abi sen bi decathlon'a ugra daha ucuza kapatirsin emin ol

bu konuda fazlaca tecrübesi olan biri olarak yazayım gerisine siz karar verin.

kuzey ülkelerinde konaklama pahalı evet. çadır ise gayet güzel bir çözüm. buna kamping alanları olarak bakmanıza da gerek yok. yasa gereği isveç, norveçi finlandiya gibi ülkelerde yerleşim yerlerinde bile çadır kurabiliyorsunuz. tek bir şart vardı. en yakın eve 150 metre uzakta olmanız ve de aynı yerde 3 geceden fazla konaklamamanız gerekiyordu. yasanın adı right to access. detaylı bilgiye bu şekilde ulaşabilirsiniz. bu tamamen onaklamanızı bedavaya getirir ya da dediğiniz gibi camping alanları seçersiniz. orada da geceliği min 10 euro falan verirsiniz üstüne su elektrik falan isterseniz maliyet artar. ayrıca camping alanları nerdeyse her yerde şehir dışında oluyor bu da astarı yüzünden pahalıya getirebilir.

peki çadır taşımanın fayda ve de zararları neler?
öncelikle çantanızda kamp malzemesi taşıyacağınız için +10 kilo koyun. bunu sırt çantanızda sürekli taşıyacaksınız. eğer yaz günü kokarım, pis pis gezerim diye tasalarınız yoksa sıkıntı yok ama onun dışında çadırda her uyandığınızda güzel bir duşa hasret kalabilirsiniz. 2. gününde sıkılacaksanız hiç bulaşmayın. her gece 1 saat çadır kuracaksınız. sabahları çadırı kurutacaksınız toplayacaksınız. göründüğü kadar basit ve de pratik bir olay değil. çadırı götürecekseniz 27 günde minimum 15 gün kamp yapacağınızdan emin olun ki hem maliyetine hem de taşıdığınız ağırlığa değsin. çünkü 3 gün o çantayı sırtınızda taşıdıktan sonra kamp alanına 5 km yürüyene kadar veririm 30 euro yu hostelde kalırım ya da cs'den couch ayarlarım diyecekseniz 27 gün boyunca size ağırlık yapacak ekstra 10 kilo yükünüz olacak demektir. otostoplarda arabalara sığmamakta bunun bir parçası.

ben kışın norveçte çadır kurdum. direk bir parka yayılmıştım. kış günü zaten camping alanları kapalı oluyordu. kısa günlerde zaman kaybına yol açsa da günde 100 euro konaklama parasından kurtarıyordu. tabi ben çadırda yatmayı ayrıca seviyorum o yüzden dert etmedim ama hiç tecrübeniz yoksa bu işe bulaşmadan bir kaç kez dağda kamp yapın derim.

set için yoruma gelecek olursak;

yaz ayı için kullanacağınız bir uyku tulumunun size maliyeti 40 lira. mat 15 lira. sırt çantası ha loap almışsınız ha mercan yokuşundan sıradan bir çanta almışsınız. mercandan alacağınız bu tarz bir çanta 60 lira, ele ayağa gelir bir çanta ise outdoor mağazalarında 200 lira'dan başlar. çadır load önermem. alacaksanız husky alın ömürlük olsun. aynı şekilde atlasoutdoor'da makalu marka çadırlar var. husky fabrikasında üretilen. onlara da bakabilirsiniz.


loap set 490 gözüküyor

makalu çanta: www.atlaskamp.com

makalu çadır: www.atlaskamp.com

makalu uyku tulumu : www.atlaskamp.com

askeri mat

olarak ayrı ayrı alırsanız sitesinde yaklaşık 450 ye falan geliyor mağazalarından 400 e alırsınız üstüne 2 kat daha uzun ömürlü olur


çadır için ayrı yorum istrseniz loap'ın çadırını yağmurda pek kullanamazsınız. sağanak yağmurda içeri alır suyu. su geçirmezlik oranları ve de pol kalitesi iyi değil. makalu sizi kuvvetli yağmur dışında yarı yolda bırakmaz. polleri özellikle gayet sağlamdır. baya reklam yapmış gibi oldum ya neyse.


şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.

Hocam çok kapsamlı cevabınız için teşekkür ederim. Çadır alıp onunla gidersem İzlanda'da en az 10 gün çadırda konaklamam gerekecektir diye düşünüyorum, ve aldıktan sonra kuzey ülkelerinde de kullanırım, madem yanıma almışım neden hostele para vereyim yani :) ancak couchsurfing bulursam onu tercih ederim sanırım. Bunun yanında iyi düşünmem gerektiği de bir gerçek zira bu bana ayrıca 4 tane uçak için kabin ücreti değil de ek bagaj ücreti ödemem anlamına gelecek. bunun yanında sanırım oradaki ülkelerde hostellerde bile ekstrem fiyatlar olmaması için uyku tulumu gerekiyor diye duydum, uyku tulumu almışken - yolun yarısına gelmişken yani - çadırda alıp o kuzey ülkelerini tam olarak hisseebilmek daha çekici geliyor, özellikle izlanda'nın şehir dışı bölgelerinde çadıra kesin ihtiyacım olur gibi hissediyorum.

+10 kilogram ekipman demişsiniz, bu ekipman çadır, uyku tulumu, mat olarak aklıma geliyor, ancak bunların yanında başka hangi ekipmanlara ihtiyacım var? Bir de, duş demişsiniz, hani böyle bir seyahatte her gün duş alayım takıntısına girmem herhalde, ancak tabii arada duş almam gerekecek hehe :) bunu nasıl çözümlediniz norveç'te?

son olarak, izlanda'nın hava durumuna baktığımda yazları akşamları 4-5 dereceye kadar düştüğünü görüyorum, bu nedenle uyku tulumu biraz daha pahalı tulumlara bakıyordum (comfort 5 tulumlar), bu sizin yolladığınız böyle bir havada da yeterli olur mu?

çok soru sordum; ancak uzun açıklama sonrası kafamda baya bir şey oluştu, bunlar da yeni soruları getirdi :) tekrardan çok teşekkür ederim.

+10 kiloya çadır uyku tulumu mat ıvır zıvır kamp malzemesi (tamir kiti, fener vb) geceyi geçirmek için gerekecek içlik vb ekstralar dahil. izlanda norveç e göre kıyaslanamayacak seviyede ucuz. 15 gün min derken uçak ve de hostel ekstralarını hesaplayarak söylemiştim. duş olayını hostelde kaldığımda hallediyordum. kalan zamanda o "pisliğe" dayanmanız gerekiyor.sırt çantasıyla gezerken pek umursanacak bir şey değil. tabi bir başkasının evine o şekilde gitmek istemezsiniz. 3 gün çadır 1 gün hostel olarak ayarlama yapabilirsiniz olmadı. izlanda yazları da soğuk evet ama uyku tulumuyla çözmenize gerek yok bunu. onun yerine içlik taşıyın daha rahat uyursunuz. matınız kalın olsun yeterli. tabi içlik alana kadar tulumu daha iyi bir şey alırım da diyebilirsiniz tercih sizin :) öyle bir durumda 100 lira verin makalunun -15'lik bir tulumunu alın yaz kış kullanın. yazın üstsüz yatarsınız.

rica ettim ne demek

Izlanda geceleri soguk olur diye tahmin ediyorum. Bu malzemelere bosuna para vermeyin derim, soguk ve ruzgarli havalari icin bunlara kesinlikle guvenemezsiniz.
Soyle soyleyeyim gerisini siz dusunun dogru durust bir uyku tulumu almak isteseniz o fiyata sadece tulumu bile alamazsiniz. Canta deseniz sadece duzgun bir canta yine o fiyat. Cadiri zaten 400-500 gibi bir fiyata alamazsiniz. Bu malzmeleri yazin sicacik yerlerde 1-2 gecelik kamplarda kullanacak olsaniz alin derdim.
Hem soguk yerlerde kalacaksiniz hem de 27 gun gibi uzun bir sureden bahsediyorsunuz. Bu malzemeleri alip rezil olma riskini almayin derim. Pahali da olsa en azindan hostel falan tutun, ya da dogru durust ekipmanlar alin. Bunlara vereceginiz para cope gider derim. Dedigim tek cadiri bile - is gorecekj birsey ariyorsaniz - o fiyata alamazsiniz.


Not: Uyku tulumu alirken comfort degerini dikkate alin, onlarin comfort dedigi uyuyabileceginiz son sinir. Yani comfort degeri kalacaginiz yerin en dusuk sicakligina yetissin.

öncelikle müziği öğrenmenin yaşla hiç alakası yok, istediğin enstrümanı öğrenebilirsin. hiç bir zaman geç değil, -tabii amacın virtüöz olmak değilse- :) ve ders saatine gelirsem biz 500-600 e veriyoruz dersi. yani gayet uygun bi ücret ama ders verecek kişi ne derece iyi onu ölçüp tartmak lazım.

ders fiyatı uygun

öğrenilir yaşla alakası yok

ders için bir de barış benice'ye bak derim

1- Nota bilgisi öğrenmen gerekmiyor.
2- Yaş geç değil.
3- Kendi kendine öğrenmen zor, evet. Yanlış teknik doğru bir endişe. O yanlış teknik ya sana gitarı bıraktırır ya da çözemeyeceğin kötü alışkanlıklar kazandırır.
4- 50-TL/Saat uygun. Piyasadaki en düşük birim ücret. Ancak hocanın iyi olduğundan emin ol. Temellerinde sorun olan bir hoca ile başlama, seni de kendisi gibi özensiz yetiştirmeye kalkar.

30umda kontrbass calmaya basladim iyikide baslamisim devam....

yaş 28. ilk elektro gitarımı geçen ay buradan bir arkadaştan aldım. Ben de başladım. Sadece biraz şanslıyım. İş arkadaşım çok iyi çalıyor ve bana da öğretiyor.
200 TL çok pahalı değil. Değer.

müzik dersi için para vermeye gerek yok hele o yaştaysanız ve hobi olarak istiyorsanız

youtube da ingilizceniz varsa mükemmel hocalar var, yoksa türklerde var

kesinlikle hocaya para vermeyin daha yeni başlamışken, önce internetin suyunu çıkartın

www.youtube.com

www.youtube.com

guitar pro tab kullanmayı öğrenin

internet derslerine göz atarım ama dediğim gibi bir şeyleri yanlış yaparak öğrenmekten çekiniyorum, solak olmam sıkıntı çıkarır mı emin değilim.
fiyat uygun dediniz, benim de karşılayabileceğim bir miktar, 500-600'ler şimdilik aşar gibi, amacım hobi olarak çalmak, usta olmak gibi bir hayalim yok ya da yeteneğim de olduğunu sanmıyorum :) başka öneriler varsa alabilirim.

guitarpro'yu hiç denemedim ancak hem online hem de beleş babalar gibi site var:

songsterr.com

"O yastan sonra baslasan da calamazsin" diye efsaneler anlatan olursa cevrende, onlara soyle basip gitsinler bi.
Bal gibi olur.
Fiyat ozel ders icin uygun bence. Bana sorarsan amator olarak youtube videolariyla evde goturursun istersen bu isi kurs falan almadan. Yanlis teknik olayindan da korkmana gerek kalmaz. Istemedigin kadar video var teknikler konusunda.

arşivi yine de oldukça geniş. ayrıca 10minutes email'ler ile sorunu çözdüm ben ^^

(bkz: prisoners)
www.imdb.com

The best offer.

12 angry men

dün predestination'ını izledim. harikaydı.

(bkz: cool hand luke)

(bkz: the usual suspects)

The Sixth Sense www.imdb.com
The Prestige www.imdb.com

Öldüren sis.

bunu izle

(bkz: 12 monkeys)

inci.sozlukspot.com

böyle arayınca spoiler vermiş oluyor insan bir nevi, yani sonunda şaşırıp kalıcam diye beklediğin için o kadar şaşırmıyorsun, heyecanı kaçıyor. bu beklentiyle izleyip sonunda hiçbir şey olmayınca daha çok şaşırıyorsun mesela :) ama ille de sonu hiç tahmin edilemez bitsin filan dersen şu linki atar kaçarım:

www.imdb.com

(bkz: the mist)
(bkz: angel heart)
(bkz: primal fear)
(bkz: arlington road)
(bkz: no mercy)
(bkz: frailty)
(bkz: secret window)
(bkz: the crying game)

bad boy bubby

sürpriz bir son yüzünden değil; vay amına koyayım ne filmdi bee denen cinsten.

(bkz: old boy)

(bkz: the game)

jagten
nordiksimit.org

Incendies'in tiyatrosunu izlemistim, sonunda aynen o dedigini dedirtiyor.
Gone girl +1
Lucky number slevin. Bu filmde de cok fena has****r diyorsun.

Başımıza taş yağacağının habercisi

Zamanla her istedigimizi yazip cizemeyecegiz gibi geliyor:)

zirvelerle kalitesizleşme bağlantısı kuramıyorum. ifşalar arada renk katıyor onları da abartılmadıkça hoş görüyorum.
kalite konusunda konuşamayacağım ama bir ara ne oluyor duyuruya diye veryansınım olmuştu.

canlanma habercisi bence. daha doğrusu pekişiyor.

duyurucular kızgınlık döneminde.

Sevgili bulmak, seks bulmak, ortam yapmak, dedikodu yapmak vs. vs.

Aslında zirveleri değil, duyuruyu da birçoğu bunun için kullanıyor.

Valla billaa zirvede kimseyle seks yapmadim.

daha fazla drama.

duyuru 2014'un basindan beri boka sarmis durumda kanimca. zirve(ler) konusunda bir sikinti oldugunu dusunmuyorum. karakter zaafi olan insanlarin cogaldigini, kaliteli insanlarin terk-i diyar eyledigini dusunuyorum. binaenaleyh, "kalitesizlesti" diyorum.

Hormonlar keban barajına döndü :P şaka şaka, can sıkıntısı arttı, sosyalleşme azaldı bence :)

zirveler konusunda kötü düşünmüyorum ama ifşalar rahatsız edici bence. çünkü aşırı gereksiz. özellikle de bazı yazarlar var ki her gün duyuru açmazsa, her gün saçma sapan bir soru sormazsa ölecek gibiler, şurada bile şu SİTEDE bile dikkat çekmek önemli bir şey onlar için. kalitesizleşti diyemeyiz belki ama itici olmaya başladı.

ifşalar oldum olası saçma geldi bana da zirvelerin nesi problem ki?

asıl seviyeyi düşürenler zirvelere katılmıyor zaten. 1-2 tane dingil her zirvede çıkıyor sonrasında zirveden de duyurudan da defolup gidiyolar.

Zirvelerin bişeyi yok, isteyen her gün yapsın, istemeyen gitmez de bu ifşaların biraz boku çıktı. Nadir gelişen, samimi bir şeyken şimdi her canı sıkılan bir ifşa başlatma çabası içine giriyor; her hafta da başarılıyor ve ifşa esnasında kimse asıl sorulan sorulara cevap bulamıyor filan bu kısmı kötü. Bundan sonra yapılan ifşaların tek başlık altında toplanması taraftarıyım :p

@kavuniçi +100 bazen gereksiz ve saçma sapan soru/duyuru bende görüyorum. aynı kişilerden olduğuda oluyor. bu yüzden daha az vakit geçiriyorum bende. sıkıyor.

(bkz: sodom ve gomore)

(bkz: the rise of sodom and gomorrah)

www.youtube.com

her an daha başka şeyler de dönebilir hazırlıklı olmak gerek

ifşalar evet kötü. ilk ifşa çok güzeldi ve farklıydı. sene içerisinde bir kere olabilir belki ama ayda 2 3 nedir yani. ekşiduyuru facebook grubu açsınlar bition'ın grubu var mesela. orda millet birbirini beğensin.

zirve ise normal. site ve kitle oturdukça sözlükte olduu gibi burada da zirveler hep düzenlensin..

hatta şu an öneri getiriyorum.

yeni bir kategori açılsın.

zirveler:
akşam taksimdeyim gelen var mı?
birlikte starbucksta ders çalışalımcılar
orada başlık açsın.

zirveler okey. bir tanesine gideceğim artık ben de kendimi tutamıyorum :D

kıyametin.

zaman makinesi bulunursa var gücüyle kendini yok etmeye çalışacaktır.
ışınlanma pratik olarak mimkin değil. yani elektromanyetik bilgi pakedi olarak bir yere fırlatılma ve orada antenden süzülüp tekrar yaratılma impossibru.
ölümsüzlük niye lazım abi? evrenin sonu gelecek. o zaman hangi enerjiyle kurtulacaksın ölümden?
bunlar fantazi. büyük neseler için mümkün olmayan şeyler. ha dna yaklaşık olarak ölümsüzdür zaten. o teknoloji çoktan kendini yarattı bile.

@namus ninjası bulunup bulunmamasını sormuyorum. büyük sorular nelerdir?

zaman diye bir kavram olmadığı için makinesinin bulunmasıda mümkün değil

Edit:www.eksiduyuru.com bekleriz seni de

fizikte, her şeyi açıklaya bir "her şeyin teorisi" lazım. ona uğraşıyorlar.

bilinci çalışıyorlar. beyin nasıl bilinç yaratabiliyor? bu mesele çok çetin. kesip biçebildiğimiz bir organ değil sonuçta.

özelde çok soru var,
tıpta mesela,
otoimmün hastalıklar, ms, parkinson, alzheimer,
yapay organlar, kan grupsuz yapay kan, biyonik protezler..

yapay zeka bir sorun. nasıl olacak, bir yapay nesneye ruh verebilecek miyiz?

temiz ve bol enerji veren kaynaklar sorun. uygarlıkların seviyesiyle ilgili şöyle bir ölçek var:
en.wikipedia.org
buna göre daha taş devrindeyiz.

terraforming mevzuu var. dünya dışı ilk koloninin nasıl yaratılacağı, koşulların nası dünyaya benzetileceği sorunları.

@basond var veya yok değil. sadece büyük sorular.

@namus ninjası nesneye ruh verme ve beynin bilince çevirebilmesi uygun.

popüler büyük sorular. ölümden sonra hayat gibi.

ölümden sonra hayat mesnetsiz bir varsayımdan ibaret. bilimin de ilgi alanına girmiyor. bu yüzden cevap bulmak bilimsel metotla imkasız. ha ölünce görücez tabii. eğer görme duyumuz hala çalışıyorsa.

sorular önemli ama bazılarının cevapları da belli.
Fizikte imkansız imkanlılar vardır zaman da yolculuk gibi bunun cevabı vardır,

Ama ışınlanma için çalışmalar devam ediyor, ölümsüzlük olayı farklı bir boyutta,
uzayda hayat var mı sorusu da aranan cevaplardan.

Mesela buyuk patlamadan once neydi sorusu. Maddeye kutleyi veren seyin ne oldugu.
Basli basina kuantum mekanigi.
Ya da bosver, kisaca soyleyeyim; ortada cevaplanmis pek birsey yok henuz evrenle ilgili.

Edit: Isin kotu tarafi, verilmis olan cevaplari da dogru durust bildigimiz yok, kendim icin soyluyorum:)

demesen daha iyi olurmuş :)

ayrıl.

İltifat ederken başkalarını araya sokmayınız kadın olsun erkek olsun.

Bir dost

dünyadaki en güzel kızsın demek samimiyetsiz geliyor hep ama.gerçekçi olmak niye hep mi zarar olur

standart kız tribi yemişsin, kızda haklı.

şimdi gelip şeyi seninkinden uzun olanlar var derse nabacaksın?

doğrudur var derim ne diyeyim. en uzun seninki mi desin, zenci gerçeği var.

ya deli misiniz arkadaşım, bir de kıza hak vermişsiniz.
böyle saçma şey mi olur? baba sen ayrıl bu kızdan, böyle bir ömür çekilmez. ömrü geçtim 1 hafta çekilmez.

dünyada senden daha yakışıklı, dudakları senden daha güzel erkekler vardır ama hiçbiri beni senin dudaklarına dokunduğum kadar heycanlandıramaz. oldu mu? olmadı bence de. ayrıca buraya gelip kız arkadaşın için kezban yakıştırmasını yapabiliyosan ayrıl bence.

@elorelia

bence oldu.olay zaten o değil mi? ben dünyanın en yakışıklı erkeği olmadığımı biliyorum.kız bunu derse de yalan söylemiştir. ama birtek benim heyecanlandırıyor oluşum gayet yeterli bir duygu değilmidir

@elorelia: oldu bence.

dünyada dudakları benden daha güzel ve muhtemelen benden daha güzel öpüşen erkekler vardır. eğer zaten gözü onlardaysa ohooooo işin var.

Yani, ortada buluşulabilir. Tepki aşırı ama iltifat da "Güzelliğin on par'etmez, şu bendeki aşk olmasa"nın bir tık üstü. emirkulu +1 İltifatta araya başkalarını sokmayın, eğer gerçekten bir konuda en iyisi olduğunu, olabileceğini düşünmüyorsanız. Gerçekçi olmak ile kıyas arasında birtakım nüanslar var. Zaten "Dünyanın en güzeli sensin" derseniz, bir tarafı ile güler. Kız zaten dünya güzeli olmadığını biliyor, ama beklentisi senin gözünde güzel olması. Sonuçta güzellik bakanın gözünde. Yoksa kadınlar "Brad Pitt değil, sen"i yalan olsun diye söylemiyor; Cem Yılmaz'ın dediği gibi "Yok artık"lık bir durum yok ortada. Kadınlar aşık olduğu kişiyi pırıl pırıl, ışıl ışıl, çevresinde hale ile görür ve Brad Pitt o halenin, o auranın yanında sönük kalır. Yoksa bu kadın da biliyor Brad Pitt'in ne olduğunu ama kadının içindeki tutku, senin Brad Pitt'i donunda sallamanı sağlar. Bu hatun da öyle olacağını umup hayal kırıklığına uğramış olabilir. Yine de tepki abartılı bence. Ben olsam, kısa bir "Allah razı olsun" ile gülerdim, baktım kavga çıkacak, öperdim.

ya tabii ki ondan güzel kızlar vardır ama bu böyle söylenmese kızın suratına daha iyi :D herkese de kezban demeyi bıraksanız ne güzel olacak artık.

kızın sana "dünyada senden daha büyük penisli erkekler vardır ama ben seni seçtim işte" gibi bi cümle kurmasıyla aynı. haksızsın ama kız da haksız yok benden güzel de neymiş demekle

ya sizin kafanız mı güzel. heralde kız da biliyor dünyanın en güzel kızı olmadığını. ama illa gerçeği yüzüne söylemek mi lazım. yolda durdur bi kızı. bak canım bu kız senden güzel ama ben sana bakmaktan hoşlanıyorum de. oldu mu? bence yine olmadı. senin söylediğin de bu hesap.

Mühendis misin?

ya buraya gelip, bu lafı işittiği için kızan bir kıza hemen kezban yaftalamasını yapıştırıyorsunuz.

siz nasıl realist insanlarsınız? romantik olmak istiyorsanız (ki genelde sevgililere iett şoförü gibi değil de bir centilmen olarak yaklaşılır) böyle laflar edilmemeli.

kız da biliyor kendinden güzel kızların bulunduğunu. fakat bunu suratına söylemek sanki kızın güzelliğinin yetersizliğinden duyulan hayal kırıklığı gibi algılanmış olabilir.

kısacası bu sözü söylemek çok realist. ve realistler -acı ama gerçek- ilişkilerde maalesef hep kaybeder. biraz beyaz yalanlar söyleyin ya da yalan söylemek istemiyorsanız en azından bazı (acı) gerçekleri incinebilecek insanların yüzüne söylemeyin.

aynı şeyi bir kız erkeğe dediğinde ne kadar abes durursa bu da aynı şekilde abes durur. en azından gururu incinebilir. herkes buradakiler gibi kaya kalpli olmayabiliyor.

not: aynı şeyi geçmişte ben de demiştim, sonradan kafama dank etti ve hoş bir şey olmadığını anladım.

boş işler bunlar.

lan çocuğa neden yuklenıyorsunuz? gayet guzel iltifat etmişsin bro.
sonuçta "eş" olmak böyle bir şey. kız bence gerizekalı ya da hala mal mal kız tribleri atacak kadar çiğ.

bence çok güzel bir şey söylemişssin. ilişkide önemli olan tarafların ne kadar güzel/yakışıklı oldukları değil, birbirlerine duyulan heyecan, tutku ve aşktır. git bunu sevgiline söyle yine ama ben güzel değil miyim derse ayrıl.

hanım kızımıza kezban gibi bir sıfat kullanacaksan sen beyefendiye de öküz dememiz icap eder. fakat ne kızımız kezban ne de oğlumuz öküz.
sen bir pot kırmışsın kız da fazla tepki vermiş. bu kısa hikayeden, birbirinize uygun olduğunuzu çıkardım. ayrılmayınız. iltifat etmeye ve iltifat kabul etmeye devam ediniz.
başarılar.

Gayet güzel bir iltifat, kız anlamlandıramamış ayrı. Pot falan değil bence.

illa karşılaştırmaya ne gerek var. güzelsin canım de geç. sana ne başkasının kaşından gözünden demiştir kız.

kezbanın zirvesinde bence hocam. herhalde ondan daha güzel kişiler var, taylor swift değilse sevgilin.

Yıllar önce bir arkadaşım kız arkadaşına Aşık Veysel'in "Güzelliğin on para etmez, Bu bendeki aşk olmasa" dizelerini demişti de aynı tepkiyi almıştı..

Kezban detected.
Samimi bir şey söylemişsin. Bu işin konusu açılırsa, ki açacaktır, Turgut Uyar'ın dizeleriyle gir olaya bir de.
Arasıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum...

eğer "başka kadınlara mı bakıyosun" derse bu şarkı eşliğinde kaç:

www.youtube.com

kiz hakli. ama uzatmasina gerek yok. odunun bile guzel seyler soylemeye calistigini anlasin yeter.

Ne guzel acik sozlusun, benim hosuma giderdi ama iste o kadin, erkek degil.

kız kezban.

Normalde bu bir pot kırma değildir. Ancak kız arkadaşınızı tanımadığınız ve bu söze nasıl bir tepki vereceğini tahmin edememeniz sonucunda bu bir pot kırmadır.

kız arkadaşına kezban mı diyorsun bence sen potsun

Oncelikle tesekkurler, baya ugrastin bu olayla :)

Benim hediyem henuz gelmedi, zikardo ile iletisimdeydik zaten biraz gecikecekmis. Sikinti yok :)

hediyemi gönderdim. benimkisi de geldi.

good job @loveinaflipbook

herkese mutlu yıllar...

Benim hediyem henüz gelmedi. Yılbaşı gecesi mesaj attım mutlu yıllar diledim ona da cevap gelmedi :(

Adresimi aldığından beri konuşmadık..

@hatunun birine en geç 5 ocakta göndereceğimi söyledim ama yarın kargolar açıktır ve büyük ihtimalle yarın göndericem, hediyesi dolapta bekliyor, 3-5 günlük gecikme için özür dilerim, ben hediyemi aldım, herkese iyi yıllar

Benim alacagim arkadasin yurtdisi seyahati, benim de basimin biraz kalabalik olmasi (acikcasi birazda gevsek davranmam) sebebiyle hala halletmedim ben. Gecikti ama halledecegim.

bana çıkan arkadaş daha bi mesaj gelmedi en azından bi açıklama yapsaydı iyiydi .ben hediyemi yolladım yarın bugün ulaşacak inşallh.

ben gönderdim ama almadım hediye benim olayı bilen biliyo zaten.

ben hediyesini gönderdim ilgili kişiye. fakat benim hediyem gelmedi. mesajlaştık kargo konusunda ama daha sonrasında bir haber alamadım.

www.eksiduyuru.com

buradan bakılabilir...

Benim hediye de. Gelmedi. Acep nedendir.

arkadaşlar hiç mesaj gelmeyen başka kimler var? hiç mesaj gelmeyen? kendisine hediye alacak arkadaşın hiç iletişime geçmediği? duyurunun altına yazalım lütfen bi zahmet.

(minibüsçülerin "para üstü almayan var mıydı?" cümlesi vurgusuyla okuyun lütfen yukarıyı)

1 ay once iletisime gecilen sonra da ne hediye ne cevap alabilen katilimcilar bosverildi galiba. "Hic" diye bu kadar vurgulandigina gore.

hediyem gelmedi hergün kargocu yolu gözlüyorum geceleri ağlıyorum nerdesin hediyem???

benim hediyem geldi. sağ olsun empty man bana çok güzel bir hediye gönderdi. hediyemi bana çıkan arkadaşa gönderdim inşallah dediği gibi beğenmiştir:)

kapalı.

Tabiki kapali.

bi ara ben de bakındım ama baya masraflı bi iş.

şurası var ama gogıldan aradıysan muhtemelen bunları bulmuşsundur.

sancakair.com.tr

bi de türk hava kurumunu araştır derim.

150k dan asagi degil kesinlikle.

Uçuş eğitimi pahalı bir süreç. Bir de eğitimn sonunda pilot lisansı alamama riskin yüksek. Helikopter pilotluğu daha da meşakkatli çünkü önce sabit kanat eğitimini tamamlayıp sonra döner kanat eğitimini alıp onun da sınavlarını vermen lazım.

İlla bu yola başkoyduysan yurtdışında bir okul (özellikle ABD) seçmen yurt dışında iş bulmanı kolaylaştıracaktır. Maliyetleri türkiye'yle başabaş olacaktır.

"Beklenen deprem" diye birseye inanmayarak kendini rahatlatabilirsin.

buyursunlar; www.youtube.com

koyota attım beğendi sen de beğenirsin umarım buyur
www.animekeyfi.tv

şu dayıya bak biraz ders al

alkislarlayasiyorum.com

Iki fuble bisey ic.

Duble

geldik gidiyoruz hayatta ne sorunlar ne dertler var ne korkular var sen iki video izleyip iki yazı okudun bunu mu takdın yat uyu .

www.gazetevatan.com

dayanamadım;

bunu da izle bence www.youtube.com

Er ya da geç herkes ölecek.

kutudan aldığınız oyunları cd'den yükleyebiliyorsunuz. en son mount and blade ve fm almıştım kutulu. ikisini de cd'den yüklemiştim. o oyunlar sonrasında steam hesabınızdaki yerlerini alıyorlar ayrıca. illa oradan yüklemenize gerek yok diye hatırlıyorum.

Oyunun boyutuna ve internet hızına göre indirme işleminin o kadar sürmesi gayet doğal..

Evet o kadar surer ama kutulu aldiysaniz cd den yuklenebilmesi lazim. Cd'nin basina birsey gelirse steam den yukleyebiliyorsunuz gerekirse.

tüh, bilemedim.. bi dahakine öyle yaparım, teşekkürler.

döseme yapistiricisi kokuyor. havalandikca geciyor kokusu.

izban +1 yıllardır böyle. bu soruya cevap lazım !

İzban kokusu da yenilikle alakası yok. :D

@lim5 var. Yeniler kokuyor, eskiler degil. Daha onceki metrolar da yeniyken kokuyordu.
Edit: Istanbul icin soyluyorum.

dezenfektasyon sıvısı var ondan dolayı.

hala birileri 'çünkü akpliler koyun' dememiş bekliyorum alksjdks

ya yeraltı şeysleri hep öyle kokuyo sanki, ama sözlükte dedikleri kadar abartı koku hiç bir yerde denk gelmedim ben ki çok kullanıyorum

havalandırmanın kötü olmasından, yer altında olmasından, nemden. dünyanın bütün metroları kokar. bu böyle.

eskiden şişhane taksim arasında gidenlerde de vardı bu koyun kokusu, şu koltukları L şeklinde olanlardan bahsediyorum. evet var böyle bir şey.

taksim hacıosman yönünde çalışanlara göre daha eski modellerdi. havalandırmaları falan kötü olduğundan olabilir. diğerlerinde kokuyor bu demedim çünkü.

@fayfim Turkiye disinda hicbir metroda o kokuyu almadim. Avrupa metrolari cok guzel kokmuyor evet ama "koyun" kokmuyorlar.

tramvay öyle koktu yıllarca bu ara duymuyorum ama. belki de artık koku almıyorumdur.

Doseme yapistiricisidir diye tahmin ediyordum ben de. Cunku yeniler kokuyor, zamanla koku azaliyor. En mantikli cevap bu gibi geldi.

hafta içinde çeşitli işlerim nedeniyle istanbul'daki tüm metro, marmaray, füniküler, tramvay, nostaljik tramvay gibi aletleri kullanmam gerekiyor. kadıköy-kartal metrosu ilk günlerden beri aynı şiddette koyun kokuyor, çok net. başkaları da çeşit çeşit kokuyor ama böyle değil..

Kadıköy Kartal Metrosu acayip derece koyun kokuyordu. Artık baya azaldı. Bitmek üzere hatta koku. Döşeme yapıştırıcısı mı bilmem ama kullanılan kimyasallardan biri diye biliyorum ben de. Zamanla geçiyor etkisi sanırım. Neredeyse 2 sene boyunca geçmedi ama.

Çok basit. Kurban bayramlarında çuval ve torbalarla et taşınırken akan kanların ve diğer sıvıların kokusu siniyor

Kesinlikle kadıköy-kartal ahır gibi kokuyor.Başka hiçbir metro,tramvay öyle kokmuyor çok ilginç.

24 saat var.

Sabaha kadar.

Uludag'a git kari seviyorsan. Yedigoller bu mevsimda nasil bilmiyorum. Ama bu ikisini genelde 2 gunluk yaparlar.

denk gelirsen ancak. yoksa zor. toplum kuralları diye bir şey var (yazılı olmasa da).

bazılarınınki ise zamanla sönüyor ve odun haline geliyor. istemeseler bile.

Deli dediğimiz bir tip değil ki, tip tip, seviye seviye. Bazıları geçici bir süre sonunda iyileşerek hayatının fonksiyonelliğini yeniden kazanıyor ve hayatına devam ediyor. Bazıları iyileşmeden fonksiyonelliğini koruyor. Bazıları uzun süre aynı fonksiyonelliği kazanamıyor. Deli olmayanı ile birlikte olanı var, kendi gibi birini bulanı da, hiç kimse olmadan hayatına devam edeni de, hiç umut olmayanı da. Hafif paranoid şizofren biri ile beraber olmakta bir sıkıntı yok ama klinik sosyopat hayatını top gibi eline alır oynar.
İmza: Bir "deli" ile uzun süre birlikte olmuş bir kişi

delilik ne size göre acaba?
Farklı olmak delilik mi? Hem herkes herkesten farklı farklı, bu farklılıkların boyut farkları falan mı oluyor acaba?
Öncelikle çılgınlık delilik değildir, bunda anlaşalım. Çılgınlığı deli olarak görüyorsanız normalsinizdir diye şöyle genellememi de yapayım.

Hayatta bazı durumlarda genele göre farklı düşünmek/hissetmek/uygulamaktan ise kastınız her zaman o konular üzerine sizin gibi düşünen insanlar bulursunuz.

Hem hayatı paylaşabilecek arkadaş dediğimiz kavram da seni sürekli değiştirmeye ve törpülemeye çalışan insanlar değildir. Elbet bulunur.

Delilik o kadar dramatik bir şey değil. Mevzu kendini yeterli ve doğru hissetmekte. Sen deliliginde diretirsen topluma bi yerinden kanalize oluyorsunuz.

psikopat bir film izlemiştim. orada sorunlu bir tipti kendini süper kahraman zannediyor ve geceleri millete yardım etmeye falan çalışıyordu. ama gündüz iş yerinde çalışırken aşırı asosyal bir tip profili çiziyordu. bu durum ofisteki herkesin dikkatini çekiyordu ve herkes sürekli bu elemanı izliyordu. tabii bu durum adamamızı daha da rahatsız ediyordu. müdürü bir gün bunu kenara çekip aşağı yukarı şöyle dedi; bak adamım silik bir tipsin insanlarla konuşmak istemiyorsun ve aşırı asosyal olmak senin tercihin ama bu şekilde en marjinal tipten daha da çok ilgi çekiyorsun. o yüzden basit bir insan gibi davran, d. günü olanı tebrik et, sabahları bir kaç kişiye günaydın de. kahve al iç. o arada insanlara naber falan de. daha rahat edersin vs gibi şeyler.

Hayir, bulamiyoruz.

bu ne ya? nerelerde takılıyosun. apaçiler.

hayır.

evet tarz biraz değişir ama bu kadar değil ya da bu tarzda değil. tabii bu kadar hatta çok daha beter değişenleri de var ama bunlar en iyi örneklerimiz değil.

lisede yaptık sonra sevgililerimiz bize böyle bi davranışın çok ayıp oldugunu öğretti.

sadece uyuz olduğum tipleri tarif ederken.

hade hade kıvırmayın beyler

yalnız çok iyiymiş seksen reyis şaskdşaslksad

Benim gözlemlediğim kadarıyla bu kadar açık tabirler kullanmasalar da erkek muhabbeti içerisinde bir takım kadınlardan bahsedilirken belirli bir "gideri var-gideri yok" kıstasına göre değerlendirme yapılıyor.

bazı kısaltmalar oluyor. kızın biri hakkında konuşmak istersen ve kızın kulağına gidebilecek ortamdaysan kendi argonu oluşturuyorsun. sapıklık derecesinde taciz ve takipçilğik yapan iki arkadaşım vardı. bu heriflerle iki gün konuşmasam şifrelerini anlayamaz hale geliyordum.

@palve kaşar maşar gelecek diye bekledim de ters ters bakınca sustu.

@aeroflot kötü bi yer değil yav. arkaodada oluyor olay.

suratsız kızların arkasında "hastalıklı koyun gibi" derim ara ara

ortamda kız olmayınca tarz tabii ki değişiyor. sanki kızlarda ortamda erkek yokken sohbet değişmiyormuş gibi şaşırmaya gerek yok.

lisede takılan lakaplar ile ilgili genelde o kullanılabiliyor. ya ne olacaktı? Fatma hanım, Özlem hanım mı denseydi? :D

tabiki konuşmazlar, tüm erkekler son derece kibar, nazik, insanlardır

yapıyoruz da hakaret gibi düşünme kod adı gibi düşün.

@nawar özlem dese olma mı?

@divit ajakdldlşsş en çok senin yorumunu merak ediyodum sen de ciddili cevap verdin. gerçek divite ne yaptın söyle?

büyük ölçüde realist tespitler neticesinde evet, yapılıyor böyle yorumlar. hakaret gibi düşünme bunu, şişman fatma deniyorsa o fatma cidden 492 kilo falandır. ya da özlem, gülmez mesela. divit'in dediği doğru yani, kıza kızdığımız için öyle demiyoruz.

eksisozluk.com

@seksen9 yarın iş var diye moralim çöktü :(

buradan geçen birisi vardı, "hafif kaşar zuhal" diye kaydetmiş kızlar da görmüş napcam ben diyordu :D

aha buldum

"Arkadaşlar hikayeye gelin, bomba:

Bugün şirket eğitimdeydik tüm gün. U şeklinde bir masa, aradan dönmüşüz eğitimcinin gelmesini bekliyoruz. Ben U'nun sağ uzantısının tam ortasında oturuyorum. Sağımda solumda iki tane kız var. Tam karşımda da daha önceden gözüme kestirdiğim, hafif kaşar bir hatun oturuyor. Telefonum masa prizlerinden birinde şarjda. ekranı tam masanın üstünde kabak gibi, sesi açık. "Lan" dedim, "hoca gelmeden bir tuvalete gideyim". Gittim tuvalete, biraz gecikti çişim gelmedi falan filan derken geri döndüm odaya, hoca gelmiş, eğitim başlamış. Yerime doğru giderken sağımdaki solumdaki kızlar acayip kızarık, sinirli ve agresif şekilde bana bakıyorlar. Geçicidir denk gelmiştir dedim. Oturdum. Telefonuma bir baktım, "zuhal-hafif kaşar" diye bir cevapsız arama.

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Karşımda oturan hatunu zamanında "zuhal-hafif kaşar" diye kaydetmiştim çünkü bizim şirketler grubunun tamamen ayrı bir şirketinde, hiç alakamız yok, yani iş için hiç konuşmuyoruz. Ben de öyle kaydettim liseli ergenler gibi. Hani aklımda olsun fırsat olursa yazarım diye. Meğersem hoca beni sorunca, bu Zuhal "hocam ben arayayım şimdi" deyip aramış, benim telefon masanın üstünde, kabak gibi, sesi full açık. "Zuhal-hafif kaşar" diye yanıp yanıp sönüyor. Bu iki kız görmüş. Zuhale söylerler mi artık söylemezler mi bilmiyorum ama büyük sıçtım.

Hemen izin alıp çıktım otel odama döndüm, bir daha da inmedim aşağı.

Nabıcam beyler, acil yardım!"

Bazilari yapiyor, bazilari yapmiyor. Yalniz yapanlar erkeklere de yapiyor bunu, kadinlara ozel yapilan birsey degil.
Ortamda kiz olmayinca tarziniz degisiyor mu konusuna gelince, erkek kisminin onemli bir kismi icin evet degisiyor. Ne kadar ve ne yonde degistigi kisiden kisi cook genis bir yelpazede degisken.

@seksen9 olsa ne olur? :)

şöyle örnek vereyim. ben liseden arkadaşlarım ile lisans, y. lisans, kurs, dersane vs. deki arkadaşlarımdan daha samimiyim. o dönem (sadece lise olmak zorunda değil o yıllar) lakap edinenler (herhangi bir sebepten), eğer ondan sonra da görüşmeye devam ettiysek genelde o lakapları kaybediyorlar. dersaneden arkadaşlar ile de lisedekiler ile aynı durum. fakat en son o zaman görüştüklerimiz lakapları ile hatırlanıyor. o yüzden onlara hitap lakap ile. ondan sonraki dönemlerde de elbet lakap edinenler olmuştur da şimdi bahsederken öyle bahsedilmiyor. bahsettiğimiz varsa da ben hatırlamıyorum.

@divit bozma yav moralini :/ daha çok çalışmak daha çok para demek :D

@comptrol hea ondan şakirt seviyom demekki ben.

@nawar abov lisede herkeş bana şeytan derdi, hala öyle mi hatırlıyolar?

Aşağılama amaçlı değil ama kısakod kullanılıyor.

Evet buna diyoruz.

valla tam nuri tipi var yalan değil

nuri +1 kesinlikle

İfşa o da abi inşallah ilacı kendi kupana atmadın :))

manhattandan görünüm
düzeltme: gülbağ imiş.

beyle O_o

insan işte.

一_一

Kullanana da kullanmayana da bir bakis acim yok. Ama "ben facebooka karsiyim, herseyin ne yaptigin ettigin ortada" kisine bakis acim cok fena. Kafasina tavayla vururum. Facebook sana ozel hicbir fotografi veya baska birseyi zorla koydurmuyor sana arkadasim diyorum onlara.

deli faruk+1
bi de şeyi anlamıyorum. facebook kullanmıyor ama twitter, instagram swarm filan her şeyi kullanıyor. böyle bi insan tanıyorum. her yediği yemeğin fotoğrafını paylaşıyor. her ama her gittiği yerde check in yapıyor ve bu check in'leri de twitter'da paylaşıyor ayrıyetten. sıçarken bile check in yapacak neredeyse.

"ben facebook sevmiyorum yhaaa" diyor sonra. lan yemek mi bu, parfüm mü, kıyafet mi ki bi sevip sevmeme olayı için zevk meselesi diyelim? e sen facebook'ta yapılacak her şeyi zaten diğer mecralarda yapıyorsun. facebook'un bana göre en büyük artı yanı olan numarasını bilmediğin sınıf arkadaşına filan ulaşıp ödevi sorabilme tarzında şeylere erişemiyorsun ayrıyetten. sırf marjinal olmak için facebook sevmiyorum ne demek lan? salak.

adamdır

zaman ayarlı priz +1

ikea'da var uygun fiyatlı. yalnız sobanın çektiği akım ile prizin kapasiteleri uyuyor mu kontrol et.

Zaman ayarli prizle olayi cozdum, tesekkurler arkadaslar. Koctas'tan 15tl'ye aldigim basit bir zaman ayarli prizle hemde:)

Ayrica delonghi'nin zaman ayarli yagli radyatoru varmis ama gerek kalmadi:)

valla annem aldı da temizliği çok sorun oluyor yav.

hem meyve-sebzeyi direk yemek bağırsaklar ve karaciğer için daha iyi.

(öneremedi :D)

Bu kadar insan nasil temizliyor bunu? :)

sözlükteki başlığı oku. kimse memnun değil. bir heves alınıp sonra bir köşeye kaldırılıyor. temizlemesi, sökmesi, takması sorun.

son yıllarda üretilmiş en gereksiz alet amk. alıcaksan dandik bişi al, çok koymaz.

alacaksan bunu alacaksın. diğerleri hoş değil. bunun teknolojisini araştır. www.arcelik.com.tr

Alma.
Faydali kisimlar posa diye atiliyor.
Kalan meyve suyu seker deposu.

Bir kenarda duruyor oylece.

Bizimkini vereyim olmazsa, gel al..

Hocam Ankara Karanfil-Yüksel kesişiminde bi büfede milyonlarca havuç sıkıyor adam. O en iyisidir.

Yani iyileri de vardır diyorum sayın arkadaşlar.

meyve suyu fruktoz ya faydalı bi şey değil meyveyi bütünüyle ye

ben sesiz ve sakin bir sekilde duyurudan ayrildim ve aylar sonra ayrildigim gibi sessiz ve sakin bir sekilde geri döndüm, kimse de sen nerdeydin, niye gittin demedi :(

Ben cok girmiyorum ama en aklimda kalan bi basur capsi mi ne vardı. Sozlukte de baya geyigi dönmüştü

yeni üyeliklerin kapatilmasi veya üyeligin lösev/unicef'e bagis karsiliginda acilmasi da sanirim yine 2014te, akp iktidarinda gerceklesti.

Madelin terk edildi

coco ayrıldı!

her sene olduğu gibi "duyurudan ayrılıyorum" diye basın açıklaması yapanlar oldu, hepsi de geri geldiler. umarım bu sene biter bunlar.

5 kizdan teklif aldim

Birisi poposunu ifşa etmişti. Bana göre en sansasyonel buydu.

duyuru sayesinde yeni insanlar tanidim nerdeyse hepsi cok iyi insanlardi. onun disinda birisi icin bi yardim kampanyasi baslatmistim hatta haberini falan da yaptilar. tv ye de cikarmak istediler ama kendisi kabul etmemisti vs. benim icin bunlardi yani.

zetahead gitti. dün de camfrog gitmiş. benim için böyle

Aynı be

@podrostok harbi lan beni uçurmuşlardı bak yine kinlendim.

2014'de 5973 cevabımı silmişim

Bir arkadas seyini ifsa etmisti.
Compadrito'ya kufur ettim. O gunden sonra kimse gormedi.

Mart 2015'te yeniden calisitirilacak diye duymustum.

Hangu oda derken, ticaret odasina kaydolmaniz gerekiyor diye biliyorum.

esnaf ve sanatklarlar odası adlı bir oda daha varmış. ben ticaretle uğraşmıyorum. dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odası daha uygun olur diye düşünmüştüm. ticaret odası kaydı zaururi midir?

Bir smmm söylemişti bana bunu, ben de pek bilmiyorum.

seviline diktir istediğin modeli.

ya da decathlona da bakabilirsin en azından bereyi.

Son beremi sevgilim örmüştü de kayıp şu an. Bi de daha güzel bişey olsun istiyorum biraz :)

Dechatlon'dan bulursun oyle ucuz bere eldiven gibi seyler.

kar mı var istanbulda :(

Tepe tırmanma algoritmöasının maksimum verimle çalıştığı Beylikdğzünde var. Bir kaç saate belki balkonumda kardan Buda bile inşa edebileceğim.

kar mı yağıyor ya? iki saat önce dışardaydım hiçbir şey yoktu. bence kar topu değil kardan adam etkinliği daha tatlı olur. kar topu bir zamandan sonra kavgaya dönmesin :D

Beylikduzu ise duruma gore gelirim. Sonrasinda salepler benden, eger gelebilirsem.

Edit: Tabii ben önce bir Beylikdüzü'ne dönebileyim.

Beylikduzu'nde iyi kar oluyor diye biliyorum, ben gelirim. Beylikduzu olmak zorunda degil, musait olursam Istanbul'un herhangi biryerine gelirim:) Suratta kar kutlesi patlatma fotosu cekeriz:))

böyle planları bozmamak gerekir ama napoli, pompei yerine venediğe gidin derim. opsiyonlu gününüz ise siena veya milan.

tüm şehirler arası tren var. trenlerin hızlısı var yavaşı var. en iyi alternatif trenler.

Roma'da via del corso yakınındaki uygun fiyatlı tüm oteller olur. floransa da her yer yürüme mesafesinde.

yolculuk hep trenle gerçekleştirilmeli. 1 ay önceden biletleri alırsanız ucuza getirmiş olursunuz.

www.trenitalia.com

sadece konaklama içinse bu 2000 tl yeter bence. 700 euro yapar. konfor benim için önemli değil kendimi 4 duvar arasında emniyette hissedeyim yeter diyene fazla bile.

floransa + o 1 gün opsiyonunuzda ben pisa + siena'yı da aradan çıkartırdım. pisa max 1-2 saatlik işi var. siena kesin ziyaret edilmeli.

Sehirlerarasi icin tren disinda macera aramayin hic.

@s man chen bir arkadaşımız pompei görmeyi çok istiyor, venedik'i ise özellikle isteyen yok ama gözden geçirelim mutlaka.

@efreet sultan link şahane, ortalama konfor arıyoruz, pisa + siena'ya bakacağım.

@delifaruk öyle görünüyor :)

Roma için bütçenizin kısıtlı olduğunu düşünerek www.domuselisa.com veya www.bbsleepingbeauty.it önersinde bulunabilirim.

şimdiden ayırtırsanız otelleri uygun fiyata bulursunuz. booking.com'dan şehir merkezine göre sıralayıp, yorumları ve puanlara göre rezervasyon yaptırabilirsiniz.

trenitalia'dan trenlere bakarken "tutti i treni" kısmından bakın. default olarak gelen le frecce kısmından bakarsanız regionale ucuz trenleri göstermez.
en son hatırladıgım hatta ingilizce sayfasında hiç çıkarmıyordu regionale trenleri.
bir de aynı şekilde italo var tren fiyatı kıyaslayabileceğiniz arada kampanyaları oluyor.

milano'yu es geçin değmez 1 haftanın içinde, tabi eğer gece hayatına akalım club gezelim alısveriş yapalım demiyorsanız.

siena bence de eklenebilir. kalacak yerleri ise venere.com ve booking.com sitelerinden kıyaslayarak ayarlayabilirsiniz. şimdiye kadar yüzümü hiç kara çıkartmadılar.

olay görüp görememekten çok görüş mesafesi. koskoca gemi bu sonuçta araba değil onun da kendine göre bir manevra hızı var. eh görüş mesafesinin kısa olduğu durumlarda manevra için çok geç kalınmış olunabilir. haberi okumadım ama bir de ihmal de olabilir işin içinde.

gemi dediğin bilmem kaç grostonluk devasa şeyler, manevra yapmaları kolay değil. gördüğünde iş işten geçmiştir.

geminin bir dönüşü birkaç kilometrede oluyor. hatta gemiler hedefe 10 km kala falan motoru kapatıp sürüklenerek gidiyor. düşün artık sen nasıl bir hareket yapısına sahip olduklarını.

ani duruşun 1.5 km aldığını duymuştum. motora ters tornistan yaptırıyorsun geriye tüm güç verdiriyorsun. demirden yapınn ortadan yarılıp geminin ikiye ayrılması riski oluyormuş böyle yapınca hatta.

İyi de aga bu gemilerde o kadar radardı, sonardı bilmem neydi yok mu denizin dibindeki balığı buluyo adamlar. koca gemiyi görmemekte cidden garip. tamam manevra falan filan diyosunuz. radarlar telsizler falanlar millerce uzaktan tespit edilir. şahsi kanaatim.

Benim merak ettigim ise bu aletlerde radar falan yok mu, nasil yani?

Radar var ama ona baka baka gitmiyorlar her zaman, bir de hepsinde yok tabi. Bi tane tanker vardi tv de gormustum motoru kapatinca 1 saat suruyormus durmasi

İşte ben de öyle diyorum yani bu zamanın teknolojisinde iş nasıl sadece görüş mesafesinin akıbetine bırakılabiliyor?

Babam denizci ona sordum ne ayak bunlar diye, radar falan yok mu dedim ben de, ikisi de diğerinin önce döneceğini düşünüp dönmemiş ve çarpışmışlardır dedi, yani olay tam böyle olmasa da kaptanların mallığı belli ki.

www.gemipersoneli.com
kafaları dumanlı kaptanlar, köprüüstünde hatunlarla takılıyolar, koskoca denizin ortasında çarpışıyorlar. ses kayıtlarını bulabilirsin. her şey olası gördüğün gibi moruk

Floransa, sonrada kuzeye alplere geceyim, sonra Roma diyorsunuz. Roma guneyde. Siralamayi planlayin oncelikle.

Bologna'da turistik pek bir sey yok, hic vakit ayirmamaniizi oneririm. Donus yine bolognadan mi?

Kuzey'e veya Güney'e gideyim diyorum. İkisini birden yapmayacağım.

Evet, dönüş Bologna'dan. Şimdi saçma buldum dönüşün Bologna'dan olmasını :( İlk elin günahı olmaz diyelim.

floransa'ya kadar gitmişken pisa'ya gitmemek olmaz 1 saatlik mesafe zaten, günübirlik gidip dönebilirsin rahatlıkla. bir de bence, roma kesinlikle dünyanın en güzel şehirlerinden biri. 3-4 günden arta kalan zamanı kesinlikle roma'da geçirmelisin. pişman olmayacağından emin olabilirsin :) ordan geri bologna'ya dönersin. bologna'nın söylendiği gibi çok bir numarası yok, yarım gün yeterli olacaktır. klasik kilise tepesi ile old town olayları.

O halde guneye gidin derim. Floransa'dan Pisa'ya ve Cinque terre'ye gecin. Daha sonra guneye dogru inin. Romayi iyi bir gezin ve Napoli'ye gidin. Bologna'da ben vakit harcamamayi tercih etmistim, bu yuzden orayi atladim. Floransa'dan baslayacaksaniz gunubirlik Venedik yapip daha sonra yukarida bahsettigim rotayi izleyebilirisiniz tercihe gore. 90€ ya falan malolur Floransa'dan Venedik gidis-gelis. Bu sekilde yaparasaniz - eger degistireebiliyorsaniz - donusu Roma'dan ya da Roma aktarmali olarak Napoli.

bolognanin bir numarasi yok bence 1 haftalik surede yarim gun ayirmaya bile degmez. floransa merkezde muze gezmeyeceksen bence 2 gun yeterli. siena belki olmasin kesin olsun programda. san gimignano(ki sienaya bagli) yapilmisken bence castellina in chianti ye de gunubirlik ugranilabilr, sarap peynir ve sarkuteri 3lusunun tadina varilabilir. eger arabayla gezilecekse bu bolgedeki ucsuz bucaksiz uzum tarlalari icindeki mahsenlerde sarap tadimi yapilabilir.
ordan romaya gecersiniz 3-4 gun guzel olur. donuste vakit kalirsa bolognaya cikarken arezzo ya ugranabilir gunubirlik cok cici bir yer ayni zamanda la vita e bella filmine ev sahipligi yapmistir. zaten hafta bitti. arzu edilirse ve daha evel gorulmediyse pisa ya gidilebilir floransadan. mimari acidan muhtesem detaylar var ama overrated ve fazlasiyla suni turistik bir hale donmus. acikcasi kiliseymis vaftizhaneymis tarzi yerlere pra verip girme konusu benim canimi sikan bir uygulama. resmen ticarethane gozuyle bakiliyor.
bunun disinda kuzey tarafta kalan vicenza gorulmeye deger palladionun isleriyle dolu ama bu 1 haftalik programa sikisamayabilir rota disinda kaliyor. toscana kismi hafifletilip(siena san gimignano vs) pisa tarafina gecmisken la spezia ya gidip cinque terre gorulebilir. ama orta toscana ve romayi hatmetmek zaten 1 haftayi cok guzel doldurur. ilerde yine 1 haftalik bir programda la spezia arti isola d'elba yapilabilir istenirse hatta genova ve portofino ikilisi de eklenebilir.

bir standartı yok bu işlerin.

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

kasımda almanya'dan aldım, idata. ben başvuruda vize için 10 günlük tarih belirttim, 10 günlük verdiler. kuzenim başvurdu, vizei için tarih belirtmediğini söyledi, ona 3 aylık verdiler. Kendisinin geliri benden yüksek onun da etkisi olmuş olabilir.

Standardi yok da sen Ispanya icin de bilet goster, onu gorup uzun vize verme ihtimalleri yuksek. Ama buyuk ihtimal Italya'dan uzun alirsin.

Illegal sayilir, dikkat edin tatsizlik cikmasin. Cezalar ciddi.

Bunun kontrolü pek sık yapılmıyor ama her şey vicdanda saklı. İçin rahat edecekse kullan.

sayilir. hoplatirlar.

nx uc yeri basti benim bildigim autocadin distributoru nasil bilmiyorum ama. offline kullanmaya calisin.

İsyerindeki bilgisyarda yuklu ise otomatik olarak ticari amacla kullaniyor sayiliyoruz degil mi?

Devlet daireleri hep kırekli kullanıyor onlara asıl baskın yapmaları lazım. Ofislere gidiyorlar hep, mimarlık ofisinde çalışan çok kişiden duydum özellikle yarışma ofislerine

Siyah. O da olmadi 2. linkteki. Ama ilk linkteki degil kesinlikle.

3

siyah

2.

3 dedim ama hepsi güzel bence

2

3 tabi.

2

başıma bir iş gelmeyecekse 1.

2

Enteresandır, en sevilmeyenle en sevilenin arasında kalmıştım ben açıkçası... (1 ve 3)

Neyse 3 alınmıştır teşekkürler.

patron firmasında ne yarının ne de maaşın garanti. kurumsal firmalarda da uyman gereken kurallar çoktur. ast-ust ilişkileri vs can sıkar

öyle kurumsallar var ki bi b.ka yaramaz, öyle patron şirketleri var ki kurumsaldan daha kurumsal. kendi içinde değerlendirilmeli her biri.

hocam +500tl için patron firmasını seçtim pişmanım. 300-500 az olsun ama kurumsal olsun.

bizimki patron kurumsallığı, patron şirketi ama kurumsal bir yönetimi var
patron şirketinde patronla aran iyiyse korkma hiçbir şeyden

uykusunu yakalayan adam +1
Ama yine de dogru durust bir kurumsal bulup yerlesmeye calisin siz.

ben kurumsal firmadaki bürokrasiden bıkıp patron firmasına geçtim. maaşı da biraz daha iyi. ama yine de kurumsallığı özlemiyo değilim. ikisininde artıları eksileri var.

patron firmasından uzak dur. her şey onun 2 dudağı arasındadır. baba gidir cezalandırma açısından ama ödül yoktur. ailesine ve keyfine göre karar verir. sen onun için sadece gidersindir, sana para gözüyle bakar.

bir patron olarak bradshaw +1

Bu lowcost havayollarinda cok uyaniklik var dikkat edin dogrudur. Mesela check-in yapmadiysan 75€ aliyor, boarding pass ciktisi almadiysan 15€ kesiyor, Bagaja biletten fazla para aliyor falan filan bir suru uyanikligi var dikkatli olun.

check-in'e bavul verme parası

easyjet'te bilet parası bankamatik kartıyla x liraysa, kredi kartıyla aldığınızda x+3 lira oluyor. lowcost havayollarının bazısı kredi kartlarına komisyon verdikleri için onun parasını bile yolcudan çıkarma yoluna gidiyorlar. kastettiğiniz bu sanırım

Yo calisiyor, belki markaya gore degisiyordur onu bilemiyorum.

Ama frene basmadan vites degismiyor. Sebebi de araba park etmisken bir anda kontrolsuz sekilde one ya da arkaya gitmesin diye. Otomatiklerde gaza basmadan da araba hareket ediyor cunku.

start / stop engine düğmesi olan arabalarda bu düğmeye basarken frene basmak gerekiyor. onun dışında anahtarı kontağa taktığın otomatik vitesler frene basmadan da çalışıyor.

marka/modele göre değişiyor, güvenlik için sanırım.

çalışıyordu benimkisi, vites de değişiyordu hatta.

Peki p ya da n de olmadikca calismaz mi?

Peki p ya da n de olmadikca calismaz mi?

bendeki dsg'de frene basmak değilde, vites P seviyesinde değilse, anahtar dönmüyor. Dönmüyor ama marş çalışmayıp ekran da lütfen aracı P konumuna getirin diyor. ayrıca P konumuna getirmeden de anahtarı vermiyor.

p dışında çalışmıyordu evet. o var.

CVT Honda - P N de olmak zorunda. Fren çalıştırırken şart değil. P'den başka şeye geçerken frene basılıyor, N'den şart değil sanırım. Her türlü bas sen yoksa kayar gider debriyaj tutmadığından.

Lim5 otomatikle isim olmaz normalde de gecenlerde kullanmak zorunda kaldim. Ben yine bastim tabi.

tam otomatiklerde p de sanziman kilitlidir. frene basmadan da calisir, ama frene basmadan vitesi degistiremezsin.

yari otomatiklerde genelde n de ve frene basarak çalıştırlir. ama her markada farkli olabilir.

ben çok kullanıyorum.
gittiğim her yerde checkin yapıyorum. arkadaşlarım görüp aaa biz de geliyoruz diyor.
ya da yakınımdaki kişilere bakıyorum. hmmm x buralardaymış dur bi ariyim diyorum.
herkes 3 4 like alırken ben nedense 15 20 like alıyorum <3
plan yapıyoruz: haftaya şunun konseri var gelecek olanlar?

bu gece şurdayız^^gibi

ama herzaman nerde olduunu paylaşmak zorunda değilsin. ben çok seviyorum swarmm <3 <3

karı olsaydım, kaşar olduğum için derdim. erkek olunca karı sikmek için derdim. ama ben kullanmıyorum yani genel olarak

İkisi farklı biri yer bildirimleri içinken biri harita üzerinde dükkanları görerek hakkında yorumları okuyabildiğiniz uygulama.
Foursquare ile zomato kullanıyorum ve nerede ne iyiymiş ne yenirmiş rahat öğreniyorum.
Yine özellikle foursquare google maps'e göre daha nokta atışı gösteriyor aradığınız haritada genelde daha güncel oluyor.

Bahane falan yok kendimi pazarlamak için kullanıyorum. İşime de yarıyor.

Öyle birisine denk gelmip aa biz de geliyoruz demeleri gibi sikimsonik bi ihtimal için değil.

valla ben "aa biz de geliyoruz!" şeklindeki sikimsonik ihtimal için bir-iki kere kullandım, güzel oluyor gerçekten. ama genelde insanların hava atmak için kullandığını düşünüyorum -swarm'u ve foursquare'in eski halini- foursquare'in şu anki hali mekan yorumları açısından güzel, bilgilendirici bence de. eski halini bana oyun gibi geldiği için kullanıyordum açıkçası, yoksa check-in yaptığım yerler genelde okul-ev-okul-ev-okuldaki laboratuvarlar -yanyana ya da farklı katlardaki laboratuvarlar yani :D - kütüphane, metro-tramway-tren istasyonları, otobüs durakları -otobüs durağının mayor'ı olur mu insan yahu?!- falan :D yani kütüphane mayor'ı olmak güzel de XD neyse, ben eski foursquare'de badge -yani rozet işte, ne haltsa- kazanıyordum bir de, asıl onu seviyordum, insana dışarı çıkma isteği veriyordu bi de -ben biraz sorunluyum dışarı çıkma konusunda, ondan "bak ne güzel dışarı çık, insanlarla kaynaş, hem de badge kazanırsın!" diye kendimi cesaretlendiriyordum :D cidden, istanbul'da yaşıyorum, kardeşimi 1 aydan fazladır, teyzelerimi ise 6 aydan fazladır görmedim, annemle babam geçen hafta bizim eve gelmeseler onları da görmeyeli 1 aydan fazla olacaktı. yazın çalışmaktan 3 ay annemleri göremedim, dahası oturduğum yer dağın başı, ilçe merkezine bile kaç aydır inmedim, paso okula gidip geliyorum -aslında ayağım sakat olduğu için 1,5 haftadır evden de çıkamadım :( - gerçi böyle diyorum ama zaten insanları pek sevmem şimdi o da var -kalabalıktan hoşlanmıyorum- istanbul'un kalabalık semtlerine uzun zamandır gitmedim -taksim, beşiktaş, ortaköy, kadıköy, bakırköy vs, 2 seneden fazladır gitmemişimdir bazılarına- o yüzden uygulamayı falan da kullanmıyorum haliyle, "aa ben de ordayım gelelim yanına?" diyebileceğim kimsem yok çünkü. zaten badge de kazanmıyorsam, lab.da check-in yapmamın ne gereği var, bilen biliyor sabaha kadar orada çalıştığımı zaten, kime neyi göstericem ki? zaten hava atılacak şeyler değil bunlar. yani "ayh gene işe geldiiik" ya da "kuaförüm ve ben" veyahut da "gene bizim elemanlarla rakı keyfi" gibi şeyler de değil ama, öyle gören insanlar var -gerçi bence bu bizim görgüsüzlüğümüzden kaynaklanıyor, başka bir şey değil-

Niye kullaniyorum? Ne zaman nerde oldugumu, nereye kac kere gittigimi geriye donuk gorebilmek icin. Raporlamayi seviyorum.
Bir de yakinlarda yemek yemelik neresi var, ona bakiyorsun.

Sabah spordan kaytaran arkadaşların canını sıkmak için salondan, koşu parkurundan falan check-in yapıyorum. Onun dışında kullanımım yok.

bir yere gittiğimde oraya gidemeyeceğimi düşündükleri için aramayan eşe, dosta rastlayabilmek için kullanıyorum.

Açık ve net söylüyorum; insanların kendilerini pazarlamasından başka bir boka yaramıyor güzel kardeşim. Kimse inkar etmesin. Tanışalım-yazışalım-buluşalım-sevişelim-unutalım bu kural sürekli uygulanır.populerizm kılıfı adı altında sikiş/ruh/beden pazarlıkları.

Çoğu kişi *bence* mekan tavsiyesini görmek için kullanmıyor bu aplikasyonları. yani bunun için bir google var, mekanın (genelde) kendi web sitesi var vs vs.

Hadi bilgi almak için yaptın, neden dakka başı check-in yapılır? Neden bunun için böylesine bir aplikasyon vardır? Haa, ben de yüklemiştim, bir iki kere check-in de yaptım, yabancı bir ülkede bir hostel'de kalmıştım mesela, yorum yazmak istedim. Sonra saçma geldi, bunun için booking.com'a bakacak insanlar, benim foursquare yorumlarımdan değil.

benim sürekli gittiğim barda check-in yapınca vodka shot veriyorlar. Zaten tüm kendi check-in'lerim orada. Bir de bazen abidik gubidik yerlerde eğlencesine check-in yaparım. (mesela berber'de)

Dakika başı check-in yapmıyorum, ayda bir kere bile değildir ortalamaya vursam, foursquare edindiğimden beri. Benim için önemli/özel/gününü saatini unutmak istemediğim anların, bulunduğum yerlerin mekanların kaydını tutmak için yapıyorum check in.

Diyeceksin ki not al telefonuna ya da deftere, ama ı-ııh olmuyor, bundan önce öyle denedim her şeyim gidiyor. Telefonum suya düştü gitti ne sakladığım anı varsa, kağıtlara defterlere yaz desen kayboluyorlar.

Arşivciliğin daha eğlenceli türü. Kim neredeymiş bakmam hiç, dayım kardeşim dışında.

Swarm'ı yer bildirimi için kullanıyorum. Facebook'da yer bildirimi yapmak hoşuma gitmiyor. Facebook listem daha geniş. Listemde çok farklı gelir gurubundan ve sosyal statüden insanlar var. Oraya gidemeyecek olanları düşünerek facebook'da yer bildirimi yapmaktan çekiniyorum. Swarm listemde aynı kafadan arkadaşlarım var. Orada paylaşmaktan sıkıntı duymuyorum.

Swarm özellikle turistik gezilerde ekstra bir yaşanmışlık hissi veriyor. Ahmet'de burdaymış, Ayşe de şurda şunu yapmış demek çok güzel. Bir de dağ bayır gezerken daha önce hiç check-in yapılmamış bir yere denk gelirsem değmeyin keyfime. Beş dakkilalığına Kolomb oluyorum.

Forsquire'ı da mekan bulmak için kullanıyorum. Diğer genel amaçlı siteleri takip etmek yerine arkadaşlarımın tavsiyeleri daha anlamlı geliyor. Mekanın kendi sitesi zaten bir işe yaramıyor genelde.

ben de bilmiyorum ki. herkes check in yapıyor ben de yapıyorum. silcem zaten swarmı da facebooku da. millet ne yapıyor meraktan silemiyorum.

ben de kapattim.
güzel tarafı, gittigin yerde aa bu da burdaymıs diyip onu gorebilmek.
mesela cadde ye gittin; 4 senedir gormedigin bi arkadasin da caddedeymiş, bi taşla iki kuş.

Kazlicesmede vincle 100 tl ye vardi.

Disleksi

ona benzer bir şey bende de var. en çok da tavlada başıma geliyor. mesela zar 6-3 geldi diyelim. ağzımla "şu 3" deyip 6 oynuyorum, "şu da 6" deyip 3 oynuyorum.

bir de şu var: bazı cümleleri ters söylüyorum. mesela "benim sana ihtiyacım var" diyeceğime, "senin bana ihtiyacın var" şekline evriliyor ağzımdan çıkan cümle. bu neden.. =/

biz siz onlar, o mevzu üzerine düşmeyle geçiyor. uzun cümleli kitaplar oku, bol bol oku.

Aynisi bende de var. Sonradan basladi bende.

bence olur öyle bazen.

cevabı verdiğime göre, üslubun aşırı derecede wraith nickli arkadaşa benziyor. bunu söylemek için geldim. gidiyorum.

Olasılıksız kitabından hatırlayanlar olacaktır: "gelsin, min, rin, tin"

Gereksiz kafiyeler kitapta şizofreniye işaret edilmiş. Gerçek mi bilmiyorum ama bu şiddette olmasa da cümlelerim genelde kafiyeli oluyor. Şizofren başlangıcı olmasın? :/

@Namus ninjasi

Abi bu zamana kadar okudugum kitaplari ust uste koysam eve girerken merdiven kullanmam. Bi ara tek dostum okumakti benim.

@incredbl

Kafiye olayi bende de var. Konusurken veya dusunurken degil de mesajlasirken en cok. Devrik cumle kullanimi ve kafiye olayini duzeltmek icin bazen mesaji silip tekrar yaziyorum. Bazen de yazinin ortasinda fark edip bilerek devamini engelliyorum. Neye isaret ediyor ki bunlar hakkaten?

olum ne hastalık hastası insanlar var şu duyuruda. hemen teşhis koymuşlar. lan olabilir arada nolucak, insanız, hayret birşey.

@icim urperiyor : yav hakkaten yazışırken daha kontrollüdür insan. Sonuçta kafada kuruyosun cümleyi. Düşünürken değil diyosun ama, bence kafiyeyi kafada yapıyoruz. Ki yazarken bile farkında olamayabiliyoruz.

Konuşurken yapıyor muyum bunu pek hatırlayamadım.

@Achtund

Abi ara sira degil ki. Yillardir suregelen bisey. 45 yazamiyorum yani liseden beri. Bazen goz gore gore 4 yazayim diyorum yazdigim noktaya bakiyorum 4 yazmayi dusunuyorum ama 5 oluyor. 45 yazarken duraksayip kontrolu ele alirsam dogru yazabiliyorum. Ama kas hafizasina isi birakirsam 54 oluyor o. Ve bazi kelimelerde de ayni durum var

Bende de aynı şey var. Çok üstüne düşmüyorum gerçi. Mesela bazen "y" yazacağıma 7 yazıyorum. Bu durum bazı diğer harfler ve rakamlar için de geçerli. Bir de yıllardır "imdb" yi bi çırpıda yazamam.(yine yazamadım)

Onceki hayatinda almanmissin, turkceye gecmeye zorlaniyorsun.

45 yazmadığın zamanlarda unutuyormuşsun yani başka rakamlarda olmuyor, devamlı yaşadığın bir durum değil. rakamların yerini değiştirerek yazma durumuna eskiler takdim tehir derler. muhasebe gibi rakamlar ve matematiksel işlem yapılan yerlerde en sık yapılan hata olduğu için hata ararken önce takdim tehir aranır. yani normal bir durum.

arada bazı kelimelerde olması da sıkça rastlanan bir durum, bende de oluyor mesela.
cümleleri de devrik kuruyorum.

45'i doğru yazmak için alıştırma yap bakalım ne olacak. bir sayfa dolusu 45 yaz mesela. düzeleceğini düşünüyorum.

tabi disleksi de olabilir, disleksiyi tam bilmiyorum o konuda uzman birine görünebilirsin.

Ticari kuruluşun tasfiye işlemlerinden sonra yani şirketin kapatılması, batması veya çeşitli nedenlerden dolayı ticari hayatının sona ermesi durumunda, şirketin tüm varlıklarının elden çıkarılması ya da piyasa fiyatlarına göre değer verilmesi ve ardından şirketin tüm alacaklilarina borçlar ödendikten sonra kalan miktar ortaklara payları kadar dağıtılmasıdır. Örneğin 100 bin lira sermayeli sirketin tasfiyesi durumunda benim yatırdığım sermaye 50 binse, benim şirkette %50 sermayem ve hakkım oluyor. Bu durumda tasfiyeden sonra kalan miktarın yine %50 si bana aittir.ve evet hak iddia edilebilir.

Eğer yanlış yazmadiysaniz ' ortalık sermaye' ne bilmiyorum. Duymadimda açıkçası. Ancak bahsettiğiniz ortaklık sermayesiyse yardimci olabilirim. Bi kontrol edin isterseniz.

Evet ortaklk sermayesi.

Ortaklık sermayesi, mevcut ticari kuruluşa ortak olmak için, diğer ortak veya sirket sahiplerinin belli bir paya paha bicmeleridir. Yani ben bir şirkete ortak olmak istiyorum örneğin, şirkette bana ortaklık için 100 bin lira vermem gerektiğini söylüyor( veya maddi varlik). Bu para sermaye olarak direkt sermayeye eklenebilir veya diğer ortaklar kendi paylarının bir kısmını yeni ortağa sayabiliriz. Ayrica ortaklık için sadece para değil emek de sermaye olarak gösterilebilir. Ortak olmasi için bu ödeme yapihmali bu yüzden odemesi diye hak iddia edilmez. Ha oldu da tahattut yerine getirilmesinde ortaklığı iptal edilebilir tabi.

Kiralar buyuk bir kismini goturuyor benim bildigim. Kucuk kafeler de islek yerde degilse konseptine veya konseptinin olmayisina gore az kazandiriyor genel olarak. Belki tas catlasa iki uc bin diye tahmin ediyorum ben net kar olarak.

ama soru cok göreceli.

1000 tl de olabilir, 10.000 - 50.000 de.

yer, önünden gecen yaya sayisi, potansiyel müşterilerin yasam standardi.

ohoo bir suru etken var.

öngörebileceğin bri şey değil o. yan yana iki benzer dekorlu kafe arasında bile 10 katlık farklar olabilir. ancak genel olarak yerleşim yerlerinde/mahallelerde değilse kimse 5000 liranın altında getiren bir yeri uzun süre açık tutmaz, zaten tutamaz.

kirayı %20 seviyelerinde tutmak gerekir, yani 2000 tl kira vereceksen yaklaşık 10000 tl ciro yapman gerekecektir ki %30-40 dolaylarında satılan malın maliyeti olacaktır. beklenen kuveri (müşteri sayısı) yakalayamazsan ürünleri pahalı satman gerekecektir, bu nedenle sürümün olacağı ya da ürünü iyi fiyatla satabileceğin bir yerde olmalıdır dükkan.
giderleri sınıflandırman gerekir, sabit ve hareketli olarak,
mesela kira sabittir, telefon, veya taksitler. ama üretim arttıkça elektrik de artar ya da ciro arttıkça kullandığın malzeme de artar, bunlar hareketlidir. planlamanı buna göre yap.

bu sorunun net bir cevabı yok.

firmalar fizibilite raporları hazırlıyor bunlar için.

kim bir şey söylerse götünden sallamış olur.

Bizim kosedw actilar adam sadece icine 250bin tl harcadi. Gunde 5 musteri geliyordu o halde 1 sene idare etti. Sonra adami attilar bide. Zor ismis bunlar hakkaten

Cafesine gore bayagi bir degisir kazanc. Atakoy'de bir pastane cafenin 50k kira verdigini biliyorum, kazancini allah bilir:)

Vakum kalibi mi?

3d printer olmaz mı?

@delifaturk normal kalıp, vakumu bilmiyorum. cozumkalip.com yapıyor mesela.

@c1b2k3: malesef. seri üretim için lazım.

farklı zamanlarda aynı erkeğe gülümsüyorsa ayrıl, farklı zaman farklı erkekler ise ayrılma, gülümseme tiki vardır :)

Farklı zamanlarda aynı erkeğe gülümsüyor ama gülümsediği erkeğin de sevgilisi var. Sevgilim salak olabilir mi?

gülümsettin arkadaş..

Boş boş gülümseyerek bakıyorsa farkında olmayabilir. Yani aklından bir şeyler geçerken gülümsüyordur da sen karşısında o erkek olan anları algıda seçicilik nedeniyle farkediyorsundur. Bu iyimser yorum.

Eğer böyle değilse, ya da özellikle bir bakışma ve gülümseme varsa ona sevgili denmez. O ne lan? Anında ayrılman gerekir.

Sevdiğim kadının başka adamın esprisine gülmesini bile kıskanırım.

Akraba falan değilse hatunun gülümseyerek bakması = GO SIGNAL.

Dehle.

Güldü, verecek diyorsun?

Her gün biçok adama gülümsüyorum, sevgilim de kadınlara gülümsüyordur. Bunu birbirimizin yanındayken de yapıyoruz. Bunun sonucunda ne olacak ben anlamadım?

Tanımadığı birini dışarıda keserken sürekli aynı erkek denk gelmeyeceğine göre muhtemelen tanıdığı veya göz aşinalığı olan biri. Tanıdığı biri ise gülecek tabii ki. İnsanlar insanlara gülerler. Hem onun da sevgilisi varmış zaten. pandispanya + 1

Haydar dümen sorusu olmuş :)

İkinci yazdığını okumamışım. Adam troll beyler.

direk öldür oldu olacak !!

bence direk sor sevgiline

O değil de adamın bütün duyuruları bakışma üzerine.hocam sen sürekli kim kime baktı, ben baktım, kestiler vs diyeceğine hayatı yaşa ...

Sen de baktığı erkeğin sevgilisine farklı zamanlarda gülümse.

Arkadaşlar şunu diyorum. Gülümseyerek baktığı erkek ona sevimli veya hoş veya yakışıklı geliyor. Nitekim bana da öyle bakmıştı daha önce. Ama siz bunu bilmeyi kaldırabilir misiniz? Aklıma, benden ayrılınca ondan da yeşil ışık alınca onunla sevgili olmayı kabul etmesi geliyor.

git öldür, namusunu temizle.

"ya benden ayrılırsa, ya başkasına giderse" diye düşünüp "ayrılsam mı" diye sormak çok komik lan.

seninle birlikte olduğu için adama varamıyor diye aradan mı çekiliyorsun?
hareketi kız da yapsa sen de yapsan sonu ayrılıksa bence kafana takma, keyfine bak.

Anlamadigim birsey var; "Gulumsedigi erkegin sevgilisi var, sevgilim salak mi?" bu sonuca nerden vardin? Sevgilisi olan erkekten hoslanmiyor mu kadinlar?
Gulumsedigi kisiler, mutlak hoslandigi kisiler ise, sevgilisi olan adam da gayet hoslandigi adam olabilir:)

Hiç hiç hiç gerek yok. Tek kişininkini elde çok rahat halledersin.

Bulasiklari bekletmemen gerekir normalde, bu yuzden bence gerekmez. Ama bulasiklari biriktiyorsundur dag gibi, toplu yikiyorsundur biriktikce arada bir, o zaman kullanirsin. Yedigin 2 tabagi hemen yikayip koymak daha mantikli bence.

Gerek yok ya. Bekarım tek yaşıyorum. Alsam da koyacak yerim yok zaten

ben de tek yaşıyorum gerek duymadım ama olsa fena olmaz.

benim sıkıntım dolduracak kadar bulaşık olmaması. o dolana kadar küflenir bulaşıklar. küçükleri var onlar da pahalı amk. onu alana kadar büyüğünü alırsın.

Ben nefret ediyorum bulaşık yıkamaktan, tek tek yıkadığında çok su israfı oluyor. İmkanım olsa alırdım. Çünkü Yağlı bulaşıkları (seramik ve porselen dışındaki tüm bulaşıkları) Elinde içine sine sine yıkayamıyorsun. Tava yumurta koktuğunda delleniyorum mesela ama elimden bir şey gelmiyor.

Kısacası al gitsin. Hem zamandan tasarruf, hem sudan, hem kendi enerjinden. Hem de içine sinen temizlik. 500-600 liraya sıfır makineler var.

ölü yatırım!
makineye ayıracağın bütçeyi başka ev eşyasına ayırman daha mantıklı. tek kişinin ne kadar bulaşığı çıkabilir ki?! ayrıca makineyi çalıştırmak için yeterince dolmasını beklemek isteyeceksin ve bu da 3-4 gün olacak ve onun kokusu da ayrı bir işkence olacak.. hem hergün yemek yapmadığını düşünürsek de makineyi doldurma süren artacak vs..
tv'nin daha kalitelisini alırsın ya da evin başka bir köşesiyle ilgili masraf yaparsın, makineye ayıracağın bütçeyle..

Şart

ben de tek yaşıyorum. alsam ve dolmasını beklesem evde tabak/tencere/çatal/kaşık kalmaz :)

gereksiz +1

aşırı gereksiz.

Ben de tek yaşıyorum 5 senedir ayni evdeyim. Eski evden kalma bulasik makinam var ama mutfakta fazladan su ve tahliye borusu vs olmadigi icin kullanmiyorum. Ha en fazla 1 saatte yapilir o borular ustayi getirip ama 5 yildir cok useniyorum buna. Düşün o kadar gereksiz.

NE DEMEK LAN GEREKSİZ! Olum bak sen bakma böyle dediklerine hayat kurtarıyor hayat. bir yıkarsın elde iki yıkarsın sonra birikir dağ olur sonra ah ulan keşke palve'yi dinleyeydim de iyi kötü bi makine koyaydım şuraya dersin.

set üstü alabilirsin.

bence cok gerekli. bulasik yikamaya usendigim icin yemek yapmadigim oluyordu :) son 1 yildir kullaniyorum . hem zamandan hem de faturadan tasarruf ediyorsun. simdi istedigim tencere tava yemegini usenmeden yapiyorum.keske daha onceden olsaymis diyorum.butceni zorlamayacaksa al bir tane faydasini kullandikca gorursun.

net, evdeki bilgisayardan sonra en gerekli eşya. gereksiz diyen düşmanındır, fitnecidir.

televizyon mobilya olmasa da olur, ama bulasik makinesi şart.

bekar erkeğin hayatını kurtaran şeylerden. 3-4 yıldır elimi sıcak sudan soğuk suya sokmadım:)
ayrıca önceden durulaman falan gerekmiyor.koy makinaya gitsin.

ilk alınması gereken eşya bence de. gereksiz diyenlere şaşırdım.

sık yemek yapmıyorsan gerek yok. ama evde yemek yapıyorsan al bence, bir süre sonra tencere tava yıkamak çok bayıyor.
azıcık suya tut, öyle ovalamana falan gerek yok. leke kalmasın diye yapılıyor zaten.

Cok turist ceker, iyi proje. Hatta binlerce turist musluman olur o vesileyle:))
Ama hayata gecerse ayvayi yeriz, butun hocalar bunu tartisir etrafta. Tv'yi isgal ederler valla i*neler. Yasar nurisi, cubbelisi, nihati, hatipi hepsi bir fikir yurutur kafamizi sisirirler, gidip kaysak da zevk almayiz.

O kalabalikta kimin kime kaydigi anlasilmaz. Sevap kazanalim derken boylarindan buyuk gunaha batarlar.

hocam hac dediğimiz şey şekilden ibaret değil ki. "dön 7 kere sevapları topla, görevini ifa et" gibi... oradaki dönme meselesinden şeytan taşlama meselesine kadar çok derin anlamlar, manevi muhtevalar ihtiva ediyor-cümleye bak amk-, belki de fiziki anlamda yapılan o yolculuk (ya da görev) içimize yaptığımız yolculuğun ancak yarısı. olayı böyle basitleştirip, alaya alırcasına itibarsızlaştırmak düşüncesizce. onu anlamayan bir proje işte.

din uzmanı ya da ilahiyatçı değilim.

edit: kayma değilmiş yahu yürümeymiş. eğer öyleyse iş değişti.

bence direkt kabeyi kendi etrafında çevirelim tüm insanlık kurtulalım?

proje engelli, ampute, immobilize bireyler için iyi. duruma göre extrem bireylerin de ilgisini çekebilir

@shotgunwoman hay aklinla bin yaşa.

Ayrica bu proce bence cok mantikli. Aquapark gibi asagiya havuz yapilirsa bi de ben bile gidebilirim.

Kayma falan degil o. Yuruyerek yukari cikiyorlar sonra asagi done done yuruyerek iniyorlar. Ama bu gereksiz bir proje

i29.tinypic.com

en altada havuz yapsınlar aqua park mı orası. akşam akşam görmek hoşuma gitti bizden daha boş bir millet varmış... :D

Sıyırdılar iyice. Zemzem towerdan sonra bu mu yani.
Kabeye tepeden bakarak tavaf başlayacak. Bilmiyorum şahsen içime sinmezdi.

Bence Reyhana gidin. eksisozluk.com

Yarın A101'de merci çikolata var 12 liraya, kaçmaz fırsat! :) Hem öyle pastaneden falan bulunabilecek bir şey değil, ithal. Tadı da harika, çeşit çeşit. Sunumu da çogoş.