Her ortağın belediyedeki sicil no'larını öğrenin. Sicil no'larını da TC'leri ile bazı belediyelerin online işlem sayfalarından sorgulayabiliyorsunuz. Daha sonra da en kötü kamu bankalarının birinde hesabınız varsa internet şubesinden teker teker ödeyebilirsiniz.

Hızlı ödeme formları oluyor bir çok belediyenin, sicil no olmasa bile tc ile tek tek herkesin borcunu sorgulatıp online ödeyebilirsiniz.

Ama hepsini tek seferde ödeyeyim derseniz biraz zor, çünkü hepsi ayrı ayrı tahakkuk ediliyor kişilere.

Her aya gerek yok ama, orada bir yanlışınız var. Emlak vergisi seneliktir, istenirse 2 taksitle6 ayda bir ödenir.

Yani senede bir kere girip bu işlemi yapabilirsiniz taksitsiz tek ödeme ile.

docs.digitalocean.com

# Create a mount point for your volume:
$ mkdir -p /mnt/new_volumne

# Mount your volume at the newly-created mount point:
$ mount -o discard,defaults,noatime /dev/disk/by-id/scsi-0DO_Volume_new-volumne /mnt/new_volumne

# Change fstab so the volume will be mounted after a reboot
$ echo '/dev/disk/by-id/scsi-0DO_Volume_new-volumne /mnt/new_volumne ext4 defaults,nofail,discard 0 0' | sudo tee -a /etc/fstab

bunların aynısını uygulamış olmama rağmen hala droplet'imde boş alan gözükmüyor ne yazık ki.

yanlışım olabilir ama gıda şoklama çok soğuk hava verilerek yapılıyor diye biliyorum, bir tanıdığın mevye işi vardı ve o anlatmıştı.

gıda endüstrisinde şoklama çok soğuk hava veren makinelerle yapılıyor ama o makineler çok büyük ve aşırı pahalı.
ev kullanıcısının alma şansı yok. alsa koycak yer bile sıkıntılı.

Sagliga zararli olmadigina emin misin, bu konuda sektor deneyimi olan iyi bir gida muhendisine danismak lazim.

ikincisi sertifikan yoksa satmayabilirler ya da satsalar bile lab deneyimin yoksa kendini yaralayabilirsin.
Kuru buz bile tehlikeli, sen direkt azot isine giriyorsun.

hadsizliğimi bağışlayın ama bunları azotla mazotla bu kadar teknik işle şokladıktan sonra içine koyup saklayacağınız bir derin dondurucu varsa azotla tankla niye uğraşıyorsunuz?

ayrıca günlük kirası 33 lira olabilir de, 1 gün kullanmak için 33 liraya tank vermezler, günlüğü 33 liradan en az x gün kiralama şartı vardır onun. yani benim evin aylık kirası 2500 lira ama ev sahibine "1 ay oturayım çıkayım al 2500" dersen kabul etmez, yıllık kontrat yaptırır. depozitosu, bilmemnesi var.

yani milyonlarca ev kadını yanılıyor olamaz. uğur derin dondurucu'yu üreten adam da yanılıyor olamaz. meyveyi sebzeyi doğrudan derin dondurucuya koysanız da o dondursa olmuyor mu? deneysel bir amacınız varsa anlarım da, ev kullanımına kışlık meyve sebze dondurmak için bu masraf, bu çaba niye? şoklamayıp normal dondurucuya atınca çok mu bozuluyor? biz kış boyu bamyayı fasulyeyi mis gibi yedik öyle. buzluktan çıkardık demezsen anlaşılmaz derecede iyiydi.

sıvı azotu sağlığa zararlı değil. zaten havanın %78'i azot gazı. ama çok soğuk olması sebebiyle uygun eldiven ve yüz koruma aparatıyla çalışmak lazım.
birde kesinlikle açık havada çalışmak lazım çünkü kapalı ortamda sıvı azotun sıvı hacminin 700 katı hacimde azot gazına dönüşüyor buharlaşınca. buda odadaki havanın dışarı çıkmasına ve oksikjen oranının gitgide düşmesne sebep oluyor. iyi havalandırın falan diyor ama çık bahçeye yap, riske gerek yok.

linde fabrikasının şehrimdeki bayisi ile görüştüm. alacağım güvenlik önlemlerini anlattım. 150 kg tüpü vermeyi kabul ettiler. hatta tüp çok pahalı olduğu için imza sirküsü/sicil gazetesi gibi standart evraklarla bir sözleşme imzalatacaklarını söylediler. fabrikayada sordu, fabrikadan biriside verebilirsiniz dedi yanımda.


ayrıca tüpü 1 günlüğünede veriyor, özellikle sordum. zaten 1600 tl gaz ücretini ödüyorum. nakliye vinç hizmetini ödüyorum. 1 gün yada 100 gün farketmez dediler.

azotla şokladıktan sonra normal ev tipi donduruculara koyuyorsunuz. zaten olay gıdanın -5 dereceye çok hızlı ulaşması ve bu esnada buz kristallerinin büyümeye vakit bulamaması.
doğrudan ev tipi dondurucuya koyarsanız buz kristalleri hücre zarını kesiyor ve hücredeki su dışarı akıyor. o yüzden yumuşuyor ve tadı bozuluyor.

meyveleri, çileği, fındığı , marulu falan doğrudan dondurucuya koydum. hepsi iğrenç birşey oldu. yaş fındık süngerimsi birşeye dönüştü resmen. ben fındığı yaş taze seviyorum. çeri domatesi, maydonuzu, marulu kışın çıkarıp yazın olduğu gibi salata yapabilmek istiyorum. fındığı çileği 12 ay boyunca ilk topladığım günkü gibi taze yemek istiyorum. bence geldiğimiz çağda çok lüks bir talep değil ve şoklama dışında çözüm yok.

domates, bamya, yeşil fasülye falan tadı bozuluyor ama zaten bunları tencerede yemek yaptığınız için toplamda tadında birşey farketmiyor.

Kurutma fırınlarını araştırdınız mı ?
Çilekleri kasa kasa koyup fanları açıyorlar belirli nem derecesinin altına geldikten sonra soğuk hava depolarına koyuyorlar.

Tadını bozmaz diye tahmin ediyorum zaten paketli gıdalarda oksijeni ortamdan uzaklaştırmak için azot veriyorlar

kurutma fırınlarını detaylı araştırmadım.
ama çileği kurutunca orjinal taze tadı kalmazki.
amacım çileği uzun süre saklayabilmek değil.
çileği 12 ay boyunca istediğim zaman ilk günkü tazeliği ve tadında yiyebilmek.

Yok azotun kendisinden bahsetmiyorum.
Bir gidayi bu kadar sogutup yemek guvenli mi?
Azot icine nufuz ediyor mu bunu arastirdin mi?

Bu kadar soguk gidayi buzluga koyunca buzlugun dengesi bozulmayacak mi?
Eksi 30'a ortama bir anda eksi 100 koyacaksin buzluk bununla nasil basa cikacak.

www.food-safety.com

bu sayfaya göre FDA sıvı nitrogen toxic değil demiş.

sıvı azot konusunda epey araştırma yaptım ama bu konuda bir uyarıya denk gelmedim.
gıda endüstrisinde kullanılan şoklama makinelerinin bazıları sıvı azotla çalışıyor zaten. sıvı azotun içine sokmuyorlar gıdayı ama sıvı azottan buharlaşan soğuk azot gazını fanlarla gıdanın üstüne üflüyorlar. makinenin içerisi -81 derece oluyordu bir videoda. bazı makineler içeride 36 km/saat hızında rüzgar oluşturuyor.

-81 zarar vermiyorsa -200'de zarar vermez gibi. ayrıca doğrudan sıvı azot içine batıran birçok video var. bu videolarda bir sürü güvenlik uyarısı yapılmış ama dediğiniz ihtimalden bahsedilmemiş.

dondurucuya 2-3 saat içinde 20-30 kilo sıvı azotla dondurulmuş ürün konacak dediğiniz gibi. en fazla dondurucu 3-4 gün hiç çalışmaz. eğer dondurucu bozulursa bir sonrakinde gıdaları önce 200 tl'ye alacağım bozuk buzdolabının içine koyup yavaşca ısınmasını beklerim.
-30 olunca dondurucuya aktarırım.

tamam işin doğrudan dondurucuya koymak ile şoklamak arasındaki farkını anladım. istediğiniz şey mantıklı.

peki bunun için bu kadar harcama yapmaya, tank kiralamaya, azot ve tank hortumunu satın almaya, bu kadar emek ve para harcamaya gerek var mı?

yani şu kadarcık yazıdan gördüğüm kadarıyla 3200+1650+270 = 5200 liraya yakın para harcayacak, bir o kadar da uğraşacaksınız. 150 kg. gıda dondurmak için.

şehrinizdeki gıda üretici ve toptancılarının bulunduğu siteye gidip (ankara için gimat mesela) dondurulmuş gıda üreten bir fabrikaya şu paranın yarısını verseniz, gıdanızı şoklayıp verir. yani endüstriyel gaz üreticilerini bu kadar kolay bağlayabilecek yeteneğiniz varken, azot tankı bağlamak yerine gıdacıyı bağlamak hem daha ucuza, hem de daha pratiğe gelir bence. 200 lira da frigorifik kamyonetin şoförüne ateşleseniz dondurucunuza kadar da soğuk zinciri bozmadan getirirler.

donuk gıda üreten 2 firmayla görüştüm.
ikisininde kullandığı makineler-40 dereceye biri 1 saatte diğeri 2 saatte getirebiliyor. biz denedik çileğin tadı bozuldu dediler.
daha hızlı soğutan donanım çok pahalı olduğundan muhtemelen superfresh gibi ulusal şirketlerde var. kurumsal şirketlerde ücret karşılığı ürününüzü dondurmaz. güvenlikten geçip görüşemezsiniz bile.
kiloyla sıvı azot firmayla bugün görüştüm, güğümle 5-10 kilo sıvı azot veririrz sıkıntı yok dediler denemek için. 15-20 değişik gıdadan tadımlık koyup sıvı azotta dondurcam.
eğer tadı bozulmazsa 150 kg sıvı azot alcam.

Hisseli arsaları siz kendi aranızda sözde bölüşmüş olsanız bile arsanın her noktasında her hissedarın, hissesi kadar payı vardır. Şimdi belki problem olmaz ama ileride icra ile satılma durumu ve mirasçılar falan olursa dışarıdan gelecek bir kişi bununla ilgili problem çıkartabilir. Niye icra diyorum falan diyorum, çünkü gönüllü alacak kişi zaten şartları kabul ederek alır, ama icra ile satılırken arsa bütün olarak gösterilir ve yukarıda yazdığım gibi x kişisinin tel örgü ile çevirdiği alanda da sizin payınız vardır. Bunun önüne geçmek için ya ifraz yapmak gerekli, ya da tarım arazisi olduğu için ifraz yapılamıyorsa kooperatif benzeri bir yapı kurulmalı ki, sizin "sınırlarınız" resmi olsun.

ben olsam girmem..

aklın varsa girme o işe. babamın hisseli tapusu var 20 senedir satamadık.

Mesela siz parasını verip ev yaparsınız. Diğer ortak ev yapmaz.

Arsa icralık filan olursa, satılırken diğer hissedar eve de %50 ortaktır kanunen. Uğraş dur...

Daha 3-5 ay öncesine kadar hisseli tarla satışlarında yan komşu bile alabiliyordu. Şimdi ise tarlanın diğer 1/2 lik kısmı başka kişilerde ise yani birden çok kişiye aitse o kişi ilerleyen yıllarda dava açıp bu fiyattan ben de alırdım diyip tarlayı elinden alabilirler bu yüzden tapuda gerçek değerinden göster.

Çatalca civarında genelde tarlaları 5-6 kişiye bölüp bölüp satıyorlar, satarken de herkesin yeri belli olacak şekilde imza alınıyor.

Bilen bir emlakçı ile muhakkak konuş. onlar da sen bilmiyorsan pek anlatmıyor gerçi.

O noktaya gelirsek buyuk ihtimalle hesabiniza gelen dolar otomatik olarak TL'ye cevrilir devlet tarafindan. Cevrilen kur da buyuk ihtimalle karaborsa kuruna gore cok daha kotu olur.

korku iklimi oluşturmak için son 5 senedir hep konuşulan fiks muhabbet bu. gerçek olma olasılığı %0. en fazla döviz alımına ek vergi gelir (ki geldi zaten) max olacağı o. yoksa dolarını tl'ye çevirmek isteyen vatandaşı neden engellesin devlet, bu tl'nin değerini artıracak bir şey zaten.

bence kafana takman gereken asıl problem yurtdışından düzenli gelir sağlarken bunun vergisini doğru ödüyor / yapılandırıyor musun? bi aksilik durumunda işlem başına ciddi ceza ödeme olasılığın diğer olasılığa göre çok daha yüksek.

Bu tarz haberleri bilerek cikariyorlar, daha once dolar 22 lira olacak dediler bi anda 18den 11e dustu.
0.64den ev almayin zarar dedi kendileri ev topladilar, evler dolar bazinda %30'u gordu.

Muhtemelen bu dediginin tersi bir durum olacaktir.

bu tarz bir durum var zaten ama ihracat girdileri için uygulanıyor şu an, bilgin vardır herhalde, özellikle fatura kesmediğini o yüzden belirtmişsindir diye düşünüyorum.
bireysel ödemelere de gelebilir, sürpriz olmaz. bu durumda cleric ve roket kişilerinin dediği gibi olur, muhtemelen merkez bankasının kurundan tl'ye çevirir.
bir anda olacağını zannetmiyorum ama ameriga'daki durumlara göre adım adım o noktaya gelinir diye tahmin ediyorum.

Dövizle iş yapan bazı işletmeler hariç olmak üzere:
1. vatandaşın dövizi çekmesine veya transfer etmesine izin verilmiyor
2. çekmek istediğinizde ise devletin belirlediği düşük kurdan bozarak işlem yapılıyor

Türkiye'de bu şekil eskisi gibi kambiyo rejimine dönülebileceğini zannetmiyorum. Artık yüksek enflasyonlu döneme girdik ve herhalde 5 sene böyle gideceğiz. ABD belki tekrar bir parasal genişleme yapacak, o dönem döviz kurları artışı duracak, belki biraz düşecek, enflasyon da düşecek, TL'den tekrar sıfır atılacak falan.

geçen ay bankaya döviz yatırdım, şubeden 3-4 kez arayıp "vadeli hesaba koyalım sizin için daha avantajlı olur" diye yalan söylediler. (bir getirisi yok, vize için göstereceğim hatta vadesiz olması daha iyi ama parayı kilitlemek istiyorlar sanırım işte.)

yine bir hafta önce yurtdışına swift yaptık, kişisel okul ödemesi, ödemenin kime ve neden yapıldığını gösteren belge yüklememizi istedi Yapı Kredi Bankası. 5 yıl önce böyle bir şey yoktu arada neden geldi bilmiyorum.

Üstüne şirketlerin ihracat gelirlerinin belli kısmını bozmak zorunda olması gibi gelişmeler vardı onu tam bilmiyorum. Yani bir şeyler oluyor ama çok keskin yapmadıkları için hissettirmeden yavaş yavaş denetliyorlar.

width:120%

Hatayı düzeltir mi bilmiyorum ama tablonun yazıldığı yer yanlış. <head> etiketleri arasında sayfada görünmesi istenen şeyler yer almaz, img, div, table gibi sayfada görünecek her şeyin <body> etiketleri arasında yer alması gerekiyor. Css kodlarında bu boşluğa neden olacak bir şey gözüme çarpmadı.

@malheiros
Sayfa genişliği arttı. Soldaki boşluk aynı kaldı. Fakat sağdan bitişti.

@gsgsgsgsgsgsgsgs
Ben de öyle hatırlıyorum ama çözüm bulamadım. Sayfanın üst kısmında beyaz bir kuşak, burada sarı bir başlık ve sonra mavi üzerine metin gelecek. Bunu nasıl yapabilirim?

display: flex;
align-items: center;
justify-content: space-evenly;

şunları da ekle bakalım?

@malheiros

Maalesef olmadı.

<style> etiketleri arasına aşağıdaki kodu ekleyince düzeliyor.

body {
margin:0px;
}

* {
font-family: avenir;
margin-left: 0;
margin-right: 0;
}

Yapılması gereken tek şey bunu:

<body bgcolor=#0066cc>

Bununla

<body bgcolor=#0066cc style="margin:0">

değiştirmek.

buyrun:
iltekin.com

Sikalastic 490T kullandım. (Şimdi 495 olmuş sanırım) Ürün pahalı ve sarfiyatı yüksek, ama bu tür bir izolasyon yaptıracaksanız tavsiye ederim.

Ama size önerim, terastan su geliyorsa, terası açtırıp, doğru düzgün yalıtımını yaptırmanız olur. Problem altta ve baki, üstten yapacağınız imalatlar ise geçici olacak ve su almaya devam edecek. Verdiğiniz para tamamen boşa gidebilir.

tesekkur ederim, usta ile görüstüğümde derz aralarının boşaldığını ve derz dolgunun konuyu çözebileceğini anlattı. 6 sene önceki tadilatta evi aldıgım onceki sahibi terasın elden geçtiğini ve çift kat membran ile kaplandığını soyledi. bende buna guvenerek derz temizliği ve yüzey izolasyonunun konuyu çözebileceğini düşündüm. fakat konu ile ilgili ustalara güvenmekten başka bir yol göremedim. istanbulda tanıdığınız konu ile ilgili referans verebileceğiniz kimse var mi ?

Derz yalıtım sağlama aslında, insanlarımızda seramik yüzeyin su geçirmeyeceği gibi bir algı var, bu çok yanlış.

Önceki ev sahibini doğru söylüyorsa, düzgün bir membran uygulaması yapılmışsa eğer, şu anki su alma noktası süzgeç etrafı olabilir.

Genelde suyu süzgecin etrafından, yanından kaçırıyor teras ve balkonlar. Bütün alanı düzgünce yalıtsanız dahi, süzgeç yanında en ufak hata bütün emeği boşa çıkarıyor.

Su belli bir bölgeden mi kaçırıyor, kaçırdığı nokta tespit edilebiliyor mu?

Yardım almak için seramikci vs değil de işi sadece izolasyon olan birilerini bulun mutlaka.

Seramik üzerine süreceğiniz her kimyasal zamanla aşınacak ayak altında ve ileride tekrar su kaçacaktır.

Seramiği kırıp, tekrar yalıtım, süzgeci elden geçirirseniz en doğrusu olur. Ama şöyle bir yöntem de seçilebilir;

Seramik üstüne çift karışımlı elastik bir yalıtım malzemesi doğru ve güzelce uygulanır, sonra da üzerine tekrar bir seramik döşenebilir. Burada yine dikkat edilecke nokta süzgeç kısmıdır.

iki taraf da imzalar. sonuçta bir tarafın şartnameyi hazırladığının ve isteklerinin bu olduğunun kanıtıdır o imza. diğeri de yapacağına dair imzalamış olur.

taşeronlara gönderdiğim şartnameleri hem biz hem de taşeronlarımız imzalıyorlar.

sözleşmenin bir parçası veya eki olur, sözleşme ile imzalanır.

İki tarafın da imzalaması gerekiyor. Yada şartnameyi sözleşmeye ek olarak koyup B firmasının teknik şartnamede geçen işi eksiksiz yapabileceği yazılır ve sözleşme karşılıklı imzalanabilir.

Yıkılmıyor çünkü acayip güvenli tarafta kalan yığma yapı gibi bir şey. Üzerine bomba atsan yıkılmaz. Öte yandan erozyona uğruyor ve belki 5000 yıl sonra belki Göbekli t
Tepe gibi bir şey gibi kalacak.

Çok enteresan ya, bu kadar geçen süre içinde rüzgarda uçuşan o kumlar bile kımıl kımıl yiyip bitirmeliydi aslında, entropi diye bir şey var en basitinden, aklım almıyor valla.

Aslında çok büyük derecede hasara uğramış durumda hepsi. Yakından bakınca anlıyorsun. Yani atmosfer hareketlerinin etkisi piramitlerin dışındaki özenle kesilip kaymak gibi yapılmış ve elini sürdüğünde her bir taşın diğerini tamamlayacak şekilde dümdüz olduğu katmanı büüyk oranda söküp atmış oradan. Giza'daki büyük piramidin en üst tarafında o katman biraz duruyor mesela, alt taraflar tamamen basamak olmuş, millet merdiven çıkar gibi tırmanıyor en tepeye.

Piramit dediğimiz yapı tipi zaten taşların öbek halde yığılmasının daha havalı bir şekli olduğu için o yapıların daha bir iki binyıl boyunca yıkılması mümkün değil büyük bir deprem olmadıkça. Ama sanıldığı gibi hiç hasar almamış da değil. Aynı derecede hasar başka bir yapı tipinde olsa göze batardı ama piramit olduğu için hiç değişmemiş sanıyoruz.

ağırlığı 5,216,308,000 kg
aynı yükseklikte bir binanın
ağırlığı 20,000,000 kg

yani bir binadan 250 kat daha ağır

ve ağır şeyler yıkılmaz.

Mısır tektonik bir bölge değil. Bence bunun da etkisi büyük

sfenks kuma gomuluydu, belki onlar da oyledir.

niye yıkılsın ki. dağ gibi duruyor üst üste yukarı çıktıkça azalan bi formu var ağrı dağına evereste ne oluyorsa buna da o kadar olur.

kısa mühendislik detayı vereyim. en fazla yük taşıyan form üçgen prizma formudur.

merhaba. sfenks kuma gömülüydü diyen arkadaş çok haklı, piramitler de yıpranıyor ama formundan dolayı 7 dünya harikasından ayakta sadece piramitler kaldı. hatta zamanında da içlerinde en eskisiydi. yapıldığı yıllardaki hali ile farkları mevcut. geniş zemine taş üstüne taş koyularak yapıldığı için en kaba haliyle duruyolar ama yapıldığı zaman zirvesinde, sivri ucunda yer alan altın şapkalar yok mesela, dışında beyaz bir sıva olduğu düşünülüyor. yani yekpare bembeyaz bir üçken ve sivri ucu da altın. (dikilitaş/obelisklerin de sivri ucu altın, parlak maden yapıldığı yıllarda, sfensin de boyalı olduğunu biliyoruz) diğer harikalar ince işçiliğe, oymalı kakmalı detaylara sahipti, depremlerle kolayca yıkılıp sökülüp başka yapılara malzeme oldular. (babilin asma bahçeleri hariç, o neye benziyodu bi fikrim yok) çok ağır taşlar, bireysel olarak jenga gibi tutup söküp parça ev yapalım diye düşünmediler herhalde. oysa mozole, rodos heykeli yıkılınca başka yapılarda değerlendirildi. stonehange'in de neye benzediği üzerine yapılan illüstrasyonlara bakınca bir kaç sıra halkayı oluşturan taşlar yok.

piramitleri seviyorsanız viasat history de mısır üzerine onlarca belgesel var, tavsiye ederim. tarih ne güzel ya.

Piramitler bilinçli bir şekilde yerleştirilmiş taş öbeği çünkü. Bu yüzden yıkılmıyor, çünkü teorik olarak aslında zaten yıkık. Yani tabi ki piramitlerin örüldüğü taşları o dönemde bu kadar yoğun işçilikle yerleştirmek tarihsel olarak harika bir olgu ancak fiziksel olarak bakınca, yani doğanın gözünde bunlar gayet stabil olarak yığılmış taş öbeği. Niye yıkılmıyor derken sanırım içlerini geniş bir boşluk olarak düşündünüz, hayır içleri de büyük oranda dolu.

Yani piramitlerin yıkılması o taşların doğada çözünmesi süreciyle mümkün. Bir dağın erimesi gibi bir şey bu da. Yani çok uzun bir süreç, ancak yukarda da anlatıldığı gibi gerçekleşiyor.

Tabi bir de insan faktörü var, bugün biz piramitleri gözlemleyip elden geldiğince doğadan minimum hasarı görmesi için de çaba sarf ediyoruz. Bunlar da süreci uzatan etkiler.

Sfenks olayında hem haklısınız hem değilsiniz o konuda da ben bi bilgi vereyim, evet Sfenks kuma gömülüydü ama kuma gömülmesinin nedeni zamanla kumun altında kalması değil pek, Sfenks yüzeyin altında inşa ediliyor, yani Giza piramitleriyle aynı düzlemde değil Sfenk, yüzeyin altında daha önceden kazılmış bir bölgede bulunuyor, o kazılı alan zamanla kumla dolduğu için Sfenks'in gövdesi de kapanıyor, kafası yüzeyin üstünde kaldığı için oraya pek bi şey olmuyor. Hatta ilk önce Sfenks'i sadece kafadan oluşuyor zannediyorlar da sonradan dibini kazınca gövdeye ulaşıyorlar.

en onemli nedenlerden biri Misir'daki piramit bolgelerinde cok az yagmur yagmasi. hava da kuru.

yapilarin asinmasinin en buyuk sebebi yagmur ve su. yagmur suyu sizip kirec taslarini eritebilir ve betonun icindeki celigin asinmasina bile neden olur. yagmurun icindeki asit de etkiliyor.

giza piramit'i genel olarak kirectasi ve granitten yapilmis. dis kismi kirec tasi ve baya asinmalar gorunuyor. ama ic kisimlarinda granit var ve bunlar baya siki ve saglam sekilde yerlestirilmis. granit yagmur/su gecirmeyen bir madde. su sizsa bile bazi yerlerde, kisa zamanda buharlasiyordur. bir de donma çözülme olayi var. gece colde soguk olmasi buna neden olabilir. bu da taslarin asinmasina ve bosluklar olusmasina neden olur. misirlilar bunun da otesine gecmek icin taslari cok siki yerlestirmis vu su sizintilarini minimuma indirmis.

ayakta kalan piramitler, cok uzun sure ayakta kalma amaciyla insa edilmis zaten. diger piramitlerdeki hatalarindan ders cikararak insa edilmis ayni zamanda. mesela kum uzerine insa edilmis piramitler yikilmis. Giza piramitinin temeli saglam kirec tasindan.

ayakta kalan maya/aztek piramitleri de var. onlar daha kucuk ve misir piramitlerinden daha sonra yapilmis. orda daha cok yagmur yagiyor tabi ve asit yuzunden asiniyorlar baya.

5. Element... Tahta.
Kalınca MDF sunta vs zemine koyarsanız kaldırır.

hocam bence o işe hiç girmeyin. tuvaletin deliğini bezle falan tıkayın. fakat üzerine o tip imalat yaptırmak yerine, marangozdan hela taşının üzerini kapatacak şekilde baza gibi bir şey yaptırın. yani 1m2'lik bir ahşap platform gibi bir şey veya ne kadar ihtiyacınız varsa. mobilyacı bunu yerinde düzgün bir şekilde ayarlayıp eğer gerekiyorsa iki noktadan da duvara bağlarsa, makine çalışırken sallantı da yapmaz, ayrıca direkt hela taşının üzerine basmayacağı için sıkıntı da olmaz. onu da şu yüzden söylüyorum, genelde hela taşlarının olduğu bölge döşemede boş bırakılabiliyor ve hela taşı koyulduktan sonra etrafı doldurularak kapatılıyor. yani sizin evde mesela bu işi düzgün yapmadılarsa taşın üzerine imalat yaptırırsanız belki daha sonra sıkıntı olabilir. hani çökmez ama çatlak oluşur, oralardan alt katlara su gider falan uğraşırsınız. ayrıca evi satma durumunuzda madem alaturka wc var, o haliyle satmaya çalışırsınız, çünkü bazı insanlar özellikle alaturka isteyebiliyor. madem var, onu koruyun.

Aynı şeyi ben yaptım, adres verin fotoğraf yollayayım.

Her iki kenardan 20cm boşluk kalacak şekilde çamaşır ve kurutma makinesini üst üste koydurdum; burada önemli nokta her iki markanın da aynı ve birbiri ile sabitlenecek parçaların olması, aynı yerden alırsanız veriyorlar zaten.

Alaturka helanın üzerine duvara üç noktadan sıfıra sıfır oturacak 5mm sac demir kestirip kapattım, üzerine de herhangi bir ses yalıtım köpüğü koymadan makineleri yerleştirdim. Kurutma makinesinin de üzerinde 10cm boşluk kalacak şekilde yine üç duvara sıfıra sıfır oturacak şekilde MDF plaka kestirip duvara sabitledim, üzerine de işte deterjan, sabun vs koydum.

Kolay gelsin.

Unutmadan, delik açık, makinelerin suyuna tahliye deliği oldu.

Sakın tuvaleti kırmayın, geri dönüşü olmayacak bir işlem yapmayın. Mermer işe yarar ama gerek yok mermer masrafına, tahta ya da mdf de olur ama nemden dolayı mdf zamanla sıkıntı olabilir.

Aslında en güzeli ve temizi mermer düşününce, makineler 4 noktadan ayakları ile kenarlara yük basacağı için öyle ortadan kırılma filan da yapmaz.

Cok da arastirmana gerek yok, derdi varsa mahkemeye versin.

özellikle bu sorular için hesabımı açıp cevap veriyorum. Hiç bir şey yapamaz! arkadaşın kesinlikle çıkmasın, daha bir yıl olduysa tefe üzerinden kirasına zam yapıp 9 yıl daha oturabilir. Sözleşmenin kaç yıl olduğunun önemi yok ev sahibi hiç bir şey yapamaz, bunlara pabuç bırakmayın.

kısaca, keyfi olarak tadilat yaptıramaz. tadilat yapılması zaruri bir durum olması gerekir. yani ben mutfağı yenileceğim gibi değil, evin içinde komşuları da etkileyen bir tesisat problemi olduğu için genel tadilat yapılması gerekiyordur gibi düşünün.

Ek olarak yapılacak tadilat süresince evde yaşanamıyor olması gerekiyor. Banyo kırılacak, baştan yapılacak diye bir şey söyleseler bile bu iş bir haftayı geçmez. Haliyle evin boşaltılmasına gerek yok. Komple evin içi değişecek olsa o zaman çık diyebilir ama bunun sözlü ya da yazılı olarak yapılması bir şeyi değiştirmez. Ev sahibinden kaynaklı kira sözleşmesi feshi için yasa 'dava yoluyla' diyor. Yani tahliye davası açması lazım. Aksi halde kiracının çıkmasını isteyemez.

öncelikle sözlü bildirimle olmaz o işler. kiralayanın aklına geldiği zaman da dava açamaz.

uygun zamanda tahliye davası açılması, kiralanandaki esaslı değişiklik/onarım/yeniden inşa için prosedüre uygun projesinin mahkmeye sunulması gerekir.

her şey doğru yapılıp tahliye sonrası onarım/inşa bittikten sonra kira bedeli değişebilmekle birlikte, yeni kira bedeli üzerinden, tahliye edilen kiracı önceliklidir.

detaylar : mihci.av.tr

Benim bildiğim önce parke takılır. Önce kapı takılsa yeri yapan kişi kapıya geldiğinde yer kapıya engel olursa ne olacak?

İç kapılardan bahsediyorsunuz sanırım, ben olsam ilk parkeyi yaptırırım. Elbette parkeden önce eski kasalar sökülür, duvarlarda gerekli tamirat vb. yapılır, sonra parke ve en son da kapı. Ama ilk kapıyı yaptırmak isteyenler de olabilir.

parke 1
kapı 2

ikisi de yapılabilir önemli değil. önemli olan kapının ölçüleri aldın mı? aldılarsa neye göre aldılar. adam şapa göre ölçü aldıysa siz de parkeyi döşerseniz o kapı oturmaz.

sonra sirke mi limon mu sorusunu siz sorarsınız ona acı maliyetlerle :) kapının kasasını ve altını kesmek zorunda kalırsınız gerek yok.

ölçü alındı mı sorun. alındıysa neye göre almışlar. 2 cm parke payı düşülmüş mü?
düştülerse önce parkeyi serdirin. alınmadıysa söyleyin ustaya gelsin kapısını terazisinde taksın.

dit: parke falan çizilmez kasıtlı yapmayacaksa. ben hastaneye röntgen odalarına mr odalarına kurşunlu kapı takıyorum 200 kg lık o çizmiyor dikkat edince 60 kg lık kapı mı çizecek

Önce parke takılır, parke süpürgelikleri kapıya gelen kısımlarda kısa kesilmez.

Sonra kapı takılır, böylece kapı kasası ile parke birleşim yerinden çirkin görüntüler olmaz.

Kapı takıldıktan sonra kapı pervazı takılır, ve parke süpürgelikleri kapı pervazına sıfır olarak kesilir.

John Bloor +1 aslında aşamalı bir süreç ama önce parke. Bu sıra ile gitmez ise tam düzgün yerleşim olması zor.

Bir de kapı takacak olanın parkeyi çizebilme ihtimali bir nebze anladım da, parkeyi takan kapıyı nasıl çizecek anlamadım. Sadece pervaz ve kasa kenarında dikkat edecek, onu da yapamayacaksa zaten süpürgelikler falan feci halde olacaktır hiç yapmasın daha iyi.

önce parke + 1000

eve, işe vb. yerlere defalarca parke vs. döşettik. iş başlarken kapılar söküldü. iş bitince ya eski kapı ayarlandı ya da yeni kapı iş bitince geldi.

kapıcının başka bir meselesi vardır sizin bilmediğiniz veya aklınıza gelmeyen.

atıyorum bir an önce parasını almak istiyordur, ondan ben önce takayım diyordur. veya sonrasında kapıyı ayarlamak daha zor bir iş olabilir, o ayarlamaları yapacak ustası ayrı olabilir, ona para kaçırmak istemiyordur vs vs.

kimsenin günahını almak istemem, bunu deme sebebim, tadilattan yeni çıktık ve o kadar çok yalan dinledik ki ustalardan. bazı konularda o kadar çok doğrusu bu diye ısrar ettiler ki, sonra o ısrarların altından hep başka bir ajanda çıktı.

Siz bir avukata gidin. Ev sahibinin kira tespit davası açması gerekiyor sanırım, yoksa kendi kafasından TÜFE üzeri artış yapamaz. Ayrıca isterse Ay'da ikamet ediyor olsun, avukat ona ulaştırır (en kötü e-tebligat alıcısıdır) veya usulüne uygun tebliğ yapar da eğer o almazsa zaten işler sizin lehinizde gelişir.

@ sayın malheiros

Daha önce başka bir duyuruda ev sahibinin yaptığı zam tutarını buradaki arkadaşlarla tartıştık. Ev sahibinin elinde tahliye taahhütnamesi ile senetim var.

@ mobilden yazdığım için

Ev sahibine de kiracılığa da lanet ettim. Babamın evine tadilat yaptırıp oraya taşınacağım. Evden çıkmadan önce ev sahibine tazminat ödemek zorunda kalmamak için öğrenmek istemiştim.

Kira sözleşmesi yapılırken imzaladığınız taahhütnamenin bir geçerliliği yok. Eğer bunu bir şekilde ispatlayabilirseniz (mesela ben de imzaladım ama heriften bana imzaladığım belgeleri o gün içinde mail atmasını istemiştim, o şekilde elimde kanıt var) veya detayını avukatların bir şekilde taahhütnameyi akılınızdan silebilirsiniz.

Peki senedi nasıl tahsile koyduracak? Neye dayanarak? Kira ödemediniz diye mi? Yoksa borçlar kanununa aykırı bir şekilde yaptığı zammı siz kabul etmediniz diye mi?

Siz mutlaka avukata gidin. Ha evden çıkmak istiyorsunuzdur, o başka ama senetler için de yine hukuki görüş olmasında fayda var.

www.yeniasir.com.tr

Düşer mi kalır mı bilmiyorum, ama cep uygulamasından daha karlı falan olmaz. Bankalar geçen hafta kalıcı olarak makas açtılar. Siz şubenize gidin ve altınkaynak fiyatlarına yakın olabilecek şekilde pazarlık yapın. Kabul etmiyorlarsa doları fiziki olarak çekin ve dövizciden bozdurun.

Gecen hafta en iyi banka 14.77'den bozarken, kapalicarsi 1.86'dan bozuyordu.

Ev icin yuklu bozacaginizi varsayarsak imkan varsa kapalicarsi ya da civardaki doviczilerle pazarlik yaparak bozun.

O kadar fark olabildiğini bilmiyordum ama Istanbulda değilim, küçük bir yerdeyim. Önce döviz ileri gezeyim o zaman ama burası turistik olduğu için dövizi de pek de yüksektwn bozmaz herhalde.

Ha fiziki olarak yarın çekemem zaten döviz, onu da önceki günden haber vermek gerekmiyor mu. Yarin TL olarak cekecegimi söyledim bankaya.

Evet, yüksek çekim yapacaksanız önceden söyleyeceksiniz ve sizin için getirtecekler. Ama şubede bence pazarlık yapın, altınkaynak'ın alış fiyatına yakın bir fiyat alırsanız orada bozdurun gitsin.

maaşın enflasyon kadar arttığını varsayarsak 3 sene önce 4 bin lira ile alabildiği şeyleri (kredi ödemesi yapıldıktan sonra geriye kalan) şimdi 40 bin lira ile alabiliyor olması lazım. çünkü maaşı dahil her şeyin fiyatı 10 kat artıyor. bu durumda 50 bin lira maaş alır ve 1000 lirasını krediye öderse kalan 9 bin lira avantaj olur.

alamaz elbette, ama kredi cazip geliyor çünkü oran düşük ve sabit. yani aslında harcama yaptığınız ürün ve hizmetlerin tamamı enflasyon karşısında yeniden değerleniyor; fakat sadece aldığınız kredi enflasyon karşısında eriyor.

abd'de bugün 30 yıllık sabit mortgage kredisi 0,45. o bile 0,45'le verirken; bizimkiler nasıl 0.99'la veriyorlar, veya zamanında 0.64'le falan verdiler. tamamen piyasanın dengesini bozacak işler.

himmet dayı'nın dediği mantıklı geldi. maaşımın %20'si gidiyordu, şimdi %2'si gidiyor. doğal olarak aradaki %18 artık benim.

"Enflasyon, kredi alana yarar" çünkü kredinin faizi sabit. Enflasyon yükselse de faiz ve dolayısıyla taksidiniz yükselmiyor, aynı kalıyor.

Enflasyon yükselince hem geliriniz (büyük ihtimalle) artacak hem de atıyorum 500 bin liraya aldığınız evin değeri 1 milyon lira olacak.

İdeal bir dünyada kişinin geliri enflasyon oranında artarsa, kredi taksidini ödedikten sonra elinde kalan parayla 3 sene öncekine kıyasla daha çok şey alacağı doğru.

Ama hem maaşlar enflasyon kadar artmıyor hem de açıklanan enflasyon ile gerçekte olan enflasyon farklı oluyor. O yüzden eskiden benzin(veya et, veya tatil) almak için maaşının %10'unu harcaması gerekiyordu, artık %15'ini harcaması gerekiyor.

Sorunun kisa cevabi hayir, gunumuzdeki maasiyla hic kimse 3 sene oncekine kiyasla daha cok seyi malesef alamaz. Cunku ekonomi kuculdu ve daraldi. Bu kadar dar bir ekonomide fazladan basilan para da enflasyonun yuksek gorunmesine sebep oluyor.

Goruntudeki bolluk sadece donemin bollugu. Fakat kalite yerlerde, urunlerin ici adeta bos. Hicbir besleyici deger tasimayan paketli seri uretim yiyecekler...

2000'lerde aldigin yuksek emek isteyen 400 gram ekmek artik yok, ayni kalitede un da yok, o fiyatlara artik sakiz bile alamiyorsun. ekmek uretiminden gecinen kisi sayisi otomasyonla epey azaldi. firin yerine ekmek fabrikasi acilmaya baslandi. bu kadar maliyet azaltma yontemlerine ragmen ekmegin gramaji yari yariya dustu, kalitesi belki 10'da birine dustu ve neredeyse her bir girdisi ithal oldu.

Sucuk dedigin sey artik bir "hayal". Her sey soya'dan ve "fake et"lerden veya iskarta parcalardan uretiliyor. Yani sucuk diye bir sey pratikte kalmadi. Fakat her nasilsa uzerinde sucuk yazan bazi seyler marketlerde satiliyor. Aslinda sana yalan satiyorlar, fakat yetkililerin denetlemeye yuzleri bile yok. Bugun reklamcilarin, pazarlamacilarin sana verdigi izlenimle gercekte sattigi urun arasindaki fark o kadar acik ki. Bildigin suratina bakip yalan soyluyorlar.

Firmalar kar acikliyorlar, belki nominal olarak buyuyorlar gibi ama "hani nerede?" denen balon da aslinda bu nominal buyumenin ta kendisi. Sagliksiz sisen ekonominin kendisi balon. Bunu kilo almaya benzetirsen, saglikli kilo almak ve fit/kasli olmak varken, ekonomi obez oldu yerinden kalkamiyor. Ironik olarak yeme istegi de devam ediyor.

ulkede katma deger uretebilecek potansiyelde kim varsa hepsi ya yurt disina kacti ya da keske gitsem diyor.

Farkindaysan artik G20'nin de disina dustuk. Fakat bence yetmez, millet acliktan kerpic kemirene kadar ev yapmaya devam.

ozetle, fiziksel olarak diyelim ki eskiden 10 gercek limon vardi. nufus azdi, para degerliydi. 10 kisiye yetecek iki dolu surahi limonata yapip doya doya iciyorduk.

simdi de farz et ki yine 10 gercek limon var. cunku daha fazlasini uretmek karli da degil mumkun de degil. buna karsin nufus 50 kisi ve para da degersiz. sen simdi 10 gercek limondan 50 kisiye iyice sulandirilmis ve limon tadi kalmamis fakat cesitli katkilarla 10 surahilik bambaska acayip bir icecek yapip satiyorsun. Yine reelde 10 tane limonu pazarliyorsun. eline gecen kagit miktari nominal olarak daha fazla degeri ise eskiye nazaran cok daha az. peki nasil daha karli calistin? cunku maliyetleri dusurdun ve otomasyonu artirdin...

Bu nereye kadar surdurulebilir? Bunu zaten ileri kapitalist ulkeler tartisiyor. otomasyon ve sisirilmis besleyici olmayan gida benzerlerinin bizi goturdugu yer neresi? nufus nereye kadar artabilir? ekonomi/siyaset/uretim ve bunlara bagli her sey hangi boyutlara kadar yonetilebilir?

@sivrisinek bankalar kredi vererek buyuyorlar. bunun adi fractional-reserve banking.

en.wikipedia.org

gercekte var olmayan bir parayi varmis gibi baskalarina verebilmek icin bankalar kredi dagitmak zorundalar. bankarin kari zaten senin odemeyi vadettigin faiz. faiz odemesi demek de senin bankaya ben bu parayi ekonomide calisarak uretecegim ve sana getirecegim sozu vermen demek. yani basitce gelecegini ipotek ediyorsun. buna karsilik banka sana bir "kredi" aciyor.

banka asla zarar etmez cunku bankanin zarar etmesi icin var olan bir seyi yatirmasi gerek. halbu ki olmayan bir seye karsilik banka sana kredi aciyor ve karsiliginda da senden ipotek aliyor. banka garantide. odeyemezsen teknik olarak senin emeklerin ve zamanin yaniyor. banka ise eve el koyup isine gelen fiyata satip borcuna karsilik sayiyor ve isin icinden cikiyor.

daha kotusu butun bu yuk altindaki ekonomi toptan donemezse bu sefer de devlet bankalari kurtarmak icin kredi cekmeyenler de dahil herkesin cebindekini alip bankalari fonluyor. burada da tuketim icin kredi cekenler yuzunden butun herkes fakirlesiyor ve herkesin gelecegi bankalara peskes cekilmis oluyor...

ek: mevcut hukumet bankalarin kredi geri cagirmasina izin vermiyor. onun yerine baska araclarla kompanse ediyorlar. bankalarin da canina minnet. ikisi ortaklasa secmeni urkutmeden cebini bosaltmis oluyorlar. bu durum son zamanlara kadar milletin de cok hosuna gidiyordu. sonra ekonomi donmez oldu. fiyatlar baskilanamadi. secmen hala kendi eliyle kendini nasil zarara soktugunun farkinda degil. kolay kolay da sorumlulugu uzerlerine alacaklarini sanmiyorum. sucu atacak bir metafizik soylem gelistirirler diye tahmin ediyorum.

0 göstermesi için motorun durması lazım. 1 normal.

devir saati hiçbir zaman 0'a düşmez zaten. düşmemeli de. düşerse sıkıntı olur.

otomatik/manuel tümünde böyle.

0 olması için motorun durması lazım

Bana normal gelmedi

eğer sıfıra gelirse motorda hiçbir piston haraket etmiyor demektir. araçta start/stop yoksa veya aktif değilse normal.

(bkz: rolanti)

aracın durmasi ile motorun durmasi (0 gostermesi) apayrı şeyler.

normal

Daha önce start/stop sistemi içeren araçlarla muhatap olduysanız, evet onlarda motor durur ve devir göstergesi 0 olur. Fakat bu istisnai bir durum.

Genel itibariyle otomatik düz farketmez tüm araçlarda motor sürekli çalışır ve çalıştığı için de hep bir takım değerler gösterir. Hiç bir zaman sıfır olmaz.

Peki start/stop’u kapatmak mı lazım

balkonu kapat. aslında plastik dolap da iş görür. makinenin altına tahta koy kalın su değmez. etrafına da dolap yaptır.

diğer odalarda da mı yer yok? kurutma makinesi çamaşır makinesi gibi değil. yatak odasında bile olur.

yatak odasında iki adet bebek yatağı mevcut.

Hocam yazık edersiniz makineye. Yağmur üzerine yağmasa bile bir kış geçirdikten sonra nemden çok etkilenir.

Çamaşır makinesinin üzeri dolu mu?

Evet makinenun üzerinde dolap monte etmiştik ya onu sokerim artik

balkon kapalı değilse balkona bir şey koymayın. böcek toplar en iyi ihtimalle. banyoda yatay olarak yer olması önemli değil. tavan yeteri kadar müsaitse marketlerdeki büyük raflar gibi çelikten sehpa ve kolonlar dikabilirsiniz. bizim evdeki kurutma makinesi öyle duruyordu yerinde kat kaloriferinin üstünde. romanyada da mesela çamaşır makinesinin üstüne kurutma makinesi koyanlar çoktur.

Ben yükseltirdim.

Bu arada yikseltme icin de kredi cekilecek, onu da not duseyim :)

araba fiyatlarına %25 zam geleceği söyleniyor. model yükseltecekseniz elinizi çabuk tutun.

Kullanmadığınız araba neden eskiyor ben anlamadım. Sizin "update ihtiyacı" dediğiniz, örneğin günde 100+km yol yapmak zorunda olan bir insan için olabilir, çünkü zamanının kayda değer bir bölümü arabada geçmektedir. Sizin araba değiştirmeye ihtiyacınız yok. Satmayın da, ihtiyaç olunca kullanırsınız.

ben satardım. araba hiç kullanılmasa bile masraflı bir şey. lastiği eskir, sigortası vardır, eğer yapıyorsanız kaskosu var, yıllık vergisi var... bu kadar masraf yatacak bir ürün için mantıklı değil bence.

@malheiros; yil olarak eskiyor. Ben de yil olarak eski bir araba tercih etmiyorum.

2 ya da 3 yil Krediyle model yukseltirim. (Keske bayramdan once alsaydiniz fiyatlar bi anda yine artti).

Aynı durumda kalıp, satışa koydum. Giovanne +1

Bayagi %50 su an fikirler :)

model yükseltin
dizel almayın, sakın ha öyle bir hata yapmayın
hibrid veya elektrik alabiliyorsanız öyle bile yürüyebilirsiniz.

arabayı satıp ev alınabiliyor mu?

@floydian maalesef.. taksitler karsilayabilecegimden cok fazla

arabayı satıp faize koyarsan 6 ay sonra o faiz getirisiyle arabanın yarısını alabilirsin. enflasyon yüksek ve resmi rakamlar çarpıtılıyor. doğal olarak faiz getiri enflasyonun altında.

arabayi satip eksi faizle mevduata koyacagina benzin dokup yak daha iyi be abi sakin oyle bir sey yapma. odeme gucun varsa kredi cekip model yukselt orda da eksi faiz var nasil olsa en azindan kendi avantajina kullanirsin bu durumu mevduattaki dezavantaj yerine.

bu devirde arabasiz zor, ben olsam arabaya dokunmam, elimdeki parayi doviz olarak biriktirip ilerde ev alirken arabayi gerekirse satarim.

anlamadım drop off yerine bırakmadınız mı ? eger bırakmadıysanız hiç bir sirket vale hizmeti sunmaz....

avis
budget vb.... kurumsal şirketlerden sasmamak gerek

Şöyle yap: youtu.be

@sunriseee yani dış hatların önüne yanaşıp oradan görevlinin teslim almasını istedim bu olmuyor galiba.

@malheiros aracı geri teslim almadıklarını iddia edip öttürürler adamı o şekilde bırakıp giderse. orda bıraktığı için yiyeceği cezayı, vale parasını, kaç saat süreyi aştıysa o parayı çatır çatır verdiğin kredi kartından çekerler. bir de hasarsız aldığın arabada hasar var derler, bir tarafını yırtsan ispatlayamazsın.

sorunun cevabına gelecek olursak ben avis'te hiç sorun yaşamadım bugüne kadar.

Yani ilk önce hastane çıkış verecek ve gideceği şehirdeki hastane de kabul edecek. Kafanıza göre hastaneye götürmeyin. Özel ambulans firmaları vardır bulunduğunuz şehirde onlardan fiyat alın. Misal, Ank-İst gibi bir rotada 2.000'den düşük olacağını zannetmiyorum.

özel ambulans şirketleri bu hizmeti verir. maliyetini söylemek için nereden nereye gideceğinizi bilmemiz lazım da, onu buraya yazana kadar arayıp sorun daha kolay olur.

istanbul'dan ığdır'a mı gidecek hasta yoksa istanbul'dan kocaeline mi? arada 1000km mesafe farkı var.

ayrıca hastanın durumu kritikse, bu nakil işini yapmayı tercih etmiyor özel firmalar bile.

dün tek taraflı kompozit dolgu yaptırdım, çok uğraşmadı 20 dakika falan sürdü ve 600₺ verdim. bu aile dişçisi gibi bir adam yıllardır gidiyoruz, fatura falan kesmiyor, tek asistanı var, adam da part time gibi çalışıyor, hep elden veriyoruz. eğer sizin yaptırdığınız yer fatura kesiyorsa falan bence o rakam normal. doktorla pazarlık yapılır mı bilmiyorum, hiç yapmadım.

implant işine falan hiç girme, o en son. en kötü kanal + dolgu yaparlar. ön dişlerde de eğer çok çürük var ama diş kurtarılacak gibiyse kaplama yapılıyor.

bence verebiliyorsan 5bin'i ver ve dişlerini kurtar. bugün vermediğin 5bin yarın 50bin olur, eğer onu da veremeyecek olursan ağzında dişsiz dolaşırsın.

bu soruya herkesin cevabi bireysel olur. ben sabah erken spor yapmaktan nefret ediyorum mesela, kesinlikle tavsiye etmezdim kimseye. ama spor yapan bir suru insan taniyorum, iclerinde sabah spor yapip zipkin gibi gezenler de var. demek ki bazilarinin isine yariyor.

en iyisi kendi takviminiz icinde, "duzenli" olarak spor yapmaniza imkan veren rutin hangisiyse onu uygulamak. deneyin, sabah erkenden spor yapin, birkac gunde karar verirsiniz.

sizin durumunuzda iş yerinize yakın bir spor salonunda sabah veya akşam çıkışta gitmeniz daha uygun olur.

son bir aydır sabah 6.30da kalkım salona gidiyorum. ve hayatımda ilk kez spor yapan kilolu bir insanım ona rağmen spora gittiğim günler daha dinç daha enerjik oluyorum. spor sayesinde gece yatış saatlerim de düzene girdi. sabahın köründe kalktım boşa kalori almayım diye düşünerek yeme düzenime de artısı oldu. yeni başlamış biri olarak ben tavsiye ederim şahsen

Sabahlari hiit yapiyorum ben. Cok da iyi oluyor. Hizlica yag yakma amacin varsa haftada 2 hiit yapabilirsin

Kendimden ornekliyeyim cunku baska yolu yok.
Pazartesi/Carsamba/Cuma sabah 5:20`de kalkip 6 da salona gidip 8de cikiorum. Avantajim su an calistigim yer hem cok uzak degil hem de baslama zamani acisindan rahatim dolaysiyla 8:30 da iste olsam sorun yok ama olsaydi 6-7 arasi da yapabilirdim idmanimi gun sayim artardi. Hatta 2 ay icinde o durumda olmam gerekecek. Idmanim genel anlamda barbll ile yapilan compound liftlerden olusuyor. Squat/press/deadlift/bpress/pull up/row vb. Idmanin Sabah olmasi yada aksam olmasinin yada ac veya tok olmanizin bir farki yok. Uzun detay, burada girmeyecegim. Pazartesi/carsamba da aksam 18-20:00 arasi dil kursuna gidiyorum. Bir de bonus her aksam beslenme cantami hazirliyorum yani kahvaltim/ogle yemegim vs. de yanimda geliyor. Dolayisiyla rutinim haftasonu yogun yemek yapip, haftaici eve geldikten sonra bir dizi esliginde ertesi gune hazirlanmak uzerine. Mumkun mertebe 22 sularinda yatmaya yakinsamis oluyorum. Gun icinde yorgunlugunuz olur ama bu yaptiginiz ise bagli. fiziksel olarak bir performans sergileyecekseniz o gun problem olabilir ama ofiste oturuyorsaniz yine aksam ve sabah in farki bir noktadan sonra yok, basta bir vucut tepki verir.

Bunlarin yaninda Cardio yapmak, bir kilo verme araci degildir, dolayisiyla kilo vermek amaciyla ki buadaki amac aslen yag vermek/yag yuzdenizi dusurmek spor yapmak istiyorsaniz direnc egzersizleri yapmaniz lazim. Ozel ayri bir hedef veya ilgi yoksa kosmanin, elipticin vs.nin getirisi sanilandan az. Yani sizin 10km 50 dakka alti kosma hedefiniz vardir veya kosmayi seviorsunuzdur, lutfen yapin ve devamedin ama yoksa aradiginiz seyin cevabi cardioda degil. Bu tabii hic yapmayin demek degil.

Sabah yapabiliyorsanız iyi olur. Gece boyunca vücuttaki glikojen depoları boş olduğu için sabah direkt yağ yakmaya başlarsınız spor yaparken. Gün içinde de dinç olursunuz. Midede sorun yoksa öncesinde şekersiz sade kahve yağ yakımını ve metabolizmayı ateşler.

Sporum sabahları. Ben çok memnunum. Gün içinde yüksek oluyorum. akşam uyku için gerekli fiziksel yorgunluğu da sağlamış oluyorum. Kafam doluyken spor yapamam mesela sabah iyi geliyor.

sabah insaniysaniz bence olur. bir donem inatla erken kalkip, spora gidiyordum. cok kisa surdu bu maceram. 2. gun eliptik bisikletteyken ayagim pedaldan cikip ondeki bara carpti ve 3 parmagim kirildi :) o gun sabah sporu insani olmadigimi anladim :D

kşam ben de ölu gibi eve attıgım için kendimi, seni çok iyi anlayabiliyorum :) Ben de aynı şekilde sabah yapıp evden çıkıyorum. Asla enerji duşuklugu yaşatmıyor, aksine digerleri daha ayılamamışken ben daha zinde ve ayık hissediyorum tabii "uykumu almışsam" :D Uyku sorunu yaşamıyorsan ve 12de kesin uyurum diyorsan bence o plan yurur :)

İnsanların ne zor hayatları var. Allah yardımcınız olsun. Sabah sporu disiplini kazanırsanız harika olur. Ama zordur.

12'de uyursan o iş yaş. 8 saatin altı uykuyla sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürmen mümkün değil. 9'da yatağa girmen lazım.

Rayiç bedel dediği başka bir şey. Yani oturduğunuz dairenin o günkü güncel kira fiyatı. %10 biraz saçma olmuş ama.

madde çok saçma olmuş.
rayiç bedel dediği güncel piyasa değeridir. Güncel piyasa değerinden neden %10 daha fazla veresin ki?

bence hiç detaya girmeden 2.585 TL gönder. sonrasını oturur konuşursunuz.

kontratta ne yazdığının önemi yok, tüfe ne ise o.

Düzeltme: evet kontratta tüfeden düşük bir oran yazıyorsa geçerli, üstü ise geçersiz.

Kontratta yazanın bir önemi yok +1
İsterseniz yüzde 100 artıralım yazılsın, tüfe ne çıkarsa onu göndermeniz gerekir.
Yine de yüzde 10 sizin lehinize. Bi deneyin şansınızı.

kontratta yazanın önemi var.

sözleşmede özellikle bir oran belirtilmişse ve belirtilen oran tüfeyi geçmiyorsa zam da o oranda yapılabilir. belirtilen oran tüfenin üzerindeyse o zaman geçersiz olur.

sözleşmede yazanın tabii ki ödemi var TBK der ki "Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir"
yani sözleşmede kira artışı düzenlemen kira yenileme dönemindeki tüfenin 12 aylık ortalamasının altında ise sözleşme uygulanır. eğer üstünde ise kanun maddesi uygulanır.

Yüzde 10

%30 civarı olması gerekir.

45cm gibi

kalan üçgen kısmın kenarları eşitse 45 cm. ama 18 cm bu kadar yüksek değil, görsel yanıltıcı gibi duruyor.

verilen bilgilerle bulunamaz.ancak görselden orantılıyıp yaklaşık bulunabilir fakat o da arkadaşın dediği gibi çok yanıltıcı

görsel yanıltıcı. ama o kısım toplam uzunluğun yarısı civarındadır. o yüzden 33cm diyorum.
edit: fikir değiştirdim. dizden aşağı bacağınızı ölçerseniz bir fikir verir. o nedenle 40cm civarıdır.
i.ebayimg.com

Bu bilgilerle bulunamaz ama aşağı yukarı ayak bileği-diz arası mesafesi kadar işte. Anca böyle.

Peki kalçadan itibaren eğimini hesaplayabilir miyiz? bu yastığın yüksekliği 25 cm olanını buldum da.

Yüzde 28 eğim

Yapmanız gereken, fayansı döşettirmek, derzlerini yaptırmak ve sonra boyamak. Eğer fayansları önceden boyarsanız, döşenirken veya derzleri vurulurken boya gidebilir. Piyasada bir sürü fayans boyası falan var, onlarla iş bittikten sonra üzerinden boyarsınız. Duvarda problem olacağını zannetmiyorum ama yerde pek sağlıklı olmaz.

Fayans boyamanın amacı iyisiyle kötüsüyle kırmadan dökmeden renk değiştirebilmek. Siz zaten kırma dökme işini yapıp istemediğiniz fayansı döşerseniz çok saçma olur. Fayansçı doğru söylemiş. Gerçek fayans gibi hiçbir zaman olmuyor, dökülme vs yapma ihtimali yüksek.

ben hiç denemedim ama bu gibi işler için bianca boya var, çok iddialılar, bir araştırın derim, hatta belki direkt arayıp konuşmak iyi olur.

Avustralya'ya gitmedim ama tropik bölge içinde kalan ülkelerde de var. Endonezya'da otele check in yaptık, odaya girdik, odada el kadar örümcek vardı.

Yakınım Melbourne de yaşıyor. Kentin periferisindeki bahçeli 2 katlı banliyö tarzı yerleşim bölgesinde. Zehirli karadullar ve el kadar büyük örümceklerden bahsediyor.

8 senedir avustralya'da yasiyorum, sadece 1 defa oha bu nasil bir orumcek dedigim bir orumcek gordum.

Avustralya'daki şehirleşme öyle çok eskiye uzanmıyor. Avrupa'ya, Anadolu'ya vs. baktığında mesela şehirlerde yaşayan haşereler, yerleşim yeri kıyılarındaki deniz canlıları ve büyük şehirlerin civarındaki kırsalda öyle aşırı büyük, ölümcül derecede zehirli ve tehlikeli haşerelere rastlayamazsın. Sarayburnundan denize atladığında vatoz çarpmaz mesela, ya da kırda gezinirken ölümcül bir ısırlıma vakası yaşamazsın, evde öyle büyük örümcek vs. çıkmaz, sıtma vb. ciddi hastalıklar taşıyan büyük sivrisinekler de görmezsin. Bunun nedeni bu bölgelerde insanların binlerce yıldır varlık göstermeleri ve doğal seçilim sonucu insanlar var olmaya devam ettikçe insan hayatına zararlı her tür varlığın elenerek yerini ufak ve zehirsizlere bırakmış olması.

Avustralya denilen bölge ise 18. yüzyılda kolonize edildiği tarihe kadar küçük ve dağınık yerli kabilelerin yaşadığı bir bölge olarak var olmuş. Oradaki büyük şehirler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar en fazla 200 yıllık bir tarihe sahipler. Bu da dev örümceklerin, yılanların vs. elenmesi için yeterli bir zaman değil. Bu yüzden heryerden çıkıp böö yapıyor bu arkadaşlar Avustralyalılara.

Sehrin gobeginde kolumdan kalin piton yilani, evimde elim kadar orumcek, bahcede 40 cm mavi dilli kertenkele, evin catisinda possum gormuslugum var.

sydney'in göbeğinde 1,5 yıl yaşadım, evin arkasındaki ufak yeşillikte onlarca elim kadar örümcek, ağının ortasında beklerdi geceleri. 20 metrelik yolu yürürken flaşı açardım birinin ortasından girmeyeyim diye. kiler falan gibi bir şeyden eşya alacaksan kesinlikle çok dikkatli olmalısın. güneş şemsiyesi falan çıkarırken içinden çıkmıştı fırlatmıştım yere.

evde de 2 kere karşılaştık.

devasa hamamböcekleri vardı bir de. iki kez evin içinde karşılaştım elektrik süpürgesiyle çektirdik neredeyse girmeyecekti borudan.

bu örümceklerin bir kısmı ölümcül bu arada. şaka değil. ben gittim ilk 1-2 ay yaz sıcağında cam bile açamadım korkudan.

anlaşamazsanız kasım ayında yasal oranda zamlı şekilde ödeme yapıp oturmaya devam edin. kendisi oturacaksa ihtar çekip dava açması gerekiyor öyle kafasına göre çık diyemez. davayı kazanması için de kendisinin veya alt-üst soyunun oturacağını ispat etmesi gerekli. şu anda bu tip davalar çokça olduğu için davacının samimiyetine bakıyorlar. davanın görülüp sonuçlanması zaten en az bir sene alır. üstüne kendi oturacağını ispat edemezse masraf yaptığıyla kalır.

beşinci yıl dolduğu zaman hala oturuyor olursanız kiranın emsal bedellere göre yeniden düzenlenmesi için ayrıca başvuru yapabilir.

Hocam, anlattıklarınızdan arayan kişinin avukat olduğunu bile zannetmiyorum. Büyük ihtimalle blöf yapıyor, çünkü zam talep eden bir ev sahibinin anlattığınıza göre ihtiyaca binaen dava açması, 3 sene boyunca evi kiraya verememesi demek. Bırakın davayı da açsın, zaten sizi tahliye etmesi en az 2 sene sürer, siz de zaten o zamana 5 senenizi doldurmuş olursunuz; sonra da çıkar başka ev bakarsınız.

kira ödemelerinizde aksaklık yoksa hiç bir şey yapamaz. dava ederse de kiraya veremez. sizin için korkacak pek bir şey yok.

Yasalara göre sizi evden çıkaramaz. En kötü ihtimalle evi satılığa çıkarır. Ev satılırsa da çıkmak zorunda kalırsınız.

Ama bu işin sonu tatlı bitmez.

Evi satsada evden cikaramaz , agzi olan konuşuyor.

5 yil dolmadikca kimse kimseyi cikaramaz ,yeterki kiranizi duzenli odeyin, zammi hersene yapin

5 sene dolunca ev gercek degerine göre yeni bir fiyata biranda tukseltilebilir efe tufe vs bakmadan

10 yil doldugunda istediği gibi cikarabilir

peki tahliye davası durumunda benim de avukat tutmam gerekir mi?

anladığım kadarıyla dava açılsa bile, davadan çıkacak olası bir [6 ay içinde] tahliye kararıyla birlikte ve dava süresiyle birlikte en az 12-18 ay daha evde kalabiliyorum. bu tarz blöflerde ne yapmak gerekiyor bilmiyorum. adamın gelip burada yaşamayacağı çok açık. her sene aynı blöfü yapıyor. arayan avukat olabilir, buna inanabilirim. orada sorun yok. ancak ortada herhangi bir sebep yokken, şuan ihtarname gönderebilir mi? göndermesi durumunda cevap, itiraz yazmamı gerektirecek bir şey olur mu? ya da hiçbir şey yapmadan davayı mı beklemeliyim?

kiranın ne şekilde artacağı da ne zaman artacağı da kanunda belli. zam dönemi gelince açıklanan oranlara göre zammı yapın, sözleşmede daha düşük bir oran varsa o zammı uygulayın ve buna göre kirayı yatırın. sizden 1 lira fazla isteyemez.

sizi arayan avukat değildir muhtemelen. ihtar da gönderemez dava fln da açamaz merak etmeyin.

not: avukatım.

kiracının tahliyesi hakkında burada çok konuşuldu bir bakın derim detaylarına.
kira bedelinin ödenmemesi vs hariç genel olarak;
-5 yıl dolmadan kira tespit davası açamaz,
-kendisi ve 1. derece yakını oturmak isterse buna ilişkin ihtarname çekmesi gerekir 6 ay da süre verilir
-yeni sözleşme yapılmasını istemiyorsa sözleşme bitmeden ihtarname çekmesi gerekir
-tahliye taahhütname imzalatmak isterse imzalamayabilirsiniz,
-tadilat nedeniyle evi boşaltmanızı isterse de bunun için önce ihtarname çekmesi gerekir ayrıca yargıtay bu konuda çok katı yani neredeyse evi yıkmalık hale getirmeleri gerekiyor ve tadilat sonrası kiracı alacaksa da öncelikle size haber verilmesi gerekir verilmemesi halinde tazminat hakkınız doğar.
-ev satılsa dahi yeni alıcı ile görüşüp aynı süreçleri yaşaması lazım ama tüm bunlar yasada belirtilen koşulların özet halidir.

mutlaka bir avukatla görüşün görüşmeseniz bile ev sahibi veya başka birileri ararsa mutlaka durumu avukatınızla görüşeceğinizi, ona danışmadan bir şeyi kabul etmeyeceğinizi belirtin.

1- evet biraz iyileşir ama mucize bekleme. jilet daha önemli. mesela wilkinson'un o jiletleri gayet iyidir. bende de o makineden vardı daha sonra razorus'tan çok agresif olmayan ekonomik bir makine aldım. yani biraz görünüşü insanı cezbediyor ama o plastik makineden kat kat iyi tıraş olmuyorsun.

bunu sözlükte de yazdım, bence geleneksel tıraş denilen şey, İstanbul trafiğinde işe giderken düz vites bir spor araba kullanmak gibi bir şey. fakat otomatik vites orta sınıf bir araba ile işe daha rahat gidip geliyorsun. yani bu benim için a101'den aldığım üç bıçaklı kullan at makineler. o yüzden bir şey alacaksan da çok para verme bence.

makineye vereceğin paraya bir tıraş kasesi ve iyi tıraş fırçası alıp, kullan at bıçakla beraber, yaprak jilete göre daha konforlu tıraş olabilirsin. ben öyle yapıyorum.

2- ben o wilkinson jiletlerini en az 10 kez kullanıyordum. benim de sakalım çok gür değil.

Bende mu makineyi kullanıyorum bir aydır.
Fakat içinden çıkan jiletleri beğenmedim yerine perma sharp jiletlerden aldım memnunum.
Tek sefer kullanıyorum.
Berberdeki ustura traşı gibi olmuyor ama daha ekonomik oluyor permatik yerine yada üç vaşlıklı yerine filan.
Ama yeni makine alacaksın daha iyi makineleri araştırabilirsin çünkü plastik ve amatör işi bence 30liraya aldım ben.

Ben maksimum 3 kez kullandım jiletleri. Kullandığım en güzel jilet cryristal'di(israil yapımı). Yeşil astra da kullandım o da fena değildir.
Şimdi de derby kullanıyorum. Gayet beğendim. Ama arkadaşlar 8-10 kez kullanmışlar ben de deniycem. Bazı jiletler boyun bölgesinde tahrişe neden oluyor bende. Geltir.com'da da gördüm aynı sıkıntıyı yaşayanı.

Sen cihazından memnun musun? Başlangıç için orta agresiflikte olan merkur 34c ve edvin jagger de89 önerilir. Alışma evresinde yüzünü kesmeyesin diye. 34c var bende. Şimdi aynen senin gibi pazardan çin malı bir cihaz aldım. Baya agresif. Bazen onunla tıraş oluyorum. Fena değil. Ama günlük tıraş olunacak bir cihaz değil.

Hayatında ne gibi bir değişiklik olur. Keyifli tıraş olursun. Hayat kaliten artar. Yüzünde tahriş olmaz. Ama sen bu işin ilmini öğrendiysen cihazın pek önemi yok.

Mühim olan şey. Tıraş öncesi hazırlık. Yüzünü güzelce yumuşatman lazım. Rossmann'da bir tıraş fırçası var ismini unuttum. Gayet yeterli. Onunla klasik tıraş sabunu köpürtüyorum. Yüzümü fırçalıyorum, duruluyorum. Tekrar fırçalıyorum. Sonra tıraş. Eğer yüzünü yumuşatmazsan tıraş eziyete döner.

Orta agresiflikteki cihazla 2, 3 perde de tıraş oluyorum. Fakat agresif cihazla tek perde yeterli oluyor. Ama jilet açıklığı fazla olduğu için ters bir harekette kesiyorsun cildini. Açısını iyi ayarlaman lazım.

makine olarak bir kaç farklı marka kullandım. pahalı modeller değildi, aralarında ciddi bir fark göremedim. internetten sağdan soldan okurken pahalı modellerin farklı sonuçlar verdiğini söylüyor herkes ama 4-5 farklı jilet kullandım. en sonda da döndüm berberime sordum, permasharp en iyisi geldi. (yaygın olarak bulabildiklerimiz arasında) sanki jilet ilk etapta daha önemli bir unsur. kötü makine + iyi jilet kombinasyonu, iyi makine + kötü jilet kombinasyonundan çok daha iyi.

Bende de M uç kaweco var. Her mürekkebin akışkanlığı aynı değil. Başka marka veya renk mürekkep ile bir deneyin bence. Eğer yine aynı yazıyorsa, ucu kötüdür. kaweco'nun uçları scrikss'ten iyi bu arada.

Biz evimizi eşyalı ve faturalar dahil olarak verdik ve hazır beyan sisteminden:
- Emlak vergileri
- Kiraladığımız eve gelen faturalar
- Kiraladığımız evin yönetim giderleri
- Bizim oturmak için kiraladığımız evin kiralarını düşerek beyan verdik.

Başka mahsup edebileceğiniz kalemler de var ama en yüklüsü bunlar zaten, diğerleriyle uğraşmadık. Hazır beyan sisteminde hepsi yazıyor, biraz çalışınca çözersiniz zaten.

Yine de çıkan rakam öyle çok düşük olmadı; aşağı yukarı 1 aylık kiranın biraz üstünü gelir vergisi olarak ödüyoruz. Elbette o yıl içinde kiraya verdiğiniz evden gelen ve varsa diğer gelirleriniz olması durumunda toplam tutara göre vergi dilimleri değişiyor.

çok teşekkürler, peki ev krediyle alınca ödenen faizi de düşebiliyormuşuz sanırım, bu konuda bir bilginiz var mıdır? ödenecek faiz ilk 2-3 sene konut kira gelirinden fazla olacağı için hiç gelir vergisi ödememem lazım diye hesaplıyorum çünkü.

gib.gov.tr

Burada 6.1 maddesinde yazıyor, evet o faiz giderleri düşülebiliyor
Bir de iktisap düşebiliyorsunuz siz

@roket adam
tl,dr; evet ilk 5 yıl neredeyse hiç vergi ödememeniz gerekiyor. (damga vergisi hariç)

1-)eşyaları evin amortismanı içine dahil edeceksiniz, direk gider olarak gösterilmez. yani evi diyelim 250bine aldınız(tapudaki değer) + eşyalar 50bin tl. 300bin tl amortisman bunun %2sini 50 yıl boyunca her yıl gider olarak gösterebilirsiniz.

2-) evin tapudaki değerinin %5inin 5 sene boyunca gider olarak gösterebiliyorsunuz. (iktisap bedeli diye geçer hazır beyan sitesinde)

3-) her yıl ödediğiniz faizleri gider olarak girebilirsiniz.

4-) ev için o yıl ödediğiniz sigorta, emlak vergisi, ufak tefek tamirat bedellerini gider gösterebilirsiniz.

rahmetli şükrü kızılot'u anmış olalım;
www.hurriyet.com.tr

Ne kadar vergi cikacagi gelir miktarina bagli olarak degisir. Orta gelirliysen %20 ya da %27 cikmasi muhtemel olan. Vergi hesabini kira gelirlerinin %85'i uzerinden bu vergi oranini uygulayarak yapmani oneririm.

daha hala muhtarlıklar var, sen kaymakamlık diyorsun...

evet, gerek yok ama gördüğün büyük binaların bir kısmı sadece kaymakamlık olarak hizmet vermiyor: tapu, nüfus idaresi, vb. kurumların da hizmet birimleri aynı binada bulunuyor.

nmbr14.com

Semantle var. Sınırsız tahmin hakkın var, tahmin ettiğin sözcüklerin aranan sözcüğe anlamlık derecesine göre yakınlığını gösteriyor. Verilere göre bulmaya çalışıyorsun. 20 tahminde de bulabilirsin 250 tahminde de. Bazen uyuz etse de gün içinde boş kaldıkça dur bi iki tahminde bulunayım oyunu. Türkçesini de yaptılar bu arada ama Türkçe sondan eklemeli dil olduğu için İngilizce kadar verimli olmuyor bu oyunda

Microsoft Casual Games'te ne var ne yok onları oynuyorum ben senelerdir. Wordament, Sudoku, Solitaire vs günlük challengelar.

her gun oynadiklarimiz (hepsi gunde bir defa)

quordle - wordle'un 4lusu, ayni anda 4 kelimeyi tahmin etmeye calisiyorsunuz. pratik yapma imkani da var. - quordle.com
mathler - bir sayi veriyor. 0-9 ve 4 islem kullanarak o sayiya ulasmaya calisiyorsunuz. mathler.com
waffle - soldan saga yukardan asagi filan, yine kelime tahmin etmece wafflegame.net
worldle - harita cikan ulkeyi tahmin etmece - worldle.teuteuf.fr

Bende Skyline Sport var, M uç. Eğer kağıtta kaymasından bahsettiğin bir roller kalem gibi olmasını bekliyorsan, hayır öyle değil ve az da olsa direnç gösteriyor. Ama bu dediğim öyle takılma, kağıdı yırtma vb. gibi bir şey değil. (Ben o şekilde daha kontrollü yazabiliyorum) Zaten bir kanalda izlemiştim, kaweco'nun uçlarının beklenenin üzerinde kaliteli ve sağlam carbide uçlar olduğunu anlatıyordu.

guru degilim ama zaman icerisinde degisik renklerde aldigim 4 tane lamy safari, 1 tane lamy al-star, 2 tane de scrikss 17 kalemim var. scrikss'ler bizimkilerin universite zamanlarindan kalma. 79-80'ler falan.

M uclu olan safariler bana da cok kalin geliyor, o yuzden F uclu olanlari cok rahat buluyorum. her uc da ayni rahatlikla yazmiyor bu arada, bendeki bir tanesinin solak uc oldugundan supheleniyorum, takiliyor cunku, akmiyor, kırt kırt yapıyor.

scrikss vintage 17 zaten kendi icinde basli basina bir efsane.

yine boyle bir ton farkli dolma kalemi olan bir hocaya denetmistim 17'yi, inanilmaz begenmisti. ben de onun kaweco'sunu denemistim ama bana oyle super otesi gelmemisti. zaten 20 euro'luk bir kalem eninde sonunda.

Şu an soyadı değişti de, kimliği pasaportu falan da (elindeki belgeler) otomatik güncellendi mi mesela? Bence bu aşamada mahkeme kağıdına bile gerek olmaz.

Annem bindi ama yurt ici ucustu

Evet yeni pasaport aldi

vize alması gereken bir yere gidiyorsa vizede yazan isim ile bilette yazan isim farklı olacağı için sıkıntı çıkar. ayrıca bilet ile pasaport ismi tutmuyor ise yurtdışı giriş gümrükte sıkıntı çıkabilir

THY’ye yeni soyadınızı belirten resmî belgeyi ekleyerek mail atın, değiştirirler.

Uyarsanız ne yapabilir ki, motor ile gelip gidiyorsa o saatte yapacak bir şey var mı , yanlış mı düşünüyorum

Motorun fabrika çıkışı egzozuysa ve kendiliğinden gürültülüyse yapacak bir şey yok. Motor bağırsın diye sonradan takılan gürültülü egzozlar yasak, ceza yazılabiliyor. Trafik polisi gelip evin önündeki motora ceza yazar mı bilmiyorum.

www.milliyet.com.tr

@ceketimi alip cikcam maskeni düzeltir misin dendiği için kavga edilen bir ülkede yaşıyoruz. ne olacağını bilemezsin.

75-84 desibel sınırı varmış sanırım araçlarda. bunun üzerinde olduğunu düşünüyorum. motorun normal sesi olduğunu sanmıyorum. ya sonradan bir işlem yapıldı ya da eski diyedir belki bilmiyorum. ama kesinlikle normal seviyenin çok üzerinde.

Valla öyle bir motorum olsa gece 3'te kullanamazdım sanırım. Motorcunun apaçisiyle patlak egzozlu şahinci takımı aynı familyadan, pek bi farkları yok. Rahatsızlığınızı çok iyi anlıyorum. Bırakın gece vaktini güpe gündüz Kadıköy'de barların arasından sırf dikkat çekmek için gaz veren tiplerle birgün arayı bozucam.

Ben olsam gece 3'te geldiği zaman çıkar durumu kibarca anlatmaya çalışırdım. Baktım olmuyor git gide dozu arttırarak kabalaşırdım sanırım. Adam gaz verip tatmin yaşayacak diye ben uykumdan olucam. Aşırı sinir bozucu bir durum.

Eğer motoru bıraktığı alan düz ise, rica edersiniz, apartmana yaklaşınca motoru stop eder ve iterek park alanına çeker. Ama mesela motoru bırakacağı yer yokuş yukarı ise böyle bir şey mümkün değil, ama genelde de motorcular öyle noktalara park etmeyi sevmezler. Siz anlatın böyle.

yıllarca @malheiros'un dediği gbii yaptım, motorum da çok ses çıkaran bişey değildi üstelik.

muhtemelen boş egzos veya ses çıkarsın diye özel takılmış egzos kullanan birisidir.

Benim de motorum var ve komşular rahatsız olmasın diye gece geç döndüğümde sokağa girince motoru söndürüyorum, 50 metre kadar elimle sürüyorum. Uyarın belki anlayışla karşılar lakin kavga çıkma riskini de göze alın. Ben olsam ve beni uyarsalar mahcup olur özür bile dilerim çünkü ben efendi ve saygılı bir insanim.

düzgün bir dille rica ederseniz size kafa atacak değil. he, uyar uymaz bilemem. eğer harici egzoz takmışsa o zaten yasak, şikayet edebilirsiniz eğer ricanızı dikkate almazsa. bazı motorlar fabrika çıkışlı biraz sesli oluyorlar ve gece sessizliğinde iyice rahatsız edici olabiliyor, ona yapacak pek bir şey yok. ara gaz veriyorsa onu vermeyi keser en fazla, düşük devirde kullanır eve yaklaşınca. o biraz rahatlatır sizi.

@el conquerador stop ettiğiniz yere kadar olan sokaklarda ev yok mu? onlar da rahatsız oluyordur.

soruya cevap olarak, eğer fabrika çıkış egzoz ise hiçbir şey yapamazsınız ama sonradan modifiye ettirdiğini düşünüyorsanız polise şikayet edin. hem ceza yer, hem de düzelttirmezse trafikten men edilir.

Orjinal eksoz değildir, siz kibarca uyarın. Efendi ve anlayışlı bir insansa hatasını fark eder ve bir önlem alır, ama hırtın tekiyse umursamaz ve gürültü devam eder.

İkinci Seçenekse konuyu uzatıp keyfinizi bozmayın derim, hırt biriyle baş edebilecek bir aileyseniz uğraşın ama naif insanlarsanız huzurunuz kaçar.

Ev sahibi haklı.

Artışın olduğu ay, bir hafta bekleyip rakamlar belli olduktan sonra kira ödemesi yapmanız gerekirdi bu durumda.

Veya artışın olduğu ay, zamsız olarak ödeme yapıp, Mayıs ayında zamlı kira+geçen ay vermeniz gereken zam miktarı olarak ödeyebilirdiniz.

İlk seçenek kaçtığına göre ikinci seçenekteki gibi yapın bu sene. Seneye zaten düzene girer.

bugün açıklanana göre, zaten salla tüik kiracıya çalışıyor belki bir paket sigara parası fark eder kiran o kadar

Ne yasası çıktı ki? Ayrıca çıkmış olsa bile yasalar geri dönük işlemez genellikle. Bugünden itibaren yapılacak sözleşmeler için geçerli olur...

Ama suan cogu ev sahibinin derdi, yasam 5x zorlasmasina ragmen kira gelirlerinin en fazla 1.2x artmasi.

:) Hocam onu TÜİK'e söyleyeceksin. Yani hem TÜİK'e düşük enflasyon açıklattırıp, sonra da kiralar artsın diye yasa mı çıkartmışlar? Vatandaşı olmasan eğlenceli ülke.

Sizin ya da eşinizin yaşadığınız şehirde üzerinize konut yoksa yani sizde kirada oturuyorsanız bu sorununuzu mahkeme yoluyla çözebilirsiniz diye biliyorum. Neden noter üzerinden, evinizin kiracı tarafından tahliye edilmesi için tebligat göndermiyorsunuz ki?

Hayir yok, kirada oturuyoruz. Gonderdik zaten ama 6ay devlet kiraciya hak taniyormus. Avukatla da gorustuk, bekleyeceksiniz falan dedi

O hâlde illegal yol haricinde (yani gidip her gün taciz etmek ya da belirli bir miktar para vererek erken çıkmasını sağlamak) pek bir hareket alanınız yok hocam.

Siz iyi niyetli olabilirsiniz, evi almadan kiracıya durumu anlatıp önceden uyarıda bulunmuş, haber vermiş olabilirsiniz ama burası Türkiye. Kiracılar kadar ev sahipleri de az değil. O yüzden zaten kanunlar var. Umarım bir an önce sorununuzu çözersiniz.

Her ayın üçünde resmi olarak aylık ve yıllık ortalaması açıklanıyor, siz zam ayınızda açıklanan yıllık ortalamayı baz alacaksınız.

Ev sahibinin mantığı yanlış, yıllık ortalama ile zam yapıyoruz, o ayki Tüfe oranı ile değil.

yıl sonuna doğru resmi enflasyon rakamları biraz baskılanır. Zira bütün Memur vs. maaşları ona göre belirlenecektir. Sonrasında bir anda artış görülebilir ki bu sene de öyle oldu. Ama bunun öyle kafaya takılacak bir konu olduğunu sanmıyorum. Sonuçta bu tutarlar 3 aylık değil geçmiş 12 ay ortalamasına göre hesaplanıyor. Bu nedenle ortalama sonuçta o kadar trajik değişiklikler olmuyor.

(Tabi yıl başından beri ülkede herşeyin fiyatı uçuşa geçtiği için bu sene biraz daha farklı bir durum oluştu. Şuan herşey fırladı ve yükselmeye de devam ediyor.)

Hocam sallayın ya. Kiranı zamanında aldığına şükret de. Sitenizde toplu olarak tüm kiralar mı 2.500 oldu? Yoksa yeni kiralayanlar mı 2.500'den kiralıyor.

1. o hesabına ödeme alabilirsin, fakat türkiye'ye nasıl parayı aktaracaksın. çok komisyon ödersin.

2. şu an türkiye'den kargo anlamsız pahalı. benim 400+ cd'im vardı, hatta bir kısmı japonya basımı bilmemne. hepsi mint. koydum discogs'a, hatta en düşük liste fiyatının da 10€ altına girdim ama sıfır satış...

ha belki jewel case'lerin içindekileri çıkartıp böyle ince bir zarf haline döndürürsen belki ptt ile ucuza gider ama onun da düzgün gideceğinin garantisi yok. bana o tip plastik zarf içinde bir cd gelmişti, ama o tür bir zarf aradıysam da bulamadım. aliexpress'te de yoktu.

2020'de aylığına 50bin veren tanıdığım vardı. biz de aynı sene 7 bin 500'e kiralamıştık. Bu sene bizim kiraladığımız yerler 30-40 bin oldu.

Ha kiralayan var mıdır, belki bir aylığına evet. ama sezonuna 400 bin veren insan ya yabancıdır ve iyi kazanıyordur; ya da Türk ise çalışarak kazanmıyordur.

Gerçekten saçma rakamlar, ama Bodrum ne yazık ki öyle. Diğer tatil yörelerinden Bodrum'u ayıran en önemli özellik, İstanbul gibi bir metropolün her imkanının olması + cennet gibi tatil imkanı sunması. Başka güzel yerler de var ama alışveriş, hastane, postane imkanları çok sınırlı...

airbnb vs. ile millete kiralıyor da olabilir. 4-5 ay 400 bin tl dediğin 25 bin euro. Aylık verdiği para 6250 veya 5000 euro. Lüks vs. diye daha yükseğe kiralayabilirse baya kar bile edebilir bir ihtimal. Tabii elinde de patlayabilir.

Kendi için kiraladıysa, parası var ve böyle tipler var ki evler de o fiyata çıkmış. Bence herkes kafayı yedi bu arada evet ama millet fakirleştikçe birileri daha fena zengin oluyor işte.

son 2 senede yazlık kiraları inanılmaz arttı. gelen çok ciddi bir digital nomad kitlesi de var. aylık 80 bin dediğin 5bin euro yapıyor, ucuz değil ama ulaşılamaz bir rakam da değil.

sahibinden’de çeşmedeki ilanlara falan bak dudağın uçuklar.

Gecensene gittigim tatile 1 ay once baktigimda 30bin liraydi.
5 gecesi 30 olunca sezonluk 400bin normal.

Bizim aklimiz yetmiyor ama onu 400e alip parca parca 2 milyona bile kiralar biraz cevresi varsa

fiyat uygun.

settings > "word wrap" arat, "on" seç

kiracı.

Evi kullanıma hazır bulundurma zorunluluğu ev sahibine aittir, hukuki olarak da tbk çerçevesinde zorunlu harcamalar ev sahibindedir. Sizin kullanımınızdan bağımsız durumları elbette talep edebilirsiniz.

Siz karşılarsanız evden çıkarken söküp götürün.

Böyle şeyler demirbaş gibi olduğu için ev sahibinin yaptırması gerekiyor. Çok konuşur yokuş yaparsa kendiniz yaptırın çıkarken bozun ya da söküp alın.

eve yeni girmediyseniz siz yaptırın.

ayrıca mutfak bataryasının ucundaki perlator çıkarılıp temizlenebilir.

Gömme rezervuar duvara su kaçırıyorsa bu ev sahibinin sorumluluğu. Klozete su kaçırıyorsa kiracının sorumluluğu..
Mutfak bataryasının ucu genelde döndürerek kolayca çıkar, bu iş için bir usta çağırmak israf olur. Kiracının sorumluluğunda gibi geldi bana.

Yukarıdaki her iki durum için de kiracının sorumluluğu dedim ama henüz evde yeniyseniz o zaman bunlar ev sahibinin sorumluğudur. Yeninin tanımı kişiden kişiye değişecektir.

Gömme rezervuarı eski evimde ev sahibi karşılamıştı. O bizim bozabileceğimiz bişey de değildi, tamir edebileceğimiz de. Uzun süre kullanımdan kaynaklanan şeyleri ev sahibi karşılamalı normalde.

Fakat yeni taşındığım yerde gömme olmayan rezervuar su akıttı kendimiz alıp taktık. Büyük bi iş olsa söylerdim.

Şurada DNS ayarları ile ilgili açıklama var: support.google.com

O açıklamada DNS Google üzerinden kontrol ediliyor gibi anlatmışlar ama sizin bunu yapmanıza gerek yok. Hosting'inizin DNs ayarlarına girdiğinizde, yukarıdaki linkteki A kayıtları hariç diğer kayıtları eklerseniz, (mevcutları silerek) mailleriniz yani isim@şirket.com.tr mailleri Google üzerinden alınabilir veya o adresle diğer Google servislerini kullanabilirsiniz.

listede en altta verification var google-site-verification=6tTalLzrBXBO4Gy9700TAbpg2QTKzGYEuZ_Ls69jle8
sonundaki random string sizin Google Workspace için DNS ayarları yapma ekranında size özel bir string olarak gelebilir. O verification'ı kontrol ederek şirket mailinizi kontrol etme onayı veriyor.

Burada dikkat etmeniz, hosting'inizde DNS'de sileceğiniz satırları bir dosyaya kaydedin, eğer Google'a atamazsanız, o satırları aynen geri ekleyip hiçbir şey olmamış gibi devam edebilirsiniz.

Elektriğini bilemiyorum. Ama ysğlı radystör ufoyla kıyaslanmaz bile.

Ben düşün boluda bir kışımı radyatörle geçirmiştim yıllar önce.

Radyatörü kapatınca da bir süre içindeği yağ ısısını koruyor ayrıca. Ufo gibi kapatunca ortaluk hemen buz kesmiyor. Ufo sadece önüne ısı verir. Radyatör ise ısıyı etrafa yayar.

genelde yağlıradyatör + mini fan öneriliyor. en ideal elektrikli ısınma bu şekilde bildiğim kadarıla.

Biz şantiyede İSG yasakladığı için yağlı radyatör kullanıyorduk. Açıkçası ufolardan hiçbir farkı yok. Tek iyi yanı yangın çıkarma riski falan yok denecek kadar az, bir de belki üzerine bir şeyler serilebilir kurutmak için vb. Ama şimdi bulunduğum ofiste ufacık bir fanlı ısıtıcı var, o bunlardan çok daha fazla ve homojen bir şekilde ısıtıyor. Kötü yani biraz ses yapıyor, hoş sessiz çalışanlı da varmış ve havayı kurutıyor.

Bubarada radyatörden radyatöre fark var. Benim kullandığım radyatör kalın petekli bir aletti. Epey ağırdı. Yani uyduruk birşey değildi.

hangisi daha fazla elektrik tüketir bilemiyorum.
muhakkak nispeten daha az elektrik tüketecek şekilde üretilenleri vardır ama onlar da muhtemelen pahalıdır ama kesinlikle yağlı radyatör.

ufo zaten küçük fanlı ısıtıcılar kadar bile ısıtmıyor.
o sadece gördüğü yeri ısıtan bir şey.
bu arada o fanlı ısıtıcılar da çok iyi ısıtıyor ama pek dayanıklı olmayabiliyorlar ve çok da güvenli değil gibiler.

Senin usume endeksine bagli.
Fan mesela sogugu cat diye kiriyor, kapatip 1 saat usumuyorsun.

Ufo devamli acik olmak zorunda.
Radyator zaten bildigin kalorifer gibi, odayi yavasca isitiyor sonra sen isiniyorsun.

Ben fan tercih ediyorum cok usuyen biri degilim bi kere isinsam yetiyor saatlerce.

www.turkiye.gov.tr

Is degistirenlere vergi soku basligina bak

Aleykümselam,
Bunu bende merak ediyorum diyerek gelecek cevaplar için yazıyorum.
Geçmiş olsun.

implant istemiyorsan protez diş yaptıracaksın.

ankerli protezi araştır.

Masrafına bir şey diyemem ama diş hekimi fobisi olan (ve dişçimin kapısından içeri girerken ağlamaya başlayan) biri olarak söylüyorum, implantın acısı yok. Diş çektirmekten çok daha kolay. 4-5 ay önce dişimi kırıp çektirmek zorunda kaldım, yerine implant yapıldı. Yani gayet taze bilgi :)

Bütçe olarak da yerli üretim implantlar daha uygun, yerli ürün kullanan bir doktor arayabilirsiniz.

Ben implant yaptıralı bir hafta oldu daha hiçbir acı olmadı esas kanal tedavisinden korkun :(

ortodontik tedavi de diğer bir yöntem, ancak tabi çok daha uzun sürüyor takdir edersiniz ki.

Ben tedaviye başladığımda 4 tane dişim çekilmişti, zamanla diğer dişlerim o boşlukları doldurdu. Şimdi dişlerim hem düzgün, hem de hepsi kendi dişim.

Kesin çözüm implant. Acı duymazsınız, fakat pahalı. En son tanesi 10bin gibi bir şeydi.

3. Secenek var. hareketli protez. Parsiyel hareketli protez diye aratin.

Butce olarak beklemek isteyebilirsiniz, o mantikli bir sebep ama kalan sebepler implant disi secenekleri makul kilmiyor.

Eger su an paraniz yetmeyecekse iki secenek var. devlete gidecek zaman ve sabriniz varsa bedavadan hareketli protez yaptirin ki dislerin yerleri kapanmasin, siz beklerken.

Ya da devlette implant yaptirin, cok daha ucuza yaptirirsiniz. Ama protezi disarda ozelde yaptirin.

Yerli implantlar daha ucuz evet. Onu da Nukleoss markadan baska marka yaptirmayin.

Kopru de aman diyim. Uzak durun.

your moms house podcast

my dad wrote a porno

H3h3 podcast

Ben FEAR'ı izlemedim ama daha önce benzer soruyu sormuştum. WD'in öncesinde başlıyor sanırım. Tamamen farklı kişiler ama boşuna izleme, vakit kaybı diye öneri gelmişti.

(git: 1214233)

FTWD'in ilk 3 sezonu gerçekten güzel. İzle, pişman olmazsın.

Fakat 4'ün başını hiç beğenmediğim için ve aynı dönemde de TWD'in 8. sezonu mu benzer şekilde saçmaladığı için izlemeyi bıraktım. Belki devamı da güzeldir ama hiç zannetmiyorum.

Ftwd spoilerı içerebilir

Sırf o atmosfer için izlemeye başlamıştım. 3 sezon mu 4 sezon mu ne izledim tüm karakterler 1 posta full değişti sonra gelenler de değişmişti.

Çok anlatacak 1 hikayesi kalmamış olmuştu benim için o sebeple.

Ana twd evreniyle 1 şekilde kesișeceği beklentisi vardı, bi Morgan gelip gitmişti o kadar

evrene ilgi duyuyorsan mutlaka izlemen gerek zaten. karakter değişimleri oldu
ilerde birleşecek de deniyor...
ki ilgi duymasan zaten izlemezdin.. bence her türlü izlenir güzel dizi... twd de bi ara baya bozmuştu ona bakarsan.

senaryo pek güzel değil ama wd evreni olduğu için ben sıkılmadan izliyorum.

world beyond da aynı şekilde. başta ergenler üzerinden yürüdü ama 2. sezonda crm daha ön plana çıktı. crm gizemini çok merak ediyodum. bayaa detay var. tavsiye ederim.

Rakam telaffuz edilemez bu durumda. Faaliyetinize göre takdir komisyonuna sevk edileceksiniz gelir vergisi geçici vergi ve katma değer vergisi ödeyeceksiniz. Usulsüzlük cezaları da cabası

faaliyete basladiginiz zamandan bugune kadara olan tum beyannamelerin duzenlenmesi ve bunlarin herbiri icin ayri usulsuzluk cezasi odenmesi gerekiyor ayrica defter tastikleri vs. Belli bir gelirin uzerinde degilseniz ve sektore gore Sirket olarak baslatmaktansa Serbest meslek defteri ile daha az bir ceza ile kurtulabilir sonrasinda sirkete cevirebilirsiniz.
Bunu bir muhasebeciye danismaniz daha dogru olur, sonucta sirket kurulumu vs icin yine SMM'ye gitmeniz gerekecek.

Bu zamana kadar sorun olmamış, fatura vs kesmemişsin. Bugünden itibaren başlat devam et.
Türkiye burası malum.

rakam söylemek zor. 1.5 yıldır hiçbir beyanname verilmemiş, hiçbir defter tasdik edilmemiş. sırf beyanname cezaları bile evi arabayı sattırır. ayrıca takdire sevk edileksiniz. yani ortada bir kayıt olmadığı için bir komisyon toplanıp sizin ne kadar kazanmış olduğunuzu ve ne kadar vergi ödemeniz gerektiğini takdir edecek, üzerinden vergisini hesaplayıp bu vergiyi de geç ödediğiniz için cezasını kesecek.

kira kontratının önemi yok. geriye dönük bir yerlere (banka hesabı vs) iz bırakmadıysanız dükkanı 1.5 yıl önce kiraladım, ama işe bugün başladım diyin ve bugünden itibaren başlatın. milyorlar kazanmayacaksanız o ceza ödenmez, ödendiğine değmez.

Hocam siz bir kira stopajı için neden geçmişe yönelik kendinizi sıkıntıya sokuyorsunuz. Ayrıca öyle geçmişe dair işlere girerseniz, 1-2 değil sizin çocukluğunuza kadar giderler. Sakın ola öyle bir şey yapmayın. Ev sahibine ... çekin; öde gelir vergini ben sana yollayacağım tutarını deyin. Sonra şirketinizi açın ve adresinizi de gösterin.

Şirketi de artık en erken nisandan itibaren aktif edeceğiniz için, 2022'de kiranızı biraz yüksek beyan edersiniz; yoksa 2023'te ev sahibi yine eksik beyan etmişsin stopajı diye ensenizde boza pişirir.

diyecegin şey şu.

Ben bu işyerini tuttum ama o zaman iş yapma gayem yoktu. Ev eşyalarını depolamak için tuttum vb. Yani gelir ghetirici bir faaliyet değil hatta ticari bir faaliyet te değildi.

Şimdi bu yeri iş yeri olarak kullanmak istiyorum.

Diger türlü epey ceza yersin. 18 ay beyanname vermeme cezası epey olur. hiç o topa girme.

Kesinlikle geriye dönük işlem yapmayın.

"1,5 yıl önce kiraladım şimdi ticarete başladım" +1 kesinlikle, mal sahibine tahakkuk eden vergiyi ödeyin sıkıntı çıkarmasın.

"1,5 yıl önce kiraladım dükkanı/ofisi, işlerim planladığım gibi gitmedi, 1,5 yıl boşa kira ödedim ama dükkanın yerini sevdiğim için kontratı iptal etmedim. Bu tarihten itibaren de ticarete başlayacağım"

Ya zaten sormaz kimse, mal sahibine tahakkuk eden muhtasarı öde geç.

İnternet vergi dairesinden ödeme yapabilirsiniz. Mali müşaviriniz tahakkuk atmıyor mu size?

Bahsettiği kira stopajı ise ve geçtiğimiz sene içinde bildirmemişseniz artık çok geç. Ofis sahibi ödeyecek, belki sizden ister ödediği tutarı.