Giriş
(12)

Yapay zeka işleri bitiriyomuş, işsiz kalacakmışız

xephyr
Selamlar, Bizim beyaz yakaları böyle bi stres bastı. Yazılımcılar filan eskisi kadar ordan oraya zıplayamıyor. Neyse böyle bir görüş var, genel olarak 2025-2035 arası birçok kişinin işsiz kalacağı öngörüsü işte.Hp, amazon, google gibi şirketler de baya işten çıkarma yaptılar. Piyasa destekliyor bu s
Selamlar,

Bizim beyaz yakaları böyle bi stres bastı. Yazılımcılar filan eskisi kadar ordan oraya zıplayamıyor. Neyse böyle bir görüş var, genel olarak 2025-2035 arası birçok kişinin işsiz kalacağı öngörüsü işte.

Hp, amazon, google gibi şirketler de baya işten çıkarma yaptılar. Piyasa destekliyor bu söylemleri yani.

Lakin anlamadığım şey şu, nüfus belli, bu adamların işsiz kalması aslında tüketim tarafının kısılması demek. Herkes verimlilik için kelle kopartıyor ama o adam artık amazondan alışveriş yapmayacak. Hp laptop almayacak. Youtube premium almayacak vs.

Bu durumda kısır bir döngüye giriyor gibi oluyoruz. Tüketim yoksa bu sefer üretimin anlamı kalmayacak. O yapay zeka sunucuları yapacak iş bulamayacak.

Dünyayı yöneten aileler ne düşünüyor acep bu gidişatta? Herkesi asker yapıp, kuru fasulyeyi dayayıp, kavga mı ettirecekler? Ya da 3 kuruş işsizlik maaşı ile texas arazilerinde ırgatlık mı yapacaz?

Teşekkürler.
+1
xephyr
(20 saat)
www.weforum.org

www.ebsco.com


Bu iki kavramı iyice anlarsan sorduğun soru da netleşir senin için. 70’lerde tek maaşlı fabrika işçisinin ev araba aldığı dünyadan buraya geldiğimiz gibi, ev arabanın sadece lease edildiği ve şirketler için yaşayacağımız bir evrene gidiyoruz. Ars forums vs zamanında 2000’lerde bunları çok konuşurdu
+2
avatar is back
(19 saat)
Şahsi görüşüm ve şirketin de yaptığı yatırımları kullanmaktan öğrendiklerim (copilot entegre, palantir, kinaxis vs bir sürü şey);
Şimdi benim yeni bir ürün grubum var. Bu ürün grubunda eskiden reorder point denilen bir lanet ile yaklaşık 3000 tane komponent yönetiliyor, MRP yok. Her hafta raporla shortage hesaplanıyor.
Kinaxis ile bu tamamen ortadan kalkiyor, machine learning ile son iki senede ortalama bu komponentler ne kadar kullanilmis vs yeni forecast var mi derken bana resmen gelecek iki sene tahmini ne kullanacagimi çıkarıyor.
Önceden bunu supply chain manager yapiyormus. Satin almaci da takip ediyormus. Su an bu görev tamamen gitti.
Yapay zeka; bunu daha çok palantirde görüyorum. Bana "su itemler x zamandir satılmıyor, karlari da düşük. Bunlari öldür diyor product managera misal.

Yani benim şu an gördüğüm tedarik zincirinde bizim işimizi daha iyi yapmamizi sagliyor.
Yalnız normal islerde ben sıkıntıyı yapay zekada değil offshoreda görüyorum. Bizde bütün operasyon işleri hindistan'a gitti. Benim misal direkt satın alma, sourcing, indirekt satın alma, lojistik hepsi hindistan. Kısacası daha yapay zeka gelmeden bu kısım tamamen yok oldu.

Açıkçası ben tedarik zincirinde şu son 1 senede gördüğüm sorunlardan sonra 10 senede yerimin yapay zeka ile dolmasina şaşarım çünkü benim sirketim full yapay zeka olsa da tedarikciler, forwarderlar değil. Çok afedersin 10 kişilik Japonya'daki tedarikçiyi gel yapay zeka ile yönet yani ya da Fas'ta İngilizce maillera Fransızca yazan amcayi yönet.

Benim gördüğüm etki belli bir çerçeve içinde hareket eden ya da işi okumak, analiz etmek olan sektörlerde falan sıkıntı olabilir. Misal yazılım çok normal sıkıntı olmasi, sonuçta ortada işin alfabesi var. Milyon kaynak var.
Gene diğer sorun misal consulting. Bu consultinglerde işi analiz etmek, araştırma yapmak olan juniorlar olurdu. Onlarin yarisina gerek kalmıyor.

Onun dışında bugün bir tane kartonun eksikliği sebebiyle 6 tane kişiden değişim onayi isteği oldu üretim durmaması için. Bunun için bile 6 tane kişinin onayı istenen yerde sektörleri komple yapay zeka dönüştürmenin riskini alacak babayiğit yok şimdilik. Misal yapay zeka hatası sebebiyle kontrat yanlış çıktı ya da yapay zeka hatası sebebiyle 1 yerine 1 milyon alındı vs. Bunlarin riski kimde sorusunun cevaplanmasina daha var.
Ben açıkçası offshore'dan daha çok korkuyorum. Çünkü hindistan'da zehir gibi insanlar var, çok iyi çalışıyorlar ve elini sallasan binlercesini buluyorsun bir anda.
+1
logisticsmanager
(19 saat)
Doğru, Türkiye'nin önde gelen yazılım şirketlerinden birindeydim. Geçtiğimiz haftalarda işten çıkardılar. Zannımca her 6 ayda bir en düşük performans gösterenleri çıkartıp yavaş yavaş eleman sayısında küçülmeye gidilecek. Artık herkese AI ile iş yaptırıyorlar ve gerçekten muhteşem sonuç çıkardığını ve verimliliğimizi %70'ye yakın arttırdığına bizzat şahidim. Artık sadece en iyilerin kalabileceği bir döneme girdik. Bir sonrakinde de en iyilerin en iyileri kalacak ve böylece az sayıda maksimum verime ulaşana kadar devam edeceğini düşünüyorum.
0
duyurunun bug'ı
(19 saat)
Buna ek olarak çoğu firmanın geleceği düşündüğünü düşünmüyorum. Çoğu şu an productivity yükseltip revenue peşinde. Zuckerberg, musk falan 20 sene sonra ne olacağını umursamiyor. O sonraki jenerasyon sorunu onlara göre.
Gene de dediğim gibi herkesin işsiz kaldığı senaryoyu utopik görüyorum. Şahsi görüşüm tabi.
-2
logisticsmanager
(18 saat)
Bu kadar uzun vadeli öngörülerde bulunmak kolay değil.

Ama bahsettiğiniz senaryo doğru.

yine de iktisatta en temel konulardan biri şu:
Bir ülkede ne bolsa o ucuzdur. Avrupa'da, ABD'de, Çin'de teknoloji bol, o yüzden teknoloji ucuz. Bazı ülkelerde insan bol, o yüzden insan emeği ucuz. Yani burada ekonomik tercihler devreye girecek. Bazı alanlarda ai daha ucuz olunca ona gidilecek, bazı yerlerde insan daha ucuz olduğu için o devam edecek.

Hindistan'da otomatik kapının tamiri daha pahalıya geliyor diye, vardiyayla kapıyı açıp kapatsın diye insan çalıştırıyorlar mesela. Otomatik kapı yine ama insan açıyor.

Şimdi biraz daha derine inelim.

Çok uluslu bir şirkette pazarlama alanında çalışıyorum.

Bu konuda çok ciddi yatırımlar yapan bir şirket.
Ve bu yıl şirketin global inovasyondan sorumlu yöneticisi şirketin geliştirdiği ai projesini anlatmak için geldi. Proje muhteşem. Birçok departmanın, bakın kişinin demiyorum departmanlardan bahsediyorum, işinin önemli bir bölümünü dakikalar içinde yapabiliyor. 2-3 gün süren bir işi 2-3 saate indirebiliyor. Ama tabii ki bu işlerin %40'ını yapabiliyor. Ama bu şu demek, o departmanda çalışan 10 kişiden 4'üne gerek yok gibi.

Öte yandan adam çok kritik bir şey söyledi, ai şu anda fikir üretemiyor, şimdilik. Yani hayal gücü yok. Senin ona çizdiğin sınırlar içinde analiz yapıyor, senin ona çizdiğin yol haritasını uyguluyor vs vs. Otomasyon konularında muhteşem bu arada.

İşte burada diyor ki, fikir üreten insanlar bu işten şimdilik en az etkilenenler olacak beyaz yaka dünyasında. Tabii ki rol değiştirerek. Fikir üreticisi değil, fikir küratörü olacaksınız. Yani terzi değil, gardrop için en ideal parçayı seçen küratörler. Bu ai'ın yapamayacağı bir şey. Ai'a nasıl fikir aradığını öğrettiğinde senin için denemeler yapabilir. Ama en doğrusunu yine sen seçiyor olacaksın.

Yazılımcılardaki durum da bu. AI sana sıfırdan bir proje geliştiremez. Ama sen bir projenin mimarisini oluşturursan ne yapacağını biliyorsan parça parça o projeyi inşa edebilirsin. Ama ai'ın sana üreteceği parçalar yine lego blokları olacak. O lego bloklarını kullanarak sen inşa edeceksin yine.

O yüzden istihdam azalacak bu da doğru. Otomasyona dayalı işler, robotikle de birleştiğinde daha az insana ihtiyaç duyulacak. Fabrikalar vs.

Şu da var, 21. yüzyıl fikri mülkiyet ve patent yüzyılı. Bu devrin ekonomik değeri bu. Üretim gücü değil. Patentin varsa, ürünü nerede ürettiğinin kimin ürettiğinin önemi yok. iPhone'u sen tasarladıysan ister çin'de ürettirirsin, ister abd'de. Üreticinin önemi azaldı artık. Ama o patent sende olduğu sürece para eden şey de o.

Avrupa, ABD, Japonya, Güney Kore zaten bunu uyguluyor yaklaşık 60 yıldır.
Gelişmiş ülkelere bakın, çoğunun patent gücü üretim gücünün üstündedir.
Çin de son anda bu treni yakaladı.

Bu ülkeler ve bölgeler dışında kalan bütün ülkeler, bu ülkelerde geliştirilen fikirleri ucuz iş gücüyle üreterek para kazanmaya çalışıyor. Montaj sanayisi, ucuz işçilikli tekstil atölyeleri, ucuz hizmet sektörü (tasarım hizmetleri vs. de dahil)...

Şimdi ipin ucunun koptuğu yer de burası.
Patenti bulan adam eskiden kendi ülkesinde üretemiyordu, çünkü pahalı ve maliyetliydi.
O yüzden gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde ucuza malediyordu.

Şimdi ai ve robotik teknolojileri sayesinde belki bu üretimi de çoooook daha ucuza halledecek. Ai orijinal fikir bulamıyor demiştik ya, ama var olan fikirleri çok iyi uygulayabiliyor, üretim yapabiliyor, otomasyon yönetebiliyor.

Şimdi olası senaryolara bakalım: Avrupa için
Yani hani "nüfusu yaşlanıyor, nüfusu azalıyor avrupa batacak" diyorduk ya mesela, tam tersi azalan nüfus işlerine geliyor artık. Az sayıda nitelikli nüfus, o nitelikli nüfusun altyapı işlerini görecek ai ve robotik teknolojileri, onlar için üretim yapacak, onlar için sokakları temizleyecek, onlar için asfalt dökecek, çöp toplayacak vs. (Çin'de tamamen robotlar kullanarak yol inşaatı falan yapıyorlar artık). Yani bu işler için tuttuğu göçmen nüfusu da yavaştan ülkelerine gönderecek. Zaten mecbur gidecekler çünkü iş bulamayacaklar. Ha avrupa'nın bir handikapı şu, ağır sanayiye çok yaslandı ama teknoloji devrimini kaçırıyor. Onlar da çin ya da abd'ye bağımlılar şu anda ai konusunda.

ABD:
Nüfusun nitelikli kısmı refah içinde yaşarken, niteliksiz nüfusu ya göç edecek ya da bu varlıklı kesimin güdümünde çalışacak hayatını idame ettirecek. Avrupa'yla benzer senaryolar. Zaten artık mülk sahipliği giderek zorlaşıyor. Leasing sistemi, kiralama seçenekleri gündemde. Beyaz eşya firmaları bile spotify gibi abonelik sistemine geçiyor bazı bölgelerde. Servet sahibi değilsen, evini, arabanı, eşyalarını, kullandığın tüm hizmetleri kiralayacaksın, belki hatta şirketler sana iş yaptırmak için maaş yerine bu ödemeyi yapacaklar sadece. Bir de eline cüzi bir miktar kalıyor olacak. Dediğim gibi ai yüzünden işlerin tamamı kaybolmayacak ama işsizlik oranları artacak. Sistemin içinde kalmak isteyenler sermayeleri yoksa şirketlerin dayattığı koşullara razı olacak, uyumsuzlar da dışarıda kalacak. Şu anda da böyle zaten. Sadece daha görünür olacak bu netlik.

Japonya&Kore:
Bunlar zaten patent manyağı memleketler. Inovasyon konusunda çok ciddi seviyelerdeler. Kore hyundai sayesinde boston dynamics gibi bir devi satın aldı. yakın zamanda bu konuda çok ciddi atılımlar yapacaklar. Benzer senaryolar bunlarda da geçerli. Zaten dışa kapalı toplumlar çok göçmenleri yok nüfus nitelikli buralar şu ankinden çok farklı olmaz.

Çin
Ucuz iş gücüyken dünyanın bir diğer inovasyon merkezi olma yolunda ilerliyor. Çılgınlar gibi teknoloji geliştiriyorlar, patentler alıyorlar. Robotikte ve ai konusunda çok hızlı ilerliyorlar. Özellikle ai konusunda batılılara göre daha az regülasyonla uğraştıkları için etik metik yok bam bam geçiyorlar. Çin'de zaten nitelikli biriysen önün açık sistemde. Nitelikli değilsen bir şirketin bünyesinde ucuz işçisin. Hayatı fabrikalarda geçen insanlar var. Fabrikada yaşıyor, orada konaklıyor, orada yemek yiyor, orada çalışıyor. AI sebebiyle bu tip yapılar daha fazlalaşacaktır.

Geri kalan ülkeler:
Bu treni yakalayamayan ülkeleri zorluklar bekliyor gibi bir durum var. Mesela Türkiye tarım ülkesi diyoruz değil mi? Ama tarım ve hayvancılık ağırlıklı olarak insan gücüne dayalı. Çünkü insan emeği türkiye'de daha ucuz. Türkiye'de teknoloji yoğun bir çiftlik kurmak istediğinizde hem kurulum maliyeti yüksek, hem beşeri sermaye dediğimiz arge zayıf yani bunu da dışardan alacaksınız onun da maliyeti yüksek, hem de yatırımın geri dönüşü uzun.

Ama hollanda'da teknoloji ucuz. O yüzden adam insansız tarım yapıyor neredeyse.

Şimdi Türkiye bu aşamada rekabet ediyor. Maliyetler yakın birbirine. Ama bir noktada insanın kapasitesi sınırlı. Robotik teknolojileri hem daha da ucuzladığında, hem de verimliliği arttığında aradaki fark açılacak.

Mesela türkiye'de marul yetiştiriciliği nasıl yapılıyor? Topraktan.
Hollanda'da nasıl yapılıyor? fabrikada.

Senin 1 dönüm arazin var. 1 ton atıyorum mahsül alıyorsun. Tanesi marulun 10 cent diyelim.

Hollandalının da 1 dönüm arazisi var. Ama adam dikey topraksız tarım sistemi kurmuş. 10 kat çıkmış. Yani 1 dönümden 10 ton ürün alıyor. İlk fark burada.

Sen tarımda doğa koşullarına bağlısın.
Adam kapalı yerde yaptığı için otomasyonu yani yapay zekayı bağlamış iklimi kontrol ediyor. Hastalık var mı yok mu bin tane kamerayla ürünleri izliyor.

Sen insan işçiliği kullanıyorsun.
Adam tarım için uygun robotlarla çalışıyor. Saksıları robotlar ekiyor, saksıları robotlar suluyor, yetişen ürünleri robotlar topluyor, kasalıyor paketliyor.

Youtube'da belgeselleri var. 10 ton ürün veren marul çiftliğini 2 kardeş idare ediyor robotlarla. Bugün o da 10 sen de 10 cente üretiyorsun.

Ama yarın onun teknolojisi gelişince onun maliyeti 8 cente inecek belki. Üstelik sen 1 dönümde 1 ton üretmeye devam ederken, o belki 1 dönümde 20 ton üretmeye başlayacak. İşte o zaman fark açılacak. Onlar daha zenginleşirken sen yerinde sayacaksın.

Yani gelişmiş ülkeler ai'dan nasıl etkilenir bilmiyorum ama az gelişmişler özellikle ucuz iş gücüne yatırım yapanlar bazı riskleri görmeliler.
+6
anten
(17 saat)
@logisticsmanager'e bir yere kadar katılıyorum ama biz hep şöyle düşünüyoruz; yapay zeka yanlış yaparsa sorumlusu "kim" (hangi insan)? burada kaçırdığımız olay şu; biliyorsunuz geçmişte yapay zekanın dil modeli geliştirip kendi aralarında bir bağ kurduğundan falan bahsedilmişti. yani şunu demeye çalışıyorum yapay zekayı da yapay zeka denetleyecek. mesela şu an yapılan "müzik devrimi" bu müziklerin iyi ya da kötü olduğuna kim karar verecek. yine yapay zeka verecek :)
+1
Rondak
(13 saat)
Ben demek istediğinizi anladım ancak kurduğunuz mantık düşündüğünüz sonucu doğurmuyor aslında. Amazonun kendi personeli tarafından yapılan alışveriş amazonun yıllık hasılatının herhangi bir bindesine bile tekabül ediyor mu ki? Diyelim bu konuda hassasiyet gösteren insanlar bu şirketleri boykot ettiler, bu işten çıkarmalar artınca, şirketler çeşitlenince ve hatta genele yayılınca ne olacak? Hangi biri boykot edilecek?

Sizi amazon işten çıkardı ve siz de amazon kullanmamaya başladınız X şirketinden alışveriş yapmaya başladınız diyelim, kullandığınız X şirketi de kendisi için karlı olan bu yola eninde sonunda girdiğinde ne olacak?

Kafanızı kurcalayan nokta sadece bu temel üstüne kuruluysa sorunuzun cevabı net aslında. İşten çıkarmalar bu şirletleri zora sokmayacak.
0
akhenaten
(10 saat)
@akhenaten; sanirim arkadas bu tarz isten cikartmalar sonucu coken orta sinifin keyfi harcamalara pay ayiramayacagini, ve dolayisiyla isten cikarma yapan firmalarin dolayli olarak mal ve hizmetlerini satin alacak insanlari bulamayacagini soyluyor. boykottan bahsetmiyor yani, orta sinifin cokusunden bahsediyor.

dedigi elbette olacak. late stage capitalisme kafa ustu cakiliyoruz hayirlisi olsun. ai gibi, otomasyon gibi verimlilik arttirici sistemlerin sefasini surecegimiz yeni bir dunya duzenine elbette gecilecek, ancak o vakte kadar yani muhtemelen onumuzdeki 10-20 sene bizi cok sikintili donemler bekliyor. sinif gecislerinin askiya alindigi, cok kisitli bir elit sinifin kendi varoluslarini milyarlarin sefaleti pahasina devam ettirmeye calisacagi bir doneme giriyoruz.

benim tahminlerim su sekilde.

1) varlik sahibi insanlar su ana kadar hep yaptiklari sekilde kendi guclerini daha da arttirmaya calisacaklar, ve dunya uzerinde siyaset ve medya mevkilerine yakinliklarindan dolayi bunda ilk once basarili da olacaklar. (bence su anda bu asamadayiz. amerika'da yoksul muhafazakar kesimin kendi elleriyle trump'i secmesi, ve trump'in onlarin ulasabilecegi egitim ve saglik hizmetlerini budamasi, kendilerini hukumet islerinden kovmasi dunyanin en komik fikrasi olabilir)
2) ancak durum oyle bir noktaya gelecek ki insanlarin ezici cogunlugunun hayattan bir beklentisi kalmayacak. kaybedecek seyi kalmayan insanlar ciddi bir sosyal calkanti yaratacak.
3) ic savaslar, veya dupeduz savaslar sonucunda toplumlar uzerinde biriken gerilim bosalacak. bu bosalma sonucunda bir 100 sene daha gidecek yeni bir toplumsal duzen olusacak. bu duzende insanlar verimliligin tavan yaptigi bir gerceklikte, daha guzel bir dunyada yasayacaklar. gelismis ulkelerde cokmekte olan nufus ciddi bir bolluk yaratacak kisi basina dusen varliklarin artmasindan dolayi.

velhasil uzun vadede ne olacagini kestirmek guc, ancak ayni gectigimiz 10 senede yasadigimiz gibi kisa vadede onumuzdeki yillar da hep bir oncekinden daha kotu olacak maalesef.
0
antikadimag
(9 saat)
yazılımcılar işsiz kalınca tüm işliler işsiz mi kalıyor? onun için mi aşağıdakini yazdın?

Lakin anlamadığım şey şu, nüfus belli, bu adamların işsiz kalması aslında tüketim tarafının kısılması demek.

yazılımcılar işsiz kalınca yazılımcıların işsiz kalmaları öncesi ve sonrasında buldukları işten elde ettikleri gelir ile arasındaki fark kadar ekonomide (kısır bir bakış açısıyla) eksilme olur. kira yiyen yine kira yiyecek. pazarda don satan yine kafasına geçirmeye devam edecek. dönüşüm her zaman vardı, her zaman olacak. bu taksiciler ne yesinden farkı yok dediğinizin. ne yerlerse yesinler. who cares. yazılımcıların toplam işgücündeki oranı nedir? aşağıya yuvarlarsak sıfır.
0
gabe h coud
(8 saat)
@antikadimag demek istediğimi özetlemiş. yazılımcı, beyaz yaka birer örnekti aslında. konu orta sınıfta işlerini kaybedecek kişilerin harcamalarını kısacağı, verimliliği arttıran firmaların ise mal/hizmetini satacak müşteri bulamaması. kısır bir döngü olacak sanki.
0
🌸xephyr
(7 saat)
yazilim bundan 50 yil once sirketlerin ar-ge departmanlarinda deneysel calisan, daha cok bilim alanina yakin bir isti. o nedenle sirketlerde elle sayilacak kadar az sayida yazilimci calisirdi. daha sonra yazilim problemlerine kitlesel cozumler bulundukca herkesin yapabilecegi ve ogrenebilecegi bir alan oldu. bu sayede sirketlerde cok buyuk oranda yazilimci calismaya, yazilimci talebi artmaya, ve bu is populer olmaya basladi. simdi yazilim yine eski haline donuste, yani daha cok bilim ve arastirma alanina kayacak gibi gozukuyor. hala cozulmemis yazilim problemleri var, yapay zeka ile dogrudan cozulemeyecek problemler de olacak. yazilimcilar bu dar alanda yapay zeka yardimi ile bu tarz problemlere cozum arayacaklar. bu nedenle de sirketlerde daha az yazilimci ihtiyaci olacak, bircok sirket icin gereksiz olacak. yani iyi olanlar kalacak, digerleri baska alanlara yonelecek.

ama veri bilimi, devops gibi alanlar yapay zeka ile gelisim yasar, yani yine iyi yazilimcilar bu alanlarda verimli olurlar.

insanlik tarihinde de ekonomik donusumler hep var, hala bunun icindeyiz. hatta su anda dunyada hem bundan 100 yil oncesini yasayan hem de 100 yil sonrasini yasayan bolgeler var. bunlara bakarak cikarim yapabiliriz. ornegin teknolojik gelisimin tamamlanmamis oldugu yerlerde is gucu, emek on planda. ornegin tarim ile gecinen bir toplulukta iyi kazma kullanan, agir kaldiran degerli. makina tamir edebilmek, demir uzerinde calismak yuksek nitelik. simdi bu toplumlarda yonetim, strateji, planlama gibi isler yok denecek kadar az.

modern toplumlarda ise kaba kuvvet yerine, yoneticiler ve stratejistler degerli ve yogun calisan kesimi olusturuyor. yuksek degerli isler ise daha cok sanat ve eglence ile yer degistiriyor. gunumzde bakin ekonomik olarak rahat, yasamak icin kosturmak zorunda olmayan kesimim deger verdigi seyler guzel bir tablo, nadir bir saat, iyi tasarim bir yat.

yani tahmin ettiginiz uzak gelecekte, beslenme, saglik, barinma gibi temel seyler herkes icin rahat ulasilabiir olursa, insanlar temel olarak rahat bir hayat yasar, bol zamanlari olur, bu sayede farkli isler populer olur. ornegin bundan 30 yil once eglence sektorunde youtuber olmak gibi bir is yoktu, simdi insanlarin daha cok bos zamani oludugu icin bu bos zaman youtube uzerinden eglence ile doldurulma ihtiyaci dogudu, artik bu tarz eglence isleri artti. spor gibi alanlar da populer olur, cunku kisisel zaman artinca insanlarin spor takip etmeye, spor uzerinden eglenceye, ve ek olarak spor yapmaya daha cok zamani olur. tarim toplumunda spor alaninda "personal trainer" ihtiyaci yok, ama yeni modern hayatta bu isi yapan cok.

kisaca babalarimizin, dedelerimizin bos beles isler dedigi isler ilerde populer profesyonel isler olur. ekonomi bu isler uzerinden doner, direkt kaba isleri ise makinalar yapar, yapay zeka planlar.
+1
emrahday
(5 saat)
Bu şekilde uzun vadeli öngörülerde bulunmak zor çünkü modellemeyi etkileyen parametreler değişebilir ve genellikle mevcut koşulları düşünerek bir öngörü oluşturmaya çalışıyoruz.

Öncelikle yapay zekada henüz zannedildiği gibi bir gelişme yok. Hala daha eski algoritmalar kullanılıyor. Son birkaç senedir bu algoritmaları çalıştıran işlemciler geliştirildi, elimizdeki veri arttı ve bu veriyi işlemeyi daha verimli hale getiren bazı düzeltmeler yapıldı. Yani ortada bir yenilik yok, sadece daha hızlıyız. Bundan 30 yıl önce de benzer çıktıları alırdık ama cevabı almamız belki 1 gün sürerdi.

Yeni algoritmalar ortaya çıkmadan yapabileceklerimiz bu kadar. Mevcut durumda devrimsel gelişmeler yaşanmayacak, sadece veriyi daha iyi kullanacağız ve sistemler biraz daha hızlanacak. Yapay zekayı eğitip kendi sektörüne, kendi işine adapte edenlerin maliyetleri düşebilir.

Yapay zekadan asıl beklenen fikir üretme, daha önce hiç yaşanmamış deneyimlerle karşılaştığında yorum getirebilme, çözüm üretebilme, gerektiğinde çözüm sunabilme, kendi kendine öğrenme gibi konulara şimdiki durumla ulaşılamaz. Yarın yeni bir algoritma geliştirilirse, yeni durumun sınırlarına bakarak yeniden yorum yaparız.

Hal böyleyken nasıl bir ekonomik düzene geçeceğimizi kestirmek zor.
0
iustitia omnibus
(46 dk)
(9)

siz de yapay zeka ile tartısıyormusunuz?

abelardo
bak şimdi çok kızdım lavuga ya. buraya gelip içimi dökeyim bari hhahahaabuk subuk konusuyor. niye öyle dedin diyorum, yoo öyle demedim diyor.
bak şimdi çok kızdım lavuga ya. buraya gelip içimi dökeyim bari hhahaha
abuk subuk konusuyor. niye öyle dedin diyorum, yoo öyle demedim diyor.
-4
abelardo
(29.11.25)
tartışmıyorum ama görüşürüz, kendine iyi bak falan diyorum.
-3
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(29.11.25)
Görsellerde çok büyük rezilliklere imza attığı için tartışıyoruz.
En çok kızdığım daha önce yapabildiği şeyi yapamaması, delirtiyor beni.
0
mutekebbir
(29.11.25)
Bence ayrıl
0
benim bir gizli bildiğim var
(29.11.25)
Köpeğim biraz hasta. Veterinerden daha sıkı, şunu yapma bunu yapma vs. Gestapo gibi vallaha. Bir de saçmalıyor misal ilacı 6 saatte bir veriyorsun, saçma bir şekilde üçüncü ile dördüncü doz arasında 3 saat kalacak ya da benim gece 2de 3te uyanmam gerekecek şekilde plan yapabiliyor.
Bir de yeni chatta sorduğum soruya farklı önceki chatte sorduğum soruya farklı cevap verebiliyor. böyle olunca geriliyoruz...
0
logisticsmanager
(29.11.25)
Bazen laubalilik yapınca haddini bildiriyorum, seviyeli moda geri dönüyor.
0
Amaranta ursula
(29.11.25)
Bugüne kadar sorduğum hiçbir soruya yanlış, çelişkili, saçma cevap vermedi.

Çeşitli platformlarda okuduklarım beni şaşırtıyor açıkcası.
0
Mirket
(29.11.25)
ChatGPT son zamanlarda hacking ile ilgili ne sorsam etik guguk deyip sıyrılmaya çalışıyor. Perplexity'ye geçtim rahatladım.
(bkz: perplexity)
0
rakicandir
(30.11.25)
evet, çünkü chat gpt benim kullanım alanıma göre tam bir gerizekalı gibi davranıyor. hatta geçenlerde aboneliğim yenilendiği gün öyle bir manyaklık yaptı ki, bir sürü saydırıp paramı iade alacağım dedim; çok haklısın, ben de yardımcı olurum dedi :D
0
lil siztah
(30.11.25)
ana avrat sövüyorum bazen. o kadar aptallık ediyor ki, göz göre göre yapma dediğim şeyi yapıyor sonra sövünce de haklısın iyi bir noktaya parmak bastın diyor.
+1
neira
(30.11.25)
(13)

Is guc kariyer hayat sorularım (ne yapmalıyım)

optimistbakunin
Merhaba,Istanbul ankara disinda bir buyuksehirdeyim. Mezun olduktan sonra bir sure evden calistim, sonra yani simdi ofisten calisiyoruz. 30 yaş altindayim ve 3 yili askin suredir bu firmadayim. Ek islerle vs de sayarsak kabaca bir ev alacak birikim de yaptim (almadim borsada vs degerlendiriyorum)Fak
Merhaba,
Istanbul ankara disinda bir buyuksehirdeyim. Mezun olduktan sonra bir sure evden calistim, sonra yani simdi ofisten calisiyoruz. 30 yaş altindayim ve 3 yili askin suredir bu firmadayim. Ek islerle vs de sayarsak kabaca bir ev alacak birikim de yaptim (almadim borsada vs degerlendiriyorum)
Fakat bu sure zarfinda bu iste bir arpa boyu ilerleyemedim. Ne terfi ne baska maddi kazancli etki. Ama bulundugum yerde de cok alternatif olmadigi icin devam ede ede geldik bu gunlere. Ama artik bu durumdan sıkıldım. Ne gelecegimi goruyorum ne de ne yapmak istedigimi biliyorum.
Iibf cikisliyim 3 uzeri gano'm. Almanya yuksek lisans, firsat karti vs ile cikip oralarda kalmayi mi denesem? (Almanya master ucretsiz falan diye gormustum cok ozel anlami yok benim icin)
Yoksa istanbul buyuk kurumlarina basvurup orada mi yasamaya baslasam
Ya da ek islere yuklenip tamamen sirket kurup mu ilerlesem bilemiyorum.
Ticaret bu arada ek is dedigim bazen maasim kadar bazen cok daha azi geliyor ve dalgali riskli yani. Yurt disi icin ne okuyacagim ne yapacagim bilmiyorum ielts toefl benzeri sinava da girmedim girsem sanirim 5.5 civari falan eder max. Istanbulda kimse yok ama orada ogrenciydim.

Baska seceneklerim var mi gozden kacirdigim seyler neler bilemiyorum bu yuzden yazmak istedim. 30 yaş alti erkek aile eş vs yok
0
optimistbakunin
(29.11.25)
İstanbulda yaşama fikri bana bana korkunç geliyor ultra zengin değilseniz.
Yurtdışı bir seçenek ise ben olsam oradan devam etmeye çalışırdım.
+1
elorelia
(29.11.25)
calistigin süre kadar istanbul'da calismis ve ayda 200 bin lira kazaniyor olsaydin bile bir ev parasi biriktiremezdin. iyi muhitte 65 m2 evler 16 milyon olmus. türkiye'de büyük sehirleri unut.
yurtdisinda master + calisma gayet iyi bir düsünce. master yaninda part-time calisma kismi önemli bu arada, o kismi sallamayin. nacizane tavsiyem.
+2
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(29.11.25)
@elorelia yurt disi belki olabilir diye dusundum ozel bir anlami yok yeni yer yeni yasam yeni firsatlar olabilir gibi dusundum. Hangi universite ve bolum olur onu da bilemiyorum su an fikir asamasinda her sey
@konusma hocam ne 6 basamaklarda maasim ne de 16 milyona yakin birikimim :)) anadoludan bir ev alacak kadar diyelim
Yurt disinda master ve calisma olabilir ama ulke bolum va bilmiyorum. Bir sure sonra kendi isimi falan yapayim da diyebilirim bilemiyorum o kisim icin bir rehberim ve planim yok. Yurt icindeki buyuk sehirleri unutalim ama yurt disi mesela neye gore okey oluyor bilemedim
0
🌸optimistbakunin
(29.11.25)
Almanya Chance Karte olayını baştan ele derim. Almancan vs yoksa boş hayal özellikle mühendislik, yazılım vs hariç meslekler için.
0
Take it away honey
(29.11.25)
Yurt disina gitmek icin oldukca kotu bir zaman. Biz bile gocmenleri, uluslararasi ogrencileri sutlamaya basladik. Hali hazirdaki basvurulari da degerlendirmemiz yillar surebiliyor... Bugun burda orta dusuk maasla calisan bekar biri yilda $50.000-$60.000 harciyor...

Ayni sekilde devam et ama ot gibi yasama. Tatile cik, arkadas edin, bir seylerle ugras...
0
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
@take it almanya chance karti yeni ogrenmistim belki puan toparlarim bir sekilde kalirim falan diyordum. Yani ozellikle onu yapayim demiyorum aslinda seceneklerim neler neler yapayim gibiydi sorularim

@thetruenorth sorum tek yurt disi ozelinde degil. Gelecekte ne yapayim bulundugum yerde bir seyler olacak gibi degil diyorum tatil yazmissiniz :)) psikolojik destek terapi arkadas vs aramiyorum sadece fikir istiyorum
0
🌸optimistbakunin
(30.11.25)
saglam ingilizce + 1 yabanci dilin yoksa avrupayi salla ki zaten maaslar cok iyi degil.
zaten turkiye'de kariyer kotu gitmiyor gibi, 1 ev parasi biriktirmek 30 oncesi iyi basari bence.

yerinde olsam istanbul'a falan bulasmam. ayni sirkette devam ederim, ayni zamanda part time ek is yaparim, ve ciddi isik gormeden kesinlikle maasli isi birakmam. eger ek is ciddi para getirmeye baslarsa ayrilip kendi isimi kurar, ordan yururum.
0
cooperr
(30.11.25)
@cooperr ingilizce temelim falan var zaten dedigim b1 b2 vardir calissam bir sure daha iyi seviyeye gelirim hissediyorum.
Kariyer kotu gidiyor gibi aslinda o yuzden basligi actim. Cok ilerleyemecegimi ve yukselemeyecegimi dusunuyorum. 30 oncesi birikime gelirsek de yatirimlar ek is getirisi vs diyebiliriz buyuk oranda buna. Ayni zamanda part time ek is yaparim demissiniz su an aslinda benim yaptigim yazdigim gibi. Kafam karisik ne yapmam gerektigiyle ilgili. Yurt disina gidip yenilik mi yapsam yoksa daha buyuk kuresel sirketler icin istanbulu ankarayi mi secsem gibi. Kendi isimle ticaretle ilerlemek isterim gunun sonunda ama malum riskli bir zaman ve ulkedeyiz ve gelirim de dalgali oluyor bu yuzden
0
🌸optimistbakunin
(30.11.25)
@optimistbakunin, evet tahmin ediyorum, o sebeple istanbul gibi büyük sehirleri unut. tam bir karadelik oralar.

yurtdisi dememin sebebi, bence bu hayat pahaliliginda türkiye'deki hicbir yer sana su an icinde bulundugun standarti + heyecani vermeyecek. ya heyecan olsun diye büyük sehre gidip standartlarini ve maas/gider fp'ni kaybedeceksin ya da bulundugun yerde kalip heyecanini ve yasama arzunu. ikisini birarada bulabilecegin yer yurtdisi.

ülkelerde sektör acigi degisiyor. mesela avusturya'da piyasa su an it'ciye doydu ama doktor, orman mühendisi, ahsap teknikeri, agac budayici gibi orman ve agac üstüne düsünebilecegin tüm meslek dallarinda acigi cok ciddi. okul öncesi ögretmenlik acigi cok ciddi. öte yanda diger ab ülkelerinde tamamen farkli aciklar var. bunun listelerini yayinliyor her ülke. onlari arastirabilirsin.

nereye gidecegine karar verirken iki secenek var.
1. ben buraya geldim, kalici olacagim diyorsan: maas, sosyal hayat, güvenlik, piyasa durumu.
2. ben buraya geldim ama vatandaslik alip baska yerlere gidecegim diyorsan: maas + vatandaslik sartlari.

1. secenekte kalici olma hayalin varsa vatandasligi 10 sene sonra da olsa alirsin, sorun yok. diger sartlar daha öne cikar.
2. secenekte vatandasligi en kolay veren ülkeleri radarina al. maasin iyi olsun, birkac sene katlan, sonra yoluna bak.
gecen gün kardesim soruyordu bana, bir atanma durumu sebebiyle ispanya, uk, isvec ve danimarka arasinda kalmis, aynen bu tavsiyeyi verdim.

ingilizcen varsa her yer ulasilir. gittigin ülke ingilizce konusmayan bir ülkeyse master'dan sonra onu da ögrenirsin.
yurtdisi diyince de sadece abd ve ab yok. japonya var, yeni zelanda var, avustralya var... benim bir arkadasim yeni kaledonya'ya tasindi.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(30.11.25)
@konusma ilk iki paragarafiniz guzeldi. Ben de kalarak her seye olan arzumu kaybediyorum gitsem de maddi kulfet olacak ekstradan. Ama nereye nasil gitsem de soru isareti. Muhendis veya tipci vs degilim. Iibf cikisliyim ve is bulmak zor gozukuyor. Master kılıfıyla bir seyler olur gibi dusundum. Yurtdisi diyince evet avrupa abd vs umrumda degil fark etmez. Cunku gidecegim yerde de bir tanidigim bir seyim olmayacak. Katar da rusyada fark etmez. Eticaretle cok ilgilendigim icin çin olabilir diye dusunmustum. Ama dedigim gibi goruslerim yuzeysel ve kafam karisik. Henuz gençken bekarken sorumluluklarim yokken bir seyler olsun diyorum. Mevcut is yerimde gelecegimi goremiyorum. Evet maas ve yan gelirlerim ile bir noktaya geldim ama omrum boyle mi gececek dusunceleri oluyor.
0
🌸optimistbakunin
(24 saat)
Grass is not greener on the otherside durumunu tecrube etmeye kararli gibisin. Bol sans o halde.
0
thetruenorthstrongandfree1
(23 saat)
Abi iibf'den ne yapıyorsun? Ben de iibf çıkışliyim ve yaptığım iş için lokal dil bilmeye kesinlikle gerek yok (tabiki yardımcı oluyor ama ofis arkadaşlarim dışında kimseyle Fransızca konuşmuyorum bir de fas'taki fabrika.)

Bak ben Türkiye'ye hayatta dönmek istemeyen gruptayim ama yurtdışı düşünen kişilerde belli şeyler arıyorum; misal Türkiye'nin geldiği ve gittiği halden memnun olmayanlar, hayatta tek arayışı para olmayanlar vs.
Sende bunu göremedim. Sen bir arayışta gibisin ve bu arayışta kendini yurtdışında bulanlar genelde geri geliyor, mutlu olmuyor. Bence kişinin arayışının çözümü genelde yurtdışı olmamali.
Bence bu işi yurtdışı olmadan biraz düşün.
Bir de gelirini belki de hayatta yapmak istediklerin için bir araç olarak görecek hale gelirsen ve yapmak istediğin şeyleri bulursan iyi olabilir. Misal hanımın en yakın arkadaşı devlet memuru ve paris'te benim yarım kadar bile maaş almıyor ki ben orada değilim. Ama mutlu çünkü hayattan iki isteği var; bol tatil ki Fransız devlet memurluğu bunu veriyor ve bolca gezmek. Çalışmayı bunlara araç olarak kullanıyor.
Ben misal iyi kazanıyorum ve nazar değmesin kariyer olarak da iyi gidiyorum, yerimde saymıyorum ama son zamanlarda çok çalışıyorum ve birazcık kendimi başka şeylere vermek istiyorum. Bu sene birkaç tane emeklilik gördüm ve hepsi yüksek seviyelerdi (müdür, direktör vs). Hepsinin hayatında yaptığı başka şeyler vardı; biri emekli olunca burada bulunan bir gölde Su sporları vs kulübüne müdür oldu, biri misal bulunduğu ilçenin belediyesinde belli çalışmalara katılıyormus oradan istek gelmiş daha çok yardım et diye falan. Bir de benim müdür var, onun 6-7 kişilik liseden rugby takımı grubu var bütün hayatlarını hangi akşam neredeyiz hangi öğlen nerede yiyoruz diye geçiriyorlardi hala öyle.
Neyse çok yazdım ama bence kendini maddi olarak sıkıntılı yerde bulmuyorsan belki bu taraflara bakabilirsin.
Bir de hayat dünyanı yüzde 90i için böyle geçiyor evet :) bence hayattaki amaçları işte aramak yerine dışarıda ararsak bence mutluluğu daha çok bulacagiz.
0
logisticsmanager
(23 saat)
yeni kaledonya cok iyi fikir ya, bence bunu degerlendir.
artik olmadi, pasifik ada dolu zaten, ondan ona ziplarsin.
yabanci dile de gerek yok, zaten yakinda AI yuzunden issiz kalicaz.
yerli bir hatun buldun mu gerisi gelir.
eline mızrak kıcına yaprak...mis
0
cooperr
(4 saat)
(13)

Gerçekçi bi dizi arıyorum. Hayatta olan biteni anlatan.

luluki
Mesela how i met, breaking bad tarzı şeyler kurmaca. Normal hayatta böyle şeyler yok.Behzat gibi. İşinde gücünde adamlar, cinayet oluyor, gidip buluyorlar. Sıradışı şeyler yok. Hayatın kendisi. Eskilerden ikinci bahar gibi.Aşk olur, polisiye olur, komşuluk olur.
Mesela how i met, breaking bad tarzı şeyler kurmaca. Normal hayatta böyle şeyler yok.
Behzat gibi. İşinde gücünde adamlar, cinayet oluyor, gidip buluyorlar. Sıradışı şeyler yok. Hayatın kendisi. Eskilerden ikinci bahar gibi.
Aşk olur, polisiye olur, komşuluk olur.
0
luluki
(29.11.25)
İlk aklıma gelen ‘this is us’ oldu.
+2
pop art
(29.11.25)
this is us +1
virgin river küçük bir kasabada herkesin birbirini tanıdığı bir yerde geçiyor ama ufaktan pembe dizi gibi de.
shrinking olabilir belki ama o da psikologlara realist gelmiyordur :D
ted lasso'nun eh yok artık dedirten tarafları var ama insan ilişkilerini gerçekçi yansıttığını düşünüyorum dizinin.
0
black holes in the sky
(29.11.25)
When They See Us
0
Amaranta ursula
(29.11.25)
Line of duty
0
mikahakkinen
(29.11.25)
the bear
0
eileengray
(29.11.25)
mymister
0
Rondak
(29.11.25)
Üvey Baba
+4
yurtsuz john
(29.11.25)
eskilerden baba evi süper baba

bazı yerleri kurmaca ama gerçek hayata çok da uzak değil ekmek teknesi

ikinci bahar'ı söylemişsiniz zaten
0
exlibris
(29.11.25)
Sopranos
The Wire
Better Call Saul

Üçünü de izledim. Hepsi birbirinden gerçekçi diziler. Bu dizilerde olan olayların son derece benzerlerini kimi zaman bizzat yaşadım, kimi zaman sözüne itibar ettiğim insanlardan dinledim. Üç dizideki karakterlere son derece benzeyen insanlarla tanıştım, iş yaptım.
0
10551037
(29.11.25)
çernobil
+1
hold the door
(29.11.25)
Northern exposure.
0
logisticsmanager
(29.11.25)
Narcos. Evet narcos serileri. Gayet de gerçek yaşamla aynı şeyler. Dizinin tadı da buradan geliyor.
0
ground
(30.11.25)
Six feet under
0
egerbiryolcu
(30.11.25)
(2)

bu komedyen kimdi

make a wish
instagram'da kisa bir videosuna denk geldim. yabanci bir erkek komedyen. izleyicilerden biriyle arasinda soyle bir diyalog geciyordu. kadin iki bilet satin almis ama yanindaki koltuk bos duruyor. komedyen sorunca "onu babam icin aldim ama babam hayatta degil" diyor. komedyen de bu durumu sakaya vura
instagram'da kisa bir videosuna denk geldim. yabanci bir erkek komedyen. izleyicilerden biriyle arasinda soyle bir diyalog geciyordu. kadin iki bilet satin almis ama yanindaki koltuk bos duruyor. komedyen sorunca "onu babam icin aldim ama babam hayatta degil" diyor. komedyen de bu durumu sakaya vurarak "baban su anda 'neden parani boyle aptalca harciyorsun, ben sana boyle mi ogrettim?! cennette harika vakit geciriyordum, neden beni bu berbat gosteriye getirdin' diye sikayet ediyor olabilir" gibi bir seyler diyor. bana o videoyu bi buldurun be dostlar :)
0
make a wish
(18.11.25)
www.tiktok.com

Max amini'ymis adı hiç duymadim.
+3
logisticsmanager
(18.11.25)
Max <3
0
abuzer
(18.11.25)
(20)

Hamile eşim

camlicagazoz
Merhabalar, eşim 37+4 haftalık hamile. Bugün doktora gitti. Doktor bacakları kısa gibi demis ama öyle olumsuz gibi dememiş. Birde son 1 haftada sadece 50 gram almış. 2750 gr şu an.İçime oturdu sabahtan beri. Bir şey yoktur demi?Şimdiye kadar hiç olumsuz bir şey denmedi. Her şey normal gidiyor. Detay
Merhabalar, eşim 37+4 haftalık hamile. Bugün doktora gitti. Doktor bacakları kısa gibi demis ama öyle olumsuz gibi dememiş. Birde son 1 haftada sadece 50 gram almış. 2750 gr şu an.

İçime oturdu sabahtan beri. Bir şey yoktur demi?

Şimdiye kadar hiç olumsuz bir şey denmedi. Her şey normal gidiyor. Detayli ultrasonu 22 haftada yaptirdik. Onda da her sey normaldi.

Morallerinizi bekliyorum.
+2
camlicagazoz
(17.11.25)
benim kız 2.650 doğmuştu. bir biftek gbi bir şey verdiler elime.dedim bu nasıl büyüyecek yahu.
şimdi 10 yaşında dünya güzeli bir kızım var.
minyon olacak.annesinin boyu kaç mesela.
+13
jamswety
(17.11.25)
Doktorunuzu değiştirin. Nasıl bir hasta bilgilendirmek o öyle.
+6
Mirket
(17.11.25)
Ben minyonun. Benim annem babam kardeşim minyon. Eşim de kendi ailesinin en minyonu. Yani birde down sendromlu falan olur mu ki diye düsündüm. Internette öyle şeyler de yaziyor. Eşimin boyu 1.63. Ben 1.70
0
🌸camlicagazoz
(17.11.25)
37+4'te 2750 gram gayet iyi. son iki haftada bebekler her hafta 250-300 gram alabiliyor. gayet kilosu güzel dogar.
ama bir seyi bilin, bu degerler yaklasik olarak söyleniyor. mesela bir arkadasimin bebegine bu bebek cok büyük dediler, 10 gün erken dogurttular kizi, cocuk kirpi kadar 2900 dogdu. bu sekilde en az 3-4 kisi var cevremde ve hayir, sezaryen icin böyle yalan atmadilar doktorlar.
ayrica dogum boyu ve dogum kilosu ilerideki boyu ve kilosu hakkinda zerrrre bilgi vermiyor. tamamen hurafe.
anne dinlensin bol bol, ev isi falan yapmasin.
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(17.11.25)
Merhaba inşallah sağlıkla kucağınıza alırsınız. 2750 o hafta için bence de iyi. Detaylı ultrasonda bir sorun çıkmadıysa ve bu haftaya kadar da her şey normal geldiyse sorun yoktur bence. Kilo ölçümü bile yüksek doğrulukta yapılamazken bacak ölçüsü almak da ne bileyim:). Down sendromu da ultrasonda çok belirti veriyor, birinden biri illa ki hekimin gözüne çarpardı bence o konuda da rahat olmak lazım.
+1
eisberg
(17.11.25)
Bu arada ense kalinligi da 1.6 çıkmıştı.
0
🌸camlicagazoz
(17.11.25)
bizim doktor kız demişti erkek çıktı, pembe bir sürü kıyafetle takıldı 6 ay. bacak dediği pipi olmasın :)))
0
yeahbutso
(17.11.25)
Abi benim anneme de doktor senin oğlanın kafası büyük demiş.
Annem de tabi uzaylı gibi kabuslar görüyor yani koca kafa diyince. Doktor sonra "ya kocanın kafasına bak, böyle heriften ufak kafalı çocuk mu çıkar" demiş.

Yani komple minyon aileden shaq çıkacak değil.
Şimdiden sağlıklı büyüsün, mutlu olsun.
+3
logisticsmanager
(17.11.25)
37+4 zaten her an doğabilir bu saatten sonra ne değişebilir ki.. canınızın sıkılmasını anlıyorum ama bir şey olsa belli olurdu önceden.

Bu arada oğluma hidrosefali teşhisiyle 32. Haftada gebeliğe son verme kararı almıştı meşhur pahalı özel hastane.. 36+3de doğdu sapasağlam çocuğum çok şükür.

Bebeğiniz sapasağlam doğacak merak etmeyin.. bir an önce sağlıkla kavuşmanızı dilerim.
0
suicides underground
(18.11.25)
bize de kordon kisa normal dogum cok zor denmisti, cocuk normal dogdu, kordon da baku ceyhan boru hatti gibiydi, hatta ben keserken zorlandim.

ozetle salla gitsin, hayirli olsun..
0
cooperr
(18.11.25)
@mirket +1. sağlıklıca doğacak bir sıkıntı var ise de doğduğu gibi müdahale edilir.
0
mikahakkinen
(18.11.25)
cihazlar ortalama sonuç veriyor. yarın farklı bir hastanede farklı bi cihaza girseniz farklı sonuçlar alırsınız.
bence doktorla arada bi iletişim kopukluğu olmuş. yani doktor o an bacakları uzun gibi de diyebilirdi. boyuna dair bi yorumda bulunmuş. kısa : kötü olarak algılayacağınızı düşünmemiş.

bebek de minyon doğacak gibi görünüyor. 41. haftada doğup da 3 kilo altında olan bebek biliyorum. zaten 2500-4000 arası normal kilo aralığı kabul ediliyor. hatta bi doktor videosu izlemiştim. 2500 gr doğan bebek ile 4000 gr doğan bebeğin doktor açısından hiçbir farkı yoktur, ikisi de sağlıklı doğum kilosu olarak kabul edilir diyordu.

hah buldum işte. bu adamın videolarını izleyerek geçirmiştim hamileliği ya.
www.youtube.com
0
elorelia
(18.11.25)
bizimki de öyleydi şimdi tosun gibi oldu maşallah. ilk başta öyle olan çocuklar sonra daha hızlı toparlıyor tontiş oluyorlar. hiç endişe etmeyin.

düzenli doktor konrollerinizi ihmal etmeyin yeterli. endişe edecek birşey yok.
0
psmstc
(18.11.25)
Bizim dana 2.450 doğmuştu. 24 yaşında gayet sağlıklı.
+1
ground
(18.11.25)
benim doktor 2 kg doğacağını öngörüp 8 ayda acil sezaryene aldı, bebe 3.2 kg doğdu. başka bi doktor da aynı şeyi söylemişti, yok kg almıyo, karnında gelişmiyo bu bebek falan. hamile görünmüyordum, problem oydu bence (neremde saklayabildim ben de bilmiyorum) ve bebeğin gelişmediğine yordular halbuki çok sağlıklıymış.

özetle oluyor böyle şeyler.
0
deartheodosia
(18.11.25)
internet okumayın böyle konularda. sağlıkla kucağınıza alın.
0
summerjam0306
(18.11.25)
%99.9 hiç bir şey çıkmıyor o ultrasonda görüp kaygılandığınız şeylerden. gerçekten kaygılandıracak şeyleri gebelik bu kadar ilerlemeden doktorlar söylüyor zaten. siz istemeseniz de söylüyorlar.
0
kaptan maydanoz
(18.11.25)
anne karnında basküle koyup tartacak hali yok. birkaç temel ölçü var, baş çevresi, karın çevresi, femur uzunluğu. bu ölçüleri girince alet hesaplayıp ortalama bir ağırlık veriyor. muhtemelen pozisyonundan ya da el becerisinden femur uzunluğunu kısa ölçtü, ağırlığı da düşük çıktı. açıklamak için de bacakları kısa dedi.

26. hafta olmuş, endişelendiğiniz anomaliler daha gebeliğin başında tespit ediliyor günümüzde. hele ayrıntılı ultrasona da girdiyseniz down sendromu gibi durumlardan endişe etmenize gerek yok.

öyle anası kısa babası kısa diye kısa boylu olacak diye de bir şey yok. o da belli olmaz.

hiç merak etmeyin. sağlıkla kucağınıza alın.
0
kibritsuyu
(18.11.25)
Herşey normal bizimkide küçük doğdu Allah sağlıklı bir ömür versin tebrik ederim şşmdiden
0
basond
(18.11.25)
Gebeliğimin 34.haftasında (son kontrolde 2200 gr ölçülmüştü) bebekte gelişim geriliği var, muhtemelen engelli denildi. Yapılan ölçümde 1800den başlayıp 1600e kadar indiler. 3 ayrı hastane 5 ayrı doktor gördü. En son 39. haftada apartopar yoğun bakım ve küvöz olan bir hastaneye acil sezeryan denilerek sevkim yapıldı. Saat 1de 2400 ölçülldü, 2100 doğarsa küvözden yırtabilir ama engeline bir şey diyemeyiz dediler. Saat 4te yapılan sezeryan sonrası 2780 gr ile sapasağlam doğdu bebeğim ve o gün o hastanede doğan en tombul(!) bebekti. Yaklaşık 1 ay yaşadığım şoku, acıyı, endişeyi bir ben bilirim. O kadar doktor cihaza rağmen yanlış ölçüm. Şimdi 9 yaşında oğlum. Dehb teşhisi hariç sapasağlam. Onun da doğumla bir ilgisi yok malum.

Sağlıkla alın kucağınıza.
0
strawberry first
(19.11.25)
(5)

Schengen vizesi bitmeden ileri tarihli vize başvurusu yapmak

put it in your appropriate place
Bir schengen vizesi sorusu da benden.Şimdi var olan mevcut Malta vizem 23 şubat 2026 tarihinde bitecek. Atıyorum 17 şubat 2026 tarihine başvuru yapsam sehayat tarihini 30 Mart - 02 Nisan olarak gösterebilir miyim?Bunu tecrübe ettiniz mi?
Bir schengen vizesi sorusu da benden.

Şimdi var olan mevcut Malta vizem 23 şubat 2026 tarihinde bitecek. Atıyorum 17 şubat 2026 tarihine başvuru yapsam sehayat tarihini 30 Mart - 02 Nisan olarak gösterebilir miyim?

Bunu tecrübe ettiniz mi?
0
put it in your appropriate place
(17.11.25)
evet gösterebilirsin. ama başvuru tarihiyle seyahat tarihi arasında en az 1 ay olsun bence.
+1
jelly bear
(17.11.25)
Genelde 5 hafta sonrasına gösteriyorum.
+1
🌸put it in your appropriate place
(17.11.25)
Yani anneminki eu vatandaşı ailesi vizesi ama bu sene vizesi Eylül 13 bitecekti, Haziran'da Eylül 16 için vize başvurduk. Hiç kimse bir şey demedi (eğer sorunuzu doğru anladıysam).
+1
logisticsmanager
(17.11.25)
Yaptım aynısını.(Almanya).
Temmuzun 15inde bitecek vizeye 16-26 Temmuz şeklinde yeni bir vize daha başvurusu yaptım,aslında planım uzun (6ay-1 yılın üzerine 2 yıl bekliyordum) tarihli vize almaktı.Ancak seyahat süresi kadar verdiler.Hatta Cascade ‘ye göre itiraz maili attım,”istediğiniz seyahat süresi kadar verildi” cevabı aldım.
0
arenas
(17.11.25)
Evet, 9 aralikta bitecek vize icin eylülde randevuya gidildi.
Yeni schengen belirtilen yeni seyahat tarihinden itibaren verildi (12 aralik)

Arada 3 günlük bosluk var hahah. Ülke Avusturya. Cascade kuralina göre verildi.
0
kuehles blondes
(18.11.25)
(9)

Emlak alım satım piyasası çöktü mü

yeahbutso
İstanbul Çekmeköy satılık bir evimiz var çatı dubleks sitede, fiyat üç aydır artırmadım ilk ay gelen oldu, pazarlık yapan olduAma şimdi gelen giden yok. Aşırı nakit acil değil ama olsa daha rahat olacağım harcamalarda. Kriz mi var, fiyatım mı yüksektir
İstanbul Çekmeköy satılık bir evimiz var çatı dubleks sitede, fiyat üç aydır artırmadım ilk ay gelen oldu, pazarlık yapan oldu
Ama şimdi gelen giden yok. Aşırı nakit acil değil ama olsa daha rahat olacağım harcamalarda. Kriz mi var, fiyatım mı yüksektir
0
yeahbutso
(17.11.25)
Arayan yoksa fiyat piyasa ile uyusmuyodur. 50 bin dusur. Piyasada su an tum fiyatlar sisirme. İlan fiyatlari gercegi yansitmiyor. Kademeli sekilde ufak ufak asagi indir, piyasa ile inatlasma mutlaka saticaksaniz tabi
+1
die fetten jahre sind vorbei
(17.11.25)
Ucuza gitmesini istemiyorsaniz beklemekten başka çareniz yok. Kimsede de para yok zaten
0
artıküyeolmakistiyorum
(17.11.25)
Abi kredi çıkmıyor, genelde para da yok.
Benim emlakçı arkadaştan anladığım;
Ya pahalı, zenginlere yönelik evler gidiyor çünkü krediye ihtiyaçları yok.
Ya da ucuz 1+1 falan gidiyor çünkü kredi çıkıyor.
Ortası şu an sıkıntılı.
0
logisticsmanager
(17.11.25)
7m yeni ev satildi karsi sitemde 2 ay anca kaldi ilanda orta ust bi fiyat koymustu bu bolge icin
2 sene önce de piyasa öyle diyorlardı ama emlakçılarda randevu bulamıyorduk
0
eja
(17.11.25)
Kiracı var mı içinde. O da önemli bir faktör. Caydırıcı olabiliyor.
0
benim bir gizli bildiğim var
(18.11.25)
emlak piyasası aşırı durgun, yıl sonu ve yılbaşı belirsizlik var.
0
mikahakkinen
(18.11.25)
emlak piyasası durgun ama ne hikmetse fiyatlar devamlı artıyor.
takip ettiğim evler 150-200k devamlı artışta. bir ev var 6 aydır satılmadığı halde sürekli farklı ilanlarla fiyat arttırıyor.
+1
my fault
(18.11.25)
evi satsa parasını nereye koyacak bilinmezliği ve riski devam ettiği sürece evin değerini yükseltip satmaz insanlar. bu çok normal. koca koca gyo'lar bile aynısını yapıyor. satış diplerde ama portföy değerleri sürekli artıyor. sattığım fiyata yenisini yapamam diyor bir de.
+1
gabe h coud
(18.11.25)
Bizim de aynı 4. levent emniyetevlerinde 4+1 çatı katı teraslı 10 yıllık binada dubleks dairemiz var, 1 yıldır 7-8 milyona satılmıyor. Kaça satalım 6 ya mı satalım anlamadım ki.
0
ananiyimioguz
(18.11.25)
(4)

65 yaşındaki anam için yaşlılık karşıtı gece gündüz kremi önerir misiniz?

kanasla intihar eden adam
65 yaşındaki anam için yaşlılık karşıtı gece gündüz kremi önerir misiniz?
65 yaşındaki anam için yaşlılık karşıtı gece gündüz kremi önerir misiniz?
0
kanasla intihar eden adam
(11.11.25)
Dermalogica haric her sey yalan benim icin.
Eger cildi atopik falan degilse, yani ne sürerse sürsün bir sey olmazsa, l'occitane'in anti-aging kremlerinin fanlari çok.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.11.25)
Benim annem q10 hastasiydi. Şimdi yaşadığım yerden daha kaliteli şeyler alıyor olsak da oldukça seviyordu nivea q10'i.
0
logisticsmanager
(11.11.25)
geceleri tretinoin (eczaneden acnelyse bile olur) ya da medik8 retinal kullanıp üstüne nemlendirici. Sabah da güneş kremi.
kısaca yüz temizleme + retinol türevi + nemlendirme + spf

olgun bir cilt için en basit rutin budur. ek olarak şikayetlere göre başka içerikler de eklenebilir (c vit, niacinamide, growth factors gibi)

en üstteki komboyu içeren tek krem (ornek: lancôme renergie crx triple) var ama ayrı ayrı kullanmak kadar etkili olmayabilir. 65 yaşinda birisi bu konuyla ilgileniyorsa birkaç ürün kullanabilir.
+1
eileengray
(11.11.25)
Hakiki gül suyuna hakiki tatlı badem yağı ekleyip sıkıca çalkaladıktan sonra pamukla cildini silmek, her gece yatmadan önce. Bu da çok eski bir doğal yöntem.
0
muhayyer divan
(12.11.25)
(4)

Evleneceğiniz kişiyi çekirdek aile dışında özellikle tanıştırdığınız kimse oldu mu?

egerbiryolcu
Yoksa anam babam tanışsın yeter gerisi düğünde nişanda tanışır mı dediniz?
Yoksa anam babam tanışsın yeter gerisi düğünde nişanda tanışır mı dediniz?
0
egerbiryolcu
(10.11.25)
Yani annem babam bile arkadaşlarımdan çok sonra tanışır.

Biraz gevezelik yapacam. Sevgiliyi aile dışında biriyle tanıştırıp onun onayını alınca içi rahatlayan insanın karakteri olgunlaşmamış demektir. Bu insan hayatta başka konularda da insanlardan onay alma ihtiyacı duyar, kararlarının sorumluluğunu kendi başına alamaz.

Sonra burda duyurular açılıyor bir değil iki değil. Evlenmiş aile kurmuş fakat anne babasının sözünden çıkamayan ya da onların isteklerine karşı gelemeyen hikayeler.
+1
grimavi
(11.11.25)
Eşim daha sevgiliyken butun sulalemle nerdeyse (gorustuklerimizle) tanisti ve iyi ki öyle olmus.
0
matilda
(11.11.25)
Kuzenlerim, teyzelerim, halalarim, anneannem ve babannem.
0
logisticsmanager
(11.11.25)
aynen öyle dedim. nişanlanana kadar kardeşim hariç kimseyle tanıştırmadım, akrabalık zorunlu gereksiz bir bağ zaten.
+3
mikahakkinen
(11.11.25)
(8)

Şarap önerisi

mermaidd
Ben şaraptan pek anlamam desem yeridir. Arkadaşlarım da pek anlamaz. Hem kendime, hemde arkadaşlarıma almak üzere yurtdışında lidl gibi marketlerden bulabileceğim içimi güzel şarap önerilerinize açığım.
Ben şaraptan pek anlamam desem yeridir. Arkadaşlarım da pek anlamaz. Hem kendime, hemde arkadaşlarıma almak üzere yurtdışında lidl gibi marketlerden bulabileceğim içimi güzel şarap önerilerinize açığım.
0
mermaidd
(10.11.25)
blush iyidir hocam
0
ihsanlı
(10.11.25)
Markete gittiğin zaman şarap bul, vivono'dan notuna bak. 3.8 ve üstü iyidir genelde.
Lidl'da bunu bulmak kolay değil tabi de çoğu markette rahatça bulursun.
+1
logisticsmanager
(10.11.25)
@logisticsmanager bunu söylediğiniz çok iyi oldu. Teşekkür ederim. Ben nedense iyiler seviyesinden başlıyor diye düşünüyordum. Bu şekilde daha rahat şarap bulabilirim.
0
🌸mermaidd
(10.11.25)
Hazır sıcak şaraplar da vardır, havalar soğudu mevsimi de geldi. Glühwein ya da mulled wine diye geçer, sadece bir cezve ya da tencerede kaynatmadan ısıtıyorsun, baharatlı tarçınlı aromatik tatlı bir şarap oluyor, içimi kolay
+1
grimavi
(10.11.25)
Hangi ülke?
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.11.25)
@konusma ben konusuyorum yakın tarihte Belgrad'a gitmeyi düşünüyorum. Bir kaç yere gitme olasılığım da var. Önerileri not edip gittiğim ülkelerde bulduklarımı almayı düşünüyorum.
0
🌸mermaidd
(11.11.25)
primitivo şarap tipini aşırı öneririm. hem uygun fiyat hem lezzetli (eğer kırmızı seviyorsanız)
0
elektr10
(11.11.25)
riesling beyaz sarap, icmesi inanilmaz rahat
+1
monicapp
(11.11.25)
(11)

Kiracı ev sahibi sorunsalı nasıl çözüm bulabiliriz?

Geceler
Merhaba, babamın kiracısı ile ben ilgileniyorum emsalleri aylık 50 bin olan daire kirasına 15 binden 25 bin istedik “ben tefe tüfe dışındaki zamı kabul etmiyorum” diyip 20 bin atmış. Bu büyük haksızlık 25 bin mevcut piyasaya göre hakkaniyetli bir kira iki ay sonraki zamlarla bu para iyice eriyecek d
Merhaba, babamın kiracısı ile ben ilgileniyorum emsalleri aylık 50 bin olan daire kirasına 15 binden 25 bin istedik “ben tefe tüfe dışındaki zamı kabul etmiyorum” diyip 20 bin atmış. Bu büyük haksızlık 25 bin mevcut piyasaya göre hakkaniyetli bir kira iki ay sonraki zamlarla bu para iyice eriyecek dememe rağmen kabul etmedi.

Kira tahliye davası açsak süreç ne kadar sürer sizce mantıklı mı? Tefe tüfeye göre kira zamanla komik kalacak ve babamın tek kiracısı. Kiracının 3. Yılı bu arada
-7
Geceler
(10.11.25)
öncelikle açgözlü olmayı bırakın. çevrede ki kiralar sizi ilgilendirmiyor. ve ayrıca 3 yıllık kiracıya hiç bir şey yapamazsınız. o zaman evi kiraya vermeyecektiniz. 5. yıl dolunca kira tespit davası açabilirsiniz. o zamana kadar tefe-tüfe ne derse o.
+6
gercekdunya
(10.11.25)
aslında en güzeli orta noktayı bulmak. ama 5.yıl dolmadan bir şey yapamazsınız şu durumda. ayrıca benzer bir durumda ev sahibimin isteklerine makul ölçüde tamam dedim ama doymak bilmedi, 3.yılın sonunda da ben satıyorum dedi, hiç zorluk çıkarmadım. anlaşmalı tanıdık birine sattı, yine bir şey demedim. yasal süre dolmadan da çıktım, depozitomu eksik verdi filan. yine bir şey demedim, yeni alan ama eski ev sahibim şu an benzer fiyatların da bir tık üstüne yazıp ilana çıktı, istesem dava da açar uğraşırdım ama uğraşmadım. bir yerlerden çıkacağını biliyordum çünkü. bugün 5.ayı filan hala kiraya veremedi, her ay fiyar düşürüyor yine de veremiyor.
+4
sweetoffice
(10.11.25)
istediginiz cevap bu degil ama anlattiginiz olcude kanunen hic bir sey yapamazsiniz. Tahliye davasini neyi esas alarak acmayi planliyorsunuz? Kirasini oduyor, eve bildiginiz bir zarar vs. vermiyorsa dava acacak bir husus gozukmuyor. Kanunda bana gore bu ucuz kaldi gibi bir madde yok ne yazik ki.
+3
wallcan
(10.11.25)
babanızın tek kiracısı olmasının konu ile hiç bir ilgisi yok, hakime gidip "babamın tek kira geliri bu" diyerek tahliye davası açamazsınız.
+3
co2s2
(10.11.25)
merak ettiğim şey 3 yıl önce girerken anlaştığınız fiyat dolar olarak ne kadar ediyordu şuan $475 mesela 20000tl. $500'dan bariz fazla bir miktar mıydı o dönem?

emsallere bakarak hep daha fazlasını istiyor ev sahipleri eski kiracılarından, ama 3 yıl önce $500'a kiralarken o evden o getiriyi yeterli bulup bugün yetmiyor daha da ver, bak millet kiracısını kazıklıyor ben de seni kazıklamalıyım diyor.

ben de emsallerden biraz ucuza kalıyorum ama dolar bazında baktığımda 6 yıl önce tutarken anlaştığımız kiranın 2 katından fazla ödüyorum şuan, kim haklı bu durumda? kiralar anlamsız fazla yükseldi... enflasyonla şunla bunla açıklanacak gibi değil...

emsallerin artmasının sebebi de hep yeni kiracıya geçirebildiğimi geçireyim zaten sonra 5 yıl düzgün zam yapamayacağım olayı. özellikle sözde kiracıyı korumak için 25% zam sınırı konan dönemin etkisiyle millet açılışı tepeden yapayım da ileride yapamayacağım zamlara sayayım der gibi şişirdi fiyatları. onu takmayıp zorla zam alanlar oldu, kendi insiyatifiyle daha fazla zam yapanlar oldu(ki biz de daha yüksek yaptık) zaten 25% zam yapan kesim azınlık. şimdi o karar yüzünden yeni taşınırken tahliye taahhütnamesi dayatmaya çalışan mı ararsın kirayı anlamsız yüksek isteyen mi...

yasal olarak bişey yapamazsınız, düzgün bi insansanız zaten bişey yapmaz hatanızı anlarsınız...
+8
konetsu
(10.11.25)
Kira, her sene emsal kiralara bakarak, pazarlık ederek belirlenen bir şey değil.
İlk girişte pazarlık edilip bir kira belirlenir. Sonraki 5 yıl ne kadar artırılacağına Devlet karar verir.
Kiracınızın yaptığı doğru.
Kirayı gerekçe gösterip tahliye davası açamazsınız.
+4
Mirket
(10.11.25)
Bizimde kiracının 5. Yılı.
5 yıl önce böyle uçmadığı için kiralar normal fiyattan tutmuştu. Sonra uçtu fiyatlar bizimki çok komik bir fiyatta kaldı.
Rayiç 35-40 arası. Şu anda 25 veriyor.
Bende bugün avukata verdim tahliye için.
30'a kadar indim kabul etmedi.

Maalesef başımızdaki iş bilmez haram yiyiciler yüzünden böyle şeylerle uğraşıyoruz.
-2
les yeux blanches
(10.11.25)
Kira önemli değil ,daha önemli olan siz konuşmak istemişsiniz ama kiracınız tamamen kanunlara atıfla diyalog yolunu kapatmış. Bu durumda siz de konuşma ya da uzlaşma yerine kanunlardan yararlanın. Kiracı sizi muhatap bile almıyor. En azından bir açıklama yapabilirdi. İleride daha fazla sorunlar çıkmadan bir avukatla görüşün.
-2
hebanon
(10.11.25)
Dava yoluyla hiçbir şey çözemezsiniz. Elinizde sağlam bir tahliye taahhütnamesi yoksa, uğraşmayın. Daha kötü olur. Min 5-6 sene sürer.

Evinizi kiraya vermeyin. Hükümet kiracıları ev sahiplerinin cebinden finanse ediyor.

.
0
kartallar yuksek ucar
(10.11.25)
kiracı haklı. emsallerinin ne oldugunun bir önemi yok. kira tahliye davası açsan ne diyerek açacaksın? emsallerine göre az veriyor dersen hakim güler, kaybedersin davayı. kiracının elinde sözleşme var. sözleşme 5 yıl, 5 yıl bitmeden bir şey yapamazsın.
+1
abelardo
(10.11.25)
Zamanında x fiyata anlaşılmış.
Kiracı kirasını zamanında ödemiş, yasal zamları yapmış. Imzaladığı sözleşmede yazan her şeyi yerine getirmiş.
Bu noktada kiracının haksız olabileceği hiçbir şey yok.
Bence insanlar sıkıntılı kiracılara denk gelmedikleri için ev kiralama işinin ne kadar riskli olduğunu anlamıyor. Yanlış bir kişinin eve çöküp kira ödemeyip aidat ve borçları bırakıp evi de dağıtmasına bakar iş.
Ileride tahliye taahhüdü falan da alsanız bu riski ortadan kaldırmaz.

Çok istiyorsanız böyle sıkıntılı insanlarla çalışıp evden çıkaranlar var. Ama bazen karşınıza sizden de fenası denk gelirse ters de tepebilir.
Şu an davalık bir olayınız yok. Mahkemeye karşı binanın sahibinden linkini yollayacak değilsiniz.
+2
logisticsmanager
(10.11.25)
(2)

Aksiyon Film/dizi çıkmazı

Legerohn
Selam millet, bir film/dizi arıyorum- hangisi olduğunu hatırlamıyorum gerçekten.bir tane kızın arkadaşının öldürülmesiyle başlıyordu sanırım ,bir fotoğraf rulosu ya da video kaydından dolayı öldürülüyordu bu kızın arkadaşı ve aslında kızdaymış .kötü adamlar kızın peşine düşüyor bizim aksiyon adamımı
Selam millet,
bir film/dizi arıyorum- hangisi olduğunu hatırlamıyorum gerçekten.
bir tane kızın arkadaşının öldürülmesiyle başlıyordu sanırım ,bir fotoğraf rulosu ya da video kaydından dolayı öldürülüyordu bu kızın arkadaşı ve aslında kızdaymış .
kötü adamlar kızın peşine düşüyor
bizim aksiyon adamımız bir şekilde kıza yardım etmeye çalışıyor ama kız sanki adam onu kaçırıyormuş gibi ergen triplerinde kendi başımın çaresine bakarım gibi takılıyor ,hatta bir ya da bir kaç kez bizim arkadaşın yanından kaçıyor falan.

bunlar otellerde falan kalıyorlar kötü karakterli adamlar otel odasına kadar giriyor ama bu arkadaş iki oda kiralayıp arka arkaya bunlar gelince yan odadan öldürüyordu falan .

daha sonrasında kız ile adamı bir polis çeviriyor gibi bişey oluyor adamı direk tutukluyorlar polis karakolunda, kız da kaçırıldım adam tarafından falan diyor ve sonlarında kötü adamlar polis istasyonunu basıp direk sıkıyorler içeriye bir zamandan sonra , kızı bize verin gidelim falan diyorlar.
sonra bizim adamı serbest bırakıyorlar ve adam tek başına ormana dalıp hepsini öldürüyor .

valla bu kadar aklıma geldi ,yakın zamanda yayınlanmış bir filmdi.
hatırlayan çıkar mı adını ?
0
Legerohn
(10.11.25)
Punisher sezon iki galiba.
+1
logisticsmanager
(10.11.25)
Dostum evet ,Allah senden razı olsun valla bir türlü hatırlayamamıştım .
0
🌸Legerohn
(10.11.25)
(19)

Erkek parfümü önerisi

mermaidd
Özellikle kullanıp sevdiğiniz ve kalıcılığına güvendiğiniz parfümler neler? Duyuru kadınları sizde "ya şu koku erkeklere çok yakışıyor." dedikleriniz varsa önerebilirsiniz. Hediye almak için soruyorum, bütçe sınırım max 6-7k
Özellikle kullanıp sevdiğiniz ve kalıcılığına güvendiğiniz parfümler neler? Duyuru kadınları sizde "ya şu koku erkeklere çok yakışıyor." dedikleriniz varsa önerebilirsiniz. Hediye almak için soruyorum, bütçe sınırım max 6-7k
0
mermaidd
(09.11.25)
(bkz: acqua di gio)
0
chicha_v2
(09.11.25)
Edt pişmanlıktır onu söyleyeyim. Dior kullanıyorum ama kalıcı değil Edt aldığım için. Kalıcılık istiyorsanız kesinlikle Edp ya da Elixir olmalı.
-1
arbre
(09.11.25)
Givenchy Gentlemen Boisee Edp
0
Cesario
(09.11.25)
terre d'hermes ya da grey flanel
0
co2s2
(09.11.25)
@arbre haklısın, kendime alırken de kesinlikle edt parfüm tercih etmiyorum.
0
🌸mermaidd
(09.11.25)
Abi yanlış anlama ama parfüm seçerken kriterinin "kalıcı" olması çok anlamsız, yani sen kişisel olarak paçuli mi seversin ambroksan mı seversin vetiver mi seversin ozonik kokuları mı seversin bunlar önemli çünkü parfümün ana karakterini bunlar belirliyor; terre d'hermes vetiver kökenli ve kalıcı dior sauvage da ambroksan kaynaklı o da kalıcı ama birbiriyle alakası olmayan kokular, yani kalıcılıktan ziyade sen ne seviyorsun o önemli. Vetiver böyle kuru toprak gibi kokar paçuli ıslak toprak gibi kokar ambroksan tuhaf bir nota temiz bir ten kokusu gibi kokar ozanik kokular diğer içeriklere bağlı olarak deniz gibi de kokar yosun gibi de tutar, araştırmanı buna göre yapsan bence daha net yol alırsın.
+1
kizil karga
(09.11.25)
@kizil karga ben kadınım ve bi erkek arkadaşıma doğum günü için almak istiyorum parfümü yani kendim kullanmak için sormadım bu soruyu. Eğer öyle sormuş olsaydım dediğinde haklısın sevmiş olduğum notaları belirtmem gerekirdi.
Ayrıca kalıcı olmasını istemem bana anlamlı geliyor bazı parfümler var ki 1-2 saate uçup gidiyor.
0
🌸mermaidd
(09.11.25)
Arkadaşına seçiyorsan daha kötü, yani yine sen bilirsin ben tartışıyormış gibi olmayayım ama arkadaşının zevklerini bilmeden parfüm seçmek gerçekten büyük risk.
0
kizil karga
(09.11.25)
@kizil karga hayır neden tartışıyor gibi olalım. Daha önceden kendisine parfüm almıştım bu arada, çok parfümden anlayan biri değil genelde watsons gibi yerlerden alır. Aldığımı severek kullanmıştı. Şimdi yeniden almak istedim ama farklı bi parfüm olsun istedim ondan sordum. Önerilenleri sephora'da deneyip tarzına uyacağını düşündüğümü alacağım.
Bu arada sephora'dan hediye alırken yanına bi sample koyduruyorum. Deneyip, beğenmezse değiştirme şansı olsun diye.
0
🌸mermaidd
(09.11.25)
Cartier Declaration
0
lüzumsuz adam
(09.11.25)
O zaman ben sana genel beğeniye uygun kimsenin "lan bu neymiş" demeyeceği parfümlere yönelmeni öneririm, yani parfümlerle biraz zaman geçirmiş biri pek tercih etmeyebilir ama parfümden çok anlamıyorsa bleu de chanel, dior sauvage, stronger with you (bu zaten dünyanın en çok kullanılan erkek parfümü olabilir) versace eros, le male gibi parfümler herkes tarafından beğenilen çok uç özellikleri olmayan her mevsim kullanılabilen parfümlerdir.
0
kizil karga
(09.11.25)
Her koku herkese olmuyor, bunu hep söylüyorum parfüm duyurularında. Bir insanın görünüşü ve tarzıyla kokusu birbirini tutmalı. Kıyafet almaktan farksız aslında.

Örneğin minyon, yumuşak huylu güleç biri ağır baharatlı parfümle ortalıkta dolaşırsa olmaz, başka yerden üstüne bulaşmış gibi kokar.

Örneğin iri yarı, insan azmanı, sert mizaçlı birisi buram buram vanilya koksa uymaz. Birisi şaka yapmak için üstüne fısfıslamış gibi kokar.

Bence siz gidin arkadaşınızın görüntüsünü kafanızdan çıkarmadan testerları birer birer deneyin. Bu olur dediğinizi alın. En güzeli, en doğrusu bu.
0
akhenaten
(09.11.25)
Fragrantica'nin direkt listesi var bunun için;
www.fragrantica.com

Bu arada edt, edp vs bunlar kişinin tenine bağlı şeyler. Her edt kötüdür her edp iyidir oldukça basit bir yaklaşım. Buna bakarak parfüm almayin.

Neyse illa tek ama tek bir parfüm seçecek olsam Terre d'Hermès olurdu. Ama iyi ki tek parfüme kalmak zorunda değilim.
0
logisticsmanager
(09.11.25)
@akhenaten Haklısınız, buradakilerle birlikte benim de aklımda olan bir kaç koku var. Hepsini gidip koklayacağım ondan sonra bi karar vereceğim.
0
🌸mermaidd
(09.11.25)
Bu arada sevgiliniz değilse bu kadar para vermenize gerek yok, pahalı olması=güzel olması değil kesinlikle. Siz bilirsiniz ama çok yazılan parfümlerin büyük bir kısmı vayy dedirtmiyor. Zara'dan daha ucuz iki parfüm almak da bir seçenek.
-1
arbre
(09.11.25)
@arbre haklısınız, sevgilim değil ama o da doğum günümde pahaca yüksek bir şey almıştı. Mahçup olmamak adına böyle bi tercihte bulunayım dedim aklıma alacak pek bir şey gelmedi. İhtiyacı olan bir şey yok çünkü laf arasında ağzını aramıştım.
0
🌸mermaidd
(09.11.25)
tom ford noir. kokusu bilemem de kalici
0
ala09
(09.11.25)
Armani eau de cedre'yi bi bakın sephora'da derim. Süper kalıcı değil ve süper yayılmıyor; diğer yandan sedir, çay, limon karışık notaları. Kimseyi rahatsız etmiyor ve beğeniliyor.

ya da ikinci opsiyon olarak Tom Ford Beau de Jour. Denemeden almayın ama.

***BÜTÇEYİ AŞAN ÖNERİ***
He derseniz ki benim sevdiğim kendini vladimir putin gibi hissetsin ortamlarda. Yani büyüleyici bir enerji yayılsın hani, bu imajın parfüm haline getirilip şişeye koyulmuş hali bence şudur: www.beymen.com
***BÜTÇEYİ AŞAN ÖNERİ***
0
vedatchilipeppers
(09.11.25)
@vedatchilipeppers Tabii ki denemeden almam. Bu arada almayacak olsam bile bütçeyi açan kokuyu da aşırı merak ettim gidip onu da deneyeceğim sanırım. Çok teşekkür ederim tavsiyeleriniz için.
+1
🌸mermaidd
(09.11.25)
(3)

Bizde bu muhabbet yok di mi

lapaz
Su sicak su gelene kadar tap water i akitmak?His prior dishwasher videos rescued my parents' 30-ish year old dishwasher -- one they had previously been advised to avoid replacing as long as possible, as modern units don't have the same construction quality.Following his cleaning instructions and, su
Su sicak su gelene kadar tap water i akitmak?


His prior dishwasher videos rescued my parents' 30-ish year old dishwasher -- one they had previously been advised to avoid replacing as long as possible, as modern units don't have the same construction quality.
Following his cleaning instructions and, subsequently, his usage advice, did the trick.

Regarding the latter, notably adding the recommended prewash dose of detergent in addition to the main dose, and running the kitchen sink's hot tap until the water is fully hot before starting the dishwasher. Here in the US with our lower power capacity, resulting in dishwasher heating elements being restricted to lower power to avoid circuit breaker trips, when the dishwasher is correctly connected to the hot water line (typically, of the kitchen sink), doing this results in a hotter prewash and often also wash.

This all really does make a substantial difference.

Take the time to watch his dishwasher videos. If you struggle at all with the performance of yours, you won't regret doing so.
-1
lapaz
(08.11.25)
yok
0
king lizard
(08.11.25)
Yok. Bunu hep Amerika'da görüyorum/duyuyorum ben.
0
logisticsmanager
(08.11.25)
Bizde sıcak su girişli/çift musluk girişli bulaşık makinesine rastlamadım hiç. Çamaşır makinelerinde eskiden sıcak/soğuk musluklar olurdu. Uzun zamandır yeni binalarda ve yeni makinelerde hep tek musluk (soğuk) var. Bizde yapmanın bir anlamı yok.
0
yadigar
(09.11.25)
(12)

Ticaret veya zanaat neden ilgi görmüyor sizce?

michael harddd
Bu devirde masabaşı iş kovalamak için saçma sapan bölümler okunurken neden insanlar zanaate veya ticarete yönelmiyor küçük yaşlarda?
Bu devirde masabaşı iş kovalamak için saçma sapan bölümler okunurken neden insanlar zanaate veya ticarete yönelmiyor küçük yaşlarda?
0
michael harddd
(05.11.25)
Sermaye gerekiyor. Örneğin, Bir berber dükkanı açabilmek için dükkan kiralaman gerek, mobilyalar, malzemeler vs. derken başlangıç maliyeti çok yüksek oluyor.

Belirli bir süre zararına çalışması gerekecek, o sıra geçinebilecek mi mesela?

Ayrıca “küçük tatlı bir şirin kafe”cileri hatırlatırım.
0
substituent
(05.11.25)
cunku boomerlar cocuklarin kulagina "diplomaa diplomaaaaa" diye sayiklayip durdu ve durmaya devam ediyor.
+2
cooperr
(05.11.25)
isyeri sahibi olursan,
günde en az 12 saat calisirsin,
maaşlı iş yerinde ise toplasan 6 saat çalişmazsin.
+2
designer
(05.11.25)
Zanaat ve ticaret bir girişim, cesaret işi. Yığının tercihi ise diplomalı garanti iş.
Aradaki fark bu bence. Yığın risk almak istemiyor. esasen bu devirde salt diploma peşinde koşmak en büyük risk farkında değil pek çoğu. Diplomayı alıp iş bulmaya çalıştığında farkediyorlar geç olarak.
+1
ezkaza
(05.11.25)
Çırak bulamıyorum diyen bir ticaret ve zenaat erbabı mı var? İlgi görmediği çıkarımını nasıl yaptık?
+2
Mirket
(05.11.25)
Hangi maaşlı işte 6 saat çalışılıyor hemen gidelim oraya. Özel sektörde 12 saat çalışanlar var.

@mirket Çok var.
0
🌸michael harddd
(05.11.25)
michael harddd +1

hakkaten ya. her işi kendi işiniz gibi sanıyorsunuz:)
0
nothing in my way
(05.11.25)
Çünkü her yere apartman şeklinde üniversite açıldı ve baraj kaldırıldı. Üniversite sınavında sıfır çeksen bile yerleşiyorsun. Yerleşince (dandik üniversitelerde, iki yıllık okusan bile) kendini üstün gören psikolojiye giriyorsun. Üniversiteler azaltılsa, sınav zorlaştırılsa, kontenjanlar düşürülse durum farklı olur
+1
cemallamec
(06.11.25)
yurt dışındaki gibi liselerde farklı dersler önerilmeli; mesela çeşitli atölyelerin, farklı üretim pratiklerinin dersleri olabilir. öğrenciler de kendi ilgi alanlarını keşfetme imkanı bulur böylece. tabii türkiye'de liseleri böyle kurumları çevirmek için gereken altyapıyı sağlamak imkansız. lisedeki opsiyonlar çeşitlenirse insanların farklı alanlara teşvik edileceğini düşünüyorum. eş zamanlı olarak, üniversite sınavı da evrilmeli.

zanaat ve ticaret aileden gelen bir durum olmadıkça kurması ve tutunması çok güç alanlar. bir işin sermayesinin ve operasyonlarının sizin sorumluluğunuzda olmasıyla beyaz yaka olarak koca operasyonun sadece bir üyesi olarak çalışmak çok eş durumlar değil. sermaye olsa bile risk alma cesareti herkeste yok.

gerçek michael hardt ne derdi acaba
0
eileengray
(06.11.25)
Yani bir kere çevrende sana bu yolu gösterecek yoksa bir insanın zanaat ya da ticaret ile alakası olması o kadar kolay değil.
Misal benim ailemde bunda olan bir kişi bile yok.
Ve benim bu işi yapan arkadaşlarımın hepsi de ailesi tarafından bu ortamlara sokulmuş kişiler. Misal babası inşaat yapmis; o da kendi insaat yaptı.
Babası ticaret yapıyordu; kendi de yaptı.

Bir de bu işlerin çoğunun genel çalışma ortami, en azından baslarda, çok sa güzel değil. Yani herkes araba tamiri der ne bileyim elektrikçi der; vallaha biz daha yeni yazlığı komple yaptırdık misal. Usta yanında iki kişi ile geldi. Vallaha sabahtan akşama kadar çalıştılar, cumartesi de çalıştılar pazar da çalıştılar.
Türkiye'de çoğu insan bu meslekleri yapan başarılı kişilerin hayatını görüyor da hiçbir şekilde haftasonu bile calisanlari, günde kac saat çalıştığı bile belli olmadan calisanlari, vücut ile yapılan işin kisiye bindirdigi yükü düşünmüyor.
Bir de ticaretin finansal riski var, zanaatin de farklı riskleri. Misal daha yeni elektrik ile alakalı eğitim aldım. Eğitim sırasında kazalarla alakalı şeyler okudum, bir sürü elektrik tesisatı yaparken ölen ya da yaralanan insan örnekleri. Benim misal ofiste çalışırken tek riskim takılıp düşmek ya da kahve falan dökmek yani.
Bir de yani bundan 15 sene önce bu meslekleri kimse önemsemiyordu çünkü ofis işleri yeteri kadar para kazanıyordu. Şu an kazanmiyor. Ofis isleri gene insan gibi para kazansa gene kimse onemsemez. Bir de tabi herkes el isine yönelirse supply vs demand olayından onun da gelirinin dusecegi olayi var.
0
logisticsmanager
(06.11.25)
klimalı ofiste excell doldurup mynet okey oynayarak 250k kaldırmak varken kim neden komik fiyatlara hayvan gibi çalışsın. benim zanaatim var ben de çalışmıyorum. ayrıca kapital lazım +1.
+1
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(06.11.25)
''eskiden başkasının işinde cumartesi günü bile çalışıyordum. şimdi kendi işimi yapıyorum, artık pazar günleri bile çalışıyorum.''
0
elorelia
(06.11.25)
(8)

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet nerede, artık cevaplarda görünmüyor kendisi?

i'm gonna start a revolution from my bed
tanıyan varmıydı acaba?
tanıyan varmıydı acaba?
-1
i'm gonna start a revolution from my bed
(05.11.25)
Fitness veya Gym ile ilgili bi duyuru açmak lazım oralarda bitiveriyordu 😂
+2
olaylar olaylar
(05.11.25)
Benim de dikkatimi çekti ama son zamanlarda pek spor/diyet sorusu sorulmadığını fark ettim:d belki ondan gelmiyodur

Zaten gerçek hayatta tanımamama rağmen sevdiğim 5 6 kişi var şurada, onlardan birisiydi. Görüyorsa geri gelsin🥲 bazen özelden bişi sorardım da hiç üşenmeden uzun uzun açıklardı🫶
+2
kullanicadi
(05.11.25)
Evet çok yardımsever bir arkadaş
+2
Sadece soruyorum
(05.11.25)
engellediğim için göremiyorum sanmıştım.
-7
gabe h coud
(05.11.25)
Benim de her spor soruma bıkmadan uzun uzun detaylı cevaplar veriyordu sağolsun ama belki de bot ya da AI bir bireydi kendisi update oluyordur :)
+1
kizil karga
(05.11.25)
Vallaha biz normalde mesajlasirdik ama bayadir yok, mesaj attim ben de.
Yalan olmasın arada yapıyor detox gibi gene ondan yapıyor olabilir.
Gelsin çok komik sakatlık hikayem var, anlatmayı bekliyorum.
Dur hadi; az tekrar çok kg kas yaparsin, çok tekrar az kg yağ yakarsin.
Protein tozu zararlı.
Yağ yakmak için l-carnitine al.

Şu an marmara bölgesinde gökyüzüne Batman ışığı tutmak gibi şu yazdığım. Bakalım gelecek mi?
+4
logisticsmanager
(06.11.25)
3 önceki sporla ilgili soruya verdiğim cevapta

Kaleci saçlı burada olsa daha güzel açıklardı. Nerede o, ya da burada da beni mi engelledi?

diye yazmıştım ki ardından bu soru geldi. Engellenmediğimi anladım. Bu sitede kendisinden çok şey öğrendiğim az sayıda insandan biridir. Sözünün üstüne söz söylenmeyecek güzellikte cevapları vardır. Bir an önce aramıza döner umudundayım.
+5
Mirket
(06.11.25)
Belki de hepimizi engelledi ve kendisi daha güzel sorular bulup yine kendisi cevapliyordur

(Adamın cevapları o kadar kusursuz ki sanki önce onun tarafından cevap yazılmış da insanlar da soruyu o cevabın üzerine uydurmuslar gibi :))
+1
makbur
(06.11.25)
(9)

ayakta damar tıkanması

logisticsmanager
Bundan iki hafta önce beni geceleri uyutmayan bir ayak ağrısı yaşadım. 1 haftadir falan normaldi ve şişlik de baya inmişti ama hala biraz vardi. Ben zaten spor sakatlanması vs diye hemen doktora gitmedim, aliskiniz sonuçta.Doktor hiçbir şey bulamadı çünkü basınca acımıyor, mobilite sorunu yok ve gün
Bundan iki hafta önce beni geceleri uyutmayan bir ayak ağrısı yaşadım. 1 haftadir falan normaldi ve şişlik de baya inmişti ama hala biraz vardi. Ben zaten spor sakatlanması vs diye hemen doktora gitmedim, aliskiniz sonuçta.
Doktor hiçbir şey bulamadı çünkü basınca acımıyor, mobilite sorunu yok ve gün içinde sorun yok falan.
Bugün ekografide ayagimda bilek altında üç damardan birinin tıklandığıni şansa gördük (hatta ekografi yapan doktor çok orijinal bir sorununuz var görmedim böyle dedi).

Sigara içiyor musunuz falan dedi de belki senede 2-3 paket anca iciyorumdur o da Türkiye'de tatilde.
Tek şey kolesterol (ailede genetik kolesterol var, iki aydır statin kullaniyordum baba ve dedenin genç yaşta ölmesi ile doktor risk grubunda buldu beni).
Bir de tabi powerlifting ayakkabisi var da bundan damar tıkanıklığı olursa heralde makaleye falan konu olurum.

Yaşayan var mı bunu? Bu hafta doktora gidip konuşacağım da gerçekten tendonit, kas yırtılması, kırık vs beklerken damar tıkanmasıni hiç beklemedigim şey geldi.
0
logisticsmanager
(04.11.25)
Usg çeken doktor ne dedi? Kalp damar cerrahı değil miydi? Aynı şeyden bahsediyorsak hemen müdahale gerekir ona?
0
Mirket
(04.11.25)
Yok ya, radiolog. Ayağa ekografide baktı.
Bir acım yok, ayağımda bir sorun yok. Şu an eldeki tek sorun orada şişlik var. Onun da sebebi bir damar tikanmis. Diğer iki damar hala çalışıyor.
0
🌸logisticsmanager
(04.11.25)
Bir kalp damar cerrahına görün bence.
0
Mirket
(04.11.25)
Gidicem ya. Perşembe aile hekimi, haftaya da damar cerrahı. Allahtan üç tane damar varmis, diğer ikisinde sorun yok biri tıkanmis.
0
🌸logisticsmanager
(04.11.25)
Kalpte de 4 damar var da biri tıkanınca ne olduğunu biliyorsun.
Şu iki linki oku Abi. İhmal etme konuyu.

www.memorial.com.tr:~:text=Kangren%2C%20enfeksiyon%2C%20yan%C4%B1k%20veya%20ciddi,ak%C4%B1%C5%9F%C4%B1n%C4%B1n%20kesilmesine%20ba%C4%9Fl%C4%B1%20olarak%20ger%C3%A7ekle%C5%9Fir.

tkd.org.tr:~:text=Periferik%20arter%20hastal%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20nedir%3F,b%C3%B6lgeye%20yeterince%20kan%20gidememesi%20durumudur.
0
Mirket
(04.11.25)
aman abi ihmal etme, iyiyim bir şeyim yok yanılgısına da düşme. damar tıkanıklığı her daim ciddiye alınması gereken bir durum.

avrupadaydın hatırladığım kadarıyla, acile vs git biraz da ağla zırla abart :) damar tıkanıklığı için söktürücü ilaçlar var en azından bir an önce onlara başla, onlarla hallolabilecek bir durumsa daha fazla gecikmesin.

çok gemiş olsun, aman ihmal etme.
0
makbur
(05.11.25)
DVT mi acaba? bacak kısmında mı yoksa tam ayak mı?
0
renegade
(05.11.25)
Renegade; kalpten ayağa giden (yani ayaktan kalbe giden değil) damarlardan birinde. Tam ayak bileği altında damar ikiye ayrılıyor biri saga biri sola. Bu soldaki tıkalı. Ama genel akista sorun yok ondan ayağımda bir sorun yok.
@makbur; abi yarın doktor zaten gel diyecek ona yazınca. Acile gidecek durumum da yok çünkü iki hafta önce gece uyuyamazken iki haftadir orada ufak sislik dışında tek bir olayım yok. Yarın doktor zaten diyeceğini der.
Yani bundan iki hafta önce olsa "lan ayağım kopacak" diye korkardim ama şu an "ulan çok garip yani yaşadığım" diye bakıyorum.
0
🌸logisticsmanager
(06.11.25)
Dostum noldu bu olay? Vallahi aklıma geldi merak ettim.

Geçmiş olsun tekrar.
+1
makbur
(12.11.25)
(12)

İşyerine bağlılık hissediyor musunuz?

Sadece soruyorum
Beni bugün işten atsalar sanki hiç üzülmezmişim gibime geliyo, oh bana da değişiklik oldu derim, 1 ay boş durup sonra yine iş bulurum gibi hissediyorum. siz de böyle misiniz yoksa işimi kaybedersem üzülürüm zira zaten zor elde ettim, gibi mi düşünüyorsunuz?
Beni bugün işten atsalar sanki hiç üzülmezmişim gibime geliyo, oh bana da değişiklik oldu derim, 1 ay boş durup sonra yine iş bulurum gibi hissediyorum.

siz de böyle misiniz yoksa işimi kaybedersem üzülürüm zira zaten zor elde ettim, gibi mi düşünüyorsunuz?
0
Sadece soruyorum
(04.11.25)
inanılmaz niş bir iş yapıyorum. türkiye'de bu işi yapan 2 firma var. birinden çıktım, şimdi diğerindeyim. buradan çıkarsam işsiz kalırım.
0
co2s2
(04.11.25)
baglilik hissetmiyorum ama isten cikarilsam uzulurum. hem yeni is bulmam zor olur, hem vizemin devam etmesi icin is bulmam gerektiginden baski olur (turkiye'ye zorunlu donus riski), hem de istenmedigim icin zaten uzulurum.
0
lemmiwinks
(04.11.25)
Pek baglilik hissetmiyorum. Isten cikarilsam finansal olarak sikinti olur ve hayat degistirecek tarzda degisikliklere mecbur kalabilirim. Ancak bir yandan da icten ice "oh bana da değişiklik oldu" da derim.

Gecmiste farkli sirketlerde kismen daha fazla baglilik hissettim. Bana verilen degerin durumuna bagli olarak degisti bu hisler. Su an calistigim yeri ozellikle sevmedigim icin boyle biraz.
0
mbond
(04.11.25)
bulunduğum yerlere, yanında vakit geçirdiğim kişilere aptalca insani bir aidiyet duygusu besliyorum, buna çalıştığım yerler de dahil. ama işimi/iş yerini çok sevdiğimden değil bu. bundan önceki iki yerde de ayrılıyorum diye üzülmüşlerdi ama sebebi "semer vuracak başka birini zor bulacağız, keşke gitmesen"di muhtemelen. beni çıkarsalar "oh be, buradan ayrılmam kolaylaştı" derim ve ayrılık öncesi konuşmalar, ikna edilme gibi psikolojik manipülatif sahnelere yaşanmadığı için sevinirim bile.
0
m e b
(04.11.25)
Evet. Şirketle ilişkim win-win oldu, çalıştığım ofisteki insanlar oldukça iyi. Ek olarak sektörü seviyorum (data centerlar ile alakali).
Ama bazen canım yeni üretim, yeni sektör, yeni şirket kültürü görmek istiyor.
0
logisticsmanager
(04.11.25)
Normalde işine bağlı bir tipim ama şu an çalıştığım yere bağlılık duyuyor muyum çıktığımda üzüntüden çok rahatlama mı hissederim bilmiyorum.
Bazen kovun beni diye ayrı ayrı tüm ortakları darlıyorum ama hiçbir konuda anlaşamayan üç ortağın anlaştığı tek nokta benim burada olmam gerektiği.
İki tanesine istifa da sundum onu da görmemezlikten geldiler böyle de profesyonel bir ortam :)
0
mutekebbir
(04.11.25)
1 aydir issizim. 11 yildir ayni yerde iyi paraya iyi bir sirkette calisiyordum. ama su an o gunlere baktigimda kusasim geliyor. birdaha hicbir isyerinde hicbir guc beni calistiramaz. biz aileyiz, dostuz vs.. hepsi hikaye insan cikinca anliyor nasil sacmaliklara katlandigini.
0
buenosdias
(04.11.25)
Bağlılık hissetmek istiyorum.

İlk kez çalıştığım firma ve sene sonunda 11.senem bitecek. Çok iyi ve güzel insanlar tanıdım. Bugün geldiğim, evirildiğim ve gelişimimde katkıları çoktur. Kendilerine vefa borcumu ödemeyemem.

Diğer taraftan pandemi sonrası şirketteki personel kalitesi çok düştü. O kadar kafasızlar ki simülasyondayım sanıyorum ara ara.

Sırf pandemi öncesinindeki halin hatrına bağlılık hissetmek istiyorum.
0
put it in your appropriate place
(04.11.25)
Bağlılık hissi yok. Doğrudan bir mesleğim olmadığından yani bir şey olursa kolay iş bulamam. Farklı birçok etkeni göz önünde bulundurarak işimi devam ettiriyorum.
0
pembediken
(05.11.25)
zorunlu bir bağlılık. iş bulmak zor ve maaşsız kalmak zor. zengin değilim. ailem de değil.
0
art cat chocolate
(05.11.25)
işyerine değil de ekip arkadaşlarıma bağlılık hissediyorum, toksik bir ortamımız yok çok, 5 yıl oldu birlikte işe girdik neredeyse o zamandan beri birlikte çalışıyoruz muhtemelen aramızdaki kimse işten ayrılmaya da pek bu sebeple cesaret edemiyor, aslında buna müdürümüz de dahildi severdik kendisini ama kovuldu maalesef (alkol sorunu vardı bilmediğimiz bir ortamda işe yansıtmış), şimdi yeni müdürümüz biraz kalas biri o sebeple ortam soğudu yalan yok. yani şimdi kovulsam yeni başlayacağım yerde mobbing yer miyim, zorlarlar mı gibi konular baş ağrıtıcı. işimi de yıllardır öğrendiğim için gözüm kapalı yapıyorum mesela.
0
barisa
(05.11.25)
10-15 senelik elemanlari gozumun onunde 10dk icinde kapi disina koyduklarini gordum.
aidiyet sifir o yuzden..
0
cooperr
(05.11.25)
(5)

Gümrük sorusu

kizil karga
Bir süredir gümrüklerle ilgili yayınlanan reality programları izliyorum, aklıma bir şey takıldı. Mesela yolcu uçakla İngiltere'den geliyor yanında 2 bavul elektronik sigara var, bununla Türkiye'ye giriş yapmaya çalışıyor ama bu yolcu İngiltere'den çıkarken nasıl fark edilemiyor, yani tamam dünyanın
Bir süredir gümrüklerle ilgili yayınlanan reality programları izliyorum, aklıma bir şey takıldı. Mesela yolcu uçakla İngiltere'den geliyor yanında 2 bavul elektronik sigara var, bununla Türkiye'ye giriş yapmaya çalışıyor ama bu yolcu İngiltere'den çıkarken nasıl fark edilemiyor, yani tamam dünyanın dört bir yanına yolcu gidiyor gelen kısmında yakalanması daha kolay ama kendi ülkesinden çıkarken de kimse ya bi dur birader bu neymiş demiyor mu xray cihazından falan geçerken, tabii ülkelere göre yasaklı ürünler farklılık gösterebilir ama bunun gibi başka örnekler de var, nasıl oluyor bu gittiği yerde yakalansın amunike mi diyorlar?
0
kizil karga
(04.11.25)
ülkeden çıkarılan mal zaten her türlü yasal süreçten geçerek iç pazarda satışa sunulmuştur. o yönde bir denetim yapılmasına gerek yok. çünkü bundan elde edeceği bir gelir yok.
+2
tnz
(04.11.25)
ulkeden cikarken check-in bagajini x-ray'den gecirme uygulamasi hemen hemen hic bir avrupa ulkesinde yok. havaalanina giriste kontrol yok, girip bavulu verip ondan sonra ucaga giderken kontrolden geciliyor.
0
vudin
(04.11.25)
Check-in bagajinda kontrol olmali. Yani gumrukle ilgili konulara, ayni urunden cok fazla tasinmasina falan bakmiyorlardir da, sonucta bina girisinde kontrol yok. Check-in bagaji kontrol edilmiyorsa tehlikeli malzemeler de konabilir.
0
mbond
(04.11.25)
Evet gittiği yerde yakalansın diyorlar. Çünkü ülkeden ülkeye kurallar değişiyor. Çıkarken baksalar, hangi ülkeye gideceğine göre tek tek kontrol edilmesi gerekecek.
0
nickini vermek istemeyen uye
(04.11.25)
Misal ben Türkiye'ye sigara sokmaya calissam cantada kimse umursamaz. Ama 4 şişe alkol dersen riski var.
Tam tersi Fransa'da 6 şişe alkol koysam kimse umursamaz ama 3 karton sigara koysam riski var.
Bu sebepten çıkarken kimse umursamaz. Tek umursayacaklari para vs olur onun için de köpekler var (para, uyuşturucu).
0
logisticsmanager
(04.11.25)
(17)

Pencerenizin manzarası

a perfect lie
Evde (varsa böyle bir pencere) en çok dışarıyı izlediğiniz pencerenizin manzarası nasıl? Bakınca ne görüyorsunuz? Uzun uzun bakıyor musunuz? Sizi mutlu ediyor mu? Ne düşündürüyor?
Evde (varsa böyle bir pencere) en çok dışarıyı izlediğiniz pencerenizin manzarası nasıl? Bakınca ne görüyorsunuz? Uzun uzun bakıyor musunuz? Sizi mutlu ediyor mu? Ne düşündürüyor?
0
a perfect lie
(02.11.25)
İstanbul'da yaşadığım evde betondan başka bişi görünmüyor ne yazık ki.
Ama köy evimde salon manzarası şu, sık gidiyorum her seferinde uzun uzun izliyorum.
ibb.co
+1
Bruce
(02.11.25)
Karsi sitenin havuzu, bi de bayagi blokluk site yapmalik, neden bos oldugunu anlamadigim kocaman bir yesillik alan.
0
matilda
(02.11.25)
İstanbul şartlarına göre fena sayılmaz. 7. Kat. Evimin önünde bir cadde, onun diğer tarafında da bir çukur/vadi var. O yüzden önü kapanmıyor. Vadinin karşı tarafı birkaç sıra müstakil ev. Ancak arkaları komple toplu konut ufka kadar…

Güneydoğuya baktığı için güneşin ve ayın doğuşunu izlemek çok hoş. Panaromik bir gökyüzü manzarası var yani. Ama o beton binalar yerine yar yer ağaç ve çiçeklerle bezeli bir çayır olsaydı diye iç geçiriyor insan…

Şu şekil:
eksisozluk.com
0
yadigar
(02.11.25)
denize bakıyor. balıkçı teknelerini görüyorum. bazen uzun uzun dalıyorum. mutlu da ediyor ama bazen düşüncelere dalıyorum manzaradan dolayı.
+2
false pretension
(02.11.25)
Deniz manzarasi var şu an
0
artıküyeolmakistiyorum
(02.11.25)
salonda dışa bakan duvar enine boyuna komple fransız balkon. en çok buradan bakıyorum dışarıya.

aşağıya doğru yeşillikler ve havuz.
solda otoban. ortada tek katlı bir avm. avm'nin arkasında ve sağda solda alçağıyla yükseğiyle binalar ama genel olarak çok açık.
denize kuş uçuşu yaklaşık 3-4 km mesafede olmama rağmen bir dolu deniz. (ev tepede gibi)
uzaklarda da yalova sahil.

uzun uzun bakıyorum. içim daraldığı zaman ferahlatıyor.
+1
co2s2
(02.11.25)
soz.lk

evet uzun bakiyorum arada. geleni geceni izliyorum, kuslari izliyorum. mutlu ediyor, huzur veriyor ama bazen de ozlem duygumu tetikliyor, guzel ama keske sevdiklerime yakin olsam diye de dusunebiliyorum.
+1
lemmiwinks
(02.11.25)
hizliresim.com
Tam önünde dalları uzanan kavuşan ağaçlar var. Yaprakların yeşilden sararmasına şimdilerde dökülmesine tanık olmak buruk ama tatlı bir his veriyor. Arada uzun uzun bakıyorum bilhassa gece yarıları ya da gün doğarken.
+1
Amaranta ursula
(02.11.25)
millette ne pencereler manzaralar var.
www.window-swap.com

bizim manzara bağcılar!
0
exlibris
(02.11.25)
bir pencere doğrudan karşı binaya bakıyor çoğu zaman perdeyi açmıyorum bile.
diğeri binanın önündeki küçük yeşillik alana ve parka bakıyor. güneybatı cephe olduğu için ara ara gün batımına bakıyorum ama nadiren.
0
black holes in the sky
(02.11.25)
Karlı dağ, orman.
+1
logisticsmanager
(02.11.25)
sazlık ve uzun zeytin ağaçları. ileride dağlar var. beni mutlu ediyor.
0
mikahakkinen
(02.11.25)
Benim balkonum sokağa bakıyor karşıda apartmanlar var balkonda otururken karşı binadaki insanlarla denk gelme durumunu hiç sevmiyorum bu yüzden oturduğum tarafın camını açmam.

Salondaki küçük balkonun önü açık parka bakıyor arkasında avm olduğu için açıklık devam ediyor orada oturmak daha keyifli bu yüzden, parkta biraz ağaç olsa daha da keyifli olabilirdi.
+1
mutekebbir
(02.11.25)
<a href="hizliresim.com"><img src="i.hizliresim.com " alt="ff"></a>
hizliresim.com
Trdeki evimizin manzarası baya iyiydi her sabah uzun uzun boğazı izlerdim ve güneşin batışları çok güzel olurdu izlemek çok mutlu ederdi. şimdi ise sovyet bloklarına bakıyor hayatı sorguluyorum.
0
suicides underground
(02.11.25)
pencere değil de balkonda oturmayı severim arka bahçemde avokado ağacı var 4. kata kadar boyu var her yer yemyeşil(di) inşaatlar da olmasa
0
neira
(03.11.25)
telefonumda, icinde insan olmadan sadece düzgün bir sekilde evimin manzarasi fotosu olmadigini fark ettim.
camdan bakinca klasik köy manzarasi görüyorum. iki hafta önce bahceyi kisa hazirlarken esimi cekmistim. onun fotosu var en güncel. bir de gecen kistan ön kapi fotosu. imgur.com
pencere pervazlarini zimparalatmaliyiz. bir sürü is. su an onu tekrar aci sekilde fark ettim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.11.25)
(5)

Goyard vs Loewe

Bruce
Marka algısı olarak hangisi daha premium?Kalite olarak hangisi daha kaliteli?Nasıl karşılaştırırsınız bu iki markayı?
Marka algısı olarak hangisi daha premium?
Kalite olarak hangisi daha kaliteli?
Nasıl karşılaştırırsınız bu iki markayı?
-1
Bruce
(02.11.25)
İkisi de premium çünkü ikisini de ilk kez görüyorum.
Şehirde yaşayan bir köylüyüm, üzerimde tapulu tarla vs var.
0
artıküyeolmakistiyorum
(02.11.25)
Goyard hayatımda duymadim. Loewe duydum.
Goyard okuduğum öyle çok marketing vs yapmayan, az öz is yapan firma gibi.
0
logisticsmanager
(02.11.25)
tabii ki loewe daha kaliteli. goyard çantalarıyla meşhur oldu ama overhyped aslında. bir kere ürünlerin ana malzemesi canvas. goyard’dan daha eski ve aynı tarz üreten moynat var mesela. moynat daha quiet luxury.

edit: aklıma gelmişken loewe de zamanla kalitesini biraz bozdu. puzzle bag’in ilk çıktığı zamanki haliyle update gelmiş şekli arasında bayağı bir işçilik farkı var.
+1
eileengray
(03.11.25)
Erkek gözüyle bakınca ikisi de birbirinden kötü bence.

Goyard anormal pahalı bir marka ve satın almak bile dert. Herkese ürün satmıyorlar. Alabilen insanlar kendilerini "şanslı" sayıyorlar. Büyük konuşmak zorundayım, bence ürünleri beş para etmez zira gerçek deri ürünler üretmiyorlar. Yaptıkları şey, tıpkı LV'nin monogram ürünlerinde olduğu gibi kanvas üzerine PVC kaplamak, yani benim tarzımla ifade etmek gerekirse, Dockers pantolon üzerine sıvılaştırılmış tuvalet terliği püskürtmek.

Loewe ise son 5-10 yıldır çantalarını insanların kollarında gördüğüm bir marka. Ben 38 yaşındayım ve Loewe benim jenerasyonumdaki erkekler için en pahalı 2 TV markasından biridir (diğeri Bang Olufsen). Hatta ilk başta çantaların üzerinde Loewe yazısını görünce şaşırmıştım, TV'yi bırakıp çantaya mı girdiler diye merak etmiştim.

Loewe'nin sitesine girip erkek çanta ve cüzdanlarına baktım. Çizgilerini sevmedim. Cüzdanlar idare eder ama çantalarını beğenmedim.

Benim gözümde ikisinin de marka algısı düşük Loewe'de çoğu modelde marka yazısı çok büyük. Goyard ise neredeyse sadece monogram desen yapıyor. Çantaya baktıkça "Goyardgoyardgoyardgoyardgoyardgoyardgoyardgoyardgoyard" görüyorum ve şaşı bak şaşır bir durum meydana geliyor benim adıma (Monogram sevmiyorum).

Bu tip ürünlerin kalitelerini konuşmak bence çok anlamlı değil zira kaliteyi tanımlamak lazım. Kaliteden ne anlayacağız? Uzun ömür ve dayanım ise, Goyard'ın iyi iş çıkaracağını düşünmüyorum. Komple deri olan Loewe'ler fena olmayabilir. Kaliteyle kusursuza yakın işçilik anlatılmak isteniyorsa, hiç fikrim yok açıkçası. İkisini de canlı görmek lazım. Bu tip lüks ürünleri kesip biçerek inceleyen bir Türk var, tavsiye ederim: www.youtube.com

Bu uzun mesajımı şöyle bitireyim: Deri ürünlerin ben de hastasıyım. Özellikle bifold cüzdan ve postacı çanta delisiyim. Alamayacağım kadar pahalı olup da bildiğim pek çok markanın internet sitesini (LV, Bottega, Hermes vs) 1-2 yılda bir gezerim ve çoğunlukla "ulan param olsa bunu kesin alırdım" diyeceğim bir şey bile bulamam çoğu zaman. Instagram'da dolanırken tesadüfen şu butik üreticiyi buldum, sonra buna benzer başka butik üreticiler de buldum ve şunu anladım: Çok param olursa asla büyük markalardan değil, daima ufak butik üreticilerden alışveriş yapacağım. Bu üreticinin tarzı çok klasik, farklı şeyler arayanlara çok hitap etmeyebilir ancak her şeyin kişiselleştirilebilir olması beni benden alıyor: chestermox.com Biraz zengin olursam olunca bu vatandaştan dikişinden malzemesine kadar istediğim gibi olan bir horween deri cüzdan alacağım. Hatta biraz daha fazla zengin olursam bir de postacı tipte evrak çantası yaptırırım. Şu anda sitesinde böyle bir çanta yok ama eskiden vardı.

Ülkemizden de çok beğendiğim bir üretici göstermek isterim. Evet fiyatlar ucuz değil ancak LV monogram cüzdan yerine bu adamlardan el boyaması bir cüzdanı düşünmeden tercih ederim: www.atolyede.com
+1
10551037
(03.11.25)
ikisi arasında loewe.
goyard çantalarıyla ünlü ama türkiye’de pek bilinmiyor, kaliteli bulmuyorum. goyard yerine lv alırım.
0
deartheodosia
(03.11.25)
(6)

Tamamlayici saglik sigortasi

alibaba06
Merhaba arkadaslarTamamlayici saglik sigortasi geniz eti ameliyatini karşılıyor mu? Tesekkurler
Merhaba arkadaslar
Tamamlayici saglik sigortasi geniz eti ameliyatini karşılıyor mu?
Tesekkurler
0
alibaba06
(02.11.25)
karşılar ama firmaya göre değişen bir bekleme süresi var. bazıları ilk 3 ay, bazıları ilk 12 ay geniz eti ameliyatının parasını karşılamıyor. (ilk poliçe yılınız ise)

poliçenizdeki ve/veya internetteki şartları okursanız detayı illa ki vardır.
0
co2s2
(02.11.25)
Sigırta başlamadan önce tanısı konmuş ameliyatlık durumları sigorta başlatıp da karşılatmak olmuyor benim bildiğim. E nabız gibi sağlık bilgilerinize ulaşıp oradan teyit ediyorlar bu hestalıkları.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(02.11.25)
Abba+1
Eğer bu sebepten zaten tanı varsa olmuyor.
0
logisticsmanager
(02.11.25)
Cocuk doğuştan beri sigortali. Önceki teşhis diye bir durum yok.
0
🌸alibaba06
(02.11.25)
O zaman normalde karşılamalı da sorun yaşayan da çok. Yani heralde doğduğundan beri varsa sorun cikarmaz gibiler;
www.sikayetvar.com
0
logisticsmanager
(02.11.25)
Doğumsal sorunlar kapsama alanı dışı diye biliyorum. O geniz eti doğduğunda vardı.
0
Mirket
(02.11.25)
(5)

Fast food ve protein alımı

arbre
Şimdi ben 84 kg olduğumu öğrendiğimde yemek uygulamasını silip fast food siparişi vermeyi bıraktım. Sivilce yapmıştı. Bırakınca geçti. Sürekli 300 500 gidiyordu. Ondan da kurtuldum. Ama şimdi de şöyle bir problem var. Spor yapıyorum ve protein almam gerekiyor. Hamburger alınca protein alıyordum. Bu
Şimdi ben 84 kg olduğumu öğrendiğimde yemek uygulamasını silip fast food siparişi vermeyi bıraktım. Sivilce yapmıştı. Bırakınca geçti. Sürekli 300 500 gidiyordu. Ondan da kurtuldum. Ama şimdi de şöyle bir problem var. Spor yapıyorum ve protein almam gerekiyor. Hamburger alınca protein alıyordum. Bu tamamen kesildi şu an. Kendim hazırlayacak zamanım, olmuyor. Fast food haftada 1 olsa kilo konusunu olumsuz etkiler mi? Ve yeterli protein almış olur muyum haftalık? Sağ olun.
0
arbre
(28.10.25)
Kabataslak hesaplandığında günde almanız gereken protein miktarı kilonuz başına 0.8 gram sizi de 84 kilo sayarsak 67 gram protein almanız gerek hadi 60 olsun. 100 gram köftesi olan bir hamburgerden 18-19 gram protein alırsınız haliyle 40 gram protein açığınız oluşmuş olur.
Zaten proteini tek öğünde almanızı da önermem 3 öğünde her öğünde 20 gram olmak kaydıyla protein alırsanız yeterli olacaktır. Tavuk göğüsünden çok daha fazla protein alırsınız ve fazla da yağlı olmadığından dolayı spor için ideal besin.
Haftada 1 fast food tüketmek çok kötü değil ama protein açığınızı yine kapatamamış olursunuz.
+1
mermaidd
(28.10.25)
Spor yapıyorum diyorsun, yanlış bilmiyorsam iki tane dumbell ile kol calisiyorsun sadece. Eğer bahsettiğin buysa kafanı yormana çok gerek yok.

Hamburger var hamburger var. Ne yediğini, kalorisini, yağını, proteinini bilmiyoruz. Kafanda hamburger fast food demene gerek yok. Içinde ekmek var (karbonhidrat), et var (protein ve yağ), peynir var (hepsinden) ve yeşillik var (lif). Yani burada bunu yemek kötüdür diyemeyiz. Nerede kim tarafından yapılan bir hamburger olduğunu bilmiyoruz.

Kilo konusunu hamburger yemek yada bir şey yemek etkilemez. Kilo konusunu yaktığın kaloriden fazlasını almak etkiler. Bu kadar.

Haftalık ne kadar protein alman gerektiğini ne kadar aldığını da yediğin Hamburger üzerinden hesaplamamizi bekleme yani.
+3
logisticsmanager
(28.10.25)
Full et yerine öğünlerdeki makroları takip edip aldığınız protein miktarını kontrol edebilirsiniz. Kahvaltıya lor , haşlanmış yumurta eklemek , öğlen ve ya akşam tavuk hindi gögüs gibi etler ekmek de yeterli. Hacim kazanmak istiyorsanız kilonuzun 1.5 - 2 katı kadar protein almanız lazım ( sırf hamburger ile olacak iş değil ) ilave whey ile katkı sağlayabiliriniz.

84 kg iseniz yaklaşık 120 gram protein almanız lazım günlük
+1
pislick0
(28.10.25)
logisticsmanager, bilerek yavaş yavaş keşfediyorum. Lat pulldown çalıştım. Karın, bacak da ekleyeceğim.
0
🌸arbre
(28.10.25)
Yavaş yavaş keşfetmek yerine HEVY diye bir app var, hangi bölgeyi çalışmak istiyorsanız oraya özel hareketler gösteriyor. Set ve ağırlık takibi yapmak için de çok başarılı ve ücretsiz , tavsiye ederim
+1
pislick0
(28.10.25)
(6)

Mantarları kim yiyor?

michael_knight
Doğadaki mantarları yiyen hayvanlar var mı?Zehirliyi, zehirsizi ayırt edebiliyorlar mı?
Doğadaki mantarları yiyen hayvanlar var mı?
Zehirliyi, zehirsizi ayırt edebiliyorlar mı?
0
michael_knight
(28.10.25)
Bizim buralarda sezonu gelince topluyorlar. Hatt ev sahibim topluyor, bize de getiriyor.
0
logisticsmanager
(28.10.25)
İnsanların yediği mantarlar toplam mantarların ufak bir kısmı. Zehirsiz olsa bile çoğu mantar lezzetli de değil. Diğer mantarları böcekler yiyordur ya da bakteriler çürütüyordur. Memeli hayvanlar pek tercih etmiyor bildiğim kadarıyla.

Bi de mantarlar besin değeri açısından da çok fakir. Yemek için pek sebep de yok hayvanlar için
0
nundu
(28.10.25)
Yiyen hayvanlar var, sincap, geyik, tilki, karga ve bazı ismini hatırlamadığım tür kuşlar ve bazı böcekler. Hatta bazıları insanlar için zehirli olanları da yiyebiliyor diye biliyorum.
0
truf
(28.10.25)
hayvanlar da mantar yer.
hatta mantarların yayılımı için önemli. hayvanların dışkıları ile sporlar da yayılabiliyor.
sincap ve benzeri bir çok hayvan mantar yer. türkiye'de insanların güvenle tüketebileceği mantar sayısı çok az. tam sayısını bilmiyorum 20 civarı olsa gerek.
hayvanlar için bu sayı daha yüksek.
0
biseysorcaktim
(28.10.25)
Memeliler içinde bir örnek olarak domuzlar var. Hatta trüfler gibi toprağa gömülü mantarlar domuzlarla aranabiliyor, bu hayvanların diyetinde mevcut.

Zehirli zehirsiz ayrımı yapmıyorlar elbette, ancak farklı türlerin farklı diyetleri var. Görünüşünden, kokusundan belli gıdalara içgüdüsel olarak yöneliyorlar. Bu da türün gelişimi boyunca yerleşen kompleks bir süreç.

Böcekler açısından daha zengin tabi, örneğin sadece belirli karınca türü tarafından "tarımı yapılan" bir tür mantar da var. Doğada kendi başına bulunmuyor sadece bu karıncalarca yetiştiriliyor. Jeolojik süreçte doğal yaşam alanı yok olmuş, ancak bu karıncaların oluşturduğu ortama adapte olmuş, karşılıklı fayda içinde yaşıyorlar.

Birçok şey var cidden, ama yeniyor yani. Tabi esasen mantarlar bir şeyleri yiyorlar. Mantarlar ölü organizmaları ayrıştıran grupların en önde gelenlerinden.
+2
akhenaten
(29.10.25)
Domuzlar meşelerin dibine yer yer 1 metre çukur açarlar mantar yemek için. Bazen gelir bakarsınız, ağaçlarınızın dibi çapalanmış, bellenmiş. Anlarsınız domuz mantar aramış.
+1
yadigar
(29.10.25)
(6)

Beyaz ekmeğin kalorisini nasıl düşürebiliriz?

santimantal
Kurutmak, bayatlatmak, dondurup açamk, tost makinesinde kızartmak vb. yöntemlerle kalorisini düşürebilir miyiz?Oran olarak ne kadar düşürebiliriz?Ekmek, malum, kilo aldırıyor. Beşki kalorisini düşürerek kısmi bir önlem alabiliriz.
Kurutmak, bayatlatmak, dondurup açamk, tost makinesinde kızartmak vb. yöntemlerle kalorisini düşürebilir miyiz?

Oran olarak ne kadar düşürebiliriz?

Ekmek, malum, kilo aldırıyor. Beşki kalorisini düşürerek kısmi bir önlem alabiliriz.
0
santimantal
(28.10.25)
Abi yöntemini bulursan milyar dolarlık kişi olabilirsin.
Tek çözüm daha az yemek, başka türlü kaloriyi azaltamazsın.
Içine x gram un, x gram tuz koyduğun, x litre su koyduğun ürünü daha az kalorili hale getiremezsin.
0
logisticsmanager
(28.10.25)
kalorisini düşürme değil de glisemik indeksini azaltacak yöntemler uygulanabilir. bunlar arasında da ekmeğe ısıl işlem uygulamak yok, aksine glisemik indeksi daha da artırır.

yanında tüketeceğiniz protein kaynakları veya ayran, süt gibi indeksi düşürecek içecekler olabilir.

tabi en iyisi beyaz ekmekten vazgeçmek. onun dışında ekşi mayalı seçenekler, alternatif olarak tam buğday, farklı tahıllardan yapılan veya kepek ekmeği gibi ekmekler olabilir.
0
joooper
(28.10.25)
Hiçbiri işe yaramaz. Kalori miktarı olarak minik farklar olabilir belki ama kayda değer, dramatik bir farklılık olamaz. Beslenme alışkanlıklarını kalıcı olarak değiştirmek fayda sağlayabilir. Beyaz ekmek lif fakiri. Bomboş bir kalori. Çavdar ekmeği her türlü daha güzel. Sindirimi daha yavaş, insülini zıplatmıyor

Ya da miktar olarak kısacaksın. Yine beyaz ekmek ye ama kısıtla
0
kullanicadi
(28.10.25)
web sitesinde sorun olduğu için link veremiyorum

Kahvaltı tartışması: Sebzenin yeri' 🥗

Araştırmacılar son zamanlarda, nişastalı olmayan sebzeler gibi bazı yiyecekleri karbonhidrattan önce yemenin, karbonhidrattan sonra yemeye kıyasla daha düşük ve daha sağlıklı kan şekerine yol açabileceğini keşfetti. Özellikle kahvaltıda sebze yemek, açlığa neden olan hormonları gün boyunca bastırır.

Yazının tamamı bugünkü Kapsül Pazar'da.

Pandemiden önce ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinde yaşayan Barbara Senich'e prediyabet teşhisi konmuştu, yani kanındaki şeker seviyeleri onu Tip 2 diyabet geliştirme riskiyle karşı karşıya bırakıyordu. Bu kan şekerinin kaynağı tatlı yiyecekler, tahıllar ve diğer karbonhidratlardı. Her 30 saniyede bir bu yiyecekleri düşündüğünü ve sürekli atıştırdığını söylüyordu.

Senich, yeme şeklini değiştirerek aşermelerini ve kan şekerini kısmen düşürdü. Ama karbonhidratlardan vazgeçerek değil, onları yeme sırasını değiştirerek.

Araştırmacılar son zamanlarda, nişastalı olmayan sebzeler gibi bazı yiyecekleri karbonhidrattan önce yemenin, karbonhidrattan sonra yemeye kıyasla daha düşük ve daha sağlıklı kan şekerine yol açabileceğini keşfetti. Özellikle kahvaltıda sebze yemek, açlığa neden olan hormonları gün boyunca bastırır.



İllüstrasyon: TIME
Karbonhidratlar doğaları gereği kötü değildir. Sinir sistemi için ana enerji kaynağı olmakla birlikte sindirime yardımcı olan ve kolesterol seviyelerini düşüren lifleri tedarik ederler. Karbonhidratlar bazı sağlıksız yiyeceklerde (patates kızartmasını düşünün) bulunsa da, beyni ve kasları besleyen işlenmemiş meyveler, mercimek ve fasulye gibi sağlıklı seçeneklerde de bol miktarda bulunur. Ancak bazı yüksek karbonhidratlı gıdalar, özellikle tek başına ve aşırı tüketildiklerinde glikoz olarak da bilinen kan şekeri seviyeleri ideal aralığın üzerine çıkabilir. Bu artış yıllar içinde sık meydana gelirse, hücrelerimiz normalde hücrelere enerji kullanımı için glikoz alma sinyali veren hormon olan insüline yanıt vermeyi bırakır. İnsülin direnci olarak adlandırılan bu sorun, diyabetin tanımlayıcı bir özelliği olarak, kanda şeker birikmesine neden olur.

Yaklaşık her üç ABD’liden biri, yani 98 milyon kişi prediyabet hastası ve yüzde 80'inden fazlası bunun farkında değil. Birçoğu Tip 2 diyabetle karşı karşıya kalırken, bu da potansiyel olarak sinir hasarı, görme kaybı ve daha kısa yaşama sebep oluyor.

Ancak yemek yeme düzeninizi değiştirerek hem karbonhidrat tüketip hem de sağlıklı kan şekerine sahip olmanız mümkün. Senich, bunun ücretsiz olduğunu ve “insanüstü bir irade gerektirmediğini” söylüyor.

Neden işe yarıyor?

Sebzeyi önce yediğimizde, lifleri bağırsaklarda bir filtre oluşturur. Karbonhidratlar sahneye çıktığında, tıpkı kumun sel suyunu tutması gibi, filtre onları yavaşlatır; böylece glikoz kan dolaşımına fışkırmak yerine sadece damlayarak girer. Hücrelerimizin bu damlaları emmesi için daha az insüline ihtiyaç duyulur ve pankreasa daha az yük biner. Weill Cornell Medicine'de yeme düzeni üzerine çalışan Dr. Alpana Shukla, “Araştırmalar, yemek sıralamasının yemekten sonra glikoz artışını azalttığı fikrini güçlü bir şekilde destekliyor” diyor.

Bu strateji, daha yüksek glikoz seviyelerine sahip oldukları için prediyabet ve diyabet hastalarına en büyük faydayı sağlayabilir. Ancak kan şekeri normal olanlar da yeme sırası uygulamasından oldukça fayda görüyor. Çalışmalardan biri, sağlıklı insanların glikoz seviyelerinin pirinci en son yediklerinde, et ve sebzeden önce pirinç yemelerine göre önemli ölçüde düşük olduğunu tespit etti. Daha istikrarlı bir glikoz seviyesi ciddi hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilir.



Sebzeli Quesadilla
Bir başka artı da, önce sebze yediğinizde, yeşillik yemeden önce karbonhidratla doymadığınız için daha fazla yeme eğiliminde olmanız. Birçok ABD’li vitamin eksikliği yaşıyor ve atalarımız yaklaşık 100 gram lif alırken biz günde ortalama 10 ila 15 gram lif alıyoruz. Shukla, sıralamayı değiştirmenin “Daha besleyici gıdaları tercih etme olduğunu” söylüyor ve ekliyor: “Hâlihazırda sağlık sorunlarınız varsa ya da sadece bunlar için önlem almak istiyorsanız, iki şekilde de sıralamayı değiştirme iyi bir şey.”

Sebzeli başlangıçlar nasıl yapılır?

Shukla, karbonhidrat yemeden 10 dakika önce sebze yemenin iyi olacağını ancak bu ara verilmese de fayda görülebileceğini söylüyor.

Karbonhidrattan önce sebze ve proteini bir arada tüketmek, prediyabet hastalarında karbonhidrattan önce tüketmeye kıyasla yüzde 46 oranında daha düşük glikoz seviyelerine yol açıyor. Shukla'ya göre bu kombinasyon tek başına sebze yemekten bile daha iyi sonuç verebilir.

Bir başka fayda da yemekten sonra üç saat boyunca tok hissetmek oluyor, çünkü sebzeli ve proteinli başlangıçlar, ‘grelin’ adı verilen ve açlığa neden olan hormonu baskılıyor. Sonuç olarak daha az kalori tüketebiliyoruz. İnsanlar aynı yemeği ters sırayla, yani önce karbonhidratla yediklerinde, bu grelin hormonu üç saatlik sürede çok daha fazla yükseliyor.Karbonhidratları en son yemek, midenizin bağırsaklara yiyecek gönderme hızını yavaşlatan ve insülin sistemleri üzerindeki yükü daha da hafifleten başka bir hormonu, GLP-1'i ortaya çıkarıyor.

Yemek sırası özellikle kahvaltıda faydalı olabilir. Shukla, gece boyunca yemek yemedikten sonra, öğün zamanı geldiğinde glikoz seviyenizin öğle veya akşam yemeğinden daha yüksek olabileceğini söylüyor. Kahvaltıya sebzeli omletle başlamanızı öneriyor. Kahvaltıyı çok tahıllı tost ile bitirmeden önce yumurta proteini ile bol miktarda sebze karıştırın.



Yumurtalı kahvaltı salatası
King's College London'da beslenme bilimleri profesörü Sarah Berry, “Öğün sıralamasının gün boyunca devam eden bir etkisi olduğunu biliyoruz” diyor. Berry, öğle yemeğinden sonraki sağlıksız glikoz seviyelerinin, kısmen kahvaltıda glikozun yükselip yükselmediğine göre şekillendiğini ve kişisel kahvaltı menülerimizde karbonhidrat ağırlıklı tahıllar ve simitlerin hakim olduğunu tespit etti.

Shukla, “En iyi sonuçlar için tabağınızın yarısının sebze, yüzde 25'inin protein ve yüzde 25'inin karbonhidratla kaplı olduğunu düşünün” diyor. “Ancak daha küçük bir başlangıç kan şekerini düzenlemeye de yardımcı olabilir” diye ekliyor.

Proteinli bir atıştırmalık

Glikoz seviyelerini düzenlediği gösterilen bir başka seçenek: sebze olmayan bir protein başlangıcı. Karbonhidratlardan önce tek başına protein almak, glikoz artışlarını önleyebilir ve tokluğu artırabilir. Senich, yulaf ezmesinden önce, her ikisi de iyi birer protein kaynağı olan şekersiz süzme yoğurt ya da kuruyemiş tüketmeyi tercih ediyor. ‘Bademli bir atıştırmalık’, yemek sonrası glikozu yüzde 15 oranında azaltıyor

Nispeten düşük şekerli meyveler de ön yükleme olarak bir miktar fayda sağlayabilir. Bazı çalışmalar, çilek gibi bazı meyvelerdeki yüksek lif nedeniyle, diğer karbonhidrat türlerinden önce bunları yemenin GLP-1 hormonunu artırabileceğini ve meyveyi en son yemeye kıyasla iştahı bastırmaya yardımcı olabileceğini belirledi. Bu etki kilo kaybını destekleyebilir, ancak önce meyve tüketmenin kan glikoz seviyelerini kontrol etmeye yardımcı olup olmadığı konusunda araştırmalar tartışmalı.

Orijinal metin: Matt Fuchs/TIME
0
hoot
(28.10.25)
Kalorisini düşüremezsiniz ama kızartırsanız glisemik indeksini düşürmüş olursunuz bu da vücutta daha rahat öğütülmesini sağlar. Yani diyette de olsa ekmek yiyecekseniz kızarmış ekmek ilk tercihiniz olmalı.
0
mermaidd
(28.10.25)
Dondurup oda sıcaklığında çöz ve ye (nişasta retrogradasyonu).
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(29.10.25)
(5)

devlet hastanesi doktoruna hediye verilir mi?

matilda
merhaba, annem yakın bir zamanda ameliyat olacak. doktoru çok iyi, çok ilgili biri. bi hediye vermek istiyoruz böyle kahve fincanı gibi falan, orada da kullanabileceği bir şey olsun. şık bi fincan takımı, kaliteli de bi türk kahvesi alırız diye düşündüm. bu yasak mı? rüşvete falan girer mi? yasak de
merhaba,
annem yakın bir zamanda ameliyat olacak. doktoru çok iyi, çok ilgili biri.
bi hediye vermek istiyoruz böyle kahve fincanı gibi falan, orada da kullanabileceği bir şey olsun. şık bi fincan takımı, kaliteli de bi türk kahvesi alırız diye düşündüm.
bu yasak mı? rüşvete falan girer mi? yasak değilse kaliteli türk kahvesi istanbul'da nereden alınır?
teşekkür ederim.
0
matilda
(28.10.25)
girmez cok yaygin bir sey zaten. mandabatmaz turk kahvesi beyoglunda
0
ala09
(28.10.25)
Biz divan'dan kaliteli çikolata yaptırmıştık. Ekibe de ağam'dan baklava.
0
logisticsmanager
(28.10.25)
yasak değil verebilirsin.
0
jelly bear
(28.10.25)
Kahve için Eminönü'ne gidersen Kurukahveci Mehmet Efendi'nin taze çekilmişi güzel oluyor.

Bir de online sipariş için Selamlique önerebilirim isimlerinden nefret etsem de kahveleri oldukça kaliteli.
0
chicha_v2
(28.10.25)
Yaygın bir şey. rüşvet olacağını sanmıyorum. nacizane tavsiyem doktorunuz hediyeyi kabul etmezse ve siz de hala emeğini ödüllendirmek isterseniz cimerden teşekkür yazabilirsiniz. üstlerine karşı onun için iyi ve ona da moral olacaktır. annenize şimdiden geçmiş olsun.
0
bogurtlenliporsuk
(28.10.25)
(13)

Chemtrail olayı

messina123
Uçaklar sprey sıkıyormuş yağmur yağmıyormuş. Ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında
Uçaklar sprey sıkıyormuş yağmur yağmıyormuş. Ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında
-12
messina123
(24.10.25)
duz dunyacilarin dandik palavralarindan biri
+3
cooperr
(24.10.25)
Buna inanan kitleyle "aşıya çip taküyürler" diyen kitle aynı.
Mesela 2 yıl kadar önce chemtrail olayına inanan bir tanıdık dayı "3 ay içinde vampir virüsünü salacaklar gençler dikkatli olun, virüs bulaşan kafayı yiyecek çevresindekilere saldırmaya başlayacak, mesela bir polise bulaştı diyelim çekip tarayacak milleti" falan diyordu. Aradan 2 sene geçti şimdi de "farklı pazarlıklar yaptılar, rafa kaldırdılar ama yapacaklar" diyor.
+3
anatomik
(24.10.25)
Kayınvalidem bu.
Maalesef hanım çok üzülüyor annesinin kafayı yemesine. Gerçekten çok iyi kadın ama tv falan açıksa ya da ağzından buna yorulacak şeyler çıkarsa chemtrail'den covid kısır yapıyora, oradan her şeyi bigpharma yönetiyora, abd'de seçimler çalındıya, Avrupa'da seçimler çalınıyora falan filan peheey kafa açıyor.
Bu tarz şeyleri diyenlerin olayi misal bunu yazıp altına bu olmazsa beni cümle alem öpsün diyemiyorlar, tutmayinca bahaneleri hep var. Bizim kayınvalidenin de tutmadığı ici sürekli bahanesi var.

Kısacası kafayı yemiş ve komplonun ne kadar zor olduğunu anlamamis kitlenin ürünü. Chemtrail ile zehirliyorlar. Peki kendi tanıdıkları? Yok onlara hap verip sağlıklı tutuyorlar. Peki bu uçağı yapan üretici, uçağı uçuran pilot, uçak firması, uçak firması teknisyeni ve bunlarin aileleri hep bu işin içinde mi? O noktada kafa yanıyor.
+3
logisticsmanager
(24.10.25)
Komplo teorilerinin en dandik olanlarından biri. Neyse ki yakın çevremde bu zırvalara inanan kimse yok.

Laf anlatmaya çalışmakla kendinizi yormayın, hem boşa zaman harcarsınız hem de dalaşma riskiniz var.
+2
10551037
(24.10.25)
Önerme o kadar saçma ki (üstüne alınma) soruyu anlamadım ilk okuduğumda 😅
+1
truf
(24.10.25)
düz dünyacılarla kanki bunlar. gerçekten çevremde ne kadar zar zor okul bitiren adam varsa bunlara inanıyor. amk 3 harfli marketlerden her türlü hazır şeyi alıp corona aşıları bizi kısır etti diyen adamların çoğu chemtrailci. her türlü kanserojen gıdayı ye sonra bizi havadan gazlıyolar.
+1
mikahakkinen
(24.10.25)
uçağın arkasından çıkan beyaz dumanı gören fizik bilmez, bilim bilmez, aklında sürekli bir komplo ya uğradığı teorisiyle gezen adamların yakıştırması işte.

biri uydurdu uçaklar bizi spreyliyor diye, biri de chemtrail diye isim taktı. sen istediğin kadar bilimsel açıklamasını yap inandıramazsın kimseyi. "haaa demek öyleymiş" demezler.
+2
kibritsuyu
(25.10.25)
Komplo teorisi doğru orada atılan kimyasal bizzat arkadaşım.

Sadece yağmuru değil beyin gelişiminide engelliyor insanların bunu komplo teorisi olduğuna inandırıyorjfncmmdöf

Palavradan ibaret sadece insanlar nasıl kolayca inanır kanıtı için uydurulmuş bir goygoy bile olabilir
+2
basond
(25.10.25)
böyle bir şey yapmak yerine şehrin su şebekesine 2 gram civa damlatmaları daha az maliyetli olmaz mı?
+1
duster
(25.10.25)
Komplo teorilerini çok severim okurum bazılarına da inanırım da bu chemtrail kadar sikko bir şey yok.
0
Hallegadola
(25.10.25)
merhaba. birds aren't real a kadar giden bir delilik hali bu. keşke ülkemize de gelse. biz büyük oyun yeğen ile cin, evliya, hızır mızır oralara sıkıştık kaldık.
0
libertine
(25.10.25)
@libertine

Öyle deme, son 23 senede Türkiye çok gelişti ve komplo teorisinin her türlüsü ülkemize geldi.

Aşı karşıtlığı pandemiden önce de vardı, sadece bu kadar bilinen ve yaygın bir şey değildi. Ben aşı karşıtlığı denen zırvayı ilk kez 2015 sonu gibi Zeynep Casalini'den duymuştum. O tarihte pek önemsememiştim elbette.

Anti psikiyatri diye bir şey var, bunların kendilerince platformları bir araya geldikleri mecralar YouTube kanalları falan var.

Meşhur ufolog Haktan Akdoğan'ımız var yıllardır.

Düz dünyacı var mıdır bilmiyorum, birini gösteremem ama olmaması imkansız.

Bilimden uzaklaşılan alanı komplo teorileri ve üfürükçülük akıl almaz bir hızla doldurur. Komplo teoriler ve üfürükçülük ayrılmaz bir ikili ve birbirlerini çok iyi tamamlayan bir saçmalıklar bütünüdür. Bu nedenle ben üfürükçülüğü, komplo teorilerinden ayırmıyorum kavramsal olarak. Bu nedenle şehirli beyaz yakanın itibar ettiği bir dünya postmodern cinci hocaların cinci hocacılık (spiritüel tatavalar, enerjiler, kuantumlar, aile dizimleri, her gün yeni adlarla karşımıza çıkan sikko terapileri, bilinç altı temizlikleri vs) faaliyetlerinin tamamı chemtrails gibi komplo teorilerinin mütemmim cüzüdür.
+2
10551037
(25.10.25)
düzdünya, aşı karşıtlığı, topuk kanı karşıtlığı, chemtrails'ler, q-anon, aya inilmedi, 5g'ler zararlı, reptilianlar, kanserin tedavisi var ama saklanıyor....

böyle bir sürü komplo teorisi var.
hepsi için demiyorum ama komplo teorilerinin bazılarında haklılık payı var.
var olan bir gerçeği örtmeye çalışmak yerine içine onlarca saçmalık eklenir, artık onda bir'lik o doğruyu bile görmezden gelirsin. bknz: "bir gerçeği yok etmek istiyorsan iyi saldırma, kötü savun" meselesi.

bazı komplo teorileri eğlence amaçlı ortaya koyulurken (q-anon mesela) bazıları da gerçekleri aptallıkla örtmek için üretilir.

neyin zırvalık olduğunu, neyin az da olsa haklılık payı var olduğunu kaçırdık artık.
0
biseysorcaktim
(25.10.25)
(4)

Aynı site içerisinde krediye uygun olmayan ev nasıl oluyor?

Cesario
Fiyatı ucuz yazıyor zaten diğer ilanlara göre.Krediye uygun kısmında da hayır yazıyor.Aynı sitede diğer ilanlar krediye uygun yazmış. Fotoğraflardan anladığım kadarıyla dairede yapılan bir değişim de farkedemedim.Yarın ilan sahibini aramayı düşünüyorum. Krediye uygun değilse gerçekten sebepleri ne o
Fiyatı ucuz yazıyor zaten diğer ilanlara göre.

Krediye uygun kısmında da hayır yazıyor.

Aynı sitede diğer ilanlar krediye uygun yazmış. Fotoğraflardan anladığım kadarıyla dairede yapılan bir değişim de farkedemedim.

Yarın ilan sahibini aramayı düşünüyorum. Krediye uygun değilse gerçekten sebepleri ne olabilir?

Not: kiracılı daire bu arada.
0
Cesario
(24.10.25)
Abi hemen söyleyeyim;
Bizim site eski kooperatif. 5 bina var. Bunlardan 2si ya da üçü imar affinda tapu aldı.
Iki tanesi almadi, saçma geldi onlara.
Şimdi bu üçünden ev alacaklar kredi alabiliyor ama diğer ikisinde alamıyor. Ama hepsi aynı site.

Bir de tabi aynı binada olup kredi olur/olmaz diyenler var. Emlakçı hatası olabilir.
0
logisticsmanager
(24.10.25)
yukarıdaki arkadaşa ek olarak; yönetim planında konut olarak görünmeyen veya ortak alan olan yerleri konuta çevirebiliyorlar. bunlara da doğal olarak kredi çıkmaz.
0
ground
(24.10.25)
Bambaşka bir durum da büyük sitelerde büyükinşaat firmaları 1.500 ev için kredi ile banka ile anlaşıyor. Zaten inşaat sürecinde sadece bir bankanın bir şubesi ile anlaşılıyor genelde.

Bina bitince krediyi erken ödeyenler evlerinin tapusunu alabiliyor. Bazı kişiler evlerin kredisi bitmiş olsa bile bankadan ipotek kaldırma yazısını alamıyordu.

Bunun nedeni de İnşaat firması kendi kredi çekmiş ve kredi için de bu inşaatı ipotek göstermiş.

İstanbul'da böyle evler var biliyorum. Tapu bile devredilmiyor ya da inşaat firmasında devrediliyor gibi saçma durumlar olaibliyor.
0
liberal
(24.10.25)
Bazı ev sahipleri, satışta evi değerinde göstermek istemediği için krediye uygun değil yazıyor. Gelir vergisinden veya tapu harcından kaçmak için öyle yazmış olabilir.
0
nickini vermek istemeyen uye
(24.10.25)
(14)

mizahta ve komidede ifade özgürlüğü

put it in your appropriate place
Bakış açınız ve düşüncesiniz nedir?Benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır. Her şaka, espri ve mizah yapılır. Sadece yeri ve mekanı vardır. Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey. Gerçi bu durumda ifade özgürlüğü engellenmiş oluyor ama sonuçta salyangoza talep olmaz.Birde mizah ve komedi
Bakış açınız ve düşüncesiniz nedir?

Benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır. Her şaka, espri ve mizah yapılır. Sadece yeri ve mekanı vardır. Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey. Gerçi bu durumda ifade özgürlüğü engellenmiş oluyor ama sonuçta salyangoza talep olmaz.

Birde mizah ve komedi yaparken amaç dalga geçmek, alay etmek ve küçük düşürmek olmamalıdır. Olduğunda o mizah ve komedi olmuyor, aşağılamak oluyor.
+1
put it in your appropriate place
(23.10.25)
Eylemin bir 'dalga geçme, alay etme, küçük düşürme' mi olduğu, eğer öyle ise tolere edilir dozda mı olduğu konularına bir 'sansür kurulu' mu karar verecek peki?
+4
Mirket
(23.10.25)
insanın ağzından her şey tereddüt etmeden çıkabilmeli ve bu hukuki olarak koruma altında olmalıdır.

bak mesela sen daha sorduğun soruda bile kendinle çelişiyorsun.

bizim bunları kavramamıza daha 200 yıl var.
+5
yurtsuz john
(23.10.25)
@yurtsuz john;

tam olarak çeliştiğim kısım neresi? Anlamak için soruyorum. Müslüman salyangoz ikilem mi? Bundan bağımsız bizim bunları kavramamıza daha 200 yıl var görüşüne hak veriyorum.

@mirket;

sansür kurulu ve benzeri kavramlar asla olmayacak. zira sansür kurulunu kim seçecek? neye göre karar verecek? (bkz: quis custodiet ipsos custodes?)
0
🌸put it in your appropriate place
(23.10.25)
insanların duyguları kaale alınmaksızın her şey her yerde söylenebilmeli. amerika bunun uygulanışına güzel bir örnek. düşünsene istediğin herkese saydırıyorsun ve sabah uyandığında hala işinden atılmamışsın, kelepçelenmemişsin. rüya gibi.

bir de,
"benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır"
"ama"
aması yok işte. "sınırsız" ve "ama" aynı yerde olmuyor. "insanları incitmeyecek ölçüde insanlar kendini ifade edebilmeli" diyebilirsiniz, aksi takdirde post-modern bir anlayışta olduğunuz hâlde kendini çağdaş ve ilerici göstermeye çalışan sıradan bir anadolu insanı izlenimi veriyorsunuz.
+2
herzan
(23.10.25)
Bence bu konuda sınır şu, atıyorum biri sizi hiç alakadar etmeyen bir hassasiyet (LGBT) hakkında şaka yaptı ve güldünüz veya sorun etmediniz, o zaman sizin de hassasiyetinize şaka yapılabilir.
+2
olaylar olaylar
(23.10.25)
senin için sınırsız değilmiş.

Ben South Park ile büyüdüm. Orada söylenebilen her şeyin söylenebilmesi ve şakasının yapılabilmesinden yanayım. Küçük düşürmek olmamalı diyorsun da, mesela Saddam şeytan ile gay ilişki yaşıyordu. Bir grup insan için bi lideri küçük düşürmüş sayılabilir. Geçenlerde (izlemedim ama) Trump'ı gömmüşler bayağı. Bu olmamalı mı mesela? Zamanında tacizci rahiplerle aşırı dalga geçmişlerdi. (rahipler, çocuk taciz etmeyeni garipsiyordu) Komple dini aşağılıyor gibi bişey...
+5
nhk ni youkosu
(24.10.25)
İnsanların duyguları kâle alınmaksızın konuşulmamalı. Mizah da seviyeleri olan bir kavram, herkes her mizahı anlamaz, süt bebesine pastırma yedirmenin âlemi yok. Halbuki bu bilerek isteyerek yapılıyorsa orada kötü niyet vardır, kesin ve net. Kaos oluştuğunda suçunu kesinlikle kabul etmez bu kötülüğü yapanlar.

Mizah bir izah çeşididir ve kaliteleri, seviyeleri vardır. Zekâ gibi. Her zekâ ve her kültür her mizahı anlayacak diye bir kaide yoktur. İnsanların hassasiyetlerine saygı göstermemek kavga doğurur. Amaç buysa dilinizin kemiği olmayabilir evet.
-5
muhayyer divan
(24.10.25)
nhk ni youkosu +1

Yazdiklarin birbiriyle celisiyor; Hem ifade ozgurlugu sinirsiz olmali diyorsun hem dalga gecmek, kucuk dusurmek, alay etmek olmaz diyorsun. Herseyin ucu bir yerlere dokunuyor, herseyden birileri rahatsiz oluyor ya da alay edilmis hissediyor...

Gecenlerde bir stand up izliyorum; komedyen seyircilerina arasindaki Stephen Hawking ayarinda bir engelli vatandasa seni buraya kesin engelli otoparkina araclarini parkedebilmek icin getirmislerdir diye girdi olaya :) Hahaha Ne guldum.

Meksikalilarla, Cinlilerle, Anne babasiyla, dogdugu yerle, Hindistanlilarla, engellilerle, sismanlarla, kellerle, genc esi olan yasli erkeklerle... stand uplarda surekli dalga geciliyor .

Stand up'in asil tadi riskli bolgeye girince, bir seylerin ayari kacinca cikiyor. Insanin gozlerinden gulmekten yas getiren anlar hep bunlar.
+6
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
Sorun aslında kime göre neye göre sınır.
Misal biri der din kutsalim, sınır. Biri der millet kutsalim sınır, biri der futbol takımım sınır, biri der cinsel tercihim sınır ohooo.

Yani sizin güldüğünüz bir şeye başkası bu soylenmemeli diyebiliyor.
+2
logisticsmanager
(24.10.25)
"her şeyin mizahı olur ama hakaret olmaması lazım" gibi bir ifade ile kanun yapmaya çalışırsanız, şunlara benzeyen bir şey yaşarsınız:

1- her çalışanın sorgusuz sualsiz grev hakkı vardır ancak kamu düzeni, devletin güvenliği gibi sebeplerle, devletin grevleri iptal etme hakkı vardır. kimse grev yapamaz hale gelir.

2- anayasada "herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir" yazıyordur ama devlet kamu düzenini falan öne sürerek hoşuna gitmeyen gösterileri iptal ediyordur.

mizah da böyle olur. devlete yetki verdiğin anda, nasrettin hoca fıkrası bile anlatamaz hale gelirsin.
+5
co2s2
(24.10.25)
Mizahı muğlak belirsiz tanımların içine hapsederseniz o mizah falan olmaz. " Toplumun değer yargılarına zarar veren" gibi bir tanımı her yerde görürsünüz. Kimdir bu toplum, kim belirlemiştir bu değer yargılarını, herkes bu değer yargılarını kabul etmiş midir gibi soruların ise yanıtını hiçbir yerde göremezsiniz.

"İnanmasan da saygı duymalısın" bu cümleyi de duyarsınız, belki siz de aynı fikirdesinizdir. Buradaki sorun "saygı duymalısın" beklentisinin yanlışlığından kaynaklanıyor. Öncelikle inanmadığım şeye neden saygı duyayım? zaten saygı duysam o fikre, görüşe yakın olurdum/inanırdım. Dünyanın düz olduğuna inanan, uçaklardan bizi spreylediklerini düşünen adamın fikrine neden saygı duyayım? Bu fikrin aptalca olduğunu söylediğimde alınıyorsan bu senin problemin?

Evet bu fikirlere saygı duymuyorum ve yeri geldiğinde en ofansif şakaları da yapıyorum. Ama mesela gidip bu fikre sahip insanları yakarak öldürmeye çalışmıyorum, yolda gördüğümde nasıl böyle düşünürsün diyerek saldırmaya, dövmeye çalışmıyorum. Çünkü saygı duyduğum şey, isteyenin istediğine inanma ve söyleme özgürlüğü; fikirlerinin kendisi değil. Ancak beklenen şey kendi fikrini bile söylememen, çeneni kapatıp sanki sen de öyle düşünüyormuş gibi davranman. Üzgünüm ama bunun adı saygı duymak falan değil.
+3
thracia
(24.10.25)
doğru içerikte her şeyin şakası yapılır benim için mahsuru yok. ricky gervais'in bi gösterisinde kanser üzerinden çok güzel açıkladığı bir örnek vardı bununla ilgili onu bulamadım ama şuna sonuna kadar katılıyorum: www.youtube.com
+1
bay b
(24.10.25)
@nhk ni youkosu Ben de gençliğimi South Parkla geçirdim. Haziran 2022ten beri Family Guy izledim Mizaha bakış açıma etkileri çoktur.

@thetruenorthstrongandfree1 Söylediklerinizde dalga konusu göremedim açıkçası. Sanırım dalga geçmek alay etmekle düşündüklerimiz aynı değil. Orada olsaydım ben de gülerdim muhtemelen.

Düşüncelerime gelen eleştirileri hak veriyorum. Sanırım kendimi yanlış ifade etmiş olabilirim. Dalga geçmek, alay etmek ifadeleriyle aklımıza gelenler aynı değil sanırım. Şöyle ifade edeyim; ego tatmini sağlamak ve prim sağlamak amacıyla küçük düşürmeye çalışmaya karşı olduğumu söyleyim.

hassasiyet, değer ve kutsal hakkında yapılan mizahlara ve komedilere güldüğüm çok oldu, oluyor ve olmaya devam edecek. Bundan dolayı benim hassasiyetime, değerime ve kutsalıma yapılan mizahlara ve komedilere de gülüyorum. Başkasına yapılırken iyiydi, bana mı yapılınca mı kötü oldu?!?!?11

Yoksa gelen cevaplardan hemen hemen aynı fikirde olduğumuza kanaat getiriyorum. Her şeyin mizahı vardır.
0
🌸put it in your appropriate place
(24.10.25)
İnsanlar saldırganlıklarını mizah adı altında gizlemediği ya da benzeri kendine yapıldığında "foşik" diye ağlamadığı sürece her konuda mizah yapılabilir. Kişiye yönelik olanlarda ise karşıdaki kişiye doğrudan yapılan mizah, karşıdakine bağlı. Rahatsız oluyorsa uzatmamak lazım ama dolaylı yoldan yapılan için ise sınırlar biraz bulanık.

Örneğin bir arkadaşınızın yüzüne karşı yaptığınız espri onun izin verdiği kadar ağır olacakken, internette yapılan bir paylaşıma ya da internette ünlü olmuş birine yönelik espri sınırları daha esnek olmalıdır. Paylaşım sahibinin sınırları aşılabilir.
0
nawar
(24.10.25)
(7)

gümüş almak mantıklı mı? nereden alalım.

mikahakkinen
yatırım için?
yatırım için?
0
mikahakkinen
(21.10.25)
Gümüş ons şu anda gün itibariyle %7,23 düşmüş durumda ve göstergeler düşüşün devam edeceği yönünde. Kısa vade için alınabilir zaman değil gibi duruyor. Uzun vade için diyorsan alınabilir tabi. Fiziki gümüşte alım satım arasındaki makas altındaki gibi değildir çok daha fazladır. Hava ile teması zaman içinde kararmasına neden olur.
Gümüş hesabı açan bir banka veya aracı kurumdan kaydi gümüş almanı veya borsada işlem gören GMSTRf adlı borsa yatırım fonunu öneririm.
0
Mirket
(21.10.25)
2021de 7 lira civarıydı gramı. ufak ufak almıştım. şimdi baktım 2023 ekimde 19 liradan bozmuşum. şu an gramı 70 tl. düz mantıkla uzun vadede kazandırıyor demek ki.
0
elorelia
(22.10.25)
Şu anda fiyat yüksek doğal olarak, öncesinde senin de aklında yokken şimdi almayı düşünüyorsan bil ki çoğunluk böyle düşünüyor, Altına nazaran çıkışı da iniişi de daha serttir gümüşün. Saklama imkanın varsa daima fiziki önceliklidir.
0
kumandanim
(22.10.25)
Kardeşim ve öğretmen sevgilisi yapabildiklerinde ya altın ya da gümüş alıyorlar. Demek ki mantıklı. Gelir çok kısıtlı çünkü.
0
muhayyer divan
(22.10.25)
değil tabii ki de. son dönemde çok fazla arttı.
0
biravekahve
(22.10.25)
Altın ve gümüş türk lirası ile değerlendirirsen çok süper diyebilirsin belki.
Dolar olarak bakarsan 2011 yılında gümüş almış olsaydın aynı değere yeni ulaşıyor olacaktın. Kısacası 14 sene boyunca paran ölü durumda olacaktı.
2020 yılında alsan aynı fiyata gene 2025te gelecekti.
2000 öncesine hiç girmiyorum çünkü orası resmen katliam.
Daha dolar enflasyonu falan katmadik işin içine.

Böyle sağdan soldan duyulan şeylerle girip sonra 2020-2025 arası ya da 2011 2025 arası yaşayıp psikolojik olarak normal olacaksaniz alın. Yok ters dönerse kafayı yiyecekseniz tabiki girmeyin.
www.macrotrends.net
0
logisticsmanager
(22.10.25)
yazın düşükken ben de aldım. ama şu anda düşüşe geçtiği için şu an almak mantıklı değil. yutubdan yorumlarını takip edip en dibe geldiği zaman almak mantıklı. şu an alma bir iki hafta boyunca düşer ve zarar edersin.
0
Sadece soruyorum
(22.10.25)
(11)

Türkiye'de en yaşanılır yer neresi?

biergarten
Merhaba, sizce Türkiye'de neresi yaşamak için en iyi yerdir?Yaşamaktan kastım, çevredeki insanların insan olması, altyapının düzgün olması, dışarıya çıktığında en azından ihtiyacını karşılayacak kadar market, kafe vs. yer bulunması, ulaşımın rahat olması, havanın genel itibariyle iyi olması vs.
Merhaba, sizce Türkiye'de neresi yaşamak için en iyi yerdir?

Yaşamaktan kastım, çevredeki insanların insan olması, altyapının düzgün olması, dışarıya çıktığında en azından ihtiyacını karşılayacak kadar market, kafe vs. yer bulunması, ulaşımın rahat olması, havanın genel itibariyle iyi olması vs.
+1
biergarten
(21.10.25)
datça

daha büyük yer/ulaşım için: dalaman, marmaris, fethiye

turist yazın olur genelde. turist ve kalabalık sorun edilecekse oralarda daha az turistik bir yer olabilir. merkez dışında da yaşanabilir tabii ve merkeze istediğin zaman gidersin

büyük şehir olarak çanakkale olabilir ama dezavantajları var tabii

not: istanbul ve izmir diyen de çıkar. ama genel düşünürsek son zamanlarda insan ve demografi yüzünden kaybediyor. insanlara çok maruz kalmadan, iyi bir semtinde veya şehir dışında da yaşayabilirsin. kişinin durumuna göre değişir.

ya da daha mütevazi ve doğaya yakın yaşam da düşünen olur. onun için karadeniz'de bir yer diyen de çıkabilir mesela
0
ermanen
(21.10.25)
İl, ilçe, kasaba olması fark etmez. Mahalle bile olur.
0
🌸biergarten
(21.10.25)
Antalya, Samsun
-1
arbre
(21.10.25)
İzmir'de Karşıyaka Anadolu Caddesi sınır olacak şekilde sahil kesimi, Alsancakta sınırları tam belirleyemedim ama tüm semt diyebilirim. Sonra Varyant sınır, İnönü caddesi sınır olacak şekilde Fahrettin Altay'a kadar sahil.
Bu sınırlar dışında da bölgeler var ama sınır çizemedim onlara şimdi.
Saydığım yerlerde özellikle Karşıyaka depreme karşı çok duyarlı, evler eski ve taban suyu çok yüksektir. Onun için büyük bütçe gerektirir ama Bostanlı mahallesine bakılabilir. Ama orada da eski İzmir insanı atmosferini alamazsın.
0
Mirket
(21.10.25)
İzmir için @mirket +1

Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe ve Bornova'nın bazı mahalleleri de buraya eklenebilir. Ama tam sınır çizmek zor evet.

Eskişehir'de Vişnelik, Sümer, Akarbaşı mahalleleri civarı da bence çok yaşanabilir semtler.
0
nundu
(21.10.25)
Kastamonu/Cide
0
antihero
(21.10.25)
İzmir Narlıdere'de son durağa doğru olan yerler. Hala yeşil, deniz görüyor ve denize ulaşım da kolay. Otobana giriş kolay. Insani da eskiden ben çocukken süperdi, şu an bilmiyorum tabi. Ama evlerin yaşları baya yüksek.
0
logisticsmanager
(21.10.25)
zengin muhitlerin alayı yaşanılabilir.
+2
mikahakkinen
(21.10.25)
İzmir için mirket +1

İstanbul'da Bağdat Caddesi'nin güneyinde, Yoğurtçu Parkı ile Göztepe 60. Yıl Parkı arasında kalan bölge birinci öncelik, yine iki park arasında kalan, hatta Suadiye'nin doğu sınırına kadar uzanan ve kuzeyde minibüs caddesine kadar olan bölge de ikinci öncelik olarak en yaşanılası bölge bence. Migros'un oradaki Beltur ve etrafı hariç tabii.

Özellikle Fenerbahçe Dalyan sahili civarı bence açık ara diğer her yerden iyi.
0
himmet dayi
(21.10.25)
kesinlikle çanakkale

trafik yok. bu sadece işe gidip gelirken işinize yaramıyor, dışarı çıkmak istediğinizde şak diye istediğiniz yere gitmiş oluyorsunuz. her gün fazladan 1-2 saatiniz oluyor. istanbul 3 saat, izmir 4 saat.

genel olarak güvenli bir şehir. öğrencileri saymazsanız çok fazla göç almıyor. bu yüzden de kendi içinde istikrarlı ve samimi bir nüfusu var. kimse kimseye laf etmez, herkes kendi derdindedir.

temiz hava, muazzam manzara. denize girmek için merkezden 10 dk yol gitseniz muhteşem plajlar var. biraz daha giderseniz assos'tasınız, Kazdağları'ndasınız. Bozcaada var, Gökçeada var. Truva'da ve Gelibolu yarımadası'nda inanılmaz bir tarih var.

istanbul'la izmir'le karşılaştırmak mümkün değil tabii ki ama çoğu şehirden daha canlı bir sosyal hayatı var. mutfak kültürü olmasa da, taze ürünler var. balık var.

daha anlatırdım ama sonuç olarak çanakkale süper bir yer. iş imkanım olsa saniye durmam.
0
co2s2
(21.10.25)
oncelikle turkiyenin hicbir yerinde altyapi iyi degil, 3. dunya ulkesinin bunun imkani yok.
onu gecersek senin aradigin yer ege sahili..
0
cooperr
(21.10.25)
(7)

Hayatınızda en dibi gördünüz mü?

messina123
Üniversite sonrası istanbula taşınıp işe başladığım ilk 2-3 aylık dönem hayatımın en dibiydi. Evimde 1 tane eşya yoktu. Bodrum katında bir evdi. Çamaşırlarımı valize doldurup 1 saat yürüyerek yıkamacıya götürür yıkatırdım. Ev 1+0’dı. Sadece pencereye yakın yerinde telefon çekerdi. Doğalgazı geçtim ş
Üniversite sonrası istanbula taşınıp işe başladığım ilk 2-3 aylık dönem hayatımın en dibiydi. Evimde 1 tane eşya yoktu. Bodrum katında bir evdi. Çamaşırlarımı valize doldurup 1 saat yürüyerek yıkamacıya götürür yıkatırdım. Ev 1+0’dı. Sadece pencereye yakın yerinde telefon çekerdi. Doğalgazı geçtim şofbenim bile yoktu o yaz tamamen soğuk suyla duş aldım. İstanbul’a ilk kez geldiğim için 1 tane arkadaşım yoktu. Ailem 1000 küsür km uzaktaydı. Aksi gibi bilgisayarım üninin son günlerinde anakartı yanmıştı. Bilgisayarım, buzdolabım falan hiçbir şey yoktu evde. Sadece ikinci el yayları belime batan bir yatak vardı. İlk maaşımla a101’de o dönem bayağı ucıza xbox gelmişti xbox almıştım. Bir de ufak bir tv. Sonra internet bağlattım. Buzdolabım yoktu ama xboxum vardı. Böyle de vizyonerdik işte. İlk koltuğumu 1.5 sene sonra almıştım mesela. Aklıma gelince yazmak istedim. Bodrum kattaki evi bir kez su basmıştı. 1 sene sonra kaçtım oradan çatı katına gittim. Orada da çatıdan su basmıştı evi :d

O günlerden şimdiye 6.5 sene oldu. Arabam bile var artık. Aklıma gelince yazmak istedim. Karı kız işlerini beceremedim ama biz de bir şeyler başardık hayatta.

Sizin var mı böyle dibi gördüğünüz bir hikayeniz?
+2
messina123
(20.10.25)
sizinki kadar kötü olmasa da istanbul'a ilk geldiğim dönem. ev eşyalarını ailem almıştı. maaşın yarısı kiraya gidiyordu. o sırada alınan eşyaların bazılarını 15 yıl geçti halen kullanıyorum.
0
inheritance
(20.10.25)
Var, 5-6 yıl kadar sürdü.
En dip noktası şuydu sanırım. Hafta sonu paraya sıkışmıştım. Ama öyle böyle değil. Marmaray'la Üsküdar'a gittim. Annemin bir arkadaşı Beşiktaş'tan oraya geçip elden para verecek bana. Kadın beni vapur tutacak gibi, karşıya geçemiyorum demez mi. Orada kaldım; ne karşıya geçebiliyorum, ne eve dönebiliyorum. Kimseden benim için Akbil basmasını da isteyemedim. Bir arkadaşımdan rica etmiştim gel beni al buradan diye. Çok kötü zamanlardı.
0
auroraaurora
(20.10.25)
Konu çok ilgi çekici, tebrik ederim :)

İlaveten herkesin bir istanbula geliş hikayesi var evet, benimkini de paylaşayım.

En dip olduğum dönem üniversite tezini tek derse bırakmam ve sürecin uzamasıyla dibe vurduğum dönem diye düşünüyordum ki askerliğin daha sarsıcı dibiyle yüzleştim. 5 kuruşum yoktu diyebilirim, hala aileme kızgın olduğum dönemlerden biridir bu. Arkadaşlarımla çarşı iznine çıktığımda bahane yapar işim var der onlardan kopardım, onlar yerken, eğlenirken ben ücra köşelerde bekleşirdim askerliğin son dönemlerinde.

İstanbula gelişim dudullu otogarında inişimle başladı. Bir arkadaşım konaklamamda yardımcı oldu onun yanında kaldım sağolsun 2-3 ay kadar. Askerlik sonrası da devam etti yani dip durumu. Sonra bir iş bulup ufaktan çarkı döndürdük falan...

Özetle sanırım askerlik sonları hatırladığım en dip dönemdi, çok oldu ama aklımda kalan o sanırım askerliğin ilave sıkıntılı atmosferi ile birleşince.
0
va
(20.10.25)
Evet lise döneminde sadece ben değil ailem ile birlikte dibi görmüştük. Babam ödenmeyen çekler nedeniyle batmıştı ve bir sürü yerden icralık olmuştuk. Şirketi de yoktu tüm borcu malı mülkü satarak anca ödedik. O ara tabi ki haciz için gelindi gidildi. Şuanki gibi de değildi durum çatır çatır malları kaldırıyorlardı.

Neyse ben de öncesinde babamın işleri iyi olduğundan özel bir lisede okuyordum. Tabi ki yarı dönemde okulu değiştirmek zorunda kaldım ve üniversite sınavlarına o şekilde hazırlandım. Test kitabı masrafı olmasın diye iddia oynayarak kitap aldığımı bilirim. Bambaşka bir ortamdı lise o yüzden halen hiç sevmiyorum ve hatırlamak istemiyorum lise yıllarını.

Sonunda babamın borçlar bitti tabi babasından kalan mallar da gitti. Ben üni okudum evlendim ve kendimize göre düzen de kurduk. Ama o yılları hatırlamak istemiyorum halen.
0
drako
(20.10.25)
herkesin en dibi kendine tabii ki ama ben sanırım şu aralar kendi dibimi yaşıyorum. işimden kovuldum, maddi sıkıntılarım var. babam 2 haftadır hastanede. boşandım bir kaç ay önce, oğlumu 2-3 haftada bir görebiliyorum başka şehirde olduğu için.
0
co2s2
(20.10.25)
Herkesin dibi kendine sanırım. Hayat dipsiz bir kuyu gibi, kovanın ne kadar düştüğüne ve çıktığına bağlı. İçinin ne kadar dolduğu, yaşadığın tecrübelerle alakalı. Kimisi savaşın ortasında hayatta kalmaya çalışıyor, kimisi yatalak/felç kalıyor, kimisi ölümcül bir hastalıkla boğuşuyor. ve bir bakmışsın, ölmüşsün, toprağın dibindesin. en dip burası.

bu arada hikaye çok var da (hem maddi hem manevi), ben mutlu olanları inşa etmeye çalışıyorum, diptekileri dibe gömmek için.
0
ermanen
(20.10.25)
Tahminen Fransa'ya ilk geldiğimde bulduğum ilk işe "başka iş bulamam" diye atlamam ve Fransa'nın kuzeyinde kendimi bulmam. Bu noktada geçici kontrat sebebiyle ancak 1+0 bir ev bulabilmem, banyo giderinin sürekli tıkanması, bulaşık makinesi olmadığı için elle döndürülen bir makine almak ve evde görsel olarak bırakılan eski bir taş duvarda nemden siyah küf cikmasi, onlari temizlemek falan vs vs 4 ay sürdü toplam macera. Düşündüğüm zaman gerçekten daha düşük olmadı. Isin stresi sebebiyle uyuyamamak da vardi. Gerçekten orada isi bırakıp kendime yeni is arama karari almak yaptığım en mantıklı şeydi.
0
logisticsmanager
(20.10.25)
(9)

Havuzdan sonra

Lubb
Spor olarak havuza gidiyorsunuz. Havuzdan sonra güne devam edeceksiniz havuzdan çıkınca duş alıyor musunuz? Öncesini değil sonrasınu soruyorum?
Spor olarak havuza gidiyorsunuz. Havuzdan sonra güne devam edeceksiniz havuzdan çıkınca duş alıyor musunuz? Öncesini değil sonrasınu soruyorum?
0
Lubb
(18.10.25)
Havuz kimyasallarından kurtulmak için, saç, göz ve cilt sağlığınızı düşünüyorsanız mutlaka alın.
+4
Mirket
(18.10.25)
Tabii ki. Havuz suyu aslında iğrenç. Milletin kılı, tükürüğü var. Havuzda ve evde iki kez duş alırım.
+1
arbre
(18.10.25)
evet alıyorum
0
yurtsuz john
(18.10.25)
Tabiki.
0
logisticsmanager
(18.10.25)
Havuzdan çıkar çıkmaz sadece su ile duş alıp saunaya giriyorum. Eve girince ayrıca duş alıyorum.
0
inheritance
(18.10.25)
tabi ki. havuzdan sonra duş almadan olmaz.
0
abelardo
(18.10.25)
Havuza girmeden önce üstüme su tutmadan, ciktiktan sonra da dus almadan asla hayatima devam edemem. Klor kokusu vs cok kötü. Bir de tüm gün onl gezmek? Tüm vücudumu o kimyasalla tüm günp gecirtemem.
0
kuehles blondes
(18.10.25)
havuzdan sonra duş alırım. denizden sonra almasam da oluyor.
0
co2s2
(18.10.25)
Kesinlikle, hatta ozellikle sacimi yikayacagim gunlere denk getiriyorum havuza gitmeyi ki sacimi ust uste iki gun yikamayim. Siz de mutlaka yikanin, klor zararli bir sey.
0
kassiopeia
(18.10.25)
(3)

altının ani yükselişi ev ve araba fiyatlarını artırır mı?

steve rogers
ne düşünüyorsunuz? bu etki tepki doğurur mu piyasalarda
ne düşünüyorsunuz? bu etki tepki doğurur mu piyasalarda
0
steve rogers
(18.10.25)
Döviz olsa, petrol olsa falan anlarım ama ne ev ne arabada altınla alakalı bir şey yok.
Misal çin'in abd ve Avrupa'ya yollanan ürünlere kontrol uygulaması bundan kat kat daha ciddi olay.

Altın bilmem kaç aydır artıyor, piyasanın bir tepkisi yok çünkü günlük hayatımızda altın ile yaptığımız bir işlem yok.
0
logisticsmanager
(18.10.25)
Tl'den çıkmaya başlayan yatırımcı ilk altına uğrar genelde, bu da kısa vadede emlak piyasasına kaymasını engeller; haliyle pozitif etkisi beklenmez, negatif başlar. Sonra altın doyar, emlağa kayar.

Tabii çok etmen var, krediler daha uygun hale gelirse altından çıkıp emlağa da kaymalar olabilir; o durumda yükselme beklenir.
0
Bruce
(18.10.25)
ev ve araç fiyatlarının artması için ya düşük krediler yada yatırım açısından alternatifsizlik olması gerekiyor.

Soru şu ?
Kar almak isteyen altın yatırımcısı parayı nereye yatırır ?

Her yatırımcı borsaya girmeyeceğine , mevduatta enflasyon altın bir getiri verdiğine göre.

Muhtemelen, altından çıkan para daha çok, 5 min. altın evlere özellikle 1 artı 1 şeklindeki evlere gidecektir.
0
Rao
(18.10.25)
(9)

Evden çalışma ve verimsizlik

ırene adler
Selamlar , 5 yıla yakın süredir evden çalışıyorum. Son zamanlarda verimim biraz düştü. Deadlinelar uyuyorum. Performansimda bariz bir düşüs yok ama ek araştırma gereken işlerden kaçıyorum.Sıklıkla kendimi koltuğa atıyorum. Bazen koltukta, yatakta bakıyorum. Böyle çalışmanın cok etkili olmadığını his
Selamlar , 5 yıla yakın süredir evden çalışıyorum. Son zamanlarda verimim biraz düştü. Deadlinelar uyuyorum. Performansimda bariz bir düşüs yok ama ek araştırma gereken işlerden kaçıyorum.

Sıklıkla kendimi koltuğa atıyorum. Bazen koltukta, yatakta bakıyorum. Böyle çalışmanın cok etkili olmadığını hissediyorum ama yine de yapıyorum. Bel fitigi teşhisin vardi iki yıl önce. Laptopu göz hizama aldım. Sandalyeye yastık vs aldim. Ama Çalışma sandalyesine oturunca sanki dikkatim ekstra dağılıyor gibi bu aralar.

Çalışma sandalyem cok iyi ve rahat değil. Üzerinde pek rahat hissettiğim söylenemez. O yüzden dağılıyor olabilir miyim? Çalışma sandalyesi önerilerini alabilirim.

Starbucksa gidiyorum mesela oradaki sandalyeleri koltukları vs seviyorum. Orda calistigimda sanki seri seri işleri kapatıyorum ve üzerime ciddiyet geliyor gibi.

Nasil yorumlarınız? Evde odağı arttırmak için neler yapıyorsunuz? Biraz modum da düşük gibi. Ondan da olabilir belki.
0
ırene adler
(17.10.25)
bu dediklerinizden yola çıkarak ilk iş evde kullandığınız sandalyeyi değiştirmek olmalı gibi duruyor.
0
biravekahve
(17.10.25)
5 yılda biraz mı düştü?
Benim 3 yılda neredeyse bitti. Artık güncel konuları araştırmıyorum, 5-6 aydır hiçbir şeyin üzerine koymuyorum. Çok lüzumlu değilse yeni geliştirme veya ekstra bir şey ortaya koymuyorum. Bu durumu da öz disiplin eksikliği olarak yorumluyorum.
Çaresi? Bence kalkıp erkenden işe gider gibi kafelerde çalışmak. Deftere notlar yazarak üzerini karalamak. Yeni fikirler için video izlemek, projeleri dolaşmak.

Bunu da 2 aydır düşünüyorum bakalım ne zaman yapacağım.
0
artıküyeolmakistiyorum
(17.10.25)
Aynı ben. Ama bu verim düşmesi değil. Ofiste olsam lak lak yapardım koltuğa uzanmak yerine.
0
Cezcez
(17.10.25)
Ben evden çalıştığım dönemlerde verimim düştüğünde ya da sırf habiattımı değiştirmek için bile kafeler, starbucks'a kütüphaneye vs gidiyordum. Evde odağı arttırmak için de ben pijamalarla çalışmamaya dikkat ediyordum. Pijamayla olunca sanki o ciddiyet baştan kopuyor gibi geliyor.
0
Amaranta ursula
(17.10.25)
@cezcez +1

Evet evde acayip şekillerde çalışıyoruz, toplantıları savsaklıyoruz da ofiste de yok sigaraya inelim, yok kahve içelim, yemeğe nereye gidelim gidiyoruz geri gelmiyoruz falan derken öğleden sonra da yine mola, çay, sigara, laklak derken bir bakmışsın günün yarısını yemişsin yine.

Evden çalışma çok büyük bir lüks ve bunu kaybetmemeliyiz :D

Arada ofisine git, arada kafeye falan ama evden çalışmak istediğinde çalışma özgürlüğümüzün olması müthiş bir şey.

Ofiste yalandan klavye tıkırdatanları görmek isteyen patronlara çok büyük laflar hazırladım.
0
chicha_v2
(17.10.25)
@chicha_v2 +98956
Ofise gittiğim zaman sigara içenlerle tüm gün kahve içiyorum. Uzaktan çalışma benim pozisyonuma özel bir durum şirkette yani ne zaman istersem gidebilirim. Fakat ne zaman gitsem normal işimi yapamıyorum. Beraber gitmesen o da olmuyor çok saçma bir hal alıyor durum. Birkaç gün üst üste gidersem ben gelmiyorum diyebiliyorum ama sırıtıyor işte. O yüzden kafe, kütüphaneye gidiyorum.
0
artıküyeolmakistiyorum
(17.10.25)
öncelikle iyi bir masa ve iyi bir sandalye şart. ikea markus kullanıyorum ben öneririm. bir üst modeli de iyidir. paraya kıy iyi bir sandalye al günde en az 6 saat oturacaksın sonuçta. mümkünse çalışma odasında kanepe tv olmasın. ben kendime ayrı bir çalışma odası yaptım dikkatim daha az dağılıyor.
fıtık için de fizik tedavi öneririm.
0
jelly bear
(17.10.25)
Sandalye +1
Ofise gittiğim dönemlerde muhabbet vs derken gene zaman gidiyor.
Yalnız sandalye olayı bende de var. Benimki fena değil ama ofisteki 1000€luk. Ondaki oturma pozisyonu ve rahatlık kesinlikle yok ve şu an full remote dönme isteğim var ve bunu yaparsam kesinlikle paraya kıyıp alacağım.
Bence paraya kıyıp iyi bir şey alın. Oturma pozisyonu çok etkiliyor.
0
logisticsmanager
(17.10.25)
anormal değil.

önerim çalışma odanızda evle alakalı hiç bir şey olmaması, tamamen izole olmanız. ve bu odaya girerken pijamayla aşortmanla girmemeniz. kot tişört bari olsun. ev kıyafeti olmayan bir şey giyin.

kendinize mesai belirleyin, o saatlerde oturup iş yapmaya çalışın. mesela çamaşır yıkamayın bu saatlerde, tam iş yaparken işin ortasında kalkıp makineden çamaşırları alıp asmaya falan çalışmayın. işiniz bölünmesin. işinize konsantre olun.
0
co2s2
(18.10.25)
(7)

Atamaya sevinen hemşireler

Cezcez
Özel sektörde hemşirelere falan çok iş yok muydu? Neden bu kadar fazla sevinç durumu var atananlarda? Veya devlet te zaten çok kolay atanmıyorlar mıydı?Bir de farklı farklı illere atanmışlar. O bile zaten negatif bir şey değil mi
Özel sektörde hemşirelere falan çok iş yok muydu? Neden bu kadar fazla sevinç durumu var atananlarda? Veya devlet te zaten çok kolay atanmıyorlar mıydı?
Bir de farklı farklı illere atanmışlar. O bile zaten negatif bir şey değil mi
-2
Cezcez
(16.10.25)
Emekliliğe kadar iş garantisi
Daha tercih edilir nasıl bir özellik olabilir ki?
0
Mirket
(16.10.25)
Türkiye sadece istanbuldan oluşmuyor. Türkiye sadece büyükşehirde yaşamak isteyenlerden oluşmuyor.
Ortalama bir anadolu şehrinde 3 asgari ücretle krallar gibi yaşar evini arabanı alır geçim sıkıntısı çekmeden yaşarsın ilk 10 yıl 20 gün dahasında da 30 gün yıllık izninle tatilini yapar 7 sene falan sonra da yeşil pasaportu cebe koyarsın.
+1
denizgonen
(16.10.25)
Devlet hastanelerindeki en rahat ortam hemşirelerde var çünkü. Hekimlerden çok daha rahat çalışıyorlar. Hastalara her türlü davranabiliyorlar vs.
Özellerde tam tersi. Çalışma saatlerine maaşların düşüklüğüne girmiyorum bile. En basitinden istanbuldaki en bilinen beş tanesini düşünün. Dünyanın en nazik insanı olmak zorundalar. Devlet öyle mi? Seni attırır da, açıklama da yapmaz, tepsiyi kafana da atar. İnsan kaynaklarına gidip hastama bakmasını istemiyorum, ayrıca polis de istiyorum hastamın güvenliğinden endişeliyim diye ortalığı ayağa kaldırmadıkça almanyaya falan da gider..
0
asue
(16.10.25)
Bildigim kadariyla o eski hemsire ihtiyaci seviyesinde dususler var, yeni bir durum da degil. Klasik iste o alanda fazla calisan talebi olunca okullarda cok tercih edildi falan bir sure sonra doyum noktasina yaklasti.
0
mbond
(16.10.25)
Özel sağlık firmalarında çalışmak rezalet bir olay. Buradan kurtulup devlete geçen kişilerin mutlu olması çok normal.
0
logisticsmanager
(16.10.25)
asgari ücretle çalıştırılıyor ve çok çalıştırılıyorlar. sözleşmeli öğretmen gibiler.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(16.10.25)
maaş maaş maaş
0
co2s2
(17.10.25)
(3)

Pc oyunculuğu geri mi dönüyor?

webbrowser
Selamlar, uzun zamandır pc oyunculuğundan uzağım, bu sürede xbox series s kullanıyordum ama son zamlardan sonra dikkatimi çeken bir pc oyunculuğu artışı var. Siz bu konuda ne taraftasınız? Şöyle 45 bin civarı bir kasa toplasak nasıl olur? Uzun yıllar oyun problemini çözer mi?
Selamlar, uzun zamandır pc oyunculuğundan uzağım, bu sürede xbox series s kullanıyordum ama son zamlardan sonra dikkatimi çeken bir pc oyunculuğu artışı var. Siz bu konuda ne taraftasınız? Şöyle 45 bin civarı bir kasa toplasak nasıl olur? Uzun yıllar oyun problemini çözer mi?
0
webbrowser
(14.10.25)
pc oyunculuğu hiç gitmemişti ki veya hiç azalmadı. koca bir endüstrisi bile var. steam'de bir çok pc oyuncusu var. pc çok daha rahat ve çok daha fazla oyun oynayabiliyorsun. malum ortamlarda bulma durumu da rahat.

aşağıdaki linklerde istatistiklere bakabilirsin. konsol ve pc oyuncu sayıları yakın gibi. pc oyuncu sayıları her sene artıyor ve developer'lar daha çok pc oyunları yapıyor.
explodingtopics.com
explodingtopics.com

iyi bir pc kasa toplamak uzun yıllar oyun oynatır evet. belki çok sonraları grafik kart değiştirme gerekebilir. belki işlemci. belki ram arttırma vs.
+1
ermanen
(14.10.25)
Efsane şarkıcı resul balay gibi; ölmemişti zaten.
Sadece eskiden konsollar ucuzdu. Konsollar kafayı yedi, konsol firmaları oyunlardan para götürmeye başladı çünkü monopoli çünkü rakip yok.
Bu noktada pc daha da arttı tabi.
+1
logisticsmanager
(14.10.25)
Konsollara az oyun çıktığı için pc oyunlarına rağbet arttı.
Zaten oyun dediğin bilgisayarda oynanır.
0
duyuruuser
(15.10.25)
(15)

En sevdiginiz film

abuzer
Evet cok genel oldu. Tür olarak ayirmadan, butun kategorilerde, oyunculuguyla senaryosuyla, ozgunluguyle, hissettirdikleriyle... kriter olarak ne belirlerseniz artik, totalde birinci sirayi alan filminiz hangisi?
Evet cok genel oldu. Tür olarak ayirmadan, butun kategorilerde, oyunculuguyla senaryosuyla, ozgunluguyle, hissettirdikleriyle... kriter olarak ne belirlerseniz artik, totalde birinci sirayi alan filminiz hangisi?
+2
abuzer
(14.10.25)
Tek cevap çok zor ama

The fall.
0
a perfect lie
(14.10.25)
Yüzüklerin efendisi serisinden kralın dönüşü
0
basond
(14.10.25)
The Shawshank Redemption
0
himmet dayi
(14.10.25)
ilk aklıma gelen 12 angry men oldu
+1
pide
(14.10.25)
en sevdiğim film midir bilemem ama "hissettirdikleriyle" kısmına odaklanırsak özellikle tek bir sahnedeki duygu yoğunluğu nedeniyle the truman show derim, fena sarsmıştı.
0
hrskrs
(14.10.25)
tek film seçmek zor, hele benim gibi çok film izleyen biri için. büyük yapımlar akla gelebiliyor tabii, LOTR (Yüzüklerin Efendisi), Dune, Star Wars, Marvel/Avengers filmleri vs., ama bunlarda duygu eksikliği oluyor. Daha çok epik bir hikayeyi izliyorsun. İçine serpiştirilmiş duygulu anlar oluyor tabii.

her şeyiyle "The Others" olabilir. ilk izlediğimde çok etkilemişti.
duygu, özgünlük, oyunculuk, sahne ve ışık kullanımı, gerilim dozu, ve film tarihinin en şok sonlarından biri.
+1
ermanen
(14.10.25)
Sürekli izlemem sebebiyle;
Once upon a time in Hollywood - bilmiyorum acayip iyi buluyorum filmi. Yani o dönemi anlatisi, pitt ve di caprio uyumu falan.
Lotr üçlüsü - buna diyecek bir şey yok yani. Her şeyi ile bir şölen.
0
logisticsmanager
(14.10.25)
Cevap vermesi zor ama illa zorlasalar bir şey söyleyeceksin diye, Los Lunes Al Sol ve Baran ilk aklıma gelenler olur. Uyandırdığı duygular açısından ağırlıklı olarak. Teknik yönden çok daha yetkin işler çıkar tabi. Gelmişken çok bilinmeyen Ningen No Joken trilogysini de önereyim, harika filmlerdir her biri.
+1
krang
(14.10.25)
Sürekli kim Leon yazicak diye bakiyorum, yeniliyorum :(
0
🌸abuzer
(14.10.25)
@krang

Javier Bardem'in oyuncu olduğu filmler genelde iyi oluyor ya. Benim de onun filmlerinden seçmem olası ama seçmek çok zor. kategorilere ayırmak lazım :)

Mar Adentro
Biutiful
Dune: Part Two
No Country for Old Men
+1
ermanen
(14.10.25)
Tek cevap zor aslında ama bu soruya genelde Wristcutters: A Love Story diyorum.
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(14.10.25)
Amelie
Gone with the wind
0
tabudeviren
(14.10.25)
La Historia Oficial
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(14.10.25)
cramer cramer e karşı
0
jamswety
(14.10.25)
lotr ve alien serisi.
0
deartheodosia
(14.10.25)
(5)

Bu kadar insan nasıl verimli kullanılabilir?

Limonlimon
Artık kimse eskisi gibi çalışmıyor. Mesailer rahatladı. Su çeşmede, çamaşır makinede, soba neydi unuttuk...Tamam insan çalışmasın da boşta durunca da saatlerce internet ve yeme içmeyle geçiyor.İnsan sahiden boş durmasın da ne yapsın?Bu kadar boş insan...her gün işten sonra hatta iş esnasında saatler
Artık kimse eskisi gibi çalışmıyor. Mesailer rahatladı. Su çeşmede, çamaşır makinede, soba neydi unuttuk...

Tamam insan çalışmasın da boşta durunca da saatlerce internet ve yeme içmeyle geçiyor.
İnsan sahiden boş durmasın da ne yapsın?

Bu kadar boş insan...her gün işten sonra hatta iş esnasında saatlerce boşluk...
Ne yapmalı bu insanlık?
Kurtuluş ne?
Hobi demeyin. Çevresel toplumsal faydadan bahsediyorum.
-10
Limonlimon
(13.10.25)
2. iş
0
duyuruuser
(14.10.25)
Umarım dalga geçiyorsunuzdur. Ya da uzak bir diyarda filan yaşıyorsunuz ama elinizin altında burası var, diliniz bizimle ortak diye bizim fikrinizi almak istediniz.

Çalışan insanların sizin gibi boş vakti yok maalesef.

Sizin bu kadar boş vaktiniz varsa mesela bu sorunuza bizden çok daha iyi cevap bulabilirsiniz.
+1
a perfect lie
(14.10.25)
A perfect lie +1
Abi böyle kendi hayatınıza bakıp sosyal çıkarımlara gerek yok. Boş değiliz biz.
Sizin derdiniz kendinize, çok merak ediyorsaniz insanlar boş kalıyor mu falan diye, fabrikada işe girin.
0
logisticsmanager
(14.10.25)
a perfect lie +1

kıstas olarak ekşisözlüğü almışsınız sanırım. malum orada herkes memur gibi çalışıyor:)
0
nothing in my way
(14.10.25)
Boşuna eksilenmişsiniz, yanlış anlaşılmaya ya da yanlış anlatmaya kurban gitmişsiniz.

Bunca insan eskiden yapılan o işleri yapmıyor ama yerine yeni yeni işler çıkıyor.

Mesela eskiden akşamları tv izlenirdi, bir iki saat sonra o dizi biterdi. Şimdi ise Binge watch yapıyor insanlar.

Ama zaten çok da boş kalmıyorlar. Günde 2-3 saat yolda geçiriyor istanbulda yaşayan biri. Günün 11-12 saati işte geçmiş oluyor yani.

İş esnasında ufak bir molada telefonla oynuyor insanlar. Verimlilik düşük, mesailer uzun. Çoğu insan için özellikle evden çalışıyorsa mesai ve yaşam karışmış durumda. Günün 20 saati iş gibi oluyor.

Bireysel yapılacak bir şey yok.
İnsan kaynağını geliştirmek diye bir kavram yok ülkemizde.
0
biseysorcaktim
(14.10.25)
(29)

Mesainiz kaçtan kaça?

hadi ya la
Soru başlıkta :)
Soru başlıkta :)
0
hadi ya la
(13.10.25)
07.00 15.00 6 gün
0
arbre
(13.10.25)
07:30 - 17:00
0
a perfect lie
(13.10.25)
08:15
11:30 gayriresmi
17:00 resmi
0
artıküyeolmakistiyorum
(13.10.25)
8.30-17.30
0
pembediken
(13.10.25)
09:00 - 17:30
bazen müşteriye göre 15-20dk veya 30dk oynadığı oluyor
0
MtKrt
(13.10.25)
Ders saatine göre değişiyor. Bugün 19:00-23:00 dü, yarın tek dersim var. Para-cokomel eğrisi, ne kadar çok çalışırsam o kadar çok kazanıyorum.

Sabahları gidip bir dershanede mi çalışsam diyorum ama dünyanın en ağır emek sömürüsü dönüyor oralarda da
0
sekizdokuzon
(13.10.25)
istediğim saatte başlayıp bitiriyorum.

genelde 9-5 arası.
0
sir gawain
(13.10.25)
9-6 çalışılıyor şirkette ama ben 10-6 arası ofisteyim genelde. Evdeyken daha erken açıyorum laptop'ı, daha erken kapatıyorum.
0
Bruce
(13.10.25)
09.00-17.00
Ama sevdiğim için uyanık kaldığım saatler boyunca çalışıyorum.
0
rakicandir
(13.10.25)
08.00 - 17.30
Hafta sonu off
0
kafa koparan manyak
(13.10.25)
15:00-22:00
0
ghilleinthemist
(13.10.25)
09.00-18.00
daily 10'da olduğu için çoğu zaman başlangıç 10
0
kornisch
(14.10.25)
07:00-16:00
haftada 4 gün.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(14.10.25)
günlük mesai sürem normalde 8 saatti ama ekonomik krizden dolayı 7 saate düşürüldü. 45 dk. da öğle arası var. haftada 5 gün.

ne zaman olduğu ise çok ekstrem saatler olmadığı sürece flexible.

eğer uyarsa 07:00-14:45 de yapabilirim, 11:00-18:45 de.

ama toplantılar filan varsa genelde 09:00-16:45 arası.
+1
king lizard
(14.10.25)
Bu kısım ofisin kurallari;
Resmi olarak sabah 9 civarı işte olmam lazım.
12-2 arası öğle arası
Akşam da gene resmi olarak 4 mu 4.30mu ne isteyen çıkabilir. Ha ben 6-7 gibi çıkarim genelde.

Amma lakin harbici esnek çalışma saati var. Isini yaptığın sürece kimse kimsenin ne zaman geldigine gittigine bakmıyor. Misal doktor randevum varsa çıkıp gidiyorum. Sadece sigorta sebebiyle is yerinde olmayacaksam müdüre yazıyorum o kadar. Kart sistemi falan yok.
Onun dışında sözleşme gereği resmi çalışma saatim yok. Günde 20 saat de çalışsam 3 saat de çalışsam aynı parayı alıyorum ve yasal olarak ikisini de yapabilirim.
0
logisticsmanager
(14.10.25)
1. gün 08:00/20:00
2. gün 20:00/00:00>
3. gün <00:00/08:00
4. gün off

5. gün başa dönmüş oluyor. kısaca 12/24/12/48 düzeni diyoruz. sektör havacılık.
0
phoarbix
(14.10.25)
8-17. 8 de işe mi gelinir ............
0
mikahakkinen
(14.10.25)
7:45-17:45
5 gün
0
messina123
(14.10.25)
09.00-18.00 maalesef bıktım artık bu hayattan ag hayatı
0
Hallegadola
(14.10.25)
08.45- 18,45
haftada 5 gün.
0
kumandanim
(14.10.25)
8:30-18:30
cumartesi pazar yok.
0
duyuruuser
(14.10.25)
7-5, 5 Gün.
ev mesaisi var tabi
0
eja
(14.10.25)
Resmiyette 8-5 herhalde ama bölümde kimse 8'de gelmiyor (belki personel hariç). Genelde 9 gibi gelinip 16.30 gibi çıkılıyor. 10'da gelip 16'da çıksan da kimse bi şey demez ki arada yapıyorum. Haftasonu deney falan yoksa gelmiyoruz, nöbet de yok bizim bölümde.
0
nundu
(14.10.25)
hafta içi sadece
10:00
18:00
0
devilone
(14.10.25)
08-16
0
cancoskn
(14.10.25)
Saha görevi yoksa sabah uyanınca başlar, akşam sıkılınca biter :)

Saha görevlerinde uçağa yetişmek için gece 3'te de başlar, akşam 8'de de başlar. Bitişi de genellikle belirsiz.
0
kimlanbu
(14.10.25)
10:00 - 14:00 arasını kapsayacak şekilde istediğim zaman başlayıp bitirebiliyorum. Haftalık 40 saat çalışma süresine göre aylık toplam çalışma saatini tamamlamam yetiyor. Her gün 8 saat çalışmak zorunda değilim ama bir gün 7 çalıştıysam aradaki 1 saat eksiği diğer gün(ler) tamamlamam bekleniyor.

Rutinim 08:00 - 16:30.
Ama toplantım ve işim yoksa 14'ten sonra bilgisayarı kapatsam ve 16:30'a kadar çalıştım desem kimse sorgulamaz.
0
himmet dayi
(14.10.25)
11-19 haftasonu yok. sabah geç gelmek çok güzel, uzun uyumak istersem uyuyabiliyorum. banka - hastane gibi işlerimi halledebiliyorum. gece erken yatmak zorunda kalmıyorum vs.
0
zozjotejmnk
(14.10.25)
7/24

acil durumlarla ilgili bir iş yapıyorum:

1- telefonum 24 saat açık, sesi de açık.
2- ara ara beklenmedik yolculuklar yapıyorum, ne zaman döneceğim belli olmuyor. rekorum 35 gün. plansız bir şekilde evden çıktım, 35 gün sonra eve geri döndüm.
0
co2s2
(14.10.25)
(14)

Kadınlarla çalışmanın zor olması?

mikahakkinen
Er kişiyim. Üniversitede okuduğum bölümde genelde 1 veya 2 erkek mevcudu vardı. Ders aralarında diğer bölümlerdeki er arkadaşlarımla takılırdım. Yaklaşık 15 senelik iş hayatımda da çoğunlukla odada tek erkektim. Farklı farklı kadınlarla çalıştım. Genel olarak dürtüsel tepkisel bir kişiliğim var. Ama
Er kişiyim. Üniversitede okuduğum bölümde genelde 1 veya 2 erkek mevcudu vardı. Ders aralarında diğer bölümlerdeki er arkadaşlarımla takılırdım. Yaklaşık 15 senelik iş hayatımda da çoğunlukla odada tek erkektim. Farklı farklı kadınlarla çalıştım. Genel olarak dürtüsel tepkisel bir kişiliğim var. Ama her gün öfleyen püfleyen, triplenen, aşırı duygusal ve değişken bir cinsiyetle çalışmak beni aşırı sıktı. Eşimden bu tarz şeyleri görmedim.

İş değiştirme şansım yok ama sıkıldım. Yani 4 tane erkeğin bulunduğu bir odada çalışmak tercihimdir.
-10
mikahakkinen
(13.10.25)
bence kadınlar zor, erkekler kolay gibi bir genelleme yapmak saçma. zor insan olur, zor kadın olmaz.

ünide tıpkı senin gibi %95’ini kızların oluşturduğu bir bölümde okudum. ofis hayatında da çoğunlukla etrafımda kadınlarla çalıştım. çalışması zor kadınlar olduğu gibi erkekler de gördüm. tek bir cinsiyet üzerinden genelleme yapamam. ünide ve iş hayatında en yakın arkadaşlarım da genelde kadınlardı.
+4
sir gawain
(13.10.25)
şu anki iş yerimde 5 yıldır erkeklerin içinde çalışıyorum. bu sürenin çoğunda tek kadın çalışandım hatta. erkeklerin öfleyip püflemeyen, triplenmeyen canlılar olduğunu size düşündüren nedir, çok merak ettim. genellemeleri yanlış bulmakla beraber son 5 yıllık tecrübeme dayanarak erkeklerle çalışmak zor diyorum.
+3
elorelia
(13.10.25)
bence de genelleme yapılmaz ya kişi ile ilgili.
mesela ben kadınım ve benimle çalışmak zor bence çünkü hemen sinirlenen biriyim. tahammülüm düşük.
ama bence ofiste erkek bi çalışan var onunla da çalışmak zor. hiç öfleyip pöflemiyor ama iq seviyesi çok düşük. ona bir işim düştüğünde sinilenmeden sakince anlatmaya çalışmak, böyle defalarca anlatmaya çalışmak inanılmaz zor.
+1
Sadece soruyorum
(13.10.25)
Çalıştığım errrkek gibi errkeklerden bazı örnekler:
Eskiden çalıştığım yerde bir patronum, eşi yan odadayken (veya iş yerindeyken), bir kadın çalışanla sürekli odasının kapısını kapatarak öğle yemeği yiyordu. Kadın çalışanlara "arkadaşlar biraz daha güzel giyinelim, makyajımıza dikkat edelim" diyordu. Kızı yaşındaki çalışanlara sarkıyordu, gecenin yarısında mesajlar atıyordu.
Başka örnek errkek çalışan yine gecenin bir yarısında kadın çalışanlara mesaj atıyordu, sadece kadın çalışanlara sürekli biçimde "gülüm, canım, birtanem" diye sesleniyordu ve tepki gösterince "alınmıyorsun değil mi, samimiyetten eheeheh" diyordu.
Bir başkasının bizzat bana sabahın 04.30'unda mesaj atmışlığı var.
Bir öteki, yine erkekti. Torun torba sahibi ama müdürle kırıştırıyordu ve bütün iş yeri bunu biliyordu. Bu adam bir de hayvan gibi vergi kaçırıyordu, çalışanlara bağırıyordu, izin istediğinde yalvar yakar veriyordu, suratımıza bakmıyordu. Hatta bir kere kızı ameliyat olan bir çalışana izin vermemişti çünkü "bakacak kimse mi yok?" diye çıkışmıştı. Aynı errkek gibi erkek adam, üç ay boyunca maaşını vermediği (ve zaten kayıt dışı çalıştırdığı) temizlik görevlisi en son ağlayınca "sen de amma paragözsün" demişti.

Kadınlarla neler yaşadım? Parada anlaşamayıp efendi efendi yolları ayrıldık. Bu kadar. Taciz edilmedim, hakkım yenmedi, hakaret edilmedi, zorla bir şeyler imzalatmaya çalışılmadı.

Ama aynen, kadınlarla çalışmak zor çok haklısınız.
+6
mor bembombom
(13.10.25)
Benim kendi deneyimim, kadınlarda sayıca daha çok ufak tartışmalar çıksa da genelde art niyetli olmuyorlar. Erkekler her türlü sinsi pislikliği yapıyor. (Erkeğim)
+2
aguen
(13.10.25)
Benim için hep tam aksi oldu bu zamana kadar. Kadınların kendi arasında durum nasıl bilemiyorum ama erkekler bir arada olunca sınırları çok kolay kaldırıyor. Erkek muhabbeti de beni bayıyor. Bizim millette genel olarak yaparız abi, hallederiz hocam kafası hakim. Erkekler bir aradayken bu damar iyice kabarıyor. Kadınlarla çalışırken işe daha iyi yoğunlaşıyorum, daha sistemli gidiyor.

Çalıştığım yöneticiler açısından da kadınlar daha iyiydi. Örneğin erkek yöneticiler genel olarak olmazdan anlamıyor. Yan yatırın, çamura batırın, kenarından kırpın diye yan çiziyor, iş gerçekten olmayınca alelacele iki ayağı bir pabuca sokuyorlar. Kadın yönetici olmazdan anlıyor. İş adım adım ve tek seferde gidiyor.

Ayrıca erkek yöneticilerin odağı çok kolay dağılıyor. Yok hafta sonu şöyle yapalım, yok gidip bilmem ne gömelim, şuraya şunu alalım yolumuzu bulalım.... bir ton şey. Hariçten bir sürü şey çıkarıyor. Kadınlar bu tarz atraksiyonlara girmiyor pek.

En azından benim deneyimim bu yönde oldu hep.
+1
akhenaten
(13.10.25)
Ben bir kadın olarak kadınların tepkiselliğinden ve çok konuşanlarından gerçekten çok rahatsız oluyorum, bunlardan ikisi benim annemle teyzem. Öf pöf etmek zaten en zıddıma giden şeyler, çekilecek dert değil. Haklısın.
-2
muhayyer divan
(13.10.25)
Gerçekten zor bu arada.

Otu boku yanlış anlamalar, yokuşa sürmeler. Sıkıntılı.

Erkekler daha çok görev adamı, yapalım, bitirelim, gidelim.
-1
baldan kaymak
(13.10.25)
Tedarik zinciri kadın daha fazla olan bir sektör ve genel olarak kadınlarla çalışmaktan memnunum. Özellikle onlarla olan farkı görmek enteresan (örnek verirsem ben işe alım yaparken çok daha analitik şeylere bakıyorum, benim müdürümse daha duygusal, karaktersel şeylere. O sebepten iyi bir takım oluyoruz).

Misal mevcut organizasyonda erkeklerin karakter kalitesi kadınlara oranla çok daha düşük. Yalnız yalan olmasın çalışanlarımın erkek olanları ile daha direkt olurken kadınlara bir tık daha indirekt yaklaşıyorum. Gene açık konuşmak gerekirse emekli olan eski müdürle futbol, rugby, araba konuşmayı baya özledim. Galiba kadınlarla çalışmadaki tek sorun bu benim için çünkü ilgi alanlarımız farklı.
0
logisticsmanager
(13.10.25)
şirketlerdeki kadın yönetici azlığının, kadın bürokrat azlığının vs. genel sebebi tam olarak budur. kadınlarla çalışmak çok zor, çünkü kadınlar pazarlığa açık kişiler değil. bunları idare edemiyorlar.

en basiti benim gözlemim olan site grupları.
bir sorun karşısında site grubundaki erkekler "şöyle şöyle bir durumla karşılaştık, bu konuda böyle böyle aksiyon alınması çok iyi olacaktır" tarzında temiz bir üslupla yaklaşırken, aynı konuyu kadınlar kavgaya, sataşmaya ve çekişmeye çekiyorlar anında.

hatta bu diyalogları gösterdiğim kadın çevrem de genelde "adam niye böyle yazmış ki" diye topa giriyorlar, daha sert, daha pazarlıksız daha tahammülsüz yaklaşılması gerektiğini söylüyorlar.

özet geçmek gerekirse;
tartışmaya kapalı bir şekilde kadınlarla çalışmak çok zordur. çünkü her olaya fazlasıyla tek boyutlu bakarlar. pazarlığa kapalıdırlar. bu genetik bir şeydir, buna kimsenin yapabileceği bir şey yoktur. erkeklerin testosteronunun fazla olması gibi bir şeydir yani.
0
tchuck
(13.10.25)
Nacizane hayat tecrubem:
kadinlar cok fazla stres yapiyor, herhangi bir meseleyi cok buyutuyor, raporu nasil yetistirecegiz iki gun kaldi, o musteri niye hala donus yapmadi bilmemne cok fazla sinir, stres, gerginlik yayiyorlar cevreye. Erkeklerse "hallederiz, bir sekilde aradan cikartiriz, dunyanin sonu degil" kafasinda.

Kadinlarda dedikodu,ikiyuzluluk ve yapmaciklik da cok fazla. Kiskancliktan, fitneden birbirlerini bogazlayacak iki insan yuz yuze gelince bluzun, etegin cok yakismis diye yalandan gulumserler, muhabbet ederler, vicik vicik birbirlerini overler. Erkekler kimse bana bulasmasin, dertsiz basim agrisiz asim mantalitesinde genel olarak.

Kadinlarin ilgi acligi diye bilimsel bir olay da var sanirim,cogu erkek sadece yuzunu yikayip geliyor, kadinlar bir suru kombin, makyaj vs. Orasi benim ekmek yedigim yer ya, ben cinsiyetsiz takilmak herkesi ana baci kardes gibi gormek istiyorum ekmek yedigim yerde. Benim dikkatimi niye parfumunle, dekoltenle, suh kahkahalarinla, dagitiyorsun.
+1
neck_and_neck
(13.10.25)
herkesin yorumuna saygılıyım sadece ben bireysel tecrübemi ilettim. erkeklerle çalışmadığım için kadınlarla olanı yazdım. kesinlikle amacım cinsiyetçilik değil.
0
🌸mikahakkinen
(13.10.25)
ben feminist bir insan olarak yazıyorum:
çalıştığım bir devlet kurumunda kadınlar yüzünden ruh hastası oldum. çoğusu kafadan rahatsızdı. narsistler, dalkavuklar, neler neler...
0
gijilti
(13.10.25)
2018'den beri %90'ı kadınlardan oluşan ekiplerle, yöneticilerle çalışan biri olarak şunu diyebilirim ki, kadınlarla çalışırken onlara adapte olmak gerekiyor. Buna adapte olmuş bir erkek olarak, erkek çoğunluklu ekiplerle çalışmaya başlasam bu sefer oraya adapte olmam gerekecek.

Neticede kadın ve erkeklerin belirli farkları var ve uyumlu olmaya çalışmak işleri kolaylaştırıyor.

Senin için demiyorum ama kadınlarla çalışmak zordur demek; normal olan erkeklerle ve onların atmosferinde çalışmaktır, kadınlar bundan farklı olduğu için anormal olan onlardır, anlamı taşıyor. Bu da erkek-merkezci bir bakış açısı.
+3
Bruce
(13.10.25)
(16)

Üzülünce veya strese girince

gobekliraki
Bu vücudunuza yansıyor mu? Nasıl etkileri oluyor? Bende bikaç sene önce başladı bu durum, 35imden sonra. Direkt sırtım ve mideme vuruyor. Hiçbişey tüketmesem de istifra edip duruyorum, etmesem de sanki her an edecek gibi hissediyorum.
Bu vücudunuza yansıyor mu? Nasıl etkileri oluyor? Bende bikaç sene önce başladı bu durum, 35imden sonra. Direkt sırtım ve mideme vuruyor. Hiçbişey tüketmesem de istifra edip duruyorum, etmesem de sanki her an edecek gibi hissediyorum.
0
gobekliraki
(12.10.25)
Dişlerim karıncalanıp titremeye başlıyor, midem ağrıyor daha sonra tansiyonum düşüyor. Panik atak gibi bir şey yaşıyorum stres durumlarında. Ama bu stres bir kavga vbden değil de mesela 15dk sonra misafir gelecek ve ben 5 çeşit yemek yetiştirmeye çalışıyorum gibi ekstrem durumlarda oluyor.
Mutfakta çalışırken staj dönemimde olmuştu bir kaç kez :(
0
neira
(12.10.25)
Saçta beyaz çıkıyor.
0
runaway
(12.10.25)
@bir sıcak el istifra çok sorun değil de, sırt ağrısından geberiyorum.
0
🌸gobekliraki
(12.10.25)
Valla tam kürek kemiklerimin oraları kulunç dedikleri şey çıkıyor bi anda.
0
🌸gobekliraki
(12.10.25)
belimden omurilik boyunca değişik duygular yukarıya hücum ediyor. bunu "elektrik" gibi tarif edebilirim. şimşek hızıyla bir kroşe vursam sanki rahatlayacakmış gibi oluyorum. kendime engel olmasam joker soğuk kanlılığıyla doom müziği açar, mortal kombat gibi fatality yaparım. bir nevi berserker rage ama daha sistemli, daha metodolojik. insanları sinematik bir şekilde duvarın önünden sokup arkasından çıkartsam, "first blood, double kill, triple kill, monster kill" seslerini kendi kulaklarımla şaşırmam.
üzüldüğümdeyse karım junior vücudumun parçası değilmiş gibi oluyor. bundan gizliden gizliye zevk alıyorum.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(12.10.25)
Seboreik dermatit coşuyor. Onun dışında pek bir şey yok.
0
logisticsmanager
(12.10.25)
Üzülünce ya da sinirlenince nedenine bakılmaksızın sistem kortizol salgılar, kana kortizol salındığında fizyolojik olarak bazı tepkimeler meydana gelir mesela damarlar genişler kan akışı/debisi ve sıvı hacmi artıp tansiyonun yükselmesine ve buna bağlı semptomlar yaşanmasına neden olur ya da kortizol sonrası salgılanan adrenalin sinir sistemini yoğun şekilde uyardığı için anksiyeteye neden olur, bir sendroma bağlı olarak böyle bir problem yaşanıyorsa uzun vadede bağışıklık baskılanması nedeniyle bağışıklığa bağlı hastalık yaşanır ya da kortizol proteinlerden enerji ürettiği için kas kaybı ve kas kaybına bağlı olarak yine bağışıklığın zatıflamasına bağlı problemler yaşanır, bunlar hep sinir stres kaynaklı kortizol salınımına bağlı gerçekleşen olaylar, akut ya da kronik duruma göre sorun az ya da çok kendisini hissettirir.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(12.10.25)
@logsitic o ne hocam?
0
🌸gobekliraki
(12.10.25)
benim uykularim kaciyor. gece birde, ikide, ücte uyanip sabaha kadar uyuyamiyorum.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(12.10.25)
Daha çok bilindik düz baş ağrısı oluyor.
bazen deride kaşıntı olabiliyor. (yani logisticsmanager'ın teknik olarak dediği gibi)
+1
ermanen
(12.10.25)
Aşırı stres yükü migrenimi tetikliyor.
0
Phoebe
(12.10.25)
Uykusuzluk çekiyorum genelde. Son üç aydır saat 3-4 gibi uyanıyorum sebepsiz yere, sonra da uyuyabilirsem kendimi şanslı hissediyorum. Nereye kadar yürüyeceğiz bu yolu onu da bilmiyorum.
0
rakicandir
(12.10.25)
Anlımda egzama. Anlım kızarıyor, kabarıyor.

Üşüme, hava çok iyi bile olsa üşmeye başlıyorum.

İştahsızlık/ mide bulantısı. Hiçbir şey yiyemiyorum, yesem de kusmaya başlıyorum.

Hepsi olmuyor tabii. Ne kadar stres yaptığıma göre. Üşümeyi hep yaşarım, diğer ikisi ağır strese girdiğimde genelde. Özellikle egzama. Hatta bir ara o kadar ileriydi ki bacağımda sivilceler çıkmıştı bir sürü. Bunu bir kere yaşadım.

Zor
0
substituent
(12.10.25)
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim+1
Uykularım kaçıyor.
0
Amaranta ursula
(12.10.25)
Direkt midem kilitleniyor. Korkunç bir yaz geçirdim ve 1 ayda 6 kilo verdim. Sporcuyum, zaten kilom yoktu, bildiğin eridim. Şimdi o yağ kaybetme durumunu avantaja çeviriyorum antrenmanla.

@bir sıcak el... Bu arada mutluyken de midem kilitlenir. Kitaba göre Bunun sebebi nedir?
0
mslny
(12.10.25)
@gobekliraki; cilt hastalığı. Özellikle stresle beraber coşuyor. Dermatolog bir şampuan, bir lityumlu krem verdi bir de zen olacaksin, tatile falan çık git Türkiye'ye stresi bırak dedi. Öyle garip bir hastalık.
0
logisticsmanager
(12.10.25)
(9)

Bu borçlar nasıl ödenecek yardım?

tahirkemalbozoglu
Merhaba,Aylık 110 bin TL maaş alıyorum.Kasim ayında başlayan bir kredim var: • Tutar: 340 bin TL • Taksit: 12 ay boyunca ortalama 37 bin TLBu krediden 100 bin TL’yi acil borca ödedim, elimde şu anda 240 bin TL nakit kaldı.Başka bir birikimim yok.Ayrıca: • Aralık ayında 270 bin TL borç ödemem gerekiy
Merhaba,
Aylık 110 bin TL maaş alıyorum.

Kasim ayında başlayan bir kredim var:
• Tutar: 340 bin TL
• Taksit: 12 ay boyunca ortalama 37 bin TL

Bu krediden 100 bin TL’yi acil borca ödedim, elimde şu anda 240 bin TL nakit kaldı.
Başka bir birikimim yok.

Ayrıca:
• Aralık ayında 270 bin TL borç ödemem gerekiyor.
• Ocak ayında 170 bin TL ödemem gerekiyor.
Bu iki borcu mutlaka ödemem lazım.

Bunlara ek olarak 11.000 dolar elden aldığım bir borcum var.
Ne zaman istersen öde denildi ama kur artmadan ödemek istiyorum.

Kredi kartı harcamam da aylık ortalama 25 bin TL civarında.
Bunların dışında başka bir borcum yok.

Bu tabloya göre sizce nasıl bir yol izlemeliyim, nasıl planlama yapmalıyım?
Teşekkürler.
0
tahirkemalbozoglu
(11.10.25)
Aralik'a kaldi iki, ocak'a üc maas.
330 bin lira geliriniz olacak Ocak basina kadar.
+240 bin nakit. Yani bütceniz 570 bin lira.

Borç toplami:
170 + 270 + (37 x 3) = 551 bin lira.
KK da +75 bin lira.
+Kendi giderleriniz.
Su asamada baya eksidesiniz.
Esiniz is bulsun.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.10.25)
Kredi ve kredi kartlarinizi 1 veya 2 ay gecikmeli odeyin. Biraz zaman kazanirsiniz. Kredi skorunuz etkilenir, bankalar taciz eder ve faiz odersiniz ama 3. ayda basiniz daha cok ciddi belaya giriyor bankalarla.
Dert etmeyin, borc illa ki odenir.
+1
jnlbnnn
(11.10.25)
* Kasim ayinda elinizde kalan ne varsa (maasinizdan ve hazir paradan) hepsini dolara cevirin. hem harcayamazsiniz hem de kuculmez odeme gunune kadar.

* onumuzdeki uc ay kredi kartinin asgarisini odeyin. %40 olsa 10b odemeniz gerekecek sadece. asgari odeyerek kredi skorunuz da tehlikeye girmez ama dikkat, bagimlilik yapar. odeyebildiginiz ilk seferde hepsini odemeye baslamaya calisin.

eger maasinizdan kalan parayi tutablirseniz ocak ayina -10b gibi bir seyle giriyorsunuz aralik ve ocak borclarini odeyerek.

110bin dolar borcu hic hesaba katmadim yalniz. ama bu sistemde subat hatta mart'a kadar odemeyi unutun bence.

dert etmeyin +1. geliriniz oldugu surece odenmeyecek borclar degil.
0
supergirl
(11.10.25)
borç almayı alışkanlık yapmışsınız. öncelikle yeni borç almayın.

eğer aldığınız parayı yatırıma çevirip kısa sürede çok daha fazla kazanmıyorsanız hiç bir anlamı yok.

ödeme için de sabit giderleri olabildiğince azaltmanız lazım. 25 sabit gider varsa 15 veya 20 ye çekmelisiniz. gerçekten bu pahalılıkta zor ama gideri düşürmezseniz yapılabilecek bir şey yok.

ikincisi geliri artırmanız lazım. 110 bin, ne zaman artacak, ocakta zam var mı örneğin?

toplam borç yükünüz, yaklaşık 900 bin tl. bugünkü kurla, elinizde 240 bin tl var.

aylık ödeme 37 bin, aylık gider 25 bin, yani aylık 62 bin tl sabit gideriniz var. kalan para 58 bin tl.

aralıkta 270, ocakta 170 bin tl gideriniz olacak.

aralığa kadar geliriniz ekim maaşını almadıysanız 220 bin tl, aldıysanız 110 bin tl.

bu da maaştan kalan 58 buraya gitse (bu ay maal almadıysanız henüz 116), eldekini 240'dan 270-58=212 bin tl buraya gideceğini gösteriyor. eldekini para piyasası fonuna koyarsanız 2 ayda kabaca %7 getirir, o da 240*0,07=16 bin falan eder. o da parada kar olarak kalır. yani elde 240-212+16 = 44 bin tl kalır.

gelelim ocak ayına.

ocakta da 170 bin tl gider var.

elinizde 44 bin tl kaldı, o da para piyasası fonu ile %3 desek 1,2 bin tl bırakır. 45 bin tl birikim, 110-25-37=58 bin tl paranız var.

bu da totalde elinizde 45+58 = 103 bin tl paranız olduğunu gösterir.

yanı bu borçta sıçtınız. ödeyemiyorsunuz.

ne yapmak lazım. sadece aradaki fark + dolar borcu için tl kredi çekeceksiniz. buradaki nüans şu, zaten geliriniz düşük. ve sabit giderleriniz var, fazlası için değil, sadece giderleri kapatmak için para lazım.

11 bin dolar, şu an 41.83, ocak ayında her ay %3-3,5 değer artışı ile 4 ay sonra %13 civarı yukarıda olacak, yani 47 lira civarı. 11 bin dolar eder size 500 bin. kalan fark neydi, 67 bin tl. yani 600 bin civarı krediye ihtiyacınız var.

bu da 12 ayda ödeseniz aylık 65 bin gibi bir ödemeye denk gelir.

yani 65+37 =112 bin tl gibi bir gideriniz oluyor.

yani cevap, hayır siz bu yeni borcu 12 ayda kapatamayacaksınız. 18 ay diyelim vadeye...

neyse, çok uzadı.

yapmanız gereken bu.

ve bir daha borç almamak.

insanları kredi kartı faizi az bilmem ne diye gazladılar, şimdi ödemesi böyle oluyor.

geçmiş olsun.
+1
gurur
(11.10.25)
* kredi kartı asgari ödeyin, ve olabildiğince az harcama yapın. sadece asgari ödendiğinde, yapılan her yeni harcama sanki zamanında ödenmemiş gibi faiz yazıyor. bunu çok kişi bilmez, asgari ödemenin en kötü yanı budur.

* 110bin geliriniz var, 25civarı kredi kartları ödemesi. fatura/kira/mutfak gibi diğer şeylerle beraber toplam 30 ve geriye 80 kalıyor diyebilir miyiz? kredi kartının tümünü ödemezseniz elinizde kalan para biraz daha yüksek olabilir.

* 170 ve 270'lerin tamamı mı ödemek zorundasınız? 200 ve 100 gibi ödeyip kalanlarını sonraki aylara sarkıtabilir misiniz?

* tamamı ödenecekse bile, kasımı elinizdeki 240 ve maaştan kalanla ödeyebiliyorsunuz. kredi ödemeniz (37) ve kredi kart borcunun bir kısmıyla birlikte 50 bin daha gidecek maaştan. 110 - 37 - 13 (düz olsun diye kredi kartı) 60 kaldı, kasım ayının tümünü öderseniz elinizde 30 kalır.

* sonraki maaştan da 60 arttırabilirsiniz, eder 90. ocak ayında 80bin kadar açıktasınız. ama ocak maaşından da aynı yöntemle 60 gelirse, açık azalır.

* elinizdeki kredinin vadesini uzatabilir ve en azından bir tanesini atlayabilirseniz ocak borcunu kapatabilirsiniz.

* kira/fatura/ıvır zıvır için 30bin gider yazdık. eğer daha fazlaysa hesap tutmayabilir.
* bu üç ay gerekirse sadece makarna yemek lazım, sonraki altı ay da sıkışmaya devam edersiniz ama tahammül edilebilir ve ödenir bir borcunuz kalır.
* ekstra bir şey çıkmadığı sürece 6 ay sonra nefes alabilirsiniz.

* ocak borcunu da ödedikten sonra 11bin dolar dışında kredi kartı ve kredi borcunuz kalıyor. kredi kartları asgari ödendiği için ve orası da epey arttı. şubat maaşıyla kredi + kredi kartı borcunu ödemeniz lazım. muhtemelen kart borcu 60 belki 70e ulaşmış olacak. mart gibi kredi kartı yangınını da söndürürsünüz, kontrol edilebilir olur.

* marttan sonra dolar borcuna bakarsınız. çok yoksunluk çekmeden bir senede, yoksunluk çekerek 8 ay gibi bir sürede ödeyebilirsiniz. acil bir şey olmadığı sürece, bir kısmını ödedikçe bu kişiye karşı biraz daha esnek davranmaya başlayabilirsiniz.

* kazancınız artabilir ama giderler de benzer oranda artacağı için onu saymadım.
+1
biseysorcaktim
(11.10.25)
Abi senin evin vardı, ve yeni de sıfır araba almıştın bu sene.
Bu kadar borca battiysan arabayi satip daha düşük modele geçip borçları kapatabilirsin.
0
logisticsmanager
(11.10.25)
Arabanın borcunu kapattım.
Bu borçta esasında kötü bir borç değil.
Yatirim amacıyla iyi bir yerden arsa aldım ve inşaat başladı oradan daire gelecek onun borcu.

Arabayı inan satmak istemiyorum. Artık işin içinden çıkamazsan son çare olarak satacağım.
0
🌸tahirkemalbozoglu
(11.10.25)
Bu ara epey dinledigim icin ondan ornek vermek istedim; Dave Ramsey orta sinif birinin hep orta sinif kalacagini evlerinin onundeki yeni ve sifir arabalardan anlarsiniz diyor. Hatta en temel kurallarindan biri tum borclarini kapatana kadar ve net degerin 1mio usd ulasana kadar (borcu tamamen kapanmis ev de dahil) motorlu hicbir tasita yatirim yapmamak ve yeni ve sifir araba almamak. Dolayisiyla size ogut verecek olsaydi ilk soyleyecegi sey arabanizi satip borclarinizi kapatip ikinci el araba aldirmak olurdu. Ayrica borc odeme sirasi olarak en dusuk borctan baslayip yemeyip icmeyip tum borclari kucukten buyuge dogru kapattiriyor. Stratejisi mumkun olan en kisa surede borcsuz bir yasama gecip (kredi karti da dahil), borc ve kredi notu sisteminden cikip parayi biriktirme ve daha akilli yatirimlarla buyutme uzerine kurulu.
0
kassiopeia
(11.10.25)
eğer yatırım kaynaklı bir borçsa,
1- harcamaları düşürüp
2- kartı minimumda ödemek makul olabilir.

şubata kadar 4 ay var. 25 masraf 22- 20 ye çekilebilse, minimumu da 8 falan olur. 8*4 32 bin. 25*4 100 - 32 = 68 bin bankaya borca dönüşebilir.

kolaylıklar.
0
gurur
(11.10.25)
(3)

Volkswagen, SEAT, Audi, Skoda vs Geri Çağırma Hk.

b30wu7f
Merhaba duyuru halkı,2015 model SEAT Ibiza aracımız var. Araç pederin üzerine, Doğuş Oto da arayıp hala aracın güncel sahibi olup olmadığını sormuşlar, sonra da hava yastığı ile ilgili bir şeyler söylemişler. Peder beni arayıp olayı anlattıktan sonra ben arayıp sordum durumu.Aracı ücretsiz servise d
Merhaba duyuru halkı,

2015 model SEAT Ibiza aracımız var. Araç pederin üzerine, Doğuş Oto da arayıp hala aracın güncel sahibi olup olmadığını sormuşlar, sonra da hava yastığı ile ilgili bir şeyler söylemişler. Peder beni arayıp olayı anlattıktan sonra ben arayıp sordum durumu.

Aracı ücretsiz servise davet ettiklerini, hava yastığını incelemek istediklerini söylediler. Hava yastığında bir sorun mu var değişim için mi geri çağırılıyor diye sorduğumda da telefondaki kişi bir panikledi, başkasıyla mı konuştunuz önceden diye sordu. Açıkçası pek bir şey anlatamadılar bana da telefonda ve ben de kendim araştırdım. 2014 - 2019 arası üretilmiş bazı araçların sürücü hava yastıklarının değişimi için uluslararası bir geri çağırma varmış.

Benzer şekilde aranan veya konunun aslını bilen var mıdır? Arabayı götürmeli miyim bu hava yastığı değişimi için?
0
b30wu7f
(10.10.25)
Takata diye bir firmanın ürettiği hava yastıkları aniden çarpışma vs. olmadan açılabiliyormuş. Bu yüzden ölenler olmuş. Çağırmışlar hazır götürün değiştirsinler.
+2
inheritance
(10.10.25)
arabanın vin numarası ile geri cagirmadan etkilenip etkilenmedigini görüyorsun.
Bu airbag bu sene Fransa'da birini öldürdü yani degistirmemis. Tabiki degisime götür.
Fransizca siteyi buldum, ülke ve vin ile bakabilirsin ya da Türkçe ararsin;
www.seat.fr
0
logisticsmanager
(10.10.25)
Evet, takata airbag geri çağırma aksiyonu. Benim 2012 passatı götürdüm, değiştiler sürücü hava yastığını. Mecburen yapacaksınız, yoksa airbag açılırken aşırı basınçtan patlayabiliyor yahut onlarca plastik parça kırılıp şarapnel gibi saplanıp sürücüyü öldürebiliyor. Youtube'a "takata airbag" yazıp izleyebilirsiniz.

İş emri kağıdını da saklayın. İleride satın alacak kişi kıl birisi çıkıp da problem yapmak isterse "bak kardeşim, araç airbag açmamış, garantiden ücretsiz değişmiş, bu modellerin hepsi böyle" dersiniz.

Mutlaka götürün servise. Çok ciddi bir problem.
0
yadigar
(11.10.25)
(11)

Nasıl deşarj oluyorsunuz

arbre
Neler yapıyorsunuz? Ben 6 gün çalışıyorum. Şikâyetçi değilim. Spor her gün yaptığım bir şey. Sevgili zaten yok. Sosyalliği çok sevmiyorum. Özellikle hafta sonları enerjinizi attığınız, sizi yenileyen neler var? Sağ olun.
Neler yapıyorsunuz? Ben 6 gün çalışıyorum. Şikâyetçi değilim. Spor her gün yaptığım bir şey. Sevgili zaten yok. Sosyalliği çok sevmiyorum. Özellikle hafta sonları enerjinizi attığınız, sizi yenileyen neler var? Sağ olun.
-3
arbre
(10.10.25)
Bu konuda tüm türkiye tek yüreğiz. 30 una kadar erkekler oyun ve maç muhabbeti, kadınlar dizi , saç ve kıyafet muhabbeti.
30 dan sonra çoluk çocuk çarşı pazar kurs kıl tüy. Hava iyi olursa kır yürüyüşü ve piknik. Hobi zart zurt hepsi bitiyor. Heves kalmıyor.
0
luluki
(10.10.25)
Olmuyoruz. Bütün günün kinini, kırgınlığını, öfkesini gece yatmadan önce "unutma, o bunu yaptı" diye diye uyuyoruz.
0
rakicandir
(10.10.25)
en çok spor ile. ağırlık kaldırma. yaparken müzik dinleme.

onun dışında gezmeler/seyahatler ve seyahatlerdeki deneyimlerim.

bazen gaming.
+1
ermanen
(10.10.25)
Eşimle dizi izlemek,arkadaşlarla online oyun oynamak. maç da izliyorum fakat beni deşarj etmiyor.
0
biravekahve
(10.10.25)
Yorgunluktan erkenden uyumak ve alarmsız kalkmak
0
basond
(10.10.25)
Ben deşarj olabilen biri değilim maalesef, üzüntümü öfkemi dibine kadar kanırta kanırta yaşarım, içimden şöyle fırçalaya fırçalaya geçmeden bırakmaz.

Arkadaş bulursam belki müzik yaparım, yoksa yemek yerim evde iş yaparım şu bu. Çoğunlukla yalnız kalmayı tercih ederim, çünkü dışımdan belli olur olumsuz enerjim, bulaştırmak istemem.
-1
muhayyer divan
(10.10.25)
Eskiden benim deşarj alanlarım festivallerdi, film festivali, tiyatro, bienaller… hepsini deli gibi takip ederdim excel listeleri hazırlardım o bile beni motive ederdi.
Artık keyif alabileceğim hiçbir şey kalmadı.
Bomboş bir hayat yaşıyorum bomboş…
Belki kitap diyebilirim buna o da eskisi gibi zaman ayırabildiğim bir şey değil maalesef.
Bir de müzik dinleyerek yürüyüş yapmak iyi geliyor.
0
mutekebbir
(10.10.25)
Yürüyerek.
+1
Amaranta ursula
(10.10.25)
Çocuk olduğundan evde deşarj olma şansı olmuyor. İşim rahat işte dizi izliyorum, kitap okuyorum. Öğle araları yürüyorum. Haftasonları da evde premier lig ve F1 izleyerek deşarj olurum. Ayda bir arkadaşlarımla içerim.
+1
mikahakkinen
(10.10.25)
Spor.
Is arkadaşlarım ile üst düzey yönetimlerin giybetini yapmak.
Northern exposure, mortimer and Whitehouse gone fishing, clarksons farm falan izlemek.
0
logisticsmanager
(10.10.25)
Pegasus' un en ucuz kampanyaları ile 2-3 günlük yurtdışı gezileri. cuma-pazar.

günlük hayatta da inanılmaz cringe şeyler izlemek beni çok rahatlatıyor. esra erol, müge anlı filan. bir de yemek yapmak.
0
galahad reloaded
(11.10.25)
(3)

Specialist pozisyonu

arbre
Şimdiki pozisyonunuzu seviyorsunuz. Ama pozisyonunuz uzman değil. Specialist pozisyonu açılıyor. Uygunluğunuz çok yüksek. Maaş artışı olacak. Şimdiki pozisyonunuz tamamen ofis. Specialist olunca dışarı çıkmak gerekecek. Başvurur muydunuz? Specialist olmanın bir sonraki noktası nedir? Sağ olun.
Şimdiki pozisyonunuzu seviyorsunuz. Ama pozisyonunuz uzman değil. Specialist pozisyonu açılıyor. Uygunluğunuz çok yüksek. Maaş artışı olacak. Şimdiki pozisyonunuz tamamen ofis. Specialist olunca dışarı çıkmak gerekecek. Başvurur muydunuz? Specialist olmanın bir sonraki noktası nedir? Sağ olun.
-3
arbre
(10.10.25)
Hala 7 gün çalışman gerekecek mi?
Çünkü hem normal sartlarda çalışıp hem maaş artışı çok iyi olur sana.
Specialist şirkete bagli, bizde normal operasyonel herkesin leveli specialist. Müdür olmayip fonksiyonel müdürlük subject matter expert oluyor misal.
0
logisticsmanager
(10.10.25)
logisticsmanager, hehe, 5'e düşme ihtimali var.
-1
🌸arbre
(10.10.25)
O zaman tabiki dene. 5 gün çalışmak sana psikolojik olarak da daha iyi gelecek.
0
logisticsmanager
(10.10.25)
(12)

Ev almak hayal mi değil mi

arbre
Düzenli para biriktirerek, çok para harcamayarak yarım milyon TL nakite ulaşabiliyorum 1 yılda. Benim baktığım daireler 2+1, 3+1 bile var yaşadığım yerde 2 3 milyon TL. 3 4 yıl düzenli birikimle ve yatırımla 5 yılda ev alınabilir gibi geliyor. Yanlış mı düşünüyorum? 50, 60 yaşında insanların evlerin
Düzenli para biriktirerek, çok para harcamayarak yarım milyon TL nakite ulaşabiliyorum 1 yılda. Benim baktığım daireler 2+1, 3+1 bile var yaşadığım yerde 2 3 milyon TL. 3 4 yıl düzenli birikimle ve yatırımla 5 yılda ev alınabilir gibi geliyor. Yanlış mı düşünüyorum? 50, 60 yaşında insanların evlerinin olmaması çok ilginç geliyor. O kadar uçuk bir şey değil sanki ev sahibi olmak? Ne diyorsunuz?
-1
arbre
(07.10.25)
Eskiden emekli ikramiyesi ile ev alınabiliyordu. Şimdi emekli olunca verilen para 2.el araba almaya yetmiyor. Ev almak hayal değil ancak artık çok zor. Tatil yapmazsan, lüks yaşamazsan kısacası ot gibi yaşarsan düzenli birikim yaparak ev sahibi olabilirsin.

Miras durumları vs ayrı.
0
HellKeePer
(07.10.25)
Ev almak parası olmayana hayal, parası olana neden hayal olsun ki?

Asgari ücret veya onun bir tık üstü alıp hem kira ödeyip hem aileyi geçindiren adam için para biriktirip ev almak hayal.
Ha alıyorsundur 100 bin lira maaş.Bekar adamsındır aielenin yanında takılıyorsundur. kira derdin yok. aldıgın maaşın 20 bin lirasını yiyip geri kalan 80 lirasını kenara atarsan tabiki birikir o para
0
limonlu eksi
(07.10.25)
soru bence şaka.

ayda kenara kırk bin tl koyabiliyorsun. ama mevcut maaşı 40 bin bile olmayan insanlar var.

bu mantıkla bakarsak uçak almak da hayal değil mesela.
0
elorelia
(07.10.25)
50 60 yaşında insanların evinin olmaması neden garip olsun. bu ülkede bir sürü fakir insan var. günlük ekmeğini zor alıyorken nasıl ev alsın?
0
mikahakkinen
(07.10.25)
Kime göre, neye göre, nereye göre. Bence hiçbir şey hayal değil, herşeyin illaki bir limiti ulaşılabilitesi var, yeter ki iste ve ona göre finansal kontrolünü yap.
0
va
(07.10.25)
2-3 milyon tl’ye nerede güzel daire var?
0
deartheodosia
(07.10.25)
Ev almak hayal değil ama standartlar dahilinde. Bazı metaların değeri artık toplumun büyük bir kısmının ulaşamayacağı noktada. Bir çok şey menzilden çıktı, hayallerin çapını biraz sınırlı tutmak gerektiğini düşünüyorum.
0
lambader
(07.10.25)
2013'te bedava kredi verilmişti. Takvimler 2016 sonunu gösterdiğinde ev almak artık hayal deniyordu, alan aldı gerisi kiracı olacak deniyordu. Haziran 2020 hem evler çok ucuzda kaldı hem de yine bedava kredi dağıtıldı. 3 sene olur, 5 sene olur, yine böyle imkanlar gelecek, önemli olan bu imkan geldiğinde senin durumun, hazırlıklı yakalanmak önemli.
0
iustitia omnibus
(07.10.25)
Kaçırdığın nokta şu... yılda yarım milyon biriktiriyorsun da 3 milyonluk evi 5/6 yılda alana kadar o evler 10 milyon oluyor. Bankalar kredi vermiyor.

Kısaca senede yarım milyon miriktiren bile ev alamıyor.

Taktik: önce döküntü ev alınır. O değer kazanırken üstüne konup 1+1 alınır sonra...

Bu yolla 5 yılda evet alabilirsin ancak.
0
luluki
(07.10.25)
Arbre abi sen ailenle yaşamıyor musun? Ailenle yaşarken "ev almak kolay değil mi ya" demek biraz garip durmuyor mu?
Ben misal şu an ailemle yaşasam 1000-1200€ ekstra param olurdu. Bu şekilde senede 50 bin euro kenara koyduğumu ve 5 senede rahatça ev alacağımı derdim.
40 yaşına kadar ailenin yanında yaşayıp sonra ev alacaksan belki de luluki dediği gibi o evler de yerinde saymıyor.
0
logisticsmanager
(07.10.25)
"gercek" bir orta diregin duzgun bir muhitte duzgun bir daire almasi zaten kapitalist dunya duzeninde 50li yaslari bulur. bundan once alabilmisse ya aileden zengindir, ya alengirli islere girmistir, ya da finansal bir deha falandir.

bu asagi yukari butun birinci dunya ulkelerinde de boyle bu arada. mortgage ile verseler bile zaten 25-30 sene oduyorsun, ev bankanin.
0
cooperr
(07.10.25)
hayat herkese farklı imkanlar sunuyor, 4-6 yılda ev alabilmek senin orta halli olduğunu gösterir ve kesinlikle sana tavsiyem bu süre boyunca biriktir paranı evini al. ama dediğim gibi hayat herkese farklı imkanlar sunuyor, ben ticaretle uğraşıyorum bir sene 3 ev satın alıyorum ertesi sene hayatta kalmak icin birini satıyorum. babamsa profesör adam 50 yaşında evini aldı o evde ölecek umrunda değil dünya.
0
dirildimde geldim
(07.10.25)
(5)

bu site niye bu kadar

deranzo1
geniş? şöyle oldum sağa sola bakmaktan https://www.gifsme.com/post/130086123092/cat-side-eyehayır fena olmamış onun dışında yani. bir de şu yuvarlak yeşil içindeki soru işaretlerine kalplere falan renk dökelim. pembe falan olsun. her yer yeşil askeriye gibi.
geniş? şöyle oldum sağa sola bakmaktan
www.gifsme.com

hayır fena olmamış onun dışında yani. bir de şu yuvarlak yeşil içindeki soru işaretlerine kalplere falan renk dökelim. pembe falan olsun. her yer yeşil askeriye gibi.
0
deranzo1
(06.10.25)
havalar biraz daha soğuyunca ufalacak
0
nahtoderfahrung
(06.10.25)
geniş derken neresi geniş ben anlamadım. ekran kadar site işte, hatta yanlarda boşluğu bile var, kenarlara sıfır değil. bildirim sekmesini saymazak, duyuruların olduğu alan, toplam ekranın %60'ı genişliğinde.

koskoca ekran dururken yanları boş, ortada düdük gibi mi kalmalıydı?
0
kibritsuyu
(06.10.25)
itibardan tasarruf olmaz, şöyle geniş geniş bir sitemiz olsun.
0
logisticsmanager
(06.10.25)
duyuruların açılmamış halleri öyle evet. aşırı kaotik duruyor, fontlar renkler birbirini öldürüyor. bir şeye odaklanmak imkansız
0
topkapiaksaray
(06.10.25)
Yaşlılar büyütüyor ya telefonların fontunu öyle hissediyorum kendimi. Çok büyük çok yorucu. Direkt mesaj atabilmek, favoriye eklemek gibi beklenen özellikler gelmiş güzel olmuş ama görsel eskisi gibi kalsa çok iyi olacakmış.
0
mutekebbir
(06.10.25)
(8)

3 Yaşını dolduran arabayı satmak

va
Verimli olur mu satıp yeni bir tane 0 araç almak finansal açıdan? Garanti uzatayım demiştim ancak 30 ay öncesi başvurmak gerekiyormuş. Bu ayın 21'inde garantisi doluyor. Yıllık bakımına da 21 bin istediler. İlaveten kasko, sigorta ve muayene de yaptırmak gerekiyor. Bildiğiniz kampanya vs var mı, so
Verimli olur mu satıp yeni bir tane 0 araç almak finansal açıdan? Garanti uzatayım demiştim ancak 30 ay öncesi başvurmak gerekiyormuş.
Bu ayın 21'inde garantisi doluyor. Yıllık bakımına da 21 bin istediler. İlaveten kasko, sigorta ve muayene de yaptırmak gerekiyor. Bildiğiniz kampanya vs var mı, soru içinde soru oldu inception gibi.
0
va
(06.10.25)
Finansal olarak verimli olma ihtimali dusuk. Turkiye'deki deger kaybi egrisi biraz farkli olsa da temel gercekler degismiyor. 3 yilda ciddi bir deger kaybi olacaktir. Mesela sizin arac 1,7 milyona gider diyelim, ayni model benzer ozelliklerde arac da sifir 2 milyona satilsin. Aradaki 300 binlik fark yillik 100 bin deger kaybi yapar. Bu deger kaybi araba yaslandikca yavaslayacak.

2021-2022 civari yasanan arzdaki yavaslama ve sacma sapan faizli kredilerden dolayi hayatin olagan akisina uymayan kazanclar saglandi ama boyle bir durum su an bildigim kadariyla yok.

Genel anlamda bakacaksak, garantili araca biniyorsunuz, araciniz her zaman yeni, bunun verdigi faydalar yasanan deger kaybina sizin acinizdan degiyorsa sikinti yok.
0
mbond
(06.10.25)
boşuna masraf. arabayı uzun yıllar kullanmak daha mantıklı.
0
jelly bear
(06.10.25)
"tren kaçacak" korkusuyla bir çok kişi senin gibi düşüyor ve 2-3 yılı dolduran aracını satıp yeni araç alıyor. ülkenin bu hale gelmesi çok korkunç.
0
HellKeePer
(06.10.25)
Tabiki değil.
Dünyanın hiçbir yerinde 3 yaşındaki arabayı satıp yeni araba almanın finansal mantıklı tarafı olmaz.
0
logisticsmanager
(06.10.25)
ben bunu yapıyorum son 3 araçtır, biraz zorlasa da ben gayet memnunum durumdan
0
bepicolombo
(06.10.25)
Ben de oyle yapmayi planliyorum. Ne kadar mantikli bilmiyorum fakat icime sinen bi kampanya olsa da aklimdaki arabayi alsam diye bekliyorum
0
narod
(06.10.25)
Mevcut aracin ;Yürütme maliyeti,gelecek olan arizalar
VS
yeni arac maliyeti

maliyetleri alt altta yaz ,cevap sende..
0
designer
(07.10.25)
finansal açıdan zorlayıcı olsa da bence en güzeli bir kaç sene kullanıp sıfırı almak. maddi durumu yeten bunu yapmalı. finansal açıdan verimli olmasından ziyade finansal açıdan buna gücün var mı bu önemli. eminim ki finansal açıdan bunu kaldırabilecek olanlar bir arabayı uzun süre kullanmaz (hele de türkiye şartlarında)
0
abelardo
(07.10.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.