Giriş
(7)

Hangisi Daha Mantıklı?

6 yasimdan beri metal dinliyorum
2021 Techna Qashqai 215.000 TL 1.3. Motor 158 beygir Benzinli2021 Mocca Elegance Paket 199.000 TL 1.2 Motor Benzinli2021 Suzuki Vitara 186.000 TL SX 4 CROSS Hibrit2020 Nissan Juke Platinium Perso 185.000 TL2021 Nissan Juke Techna 203:000 TL2021 Opel Crossland Essential Paket 183.000 TL2021 Opel Gran
2021 Techna Qashqai 215.000 TL 1.3. Motor 158 beygir Benzinli
2021 Mocca Elegance Paket 199.000 TL 1.2 Motor Benzinli
2021 Suzuki Vitara 186.000 TL SX 4 CROSS Hibrit
2020 Nissan Juke Platinium Perso 185.000 TL
2021 Nissan Juke Techna 203:000 TL
2021 Opel Crossland Essential Paket 183.000 TL
2021 Opel Grandland Boş Paket 186.000 TL
2021 2008 Active Paket 190.000 TL
2021 Mitsubishi Eclipse Cross 185.000 TL
2021 wolkswagen troc 213.000 TL
Yeni c4 Feelbold Paket 180.000 TL

Sebebiyle siz olsaydınız hangisini alırdınız?
0
6 yasimdan beri metal dinliyorum
(26.06.21)
Bu arabalar bu fiyatlarda mi ki?
0
invictae
(26.06.21)
Fiyatlara takılmayın, engelli babam için alacağız.
0
🌸6 yasimdan beri metal dinliyorum
(26.06.21)
VW T-ROC diyorum. Konfor ve kalite bakımından VW bir tarafa diğerleri başka bir tarafa. Fransız araçları zaten dandik. Japonlar sağlam ama konforsuz.
0
himmet dayi
(27.06.21)
Hangisi en dolu paketse o.
0
Jux
(27.06.21)
T-roc ve genel olarak vw icin yorum yapmaya geldim;
www.whatcar.com

Ankete katilan araçların yüzde 25'inde sorun çıkmış (ufak sorunlar ama gene de sorun), ek olarak benzinli motorlarinda soğuk havada birinci vitesteyken "kanguru" yapma dedikleri olayi yapiyormus.

Vw ise reliability indexlerde hep düşük bir firma;
www.carwow.co.uk

www.osv.ltd.uk

www.google.com

Buna ek olarak tsi motorlar hakkinda;
www.motorreviewer.com

Kısacası bu alman arabasi ve vw marka algisi bunu getiriyor ama gerçekte böyle bir olay yok.

Neyse, açıkçası küçük suvlari önermiyorum. Sürüşleri süper değil buna ek daha çok yakit sarfiyati ve maliyet.

Neyse bunların içinden;
C4-mokka-troc olabilir benim icin. Vitara da ben cok seviyorum ama herkes sevmez. Ama gene reliability indexlerde yükseklerde olan bir marka.

Merak ettiğim icin soruyorum; bu fiyatlara honda/toyota bulamiyor musunuz?
0
logisticsmanager
(27.06.21)
VW iyidir ama T-ROC'u sevmedim. Golf kullanıyorum, serviste ikame araç olarak t-roc verdiler. iç dizaynı kötü, koltukları kötü, plastiği sert plastik. golften sonra sınıf düşmüş gibi hissettim. oysa arabanın dizaynına - dışına bakınca yüksek sınıf bir şeye bineceğim sandım. hatta adam sordu t roc mu verelim Passat mı diye. Kendim seçtim t-roc'u ama keşke Passat seçeydim dedim sonra.
0
jamiro
(27.06.21)
benzer bir seçimle 2 hafta önce karşılaştık, çok detay araştırma yaptık. eğer cevapları tickleyen biri olsaydın fikirlerimi paylaşırdım ama bu alışkanlığın olmadığı için susuyorum. evet takıntılıyım.
0
yeahbutso
(27.06.21)
(4)

Havacılık sektörü ne zaman normale döner?

binlercedansozvar
Aşı dolayısıyla virüs bitecek sanırım. 1 2 yıla pilot aday adayı alımları olur mu?
Aşı dolayısıyla virüs bitecek sanırım.
1 2 yıla pilot aday adayı alımları olur mu?
0
binlercedansozvar
(26.06.21)
Akademiler için soruyorsan çok zor görünüyor. Halihazırda eğitimi devam eden adayların eğitimlerini 5 seneye uzattılar.
0
Northern Mariner
(26.06.21)
Pandemi dışında şunu da eklemek istiyorum; küresel isinma vs sebebiyle bu havacılığa belli darbeler olabilir. Misal Fransa'da trenin 2.5 saatte gidebilecegi yerlere ucak kalkmasi yasak.
Bu sebepten insanlar gezmeye baslasa bile küresel isinma vs diyip bu tarz onlemlerin yayginlasacagini düşünüyorum, en azından Avrupa'da.
0
logisticsmanager
(26.06.21)
su an egitimi yarim kalan devam eden adaylar 3 kurusla gecinmeye calisiyor. Durumlar cok kotu, onlari bile 1 sene sonrasina otelediler.
0
divit
(26.06.21)
En az bi 5 sene falan alır heralde, boku yedirler, gerçekten 3 kuruş para alıyorlar, kabin de kokpitte sıçtı valla.
0
paramolacak
(26.06.21)
(10)

Sıfır reno vs ikinci el bmw/audi/volvo

messina123
Benzer fiyatlı olsalar ve bu ikilemde kalsanız hangisini tercih ederdiniz?
Benzer fiyatlı olsalar ve bu ikilemde kalsanız hangisini tercih ederdiniz?
0
messina123
(26.06.21)
Ben sıfırı tercih ederdim.
0
dissendium
(26.06.21)
en düşük audi olan a3'ün bile 60 bin bakımı 2600 lira. buna ıvır zıvır zamanlarda çıkardığı ek masrafları, tüm parçalarının normalden en az %60-70 daha pahalı olmasını, kasko ve sigorta priminin 1.5 kat olmasını, kaza yaptığın anda ufak tek bir farının bile 15 binden başladığını eklemiyorum. daha geçen hafta dışarıdan zar zor görünen ufacık bir kazada 13 bin tl hasar kaydı girdi tampon + ön plastik zımbırtılar değişti diye. ki audi nispeten volvo ve bmwye göre daha uygun çünkü en azından bazı parçaları vw grubuyla ortak. ve son olarak lüks aracı alan adam bütçesi rahat olan adam oluyor ve gerçek manada ayı gibi kullanabiliyor, zaten en ufak arızasında sıkılınca direkt satıp yenisini alacak adam oluyor yani. bu yüzden temiz kullanılmış bir araç bulman da çok daha zor oluyor.

yani çok rafine zevkleri olan paralı bi arkadaşsan ikinci el lüks araç al. ama normal standart sıradan vatandaş isen hiç macera arama, kendini yorma derim. lüksün ucuzu olmaz. sıfır renoyu her türlü tercih ederim diğer sınıfta araç kullanan biri olarak, sıfır araba her zaman en az 5-6 sene kafa rahatlığı demektir.
0
roket adam
(26.06.21)
premium diye bahsedilen araclarin ikinci elleri sikinti cunku roket adam'in dedigi gibi kullanan adamin umrunda olmayabiliyor, zaten zengin adam.
buna ek olarak gene ayni sekilde tamiri, bakimi, sigortasi, kaskosu daha pahali.

ikinci el premium arac eger tanidik tamirci varsa ya da ufak tefek tamirlerden anliyorsaniz (ya da bakimlardan, misal yag degisimi) alinabilir. onun disinda bu luks araclari hic bozulmaz, sikinti cikarmaz cok kaliteli diye gosteren her sey marka algisi. cogu da bir suru teknoloji ile dolu oldugu icin onlar da baya sikinti cikariyor.

neyse, ben olsam sifir araba alirim. ya da ikinci elde olsa luks/premium almam. luks premium ancak su sartlarda alirim;
yetkili bir bayi satacak, garanti verecek.
bakimlari hep yetkili serviste yapilmis olacak.
tamire para ayirmis olacagim.
birinci elden olacak.
0
logisticsmanager
(26.06.21)
Soyle ki ayni ikilemde olup bmw alan biriyim. En azindan kaliteli bir sey kullaniyorum. Reno cart curt ne bileyim o kadar para ver dokundugun her sey kalitesiz olsun.. bilemiyorum altan, mantikli mi? Sanmam
0
mhmtt
(26.06.21)
Valla vitesi motoru bozuk olmayan ikinci el o markalardan buluyorsan al.

Benim bmw,volvo diye ciktigim yolculuk gidip sifir almamla sonuclanmisti. Audi'yi zaten dsg'den elemistim.

Bmw'lerde kursun delikleri, 50binlik servis faturalari kayis koparmalar, kapi dosemesi soyulmasi derken pes ettim.
Gidip bakiyoruz piston eritmis motor bloguna yapismis da revizyon gormus falan.
Araba degil de saatli bomba uretmis herifler.

Volvo'nun dizellerinde vites sorunu vardi tork yuzunden, zaten uretimi durdurdu galiba. Onu da oradan kaybettik. Benzinli dusunmuyordum

Kafan rahat olsun istiyorsan filolar ne tercih ediyorsa onu alacaksin.
Yok ben borusana kafa goz girisirim dersen diger maceralar da guzel.
0
divit
(26.06.21)
ikisinin ortası olması en mantıklı olan.

şimdi sıfır renault alsan kısa vadede sorun vermez ama içinize de sinmez bu araç ancak diğer haliyle üst segment bi araçta bakım, onarım vs. durumlar da sizi yorabilir. ikisinin ortası düşük km, yüksek model, bakımlı binilmiş düzgün bi toyota veya honda almanız hem kalite hem de çıkabilecek arızalara karşı onarım maliyeti anlamında sizi tatmin edecektir.

mantık evliliği=japon :)

bu arada ikinci el alacaksanız çok sağlam bi ekspertiz firmasına gitmenizi tavsiye ediyorum. piyasada pert araç dolu.
0
johnnie w lker
(26.06.21)
bmw acisindan konusursak;

ikinci elinin sorunu bitmez. sahipleri tarafindan sorunlari bitirilen bmw zaten bir daha ikinci el piyasasina kolay kolay girmez.

elim tornavida tutar, teknik islerden anlarim diyorsan anca ikinci el bmw. o da bekar olmak sartiyla. yoksa euro 10+ tl olmus bir ekonomik buhranda her sorun oldugunda servise gidersen eger bu is bobrekleri satmaya gider.
0
rm
(26.06.21)
Lexus ya da acura al bulabilirsen. Üst sınıf japon. Soruna gelecek olursak paran varsa, masrafları dert etmiyorsan mercedes.
0
komando kani var bende
(26.06.21)
Premium ikinci el temiz ise sıfır renoya tercih ederim. Bmw Audi almam ama Mercedes alırım. Bmw X5 vardi tamircinin önünde kapısı oturduğum hissiyatı falan çok dandik geldi Mercedes kullanıcısı olarak. Eski model Mercedes bile sana çok iyi hissettiriyor. Yağ su bakım ve eskiyen parçalar senin tek derdin. Elbette arıza çıkarır ama ben bunun diğer modellere göre daha az olacağını bilerek aldım çok şükür ki öyle de oldu. Bursa da bir ara bakıma götürdüm içerde hep BMW Lee yatiyordu arızadan. Vw gurubu da çok arizalaniyor. Vites vs.
0
lion de la Turquie
(26.06.21)
Bakimli ve kazasiz oldugunu varsayarak Audi.

Bmw'yi direk eledim, ikinci elde temizini bulmak zor ve devamli ilgi istiyor, biktiriyor. Merso da ayni sekilde, sacma sapan agrizalar vs. Bu araclarin kalitesinde 2000lerin basindan itibaren ciddi dusus var.

Volvo cok ruhsuz geliyor bana artik, eski Saablarin Volvolarin bir karakteri vardi. Gecen sifir bir xc90'in icine oturdum, derisi falan hic hosuma gitmedi, almanlardan birkac tik asagida ic mekan kalitesi.
0
cooperr
(29.06.21)
(5)

Rusya'nin teknik direktoru niye Coca Cola'nin reklamini yapiyor?

freedonia
https://youtu.be/yY-_AiER6sg?t=90 Abi sen Russun. Herhangi bir Rus da degilsin, koskoca ulusal milli takimin teknik direktorusun. Ronaldo iyi kotu bir tepki koymus iste destek cikman beklenirken Amerikanin simgesi Coca Cola'nin niye reklamini yapiyorsun 2 saat, tutmus sise acip iciyor, sebeklikler f
youtu.be Abi sen Russun. Herhangi bir Rus da degilsin, koskoca ulusal milli takimin teknik direktorusun. Ronaldo iyi kotu bir tepki koymus iste destek cikman beklenirken Amerikanin simgesi Coca Cola'nin niye reklamini yapiyorsun 2 saat, tutmus sise acip iciyor, sebeklikler falan. Putin bunlara bir sey demiyor mu?

edit: Yadirgadigim nokta Rusya teknik direktorunun bunu yapmasi, lafa gelince can dusmani Amerika bilmemne, ama tutup da adamlarin en buyuk markasinin reklamini yapiyor. Yani Senol Gunes'in durup dururken cikip greek yogurdu ovmesi gibi bir sey bu
0
freedonia
(24.06.21)
Iki yüzlülüğü sevmiyor olabilir. Cola seviyordur. Adam destek cikar cikmaz, kendi pasa gönlunun bilecegi is.
Kendisinin hareketleri bana ronaldo'dan daha sempatik geldi misal. Belki putin'e de öyle gelmistir.
0
logisticsmanager
(24.06.21)
Abi ne can düşmanı? ABD ile Rusya arasında olan siyasi işbirliği ya da sen adına her ne diyorsan, Türkiye - Yunanistan gibi basit milliyetçilik çekişmesiyle bir mi? 'Greek Yoghurt' seviyesini düşünürsen Rus/Amerikan alt kesiminde de benzer örnekleri vardır.

Türkiye'de Katarlılar satın almadan önce Finansbank'a ait Enpara en sevilen banka oluşumlarının başında geliyordu. Her kullanan da övüyordu. Kimse dedi mi "Finansbank bizim can düşmanımız Yunan tohumlarının bankasıdır." diye?
0
himmet dayi
(24.06.21)
ya para almıştır ya da yukarıdan emir gelmiştir.
0
abyuksuet
(25.06.21)
Bence kesinlikle reklam, tamam ben de kola severim, ama öpseler o masada duran sıcacık kolayı içmem.

Kolanın camından belli ki ortam ısısı ile aynı sıcaklıkta, şerbet gibidir o, içilmez. Para almıştır kesin, ya da emir.
0
John Bloor
(25.06.21)
putinin buna karışmadığına yüzde yüz eminim. tamamen rus erkeği havası, hava atıyor caka satıyor bence çok komik, ronaldo'ya inat bir şey yapmıştır, ronaldoyu çok severim ama boş yapmıştı.

reklam olma ihtimali de olabilir tabi..

futbol ve siyaset üzerine çalışmalar yapıyorum ama bu olayda siyasi bir şey olduğunu düşünmüyorum. mesela katarda yapılacak turnuva siyasi olay, alternatif bir şampiyonlar ligi kurma siyasi olaydı ama bu olay siyasi değil.

bu arada coca cola abd'nindir demek kafasıyla israile kurşun parası diye yollara coca cola dökmek aynı şey gibi geldi bana, alınmayın ama. bunlar çok ortaklı ve çok uluslu şirketler, devletten daha güçlü şirketler.
0
Hallegadola
(25.06.21)
(2)

İphone 12 mini ekran boyutu

Weeze3r
Selamlar, sırasıyla geçen sene iphone 11, 2 ay sonra samsung note 10+ (halen) kullanıyorum. İphone 12 mini ekran kalitesi vs çok hoşuma gitti ama beni düşündüren ekran boyutu. Sosyal medyada vakit geçiriyorum, haberler ve reddit kullanıyorum, sürekli olarak video izliyorum. 6.7" telefondan 12 miniye
Selamlar, sırasıyla geçen sene iphone 11, 2 ay sonra samsung note 10+ (halen) kullanıyorum. İphone 12 mini ekran kalitesi vs çok hoşuma gitti ama beni düşündüren ekran boyutu. Sosyal medyada vakit geçiriyorum, haberler ve reddit kullanıyorum, sürekli olarak video izliyorum.
6.7" telefondan 12 miniye geçince alışılır mı? Yoksa çok pişman olur muyum?
Yeniden iphone'a geçme sebebim 2. El durumu ve stabilitesi.
Performans zaten üst seviyede.
0
Weeze3r
(24.06.21)
Özellikle note 10+'tan sonra çok küçük gelecektir. Bence geçme, direkt 12 al derim. Arada çok küçük fark var.
0
roket adam
(24.06.21)
Ben redmi note'tan pixel 4a'ya gectim, cok memnunum.
Evet video falan izleyeceksen daha ufak da cebimde tasiyabiliyorum en azindan. Reddit, sosyal medya, haber falan her türlü yeter (iphone se 2020 var is telefonu olarak, ondan da memnunum).
0
logisticsmanager
(24.06.21)
(3)

Kia Stonic'i nasil bilirsiniz?

invictae
Eger vereceginiz cevap icin onemliyse: Astra j sedandan gececegim. Yorumlara acigim.
Eger vereceginiz cevap icin onemliyse: Astra j sedandan gececegim. Yorumlara acigim.
0
invictae
(23.06.21)
Kullanmadım ama C segmentten B SUV'a geçince konfor düşüşü olacaktır muhakkak. B segmentten bozma araç neticede. Yerden biraz yüksek ama malzeme kalitesi, iç hacmi vs. C segment gibi değil.
0
himmet dayi
(24.06.21)
Araç kia rionun suv hali, ici de mekanik aksami vs de ayni. Konfor cok aramayin ama genelde yeni kialar oldukça övülen arabalar ve Avrupa'da baya görüyorum stonic. Türkiye'de tek sorun heralde garantisinin az olmasi (Avrupa'da 7 yil) ve piyasasinin olmamasidir.
Sorun cikarmaz ama konfor beklememek lazim.
0
logisticsmanager
(24.06.21)
Biz de yakın zamanda baktık ama Stonic hem performans hem güvenlik açısından zayıf geldi. En son Skoda Scala'da karar kıldık, çok memnunuz. Bir bakın isterseniz.
0
gmzo
(24.06.21)
(6)

Türk işverenlerin saçma sapan tecrübe beklentisi nereye kadar sürecek?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
Merhaba arkadaşlar,Burada neredeyse bütün iş ilanlarında saçma sapan derecede tecrübe beklentisi olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Sokaktan çevireceğiniz sıradan bir vatandaşın bile 2 günde öğrenebileceği en kıçı kırık bir iş için bile tecrübe istiyorlar. Ülke ağzına kadar tecrübesiz, yeni mezun dol
Merhaba arkadaşlar,

Burada neredeyse bütün iş ilanlarında saçma sapan derecede tecrübe beklentisi olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Sokaktan çevireceğiniz sıradan bir vatandaşın bile 2 günde öğrenebileceği en kıçı kırık bir iş için bile tecrübe istiyorlar. Ülke ağzına kadar tecrübesiz, yeni mezun doluyken ve mevcut tecrübeli insanların sayısı gittikçe azalırken hala bu tecrübe takıntısı neden?

Utanmasalar ikisine de aynı asgari ücret verecekler. Nereye kadar isteyecekler bu tecrübeyi? Zaten o tecrübedeki adam verdikleri paraya gelmiyor, niye diretiyorlar? Madem öyle niye işe ihtiyacı olan tecrübesiz birini yetiştirip ülkeye katma değer yaratmıyorlar? Bir gün o tecrübeli insanlar köşelerine çekilecek, geriye tenezzül etmedikleri tecrübesiz insanlar kalacak. LinkedIn'e girin 1 saat dolaşsanız iş arayışında olan tonla deneyimsiz/yeni mezunun destek çağrısını görürsünüz. Nereye kadar görmezden gelinecek bu insanlar?

İşverenler işlerine gelince ta yılanın deliğindeki devlet teşviğini almaya çalışıyorlar ama? Katma değer yaratmadıktan sonra ne hakla bu teşvikleri almaya çalışıyorlar ona da anlam veremiyorum. Üniversiteler belli ki kontenjan azaltmayacak, kontenjan azaltmayı bırakın bir yandan mantar gibi yenileri türüyor. Kimse de gıkını çıkarmıyor. Nereye kadar sürecek böyle? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(23.06.21)
issiz sayisi cok fazla, biz Fransa'da ilan aciyoruz 3 ayda 10 aday zor buluyoruz ki iyi de maas (net 2200 civari), ayni ise Türkiye'de tahminim 2bin basvuru gelirdi. Devletin plansiz eğitim sistemi ve kisilere iş hayatı bilgisi verecek program olmamasi, endustirinin bir yerde odaklanmasi ve ülkedeki sehirlerin cogunun dandik olmasindan ötürü çoğu akli basinda mezunun gidip Aksaray'da ya da Erzurum'da yasamak istememesi vs.
Haliyle herkes izmir ankara İstanbul'da iş arıyor, ama olan is de yetmiyor.

Böyle sürecek. Herhangi bir planlari olduğunu sanmıyorum. Ama duyuruda Çin'den kayan üretimin Türkiye'ye gelecegini, Türkiye'nin cok parlak olduğunu, pandeminin yükselen yildizinin Türkiye olacagini falan söylenen bir arkadaş vardi, onun daha çok bilgisi olabilir neden böyle olduguna dair...
0
logisticsmanager
(23.06.21)
>Zaten o tecrübedeki adam verdikleri paraya gelmiyor, niye diretiyorlar?

Burda yaniliyorsun. En dandik is basvurusuna basedemeyecekleri kadar basvuru geliyor. Sartlari saglayanlar, saglamayanlar, tecrubeliler, tecrubesizler... Issizlik cok yuksek. Sonucta issizlik fazla oldugu icin ve caresizlikten az paraya calisacak kisi sayisi fazla oldugu icin secme luksleri fazla oluyor.

>Madem öyle niye işe ihtiyacı olan tecrübesiz birini yetiştirip ülkeye katma değer yaratmıyorlar?

Cunku bu altruist bir eylem. Tecrubesiz birini yetistirmenin bir masrafi var, kendi cebinden oduyorsun. Zamanla, maasla, parayla. Sonra o kisi kaliyor, veya gidiyor baska yere, farketmez. Sonucta isveren risk aliyor ve kendi kaynaklarindan harciyor. Icinden ozel olarak iyilik yapmak gelmiyorsa bunu neden yapsin?

>İşverenler işlerine gelince ta yılanın deliğindeki devlet teşviğini almaya çalışıyorlar ama? Katma değer yaratmadıktan sonra ne hakla bu teşvikleri almaya çalışıyorlar ona da anlam veremiyorum.

Cunku "sen katma deger katmak zorundasin" diye bir sart yok tesvik icin. Bedava para dagitiliyor, herkes aliyor, o sirket neden almasin?

Sonuc olarak sürüden farkli ve ileride olabilenler her zaman daha kolay is bulacak, digerlerine benzer olanlar (sürü) hep sansini deneyecek kalabaliklar halinde. Bu hep boyledir, buraya ozel bir sey degil. Bu "ileride olmak" sadece tecrube de olmak zorunda degil - gozu karalik olur, egitim olur, kendini iyi satma becerisi olur, tecrube olur, tanidik olur, olur da olur yani.
0
robokot
(24.06.21)
Oyunun kurallarini sen koymuyorsan sorgulamayi birakip adapte olmaya calisman lazim, obur turlu yerinde sayar durursun. Eger tecrubesizsen buldugun ilk ise parasina falan bakmadan gireceksin, sonra antenleri acik tutup, max. network yapip sistemde ilerleyeceksin. Bu ulke fark etmeksizin heryerde boyle. Calisan adam her zaman issizden daha degerlidir.

Yurtdisindayim, bulundugum ulkede eger tibben salak degilsen issiz kalma olasiligin yok gibi. Ilk isimde 200 uzeri cv yolladim, 15 civari mulakata girdim, ilk isimi bulmam 6 ay kadar surdu sifir network ile. Girdigim sirketin hicbir ilani yoktu, hatta sitelerinde acik pozisyonumuz yoktur yaziyordu. Kontrati imzalarken verdikleri rakama bakmadim, direk imzayi caktim cunku secenegim yoktu, kredi kartlarini patlatmak uzereydim. 3650km uzaga tasindim ve calismaya basladim. 1-2 sene sonra zaten artik sen is bakmamaya basliyorsun, sana teklif gelmeye basliyor.
0
cooperr
(24.06.21)
Bir insana şans vermezseniz, nasıl bir insan tecrübe sahibi olabilir? Haklısın. Bir de iş değiştirince neden iş değiştirdin oluyor.
0
gelmeistemem
(24.06.21)
Yaptığımız işlerin yüzde 80i evrak ve kontrol işi, konuya meraklı bir insanın 5-6 ayda sıfırdan öğrenebileceği kolaylıkta, beyaz yaka olarak onca yılı eğitim denen şeye harcadığımız için konumumuzu koruma amacıyla bunu kabul etmek istemiyoruz

David graeber - bullshit jobs yakın zamanda türkçeye de çevrildi tırışkadan işler adıyla sanırım bi bak istersen

Yukarıda bir arkadaş yazmış oyunun kuralları bu değiştiremiyorsan kabul et uyum sağla diye bu da haklı bir bakış açısı fakat yaptığımız işlerin tırışka olduğu gerçeğini değiştirmiyor bence
0
freebird5406_2
(24.06.21)
Ben son zamanlarda şirkete yetiştirmek üzere 3 tane eleman aldım.

* Bir tanesine emek verdik, iş öğrettik. Kursa gönderdik. 7-8 ay olunca, tam iş çıkarmaya başlayacakken işten ayrılıp, farklı firmaya geçti.

* Bir tanesine emek verdik. Kursa gönderdik. 2 sene kadar çalıştı. Ancak verilen zammı beğenmeyince "askere gidiyorum" dedi. Gelince farklı bir firmada başladı.

* Bir tanesine yine emek verdik. Farklı sıkıntıları olduğu için çok ilerleyemedi. Düzgün bir çocuk olduğu için çok gayret ettik. Ama ilerleme sağlayamayınca, kendi isteğiyle ayrıldı.

Bir daha patrona gidip, yeni mezun dediğimde; geçmiş olumsuz tecrübelerden dolayı istemiyor. Ben de hak vermiyor değilim. Gençler sadece verilen maddi imkanlara, maaşa bakıyor. Verdiğimiz emek, öğrettiğimiz iş, aylarca beklememiz, iş fırsatı sunmamız, aldırılan eğitimler gözlerine gözükmüyor.


.
0
kartallar yuksek ucar
(24.06.21)
(25)

İşinizi seviyor musunuz?

chillbabe
Ne iş yapıyorsunuz ve işinizi seviyor musunuz? Bir de yakın vadede iş değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
Ne iş yapıyorsunuz ve işinizi seviyor musunuz? Bir de yakın vadede iş değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
0
chillbabe
(23.06.21)
Tedarik zincirinde operasyonel satin alma müdürüyum.
Seviyorum ama aynı pozisyondan 3-4 sene daha devam etmem, ayni seyi uzun süre yapamam. Daha 1 senelik müdürüm.
Is yerimi değiştirmem çünkü zaten büyük firma, bir sürü pozisyon var ve cok canım sıkılırsa farkli bir ülke/sehir düşünebilirim ama içimden bir ses 15-20 sene bu firmadayim diyor.
0
logisticsmanager
(23.06.21)
işimi seviyorum, ama iş yerimi yeni değiştirdim ihbar süresindeyim 15 gün sonra yeni iş yerime geçeceğim
0
nahtoderfahrung
(23.06.21)
Öğretmenim, çok seviyorum.
0
ruhen hastayim ben
(23.06.21)
Tercüme ofisinde calisiyorum. Cok seviyorum ama daha kurumsal ve rahat, daha yuksek bi maas hayalim var cunku hak ettigim paranin yarisini aliyorum. Ayni yerde calisip benden 4 sene once ayrilan kisiden 500 tl daha az maas aliyorum oyle soyleyeyim
0
matilda
(23.06.21)
Psikologum. Bu bölüm için hukuk fakültesini bitirdigim halde ikinci üniversite okudum; dolayısıyla seviyorum ama şu an çalıştığım konumu sevmiyorum. Yüksek lisansin tamamlanmasını bekliyorum.
0
fraise
(23.06.21)
Sirket kurtaricisi yazilimciyim, isimi seviyorum insan sevmiyorum.
Sirketi kurtarinca ya kovuyorlar ya da istifaya zorluyorlar.

Tam keyfini surecekken kaciriyorlar.
Keske manav olsam.
0
divit
(23.06.21)
Mesleğimi seviyorum ama piyasada dayatılan şartları, mobbingi, işçi haklarını gasp edenleri ve şark kurnazlarını sevmiyorum.

Dsi kurumlarından birinde müdür olsaydım benden mutlusu yoktu.
0
neysene
(23.06.21)
Ben meslegimi seviyorum ama işimi pek sevmiyorum. İlaç sektöründe ar ge de çalışıyorum. Aslinda işimi de seviyorum da bu işi turkiye de yapmayi sevmiyorum.
Ve evet sektor degistirme ulke degistirme fikirlerim var.
0
a perfect lie
(23.06.21)
mühendisim, işimi seviyorum ama yakın zamanda sadece işimi değil kariyerimi değiştirmeyi planlıyorum
0
sttc
(23.06.21)
tıp bitirdim geçen yaz ama doktorluğu sevmediğim için bir sene atanmayıp evde kaldım, tus çalışıp laboratuvar ağırlıklı, hasta ile işi minimum olan daha çok bilimsel araştırma yapılabilecek bir bölüme girdim. Bir aya başıyorum. Çocukluktan beri hayalim bu aslında bilim insanı olmak vs ama son yıllarda bundan da soğudum, şimdi elimde olsa uluslararası ilişkiler okumuş olmayı isterdim ki aöf'te okuyorum onu :d
0
nundu
(23.06.21)
Psikiyatri hekimiyim. Bu is icin tip fakultesine girdim ve cok severek basladim. Tus'ta psikiyatri tek tercihimdi. Pek cok yayin yaptim-halen yapiyorum, isin daha ziyade akademik tarafiyla ilgileniyorum. Ulkenin, insanlarin ve yonetimlerim durumu nedeniyle su an yaptigim seyden nefret ediyorum. Aylardir bekledigimiz istifa yasaginin 1 temmuzda kaldirilacagi bugun duyuruldu ve cok sevincliyim. esimle birlikte istifa ederek daha insani sartlarda İngiltere'de calismak icin calisacagiz buyuk ihtimalle.
0
gibicibicis
(23.06.21)
Hekimim.
Son derece idealist duygu ve düşüncelerle, akademisyen olma yoluna girdim. Oldum da. Ama bitmeyen mobbing, çifte standart, liyakatsizlik, cahil kişilere hizmet vermenin zorluğu (tehdit, şiddet, uygunsuz rapor ve ilaç istekleri), haksız soruşturmalar ve mahkemeler ile yıldım.
Ayaklarım her sabah geri gidiyor. Ama zorunluyum, okutacak bir evladım var. Emeklilikte bir sürü maddi kayıp olduğu için katlanıyorum.
0
pro9it9is9
(23.06.21)
yurtdisindayim, muhendisim, isimi seviyorum ama parasal olarak tatmin etmiyor.
emlakcilardan nefret ediyorum ama sanirim sirf para icin istifayi basip emlakci olacam. iki tane sikindirik kursu var, onlara yazilmayi dusunuyorum.

simdiki aklim olsa kesinlikle tip okurdum. Eger olmuyorsa duz isletme falan cakip biran once ticarete atilirdim.
0
cooperr
(23.06.21)
Bircok sektör degistirdim is sevmenin bir yolunu bulamadim ama mobbing yoksa, maasi ve sartlari iyiyse bir sekilde bir sure idare ediliyor.
0
passive aggressive
(23.06.21)
Patron şirketlerinde çalıştığımdan hiç bir işi sevmedim. Mobbingin allahı yapılıyor ve bu insanlarla sürekli kavga ediyorum. Bir kere ücretsiz izne bile yollandım. Birinin ahı mı tuttu anlamıyorum.
0
ashleybon
(23.06.21)
akademideyim, çok entrika dönüyor, bunaldım.
0
passion rules the game
(23.06.21)
Özel bir bankada kobi portföy yöneticisiyim. İşimi çok seviyorum. Tempo her zaman yüksek. Durağan bir işte ömür geçiremem.
0
Kresto
(23.06.21)
çalışmıyorum, seviyorum.
0
su492
(23.06.21)
mali müşavirim. işimi seviyorum. bir yerde 3 max. 4 yıl çalışınca sıkılmaya başlıyorum. rahat da batıyor bi yerden sonra bana. :)
0
naksidil
(23.06.21)
seviyorum da iş yükü çok fazla oluyor zaman zaman "overwhelm" olmaktan iş yapamaz hale geldiğim oluyor o zamanlar sevmiyorum.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(23.06.21)
Herkes işini ya da mesleğini seviyormuş ne güzel :D

Yazılımcıyım, memnunum ben de. Yakın zamanda iş değiştirmem çünkü yeni değiştirdim, ama zaten 2 yıl kaldığım bir şirket olmadı henüz. Seneye bakınmaya başlarım.

Uzun vadede başka bir şey düşünebilirim ama, çünkü tüm gün bilgisayar başında oturmak çok sağlıksız bir şey. Yani haftada 2-3 gün spora giderek telafi edilemiyor gibi hissediyorum.
0
plutongezegendegilmi
(23.06.21)
reklam sektöründe metin yazarlığı, dijital pazarlama, marka yöneticiliği falan fisman yapıyorum. full uzaktan çalıştığımız ve maaşımın da 7x civarı olması
sebebiyle seviyorum. maaşım 4x civarı iken hic sevmiyordum mesela. yani durum biraz maaş ile de ilgili.

mobing faktörü yok, mesai benim departman özelinde pek yok. nerden çalıştığımıza karışan da yok. mühim olan isler doğru olsun, falan disman.

bence: isini sevmek diye bir şey yok. yaptığın şeyden keyif almayı öğrenmek var.
0
picassoishere
(24.06.21)
muhasebe/finans

işimi sevmiyorum ama parası iyi. halihazırda çalıştığım pozisyon ise çok boş beleş, sıfır sorumluluk, sıfır yaratıcılık ve iş tatmini hiç yok ama parası çok iyi. şirkete pandemi başlamadan kısa süre önce girdim o zamandan beri evden çalışıyoruz. muhtemelen kalıcı olarak evden çalışmaya geçeceğiz, o durumda iş falan aramam. Ama ofislere geri döneceğiz derlerse direkt iş aramaya başlarım çünkü parası dışında beni mutlu eden hiç bir şey yok.
0
zikardo
(24.06.21)
Araştırma görevlisiyim, hiç sevmiyorum (çok hevesli ve idealist başlamıştım ama öyle devam etmedi).
İş değiştirmeyi düşünüyorum, doktoramın bitmesini bekliyorum. Bir yandan da ne yapabilirim/ne öğrenebilirim diye düşünüyorum. Evli olmasaydım çoktan istifa ederdim ama eşime karşı da sorumluluğum olduğunu düşündüğüm için kendimi zorluyorum.
0
marla is in my head
(24.06.21)
Yazılım - seviyorum - değiştirmeyi düşünmüyorum
0
alaimisema
(24.06.21)
(22)

Alman disiplini

dissendium
Alman disiplini gerçek mi yoksa biraz abartılıyor mu? Bir videoda izlemiştim, Celâl Şengör'e bir Alman profesör sabah saat 7 için randevu vermiş. O da ben 12'de uyanıyorum, 7'ye randevu mu verilir diyordu. Gerçek hayatta Almanlar gerçekten çalışmasa bile erken saatte uyanan, zamana dikkat eden insan
Alman disiplini gerçek mi yoksa biraz abartılıyor mu? Bir videoda izlemiştim, Celâl Şengör'e bir Alman profesör sabah saat 7 için randevu vermiş. O da ben 12'de uyanıyorum, 7'ye randevu mu verilir diyordu. Gerçek hayatta Almanlar gerçekten çalışmasa bile erken saatte uyanan, zamana dikkat eden insanlar mı?

Almanya'da yaşayan bir tanıdığım var teyzemin tarafında. Çocukları olduğunda çocuğun uyku saati geldiğinde çocuk ağlasa da çocuğu uyutuyorlardı. Türkiye'de çocuk ağlayınca tamam, uyuma deyip pes ediyorlar. Bu örnek abartılı mı yoksa tüm Almanya'ya yayılmış bir olay mı?
0
dissendium
(23.06.21)
Abartı şeyler bunlar. Nice disiplinsiz alman arkadaslarim oldu, nice almanla calisiyorum hic de öyle makine gibi değiller.
Dakikligi bilemem de öyle herkes 7de uyanıyor falan saçma.
0
logisticsmanager
(23.06.21)
Ortaokul ve lisede anadolu lisesinde Alman hocalarla okudum, net bir şekilde bu konularda karakterime yön verdi. Buraya bile yayılıyor yani :) Tabii ki Alman disiplini olsun diye diye yapmıyorlar, normalleri öyle, bizim gibi sallapati yaşamak diye bir konsept yok. Çünkü her şeyin belli bir günü ve saati var, x şey için yarın alırım diyemiyorsun çünkü kapalı oluyor kesin vs. Ama tabii ki tüm ülkenin her bireyi aynı değil. Yoksa delisi divanesi de çok, niye olmasın.
0
whoosie
(23.06.21)
Adamlar ilkokuldan üniversiteye önemli şahsiyetler olarak Kant, hegel, marx, scheler, huserrl, nietzche filan okuyorlar ya da onları okumuş öğretmenler tarafından yetiştiriliyorlar. Biraz farkları olsun.
0
iddaaci
(23.06.21)
genelleme yapmak gerekirse, almanlar kesinlikle daha sistemli calisiyorlar, isleri belirli bir plana gore ilerliyor ve zamaninda da tamamlaniyor. esneklige, son dakika degisimlilerine acik degiller haliyle. planinin disina cikmak, is taniminda degisiklerin olmasi tolere edebilecekleri seyler degil. bu sadece is icin gecerli degil, sosyal yasantilari da oyle, spontane hadi suraya gidelim gibi durumlar onlara ters geliyor. bulusulup biryerlere gidilicekse cok onceden planlanmis olmasi gerekiyor.
0
Labyrinthe
(23.06.21)
Üniversitedeyken Alman öğrencilerle birlikte okumuştum. Öğlene kadar uyuyup dersi kaçıranı da var projeyi iki hafta önceden bitirip hazır bekleyeni de var. Mesela biri her gününü saati saatine planlar, sabah altıda uyanırdı. Onun yakın arkadaşı kervan yolda düzülür kafasındaydı.
Genelleme yapmak cok zor. Mesela ben Alman olmama rağmen ortaokuldan beri her sabah altıda kalkar, günlük programa göre hareket ederim. Bence milletle pek alakası yok.
0
Anthony McCarten
(23.06.21)
Böyle şeyler genele nispet edilir. İlla zıt örnekler vardır. Benim gözlemimde genel anlamda dakikler. Düsseldorf’ta sabah 6’da tramwaylar dolu oluyordu hep insanlar işlerine gidiyordu erkenden.
0
but that was just a dream
(23.06.21)
@iddaaci, dediğiniz şeyle bağlantı kuramadım maalesef.
0
🌸dissendium
(23.06.21)
avusturya liseliyim.

bir öğretmenimizin eşi vefat ettiğinde kadın "yasımı kendi boş zamanımda tutabilirim." diyerek ertesi gün okula gelip derse girmişti.
bunun gibi çok örnek hatırlarım lise yıllarımdan.

genel olarak "iş zamanında iş yapılır, boş zamanda boş zamanda ne yapmak istiyorsan o yapılır" kafasındalar.
0
blatta hiberna
(23.06.21)
Almanya'da Erasmus'ta okulda surada burada iki Alman tanidim, onlar soyledi o zaman 85 milyon Alman'in hepsi boyle diyen tipler turemis. Bunlarin Alman versiyonu iki Turk gorunce tum Turkler barbar diyen tipler.

Gercek su, Almanya'da disiplin kulturu var. Kultur var kisaca. Cogunluk bu kulture uyum saglar. Arada 15 milyon farkli insan da secebilirsin, kalan 70 milyon bu acigi kapatir.
0
howfaristhesky
(23.06.21)
cocugu bilmem ama is hayati su sekilde:

mesai girisi: 7:15 olan isler var. 7:15'te gelirsen personeli bulursun.

bir is gorusmesine gittim. berlin'de potsdam diye bir bölge var. berlin merkeze uzak. görüsme 8'deydi. ben 7:50'de vardim. görüsmeciler 2. tur kahveye dönüyordu.

son örnek: asi merkezi 7:12'ye randevu verdi. 7'de gittim. sira vardi ve islemler baslamisti. öyle bir iki degil calisan. ~70-80 kisilik bir ekip var asi merkezinde.

diyecegim o ki is ve saat konusunda hassaslar.
0
helenart
(23.06.21)
Ben size Almanlarda neyin farkli oldugunu soyleyeyim.Elbette Alamanlarda da kaytaran, tembellik yapan, vergi kaciran, kurallara uymayan, toplumsal normlara ters hareket eden kisiler var.Ancak bu gibi davranislarda bulunan kisiler yaptiklarini arkadas grubunda anlattiginda herkes ayiplar.Kimse helal olsun demez.Toplumsal ahlak cok guclu.Bu toplumsal ahlak insanlari dogru ve duzgun olana yonlendiriyor.Bizde ise tam tersi.Ne kadar kaytarirsan, kurallari ihlal edersen o kadar itibar gorursun.Herkes seni takdir eder.
0
turkuaz
(23.06.21)
Almanya'da doktora yapiyorum en caliskan ögrenciler Tr'den gelenler. digerleri saat 17 olunca kaciyorlar. Alman caliskanligi yalan.
Sabah erken kalkiyorlar ama saat 8'de zaten heryer kapaniyo, erken uyuyorlar.
sert bi disiplin degil de, yapilacak isleri programlayip yapiyorlar, ama aklina sert yogun bi is programi gelmesin.

edit: zuhahaha
0
durgunfoton
(23.06.21)
Almanlara spesifik bir disiplin değil bu bana göre. Kuzey ve batı Avrupa'da cehalet az olduğu için insanlar olması gerektiği gibi yetiştiriliyor. Olması gereken bu yani.
Ha Almanlar o bölgenin bayrak sallayanı olduğu için adları çıkmış tabii disiplinli diye.
2. Dünya savaşı ile anilmalarinin da bunda büyük etkisi var işte Nazilerin gümbür gümbür yürümesi gibi :)
0
yarey
(23.06.21)
Alman ekolunde mukemmelliyetcilik kesinlikle var, herseyin perfect olmasi lazim. Liyakat cok onemlidir. Almanlar disiplinde herhalde dunyada ilk uce girer. Oyle olmasa o kadar dunyaca unlu markayi sansa cikartamazlardi.
0
cooperr
(23.06.21)
21. yüzyılda ajanda kullanıp 3 ay sonra yapacağı (çok da önemli olmayan) şeyi yazan Hollandalı gördüm ama Alman görmedim. Belki de Hollandalı disiplinini konuşmalıyız?
0
1195
(23.06.21)
Almanya bizim gibi jenerasyonlar arasi devasa farklar var.

Su an disiplin falan yok aldiklari projeleri bitiremiyorlar, berlin havalimani insaatina bakabilirsin.
Asiyi bile vuramadilar kendi urettikleri halde beceremiyorlar.

Iyi zamanlar gevsek insanlar getirir muhabbeti iste.
Projeye turk muhendis almasinlar fabrikalari bile acamazlar.
Biontech gocmenlerden olusmasa 100 yil gecse o asiyi bir alman bulamazdi
0
divit
(23.06.21)
Türkiye ya da diğer orta sınıf ülkelerden giden doktora öğrencileri ABD'de de daha iyi çünkü o ülkenin kendi vatandaşının iş bulmak için ugrasmasina bizimki kadar gerek yok. Lisan bitirdi diye ayda en az 3000 dolar maaşla işe basliyorlar. Bizim lisans bitiren mühendisimiz 1000 dolar maaş alamıyor. Yüksek lisans yapayım doktora yapayım da maaşım 8000'e çıksın en azından 1000 dolar olsun diye uğraşıyor. Bu nedenle Batı'da ortalama biri Türkiye'de ise en iyiler yurt dışında doktora yapıyor. Onların en iyileri dünyanın en büyük sirketlerinde.

Bu nedenle doktora öğrencisi karşılaştırması yapmak yanlış. Hala iki üç Almanla Almanya'yı karsilastiriyorsunuz.
0
howfaristhesky
(23.06.21)
yanlış bulunsa da doktora öğrencisi olarak da yazacağım :D
Tanıdığım tüm arkadaşlarımın ajandaları var, çok yükleri yok ama kesinlikle programlarına uyuyorlar.
bir proje sundular, 10 yılda bitirdik, başarılıyız vs. diye, şok geçirdim. Türkiye'de 3 öğrenci ile 4 yılda yapılır. ama 1 ay çok yapılabilir, 1 ay gevşek yapılabilir, bunlarsa aynı sabit hızla ilerliyorlar. Kendi araştırma merkezimde hiç 10 yıllık proje görmedim, belki askeriyede vardır bizde.
0
Ley
(23.06.21)
Kaç zamandır %90 Almanlardan oluşan bir ortamda çalışıyorum. X jenerasyonundan Z jenerasyonuna kadar her tür her insan var. Ben övülen disiplinlerinden çok gereksiz prosedür ve bürokrasi ile isleri zora sürmelerinden başka bir maharetlerini görmedim.
0
PopeHope
(23.06.21)
Hem Almanya'da, hem Türkiye'de çeşitli projeler için Almanlarla birlikte çalıştım. Almanlar zamanı verimli kullanıyor. Bir de sorumluluk bilinci yüksek. Arada elbette gevşekler var. Ama genel oranda sayıları bizdekinden fazla. Fark bu. Şöyle özetleyeyim gözlemlerimi:

-Ofisten genelde Türk ekipleri en son çıkar. Daha çok çalıştığımız için değil. Gün içinde geyiğe çok sarıp işi yetiştiremediğimiz için. Almanlar iş saatinde iş yapıyor. Bizde 10'a kadar çay sigara eşliğinde güne hazırlanma. 11'e kadar statüs görünümlü sohbet muhabbet. 45 dk iş. 1145'ten itibaren yemek için hazırlanma. Uzun bir öğle yemeği, yemek dönüşü bir sigara. Türkiye'de gerçek mesai 1buçukta başlar. Böyle uluslararası projelerde genelde İtalyanlarla Türkler çok iyi anlaşır:)

-Buna ben akıllı çalışmak diyorum. Genelde yukardaki örnekteki gibi durumlarda Türk ekibi şöyle bir tribe girer... "biz geceye kadar mesai yaptık". Yahu mevzu mesai yapıp kendini yıpratmak değil ki. Akıllı ol günü verimli kullan sen de 6'da çık.

-Paralarını da tasarruflu kullanıyorlar. Genelde savurganlıktan hoşlanmazlar. Bizde her ofis çalışanının mesela bir temizlikçisi vardır. Maaşı kaç olursa olsun. Almanlar'da bu oran çok düşüktür. Dışarda yemek konusu da öyle. Çoğu insan yemeğini evden getirir.

-Ben bir toplantıya hazırlanırken şirketin genel müdür yardımcısının elinde paspasla yerleri sildiğini gördüm. Türkiye'de bu pozisyonda bir adam gidip kendi suyunu bile almaz mesela. "AYşe hanım 1 çay 1 su rica edelim...". Hatta Türkiye'de şunu görmüşlüğüm var yediği yemeğin çöpünü odası kokmasın diye kapının önüne bırakıyor adam. KApının önü 100 kişinin çalıştığı ofis. Çöpe atmıyor adam "title"ı yüzünden. Almanlar bunlara çok takılmıyor gördüğüm kadarıyla.

-
0
anten
(23.06.21)
Uzun süre Almanlar ile çalışmış birisi olarak gerçek olduğunu söyleyebilirim.
0
depresif çocuk
(23.06.21)
Alman yöneticileri olan biri olarak iş anlamında konuşabilirim. Disiplinden ziyade sistemli çalışıyorlar bence de. Belirledikleri sistem dışına çıkman, inisiyatif alman, sonuçları olumlu olacak olsa bile onlar için anlamsız. Zaten sistem kendini götürüyor niye ekstra bir şey yapman gereksin ki modundalar.

Alman politikası ile Türkiye'de iş yapmaya çalışmak çok zor, buradaki pazarın farklı olduğunu anlamak bile onlar için zor; sebepleriyle anlatıyorsun ama öyle bir sebebin olacağını bile kavramakta zorlanıyorlar. Açıklıyorsun, olsun yine de normaldeki gibi yapalım diyorlar. Ve işin tuhafı, sistemin dışına çıkıp sıra dışı başarı göstersen bile sonuca odaklanmayıp bi dahakine böyle olmasın diyorlar.

Jenerasyon arası fark olduğuna katılıyorum ama. Eskileri aynı zamanda despot, gençler biraz daha sistem dışına çıkmaya meyilli; en azından seni anlamaya çalışıyorlar.
0
Jux
(23.06.21)
(11)

Sabahları kahvaltı olarak ne yiyorsunuz?

karayel
tost, poğaça vs.
tost, poğaça vs.
0
karayel
(23.06.21)
kıymalı pide yiyorum bazen de evden sandviç yapıyorum.
0
reanarchy
(23.06.21)
5 tane yumurta beyazı
zeytin
beyaz peynir
kaşar peynir
reçel/bal
çay
bazen domates-yeşillik vs.
ekmek yok, dışarıda kahvaltı yok.
0
lazpalle
(23.06.21)
haftaiçi her gün tost kahve.
haftasonu türk kahvaltısı.
0
makarnavodka
(23.06.21)
Skyr meyveli yogurt. 100 gr 69 kaloriye 12 gr protein.
0
logisticsmanager
(23.06.21)
süt-yulaf-meyve karışımı. içine biraz da yemiş koyuyorum.
reflü olduğum için sabah mayalı ya da asidik şeyler yiyemiyorum.yediğimde öğleye yakın midemde aşırı bir yanma oluyor.hiçbir çeşit peynir, zeytin, domates yiyemiyorum, böyle olunca sabah kahvaltıları resmen işkence haline dönüştüğünden yulaf karışımına döndü. ha bir şey değişti mi sadece sancı azaldı.
not: benim gibi olanlar varsa önerilerinizi alırım.
0
rakicandir
(23.06.21)
İlk öğünümü 14.00’da yapıyorum.

7-8 bardak çay
Beyaz peynir
Çeçil peyniri
Kaşar
Siyah zeytin
Yeşil zeytin
2 haşlanmış yumurta
Salatalık/maydanoz
Bir porsiyon meyve (armut, elma, kiraz, ananas, dut ne varsa)

Bazen yumurta yerine simit yediğim oluyor.
0
ruhen hastayim ben
(23.06.21)
Çırpılmış yumurta
Humus
Hatay'da isem ekstra çeşitli mezeler
Meyveli az pekmezli yulaf ezmesi
0
hadi ya la
(23.06.21)
şu ara yemekle ilgili sıkıntım var. canım hiçbir şey istemiyor. uğraşmak istemiyor. o yüzden bu ara poğaçaya dadandım.
0
naksidil
(23.06.21)
Haşlanmış yumurta
Domates
Salatalık
Biber

Birkaç gündür yumurta yerine humus var.
0
alfred
(23.06.21)
Cogunlukla nesfitin filan bitter cikolatali seyi oluyor ya, sute atilan, onlardan. Usengeclik...
0
invictae
(23.06.21)
yulaf yoğurt.
0
mikahakkinen
(23.06.21)
(13)

Carplay? Navigasyon?

blackidom
Almak istediğim araçta navigasyon için ekstradan 18bin TL, carplay için ise 3bin TL isteniyor. Navigasyon evet dijital ön konsola yansıtılınca enfes duruyor, ancak aracın kendi yazılımı tabanlı olan bu uygulamayı kullanmak yerine, trafik yoğunluğunu da görebileceğim google maps, yandex vs.uygulamala
Almak istediğim araçta navigasyon için ekstradan 18bin TL, carplay için ise 3bin TL isteniyor. Navigasyon evet dijital ön konsola yansıtılınca enfes duruyor, ancak aracın kendi yazılımı tabanlı olan bu uygulamayı kullanmak yerine, trafik yoğunluğunu da görebileceğim google maps, yandex vs.uygulamalarını kullanacağımı çok iyi biliyorum.

Carplay ise kolayca dış arama yapmanızı, whatsapp mesajlarını okumanızı, sesle komut vermenizi (siri) sağlıyor ve ek olarak haritalarda google maps destekliyor.

Carplay için biraz daha sıcak olsam da navigasyon almaya ikna olamadım.
Ne önerirsiniz bu 2 opsiyon için? Siz olsanız ne yapardınız?
0
blackidom
(22.06.21)
Navigasyon alınca ne oluyor ki fark? Carplay’de google maps var mesela? Realtime data üstelik.
Carplay kullanıyorum. Aracın navigasyonu internetle konuşmuyorsa çöp.
0
do you remember me
(22.06.21)
Carplay.
Ayrica araba navigasyonlari bence adres vs girmek icin zor oluyor. 18bine de degmez.
0
kuehles blondes
(22.06.21)
18bin lira navigasyon için vermeye değmez bence. ben olsam hiç bulaşmazdım. carplayi aktif kullanacaksanız düşünülebilir, fiyatı gayet normal, 3bin liraya telefon zor bulunuyor zaten mevcut konjonktürde o da başlangıç seviye.
0
pardus
(22.06.21)
Bmw'sinden mercedesine kadar hepsinin navigasyonu traş. Telefon rahatligi hic birinde yok. (Tum adres ve sokaklarin muntazam oldugu amerika'da bile cogu insan telefon kullaniyor)

18k vermek anlamsiz bence.
0
brkylmz
(22.06.21)
18 bin ona vereceğine sırf arabada dursun diye cellular ipad alırsın, büyük büyük takip edersin.
0
Jux
(22.06.21)
Eğer ekran boyutu, dokunmatiği vs. değişimiyorsa android auto ve applecar play yeterli +1

Bir sürü youtube video incelemesi izledim geçtiğimiz sene. Araç navigasyonu kullanana denk gelmedim. 18kya iphone alınır sadece navigasyon olarak kullanılır. Dursun arabada. Gereksiz.
0
westblack
(22.06.21)
Arac navigasyonu guzel olay ama 18e degmez.

Ben sahsen adres girmiyorum, ev,is vs.. kaydediyorsun. Kayboldugun anda fav'dan seciyorsun goturuyor.
Sarjim bitti internet paketim bitti derdin olmuyor.
0
divit
(22.06.21)
Bedava verseler offline navigasyon kullanmam. Car Play fazlası ile yeterli.
0
himmet dayi
(22.06.21)
Navigasyona para verme sakın. Carplayi al.
0
false pretension
(22.06.21)
Carplay.
Kayinpederin Peugeot'da var. Bildiğim gibi android auto aciyorum. Bu fiyat farkina hayatta degmez.
0
logisticsmanager
(22.06.21)
benim arabamda hem kendi gömülü navigasyonu var hem de carplay var. gömülü navigasyonu 3 yılda hiç kullanmamışımdır.

carplay'in olayı şahane. ister google maps, ister apple haritalar, istersen waze vs tarzı farklı navigasyonları aracın ekranından kontrol edebiliyorsun. yandex desteklenmiyor yalnız.

hani ikisi de 3000 tl olsa, ben yine de carplay tercih ederdim, ikisini birden kesinlikle almazdım.

carplay'de örneğin google maps üzerinden anlık trafik bilgisi vs görebiliyorsun, ayrıca carplay'in bir sürü diğer muhteşem özellikleri de var.
0
reanarchy
(22.06.21)
Navigasyon 18 bin çöp demek ya carplay al
0
basond
(22.06.21)
navigasyonlarda trafik datası olmuyor %90, o nedenle çöp
0
nuisance
(22.06.21)
(10)

amerika'ya gitmeye karar verememek

durbikonusucaz
merhaba herkesegeçtiğimiz günlerde amerika'dan bir iş teklifi aldım ama kabul edip etmeme konusunda kararsızım. işin kendisi, maddiyat sorun değil ama böyle büyük bir adım atmaya hazır mıyım bilmiyorum. hazır olduğunu nasıl anlar insan onu da bilmiyorum.türkiye'de maks bir yıllık eğitim sonucunda am
merhaba herkese

geçtiğimiz günlerde amerika'dan bir iş teklifi aldım ama kabul edip etmeme konusunda kararsızım. işin kendisi, maddiyat sorun değil ama böyle büyük bir adım atmaya hazır mıyım bilmiyorum. hazır olduğunu nasıl anlar insan onu da bilmiyorum.

türkiye'de maks bir yıllık eğitim sonucunda amerika'ya gideceğim eğer kabul edersem. pek sosyal biri sayılmam bu beni biraz korkutuyor. burada kemik 6, toplam 10 arkadaşım vardır. onların bi anda binlerce km uzakta olcağını düşünemiyorum.

çekincelerim genel şeyler. insanlar nasıldır, alışabilir miyim, orada çalışmak iş yapmak nasıldır ya bilemiyorum. kafamda her şey var hiçbir şey yok.

siz ne dersiniz. genel her şey diyebilirsiniz. iyi kötü bir şeyler duymaya ihtiyacım var çokça

eyalet virginia
0
durbikonusucaz
(21.06.21)
ben olsam düşünmeden kabul ederim. Kalıcı olarak gitmeyebilirsiniz. Her türlü yurtdışı tecrübesi ufuk açıcı olacaktır.

bir kaç sene usa'da çalışıp dönseniz bile türkiye'de çok daha fazla iş imkanlarınız olur.
0
hayaletimsi
(21.06.21)
alisirsin. en kotu ihtimalle ingilizcen gelisir, geri donecek olsan bile.

asiri sosyal olman sart degil, 2-3 tane dise dokunur arkadasin olsa yeter ki onlari da zaman icinde bulursun.

arkadas edinmenin vs en onemli sarti gittigin ulkedeki insanlarla ortak payda olusturmak. yani onlarin okudugu gazeteleri okumali, sevdigi sporlari yapmali, yedikleri restoranlarda yemeli, izledigi televizyonlari izlemelisin ki hem senin konusacak seyin olsun hem de onlarin konustuklari seyleri anlayabil. bu kulturel kesif biraz zaman alacaktir ki bu da normal.
0
hot potato
(21.06.21)
reddit'te ilgili sub-reddit'lere sorun bence bunu bir de. özellikle virginia sub'indaki yerliler de güzel yol gösterir diye düşünüyorum, insanlar nasıl, sosyalleşme imkanları nelerdir vs gibi. göçle ilgili sub'lara da bakın. çoook büyük bir fırsat, umarım hayırlısı olur.
0
asırlardır yandaş bir süredir çağdaş
(21.06.21)
Ailem burada deseniz anlarım da arkadaşların uzağında kalacağınız fikri bana biraz anlamsız geldi. Kaldı ki çok yakın arkadaşlıklarım var ve hepsini ailem kadar da severim ama burada sizin hayatınız söz konusu.

Ben olsam kesinlikle giderdim. İşin kendisi ve maddiyat sorun olmadığı için bunu rahatlıkla söylüyorum.

Her ne kadar gelişmiş bir Avrupa ülkesi gibi olmasa da ABD'nin demokrasisi çok gelişmiş bir demokrasi ve insanlar haklarının farkında. Dolayısıyla Türkiye'deki gibi kanunsuz bir çalışma ortamı olacağını sanmıyorum.

İnsanları tektipleştirmek doğru olmaz. Zaten bilindiği üzere multikültürel seviyesi en yüksek ülkelerden biri. Dolayısıyla her çeşit insan var. Genel olarak insanlar sıcak kanlı. Hiç tanımadığınız insanlar bile sizi görünce selam verir. Biriyle tanışma, arkadaş edinme konusunda da başlarda biraz problem yaşayabilirsiniz ama insanlar başkaları ile tanışmaya oldukça açık. Önemli olan sizin ne kadar dışa dönük bir insan olduğunuz. Pek sosyal biri değilim demişsiniz gerçi ama bunu kırarsanız çok rahat edersiniz.

Bana en çok farklı gelen anlayış, bizim şimdi pandemi ile alıştığımız o sosyal mesafe var ya, ABD'de bu zaten yerleşik haldeydi. Şöyle bir durum yaşadım. Bir self-servis restoranda ketçap, mayonez, tuz, biber vb. şeyler yanda duran bir tezgahın üstünde yer alıyor ve kendiniz alıyorsunuz her şeyi (Starbucks'ın şeker, peçete masası gibi ama daha çok şey var). Bu masanın boyutunu 2 kişinin yan yana yemek yiyebileceği boyutta düşünün. Bir hanımefendi sandviçini almış oradan hardalını falan alıyordu. Biraz ağır hareket ediyor. Ben de yanında olan boşluktan kolumu uzatıp bir şeyler alayım dedim. Kadın bir anda hopladı ve özür dilemeye başladı. Ben de aşırı şaşırdım ve ben ondan özür diledim (sosyal alanına tecavüz etmiş oldum aslında). Bu gibi örneklere şahit oldum. Sıra beklerken falan bizde arkamızdaki kişinin nefesi ensemizde buğulanma yapıyor mesela. ABD'de bu kadar iç içe değil insanlar. Ama örneğin bir gece kulübüne giderseniz orada da tam tersi. Herkes iç içe dans ediyor. Yani özetle herkes yerini biliyor. Yakınlaşmak gereken ortamda da yakınlaşmaktan çekinmiyor insanlar. Tabii şimdi pandemi nedeniyle bu yakınlaşma işleri de bitmiş olabilir tamamen. Onu bilemeyiz.

Benim en zorlandığım şeylerden biri de günlük konuşma diline alışana kadar insanlarla anlaşmak oldu. İlk gittiğim hafta, hatta ilk akşam bilindik bir yerden yiyeyim diye McDonald's'a gittim. İstediğim menüyü söyledim (big mac MEAL demeniz lazım, menu deyince yanlış anlaşılıyor). Kasadaki arkadaş oldukça hızlı bir şekilde "for here to go?" dedi ve bana baktı. Analamadım dedim. Tekrar etti. Yine anlamadım dedim, yine tekrar etti. Sonra "özür dilerim ben yabancıyım da, ne demek istediğinizi anlamadım." dedim "Burada mı yiyeceksin?" dedi. Yani benim aslında "one big mac meal for here please." demem gerekiyormuş :) Bu gibi bazı günlük konuşma söylemleri mevcut. Bunlara alışana kadar zorluk yaşadım açıkçası.

Virginia eyaletini hiç bilmiyorum. O konuda bir yorumum yok maalesef. Ancak uzun lafın kısası mutlaka değerlendirin.
0
himmet dayi
(21.06.21)
Reddit +1. Orada size net cevap verecek bir sürü insan vardir.
Amerika Avrupa'ya oranla daha kolay arkadas bulunabilen ve insanlarin yabancilarla daha çok konuştuğu bir yer.

Isin sartlari ne bilmiyorum ama Amerika Avrupa'ya oranla is sartlarinda daha kötü. Şöyle diyeyim; calistigim sirketin Amerika'daki customer service calisaninin tuvalete gidis saatleri olculuyordu ve mesai yapmadigi için "neden yapmiyorsun calisma arkadaslarin yapiyor" gibi yorumlar aliyordu.
Benim çalıştığım yerde ise müdürüme aksam ver ben yapayim o hesaplamayi dedigimde "ya bak gec oldu ugrasmak istedigine emin misin" diyor ya da "sen tatil planladin mi? Biraz tatile cik cok calistin" falan diyor. Kısacası Amerika'daki kültür biraz farkli ve çalıştığın yere göre de degisebilir. Ama Türkiye'den çok daha kötü olacagini sanmam ki en en en kötü ihtimal 3-4 sene orada çalışan adam Türkiye'de daha iyi bir kariyere isterse gelebilir. Yurtdışında çalışmak Türkiye'deki cvlerde ise yariyor.
0
logisticsmanager
(21.06.21)
Iki sikinti var:

1 - Atlantik kiyisini bilirim, north carolina ve guneyinde bayagi dolandim. Buyuk ihtimal redneck mekani. Bu abiler pek gocmen/yabanci seven tipler degildir. Zaten cok sosyal degilim demissin, sosyallesmek burada iyici zor gelebilir.

2 - Bir de maas falan onemli, o konuda bir bilgi vermemissin. Pahali yerler degil ama maas cok dusukse mantiksizlasabilir.

Avantajlar:

Yukarida NYC, asagiya inince Miami, KeyWest, Bahamalar vs.
Turkiye'ye nispeten yakinlik, tek ucakla ulasabilme imkani.
0
cooperr
(21.06.21)
Selamlar,

Valla yurtdışına gitmek neresi olursa olsun bir kere ufuk açıcı. Afganistan'a da gitsen, Amerika'ya da gitsen hep bize insan olarak yararı var.

Sosyal anlamda çekincen olduğunu düşünüyorum ve arkadaşlarını kaybetme korkun da var. Açıkçası o korkuyu aşmanı tavsiye ederim çünkü bir süre sonra gözden uzak olan gönülden de uzak oluyor ve o arkadşların seni unutuyor. Unutmayanlar ise gerçek dostların oluyor. Böylece süper bir eleme yapmış oluyorsun doğal seleksiyon sayesinde :)

Bak yurtdışında yaşamanın 2 yararını şimdiden sıraladık. Bu arada ekonomik tarafları zaten araştırdın ve orada problem yok diye anlıyorum o yüzden o konulara hiç girmiyorum.

Tabi olumlu yönlerden biri de dili geliştirmek olacaktır.Okulda veya kurta öğrendiğimiz gibi olmadığını göreceksin. Ayrıca buraya dönersen burada da yurtdışında çalışmış biri olarak ayrıcalıklı olacaksın. İşverenler her zaman yurtdışı görmüş adama farklı yaklaşıyor.

Olumsuz yönlerinden biri de asla gerçek arkadaş bulamayacaksın ve orada çok çok yalnız olacaksın. Yalnızlığın dibine vuracaksın hatta ve çok korkacaksın. Sonra yavaş yavaş alışıp yalnızlığın güzelliğinin farkına varacaksın. Bu adeta bir kabuktan çıkmak gibi, farklı bir boyuta geççmek gibi bir şey. Çünkü biliyorsun ki gerçekten aslında yurtdışına gitmesen bile yalnızsın, bunun farkına varınca karakter olarak daha da güçleneceksin.

Dünya'nın pek çok yerinde ırkçılık var ve buna maruz kalacaksın farkında olarak veya olmayarak. Buna isyan edeceksin, ama elinden hiç bir şey gelmeyeceksin. Ardından kabullenip biraz daha olgunlaşacaksın.

TL;DR kesinlikle git ve deneyimle. Sonra ister dön ister kal ama muhakkak gidip bunu yaşa.
0
Nocturne
(22.06.21)
pisman olacaksan yapip pisman ol. icinde ukte kalmasin.
0
baldur2
(22.06.21)
Yapmayin, bos yere gittim demeyin. Gitmeyi gercekten cok isteyen kisiler var. Onlara engel olmayin.

Ben ABD'de yasiyorum, sizin gibi dusunen kisiler mutlu degiller. Bir adam annesiyle gelmis, biri evden cikmiyor falan.
0
howfaristhesky
(22.06.21)
Yani bunlar güzel fırsatlar. Ama dediğin gibi içine kapanık bir bünyeysen bu sana fırsat gibi gelmeyebilir. İki açıdan bakalım.

-Sektörü bilmiyorum ama, ABD birçok sektör için iyi tecrübedir. Orada kalmasan bile Türkiye'ye döndüğünde çok kapı açar sana. bir de konfor alanının dışına çıkmak, bilmediğin bir ülkede yaşam kurmak, hiçbir okulun öğretemeyeceği bilgiler verir insana. Dil konusunda çok büyük ilerleme kaydedersin. Yeni insanlar tanırsın, yeni fırsatlar elde edersin. Aileden uzak olmak istememeyi anlayabilirim ama arkadaşlardan uzaklaşma endişeni anlamadım. Eminim o arkadaşlarının çoğu böyel bir fırsatta arkasına bile bakmadan gidecektir. Zaten bir süre sonra çoğu evlenecek, kendi yoluna gidecek, taşınacak, ülke değiştirenler olacak. Hiçbir arkadaş grubu sonsuza kadar bir arada kalamıyor:) Aradaki bağlar kopmasa bile insanlar eski halleriyle kalmıyor. Ben bile çoğu "kemik" arkadaş grubumla iletişimde olmama rağmen hayat görüşüm, önceliklerim değişti hissediyorum. Daha az ortak şey buluyorum onlarla. Zaten çoğu zaman buluştuğumuzda artık vaktimizin büyük bölümü eski günleri konuşmakla geçiyor. Çünkü yeni hallerimizle çok ortak yönümüz kalmadı. Bence insan her 5 senede bir arkadaş çevresini komple revize etmeli. Dostluk ayrı bir durum tabii.


-Öte yandan her yurt dışı tecrübesi herkes için aynı olmuyor. Yeni bir şirkete gittiğinde bile kendini kabul ettirmen biraz efor istiyor. Bir de bunu yabancı bir ülkede dışardan gelmiş biri olarak yapmak daha da eforlu bir süreç. Dediğin gibi sosyalleşmek senin için bir eziyetse, bu süreç bir kabusa dönebilir. Yani o ülkede hayatın evden işe, işten eve, minimum sosyallikle geçecekse, vaktinin çoğunu online olarak türkiye'deki arkadaşlarınla görüşerek geçireceksen çok da verimli bir iş değişikliği olmaz.

Ben olsam, gözümü karartır giderim. Çünkü aklının bir köşesinde "acaba gitse miydim" sorusu kalacak. En azından git ve "iyi ki gitmişim" ya da "en azından gittik denedik bize göre değilmiş anladık" de. Ama gitmeden bunu bilemeyeceksin.

Bir de yine ben olsam sosyal kabuğumu biraz kırmaya çalışırım. Yani Türkiye'de bile kalsan dediğim gibi hayat sadece aynı çevreyle geçmez. Çok kısır kalırsın. Zaten o sosyal çevreyi de koruyamayacaksın sonsuza kadar. Sana sevgi kelebeği ol, o ortamdan bu ortama koş demiyorum. Ama "sosyal biri sayılmam" insanın hayatını çok kısıtlayan bir cümle.
0
anten
(22.06.21)
(8)

ispanyada maaşlar neden bu kadar düşük?

jimjim
ispanya dediğim de katalonya. biraz daha iyi olmalılar. tamam biliyorum, ekonomik krizdeler. yaşam standartları düşük vs ama aşağıdaki ilan özelinde bakarsak, uluslararası bir şirket,bildiğimiz bosch işte.. iyi kötü biraz deneyim de istemişler yani tamamen vasıfsız birini de aramıyorlar. 1400 euro n
ispanya dediğim de katalonya. biraz daha iyi olmalılar.

tamam biliyorum, ekonomik krizdeler. yaşam standartları düşük vs ama aşağıdaki ilan özelinde bakarsak, uluslararası bir şirket,bildiğimiz bosch işte.. iyi kötü biraz deneyim de istemişler yani tamamen vasıfsız birini de aramıyorlar. 1400 euro net yapıyor bu maaş aylık. neden böyle az cidden? ; (
barselona ucuz bir yer de değil, nasıl yaşıyor bu insanlar?


es.indeed.com
0
jimjim
(21.06.21)
Dusuk degil, normal. Customer service rolu iste.
0
neverletyougodown
(21.06.21)
benim tecrübeli mühendis arkadaşım bile net 1500 falan alıyo ispanyada, bu maaş normal bile değil, bu iş için baya iyi.
0
noluyo yaa
(21.06.21)
1 yıllık deneyimli ve mühendis vs özel bir istek olmayan ise kac para olacakti ki? Bildigimiz düz yeni mezun az deneyimli tarzi adam aranıyor.
Fransa'da da belki bir tik üstü verilirdi, Almanya'da da. Kimse bu ise 2500 euro vermez.
0
logisticsmanager
(21.06.21)
sorduğuma soracağıma pişman oldum :D

bu bir örnekti arkadaşlar yüksek olduğunu ispat etmek için başka ilanlar gösterin öyleyse..

maaş bu pozisyona uygun mudur diye sormuyorum. bence bosch gibi güzel bir şirkette tam da düz call center işi olmayan bir pozisyon için asgari ücretin (1000euro gibi) biraz üstü çok gelmedi pardon.

barselonayı da ispanyanın diğer şehirlerine göre pahalı buluyorum. kiralar vs.
0
🌸jimjim
(21.06.21)
Hocam belki Türkiye mantığı ile böyle düşünüyorsunuz da asgari ücret ahanda böyle isler için var Avrupa'da. Türkiye'de beyaz yaka denilen çoğu is Avrupa'da asgari ücret.

Bu arada Fransa'nın orta karar sehirlerinden birindeyim. Numbeo'ya göre barcelona yaşadığım 400 bin kisilik yere oranla daha ucuz. Verilen maas asgari ücretin baya üstü yani.

Bosch falan Türkiye'den size belki çok şey geliyor da Avrupa büyük kentlerinde yüzlerce büyük şirket var. Kimse "yabanci" sirket diye bakmıyor. Haliyle boschun özel bir durumu yok.
0
logisticsmanager
(21.06.21)
kari koca 3000 euro giren bir ev barcelonada gayet iyi sartlarda yasar, turist gozuyle bakarsaniz barcelona pahali,yerli halk la rambla da her gun hard rock cafeye gitmiyor.

neyse 1400 fena bir baslangic maasi degil zaten avrupanin genelinde oyle 5-6 bin net maaslar yok

lise mezunu garson 1500 kazaniyorsa 10 senelik muhendis 2100 net kazaniyor, o yuzden ozellikle avrupa nitelikli is gucu konusunda zor durumda

cok uzattim

cok para isteyen ortadoguya bakacak, ama ev kiralarini gorup bu ne lan demeyin:)
0
cairo
(21.06.21)
evet evet, tüm yorumlara katılıyorum katılmıyor değilim.
ancak benim kıstasım asgari ücretten-blue card sınırına kadarki barem.
almanyada kalifeye denen insana blue card sınırı aylık 2700 net gibiyken ispanyada bu 2500 net gibi. yani buraya kadar tutarlı. asgari ücret farkları da tutarlı ama ispanyada bu blue card ücretlerine veya bunun yanına yaklaşabilecek ücretlere rastlamak çok zor. ya da ben göremedim bilemiyorum.
buna şaşırdım yani..
bir ilan gördüm kurumsalda, SAP şirketinde yani baya SAP'de haftanın 6 günü çalışacak (hatta ayda bir pazar gününü de istiyordu sanırım) ücret de yine böyle gibiydi. kiralar da çok düşük sayılmaz bence 700e rastlamadım ama vardır genel olarak 800-900 stüdyo daireler..
neyse, öyle işte.. vasıflı da olunsa normal ücret (bence 2k ve biraz üzeri) çok zor gibi geldi.. ya da ben rastlamadım, o yüzden sordum.
0
🌸jimjim
(21.06.21)
İspanya'nın customer service isi icin yurtdışından adam getirmemeye calismasi cok mantikli. Zaten bu tarz durumlarda olay bluecardi en düşük maasa göre bulmak değil. Olay Avrupa'ya gelecek adamin cok kalifiye, sağlam adam olup yüksek maas almasi. Hollanda'dan biliyorum bir arkadasin abisi sirkete ortak ama kardesini sirkete alamiyor çünkü öküz gibi maas vermeleri lazim ve diğer ortaklar kabul etmiyor. Gross maas 5400 Euro. Fransa'da yıllık 53 bin euro. Almanya'da da 55 bin demis ama adam bulunamayan isler için düşürmüş.

Neyse yani blue card her yerde cok yüksek zaten.
0
logisticsmanager
(21.06.21)
(9)

Yurt dışına göç edenler

sumuklurakun
Göç etmiş veya etmiş olanı yakından tanıyan varsa, bürokratik işler haricinde en çok sorun yaşadıkları konular neler oldu ?.
Göç etmiş veya etmiş olanı yakından tanıyan varsa, bürokratik işler haricinde en çok sorun yaşadıkları konular neler oldu ?.
0
sumuklurakun
(20.06.21)
Arkadaş edinmek. Yerel dili bilmiyorsaniz malesef yerel arkadaş edinmek Avrupa'da baya zor. Genelde diğer yabancilarla takilmaya çalışıyorum.

Kültüre alismak ve asimile olmak. Kimine göre zor, bana göre kolay. Hastasiyim yemek sonrasi biraz tom de savoie, biraz comte ile salata yemenin ya da ağır yemek üstüne dijestif alkol almanin ya da her ama her insana merhaba/iyi aksamlar demenin. Bunlara uymak istemeyen ve kendi kültürünü başka ülkede yasamak isteyen kisi genelde sorun yaşıyor.

Dil. Fransizca, conjugationlara s.kayim.
0
logisticsmanager
(21.06.21)
agzinla kus tutsan seni attiklari torba "gocmen" torbasi, kariyer kovalayacaksan 5-0 geriden basliyorsun, vs..
0
cooperr
(21.06.21)
yalnizlik,
gizli irkcilik,

bazilarinin kendilerini kaybedip turkiye'de ulasimi zor/yasak olan kumar-bahis-alkol-uyusturucu gibi bagimliliklara bulasmasi.
0
baldur2
(21.06.21)
çalışma izni uzun süre çıkmadı çalıştığım şirkete danışman olan şirketin mallığı yüzünden. tamamen bürokrasi.

yerel dili bilmiyorum. herkes ingilizce biliyor neredeyse (damacana getiren sucu bile). öğrenmeyi de düşünmüyorum. ara sıra "ulan keşke bilsem de kolay gelsin falan diyebilsem" diyorum.

bunun dışında dünyanın en yalnız insanıyım. bu da beni işkolik yaptı. o kadar ki tatil yapmayı unuttum. mart 2020'den beri hiç izin kullanmadan çalışıyorum.

29
e
bir doğu avrupa ülkesi
mühendis
0
rain when i die
(21.06.21)
annenin babanin yaslanmasi ve uzakta olmasi biraz moral bozucu.

onun haricinde herhangi bir burokrasi sorunu yasamadim. turkiye'den daha rahat ve anlasilir her sey. bazilari is bulmakta zorlaniyor ama benim sansim yerinde gitti sanirim, turkiye'dekinden daha ust seviye bir isle basladim.

arkadas grubumdan asiri memnunum. gozlemledigim kadariyla bekar olmanin ciddi avantaji var cevre yaparken.
0
hot potato
(21.06.21)
Ev bulmak. Gerçi ben de biraz ağırdan aldım ama hayatımın en uzun ayıydı.
0
bruce mclaren
(21.06.21)
ülkenin ingilizce dışındaki, kendi dili.
arkadaşlık olayları ve sosyal hayata entegrasyon.
orta doğulu damgası/ayrımcılığı/ırkçılığıyla uğraşmak.

artıları bunları tolere ediyor tabii. bir de tr.nin şu anki güncel durumunu düşündükçe zor gelmiyor.
0
rewlack
(21.06.21)
Aileye, dostlara özlem. Aslında normalde sorun olmaz, uçağa atlayıp git gör, onlar gelsin. Ama covid sebepli yasaklar vs. derken araya istemsiz bir mesafe girdi. Dünya daha iyi durumda olsaydı bu da olmazdı sanırım.
0
quaker
(21.06.21)
Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte adaptasyon.

Mesela almanya milyonluk göçmen nüfusuna rağmen hala yabancılara oldukça kapalıdır. O ülkenin anadilini iyi konuşamıyorsanız, ingilizce ile ancak expatlar ile arkadaşlık edebiliyorsunuz.

Almanya'da reklam ajansında, ülkenin geri kalanına göre daha liberal ve çok uluslu bir ortamda çalışmasına rağmen, ajans içinde bile 1-2 kez ırkçılıkla karşılaşmış bir arkadaşım var. Hatta birinde iş IK departmanına yansıdı, adam özür diledi falan.

Ee tabii ki geç bir yaşta gidince, ülke ne kadar sıcak kanlı da olsa, göçmen dostu da olsa, bazı alışkanlıkları değiştirmek de zor oluyor.

Bir de benim gördüğüm ailesiyle ilişkileri iyi olan, hatta nötr bile olan insanlar özellikle anne babanın hastalıkları, yaşa bağlı sıkıntıları arttıkça uzakta çok acı çekiyorlar. Zor oluyor o süreçler.
0
anten
(21.06.21)
(6)

A milli futbol takımı oyuncularının parası

prole
Onu da mı biz veriyoruz?
Onu da mı biz veriyoruz?
0
prole
(20.06.21)
kim verecek ki?
0
sutlu nescafe
(20.06.21)
Neyin parasını biz vermiyoruz ki ?
0
paramolacak
(20.06.21)
Bir kısmını sponsorlar, bir kısmını futbol kulüpleri, bir kısmını yayıncı kuruluş (digiturk), bir kısmını passolig.

Eğer digiturk'e para vermiyorsan ya da passolig üyesi değilsen sen ödemiyorsun. TFF devletten ödenek almıyor (bildiğim kadarıyla).
0
himmet dayi
(20.06.21)
Devletin direkt bir ödemesi yok da sponsorluklarda devletin etkisi olabilir.
Onun dışında digiturk ve spor ile alakalı birşeye para harcamıyorsaniz hayir.
0
logisticsmanager
(20.06.21)
Hayır, tff özerk bir kurum. Kendi geliri var.
0
austra
(20.06.21)
@himmet dayı'nın yazdığı gibiyse eğer dolaylı yoldan gene biz veriyormuşuz.
0
booty hunter
(20.06.21)
(3)

Araç süpürgesi

meraklitursucu
Araç için şarjlı bir süpürge almak istiyorum önerisi olan var mıdır?
Araç için şarjlı bir süpürge almak istiyorum önerisi olan var mıdır?
0
meraklitursucu
(19.06.21)
Hocam bunu ben de yurtdışı sitelerde falan arastirdim; malesef sarjli cihazlar falan kimse önermiyor. Gercekten parasina değen ürünler olarak ;
Kablosuz
40-50w civarı ürünler alinmasi gerektiği söyleniyor.

Benim tavsiyem bu tarz bir ürün bakmaniz. En son bir tane sarjli aldim, baya kötü yani.
0
logisticsmanager
(19.06.21)
Xiaomi Mi Vacuum Cleaner aldım geçen hafta. Şarjı az gidiyor ama kullanışlı. Şimdiye kadar memnun etti beni
0
housedaki topal doktor
(19.06.21)
ben şundan aldım:
www.hepsiburada.com

birkaç kez kullandım, memnunum. mucize beklememek gerekiyor fakat. kullanması, haznesini temizlemesi falan baya kolay.
0
nimberjack
(19.06.21)
(25)

Çocuk sahibi olmak

dissendium
Çocuk sahibi olmak hakkında düşünceleriniz neler?Ben günümüzde çocuk yapmanın çılgınlık olduğunu düşünüyorum. Hem dünyada birçok sorun var (küresel ısınma, aşırı nüfus, su kıtlığı, besinlerin kalitesizliği, hava ve deniz kirliliği, savaşlar...) hem de ekonomik olarak büyük bir yük olduğunu düşünüyor
Çocuk sahibi olmak hakkında düşünceleriniz neler?

Ben günümüzde çocuk yapmanın çılgınlık olduğunu düşünüyorum. Hem dünyada birçok sorun var (küresel ısınma, aşırı nüfus, su kıtlığı, besinlerin kalitesizliği, hava ve deniz kirliliği, savaşlar...) hem de ekonomik olarak büyük bir yük olduğunu düşünüyorum çocuk sahibi olmanın. Hele 3 çocuk sahibi olan insanlar bana bayağı ilginç geliyor. Ben 1 çocuğumun olmasını isterim. 2 çocuk bile bence fazla. Maliyet direkt iki katına çıkıyor. Siz kaç çocuk sahibi olmayı istiyorsunuz? 2 ve üstü sayıda çocuk düşünen kişilerin motivasyonları ne? Çocuk yapmak yerine evlat edinmeyi düşünür müydünüz?
0
dissendium
(19.06.21)
Bu hayatta en net olduğum konulardan biri çocuk sahibi olmamak

Evlat edinmek değil ama ekonomik olarak biraz rahat olsam çocuk ya da çocukların eğitim ve sosyal hayatına destek olmak isterim
0
freebird5406_2
(19.06.21)
Çocuk yapmak yerine evlat edinmeyi düşündük. Ama kedi sahiplenmek gibi kolay değil. Biz kritere uymadık mesela. Evimiz kira, benim kronik rahatsızlığım var, en az 5 yıldır evli değiliz. Direkt eleniyoruz. Kriterler uysa da 3 yıl çocuğa koruyucu aile oluyorsun daha sonra mahkeme kararıyla çocuğu evlat edinebiliyorsun. Evlat edinmek kolay olsaydı tüm varlığımızı, paramızı son kuruşuna kadar tüp bebek merkezine gömmezdik. Bizim çocuk sahibi olma motivasyonumuz kendimiz gibi bir insanın daha olmasıydı. Tabi bu özetin de özeti. Ben kendim gibi farkındalığı olan, duyarlı ve ahlaklı bir insan daha olsun istedim. dondurulmuş embriyolarımız var. İlerde maddi gücümüz ve sağlığımız elverirse bir embriyo çözdürebiliriz:)
0
suicides underground
(19.06.21)
Çocuk sahibi olmak istemiyorum. Hatta istememekten öte bu konuda çok netim. Dünyanın en büyük sorumluluğu ve insanların çok büyük bir kısmının bu kadar rahat bir şekilde bu sorumluluğun altına girmesi bana da çok ütopik geliyor.

Çocuklardan hiç hoşlanmıyorum açıkçası ve evlat edinmek de çok ütopik bir şey benim için bu yüzden. Mümkün değil başkasının çocuğuna dokunamam ya da hiçbir çocukla 1 gün bile geçiremem.
0
ms brownstone
(19.06.21)
çocukları severim ama çocuk sahibi olmayı pek düşünmüyorum, her açıdan büyük sorumluluklar gerektiren bir iş.

32 e
0
blue rebel motorcycle club
(19.06.21)
ben öyle bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum gibi argümanları sevmem ama çocuk bakmak dünyanın en sıkıcı şeyi gibi geliyor bana. komşunun çocuğunu, yeğenlerimi falan seviyorum. güzel bir bebek gördüğümde de dayanamayıp severim ama konu çocuk bakmaya gelince bana çok korkunç geliyor. bir kere sosyal hayatın sıfırın altına inecek. hele ki yaramaz bir çocuk insanı çok hızlı yaşlandırır. bu pahalılıkta hala 3-5 çocuk yapanları ben de anlamıyorum.
0
nothing in my way
(19.06.21)
youtu.be

Sirf 46 gun yuva yapmaya kasiyor, sonra kari koca besliyorlar. Hatta erkek olan disiyi besliyor.
Sonra bunun cogu ölüyor. 2 tanesi ucuyor.

Bunun bir de sahinli versiyonu var, o kadar vahsi kus dagin basina et tasiyor devamli.
Disi kaciyor, yavrularin hepsi ölüyor erkek yine bastan basliyor.

Dusun iste cocuk yapmak oyle manyak bir icgudu, istemesen bile genlerinde kodlu oldugu icin karsi koyamiyorsun.
0
divit
(19.06.21)
Cocuk dogurmanin bencil ve yanlis bir davranis oldugunu dusunuyorum. Ebeveynler kendi istek ve kaygilari dogrultusunda dunyaya bir hayat getiriyorlar. Ancak bu bebege yasamak istiyor musun diye soran yok.
Kendi istek ve arzularimiz disinda dogurulup bu dunyaya atiliyoruz...
0
nax
(19.06.21)
Ekonomik durumum iyi, duygularımı saklamam, sevgi göstermekten çekinmem, haksız olduğum kanıtlanırsa kabul ederim vs. vs. çok iyi bir baba olacağımı düşünüyorum ama bu dünyaya bir çocuk getirme planım yok.

Hem hedeflerim çok büyük, isteklerim çok fazla; çocuk yaparsam zaten az olan kişisel zamanım yok olacak çünkü hepsini ona ayıracağım; çocuğu boşlamayacağım.

Hem de ülkeye göre iyi bir durumdayım ama bu ülkeye çocuk mu getirilir. Mutsuz yaşayacağına hiç var olmasın daha iyi bence. Hadi yurtdışına gittim diyelim; insanların gelir artışının enflasyonun çok altında olduğu bir sistem sürüyor. 30 yıl sonra ne durumda olacak insanlık bilmiyoruz.

Kirlilik, su krizi, küresel ısınma, nüfus patlaması bunlar yaşanabilir alanları yok ediyor ve yakın gelecekte yüz milyonlarca mülteci olacak. Sistem değişmediği sürece çocuk yapmayı düşünmüyorum. Şu an ilişki durumumuz karışık olan son sevgilim de çocuk yapmaya karşıydı ama evlat edinmeye açıktı, eğer gerçekten kişisel olarak istediğim noktaya gelirsem o opsiyonu düşünebilirim.

Yine de gelecek hayallerimde çocuk yok. Kedi ve tavşan ağırlıklı planlar yapıyorum.
0
aguen
(19.06.21)
Valla ben istiyorum ya da istemiyorum şeklinde net bir şey diyemiyorum. Hayat bu insan değişiyor her şey değişiyor. Ancak çocuk yapma büyütme süreci oldukça meşakkatli. Öte yandan bir canlıya ahlaki ve insani şekil vermek çok zor, ağır ve önemli bir sorumluluk. Böyle bakınca ne gerek var diye düşünüyorum. Ama birgün anne olursam iyi bir anne olacağıma inanıyorum. Evlat edinme konusunda da olumlu düşünüyorum.
0
Amaranta ursula
(19.06.21)
Çok doğru düşünüyorsunuz. Çocuk sahibi olmak isteyenlerin en büyük argümanı "çocuk evin neşesi" klişesi. Çok büyük bir istismar bu, çocuğu eğlence aracı olarak görüyorlar. Diğerleri de sanki 200 IQ'lari varmış gibi genlerimi aktarmak istiyorum diyor. Bu kişiler bu konuyu düşünenler yine de. Diğerleri ise ne toplumu ne de kendi hayatini sorgulamayan kişiler. Koyun gibi oku, çalış, çocuk yap, tüket, emekli ol, öl mantığında kişiler.
0
howfaristhesky
(19.06.21)
Hayattaki kendi verebileceğim kararlar içerisinde ilk kırmızı çizgim heralde. Çocuk istemiyorum. 30 e.
0
the real brad pitt
(19.06.21)
Antinatalizm deniyo bu olaya, çocuk yapmanın doğru bir şey olmadığını savunan bi akım.

Ben şahsen çok olumlu bakıyorum çocuk olayına, hedef 5 çocuk. Henüz hiç yok gerçi, belki ilk 2'den sonra fikrim değişir, bilmiyorum :)

Sorumluluk almak hayatta en sevdiğim şey, öbür türlü sıkılıyorum. O dandik Twitter postlarından gibi olacak ama bi sürü ülke gezdim, her şeyi yedim içtim falan, baydı bi noktadan sonra. Yani kötü değil ama kesmiyor diyeyim. 50 yaşıma gelip 3. kedimle baş başa oturuyor olmak düşlediğim gelecek değil.

Niye 1-2 değil de 5? Çok çocuklu geniş ailelerde çocuğun daha geniş bir özgürlük alanına sahip olduğunu düşünüyorum. Önemli bir şey bu.
0
plutongezegendegilmi
(19.06.21)
Bir çocuk istiyorum, iki çocuk belki. Esim iki cocukmus ve iki cocuk konusunda mantıklı yorumları var.

Yalniz çocuğu yapmadan aşağıdakiler olacak;
-arabanin kredisi bitecek (39 ay)
-benim kalacagim ülke ya da sehir daha netlesecek (bir üst müdürüm 4 seneye falan emekli.amaclari beni onun pozisyonuna atamak ama büyük firmada olunca bir anda kendimi İsviçre, İrlanda'da falan bulabilirim).
-bu ikinci kisim olursa artik bir eve girisecegiz.

Bunlar olunca cocuk yapabiliriz diyoruz. Normal sartlarda herşey düzgün giderse çocuk 18 yasina geldiginde isteyecegi eğitim icin bi 20-30 bin euro para olabilir ama iki cocuk olursa biraz zorlu.

Neyse; genel düşüncelerimiz para durumumuzun iyi olmasi ve benim kariyerimin biraz daha belli olmasi. Öyle acayip çocuk yapalim olayimiz yok. Daha yasimiz var, bir 4-5 seneye bakariz.

3 cocuk bana göre de fazla :)
0
logisticsmanager
(19.06.21)
Çocukken bile diğer çocukları sevmeyen bir çocuktum. "Biyolojik saatin alarm verecek, sen de çocuk isteyeceksin" dediler yıllarca, kırkıma geliyorum ama hâlâ istemiyorum. Dünyanın sorunları, ülkenin ekonomisi falan gibi "mantıklı" gerekçelerim yok. Basitçe, çoğalma güdüsüne sahip değilim.

Evlat edinmek gibi bir niyetim de yok. Kedilerimden biri üç gün önce ameliyat oldu, ilaçları, iğneleri, kuma giremediği için parkeye işemesi derken ameliyattan bir gün sonra "Yok ben zaten çocuk falan bakamazmışım, bu ne ya, bıktım, yoruldum, yeter" diye homurdanıyordum evde, o bile fazla geldi. Çocuk isteyen arkadaşlarım, yakınlarım çocuk sahibi olduğunda onlar için mutlu oluyorum ama bir yandan da çok çekecekler ya yazık diye üzülüyorum içten içe.

Çok çocuk yapma motivasyonu çok karmaşık. Üremek ve soyunu devam ettirmek çok ilkel/temel bir insan güdüsü, bir kısmımız mantığı devreye sokup çocuk yapmazken ya da bir çocuk yapıp bütün sermayesini/enerjisini ona yöneltirken bir kısmımız da "bol bol çocuk yapayım da en az biri soyumu devam ettirsin" seviyesinde davranıyor (bunu bilinçli yapması gerekmiyor, güdü işte). (Mültecilerin kamplarda bile çocuk yapmaya devam etmesi, pandeminin ortasında insanların bile isteye çocuk yapması da buna dahil bence.)

Ya da inancı gereği doğum kontrolünden uzak duranlar var, eğitimi-parası-imkânı olmadığı için doğum kontrolüne erişemeyenler var. Çok fazla ve karmaşık sebep var bunun arkasında.
0
kobuzchu kiz
(19.06.21)
çok üstün zeaklı olursun ya da ne biliğim dünya için çok önemli şeyler başarırsın belki genlerin bir sonraki nesle aktarılması için yaparsın da arkadaş dünyayı tüketmekten başka bir şey yapmayanlar neden illa kendi egoist ihtiyaçlarını karşılamak için ürer. Neyse ki uzun vadede insanlar ya çocuk yapmayı seçmeyecek ya da imkanları buna el vermeyecek ya da bunun kombinasyonu olacak.
0
bartholomew87
(19.06.21)
Temeli sağlam bir aşk evliliği yapmak, sevgi, saygının olduğu huzurlu bir yuva kurmak çocuk yapma eyleminden çok daha zorlu geliyor bana. Şiddetli geçimsizlikten herkesin apar topar boşandığı, birbirine tahammülünün zayıfladığı bir dönemdeyiz. Belki kendi anne babamda sağlıklı evlilik göremediğim için inancım bu kadar zayıf olabilir. Sıcak bir yuvada, eğitimli, ekonomik olarak rahat ve ruh sağlığı yerinde anne baba ile büyüyen çocuklar özgüvenleri, hayata karşı pozitif bakış açıklarıyla kendilerini belli ediyorlar zaten hemen. Çocuk doğduğunda bir kil kütlesi gibi aslında, çevre ona bir heykeltıraş gibi şekil veriyor sunduğu iyi ve kötü yaşantılarla. Gerçekten doğru eşi bulduğuma inanırsam ki olasılık biraz düşük geliyor bana, ekonomik açıdan da sıkıntı yaşamadığım sürece 1 tane çocuk yapmak isterdim. Herkes anne baba olmak zorunda değil, olmamalı da zaten. Hele evliliğini kurtarmak için eve neşe gelsin diye çocuk hiç yapmamalı. Asgari düzeyde fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçları bile karşılayamıyor çoğu ebeveyn, bencil ebeveynler bu gibi ebeveynler bana göre.
0
Josephine.
(19.06.21)
çocukları çok seven, çocuk hassasiyeti fazla olan biri değilim ama çocuk sahibi olmak istemenin bununla bir ilgisi pek yok gibi.
elbette çocuk isterim.
hatta duruma göre 2-3 tane de istenebilir ama şartlar çok önemli.
maddi ve manevi olarak kısıtlı imkanları bölüştüreceksem gerek yok.
onu ilkini yaptıktan sonra düşünmek lazım.

benim asıl kriterim gerçekten benden çocuk yapmak isteyen birinden, gerçekten çocuk dünyaya getirmek isteyeceğim biriyle bunu yapmak.
önemli olan bu.
0
blatta hiberna
(19.06.21)
biz yaptık büyütüyoruz maşallah sağlıklı sıhhatli büyüyor yapmak isteyen yapar istemeyen yapmaz zaten ama kısır döngü bu bilinçli insanlar az çocuk yapıp yada yapmayıp bilinçsizler üredikçe toplum git gide daha kötü yozlaşıyor
0
basond
(19.06.21)
Biraz dar bir perspektiften bakıyorsun. Mesela kendine çocugun tum masrafları devlet tarafından karşılansa çocuk dogurup doğurmayacağını sorabilirsin. En son danimarka tatilde hamilelik oranı daha yuksek oldugu icin tatile teşvik paketleri başlatmıştı. Ya da Almanya 25 yaşına kadar çocuğa gelir sağlıyor. Vallahi ben doğurmak istiyorum. Ama finlandiya'ya taşınacağım galiba doğurmak için. 3 yaşına kadar evde bakacağım çocuğuma deyince maaş ödüyor ebeveyne. Jeff evde ilgilenir, Aylık 200 euro da bu bakıcı maaşın dışında çocuk için veriyorlar. Bir de bütün bebek bakım malzemleri koli ile geliyor yaş ilerledikçe. Her çocuk başına para artıyor çocuk sayısı arttıkça. Bukadar maliyet dedin diye yazdım bunları (*-*)/ Ülkeye göre gideri bırak üzerine para alıyorsun.
0
velvetmorning
(19.06.21)
@velvetmorning, yahu Danimarka, Finlandiya gibi 5, 6 milyonluk ülkelerde 50 yaşındaki insanlar da çocuk yapar. Almanya zaten yaş ortalaması yüksek bir ülke. Tarihten silinmemek için mecbur teşvik etmesi gerekiyor. Ben bunları referans kabul etmiyorum maalesef. Bu tip ülkelerde doğmak zaten hayata 3 0 önde başlamak demek. Ben Türkiye'yi ve yakın coğrafyayı dikkate aldığımda dar bir perspektife sahip olduğumu düşünmüyorum. Bu arada erkeğim. Bunu doğum konusu için belirttim. Ama para da verseler yine 2'den fazla çocuk istemem.
0
🌸dissendium
(19.06.21)
Maddi durumlari cok iyi olanlar genelde cocuk yapiyor. Gozlemim bu yonde.
0
medusa
(19.06.21)
benden 16 yaş küçük kardeşimin yalnız bir çocukluk geçirmesinden dolayı diyorum ki: eğer çocuk sahibi olunacaksa en az 2 tane olmalı ve yakın yaşlarda olmalılar. tek çocuk her şeyden önce çocuk için sıkıntı. kardeşim mesela pandemi vardı okula gidemediler, dışarı çıkamadılar, çıksalar oyun oynayamadılar. kardeşi olsa bu kadar yalnız ve oyunsuz kalır mıydı? hayır. ebeveylerle buyuklerle bir yere kadar oluyor o ve gerisi olmuyor, olmaz. bu konuda aşırı netim. tek çocuğa karşıyım. eğer bir gün anne olursam o yola en az 2 çocuk için çıkmışımdır. ama çok büyük ihtimalle olmayacağım, çünkü 1) doğurmaktan ve hamilelikten ölesiye korkuyorum 2) klişe ya da her neyse bu dünyaya çocuk getirip üzülmesine, yorulmasına, haksızlığa uğramasına, çaresiz kalmasına vb hiçbir şekilde yaşayacağı olumsuz şeylere sebep olmak istemiyorum. ben her türlü yanında olurum ama illa ki büyüyecek ve hür bir birey olacak, bu ülkede veya bu ülkeden kaçıp herhangi bir yerde ne kadar hür olabilirse tabii. e bir de baba olacak kalibrede erkek tanımamam da etkili tabii. ama buna gelene dek zaten oluru yok.
0
levybroo
(19.06.21)
Ben çocuk istemiyorum, ama hormonlarım zaman zaman baskı yapıyor. :) Çocukları severim aslında. Fakat bakımını üstlenmek istemediğim için evlat edinmeyi de düşünmem.
0
auroraaurora
(19.06.21)
2 tarafın da ana baba sağ ise ve yakında oturuyorlarsa yapılabilir
2 taraf da çalışabilir bu durumda
ama anne 3 yaşa kadar izin alma imkanı olursa daha sağlıklı olur
0
bir soru sorcam
(19.06.21)
cocuk sahibi olmak istemiyorum. kimsenin dusunmedigi, umursamadigi kadar cok sorumluluk gerektiriyor.

ulkenin hali belli. dunyanin hali belli. dogaya verdigimiz zarar, siyasi sorunlar... bunlar zaten hayati mahveden seyler. boyle bir hayata bir cocuk getirirsem karsilasacagi sorunlarin ustesinden nasil gelirim bilmiyorum.

hem ben bu cocuga yeterli ilgiyi veremem, cok yogun bir is hayatim var. cocuklari da oyle cok sevmiyorum. basa cikamam.

zengin degilim, her istedigini yapamam. kaliteli bir hayat yasamasi icin gereken ihtiyaclarini asgari olcude bile karsilamam cok zor. saldim cayira mevlam kayira bir sekilde cocuk buyutmeyi dogru bulmuyorum.

saglikli, mutlu, ozguvenli, merhametli, egitimli, enerjik, ogrenen, eglenen, akilli, bilgili, saygili bir cocuk yetistirmek icin yapmak gereken cok sey var. bu cok seyi ben yapamam. zamanimi cocuga ayiramam. yeterli de olamam zaten.

evim, arabam, birikmis param yok. ben bu cocugun gelecegini nasil garantileyecegim? bana bir sey olursa bu cocuga ne olacak?

en basitinden saglikli beslenmesini saglayamam. kendim bile saglikli beslenmiyorum. yemek yapmayi sevmiyorum.

bu cocugun okulu var, lisesi var, universitesi var, erasmusu var, masteri var. var oglu var.

ben bu egitim sureci boyunca ona hicbir sekilde destek olamam. ha benim gibi tasarimci olacaksa olurum ama matematik, fizik, kimya, biyoloji... bunlardan anlamiyorum. destek olamam. ogretmen tutmak gerekir, para ayiramam.

bir suru hastalik var. hastalandiginda en iyi tedaviyi almasini saglayamam. para para para. oldu da kotu bir durum yasadi diyelim. bir uzvunu kaybetti veya yasitlarina gore daha sakin yasamasini gerektitecek bir kalp hastaligi cikti diyelim. ben ona bu durumda ihtiyaci oldugu psikolojik destegi saglayamam. benim zaten psikolojim bozuk.

evet bak benim psikolojim bozuk. nereden yaptim bu cocugu keske yapmasaydim derim. cocuga yazik ettim kendimden nefret ediyorum derim. berbat gunler geciririm. bu hallerimle cocugu korkuturum. onun da psikolojisi bozulur.

benden anne manne olmaz. yok yok istemem.
0
batlegolas
(20.06.21)
(1)

Melisa çiçeği kokulu parfüm ?

tekil3.şahıs
Melisa çiçeğinin kokusunu annem özellikle çok beğeniyor ve konusu geçtiğinde acaba bu çiçeğin kokusunu esans olarak kullanan bir parfüm var mıdır diye sormuştu.Ben biraz araştırdım ama şu parfümdür diye net bir parfüm adı göremedim.Acaba parfümlerle arası iyi bir arkadaş biliyorsa paylaşabilir mi ?
Melisa çiçeğinin kokusunu annem özellikle çok beğeniyor ve konusu geçtiğinde acaba bu çiçeğin kokusunu esans olarak kullanan bir parfüm var mıdır diye sormuştu.

Ben biraz araştırdım ama şu parfümdür diye net bir parfüm adı göremedim.

Acaba parfümlerle arası iyi bir arkadaş biliyorsa paylaşabilir mi ?
0
tekil3.şahıs
(18.06.21)
Ilk önce "night blooming jasmine" olan bütün parfumler;
www.fragrantica.com

Serge lutens à la nuit iyi denilmis.
Bu fragranticada en cok yorum olanlara bakarak bulmaya calisabilirsiniz.
Malesef çoğu parfümü Türkiye'de bulmak zor.
0
logisticsmanager
(18.06.21)
(4)

eu yasaları gizli çalışan

duyurukullanıcısı
şimdi bizde mesela şöyle kanun var. sen bir çalışanı sgklı göstermedin 3-4 yıl çalıştırdın. sonra bu çalışan seni dava etti 4 yıldır burada çalıştığını kanıtladı. firmaya 4 yıllık sgk borcu ve çalışanın kaydı yapılıyor. firmaya artı ceza vs vs.aynı şey eu firmaları içinde geçerli mi?adam mesela beni
şimdi bizde mesela şöyle kanun var. sen bir çalışanı sgklı göstermedin 3-4 yıl çalıştırdın. sonra bu çalışan seni dava etti 4 yıldır burada çalıştığını kanıtladı. firmaya 4 yıllık sgk borcu ve çalışanın kaydı yapılıyor. firmaya artı ceza vs vs.

aynı şey eu firmaları içinde geçerli mi?

adam mesela beni 3 yıl çalıştırmış ama eu firmasına kayıt ettirmemiş, el altından kendi hesabından para göndermiş kendi ülkesine çağırmış başka ülkelere göndermiş vs. fotolar, ödemeler, iş sözleşmeleri vs vs herşey var.

ben o ülkeye gidip bu beni kendi ülkesinde çalışan gibi kullandı buradaki firmada kaydımı istiyorum diyebiliyor muyuz?
0
duyurukullanıcısı
(18.06.21)
eu vatandaşı değilsen yapamazsın, senin hakkını senin devletin savunur.
0
Jux
(18.06.21)
Jux+1
Eu ulkesi senin hakkin icin uğrasmaz çünkü vatandas ya da resmi olarak orada bulunan biri degilsiniz.
Ama demek istediginiz eu firmasina calistim ama freelance tarzi. Simdi bu belgeler ile Türk mahkemesine gidip beni bu firmanın Türkiye ofisine aldirin mi demek istiyorsunuz? Bu durumda da olmaz çünkü o firmalar isim olarak öyle dursa da ayni sirket degiller. Misal benim çalıştığım firmanın Fransa'da 4 farkli firmasi var, hepsi ayri yasal yapilanmalar. Eu tarafinin yaptığı türk tarafini ilgilendirmez. Sizin yapabileceginiz sey heralde uluslararası mahkeme o da size maasiniz düzgün verilmediyse falan anca.
0
logisticsmanager
(18.06.21)
üsttekilere ek olarak,
freelance olarak mı çalıştın yoksa önce personel olarak bir iş sözleşmesi imzaladın mı?
O ülkeden mi çalıştın, yoksa uzaktan mı?
çalıştığın ülkeye ait bir çalışma iznin var mı ve vergilerini vs. bildirip yatırdın mı?

bunlar hakkında da bilgi versen belki bir fikrimiz olabilir.
0
cursor
(18.06.21)
Jux +1

Orada imzaladığın sözleşmeye ek olarak şirketin kurulu olduğu ülkeden oturum ve çalışma izni yoksa kayıt zorunluluğu yok.
0
Northern Mariner
(18.06.21)
(6)

Pfizer Biontech sorusu

Ranchoddas
COVID aşılarıyla ilgili kafamı kurcalayan bir şeyi size sormak istiyorum, çünkü ben kendim açıklığa kavuşturamadım.Pfizer-Biontech aşısının uzun vadede Prion disease gibi nörodejeneratif hastalıklara yol açabileceğine dair, güçsüzce ve sallamazca yazılmış bir makale var. Ancak fact check sitelerinin
COVID aşılarıyla ilgili kafamı kurcalayan bir şeyi size sormak istiyorum, çünkü ben kendim açıklığa kavuşturamadım.

Pfizer-Biontech aşısının uzun vadede Prion disease gibi nörodejeneratif hastalıklara yol açabileceğine dair, güçsüzce ve sallamazca yazılmış bir makale var. Ancak fact check sitelerinin tek söylediği bu makalenin ve iddiaların düzgün temellere dayandırılmadığı yönünde. Dayansa da dayanmasa da bu hala ürkütücü bir iddia ve iddiayı factlerle yanlışlayan veya böyle bir şey olmadığına dair ispat paylaşımı yapan bir article veya research bulamadım. Konuyla ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum veya varsa yanlışlayıcı bilgilerinizi okumayı incelemeyi çok isterim.
0
Ranchoddas
(17.06.21)
Şimdi ben sana pfizer biontech aşısı üçüncü bir kol çıkarıyor diyen güçsüzce ve sallamasyon bir yazı versem, bunu yanlışlayıcı bir yazı bulabilir misin? Söylediğin şey buna varıyor çünkü.
0
helena
(17.06.21)
İyi de aşı virüsün mrna’sını veriyor ve kopyalatıyor. Sonuçta rastgele bir şey değil bu. Virüsün genetik dizilimine göre üretilmiş bir mrna veriyorlar. Herhangi ekstra bir risk getirdiği kanısına nasıl varıyorlar? O zaman covid + olan kişiler de bu hastalıklara yakalanabilir.
0
zoghurt
(17.06.21)
Sorun icin tebrik ederim. Fact check siteleri en son guvenilecek siteler ve bir iddiaya sirf anlamiyoruz diye sallamasyon diyemeyiz. Bahsettigin makale Classen'in makalesi sanirim. Biontech asisina bakip bu asi norodejeneratif hastalik yaptigi bilinen su su protein formlarina sokabilir diye teorik bir analiz ortaya atiyor. Bunun sonraki adimi asinin bu proteinleri ortaya cikarip cikarmadiginin test edilmesi. Bu makeleyi alintilayanlara baktigimizda scholar.google.com ben de boyle bir calisma goremedim. Benim gordugum calismalar "boyle bir mekanizma ile suna yol acabilir" duzeyinde. Asi yeteri kadar test edilmedi derken zaten bunu kastediyoruz. Hicbir calisma yapilmasa 1-2 sene icinde bu tarz hastaliklarin cikip cikmayacagi belli olur sanirim.
0
dunal
(17.06.21)
mrna aşıları 30 senelik bir teknoloji. böyle birşeye neden olmuş olsa şimdiye çıkartılırdı. bu aşıların pıhtı yapabildiği nedenleriyle açıklandı ama sizin bahsettiğiniz olayın bir temele dayandırılamamış.
0
false pretension
(18.06.21)
Bu konuyla alakalı bilgim yok ama yaziyi yazan kisinin dediklerini cok fazla kafaya takmadan iki seye bakmak lazim;
-kendisi asi karsiti. Sadece bu asi değil, hepsine karsi
-yazdigi makale peer review olmayan, parasini verdigin sürece yayinlayabilecegin bir platformda

Kendisi bütün asilarin obezite, diyabet, autizme sebep oldugunu soyluyor.
Yani dediği doğru yanlis demiyorum ki zaten adam da demiyor, iddaa ortaya atmis, ayni asilar obeziteye sebep oluyor gibi.
0
logisticsmanager
(18.06.21)
Sorun su ki sirf biri "asi karsiti" diye soyledigi seyin ne olduguna bakmazsak bu ad hominem oluyor. Bu sizin kendi kararlarinizi almaniza yardimci olabilir ama gercegi bulmada yardimci olmaz.

Ilgili iddianin "prestijli" yayin mecralarinda ciddiye alinmadigini goruyoruz. Iddia zaten teorik bir fikir asamasinda. Ancak bunlarin hicbiri asi hakkindaki yetersiz test surecini ve bu tarz iddialari arastirmanin akademik kariyer icin cekici bir konu olmadigini anlamamiza engel degil.
0
dunal
(18.06.21)
(1)

Sokaklardaki pitbull'lar

vatanperver
Ya bu konu hayli canımı sıkmaya başladı. Korkuyorum napayım. Geçen gördüm, pitbull öyle tek başına dolaşıyordu çarşıda. Kahvedeki amcalar höyt hoşt falan dedi, köpek başka bir tarafa gitti. Mahalle aralarında da görüyorum, bazen tasmalı bazen tasmasız. Belki sahibi uzaktan izliyor, gezsin diye biraz
Ya bu konu hayli canımı sıkmaya başladı. Korkuyorum napayım. Geçen gördüm, pitbull öyle tek başına dolaşıyordu çarşıda. Kahvedeki amcalar höyt hoşt falan dedi, köpek başka bir tarafa gitti.

Mahalle aralarında da görüyorum, bazen tasmalı bazen tasmasız. Belki sahibi uzaktan izliyor, gezsin diye biraz bıraktı.

Bununla ilgili atılan bir adım var mı? Sokakta pitbull görünce takdir edersiniz ki polisi aramak yerine hızlıca oradan uzaklaşmayı tercih ediyorum. Kaldı ki polis gelene kadar hayvan da gitmiş olur.
0
vatanperver
(15.06.21)
Malesef bireysel birşey yapmak zor. Türkiye'de sokak köpeği ve köpek sahipliginin kontrol altına alınması lazim. Örnek verirsem;
Pitbul ve benzeri köpekler Fransa'da kategorili(pitbull 1. Kategori üretimi ya da üremesi yasak. Kisirlastirilmasi zorunlu ve ülkeye girişi yasak). Oldu da barinakta var ve sahiplenmek isterseniz onayli bir veterinerden vs psikolojik test belgesi almaniz lazim ek olarak sokakta agizliksiz ya da tasmasiz dolastirmak yasak.
Onun dışında normal köpek için de benzer kurallar var (misal köpeğim birini isirirsa valilige bildiriyorum, ardindan onaylı bir veteriner 24 saat içinde, sonraki bir hafta ve 15 gun icinde olmak üzere 3 kere görüşme yapıp köpeğin durumuna yönelik analiz yapiyor. Bu analize göre verilen sonuçta eğer köpek cok agresifse otenazi diger türlü egitmen ile egitim vs ve 1/2/3 senelik onay belgesi ile takip var.

Yani cok zor değil bunlari yapmak, sadece sistem isi, takip isi. Yeteri tepki olsa yapilir ama ne düzgün ki bununla ilgilenilsin.
0
logisticsmanager
(15.06.21)
(3)

Amerika ve avrupada evler nasıl?

ir mania
Amerikan filmlerinde hep müstakil evler görürüz. Bana buralarda yaşamak hep daha zor gibi gelir. Özellikle benim gibi tamirden anlamayan biriyseniz. Avrupada bizim gibi apartman hayatı var sanırım orda tamir işleri falan nasıl? Türkiyedekilerden daha mı konforlu konutlar?
Amerikan filmlerinde hep müstakil evler görürüz. Bana buralarda yaşamak hep daha zor gibi gelir. Özellikle benim gibi tamirden anlamayan biriyseniz. Avrupada bizim gibi apartman hayatı var sanırım orda tamir işleri falan nasıl? Türkiyedekilerden daha mı konforlu konutlar?
0
ir mania
(15.06.21)
avrupa'da eski bina türkiye'ye göre daha çok. 100-200 yıllık binalarda falan oturabiliyorsun -yerine göre çok daha eski. 100 yıl önce anadoluda beton bina yoktu zaten neredeyse.

tamir işleri de aynı ama türkiye'de daha hızlı ilerliyor her şey. bizim banyoyu yaptırmıştı ev sahibi 10 gün sürdü kalebodur tuvalet ve duşakabin. türkiye'de olsa 2-3 günden fazla sürmezdi diye düşünüyorum. mekan alamanya. başka ülkeleri bilemem.
0
bohr atom modeli
(15.06.21)
ABD'de buyuk birkac sehir disinda evler hep mustakil. 2 + 1 de olsa insanlar mustakil evde yasiyor. Dunyada yuzolcumu en genis ulkelerinden biri, araba fiyatlari da iyi. 1000 dolara bile araba bulabiliyorsun, 50 dolara depoyu doldurabiliyorsun, bu nedenle toplu ulasimin iyi oldugu yerlerde yasamak zorunda hissetmiyorlar. Ayrica yollar da inanilmaz genis. En buyuk metropoller disinda trafik yok.

Tamirci pahali, cunku insan gucu degerli. Annen baban sen kucukken tamir yaptiysa onlardan ogreniyorsun iste. Yemek yapmayi annen nasil ogretirse, musluk tamir etmeyi de ogretiyor.
0
howfaristhesky
(15.06.21)
Fransa: büyük sehirdeysen (paris-lyon-toulouse-bordeaux-rennes-marseille-grenoble-lille) yüzde 90 apartmanda yasarsin.
Daha ufak şehirlerde mustakil ev fazla ve büyük sehirlerdeki apartman parasina havuzlu villa var. Misal su an tatil yaptığım montpeiller yakinlarindaki sehirde havuzlu villa ile benim yaşadığım yerde 3+1 apartman dairesi ayni fiyat.

Genelde yüzde 95 insanlar emeklilige yakin ya da sonrasi buyuk sehirden uzaklasip daha ufak köylere, tatil yerlerine geçiyor. Hava daha temiz, mustakil ev/arazi alip ev yapmak ucuz/saginda solunda yerel üretici var (tavuk,ordek,dana, sebze meyve vs).

Apartman daireleri eski, ben su an 80 yillik dairedeyim. Ama deprem riski vs olmadığı icin kimsenin umrunda değil.
Konutlar; Türkiye'den daha ufak olmasi muhtemel. Çünkü burada büyük apartman dairesine para vermek yerine müstakile gecmeyi tercih ediyor insanlar. O yüzden 100-200 m2 apartman dairesi arayan insan zor.
Tamir; Türkiye'ye oranla daha pahalı çünkü her elini kolunu sallayan tamirci olamiyor. Elektrikçi yazıyorum 3 tane falan cikiyor. Ama bu sebeple bu isi yapan adamlar genelde düzgün oluyor ve hayatları da düzgün oluyor (esimin ailesinin evinin karşısında emekli boyaci var. Simdi de emeklilikte bmw jip almis taksiye cikiyor arada)

Ev sigortalarina ben tesisat ve elektrik olayini da ekliyorum ki kafam rahat olsun, sigorta karsilasin diye. Yoksa pahali. Şöyle diyeyim; haftasonu anahtari kapida unuttuk, cilingir geldi, patlatmak zorunda kaldi. Çilingir 200, yeni kılit 60-70, üstüne kdv 300 tuttu. 200 sigorta verdi, 100u ben odedim.

Yalniz devletin yeni olaylari var, iste yeni ev alip kiraya verirsen gelir vergisinden düşüyor vs diye. Yeni ev cok yok, zaten oyle projelere falan halk karsi çıkıyor eger yesil alanları ya da görüntüyü tehdit ederse.
Bir de tamir vs isleri uzun sürüyor evet çünkü yasalar sebebiyle adam full calisamiyor ya da yanina gidip ufak cocuk calistiramiyor. Ama Türkiye'de biliyoruz ki millet cocugu is öğrensin diye yaninda falan getiriyor.
0
logisticsmanager
(15.06.21)
(5)

İran ambargosunu delen firma nereye şikayet edilir?

potsdamer
firma amerikan firmasının türkiye'deki distrübitörü. benim tahminim,distrübitörü olduğu firmanın haberi olmadan 'biz sizin malları türkiye'de satıyoruz' diyerek irana kaçak şekilde satıyor.ancak teknolojik ürün olduğu için ambargo dahilinde.hatta teknik servis vs. de veriyolar gizli şekilde. şimdi b
firma amerikan firmasının türkiye'deki distrübitörü. benim tahminim,distrübitörü olduğu firmanın haberi olmadan 'biz sizin malları türkiye'de satıyoruz' diyerek irana kaçak şekilde satıyor.ancak teknolojik ürün olduğu için ambargo dahilinde.hatta teknik servis vs. de veriyolar gizli şekilde.
şimdi bu distrübitör firmayı amerikadaki asıl firmaya şikayet etsem bir şey çıkmama ihtimali var. usa devletine şikayet etmenin tam olarak yolu nedir?
ambargo ihlalleri için şikayet etmemiz gereken özel bir yer var mı?
0
potsdamer
(15.06.21)
wto, dünya ticaret örgütü
0
reanarchy
(15.06.21)
Şirketin ana merkezine şikayette bulunabilirsiniz. Bu bildirimleri ciddiye alırlar. Ancak sizin elinizde İran'la iş yaptıklarına dair bir belge veya başka bir kanıt (resim vs.) var mı? Yoksa eğer sadece iftira düzeyinde kalması sözkonusu olur. ABD'de bu işlere Department of Treasury bakar. Kara listeleri filan onlar çıkartır. Ama dediğim gibi elinizde en azından duyumdan öte bir şeyler olması lazım.
0
SiyamkedisiZorro
(15.06.21)
Amerikan teknoloji firmasında calisan ve senede iki kere bununla alakali zorunlu egitimler alan biri olarak;
-sirketin ana merkezi, özellikle ethics ya da hukuk birimi.
Kendi firmama baktim, direkt iletisim bilgisi var boyle bir şeyler icin.

Amerikan şirkeri icin Baya onemli. Yerel bir olay olsa cok umursamazlar ama ambargo delmek...
0
logisticsmanager
(15.06.21)
hocam
sizlik bir olay yoksa
bence hiç karısmayın

ticari bir pislik olarak yapacaksanız
karsı taraf da sizin bir işinizi bozabilir bunu unutmayın
amerikan firmasının distribütörü belli bir çevresi gücü vardır bize iftira atıyor diye bir dava açarlarsa ugrasırsınız onlar da sizin canınızı yakabilir

ortada kanıt yoksa
adamların iran firmasına kestigi fatura yoksa
beyanname yoksa
hic bir şey elde edemezsiniz
adam der ki ben x firmasına sattım Turkiye ici olarak o benden izinsiz iran a satmıs

bir de sektör önemli
0
kingcyrax
(15.06.21)
Büyük mesele değil bunlar. Hatta hiç mesele değil .
Çoğu zaman anlaşmalı bile olabilir bu işler. 80lerde İran'a ambargo uygularken silah satan yine ABD , geçenlerde İran'dan petrol alan da yine ABD.

Dünya da ambargoyu uygulayan ABD ise,Orta doğuya da sözde demokrasi getirme adına sivilleri katleden ABD ise her şeyi boş verip "ABD pragmatizmini" anlamaya bakın.

ABD gibi dünyada her türlü haksızlığı yapan bir devlete adalet için başvurmak gereksizdir.

ABD İran arası ilişkiye bakarsak İranlı komutan kasım süleymaniyi bile iranın kendisi ABD'ye arka planda onay vererek öldürtmüştür deseler hiç şaşırmam. Sonrasında kendi halkının gazını almak için ABD'ye karşı şekli şemali yıllardır belli, bir kaç tehdit içeren sert diplomatik açıklama, üstüne İrana bağlı bazı kuvvetler ırakta abd li yetkililerin bulunduğu yerlerin "bahçesine" yakındaki " boş araziye" , "kenara" "kıyıya" "köşeye" bir kaç roketli/bombalı saldırılar yapar konu kapanır.

ABD'nin diğer ülkelere karşı olan tutumunu tanımak için çok kitap okumaya gerek yok sanırım.
ABD - Türkiye ilişkisi:
i.hizliresim.com
Abd- Suudi
i.hizliresim.com
Abd- İran
i.hizliresim.com

Devletlerin anladığı ambargo vb. kararlar ile bizim anladığımız arasında farklılıklar olabilir.
0
Erva
(15.06.21)
(10)

Meraktan soruyorum, Biontech'in hiç mi potansiyel uzun vadeli zararı yok?

Ranchoddas
merhaba herkese, ben bunu meraktan soruyorum Biontech'in hiç mi potansiyel uzun vadeli zararı yok? veya bu olası zararlarla ilgili bir yazı etc. madem bu kadar faydalı bir şey, biz neden risklere dair bir şeyler imzalıyoruz? aşı karşıtı değilim, kendimce enine boyuna araştırıyorum aşı olmadan önce.
merhaba herkese, ben bunu meraktan soruyorum Biontech'in hiç mi potansiyel uzun vadeli zararı yok? veya bu olası zararlarla ilgili bir yazı etc. madem bu kadar faydalı bir şey, biz neden risklere dair bir şeyler imzalıyoruz? aşı karşıtı değilim, kendimce enine boyuna araştırıyorum aşı olmadan önce.
0
Ranchoddas
(14.06.21)
uzun vadesi bilinmiyor
0
jamswety
(14.06.21)
Ben Fransa'da böyle birşey imzalamadim, moderna oldum ama aynı şey yani.
Türkiye'de duydum böyle bir imza.
0
logisticsmanager
(14.06.21)
Covid'in bir ucunda ölüm olan uzun vadeli potansiyel zararlarını da araştırıp, ona göre değerlendir bence.
0
gmzo
(14.06.21)
@gmzo tabii ki her kısmını hesaplamak gerekir sadece inceliyorum.

benim merakım burada imzadan da öte sadece birçok insan aşı oluyor ve internette de Google sonuçlarını biraz yönlendirici buluyorum. biraz bilimsel bir şekilde uzun vadeli olası riskler ve bu risklerin neden düşük veya yüksek olabileceğini anlatan bir yazı, makale etc bir şey bakınıyordum. belki de hiçbir riski yoktur o yüzden bulamıyorumdur. sizlere sorayım dedim
0
🌸Ranchoddas
(14.06.21)
Uzun dönemli yan etkileri bir takım teknik gerekçelerle beklenmiyor. Şuradan bakabilirsiniz: immunizebc.ca

Şimdiye kadar yeni piyasaya sürülen aşıların yan etkileri en fazla 2 ay sürmüş. O nedenle iki aydan sonra bir etki görülmesi ekstrem olur. Diğer yandan mRNA aşılarının linkte açıklanan gerekçelerle yan etkilerinin daha kısa süreli olması da mümkün. Aşının ilk testleri başlayalı neredeyse 1 sene olacak, milyonlarca kişi aşı oldu, henüz basit etkiler haricinde görülen bir durum yok. Ancak COVID'in uzun dönemli yan etkileri artık az-çok biliniyor. Ciğerlerde kalıcı hasar bulunan durumlar var. Olasılıksal olarak aşının uzun dönemli yan etkilerinden çok daha tehlikeli görünüyor.

Tabii aradan 1 sene geçecek, herkes kendi hastalığını aşıya bağlayacak, ama hastalıkların sıklıklarında ya değişiklik görmeyeceğiz ya da değişiklikler COVID ile ilgili olacak. Durum anlaşılana kadar yayılan yanlış bilgiyi temizlemek 10 falan sürecek. Çünkü sözde-bilim malesef böyle bir şey.
0
evrim halkasi
(14.06.21)
Aşıların içindeki maddelere alerjisi olanların (ilaç alerjisi) sıkıntısı olabiliyor. Bu da çok nadir: milyonda 11 gibi bir rakam duydum. Bu da aşı vurulduktan 10-15 dakika içerisinde çıkıyor.

Türkiye'de anlam veremediğim bir şekilde, aşı karşıtlığı var. Sosyal medyadan, saçma sapan bir şekilde bu konu aylardır işleniyor ve insanlar "aşı değil de zehir vuruluyor" havasında. İlerleyen aylarda, en ufak bir rahatsızlığını aşıya bağlayacak kişi çok fazla. Bakanlık muhtemelen bu yüzden kağıtları imzalatıyor.


.
0
kartallar yuksek ucar
(14.06.21)
uzun vadeli zarar tam olarak ölçülebilen bir şey değil. Yani 1 milyar kişi aşı oldu ve 500 milyonunda bilmemne hastalığı ortaya çıktı gibi bir şey olmadığı sürece, çok küçük oranlarda ve bir sürü başka faktöre bağlı olarak bir şeyler çıkacak, bunun aşıyla mı yoksa başka şeylerle mi bağlantılı olduğu bilinemeyecek.

Bu arada ameliyat öncesi imzalanan sözleşmeleri gördünüz mü hiç? veya testleri bitmiş ama ciddi yan etkileri olabilen ilaç prospektüsü falan? bana denk gelmişti prospektüste bayağı korkutucu şeyler yazıyordu ve tüm testleri bitmiş onaylanmış şeydi. Biontech de ileride belki %0.01 insanda şunlar gelişebilir diye yazar ama henüz tespit edilen yok sanıyorum.

Bu arada Türkiye'de insanlar hastalıktan falan korkmuyorlar gördüğüm herkes kısır olmaktan korkuyor :D ne çocuk sevgisi arkadaş. Bence imzanın bir sebebi ileride çocuğu olmayınca aşıya dava açmak isteyecek insanları durdurmak.
0
nhk ni youkosu
(14.06.21)
Bizim ulke disindakiler imza atmiyor, onlarin yerine devlet topluca imzaladi.
Bizimkiler de imzalamistir ama bir de herkesten ayrica imza aliyorlar.

Firma dava istemiyor o riske girmiyor.
Tabi insanlar da killaniyor haliyle. Muhtemelen bi halt olmayacak ama yine de bir acaba oluyor kafada.

Daha once asidan degil de haptan yasanan bir olay var.
Turkiye disinda butun dunyanin ayvayi yedigi.
Turkiye'de bir veteriner hekim ulkeye sokmamis hapi.
0
divit
(14.06.21)
bir bilim insanı, uzun vadede zararlı olacak olsaydı şimdiye kadar zararları ortaya çıkardı gibilerinden bir şeyler söyledi. Sanırım bir youtube kanalındaydı.
0
mezarkabul
(14.06.21)
Aşı Türkiye'ye yeni geldi. Ben ikilemde kalıp hemen aşı olmak istemedim ama yaşadığım ülkede insanlar neredeyse 6 ay once aşı oldu. Yukarıda da söylendiği gibi gelişmiş ulkeler çoğunlukta olmak üzere 1 milyar insan aşı oldu
0
howfaristhesky
(14.06.21)
(6)

havuzlu sitenin havuzu için değermi tutmaya ve otelde havuz üyeliği

ShadowOfMoon
baktığım ilanlarda havuzlar o kadar iyi değil genelde (antalya konyaaltı vs)yine de hep denize gitmek zor olduğu için arada havuza gir çık iyi olabilir diye havuzlu sitelere bakıyorum. koskoca site küçük havuza nasıl sığar eder napar bilmiyorum.tecrübeleri olan var mıDiğer soru. bunun yerine ucuz bi
baktığım ilanlarda havuzlar o kadar iyi değil genelde (antalya konyaaltı vs)
yine de hep denize gitmek zor olduğu için arada havuza gir çık iyi olabilir diye havuzlu sitelere bakıyorum. koskoca site küçük havuza nasıl sığar eder napar bilmiyorum.

tecrübeleri olan var mı

Diğer soru. bunun yerine ucuz bir ev tutup sahile kıyısı olan bir otelde üyelik alsak havuz sauna spor salonu plaj, daha mı iyi olur? 750 liraya buldum mesela bir lüks otelde bu 3ünü. sınırsız.

sabah 9da laptopumla giderim otele. spor, havuz, deniz derken gün biter diye fantezilerim de oldu.
0
ShadowOfMoon
(13.06.21)
ben maddi yönünden bakarım, o havuzun giderleri aidatlara yansıyacak. bir havuz için fazla aidat vermek istemem.
site yöneticiliği yapıyoruz, gördüğüm şu ki sitede huzur önemli. sitenin sağladığı imkanlardan çok site sakinlerinin nasıl insanlar olduğu. bence öncelik sırasını buna verip biraz bilgi toplamalısınız.
0
MtKrt
(13.06.21)
havuz sauna spor salonu ve istediginizde ayrilabileceginiz bi uyelik secenegi daha guzel geldi.
0
ala09
(13.06.21)
Hayatımda hiç havuzlu sitede yaşayıp havuzuna giren birini görmedim.

Not: Gerçek bir bilgidir. Yani havuz için boşuna kiralamanı önermem :D
0
perfectum
(13.06.21)
Havuzlu sitedeki en büyük sorun sitedeki diger kisiler.
Eger su elit, malum partili müteahhitlerin olmadığı bir siteyse olabilir. Ama diğer türlü ortam güzel değil.
Ben böyle bir yerde yaşamadım ama İzmir'de çok arkadaşım havuzlu sitede yaşıyorlar ve kullaniyorlar da. Ama hepsi zengin insanlar ve yaşadıkları yerlerdeki insanlar da elit zengin tarzi kişiler.
0
logisticsmanager
(13.06.21)
bizim sitede açık ve kapalı havuz var, gayet keyifli bir şekilde özellikle açık havuza giriyoruz. ama evi tutmadan öncesinde bir gün mutlaka gidip bak, insanla giriyor mu, temiz mi, bakımı yapılıyor mu, geniş mi, keyifli mi, abuk subuk tipler var mı vs ona bak derim. zira mutlaka aidata yansıyor evet.
0
roket adam
(13.06.21)
İstanbul'da açık ve kapalı havuzu olan sitede oturuyorum. 2 açık havuz özellikle haftasonları tüm misafirleriyle site sakinlerinin aquaparkına dönüyor. Oturduğum 4 senede 3-4 defa ancak havuza girmişimdir. zaten kimse bone takmıyor, yüzerken bol bol diline saçlar dolanabiliyor.

Sahildeki otelin imkanlarından yararlanma fikri bana daha cazip geldi havuzdansa. plaj ve deniz her zaman daha iyidir.
0
Northern Mariner
(14.06.21)
(1)

Ms office nereden indirmeli

thad castle
Eskilerin pirate bay'cisi ben bir türlü MS Office indiremedim. En sonunda gider alırım diyordum yıllık 550 trymis :(Is bilgisayarı olduğundan kişisel laptopu pek sallamamistim. Şimdi isim düştü MS Office yüklemem gerekiyor. Ek olarak öğrenci emaili yok.Not: Formata aykırı bir soruysa kusura bakmayın
Eskilerin pirate bay'cisi ben bir türlü MS Office indiremedim. En sonunda gider alırım diyordum yıllık 550 trymis :(

Is bilgisayarı olduğundan kişisel laptopu pek sallamamistim. Şimdi isim düştü MS Office yüklemem gerekiyor. Ek olarak öğrenci emaili yok.

Not: Formata aykırı bir soruysa kusura bakmayın.
0
thad castle
(13.06.21)
Malum yerlerde hala var. Onun dışında cüzi rakamlar ödeyerek key satin alabilirsiniz. Gene olmazsa bence libreoffice çoğu isi yapmaya yariyor'
0
logisticsmanager
(13.06.21)
(6)

Amerika’da yatırım

p133mmx
Amerika’da yaşıyorum. Bankada bir miktar param var ve enflasyon karşısında değerini korusun istiyorum. Savings account faizi çok düşük. Hangi yatırımı önerirsiniz?
Amerika’da yaşıyorum. Bankada bir miktar param var ve enflasyon karşısında değerini korusun istiyorum. Savings account faizi çok düşük. Hangi yatırımı önerirsiniz?
0
p133mmx
(13.06.21)
Ekonomi okuyan bir arkadasim hisse senedi satin aliyor. Ancak ekonomide doktora yaptigi icin her olayi cok yakindan takip ediyor. Ayni sehirde yasasaydik onunla onu takip ederdim ama iki uc ayda bir ancak konusuyoruz. Bu duyuruyu ben de takipte kalayim.
0
howfaristhesky
(13.06.21)
ben de amerikadayim. konustugum amerikalilar yatirim fonlarina ya da borsaya yatirim yapiyor. paralarini yonlendiren finansal danismanlari oluyor.
0
oscar
(13.06.21)
Once bir broker'la hesap acacaksiniz hisse senedi alimi seklinde yatirim yapabileceginiz. Meslea TD Ameritrade.
Sonra mesela borsada halka acik bir sekilde islem goren spesifik bir sirketin hissesini satin alabilirsiniz (mesela apple, american airlines, tesla cart curt) veya tum borsayi endeksleyen fonlardan (index fund) satin alabilirsiniz. Bunu sunan en popular yatirim urunu etf'ler. (exchange-traded fund)
Spesifik sirket secip onlara yatirim yapmak riskli oldugu ve bilgi gerektirdigi icin index fund etf almaniz mantikli olur, yani ikinci yazdigim. Danismana ihityaciniz yok, zira danismanlar ciddi bir oran alir yatiriminizdan. gereksiz.
bu dedigim borsaya yatirim yapma isini paraya yakin gelecekte ihtiyaciniz yoksa yapin, zira kisa vadede dususe gecebilir, saving account'un aksine. daha yuksek risk daha yuksek reward.
0
hot potato
(13.06.21)
Bankaya gidiyorsun riskini seciyorsun adamlar ona gore sepet yapip senin icin parayi isletiyor. Bir randevu al, mevzuyu anlat gerisini hallederler.
0
cooperr
(13.06.21)
Reddit'e bir çok subreddit var bununla alakali. Bence buradan bilgi alacaginiza soruyu orada sorun cok daha fazla bilgi alabilirsiniz. Ben aynısının Fransız versiyonundan cok sey ogrendim.
0
logisticsmanager
(13.06.21)
Şu kitabı okumadan yatırım yapmayın

www.amazon.com
0
spankenstein
(14.06.21)
(7)

Pahalı yatak almaya gerek var mı?

sckxyss
Yatak konusunda seçici değilim, her türlü yatakta rahat yatabiliyorum. İyi uyuyorum, ağrı yasamiyorum. Bugün epey bir yatak denedik. 2500'e de var, 10 bine de. Satıcı elli tane özellik sayıyor da beni ne ilgilendirmeli pek bilmiyorum. Hangisinde rahat geldiyse onu al mi dersiniz, yoksa şu özellik ol
Yatak konusunda seçici değilim, her türlü yatakta rahat yatabiliyorum. İyi uyuyorum, ağrı yasamiyorum.
Bugün epey bir yatak denedik. 2500'e de var, 10 bine de. Satıcı elli tane özellik sayıyor da beni ne ilgilendirmeli pek bilmiyorum.
Hangisinde rahat geldiyse onu al mi dersiniz, yoksa şu özellik olan yatakları al/ alma kesinlikle diyeceğiniz bir şey var mı?
Teşekkürler.
0
sckxyss
(12.06.21)
www.yatasbedding.com.tr 1 ay önce aldım bunu. acayip memnunum. bence fiyatı da kalitesine göre epey uygun.
0
levybroo
(12.06.21)
Yıllar önce markasını bile bilmediğim ıcuz bi yatak almıştım. Askerde arazi yatmış adamım diyerekten. Daha sonra rahatsız geldi 2 yıl sonra orta kalite bi yatak aldım hayat varmış
0
1917
(12.06.21)
Evimde bir tane 1000 euroluk yatak var bir de 300 euroluk ikea misafir icin.
Ikea rahat evet ama aradaki fark cok belli.
Bir kere yataktaki yay sayisi farki var hâliyle 50 kg bir insan yatmasi ile 100kg insan yatmasi arasında fark var.
Ikinci olarak yatak iki tarafli, bu sayede kışın daha sicak tutan malzemelerden yapilan taraf varken yazin daha serin malzemeli taraf var.
Yatagin malzemeleri dogal, icinde polyester vs yok. Ikea yatakta yapay iplikler var.
Ikea yatagin yaylari yatarken ses cikariyor, pahalida yok.
Yatakta bazi fiyatlar fazla olabilir ama ucuz yatak ile pahali yatak arasında fark var. Pazarlama değil yani sirf.

Ben fiyat araliginizi belirleyin, eger paraniz yoksa yayli yatak almayin, daha ucuz teknolojinin iyi kalitesini alin. Gene para yoksa cift tarafli değil tek tarafli alin.

Çoğu yabanci firma websitesinde yatis seklinize, vucudunuza göre nasil yatak almaniz gerektiği testleri var, onlara bakabilirsiniz. Ben misal terleyen biriyim haliyle serin yatak seviyorum. Bu sebepten belli türler bana önerilmiyor.
0
logisticsmanager
(12.06.21)
Yaylı yaysız gibi değişkenler vardı, birisini almayın diyorlardı; unuttum açıkcası, ona bir bakın. Geçen sene iyi denebilecek bir yatak aldım. Uyku kalitem ciddi manada arttı.
0
ruhen hastayim ben
(12.06.21)
Bir ek daha; kalitesiz yatakta iki kisi yatarken bir kisi hareket ederse digeri cok hissedebiliyor. Su anki yatagimizda buna da dikkat ettik ben 100kg adamim esim 45 kg haliyle cok hissederdi önceki yataklarda. Şimdi iyiyiz :)
0
logisticsmanager
(12.06.21)
Yataş tesla almayın da ne alırsanız alın.
4 yıl önce aldık, ilk alışamadık herhalde falan dedik ama yok hiç rahat edemedik.
Annemle kardeşim bambi aldı ikisi de çok memnun.
Yakında değiştireceğiz gibi, bambi den almayı düşünüyoruz.
0
somethinginthewayshemoves
(13.06.21)
Ben bi kere yatasin en ucuzunu almistim 2 senede yaylari firlamisti.
Sonra satici kadina dedim, oeh o da alinir mi en les model falan dedi.

Sonra alakasiz markalardan yine ucuz aldim, ariza vermedigi surece hepsi ayni bence.
Pandemi ayagina 1 yildir ustunde oturuyorum yine de o kisim cokmedi mesela.

Asgari kaliteyi tuttur yeter bence
0
divit
(13.06.21)
(7)

Pegasus bagaj sorusu

ananiyimioguz
Ankaradan bir bilet aldik istanbul aktarmali hollanda ucusu.Bilet alirken bagaj secim ekraninda +20kg ise 200 küsür lira, +25 ise 300 küsür lira falan istiyordu. Bagaj da 10 kg falan oldugu icin ve 20kg alti bagaj secenegi de olmadigi icin mecburen bagaj yok secenegini isaretledik.Fakat simdi de 0kg
Ankaradan bir bilet aldik istanbul aktarmali hollanda ucusu.

Bilet alirken bagaj secim ekraninda +20kg ise 200 küsür lira, +25 ise 300 küsür lira falan istiyordu. Bagaj da 10 kg falan oldugu icin ve 20kg alti bagaj secenegi de olmadigi icin mecburen bagaj yok secenegini isaretledik.

Fakat simdi de 0kg bagaj gözüküyor.

Ne yapalim sorun olur mu?
0
ananiyimioguz
(12.06.21)
bagaj yok demek sadece belirlenen kriterlerde kabin bagajı alabilirsiniz demek. yani uçağa verebileceğiniz bir bagaj hakkınız yok demek.
0
giovanne
(12.06.21)
Bagaj yok demek kabin bagaji demek.
Eger kabin bagajina verilemeyecek bir bagajsa (kilo veya içindekiler) oraya gittiginiz zaman 10*kg masrafini odetirler.
Ya da ucustan önce bagaj hakki satin alabilirsiniz, böyle daha ucuz oluyor.
0
logisticsmanager
(12.06.21)
15 kg bagaj hakkınız mevcut. (standart olarak pegasus bunu veriyor) ekstra bagaj hakkı almak isterseniz pnr numaranızla pegasus uygulaması veya web sitesi üzerinden işlem yapabilirsiniz.
0
hayaletimsi
(12.06.21)
@hayaletimsi o yurt ici. Okursaniz hollanda'ya gidiyor yani bagaj hakki sifir.
www.flypgs.com
0
logisticsmanager
(12.06.21)
Yani o zaman 8-10kg lik almamiz gerekecek.

El bagaji ama? Banta birakmayacak.

Siteden ek bagaj hakkina bakiyorum, 20 kilo ustunden basliyor fiyatlar.

İlla onu mu almak gerekiyor acaba yoksa yanina alsa sorun olmaz mi
0
🌸ananiyimioguz
(12.06.21)
Öyle bir bagaj yok.
Bir adet bagaj satin alabilirsiniz, 20kgya kadar hakkınız var. Hollanda icin 15 euro demisler.
Üstüne olacak her kg 3 euro.
0
logisticsmanager
(12.06.21)
El bagajiysa 8kg falan sorun olmaz(bence). Ama içinde el bagajında olamayacak malzeme varsa sikinti olur.
Eger kabine alacaksaniz hic bagaj almakla uğraşmayın, sikinti olursa size orada odetirler 15 euro büyük ihtimal. Bagajin boyutlari da önemli sırf boyu degil.
0
logisticsmanager
(12.06.21)
(11)

O paraya yurtdışında sürünürsüncüler

phiphi
Selamlar, genel olarak ekşi’de 3 bin euro amsterdam vs 11 bin tl istanbul, 3bin euro münih vs x para izmir gibi saçmasapan troll başkıkları gördüğümde hep 3 bine -3,5 bine orada kötü yaşarsın ama 11 bin tl’ye istanbul’da kralsın gibi entryler görüyorum ve bana aşırı saçma geliyor kesinlikle katılmıy
Selamlar, genel olarak ekşi’de 3 bin euro amsterdam vs 11 bin tl istanbul, 3bin euro münih vs x para izmir gibi saçmasapan troll başkıkları gördüğümde hep 3 bine -3,5 bine orada kötü yaşarsın ama 11 bin tl’ye istanbul’da kralsın gibi entryler görüyorum ve bana aşırı saçma geliyor kesinlikle katılmıyorum.

Mesela şu başlık : eksisozluk.com

adam 3250 euro ile münih’te seyis gibi yaşarsın demiş. paraların net olsuğunu düşünürsek ya bu almanyada ortalama maaş 2.3 civarı bir şey değil mi zaten ? veya amsterdamda 3k ile yaşanmazcılar var. bunlar hayatında yurtdışı görmediği için veya yaşamadığı için sallıyor mu ben mi kaçırıyorum birşeyler ?

tek kişi kiraya 1200 euro verse yiyebileceği aylık para 800-900 euroyu geçmez gibi ya. hayır 4-5 aylık bi tecrübem oldu ordan da biliyorum fakir de yaşamadım da bu arkadaşlar mı fazla lüks yaşıyor ? ve hani aylık 800-1000 euroyu salt kendine ve ihtiyaçlarına harcadığı zaman dışarıda da yer içer, üst baş da alır, dolabı da sürekli dolu olur, gezer de.

Bu ekşidekiler biraz sıkıyor mu ? Bana 2300-2400 net ile avrupa’da yaşanmayacak şehir yok gibi geliyor. hele kiraya 700 falan verilen durumlarda 2’ye de yaşarsın gibi gayet iyi.
0
phiphi
(12.06.21)
Hem de çok sıkıyorlar. aylık 2500 euroya bile gayet güzel şekilde yaşanır.
0
omuriliksorunsali
(12.06.21)
*kşi denen aptal yuvasını herhangi bir konuda dikkate almak büyük hata. oraya ben de gidip şimdi amsterdam'da 5k'dan aşağısına maymun gibi yaşarsın yazarım, halbuki yakınından geçmedim şehrin. bunların alayı kolpacı, kompleksli tipler. arada düzgün tek tük bilgi veren çıkar ama onları da ara ki bulasın.

böyle bir durum olursa ben o şehirde yaşayan insanlara ulaşıp onlara durumu anlatıyorum, kendi masraflarını vs.s oruyorum elimizin altında internet var sonuçta, ekşi başlığında şov yapan tiplerin yazdığına güvenmek anlamsız. onlara kalsa ayda 20 bin euro da para değil.
0
der meister
(12.06.21)
Biraz degil baya salliyorlar hocam.

Begenmedikleri parayi oranin yerlisi bile anca kazanabiliyor.

Bu tarz seyleri yazanlar ya beyni yok fikri var türevi kisiler ya da baba parasi yiyip, neyin ne oldugundan habersiz ergenler.
0
Avoiding The Puddle
(12.06.21)
seyis gibi komikmiş :D

net 3200 euro alan bildiğin ortalamanın üzerindedir almanya'da bekarsa çünkü kazandığın paranın %40'ı falan gidiyor vergilerden.

sizin yaşam seviyenize bağlı ama 2000 eurodan fazla kazanıyorsanız çok rahat yaşarsınız her şehirde.
0
bohr atom modeli
(12.06.21)
Yukarıdakilerin hepsi +1
Muhtemelen kendileri yurtdışına çıkamadığı için kimse çıkamasın isteyen tipler bunlar
Der meister'in dediği gibi herhangi bir konuda ekşi'yi ciddiye almayı bırakalı çok oldu. Hele ki son yıllarda sırf atıp tutmak, gömmek için yazar olan tiplerden sonra
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(12.06.21)
özetle büyük ve pahalı metropollerde 2500 civarına çok rahat, daha küçük yerlerde 2000 civarına çok rahat, ucuz b sınıfı avrupa ülkelerinde 1500’e rahat yaşanır gibi.

en büyük sorun kira gibi.
0
🌸phiphi
(12.06.21)
Bir cogu da daha once o ulkeye turist olarak giden tayfa onlar. E adam turist olarak gitmis, sehrin merkezinde turistik yerlerinde takilmis, haliyle restoranindan, pubina, kafesine hep turist tarifesinden gormus fiyatlari, kira, ev desen merkezi yerlerin, sehrin gobegindeki yerin kirasini baz aliyordur bu saf:) Ruya gibi bir turistik gezi yapiyor, deli para harciyor adam sonra kalkiyor o paraya yasanmaz diyor. Yani adam 365 gun turist gibi, zenginler gibi sehrin merkezinde vs yasanacak diye dusunuyor bunu soylerken:)
0
neverletyougodown
(12.06.21)
İngiltere’de 4k£ maaş idare eder demişti biri bir defasında. Ne desen boş. Yok öyle bişey. Almanya özelinde 2350€ kazanıp 1150’sini direkt birikim hesabına atan tanıdığım var
0
avatar is back
(12.06.21)
Londra için bilgi vereyim, 3000 sterlin net ile zone 2 bölgede yaklaşık 2000'i ev+faturalar, 500'ünü yiyeceğe vererek, geri kalan para ile gezerek konforlu biçimde yaşayabilirsiniz. Bu bahsettiğim kira maliyeti de nispeten lüks sayılabilecek 1+1 bir ev için. Kişiye göre kısılabilir.

Ekşide 4000 liradan fazla maaş alanları linç edip aşağılıyorlar zaten çok sallamayın.
0
nehara
(12.06.21)
Bir kısım var; yurtdışı hakkında bilgisi sifir. Kıskanclik da var.

Bir kısım var; hayati zenginlik olarak görüyor ve yurtdışına cikacaksan illa luks hayat yasaman gerektiğini dusunuyorlar. Öyle yaşamayacaksan ne anlami var diyorlar. Hayatımda duyduğum en saçma sapan düşünce ama böyle. Bu insanlara göre yurtdışında altında bmw, villa falan yasamazsan yasamiyorsun.

Neyse yalniz bir şeyi hesaplamak önemli; ben Fransa'da orta büyüklükte bir şehirdeyim. Su anki hayati stockholmde yaşamam için 3500 Euro lazım. Yani o maaş şehirden şehire acayip değişiyor. Ama Türkiye'deki gibi çalışan 2bin müdür 10bin alıyoru bekleyenler daha cok bekler.
0
logisticsmanager
(12.06.21)
Asgari ücret alanlar bile Avrupa'da normal bir hayat sürebiliyor. Türk insanı için mesela paradan ziyade ırkçılığa maruz kalmamak olmalı.
0
Gabriel
(12.06.21)
(4)

Ergenler için traş makinesi

Filinta61
Vucut killarini (koltuk alti , etek trasi rahat kesebilecegi, şarjli, islak calisabilir, bi tarafini kesmeyecegi bir vucut tras makinesi onerebilir misiniz16 yas kullanacagi icin guvenlik en onemli esastir.
Vucut killarini (koltuk alti , etek trasi rahat kesebilecegi, şarjli, islak calisabilir, bi tarafini kesmeyecegi bir vucut tras makinesi onerebilir misiniz
16 yas kullanacagi icin guvenlik en onemli esastir.
0
Filinta61
(11.06.21)
Gilette styler olabilir. Pille çalışıyor, gücü zayıf.
0
Negy
(11.06.21)
Philips bodygroom 1000
0
Uncle Sam
(12.06.21)
Philips bodygroom+1
0
logisticsmanager
(12.06.21)
Erkekler vücutlarını traş edince çok itici duruyor. Satın alırken bunu göz önünde vulundur istersen. İmkanın varsa lazer epilasyon yaptır. O tüyler daha çıkmadan siyah siyah noktalar gözüküyor, uzamaya başlayınca da kötü duruyor.
0
rapisa
(12.06.21)
(9)

26 yaş için sinovac veya biontech?

caffeinecontent
Merhabalar herkese,umarım herkes iyidir. benim bi sorum olucak aşı hakkında. nişanlım gıda sektöründe müdür olduğu için aşı olma hakkı kazandı. kendisi 26 yaşında, sigara kullanmıyor, ve astımı var. Ben sinovac olması tarafındayım. Annem ve babam bu aşıyı oldular ve şu ana kadar hiçbir sorunla karşı
Merhabalar herkese,

umarım herkes iyidir. benim bi sorum olucak aşı hakkında. nişanlım gıda sektöründe müdür olduğu için aşı olma hakkı kazandı. kendisi 26 yaşında, sigara kullanmıyor, ve astımı var. Ben sinovac olması tarafındayım. Annem ve babam bu aşıyı oldular ve şu ana kadar hiçbir sorunla karşılaşmadık. Evet, koruyuculuğu bionteche göre düşük ama; mRna aşısı değil. Biontechin o yönü beni biraz korkutuyor açıkçası. Bu arada nişanlım 4 ayda önce covid geçirdi.

Bu yaş aralığında aşı olanlar hangisini tercih etti acaba?
0
caffeinecontent
(11.06.21)
Avrupa'dan yazıyorum; bu yas aralığında olan milyonlar mrna tercih etti. Ben 29 yasimdayim, mrna oldum (moderna)
0
logisticsmanager
(11.06.21)
Ulasabildiginiz her asi yas araligindan bagimsiz, olmaniz gerekn asidir. Mrna asisi olmasinin size tereddute dusurmesi icin, hurafeler haric, herhangi bir bilimsel sebep yok. Biontech'in koruyuculugu daha yuksek soylediginiz gibi.

Fakat covid olan hastalar, covidi atlattiktan ancak 6 ay sonra asi olabiliyorlar, bu da aklinizda olsun.
0
bosver nicki
(11.06.21)
@ logisticsmanager evet birkaç kişiye daha sordum yurtdışında olanlar sizin gibi söyledi. Aslında ben sonrası için korkuyorum. Sinovac geleneksel aşı olduğu için iç rahatlatıyor ama’ biontechte öyle bir rahatlık hissedemiyorum. Sizde herhangi bir yan etki oldu mu?
0
🌸caffeinecontent
(11.06.21)
@ bosvernicki evet normalde antikoru olduğu için beklememiz gerekiyor aslında. hatta iş arkadaşlarının ikisine aşı çıkmamış 6. aydan sonra çıkacakmış.
0
🌸caffeinecontent
(11.06.21)
Covit geçirdikten sonraki ilk 6 ay aşı çıkmıyordu değişti demekki.. bende covit geçirdim sonrasında tansiyon, MS gibi kronik hastalıkların olmasına rağmen biontech tercih ettim. Herhangi bir sıkıntı da yaşamadım. mRNA aşılar Hk birçok bilimsel makale var. Sırf bu sebepten kaygılanmaktan ziyade daha alerjik olabileceği vb durumlar için kaygılanırdım sanırım
0
primetime
(11.06.21)
Korkunuz bana sosyal medya korkusu gibi geliyor. Kimden duyduysam bunlari hep aynı şeyi diyorlar, daha bilimsel olarak destekli bir korkusu olan görmedim. Mrna bu sene ortaya çıkan birşey değil yani. Eğer reddit vs vs araştırip korkulariniza cevap bulabilirsiniz. Avrupa'da mrna sadece bir ilac alan kisiler kullanmasin diyorlar, başka da hatırlamıyorum. Ek olarak bizde Türkiye'deki gibi kağıt yok, bir kağıt imzaladik, onda sadece covid olduk mu covid olan birinin yanindamiydik vs sorulari var ama bütün olusabilecek sorunlari kabul ettim vs yok yani.
Eğer almanya kendi vatandaslarina da riskli asi yaptirip hepsini öldürecekse komik olur :)
Sifir yan etki oldu, esim biraz hasta gibi oldu ama bir aksam uyku sonrası geçti. Annem de biontech oldu gene grip oldu geçti.
0
logisticsmanager
(11.06.21)
@ logisticsmanager aslında sosyal medya ve yan etkilerdeğil aklımı karıştıran. Bunun etkisi ileride çıkar diye korkum var. Burdaki birkaç doktorla da görüştüm geleneksel aşıdan bi zarar geldiğini görmedik bugüne kadar tarzı yorumlar yaptılar. Evet, almanya’nın görüşü konusunda da haklısınız ama üzerinden zaman geçince etkisinin olmayacağını kim garantileyebiliyor ki?
0
🌸caffeinecontent
(12.06.21)
@ primetime evet hala öyle çıkmıyor. nişanlımın antikor testi pozitif çıkmıştı iş arkadaşlarının pcr. o yüzden onlar bekliyor. evet şu ana kadar sorun yok,bi önceki mesajda da belirttiğim gibi kafa karışıklı sonrasında benim için. onun dışında bende de i antibiyotiğe karşı alerji var sinovac’ten başka bi alternatifim olmadığı söylendi.
0
🌸caffeinecontent
(12.06.21)
Benim de ari sokmasina alerjim var, ben de biontech oldum, ilk 2 gun kol agrisi disinda bir sıkıntı yasamadim. Yas 33 bu arada. Belki faydasi dokunur.
0
balpolen
(12.06.21)
(1)

Pegasus havayolları 2. Bagaj hakkı satmıyor mu?

neysene
2 valiz kargo bölümünde 1 valiz kabinde gitmek istediğimiz zaman kargo valiz için 1 adetten fazlası için satın alınamıyor mu? Girişte para verip aldıramıyor muyuz? Yurtdışı uçuşu için soruyorum, ufak çaplı bir taşınma durumu var da...
2 valiz kargo bölümünde 1 valiz kabinde gitmek istediğimiz zaman kargo valiz için 1 adetten fazlası için satın alınamıyor mu? Girişte para verip aldıramıyor muyuz? Yurtdışı uçuşu için soruyorum, ufak çaplı bir taşınma durumu var da...
0
neysene
(11.06.21)
Bunu sorduğumda bana cevap olarak bagaj değil kg sattiklarini söyledi.
Yani iki ekstra bagaj 60 kg ile giderseniz 60kg parasini odersiniz.
0
logisticsmanager
(11.06.21)
(15)

Biontech mi, Sinovac' mı ?

vizivozo
Tercihiniz ne, niye ?
Tercihiniz ne, niye ?
0
vizivozo
(10.06.21)
pccopath
(10.06.21)
Ben açıkçası virüse yakalanmadan geçirdiğim 2 yıldan sonra 9 canımla aşı olmadan yola devam etmek istiyorum. Ama "olacaksın kardeşim" derlerse BioNTech aşısı olmayı düşünüyorum. ABD de bu aşıyı tercih ediyor. ABD tercih ediyorsa yeterince güvenilirdir diye düşünüyorum. Çin'e güvenim yok.

Benzerini sormuştum

eksiduyu.ru
0
dissendium
(10.06.21)
Daha önce konuşulmuştu ama o zaman bana sira gelmeyeceğini düşündüğümden rahattım. Hala da inanamıyorum, 5 tane kağıt maskeyi dağıtamayanlar, -70 de korunması gereken aşıyı nasıl uygulayabilecek diye.
0
🌸vizivozo
(10.06.21)
Biyontek çünkü aşıyı bulan Türk. Çin’in eli değen hiçbir şeye güvenmem.
0
zoghurt
(10.06.21)
biontech aşısı oldum.

nedenlerim şöyle:

1) biontech, şeffaf davranarak tüm verileri net bir şekilde paylaştı. sinovac uzun bir süre paylaşmadı. ülkelerin yayınladığı etkinlik sonuçlarından koruyuculuğunu öğrendik.

2) biontech aşısının ilk dozda bile %80 civarında koruma sağladığı biliniyor. ikinci dozuyla %90 ve üzeri koruma sağladığı görülüyor. sinovac bu rakamlara ulaşmıyor. (etkisiz anlamında söylemiyorum ama biontech'in sonuçları daha çok güven veriyor)

3) biontech, gelişmiş ülkelerin çoğunda uygulanıyor. sinovac, son durumu bilmemekle birlikte gelişmiş ülkelerin hiçbirinde uygulanmıyor. abd, avrupa ve israil'de uygulanan bir aşı maalesef daha çok güven veriyor.

4) yurt dışına seyahat söz konusu olduğunda biontech ile sorun yaşamayacağım. sinovac aşısında bu problem yaratabilir (tabii ileride bu değişebilir).

5) biontech aşısının zararlı veya sorunlu olduğuna dair hiçbir kanıt yok (sinovac'ta da yok elbette).
0
nathanieltroy
(10.06.21)
biontech; çünkü koruyuculuğu yüzde 95'lerde.
ilk doz bile oldukça yeterli koruyor. ikinci dozdan sonra da covidin varyantlarına da etkili imiş.
ayrıca biontek aşısının her aşaması şeffaf bir şekilde paylaşılıor.
neredeyse tüm gelişmiş ülkelerin ilk tercihi biontech
0
omonia
(10.06.21)
Tercihim Sinovac ancak gel gör ki piyasada yok. İş nedeniyle aşı sıram geldi ancak aşı randevusu alamadım. Son duyduğum haberde ise artık ülkeye sinıvac gelmeyeceği üretiminin burada yapılacağından bahsediliyordu, kalbim şu ab kırık biraz...

Biontech aşısını kendi adıma biraz riskli buluyorum malum etkilerinden ötürü. Gelecekteki etkileri de belirsiz ama şimdilik o önceliğim değil.

Avrupa vize olayını çok önemsemiyorum, onun eninde sonunda değişeceğini düşünüyorum, Çin zaten karşı hamle yaptı sanırım.
0
epitaf
(10.06.21)
tek cevap: israil hangi aşıyı tercih ettiyse gözüm kapalı olurum.
0
iddaaci
(10.06.21)
@iddaaci kesin 1960larda falan İsrail'li doktorlar da sigaranın sağlığa bir zararının olmadığını düşünüyorlardi :)
0
🌸vizivozo
(10.06.21)
Kesinlikle Sinovac.

İkisini de seçme hakkım vardı Sinovac oldum.
Ülke filan bilmem ben, aşıların çalışma şekline baktım.
Biontech aşısı hemen sonrasında yamulanlara baktım.
Şu aşamada aşı olmayı doğru bulmayan, ama "aaa aşı olmadınız mı ayıp size" tantanasından uzak olmak için Sinovac oldum.

En kötü ihtimalle hiç antikor oluşmaz dedim onun dışında bir zararım olmazdı.

Yani "ben acilen aşı olmalıyım, aşı olmazsam asla rahat edemem, ne vururlarsa vursun ne olursa olsun umurumda değil yeter ki aşı olayım" diyorsan Biontech ol.
Ama eğer "ayıp olmasın, soran olursa aşımızı olduk deriz, işe yararsa da yanımıza kar kalır" dersen Sinovac ol. (Tabi şu an yok sanırım, gelirse eğer)
0
infernalcadre
(10.06.21)
Türkiye'de üretilmedikten sonra hiç biri. Bir yılı aşan sürede sürekli medyada yaşamlarını yitirenlerin sayılarına bağlı olarak ve Ölüm korkusu nedeniyle aşıyı normal bir şeymiş gibi gösterir oldular. Koruyuculukta da ürün f/p yönünden sürekli teknoloji markalarının bişilim sitelerinde PC dergilerinde yarıştırılması gibi bir durum ortaya çıktı. AMD mi, Intel mi , Nvidia mı Ati mi ?... Linux mu Windows mu? Biontech mi Sinovac mı..?
Arka planda nasıl anlaşmalar söz konusu? O da ayrı mesele.
Markanın kendisi (bazen logosu) faydayla eş görülür hale gelmiş durumda.
Yok firmaya ait aşının koruyuculuğu, yüzde 95, yok firma yetkilileri türk..

Biraz bu tür etiketlerle dolu mağaramızdan dışarı çıkarsak hava alacağız ama nafile.

Bir de antikor denen bir durum var. Konu geniş ama özetle, uzmanlar bu zaten insanda yeterli düzeyde ise aşıya da gerek yok diyor.
Vücut bu şekilde kendi koruyabiliyor.
Her aşı olan da hayatını garantiye almış değil. Ölenler de var. ölenlerin nasıl öldüğünü otopsisini konuşan yok nedense. Sadece toplam sayıda bir birim olarak belirtiliyorlar.
Bu yönde bilgilerin içeriğinden neler olup bittiğinden, tamamen habersiz olarak markaya bağımlı şekilde tercih yapar duruma gelmiş durumdayız. Gerçek anlamda bilgi kaynaklı, bir tercih söz konusu değil ki insanlarda genel olarak. Algılarımızla ne kadar ikna olduysak haberlerden, tercihte o oluyor zaten.
Peki içerik bilgisi?
Sıfır!

- X aşısı tercihim ..
+ Neden ?
- ambalajı kolay açıldı. daha az acı verdi.
0
Erva
(10.06.21)
Biontech değil ama moderna vardi onu oldum.
Açıkçası milyonlarca Avrupalı, milyonlarca amerikali vs hep beraber öleceksek ölelim. Geriye asi karsitlari ve sürekli sosyal medyadan gördüğü iki seyi geveleyip "rma asisi tehlikeli" diyenler kalacak. Öyle dünyaya turp sikayim.
0
logisticsmanager
(10.06.21)
Biz sinovac tercih ettik çünkü aile büyüklerimizde yüksek tansiyon vardı. Biontech'in daha çok yan etkisi olduğunu duyduk
0
Eda Serin
(10.06.21)
ahaha logistics'in mantık süpermiş, biontech +1
0
makarnavodka
(10.06.21)
Sinovac olurdum imkan olursa, çünkü klasik ve bilinen bir yöntemle üretiliyor. Nakliyesi saklaması daha kolay.

Biontech'in -70 derece konusu bende şüpheli, o soğuk zincir bizde bir yerlerde kırılırsa kimse söylemez.
0
John Bloor
(10.06.21)
(6)

310-320k'ya sıfır araç önerisi

avianthem
aklımda honda jazz e-hev var ama burası türkiye. elimdeki aracı satıp araba bulamamak ihtimaline karşı bu paraya nasıl bir araba alınır?geniş olması, güvenli olması, az yakması ve sürüş destek ekipmanlarına sahip olması gerekiyor. tavsiyelerinizi alırım. teşekkürler.
aklımda honda jazz e-hev var ama burası türkiye. elimdeki aracı satıp araba bulamamak ihtimaline karşı bu paraya nasıl bir araba alınır?

geniş olması, güvenli olması, az yakması ve sürüş destek ekipmanlarına sahip olması gerekiyor.

tavsiyelerinizi alırım.

teşekkürler.
0
avianthem
(08.06.21)
o fiyata güvenli az yakan zor sıfır zor olur. 2. el istersen seçenek çok.
0
mikahakkinen
(08.06.21)
Hafif ticari olur dersen peugeot rifter şahane. Donanım olarak 400-500 bin liralık araçlarla aynı seviyede, yakıt tüketimi gayet iyi. Genişlik dersen söze gerek yok. Ben fluence'den sonra aldım, eşşeğe biniyomuşum daha önce.
0
cowboy
(08.06.21)
peugeot 2008
0
xrated
(08.06.21)
O paraya genis, güvenli, az yakan ve sürüş ekipmanli ben de bulamadim.
Jazz daha gelmediği icin 310bin diyor da geldiğinde asil fiyatı göreceğiz ben emin değilim.
340-350 civarina çıkarsanız kesinlikle hybrid corolla.

Türkiye'de olsa buna ek yaris cross derdim.

Bir de i20 hafif hybridli (mild hybrid deniyor galiba, suzukilerde vardi) versiyonu var gibi o paraya, bakmak lazim yakit tuketimine falan ama i20ler oldukça iyi araçlar gene.
0
logisticsmanager
(08.06.21)
0 citroen c4 derim (2021).
benzinli shine paket. (az yakması demişsin evet, ama aylık 200-250tl den fazla farkettirmez benzinli zaten. aradaki dizel/hybrid fiyat farkına değmez)

satış fiyatı 340k gözüküor. pazarlıkla 320lere düşeceklerine eminim.
0
tchuck
(08.06.21)
yeni C4, crossland, mokka nın full paketleri alınabilir.

Ferahlık ve bagaj olarak 1.5 skoda scala da güzel olur ama onun pek güvenlik ekipmanı yoktu diye hatırlıyorum.
0
ananiyimioguz
(08.06.21)
(16)

şu arabayı alsam nelerle karşılaşabilirim? arabadan anlayanlar toplaşın.

esmer
Selamlar arkadaşlar,ben arabalardan neredeyse hiç anlamam. 8 yaşında b segment bir tane aracım var, bir hayli konforsuz. cebimde de biraz nakit var. tamamen örnek sallamasyon bir ilan üzerinden sizlere sorularım var. bildiğiniz ve tecrübe ettiğiniz kadarıyla cevaplarsanız sevinirim. genel bir sohbet
Selamlar arkadaşlar,

ben arabalardan neredeyse hiç anlamam. 8 yaşında b segment bir tane aracım var, bir hayli konforsuz. cebimde de biraz nakit var. tamamen örnek sallamasyon bir ilan üzerinden sizlere sorularım var. bildiğiniz ve tecrübe ettiğiniz kadarıyla cevaplarsanız sevinirim. genel bir sohbet havasında da konuşabilirsiniz. malum ağzınızdan ne çıksa bana yeni bir bilgi olacaktır çünkü.

www.sahibinden.com

misal şu arabaya geçiş yaptım diyelim. e segment oluyor sanırım, benim arabamdan 3 yaş yaşlı olsa bile konfor konusunda çığır açmış bir durumda olduğunu düşünüyorum. (konfor konusuna takığım çünkü artık aracım bıktırdı)

300k km'deki şu arabayı alsam ne gibi sürprizler ile karşılaşırım? bmw için 300k hiçbir şey diyebilir miyiz? 11 yaşında olsa bile konforundan kaybetmiş sayılır mı? ne tür bakımları yaklaşmış olabilir? gerçekten hiç anlamam. motor mesela ciddi bir revizyona ihtiyaç duyar mı?

2020 model olsaydı sanayiye veya servise yolum düşse belki muazzam paralar harcamak zorunda kalabilirim, bunu tahmin etmek zor değil, 11 yaşındaki bmw için de öyle midir peki?

misal benim aracımın bana senelik maliyeti (sürpriz hasarlar patlamalar bozulmalar çatlamalar dahil) 13-15k. yakıtı vergisi otu boku püsürü aklınıza ne gelirse. oto yıkama bile dahil.

bu gibi 11 yaşında ama lüks segment araç kullananlar ortalama ne gibi bir maliyetle yüzleşiyorlar?

aklıma gelmeyen herhangi sürpriz bir maliyeti vs. bile söyleyebilirsiniz. open discussion.

not: tüm bu soruları, galericinin kazık atmadığını ve %100 doğru söylediğini varsayarak cevaplarsanız sevinirim. yani ortadan birleştirilmiş bir araç elbette ki bir anda kucağımda da kalabilir. bu gibi durumları es geçelim.
0
esmer
(08.06.21)
Kabaca bir yorum olacak ama amacınız konforsa dizel araç değil, benzinli araç daha iyi bir tercih olabilir diye düşünüyorum.
0
dissendium
(08.06.21)
buna da muazzam paralar harcarsınız. avrupa aracı sonuçta euro bazından geliyor parçaları. ama mesela şimdiki led farlar korkunç paralar bunun farı daha ucuz olabilir.

300bin km dizel araçlar için sorun olabilir çünkü bakım masrafları ve motor parçaları daha pahalı. benzinli motor yüksek km daha kabul edilir bir şey.

ilk sahibi olursa daha iyi olabilirdi servisleri zamanında yapılmış mı diye kontrol edebilirdiniz.
0
xrated
(08.06.21)
Ben farklı bir konuya değineceğim. İlan mersin'den verilmiş.
Nemiyle ünlü bir yerden araba almak ne derece doğru olur düşünmek lazım.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(08.06.21)
Dizel/Benzinli yorumuna pek katılmıyorum. BMW 5 serisinden bahsediyoruz. Dizel de olsa kabine ses pek gelmez bu sınıftaki bir araçta. Konforu etkileyecek kadar olmaz en azından.

Bu ilan üzerinden değerlendirecek olursak (ilanda yazılanların doğru olduğunu varsayıyorum) kazasız ve hasar kayıtsız olması çok büyük artı. 11 yaşında 300 bin km yapmış bir aracın hasarsız olması nadir bir durum.

Olumsuz taraflarına değinecek olursak 300 bin olması mekanik aksamda arıza riskini de artırıyor. Yani kesin olacak diye bir şey yok ama aracın bakımlarının ne kadar düzenli olduğuna da bakmak lazım. Bu yaşta ve bu kadar km yapmış her araçta benzer problemler olabilir tabii ama konu araç BMW olunca masraf direkt 3-4 katına çıkabiliyor. Şöyle bir örnek vereyim; bende eskiden Fiesta vardı, şarj dinamosu değişti 700 liraya. Ablamda da BMW 1 vardı, şarj dinamosunu 2.500 (ya da 3 bindi) değiştirdiler. Bu ve bunun gibi masraf çıkarma potansiyeli olan bir araç.

Motor hacmi itibariyle yakıt tüketimi de çok olan bir araç. Ablamdaki BMW 120d'ydi mesela. Epey çok yakıyordu.

Yıllık vergisi çok yüksek değil yaşı nedeniyle (2.306 lira görünüyor).
0
himmet dayi
(08.06.21)
@patron38,

amacım konforu iyileştirmek. yani b segment sahibi olanlar bilirler, yoldaki her kasisi böbreklerinizde hissetmeniz, rüzgar-motor-asfalt-gürültü ne varsa duymanız berbat bir his. 1 saat binip yorulursunuz. c segmentte de durum buna baya yakın. 2020 model b segment araç da alabilirim bunun yerine, ama nihayetinde b segment b segmenttir. 2 seneye kalmaz her yerinden trim sesi gelir, uzun yolda sesten yorulursunuz. defalarca tecrübe edilmiş şeyler bunlar. markadan bağımsız. önerileriniz d ve üzeriyse tabii ki dinlerim, ama b ve c için attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değmez. bu fikrim sabit.

ama d ve üzeri segmentlerde konfor karşılık buluyor. madem ki yatırım yapacağım, bu sınıflara çıkmam gerekiyor nacizane fikrim. bu segmentlerde de yaşı düşürmeden bunu yapamam, aldı yürüdü gitti fiyatlar malum. yaşı ve bazı kozmetik sorunları görmezden gelerek bu sınıfa çıkmanın kafamda muhasebesini yapıyorum.
0
🌸esmer
(08.06.21)
Bmw olası arıza durumunda daha yüksek. Ve tanıdğım bi bmw tamircisi : ilk sahibi bmw'ye biner, ikinci sahibine bmw biner demişti. Bmwler genelde usul usul kullanılan araçlar değil. Araçtan anlamıyorsan bu segmentte böyle bir araca yaklaşma derim sanayide öpebilirler. Amacın konforsa avensis bakabilirsin
0
1917
(08.06.21)
@himmet dayi,

sanıyorum sürprizlere açık bir şekilde algımı senelik 20-25k bandına taşımam gerekiyor gibi görünüyor. kaskosu vergisi sigortası yakıtı ufak hasarı vs.
0
🌸esmer
(08.06.21)
valla 300 bin km'deki bir bmw'yi almam için sanayide mutlaka amcam olması lazım, böyle bir maliyeti öngörmek çok zor. en kötü ihtimali düşünüp araç yama tutmazsa ne yapacağını bilmek lazım. ben aracını yetkili servise götürüp bırakan, ne derlerse yapan bi adamım, senin gibi araçtan anlamıyorum, o yüzden bu tarz bir araçta bizi sürekli servis servis gezdirirler. en basitinden sırf turbo değişimi olsa en az 15-20 bin atar. gerçekten samimi bir tanıdık olsa en azından bilirsin konuyu ama onda da adamın anlayamama riski her zaman var.

b-c segmentteki zaten her araç aynı yorumuna da katılmıyorum. arkadaşımda 2014 model golf var 1.2 motorlu, araç gerçekten sessiz ve konforlu bir araç. tabii ki bir bmw 5 serisi olamaz ama en azından problem riski daha düşük, çıkarırsa da ne yapacağın belli.
0
roket adam
(08.06.21)
bmw olmasına çok takılmışsınız arkadaşlar. hadi bmw olmasın, yaşını da daha da düşürelim ki ilk maliyetimiz düşük olsun. (aynı sınıfta başka marka bilmiyorum iyi mi :))))

bir yatırım yapacağım ve karşılığını konfor olarak almak istiyorum. elbet ilk başta ve devamlı (senelik) olarak bir karşılığı olacak, algımı sayenizde hazırlamaya çalışıyorum.

fakat konforu ve arızası da sınıftan bağımsız bir şekilde yaşla düşüyorsa orada bir dur demek lazım. hayatımda hiç d ve e segment araca binmedim o yüzden bilmiyorum. (evet passat, ford mondeoya bile binmedim mesela)
0
🌸esmer
(08.06.21)
b segmenti araçların konforsuz olmasının en büyük sebebi, araçların tekerlek aralıklarının kısa olması. Araç uzadıkça bu sorun azalır. TAbii üst sınıfta süspansiyon vb gibi mevzular da daha iyi.

Gelelim bu araca.
300bin kilometre yapmış bir dizel motor ufaktan alarm vermeye başlar. BMW bile olsa. Öncelikle bu aracın servis gideri çok yüksek olur. Sigortası cartı curtu da öyle.

Bir de hangi şehirde kullanacaksınız bilmiyorum ama arkadan itişli bir araç soğukta karda kışta üzer.

Parçalar pahalı olduğu için bazı yedek parçaları avrupa'dan beklemeniz gerekebilir çünkü stokta tutulmaz anlık sipariş edilir.

Şimdi şöyle de bir şey var, bmw ve mercedes gibi markalar ağırlıklı olarak biraz sonradan zenginleşen insanların ilk tercih ettiği araçlar oluyor. Haliyle hor kullanılmış olma ihtimali yüksek. Bu araçla sahibi olmasa bile oğlu yeğeni vs çıkıp "yanlamış" olması muhtemel:)

Ben olsam sizin yerinizde d segment araçlara bakarım. Konforsa kesinlikle benzin tercih ederim.

Daha hacim markaların amiral gemisi modellerini bir düşünürdüm. Zaten b segment bir araçtan sonra bunlardan hepsi size çok konforlu gelir.

İyi bakılmış bir passat (passatlarda da bmwlere benzer sorunlar olabilir bu arada)

Skoda superb (fiyat performans olarak bence bu sınıfın en iyisi)

toyota avensis

opel insignia

vw cc

honda accord

Volvo s60

ilk bakacağım araçlar olurdu.

SUV'lere çok bakmadım onlarda da biraz sarsıntı hissedebilirsiniz.
0
anten
(08.06.21)
Konfor olarak beklentini karşılayacak bir araç zaten BMW 5. Mondeo ve Passat ile kıyaslamak bile bence doğru değil. BMW 5 Premium sınıfta bir araç. Passat ve Mondeo yanından bile geçemez bana göre.

Yıl geçtikçe konforundan kaybetme pek olmaz tabii ama 2020 model bir BMW 5'e göre elbette daha düşük konfora sahip olacak. Bu konforunu kaybettiği için değil, araçlara her geçen yıl konfor anlamında yeni bir şeyler eklendiği için böyle. Atıyorum adaptif hız sabitleyici eklerler araca, uzun yolda gaza frene basmadan rahat rahat sürersin aracı.

BMW olmasına şu yüzden çok takılıyor cevaplayanlar, bir mondeonun ya da bir Passat'ın masrafı kadar masraf çıkarmaz BMW. Çıkardı mı çok daha fazla çıkarır. Konforunuz yerinde olur belki ama sürekli masraf çıkaran bir araç olur ise keyfiniz yerinde olmaz.

Açıkçası bu kadar konforlu ve premium bir aracın sıfır Hyundai i20 fiyatına olmasının sebebi de bu biraz. İnsanlar masrafından kaçınmak için tercih etmiyor böyle araçları. Haliyle fiyatı da düşüyor.
0
himmet dayi
(08.06.21)
ist.da ikamet ediyorum, şu an silifke'de tatilde olduğum için öylesine buradan link vermiştim.

yani parçaya ve sanayiye ulaşım had safhada olacak, o kısım zor değil.

hayatta çok fazla yatırım fırsatım olmadığı için bir kerede maksimum faydayı görmek istiyorum. öyle al/sat yapacak birisi değilim. alayım, günahıyla sevabıyla uzun yıllar bineceğim. konfor 1. konu. markalara/aracın yaşına hiç takılmam, takıntım yoktur. bmw'yi doğru dürüst tanımam bile, dediğim gibi passat'a dahi oturmamış fakir var karşınızda. amacım tecrübe dinlemek.

d'ye düşüp aracı gençleştirebilirim. bu da bir fikir. ara ara mondeo'ya göz kırpıyorum zaten. hani çıkmışken e mi olsa diyorum. neden mondeo? kabin içinin rakiplerine nazaran daha sessiz olduğunu farklı kaynaklardan okuyorum, yoksa bildiğimden değil.

dizel/benzin konfor farkını da not alıyorum, araştıracağım. (motor sesinin farklı olduğunu biliyorum, başka etken var mı diye araştıracağım)

şunun da farkındayım, her araba durduğu yerde maliyet. senelik 13-15k'yı göğüslüyoruz. 20-25k'ya kadar da yolu var. ondan biraz açılmak niyetindeyim.
0
🌸esmer
(08.06.21)
Ben araba alırken yurtdışında bunlari çok düşündüm, hep Türkiye'de denir "ya sifir onu alacagina 5-6 yillik bmw/mercedes al" falan diye.

Sonra arastirinca bunun kumar oldugunu gördüm.
Bir kere kaçıncı sahibi olacaksiniz belirsiz (ilani açamıyorum yurtdisi diye) ama bmw alanlar onu genelde "aman sorun cikarmaz, sagdan yavaş giderim" diye almiyor.
Ikinci olarak luks alman arabasi malesef sorunsuzluk olarak baya kötü. Istediginiz yere bakin kimse size lüks ikinci el alman arabasi alın onermez (yabanci forumlar, reddit vs). Bu arabalar uzun yillar kullanmak icin değil lüks/marka satmak icin yapiliyor. Bmwnin umrunda bile değil 300bin km binmeniz. Malesef belli süreden sonra sorunu da fazla ve pahalı.

300binde bmwyi ancak şöyle alirdim;
-kendim araba tamirinden anlarsam ve ufak tefek işleri kendim halledersem

-tanidik ve güvenilir tamirci varsa

-harcayacak param varsa

Anten'in önerilerine katiliyorum.

Ben olsam almam. 300binde dizel hele hic almam. Ama alirsaniz bize deneyimlerinizi birinci elden yazsaniz mutlu olurum :)
0
logisticsmanager
(08.06.21)
200k üstü km tanıdıktan olmadığı sürece alınmaz bayi falan hiç bulaşma.

aracın cidden canına okuyorlar çünkü.
0
duyurukullanıcısı
(08.06.21)
(git:www.sahibinden.com )

birde buna bak hocam. vosvoscu değilim ama bu arabaya aklım kayıyor arada.
11 yaşındaki 5.20den daha iyi bence.
0
scudman1
(08.06.21)
değerli fikirleriniz için tek tek teşekkür ederim dostlar, inanın her bir cümleniz kafamda 10 tane düşünceye yol açıyor.

sanırım başta örnek link olarak "bmw" vermem hatalı oldu. apaçi imajı dolayısıyla. baştan soruyu şöyle sorsaydım belki daha iyi olurdu.

"d ve e segment sınırlarında kalmak koşuluyla, 220-230 bin tl dolaylarında bir araç almak istiyorum. 1. ve en önemli kriterimiz kabin içi sessizlik ve konfor. araçların hepsi zaten geniş, çocukla bineceğim vs. gibi detayları atlıyorum.

hep şu ikilemde kalıyorum, 4-5 yaş daha yaşlı bir e segment mi yoksa 4-5 yaş daha genç bir d segment mi. buna f/p gözüyle bakanlar d diyecektir sanırım ama ben 1 gıdım daha fazla konfor varsa onu seçerim. niye diye sormayın öyle. :)

ne alırdınız ve neden?"

aslında 10-15 yaşında bir e segment araç bana muazzam yük çıkarır mı onu anlamaya çalışıyorum. 8-10 yaş arası d segment araçlar görece daha diri olacaktır tabii. bir çoğunuz bunu seçecektir.

illa alacağım diye bir şey yok. tamahkar bir insanım, boşver piyasa çok bozuk almıyorum dersem 10 sene daha bu takaya binebilirim. dert değil.

fakat alacaksam konfor konusunda ön bilgim olsun istiyorum.
0
🌸esmer
(08.06.21)
(2)

Yemek blogu için lens önerisi

logisticsmanager
SelamlarEsimin blogu icin lens bakıyoruz. Canon 5d mark II var. Bir de ufak canon lens var adini hatirlayamadim.Biz şu an şuna bakıyoruz ama fiyat geçen seneye göre euro olarak bile cok artmis;canon ef 100mm f2.8 l macro is usmBunun gibi onerebileceginiz, mümkünse daha ucuz lens var mi?Yakin cekim y
Selamlar
Esimin blogu icin lens bakıyoruz. Canon 5d mark II var. Bir de ufak canon lens var adini hatirlayamadim.
Biz şu an şuna bakıyoruz ama fiyat geçen seneye göre euro olarak bile cok artmis;
canon ef 100mm f2.8 l macro is usm

Bunun gibi onerebileceginiz, mümkünse daha ucuz lens var mi?
Yakin cekim yapabilmesi önemli.
Yoksa en sonunda bunu alacağız. Genelde cekim tripod ile yapiyor.
0
logisticsmanager
(08.06.21)
Yemek bloglarının kullandığı en önemli lens 50mm. 100mm lens ile ev içerisinde fotoğraf çekmekte inanılmaz zorlanırsınız, odak mesafesi bile ciddi problem yaşatır. 50mm lens fiyat açısından da her markada (Canon dahil) bulabileceğiniz en uygun fiyatlı lens olur.50 mm'niz varsa daha ara bir lens öneririm (Sigma 85 vs gibi) ama kesinlikle 100mm değil...
0
silverleaf
(08.06.21)
bizdeki lens 50'mmymis ama tripod üstüne koyup yakin cekmeye calisinca olmuyor tabi.
Reflex EF 50mm f/1,4 USM

bu 100 mm baya önerilmis bilemedim simdi, ben de anlamıyorum. Esime sordum evet malesef çok yükseğe çıkıp çekmem gerekecek ama herkes bunu oneriyor dedi.
Gene 85 vs icin öneriniz var mi?
Bu arada makinayi da yanlis yazmisim 6d mark ii'ymis.
Bize yakin çekim yapmamizi saglayacak bir lens lazim.
0
🌸logisticsmanager
(08.06.21)
(9)

amazon'a, ikea'ya, koçtaş'a metro'ya makine satabilir miyim?

duyurukullanıcısı
elimde icradan bir tane çöp kovası yapan makine kaldı. kendi çevremde sordum kimse meraklısı değil. tasarımı iskandinav tasarımı güzel, kullanışlı. tam ikea'lık.bir sunum hazırladım bunu büyük firmalara göndersem benden bu makineyi alırlar mı?enjeksiyon kalıbı. hammaddeyi koyuyorsun son ürünü alıyor
elimde icradan bir tane çöp kovası yapan makine kaldı. kendi çevremde sordum kimse meraklısı değil. tasarımı iskandinav tasarımı güzel, kullanışlı. tam ikea'lık.

bir sunum hazırladım bunu büyük firmalara göndersem benden bu makineyi alırlar mı?

enjeksiyon kalıbı. hammaddeyi koyuyorsun son ürünü alıyorsun. ağrısız sızısız.
0
duyurukullanıcısı
(07.06.21)
Direkt o firmalara değil de alt tedarikçilerine belki bir ihtimal. O da atıyorum adam kalıbı kendisi yapsa 20 bin Euro'ya mal edecektir, sen 10 bine satmak istersen o zaman çok düşük de olsa alma ihtimalleri var.
0
himmet dayi
(07.06.21)
Büyük ihtimal bu firmalar almaz. Alt tedarikçi alir. Bu firmalar üretici değil.
0
logisticsmanager
(07.06.21)
alt tedarikçilere göndersem anasını ağlatırlar sanayi'de hemen çakmasını yaptırırlar. olan bizim konsepte olur.

o sebeple biraz daha üst level bir yer arıyorum.

yoksa görüştüm bir kaç firma ile.
0
🌸duyurukullanıcısı
(07.06.21)
Kolayca çakması yaptırılacak bir şeyse zaten anında çakması yaptırılır, yani üst tedarikçiye satıp koruma diye bi durum olmaz. Madem böyle çok süper bir şey ben olsam kendim bunun üzerine bir iş kurup koçtaş, amazon vs'ye satmaya çalışırdım. Belli bi stok üretip götürmen yeterli zaten bir çoğuna.

Burada Ikea sadece farklı galiba, oranın böyle bir şey kabul edeceğini sanmam.
0
roket adam
(07.06.21)
@roket
1000 tane yaptırırsın 10.000euro falan bağlarsın sonra tüm istanbul'u, izmir'i ankara'yı züğürt ağa gibi dolaşırsın stoğu eritmek için.
ona harcıyacak zaten enerjim yok. tek tek kova satmak vs.
0
🌸duyurukullanıcısı
(07.06.21)
Yok yanlış anladın, sen 1 tane yaptır, koçtaş'a, metro'ya göster, adetli sipariş geldikçe yaptırt sat demek istemiştim. Kapı kapı gezmene gerek olmaz zaten koçtaş beğenirse 10000 taneyi alır direkt, satıldıkça da öder, gibi.
0
roket adam
(07.06.21)
@roket
daha önce koçtaş'a başka bir ürün için gittim. raf parası istiyorlar. o da 10kusd gibi bir şey. sonra bir de pay falan. yine iş uzun yani.
0
🌸duyurukullanıcısı
(07.06.21)
Kendin bir şirket kurup amazon, n11, trendyol, gittigidiyor vs. den satabilirsin.

Ben ürünün sarışıyla uğraşamam diyorsan amazon, hepsiburada ile görüşüp şartlarını sor. Amazonun ürün stok sayısı çok düşük, kendileri satmak için prosedürleri fazla diye düşünüyorum.
0
ofkeyle kalkanin yerine oturan yazar
(07.06.21)
almazlar çünkü ne koçtaş ne de metro ne de ika türkiye bir üretici değil. hiçbir işleyişleri üreticiliğe uygun değil. artı böyle dev firmalar hmmm ne güzel makineymiş, madem makina bulduk. hadi imalata girelim şeklinde kararlar vermezler.


en iyi ihtimal senin bu makineyi çalışır hale getirip üretim yapman. ancak icradan diyorsun makinanın sorunları olabilir, üretimi yavaş veya elektrik tüketimi yüksek olabilir vs. vs. cihazı çalıştırmadan ve ufak bir imalat yapmadan bunları bilemezsin.

bu ufak imalatı da gene metro-koçtaş vs satamazsın. daha ufak marketler belki internet satıcıları gibi yerlerde şansını deneyebilirsin.

koçtaş-metro neden satamazsın konusunda sen zaten yanıtı vermişsin. raf parası, aşırı uzun vadeler, bir sürü malı perte çıkarıp masrafını sana yıkmaları, aşırı dip fiyatlarla mal almaları gibi sorunlar var.

başka bir seçenek de bu makinayı uluslararası ikinci el makina pazarlarından birinde yurtdışına satmak olabilir.
0
orpheus
(07.06.21)
(5)

honda jazz e:hev (2021) hakkında ne düşünüyorsunuz?

avianthem
2021 model sıfır honda jazz e:hev almak istiyoruz elimizdeki iki aracı satıp.10 hava yastıklı, kör nokta uyarısından adaptif cruise control'üne, çarpışma engellemesinden şerit takip sistemine, kablosuz carplay'inden geniş iç hacmine, ergonomikliğinden pratikliğine epey beğendik aracı (ki honda'ya aş
2021 model sıfır honda jazz e:hev almak istiyoruz elimizdeki iki aracı satıp.

10 hava yastıklı, kör nokta uyarısından adaptif cruise control'üne, çarpışma engellemesinden şerit takip sistemine, kablosuz carplay'inden geniş iç hacmine, ergonomikliğinden pratikliğine epey beğendik aracı (ki honda'ya aşinayız). fiyatı biraz yüksek olsa da hibrit olduğundan çok da ekonomik (40 litrelik depoyla 900-1000km gittiği söyleniyor), bir şekilde kompanse eder uzun vadede diye umuyoruz.

bunları yazmamın sebebi reklam yapmak değil, "310 bin ona vereceğine 28 yaşında mercedes var onu al." ya da "o paraya polo var olmadı biraz daha ver golf al." vb. yorumlar gelmesin diye yazıyorum. 5 yıldır 2013 model honda civic hb kullanıyorum (satacağımız araçlardan biri), bugüne kadar çıkardığı tek sorun sağ ön farın ampulünün patlaması oldu. almanın dsg'siyle, turbosuyla, osuyla busuyla uğraşacak durumda değilim, ki b segmenti alman arabalar kuş yuvası kadar (diğer aracımız da 2016 model polo, dsg'sine bir şey olacak diye diken üstünde kullanıyoruz). çoluk var çocuk var, euro ncap'ten 5 yıldız almış güvenli ve sorunsuz (olacağına inandığımız) bir japon araç tam da aradığımız şey şu esnada.

asıl soracağım soru şu: son zamanlarda araçların showroom'larda kalmadığı, galerilerin bu araçları alıp fahiş fiyata sattığı yönünde. jazz'da da böyle bir sıkıntı yaşanır mı? temmuz-ağustos gibi alabileceğiz ve araçsız kalma lüksümüz yok kısa süreliğine de olsa. gördüğüm kadarıyla pek popüler bir araç değil, ki yeni model fiyatından dolayı jazz hayranlarının bile "yok artık." dediği bir model oldu. aracı en az 10 yıl kullanmayı düşündüğümüzden tek merak ettiğim konu bu.

bu konular hakkında bilgili biri aydınlatabilir mi? stok sıkıntısı yaşanır mı, yaşanırsa ne kadar sürer, süreç tam olarak nasıl işler vs. bilgi verebilirseniz çok sevinirim.

teşekkürler şimdiden.
0
avianthem
(06.06.21)
aracın kaporasını vermeden elinizdeki araçları satmayın derim. belki çok saçma geliyor ama ben yapmadım ve aylarca arabasız kaldım. sıkıntı çektim.
dünya çapında olan yarı iletken sıkıntısı nedeniyle arabaların üretiminde bile sıkıntılar olduğu/olabileceği söyleniyor. stok sıkıntısı yaşanma ihtimali var yani.
www.nytimes.com
0
sutlu nescafe
(06.06.21)
valla konuyu bilmiyorum ama başka şeyler yazmaya geldim. arıza kısmı diğer hondalar gibi sorunsuz olmayabilir sonuçta hibrit bir araç uzun vadede açacağı masrafları kestirmek zor oluyor malum 10 yıl kullanmayı düşünüyormuşsunuz. Yani bataryaların cortlayacağı neredeyse kesin 10 yılda aklınızda bulunsun diye söylüyorum
0
milletin efendisi olmaya gelen adam
(07.06.21)
malesef cip sorunu yakinda cozulmez bu sebepten bence de arabalari satip hemen aliriz gibi dusunmeyin, oyle olmayabilir. bu cip durumundan etkilenmeyen sektor yok. ford custom arac yaparsaniz 2022 tarihi veriyor misal.
bu arada oldukca guzel arac. eger sarj konusu sikinti degilse sizi rahatca goturur. kafaniz rahat olsun. yalniz tuketim olayini iyice bir arastirin, onun oyle tam soylenen kadar dusuk olmadigini falan okumustum. reddit'te whatcarshouldibuy'a sorarsaniz cok guzel cevaplar alabilirsiniz.
0
logisticsmanager
(07.06.21)
Honda Jazz'ın kullandığınız modeli, yaklaşık 20-30 yıldır geliştirilen oldukça eski, antika diyebileceğimiz teknolojilere sahip, bu teknolojiler zaman içerisinde iyileştirilmiş, sağlamlığı artırılmış, arıza oranları düşürülmüş.

Alacağınız model ise hem popüler değil, hem ilk jenerasyon, hem de takdir edersin ki marjinal değişiklikler içeriyor. Ben olsam riskli olacak bu yatırımı yapmazdım, araç bayiye gelmeden de kesinlikle aracımı falan satmazdım zira bu tarz az satılan araçlarda temin süresi çok uzun olabiliyor, tr'de çok az satacağı için stoğa geleceğini sanmam size özel sipariş yapacaklardır.
0
roket adam
(07.06.21)
Jazz her zaman b segmentinin polo ile birlikte en pahalı arabası oluyordu ama vergi oranları nedeniyle iyice uçtu fiyatı. Önerim, %50 vergi dilimine giren yani fiyatı 231.500'den düşük olan bir b hatchback bulmaya çalışın. Araya gereksiz 50.000 ötv ödememiş olursunuz. Liste fiyatı 231.500 olmasına gerek yok, liste fiyatı 290.000 olanlarda dahi indirim yakalayabilirsiniz.

Peugeot 208 olabilir, geniş isterseniz crossover olarak c3 aircross ya da seat arona olabilir.
0
signore
(07.06.21)
(13)

türkiye'de neden yabancı okullar var?

ardt
türkiye'de (aslında sanırım sadece istanbul'da) amerikan okulları var mı bilmiyorum ama bir sürü alman ve fransız liseleri var (en çok da fransız, sürüyle).bu okullar dini misyonerlik okulları mı? öyleyse, misyonerliği bırakmak zorunda kaldıktan sonra neden varlıklarına devam etmişler?bunların varol
türkiye'de (aslında sanırım sadece istanbul'da) amerikan okulları var mı bilmiyorum ama bir sürü alman ve fransız liseleri var (en çok da fransız, sürüyle).

bu okullar dini misyonerlik okulları mı? öyleyse, misyonerliği bırakmak zorunda kaldıktan sonra neden varlıklarına devam etmişler?

bunların varolma sebebi osmanlı'nın bir zamanlar sömürgemsi bir devlet olmasından mı kaynaklanıyor? öyleyse, bu okulların ülkemizde bulunması bizim için bir utanç kaynağı değil mi?

sorumsu bir cümle: herhalde almanya, fransa, ispanya gibi yerlerde başka ülkelerin okulları bulunmuyordur?
0
ardt
(06.06.21)
Pek çok ülkenin pek çok ülkede okulları var.

Evet misyonerlik amacı var ancak utanç kaynağı da değil.

Bu ülkenin en eski Amerikan okullarından biri Tarsus’ta.

Bunlar üşkenin zenginliği olarak görülmeli. Şunu da kabul etmek gerekiyor bu ülkede cidd bir entelektüel baskınlığı var kolej mezunlarının. Bu da kötü demek değil.

Türkiye’nin de başka ülkelerde okulları var aynı şekilde.

Ayrıca bizimkiler de misyoner okulları.
0
tessera
(06.06.21)
@tessera: "Pek çok ülkenin pek çok ülkede okulları var."

gelişmiş ülkelerin, gelişmiş ülkelerde okulları var mı?

milliyetçi bir insan değilim ama bir fransız lisesinde, fransa'nın kültürünü ve değerlerini, önemli kişiliklerini bizim türk çocuklara öğretmek bana oldukça saçma geliyor. sanki biz medeniyet görmemişiz de fransızlar bizi medeniyetle tanıştırıyormuş gibi geliyor.
0
🌸ardt
(06.06.21)
saçma geliyorsa gönderme çocuğunu o okula, öğrenmesin? ben almanca okudum okulu ss subayı olmadım.
0
nahtoderfahrung
(06.06.21)
tessera +1

Hollanda ve Almanya'da Amerikan okulları var örneğin. Google'da bulabilirsiniz detaylarını.
0
fotrsapka
(06.06.21)
Gelismis ulkelerde de var.
Los angeles'ta, berlin'de fransiz liseleri var.

Fransa'da yaşadığım şehirde Amerikan lisesi var.
Kısacası tahmininiz yanlış.
0
logisticsmanager
(06.06.21)
fisna.org Kuzey Amerika kıtasındaki Fransız okulları
www.internationalschoolparent.com Birleşik Krallık'taki Fransız liseleri
www.completefrance.com Fransa'daki uluslararası okullar
en.wikipedia.org/wiki/Category:British_international_schools_in_Germany Almanya'daki İngiliz okulları
vesaire vesaire.

Gelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelerde okulları var evet, aşağılık kompleksi yapılacak bir mevzu değil.

Edit: Wiki linki tuhaf çıktı, alternatif olarak Almanya'daki uluslararası okullar linki:
www.expatica.com
0
kobuzchu kiz
(06.06.21)
Hemen hemen her yerde italyan fransız okulları var.

Mesela diplomatlar ve benzeri işlerdeki insanlar çocuklarını fransız okullarına yollar. Neden derseniz birkaç nedeni var. Birincisi bakalorya veriyorlar ki her yerde lise eğitimi geçerli olsun diye. İkincisi her ülkede o eğitim aynı seviyede ya da yakın seviyede. Ülke değiştirmek zorunda kaldıklarında çocuklarınon problem yaşamasını önlüyor. Tabi bi de uluslar arası ilişkiler dünyasında fransızca değerli bir dil, statü gibi biraz da.

Her ülkenin her yerde yok ama çoğu gelişmiş ülkenin çok fazla yerde var.
0
tessera
(06.06.21)
Fransizlar cok eski.
misyonerlik amacli acilmistir italyadan fransaya falan gecmistir.
Misyonerlik deyince osmanliyi batirmak icin degil kendi aralarindaki kavgadan da dolayi var. Papayla falan kavgalari barismalari vs.. cok degisik tarihleri vardir.
Bundan cikanlar turkcu falan olur fransizlardan nefret eder.
Mezunlardan cogu elci konsolos falan olurdu eskiden.

Amerika okullari sonradan acilmis, 1. Dunya savasi oncesi osmaliyi parcalamak icin.
Savastan sonra cogu kapatilmis.

Kalanlar amerikan aski pompalar. Ogrenciler amerikayi cok sever.

Aha bunlar yabanci o zaman dusmandir diye tek potaya koymamak lazim hepsinin amaci kulturu falan farkli.

Zaten kanunlari yonetmelikleri falan ayri, tarih dersini gidip yabanci dilde vermeleri yasak falan.
0
divit
(06.06.21)
Şu anda en iyi eğitimi bu okullar veriyor. Adam devşirme kısmı bence de var. Aileler genellikle de yurt dışına gidiş olanağı için çocuklarını gönderiyor.
Rahatsız olan göndermez.
Yerli ve milli okullarımız var ne de olsa.
0
pro9it9is9
(06.06.21)
Bu arada eski derken gercekten eski, istanbul'un fethinden daha once acmislar okulu.
0
divit
(06.06.21)
Türkiye'nin de yurt dışında okulları var. Hatta kurulduğu zaman cumhurbaskani ziyaret ediyor. Umarım Türkiye'ye de başka ülkelerin iyi okulları gelir, Türkiye de iyi okullar açar. Örneğin Japonya bir lise açıp iyi bir mühendislik dersi verebilir.
0
howfaristhesky
(06.06.21)
Yabanci okul mezunuyum.
Hic de o ulkenin degerlerini, onemli kisiliklerini, tarihini filan ogrenmedik.
Turk dili ve edebiyati dersimiz vardi, tarih ve cografya da turkceydi ve turk müfredatina goreydi. Milli guvenlik dersimiz de vardi, ordudan emekli birisi geliyordu hatta.

Alman dili ve edebiyati dersimiz vardi, okulun asil diliydi sonucta. orada tabi ki onlarin onemli yazarlarini, edebi donemlerini vs ogrendik, bunda yanlis bir sey gormuyorum.
Matematik, fizik gibi derslerde konular turk mufredatindan farkliydi, o yuzden yurtdisina hazirladiklari bir gercek. Turkiye’de okumayi isteyen öss’ye iyi hazirlayan, son senesinde raporla okula gitmeyecegi yerli ve milli bir okula gitmeli zaten, bu okullar bunun icin yanlis yerler ama mezunlarinin cogu da turkiye’nin en iyi universitelerine girmeyi basarabiliyorlar her seye ragmen.

Gelismis ulkelerin gelismis ulkelerde okullari var, evet.
0
kuehles blondes
(06.06.21)
Okullar kültür emperyalizminin önemli bir parçasıdır. Mesela ispanyollar da esmer, türkler de. Ama ispanyollar bundan gocunmuyor hatta avrupa'da oldukça yakışıklı / güzel bulunurken, türkler kendilerini sarışın ve renkli gözlü yapmak için deliriyor.

Acaba neden?

Batı ülkeleri birbirilerinin sınırları içinde okullar açıyorlar. Almanya fransa'da, fransa amerika'da. Ama bu daha çok kültürel bir dayanışmanın ve ekonomik işbirliklerinin bir parçası. Bir diğer amaç da o ülkede kendi çıkarlarına uyacak insanlar da yetiştirmek. ATıyorum abd'deki fransız şirketlerinin ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştirmek de bu okulların misyonu. Tabii yine kendi içlerinde ufak istihbarat faaliyetleri de yürütüyorlardır bu okulları paravan olarak kullanarak.

Ama dediğim gibi batı ülkelerinin birbirleri içinde okul açması daha çok kültürel dayanışmanın bir parçası.

Asıl mevzu, batı ülkelerinin gelişmekte olan ülkelerde açtıkları okullar. Özellikle 18-20 yüzyılda bu okulların bir çoğu misyonerlik ve emperyalist faaliyetler için kuruldu.

Bu tarz faaliyetlere yumuşak güç denir. Elbette kimse gelip de öğrencilere hadi ülkenizden nefret edin demiyor. Tam tersine, okulu kuran ülke kendi değerlerini sevdirmeye ve sempati toplama gayretinde oluyor. Kitle iletişim kuramlarında fikir ekme gibi bir teori vardır. Muazzam bir yöntemdir. Sempati toplayarak, telkinlerle ya da farklı tekniklerle insanların bir fikri benimsemesini sağlarsınız. Örneğin batı medeniyetinin üstünlüğünü orta okul çağında aldığınız çocuklar üniversiteye gelene kadar tatlı tatlı benimsetebilirsiniz. Burada bahsettiğim teknik ya da ekonomik üstünlük değil.

Mesela Osmanlı'nın son dönemlerinde, cumhuriyet döneminin neredeyse tamamında batılı insan tipi epey yüceltilmiştir. İnsanlar bir alman, fransız, ingiliz karşısında kendini daha yetersiz hissediyor. Güzellik algımız bile böyle şekillenmiş. Ülkenin yarısının sarışın renkli gözlü olmak istemesi tuhaf değil mi? Yukarıda bahsettiğim gibi, ispanyollar bizimle benzer fiziksel özelliklere sahip olmalarına rağmen bundan gocunmuyorlar. Çünkü bizim kadar kültürel emperyalizme maruz kalmadılar.

Bunda osmanlı entelektüellerinin ve ilk dönem cumhuriyet entelektüellerinin önemli bölümünün dönemin yabancı okullarında okumuş olmasının etkisi büyük bence. 1. dünya savaşı'ndan sonra ülkedeki tüm gazetecilerin, yazarların, bürokratların okudukları lisenin bağlı olduğu ülkenin mandasına girmeyi savunması tesadüf olmasa gerek.

Dediğim gibi kimse bu insanlara gidip de "bizim için çalışın" demiyor. Ama propaganda öyle güçlü bir silah ki, insanlar farkında olmadan kendilerine dayatılan düşünceyi büyük bir istekle kendi fikirleri gibi benimseyebiliyorlar.

Fransız okullarından mezun çok arkadaşım var. Birçoğu farkında olmadan fransızlara benzemeye çalışıyor. "parissienne" görünmeye çalışıyorlar. Tarif etmesi çok garip bir psikoloji bu. ama ne demek istediğimi anlatabildiğimi sanıyorum. Sürekli "ben fransız kültürüyle büyüdüm" imasında bulunuyor çünkü o kültürü daha üstün görüyor bilinçaltında. gibi gibi...

Ha türkiye de bunu yapıyor farklı ülkelerde okullar açarak elbette. JAponlar da... Ama batı medeniyeti daha yayılmacı bir politika izlediği için bu daha ilginç noktalara varabiliyor.

Bu arada "yeni kültürler tanımaktan ne çıkar" algısı da gelişmekte olan ülkelere öğretilen bir tavır. Elbette yeni kültürlere açık olmak çok değerli. Ama siz fransa'da
müfredatının türkler tarafından belirlendiği, türk kültürünün baskın olduğu bir okul açabilir misiniz bir düşünün:) Bir türk olarak okul açabilirsiniz. Ama türk kültürünün baskın olduğu bir okul fransa'da türkiye'deki fransız okullarından daha fazla baskı görür.

Şu bir gerçek ki, milliyetçiliğin ve patriotismin modası geçti anlayışı sadece nedense gelişmekte olan ülkelerde oldukça yaygın. Batı medeniyeti kendi sınırları içinde son derece patritotic, milliyetçi ve muhafazakar olabiliyor. Yabancı dil öğrenmek için bizim kadar gereksinim duymuyorlar mesela.
0
anten
(07.06.21)
(7)

İdeal sağlık sistemi diye bir şey var mı?

vatanperver
Birkaç ana problem var konuyla ilgili: 1) ücretsiz olmalı mı? bedava olunca suistimal edilebilir.2) doktor risk alabilmeli mi? başım ağrıyor diyene 1000 tane test yapmalı mı? belki adamda beyin kanseri var, milyonda bir ihtimal.3) tedavisi milyonlarca dolar olan hastalıklar ne olmalı? devlet vergile
Birkaç ana problem var konuyla ilgili:

1) ücretsiz olmalı mı? bedava olunca suistimal edilebilir.

2) doktor risk alabilmeli mi? başım ağrıyor diyene 1000 tane test yapmalı mı? belki adamda beyin kanseri var, milyonda bir ihtimal.

3) tedavisi milyonlarca dolar olan hastalıklar ne olmalı? devlet vergilerin önemli bir kısmını buna mı ayırmalı?

4) kendine bakmayana devlet bakmalı mı? örneğin diş bakımı yapılmazsa, pahalı bir tedavi olan diş implantı gerekebilir.

Dünyada bunları dengeli biçimde çözebilmiş bir ülke var mı?
0
vatanperver
(06.06.21)
Eğer bu sorduğun soruların başında vatandaş vergi veriyor ise hepsine ücretsiz olmalı.
Vermiyor ise hayır.
0
paramolacak
(06.06.21)
1) Vergi veriyorsan çoğu şey onun karşılığında ücretsiz olmalı. Ama çoğu Avrupa ülkesi tam da bu yüzden "aylarca sıra bekliyorsun" diyor. Türkiyedeki gibi devlet + özel hibrit çözümler daha iyi bence.

3) O hastalıklara para ayırdığı için diğer şeyler şaşıyorsa sıkıntı. Denge bulunmalı bence.

4) Kendine bakmak ne demek? Mesela ülkede alım gücü çok düşük, herkes işlenmiş et almak durumunda, bunun sonucunda yaşlılığında kanser olacak belki de. Bunu insan kendine mi yaptı yoksa devletin etkisi de var mı? Fakir bırakıldığı için mi zorunda kaldı?

Dümdüz dişini fırçalamadığı için dişi çürüdü gibi mantık yürütsek o bile doğru değil. Kimi genetik olarak daha yatkın oluyor, kimi hiç bakım yapmasa da çürümüyor. Zaten genel sağlık sistemleri iki tarafı da koruyan orta yolcu sistemler oluyor işte.

Bildiğim kadarıyla artık hasta olduktan sonra değil, tam tersi hasta olmaması için yapılan şeyler öne çıkarılıyor. (bkz: önleyici sağlık hizmetleri)
Mesela devlet sağlık sistemini geliştirmek yerine, stresi azaltıp insanları spora ve daha sağlıklı beslenmeye yönlendirse daha iyi sonuçlar alınacak belki de.
0
nhk ni youkosu
(06.06.21)
Hollanda fena degil.

Aile hekimi isini iyi oturtmuslar doktor ustune titriyor, evine mektup atiyor yarin ac gel tahlil yapicam diye.
Devamli takip ediyor senin hastaligini. Bizdeki gibi aile hekimi pesinde kosmuyorsun.
Ben kendi doktorumu 1 kere denk getirip muayene olamadim. Ne zaman gitsem cikmis oluyor, oradaki doktorlar da trip atiyor.

Sana para veriyorlar spor salonuna git diye, ya da salon devletin tam bilmiyorum. Bi sekilde sporu zorluyor ev kadinlarina falan. Boylece hastaligi onluyor.

Dis olayi zaten rutin sanirim, emin degilim de duzenli gidiyorlar diye biliyorum.

Ayni doktor 3 nesil aileye baktigi icin her seylerini biliyor.

Ama orada da uzman doktor olayi cok zor, cat diye gidemiyorsun bu yuzden hastaneler bos.
Gitsen de cozemiyorlar.


Sigortan yoksa hayvani masraf cikartiyorlar. Mecburen sigorta yaptiriyor herkes.

Yaslaninca patliyor sistem.
Bu yuzden olene kadar calisman lazim, mezarda emekli oluyorsun.
0
divit
(06.06.21)
İnsan en başta tedavi olmayı değil hasta olmamayı bilmeli. Hasta olanın sağlığa ihtiyacı vardır ve belli bir düzeyde bu harcama gerektirir. Genel olarak Devletin her hastaya ücretsiz bakması şu zamanda zor görünüyor. Öncelikle sağlık giderleri, ilaçlar ve ekipmanları tamamen yerli olmalı.

Hasta ve devlet arasında işleyişi sağlayan doktorla diğer ara kurumlara kadar yeniden yapılandırılmalı. Tamamen her şey ücretsiz olmasa da maliyet/fiyat düşürülebilir.

Osmanlı ve Selçuklu zmaanında parası olmayan hastaya ücretsiz yardımda bulunulur ve dönüşü için yol parası dahi verilirmiş. Bu bakımdan eskilerden ama asla değerini yitirmeyen geçmişimizde öğreneceğimiz çok şey var.

Senen 90lara gelindiğinde ise hastane ölen masraflar karşılanmadığı için rehin kalabiliyordu. Hasta ziyareti mi ? O da "ücretliydi"
Trafik kazasından sonra acı içinde kıvranan, konuşamaz haldeki yerdeki yaralıya müdahale için ambulansla gelen sağlık görevlisinin ilk sorusu "sigortan var mı? " ydı
Doğum yapan anneye, çocuğun öldü diyerek evine gönderilmesi çocuğun başka ailelere verilmesi. neredeyse her ameliyattan sonra hastanın vücudu içinde unutulan gazlı bez ve makaslar, gizli kamera görüntülerinde ispatlı olarak doktorun hastasından ameliyat için bıçak parası istemesi, daha neler neler.. akşam haberlerinin değişmezleriydi.
Kısacası insan odaklı tedavi anlayışına sahip doktor ve böyle doktorların yetişmesini sağlayan bir sağlık sistemi anlayışı/müfredatı gerekiyor. Tabi o da temelde manevi değerlerle sağlanabilecek bir şey.

Geçen sene salgın başında aşıların geliştirilmesi bile 2-3 seneye varabilirken açıklamalarda.
Bu pazarda(!) farklı ülkelerden, farklı rakipler ortaya çıkınca 1 senede bir çok ülkeden aşı haberleri gelmeye başladı.
Sağlık anlayışının içinde kapitalizm olduğu sürece insanlar sağlığına kavuşmaz.

3. Soruya cevap tedavi yüksek tutarlı hastalıklar için geçmiş kaynaklar sıkı bir araştırılmalı.
Ve dışarıdan tedavi değil kendi kültürümüze, toprağa ve doğal kaynaklara bağlı bir tedavi anlayışı geliştirilmeli.
O zaman hastaneleri arttırmak yerine tedavi olan insanları arttırmanın önemi daha çok anlaşılır.
0
Erva
(06.06.21)
1) ücretsiz değil zaten. öyle ya da böyle birileri ödüyor. olay kimin ödeyeceği. sigorta herkese zorunlu olursa türkiye'deki gibi, olan ücretli çalışan ya da geliri çok aşırı uçlarda olmayan orta sınıfa oluyor. gibi gibi

2)sevk zinciri bundan ötürü var. uzman doktora aylar sonra görünebilmek anlamına gelse de, doğrusu daha çok bu.

3)sma en güncel örnek. evlilikte eşlere test yapılabilecek bir hastalık. hepatit falan gibi zorunlu tutulabilir. diğerleri de vergiler arasında önemli kısım değildir, virgülden sonraki basamak falan olur anca.

4)kendine bakmayı kolaylaştırmak gerek.

dengeli çözebilen ülke... yok heralde.
0
heeresgruppe
(06.06.21)
Bunu tam çözebilen bir ülke yok bence. Ki zaten çok zor bir denklem. Ben kendi deneyimimden soyleyecegim;
1) ucretsiz saglik diye bir olay yok. Biri her sekilde ödüyor. Türkiye'de sağlık ücretsiz değil. Ek olarak sürekli devlet hastanesi kullanıp ilerlemeye kalkarsaniz Türkiye'de de deli bir sıra var. Isteyen denesin uzman doktor randevusu. Fransa'da da bu var, isleyis; aile hekimi kontrol edip sevk ediyor. Uzmanlarda sıra var. Suistimal edilebildigini sanmıyorum.

2-sevk zinciri. Onun dışında bu risk olayi cok kolay cozulebilecek bir şey degil. Gecen bir yerde gördüm, doktor parmağında birşey yok demis. Bu da inanmıyorum, eğer kirik cikarsa dava edebilir miyim diyordu. Maalesef zor yani bunlarla ugrasmak.

3- sma'dan bahsediyorsaniz test ile anlasilabilecek birşey ama test en son baktigimda ciddi pahaliydi (10bin lira diyordu özel). Bunu devlet karsilamaz ya da ucuzlatmazsa ödemeli. Ki Avrupa'da bazi ulkelerde ödüyorlar milyon euroluk tedaviyi (Fransa'da gene doktorlar onay verirse zolgensma ödeniyor.)

4-ucu acik. Türkiye gibi siyasal islam ülkelerine alkol sigara icen kendine bakmaz odemiyoruz derler. Kendine bakmak tabiki önemli ama onun için de sağlıklı ürünleri daha ucuz yapmalisin, insanlari spora teşvik etmelisin vs. Türkiye'de saglikli besin cok pahali, çoğu ekmek ve karbonhidrat ile besleniyor. Spor salonu pahali ama spor hobisi daha da pahalı. Yasadigim yerde herkes haftasonu doga yürüyüşü, daga tırmanış, göle gitmede falan. Etrafimda kilolu insan yok resmen.

Ama bunu tam çözebilen ülke yok.
0
logisticsmanager
(06.06.21)
Olay eğitimle de alakalı. Eğitimli insan daha az hasta oluyor. Öncelikle bilinçli oluyor. Çocuğu ağlamasın diye önüne cips, meyve suyu dayanıyor. Bu durum maddi gelirden alakasız, eğitimle ilgili. Ikinci olarak eğitimli kişi insan vücudunu tanıyor. Akcigerle karaciğeri çok yakın sanan çok insan var. Örneğin geçen hepatit aşısının covid'e iyi gelecegini sanan insanlar duydum. Çünkü hepatit karacigerdeymis, covid akciğere gidiyormuş, ikisi de ciğer olduğundan hepatit aşısı akciğere iyi gelirmiş. Durum eğitimsiz insanlarda bu şekilde. Sonra antibiyotik kullanımı gelişmiş ülkelerde çok az. Diğer ülkelerde aspirin gibi alıyorlar..
0
howfaristhesky
(06.06.21)
(6)

Baba için klasik saat önerisi

Bakkalmühendisi
Selam dostlar, başlıkta görüldüğü üzere babama doğum günü için saat alacağım fakat pek anlamıyorum. Tarz olarak klasik saatler sever kendileri önerileriniz varsa alırım. Bütçe ortalama 5000 ve biraz daha yukarı çıkabilirim. teşekkürler şimdiden
Selam dostlar, başlıkta görüldüğü üzere babama doğum günü için saat alacağım fakat pek anlamıyorum. Tarz olarak klasik saatler sever kendileri önerileriniz varsa alırım.
Bütçe ortalama 5000 ve biraz daha yukarı çıkabilirim. teşekkürler şimdiden
0
Bakkalmühendisi
(05.06.21)
Seiko 5
Orient Bambino
Tissot Heritage Visidate
Hamilton H32451581 vb.
Steinhart Ocean
0
Başkalaşım
(05.06.21)
5000+ bütçeye Seiko 5 olmaz. Olacaksa Seiko Presage olur. Arada dünya kalite farkı var. Seiko Presage ya da Orient Star derim ben. İsviçre dersen Victorinox olabilir.

Ek: Lütfen dünya para verdiğiniz saat don gömlek markası olmasın.
0
prole
(06.06.21)
Hamilton intra-matic
0
scholes
(06.06.21)
Seiko 5
0
komando kani var bende
(06.06.21)
yukari cikabilirsen kesinlikle vacheron constantin. tam peder saati uretiyor adamlar.
0
nibba
(06.06.21)
Prole +1
O bütçeye çok güzel seiko presage'lar var. Seiko 5 o bütçe varken çok sönük kalir.

Tissot da olabilir.
Ve evet; o paraya kesinlikle saat markasi alin, don gömlek üreten adamlardan değil.
0
logisticsmanager
(06.06.21)
(14)

Müzeler hakkında ne düşünüyorsunuz ?

phiphi
Akşam akşam internette gezinirken aklıma geldi, 2 sene önce italya'ya gitmiş ve roma, floransa , venedik, napoli , verona gibi şehirleri gezmiştik. Gezimiz roma'dan başladığı için önce 3-4 müzedir, tarihi eserdir vs gezdik ( isimlerini çok hatırlamıyorum ) ama beni sonra aşırı şekilde baymıştı. Mese
Akşam akşam internette gezinirken aklıma geldi, 2 sene önce italya'ya gitmiş ve roma, floransa , venedik, napoli , verona gibi şehirleri gezmiştik. Gezimiz roma'dan başladığı için önce 3-4 müzedir, tarihi eserdir vs gezdik ( isimlerini çok hatırlamıyorum ) ama beni sonra aşırı şekilde baymıştı. Mesela vatikan'ın müzesini gezdiğimde ekstra para verilip içeri girilen kısma girdim oradaki eserlere bakıyorum falan ama hiç ilgimi çekmiyor. Belki anlatan birisi olmadığı içindir tabi ama ilgimi çekmiyor yani elimde değil. Aziz petrus bazilikası, pantheon vs müthiş yapılar büyülü falan içine girince ' wow ' oldum ama eser bakımından söylüyorum.

Onun haricinde floransa'da dünyaca ünlü 2-3 müzeyi falan da gezdik mi gezmedik mi hayal meyal hatırlıyorum tamamen. Davut'un olduğu müzeye girmedik, dolayısıyla davutu'da görmedik mesela. Tamam bu belki abartıydı ama, internetten bakınca falan öyle yine çok ilgimi çekmiyor. Görsem öyle 1-2 dkmı ayırır bakarım geçerim gibime geliyor. Uffizi'deki o tablolar vs hiç ama hiç ilgimi çekmiyor mesela girip bakmadım bile.

Onun haricinde 3 ay londra'da bulundum, ki müzeler ingiltere'de ücretsiz olmasına rağmen british museum, national gallery ( önünden kaç kere geçtim hatırlamıyorum ) , london science museum falan hiç ilgimi çekmedi. Yani pandemi de vardı tabi orası ayrı randevu işiyle uğraşamam dedim ama, girip 30 dk dolaşsam patlarım sanırım sıkıntıdan. Greenwich'i gezmiştim mesela dünyanın 0 noktasındasın falan filan da yani ee ? Yine öyle yanımdakileri ayıp olmasın diye ilgileniyormuş gibi yaptım. Bunun haricinde açık havada gezmek, sokak turu veya doğal güzellikler vs daha çok ilgimi çekiyor.

Etrafımda çok samimi olduğum tüm arkadaşlarım da benimle aynı düşünüyor. Parise gidip louvre'u gezmeyen var mesela. Adamın ilgisini çekmiyor.

Sözün özü, sorun bende mi ya ? Harbiden kasıyorum kendimi ulan dur diyorum bişeyleri kaçırıyorum diye de yok yani olmuyor. Bana öyle geliyor ki gerçekten oraya gidenlerin %80i sanki paylaşmak, 1-2 story post çıksın diye gidiyor. Gerçekten ilgisini çeken kısım %10-15i geçmez gibi. Sizce, sizde durum nasıl ?
0
phiphi
(05.06.21)
İlgi meselesi bence. Hayatta en çok sevdiğim şeylerden biridir müze gezmek, antik şehir gezmek.
Ama ilgi alanlarimla alakalı biraz da. Tarih sevmiyorsan, geleceğe dönük insansan vs. Müze sevmemen de doğal.
Zorlamaya gerek yok yani doğa gezin onun yerine :)
0
Benyinegulerim
(05.06.21)
müze var müze var. mesela amsterdam'daki van gogh müzesi bana biraz bayık gelmişti, çünkü modern sanatla falan alakam yok. ama stuttgart'taki mercedes benz müzesi hayatımda gittiğim en güzel aktivitelerden biriydi, yarım günden fazla kalmışımdır içeride. ilgi meselesi yani. tüm müzeler hoşuna gidecek diye bir şey yok, sorun sende değil diye düşünüyorum.
0
roket adam
(05.06.21)
Ben de gittiğim şehirde en önemli 1 belki 2 müzeyi ve özel olarak ilgi duyduğum şeylere dair müzeler varsa onları geziyorum sadece. Mesela Paris’te büyük müzelerden sadece Louvre’a gitmiştim ama çok sevdiğim için Victor Hugo’nun evine de gitmiştim ve bu beni daha çok etkilemişti. Aynı şekilde Prag’da da Kafka Müzesi’nden çok etkilenmiştim. Bu tarz daha spesifik ve ilgi duyduğum şeylere dair bir yerleri gezmeyi daha çok seviyorum büyük müzelerden.

Bahsettiğiniz gibi şehirde park bahçe gezmeyi ya da şehrin sokaklarında yürümeyi daha çok seviyorum galiba ben de. Ama müzeye girince de sıkılmıyorum çünkü büyük ihtimalle ilgimi çekecek şeyler olduğunu bildiğim yerlere giriyorum sadece. Uffizi’yi çok beğenmiştim mesela sizin aksinize. “Müze gezmeliyim” kafasında değilim yani pek ama ilgimi çeken bir şeyler varsa da gayet keyif alıyorum.
0
ms brownstone
(05.06.21)
sanat ve mimarlık tarihi hatta siyasi tarih ile ilgili olmak gerek zevk almak için. hikayesini bildiğiniz olayların objelerini görmek, olayın geçtiği atmosferi solumak duvarlarına dokunmak müthiş bir şey benim için.

ama ilginiz yoksa daha eğlenceli aktivitelere yönelin gezdiğiniz şehirlerde. bilmediğiniz şeylerin müzedeki etiketini okumak çok açmaz. sizin için demiyorum çoğu kişiyi açmaz sıkılır yani.
0
xrated
(05.06.21)
Abi müze öyle random gezilen bir şey değil zaten. Bir konuya ilgin (ve bilgin) olur, o konuyla ilgili müzeye gidersin, hem bi kaç bişey daha öğrenirsin, hem de internetten öğrendiğin şeyleri kanlı canlı görmüş olursun, daha ilginç bir tecrübe olur.

Yani sanat tarihi sevmeyen adam Louvre'a gidip napsın, ne anlasın, ne ifade etsin gördüğü şeyler ona. Louvre hadi çok geniş ve popüler ama özellikle küçük ve odaklı müzeleri gezmenin hiçbir anlamı yok konuya özel bir ilgin yoksa.

Bi de TR'de orta eğitim bok gibi olduğu için Avrupa'da ne olup ne bitmiş kimsenin haberi yok. O yüzden normal yani arkadaşlarının da böyle düşünmesi, haklılar.
0
plutongezegendegilmi
(05.06.21)
Sindire sindire gezmek önemli. Ben bunu şuna benzetiyorum. Bir yerde 100 tane Ferrari, 1 tane Audi görsen Audi'ye burun kıvırırsın ama Ferrari'nin olmadığı bir yerde Audi iyi bir arabadır. Müze de aynı şekilde daha ünlü eserleri görünce geri kalanlar daha sönük kalabilir. Benim gezdiğim müzeler çok büyük ya da önemli değildi ama ilgili olduğum konuların eserlerini incelerken keyif almıştım.
0
dissendium
(05.06.21)
Son paragrafa katılıyorum. Öyle ki bazı müzelerde aptal aptal fotoğraf çeken insanlar yüzünden eserleri göremiyorsun. Zaten google’da milyonlarca fotoğrafını bulabileceğin bir eserin fotoğrafını neden çekerler anlamıyorum. Vatikan’da Pieta heykelini görebilmek için fotoğraf çeken japonlarla kavga etmem gerekmişti.

Heykel mezunuyum.Floransa’da master eğitimi aldım ve David heykelini canlı görmedim öyle söyliyim:) o kadar çok fotoğrafını gördüm, araştırmasını yaptım ki gerçeğini görmek istemedim.

Ayrıca taş toprak sergilenen müzeler var ya bir de onlar da hiç ilgimi çekmiyor. Bilmemkaç yılında bulunmuş bir mağara taşı, ee??

Ama mesela Koç Müzesi çok güzel:)
0
suicides underground
(05.06.21)
@roket adam o da şimdi aklıma geldi, amsterdamda da bir tane bile tarihi yeri gezmemiştik.. vondelpark'da kafayı çekmek daha cazipti mesela öyle de yaptık, ya da şehirde bisiklet turu. büyük keyifti bana göre. hatta ajax maçına gitmiştik o ara yine en keyif aldığım aktivitelerden biriydi. ne anne frank, ne van gogh yani düşünmedik bile.

yalnız o bmw müzesi, mercedes müzesi falan sanırım evet ilgi alakaya göre şeyler benim de çok çok fazla ilgimi çeker.
0
🌸phiphi
(05.06.21)
Ben çok severim müze gezmeyi. Floransa'ya gidip Davut'u görmemeyi düşünemem bile. Once in a life time experience resmen. Hatta böyle minnoş, ufak müzelere ayrıca bayılırım. Böyle dandik kasaba etnografya müzesi olsun mesela, birinin özel müzesi olsun direkt gitmek isterim. Garip nostaljik/romantik bir şeyler hissediyorum müze gezerken. Tanrısal olmayan bir tür huşu hissediyorum, bir tür huzur. Yaşadığımız zamanın öncesinde birilerinin aktüel olarak elinin değdiği bir şeylerle karşılaşmak çok özel bir deneyim bence. Neyse.

Açıkhava müzeleri, antik kentler falan apayrı bir mevzu zaten. Büyülü gibi geliyor bana öyle yerler.

Ama mesele kalabalık olmayan zamanları bulmakta sanırım. Yaşayan insanlar büyüyü bozuyor. Belki sende de öyle bir durum olabilir. Mesele sanatsevmezlik değil insansevmezliktir belki.

Yıllar önce bi şubat ayında Perge'yi ve Aspendos'u gezmiştim mesela, kimse yoktu neredeyse ve aklım gitmişti. Hala unutamıyorum, inanılmaz etkilenmiştim. Ama aynı yerlere atıyorum haziranda falan gitmiş olsaydım bu kadar etkilenir miydim, eminim etkilenmezdim.

Ek: Hayalim The London Dungeon'u ziyaret etmek <3
0
buff
(05.06.21)
Bilmiyorum bazıları ilgimi cekiyor ama genel olarak ilgimi çekmiyor. Esim sevdiği icin her muzeye gidiyoruz ki o da biliyor umursamadigimi ama onun için gittigimi.
Sosyal medyamız zaten yok. Ama onun icin giden coktur eminim.
0
logisticsmanager
(05.06.21)
Valla benim de hiç ilgimi çekmiyor. Ne bileyim gidip bir takım nesneleri görmek ya da o atmosferde bulunmak pek ilgi çekici gelmiyor bana. Yani atıyorum X kişisinin Y zamanında Z yaparken kullandığı şeyi görünce pek bişey değişmiyor benim için. Verdiğim tepki "iyiymiş" tarzında bir tepkiden fazlası olmuyor.

Gerçekten ilgi duyanların oranıyla ilgili bişey söyleyemem doğal olarak ancak story olayı vs dışında bişekil zorunluluk gibi bakan da var. Yani "hazır şuraya gittim bari şurayı da gezeyim" tarzı bir mantıkla gezen de çok.
0
j r r tolkien hayrani
(06.06.21)
@j r r tolkien bende o zorunluluktan var işte. sanki oraya gitmezsem gezimin verimliliği %100 değilde %50-60’da kalcak gibi. özellikle çok çok ünlüyse o müze vs.

o yüzden de sırf görmüş olmak için ilgimi çekmese de girmeye çalışıyorum ama nafile..
0
🌸phiphi
(06.06.21)
Gormus olmak icin gormemek isin anahtari. Ilginiz yoksa paranizi ilginiz olan bir seye harcarsiniz, daha verimli olur.

Mesea ben de ne kadar meshur olursa olsun, “yapmadan dönme!” listesinde olsa da yapmiyorum. Kime gore neye gore yani. Sadece bu gitmeme durumunun bilincli olmasi gerektigini dusunuyorum. Baskalari ne der gitmedigimi ogrenirse diye degil
0
kuehles blondes
(06.06.21)
Görmüş olmak için görmemek +1

Ben mimar/akademisyenim, sanat tarihi ve siyasi tarihe ilgim yüksek. Bununla birlikte doktora da müzeler üzerine. Dolayısıyla yurtdışı gezilerimin önemli bir kısmını müze gezileri ve kenti yaya olarak gezmek oluşturuyor. Eşimin de tarihe, özellikle yakın dönem tarihe ilgisi yüksek, o da bana ayak uyduruyor çoğunlukla ama sanat ilgisini çekmiyor. O yüzden bir noktada ayrılıp, birimiz sanat müzesine, birimiz askeri müzeye gidip sonra tekrar buluşuyoruz mesela :)

Bu noktada önceden bilgi birikimi yoksa araştırarak gitmek, sesli rehber edinmek veya müze rehberi ile gezmek çok fark yaratıyor. Yoksa hiçbir bilginizin olmadığı tabloya dümdüz bakmak elbette bir şey ifade etmez. Mesela Viyana'da çağdaş sanat müzesinde her hafta ücretsiz gerçekleştirilen rehberli tura katılmıştım, muhteşemdi. Ama herkesin "mutlaka görmelisiniz" dediği, Viyana'nın ünlü saraylarının hiçbirinin içine girmedim çünkü ilgimi çekmiyor.

Bununla birlikte müzeler çok çeşitli artık. Hem konu, hem de çalışma yöntemleri bakımından. Dolayısıyla herkese göre bir müze mutlaka oluyor. Doğa tarihi, sanat tarihi gibi konvansiyonel müzelerin yanı sıra müzik müzesi, ne bileyim bilgisayar oyunları müzesi, 90'lar müzesi bile var. Kimi müze uzaktan bakmalı, kimisi daha interaktif.

Dolayısıyla anahtar nokta kendi ilgi alanlarını bilmek ve önden araştırma yapmak. Buna rağmen ilginiz çeken bir şey yoksa o şehirde, o müzelere gitmeseniz de olur. Sizin seyahatiniz, başkalarının nasıl değerlendireceğinize karar vermesine izin vermeyin.
0
gmzo
(06.06.21)
(7)

herkes elektrikli arabaya geçince petrole ne olacak?

ahm1
2030'dan itibaren satılan her iki arabanın bir tanesinin elektrikli, 2040'tan itibaren ise tüm satılan arabaların elektrikli olacağı tahmin ediliyormuş.tabii ki eldeki benzinle çalışan araçların hurdaya çıkması da zaman alacak ama bu tahmine göre 2040'ta benzinle çalışan araçların sayısı bir hayli d
2030'dan itibaren satılan her iki arabanın bir tanesinin elektrikli, 2040'tan itibaren ise tüm satılan arabaların elektrikli olacağı tahmin ediliyormuş.

tabii ki eldeki benzinle çalışan araçların hurdaya çıkması da zaman alacak ama bu tahmine göre 2040'ta benzinle çalışan araçların sayısı bir hayli düşecek demektir.

1) o zaman eldeki petroller ne olacak? petrol rezervleri bulunanlar artık onları çıkartmayacak mı? petrolü bulunan ülkeler, petrol için farklı kullanım alanları mı bulur?

2) ek olarak, bu araçların çıkış noktası "petrol bir gün bitecek, elektrikli araç yapalım" idi değil mi? peki bu kadar elektrik ihtiyacı nasıl karşılanacak? herkes bitcoin'e laf ediyor ama bu araçlar muhtemelen çok daha fazla elektrik tüketecek. bu da gezegenimiz için olumsuz bir durum oluşturmayacak mı?
0
ahm1
(04.06.21)
Petrolün sadece otomobil için kullanıldığını düşünmüyorsunuzdur herhalde. Petrol kavgası petrol olduğu sürece bitmez
0
olaylar olaylar
(04.06.21)
1- Petrol, yalnızca yakıt için kullanılmıyor. Aynı zamanda ilaç, solventler, gübre, pestisit ve plastik gibi birçok kimyasal ürünler için ham madde.

tabi ki talep azalacak ancak petrole bağımlılık her zaman olacaktır.

2- fosil yakıtlar yandığında kirli hava ortaya çıkarıyor. elektrikte böyle bir sorun yok. ayrıca doğal enerji denen yöntem var. rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, çevreyi kirletmeden arabanıza yakıt sağlama oluşacak.
0
trajikomix
(04.06.21)
biliyoruz da, bence kullanımın büyük çoğunluğu otomobiller içindir. yüzde kaçı acaba? böyle bir istatistik olsa vardır. bence %60-70 vardır.
0
🌸ahm1
(04.06.21)
Oran bilmiyorum da petrolu esas yiyenler buyuk araclar. Gemi,ucak vs...
Hele ucaklarin tuketimi hayvani boyutlarda, cozumu de yok.

Bir de elektrik icin butun dunya komur kullaniyor, ilerde de bu degismeyecek. Elektrik uretimini petrole cevirirler.
0
divit
(04.06.21)
Bu sektörün icinde olan biri olarak sunu soyleyebilirim ki altyapı olarak da ciddi bir yatırım var ama evet; su an bütün dunya elektrikli arabaya donse yarin elektrik kalmaz. Toyota ceo'sunun açıklamalari var bu konuda.

Ama 20 sene falan uzun bir zaman. Su son iki senede olan gelişmeleri bile gördükçe olmaz demem hayatta.
Yesil enerji daha artarsa ya da nukleer enerji ki en temizi galiba nükleer enerji: petrol kadar kirletemez.
0
logisticsmanager
(04.06.21)
www.eia.gov

Asıl kullanım alanı neredeyse herşeyin üretimi için bir şekilde kullanılması. Bunun içinde ulaşım dışında yakıt olarak kullanılması ve poliüretan ve benzeri hammade olarak kullanılıp, değerlendirilmesi var.
0
heritage
(04.06.21)
Sorunuza şöyle cevap vereyim, elinizi cebinize sokun ve elinize geçen ilk eşyaya bakın, çıkan her neyse onun içinde, üretiminin herhangi bir aşamasında mutlaka bir petrol yan ürünü var.

Petrol dediğiniz şey çok zengin bir madde, rafinerilerde petrol bir çok işlemden geçirilerek sayısız yan ürün çıkartılıyor, marketten aldığınız poşet bile petrolden üretiliyor.
0
solo
(04.06.21)
(13)

Ticari araç almak?

chicha_v2
Malum araç fiyatları iyice sapıtmış durumda. 200 bin liranın altına da araç kalmayacak çok yakın zamanda. Pekiii ben vw polo alacağım fiyata vw caddy alsam (189 bin tl) ve hususi kullansam ne olur? Araçta 2 litre motor var, tipi de gayet güzel, fiyat desen leziz. Köprüden geçme vs. durumları vardı h
Malum araç fiyatları iyice sapıtmış durumda. 200 bin liranın altına da araç kalmayacak çok yakın zamanda.

Pekiii ben vw polo alacağım fiyata vw caddy alsam (189 bin tl) ve hususi kullansam ne olur? Araçta 2 litre motor var, tipi de gayet güzel, fiyat desen leziz.

Köprüden geçme vs. durumları vardı hatırladığım, bir de yılda bir muayeneye sokmak gerekiyordu sanırım. Bunların dışında boşver ticariyi, üzülürsün diyeceğiniz bir şey var mı ya?

Bir anda çok mantıklı geldi ama bir akıllı ben değilimdir herhalde. Enişte yaftasına falan tamamım, arkaya tuğra bile yapıştırırım dalgasına asfdg
0
chicha_v2
(02.06.21)
mtvde yüksek sanırım.
0
kljgslsdkjsd
(02.06.21)
1.2 polo icin 1200 lira vergi diyor.
2.0 caddy icin 6 bin lira vergi.

Kısacası yillik 4-5 bin lira ekstra masrafi olacak.
0
logisticsmanager
(02.06.21)
Muayeneyi 2 yılda bir değilde her sene yaparım diyorsan, karayolunda 110 ile değilde 88 km hızla giderim diyorsan, uzun yola çıktığımda, karayolları denetim istasyonlarına (kantar) girerim diyorsan gayet de alınabilir.
0
etna
(02.06.21)
Hocam ben peugeot rifter gt aldım. Özellikleri 400 bin liralık arabalarda bile yok. 2019 model 25 bin km'de 225'e mal oldu bana.
Dezavantajları sadece yılda bir muayene gerekiyor, bir de hız limiti otomobile göre 10 km düşük. Ruhsata hususi kullanım olarak geçerse kantara falan girmez. Camlı minivanlar birinci köprüden geçebiliyor. Caddy 2.0 motor olduğundan vergisi çok yüksek ama benim aldığım 1.5 motor olduğu için yıllık 1700 lira vergisi var. Şu ana kadar aldığım en mantıklı karar diyebilirim
0
cowboy
(02.06.21)
mtv yüksekliği ticari olduğu için değil, 2.0 motor olduğu için. 2.0 motor binek de alsan mtv aynı, binek/ticari farkı açısından bunu geçiyorum.

onun dışında ticari var, ticari var. yani bahsettiğin hangisi bilmiyorum ama caddy'nin arka tarafı camlı ve koltuk olanı da ruhsatta kapalı kasa kamyonet diye geçiyor, ama kullanım amacı hususi yazdığı için binekten bir farkı yok. yani köprüden de geçersin, muayenesi de binek gibi olur, kantara da girmezsin. sadece karoseri yapısı farklı bir binek olur.www.log.com.tr

ammaaaa arka tarafı camlı değil de kapalı ise, koltuk yoksa, işte onun yük taşıyan kamyonetten hiçbir farkı yok. köprü kısıtlamasına da, yük kısıtlamasına da, bineğe serbest olup kamyonete yasak olan ne varsa hepsine de takılırsın. www.donanimhaber.com
0
kibritsuyu
(02.06.21)
@kibritsuyu kullanım amacı hususi de yazsa muayene her sene şart.
0
cowboy
(02.06.21)
Camlı ve koltuklu alırım alırsam, evet 2 litre motora çok vergi çıkıyormuş ama Caddy şart değil @cowboy'un dediği gibi Peugeot veya Citroen de olur. Onların da motorları, şanzımanı vs. sorunsuz.
0
🌸chicha_v2
(02.06.21)
toyota proace city'ye de bak bence.
bu arada emin olmamakla birlikte caddynin ruhsatında hususi yazmayabilir. çünkü hususi yazarsa ötvsi 15ten 80e hatta 110a çıkıyor olabilir.
2014 yılında ötv indirimli caddy almayı düşündüğümde hususi araca çeviremez miyiz diye sormuştum. hayır ticari olarak geçiyor demişlerdi.
0
sutlu nescafe
(02.06.21)
hususi oldu mu, o araç 230 bini bulur.
0
mikahakkinen
(02.06.21)
Araç sınıfı ayrı, kullanım amacı ayrı. "Otomobil" ruhsatlı olursa ötv artar, fiyat artar. Diğer türlü araç sınıfı "kamyonet" kullanım amacı da ticari veya hususi olur. Kullanım amacı ötv'yi, mtv'yi etkilemez.
0
cowboy
(02.06.21)
Toyota proace
Peugeot Rifter
Citroen Berlingo
Opel Combo

Bu 4 araç aynı kalıbı kullanıyor. Kasa aynı, sadece ufak tasarım farkları var. İçi de dışı da aynı yani. Ama donanım olarak farklılıklar çok.
0
cowboy
(02.06.21)
şimdi konu karıştı. madem öyle teknik bilgiye gireyim.

otomobilin binek mi, ticari mi olduğu da, % kaç ötv'ye tabi olduğu da, gümrük tarife istatistik pozisyonu cetveli isimli bir tabloya göre belirlenir. bu tablotaki kodlarına göre binek mi, ticari mi, %kaç ötv uygulanacak ayrılır. ruhsatta yazana göre belirlenmez. daha doğrusu, ruhsata da buna göre yazarlar.

drive.google.com

listenin uygun kısmını size kestim. 87.03 kodundakiler binektir, ötv'si yüksektir. 87.04 kodundakiler ticaridir, ötv'si düşüktür, bütün o bineklere serbest olup ticarilere yasak olan kısıtlamalara, muayene şartına vs tabidir.

alacağınız caddy 87.03 ise herhangi bir binekten farkı yoktur, ötv yüksek olduğu için de o dediğiniz fiyata olmaz. 87.04 ise ötv düşük olur, uygun fiyata alırsınız, ama ticari olduğu için sıkıntı çekersiniz.
0
kibritsuyu
(02.06.21)
Abi tek farki hiz limiti ve her sene muayeneye girmesi. Bir de konfor olarak, surus zevki olarak binek arac gibi olmuyor. Bunlara tamamsan mantikli. Sadece 20kmh fark var deme. Ozellikle hiz limiti olayi cok can sikici.
0
Kirmizibavul
(02.06.21)
(16)

Seboreik dermatit

Filinta61
Sakalimin cene kisminda bundan var. Biyik kisminda da bundan var. Momecon diye birnilac var damlatiyorum arada bir. Bir haftavrahat ediyor. Sonra pul pul kepeklenme oluyor. Sonra tekrar tatli tatli kasinmaya basliyor. Boyle devam ediyor. Bundan kurtulan var mi. Kepeklenmeyi ve komple kurtulmayi basa
Sakalimin cene kisminda bundan var. Biyik kisminda da bundan var. Momecon diye birnilac var damlatiyorum arada bir. Bir haftavrahat ediyor. Sonra pul pul kepeklenme oluyor. Sonra tekrar tatli tatli kasinmaya basliyor. Boyle devam ediyor. Bundan kurtulan var mi. Kepeklenmeyi ve komple kurtulmayi basarabilrn var mi.
0
Filinta61
(01.06.21)
benim saçımda var, head and shoulder clinical strength ya da vichy nin dercos diye bir şampuanı var yeşil, bunlarla çok rahatım hangini bulabilirseniz onu deneyin.
0
benaslinda
(01.06.21)
Dostum sorun bagirsaklar. youtube da arastir cozersin
0
tezek
(01.06.21)
travazol krem!
0
levybroo
(01.06.21)
Sac; head and shoulders clinical strength.
Plase olarak t/gel neutrogina
Ikisinde de kepeklenme cok azaldi.

Krem; ds solution

Simdi biraz bakinca cicalfat ürünü redditte çok önerilmiş. Onu da alacagim.

Arada da biyolojik elma sirkesi sürüyorum yüzüme. Sac icin de yapabilirsiniz ama su ile yari yariya gibi yapmak lazim ph dengesini bozmamak icin.
0
logisticsmanager
(01.06.21)
o dediğin kortizonlu bir ilaçmış. Doktorlar çok rahatsız olursan kısa süre kullan diye o tür ilaçlar veriyor ama seboreik dermatit bitmeyen bir şey. Mevsim geçişlerinde artıyor, sonrasında azalıyor.

Ben başta o tür kremler kullanmıştım ama artık çok sallamıyorum şampuan vs. ile halletmeye çalışıyorum.

Neutrogena T/gel bende işe yarıyor mesela. Ama dönem dönem H&S Intensive treatment(clinical strenght), başka markalar vs. dolaşıyorum.
0
nhk ni youkosu
(01.06.21)
head and shoulder clinical strength haftada 3 kere şart
her duşta yüz temizleyici kullanmak şart
duştan sonra kızarık bölgelere bepanten sensiderm şart
bira, yağlı ve baharatlı yemekler, abur cubur vs yasak
dikkat etmezsen zamanla tüm yüzüne yayılır
0
hasmetizm
(01.06.21)
çözümün kremlerde, losyonlarda, şampuanlarda olmadığını, bağırsaklarda olduğunu ve candida diyetiyle buna dur dendiğini yazıyor pek çok insan yabancı kaynaklarda.
sözlükte de değinmiş bi çok kişi.

eksisozluk.com
0
la traviata
(01.06.21)
Bu konuda yıllarca doktorlara gittim, herkes farklı bir şey söyledi, özellikle bir dönem travozol gibi kortizonlu kremleri kullanarak kalıcı deri incelmesi yaratmışım suratımda, kızarıklık epey de yayıldı, rozasea denen bi cilt hastalığı da oluştu, çok çektim yani. Sonuç olarak yağlı, zararlı yiyeceklerden, alkolden, uykusuzluktan uzak durma + aşağıdaki kremler ile konuyu çözmeye yaklaştırdım.

Saç için: www.amazon.com.tr
Yüz için: www.amazon.com.tr

Ama dediğim gibi %100 bir tedavisi yok. İki gece ard arda içip, geç falan yatsam suratım yine kızarıyor, ama normal yaşadığım ve bu kremleri kullandığım sürece işim çözüldü diyebilirim.
0
roket adam
(01.06.21)
head and shoulder clinical strength Ve blue cap
Başka çözüm yok
Kalıcı çözüm hiç yok
0
otopsicocugu
(01.06.21)
Içki yok, bagirsaklar saglam, travozolu gogsumun ortasina ayda bir suruyorum. Orada da var mir miktar. Momeconu da ayda bir sakal bolgesine suruyorum.

Sampuani bir deneyeyim ama sac dokmesi hoş degilmis. Zaten az sac var.

Beslenme hazir degil, evde nispeten yagsiz besleniyirum. Baharat karabiber ve pul biberciyim.

Cevaolar icin tesekkurler.
0
🌸Filinta61
(01.06.21)
Head & Shoulders kullanıyorum ben de yıllardır ama saça çözüm oluyor sadece. Sakala çözüm olmuyor. Onun için m-furo merhem kullanıyorum ama sadece çok kızarınca yüzüm ve rahatsız edince kullanıyorum. Sık kullanılması önerilmiyor hiçbir yerde.
0
himmet dayi
(01.06.21)
Bu illetin tedavisi yok maalesef 20 senedir hayatımda kendileri. Arttığı zamanlarda baskılamak için dermovate pomad ve losyon kullanıyorum. Kortizon maalesef fakat bana tek iyi gelen bu ürün. Bir de ek olarak eskiden zetion sampuan kullanıyordum tek fayda gördüğüm şampuan idi kendileri fakat hammadde sıkıntısından su aralar üretilmiyor.
0
apocalipy
(01.06.21)
Süt ve süt ürünlerini kesince düzeliyor benim. Eşiminde aynı şekilde. Benim yüzümde var onun saçında var.
0
zimbirik
(01.06.21)
Takip için yazıyorum. Geçmiş olsun
0
kisa
(01.06.21)
selamlar,

5 senedir denemediğim hiçbir nane kalmadı. kreme şampuana verdiğim paraya acıyorum. bu duyuruyu görünce tekrar araştırmaya başladım. sabah ve akşam yemekten yarım saat önce 1 bardak suya 1 silme çay kaşığı sodyum bikarbonat/ingiliz karbonatı atıp eritip içme gibi bir öneri buldum. bunu deneyeceğim. bu duyuruya da gelişmeleri yazacağım.

www.youtube.com
0
hemsta
(01.06.21)
Ben 20 senedir çekiyorum bu illeti. Kullanmadığım kortizonlu ilaç, şampuan kalmadı. Kalıcı çözüm malesef yok, head and shoulders clinical strength benim saçı da sakalı da rahatlatıyor, ciddi bir saç dökülmesi de yok.
0
cowboy
(02.06.21)
(12)

Kurumsal Hayata Dair Bazi Sorular - Tecrube Paylasimi

yuzır
Merhabalar, soracagim soru belki cok naif olabilir bilmiyorum, fakat buradaki bu kadar insanin tecrubelerine dayanarak yorumlarini ve deneyimlerini ogrenmek istedim.Kurumsal hayatta yalakalik yapmadan bir yerlere gelmek mumkun degil mi? Surekli gorunur olmak mi gerekiyor bir sekilde? Surekli yaptigi
Merhabalar, soracagim soru belki cok naif olabilir bilmiyorum, fakat buradaki bu kadar insanin tecrubelerine dayanarak yorumlarini ve deneyimlerini ogrenmek istedim.

Kurumsal hayatta yalakalik yapmadan bir yerlere gelmek mumkun degil mi? Surekli gorunur olmak mi gerekiyor bir sekilde? Surekli yaptigimiz her seyi yoneticimizin gozune mi sokmaliyiz mesela? Sadece isimizi iyi yapiyorsak bu yeterli degil mi? Bu Turkiye’de de yurtdisinda da bu sekilde mi?

Ben karakter geregi boyle biri degilim ve eger genel bakis acisi bu ise yoneticilerin vs bu benim hicbir zaman isimi duzgun yaparak bir yere gelemeyecegimi gosteriyor. Cunku karakter olarak “o kisi” olamam gibi. Bir noktada yoneticilerin gorevi her calisaninin kisisel olarak kapasitesini bilmesi ve buna gore bir kariyer ve gelisim belirlemesi ve buna gore yonlendirmesi degil mi? Bunu yapan yonetici yok mu?

Bu durumda aslinda sorun kurumsal hayatta degil de bende mi oluyor? (Buradaki ben aslinda benim gibi olan elbet baska insanlar da vardir, onlari da temsilen) Ben kurumsal hayata uygun degil miyim? Birileri beni fark etsin ve yonetici yapsin gibi bir amacim yok ama sadece isimi iyi yaptigimin ben soylemeden de fark edilmesi gerekirmis gibi geliyor. Tanima ve farkinda olma aslinda. Sonucta bunun bir onemi yoksa, benim isimi iyi yapmamin hicbir karsiligi olmuyor aslinda. Belki daha cok enayi bile oluyorum. En azindan boyle hissettiriyor.

Umarim kendimi anlatabilmisimdir, gerekirse cevaplara gore ekleme yaparim, tesekkurler simdiden.

Edit: Bu arada global bir sirkette calisiyorum, orada durum boyle mesela, burada o yuzden sirket kulturunden ziyade, konu yoneticiyle mi ilgili, anlattigim diger turde de olan yoneticiler var mi, bunun orani nedir gibi sorularin cevabi da benim icin iyi olur.
0
yuzır
(31.05.21)
Eğer çok şanslı değilsen türkiyedeki çalışma kültürü insan kültürüyle doğru orantılı olarak tam anlattığın gibi
0
freebird5406_2
(31.05.21)
işini iyi yapmak her zaman yetmez, o işe fikir ya da yenilik katman beklenir. bunu da yöneticine sunman yalakalık değildir.

insanlar sosyal etkileşim için gereken psikolojik birkaç ipucunu yalakalık olarak anlıyor. her ne kadar profesyonel bir ortam da olsa insanla çalışıyoruz ve insan psikolojisi, sosyal iletişim becerisi gibi konular tüm bu sürecin ortasında. insanlarla iyi ilişkiler kurmak, insanların hoşuna gideceği şeyleri söylemek, onlara kendilerini iyi hissettirmek tüm bu iş hayatının olmazsa olmazı. olmayan şeyleri oldurmak, yalan söylemek, birilerinin kuyusunu kazmak doğal olarak yaşanan şeyler oluyor ama bunları yapmadan bir yere gelemeyeceğini düşünmek yersiz.

çalıştığın yerdeki düzen bunlara, kuyu kazmaya, yalancılığa izin veriyorsa evet, bunları yapmamak seni arka plana itebilir. ve evet, kurumsal görünen çoğu yer bu "vahşi" ortama izin veriyor. hatta tüm iç işleyişini, organizasyon şemasını bu rekabete göre, bile isteye düzenlemiş şirketler de var. eğer onların arasındaysan evet, sana uygun değil denebilir. ama bu durumda dahi bakış açını değiştirip işe birilerine yalakalık yapmak değil, sosyal ilişkileri, insanı yönetebilmek olarak bakarsan gelişme kaydedersin. aksine, herkesin kaypak olduğu ortamda senin dürüst bir şekilde bu iletişimi sağlaman sana avantaj bile olur.

birçok detay var bu bahsettiğim iletişim noktasında, buraya yazmak çok zaman alır. üzerine biraz düşünsen senin de aklına gelir bu arada, öyle gizli, sır şeyler değil. sadece bakış açını değiştirip farklı açılardan bakmaya çalış, sonra kendi örneklerin üzerinden değerlendir; eminim kendi kendine de fark edersin.
0
Jux
(31.05.21)
@jux merhaba bu dediginizi ben iyi detaylandiramamisim soruda, isini iyi yapip bunu aktaran kisiler degildi aslinda ilk bahsettigim grup, daha cok isini o kadar iyi yapmayan ama bunu iyi satan ve yalakaliklarla destekleyen kisilerdi, ornegin yanlis giden seylerin farkinda olup yonetici ile ters dusmemek icin soylememek vb gibi hareketler. Ya da safi haset de duyuyor olabilirim belki de.
0
🌸yuzır
(31.05.21)
Aynen dediğin gibi,
Yalaka olmadım, zaten işim olan, yapmam gereken şeyleri allayıp pullayıp yöneticime anlatmadım, anlatanlarada açık açık ee zaten bu işin hacım ne diye yaldızlıyorsun dedim, yöneticimde dahil olmak üzere bir çok arkadaşımın içinde bulunduğu durumlara göte göt dedim.

Yöneticimin de yöneticisi beni kenara çekip ''olum bak yöneticinde dahil en eskisi sensin, az daha parlat şu işleri senin önünü açalım dedi, hacım sen benim karakterimi biliyorsun ben yapamam 3 lira fazla alıcam, patron herkesin ortasında beni alkışlıcak diye değiştiremem karakterimi dedim, ayrıca yönetici olunca şakşakçı adamlarla daha yakından çalışmak zorunda kalıcam o nedenle de istediğiniz duruma gelmek istesemde gelmem dedim.

Şimdi çok rahatım, insanlar işimi yaptığımı biliyor, şakşakçı olmaduğımı vitrine önem vermediğimi biliyor, bu sayede hem gerçekten benim gibi düşünen insanlarla çalışıyorum hemde göte göt dediğim için kimse bana bulaşmıyor :)
0
paramolacak
(31.05.21)
o da yetmez. bazı alanlarda monopol olacaksın. iş öğretmeyeceksin, sana mecbur olacaklar. işin devamı için senin olman gerekecek vs. böyle kurgulanmış iş hayatı.

ben kendimi anlatayım. aşırı çalışkan, vızır vızır, speedy gonzales bir adamdım ilk yıllar. çalıştığım denetim sektöründe kendini göstermesen bile eğer çok çalışkansan çalıştığın görülür. sonra geçtiğim şirkette kendini de pazarlaman gerekiyordu ama benim bilgimle ilerleyecek işler olduğu için değerim biliniyordu. şimdi ise üst düzey yöneticiyim. nasıl geldim buraya? eski şirketimin küçük versiyonuna geçtim. global bir şirket yine ama minnak bir yer. eski global şirketlerdeki tecrübemi buraya çok iyi aktarıyorum. bunları yaparken yine görünür oluyorsun.

sana almak istersen tavsiyem, yine global kurumsal ama az çalışanlı yerleri dene. hiç zorlamasan da kaliteni göstermen çok kolay. küçük gölde büyük balık ol. bir sürü departmanla bitmek bilmeyen toplantılar yok. kafa rahat. kararları 2-3 kişi alıyor :)

böyle yerler kalifiye insanı kendine çekemiyor. kalifiye insan gelince de değeri biliniyor.
0
stewie
(31.05.21)
Birkaç kere yazıp sildim. Ben de uluslararası bir şirkette çalışıyorum. Sizi tenzih ederim ama bana gelen örneklerde büyük çoğunluk sosyal anlamda sorunlu kişilerdi. İçlerinden birkaçını aslında prensipte haklı buldum, ancak sorunu ortaya koyuş biçimleri çok kaba ve uzlaşmazdı. Her türlü kategorizasyon yanlıştır ama ben de bana baş vuran insanları gruplasam şöyle bir profil çıkartırdım:
1- Pasif Agresifler: Çoğunluğu haset içinde. Öne çıkan herkes ya torpilli, ya yalaka ya da onun fikirlerini çalıp (daha iyi satıp) yükseliyor. Sesleri genelde çıkmıyor, ama çıktığı zaman da gemileri yakıp gidiyorlar.
2- Sinsiler: Grup çalışmasına yanaşıyorlar ama çalışmadan anladıkları grup çalışsın ben nemalanayım. Arada fırsat çıkarsa grubun sessiz kişisinin emeğinin üzerine çökmek için fırsat kolluyorlar. Bunların düz eleman olanları ayrı dert, yönetici kisvesi altında çalışanının emeğine çökenler daha bir dert.
3- Çalışkan arılar: Bunlar nahifler hakikaten. Yöneticiden gelecek bir takdir, az bir prime dünyanın işini yaptırabilirsin. Sanıyorlar ki yöneticisi takdir ediyorsa herkes onların nasıl çalıştığını görüyor, yükselmek için önlerinin açık olduğunu düşünüyorlar.
4- Tembel tenekeler: Tanım anlatıyor durumu
5- Sunum perileri: Valla en takdir ettiklerim bunlar. Ellerindeki 1 liralık malı, 5 liralık mal gibi sunma becerisine sahipler. Alıcıları da çok. Hayat onlara güzel.

Ben uzun zaman 3 numaradaydım, ne zaman ki aslında yaptığım işin sadece bir üstüm tarafında tıkanıp onun üstü tarafından asla görülmediğini öğrendim o zaman içimdeki sunum perisi galeyana geldi. Ama içimden gelen bir şey değil bu sunum perisi hali, üzerinde çalışmam lazım. Size de tavsiye ederim. Yalakalık değil. Sadece düşündüğünü ifade ederken çok stratejik davranıyorlar. Resmen adam "fikrimi nasıl satarım" üzerinde düşünmüş. İtiraz ederken bile öyle bir sunuyor ki, "Tabii" diyorsun, "aslında ben de öyle düşünüyorum ama onun kadar iyi ifade edemediğimden farklıymış gibi duruyor düşüncem".
Size tavsiyem çok rigit olmayın. Sizden farklı davranan insanları da önyargısız anlamaya çalışın.
0
SiyamkedisiZorro
(31.05.21)
Isi iyi yapmak yeterli degil, kendini / isini pazarlayabilir durumda olman da gerek. "yalakalik" degil bu , insanlar "yuzir isini iyi yapar, sirkete faydalidir" seklinde dusunebilmeli.
0
fakyoras
(31.05.21)
Alanınızda çok iyiyseniz, teknik bilgi gerektiren bir işiniz varsa, özetle size muhtaçlarsa yükselebilirsiniz. Gözünüzü hırs bürümediyse, ananız babanız sizi düzgün yetiştirmişse vs. bunun bedelini ödersiniz. Bir ihtimal yıllar içinde kendinize sınırlar çizmeyi, hayır diyebilmeyi, bazen ağırlığınızı koyabilmeyi öğrenir, ortamın doğasını kabullenir ve emekliliği beklersiniz.

*Mevcut yöneticiler yükselebilmek için yalakalık yapmışlardır, yapmaya devam ediyorlardır, sizden de beklerler.
*İş ortamında, daha çok kamuda ekoller(?) vardır, gruplaşarak birbirlerini bir yerlere getirirler. *Yöneticiler ricacıların işini görürler, zamanı gelince isteme sırası onlara gelir. Yükselmeniz olası bir pozisyon varsa dahi önemli bir referansı araya sokmazsanız daha çok beklersiniz. (Kamu ve büyük şirketler)
*Aykırı sesleri sevmezler. Olası olumsuz sonuçları dile getiren tek kişi siz misiniz? Papağan gibi saçma sapan konuşanlar sandığınız kadar aptal degil.
*"Bu işleri de birileri yapacak" : Yozlaşmış yönetici atasözü. Birini kimbilir hangi sebeple kayıran her yönetici, hunharca yüklendiği kişiyle ilgili vicdanını rahatlatmaya, durumu normalleştirmeye çalışır.
*"Okşamayı bileceksin" Beni tiksindirse bile iş hayatımda bana kurulan en dürüst cümle bu olabilir. Devamı RTÜK'e takılacağı için sadece girizgahı yazdım. Bu cümleyi kuran aldı başını yürüdü, daha ne diyeyim.
*Sürekli sunum yapma derdinde olan tipleri gözlemleyin. Yakında yöneticiniz olabilirler.
0
zihua
(31.05.21)
Yoneticilik icin bir kere en onemli oncelik isini iyi yapmaman.

Isini iyi yapan birine terfi verirsen o isi yapacak birini bulman gerekir.
Bunu yapmak her sirket icin buyuk bir salakliktir.
Behzat c'yi vali yaparsan yerine behzat c bulman gerekir.


Birinci sarti sagladiysak ikincisine geliyorum.
Terfi icin yalakalik yetmez oyle olsa terfi cok kolay olurdu.
2 ay yalakalik yap kap terfiyi dimi.

Terfi icin ozellikle de yoneticilik icin kosulsuz biat gerekir, ust tarafin kararlarini sorguluyorsan terfi alamazsin.

Bunu da cok guzel test ederler, absurt bir karar alirlar senin ne derece itiraz ettigine bakarlar.
Mesela biz hep evden calisiyoruz korona var diye, alakasiz birgun bizi ofise cagirdilar.
Mudurumuz bunu asiri savundu.
Sonra virus cok artti diye patron vazgecti.

Mudur bunu da asiri sekilde savundu :)


Bu adam oyle salak falan degil, beynini kiraya vermis degil.
Rolunu oynuyor.


Daha da kriterler var da temeli bu.
Bunlara uymadan transferle olabilirsin belki.
0
divit
(31.05.21)
Herkes yalakalar yükseliyor sanıyor. Millet mal mı da boş adamı yükseltsin? Biz kimin ne yaptığını görüyoruz. Yalaka da olsa senin görmediğin veye görmek istemediğin bir yeteneği vs olabilir. Çalışmasında sorun olmadığı sürece de sorun yok ki.

İşini çok güzel yaptın diyelim bunun üzerine ikili ilişkiler de lazım. Yöneticinle aran iyi değilse seni yükseltip kendine niye rakip yaratsın? Sen çalışma arkadaşların tarafından sevilmezsen niye sevilmeyen adamı yükseltsin? Oyunlarda bile belli başlı seviyeler var. Atıyorum karizmaya +3 vermezsen şunu tavlayamazsın gibi. Sen sessiz sakin oturup sadece verilen işi yapıyorsan seni kim ne yapsın? Sevilmezsen fark edilmezsin.

@divit 'in verdiği behzat ç örneği yanlış. Sen behzat ç gibi bir yeteneği alıp yükseltmezsen de olmaz. Bu adam işinde iyi, çevresinde saygı uyandırıyor. Bunu vali yap milleti mum gibi yapar kendinden bir şeyler katar. Bir tane suçlu yakalayan adam emrindekiler aracılığıyla 100 kişi yakalar. Gidip de klimacıyı ihracat sorumlusu yap demiyoruz sonuçta.
0
Amory Lorch
(31.05.21)
Hayatta bir kaybedenler vardır, bir de kazananlar. Kazananlar bir yolunu her zaman bulur, kaybedenler de kazananları izler, yorum yapar, yalakaydı, onu yalıyordu, bununla iyi geçiniyordu der. Bu yol şirketten şirkete değişir. İş hayatındaki başarının %10-20'si teknik bilgiyse %80'i sosyal zekadır. Bu sosyal zekayı ve teknik bilgiyi nasıl harmanlayacağın, nasıl ilerleteceğin şirketten şirkete değişir.Bir de şu var, işini iyi yapmak takdir edilecek bir şey değil. İşini iyi yapmak zorundasın zaten, mecbursun buna.

Ben de global bir firmadayım, yöneticilerimin çoğuna sümüğümü atmam. Ama adamlar doğru zamanda doğru yerlerde bulunmuş ve doğru adımları atmışlar. Yalakalık değil, adam olması gerektiği gibi işini yapmış ve o senaryoyu oynamış. Eğer iyi bir çalışan olup yılda %10 zam almak istiyorsan aynen devam et, ama daha büyük oynayacaksan bu işi öğrenmek mecburiyetindesin. Hele ki firman yabancı yöneticilerin falan olduğu, gerçekten uluslararası bir ortamsa işin içine kültürel farklılıklar da geliyor, ve evet sosyal zekan yoksa bu ortamda fark edilme ihtimalin yüzde 0..
0
roket adam
(31.05.21)
Dünyanın en büyük fmcg firmalarindan birinde calistim; egitimde exposure dediler. Kisacasi evet, isini ne kadar iyi yaptığın önemli ama bunu kaç kişinin bildiği de çok önemli. Yalakalik değil ama sadece işini iyi yapmanin yettiğine inanmiyorum.

Misal su anda da büyük firmadayim, kendim cok yapmasam da Kendi yöneticilerim benim yerime yapıyor (misal rapor vs hazirlarsam üst yönetime benim mailimi forwar ederek yolluyorlar ya da direkt üst yönetime benim yollamami söylüyorlar vs vs. Bu sayede giriş seviye bir müdür olarak n+3 ile iletisimim var ya da benden bahsettikleri için emea ik direktörü ile tanıştım vs.)

Yalakalik ile isini düzgün yaptığını gösterme arasinda fark var bence. Misal benim bir calisan var. Bazi isleri var sirf o yapiyor ve yaptigi islerin ne kadar zaman aldigini falan kimse görmüyor. Bu aslında kötu çünkü çok fazla iş yükü yok gibi gözüküyor bazen.

Edit: yurtdisinda calisiyorum.
0
logisticsmanager
(31.05.21)
(6)

burada ne yazıyor?

levybroo
GönNo yazan yerdeki sayılar neler?edit: doğrusu hangisi bilsem ona göre tiklicem ama bilemiyoruz :D herkese benden tik.
GönNo yazan yerdeki sayılar neler?

edit: doğrusu hangisi bilsem ona göre tiklicem ama bilemiyoruz :D herkese benden tik.
0
levybroo
(28.05.21)
999720580598
0
logisticsmanager
(28.05.21)
999720560550
diye okudum.
0
mutekebbir
(28.05.21)
999720560598
0
juliette
(28.05.21)
@juli+1
..72056.. ya da ..72058.. olmalı tam belli değil ancak bana 6 gibi geliyor.
0
j r r tolkien hayrani
(28.05.21)
"imam hatipler kapatılsın" gibi okudum. emin değilim.
0
himmet dayi
(28.05.21)
999720500598
0
pro9it9is9
(28.05.21)
(7)

130 bin tl'ye kadar bekar adam arabası

roket adam
bir arkadaşım için araba bakıyoruz da, buraya da bir sorayım dedim.sınır 130 bin tlmümkünse otomatik, ama çok eski olacaksa manuel de olurarkadaşım tek, bagajının kendisinin vs büyük olması vs önemli değilmümkün olduğu kadar yeni ve max 60-80 bin kmde bir araç olması lazımağır kazası, hasar kaydı vs
bir arkadaşım için araba bakıyoruz da, buraya da bir sorayım dedim.

sınır 130 bin tl
mümkünse otomatik, ama çok eski olacaksa manuel de olur
arkadaşım tek, bagajının kendisinin vs büyük olması vs önemli değil
mümkün olduğu kadar yeni ve max 60-80 bin kmde bir araç olması lazım
ağır kazası, hasar kaydı vs olmasın
mümkünse çabuk satılabilsin (arkadaş yurtdışına gitmeyi düşünüyor 1-2 sene içinde)

aklınıza neler geliyor yıl / araç / paket olarak?
0
roket adam
(28.05.21)
2012-2013 model suzuki swift
0
temasettin
(28.05.21)
Suzuki swift+1
Ek olarak yaris
0
logisticsmanager
(28.05.21)
Çabuk satılabilir bir araç için toyota, honda, hyundai, renault, fiat, volkswagen ekseninde dolaşmak lazım.

Bu fiyata yaris, belki auris,
honda jazz, renault clio,
volkswagen polo (zor ama bir ihtimal)
skoda fabia bakılabilir.

Suzuki swift'i ben de pek beğeniyorum ama satışı zor olabilir.
0
anten
(28.05.21)
www.sahibinden.com var bende almak istersen118K da.
0
dallaque
(28.05.21)
abi otomatik şart mı egea alsın geçsin sıfır gibi binsin ne güzel. satılması da 15 dakika falan sürüyor.
0
tabii lan manyak mısın
(28.05.21)
Selamlar, aynı kaygılarla aldığım aracımı yurtdışına taşındığım için satıyorum. Aradığınızda ismimi verirseniz indirim yapılacaktır www.arabam.com
0
mesutcang
(29.05.21)
Nissan Micra aldı.
0
🌸roket adam
(05.06.21)
(22)

yurt disinda mutlu olamadigim icin vicdan azabi cekiyorum

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
evet dostlar, üzgün veya mutsuz degilim ama mutlu da degilim. konuyu biraz acayim.disaridan bakinca herkesin cok yasamak isteyecegi bir sehirde ve muhitte yasayip, cogu insanin yapmayi dileyecegi bir isi yapiyorum ama hayata karsi inanilmaz nötrüm. sosyal medyada turk timeline'ina bakip insanlarin y
evet dostlar, üzgün veya mutsuz degilim ama mutlu da degilim. konuyu biraz acayim.

disaridan bakinca herkesin cok yasamak isteyecegi bir sehirde ve muhitte yasayip, cogu insanin yapmayi dileyecegi bir isi yapiyorum ama hayata karsi inanilmaz nötrüm. sosyal medyada turk timeline'ina bakip insanlarin yurt disi hayallerini, isteklerini görünce veya yurt disina cikmis insanlarin mutlulugunu gorunce kendime kendime "ulan sen neden mutlu degilsin, ne buyuk sorunun var hayatta" diyorum ve kendime kiziyorum.

zamaninda okuyup calistigim yere birkac yillik turkiye arasindan sonra sirketin istegiyle geri geldim. dilini biliyorum, egitimim bu ulkeden, ortami biliyorum, tanidiklarim var ama icimde hicbir ekstra sevinc yok. turkiyede nasil yasiyorduysam ayni duygularla yasiyorum. diger insanlar gibi ne guzel iyi bir ulkede yasiyoruz diyemiyorum.

insanlarin avrupada cekilmis herhangi bir sokagin fotografina verdikleri tepkileri gorunce sasirip, insanlar senin bu hayatina ne kadar ozlem duyuyor ama sen sifir neşe ile oturuyorsun diyorum kendi kendime ve yasadigim hayata karsi nankörlük yapiyormusum gibi hissediyorum.

es dostun bir kismini turkiyeden taniyorum, bir kismi da bu ulkenin insani ama hicbir türk'e bu konuyu acamadim. nedense biraz cekindim bu konuyu konusmayi. belki onlar da benle ayni duygulari paylasiyor ama emin olamiyorum.

birkac haftadir dikkat ediyorum. is sonrasi veya hafta sonlari yaptigim aktiviteler ve bulusmalar bir gorevmis gibi gelmeye basladi. inzivaya cekilip kendi kendime evde kafa dinlemeyi istemem sanki yasadigim hayata nankorluk gibi geliyor.

evet, kazanc olarak daha iyi durumda oluyorsun. her ne kadar turkiyeden gorundugu kadar olmasa da maddi olarak rahatliyorsun. evet, sehirler guzel ve planli. evet, insanlarin hepsi olmasa da cogu daha duzgun. evet, daha huzurlu vs. fakat bunlarin hicbiri beni daha neşeli kilmadi.

gecenlerde turkiyeden yeni gelmis (sanirim okumak icin) ve bana bir konuyu danismak isteyen iki gencle tanistirdilar. nasil mutlular, nasil yuzleri guluyor anlatamam. ben de onlaro oyle gorunce mutlu oldum ama modumun onlar kadar yuksek olamamasina kizip durdum sonrasinda.

bu soruyu acma nedenim de aslinda yurt disinda en azindan bir 5 yili devirmis arkadaslarin ne hissettigini ogrenmek. ben calisan sinifa mensup bi insan olarak yine calisan kesimden, orta sinif arkadaslarin duygularini merak ediyorum.
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(27.05.21)
10 seneye yakın okul+iş milano. şu an geri istanbul.
Şehir ülke insanı mutlu etmeye yeten şeyler olmadığı gibi mutsuzluk sebebi de değil aslında.

dünyanın en klasik sorusu bu, "sen hayatta ne yapmak istiyorsun? istediğin, sana iyi gelecek şey nedir?" cevabını ucundan yakala ve peşinden koş. her gün 7/24 mutlu olunamayacağını kabullen, kabullenmeyi kabullen ve içinde bulunduğun anda dur ve sana iyi geleni fark etmeye çalış.
her akşam yastığa kafayı koyduğumda kurduğum hayali milano'da gerçekleştiremeyeceğimi görüp istanbul'a döndüm. döndüğümün 3. senesi hayalin yarısı gerçekleşti. acelenin, telaşın, kendini yiyip bitirmenin gram faydası yok, akısına bırakıp sana iyi gelen şeyleri hatırla, hayal kur. kıstasın ayda ne kazandığın değil ayda kaliteli geçirebildiğin zaman olsun.

sıkma canını, yaşadığı yerden bağımsız insan aynı insan, senin de mutsuz olma memnun olmama hakkın var.
atalet-erteleme gelmeden sana ilham verecek beynini besleyecek bir şeyler bulmaya bak.

sevgiler
0
nwnd
(27.05.21)
kendini neden seninle benzer şartlarda olmayan insanlarla karşılaştırıyorsun ki...
0
heeresgruppe
(27.05.21)
Yurtdisina hic cikmadim ancak izin verirseniz cevaplamak istiyorum.

Bilgisayar muhendisiyim ve iyi bir devlet okulundan mezunum, su anda da yuksek lisansima devam ediyorum.

Etrafimdaki hemen hemen herkes yurtdisina tasindi ya da tasinma hayali kuruyor. Yurtdisi sihirli degnekmis gibi davraniyor insanlar. Giden insanlar da sanki orda en ufak bir zorluk cekmiyormus her sey muhtesemmis gibi anlatiyor ve davraniyor.

Yurtdisina gitmek bir nevi hayatin instagram versiyonu gibi. Nasil orda kimse kotu anini paylasmiyorsa gidenler de onu yapmiyor. Cok asiri minnettar olmaniz gereken dunya nimetiymis gibi davraniliyor disardan.


Ben her seyde oldugu gibi bunu da abartili buluyorum. Siz herhangi bir sahip oldugunuz sey yuzunden, millet buna gipta ediyor diye cok sukretmeliyim, %200 mutlu olmaliyim hissi yasamak zorunda degilsiniz.

Size ozenen insanlara da ozenen milyonlar var ona bakilirsa.

Olayin sehirden ziyade kendinizle ilgili oldugunu dusunmeniz gerekiyor. Kendinizi mutlu ve tatmin olmus hissedebileceginiz yollar arayin. Bu da illa spor ya da hobi ile ilgili olmak zorunda da degil. Belki bir ogrenciye burs verirsiniz belki alaninizdaki birilerine mentorluk saglarsiniz. Bambaska seyler de olabilir ama kendiniz aramali ve bulmalisiniz. Basakasinin onerdigi sizi tam anlamiyla tatmin etmez.
0
tessera
(27.05.21)
Yurtdisina geldigim icin mutluyum da bir yerden sonra geciyor yani ne yapacagim her gün Fransa'da yasadigima dua ederek kalkacak değilim. Belli yerden sonra rutin, normal hayat olmasi kadar normal birşey yok.

Yani ben de ilk geldiğimde oha ne güzel falan oldum ama artik alistim yani. Tamam maas guzel, yeme icme kaliteli, insanlar iyi ama polyanna gibi de dolasamayiz :) 5. Seneye giriyorum bir kac aya. Her Türkiye'ye gidince geri dönesim geliyor hemen o kadar daralıyorum.
0
logisticsmanager
(27.05.21)
Gecen bir yerde okumustum, "yurtidisina gidince arka fon degisiyor sadece, sen yine ayni sensin"

Not: 3 sene yurtdisinda yasadim.
0
brkylmz
(27.05.21)
4 yildir almanyadayim. bende hemen hemen benzer duygular icersindeyim. vicdan azabi cekmiyorum da buraya hicbizaman ait olamayacagimdan sanki bosuna burda zamanimi harciyormusum gibi geliyor. daha yeni izinden geldim türkiyeden. sanki hep orda rahat yasabilmek icin bu zamanimi feda ediyormusum gibi geliyor.

türkiyede az paraya calistigim üzüldügüm seyler olmamis gibi sebepsiz bir özlem duygusu oluyor.
galiba tipik bir almanci olma yolunda ilerliyorum.
0
vhs kaseti
(27.05.21)
Devlet okulundan koleje gecmis gibi oluyorsun, okul yine okul hergun derse giriyorsun.
Mutlu olmak zor bence.
0
divit
(27.05.21)
olay biraz nerde olduğun değil kimle/kimlerle olduğunda bence. ben de iki sene atinada çok mutsuz yaşadım, sonra ankaraya taşındım çok mutlu bir sene yaşadım.
0
sipsiyah
(27.05.21)
sikinti yasadigin hayatta veya kisiliginde degil, sikinti kendini baskasiyla karsilastirmanda. kendini degistirmene veya kafandan bir seyi silmene gerek yok. baglarini koparmana da gerek yok. kafana gore takil iste. evde durmak istiyorsan da evde dur, 'ben olsam hep gezerdim' diyen de ciksin gelsin kendisi gezsin. hem sanane baskasinin ne yaptigindan/yapacagindan, onlara ne senin ne yaptigindan?

ben de hic hazzetmiyorum turkiye'de yasayan cogu kisiyle konusmayi. resmen insani yurtdisinda yasadigi icin suclu hissettiriyolar. sanki hayat bi orda zor amk. biz burda yattigimiz yerden para kazaniyoruz sanki. evet refah duzeyi yuksek, zaten o yuzden geldik ama napayim yani benim sucum mu? kimle konussam 'oh lan kurtuldun valla, oh lan ne guzel istesen ferrari alirsin orada araba ucuz, oh valla ne guzel is hayati cok kolay' diye diye insani konusmaktan sogutuyolar. hic takmican.
0
icim urperiyor
(27.05.21)
20 seneyi devirdim.

Yurtdisi luks bir restaurant gibi. Dekor super, servis harika, tabak canak masa duzeni inanilmaz. Bir yemek soyluyorsun geliyor tabak harika hazirlanmis. Sonra bir catal aliyorsun tadi bombok.

Turkiye'de esnaf lokantasi, iceri korkarak girersin bazen saga sola dokunmak istemezsin. Onune bir yemek koyarlar goruntu olarak birseye benzemez, catallar bardaklar kirlidir vs. Sonra bir tadina bakarsin soka girersin.

Uzun sure disarida yasamayanin anlayabilecegi mevzular degil bunlar. Obur taraftan ne olursa olsun cikmak isteyenleri de anliyorum. Ama ciktikdan sonra iluzyon 3-5 sene icinde dagiliyor, bu da bir gercek.
0
cooperr
(27.05.21)
Maddi olarak rahatlamak, düzenli şehir evet güzel şeyler ve ilk akla gelenler de Türkiye’den kaçış furyası o kadar basit değil. Siz ne kadardır yurtdışındasınız bilmiyorum Göz göre göre her gün daha kötüye uyanmak çok yıpratıcı, gelecek kaygısı sadece maddi yönlü değil. Sorunların her zaman üstünün örtülmesi, hukuksuzluk, eskiden eğitimin, görgünün, yeteneğin getirdiği bütün avantajların yerini kaotik bir düzene bırakması... Boğulmak üzere hissediyor gençler o yüzden bu kadar büyük bir olay. Siz kendi düzeninizde bu hissiyata elbette uzaksınız o yüzden aşırı gelmesi çok doğal ama işte normal koşullarda değiliz. Aslında dediğiniz gibi sıradan bir Avrupa şehri fotoğrafına delirmek saçma.
Ha sizin haftasonu aktivitenizle bunun ne alakası olabilir? Orada durum kişisel bence. Evinizde oturun, dışarı çıkın kime ne? Bence bu mutsuzluk meselesini kendi şartlarınızda değerlendirin, cevabı yurtdışındaki çevreniz, yaşadıklarınız çerçevesinde arayın. Türkiye’nin olağanüstü şartları, bunalımı sizi yanlış yönlendirir.
0
not dark yet
(27.05.21)
8-9 aydir yurtdisindayim, oncesinde istanbul'da rahatim yerindeydi. Burda da rahatim yerinde. Farkettim ki icinde olmasam bile turkiye gundemi beni etkiliyor. Artik dolar arttiginda "napicaz yau" demiyorum belki ama yine uzuluyorum. Yasama kalitesi/gelir acisindan filan belki yurtdisi daha rahat ama kopamadim ben henuz turkiyeden. Kopabilecegimi de sanmiyorum. 5 haftalik tatilimin en az 2 haftasini turkiyede geciririm herhalde bundan sonra da.
0
fakyoras
(27.05.21)
ben olayin mantigini anlamadim.

yurtdisinda oldugun icin mi mutsuzsun? turkiye'de daha mi mutlu olacagini dusunuyorsun? yazdiklarindan anladigim kadariyla cevabin "hayir" - ayni hissediyorsun.

o zaman mutsuzlugunla yurtdisinda olmanin alakasi nedir onu cozemedim. hayattan tad alamiyorsun, belli ki bir cesit depresyondasin. nerede olursan ol bu problem cozulmedikce boyle hissedeceksin sonucta. butun meselenin yurtdisiyla alakasini anlamadim ozetle.

acaba "turkiye'de mutsuzum, yurtdisina gidersem mutlu olurum" diye dusunup gittin de hayal kirikligina mi ugradin? o zaman biraz daha anlasilir, ama problemin kaynagini degistirmiyor: bir cesit depresyon icindesin demek ki. bir profesyonelle gorusursen yardimci olur bence.
0
robokot
(27.05.21)
Bulundunuz yerde kök salamamissiniz.

Derdiniz, anlattiginiz kadariyla bu.

Insan iliskileri ictenlikli, samimi olacak. Oylesine kurulan arkadasliklarin tabii ki sosyallesmek adina bir onemi var. Ancak samimi olacaginiz, icerisindeyken cok rahat hissedeceginiz bir sosyal cevreye ihtiyaciniz var.

Avrupa´dayim, 5 yili da devirdim.

Surekli ilerlemek, kendimi gelistirmek amaciyla gelmistim, bir dakika bile "durmaktan" inanilmaz rahatsiz oluyordum. Sonunda istedigim ulkeye gelmistim, hicbir seyi geciktiremezdim. En kucuk sorunda da demoralize oluyordum. Kendimi bu yaris psikolojisinden cikartmam zamanimi aldi.

Burada her anim mutlu mesut gecmek zorunda degil. Karsilastirma yapmiyorum, surekli karsilastirma yapmaktan yoruldum. Benimle yakin tarihlerde baska sehirlere gocen arkadaslarimda da durum bu. Biz burada bir hayat kurduk. "Türkiye´de olsam simdi nasil olurdum?" sorusu sadece ve sadece yipratici.

Yasadigim ulkenin vatandasi da oldum. Burada bir hayat kurdum. Ve bu hayattaki sorunlar sadece benimle ilgili. Yasadigim yerin firsatlarindan, islerin ve hayatin kolayligindan memnunum. Bunlar minumum, bunlar standart. Insanca yasamanin minumum gereklilikleri saglaniyor diye ben niye neseleneyim?

Türkiye ormanindan cikinca, evet, ilk sene ben de cok neseli ve enerjiktim. Survivor modundan ciktiktan sonra normale dondum. Avrupa´dan anlasilacak sey cennet degil, sadece insani standartlari saglamis yer olmali.
0
buf-e kür
(27.05.21)
biraz beklentiyle alakalı bir problem var burada. ben 1 sene yaşadım daha önceden, giden, kalan ve dönen de çok arkadaşım var. yurtdışında yaşamak kendi evinde yaşamaya göre çok daha büyük ve sürprizlere açık bir challenge. zaten bu kadar çok göz önünde olmasının sebebi de bu, gidenlerin çoğu "acımadı ki" modunda "biz aşırı memnunuz, 1 liraya 10 kilo et alıyoruz" diyor ancak işin duygusal yönünde hissettikleri sakatlıkları anlatmıyorlar. dolayısıyla bir kere kesinlikle yalnız değilsin, sadece işin bu noktası konuşulmuyor. özellikle psikolojik açıdan gurbet gerçekten zor, bunun vizyonla falan da alakası yok. bunu amerikaya giden alman da yaşıyor, japonyadan avrupaya taşınan japon da. 40 milletten sadece biz bunu ayıplıyoruz, halbuki gavur homesickness diye terim bile üretmiş.

ikincisi, o uzak ülkede bir yabancı olarak kendi evini özlemen çok ama çok normal. kendine haksızlık etme kesinlikle. farklı çıkış yolları ararsın, denemeler yaparsın, ama işin sonunda ben trde 3 kuruş daha az kazanırım ama kendi çöplüğümde yaşarım dersen bu ayıplanacak bir şey değil, aksine çok normal bir şey. ben şahsen böyle düşünüyorum 1 senelik tecrübemin sonunda, ve o zamanlar kalma imkanım olduğu halde kalmadığım için de genel olarak çok memnunum, iyi ki de öyle yapmışım. her ne olursa olsun yabancılar şubesiyle uğraşmamak, kendimi anlatmak zorunda kalmamak, önyargılarla uğraşmamak, arkadaşlarına ve aileme yakın olmak, ailemden biri hasta olduğunda koşabilmek, kendi anadilimi konuşabilmek (ki 2 dili çok iyi seviyede biliyorum) bunların hepsi benim için paradan çok ama çok daha önemliydi, o yüzden mutluyum. zorlukları var evet, cool bir şey de değil, ama belki de bu iş sana göre değildir? yani öyle bi zaman gelir ki lan keşke istanbulda olsaydım da gidip çöplükte bira içseydim ama yanımda şu arkadaşım olsaydı dersin, işte o önemli bi detay. biraz makina olmak, duygusuz olmak lazım yani, fazla düşünmemek lazım.
0
roket adam
(27.05.21)
herkes farklı. Kimi insan arkadaş ilişkilerini veya ailesini özlüyor dönüyor mesela. Mutsuzsan dönmeyi de değerlendir tabii FAKAT tek söylemek istediğim bir şey var, lütfen mümkünse oranın vatandaşlığını almaya çalış (zaten 5+ yıldır oradasın sanırım), B planın ve garantin olarak dön Türkiye'ye. Çünkü burada işler iyi gitmiyor, belediyenin verdiği Gri pasaportlarla insan kaçakçılığı falan yapılıyor öyle düşün. Ben Türk pasaportunun hiçbir değeri kalmadığını ve ileride en ufak vize için bile çok zorlanacağımızı düşünüyorum. Gitmişken elin boş dönme.

Bu arada gördüğüm çoğu arkadaşım ilk 2-3 yıl içinde çok alışıp(başta zorlanıp) sonra "ya Türkiye'de bunu nasıl yapmışız çılgınlık" moduna giriyorlar. Good for them.
0
nhk ni youkosu
(27.05.21)
Merhaba,

Çok uzun süre sayılmaz ama bir yıl yurt dışında yaşayıp yaklaşık 4 ay önce geri döndüm. Kalıcı olmasam da bir yıl daha kalma imkanım vardı ama dönmeyi tercih ettim.

Benim gördüğüm kadarıyla sizin durumunuz o yurt dışına imrenip "kaçarcasına" Türkiye'den gidenler gibi değil. Yani sizin gitme motivasyonunuz muhtemelen o "Süper bir ülkeye geldik. Türkiye'den kurtulduk" diyenler kadar yüksek değilmiş. O nedenle böyle düşünmeniz oldukça normal geliyor bana. Sizinkisi iş için ülke değiştirmek gibi olmuş.

Ben de görece güzel bir ülke ve şehirde yaşadım. İşim buradakine göre oldukça hafifti. Büyük bir şehirdi ama doğası güzel, sessiz sakin bir yerdi. Ama inanın kendimi bu kadar güvensiz hissettiğim bir yer daha olmamıştı. Silahlı soygun ve ölümler çok yüksekti. Akşam hava kararmadan eve girmeye özen gösteriyordum. Markete giderken sürekli etrafı kolluyordum. Her şey mükemmel olmuyor maalesef. Bununla birlikte pandemi sebebiyle sosyal ortamım da olmadı. Ben de döndüm. Dönünce de "Biz, sen orada kalırsın artık diye düşünüyorduk." dediler hep. Öyle bir imaj var hep. Bu anlattıklarımı duysalar inanmazlar. :)
0
shatskikh
(27.05.21)
Bence genel olarak hissettiklerinizin yaşadığınız ülkeyle bir alakası yok. Biraz orta yaş bunalımına girip hayatı anlamlandırma noktasında zorluk çekiyorsunuz gibi gördüm yazınızdan.

Gelişmiş ülkeler sihirli bir şekilde sizin psikolojinizi düzeltecek, size hayat sevinci verecek diye bir şey yok bana göre. Size rahat ve mutlu bir hayat yaşamanıza yardımcı olacak şeyler veriyor sadece.

Türkiye'de zaten hayatın default zorluklarına ek olarak her geçen gün oldukça kötüye giden şeyler var. Insanlar önünü göremiyorlar. Düşünün orta sınıf görülen iyi eğitimli bir kişi, kıçı kırık ikinci el bir araba alabilmek için yıllarca çalışmak zorunda kalıyor. Fazla uzatmaya gerek yok ama buna benzer bir sürü olumsuzluk var siz de biliyorsunuz zaten. O yüzden insanların size imrenmeleri, daha mutlu olduğunuzu düşünmeleri normal.
0
synthetic a priori
(28.05.21)
Buna aslında kişilik ya da karakter diyoruz. Depresyonda olduğunu düşünmüyorum. Bir şeye nankörlük ettiğin de yok Neyden keyif alıyorsan ona devam.
0
velvetmorning
(28.05.21)
1 ay kadar falan once bir instagram reels izledim ve jeton tam manasiyla dustu: mutluluk depresyon gibi bir uc noktadir. her zaman mutlu olamazsin, aranan duygu tatmin olmaktir (being content)..

Bunun ustune epey bir dusundum cunku hayatindan genel olarak tatmin olan bir insan olarak bu deliler gibi mutlu olma kismi beni hep zorluyordu. Boyle bir baski var uzerimizde cunku ve bu bizi oldugumuzdan farkli olmak icin zorluyor. Yani evden ise isten eve rutiniyle gayet iyi gecinen bir insanim, kalabaliklarda olmak, arka planda istemedigim muziklere maruz kalmak (ki mutlulugun tanimini yapamam ama gercek bir mutsuzluk sebebidir benim icin), small talk dedikleri nane mutlu etmiyor beni ama cizilen portre o. bunun bir gereklilik olmadigini anladim o videoyla.
0
2oda1salon
(28.05.21)
Mutlu ya da mutsuz olmanın fonla değil insanın kendisi ile alakası var. Ama mutlu/mutsuz bir insanın tr'de mi mutlu/mutuz olması daha güzeldir yoksa insan hayatına değer verilen bir yerde mi diye sorarsan 2ncisini seçerim. Tr'nin kötü yanlarını kimi kesin her gün tadıyor, kimisi her gün tv'den izliyor, kimisi ise hayatında 1-2 defa yaşıyor. Fakat herkes etkileniyor. Bu gerçekliği denklemden çıkarırsan sen senle başbaşa kalıyorsun. Mutlu olmak oradan sonra sana kalmış durumda.
0
twelfth
(28.05.21)
Twelfth +1000

Soyledigi sey cok dogru. Kucuk cocuguyla yasayan bekar bir anne olarak, kendi can ve mal guvenligim icin ekstradan endiselenmek durumunda degilim. Turkiye'ye gelmemek icin en buyuk sebeplerimden birisidir bu. Erkeksiniz anlamayabilirsiniz bu durumu ama boyle bir rahatlik var.

Ekonomik olarak enflasyondu oynak fiyatlardi gecim icin endiselenmek durumunda degilim. 8. seneye giriyorum burada, tupgaz fiyatlari artmadi aksine geldigim zamankinden daha dusuk (buyuk bir rezerv bulunmustu geldigim sene onun etkisi oldu deniyor), bakliyat, sebze ve meyve yetisebilme bolluguna gore fiyati artar ve azalir. bu da 8 senedir hemen hemen ayni fiyatlarla olur. Bol zamaninda ne kadara dusecek, kit doneminde ne kadara yukselecek kafamda belli ve 8 senedir degismedi. 8 senedir degisen yeni sivi yag fiyati oldu. Oradaki artista tek yon sehir ici toplu tasima ucretine tekabul ediyor (2 lolipop parasi). Fiyatlarin artmamasina o kadar alismisim ki cok geldi bana.

bu tip artilar var

u
0
2oda1salon
(28.05.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.