2021 gibi 10 lira olur.

benim öngörüm 5 seneye 40-50bin euroya sağlam bir villa kapatırım. ha bu sadece kur yüksekliği mi yoksa kriz sebebiyle evlerin üç kuruşa satılacak olması mı bilemem.

Normal bir insan gece kulübü güvenliği olur mu, normal olmadıkları için sıkıntı olmuyordur herhalde.

mafya bağlantıları yok. ama var diye bir şehir efsanesi olduğundan pek kimse bulaşmayı seçmiyor. birde malum izbandut gibi adamlar. normalde de bu herifleri dövmek biraz özen istiyor, dayak yeme ihtimalin yüksek olur. bu sebepten pek bulaşılmıyor işte. ama heriflerin de arkasına sığındıkları şey şehir efsanesi :)

@Tears of Devil , ya adam içerleyip gidip bi silah alıp bunların bacağına sıksa arabaya atlayıp kaçsa yakalayamazlar da nerede bulup dövecekler

bence arkasına sığındıkları kalıpları ve kulüplerin sahipleri. kulüp açan adamlar ise haliyle mafya bağlantılı tipler oluyor.

bu güvenliklerin ise kırk yılda bir silahlı olayı oluyordur. onun dışında sarhoş dövüp kendilerine diklenenlere iki yumruk sallıyorlar işte. delinin biri sinirlenip ayaklarına sıksa yapacak bir şey yok.o da artık işin racontası . :)

bu dediginiz Ankara'da bir barda olmustu. Yanlis hatirlamiyorsam genc bir universite ogrencisi orada calisan kapida, tam da dediginiz gibi olduruldu.

Zaten oluyor. Kavga çıkıyor sonra araba ile gelip tarayıp gidiyorlar. Her sene 2-3 böyle haber çıkar zaten.

Rusya'da bir kere boks şampiyonuna bilmeden artislik yaptılar herif birine koydu yumruğu 30-40 gün komada kaldı bodyguard sonra kurtarılamadı öldü.

daha geçen bu bodyguardalar iki kişiye ayarlanıp itip kaktılar. meğerse bu itip kalktıkları adamlar da polismiş, hem de yunus ekiplerinden. bu güvenlikleri temiz bir haşlayıp rezil ettiler.

bir güvence falan yok aslında. tabii ki de ölmeyi göze alıyorlar adamların bir işi gücü yok zaten ne bekliyorsun.

Vuruyorlar zaten. Bir keresinde gece 2-3 gibi sırf geyiğine arkadaşla Taksim'de leş bir mekana girmiştik. Ortam leş gibiydi sahiden, hadi çıkak lan gülmek için bile leş dedikten 10 dakika sonra falan 2-3 el silah sesi geldi. Sonra biz çaktırmadan sırıta sırıta merdivenlere doğru çıkarken kapıdaki güvenliklerden birini insanlar kucağına almış tuvalete götürdüler. Ayağından vurulmuştu. Oluyor yani, vururlar. Genelde itici adamlar oluyor, sanki dünyayı sırtlarında taşıyorlar ve o ağırlık yapıyor.

@pinkman1 oluyor zati. @a man alone'un da dediği gibi mekan sahipleri genelde sıkıntılı tipler. çalışanların da %99'u sıkıntılı tipler aşçısından çöpçüsüne kadar ziyanlık adamlar hepsi. bu sebepten kendi kendilerine bir mafyaymış havaları oluyor. ama arkası yok işte o kadar hepsi :))) sonra dayağı ve/veya kurşunu yeyip oturuyorlar. çıkınca aynı işe kaldığı yerden devam. ne kaybedecek bir şeyleri oluyor ne kazanacakları bir başka meslek. aslında durum biraz dram içeriyor :)

çok sevdiğim bir abim bu işi yapıyor/yapıyordu. kapıda dururken içeri girmeye korkarsınız, dışarıda dünya tatlısı insandır. ki bir çoğu öyle (nezih yerlerde).
olay olmadı mı? oluyor. bir kaç arkadaşı öldürüldü/yaralandı böyle.
kendilerinin bir mafya olayı var mı? yok. çoğu senin benim gibi insanlar aslında. mafya olayı mekan sahibi oluyor genelde.
yalnız sağlam insan sarrafıdırlar. en azından taksici gibi, kim orospu, kim pezevenk, kim hapçı anlarlar. kim içeride olay çıkarır kim iyi aile çocuğu çakarlar.

1 ay gece kulübü bodyguardlığı yapmış birisi olarak cevap vereyim,

-mafyayla bağlantım yok.
-mekan sahibi mafya. Mekan sahibinin arkadaşı benim arkadaşım. Paraya ihtiyacım olan bir dönemdi. Teklif de gelince kabul ettim.

-öğrenci partilerinde sıkıntı çıkmıyordu ama diğer parti günleri hep bi kavga dövüş olurdu. Millet içip içip sapıtıyor. Böyle tipleri şamarlayıp dışarı atıyorduk. Kimse intikam için gelmedi.

-bir gün tuvalette büyük bi kavga yaşandı. Biz dış kapıda beklerken içerdeki görevlilerden biri koştu geldi olayı bize ihbar etti. Bıçaklı kavga dikkat edin dedi. Ben hiç bulaşmadım. Kapıda bekledim. Diğer 2’si girdi kavgayı ayırmaya. Sonra sepetledik.

-1 ayın sonunda maaşımı aldım çıktım. Ben çıktıktan 2 hafta sonra silahlı kavga oldu. Birlikte çalıştığım bodyguardlardan biri bacağına kurşun yedi.

-bu olaydan birkaç hafta sonra club sahibi kendi mekanını kundakladı. Sigortadan para almak için. Ama ta ebesinin nikahındaki bir güvenlik kamerası bunları görüntülediği için babayı aldılar. Hapiste şimdi.

trendyol
1v1y.com

da daha ucuz. ben aldım. memnunum...

n11 tavsiye ederim, en azından belli güvenilir ve bilindik satıcılar var.

alma çoğu sahtedir, bir kere aldım almaz olaydım sahte çıktı.

4,63 lirayken almadığın için bugün nasıl üzülüyorsan, şu an almayınca da 3 ay sonra böyle üzüleceksin.

Üç beş ay ve bir yıl sonra doların 4 buçuğa, 4'e düşme ihtimali nedir? Elime otuz kırk lira geçtikçe bile dolara yatıracağım hiç değilse yarım veya bir sene sonra bir telefon alırım

“Bir arkadaşım aylardır dolar yapma altın yap doların düşmeyeceginin garantisini kimse veremez dedi,”

Bunu diyen arkadaşın altının dolarla alındığını bilmiyo olabilir ancak bu yorumu yapmak düpedüz cahilliktir. Altın dediğiniz şey dolar kuru çarpı ons/dolar. Yani dolar kuruyla direk orantılı.Ons altın ise 1.5 2 senedir yerinde sayıyor hal böyle olunca dolara verilen yıllık yüzde 5 faizin bile gerisinde, ki fonları vs hiç katmıyorum bile.

dolar çıktığı yerden bir daha düşmez
zarar etmeyeceğin kesin!

hocam benim bu işlerle alakası olmayan annem bile ben yurtdışına yerleştiğimde yanıma gelirken kullanır diye 3.8'den dolar 5000 tllik, 4.5'dan euro 3000bin tllik almış, bana bile sormadan düşün. 1 senede karı 2500 tl. aynısını daha fazla mebla ile yapan teyzemin karı 15bin tl. bu insanlarin bu işlerle alakası yokken, ekonomi haberi bile izlemiyorken sana bunu diyen arkadaşın harbiden de hiçbir şey bilmiyormuş.

Nufus kayit örneğinden baska bir belge yok bildigim kadarıyla. Ama annenizle teyzenizin de kardes olduğu gözükür mu pek emin değilim. Evlenince farkli kutuge geciyorlar çünkü

ikisi de boşandı hocam.

Ziyaret amaçlı geliyorsa gerek yok. Davet ettiğine dair bir form dolduruyorsun postalıyorsun bu kadar.

ikinizin de birbiriyle kardeş olan ebeveynleri vukuatlı nüfus kaydı alırsa görülebilir. iki kişinin de bütün kardeşleri ve cocuklaır görünüyor.

Normal nüfus kaydı alınca artık kardeşler çıkmıyor. Vukuatlı denince bir farkı olur mu bilmiyorum, belki kardeşler artık hiç çıkmıyordur

Vukuatlı nüfus kaydında sadece ve sadece dikey nüfusunuzu görürsünüz. Anne, baba, çocuk. Kardeşe dair bir şey bulamazsınız.

2 tane var, biri orta kalite biri kaliteli. birini iş yerinde her gün öbürünü bazı günlerde sıkıyorum. her gün sıktığım 2 ay gidiyor, öbürü 3-4 ay.

100 ml şişede yaklaşık 1500 spray var.
Her sabah işe gittiğimde 5-6 spray sıkıyorum.
Öğlen tekrar tazeliyorum.
Böylelikle 5-6 ay yetiyor.

orta kalitede edt bir koku 8 9 fıs aralığında her gün kullansan 8 9 ay gider. günlük kullanılan ve gece sıkılan olmak üzere iki kokun olsa, sıkmayı unuttuğun günleri de çıkarsak 2 sene gitmesi lazım. güneş görmesin kokuların bu arada, üst notaları kaybolur yoksa.

Yazlik ve ilkbaharlik kisacasi sicak hava icin olan parfümler cok daha cabuk bitiyor.
Aksine kislik olanlar bitmiyor cunku aromalar agir oldugundan ve kaliciliklari yuksek oldugundan (edp) az sikim yetiyor. Su an sabahlari cikarken ve oglen eve yemek icin geldiğimde sikiyorum misal. Haliyle yaz sonuna 2 parfumden biri biter.

Gecen sene tam da bu zamanlar Clinique Happy aldim (50 ml imis), yarisindan biraz altta su anda. Arada bir Bath & Body Works fisfislari sikiyorum ama nadir. Cok kimyasal kokuyorlar.

Genelde seyahat boyu parfum aliyorum. 5-6 ay gidiyor. Evde 16 ml'lik 5 parfumum daha var ama daha acmadim. Bu bitsin, ondan sonra acacagim. Muhtemelen Mart ayini bulur o da.

Duzenli olarak kullandigim tek sey organik roll-on. Pek parfum sikmiyorum.

Airbnb.
Yalniz cok az gun kalmis, ondan da pahali olabilir.

festivale gidiyosun sanırım. couchsurfing de baya kullanılıyodu oralarda ben 5 sene önce gittiğimde. orayı da bi yokla bence. ya da belgrad'dan 1 saat mesafede zaten. orda bi yer ayarlayıp gece dönemezsin gerçi ama dönülmüyor zaten, sabah filan dönüp uyuyup akşam tekrar novi sad'a gitmek gibi daha zor bi yöntem de olabilir hiçbi şey bulamazsan.

Carrefour
Decathlon

İlk akla gelenler.

Renault

schneider electric / peugeot /

schneiderla konusurdum ben olsam

Sosyal sorumluluk anlamındaki desteklerini bilmem ama Türkiye'de faaliyet gösteren, bildiğim Fransız şirketlerini yazayım:

BNP Paribas
AXA Group
Renault
L'Oréal Group
Danone
Schneider Electric
Valeo
Carrefour

Ben de sirket olarak eklemeye geldim;
Legrand
Limagrain
Saint gobain
Sodexo
Total
Lafarge

Etkili ama dizi/film kadar degil bence.
Tavsiye edebileceğim bir şey yok sadexe sunu diyebilirim;
Agirdan baslayip motivasyon düşürmeyin
Sevmediğiniz bir seyi sirf ingilizce diye okumayin
Her seyi anlamaya calismayin, her cumleden sonra sözlüğe bakmayin.
Bir de her zaman denir ama konusmak en onemlisi. 2 haftadir is dili fransizca olan bir yerde calisiyorum, 4 aydir kendi basima calistigim fransizcadan 10 kat daha fazla sey ogrendim.

tavsiyem: rahatça okuyup anlayabileceğiniz en basit metinlerden başlayın. roman değil, öykü veya makale bile olur. ikide bir sözlüğe bakmayacağınız bir şey okuyarak ısının.

Okuman gelisir. Ben A2 - B1 oldugum zamanlar Harry Potter'a baslamistim.

Öğrenmek için değil de, geliştirmek için olabilir. Harry Potter tavsiye etmem. Çoğunu okudum, oradan öğrendiğim kelimeler makale okurken hiçbir işime yaramıyor. Amaca göre çalışma yapmak lazım.

bence sil baştan öğrenmek için zor, ancak geliştirmek için faydalı bir yöntem. temelde ingilizce bilsen dahi çok yorucu gelebilir başlarda. şimdi türk ama hayatı boyunca hiç okuma yapmamış bir adamın eline bile türk edebiyatından bir eser tutuştursan okur ama anlamaz muhtemelen. çok az ingilizce biliyorsan cümlenin ne ifade ettiğini anlamaksızın verimsiz okumalar yapabilirsin. bu durumda dizi/filmin etkisi yazılı esere göre daha daha yüksek oluyor (bence).

diğer durumda tabudeviren+1, hele öykü, makale kısmına kesinlikle katılıyorum. darlanmazsın hem.

kitap olarak aklıma şu an the perks of being a wallflower geldi.
dorris lessing'in öyküleri de kolay okunuyordu gibi yer etmiş kafamda.

tabudeviren +1

basit olan hikayeler inanılmaz faydalı. diziyle miziyle kıyaslamak -hatta genel olarak herşeyi kıyaslamak ne kadar doğru bilemiyorum- yanlış bence. her bir egzersizin kendine has diğerlerinde bulamadığın bir faydası mutlaka var.

hevesinin kacmamasi icin biraz da olsa anlayabilecegin roman-kitap-makale okumani tavsiye ediyorum.

geliştirmek için etkili ama başlangıç seviyesindeysen bezdirir seni. daha önce türkçe’sini okuduğun, iyi bildiğin bi romanı oku, çok işe yarıypr.

Rahatça okuyabileceğin değil de, hafif zorlanacağın şeyleri okumaya başla ve sürekli tekrar et. 10-15 sayfalık hikaye mesela, al onu 10 kere oku.

çevirisi çok bir şey tutmaz. sadece çipli sayfayı çevirtmek istiyorsan maksimum 30-40 lira falan tutar ama onu notere onaylatman gerekeceği için asıl masraf noter masrafı olur.

Cevirisinin hangi dilden olacagina bagli. Ben USD olarak aliyorum mesela, bu arada noter onayi pasaport icin 80 tl gibi bir sey idi yanlis hatirlamiyorsam.

benim bildiğim kelime üzerinden dönüyor.
ben en son nüfus kayıt örneği türkçe-fransızca 60tl ödedim. ama bunun bir de noter onayı olursa bir 80 lira civarı da o var galiba.
çok pahalı olacağını sanmam.

bir programlama dili öğren. bu şekilde çözüm gereken şeyi küçük parçalar halinde düşünmeye alışıyorsun bununla beraber de bu küçük parçalara değişik bakış açıları ile yaklaşabiliyorsun...python u tavsiye ederim.

bence strateji gerektiren bilgisayar oyunları pratik zekayı acayip besliyor. tabi belli bi yaştan sonra çok şeyi değiştirmez ama ergenliği öyle geçiren biri bayağı faydasını görür.

kitap oku. faydasi oluyor.

tecrübe+1
strateji oyunları+1
programlama/simülasyon/modelleme vs+1

özgüven, stres altında panik olmadan düşünebilme yeteneği ve tecrübe.

Calvin klein euphoria

tom ford-oud wood

L’eau par - kenzo

Allaşkına şekerli bir koku olmasın. Bugün şekerli parfüm kullanan erkek gördüm, erkeklerden soğudum.

Yves Saint Laurent l'homme Intense.

yaz? kış?

30 yaş için, takım elbise dersek belki bleu de chanel olabilir. acqua di gio olabilir. creed git, belki terre d'hermes olabilir(çok sıcakta kasar), chanel allure homme edition blanche
kışın dior homme, guerlain extreme edp, gene terre d'hermes, ck euphoria intense (tartışılabilir bence bu ama güzel koku kesin), serge lutens chergui olabilir,

bvlgari aqva

Çöp.

hype

çöp+1

o günlerin aynısı yaşanıyor şu anda sadece televizyon kanalları ses çıkaramıyor.
öyle emlak fiyatları düşmez. herkes elindekine sıkı sıkı sarılmaya devam eder ancak borcu vs olan esna borçları için satabilir o zaman ucuza kapanır.

Zamanla benzin gıda elektrik vs fiyatları artacak ama insanların maaşı aynı oranda artmayacak o zaman insanlar geçinemiyoruz diye isyana başlayacak ve hükümet sorgulanacak geçmişte böyle olmuştu.

2001 krizinden sosyolojik farklılıklarımız var
o zamanlar mesela büyükşehirlerde yaşayan aileler hala köylerinden unu, bulguru, yağı, tarhanayı vs. getirebiliyordu. Cep telefonu yoktu, bilgisayar yoktu, internet yoktu, dijitürk (veya cine5 diyelim) yoktu yani milyon türlü masraf yoktu (anne babası çalışan, 1 bilemedin 2 kardeş olan, apartman çocuklarında vardı belki ama bu çocuklar toplumun %5-10'u filandı). Karnın doydu mu Allah'a şükrediyordun sadece bayramdan bayrama o da sadece çocuklara o da, çocuk çoksa belki hepsine de değil, kıyafet alınıyordu... Eğitim için de yaşasın burslar :) okumuyorsa meslek lisesine hatta sanayiye gidiyordu, Kütahyada işletme, Ağrıda uluslararası ilişkiler okumaya değil, kızsa evleniyordu. En başta kendi ailem ve etrafımızdaki benzer onlarca aile için durum buydu. Ki biz memur ailesiyiz- krizden her zaman en başta özel sektör etkilenir, memur alım gücü kaybına uğrar ama çökmez ki AKP zaten imam-öğretmen-asker-polis hariç memura doğru düzgün bir zam yapmadı hep alt gruptaki memurları zamladı üsttekileri 100 lirayla filan geçiştirdi bu da ayrı bir konu.. Şimdiye bakalım o apartman çocuklarının kendileri anne baba oldu. Onlarla aynı sosyolojik yapıdan gelmeyen bir aile olmamıza rağmen bizde: ben ayrı evde yaşıyorum, ailem kendi evinde, çalışan kardeşlerim var kendi evlerinde (4 eviz yani) köyden 4 yumurta gelmez çünkü onlar da marketten alıyor artık:) Hayvansal ve zirai üretim neredeyse bitti. Gıda fiyatları korkunç oldu. Biz krizde köye dönmemiştik, kamu lojmanlarından kimse de dönmemişti ama, mesela istanbulda ayakkabı vs. imalat atölyesinde çalışıp, işsiz kalıp veya yetiştiremeyip köye dönen çiftler oldu. Şimdi dönse köyde de aç kalır. Ne yapacaklar?
En çok etkilenen özel sektör demiştim, mesela arkadaşımın babası pimapenciydi, kur filan uçunca, köklü bir işletme de olmayınca adam battı. Ne yaptılar; gidip anneannesinin evine taşındılar. Anne-babası zaten sorunluydu, boşandı. Annesi, 2 çocuklu bir kadındı, ev hanımıydı ama iş buldu. 2 çocuk çok çok iyi okullarda okudu. Şimdi sıkıntı: aynı zamanda işsizlik çok yüksek, ev hanımı 35 -40 yaşında bir kadın şimdi iş bulabilir mi acaba? üstüne çocuk yetiştireceksen eğitim berbat. Dahası insanlar anne-babasının evine, 2 çocuğuyla dönebilir mi mesela? Bilemiyorum. Şimdiki gençler tahammülsüz, beklentiler/alışkanlıklar farklı çünkü intagramda fotograflar boy boy filan. Üstüne emeklilik yaşı olmuş 65. Yani anneanne çocuk baksın, anne çalışsın durumu artık yok olmak üzere. Zira daha anneanneler çalışıyor. (hadi şu anda o kadar değil de yakında herkesin anneannesi çalışıyor olacak). Bu insanlar ne yapacak?
Emlak piyasasını çok bilemiyorum. Çünkü 99da deprem oldu. Emlakın kalbi İstanbul, çok düştü sonra çok arttı...Şimdi kentsel dönüşüm nanesi var. O kadar çok parametre var ki. Eski Türkiye olsa ben şunu derim: Türk insanı ruhunu satar, evini satmaz! 95te olsun 2001de olsun bizim için "icra" denildi mi yutkunamazdık, şeytan çarpsa daha iyi bir şeydi. Ama dediğim gibi insanlar çok değişti. Kredi çekip tatile filan gitmek ütopik bir şeyken normal oldu. Herhalde bu tiplere evlerine icra gelmesi öyle aman aman dert edilecek bir şey olmayacak. Acayip şeyler görebiliriz.

ben daire durumundan önce şunu diyeyim;
o dönem almanya'da yaşayan arkadaşımın ailesi türkiye'ye dönüyor. oradaki mal varlığı ile burada apartman dikiyor.
bunu yapan ailede sadece baba çalışıyormuş, o da işçi. kısacası buraya milyonlar ile gelmiyorlar. ama durum o kadar kötü ki türkiye'de o parayla almanya'nın düz işçisi burada apartman, araba vs alabiliyor.
kısacası her şey olabilir. sonuçta bugün 300bine mal edip, 600bine satıyorsan, kriz döneminde o daireyi 310'a satsan bayram edebilecek duruma gelebilirsin.

@logisticsmanager

söz konusu kişi, 65-70 döneminde gidip 2000 civarı, hele hele EUROdan önce döndüyse, bunu krizle pek bir alakası yok.
60larda gidip 2005, bilemedin 2010'a kadar dönmüş olan herkes apartman sahibi- yani benim çevremde apartman sahibi olamamış olanlar ancak 400 bin mark, 500 bin mark gibi paraları KOMBASSAN'a filan kaptıran mallar...O zamanlar Almanya'da 6-7 bin mark alıyordu, ilkokul mezunu düz işçiler. Yetmiyor üstüne hausmeister, şöför, tamirci şu bu olarak çalışıyor, 7-8 nüfus 50m2 yerlerde, hatta aileleri burada, erkekler tek heim'larda kalıyordu. Çocuğu bırak toruna bile para veriyordu alaman devleti. Kadınlar bahçelerden ot toplayıp pişiyor, çöplerden mobilya, eşya vs. topluyor, küvette kurban kesiyordu insanlar.
2001 krizinden hemen sonra almanyadaydım. Öncesinde yaşadıkları yerleri de gözlerimle gördüm, tüm bunları oradan biliyorum. Şimdi 1 tane türk aileye bunları yaptıramazsın. Hoş benim etrafımda var hala bazı manyaklar ama onlar ruh hastası.

Evet telefon bilgisayar vs. konusunda oyle bir esitlenme var. piyasada cok zenginlerin alabilecegi farkli teknolojiye sahip telefon gibi bir sey yok mesela. ha ayni telefon altin kaplamali oluyor mesela ama yine ayni telefon. bilgisayar da evet, yine ayni parcalar ama belki en ileri pahali modelleri ama istersen yine senin de alabilecegin seyler.

Mesela Trump\in 2017 de kisisel telefonu Samsung Galaxy S3 idi elinde gorulebiliyordu (secret service'in verdigi telefon degil, kisisel telefonu)

Jeff bezos pek telefon kullanmazmis bu arada bir de ve genelde telefonu eski model oldugunu soyleyenler var.

Buyuk kismi iPhone kullaniyor. Ultra luks telefonlar var ama genelde milyarderlerde hep iPhone falan var. Kilifsiz dumduz kullaniyorlar.

uç teknolojiler arge gerektireceğinden sanmıyorum. olsa zaten piyasaya yayılırdı.
bir de zenginliğin olayı zaten (sanat eserleri vs değilse) kimsede olmayan bir şeyden öte en iyisini hiç düşünmeden alabilmek. stajyerken patronum bana kartını verip en iyi laptopla note 4(diye hatırlıyorum) alsana demişti. şimdi bu iki bahsettiğim nereden baksan 7-8 bin liraydı o zaman, kısacası 3 tane yeni mezun maaşı. ama adam için bakkaldan çikolata almak.

donanımları aynı ama yazılımları farklı, casusluğu önlemek için daha güvenli yazılımlar kullanıyorlar.

karşısı ödemiyor mu anlaşması yok mu?

Yıllar önce 20 kilo ağırlık plakalarına 100 lira kargo parası ödedim. Kargo bedava değilse riske girme bence. Hepsişurada da bir sürü kargo bedelsiz istasyon vardı yok mu orada sizin istediğinizden?

ptt.gov.tr

Burada 160TL gibi bir rakam çıkıyor ama tabi kolinin boyutları herşeyi değiştirebilir. Bundan daha ucuzu olacağını sanmıyorum. Kaldı ki karşı ödemeli daha da pahalı oluyor çoğunlukla.

Hiç kasma hepsiburada gibi ücretsiz kargo satış yapan bir yerden al.

eğer düşündüğüm tarzda bir şey ise 250-300 tutabilir.
kargo ücretsiz yerden almanızı tavsiye ederim. çünkü 90 kg, ağır diye getirmeme vs yapabilirler söyleyeyim. en azından satan taraf uğrassın.

www.hepsiburada.com

alacağım ürün bu , ikinci el 500 e bulunuyor ondan kargo fiyatını sordum ama değmezse hepsiburadadan sıfır alayım tabi.

sıfır alırdım ben olsam.

nakliye firmalariyla gorusun, o tarafa gelen kamyon vs. varsa ucuza halledersiniz. zaten kirilacak bi sey degil.

muavinin eline 50 lira sıkıştırsın göndersin, otogardan arabayla alın.
ayrıca bu istasyon çok sallanır, söyleyeyim. spor yaparken tadınız kaçmasın sonra.

Ekran çoktısını duyuruya eklemeniz mümkün mü? Büyük olasılıkla hem bir set olarak hem bir scalar olarak aynı deüişken adını girmiş olabilirsiniz. Başka bir iki olasılık da var. Kodu görerek yardımcı olmak daha kolay.

ekran çıktısı olmadan zor ama benim anladığım seti tanımlamadan fonksiyona yazmışsın.

yani x'i tanımlamadan x+y yazmışsın gibi.

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

ekran çıktıları bu şekilde, teşekkür ederim :)

normalde gams'de hata mesajına tıkladığında hatayı göstermesi lazım, nerede gösteriyor hatayı?

Modelde birden fazla hata var gibi görünüyor, hepsini görmediğimiz için hangilerini tanımladınız ya da hangileri yok bilemiyorum.

Ama en basitinden constraint 5'te ne demek istediğinizi anlamadım.

@logisticmanager örneğin sarı işaretli kısma tıkladığımda sol tarafta imlecin bulunduğu yerde gösteriyor hatayı.

i.hizliresim.com

@yaraticinick modelde 149 numaralı hatadan birden farklı yerde var ancak onun dışında farklı çeşitte hata yok. yani 257 numaralı hata var o da çözdürme yapamadığı için, 149 hallolunca o da ortadan kalkar diye düşünüyorum. constraint 5 ise şunu anlatıyor, "eğer t ayındaki tüm modellerin toplam üretim miktarı 0dan küçükse üretim yapılmalı" cümlesinin matematiksel hali gibi. ama yanlış yazılmış olabilir tabi. bi de siz bakarsanız çok güzel olur :)

bu arada modelin txt dosyasi ve çıktının txt dosyasını paylaşıyorum. teşekkür ederim ilgilerinize.

dosya.coçıktı.txt.html

dosya.co

Katılımla alakalı olmalı çünkü eski gürcistan bayrağı falan da var. Galatasarayın adı yazıyor.

katılımla olmalı israil vs. de var.

yani ben tam net bir farkını çözemesemde yazılana göre fundamentals kitabını diğer kitapla beraber kullanmak için sonradan yazmış. bunu diyorsa ben olsam building skillsi alırdım yanına da diğerini alırım/almam. kendi böyle yazmışsa bir bildiği vardır.

biriniz 5 lira verip alın, diğerleri de ondan alıp kopyalattırsın. kapıcı eğer kafasına göre yaptıysa bir daha böyle bir şeye kalkışmaz, yok mesela apartman yöneticisinin haberi varsa onlar aralarında didişsin dursun.
sonuç: gerekmiyor mu diye düşünmeye gerek kalmadı ^^

Abi sizin bina muhtemelen gecekonduya donmustur.koca binadan 1500 para toplaniyor oda kapicinin maasi sigortasina muhtemeln yetmez.asgari ucret ve vergi beraber hesaplarsaniz bu paranin uzerinde.asansorun yapilamamasi normal.boyle olunca kilite 5 lira neymis demek pek uygun dusmuyor.

Herkesin aidatını eksiksiz ödediğini düşünelim 52*30=1560TL. Şuanda brüt asgari ücret 2029TL
Toplanan para kapıcı maaşını ödeyecek, artacak onunla da çift asansörün periyodik bakımları, apartmanın elektriği, temizlik malzemeleri , ekstra giderleri vs karşılanacak. Güzel apartmanmış

Hak 1tl de olsa aranır tabii ki ama yapmayın yahu kapıcılı çift asansörlü apartmanda 30tl aidat bulmuşsunuz 5tl ekstra masrafa üzülüyorsunuz

ben herşeyden öte kapıcıya üzüldüm şu an. adam asgari ücretten az kazanıyor, sigortası vs. büyük ihtimal yok...

kapıcı başka apartmanın kapıcısıdır, bu apartmana para kazanmak için ek bakıyordur.

yoksa öyle çalışacak enayi kapıcı bulunmaz,

Benim bina ayda 1 kere siliniyor. Kapici, asansor yok. 30 tl veriyorum. Siz pek sey yapmayin.

@oscar +1, kapıcı aynı anda birden fazla apartmana bakıyordur. Yoksa mümkün değil matematik izin vermiyor.

Kilit meselesine gelince, 52 x 5 = 260 TL yapar. Nasıl bir kilitmiş o?

Kilit değil anahtar çoğaltmış @John Bloor. anahtar kopyalama tane başı 2-3 liradır normali. 2 lira her anahtardan kapıcıya kalıyordur. 5 lira normal.

malzeme muhendisligi bilgini de kullanarak borekcilikte çığır aç!

saka bir yana, "babamin borekcisi" dedigin hakkaten babanin borekcisi mi? yoksa ailenin borekcisi de baban mi isletiyor? bu subeler kimin? hak sahipleri kimler? bugun borekciyi kapatiyoruz her seyi satiyoruz dense o kadar seyin parasi kimin cebine girer? babanin mi? yoksa baban, kardesleri, torunlarin mi?

eger babaninsa hakkaten, bir yerde senin de, annen baban olunce sana kalacak. basarili ve buyuyecek bir potansiyele sahip bir is ise, borcuyla harciyla yarin bir krizde ufalip batmayacaksa falan dusunulebilir yani neden olmasin. belki en bastaki adam olmazsin ama isini yapar, part time olarak da subeler ile ilgilenecek bir durum yaratabilirsin.

ha mal varligi koca aileninse hak sahibi torun torbalak amcalar dayilar falan varsa ugrastigina degmez bence.

işletmeyi al.

@robokot Ya her şey dedemin üzerineydi, dedem vefat edince babam ve iki amcam şirket kurup pay sahibi oldular. Bunların haricinde başka akraba yok işin içinde. Aslında patron babam şu an mayışlar, malzeme alım, hesaplar her şeyi o yapıyor, amcamlar da az çok dükkanlarla falan ilgileniyorlar. Babam da artık sıkıldım, senle beraber uncuya, yağcıya vs beraber gideriz yavaştan, seni onlarla tanıştırırım sen yaparsın artık falan diyor. Yani kısaca ilerde babamın payının sahibi ben olabilirim gibi.

işletmeyi devam ettirirdim kesinlikle, 3-5 kuruşa çalışıp kölelik yapacağıma kendi işimin başında olurdum.

börek iyidir. ama bağımsızlık kazanıp elemanlardan biraz kopmak lazım. o tarz şeyler bazen patlak veriyor. eş dost la iş yapmak sorunlar doğurabiliyor malum.
benzer bir sektör girişimi yapabilirsin. birtakım şubelere hak iddaa edip kopabilirsin. kısaca, börek ama bağımsız olmak kaydıyla.

iyi borekci bu ulke kosullarinda muhendisi bayiltir,esnaf kafamdan dolayi borekci diyprum.

uzaktan konuşmak kolay gelebilir ama benim babadan kalma ve anladığım hazır bir işim olsa mühendislikten devam etmezdim herhalde.

bunun yanında denildiği gibi kardeş amca dayı işin içine girerse sıkıntı çıkabilir, ayırmak gerekebilir.

Gelir ne durumda? Aylık 10 bin lira ve üzeri net gelir sağlıyorsa kendi işinizi devam ettirebilirsin. Ben 4-5 bin lira için böyle bir işe devam etmezdim.

@dissendium açıkçası babamın gelirinin ne kadar olduğunu bilmiyorum, ama dönemsel olarak değişken. Bunun haricinde bölgede meşhur, potansiyeli olan bir işletme ve sürekli büyüyor.

Babana yapış, baba bu 5 senede bana bildiğin her şeyi öğret diye gir işe.

Mühendis olup eleman olarak çalışmak seni ne maddi ne de manevi olarak hiç tatmin etmeyecektir.

börekçi ol veya muhendislik yap uç bes ay sonra zaten koşarak kaçıp borekçiye gidersin.

senin için börekçilik daha iyi gibi duruyor. pek severek okumadıysan mühendislik yapsan bile mutlu olmazsın. dedigine göre börekçi neredeyse zincir olmuş. hem örekçide iyi kazanabilir,hem de çalışma şartları bakımından daha rahat olabilirsin. tabii işi de öğren, yarın bir gün sana kalırsa batırmamak için.bu noktada mühendisliğin sadece adı var senin için.

ayrıca kız vermezler olayına da katılmıyorum. "şu dükkandan şu kadar gelse, öbüründen bu kadar gelse, ee iyiymiş valla " diyecek ticari kafada bir sürü kız babası çıkar. hatta bu olayın yanında mühendisliği sallamazlar bile.

severek okumadigin bir bolum, severek yapmayacagin bir meslek esittir mutsuzluk.

muhendislik bilgilerini de kullanarak aile isine kendini ver ve gelistir, buyut o isi. evet yapabilirsin. karini 5'e 10' katlamanin yollarini ara. eminim bi formulunu bulursun.

şu an az çok kendi işinizin patronusun. bence börekçilik de kal. mühendis adamsın kafan çalılıyor, ne biliyi börekişini geliştir. börek yaparken ya keşke şöyle bir makina olsa diyorsan onun üstüne yoğunlaş, öyle bir makina yap.

bu bana izmir'de çok ünlü bir esnaf lokantasının ustasını aklıma getirdi.

adam endüstri mühendisi ama babadan kalan yeri devam ettiriyor.
ben de börekçi+1 tayfadanım. eğer ileride yurtdışına gitmek vs. gibi düşüncelerin yoksa türkiye'de kendi işini yapmak gibisi yok.

bence dene mühendisliği sonra karar verirsin. börekçi kaçmıyor sonuçta. ayrıca babana aç konuyu. sor ne kadar kazanıyorlar. hangisi daha uygun diye fikrini al. birlikte karar verin.

Western unıon kullanabilirsin, 15 usd masraf çıkartır. Diğer türlü de banka hesap no ve swift koduyla para gönderebilirsin ama masraf yüksek çıkar, en az 220 tl gibi bir tutar ödersin masraf için

bitcoin gibi bir yonteme gerek yok demissiniz ama yine de komisyon olarak daha dusuk olabilecek bir sey bilmiyorum. teamviewer gibi bir uygulama ile uzaktan baglanip hesaba yatirilan parayi siz internet bankaciligi kullanarak bitcoin alip kendi wallet'iniza gonderebilirsiniz diye dusunuyoorum.

bunun haricinde biliyorsunuzdur ama ptt'den yurtdisina para gonderilebiliyor veya western union ile gonderilebilir ama oranlari yuksek olacaktir.

türkiye'ye para yollamanın en güzel yolu transferwise. yalnız türkiye'den para yollayamıyorsun.
masrafı vs çok cüzi. yani ben 1000tl 200 euro için 1.98 euro masraf alıyor misal.

gideceği ülkeye bağlı bu. örneğin asya, afrika ülkelerine gönderen upt diye bir aracı var, pek çok yerde bayiisi var. az miktarlarda 5-10 usd gibi komisyon alıyor.

(bkz: transferwise)
suna da bir bak kanka. kurdan gecirmiyorlar asla.

Avrupadan yollarken 5€ masrafla online olarak western uniondan yollamistim, acil gerektigi icin sikinti olmadi.
Ama online olmayan islem ucretleri cok fazla. Baya fazla.

Swift de olabilir, cok asiri bi komisyon alinmadi hic bizde.

ekonomiden çok anlayan biri olarak yazmıyorum. ekonomiyi seven biri olarak yazıyorum.
şu anki olay doların yükselmesi değil, tlnin çakılması. euro olmuş 4.27.

-bir kere ülkemiz üretmiyor. bu ilk ciddi olay. haliyle dolara karşı elimizde bir şey yok. önceden inşaat turizm vs derken bunlar da gitmeye başladı, e zaten özelleştirmediğimiz yer kalmadı.
-ikinci olarak merkez bankası üzerindeki siyasal baskı o kadar büyüdü ki artık ayyuka çıktı. özellikle rte'nin son konuşmaları üzerine "bu adamlar ekonomiye karışabilir" düşüncesi oluştu piyasada.
-hakan atilla davası ve çıkacak karar sonrasında türkiye'ye gelecek yaptırımlar beklentisi.

ülkenin 16 yıldır leş gibi yönetilmesini kenara atarsak şu an bunları diyebilirim.

yabancılar kendi paralarını getirip türklere borç verdiler.

türklerin devletinin başı faizi düşürecegim diye sabah akşam propaganda yapıyor.

bu, tl'yi değersizleştireceğim demek. çünkü enflasyonu çok yüksek ve tek indirme aracı olan faize "karşı".

değeri yiten bir şeyde durmak istemeyen yabancılar paralarını dolara çevirip çıkıyorlar. bu da kurları zıplatıyor.

bu sokak ağzıyla anlatımı. daha teknik istersen son dönem gelişmeler:

1. bono piyasası kurudu. alıcı yok. bonosunu satamayan yabancı fonlar panikle, hedge etmek için dolar longluyor.
2. tl short olayında stabil ve güzel bir dalga var. shortlayan aylardır kazanıyor. algo'lar da buna uyarak shorta devam ediyor. teknik olarak tl'nin değer kazanmaya başlayacağının hiçbir emaresi yok. türkiye sürekli döviz borçlanacağı için de bu short, short, short demek.

deep note: şu -ülkemiz üretmiyor ondan- geyiklerine hastayım. 2004'te inanılmaz mı üretiyordu da dolar çok düşmüştü? peki 2014'te? 2018'de mi birden üretim durdu? üretmiyorsa hep üretmiyordu. cari açık da 20 yıldır var. tl'nin aşırı değersizleşmesi sadece bunlardan olamaz. ana sebep değil bunlar. zaten satmaya hazır olanların içini rahatlatan ek sebepler sadece.

Bence bugün yaşanan hareketin temel nedeni bloomberg röportajı denebilir.

Sorulara verilen cevaplar sırasında
"Merkez bankası bağımsız ama yani biz de ülkeyi yönetiyoruz, bizim söylediklerimizi dinlemek zorunda" gibi bir şey diyerek aslında bağımsız olmadığını,
Seçimi kazandığı taktirde para politikalarına ve ekonomiye daha da müdahil olacağını,
Hakan Atillanın kesinlikle masum olduğunu ve onu suçlu bulmanın Türkiyeyi ve hükümetini suçlu bulmak demek olacağını,
Davadan Abd ile ilişkileri tamamen kopartacak bir karar çıkmamasını umduklarını

vs. söylendiği için bu gezinin tüm amacı olan yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmek yerine tam teksi etki oluştu.
Burada da basit bir mantık çalışıyor. Yabancı yatırımcı elindeki TL değerlerini satıp, dövizini alıp giderse piyasada TL değer kaybeder, döviz değer kazanır.

Bir de faiz meselesi var o işin ayrı bir kısmı. Yatırım piyasalarındaki yabancı oyuncuların en büyük motivasyonu ülkedeki faiz oranı. "Faiz tüm kötülüklerin anasıdır" gibi söylemler de bu durumu baltalıyor.

Bu röportaj meselesi bugünlük %2 artışın büyük oranda tetikleyicisi oldu. Son dönemdeki genel yükselişi de bu ve bunun gibi siyasetçi söylemleri, seçim belirsizliği, Halkbank konusundaki karar belirsizliği etkiledi gibi.
Halkbank konusu aslında çok kritik çünkü Merkez Bankasının şu ana kadar hala 300-400 puan gibi bir faiz arttırımı yapmamasının nedeni o gibi duruyor. Kuru kontrol altına almak için yapılması gereken hamlenin faiz arttırımı olduğu aşikar, ki zaten bir 75 puan da yapıldı ama 300 gibi bir artıştan sonra gelecek Halkbank kararı eğer piyasanın kazandıklarını geri vermesine sebep olursa ki çok zayıf bir ihtimal değil, bu defa benzer bir hareketi tekrar yapma ihtiyacı doğacak. Bu tarz birkaç konunun bir araya gelmesiyle oluşan olumsuz tablo TL için büyük değer kayıplarına neden oluyor gibi.

Ekonomi uzmanı falan değilim, piyasaları yakından takip etmeye gayret ediyorum. İddia etmiyorum hiçbir şeyi, tamamen kendi düşüncelerim.

ıphone 4S var,çiziği kırığı yok.batarya ömrü ideal.

Xiaomi mi max2

moto g4plus kullanıyorum.
sıkıntısı yok değil ama fotoğraf ve video kalitesi efsane.
ekranı da büyük.

huawei p9 lite

en ucuza en iyi kamera.

xiaomi mi5 geliyor a101'e. 999 tl

bir kere hiç ülke dışına çikmamissin ve tr de yaşıyorsun bunlar ciddi handikap. bence ilk önce gitmek istediğin ülkeleri gezip sonra dil okulu falan araştır, 3 ay 6 aylık o sürede de imkanlar oluşursa süre uzatma taleplerinde bulunursun..

yurtdisina gitmis olsaydin bile yasamamis oldugun icin bazi gercekleri goremeyecektib. yurtdisinda gurbetci insanlar yalniz. bu yalnizligi anlaman icin bikac ay yasamani tavsiye ederim. bazi seyleri parayla alamiyosun

Dediginiz gibi yurt disinda hayat kalitesi daha yuksek, Turkiye'de luks olarak gorulen cogu sey ya standart ya da standart alti.

Yurt disina yasayanlar yalniz dusuncesi de dogru degil. Yalniz olan da var olmayan da var. Ayni Turkiye'de yalniz olan ve olmayan insanlar bulunmasi gibi.

Edit: Egitimin, sagligin ucretsiz oldugu pek cok Bati ulkesi var. Mesela Almanya, Isvec, Fransa, Ispanya, Finlandiya vb.

Türkiye de üniversite eğitimi yok bu arada, gençlerin meslek edinme okulları onlar. Üniversite eğitiminin ne demek olduğunu yurtdışında anlarsın. Ortada büyük bir şans yok yani.

baska ulkede o emegi nasil harcayacaksin once onu bir dusun. deneyimin yurt disinda cok aranan turden degilse, bankada bolca paran yoksa cikman imkansiza yakin.

hem rentts hem de crown arti 1.
bir valizle gittigin ulkede istedigin kadar ielts'ten 8 almis ol, iletisim sorunlari yasayakcasin, kultur sorunlari yasayacaksin, yedigin ictigin degisecek, yaptigin is muhtemelen degisecek vs.

herhangi bir isle hayatini rahatca yasarsin, turkiyede luks olan seyleri rahatca alabilirsin. turkiye'de fistik ezmesi luks aq.

@eksimtrak onu merak ediyorum işte. yani aynı şartlar altında yurtdışı vs türkiye. uzun vadede düşünüyorum zaten. hayatımı da buna göre şekillendiricem. yani bir işçi orada daha iyi şartlarda yaşıyorsa burada işçilik yapmaktansa giderim. bir mimar orada daha iyi şartlarda yaşıyorsa burada mimarlık yapmak istemem. bence biraz karamsar bakıyorsun. çıkmak o kadar zor değil. birçok insan gidiyor.

@baldur2 yalnızlık olayına çok katılmıyorum. mutlaka memleket hasreti olur ama o mantıkla kimsenin başka ülkeye göçmemesi gerekiyor. yani japon da aynı durumda fransız da aynı durumda. o kültür sorunları, yalnızlık tüm göçmenler için geçerli.

şunu merak ediyorum. mesela diş hekimisiniz amerika'da mı diş hekimliği yapmak istersiniz yoksa türkiye'de mi? avrupa'da mı mimar olmak istersiniz yoksa türkiye'de mi? avrupa'yı bilmem ama türkiye'de mimar olmak istemem mesela. ya da avrupa'da mı işçi olmak istersiniz türkiye'de mi? aynı şartlar, aynı iş, aynı kazanç karşısında yaşamı merak ediyorum. çünkü belki yurtdışında kolayca elde edebilecek hayatı yaşamak için hayatımı harcamak istemiyorum. abd'de sıradan bir evden daha beter bir eve yıllarca kredi ödemek, tenekeden hallice araca 100 binden fazla vermek istemiyorum.

türkiye'de aylık 10-15 bin aylık gelirim olsa şunları yaparım diye planlarım var. e bunları yurtdışında daha az gelirle yapabileceksem burada debelenmek saçma gibi.

tabiki avrupada yaşamak kolay ve çekici ama herhangi bir avrupa ülkesine gittiğinde direk 2. sınıf vatandaşsın(avrupa için söylüyorum) kültür farklılıkları, konuşma farklılıkları, dışlanmışlık hissi vs. bir sürü sorunda var. araba almak, kişisel haklar vs daha çekici ancak adaptasyonda çok zor.

Lüks kavramı burada ve yurtdışında değişik. Burada araba lüks, atıyorum havuz üyeliği lüks, ama haftada bir temizlikçi çağırmak o kadar da lüks değil. Ama ABD'de ve Almanya'da lüks. Saatlik olarak çağırıyorlar. Lüks kavramı insanların saatlik ücretine bağlı.

Uzun vadede karar verebilmen için kısa vadede çeşitli olanakları kullanarak zorlayarak yurtdışı tecrübesi elde etmen gerek. Staj olsun, değişim programları olsun au pair'lik olsun deneyeceksin ki kendi kafanda bir plan şekillendirebilesin.

@siyamkedisizorro
ona emek somurusu deniyor haci.

Yurtdisinda yasama konusunda bence cok farkli degisken isin icine giriyor. Her seyden once bu arzu neden kaynaklaniyor onu anlamak lazim, zira bu kisinin zorluklara katlanma gucunu de etkileyecektir.

Yurtdisinda gecerli bir meslegi olan, ulkesinde mutlu olan ama maddi acidan iyi bir teklif aldigi icin yurtdisina gidip "Sila hasreti" cekip, oradaki yasama ayak uyduramayip 6 ayda geri donen adam da var mesela...

Para ve yasam kalitesi onemli faktorler ancak madalyonun diger yuzunde de hayata farkli bir kulturel ortamda baslamanin, yabanci, expat, gocmen olmanin maddi ve manevi zorluklari var. Eger para ve yasam kalitesi elde edecek yetenek ve niteliklerin varsa; kulturel sorunlari da hallederim, ben zaten dunya vatandasiyim, gittigim yere ayak uydururum, katlanirim, yaparim diyebiliyorsan bence hic sorun yok.

Birincisi yoksa, yani meslegin ya da niteliklerin para etmiyorsa isler biraz daha zorlasiyor. Yurtdisinda gocmen bir garson, gocmen bir fabrika iscisi olarak yasam savasi vermek kolay olmayacaktir.

guzel bir avrupa veya amerikan sehrinin insanina sundugu en onemli sey 'zaman'. icinde yasayan insana 'zaman' tanimayan sehirde dunyanin neresinde olursa olsun mutlu olamaz kimse cunku zaman olmayinca huzur da olmuyor. sevdigin isi yapiyorsan ve zamanin da var ise iyi araba ya da ev hep isin sonraki detayi ve guzellikleri.

turkiyenin en buyuk problemi zamanin bol oldugu sehirlerde is ve para yok, is ve para olan sehirlerde ise kimsenin zamani yok. maalesef istanbulda calisanin emegi somuruluyor, kimseye zaman kalmiyor, kalan zaman da trafikte, kalabalik alisveris merkezlerinde harcanip gidiyor. alisveris merkezinin otoparkina parkettigin en iyi arabadansa hafta sonu bos yollarda sevdiklerinle keyiflice surecegin herhangi bir araba daha cok daha keyif verir.

sila hasretini de kucumsemeyin arkadaslar. cem uzan eyfel kulesini karsidan goren luks evde yasiyor parisin ortasinda ama turkiye'ye donecek misiniz sorusunda agladi adam.

@baldur2 abi o kadar paran olsa al bir tane ülke ya da ada doldur içine türkleri. kalmaz hasret bence :D

şaka bir yana hasret önemli bir konu ama daha kozmopolit yerlerde bu sıkıntı daha azdır bence. mesela amerika'da kültürel olarak ingiltere'de yaşayacağından daha az sıkıntı çekebilir insan. onun dışında bu ülke çok yoruyor insanı. çalışıyorsun ama bir şey geçmiyor eline. ayda rahat 15 falan kazanman lazım ki oradaki standarta erişesin. insanın hayallerini de kısıtlıyor. çık sokağa okumuş, iyi para kazanan insanlara hayallerini sor çoğunun hayali iyi bir ev ve araba. araba da 20-30 bin dolarlık araba.

onun dışında şiddet, siyaset, hır gür çok yoruyor. dışarda nasıl durum bilmiyorum ama türkiye'de sosyal hayat da zor.

bir kere avrupa'da ikinci sınıf insansın tarafına katılmıyorum. böyle bir genelleme çok yanlış.

yalnızlık olayı da kişiye göre. ben bir yerde 3 ay çalıştım, herkesle kanka oldum. aynısına 1 senede ulaşan adam var. kişi o kültüre ne kadar ayak uydurmaya, insanlarla iletişime geçmeye çalışırsa o kadar hızlı adapte olur.
şunu eklemek istiyorum adamlar sizi ülkelerine davet etmedi. kimseden sizin için özel ilgi beklemeyin. siz "ulan ben daha iyi bir hayat istiyorum" diyip o ülkeye gittiniz. siz çabalamazsanız, o kültüre-dile-hayata adapte olmazsanız kimsenin elinizden tutup "hadi gel seni kardeşle tanıştırayım" hayata sokmasını beklemeyin.

ben buradaki yeme alışkanlığımı türkiye'de sürdüremem çünkü 3bin lira masraf çıkar. ayda 2 şişe viski, her gün et ve türevleri, canım isteyince suşi, canımız sıkıldı akşama restoran vs. 2 kişi tüm mutfak ve evmasrafı+böyle dışarıdan yemek 700-800 euro tutuyor. ki burada malzemeleri de bio alıyoruz.

eğer düz beyaz yaka adam olacaksan avrupa ezer geçer. türkiye'de en az 45 saat çalışırsın, 2hafta tatilin olur. fransa'da 35 saat normal, üstüne çalıştıklarını ya maaş ya da tatil olarak alırsın, 35 günde tatil hakkın var.
türkiye'de işsizlik maaşı max asgari ücret, burada maaşının %80'i gibi bir rakam ve 2 seneye yakın alabiliyorsun. 4 ay çalıştıktan sonra işsizlik maaşını hakedebiliyorsun. sonra taşeronluk; ben taşeron olarak çalıştım 4 ay. sözleşmeyi uzatmak istemedim,bana sözleşme bitiminde 2 maaşa yakın tazminat ödediler, taşeron olarak çalıştığım için.
bu böyle uzar gider.

yok ben kapitalist olucam, ticarete giricem, kendi işimi açıcam dersen türkiye.
ucuz iş gücünü sömür sömürebildiğin kadar. şu an bir arkadaşım işe başladı yeni mezun, haftada 60 saate yakın çalışıyor asgari ücrete. fransa'da kan alırlar. hatta çok basit örnek vereyim çalıştığım bir firmada ben çek cumhuriyetinde bir fabrikadan sorumluydum, arkadaşım fransa'da. ben bugün bir sıkıntı olsun yarının mesaisini artırıp/azaltabilirdim. fransa için ise 2 ya da 3 gün öncesinden olmadığı sürece hiçbir şeyde değişiklik yapamazdın, çünkü sendika...
sonrasında paran varsa mis gibi ülke türkiye. parayı bastır özel hastanede muayene ol, parayı bastır işlerini hallet. gece 2'ye kadar kafede otur, sabah 5'e kadar barda takıl. evine gece 4'de lahmacun söyle.

neyse uzadı. kısacası çalışan adamsan avrupa, çalıştıracak adamsan türkiye.

@logisticsmanager gerçekten iyi bir örnek olmuş. aslında olması gereken o. türkiye'de o hayatı yaşayabilmek için 10-15 bin kazanmak gerek en az. çalışıyorsun, ediyorsun ulaştığın hayat zaten standart olması gereken. bunun için yoruluyorsun. "başarılı" olamazsan da sürünüyorsun. bir arkadaşım 2015'te sıradan bir okulun mühendislik bölümünden mezun oldu. 2-3 yıl çalıştı abd'ye gitti. ne yapıyor tam bilmiyorum ama döneceğini sanmıyorum. burada elde edebileceği pek bir şey yok çünkü. mesela asgari ücretle çalışan arkadaşın da yıllar sonra belki senin şu anki standartlarına erişebilir. onun için de çok çalışması gerek. yani madem bu kadar çalışcaz o emeği amerika'da, almanya'da vereyim en azından hayatım olması gerektiği gibi olsun, düzgün arabaya binebileyim, düzgün beslenebileyim.

ahmet hamdi'nin bir sözü var. "türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor." diye. internet yardımıyla da insan görüyor. aslında türkiye'de insanların yıllardır hayalini kurduğu şeyler abd'de mesela belki de insanların dönüp bakmayacağı şeyler.

enpiüç pıleyır. sony.

ya da aşırı beğenmek şartıyla parfüm.

güneş gözlüğü de fena fikir değil.

ya da 3 gram altın alırdım, altına karşı zaafım var da.

elimde tutar sallardım yüzüme doğru 5'lik banknotlar halinde. param var şımarıklığı bana yeterdi açıkçası. illa bir şey alacaksam kafaya takmışsam da o parayı harcamayı herhalde sırt çantası alırdım güzelinden.

Uçak bileti.

Doğalgazı açtırırdım.

Ayakkabı alırdım.

kaykay

afedersin, masturbator alirdim. kalitelisinden hem de. gelir herhalde.

100 euro civarı.

bir şişe lagavulin 42 euro.
bir paket puro 10 euro.
bir de parfüm alırdım. bleu de chanel edp.
biterdi.

Havadan para gelse bile kendimi şımartamam, onu farkettim şuan.
Kyk'mın 1,5 taksidi diye sevindim okurken...
Bu moddan çıkıp cevaplıyorum: Reformer pilatese yazılırdım 15 seans(bu kadar yazılabiliyoruz bu parayla) Kendimi en şımarmış en iyi hissettiğim yer orası.

parasutfethiye.com

site google dan ilk çıkan, reklam amacım yok. ölüdenize git gel için de 150 lira yeter herhalde, çok güzel harcanmış bir 500 lira olur.

bir kenara koyarim. aldigim hic bir sey birikmis para kadar mutlu etmiyor beni bir suredir.

Sokak hayvanları için su kabı yaptırırdım. Sonra da 3 liralık kornet yer mutlu olurdum.

www.motoplus.com.tr

bol bol dvd ve kitap

kıyafet-parfüm-ayakkabı

Kendimi şımartmak için kulaklık. İhtiyaç amaçlı olarak Mezar taşı yaptırdım onu öderim.

500 tl ile simartacak bisey alamam. Arkadaslarima icki falan ismarlarim takiliriz.

parfüm

500 TL ile simartamam. Spa'ya harcarim ben de.

Masaja giderdim. Arka arkaya 2 seans + kesek/köpük.

Oradan da çıkar mis gibi et yemeye Trakya'ya giderdim. Bir taşla 3 kuş. Hem masaj keyfi, hem çok uzun olmasa da nispeten uzun yol keyfi, hem et yeme keyfi.

güneş gözlüğü alırım. net. 480 telee :(

masaja giderdim ben de, öyle ihtiyacım var ki.

1-2 şişe parfüm alırdım heralde.

Ya hanım bir çanta beğenmişti. Pahalı diye alamadım da onu alıp sürpriz yapmak istiyorum çok fazla.

iddiada fenerin kazanacağına oynardım, aziz ne yapıp edip koltukta kalmak için kazandıracak feneri.sonra da buzz lightyear oyuncağı alırdım :)

tamamını masaja harcarım. her gün mesai çıkışı gider 1 saat masaj yaptırırım.

roma eşofmanı yada forması içimde kaldı aq.

dövme yaptırırım.

amerikan pasajına gidip sorabilirsiniz.
onun dışında normal tekellerde olmaz bunlar, türkiye'de satılmıyor.

Orada yok maalesef. Eminim vardır bir yerde, ya sizce?

braun elektrikli aletlerde yelpazesi geniş bir marka olduğundan delonghi'den yana oyumu kullanıyorum ben.

ben homend almıştım, çok da güzeldi.
filtre kahve makinelerinde espresso gibi fark olacağını sanmıyorum. benim için önemli olan zaman ayarlı olmasıydı ve bu çelik termos olayı sıcak tutuyor.
urun.n11.com

Delonghi

filtre makineyle uğraşcağına 10 tane kapsül al doldur doldur iç.
www.tchibo.com.tr

letgodan yaptım. hepsinin eli yüzü düzgün 3 bin lira falan tuttu.

ben ikea'dan bundan 1.5 sene önce döşemiştim,
buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi hariç, (ankastre seti kiraya dahildi) 2.5k civarı tutmuştu.
işte buna dediklerimi eklerseniz heralde 4bine yakın çıkabilir.

3000 +- 500 (spotçu fiyatları)

Futbol dünyası adaletli bir dünya değil. Bu kabulden yola çıkarak bakmak lazım her olaya.

hayatında futbol topuna dokundun mu acaba? bu nasıl bi mantık ya? açıklayayım diyorum neresinden tutsam elimde kalıyor. kebap işse sen de ol madem, sürsünler topu atsınlar önüne, her sezon 30 tane yuvarlarsın sen de?

@der meister ne bu atar? futboldan anlamak zorunda mıyım? diğer futbolcunun yaptığı daha etkili göründü gözüme.

golü görmemiştim. şimdi gördüm. birincisi o topu kaleciye nişanlayacak 10 tane santrfor sayabilirim bir çırpıda. üstelik 3 büyüklerde oynayan ya da oynamış. sen ben zaten atamayız. ayağının içiyle topu tek vuruşla uzak köşeye bırakmış. ikincisi doğru yer doğru zaman diye bir olay var santrforlarda. doğru noktaya doğru zamanda koşu yapabilmek, bi yandan savunmayı bi yandan takım arkadaşını takip etmek, markajdan kurtulmak falan önemli. elbette asist çok değerli. ama bu golde son vuruş da en az gol kadar değerli bence.

sen yine de forvetlerimizi küçümseme @hknty hahhaha

pozisyon özelinde işin büyük kısmını yapma olayına katılıyorum.

insanlar topun ağlara gitmesine seviniyor, o an içinde verilen tepki doğal olarak gol atan oyuncuya doğru yöneliyor. topu yuvarlıyor olabilir ama bunu beceremeyebilirdi de.

asisti yapan adam da maç sonunda 'rodriguez ne güzel geitrdi topu be' diye takdir alır. adı haykırılmadı diye unutulmaz.

futbolun bir takım oyunu olduğunu da unutmamak lazım. yani gomis peşinde adamları sürüklemese, kafa topu indirmese, pres yapmasa bu pozisyonlar bulunamayacak. burada rodrigues'in topu getirişini unutmayacağımız gibi gomis'in beşiktaş maçındaki ilk golü hazırlayışını da unutmayacağız sonuçta.

Mesela bazi filmlerin o bicim senaryosu olur, film izleyenler mest eder. Ama film her halukarda yonetmene malolur, yonetmenin filmidir o. Kimse senaristten bahsetmez, sorsan adini bilmez. Bu da onun gibi demek ki, topa son dokunanin golu oluyor o gol.
Bir de adam sormus sadece, niye sinirleniyorsunuz:) Bu futbol acayip bir sey.

Evet doğru söylüyor. Üstünden arz edersin. Yardımınızı rica ederim yerine cümleyi farklı şekilde bağlayıp destek olabilir misiniz? Gibi sorabilirsin arz etme kalıbı itici gelirse. Ha çok da takılmaya gerek yok bence arz rica

Sizin ustunuz mu bu kisi? Ustunuz ise,

... yardimlariniz icin bilginize sunarim.

Ustunuz degilse siz de bir ekip yoneticisi iseniz rica olur.

biz de arz ederim yerine “Mümkünse yardımcı olabilir misiniz?” tarzı kalıplar kullanılıyor.

ama bilgi doğru üstten rica edilmez, kurumsal kültüre uygun değil.

gün gelecek, en azından özelde, bu tarz işlere takılan insanlar kalmayacak...
inanıyorum.

Yuksek tensiplerine saygilarimla arzederim yaz efsane olursun.

"yardim" rica ediyorsunuz. laf olsun diye konusmus o arkadas. millete cikolata alip butun gun story de paylasiyor mu?

üstler astlarından rica ederler. bu talimat vermektir.

vassap

bundan bile ingilizce bilgisi kasmaya çalışanlar doluşmuş heyt be.

vassap +1

ingilizce konusurken vatssep diyorum sanirim

vatsep mi? vatsap diyorum ben. "vazzaaap" dan dolayı ağız alışkanlığı olmuş

Vatsap

jamiryo

Yani ne bileyim orda vurgulanan kısım application'ın app kısmı bence. Ben yazılanı ingilizce okuyunca vatsep gibi(ya da vassep falan işte tam o sesin yazılı hali yok) oluyor. Vatsap ya da vassap diye okunması için What's up? diye yazılması lazım sonuçta.

vatsap

"Vatsap" diye okuyorum. Buna ek, "Gogıl", "Mikrosoft", "empiüç", "hotmeyil" diyorum diğerlerine de. Doğrusuna bilmeme rağmen bu şekilde alışmışım hep.

Tamtamına yaziyorum ben söylediğımde duyulanı:
wuots ep. E açık.

vatsap

Vatsap+1

vaytzap diyeni duydum.

What's up (whatsap) şeklinde okuyorum. Olması gereken de bu. Oradaki app aplikasyona gönderme yapıyor ama up kelimesi gibi okunması gerekiyor.

Instagram kelimesi de instegram diye değil, instıgrem diye okunur ayrıca :) instant telegram.

Ben de vatsap diye okuyanlardanim ama dogrusu bence de vatsep. Almanlar da vatsep diyor bildigim kadariyla.

Vatsap

Ayrıca meb+1

@orient blue +1

www.youtube.com

youtu.be

Mesela burdaki kadın vatsep şeklinde okuyor. Amerikan ingilizcesinde doğrusu vatsep, muhtemelen britişte de öyledir.

Bu arada buna bakarken hong konglularin vatsep yerine vateps dediğini öğrendim, o da tuhaf bi karıştırmaymış

bazı ürünler için değer, peyman çifte kavrulmuş fındık efsane kaliteli mesela.

ben şöyle diyeyim bir gün iş yerinden biriyle konuşurken memleketet ailesinin tarlaları olduğunu söyledi. ya çiğdem ya kabakçekirdeği.
bu ürünlerin kalitesine göre satıyorlarmış. kaliteli olana zaten büyük markalar direk çöküyormuş. peymandır vs.
geri kalan da işte dediğimiz simbat gibi markalara oluyor.
o yüzden aynı mantık hepsinde vardır sanıyorum.

tadım çekirdek alıyorum.
arada çürük falan çıkmıyor hiç.

antep fıstığı için konuşursak simbat ile tadım arasında bariz fark var. peyman almadım sanırım hiç ama papağan da fena değil. simbatın ayçekirdeği de hiç iyi değil mesela.

değer lezzet olarak çok fark ediyor. kuruyemişler de kalite kalite.

En iyisi Tuğba kuruyemiş. Git dükkandan en kaliteli en tazesini al. Sonra simbat mis Peyman miş bakmıyorsun bile.

değmez. ben ünal'dan alıyorum. tuğba'dan 2 defa fındık aldım 2 seferde de 3 fındıktan birinde acı çıktı. daha da kapısından içeri girmem.

değer.
simbat çekirdeğin yarısı çöp mesela.
bu mantıkla neredeyse tadımla aynı fiyata geliyor sadece çekirdeği düşünürsek.

antep fıstığı ve fındıkta da kalite aşırı fark ediyor.
tuzlu fıstık gibi şeyler daha idare edilebilir gibi.

Kuruyemiş işi sıkıntılı bir iş. Pakette bir adet dahi çürük /acı çıksa müşteri kaybederler. Ben bu yüzden Tuğba kuruyemişten alıyorum yıllardır aynı kalitede ürünler sunuyorlar

Simbat kuruyemisleri cok seven bir tek ben miyim ya, bence cok guzel

fare de cikabiliyor.

Saçında kepek varsa şampuan işe yaramıyor demektir, başka bir şampuan denemelisin. Mesela Clear acımaz genelde kepeğe.

6 yasimdan beri kepek var. Ne yaptimsa gecmedi. Kocakari ilaclari dahil herseyi denedim. Piyasadaki her markayi kullandim gecmedi. En son kabullendim kepekle yasamayi. Uc bes aydir nivea nin sampuan dus jeli diye bir urunu var onu kullaniyorum. Hicbir sorun yok. Inanmazsan gecer gibi bi onerim olacak.

kepek olduğuna emin miyiz?
ben de yıllarca kepek sandım sonra dermatit çıktı :)

Kan değerleri ile ilgili sorun olabilir dahiliyeye de başvurun bence. Besin intoleransları da kepek yapabiliyormuş. Hatta bazen çölyak bile çıkabiliyormuş.

kepeğe göre değil de saç tipinize göre şampuan kullanmayı deneyin yağlı saçlar için,kuru saçlar için vs.

dertatit olabilir. doktora git. ketoral gibi şeyler deneyebilirsin.

organicum dener misin?

dermatit olabilir +1

dermatit'in çözümü ketoral değil. ketoral, konazol gibi şampuanlar bir süre sonra etkisini yitiriyor.

kesin çözüm: Head & Shoulders Clinical Strength

www.hepsiburada.com

evet kepek harici birşey olabilir çünkü kepenlenme benim sakal tarafında da oluyor. ben hastaneye randevu aldım. ben alerjiden şüpheleniyorum .doktordan sonra sonucu yazacam.

ya şu dermatit için türkiye'de, yurtdışında kullanmadığım zımbırtı kalmadı. hala kesin çözüm bulamadım. doktorlar bile kesin çözüm demiyor :)

dermatit ise malesefki çözümü yok. düzgün diyet ve yaşam tarzı, bir de şampuan vs ile bastırabiliyorsunuz o kadar.

mumkun degil. estonya'da e-vatandas olursan acabiliyorsun sanirim ama en son banka hesabi icin yine orada olmani istiyorlardi.

fransa için imkansıza yakın.
eğer fransız vatandaşı ile evli değilseniz fransa'nın hatta meşhur bir kısır döngüsü vardır;
işe başlamak için banka hesabı istenir. banka hesabı açtırmak için oturduğunuz adres ve kanıtı (sözleşme vs) istenir. ev kiralamak için iş sözleşmesi istenir.işe başlamak için banka hesabı...

hakan uzan en son vertu'yu satın aldı diye haber okumuştum.

Bu tip adamlar artık sadece fon yönetiyorlar. döviz, borsa, tahliv, vs. para parayı çektiği ve daha kolay getiri sağladığı için imalat sanayi veya hizmet sektörlerine yatırım yapmıyorlar.

vallaha geçen cem uzan'la ilgili birşeyler okurken adamın 2002 yılında motorolayı 2milyar dolar civarında dolandırdığını gördüm. yani düşünün 2002'de 2 milyar dolar.

kaptan memo+1. ek olarak piyasada isimleri çıktığından birebir iş yapacak kişileri bulmanın zor olacağını düşünüyorum. bu yüzden fon vs işlerindeler.
bir de aratınca cem uzan'ın paris'de kurulmuş RAPHAEL & CIE diye bir şirket sahibi olduğu gözüküyor.
neyse, kısacası bu adamların sahip olduğu firma ya da iş yaptığı insanı bulmak zor.

Türkiyede de inşaat gökdelen rezidans site yapıyor adamlar. Babacan holding uzan sermayesi. Kulaktan dolma bir bilgi değil. Babacan yapı, babacan premium vs. bakabilirsin.

Yuksek lisans orada bir yil.

Ogrenci vizesi ile gideceksin, en faz staj yapabilirsin.

Seni bir sirket ise alirsa, kabul mektubu gonderir. Turkiye'ye geri donersin ve bu kez calisma vizesine basvurursun.

iş arayıp bulma kısmı en zoru zaten. hazır onlarcs siizn gibi çalışma izni olan varken neden sizi alsınlar ?

(bkz: ankara antlasmasi)

@oscar

İş bulmanın zor oldugunun farkındayım ama bulabilirim de, her özelliğimi yazmam mümkün değil buraya. Ben sadece süreci merak ettim,iş bulabilirliğimin değerlendirmesini ayrıca bi duyuru olarak açarım.

İngiltere özelinde bilmiyorum ama orada da vardır muhtemelen, yüksek lisans süresi ek 6 ay gibi bir süre için vize veriyor ülkeler. O arada iş bulup girerseniz sonra çalışma iznine falan başvurabiliyorsunuz. Öte yandan Ankara antlaşmasına da bakılabilir.

Son paragraf sorusuna cevap olarak ek, 10 20k pound okul ücreti, kalacak yere göre haftalık en az 120 150 pound kalma, ulaşım ve yemek de haftalık en az 100 150 denebilir. Yani okul hariç 1 yıllık en az 13000 pound gibi bir şey lazım olur.

ankara anlaşması hakkı kaldırıldı diye biliyorum;
www.bbc.com

bu kadar paranız varsa en basitinden fransa için master sonrası çalışma ve oturma izni alabiliyorsunuz. yani bu işe kafayı koyduysanız buraları da düşünün derim.

logic'in yazdığını yazmaya gelmiştim. ankara antlaşması sınırlandırıldı.

iş bulursan kalırsın, şu "seni neden alsınlar ki" yazanları da anlamıyorum. herkes aynı mı ülkede, insanlar farklı alanlarda farklı becerilerde. seni almıyor olabilirler ama başka bir adamı çok rahat alabilirler. illa sen üçüncü dördüncü beşinci sınıf vatandaşsın tamam mıa muhabbeti döndürülecek yani.

Ben de seni neden alsinlar kismina soyle gireyim;
Bugun buyuk bir firmada tedarik uzmani pozisyonu icin görüştüm ve adamlar turkce bilen mudur arıyorlardi(daha dogrusu tercih sebebi diyorlardi). Firma 9 milyar dolarlik bir firma.
Kisacasi o konulara kafayi takmayin, denk geliyor.

Yakın zamanda bir tanıdığım tası tarağı toplayıp ailesiyle İngiltere'ye yerleşti. Burada çok güzel bir işi vardı. Orada bir iş kurmuş, danışmanlık firmasıymış. Zeytinyağı satışı yapıyormuş. Ben Ankara Antlaşmasıyla gitmiştir diye düşündüm. Çünkü bu kadar kısa sürede bir ailenin oturum ve çalışma vizesi alacağını düşünmüyorum.

2018 yılı ile masaüstünün ne alakası var ben çözemedim :)
masaüstü bilgisayar toplamak dizüstünden ucuz olacaktır.
masaüstünde ısınma vs gibi dertler yoktur. ama malesefki bütün laptoplar eninde sonunda bu derdi tadacaktır :)
masaüstünde 2 sene sonra bir iki parça değiştirip devam edebilirsin. ama laptopda bu iş hem daha sıkıntılı hem daha pahalı.
yani şu an biri benim hayatım oyun oynamak diyorsa masaüstü alması lazım. yok oyun oynarım ama taşınabilirlik de önemli dersen dizüstü.
onun dışında bence güzel bilgisayar :)
edit. ki zaten yıl olmuş 2018 ne masaüstüsü olsaydı bütün twitch yayıncıları, progamerlar vs masaüstü kullanmazdı.
not: 7 yıllık dizüstü sahibi ve vice city falan oynayan adam.

Asus rog aldim keyfime baktim. Tavsiye ederim.

Yıl 2018, ama tüm pro oyuncular masaüstü kullanıyor. çünkü hepsi geri zekalı.

monster var bende de. performanstan gayet memnunum, öneririm. özellikle teknik servis çok ilgili ve hızlı.

60% indirim görmüştü bir kez sanırım. Bir de bir paket ile daha ucuza oluyordu varsa o da alınabilir.
Senaryoyu oynamadım hiç, arkadaşlar online oynadık baya, oynayacak arkadaşların varsa gayet zevkli oyun bence, hile rahatsız edici olabiliyor bazen.

Hikaye olarak serinin en kötü oyunu ama alınır. Gta işte, ölüsü bile oynatıyor. Herhalde multisi hala aktif diye inmiyor fiyatı.

Far Cry'ı aldın mı? :)

pre order ile 90 liraya almıştım ben pc'ye ilk çıktığında. bitirmedim bile(hikaye berbat, arkadaşlarla biraz online oynadık o güzeldi sadece). korsan çek hoşuna giderse al. 90 lira hak eden bir oyun değil bence(artık) kaç yıllık oyun sonuçta talep var diye düşürmüyorlar fiyatı ama 90 da çok.

en fazla göreceği yüzde 60-66 ki o da en iyi ihtimal.

Online oynayabileceğim belki 1 2 arkadaşım olabilir ama onlarda oyun var mı, oynar mıyız bilmiyorum. Random oyuncularla oynanamıyor mu online? Hikayesi o kadar mı kötü? Vice city e benzer bir tat alsam yeter bence. Gerçi 10 yıl geçmiş alır mıyım bilmem :)

Watch dogs indirimdeydi onu alsam mı diye düşünürken dedim gta yı bekliyim indirime girerse onu alırım, 2 gün sonra gta indirime girsi :)

@eazy aldım farcry ı da daha pek oynayamadım :D

far cry 3'ten çok daha fazla zevk alırsın hikaye anlamında. bi de batman arkham serisini öneririm şiddetle.

hikaye modu açısından bakacak olursa 30-40 lira eder maksimum. hikaye modunu oynarım kırk yılda bir online oynarım diyorsanız hiç bulaşmayın o kadar değmez. online baya keyifli. özellikle herkesin söylediği gibi arkadaşlarla daha bir keyifli oluyor. oynayacak arkadaşınız varsa veya sözlükten bulursanız, sürekli online takılırım derseniz alın gitsin.

@atom karincanin torunu'nun da dediği gibi, %60 indirim olmuştu bir ya da iki kez. muhtemelen steam'in yaz indirim döneminde yine oraları görür indirim. şahsen ben o zaman almayı düşünüyorum. bence biraz bekle, en kötü ihtimalle bir ay sonra alırsın. zaten yıl içerisinde gta v devamlı %50 indirime giriyor.

steam'de satılan hiçbir oyun alınmaz. cs'de bile 6 yaşında çocukla oynuyorsun

@senolll

Aslında hikaye için gta oynayacaksan eski meski ama ek paketleriyle birlikte gta 4 alacaksın. Ana oyunun hikayesi ve atmosferi ayrı güzel, ek paketlerindeki hikayenin çok güzel bir şekilde ana hikayeyle birleşmesi falan apayrı güzel. adamlar yıllar önce harika bir oyun yaratmışlar.

Watch Dogs'u genelde kimse sevmedi ama çok farklı oyundu aslında. Adamlar çok ekstra şeyler yapmaya çalışıp yapamamışlar :) Oyunun o çok eleştirilen tanıtımı ilk çıktığında ekşi'ye direk bu devirde böyle bir oyun yapmaları imkansız, kanmayın yazmıştım. Çıkar çıkmaz aldım ama benim beklentim çok düşük olduğu için hayal kırıklığına uğramadım. Güzel oyun bence. 2. oyunu oynamadım çünkü gta 5 gibi çok eğlence odaklı ve boş hikayeli gözüküyordu. yaşlandım artık :P

gtaV'siz geçen 5 yılınıza yazık olmuş.

ps3'de almıştım. herkesin dediği gibi hikaye boş.
e oynayacak arkadaşım da yoktu o dönem. haliyle bıraktım bir yerden sonra.
eminim ki arkadaşın vs varsa ya da böyle bir ekip bulabilirsen çok eğlenceli olur. ama onun dışında sarmayabilir.

var. 1 adet 6-7 yıl önceki mezun, 1 adet de yeni mezun var.
fransa'nın en sağlam business okullarından biri. sağlam kariyere kapı açabilir. yani en azından fransa'da adı geçen bir okuldur.
parası sağlam. ama düşünüyorsan zaten para vardır.
tanıdığım insanlar buradan mezun olduysa herkes mezun olur. çok zor olacağını sanmıyorum yani.

yalnız benim önerim eğer 240 ects varsa, bac+5'e direk kabul eden okul bulursan sadece 1 sene okuyarak yüksek lisansı bitirebilir, bac+5'e ulaşır ve çalışma iznine sahip olabilirsin. ha audencia'da böyle bir şansın var mı bak bence.

Eau de Prep Tommy Tommy Hilfiger for men

www.hepsiburada.com
www.akakce.com
www.n11.com

baya satılıyor gibi gözüküyor. bunların hepsi mi eski?

onun dışında parfümü bilmesem de notalardan baktığımda bu parfüme yakın pek fazla yok. ilk iki notaya göre olanlardan sadece birini bulabilirsin gibi;
john varvatos vintage

@logistic
Hb almıştım mesela 2009 yılı idi üretim tarihi, diğer sitelerdekilerin de orjinallikleri ile ilgili şüphelerim var.

evet çok hızlı işlemiyor bu olaylar.
normalde olması gereken sallıyorum paranız 20tl azalıcak ama işlemlerde gözükmeyecek. bir kaç gün sonra işlemlere düşecek.

mobildeyim mesaj atamiyorum, komisyon degerleriniz nasildi? ne kadar cekmek icin ne kadar odediniz, veya kesinti ne kadardi?

Ben seviyorum Far Cry serisini. Hiç oynamadıysan dörtten başlaman bir şey farketmez çünkü millet 3. oyunun aynısı diye yerden yere vurmuştu :) Saf aksiyon, öyle dolaşayım, kamp basayım, hayvan avlayayım, kafam dağılsın falan gibi şeyler seviyorsan sarar bence. Ben al derim.

al birini vur ötekine :) birbiriyle bağlantılı oyunlar değil.

eazy+1. bunları seversen al.
yok cod gibi belli bir görev üstünden devam eden şeyler istiyorsan belki sarmayabilir. bilemiyorum.
not.en son far cry2 oynamış insan.

far cry 4 güzel bir oyundu, ben severek oynadım, ondan sonra far cry primal çıktı, hiç beğenmedim ve oynamadım, far cry 5 güzele benziyor ama o para bence verilmez.

bence al. ben beğenmiştim.

5 senelik oyuna 42 tl verilmez. oyunun ederi çıktığında o kadardı.

40 lira para değil oyunun seni meşgul edeceği süreyi düşündüğünde.

Alma

3 den başla sonra 4 ü de oynarsın. hikaye olarak bağlantılı değil ama aynı tarz oyunlar ve 3 ü seversen 4 ü alırsın

sıkıntı olacağını sanmam.
peer shared olaylar yasak ama sallıyorum rapidshare gibi şeyler kullanmak yasak değil.
o yüzden bu da sıkıntı olmaz.
zaten bir şey olursa size yazı geliyor "çakal mısın dostum sen?!" diye :) ondan sonra yapmıyorsunuz. ama öyle 1 downloadda hemen dava açılmıyor adınıza.

Gecen bahardan beri cok daha agir cezalandirma var. Stream film izlemek yasakken, video indirmek, mp3 indirmek tabii ki yasak. Medya hukuku calisan arkadasim yabanci ogrencileri uyarmak icin sunum yapti hatta bununla ilgili üniversitede.

biraz araştırdım.
bu adamların ingiltere'ye yasal olarak geldiklerine dair kayıtlar varmış.
sonra 2009da hükümet bu kayıtları yoketmiş;
www.ft.com
şimdide adamlardan kanıt istiyorlarmış ama haliyle ingiltere bunları yaktığı için adamların ülkeye kayıtları yok.

kısacası şöyle diyelim; türkiye suriyelileri ülkeye aldı. kimseye de bir şey sormuyor. bu adamlar da vatandaş olmadı ama türkiye'nin kalkınmasına yardım etti, çocukları burada mezun oldu, vergi verdiler vs vs. 50 yıl sonra türkiye bu adamların ülkeye yasal olarak girdiğine dair kayıtları yok etti ve yeni bir politika yaptı. adamlardan her sene ingiltere'ye yasal olarak girdiklerine dair kanıdı sunmalarını istedi. bundan 50 yıl öncesinin kayıtlarını kim tutar?

kısacası burada ingiltere hükümetinin utanması lazım. race card vs değil. bu adamlar zaten commonwealth vatandaşı.

can acıyorsa gitmemelisin bence.
çünkü sallıyorum omzun acıyor ama yapacağın her harekette omzun çalışacak gene ve ister istemez o acıyan yere de etki edecek.
kısacası riske atmaya değmez.

edit. buradaki olay kas yorgunluğu mu yoksa sakatlık mı? yani eğer bir hareket yaparken kendinizi sakatladıysanız yapmayın derim. yok kas yorgunluğu ise yapmanız iyi olur.

En son cumartesi yaptıysan bugün de yapman iyi olur. Kas yorgunluğuyla sakatlık oluşturabilecek ağrıyı sızıyı ayırt edebilmen lazım. Kas yorgunluğu varsa hafif de olsa yap. Acısa da öldürmez. Sakatlık riski varsa yapma.

@dissendium +1

çivi çiviyi söker 2 günde bir gitmek iyidir. git.

alma

Sıkıntılı. Bir şekilde iyi kapatsan veya folyolasan bile kararma olur.

1. o ürünler yemek firmaları-yemekhaneler vb için.

2. ton balıgında hayvani kurşun var. Allah vermeye.

@binder dandet +1

bu kadar yemek gerçekten zararlı, dikkat edilmeli.

Migros ve kipalarda dardanel üretim 160gr (Net 104) konservelerin tanesi 4 liraya geliyor. Onlar daha iyi.

bu carb orani butun sut urunlerinde benzer zaten

O ürünler biraz keriz silkeleme operasyonu gibi geliyor bana. Yani 500 ml protein sütte 30 gram protein var, herhangi bir standart sütün 500 ml'sinde 25 gram protein var, birini satıyorlar 6 liraya diğerini satıyorlar 2 liraya, yani büyük kerizlik. Karb. oranı da my pink'in dediği gibi hepsinde aynı.

@angelus ben geçenlerde baktım da birçok sütün besin değerinde 100mlde 3gr protein gibi bir oranda görünüyordu. Mesela Sek'in proteinli sütü 330 mlde 30.5 gram diyor. Öyle olunca bayağı fark var aslında. Sanki. Galiba.

Edit. Çok teşekkürler, tam da bu sıralar anlamaya çalıştığım bir şeyi söylemiş oldunuz. @angelus

Sopiro; Sek'in protein sütünü inceleme fırsatım olmadı açıkçası o yeni çıktı sanırım ama protein miktarını o düzeye çekmek için muhtemelen whey kullanmışlardır, e whey kullanılıyorsa ve diğerleri gibi 5-6 lira bandında satılıyorsa o da kerizlik, whey'le protein miktarı artırılmış süt içmek yerine direkt whey kullanmak daha mantıklı, bu şekilde hem daha ucuza gelir hem de gereksiz süt şekerini almamış olursun. Whey'lerin servis miktarı ortalama 3-3,5 lira oluyor, şeker miktarı da 1 gram civarı.

çok pahalı bunlar. protein tozu al süte karıştır çok daha uygun fiyata içersin.

bu tarz ürünler bana göre böyle sabah 8 akşam 6 gibi çalışan insanlar için ideal ki bunlardan biriyken kullanmışlığım var. onun dışında ev vs için denildiği gibi gereksiz. ki kesinlikle denildiği gibi wheyden pahalı çünkü daha konforlu. her şey hazır halde size sunuluyor.e haliyle konforun bir maliyeti var.
denildiği gibi hiç kasmadan bir whey alıp geçebilirsiniz.

Hazır whey içecekler var mı acaba şişe olarak? Hazırlanaması ayrı bir dert

Içim fit 6 tane alinca 3.70 tl ye geliyor adedi tespo markette. Kahvaltıda yulaf ceviz chia tohumu ile kullanıyorum. Bi kutu iki gun yetiyor. Tadı güzel yulafi her gun yenilebilir kılıyor. Bana göre de protein tozları kerizlik. Mis gibi et yemek varken ama herkes evde hazırlayıp ise goturmuyor benim gibi. Adamlar ürünü yapmis begenirsen beslenme tarzına uyarsa kullanırsın. Kerizlikle cakallikla ilgisi yok. Şokta a101 de migrosta ucuz sütler var ama tadları rezalet. Ucuz arayan onları içsin litre litre nasıl olsa protein var içinde.

Bugun gelmeyecegi kesin ise bileti iade edin. Vergileri geri veriyorlar 15-20 tl aliyorsunuz

O değil ki sıkıntı. bu vizeyi verip vermeyeceklerini bilmiyorum. Kesin birşey de yok hala. Şimdilik konsolosluğa mail yazıyorum. Cevap verirler heralde.

Konsolosluk o maili gormez bile.
Telefonla ulasmaya calisin ya da araci kurumu arayin bi.

Arıyorum fakkat sürekli meşgul. İsaya yı aradığımda da mail atabilirsiniz biz bilgi veremiyoruz dediler.

İdata olacaktı

bahsettiğiniz süre 10 iş günü geçmiş sadece ki 1 tanesi 1 mayıs. sitelerinde 15 iş günü yazıyor süre olarak. biraz riskli olmuş sizin durum.

neyse geçmiş olsun.
evet idata size vize çıkıp çıkmadığını da söyleyemez, siz pasaportu elinize alınca öğrenebilirsiniz.

Benim de basima ayni sey gelmisti 2 sene evvel.
Idata'ya sahsen gittim, pasaportun nerede oldugunu bakip söylüyorlar.
Kadiköy IDATA Avrupa Yakasi'nda oldugunu söylemisti.
Avrupa Yakasi'ndaki de kapanmadan 1 saat önce pasaport geldigi icin gelir gelmez sahsen teslim almistim.

Bir arayip sorsaniz siz de.

@logisticmanager
Evet biraz riskli oldu ama bu kadar geç olacağunı düşünmemiştim. Hala pasaporttan haber yok.

@chitosan
Gidiş bileti yandı, idata elçilikte incelemede dedi. Yani gidiş yandı, beklemedeyim hala.

10 mayıs tatil bu arada, 9 mayısta gelmezse haftaya anca çıkabilir.

ben spor öncesi ve sonrası beslenmenin bir farkı olduğunu düşünmüyorum. o işte spor sonrası hemen 1-2 saat içinde protein almalısın olayı vs kanıtlanmış şeyler değil.

bu dediğimden yola çıkarsak önemli olan spordan sonra ne yediğiniz değil günlük ne yediğiniz.
kilonun 1.5 katı civarı protein alarak devam edebilirsiniz.
ek olarak ben gene ağırlık sonrasında kardiyo yapılmasını tavsiye ediyorum.

bu arada çok düşük karbonhidrat almak bir şey değil. hiç karbonhidrat almayıp günde 4k kalori alsanız da kilo alırsınız. ek olarak karbonhidrat bana göre öcü değil. gene kendi açımdan karbonhidrat almadığımda kötü oluyorum. bu sebepten özellikle ağırlık günleri karbonhidrat kesin alıyorum.

spor yapmadığınız günler daha az yiyerek(misal istiyorsanız karbonhidratı min yaparak) ve spor günleri daha fazla yiyerek cycle yapabilirsiniz.

neyse işin özü günlük neyden ne kadar yediğiniz.

okuduğunu anlayamayanlar için edit: 1gr tavuk eti=1gr protein değildir. 1gr et=1gr protein değildir. 1gr balık=1gr protein değildir. 1gr mercimek=1gr protein eşit değildir...bu yazımı her gün 10'ar adet besinin 1 gr'ının 1 gr proteine eşit olmadığını yazarak yaklaşık 10 yıl içinde bitirmeyi planlıyorum

70 kg biri bir günde 140 gr tavuk göğsü yemesi yeterlidir mi diyorsun???

140 gram tavuk demek degildir ki 140 gram protein haciko.

140 gr tavuk göğsü 140 gr protein demek değil mi? eğer değilse bunu yeni başlayan birine 5-10 paragraf yazı yazıyorsan içinde belirtmen lazım

okuduğunu bile anlamayan insanlar var, garip.
ben sage değilim. ne o kadar bilgiliyim ne o kadar sayfa sayfa yazacak azmim var. kişi cycle nedir, karbonhidrat öcü müdür, ürünlerin protein değerleri, kardiyo ağırlık öncesi mi sonrası mı gibi soruları direk duyurudan da sorabilir ya da google'a yazıp da bakabilir. buraya kendisi bir nevi spordan sonra aldığı beslenmenin yeterli olup olmadığını sormuş, buna cevap verirken bana göre yanlış olan şeyleri de söyledim.

yazdıklarım arasında ne teknik bilgi var, ne yeni başlayan için önemsiz bilgi var. hayır şuraya "bu dediklerin yanlış" diye bir şey girseniz fikir alışverişi olacak ama saçma sapan cevap yazıyorsunuz.

Kilonun 1.5 katı civarı protein al demek EKSİK bir bilgi. ya adam bunu okuduğu gibi anlasa ve senin yüzünden gelişemese? umrunda olur mu!?!?

ilk önce üslubunuzu düzeltmenizi tavsiye ederim. tanımadığınız kişilere duyuru üzerinden sanki azar çeker tavırda konuşmak eğer en azından 18 yaş üstü bir bireyseniz hiç yakışmıyor.
kişi buraya sadece spor sonrası yediği şeyden bahsetmiş ve bende aslında spor sonrasında aldığı değil tüm gün yediklerinin önemli olduğunu söyledim. ki kendisi merak etse sorardı. çok temel bir bilgi olan kilonun 1.5katı civarı günlük protein alımının gerekli olduğunu söyledim. bunu tüm dünyada söylüyorlar zaten.

siz ilk diyorsunuz ki 1gr tavuk=1gr protein mi, sonra diyorsunuz ki kilonun 1.5 katı protein almak eksik bilgi.
ben ne demek ve nereye varmak istediğinizi çözemedim. duyuruya bilgi katkısı yapmak isteseniz şuraya "bunlar bunlar şunlar şunlar" yazarsınız ama hala kişinin anlama kabiliyetini aşağılar şekilde konuşup devam ediyorsunuz. sonra eksik bilgi diyorsunuz.

bir kişi benim kilonun 1.5 katı protein alman gerekir lafından 1kg tavuğun 1.5 katı civarı protein almak gerekir anlıyorsa yapabileceğim bir şey yok. ilkokul öğretmenine kadar gitmek lazım o zaman.

dediğim gibi bundan sonraki cevaplarınızda duyuruya bir şeyler katar şekilde konuşursanız mutlu olurum. özellikle bana cevap yetiştirmek değil, bu soruyu soran kişiye yardım etmek amacınız olursa daha mutlu olurum.