Peki ödeme makbuzunda ne yazıyor, bir makbuz fatura vs var mı yükleme işleminde?

simdi yazacagim cevap, sadece bir tahmin herhangi bir bilgiye dayanmiyor. sadece matematiksel bir olasalik.

siz aslinda ilk gaz almaya gittiginizden 5.500 tl veya üzeri bir fark vardi.

muhtemelen sözlesmede bir yerlerde bu fark kesinsiti yapilirken %50'den fazla kesinti yapilamaz diye bir madde varsa. ilk seferde 2.500 kesti. 2. sefer de 3.000 kesti. fark daha bitmedi ise kesmeye de devam edebilir.

Kartlı sayacımız vardı ve başıma hiç öyle bir şey gelmedi. Sadece örneğin 2.000 liralık gaz almak istediğimde, en fazla 1.000 yüklüyorlardı (o dönem kota vardı herhalde). Bence siz parayı kime veriyorsanız o elemanı bir çağırın bakalım...

@helenart bildi. başkentgaz'a gittim öğrendim.

kullanım süremiz boyunca 5500 lira fiyat farkı yemişiz (oha). ama sözleşmede yarısından fazlası kesilmez diyormuş. yani ilk gittiğinde 5000 lirayı alıp "bunun hepsi fiyat farkıydı, haydi güle güle, bi dahakine 500 daha getir" demiyorlarmış, yarısını kesip yarısını veriyorlarmış. ilkinde yarısını kesmiş. ikincide de geri kalanını kesmiş.

@John Bloor: makbuz var elbet ama orada kesilenin nereye gittiği yazmıyor. genel toplam 3000, ödenecek 6000 yazıyor.

@malheiros: parayı verdiğim apartmanın emektar kapıcısı. parayı alıp yarısına gaz alıp yarısını da cebelloz yapacak adam değil, kaldı ki makbuzunu da getiriyor. orada verdiği para yazıyor, karşılığında kaç paralık gaz verildiği de yazıyor, ama aradaki farkın ne olduğu yazmıyor.

Sanıyorum artık mümkün değil, çünkü köyler mahalle oldu ve belediyelere bağlandı. Dağın başı da olsa artık ev yapmak için izin almanız gerekli, zaten ev yaptığınız veya yapabileceğiniz yerler de kimse yaşamasa da dahi imar geçmiş veya tarım konutu istisnaları olan mahalle statüsünde oluyor.

"büyükşehir" yasasının bu memlekete neler ettiğini üç beş seneye iyice idrak etmeye başlayacağız.

bulunduğunuz il büyükşehir olarak geçiyorsa "kırsal" hiçbir yeri yok bildiğim kadarıyla. dolayısıyla malheiros beyefendi +1

(git: 1486374)

plüton'un başlığına ithafen: bulgaristan'dan 50'li yıllarda gelen türkler için köyler kurulmuş. mesela: dergipark.org.tr

Evet her yer bir yere bağlı fakat sonuçta büyükşehirlerin bile sınırları niteliği vs. değişiyor ara sıra. Mahallelerin filan sürekli değişiyor. Resmi olarak bir köy/mahalle sınırları içerisinde fakat köy merkezinde olmayan bir grup hane yerleşimin bağlı olduğu yerden ayrılıp yeni köy kurması süreci nasıl işliyor acaba? Diğer soruda verilen bir linkte buna İçişleri Bakanlığının baktığı yazıyor: "o yerde bulunan seçmenlerin en az yansından bir fazlasının birlikte verecekleri dilekçe ile en yakın mülki âmire yapılır. Kaymakamlıklara yapılan müracaatları kaymakam, görüşü ile birlikte valiliğe gönderir. Valilerce bu müracaatların incelemeye değer görülmesi halinde gerekli işlemler başlatılır"

Günümüzde anca Age of Empires'ta falan mümkün. İnşa ettiğiniz köyü ss alıp valiliğe gidip orada başvuru formu doldurup bir güzel dayak yiyorsunuz, süreç genel olarak böyle işliyor.

enfeksiyon kapmış. antibiyotiksiz olmaz o iş. sağlık ocağına gitmek lazım.

yıkayın, baticon sürün sık sık mikrop kapmasın.

tırnağı derinlere ya da kemiğe doğru bir yerlere girdiyse şişmesi, acıması falan normal.
geçer 1-2 güne.

geçmiş olsun.

edit: olay yeni değilse ve şişlik devam ediyorsa enfeksiyon kapmış olabilir+1

Theranos aşısı. Beni de tanıdığım bir kedi tırmalamisti kuduz aşısı olmadım ama tetanos oldum. Doktor gerekli gördü.

Geçmiş olsun.

Enfeksiyon. Kediler başka kedilerle kavga edince de olabiliyor. Antibiyotik verecekler.

ısıtma pompası ama klimalar çok soğuk havalarda verimsizdir zaten.

eğer termostat, kumanda vb. varsa ortam sıcaklığının biraz üstüne ayarlayın. yani mesela içerisi 23 derece, siz de 24 derece ama ısıtma seçtiğiniz diyelim, sıcak hava vermez. 30 dereceye ayarlayın mesela, sonra biraz ısınınca kapatırsınız.

İç ünitede evaporatörün önünde uydu kumanda alıcısı gibi bir zımbırtı var, adın ı unuttum ama sıcaklık sensörü olabilir, o da bozulunca yapıyor bunu.

Siz atıyorum 30 dereceye ayarlıyorsunuz, oda ısısı 20 derece ama sensör bozuk olduğu için 30 algılıyor mesela. O zaman da makine diyo ki "lan zaten ortam 30 derece niye boşuna ısıtayım"

hava çok da soğuk değil 10 derece su an. (antalya)

sıcakta çalıştırıp uzun süre beklediniz mi? bizim klima sıcak moda geçince çok uzun süre sonra sıcak hava üflemeye başlıyor.

Filtre paslas gibidir

Deep Squat dedikleri şu "dibine değdirerek" yapılan squat'ın veya ağırlıkla yapılan squatların menisküs için iyi olmadığını fizik tedaviciler söylüyorlar zaten. Sen bundan sonra doktorun söyleyeceği limitler dahilinde bir süre sporunu yap. Ayrıca güzel bir nokta yakalamışsın, "hayat kalitemi değil spor kalitemi düşürüyor" diyorsun; fakat, zorlamaya devam edersen büyük ihtimalle hayat kaliteni de düşürecek ve sen herhalde bunun nasıl olduğunu hayal edemiyorsun şu an. Ben koşu sırasında zorladım sağ dizimi, bana doktor "bu diz gitmiş" dedi ve 3 ay boyunca dede gibi yürüdüm, merdiven çıkamadım, inemedim vb. Sonra yavaş yavaş iyileşti, şimdi koşuya devam ediyorum ama kesinlikle zorlamıyorum. O aklımın bir kenarında duruyor.

Benim iki dizimde de meniskus vardi. 2.el aldigim uzay bisikletinden kaynaklanmisti.

Her iki dizime PRP yapildi. Gida takviyesi kullandim.

Su an halisaha maçlarına araliksiz devam ediyorum.

Doktorum eski basketbol milli takiminin doktoru olan Adnan Bagriacikti.

Yavan ama kendine özgü bir tadı var Brezilya çekirdeğinin. Benim de hoşuma gitmiyor ama seven vardır elbette.

Tadı bana yok gibi geliyor o yüzden sevmiyorum.belkide içeriklerim kötüydü.

Ben seviyorum, hatta genelde ilk tercihim oluyor. Asiri yogun kahve icemedigimden seviyorum ben. Gurme degilseniz gayet guzel bence :)

Mehmet Efendi'nin kahvesi kötü olabilir. Petra'nın Brezilyalı kahvesi (Santa Rosa'ydı sanırım) hayatımda içtiğim en lezzetli kahveydi.

Güzel bir brezilya kahvesi için bkz: kafein kültür brezilya sitio sao pedro. V60 ve aeropress için şiddetle tavsiye ederim.

Ben seviyorum hem Mehmet Efendi'ninkini hem de Tchibonunkini

motorla aştiye gidip otobüs muavinlerine sorman gerek. yolcusu az bagajı az otobüs, biraz para verirsen alırlar.

Otobüs bagajına verilmez bence, zaten bagajda bavul çoksa almazlar; bavul az ise de motoru bağlamak gerekir yoksa hem bagajı mahveder hem de motor pert olur.

Star Oto'ya git ve sor bence. Onlar yol gösterirler. Ank-İst arası motor taşıtan başkaları da vardır onlarla beraber gönderirsin.

g.page

facebookda nakliyeci grupları var. oralara parça yük şeklinde yazarsanız zaten o yöne gidecek kamyoncular çok uygun fiyata götürür.

bursa'dan konya'ya çekici ile araç göndermiştik.

Otobüs altına normal motor bile veriliyor, 50 cc çok daha rahat gider.

motoru uzun süre yan yatırmak iyi değil, yağ gitmemesi gereken yerlere gidebilir, sağından solundan sızdırabilir, yakıt akabilir. yan yatırmadan otobüs altında gidebilecekse olabilir.

nakliye firmalarına gidebilirsin, parça yük olarak sorabilirsin.

Yağı bi kontrol edin eksilmiş mi diye. Eksilmişse kesinlikle kullanmayın. Eksilmemişse sensör hatası ihtimali var tabi. Belki sigortalar temassızlık vs yapıyordur.

Benzeri benzinli aracımızda oldu kırmızı yanıp yanıp sönüyordu. Karterden yağ çekildiği bir filtre var, o tıkanmış doğru düzgün yağ çekilmiyormuş. Bize büyük masraf çıkardı. Yerinizde olsam, aracı hiç hareket ettirmem ve en yakın servise çektiririm.

Yağ eksilmiştir. Bu şekilde kullanırsan motoru kucağına alırsın. 200 liralık masraf olur sana 50 bin lira.

Basit bir müşür arızası da olabilir, büyük bir yağ pompası arızası da olabilir.

Araç stop halinde, düz zeminde, 5-10 dk bekledikten sonra yağ çubuğunu çekin ve bakın. Yağ azalmışsa yeteri kadar ekleyebilirsiniz, araç karakterist olarak yağ yakan bir model olabilir. Yine de kaçak kontrolü yapın gözle, sık sık da kontrol edin.

Ha yok yağ eksik değilse müşüre bakılsın hemen, müşür de sağlıklıysa mutlaka pompa vs kontrol edilmeli.

Bu kontroller yapılmadan aracı kullanmak riskli.

Sikisiksan ve yag lambasi yaniyorsa o arabaya el surmemelisin.
Bi anda 10binlik olursun.

bugun ustaya gittik musur degisti, motor lambasi yanmiyor ve motordan ses flan gelmiyor diye boyle bisiyle kalir diye umuyorum.1800 musur 100 iscilik verdik. yer ankara sasmaz, belki birine fikri o,ur diye yaziyorum.

yani bunu pandeminin basinda ongorup bu yatirimi yapsaydin ok de pandeminin 2. yilinde yapmanin iyi fikir olduguna emin misin? piyasa rahatlayana kadar elden cikarabilecek misin?

Kendimi yanlış anlattım. Düzeltiyorum o halde. Al-sat yapma derdim yok. Elimdeki altını da umarım mecbur kalmam ve onlarca yıl satmam. Saate çevirirsem de satmayacağım. En azından on sene sonra satsam da çok değer kaybı yaşamayacağını biliyorum. Onu anlatmak istedim.

Şu an arttığı için ikinci el almak istemiyorum zaten. Sıfırdan pahalı olduğu için. Sıfırını almanın kolay yolunu bilen var mı? Derdim o.

"değerini koruyor" - bunu nerede okudun tam olarak? son 50 senenin datasini inceledin mi? ha degince istedigin fiyattan satabilecek kadar likit mi?

alisveris yapasin gelmis gibi algiladim bu hikayeyi.

Türkiye piyasasında satışın zor olur. Yabancıya belki satabilirsin. Türkiye'de rolex de olsa 2.el saat alım satımı sıkıntılı.

Her dediğinize var açıklamam da ayık kafa gündüz yazayım.

Bu esnada okuyan varsa, kelime seçimim yanlış oldu muhtemelen. 1 e alıp 1.5 a satayım ve bu işten para kazanayım derdim yok.

8 e sıfırı olan ürün şu son iki yıla özel 10-11 kere çıktı dedim. Bunu derken de ne güxel piyasası var diye demedim. İkinci el alınmaz çok artmış diye yorum yaptım. Sıfırı 8 olanı 5,6 ya bulur muyuz diye sordum.

8 e de alınır gerekirse 5 e satarım ya da satmam torunuma veririm dert değil de değer kaybı bi pırlanta gibi olmuyor. Onu demek istemiştim. Sonuçta aksesuar yani arsa gibi düşünmüyoruz…

Hikaye doğru. Alasım var zaten. Bir yandan böyle de artısı olur diye düşündüm onu danışıyorum.

İyi geceler. Sabah okur, daha çok derdimi anlatırım :p

Rolex'in ikinci eli uygun fiyata ancak batik birinden ya da miras kalan birinden alinir, dukkanlarda sacma sapan fiyatlar cekiyorlar, bir ara ikinci eline disarida bakmistim sifir almak daha mantikli gelmisti.

Altina gore daha mi avanajli dersen, bence degil. Altindan kosedeki kuyumcuda kurtulursun da saati okutmaya kalksan karsina buyuk ihtimal oluculer cikar.

Instagram'da gördüğün saat yatırımı postları tamamen yalan. Ünlüler üzerinden PR yapıp Saati emtia gibi gösteriyorlar.

Öncelikle burada saatini satmak istersen değerinin 1/4'ünü anca verirler. ABD'de satarsan ise iyi dyrumdaysa aldığın fiyatın 3/4'ü gibi bir şey öderler. O da en iyi ihtimal.

Kriz olursa, milletin alacağı en son şey kol saati. Bildiğin oyuncak...

Su videoda guzel bi aciklama var:

www.youtube.com

Eğer Autocad ile iş yaptıysan, ücretsizlerin tamamı baş ağrısı. Ya aylık abone olacaksın, ya da işte başka şeyler...

nanoCAD, klavye komut kısayollarına kadar aynı.

nanocad.com

not: draftsight ücretli olunca mecbur geçildi.

draftsight eski versiyonlarını da indirip kullanabilirsiniz.
2D de kalacaksanız nanocad aynı şekilde çok güzel bir araç

nanocad i indiriyorum şimdi çok teşekkürler.

nanocad ilk etapta işimi gördü, çok teşekkürler.

@angelofdeath : draftsight eski versiyonları da bağlanıp abonelik sorguluyor diye biliyorum. hangi versiyonunu bu şekilde kullanabiliyorsunuz? oldapp den bakayım versiyon varsa.

güle güle kullanın. kavisli hatlar biraz tırtıklı çıkar, yuvarlak görmek istiyorsanız çizgiye iyice zoom yapıp bir kereye mahsus ''re + enter'' yapmanız yeterli, bütün detaylar belirir. oyunlardaki anti-alasing misali.

ayrıca mouse tekerleğiyle zoom yapmak ters gelirse (ki gelecektir) tekerleğin yönünü değiştirmek için;

tools/options/scroll settings/scale factor'e çift tıklayıp 0.8 yazmak gerekiyor.

@onemoremile : önemli ipuçları için çok teşekkürler..

64.000 dolara almıştım, mayıs 2020.
şu anda 90.000 dolar civarında.

edit: dolar bazında artan gayrimenkul yok denmiş ancak şöyle bir durum var.
pandemi başında veya pandemi öncesinde, site içerisinden alınan, bahçe kullanımı olan veya müstakil evlerin değerleri dolar bazından da artış gösterdi.

Ankara'nın iyi bir yerinde 2016'da 110.000$'a ofis aldım. 25.000$ da içine masraf ettim + apartmanın ortak harcamalarına ödeme yaptım. 2020 başında 65.000$'a satabildim. Bugün satmak istesem 55.000'e belki satabilirdim.

Bodrum'a teklif verdiğimiz bir proje vardı. Mal sahipleri 1-2 milyon euro arası satış olacak diye bizim verdiğimiz teklifi kabul etmediler ki, o gün o fiyatlara belki satılabilirdi ama ilerisi için biz risk gördük. bugün 800bin euro'ya ancak satabiliyorlar.

Dolar bazında artan gayrimenkul yok. Dolar fiyatına da aldanıp almak ilerisi için büyük zarar.

ataşehir/istanbul 2+1 ev.

mayıs 2019 76.000 $.
şubat 2022 91.700 $ (aynı sitede satışa koyulan denk dairenin fiyatı).

ataşehir istanbul, 2+1 site içi
ocak 2020'de 410.000 tl'ye almıştım, dolar kuru 7,43, 55.000 dolar civarı ediyor
geçen emlakçımla konuştuğumda aynı tip 2+1'i 1,7 milyon civarına sattığını söylemişti, o da 125 bin dolar yapıyor. sahibinden'de ilanlar da 2 milyon civarında.

şile 3+1 dubleks bahçeli villa site içi
eylül 2020'de 800 bin civarına almıştık eşyalı bir şekilde, kur 7,80, 102 bin dolar yapıyor.
şu anda emsalleri 2.5 milyon civarına satılıyor, 185 bin dolar yapıyor o da.

üstteki bana ait alttakini de ailemle ortak aldığımız için rakamlar kesindir. bu arada son dönemde istanbulda doğru yerdeki konut fiyatları patladı ama bundan sonra ne kadar daha devam eder orası tartışılır tabii, benim planım 2025'e kadar ikisini de elde tutup sonra elden çıkarmak olacak.

Bir dairenin dolar bazinda turkiye'de ciddi pirim yapmasi icin major bir hadise olmasi lazim. 99 depremi sonrasi levent civarinda fazla hasar olmayinca fiyatlar katlanmisti mesela. Ya da dibine metro, kanal, iyi kalite bir okul falan gelir rakamlar ziplar.

Yoksa zor, yerinde sayar durur.

lokasyona ve farklı koşullara göre çok değişir diyorum ben de.

örnek 1: izmir karşıyaka aynı ev - kasım 2015 87.000$, şubat 2022 63.000$

örnek 2: izmir çeşme aynı ev - eylül 2020 128.000$, haziran 2021 180.000$, şubat 2022 255.000$

bunun nedeni pandemi ve izmir depreminden sonra çeşme uçtu ve uçmaya devam ediyor.

ekim 2017 küçükyalı sahil, 190.000 dolar

Togay Oto Kilit'e git eğer onların yapamayacağı bir arıza ise iyi birine yönlendirirler.

Çare VPS/dedicated server + letsencrypt

4 gb ramli sunucuda webserver ve veritabanı optimizasyonu ile gayet rahat çalışır bu siteler. Plesk v.b panellerin kendileri kaynak canavarı. Ücretsiz alternatif paneller var, panelle çok işiniz yoksa basit işleri görür. Digitalocean'a alternatif Türk firması ilkbyte var, oraya da bakabilirsiniz.

VPS + Caddy + Basit bir swarm tarzı load balance vb.

Öyle düşük trafikli site için panelle falan uğraşılmaz bence. Güncellemeyi de ssh, ftp veya basit filebrowser tipi şeylerle çok rahat çözersiniz.

non managed virtual server + letsencrypt kullanıyorum, sistem yönetim paneli olarakta bedava olan froxlor kullanıyorum. Zten hepsi ön yüklü geliyor.

aylık 10€ 'ya su sunucuyu kullanıyorum. www.netcup.eu
kullanmadığım indirim kuponlarından verebilirim.

Herhangi depolama işi. Yeddi emin/Otopark hariç; makine parkı olabilir.

Para sınırı yoksa bodrum civarında villalardan oluşan bir site alır bunu da haftalık olarak kiraya verirdim.

Otel'de beklenti çok oluyor bu yüzden villa daha iyi.

@liberal paramız sınırlı 250 bin 300 bin civarında

Yani bu o kadar ucu açık ve cevabı zor bir soru ki. Özellikle 250-300bin gibi bir meblağ çok kolay heba olabilir. Öncelikle şu lafı çok severim. hatırlatmak isterim: "Bilmediğin işe girme". Bunun doğruluğunu ben birkaç kez tecrübe ettim.

Bir işe yatırım konusu çok bilinmeyenli bir denklem. Hiçbir formülün garantisi yok. Reklamcı bir arkadaşım, oldukça kalabalık bir ekibi de vardı, vaktiyle buzzfeed.com'ın aynısını türkçe içerikle açtı. Daha ortada onedio.com bile yoktu düşün. Sitenin masraflarını zor cıkarttılar. İçerikler de gayet iyiydi. Mesleği gereği çok da tanıtım fırsatı oldu. ama tutmadı işte.

Kısa bir süre sonra listelist.com onedio.com açıldı mesela onlar dev kazandılar. Şu an gazetelerden bile fazla kazanıyor olabilirler.

para kazanma becerisi ve doğru yatırımı bulma konusu çok kişisel bir konu. O yüzden sana cevabını veremez kimse. Bende çalışan formül sende çalışmaz. Sende çalışacak formül bende çalışmaz. Bunu biraz deneye yanıla hatta arada kaybede kaybede öğreniyor insan diye düşünüyorum. Bazı insan da hiç öğrenemiyor sürekli kaybediyor.

Bununla ilgili birinin öngörüsü vardı. Şöyle demiş: Dünyadaki tüm nakiti herkese eşit dağıtın. Atıyorum herkesin cebinde 1. milyon dolar olsun. Bill gates'in de tüm serveti 1 milyon. Senin de benim de. Adamın iddiası şu. 10 yıl içinde yine aynı isimlerin birçoğu zenginleşir, fakirler ve orta sınıf yine aynı kalır. Elbette aradan istisnalar çıkacaktır. Ama bu da bence bir zanaat gibi beceri ve öngörü meselesi. Her insanda olmuyor.

Bir de şu var. Gerçekten iyi yatırımı gören ve bu şekilde kazanan adam kolay kolay o fırsatı söylemez kimseye. O yüzden buradan çok ekmek çıkmaz. Buraya yazanlar genellikle benim şu kadar param olsa şunu denerdim diye hayallerini paylaşır.


Mesela eski bir arkadaşım memleketinde topraksız tarım işine girdi birikimini oraya bağladı. Çilek üretiyor. Anladığım ve konuştuğum kadarıyla maaşallah iyi de kazanıyor mutlu yani birkaç sene oldu işe koyulalı. Ama şimdi bu adam kazandı da, bu işe sen ben girsek kazanabilir miyiz? Bu adam yatırımcı da olsa, belli ki işi biliyor. Belki tanıdığı var. Belki satış kanallarını iyi biliyor. Mesela aynı sermayeyi koy, aynı ekipmanı al hatta aynı arsada yanyana tesis kur... Ufak bir detay bile kazancınızı etkiler. Atıyorum onun ortağının tandığı bir satın almacı vardır çilekleri ona satıyor kazanıyordur. Senin öyle bir tanıdığın yoktur. Çileklerin elinde kalır.

Ben mesela kendi sektörümde çok kazandıracak alanları biliyorum. ama mesela şu firma yeni kuruldu sermayeye ihtiyacı var gel ortak ol desem o riske girebilir misin? O firmanın büyüme ihtimalini değerlendirebilir misin? Müşteri portföyünü analiz edebilir misin? Karlı mı değil mi...

Ben olsam bilmediğim sektörlere fikirlere hele hele spk yönetmeliğine tabi olmayan yatırım araçlarına bu kadar bir miktar yatırmam. Ama diyorum ya bu kişisel bir konu. Ben olsamı konuşuyoruz. Sen dersen ki benim kenarda 10 milyon tl nakitim daha var. Hemen nakite çevirebileceğim 2-3 dairem var. Bu benim için çerezlik bir para. Eğlenmek istiyorum. Gencim, kaybetsem de yerine koyarım 2 senede... O senin bileceğin konu:) O yüzden bunu bir yatırım tavsiyesi gibi düşünme. Genel bir kişisel yorum olarak al. Yoksa para senin, risk senin.

Öncelikle yazanlara teşekkür ederim. @anten güzel bir yazi yazmışsın dikkat ettiğin hususlara ben de katılıyorum. Senin de dediğin gibi kısmet biraz bu işler. Ki ben 4 ayda 184 bin kazandım kendimce riske girerek bu sayede. parayı daha alamadim ama o ayrı mevzu :).

Bu parayla yazılım / oyun firmalarına melek yatırımcılık yapma. Çok küçük bir miktar, kabul eden adamın ne yaptığını bilmiyor olma ihtimali çok yüksek. Batırır paranı.

Yıllar önce katıldığım bir melek yatırımcı eğitiminde, "kaybettiğinizde üzülmeyeceğiniz bi 3 milyon dolarınız yoksa bu işe girmeyin" cümlesini duyup küçük çaplı bi kalp krizi geçirmiştim, ama zamanla hak verdim.

Sorunuza tam cevap olmayacak ama şurada opensource çözümler var: github.com

Bunların büyük bir bölümünü Docker ile kurup, zahmetsizce kullanabiliyorsunuz. İsteklerinize cevap verecek mutlaka vardır. Benim öyle bir ihtiyacım olmadığı için hiç kullanmadım ve içlerinden birini öneremiyorum...

Tavsiye için teşekkürler ama keşke server'ım olsa da log almayı bilmesem.

bu işinize yarar mı: console.cloud.google.com

çok işe yaradı ama şu tıklanan sayfanın kaç mb veri olduğunu bulamadım.

sudo apt list --installed | grep -v automatic

fakat bu bazı update ve dependency'leri gösteriyor. belki ~/.bash_history içinden 'apt install' aratarak hangilerini direkt yüklediğini görebilirsin.

Diyafon cihazının tamiri ve sizin cihaza bağlantı, evet size aittir; diyafon hattı ile ilgili bir problem olduysa apartmanın. Ben yöneticiyken diyafon istediler yaptırdım, 4-5 tane değişik modelden her daire ayrı ayrı istedi ona göre kendilerine ayrıca yansıttım. Diyafonlar onların oldu gibi bir şey...

Evet şikayetçi olabilir. Olay mahkemeye taşınırsa da hiç içiniz rahat olmasın valla, öyle kamera görüntüsü varmış bilmem ne. Ancak aracınızda kamera varsa, hızınız görünüyorsa ve kesinlikle hiçbir ihlal yapmamışsanız kurtarırsınız. Ama başka yerin kamerasından size yine suç çıkarırlar bence.

Yayaya çarpma isi sikinti valla. Bundan basi derde giren tanidiklarim oldu. Yaya gecidi degilmis ana yolmus falan sanirim her turlu surucunun bssi derde giriyor. Yaya isi sikintili durum.

taksirle yaralama suçunu işlemişsiniz ama bu suçun soruşturulması şikayete bağlı olduğu için herhangi bir sorun çıkmayacakmış gibi görünüyor.

taksirle yaralamanın nitelikli hallerinde ise soruşturma şikayete bağlı değil, çarptığınız kişi şikayetçi olmasa bile ceza davası açılır. sizin olayda nitelikli hal var mı yok mu bilemeyiz. çarptığınız kişinin yüzünde kalıcı yara izi oluşmuşsa (dikiş atıldı demişsiniz) veya kemiği kırılmışsa vs. ceza davası açılabilir.

bu davada da kusurun sizde olduğuna karar verilirse, ceza alırsınız. Ama muhtemelen hükmün açıklanmasını geri bırakır hakim yani 5 sene boyunca kasıtlı suç işlemezseniz sorun olmaz.

çarptığınız kişi ayrıca size karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir, maddi tazminatı sizin arabanızın trafik sigortası karşılar.
manevi tazminatı ise trafik veya kasko poliçenizde ihtiyari mali mesuliyet klozu varsa ve bu kloz manevi tazminatı da karşılıyorsa sigorta şirketiniz öder, böyle bir kloz yoksa siz ödersiniz.

Yayaya çarpma durumunda kusur oranları, maddi hasarlı trafik kazalarında ki kadar önemli değil. Kusur yüzde yüz yayada da olabilir, peki sen yayayı korna ile uyardın mı, çarpmamak için şerit değiştirdin mi veya çarpmamak için freni kökleyip asfalatta fren izi bıraktınmı vs vs, onlaca farklı olguyu bilirkişi inceler, bunlardan mutlaka senin aleyhine olan bir durum bulur. Neticede senin için ne kadar rahat olursa olsun, yaya senin sigorta şirketine tazminat davası açarsa her türlü kazanır, mahkeme masrafları ve hak edilen tazminatı sigorta şirketin öder. Sigorta şirketide daha sonra senden talep eder. Manevi tazminat daha farklı, kaskonda mali mesuliyet varsa kasko şirketin öder yoksa sen ödersin.

Yayaya çarpmak çok sıkıntılı iş. Sizin yaya 75 yaşındaymış çalışan sigortalı değildir, genç bir sigortalı çalışan olsaydı, kazadan dolayı maluliyet belgesi filan alırsa işin içine daha sonradan ssk da giriyor ve keşke adama çarpmasaydım da uçuruma uçsaydım diyesi geliyor insanın.

gib e-fatura arşiv portal'dan kesiyorsunuz ama mali mühürünüz olması lazım.

kendiniz maliye sitesinden kesebilirsiniz ya da kontor vb. araci firmalarla anlasip kesebilirsiniz

Merbaba ben psikoloğum.

Yaşı çok küçük. Psikolojik olabilir mi? Hiç çocuk psikiyatristine götürdünüz mü? Bu yaşlarda çocukların kaka problemi olabiliyor ve destek almaları gerekebiliyor.

Çok iyi bi çocuk psikiyatristine gidip tanı için yardımcı olmasını isteyin, sonra da oyun terapisi vs olabilir.

Anne çok katı ve kuralcıysa mesela kakayla alakalı problem olabiliyor, atıyorum. Yine de bağlama bakmak gerekir, anne nasıl; aile nasıl, çocuk ne durumda vs.

Kakasını tutma, kakasındna korkma vs durumları söz konusu olabilir. Belki de biyojiktir tamamen tabii, bilemiyorum

anatomik olatrak bağırsak uzun olabilir. çatlak, tarzı canını acıtan bir şey olabilir. Daha detaylı incelenmesi lazım. Ama yukarıdaki yazara katılıyorum. Kendim de 15 yaşına kadar yaşadım bir hafta yapamadığım çok oldu. kesinlikle psikolojik alt nedenleri oluyor. Ben kendi başıma ergenlikle yendim ama 15 yıl çektim bu sıkıntıyı.

Geçmiş olsun. Yetişkinlerde kabızlığın çözümü magnezyum. Zaten olay kaka yapamamak değil, yaparken çıkmaması, dışkının kaskatı olması vb. Magnezyum bağırsaklara su çekiyor ve olayı çözüyor. Ama 12 yaşından küçüklere yasak, herhalde gelişimleri ile ilgili bir şeylere mi neden oluyor nedir? Bu işlerin en iyisi doktoru araştırın, başka şehirdeyse de oraya götürün ve ikinci bir görüş alın. Ameliyat diyen doktor devlet hastanesi doktoru ise yapacak bir şey yok.

Küçük kızım 12 yaşında ve ara ara 1-2 gün kaka yapmadığı olabiliyor. Küçükten beri maalesef böyle. Ama sizin bahsettiğiniz yaş tam da ailenin tuvalet alışkanlığını verdiği yaş olduğundan dolayı acaba fizyolojik değil de psikolojik olabilir mi diye düşündüm. Acaba ailesi kakasını beze yapmaması konusunda baskı uyguluyor mu? O yaş çocukları çişini çok rahat tuvalete yaparken kaka konusunda bez isteyebiliyorlar (büyük kızımda öyle olmuştu). Ne zaman kendinden 1,5 yaş büyük kuzenini tuvalete giderken gördü, ondan sonra kakasını tuvalete yapmaya başladı. Eğer ailede de baskı varsa "e hiç yapmam ben o zaman" tutumuna girebiliyor minnaklar.
Eğer sorun psikolojik değilse o zaman benim küçük kıza uyguladığım "her güne bir kayısı" yöntemini uygulayın. Ama öncelikle ilaçla boşalsın bağırsakları sonra her sabah akşamdan suya koyduğunuz bir kayısıyı (doğal günkurusu) yesin (suyunu da içsin). Tabii ki beslenmesi de sebze ağırlıklı olmalı. Düzeliyor bu şekilde. Gün içinde hareket etmesi ve yeterli su içmesi de olmazsa olmaz.

nasıl bir tuvalet eğitimiyle başladı bilmediğimizden net bir cevap verilemez buna ama aklıma gelen şeyleri yazayım. bebekken, bez kullanırken kabızlık sorunu yaşamadığını varsayarak yazıyorum..

öncelikle ilaçları kesin. bir buçuk-iki haftada sonuç alacağınızı umuyorum. tuvalete giderken 'hadi kakalarımızı yolculuğa çıkaralım' deyip oyunmuş gibi bir algı oluşturun. oturduğu klozet soğuksa (malum kış mevsimindeyiz) tuvalet/banyo için önlem alın, ısıtın, bir şekilde ortam sıcak olsun ve artık oranın sıcak olduğunu bilsin, bunu çocuğa duyurun.

yediklerine dikkat edildiği söylenmiş ama ufak bir ara öğün tarifi vereceğim, biz adını "papara" koyduk. muz, yoğurt, az biraz yulaf, çiğ badem/ceviz, birazcık çökelek peyrini, cici bebe bisküvi, birazcık bal. bunları ezerek karıştırın. kahvaltıdan 2-3 saat sonra paparasını yesin. su içme alışkanlığı da önemli bol bol su içsin. şeker çikolata veriliyorsa minimuma indirin. hemen hemen her gün içine az ekmek doğranmış bir çorba içsin ve mutlaka her gün "elma" yesin. yemiyorsa değişik figürler halinde kesin, eğlenceli olsun falan ama bi şekilde elma yesin, elma çok önemli.

üstüne de çok düşmeyin unutun, "kakan geldi mi" sorusunu rafa kaldırın. zaten kakası gelince söyleyecek ve gidip yapacak. konumuz her daim kaka olmasın yani. kaka sözcüğünden de utanmayın çocuk söylemesin sağda solda diye bunu törpüleyenler var, bunu yapmayın çocuk ne olduğunu bilsin, kaka işte ayıp falan değil. diğer aile bireyleri de tuvalete giderken kaka yapmaya gittiklerini duyursun çocuğa. hmm herkes yapıyor, normal bir durummuş bu düşüncesi yerleşsin aklına çocuğun.

çok ilaç verme taraftarı değilim. ilaçlık bir sorun değil bu. alışkanlıkları biraz sekteye uğramış bence. siz ne yiyorsanız çocuk da aynılarını yesin, sofraya beraber oturun. düzenli beslenmede unutulan bir detay da yemek saatlerinin de düzenli olmasıdır. ana öğünleri aynı saatlerde yesin.

Hala bezlendiğini belirtmeyi unutmuşum.

Benim oğlum da aynı durumdan muzdarip. Yukarıda ilacı kesin demişler ama ben de bu kadar ilaç içilmez diyerek kestiğimde ters etki yapıp tedavi sürecimizi en başa çektim malesef.
Kaka yumuşatan ilaçlar var kana karışmayan sabah öğlen akşam içiriyoruz. Bu ilaç kakayı yumuşattığı için çıkarken acımıyor ve artık tutma problemimiz kalmadı. İlacı birden bırakırsak yine aynı sert kaka problemi ile başa saracağımız için beklemedeyiz. Yaklaşık bir senedir var bu problemimiz aniden çözüm üretmek zor malesef.
Bizim hikayemiz kabız makatta çatlağa sebep olduğu için her dışkılamada daha da can acıması sonucu 10 güne varan kaka tutma problemi idi. Tuttukça yine kabız oluyor yapamıyordu oğlum kakasını. Bu da iştahsızlık ve kilo kaybını beraberinde getirmişti hatta.
Sorunu tespit etmek önemli, sıvı tüketimine önem verin elbet ama kesinlikle bir doktora gidin siz hikayeyi anlatınca onlar yolu gösteriyor.

kaliteli bir probiyotiği en az 1 ay kullanarak denediniz mi ?

Evet yapılır belki ama çok pahalı olur ve bir işine de yaramaz. Boşa para vermiş olursun.

Hastaliklarda erken tani icin cok tercih edilen bir goeuntuleme, neden ise yaramadigini dusnuyorsunuz?

hayatımda tüm vücut için mr çekildiğini görmedim. şikayet olan bölge için kısmi olarak çekiliyor, o bile çok uzun sürüyor. tüm vücut için saatler sürer sanırım.

bahsettiğiniz erken tanı için çekilen olsa olsa bilgisayarlı tomografi olabilir. çok daha hızlıdır fakat epey radyasyon alırsınız.

Çok uzun sürer ve dayanamazsın. 1-1.5 saat hiç kıpırdamadan durman gerekir

Ben de dayanamazsın demeye geldim. bana bir kere yapıldı çooook uzun sürdü. ara vermemek gerekiyormuş. benim normalde klostrofobim falan yok ama sonlara doğru inanılmaz midem bulandı ve resmen nefes alamadım. hani son anları resmen yıl gibi geçti. ayrıca ağzımda neredeyse bir gün boyunca metalik bir tat kaldı ve çok garip metalik bir koku alıyordum kendimden. o günden sonra bir kez dizim için girdim. artık klostrofobi sahibiyim sanırım...
yani doktor istemeden bunu yaptırmak için çılgın olmak gerekir.

Tüm vücut MR diye bir şey yok.
1- Bir kere bu alet bir yere odaklanarak çekiyor. Yani bel MR'ı bile istendiğinde hangi aralıkta olduğu yazar. Beyin MR veya Beyinin içerisindeki Hipofiz, beyin sapı, beyincik hepsinin ayrı ayrı çekilmesi gerekiyor. Bunların hepsi ilaçlı veya ilaçsız olarak çekilebiliyor. Her biri de odaklanan bölgenin büyüklüğüne ve MR cihazının gücüne göre yaklaşık 45 dk ile 20 dk arasında bir aralıkta çekilecektir. ilaçlı ve ilaçsız çift çekim gerektirir. Bunun dışında daha göz, troid, boyun MR'ları var ve belki benim de hiç duymadıklarım vardır. Sonuç olarak sadece boyun üstü için neredeyse 1 gün MR çektirmeniz gerekecektir.
2- Görüntüleme olarak her şeye çözüm olacak bir konu değildir. Kesin bir sonuç olarak bütün dokular için uygun olmayabilir. Bu nedenle doktor tarafından gerekli görüldüğünde yaptırılması gerekir diye düşünüyorum.

amaç tümör veya kanserli hücreleri bulmak ise belki PET yapılabilir. ama oda maliyetli olacaktır.
üst mesajlarda dendiği gibi doktor istemeden zor olur. çünkü doktor istek yaparken hangi tanıyla hangi bölgenin nasıl incelenmesi gerektiği gibi bilgilerde yazıyor. inceleyen radyolog ona göre yorumluyor görüntüleri.

cat kabloyu herhalde siz çektirdiniz? cat yeni çekildiyse ve apartman girişinde ucu turk.net'in bağlantı yapabileceği yerdeyse söyleyin ona bağlasınlar. diğer telefon kablosu eski ise belki yüksek hız alamayabilirsiniz.

yok bizdeki cat değilmiş baktım :( bizdeki eski telefon kablosu.

uydunetin rg11/u-6 kablo var ama bu olmaz sanırım?

pek zannetmiyorum.

vdsl bildiğininiz eski tip telefon kablosu ile çalışır.

uydunet (eski adiyla kablonet) -> coaxial kablo
(tv anten kablosu)

xdsl -> 2 telli telefon kablosu
(ankastreden daireye cat5-6 vb cekildiyse bile sadece icinden 2 tel kullanilir)

Superonline modemleri bilmiyorum ama TTnet modemlerine PTP ve IPSEC VPN bağlantısı yapabiliyorsunuz. Bunları kullanan bir VPN'e sahipseniz (mesela softether) modem ayarlarından VPN kısmından yapabilirsiniz. Ama openvpn, wireguard gibi daha yeni protokeller standart modemlerde yok bildiğim kadarıyla.

Birisi alip tekrar paketleme yapmistir. D&r da hmm saglam sifir urun diye tekrar stoguna koymuystur. Isin cok zor. Ben olsam ayni paketlemeyle hic acmadan iade ediyormus gibi yapmaya calisirim. Jelatinli geliyorsa jelatin makineleri falan var

Airpods kutusunu telefonla eşleştirdiyseniz Find My'dan bakın bakalım neredeymiş kulaklıklar. İsterlerse kimin kullandığını falan bulabilirler, ama savcı mahkeme "ben de telefoncudan aldım" falan derken dava 15 sene sürer.

Airpods a ait kutu da yok ki. Kutu ustunde baska marka yazıyor direk sahte yani.

Kutu orjinal dedigim ambalaji orjinal, uzerinde seri no vs yaziyor ama sarj kutusu sahte.

Çok zor işiniz insiyatife kalmış ki dnr iğrenç bi şirket bu konularda.
Arada illegal işlemi yapan kişi belli değil teknik olarak sizin yapmadığınızın ispatı zor.

Sırf bu sebeple birazcık kanıt olsun diye sıfır ürün açılışlarımı video ile yapıyorum youtuber gibi :D kargo kutusundan ürün kutusuna kadar.

Keşke video kaydı ile açsaydınız, değerli şeyleri kargo kutusu dahil video ile açmak lazım delil için.

Geçmiş olsun, hemen tüketici hakem heyetine gerekiyorsa savcılığa da başvurun. Sözlükte ve twitterda gündem oluşturmaya çalışın.

Marka karalama yapmadan objektif yazmaya dikkat edin.

valla cidden zor işin hocam. eğer internetten sipariş verdiysen aynen kutulayıp iadeye versen de reddedilme ihtimali yüksek malum. kolay gelsin demek için yazıyorum.

bu yazdıklarınız tamamen uygulamaya bağlı ama istedikleriniz zaten günümüzde olması zorunlu gibi olan şeyler. server üzerine vpn de kurarsanız, o an fiziki olarak şirkette bulunmayan kişiler de vpn ile sanki şirketteymişler gibi çalışmaya devam edebilirler.

@malheiros çok teşekkür ederim. Peki bu bahsettiğim süreci anahtar teslim yapabilecek/paket bir sistem vs var mı?

Vermiyorlar diye biliyorum. Yabancıların çok dinlenen podcast'leri bile her bölümde patreon ve sponsorlu bağlantı paylaşarak (işte squarespace'e bizim kodumuzla abone olun gibi) reklam alıyorlar.

vermiyor. dinlenme sayisi sadece taninirligini artirir ve reklam verenlerin radarina girmesine yarar.

sponsorluk vb anlasmasi olabilir, denildigi gibi patreon hesabi ile para kazanan olabilir (sadece uye olanlara ozel icerik olusturuldugu mecra)

ornegin cambly gelip "al bu senin kod, ver dinleyicilere, bu kodla gelen sayisina gore sana su kadar veriyorum" diyor muhtemelen.

içerik üreticiliğinde para reklam anlaşmalarından gelir. izlemeden dinlemeden kazanılan paralara o kitleye göre çok komik paralar genelde.

Spotify'da bi podcast'im var önüne gelen dosyaları host ettiği sürece podcast koyabiliyor apple'a da spotify'a da. Bi gelir söz konusu değil.

Youtube koyarsanız reklam alabilirsiniz ama o da bi gelir falan değil.

Dinlenme sayınız yüksek ise sponsor en etkili gelir yöntemi podcastler için.

yasal olarak 22'yi aşamaz. hakkın ama 150 lira içni değer mi bilemedim. şunu diyebilrisin bu sene liniti aştık seneye de sen biraz az yaparsın diye yol yapabilirsin.

Tekrar sözleşme imzaladıysanız yapacak bir şey yok. Ama devam eden sözleşme için yeni kirayı konuştuysanız yasal sınır yukarıdaki cevaptaki gibi. 1+1 daire için mal sahiplerinin "çık ben oturacağım" gibi manevra alanları olduğunu zannetmiyorum, kendi oturmayan zaten yatırım olsun diye alıyor. "Avukatımla görüştüm" diye başlayan bir whatsapp mesajı ile yasal ne gönderilmesi gerekiyorsa onu göndereceğinizi yazan bir mesaj atın bence. şimdi 150 çok bir şey değil ama önümüzdeki sene o 150 belki 300 olarak kiranıza yansıyacak.

Yeni sözleşme niye yapıyorsunuz anlamadım. Mevcut sözleşme siz ortalama TÜFE oranı kadar zam yaptıkça yenilenir otomatik. Bence anlaştıysanız artık çok geç

Ocak ayı 19 yalnız sizin dediğimiz 22 subat ayı için gecerli

150 lira için bence üzmeyin karşı tarafı da şu an çıksanız muhtemelen 3 bine verir adam, orta yol makul şahsi kanaatim

Ocak ayı 19% yani 1904 lira olması gerekiyor. Seneye daha düşük yapalım demeniz mantıklı görünse de seneye ev sahibi uyacak mı onu düşünmek gerekir. çünkü malheiros +1

kira arttıkça oran daha çok etkiliyor haliyle. ocak geçti ama yasal oran %19. bundan sonra o şekilde hesaplayıp göndereceğim diyebilirsiniz.
ev sahibi gerçekten bilmiyorsa ve iyi niyetliyse konuştuğunuz zaman 1900e okey olacaktır.

Kabaca şöyle düşünürsek;
seneye de %20 olsun diyelim kira artış oranı. 1900'den olsa 2280 eder 2023 kiranız.
ama 2100de devam ederseniz. 2520 tl eder. Ayda 240 tl yılda 2280 tl, yani 1 kira demek.

www.hepsiburada.com

Kapı hidroliği yoksa alıp monte edebilirsiniz, varsa da üzerinde sertlik ayarı olabilir bi bakın.

apartman yönetimi olmadığı için mi kendi kendinize çözmek istiyorsunuz? hidrolik itici ile kapının kilit ayarı da yapılarak sessiz kapanması sağlanabilir. mahallede o işleri yapan tamirci vb. birileri vardır, kapınıza uygun güçte hidrolik alıp yapabilir.

Dışarıdan yönetici var sözde de hiçbir şey yapmadığına yemin edebilirim :)

Kapıda zaten bir hidrolik itici varsa ayarını yapabilirsiniz.

iki tane vida var üzerinde, eski tipse allen anahtar yeni tipse normal düz tornavida ile ayarlanır.

Vidanın biri uzaktan gelişi, biri de tam kapanma anını ayarlar.

sözleşmenizde yazıyordur. benim kiracısı olduğum yerlerde bu süre 2 ay.

@malheiros merhaba benimkinde yazmıyor ama 15 gün önce haber versem yeterli midir?

Sözleşmenin bitimine en az 15 gün kala yazılı bildirim yolu ile bildirmeniz gerekir.

Sözleşme bitiş tarihine daha çok varsa ev sahibi 'makul' bir süre için yeni bir kiracı bulana kadar sizden kira talep edebilir evden çıksanız da. Makul süre kanunda beli değil. Genelde 2-3 ay oluyor bu süre.

@himmet dayi ödemek zorunda mıyım o ücreti ki?

sözleşmeyi erken bitiremezsin kafana göre. yani evet. ev sahibi isterse yeni kiracı bulana kadar kira isteyebilir. ama atıyorum 10 ay vardır sözleşme bitişine, 10 ay da alamıyor. mahkemeye giderse konu makul bir süre için deniyor. o da o civarda kiracı bulabilme potansiyeline göre değişir.

uzun zamandır oturuyorsanız ve mevcut kiranız bölgedeki kira ortalamasına göre çok düşük kaldıysa ev sahibinin işine geleceği için zorluk çıkarmaz muhtemelen. işin o tarafı da var.

@himmet dayi anladım sözleşmem 6 martta bitiyor. ben bu ay çıkmak istiyorum emlakçı da istediğin zaman çıkabilirsin demişti.

zaten 1 ay kalmış. şimdi çıksan en fazla 6 mart'a kadar olan kirayı alabilir zaten. niye bu kadar dertlendin onu anlamadım.

Televizyonda kablo girişi varsa salondaki duvardan televizyona ethernet kablosu çekseniz? Veya salondaki duvara bir access point (tercihen mesh destekleyen) takıp televizyonu buna da bağlayabilirsiniz.

Odanızdaki ve salondaki internet çıkışı dediğiniz telefon prizi ise ve orada cat 5 veya 6 kablo çekilmişse, 2 damarını vdsl, kalan damarını da salona datayı iletmek için kullanabilirsiniz. Elbette evin içinde nasıl dağıldığı da önemli ama cat5-6 varsa bence duvar delmeden hallolur.

beklediğimden farklı cevaplar geldi teşekkürler ilk olarak. lakin anlamadığım yerler oldu.

televizyonda kablo girişi var ama akıllı özelliğini mi box üzerinden kullanıyoruz daha hızlı olduğu için. onda da maalesef giriş yok. wireless ile alıyor interneti.

salondaki giriş şu : www.hizliresim.com

benim odadaki modemden internet alıp/veya @malheiros un dediği gibi modemi oraya götürüp evin iç hattından taşıyıp buradan bir kablo veya cihaz ile internet alabilir miyim?

çalışma mantığı nasıl oluyor bu işin çok bilmiyorum. evde bir çıkışta bir modem bağlıyken, başka çıkışa kablo veya başka bir cihaz bağlayarak taşıyabilir miyim veriyi?

hem odanızdaki hem de salondaki o prizleri açıp içine bakacaksınız, eğer içindeki kablo iki damar telefon kablosu ise olmaz. ama bahsettiğim gibi cat 6 ise, iki damarına telefon, kalan 6 damara da data prizi bağlayacaksınız. yani modemin olduğu duvardaki priz şöyle gibi olacak: lstr.panasonic.com

sonra salon ve odadan çıkan kabloların uçlarını bulacaksınız. bu dairede sigorta kutusunun olduğu yerde olabilir mesela. orada da modemi eğer salona taşımışsanız, telekomdan gelen kabloyu salon kablosuna bağlayacaksınız. sonra yine orada salon ve odaya giden kabloları birbirlerine bağlayacaksınız.

yeni evlerde genelde tüm odalara cat5-6 falan çekiliyor, hem telefon hem data kullanabiliyorsunuz. önemli olan kablo çekilmiş ve çalışıyor olması. ama eski evlerde haliyle 2 damar kablo oluyor. eğer durum öyle ise, modemden wireless gereken odaya powerline ile interneti taşıyın mesela. kablo çekmekten, duvar delmekten falan ucuza gelir ve temiz olur.

Ideal efor-maliyet/performans cevabi - Opsiyon 2

Resimdeki giris rj-11 yani telefon kablosu girisi, rj-45 olsaydi modeminden patch kablosuyla salona data verip ucuna da yine patch kablosuyla access point ozellikli alet takip (herhangi bir eski adsl/vdsl modem de olur) bridge modunda calistiracaktik.


Not: 4K video stream yapmadiktan sonra 20mbit mibox'in herseyine yeter (4K streaming 25mbit down istiyor). Bant genisliginin ihtiyactan fazla olmasi hic birseyi etkilemez. Mibox'a 1gbit internet de baglasan degismeyecek, limitin ping.

Ben tam böyle bi evde oturdum, ev sahibi pek umursamaz. Tek sıkıntısı ara sıra o odadan eşya lazım olursa kapınızı çalacak olması. onun dışında büyütecek bir şey yok bence

Ev sahibi evden kopamamış. Bir sene sonra hadi çık bakalım der. Hiç girme öyle işlere.

Benim bi akrabam da evini bi süre öyle kiralamıştı. Ben olsam kiralamam. Odaya ne koyuyor ne koymuyor bilemezsin. Yarın bi sıkıntı çıkıp başına kalabilir, çok düşük bi ihtimal ama ben güvenmem.

Büyük konuşmayayım ama hayatta tutmam öyle bir ev.

Çok çok daha uyguna veriyorsa düşünülebilir. Eşyasını almaya gelir. Akar kokar böcek olur oda da bişi olur. Örümcek yuvası olur, göremezsin temizleyemezsin.
Kışın soğuk gelir bilmem ne.
Düşük ihtimalde olsa yukarıda söylenildiği gibi eşyalar ile ilgili bir sıkıntı olup başına kakılabilir.

Böyle bir ev gezdim. Benim aklıma gelen şey, eşyalardan beni sorumlu tutması değil; bir süre sonra "odaya yeğenim yerleşecek" diyerek beni sıkıntıya sokabilecek olmasıydı... Öyle ev sahibinden her şey beklenir...

Ben de böyle 1 evde oturmuştum 1 sene kadar. Oda kilitli anahtarı ev sahibindeydi. Eşi vefat etmiş, çocuğuyla annesinin oturduğu şehre taşınmış kadın.

1 gece "alkollüyken" tribe girdim ve kadının kocasını öldürüp odada sakladığına inandım, evdeki diğer odaların anahtarlarını denedim tek tek salonun anahtarı açtı kapıyı.

İçeride ceset falan yoktu bildiğin üstü örtülü eşyalar falan işte.

Ev sahibinin böyle bir hakkı yok. Senin o daireyi kiralaman demek tapuda o daire kaç metrekare ise o alanına kadar sahip olmak demek. Benim de eski ev sahibi buna kalkışmıştı. Depo tut oraya koy diyerek kabul etmemiştim. Tabi sonrasında kira ücretini 3de 1 oranında kırarak anlaşmıştık.

Bu sorunun aynısı sanki 1-2 sene önce de sorulmuştu burada, topluca "yapma, girme o işe" demiştik. Bulabilirsem eklerim soruyu.

genelde o eşyalar maddi değerli olduğu için değil hatırası olduğu için atılmayan eşyalar oluyor.

fiyatı uygunsa tutulabilir, zaten muhtemelen sizden 3+1 değil 2+1 kirası istiyor.

bir akrabam da bu şekilde evini kiralıyor kaç senedir. kızı boşandı ve atmaya satmaya kıyamadığı eşyaları bu odaya yığdılar. Kira fiyatı makulse, ev sahibi de güvenilir biriyse neden olmasın bence kiralanabilir.

direkt daire sahibinin hesabına atacaksın. vekil sadece imza için vekil gibi düşünün. ayrıca bu bilgiyi de verin, daire sahibi siz eft yapcağınız zaman telefonun başında olsun hesabını kontrol etsin vb.

malherios
"satış bedellerini almaya" yetkisi vermiş ama vekaletnamede.

Ben bir gece bile otelde kalsam huzursuz oluyorum, benlik bir şey değil. Ailesi sevdiği eşi dostu olmayan yaşamdan bi beklentisi kalmamış insanlar böyle yapıyor gibi geliyor bana biraz.

Eksisini bulamadınız mı? O kadar para verip sadece bir odada kalmak en büyük eksik bence.

O fiyata yemek, çamaşır yıkama vs dahil mi?

Birkaç cümle daha yazsan ikna olurdum gibi geldi.

değil... iş gereği otellerde uzun süre konaklamak zorunda kaldığım oldu. düzgün oteller senin gibi müşterileri pek istemezler, sirkülasyon olmasını tercih ederler. yani 100 odası varsa, 25'ini aylık kalacak müşterilere kapatmak işlerine gelmez. çünkü sen her ne kadar para veriyor olsan dahi, daha büyük müşterilerin gelmesini kapasiteyi düşürdüğün için engelliyorsun. pazarlama birimi istediği gibi çalışamıyor. bir süre sonra suratları ekşiyor, yukarıdan "yav gönderin bunları" diyorlar, sonra resepsiyon nazikçe odanızı değiştircez, şöyle edecez böyle edecez yapıyorlar. daha kötü oteller ise ucuz olsa dahi bir süre sonra konfor açısından insanı germeye başlıyor.

Böyle bir fiyata otel mi var? :D
Yani vardır da düzgün, zincir otel markalarından biri değildir. Zeki demirkubuz seti görünümlü oteller bulunur ancak. Uzun süreli kalmayı/ buna göre fiyat almayı bile deneseniz bu fiyatlara zor.
O çok güzel odaları biz de merak ettik paylaşın, fikrimiz olsun :)

karsilastirma yanlis. bir tarafta kira basliginda "duzgun semt olsun, mutfak tadilati olsun, guvenlik olsun" diye bir suru sey eklerken diger tarafta en ucuz kenar mahalle oteline tav olmussun.

"yemek hazırlama derdi yok" - otel uc ogun yemek vermez ki. hem de 200 liralik otel...

Geceliği 200-300 liraya çok güzel otel derken? O otellerin çoğu fuhuş yuvası yalnız. 2 ya da 3 yıldız olurlar. Ben bir defa kaldım Ankara'da, gece 4 gibi koridordan gürültüler gelmeye başladı, ne oluyor acaba diye kapıyı açmamla karşımda bir yığın konsomatris gördüm, hepsi müşterisini bekliyordu.

Bu yaz bence düzgün bir yerde 3000e ev tuttuğum için bence iyi değildir. Ve tek odanız olacak otelde.

Bir kere 'otelde kalma' 'kirada kalmaktan' daha ucuza nasil oluyor onu anlayamadim, mantiga da aykiri. Gun uzerinden vs hesabinizi tekrar yapin bence. Ha belki Korona muhabbeti yuzunden gecici bir dengesizlik vardir konaklama sektorunde. Otel odasi yalnizligi diye baslik var kardes, hic mi duymadin, 129 sayfa olmus:)

1. 200-300 nerde güzel otel var? 200 liralık otelde kahvaltı bile yoktur. (İşim gereği hep otellerde kaldığım için biliyorum. Anadolu'da bile yok, İstanbul'da mümkün değil. Ya da dedikleri gibi fuhuşturucu yuvasıdır)
2. Hadi buldun diyelim, o paraya 1+0 sıfır evde kalıyormuş gibi olacaksın. Mutfak bile yok.
3. Kahvaltı tamam ama o hesaba birde günde iki öğünden aylık 60 tane yemek ekle. Hadi 50 tane olsun. Ki hep dışarıda kötü yağlardan yapılan yemekleri yiyeceksin.
4. Sevgilini, arkadaşlarını, aileni davet edemeyeceksin. 5. Odaların çoğunda koltuk olmaz, oturamayacaksin bile. Tek yatakta yatacaksın devamlı.
6. Teoride olsa bile pratikte hiç bir otel uzun süreli oda kiralamaz. 1 ay en fazla 2 ay veriyorum.
7. Bir çok imkanın kısıtlı veya sıfır olacak ama en önemlisi Ütü bile yapamayacaksin.

aylık 9.000 liraya kümes kiralamak mantıklı değil insanın içi daralır

7bine eşyalı 3+1 bile bulursun

Zaten kayıt olup onay verirken üstüne basa basa uyarıyordu, bundan sonra yazılı tebligat gelmicek haberiniz olsun vs diye.

direkt mahkemeden gelecek olanlar e-tebligat olarak gelir. eğer vekiliniz (avukat) varsa onun e-tebligatına gider. ama tüm kurumlar e-tebligat kullanmıyor. mesela kılıçdaroğlu'nun batırdığı sgk. yine evinize tebligat gelebilir yani.

kayıt olurken yazılı tebligat gelmeyecek diye bir uyarı çıkmadı. zaten kayıt ıslemı pttde oldu.

size artık uets yoluyla tebligat yapılacak ancak elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde eski uselle tebligat yapılabilir, bu tebligatlar usulsüz olmaz.

zorunlu bir sebep olmamasına rağmen eski ususlle tebligat yapılırsa, o tebligat usulsüz olur. ama tebligat zaten geçersiz değil deyip tebligatı görmezden gelme şansınız yok. tebligat usulsüzdür deyip itiraz etmeniz gerekir.

Elektronik tebligat adınıza kayıtlı elektronik tebligat adresine geldikten sonra 5 gün içinde siz tebligatı açıp okumamış olsanız dahi size tebliğ edilmiş sayılır, bu sebeple size ihtar edilen bir husus varsa süresini kaçırmamak için bunu göz önünde bulundurmanızda fayda var...

ben airpods pro kullandım
1- evet o fiyata çıkacaksanız, başka bir sürü kaliteli alternatif var ama çoğunluğu kulak içi. normal airpods gibi kulak içine girmeyen ama o kalitede ve rahatlıkta kulaklık var mı bilmiyorum.
2- mikrofonu çok iyi.
3- aynı anda iki cihaza bağlanmıyor ama hemen cihazlar arası hangisine bağlanacağınızı seçebiliyorsunuz. eğer mac + iphone kullanıyorsanız zaten buna gerek yok, mac üzerinden telefonla görüşebiliyorsunuz.
4- sarjı çok iyi, 4-5 saat götürür.

AirPods fiyatına daha iyi kulaklık var elbette ama bunun asıl alameti farikası apple cihazları ile kullanımda ortaya çıkıyor. Huawei ya da Samsung daha iyi değildir muhtemelen, tek tek testlerine bakmadım ama gözüme çarptığı kadarıyla daha iyi olmadıklarını biliyorum. ama Sony'nin, shure'un, audio technica'nın o fiyatta daha iyi modeli vardır.

mikrofonu gayet iyi.

apple ekosisteminde aynı anda iPhone, MacBook, iPad ve apple tv'ye bağlanıyor ama aynı anda hepsinden ses alamıyorsunuz tabii. MacBook ile bir şey dinlerken iPhone'a çağrı gelirse ses kaynağını otomatik değiştiriyor, çağrı bitince bilgisayara tekrar otomatik bağlanıyor, keza diğer apple cihazlarıyla da bu şekilde çalışıyor (AirPods 2. nesil ve üstü).

şarjını denemedim ama müzik dinlerken 4-5 saat dayanır muhtemelen, konuşurken de bunun yarısı falandır. ama çok çabuk şarj oluyor zaten kutusunda. saat başı 10 dakika taksanız şarj kutusunun pili bitinceye kadar bütün gün kullanırsınız zaten.

1- Telefonunuz iOS ise düşünmeden almanız gereken marka AirPods. Kağıt üzerinde diğer kulaklıklar daha kaliteli olabilir ama günün sonunda "en az problem çıkaran" kulaklık en doğru seçim oluyor.
2- mikrofonu iyi ama "berrak" denebilir mi emin değilim. Diğer kulaklıklardan aşağı kalmayacağını söyleyebilirim. Sonuçta belli bir mesafeden alıyor sesi.
3- İki farklı cihaza bağlanmıyor, iki cihaz da apple ise hızlıca geçiş yapıyor.
4- şarj konusunda sorunsuz. Yani 4-5 saat götürmez galiba ama 2 saatten fazla götürüyor olmalı. Saatte bir zaten bir çıkarmak istersiniz, o sırada kutusuna 3-5 dakikalığına koyduğunuzda şarjı yeniden bir saatten fazla götürecek kadar dolar sanırım.
AirPods Pro içindi bu söylediklerim. Daha önce AirPods 2.Nesil de kullandım, onun için de yorumlarım yaklaşık aynı olur.
İkisi arasında kalırsanız kesinlikle AirPods Pro almanızı öneririm.

AirPods 2.nesil (2019) sıfırı Apple'da 1900 lira, muhtelif online alışveriş sitelerinde de aynısı (orijinal) 1700 lira

1- 20-300 euro arasi birkac bluetooth kulaklik sahibiyim. Sony XM4 de var mesela bende ama Airpods'u tercih ediyorum.

2- gorusmelerde bir sorun yasamiyorum acikcasi. ama zoom icin bir sey diyemiycem cunku zoom'u sadece is bilgisayarinda kullaniyorum ve onda bilgisayar mikrofonu devrede oluyor airpods kulagimd olsa bile (aksi halde kulaklik kalitesi eoey dusuyor) ama facetime gorusmelerimi her zaman airpods ile yapiyorum ve gayet guzel.

3- ayni anda iki cihaza baglanabiliyor diye aldigim 300 euroluk sony xm4'ten bahsedeyim o zaman bir fikriniz olsun. ben boyle ise yaramaz bi ozellik gormedim gercekten. ayni anda bagli kaliyor ma ayni anda calma zaten soz konusu degil. gecis yaptiginda her seferinde birkac saniyelik sesli anonsu duyuyorsun. hic ama hic pratik degil. airpods'ta ayni anda baglanma yok ve fakat apple urunlerinde cihaz gecisi ruhun duymadan oluyor neredeyse. (adamlar yapmis)

4- Airpods'un sarji gayet yeterli ki ben kulakliga yapisik yasayan bir insanim. 3-4 saat gidiyor benimki (1 senedir kullaniyorum) ve sarjinin bu kadar pratik olmasini cok seviyorum. yine Sony'den bahsedecek olursam evet sarji cidden 24 saat gidiyor ama tabii kulakustu kulaklik, bu konuda ikisini yaristirmak cok anlamli degil.

direkt airpods demissiniz o yuzden ozellikle belirteyim airpods pro alirsaniz onda gurultu engelleme de var. en yenisi pro degil. gurultuyle bi derdiniz yoksa pro almaniz sart degil. ama benc cok guzel <3

Basit bir zemin iyileştirme yapmışlar. Yani sağlam zemin o doldurdukları kat kadar aşağıdaymış öyle düşünün. Onun içini doldurmalarına da gerek yok, ama bu sefer ya kör kalıp yapacaklar yani döşeme kalıbını ve iskelesini içinde bırakacaklar, ya da döşemede yırtık bırakıp öyle söküm yapacaklar. İkisi de içini moloz doldurmaktan daha maliyetli. hem de şöyle düşünün, o moloz döküme, doğaya gitmiyor bina temelinde kullanılıyor.

eksisozluk.com

kendim oturacağım diyerek çıkarabilir ama bunu yazılı olarak beyan etmesini isteyin. sonrasında kendisi oturmaz ve başkasına kiraya verirse dava açıp kaybınızı talep edebilirsiniz.

sizi çıkartabilmesinin tek yolu kendisinin ya da alt üst soyunun oturması zaten. onun için de ben oturacağım çıkın demesi yetmez. zamanında bildirimde bulunması veya dava açması lazım.

Türkiye'de yasalar ev sahibine karşı genellikle ama ihtarname ile kontratı yenilememe yoluna gidebilir. Kendisi oturmak zorunda da değil. Kendisinin gelip oturacağına dair muhabbet dertsiz tasasız çıkın işte diye muhtemelen. Bu arada Türkiye parası olan için cennet. Biz fakir olduğumuz için hep çile hep eziyet. Burada bir sürü evi varsa gelebilir de. Buradaki para orada değersiz ama burada onu krallar gibi yaşatır.

Kira düşük kalınca evi satılığa çıkarır. Satarsa çıkmak zorunda kalırsınız. Bir de belli bir zaman diliminden sonra zaten çıkarma hakkı oluyor.

Satilirsa cikmak zorundasiniz diye bir sey yok. Satin alan kisi kontrati da oldugu haliyle satin alir, haklariniz ayni kalir. Satin alan kisi "ben oturacagim" derse oyle bir hakki olur ancak.

Belli zamandan sonra cikarma hakki -> 10 sene sonra

"Evden 1 2 yılda çıkmak gibi bir planımız yok dedik, ona göre anlaştık." -> bu durumda size kazik atiliyor, her sey mubah, cakal avlayacaksiniz. Biraz bas agritici ama baska careniz yoksa cikacakmis gibi yapin, gunu gelince cikamiyoruz deyin. Dava acsin, tahliyeye karar verilirse cikarsiniz ama baya vakit gecer. Sonra evin kiraya verilip verilmedigini gozleyin (3 yil boyunca kiraya veremez yasal olarak). Kiraya verildigi anda dava acin. 1 yillik kira bedeli tazminat kazanin. -> Profit

Olay tahliye icin mahkemelik seviyeye gelmeden once bir teklif de verebilirsiniz. Size depozitonuzu version, emlakci komisyonunu, tasinma masrafinizi ve kaybolacak zamaninizin bedelini vs topluca bir figurde versin - kiraya verilip verilmedigini de takip edeceginizi belirtin. Ona gore hesabini kitabini yapsin.

Son olarak bir suru evi varsa ve hepsi kirada degilse falan ben oturacagim diye de cikarma hakki olmayabilir onu da arastirin. Yasalar kendi uzerine tek evi olan kisinin "ben oturacagim" diye kiraci cikarmasi ile cok evi olan kisi arasinda ayrim yapiyor bildigim kadariyla.

Ev satılınca kontrat dolduğu anda çıkmak zorundalar. Nasıl böyle bir şey yok? Böyle olmuş olsa evde kiracı değil evin sahibi olmuş olurlar.

satin alan kisi kendi oturacaksa tabii ki oturabilir. ama ben evi satin aldim kiraciyi cikarip baska kiraci alacagim muhabbeti olmuyor.

Edit: "Tapu devri yapıldıktan sonra 1 ay içinde ihtarname yollanmazsa yeni ev sahibi, kirayı verene ait kira sözleşmesinin şartlarını kabul etmiş sayılır." Yani bu konuda yanilmisim @garylineker dedigi oluyormus ama yasal bir proseduru var. Bu durumda satin alacak kisiyi cikmada zorluk cikaracaginiz imasiyla sogutabilirsiniz.

Eğer 5-6 tane ev aldığından eminseniz, tahliye davası açmasını söyleyin.

Benim bildiğim kadarıyla ev satıldığında kiracı oturmaya devam etse de yeni sözleşme oluyor. Önceki sözleşme yeni ev sahibini ilgilendirmez. Tekrar yeni sözleşme yapılır, evi alan kişi de piyasa neyse ona göre bir fiyat belirler.

Sizi hukuki şekilde çıkarması pek mümkün değil. Ancak gelip kendisi(veya oğlu-kızı-torunu, anası-babası) oturacak diye ihtar çekerek yapabilir ama öyle bir durum yok sanırım (Ayrıca elindeki diğer evlerden birisi boşsa, onlardan birine oturması lazım bu oturacak kişilerin)
5. yıl kira emsal davası açıp kirayı etraftaki kiralarla eşitleyebilir ama o da onun için masraflı bir iş.

Evi satıp da sizi çıkaracağını hiç düşünmeyin, o çok mantıksız bir yöntem. Çünkü bir evin alım-satım vergisi en azından 10-20 bin lira. Sizi çıkarmak için o kadar masraf yapmak saçma.

tamam çıkacağız deyip kontrat sonunda çıkmayın. kötü niyetli olduğu için siz de aynı şekilde karşılık verin yasal süreleri kaçırsın.

Vezneden yatırmak yok, hatta bankalar (kamu bankaları alıyor sadece) sırf vezneye gelmesinler diye atm'lerden yatırtıyorlardı. size ödeme için sms geldikten sonra, kamu bankası internet şubesinden ödeyebiliyorsunuz. iade olayı hiç başıma gelmedi, ama en azından tapu harcı hariç alım-satım vergisi mutlaka iade ediliyordur.

Randevu ekranında evin satış bedelini girdikten sonra o miktara göre vergi hesaplanıp sms olarak ödenecek tutar geliyor. Yanlış hatırlamıyorsam online ödeme yapılabiliyordu.

İşlemden vazgeçmeniz durumunda;
Tapu harcını aynı gün ödemişseniz halinde ödemiş olduğunuz bankadan,
Üzerinden zaman geçmişse vergi dairesinden iade alabiliyorsunuz. Biraz uğraştırıcı bir süreç ama bilginize, sanırım vergi dairesi Tapu Müdürlüğünden yazı istiyor ve bu yazıyı tapudan almak zor olabiliyor yoğunluktan dolayı. Harç yatırma konusuda @malheiros'un belirttiği gibi

Bahsettiğin haliyle onu yapmak mümkün değil. Ancak eğer bu kesintiler sürekli olacak olsa ve ben fabrika sahibi olsa ve gerçekten ihtiyaç olacak olursa sadece ofisleri vb. besleyecek şekilde jeneratör ile ofis elektriğini verebilirim. Sanayi elektriği gelince jeneratör devre dışı kalır, tüm fabrika sanayiden beslenir. Gidince jen devreye girer sadece ofisleri besler vb.

Benim bildiğim şöyle bir şey var. Ev elektriğinin gerilimi 220 V, sanayi elektriğinin gerilimi 380 V. İki hat varsa ve sadece 380 V olan kesilirse, 220 V olan kesilmezse o elektrikle aydınlatma, ısıtma sağlanabilir. Üretim için dediği şey büyük ihtimalle makineler için olan 380 V hattı.

soruyu çok uzatmışım. yani asıl sormak istediğim şu.

"sadece üretim için elektrik kesintisi yapılacak. aydınlatma, ısınma, ofis vs" için elektrik verilecek" diye çıktı haberlerde.

fabrikada tek bir elektrik sayacı varken böyle bir şey mümkün mü? hani makinelerin sayacı ayrı, diğerlerinin sayacı ayrı olsa birini kesersin de, tek sayaçla bu nasıl oluyor? nasıl olacak ki böyle bir açıklama yapılıyor?

Evimde trifaze sayaç kullanıyorum. Ayrıca 220yi ölçen bir saat yok. 220 ve 380' i aynı sayaç ölçüyor yeni gelen faturaya baktım 220-380 olarak ayrılmamış. 220v dediğimiz zaten trifazenin bir ucu ve nötr hat. Bunun ayrımını saatten yapabileceklerini sanmıyorum.


Ayrıca şunu eklemekte fayda var. Teiaş elektriği kesmiyor osb ye diyor ki şu günlerde osb genelinde kurulu gücünün %10 unu geçme geçersen osb elektriğini, gaz santralleri tekrar elektrik üretinceye kadar keserim. Osbler anlık %10u üyeleri arasında paylaştıramayacağı için teiaşın belirttiği tarihlerde şalteri komple üyelerine indirttiriyor.

Örnek bir osb duyurusu: www.aso2osb.org.tr

Her yerde öyle mi bilmiyorum ama bazı yerlerde elektriknkesilmemiş, işletmelere %10 ü geçmeyin denmiş. Yani 100 makinen varsa 10 unu kullan denmiş.

OSB kesintisi mevzusuna hakim değilim beni ilgilendirmediği için hiç okumadım.

Ama dediğiniz pratikte mümkün, işletmeye trifaze elektrik gelir sayaca kadar. Hatta uzun süredir evlerde bile trifaze elektrik geliyor sayaca kadar.

Sayaçtan sonra trifaze enerji isteyen makinelere kadar trifaze hat çekilir, normal ışıklandırma ve ofis için ise monofaze hat çekilir.

Eğer elektrik şirketi dediğiniz gibi 3 fazdan ikisini keserse kalan 1 faz ve nötr ile 220 volt olan tüm aydınlatma ve cihazlar çalışmaya devam edebilir.

Ama tabiki bize lazım olan 220 cihazlar ve aydınlatmanın hattı bu kesilmeyen faza denk gelmeli. Denk gelmediyse elektrik panosundan kabloların yerini değiştirerek kolayca sağlanabilir.

Ama dikkatli olmak gerekli, makinelere giden fazların yönü değişirse ve makinelerin panosunda faz sırası rölesi yoksa motorlar terse döner.

'sadece üretim için elektrik kesintisi yapılacak. aydınlatma, ısınma, ofis vs.' böyle birşey yok. Bizim fabrikaya da kota verildi. Detayını bilmiyorum ama X KW diyelim bu kotaya mesela. fabrikanın günlük elektrik tüketimi ise 100X kw. bu 100X kw'nın zaten 95'ini falan üretim bölümleri harcıyor. sana nereye harcayacağını söylemiyor sen karar veriyorsun kapatmak istediğin bölümlere, verilen kotayı geçmemek için.

Merhaba;
İşin direkt Osb tarafında bu işlerin sorumlusu olarak cevap vereyim;
Bu kısıntılarda ki amaç üretimin durdurulmasından kaynaklı elektrik tüketiminin düşürülmesi yoluyla ulusal şebekede ki elektrik arzının dengelenmesidir.

Osb'lerde herbir fabrikanın parsel beton köşkünde, fabrikanın beslendiği trafo binasınında ki og hücresi üzerinde sayaçları ve hat koruma röleleri bulunmaktadır, bu sistemler üzerinden anlık tüketimler izlenebilmektedir. (bunu yapamayan osbler komple kesintiye gitti genel olarak)

Biz bildirim yaparken firmaların aralık ayındaki en yüksek demand tüketimleri baz alarak %15 civarı bir kapasite belirledik ( bu da sadece bahsettiğiniz aydınlatma, ısınma, sevkiyat işleri için yeterli bir miktar, üretim yapmak amacıyla tezgah, cnc, pota, fırın, kaynak makinası v.s prosesleri devreye aldığınız anda bu limitleri aşıyorsunuz, bu durumda osb tarafından kesinti yapılabilir demek ki bu da büyük bir risktir.

Ayrıca osb tarafında hiçbir şey yapılmasa dahi tüketimi olan sistemler vardır, dm trafoları ve parsel trafolarının boşta ki yükleri, çevre aydınlatma, arıtma tesisleri, su depoları kuyuları, doğalgaz istasyonları, iletişim merkezleri v.b bunlarda TEİAŞ tarafından belirtilen kapasite sınırın içinde hesaplanmaktadır) bunu firmalara tebliğ ettik, bu değerlerin üzerinde çıkıldığı tespit edildiğinde uyarı, uyulmadığı takdirde kesinti yoluna gidileceğini belirttik.

Şu ana kadar tüm firmalar bu uyarıları dikkate alıp üretimlerini durdurdular ya da komple fabrikayı kapattılar.

Bu sınrlama işlemleri scada istemleri üzerinden otomatik olarak da limit, güç sınırlaması tanımlanarak da yapılabilir ancak işletme açısından ilk tercih değil, anlık tüketim takibi daha sağlıklı mevcut durumda, ayrıca dağıtım şebekesi 34.5 kv 'tur, 380v düşümü parsel trafosundan sonra olur.

Küçük sanayi sitesi tarzı atölye ve dükkanlar genelde ag şebekesinden beslenir, 3 faz 380V direkt dm binasındaki trafo çıkışından gelir bu sebepten scada sistemlerine dahil edilemez(edilebilir de mantıklı birşey değil yatırım maliyeti yüksek olur, basit enerji analizörü tarzı cihazlarla bunlarında takibini yapan yerler var) çünkü bir trafodan 50'den fazla dükkan beslenebilir.
Bu tip üretim yapan yerlerin tüketimleri osos(otomatik sayaç okuma sistemi) tarafından takip edilir bu da yatırım maliyetlerinden dolayı çok tercih edilmez, birçok sanayi sitesinde bu sistemler kurulu değildir.

Sizin bahsettiğiniz durumda olayın faz sayısı 220-380 v olması ile bir ilgisi yok, konu OSB'nin tüketimi kontrol altına almak amacıyla direkt kesinti yoluna gitmesinden kaynaklı, istenilirse limitler dahilinde ofis ve sevkiyat kullanımı için enerji tüm fabrika ve atölyeler beslenebilir.

@john bloor'un yazdıklarına ek olarak og şebekelerde faz kesintisi yapılmaz sistemin çalışma mantığına ters bir durum, bir fabrikada düzgün projelendirme ve uygulama yapılmışsa adp ana dağıtım panosundan sonra fazlar dağıtım panolarında yüke göre ayrılır zaten, makine beslemeleri, priz kombinasyonlar, aydınlatma, ups, ofis prizleri v.s enerji olması durumunda panolar(sigorta ve şalterler) üzerinden istenilen yerler kapatılıp açılabilir.

3 fazli sistemlerde, tek fazla calisan cihazlarin tumu ayni faza baglanmaz. Yuklerin 3 faza esit dagitilmasi hedeflenir, aksi taktirde faz dengesi bozulur. O yuzden tek fazi aktif tutsalar bile baglanti durumuna gore cihazlarin (yuk bazinda) 3te 1i calisir teorik olarak.

En kötü YHT'nin kapalısına bırakır, azıcık yürürsünüz.

Salonun içinde otopark varmış ve ücretsizmiş. Soran olur diye yazıyorum.

Abi çökebilir yani, nereden bilelim hangi malzemeden yapılmış, bağlantıları nasıl seçilmiş, senin koyduğun kitapların toplam ağpırlığı ne kadar vb vb? Taşınana kadar yerlere falan koysanız kitapları olmuyor mu?

Cok guzel coker.

çökene kadar devam bence. çökerse de cam vs kırık olmayacaksa sorun olmaz bence.

Çöker

Hic bisey olmaz. En ustune adsm otursun yine cökmez.

eğer raflar uzunsa çökmeden önce bel vermeye başlar, belli eder kendini.
destek noktaları arasında çok aralık varsa iyi olmayabilir. kendiniz bir kaç destek ekleyebilirsiniz yeterli değilse.

raflar minik plastiklerle kitaplığın çerçevesinde duruyorsa o minik plastiklerin ömrü uzun değil, kırılabilir onlar.

Gayet tatlış bir şekilde çöker. Raf genişliği 50cm üzerindeyse, ortadan bel veriyor mu bakabilirsiniz. En alt raftan başlayarak ortadan destekleyebilirsiniz. Kitapları yatay ve iki raf arasını tamamen dolduracak şekilde koyarsınız orta bölgede, böylece raf kitaplardan destek almış olur.

Yan bağlantı noktalarını da kontrol etmeniz yerine olur.

Tam karşıdan bakın, hatta foto çekin biz de bakalım. Ortadan bel vermeye başladıysa riskli.

En alttan başlayıp en üste kadar ortalara her rafa tuğla gibi kitaplar koyup kalan boşlukları da doldurun, böylece üstüne deve bassa çökmez.

Ubuntu'nun nesi var? :)

Bayadır linux kullanmadım ama şu iki dağıtımı baya beğenmiştim:

manjaro.org
trisquel.info

Ama sıkıntıları, desteklemedikleri bir sürü driver var. Onları kontrol etmek lazım denemeden önce.

ya da soruyu daha da kısaltayım; ubuntu mu linux mint mi?:)

Elementary nin de youtube daki incelemelerine bak istersen

Ubuntu

ubunt

linux'un güzelliği de bu bence, distroları deneyip sana uyanı bulmak. linux serüvenimdem aklımda kalan distrolar arasında hızlıca dolaşabilmemdi.

ubuntu, fedora gibi en bilindikleri dillendirmeye gerek yok.

şurada güzel bir liste var:
www.techradar.com

KDE severim dersen:
kde.org

debian iyidir :)
Arch ileri degilde orta seviye
Bir üstu gentoo
En üstte slackware :)

arkadas ben ne yaptiysam ubuntu'yu sevemedim. :))) debian adamdir debian kur

eğer ihracat yapıyorsanız, belli şartlarda ve bazı girdilerin sadece iadesini alabiliyorsunuz.

diğer türlü aldığınız faturaların kdv'leri, şirketinizin kestiği faturaların kdv'lerinden mahsup ediliyor ve az kdv ödüyorsunuz. sadece öyle bir avantajı var.

Zarar eden kdv biriken bir şirketiniz varsa şahıs da olsasizden hizmet alabiliriz devlet etmese de biz kdv nizi iade ederiz :)

her kdv’yi düşemiyorsun. benim sürekli kdv farkım fazla çıkıyor ödeme yapmak zorunda kalıyorum gider gösterecek faturam olmadığı için :( faturam var da, kendi kestiklerime yetmiyor.

noise cancelling ve transparency çalışıyorsa orijinaldir

Merhaba. Ev sahibi kafasına göre sizi evden çıkaramaz. Sözleşmeniz 1 marta kadar devam ediyor. Sonrasında ancak ve ancak ihtiyaca dayalı tahliye davası açarak sizi çıkarabilir. Bu dava 2 seneye yakın sürüyor. Yani pratikte siz kiranızı tam ve zamanında ödediğiniz sürece ÇI-ka-ra-maz. Bu çok net.

Ama siz yine de Evden çıkamaya karar verirseniz ihtar çekmesini isteyin. İhtardan sonra çıkın. Eğer çakallık yapıp kızını oturtmaz başkasına kiraya verirse 3 senelik kira bedelinde tazminat alabilirsiniz.

Bir sorunuz olursa çekinmeden bana yazabilirsiniz her zaman.

3 senelik kira bedeli kadar tazminat ha. Hollanda Borçlar Kanununda yazıyor galiba.

@adwokat
"Ama siz yine de Evden çıkamaya karar verirseniz ihtar çekmesini isteyin. İhtardan sonra çıkın. Eğer çakallık yapıp kızını oturtmaz başkasına kiraya verirse 3 senelik kira bedelinde tazminat alabilirsiniz."

yanlış bilmiyorsam ihtar sonrası çıkmanız size böyle bir hak vermez. Tazminat tarzı bir hak için; ihtar sonrası mahkemeye vermesi yani sizin mahkeme kararıyla evden çıkmış olmanız lazım

Ev sahibinden taşınma ve emlakçı parası isteyin bence.
Çıkacaktım evden ama siz sürekli tarih değiştiriyorsunuz. Madem birkaç yıl içinde kızınız oturacaktı o zaman ben bu evi tutmaz, düzenimi değiştirmezdim.
Ayrıca size resmi bir şekilde "kızım taşınacak, evden çık" demediği için sizden sonra kafasına göre daha pahalıya kiraya verebilir, niyeti bu da olabilir.

"X Bey/Hanım, ben taşınmak için ev baktım ama kiralar çok yüksek. Üzerine bir de emlakçı ve taşınma parası vermem gerekiyor, şu an buna maddi gücüm yok. Siz emlakçı ve taşınmayı öderseniz taşınabilir, sizi de mağdur etmemiş olurum" diyebilseniz keşke.

Ben de benzer durumdayım. Aşağı yukarı evde kiracı olma sürem chubb ile aynı. Yukarıdaki cevaba istinaden, taşınma ve yeni ev için ödeyeceğim emlakçı komisyonunu istedim, ama ilk önce tamam dediyse de haklı sebebim var diyerek sonra ayak sürümeye başladı. Avukatı ile irtibata geçiyor şimdi somut bir şey yok. Ben bizim avukatımıza henüz durumu iletmedim, onlara da avukatıma irtibata geçeceğim hiç demedim belki ondan cesaret buldu. Fakat internette okuduklarım çok karışık. Ortada bir sürü değişken de var, mesela ev sahibin ve alt-üst soyunun kalabileceği başka bir konut var mı, aynı şekilde kiracının vb. O yüzden böyle pat diye şu kadar zamanda olur demek zor. Eğer kiranızı ödediyseniz ve sizinki gibi süresiz kira sözleşmesi ise ancak hakim kararı ile öğrenilecek bir şeymiş gibime geliyor.

Bir de advokat'ın yazdığı 3 senelik kira bedelini şu şekilde biliyorum: Sizi kendisi oturmak üzere tahliye ettirdikten sonra (yani kendi rızanızla değil de, hukuki yollardan) 3 sene boyunca evi kiraya veremiyor. Verirse, en son ödediğiniz kira x 12 ay kadar tazminat alma hakkınız var. Ama kafamı karıştıran da şu, kiraya verip vermediğini nereden öğrenebileceksin?

Çok teşekkür ederim herkese cevaplar için.

@michael_knight taşınma masrafı ve emlakçı komisyonunu istemek mantıklı geldi. ciddi zarardayım çünkü bu durumda, bulunduğum muhitte iki katına çıktı kiralar ve beni zora sokacak bu durum. ama niyeti kızını oturtmak cidden onu biliyorum. @adwokat'ın önerisi üzerine ileride kiraya verme olasılığına karşın yine de ihtar çekmesini isteyeceğim.

@malheiros evet okuduklarımdan anladığım benim de o şekilde, tazminat son ödediğim kira x 12 ay gibi. yani ilanları düzenli takip ederim ama ilana çıkmazsa bile ara ara sorabileceğim komşularım da var, onlardan öğrenebilirim diye düşünüyorum tekrar kiraya verilip verilmediğini.

Yanlış hatırlamıyorsam tahliye taahhütnamesi kira sözleşmesi ile aynı gün olmamalı, sonra yapılmış olmalı kanunen.

Kirayı ödemediği için de noterden ihtar çekin, 2. ihtardan sonra tahliye hakkınız doğuyor yanlış bilmiyorsam.

Ama acı gerçek şu ki adam çıkana kadar kira vermese icralık olacaksınız.

depozitoyu vermedigi an belliymis problemli bi tip oldugu :/

belki gecir yatirdigi icin sözlesmeye göre bi acigi varsa cikartilabilir ama bilmiyorum tabi. kolay gelsin.

Kirayı bir gün bile geciktirirse icra takibi başlatabilirsiniz. Daha geçen hafta böyle bir tahliye aldık. Dilerseniz ulaşabilirsiniz.

Siz şantiyede çalışan gurbetçi personele kiraya vermekle zaten hata etmişsiniz. Ama illa verecekseniz de firmaya kiralamanız gerekirdi, aklınızda bulunsun. Hoş ben yine kiralamazdım çünkü orası misafirhane olur, komşularınız rahatsız olur vb. Bu arkadaş belki pat diye de çıkacak hiç belli olmaz, istifa edecek veya firma başka işe gönderecek vb. Arayın konuşun, madem kullanmıyorsunuz boşaltmasını rica edin.

Dostum bi mulkumuzu yeni kiraladim, benim yaptiklarimla sizin aranizda fark cok. Depozito ve bir kira pesin. Tahliye taahhutnamesi. Kefil. Kiraci ve kefilin kimlik fotokopisi. kiracilara karsi naif olunmaz. Evden cikartin hizlica odeme emirli icra acip. Bir daha kesinlikle ev kiralamayin kolayca

bunu müteaahit projelendirmeden bilemezsiniz. ama ufak bir bahçe bir şeyi değiştirmez. artık binaların bazı standartları var. meseja asansör şart, eskisinde yoksa oraya da bir yer ayrılacak. aynı şekilde otopark olacak vs. imar planında kat izni şimdikinin çok yükseğidir, kendisine kalacak daireler müteahhiti kurtarır yine girer o işe mesela. çok denklem var, burada yanıt alınabilecek bir konu değil.

O bahsettiğiniz alanlar yani bahçeler, açık otoparklar vb. aslında çekme mesafelerinin içinde kalıyor. Oralara inşaat yapılamıyor. Eğer binanızın oturduğu arsanın imarı bugün de yapıldığı günkü kadar ise, yani yapılacak inşaat alanı dün de bugün de aynıysa; dairelerin küçülmesini istemiyorsanız müteahhite kat karşılığı vermeyeceksiniz, kendi cebinizden yaptıracaksınız.

O arsaya ait imar durum belgesi olmadan bunu kimse net cevaplayamaz, ancak bölgeye ahkim bir müteahhit veya mimar belediyenin o arsaya ne kadar imar vereceğini %99 bilir ve ona göre bir avan proje çizer.

Etraftaki binalara bakın, sağınızda solunuzda birbirine yapışık binalar yoksa yanlardan 3'er metre, arkadan 3 metre çekeceksiniz bir kere.

Sokağınız/caddenizdeki en yeni binalara bakın, onlar sokak/caddeden ne kadar çekmişse siz de o kadar çekeceksiniz 3-4-5 metre yerine göre değişir.

Daireler ufalsın istemiyorsanız kendiniz yaptıracaksanız +1

Ki bazı binalarda kendiniz de yaptırsanız eskisi kadar büyük yapamıyorsunuz daireleri. Bina zamanında o kadar fazla büyük ve proje dışı yapılmış oluyor ki yeni imara göre çok ufalıyor.

kurutma makineleri zaten öyle yapar. o reklam çamaşır/kurutma hibrit makine reklamıydı.

kurutma işi bittikten sonra bekletmeden hemen çıkartınca jilet gibi olmasa da çoğu kıyafette ütü ihtiyacı olmuyor.

reklamlari gormedim ama tum kurutma makineleri oyle yapar +1. Anahtar nokta makineyi az doldurmak, dusundugunden cok daha az camasir koymak (atiyorum kurutma makinesinin buyuklugune gore max 5 gomlek)

Bekonun var

gidecegin ülke pcr testi istiyor mu?

Biletiniz hangi havayollarından ise orayı arayın, en güncel bilgiyi oradan alırsınız. Şimdi burada ne dense boş bence.

Acildeki test zaten yurtdışına çıkışta sayılmıyordu ki? En son 2 ay önce yurtdışına çıktım, düzen lab gibi özel bir yerden özellikle "yurtdışına çıkış için" olacağını belirterek ingilizce test sonucu almıştım. Şu anda önlemler bu kadar sıkıyken kapıda kalma ihtimaliniz var, bence riske atmayın.

Bir öncekinde size kıyak yapmışlar sanırım.

Para verip test yaptırmalıydınız. Ben geçen hafta test isteyen bir ülkeye geldim. Ankara’da check-in yaparken belgeye baktılar. Daha sonra İstanbul aktarmasında uçağa binerken tekrar baktılar. Ama öyle hızlıca bakıp geçiyorlar hem telefondan gösterirseniz o ibare görünmeyebilir bile.

Sanırım USB dungle ile ethernet girişi olabiliyor mibox a. Bir bakın derim
Bir marka daha vardı, bulursam atarım

Ek: sanırım mekool km2 idi

@kisa Güncelleme sonrası usb adaptörlerle etherneti kullanamadığını söyleyen birçok yorum gördüm.

mini pc veya toplama pc + kablosuz mouse + klavye alır ve üzerine windows yüklersiniz, tv'ye bağlayarak o dediklerinizi yaparsınız ama işiniz pc'de sadece televizyon izlemek ise tvbox kadar keyif vermez. hani başka işler için de kullanacak olsaydınız, mesela torrent, dosya paylaşımı, smart home vb. evet derdim. bir de uzaktan kumandası olmayacak, ona ayrıca kumanda ve alıcı alacaksınız falan... yani ben olsam bu durumda tvbox alır geçerim daha ucuza gelir.

Netflix lisansını salla. İptv kullanırsın

Mi box tabii ki. Evimde Smart tv var ama ona rağmen bu tv’ye mi box bağladım. Çünkü daha seri.

@youtube mert temizer

Mibox 3 ü Ugreen ethernetli usb hub ile sorunsuz kullanıyorum.Bu kadar eski bir cihaz olmasına rağmen geçen hafta yine güncelleme aldı.Bir sorun yok şimdilik.
Belirttiğiniz amaçlar için kasa ile falan uğraşılmaz.

Netflix lisansını salla +1