Giriş
(12)

aldığınız tekstil ürünlerini yıkıyor musunuz?

ahm1
korona sebebiyle değil.mesela ben şimdiye kadar aldığım tişörtleri, kotları bile yıkamıyordum ama insanlar ikna etti beni "kaç kişi deniyor onları" diyerek (ki zaten dükkanda durmaktan da tozlanır vs.).şimdi de yastık kılıfıydı, çarşaftı vs. onları yıkasam mı diye düşünüyorum. şimdiye kadar yıkamıyo
korona sebebiyle değil.

mesela ben şimdiye kadar aldığım tişörtleri, kotları bile yıkamıyordum ama insanlar ikna etti beni "kaç kişi deniyor onları" diyerek (ki zaten dükkanda durmaktan da tozlanır vs.).

şimdi de yastık kılıfıydı, çarşaftı vs. onları yıkasam mı diye düşünüyorum. şimdiye kadar yıkamıyordum, paket içinde geliyor zaten ama acaba pakede girene kadar hijyen koşullarını koruyamıyorlar mı? belki yıkandıktan sonra güzel bir şekilde paketleniyordur?

yıkayalım mı yani çarşafı vs.'yi?
0
ahm1
(12.06.20)
arkadaşım yeni yapılan tekstil ürünün toz tüy olur. bunların gitmesi için yıkaman gerek. hele yastık kılıfı çarşaf falan yıkanmadan kullanmak şaka herhalde.
0
sizofren06
(12.06.20)
Tekstil ürünleri endüstriyel yıkamaya gidiyor. Ama yıkamaktan zarar gelmez. Yıkama ile paketleme arasında ne olacağını bilemezsiniz. Yatak örtüsü ya da diğer tekstil ürünleri için "hijyen koşulları korunuyor" diye bir şey duymadım hiç. Pakete girmeden önce yere düşürme, aşırı toz olmasın yeter. Yıkamadan sonra ütüsü vs. var. Günde bin tane farklı ürün aynı ütü masasından geçiyor. Öyle düşün.
0
himmet dayi
(12.06.20)
Yastık kılıfı, çarşaf, örtü ve iç çamaşırları yıkarım. Ama diğer aldığım kıyafetleri yıkamam. Yıkanması gerekiyor diye düşünüyorum ama uğraşmıyorum:)
0
yineiyisinoxford
(12.06.20)
Evet, her zaman yıkarım.
0
hayirsiz
(12.06.20)
Ben hicbir şeyi yikamiyordum. Sonra uyuz salgını çıktı o zamandan beri yıkamaya başladım. Çarşafları vs de yıkıyorum.
0
elorelia
(12.06.20)
Bir tek paketinden yeni çıkmış çorabı giymeyi çok sevdiğim için çorapları yıkamıyorum. Geri kalan her şey, özellikle de yastık kılıfı, nevresim falan, eve girdiğinde doğruca kirli sepetine gidiyor.
0
kobuzchu kiz
(12.06.20)
teninle temas eden bütük tekstil ürünlerini yıkamadan giymemeni öneririm. o kumaş tekstil atölyelerinde depolarda leş gibi yerlere atılıyor. sadece işçilik kısmında 8-10 kişi elliyor. baskılı ise o boyanın ilk tozu da ayrı bir risk ve son olarak mağazada kimler kimler deniyor. yani yıka.

dış kıyafetler ve çorap istisna olabilir
0
sarcophagus
(12.06.20)
Tenle temas eden her ürünü yıkarım. Cok zor durumda olmam lazim kullanmak icin.
Mantiken milyon kisi degmis/denemis olabilir, depoda üstünde fare, haşere gezmis olabilir.
0
logisticsmanager
(12.06.20)
Dikildiği ortamdan paketlenme aşamasına kadar kim bilir nerelerden geçiyor:/
Ben hep yıkarım nevresimleri.
0
megalomaniac
(12.06.20)
ben aldığım her şeyi önce yıkarım. fabrikalarda pisleniyordur, mağazada pisleniyordur. paketliymiş vs önemli değil. o kullanılmamış kumaş kokusu bile pis geliyor.
0
batlegolas
(12.06.20)
bazı ürünleri yıkamıyorum kaşmir deri mont kaz tüyü vs kalan hemen hemen her şeyi direkt yıkayıp kurutma makinasına atıyorum
0
monkey
(12.06.20)
kendimi bildim bileli her seyi yikiyorum.
0
fakyoras
(12.06.20)
(15)

2020 model peugeot 208

Filinta61
Merhabalar,Daha önce bu tio bir karşılaştırma sorusuna verilen cevaplardan sonra biraz daha araştırdım. Bu arabanın sıfır fiyatı 140 bin olarak görünüyor sitesinde. Cam tavanı dahil edersek 145 bin civarına gelir ıvır ziviriyla.Bu arabayı öncelikle canlı görmedim. GÖren, kullanan arkadaşlardan yorum
Merhabalar,

Daha önce bu tio bir karşılaştırma sorusuna verilen cevaplardan sonra biraz daha araştırdım.

Bu arabanın sıfır fiyatı 140 bin olarak görünüyor sitesinde. Cam tavanı dahil edersek 145 bin civarına gelir ıvır ziviriyla.
Bu arabayı öncelikle canlı görmedim. GÖren, kullanan arkadaşlardan yorum beklerim.

Ayrıca opel corsa, toyota yaris ve fiat egea hb modellerin 2020 modellerini inceledim. Küçüklük beni etkilemiyor, otoban faresi de değilim. 2 kişiyiz.
Çoğu zaman şehir-içi ulaşım için kullanılacak.

Gönlüm peugeot tarafında. Siz ne dersiniz.? Olumsuz gördüğünüz taraflar var mı?.
Beklesem fiyat indirim olur mu?

Arka frenlerin disk, jantların çelik ve birazda asabi görünen arabaları seviyorum. Otomatik takıntim yok, benzin dizel takıntim da yok. Bagaj büyüklüğüne de takılmıyorum.
0
Filinta61
(12.06.20)
Sıfır olarak alıp 5 senedir peugeot kullanan biri olarak tavsiyem bayilerden fiyat alın pazarlık yapın. Ankara göral iyi fiyat veriyordu en son. Birçok bayi ile görüşün liste fiyatından iniyorlar. 208 kasa değiştirdi, geldi gelecek. Simdiki kasasi da fena değil ama bekleyin derim. Su ara yeni corsa iyi, biliyorsunuz opel gurubunu da peugeot satın aldı.
0
karacigerim vur kadehlere
(12.06.20)
Yeni corsa ve yeni 208 dış görünüşleri hariç aynı sayılırlar. Psa grubu tarafından aynı platformda üretildiklerini duymuştum. Ama peugeot bi tık pahalı olacaktır. Ben yeni fiesta çıktığında ilk alanlardanım. Şimdi olsa corsa veya 208 alırdım sanırım. Bence ikisini de test edin. Bazen insan bindiği anda karar verebiliyor. Bide fiyat araştırması yaparsanız bana da msj atın lütfen. Bu iki aracı da almayı düşünen arkadaşlarım var.
0
the coon
(12.06.20)
Bahsettiginiz rakam eski 208 icin yenisi turkiyeye kisa zaman icerisinde girecek ve cok guzel bir kasa ile geliyor. Hemen demode hale gelecek bir arac almazdim ben olsam. B segmentte ibiza dusunulur bence. Ya da yeni 208 beklenebilir.
0
pofudukayi
(12.06.20)
Yani şu an listede fiyatı olan 2020 peugeot 208 eski kasa mi. Anlamadım.
0
🌸Filinta61
(12.06.20)
Evet linkini biraktigim kasa icin. 7 senedir falan ayni kasa. Arayip teyit edebilirsiniz.


www.sahibinden.com
0
pofudukayi
(12.06.20)
O zaman siz bekle derken 2021 yilini bekle diyorsunuz.
0
🌸Filinta61
(12.06.20)
Bu yilin sonbahari planlaniyordu ama guncel bilgiyi bayi soyler. Bekleme imkani yoksa 208 tercih etmezdim ben kendi adima.
0
pofudukayi
(12.06.20)
Teşekkürler seat ibiza aklımda olsun. Yalniz o da 1.0 motormus.
0
🌸Filinta61
(12.06.20)
Ayni motoru leon, octavia, audi q2 gibi buyuk araclar bile kullaniyor. Performansli iyi bir motor. Test etmeden karar vermeyin.
0
pofudukayi
(12.06.20)
1.0 motor olayı göz korkutmasın bunlar turbo beslemeli motor, bugünün 1.0 turbo motoru 20 sene öncesinin 2.0 atmosferik motorundan daha fazla güç ve tork üretiyor, misal atmosferik motor 1 bar hava alıyorsa turbo beslemeli motor 1,3-3 bar arası hava alıyor, haliyle çok daha düşük hacimde çok daha yüksek basınç yaratıp çok daha fazla güç ve tork üretiyor. Amaç da zaten daha küçük daha düşük hacimli motorda daha fazla güç üretmek, durduk yere küçük motor yapmıyorlar yani.

Şöyle bi örnek vereyim:

96 model 2.0 atmosferik motorlu Opel Vectra 136hpg güç 185nm civarı tork üretir.

Günümüzde Ford'un 1.0 turbo motoru Ecoboost 140hp güç 210nm tork üretiyor.

O nedenle böyle düşük motorlar göz korkutmasın baya kaliteli performans üretiyorlar.
0
angelus
(12.06.20)
ibiza olabilir demeye geldim bende haziran basinda 142.000 de zamla 152.000 oldu
0
sweetoffice
(12.06.20)
Ibizanin tek modeli var sanirsam 2020 de oyle gorunuyor , fakat standart donanim harici opsiyonlarının fiyat listesini bulamadım. Ibiza hoş görünüyor evet. Biraz detaylı bakayım.
0
🌸Filinta61
(12.06.20)
Peugeot tek sorunu kadran tarafi. Ben misal Peugeot arabada kadranı göremiyorum direksiyonu kendime gore ayarlarsam. Ona dikkat etmek lazim.
Onun disinda denildigi gibi yeni modeli degil denildigi gibi.
Onun disinda iciyle disiyla cok guzel araba yeni modeli. Eski kasa guzel(di) ama eskidi.
Yeni yaris ve i20de geliyor ama kac paraya gelirler bilemiyorum.
0
logisticsmanager
(12.06.20)
Dedigin sorunu çok net anladım. Kimi arabada okuyor öyle. Direksiyonu kendime gore ayarlayınca kadranı engelliyordu.

Peugeot pahallı gelir. Ben öyle bilmiyordum.

Yaris tip olarak hoşuma gidemedi ya çok zorladım ama yok hoşuma gitmedi.

Ben ibiza, corsa ve egea hb modellerini canlı canlı bir göreyim en iyisi.
0
🌸Filinta61
(12.06.20)
pejo türkiyeye araç temininde sıkıntı yaşıyor. çin de üretimin durması tüm araç piyasasını etkiledi. öncelikle sizi sıraya alacaklar 140 bin siz arabayı elinize alana kadar 150 bin olabilir.
toyota yaris ne kadar avantajlı görünse de konforlu bir araç değil ancak sıkıntı çıkarmaz. egea zaten farklı segment. opel corsa tercihin olur. pejo görüntü ve iç dizayn anlamında önde olsa da fransız araçların iç konsol malzeme kaliteleri düşük oluyor.
0
mikahakkinen
(12.06.20)
(10)

Hiç işiniz için büyük bir ceza yediniz mi?

Kediyi üzdün
Hangi mesleğin ne gibi sorumlulukları var bu ceza konularında merak ediyorum.Ben mesela bir kere tır bekleme parası yedirmiştim çalıştığım şirkete.
Hangi mesleğin ne gibi sorumlulukları var bu ceza konularında merak ediyorum.

Ben mesela bir kere tır bekleme parası yedirmiştim çalıştığım şirkete.
0
Kediyi üzdün
(11.06.20)
Kim yapti bilmiyorum, ben gelmeden 1 sene once yapilmis ama ceza benim donemde gelmisti. Onaylanmamis bir ürünü onayli diye gorup uretimde uzun sure kullandiklari bir kaza sonrasi ogrenilince müşteri bütün bu hammadde kullanilan bitmis urunlerintamiri +30 milyon euro gibi ceza kesmişti. Yuvarlarsak 40 milyon euro diyebiliriz.

Onun disinda yeni calistigim yerde Asya'da fabrika kurumunda proje müdürü hammadde deposunu unutuyor, fabrika 6 ay falan otelendi, kendisi kovuldu. Maddiyat gene benzerdir bana gore (firsat maliyeti dersek).
0
logisticsmanager
(11.06.20)
Ben yaptırmadım ama benden önce gangnam style en meşhur donemindeyken programda kullanılmıştı. 10.000 TL ya da 10.000 usd ceza ödenmişti.
0
allah yazdiysa bozsun
(11.06.20)
Excel'de minik bir hata yaptım diye fazladan milyona yakın ödeme yaptı şirket. Zaten yapılacak bir ödemeydi gerçi ama kredi çekmek zorunda kaldıkları için faiz ödediler. Normal şartlarda cezası işten çıkarılmak olurdu.
0
IncredibleMau
(11.06.20)
@üğpoıuy yok o kadar tezat değilim :) hammadde alımı sırasında kullanılan konteynerlar içindi ;)

@logisticsmanager benimki de cezamı dedim şu an. Onlar nasıl rakamlar ya öyle :((
0
🌸Kediyi üzdün
(11.06.20)
ceza değil de ben formülü yazarken bir hata yapmışım, toplam 10 ton ürünü türkiye'nin her yerinden iade aldık. yine benim sorumluluğumdaki teknisyenin gözünden kaçan bir şey yüzünden 6-7 ton ürünü her yerden iade aldık.
onun dışında ötv, gtip gibi şeyler yüzünden şirketin ceza yemişliği de var ama onu teknik birimin sorumluluğuna verenler utansın.
0
pati
(11.06.20)
Ceza değil ama ihaleye verdiğimiz teklifte bir şeyi yanlış anlayıp ona göre fiyat aldığım için 60.000 tl kadar zarar yazmıştık o kalemde. Yıl 2014 bir de. Fakat diğer kalemlerde kazandırdığım için patron çok kafaya takmamıştı.
0
catch the arrow
(11.06.20)
Satılmayacak ıvır zıvır ürünleri stoğa aldırmıştım, 2-3 sene boyunca satılmadı, sonra da yok pahasına verdiler. Ama toplasan 100 bin lira falandır max.
0
roket adam
(11.06.20)
bundan 15 yıl kadar önce tur otomasyon yazılımında uçak iniş, kalkış, otelden turisti alma gibi işlemleri yazılım üzerinden operasyona bildiriliyordu. benim hatamda ispanya'ya bağlı olan kanarya adalarını ispanya ile aynı saat dilimine koymaktı. değillermiş. kanarya adalarında tatil yapan turistler yazılım hatası yüzünden geç çıktı otelden. 50bin euroya kiralanan uçak boş kalktı gitti. sorumluluğu kabul edip istifa ettim. 3 ay sonra geri çağırdılar.
0
phonex
(12.06.20)
4 milyon dolar, calistigim sirket yedi. danismanlik sirketi, ustunde calistigimiz bir binanin 2. kat dosemesinin icine ettik, mahkemede bina sahibi kazaninca ceki yazip verdiler hhehe.
0
cooperr
(12.06.20)
50 bin liralik bir ihale hesap hatasi yuzunden kacmisti:) ihaleyi biz alirdik bu hata olmasaydi ama teminatta mi ne hata yapmistik hatirlamiyorum:)
0
baldur2
(12.06.20)
(5)

şöyle bir iş fikri mümkün mü?

diffarentiationation
ithalat + ihracat + e-ticaret için bir şirket kurup, kendi ilimdeki ihracat yapmayan fabrikalardan malı alıp ihracat yapmaya çalışmak, aynı zamanda o malları e-ticaret ile iç pazara sürmek;aynı şekilde ithalat ile fabrikalara dışarıdan mal almak ve o malları yine iç pazara sürmek.bu iş neden yapılam
ithalat + ihracat + e-ticaret için bir şirket kurup, kendi ilimdeki ihracat yapmayan fabrikalardan malı alıp ihracat yapmaya çalışmak, aynı zamanda o malları e-ticaret ile iç pazara sürmek;

aynı şekilde ithalat ile fabrikalara dışarıdan mal almak ve o malları yine iç pazara sürmek.

bu iş neden yapılamaz?

tek başıma başlayacağım tanıdıkların yardımı ile. tüm konular hakkında eğitimlere katıldım ve yapabilirim.
0
diffarentiationation
(11.06.20)
bu söylediğini zaten yıllardır ticaret adı altında yapıyor insanlar? online olup olmaması bir şeyi değiştirmiyor. fabrikadan alıp halka satacaksın. bunun adı ticaret.

fabrikalara dışarıdan mal almak derken belli bir hacme ulaşırsan fabrikalara iş verebilirsin. bunun da adına fason ürettirmek denir. örnek bkz lacoste bunu yıllardır türkiye'de fabrika sahibi olmadan yapıyor. bunu tüm dünyaya satıyor. lcw vs bile bunu yapıyor.

bunu yapmak için tek kriter güçlü olmaktır. paran varsa kral sensin.

benim anlamadığım bu sistemi ilk sen mi düşündün sanıyorsun? sonuçta doğru yerlerde tanıdıkların varsa ve bu malları satma gücün varsa zaten bu işi yaparsın.

eğitim olayını geçelim. proje yönetimi sertifikasıyla proje müdürü olunmuyor. aynı zamanda tecrüben de olması gerekiyor yoksa çuvallarsın.
0
ozdek
(11.06.20)
a b c insanları yapmıştır ve yeterince kar getirmemiştir.

türkiye paypal'den çıktığından beri bir türk firmasının direk ödeme alması çok zor hale geldi. yani bir a firması sana swift yapıcakta 20 gün sonra paranı alacaksın. çok zor.

yurtdışında firma kurup yürütmen lazım o da masrafları arttırıyor.
uğraştırır adamı yine piyasa sabit değil kendi ilindeki firmalar muhtemelen toptan satıyordur yani senin satış yapacağın zaman adamda mal olmayabilir bu sebeple seninde toptan alman lazım bu da ayrıca stok masrafı demek.

sorun finansal yani. almanya'dan sana direk ödeme gelse sende ptt ile malı göndersen bir sorun olmaz ama paranın gelmesi sıkıntılı malın gitmesi sıkıntılı 2020 türkiye'sinde.
0
duyurukullanıcısı
(11.06.20)
Bunu yapan arkadaslarim var zaten. Ama uzun sure sikinti cektiler çünkü zaten bu isi yapan bir suru adam var.
Yalniz oyle bir kasa bir masa girilemiyor çünkü para ya da sana arka çıkacak tanidik lazim.
0
logisticsmanager
(11.06.20)
Direkt bunu yapan bir sirkette calisiyorum sadece ithalat yok. Uretici degilsen ithalat yapmak cok mantikli degil cunku vergi avantaji saglayamiyorsun pek ama olmaz degil
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(11.06.20)
12 yıllık dış ticaretçiyim.
öncellikle bu tür işleri yapan bir çok dış ticaret firması var. ihracat yapamayanın ihracatını yapan, onlar adına ithalat yapan vs. hangi sektöre yöneleceğin çok önemli ama. her türlü ithalat ihracatı yaparız dersen patlarsın. ürünler gümrük tarifeleri için de bilgin olmalı.

son olarak proletarier aller lander vereinigt euch çok haklı. öyle bir vergiler gelmiş ki üretici değilsen muafiyetin yoksa o vergiler çok bel bükecek :/
0
zenc
(12.06.20)
(10)

kıdem tazminatı sizce kalkacak mı? yani fona mı bağlanacak?

tuborg yesili
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/kidem-tazminatinda-yeni-donemtamamlayici-emeklilik-modeli,2Vc04WBkj0qQqA5aCaFzsAbu çok ciddi bir rezalet değil mi? resmen kendilerine kaynak yaratmak için çalışanın hakkı gasp edilmiyor mu? göremediğim bişey mi var?
www.ntv.com.tr

bu çok ciddi bir rezalet değil mi? resmen kendilerine kaynak yaratmak için çalışanın hakkı gasp edilmiyor mu? göremediğim bişey mi var?
0
tuborg yesili
(11.06.20)
cok sacma. sacma olmayan ve calisanin iyiligine olan bir sey yapmalarini beklemiyorum zaten kendilerinden.

sata sata bitirdikleri icin yokus asagi yuvarlanan ekonomiye yeni kaynak bulmaya calisiyorlar.

issizlik fonunun isverenlerin cebine gittigi ulkede her sey beklenir.
0
fakyoras
(11.06.20)
rezalet ama beyaz yakalılar hariç kimsenin ilgisini çekmiyor nedense. Bence gasp. Bıktım artık her şeyimize el konmasından, vergilerden.

Bu süreçte ücretsiz izine çıkma, KÇÖ olayı da bizim biriken paralarımızdan yedi mesela.
0
nhk ni youkosu
(11.06.20)
ne zaman topluca ''yeter'' diyebileceğiz çok merak ediyorum.
0
🌸tuborg yesili
(11.06.20)
Gasp, sizin goremediginiz bir sey yok da gozunun önundeki olaylari goremeyen milyonlardan böyle biraz mantik yurutmelerini gerektirecek seyleri anlamalarini ummamak lazim.
0
logisticsmanager
(11.06.20)
biz bu kıdem tazminatını ve sigorta sistemini kimden aldık bilmiyorum ama bildiğin değiştirmeye çalışıyoruz işte.

baya pişman olduğumuz kesin.

medeni ülkelerdeki örneklere bakıyorlar. şu anki özel emeklilik dediğimiz olayın normal sigortanın yerini almasının ilk adımları bunlar.

emeklilik özel emekliliğe dönecek senden her ay katkı kesilecek, bu katkıya emekli olana kadar ulaşamayacaksın, kıdem kalktığı için muhtemelen ileride sözleşmelerde sürelere de bir ayar çekilebilir. şu an 2,4,6,8 hafta diye giden ihbar süreleri değişebilir.

özel sağlık sigortasını hala deniyorlar. 10 yıl içinde sgk sistemi de tamamen kaldırılabilir gibi görünüyor.

bütün bu haberlerle tepkilerimiz ölçülüyor tepki yoksa devam. mesela yurt dışında yaşayanları ilgilendiren konularla ilgili kararlar çok kolay çıkıyor çünkü tepki gelmeyeceğini biliyorlar. bkz sigorta borçlanma miktarlarının %200-300 arttırılması.

kocaman bir simülasyondayız aslında her gün bir şey deneniyor. tepki yoksa gaza basılıyor.
0
ozdek
(11.06.20)
@ozdek, cidden simülasyon gibi. Ama böyle olursa her şey, Amerikalaşıyoruz demektir. Madem öyle özel emekliliğe ben karar vereyim (mesela benim işim belki de hiç emekli olmama izin vermeyecek vs.)istediğim zaman bozdurup paramı çekebileyim. Sağlık için de SGK için para kesilmesin ben o parayla özel sigorta yaptırayım. Öyle seçimlik bir şey sunmalılar madem.
0
nhk ni youkosu
(11.06.20)
ya ingiltere örneğinde devletin emeklilik sistemine hem katkı sağlıyorsun hem de pension var. ama devletin emeklilik sistemi kuş kadar para veriyor sana. pension ise vergi harici güzel ama paranı çekersen vergi kesiyorlar tabi.

tek artısı şirket katkısı olayı yaygın. sen %5 ödüyorsan şirket de %5 ödüyor. Bazı kurumlarda %25-30'a kadar katkı duydum(tabi o katkıyı kim verecek bilemem-maaşından gidiyor). ama ortalamada 2-12 arası bir yığılım var. genel kabul 5 civarı herkes eh işte güzel diyor.

bu ne demek %10 sen versen %10 da şirket verse yılda 2.4 maaş, 20 yılda 48 maaş demek. 50 maaş desen maaşın 5 bin lira desen 250 bin lira birikir. + fon getirileri tabi. bugünün parasıyla buna denk gelir herhalde hesabı yapamadım kafadan.

ama devletin sistemi sana 5 maaş belki verecek. o yüzden medeni ülkelerde insanlar bunu seçmiş durumda. ama şirketler de katkı yapıyor ve bu devlet tarafından destekleniyor. muhtemelen vergi desteği falan sağlanıyor şirkete de.

öte yandan sağlık konusunda da nhs diye bir sistem var yani sgk diyelim. 10 milyon kişi sırada diye dün bir haber izledim. nüfusa bak rakama bak. insanlar 1 sene vs ameliyat için bekliyor. yine ne oluyor şirketler ya da insanlar özel sağlık sigortası yaptırıyor. bana şirket yapıyor mesela ama ailem için ek para kesiliyor. bazı şirketler aileyi de ödüyor tamamen farklı uygulamalar. ama şirketin bunu yapması her zaman avantaj çünkü hasta adam hemen tedavi olabiliyor. winwin yani.

bu zaten tr'de başladı. sağlık sistemi neredeyse çöktü. kaç kişi hadi devlet hastanesine gideyim de ameliyat olayım diyebiliyor? tanıdığım herkes acıbadem'de tedavi oluyor.
0
ozdek
(11.06.20)
1- Evet Rezalet
2- Evet ediliyor
3- Var

Göremediğin şey şu, bu adamlar bu ülkenin patronu, ellerinde öyle büyük bir güç var ki aklın hayalin almaz. Ayrıca 65 yaşına kadar zaten para alamıyorsun emekli de olsan, millet o yaştan sonra gelen paranın ** koyayım diye düşündüğü için ve bıktığı için değiştirmeyenin *** koyayım mantığı ile ses çıkarmıyor.
0
paramolacak
(11.06.20)
Buna göz yuman işçi sınıfına her şey müstehak. Daha ne olacak ses çıkarmak için bildiğin gasp bu. Haberlerden izledim nevrim döndü. Millet o üç beş tazminatı çekip peşinat yapıp ancak ev araba bir şey sahibi oluyordu ona da göz koydular. Böyle başa böyle tarak...
0
Kediyi üzdün
(11.06.20)
Hayır
Yılların geyiği
0
otopsicocugu
(11.06.20)
(11)

işle ilgili akıl verir misiniz bana ?

matilda
Şimdi, ben minik bi ofiste çalışıyorum. Nisan-Mayıs'ta evden çalıştık. Haftada 2-3 gün ofise geldik. O dönemde kendi kişisel bilgisayarıma evden çalışabilmem için maili vs kurdurdum patrona. Sonra 1 Haziran itibariyle ofise döndük. Ama sanki hala evden çalışıyormuşuz gibi davranıyor bize. Akşamın 11
Şimdi, ben minik bi ofiste çalışıyorum. Nisan-Mayıs'ta evden çalıştık. Haftada 2-3 gün ofise geldik. O dönemde kendi kişisel bilgisayarıma evden çalışabilmem için maili vs kurdurdum patrona. Sonra 1 Haziran itibariyle ofise döndük. Ama sanki hala evden çalışıyormuşuz gibi davranıyor bize. Akşamın 11:30'unda şu maile bakıldı mı vs diyor (ortak whatsapp grubumuz var) mailin geliş saati 22:00. Yani sanki mecburmuşuz gibi bi de alooooo falan yazıyo. Ben de bazen ya hiç açmıyorum ya da görüldü atıp hiç takmıyorum. Bazen de o sırada bilgisayar başındaysam bakıyorum falan.
Bana çok saçma geliyor yani mecburmuşuz gibi sürekli mesaj atılması. Madem mesajı görüyorsun aç bak. Bi de bunun bi kardeşi var akşam 9da falan sürekli beni arıyor. Ofisin cep telefonu da bende, kendi telefonumu açmazsam onu arıyor, onu açmazsam da niye açılmıyor, demek ki müşterilere de cevap vermiyorsun sen vs vs söyleniyor bana. Müşterilere uyuyana kadar cvp vermek durumundayım ki akşam çok kimse yazmaz yani haftada 1-2 kişi akşam arar ya da yazar.
Bilemedim canımı sıkmaya başladı bu durum. Zaten şu an ofisten çalıştığımız halde kısa çalışma ödeneği kapsamındayız. Maaşı tam alıyoruz (sgk nın verdiğinin kalanını elden alıyoruz.) ama prim sıfır ödeniyor. Bi akıl da diyor ki bunu haklı fesih sebebi olarak gösterip 4 senelik tazminatı al git.
0
matilda
(11.06.20)
bir kere kolu kaptırdın mı bu işler çok zordur. o telefonu mesai saati bittikten sonra açmanı tavsiye etmem.
şirket telefonu da olsa bir mesai saatiniz vardır elbette. 7/24 açık tutulması gereken bir telefonsa bilemem ama ben akşam 18'den sonra müsait olmuyor telefonu başkasına vereyim falan denebilir?
0
ozdek
(11.06.20)
Kabus gibi. Ne rezil karakterde insanlar var.
Bunlar ancak yasadan davadan anlar ama nerede buna ceza verecek hakim. Yoksa konuşarak anlayacak adam boyle sey mi yapar?
Yani bence bunlari kayıt altina alin, ileride kullanirsiniz.
0
logisticsmanager
(11.06.20)
alakasız bir zamanda "fazla çalıştığımız sürelerin ücreti ödenecek mi" diye sor yanına gidip. ne fazlası derse "e mesai bitince akşam 10'da bile çalışmamız gerekiyor, artık home office olmadığımıza göre ben eve geldiğimde mesai saati ve çalışma ortamı dışına çıkmış olduğum için yasal olarak fazla çalışma yapıyor oluyorum. kçö bittikten sonra bunun ücretini alacak mıyız, hesabı nasıl olacak" diyeceksin.

patron perspektifinden bakarsak; işin görülmesi için sana fazla çalışma yaptırma hakkı var(tabii rızanı alması lazım önce ama orası okay diyelim) ama bunun yasal karşılığını vermek zorunda. ya bunu yapacak ki mali durumlar kötü olduğu için sanmıyorum kabul etsin, ya da hık mık diycek, sen de "o zaman akşamları çalışmıyoruz, okay" diyeceksin.

kolunu kaptırdın mı geriye dönmesi zor +1
her zaman yazdığım gibi gelişmiyor o diyaloglar biliyorum ama bir noktada "haklarımın farkındayım ve illegal şeyler yaptığınızın bilincindeyim, çok zorlamayın beni" mesajını vermen lazım. bunu tehdit gibi yapmaya gerek yok, sadece kendini ve ne isteyip istemediğini göstermen gerekiyor. en azından şimdilik.
0
Bruce
(11.06.20)
Mesai saatleri dışında çalışmayacağını söylesen ?
0
Sonsuzluk ve Bir Gün
(11.06.20)
Cringe levelım o kadar yükseldi ki okurken dişlerim çeneme kaçtı. Bağlam farklı da olsa bir Duyuru klasiği olarak net cevabım şudur: Ayrıl coco.
0
vedatchilipeppers
(11.06.20)
@Sonsuzluk ve Bir Gün , işine gelmeyen defolsun gitsin kafasındalar. ama ben niye haklıyken haksız olup 4 senelik tazminatımı yakayım?
0
🌸matilda
(11.06.20)
kardeşim bak şimdi dişe diş. arıyo mu acma. mesaj atıyo mu bakma. neden yakacan tazminatını. bırak ya takma. whatsapptan yazdı mesela saat 22:00 gelen mail için de ki yarın mesai saatinde bakarım de. cevabını ver.
0
sizofren06
(11.06.20)
bruce +1

" Bi akıl da diyor ki bunu haklı fesih sebebi olarak gösterip 4 senelik tazminatı al git."
bunun yapmadan bi avukatla gorus bana kalirsa.
0
fakyoras
(11.06.20)
kçö konusunda ben de ayni durumdayim ama arastirdiklarim sonucu anladim ki hakli fesih yapamiyormussun. sonradan degistiyse bilmiyorum ama tazminatla bunun bi alakasi yokmus oyle yazildi hep. bana sacma geldi ama @fakyoras+1 diyorum, avukatla gorusmeden boyle bir seye kalkisma.

ayrica o ne berbat patronlarmis ya bi an benimkilere sempati duyasim geldi :) mesai disinda yaptigim isler icin mesai ucreti odenecek mi veya benzer sekilde sorularla bilincli oldugunu ve ustelerlerse baslarina bela olacagini hissettir tavsiyesine de +1 diyorum ayrica.
0
in vino veritas
(11.06.20)
Hacım telefonu geri ver ya da ofiste bırak mesai saatinden sonra, eğer kullanıyorsan açman lazım.
Onun haricinde watsaptan yazmış, mail atmış gece 22 de vs falan sakın bakma bile, Son olarak ta öyle çıkarım alırım tazminatımı falan diye düşünme o işler öyle kolay degil, hele şimdi hiç değil. Çok fazla patronuda sinirlendirmeden diş göstermek lazım.
0
paramolacak
(11.06.20)
Onların telefonuna bakmayın, maili okumayın hatta mümkünse son görüldü kısmınu kapatıp mesajları okumayın. bu durum rahatsız ediyorsa onlar sizi çıkarsın siz mesai saatlerinde çalışmayarak yanlış bir şey yapmıyorsunuz.

İş hayatı hiç değişmiyor ya nereye gidersen git bir işi bir kere yapmayagör görevin haline geliyor.
0
Kediyi üzdün
(11.06.20)
(9)

Araba- otomatik klima gerçekten gerekli mi?

logisticsmanager
Selamlar,Simdi hyundai i20 bakiyorum yurtdisinda. Nedense sifir araçlarda en yuksek donanimda bile otomatik klima kalkmış ve 2018-2019 modellerde var sadece. Onun dışında her şey ayni.Ben de denk getirirsem ikinci el 2019 otomatik klimali alacagim ama denk getiremedim diyelim;Manuel klimanin bana za
Selamlar,
Simdi hyundai i20 bakiyorum yurtdisinda. Nedense sifir araçlarda en yuksek donanimda bile otomatik klima kalkmış ve 2018-2019 modellerde var sadece. Onun dışında her şey ayni.
Ben de denk getirirsem ikinci el 2019 otomatik klimali alacagim ama denk getiremedim diyelim;
Manuel klimanin bana zarari ne olur? Yani su anki arabam zaten eski o yüzden otomatik klimanin yoklugunu ararim diyemem de 13 bin euro verip sonra böyle ufak bir seyden canim sikilsin istemem.
Canim sikilmasina ornek; ford fiesta cok begendim ama nasil bir mantiksa 2019a kadar arka camlar manuel. Icim el vermiyor almaya...
0
logisticsmanager
(11.06.20)
otomatik klima bir lüks seviyesi tabi ama onsuz da yaşayabilirsin. biraz elle ayar yapman gerekiyor o kadar. yani opsiyon yoksa çok da öldürmez.

arka camlarda otomatiği kim kullanacak ya şoför sensen özellikleri daha iyiyse fiesta al. ama i20 vs fiesta'da i20 alırdım herhalde. gerçi özelliklere bağlı büyük konuşmayayım.
0
ozdek
(11.06.20)
otomatik klima var
babam çok anlamıyor nedir ne değildir, o yüzden hava sıcaksa en soğuğa getirip sonuna kadar açıp soğutur, sonra kapatır.

ben 22 dereceye ayarlarım yaz-kış, gerisine karışmam.

gerekli mi dersen de benim için bir tercih sebebi olurdu, ama görüldüğü gibi çok da gerekli bir şey değil. konfor sonuçta.
0
masseter
(11.06.20)
Otomatik klimasız da olur, benim arabada aradığım ilk 10 özelliğe girmez. Ayrıca Fiesta'da yeni kasada arka camlar otomatik. 2017 sonunda aldım oradan biliyorum. Benimki trend bide en düşük paket. Corsa ile karıştırdın belki de.
0
the coon
(11.06.20)
dert edilecek en son şey.
0
duster
(11.06.20)
@the coon avrupada degil hocam. St-line altinda 2019a kadar arka camlar manuel ve şoför tarafindan da kontrol edemiyorsun. Ingiltere ve fransa'da böyle en azindan. Ama salakligi anlayip 2019'da otomatik yaptilar.
0
🌸logisticsmanager
(11.06.20)
Otomatik klima güzel bir şey ama kesinlikle öncelik değil.
0
roket adam
(11.06.20)
kendi arabamda otomatik klima vardi, ben onu da manuel kullaniyordum :) hic "iceriyi 24 derece yapsin oh mis" demedim.

gecenlerde dedemin arabasini kullandim, manuel klimasi var, yabancilik cekmedim.
0
fakyoras
(11.06.20)
Valla yıllardır her arabmda otomatik klima var, ama ben hep manuel ayarlarım kendime göre.
0
John Bloor
(11.06.20)
arabamda var otomatiğini değil kendi ayarımı kullanıyorum. herkes hız sabitleyici için ölüyor ben bir kere kullanmadım.
0
mikahakkinen
(11.06.20)
(18)

Engelli doğacak çocuk

valarmurgulis
Diyelim ki evlisiniz ve çocuğunuzun engelli olacağı söylendi. Aldırma şansınız var. Ne yaparsınız? Dini kısmını düşünmeden cevaplarsanız sevinirim. (konu benimle ilgili değil)
Diyelim ki evlisiniz ve çocuğunuzun engelli olacağı söylendi. Aldırma şansınız var. Ne yaparsınız? Dini kısmını düşünmeden cevaplarsanız sevinirim. (konu benimle ilgili değil)
0
valarmurgulis
(11.06.20)
+1 lenah.
Esimle arada konusuyoruz ama aldiririz diyoruz. Ben engelli dogacak olsam ve ailem beni aldirsa haberim olmazdi cunku ben ortada yoktum. Engelli olarak dunyaya gelmek istemezdim. Cocukken yaşadığım bir kazada doktor iyi cikmasa bir ayagim 15 cm kisa olacakti ve bu bile gerek sosyal hayatim, gerek kariyerim, gerek spor her seyi etkilerdi. Bu kadar detay bile ne kadar değiştiriyorsa engelli olmak 100 kati.
0
logisticsmanager
(11.06.20)
Engelli çocuk ilerleyen yıllarda ailesine bir şey olursa hayatına nasıl devam edecek?
bu sorunun cevabına göre hareket ederdim.
0
foolrules
(11.06.20)
Ben de oyumu aldirmaktan yana kullanırdım ama eşim de aksini istese ne olurdu bilmiyorum.
0
Fusha
(11.06.20)
Aldırırım.
0
hayirsiz
(11.06.20)
Gebeliği sonlandırırım. Sadece engelli doğma riskinde değil, herhangi bir gerekçeyle kürtaja karşı değilim.
0
kobuzchu kiz
(11.06.20)
Kürtaj yönünde oy kullanırım. Hem aileye yazık hem çocuğa.
0
fezagezgini
(11.06.20)
j r r tolkien hayrani +1, oyum kürtajdan yana olur.
0
Bruce
(11.06.20)
Engel durumuna ve gebeliğin kaçıncı haftada olduğuna bağlı.

Zaten zihinsel engeli yoksa gebeliğin 4. ayından sonra "biz bunu aldıralım" deme lüksünüz yok. Ortopedik engeller ya da diğer anomalilerde, örneğin bir gözü kör, bir ayağı kısa, bir kulağı eksik, doğduktan sonra yaşama şansı yüzde 50 gibi durumlarda bunun kararını anne-baba adayı veremez. Hekimler kurulu toplanır, doğacak çocuğun olası yaşantısı, sahip olacağı anomali, aile üzerine etkisi vs tartışılır görüşülür ve ailesine aldırmak için izin verilir ya da verilmez.

Bu ekstra bilginin ardından, dediğim gibi engel durumuna bağlı. Zihinsel sorunu olan ya da ömür boyu yatağa bağlı yaşayacak bir çocuğu aldırırdım. Ama ortopedik engeli olan ya da göz, kulak, iç organ gibi sorunu olan bir çocuğu, "yaşama süresi kısıtı yoksa" aldırmazdım. Bazı engellerde çocuk 5 yaşına ya da örneğin 16 yaşına kadar yaşayabilir, sonu kesin ölüm. Böyle durumda doğsun 16 yaşına kadar yaşasın diye bakmazdım. O daha zor.
0
elestirman
(11.06.20)
ben de bir ömür hem kendime hem ona eziyet olmasın diye aldırırım diye düşünüyordum ama başka gelmeden bilinmez. hamile olmak, anne olmaya hazır olmak çok başka şeyler. insan bambaşka bir duygu ve ruh hali içerisinde olur.
0
rose parks
(11.06.20)
Silinen Cevap: yeğenim için doktorlar engelli dediler doğmadan önce. yengemin psikolojik olarak neler çektiğini tahmin edemezsiniz. yeğenim doğdu, büyüdü, çok şükür dişlerinin çarpık olması dışında bir problemi yok. eşek sıpası bir de yakışıklı oldu:) şimdi lisede basket takımında, havasından geçilmiyor:)
0
yemrem
(11.06.20)
direk aldirilmali, dimdirek, o cocuga da yazik anne babasinada, dunyanin sonu degil, aldirmazsan bu kez dönüşü yok, son pismanligin careside..
0
alttaraf
(11.06.20)
Bu konuyla ilgili üniversitede özel eğitim hocamız derse başlamadan aynı bu şekilde sormuştu.
Sınıfın büyük çoğunluğu en başta aldırmam demişti.
Ders sonunda, ailelerin ve çocuğun yaşadığı deneyimler hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, bu sefer büyük çoğunluk aldırırım demişti. :)
Can sorumluluğu almak zor bir şey bana göre. Doğum esnasında veya sonrasında başka türlü hastalıklarla da engelli olarak yaşam sürebilir çocuk.
0
coca cola
(11.06.20)
ben ve babası öldükten sonra o çocuğa ne olacak? benden ve babasından başka kim bakabilecek? herkese yük olacak, belki itilip kakılacak. niye çocuğuma bunları yaşatayım? aldırırdım çok üzülerek de olsa. ama hem onun hem kendi iyiliğim için bu.
bir de şu var, engelli olacağı söyleniyor ama engelsiz, sapasağlam doğabiliyor. belki o da engelsiz olacaktı ama ihtimali bilirken aldırırdım yine de tabii engelsiz görünüp engelli de olabilir ama ona da yapılacak hiçbir şey yok.

ben de kısa bir dönem çalışmıştım özel eğitimde. özel eğitime gönderen anneler şey kafasındaydı, 3-4 saat gitsin de ben de kafamı dinleyeyim, komşumla oturayım vs. bana çok garip geliyordu ama çocuğun da olsa insan eti ağır demek ki.
0
matilda
(11.06.20)
engellilik derken? eksik uzuv mu mesela ya da genetik geçişli hayatı zehir eden hastalıklardan mı? hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyecek durumda aldırmak tabii mantıklı.
0
not dark yet
(11.06.20)
Dini hassasiyetle bakmadan cevaplanamaz. Toplumun engelli bireye de ihtiyacı var. Dini acidan bakarsak o mesele engel degil lütuftur.
0
luluki
(11.06.20)
normal çocukla zor uğraşılır, bir de engelli?
yok kalsın
0
eyeinthesky
(11.06.20)
ben aldırma taraftarıyım. eşimi kendimi geçtim bir ömür boyu adaptasyon sorunu yaşayacak çocuk olacak olması çok zor bir durum.
0
mikahakkinen
(11.06.20)
Lisansta okurken üniversitenin Çocuk Hastalıklarında 2 sene kadar eeg teknisyenliği yaptığım bir süreç var. Potansiyel hasta kitlesi nöroloji bölümünün hastaları malumunuz. Mental retarde hasta sayım çoktu.

Aldığımız etik dersinde (Biyoloji okudum) en yoğun tartıştığımız konulardan biri kürtajdı. Mezuniyetim üzerinden 10 seneden fazla geçmiş olsa da hatırladığım en net konulardan biri bu tartışmalarda özellikle bu konuda dini olarak erkeklerin kürtaj konusuna daha mesefeli hatta karşı oluşuydu.

Hastanede çalışırken yaptığım gözlemlere gelecek olursak; mental retarde çocuklarla genellikle anneler yoğun olarak ilgileniyor ve hayat şartları olarak en çok onlar etkileniyorlar. Hepsinde de en büyük kaygı çocuktan önce öleceklerini düşünüp çocuğa kim bakacak ve sahip çıkacak kaygısıydı.

Çalışma şartlarında bunları gözlemlemiş biri olarak ve aynı zamanda kadın bir birey olarak, kürtaj olmayı uygun görüyor ve destekliyorum. Türkiye şartlarında, ekstrem bir durum olmadığı (çocukla babanın ilgilendiği veya maddi olarak çok iyi bakılabileceği, ebeveynlerin ölmesi durumunda dahi yaşam koşullarının etkilenmeyeceği gibi) takdirde bence bu kararı alırken en önemli birey anne adayıdır ve onun düşünceleridir. Bu karar dışardan bakan insanların ahkam kesip yargılayamayacağı kadar zor bir karardır. Çevrenizde varsa lütfen sadece kararı alanlara destek olunuz.

Bahsettiklerimi yaşayan ve büyük bir sevgiyle ilgilenen bütün aileleri tenzih eder, kucaklar ve saygılarımı iletirim.

Sağlık sektöründen uzak bir kariyer planlamamda ise bu çalıştığım dönemin büyük bir etkisi vardır.
0
neskafefincanindaturkkahvesi
(11.06.20)
(4)

gümrükte artık sipariş takılmıyor mu?

Stoneface
eskiden gümrükte takılı kalan siparişlerim (yasaklı olmayan ürünler) şimdi gümrük vergisi çakılarak (kafalarına göre) geçiriliyor. durumdan memnunum gidip gümrükten cıkarmakla uğraşmak yerine para vermeye razıyım ancak bunu benden başka fark eden oldu mu acaba?
eskiden gümrükte takılı kalan siparişlerim (yasaklı olmayan ürünler) şimdi gümrük vergisi çakılarak (kafalarına göre) geçiriliyor. durumdan memnunum gidip gümrükten cıkarmakla uğraşmak yerine para vermeye razıyım ancak bunu benden başka fark eden oldu mu acaba?
0
Stoneface
(11.06.20)
yasaklı olmayan ürünler takılmıyor evet. vergisini kapıda ödeyip alabiliyosun
0
jelly bear
(11.06.20)
Fark eden oldu mu derken? Aylardır böyle zaten, ufacık Aliexpress alışverişinde de vergiyi kapıda ödeyip alıyoruz.
0
kobuzchu kiz
(11.06.20)
Bu kolaylık değil ki. Önceden gümrük vergisi var mi yok mu bilmek zordu. Simdi ne getirirsen getir vergisi var, haliyle özel durum ortadan kalkinca süreç hizlandi.
0
logisticsmanager
(11.06.20)
Eğer faturasında yazan fiyatı inandırıcı bulmazlarsa ya da ticari maksatlı alındığını düşünürlerse (mesela aynı üründen çok sayıda varsa) gayet de takılabilir.
0
mikro patlama
(11.06.20)
(17)

iş durumları

kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
çok severek çalıştığım bir işim var. çalıştığım ekip 10/10. yaklaşık 2.5 senedir buradayım ve daha şimdiye kadar ekip arasında bir tatsızlık ya da kavga tarzı laf dalaşı olmadı. Bahsettiğim bu ekip developer olan ekip.Ekipçe çalıştığımız 1 adet analist var. Klasik müşterinin taleplerini toplayıp get
çok severek çalıştığım bir işim var. çalıştığım ekip 10/10. yaklaşık 2.5 senedir buradayım ve daha şimdiye kadar ekip arasında bir tatsızlık ya da kavga tarzı laf dalaşı olmadı. Bahsettiğim bu ekip developer olan ekip.

Ekipçe çalıştığımız 1 adet analist var. Klasik müşterinin taleplerini toplayıp getiriyor, biz eforluyoruz müşteriyle konuşuyor zart zurt işte. Ancak bu analist arkadaş analizleri pek doğru yazamıyor. Analizi okuduğun zaman oturup iş geliştirmek yerine iş birimiyle konuşmak zorunda kalıyorsun ya da daha tecrübesiz biriyse seni arayıp yardım istiyor bu analiz ne demek istemiş diye.

Yine bu durumu yaşadığımız bir süreç içerisindeyiz ve durum iyice büyüdü;

Analizde yazana göre yapılacak iş: A
Sözlü müşteriye verilen söz : A+B

Şimdi geliştirici olarak işi bitirdiğimizi bildirdik. İş birimi hayır iş eksik diyip fatura ödenme talebini red etmiş.

İş biriminin genel müdür yardımcısının CC'de olduğu bir mail itelemişler bize. Direktör maile cevap verip, geliştirici/analist ekibi suçlu buldu ve iş biriminin tarafında oldu. Bunu daha önce yapmıştı ama çok üzerinde durmamıştım. Ancak yine böyle bir durumda bizim parmakla suçlu gösterilmemiz midemi bulandırdı. Bu direktör 2 haftadır sabah toplantılarında işi bitirelim hemen fatura kesicez diyip duruyordu. Mailde paranın öneminin olmadığını, işin tam olmasının daha önemli olduğunu vurgulamış.

Bu durumda direktöre şikayetinizi dile getiren nazik dille bir mail atar mıydınız yoksa her şeyi göze alıp iş mi bakardınız?

İş yaptığımız sektör:bankacılık
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(11.06.20)
ilk işin olduğunu düşünüyorum. Senin suçun veya hatan olmadığı bir durumda daha ilk olumsuzlukta istifa etmek ne bileyim garip geldi bana. İş hayatında bu tip olaylarla çok karşılaşacaksın her seferinde istifa etsen ohoooo. iş hayatının %70'i iş yapmaksa kalan %30'u içinde bulunduğun ortamı ve yöneticini yönetmektir. Eğer sorun sizde değilse size gelen analiz talebinin bu şekilde olduğunu ve buna göre yaptığınızı güzel bir şekilde mail veya sözlü bir şekilde anlatın.
0
hlt1985
(11.06.20)
hlt1985 +1
ohooo diyorum ben de. daha bunun gibi ne olaylar yaşayacaksın.

ben olsam direktöre mail ile cevap vermezdim. konu büyür. direktör ile didişme sakın. eğer bi şikayetin varsa telefon et. durumu telefonla izah edersen karşı taraf daha anlayışlı olur.
0
himmet dayi
(11.06.20)
silsile yöntemiyle kim kime sözünü geçirebilirse durumu. piyango sizde. analiste tüm görüşmeleri mümkünse sesli olarak kayıt altına almasını rica edin. ben öyle yapıyorum.
0
phonex
(11.06.20)
sorun şu, bu olay ilk kez olmuyor. analist tarafından gelen eksik bilgilendirmelerden dolayı işlerin kapanış tarihi uzatılıyor devamlı. Yoksa ilk kez oluyor olsa tabii ki istifa düşünmem.

Bu analist olayı daha önce dile getirildi ancak yine dönüp dolaşıp bizim ekiple iş yapmaya kaldı.
0
🌸kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(11.06.20)
User storyleri herkesin gozune sokun bence :(
0
kuehles blondes
(11.06.20)
Bir fabrikada çalışıyordum, amerika'ya fabrikayı iyi gostermek icin (nasil salaksa amerikadakiler) uretim plani 10 diyorlar ama 12 yapip, planin ustune ciktik diyorlar her ay. Boyle olunca malzeme yetmiyor sürekli aciliyet var ama suclu tedarik zinciri oluyor çünkü uretim 12 gösteri 11 yapsa kotu gözükecekler ve üretimden onemli birim de yok onlara göre.
Vallaha ekip cok iyi oldugundan dayaniliyordu ama boyle haksizlik kolay is degil. Bir de fabrika müdürü sabah toplantilarinda cocuk gibi azarlardi resmen.

Kısacası boyle firmalarda calismak zor acikcasi, analisti suclamaya gerek yok. Onun isini nasil daha iyi yapabileceğini bulmak lazim. Yani hata yapilir onemli olan hatayi nasil onleyeceginiz ve buna da ust yönetim kafa yoramiyorsa ve böyle bir gelenekleri yoksa o zaman varsa is arayin.
0
logisticsmanager
(11.06.20)
istifaya gerek yok.
analistten kurtulun.
0
sizofren06
(11.06.20)
Olay yine analiste patlamış :D
Yazılım süreçlerinizde bir problem olmasın? Analizi iş birimi onaylamıyor mu? A dediyse analiste,o da A'yı detaylandırıp yazmıştır. Ona göre de iş biriminin onay vermesi gerekir. Onaylı analize de kimse çıkıp ama biz B'yi de istemiştik diyemez. Onay verirken soyleseydin derler.
Peki süreçlerinizde analiz review'u var mı? Yazılım olarak işe almadan review yapıyor musunuz?
Bu konudan rezalet çıkaramadım. Süreçlerinizde bir eksiklik var gibi geldi bana.
0
amuzende
(11.06.20)
@amuzende, adam gidip iş birimine sözlü olarak biz size işi A+B şeklinde teslim ederiz diyor. Bizim bundan haberimiz yok. Doğal olarak, iş birimi diyor, bize sözlü olarak işi A+B yapacaktınız kendisine sorabilirsiniz. Soruyoruz, adam cidden öyle demiş. Ama yazılım ekibinin bundan haberi yok.
0
🌸kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(11.06.20)
ulan duyuruda bile analiste patlıyor :)

acaba siz o "on numara" ekibinizle dedikodunun dibine vurup, kendinize toz kondurmayıp, "biz süperiz b'oolum analistler ühühüh" diye birbirinizi gaza getiriyor olabilir misiniz sadece soruyorum çünkü türkiyedeki developerların yüzde doksanı böyle.

senin o kalbine çok dokunan hedef gösterilme var ya, onu günde yüz kere ortalama bir analist yaşıyor. neyse ki senin gibi bebeksi kalpleri yok da internette böyle bir de sağa sola anlatmıyor :)

direktöre analisti çekiştiren mail at da dünya kaç bucak gör. sorunlarınızı kendiniz çözün. belki müşteri gerçekten problemli? talep toplantılarına gidin. hala aynı fikirdeyseniz yöneticiniz mal değilse sorunu kendi kendine anlar zaten. bu konuda bir aksiyon alabilecek durumda değilsiniz. analist iyi mi kötü mü onu yöneticiniz bilir. size bununla çalışın diyorlarsa sadece çalışın.
0
kenarortay
(11.06.20)
@kenarortay, analistle aramız iyi. o da sonuçta ekibin bir parçası. Adamla normalde hayatımda da görüşüyorum yani. Ama iş yapış biçimi ne yazık ki uygun değil.

Hata bizde olsa sorun yok. elimize gelen onaylı analize göre iş yapılıp teslim ediliyor. ne oluyorsa sonra iş birimi biz telefonda konuştuğumuzda iş A+B olacaktı diye söz vermişti X Bey diyor.

Analist bize gelip, siz bunu yapın eforu başka geliştirmede yansıtırız diyor. Ekstra efor benim cebime girmiyor.

Aynı ekip başka projelerde başka analist ile çalışırken hiç sorun çıkmıyor. O yüzden developer ekibin sorunlu olduğunu düşünmüyorum.
0
🌸kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(11.06.20)
konuyu birde analistten dinlemek lazim bütün suçu analiste atarak bu işten sıyrılamassınız analistin konuyu anlayıp anlamadığına sen nasil karar verdin ?
anlattıklarına bakılırsa iş geliştirme aşamasında patlamış bence suç direk sizde sen işin sizin üstünüzde patlayacağı korkusuyla suçu bir başkasına iteleme
yöntemini seçmişsin, genelde developerlarda gözlenen davranış biçimidir.
0
baknedicem
(11.06.20)
@baknedicem, anlamamakta ısrar ediyorsanız daha net yazayım. İş birimi işin A kısmı çok iyi olmuş, istediğimiz gibi ama bu işin yanında X Bey'in söz verdiği B kısmı eksik diyor. Geliştirici ekibi B olayını sonra öğreniyor. Ortaya çıkan iş beğenilmiş ama eksik olan B kısmı için nasıl geliştirici ekip suçlu oluyor?

Ayrıca şikayetimi analist bazında değil, direktörün kendisine ekibin arkasında durmaması üzerine yapacaktım. Analist tü kaka bok demeyeceğim.
0
🌸kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(11.06.20)
bu işte bir hata varsa tüm ekipte var yani B kişisi işi sonradan developera söylemiş olsa bile geliştiricilerin işten sonradan haberi olsa bile....filan filan bunların hiç biri bahane değil laf kalabalığı bir kişinin hatası tüm ekibi ilgilendirir analistinden geliştiricisine müdüründen iş birimine siz bir ekipsiniz hepinizde azar azar da olsa hata var bunu kabul edeceksiniz ama suçlu aramayacaksınız hatayı yine bir takim gibi hep beraber üstlenip çözmelisiniz biz bu hatayı bu ekiple ve bu analistle nasil çözerize bakmanız gerekirken direktör bizi suçladı bir suçlu değiliz tavrından kurtulun başarı bu şekilde gelir.
0
baknedicem
(11.06.20)
Amuzende +1
Hirdavat toptanci sirketlerinde bile is surecleri yazili olarak yurutuluyor. Karar vermeden once kirmizi baslikli kizin hikayesini bi de kurttan dinleme taraftariyim.
0
Kirmizibavul
(11.06.20)
müşteri onayı almayan tasarıma start vermek sizin şirketinizin amatörlüğü tamamen. ne analistin ne geliştiricinin suçu var burda. müşteri anlatır derdini, analist işi analiz eder raporu hazırlar müşteriye de sizinle konuştuğumuz şeylerden çıkardığımız iş tasarımı bu şekilde inceledikten sonra onay istersiniz, ve o tasarım geliştirilmeye başlanır. iş onayı almadan geliştirmeye alıp sonrada eksik iş yapıldı diye şikayet edilen bir yerde çalışılmaz,
0
nahtoderfahrung
(11.06.20)
Analistle hiç konuştunuz mu? Abi bak iş bu demişsin ama şu çıkmış, neden böyle oldu dediniz mi? Belki bir feedback vererek çözebileceğiniz bir durum bu, ne yaptığının farkında bile olmayabilir, ekip olarak sizin göreviniz bu durum bir daha yaşanmasın diye feedback vermek ve süreçlerinizi buna göre düzenlemek. Süreç kısmını da yukarıda arkadaşlar anlatmış zaten, ama takım arkadaşlarınızı bir üst seviyeye çıkarmak istiyorsanız feedback konusunu da atlamamanız lazım.
0
montreal
(15.06.20)
(6)

Hukuk fakültesi mezunlarının son durumu

dissendium
Öncelikle aklımdaki bir düşünceyi söylemek istiyorum. Ben ikinci üniversite olarak iki yıllık ve sınavla hukuk fakültesine geçme olanağı tanıyan bir bölüm bitirmiştim 5 yıl önce. Mühendis olduğum için o bölümle ilgili bir şeyler yapmayı hiç düşünmedim şu ana kadar ama kayıt olurken hukuk fakültesine
Öncelikle aklımdaki bir düşünceyi söylemek istiyorum. Ben ikinci üniversite olarak iki yıllık ve sınavla hukuk fakültesine geçme olanağı tanıyan bir bölüm bitirmiştim 5 yıl önce. Mühendis olduğum için o bölümle ilgili bir şeyler yapmayı hiç düşünmedim şu ana kadar ama kayıt olurken hukuk fakültesine geçme şansımın olduğunu biliyordum. DGS başvuruları başladığı için sınava başvurup başvurmamak arasında kararsız kaldım. KPSS'ye çalıştığım için soruları bir yere kadar yapabileceğimi düşünüyorum. Belki şimdi kazanamam ama ileride kazanma şansım olabilir. Askerliğimi de yaptığım için ileride ekonomik durum uygun olursa tekrar üniversite okumam için bir engel yok.

Bu girişten sonra şunları sormak istiyorum. Hukuk fakültesinde okumanın son zamanlarda eskisi kadar prestijli olmadığıyla ilgili yazılar görüyorum İnternet'te. Durum gerçekten böyle mi? Yeni mezun biri ilk işini nasıl buluyor, hukukun hangi dalıyla daha çok ilgileniyor? Çoğunluk avukat olarak mı yola devam ediyor ya da herkes hâkim ya da savcı olmak için mi uğraşıyor?
0
dissendium
(11.06.20)
hukuk fakültesi kontenjanları aşırı arttığı için ayağa düştü olayı bayağıdır yapılıyor. geçmiş zamanda okuduğum bir haberde sanırım istanbul barosu bir istatistik yayınlamıştı. barodaki avukatların %15i kadarı toplam dosyanın %90ına bakıyor. geri kalan %10una geri kalan yeni yetme %85 bakıyor gibi bir olay vardı. kısacası herkes tecrübeli referanslı avukat aradığından eğer iyi bir çevreniz yoksa bu işten para kazanmanız yıllarınızı alıyormuş. benim avukatım 25 yıllık bir avukat. meslekte ilk 15 yıl kadar kendimi anca geçindirdim. son 10 senedir çevremin genişlemesi ve olumlu referanslarım sayesinde para kazanıyorum demişti.

konudan alakasız olarak gözlemlediğim kadarıyla zaten kazanma ihtimali olmayan dosyayı almıyor. ameliyat masasında kalma ihtimali yüksek hastayı cerrahın kabul etmemesi gibi. gelen adama bu iş zor uğraşamam diyerek kestirip atıyor eğer iyi bir rakam teklif edilirse kabul ediyor. sonuçta hiç kimse verdiği vaadi yerine getiremeyen adamla çalışmak istemez.

edit: dgs'yi bilemem ancak yks'de sadece puan olarak değil. ilk 150-200bin gibi bir sınır getirilmişti hatırladığım kadarıyla. öğretmenliklere de 300bin. sanırım amaç mantar gibi açılan vakıf üniversitelerinden parayla hukuk diploması alınmasın diye.
0
phonex
(11.06.20)
Açılın yeni mezun geldi. Aslına bakarsanız yeni mezun değilim, 6 ay oldu stajımı bitirip ruhsat alalı.

Çok kısa söyleyeceğim, avukatlığın prestijli olduğunu yalnızca hukuk fakültesi öğrencileri zannediyor. Onlar da gerçeklerden bihaber oldukları için.

Babası zengin olmayan bir stajyer avukat 1.5 sene kadar süren staj dönemini sürünerek geçiriyor. Anadolu şehirlerinde hiç ücret verilmediğini söylüyor oradaki arkadaşlar. Istanbulda ise 1000 tl ve yol yemek ücreti veriliyor. Bazen yol ve yemek dahi yok. Herkes bu rezil haldeyken avukatlığın prestijli olduğunu iddia etmek komik olur. Prestij diye bir şey olmadığını görebilmek için çağlayan adliyesi -2. Kata uğrayıp gerçekleri gözlerinizle görebilirsiniz.

Stajini yeni bitiren birine de asgari ücret ve 3500 tl arası ücret teklif ediyorlar.

Bu cevabim bir kamu spotu olarak kalsın burda ve sevgili liseli kardeşlerime sesleniyorum. Yeteneklerinizi ve enerjinizi başka işe yönlendirin. Zira çok ama çok pişman olacaksınız.
0
dre mithatoğlu
(11.06.20)
Her tarafim avukat arkadaş dolu. Prestij falan kalmadi.
Hakim/savci olmak istersen tanidik aramaya baslaman lazım, başka sansin yok.
Malesef ne kadar hukukcu olsalar da avukatlarin cogu isci haklarini umursamayan kisiler. Avukat yaninda calismal gerçekten kolay is değil, mühendis olup fabrikada calismayi tercih ederim.
Milyon mezun oldugundan herkes daha az kara is yapiyor haliyle para kazanmak zorlasiyor.

Kisacasi etrafinizda is olacak cok kisi yoksa, babaniz falan avukat degilse mantıklı değil.
0
logisticsmanager
(11.06.20)
Hukuk mezunlarının durumu tek kelimeyle, sıkıntı.

Şurada detaylı cevabım var: www.eksiduyuru.com

Kafana takılan başka şeyler olursa mesajla beni.
0
vedatchilipeppers
(11.06.20)
eskiden prestijliydi. bizim tercih zamanımızda 10 tane fakülte varsa şimdi 40- 50 tane fakülte var ne kadar prestijli olabilir ki. okula gitmeden mezun olmak matah sayılıyor. öğrenci hocaları görmüyor hiç. hukuk profu olmayan hukuk fakültesi var.

eskiden fakirin çocuğu hukuk okumamalı diyorlardı. şimdi bu söze daha çok inanıyorum.
0
kestane gürgen palamut
(11.06.20)
prestijli mi bilmiyorum ama şu hukuk bitti artık muhabbeti 10 yıl önce de yapılıyordu. bazı şeylerin değiştiği doğrudur ama hangi mesleği sorsan insanlar eksisi gibi değil, yağılmaz artk der.
0
black mamba
(11.06.20)
(5)

Covid ve normalleşme sonrası çalışanlara bazı sorularım var

prezarlatif
Covid öncesi haftada 1 isteğe bağlı olan uzaktan çalışma covid sürecinde haftada 5 güne zorunlu çıkarılmıştı (17 marttan beri evdeyim), şimdi de şirket haftada 1 ya da 2 haftada 1 gün ofis olacak şekilde temelli geçişi planlıyor ve bize de bu durumu destekleyip desteklemediğimizle ilgili sürekli ank
Covid öncesi haftada 1 isteğe bağlı olan uzaktan çalışma covid sürecinde haftada 5 güne zorunlu çıkarılmıştı (17 marttan beri evdeyim), şimdi de şirket haftada 1 ya da 2 haftada 1 gün ofis olacak şekilde temelli geçişi planlıyor ve bize de bu durumu destekleyip desteklemediğimizle ilgili sürekli anket yaparak soruyorlar.


Ben olaya pozitif bakıyorum ama mutlak negatif yönleride olacaktır, sizin bu süreciniz ne durumda şirketiniz evden çalışma durumunda ek yan haklar sunuyor mu yoksa normalleşme sonunda ofise geri mi çağıracaklar?

örneğin eskiden şirkette öğle yemeği çıkardı tamamen evden çalışmaya geçince yemek kartı desteği?

evden çalışırken esnek çalışma saati vs gibi


sektörle beraber yazabilirseniz iyi olur her iş evden yapılamıyor malum.
0
prezarlatif
(10.06.20)
merhaba,

it sektorunde ve almanya'da calisiyorum. onumuzdeki hafta ofisleri "business critical" isler ve evde calisamayanlar icin (ozellikle kucuk cocuklu olanlar) acacaklarmis. ancak, bunun icin yoneticimizle gorusup, sebeplerimizi aciklamamiz gerekiyor. ardindan onlar kurul ile toplanip, kapasiteyi asmayacak sekilde onay verecekler.

ofisin herkese ne zaman acilacagi henuz belli degil. eylulu bulur diye dedikodular var.

evden calisma konusunda oldukca esnegiz. ben 9-18 calisiyorum ancak takimimda bazilari 6'da basliyor calismalari, bazilari gece 2'de hala calisiyor oluyor. haftada 40 saati tamamladigimiz ve islerin aksamasina sebep olmadigimiz surece tamamen istedigimiz gibi.

yan haklar ile ilgili herhangi bir degisiklik olmadi.
0
the end of time
(10.06.20)
tr - üretim sektörü - bir destek yok

1 hazirana kadar 10 iş gününün 5'i evden çalışma 3'ü ofis 2'si yıllık izin

1 hazirandan sonra 10 iş gününün 5'i ofis 3'ü evden çalışma 2'si yıllık izin
0
a darkness coming
(10.06.20)
tr - it

herhangi bir destek olmadi sirketten. 1 ocaga kadar evdeyiz simdilik.
0
fakyoras
(10.06.20)
tr-özel bir bankanın genel müdürlüğü

marttan beri evdeydik, bu hafta her ekipten birer kişi olacak şekilde geri dönüş başlattılar. birer hafta olarak gideceğiz.ekstra bir yan hak destek olmadı.
0
tuborg yesili
(10.06.20)
Fransa- tedarik zinciri
Global olarak temmuz sonu ofise donus plani var. Bizim kendi departmandaki planlama ve satin alma olarak bu hafta birer gun, haftaya 2ser gun, sonraki hafta 3er gun ve normale donus.
Herhangi bir ek seyi yok ama zaten sabah 7-9 aksam 4-6 gibi esnek calisma var, herkesin arabasi var vs. Sikintisi olan bir iki kisi var, arkadaşları varmis baska firmalarda onlar donmuyormus falan filan.
Neyse yani, bence iyi yani daha az calisicam cunku bilgisayar yanimda diye surekli calisiyordum :) kotu yani bi 45 dk az az uyuyacagim...
0
logisticsmanager
(10.06.20)
(11)

ikinci el arac aliminda "kaza yapmis arac" sorusu

ala09
Merhaba, kaza yapmis veya kazaya karismis araclari almak neden kotu? Fiyatlari 10 bin filan daha dusuk oluyor? Bunun sebebini anlamiyorum. Boya mesela iyi bi sey degil mi? Adam boyatmis iste aracini ne var bunda.Bir cesit "bekaret" takintisi mi yoksa ciddi farklar yaratiyor mu uzun vadede aracta? (A
Merhaba, kaza yapmis veya kazaya karismis araclari almak neden kotu? Fiyatlari 10 bin filan daha dusuk oluyor?
Bunun sebebini anlamiyorum. Boya mesela iyi bi sey degil mi? Adam boyatmis iste aracini ne var bunda.

Bir cesit "bekaret" takintisi mi yoksa ciddi farklar yaratiyor mu uzun vadede aracta? (Arac performansi vb konularda)
0
ala09
(10.06.20)
hasar almış araç işte. siz daha önce hasar alıp tamir edilmiş ürünü kullanmak ister miydiniz? parçalar ne kadar hasar görmüş, kalıcı hasarlar var mı? bilemezsiniz ki. boy küçük çizik içinse iyi bi şey ama büyük boyalar varsa araç muhtemelen büyük kaza atlatmıştır, bu da tercih edilme oranını düşürür. risk yani baya kazalı araba almak. ilerde büyük sorunlar çıkarabilir. kazaya göre de değişir tabi.
0
jelly bear
(10.06.20)
@jelly, tamam da hocam bu basit bir elektronik alet degil ki koca araba, motoru iyiyse gaza basinca gidiyosa yetmez mi?
0
🌸ala09
(10.06.20)
bugün %70'i türkiye'de üretilen hiçbir özelliği olmayan benzin motorlu fiat egea maliyeti 7500 euro (fabrika, marka, bayi kârı dahil) iken anahtar teslim satış rakamı 14500 euro. metal ve malzeme yorgunluğu denen bir olay var. araba dediğiniz şey evladiyelik bir olay değil ömrü var. ne kadar ekleme ya da yenileme de yapsanız orijinal fabrika çıkışı gibi olmaz. bir araç ortalama basit bir vidadan tutun şasesine kadar 50bin ila 60bin civarında parçadan oluşur. bir aracı güneş altında ve zorlu hava şartları altında tutmak ile garajda tutmak arasında bile ciddi bir fark var.

bekaret kıyaslaması uygun bir kıyaslama değil ancak 11 yıldır şu an bu satırları yazdığım sony bir dizüstü bilgisayarım var. gözüm gibi bakıyorum ki beni bir 4-5 yıl daha götürsün.

2001 model bir nissan skystar pick-up kullanıyorum. uygun fiyatla aldım ve bakımlarını yaptırdım. uygun fiyat istenirse ve parçaları ve bakımı pahalı bir araç olmadıktan sonra her arabayı alırım. kullanım amacım bağ bahçe tarla işleri. amaca fiyat/perfomansa bakarım. artık türkiye'de araç sahibi olmak bir lüks oldu. insanların bokunu çıkarmasını artık normal karşılıyorum.
0
phonex
(10.06.20)
Simdi fiyatinin düşük olmasi normal onda sorun yok ama asil sıkıntı güven.
Simdi benim yaşadığım ülkede ikinci el de alsan sana ortalama 1 yil garanti veriyorlar. Bazi firmalar 15 gun iade vs veriyor. Parayla garantiyi de uzatabilirsin (özellikle firmalarin ikinci el servislerinde).
Buna ek olarak ikinci el olarak aldigin arac da beklenmedik sikinti olursa saticiya iade edebilirsin gene. Yani kimse sana "sifir kokusu uzerinde" diye arac satip sonra 1 ay sonra bozulunca banane diyemez.

Türkiye'de daha isi bu olan galericiler bile garanti vermezken kaza yapmis araca guvenmek zor. Bakin kaza yapip 2-3 sene daha kullanilmis olabilir ama 3 ay once kaza yapan araba su an satılıyorsa dusunmek lazim.
0
logisticsmanager
(10.06.20)
Ala abi olay şu,eskiden tam senin dediğin gibiydi o arabayıda sıfır boyatmışlar ne güzel falan denirdi.sonra bu galerici milleti kendisi bir yalan uydurdu ve kendisi inandı.2000 lerde bu boya takıntısı başladı.

Ben eski,çürümüş,kullanılmayacak durumda araçlar alıyorum,kendim topluyorum.bunu hobi olarak yapıyorum.bazende sevdiğim rakamı yüksek bir arabayı ucuza maletmek için kazalı alıyorum ve topluyorum.seberekte biniyorum.ama insanlar kazalı arabayı alıp sakızla yapıştırıp,orjinal abi diyerek sana itelemeye çalışıyorlar sırf bu yüzden artık kazalı araçlar bile eskiye nazaran çok pahalı hatta neredeyse orjinal fiyatına satmaya çalışıyorlar.daha dün gece bende olan bir aracın motor arızalısını koymuşlar yazdıkları fiyata benim sıfır kaza aracı hemen veririm.muhtemelen kendilerini tatmin ediyorlar.

Yeni başıma geldi basit bir örnek.koltuğa ağır metal koydum o da koltuk haritasını bozmuş.koltuk haritası dediğim sen oturduğunda emniyet kemerinin ötmesine sebep olan,airbag i harekete geçiren bir şilte.aracın abs lambası yandı.bir kaç yere sordum hemen diyorlar devre takalım görmesin,güncel tabiriyle direnç atalım.diyprum ki bu koltukta bizim hatun oturuyor,yarın bir kaza yaptığımda ne olacak,ya da ben sattım gitti adam kaza yaptı,al vebali boynuna.bayıldım 3000 i 500 de işçilik yeniledim.direnç atsaydım sadece 50 lira verecektim,maliyeti ne dersen sıfır,vermeyebilirimde o kadar kredim var.anlatmak istediğim kazalı arabayı toplayan arkadaşlar o parayı vermiyorlar işte,en önemli fark bu.ben düzgün olanına rastlamadım.

Birde şunu onlarca araç toplamış birisi olarak söyleyebilirim ki şasesinde oynama olmuş araç her ne olursa olsun,kim toplarsa toplasın adam olmuyor,uzak durmak lazım.
0
duptıs
(10.06.20)
bi kazadan sonra tamir ve boya görmüş kısımların tekrar bi kaza anında direnç seviyesi aynı olmaz. motosiklet kaskını yere düşürünce bile çöpe atanlar var mukavemeti azaldı diye. ama tercih senin tabi.
0
antihero
(10.06.20)
"Gaza basınca gidiyorsa sorun yok." doğru bir fikir değil. Sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek yermiş. Benim ilk arabamın sağ ön çamurluğu değişmiş, bel altı boyalıydı. Araba sürekli masraf çıkardı bana. Direksiyon pompası, yağ pompası, klima kompresörü, şarj dinamosu vs. arıza verdi hep. satarken de çok zorlanıyorsun. çünkü alacak adam "bu araç kazalı" diyerek ekstra masraflarla uğraşacağını düşündüğü için almaktan vazgeçiyor. dolayısıyla araca olan talep azaldığı için fiyatı da otomatik olarak düşüyor.
0
himmet dayi
(10.06.20)
ufak tefek kazaysa, yetkili serviste yapılmışsa ( aşırı önemli ), kaza fotoğrafları varsa sorun yok. kaput, tavan, bel altı boyanmış araç risktir mesela %100 görmek lazım fotoğrafını. tamponlar zaten önemsiz, yani satıcıya güvenmekle alakalı bence.
0
garavel
(10.06.20)
bu soruyu Türkiye için cevaplarsak, Türkiyedeki ticaret ahlakının sadece kar etmek ve insan kandırmaya yönelik olduğu için kazaya karışan arabalar bakireliği bozulmuş gibi görülmekte. kataküllücü al satçılar, çakal sanayiciler yüzünden insanlar uzak duruyor. ne yazıkki piyasa böyle olduğundan insanlar araçlarındaki çizikleri vurukları satarken araba kazalı mı diye sorulmasın diye düzelttirmiyor. burda en önemli nokta aracın mümkünse önden kaz yapmamış hava yastığı açmammış şaşenin ağır darbe almamış olmasına dikkat edilmeli.
0
mikahakkinen
(10.06.20)
araç kazadan sonra randıman tutar mı? düşün telefon alıyorsun bozulmus. sonra nerede yapıldıgı belli değil. yaptırmıslar telefon calısıyo ama nasıl calısıyor. alırsın arabayı 2 ay sonra yolda kalırsın. dünya kadar masraf yaparsın.
0
sizofren06
(10.06.20)
Basit kazalar ve basit hasarlar önemli değil, mesela boya hiç önemli değil gibi artık.

Bir iki çamurluk değişmiş, kapı değişmiş ama direklerde ve şasede işlem yapılmamış araçlar biraz düşük değer ile alınır da binilir de.

Ama önden ve arkadan ciddi bir kaza yapıp bütünlüğü bozulmuş araçlar eskisi gibi olamıyor, yani istenilse belki yapılır ama herkes yalap şap yapıp satmanın derdinde.

Düzgün topanmayınca her yerinden ses geliyor, yüksek hızlarda kıçı başı ayrı gidiyor.
0
John Bloor
(10.06.20)
(9)

Bu hayatın anlamı ne?

kismisolungac
Soru başlıkta. Sizin hayatınızın anlamı ne? O kadar virüsten korumaya çalıştığınız, beslenmek, barınma için sürekli çalıştığınız hayatınızın gerçek anlamı ne?
Soru başlıkta. Sizin hayatınızın anlamı ne? O kadar virüsten korumaya çalıştığınız, beslenmek, barınma için sürekli çalıştığınız hayatınızın gerçek anlamı ne?
0
kismisolungac
(10.06.20)
kimsenin hayatının anlamı yok, anlamı olsun diye uğraşıyoruz. olmadığı gerçeğiyle yüzleşmekten daha kolay. bir bok olmadığını kabul edemeyen insanlar "hayır yeaa, bi işlevim var aslında :((" diye sağa sola sarıyor işte.
ben de sarıyorum bir şeylere herkes gibi ama hayatımın bir anlamı olsun diye değil, ölene kadarki süreyi keyifli geçirmek için.
0
Bruce
(10.06.20)
hayatın anlamı yok, genel manada yok. bunu farkeden insanın üç seçeneği var:

1- intihar, anlamsız bir hayatı yaşamanın anlamı yok. ne kadar saçma olduğunu açıklamaya gerek yok.
2- "büyük resim"i görmek, ya da "leap of faith", ya da "iman". bunu da çok açıklamaya gerek yok zaten. bu iman çoğu kişiye gerekli anlamı ve motivasyonu sağlıyor zaten. çok uç durumlarda hasan sabbah ve müritleri gibi oluyorsun.
3- anlamsızlığı kabul edip kendimizce küçük anlamlar yaratmak. camus ve sartre'nin de vardığı sonuç, makul yaklaşım bu. hayat genel olarak anlamsız, olay absürt, insanların kararları ve tepkileri anlık, süreklilik bir çaba ve ilüzyon vs. napabiliriz? üniversiteye girer, hayatımıza anlam katarız, bir şeyler öğreniriz okuruz. evlenir, çocuk yapar, hayatımıza anlam katarız onlara bugün ve gelecek inşa ederiz.

dolayısıyla 2 ya da 3e bağlı olarak hayatımızın anlamı bize bağlı, değişiyor. ne olmak istediğimiz de değişiyor. zaten kocaman bir felsefi akım var bunu irdeleyen (bkz: varoluşçuluk).

kişisel cevabım, bilmiyorum. kafamı da karıştırmıyor değil. şimdilik doktorayı bitirmek kendime koyduğum anlam hedefi. onun dışında gerçek anlam diye bir şey yok.
0
ron dennis
(10.06.20)
Aslında merak ettiğim herkesin hayatına ne gibi anlamlar koyduğu.
Mesela @bruce için keyifli zaman geçirmek. Belli ki bazı lüksleri var, bunları kaybetmek istemiyor.
Ne gibi anlamlar katıyor insanlar hayatına? Neyi kaybetmemek adına bu kadar çabalıyorlar.
Belki ben de aralarından seçerim nebileyim, kendim için bunu bulmak çok zor şuanda.
0
🌸kismisolungac
(10.06.20)
Sevgi.

O olmayınca her şey anlamsızlaşıyor zaten.
0
msb
(10.06.20)
Kafamda hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair bir şablon var, o şablonu tutturmaya çalışıyorum. Hayatın getirdiği zorluklarla mücadele ediyorum, keyif verecek detaylar peşinde koşuyorum. Benim için hayatı anlamlı kılacak şeyler arıyorum. Birkaç şey buldum, ornegin haftada beş saatten fazla düzenli olarak yaptığın islerde tatmin saglaman önemli, hayatı çekilir kılıyor. Bu sürede spor yapıyorsan iyi yapmaya uğraşıyorsun, çalışıyorsan işini düzgün yapmaya. Bunun dışında sevgi benim hayatımın merkezinde. Sevmediğim ya da sevilmedigim zaman mutsuz oluyorum. Derin bir sevgi bağı kurmaya çabalıyorum insanlarla (bunda p k başarılı değilim ama ihtiyacım olan bu). Ogrenmek önemli benim için, gülmek önemli. Kaygısız, güvende hissetmek. Bunları sağlayabiliyorsam ya da bu koşullar saglaniyorsa hayatımın da anlam kazandığını hissediyorum. Tüm bu saydığım amaçlara erişmek de tüm günümü, haftami, ömrümü kaplıyor. Hayat bunların peşinde sürüp gidiyor.
0
epistemic_regress
(10.06.20)
bruges
(10.06.20)
Anlami falan yok, rastgele hayatlar. Issiz kaldigi için ac kaldigi icin kendini yakan insanlar var, tecavüz, iskence bir suru olay. Onlarin hayatinin ne anlami vardi da bizimkinin olsun?

Ben kendime ve aileme yasiyorum, kariyer/para/eglence. Dunyayi degistirmek gibi bir amacim yok.
0
logisticsmanager
(10.06.20)
"İnsanı anlam oluşturmaya iten hayatın anlamsızlığının kendisidir. Çocuklar tabi ki hayata bir yaprağın yeşil rengi kadar basit şeylerden büyük mutluluk duymak gibi bozulmamış bir mucize duygusu ile başlar fakat büyüdükçe, ölüm ve yıkımın farkındalığı bilinçlerine sızarak yaşam sevincini, içlerindeki idealizmi ve ölümsüzlük yanılsamasını yıpratmaya başlar. Çocuk olgunlaştıkça çevresinde hep ölüm,acı görmeye ve “insanın mutlak iyiliğine” olan inancını kaybetmeye başlar. Yine de eğer yeterince güçlü ve şanslıysa ruhun bu karanlığından yaşamın heyecanını yeniden doğurabilir, taze bir amaç ve onaylanma hissi yakalayabilir. Doğumundan gelen o mucize duygusunu geri getiremez ama ondan daha kalıcı ve sürekli bir şey şekillendirebilir.

Evren hakkındaki en dehşet verici şey onun bize düşman değil, kayıtsız oluşudur fakat bu kayıtsızlıkla uzlaşıp hayatın zorluklarını ölümün sınırları içinde kabul edebilirsek insan türü olarak varlığımız bir anlam ve tatmin sağlayabilir. Karanlık ne kadar derin olursa olsun kendi ışığımızı yaratmalıyız.”
Stanley Kubrick
0
fobfilm
(10.06.20)
Tam da şu andan mutluluk duymak.

Ne bir saniye öncesini düşüneceksiniz ne de bir saniye sonrasını. Geçmişe dönemediğimiz gibi geleceği de öngöremeyiz. 3 gün sonrası için bir plan yaparken 1 dakika sonra ölüp gitmeyeceğimizin garantisini verebilecek bir güç, kurum yok.

Dolayısıyla yaşadığınız anda mutlu olabilmenin yollarını bulun. Gerisi kendi kendine gidiyor.
0
desdenova34
(11.06.20)
(8)

İşten çıkartma

black mamba
Şirketlerin işten çıkartması neden eleştiriliyork? Vodafone başlığını görünce aklıma geldi. Vodafone un durumu farklı olabilir ama sürekli işten çıkarma olduğu için birilerine sövülüyor. Şirket kar etmeyi düşünerek birilerini işten çıkarabilir hakkını ödediği takdirde. Bunda ne var?
Şirketlerin işten çıkartması neden eleştiriliyork? Vodafone başlığını görünce aklıma geldi. Vodafone un durumu farklı olabilir ama sürekli işten çıkarma olduğu için birilerine sövülüyor. Şirket kar etmeyi düşünerek birilerini işten çıkarabilir hakkını ödediği takdirde. Bunda ne var?
0
black mamba
(08.06.20)
vodafone değil, vodafone'a dışardan iş yapan taşeron bir şirket. vodafone işi alış ve işten çıkarma süreçlerine dahil değil. başlık dikkat çeksin diye vodafone yazmışlar.

neden eleştiriliyor kısmına gelince, hem izinlisin diye gönderiyorlar hem de işe gelmediniz diye ihtar çekip kovmaya çalışıyorlar. ondan rezelet başlığı açılmış.
0
walter white kilikli
(08.06.20)
kanun işçiyi koruyacak yeterli düzenlemeleri içeriyor.

kanunun arkasından dolaşıp açıklarını bularak çıkarmıyorsa, işten çıkardığı kişinin yasal haklarını veriyorsa eleştirilecek bir tarafı yok.
0
kibritsuyu
(08.06.20)
çünkü devletimiz böyle buyurdu. özel sektörü destekleyecek hiç bir şey yapılmadı bu dönemde (yapıldı diyene küfür ederim)
işten çıkartmaları engelleyip sözüm ona insanların gelirlerini sabit tutmaya çalışıyorlar falan filan. sanki iki ay sonra çıkartmayacaklar. sözlükteki vodafone olayı, yüklenici firmanın işgüzarlığı sadece.
0
scudman1
(08.06.20)
@walter yok bu olay dışında söylüyorum.

@duygusuz söylediklerinde haklısın ama bu kapitalizm. Şirket en başta o insanları sadece kar etmek için işe aldı ve şimdi çıkarıyor. O insanların çalışması zarar ettiriyorsa çalıştırmasını beklemek saçma.
0
🌸black mamba
(08.06.20)
@black
normal şartlarda değiliz çünkü. olağan dışı bişey var. işten çıkartılan insanlar normalde olduğu kadar hızlı iş bulamayacaklar.
belki yine sokağa çıkma yasakları gelecek, işe gidip çalışmayı bırak iş aramaya dışarı bile çıkamayacaklar. e napsınlar peki?

kar zarar konusunda haklısın ama bu şirketler kabaca; devletin izinleri ölçüsünde karlılık amaçlı kurulmuş yasal şirketler. devlet vatandaşlarını koruma kararı aldıysa (ki bizde inandırıcı değil pek ama) bu şirketler de uymak zorunda bu koşullarda.

pandemi, doğal afet vs haricinde ben de sana katılıyorum.benzer şekilde çalışanlar da bir tık daha fazla maaş bulunca başka yere geçebilir sonuçta. her iki taraftan da garip/tuhaf bulmam. ama şu anda belki gelecek 1 seneye kadar süreç başka.
0
jimjim
(08.06.20)
adamı yalan yanlış bahanelerle çıkardıkları, bu yüzden de hakları teslim edilmediği için eleştiriliyor. bu arada bunlar hep iddia tabii gerçekliğini bilemeyiz. biraz acımasız gerçeklerden bahsedeyim, bu tür kapı kapı dolaşan satışçılar, temizlikçiler, taşıyıcılar ve aklıma gelmeyen başka bazı meslek grupları buradaki çoğu kişiyi suya götürür susuz getirir. öyle çakallıkları vardır ki aklınızı alırlar.
0
floydian
(08.06.20)
hakkını ödeyen kim acaba?

8 maaşlık işe iade için istenen tazminatlar ödenmiş olsa kimse bir şey demez işten çıkarmaya + kıdem + ihbar + birikmiş yıllık izin.
0
yeahbutso
(09.06.20)
Simdi misal örnek verirsek fransa bu tarz olaylara tepkinin membahi. Ama ne oluyor? Bunlara tepki göstere gostere hak kazaniliyor.
Misal şirket 1000kisiden büyükse ve seni isten atarsa(ki kafasina gore atamaz, mahkemenin onaylamasi lazim) sana özel bir program oluyor ve 1 sene boyunca aldığın maaşı almaya devam ediyorsun. Sonrasında devletin issizlik maasi basliyor. Bu bahsettigim olay zorunlu büyük sirkerlerde. Ki onun disinda boyle canim istedi attim parasini verdim sanane diye bir kafa yok.
Peki bu nasil kazaniliyor? Oyle her isten atarim diyen şirkete "hakli adamlar zarari var atsin" diyerek kazanılmıyor.

Kısacası bu bahsettiginiz mantik amerika icin guzel de sosyal devlet geçinen ülkede saçmalık olur. Sirket kar yapınca zamlarda artma, kar payi olmuyorsa her zarar/kar dusmesinde de isten cikartma olamaz.

Vodafone olayini okumadiginizi varsayıyorum çünkü doğruysa ve buna tepki gosterilmezse ayip. Ama ülkede mahkeme hukuk olmadigindan sosyal medyadan destek bekliyor insanlar. Yazik.
0
logisticsmanager
(09.06.20)
(10)

selamlar yazlık almayı düşünüyoruz ama yardıma ihtiyacımız var

his name is king
babam sakarya'da bir yazlık beğendi. gittik gördük gerçekten güzel ama büyük bir sorun var. bütçemizin çok üstünde. babam yine de 15 yıl vadeli kredi çekip almak istiyor. kıt kanaat geçineceğiz eğer alırsa. ben almasından yanayım pek kullanacağım bir yer olmayacak konumundan dolayı ama kendisi için
babam sakarya'da bir yazlık beğendi. gittik gördük gerçekten güzel ama büyük bir sorun var. bütçemizin çok üstünde. babam yine de 15 yıl vadeli kredi çekip almak istiyor. kıt kanaat geçineceğiz eğer alırsa. ben almasından yanayım pek kullanacağım bir yer olmayacak konumundan dolayı ama kendisi için istiyorum doğrusu. iki gündür düşünüyoruz ve işin içinden çıkamadık hem almak istiyoruz hem de aylık taksitleri gözümüzü korkutuyor. dişimizi biraz sıkarsak alabiliriz ama sizin de tavsiyeleriniz önemli.
0
his name is king
(08.06.20)
15 yıl boyunca kıt kanaat geçinip o evin tadını alabilecek misiniz? 15 sene sonra ekonomik olarak daha mı iyi olmanız ihtimal dahilinde mi?

Gereksiz yere yaşam kalitenizi düşürüyorsunuz bence, hani konut olarak alacak olsanız belki derim de yazlık diyorsunuz.
0
denizgonen
(08.06.20)
@denizgonen haklısınız. taksitler neredeyse maaşının yarısına geliyor. ben sadece ileride bu kadar lüks bir evi alma şansımız olmayacağını ya da yine aynı şimdiki gibi zorlanacağımızı düşündüğüm için şimdi alalım diyorum.
0
🌸his name is king
(08.06.20)
Hocam 15 yil kit kanaat gecinilir mi? Yani bana desenizki ev yok ilk ev basimizi sokucaz anlarim ama yazlik zevk yeri zaten, uc tane meyvenin iki mangalin hesabini yapacaksaniz neden alasiniz?

Bu arada sunu da unutmayin yazlik masrafli is, 15 yil boyunca size masraf cikaracak.
Dis sikma 15 yil olmaz malesef, hele belli yastan sonra ve ulke her yil iki kat daha pahali oluyorken.
0
logisticsmanager
(08.06.20)
ben olsam almam.
0
sizofren06
(08.06.20)
Yazlık için en fazla 5 sene sıkarım kendimi 15 çok.
Sakarya’nın Kocaali tarafı yeni keşfedildiği için uygun bayağı. Belki hoşunuza giden ev olabilir.
0
cilekli pasta
(08.06.20)
15 seneye neyin ne olacagi belli olmaz. hastalik var, saglik var, baska seyler var ne bileyim...
0
kırmızıayakkabılıgargamel
(08.06.20)
her sene maaşınızın yarısını kenara koysanız, istediğiniz yerden kiralarsınız sezonluk falan bir sene sakaryada bir sene başka yerde falan daha iyi olmaz mı?


15 sene başka bir yere gidememek (yurt içi/dışı) beni biraz sıkar açıkcası. ha her sene bir yere gidiyor muyum, hayır ama gidebilme ihtimalimi seviyorum :)
0
selam
(08.06.20)
sizin yardıma değil paraya ihtiyacınız var bence. yazlık alıp 15 sene sıkmak şu ülkenin şartlarında yapılabilecek en son iş bile olmamalı
0
ismailbüyük
(08.06.20)
fiyatların arşı alaya çıktığı bu günlerde almak hiç mantıklı değil hocam
0
avatar is back
(08.06.20)
Bana calisiyorsa eger, zaten fazla gidemeyecek oraya. Yillik izin dedigin meslegine gore degisir ama tas catlasin 2 ay falandir. Senede 2 ay gitmek icin 15 yil bu derece(gelirin yarisi) sikinti cekmemek lazim bence.

Calismiyor ve emekliyse, evi satip sakin bir yere hepten yerlessin mutlu olacaksa. Bahceyle falan da ugrasmak istiyosa. Yazin da denizine havuzuna girer.

O yastan sonra bu kadar buyuk borcun altina girmek bence kendisini cok yipratir. Hele ki ulkenin durumu malum, pahalilik git gide artiyor. Yillar gectikce kolaylasmasi gereken odeme tutari yillar gectikce zorlasabilir.
0
influx
(08.06.20)
(13)

ABD’ye gitme sevdası

sys coyg
Avrupa çoğu konuda daha uygar, güvenli ve cazibeli değil mi? Suç oranları, Türkiye’ye uzaklık(acil bir iş olsa hemen gelemeyecek olmak), insan kalitesinin Avrupa’ya göre daha az gelişmiş olması veya sağlık sistemi gibi konuları düşününce Avrupa daha güzel bir yer değil mi? Farklı düşüncelerinize açı
Avrupa çoğu konuda daha uygar, güvenli ve cazibeli değil mi? Suç oranları, Türkiye’ye uzaklık(acil bir iş olsa hemen gelemeyecek olmak), insan kalitesinin Avrupa’ya göre daha az gelişmiş olması veya sağlık sistemi gibi konuları düşününce Avrupa daha güzel bir yer değil mi? Farklı düşüncelerinize açığım, bu ABD sevdasını anlamaya çalışıyorum. Bana kalsa ben Türkiye’de yaşamayı tercih ederim. Teşekkürler.
0
sys coyg
(08.06.20)
aslında olay abd bin loto ile dışarıdan göçmen kabul etmesi.

ab ülkelerinde ise durum çok başka.
0
redeath
(08.06.20)
Green Card çıkar ise sponsorlukla uğraşmıyorsun. Doalyısıyla hiçbir firmaya bel bağlamıyorsun. Firma beni çıkarırsa sınır dışı edilirim korkusu yok. Green Card, seçimlerde oy kullanmak dışında neredeyse ABD vatandaşlığı demek. 5 yıl sonra da vatandaşlık alıyorsun.

Kendi adıma Avrupa'da bir ülkeyi de tercih edebilirdim ama dilini bilmediğim ülkede yaşamaya çalışmak bir nebze daha zor olacaktır. ABD'de bir süre kaldım. O kültür değişikliği şokunu atlattığım için ABD'yi tercih ederim. Ama çıkmıyor meret.
0
himmet dayi
(08.06.20)
ABD sevdasının bir başka sebebi de göçmenlere bakış açısının Avrupa gibi olmaması, insanın hayatını çok etkiliyor uzun vadede.
0
michael_knight
(08.06.20)
Kesinlikle haklisin. Mesafe, egitim, saglik ve insan profili acisindan avrupa abd'den cok daha iyi. Ama para kazanmak icin amerikada her alanda daha cok firsat var. Tek ulkede daha cok alternatif olmasi cazip tarafi. Cocugu okula göndermeyeceksen, hastalanmayacaksan, gelip gitme durumun yoksa ve parayi daha cok seviyorsan Amerika tercih edilir. Yoksa Avrupa.
0
Kirmizibavul
(08.06.20)
Para ve gitme firsati acisindan abd ama insan/saglik/yonetim acisindan avrupa.

Abd'de kazanilan parayi ab'de kazanman cok zor çünkü abd turkiye gibi; seviyeler arasinda cok fark var. Misal normal calisan 5binse mudur 15bin alabilir, benzeri abd'de de mevcut ama misal benim mudurumle benim aramda 1000 euro var yok.
0
logisticsmanager
(08.06.20)
Çekilişten çıkarsa giderim ama seçme şansım varsa Avrupa ve Kanada çok daha iyidir tabi.
0
lcha
(08.06.20)
Hayir, hic degil. Ülkelerin cazipligi sizin ne aradiginiza ve sizin degerlerinize bagli.

Yüksek vergi vermek istemiyorum, aile kurmayacagim, IT alaninda onum inanilmaz acik diyelim. Ilk secenek ABD olurdu tabii ki. Boyle bir insan niye gitsin Belcika´da tutunmaya calissin ornegin?

Avrupa bir ulke degil, daha güzel derken, neresi? Alaska´nin sinirsiz ormanlari bence Almanya´nin gri Ruhr bölgesinden daha "güzel". Anlatabildim saniyorum bu uc ornekle sorunuzdaki sorunun karsilastirma yapilamayacak derecede genelleme icermesini.
0
buf-e kür
(08.06.20)
avrupa daha iyi bence de ama ingilizcesi olan bir insan olarak ben amerika istiyorum. avrupa ülkelerinin dilini öğrenecen de konuşacan da ohoo.. tüm dünya ingilizce olsaydı iskandinav ülkelerine gitmek isterdim.
0
beyaz power ranger
(08.06.20)
Amerika, TR gibi açlıktan ölebileceğin veya aşırı zengin olabileceğin skalada bir fırsat sunuyor sana. Avrupa medeniyetleri (en azından büyük ülkeler almanya, hollanda vs gibi) seni evsiz bırakmaz, ama zengin de etmez, güzel bir hayat sürersin ama hepsi bu. Eğer büyük balık peşindeysen ABD'ye gitmek daha mantıklı. ABD'de ırkçılık da avrupaya göre tabii ki çok daha az (ya da bizim için yaşaması daha kolay diyeyim)
0
roket adam
(08.06.20)
Avrupa ırkçı, hiçbir zaman onlardan birisi olamazsın. ABD göçmen toplumu sonuçta. Rahat.
0
catch the arrow
(08.06.20)
abd'nin avrupa'ya göre avantajlarını sayalım.

- coğrafyası ve iklimi daha güzel. (güney avrupa hariç) avrupa'da güney dışında güneş yok.
- kültüre adapte olmak basit. ingilizce konuşuluyor. ulus millet olmadığı için sosyal ortam yaratmak hiç zor değil. git almanlarla fransızlarla takılmayı dene. çok daha zor sosyal bariyeri kırmak avrupada.
- çok zengin ülke. dünyaya kültür ihraç eden ülkede o kültürün yaratıldığı yerdesin. nba mi izlersin, louis ck mi? hepsi elinin altında.
- last but not least. bu en önemlisi. maaşlar yüksek. sosyal devlet olmadığı için avrupaya kıyasla aynı şirkette aynı işe 1.5 katı maaş alırsın. genç insan için büyük avantaj.

suç oranı yüksek yerinde yaşanmaz evet. ama her yer öyle değil. bir de suç oranında bilinmesi gereken bir husus var. abd'de sosyal yapı rezalet olduğu için şehirlerde segregation almış başını gitmiştir. beyazların mahalleleri ayrı, siyahlarınki ayrı, hispaniklerinki ayrıdır. mesela chicago şehir merkezi ve kuzeyi çok güvenliyken, şehrin güneyinde her gün vukuat olur, birileri hayatını kaybeder. obama ağlar vs. zannedilir ki chicago çok tehlikeli şehir. evet ama sadece belirli bölgeleri öyle, geri kalanında türkiyeden güvenli yaşarsın.
0
antikadimag
(08.06.20)
Bi de medya etkisi var. herkes amerikayi tasi topragi altin saniyor, adam gelmis ‘abi kaliforniyada ot yetistirip icmek serbest ne guzel’ diye anlatiyor, oraya gitse bahceli evinde haftada 30 saat calisip kafalar guzelken vur patlasin cal oynasin yasiycam saniyor. Halbuki disciye gitse anlayacak olayin oyle olmadigini.
0
icim urperiyor
(08.06.20)
Amerika ve Kanada kirsali dogusundan batisina yasadigin eyalete/sehre gore bambaska hayat sunuyorlar. Nerede yasadigina ve kac para kazandigina gore degisir. Guzel yerde yasarsin ama para kazanamazsan bir boka yaramaz.

NY'de yasayan arkadaslar var, bana gore bombok hayatlari var cunku para kazanamiyorlar 40 yasina geldiler aile kurmayi birak hala roommate ile yasiyorlar, tek baslarina ev tutamiyorlar para olmadigi icin. Ama sorsan keyifleri yerinde, aksiyonun merkezi orasiymis. Iyi guzel de sen o aksiyonun ne kadar parcasisin? Uzaktan izliyorsun, ay sonu verecegin binlerce dolar kirayi dusunuyorsun.

Bence "American Dream" senede 80-100 burut ile olacak sey degil, kesintileri cik birsey kalmiyor. Senede 150'nin ustune cikabiliyorsan kuzey amerika guzel, onun altina gelmek bence vakit kaybi, bosuna eziyet.

Ozetle iyi para yapamiyorsan Avrupa her turlu bu versusu alir.
0
cooperr
(08.06.20)
(12)

Bugün İş Görüşmesinde Yaşadığım Saçma Olay

depresif genc
Merhabalar.Biliyorsunuz şu sıralar covid-19 olduğundan iş görüşmeleri skype üzerinden yapılıyor. Benim de 1 hafta arayla iki firmayla skype görüşmem oldu. Bu sabah 2. firmayla olan skype görüşmesinde bağlantı aniden koptuğu için tekrardan maillerim arasından bağlantı adresini bulup girmeyi denedim a
Merhabalar.

Biliyorsunuz şu sıralar covid-19 olduğundan iş görüşmeleri skype üzerinden yapılıyor. Benim de 1 hafta arayla iki firmayla skype görüşmem oldu. Bu sabah 2. firmayla olan skype görüşmesinde bağlantı aniden koptuğu için tekrardan maillerim arasından bağlantı adresini bulup girmeyi denedim ancak dikkatsizlik sebebiyle 1. şirketin göndermiş olduğu linke tıkladım. Tıklamamla birlikte kendimi başka bir iş görüşmesinin ortasında buldum. Bir adayla iş görüşmesi yapıyorlardı ve "Hayırdır, siz nereden çıktınız" şeklinde bir tepki verdiler doğal olarak. Ben de bir yanlışlık olduğunu söyleyip çıktım.

Ben bana ait geçmiş skype linkinden nasıl o hanımefendinin bugünkü görüşmesine girebildim anlamıyorum ama böyle saçma bir olay oldu ve aptalca bir duruma düştüm. Sonradan özür maili attım, onlar da problem olmadığını söylediler ama bu kesinlikle haneye eksi bir not olarak düşer diye düşünüyorum. Dahası, bu Çarşamba yüzyüze görüşmemiz olacak, süreci zedeler mi sizce bu olay?
0
depresif genc
(08.06.20)
hiç bir şey olmaz. takılmayın bu kadar.
0
benaslinda
(08.06.20)
hayır asla,
süreci zedelemez
0
jimjim
(08.06.20)
Siz yapabileceğinizi yapmışsınız, özür dilemişsiniz. Şirketin Skype kullanımında bir sorunu keşfetmişsiniz hatta, belki onların da haberi yoktu linklerin sürekli kullanılabildiğinden. Yaşanan olay sizin değil daha çok onların sorunu.
0
wish i could find a way to disappear
(08.06.20)
Sizin hatanız değil. Siz ufak bir yanlışlık yapmışsınız. Onlar tüm adaylara aynı linki göndererek bilgi güvenliğinde bir zaafları olduğunu ifşa etmiş oldular. Sizin sürecinizi etkileyeceğini sanmıyorum.
0
himmet dayi
(08.06.20)
Hic sikinti yapmayin hatta iyi gecmisse görüşmeniz komik bir ani olarak bile kalabilir. Ben sahsen komik bulurdum durumu.

Küçük düşürücü bir durum olmadigi sürece onemsiz boyle olaylar.
0
logisticsmanager
(08.06.20)
kimsenin umrunda değil inan, takılma buna.
0
orpheus
(08.06.20)
Bunu diğer görüşmede eğlencelik olarak kullanın ve artı puanları toplayın
0
conta
(08.06.20)
gayrıihtiyari bir durum. sorun teşkil etmez bence.
0
benibulmanlazim
(08.06.20)
hiç bir şey olmaz hocam. hatta biraz daha akılda kalıcı oldunuz işte ne güzel :)

kızmazsanız çok güldüm ama olayı anlatınca. ik'da çalışıyorsun ve ciddi ciddi iş görüşmesi yapıyorsun. sağ alttan dırınk diye bi kafa çıkıyor "melhaba yine ben eheheh" şeklinde. iyi gülmüştür ikcı :)
0
syozkn
(08.06.20)
korkmuşlardır :)
0
ShadowOfMoon
(08.06.20)
Çarşamba bugün, nasıl geçti?
0
conta
(10.06.20)
Gayet iyi geçti görüşme, hiç bahsi açılmadı.
0
🌸depresif genc
(11.06.20)
(11)

Yabancı dizi mi tercih ediyorsunuz film mi?

The Student
Bir arkadaşım televizyonun sanat sayılamayacağı için filmleri tercih ettiğini söylüyor. Televizyon a aptal kutusu gözüyle bakıyor ve tv onu asla eğlenirdi remiyormuş. Hiç-bir film ise zaman kaybı değil ona göre. Film izlemek insanin daha az vaktini kaybediyormuş. Diziyse yarın modası geçecek olan 1
Bir arkadaşım televizyonun sanat sayılamayacağı için filmleri tercih ettiğini söylüyor. Televizyon a aptal kutusu gözüyle bakıyor ve tv onu asla eğlenirdi remiyormuş. Hiç-bir film ise zaman kaybı değil ona göre. Film izlemek insanin daha az vaktini kaybediyormuş. Diziyse yarın modası geçecek olan 1 tüketim kültürü... Siz ne diyorsunuz bu konuya?
0
The Student
(08.06.20)
ikisinden de güzel olanları izlerim. insanların böyle bir konuda bile fanatik görüşü olması saçmalık.
0
king lizard
(08.06.20)
film önceliğim. elbette güzel dizileride izliyorum. o kadar yüksek bütçeli diziler var ki bunlara sanat demezsek ayıp olur.

benim film tercih etme sebebim ise diziler çok yavaş akıyor. ve genelde finalde olayı toparlayammıyorlar. filmler ise 2 saat içerisinde giriş gelişme ve sonucu çok güzel verebiliyor.
0
belkider
(08.06.20)
Dizileri tamamen keyifli vakit geçirmek için, filmleri bazen keyifli vakit geçirmek için bazen de sanatsal açıdan bir bakışa sahip olmak, sanatsal açıdan tatmin olmak için izlerim.

Arkadaşına Bergman izleyince "eğlenmiş" mi hissediyor diye sorarsın. Yoksa sanat diye izlediği filmler avengers mı? Ben avengers izleyince de eğlenmiş hissediyorum, killing eve izleyince de.

Arkadaşın aklıma şunu getirdi nedense.
youtu.be
0
Bruce
(08.06.20)
Oz 1997de başlayan bir dizi. Şuan ikinci kere izliyorum birçok insan gibi. Birçok filmden de başarılıdır mesela farklı farklı konularda.

Ben ikisini de izlerim bir önceliğim yok duruma göre değişir.
0
turkce konusan uzayli
(08.06.20)
TV'nin öncelikli amacı eğlendirmek, vakit geçirtmek zaten. Saçma bir argüman olmuş. Sanat değeri olmadığı için bana bir şey kazandırmıyor, kazandırmadığı için keyif almıyorum izlerken dese daha mantıklı olur.

belkider'e katılıyorum. Ayrıca izlediğimiz her film sanat eseri olmaz. Çoğu filmin de böyle bir iddiası yoktur zaten. İnternete, televizyona, sinemaya ulaşabilen her insanın senede bir iki kere de olsa film izlediğini düşünürsek sanat filmlerini içeren bağımsız sinemayı takip eden, izleyen insan sayısı çok çok az zaten.

Benim tercihim tamamen keyfime göre değişiyor. Gerçekten keyif alarak çok fazla çöp dizi izledim. İzlememdeki öncelikli amacım da buydu zaten, bir dizide yapılanlara güleyim bir de dizinin bir dizi olarak ne kadar saçma, amatör, beceriksizce yapıldığına güleyim diye. Çok çok iyi, izlemeden ölmeyin denilecek çoğu diziyi izlemedim açıkçası çok ağır aktığı için.

Sinemada da tercihim çok değişken. Karantinada vaktim olduğu için farklı dünya sinemalarına göz atma şansım oldu. ABD menşeli bağımsız filmleri de izledim. Hollywood'un boş filmlerini de keyif alarak izledim.
0
black holes in the sky
(08.06.20)
"dözöysö yörön mödösö" - arkadaşına söyle tv programlarının ve sinemanın tarihi netflix'le başlamadı.

25 30 yıl giden pembe diziler, simpsons, friends...

TV yayıncılığının geleceği tartışılır belki - ona da "ölecek" demek saçma, internet çıktığında da basılı yayın ölecekti?

"zaman kaybı film yok" başlı başına saçmalık zaten. lütfen kendisine recep ivedik serisini sanatsal olarak değerlendirmesini istediğimizi ilet. "şu nedenle zaman kaybı denemez, dizilerde bu yok mesela" şeklinde bir ifade bekliyorum kendisinden.

troll'lüyor musun harbi bi daha okudum bi daha sinirlendim.
0
celeron 300a
(08.06.20)
Bu yoruma göre recep ivedik sanatken sopranos aptal kutusu.

Bu örnek ile bile arkadasinin fikrinin mantikli olmadigi belli.
0
logisticsmanager
(08.06.20)
İkisini de tercih ediyorum çünkü ikisi de farklı şeyler. Çöp filmler olduğu gibi sinema ile anlatılamayacak kadar iyi diziler de mevcut. Bazı hikayeler sinema ile değil dizi ile daha iyi ele alınır.
0
cemallamec
(08.06.20)
Böyle leş entel tipler bitmedi mi hala ya? Ergen ergen tespitler, irite oluyorum. Ha dur dur şey, çok "cringy".

İşleri türe göre değil, içeriğe göre ayırmak gerekir. Yoksa yukarıdaki arkadaşın da dediği gibi Recep İvedik bir sanat eseri, Mad Man bir tüketim malzemesi, Şeyma Subaşı yazdığı kitap sayesinde bir edebiyatçı haline gelir. Böyle genellemeleri de ancak senin arkadaşın gibi gerzekler yapar. O gerzeklerin de gördükleri en "sanat" sayılabilecek film ondan bundan duyup izledikleri, sonrasında da "Haluk Bilginer'in tiradı abi yeaa" diye gek gek gerindikleri Masumiyet falandır.

Geçiniz.
0
buff
(08.06.20)
"bir arkadaş"ına simpsons'ın 31. sezonunun yayınlandığını ve selam söylediğimi söyle. o anlar.

şu hayatta simpsonlar kadar bile tecrübesi olmayanlar sinema eleştirmeni falan kesiliyorlar başımıza ben de ona çok üzülüyorum. yemişim sanatını ben eğlence kısmındayım. sanat filmlerinden de nefret ederim.

iktidara geldiğimde marvel evreni dışında film bırakmayacağım. dönüp dönüp onları izleyecek millet.
0
ozdek
(08.06.20)
Ah be TV, ne yazık ki bir pizza değilsin.
0
lüzumsuz adam
(08.06.20)
(6)

Bu adam çok mu zengin?

msb
Arada denk düşüyor internette, anlamsızca merak ettim ne iş yapıyor, kimdir nedir diye..Çok zengin bi hali var.
Arada denk düşüyor internette, anlamsızca merak ettim ne iş yapıyor, kimdir nedir diye..

Çok zengin bi hali var.
0
msb
(07.06.20)
murat övüç bu.

fakir bir gençlik geçirmiş. çok uğraşmış şimdi zengin.
instagram fenomeni olmasının yanında zengin bir sevgilisi var. kapalıçarşı'da dükkanı falan varmış sanırım sevgilisinin.

yanlış olmasın, 20 tane evim var diyordu.
sık sık muhtaç durumda olanlara yardım ediyordu.
ben öyle tanıdım.

güya takip etmem böyle şeyleri, sıklıkla sözlükte gündem oluyor oradan biliyorum. geçen de ermeniler hakkında çirkin bir şey söyleyip sonra özür dilemişti.

duygusal bir arkadaşımız. arada ağlıyor falan.

fal bakıyormuş önceden. ünlü olmasında nur yerlitaş'ın payı varmış. kendisi onu bir gün zenginlerin olduğu bir yere, tatile götürmüş. fal baktırmış falan. diğer ünlüler ve zenginler de onu sevmişler. camiaya öyle girmiş.
0
dahinnotha
(07.06.20)
Kendine eğlence arayan, tık peşinde koşan twitter kullanıcılarının ünlü ettiği başka bi boş adam. Bunlar bir ara nutella attım diyen tinerciyi ünlü etmişti, kötü şarkı yapanları ünlü ettiler, yamuk tepsi kullananları ünlü ettiler. Bu ünlülük sayesinde şimdi zengin olmuştur belki ama kendiyle ilgili söylediği çoğu şey yalan. Adam rus çiçek sitelerinden çiçek görüntüsü alıp, hediye geldi diye hikaye atıyor :D

yalanlarıyla ilgili şöyle bi entry var:
eksisozluk.com
0
eazy
(07.06.20)
Bir videosunu izlemistim, çakma olduğu 100kmden belli ürünleri 30bin lira verdim 8bin lira verdim diye anlatıyordu bir de benim param olsa yasamayacagim bir semtteydi.
Kısacası zengin olmakla zengin gibi göstermek baska.
0
logisticsmanager
(07.06.20)
armağan çağlayanla röportajı var youtube'da.

orada duymuştum ben de. fal bakıyormuş falan.
0
tabudeviren
(07.06.20)
bu sekilde poz veren bi adam zengin olabilir mi sizce? zengin gorunmek isteyen kimse aslinda zengin degildir.

adami tanimiyorum bu arada.
0
ehti
(08.06.20)
Bu sekilde poz veren biri zengin olabilir elbette @ehti
0
🌸msb
(08.06.20)
(3)

Wordpress Hakkında

anladespina
1) Wordpress.com'dan satın alınmış bir paket (kişisel paket ya da premium paket gibi) sanırım bize 1 yıllığına hosting ve domain de sağlıyor. Şunu merak ediyorum: 1 yıl boyunca kullandığım paketim bittiğinde web sitem birdenbire yok mu olacak içindekilerle? Yani 1 yıllık süre dolduğunda, domanimi ve
1) Wordpress.com'dan satın alınmış bir paket (kişisel paket ya da premium paket gibi) sanırım bize 1 yıllığına hosting ve domain de sağlıyor. Şunu merak ediyorum: 1 yıl boyunca kullandığım paketim bittiğinde web sitem birdenbire yok mu olacak içindekilerle? Yani 1 yıllık süre dolduğunda, domanimi ve hostingimi GoDaddy gibi bir siteden uzatıp, Wordpress ya da farklı bir site aracılığıyla web sitemi devam ettirebilecek miyim?

2) Wordpress.com ve Wordpress.org arasındaki farkları tam olarak anlamış değilim. Anladığım kısmıyla ikisiyle de web sitesi kurabiliyorum. Ancak Wordpress.com'da ücretle satın aldığım bir plan sayesinde domain ve hosting de Wordpress'e ait oluyor. Bununla birlikte eğer domain ve hostingim hali hazırda zaten varsa Wordpress.org'da bu domain ve hostingi bağlayarak ücretsiz bir şekilde Web Sitesi oluşturabiliyorum, bu doğru mu?

3) Son soru ikinci sorunun devamı niteliğindedir. Wordpress.com'da belirli ücretler ödeyerek planlar satın alabiliyoruz, her üst planın daha iyi özellikleri var. Örneğin kişisel planda reklamdan para kazanma kapalıyken, premium planda açık. Ya da kişisel planda temalar sınırlıyken, premium temada sınırsız. Peki ya Wordpress.org'da durum nedir? Burada herhangi bir plan göremedim. Yani tüm temalar sınırsız ve ücretsiz mi ya da reklam alıp para kazanabiliyor muyuz?

Biliyorsanız lütfen esgeçmeyin birine bile cevap bulsam önemli. Teşekkür ederim
0
anladespina
(07.06.20)
1. yedeklerini alıyorsan isteidiğin yere taşıyabilirsin. çok dert edilecek bir konu değil. ama onu yapacağına baştan kendi hostinginle başlasan daha uygun olmaz mı?
2. wp.com ya da org üzerinde hiç hosting etmeyi bile düşünmedim. bunu bilemiyorum. önermiyorum da pek. reklam seviyorsan başka.
3. bunu da bilemiyorum yine önerdiğim bir durum da değil.
0
ozdek
(07.06.20)
Çok bilmiyorum ama esimin sitesi var;
1-.com olan ücretli olani ve domain yenilemezsen; evet gidiyor. Misal esim squarespaceden wordpresse tasidi. Kisacasi domaini kaybetmedigin surece sikinti yok. Yalniz o tasima isi sikinti simdiden söyleyeyim.
2-org ucretsiz versiyonu ve oyle pek gelismis bir hali yok. Com ücretli versiyon haliyle profesyonel bakıyorsan .com yapman lazim. Domain kisimlarini bilmiyorum malesef.
3-.org; bildigim hayır. Org olanda hicbir sey yok. Reklamlar falan wordpressin senin degil.
0
logisticsmanager
(07.06.20)
3. Org dediğin sana ücretsiz, açık kaynaklı wordpress'i veriyor. Özellikler sınırsız tabii. Herhangi bir etkisi yok. Sana sadece güncellemeleri veriyor, ek bir hizmet yok çünkü sen kendi hostinginde istediğin gibi at koşturursun. İstediğin temayı, istediğin eklentiyi yükler silersin. Reklam verirsin, istersen yetişkin sitesi açarsın wordpress'in kontrolünde değil.

2. Wordpress.org diye bişey yok gibi düşün. O sana yazılım veriyor. Girip windows 10'u sitesinden indirdiğini düşün. Sonra harddiskine kuruyorsun. Bunun gibi, oradan zip dosyası indirip hostingine kuruyorsun. Bağlamak vs yok.

Wordpress.com özel aslında, o bir hizmet sağlıyor. Bedava olursa reklam gösteriyor, onu kaldırmak vs. için para alıyor. Sanırım ek tema falan da sağlıyor. Senin kendi hostingine kurduğunda o premium tema-eklenti vb. destekleri yok. Gider herhangi bi siteden free tema veya plugin de bulabilirsin, ücretiyle istediğin yerden alıp yükleyebilirsin de.
0
nhk ni youkosu
(07.06.20)
(7)

ingiltere'ye nasil giderim 1 hafta icinde?

icim urperiyor
ucuslar baslamadi. dis hatlar 10 hazirana kadar iptal gozukuyor ama ucus yok thy'de. bu baska firmayla gidemem anlamina mi geliyor? ucuslarin basladigi ulkelerden falan aktarma yapsam sikinti olur mu? veya nasil gidebilirim en kisa zamanda fikri olan var mi? edirneden yardirip kosmaya baslicam olmaz
ucuslar baslamadi. dis hatlar 10 hazirana kadar iptal gozukuyor ama ucus yok thy'de. bu baska firmayla gidemem anlamina mi geliyor? ucuslarin basladigi ulkelerden falan aktarma yapsam sikinti olur mu? veya nasil gidebilirim en kisa zamanda fikri olan var mi? edirneden yardirip kosmaya baslicam olmazsa.
0
icim urperiyor
(07.06.20)
aktarmayla geldiklerini iddia edenler var bir araştırın.
0
ozdek
(07.06.20)
gidebilirsin, asagidaki yerde guncel ucuslar oluyor hep. hemen her gun guncelleniyor.

www.gov.uk
0
fakyoras
(07.06.20)
AB ülkeleri bile ingiltere vaka sayisini düşürmezse sinirlari acmayacaklarini veya karantina uygulayacaklarini söylüyor.
Kısacası %99 gidemezsiniz.
Edit; bu aktarma ab vs aktarma ile alakali. Yoksa digerlerinin dedigi bir yöntem vardir belki.
0
logisticsmanager
(07.06.20)
gelirsen 2 hafta ev karantinasi var..kalacagin yer belli mi? oteller normal musterilere kapali benim bildigim. nerede kalacaksin.
0
ubi dubium ibi libertas
(07.06.20)
Bu ayin 9'unda Antalya'dan var Londra'ya. Bir de ev karantinasi basliyor, adres bildirmeniz gerek gumrukte. Soyle de bir not dusmusler:

"seats can be purchased by British nationals, and individuals of other nationalities providing they hold UK residency and meet UK immigration rules."

Birlesik Krallik vatandasi degilseniz veya bir oturma izniniz yoksa gelemeyebilirsiniz.
0
voyager 1
(07.06.20)
@voyager1

evet fark ettim o detayi. minsk aktarmasi icin de muhtemelen orada durdurup karantina yapmazlar herhalde. bi de minsk aktarmasi icin vize gerekiyor mu ona bakmam lazim. belki o ucus bana uyabilir
0
🌸icim urperiyor
(07.06.20)
Belarus uzerinden gidersin
0
themanhekilled
(09.06.20)
(6)

evde spor yapmak

black mamba
evde spor yapmak istiyorum. virüs olmasa da spor salonuna gidemeyebiliyordum. o yüzden evde yaparbilirsem daha uzun süre yapabilirim. sadece vücut ağırlığı ile ya da kısıtlı ekipman ile ne derece yapılabilinir? amacım ileri seviye olmak değil plaj vücudu yapmak. ancak bir kas grubunu çalıştıramayıp
evde spor yapmak istiyorum. virüs olmasa da spor salonuna gidemeyebiliyordum. o yüzden evde yaparbilirsem daha uzun süre yapabilirim.

sadece vücut ağırlığı ile ya da kısıtlı ekipman ile ne derece yapılabilinir? amacım ileri seviye olmak değil plaj vücudu yapmak. ancak bir kas grubunu çalıştıramayıp da vücudun orantısız gelişmesini de istemiyorum. p90x'e baktım ve ege fitness'ın spartacus progrmaına bakıyorum. büyük ağırlıklar olmadan da olur mu? çünkü spor salonundayken vücut ağırlığı ile dips yapıyordum ve bir süre sonra ekstra ağırlık koymak gerekiyordu. vücut ağırlığı bir süre sonra yeterli gelmiyordu. evde ağırlıksız nasıl olacak? ancak ege fitness'ın yaptığı antrenmana baktım çocuk sadece vücut ağırlığı ile göğüs çalıştı kan ter içinde kaldı. yani kısacası ağırlık yerine set sayısını vs. arttırmak kasları büyütür mü?

kısacası evde nasıl spor yapabilirim?

bu arada p90x çok ağır dediler ben de beach body programını indirdim o da saçma bir esne programı galiba. yumruk falan atıyor adam aksldakşa :D p90x'in basit hali varmış onu mu yapsam?
0
black mamba
(07.06.20)
evde spor yapılır. kilo başına 1 gr protein alman yeterli . çalışma için çalışma istasyonları var. ben 3 yıl önce aldım. decathlondan aldım, demir dumbell ağırlıkları kullanıyor. 120 kg bench , kol, omuz,sırtta 60-80 kg takabiliyorsun.
0
x571
(07.06.20)
@x571 anladigim arkadasin sorusu eve spor alani kurmadan spor yapilabilir mi diye.

Soruya cevap; bir yere kadar. Yani şimdi sinav cekersin, hafif gelince ayaklar yatakta cekersin o hafif gelince ayaklar duvarda (amuda kalkmis halde) cekersin ama sonrasi icin aklima gelen bir şey yok.

Plaj vucudu dedigin ne bilmiyorum (senin plaj vucudu mantiginla benimkisi ayni olmayabilir :) ) ama yag orani az olmaksa, evet evde spor yaparak ve kalori takipli protein ağırlıklı beslenme ile yapabilirsiniz. Sikinti bunun otesini getirmek istersen o noktada zor, ya eve alet alman lazim ya da spor salonuna gitmen.

Yalniz aletsiz spor cok zor. En azindan dips yapacak yerin ve barfiks barinin olmasi lazim yoksa cok limitli. Bunlar varsa redditten bodyweight routine bakabilirsin.
0
logisticsmanager
(07.06.20)
amacım şu aslında. eylül ayına kadar aletsiz ya da 2 dambıl + barfiks demiri ile yapmak. eylülden sonra duruma göre ya salona giderim ya da eve alet alırım.

p90x ya da ege fitness'ın antrenmanında alet yok pek. özellikle ege fitness'ın spartacus dediği programa baktınız mı? www.youtube.com

sadece vücut ağırlığı ama adam nefes nefese kaldı. bu programı takip etsem eylüle kadar faydası olur mu? şu yüzden şüphe duyuyorum. salonda çalıştığım zamanlarda sürekli ağırlık arttırmak gerekiyordu. ege ağırlık arttırmadan nasıl devam ediyor anlamadım. yine p90x'te pek fazla ağırlık yok. omuz programına baktım 15 kiloluk dambıllarla çalışıyorlar. eğer bu şekilde olursa eylüle kadar yaparım.
0
🌸black mamba
(07.06.20)
2 tane dambılım var. Ağırlıklar değiştirilebilir şekilde 25 kg'lık bir set. Kas kütlesi artırarak kilo alma gibi bir amacım var. Benim de amacım fit bir görünüme sahip olmaktan ötesi değil ve şu ana kadar uyguladığım programla gözle görülür bir etki var. Yani oluyor. Tabii ki bununla birlikte beslenme programınızı da düzenlemeniz lazım.

İsterseniz mail adresinizi mesaj olarak gönderin, elimdeki programı göndereyim. Daha önce yine bu amaçla çalıştığım bir trainer tarafından hazırlanmıştı.

Kas kütlesi artırmak istiyorsanız protein miktarını daha fazla hesaplamalısınız ayrıca.
0
desdenova34
(07.06.20)
@black mamba her türlü evde spor yapılır yeterince disiplinli olursan. Bu karantina dönemleri başladığında evde ne yapacağız yandık falan derken evde spora öyle bir alıştım ki salonlar açılmış olsa bile gitme ihtiyacı hissetmiyorum en azından ortalık biraz düzelene kadar. Ege'nin yaptığı spartacus idmanlarını da takip edebilirsin gayet sonuç alınabilir. Ekipman almak istiyorsan da barfiks barı ve direnç bandı yeterli fazlası isteğine bağlı değişir
0
selfdestruct
(07.06.20)
P90 yap geç
0
shredd
(07.06.20)
(7)

Green card

black mamba
Bu olmadan Amerika'ya yerleşmek çok mu zor? Farklı alternatifler yok mu? Pekntakio etmiyorum ama liseden bazı arkadaşlarım gitmişti. Genelde yazılımcılar. Sözlükte okuyorum yazılımcıyım 3 defadır başvuruyorum diyor biri. Green card olmadan bir yazılımcı gidemez mi? İş bulduktan sonra şirket halletmi
Bu olmadan Amerika'ya yerleşmek çok mu zor? Farklı alternatifler yok mu? Pekntakio etmiyorum ama liseden bazı arkadaşlarım gitmişti. Genelde yazılımcılar. Sözlükte okuyorum yazılımcıyım 3 defadır başvuruyorum diyor biri. Green card olmadan bir yazılımcı gidemez mi? İş bulduktan sonra şirket halletmiyor mu bunları? Yine aynı şekilde youtubeta ABD ye göçen birçok yazılımcı röportajı gördüm. Hepsi green cardla gitmiş olamaz çünkü çok gençler ve neredeyse okul bittikten sonra 2 yıl içinde gitmişler.

Mobilim hatalar için kusura bakmayın.
0
black mamba
(07.06.20)
Şimdi benim kuzenim böyle Avrupa'ya gitti yazilimci olarak, sirket ayarladi vizeyi. Burada önemli olan sirketlerin politikasi. Misal benim calistigim yer global olarak politika geregi vize işlerine girmiyor.

Kısacası yapilabilir, yapan da var. Ama mezun olan duz adam gidemez. Yazilimciligin guzel tarafi kendini okurken de gelistirebilirsin. Ama misal ben tedarik zincirindeyim, kendimi gidip üretim planlama uzmani yapamam. Bu sebepten yazilimcinin erken gitmesi de normal.
0
logisticsmanager
(07.06.20)
Green card dediğiniz oturma izni, green card çekilişiyle çıkarsa iş bulmadan etmeden gidip yerleşebiliyorsunuz, sonra orada iş güç bakıyorsunuz.

Green card almanın tek yolu bu çekiliş değil. İş bulup çalışma izniyle gidip yanılmıyorsam 5-6 sene ABD'de yaşayıp çalışınca da green card almaya hak kazanıyorsunuz. Ya da ailenizden biri (ebeveyn, çocuk, kardeş, eş ya da nişanlı) vatandaş ya da green card sahibiyse onun üzerinden göçmenliğe başvuruyorsunuz, yine 5-6 yıl sonra green card alabiliyorsunuz.
0
kobuzchu kiz
(07.06.20)
Bu durumda yazılımcı olan bir insanın yıllarca bu kart çıkmıyor diye üzülmesi saçma değil mi? Gitmek isterse iş bulduktan sonra gider.
0
🌸black mamba
(07.06.20)
Ya o pek öyle değil. Türkiye'de her yer yazılımcı kaynıyor, ABD'nin nüfusu bizimkinin dört katı, yazılım sektörü daha büyük ve ileride, dolayısıyla orası da yazılımcı kaynıyor. Vizesiyle çalışma izniyle uğraşmayacağı, dil biliyor mu, iş kültürüne aşina mı diye düşünmeyeceği milyonlarca insan varken niye buradan yazılımcı ithal etsinler?

Tanıdığım yazılım, oyun vb sektöründe olan ve çekilişsiz giden herkes bir şekilde akademik olarak gitti ABD'ye, staja gitti, yüksek lisansa gitti, oradayken iş buldu.
0
kobuzchu kiz
(07.06.20)
İmkansız değil oradan iş bulup gitmek. Ama o kadar da kolay değil. Kobuzchu kiz haklı. ABD'de de işsizlik oranı oldukça yüksek. O yüzden Türkiye'den bir yazılımcıya sponsor olup o masraflara gireceğine kendi ülkesinde yaşayan ve çalışma izni olan adaylara yöneliyorlar. Zaten ilanlara bakarsan neredeyse tamamında çalışma izninizin olması gerekiyor diye şart düşerler. Çok spesifik bir konuda uzmanlığın yoksa, yani tabiri yerindeyse sıradan bir yazılımcıysan ABD'den bir şirketin sana sponsor olması için bir sebep yok.
0
himmet dayi
(07.06.20)
Amerika'da calisan arkadaslarim bile basvuruyorlar, cunku diger turlu sirkete baglisin ya da Trump'in gocmen yasalariyla ilgili soyleyecegi iki lafa bakiyorsun.
0
crown
(07.06.20)
Şöyle güzel bir akış diyagramı var, sanırım oldukça güncel.

www.topic.com

Örneğin normal bir çalışan için H-1B vizesi opsiyonu var; bunun için


1 - Sponsor bir şirket lazım
2 - Başvurular her sene Nisan ayının ilk haftasında yapılıyor, çıkarsa en erken Ekim'de çalışmaya başlayabiliyorsun, şirketin bu sırada seni beklemesi lazım
3 - Vizenin tutarı 750 Dolar ile 4000 Dolar arasında değişiyor, sponsorun bunu karşılaması lazım,
4 - Hepsinin üzerine bu kategori için 65.000 tane vize hakkı tanınmış ve yaklaşık 200.000 başvuran var; yani alma şansın yaklaşık %32 falan


Eğer hali hazırda bir Amerikan şirketinde (Örnek Google Türkiye) çalışıyorsan falan bir derece daha kolaylaşabiliyor ama o da inanılmaz basit bir süreç değil. Yani Amerika'da yaşamak isteyen insanların green card'a bel bağlaması, çıkmayınca üzülmesi falan çok normal.
0
salihdt
(07.06.20)
(9)

kitap onerisi

captainobvious
akliniza ilk gelen, muhakkak oku dediginiz kitaplarinizi bekliyorum.kitaba acim.
akliniza ilk gelen, muhakkak oku dediginiz kitaplarinizi bekliyorum.

kitaba acim.
0
captainobvious
(07.06.20)
Aklıma ilk gelen dediğin için. Popüler olmasına rağmen en sevdiğim kitaplardan birisi.
Albert camus yabancı
0
ruzgar1
(07.06.20)
Do androids dream of electric sheep
Dune
Childhood's end
Hemingway- for whom the bells toll
Stephen king-dark tower
0
logisticsmanager
(07.06.20)
Uluslarin düşüşü-daron acemoglu
0
karahan01
(07.06.20)
(bkz: middlemarch)
0
Bruce
(07.06.20)
Otostopçunun Galaksi Rehberi
Kaplan! Kaplan!
Vakıf serisi
Silo üçlemesi
0
kobuzchu kiz
(07.06.20)
Satranç
0
kaset
(07.06.20)
Günaydın. Tür belirtmiş olsaydınız daha iyi olurdu ama, ortaya karışık bir liste dökeyim ben de:

1- Albert Camus - Yabancı +1
2- Tüfek Mikrop ve Çelik (Yeterince bilimsel olmadığı konusunda bazı bilim çevrelerince eleştirilse de; ileri sürdüğü bakış açılarından dolayı okunması gereken bir kitap bence. Verdiği tarihi bilgiler de cabası).
3- Daron Acemoğlu - Ulusların Düşüşü +1 (Tüfek Mikrop ve Çelik'e adeta bir eleştiri niteliğinde yazılan bir kitap. Adeta fazla mı oldu acaba?)
4- Server Tanilli - Uygarlık Tarihi
5- Alaeddin Şenel - Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi
6- Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk (İlk sıraya koymayı unuttum maalesef)
7- Platon - Sokrates'in Savunması
8- Platon - Devlet
9- Stephen Hawking - Zamanın Kısa Tarihi
10- Carl Sagan - Cosmos
11- Niccolo Machiavelli - Prens (Hükümdar)
12- David Eagleman - Incognito
13- Şevket Süreyya Aydemir - Tek Adam
14- Şevket Süreyya Aydemir - İkinci Adam
15- George Orwell - 1984
16- George Orwell - Hayvan Çiftliği (Alegori sanatının en önemli kitaplarından birisidir aynı zamanda)
17- Friedrich Nietzsche - Böyle Buyurdu Zerdüşt
18- Oğuz Atay - Tutunamayanlar
19- Yusuf Atılgan - Aylak Adam
20- Nikolay Vasilyeviç Gogol - Palto
0
simderun
(07.06.20)
Nickimden de anlaşılacağı üzere, Kayıp Zamanın İzinde.
0
marcelprous7
(07.06.20)
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti- Sevgi Soysal <3
0
gadjodilo
(07.06.20)
(9)

anne, babaların da ihmalkarlığı yok mu?

gelmeistemem
https://video.haber7.com/video-galeri/165388-esenyurtta-dehset-minibus-7-yasindaki-cocuga-boyle-carptiBen de araba kullanma fobisi var. Böyle bir olayın başıma gelmesindense kullanmam daha iyi. Burada da adamın yerine kendimi koydum. Çocuk eğilince fark etmemiş olamaz mı? Büyük arabada görme ihtimal
video.haber7.com

Ben de araba kullanma fobisi var. Böyle bir olayın başıma gelmesindense kullanmam daha iyi. Burada da adamın yerine kendimi koydum. Çocuk eğilince fark etmemiş olamaz mı? Büyük arabada görme ihtimali var mı? Anne, babanın çocuklarına sahip çıkması gerekmiyor mu? Adam kucağına almış, hastaneye de götürmüş. Ceza almasa da ömür boyu vicdan azabı. Çok üzücü bir olay.
0
gelmeistemem
(06.06.20)
Bu olayda yok bence. 6-7 saniyede olan olmuş. Anne baba ne yapabilirdi ki bu durumda?
0
gsgsgsgsgsgsgsgs
(06.06.20)
çocuk eğilmiş de adam daha dönmeden ayağa kalkmış zaten. önüne bakmadığı çok belli. şoförün ihmalkarlığı yani.
0
rose parks
(06.06.20)
zor bir durum. empati kurmaya çalışıyorum.

8 yaşında bir oğlum var. trafiğe açık bir asfaltın ortasına oturmanın tehlikesinin farkıda mı, değil mi bilemiyorum (tehlikenin farkında olduğunu düşünüyorum ama olmayabilir de). ama yürümeye başladığından beri, asfaltın ortasına gidip oturmasının mümkün olabileceği herhangi bir ortamda (saatte bir araba geçecek aşırı tenha, ama trafiğe açık yollar dahil) elini bile bırakmadım bugüne kadar. elini bırakmışsam bile kol mesafemden uzağa açılmasına izin vermedim.

velhasıl, evet bence ailenin de ihmali var.
0
kibritsuyu
(06.06.20)
ya burada minibüs sürücüsü hatalı diyemiyorum. çocuğu görmeyebilir. görse zaten manyak mı üzerinden geçsin... bir şeyin üzerinden geçtiğini bile çevredekilerin tepkisinden anlamıştır. çocuğun da aklı kesmemiştir, yola çıkıp oturuyor. annenin babanın da anlık sorumsuzluğudur, çocuğuna dikkat etmemiştir. bazen olacak olan oluyor...
0
anais
(06.06.20)
olayi gordugumde cok uzuldum ama sofore ben de kizamadim. ailenin yerine kendimi koyamiyorum bile mahvolur insan ama soforun de yolun ortasinda oturan bir cocugun olma ihtimalini ongoremeyecegi acik. buyuk konusmak gibi olmasin ama cocugu oyle bir ortamda bos birakmak konusunda ailede de ihmal var bence de. yine de belki birkac saniyelik bir bos bulunmaydi onu da bilemeyiz. her turlu korkunc bir sey kimsenin basina gelmesin.
0
in vino veritas
(06.06.20)
Böyle bir araç evi tasirken kullandim, malesef öyle etrafi gormek clio icindeki kadar kolay degil. Bir de tam sag on kolon tarafina denk geldiyse iyice kör nokta.
Malesef şoförün yerine koymak bile istemiyorum kendimi...
Merak ettigim acaba bu noktada otomatik fren sistemi devreye girer mi arabada olsa?
0
logisticsmanager
(06.06.20)
Ben de kibritsuyu gibi düşünüyorum. Anne, baba bazen çocuğa kapının önünden ayrılma diyor, kendi işine bakıyor. Çocuğun bilinçli olmasını beklemek yanlış. Haberlerde izledim, baba 'çocuğumu neden yerden almış, bıraksaydı orada' dedi, yanlış anlamadıysam. Bu seferde vicdansız şöfor diyeceklerdi. Allah kimseye yasatmasın ya, vicdanlı bir insan ceza almasa da bunu atlatamaz.
0
🌸gelmeistemem
(06.06.20)
@biseysorcaktim parayi verirsen var ama her arabada yok. 5-10 sene sonrasi yeni cikan aralarda başlangıç paketinde çıkmaya baslar.
Kimseye de zorla yeni araba aldırmayacagina göre.
0
logisticsmanager
(06.06.20)
net soforun hatasi! o arabayi kullanan vatandas onunde arkasinda saginda solunda olabilecekler konusunda tedbirli olacak bi zahmet, olayin oldugu mahallede yasiyorum ve minibusculer cogu yerde oldugu gibi berbat arac kullaniyo
0
alttaraf
(06.06.20)
(4)

Araba seçimi

Filinta61
Merhabalar,Daha önceleri clio ve polo kullandım. Her ikisi de 1.2 manüel ve benzinli araçlar idi. Şimdi 2019 veya 2020 model peugeot 208 gözüme hoş görünüyor. Bu aracı kullananların yorumu veya buna muadil olarak şuna da bakabilirsin diyebileceğiniz araçlar var midir? Küçüklüğü sorun değil iki kişi
Merhabalar,

Daha önceleri clio ve polo kullandım. Her ikisi de 1.2 manüel ve benzinli araçlar idi. Şimdi 2019 veya 2020 model peugeot 208 gözüme hoş görünüyor.
Bu aracı kullananların yorumu veya buna muadil olarak şuna da bakabilirsin diyebileceğiniz araçlar var midir?

Küçüklüğü sorun değil iki kişiyiz, hız ile ilgili bir tutkum yok. Sorun çıkarmaması önceliğim. Çok kilometre yapmıyorum. Şehir içi kullanım ve arada bir tatil , anadolu gezisi. Kapalı garajım yok. Bütçe 130 civarı zorlanır.
0
Filinta61
(06.06.20)
b yada c segment araclara bakabilirsiniz.

clio yada symbol den devam ederdim ben.
0
baldan kaymak
(06.06.20)
Yeni fiesta.
Yeni clio.
Eski hyundai i20.
Suzuki swift
0
logisticsmanager
(06.06.20)
Yeni kasa fabia
0
we miss freddie mercury
(06.06.20)
+luluki +1 ama;
Sorun cikarmamasi kismini gormemisim. Simdi uzun süre mi kullanacaksiniz? O zaman turbosuz toyota, turbosuz hyundai, turbosuz kia, turbosuz suzuki, turbosuz mazda. Bunlarda sikinti cikmaz, ciksa da ufak tefek olur ve hyundai/kia garantileri var gene.

Uzun süre kullanilan turbolu araclarda turbo eninde sonunda sikinti cikaracak.
Reliabilityindex bakarsaniz sikintisiz araba icin asya arabalarinin onerilir. Buralarda cok onerilen vag grubu araçlar hic de onerilmiyor sorun cikarmama acisindan.
0
logisticsmanager
(06.06.20)
(10)

Bulaşık makinesi marka önerisi

Semi
Elde bulaşık yıkamaktan bıkıp -evet yıl olmuş 2020, makine almaya karar verdik. 2-3 kişilik bir aileyiz. 1500 tlye kadar hangi marka tavsiye edersiniz?
Elde bulaşık yıkamaktan bıkıp -evet yıl olmuş 2020, makine almaya karar verdik. 2-3 kişilik bir aileyiz. 1500 tlye kadar hangi marka tavsiye edersiniz?
0
Semi
(06.06.20)
Fiyat olarak nerelerdeler bilmiyorum ama profilo kullanıyorum memnunum demeye geldim.
0
brnbrs
(06.06.20)
beko.
0
mikahakkinen
(06.06.20)
Sakin Vestel almayın da..
0
Sahikaa
(06.06.20)
arçelik iyidir.
0
since1907
(06.06.20)
Hangi marka olursa olsun. Kullanma amacınızı belirleyin. Bende bosch var 15 yıldır kullanıyorum. 5 programlı.
Ben 15 yıldır aynı programı kullanıyorum dolayısi ile diğer programlar için fazla para verdigimi anladım.

Şimdi makinem bozulsa, kullandığım programın olduğu en az programlı ve en basit makineyi alirim.

Beyaz eşya şans işi biraz. Çok para verip servisten kurtulamama gibi bir durum olabilecekken , en basit ve ucuzu alıp yıllarca kullanabilirsiniz. Veya tam tersi ucuz etin yahnisi durumu da oluşabilir.

Önceliğinize karar verip almaya giderseniz iyi olur , yoksa magazada hiç kullanmayacaginiz özellikte bir makine alıp çıkabilirsiniz. Bol şanslar.
0
Filinta61
(06.06.20)
Viral gibi olacak ama geçen hafta 23 yıl! kullandığımız Bosch marka bulaşık makinesine veda ettik. Yenisini bakıyoruz.
0
mekaniker
(06.06.20)
Tek onerim eski her cihazin daha dayanikli oldugu ve bunun yeni uretimler icin geçerli olmadigini unutmayin. Su saatten sonra kimse 15-20 yillik makine yapmaya calismiyor bile ki teknoloji o kadar hizli ki 10 sene sonra enerji sarfiyati sebebiyle bile degistirmek isteyebilirsiniz.

Her zaman yaziyorum; anakartli cihazlardan uzak durun wifi, Bluetooth, dokunmatik vs. Makineyi gorebilme sansiniz varsa gidin bakin. Servis agini ogrenin. Sizin icin onemli program var mi karar verin (hasssas, hızlı yikama, yorgan yıkama vs),enerji sarfiyati ve sesini de dusunun.

Marka bu saatten sonra cok da onemli değil artik bu fiyatlarda uc asagi bes yukarı ayni urun hepsi.
0
logisticsmanager
(06.06.20)
Oturduğun semtte makinasından memnun bir komşun varsa o markadan al. Markaların ne dediğinin bir önemi yok her semtin suyu farklı ,makinalar bazı semtlerin suyu ile baş edemiyor.
0
istanbullu zenci
(07.06.20)
Beko A++ 3 programlı aldık, İstanbul Bilişimden iyi bir fiyata. Umarım iyidir.
0
🌸Semi
(09.06.20)
anakartsız bulaşık makinesi yok artık. hatta genel olarak beyaz eşya yok. vestel hariç yerli üretim dışında hiçbir markaya bakma. ki en iyileri arçelik altus beko. bunları mağazada incele ihtiyaçlarına göre(raf dizilim şekli falan bi de üst raf alçalıyor yükseliyor gibi özellikler işte) hangisi en çok hoşuna giderse tespit et ve en ucuz nereden alabiliyorsan al. istersen mahallendeki kardeşler ticaretten al. kutusu kapalı ve sağlam olduğu sürece nereden aldığının bir önemi yok.
0
floydian
(09.06.20)
(3)

eve iş getirmemek için ne yapıyorsunuz

gizemli dede
işe yeni başladım. tatilde bile aklımda dönüyor o hafta. hiçbir şeye odaklanamıyorum. önerileriniz neler
işe yeni başladım. tatilde bile aklımda dönüyor o hafta. hiçbir şeye odaklanamıyorum. önerileriniz neler
0
gizemli dede
(06.06.20)
Ben bu konuda sikinti cekmiyorum yani aklimda is oluyor ama bunu sorun olarak gormuyorum cunku hem mudurlerim hem aldigim maas hem sirketin bana sundugu firsatlar beni motive ediyor ve isimi en iyi, daha iyi yapmami istetiyor.

Ama bundan önce calistigim yerlerde bu olmadigi icin ya stres düşüncesi olurdu (ulan yarin x var sabah sabah off diye) ya da olmazdi çünkü motive degildim.

Siz su an motive oldugunuzdan ve isinizi güzel yapmak istediginizden normal bence. Zamanla "amaan ben mi kurtaricam dünyayı" diyip rahatliyor insan.
0
logisticsmanager
(06.06.20)
işte yetişmeyen işlere evde devam etmemek için, işi işte halletmeye çalışıyorum. bence zaman planlamasını fena yapmıyorum (hem günü planlamak hem esneklik olarak). yine de yetişmeyen işler tabi ki oluyor, onları da ertesi güne bırakıyorum. çok nadir olarak evde devam ettiğim de oluyor ama.

evde iş yapmaktan değil de iş düşünmekten bahsediyorsan, akşam işten çıkıp da servise bindikten sonra iş düşünmüyorum. işi hayatımın merkezine koymuyorum. iş benim para kazanma aracım. mesai dışında iş konularıyla kafamı meşgul etmem. cevapsız sorularım olduğu zaman, aklıma geldikçe konuyu değiştirsem bile, stresli oluyorum ama, rüyalarıma giriyor veya uykum kaçıyor. ona çözüm bulamadım.

özet: rahat olmalısın, işi hayatının merkezine koymamalısın.
0
pati
(06.06.20)
Hataya açık ve daha iyisi yapılabilen bir işse eğer sürekli kafanda taşıman yeni başlayan biri olarak normal. Zamanla hangi işlerin çok da hayati olmadığını, hangilerinin ertesi güne, ertesi haftaya sarkıtılabileceğini öğreneceksin. Biraz zamana ihtiyacın var.
0
IncredibleMau
(06.06.20)
(11)

yurtdışında konut fiyatları çok pahalı değil mi?

avatar is back
yoksa bizde mi ucuz? alım gücüne göre kıyaslama yapıldığı zaman çok uçuk kaçık fiyatlar dolaşıyor. ingiltere abd japonya türkiye örneklerini birim üzerinden vermek gerekirse:abd'de maaş 2000 birim, ingilterede 1500 birim, japonya da 170bin birim, türkiye 2300 birim. bu maaşlara göre, mutfak masrafla
yoksa bizde mi ucuz? alım gücüne göre kıyaslama yapıldığı zaman çok uçuk kaçık fiyatlar dolaşıyor. ingiltere abd japonya türkiye örneklerini birim üzerinden vermek gerekirse:

abd'de maaş 2000 birim, ingilterede 1500 birim, japonya da 170bin birim, türkiye 2300 birim.

bu maaşlara göre, mutfak masraflarını kıyasladığımızda türkiye birim olarak 2-3 kat pahalı, araç fiyatlarında 8-10 kat pahalı, gezip eğlenme konusunda ortalama 3-4 kat pahalı.

ama ev konusunda birim olarak çok yakınlar. türkiye de ortalama ev fiyatları 300k (en büyük ve en küçük şehirleri saymazsak), abd'de 250-300k, ingiltere 250k (londra 600k ama diğerlerinin ortalamsına bakalım) birim, japonya 40 milyon birim.


japonyanın hali tamam %72'si dağlık bir ülke anlaşılıyor o. peki alım gücüne göre uk, abd ve pek bakmadım ama bilimum avrupa ülkeleri de böyle.

toprak mı pahalı? neden?

not : uç örnekler vermeyin, şu fiyata şurda şu ev bulunur aslında diye, ortalama belirttim hep.

not 2 : ev kalitesine de girmeyelim zira, türkiye'de de çok iyi işler çıkaran firmalarımız var.

aslında anlatmak istediğim şey şu çok rakamlarda boğulmamak lazım, dediğim ülkelerde temel ihtiyaç olan ulaşım, gıdaya ulaşmak katbekat kolayken konuta ulaşmak niye bizimle eşit zorlukta?
0
avatar is back
(05.06.20)
gelişmiş avrupa ülkeleri (örn. almanya) için konuşacak olursam, dikey büyüme ve ev bolluğu yok. münih, berlin gibi büyük şehirlerde bile her yer bizdeki gibi 50 katlı plaza, 10 katlı apartmanla dolu değil. devlet betonlaşmayı kısıtlıyor. dolayısıyla şehirlerin metrekaresi bizimkinden daha değerli.
0
sir gawain
(05.06.20)
hesabındaki sıkıntı hesabı asgari ücret üzerinden yapmış olman. tr'de asgari ücret ortalama ücrete göre çok yüksek. asgari yerine ortalama ücrete göre hesap yaparsan daha sağlıklı karşılaştırma yapabilirsin.
0
plutongezegendegilmi
(05.06.20)
londra'da yasayan birisi olarak soyleyebilecegim su, hem satilik hem kiralik olarak asiri talep var ama bu talebi karsilayabilecek konut yok. bu yuzden hem kiralar hem satis fiyatlari yuksek. ev gorme isi ornegin, Turkiye'deki gibi arayalim gormeye gidelim gibi olmuyor (genelde). Herkese ortak bi saat veriliyor gelen tutuyor. Ha soyle mi olsun boyle mi olsun, bi daha geliriz derken ev coktan gidiyor.

Peki neden talep cok ama ev yok? Yine Londra ozelinde, milyonlarca bos arsa, ev yapilacak yerler, yikilip yerine 10 katli 100 haneli bina yapilacak yerler var. Ama yaptirilmiyor. Sehir mumkun oldugunca korunmaya calisiyor, nufus asiri artsin, goc olsun istenmiyor.

Turkiye ile kiyaslamasini rakamsal olarak bilmem, ama sunu soyleyebilirim. Turkiye'de esim ve ben araliksiz 10 sene calisip ancak bi evin pesinatini biriktirebildik. Ev 1 milyon, pesinat 20bin, geri kalan 800u kredi cekersek 120 ay icin neredeyse geriye 1.5 milyon odeme yapiyoruz, hem de ayda 10bin liranin uzerinde.

Ingiltere'de birim bazinda ev pahali olsa bile, ev almaya tesvik eden devlet destekleri var, 20 birak 120 ayi, 240 ay icin odedigin faiz turkiye ile kiyaslanacak turden degil. Yani birimi belki pahali, ama almasi cok daha kolay
0
try again fail again fail better
(05.06.20)
Bir diger nokta yurt disinda ayda biriktirilebilen birim miktarin Turkiye'den daha yuksek olmasi ve kredi faizlerinin dusuklugu. Bunlar yurt disinda ev almayi kolaylastiriyor.

Ama diger yandan imar izni almak cok zor cunku dendigi gibi hukumet politikasi betonlasmayi kisitlama yonunde.
0
crown
(05.06.20)
abdyi dışarıda bırakıyorum. orada yapılaşma politikası farklı. avrupa için konuşursak toprak değerli gereksiz yapılaşmaya izin yok inşaat sektöründe rant yok. türkiyenin ekonomisinde en büyük pay inşaat sektöründe ve zaten hükümet bu sebepten sürekli ev kredilerini düşürüyor. tabi ki bunda kültürün etkisi de var. evi olmayana kız vermeme durumu halen devam ediyor. zaten olması gereken bu olmalı evler pahalı taşıtlar ucuz olmalı ancak bizde tam tersine dönmeye başladı b sınıfı sedan araçlar 500 bin bandına dayandı. evler de kredi vs. gibi değişkenlerle peynir ekmek gibi gidiyor. 150 bin nüfuslu bir ilçe de yaşıyorum o kadar çok ev yapıldı ki bir sürü boş apartman görüyorum.
0
mikahakkinen
(05.06.20)
Asgari ücret kaç kişi aliyor buna bakmak lazım ilk. Türkiye'de asgari ücretli calisan sayisi Avrupa'dan falan cok daha fazla.
Ikinci olarak; misal Türkiye'de hem insan gibi yasanacak hem de kariyer firsati olan 4-5 sehir var yok ama Avrupa'da öyle değil. Bu sebepten herkesin 2-3 şehire yigilmasi ve o şehirlerin de müteahhitlere peşkeş cekilmesi yok. Ya da burada sorulan o insanı üzen "Çankırı'da yaşanır mi" gibi sorular yok çünkü arasında 100km olan sehirlerde medeniye degismiyor, iki şehirde de normal insanlar yaşıyor.

Bu arada basit örnek; Fransa'da yeni yapilan evlerden alirsan misal 300bin euro, devlet totalde 40-50bin euroya kadar verginden dusuyor 6-9 yil arasinda, teşvik olarak.

Yani bu böyle düz mantik x asgari ucret, y fiyat = z ay denilebilecek bir sey değil.
0
logisticsmanager
(05.06.20)
Türkiye'de aagari ücretli çalışan sayısı yüzde 42,9, ingiltere'de 4,9, hollanda 3,3, romanya 4, portekiz 16,8.

hükümet inşaata bu kadar teşvik verdiği halde durum bu. otomobile niye teşvik gelmiyor? çünkü onu ihraç edebiliyorsun.
0
ya ben lan neyse
(05.06.20)
bence tam tersi ucuz. okan serbes'in videolarını izliyorum. çocuk 250 bin dolara havuzlu müstakil ev bakıyor. bir süredir almanya'daki ev ilanlarına bakıyorum 300 bin euroya güzel evler var.
0
black mamba
(05.06.20)
abd 250-300k dediğin ev ile türkiye 250-300k dediğin evlere bir daha bak istersen...
adamın 250-300k'ya aldığı eve sen burda milyonlar bayılırsın.
0
late viper
(05.06.20)
batinin temel ihtiyaclarda turkiye'ye kiyasla esit alim gucuyle hatta daha zor bir sekilde alinabilecek nadir urunlerinden biri evdir.

yemesi, icmesi, giyimi, arabasini almak kolaydir ama ev almak en az turkiye'deki kadar zordur.
0
baldur2
(07.06.20)
eli yuzu duzgun ulkelere "zengin gocmen" akini var ve emlak kara para aklamak icin guzel bir yontem. Buna zaten ekonomik olan sikintida olan ulkeler de goz yumuyor. Bu da emlak fiyatlarini ucuruyor. Olan da bu ulkelerde yasamaya calisan dar gelirliye oluyor.

Mutfak masraflarinda turkiye'nin cok pahali oldugunu dusunmuyorum (et haric), meyve ve sebzede bence hala yurtdisi ile karsilastirildiginda cok ucuz. Restaurantlar kazik, araclar ise sacmalik derecesinde pahali.

Dunyanin heryerinde dar gelirli, asgari ucretli calisan surunuyor ya bunun ulkesi yok.
0
cooperr
(07.06.20)
(9)

şu araba hakkında fikirleriniz

tenkc
2010 model 220.000 kmde dizel otomatik peugeot 308 1.6 araç buldum arkadaşlar. Arabalardan anlayan biri değilim, hasar kaydı, boyası vb. önemli bir işlem yok, temiz araç. tanıdık aracılığı ile bakacağım. Kullanan arkadaş var mıdır, sıkıntılıdır bulaşma, sağlamdır gözün kapalı al vs yorum yapabilir m
2010 model 220.000 kmde dizel otomatik peugeot 308 1.6 araç buldum arkadaşlar. Arabalardan anlayan biri değilim, hasar kaydı, boyası vb. önemli bir işlem yok, temiz araç. tanıdık aracılığı ile bakacağım.

Kullanan arkadaş var mıdır, sıkıntılıdır bulaşma, sağlamdır gözün kapalı al vs yorum yapabilir misiniz?

Fiyat:73.000 TL
0
tenkc
(04.06.20)
Hocam hem 220bin hem Peugeot eskilerden (yenileri daha iyi) hem otomatik hem dizel.
Gözü kapali al diyen olacagini sanmam. Bu fiyat araliginda otomatik araba sikinti malesef.
O kadar sikinti ki koskoca sahibindende 130bin km alti 75bin lira otomatik dizel arac iki sayfa var...
0
logisticsmanager
(04.06.20)
220 binde dizel. ben japon araçları ve bmw mercedes grubu dışında bu kmde dizel almam. ayrıca dizel otomatik arıza yaparsa cezası büyük olur.
0
mikahakkinen
(04.06.20)
hemen uzaklas o aractan
0
try again fail again fail better
(04.06.20)
açıkcası ben de sizler gibi düşündüm ama arabadan anlayan bir yakınım önerince bakayım dedim :/
0
🌸tenkc
(04.06.20)
o fiyata daha güzel pololar var ben polo alırdım. yaşı yüksek olmuş olurdu. kmsi az olurdu
0
kablelvuku
(04.06.20)
220.000 basli basina bi dert zaten yani kesinlikle bi sorun cikaracak, motor iyi bakilmissa baska bi tarafi eskimis olacak, ha belki yolda birakmaz ama servisi bol olur.

sonra dizel, iscilik ve parca maliyetin artacak

hem de otomatik, yani daha pahali parcalar

alinir mi, alinir? fiyati cok duses gelir alir bi sure biner satarsin ama fiyati da pek uygun degil sanki?
0
try again fail again fail better
(04.06.20)
pahalı değmez, 220k km az değil. sıra sıra dertler açabilir sana.
0
orpheus
(04.06.20)
Teşekkür ederim hepinize. Araba görüldü ve vazgeçildi. Aramaya devam :)
0
🌸tenkc
(05.06.20)
Yuksek kmli otomatik arac bakiyorsan japon bak. Honda/Toyota, belki Mazda.

Alman, Fransiz, Italyan, Amerikan bunlardan uzak durmak lazim.
0
cooperr
(05.06.20)
(14)

Yoneticilere sabır diliyorum

logisticsmanager
1-1.5 aydır yoneticiyim, vallaha zor iş. Insanlar çocuk gibi sürekli dert var, Operasyonel olayi gectim yaz tatili noel tatili, ise geri dönüş, o bunu yapti bu bunu yapmadi, bir tanesi 1 senedir calisiyo ama ilk gun anlattigim seyleri bile hala soruyo onay istiyor.Müdürler benden ekibi her hafta art
1-1.5 aydır yoneticiyim, vallaha zor iş. Insanlar çocuk gibi sürekli dert var,
Operasyonel olayi gectim yaz tatili noel tatili, ise geri dönüş, o bunu yapti bu bunu yapmadi, bir tanesi 1 senedir calisiyo ama ilk gun anlattigim seyleri bile hala soruyo onay istiyor.
Müdürler benden ekibi her hafta artacak sekilde haftada 1-2-3-4 diyerek artik ofise getirmemi soyledi. Bunu konuşurken insanlar başladı neden dönüyoruz ne gerek var vs diye. Bir kısmı dönmek istiyor bir kismi ne gerek var diyor.

Onlari da anliyorum ama firmayi da anliyorum. Calisanlari uzmeden yolunu bulmaya calisirken firmayi da korumak zor is. Her kelimeyi 10 kere dusunuyo insan.
Firma diyorki her yer acildi artik normallesmeye baslamak lazim, calisanlar diyor bazi firmalar sene sonuna kadar evdeymis biz niye degiliz.

Zamaninda yöneticilerimin arkasından cok laf demisimdir ama zor is, gözüktüğü kadar kolay degilmis. Yani en azindan iyi ve adil yönetici olmak, özellikle çalışanın deli gibi haklari olan ülkede hic degilmis.
0
logisticsmanager
(04.06.20)
çalışanın deli gibi hakları olan bir ülkede çalışıyorum.

şirket bana yarın ofise geleceksin dese hayır diyemem çünkü social distancing vs uyduktan ve başbakan da bunu söyledikten sonra sorgulamak bana düşmez. tek itirazım toplu taşıma kullanımı olabilir onu da pik saatleri es geçerek bir şekilde çözersin diyebilirler. ama bu durumda işe 11 da geliyorsan 20 de çıkman gerekir vs diyebilirler.

yönetici olmak zor zanaat ve bu adımları atmadan önce mutlaka hr business partner vs varsa onlarla konuş. ileride gelebilecek davaları önler ve kafanın rahat olmasını sağlar.

ama şu şirket çalışmıyor ben de çalışmayalım istiyorum geçerli bir argüman değil. yemez.
0
ozdek
(04.06.20)
öncelikle işinizde başarılar. sizi anlayamam, yönetici olmadım hiç ama "özellikle çalışanın deli gibi haklari olan ülkede hic degilmis" burada kastettiğiniz "deli gibi haklar nedir merak ettim gerçekten?
0
meiyisi
(04.06.20)
Yönetme noktasında zor olan insan yönetmek gerçekten. Ben bir ara kreşte miyim napıyorum diye düşünüyordum.

O benden bunu istedi, bu bana bunu dedi, istediğim işte yardımcı olmadı, az çalışıp çok kazanıyo, terfim gelmedi, zammım az geldi vs. Her işlerinde otur konuş bak. Bir de dış ekiplerden gelip benim ekibimdekilere atar yapan oluyor, onlara ayar ver ekibi koru. Yetmiyor, bu sefer ekipteki biri saçma bir mail atıyor, onu uyar. Firma koruma kısmında da şöyle oluyor: Mesela pandemi döneminde bizim şirket çok iyi davrandı. Gerçekten çok destek çıktılar bizi korumayı amaçladılar çok belli. Ama tüm bayramlarda da kalan zamanı bağlayıp izin yazdık. 1 haftalık iznimiz yandı. Şimdi benim ekip bunu dert etti, yazmasak, çalışsak vs. Orda firmayı koruyorsun mecburen.
Hep bir denge hali ve yoruyor insanı. 3 senedir bu durumdayım. Arada bi kanunları açıp davalara bakıyorum mesela, kimsenin hakkı yenmesin diye. Eğer adil olmaya çalışıyorsan işler çok karışabiliyor.
Arada küsüyorlar sana bir de o çok çılgın..

Neyse ama iyi performans gösterene sürpriz hediye gönderiyorum ben, x2 çalışmaya başlıyorlar bu sefer. Onu görmek sevindirici oluyor. Böyle böyle geçiyor zaman..

Çok garip bir iş, içimi dökme fırsatı oldu bu başlık bana resmen.
0
lcha
(04.06.20)
sizi iyi anlıyorum.

ekşi sözlük benzeri bir sözlük projem var.
orada bile yönetici olmak o kadar zor ki. herkes her şeyi kendisine en uygun şekilde istiyor. bir kişinin istediği olmayınca hemen adaletsiz olduğunuzdan dem vuruyor. biri birinden şikayet ederken kendisinin şikayet edilecek eylemlerinin farkına bile varmıyor.
0
işimdeyim gücümdeyim
(04.06.20)
yöneticilik, birinin mızmızlanmaları görmezden gelirken, arkadan konuşup şirkettekileri de isyana getirmemesini sağlayıp, şikayetlenilen durumu ortadan kaldırırken hem çalışana "sen ne istersen yaparım" mesajını vermeyip, hem de "elbette arkandayız" iletisini ortaya koyarak, motivasyon-şımarma-önemsememe dengesini korumak demek.

artık kafam yandı gördüğünüz gibi. sizi o kadar iyi anlıyorum ki :)
0
lovemyself
(04.06.20)
@ozdek bizde de maske takmak zorunlu degil ulkede ama firma;
Girişte derece olcuyorsun, ellerini jel ile temizliyorsun.
Herkese maske dagitildi, ofislerde klima kapatildi, 2mden yakin en azindan 1 ay boyunca yasak, sabah ve aksam masani silmen için set var vs. Toplu tasima kullanan yok herkeste araba var zaten. Olay neden geliyoruz degil de millet gitmiyo biz niye gidiyoruz.

@meiyisi örnek verirsem; bir çalışanın isi değişti çünkü eski isi artik yok gibi. Ama bu yeni iste başarısız oldu baya kötüydü yani. Neyse burnoutt dedi 1.5 ay calismadi. Sonra isten ayrılacağım ama ayrilma sebebim sizsiniz verdiğiniz is icin iyi eğitilmedim vs dedi ve fransa'da yasalar calisan tarafli. Firma dava acmasin diye anlasarak bitti. Ya da ben mudur olunca bir calisma arkadasim bu konu icin aciklama istedi calisan sendikasina gitti, onlar da hr ve müdürlerle sadece calisana "neden logistics mudur de baskasi degil vs" diye aciklama yaptilar. Gene baska bir calisa' burnout dedi ve isten tazminat ile ayrildi sebebi de onceden iki kisilermi tek kişiye dusmusler onun işi cok fazlaymis bu sebepten burnout olmus, haliyle firma dava ile ugrasmamak icin tazminat veriyor. Ya da bir dönem bu burnouttlar cikinca çalışan sendikasina gidildi, sendika sorusturma baslatti aylarca yok egitimler, anketler falan en az 4-5 ay müdürler bunla ugrasti. Bunlar kötü demiyorum ama bir müdürün isini zorlastiran şeyler.


@icha zamaninda yakin oldugum biri mudurum olunca bana "müdür hayati cok yalniz bir şey, önceden arkadaslarin simdi calisanin oluyor" demişti. Harbiden öyle. Ne kadar calistigim ofisin mudurlugu arkadaslik gibi olsa da her zaman bu durum var. Yani simdi calisana gidip 'haklisin lanet firma neden getiriyor bizi" diyemem yani ama calisan olsam tam tersini derdim belkide.
O hediye olayi var bizde sistemde, cok ciddi olaylarda puan veriyorsun sistemden hediye alabiliyorlar (bende su an kamera telefon falan alacak puan var) ya da sadece yaptiklari isi ovmek için yolluyorsun puan degil ama sistemde bütün herkes gorebiliyor.
Ya misal dün müdür dediki herkes su excele istedigi tatilleri girsin simulasyon yapicaz nedir nasildir bakicaz diye. Bir eleman da noel doneminz girmis ki noel donemini oturup konusuruz. Neyse baskasi bunu almis beni ve benim müdürüm koyup "bize HIC sormadi bile bile, nasil bunu alabilir" falan diye yardirmis cunku saniyormuski bunlar kesin onaylanmis tatil. Yani bize yazmadan arkadasina sorsa çözülecek ama nerde...
Ya da biri var tam ikiyüzlü; misal tatile gitsin sen backup yap. Donunce senin basladigin isi senin bitirmeni bekliyo. Ama o birine backup yapsin, donunce direkt veriyo isleri. Sikinti olunca "e sen dondun senin sorumlulugun" diyo :)
0
🌸logisticsmanager
(04.06.20)
Çalıştığım çokuluslu firmada senelerce uzmandım. Son birkaç senedir (basamak olarak 3-4 level birden yükselerek) yönetici oldum. Birkaç sıkıntılı durum haricinde yöneticilik işini iyi idare ettiğimi düşünüyorum. Bana bağlı takım arkadaşlarımın ve yöneticilerimin görüşü de bu yönde. Hatta yabancı yöneticim ilk senemin sonunda "Zorro, yöneticiliğe doğal bir yeteneğin varmış, beni pozitif olarak şaşırttın" demişti. Her kurumun kültürü ayrı, dolayısıyla benim örneğim size tam uymayabilir ama ne yapıyorum anlatayım.

Öncelikle ben de eleman olarak senelerce çalıştım. kendi yapmayacağım, kendime mantıklı gelmeyen bir şeyi şahsi olarak istemiyorum kimseden. Ama malum bir de "göklerden gelen bir güç vardır". Merkezi yönetim istemişse bunun çok da fazla tartışılacak bir durumu yok. Yöneticiler toplantısında zaten bunu konuşuyoruz, elemanlara "örneğin Corona sonrası işe dönme konusunda" ortak bir açıklama üzerinde fikir birliğine varıyoruz. İletişim bire bir olabilir ama verilen bilginin ve mesajın hep aynı olması lazım.
İkinci olarak kuralları koyup açıklamayı yaptıktan sonra çok özel bir durum yoksa durum üzerinde inatla tartışmak, pazarlık yapmak isteyen tipleri nazik ama kesin bir dille susturuyorum. Bunu TR'de yapmak daha kolay biliyorum ama Fransa'daki meslektaşım da aynı durumda. Dediğim gibi ortak kararlardan bahsediyoruz.
Üçüncü olarak çalışan bazen sendika ile ya da (yerse) dava açmakla tehdit ediyor. Burada çok dikkatli olmak lazım. Bu yolları her zaman kullanma yetkisi var ve saygı duyulacak bir şey. Eğer kararımız zaten burada uygulanan hukuka aykırı değilse kesinlikle pısmadan "hodri meydan" diyebilmek lazım. İlk burnout örneğinizde belki yapılması gereken ilk fonksiyon değişiminde tercihin çalışana verilmesiydi. Eğer zaten çalışan bu tercihi yapıp sonra nitelikleri uygun gelmemişse geçmiş olsun. Bundan sonrasını ben değil hukuk halleder. Ya da firma parasını öder, elemanı gönderir. Burada elemana tazminat ödemek / ödememek sizin şahsi başarı ya da başarısızlığınız değildir, sakın kendinizi o duyguya kaptırmayın. Hayat bu.
0
SiyamkedisiZorro
(04.06.20)
@xportant hocam neden bahsettiginizi anlamadim vallaha. Biriyle mi karistiriyorsunuz acaba çünkü is arkadaslarimdan emekliligi yaklasan yok (en az 20-25 yil), is arkadaslarimdan benim yaptigim isi yapmis hic kimse yok ne de ivir zivir is yapıyorum.Bana biriyle karistiriyorsunuz gibi geldi.
0
🌸logisticsmanager
(04.06.20)
İnsanın dünyaya bakışı değişiyor. Daha önceden eski yöneticilerim bana ne demek istemiş, ben onlara neler yapmışım, nerede iyi elemanmışım, nerede kötü elemanmışım hepsinde aydınlanma yaşadım yemin ederim ilk ayımda.

En zoru da, en yorgun ve yoğun döneminde bile yanına gelen her çalışana her zamanki gibi davranman gerektiği. O anda onun dünyası bambaşka ve senin en rahat olduğun günündeki gibi zannediyor seni.
0
burfak
(04.06.20)
@burfak katiliyorum. Allahtan cok iyi mentor gibi mudurlerim var da bana hep nerede nasil ne yapilir, neye dikkat edilir, hangi durumda nasil davranilir soyluyorlar hep.
Yani misal pandemi dönemi her yer kapaliyken biri izin almis haliyle izni evde gecirmis. Başkasının da izni varmis ama iznini tam en sona otelemis. Digeri diyorki ben otelemesini istemiyorum ben evde kullandim o niye kullanmiyo. Yani açıkçası su muhabbetler bana basit geliyor bilemiyorum ama tabiki o kadar sorun varken bunu basa aliyorsun vs...

Misal simdi gitmis başka departmanlara sormus ise donuyorlar mi diye onlar yok demiş, bana diyorlarki onlar donmuyo biz niye dönüyoruz. Haklilar ama en ust yonetimler bu kararlari veriyorken ben ancak arada elçiyim :)
0
🌸logisticsmanager
(04.06.20)
yoneticilik zor degil.Zorluk, buna karakter olarak uygun olmayanlarin yonetici yapilmasiyla ortaya cikiyor.Yoneticilik karakteri farkli bir olay.Isi bilmekle isi iyi yapmakla cok az ilgisi var
0
turkuaz
(04.06.20)
@turkuaz cok iyi yoneticiler gordum ve cok iyi yoneticilerim var ama islerine asla kolay demem. Hem calisani mutlu edip (ozellikle fransa'da cok zor) hem sirketi mutlu etmek kolay degil.
En basit ornegi; proje ertelendi ve normalde proje phase donemi tatil almıyorsun. Otelenince amerika "o doneem tatili olanlar otelesin" diyor ama kadin ailesiyle tatil planlamis. O an psikolojisi nasil denk geldiyse aglamaya başladı nasil yapicam edicem diye. Aha bunu yonetmesi gereken kişi yönetici ve ben bu ise kolay asla diyemem.

Bu arada bir is kolay olsaydi bu kadar para vermezlerdi :)
0
🌸logisticsmanager
(04.06.20)
@logisticsmanager, cok kolay demiyorum zorluklari elbette vard ancak gotunden ter aka aka santiye vs. ortamlarda beden gucuyle uc kurusa calisanlar varken yoneticilik zor demem.Yonetici oncelikle sirket kulturunun uygulayicisidir.Calisanlarin izinlerinin son dakikada degistirilmesi sirket kulturunde varsa maglesef elinden cok az sey gelir ancak bunun da careleri var.Kritik adamlarin izin planlamasini ona gore yapmak, disaridan birilerinin izin planlamasina karismamasini saglamak vb.
0
turkuaz
(05.06.20)
@turkuaz agree to disagree diyelim.
0
🌸logisticsmanager
(05.06.20)
(1)

fransız dizi

docrivers
la haine'nin dizisi var mı ? dizisi dediğim , the wire gibi bir şey çekti mi fransızlar hiç ?
la haine'nin dizisi var mı ? dizisi dediğim , the wire gibi bir şey çekti mi fransızlar hiç ?
0
docrivers
(03.06.20)
Engrenages var tam ayni olmasa da benzer.
0
logisticsmanager
(03.06.20)
(3)

Eski bir bilgisayar oyununu soruyorum.

joehigashi
Aslında oyunda değildi tam olarak bilgisayarı yeni aldığım günlerde sanırım bir marketten almıştım 1997 oyunu olabilir.Cd'de 1995-1996 yılında iskoç liginde ve premier ligte atılan güzel goller, premier lig takımlarının en iyi kadroları, futbolla ilgili soruların olduğu quiz kısmı gibi bölümler vard
Aslında oyunda değildi tam olarak bilgisayarı yeni aldığım günlerde sanırım bir marketten almıştım 1997 oyunu olabilir.

Cd'de 1995-1996 yılında iskoç liginde ve premier ligte atılan güzel goller, premier lig takımlarının en iyi kadroları, futbolla ilgili soruların olduğu quiz kısmı gibi bölümler vardı. Birde müzikleri çok hoştu.

Oyunun adı ultimate futbol diye aklımda kalmış ama google da hiçbir sonuca ulaşamadım. Yaşı yeten, oyunu hatırlayan, yetmese bile görmüşlüğü olan var mıdır ? Varsa ismi nedir bu oyunun ?
0
joehigashi
(03.06.20)
Sky sports football quiz the ultimate football challenge olabilir mi?
0
logisticsmanager
(03.06.20)
@logisticsmanager

Şimdi oyun görüntülerine baktımda bu değildi malesef
0
🌸joehigashi
(03.06.20)
Carling'in the ultimate football quiz book diye kitabo var onun cdli bir versiyonu olabilir mi peki?
0
logisticsmanager
(03.06.20)
(14)

sıfır km araba tavsiyesi (clio, i20, c3, micra, swift, yaris)

cemal okuryazar
140-145 bin tl bandında yarışan, aşağıdaki araçlardan hangisini önerirsiniz ve neden?yeni cliojoy 1.0 tce x-tronic 100 bg144.700swift1.2 gl at143.900yaris1.5 fun special multidrive s143.900c3shıne sx edıtıon 1.2 puretech 110 s&s eat6 tam otomatik148.000i201.4 mpı 4 ileri otomatik jump (benzinli)141.
140-145 bin tl bandında yarışan, aşağıdaki araçlardan hangisini önerirsiniz ve neden?

yeni clio
joy 1.0 tce x-tronic 100 bg
144.700

swift
1.2 gl at
143.900

yaris
1.5 fun special multidrive s
143.900

c3
shıne sx edıtıon 1.2 puretech 110 s&s eat6 tam otomatik
148.000

i20
1.4 mpı 4 ileri otomatik jump (benzinli)
141.930

micra
1.0 ıg-t 100 cvt tekna
142.500

150 bin üstüne çıkıldığında corsa, astra sedan, polo gibi alternatifler de versus'a dahil oluyor.

yeni corsa
1.2 benzinli at-8 100 hp
154.800

astra sedan
1.4 benzinli at-6 140 hp
156.800

polo
polo 1.0 tsı 95 ps comfortline dsg
151.700

yeni evli bir çiftiz, ilk arabamız olacak. ikimizin de kullanabilmesi için otomatik vites istiyoruz. yakında çocuk olunca da bizi maddi manevi zorlamayacak, ekonomik anlamda ağlatmayacak, uzun yıllar kullanabileceğimiz bir araba arıyoruz.

not: modelleri ve fiyatları websitelerinden aldım. aralarında otomatik vitesli olmayan ya da ciddi motor ve sistem farkı olan alternatifler olabilir, çok anlamıyorum vurun ama öldürmeyin.

-------------------
edit:

artılarıyla eksileriyle enine boyuna değerlendirdim, tercihimiz %90 yeni clio olacak gibi görünüyor.

tercih sebepleri güvenlik (euroncap puanları "güvenli" denen birçok rakibine göre şaşırtıcı derecede iyi), iç hacim ve bagaj hacmi, yakıt ekonomisi, modelin pazar payındaki yeri ve satış sonrası ağı oldu.

herkese öneri ve fikirleri için teşekkürler.
0
cemal okuryazar
(02.06.20)
Merhaba,

Bu listede yok ama Seat Ibiza öneririm.

IBIZA 1.0 EcoTSI 115 HP DSG S&S Style - 142.000 tl (Otomatik Benzinli)

Düz vites de olur dersen Seat Leon 151.500 tl

Listede olanlardan kesinlikle almayacaklarım:
Swift - Çünkü piyasası zayıf. Kolay satamazsın.
Clio - Çünkü Renault. Başka söze gerek yok.
0
himmet dayi
(02.06.20)
Hocam benzer durumda yurtdışında olan biri olarak;
Eger planiniz arabayi uzun süre tutmak ise ve Türkiye'deki milyonlar gibi 3 senede bir araba değiştirmeyecekseniz ikinci eli var mi yok mu kasmayin. Bir arabayi uzun sure kullanmak her zaman 3 senede bir yenilemekten ucuza gelecektir, yeterki bakimini yapin.

Bu dedikleriniz icinde, yurtdışı verilerinde dayanıklı ve güvenilir olarak geçen araclar suzuki swift, hyundai i20 ve toyota yaris. Burada mantik ya az ariza cikarmasi ya da cikan arizanin kolay/ucuz çözülmesi. Bunlari reliability index gibi sitelerden bakabilirsiniz.

Ama ic dizayni, bagaj vs dedin mi daha iyi tercihler var. Ama dedigim gibi amaciniz bir arabayi uzun süre tutmaksa benim arastirmalarima göre daha cok asya modellerine donmek lazim.
Bu arada kia rio da dusunebilirsiniz, Avrupa'da 7 yil garantili ama anladığım Türkiye'de 5 yil. Gene de uzun süre arabayi tutmak isteyen biri icin düşünülebilir.

Bir diger konu da swift ve yarisin bagajlari yetmeyebilir uzun süre kullanim icin. Sanki i20 ve rio bu açıdan daha iyi ve gene garantileri sayesinde güvenilir.

Motor ve otomatik konusunda yorumum yok cunku bahsettiginiz motorlar genelde burada yok.
0
logisticsmanager
(02.06.20)
vay babam vay, bu arabalar 150bin he mi? 2018 yazinda a180'imi 100bin'e iyi sattim diye dusunuyordum.

sifir araba ihtiyaciniz neden var bilmiyorum, tercih meselesi tabii. ama ayni araclarin 1-2 yasinda olanlari tahminim 10-20bin oynar. ben turkiye'ye geldigimde en son clio kiraladim, ic design e malzeme kalitesi biraz tirt, ama iyi gidiyor
0
try again fail again fail better
(02.06.20)
Çocuk gelecekse bagaj önemli. Bu araçlar memnun etmez. Gerçi yeni clio golften bile büyük bagajla geliyor ama şansınız varsa c sınıfına yönelin.
0
bahoho
(02.06.20)
hacı fiyatları görünce resmen çenem masaya düştü. hayretler içindeyim. 150 bin clio'ya vereceğime 4-5 yaşında taş gibi ikinci el araba alırım ben.
0
duster
(02.06.20)
+bu arada herkesin dediği gibi; sifir almak yerine ikinci el almak daha iyi. Yani Türkiye'de emin değilim çünkü fiyatlar sacmalamis halde ama Avrupa'da sifir araba ilk iki yilda ciddi deger kaybı yasiyor bu sebepten ben de 2018-2019 bakiyorum genelde.

Size tavsiyem, hem guvenilir olmasi acisindan, galeri vs degil direkt firmalarin kendi ikinci el ağından, hala garantisi devam eden bir kia, hyundai gibi markalara bakmaniz.hem rio hem i20 sizi bagaj olarak uzmez ve garantisi de kafanizin rahat olmasini sağlar.
Ya da toyoto corolla; bahsettiginiz fiyatlara dizel 2018 otomatik corolla buldum (bilmiyorum normal mi) ama toyota Corolla dünyada dayanikli denilince akla gelen ilk araba gibi bir sey acikcasi.
0
logisticsmanager
(02.06.20)
Çocuk olacaksa bagaj önemli aralarında en iyi bagaj astra sedanda. 1.4 turbo biraz fazla yakar ama sürüşü güzel. Diğer araçların bagajı ile arasında büyük fark var. Iç hacimde öyle. Ilk arabanız olacaksa ikinci el daha mantıklı sorun olsa için daha az yanar :).
0
Topalordek
(02.06.20)
astra sedan asla almazdım, 7-8 yıllık kasa. yeni corsayı tercih ederdim kesinlikle güncel güncel uzun süre binersiniz ya da ibiza.

sıfır şart değilse ikinci el astra k kasa, hatchback versiyonu yani 2017 -18 bulunabilir gibi temiz.
0
garavel
(02.06.20)
C3'te eat6 olduğunu bilmiyordum, eat6 varsa onu alın; yoksa Yaris alın çünkü onda cvt ve Toyota kalitesi var. Diğer yanıtların aksine o parayı verebilecekseniz sıfır almanızı ve oldukça uzun bir süre satmadan kullanmanızı öneriyorum.
0
grgn
(02.06.20)
Sıralamam Astra, Polo, c3 olurdu.
0
mutlu yillar sana
(02.06.20)
Hocam bu arabaları zamanında deliler gibi araştırmış, her deliğe girmiş sorup soruşturmuş, ekşi’deki tüm kullanıcı entry’lerini hatmetmiş, ustalarla görüşmüş, Facebook gruplarında sinsi sinsi insanlara araba sormuş biri olarak, Yaris diyorum. Neden? Hem ikinci el piyasası var, sağlam olduklarını bildikleri için bu arabaya yöneliyorlar, hem de arıza çıkarma ihtimali düşük arabalar.

Peki ben ne yaptım? C3 aldım... elimdeki para o kadardı çünkü... ( ikinci el )

Not: polo’yu araştırmamıştım param yetmediği için :)
0
kırmızıayakkabılıgargamel
(02.06.20)
@kirmiziayakkabiligargamel yaris onun iki ufak kardesi.a
Aygo, yaris, auris, corolla.
0
logisticsmanager
(02.06.20)
@logistic evet haklısınız, ben hepsini birbirine kattım.

Benim araştırmalarıma göre Yaris en iyisiydi, onun abisi Auris’ti. Auris de güzeldi ama pahalıydı.
0
kırmızıayakkabılıgargamel
(02.06.20)
artılarıyla eksileriyle enine boyuna değerlendirdim, tercihimiz %90 yeni clio olacak gibi görünüyor.

tercih sebepleri güvenlik (euroncap puanları "güvenli" denen birçok rakibine göre şaşırtıcı derecede iyi), iç hacim ve bagaj hacmi, yakıt ekonomisi, modelin pazar payındaki yeri ve satış sonrası ağı oldu.

herkese öneri ve fikirleri için teşekkürler.
0
🌸cemal okuryazar
(08.06.20)
(4)

yeni tedbirler

in vino veritas
misal toplu tasimanin yari kapasite yolcu kabul etmesi, restoran cafelerde maskesiz insan kabul edilmemesi ve en az 1 masa bosluk birakilmasi, servislerde klima kullanilmamasi vs vs. gibi tedbirler sizce ne kadar sure devam eder? bir yerden sonra eeeh diyip herkes ne olursa olsun diyecek gibi geliyo
misal toplu tasimanin yari kapasite yolcu kabul etmesi, restoran cafelerde maskesiz insan kabul edilmemesi ve en az 1 masa bosluk birakilmasi, servislerde klima kullanilmamasi vs vs. gibi tedbirler sizce ne kadar sure devam eder? bir yerden sonra eeeh diyip herkes ne olursa olsun diyecek gibi geliyor bana ama kestiremiyorum da bi yandan. sizce nasil olur hayat bundan sonra?
0
in vino veritas
(31.05.20)
Asi bulunursa hepsi biter.
Bulunmazsa nereye kadar boyle gidecek? Aynı fiyata daha az kisiye servis yapmak, ayni ucrete daha az kisiyi tasimak gibi seyler ne kadar surdurulebilir? Kim karsilayacak masraflari?

Kisacasi asi bulunmazsa cok uzun surecegini sanmiyorum. Istanbul misal toplu tasimanin sikinti oldugu bir yer, bir de limit koyarsan insan sayisina kac saate insanlar eve gidecek?
0
logisticsmanager
(31.05.20)
@Negombo, yemek yenmedigi ve bir sey icilmedigi surece maskesiz oturulmayacakmis, oturanlari mekan calisanlari uyarmak durumunda kalacakmis. aciklama bu sekilde.
0
🌸in vino veritas
(31.05.20)
İsviçre mesela 6 haziranda tüm bu kısıtlamaları (mesafe, yarı yarıya yolcu vs) kaldırıyor. Orda yaklasik 3 haftadir restoranlar acilmisti. Bizde de muhtemelen bir iki ay böyle sürüp sonrasında kaldıracaklar.
0
fraise
(31.05.20)
Sürdürülebilir olması için bütün binaları yıkıp tekrar yapmak gerek bana kalırsa. Çünkü dikkat edilip eeh denilip denilmemesi bir tarafa, bazı yerlerde gerçekten mümkün de değil bu, alan büyüklüğünden ötürü.
0
encokbenisevinnolur
(01.06.20)
(2)

Gıda takviyesi

opitseri
Çok az spor yapan biri hangi gifs takviyelerini almalıdır. Protein karbonhidrat gibi. Markalarıyla birlikte söylerseniz on numara olur.
Çok az spor yapan biri hangi gifs takviyelerini almalıdır. Protein karbonhidrat gibi. Markalarıyla birlikte söylerseniz on numara olur.
0
opitseri
(31.05.20)
gifs takviyeleri nedir bilmiyorum ama başlığa bakarak diyebilirim ki biri çok az da spor yapsa çok fazla da yapsa takviye almasına gerek yok. düzgün beslenmek yeterli.
0
diffarentiationation
(31.05.20)
Az spor yapiyorsan "takviye"ye ihtiyacin yok.
0
logisticsmanager
(31.05.20)
(11)

alkol problemim var, galiba.

persona non gratayim ben
şimdi ben bir 10 senedir falan düzenli alkol kullanıyorum.düzenli derken gerçekten acayip düzenli. bundan bir 4-5 önce falan kendi kendime karar verip hiç içmediğim 6 aylık bir dönemi saymazsak bu son 10 senede içki içmediğim toplam gün sayısı 200'ü geçmemiştir herhalde. mevsime göre akşam 6-7 gibi
şimdi ben bir 10 senedir falan düzenli alkol kullanıyorum.

düzenli derken gerçekten acayip düzenli. bundan bir 4-5 önce falan kendi kendime karar verip hiç içmediğim 6 aylık bir dönemi saymazsak bu son 10 senede içki içmediğim toplam gün sayısı 200'ü geçmemiştir herhalde.

mevsime göre akşam 6-7 gibi başlayıp gece 12'ye kadar en az 2 bira, üstüne de en iyi ihtimalle 1.5 şişe şarap falan içiyorum. yapacak bir şey bulamazsam gece 12-1 gibi yemek yiyip yatıyorum, uykum gelmezse en fazla 3'e kadar devam ediyorum. hadi bugün az içeyim dediğim günlerde en az 5 bira içiyorum. öyle içip sapıtmak gibi huylarım da yok he, efendi gibi içip yatıyorum.

bazı geceler koltukta sızıyorum ama çok sık olmuyor. sızarsam 3-4 gibi uyanıp yerime yatıyorum. sabah 8 gibi kalkıp işe gidiyorum. 5-6 gibi çıkıp eve gelince aynı düzene devam.

şimdi bu virüs dalgasına ofisçek evden çalışıyoruz. sabah 8'de kalktıktan 5 saat sonra falan öğle yemeği ayağına kahvaltı yapıyorum, bir de gece 1 gibi yiyorum işte, aralarda anca bir tane elma/muz/armut falan gibi bir meyve yiyorum. geceden susuzluk olduğu için akşama kadar su içiyorum haliyle. henüz reflü falan olmadım. midem sağlam diyebilirim.

neyse, biraz içimi dökmek istedim. duyuruyu da soru diye açtım ama soru sormuyorum, bir şeyler sormak veya yorum yazmak isterseniz başım üstüne.
0
persona non gratayim ben
(31.05.20)
Yazık etme kendine, ciğerine yazık. iç ama arada bi iç, ayda yılda bir iç. Yuva kurmak istesen kimse yanaşmaz sana.
0
antihero
(31.05.20)
Kendi standartların dahilinde rutinini yaratmışsın, tercih olduğu müddetçe sorun yok korkma. Alkol problemi böyle bir şey değil. İçmediğin zaman sinirlerine hâkim olamıyor veya sağa sola sataşıp olay çıkarıyorsan o zaman alkol problem olduğunu düşünebilirsin ancak anlattıklarında her şey kontrol altında gibi.
0
vedatchilipeppers
(31.05.20)
Beynine ciğerine yazık azalt gözünü seveyim.
0
sckxyss
(31.05.20)
ben de benzer bir duyuru açacaktım ama vazgeçtim. koşullarımız ve hayatlarımız aynı değil belki ama ben de çok alkol tüketiyorum. belki de en büyük farkımız beni dizginleyen ailem. onları daha fazla üzmek istemiyorum. bu duyuruyu açtığına göre eminim senin de bir yanın bunun böyle olmasını istemiyor. yarından itibaren hayatı olduğu gibi yaşama taraftarıyım ve bu konuda çok kararlıyım. belki yardımım dokunabilir sana da. istediğin zaman özel mesaj atabilirsin
0
isimsiz uye
(31.05.20)
Hocam mutluysan kime ne açıkçası. Alkol ve sigara/puro zevki efsane bir olay. Ama ertesi günü sikintisi da var.

Bill burr var komedyen, o da 48-49 yasina kadar böyleydi ama cocugu olunca cocuguyla daha cok vakit gecirebilmek (kisacasi daha cok yasamak) icin birakti. En son 1 sene boyunca icmemisti. Ama sürekli alkolun o güzel tadindan bahseder durur.

Ben de donem donem iciyorum (1 sise bourbonun 1 hafta dayandigi donemler oldu) ama ne zaman alkole bagimli gibi oluyorum bir kac ay icmiyorum. Aynisi sigara icin de gecerli. Senede 3 paket falan iciyorum heralde.

Bu arada biraz spor katsaniz keske, her zaman iyidir vücut için. Alkol alsaniz da almasaniz da.
0
logisticsmanager
(31.05.20)
içmeyi tercih ediyorum, orası doğru ama, problem olduğunu düşündüğüm kısım rutinimden vazgeçememe korkusu galiba.

ne bileyim, misafirliğe gittiğimde veya akraba/aile ziyareti olduğunda falan içmediğim zamanlarda hiç aklıma gelmiyor mesela. ya da yemekten önce bira falan ikram edildiğinde 1 tane içip insan gibi 7'de akşam yemeği yiyince arkasını aramıyorum, zaten tok karnına içmeyi hiç sevmem, açken daha güzel oluyor.

tek başımayken akşamları vakit geçmeyecekmiş gibi geliyor.
0
🌸persona non gratayim ben
(31.05.20)
saglik problemi zaten ciddi seviyede olusmadan farkedebilecegin bir sey degil bircok durumda. yani midem falan saglam diye varsayimlarda bulunma.

ben senin durumunda olsam terapi tarzi bir destek alirdim.
0
hot potato
(31.05.20)
anlattığınıza göre alkol probleminiz yok. internette yazılanları/yorumları okuyup kendinize teşhis koymayın. alkolik insanlar sabah kalkıp bir şişe votka içiyorlar, öyle bir rutin. ben yılın her akşamı en az 4 bira + bazı geceler viski, gin, şarap canım ne çekerse içiyordum ama 1 sene önce, 1 günde bıcak sırtı gibi bıraktım. bırakmamda yardımcı etken spora başlamış olmamdı. bırakmak istedim çünkü gün içinde acayip halsiz yapıyordu beni veya şöyle anlatayım cep telefonunu geceden şarja bırakırsınız sabah %100 ile güne başlar, ben %60 ile başlıyordum. şimdi çok daha iyiyim, daha dinç ve güçlüyüm.

4-5 ay önce 3 bira + viski aldım. içtim ama tadını özlememişim. veya o kadar çok içmişim ki, beyin "ya aynı şey işte aq, ne içiyorsun" diyor. geçen yine bir viski alayım mı diye içimden geçirdim ama resmen içmiş gibi tadı/kafası beyimde canlandı ve anında vazgeçtim.

yukarıda yazılana katılıyorum, içki gerçekten güzel ama şartların da doğru olması lazım: paranız olacak, işiniz rayında gidiyor olacak yani ekstra bir efor sarfetmek zorunda kalmadığınız bir işiniz olacak, aileniz-ilişkileriniz problemsiz olacak, sağlığınız yerinde olacak ve iyi içki içeceksiniz. bunlardan biri bozuk olsun, insan zamanla teselliyi içkide aramaya başlıyor. içki teselli değil, ödül olmalı bence.
0
malheiros
(31.05.20)
ha yok, benim düzenim akşamcılık gibi işte. sabahları falan mümkün değil içmem.

ben de dediğim gibi işte 4-5 sene önce bir 6 aylığına hiç ağzıma sürmedim, bol bol salata, balık falan sağlıklı şeyler yemiştim. sonra aynen geri başladım maalesef.

şimdiye kadar işimi etkileyecek bir durum da olmadı açıkçası. sabah normal kalkıp işe gidip geliyorum rutin bir şekilde.

şu virüs olayı bitince sportif olaylara girsem iyi olacak evet.
0
🌸persona non gratayim ben
(31.05.20)
yaptığınız iyi bir şey değil. alkol zararlı bir madde. her gün içmek kesinlikle zararlı. seyreltin.
0
antikadimag
(31.05.20)
6 ay once tam kan tahlili yaptirmistim.

ast/alt/alp/ggt degerlerinden sadece ggt normal degerin ustunde cikmisti. doktora da soylemistim alkol kullandigimi ve etcil beslendigimi. ldl kolesterol da yuksekti sanirim.

akdeniz tipi diyete gecip alkolu azaltmami onermisti.
0
🌸persona non gratayim ben
(31.05.20)
(19)

öldükten sonra tüm soruların cevabını öğrenecek miyiz?

bugisme
ölümden sonra dünyadaki sıfır noktasından- mutlak kıyamete kadar, ya da en azından kendi doğumumuzdan ölümümüze kadar tüm soruların ve gizemlerin cevabını öğrenecek miyiz?Buna inanıyor musunuz?
ölümden sonra dünyadaki sıfır noktasından- mutlak kıyamete kadar, ya da en azından kendi doğumumuzdan ölümümüze kadar tüm soruların ve gizemlerin cevabını öğrenecek miyiz?

Buna inanıyor musunuz?
0
bugisme
(30.05.20)
Hayir. Sadece olecegiz.
0
logisticsmanager
(30.05.20)
Sen bir damlasin, okyanusa karisacagin icin, sen artik ait oldugun yere okyanusa doneceksin. Okyanus olacaksin. Bu soru bu boyutta aklina geliyor. O boyutta gelmeyecek. Şoyle ki, anne rahminde de bi yerdeyim ama neredyim diyordun. Iste ciktin ve burdasin. Burada da neredeyim diyorsun ayni sekilde.
0
tunaktunaktun
(30.05.20)
İnanmıyorum. Öğrenmek bu dünyaya mahsus, en azından bildiğimiz anlamda.
0
vedatchilipeppers
(30.05.20)
bilemeyiz ama kurzgesagt kanalı geçenlerde andy weir'ın egg öyküsünü animasyon haline getirdi kafa açıcı olabilir :) türkçe altyazısı da var

youtu.be
0
freebird5406_2
(30.05.20)
bir yaratıcıya inanıyorum o yüzden evet
0
deranzo1
(30.05.20)
Nerde okumuştum hatırlamıyorum. Varsayım o ki, ölümden sonra bir uyanış olacaksa eğer evrenin fizik yasalarından koparak zamandan münezzeh bir formda uyanacağız. İzafiyet teorisiyle de destekliyordu bunu. Haliyle ne olacaksa ölümün hemen ardından, o anda olacak. Bana en çekici gelen fikir bu. Ben şahsen bu şekilde düşünmeyi seviyorum :)
0
IncredibleMau
(30.05.20)
Böyle bir şey olsun çok istiyorum ama inanıyor muyum bilemiyorum. İnanasım var. Lütfen olsun çünkü.
0
kedili bisiler
(31.05.20)
İnanılmaz istiyorum bunu. Ölümden sonrası hiçlik,yani dogmadan önceki bilinçsizlik olursa şayet bu baya hayal kırıklığı olur.Tabi o zaman hayal kırıklığını hissedecek bilinçte olmayacak ya. Ölünce uyanır insan gibi yaklaşımlar var, farklı bir boyuta geçme hali. Bu düşünceler bana baya yakın geliyor. Milyarlarca galaksi,yıldız,gezegen. Devasa bir evren. Sırrını açıklamazlarsa darılırım valla.

Beni bundan çok daha fazla heyecanlandıran evrenin sırrının hayatta olduğumuz zaman içinde çözülmesi.
0
ırene adler
(31.05.20)
aslında günlerdir hatta yıllardır bilinçaltımı kurcalayan hatta kemiren bir soruydu bu. Öyle bir soru ki buna herkes inanmak ister gibi geliyor. inanmak isteyince de iş yaratılışa inanmaya gidiyor. Tek bildiğim şey ben buna çok inanmak istediğim için inanıyorum ve beni hayatta tutan, yaşama tutunmama sebep olan düşünce.içimden en azından hep “ nasıl olsa cevaplarını er geç öğreneceksin, yaşamana bak, kısırlı zamanını mutlu geçir” derken buluyorum.
0
🌸bugisme
(31.05.20)
hayır, bunları sadece yaşarken kafanı kullanarak öğrenebilirsin, öbür tarafta bi şey yok.
0
chezidek
(31.05.20)
cocukken hep buna inanirdim. simdi ise olmasini cok istiyor fakat pek de inanamiyorum. sadece ölücez ve film bitecek gibi geliyor.
0
in vino veritas
(31.05.20)
niye öğrenmemiz gerekiyor ki? her şeyi de bilmeyiverelim. bazı şeyleri bilemeyecek olmanın verdiği bir rahatlık var bence. bilmek lanetlenmektir, cehalet mutluluktur diye boşuna dememişler.

başka türlü bakalım; "tüm soruların cevabını" öğrenmiş olma fikri seni ürkütmüyor mu? düşünsene, her şeyi biliyorsun ve bilecek bir şey yok. ortaya büyük bir "boşluk" çıkar bence insanın zihninde.
0
Bruce
(31.05.20)
Çok sevdiğim bi filozof şöyle der, here şeyi bilmek zorunda değiliz
0
olaylar olaylar
(31.05.20)
Kimse bilmiyor. Evet veya hayır diye bir cevabi yok. Evet veya hayır diyen varsa bunlar inançtır.
0
Sellim
(31.05.20)
Tanrı inancım var o yüzden evet. Olmasa dahi öğrenmek isterdim. Gerçi her şey bittikten sonra öğrenmenin ne anlamı olur bilmiyorum.
0
black holes in the sky
(31.05.20)
bir üst evren olmama ihtimali yok bence.
biz kimiz? neredeyiz? bilinç neden var? bir araya gelmiş bir yığın atom olarak bu soruya nasıl cevap veriyorum?

bu durumda yok olmayacağımı düşünüyorum.
yok olabilirim de ama bizi bilinçli olarak yaratan tanrının bizi yok etmeyeceğine, hesap gününe inanıyorum.

sanırım cennete gidenler tüm soruların cevaplarını öğrenecek.
0
işimdeyim gücümdeyim
(31.05.20)
Freebird +1 animasyon herseyi ozetlemis.
0
tunaktunaktun
(31.05.20)
Doğmadan önce nasıldın? Öldükten sonra da öyle olacaksın.
0
elitoangelito
(31.05.20)
Evet. Herşeyi öğreneceksin. Bazıları için iyi ki derken bazen de pişmanlık duyacaksın. Senin dışında gelişen olayları neden merak ediyorsun ki
0
opitseri
(31.05.20)
(16)

Hangi Avrupa ülkesinde yaşamak isterdiniz ?

garavel
Sb. Genelde malum almanya, hollanda, fransa veya belçika tercih ediliyor ekonomik sebeplerden dolayı, ispanya neredeyse hiç yok italya çok az, bir de iskandinav ülkeleri var. Siz nereyi seçerdiniz ve neden? Açıkcası iki ağır basan ülke almanya ve hollanda ama hollanda dil avantajından dolayı ( ingil
Sb. Genelde malum almanya, hollanda, fransa veya belçika tercih ediliyor ekonomik sebeplerden dolayı, ispanya neredeyse hiç yok italya çok az, bir de iskandinav ülkeleri var. Siz nereyi seçerdiniz ve neden? Açıkcası iki ağır basan ülke almanya ve hollanda ama hollanda dil avantajından dolayı ( ingilizcenin her yerde geçmesi ) ve daha canlı olması öne çıkıyor gibi. Sizce? Yaşayanlar varsa onların yorumlarını özellikle merak ediyorum .
0
garavel
(30.05.20)
Yasadigim icin diyorum; fransa güzel yer. Ozellikle paris ve civarinda yasamiyorsan.
Lyon isterim, bir kaç kere gittim. Çok ideal şehir. Rhone nehrinin etrafinda çok güzel oturabilecek, kosulabilecek yerler var. Havalimani güzel, ulaşım güzel, ne soğuk ne sicak. Cenevre yakini oldugundan is olanaklari da cok. Nufus da ideal (2m).

Onun dışında daha bir sürü var sehir de taniyacak kadar zaman gecirdigim cok fazla yok.
0
logisticsmanager
(30.05.20)
çocukluğumdan beri yurtdışı hastasıyım ben. sadece ekonomik sebepler değil. kültürel merak, farklı kültürleri görme/tanıma isteği vs. de etkili. yaş ilerledikçe tabii ki ekonomi, ırkçılık, yaşam standardı vb. şeyleri daha çok dikkate almaya başlıyorsun. ben sanırım 12 yaşımdan beri alman & rus sapığıyım. almanya'da yaşamayı çok istiyorum. hâlâ okuduğum için önümüzdeki beş yıl adına pek ümidim yok ama 32-33 yaş veya sonrasında gitme şansım olur belki.

senin de söylediğin gibi çoğu kişi almanya-hollanda diyor. alternatif olarak hırvatistan'ı sunacağım. zaten kız arkadaşım hırvat olduğu için gtüme tekmeyi yemediğim sürece istemesem de oraya gitmem gerekecek o türkiye'de yaşamak istemediği için. orada da mutlu olurum diye düşünüyorum, balkan memleketlerini severim ve hem onun hem de osmanlı'nın (hehe) sayesinde kültüre de bayağı aşinayım sayılır. tabii yugonostaljik bir bey olmamın da payı var ama bunu ortalık yerde pek söylemiyorum, hırvatlar genelde sevmiyor. "olm yugoslavya'yı yine kuralım ama sırpları almayalım bu sefer" diyorum, gülmüyorlar. imkânım olsa, bugün yerleşebilecek olsak giderdim.
0
der meister
(30.05.20)
Kuzey İtalya'nın kırlarında gezenti bir hayat yaşamak güzel olurdu. Alpler ile Po Nehri arasında bir yerlerde köy köy dolaşıp şarap içer suya girerdim.
0
vedatchilipeppers
(30.05.20)
3 seneyi aşkın fransa geçmişim var, doktorayı burada yaptım. 3 sene türkiye'ye dönüp tübitak projesinde çalışıp geri geldim, şu anda da burada yaşıyorum.

kuzey avrupa'yı tercih etmezdim, hem maddi, hem de manevi açıdan soğuk geliyor. hava da soğuk, insanlar da soğukmuş gibi. saçma olabilir, neyse.

almanya'da çok fazla türk var, muhatap olmak istemiyorum pek. polonya, çekya, macaristan, ispanya, italya; bunlar da akademik imkanlar bakımında biraz fakirmiş ya, maaşlar nispeten düşükmüş.

isviçre'de yaşamak isterdim açıkçası. masraflar fazla ama maaşlar da güzel. belki kalıcı bir pozisyon bulmak için isviçre'yi zorlayabilirim; hiç olmadı fransa artık.
0
chezidek
(31.05.20)
@chezidek fransa’yı avantaj ve dezavantaj yönünden değerlendirebilir misiniz? Sevdiğiniz, sevmediğiniz/ en zorlandığınız yönleri vs.
0
🌸garavel
(31.05.20)
İtalya ama köy fantezim falan yok. Direkt Roma'da yaşamak isterdim. Ya da İspanya, Barselona olabilir. Sebebi iklim, kültür, yaşayış, dil...

Almanya'da ya da Fransa'da yaşamak pek çekici gelmedi şu ana kadar.
0
dissendium
(31.05.20)
@garavel; Fransa güzel bir ülke. Eger uluslararasi bir sektordeysen (misal komsum magazalarin ic dizayni isinde ama Fransızca bilmiyor ve calisacagi kisiler normal fransiz dukkan sahibi) fransizca bilme zorunlulugun yok ki cok ilan gordum fransizca aramayan, ben kendi iki isimi de fransizca konusmadan aldim zaten.

Irkcilik, milliyetcilik gibi şeyler yasamadim. Bir kere bir ermeni spor salonunda gelip "talat paşayi biliyor musun dedelerimi oldurmus" falan dedi. Bunun disinda daha fransa'da noluyo lan dedigim olay yasamadim. Cogu kisi oldukca nazik ve kibar hatta. Tabi ben mizac olarak Türk'e benzemiyorum, isim olarak da ispanyol cagristiriyorum o yüzden etkili olabilir.

Calisan haklari konusunda kimse ellerine su dokemez. 7 hafta tatil, normal calisana 35 saat (benim gibi müdürler sinirsiz saat), isten atilmak imkansiza yakin gibi, kisa sureli issizlik olsa bana %100 maas ve normal calisana da %80 maaş veriliyor. Sağlık sistemi maliyet acisindan iyi ama randevu vs turkiye gibi değil. Ama Türkiyede yer gok ozel hastane ve fransa gibi cebimden para cikmasin dersen turkiyede de beklersin devletten randevu için. Ama disci, goz doktoru vs gibi şeyler hepsi odeniyor (ek sigortan varsa %100 ki sirket veriyor bu sigortalari ya da sen kendin de alabilirsin).

En büyük sikinti bana göre belgeye dayali islemin coklugu. 25 yillik Türkiye hayatimdaki belgenin 10 kati belge edindim Fransa'da.

Devlet isleri sikintili ama eninde sonunda çözülüyor.

Almanya'da araba, teknoloji daha ucuz. Ama orada daha cok calisip daha az tatil yapiliyor o da var.

Fransa güzel ülke, hele akdeniz insaniysan bizlere daha uygun. Isvec'e norvec'e oranla buraları tercih ederim.
0
logisticsmanager
(31.05.20)
Bahsettiğiniz ülkeleri görmüş daha önce Almanya ve Fransa’da yaşamış ve Eylül ayı itibariyle Hollanda’ya yerleşecek birisi olarak ben de düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Almanya: Fransa’da yaşarken hep özenirdim burada yaşayanlara. Alman şehirlerini gezmek, orada bulunmak çok iyi gelirdi. Biraz davulun sesi uzaktan hoş gelir hesabı Düsseldorf’a gelince anladım ki çok kalabalık olmamızın yol açtığı bazı onarılamaz sorunlar var. Türklerin çok olması kültürel olarak bir çok şey ulaşılabilir kılmakla birlikte başa çıkmanız gereken bir dolu önyargı ve ayrımcılık sorunlarını da beraberinde getirmiş. Kimse sizin hakkınızda bir şey merak etmiyor bu çok acı. Doğrudan bir olay deneyimlemesem de bir özgüvensizlik hissediyordum genel olarak. Ekonomik olarak çok rahat, marketler çok ucuz kiralar hariç ger şey ucuz. Hayat genel olarak çok rahat diyebilirim. Bir de Fransa ile kıyasladığımda daha az yeşil daha az temiz hava var idi. Bu tabii şehre göre değişir. Güney Almanya daha sempatik gelmiştir hep.

Fransa: 5 ay kaldım ve zor geçti. Dil büyük bir problem. Almanya’da Türkler ne ise burada da Kuzey Afrikalılar öyle. Kalabalık bir müslüman nüfusu söz konusu. Almanlara göre daha kibirli davranışlar gözlemlemiştim. Almanların daha rahat olduklarını düşünüyorum. En önemlisi sosyal hayat sahiden çok kötüydü. Saat 6’da her yer kapanıyor, sokaklar bomboş, panjurlar çekiliyor. Pazar günleri de aynı. Fransızca zor ve güzel bir dil. Genel olarak marketler vs ucuz olsa da kiralar aynı şekilde pahalı. Lyon tarafları güzel. Burada yaşayan Türklerin genel anlamda mutsuz olduklarını gözlemlemiştim.

İsviçre: Çok defa gidiş gelişlerle yaklaşık 2 ay geçirdim Zürih ve Bern’de. 20’ye yakın şehir gezmiş birisi olarak içimi bu kadar daraltan başka bir ülkede hiç bulunmadım. Hayat pahalılığı bir tarafa katı kurallar ve sürekli ceza yeme korkusu hayatı zorlaştırıyor. İnsanlarla yakın ilişkiler kurmak çok zor. Türk nüfus az değil ve önemli ölçüde bir Kürt diasporası var. Pkk terör örgütü olarak tanınmadığı için Kürtler sürekli eylem yapıyorlar. Gezmek için güzel ama asla yaşamak istemezdim.

Hollanda: 5-6 şehir gezmiştim daha önce. Ekonomik olarak Almanya’ya nispeten pahalı bir yer. İnsanlar çok mutlu görünüyorlar. Liberal politikaların ve bu politikaların genel tutarsızlığının çok fazla yaşandığı bir yer sanırım. Açıkçası orada yaşayacak olmaktan ötürü bazı çekincelerim var önyargı ayrımcılık noktasında. Fakat yine de mutluyum.
0
but that was just a dream
(31.05.20)
cok net soyluyorum, avrupa'da hollanda disinda bir yerde yasanmaz. hem dil, hem is imkanlari, hem genel olarak gelismislik hem de yabancilara bakis acisi acisindan hollanda'dan daha iyi olan bir yer yok. dogasi ve ekonomik sebepleri ile Isvicre de iyi ama Isvicre Almancasi disinda dil bilmezler. almani, fransizi italyani dahil isvicreli olmayan kimseyi sevmezler ve istemezler bunu da gayet belli ederler. evli, cocuklu ve 45+ yasinda degilsen sehirlerinde yapacak hic bir sosyal aktivite bulamazsin.

5 yil Hollanda 1,5 yil Isvicre'de yasadim. Almanya, Belcika, Italya Fransa hepsini gezdim. Iyiki hollandaya yerlesmisim diyorum.
0
crucio
(31.05.20)
@crucio hollanda’da hangi şehirdesiniz? açıkcası gönlüm amsterdam dışında sessiz sakin bir yer istiyor. arkadaşım 5 ay arnhem’de yaşadı ve öve öve bitiremiyor fotoğraflardan gördüğüm gerçekten muhteşem bir yer ama iş imkanları nasıldır bilemiyorum tabi.

@but that was just a dream dediğiniz durum gerçekten can sıkıcı, 3-3,5 milyonun üzerinde türk var ve artık sizi ezberlenmişler mutlak bir önyargı var ve belki yabancı gözü ile bile bakılmıyor. ama yine de yazınızdan anladığım en yaşanılabilir yer almanya gibi. merak ettğim, fransa’da hayat bitiyor demişsiniz belli bi saatten sonra almanya farklı mı ?
0
🌸garavel
(31.05.20)
Açıkçası Türklerin çok olmasından kaynaklı sorunları (ki bu durumun epey bir getirileri de var) bir kenara koyarsak ben Almanya tercih ederdim. Aslında geçen sene benzer bir tercih yapmak durumunda kalmış birisi olarak Almanya’yı seçmiştim fakat eşimin eğitim durumundan ötürü Hollanda’ya yerleşmek durumundayız şu an.

Şöyle söyleyim Fransa’da 130 binlik küçük bir şehirde yaşadım. Herhangi bir insanla konuşmadan geçirdiğim bir sürü gün olmuştur. 6-7 gibi tüm marketler, mağazalar kapanıyor sokaklarda da kimseler kalmıyordu. Benzer bir duruma Hollanda’nın Venlo şehrinde ve İsviçre’nin Zürih hariç bir çok şehrinde de rastladım. Paris’te de sokaklar hiç hareketli değildi 9-10 gibi saatlerde. Aksine Düsseldorf her saat hareketliydi. Sadece şehir merkezi değil kenar mahallerinde bile büyük süpermarketler gece 12’ye kadar açıktı ve sabaha kadar toplu taşıma vardı. Hala da öyledir diye düşünüyorum. Fakat Düsseldorf’un Almanya’nın en büyük şehirlerinden birisi olduğunu unutmamak lazım.
0
but that was just a dream
(31.05.20)
Budapeşte'ye aşığım. Gördüğüm şehirler arasında net en güzeliydi.
O yüzden Macaristan hayalimdir :(
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(31.05.20)
havadan para geldigi ve oturma izni vs gibi konseptlerin olmadigi bir utopyadan bahsetmiyorsak (yani budapeste falan...) ingiltere.

neden? cunku ingilizce biliyorum ve bu yuzden kulturel olarak gorece az izole olacagimi ve kariyer olanaklarimin gorece olarak genis olacagini dusunuyorum.

"sunlar bunlar tercih ediliyor, italya ispanya tercih edilmiyor" derken... kimsenin "tercih" ettigi yok ki. herkes gidebildigi yere gidiyor. ispanya italya zaten issizligin yuksek, ekonominin kotu oldugu yerler. bunun ustune dil bariyeri, calisma dilinin cogunlukla ingilizce olmamasi gibi seyleri ekle. haliyle turkiye'den birinin is bulup gitmesi zor.

onun haricinde avrupa'da yasamiyorum ve yasamayi dusunmuyorum zaten.
0
hot potato
(31.05.20)
"@chezidek fransa’yı avantaj ve dezavantaj yönünden değerlendirebilir misiniz? Sevdiğiniz, sevmediğiniz/ en zorlandığınız yönleri vs."

@garavel: bürokrasi/kağıt kürek işleri biraz bunaltıyor insanı, ama gerekli belgeleri toparlayınca işlemler sorunsuz halloluyor.

dil problemi yaşanabilir, ilk geldiğimde işleri ingilizce halletmeye çalışmıştım. o zamanlar öğrenci olduğum ve baştaki işlemler hep yabancıların yaptığı şeyler olunca ingilizceyle yırttık, eğer işyeri yabancı ağırlıklı bir şirket/üniversite/kurum ise ingilizce geçerli olur ama sağda solda milletle muhabbet etmek için temel düzeyde fransızca şart.

yaşanılan şehre göre yaşam kalitesi değişebiliyor. büyük ve tarihi şehirlerde mimari çok güzel. daha önce doğuda, almanya sınırına çok yakın ve tarihi önemi olan bir şehirdeydim. binaları incelemekten kendimi alamazdım. insanları güzeldi.

şu anda paris'in 30 km güneyinde bir şehirdeyim. aradaki fark o kadar açık ki. burası paris'teki yüksek kiralardan kaçmak için sonradan yapılmış bir şehir. paris istanbul'sa burası sakarya gibi bir yani. sosyal imkanlar biraz kısıtlı, ama trenle 45 dakikada paris'in göbeğine ulaşmak mümkün.

ben akademik ortamdayım, çalışma şartları çok güzel. haftalık 35 saat, 55 gün iznim var. izin süresine haftasonlarını dahil etmiyorlar, teknik olarak 77 gün oluyor yani. şirkette olsam da şartlar benzer olurdu herhalde. kuzenim de 15 senedir gıda mühendisi olarak fransa'da, onun demesine göre çok abuk bir şey yapmadığın sürece işten çıkarılma gibi bir durum söz konusu da olmuyormuş sanırım.

başka da aklıma bir şey gelmiyor. özellikle sormak istediğin bir şeyler olursa mesaj atarsın hocam.
0
chezidek
(31.05.20)
bence bu tarz ülkelerde sosyal yaşama girmek zor. türk olmamızdan dolayı bir ön yargı var. sosyal hayat benim için önemsiz, yaşam şartları daha önemli diye düşünüyorsanız. hollanda iyi seçim olur. ancak hafta içi her yer 6dan sonra kapanıyor, iskandinav yaşamına benzer sakin bir yaşam bizim gibi akdeniz insanına sıkıcı geliyor.(amsterdam hariç) kuzey fransa hoşuma gitmişti, kuzey italya da öyle. almanya da çok türk olması dezavantaj. hollanda da türk çok. beklentiye göre değişir.
0
mikahakkinen
(31.05.20)
İsvicre'de büyümüş ve İsviçre vatandaşı biri olarak gözüm kapalı İsviçre derim bu soruya. Diğer Avrupa ülkelerinde uzun uzadıya kalmadım hiç; tatillerde vs gittim ama benim için Avrupa ülkesinde yaşayacaksam o ülke İsviçre olur ve çoğu konuda diğer ülkelerden fersah fersah ilerdedir bence. Öyle ırkçılık, kimseyi sevmeme vs gibi durumlarla da bir kere bile karşılaşmadım; aksine fazla mozaik bir ulke. Ha düzeni, kuralları sonradan gelen insanlara zor geliyorsa bilemiyorum; aksine benim İsviçre'de en sevdiğim şey bu düzendir. Şu anda Türkiye'de bu konuda çok zorlanıyorum.

Bir de belki Londra; gittiğimde bayağı sevmiştim.
0
fraise
(31.05.20)
(5)

sizce sony-microsoft türkiye için farklı bi fiyatlandırma yapar mı?

floydian
yoksa "bize ne kardeşim tr piyasası bizi bağlamaz o kadar da" diye mi düşünürler? olay şu çünkü, tahminen çıktığında 8-10 bin arası bir fiyattan satılacak bu aletler ve o dönemde sıfırdan benzer belki daha iyi özelliklerde bir pc de 12 bin liraya falan kurulabilecek çoğu kişi pc'mi upgrade ederim ve
yoksa "bize ne kardeşim tr piyasası bizi bağlamaz o kadar da" diye mi düşünürler? olay şu çünkü, tahminen çıktığında 8-10 bin arası bir fiyattan satılacak bu aletler ve o dönemde sıfırdan benzer belki daha iyi özelliklerde bir pc de 12 bin liraya falan kurulabilecek çoğu kişi pc'mi upgrade ederim veya yeni pc kurarım falan diye düşünmez mi? belki ilk dönem olmaz ama daha sonra satışları arttırmak için yapmazlar mı bi şeyler?

#fakirtesellisi
0
floydian
(30.05.20)
yurtdışına gidip tatil yapıp gelince aynı fiyata denk gelecek. Kim niye alsın ki buradan :(
0
bahoho
(30.05.20)
microsoft kesin yapar diye düşünüyorum. son 1 senedir yeniden yapılandılar ülkede ve pazardaki sony gücünü kırmak için topla tüfekle savaşıyorlar. hele ki sony hiç rekabetçi bir fiyat açıklamazsa -ki onlar da pazardaki güçlerine güvenip tok satıcıyı oynuyorlar- sony'nin altında fiyatlandırma için çaba sarf edeceklerdir.

500 dolarlık aleti 3 bin liraya satmazlar tabii de, bi ayar çekiceklerini düşünüyorum. tabii o zamanki kur dalgalanmalarına da bakıcaklardır. bizim pazardaki yabancı teknolojik ürünler kurun yakında zamanda çıkabileceği seviyeleri de düşünüp ona göre fiyatlandırma yapıyorlar. örneğin ürün piyasaya çıktığında dolar 7 lira olursa 7,50'den bile hesaplayabilirler. ki sene içinde o seviyeye çıkarsa tekrar fiyat arttırmış olmasınlar.
0
Bruce
(30.05.20)
Yapamazlar, playstation 3 ve 4 ilk çıktığında zararına satıldı, yani cihazın satışından para kazanmak amaçlanmıyor zaten, devam eden süreçte maliyetler azalıyor. Yani türkiye'ye özel bir fiyatlama yapmaları çok.
İyi özelliklerde bir pc monitör hariç 1500 euro civarına mal oluyor gibi, biraz daha orta segmente inilirse de 1000 euro civarı olur. Neredeyse ps5 fiyatıyla aynı olur yani.
Türkiye güzel bir pazardı ama gelecekte pek güzel bir pazar olabileceği söylenemez, genel olarak yavaş yavaş tasarruf uygulamalarına geçecekler temel ihtiyaçlarını karşılama yoluna gidecekler, eğlence mobil cihazlardan karşılanacak daha çok, o kadar.

Daha kötüsü şu, fiyatlar çok yüksek olmak zorunda olunca, yani bugün 8000 liraya çıktığında bu cihaz alabilecek insan sayısı az olacak ve alabilenlerin büyük kısmı için 8k olması ile 10k olması arasında fark olmaz ise daha da pahalıya satmaları beklenebilir maalesef. Bu durumu ithal ürün satılan marketlerde görebilirsiniz daha çok, döviz kurundan dolayı erişilebilirliği düşen ürünlerin fiyatları fahiş seviyelere çekiliyor.
0
atom karincanin torunu
(30.05.20)
Türkiye'nin ps3/ps4 pazari nasıldı bilmiyorum ama ne sony ne microsoft'un Türkiye'den acayip bir talep öngörüsü oldugunu sanmiyorum.

Yani bana göre 8000 ile 10000 arasındaki farki kapatacak kadar bir satis olamaz malesef. Ben acik soyliyim; ailemin maaşini dusunursem ve kendimi universitede ps3 aldigim yasa dondurursem, ps5 alamazdim. Ben o donem 1-1.5 falan vermistim su an ps4lerin 4-5 oldugu bir ortam var. Benim gibi cok kisi olacagini dusunursek ne olursa olsun satislari düşecek ve artık pricing ve marketin ne tahminleyecek ona bagli. Eğer zararina satisin getirisi zararsiz satistan az olursa hic umursamayip basip gecerler.
0
logisticsmanager
(31.05.20)
Henüz fiyat açıklanmadan bu konular gereksiz. Ps3 500, ps4 400 dolar civarından çıkmıştı. Ps5 in de 500 dolar olacağı düşünülüyor, avrupa fiyatı ise 500 avro olur. Türkiye'de de %20 ötv, %20 gümrük vergisi ile 720 avro civarı olması lazım.

Gelelim ülkemize bölgesel fiyatlandırma olur mu? Microsoft yapar, Sony yapmaz, yaparsa büyük süpriz olur. Adamlar oyunlarda bütün dünyaya verdiği indirimi vermiyor Türkiye'ye :)
0
ofkeyle kalkanin yerine oturan yazar
(31.05.20)
(4)

linkedin

diffarentiationation
"you appeared in 9 searches this week" hangi aramalar oluyor? benim connect dediklerimin bana bakması mı yoksa onlardan bağımsız başka etkenlerden dolayı mı? kim arıyor beni?
"you appeared in 9 searches this week" hangi aramalar oluyor? benim connect dediklerimin bana bakması mı yoksa onlardan bağımsız başka etkenlerden dolayı mı? kim arıyor beni?
0
diffarentiationation
(30.05.20)
Diyorki misal ahmet nakliyat yazdi biri linkedine ve sen ciktin karsilarina. Direkt seni aradiklari anlamina gelmiyor.
0
logisticsmanager
(30.05.20)
@logisticsmanager bunlar sadece arama sonucu beni görenler mi? profilime girip bakmamışlar mı?
0
🌸diffarentiationation
(30.05.20)
ik cı oturuyor bilgisayara, filtrele yapıyor. Mesela diyor ki 4 yıllık mezunu, ingilizce bilen, 3 yıllık bilmemne tecrübesi olan adayları göster. Sen de o listede varsan you appeared in 1 search oluyor. O listede 500 kişi olabilir, seni hiç görmemiş bile olabilirler. Umutlanacak bir durum yok, ama o sayı fazlaysa çalıştığın alanda ihtiyaç çoktur anlamına geliyor.
0
The_Lollok
(30.05.20)
Profiline girip bakarsq birisi, gizli baksa bile,sana bildirim geliyor. O yüzden hayır.
0
logisticsmanager
(30.05.20)
(4)

İmar barışı olayı ne oldu? devam ediyor mu? bitti mi?

ayseee
İmar barışı olayı ne oldu? devam ediyor mu? bitti mi? ya da devam edecek mi?ve türkiye'de gerçekten işe yarıyor mu bu sistem yoksa para tuzağı mıydı?
İmar barışı olayı ne oldu? devam ediyor mu? bitti mi? ya da devam edecek mi?

ve türkiye'de gerçekten işe yarıyor mu bu sistem yoksa para tuzağı mıydı?
0
ayseee
(30.05.20)
Bitti, para tuzağıydı.
0
Mistyimage
(30.05.20)
bitti. para tuzağı değildi. millet neler neler dikti...
0
ozdek
(30.05.20)
Yasal olmayan bir olayin para ile yasal hale getirilmesi, tabiki para tuzagi degildi. Millet nerelere neler dikti de sirf bu olay sayesinde yasal oldu.
0
logisticsmanager
(30.05.20)
2019 içinde belli bir tarihe kadar devam edecekti. Para tatlı gelince 2019 sonuna kadar uzatıldı ve bitti. Millet neleri akladı neleri..
0
silah taciri
(30.05.20)
(6)

Araba hakkında bilgisi olan dostlar

cranium
Merhaba arkadaşlar, eniştem yurt dışında ve araba almayı düşünüyor.iki seçenekte kadar indirdi ; ben ne yazık ki pek anlamıyorum arabalardan, bilgisi olan varsa yardım ederseniz iyi mi kötü mü, neyi eksik neyi güzel , hangisini niye önerirsiniz söylerseniz çok sevinirim.https://www.autotrader.co.uk/
Merhaba arkadaşlar, eniştem yurt dışında ve araba almayı düşünüyor.iki seçenekte kadar indirdi ; ben ne yazık ki pek anlamıyorum arabalardan, bilgisi olan varsa yardım ederseniz iyi mi kötü mü, neyi eksik neyi güzel , hangisini niye önerirsiniz söylerseniz çok sevinirim.

www.autotrader.co.uk

www.autotrader.co.uk
0
cranium
(29.05.20)
öncelikle eğer tsi motor alacak 1.4 tsi alsın. benzin sorun olmadığı için sıkıntı olmaz heralde. a3 tfsi daha verimli bir araç golf daha f/p.

önerim golf 1.4tsi.
0
mikahakkinen
(29.05.20)
Bana da Doğuş otoda çalışmış arkadaşım 1.2 TSI'ların 1.4'e göre daha iyi olduğunu söylemişti. 1.2 daha yeni nesil olan motor.

Bu iksi arasında Audi daha güzel duruyor. Hem donanım bakımından daha iyi. Çelik jant, deri koltuk vs.
0
himmet dayi
(29.05.20)
ben de diyorum ki nesil mesil geç 1.4tsi çok verimli bi motor. dsg yeni nesil 2104 sonrası full arıza. ama 2014 öncesi sıkıntısız. önemli olan verimdir.
0
mikahakkinen
(29.05.20)
İki araçta güzel, renkten dolayı audi.
0
kanlakarisikyagmur
(29.05.20)
Avrupa'da olan ve su günlerde araç bakan birisi olarak;
Dsg sıkıntılı özellikle o yıllarda.
Arabalari tanidik birinden vs almiyorsa ben japon/asya arabalarinin onerildigini goruyorum. Özellikle alman ve boyle 7-8 yillik arabalar hic onerilmiyor.

Illa boyle eski, otomatik araba ve illa audi, wv diyorsa en azindan ilk sahibinden bulsun. Yoksa 3-4 sahip geçmiş arabaya avrupa'da binilmez. Servis vs pahaliya patlar.

Bu arada Türkiye'de alacaginiz cevap ile Avrupa'daki farkli. Araba hizli satilir mi vs diye takmasina gerek yok çünkü kimse deli gibi belli marka araba aramıyor. Avrupa'da kime sorsam wv grubundan uzak dur diyor, Türkiye'de kime sorsam wv grubu diyor. Ek olarak eski tip motor alacagi icin vergi vs sikintilari da olabilir.
Eski arac alacaksa etrafindaki servis agina baksin, ingilteredeki insanlarin yorumlarina baksin. Reddit'de cok iyi carsalesuk gibi subredditler var, onlar buradan daha iyi cevap verir.
0
logisticsmanager
(29.05.20)
Buna ek olarak; illa böyle araba alacaksa bari üreticinin ikinci el ağından alsin, onlar en azından önüne gelen arabayı satmiyor. Misal Hyundai garanti bitmisse 1 yil garanti, bitmemisse olan garantiye 1 yil ek, 100 nokta bakim ve imzali belge, 15 gun/1000 km iade, yolda kaldiginda yol yardim gibi seyler sunuyor onlardan alirsan.
0
logisticsmanager
(29.05.20)
(11)

corona bitti mi?

duyurukullanıcısı
turizm, cafeler, dolaşım vs açıkıyormuş. bitti mi şimdi corona? tedavi bulundu mu? hastalanırsak ölmek yok mu?
turizm, cafeler, dolaşım vs açıkıyormuş. bitti mi şimdi corona? tedavi bulundu mu? hastalanırsak ölmek yok mu?
0
duyurukullanıcısı
(28.05.20)
Bitmedi zaten hiçbir zaman bitmeyecek aşı harici,olması gereken yapılıyor şu anda geç bile kalındı
0
shredd
(28.05.20)
Sokaga cikma kisitlamalari, kapanmalar vs zaten corona yuzunden degil, saglik sistemi cokmesin diyeydi.
Demek ki rakamlar o yonde su anda, her yeri aciyorlar.

Siz isterseniz kendi onleminizi almaya devam edebilirsiniz elbette.
0
kuehles blondes
(28.05.20)
Yalnız bu tüm dünyada böyle; Türkiye'ye özgü bir şey degil. Corona bitmedi, bitmeyecek de. Kuehles blondes+1 diyorum.
0
fraise
(28.05.20)
Yüzde yüz etkili olan, "koronanın ilacı budur" diyebileceğimiz hiçbir ilaç yok.

Marttan beri aşı için öngörülen süre 12-18 ay.

Avrupa ve ABD'de vaka sayıları giderek azalıyor.

Hastaneler belki normal kapasitelerinin bile altında şu an insanlar hastaneye gitmeye korktuğu için.

Herhangi bir ülkenin ekonomisi aylarca her şeyi kapatmaya dayanamaz. Hizmet sektöründeki birçok insan aylardır iş yapamıyor maalesef. Virüsün iyi yönde mutasyon geçirip öldürücülüğünü azaltma ihtimali de göz önünde bulundurulduğunda açtılar her yeri. Sadece biz değil İtalya bile çok serbest şu an.
0
black holes in the sky
(28.05.20)
ülkeyi 14 gün full kapatamadıktan sonra zaten yasaklar bi süre filyasyon yoluyla ilk dalgayı atlatmaya yaradı. bundan sonra vaka artsa bile patlama yaşanmayacak ilk süreçteki gibi düşünüyorum. bir de ekonomi malum...
0
rayde
(28.05.20)
ülkeyi 14 gün bile kapatmak yetmiyor. hindistan komple ülkeyi 2 ay kapattı ama yine de bitiremedi.

üsteki arkadaşlarında dediği gibi aşı bulunmadan ya da kendisi gitmek istemediği sürece bitecek gibi de durmuyor.
0
belkider
(28.05.20)
Fransa ayni seyleri yapiyor 2 haziran itibariyle.
Ekonomik olarak bu böyle gitmez. Coronadan olmezsek ekonomik kriz sebebiyle milyonlar ölecek. Hadi ilk başta oldu ama nereye kadar? Asi demek 6 ay daha demek, hangi ülke hangi firma dayanacak?
Malesef virüs bitene kadar dayanilabilecek bir durum değil bu. O yüzden yavaş yavaş normale dönülmesi lazımdı.
0
logisticsmanager
(28.05.20)
artık hastanelerde tüm hasta olabilecekler için yatak var anlamına geliyor
0
kelepir
(28.05.20)
Sağlık sistemi çökmedigi sürece bu iş böyle yürümek zorunda. Hiç parasız kalmadınız sanırım?!
0
lion de la Turquie
(28.05.20)
Ne olsun isterdin kapansın mı her yer? +1 lion de la turquie
0
yeliz adeley
(28.05.20)
Bitmedi bitmez. Grip bu bitmez seneye covid 20
Aptal saptal yasaklar yüzünden iki ay kaybettik ülkece.
Ülkeyi komple kapatmak hiçbir zaman çözüm olmadı olmaz. Bir kişinin taziye yüzünden 158 kişiye bulaştırdığı bir virüs bu. İstersen 12 ay kapat. Sürü bağışıklığı tek çözüm
0
ikikerekac
(28.05.20)
(4)

Türkiye'de Yabancı Uyruklu Biriyle Evlilik

henrychinaski
İnternette araştırma yapıp hangi belgeler istendiğine ve sürece dair birkaç resmi bilgi bulabildim ama Türkiye'nin sikko bürokratik yapısına, o yarım yamalak resmi websitelerine zerre güvenmediğim için, son anda "aa sizin şu belgeniz eksikmiş." diye dumura uğrayacağımızdan neredeyse eminim.Yakın zam
İnternette araştırma yapıp hangi belgeler istendiğine ve sürece dair birkaç resmi bilgi bulabildim ama Türkiye'nin sikko bürokratik yapısına, o yarım yamalak resmi websitelerine zerre güvenmediğim için, son anda "aa sizin şu belgeniz eksikmiş." diye dumura uğrayacağımızdan neredeyse eminim.

Yakın zamanda kendisi, eşi, dostu yabancı bir kadınla Türkiye'de evlilik yapmış birileri varsa ne güzel olur. Var mı öyle birileri acaba?
0
henrychinaski
(28.05.20)
2017'de yaptim.
Çok net hatırlamıyorum ama en güzeli bagli olduğunuz ilçenin evlenme müdürlüğüne gidip sormaniz, biz oyle bilgi almıştık.
En uzun süren olay evlenme ehliyeti çünkü konsolosluktan alacaksiniz ve onun da kendi prosedürü var.
Onun dışında doğum belgesi ve kan tahlilleri falan var. Çok da belge yok aslinda, yurtdisindan gelmesi gereken iki belge; evlenme ehliyeti ve doğum belgesi, apostil halde.
0
logisticsmanager
(28.05.20)
Yengenin memleketine göre değişir. Biz konsolosluktan evlenme ehliyeti aldık. 6 hafta sürdü. Ülkeye göre değişiyor. İlçe nikah dairesi nişanlım biraz Türkçe bildiği için çevirmen istemedi. Evlenme ehliyeti hem Fransızca hem Türkçe suretli olduğu için onun da çevirisini istemedi. Kan tahlili istedi ama nikahlanamadan sınırlar kapandı puhaha. Açılmasını bekliyoruz şimdi. Bu arada bizden doğum belgesi de istemedi çünkü evlenme ehliyetinde onun bilgileri de vardı ama biz apostilli doğum belgemizi hazırda tutmuştuk. Kimlik veya pasaport fotokopisi söylemiyorum bile zaten. Bence bu iş nikahın kıyılacağı ilçeye göre değişiyor. Karşıyaka evlenme dairesinin sitesinde birkaç farklı nane vardı mesela. Siz nikahın kıyılacağı ilçe nik. d. arayıp bilgi alın.
0
le jeune turc
(28.05.20)
merhaba, youtube da "enes ve ika" kanalindaki arkadaslarin bu surecleri detayli anlattiklari bir videosu vardi.
0
The_Lollok
(28.05.20)
The_Lollok
(28.05.20)
(7)

700-1000 TL arası yazlık erkek parfümü

hede hodo
35 yaşındayım. Hadi güzel bir parfüm aldırın bana :)
35 yaşındayım. Hadi güzel bir parfüm aldırın bana :)
0
hede hodo
(28.05.20)
Ben 500 lira civarında çok beğendiğim bir parfüm önerecektim ama size uymuyor sanırım :)
0
vedatchilipeppers
(28.05.20)
Ne için;
Ofis
Aksam disarida
Ya da günlük

Ek olarak belli bir tarziniz var mi floral, baharat ya da aqua vs gibi?

Illa pahaliysa;
Hermes eau tres fraîche
Chanel edition blanche
Acqua di palma fico amalfi (fiyatindan emin degilim)
Turkiye'de nedense kadin parfumu demişler ama hermes rhubarbe, cok guzel koku ama performans...
Mugler cologne.
Acqua di gio absolu
Bleu de chanel
Hermes un jardin sur le nil
Lalique encre noire sport
Invictus
0
logisticsmanager
(28.05.20)
Yurtdışından bir arkadaşım Tom Ford Noir Extreme getirmişti. Her kullandığımda güzel yorumlar aldım. Meyvemsi ve hafif baharatlı hoş bir kokusu var.
0
ex animo
(28.05.20)
baldur2
(28.05.20)
Hermes - Un Jardin En Mediterranee
Acqua di Parma - Colonia Intensa, Fico di Amalfi
Histoires de Parfums - 1828

Az daha yukarısı:

Armani - Figuier Eden

Ekonomik gibi olanı:

Bentley - Azure
0
dur cemil yapma
(28.05.20)
@ex animo o yazin adam oldurur, kış kokusu hocam o.
0
logisticsmanager
(28.05.20)
@logisticsmanager
valla gunluk kullanim diyelim hocam. santiyenin gobegindeyiz zaten :)
bana kendimi iyi hissetirecek koku ariyorum acikcasi.
su an hali hazirda tom ford ombre lether kullaniyorum. biraz agir kaciyor gibi artik.
0
🌸hede hodo
(28.05.20)
(14)

Çamaşır makinesi alacağız ne alalım?

golgi aygıtı
merhabalar, anne evine çamaşır makinesi alacağız fakat ne model bilgimiz var ne de özellik. en son çamaşır makinesini 27 sene önce almıştık çatır çatır çalışıyordu ama son 1 aydır arada tekler oldu. en son geçen gün sigortaları attırınca artık yeni bir makine almanın zamanı geldi dedik.eski makinemi
merhabalar, anne evine çamaşır makinesi alacağız fakat ne model bilgimiz var ne de özellik. en son çamaşır makinesini 27 sene önce almıştık çatır çatır çalışıyordu ama son 1 aydır arada tekler oldu. en son geçen gün sigortaları attırınca artık yeni bir makine almanın zamanı geldi dedik.

eski makinemiz arçelikti. yenisinde regal, vestel gibi markalardan uzak duracağız sanırım araştırdığım kadarıyla önerilmiyorlar. en azından 10-20 sene gidecek bir makine olsa çok güzel olur. devir olayını pek anlamıyorum ama annem tizi biri temiz yıkasın ister makine, yeri geldiğinde yorgan atar yeri geldiğinde uyku seti atar içine. sanırım en az 9 kilo falan yıkamalı bu nedenle. kurutma özelliği olmasına gerek yok ama 500-600 lira fark ediyorsa kurutma özelliği de ekleyebiliriz.

bütçe: gönül ister ki maks 2.5e güzelini bulalım ama zor galiba. en fazla 3.5'a çıkabiliriz sanırım.

allahını seven üstüme link atsın.
0
golgi aygıtı
(27.05.20)
Samsung WW90J5475FX A+++ 9KG
0
aids rakun
(27.05.20)
@rakun sizin modelle bunun arasında ne fark var?
www.hepsiburada.com

sizinki: www.hepsiburada.com

renk dışında tabi
0
🌸golgi aygıtı
(27.05.20)
siemens WM06B061TR var bizde 3 yıldır çok memnunuz. çok güzel temizliyor.
0
theseachange
(27.05.20)
Siemens'in aynı özelliklerinde Profilo alabilirsin.

Fiyat olarak Siemens > Bosch > Profilo şeklindedir. Ancak bu üç marka birbirinin aynısı. Hiçbir kalite farkı yok. Aynı üretim bandında aynı malzemeler ile üretiliyorlar. Profilo en hesaplısı.
0
himmet dayi
(27.05.20)
siemens var evde. ama beko öneririm.
0
mikahakkinen
(27.05.20)
Soruya cevap değil ama 10-20 sen gidecek makine zor artık, onlar eskidendi. O bozulan makineniz işte öyleydi, gerçek Arçelik. Şimdikiler taş çatlasa 8-10 sene dayanır.
0
allahkitapwesli
(27.05.20)
Beko kullaniyoruz ben ve arkadaslarim yillardir, memnunuz. (Yurtdisindayiz, beko satiliyo burda cok)
0
kuehles blondes
(27.05.20)
Samsung almayin
0
m orak
(27.05.20)
LG aldım geçtiğimiz yaz 2.000 liraya.

Baya sağlam, tavsiye ederim.
0
aynabugusu
(27.05.20)
Hotpoint Ariston almistim bi 5 yil falan oluyordur hala canavar gibi calisiyor gram gurultu yok.
0
msb
(27.05.20)
Kasım ayinda aldim makine ve almadan da çok arastirdim.
Bir kere bunun pek bir markasi yok, electrolux alan arkadasim var 3. Senesinde ariza yapmis misal.

Tavsiyem bir kac kriter belirleyin;
Kg, enerji sarfiyati, dakika gostersin mi, kurutma olsun mu, kisa program/hassas program/yorgan yikama gibi programlar olsun mu, tuslar dokunmatik mi yoksa normal tus mu, kac db ses cikiyo vs diye bakin.
Marka kisminda onemli olan servis, ülkeye gore değişiyor bu o yüzden internette falan bakın.

Bu arada marka degil model onemli. Bir firmanin x modeli iyi ise y modeli de iyi olacak diye bir kaide yok. Onun tasarımında bir hata vardir ariza cikariyordur misal. Var böyle olaylar.

Bu arada bir tavsiyem de kesinlikle ürünü gidip bir mağazada gormeniz. Boyle cok beyaz esya eledik, tuslari dandik geldi, o dönen yer cok dandik plastikti, kapisi kötüydü vs derken cok eledik. Her ürünü elleye elleye aldik.

Bu arada siemens, bosch, profilo ayni ürünler demek de garip olmuş. Oyle bir yazilmis ki sanki uzerine marka yazip geçiyor yüz milyar euroluk firma bunu da kimse anlamiyor. Tabiki Türkiye'de uretilen urunlerde seat ibiza/wv polo benzerligi olabilir ama icindeki raflar ayni mi, disindaki lcd ayni mi, kompresör ayni mi vs diye gider.

Ürünlerin menseisine bakarak avrupada mi Türkiye'de mi üretildiğinden bakabilirsiniz. Bu fransa'da cok önemli çünkü insanlar avrupa dışında uretilmis urunleri sevmiyorlar, en basiti Türkiye'de üretilen renaultlara bile laf atiyorlar. Misal hemen baktim bir siemens Darty uzerinden; almanya, polonya, cin ve Türkiye üretim var. Demek ki en iyi ihtimal 4 farkli hattan gidiyor kısacası bütün siemens grubu kaliteli demek olmaz.
0
logisticsmanager
(27.05.20)
Bu arada artık 20 sene dayanacak araba bile yapmiyorlar, bırakın beyaz esya.
Teknoloji o kadar hizli ki su an odediginiz elektrik faturasini belki yariya dusurecek teknoloji bile olabilir 10 seneye. Bu sebepten 6-7 bile sikintisiz ciksa güzel yani.

Tahminen zamani geldiginde tamir etmek yenisini almaktan daha pahalı olacaktır.
0
logisticsmanager
(27.05.20)
Profilo tabii ki
0
Mistyimage
(28.05.20)
@logisticsmanager

hocam Siemens Bosch ve Profilo aynı fabrikada üretiliyor (BSH) bilmem bunu biliyor musun.

Temel olarak aslında dediğin doğru. Sadece logosu değişiyor denilebilir. Elbette tasarım farkları var. Ama onun dışında üretilirken kullanılan malzemelerin çoğu ortak. Ortak olmayanların da kalitesi birebir aynı. Aynı segment ürünlerden bahsediyorum tabii ki.

Vestel/Regal gibi bir ayrım yok mesela bu markalar arasında. Aradaki fiyat farkı marka değeri ile ilgili.
0
himmet dayi
(28.05.20)
(4)

Covid-19 Yüzünden Alınan Uçak Biletini Ne Yapmalıyım

leftsidehitter
selamlar,bu yaz evleneceğim için önceden yurt dışı bileti almıştık fakat şu an thy'nin sunduğu imkanların hangisini değerlendirmek daha mantıklı olur bilemiyoruz. seyahat muhtemelen seneye yaza kalacak. bu durumda;- iade mi daha mantıklı olur? (toplam 4000 liralık biletler)- ücretsiz açığa almak mı?
selamlar,
bu yaz evleneceğim için önceden yurt dışı bileti almıştık fakat şu an thy'nin sunduğu imkanların hangisini değerlendirmek daha mantıklı olur bilemiyoruz. seyahat muhtemelen seneye yaza kalacak. bu durumda;

- iade mi daha mantıklı olur? (toplam 4000 liralık biletler)
- ücretsiz açığa almak mı?
- seyahat çeki mi? (%15 daha değerli olacağı belirtilmiş)

seneye gerçekleştirmek istediğimiz için açığa almak istiyoruz fakat astarı yüzünden pahalıya gelir mi hiçbir fikrimiz yok. sanırım seneye geçerli olacak biletler ile aradaki farkı ödemek zorundayız. fakat bu iade alıp tekrar satın almak ile nasıl karşılaştırılır bilemiyorum.

deneyimi olan varsa paylaşırsa sevinirim.
0
leftsidehitter
(27.05.20)
kesintisiz iade alabiliyorsan açığa almanın mantığı ne ki?
belki bir sene sonra başka bir havayolundan alacaksın biletini.
0
elorelia
(27.05.20)
Seneye dolar yükselir, bilet pahalıya denk gelir şimdi bekletin diyecektim ama farkını ödeyecekseniz ne anladım o işten?

İade alın bence. Hayat size ne getirir bilinmez, belki istekleriniz, ihtiyaçlarınız değişecek...
0
kırmızıayakkabılıgargamel
(27.05.20)
Geçen biri yazmıştı galiba; thy para iadesi icin ucuslar acildiktan iki ay icinde diyor. Kısacası para iadesi olsa bile en iyi ihtimal eylul ama tahminen sene sonuna alırsınız parayi.
0
logisticsmanager
(27.05.20)
İade alın. Eğer aradaki farkı ödemek zorunda kalıyorsanız açığa almanın hiçbir farkı yok. Sizin paranız tl cinsinde kalırken bilet fiyatları euro'ya göre artar, acıması olmaz.
0
noluyo yaa
(27.05.20)
(6)

votka markaları çok farkeder mi?

sizofren06
tad olarak farkeder mi?
tad olarak farkeder mi?
0
sizofren06
(26.05.20)
Tabi ki
0
elorelia
(26.05.20)
fazlasıyla
0
giovanne
(26.05.20)
Ruski standart su gibi giderken istanblue gibi ürünler ilaç içiyormus gibi olur. O sebepten zaten icine bir suru meyve suyu vs karistirip anca icilebiliyor.
0
logisticsmanager
(26.05.20)
Kesinlikle

Örneğin Beluga, Belvedere gibi kaliteli votka içtikten sonra İstanblue, Smirnoff, Absolut gibi votkaları içerseniz farkı çok daha iyi anlarsınız.
0
mayday
(26.05.20)
farkeder, ozellikle de icim yumusakliginda cok farkediyor. once binboa sonra da russian standart icince daha anlasilir oluyor fark.
0
fakyoras
(26.05.20)
Fiyat performans için finlandia diyorum.
0
cloudybloody
(26.05.20)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.