. iyiye konusuna, yorumlara bakıyorum. hala ilgimi çekiyorsa alıyorum.

bi de kitaplar 50 sayfayq kadar ilgimi çekmediyse bırakıyorum.

genellikle klasik okuyorum. klasik haricinde politika felsefe sanat.

kitap alırken kriterim: bu kitabı okumak için ayiracagim zamana değer mi? bu kitap ve yazar bana bir şey katar mı?

Valla benim birinin önerisiyle kitap aldığım çok çok nadirdir. Tavsiyeleri önerileri alırım not ederim bı yere Amaranta oku, diye ama sırf biri dedi diye gidip kitap aldığımı hatırlamıyorum. Kitap için takip ettiğim bı sosyal medya hesabı da yok. Özellikle tüm kitaplarını okuduğum ya da okumaya karar verdiğim bir yazar da yok.

Bende genelde her kitap bir başka kitaba referans oluyor. Kitap içinde verilen dipnotlar, alıntılar, kitaplar vs genelde okuyacağım bir sonraki kitabı belirliyor. Ya da bu şekilde denk gelip sık sık karşılaşmışsam da gidip alıyorum. Bunun dışında çoğunlukla neyi okumak istediğim belli oluyor o doğrultuda araştırıp hele ne yazılmış deyip de alıyorum.

Her kitap bir sonrakine referans oluyor benim için de. Okurken doğrudan referans olmasa da bitirdiğim kitapla ilgili inceleme okursam ordan yeni kitabı buluyorum. Ya da bilimkurgu okuyacaksam mesela belli başlı ödüllere bakarım kimler almış diye. Bazen de yayinevi üzerinden gidiyorum bu aralar jaguar hangi kitabı basarsa alıp okuyorum mesela hiç de üzmediler beni çok seviyorum onları.

bence "doğru" kitabı okumak yerine yanlış kitaplardan kaçmaya yoğunlaşmalı insan.


tüccarlıkla uğraşan "yazar"ları asla okumam (orhan pamuk, ahmet ümit, iskender pala, stephen king vs.)

ana akım egemen düşünceyle uyumlu kitaplar okumam (örneğin günümüzde bol osmanlı övgülü arap soslu tarih kitapları, guns germs steel)

"başarılı işadamı biyografisi" okumam

listem çok uzar ama işte

Sevdiğim yazarların vs backlogum 2022ye kadar dolmuş durumda ama son birkaç seferdir biriyle tanistiysam ve bi sinerji hissettiysem 2. date öncesi favori kitaplarını soruyorum, alıp okuyorum.

Daha pişman olmadım en kötü durumda bile kitaplar güzeldi.

Kimseden oneri almiyorum kendim seciyorum. "su kitaplari mutlaka okuyun" turunden listelere bakip almiyorum yani. Ilgi alanima gore arastirip buluyorum.
Yine sagda solda ilgi alanima giren bir yazi okurken konuyla ilgili adi gecen kitap oluyor ornegin, listeye ekliyorum o vesileyle. Bir seyler okurken baska seylere baglantilar cikiyor bir sekilde direkt kitap adi gecmese de.

O degil de kitap diyince ulke genelinde milletin aklina roman geliyor direkt. Baska kitap yokmus gibi.

Türkçe altyazılı;
itunes.apple.com

İngilizce altyazılı;
www.amazon.com

Digiturk

ffmovies.ru
bu da yasal

b-ok.cc/book/5102151/d9dbeb
ingilizce

İfşa edilmesi gerekir (böylece önümüzdeki yıl böyle bir durumda katılmaları engellenir)

Gerekçelerini merak ettim.

Kesinlikle çok ayıp. Bana alacak olan ya öldü ya ölü taklidi yapıyor. Böyle yapacaksan en baştan katılma dimi. Bence de daha sonraki çekilişlere katılmasınlar.

Hediyesiz kalan bir kişiye gönüllü olurum.

böyle göndermeyenler olunca insanın hevesi kaçıyor ya. bana hediye alacak kişiyle konuşmuştuk, ocak ayına girdikten sonra ondan hiç ses çıkmayınca merak edip yazdım. çünkü ona hediye alacak kişiyle de irtibatı kopmuş. meğerse yoğunluktan dolayı yazamamış kendisi. anca mesaj atınca söyledi. insan yoğun olsa da bunu söylemeli bence.

bana normalde el emeğiyle yaptığı bir hediyeyi gönderecekti. beklemek istemiyorsam parayla satın alıp bir şeyler gönderebileceğini söyledi. ben de o saatten sonra istemedim açıkçası herhangi bir şey göndermesini. bir kıymeti kalmıyor sonuçta, yılbaşı ruhunu öldürüyor. böyle heves öldürmesinler bence.

Ifsa edin.

hediyesini gönderip alamayanlardan biri olarak, belki de geçen sene biraz fazla yaramazlık yapmışızdır diyorum.

seneye daha uslu durup hediyeyi hak etmek için daha çok çalışmamız anlamına geliyor olabilir. olmayabilir de. verin lan hediyemi!

ben gonderdim ama gonderdigim kisiden ulastigina dair cevap gelmedi. hediye almasi gereken kisiye de gondermemis.


bir tur dolandiricilik bence. ucurulmasi icin yeterli bir sebep degil mi?

Türk toplumu olarak hep hasır altı etmekten yanayız. En ufak şeyi de en büyük meseleyi de bir şekilde hasır altı ediyoruz.
İfşa edin arkadaş, başkasının sözüne güvenip hareket edenler hıyar da, bunlar mı akıllı?
Eğer yapamayacaksan girmeyeceksin bu işe.
Sinir oluyorum şark kurnazı karakterlerden. Hediyeyi alınca "ahaha göndermiş mal" diye sevinmediyse bazıları ne olayım.

Benim de başıma geçen yıl geldi o nedenle katılmak istemedim bu sene. Katılma yani almayacaksan? İşin varsa söyle yoğunsan söyle. Yapılan ayıp en hafif tabirler. En kaba tabiri de şimdi söylerdim ama gerek yok.

Öğrenciyim bir de sınavım oyum buyum var ama zamanımını ayırdım güzelce alıp kargolamıştım. Bana gelense hiçlik oldu.

3 kez çekilise girdim, gayet özene bezene hediye gönderirken gelen paketler malesef baştan savma göndermiş olmak için gönderilmişti. Bu sene çekilişe girmedim katılım sayısıda az olmuştu en son takip ettiğim. Seneye azalarak biter

Böyle zırtolar yüzünden katılmadım ben bi an gaza gelip katılıyolar sonra kaçıyolar.

3 sene evvel sanirim bana cikan kisiye ulasamadim.Kac defa yazdim kaale alip cevap bile yazmamisti.Ondan sonra bir daha katilmadim bu cekilise.

bu ifşa etmeme naifliğini de ben anlamıyorum. seneye de başkasını kerizlesinler iyice semirsinler diye mi arkadaşlar?

edin ki seneye başkaları madur olmasın

ekşiduyuru ölücüleri başlığı altında ifşa edilmeleri gerek

ben gönderdim, almadı. bana geri döndü. sonra ulaşıp başka tarihlerde istedi. gönderdim yine almadı. ben de uğraşmadım tekrar. görüyorum nickini burada hala. birkaç yıl önceydi bu.

bi de biri beni "hediyemi beğenmedin sen" yazıp üstüne bir sürü şey söyleyip engellemişti?? onu da hala görüyorum. manyak mı ne. bir daha katılmadım zaten.

Gondermeyenlerden biri benim. Bunu hem kaptan maydanoza hem de hediye göndereceğim kişiye söylemiştim Teknik sebeplerden dolayı olduğunu.
Geciktiğimi kabul ediyorum ama hem art niyetli değilim hem kimseyi kerizleme niyetim yok.
Şimdi kendimi savunmak için başıma neler geldiğini yazmiycam ama benimle eşleşen arkadaşın hediyesi en geç Perşembe günü kargolanmis olacak.

Ben kendiminkini tamı tamına 1 sene sonra almıştım. Zaten umudu kesmiştim ve önemli değildi ama olmuyor değil...

Yeni başlık açarak ifşa edilmeli

Her sene aynı terane. İlk yapılan duyuru hediyeleşmesinde de oldu sonrakilerde de oldu ve hep olacaktır. Karşılıklı iyi niyete dayalı bir sistem olduğu için bu suistimalleri engelleyecek bir mekanizma da yok haliyle. Bu iyi niyeti suistimal edecekler her zaman mutlaka olacaktır.

Benim şöyle bir fikrim var. En başta kişi başı bir ücret belirlenir. Katılmak isteyenler adlarını yazdırır ve kura çekilir. Kurada daha önceki hediyeleşmelerdeki gibi kişiler eşleştirilmez. Onun yerine Hediye-Kişi eşleştirmesi kurayla yapılır. Her katılımcı bir hediye belirler ve bu hediye, hediyeyi seçen kişi haricindekilerden birine rastgele gönderilir.
Konsept kabaca bu şekilde, geliştirilebilir.

www.toyotanation.com
google a sordum, ilk sayfada bu çıktı.

opsiyon olarak gelen çakmak ışığı soketi. lamba yoksa soketin de bağlanması gereksiz olduğundan sökülmüş durumda geliyor.

çakmağın aydınlatması ?

Çakmak aydınlatması diyecektim ki cevaplanmış.

Ya hu 80'li yılalrda satılan tofaşlarda bile vardı bu ışık, toyoto da yok muymuş?

ilk seçenek biraz fazla soyut gibi değil mi hocam ikincisi daha teknik gibi

bu gibi sorulara tersten yaklaşıyorum.
hedef piyasayı belirleyin.
nerede ve ne gibi şirketlerde çalışmak istediğinizi belirleyin.
o şirketlerin güncel ilanlarına bakın
o şirketlerde çalışanların linkledindeki kariyerlerine bakın. geçmiş pozisyonları nelermiş, nerelerden gelmişler.
bu sayede hangi alanda eğitim almanız gerektiğini göreceksiniz.
zaten eğitim iş için tek yeterli şey değil, sadece kapı açacak. okuldan çok şey beklemeyin.

Aspirinin içeriğinde asetilsalisilik asit olduğu için kullanılmayacağı söyleniyor cilt için.

redditte baya başlık var. her birinde milletin deneyip fayda aldığı şeyleri bulabilirsin.
aspirin den bahsetmiş şu linkteki
www.reddit.com

www.aad.org

Dil pratiktir, akla ilk gelendir. Kaldırma fiilinden daha uygun, pratik, anlaşılır bir ifade muhtemelen yok; bu sebepten olduğunu düşünüyorum. Alternatif üretmek istersen ben destek olurum sana yayma konusunda.

Suyun aysel git başımdan özelliği olsaydı cisim yanlara kayarak da sudan çıkmaya uğraşırdı. Kaldırma kavramı yer çekimine zıt yapılan işi anlatır. Kitabı kaldırmak dersin vs. Su da yer çekimine zıt şeyttigi için sonuç olarak kaldırma işi yapıyo. Taşıma da olası. Ne bilim.

zahiren su kaldırıyor gibi görünüyor. aslında su özkütlesi fazla olduğu için yer tarafından daha çok çekiliyor ve çekim merkezine daha yakın konumlanıyor. (yanlışsa uzman arkadaşlar düzeltsin)

ama sanırım yer çekimini arşimetten beri bilmedikleri için -ya da bilseler de formüle edemedikleri için- yer çekimi denklem dışı kalıyor ve su kaldırıyor oluyor. yer çekimi formüle edildikten sonra da aynen devam ediyor. galatımeşhur gereği.

fizik var sandım etimoloji çıktı.

kaldırma kuvveti akışkanların içindeki her katıya uygulanır. kuvvet azsa batar, yeterliyse yüzer. kaldırmaya çalışan bir kuvvet. neresi yanlış ki?

Buoyancy batmazlık demek
bizimkiler kaldırma kuvveti demiş.

compute hesap yapmak demek computer hesap yapan
bizimkiler bilgisayar demiş aslında bilgisayar bilgi saymıyor compute ederek hesap yapıyor
ama iyiki bilgisayar denilmiş.

@dedim
bence bilgisayar en saçma çevirilerden biri. bilgi saymak nedir? oturgaçlı götürgeç bile daha mantıklı bir çeviri. tam karşılığı olan hesaplayıcı'nın nesi var? bari bilgiişler falan deselerdi.

hesapyapar da olabilirdi mesela ama bilgisayar olarak yerleşmiş,
teknik olarak yanlış olsa da en azından türkçe.

Ağırlığına bakarak anlarsın. Öbür türlü bir anda bitiyor maalesef ama tüpçüyü arayınca 15-20 dakkada getirir.

bir anda bitti, ne yapıcaz bu saatte diyorsanız; evde her daim bir de küçük tüp bulundurun.

coook eskiden kullanirdik, saga sola ileri geri sallayin, icindeki havanin dolasimindan ve agirligindan anlasilabiliyordu sanirim, bir de yedek kucuk tup iyi fikir her zaman

ya da tek / cift gozlu elektrikli ocak bulunsun bi kosede. bi ara ben de kullanmistim. hakkaten zank diye bitiyo.

aslında regülatörden önce bi manometre takılsa basıncını takip edebilirsiniz. ama bu endüstriyel bi çözüm olur.

Pirpir yapiyor. Kullanmayali cok oldu uyduruyor da olabilirim daha fazla koku yapiyor diye bir sey hatirliyorum.

soruya cevap değil ama:

evinize kaçak akım rölesi ekletin. böylece çarpılma olursa elektriği otomatik olarak kesecektir

çarpılmadığınız topraklamanın çalıştığını göstermez. biçok binada kablosu bile çekilebilir ama toprağa döşenen donanım yanlış monte edilmiş olabilir. veya kuru kalmış ve iletim sağlamıyordur, veya hat üzerinde bi yerlerde kablo kopmuştur vs.
endüstriyel yerlerde topraklama her noktada özel cihazla ölçülür. bu tip bi kontrol yaptırabilirsiniz.

amaç basmak değil o şekilde yürümek. Aşağıya ineyim, çıplak ayakla toprağa basayım değil durum.

Gidip prizdeki toprak hattına dokunmana gerek yok (ki bazı durumlarda seni tehlikeye düşürür), kalorifer borusu, musluk da aynı işi görür hem de daha güvenlidir. Üzerinden atacağın ise üstünde biriken statik elektrik olur.

arduino eğitim setleri mükemmel bi başlangıç olur. önerebileceğim kitap veya kit için linkim yok ama eminim birileri yanıtlar. siz de araştırabilirsiniz bi yandan

scratche bir bakmanı önerilirim.

code.org

motor suyu dediği işte radyatöre konan su oluyor.

radyatöre su haricinde, kışın sıcaklık sıfırın altına düşüp de radyatördeki su donup radyatörü ya da diğer yerleri patlatmasın diye antifiriz konuyor.

yani hem radyatör suyu hem de antifiriz karışımı oluyor. bunu ölçtürmen için de bir ustaya, servise gitmen lazım. dürbün gibi bir dalgası var oraya damlatıp bakıyolar içindeki antifirizin kaça kadar koruyacağına veya olup olmadığına.

araba eskiyse ve uzun süre antifiriz konmadıysa, antifiriz konup su devir daim yaptıkça eğer daha önceden delinip pas veya kireç ile tıkanmış yerler varsa antifirizden sonra akıtmaya başlayacaktır.

radyatör suyunun özelliği saf su yani kireç yapmayan su olması, aynı buharlı ütü suyu gibi.

bazı arabalarda motor suyu ile kabini ısıtan çevrimin suyu ayrı. ama aynı tip su konuluyor. kullanım kılavuzundan da teyit edebilirsin.

@hem şişko +1. antifriz önemli.

genelde aynı ama bazı markalarda farklı özellikle koltuk ısıtmalarında radyatörün ısısını kullanan modellerde.

Ek bilgi, su durduk yere eksilmez, eksiliyorsa bir sıkıntı vardır.

Film izleme sitelerinde de yok.

Başkasinema dahilinde hala gösteriliyor. Mahallenizin butik sinemasını destekleyin :)

@aguen Yaşadığım şehirde gösterimi yok. Romantizm için teşekkürler :)

www.stremio.com

o zaman önce şunu indirip kuruyorsunuz:

www.qbittorrent.org

ardından google'a parasite torrent 1080p yazın, gelen sitelerin herhangi birinde mıknatıs işaretini tıklayın iner.

çözemezseniz mesaj atın yardımcı olayım.

ffmovies.ru

En iyisi jotum ve filli boya. silikonlu seçebililrsin.

ben polisan derim.
jotunu gecenki duyurudan duymayan kalmadi zaten ahaha

suyu duyup aa sağlıklıdır diye düşünmeyin. geçen bi vernik aldım, su bazlı kokusuz falan diyordu. içindeki maddelere baktım meraktan. bi tanesi 2020 de avrupada yasaklanacakmış, hamilelerde düşük yapıyormuş. ve bunun gibi bir ton madde var içinde. şok oldum. VOC, volatile organic compound diye geçiyor. boya kururken bu maddelerden gaz olarak yayıyor. bunun olmadığı boyalar da var ama özel ve daha pahalı.

tavsiyem boya yapılan odayı 1-2 hafta havalandırın, çok soğuk olmasın ki daha hızlı kurusun. ardından odada yaşamaya başlayın.

filliboya kesinlikle.

bütün ev boyandı geçen yıl.
ne bir boya kokusu, ne bir şey oldu.
sonraki kullanımından da memnun kaldım silinebilirlik vb. açısından.
su bazlı silikon silinebilir boyaları tavsiye ederim, zaten en çok onlar kullanılıyor artık.

Polisan elegance.
Bilen biri olarak söylüyorum.

Jutonu duydum da maalesef pahali onu secemiyorum; polisan elegance ve filliye bakacagim :)

Bu yaz polisan elegans ile boyattık, gayet güzel oldu. Onceki dyo ipeksi mattı ve çok kötüydü.

en pratik çözümü:

yazdır ekranında iken, "gelişmiş"i tıklayın. en alttan üçüncü sırada "görüntü olarak yazdır" var. ona işratleyin ve tamam diyin. bu şekilde yazdırınca sorun çıkarmaması lazım.

ben yazıcı sürücüsünü silip tekrar güncel versiyonu indirip kurmakla başlardım.

i harfi yerine 9 olarak bütün metin karakterini değiştirin

Kullandığınız fonttan kaynaklanıyor. helenart'ın önerdiği şekilde bir sorun olmaması gerekiyor.

Dostun değildir.
Aynısı başıma geldi babamı kaybettim. Whatsappdan değil ama haberi oldu ama ne aradı ne geldi. Benim içinde bitti zaten. O günden sonra hiçbiri umrumda olmadı. Konu seninle ilgiliyse sende öyle yap ve umursama. ( Bu arada 15 yıllık arkadaşım. )

Bu sizin için çok önemliyse görüşüp görüşmemek sizin tercihiniz tabii, o kadar acınızın arasında bir de başka insanları düşünecek değilsiniz. Benim tek yorumum bazı insanların "ölüm" kavramıyla başedememesi. Kitlenip kalıyorlar. Garip bir "şimdi hatırlatmayayım" düşüncesi oluyor, sanki yas arada aklınızdan cıkan bir şeymiş gibi. Çok çok da kesip atmacı olmamak lazım derim ben. Ama bir ara söyleyebilirsiniz "len bir nasılsın desene" diye, "abi ne desem bilemedim" falan derse ona göre değerlendirirsiniz.

bu tarz olaylar başına gelmediği için yaşamamış insanlar bu konuda biraz çekingen olabiliyor. karşı tarafı bir defa daha üzmekten korkuyor da olabilirler.
bence boyle illa ki bir şey yapılması gerekmiyor.

Napsın çelenk mi yollasın?

Cenazeler benim için çok önemli.

Beni öylesine zor ve kırılgan bir dönemde yalnız hissettiren insanlarla bir daha görüşmem.

Cenazende arayıp sormayacaksa ne boka yarıyor o arkadaş.

iyi dost, iyi günde çağırıldığında, kötü günde ise çağrılmadan gelendir.
dostluk kavramına aykırı bir davranış sergilemiş. demek ki dostunuz değilmiş.

ben başsağlığı dilektikten sonra o konuyu açmayı doğru bulmuyorum.

ararım sorarım ama "nasıl oldun" "bu da geçer" vs tarzı teselliler bana kişinin acısını tazelemek gibi geliyor.

Düğünüme gelmeyenlere kırıldım ama sorun yapmadım herkes işini gücünü ayarlayamaz sonuçta ama cenaze için özel olarak aramamak ya da ziyaret etmemek kabul edilebilir bir şey değil benim için.

arayıp sorsa ne değişecek ki

Belki aramak çok soğuk gelir diye düşünüp yakın zamanda yanına ziyarete gelecektir?

sopiro +1

arkadaşımın babası vefat etti. aradım cok konusamadım birşey de bulamadım diyecek

sonra yine ararım deyip kapattım

sopiro+1 herkesin olume yaklasimi farkli. tek sebep dusuncesizlik veya umursamama olmayabilir. ben icinde olum olan bir durumda kosarak kacmak istiyorum oradan. normale donelim, sonra konusuruz gene gibi geliyor. kimisi icin olum cok dogal. gecmis olsun demek yeterli gelmis olabilir.

bir de zaten olen olmus, geri gelmiyor, yapilabilecek bir sey yok artik. 7 yili cope atmak icin yeterli veri yok.

ayrica basiniz sagolsun.

valla ben bu topraklarda neden insanların ölüm gibi bir acıyı sindirebilmek için insanları neden rahat bırakmadıklarını anlamadım. benim yakınım ölmüş adam orada arayıp yada cenazaye gelip ayran pide yemenin derdinde tamam onlar yanında olmak istiyor ama ben odama geçip hüngür hüngür ağlamak istiyorum ama gelenden gidenden fırat bulamıyorsun o yüzden belki arkadaşınızda sizi rahat bırakmak istemiştir.

sopiro +1

Bu bahsedilen insan tam olarak benim. Destek olmayı çok istiyorum ama ortada bir ölüm varken ne denir hiç bilmiyorum. Bu durum gerçekten çok zorluyor beni. Karşımdaki insana söyleyeceğim hiçbir şey acısını azaltmaz, aksine yarasını daha çok hatırlatır gibi geliyor. Yanımda olsa hiçbir şey demesem bile tutar sarılırım ama telefonda ekstra zorlanıyorum.

deepest +1

kelimesi kelimesine katılıyorum.

Bu konu açılmışken ben bazı tavsiyeler verebilirim ihtiyacı olanlara.
Tabii ki herkesin seçimi ve ihtiyacı farklıdır, fakat:

- Ölen kişiyi hatırlatmış olmuyorsunuz, kaybı yaşayan kişi zaten unutmuş değil. Öğle yemeğine kadar babamın öldüğünü unutmuştum da siz şimdi nasılsın deyince "aa babam ölmüştü ya" demiyoruz yani. O artık yeni normalimiz.

- Kaybedilen kişi -özellikle yaşla değil de beklenmedik bir ölümse (çocuk/genç yaşta, kazada, bir hastalık sonucu vs)- ile ilgili anılar vs paylaşılması hoş olur. Beni uzun yıllardır tanıyan arkadaşlarım zaman zaman espri olarak olsa "X amca olsa şöyle derdi" diye babama gönderme yaparlar. O kişinin unutulmadığını görmek güzel.

- Allah sevdiği kulunu yanına alırmış/ acısı dindi/ şimdi meleklerle falan gibi saçma saçma şeyler söylememeniz tercih sebebi çoğu kişi için. Özellikle ölen kişi genç biriyse.

- Diyecek bir şey bulamıyorsanız bir şey demeyin. Bunu söyleyin. "O kadar üzücü/şok edici bir durum ki ne söylesem uygun olmayacağını biliyorum. Ama sen istediğin her zaman benimle konuşabilirsin." diyebilirsiniz mesela.

- Türkçede ne deniyor bilmiyorum, ama hani İngilizcede "I got you" diye bir tabir vardır ya, insanların buna ihtiyacı oluyor genelde. O süreçte saçmalayacaklar, hoş görüleceklerini, açıklarını kapatacağınızı, destek olacağınızı vs gösterebilmeniz iyi olur.

- Fiziksel yardım cok makbule geçiyor. Genelde beklenmedik bir ölüm insanları gafil avlıyor ve yemek yemek, temizlik vs gibi şeyler sıkıntı olabiliyor. Bu samimiyet derecesine göre evine giderken elinizde yemekle gitmek, misafire ikram edilebilecek atıştırmalıklarla gitmek, ofiste eline bir kahve tutuşturmak olabilir. Yakınsanız, "bu cumartesi senin çocuğu alıp sinemaya götüreyim, iki üç saat kafa dinlersin" olur. Evin gelir sağlayıcısını kaybetmiş biriyse örneğin, arkadaşlar arasında toplanmış ufak miktar para olabilir beklenmedik bir masrafta kullanması için.

- Ölüm yıldönümleri, doğum günleri, özel günleri anımsatmaktan, kutlamaktan çekinmeyin.

- Kişilerin yasına sınır koymayın. "Öeeh, altı ay oldu hala anam babam diyor" demeyin. Herkesin atlatma süresi farklı.

- "Senin için ne yapabilirim?" diye sormak biraz abes. Yani bir de oturup senin kendini iyi hissetmene yardımcı mı olayım? Bunu düşünebilsem kendim yaparım zaten. Onun yerine o kişiye ihtiyacı olan her ne ise size söyleyebileceğini hissettirebilmek önemli.

- Kişi olur olmaz zamanda ağlarsa vs büyük bir mesele haline getirmeyin. Benim babam öldüğünde ben başka bir şehirdeydim ve Türkiye'ye gelme şansım yoktu. En yakın arkadaşımla buluştuk, bir otelin barında oturduk, o bana bir içki söyledi. Tam garson önüme içkiyi bıraktığı anda "bohhuhuhuhuu" diye manyakça ağlamaya başladım. Bir yandan da etrafıma "özür dilerim, özür dilerim, kusura bakmayın vs" diyorum. Arkadaşım uzanıp koluma dokundu, "yas tutmanın etiketi yok, ne istersen onu yap" dedi. Çok rahatlatıcı bir tepkiydi.

Kaynaklar:
When The Bough Breaks - Judith Bernstein
Option B - Sheryl Sandberg
13 Things Mentally Strong People Don't Do - Amy Morin

belki çok konusunu açmak istemiyordur üzülme diye, bu konularda nasıl yaklaşılacağını bilmiyordur vsvs.

insanlığını ölçmez bu durum bence, sorun olmalalı.

bizim kültürümüze, örfümüze, adetimize, geleneğimize ters böyle şeyler. dostun değilmiş bu. çiz üstünü.

takılmazdım. babam ölmüş derdim başımdan aşkım taziyelerin nasıl olmasına kafa yormazdım.

konunun bi kaç farklı boyutu var.

mesela beni tüm arkadaşlarım iyi tanır eder, ne düğüne giderim, ne cenazeye giderim ama yapılacak bişey olduğunda her zaman elimden geleni yapacağımı bilirler. bu cenaze işleri özellikle çok ölüm gördüm ben çocukluktan beri kimse beni katiyen cenazeye götüremez derken annemin ölümcül bir hastalığa yakalndığı haberini aldım.

benim arkadaşlarım da öyledir, başımda var bir hastalık, ev taşıma işi. panik, üzüntü, öyle bir haldeyim ki elim kolum bile kalkmıyor. aradım arkadaşlarımı dedim böyle böyle, hepsi bir koldan bir koşturdu bana bir iğne bile toplatmadılar.

mesela evimi satma durumum var, hemen tanıdık emlakçısı geldi konuşuldu, tamir için boya badana ne bileyim yerlere parke, fayans döşeme işi oldu, hemen koştular bi kuruş para istemiyoruz sen malzemeleri al, anahtarı ver 1 haftada hepsini hallederiz diye.


eğlenmeye gezmeye, cepte para olunca herkes arkadaş ama iş zora geldi mi herşey değişiyor.


benim arkadaş dediğim insanlar böyle, 10 sene aramam, 15 sene görüşmem, 15 sene sonra çıkarım karşısına sanki daha dün ayrılmışız gibi kaldığımız yerden devam ederiz.

niye görüşemiyorsun dersen, ben uzun süre yurtdışında çalıştım, arkadaşlarımın hepsi faklı şehirlere ülkelere dağıldı. herkes aile kurdu iş güç çoluk çocuk görüşemez hale geldik, hayat işte.

yani benim başam dara düşmüş, arkadaşımı çağırmışım, gelmemiş, sallamamış ya da vah vah deyip , dönüp arkasını gitmiş, bu adam bana başınsağolsun dese neee, cenazeye gelse ne?

ben de başsağlığı dilemeyi zor buluyorum. diyeceksin ki adamın yakını ölmüş, bundan da mı zor. özellikle uzaktaysam, yapabileceğim bişey yoksa. bi de bikaç gün sonra arayıp dilemek sanki tekrar hatırlatmak moral bozmak gibi.

neden illa telefonda söylemem gerekiyor, yazınca neden olmuyor bilmiyorum.
ama genel olarak önemli gün kavramım da yok benim. ama başkaları için önem veriyorum.

sigur ros şarkılarından biri olabilir mi?

m.youtube.com

bu ingilizce ama muhtemelen isveccesi de vardir

Herr mannelig

A song for the earth - Ancient Swedish herdingcall
www.youtube.com

Eivør Pálsdóttir: Tròdlabùndin (Trøllabundin)
www.youtube.com

Kadın demişsiniz ama onu görmemişim. olsun bu da güzeldir.

Von??

www.youtube.com

hoppipolla mı?

çok teşekkür ediyorum hepinize ama hiç biri değil ne yazık ki

py - selenium inceleyin.

bunu yapan tool'lar var. kimi ücretli kimi ücretsiz. hatta login gerektiren sayfalarda bile çalışıyorlar. bir tanesi visualping.io, diğerlerine de buradan ulaşabilrsiniz;
alternativeto.net

siz kendiniz yazmak isterseniz "web scrapping" şeklinde aratın.

hatta "price tracking with python" gibi bir arama yaparsanız çıkan tutorialları kendi ihtyacınız doğrultusunda uygulayabilirsiniz. nihayetinde aynı mantıkla çalışacak.

Selenium ile bir kaç tutoriala bakarak yapabilirsiniz. Modülü ekledikten sonra bir de webdriverı gerekiyor tarayıcıyı yönetmesi için.

buna genel olarak data parsing from website deniyor. bu şekilde arama yapabilirsiniz

Gitmiyor, denedim.
Edit: Yazmayı unutmuşum, @avianthem yazınca hatırladım operatör değişikliği sonrası banka kartlarına, hattınızın çalınma ihtimaline karşı bloke olayı geliyor. Blokeyi kaldırmak için müşteri hizmetlerini arayınca bunu biz burdan yapamıyoruz deyip(başlarından savıp) atmlerde yapmanızı öneriyorlar.

bankalardaki sms ler gelmiyor. diğerleri gelir.

bankalardaki sms'leri almak için müşteri hizmetlerini aramanız vs. gerekiyor. çok zor bir iş değil, atm'lerden bile çözülebiliyor bazı bankalarda.

yurtdışında sıkıntı olmuyor. tr'deki bankaların hepsinde problem oluyor.

hatta komik bir detay bankada hesabınız yok mesela. sim kart değiştirdiniz. gittiniz yeni hesap açtınız müşterileri oldunuz. ne o sms gelmiyor. bankayı arayıp blokeyi kaldırmanız gerekiyor. sistemi süper kurmuşlar!

sim değişince google authenticator datası gitmiyor. ama telefonu değiştirirseniz ve backup ı geri yüklerseniz veya app i silip tekrar yüklerseniz gider.

Seinfeld, mango isimli bölüm hariç.

Bu filmlerden "comedy" yazanlar:

www.imdb.com

stepbrothers, sanırım ayıplı sahne yoktu, cinsel espri var ama.

Plaines trains and automobiles
Groundhog day

Ayrıca, what about bob

liar liar?

@egokalp
stepbrothers da R rated sahneler var
zaten film R rated

The 'Burbs (1989)
Sister Act (1992)
Romy and Michele's High School Reunion (1997)
As Good as It Gets (1997)
About a Boy (2002)

tabi ki malesef çözüm üretemeyiz ama tek yapabileceğim mantıkla cevap vermek. en uzun yolu seçip bişeyleri dğeiştirmek için önce işle başlamamız lazım. o yüzden ilk cümleden sonrasını geçiyorum.

huzur ve stabilite verecek bi iş bulmak ve günün çoğunu harcadığım yerde mental olarak tükenmemeyi hedeflerdim. çünkü iş yıpratıcı olduğunda geriye kalan zamanı, haftasonunu hatta tatilleri bile iyileşmekle geçiriyoruz.

iş yoluna girince mental ve moral olarak güçlenince belki gerisi daha kolaylaşır.

Senden bir tık daha kötü durumdayım.
:)

Eski zamanlarda yaşamış ve ölmüş bir köle hayal edin, tüm hayatı kendisine verilen işleri yapmak ve geri kalan zamanında da sadece dinlenmeye vakti olan, ancak bu şekilde hayatta kalabilen bir köle. İstediği şeyleri yapamayan, istediğini yapmaya vakti ve parası olmayan bir köle. Benim hayatım şu anda böyle. Yani bari Arabistan'da Mısır'da falan olsaydım, oralarda hava sıcak en azından.

kafayi yogunlastiracagin bir sey bul.isle alakali olabilir veya hobi olabilir.

öncelikle sabır ve şükür. bu ifadeleri sadece din ile ilişkilendirmek çok yanlış, çoğu insan öyle yapıyor. oysa bu iki kavram modern hayatın, sosyal bilimlerin bile ısrarla vurguladığı şeyler.

sağlığın yerinde olmayabilir ama daha da kötü olabilirdi. açlıktan sağda solda kalmış bu soruyu burada sormaya vaktin de olmayabilirdi.

bana göre de başlangıç noktan iş. elbette istediğimiz mesleği yapamıyorsak mutlu olmak zor ama yine de belli işleride diğerlerine oranla daha mutlu olacağın kesin. ben mesela öyle ya da böyle işimi, iş ortamını seviyorum gayet de güzel vakit geçiriyorum çalışırken. hal böyle olunca gerisi çok daha kolay geliyor. o yüzden eğer çok kaybedeceğin şey yoksa biraz daha mutlu olacağın iş bul.

bunun dışında benim gibi hayvan seviyorsan derneklerle birlikte beslemelere falan git. cebinden birşey çıkmaz bunun için.

ve benim çoğu zaman kendim için bile çok iyi farkıda olup maalesef uygulayamadığım kurala odaklan; dünden farklı olarak ne yaptın? herhangi bir şey olabilir. sıkıntılarınla başa çıkmanı sağlayacak bir kitabın bir kaç sayfası olur, farklı bölgede yürüyüş olur, daha iyi bir iş için yararlı bir araştırma olur... örnekler çoğaltılabilir. yeter ki bunları yap çünkü ancak bu şekilde ‘bakarsın yarın bazı şeyler değişir zaten ... yapacağım’ eşiğine gelir ve hayata tutunursun. insan ilk adımı atmaya başladığında eğer disiplinli hareket ederse zamanla kendisi ile gurur duyar çünkü aslında bilmediği o kadar çok özelliği ortaya çıkar ki kendi de şaşırıp kalır. bugünden başla! en azından hareket et, düşün. bunlar iyi başlangıç olabilir.

saygılar

Öncelikle annenle yaşıyor olman kötü bir şey değil. Güzel bir şey, hayatın pek yolunda gitmediği için ve ailenle ilgili pek sinanmadigin için gözüne batıyor olabilir. O yüzden önce kalk bir annene sarıl. Muhabbet et, birlikte bir şey yapın, bir dizi açın izleyin beraber.

Ben de benzer şartlardayim, arkadaşlarım aldı yürüdü, ben hep bir potansiyelimin olduğuna inanırdım ama hiç gerceklestiremedim bunu. Bu da beni ekstra hayalkirikligina uğrattı. Şimdi biraz daha kabullendim durumumu. Şu an annemle yaşamıyorum, ama her ailemin yanına gittiğimde mutlu oluyorum. En azından bir is buldum, para biriktirip senede bir kez yurtdışına gitme imkanı buluyorum. Spora gitmeye çalışıyorum. Yani eldeki imkanlardan verim almaya çalışıyorum.

Sana da bunu öneririm. Bazı şeyleri artık değiştiremezsin, mesleğin, yaşın, kafana taktığın çoğu şey... Bırak rahatla biraz, elindekilerle yapabileceğin şeylere bak.

fiver değil de, italki ya da cambly gibi sitelerdeki öğretmenlere danışabilirsiniz.

ne gerek var ki? dünyanin en ileri üniversitelerinde calistim ingiltere ve almanyada. yabancilarin bir cok yazim hatasi oluyordu, kimse bunlara takilmaz dünyada. en önemli sey icerik. ufak hatalar zaten editörden dönüyor.

ingilterede ingilizcenin besiginde tezimi yazdim zamaninda, yanlis olmasin tezimde 20+ hata vardi yazim hatasi 74 sayfada. ki bu tezi hocalar okudu düzeltmeler icin, dergiye gittidinde cikti bu hatalar. icerik önemli olan.

Poligona git, hayatımda hiç ateş etmedim öğretir misiniz biraz de oradaki hocalar yardımcı olur.

@poligon: nerde bu poligon? kime bağlı?

kimseye bağlı değil özel işletme, silahı olan yada olmayan insanlar gelip atış yapıyorlar. Filmlerden bilirsin uzun koridor gibi sonunda hedef kağıtları asılı

poligonda zaten verirler ama unutma diye diyorum, kulaklıklarını mutlaka kullan

Ankara da çok var poligon. Asp iyidir mesela. Atla hızlı trene git. Mermi başı 5 lira. İstediğin silahı seçiyorsun, başında sana özel bi hoca oluyor. Bilmiyorsan da sıfırdan öğretiyor. Çok zevklidir zaten. Biraz öğrenince interaktif perdeyi de dene.

Otomatik silah hevesin varsa onu gecicen, umitlenme diye soyleyeyim dedim. Onun yolu yok. En azindan legal yolu yok.

Tabancayla siksam da olur dersen yukaridakilerin soyledigi gibi bir poligona gideceksin.

İstanbul'da olsan beraber gidelim derdim, ayda bir gitmeye çalışıyorum ama yanına arkadaş olmayınca pek istekli olmuyor insan.

Tabancam baruttan çok kumaş tozundan kirleniyor maalesef :)

Poligona git ama hafta içi git, Eskişehir'de yoksa Ankara mecbur. Hafta sonu kolay kolay ilgilenmezler, ergen gibi peşpeşe sıkar çıkarsın.

Hafta içi rahat olur, nişan alır hedefe atar, atışlarını kontrol edersin.

Namlu ve tetik disiplinine çok dikkat et, ne olduğuna bak google'dan.

çoğunlukla 22:00 - 07:00 arası uyuyorum, yetmiyor. neyime baktırsam ki?

01:00 - 08:20 arası uyurum. Haftada 1 gün yetmiyor.

22:00 - 6:30 arası, yetmiyor

00:00 - 06:45
yorgun yatmışsam yetmiyor, ama yorgun değilsem yetiyor.
gün aşırı bi gün 12 bi gün 11 de yatsam yorulmuyorum

çok düzensiz bir uykum var. genelde 23.30-07.00 arası uyuyorum ama sabah 5 gibi kesin uyanıyorum. bazen 9-10 gibi uyuyakaldığım da oluyor gece

Alarm kurmasam her gün 10 saat uyurum. Yoğun zamanlarda 5 saat idare ediyor beni ama ilk fırsatta da 12 saat uyuyup acısını çıkarıyorum. 8-9 saatle de yorgun hissetmiyorum.

Arkadaşlar tai chi egzersizlerini öneririm. Bana da 12 saat uyku yetmezdi. Şimdi sabah bu sporla başlıyorum güne. Sadece bir deneyin derim.

ortalama uyku sürem 6 Saat 46 Dk.

Ortalama uyuma saatim 23:57
Ortalama uyanma saatim 06:43

Kaynak : Huawei GT2 :D

Edit : hiç alarm kullanmıyorum, bu uyku bana fazlasıyla yetiyor.

02:30-07:30 arasi. yetiyor. bazen alarmdan once uyandigim da oluyor.

8 saatten asagisi kesinlille yetmiyor. En kotu 7 saat temiz uyumalıyım yoksa yetmiyor, haftasonu acisi cikiyor.

01:00-08:30 arası haftanın he günü fix. Normalde yetiyor ama gece 2den fazla tuvalete kalktığımda yetmiyor, ve maalesef kesintisiz çok nadir uyuyorum.

01:00 veya 00:00-07:40 hafta içleri böyle ve asla yetmiyor. Bazen eve gelince 1-2 saat uyurum veya yemek yerim bir daha sabaha kadar uyanmam. Hafta sonları 02:00-11:00 bazen bu da yetmez akşama doğru 1-2 saat uyurum. Kendimi hafta sonu toparlamaya çalışıyorum.

Çok verimsiz ve leş geçiyor günlerim.

Hafta içi 7 saat, hafta sonu 10-11 saat uyuyorum.

Hafta içi 3 gibi yatar 10'da kalkarım, cuma-cumartesi geceleri istediğim gibi takılıyorum ama 10 saatten az uyumam.

Yetiyor. Bir de geceleri çişe kalkmasam daha iyi olacak ama ameliyat olana dek böyle :((

Akşam 11 gibi yattığım zamanlarda sabah erken kalkmak kolay oluyordu, 5-6 gibi kalkabiliyordum. Hemen hemen aynı hesaba geliyor olsa da o zaman daha dinç hissediyordum :) Şimdi de fena değil gerçi.

9 saat uyusam bile yetmiyordu, deviasyon ameliyatı oldum.

11-6 arası uyuyorum

şu an herşey mükemmel. 4 saatte bile dinlenmiş hissediyorum, yine de 7 saat uyuyorum tabi )

Diş etlerinde veya midesinde bir sorun olabilir. Açlıktan da kötü bir ağızkokusu oluyor.Yeni işe başlama stresi yapıyorsa anksiyeteden bile olabilir.

diş taşı, bağdemcik, diş çürüğü

Yanlış anlar, üzülür diye yüzüne de diyemiyorsun sanırım. Alışınca sabahları Listerin kullanmadan evden çıkmadığından, nefesini çok iyi açtığından, güne enerjik başlattığından, ferah tutmasından falan bahset. Ben baya övüyorum. Sigara nargile, puro falan onlar da koku yapıyordur. Kuvvetle muhtemel çürük tabi.

Belki açtır doyurun.

Herhangi bir rahatsızlığı olmasa bile, dişlerinde kaplama olanlarda da sık görülen bir olay...

sakız ikram et

şahsen ilerde borç çıkarmayacaklarına güvenim olmadığı için şubeye gidip kapattım.

Ne kadar borç çıkaracak ki yok mu net bilgi ?

hesap işletim ücreti alabilirler açık kalan hesaptan. bana vakıfbank'da olmuştu.
içinde de para kalırsa para her ay 5-6 tl olarak erir gider.

Hicbir sey yapmadım onla mi uğraşıcam diyip

hesap işletim ücreti diye bir olay yıllardır yok. yasal değil.

kapamana gerek yok.

Yıllar sonra ziraate tekrar ihtiyacım olup şubeye gidince fakettim. Bir miktar para varmış, çekip hesabı kapattırdım. Orda burda hesap olmasın diye kapattım ben yoksa bişey olmaz.

dilekçe verip kapattırdım.

hesap işletim ücreti vs çıkartırlar, uğraşamam.

Pil bir dert olmuyor, 3-5 ayda bir değiştiriyorsun. Takılma işini de kaliteli markalar çözdü, ben bi 5-6 senedir kablosuz kullanıyorum. Sadece oyun farem kablolu, onun da kablosuzu pahalı diye.
Ben trackball'cuyum logi m570. Artık sen de çağa ayak uydur ve kablosuza geç, şüphelerin yersiz, oh be diyeceksin.

Kullanıma göre değişir. Oyun (özellikle FPS) için kablolu, günlük kullanım için kablosuz tercih ediyorum.

Oyun için kablolu günlük kullanım ve iş için bluetooth. Usb ye takılanları sevmiyorum.

@bruce m570 hem mouse hem de trackball mu oluyor? Yani üstteki topu oynatmadan cihazi hareket ettiren de imleç hareket ediyor mu ?

prizmatik, hayır sadece trackball.

1-2 sene kullanıp pil değiştirmek dert değildir herhalde. pro gamer değilsen rahatsız etmiyor. hatta bugüne kadar hiç şikayetçi olmadım. 2-3 senedir logitech m705 kullanıyorum.

Birkaç sene önce black friday kapsamında Amerika Amazon'undan 120 liraya Logitech G602 almıştım, kablosuz, onu kullanıyorum. 2-3 ayda bir pil değiştirmek her an kabloyla haşır neşir olmaktan iyi değil mi?

ayrıca şarjlı kalem pillerim ve 45 dakikada şarj eden şarj aletim var.
yani pil bittiğinde elimde yedek dolu pilim yoksa bile doldurmak 45 dakikamı alıyor sadece.

logitech m705
duracell piller 3. senesinde, seviye 1/3 e indi.
işyerinde kullanıyorum (günde 8 saat)

MX master (1) kullanıyorum, çıktıktan bikaç ay sonra almıştım, yani en az 3-4 yıldır kullanıyorum. Pil ömrü azaldı ama yine de yıl boyu her gün en az 5-6 saat kullanmama rağmen -ki 10-12 saat falan kullanmam nadir değil-, 9-10 günde bir falan şarj ediyorum. Çok canavar bir mouse kullanıp memnun olmayan görmedim. Benimkini kullanan da vaov diyor.

önerdiği modelin bacası en az 37 cm yükseklikte olmalı diyor. Ama bu baca borusunu örten sac parçaların min yüksekliği olmalı. çünkü iki parça halinde geliyor bazıları, boşluğa göre üsttekini kaydırıp boyunu ayarlıyorsun. daha kısa ise de kesmen gerekiyor. elle de kesilmesi pek mümkün değil. senin için uygun değil gibi yani.

Çağır bir usta taktır hocam. Bende de fırını bağlamam dediler. Aspiratörü söküp öyle çağırdım. Sonra geri taktım.

Aldığınız ürün güzel ama oldukça büyük, montaj yapıldıktan sonra aspiratör ile ocak arasında 60-65 cm kalmalı.

Sizin cihazı monte etti mi neredeyse ocağa tencere koyamazsınız, katalogdan baktım bacasıyla 75 cm gibi yüksekliği.

Aldığınız modeli takmak isterseniz mutfak dolabının davlumbaz üstü modülünü söküp orayı dolapsız sadece aspiratör için kullanırsanız olur.

yaz kış güneş kremi sürmek faydalı olabilir.