Google maps kullanarak gidin. Ben metrobusten okmeydaninda inip yurumustum oraya, 15-20 dk falan.

animal babani yenemiyorsan babani cidden merak ettim:)

Ben 10 yasindaki oglumu yenemiyorum,babami nasil yeneyim :)

vg yaptığım dönem 5 saniyede yeniyordum. şimdi ortada geçer muhtemelen. dur pedere bir teklif edeyim.

bilek güreşiyle ilgili şöyle bir gelişimim var.

orta ikideyken sınıftan çiroz bir kıza yenilmiştim. gerçi kıza yanıktım ama kaybetmek de istememiştim.

lisedeyken babam ara ara teklif ederdi. her defasında da ciddi efor sarfedip yenilirdim.

üniversite zamanı da zor da olsa babam yenerdi yine.

üniversiteden sonraki sene babamı ilk defa yendim, babam çok zorlamıştı ama yenildi.

ondan sonraki sene rahat yendim. baba yenilir mi, ne biçim evlatsın dedi ve bir daha teklif dahi yapmadı :(

aynı gelişimi tavlada da göstermiştim. artık tavla da oynamıyor.

12 yaşımdan beri. Yalnız çevremde beni henüz yenebilmiş yok, onun da etkisi olabilir.

Konserdir tiyatrodur operadir nefret edenler icin iyi bir bahane cunku.

Çünkü bizde sanata eğlence gözüyle bakılıyor.

maçlar iptal edilmiyor tiyatro iptal ediliyor adfasdfsadf ne mal bi ülke

@alperz
Peki eglence neden iptal ediliyor diyelim o zaman.

@domates
Hakikaten onemli bir noktaya parmak bastin. Gercekten cok cok sacma geldi simdi senin dedigini de dusununce. +1

E tabi futbol buyuk bir endustri, devlet opera ve balesi'nde o kadar para donmuyor malesef.

@asilov
Geleneklerimiz ayri bir tartisma konusu ama suudi kralinin kirkinin cikmasini neden bekleyelim mesela? Biri oldugunde ertesi gun yakinlarinin cikip eglenmeye gitmesi tartisilir ama suudi krali hangimizin yakini oluyor?

konseri devlet mi duzenliyordu?

Herhangi bi muzisyenin konserinin iptal olup olmayacagina muzisyenin kendisi karar verir?

Bence, milli yas kavramını laçkalaştırdılar.. her kavramın ya içine ediyorlar ya da içini boşaltıyorlar..

Bir de;

"Hiç kimse Türkiye'nin yas tutma eşiğini test etmeye kalkmasın"

:D

yas olunca eglence organizasyonlarinin iptal edilmesi cok garip gelmiyor. sonucta matem havasi. suud krali olunce yas ilan edilmesi sacma ama.

@kosun lan mevzu var
Dobgm

dobgm yse o zaman mantık dışı değil.

"Ulusal yas" kavramını ve nedenini anlıyorum. Başka milletten birilerinin başına bir iş gelmiş ve onlara "Acınızı anlıyor ve paylaşıyoruz. Sizinle empati yapıyoruz. En azından böyle günlerde dostuz biz" mesajı vermek gerekiyor. Diplmatik bir jest. Soma'dan sonra Venezuela 3 günlük ulusal yas ilan etti ve bilcümle devlet etkinlikleri ertelendi. Onlar da 3 gün tiyatrodan,vb uzak kaldılar. Olay eğlence olması değil, bir etkinlik olması. Haliyle devlet aracılığı veya eli ile organize edilen etkinlikler iptal ediliyor.

Bunun sıkıntılı kısmı ne için ulusal yas ilan edileceğinde. Suudi Arabistan kralı için ilan ettiğimiz yası, Venezuela'da birkaç yüz işçi ölseydi ilan eder miydik? Trinidad kralı için ulusal yas ilan eder miydik? Dünyanın en çok ünvan sahibi insanı Alba Düşesi ölürse? Ya da bunun sınırı nerede başlar?

"ölenin kırkı çıkmadan uygun olmadığı için. aslında tv bile seyredilmezdi eskiden. siz yeni jenerasyon geleneklerimizden uzak yetiştiğiniz için yabancısınız böyle şeylere, hatta yadırgıyor üstüne mızmızlanıyorsunuz bile."

Bir yıl içinde sadece 9 tane 40 gün olduğunu hatırlatırım. Ölen adamın sikimizde olup olmamasından bağımsız olarak, 9 kişi ölse sıçtık yılın 5 günü eğlenebiliriz sadece. 4 yılda bir 6 gün eğleniriz abov hep yeni nesil falan bunlar.

Mutlaka bavulunda eksik bir sey kalacak, fazla uzulme.

siktir et, ugrasilmaz.

donuste yaparsin.

haci şu saatte olumlu şeyler diyemicem.

bavula iç çamaşır, çorap, yaklaşık 30 parça kıyafet - uyumlu olsun alt üst vs.) ayakkabı. gideceğin yere göre havlu terlik. kişisel bakım ürünleri denen naneler. aksesuar falan fıstık. çantada kimlik, bilet, anahtar. fazla çift ayakkabı

o bulaşıklar kokar 20 günde, şu an olduğunun bin beteri olursun.

dolabı da ya çalıştırıp bırakacaksın yoksaa bulaşıklar halt etmiş açamazsın kapağını.

Soğuk bir yere gidiyorsan,

bere/eldiven/kışlık ayakkabı/atkı/
sweatshirt/hırka
tshirt
içlik
çoraplar
iç çamaşırları
diğer kıyafetler elbette.
güneş gözlüğü
şarj aletleri/telefon/bilgisayar/varsa taşınabilir şarj cihazı
deodorant/parfüm
makyaj malzemeleri/banyo malzemeleri/şampuan/krem/duş jeli/makyaj temizleme zımbırtıları
oje/aseton/pamuk/tırnak bakım malzemeleri
tarak
kremler/nemlendiriciler
ilaç/soğuk algınlığı/kas gevşetici/pastil/devamlı kullandığınız ilaç varsa
kahve bardağı termos vs. varsa
kitap
laptop
telefon/müzik dinleme aparatı
kulaklık
toka/takı vs.
nereye gideceğinize bağlı olarak el feneri belki.
küçük çanta
yedek poşetler (kirli vs. şeyler için)
ıslak mendil
kuru mendil
diş fırçası/macunu/ipi

ben de iki gün sonra yolculuk yapacağımdan kendime liste yapmış oldum aslında.

gece uyuma uçakta uyursun. öyle yapıyorum ben.

cambridge sertifikalarını bir çok ülkede bir çok resmi ve özel kurum tanıyor. hatta bazıları şart koşuyor.

Cambridge diyorsunuz, bir universiteden bahsediyorsunuz:) Nereden sonra okumadiniz? :)

Bu ne pis düzendir demek için çok geniş konu o. Kabaca bir konuda ben çok yetkinim ve çok yetkin olduğum için bu konuda yetkin olan diğer insanlara da şahitlik ederim anlamında bir şey sonuçta.

Bu iddianın geçerliliği ise o konu ile ilgilenen insanların güveni ve inancı tarafından belirleniyor. Misal ben 50 lira karşılığı sana en iyi burundan geğirten kolayı market rafından seçen operatör sertifikası verebilirim ama bunun geçerliliği ve inandırıcılı ortada. Haliyle bakmamız greken sertifikayı veren kurum veya kişinin ciddiyeti.

Cisconun network sertifikalarına bakalım mesela. Adamlar internet omurgasının önemli bir yüzdesini sırtlayan cihazlara sahipler, piyasaya bir çok standart getirmişler ve bu yüzden veridkleri sertifikalar, sadece kendi ürünleri ile ilgili bilgiyi/tecrübeyi değil, aynı zamanda ağ bilgisini de ölçer olarak kategorize edilmiş.

DEğişik bir örnek, checkpointin verdiği certificated administrator sertifikaları. Şimdi kim sikler checkpointi normal internet kullanıcısına göre? ama bakanlıklar o sertifikaya sahip eleman arıyorlar ve bunu sadece CP ürünü kullanılacak bir yerde istihdam için de yapmıyorlar.

Uzatmayayım, veren kurumun güvenilirliğini sorgulamak dışında pek seçenek yok bence. Ama ben her tür sertifikayı ortalama 50 ila 100 lira gibi makul bir ücret karşılığı vermeye devam ediyorum ilgilisine.

saçma sapan bi şey bence de. psikoloji alanında olduğum için devamlı mailler geliyor şu eğitimi bu eğitimi falan, bakıyorum bir apartman dairesinde bi kadın ders veriyor sonra sertifika dağıtıyor. önyargılıyım ben de.

irlanda. irlanda'da yaşayıp, irlanda pasaport sahibi olup, günün birinde evlenirsem irlandalı bir erkekle evlenmek isterdim. nedenini ben de bilmiyorum ama

ingiltere ikisi de.

Britanya'nın köpeği olduğum için tabii ki İngiltere.

ben Güney Kore ^^

norvec, isvicre ya da yeni zelanda da yasamak isterim. turk pasaportumdan memnunum ama diplomatik pasaport olsa fena olmazdi :)

rusya'da yaşayıp isveç pasaportu.

isviçre pasaportuna sahip olup norveç'te ya da izlanda'da yaşamak isterdim.

Abd ile Ingiltere pasaportu arasinda kaldim.

abd ve abd. birkaç seneye gerçek olacak. ^^

174 ulkeye vizesiz girebilen herhangi bir ulkenin pasaportuna tabii olmak isterdim :(
www.henleyglobal.com

la almanya ya :( yapabiliyo musunuz böyle bi şey yapın lütfen almanlık çok güzel ich bin zwanzig jahre alt und ich kann adapte olmak easily :( lisede almanca dersimiz boş geçiyodu hoca müdür yardımcısı olduğu için ama 6 yaşımdan beri almanca müzik dinliyorum 1 sene almanya'da kalsam almanca roman yazarım beni hafife almayın plz germoney gib passport :(

(pasaport da yaşam da almanya olsun, avrupa birliği yeter bana dışına çıkıp napcam sanki bana ne)

isviçre pasaportu sahibi olup,
iskandinavya'da yaşamak.

İran'da yaşayıp, vatikan pasaportu sahibi olmak istiyorum ben. Heyecan istiyorum, şüpheyle kalkan kaşlar istiyorum!

Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olmak her şeye yeter...
İngiltere ve Kanada da kabulüm ilk etapta, sonrasında Amerika'ya geçiş için iyi seçenekler...

Elbette ki abd.

Kanada ve Almanya da diğer tercihlerim.

Almanya veya İsveç.

italy-italy

alman pasaportuna sahip olup berlin'de yaşamak isterdim. ailemin kökeni de prusyaya dayansın. belki o zaman biraz da çalışkan olurduk aq.

3. dünya savaşı olursa sonrasında yine yenilip küllerimizden bu sefer dünyanın en güçlü ülkesi olarak doğardık. sonra kebap.

avustralya - avustralya

Hollanda, bir gün zengin olursam giderim daha da geri geleni siksinler.

Kanada- ABD

Astroloji fakultesi var halihazirda ama henuz tarot bolumu acilmadi universitelerde. Beklemen lazim, onu da acarlar.

imza atıyorum genelde

ben de imzamı atıyorum bazen, ama çoğu zaman defalarca adımı soyadımı yazıyorum :)

geçenlerde bir arkadaş benim karaladığım şeylerin fotoğrafını çekmiş bana gönderdi;

domates, game of thrones(bunu süslü yazmışım) patates, ismim, nickim ve how does it end? yazmışım

garip kübik şekiller çiziyorum.

adımın baş harfini dekoratif bir şekilde yazıyorum. çiçek, kalp, geometrik şekiller ve ne alakaysa sol anahtarı.

kuzey li, resimle uğraşıyor musunuz?

Iyi yalnız değilmişim. Eger onumde kalem kağıt varsa illaki birşeyler yazarim. Adim soyadımı yazarim, imza atarim. Unlu bir iki film repligi yazarim. Why so serious gibi. Hem de şekilli falan. Ne mal adamim lan.

@sen olmayan çocuk benim cin ali bile çizemem. yeteneksizin önde gideniyim.

eskiden adımı soyadımı yazardım. sonra kayıklar deniz evler yapmaya başladım. arada kübikler oluyor. arada yarım aylar çizip kafa yapıveriyorum, arada anlamsız şekiller oluyor. duruma göre. ama kayıklar baki, onlar illa olur.

sıramatik kağıdına bile kayık çiziktirmişliğim vardır.

aynısını bende yapıyorum ismimi ve soyadımı yazıyorum :)

Okuldayken defterin arka sayfalarina resimler cizerdim.

böö yazıyorum. geçen adamın biri fark etti rezil oldum mk

Ben hiçbi şey çizmiyorum. Imza atmanın da kimlik arayışından geldiğini duymuştum. Ama insan her zaman kimlik arayışındadır. Bence farklı ya da tuhaf bi durum değil.

salt parayla mutluluk olmaz şeklinde revize edilmeli bu laf evet.

para her zaman mutluluk getirmiyor ki. mesela çok zenginsindir fakat bir hastalığın vardır ve tedavisi yoktur. paran var, her türlü imkana sahipsin, en iyi hastanelere, en iyi doktorlara gidebilme imkanın vardır ama yine de çaresiz kalabilirsin.

Belli bir para elbette mutluluk getirir. Belli bir paradan kasit iste evin ocagin varsa, karnin toksa, kendini gelistirip biraz da luks ihtiyaçlarına da para ayirabiliyorsan falan. Guvencedir sonuçta rahat hissedersin. Ama bunun ya da asiri fazla paranin surekli mutlu edeceginin garantisi yok.
Tedavisi olmayan hastaliga yakalanirsin, sevdigin terk eder vs gibi.
para guvence verir. Tek mutluluk sebebi degildir.

ya hala çok zenginsindir hastalığın vardır masalını yiyor bu millet. sabancının oğlu dimi, zengin ama hasta. böyle uyutuyorlar zenginler orta direk ve aşağısını.

arkadaş öyle söylüyorlar ki, zengin olunca otomatik çocuğun yatalak olacak, kanser olacaksın. bu örnekler uç örnekler, istatistikte dikkate alınmaz. büyük çoğunluk gayet mutlu ve huzurlu.

para = mutluluk değil demek istiyor bu söz. sen niye anlamak istemiyon?

Sakıp sabancı adanalı, Türkiyenin en zengin adamlarından biriydi, adam adana kebap yiyemiyordu şekeri olduğu için.

paran olmayınca paran olmadığı için mutsuzolursun paran olur o zamanda mutsuz olacak başka şeyler bulursun. bence mutsuzluk kişilik özelliği.

Ayrıca mutluluğun parayla ilgisi yok.

Mutsuzken milyarder olsanda mutsuz olursun.

Mutluyken simit-kaşar-çay yesende mutlu olursun.

Fakat paranın çok imkan açtığı ve sahte bir mutluluk hissi oluşturduğu doğrudur.

Para olmayıncada sağlık olmuyor maalesef. Bakınız tatlıses o kurşunu gariban biri yeseydi sizce hayatta olurmuydu? Adam hayatta üstelik yürüyor konuşuyor
Para herşeydir ve mutluluk getirir

Parayla mutluluk olmaz lafı bence de en fazla kafana taktığın bir konu varsa paran olsa da o konuyu yine kafana takıp mutsuz olursun manasında kullanılabilir.

Parayla mutluluk olmazı eşitlik olarak çevirmek oldukça yanlış bir tercüme olurdu. Çünkü burada bir eşitlikten değil bir sebep sonuç ilişkisinden bahsediliyor.

Çok fakir birini öyle vitamin eksikliğinden başka elzem bir hastalığı olmasa sağlıklı olsa çocuklarına iyi şeyler sağlayamadığı için mutsuzdur mesela.

Salt sağlıkla da mutluluk olmaz. Ama sağlık iyi birşey değil mi?

Ama bazı kimseler parayla mutluluk olmaz lafını görünce sanki para olmasa da olurmuş gibi hak veriyor.

Bu lafa asla katılmıyorum.

para olunca da sağlık olmayabilir, örneği var. ne yapabildi çocuğu için? böyle oturmamıştır herhalde, kendini paralamıştır çocuğu iyi olsun diye. geçinmene yetecek kadar paran olsun yeterli, fazlası gereksiz.

@douchebag size ayrıca teşekkür ederim. demek istediğimi anlayan bir siz varsınız.


yahu, yukarıda da dedim ya, "param olsun ama sağlığım olmasın, param gelsin ama sağlığım gitsin." gibi dileği olamaz ki hiç kimsenin. neden en olumsuzu düşünerek "param olmasın ya" diyelim ki?


ayrıca sevdiğim bir laf var, "eski, kötü bir evde ağlayacağıma köşkümde ağlamayı tercih ederim." diye. tabii ki fazlasını istemiyorum ama en istediğiniz şeyleri bile parasızlıktan yapamıyorsanız para önemsiz diyebilir misiniz?

şöyle özetleyelim para=mutluluk diyemesek de, mutluluk verici pek çok şey için para önemli bir araç.

arkadakiadam +1

@m e b
Son cumlene katiliyorum.

Daha once de bir duyuruda soylemistim, parayla kesinlikle mutlu olursun diye bir sey yok ama parasiz kesinlikle mutsuz olursun.

hem parası olmuş hemde fakirlikden hırsızlık yapacak kadar parasızlık görmüş biri olarak diyorum ki sokiyim paraya, etrafındaki insanlar ile mutlusun, ağaçla, kuşla böcekle, kediyle ama sonunda insanla mutlusun, para biraz kolaylaştırıyor gibi görünsede öyle değil, paranın getirdiği kolaylıklar varmı? elbette, ama götürdükleri de var, benim gördüklerim götürdüklerinin daha fazla olduğu yönünde hep.

edit: paramın olması demek karun kadar zengin oldum demek değil, allaha şükür kimseye muhtaç değilim, avuç açmıyorum demek, 34 yaşındayım bir kuruş borcum yok demek bu arada yanlış anlaşılmasın.

bir fakirin isyanı.

fakirlik canına tak etmiş.

para bir ilüzyondur. içindeki boşluğu parayla dolduramazsın.

Araştırmalar bile bunu söylüyor. Para, güzel vücut, sevgili ya da benzeri şeylerle gelecek olan mutluluk yokluktan varlığa geçince etkili oluyor; peşinden insan yeni ve daha rahat olan durumuna daha kısa sürede alışıyor. Bu şeylerin etkisi çok kısa bir süre bir patlama şeklinde ortaya çıkıyor. Peşinden de o etki sönüp gidiyor, insan özüne dönüyor. Böylece mutsuz bir insan, zengin ve mutsuz bir insan haline geliyor.

Aynı şekilde, daha kötü bir duruma gelindiğinde, insan zor bir duruma geçtiğinde alışması biraz daha uzun süre alıyor ve sonuçta da yeni ve kötü haline alışıyor. Mutlu bir insan, fakir ve mutlu bir insan olabiliyor.

Paranın ve buna benzer dış etkenlerin getirdiği mutluluk süresi çok kısa. Bundan sonra yine kimsen ona dönüyorsun. En azından araştırmalar böyle diyor.

bence yalnızlık daha beter. okulda bir tanıdıgım var sınıftan cocugun bok gibi parası var evimizi satsak anca alabileceğimiz arabaya biniyor ama hiç arkadaşı falan yok. dışarıdan bakıp tam bir tahlil yapamam tabii ama mutsuz gibi baya.

hayat paylastıkca güzel. cevrende kimse yoksa parada fayda etmez.

ünlü bir dizi karakteri olan blair waldorf'un enn sevdiğim lafıdır: 'Parayla saadet olmaz diyen kişi nerden alışveriş yapılacağını bilmiyordur.'der.

Haklısın, parasız olmuyor malesef.

sistemden bağımsız bir mikro-ekonomik otonom habitat yaratamamak.

gribim,
biraz borcum var.
onun disinda iyiyim cok sukur sen nasilsin?

İşsizim, istediğim gibi bir iş bir türlü bulamıyorum..
Yalnızım, çok şikayetçi gibi görünmesem de insan bazen kendini çok kötü hissedebiliyor..
Param yok ama bu ilk maddeyle bağlantılı detaya girmiyorum..
Yemek yemeden duramıyorum doğal olarak fazlalıklarımdan kurtulamıyorum..

bankaya olan borç

elektrik faturası

Para kazanmiyirum, bunu da dert ediyorum.

Hocam mal oldugu icin tubitak projesi hayallerimden vazgecmek durumunda kaldim.

Bi kizla takiliyoruz ama sevmiyorum pek. Sirf pompa olur mu diye de kultursuz kizla vakit oldurebilir miyim bilmiyorum.

Azcik gazim var bi de.

valla dert midir, bilemiyorum ama:
-kendimi hiç sevmiyorum, nefret bile ediyorum.
-kendimi geliştirmem gereken o kadar çok alan var ki ömrüm yetmez.
-neyi istesem başaramıyorum, elimden kayıp gidiyor.


onun dışında yok bir şey.

Son zamanlarda hevesim kursagimda kaliyo hep. Her turlu konuda. Oha ne güzel olcak diyorum pat dibi boyluyo dusuncesiz insanlar yuzunden. Cok ilginc.
yildim.

hala türkiyede olmam.

işsizim.

benimkini ve bazı dertleri neden tiklemedin anlayamadım yalnız. senin de derdin bu olsa gerek.

Aşırı sinirliyim. sevgilim yok.

iş çok kötü gidiyor
param yok
yalnızım arkadaş dahi yok

param azdı, en son derdimi siktiler, hiç kalmadı, rahat ettim.

Dert yok gibi bi şey ama tembelim biraz.

gurbetteyim, nisanlimi ozluyorum :(

Rahat batıyor. Yoksa dert yok.

Çalıştığım firma Türkiye organizasyonunu küçültme kararı aldı. Benimle çalışmaya devam etmek istediklerini ama farklı bir şehirde olabileceğini söyledi. Kabul ettim, çoluğu çocuğu bırakıp gidiyorum. Çok gerginim!

Ne is ne ask ne ailede mutluluk var.. basari sifir huzur sifir...

benim derdim senin gibi istediği cevaba tik atıp, istemediğine atmayan tipler.

edit: ölmedi daha vurun.

kendimi gösterememem.

Neye gore tik verip vermedigin. Evet derdim bu:)

doğalgaz 500 geldi, dertlerin en küçüğü bu, gerisini sen düşün

hayvanlar gibi yalnızım. eve kapanık bir hayat yasıyorum hiç kimsem yok. yaşamak çok sıkıcı.

annem istiyor diye elimdeki ''ben''i aldırdım. evet yanlış duymadınız, sırf annem bir yerde okumuş avuç içindeki benlerin kanser olma ihtimali var dikkat diye nuh diyor peygamber demiyor aldır aldır.. dedim anne saçmalama aylarca ısrar sonucu hocama gittim. dedi gerek yok dursun yok annem ikna olmadı, aylarca baskı baskı hocama gittim dedim hocam allah aşkına alın kafamı kesip atıcam yoksa (öğrencim olmasan kabul etmem dedi), alındı. sünnet olmuş gibi hissediyorum sırf anamın canı istiyo diye etimi kesip attılar. dikişler atıldı üstüne. bir de başparmak eklemimin dibinde o kadar çok ağrıyor ki günlerdir anasını satayım. sinirden kendimi skicem

kafamı kıracak pozisyonda olamam haliyle canımı sıkmakta şu an.

o sondaki justin olmayaydı iyiydi. bildiğin fotoşok o baya. ama diğerleri için konuşayım içten içe vay anasını helal olsun uğraşmış yapmış diyorum ama kendimle bi kıyaslamaya hiç girmiyorum valla özgüvenime hiçbir etkisi olmuyor.

ne yalan söyliyim üzülmüyorum, özgüvenim kırılmıyor. fit, sağlıklı olmak tamam da şekil için kasmak bana zaman kaybı gibi görünüyor.

calvin klein virali olmus amk.

inceden bi kıskanıyorum açıkcası ama o kadar. bende yaparım lan böyle diyip kalıyor birde :D

Zaman ayırmaya bakıyor her şey. Kıskanma ne olur çalış senin de olur

Ben de bunlara benzer olduğum için kompleks yapmıyorum. Yunan heykeli olmak sabır ve azim işi.

ben saygı duyuyorum.

ama özgüvenimi kırdığı da bir gerçek. spor salonuna gittim 4 ay ama sonra dayanamayıp bıraktım çünkü her yerde bunlar gibi tipler vardı kendimi çöplük gibi hissediyordum. sikerler dedim en sonunda gitmedim bir daha. ama onların yerinde olmak için ailemi bile satardım.

@minik donut canavar: fotoşoksuz halleri de öyle onun :)
@sen olmayan cocuk benim: kıskanmıyorum ki. keşke imkanım olsa ben de yapsam.
@douchebag: maşallah o zaman. :)

Erkek degilim ama boyle sacma bır sey ıcın ozguvenımı kırmazdım, sonucta elinde olan bir sey, sen de yapabilirsin. Takılma cok.

bu fotoğrafları ne diye aradın onu merak ettim "calvin klein don" diye mi aradın . :D

Sanıldığı kadar zor değildir. Çünkü çok fazla kas kütlesine sahip değiller. Ama o düşük yağ oranını korumak kolay değil. Saygı duymak lazım.

soruya cevap: hepsinden daha iyi durumda olduğum için üzülmüyorum.

yok lan ne kıskancam

valla yalan değil. sikimde olmuyor.

kendi adıma değil ama böyle kasanlara bazı açılardan üzülüyorum. İlkin bacak çalışmayıp üst bölge kasıp komik duran bunun da farkında oldukları için şort yerine genelde eşofman altı giymek zorunda hissetmelerine
yağ oranını düşürmek adına sözgelimi iki bira çakıp alkol alamamalarına, güzelim basit-kompleks bir çok karbonhidratı tüketememelerine -cheat meal olayı hariç elbet- bu orana ulaşabilmek için l-carnitin başta olmak üzere çeşitli yağ yakıcıları kullanmak zorunda hissetmelerine vs. Estetik dışında herhangi bir katkısı olmamasına karşın tatmin açısından %10'un altında yağ oranını sabitlemeye çalışmaları... hayat boyu çekilmez lan!

Ha bu dediklerimin tersi halinde bile bu oranları koruyabiliyorlarsa -ki imkan yoktur bence- helal olsun, ekmeğiniz bu olaydansa diyecek lafım yok, değilse değmez diyorum.

üzülmüyorum, özgüvenim kırılmıyor. öyle vücut yapabilmek isterdim ama onunla uğraşamayacak kadar üşengecim. ha arkadaşlara helal olsun tabii. sondaki fotoşok hariç. :D

@maxhoper: hani sağda solda görürüz ya, ben de google'da arattım işte :))

@oddyseus: nazar değmesin o halde :) zayıflar daha çabuk mu kas yapar?

1. dışındakiler imrenilecek durumda değiller ki.
1. sıradakiler eyvallah ama 2. ve 3.ye göre daha şık vücudum olduğunu düşünüyorum.

Yoo niye kirilsin ki? Hayranlik duyuyorum tabi estetik adam vucutlarina ama uzulmuyorum ki. Hevesleniyorum sadece. Harika vucutlar var ama bunlar beni uzmuyor, keske boyle olsam diye geciriveririm sadece icimden.

ben açılışı
1. hayvan çiftliği
2. yabancı olarak yapıyorum.

kavgam'ı okuma da ne okursan oku.

hatta cesur yeni dünya'yı okursan sonra bence bir de palahniuk'tan "gösteri peygamberi"ni oku.

hepsi distopik romanlar,

hiçbirini okuma mindfuck olursun.

bence de ilk önce "hayvan çiftiği", sonra "fareler ve insanlar".

"savaş sanatı" da vakit kaybıydı benim için. ona sıcak bakamıyorum.

hayvan çiftliği ile başla derim ben. hatta okumadıysan önce orwell'ın 1984'ünü oku bence.

kitaplarin bazilari guzel. tutunamayanlar oldukca kotu bir eser. okurken sikilman normal. bayagi overrated bir kitap. nasil bu kadar deger goruyor hala anlayamiyorum/ teen ler arasinda(15-20 yas) oldukca populer

yabanci albert camus nun en sade kitaplarindan birisi. cok piyasa oldu ama okumaktan ali koymasin. begenirsen sisifos soylenini okuyabilirsin. bence en guzel eseri o.

fareler ve insanlar da cok guzel bir kitap. john steinbeckin en iyi eserlerinden birisi. begenirsen yukari mahalleyi de okuyabilirsin. sanirim ingilizcesi tortilla flat olmasi lazim. o da cok guzel.

fareler ve insanlar ya da hayvan çiftliği.

1984'ü okudum.

Kavgam'a da şöyle Bi bakmıştım, ziya gökalp kitabına benziyo ama referans hitler olduğundan yine de şans verip yazdım buraya.

Peynir dediğim Dostoyevski bu arada.

Cidden tutunamayanlar biraz overrated gibi. Bu kadar çok insan beğendiğine göre kesin dandik Bi şeydir ahahsha.

O zaman,

Hayvan çiftliği
Fareler ve insanlar
Cesur yeni dünya
Yabancı

Diye liste yapıyorum. Teşekkür ederim.

Bence ilk üç

1-fareler ve insanlar
2-cesur yeni dünya
3-yabancı

İş Bankası kültür yayınları bendeki.

Hayvan çiftliği

gen bencildir ile savas sanati arasinda kaldim.

kitabi anlamakla anlamamak arasindaki kesin ayrimi hep merak etmisimdir.

mea maxima culpa ile aynı fikirde olmak kendimi her ne kadar tuhaf, hatta kötü hissettirse de bu konuda aynı fikri paylaşıyorum.

Tutunamayanların olayını anlayamıyo insan hacılar, roman başlıyor, oku oku oku, 20-30 sayfa okuyosun ama hala olayın ne olduğunu anlayamıyosun. Motive olamıyorum. Daha ince olsaydı bi de, o zaman olayın yakın bi yerlerde bi şeylere dönüşebileceğini hissedip motive olursun ama tuğla gibi de kitap. Her seferinde gora'daki arif'in "ne diyosun ablacım sen?" Tepkisini verip bırakıyorum. Ahahsns

Hayvan çiftliği
savaş sanatı
yabancı


Kalanı için numaralandır sonra kura çek

benim sıralama:
Peynir-suç ve ceza(peynir favorimdir, her kitabı efsane)
Orwell- hayvan çiftliği
Steinbeck-fareler ve insanlar
Richard dawkins-gen bencildir
Margaret cheney-tesla anlaşılamamış dahi

peynir e yarıldım :D:D:D

suç ve ceza +1

yabancı
hayvan çiftliği
cesur yeni dünya
suç ve ceza
gen bencildir
fareler ve insanlar

hiçbi kitabı da ''at''ma bence

Bazen

Poççiginde.

değil

yok, sevgi kuşun kanadında

Ben oyle bir sey gormedim hicbirinin kanadinda.

Güzel insanlar atlara binip giderken sevdaları da beraberlerinde götürdüler.:

Alakasi bile yok.

Ben baktim goremedim.

İbrahim Sadri'ye sor. O da "sevdanın oturduğu sokakta" oturuyordu bir zamanlar. belki bilir.

daha kötüsü daha kötüsü.....

normal sifir kollu bi atleti makas yardimiyla v yaka yapiyorum. saka lan 27 yasimdayim omru hayatimda atlet fanila giymisligim yoktur. nasil ve neden giyiliyor asla cozemicem sanirim. fakat giysem boyle yapardim.

geniş yakalı fanilalar var, özellikle v yaka olanlar durumu kurtarır.
yazları zor oluyortabii. at gibi terlemektense memikler gülümsesin daha iyi.

giymiyoruz paşam.. atlet, yün içlik vs... giymiyoruz bunları.. hunharca süprem kumaş da olsa, askerlik dönemi haricinde kullanmıyoruz.. filinta gibi görünüyoruz o yüzden..

normal atlet alıp terzide açtırıyorum önlerini. yazın atlet giymeyince leş oluyor o gömlekler atlet can hacı pamuklu pamuklu :D

Ben atlet giymiyorum.

@lim5, "birak yahu otomatik vites kadin isi..." diyen bir milletiz biz sen ne diyorsun? :)

bebe yaka fanila anahtar kelime. misal;

www.corapicgiyim.com

@ minik donut canavarı

yok öyle bişi.teknoloji o kadar gelişmedi henüz erkek milletine.

@sustum
Ha çok param var dersen marks&spencerda ipince tişörtümsü fanilalar var, kesinlikle beyaz gömleğin içinde belli olmuyor, ama 75 tl. Ben şahsen BİM mamülü 4 tl lik likra bebe yakalardan kullanıyorum:)

atlet giymeye gerek var mı? derdin memiklerin gözükmesi olsun. düzgün bi fiziğe sahipsen daha bi gideri var hatta.

genelde giymiyorum ancak giydiğim zaman sıfır kollu atlet giyiyorum.

kısa kollusu da, klasik atlet tipi de çok kötü duruyor beyaz gömlek altına.

hiçbir şey giydiğimde memiklerimin gülümsemesini ise dert etmiyorum. görünmelerinde bir sakınca yok bence.

kisa kollu. sunun gibi www.id.com.tr

True detectivedeki sarışın marty nin giydiği atletleren arıyor bulamıyorum o bizim derdimize çare www.gifwave.com

atleti nasıl giymiyonuz lan?! ben yaz da olsa kış da olsa giyerim atleti. fanila giymiyorum da atletten vazgeçemem. geniş yakalılar oluyor yeğen, ben de böğrü açık gezenlerdenim ama atletsiz çıkmam dışarıya.

ben de giymiyorum. gerek yok.

Basbaya giymiyoruz:) Ne atlet giyerim yaz-kis, ne de pantolonun altina sicak tutmasi icin herhangi bir sey.

eminönüne gidiceksin bu iç çamaşırcılar falan var oralarda var dostum bunlardan hatta daha şekilli bende var baya bi açık yaka askılı falan bildiğin atlet ama tarz takım giyince atletsiz olmuyor o zamanlar giyiyorum ter olayından dolayı terlemesem hiiç işim olmaz

eskiden ben de atlete çok karşıydım. ta ki bir yaz günü atletsiz giydiğim şerefsiz gömlek beni değdiği her noktadan yakıp yıkana dek. o günden sonra şunlardan buldum img-trendyol.mncdn.com

ara sıra a101'e geliyor. ehehhe.

babamin "oglum atlet giy, terini ceker" geyigine ragmen giymedim...
giyilmesin de abi :)

İlk defa bugün yaptım, bundan sonra yapacağımı sanmıyorum ama

n'ayır.

Hayır. Onun için önüne gelen laf sokuyor. Duşbeg mişim karakter olarak. Sensin + çelik ayna.

bazen yapıyorum ama sallamamaya çalışıyorum öyle durumları.
sonuçta hepimiz bir değiliz, hepimizin hayatı farklı olduğundan takıldığımız noktalar da farklı oluyor.


bu arada bugün, "taylor swift fare gibi, sinsi sinsi bakmıyor mu?" gibi son derece gereksiz duyuru açacaktım ama vazgeçtim :D

gerçek hayatta pasiflik çok olur sende. düşünmeden gönder gelsin merak ettiklerini, burada rahat ol =)

Yazdiktan sonra burada ne demek istedigim anlasilmaz diye degistirdigim oluyor, bu sekilde tereddut ediyorum. Silip baska sekilde anlatiyorum, gonder'e basana dek birkac degisiklik yaptigim oluyor.

bırak tereddüt etmeyi soracağım saçma bir soru varsa aklıma ilk burası gelir. bu kadar farklı insanı başka nerede bulabilirsin ki? içlerinden birisi mutlaka merak ettiğin konuyla ilgileniyordur.

delifaruk+1

üzerinde düşünmeden gönderdiğim de oluyor bazen. geçende yaptım, zor anlaşıldı. dalga geçen de oldu. dalga geçen bir kişiydi. gerisi gayet de cevap verdi. bazıları "zor anladık" dediler ama cevapladılar da sağolsunlar.
yani, dalga geçen olursa olsun n'olcak ki. neysek oyuz sonuçta. insanın bir anı bir anına uymayabilir, o an sıkılırmışsındır, yorgunsundur... gerçek hayatta da oluyor böyle şeyler. eşek saati eşref saati demişler eskiler.
cins cins yorum yapan kendi utansın. bize ne :)

Burayi cok ciddiye aliyorsunuz. Almayin.

"Çok çok oluyor" diyemem tabii ki ama yazıp yazıp vazgeçtiğim oluyor. "Ne saçmaladım ben şimdi burada" diyorum.

artık tereddüt ediyorum. bir keresinde biri kızmıştı bana, özelden azarladı beni :))

ya bazen teknoloji konusunda cok cahilce duyurular aciyorlar, yaziyorum acikliyorum, sonra sinirleniyorum "be amk cahili, sen neden internette varsin ki o zaman" falan diye buyuk harfle yazmaya devam edip siliyorum sonra gondermeden.

yaz be canım kardeşim . kim ne diyecek diye canını sıkanlardan olma .

Maalesef insanlar zekası ve farkındalığı ile eş oranda yalnızdırlar.

boşver abi, kim seviyor ki?

İnsanlardan beklentini düşük tutarsan (sen elinden gelenin en iyisini yap ama bunu herkesten bekleme) ve insanların söylediklerini gereğinden fazla önemsememeyi başarabilirsen bunları kafana da takmazsın.

m e l t e m +1

biz olaya geç uyandık o başka.

beni bu duruma sürükleyen en şiddetli sebep, paylaşım ağlarının veya iletişim gelişmesinden ve herkesin kullanmaya başlamasından sonra ortaya çıkan, insanlardaki aşırı ve boş özgüven.

hani hümanistiz ya haniinsanları seviyoruz ya cok laf dolanınca kabem insan diyorum ya aslında öyle insanlar yok...

iyi insanlar atlara binip gittiler

Bende tiksiniyorum bazen hatta.

Insanlar sahte, cogu gercek degil ki onlarin,hersey yapmacik, rol. Meltem +1 sonuc olarak.

carpooling, blablacar tarzı siteler varken 192 euro ödeme boşuna, o paraya dünya turu yapılır.

almanya fransa belçika diyorsun buralarda o kadar yaygın ki istediğin noktaya günde onlarca araç bulabilirsin hemde tren biletinin 100 euro olduğu noktalara 20 euro'ya gidersin. trene bağlı kalma, bu şekilde istediğin yerde istediğin kadar kalırsın.

interrail biletinden daha ucuza zor bulursun ancak hamburgtan zürihe geçişin baya uzun sürücektir.ice ile bile 8 saat sürüyorki sen interrail biletinle ekstra para ödemeden ice binemezsin.rotalara bakarken deutsche bahn sitesinden faydalanmanı öneririrm.

@tolga asp

eyvallah hocam biliyorum onu da, lyon'dan lüksemburg'a 40 euro istiyor ortalama en ucuzu 30. ben baktım covoiturage işlerine, uymuyor o, hem adamla telefonda konuşmak lazım nerede alır, nereye bırakır bilmediğim memlekette, hattımın olmadığı yerde çok sıkıntı yaşarım.

@lprytk
bahn.de değil de şu daha güvenilir geldi bana:
fr.interrail.eu

Bahn.de'nin güvenilir gelmemesi gibi bir durum yok, Almanya'nın resmi tren yolu firması ki ülke içinde dakikliği ile meşhurdur. Ayrıca lüksemburg, brüksel falan, en azından lüksemburg biraz sapa, ben olsam sallarım.

trenle gezerken dikkat et bircok hat icin gece 3:00 ile sabah 5:30 arasi trenler calismiyor. gündüz gezeyim geceyi trende geciririm dersen o ikibucuk saat sogukta problem olabilir. Istasyonda gecelemek istersen de büyük istasyonlari tercih et, kücüklerinde kapali ve sicak alan olmayabilir. @lprytk dedigi gibi hamburg-zürich cok uzun sürecektir. Aktarmalar, beklemler, geceyi gecirmek felan 1,5 - 2 gün sürer.

bahn.de güvenilir gelmedimi hiç güleceğim yoktu he:D

diğer ülkelerde bile orayı kullanıyorlar kendim gördüm yani.neyse burdan rotana bak planını yap ama sadece interrail biletiyle geziceksen ekstra supplement ödemem dersen yerel trenlerle gitmek zorundasın ve ciddi şekilde uzar seyahet süren.interrail biletini gittiğin ülkedende alabilirsin bu arada.

Aklınızda bulunsun, bileti aldığınız ülkede kullanamazsınız. Onun dışında iphone için rail planner uygulamasını öneririm

1. otostop dışında yok

2. hamburg'u çıkart listeden. amsterdam'dan frankfurt aktarmalı zürih'e geçersin. şubat ayında hamburg'da göreceğin tek şey kuru soğuk olur. hoş yaz ayında olsaydı yine hamburg'u çıkart derdim.

3. istediğin ülkeden alabilirsin hiç bir sıkıntı yok. yanında pasaportun olsun yeter.

4. herhangi bir sınırlama yok istediğin kadar alabilirsin.

ps: yukarda yazıldığı gibi aldığın ülkede kullanamama gibi bir durum yok. oturduğun ülkede kullanamıyorsun. erasmus sana oturma izni verdiyse fransa sınırlarında geçersiz olma ihtimali var ama bakacaklarını sanmıyorum. baksalar da sınıra kadar bilet keserler sınırdan sonra geçerli olur interrail bileti.

@azeriturku alınan ülkemi yoksa hangi ülke vatandaşıysan ordamı geçerli değil?ben ikincisi diye biliyorum bakmayada üşendim şimdi:)

interrail bileti alınan ülkede geçmiyor diye biliyorum. Ayrıca Hamburg'u çıkarma listeden, git St. Pauli'yi, Reeperbahn'ı gör.

Interrail her zaman en ucuz alternatif degil, bunu soyleyeyim dedim. Tren bileti, otobus bileti ve ucak biletlerini gozden gecirmeden interraile hemen parayi basmayin derim.

Mouse unuz Logitech ise Double Clicking arızası. Garantisi var ise yenisini gönderiyorlar

logitech ise; çünkü o mouseun sol click tuşunun altındaki beyaz butonlar alınabilecek en dandik parçalar. 10 sentlik olan yerine 3 sentlik olanı kullanıyorlar ve bozuluyor. Garantisi bittiyse onun yenisinden alıp değiştiriyorsun (bulmak zor oluyor evet, elektronikçi dolaşıyorsun)

onternetten alabilirsiniz. ucuz. zaten mekanik.bi switch yedekli alin youtube dan videolari izleyip degistirirsiniz.

Ben kendim açıp tamir etmeyi başarmıştım o parçayı ama pahalı bir model için uğraşmıştım. Standard logitech modelleri için uğraşmaya değecek bir tamirat değil. Garanti var ise direk gönderin.

Mouse dan kaynaklaniyorsa iyi o zaman, degistirim derhal.

Tüm mouselarda aynı parçayı kullanıyorlar bir de. mx revolution'da da, 10 dolarlık minimouseda daaynı dandik buton. O biraz da sinir bozuyor, dünyanın parasını veriyoruz.

pdf yazdirabilirsin, ya da web sitesini yazarsan daha rahat yardimci olunabilir

Chrome'da print dediginde yaziciya gondermeye ek olarak "save as pdf" secenegi mevcut.

Pdf olarak kaydet, abby ile düzenle.

yorgunluk / alışkanlık

başka bir cevabı olduğunu düşünmüyorum. askerden sonra 21:30 -22:00 gibi uykum gelirdi. sabahta 7:30'da ayakta olurdum. bir süre böyle devam etti. yetişkin insan saatlerine bir süre sonra geri dönebildim.

Uyku testi yaptirirsan sebebini ogrenebilirsin. Bir arkadas 750tl'ye yaptirmisti, nefes ile ilgili bir sorunu oldugu ortaya cikti, uykusu normal kalitede olmadigi icin 10 saat yatiyor ama 6 saat uyuyormus mesela aslinda.

Aslinda isin icinde askerlikte var 4 ay oldu doneli fakat askerde cok da erken uyumuyordum

@delifaruk daha önce hiç duymadığım mantıklı bir şey söyledi. :) duyuruyu açan arkadaşa teşekkür ediyorum.

ek olarak başka etkenlerde olabilir. stres veya fazla düşünme gibi gibi. bir de fazla uykuya alışınca bünye daha çok istiyor olabilir. bir dönem 14 saat uyuduğum zamanlar oluyordu. gene uykulu oluyordum. gerçekten aşırı yorgun hissediyorsan @delifurak'un dediğini yaptırabilirsin.

Evet uyku testini deneyecegim tesekkurler

aşırı yorgunluk yoksa ama aşırı şeker tüketimi varsa (bkz: insülin direnci)

Pastel boya iste, istedigin yerden alabilirsin.

en.wikipedia.org

www.google.com.tr

bu.

images.clipartpanda.com

d&rlarda, nezihlerde falan vardır, örneğin şunun tarzı sizin görseldekine yakın gibi:

www.dr.com.tr

editto:
evet bu arada crayola toyzzshopta varmış örneğin:
www.toyzzshop.com

sakalın korkunç sert değilse ikisi de işini görür.

Sert ve biraz dalgali ise ne yepmaliyim? :)

Homeopati, bir hastalığın, hastalık belirtilerini sağlam bir insanda ortaya çıkarabilecek maddelerin çok düşük dozlarda hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanan bir alternatif tıp yöntemidir. diyor viki

www.quackwatch.org

quackwatch da tek yasal kandırmaca diyor (abd için)
ben yasal olmasının sebebini "faydası olmadığı halde, zararı da olmadığı için hukuken yasaklanamaması", diye biliyordum.

ha fötrü bilemeyecek elenecek şimdi. oh canıma değsin.

değil, bir kısım insan arasında acayip popüler, buna hekimler de dahil. homeopatlar illa hekim olmayabilir ama hekimler homeopat da olabiliyorlar.

sağlıkçı olarak bana sorarsanız tamamen saçmalık, bilimsel de değil ama gittikçe yaygınlaşıyor.

yalan dolan. alternatif tıp bile olamayacak bir yöntemsizlik abidesi.

yalansavar.org

hatta sitenin yazarlatrından biri bunun deneyini de yaptı geçtiğimiz sene: eksisozluk.com

sahte bilimdir ve malesef ülkede hekimlere yeterli bilimsel nosyon kazandırılamadığı için pek çok homeopatiyle, hacamatla uğraşan, hatta akademisyen olanları mevcut. hatta geçenlerde bir tıp fakültesinde homeopatiyle ilgili seminer mi ne vardı diye denk gelmiştim ama hatırlamıyorum tam.

bir de bu tarz işlerle niyeyse genelde aile hekimleri ve pratisyen hekimlerin uğraştığını gözlemledim ama genelleme yapmak mümkün değil tabi.

Abicim "Astroloji fakultesi" bile var....

homeopati = sahtekarlık

iyi ki sosyal medya hesaplarımı kapatmışım
iyi ki kadebostany isimli grubu keşfetmişim.
iyi ki bir önceki işimden ayrılmışım
iyi ki eski sevgilimle barışmışım
iyi ki doğmuşum. özellikle bu hayat standartımı bir anda zirve yaptırdı. :)

Iyi ki tek basima gezmeye baslamisim.
Iyi ki Ibrahim Maalouf'u kesfetmis, konserine gitmisim.

iyi ki okuma yazma oğrenmişim
iyi ki foucault'yu okumuşum
iyi ki tool dinlemişim
iyi ki izmirdeki çoğu sahafla tanışmışım

Gezenbilir.com var, Ankara etkunlikleri oluyor.

evet. kadın onu koruyacak yanında güvende hissedeceği, güçlü (heybetli), çok güçlü (paralı), zeki, hakim, kendisini çekip çevirecek erkek ister.

bu kötü davranması anlamına gelmez. o sözcük yanlış olmuş. ''sert, ortanın biraz üstü maço, kıskanç davranan erkek'' daha doğru

Bu biraz icgudusel bir olay, kadinlardan bu konuda tutarli cevap beklememelisin bence.

hayır gitmiyor hatta arkadaş olarak dahi hayatımda tutmuyorum.

yatakta belki olabilir arada ama surekli olmaz sanirim (erkegim ;) )

Hayır hoşuma gitmiyor, hoşuna giden kadınları da anlamıyorum. Kibar, düşünceli, zeki, karşısındakine güvenen ve saygı gösteren erkek ilgimi çeker.

@trumanshow, hemen tanışabiliriz :P

egoistlik (normal ruh halleri icin) cekici degildir. ukala olmayi hak ediyorsa insan, o zaman cekici bile olabilir ama bi bok olmadigi halde kendini mukemmel sanan tipler var ya, yazik onlara. evlerden irak.

kaba davranan insan bana itici geliyor.ama umursamaz ve gizemli davranıyorsa onu elde etmeye çalışmak zevkli hale geliyor o kaçsın sen kovala durumu.

Bu dönem dönem değişir.bu tarz tavırlardan hoşlanan insanın mazoşizm-sadizm dengesi bozuk olabilir.bu yapılar hepimizde mevcut. denge bozulduğunda ya da cocukluktan bozuk ise, bi kadın veya erkeğin karşı cins tarafında n greveği hakaret,kavga,ezilme,aşırı kıskançlık hatta şiddet hoşuna gidebilir içten içe,haz alabilir. ama bu durum zamanla kişinin bireyselliğinden yer bağımlılığa kadar götürür.
hayat şartları veya tecrübelerle birlikte ya da paikoterapi görüşmesiyle bu durum değiştirilelir.fantezi ve aşağışanma dünyasında kaybolmada ,farklı yollar üzerinden haz alabileceğinizi keşfedebilirsiniz.
ben yaptım,oldu.no more mazoşizm,no more sadizm. her şeyden azar azar...

van gogh müzesine gidin. diğer müze beni pek sarmadı. paraya yazık. rijk müzesi mi ne. eğer i amsterdam yazısında resim çektirecekseniz sabah erkenden kalkıp gidin. yoksa 500 turistle birlikte çıkarsınız resimde. kötü bir zaman seçmişsiniz. bu aralar havalar fena değil ama soğuk olabilir, hazırlıklı gidin. akşamları kokain falan satan zencilerden uzak durun. sokaklardaki işeme kabinlerine gündüz bakıp gülmeyin. akşam lazım oluyorlar.

coffeshop, live sex show, red lightta gezinme(başka bişi hapma bence aşalsl), bisikletle gezinme, heineken gezintisi, sex museum

Muzeler, kanal turu, bir de "live porn show" denen gereksiz sey, aksam yapacak birsey bulamazsan.

İlgi alanlarını yazarsan daha fazla yardımcı olabilirim.

Modern sanat seviyorsan Stedelijk'a gidebilirsin:
www.stedelijk.nl

Fotograf seviyorsan FOAM'da güzel bir exhibition var:
www.foam.org

Eye Film Museum'a gidebilirsin, cafe'si güzeldir:
www.eyefilm.nl

Kafeler:
Cafe Brecht: www.cafebrecht.nl/
Kriterion: www.kriterion.nl/
Winkel (elmalı tart'ı meşhurdur) :www.winkel43.nl

Restaurant:
Melkwek Cafe (Eat At Jo's): www.eatatjos.com
Amsterdam kütüpanesinin en üst katındaki La Palace'ın manzarası iyi, fiyatları ucuzdur: www.laplace.com

Bunun dışında Anne Frank, Van Gogh, Rijkmuseum falan.

smoke weed everyday.

madame tussaud müzesini beğendik.
bal mumu müzesi

Özet geçiyorum : Burda illegal, orada legal olan her şeyi dene. İş için gitmiyorsan kafan her daim güzel olsun :)

Öneriler için teşekkürler. Müzeler çok pahalı o yüzden seçici olucam. 400 euro götürcem 4 gün için. Umarım yeterli olur. Pahalı bir şehir olduğu yazıyor her yerde.

Zaten kafam ayık gezmeyi düşünmüyorum. Sömestra denk geldiği için mecburen bu zaman uygun oldu. Artık soğuğa aldırmadan elimizden geldiğince tadını çıkarmaya bakıcaz :) madame tussauds ve van gogh a gidebilirim. Onun dışında red light'ı görmeden dönmeyiz zaten. Gündüz de bulldogda ve çeşitli kafelerde falan takılırız. Bir de heineken experience varmış orayı da merak ediyorum.

Akşamları ne yapacağımı bilmiyorum daha karar veremedim. Clublar falan nasıldır kaçta açılır ? Bir de bourbon street music club varmış oraya takılırız bir akşam herhalde.

1- "Zaten kafam ayık gezmeyi düşünmüyorum."
2- "Artık soğuğa aldırmadan elimizden geldiğince tadını çıkarmaya bakıcaz"

ÇELİŞKİ!!!

amsterdamı o kafayla gezersen güzelim şehirden kafa olmanın ve saçma sapan eğlenmenin dışında bir şey anlamadan dönüp gelirsin.

daha önce bir amsterdam sorusuna verdiğim cevap:

tren istasyonundan şehir merkezi istikametine doğru sırasıyla gideyim.

istasyondan çıkınca zaten kalabalığı takip ederseniz, en işlek caddede bulursunuz kendinizi. sağ tarafta dünya pahası hediyelik eşya dükkanları, sol tarafta da büyüklü küçüklü çeşitli müzemsiler var. büyük genişçe bir meydana çıkacaksınız; orası dam square. kraliyet sarayımsı bir şey var. gezmeye çok değer mi bilmiyorum ama 25 euro gibi bir ücreti olduğundan ben hiçbir zaman girmedim içine. daha doğrusu içine girdim, girişten bakıp çıktım. onun hemen arkasında, cadde üzerinde tarihi, mükemmel bir binaya kurulmuş bir avm var. bizdekilerden çok farklı. orada da şöyle iki dönülebilir.

geri geldik o meydana. sarayımsıyı arkamıza aldık, karşıda bir dikilitaş var. o tarafa geçtik, ara sokaktan hafif sol yaparak girdik, de oude kerk var (the old church). ben ne zaman gitsem içeri giriş yoktu hiç. sürekli mi yasak, yoksa geçici bir şey miydi bilmiyorum. o kilisenin hemen alt tarafında da red light başlıyor zaten. hem gündüz hem gece görmek gerekir diye düşünüyorum. gece ben çok tedirgin oluyorum oralarda. o yüzden adam akıllı nerde ne var keşfetmek için gündüzden bi ön hazırlık yapılabilir. red light'tayken kanalın diğer tarafına geçince de çok abidik gubidik sevimli dükkanlar başlıyor. mesela bir condom shop var. vitrindeki her parça görmeye değer :) onun dışında ikinci el dükkanlar falan, çok güzel şeyler bulabileceğiniz dükkanlar var o sırada.

neyse, dam square'e geri çıkalım, cadde üzerinden devam edelim. hatırlayamadım şimdi tam ama dümdüz yürürken (ha bu arada o meydanda madam tuso müzesi de var ama ben ona da girmedim) sağ tarafında çiçekçiler olacak. o araya girip çiçekler, tohumlar falan bir süre takılabilirsin. sokaktayken sol tarafında çiçekçiler, sağ tarafında da küçük küçük peynirciler olacak. o peynircilere girip peynirleri tat, ama alma. çünkü (yol tarifini hatırlayamadım şimdi) de pijp denen mahallede aynı bizim pazarlar gibi pazar kuruluyor. ben 500 gr baby gouda'yı 4 euroya almıştım ordan. en ucuz peyniri o pazarda bulursun.

ucuz demişken, illa ki hediyelik almak istenir. onu da watrelooplein'ın oralardaki bit pazarından bulabilirsin. dükkanların yarı fiyatına her şey.

Bira falan içilecekse de "brouwerij 't ij" var yine şehir dışına doğru bir yerlerde. bir değirmenin içine kurulmuş bar. bahçesi de çok güzel beer garden şeklinde. karşı tarafında böyle limanımsı falan, güzel yerler var. tam hatırlayamıyorum, gidip bakman lazım :)

ya bir de sarpathistraat üzerinde amsterdam üniversitesinin öğrenci yurdu var. oralarda çok güzel bir kültür merkezi vardı. giriş katında akşamları çok güzel konser salonları oluyordu. ama adını unuttum onun da.

bu arada, hooop diye amsterdam centraal'e geri gittik. arka tarafında deniz var. bir de köprü var. o denizin ortasında java eiland diye bir ada var. köprüden yürüyerek oraya git, otur orda saatlerce denizi izle, limanı izle, mis gibi havanın tadını çıkar. çok fazla bir manzarası, özelliği falan yok ama çok huzurlu, şehrin kalabalığından uzak. belki sadece sen bile olabilirsin o an orada oturan.

şimdi böyle anlatınca gerçek dünyadan kopup oralardaymışım gibi hissettim. annem odaya girince kendime geldim. çok üzülüyorum.

not: bunlara ek olarak bir de vondelpark var.

edit: daldan dala atlarken atlamayı abartmışım biraz. "neyse, dam square'e geri çıkalım, cadde üzerinden devam edelim. hatırlayamadım şimdi tam ama dümdüz yürürken" diyip bırakmışım.

evet, neyse, dam square'e geri çıkalım, cadde üzerinden devam edelim. hatırlayamadım şimdi tam ama dümdüz yürürken, ama baya gideceksin rembrandtsplein tabelasını takip et. çok yakın zaten. orası da çok güzel, alternatif bir meydan. ben en son gittiğimde resim yarışması vardı. ressamlar eserlerini hem sergiliyor hem de bir yandan yeni tablolar yapıorlardı.

oradan da devam ettiğinde, meşhur iamsterdam yazısının oraya çıkacaksın, museumplein yani. ama yine orda da çok bir şey bekleme. yazının da bir nanesi yok. yazının ordaki rijksmuseum dünyadaki en güzel müzelerden diyorlar ama, fakirlik. ona da girmedim. vondelpark da o müzenin arka tarafında zaten.

edit 2: zaten amsterdama gdip kafa olursan, haliyle amsterdamdan tat almazsın, sonra da bi bok yok dersin. öyle güzelim bir şehire gitmişsin, neden ziyan edesin ordaki vaktini mantarla şunla bunla? içmeyin kardeşim. ya da akşam inzivaya çekildiğinizde için. gününüzü de gezerek değerlendirin. içecekseniz de ütopia var, oradan alın ne alıyorsanız.

bir de, couchsurfing'de adamın biri geçen yıl free canal tour'lar düzenliyordu külüstür bir tekneyle. ona katılırsan insanların saatlik 60 euro verdiği geziyi daha az konforlu bir teknede sen bedavaya yapabilirsin. tur sonunda 3-5 euro bahşiş bırakmak ya da bir bira ısmarlamak da opsiyonel.

hatta onu da başka cevabımdan kopyalamışım:
www.eksiduyuru.com

400 euro her türlü yeter rahat olun. otel parası falan içinde değil tabi? heineken leş gibi bir bira bence. yani fabrikayı görün tabi ama içmeye başka bişey deneyin. alman birası varsa onları tercih edebilirsiniz. mantar olayına girecekseniz ve ilk defa yiyecekseniz grupta birisinin kafası normal olsun. yine ismini malesef hatırlayamadığım büyük bir park var. vondelpark mı neydi. hava iyi olursa orda yiyebilirsiniz. ama birinizin kafa açık olsun unutmayın. mexicana ilk sefer için gayet ideal bence.

clublar 12 falan gibi dolmaya başlar. ama cuma cumartesi günleri çok kalabalık olabiliyor, o yüzden biraz çok geç gitmemekte fayda var.

Bulldog'u boşverin, turist kazıklamaya yönelik saçma bir mekan orası
Nieuwmarkt'da Green Place var, oraya takılın:
www.thegreenplace.nl

Bourbon Street canlı müzik için iyi mekan.
Onun gibi, yine Leidsplein'de Water Hall var, biraz daha salaş bir yerdir. Oraya da takılabilirsiniz: www.waterhole.nl

Gece Leidsplein çevresinde takılacaksanız şu barlar da güzeldir:
Weber
Lux
weberlux.nl

Bence iğrenir.

Hem biz de hayvanız.

bokunu örten kedi

Tamamen salliyorum, bence de hayir. Onu birak, ben herseyi tamamen suursuz yaptiklarini dusunuyorum.

şunun şuursuz olduğunu düşünen şuursuzdur asıl:
facultypages.morris.umn.edu

Bir kedinin burnuna azcık kolonyağı koklat o iğrenme ifadesini 5 yıl uğraşsan yine yapamazsın

@namus ninjas bence içgüdüsel o.

hayvanlar iğrenir ama daha çok yemenin sakıncalı olabileceği şeyler için.

insanlar kadar karmaşık iğrenme duyguları olamaz tabii ama iğrenmek, korku gibi temel duygulardan biri.

fareler üzerinde deney yapmışlar mesela ve bazı maddelere karşı mide bulantısı belirtileri göstermişler.

bir kedi elindeki sigaraya yiyecek bir şey sanıp yaklaştığında, iğrene iğrene kaçarken fark edersin sigaradan iğrendiğini. :) iğrenirler yani evet.

iğrenir tabii ki.

ayrıca namus ninjasının paylaştığının içgüdü ile uzaktan yakından alakası yok. hayvanları beyinsiz, aptal canlılar sandığınız için öyle geliyor.

ahah öyle bir iğreniyorlar ki hem de.

mandalina yerken illa kabuğunu kedime koklatırım, yüzündeki o iğrenme ifadesi ve geriye doğru atlayarak kaçmasını görmek için :D
bir de sevmediği bir yemek koyarsan yaklaşıp kokluyor ve sırtının derisini titretip iğrenerek kaçıyor.

şuursuz falan değiller. öyle bir numaracı, kumpasçı, hınzır ki onlar. her şey içgüdüyle açıklanamaz. bir adım sonrasını planlayıp tuzak kuran tiplerden bahsediyoruz.

iğrenir, sever, öğrenir, her şey içgüdü değil.

iğrenir neden iğrenmesin. ama hiçbiri bizim kadar prenses değil, o yüzden eşikleri daha düşük.

hayvanin igrenmesi icgudusel diyorsun da insanin igrenmesi ne? bir de icgudusel olarak hayir diyorsun filan, enteresan seyler yapiyorsun.

İğrenmeyi hayal gücümüzü kullanıp kendi kendimize yarattığımız bir şey olarak düşünürsek hayır bir kedi bok yediğini düşünüp iğrenmez. Fakat bozuk bir tavuk derisini kokladıktan sonra yememeye karar verebilir, buna iğrenme denir mi emin değilim.

Ayrıca hayvanlar fiziksel olarak bizden daha üstün olsalar da zeka olarak insanın yanına yaklaşamazlar. Görüp etkilendiğimiz çoğu hareketleri duygularının yansıması. En zekilerinin yetenekleri taş, sopa gibi alet kullanmak çemberden atlayıp kurabiyeyi kapmak vs. olabilir. Hayvan sevip besliyoruz ama abartmamak lazım yeterliliklerini.

iğrenme tepkisi hastalık bulaşma ihtimaline karşı geliştirdiğimiz korunma duyusudur. Hayli güçlü bir tepkidir ve hem bir çok nöron gubunu aktive edebilir hem de defansif mod için gerekli olan hormonları tetikleyebilir.

Bu hayatta kalma güdüsü türe göre hemen her canlıda (sadece hayvan değil) gözlemlenir. İğrenme olarak özelleşmiş tavırlar ise genel uyarıcılar dışında, sadece temporal korteksi gelişmiş primatlarda sosyal davranış olarak gözlemlenebilir.

İnsanlarda primitif uyarılar ve sosyal ilişkiler üzerinden suni sebeplerle de tetiklenebilir ki buyrada gözlemlenen atımların büyük çoğunluğu amigdala ve duyusal korteksde olsa da, farklı kombinasyonlar da görülebilir. Yapılan deneylerde bazı diğer primat türlerinde de ilkel örnekleri görülmüş olsa da, hiçbir zaman insanlardaki kadar karmaşık ve detaylı değil bu nöron kombinasyonları.

keçiler başka bir hayvanın otladığı yerden otlamaz mesela.

www.youtube.com

Insanlarin kendilerinin hayvan oldugunu dusunmeden kendilerini ustun gormesi hep cok komigime gider.

Cevaba gelirsek, igrenmenin tam olarak hangi asamasi bilinc gerektiriyor da bilincsiz oldugunu sandigin hayvanlar igrenmesin? Igrenmek cok temel bir hayvan icgudusudur.

Ek: Alttaki arkadasim, belli cok zekisin ama sen yine de ayar vermeye calismadan once okudugunu anlamaya calis. Kelimelerin tek basina anlamlarina takilan yok. Referans verilen anlamlara odaklan. Sonra da soruyu soran ve cevap veren bazi arkadaslarin bakis acisini anla. Sonra yine ihtiyacin olursa gel konusalim. Hadi kolay gelsin.

Insanlarin "biz de hayvaniz" deyipte kelime anlamlarina takilmasi hep komigime gider. "Hayvan" denen seyin kelime anlamina inersek evet biz de hayvaniz, bunu bilmeyen kalmadi zaten. "Hayvan" dedigimizde akla gelen seye bir kelime bulunsa da hepimiz kurtulsak. Evet biz de canliyizda ayni sey degiliz iste neden zorluyorsunuz? "Onlardan ustunuz, ezelim onlari, onlara hukmedelim" diye birsey yok tamam da ayni sey degiliz yani, biri "hayvanlar" ile ilgili bir konu actiginda neyi kastettigi gayet aciktir, "hepimiz hayvaniz" ayri bir konu ve artik sikti.

Çok garip bir hikaye anlatayım. Bir inek aldık. 20 yıl önce bu olay. Annesi doğurur ama ölür. Biz bu sekilde aldık ve büyüttük. 120 bin nüfuslu ilçenin tam ortasında. Insanlar belediyeye şikayet etti vs biz vermedik bu ineği. El bebek gül bebek büyüttük. Ve ayrıntıları geçiyorum. Bildiğin köpek gibi ailenin insanlarını ayırtediyordu. Herkese yaklasmiyordu. Inanir mısınız bir kere ısırılmış elmayı bile yemiyordu. Isterse muz olsun bir insanın bir kere ısırdığı hiç bir şeyi yemeyen bir hayvan hem de inek. Hayvanı hamile bırakmak için boğa boğa gezdirdik hamile kalmadı. En son suni döllenme ile hamile kaldı. Bir gün belediye yüzünden satmak zorunda kaldık. Annem babam sanki kızını gelin vermişler gibi hüngür hüngür ağladı.

www.dailymotion.com

evet. şu aralar hepimizden iğreniyorlarmış hatta.

Win win

win-win
Edit: 2 kisi yazmis zaten:)

win win situation

win win miydi?

edit: ben herkes yazdığı için yazdımdı :)

Suits de cok gecer "win win" :D

bi de "non-zero-sum game" var.

ıkı taraf ya kazanır ya da kaybeder

Win win demeye geldim.

Kazan-Kazan , ben Türkçe tercih ettim bro.

oh bee kremini.

ben yazmazsam olmaz. win-win o zaman arkadaşlar.

mutualism :)

those who buy is glad, those who sell is glad.

alan memnun satan memnun'un ingilizcesini söylemeye geldim.

bi de şey var: be a man, i take your mind.

çeşitli şekillerde kullanılabilir;
1- It's a win-win proposition for the buyer and the seller
2- Both sides win
3- Both sides will benefit from it

Brugges var. Bir de ben otobus ile Paris'e gecmistim geceden. 7 saat suruyor.

Rotterdam
Luxemburg
Brugge (görmeden ölme!)
Brüksel

trenle en uzağı 1,5 saat.

iyi eğlenceler..

sanırım siz günübirlik amsterdam'dan gidip gelebileceğiniz bir yer soruyorsunuz. brugge uzak kalır.
kuzeye doğru küçük ama çok turistik bir kasaba olan volendam'a gidebilirsiniz. geleneksel kostümle fotoğraf çektirme, bir sürü hatıralık eşya falan isterseniz. balıkçı kasabasıdır güzeldir. gerçi bu mevsimde keyif alabilir misiniz bilemedim.

haarlem, utrecht, leiden yakındaki diğer şehirler. hepsi güzeldir. eğer müzeye meraklıysanız leiden ve den haag daha uygun olur. leiden ve utrecht öğrenci şehirleri, den haag'da da şehir merkezi, parlamento, eski binalar, cafeler, müzeler ve kule çok hoş. mimariye meraklıysanız rotterdam'a gidebilirsiniz. erasmus köprüsü, rem koolhaas'ın de rotterdam binası, küp evler, yeni açılan markthal vs. pek çok mimari çılgınlık orada.

gotveren. erkek icin de kadin icin de gecerli.

Pis!

şerefsiz?

Göt, ağzına sıçayım gibi katılmayı uygun görmediğim şeyler.

ŞErefsiz gibi şeyler de var da bunlar da toplumun insanlara dayattığı ar, namus, ahlak gibi şeyleri yüceltiyor, onları aslında doğruluyor. Ataerkil kültürün uzantıları olarak görmekteyim bunları da.

Küfür edenlerin %95nin kadınları aşağılayan küfürler kullanması, %4.9umnun da hayvanları insanlara atfederek hayvanları aşağılaması gerçeği var ve BDP bunu çok yapıyor.

Gerizekalı.

Pust, adi, serefsiz, salak, eblek, gaspet, (pic olabilir mi bilemedim), garabet,

hayvan

daha cinsiyete gelmeden başka bir kategoride ayrım yapıyor

Amorf.

yavşak.

Pezevenk.

Soyu ile bitenler var ama onlarida erkekler icin kullanirlar genelde,kopek soyu, essek soyu falan diye, itin dolu de var, kapisinin onune sictigimin seklinde olanlari da var, yaratici baya. Aklima gelenler bunlar. Birde kurabiye var ama hepsini yazamiyorum.

Küfürden kasıt olarak ''sikmeli sokmalı''lardan bahsediyorsun anlaşılan. Normal şartlarda ''karaktersiz'' de bir küfürdür ''sikik' de.

ama ben ''sikmeli sokmalı'' olarak sorduğunu düşünerek cevaplıyorum:

hiç bir küfür cinsiyetçi değildir. küfürde kasıt güç göstermek, meydan okumak, tehtit edip sindirmeye yöneliktir.

doğada dişi ve erkek hayvanın görevleri vardır (bundan sonrasını insanın da bir hayvan olduğu gerçeğine göre oku).
erkek avlanır yuvaya yiyecek getirir ve yuva ile yuva fertlerinin korunması/kollanmasından sorumludur. kadın ise yuvayı çekip çeviren, anneik içgüdüsü ile yavruları besleyen, büyüten, yuvayı koruyandır.
dişi erkeğin gücüne güvenir. onu koruyacak kollayacak güçte ve sağlıklı yavrular verebilecek döle sahip olmasını ister. Erkeğin gücünü göstermesi ve kadının bunu görüp hissetmesidir kadın için önemli olan (o yüzden o güzel kızların yanında hep o öküzler var).

Ciftleşme/birleşme/sevişme sırasında da erkeğin sert olmasını ister kadın (ben yumuşak seviyorum diyen kadın sıçsın bokuyla oynasın, yalan söylüyor (sekle tanıştığı ilk zamanlarda yani geçmişte sertlikle ilgili kötü bir anısı travmaya dönüşmemişse tabi).
Dirty talk, hardcore, ne bileyip kalçaların tokatlanması, göğüslerin sıkılması vs. kadınların çok büyük çoğunluğunun tercih nedenidir bu nedenle. Evrim sürecindeki davranışlarımız hala dna'mızda kayıtlı ve bilinç altımız bu yöne iterek yaşamızı sağlıyor.

Şimdi gelelim küfür meselesine; küfürde ne dersen ''sik, sok, amk, orospu, piç, götveren, sikik, siktirici vs vs vs... Hepsinde bir ''sikmek'' eylemi hakim. Yani sikeceğini gösteren gücünü gösteriyor, siktirmekle suçladığın ise sikilen yani alatta o güce maruz kalan oluyor.

Yani yukarıda anlattığım ne kadar doğanın bir kanunu ve normal olan ise küfürlerin de bu yönde olması normal.
Küfürler cinsiyetçi değildir bu nedenle. Küfür güç sağlama, güç alanı yaratma amaçlı bir söylemdir ki erkeğin dişiye uyguladığı güç yeryüzünün en kudretli gücüdür. O nedenle de tüm küfürlerdeki hadise cinsiyetçilikten öte gücün karşı tarafa gösterilme cabasıyla aptalca bi tehtitdir.

ps: feministler saldıracak şimdi yukarıdaki yazdıklarıma ama bunlar benim düşüncelerim değil bilimsel analizlerdir. kusura bakılmasın..

"Izdirabini ....." hem cinsiyetsiz, hem de hayatimda duydugum en sacma kufur.

Fayfa, doganin kanunu bilimsel analiz deyince ben de bir şey söylüyorsun sandim. Çok yanlislardasin bana gore, sana puanim sifir.

İçin de soy, Piç, ana baci, am got geçiyorsa cinsiyetcidir bence. Pis diye küfür eden arkadaşı naifliginden ötürü kutluyorum.

tepecikte doğdum büyüdüm, küfür edesim geliyor edemiyorum. Köklerime inerken politically correct kalmama yardim edin lütfen. İçinizden geleni soyleyebilirsiniz

Eger soy u cinsiyetci dusunuyorsan bu durumda "dölü"yude cinsiyetci kabul etmen lazim degil mi?

Bir ara yogurtcu parkinda cinsiyetci olmatan kufur atolyesi vardi keske katilsaydim

Ecdadina tukurdugum olabilir (ecdad da yine erkekler var aslinda) sarap canagina/mezarina tukureyim de var.

Beddua seklinde kabul ediyorsan cocugun olmasin gibi seyler de olabilir.

Agzina kolum girsin cinsiyetci mi acaba?

Dalaksiz, cigersiz var yine erkeklere denior genelde.

Sulalesini essekler kovalasin falan olabilir belki,

Yavsak?

Yavşak en svdigim ama bir erkeği ciddiyetsizlikle itham ediyorsun. Cinsiyetçi o da. Yoksa agiz dolusu ne güzel söylenir simdi.

@sour, erkek yapabiliyor mu ki? :)

@sour strapon'u takiyolar izdirap falan artik...

Neyse dalga geciyorum tabii, kus beyinli.
Sicmali seyler, agzina/bacagina/koluna/kafasina sictigim misalen.

Gotu boklu, sidikli (erkek de kadinda olabilir bunlarin hedefi)

Zilli, kaltak, sillik falan dieyecemde bunlar olurmu bilemiorum emin olamiyorum, orospu gibi bisi bunlarda cunku dolayisi ile cinsiyetci sinifinda olabilir.

Hirsiz (cok ciddi bi kufur,iftira aman diyeyim dikkatli kullanmak lazim)

Mezhebi genis serefsiz yavsak (kombine basladik)

Pezevenk de cinsiyetci sanirsam emin degilim.

Cahil cuhela.
Hiyar (cinsiyetci sanirsam bu da)
Dana/okuz (cinsiyetci olabilir)
Essek, kopek,
bok yiyen
Bok yiyenin usagi (cocuu anlaminda)
Cenabet (hakaret olabiliyo neden bilmiom)
Yalaka
Akilsiz
Beyinsiz
Hayvan


Aklima.geldikce yazarim daha

ben de aradım bunu. bi ara gezi döneminde cinsiyetsiz küfür atölyesi yapıldığını duymuştum, sonra ne oldu bilmiyorum.

ben bacağına sıçıyım filan diyorum. sıçmak iyi bence. bacağına sıçtığım, kafasına sıçtığım. cümle içinde kullanmak gerekirse ben bugün sıç gördüm. sıçmık kafa. bok da güzel. bok.

Ustun zekali
Capulcu

Kime hangi icerikde soylendigine gore degisir tabii ama ustun zekali mahkeme sebebi oldu yakin gecmiste.

Götelek, dallama, lavuk?

Sikme fiili ortadan kaldırdığınızda cinsiyetçi yaklaşım da otomatik olarak etkisiz hale geliyor sanırım.

(bkz: bilimsel düşünce demişsin ama bunlar bildiğin ataerkil maço palavraları )

Ucak bileti ayarlayip, oteli ayarlayip gitmek mantikli.
Sebebi, daha ozgur gezebilmek, daha fazla gezmek, daha az maliyet. Yapmacik yapmacik gezmelere bir dunya para vermeyin.
Maliyeti ayni bile olsa turla gitmezdim ben olsam. Zaten ben de turla gitmedim Italya'ya:)

Bana kalırsa kafanıza göre... Şehire göre önerilerde bulunabilirim.
Bana kalırsa İtalya, sokaklarında gezerek görülmesi gereken bir ülke. Sıcaklığını güzelliğini hissetmek gerek :)

balayına organizasyonla gitmeyin. serbest olmak isteyeceğiniz ender dönem

para varsa ve kpss kazanılıp memur olunduysa turla gitmek mantıklıdır. yoksa 40-50 yaşından önce tura gitmenin mantıkla açıklanacak bir yolu yok.

azıcık araştırmayla gayet uygun otel ve uçak bileti bulunur. turla italyaya giden aile üyeleri termini yi bile görmeden geldiler. ben romada terminin arka sokaklarında ne dönüyor konusunda yorum yapabilecek hale gelmiştim.

ha napolisidir falan biraz iyi araştırmak lazım onun dışında çok problem çıkmaz.

diğer ülkelere turla gitmedim ama italyaya gittim. özellikle romaya, pompeiye falan gidecekseniz turu tavsiye ederim. en iyisi de pronto tur. orda bi adam vardı tur rehberi adını hatırlamıyorum ama inanılmaz bilgiliydi. bir daha gitsem italyaya yine prontoyla giderim.
not: reklam gibi oldu ama alakam yok söyliyeyim de :D

Tursuz gidin kesinlikle. Size kalacak yer, restoran va herşey önerebilirim gideceğiniz şehirlere göre.

turla gitmeyin. çoğu tur rehberi maalesef bilgisiz-eksik bilgiye sahip, turla hareket etmek zaman kaybettirir, iki kişi alacağınız zevki alamazsınız, ''etkinlik yapıyoruz'' ayağına 10-20 euro tutan yakın şehirlere kişi başı 50-60 euro civarı fiyatlar çekiyorlar vs vs.

ama şöyle bir şey var, turlar çoğu zaman otel ayarlama ve uçak bileti dahil olarak daha ucuz bir fiyata geliyor. tur alırsınız. ama etkinliklerine katılmak yerine kendi başınıza gezersiniz. turun da sizi otele bırakma-otobüs vb. hizmetlerinden yararlanmış olursunuz.

tursuz gittim, 10 sefer daha olsa gene tursuz giderim.tur dediğiniz şey otobüs seyahati tamamen. sabahın köründe kalk, milleti bekle, biri odada uyuyakalsın otobüsün başında sinire kes. müzede takılsın kalsın sen gene otobüste bekle. koştur koştur dur sonra.

sarhoş olunca genelde vücut yağlı yiyeceklere yönelir. vücuttaki fazlalıkları dışarı atmak için iyidir çünkü.

benim canım genelde köfte çeker. istanbuldaki kovalaklar ıslak hamburgercide soluğu alır.

ha bu arada sarhoş olduğum bir gün acayip şekilde arnavut ciğeri aramışlığım var.

illaki bi et isteği oluyor bende. genellikle junk food dediğimiz şeyleri çekiyor canım. alkol ve et isteği ile ilgili bişey okumuştum ama unuttum :/

pizza +1

aynen ben de sarhoş olunca pizza isterim, neden bilmiyorum. yani normalde çok sevdiğim hamburgerdir dönerdir kebaptır sarhoşken aklıma gelmez. pizza istiyorum. kokoreç de olabilir. böyle yağlı, tuzlu, hamurlu bi' şeyler. gerçi hamburger ve döner de öyle ama canım çekmiyor. pizza abi. ninja törtıllarınki gibi böyle benekli benekli sadece sucuklu falan da olabilir yani malzemesi hiç önemli değil o yuvarlağı ve üçgeni görücem o önemli.

@der meister sadece sucuk sosis ve peynir olacak ama dimi?! aynen aynen.

işkembe, midye, kokoreç, tantuni.

İştahım kesiliyor + 1
Ertesi güne zorla yoğurt yerim en fazla. Sarhoşkense yemek aramam hiç.

çiğ köfte tarzı şeyler canım çekiyor genelde benim, misal bu cevabımı çiğköfte dürüm yiyerek yazıyorum. sarhoş filan değilim, bir kafa güzelliği yok ama, alkol açlığı var. karnım acıktı, yine çiğ köfte çekti canım, çiğ köfte söyledim.

kokoreç ve midye dolma..

midye tava / ıslak hamburger
havuç elma suyu

edit: sarhoş olmam ama çok içersem mutlaka acıkırım. saat de geç olur, doğru düzgün yemek yenecek yer olmaz. canım ondan bunları çeker. :)

Kokorec +1

ıslak hamburger.

valla tüm klasikler. kokoreç, midye, ıslak hamburger, dilli kaşarlı tost, kelle paça vs.

Ozellikle canim birsey cekmiyor ama acikip yedigim herneyse tatini alamiyorum normal halimdeki gibi.

tuzlu, limonlu bir şeyler ister hep, kokoreç ve midye dolma başta gelir.

kefir içip yatıyorum, temiz uyuyorum.

kimse aspava yazmamis.

Pizza ne lay, italya mı burası.

kokoreç, işkembe, kelle paça, midye, çiğköfte.

kadıköy kimyon dürüm - kelle paça. her sarhoş olduğumda uğrar reset atarım.

sultanahmet'teki puanı 8'den yüksek hostellere booking'den bir bakın, en iyisi bile ölü sezon ocak ayında çok makul ücretlere konaklama sağlıyor.

eğer bütçeniz müsaitse puanı yüksek otellere de bakın, ocak-şubat ayında konaklama ücretleri dip yapar genelde.

Big apple hostel, Sultanahmet'de. Kanada'li bir arkadas Istanbul'a geldiginde kalmisti, iyiymis.

elleriyle donunu tutup öyle işeyenler var.
temas etmediği için haklı bir zafer oluyor.
bir de hava soğuksa üşenebilirler.
Erkeklerin pipisine neden pis diyorsun şimdi :(

ıyyyyyyyyyyyy yaaaa sen şimdi bakterisiydi mikrobuydu bildiğin için daha kötü oluyorsundur daaa. Korkunç bişiii!!

(bkz: anne ben az önce aseksüel oldum )

Yok erkekler kesinlikle çişten sonra el yıkamıyolar ben de çok gözlemledim akjdshajhds :D el yıkayan istisnalar elbette ki varsa da oranları çok düşük işte :D iğrenç.

ben tokanırsam yıkarım tokanmazsam yıkamam. hava souk hacı.

El yıkama tamamı ile bir alışkanlık meselesi. Yani bir insan eline işemiyorsa eğer elini yıkaması için bir neden yok. Bir insan penisini tutup işiyor diye elini yıkamak zorunda değil. Nasıl ki vücudumuzdaki herhangi bir organa dokunduğumuzda gidip elimizi yıkamıyoruz, penis de öyle. Ha işin daha derinine inersek, elimize işediğimizde de elimizi yıkamak zorunda değiliz. Çişimiz musluktan akan sudan daha steril. Böyle de bir gerçek var. Ayrıca gentital bölgemiz düşündüğümüz kadar pis bir yer değil. Dilimizdeki kötü bakteri sayısı genital bölgedekinden daha fazladır.

o elin ellediği yeri yalayıp yutanlar var.

bazıları bunu bildiği için, elleri ile kapı kollarına bile dokunmak istemeyebiliyor. kadın erkek diye ayırmıyorum ben. tanıdıklarımla ilgili olarak gözlem yapıyorum, kendimce bir sonuca ulaşıyorum.

Ne gereği var la? Hayır benim penisim göbeğimden daha pis değil. Neden böyle yargı var bilmiyorum. Açıyorum fermuarı işiyorum bir yere dokunmuyorum.

Ben problem göremiyorum. Ha bu arada idrar zaten pis bir şey değil, üre ve ürik asit.

Bardaki erkekler böyle, hep kirli pasaklı. Camiide öyle mi? Bırak adamın elini, götü başı ayağı bile bardaki adamın yüzünden temiz.

Spot: camiiye gidin allahsızlar.

Dokunmuyorlarmis ahaha o mikrop dolu kapi koluna da mi dokunmuyorsunuz pisler!

açıkçası işerken sikimizi sıvazlamyoruz. en fazla yukarı doğru işememek için tek parmakla yukardan bastırıyoruz, bazen onu bile yapmıyoruz.

muhtemelen karganın 50 yıllık ahşap merdiven korkuluklarında, sikimizin bastırdığımız noktasındakinin 500 milyon katı bakteri mevcuttur. ben bazen yıkarım bazen yıkamam, çünkü sikim pis değil. ve ben de güzelce sikimi kurcalayarak işemiyorum.

binlerce kişinin sümüklü, sıçıklı, balgamlı ellerinin değdiği banknotlara temas etmekten çoook daha temiz bir iş yapıyorum. her banknot tuttuğunuzda elinizi yıkamıyorsanız, gereksiz titizlik.

sözlükte bir ara bunun başlığı vardı, savunanı çok.

@angelus idrar içerideyken steril. o da enfeksiyon yoksa tabi.

zaten eline bişey bulaştığından demiyorum. kapı koluna dokunuyon, sifonu çekiyon. en pis yerler orası zaten.

ki ben saçımla oynasam bile elimi yıkayan biriyim :D gayet de genital organına dokunan adamın elini yıkamasını beklerim.

@angelus'a cevap: (lütfen yanlış biliyorsam beni aydınlatın). Şimdi evet idrar vücuttaki haliyle steril bişey ama dışarı çıktığı anda mikroba bulanıyor (tabi herhangi bir enfeksiyonu olmayan sağlıklı insanları varsayıyoruz). Sonra bi de ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla diye bir gerçeğiniz var. Hal böyle olunca o dona düşen damla bir şekilde penisinize temas etmiyor mu? Sonraki çiş seansında da daha önceden o çişli kapalı alanda kalmış penisinize dokunduğunuzda da otomatik olarak steril olmayan bişeye temas etmiş olmuyor musunuz? Bunu öğrenmek için soruyorum.

o musluklar tuvaletden daha pis değilse ben ne olayım.
arada mecburen tuvaleti yıkarlar o muslukları hiç yıkadıklarını sanmıyorum.

@kamera motor paraya dokunduktan sonra illa ki elimi yıkıyorum. en son yarım saat önce elimi yıkadım ve sadece bilgisayara dokundum. sonra elma yemek için tekrardan yıkadım.

hani bu doğru diye savunmuyorum. benimki aşırı biliyorum ama tuvalletten sonra yıkamak sadece idrara ya da tene değdiğiniz için değil. sorun ortamın bakteri yuvası olması ve atıyorum aynı bardağı tuttuktan ya da tokalaştıktan sonra elimle bişey yiyememem.

pis olduğumuzdan değil, temiz olduğumuzdan yıkamıyoruz. eğer hiç bir yere dokunmadan direkt olarak pisuvara ulaşabileceğimiz bir tuvaletse söz konusu olan, penise de hiç dokunmadan da işini halletmek mümkün.

ayrıca iki tür insan vardır; tuvaletini yaptıktan önce ellerini yıkayanlar ve yaptıktan sonra yıkayanlar.

not: aynaya baktıktan sonra bile yıkarım ellerimi.

pandispanya; İdrarın büyük bir kısmı sudur, ayrıca dışarı çıkınca mikroba bulanır gibi bir durum yok. Bu tıpkı kaynağından çıkan su kaynaktayken temizdir, kaynaktan çıkınca mikroba bulanır içmeyelim o zaman demek gibi bir şey. İdrarı atık yapan ana madde üredir, eğer böbrek hastası değilseniz onun da bir zararı yoktur sağlığa. Ayrıca bakteri konusu da dediğim gibi; genital bölgemiz, vücudun birçok bölgesinden daha temizdir.

Edit: Bir de tuvaletin tuvalet kapısının pis olması meselesi var. Oralar da oturma odasının kapısı ne kadar pisse o kadar pistir. Yani oralara dokunduğumuzda ne kadar kirleniyorsak, tuvalet kapısına dokunduğumuzda da o kadar kirleniyoruz.

Tuttuğum alet elimden daha temiz. Yıkamasak da olur.

Ölesiye el yıkamayı savunan arkadaşlari evlerinizde diş fırçalarınızı nereye koyuyorsunuz? banyoda duruyor değil mi?

valla (bkz: barkın'a o konuda ben de çok kırgınım)
bir insan neden böyle davranır, bilmiyorum.
bazıları tuvaletten çıktığı gibi yardırıyor, lavabonun önünde yalandan bile durmuyor. ben olsam ar ederim, yıkayacağım yoksa bile yıkarım.

umumi yerlerde hiçbir yere dokunmamaya gayret ediyorum, tuvalete girdiğimde de arkadaşların dediği gibi değdirmeden yapıyorum. zor bi' şey değil. hatta daha pratik. öyle olunca kirlenmiyor.

ya bi de el yıkamak tabii ki önemli bi şey, düzenli olarak ya da ne bileyim en azından yemeklerden önce yıkamak lazım ama pipiye değdi diye el yıkamayı çok anlamsız buluyorum ben. kişisel temizliğime dikkat ediyorum, elime işemiyorum, e yani dendiği gibi pipi dediğin şeyi millet emiyo yalıyo yani ne var niye yıkayayım elimi pipime değdi diye. ne var ki pipimde pis mi pipim pis bi şey mi pipi yani.

diyeceğim o ki o umumi tuvaletlerde elini yıkamayan arkadaşlar zaten genelde el yıkamayı gerektirmeyecek şekilde hallediyor işini. yani gödümüze sokup "aman ne yıkıycam" diye çıkmıyoruz. o tarz bi şey yaparsak zaten çeşmeden iğrenç kokulu bi su akıyo olsa bile elim kirli olduğu için temizlemek için yıkıyorum ben.

@yatagans kendi evimde sıkıntı yok. sevgilim yıkamasa da tiksinmem. tanımadığım adamdan tiksiniyorum ama.

@angelus hiç mi terlemiyonuz acaba? o ter orda beklemiyor mu saatlerce?

@son muzakereci onu diyom işte. eliniz daha pis. penisinizi yıkamamanızı sorgulamıyorum, elinizi yıkamamanızı sorguluyorum.

neyse bi zirve neyim olursa tokalaşmayacağım adamları öğrenmiş oldum :D dökülün dökülün.