Giriş
(9)

insan iliskileri

songforsomeone
Ya son zamanlarda sanki kimse kimseyi dinlemiyor gibi geliyor, bir sey anlatiyorsunuz - iyi ya da kotu - hemen herkesin 'o da bir sey mi bana su su su oldu' ya da hii diyip kendisiyle ilgili bir sey anlatmasi durumlarina sahit oluyorum. Sanki kimse ne karsisindakinin hayatiyla ilgileniyor, ne samimi
Ya son zamanlarda sanki kimse kimseyi dinlemiyor gibi geliyor, bir sey anlatiyorsunuz - iyi ya da kotu - hemen herkesin 'o da bir sey mi bana su su su oldu' ya da hii diyip kendisiyle ilgili bir sey anlatmasi durumlarina sahit oluyorum. Sanki kimse ne karsisindakinin hayatiyla ilgileniyor, ne samimi bir sohbet derdinde, ne de anlamaya calisiyormus gibi geliyor. Hemen herkes ya kendi hikayesini, ya anlamadan dinlemeden yaptigi alakasiz bir yorumunu ya da kendi derdini araya sikistirmaya calisiyormus gibi geliyor.
Size de boyle oluyorsa neden boyle oldugunu dusunuyorsunuz? sabrimiz mi yok? emek mi vermek istemiyoruz?

Bu arada epey iyi bir dinleyiciyim, yani sen de karsindakini dinlemiyorsun degil olay. Yani bu kadar zor mu kendinden bahsetmeden, olayi kendine cevirmeden, kendin hakkinda yapmadan, konuyu sacma sapan bir yere getirmeden dinlemek?
0
songforsomeone
(12.07.19)
Eskilerden kalma, samimi arkadaşlıklar dışında durum bende de öyle evet. Yani yeni arkadaşlıklar kurmak çok zorlaştı. Kimse kimse için çaba göstermez oldu. Ben bunu sosyal medyanın aşırı gelişimine bağlıyorum. Bu kadar hayatımızın içinde olması, insan seçeneğini de çoğalttı. Yani neden birisi gelip beni dinlesin ki? İlla ki bir yerlerde böyle bir talebi olmayan, zahmetsiz insanlar vardır çünkü.

Bırak dinlemeyi, artık insanlar 1 dk'lık video izlemiyor uzun diye, uygulamalardaki bütün story dinamikleri falan bir kaç saniye o yüzden. Odağı tutamıyorsun yani artık kimsenin üzerinde. Hal böyle olunca da kimse kimseyi dinlemiyor tabi.
0
ravenclaw
(12.07.19)
conversational narcissism deniyormuş buna. Konuyu kendinle ilgili bir şeye çevirme eğilimi.
0
sopiro
(12.07.19)
var var olmaz mı. hatta bir laf var. insanlar sizi kendi hikayelerini anlatmak için dinler diye. eninde sonunda o konu onların derdine tasasına gelir.
0
hononu
(12.07.19)
üğpoıuy yok, haklisin dedigine katiliyorum elbette ama benim dedigim sanki boyle karsi tarafi laf olsun diye dinleyip, aslinda dinlemeyip, konuyu kendine cevirmek icin vakit kollamak gibi. ya da bikmadan usanmadan kendi sorunlarindan bahsedip karsi taraf bir derdini soylediginde iste seninki onemsiz gibi sidik yarisina girmek gibi. tam anlatamadim ama cok isterdim son donemdeki bir iki muhabbeti videoya cekmeyi...
0
🌸songforsomeone
(12.07.19)
ben de konuştuktan sonra "ulan acaba böyle mi yapıyorum" diye şüpheleniyorum. aslında o an amacım "bak bende de aynı ya da benzeri şey var, anlıyorum seni" demek. ya da muhabbetin devamını sağlamak. ama dozunu kaçırmıyorumdur umarım.
0
pide
(12.07.19)
aynen bana da çok oluyor.

örnek vereyim; ben işle ilgili bir şey anlatıyorum; "bugün bu oldu, ben bunu dedim, biri de bana bunu dedi" diyorum. karşımdakinden bu konuyla ilgili bir yorum bekliyorum hani "iyi yapmışsın / keşke şöyle deseydin / şurada hatalısın" vs. ama o "aa bizde de bugün şu oldu" diye kendi işle ilgili anısını anlatıyor.

bunu yapanların o an anlattığımız konuyu önemsiz ve boş bulduklarını düşünüyorum, çünkü bazı başka daha ciddi konular olunca çok ilgiyle yorum yapıyorlar.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(12.07.19)
Sosyal medya sayesinde hepimiz kendimize biraz daha anlam yüklemeye başladık sanırım. Karşımızdaki insanın durumundan ziyade kendimizi göstermeye çalışmamız bundan gibi geliyor bana.

Son dönemdeki kişisel gelişim zırvaları da bunu destekliyor. Etrafta hep ben ben diye dolaşan insanlar türedi. Karşımızdakileri pek önemsemiyoruz artık herkes için önce "ben" olmaya başladı. Sosyo-kültürel yapımız bu değildi sanki. Üzücü.
0
asgeavcer
(12.07.19)
Niye sadece sen anlatıyorsun ki? O da yorum katacak elbette kendinden, sen de sohbet yerine onaylayıcı istiyor gibisin. Kendini o gruptan ayırma hemen.
0
hasmetizm 2046
(12.07.19)
reis o insanlara bir şey anlatma. insanlarda dinleme sorunu var çok önemli bir konu bu.
0
tabii lan manyak mısın
(13.07.19)
(20)

Birbirini görüp 6 ay için de evlenen

problem34
Var mı çevrenizde böyle evlenen insanlar ? Mutlular mı ?
Var mı çevrenizde böyle evlenen insanlar ? Mutlular mı ?
0
problem34
(11.07.19)
Tanıştıktan 7 ay sonra evlendik. 2 yıla yakın oldu evleneli.
ne diyeyim ki gayet mutluyuz başından beri, -muhtemelen- haftaya da bebeğimiz doğacak <3
Öf amma vck bir cevap oldu :) ama iyiyiz napayım
Edit:kelimeler
0
somethinginthewayshemoves
(11.07.19)
Var. 4-5 ayda evlenen de var. Senelerce sevgili olup evlenenlerden daha az kavga ediyolar, daha olgun daha mutlular.
0
megalomaniac
(11.07.19)
6 diilse de 9. ayda evlenmek üzereyiz. 4-5 yıl geçirip evlenmek 'zorunda' hissedenlere göre daha güzel bi durum bence..
0
amelie poulain
(11.07.19)
7 Ocak 2010 ilk tanismam, 24 nisan 2010 evlenmem. 9. Yil.
35 yillik bekarligin etkisi de vardi o zamanlar. Uzerime 10000 kat yuk bindi ama mutluyum.
0
tunaktunaktun
(11.07.19)
Boşandıktan 2 ay sonra başkasıyla tanışıp 4 ay sonra evlenen arkadaşım var. İlk eşiyle yaklaşık 3 yıl sevgili olduktan sonra evlenmişti. Kavga gürültü hiç bitmedi. Şimdi ise gayet mutlu.

6 ayda evlenen başka bir arkadaşım da var. O da mutlu.

Çevremde bunlar gibi çok örnek var aslında. Uzun süren sevgililiklerden sonraki evlilikler daha "gürültülü" oluyor gözlemlediğim kadarıyla.
0
siyah noktali film
(11.07.19)
Gözlemlerine göre daha iyi oluyor
0
dafuq
(11.07.19)
Var. Tamamen seks için. Başka açıklaması yok. Bunu hedefliyosan zaten mutlu olursun bi şekilde
0
(s)AINT
(11.07.19)
2 tanidigim var biri 6 ay icinde evlenip 2,5 yil sonra bosandi.

digeri 6 ay icinde evlendi 1,5 seneyi gecti su an gayet mutlu ama zaman ne getirir bilinmez tabii herkes icin.

biz esimle tanistiktan 2 hafta sonra birlikte yasamaya basladik, yaklasik 2,5 yil birlikte yasadiktan sonra da evlendik. su an gayet mutluyuz.
0
in vino veritas
(11.07.19)
Cok var valla.
6ayda evlenen de 3yilda evlenen de yakindan tanidiklarim ite kaka goturuyor evliligi cogu. Ama pek fazla yuzunu goremediklerim var, onlardan mutlu olanlar olabilir bilmiyorum.
0
stavro
(11.07.19)
Var yakın bir akrabam. İnternetten Alman bi çocukla tanıştı. Sadece bi defa yüz yüze görüştüler 6-8 ay içinde evlendi ve 2 senelik evli. Mutluluktan havalara uçuyor mu bilmem ama rahatı yerinde ki sesi soluğu çıkmıyor :D
0
superfluid
(11.07.19)
bir yakınım kasımda tanıştı 21. gün evlenme teklifi aldı, geçen hafta evlendi.

yaşlar: k:31 e:34
0
damla sakızlı dondurma
(11.07.19)
bir arkadaşım 8 senelik sevgilisiyle evlenip 1 sene sonra boşandı. bir diğeri de6 senelik sevgilisiyle evlenip 2 sene sonra boşandı. gerisini siz düşünün artık :)
0
ismim ibrahim
(11.07.19)
ee o zaman sevgililik kötü, muhafazakarlardaki gibi görücü usulü tarzı evlilikler iyi mi yani asjdjad.

benim var tanıdığım, 2 çocuk yapıp boşandılar. 6 ay gibi bir sürede evlenmişlerdi. kadın boşandıktan hemen sonra tekrar kısa sürede tanıştığı biriyle evlendi, erkek tarafı bekar.

çok büyük aşk hikayeleri yok bence kısa sürede evliliklerde. evlenmeye kararlı olunca kimi görürlerse tamam hadi diyorlar.
0
lilyb
(11.07.19)
Valla biz galiba birinci ayın sonunda evlenmeye karar verdik. Kaynana izin verseydi paramız da olsaydı evlenirdik. Şu an ilişki 1.5 senesinde. bir ay sonra nikah var. Pişman da değilim bu karara. Biraz şans, biraz karşıdakini iyi analiz edebilme, biraz da kendinden emin olma olayı.

Mutluyuz, mutlu da oluruz. Sevgililik süresi ile evlilikte mutluluk arasında doğrudan bir korelasyon olduğunu zannetmiyorum. Olay kişi ve kişilerle ilgili.
0
kablelvuku
(11.07.19)
var, haftanın 2 günü kavga etmekle meşguller.

geçenlerde bu hanım kız aile arasında bir sohbette kır düğünlerinin çok güzel olduğundan ama istanbul'da yer olmadığından bahsediyordu. kendisi düğününü bodrum kat bir düğün salonunda süs pasta keserek yaptı. dedim ki aslında harika yerler var da bizim bütçemiz yetmiyor. hayır ne alakası var bizim paramız vardı, ama istanbul'daki her yere baktık hepsi çok küçüktü. geniş yer bulamadık o yüzden salonda yaptık dedi.

evlilikleri hakkında fikir verebilir belki bu.

bence 6 ay gibi bir süre değil evlilik kararı almak için, brlikte gelecek planı yapmak için dahi çok erken.

ha her iki kişi de 30+'dır ve daha fazla zaman kaybetmek istemez ve yeterince olgun insanlardır. o zaman okey.
0
reanarchy
(11.07.19)
ben vardım. 8.5 sene sonra boşandık.
0
lostys
(11.07.19)
6. ayda evlenme kararı alıp 7. ayda evlenen var. Evleneli 1 ay oldu, boşanmak için uğraşıyor bir taraf.
0
pike
(11.07.19)
reanarchy +1

6 ay birlikte geleceği düşünmek için bile çok erken. evlendikten sonra o kişiye mecbur kalınıyor artık, bana öyle geliyor.
0
lilyb
(11.07.19)
Var. Mutlu olan da var 3. Ayında boşanma davası açan ve 1 yıldır boşanamayan da var.

Olay aslında sağlıklı ilişkide. Sağlıksız ilişkiler üzerine müthiş tecrübelerim sonrası uzun süre oturup sağlıklı ilişki nedir diye okudum araştırdım.

Nasıl oluyor iki kişinin birbirine deliler gibi aşık olması, 5000 yıldır tanışıyor olması bir ilişkiyi sürdürmeye yetmiyor.

Sağlıklı ilişkilerde süre doğrudan bir etken değil. Şöyle değil; önemli olan birbirini ne kadar tanıdığın, ne kadar süredir tanıdığın değil.

Eğer benim gibi etrafına yüz tane duvar ören, o duvarları hemen kaldırıp gerçek halini gösteremeyen biriyle ilişkin olsa 3 yılda falan anca tanırsın. Ya da şu günümüzde ilişkiyi satranç kaçına çevirip sürekli strateji kasan gerizekalılardan biriyle ilişkin olsa 6 ayda bir şey öğrenemezsin. Öğrendim sanırsın yanılırsın. Sonra evlenince de “aaa bu adam evlenmeden önce böyle değildi”. O adam öyleydi de sana strateji ayağına bambaşka birini gösterdi, çünkü gerçek halini görsen kaçacağını düşünüyordu.

Ama herkes böyle değil. Daha ilişkinin başında kartlarını açık oynayan insanlar var. Adam/kadın ilk buluşmadaki tavrını, karakterini, düşünceni 27. Evlilik yıldönümünde de birebir aynen sergiliyor. Bir değişiklik yok. O zaman da bu adamı/kadını 3 ayda zaten tanımış oluyorsun. 3. Ay ile 27. Yıl arasında zamanla her insanda olabilecek değişiklikler dışında bir sürpriz yaşamıyorsun. Dolayısıyla o ilk tanıştığın zamanki hali ile bir ömür geçirebileceğine inanıyorsan 3 ayda da evlensen 30 yok flörtten sonra da evlensen aynı şey.

Bazen de şöyle bir sorun olabiliyor. Birisi aşk yüzünden kör olup kötü özellikleri görmezden geliyor. Ya da zamanla değiştiririm ben onu diyor. Bu kendi topuklarına sıkmaktır bence. Karşındakini bir paket olarak kabul edip hiç değiştirmeden bir ömür yaşayabilir misin ona bakman lazım. Ya da sen kendinde değişiklik yapmak zorunda kalıcak mısın buna bakmak lazım.

Olayın benim tarafımdan temeli bu. Kişiler birbirlerini ne kadar doğal haliyle gösteriyor bu mühim olan.

Ama benim gibi hemen kendini açamayan mallar için böyle bir olasılık yok.
0
levpontryagin
(11.07.19)
ablam ve eşinin tanışmaları ve evlenmeleri arasında 3 ay var. 6 senedir falan evliler.
0
sopiro
(11.07.19)
(6)

Yeni başlayanlar için dedektif romanı önerir misiniz?

damba
Bir abimiz dedektif romanı okumak istiyor. Çok fazla kitap kültürü yok. Ona kolay okunan bir dedektif romanı alalım dedik. Ne önerirsiniz?
Bir abimiz dedektif romanı okumak istiyor. Çok fazla kitap kültürü yok. Ona kolay okunan bir dedektif romanı alalım dedik. Ne önerirsiniz?
0
damba
(06.07.19)
Sherlock Holmes kitaplarının hepsini tavsiye ederim
0
Opaug
(06.07.19)
john verdon'un kitaplarina bakiniz. aklindan bir sayi tut, gozlerini simsiki kapat, şeytanı uyandırma, peter pan olmeli. bu kitaplar bir seri. polisiye romanlar. bas karakter dave gurney emekli bir dedektif.

guzel, ben seviyorum. ilk ikisini lisede okumustum. ucuncuyu universitede okudum ama daha dorduncuyu almadim araya baska kitaplar kaynadi.
0
batlegolas
(06.07.19)
Val McDermid'in Tony Hill ve Carol Jordan serisi de olabilir belki, dedektiften ziyade suçlu profili çıkaran bir psikiyatrist ile ilgili ve Wire In The Blood dizisinin kaynağı. Olur da beğenirse diziyi falan da izler belki. 10 kitap falan var yanılmıyorsam, sonuncusu bayağı kötü ama çoğu sürükleyici.
0
sopiro
(06.07.19)
Grange kitapları polisiyedir
0
basond
(06.07.19)
Agatha Christie 'nin bütün romanları.

Beğenmediği olursa gelsin beni ayıplasın.

Not: Ne güzel. Bugün herkes kitaplardan konuşuyor :)
0
Mirket
(06.07.19)
Jean christophe grange, harlan coben

behzat ç. serisi :)
0
piranase
(06.07.19)
(14)

En iyi olduğunuz konu ne?

okadardakolaydegilmis
Best
Best
0
okadardakolaydegilmis
(06.07.19)
Kafayı koyduğum yerde uyurum
0
paramolacak
(06.07.19)
Analiz/ sonuç çıkarma
0
dreamnesiac
(06.07.19)
En iyi olduğum konu bu mu bilmiyorum ama reflekslerimin iyi olduğunu düşünüyorum.
0
senolll
(06.07.19)
Yemek yemek.
0
Amaranta ursula
(06.07.19)
Kafamı koyduğum yerde uyurum +1
0
Mossy
(06.07.19)
roman oynamak
0
superb
(06.07.19)
Mal veya hizmet satmak
0
etna
(06.07.19)
Plan yapma. Bir yere gideceğim zaman yiyeceğim yemekten, kullanacağım ulaşım araçlarına kadar planlarım.
0
the coon
(06.07.19)
200m destekli atis.
0
stavro
(06.07.19)
grafik tasarım, portre çizimde benzetme, tablolarla renk kullanımım. öff mükemmel miyim neyim yaaa!!!

bir de çok güzel 10 saat uyurum.
her zaman her yere çok güzel geç kalırım.


allahım her konuda çok iyiyim yaaa... (güneş gözlüklü cool emoji)
0
batlegolas
(06.07.19)
iradeli olmak, bişeyi yapacağım dersem yaparım.
0
nahtoderfahrung
(06.07.19)
İyi araba kullanırım içimde bir niki lauda var
0
vedatchilipeppers
(06.07.19)
okuduğum şeyleri hatırlamak
0
sopiro
(06.07.19)
Cs go
0
datnet
(07.07.19)
(21)

Ataerkil toplum ve ilişkiler üzerine

Pertev nail
Ataerkil toplumdan şikayet edip bunun en çok kaymağını yiyen yine bizim kızlar değil mi? Erkek peşimden koşsun,erkek hesap ödesin,erkek zengin ve yakışıklı olsun,yatakta süper olsun falan. Ataerkil toplumun erkeğe taşıyamayacağından fazla yüklediği görevleri kabul edip kadına yüklenen görevleri redd
Ataerkil toplumdan şikayet edip bunun en çok kaymağını yiyen yine bizim kızlar değil mi? Erkek peşimden koşsun,erkek hesap ödesin,erkek zengin ve yakışıklı olsun,yatakta süper olsun falan.

Ataerkil toplumun erkeğe taşıyamayacağından fazla yüklediği görevleri kabul edip kadına yüklenen görevleri reddetmek ikiyüzlülük değil mi?

Geçen ortamda muhabbeti açıldı ben eve yorgun geldiğimde eşimden bir bardak su istediğimde getirmesini isterim diye bi laf ettim. sen misin bunu diyen. Kalk kendin al diyen mi,kadın senin hizmetçin diyen mi ne ararsan var. Ama aynı kişiler erkeğin güzel bir tektaş almasını savunuyorlar,maaşın şu kadar katı olmalı hesabını yapıyorlar. Ben sevdiğim insandan bi su isteyemeyeceksem yemişim öyle evliliği. Konu biraz açıldı ama yanlış mı düşünüyorum? Kadınlar bu işi biraz abartmadılar mı?
0
Pertev nail
(29.05.19)
Çok haklısınız. İkiyüzlülük kanımıza işlemiş :)
Bir de abartmayı seven bir milletiz, işimize geleni abarta abarta savunuruz. Kadın olarak; Adamın statüsü olsun ister, altında ezilmemek için eşitiz deriz. Birtakım beklentilerimizi karşılasın isteriz ama bunu görev olarak alıp ses çıkarmasın isteriz.
Daha kendimiz eşitliği sinsice reddederken nasıl eşit olabiliriz ki?
Su mevzuunda ben eşimden isterim, o benden ister getiririm. Birbirimize iş yıkmak için evlenmedik evet ama bu tür işleri zaten yapılması zorunlu olduğu için değil, içimizden geldiği için, doğal olarak yapıyoruz. Yemekleri genelde ben yapıyorum, anladığı bir yemeği yapalım dediysek o yapıyor ve ben oo iş kitledim olarak bakmıyorum buna.
Sabahları benden erken kalkar, kahvesini içerken bulaşık makinesini boşaltır mesela. Bu benim ondan istediğim bir iş değil, ona doğal olarak gelen bir istek. O da bana hiçbir zaman çalış kadınnn diyerek yaklaşmadı. Bunun gibi birçok örnek var.
Eşimizle, evimizde rahat olamayacaksak ölelim bi zahmet.
0
somethinginthewayshemoves
(29.05.19)
"ataerkil" denen toplum yalnızca orta sınıf ya da üstü kadınlar ile zengin erkekler için yararlı.
orta sınıf erkekler kendi denkleri kadınlar için üst sınıf erkeklerle rekabete giriyor. ezip geçiyor adam.
alt sınıflarda da bu görece geçerli ama genelde en alttakiler her türlü eziliyor.

ayrıca ataerkil denen sistemde makbul erkeğin ne olduğunu kadınların belirlemesi çok ilginç değil mi? kadınlar seni beğenmiyorsa, yani sapsan ya da abazaysan, (bunlarla da niye dalga geçilir?) bu kötü bir şey, aşağılık bir durum olarak görülüyor. erkeklerin çok sevdiği biriysen bile "sap" "abaza" denen durumu aşamıyorsun. çok fazla kadın olan ortama gitmeyi herkes istiyor çok fazla erkek olan ortama gitmeyi kimse istemiyor. demek ki bi gariplik var bu ataerkil sistemde.

ps: bell hooks falan çok kötü, çok kötü, çok kötü kesinlikle işe yaramaz kitaplar. bell hooks kapitalizme karşı olduğu için kitaplarında büyük harf kullanmadığını söyleyen biri, düşünün. camille paglia, christina hoff sommers iyidir.
0
inekadam
(29.05.19)
bu konulara yaza yaza bıktım ama bazıları hala anlamıyor

örneğin dreamnesiac soru sahibinin ortamı ilginç diyip erkeklerin kadınların babasının araba markasını vs sorduklarını ve erkeklerin kadına hesap ödetme planı yaptıklarını söylemiş. acaba ilginç olan hangisi? dreamnesiac ortamı mı yoksa soranın ortamı mı? dreamnesiac gibi ortamlar muhakkak vardır ama türkiye'de ilk hesabı ödemem diyen erkekler yüzde 1 falandır. bu durumda ilginç olan ve olmayan ortam belli oldu.

bir de kassiopeia gibi okuyun pis cahiller diyip kitap önerisi verenler var ki güldürüyor insanı. şuraya verecek cevabınız varsa verin, yoksa susun bi zahmet. soran sizin görüşünüzü sormuş, bilmişlik taslamanızı istememiş. madem sen okudun bu kitapları ne yazıyor anlat bilelim, kitap okuyun diyerek otomatik haklı olunmuyor. bu kitapların antitezlerini yazanlar da var. sen de git onları oku. bak şimdi de ben haklı oldum. ne yapacağız?

şimdi geleyim soru soran arkadaşa. haklısın arkadaşım. ben de eve yorgun gelirsem eşimden su isterim. eşim de eve yorgun gelirse su veririm. feminizm saçmalıkları ile kadın erkeği birbirine düşman ettiniz. evliliklerde hangi kadın arabayı sanayiye götürüp rot balans yaptırır, bu tür işler erkek işi diye paslayıp bir su getirmeyi zul görürseniz mutsuz olursunuz, ki oluyorsunuz zaten.

kabul edelim bizden önceki nesilde erkekler kadınları ezmiş, ceremesini şimdiki efendi erkek nesli çekiyor.
0
dafuq
(29.05.19)
ekşisözlük mecralarında içinde kadın erkek geçen bir konuda konusmak manasız da, benim bakış açım şöyle: "sevdiğiniz insandan" su istiyorsanız kibarca sorun yok, kadından kadın olduğu için istiyorsanız sorun var.
0
sopiro
(29.05.19)
evet bence haklısın. kadınların da haklı olduğu yerler var ama. iki taraf da hem haklı hem haksız.
0
xvyz
(29.05.19)
@dreamnesiac yukarıda cevabımda kimin ortamı ilginç onu cevaplamıştım, şimdi de okudugunu anlamayan kim onu cevaplayacağım. ama bu tartışmayı daha fazla uzatmayacağım çünkü uzayınca moderatörler siliyor ve bu yine feministlerin işine geliyor. bazen bilerek tartışmayı uzattıklarını bile düşünüyorum.

cevabında bu ve buna benzer şeyler yazıyor "Bulunduğunuz "ortam"lar ilginç galiba?Etrafımda yeterince insan var, hiç bu bahsettiğiniz durumlar sözkonusu değil. Epeydir hesap ödeten kadın görmedim. Hatta inanmazsınız, yüzüklerini de kendileri alanlar var. " buradan anlaşılan şey hesap ödeyen erkeklerin az olduğu, ödemeyen kadınların çok oldugu. büyük şehirler dahil ülkenin çok büyük bir kısmında hesabı erkek öder. bunun yanlışlığını tekrar yazmaya gerek yok

peki ben yazımda ne yazmışım da kadınların erkekleri ezdiğini ve tü kaka varlıklar oldugunu söylemişim. aksine bizden önceki nesillerde erkeklerin kadınları ezdiğini söylemişim ve eleştirimi kadınlara değil feministlere yapmışım.

bu durumda siz okudugunuzu anlamıyorsunuz. aynı zamanda anlatmak istediğiniz başka ise anlatamıyorsunuz sanırım.

ayrıca bir cinsiyet ile yani erkek cinsiyeti ile sorun yaşayan sizsiniz. bana bu eleştiriyi yöneltmeniz de bir itiraf niteliğinde

edit: aşağıdaki cevaptan anlaşıldıgı üzere okumadan cevap veren, verdiği cevaplar da hiç bir şekilde net olmayan kişi belli. o yüzden uzatmaya gerek yok zaten
0
dafuq
(29.05.19)
@dreamnesiac mecburiyetten bulunduğum bir ortamla ilgili değerlendirme yaptım ve bu ortam Türkiye gerçeğini anlatıyor. Siz farklı insanlarla birlikte olabilirsiniz,bana kalırsa her ikisi de yanlış ama neyse. Sizin örneğiniz türkiye’deki kadınların çoğunluğunun bu şekilde düşündüğünü değiştirmez. Yersiz bir yorum olmuş,hoşuma gitmesiyle alakası yok. 2.yorumu yapan arkadaş da eleştirmiş dikkat ederseniz. Dar örneklem demeniz komik :)

@kassiopeia söylediklerimin neresi yanlış onu da belirtseydin keşke. Bu kadar saldırgan olmana gerek yok.
0
🌸Pertev nail
(29.05.19)
erkek şiddetinden ölen kadınlar için dijital sayaç;

anitsayac.com

bakın tüik 8 mart öncesi kadın istihdam oranının erkeklerin yarısından az olduğunu açıkladı;
www.sabah.com.tr

gov.tr uzantılı şöyle bir sayfaya / alana / projeye günümüzde hala ihtiyaç duyulması bile durumun vehametini özetler nitelikte;
kizlarinegitimi.meb.gov.tr

bakalım milleti temsil eden mecliste kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu kaç yıl önce kurulmuş;
2009 / Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun Kurulmasına İlişkin 5840 Sayılı Kanun” 24.03.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

vaktim olsa size buraya sayfalarca link ekleyebilirim tablonun vehametiyle ilgili ama evet, tabi tabi, çevrenizdeki üç beş örnekten yola çıkarak bütüüüünnnnnnn kadınlar bık bık bık, para, statü, hesabı kitleyeyim, bu tektaş çok küçük, ataerkil sistemi eleştiririm ama dötümü de ona yaslarım filan filan peşindeler.

ayrıca sopiro + 1


edit: ulu ursula abladan karanlığın sol eli kitabını okumanızı öneririm.

yeniden edit: bakın, hakim avukatın etek boyunun uygunluğuna karar vermek için eteğin fotoğrafının çekilmesini bile istemiş. bu ve benzeri konularda erkeklerle ilgili hiç bir olayla karşılaşmazsınız.
www.hurriyet.com.tr
0
Phoebe
(29.05.19)
Öncelikle sopiro +1

Ben bir şey merak ediyorum. Bu işin kaymağı neresi? Tek taş mı? Sürekli katledilen, sistematik olarak şiddete maruz kalan, sevenin sevdiği için öldürdüğü, sevmeyenin de öldürdüğü, tecavüze uğrayan, ne giydiğine karışılan, oraya kadın başına gidilmez denilen, toplu taşımaya bindiği için kızılan, eve geç geldiği için hor görülen, yürüyüşe çıktığı için "yollu" olarak adlandırılan, parası var diye aşağılanan, parası yok diye daha çok aşağılanan, anne olmak istediği için baskı gören; anne olmak istemediği için yetersiz görülen, kız çocuk doğurduğu için beceriksiz görülen, tek çocukta bırakırsa eksik görülen, abla olduğu için kardeşine bakmak zorunda kalan, ev işlerinde anneye yardım etmek zorunda olan, gülümsedi diye "tacizi isteyen olarak adlandırılan ve zamanın başlangıcından bari varoluş mücadelesi veren bir cins için kaymak tam olarak neresi? Tek taş mı?

Ataerkil toplum erkeğe tam olarak ne görev vermiş, erkeğin taşıyamayacağı?

Türkiye'nin özeti falan demişsiniz bir de. Bu anlattığınız garip hikaye, ne Türkiye'nin ne de başka bir yerin özeti olabilir. Bu sığ bir kurgu olabilir ancak.
0
windowsguvenlikduvari
(29.05.19)
Bence konunun ozneleri hatali, sorun erkek / kadin iliskisinden cok daha derin. Tipik insan davranislari aslinda, ozetle; insan dogasi geregi diger hayvanlardan daha zekidir ve bu zeka gudusel davranislarini dahi etkilemistir, tam manasi ile opportunist bir varliktir yani.

Kimisi bu hem ilkel hem de aslinda ustunlugunu belirleyen firsatci gudulerini kontrol eder; biz onlara iyi insan deriz

kimisi de bu gudulerin bilerek veya bilmeyerek kontrolunu ele almaz; biz onlara kotu insanlar deriz.

hem iyilerin hem de kotulerin icinde cinsiyet/irk/inanc gibi cesitlilikler mevcuttur dolayisi ile kumeleri bu cesitlerin uzerinden olusturmaya calismak bastan hatalidir zaten.

yani tum hesabi odeyen alman! ve kadin arkadaslarim oldugu gibi hepsini bana kitlemeye (bariz bir sekilde) calisan erkek ve kadin bir suru turk arkadasim da oldu.

Uzun sure kamuoyu arastirma sektorunde calistim ve elimden kayda deger miktarda uluslararasi demografik bilgilerin korelasyonlari gecti. insanlar ikiye ayrilir firsatci dogasini kontrol etmeyen vahsiler ve o gudulerini terbiye altinda tutmaya calisan medeniler.
0
Henry McClean
(29.05.19)
Konuyu farklı yerlere çekmeye çalışan romantik arkadaşlar gelmiş. Kadının ataerkil toplumda çektiği zorlukları inkar eden yok. Ancak öldürülen insanların kaçı erkek kaçı kadın gidin araştırın. Ölen erkek olunca sorun yok mu? Ülkede cinsiyetten bağımsız bir şiddet problemi var.

Ataerkil toplumda erkeği çok rahat sanıyorsunuz. Erkek her zaman güçlü olmak zorunda,para kazanıp ailesini geçindirmek zorunda,her konuda iyi olmak zorunda. Aksi durumda ne biçim erkeksin denir kız bile verilmez. Toplumun gerçeklerinden uzak yaşıyorsunuz. Bir kadın hiçbir şey yapmayarak(okumadan-çalışmadan) ataerkil toplumda varlığın sürdürebilir ancak erkek bunu yapamaz. Gidin kininizi başka yerde kusun benim sorumu anlayan anladı.
0
🌸Pertev nail
(29.05.19)
Öldürülen insanların kaçı erkek kaçı kadın sorusu çok manasız bir soru. Araştırmış biri olarak cevap vereyim. Öldürülen erkekler, içerisinde erkek olduğu için öldürülmüş erkek diye bir veri yok elimizde. Böyle bir nefret de yok toplumun bir kesiminde. Erkek bu bunu öldürelim yok. Ama kadın cinayetlerinin neredeyse hepsi, cinsiyet temelli. Yani insanlar sırf kadın oldukları için öldürülüyorlar demin bahsettiğim ve daha fazlası da kolayca sayılabilecek nedenlerden dolayı.

Ataerkil toplumda erkeği çok rahat falan sanmıyorum. Ben bir erkek olarak, erkeğin çok rahat olduğunu biliyorum. Bunu deneyimliyorum. Hemen şimdi çıkalım dışarıya beraber, binelim bir toplu taşıma aracına mesela. Nerede duralım diye kafamızdan geçirmek zorunda değiliz. Şurada dursam biri yanlış anlar mı, şu karşımdaki kişi bana garip mi bakıyor diye aklımızdan geçirmek zorunda değiliz. Yok geçirdik mi, "hayırdır birader deriz, değil mi? Hayırdır kardeş bir sorun mu var" deriz.

Erkek her zaman güçlü mü olmak zorunda diyen sizsiniz ama toplum gerçeklerinden habersiz olan benim öyle mi? Erkeğin güç dediği şey kadına uyguladığı bir şey yalnızca. Mevsimlik tarım işçilerinde çok daha net görülür bu. Erkekler hep hasta, hep otururlar, hep sakatlar mesela. Kadınlar ise hep çalıştırılırlar. Ama paraları da akşam hemen kocalarına vermek zorunda kalırlar. Yevmiye usulü çalışılıyorsa iyi yine, bir de kabala usulü çalışıyorsa, neden az bu para derler.

Bir kadın gösterin ki bana, orta sınıfta olsun ve hiçbir şey yapmadan, sizin deyiminizle okumadan ve çalışmadan, yaşamını devam ettirsin. Siz çalışmayı ve emeği salt parasal ilişki üzerinden değerlendiriyorsanız bu mümkün ancak. Ayrıca, varlık sürdürmekten kasıt nefes almaksa, o başka. Ki yukarıda da bahsettim, çoğu zaman o bile mümkün değil.

Ayrıca bir model erkek var, kadının çalışmasına karşı. Otursun evinde diyor. Diğeri var çalışsın ama ev işlerini de o yapsın diyor. Çünkü evde yapılan işi çalışmaktan saymıyor. Sizin yukarıda bahsettiğiniz gibi. Diğeri de karısını zorla çalıştırıp, elinden parasını alıyor.

Ben toplumun gerçeklerinin içinden yazıyorum bunları. Onları sadece okuyarak değil, yerinde görmüş biri olarak anlatıyorum bunları. Sizin arkadaşlarla oturup, bir bardak su üzerinden kurduğunuz analoji ile vardığım bir sonuç değil bu yani.
0
windowsguvenlikduvari
(29.05.19)
sizin o hiç çalışmadan varlığını sürdürebilir dediğiniz koşullara uzmanlar örtülü/gizli/görünmez işgücü diyor. malum evde çocuk bakımı, ev işlerinin yapılması gibi konuların tamamını dışardan hizmet olarak satın almakla kadının bunları yapmasının bir emek karşılığı var.

kin kusmuyorum kendi adıma. bir soru sormuşsunuz, kendi düşüncelerimi paylaştım.

ha birde; kız "vermek" kavramındaysanız siz hala mentalite olarak, o zaman ortada bir alış veriş var. markette alış veriş yaparken aldığınız şey için ben niye para harcıyorum, ödeme yapıyorum ya diyebiliyor musunuz? diyemiyorsunuz. o zaman bu alış verişi yaparkende bedel ödeyince şikayetlenmek çok manasız. ha yok memnun değilseniz bakış açınızı ve bu konulara yaklaşımlarınızı gözden geçirmekte fayda var. kendi içinde tutarlı bir bakış açısı değil zira.

başka ülkenin insanları oluşturmuyor ki toplumu. bu toplumu da biz oluştuyoruz bireyler olarak. değişim, dönüşüm, gelişim kendi bireysel mentalitemizden başlamak zorunda.
0
Phoebe
(29.05.19)
adam meriç çıktı iyi mi :))
bak bakalım ataerkil toplum erkeklere taşıyamayacağı ne görev vermiş

yadi.sk

yazdıklarının hepsi yanlış.
hiç bir şey yapmadan yaşayan orta sınıf kadın yok demişsin, ama zengin koca bulup yan gelip yatan bir çok kadın tanıdım. sen tanımamış olamazsın, göz göre göre yanlış yazıyorsun

erkek olmanın avantajları başkadır, kadın olmanın avantajları başkadır. sen sürekli kadın olmanın dezavantajlarını örneklemişsin.

köydeki kadınlar elbette erkeklere göre zor şartlar altında yaşıyorlar. şu an duyuruda köyde çapa yapıp gelen yoktur sanıyorum. köy ve varoştaki kadınlar eziliyor, bunu kullanıp sefasını şehirdeki feministler yiyor. oh ne ala iş

kadın olmanın avantajlarını hepimiz biliyoruz, göz göre göre terazinin bir tarafını dolu gösteriyorsun, haksızlık ediyorsun.
0
dafuq
(29.05.19)
@dafuq

Bu zihniyetteki birine ne denilebilir bilmiyorum. Yazdıklarımın hiçbiri yanlış değil. Bu konuda haberlerin olması beni yanılmıyor. Elimizde böyle bir veri yok, dedim. Var mı efendim böyle bir veri? Var mı, yılda bu kadar erkek, erkek oldukları için öldürülüyor, işte bu araştırmayı yaparken de şu bilimsel verilerden yararlandık gibi bir çalışma?

Karşılaşılan "bir" olgu üzerinden kavram tartışmak çok manasız. Sizin böyle insanlar görmeniz hiçbir şey ifade etmiyor. Ben de aksini gördüm. E ne oldu şimdi? Neye vardırır ki bu sonuç bizi? Ki benim burada bahsettiğim bu kadınlar değil. Orta sınıftan kastım, belirli bir gelirin altında yaşayan ve çalışmayan kadınlar. Bu çizdiğiniz karakter orta sınıf değil artık. Diğerleri ise evin içerisinde çalışıyorlar. Bütün gün oturan orta sınıf kadın ben görmedim. Gördüyseniz hemen tanıştırın beni de, merak ettiğim şeyleri sorayım kendisine.
0
windowsguvenlikduvari
(29.05.19)
Uzaktan patlamış mısırla izliyordum klasik "Efendi adam gördük hemen linç edelim." tayfayı görünce dayanamadım.

Öncelikle @dreamnesiac hanımefendiye gözlerimi açtığı için teşekkürü bir borç bilirim. Kendisini yalancılıkla suçlamak istemem. Zannediyorum ben onlarca yıldır Türkiye değil başka bir ülkede yaşıyormuşum, hemen araştıracağım hangi ülkede olduğumu. Ha eğer kendisi marjinal bir kitleden örnek vermişse de @Pertev nail 'in örnek verdiği ortamı neden de-standardize görmüş bilemedim.

A Haber izleyen kitleyle başlığı açan şahsı karşılaştıran yazarı, fırsat eşitliği, feminizm ve ataerkil toplum gibi konuları, benzetme yaptığı kitleyle tartışmaya (çalışmaya) davet ediyorum.

Ataerkil toplumun erkeğe dayattığı bir şey olmadığını iddia eden arkadaşımıza erkek işçi ölümleri, erkeklerin tehlikeli işlerde çalışma oranı, erkeklerin iş nedeniyle yaşadığı yeri terk etme oranı, kadın ve erkeklerin işe başvurma/görüşmeye çağırılma oranları gibi araştırmaları göndermeyi düşündüm. Sonra kendisinin muhtemelen "Neden kadın mühendis sayısı az yahu" diyerek pembe baret ile eylem yapan ama kadın inşaat işçisi niye yok acaba diye düşünmeyi aklının ucundan bile geçirmeyen bir kitleye dahil olduğunu hatırlayarak vazgeçtim. Kendisi aynı zamanda toplu taşıma aracına binerek sosyal deney yapmaktan da bahsetmiş. O zaman bir kadın bir erkek yan yana otururken kadının "Dokundu bana tacizci herif!" diye bağıracağı bir sosyal deney de yapalım? Bu şekilde haklılık mı kanıtlanır arkadaşım?

Toplumlarda (bilhassa bizimkinde) kadın-erkek eşitliği sorunu vardır. Bunu inkar edemeyiz. Ama şu başlığa yazan ve Pertev nail'e destek veren insanları (ki eminim efendi insan kategorisine giren kişilerdir) darlayarak, toplumun cinsiyetçi yaralarını kapatmak için desteğini sağlamanız gereken erkeklerin kafalarını "Bayan değil tamam mı" diye ütüleyerek ancak ciddiye alınmamayı garantilersiniz. İşin trajik tarafı da çevresinden destek bulan feministler kucaklayıcı söylemlerden giderek uzaklaşarak faşizanlaşyor. Türkiye'de feminizmin güçlü kalemlerinden olarak adlandırılan bir hanım en son "Aksi kanıtlanana dek güçlü erkekleri tacizci sayabilir miyiz" konulu yazılar falan yazıyordu...
0
edaddy
(29.05.19)
Yukarıda hakkımda şöyle bir şey söylenmiş. "Ataerkil toplumun erkeğe dayattığı bir şey olmadığını iddia eden arkadaşımıza erkek işçi ölümleri, erkeklerin tehlikeli işlerde çalışma oranı, erkeklerin iş nedeniyle yaşadığı yeri terk etme oranı, kadın ve erkeklerin işe başvurma/görüşmeye çağırılma oranları gibi araştırmaları göndermeyi düşündüm. Sonra kendisinin muhtemelen "Neden kadın mühendis sayısı az yahu" diyerek pembe baret ile eylem yapan ama kadın inşaat işçisi niye yok acaba diye düşünmeyi aklının ucundan bile geçirmeyen bir kitleye dahil olduğunu hatırlayarak vazgeçtim."

Hatırlamak nedir? Bilinip, unutulan bir şeyin akla gelmesidir. Ben hiçbir yerde yukarıda bana atfedilen cümleyi kurmadım. Bu cümleye referans olarak gösterilebilecek bir cümle de kurmadım. Hakkımda olmayan bir şeyi hatırlamak en hafif tabiriyle yalan söylemektir. Cümlenin başına muhtemelen koymaksa ekstra garip. Muhtemelen hatırlamak ne demek ki? Bu gruba, -böyle bir grubun var olduğun kabul edersek- dahil olduğum muhtemelse bu nasıl hatırlanır. Yok hatırlama eylemi muhtemelse, henüz hatırlanmamış oluyor. Önce hatırlayın sonra yazın efendim o halde.

Tartışmayı garip bir boyuta çekmekten öteye gitmiyor bu ne yazık ki. Haklı çıkmak adına yalan konuşmak gerçekten garip.
0
windowsguvenlikduvari
(29.05.19)
Tartışmanın ortasına çok alakasız dalmış gibi olacağım ama bu söylediğiniz biraz erkek ikiyüzlülüğünden kaynaklanıyor.

Şöyle ki kadinlar tek tip degil. Kocisine tek taş aldırıp daha sevgiliyken üstüne araba yaptiran, hiçbir işe elini sürmeyen prensesler de var okuyup kendi ayakları uzerinde duran her işini kendi gorenler de. Prenses kısmı güçlü hissettirdiğinden mi cilvesinden nazindan mi bilmiyorum ama erkeğe daha cekici geliyor ve daha çok tercih ediliyor. Sonra ay bana hesap odetti ay benim parami yemeye calisiyor bilmem ne. Kardeşim sen zaten bu kizin boyle oldugunu bile bile bi goz suzmesina kanmadin mi? Paragoz istemiyorsan paragoz olmayanla hayatini birlestir. Bile bile evlenip sonra kadinlar cok paragoz nerde kaldi feminizm deme.
0
ceann deas
(29.05.19)
saldirgan mi olmus cevabim? evet olabilir, haklisiniz, gece bir yarisi tepem atmis belli ki ondan oyle yazmisim. kusura bakmayiniz.

neden bu kadar saldirgan? cunku, elinizin altinda internet, muhtemelen kitap alacak, arasitrma yapacak paraniz ve zamaniniz var. Bunca yillik emek var ataerkil toplumun kadina ve erkege dayattiklari, zorladiklari, sonuclari bakimindan incelemis, incelemeye devam eden. simdi bunlari bir kenara atip, tek parmaginizi oynatmadan, tek bir emek harcamadan gelip 'kadinlar kaymagini yiyor, hesap oduyoruz, pesinden kosuyoruz' demissiniz.

ataerkil topluma karsi olmanin anlaminin yukarida yazdiklarinizla uzaktan yakindan tek bir alakasi yok. ve artik o kadar baydim ki bu sacma sapan 'argumanlardan' (arguman bile olmayan argumanlardan), artik insanlarin bir yerde elinin altindaki imkanlari kullanarak kendini bilgilendirmesi gerekiyor.
ataerkil topluma karsi olmak sana su getirmeyecegim demek degildir, ataerkil duzene karsi olmak hesabi illa kadin odesin ya da erkek odesin demek de degildir. bunlar 15 yas muhabbetleri cunku. bakin yazdikca sinirleniyorum.

bu alana emek veren kadinlar ve erkekler, ataerkil toplumun sadece kadin degil erkek uzerindeki yukunu tartisiyor, onu sorguluyor. gercek bir feminist (kadin ya da erkek) kadinlarin tek tas isteyen mahlukatlar olarak resmedilmesine karsi ciktigi kadar, erkegin hesap odemesinin zorunlu tutulmasina da (yani sadece erkek oldugu icin ondan beklenilmesine de) karsi cikiyor (yoksa elbette isteyen istedigini yapar), kadinin cocuk dogurdugu icin eve hapsedilmesine karsi ciktigi kadar, kadin emeginin evde sifir karsilik ile kullanilmasina karsi ciktigi kadar, erkegin neden cocugunun buyudugune taniklik edemedigini, neden kadinlara dogum izni oldugu gibi erkeklere de dogum izni (daha dogrusu ortak sekilde ve istenilen sekilde kullanilan ebeveyn izni) olmadigini tartisiyor, kadinlarin neden 'cicek' olarak ele alindigini tartistigi kadar, erkeklerin neden 'guclu, duygularini gostermeyen, aglamayan' robotsal varliklar olarak ele alinmasi gerektigini tartisiyor, bunlarin yaninda elbette kadin erkek arasindaki ucret esitsizligini, kadinlarin yaptiklarina gore, erkeklerin potansiyellerine gore terfi aldigini elbette sorguluyor, cunku hayatin buyuk bir kisminda kadinlar firsat esitligini tamamen yitirmis durumda. ancak bu insanlar, sizin sacma sapan muhabbetinizde oldugu gibi, 'ben kimseye su koymam eki eki' muhabbeti yapmiyor, neden hayati esit olarak paylasamiyoruz diye soruyor. Neden kadinin calismamasinda ev kadini olmasini kimse sorgulamiyorken, erkegin 'ev erkegi, ev babasi' olmasi bu kadar sorun oluyor diyor. Bunu sadece kadini dusunerek yapmiyor, ornegin bir erkegin de calismayi istememe hakki oldugunu, bir erkegin de 'ev babasi' olmak isteme hakki oldugunu ve eve 'ekmek getirenin' sadece kadin olabilecegini (yani ailedeki rollerin degismesi aslinda) yani erkegin de kadinin da pasa gonlu ne istiyorsa onu yapmasina imkan verilmesi ve insanlarin basmakalip dusuncelerle baskilanmamasi gerektigini savunuyor.

ve ben sinirleniyorum evet, insanlar onlarca yildir tartisa tartisa neler yapiyorlar, ne calismalar var bu konuda, gelmis basmakalip dusuncelerinizle, iki kelam okumadan 'bu kiz sana su koymam dedi, eki eki' diye tum bu calismalari cope atiyorsunuz. Feminizim sizin ve arkadaslarinizin anladigindan bambaska bir sey, kadinin 'prenses' gibi yasamasini degil, her iki cinsin de nasil istiyorsa oyle yasamasina hakki olmasini ve ataerkil duzenin her iki cinse de yaptigi basmakalip dayatmalarindan uzaklasmamiz gerektigini ve bu nedenle de firsat esitligi olmasi gerektigini sorguluyor.

dolayisiyla kadinlar bu isi biraz abartmadi, cunku bahsi gecen kadinlarin sizin yazdiginizi savunmakla bir alakasi yok, evet yanlis dusunuyorsunuz.
0
kassiopeia
(29.05.19)
@kassiopeia dikkat ederseniz sorumda feminizm kelimesini kullanmadım ama bana akademik anlamda feminizm eleştirisi yaptınız. Toplumdaki yanlış algıyla ilgili bir serzenişte bulundum yoksa dediklerinizde haklsınız. Her iki cinsin de eşit olduğu ve buna yönelik fikirlerin üretildiği hiçbir düşünceye karşı çıkmam. Su örneğini küçümsemenizi anlamıyorum sadece bir örnekti ve bu kadar basit bi olayda bile kadınların nasıl abartılı tepki verdiğini göstermek için yazdım.
0
🌸Pertev nail
(29.05.19)
@kassiopeia gerçek feminizm dediğiniz şeyde 'erkek iki yüzlülüğü' diye cinsiyetçi bir kavram var mı?

eğer yoksa cann deas isimli kullanıcıyı uyarır mısınız ? çünkü feministlerin bir kez olsun erkek hakkı savunduğunu görmedik. maşallah yazınızda erkekleri de savunur gibi yazmışsınız da

@retorique arkadaşım kadın cinsayetleri diye paylaştıkları şeylerin yarısı sıradan kriminal olaylar. 70 yaşında kadının evine hırsız girmiş öldürmüş, bu da kadın cinayeti olarak yazılmış. aynısı erkeğin de başına geliyor umursayan yok
0
dafuq
(29.05.19)
(6)

Şair burda ne demeye çalışmış?

un
''Choose Your Love Love Your Choice''esprisi ne bunun?
''Choose Your Love
Love Your Choice''

esprisi ne bunun?
0
un
(28.05.19)
sevdiğini yargılayamazsın çünkü onu sen seçtin
0
dismainpula
(28.05.19)
Bu işler kısmet demiş. Tam olarak çevirisi bu
0
(s)AINT
(28.05.19)
Seç, severek seç, seçtiğini de hep sev.
0
adwokat
(28.05.19)
Do what you love,love what you donun bi versiyonu.
Sevdiğini seç, seçtiğini sev
0
bokmuhendisi
(28.05.19)
sevdiğini seç
seçimini kabullen.

yani sectiksen sonra begenmesen bile bunu sindirmeyi öğren diyor.
0
tabudeviren
(28.05.19)
Chiasmus deniyor bu tarz ifadelere bildiğim kadarıyla. "all for one, one for all" gibi, simetrik formda ilerliyor. Yani esprisi, chiasmus olması.
choose ve choice farklı kelimeler olsa da anlamsal olarak destekliyor.
0
sopiro
(29.05.19)
(7)

Kardeşler olarak...

dakota
Birbirinizi nasıl bu kadar çok sevebiliyorsunuz ? Nasıl bu kadar iyi anlaşabiliyor, birbiribinizle her şeyinizi paylaşabiliyorsunuz ? Benim Bi ablam Bi erkek kardeşim var. Ben ortamdayım. Ve biz kedi köpek gibiyiz. Ablam ve kardeşim de iyi anlaşıyor. Uyumsuz Bi insan da değilim ama hep tartışma kavg
Birbirinizi nasıl bu kadar çok sevebiliyorsunuz ? Nasıl bu kadar iyi anlaşabiliyor, birbiribinizle her şeyinizi paylaşabiliyorsunuz ? Benim Bi ablam Bi erkek kardeşim var. Ben ortamdayım. Ve biz kedi köpek gibiyiz. Ablam ve kardeşim de iyi anlaşıyor. Uyumsuz Bi insan da değilim ama hep tartışma kavga ve nefret var. Acaba onlar mı beni seviyor. Sorun bende olabilir mi ? Ne maddiyata ne maneviyata önem veren biri de değilim. Kendi halinde kimseye zararı olmayan Bi insanım. Ben ve biz gibi başkaları da var mı çok merak ediyorum.
0
dakota
(27.05.19)
eskiden biz de ablamla hiç anlaşamazdık. kavga ederken kapı kırmışlığımız dahi var. sonrasında durulduk ama. bu da yaklaşık olarak ikimizin de yetişkin olduğu (benim yetişkin olmaya başladığımı düşündüğüm) yaşlara denk geliyor. zatn 5 yaş var aramızda. aynı evde iken anlaşamıyorduk mesela, o evlendi gitti, anlaşmaya başladık.
0
elorelia
(27.05.19)
Ben de birbiriyle anlaşamayan kardeşleri anlamıyorum. Düşman gibi nefretli falan tuhaf geliyor. Biz acayip iyi anlaşırız, her şeyimizi paylaşırız. Çok da düşkünüzdür birbirimize. Siz gibi başkaları da var tabi ki.
0
aquarium
(27.05.19)
kız kardeşimle ben de anlaşamıyorum maalesef. çocukluğumuzda ailemden dolayı düşman olduk resmen birbirimize. sürekli bizi kıyaslamaya başladılar, dede-nineler bizi çekiştirmeye başladı, kız kardeşine abilik yap baskıları felan, düşman olduk sonra ister istemez yok yere. şu anda öyleyiz büyük ihtimal geçmişten kalan travmalar ikimizi de bir şeyleri değiştirmek için motive etmiyor.

ama küçük erkek kardeşimle, -bana göre- iyiyiz baya. kardeş, aileden nefret eden insanları anlamazdım cidden insan nasıl yapabilir böyle bir şeyi derdim.

yaşayarak öğrendim, biriyle düşman biriyle dost oluyorsun işte. ailen, akrabaların zaten direkt düşman.
0
dismainpula
(27.05.19)
Benim abimle aramda 8 yaş var, o yüzden uzun bir süre bir muhabbetimiz yoktu. Hayatın alakasız evrelerinde olduk hep, ben ortaokul okurken o üniversitede falan. Paylaşabileceğin bir şey yok haliyle. Benim ergenlik nöbetleri geçirdiğim sırada, liseye başladığımda yurt dışına gitti, üniversitenin 2. senesinde döndü geri. Ondan sonra iyi kötü muhabbet edebilmeye başladık. Şimdi ben artık yirmili yaşlarımın ikinci yarısına geldim ve baya iyiyiz.

Etrafımdan gördüğüm kadarıyla yaş farkı az olunca artık rekabet hissinden mi bilemiyorum, kardeşler arası problemler daha çok oluyor. Erkek çocuklarında otorite kavgası, kız çocuklarında da kıskanma oluyor bazen benim gördüğüm. Bizim örnekte yaş farkı büyük olduğu için abim hep bir nevi ikinci baba figürü gibi bir şey oldu ister istemez. Karakteriyle de alakalı tabii ama o tarz bir figürle zaten problem yaşamak zor. Yol gösterici gibi bir şey oldu benim hayatımda, rol model bir karakter oldu. Süper bir adam valla seviyorum.

Az yaş farkı da mutlaka sorun olacak demek değil. İki tane kuzenim var, aralarında 2 yaş var. Adamların biri 30 diğeri 32 yaşına geldi, eskisi kadar olmasa da hala bir otorite çatışması var heriflerin arasında. Ama çok yakın bir arkadaşımın da kendinden 2 yaş küçük kardeşi var, hiçbir problemleri yok.
0
cay koy geliyorum
(27.05.19)
Abim, ablam ve ben yaş olarak çok yakınız birbirimize. 81, 82 ve 84 doğumlu. Çocukken de çok iyi arkadaştık, üniversitede hepimiz aynı okula gittik vs. Çok iyi geçiniriz ama açıkçası, aileden böyle gördük. İyi anlaşamama gibi bir seçeneğimiz olduğunu düşünmedik hiç. Tabii ki hayatın çeşitli evrelerinde gelişen olaylara göre ablamla ben veya abimle ben veya abimle ablam aynı fikirde olup diğerini çekiştiriyoruz, ama o da insanlıkla gelen bir default hal bence; her zaman herkesle aynı fikirde olmak mümkün değil. Çok önemli konularda anlaşmazlığa düştüğümüz oluyor.
Şimdi şimdi hepimiz şehrin başka bir köşesinde yaşadığımızdan sık sık görüşemiyoruz ama sürekli iletişim kurarız.
0
sopiro
(27.05.19)
Ablayım. 85-87-94 doğumlularız. İki kardeşim de erkek ve ortancayla yaşlar yalın olduğu için ilk çocukluk dönemindeki evcilik kavgalarımızı saymazsak bu zamana kadar hiç kavga etmedik. Hep çok sevdik birbirimizi, destek olduk. Bunu ne sağlıyor bilmiyorum ama kardeşimi sevmemek, rakip görmek vs hiç olacak şeyler değil gibi geliyor bana.
Onlarda da öyle olduğunu hissediyorum, birinin paraya ihtiyacı olur birimiz destek oluruz, gönül işi olur dert ortağı oluruz vs. Aileyle ilişkilerimizde de birbirimize destek oluruz.
Eşim tek çocuk, annesi de öyleymiş. Babadan da bir halası var onunla da görüşmemiş hiç. Sırf bizim ilişkimizi sevdiğinden iki çocuk yapalım kardeşli olsunlar diyor.
0
somethinginthewayshemoves
(27.05.19)
Kendimi bildim bileli kardeşimle anlaşamam. Başıma iş açması, canımı sıkması ve aileyi maddi manevi zarara sokması dışında hiçbir faydası yok kendisinin. Hatta onun bu mal tavırları neticesinde ailemiz dağıldı desem yeridir. Doğru düzgün bir paydaşımız olmadığından ve yukarıda belirttiğim sebeplerden sokaktaki herhangi birinden daha uzaktır kendisi bana.
Bir iki yaz evvel komaya girdi, doktorlar bu noktadan sonra kurtulması zor beklemeyin dedi. Normalde her başıma iş açınca geberse kurtulsam dediğim kardeşim için gözümün yaşı kurumadı, gözüme uyku girmedi, imana geldim dua ettim. Bu tepkiyi ben dahil tüm çevrem benden beklemiyordu tabi. Hea sonra ne oldu zor zamanlar geçti, bizimki yine eski haline döndü yine aynı duruma geldik. Bir daha aynı durumu yaşasak ne yaparım bilmiyorum. Ama şu tecrübeler doğrultusunda tek söyleyebileceğim hiç kardeşim olmamasını tercih edeceğim olurdu.
0
bokmuhendisi
(27.05.19)
(11)

Kitap Tavsiyesi İsteyeceğim (Önceliğim Fantastik Seriler)

norek
Selamlar. Başlığı bu şekilde yazdığım için özür diliyorum. Neden fantastik seri istediğimi açıklayacağım.Ofise giderken araba yerine toplu taşıma kullanmaya karar verdim. Tamamen olmasa da çoğunlukla toplu taşıma kullanacağım çünkü araba kullanmak özellikle sabahları zihnen çok yoruyor insanı.Fırsat
Selamlar. Başlığı bu şekilde yazdığım için özür diliyorum. Neden fantastik seri istediğimi açıklayacağım.

Ofise giderken araba yerine toplu taşıma kullanmaya karar verdim. Tamamen olmasa da çoğunlukla toplu taşıma kullanacağım çünkü araba kullanmak özellikle sabahları zihnen çok yoruyor insanı.

Fırsatını bulmuşken de bir şeyler okumak istedim ve lisedeki gibi olacağı aklıma düşünce sevinçten tüylerim diken diken oldu.
Bazı belli başlı fantastik serileri lisede bu şekilde okudum ve aynı lezzeti alır mıyım bilmem ama tekrar bi denemek istiyorum.

Tabi ki sırf o zamanları yad edeceğiz diye sırf fantastik seri önermenizi de istemeyeceğim ama "şunu mutlaka oku" dediğiniz seri tavsiyelerinize talibim. Hatta seri olmasa bile kesinlikle okumamı önerdiğiniz kitaplar varsa belirtiniz.

Dediğim gibi önceliğim fantastik serilerdir ya da en azından kurgu olmaları önemlidir.

Not: Harry Potter, LOTR, Witcher gibi mainstream şeyleri okudum.

Not 2: Biliyorum internette "en iyi fantastik seriler" falan gibi konulardan mutlaka bilgi alınır fakat ben yine de direkt sizden yani bloggerlar yerine okuyup beğenmiş insanlardan duymak istiyorum ve oralarda okuma sırası gibi bazı kilit bilgiler atlanıyor, bu gibi durumlarda da soru sorabileceğim kişiler olsun istiyorum.

Şimdiden Teşekkürler.
0
norek
(14.05.19)
unutulmuş diyarlar:kara elf üçlemesi ?
0
freebird5406_2
(14.05.19)
Jodi Taylor - Chronicles of St Mary's
0
sopiro
(14.05.19)
gölgelerin efendisi serisi de çok iyidir. muazzam bir edebi yapıttır diyemeyiz ama acayip sürükleyici.
0
avatar is back
(14.05.19)
unutulmuş diyarlar karaelf üçlemesi demeye girmiştim.

vakıf, dune, kızıl mars (yeni çıkıyor), otostopçunun galaksi rehberi, zaman çarkı (bu ağır biraz)... uzar gider.
0
dismainpula
(14.05.19)
dune
0
hitsumo
(14.05.19)
fablehaven serisi özünde bir çocuk kitabı olarak çıkmışsa da tıpkı harry potter gibi kitaptan kitaba olgunlaşıp başarılı bir olgun fantastik esere dönüşüyor. ben 24 yaşındayken okudum, gayet sevdim. içinde o çocuksuluk var ama çocuk aklına anlatır gibi değil, gayet olgun motiflerle süslü. aynı zamanda okuduğum en sürükleyici fantastik eserlerden biri olduğunu söylemem lazım ki türe aşinayım.

mesela dune serisi gerek edebi gerek tarihi önemi kat be kat önemli ve okunması gereken bir seridir ama herhangi bir kitabını 50 sayfa üst üste okumak çok zordur. hele ki yolculukta okumalık, ayrıca konsantrasyon gerektirmeyen bu tarz bir okuma şeklinden bahsediyorsak bence daha "hafif" seçimler yap derim. fablehaven bu senaryo için biçilmiş bir kaftan mesela.
0
Jux
(14.05.19)
1- Dune Serisi+1
2- kara kule serisi

Bilim kurgu da olur derseniz Asimov - Vakıf Serisi ve Robot serisi.
0
unalub
(14.05.19)
Terry Goodkind - Doğruluk Kılıcı Serisi
Büyücünün İlk Kuralı #1
0
helena
(14.05.19)
Oha kimse zaman çarkı dememiş. Çok ayıp etmişsiniz.
0
kljgslsdkjsd
(14.05.19)
Dune
0
kablelvuku
(15.05.19)
Bilim kurguların da tik aldığını görünce geldim
Otostopçunun galaksi rehberi
Vakıf(şu an ilk 3 basıldı sanırım orjinal üçlemeyi okuyabilirsiniz)
İmparatorluk( uzun zaman sonra tekrar ve düzgün çeviriyle basıldı kaçırmayın bence)
Robot( e kitap okuyabiliyorsanız okuyun derim)
Dune
Tekil kitap okurum da derseniz
Albermuth özgür radyosu
Androidler de elektrikli koyun düşler mi
Cesur yeni dünya

Genel olarak b.k oldu kusura bakmayın:)
0
milletin efendisi olmaya gelen adam
(15.05.19)
(6)

nescafe gold

Golgi
sade nescafe yada gold isimlisi de aynı galiba, french press yapmaya üşeniyorum. buna sıcak su dökünce gayet içilebilir oluyor. şimdi sorum şu ben if yapıyorum, ve nescafenin 2si bir arada incilemesini görünce midem kalktı (glikoz şurubu,renklendirici vs ). gold olanı sade ama yine de kıllandım. si
sade nescafe yada gold isimlisi de aynı galiba, french press yapmaya üşeniyorum. buna sıcak su dökünce gayet içilebilir oluyor. şimdi sorum şu ben if yapıyorum, ve nescafenin 2si bir arada incilemesini görünce midem kalktı (glikoz şurubu,renklendirici vs ). gold olanı sade ama yine de kıllandım. sizce nasıl bir kahve? böyle kupaya boşalt üstüne sıcak su dök şeklinde önerebileceğiniz tekli paketlerde olan, içinde katkı olmayan gerçek anlamda kahve içeren markalar nelerdir?
0
Golgi
(30.04.19)
Kupaya boşalt üstüne sıcak su dök şeklinde içinde katkı olmayan gerçek anlamda kahve markası yok.

Ya french press ya türk ahvesi.
0
kablelvuku
(30.04.19)
Ben icilebilir ve lezzetli buluyorum gold’u. En azindan 2si1aradaya gore bariz kalite ve icerik farki var.
0
Deathrow
(30.04.19)
nescafe gold kahvenin yüz karasıdır. granülden işe yaramaz bir kahve türü. filtre kahve makinesi al ucuzundan demle iç.
0
mikahakkinen
(30.04.19)
sade nescafe (siyah poşet) ile gold aynı değil.
Aslında ikisi de sade çözülebilir kahve. ama gold'un tadı çok daha güzel.
üşeniyorsan bunlardan kullanmak mantıklı, 2si veya 3ü bir arada kullanmaktan daha iyi.
Jacobs'un da var yeşil paket o da güzel.
0
kararsızataletfilozofu
(30.04.19)
Macro Centre'larda bir marka var, hatırlayamıyorum şimdi. Kendiliğinden filtreli bir kahve ambalajı. Katkı maddesi yok, kupanın üstüne koyup sıcak su dökerek bekliyorsunuz. Filtre kahve oluyor. Tanesi 9 TL galiba.
0
sopiro
(30.04.19)
Katki madesini neyini hic bilmem ama jacobs yesil paket olan guzel, icimi hos.
0
stavro
(30.04.19)
(4)

İngilizce Deyiş

heritage
He caught loan someone with his elbow!Dirsek mi atmış, kafa-kola mı almış hiçbir şey anlamadım. Ne anlama geliyor bu?https://eksiup.com/e8d94034e781
He caught loan someone with his elbow!


Dirsek mi atmış, kafa-kola mı almış hiçbir şey anlamadım. Ne anlama geliyor bu?



eksiup.com
0
heritage
(04.01.19)
Loan değil Ioan
0
sopiro
(04.01.19)
Onu birisine dirsek atarken yakalamış onu diyor
0
hakyememyemekyerim
(04.01.19)
Yok birisine dirsek atarak kredi almış
0
hakyememyemekyerim
(04.01.19)
@sopiro
ben şok :o
çok mantıklı tişikkirlir sipirmin.
0
🌸heritage
(04.01.19)
(27)

Kahveyle aranız nasıldır? içenler - içmeyenler???

zunkatsar
Yılın son anketi. Kahveyle aranız nasıldır? Starbucks? Türk kahvesi? Üçü bir arada?Sade? Sütlü? Şekerli?Günde ortalama ne kadar kahve içiyorsunuz? Nasıl? Hangi formatta? MİKTARLARIYLA yazarsanız sevinirim.
Yılın son anketi.

Kahveyle aranız nasıldır? Starbucks? Türk kahvesi? Üçü bir arada?

Sade? Sütlü? Şekerli?

Günde ortalama ne kadar kahve içiyorsunuz? Nasıl? Hangi formatta? MİKTARLARIYLA yazarsanız sevinirim.
0
zunkatsar
(30.12.18)
filtre kahve ve türk kahvesi içerim.
filtre kahveyi neredeyse hergün. sütsüz, şekersiz. 1 kupa.
türk kahvesini arada bir içerim. sütsüz, şekersiz. 1 fincan.
0
sutlu nescafe
(30.12.18)
her gun iki fincan filtre kahve, bir de türk kahvesi içiyorum. tamamı şekersiz, sütsüz.

üçü bir arada yok.
0
babilbaligi
(30.12.18)
Kahveyle hiç aram yok, çay severim.
0
bos gezenin bos ustasi
(30.12.18)
bir günde 2 kupa bazen 3 kupa türk kahvesi içerim, şekersiz.

3ü1 arada içtiğim enderdir, normal nescafeyi de pek sevmem ama bir tek o varsa içerim tabi.

filtre kahve severim, favorim etiyopya kahvesi ama pek bulunmuyor, tchibo da bozduğundan beri pek keyif alamaz oldum filtre kahveden.

ama istanbul civarında dışarıda takılacaksam, etrafta starbakıs varsa bi büyük amerikano alırım.

eğer soğuksa ve enerji ihtiyacımın olacağını hissedersem aşırı şekerli yaparım kahvemi koyarım termosa.
0
killerbee
(30.12.18)
2-3 bardak sekersiz filtre kahve iciyorum french press’de kendim yapip.
0
twelfth
(30.12.18)
Min. 2 kupa/gun
Maks. 6 kupa/gun
Sekersiz sutsuz filtre kahve
0
lynda.com
(30.12.18)
Severim. Cin gibi yapıyo. Neskafe gold ve sıcak su yeter. Şekeri kahveye yakıştıramıyorum.
0
Delay Fuze
(30.12.18)
kahveyle pek aram yok. haftada 3-4 kere (normal kahve fincanında) sade türk kahvesi içerim en fazla.
nescafe veya filtre kahveyi kendim yapmam veya sipariş etmem, ama biri yaptıysa ve ikram ediyorsa, şekersizse, nezaketen veya ziyan olmasın diye içerim. bu da ayda yılda bir olur.
çaycıyım ben. bardak bardak çay içerim. o da şekersiz.
0
pati
(30.12.18)
Hafta içi günde 1 veya 2 fincan türk kahvesi, hafta sonları 1 fincan türk kahvesi, 1 fincan menengiç veya dibek kahvesi içerim. Hepsi orta şekerli.
0
siyah noktali film
(30.12.18)
bardak olarak değil ama litre olarak her gün 1 litre sade filtre kahve içiyorum. yoğun olduğum günlerde 1.5 litreye çıkabiliyor. tercihim sade, sütsüz ve şekersiz. bazen sabahları demlemeye üşenirsem sadece "1" bardak granül kahve (nescafe classic) içiyorum. onu şekersiz içemiyorum. mecburen şekerli oluyor.
0
Tears of Devil
(30.12.18)
Her gun kendi oguttugum taze kahve ile 2 kupa chemex ile demleyerek icerim. Bazen aksamlari turk kahvesi, arada bir.
0
gibicibicis
(30.12.18)
bağımlıyım. günde 1 litreye yakın kahve içiyorum. filtre kahve içiyorum. şekersiz sütsüz.
0
washe
(30.12.18)
sevmem. içeceksem de şekerli sütlü bir şeyler içerim.
0
candide
(30.12.18)
Sabah 2 kupa cay

Oglen turk kahvesi
Ogleden sonra 1 kupa filtre kahve ya da cay

Aksam 3 cay

Aksam biri cagirirsa starbucks kahvesi.

Resmen bagimli olmusum.
0
acemi
(30.12.18)
Türk kahvesi hayatimfa belki 5 kere filan icmisimdir anlamsiz geliyor bana, espresso da oyle.

Eskiden her seyi sekerli icerken daha cok abuk subuk starbucks kahvelerini iciyordum. Artik cok cok nadir, tatli yemek yerine yilda bir iki defa.

Evde ya french presste ya makinede filtre kahve iciyorum, sutsuz şekersiz.

Disarda da latte ya da filtre kahve(bazi yerlerin filtrw kahvesi berbat oluyor, o yuzden latte iciyorum)
0
red g
(30.12.18)
Her gün 2 bardak filtre kahve ortalaması benim. Bazen içmediğim de oluyor.
0
bsen
(30.12.18)
Miktari unutmusum. Gunde en az 350ml. Bazen 600-700 ml
0
red g
(30.12.18)
1 Türk kahvesi
1 V60 ile kendi demlediğim sade şekersiz kahve
1 bardakta sade Amerikano
0
Dr_Stat
(30.12.18)
Her türlü kahveyi içerim ama aramam. Son zamanlarda nescafe damla sakızlıyı keşfettim biri ikram etmişti. 2-3 günde bir markete uğrayıp alıyorum.
0
nrn
(30.12.18)
Türk Kahvesi içmem.
Üçü bir arada içmem.
Genelde bir fincan evde veya ofiste yaptığım sadec veya sütlü şekersiz filtre kahve, bir tane de dışarıda latte içiyorum.
Karar almada minimalizme gitmeye çalıştığım için başka bir şey içmiyorum, üstüne düşünmüyorum.
0
sopiro
(30.12.18)
kahve aşığı bir insanım. starbucks'ta white chocolate mocha, bazen de pumpkin spice latte içerim. türk kahvesini hiç sevmem. artukbey spesiyal ve dibek kahvesine bayılırım. evde de filtre kahve içerim. filtreyi bir şekerle içerim. saydığım diğerlerini şekersiz içerim, zaten çok tatlılar.

günde ortalama iki kupa kahve içerim. bir cappuccino, bir filtre.
0
fragile lady
(30.12.18)
çaycıyım ben. ama işyerinde günde 1 kez içiyorum. orta ya da sade içiyorum genelde. işyerinde içtiysem o gün başka içmem.
0
naksidil
(30.12.18)
Önceden 3 ü bir aradayı tüketirdim. Yaşlandığım için şu suda çözünen kahvelerden içiyorum günde üç bardak ve şeker atmıyorum. Türk kahvesine burada birileri fal bakacağını söyledi zaman içiyorum. Çayı en son ilkokulda içtim.

1 lt kahve içen arkadaşlar sağlık durumunuz nasıl? Kansızlık falan yok mu? Diş çürüğü sayısında artış gibi şeylerle karşılaşmadınız mı? Bunların hiçbiri yoksa fincan sayımı ben de artıracağım.
0
geçerkenugradım
(30.12.18)
Hergün bir kupa fix filtre içerim sütsüz şekersiz.
Ders çalışıyorsam 2 olur yani hemen hemen her gün.
Eğer keyfine şçiyorsam bazen sütlü olsun diye latte içerim nadir orta boy starbucks nero farketmez.
Türk kahvsi ayda 1-2 fincan sade.
Üçü bir arada kahve değil ki zaten kokusu midemi kaldırıyır onun.
0
ruh i tibbiye
(30.12.18)
severim ama dokunuyor. çayın bile fazlası dokunuyor. ama severim. kafeinsiz olanlar da galiba kafeinli olanlarla beraber çekiliyormuş. mümkün olduğunca kafeinsiz tercih ederim. 40 yılda bir starbucks a takılırsak anca öyle.
0
faik abi
(30.12.18)
Sıcak içecekleri sevmiyorum ama arada kahve güzel gidiyor.

Hafta sonları kahvaltıdan sonra bir sade Türk kahvesi içiyoruz. Bazen buna ek olarak gün içinde filtre kahve içtiğimiz oluyor. Benim için bir fincan o da.

Starbucks kahveleri yanık olduğu için sevmiyorum ve içmiyorum.

Etiyopya'dan kocamın getirdiği muhteşem bir çekirdek vardı. Maalesef bitti. Tadı hala damağımda. Onun yerini tutabilecek kalitede kahve henüz kesfedemedik.
0
kedili madam
(30.12.18)
Mobilde edit olmuyor malum.

Granül kahve, 3ü1arada falan ağzıma sürmem.

Sütsüz şekersiz içiyorum.
0
kedili madam
(30.12.18)
(5)

Ingiliz Kizlari Fondoten

Jeckson
Bu ingiliz kizlari neden 1 kg fondoteni yuzlerine suruyorlar acaba? Çok kalın bir fondoten tabakasi yuzlerinde duruyor.Neden bu kadar çok fondoten kullanmayı seviyorlar acaba? Çoğuda güzel aslinda bu kadar makyaja da gerek yok gibi.
Bu ingiliz kizlari neden 1 kg fondoteni yuzlerine suruyorlar acaba? Çok kalın bir fondoten tabakasi yuzlerinde duruyor.

Neden bu kadar çok fondoten kullanmayı seviyorlar acaba? Çoğuda güzel aslinda bu kadar makyaja da gerek yok gibi.
0
Jeckson
(30.12.18)
ergenlik yıllarım antalya'da turist kızı peşinde geçti (14-18 yaş) ve ingilizlerden imtinayla sakınırdık diğerlerine göre fazla sivilceli oldukları için. ciltleri bozuk olabilir sivilce izleri dolayısıyla
0
tejeve
(30.12.18)
Irlandalilar da ayni sekilde. Fondotene ek olarak igrenc kas alimlari ve bir de spray ya da krem bronzlastiricilardan Birlesik Krallik ve Irlanda kizlarini taniyabilirsiniz.
0
crown
(30.12.18)
Canları öyle istiyor olabilir.
0
sopiro
(30.12.18)
çoğu ingiliz kızı çirkindir dostum, yanlış bilgi yaymayalım
0
s0phiesw0rld
(30.12.18)
@s0phiesw0rld İsveç'te falan oturuyorsunuz herhalde. Kilolu olmadıkları sürece on üzerinden 7dir ortalamaları. Londra'da zenci, hintli ya da ingiliz zannettiğiniz turist kızlar üzerinden bakıyorsunuz büyük ihtimal olaya.
0
speedy
(30.12.18)
(15)

Üniversiteye nasıl erken giderim ?

sovyet ayisi
Şu an 9. sınıfa gidiyorum ancak lise fiziği ve matematiğini çoktan bitirdim onlara ek olarak bazı üniversite konularına başladım (calculus 1,2,3 & vektör analizi [ingilizceyi de unutmayalım, b2-c1 im :D]) bu arada yazılımla da ilgileniyorum (şu an c# deneyimliyim). Yani anlayacağınız üzre benden bek
Şu an 9. sınıfa gidiyorum ancak lise fiziği ve matematiğini çoktan bitirdim onlara ek olarak bazı üniversite konularına başladım (calculus 1,2,3 & vektör analizi [ingilizceyi de unutmayalım, b2-c1 im :D]) bu arada yazılımla da ilgileniyorum (şu an c# deneyimliyim). Yani anlayacağınız üzre benden beklenenden fazlasını yapıyorum ve en önemlisi bu işleri zevk aldığımdan dolayı yapıyorum ve siz de takdir edersiniz ki MEB'den pek faydalanamıyorum. Şimdi gelelim benim soruma, ben bu yaşımda üniversiteye erken gidebilirmiyim cevap evet ise, nasıl yaparım ?
0
sovyet ayisi
(29.12.18)
Sorunuzun cevabını bilmiyorum. Ancak bu azimle ve kararlılıkla ilerlerseniz siz üniversiteye gitmeden üniversite size gelecektir :) Ekşi Sözlük'ün kurucusu ssg'nin hayatına bir göz atın, açıköğretim hariç bir gün üniversiteye gitmeden (bilgi işlemde çalıştığı dönem hariç, bir gün amfiye girmeden diyelim :) ) Microsoft'ta çalışmış.

Yeteneğiniz de varsa ve kendinizi yeterince kanıtlarsanız, çok az da şansınız yaver giderse çok parlak bir geleceğiniz olacaktır.

Yolunuz açık olsun genç adam!
0
farabi
(29.12.18)
belli sınavlara hazırlanıp onları geçersen yurtdışında belli ülkelerdeki okullara gidebilirsin. Özellikle ABD için bir araştırmanı öneririm.
0
babilbaligi
(29.12.18)
Yolun açık olsun demeye geldim.
0
ayaklibalik
(29.12.18)
snapchat'ten instagram'dan kafasını kaldırmayan mevcut gençleri gördükten sonra güzümde gülümseme yarattın :) erken gitmenin bir yolu var mı bilmiyorum ama 32 yaşımdayım, nerdeyse her ülkede şubesi olan adını dünyadaki herkesin bildiği bir firmada mühendis olarak çalışıyorum ve yaptığım işle alakalı; ilgili bölümden mezun olmama rağmen, üniversitede hiçbir şey öğrenmedim.

demek istediğim şu ki; sen kendini okuldan bağımsız şekilde geliştirmeyi öğrenmişsin. asıl mühim olan şey bu. senin üniversiteye çok da ihtiyacın yok. o yüzden aceleci davranmana da gerek yok. ülkedeki üniversiteler de ayrı bir konu. üniversiteye gittiğinde aradığın, beklediğin şeyi bulamama ihtimalin de var. ben kendimi bildim bileli istediğim bölümde gayet de iyi bir üniversitede okudum ama dediğim gibi yaptığım işe dair hiçbir şeyi üniversitedeki derslerde öğrenmedim.

üniversiteye değil, hangi üniversiteye gitmen gerektiğini araştırman daha mantıklı sanırım
0
washe
(29.12.18)
Soruna tam cevap veremeyeceğim. Fakat 1-2 laf edeyim. Okulundaki rehberlik öğretmenine bir danışmanı öneririm. Bunun yanında yurtdışındaki (özellikle abd'deki ivy league denilen okulları kastediyorum) eğitim kurumlarına durumunu açıklayan bir mail hazırlayıp göndermeni tavsiye ederim. İlla gel x bölümünde 1nci sınıfa başla demezler ama senin gibi insanlara yönelik programları olabilir. böylece o süreci hızlandırabilirsin. Son olarak bu maratondan zevk almaya odaklanman çok güzel. Bir noktada senden beklenenden fazlasını yapman, senden bekleneni artıracaktır. 5 istenirken 10 yapan adam bir an 9 yaptığında eleştiri ile karşılaşabilir. Bunun seni mutsuz etmesini engellemeye çalış. Bunu da zevk almayı odağına koyarak başarabilirsin. Yolun açık olsun. Sevgiler saygılar güzel kardeşim.
0
twelfth
(29.12.18)
Sonra 16 yasinda universiteye baslarsan arkadasin olmazsa pisma olma ama.
0
Traveller
(29.12.18)
Eğitim hayatımda bu şekilde iki kişiyle karşılaştım. Birincisi ODTÜ de bir çocuktu. Lisansa yeni başlamasına rağmen özel izinle, kendini cok iyi geliştirmiş olduğu için, doktoraya da başlatmışlardı.

İkincisi sizin dueumunuza daha uygun. 12 yaşında universiteye başlayan biri vardı ama ingilteredeydi bu durum.

www2.le.ac.uk
0
Notts
(29.12.18)
türkiye şartlarında mümkün değil diye biliyorum. çünkü üniversiteye girme şartlarından biri liseden mezun olmak. eğer okuduğun lise seni mezun ederse olabilir. yurtdışında çalışanların önünü tıkamadıkları için bu mümkün. kendini tanıtan bir video çekip abd üniversitelerine yolla, belki sesini duyan olur.
0
prasinos
(29.12.18)
bence doğru yolda değilsin o kadar da. üniversite derslerinden sadece calculus vs. anlamadan dolayı eğitimi sadece sayısal alanlardan ibaret sanıyorsun. hayatı dar bir pencereden gören klasik bir fen lisesi öğrencisisin muhtemelen. hayat böyle bir şey değil. sorumlu olduğun dersleri bitirdiysen farklı şeyler edin. git spor yap, enstruman öğren. bunlar da hayatta çok yarayacak sana.
0
black mamba
(29.12.18)
şayet sizin durumunuzda olsaydım üniversiteye erken başlamayı hedeflemezdim. öncelikle o ingilice b2-c1 olmamalı. onu geliştirmeye vakit harcayıp tam yetkin bir hale getirebilirsiniz. lise fizik ve matematiğinde kendinizi tamamen yetkin hissediyorsanız ve calculus/analiz bilginiz de varsa; size matematiğin mantığını irdelemenizi tavsiye ederim. trigonometrik fonksiyonlar ile ilgili ezberletilen formüllerin kökeni mesela. calculus'un mantığı ile ilgili mesela mutlaka calculus made easy isimli kitabı bir bitirin. isterseniz non-standard calculus da çalışır, epsilon ile hoş vakitler geçirebilirsiniz. madem yazılım seviyorsunuz; ayrık matematik, mantık, fuzzy logic çalışabilir; diferansiyel denklemler ve lineer cebir de öğrenebilirsiniz. eğer vaktiniz bol ise bu konuları öğrenin. o zaman üniversitede ortalamayı yüksek tutup üstten ders alarak hazırlık da okumadan ingilizce eğitim veren sayısal bir bölümü üç yılda bitirebilir, yahut 4,5-5 yıl gibi bir sürede double veya triple major yapabilirsiniz. yine boş vaktinizi ikinci bir yabancı dile yahut size faydali hobilere (müzik olur, resim olur, başka hobi yahut sanatlar olur) ayırabilirsiniz.

üniversiteyi erken bitirmekte acele etmeyin. hayatın her dönemi yaşında güzel. daha erken yahut daha geç olması hoş olmuyor. tadını çıkarın...
0
dilemma of subscribtionability
(29.12.18)
bizim zamanımızda oluyordu bu. lise 3 yıldı tabi o zamanlar. hazırlık da okumadıysan ve 1 yaş erken başladıysan okula 16 yaşında mezun olup üniversiteye gidebiliyordun.
0
naksidil
(29.12.18)
neyin acelesi bu arkadas? umarim trol degilsindir.

liseden mezun olduktan sonra gidebiliyorsun bildigim kadariyla. lise diplomani erken al, git bitir universiteyi.

aya mi cikacan ne? kolay gelsin.
0
Leonardo~Da~Vinci
(29.12.18)
Alternatifler:
-10. Sınıfta United World College’a başvurun, mümkünse Türkiye dışında bir ülkede IB yaparak mezun olun. Hem de dünyayı biraz görmüş tanımış olun, havuzu biraz görün yani. Big fish in a small pond olup kalmayın.
- bu seçeneğiniz yoksa Türkiye’de IB sunan bir okula geçmeye çalışın.
- bu okulların genelde College Counselling hizmetleri vardır. Lise boyunca mümkün olduğunca tatillerde Ivy League okulların lise öğrencileri için sundukları üniversiteye hazırlık programlarına katılmaya çalışın.

Dediğiniz gibi üniversiteye erken başlamak cok nadir bir durum. Ancak o eyalette vs olacaksınız ki bir yandan lise okurken bir yandan bu imkanı sunan bir üni’den dersler alacaksınız vs.
Bu dediklerim sizi hem MEB’den daha cok zorlar, okula gitmenizin bir anlamı olur hem de döngünüzü biraz değiştrme imkanınız olur.

Ben de Temmuz’da 16 yaşımı bitirip Eylül’de üniversiteye başladım. Hiç de bir zorluğunu yaşamadım. Hatta daha erken olacaktı ilkokulda sınıf vs atladığım için ama kendi hayat hikayeme dönüştürmeyeyim olayı şimdi. Demem o ki, 9. Sınıfa normal yaşınızda gelince artık biraz zor sınıf atlamak falan ama sınıf atlamak yerine IB, AP ve Ivy league kampları gibi sizi normal sistemin dışına cıkaracak bir şeyle devam ederseniz en azından üni’ye biraz daha donanımlı başlarsınız.
0
sopiro
(29.12.18)
[0,1] kompakt domaini üzerinde F(x) fonksiyonunu şu şekilde tanımlayalım: Eğer x bir rasyonal sayı ise F(x)=1, diğer türlü F(x)=0. BU fonksiyonun türevlenemez ama integrallenebilir olduğunu ispatlarsan bana özelden mesaj at, gerçekten 9. sınıftaysan 2 yıl sonra Stanford'a lisansa başlatırım seni.
0
pembepembepembe
(29.12.18)
Cool story bro olsun diye yazılmış ama çok da cool story olamamış gibi.

İngilizce b2-c1 "kötü değil". Özellikle çaba göstermene gerek yok zaten yazılım, mat, fizikle uğraşıyorsan bir kaç yıla bu ister istemez yükselecek.

Lise fizik ve matematiğini bitirdim derken ne anlama geldiği belli değil.

Günümüz lise fiziği ve matematiği kolay bu bir.
İkincisi bu konuları bu yaz halletmediğine göre liselere giriş sınavında kendini ayırt edecek bir konumda olmalıydın. Yani iyi bir lisede okuyor olmalıydın büyük şanssızlık yaşamadıysan. En azından ilk 1000. Bu seviyede bir lisede hadi hocaların sarmadı, arkadaşlarının sarması gerekir. Üniversiteye erkenden nasıl gidebilirim ise benim bu seviyedeki arkadaşlarımdan asla duymadığım bişeydi.

Olağanüstü bir zekan olsa ilkokulda atlayabilirdin. Bunun yolu var. Sınıf atlayanlar da var. Onlar da üniversiteye nasıl erken gidebilirim demiyor.

Calculus'e başlamışsın. Bunun nasıl bir zeka göstergesi olduğunu anlayamadım. Özel liselerde olimpiyatlara hazırlanan tüm gençler serway, campbell, calculus çalışır zaten. Hatta çalışmakla kalmazlar uluslararası madalya alırlar. Onlar da erkenden üniversiteye geçelim demezler.

Yazılım zaten zeka gerektiren bişey değil(dediğin cümleyi kuracak kadarı) bunda hemfikir olmalıyız.

Benim gördüğüm eğer anlattıkların doğruysa doğru yoldasın. Haz almaya bak. Ortaya bir proje koymadığın, bir üretimde bulunmadığın takdirde stanford, odtü falan yalan. Sınavları belli gir, bu yaşına rağmen yüksek puan alırsan dikkatlerini çekersin. Yukarıdaki arkadaşların yazdıklarını takip et, united world college vs. ona lafım yok. Ama erkenden üniversiteye gitmeliyim bana anlatılan çocuğu çağrıştırmadı.

Sen çalış, iletişim halinde ol, kendini kanıtla. Erkenden alınman gerektiğine hocaların, arkadaşların, ailen, üniversite yönetimi karar verir.

Bu arada MIT'den LSE'e ODTU'den Bilkent'e dediğimiz seviyedeki çocukların hiçbiri üniversite seviyesinde eğitimlerinden çok bişey kazandıklarını düşünmezler.

Sadece gömmüş olmayalım. Bahsettiğimiz üniversitelerin Edx, Coursera, HarvardOnlineBilmemne, Udacity gibi açık dersleri var. Bunları takip edebilirsin. Okul da boktansa mümkün olduğu kadar gitme.
0
Herkesefendi
(29.12.18)
(9)

Kadin oyuncu yogunluklu tiyatro oyunu

toblerone denizindeki jelibon
Arkadaslar merhaba, kadın oyuncusu cogunlukta ya da fazla olan bir tiyato oyununa ihtiyacim var. Mesela 4 kadin 4 erkek de olur ama 2 erkek 3 kadin da olur. Fazla olmasi önemli aradığım metinde. Bildiginiz bir tiyatro oyunu varsa lutfen yazın, biraz acil çünkü .
Arkadaslar merhaba, kadın oyuncusu cogunlukta ya da fazla olan bir tiyato oyununa ihtiyacim var. Mesela 4 kadin 4 erkek de olur ama 2 erkek 3 kadin da olur. Fazla olmasi önemli aradığım metinde. Bildiginiz bir tiyatro oyunu varsa lutfen yazın, biraz acil çünkü .
0
toblerone denizindeki jelibon
(28.12.18)
2 erkek 3 kadin: alt tarafı dünyanın sonu
0
kljgslsdkjsd
(28.12.18)
Çok tesekkur ederim ama bunun da metnini bulamadim internette. Tiyatro metni olan bir sey olmalı .
0
🌸toblerone denizindeki jelibon
(28.12.18)
Kadınlık Bizde Kalsın olabilir mi?
0
farabi
(29.12.18)
@farabi hocam bu uygun kriterlere. Listeye ekledim baska varsa onlari da not almaliyim icinden secip oynayacagiz da.
0
🌸toblerone denizindeki jelibon
(29.12.18)
malheiros
(29.12.18)
Melisa Gürpınar- Yeni zaman Eski hayat (kitap olarak basılı bu)
0
sopiro
(29.12.18)
8 kadin oyunu vardı. Filmi de var
0
red g
(29.12.18)
craft'ın yutmak isimli bir oyunu vardı, 3 kadın oynuyor.
0
bcdhms
(29.12.18)
Cok teşekkürler herkese incelemeye aldım hepsini.
0
🌸toblerone denizindeki jelibon
(29.12.18)
(12)

aranızda bu ingilizce kelimeyi daha önce duyan var mı?

Bruce
frivolity.duyduysanız nerede duydunuz, gördünüz; hatırlıyor musunuz?teşekkürler.
frivolity.

duyduysanız nerede duydunuz, gördünüz; hatırlıyor musunuz?
teşekkürler.
0
Bruce
(28.12.18)
Duymadım
0
purrty ploop
(28.12.18)
duymadım
0
neverletyougodown
(28.12.18)
duydum, bir romanda.
0
katil usak
(28.12.18)
duymamıştım ama tahmin yürütmem gerekse volatility ile alakalıdır derdim ki öyleymiş de.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(28.12.18)
duymadım.
0
üşüyen bira bardağı
(29.12.18)
Sıfat versiyonu olan frivolous daha önce birkaç kere duyduğum bir kelime. İsim hâlini kullananı duymamıştım ama.
0
kulagina kupe olsun
(29.12.18)
Nope
0
stavro
(29.12.18)
frivolous'u okudum. monte kristo kontu'nun ingilizce basımında. zaten ad hali o da.
0
bohr atom modeli
(29.12.18)
Duydum tabii ama nerede duyduğumu hatırlayacak kadar nadir veya farklı bir kelime değil.
0
sopiro
(29.12.18)
0
cooperr
(29.12.18)
tanımıyorum.
0
opethian
(29.12.18)
Frivolous duydum, ama nerede duydum hatirlamiyorum
0
cedex
(29.12.18)
(7)

Her sağlıklı birey çocuk sahibi olmalımı ki?

daglien
Her sağlıklı birey çocuk sahibi olmalımı ki?Bir soruya yanıt arıyorum. Net bir yanıt olmasa da en azından fikirlerine ihtiyacım var insanların. Zaman itibariyle zaten 2 ya da 3 tane en fazla güvenebildiğimiz, bizi anlayan kişi var artık çevremizde.35 yaşında bekar bir erkeğim. Bir idealim ya da haya
Her sağlıklı birey çocuk sahibi olmalımı ki?

Bir soruya yanıt arıyorum. Net bir yanıt olmasa da en azından fikirlerine ihtiyacım var insanların. Zaman itibariyle zaten 2 ya da 3 tane en fazla güvenebildiğimiz, bizi anlayan kişi var artık çevremizde.

35 yaşında bekar bir erkeğim. Bir idealim ya da hayalim vardı diyelim bugüne kadar. Lakin 4 ay kadar önce birden bir aydınlanma mı diyelim ya da farkındalık seviyesinde artış mı ya da durum analizimi ne dersek işte. O türde bir şey yaşadım. 5.5 yıl çalıştığım işyerinden ayrılmıştım. Aylardan yazdı ve bende yazlığa aile yanına gittim. O esnada eşiyle beraber öğretmenlik yapan ablamın da yazlık da çocuğuyla beraber 3-5 ay tatil yapmak da olmasıyla yeğenle baya bi kaynaştık.

Ulan ne güzel şeymiş bu çocuk dedim, 1 ay kadar beraber vakit geçirince çocukla (1.5 yaşında) baya bi bağlandım kerataya. Tekrar iş görüşmesi için ayrıldım ailemden ve yaşadığım şehre döndüm. İşe girdim ve o aydınlanma anı oldu;

belki, belki de bu videonun etkisinde kaldım ha?

www.instagram.com

bilemiyorum :)

neyse nerede kaldık. "İşe girdim ve o aydınlanma anı oldu" demiştim demi :)

35 yaşındasın ne yapıyorsun sen? Bu yaşına kadar olmadıysa zaten istediğin hayat biçimi, artık kendine başka bir yol çizmelisin dedim. Ulan benim evlenmem lazım dedim. 2 gün kadar bunu düşündüm paso. Ben ne yapıyorum, ben ne yaptım, elime ne geçti?

Cevap: hiçbir şey geçmemişti. Edindiğim maddi birikimlerle bir evim vardı, bir de işim. Ama istediğim işi yapmıyordum. Her dakikasını artık bitsin diye saate bakarak beklediğim bir işte çalışıyordum. Ki çalıştığım iş dünyanın en zor 2. işi diye de bilirim senelerdir (call center elemanlığı) köye haber saldım. İzlediğim türk filmlerinden olsa gerek, ne yapabilirim bu evlilik konusunda deyu düşününce bu geldi aklıma :)

Evet aradım köydeki büyükleri, böyle böyle yaşım bu, evim var, işim var evlenmek istiyorum var mı çevrede iyi, güzel bir talip? Bakalım dedi görüştüğüm 2 teyzem de. 1 ay geçti haber çıkmadı. Ben aradım, "gülüm yaşı küçük kızların ama bakıyoruz bakalım" yanıtını aldım. Ee haliyle yaş 35 olunca zor oluyor tabi dedim içimden. Tamam teyze haber bekliyorum sizden dedim kapadım telefonu.

o esnada işyerinden bir kızla tanıştım, güzeller güzeli! (ya da bir dakika, benim için güzeller güzeli diyeyim. Çünkü ben aşık oldum. Sonradan arkadaşlarıma sorduğumda, orta güzellikte bir kız olduğunu yani onlara öyle geldiğini söylediler) kızla da bu durumu konuştuk. Ben böyle hızlı girince kız da birden ben bu çocuğu kaçırmayayım telaşına kapıldı sanırım, hemen o da evlilik çocuk muhabbetine girdi. Hızla gelişen olay sonucu evlenme de teklif ettim. Derken kız bir anda soğudu, 360 derece ters yöne gitti. Var böyle ilişkiler. Her şey iyi giderken (hatta yıllarca süren ilişkilerde bile) birden kadın tarafı buz gibi bir soğuklukla kesip atabiliyor bir anda her şeyi. Nedenini sordum, anlatmadı. Aşık olduğum için bende üzmek, onu sorgulamak, baskı yapmak istemedim. Bir gün anlatmak istersen dinlerim dedim. Daha hala bile ne düşündüğünü bilemiyorum ama önemli değil. O iyi olsun yeter. Görüşmüyoruz da sayılır zaten.

Call center’da 6 yıl çalışmak artık psikolojik ve bedensel olarak bazı zararlar verince işten ayrılmayı tekrar düşündüm. Zaten aşık olduğum kızı da hergün orada görünce ve onunla aynı şeylere gülüp, aynı şeylere eğlenemedikten sonra, diğer türlüsü acı vermeye başlamıştı. Başka bir çocuktan hoşlandığını gördüm. Eyvallah dedim içimden ama o da acı vermeye başlayınca 3 ay çalışıp oradan ayrıldım ve çağrı merkezi sektörüne bi daha dönmemek üzere o sayfayı kapattım.

Sonradan tekrar ablamın yanına gittim, yeğeni göreyim dedim. Beni görünce kerata sarıldı, hoş geldin dayı dedi öptü. Konuşmayı da sökmeye başlamıştı. Birkaç gün kaldım. Baktım ulan bu çocuğun bakımı ayrı bir dert. Ablama baktım. Okuldan eve geliyor sırf çocukla ilgileniyor. Çişiydi, üstünü değişmesiydi vb. bir gün çıktık enişte ben yeğen ve abla. Ablam orada dedi ki; herkes çocuk yapmak zorunda değil bence. Yani çocuk yetiştirmek ayrı bir hayat biçimi. Ya da bu minvalde bir şeyler anlattı. Bende şimdi tekrar yalnız yaşadığım evime döndüm. Dönerken tren yolculuğunu seçtim. 2 saat kadar sonra arkadan gelen çocuk sesine bir ana sesiyle uykulu halimden uyanır oldum. Çocuk aptal suptal şeyler konuşuyordu kendi kendine (ee çocuk haliyle) annesi de “ee sus be!” şeklinde tüm vagonu olmasa da vagonun yarısının duyacağı şekilde nefretini dile getirdi. Ula bir ablamı düşündüm bir de bu kadını. Ablam hayatta çocuğuna böyle bir nefretle bağırmaz. Demek ki böyleleri de varmış hmm. Sanırım ablam haklıydı dedim

ve baktım benim öyle pek çocuk ister bi halim yok. Yani olsa da olur olmasa da derler ya hani. O ayak işte.

Şimdi asıl mevzuya gelirsek, benim gibi düşünen birinin hayatında çocuk olmalı mı? Olmaz ise bunun 45’i var 55’i var. İlerki yıllarda ulan keşke zamanında çocuk yapaymışım tarzı bir depresyon durumu olur mu lan? Kafama takıldı yine 2 gündür. Kafa da deli sorular! Bir de iş işten geçtiği için şunu da belirteyim. Başta yazdığım, idealim olan meslek müzisyenlik di lan! Evet bir müzik grubunda gitaristlik yapıp geçimimi sağlamak, benim her saniyesinden zevk alarak yapacağım bir işti. Bu da ayrı bir hikaye :)
0
daglien
(28.12.18)
43 yaşındayım. 11 yaşında çocuğum var.
kesinlikle çocuk yapmanızı tavsiye ederim.
ikinci çocuk için tüp bebek tedavisi denedik 3 defa. 4. denemeyide yapacağız.
dediğiniz gibi yaş 45,55,65,76,... var daha.
o yaşlara geldiğinizde çocuğunuz size destek olacaktır. torunlarınız destek olacaktır. yanınızda olacaktır.
dedem 92 yaşında (maşallah), 5-6 gündür hastanede. ziyarete giden her torununa ayrı ayrı teşekkür ediyor.
çocuğa bağırma konusuna gelince. ben ve eşim çocuğa hiç bağırmadık. szi düzgün ebeveyn olursanız çocuk bağrılacak birşey yapmaz zaten.
0
aslindasorunumpsikolojik
(28.12.18)
aşağı yukarı aynı yaştayız. 30dan sonra kadın olsun erkek olsun çocuk yapılmamalı bence. senin de gördüğün gibi ablana gidip yeğen sevmeye benzemiyor, çok büyük sorumluluk ve yük. bu yaştan sonra da tahammül kalmıyor. ondan sonra o vagondaki çocuk gibi bağıra çağıra büyütülen psikolojik durumu bozuk bireyler yetişiyor. hiç gerek yok.

tamamen kişisel gözlemim. etrafta ne kadar çocuğuna insan içinde bağıran anne baba gördüysem hepsi bariz 30 küsür yaşındaydı. hatta 40. bunları göre göre ben de vazgeçtim.

bence senin bir ilişkiye ihtiyacın var. çocuk değil. kendini yalnız hissediyorsun normal olarak, ondan bu düşünceler. çocuk işini boşver derim. ama çocuk seven bir bireysen yetimhanelerde çocuklarla vakit geçirip onlara yardım edebilirsin. bu kadar yardıma muhtaç çocuk varken şahsen çok kıymetliymişim gibi kendimi çoğaltmayı doğru bulmuyorum.
0
birsürüsorumvar
(28.12.18)
dünyanın daha fazla insana ihtiyacı yok bence. türkiye'nin de.

çocuk yapılacağına, ihtiyaç sahibi bir çocuğun masrafları üstlenilebilir. çocukla uğraşmak insanı aşırı yıpratan ve çökerten bir şey zaten, bir de böyle düşün. "ileride destek olur." diye çocuk yaparsan, o çocukla uğraşırken çok daha erken yaşlanacağını unutma.

29 yaşında ve evliyim. "umarım ileride pişman olmam." diye ben de arada düşünüyorum ama son 15 yıldır falan düşüncem bu yönde.
0
avianthem
(28.12.18)
Çok uzun yazmışsınız, okumadım. Ama soruya cevap: hayır. Kimse çocuk sahibi olmak zorunda değil.
0
sopiro
(28.12.18)
cocuk yapmayi gercekten istiyorsan yap, istemiyorsan yapma. evet cocuk yetistirmenin sorumluluklari var ama bence bunlar dunya'nin en tatli sorumluluklari.
ben cocuk sahibi olmayi cok istiyorum. turkiye'nin hali, dunya'nin hali.. boyle bir ortamda nasil cocuk yaparim?... bunlari kafama takmiyorum. mukemmel zaman ve mukemmel mekan hicbir zaman olmadi dunya'da ve olmayacak da. bunu beklemek bence sacmalik.
ben neyi seviyorum, cocuk olmasini istiyor muyum? cocuk icin yeterli param ve barinagim var mi? bunlari kafama takarim. guvenli bir ulkedeyiz, guvenligi pek takmiyorum.
ancak su anda para ve barinak -dogal olarak- saglayamadigim icin cocuk yapmak benim icin pek akillica bir fikir degil. halihazirda daha ogrenciyiz.
bence siz tam cocuk yapma yasindasiniz. gercekten istiyorsaniz, yapin gitsin yahu.. ne var bu kadar dusunecek?
0
Leonardo~Da~Vinci
(28.12.18)
Kafadan saglikli bireylerin cocuk yapmamalari gerek bence
0
Traveller
(28.12.18)
Hayir cocuk yapmak zorunda degilsiniz. Maddi manevi inanilmaz bir surec bence. Ilerde size destek olacak diye secme sansi olmayan bir canliyi dunyaya getirmek de fazlasiyla bencilce bir hareket ve muhtemelen omrunuzun 20yilini ve tum zamaninizi maddi manevi verdiginiz bu canli en gec universitede evlenip bir daha donmemek uzere evden ve belki yurttan ayrilacak, hele hele de gunumuz teknolojik, ekonomik ve sosyolojik gelismeleri dusunuldugunde. Dolayisiyla neresinden tutsaniz elinizde kalir.
0
kassiopeia
(29.12.18)
(8)

Kullanmadığınız eşyalarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

her gece aç
Bakıyorum da kitaplar ve elektronik eşyalar istif gibi duruyor odamda. fakir birine mi vermeli yoksa letgo gibi uygulamarda satmaya mı çalışmalı.
Bakıyorum da kitaplar ve elektronik eşyalar istif gibi duruyor odamda. fakir birine mi vermeli yoksa letgo gibi uygulamarda satmaya mı çalışmalı.
0
her gece aç
(27.12.18)
Kullanmadığım eşyam yok. Ama olsaydı satmakla falan uğraşmaz, direkt isteyene verir veya sokağa falan bırakırdım. Mamafih dediğim gibi, kullanmadığım eşyam yok.
0
sopiro
(27.12.18)
Letgo'ya 1 liraya koy ekonomik ömrünü tamamladıysa. Gelir alırlar.
0
bos gezenin bos ustasi
(27.12.18)
Kullanmadığım ama kullanılabilecek durumdaki her şeyi ihtiyaç sahiplerine veriyorum veya kurumlara bağışlıyorum.
0
fotrsapka
(27.12.18)
çok değerli -bu görecelidir tabii ki- değil ise ihtiyacı olan birine vermek en mantıklısı . elektronik eşyalarınıza talip olabilirim ayrıca.
0
abyuksuet
(27.12.18)
ilk etapta letgo'ya koyarim. cunku sirf bedava diye kullanmayacak olmasina ragmen almaya calisacak dolu freecycleci var. parasi degil onemli olan. yeter ki birisi o esyayi hakkiyla kullanacak olsun. hatta parasini saga sola bagislarsiniz. askidanevar uzerinden ogrencilere yemek ismarlarsiniz vs.

kitaplar icin de ilk tercihim arkadaslarima hediye etmek olur. uygun olanlar okullara yollanabilir. birkac tanesini otobus koltuguna, duraklara, parklara vs. birakabilirsiniz.
0
jimicik
(27.12.18)
Istifleme arsivleme hastaligim var biraz. O yuzden genelde durur kenarda.
Ama dagcilik ekipmanlarimi elden cikariyorum bu ara. Cok yer kapliyorlar ve para ediyor.
0
stavro
(27.12.18)
kitapları kütüphaneye bağışlayabilirsin.
0
ser bronn
(27.12.18)
satıp parasıyla ihtiyacı olanlara yardımcı olabilirsin. yardımcı olurken karşılıksız olmasın ama. evde bir tamirat yapsınlar, temizlik yapsınlar, getir-götür işi yapsınlar, vs ne olursa.. fakir birine eşya veya para verirsen bu şekilde bedavacılığa çok kolay alışıyorlar sonra makarna, kömüre neler yaptıklarını hepimiz biliyoruz.
0
hocam
(27.12.18)
(4)

Sulu Boya

yaraticinick
Sulu boya resim cizmek istiyorum, videolari izliyorum surekli cok hosuma gidiyor.Ama hicbir resim gecmisim yok ve beceriksizim biraz. Nereden baslayayim, kursa mi gideyim? Var mi sifirdan resim cizmeyi ogrenip bunu kendine hobi edinen?
Sulu boya resim cizmek istiyorum, videolari izliyorum surekli cok hosuma gidiyor.
Ama hicbir resim gecmisim yok ve beceriksizim biraz. Nereden baslayayim, kursa mi gideyim?

Var mi sifirdan resim cizmeyi ogrenip bunu kendine hobi edinen?
0
yaraticinick
(26.12.18)
Suluboyada biraz detay var, wet on dry, wet on wet gibi farklı teknikler farklı efektler yaratmanızı sağlayabiliyor. Kontrolü de biraz zor. Videolar falan ne kadar işinize yarar bilmem. Önce biraz renk teorisi falan da çalışmanız iyi olur belki. Ben pek beceremedim gerçi, o yüzden zor geliyor olabilir.
0
sopiro
(26.12.18)
Ben de beceremedim. Heves kırmak gibi olmasın. Kurs değil ama workshoplar var iki günlük. Mutlaka katılım sağlayın.
0
kablelvuku
(26.12.18)
benim resme biraz yatkınlığım var ama ben de istediğim kadar başarılı olamadım youtube ile. ustasından öğrenmek lazım.
0
j lithium
(27.12.18)
valla nereden başlayayım derseniz karakalemden başlayın derim. hayır öyle tıpkısının aynısını çizecek kadar değil, oran orantıyı, espası vs öğrenip kağıda aktaracak kadar çizseniz yeter. ardından renk bilgisi de gerekiyor tabi. vörkşop falan iyi hoş da bilmeden kırmızıyla yeşili karıştırınca güzel olmaz. onun için de en ekonomiği guaj boyayla çalışmak. ucuzundan olsun derseniz halk eğitimin falan resim kursları varsa ona yazılın. suluboya kontrolü zor ve geri dönüşü pek olmayan bir teknik ama çok serbest olduğu için hataları daha kolay kapatabiliyorsunuz da.

ek olarak karakalemden başlayın dememin sebeplerinden biri de ne çizerseniz çizin ilk olarak kurşun kalemle kağıda üstün körü aktarmanız gerekecek. bunun yanında line&wash denilen bir teknik de var. ayrıca yağlı kuru boyalarla da suluboyayı kullanabiliyorsunuz vs vs her halükarda elinizin kalem tutması sizin için daha iyi.

bu arada kullandığınız malzemede çok etki eder işinize. dolar avro fırlayınca fiyatlar da katlanmış tabi. şimdi baktım da bizim okuldayken kullandığımız schimincke academie 24 lü 500 - 600 tl ye satılıyor, oha amk. biraz temelleri öğrendikten sonra van gogh 12 li alın 100 tl civarı şu an, işinizi görür. bir de malzeme almadan önce çıkın araştırın, fiyat farkı çok fazla internette.
0
issiz karga
(27.12.18)
(31)

Ruh hastası olabilir miyim ?

mete kudur
whatsapp'da sohbet ettiğim arkadaşım, mesajımı okumuyor ama o anda online görünüyorsa ve bu süreç bir kaç defa tekrarlanıyorsa o kişiyi rehberden siliyorum. Bunu bi' saygısızlık olarak algılıyorum, ama şimdi bu durumu farkeden(ona küstüğümü düşünen) arkadaşım aradı ve konuyu konuşunca ''mesaj oğlum
whatsapp'da sohbet ettiğim arkadaşım, mesajımı okumuyor ama o anda online görünüyorsa ve bu süreç bir kaç defa tekrarlanıyorsa o kişiyi rehberden siliyorum. Bunu bi' saygısızlık olarak algılıyorum, ama şimdi bu durumu farkeden(ona küstüğümü düşünen) arkadaşım aradı ve konuyu konuşunca ''mesaj oğlum bu mesaj, çok önemliyse arasaydın'' dedi. Hafiften küfürleştik. Şimdi biraz sakinleyince adam haklı diyorum, ama bazen böyle sesli konuşasım gelmeyen durumlar oluyor, onları mesajla yazıyorum falan filan. neyse işte buna bu kadar takılmamda problem bende mi yoksa onun online olmasına rağmen bilinçli okumaması ve varsa meşguliyetini beyan etmemesi zaten saygısızlık mı ?

bir de geçenlerde işyerinde benden yaşça büyük birisine bu konuda atarlandım. ondan isteyeceğim birşey vardı o yüzden aramıştım cevap vermemişti, bir kaç saat sonra tekrar aradım yine cevap vermedi. (geri de dönmedi, zaten 2. aramayı llkini görmüştür ama meşguldür, sonra da geri dönmeyi unutmuştur diye yapmıştım)
Ardından 1-2 gün sonra ofislerinin orada işim vardı, onların ofise gitmiştim. Orada başkalarıyla kahve içerken bu da sesimizi duyup yanımıza geldi hoş beş yapmaya böyle hal hatır soracakken ''abi bana bulaşma s**** git'' dedim, adam böyle ne olduğunu anlamadı yüzüme baktı ''bi' sakin ol, düzgün konuş'' filan dedi sallamadım ''ne oldu'' sorusunu da yanıtsız bıraktım. Biraz küfürleşince o da odadan çıktı gitti. Mesela bundan zerre pişmanlık duymuyorum, hatta bu ''düzgün konuş'' dediğinde ağzının üstüne 2 tane asılmadığım için pişmanlık duyuyorum.

Fakat bu mesaj olayında istemeden fazla reaksiyon gösteriyormuşum gibi geldi.

edit: bi' yanlış anlaşılma var; bu 2. olaydan çok memnunum, hatta adamın üzerine daha fazla gitseymişim daha rahat hissederdim kendimi. Böyle insanlara tahammülüm yok, şimdiye kadar etmedim şimdiden sonra da etmem. Ben burada 2. olayı; bu tavra(bkz: tavır) karşı refleksim daha iyi anlaşılsın diye anlatmıştım, zaten sonra o adam da arkamdan mail atsaymış zaten işle ilgili olmasa aramıyor filan demiş. Mesele o(2. olay) değil, telefonla aradığımda farkettiği halde dönmüyorsa kısmını sormuyorum, mesaj olması benim aklıma takılan-acaba adaletsizlik mi ediyorum diye düşündüren- şey oldu. Bunda da sms-whatsapp ayrımı aklıma yatmıyor.
0
mete kudur
(26.12.18)
muhtemelen.
0
Bruce
(26.12.18)
Evet
0
elorelia
(26.12.18)
Ruh hastalığı mıdır bilmem ama öfke kontrolün yokmuş gibi görünüyor.
0
herhaltibiliyoring
(26.12.18)
ruh hastasısın. Böyle bir arkadaşım olsa ben önce silerdim.

Ayrıca önemli bir insan değilsin, bir önceliğin yok. Kimse sana özen göstermek zorunda değil.
0
KaraSakall
(26.12.18)
Yapılan o hareketin saygısızlık olarak görülmesine katılıyorum. O konuda bence haklısın.

Ama adamlara direkt küfretme konusunda haksızsın.

Ruh hastası mısın bilemedim.
0
skooma
(26.12.18)
@karasakal

iyide mesele kim önce silecek meselesi değil ki, yani arkadaş olsaydık ilk önce sen silseydin de benim problemim çözülmüş oluyor. ben zaten bu şekilde davranan birisiyle iletişim kurmak istemediğim için, kovulmadım istifa ediyorum durumları beni zerre ilgilendirmiyor. onun dışında önemli olmadığım yerde de mecburiyetim yoksa durmam zaten. Yani cevabın ''ruh hastasısısın'' kısmı dışında yazdıkların çözüme yönelik olmadığı gibi, yorumlama şekli bakımından da saçma.
0
🌸mete kudur
(26.12.18)
Selam. Acilen hastaneye gitmen gerektiğini söylemek için geldim. Acilliksin. Hala arkadaşın varsa şanslısın. Gerçekten iyi değilsin. Ruh hastasısın. İyi akşamlar.
0
aradaki uzaklik
(26.12.18)
Bence haklısın
0
Delay Fuze
(26.12.18)
Ne kadar gereksiz abartmışsınız.
0
sopiro
(26.12.18)
Bir yerlere platintum uye olup uste para verdiginde bile aninda cevaplamiyorlar.

Benim 1 hafta sonra dondugum wapp mesajlari oluyor. O an kizla konusuyorsa senle mi ugrasacak.
0
acemi
(26.12.18)
Deep turkish web aksani ile “-karrdesim cildirmissin ssn”
0
lynda.com
(26.12.18)
basliktaki soruya cevap olarak ruh hastasi tabiri yabanci oldugum bir kavram oldugu icin, eger tam olarak sormak istediginiz psikiyatrik destek gormeniz gerekip gerekmedigi ise, bence kesinlikle bir kontrolden gecmeniz lazim, kesin tani icin...

yani sizin anlattiginiz sekilde davranan 8-9 yasinda bir cocuk gorsem sen artik bebek degilsin, ne bu tavirlar derim. ofke kontrolu var, kendini ifade etme sorunlari var, narsizm var. bu durumdan sonradan gelismis de olabilir, yani cevresel etkilere bagli da olabilir veya genetik olarak bir sorununuz da olabilir, her halukarda kesinlikle az veya cok bir sorun var, orasi kesin.

simdi gelelim sizin tepkinizden bagimsiz etkiye, anlattiginiz olay o kadar komik ki, birisine mesaj yaziyorsunuz, hemen cevap yazmiyor diye saygisiz mi diye sormussunuz, hayir, kesinlikle saygisiz degil, gayet normal, dunya sizin cevrenizde donmuyor, herkesin kendine gore sebepleri olabilir, acil olan bir durum icin arayabilirsiniz ki ne icin mesaj yazdiginizi belirtmemissiniz ama anladigim kadariyla hayati bir durum degil, sizinkisi biraz simariklik olmus.

gelelim is yerindeki olaya, bunun hic ayrintisina girmeyecegim, ozet olarak benim is yerime sizin gibi bir insani musteri olarak bile almayiz, birakin calismaniza izin vermeyi, kapidan iceri giremezsiniz. boyle senli benli konusmalar, hele kufur falan, oy oy oy! bu nasil bir is ortamidir. hanog sektor ise olmus de aglayani yok.

bir de duzelmez zannetmeyin, sizinki gibi olmasa da benim de ofke sorunum vardi, bir klinik psikolog ile birkac seans sonrasi bile cok buyuk fark yasadim, dusundugumden daha hizli ilerledi gelismem, kesinlikle gitme karari almak zordu cunku gercekten bir problemim olup olmadigina emin degildim, simdi ise evet varmis artik daha dengeliyi diyebiliyorum.
0
mavicorap
(26.12.18)
Mavi corap +1
0
fasulyek
(26.12.18)
@mavicorap: inşaat sektörü. bir de ben ''siz'' kelimesine gıcığım, daha önce bu konuda defaatle fikirlerimi belirtmiştim zaten. Karşımda bi' kalabalık yoksa, tekil birey varsa ''siz'' ve benzeri ifadeleri kullanmam. Ve burada senin de düştüğün temel hata şu; ben herhangi birşeye talip olmuyorum. Yani; senin gibi düşünenlerin beni müşteri olarak alması/almanız ya da almamanız pozisyonunu bi' kenara bırakalım, böyle bir durumda(ramak) dahi olamayız. Benim böyle bir çabam yok, hiç olmadı da. Ben hayatımda hiçbirşeye talip olmadım, kendi küçük dünyamda duruyorum ben. Fırsatları da olabildiğince kendi etrafımda doğurmaya/gücüm yettiğince gerçekleştirmeye çalışıyorum.

Bunun dışında profesyonel yardım almak gibi bir niyetim henüz yok, telkinle daha doğrusu mantıksal olarak ''yok lan abartmışsın'' denilse dahi -yani adil davranmadığımı ayrımsadığımda- bu bir hataysa bu hatamı biradaha tekrarlamam bu şekilde küçük ve belki dar ama yekten sonuç odaklı çözerim/çözmeye çalışırım.
0
🌸mete kudur
(26.12.18)
hepsini okuyamadım ama bu kadar takıntıya gerek yok.
0
scudman1
(26.12.18)
iş güçle biraz fazla bunalmışsınız gibi geldi bana. o işler hallolmazsa dünya duracak sanıyorsunuz sanki. güzel bir tatil yapsanız rahatlarsınız diyorum. arada o ortamlardan uzaklaşmak lazım.

bir de, şu üç defa aramanızı açmayan adama atarlanmak normal aslında, hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya gelmesi falan. tabii küfür hoş değil ayrı konu. ama adam anlattığınız gibiyse epey yüzsüz bir tip.

acaba siz bu tipler tarafından çok mu suistimal edildiniz? onun farkındalığı yeni başlıyor da ondan mı öfke patlamaları yaşıyorsunuz? bir psikiyatr görse iyi olacak.
0
birsürüsorumvar
(26.12.18)
Böyle hissetmekte haklısın.
Kimse kimseyi kandırmasın, isteyerek ya da istemeyerek, ilteşim kanallarımız arttı. Benim mesaj, çağrı, telefon, telgraf ya da dumanla birine bir şey yazmama rağmen hiçbir koşulda cevap vermiyorsa ben bunu, yüz yüze iletişim kurarken bana cevap verilmemiş gibi algılarım. Evet, kimse kimseye öncelik vermek zorunda değildir ama zaten sinir olunan bu değil, "Aramışsın/mesaj atmışsın/WhatsApp'tan yazmışsın/güvercin uçurmuşsun, geri de dönemedim. Durum neydi?" gibi bir geri dönüşün olmaması. Var böyle tipler işte. Kendilerine aynı şekilde davranılınca sinirlenme hakkına sahip olduklarını düşünmeleri de dalga geçme olayını bile aşıyor.
0
m e b
(26.12.18)
Sen kafayı sıyırmışsın
0
bardakigüneşgözlüğü
(26.12.18)
@mete bence siz gidin uzmanindan onayi alin, belki diyecek ki cok bomba bir insansiniz, istediginiz gibi kudurun, ama su anda sizin anlattiginiz haliyle cok buyuk dunyayi algilama sorunlariniz var, fakt farkinda degilsiniz, destek almadan da algilama olasiliginiz yok, burnunuz tikali iken koku alamamak, nefes alamamak gibi dusunun, sizin koku alamamaniz odanizin koktugu gercegini degistirmiyor.

gramerde varolan bir kavrami toptan reddetmek akil sagligi yerinde olan bir insanin yapacagi is degil, herhalde almanca ogrenmeye kalksaniz alsa anlayamayacaksiniz, cunku temel mantigi asla oturtamayacaksiniz. bir de anladigim kadariyla basariya, ilerlemeye, yukselmeye savas acarak ben zaten istemiyorum moduna giriyorsunuz, bu da baska bir cocukca tavir, gercekten saglikli degil... gencken cozun bunu, yoksa cok sikintisini cekersiniz ileride.
0
mavicorap
(26.12.18)
Ruh hastasısın
0
Yavuşuhlu
(26.12.18)
Herkesin taktığı maskeleri takmadığın için üzülerek söylüyorum maalesef RUH HASTASISISIN.

Biri beni arayacak, iplemeyecem, sonra sohbet ederken bana siktirgit diyecek, bacağını kırar g..tüne sokardım.
0
insomnia
(27.12.18)
Cevap için lazım olan en önemli şeyi yazmamissin: içerik.
Birincisi tamam içeriğinden önünden arkasından bahsetmesen de üzerine bir şeyler söylenebilir de, ikincisi meçhul, yani isteyeceğin şey neydi iş ile mi ilgiliydi acil miydi adam sürekli böyle yapıyor da burada mı patladin. Üzerine yorum yapılmadan önce bunları bilmiyorsak "haklısın kanka" ya da "abi o kadar da olmaz abartmissin" ötesinde bir şey söylemek zor, e onlar da senin işine ne kadar yarayacak supheliyim.
0
dafaisss
(27.12.18)
ilk olayda karşı tarafın kusuru yok, adam meşgulse meşgul olduğunu belirtemeyebilir. çünkü meşgul. ikinci olayda karşı tarafın kusuru var ama senin verdiğin tepki kesinlikle bunun dengi değil. adamın ağzına iki tane çakacaktın, niye? telefonunu açmamış. bu komik.

karşı tarafın kusuru olsun ya da olmasın çok önemli değil, sana yapılana orantısız tepki gösteriyorsun. sinir kontrolün yok. destek al.
0
zgrydn
(27.12.18)
Special snowflake syndrome deniyor buna.
Cok sey yazardim da anlayacagini zannetmiyorum senin zaten degismek duzelmek gibi bir derdin yok. Ama umarim hayati kendine iyice zindan etmeden bir uzmanla gorusebilirsin.
0
river song
(27.12.18)
Ruh hastasısın.

Diğer insanlar için olduğunu zannettiğin kadar önemli değilsin. Kimse değil. Eğer aşık olduğum kişi yazmıyorsa bana ve ortada çok acil cevaplanması gereken bir şey yoksa ve ben meşgulsem (meşgul olduğum şey kitap okumak, başka biriyle sohbet etmek, resim yapmak, film izlemek gibi hayat mebat meselesi olmayan uğraşlar da olabilir) kimseye anında cevap yazmam. Kimseden de anında cevap beklemem.

Senin gibi bir arkadaşım vardı. Anında cevap yazmayınca beni fırçalama hadsizliğine cüret eden. Ben önce davranıp onu engelledim. Böyle kendini çok aşırı önemseyen insanlara tahammül edemiyorum.
0
i m cool with that
(27.12.18)
Bu ne ego yiğidim. Kesinlikle narsist kişilik bozukluğu var sende. Dünya senin etrafında dönmüyor, kimse senin mesajlarına cevap vermek zorunda değil. İstikamet psikiyatrist. Biri bana senin gibi tepki verecek ağzına sicardim onun oracıkta. Üzgünüm adam insaflı davranmış.
0
Kresto
(27.12.18)
komik bir ruh hastalığı. böyle gereksiz şeyleri yapmak ayrı bir ruh hastalığı bunları yapmak için vakit harcamak ayrı bir ruh hastalığı. hâlâ sana tahammül edip arkadaşlık yapan varsa çok şanslısın.
0
prasinos
(27.12.18)
hayatın gerçekten zor.
belki farkında değilsin ama bir sebepten algıların bozuk ve "normal" den oldukça uzaksın.
normal olmak zorunda da değilsin tabi ama bir tık normal'e yaklaşmak daha mutlu eder.
ifadelerindeki ve davranışlarındaki aşırı sertlik seni makul olmak bir insan olmaktan çok uzaklaştırıyor.
ve sen farkında olmasan da bu durum senin için hiç iyi değil. uzun lafın kısası daha mutlu bir hayat mümkün bence.

buraya yazabildiğine göre birşeylerin garip olduğunun farkındasın. ve bir adım daha atıp bir uzman'a da gidip danışabilirsin.
seni en azından 10-15 dk kadar dinleyebilecek bir psikiyatrist-psikolog görüşmesi yapman birşey kaybettirmez.
not: devlet hastanesine falan gitme
0
velhasilkelam
(27.12.18)
manyağın tekisin
0
ayin yazari
(27.12.18)
kudurma mete!
0
hocam
(27.12.18)
kendini bu kadar önemseme.
x veya y kişisinin tanıdığı 1500 kişiden birisin sadece.
0
işimdeyim gücümdeyim
(27.12.18)
(16)

Sivilcelerinizi nasıl bitirdiniz?

ulukayin
Ergenliğe girerken ve çıkarken bir kaç tane ufak sivilce çıkmıştı. Ama gel gelelim 30 yaşımda suratım patates tarlasına döndü maalesef. Çeşitli doktorlara gittim, hiç birisinin verdiği ilaç, krem, hap ve tedavi süreci maalesef ki olumlu katkı yapmadı. Bazen aklıma geliyor, suratımı kazıtsam yahut si
Ergenliğe girerken ve çıkarken bir kaç tane ufak sivilce çıkmıştı. Ama gel gelelim 30 yaşımda suratım patates tarlasına döndü maalesef. Çeşitli doktorlara gittim, hiç birisinin verdiği ilaç, krem, hap ve tedavi süreci maalesef ki olumlu katkı yapmadı. Bazen aklıma geliyor, suratımı kazıtsam yahut sivilcelerin olduğu yere şırıngayı batırıp içinde ne var ne yok çeksem, kökten hepsi biter mi?

Allahını seven üzerime tavsiye atsın, sizin sivilceleriniz nasıl bitti?

Denenen yöntemler;
-Kil maskesi,
-Sirke ve buharı,
-Derinlemesine yüz ve cilt temizleme,
-Doktorların reçete ettiği çeşitli asidik kremler ve haplar.

Şimdiden teşekkürler.
0
ulukayin
(25.12.18)
Temizleyici olarak çok kişinin begenmemesine rağmen garnierin 3ü bir arada olanından memnun kalmıştım. Bir de ankarada bir eczane cilt problemleri için ilaç yapıyordu, 5-6 çeşit krem losyon yaptılar, kullanıyorum. Dönem dönem artsa da kontrol altında sayılır.
0
curukturpkokusu
(25.12.18)
sürekli ilaç veya yöntem değiştirme bir işe yaramaz. tedavi sürecine girdiysen o süreç uzun sürer. sabırsızlanmadan uygulaman lazım. yani bir doktor sana bir tedavi sunduysa onu aksatmadan devam et.

onun haricinde bol su tüket. günde en az 2 litre su iç. her gece dus al. her sabah uyandığında yüzünü yıka. salata ye mesela.

fast food ve yağlı yemeklerden uzak dur. abur cuburu kes. bakkal ürünü yeme. şekerli içecekler tüketmez.

biraz bekle. sivilce biraz da stresten cıkar. stres yapma kendine.
0
execlusive
(25.12.18)
la roche posay

bunu bir sure, yuzde soyma etkisi yapan bir ilacla kullandım. ciddi ciddi soyuyordu. sonra o ilacı bıraktım sadece la roche posay effaclar a devam ettim. hep ediyorum

diger ilacın adını unuttum bulursam yazarım
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(25.12.18)
Alnımda minik minik pürüz şeklinde sivilcelerim vardı la roche posay effaclar yıkama jeli ve duo plus nemlendiriciyle sabah akşam yıkayıp nemlemdirdim 1-2 aya bebek poposu gibi oldu. Artık sadece akşam kullanıyorum geri gelmediler.
0
pastörizesüt
(25.12.18)
Sütü ve sütten üretilen peynir, krema, tereyağı, yoğurt gibi maddeleri kesmeyi denediniz mi? En az 2 hafta olmak üzere bunları hiç yemeyin ve sivilcelerde azalma olup olmadığını bir gözlemleyin. Mevcut sivilce ve siyah noktalar için ise eczanelerden alacağınız Cleocin-T'yi (topikal çözelti olarak geçiyor) günde iki kere temiz yüze uygulayın. Geçmiş olsun.
0
mysweetloleeta
(25.12.18)
*yuzunuz hep temiz olsun. gece yatmadan guzel yikayip, gulsuyu-tonik ile temizleyip nemlendiricinizi surup yatin.
*elinizi yuzunuze cok degirmeyin.
*uzun sacliysaniz sacinizi orup de yatin.
*yastik kilifiniz hep temiz olsun. surekli degistirin.
*iyi uyuyun. uyku onemli.
*bol bol su icin.
*beslenmenizi duzenleyin. temiz gidalar tuketin, paketlilerden uzak durun. yaglilardan uzak durun.
*gerisi duzgun bir temizleyici urun almak ve diger seyleri hayat tarzi haline getirmek.
0
jimicik
(25.12.18)
imex sabun benim alnımdakilerde işe yaradı. eşimde ise tam tersine çoğalttı sivilceleri.
0
adivar
(25.12.18)
beslenme alışkanlıklarını düzenlemek çok işe yarar. örneğin yukarda bahsetmiş birisi süt buna örnektir. ayrıca çeşitli çerezler (fındık, fıstık vb.), cips, çikolata, tatlı gibi yiyecekler en önemli sivilce sebepleri arasındadır. masum gördüğün az miktar bile tetikleyebilir. ayrıca hormonal düzen de bir miktar etki eder.
0
joooper
(25.12.18)
23 yaşından sonra çıkmaya devam eden sivilce dahiliye hastalığı göstergesidir. öyle kremle mremle bitirilmez. bazı çok meşhur ilaçlar var, onları kullanacaksınız. (bkz: zoretanin)
0
bir sevgi faresi jamal
(25.12.18)
Roaccutane
0
sopiro
(25.12.18)
Roaccutane. Nadir de olsa bazı insanlarda işe yaramayıp tekrarlayabiliyor ama ilacı kullandığımdan beri yani yaklaşıl 6 yıldır yüzümde tek bir sivilce çıkmadı. Öncesinden çok daha düzgün bir cilde sahip oldum hatta.
0
aquarium
(25.12.18)
Meshur bir ilac var, kol gibi yan etki listesi olan. Adini bilmiyorum da bilinem bir sey zsten, 6-8 ay kadar kullaniyorsun yan etkilerine rszi olarak. Ama gercekten temizliyor suratını. 2 ergen kardesim de kullandi sonuc mukemmel.
0
stavro
(25.12.18)
Roaccutane.

Ben yaklaşık 8 sene önce 5 ay kullandım. Araya yaz tatili girince kestik, sonbaharda da tekrar başlamadım iyi oldu diye. 3-5 sene çıkmadı yüzüm ama mesela bi arkadaş daha uzun kullanmıştı onun porselen gibiydi cildi.

Şimdi yine sivilceler çıkıyor 4-5 tane ara ara. Cilt doktorum önceki tedavinin tam tamamlanmadığı için trkrar ettiğini söyledi. Bir kere daha başlamalıymışız roaccutane a. İlk seferde hiç yan etkisini görmedim ama ikinciye tehlikeli olabileceğini okudum, başlamak istemiyorum.

La Roche posay effeclar serisi kullanıyorum, yine de tam çözüm değil.
0
su olsam ates olsam
(25.12.18)
bunca senedir neler yapsam da geçmeyen küçük sivilceler, doktorumun verdiği karma kükürtlü ilaçla geçti hem de 1 haftada. inanılnamz etkili.
0
monicapp
(25.12.18)
Acneylyse krem hacı şakir sabun
0
seyyar satıcı
(25.12.18)
Roaccutane benzeri bi ilaç vardı, 4-5 yıl önce 6 ay süreli kullanmıştım. iyiki kullandım diyorum. makyaksız sokağa çıkabilmek kadar güzel bir şey yok. cildim çok düzeldi.

onun haricinde la roche serisini kullanıyorum, günlük temizlik yeterli oluyor. dönem dönem cilt bakımına gider, gidemezsem evde kil, bazı nemlendirici maskeleri uygularım.

bitmeyen sivilceler roaccutane ile dahi geçmiyorsa, mesele iç hastalıkla olabilir.
0
damla sakızlı dondurma
(25.12.18)
(15)

En iyi arkadaşım dediğiniz biri?

chicha
İyi geçindiğim, bir araya gelince çok iyi vakit geçirdiğim arkadaşlarım var okuldan, eski işimden, spor aracılığıyla tanıştığım vs. kimisi 10 yıllık kimisi 1 yıllık ama en iyi arkadaşım şudur diyemiyorum.Not: 28 ESizin en iyi arkadaşınız var mı? Yaş ve cinsiyetle cevap verebilir misiniz?
İyi geçindiğim, bir araya gelince çok iyi vakit geçirdiğim arkadaşlarım var okuldan, eski işimden, spor aracılığıyla tanıştığım vs. kimisi 10 yıllık kimisi 1 yıllık ama en iyi arkadaşım şudur diyemiyorum.

Not: 28 E

Sizin en iyi arkadaşınız var mı? Yaş ve cinsiyetle cevap verebilir misiniz?
0
chicha
(24.12.18)
12 sene boyunca vardı.

25/E (fonda hüzünlü bir müzik çalıyor)
0
farabi
(24.12.18)
evet var. 2000'den beri birbirimizin en yakın arkadaşıyız. dün bütün gün beraberdik. 36-e
0
sir gawain
(24.12.18)
yok malasef.
0
scudman1
(24.12.18)
yok
vardı ama arkadaşlıkların her an yıkılmaya müsait olduğunu farkettiğimden beri kimseye en iyi arkadaşı demiyorum. (küs vs değiliz.)sık grüştüğüm çok konuştuğum arkadaşlarım var ama en iyi diye bir sıfaıt kullanmam.
0
blacksky
(24.12.18)
yok. 34E.

kimisi evlilikten, kimisi benden daha iyi bir işte çalıştığından, kimisi yurtdışına gittiğinden bağları koparıyor. arkadaşlık diye bir şey yok.

benim de zaten artık arkadaşlık gibi bir derdim yok.
0
tabudeviren
(24.12.18)
27 K

var. ayda bir buluştuğumuzdan birbirimizi darlamıyoruz, her allah'ın günü mesajlaşmıyoruz. buluştuğumuz zaman, anlatacağımız şeyler birikmiş oluyor. ailesi de beni çok sever, onlarda kalırım ara ara.
0
nice tnetennba
(24.12.18)
Var.
34/E
0
simderun
(24.12.18)
34/k
Bir erkek bir kadın var. Erkeği 12 senedir, kadını 21 senedir tanıyorum.
0
sopiro
(24.12.18)
En iyi arkadaşlarım var. Bu konuda biraz şanslıyım galiba.
2 üniversiteden, 1 i mektup arkadaşım, 1 tane de liseden (liseden duruma göre 2 de olabilir:/)

24K
0
Amaranta ursula
(24.12.18)
1 ilkokuldan, 1 liseden ve 2 üniversiteden herşeyimi paylaşabileceğim, zor zamanda yanımda olacak en iyi arkadaşlarım var.

29/E
0
japon askeri
(24.12.18)
28 k. yok.
27e kadar sayardım ama. iyi vakit geçirdiğim arkadaşım var, ama ailem dışında dostum yok. yaş 28de bir sıkıntı var galiba.
0
damla sakızlı dondurma
(24.12.18)
Vardı, tek yamuğunda sildim. O yamuğu yapmayacaktı.
Sonra fark ettim ki kendisi meğer benim hayatımı zorlaştırıyormuş varlığıyla.
Her işte bir hayır var netekim. Şu an herkese mesafeli ve hiç olmadığım kadar mutluyum. Yaş 30+ gadın
0
birsürüsorumvar
(24.12.18)
32 e
yıllardır birine en iyi arkadaş demiyorum.
dönemine göre 4-5 arkadaş dönüşümlü/sırayla en yakın/en iyi oluyorlar.
0
barankovan
(24.12.18)
İyi arkadaşlarım var en iyi arkadaşım yok.

K+40
0
SiyamkedisiZorro
(24.12.18)
En iyi arkadaşım yok, iyi arkadaşlarım var.

En çok eğlendiğim arkadaşım başka, en çok dertlestigim arkadaşım başka, en çok yardımlaştığım arkadaşım başka vs.

Hepsinde zirveye oynayan biri maalesef yok. Vardı bir tane 1-2 sene öncesine kadar, boşanınca çok dağıttı maalesef. Toparlamaya çalıştık olmadı. Artık görüşmüyoruz.

(35E)
0
lordoz
(24.12.18)
(2)

sushi

zuppi
eşimle sushi yemek ve deneyim kazanmak istiyoruz. ankara'da önerebileceğiniz mekan var mı? fiyatları nedir ve ilk kez tadacak biri olarak öneriniz nedir
eşimle sushi yemek ve deneyim kazanmak istiyoruz. ankara'da önerebileceğiniz mekan var mı? fiyatları nedir ve ilk kez tadacak biri olarak öneriniz nedir
0
zuppi
(23.12.18)
vejeteryan sushi yerseniz (avokado, salatalık veya turp içerikli) hiç garipsemezsiniz. Ha gerçek sushi tecrübesi olarak bakar mısınız bilmem.
0
sopiro
(23.12.18)
nigiri ya da sashimi yemeyin. bunlar, direkt balık eti şeklinde sunuluyor. ilk tadımda ağır gelebilir.
maki ya da roll şeklinde olanları tadın. söylendiği gibi çiğ balık olmadığını göreceksiniz. ankara'yı pek bilmiyorum. ama daha butik bir yere gidin bence öncelikle. lokanta ne kadar lüks olursa fiyatları tahmin edemeyeceğiniz kadar abartıyorlar.
0
lovemyself
(24.12.18)
(8)

Tiyatro önerisi ???

sapkasiz cikmam abi
Selamlar, Üç arkadaşımı tiyatroya götüreceğim.devlet tiyatro oyunlarının neredeyse tamamını izledim.Önerebileceğiniz efsaneydi dediğiniz özel veya şehir tiyatrosu oyunu varsa paylaşabilir misiniz ?Konu çok önemli değil , sürükleyici olsun , sıkmasın yeter .Teşekkürler
Selamlar,

Üç arkadaşımı tiyatroya götüreceğim.devlet tiyatro oyunlarının neredeyse tamamını izledim.

Önerebileceğiniz efsaneydi dediğiniz özel veya şehir tiyatrosu oyunu varsa paylaşabilir misiniz ?

Konu çok önemli değil , sürükleyici olsun , sıkmasın yeter .

Teşekkürler
0
sapkasiz cikmam abi
(23.12.18)
Haklısın şehir yazmamışım.şehir İstanbul.
0
🌸sapkasiz cikmam abi
(23.12.18)
sehir tiyatrolarinda su siralar sekerpare oynuyordu cok iyiydi. yalniz ocak programi henuz satis cikmadi. su an cogunlukla cocuk oyunlari kalmis sehir tiyatrolari listesinde. ama ocak programina dahil ederlerse benim gidip begendigim oyunlar sehir tiyatrolarinda soyle:
sekerpare
sahane zugurtler
oniki ofkeli adam

bir de devlet tiyatrolarinda narnia oynuyor cocuk oyunu diye gitmemis olabilirsin ama o da cok iyiydi gitmediysen tavsiye ederim.
0
in vino veritas
(23.12.18)
Mutluyduk Belki Bugüne Kadar
0
sopiro
(23.12.18)
Kral Lear kesinlikle izlenmeli bence ama onda bilet bulma sıkıntısı var maalesef.

Bunun dışında geçen hafta Duru Tiyatro'nun yeni oyunu Yüzleşme'yi izleyip çok beğendim ben. Bir de Zengin Mutfağı'nı ben henüz izleyemedim ama oyun çok mükemmel değilse bile Şener Şen'i tiyatroda izlemeye kesinlikle değer diyorum ben.
0
ms brownstone
(23.12.18)
Bir Delinin Hatıra Defteri - Erdal Beşikçioğlu

Profesyonel
0
tss
(23.12.18)
He-go
0
mutekebbir
(23.12.18)
Ayda 2 ortalamayla izledigim oyunlar icinde tek geciyorum:

Seyyar Sahne - Tehlikeli Oyunlar (Erdem Senocak oynuyor)
2. Sirada Erdal Besikcioglu - Bir Delinin... var
0
lcha
(23.12.18)
he go
leenane'in güzellik kraliçesi
mutluyduk belki bugüne kadar
on iki öfkeli adam
kral lear
misafir
nora
0
jimjim
(23.12.18)
(9)

Vize süresi

monogram
Selamlar,En uzun süreli aldığınız vize hangisiydi? (Schengen ise hangi ülke?)Teşekkürler.
Selamlar,

En uzun süreli aldığınız vize hangisiydi? (Schengen ise hangi ülke?)

Teşekkürler.
0
monogram
(20.12.18)
hollanda. turistik başvurdum 8 ay verdiler.
0
sir gawain
(20.12.18)
yunanistan 2 yıl schengen
0
prasinos
(20.12.18)
abd 10 yıl.
0
Hendrix'e tapan adam
(20.12.18)
ABD 10, UK 2
0
sopiro
(20.12.18)
5 yıl, Almanya
0
kingleo
(20.12.18)
5 yıl Almanya
0
mirty
(20.12.18)
Schengen, 2 yıl, malta, turistik
UK, 2 yıl, standart visa (turistik)
0
lordoz
(20.12.18)
hollanda 5 yil. isyeri vasitasiyla
0
mayeskuel
(20.12.18)
Abd 10 yil. Ama artik vizesiz gidiyorjm haksj
0
kuehles blondes
(20.12.18)
(21)

Aylık kredi kartı harcamalarınız ortalama ne kadar?

iwasbornonamountainside
Kaç tane kredi kartınız var ve her ay ortalama ne kadar harcıyorsunuz?
Kaç tane kredi kartınız var ve her ay ortalama ne kadar harcıyorsunuz?
0
iwasbornonamountainside
(19.12.18)
2 kredi kartı var

500 tl civarı
genelde sadace taksitli harcamalar ve otomatik fatura ödemeleri.
günlük harcamalar için kullanmıyorum
0
elorelia
(19.12.18)
benim 1 eşimin 1 tane var. benimki ortalama 400 civarı geliyor eşiminkinin ek kartı da benden tüm market alışverişi vs her şey ondan yapılıyor o da 3-4k civarı geliyor.
0
sta
(19.12.18)
2 tane.ortalama 3500-4200 arası.
0
since1907
(19.12.18)
1 kart
300 - 400 lira
Cosmayayim diye her seyi pesin aliyorum.
0
Traveller
(19.12.18)
0. kredi kartı kullanmamaya çalışıyorum elimden geldiğince. 2 tane kredi kartım var.
0
datnet
(19.12.18)
2500 lira civarı. Uçak bileti dışında hiçbir şeyi taksitli almıyorum.
0
sopiro
(19.12.18)
Kredi kartım yok, harcamam yok.
0
yirmisantim
(19.12.18)
1 kredi karti var, sadece ucak biletleri ve arac kiralama icin kullaniyorum onun haricinde nakit param yoksa almiyorum.
0
Boris
(19.12.18)
1 kartım var 1000-1500 arası geliyor. taksit olmaz hepsi tek çekim.
0
guardiands
(19.12.18)
2 tane
1200- 1300 tl. biri faturalar ve alışveriş için. diğeri taksitli alışveriş için.
0
damla sakızlı dondurma
(19.12.18)
iki kart. birini kullanıyorum. 1500 tl civarı. taksitle hiçbir şey almıyorum. büyük harcamaları nakit yapıyorum.
0
sir gawain
(19.12.18)
3 kart var. birisinin limitini 100 lira yaptım kullanmıyorum. bi diğeri 3000, onu da kullanmıyorum. asıl kullandıım 20000 aylık ortalama kredi kartı ile harcadığım 2500 civarı. taksitten olabildiğince kaçarım
0
washe
(19.12.18)
15K falan
0
cahilperiler
(19.12.18)
sadece maximum kullanıyorum, ortalama 15-17k
0
odyofil
(19.12.18)
3 kredi kartim var. birinde geri odemeli hayat sigortasi var ayda 80$. Onunla da birlikte ayda 1000 tl. Pesinciyim, taksite karsiyim.
0
ne istedigini bilmeden aglayan cocuk
(19.12.18)
9-11 bin arası
0
mysql34
(19.12.18)
1 kart
Ortalama 2500 aylik
Su an eksi 6000 olmus
0
acemi
(19.12.18)
1 kredi kartım var, aylık 750 lira harcıyorum.
0
babilbaligi
(19.12.18)
aylık 1K, araba harcamaları hariç taksit kullanmıyorum.
0
xdenizx
(19.12.18)
3 kartım var 2'ye düşürecem inş
min 2 bin lira toplamda.
0
prasinos
(19.12.18)
1500-2000
0
alaimisema
(19.12.18)
(24)

26. Doğumgününüzde hayatınızın neresindeydiniz/ neresinde olmak isterdiniz

tuborg yesili
Ne ölçüde istediğiniz hayatı yaşıyordunuz/ yaşamak istersiniz vsBugün 26. Doğumgünüm ve ben sabah 6da uyanıp işe gitmeliyim elbette bunu hayal etmemiştim canım sıkkın biraz.
Ne ölçüde istediğiniz hayatı yaşıyordunuz/ yaşamak istersiniz vs

Bugün 26. Doğumgünüm ve ben sabah 6da uyanıp işe gitmeliyim elbette bunu hayal etmemiştim canım sıkkın biraz.
0
tuborg yesili
(19.12.18)
muhtemelen finale filan giriyordum. tez savunmam bile doğum günüme denk gelmişti. hocalar arasında popüler bir tarih demek ki.
0
hayley williams ile evlenecek genc
(19.12.18)
Askerdeydim, kalp seklinde pasta aldim 4e kesip ev arkadaslariyla gomduk. Kendime ilk arabami almistim hediye olarak.

Su ankinden 10 numara daha mutluydum.
0
acemi
(19.12.18)
Doğum günün kutlu olsun. 26dan küçüğüm, inşallah uzmanlık sınavını istediğim şehirde kazanmış, mutlu bir evlilik sahibi, kendimin ve sevdiklerimin sağlığı sıhhati yerinde, mesleğimde adım adım yükselen bir insan olurum 26. doğum günümde.
0
sys coyg
(19.12.18)
Askerdeydim. Doğumgünüme nöbet yazmışlar. 24 saat nöbet tuttum nizamiyede.

Zaten kutlamam doğum günlerimi. Bi şey fark etmedi. Özellikle bi yerde olmak istemezdim.
0
Delay Fuze
(19.12.18)
Ben de 06:30'da kalkıp işyerine gitmiştim. Sonra ablam çiçek göndermiştir, erkek arkadaşım yoktu o zaman. Öğleden sonra da pasta kesmişizdir ofiste.
0
SiyamkedisiZorro
(19.12.18)
Tam olarak 3 gün önceydi. İstediğim hayatla alakası yok şu an hayatımın.

Doğum günün kutlu olsun bu arada.
0
ms brownstone
(19.12.18)
Doğum günün kutlu olsun!

Sabah okula gidip yüksek lisans dersinde sunum yapıp oradan işe geçmiştim. Sağolsun arkadaşlar pasta söylemişti, lab'da kutlamıştık.
Aslında 23.-31. arası bütün doğum günlerimde, doğum günüm olmayan günlerde olduğu gibi, sabah 6:30'da uyanıp işe gittim.
0
pati
(19.12.18)
2010 yılıydı.
O dönem nispeten dandik bir işte insanlık için küçük ama benim için büyük bir adım atarak terfi almıştım. Şirketin bünyesinde ilk defa bir Türk terfi alıyordu, o yüzden güzel bir deneyimdi. Eski eşimle sevgiliydik, izne çıkmıştım da birlikte tatile gitmiştik.

Şimdi o zamana ışınlanacaksın istediğin an deseler koşarak kaçarım. Otuzların hiçbir senesini yirmili yaşlara değişmem. (yoksa yirmileri otuzlara değişmem mi demek gerekir, bu cümle nasıl kurulur bilmiyorum. Kısaca otuzlar daha iyi.)

Doğum gününüz kutlu olsun ayrıca.
0
sopiro
(19.12.18)
ne hayal etmiştin ki, baş ucunda hindistan cevizi sütüyle seyşellerde uyanmayı mı?

yaşamak istediğimiz hayat yapmak zorunda olduğumuz ve büyük ölçüde değiştiremeyeceğimiz şeylerle çatışmak zorunda değil. hatta gerçekçi ve sağlıklı bir hayat tecrübesi için "çatışmamalı" denebilir. sabah 6'da uyanıp işe gittiğin bir günü 26 yaşına layık bir şekilde geçirme ihtimalin var, akşam iş çıkışı sevdiklerinle beraber güzel vakit geçirebilirsin örneğin.

benimki çarşamba gününe denk gelmiş, ben de kalkıp işe gitmiştim. benim için doğum günü hunharca çikolatalı pasta yemek demek, bu açıdan mutlu edici geçmişti; daha fazlasını da istemiyordum zaten.

mutlu yıllar.
0
Bruce
(19.12.18)
az buçuk duyurularından seni tanıdığım kadarıyla, senin şu an ibiza'da olman lazım.
0
killerbee
(19.12.18)
Askerdeydim. Hastaneye sevk edilmiştim. "Ohh istirahat alır nöbetten yırtarım" planları yaparken birliğe döner dönmez nöbete gönderilmiştim. Dümdüz bir gündü.
0
efreet sultan
(19.12.18)
bir buçuk ay kaldı 26. doğum günüme. senden çok farklı değilim tek farkım ben sabah 7:30 da kalkıp işe gidiyorum. bu yaşıma kadar yapmak istediklerimi tan olarak yapamadım aslında ama birkaç sene gecikmeyle de olsa emim adımlarla ilerliyorum hedeflerime.
doğum günün kutlu olsun bu arada yeni yaşın ve devamında daha mutlu olman dileğiye
0
metos
(19.12.18)
doğum günün kutlu olsun öncelikle.

Bende 25 yaşındayım şuan da. İstediğim bölümü okudum ancak ne işim istediğim bir iş ne de beni sevecek bir insan bulabildim.
0
mrtkp1234
(19.12.18)
Mutlu sağlıklı ve keyifli yıllar dilerim.
Bundan yıllar yıllar önce, 26. Yaş günümde evdeydim (doğum günlerinde şirket bir gün izin veriyor) ama normal şartlarda elbette sabahın kör karanlığında ise gitmek zorundaydım.

Hayallere dalınca işin sonu yok ama onlar hayal. Gerçeklikle kıyasla hale gelirseniz sürekli elbette moral bozucu olur. Birbirinden iyi ayırmak lazım.
Neyse, kısaca şunu diyebilirim, sevdiğim işi yapıyor bir süredir ve gerçekten insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biri. Ömrünüzün büyük bir çoğunluğunu alan şeyden zevk alıyor olmak olumlu yönde çok etkiliyor.
Sorunlar asla bitmez, bitmiyor. Algıyı ve yaklaşımı, tutumu değiştirmek en yapılabilecek şey.
Tekrar mutlu yıllar.
Son şey, gerçekten ne güzel yaşlar o yaşlar. Kıskanıyorum.
0
kisa
(19.12.18)
doğum günün kutlu olsun! seni iyi hissettirecek ise senden daha kötü bir doğum günü geçirmiştim. :)

kısa dönem yapar geçerim dediğim askerlikte istemememe rağmen uzun dönem çıkmıştı. yedek subay eğitiminden sonra kurada 5 batı 1 doğu ili arasından çeke çeke Siirt'i çekmiştim. yetmezmiş gibi oradaki tugaya da değil, dış bir birliğe, korunaksız, terörist mahallesi ile sırt sırta bir kışlaya düşmüştüm. henüz acemi sayıldığım için nöbeti bana kilitlemişlerdi ve ortama daha doğru dürüst ayak uyduramamıştım.

nöbetçi kulelerini kontrol ederken 1-2 ay önce roket yiyen, derme çatma ve hendek operasyonları zamanından balkonlarında silah deliği olan evlere 20 metre mesafedeki 7 numaralı kuleye geldim. nöbet kuleleri, merdiveni açıktan çıkılan bir konumda, yerden 4-5 metre kadar yukarıda bulunan açık hedef şeklindeydi.

her bir basamağı tek tek hafif eğilmiş vaziyette "mermiyi şimdi kafama yiyeceğim", "mermiyi şimdi kafama yiyeceğim" diye diye çıktığımı hatırlıyorum. kafamdan doğumgünümde şehit olsam haberlere çıkarırlar mı, ajitasyon içeren haberler yaparlar mı acaba diye düşünceler de geçiyordu.

bir şey olmadı çok şükür, zamanla da alıştık o ortama koşa koşa, güle güle, nöbetçi asker kardeşlerime takıla takıla çıkmaya başladım merdivenleri. alışılmayacak şey yok. sıkma canını. hayata bakışımı değiştiren günlerden biridir 26 yaş doğumgünüm. hayatta doğumgünü, kötü patron, kötü iş gibi şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu fark ettiğim bir gündü. :)
0
mimarbasi
(19.12.18)
26. doğumgünümde evlenmeme 2 ay vardı, sevgilimle aynı evde yaşıyor gibiydim. Bir ay sonra 33. doğumgünüm var, boşandım, hiç arkadaşım olmadığını fark ettim, alkolün depresyonun dibine vurdum. işe gitmek yine iyi yani :)
0
whoosie
(19.12.18)
bomboktu o doğumgünü. iş, aşk mevzularında dibe vurmuştum. aile arasında basit bir kutlama yapılmıştı ama ruh gibiydim.. tek derdin işe gitmek olsun.. o doğumgünümde ölü gibiydim. işe gidip kafamı dağıtma şansım bile yoktu.
0
silah taciri
(19.12.18)
işten ayrılalı birkaç ay olmuştu, işsizdim. sevdiğim kişiyle iletişimimiz kopmuştu. doğum günümü kutlamasını bekledim içten içe, kutlamadı. sonra antalya'ya gittim, eski evime. hayvan hayvan içtim, kalan son eşyalarımı toplayıp memlekete döndüm. pek bi şey değişmedi hala. yok lan, hiçbi şey değişmemiş.
0
nice tnetennba
(19.12.18)
doğum günün kutlu olsun!

bayağı kötü başlayıp güzel sayılabilecek biçimde bitmişti. o zamanki işkolik ötesi sevgilimle (düşününce sevgilim demeye bin şahit istermiş) maalesef telefonda bir konuda tartışarak güne başlamıştık, doğum günümü hatırlamaması tuz biber olmuştu.

o gün sevdiklerimle de olmak istemedim üzüntümü anlarlar diye, bir blues bardaki etkinliğe gidip bir sürü güzel insanla tanıştım, şahane bir şekilde enerjimi yükselttiler. sık telefon gelince söylemek durumunda kaldım ve gecenin geri kalanı pub crawl'a döndü, hala görüşürüz :)
0
saveur
(19.12.18)
26. yaşımda hiçbir şey yaparak geçirmedim sadece çalıştım. tüm ömrüm böyle geçecek galiba. çalışmamak veya daha az çalışmak gibi bir lükse sahip değilim.
0
damla sakızlı dondurma
(19.12.18)
mezun olmuş, bir yandan çalışırken bir yandan da sınava hazırlanıyordum. 3 aylık evliydim. gece gündüz iti gibi çalıştığım, ancak eve misafir gelirse mecburen dinlendiğim zamanlardı.
0
babilbaligi
(19.12.18)
bugün 33. 26.'yı hatırlamıyorum da sanırsam zatürre olduğum kıştı. karışık durumlar içinde, çalıştığım saatler dışında sürekli içtiğim zamanlar olabilir. tam olarak ne yaşamam, neresinde olmam gerektiğini idrak etmiş değilim, o yüzden hala pozisyon alamıyorum. doğum günün kutlu olsun.
0
habarbey
(19.12.18)
Kesinlikle kendi seçimlerimle yaşıyordum, istediğim yerde ve istediğim kişilerleydim. Yine de zor zamanlardı, sağlık sorunlarım çok artmıştı ve üniversitede can cekişiyordum.

Tek bir güne odaklanmak ve büyük beklentiler içine girmek beni çok yoruyor, çok plan yapan ve takıntılı bir insanım çünkü. Sen de öyleysen, bunu değiştirmeye bak 26. yaşında, çok daha az canın sıkılacak böylece.
0
buf-e kür
(19.12.18)
askerdeydim. hayat bana güzeldi.

26'yı dert etme. daha çok seneler var hayatında. değiştirmek istediğin bir şey varsa hiç vakit kaybetmeden başla. Yoksa ikinci 26. senede yine aynı duyuruyu açarsın. aha da buraya yazdım.
0
Jesus Christ
(19.12.18)
(6)

gün içersinde neler yapıyorsunuz

yuvarlanantencereninkapagi
hafta içi işten- okuldan kaçta geliyorsunuz ve neler yapıyorsunuz? hafta sonu bunlara ek olarak veya tamamen farklı ne yapıyorsunuz? her gün muhakkak yaptıgınız seyler var mı, evetse bu ne kadar zaman alıyor? yapamadığınız ve yapmayı istediğiniz aktiviteler var mı, yani rutin hale getirmek istediği
hafta içi işten- okuldan kaçta geliyorsunuz ve neler yapıyorsunuz? hafta sonu bunlara ek olarak veya tamamen farklı ne yapıyorsunuz?

her gün muhakkak yaptıgınız seyler var mı, evetse bu ne kadar zaman alıyor?

yapamadığınız ve yapmayı istediğiniz aktiviteler var mı, yani rutin hale getirmek istediğiniz?


her türlü cevabı duymak isterim, " hafta içi iki gün arkadaslarımla buluşuyorum, bir yerde oturup kahve içiyorum, kitap okuyorum, squash oynamak istiyorum" vs


edit: bu gönül işi mi yav sayın modlar!!!!??!!! :///
0
yuvarlanantencereninkapagi
(18.12.18)
Bu tarz gönderiler gönül işine alındı.

İşten 5.30-6 da çıkıyorum. Dil kursuna gidiyorum. Şimdi eve dönüyorum. Evde durmaktan nefret eder oldum. Bir şekilde kendimi dışarı atmaya çalışıyorum. Ev çok sıkıcı. Ve evde yaptığım şeylerden keyif almamaya başladım. Eskiden deli gibi dizi vs izlerdim. Artık beni sadece gerceklik tatmin eder oldu. Keşke zamanım olsa kitap vs okusam ama zamanım yok. Bir de bu ara çok fazla alanimla alakalı makale okuyorum metroda yolda falan. Kendime yatırım tamamen.
0
westblack
(18.12.18)
16.30'da işten çıkıyorum. Çoğu zaman direkt eve gelmeyip dışarda oyalanıyorum bir planım olmasa bile.

En yakın arkadaşlarımla farklı şehirlerdeyiz 2 senedir. Arkadaşlarımla eskisi gibi vakit geçiremiyorum bu yüzden. Eskiden bir kafede falan asla tek başıma oturamazken şimdi iş çıkışı bir başıma kahve falan içip geliyorum bazen eve. Bazen arkadaşlarımla buluşuyorum ama eski günlerime göre biraz daha yüzeysel oluyor maalesef. Tiyatroya gidiyorum ayda 2-3 kere. Çok fazla yürüyüş yapıyorum. Dizi izlemeyi pek sevmiyorum ve yeni bir şeyler izlemek yerine sevdiğim birkaç dizinin artık ezbere bildiğim bölümlerini izleyip duruyorum defalarca.

Yapamadığıma en çok üzüldüklerim de eskisi kadar çok kitap okuyamamak ve dil öğrenmeye vakit ayıramamak.
0
ms brownstone
(19.12.18)
Haftada iki akşam özel derse gidiyorum.
Haftada özel derse gitmediğim iki akşam spora gidiyorum.
Bir akşam annemi ziyarete gidiyorum.
Hafta sonu bir sabah spora gidiyorum, bir akşam arkadaşlarımla dışarı çıkıyorum.
Hafta sonu bir sabah özel derse gidiyorum.

Her zaman rutin olarak yaptığım şeyler yemek pişirme, kitap okuma, varsa Netflix'te bir stand-up seyretme, yoksa youtube'dan QI veya WILTY gibi bir program izleme, ev işleri, akşam yemeğinden sonra evimin yakınındaki kafeye gidip kitap-kahve takılmak, bir roman yazıyorum ona zaman ayırmak, yaratıcı yazma kursu alıyorum onun ödevlerini yapmak gibi şeyler.

Rutin olarak yapmadığım şeyler: hafta içi neredeyse hiç arkadaşlarımla buluşmam, genel olarak dizi izlemem, date night vs yok.
0
sopiro
(19.12.18)
hafta içi her gün 1 saat spor yapıyorum
haftada 2 gün 3'er saatten enstrüman öğreniyorum
0
superb
(19.12.18)
İşten 17:30-18:00 gibi çıkıp dersim varsa derse (tezsiz yüksek lisans) yoksa eve gidiyorum.

Kafa dengi arkadaşlarımın olmasını ve iş/ders çıkışı veya haftasonu onlarla buluşup sohbet edebilmeyi isterdim.
0
mrtkp1234
(19.12.18)
haftada bir ney dersi, bir fransizca dersi rutin
arkadas bulusmasi oluyor iki uc aksam, disarda icmece
spor rutin olmasi gerek ama olmuyor, olamiyor, keske olsa.
erken kalkma ve spor rutinim olsun isterdim.
aksamlari hicbir aktivite yoksa evde temizlik, dizi film, kitap, ney calismaca vs.

haftasonu kamp veya motor binmece veya evle ciceklerle ilgilenmece veya memleket ziyareti.
0
jimicik
(19.12.18)
(2)

kilolulara bakış açısının psikolojik temeli

Techsavvy
şöyle bir durum düşündüm, hani insanlar farkında olmasa bile sürü (pack) mentalitesiyle yaşar ya, kilolu insanları zayıf olarak görme ve sürüdeki konumlarını psikolojik olarak düşürme gibi bir durum söz konusu mudur acaba?
şöyle bir durum düşündüm, hani insanlar farkında olmasa bile sürü (pack) mentalitesiyle yaşar ya, kilolu insanları zayıf olarak görme ve sürüdeki konumlarını psikolojik olarak düşürme gibi bir durum söz konusu mudur acaba?
0
Techsavvy
(18.12.18)
sorunda hatali olabilecek cok sayida kabul var. Psikolojik olarak dusurmek nedir? Pack mentalitesi nedir, oyle yasadigimizi neden dusundun? Sismanlara soyle soyle tavirlar oluyor, bunun nedeni ne olabilir - gibi sorsan daha cok karsilik bulabilir. sevgiler.
0
ebabil curnatasi
(19.12.18)
Kilolu insanları zayıf olarak görmenin (ne demekse) herkes tarafından ortak yaklaşım olduğu önkabulü ile sorduğunuz için biraz garip bir soru.
0
sopiro
(19.12.18)
(8)

her şeyin bir zamanı olduğuna

douglas
inanıyor musunuz?bu fotoğrafta yazdığı gibi. kimi erken mezun olur zma geç iş bulur kimi iş bulur ama geç kazanır ya da geç mutlu oluyor. evlilik, aşk, para, başarı veya mutluluk. bunlar hayatın hep farklı zamanlarında oluyor gibi. sizde kendi hayat tecrübelerinizden bu gibi bir durum varsa paylaşab
inanıyor musunuz?

bu fotoğrafta yazdığı gibi. kimi erken mezun olur zma geç iş bulur kimi iş bulur ama geç kazanır ya da geç mutlu oluyor. evlilik, aşk, para, başarı veya mutluluk. bunlar hayatın hep farklı zamanlarında oluyor gibi. sizde kendi hayat tecrübelerinizden bu gibi bir durum varsa paylaşabilir misiniz?

vgy.me
0
douglas
(18.12.18)
mutluluk icimizde ve elimizde olan tek sey suan. bu nedenle gecmis veya gelecege takili kalmak su ani kaybettiriyor.
0
azeroth
(18.12.18)
Kutsal bir güç tarafından planlanmış bir zaman gibi değil de bizim bireysel gelişimimiz ve olgunluğumuz açısından doğru bir zamanı olduğuna inanıyorum, evet.
0
sopiro
(18.12.18)
onun şarkısını yaptılar 60'larda

youtu.be

ingilizce bilmeyenler için. her şeyin bir zamanı bir sezonu vardır. doğmak için ölmek için diye gider.

şarkı da incil vaiz 3:5 ten alınma şöyle ki:

Her Şeyin Zamanı Var
1 Her şeyin mevsimi, göklerin altındaki her olayın zamanı vardır.
2 Doğmanın zamanı var, ölmenin zamanı var.
Dikmenin zamanı var, sökmenin zamanı var.
3 Öldürmenin zamanı var, şifa vermenin zamanı var.
Yıkmanın zamanı var, yapmanın zamanı var.
4 Ağlamanın zamanı var, gülmenin zamanı var.
Yas tutmanın zamanı var, oynamanın zamanı var.
5 Taş atmanın zamanı var, taş toplamanın zamanı var.
Kucaklaşmanın zamanı var, kucaklaşmamanın zamanı var.
0
Techsavvy
(18.12.18)
zaman insani bir sey. biz insanlar turlu turlu kelimeler uyduruyoruz, altini binbir turlu dolduruyoruz bu kelimelerin. evren icin zaman diye bir sey yok.

varolan tek gercek sey, su an. gecmis ve gelecek.. gecmisin pismanliklari, gelecegin korku ve endiseleri.. bu ikisi de kafamizdaki dusuncelerden ibaret. gercek degiller. ikisi de aslinda yoklar. biz her daim su ani yasariz, tabii kafalarimiz gecmise ve gelecege(dusunceden ibaret bunlar) takili kalmissa da biz her daim su andayiz.

ozetle, hayir inanmiyorum. bilmediklerimize inaniriz.
0
Leonardo~Da~Vinci
(18.12.18)
"böyle olsa daha iyi olur" denebilecek zamanlar olduğuna inanıyorum. kesin bir şekilde her şeyin zamanı olduğunu söyleyemem ama "herkes kendi zamanında yaşar" da tek başına yeterince sağlıklı bir düşünce değil bence.

ben mesela 24 yaşında ve hala birinci sınıfta olduğum için inanılmaz zorlanıyorum. iş yüküm, iş sahibi bir insanın belki %75'i kadar ama hayat standardım onun yarısı kadar bile değil. çocukluğumu yurtdışı hayaliyle geçirdim ve olası bir erasmus tecrübesini saymazsak (ki o bile zor) bu hayalimin "erişilebilir" görünmeye başlaması ancak ben 28-29 yaşına geldiğimde gerçekleşecek. durumumun kendine has avantajları yok mu? var. nispeten daha serbestim. evlilik gibi ciddi sorumluluklarım yok, okula gitmek istemediğimde camış gibi evde uyuma lüksüm var vs. ama sonuç olarak 20'li yaşların ikinci yarısına daha "okulun ortasında" gireceğim ve bu düşünceyi çok da sevdiğimi söyleyemem.

tamam okul 25'te bitmiş olmalı diye bir kaide yok ama belki şu an almanya'da falan yaşıyor olabilecektim; en iyi ihtimalle gençliğimi büyük oranda yitirdikten sonra gidebileceğim oraya. eminim 35'imde taşınsam da mutlu olurum ama 15 sene önceki halim, hayallerim, heyecanlarım olur mu? muhtemelen olmaz.

bir tane hayatım var, yaşa pek takılmadan olabildiğince iyi yaşamaya ve geçmişteki hatalarımdan ders çıkararak durmadan ilerlemeye (andımız gibi oldu eheh) çalışıyorum ama bu "herkesin kendi zamanı var cnm" geyiklerini de biraz polyannacılık gibi buluyorum açıkçası. "someone" örneği hep olumsuz verilmiş... niye 22 yaşında lisansı bitirip 24'ünde yüksek lisansı bitiren, 24-27 arası doktorasını yapıp dünyanın güzel ülkelerinde harika standartlarda yaşayan ve çalışan örnekler verilmemiş mesela? neden 30-32 yaşına geldiğinde yaklaşık 10 yıllık iş tecrübesiyle mesleğinde yükselmiş, 85'ine kadar sağlıklı yaşamış insanlara değinilmemiş? öylesi yok mu? niye "geç başlayan iyi yapabilir" denirken "erken başlayanlar daha da iyi yapabilir" gerçeği göz ardı edilmiş?

benim kendime artık hep söylediğim bir şey var: 20 yaşında hiçbir şeydin, "hiçbir şey olamayacağım" korkusuyla 23 yaşında da hiçbir şey olamadın. ölürsen sorun yok ama ölmezsen elbet bir gün 30 yaşına geleceksin. o güne diplomasını almış, iş sahibi, aşama kaydetmiş birisi olarak gelme şansın var. korkarsan ve "zaten kaçırdım" diye hiçbir şey yapmazsan, hayatının geri kalanında da hiçbir şey olamayacaksın. bu sayede düşe kalka ilerliyorum, yeri geliyor mutlu oluyorum yeri geliyor üzülüyorum ama devam etme konusunda istikrarı sağladım. benim için de şu an en önemlisi bu açıkçası. çok da takılmıyorum çünkü sonuç olarak 35 yaşına gelip "çok şey" başarsam o zaman yine farklı kaygılarım olacak.

uzun lafın kısası dengeyi bulmak lazım. evet herkesin zamanı var; bir şeyi tahmin ettiğimizden 3-5 sene geç elde edebildik diye yaşamaktan vazgeçip her şeyi tümüyle çöpe atacak değiliz ama moral bozmayacağım diyerek çok da uçup saçmalamamak lazım. ben mesela 70'te başlamaktansa 55'te emekli olmayı tercih ederdim. bu 70'te hayattan tat almaya engel değil ama şu da bir gerçek ki 55'te emekli olabilen insanın daha diri ve genç bi' şekilde istediklerini yapma potansiyeli çok daha yüksek.
0
der meister
(18.12.18)
universitede alttan dersim oldugu icin benimle dalga gecen arkadaslardan cok daha iyi bir hayatim var.
0
tabudeviren
(18.12.18)
Kfc'nin kurucusu Albay Sanders
Mc Donalds kurucusu Ray Kroc hep 50sinden sonra zengin oldu. Bazı insanlar için hayatın ikinci yarısı daha güzel oluyor. Geç kaldığını asla düşünme.
0
ovungec zeus
(18.12.18)
her şey, siz onu başlatmayı seçtiğiniz zamanda gerçekleşir. şans, onun için hazırlıklı olduğunuzda fırsatları değerlendirebilme becerisidir. hiçbir şey kendiliğinden olmuyor.
0
pseudologia fantastica
(18.12.18)
(10)

Sarhoş olunca

Bruce
Genelde gizlediğiniz kişi mi ortaya çıkıyor yoksa normalde yapmayacağınız şeyleri mi yapıyorsunuz?Aynı şey gibi ama farklı. Sarhoşken yaptığınız şeyler aslında hoşunuza gidiyorsa ilki, gitmiyorsa ikincisi. Ben sarhoşum mesela şu anda, normalde de saçmalarım ama içince daha da saçmalıyor oluyorum uma
Genelde gizlediğiniz kişi mi ortaya çıkıyor yoksa normalde yapmayacağınız şeyleri mi yapıyorsunuz?

Aynı şey gibi ama farklı. Sarhoşken yaptığınız şeyler aslında hoşunuza gidiyorsa ilki, gitmiyorsa ikincisi.

Ben sarhoşum mesela şu anda, normalde de saçmalarım ama içince daha da saçmalıyor oluyorum umarsızca.

Sizde durum ne?
0
Bruce
(17.12.18)
Sarhoş olacak kadar içmiyorum hiç, sorun ve lüzumsuz analize gerek kalmıyor.
0
sopiro
(18.12.18)
Maalesef sarhoş olunca uyuyorum direk. Böyle çok geceyi mahvetmişliğim vardır.
0
giovanne
(18.12.18)
son zamanlarda uykum geliyor genelde.
0
prasinos
(18.12.18)
genelde çok ortaya dökmediğim yanlarımı ortaya döküyorum. yani karakterim x10 oluyor. başka bir karaktere bürünmüyorum. aynı senin gibi aslında
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(18.12.18)
Normalde yapmaya utanacağım ama bi yandan da yapmak istediğim şeyleri yaparım. Mesela dans etmeyi bilmem. Ayık kafayla hayatta dans etmem. Ancak alkollü olduğumda dans ederim. çok iyi dans ettiğimi söyleyen karşı cinsler alkollü halime denk gelenler. Normalde o cevher yok bende.
0
adwokat
(18.12.18)
sarhoş olunca direkt uyuyorum :) ama samimi bir arkadaşım var. adamın içinden resmen canavar çıkıyor. normalde sessiz, efendi adam, küfürbaz kavgacı birine dönüşüyor. ertesi gün anlatıyoruz yaptıklarını yerin dibine giriyor.
0
delidir yakalayin
(18.12.18)
hayatım boyunca 5-6 kez sarhoş olmuşumdur herhalde. Sarhoştan kastım komple yamulduğum, koptuğum.. Sarhoşken içimdeki canavar ortaya çıkmıyor. Normalde yapmayacağım şeyleri de yapmıyorum. Gevşiyorum, gülüyorum.. Zaten arkadaşlarla beraberken güzel oluyor sarhoşluk.

Ah ulan üniversite yıllarım... Bir keresinde 6-7 kişi içmiştik evde. Herkes leyla oldu. Dışarıya çıkıp dürüm yiyelim dedik. Caddede yürürken geçen arabalara "beşiktaşım oleeey" diye bağırıyorduk. Sonra yolumuza devam ederken bir araba durdu, içinden 2 tane yarma çıktı ve bizi dövdü :) Hala muammadır o dayağı neden yediğimiz :))
0
silah taciri
(18.12.18)
üniversite yıllarımdan bu yana sarhoş olmamaya çalışıyorum.

sarhoş olunca her şeye gülüyorum, aşırı bir özgüven geliyor, insanlara normalde diyemediğim şeyleri söyleyebiliyorum.
0
dafuq
(18.12.18)
genelde birincisi, bazen de her ikisi birlikte oluyor bende.

hani sakladığım kişiliğim gibi değil de, sarhoşken normalde olduğumdan daha zıpır, bıcır, konuşkan ve belki de biraz manikimsi modda eğlenceli olabiliyorum. sarhoşluk seviyesinin tavan yaptığı ender durumlarda bu halim, yapmak istemediğim şeyleri yapmama da yol açabiliyor. artık bu safhada mantıklı düşünce silsilesi olmuyor tabi, birden ikiye geçişimi fark edemiyorum bile. bu gecelerin sabahlarından tiksindiğim oldu 1-2 kez.

allahtan çok zor sarhoş olabiliyorum da zırt pırt yemiyorum bu naneleri. sarhoş olacak kadar içmemeye çalışan bir alkolik bildirdi dlkfds.
0
brena
(18.12.18)
sarhoş olunca eğer eğlenme modumdaysam zaten yapacağım şeyleri daha eğlenerek yapıyorum ya da anksiyetem ortadan kalkıyor kafama takacağım durumlara amaan diyip geçiyorum. canım sıkkınsa ya da yorgunsam da direkt uykum geliyor.
0
Corrigan prefers beer
(18.12.18)
(27)

koleksiyon yapıyor musunuz?

Techsavvy
nacizane bir zippo koleksiyoneri olarak (20 civarı var) merak ediyorum, herhangi koleksiyonunuz var mı?pul koleksiyonu sayılmıyor hilmi.
nacizane bir zippo koleksiyoneri olarak (20 civarı var) merak ediyorum, herhangi koleksiyonunuz var mı?


pul koleksiyonu sayılmıyor hilmi.
0
Techsavvy
(17.12.18)
Hayır, çünkü minimalizm.
0
sopiro
(17.12.18)
özellikle kaldığım otellerin olmak üzere kibrit koleksiyonu yapıyorum.
0
mayday
(17.12.18)
klasik olacak ama bir kere başlayınca gerisi geliyor. magnet.
yurtdışı 2 pano 3.ye geçeceğim. yurtiçi 1 pano.
0
AlsterWasser
(17.12.18)
saat
0
mete kudur
(17.12.18)
Gittiğim yerlerden magnet (bende değil, annemin buzdolabında)
Kartpostal (babamın koleksiyonuyla benimkileri birleştirdim, 500'den fazla var)
Anahtarlık, silgi, küçüklükten kalma peçete
0
pati
(17.12.18)
islemci toplamaya 10 sene once basladim, eski intel/AMD basta olmak uzere bircok islemci var, sample/prototip pesinde kosuyorum su aralar

bir de antika sayilabilecek kurek madalyalari topluyorum, cogu 1950 ve oncesi tarihli.

(bkz: anlayamazsiniz) :P
0
cooperr
(17.12.18)
Yabancı para (Büyük meblağlar değil, ufak bozukluklar)
Magnet
Atkı ve şal
Kalem
0
i m cool with that
(17.12.18)
valla internet üzerinden olunca koleksiyona girer mi bilmiyorum ama tüm kıtalardaki ülkelerin meşhur yerlerinin, fotolarını biriktiriyorum.
0
for day to break
(17.12.18)
Para koleksiyonu yapıyorum. Belli bir seviyeden sonra bazı nadir paraları almaya para yetmiyor o ayrı :)
0
talasas
(17.12.18)
Madeni para, kartpostal, bardak altlığı, kaset, plak, deniz kabuğu, anahtarlık.
0
desdenova34
(17.12.18)
Saat, plak ve diecast koleksiyonu yapıyorum.
0
halitkin
(17.12.18)
anahtarlık koleksiyonu yapıyorum ben de. Hatta magnete göre çok daha pahalı olduğu için arada keşke magnetle başlasaymışım demiyor değilim ama evde bayaa bi anahtarlığım var gittiğim yerlerden ve arkadaşlarımın gittiği ülkelerden. Arada açıp açıp inceliyorum hem nostalji oluyor gittiğim yerlere dair hem de yeni gezi hayalleri kuruyorum.
0
nundu
(17.12.18)
minimalizm +1. sıfır koleksiyonum var. aynı şeyden iki tane olması bile rahatsız ediyor.
0
sir gawain
(17.12.18)
yep, pahalı kulaklıklar koleksiyonu yapıyorum
0
odyofil
(17.12.18)
var metal maketlerim var
birkaç örnek:
m-tr.gearbest.com
m-tr.gearbest.com
m-tr.gearbest.com
0
basond
(17.12.18)
Çakmak , ayraç
0
jetfadılınannesi
(17.12.18)
Ufak tefek koleksiyonlar yapıyorum.

Model araba,
çakmak ama öyle markalı değil şekli güzel olanlar,
para koleksiyonu vardı şimdi sürmüyor malum,
milli piyango yılbaşı bileti koleksiyonum var :D millenyumdan itibaren.

Çok şeyler var ama eksik çoğu, bazısı da saçma :/
0
livaneli kadir
(17.12.18)
Plak koleksiyonu yapıyorum.
0
ms brownstone
(17.12.18)
dip koçanlı sinema bileti koleksiyonu yapıyordum, cinemaximum ile beraber yayılan termal kağıt çıktı benim olay bitti. eski usul sinemalara gidince saklamaya çalışıyorum yine, elimdekiler duruyor öyle; ileride veletlere hava atıcam "ben yüzüklerin efendisini sinemada izledim la bebeler, alın bu da kanıtı" diye. şimdilerde sinemada star wars izlemiş amcalar teyzeler gibi taşaklı olucam.
0
Bruce
(17.12.18)
Pul niye sayılmıyor karşim?
Yaprak koleksiyonum da var.
Kopya koleksiyonum da var. Çektiğim kopyalar evet.
0
herhaltibiliyoring
(17.12.18)
Magnet en ciddi koleksiyonum.
Bunun dışında
Dolmakalem
Kartpostal
Pul
Peçete
Bardak Altlığı
Efemera
0
Lim5
(17.12.18)
Ufak bir designer parfüm koleksiyonum var. Her ay 1 tane daha alıp koleksiyonu genişletmeye çalışıyorum. İlerleyen zamanlarda dolar düşerse niş parfümlerden de bir koleksiyon yapmayı düşünüyorum.
0
her seye atarlanan adam
(17.12.18)
Gittiğim her yerden magnet alıyorum. Bir de tiyatro biletlerini saklıyorum son 5-6 yıldır. Keşke daha önce başlasaymışım.
0
şubatsonrası
(17.12.18)
Otel kalemi koleksiyonu yapıyorum.
0
catch the arrow
(18.12.18)
film dvdleri ve müzik cd'leri topluyorum. totalde 200'e yakın var elimde.
+ magnet.
0
nice tnetennba
(18.12.18)
bardak alti, magnet, ayrac
cocukluktan kalma pecete, para, pul
atamadigim icin kinder oyuncaklari, kalemler

ama keske minimalizm :(
0
jimicik
(18.12.18)
minimalizm koleksiyonu yapıyorum diyip artistik paradox yaratmak istiyorum....

yarattım...

Fazla vurmayınız.
0
🌸Techsavvy
(18.12.18)
(10)

yılbaşında oynanacak kutu oyunu

gmzo
7-8 kişi olacağız sanırım, hangi kutu oyununu oynayalım?
7-8 kişi olacağız sanırım, hangi kutu oyununu oynayalım?
0
gmzo
(17.12.18)
monopoly star wars
0
kablelvuku
(17.12.18)
Ya kutu oyunu değil ama ben dün bir oyun duydum, biz onu oynayacağız. Most Likely To ismi, uygulaması varmış. Telefonunuza indiriyorsunuz ve uygulama size çeşitli girdiler veriyor. "Most likely to become famous/ ünlü olma ihtimali en çok olan" vs gibi şeyler. Aynı anda herkes buna uygun olduğunu düşündüğü kişiyi gösteriyor parmağıyla. En cok oy alan kişi shot yapıyor/içki içiyor vs Tabii özellikle saçma ve dalga geçen şeyler geliyor prompt olarak.
0
sopiro
(17.12.18)
travial güzeldir
0
basond
(17.12.18)
tombala.

yılbaşı ruhuna uymaz başkası.
0
mistikla
(17.12.18)
cranium

garanti ediyorum
0
silah taciri
(17.12.18)
Cranium +1 benim en çok eğlendiğim, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım kutu oyunu olmuştu.
0
fraise
(17.12.18)
codenames
0
king lizard
(17.12.18)
kesin cevap veriyorum (bkz: dixit). fazlasıyla interaktif ve kolay öğrenilen bir oyun.
0
s man chen
(17.12.18)
cranium dark +1 bizi de (5 kisi) epey egledi gecen yilbasinda. ama hafif alkolluyken daha cok sardigini itiraf etmeliyim.
0
in vino veritas
(17.12.18)
Bence 2 oyun alın. Bir grup Catan oynasın diğer grup Trivial Pursuit oynasın, sırayla dönersiniz.
0
halitkin
(17.12.18)
(11)

maltepe - küçükyalı

dedim dedim de kime dedim
semt nasıldır? yaşamak için? tek birey yaşıyacak arkadaşları gider gelir vs. standart yaşam formu işte.
semt nasıldır? yaşamak için? tek birey yaşıyacak arkadaşları gider gelir vs. standart yaşam formu işte.
0
dedim dedim de kime dedim
(16.12.18)
30 sene yaşadım küçükyalıda. Gayet güzel.
0
sopiro
(16.12.18)
Maltepe öylesinde şahsına münhasır bir semt ki. Nasıl bir yaşam tarzın olursa olsun, burada rahat edersin. Kimse kimseye gerçekten karışmaz. Esnafları esnaftır, komşuları komşu. (Sahile yakın taraflardan bahsediyorum, yalı mahallesi, adatepe vs)
0
super kahraman olsaydim baba olurdum
(16.12.18)
küçülyalıda yaşadım. gayet güzel semttir, kimse kimseye karışmaz. temiz yerdir. klasik chp li bir semtdir.
0
oscar
(16.12.18)
Güzeldir ama. Maltepe diye basibuyuge falan gitmeyin tabi.
0
kisa
(16.12.18)
Küçükyalı tarafı güzel ama başıbüyüğe doğru kötüleşiyo
0
lorne malvo
(16.12.18)
Güzel valla. Ben hep avrupa yakasında yaşamıştım oh be dedim. Sahile dogru hele tam yaşamalık sessiz sakin.
0
bisorumolacaktı
(16.12.18)
6 yil Mecidiyekoy'den sonra simdi Maltepe'de hem Istanbul'da olup hem de kucuk bir CHP'li sahil kentinde yasiyor gibiyim.
0
Traveller
(16.12.18)
tren istasyonunun alt tarafı, yani sahil tarafı çok güzeldir. sakin, huzurlu ve güvenli. minibüs caddesinin üstündeki bölgeler de nispeten güzel ve yaşanacak yerler. e-5'in üstü çok güzel olmayabilir sadece.
0
nathanieltroy
(16.12.18)
Tam sormak istedigim soruyu sormus arkadas. Ben de gelecek ay idealtepe mahallesinde rifki tongsir cad (bagdat cad.ust paralelinde 3. Sokak) o bolge nasildir. Fikriniz varsa lutfen soyleyin yarin gidip sozlesme imzalayacagim
0
apartman teyzesi
(16.12.18)
E-5 in altindaki her yerde rahat edersiniz. Hele sahile yakin olursaniz daha ve guzel kaliteli bi yasaminiz olur diger ilcelere gore.
0
x0x0
(16.12.18)
xoxo + 1

e5 altı her yer iyidir
0
oscar
(16.12.18)
(7)

Kravat bağlamak

monogram
Selamlar,Kravat bağlamayı biliyor musunuz? Yoksa benim gibi hâlâ öğrenmediniz mi? Merak ettim. Teşekkürler.
Selamlar,

Kravat bağlamayı biliyor musunuz? Yoksa benim gibi hâlâ öğrenmediniz mi? Merak ettim.

Teşekkürler.
0
monogram
(14.12.18)
orta 1 den beri biliyorum.
0
killerbee
(14.12.18)
Biliyorum ama hiç kullanmam gerekmedi.
0
sopiro
(14.12.18)
Biliyorum. Okulda takmaya başladıktan sonra öğrenmiştim. Hiç de sevmem kravat.
0
windowsguvenlikduvari
(14.12.18)
her seferinde youtube dan izleyerek bağlayabiliyorum malesef
0
better call me
(14.12.18)
aradaki 4 sene üniversite dışında 14 senedir kullandığım için gözü kapalı bağlayabiliyorum artık.
0
guardiands
(14.12.18)
orta 1 den beri biliyorum.
0
datnet
(14.12.18)
Bilmiyorum
0
clones
(14.12.18)
(8)

Sosyal medya - moral ilişkisi

monogram
Selamlar,Sosyal medya kullananlar için soruyorum: Moraliniz bozuk olduğunda mı daha çok paylaşım yapıyorsunuz? Yoksa mutlu olduğunuzda mı) (Instagram, Twitter, Facebook vb.)Görüşlerinizi paylaşırsanız sevinriim.Teşekkürler.
Selamlar,

Sosyal medya kullananlar için soruyorum: Moraliniz bozuk olduğunda mı daha çok paylaşım yapıyorsunuz? Yoksa mutlu olduğunuzda mı) (Instagram, Twitter, Facebook vb.)

Görüşlerinizi paylaşırsanız sevinriim.
Teşekkürler.
0
monogram
(14.12.18)
hiç yapmıyorum. bu ve benzeri platformlar günlük yaşantımı etkilemiyor.
0
datnet
(14.12.18)
etrafimda gordugum, kadinlar paylasimlari arttiriyor ozellikle ayrilik gibi durumlarda. bende durum @datnet gibi
0
hjarteblod
(14.12.18)
eskiden olsa her iki durumda da paylaşırdım. fakat azalan facebook kullanımım ile bir şey paylaşma isteğim ve paylaşım sayım azaldı. çok nadir bir şey paylaşıyorum ve paylaştığım şey kendimle ilgili değil. manzara, olay, haber vb.. instagram'dan zaten çok çok çok daha nadir paylaşıyorum. paylaşacak olsam mutlu olduğum bir şeyi paylaşırım ama onu da paylaşmadan önce düşünürüm :)

sözün özü: kendimle ilgili olumlu veya olumsuz bir şey paylaşma taraftarı değilim artık.
0
tabudeviren
(14.12.18)
Fb'ta bişi paylaşmıyorum. Insta ve Twitter normalde de kullandığım yerler ama canım sıkkınken özellikle çok tweet atıyorum.
0
snape i başından beri tanırım
(14.12.18)
Sadece Instagram kullanıyorum. Onda da neredeyse sadece okuduğum kitapları ve yaptığım işleri paylaştığım için, hislerimden bağımsız olarak ilerliyor.
0
sopiro
(14.12.18)
hayır tam tersi moralim bozuksa hiç paylaşım yapmam, instagrama daha az girerim vs.
kadınım.
0
damla sakızlı dondurma
(14.12.18)
ne zaman güzel bir kedi görsem paylaşım yapıyorum, moral durumum etkilemiyor.
0
evde liyakat kalmamis
(14.12.18)
canım istediğinde paylasım yapıyorum istemeyince yapmıyorum.

herhangi bir derdim yok. birileri görsün diye de sosyal medya kullanmıyorum
0
execlusive
(14.12.18)
(7)

neden her zaman gelen gideni aratıyor?

datnet
selam,genel olarak niye böyle amk? bu soruyu yalnızca gönül işleri için sormuyorum. siz bu duruma nasıl bakıyorsunuz?tşk.
selam,

genel olarak niye böyle amk? bu soruyu yalnızca gönül işleri için sormuyorum. siz bu duruma nasıl bakıyorsunuz?

tşk.
0
datnet
(14.12.18)
Çünkü kör ölünce badem gözlü oluyor diyerek deyiş atışması yapasım geldi. Hani her şeyde geçerli değilse bile kişisel olaylarda eski, gitmiş olanı romantize etmeye eğilimliyiz. Aslında giden de gelen de aynı bok genelde.
0
whoosie
(14.12.18)
Çünkü gelen'den giden'in yarattığı hayal kırıklığı, mutsuzluk, tatminsizlik vs gibi şeyleri telafi etmesini bekliyoruz, ya da zaten değişiklikteki sebebimiz bu oluyor. Gelen'i kendi sunduklarıyla, tarafsızca değerlendirmiyoruz. Halbuki zihnimizi biraz daha açık tutsak fark edeceğiz ki gelen de pekala ortalama bir şey.

Ayrıca ilk zamanlarda "comfort zone" denen hadise aklımızı karıştırıyor. Eskiye, alıştığımız düzene, aşina olduğumuz şeylere hissettiğimiz kolaylık, beceri hissi yeninin getirdiği öğrenme/deneme sürecinde daha cazip geliyor.

Bir de peak and end theory denen bir şey vardır. İnsanların tecrübelerin başını ve sonunu hatırlamaya eğilimli olduğu anlamında. O yüzden bir şey nasıl başlayıp, nasıl biterse onu öyle yorumluyoruz. Misal bir ilişki adına düşünelim, bitmesine yakın zamanlarda kavgalar vs olduğundan insan onu kötü bir şey olarak düşünüyor, oh be kurtuldum diyorsunuz. Ama üstünden zaman geçip de yeniye başladığınızda "aa yok aslında iyiydi ya" diyorsunuz, çünkü "peak and end" etkisinden kurtulmuşsunuz artık, iyi zamanları da hatırlayabiliyorsunuz yani.

Değişiklik iyidir, ama sırf değişiklik olsun diye değişiklik yapmak saçma.
Atalarımız "get comfortable with being uncomfortable" diye boşuna dememişler.

Edit: pati+1
0
sopiro
(14.12.18)
Bana genelde tam tersi oluyor. Şans herhalde, gelen gidenden daha iyi oluyor, iyi ki gitmiş diyorum, o da aklıma gelirse. Yalnızca gönül işleri için değil, genel.
0
pati
(14.12.18)
yoo.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(14.12.18)
insan sahip olamadığına hallenir. bu böyledir.
0
zgrydn
(14.12.18)
bence de her zaman böyle olmuyor. çoğu zaman olmuyor hatta. senin seçimlerinde bir yanlışlık olabilir
0
aquarium
(14.12.18)
Böyle bir şey yok. Öyle algılıyoruz sadece. Eskilerden kimseyi aramadım yeni ilişkilerimde
0
Delay Fuze
(14.12.18)
(2)

ingilizce referans mektubu çevirisi nasıl olmuş?

hayvan gibi yazar
hocaların tipik sen yaz biz imzalarızcı talebiyle tavsiye mektubu hazırladım ama çevirilerden emin olamıyorum abd konsolosluğuna verilecek yanlış bir şeyler yazıyorsa düzeltmemde yardımcı olur musunuz? xxxxx yyyy is a Thesis Period student at the department of mechanical engineering of xxx Universi
hocaların tipik sen yaz biz imzalarızcı talebiyle tavsiye mektubu hazırladım ama çevirilerden emin olamıyorum abd konsolosluğuna verilecek yanlış bir şeyler yazıyorsa düzeltmemde yardımcı olur musunuz?



xxxxx yyyy is a Thesis Period student at the department of mechanical engineering of xxx University, Turkey. I lectured him “zzzzzzzzz”.

xxxxxx is an intelligent, hardworking and a bright young gentleman who gets on well with his other friends. He also needs to be in New York City to know different cultures and people, to do academic research for a short period of time to study his thesis. I know that he would be very successful during the thesis research period in US, if he is given a chance to be there. Therefore I highly recommend xxxxx yyyy as a good academician candidate of the future.

Please do not hesitate to contact me should you require any further information about him.

---------------


To Whom it may concern,


Above mentioned xxxx yyyy is a student of zzzz University - Institute For Social Sciences and this is Thesis year at the department of xxxxxx and he has 1 more years to complete his Master of Arts degree.

He is professional and effcient in his approach to studies and courses and very well-liked by his friends and teachers. He communicates and explains his ideas clearly and he is a creative problem solver with strong analytical thinking. His presentations are highly appreciated.

xxxxx is planning to be in United states for doing academic research for 20 days and as his teacher and I strongly support his desire to progress and improve his academic works for thesis and wish to gain experience for his university & future academic life. I am happy to write this letter of recommendation for him.

If you need any further information regarding his visa application, please do not hesitate to get in touch with me.



Yours Sincerely,
0
hayvan gibi yazar
(14.12.18)
Konsolosluğa verilecek olanı bilemiyorum da bir üniversiteye falan verecekseniz çok dikkate alınmaz. Hiçbir spesifik şey söylemiyor zira; bu kişi sizin professional, efficient, problem solver olma özelliklerinizi nerden biliyor? Biz normalde recommendation yazarken spesifik olay bulmak zorundayız bu referanslara, "XX hep problem solving özellikleriyle ön plana çıkmıştır sınıfta, örneğin Nisan 2018'de sınıfta yaptığımız Y projesinde Z sorununa getirdiği a,b,c önerileriyle göz doldurmuştu" vs gibi. Diğer türlü çok ciddiye almıyorlar.

Bu mektupta ayrıca kişinin niye özellikle NYC'ye gitmesi gerektiği belli değil. Ne research'ü, tez ne hakkında, ne bulmayı bekliyor, different culture sadece NYC'de mi var vs gibi soruların cevabı belli değil.

Ha vizedeki adam/kadın ne kadar umursar bilemiyorum da çok belli belirsiz bir yazı olduğunu söylemek isterim.
0
sopiro
(14.12.18)
sopiro,

nyc olması şu nedenle önemli çünkü tez'in istanbul ve nyc ayağı var. sosyal bilimlerle alakalı bir tez. ve göçmenlerin belli bir kültürel sahipliği ile alakalı. mesela yemek müzk vs gibi. orjinal olanın istanbul ve new york a gittikten sonra ne gibi değişimler yaşadığı ile alakalı. istanbul ve new york asırlardır kendi bölgelerinde herkesin gitti ve götürdüğü kültürel öğeleri değiştirerek bu iki şehirde yeniden kimliklendiğinden bahsediyorum tez de. örnek vereyim; mesela italyan yemekleri. new yorka giden italyan göçmenlerin aslında italya da olmayan makarna, pizza ya da diğer ürünleri yine italyan kimliği ile fakat new yorker olarak pazarlaması. spagetti with meatball diye bir ürün hiç olmadı . bunu new yorka giden italyanlar o şehirdeki diğer göçmenlerin tüketim alışkanlıklarına göre yarattılar ya da pepperoni pizza(onlarca türevi) aslında yok, new yorkdaki italyanların göç ettikten sonraki icadı bu. istanbul cağ kebabının(yatık döner) bugün döner formatına girmesine sebep olan şehir. ya da çinden öğrendiğimiz mantıyı fast food hale getirip sattıran şehir. ilk aklıma gelenler bunlar çoğaltılabilir örnekler tabi.

o nedenle new yorka gitmem gerekiyor, bahsettiğin şekilde güncelleyebilirim mektubu. Fakat benim konum sosyal bilimler ve daha evvel musevi kültürü , craftbeer konularnda yazmak istemiş, sonrasında hükümetten korkan hocalarımın bu iki konuya izin vermemesiyle şuan bahsettiğim alana yöneldim. 1 yılıma mal oldu bütün bu saçmalıklar o nedenle ne yazsam imzalayacak durumdalar. bu konuyla alakalı olarak geçen sene ve bu yaz almanya hollanda avusturya fransa gezdim durdum istanbuldan göçenlerin buradan avrupaya götürdükleri kültürel öğelerin son durumunu yazmak için. mektubun birisi dekan yardımcısı diğeri bölüm başkanı ve tez danışmanım tarafından imzalanacak.


(berbat türkçem için özür dilerim uykusuzluktan yorgunluktan bitik durumdayım)
0
🌸hayvan gibi yazar
(14.12.18)
(13)

İnstagram'da fotoğraflarınız kaç beğeni alıyor?

hayaletimsi
Erkek/Kadın ayrımı yaparak cevaplayalım.E/110-140 arası
Erkek/Kadın ayrımı yaparak cevaplayalım.

E/110-140 arası
0
hayaletimsi
(13.12.18)
ortalama 45 falan sanırım, k.
0
the end of time
(13.12.18)
100-150 arası

Erkek
0
eazy
(13.12.18)
300k - 400k

frikikli atarsam 1.3m - 1.5m
0
benibenim
(13.12.18)
50-70 E

Frikik atarsam 3-4.
0
himmet dayi
(13.12.18)
70-80
erkek
0
işimdeyim gücümdeyim
(13.12.18)
kendim görünürsem 60-70 ile 100 arası.
Kendim görünmezsem 40-50 arası.

Ben şahane olduğumdan değil, herkes için geçerli olarak bilinen bir gerçek bu.
0
sopiro
(13.12.18)
E, 10-12
0
der meister
(13.12.18)
30-40
e
0
all girls dream
(13.12.18)
Ortalama 15 diyebilirim.
Kadın.
0
mutekebbir
(13.12.18)
Kendi fotoğrafım ise 100-120
Başka fotoğraflar: 60-70
K
0
i m cool with that
(13.12.18)
100'ü görmedim daha :) k
0
naksidil
(13.12.18)
550 alt sınırım.

Atım ben. İngiliz kısrak.
0
atın ölümüne sebep olan arpa
(13.12.18)
ortalama 30-35 arası. foto iyiyse max 50-55

e
0
efreet sultan
(13.12.18)
(3)

Tripofobi

hononu
bilmeyenler için kısaca açıklamak gerekirse üzerinde bir sürü deliklileri olan nesnelerden korkma tiksinme. şöyle ilgnç bir şey var. ben normalde böyle şeylerden rahatsız olmazdım. ama 3-4 sene önce bu fobiyle alakalı bir internet sitesi gördüm. ki ilk defa burda okudum böyle bir fobi olduğunu. okud
bilmeyenler için kısaca açıklamak gerekirse üzerinde bir sürü deliklileri olan nesnelerden korkma tiksinme. şöyle ilgnç bir şey var. ben normalde böyle şeylerden rahatsız olmazdım. ama 3-4 sene önce bu fobiyle alakalı bir internet sitesi gördüm. ki ilk defa burda okudum böyle bir fobi olduğunu. okuduktan sonra bu delikli şeylerden rahatsız olmaya başladım. tamam böyle aşırı korkma hali yok da bir rahatsız olma hali var. lan altüstü yazı okudum. neden bu kadar etkilendim ki ben? normal birşey mi? kendimi bişeylere özenen ergenler gibi hissediyorum.
0
hononu
(13.12.18)
Görünce rahatsız olmuşsun. Bu bir fobi kanımca değil.
Asıl olan tahtaya tırnak sürtmektir derim.
0
Techsavvy
(13.12.18)
Bende çocukluğumdan beri vardı, 4-5 sene önce öğrendim ne dendiğini.
Mide bulantısı şeklinde tepki veriyorum ben.
Gördüğüm kadarıyla insanların tepkileri de farklı, bazı kişiler texture'dan rahatsız oluyor, bazısı deliklerden, bazısı kabarıklıktan vs.
İnsanlığın evrimiyle alakalı bir şey olduğunu okumuştum, siyah noktaları olan, desenli şeylerin vs zehirli olmasıyla ilgiliymiş.
Bilemiyorum.
0
sopiro
(13.12.18)
Lisedeyken gördüğüm bir rüyadan sonra tripofobim başladı(10 yıl önceye tekabül ediyor). Puantiyeli, kabarcıklı şeylere tahammül edemiyordum. Gördüm mü tırnaklarımla kazıyasım geliyordu veya dişlerimi sıkıyordum. Bunun bir adı olduğunu yaklaşık 5 yıl önce öğrendim. Çok üzerinde durmadım. Hiçbir zaman günlük hayatımı ve işlevselliğimi etkileyen bir şey olmadı. Şimdilerde o kazıma isteğim veya diş sıkmalarım da yok; ama hala puantiyeli ve kabarcıklı şeyler beni rahatsız ediyor. Ben de evrimsel süreçle bağlantılı diye okuduğumu hatırlıyorum.
0
siyah noktali film
(13.12.18)
(5)

bayan parfüm sorusudur

mademli bagnum
merhaba,hatun kişiye (manitacılık) yılbaşı için max. 400-450 bandında bir parfüm almak isterim. kullandığınız parfümlerden önermek ister misiniz?teşekkürler..
merhaba,

hatun kişiye (manitacılık) yılbaşı için max. 400-450 bandında bir parfüm almak isterim. kullandığınız parfümlerden önermek ister misiniz?

teşekkürler..
0
mademli bagnum
(13.12.18)
bir parfümeriden lancome parfümlerine bakın. beğendiğinizi kendi sitesinden %15 indirimle set olarak baya uygun fiyata alabilirsiniz.
0
ninotevtidze
(13.12.18)
Eternity Moment ve Burberry Weekend seviyorum ben.
0
sopiro
(13.12.18)
Lancome La Vie est Belle
0
patates
(13.12.18)
eşime chloe almıştım en son, baya sevinmişti. bende seviyorum kokusunu.
0
contavolta
(13.12.18)
lady million (edp olan)
0
sanguine mcqaer
(13.12.18)
(4)

Sukulent toprak ve vitaminleri

snape i başından beri tanırım
Büyüyen ve yavrulayan sukulenti teraryumdan saksıya aktarıcam. sukulentlere özgü yeni saksıdaki toprağa ekleyebileceğim vitamin vs. Faydalı maddeler var mı? Bir de aynı yerde kaktüs de vardı öldü. Onu toprağa gömsem gübre olur mu diğer bitkilere? Sukulent toprağını ve vitaminlerini nereden edinebili
Büyüyen ve yavrulayan sukulenti teraryumdan saksıya aktarıcam. sukulentlere özgü yeni saksıdaki toprağa ekleyebileceğim vitamin vs. Faydalı maddeler var mı? Bir de aynı yerde kaktüs de vardı öldü. Onu toprağa gömsem gübre olur mu diğer bitkilere? Sukulent toprağını ve vitaminlerini nereden edinebilirim peki, normal çiçekçide ya da yapı marketlerde sarılanlar olur mu?
0
snape i başından beri tanırım
(11.12.18)
Tarçın serp dediler bana.
0
sopiro
(11.12.18)
Sukulent topragi diye ayri satildigini gormedim ben. Kaktus topragi almalisiniz, ben oyle yaptim. Yapi marketlerde var kaktus topragi.

Cicek saksisi kucuk geliyorsa, yilda 1/2 kere buyuk saksiya tasimak ve toprak eklemek gerekiyor. Taze toprak eklenenen bitki o kadar cabuk toparlaniyor ki...

Cok gubre, bakim vs. istemiyorlar zaten. Cesidini tam olarak arastirip hangi siklikta sulamaniz gerektigine bakin. Cogunu curutuyoruz fazla sudan.
0
buf-e kür
(11.12.18)
Kaktüs toprağı al, ektikten sonra sula, toprak takır yakıt kuruyan kadar da tekrar sulama. Yılda bir veya iki kere bahar başı ve çok hızlı büyüyorsa yaz başı standart sivi gübre ile pakedinde yazdığı kadar gübrele. Bu şekilde bakacağın kaktüs ve sukulent ölmez.

Çürümüş kaktüsü sakın ha gömme, mantar riski olur yeni ekecegin bitkide, onu da kaybedersin.
0
JohnOakley
(11.12.18)
www.yoyomoyo.com bak derim hem bilgi hemde malzeme olarak işini görecektir
0
beyza_bingöl
(24.12.18)
(12)

Ben Şok!!

kesköse
Duyuru: (Normalde bu gibi şeyleri hiç buraya taşımadım ama ben şok! olunca içimi dökmek istedm) Biri aradı beni. Numaramı internetten bulup sekreterimize ergen kardeşi sıkıntı yaşayan abla gibi aradı ve sekreter de doğal olarak bana bağladı. Kimmiş?Meğer nerdeyse 10 yıldır konuşmadığım ilk sevgilimm
Duyuru: (Normalde bu gibi şeyleri hiç buraya taşımadım ama ben şok! olunca içimi dökmek istedm)

Biri aradı beni. Numaramı internetten bulup sekreterimize ergen kardeşi sıkıntı yaşayan abla gibi aradı ve sekreter de doğal olarak bana bağladı. Kimmiş?

Meğer nerdeyse 10 yıldır konuşmadığım ilk sevgilimmiş!!! (Az da değil 4 yılımız geçmişti.)

Rüyasında gördüm seni dedi. “Peki, olur öyle” dedim mala bağlamış halde. Ve sonrasında hala şaşkın, “görüşürüz” dedim kapattık.

Sizce ben napiyim?
0
kesköse
(11.12.18)
Bu yaziyi gorunce acaba aradim mi diye tereddut ettim ben de 10yildir konusmadigim 3kusur yilimi gecirdigim eski sevgilimi ruyamda gordum sonra stalkladim baktim evlenmis o kadar zamandir hic bi kere bile ne ruya ne dusunce ne stalk vardi hicbisey yoktu. Bence ikiniz de evli degilseniz git evlen oyle bir sey hayatta bir kere bulunuyor
0
kush
(11.12.18)
Karşı tarağın sağlam pskolojik desteğe ihtiyacı var ama sen verme. Yanlış bağlanma olur.

Senin de ihtiyacın varsa dönüş sağla. Olduğu yere kdr gitsin.
0
mobydick
(11.12.18)
Bir şey yapmayın.
0
sopiro
(11.12.18)
Etkilenecek kadar boşluktasin demek ki, yoksa sacmalik der geçerdin. Hayatindaki o baslugu doldur ne diyelim.
0
her giriste sifresini unutan adam
(11.12.18)
10 yıldır senden daha iyisini bulamadı, ya da bulduklarını yitirdi. Sonra aklına sen geldin ve internetten bi arattı adını.

Sonra dediki kendi kendine "lan adam psikolog/psikiyatr olmuş, dur bi arayayım belki eski günlerin hatırına ekmek çıkar"

Zamanında duygusal olarak yıpandıysan, yine yıpranacak gibiysen bulaşma. "Yok ya hiç umurumda değil" diyorsan takıl gitsin.

İkinci aşama sosyal medyadan eklemek olacak sanırım.
0
John Bloor
(11.12.18)
her giriste sifresini unutan adam +1
0
bir ileti paylastim
(11.12.18)
kesköse fransızcadaki kesköse mi :D

işyerini araması çok acayip geldi bana, ben olsam rahatsız olurdum. bence bişey yapma. rüyada kimleri kimleri görüyoruz. belki o gün izlediği bir filmde seni hatırlatacak bir şey buldu bilinçaltı, belki yoldan geçen birinin parfümü seni ona hatırlattı farkında olmadan aklına yerleşti ve gece rüyasında çıktı. tabii bu "gerçekten" rüyasında gördüyse geçerli. ayrılmışsın gitmiş bir mana aramak saçma. john bloor'a da katılmadan edemiyorum.
0
birsürüsorumvar
(11.12.18)
Görüşün bi çay için.
0
valentinov
(11.12.18)
bir şey yapmana gerek yok, unut gitsin. eskiden hayır gelmez.

sosyal medyadan falan bulaydı bari, işyeri aramak nedir. aşırı irrite olurdum ben.
0
piremses
(11.12.18)
Buluşun.
0
[GODDARD]
(11.12.18)
Hiç girme böyle bir işe
0
westblack
(11.12.18)
bu arada geçen gün ben de rüyamda eski sevgilimi görmüştüm. çok mutluydu benimle olduğu için vs. güzel bir rüyaydı. ama aramadım. demek ki aramamak da lazım, yorumlardan da onu çıkardım şuan.

bir de kızın cidden arama şekli çok yanlış. sekreterden numara almak nedir. bari bir yakınını ofise getirip ya sana getirmek istedim seans için, sana güvendim vs dese idi. bence kız garip ya.
0
mobydick
(12.12.18)
(5)

Parabensiz ürünler

luin 41
Efendim, gıda ve kozmetik şirketleri "onu çıkardık, bunu çıkardık, ürünlerimiz artık sıfır kimyasallı" deyip sonra aynı maddeyi bilmediğimiz başka bir ismiyle ekliyor ya... o yüzden işin içinden çıkamadım. Cilt bakım, şampuan, duş jeli ve benzeri ürünlerde tavsiye edeceğiniz "olabilecek en sağlıklı
Efendim, gıda ve kozmetik şirketleri "onu çıkardık, bunu çıkardık, ürünlerimiz artık sıfır kimyasallı" deyip sonra aynı maddeyi bilmediğimiz başka bir ismiyle ekliyor ya... o yüzden işin içinden çıkamadım. Cilt bakım, şampuan, duş jeli ve benzeri ürünlerde tavsiye edeceğiniz "olabilecek en sağlıklı ürün" markası nedir?
0
luin 41
(11.12.18)
Duş Jeli için Eyüp Sabri Tuncer'i kullanıyorum ben. Parabensiz ve vegan.
Diğer kozmetik malzemelerinde Isana'nın bazı ürünleri de vegan ve katkı maddesiz, onları seçiyorum.
Şampuanda da yakın zamanda ararken Herbal Essences'in %90 organik içerikli olduğunu, kutularının geri dönüşümlü olduğunu, ve rüzgar enerjisi kullanılan fabrikalarda mı ne üretildiğini duydum, ama saçmalıyor da olabilirim.

Ama dediğiniz kadar detaylı bilmiyorum, o isim yerine ne kullanıyorlardır vs.
0
sopiro
(11.12.18)
ben de bıktım bu kimyasallardan. saçımı bıttım sabunu ile yıkıyorum. zeytinyağlı sabunu rendeleyip içine bir kaç şey katıp, bir çeşit duş jeli yapmayı düşünüyorum. cilt bakım için çarem yok şu an:)
0
cemiyetin ünlü siması
(11.12.18)
Fermente mutfağım.com

Burayı bir incele istersen,bir çok ürünün doğalı var.
0
ırene adler
(11.12.18)
eyup sabri vegan olmasina ragmen hala urunlerinde sls kullaniyor. size tavsiyem instagramda badecanlar ve hepsimis hesaplarina bir goz atin.
ayrica raen urunlerini bizzat denedim cok memnundum.

ben kendime ve ogluma urun alirken paraben renklendirici alkol parfum ve sls/sles icermeyen urunleri tercih ediyorum. hatta genellikle ogluma aldigim urunleri bol miktarda alip kendim de kullaniyorum sampuan dus jeli krem deyerjan yumusatici olarak.
0
balik kraker
(11.12.18)
Şampuan ve duş jelini uzun bir süredir kullanmayı bıraktığımdan beri zeytinyağlı defne sabunu ile saçımı ve vücudumu temizliyorum. Hem saç dökülmeme iyi geldi hem de artık kafam şampuanla yıkadığım zamandaki gibi kaşınmıyor üstüne verdiği femizlik hissi de çok çok iyi. Aktarlardan veya marketlerden temin edilebilir bir şey. Yok ben sabun kullanamam derseniz de aynı sabunu rendeleyip sıcak su içinde çözüp içine zeytinyağı ve istediğiniz bitkisel yağları ekleyip bi gece bekleyin. Şampuan/jel kıvamında kullanın. Bu yol da denenmiştir.
0
selfdestruct
(12.12.18)
(6)

Yurtdışı Balayı İşlemleri

dudussvm
Merhaba,13 nisan 2019 tarihinde düğünümüz var henüz nikah günü almadık fakat balayı için yurtdışına çıkmayı planlamaktayız.hatta dün pasaportumu yenilemek için başvuru yaptım. Sorum şu ; nikah kıyıldıktan sonra sonuçta hemen kimlik değişimi yapmıyordur sanırım kimse :)Yurtdışına çıktığımızda bu soru
Merhaba,

13 nisan 2019 tarihinde düğünümüz var henüz nikah günü almadık fakat balayı için yurtdışına çıkmayı planlamaktayız.
hatta dün pasaportumu yenilemek için başvuru yaptım. Sorum şu ; nikah kıyıldıktan sonra sonuçta hemen kimlik değişimi yapmıyordur sanırım kimse :)
Yurtdışına çıktığımızda bu sorun olur mu? Vize, pasaport ve uçak bileti konusunda.
yakın zamanda çıkmış ve çıkacak olan arkadaşlar varsa yardımlarınızı rica ederim.
0
dudussvm
(11.12.18)
balayında olmuyor, sonrasında oluyor. herkes böyle yapıyor dediğin gibi, hemen koşmuyorlar pasaporta :) kesin bilgi bu arada.
0
kenarortay
(11.12.18)
Bildiğim kadarıyla evlilik cüzdanınızla seyahat ediyorsunuz. Pasaportu da evlendikten sonra 3 ay içerisinde değiştirmeniz gerekiyor.
0
luin 41
(11.12.18)
Pasaportunuzdaki isimle uçak biletinizdeki isim aynı olduğu sürece sorun olmaz.
Dalgınlık ve heyecanla uçak biletinizi yeni/eski soyadınızla alıp pasaportunuzda farklı bir isim sunarsanız sorun olur.
Kimliğinizde ne olduğu önemli değil, yurtdışına çıkarken TC kimliğinizi kullanmıyorsunuz hiçbir aşamada. Otellerde vs de pasaportunuzu kullanacaklar.
0
sopiro
(11.12.18)
evlilik cüzdanı yanınızda olursa sorun olmaz
0
cedex
(11.12.18)
merhaba, agustos ayında evlendim, cuma günü düğün yaptık pazar günü viyanaya gittik. öncesinden vize aldığımız için her şey kızlık soyadımla yapıldı, yurtdışına da eski kimliğimle çıktım. 10 günden önce nüfusa bile işlenmiyor evli olduğunuz. pasaportunuzu çıkarın, vizenizi alın, balayından dönünce defter bedeli ödeyip yeni soyadınızla pasaport alabilirsiniz. 108 tl o da.
0
ne istedigini bilmeden aglayan cocuk
(11.12.18)
benim pasaportumda evlenmeden önceki soyadım yazıyor. yurtdışına çıkarken uçak biletlerimi, vize başvurularımı vs. pasaportumdaki soyadıma göre yapıyorum. vize için evlilik cüzdanı fotokopisi de ekliyorum. bu güne kadar hiç sorun yaşamadım.
0
isyankar tosbaga
(11.12.18)
(4)

Personel Trainer tavsiyesi

kumandanim
Merhaba,1,85 boyunda 84 kiloyum, skinny fat olma ihtimalim yüksek  Göbeğimde biriken yağlar var biraz, bunlardan kurtulmak istiyorum, cidden istiyorum. Ayda 100 km civarı koşuyorum, bunun dışında ağırlık çalışmak istiyorum. Salona gidip tek başıma yapmayı denedim ve fakat tek başıma yapamıyorum bu
Merhaba,

1,85 boyunda 84 kiloyum, skinny fat olma ihtimalim yüksek  Göbeğimde biriken yağlar var biraz, bunlardan kurtulmak istiyorum, cidden istiyorum. Ayda 100 km civarı koşuyorum, bunun dışında ağırlık çalışmak istiyorum. Salona gidip tek başıma yapmayı denedim ve fakat tek başıma yapamıyorum bu işi niye bilemiyorum.
İstediğim şu; bir hocayla 3-6 ay arası çalışıp hem vücudumu forma sokmak hem de hareketlerin nasıl yapılacağı konusunda bilinçlenmek istiyorum, Beşiktaş civarında bunu yapabileceğim bildiğiniz, denediğiniz, memnun kaldığınız bir yer daha da önemlisi bir pt var mı? Ve bunun için aylık bütçe nedir?

Çok teşekkürler.
0
kumandanim
(11.12.18)
Beşiktaş civarına Ortaköy de giriyorsa, Ortaköy MacFit'te Kadir, Murat veya Bahri hoca olabilir.
Instagramınız varsa:
@kadirtatas
@armycoach
@bahri.baris

Aylık bütçe değil de PTler genelde paket olarak ücret alırlar. 10 ders 1200 lira gibi vs, onu siz isterseniz bir haftada isterseniz üç ayda kullanırsınız, o sizin gidiş sıklığınıza kalmış.
0
sopiro
(11.12.18)
Hocam, ayda 100km koşu sağlam kardiyo demektir. Buna rağmen skinnyfat kalmak da özen ister. Bence senin ağırlık çalışmaktan önce diyetini değiştirmen gerekli. Ya da koşuyorum dediğin pıt pıt pıt takımdan ayrı koşu gibi koşuyorsun, bilemedim.
0
malheiros
(11.12.18)
@malherios,
5-5,5 pace ile koşuyorum pıt pıt değil
Geçen ay maraton koştum :)

Sorun şu ki haftada minimum 4 akşam içiyorum :)))
0
🌸kumandanim
(11.12.18)
Hem maraton koşayım hem kas kütlem artsın şeklinde bir durum doğal yollarda pek mümkün değil. Yediklerin ya kas kütlesini artırmada kullanılacak ya da uzun koşularda enerji olarak kullanılacak, skinny fat olman da bu yüzden zaten fazla yağın yoktur ama fazla kas kütlen de yoktur, bu kadar koşarken kastan da yiyorsundur, alkol almayla da bir ilgisi yok ayrıca o başka bir konu. Onun dışında şöyle düşün, yediğin yemekler kas kütlesini oluşturmada kullanılan malzemeler, sen kas inşa ederken bu malzemeyi kullanacaksın ama aynı zamanda durmadan koşayım da diyorsun, birçok amacın var ama belli bir miktar malzeme var, vücut bunu hangisinde kullanacak sen karar vereceksin; yani kas inşa ederken mi kullansın koşarken mi kullansın, ikisi için birden kullanamazsın. Yani kas kütleni artırmaya çalışırken yine eskisi gibi koşayım dersen kas kütlen artmaz, artmayacağı gibi vücuda ekstra iş çıkarıp yeteri kadar besleyemediğin için daha da eksiye düşesin. Kardiyo yap ama maraton koşar gibi koşma.

İkincisi; 6 ayda öyle muazzam bi sonuç alamazsın ama hareketleri öğrenmede yardımcı olabilir tabii. Fakat şöyle de bir durum var: PT sana bi kalori programı makro dağılımı yapmaz, bunları da öğrenmen lazım. Yani ne kadar protein alacaksın ne kadar karb. alacaksın ne kadar yağ alacaksın bunların miktarlarını toplam alman gereken kalorileri vermez-veremez. Misal senin 3500 kalori alman gerekiyor, bunun da dağılımları xxx.xx.xx şeklinde olacak, sen bunları doğru alamazsan istersen sabah akşam PT ile çalış sonuç alamazsın, o zaman da kalbin kırılır. Yani bunları nasıl alman gerektiğini de öğren internette kalori cetvelleri var.

Üçüncüsü, KüçükÇiftlik Park civarına gidersen Mac-Gmall var, oranın hocaları PT'lik veriyordu bi konuş istersen.
0
angelus
(11.12.18)
(8)

sevdigi adami/kadini karsilik alamayacagi icin terk eden filmler

kırmızıayakkabılıgargamel
bu konuda gelisen filmlerden ornek verebilir misiniz?mesela birini seviyor olsun, ama umutsuz ask/imkansiz ask oldugu icin o ortamdan cekilmek durumunda kalsin.
bu konuda gelisen filmlerden ornek verebilir misiniz?

mesela birini seviyor olsun, ama umutsuz ask/imkansiz ask oldugu icin o ortamdan cekilmek durumunda kalsin.
0
kırmızıayakkabılıgargamel
(10.12.18)
500 days of summer böyleydi sanırım
0
veritaslibertas
(10.12.18)
Issız Adam
Love Actually'deki yan hikayelerden biri böyledir, arkadaşının sevgilisine aşık olan bir karakter vardır.
Corelli'nin Mandolini'nin sonlarına doğru hikaye böyle gelişir.
0
sopiro
(10.12.18)
0
prasinos
(10.12.18)
Spoiler sayılır!!!!



Once, Begin Again. Aynı yönetmenin iki filmi. Çok beğendiğim ve hemen hemen isteğini karşılayacak filmler
0
askywalker
(10.12.18)
vesikalı yarim
0
siyah gece
(10.12.18)
Brokeback mountain. Gerçi kadın yok ama:/
Selvi boylum al yazmalım
Masumiyet
0
Amaranta ursula
(10.12.18)
Canım Ailem dizisinde de vardı böyle bir olay uğur yücelin oynadığı dizide.
0
ferr
(11.12.18)
Lost in translation.
0
iwasbornonamountainside
(11.12.18)
(12)

"Dünyadaki herkes benim gibi olsa" diye düşünüyor musunuz?

ya ben lan neyse
-kimse yere çöp atmazdı-savaşlar olmazdıya da olumsuz başka şeyler...vs. vs.
-kimse yere çöp atmazdı
-savaşlar olmazdı

ya da olumsuz başka şeyler...

vs. vs.
0
ya ben lan neyse
(10.12.18)
Cop atmazdi savaslar olmazdi bu kesin. Trip atardi herkes birbirine sadece.
0
Traveller
(10.12.18)
Düşünmüyorum.
0
Amaranta ursula
(10.12.18)
Allah korusun. Dünya yaşanmaz bi yer olurdu
0
Delay Fuze
(10.12.18)
dünyadaki insanların neden benim gibi olamadıklarını düşünüyorum :)
0
gonulcelen87
(10.12.18)
Bu düşünceye sahip biri iyi niyetli olabilir ama kesinlikle hayatın doğasına ve kurgusuna çok yabancı ve az düşünen biridir.
0
levent bilgen
(10.12.18)
Hiç bir tuvalet pis bırakılmazdı.
0
ırene adler
(10.12.18)
Herkes bi yerde yatar uyurdu.
0
acemi
(10.12.18)
kendim gibi bir arkadaşım olmasını isterdim açıkçası. herkes benim gibi olmasın
0
prasinos
(10.12.18)
dusunmesi bile cok sikici.

daha once hic dusunmedim. madem sormussun dusuneyim diyorum, yok. dusunemiyorum. boring.

kotu seylerin olmasini tabii ki eglenceli bulmuyorum. keske bunlar olmasaydi diyorum ama elimden ne gelir? yerlere cop atmamak ve silah uretim sirketlerinde calismamaktan baska.
0
Leonardo~Da~Vinci
(10.12.18)
din sabaslari olmazdi, cunku din olmazdi..
zaten savaslarin coguna bahane din ve milliyercilik degil mi ama
0
alttaraf
(11.12.18)
hiçkimse birbiriyle konuşamazdı utangaçlıktan.

Düşünüyorum ama, evet. Keşke herkes olsaydı demiyorum da, daha çok olsaydı güzel olurdu. Yine, "keşke" demiyorum ama.
0
sopiro
(11.12.18)
Herkes Polyanna gibi pembe gözlüklerle dolaşıp dururdu. Lütfen herkes ben gibi olmasın o yüzden.
0
kim olduğumu bilirsin sen
(11.12.18)
(9)

yaptigi isi sevenler

Leonardo~Da~Vinci
yaptiginiz isi gercekten sevdiginizi nasil anliyorsunuz? bundan nasil emin oldunuz?mesela kisi doktordur. yaptigi isi sevmiyordur. doktorluk yaparken tum dikkati baska yerlerdedir, dikkatinin buyuk cogunlugunu bu ise vermedigi icin isini sevmiyordur diyebilir miyiz? sevgi = ise odaklanma seviyeniz d
yaptiginiz isi gercekten sevdiginizi nasil anliyorsunuz? bundan nasil emin oldunuz?

mesela kisi doktordur. yaptigi isi sevmiyordur. doktorluk yaparken tum dikkati baska yerlerdedir, dikkatinin buyuk cogunlugunu bu ise vermedigi icin isini sevmiyordur diyebilir miyiz?

sevgi = ise odaklanma seviyeniz diyebilir miyiz? isinizin icine ne kadar gomuluyorsaniz, ne kadar cok odaklaniyorsaniz, ne kadar cok kayboluyorsaniz isinizde, isiniz siz siz isiniz oluyorsaniz, o kadar cok seviyorsunuz isinizi.

bu mudur? ben bu oldugunu dusunuyorum. san-sohret-para.. bunlarin sevgi ile alakasi yok.

sizin yonteminiz nedir? baska perspektifleri ogrenmek istiyorum.
0
Leonardo~Da~Vinci
(10.12.18)
tatil yapmak istemiyorum
0
sadegazoz
(10.12.18)
hiçbir zaman evden işe gitmek için çıktığımda işle ilgili olumsuz bir düşünce gelmedi aklıma. bazılarının işe giderken ayakları geri geri gider, bende hiç olmadı şükür. işe haftasonu da gidiyorum genelde, ve cumartesi pazar gitmediğimde sanki mesaiye gitmemişim gibi rahatsız oluyorum. işimi seviyorum ancak buna tek başına sevgi diyemiyorum, biraz da aldığım maaşı haketme endişesi, daha fazla üretme ve faydalı olma isteği.
0
panamera
(10.12.18)
Şimdiki işimi pek sevmiyorum. Sadece yeni projeye başlarken bir heyecan oluyor, birkaç gğn sonra o heyecan gidiyor ve elimdeki iş bitene kadar işkenceye dönüşüyor, çalışmak içimden gelmiyor.

Önceki işimde pozisyonum ve sorumlulukların daha farklıydı, ama heyecanlıydım ve sürekli sorun çıkmasına rağmen sorun çözmekten, önlem almaktan vs zevk alıyordum. Pazartesileri haftalık programımı yapıp uyguluyordum, tabii ki aksamalar oluyordu ama işin doğası sorun çözmek ve terminlere uymaktı.
0
curukturpkokusu
(10.12.18)
Işe gidecegim için mutsuz olmamamdan ve işte oldugum sure icinde keyifli zaman gecirmemden anlıyorum.
0
aquarium
(10.12.18)
mesleğimi çok seviyorum ama artık çalıştığım yerden nefret ediyorum malesef.
0
better call me
(10.12.18)
ise giderken ayaklarin geri geri gitmemesi. elbette tatil istiyorum, elbette canim 8'de evden cikmak istemiyor ama bu baska bir sey bence, isi sevmemekle alakali degil, arkadaslarla 8'de bulusmaya giderken de canim yataktan cikmak istemiyor. ise giderken, sabahin korunde evden cikmak zorunlulugundan bagimsiz olarak, isten nefret etme hissimin olmamasi. benim icin budur. ayrica sadece yaptigin isi sevmekle de olmaz bu his bence, aldigin maasin tatmin etmesi, calisma arkadaslarin vs. de etkili.
0
kassiopeia
(10.12.18)
Mesleğimi yapmadığım için sevmiyorum. Mesleğimi yapsam severim bence. Şu ara her şeyi başladım. Akademik kariyer için ders çalışıyorum işte bile
0
westblack
(10.12.18)
İşe gelirken küfretmiyorum. Pazarları karın ağrısı ve kurdeşen ile geçmiyor.

Benim işi sevme motivasyonlarımdan temel olanı işi hayatımın sponsoru olarak görmem. İstediğim yerleri görmem, istediğim kurslara katılmam, istediğim kitapları alıp faturalarımı ödemem için bu işe gitmem gerekiyor. İşimden beni mutlu etmesini beklemiyorum, mutsuz etmemesini bekliyorum. Dolayısıyla şikayet ederek gelmediğim, prensiplerimle çelişen onursuzca bir şey yaptığımı düşünmediğim ve maddi beklentimi karşıladığı sürece iyiyim.
0
sopiro
(10.12.18)
işini seven kimse yoktur bence. %97'lik kısım bana göre mecburiyetten çalışıyor. ben çalışmak zorunda olmasam çalışmam mk. dolu dolu param olsa giderim paramı vip eskortlara ve oyunlara yatırırım.
0
datnet
(10.12.18)
(19)

Kim bu insanlar

ms brownstone
1 saate yakındır İstanbul'un en kalabalık Starbucks şubelerinden birinde oturuyorum. Hafta içi bu saatte bütün masalar dolu. Oturanların çoğu yalnız bir de. Sadece bir çift ve iki arkadaş var birlikte, bunların dışında bir sürü tek başına oturan insan var ben de dahil. Şimdi bakıyorum da öğrenci fal
1 saate yakındır İstanbul'un en kalabalık Starbucks şubelerinden birinde oturuyorum. Hafta içi bu saatte bütün masalar dolu. Oturanların çoğu yalnız bir de. Sadece bir çift ve iki arkadaş var birlikte, bunların dışında bir sürü tek başına oturan insan var ben de dahil.

Şimdi bakıyorum da öğrenci falan olamazlar çünkü çoğu benden büyük bence. Emekli hiç değiller çünkü gençler. Çok zenginler desek o da değil bence. Hepsi mi zengin yani?

Bir de bugünkü öylesine burda denk geldi ama ne zaman kırk yılda bir hafta içi dışarda olsam bütün mekanlar dolu nerdeyse İstanbul'da. Allah aşkına bu insanlar kim ya? Kimse mi çalışmıyor gerçekten çok merak ediyorum. Bir yolu, sırrı falan varsa bunun bilen söylesin. :(

"Ee sen de ordasın" diyecek olursanız ben pazar günü 24 saat nöbet tuttum da geldim. :(
0
ms brownstone
(10.12.18)
bunu ben de düşünmüştüm bikaç ay önce gündüz dışarda olma şansını yakalayıp. konuyla alakalı başlık da var. kim olduklarını bilmiyorum.

(bkz: mesai saatlerinde dışarıda dolaşan kalabalık)
0
tepedeki psychedelic adam
(10.12.18)
"sanki herkes hobi olarak çalışıyor bir ben fakirim" bende de var bu
0
bardakigüneşgözlüğü
(10.12.18)
istanbul 20 milyonluk şehir. her türden insan var mekanları doldurmak için. insan var kaç yıl istanbul'da olduğu halde denizi görmemiş, insan var rahat para kazanan veya freelance çalışan, insan var gece gündüz çalışan. yani belli bir gruba bakarak genel profili tanımlamak istanbul'da mümkün değil.
0
orijinal nick bulamadim
(10.12.18)
Şehrin nüfusunu ve bulunduğun mekanın merkezi lokasyonunu, hizmetinin kalitesini vs. düşününce oldukça normal bence.

Kendi sorunu kendin cevaplamışsın aslında o yüzden. Evden çalışıyordur, yl/doktora öğrencisidir, anne/babadan zengindir (illa Ferrarisi olması gerekmiyor ayda birkaç bin tl ateşleseler yine orada boş boş oturabilir), izinli günündedir, şehre günübirlik vs. dışarıdan gelen kişilerdendir.
0
chicha
(10.12.18)
şehir dışından gelmiş olabilir işleri vardır
o gün izin günü olabilir
hakikaten çalışmıyor olabilir

15 milyonluk şehirde sokakta gördüğün birkaç bin kişiyle kimse çalışmıyor mu demek sağlıklı bir yaklaşım değil.
0
prasinos
(10.12.18)
Şehir çok kalabalık.
Çok fazla işsiz var.
Yani çalışan olsa bile o güne izinli olabilecek insan sayısı bile çok fazla olabiliyor.

Ben bu durumu günün gayet normal bir saatinde (işe/okula gidiş/dönüş saati olmayan) toplu taşımaya bindiğimde kalabalığa denk gelince düşünüyorum.
Bu insanlar günün bu saatinde ne yapmaya gidiyorlar acaba diye :)
0
mutekebbir
(10.12.18)
benim. çalışıyorum ulen.
0
babilbaligi
(10.12.18)
Ben de bunu hep düşünüyorum. Alışveriş merkezleri de dolu. Kimse çalışmıyor, ekonomik kriz yaşıyoruz ama ayni zamanda da herkeste para var gibi garip bir görüntü
0
her giriste sifresini unutan adam
(10.12.18)
Son cümlende ozetlemissin aslında olayı. O vakit arasında müsait olabilir işsiz, izinli veya işe yeni başlayacak olabilir. Örnekler çoğaltılabilir.
0
grobet
(10.12.18)
Freelancerlar gittikçe artıyor, starbucks da onların mabedlerinden; çalışmak için ya da takılmak için. Ben de bir ara freelancer'dım, sırf evde tıkılı kalmayayım diye öylesine çıkıp bir-iki kahve içip dönerdim.

Ama hiçbir işi olmayıp bomboş takılan zengin insan sayısı da çok İstanbul'da, özellikle nezih semtlerde.
0
Bruce
(10.12.18)
Ben yaklasik 1 sene issiz gezdim oralarda
0
acemi
(10.12.18)
Bazı işlerin ilginç takvimleri olabiliyor. Mesela ben önümüzdeki haftadan itibaren Christmas tatilinde olacağım bir süre, yani herkes mesai saatindeyken o kahveci senin, bu kahveci benim gezme, çalışma ihtimalim olacak.

Yıllık izin, sömestr tatili, dönemsel başka tatiller, günlük ve haftalık izinler, kafa izinleri, hastalık sonrası nekahat, işsizlik, iş arası geçişler, eşi/partneri çalıştığı için çalışma ihtiyacı duymayanlar, freelance çalışanlar, kendi işinin patronu olanlar, eğitime, toplantıya vs gittiğinden ofiste olması gerekmeyenler, yazarlar...
Ama evet, katılıyorum. Dün Ikea'ya gitmem gerekti ve dünyanın herhangi bir yerinde o saatler arasında gardrop alması gereken bu kadar çok insan olması beni de hayrete düşürdü mesela. Bir de aslında bir nevi fundamental attribution error bu sanki, bizim başımıza gelince mantıklı bir açıklaması olduğunu düşünüyoruz da başkasına gelince öyle değilmiş gibi... falan filan.
0
sopiro
(10.12.18)
ben tez çalışmamı starbucksta yapıyorum mesela. Ortam güzel, bir içecek al kurul filan.
0
KaraSakall
(10.12.18)
hafta içi izinli olduğumda ben de çok yaşıyorum bu hissi.

ihtimaller şöyle:

-lisans, yüksek lisans, master öğrencileri. part time işle, bursla, harçlıkla vs geçinenler
-proje bazlı çalışanlar, freelance çalışanlar
-full-time çalışan, senin benim gibi nadiren hafta içi boş kalanlar
-işsizler
-çalışıyor gibi görünen, yarı işsiz, baba parası yiyenler (en sevdiğim tayfa)

istanbul'un nüfusunu da hesaba katmak gerek. %1'lik azınlık bile 200.00 kişi yapıyor, öyle leş bir şehirdeyiz.
0
sir gawain
(10.12.18)
o kadar çok insan var ki
o kadar da çok ihtimal var

orada oturan insanlar, orada oturma potansiyeli olan ama imkan bulamayan insanların belki de %1'i. böyle düşünün.
0
işimdeyim gücümdeyim
(10.12.18)
Kira yardımıyla geçinen bir kitle varmış, ekşi sözlükte okumuştum.
0
birsürüsorumvar
(10.12.18)
işsizler.
0
nickini degistiren yazar
(10.12.18)
Kadıköy ve Beşiktaş gibi km2'ye binlerce insanın düştüğü iki ilçede ortalama mekanların bile tenha kalabilmesi mümkün değil. Pek çok ülkeden bile fazla nüfusları.
0
iwasbornonamountainside
(10.12.18)
+20 milyonluk şehir
+freelance çalışıp evde kombi yakmamak için gelen tipler.
0
eja
(10.12.18)
(12)

bu film, izlediğim diğer filmlerden açık ara en önde olandır...

tabudeviren
dediğiniz filmler nelerdir?ben bunu simdiye kadar iki filme dedim:gone with the windamelieyani sadece beğenme değil, çok çok çok beğenme var.
dediğiniz filmler nelerdir?
ben bunu simdiye kadar iki filme dedim:

gone with the wind
amelie

yani sadece beğenme değil, çok çok çok beğenme var.
0
tabudeviren
(10.12.18)
İlk izlediğimde daha fazla etkilendiğim filmler olsa da uzun vadeli düşüncede Interstellar öne çıkıyor hep.
0
nrn
(10.12.18)
Requiem for a Dream
Back to the Future
0
mutekebbir
(10.12.18)
Schindler's List
0
simderun
(10.12.18)
Dangal, Amir Khan, kesin..
0
alttaraf
(10.12.18)
Bizim İçin Şampiyon (Bold Pilot)
0
since1907
(10.12.18)
Interstellar
Lobster
0
sopiro
(10.12.18)
Mizacım gereği beğenilerim arasında "en" seçimi yapamıyorum ama izledikten sonra "wow bu farklıydı" dediğim kynodontas ve leviafan var. Çok çok beğeniyorum ikisini de tabii...
0
Bruce
(10.12.18)
Birkaç film var beni çok etkileyen:

- Son imparator (Bertolucci)
- Güneş İmparatorluğu (Spielberg)
- Ölü Ozanlar derneği (Peter Weir)
- Ahh Belinda (Atıf Yılmaz)
- Bekçi (Murtaza) - (Ali Özgentürk)

İlk iki film hem görsellikleri hem de verdikleri dramı çok iyi yansıtmalarıyla yerleri apayrıdır. Keza Ölü Ozanlar derneği kendimizi o çocuklarla özdeşleştirebildiğimiz için, bu hissi bize verdiği için benim için önemli. Sonraki -öğrencilik- hayatımızda hep bir "captain, captain!" aradık. Hayaller ÖOD gerçekler... Maalesef oldu tabii.

Son iki Türk filmi için ayrıca yazmak istedim. Bu iki film de bende filmin ortasında salondan koşar adım kaçma isteği uyandırdı. İnsanların çaresizlikleri o kadar gerçekçiydi ki. Üstelik de bizdendi. Çok çok beğenme tanımı budur bence.
0
SiyamkedisiZorro
(10.12.18)
The Dark Knight
Forrest Gump
Blood Diamond
The Depardet
0
silah taciri
(10.12.18)
The Fly
0
iwasbornonamountainside
(10.12.18)
Yakın dönem için konuşacak olursam yabancı film olarak Jim Jarmusch - Only Lovers Left Alive, yerli sinema için NBC - Ahlat ağacı diyebilirim.
0
candanag
(10.12.18)
Godfather

*mecburiyetten yönetmen yapilan bir adam, batik bir yapimci sirket, elde tecrubesiz kadro ile o donem boyle bir is yapmak gercekten diz çökülesi.

Oyuncularin hepsi harika, cekimler harika, isik kullanimi harika, goruntu yonetmenligi harika. Michael’in sollozzo ve mccluskey ile yemek yedigi sahnenin gerginligi, yine ayni sahnedeki harika bir ses yonetmenligi falan var muazzam ya. Hastane sahnesinin cekimleri.. Filmin basindaki cenazeci ile babanin konusmasi ve oradaki isik kullanimi.. meshur vaftiz sahnesi.. Michael’in gecirdigi o degisimin cok guzel anlatilmasi..

Valla ben filmlerde ve oyunlarda benim hayatimi degistirmesine, aglatmasina, senaryo yazimina falan bakmiyorum. Atmosfere ve cekim kalitesine bakiyorum. O yuzden ben bu filme saygi duyuyorum ya. Hatta saygim sevgimden daha agir basiyor.

Aksam tekrar ilk filmi ve ikinciyi izleyecegim :)
0
eazy
(10.12.18)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.