Hayır.
Hayır.

Uzak mesafe ilişkisinden nefret ederim ama bu senaryoda değiştirebileceğin çok fazla bişey yok. Sen askerdeyken her halükarda iletişim az olacak zaten, onun yurt dışında olması bir şeyi değiştirmiyor. O yüzden yerinde olsam, seviyorsam özel bir karar almaz, mevcut durumu korumaya çalışırdım. Senin tarafında değişen bişey yok, o özgür haldeyken sana bağımlı hissedebilir belki, hele ki yurt dışında. Eğer öyle olursa zaten seni terk edecek, ve yine senin yapabileceğin bir şey yok.

Kolay gelsin.

Uzak ilişki uzmanı sayılırım. Uzak ilişki eğer kaçabiliyorsanız sonuna kadar kaçmanız gereken bir şey ama sizinkinde bir deadline olduğu için o kadar da sıkıntı değil. Birbirinizi seviyorsanız ve iletişime açıksanız, ha bir de çok kıskanç tipler değilseniz hayat zor olmaz amaaa.. askerde kafayı kırıp da kızın üstüne gidersen o iş hızla biter ve sen de "askerde terkedilenler kervanı"na katılırsın bir anda.

O iş biter.

üzülmüştür bence. adam her şeyi kazanmış çok da şeyinde fransa. işine bakar.

Fransa'yı çok sikleseydi kendi oynadığı Dünya Kupası finalinde gidip kafa gömmezdi rakibine.

Kendisi cezayir kokenli oldugundan cok umrunda degildir fransanin kazanmasi. Ayrica @angelus +1

ulan insalla uzun vadeli sakatlanmamıştır demiştir bence.

aha ronaldo sakatlandı fransa'nın kazanma ihtimali arttı gibi bir şey geçmemiştir bile aklından. büyük bir hassiktir çekmiştir sadece.

Yok.

çevirisi yapılmadı. çeviri yapılmamasının sebebi anonim çevirmen bulamamaları değil, çok tepki çekeceğinden dolayı cesaret edilememesi. yanlış hatırlamıyorsa aziz nesin bir kere çevirmeye yeltendi, hatta salman rushdie ile almanya'da görüştü ama çevrilmedi.

aziz nesin bu kitabın çevirisini bir gazetede gün gün yayınladı diye biliyorum. çıktığı bir televizyon programında bundan bahsetmişti en azından.

100mbit/175gb kullanıyorum, kota eskiden 250gb'dı bir tek onun eksikliğini çekiyorum. Gerekirse 30 lira fazla ver superonline'a geç.

gerekirse 30 lira ver superonline'a geç

+1

Superonline iyidir. Fiber de varsa hiç durma geç.

Sabit ucret ne kadar arkadaslar?

Fiber internet varsa Superonline kendi hattını kullanıyor. ADSL için geçmek mantıksız, hat aynı hat. TTnet kablolarını Superonline adıyla kullanıyorsun. Kalite değişmiyor. Biz hala rezillik çekiyoruz.

3 sene önce kotam 250 gb'dı, bu sene yenilemeye geldiklerinde 125 dediler. 125 ne ya, 1 5 dakkada 1 gb indiriyorum zaten 10 saatlik indirme izni veriyorlar resmen. TTNET'in kotası ve hızı benzer veya daha iyiyse TTNET'te kal. Eylül'de iki oyun indiriyorum, kota bitiyor resmen. Böyle saçmalık mı olur!

365 gün kullanıyorsam en fazla 7 gün arıza görmüşümdür. o da küçük arızalar yani. ben memnunum şahsen.

ek olarak şimdi birileri ensar falan diyecek :)

sabit ucret yalin adsl de 10 tl idi ben baglattigimda (2014 temmuz civari)
fiberoptik sisteme gecerseniz o 10 tl yi de almiycaz demislerdi.

şu an taahhütlü dönemdeyim, sanırım 49 tl ve oldukça memnunum. ttnet kullanırken çok sıkıntı yaşıyordum, superonline a geçtiğimden beri bir defa bile aramadım müşteri numaralarını.

(bu arada faturama baktım 65 tl görünüyor hemen superonline ı "ilk defa" aradım taahhüdüm bitmiş, geçirmişler faturayı:)) haber vermediniz diye itiraz ettim, taahhüdüm yenilendi farkı da indirim olarak yansıtacaklar)

sakın ttnetten şaşma. ben geçtim hala yazlığa internet bağlamadılar. 3 ay dondurdum ücretsiz dediler 254 tl fatura çıkartmışlar. otomatik ödeme sonradan farkettik. geri verdiler ama uğraştık. ben bu hafta tamamen ilişiğimi kesip ttnete geçiyorum. turkcell i de kapattırıp vodafona devam. zaten ttnet altyapısını kullanıyorlar. nedense ben ttnetle hiç problem yaşamadım 2004 ten beri. geçen cuma yazlığa net bağlatmak için aradım öyle ilgililerdi ki anlatamam. superonline dan uzak durun.

ha ek olarak varsa kablonet kullan kışlıkta ondan var süper memnunum. onu da diyeyim. adsl harici fiberden daha iyi.

150tl

5-6 sene oldu alalım. ne pil üzdü ne harddisk. boyutu da koşmaya giderken cebinde rahatsız edebilir boyutta bence. ufak denmez şimdi bu alete ama 160 gb taşıyorsun yanında.

ne yaparken yanında bulunacağına göre değişir ama cepte de rahatsız etmiyor öyle çok.

ben 2006 yazında 30gb iPod 5. generation yani şu ilk video olarak çıkandan almıştım ve her gün kullanıyordum. yazın plajda kışın kar tatillerinde hep yanımdaydı. 2011 yılına kadar hiç problem yaşamadım ama en nihayetinde 30pin girişi iflas etti ve şarj olmamaya başladı ipodum. zaten 30gb da yetmiyordu artık, ben de yenisini almaya karar verdim. 2011de 160gblık son model classic'e terfi ettim ve yine hala sorunsuz kullanıyorum. iphoneum olduğu için ipodu eskisi kadar sık kullanmıyorum ama yine de hiç bir sorunu yok.

bu sene o eski 5. generasyon ipodumu da tamir ettirdim ayrıca, o da güzeller güzeli çalışmaya devam ediyor.

Hatta bi arkadaşım HDDyi çıkarıp içine 128gblık SD Kart taktı, hem aşırı hafif oldu iPod hem de daha bile hızlı çalışıyor.

Yani iPod classic candır. boyutu da beni rahatsız etmiyor telefon gibi

2009'da 80 gb'lik Classic aldım, ayı gibi kullandım ama hala sağlam ne harddiskinde ne pilinde bi sıkıntı var. Tek dezavantajı yanında taşırken sıkıntı oluyor boyutları itibari ile. Pantolon cebinde taşınabilirliği pek mümkün değil. Ha koyarsan durur ama rahatsız eder.

Cevap veren herkese teşekkür ederim!

@bir ileti paylastim, tamamen dolu şarjı ne kadar gidiyor peki?

@lemuria, sürekli kullanmaya bağlı olarak mı şarj girişinde bir sıkıntı oldu acaba? benim geçiş yapacağım da bahsettiğiniz nesil olacak fakat bende onun yerine kullanılacak bir iPhone olmadığı için daha sık kullanacağım kesinlikle. hafızasını değiştirme fikri muazzam gerçekten. bir de, nerede tamir ettirdiniz?

@angelus, uzun süre kullanılacağını anladım fakat taşımak için harici bir şey gerekiyor sanırım.

@ardacan, daha sağlıklı ve hızlı olması açısından cazip duruyor sanırım. peki, uzun ömürlü bir çözüm olarak söyleyebilir misiniz bunu?

hepinize teşekkür ederim, ayrı ayrı cevap yazamadığım için kusura bakmayın lütfen.

cevap yazan herkese katılıyorum.

ses kalitesi olarak 5. nesil video en iyisi. uğraşabilirim diyorsan yüksek kapasiteli pil ve cf kart okuyucu bağlarsın ömürlük olur.

bilakis cut zamanı karbonhidratı azaltman gerekir. Ben cut döneminde 100 gramdan fazla karbonhidrat tüketmemeye gayret ediyorum.

Ayni anda hem hacim kazanmaya, hem de yag yakmaya calisiyorum, cut yanlis bir kelime secimi olmus olabilir bilemedim.

Bu durumda %40 - %25 - %35 gibi mi beslenmek gerekiyor?

Birkaç aylık sporcu değilsen aynı anda hem kütle artışı hem de yağ yakımı olmaz, bu iyi bir hedef değil. Onun dışında ben yüzde hesabı yapmıyorum ama kilo başına 0,8 gram yağ, 1.2/1.5 gram protein, 2/2.5 gram karb. yeterli gelir gibime geliyor.

suyla.

sutte casein var, daha yavas emilir. ayrica su ile saf protein almak varken yag ve karbonhidrat ile karistirmak niye? zart zurt osurtmasi da cabasi.

Su ile tüketiminde sindirimi daha hızlı oluyor doğru demiş.

Adamlar daha çabuk sindirilsin diye kazeinden ayrıldıktan sonra elde kalan whey'den protein tozu yapıyor, sen de bu whey'i tekrar sütle/kazeinle karıştırıp sindirimi geciktiriyorsun. Bu mantıklı değil. Protein tozu sütle karıştırılmaz.

su

Herkesin yazdıkları doğru ama suyla veya sütle içmenin sana gözle görülür bir yararı olmayacak. Hatta sütle içerken daha sütün de proteinini aldığın için totalde daha çok protein almış olacaksın. Toplamda ne kadar protein aldığın kanına ne kadar hızlı karıştığından daha önemli.

Yari belgesel. Touching the void. Oldukca iyi.

Onun disinda
Revenant
127 hours
Wild (cok iyi degil)
Return of the living dead 1985. Komedi de var
Shaun of the dead. Komedi zombi.
Alien. 1.film ozellikle survival tipinde.
28 days later, 28 weeks later. İlki iyi.
Papillon - hapishane filmi, bence hayatta kalma kategorisine girer.
40 days and 40 nights - oneririm.aksiyonlu.
Resident evil serisi malum
The hunger - michael fassbender

I am legend.

children of men
28 days later
mad max: fury road
night of the living dead
the revenant
aliens
into the wild
127 hours

edit: easy tiger bazılarını benden önce yazmış, tekrar etmiş olmuşum, +1'li sayın.

The quite earth.

Whimsical hatirlatti. Mad max 2 yi izleyin. Cok iyidir

the survivalist
the road

The snow walker
Heaven knows mr alison
As far as my feet will carry me
Behind enemy lines
Rescue dawn
The life of pi
Cast away
The road

Şuan sinemada frekans var git izle

30 days of night. Yukarida 40 days and 40 nights diye guzel sallamisim

Tabii ki Alive.

Bu da survival sayılır sanırım, filmin adına baktım geldim: Assault on Precinct 13

John Carpenter'ınki ama, 1976 yapımı olan.

Hatta diğer filmleri de öyle sayılır, ama bu film aşırı gaz.

Off bu bir ustteki nefistir

Ek veriyorumthe defiant ones - tam survival.

biri de dememiş ki "hodejegerne"
ayıp be

(bkz: all is lost) film sadece survival. diyalog yok.

www.imdb.com

zombisiz, uzaylısız hayatta kalma:
the way back
nordwand
kon-tiki
@juba yazdan kalma duyuruyu hortlatmışsın:)

Baba kedinin ne yapacağı belli olmaz. Kıskançlık hisseder yer yavrusunun güçsüz olduğunu hisseder yer. Belli olmaz yani.

Zaten berbat gomlek. Herkes onu ucuz oldugu icin giyiyordur. Giymeyin artik bosverin.

ucuzdur ondan

bu ne kadar iğrenç bi gömlektir yarabbim

Kim giyiyor? Ilk defan gördüm?

igrenc otesi. bence neden herkes diye sormak yerine neden bu gomlek diye agla.

30 ya da 40 lira bir şey. Bir gömlek için normal bence. Ucuz sayılmaz. Tabi kisiye göre değişir. Hosuma gitmişti ne yalan soyleyim. Ama o kadar cok gordum ki aldigima pisman oldum. Merkel bile bu renk giymis ya.

img-cdn.ntv.com.tr

Aynisi degil ama yakın bir renk.

İlk kez görüyorum. Baya kötü ayrıca. Hem kalite hem de tarz açısından.

Gömlek çok kötü, tanesi 35 liraya LC Wakikiden birkaç tane gömlek aldık geçenlerde arkadaşıma ve gayet de iyiler.
Çok para vermek istemeyip düzgün bir şeyler almak istiyorsanız ve erkekseniz kesinlikle LC Waikiki ye gidin derim.

Ben de ilk defa gordum

Gomlek icin 30-40 tl gayet ucuz oluyor. Dogru durust bir gomlek en az 80-90tl den basliyor.
Cok para vermek istemiyorsaniz HM'ye gidin bence. Onlarinki yine iyi. Lcw defacto gibi yerlerden sacma sapan seyler giymeyin.

Bu senenin modasi bu renk heralde her yerde gormemin baska bir aciklamasi yok.

30-40 lira pahali degil tabiki ama normal ucuz da degil bence. Kiğılı'dan da gömlek aldım. Kigiliya gore tabiki cok ucuz ama bana gore normal bir gomlek fiyati.

Anadolu çomarı gömleği işte. Adam gidiyor LCW'ye DeFacto'ya gömlek alıp çıkıyor. Aldığı gömlek de bunlardan oluyor genelde.

dehsete dustum gomlegi gorunce. asla giymemek uzere gidip bir tane de ben alicam. gule gule kullan kardesim

mantıklı bir cevap vermeye çalışayım:

Defakto lcw her yerde var.
Fiyatları ucuz.
Çoğu insanın maddi durumu ancak buralardan giyinmeye yetiyor. Hoşlarına da gidiyor.
Böyle olunca herkeste aynı üründen görüyorsun.

Hiç görmedim daha önce. Gömleği de beğenmedim. Yeterince bakarsan esmer, saçları dikilmiş, sokakta telefondan müzik açan bir apaçi beliriyor.

Heh tamam çomar hakareti de geldiğine göre dağılabiliriz.

İyi de bu modelin aynisindan (renkleri farklıydı) hem mudo'da hem de zara'da gördük biz. Sadece de facto'da yok yani. Kalite farkı vardır belki bu resimde belli olmuyor ama model birçok yerde mevcut. Sizin de her yerde görmeniz bundan kaynaklı bence.

Bir de biri beğenip aldıysa öyle iğrenç, böyle mide bulandirici filan demeyi doğru bulmuyorum. Tamam harika bir model değil ama yerin dibine sokulacak kadar da iğrenç değil. Rengi kötü biraz. Yine de çok begendiyseniz giyin bence. İçinizde kalmasın.

yanlış görmüyorum di mi, bir gömlek üzerinden bu kadar saydırıyorsunuz? vay amk ben de kendimi ruh hastası bilirdim.

Daha kötü olmazdı

Müslüman: not

Hiçbir şey değişmezdi ne olacaktı ki, en nihayetinde onlar da seçildikleri partinin politikası neyse onları yürütecekti. Dini tabiatı çok etkili olmazdı bu anlamda. Olsaydı eğer Osmanlı yıkılmazdı, padişahların hepsinin bir tarafı Hıristiyandı.

Halk tabanında destegi varsa neden secilmesin? O takdirde zaten sıkıntı olmazdı. Ancak su anda gayrimüslim birinin basbakan olmasi gibi bir sey soz konusu degil. Belki 20-30 yil sonra ancak.

Sadece gayrimuslim olsa bir sikinti olmazdi. Islam dusmani bir gayrimuslim olsaydi kimisi icin cok iyi kimisi icin cok kotu olurdu.

gayrimüslim biri cumhurbaşkanı ya da başbakan olabilecek olsa her şey çok güzel olmuş olurdu zaten, standart politikacılık yaparak ülkeyi döndürebilirdi ekstra bişey yapmasına gerek kalmadan.

Aslında cevabı sorunun kendisi veriyor zaten. Yani tamamen gayrimüslim birisinin başbakan ya da cumhurbaşkanı olabildiği Türkiye zaten belli açılardan iyi bir konumdadır. En azından dinin toplum merkezinde olmadığı anlamı taşır bu durum.

Hiçbir şey değişmezdi diyenler neyin kafasında ya?

Meydanlarda solcular ve ateistler teröristtir diye bağıran, ağzından çıkan her şey nefret söylemi olmayan bir yöneticinin varlığı nasıl hiçbir şeyi değiştirmez?

adamin/kadinin dini inanci ya da inancsizligi yonetim bicimini asla etkilememeli. bizim memlekette siyasi ahlaktan bahsedemiyoruz maalesef.

yani bunun partiyle falan alakasi yok. akp'liyse kotudur, chp'liyse iyidir, yok mhp'liyse en muhtesemdir diye bir sey yok. bence hepsi ayni b*k
www.hurriyet.com.tr

bir söz okudum geçenlerde : " türküyle, kürdüyle, lazıyla, çerkeziyle s*k gibi bir milletiz." diye. özeti bu

TC'nin yapısı gereği şu anki koşullarda böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değil. Zira anayasada yazanlar bir tarafa bırakılacak olursa, bu devletin yapısı Sünnilik ve Türklük üzerine kurulu. Eğer asimile olmayı kabul edersen (Bkz. Turgut Özal) sorun olmuyor fakat bu bile vakti zamanında bir kırılmanın ürünüydü.

Cevap: temsili demokrasi bağlamında elbette ki gelişmeler olumlu olurdu. Pek çok alana yansırdı ancak kesin çözüm mü? Böyle söylemek liberal bir sığlığı beraberinde getirir.

Deli yürek ölmüştü tüm kankalarıyla birlikte.

Yusuf ve ekibi kimin olduğunu hatırlayamadığım bir düşmanın deposunu basmıştı. Sonra hepsi içerdeyken bombalar patladı. Tüm ekip mortingen.

Tam emin olmamakla birlikte zeynep de yurtdışına gitti sonra.

Kötü son yani.

www.youtube.com

Aslında devam edecekti ama atv ile anlaşamadılar.

BEnim hatırladığım üstteki senaryo vardı. Bir de o anlatan kişi demişti ya öyle oldu ya dak açtılar tarzı. Karıştırıyor da olabilirim. Çünkü anlatırken umut var tarzı bir şey hatırlyıroum.

caps görmeden ne desek yanlış olur :)

Bunun için capse ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum.

selülitten ziyade çatlak olmasın onlar, emin miyiz? çatlak ise kimyasal peeling diyorlar ama onun da net bir çözüm olup olmadığı muamma, çatlak iyileşmiyor bildiğim kadarıyla, yanlış da biliyor olabilirim, kadınlar daha iyi bilir.

estetik cerrahların kesin bir çözümü vardır. daha bir çok şeye çözüm bulmuş adamlar ağzım açık kakmıştı:

Selülit değil de çatlaktır o. Hızlı kilo alıp verme gibi bi durumun var mi? Kilo alıp verdikçe derinleşiyor o çatlaklar ve kolay kolay da kaybolmuyorlar. Cilt lekesi gibi bi şey haline geliyorlar.

Selülit cilt problemi değil, buradaki temel sorun kas atrofisi.

Kadınlarda olmasının sebebi östrojen nedeniyle kas dokusunun atrofiye olmasının daha yatkın olması ve kas yapımının çok daha zor olması.

Kozmetik çözümler işe yaramıyor çünkü kremlerin çoğu cilt altı dokusuna nüfuz etmediği için tamamen yok etmiyor, mezoterapi gibi cilt altı dokusuna ilaç enjeksiyonu yapılan da var oldukça riskli olabiliyor.

Spor ve düzgün beslenme ile geçmesi, skinny fatlikten çıkış süreci gibi kas yapılanması ve belirli bir zaman gerektirir. Dolasıyla ortalık sadece yürüyüş yaparak selüliti bir türlü geçmeyenlerle dolup taşıyor. Çare kasları çalıştırmak (ağırlıklı ya da ağırlıksız) ve düzgün beslenme. Sıkı bir programla ve disiplinle geçer.

Kilo alıp verme gibi bir durumum yok ki. Küçükken biraz fazla kiloluymusum ama yürümeye başlayınca zayiflamisim. Sonrasında da hep zayıftım zaten. O zaman oluşmadı herhalde bunlar?

Ben de hayatımda sadece bi defa on kilo alıp verdim, onun dışında yuzyildir sabittir kilom. Bende de bayağı derin çatlaklar oluştu. Ötesini de bilmiyorum. Biliyorum desem yalan olur.

Ya hahahahaha buradan bile caps isteyip yazılan olmuş yuh amk açlığa bak

Selülit esnemiş deri, orayı doldurursan kaybolur. Squar lunge deadlift vs. Bacak kaslarını çalıştıracak hareketlerle kas oluşumunu ilerletir halledersin

Kilo problemin antrenman problemin ya da beslenme problemin olmadığı halde oluşuyorsa, ki oluşur, yapacak bir şey yok. Ağır bir itham gibi olmasın anlaşılırlığı bakımından böyle bir örnek veriyorum: Kadın=Selülit. Östrojen üreten bir varlığın selülitinin olması gayet normal, çok süper bir genetiğiniz yoksa bunun için çok fazla bir şey yapamazsınız. O selülit illa ki çıkacak yani. Hele Türk dna'sıyla mücadeleye girmek çok anlamsız. Kas kütlenin artırılması sağlıklı beslenme alkol/sigara tüketmeme uyku saatlerinde disiplin bunu geçiktirse de, erinde sonunda selülit yine oluşur. Bugün olmazsa yarın oluşur. Bunu engelleyemezsiniz. İlaç kullanmayan bir erkek ömrünün sonuna kadar 25/28 kilo arası kas inşa ederken aynı şartlarda bir kadın sadece 2/3 kilo kas inşa eder ve bunu da komple 1 sene içinde inşa eder, sonrasında da kas inşa etme işi durur. Yani kas kütlesini artırarak selülitin önüne geçsen bile ileri aşamalarda kas inşa edemeyeceğin için yine kas kaybı yaşayıp selülitleri görürsün. Dediğim gibi bundan kaçış yok.

Fraise dedigin sey selulitten cok catlaga benziyor, ve maalesef catlak hic gecmiyor zamanla cogaliyor. On yasimdan beri catlak sahibiyim, cok gicik oluyordum ama sonra soyle dusundum: kedi deseni gibiymis meger cunku body positive is my bitch. Artik hic gicik olmuyorum :)

Ama çatlağin ne olduğunu biliyorum ben; kuzenimde doğum sonrası oldu çünkü. bu çatlak değil, ilerlememis selülit sanki. O kadar da dikkat ediyorum geçmiyor işte.

Iste bazisi sanki selulitmis gibi normal ten renginin bi ton acigi olarak catlak hayatlarina basliyorlar, minik bir dalgalanma, kalici selulit dovmesi gibi adeta. Yok degil diye israr ediyosan kolumu da sikistirinca selulit oluyor diyip kaciyorum. bi de body positive, o muhim.

Doğum çatlağı farklı oluyor, bildiğimiz çatlaktır o bence de. Bende de çocukluktan beri var, çünkü ciddi anlamda çok zayıfken östrojen hücumuyla birden kalçam basenlerim genişledi, kilo aldım, deri çatladı.

Doğum çatlağı bu: www.catlak.gen.tr

Kendiliğinden, kilo alıp vermeden dolayı oluşan çatlak bu: sagligabiradim.com

Selüliti de koyayım üzülmesin: cdn2.gurl.com

selülit ile çatlak arasında çok fark var ve çatlak olmadığını düşünüyorum. sağlıklı yaşama durumuna devam et, duşta kese gibi şeyler kullan aşağıdan yukarıya doğru masaj yap. yapabilecek bi bunlar var, krem falan zaten hikaye ama önceden beri var ve spora rağmen düzelmiyorsa da sana genetik miras olarak bunun kaldığını kabul et, sen kafayı taktığın için gözüne batıyordur eminim çok görünen bir şey bile değil.

En son selülitli voleybolcu kadınlar gördükten sonra yapısal olduğuna ve geçmediğine karar verdim, yani genetikle ilgili bir şey sanırım. Benim de küçüklükten beri çeşitli sporlarla iç içe bir yaşamım oldu ve hiçbir zaman kilolu olmadım, hep zayıftım, ama bende de oluşmaya başladı.
Kadın olmanın bir getirisi, doğal bir şey bence. Kafaya takmamak lazım:)

Selulit senin kadin oldugun icin sahip olduhun bir sey. Selulitsizlere baktiginda ya profesyonel sporcu (testosteron) ya da pkos'ludur (yine testosteron).

Bu arada benim icin merdiven cikmak ise yaradi

ben de giremiyorum mobilden.

Kanzuk sözlüğü dürüm yaptı yiyor herhalde

twitter.com

İki saattir falan çökük.

Düzeldi

Bence kıyaslama yapma bu çok izafi bir durum. Senin için 1 kilo bir başkasının 0.3 kilogramı ya da 5 kilosu olabilir. O yüzden sen kendi ilerlemene bak derim, alay edenler de bir şey bilmiyor demektir.

Ben ilk başladığımda kol icin 1,5 kilo ile başlamıştım ve benim için yok gibi bir şeydi mesela. Ama spor salonunda benimle beraber çalışan çok yorulan da vardı, 5 kilo ile çalışan da.

Sen bakma kimseye kendi ilerlemene odaklan ^^

Kol için max 2 kg. Squat vs için biraz daha fazla olabiliyor.

2 haftada bir yarım kilo artar mesela.

1 RM diye bir kavram var. Bu, bir hareketi yaparken o hareketin 1 tekrarında kullanabileceğin, senin gücünün izin verdiği maksimum ağırlık miktarını temsil eder. Bu 1 RM senin için 2 kiloyken bir başkası için 100 kilo olabilir. Yani sen tek tekrar squatta maksimum 2 kilo kaldırırken bir başkası 100 kilo kaldırabilir. Bu herkesin çalışma geçmişine gücüne göre farklılık gösterir. Yani 2 kiloluk ağırlık da senin 100 kilondur, bunda taşak geçecek bir durum yok. Benim 1 RM rekorum 150 kilo.

Edit: Hanımlara demişsin ama tutamadım kendimi.

sen yine iyiymissin, ben squat yaparken daha hic agirlik kaldirmadim; pilates topuyla idare ediyorum. agirlik olunca tek set zor yapiyorum. spor salonundaki hoca da 'bu kisisen kisiye ve vucudun alismasina gore degisen bir durum. sen boyle rahatsan devam et zorlama kendini; ilerki donemlerde yavas yavas agirliga baslarsin' demisti. ben de cok sey yapmadim o yuzden.

edit: gerci hareketten harekete de degisiyor sanirim. su resimdeki hareket de squat gillerden sayiliyorsa, bunda da elimde 10 kiloluk top tutup yapiyorum. benim yanimda calisan kiz 25 kiloyla yapiyor. yine cok takilmamak lazim. www.sporsonik.com

Evde 2serden 4, salonda 4erden 8 kg

Gerci agirlik calismayi biraktim artik. Squat da yapmiyorum

rakamlara takılma vücudunu dinle. kendi idmanlarımda benim dikkat ettiğim şey, son setin son bir iki tekrarında tamamen tükenmiş olmak. yani "biraz daha" devam edemeyecek hale geldiğimde başarılı sayıyorum kendimi. öyle öyle ağırlık da artar, forma da girersin, ne istersen o olur.

2şer kg a geç bence. 1 çok az. küçücük bir insanım 2yle başladım ben. sonra bıraktım ağırlığı. evde 3 kg dumbell var ayaklar açık squatı ortada iki elimde tutarak 3kg ile yapıyorum.

kıyafet çeşitliliğinden ötürü diyeyim o zaman ben de. :)

çünkü çüküm var.

Regl yok, o iyi. onun dışında bok gibi erkek olmak.

Çünkü kadın olmak ya da kadınlık temelde narinlik barındırma da, çok güçlü bir şey.
Sadece vajinadan ibaret değil.

Doğurgan olmak, yaratici bir güc veriyor.

Doğada yaratabilen/üretebilen/hayat verebilen ya da bunlara aracılık edebilen taraf olmak özel bir şey.

Kadınlık incelik, duyarlilik katiyor hayata.

Barındırma da değil, barındırsa da.

Dünyanın en güzel şeyi kot pantolon tişört giymek. Ölene kadar yaz kış bu kombinasyonla hayatımı sürdürebilirim. Kadın olunca otomatik olarak gelen bi yüzlerce değişik kıyafet giyme modu var, hiç çekilecek gibi bir şey değil. Erkek olmak o nedenle şahane, onun dışında çok bi avantajı yok.

İstemezsem çalışmak, ev geçindirmek zorunda değilim, 'Evde oturup kendi çocuğuma kendim bakmak istiyorum, var mı diyeceğin?!" diye kenara çekilebilirim kadın olarak. Evet artık devir başka hayat müşterek vesaire vesaire ama yine de ataerkil kurallar her tarafta hükmediyor, madem öyle ben de bu hakkımı kullanırım adamsan ekmeği sen getir diyebilirim.

Yapamam büyük ihtimalle ama yine de bu düşünce iş hayatı stresine katlanmama yardımcı oluyor.

cinsiyetimiz farklı olsaydı hormonlar ve beyin yapısı nedeniyle bambaşka düşünüyor olacaktık. karşı cinsin kafasını yaşayan az insan olduğunu düşünüyorum. o yüzden çoğu insan halinden memnun olsa gerek.

basit ve ayrintilar icerisinde kaybolmadan yasayabiliyorsun. bir de fiziksel olarak daha az farkli seyler yasiyor vucudunuz ondan da iyi (pms, bacak sismesi,depresyona girme egilimi ...) bunlar baya yipratiyor gibi geliyor bana.

Erkek kıyafetlerini çok gerizekalı buluyorum bir erkek olarak. Alet takımı biraz ortalamanın üzerinde olsa hatta onu geç biraz kalça üst bacak çalışsan kıyafet bulamıyorsun. Hatta bunları geç normal bir erkek pantolon bulamıyor bu ülkede. Pantolondan nefret ediyorum. Genel olarak maskülenliği ve testosteronu seviyorum.

(erkek) hayatı daha pratik yaşayabiliyorsun
iddia ediyorum bize kalsa yine hala mağarada olurduk ama içkiyi, futbolu, playstationu kesin yine de keşfeder mağarada içer oynardık.

Kırk saattir düşünüyorum inan ki aklıma hiçbir şey gelmedi. Kendimi çok seviyorum ama Ortadoğu coğrafyasında kadın olmaktan nefret ediyorum. Soruna cevap olmadı ama belirtmek istedim yine de, silerim birazdan.

Hissedilen değil de, gösterilebilen duygu spektrumunun daha yüksek olması. En en en çok bu. Örneğin 'Erkekler ağlamaz' tarzı garip laflar nedeni ile erkeklerin genelde stabil görünmeye dikkat etmeye çalışması; bu tarz şeylerin benim umrumda olmaması. Hissettiğim duyguyu rahatlıkla gösterebilirim, bu yüzden 'Azıcık erkek ol' demez kimse bana. Duygusal olmam zayıflıkla bağdaştırılmaz; tam tersine, zayıf görünme/görünmeme derdim yok. Üstelik bu sadece tepkilerle değil, kelimelerle de olabilir. Nasıl hissettiğimle ilgili uzun cümleler kurduğumda, kimse 'Ne diyorsun sen değişik' demez. Aynı şekilde bol bol sevdiklerime sarıldığımda 'tacizci' muamelesi görmem.

İçimden gelip renkli renkli, çiçekli böcekli giyindiğimde bir grup tarafından 'ılık' damgası yemem.

Yolda yürürken birine çarptığımda bu 'Sen kimsin? Kimsin sen lan?'lı bir güç gösterisine dönmez. Fiziksel bir tehdit olarak algılanmam. Kadını horozlanmaya değer görmüyorlar. Bazı erkeklerin hissettiği 'Kavga etmek zorundayım, kendimi savunmak zorundayım' derdim yok, olmayacak. Kimseyle yumruk yumruğa kavgaya girme riskim yok.

Kıvıra kıvıra dans edebilirim. Çok güzel stres attırır.

Bunu söyleyeyim mi, söylemeyeyim mi bilemedim ama söyleyeyim madem, çoklu orgazm.

Tabii, bir miktar da eksisi var ama bu sorunun konusu değil.

haha garip ama kirli sakal bırakabilme lüksü geldi aklıma, türkiye koşullarında ise fiziki anlamda daha gelişkin olma falan erkekliğin getirilerinden.

aychovsky, biraz daha konuşsan kadın olucam adaksjdaslkdas.

@aychovsky +1 deyip emeğinden nemalanayım. ciddili cevap olarak eksik göremedim. doğurganlık var bir de bence ama onu da zaten @blatta hiberna belirtti.

@stcc'nin yazdigi tanima katilmakla beraber, su anki turkiye sartlarinda erkek olmak daha cekilebilir, kadinlarin hayati cok daha zor.

Hiç bir yönünü. Kadın olsam da büyük ihtimalle aynı şeyi söyleyecektim.

bu soruya objektif bir cevap verileceğini düşünemiyorum ben. herkes olduğu cinsiyeti büyük ihtimal avantajlı sayacaktır. tek bir günlüğününe bile karşı cinse dönüşüp test etmek lazım. (böyle filmler diziler var biliyorsunuz)

köstebek kurabiye +1
kadın olmayı seviyorum ama niye seviyorum cevap veremedim.

regl olmasaydı iyiydi ya

Cinisyetime dair bir duygu bulamadım icimde.
Bazen tüy islerinden beynim yanıyor. Epilasyonu olsun, agdasi olsun. Inanilmaz zaman ve emek gidiyor.

Erkeklerde ereksiyon büyük sorun. Olmamasi gereken yerde olmak ve olmasi gereken yerde olmamak. Cekilecek dert degil.

fiziksel güç
özgürlük

Erkek olmanın nesi güzel diye düşündüm. Hiçbir şey bulamadım. Bir kere kıl var manyak gibi. Onu geçtim kel olma ihtimali çok yüksek. Küçükken sünnet gibi bir kabus var. Askerlik konusunu açmıyorum bile. Duygusuz öküz bir sürü erkek ile takıla takıla sen de öküz oluyorsun falan.

Kısaca erkek olmak boyle pust gibi ibne gibi bişey.

üzerinde çok baskı olmuyor, doğum yapma gibi bir derdin yok. kadın olsam en çok ondan korkardım galiba.
çoğunun söylediği gibi giyim konusunda daha rahatız. ayrıca buna ek olarak saç konusu; hep kadınların banyodan çıktıktan sonra saçlarını kurutma çabalarına acıyıp erkek olduğuma şükretmişimdir asdjfaskn.

Çok memnunum. Kadın olmak çok zor. Güzellikleri zorluklarını bastırıyor mu bilmiyorum ama bu kadar sapık, ruh hastası, tacizci tecavüzcü arasında kadın olmak istemezdim.

Bana göre erkek olmanın ekstra bir zorluğu yok ve erkek olmayı seviyorum. Yani cinsiyetimle süper barışığım. Ataerkil ya da maço bir biçimde söylemiyorum bunu, tam üzerime göre olan bir kıyafet gibi. İyi ki de erkek olmuşum. Güzel olmuş yani. :)

erkek olmanın mukayeseli iyilikleri daha fazla sanırım. dişilerin üstüne küçük yaştan itibaren bindirilen makyaj, kıyafet, kıl-tüy alımı gibi sosyal yükümlülükler mide bulandırıcı geliyor. aşağı tür olduğunu kabul ettiriyorlar. dünyayı özgürce görebilmeyi başardığım yaşlardan sonra bunlardan kurtulmaya gücüm yeter miydi bilemiyorum. erkek intihar oranı daha yüksek bir de. bu da erkek olarak gurur verici bir istatistik.

fiziksel güç

1-) Ayakta işemek.
2-) Yurdum erkek çomarlarının seks fantezilerine meze olmamak.

erkekim; üstü cıbıl altta şortla evde balkonda vs. oturabiliyorum, çok terlersem üstümü çıkartabiliyorum, parkda sahilde üstümü çıkartabiliyorum, çok sıkışırsam duvar dibine işeyebiliyorum (yapmadım ama yapabilirim yani), küfür edebiliyorum ve normal karşılanıyor.

çalışabiliyorum, her işi yapabilirim kimse bir şey diyemez, bağırıp çağırabilirim, (kadın yapınca bir sürü takma isim takılıyor erkek yapınca bişi olmuyor), taciz/tecavüz edilme riskim daha az (yok değil ama az), pornogarik içerikleri izliyorum bunu söylüyorum ve normal karşılanıyor. Basit yaşayabiliyorum, çok karmaşık şeylerim yok, her hangi bir etkinlik için kılık kıyafet alayım makyaj yapayım derdim yok en fazla berbere giderim sakal tıraşı olurum falan ama ağdadır, carttır curttur gibi uğraşlarım yok.

kadınların yaptığı gündelik işleri (temizlik, yemek vs.) yapınca değerli oluyorum (saçma bişi ama öyle), bir sürü şeyi tamir etmeyi biliyorum, bilmiyorsam öğrenip yapıyorum kimse bişi demiyor. (halamda yapabiliyor bir sürü şeyi bu arada ama insanlar garip karşılıyor) bir şey konusunda yardım isteyince gelip ben yapayım demiyor kimse nasıl yapmam gerektiğini oturup anlatıyor, kadınlara ise beceriksiz muamelesi yapıyorlar nedense (o anlamaz gibisinden), hata yaparsam acemi oluyorum ama kadın yaparsa beceriksiz oluyor ve yaptığı hata tüm kadınlara mal ediliyor.

istediğim saatte çıkıp istediğim saatte eve geliyorum (15 yaşımdan beri bu böyle) kimse hesap sormuyor. ben sevişirsem aferim, kadın sevişirse orospu diyorlar.

zor yanları da var tabii ama neyse.

(bkz: ayakta işemek)

üstte biri daha yazmış tekrara girmesin ekleme yapayım: yolda, dağda, bayırda giderken, ayaküstü, hemen çıkarıp işemek.

pisuvara işeyebilmek büyük rahatlık bence

iyi ki erkeğim. çünkü kadınları zikiyorlar.

Yüzünde bariz değişiklik olanlar genelde streoid desteği alanlar, yüzlerde maskülen bir ifade oluşuyor.

Spor yaşlandırıyor insanı ondan değişiyor.

Yağ oranı değişirse yüze de tesir eder, ondandır.

testo olayı insanı sinirli yapar. makul miktarlarda su anda boyleyiz ama bodyciler steroidleri desteklemek icin testo aldiklarindan dolayi daha fazla o mizaci degisiyor. bir nevi sinir kupu gibi.

Fitness face mi öyle bir şey vardı. Vücuttaki yağ oranıyla alakalı.

ANne evinde yaşayıp sonra eve çıkınca da oluyor mesela bende. Yağsız tuzsuz yemekler yiyince :D

testosteron olabilir

75 kg kadın mı olur ya? Kalbini biraz zorlamışsın. Kapakçık sorunun olabilir.

Evet oluyormuş demek ki (:

İkisi birden olabilir. Hem fazla yüklenmişsindir bir anda, hem de onun üstüne sıcaktan da tansiyon gitmiştir. Belki spordan önce yemek yemediğin için kan şekeri düşmüştür, onun üstüne bu ikisi tuz-biber olmuştur.

Tabii bilmeden 'Durum bu' diyemeyiz ama eğer kendini kötü hissedersen bir acile atabilirsin ya da bir efor testi gerekebilir.

Spordan sonra ilk once normal sicaklikta daha sonra dustan cikmadan soguk suyu daha cok oneriyorlar saglik acisindan belki biraz zorlamis olabilirsin kendini. Bu arada 75 kilo kadin neden olmasin?

yediğin ya da yemediğin yemekle alakalı olabilir. spordan önce seni yoracak süt, şeker, trans yağ gibi bir şey içeren yiyecek, içecek tükettiysen ondandır. mesela ben büyük boy kahve içtiğim zaman çok kötü oluyordum, kahvenin içindeki sütten dolayı. normalde o kadar hassas değilim süte karşı ama spordan önce içince bardağın çeyreğini doldurmayacak süt spor esnasında beni fena yapıyordu. yani normalde seni çok kötü hissettirmeyen, az miktarda bir şey tükettiysen onu hemen göz ardı etme. ne yedin, ne yemedin dikkatlice incele, gözden geçir.

Çok az pastırma yemiştim iki üç saat önce baya tuzluydu, ilgisi var mıdır ki

Antrenman sonrası yapılabilecek en riskli hareket, sıcak duş almaktır. Tansiyonun zaten tavan yaptığı bir eylem sonrası sıcak duş almak nabzın daha da yükselmesine, beyin kanamasına kadar götüren bir sürecin başlamasına neden olabilir. En sağlıklısı soğuk ya da kontrast duş almak.

ben ne zaman büyük boy kahve alsam oluyor, orta, küçük alınca olmuyordu. o yüzden sorunun büyük boy kahve olduğunu bulmam baya uzun sürdü. pastırmadan olmaz diye düşünüyorum, ama emin değilim ağır da gelmiş olabilir. pastırmayla ilgili değilse de pastırmayı ne zaman yediğinle ilgilidir belki. yemek yedikten sonra en az iki saat beklemek iyi oluyor.

Belki pastırma tuzlu gelmiştir ve su ihtiyacın vardır, yeterince su içmemişsindir. Üstüne ter atıp, sıcak sulu ortama girince spor boyunca içtiğin su yetmemiş de olabilir.

Bence kilo boy sorularina hep zayiflar cevap veriyor digerleri susuyor tipki benim gibi asdfghjkl

Yediğine içtiğine dikkat edenler bi tarafa, genelde normal hali zayıf olan kızlar var. Hemen doyan, fazla yemeyen, yese de kilo almayan, bünyesi çok yakan kızlar.

dedim ben sana +1, "zayıfım" duyurularını genelde zayıflıklarından şikayetçi olan insanlar açıyor zaten. onların da çok "kilo al bu ne hal" diyeni oluyor ama zayıf olmak, şüşko olmak kadar ayıplanası bi' şey değil. o açıdan fiziksel problem anlamında şüşkolara kıyasla daha rahat ve paylaşımcı olabiliyorlar diye düşünüyorum. vücut yapısıyla da alakalı. kimisi 10-12 kilo alsa bana mısın demiyor, kimisi 2 kilo verse cin ali'ye dönüyor.

duyuru için konuşmuyorum, genel konuşucam şimdi.

bndan bir 10 sene öncesi kuşağa göre yeni nesil yani bizler (hepimiz) daha bilinçli hareket edebiliyoruz, internet sayesinde ''doğru bilgiye'' ulaşmak artık daha mümkün. haliyle 10 sene öncesinde ''zayıflama çayı, kepekli ekmeğe abanma'' gibi mitler artık tarihe gömüldü ve herkes doğru bilinçli beslenmenin nasıl olması gerektiğini öğrendi. Geriye sadece irade kalıyor. Geçmiş nesillere göre daha doğru beslenen bir kitle var artık.

Bir de boy ile kilo arasındaki birime çok takılmamak lazım, aynı boyda olduğumuz ve kilo olarak benden daha az olan arkadaşım benim iki katım mesela. Kas kitlesi de önemli.

Göbekli hatunlar ifşa yapmıyorlar ama varlar.

Çoğu yalan söylüyor. Doğru söyleyenlerin de alayı skinny fat.

neferkitty +1

Yeni nesil artık sağlıklı beslenme konusunda çok daha bilinçli. Şu sağlıklı yaşam furyası herkesi etkisi altına aldı. Öğrencilerimi gözlemliyorum çoğunlukla, artık o eski obez hamburger çocukları pek kalmadı. Ayrıca aileler ve öğretmenler çocukları spora yönlendirme konusunda da artık daha bilinçli davranıyorlar. Çeşitli etkinlikler ile çocukları spora özendiriyorlar.

Biraz da bünye meselesi bu işler, boy kilo arasındaki farka takılmak yersiz. Kimisinin kemik yapısı kalın olur fazla kilo verince iskelet gibi görünür, kiminin ise ince olur ve kemikleri ortaya çıkmadığı için zayıflığı çok göze batmaz.

Zayıf olmayıp güzdl olanlar var. Zayıf olup da güzel olmayan. Toplum olarak iyi takıntı yaptık konuyu - yahooo

benim 20 birim fark var ama öyle istediğim vücuda sahip de değilim. terlemeden olmuyor bu işler

Bendeki var yaklaşık 22 birim. Bana sarılan tribe giriyor, zayıflıktan ölecekmişim muamelesi görüyorum. Halbuki bildiğin skinny fat'im. Halimden memnun da değilim, kas yapmam gerek farkındayım. Nasıl zayıfım, bilmiyorum istediğim her şeyi yiyorum ama böyle oldu.

Bazen kendimden dusunup o insanlarin yalan soyledigini dusunuyorum. Sonra yok yalan soylemiyorlar. Kas ve kemik kutleleri cok az. O yuzden toplam kilolari zayif. Boy-kilo oranina cok takilmayin bence, goruntu icinse olay bedenlerde. Konu sagliksa da, bel bolgesi olcumu ve kan tahlilleri. Gerisi hava civa.

Bunu buraya yazdin ya burda da konusulur artik :)
Ben ki feminist dusmaniyim, bu konuda kızı hakli buluyorum. Adam ağır takıntılıymis

anladığım kadarıyla eleman kızı görmeden etmeden sadece mesajlarla sevmiş 3 yıldır.

takıntılı ve asosyal olsa gerek.

Ben de anlamadım.

Kız kezban işte, klasik Türk kızı. 3 sene muhabbet et nişanlanınca tacizci de. Bizimkiler de meraklı zaten her sikte linç etmeye. Ondan oldu böyle.

iki taraf da suçlu işte. kız kuyruk sallamış adam peşinden koşmuş. kız sıkılmış adamı göt gibi bırakmış, garibim de tacize başlamış.

kız tr de yaşadığını bilmiyor mu ? konuşmayacağın, sevişmeyeceğin, görüşmeyeceğin adamla niye konuşuyorsun ?

kezban işte yapacak birşey yok. kız ne kadar malsa adam da bir okadar mal. konuşacak bir şey de yok işte. feminizm, son zamanlardaki taciz olayları bu mevzuyu da şişirdi işte.

Ekşisözlük bu başka ne konuşulacak? Türk kızı, türk erkeği, fenerbahçe, tayyip konularından başka konuşulan bir şey mi var? Her şey circlejerk artık sitede, pardon forumda.

Bak bu sorunun altında bile kezban lafları havada uçuşuyor. Taciz eden sapığa garibim bile denmiş. Ortadoğulu kadın düşmanı erkekler yine iş başında.

Ben kızı suçlu buldum açıkçası, bu ortadoğulu erkeklerin değil mesajlarına cevap verip bir iki muhabbet edip bazı konularda (ki buradaki konu film tavsiyesi) yardımcı olmak, sümüğünü bile atmayacaksın bu ruh hastası eziklere.

Adam hiç görmediği bir kızı mesajlar yoluyla taciz ediyor, kızın akrabalarına bile ulaşıyor burada hala kezban diyorsunuz yuh. Bu ülkede kadınlar karşı cins biri ile sağlıklı bir şekilde diyalog kurmaktan kaçınıyorsa bunun tek sebebi kızın her sözünü "bağa umut virdi demek ki bağa iş atıyor" diye değerlendiren abazan Ortadoğu erkekleridir. Kıza suç atacağınıza çuvaldızı biraz da kendinize batırın. Velev ki kız umut vermiş olsun, "hayır" gerçekten hayır anlamına gelir. Kız sizden sıkılmış olabilir, sizin beyinsizin biri olduğunuzu düşünmeye başlamış olabilir, sizi hayatında bir fazlalık olarak görüyor olabilir, eğer buna rağmen hala o kıza ısrar ediyorsanız bunun adı tacizdir ve bu da sizi tacizci bir kımıl zararlısı yapar. İşte her şey bu kadar basit.

Şu tartışmayı buraya taşımasak keşke.

Trollenme diyor, belki trollenmedir ancak,

Dogru olma olasiligi var. surda kiza kezban diyenin sevgilisi netten birine cevap verse, o kisi de onu takinti yapsa, hic gormeden sadece birkac mesaj ile ask siirleri yazmaya baslasa gorurum bi tarafimin delikanlilarini

Isin aci kismi bu olay gercekse bugunku debe'deki entrylerin orda olmasidir. Bu ulkede gercekten kadinin adi yok

bence insanlar çok sağlıksız durumda (ben de öyleydim). öfkelerini, karşılıksız aşklarını, uğradıkları tacizleri vb. iki taraftan birini tutarak, bu gibi olayları vasıta olarak kullanarak ifade ediyorlar. kendi hayatlarında ifade edemedikleri için anonimliğin verdiği rahatlıkla kendilerini rahatlatıyorlar (sonuçta bir şekilde dışarı çıkması gerekiyor o bastırılan hislerin).

kadının faşist, seksist enty'ler yazmış olması, varsayalım kezban olması, şöyle olması, böyle olması yaşadığı şeyin taciz olduğunu değiştirmiyor*. adamın kadını 3 sene kafaya takmış olması ilişkinin tek taraflı olmadığının kanıtı değil. insan şüpheye düşüyor evet ama kadının adamla 3 sene muhabbet ettiğine dair hiçbir kanıt yok, neye/kime inanmak istiyorsan ona inanıyorsun. bu da senin taciz eden/taciz edilenden hangi tarafa yakın olduğunu gösteriyor işte.

audrey tattou'nun oynadığı bir film vardı, he loves me he loves me not diye; biraz oradaki karaktere benzettim adamı.

not: taciz etmek rahatsız etmek demektir; seksüel olan tacize "cinsel taciz" denilmesinin sebebi de tacizinin anlamının doğrudan"seksüel" olmayışı zaten. o yüzden ortada taciz yok mok demeyi düşünenler düşünmeye devam etsin. :)

edit: filmi tavsiye ederim: a la folie... pas du tout. romantik komedi olarak sınıflandırılmış olmasına aldanmayın, gayet psikolojik gerilim. belki bu filmi görmemiş olsam ben de kadına inanmakta zorlanırdım. saplantı gerçek ve korkunç bir hastalık...

*bu kısmı editledim.

Kız bence biraz değişik ama hicbir şey tacizi haklı çıkarmaz. İsterse umut verip başkasıyla evlenmiş olsun, taciz bu gerizekalilar. "O saatte işi neymiş" diyen abazan comarlardan bir farkınız yok.

Bu konuda kıza giydiren herkes potansiyel tacizcidir gözümde. Hiç kendinizi aklamaya çalışmayın, oluk oluk ortadogululuk akıyor pacalarinizdan.

Herif ağır takıntılı belli ki. Çizgisi belli değil, adres bulsa zarar verme, rahatsız etme potansiyeli yıllar sonra bile çok fazla. "Ben sevdim, sadece sevdim, koşulsuz sevdim suçum neydi ki" diye zırlayıp duruyor. Kadından cevap alamayınca bir şekilde bir akrabasına ulaşıp onu sordurmuş, bu da kadın için bardağı taşıran son damla olmuş.

Ha bu arada kadın aşırı derecede ırkçı ve Ermenilere hakaret etmediği entrysi yok gibi. Söyleyince de "Ben Karabağ'da akrabamı kaybettim tabii ki Ermenilere laf edicem" yazıp duruyor. (Ben yazdım diye çok şeyapmayın duyurunun sevgili ırkçıları, siz de bakarsanız benimle aynı kanaatte olacaksınız eminim ki.)

Kadın taciz konusunda haklı. O konuda yanında durmak, diğer meselede mahkum etmek lazım.

olayi bilmiyorum.

gormeden etmeden gorusmeden mesajlasma ile nasil birinden hoslanilabilir aklim almiyor.

erkegi tutanlar vs kadini tutanlar diye ikiye bolunuldu, insanlar stres atiyor :) internet tartismalarini da aklim almiyor gerci. sozlugun durumu ortada, bir olay ciksin, birine laf sokan bi entry girim de db'ye girim diye insanlar beklesiyor. eskiden inci'de @2 olmak icin kasardi insanlar, aynisi simdi eksi'de.

internetin coplugu mu dersiniz baska bir sey mi bilemem. inci sozluk basliginin ilk entrylerini okuyun, orda inci'ye yazilanlar eksi icin gecerli :)

olayın detaylarına vakıf değilim ama yorumlardan okuduğum kadarıyla ortada film tavsiyesi üzerine üç sene sürmüş bir taciz yok, kulağa çok mantıksız geliyor. pointer saplantılı ve kadını rahatsız ediyor, bu kısım elde ama karşı tarafın da (okuduklarım ve gördüklerime dayanarak söylüyorum) masum olduğunu düşünmüyorum ben açıkçası. burada "a kuyruk sallamış, b'nin yaptığı taciz sayılmaz" demiyorum. iki olayı ayrı değerlendirmek lazım. pointer taciz etmiş ama kız tarafı da olayı taraflı ve yanlış biçimde aktarıyor, eksik ve hatalı bilgi veriyor gibi. ne olduğu şahsen umrumda değil açıkçası, duyuruyu görünce açıp baktım konuya da. en fazla çekirdek çitleyip takip ederim, artık bu konulara da ayıracak enerjim yok, yaşlandık.

ayrıca her fırsatta kendi ezikliğini müthiş bir enerjiyle dışa vuran şu duyuru piremseslerine de bayılıyorum ya. ifşada ilgi görünce g*tü tavana vuran, ortadoğulunun hası olup da ortadoğu erkeklerine sümüğünü atmayan seksi piremsesler <33 yazdığını okurken egosundan, kendini beğenmişliğinden boğulacağınız sorunlu tipler gelmiş burada medeniyet dersi vermeye çalışıyor. ingiltere plastik sandalyesine oturduğunuzda ingiliz prensesi olmuyorsunuz canlarım, sadece şizofren gibi görünüyorsunuz :/

konu ağır troll.

saçmalık ya

Bildiğim kadarıyla yansımıyor

Yansıması lazım ama bence mantıken öyle olmalı.

yansımıyor

yansıması saçma olurdu. en nihayetinde galibi belirlemek amaçlı yapılıyor o.

ilk 11 oyuncularının tümünün penaltı atmasına kadar bile uzayabilir o durum. kalecinin suçu ne?

120 dk içindeki penaltılar yansıyor. 5er ve seri penaltılar yansımıyor.

Maçta denkliğin bozulması için atılan seri penaltıların teknik olarak yazı tura atışından farkı yok. O yüzden istatistiğe yansımaz.

bence bu halinle girisirsen evi sele teslim edersin. yarin usta cagirmak en mantiklisi geldi.

Evde yeni bir conta, bir tornavida, bir de İngiliz anahtarı olmalı. Önce suyu kesiyorsunuz. Sonra musluk başındaki vidayı söküyorsunuz. Bu vida bir kapağın altında olabilir. Bu durumda tornavidanın ucuyla kapağı kaldırın. Vidayı söküp musluk başını çıkardıktan sonra içeride salmastra denilen mil benzeri bir şey göreceksiniz. İngiliz anahtarıyla onu söküyorsunuz. Sonra çıkardığınız şeyin alt kısmında eskimiş conta olacak. Onu çıkarıp yenisini takıyorsunuz. Sonra da musluğu eski haline geri getiriyorsunuz.

Eğer musluk eskiyse direkt salmastra da bozulmuş olabiliyor. İşe girişmeden önce bunu da ihtimaller arasına sokmak gerek.

Salmastra ne demek öğrenip dissendium un tarif ettigi gibi yaptım, eyw :)

Mentalist diyorum.

amerikan sherlock'u elementary var. Lie to me var. Psych var.

tam dedektiflik değil ama dexter gizli işlerde olay çözmede iyidir.

Galip derviş Türk dizisi var onu izle beğenirsen

True Detective O.o

(bu nasıl yazılmamış ilginç)

Trailer :

www.youtube.com

bron/broen dizisi bu alanda izlediğim en iyi dizi. olayları ele alış biçimleri, karakterlerin psikolojilerinin yansıtılışı, sürükleyiciliği gerçekten mükemmel. şiddetle tavsiye ediyorum.

not: true detective'i 2 bölüm izledim ve bron'un yan sanayisi olduğunu düşündüm.

the fall

person of interest

Bron/broen, the killing, broadchurch, belki lucifer olabilir. Yine de monk un yeri ayrı <3

dedektif degil, detektif. father brown var klasiklerden, hem eglenceli hem heyecanli.

Kenneth Branagh'ın oynadığı ingiliz wallander'i. çok iyidir. www.imdb.com orijinali isveç yapımı onu izlemedim, yine de bir bak istersen. www.imdb.com

kutu derken markette satılan mı? yoksa al-götür gibi mi?

haagen dazs meshurdur, artik cogu markette var

Lera fresca. Migros'ta var.

Lera fresca'da emulgator, glikoz şurubu, gıda boyası yok. Normal sakkarin (sofra şekeri) var. O yüzden benzer ürünler arasında daha iyi.

Atatürk orman çiftliği +1

(bkz: protein)

ucuz + yüksek protein

ucuz ve yağsız protein. saf protein neredeyse. keşke saman gibi olmayaydı ah (o zaman neden yağsız olsun Di mi)

Kırmızı et saf protein değil o Zaman. Doğru mu anlamışım?

Ucuz diye tüketiliyor. Yoksa kırmızı etin içerdiği protein ve kreatin gibi değerli maddelerin yanından geçemez içerik olarak.

bodybuildingte en son tercih edilendir..öncelik kırmızı et, sonra hindi sonra tavuk gelir..

Has sporcu yemeği antrikottur.Ancak kilosu 55-60 tl

angelus ve ich will +1
ucuz olduğu için tercih ediliyor yani. yoksa 1. seçenek kırmızı et.

Mahkeme silinsin diyor siliniyor.

o değilde kadın resmen mucize yaratıyor. 3 günde karar aldırıyor 2 günde tüm başlıklar uçuyor felan. nasıl bir arka varsa artık

Ortada soru olmadığı için cevap vermemiş olabilirler. Burada da soru yok mesela :)

Edit: şimdi editleyip soru eklemişsin.

bir kere sen ilk defa ağırlık çalışacaksan ve yapacağım ilk şeyler belli başlıdır.

onu haricinde, bir resim koyup böyle vücudum olsun istiyorum diye birşey olamaz. bunu demen, senin bu olaya oldukça yabancı olduğunu düşündürdü bana, yanılıyor da olabilirim.

ağırlık çalışmaya başlayıp vücudunu tanıman gerek. yoga yaparak da vücudunu tanıyor olabilirsin belki, bilmiyorum. ama yoga yapmak ile ağırlık çalışıp kas kütlesi olarak hacimlenmek çok farklı şeyler.

resimdeki vücutlar, o kişnin genetiğinin öyle olmasıyla da alakalı biraz. senin genetğin naısl onu bilmiyoruz. kemik yapın, boyun kilon, beslenme şeklin, yağ oranın, yaşın, vs vs bir sürü faktör var. çok zayıfım demişsin. muhtemelen senin hayvan gibi yemen gerekecek, yani kalori hesabı yaparak ve sağlıklı beslenerek. e benim bildiğm de, hhayvan gibi yemek yogaya aykırı. falan filan... çok şey var.

prgram çıkarmak mesela değil. salonlardaki ya da buradaki bilgi sahibi kişilerin yapacağı şey, temel hareketleri setleri vs yazıp al bu program, bunu uygula demek olacak. internet bilgi konusunda derya deniz. ben senin yerinde olsam kendim öğrenir, ve kendime uygun program oluştururdum. ya da maddi duurmun uygunsa, özel bir hocayla anlaşıp onunla da çalışabilirsin. işinde gerçekten iyi hocalar vardır sonuçta.

yani lafın kısası, senin soruna verilebilecek net bir cevap, tek bir cevap yok. eyyorlamam bu kadar.

5*5 tipi güç antrenmanları sinir sistemine etki ettiği için dayanıklılık/güç artışını maksimum seviyeye çıkarır, kas büyümesi sarkoplazmik hipertrofiden çok miyofibril hipertrofi şeklinde olur. Bu çok büyük hacimli kaslar yerine daha küçük fakat daha estetik ve daha "Lean" bir kütlenin ortaya çıkmasına neden olur fotoğraflarda olduğu gibi. Tabii bunlar teoride böyle, pratikte ne çıkacağı senin çalışmana beslenmene dinlenmene genetiğine bağlı bir durum.

şöyle yapacaksın: tavuk + pilav + barfiks + muscle up + bench press + squat

1 yıl düzenli yap vin dizel abi gibi olursun. not: zaten sporuyla ilgileniyormuşsun yani vücudun zaten esnek olur. calisthenics kelimesini araştır.

Kola zararlı bir içecek. Şekersiz kolalardaki tatlandırıcıların da olası zararları var. Ayrıca tatlandırıcıların çoğu insülin salınımını tetiklediğinden yağ yakımını durduruyor ya da yavaşlatıyorlar.

ben kilo verdiğim süre boyunca light kola içtim.
evet zararlı ,tam tersini söyleyen araştırmalar olsa da yağ yakımında negatif bir etkisi de olabilir ama ben içtim ve içiyorum:)
yani kola bağımlılık gerçekten,bırakabiliyorsanız bırakın tabii ama belki 4 litre değil de günde 1 bardak ile sınırlarsanız yarı yarıya düşer tüketiminiz.

Sana ornek olsun istemiyorum ama senin duyuruna bakanlar belki benim sorumu da yanitlar. Kolanin zero veya light da olsa zararini biliyoruz. Hastanede iki tane hocam vardi, kilo takintisi olan ama saglikli beslenmeye de dikkat eden. Bunlar surekli kola iciyorlardi, hatta yemek yerine kola ictikleri de oluyordu. Bu nasil bir mantik?

mümkün olduğu kadar az içmeye gayret et.

Kilo vermeye/yağ yakmaya neden olan etken, hormonlardır. Misal kalori açığı yaratmak spor yapmak gibi faktörler de kilo vermeye yardımcı olur ama ana etken hormonlardır. Vücut genelde, açlık halinde ürettiği hormonlar sayesinde en yüksek düzeyde yağ yakar. Tabii açlık halinde deyince "Bütün gün aç kalalım o zaman hiç yemek yemeyelim paso yağ yakalım" gibi bir durum değil bu. O farklı bir konu. Neyse, sistem açlık halinde en yüksek seviyede yağ yakımına ulaşır, zira yağ yakımını tetikleyen hormonlar en çok açlık halinde salgılanır vücuttan. Yani kan şekeri en düşük seviyedeyken gerçekleşir bu, yani insülin kana hiç karışmamışken. İnsülin ile birlikte aynı anda salgılanmazlar zira. Biri varken diğeri olmaz. Yani kan şekerin yükselip pankreasın insülin salgılamışsa, yağ yakımını gerçekleştiren hormonların salınımı durur, haliyle yağ yakımın da durur.

Bunu kolayla ilişkilendirirsek eğer durum şu şekilde olur:

1: Zero gibi kola türleri malum sıfır kalori. Yani kalori sayan biriysen beslenmeni ona göre düzenlediysen bir sıkıntı olmaz. Bu kalori sayanlar zaten kaloriyi denk getirdikleri sürece her şeyi yiyip içme eğilimindeler. O nedenle burası biraz riskli bir grup.

2: Intermittent Fasting tipi diyet yapan biriysen. Yani 16 saat aç kalıp beslenmeni 8 saatlik dilimde gerçekleştiren biriysen, açlık periyodunda içmediğin sürece sıkıntı yaşamazsın.Bu diyeti yapan kişiler zaten 16 saatlik periyotta sürekli aç kaldıkları ve enerji metabolizmaları sadece yağ yaktığı için, beslenme periyodunda enerji metabolizmasının şekere dönüşmesi çok sorun olmaz. Zira onlar istediklerini zaten açlık döneminde elde etmiş oluyorlar.

3: Ketojenik diyet yapıyorsan, prensip olarak ana kural 50 gram karbonhidratı geçmeyeceksin. Zero sıfır kalori. Bu durumda içilebilir gibi geliyor. Hatta çoğu ketojenik diyet yapanlar su yerine zero içerler ama burada kaçan ufak bir ayrıntı var: Zero sıfır kalori ama tatlandırıcısı insülini uyarıyor, insülin de görüp görebileceğin en "Depolayıcı" hormon. Yani sistem düşük karbonhidrat alımı nedeniyle zaten insüline duyarlı hale geliyor, sen bu durumda bol yağ kullanımı olan bir diyet uygularken insülini zero nedeniyle agresif bir şekilde yükselttiğinde, kullanılan yağların bir kısmını yağ olarak depolama riskin de var. İlla böyle olur demiyorum, düşük karb. alımı nedeniyle tüketilen yağlar enerji metabolizmasında ve endojenik sistemde kullanılıyor ama risk riskdir. Sıfır risk diyemeyiz.

4: Karatay diyeti Intermittent Fasting ile benzerlikler gösteren bir diyet. Intermittent Fasting, genel olarak, 16 saat aç kalın tüm beslenmenizi 8 saat de gerçekleştirin ama bu saatleri kendi sosyal hayatınıza göre uygulayın derken Karatay daha az öğün sayısıyla yiyin geç saatlerde yemek yemeyin öğün aralarınız uzun olsun bu sayede açlık hormonlarıyla yağ yakın der. Prensipler aynı fakat yolları farklı sadece. Bu diyet için de şunu diyebiliriz öyleyse: Karatay'da amaç, öğün aralarını uzun tutup, açlık halinde yağ yakımını gerçekleştiren hormonların salınımını artırmaktır. Öyleyse, öğün aralarında kola içmek, kan şekerini yükselteceği için, bu da yağ yakımını durduracağı için, Karatay'ın prensiplerinin dışına çıkmana neden olacaktır. Yani öğün aralarında ne kola ne de başka herhangi bir şekerli/gazlı içecek içebilirsin. Zira bu yağ yakımını durduracaktır. İlla içeceksen, yediğin yemekle birlikte içmen, yağ yakımında zararı en aza indirmene neden olacaktır.

Tabii tüm bunları direkt yağ yakımı ile ilgili sorduğun için söyledim. Yoksa kola her şekilde zararlı bir içecek ama yağ yakımına etkisi bu şekilde.

Herhangi bir plan programım yoksa çalışırdım.

ilk gün asla olmaz ama ikinci gün neden olmasın.

Bayramda çalışıyorum. Maaşımd bir artış olmayacak. Lanet olsun bilim aşkı!
Kalırdım, çalışırdım, verirlerse alırdım.

Bayramin ilk gunu 1'den itibaren hergun calisiyorum. Calismasam da yapamacak bir isim yok aslinda ama calismamayi isterdim. Evde miskinlik yapip belgesel izlerdim. Arada disari cikardim yurur gelirdim. Eglenceli olurdu.
Ekstra 200 de almiyorum.

Çalışmam.

200 lira için telefonun alarmını bile kurmam.

Sen asil arkadaslarimiza bakma,bayram falan bos isler,daha fazla olsa iyiydi ama 200 de guzel para.

eğer çok yorgun değilsem, dinlenmeye ihtiyacım yoksa ve yapacak başka bir şeyim yoksa çalışırdım.

evet.

Biyotin eksikligi olarak geri doner

@la noix, peki kalorisi yüksek bir karışım var mıdır? Yani süt, muz, yulaf koydum diyelim başka ne katılabilir?

Valla sporcu karisimlari isi beni asar. Ben normal beslenme taraftariyim :)

Çiğ yumurta içme olayı doksanlarda kalmadı mı? Sağlıklı bir şey değil çiğ yumurta içmek hiçbir şey olmazsa Salmonella bulaşır. Gerek yok yani. İlla kalorisi yüksek bir şey içeceksen zeytinyağı iç.

@angelus,

Sabah yumurtayı haşlarım tamam onda bi sıkıntı olmaz da süt muz gibi bi karışım yapıp günlük aldığım kaloriyi yükseltmek istiyorum. Sen ne önerirsin ne koyulur bu karışıma?

Take it away honey; Söyledim ya; aynı karışımdan yumurtayı çıkar zeytinyağı koy. 1 gramı 9 kalori. Kalorini ne kadar artıracaksan o kadar koy içine. En temiz kalori artırma bug'ı zeytinyağı. Hem temiz enerji hem hücreler için gerekli hem de androjenik sistem için etkili. Onun dışında kuruyemişler de çok sağlam kalori içerir. 100 gram badem 500/600 kalori yapar. İçecek şart değilse kuruyemişleri de kullanabilirsin.

şekersiz fıstık ezmesi eklenebilir belki o karışıma

Krema ya da kaymak da koy karışıma. Lezzetli de olur.

Sakatlığı var sanırım. İngilizce hazırlık okurken İngilizce bir metin okumuştuk sınıfta. Tramvay çarpıyordu falan. Bir de bıyıkları var tabi.

Kadının başına gelen kalmamış. Ne bileyim sakat kalmış bi hayırsızın eline düşmüş falan. Olaylar olaylar.

ot bok kıl tüy dergileri bi kapak yapıyor sonra sosyal medyada yayılıyor gidiyor. edebiyat değil magazin dergileri. ondan ünlü oluyor gereksiz kişiler. bide bunun tam tersi var güzel olanı bozuyorlar. o daha sinir bozucu. oğuz atay sabahattin ali nazım hikmet, bi kapak bastın mı 15 yaşında ergenlerin instagram sayfasına süs oluyor. sözde insanlara okuyor izlenimi verecek ama bu yapılanlar güzeli kirletmekten öteye gitmiyor.

overrated kendisi. hayatını anlatan film var. adı frida. film fena değil ama tavsiye ederim.

ne kadar sığ ve gereksiz insanlar var. ciddiyim. kendi daracık pencerelerinden bakarak tüm dünyayı ne de güzel yargılıyorlar..

frida'nın yaptığı resimden çok duruşu ve verdiği mesaj önemli. bir alıntı yapacağım frida ile ilgili;

-alıntı-

frida yirminci yuzyılın en onemli kadın ressamlarından biri sayılmasına ramen, hayatını asıl efsanevi hale getiren suphesiz, onun bedensel acıya ve uzun meksika eteklerine surune surune yanında dolasan olume meydan okuyusundaki asalet ve neseydi. onsekiz yasında gecirdigi bir trafik kazasında omurgası onarılmaz halde hasar goren, tek ayagı parcalanan frida, yasamının geri kalanını cogunlukla yatalak olarak gecirdi. ufacık bedenini ayaga dikmek icin kimi zaman aylarca kıpırtısız alcılar içinde yatması, kimi zaman ise, ona her hareketinde korkunc acılar yasatan demir korseler giymesi gerekti. tutkuyla asık oldugu diegodan bir cocuk yapması bu sakatlıkları nedeniyle hic mumkun olmadı.

onu hem yasama baglayan hemde insanlar dunyasının bir kıyısında gosteren resimlerinde ise anlattıgı duygu tekti: yalnızlık. frida asık olan ve iyi seven buyuk kadınlardandı, sevdigi erkek ugruna kendisini bir efsane haline getirecek buyuk kostumlu bir senlik gosterisi icinde yasadı. pek cok asıgı, dostları, hayranları oldu. satafatlı meksika kıyafetleri ile sanat cevrelerini agırlayan yuksek sosyete partilerinin goz bebegi, ilgi odagıydı. oysa kanvasın uzerine dik bakıslı, bıyıklı ve tek kaslı resmettigi kendinde, yaraları ile onurla savasan, damarlarıyla topraga baglanan tek bir frida goruruz, yalnız. ve gozyasları, onu hayata baglayan insanlara kanvasın uzerinden seslenir, yanımda kalın.

-alıntı-

evet olabilir

yalan konuşmadigi sürece kıymetini bilmesi lazım.

Ukala değilse olabilir. Haluk Bilginer, Rutkay Aziz gibiyse olur ama Suat Kılıç gibiyse olmaz.

Yakışıklıysa evet, değilse hayır.

@turkuaz tamamen yanlış nedir yahu? Ben çirkin ama karizmatik sesli erkeklerden ağızlarıyla kuş tutsalar dahi hoşlanmıyorum. Yalan mı söyleyeceğim? Bari "bu her zaman doğru değildir" diye karşı çıkın.

@köstebek +1

Gecen Akademik Görevlendirme birimini aradım, bir sorun çıkmışti. Iki uc farklı insana bağlandım, kimse bir sey bilmeyince müdüre bağladılar. Adamın ses tonu ve vurgulari simdiye kadar duyduğum en guzel ses tonu ve vurgular. 'Hı hı' diyor mesela ben ne diyeceğimi unutuveriyorum. Sesin devamı kafamda cok çok güzel bir adam olarak ciziliverdi. Sonra ofise gitmem gerekti. Kapidan girdim, adamı gördüm "merhaba shadow hanım" dedi. Yan odadan baska biri seslendiriyormus gibi adamı, bir gulesim geldi. Kissadan hisse, parçaların bütün olup nasıl birlestigi tek bir parçanın iyi olmasından cok daha avantajlı. Tek başına avantaj degildir. Hatta tek basina, cok guzelse, uyumsuz bir sekilde cok daha dikkat dağıtıcı ve dezavantaj durumunda.

bülbülsen avantajdır. dişi bülbüller sesi güzel olana teklif ediyo panpa

E TABİİ Kİ.....

Yakışıklı olmayan sempatikim. Ses tonum çok iyi ve şimdiye kadar çok ekmeğini yedim. Üstelik dişlek olmama rağmen.

kesinlikle

Erkeğin ses tonu, tek başına, en fazla %0.0000001 falan avantaj sağlar. Bir kadın erkeğin sadece ses tonuna göre karar veriyorsa cidden büyük bir yokluk çekiyor demektir.

film demişsin de bunlar çöp.

Kolpaçino

Kolpaçino.

çöp +1

halının desenlerini izle.

Spor için Nasıl olur bilmem ama bunu kullanıyorum genelde.
m.n11.com

En güveniliri nabız saymak; 15'e kadar sayıp dörtle çarp. Yok illa alet alacaksan göğüs bantlı olanlardan al, gerçeğe en yakın sonucu onlar veriyor.

Polar ft4 kullanıyorum, iki yıl oldu, yoğun kullandım, tık demedi.

Fiyatı açısından ft1/ft2'lere bakabilirsiniz, decathlon'da vardı bir ara.

ben toz olarak bırakıyorum shakerın içinde sonra su ekliyorum içeceğim zaman.

Protein tozunun mantığıyla süt kullanımı birbirine ters şeyler. Süt kazein ürünü protein tozu whey. Biri çabuk sindiriliyor diye alınıyor diğeri sindirimi geciktiriyor. Gereksiz bir olay.

Ne zaman içtiğinin önemi yok, eve gidince de içsen, akşam da içsen farketmiyor.

sütle karıştırıp 45 dakika sıcak bi çantada bırakırsan muhtemelen zehirlenirsin

spora gitmeden 15 dk önce hazırlıyorum. suyun içersine koyup çalkalayıp çantaya atıyorum. çalkalamazsam bazen topak topak oluyor. spor bitince içiyorum.

süt ile içmek ağır geliyor bana.

Shaker'ın içinde toz olarak götür, spor sonrası terli tişörtünü bile değiştirmeden önce su katıp iç.

Tıraş bıçağından bulaşma riski var. Kesici her aletten bulaşma riski var.

arkadaşın hiv+ ise bulaşma riski var ama neden öyle olduğunu düşünüyorsun arkadaşının?

ne kadar bi riski var işte merak ettiğim bu. mesela bulaşmaların %80-85'i cinsel yolla oluyor. 15'i de aynı enjektörü kullanan kişilere bulaşıyor. Hiç böyle bi bulaşma ile enfekte olmuş birilerini tanıyor musunuz?

1-2 ay sonra test ol, rahatla. hep endişe etmekten iyidir.

Ya bu arkadaşım cinsel anlamda baya bi aktif, bir de ilişkilerinde korunmuyormuş. Ama araştırmalarım virüsün iğne batması ile bulaşma ihtimali %0,01 imiş pozitif yaşam derneği böyle söylüyor. Yani bu sağlık çalışanları için kan alırken falan. Ben 24 saat sonra kullandım bıçağı ve üzerinde herhangi bir leke yoktu.

ya testini mutlaka yaptıracağım. ama böyle saçma bi sebeple enfekte olmuşsam kendimi ömrüm boyunca affetmem.

arkadaşın eğer HIV+ ise, %99,9 sana bulaşmamıştır. Ama işte o 0,01 insanı kuşkuya sokar.

çok teşekkürler @burya biliyorum işte o ihtimal beni mahvediyor.

HIV virusunu arastir goreceksin, virusun en guclu oldugu yer vucudun ici. Vucudun disinda ise sadece birkac dakika hayatta kalabiliyor virus. Yani arkadasinin 24 saat once kullandigi tiras bicagindan sana hastalik gecme ihtimali cok kesin bir ifadeyle SIFIR.

Buyur bu da kaynak.

helpline.aidsvancouver.org

çok teşekkürler @kareem said ben de öyle olduğunu düşünüyordum hatta ilk tıraş olduğum gün bulaşma ihtimalinin olduğunu biliyordum ama çok çok düşük olduğunu da biliyordum o yüzden hiç kafama takmıyordum nedense son günlerde aklıma takıldı çıkmıyor sebepsiz yere. üstelik akut dönem belirtilerinin hiçbirini de görmedim.

Ilk tiras oldugun gun dahi bulasma ihtimali yok. Ancak o tiras olduktan hemen sonra tiras olacaksin da falan filan. Bosu bosuna kendini endiselendiriyorsun. Eger bu hiv muhabettinin disinda bunun gibi kafaya taktigin cok sey var ise bence sen anksiyete bozuklugunu arastirmalisin. Cok daha ciddi o.

hiv+ biriyle cinsel ilişki kurulsa bile geçme ihtimali %0.001'dir. yani tıraş bıçağından virüsü kapman milyonda 1 gibi bir ihtimale denk gelir. o da arkadaşın eğer hiv+ ise tabi. ki bu da 70 milyonluk ülkede 20.000-30.000'de var sadece.

kendine işkence çektirme boşuna.

Bağcılar'a git.

s.instela.com

"sn bna böyle ddn 5 kere iyi geclr dedn niye öle ddn?" diyen eleman tam bir barzoymuş yalnız.

onun haricinde bilemiyorum. lafı uzatmanın ziyadesiyle saçma olduğunu düşünen bir insan olarak çok mantıklı bence yaptığın şey. o nedenle çözüm bulamadım.

insanlar sayfalarca, saatlerce ne konuşur ben zaten çözemiyorum. diyeceğini de, defol git ne uzatıyorsun yani? arkadaşımsın/sevgilimsin diye saatlerce konuşmamız mı gerekiyor?

eski erkek arkadaşını tanımam etmem ama bu davranışı oldukça mantıklıymış. takdir ettim çocuğu.

Takdir ettim +1 konusmalari uzatmaktan nefret ederim, yaya yaya uzat uzat uzat. Bin saat elimde telefon mesajlasacak halim yok kimseyle.

Sosyal cevren sakiz gibiyse, caren yok üzgünüm, zamanla uyum saglarsin.
Äama yaptigin sey yanlis falan degil

Diger cocuk da öküzmüs not düseyim

İnanmazsın ama aynı huyundan ben bile rahatsız oluyordum. Bu huyunu bana özel geliştirmiş olabilirsin ama rahatsız edici. Bir mesaja cevap vermemekle, mesajlaşırken bye demek arasında fark var.

Bir mesaja cevap vermiyorsam, ya biraz sonra cevap veririm ya da senden başka bir mesaj geldi mi muhabbete devam ederiz. Bye deyip kapatmanın ne manası var?

Ama ben senden gelenleri okuyup sana cevap yazmaya devam ederken senden iyi geceler geldiğini görürsem muhabbeti bir an önce bitirmek istediğini düşünür, lafı ağzıma tıkılmış hisseder ve rahatsız olurum.

Yani "eski sevgilimi sıkmamak için geliştirdiğim yöntem" dediğin şey eski sevgilini de rahatsız ediyordu. Bence problem senin bu tarz şeyleri fazla kafaya takman, paranoya haline getirmen. Aman karşımdaki ne düşünür öyle dersem... Cevabı geç verdi, acaba niyeti ne... İyi geceler demedi, bana ilgisi yok... Bi rahat olsan hiçbir problemin kalmayacak.

oo eski sevgili de gelmiş *brings popcorn*

mobydick seni hiç tanımıyorum, ama duyurularını gördükçe aşırı takıntılı ve boş biri olduğunu düşünüyorum. sığsın manasında demiyorum, o kadar çok boş vaktin var ki atıyorum sana mesaj atmış biriyle ilgili çeşitli kötü düşünceler ve dile getirme isteği, ev arkadaşının koltuğuyla ilgili kötü düşünceler ve dışavurum. daha benim görmediğim bir sürü şey var kesin.

duyuruya cevaben; konuşmayı kesmek sana kendini daha iyi hissettiriyorsa kes, yani ne bileyim ya, bu çok sorgulanıp ay insanlar hakkımda ne düşünür denilecek bir şey değil. bazısı mesaj yazmayı bile sevmez misal, çok genel bir kabul bu. öyleyim de geç illa açıklama yapman gerektiğini, yanlış anlaşılacağını düşünüyorsan. eski sevgilini de artık hiçbir şeyine karıştırma, ayıptır. buraya yazdıkça o da görüyor, karıştırmadan yaz yazacaksan.

@long live rock n roll,

istediğini yaz, özgürsün bunda.

ne düşündüğün önemli değil, çünkü düşünceler okunmuyor ama davranışlar belirleyici oluyor.

Drone.

Drone mu alayim :D

insanların özellerini bu denli bağımsız yaşayamamalarına inanamıyorum.
sevgilisi olan sensin.
nelerden hoşlanır ne yapar sen biliyorsun.

içinden geleni yap. içinden gelmeyeni yapma.

Yaprak sarma ve cicek cok iyi olur. Film icinizde kaldiysa izleyin. Yoksa beklesin biraz muhabbet edersiniz. Askerlik anilarini anlatir.

@neo'ya katılmakla birlikte

madem izne geliyor bir yerlere gidin, tatil yapın. uzaklara gidemeseniz bile yakınlarda bir yer ayarlayın. daha güzel vakit geçirirsiniz. değişiklik olur. askerde şartlar çok kötü çünkü. erkek arkadaşım tatilden sonra askere geri dönünce daha kötü olmuştu ama. bunu da göze almak gerek.

Ya bende burada insanların laf sokmalarina veya futursuzca elestirmesine inanamiyorum neyse böyle olunca sorasimda gelmiyor. @ neo

valla eski evler genelde zemini sağlam eski istanbulda konuşlanmış olduğundan sorun çıkmıyor. kimisi çok hafif, kimisi sağlam yapılmış. ama büyük oranda çürükler.

eski evlerden biraz bağımsız ama benzeri sultanahmet camii için filan da denir, yaradan rabbim yıkmıyor filan diye. ya da çok sağlam yapılmış denir, mimar sinan büyük adammış filan. alakası yok, her sene, her ay bakımları ve kontrolleri var.

Sadece evler değil diger tarihi yapılar öyle. belki de eski inşaat ustaları ,müteahhitler daha sağlamdı.. (karakter yapısı)

Üst yapı olarak öyle. Şimdiki evler kağıt gibi. Yan komşuların nefes almalarını bile hissediyorsun.Eski evlerin tek sorunları özellikle mekanik tesisat konusunda çıkıyor. Borular vs çok eski büyük sıkıntı çıkarıyor.

Doğrudan kaya zemin üzerine inşa edilen ve kırmızı yığma tuğla kullanılan evler gerçekten sağlam.

@1adam

hocam benim dediğim şey o, eski yapılar daha sağlam değil tam olarak, tarihi yapıların sürekli kontrolleri oluyor. ve sürekli yenileniyor.

Laz müteahhit kavramı oluşmadan önceki evler sağlam tabii.

İstanbul'daki evlerin büyük çoğunluğu depreme dayanıksız deniyor, ancak kiminle konuşsan "o kişinin evi" çok sağlam.

Ya o ev diğerlerinden farklı olarak kayanın üzerine yapılmıştır, ya 5 kata göre temel yapılmış ama ev 3 katlıdır, ya çift demir kullanılmıştır, ya da betonunu bizzat babası yapmıştır.

Herkesin kendi kendine uydurduğu bir gerekçe var kendi evinin neden güvenli olduğuna dair. E nerede o zaman bu dayanıksız evler?

Ben inanmıyorum insanların bu tarz yorumlarına.

Alayı yalan bunların. 50-60 cm kalınlıkta yığma taştan 1-2 katlı evin deprem dalgalarına karşı gösterdiği direnç ile, demirinden çalınmış, deniz kumundan betonlu, ucuz işçilik için herkesin müteahhit olduğu dönemde, sokaktan toplanan işçilerle yapılmış bina karşılaştırıldığında tabii ki fark olacaktır. Bir de birey kendi evini yapıyorken sağlam zemin ararken, müteahhit kafası ben yapıp, satayım da paramı alayımdan ibaretti uzun bir dönem.

Şey var bir de "kaya" zemine yapılmış, sağlam. Öncelikle kaya diye bir taş çeşidi yok. Kaya, boyut ve konsolidasyonunu anlatır. Genelde kireçtaşı gibi sert zemin görünce "kaya" denilip, sağlam olduğu önyargısına varılır. Oysa ki o "kaya"ların altında nice karstik boşluklar olabilir, kumtaşı zemini daha güvenli kılacak.

Konu semtle ilgili daha çok. Zaten binaların sık yıkıldığı, heyelan olan yere, teknoloji yeterli olmadığı ve malzeme pahalı olmadığı için bina yapılmamış. Yapılan binalar da evladiyelik olarak yapılmak istenmiş. Yani evet amcam yaptı, betonu babam kardı falan olayının etkisi de var.

şöyle ki en azından 99 depreminde ayakta kalmış diyorum.

@kurnaz, neye her ay bakıyorlar sultanahmet'de, ya da kim bakıyor? biraz bilgi verir misin?

@konusma...

zugfestigkeiti mi diyorsun?

Metabolizmanın çalışma prensibiyle mevsimlerin hiçbir ilgisi yok, metabolizmanın hızını belirleyen faktörler çok farklı şeyler. Hava ısınınca vücut sıcaklığı da yükseliyor, haliyle metabolizma vücut sıcaklığını belli bir derecede tutmak için kalori harcıyor ama bunu zaten kendine bu iş için ayırdığı enerjiden kullanıyor. Kiloya ciddi bir etkisi yok.

Sicakta yemek yiyemiyoruz, ondan oluyor bence.

Mesela ben 3 gundur full salata yiyorum. Kendi istegimle. Normal yemek soylemek icimden gelmiyor.

Hiçbir olayı yok balık yağının o anlamda. Yani 1 gram zeytinyağı ne kadar iştah açıp kapatıyorsa balık yağı da o kadar iştah açıp kapatır. Kiloya bir etkisi yok.

Doğrudan zayıflatıcı etkisi olacağını da sanmam.

İştah sorunu çeken bir arkadaşımın eşine, nutrexin spirulinası denetmiştik, bir kaç kilo almıştı. İştahı da açılmıştı. Ben de kilo verme sürecimde aynı ürünü kullanıyordum.
Sözün özü, etkisi varsa bile çok azdır. Kilo almak için çabalarken, düşüncelerinizi etkileyerek fayda sağlarsa sağlar.

balık yağı beni tok tutuyor. iştahımı kapatıyor.

kardeşim çok zayıf olduğu için satan kişi yemeklerden sonea alsın demiş. benim bu olaydan haberim yokken tok tuttuğunu farkettim.

İlk cümlenin Türkçe dublajı ne zaman çıkar? Pilates yap sen, olmazsa aerobik.

Onun için yapacak bir şey yok, vücut nasıl isterse öyle olur.

sen komple kilo ver sonra kilonu koruyarak kalça çalış. ama ileride kilo alınca rihanna kliplerindeki twerkçi ablalara dönebilir popo.

kalça ve bacaklar için squat derim. yağdan bağımsız şekil alır.

Philip K. Dick - Ubik

Beğenirsen diğer kitaplarıyla devam edersin.

J. G. Ballard. Basılı çıkmış her işi.

The Stars My Destination

Asimov Vakıf ve imparatorluk serileri

çok bilinenler:
ender's game serisi
rama serisi
dune serisi
vakıf serisi
uzay efsanesi serisi (arthur clarke)

metro 2033
çığrından çıkmış zaman (pkd - philip k dick)
ubik +1
leviathan uyanıyor
yaşlı adamın savaşı serisi
alfa ayının kabileleri (pkd)
solaris (stanislaw lem)
marslı
mars'ta zaman kayması (pkd)
ben efsane

Dun4

stanislaw lem'in tüm kitapları, özellikle solaris
ray bradbury-mars yıllıkları
zamyatin-biz
asimov'un vakıf serisi

bilimkurgu olup olmadığı hep tartışılsa da ursula k. leguin - mülksüzler

Biz-Yevgeny Zamyatin
Mars'ta Zaman Kayması- Philip K.Dick
Vulcan'ın Çekici- Philip K. Dick
Gökteki Göz -Philip K.Dick
Yaratılan Dünya- Philip K.Dick
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?- Philip K.Dick
rama +1
vakıf, robot ve imparatorluk serileri. okunuş sırasını netten bulabilirsin. ithaki sıralarını yanlış basmış vakıfın. en sonuna da Sonsuzluğun Sonu'nu okursun asimov'dan.

saydıklarımın hepsi meritokraside var basılı bulamazsan.

(220-Yaş)*0,6 ~ 0,8 arası maksimum yağ yakımı.

Öncelikle gerçekçi olalım; 120 kiloluk steroidli müsabıklar bile yılın sadece birkaç ayı %5 yağ oranında takılıyorlar, yani o orana düşemezsin. Velev ki ki düştün, büyük oranda kas da kaybedersin, özellikle kardiyoya abandığında sana aylık 2,5 kilo kas kaybını garanti ediyorum. Onun dışında, yağ yakma bölgesi için nabız aralığı bulunurken pek çok kriterin hesaplanması gerekiyor ama 140/170 aralığı nabızda yağ yakarsın. Fakat bunlar çok kişisel olaylar dediğim gibi. Yani bu 130'a çıktığında yağ yakmazsın anlamına gelmiyor, senin oksijen tüketim sınırın neyse ona göre yağ yakarsın.

@Lim5, hiçbişey annamadım :( (220-Yaş)*0,6 yaptım 117,6 çıktı, ne demek oluyor bu? :/
@angelus, yanlış belirttim sanırım, mevcut yağ oranı -5 olacaktı o; yoksa öyle bi kas üstüne gerilmiş deriye sahip olma amacım yok. peki o zaman ben gidebildiğim kadar gideyim mi, 140'larda takılmamın bir zararı olmaz sanırım?

Ben yanlış okumuşum evet. O kadar yağ kaybı için kardiyoya yine çok abanma, diyetle bile çözersin. Beslenmen iyiyse kas kaybını minimuma indirirsin ama amacın ağırlık çalışması da önce kardiyo yapıp yağ düşüreyim diyorsan direkt ağırlığa geç. Yok eğer amaç hep kardiyo takılmaksa düşük yoğunlukta takıl, anaerobik bölgeye çok geçme. Ben şahsen 20 dakika boyunca 20 km/s ile kardiyo yapmanı önermem. Kardiyoyu ya yüksek yoğunlukla aralıklı ya da düşük tempoda sürekli disiplininde yapmanı öneririm.

@baba jo
lim5'in verdiği formülde bir de 0.8'e göre yapın işte çıkan iki değerin arasında tutmaya çalışın nabzınızı

Bir de 0,8 ile çarp 0,6 yerine. İstediğin nabız aralığı o iki değerin arası. Hareket etmek her türlü işe yarar ama en verimlisi bu olur.

@lim5, nundu; oha direkt sorduğum formülmüş, süper! 156,8 çıktı, ben cevabımı aldım, teşekkürler <3
@angelus, aslında asıl amacım ağırlık değil, yağlarım gitsin istiyorum ama yağsızken çok cılız duruyorum, o yüzden biraz yağdan gitsin biraz kastan gelsin orta yolu bulayım derdindeyim. haftada 4 gün gidiyorum, 2 gün kardiyo+ağırlık 2 gün sadece ağırlık diye devam etsem olur mu dersin? bu arada; beslenmeme çok iyi dikkat edemiyorum, süper ideal besleniyorum denemez.

Düşük yağ ile, kas kütlen de düşükse eğer skinny oluyorsun, cılız görünmen normal o nedenle kas kütleni artırman iyi olur. Ben haftada 3 gün ağırlık çalışması öneririm ama 2 gün de hiç yoktan iyidir. Tabii ağırlık çalışması dediğim de 5*5 gibi güç programları.

Fotoşopları ve filtreleri çıkardığımızda elimizde mahalle teyzesi gibi bir kadın kalıyor.

Aklıma direkt meme geliyor da ofiste olduğum için linki açamıyorum. Biraz irice (literally) bi kadındı yanlış hatırlamıyorsam.

bir organizasyonda 2 metre kadar yanındaydım tek kelime ile muhteşem bir hatun.

dana gibi.

o bel nası 60 cm? ben orasını anlayamadım.

çok yalan bir paylaşım ya. neye göre mükemmel aq?

abla güzel ama çok iri bence de. baldırlar falan acayip kalın.

chicha +1, benim de aklıma direkt meme geliyor. hatta kadının soyadı bile meme yani baksana brOOks. vücudu, yüzü falan güzel ama memelerini biraz fazla büyük buluyorum ben. gerek yok yani buna. bi şekilde aynı yatağa girme şansım olsa, memelerini altından tutup kaldırır ve "ağırlık yabmıyo mu bunlar sana yav" derdim sanırım, oracıkta sonsuza dek kaybederdim şansımı. şöyle portakal ya da biraz büyük meminto olaydı efsaneydi ama dediğim gibi insanın gözüne gözüne giren kocaman memeler bana çekici gelmiyo pek.

Doğurganlığı yüksek bir kadın. Orası kesin. Selüliti olmayan bir iki hatun görmüştüm. Ama tanımadığım için soramamıştım.

hatun gibi hatun. fazla söze gerek yok bence.

Ben bu karıyı Londra'da bankada görmüştüm. Bu canlı gözlerin gördüğü en güzel Kadın değil ama en taşıydı.

kelly brook ismini gorunce aklima direk meme geldi. hastasi olunmayacak gibi degil ki.

bu hatunun geldigi membagada, yani londra'da merkezde yurusek simdi bu hatuna tas cikaracak onlarcasini goruruz; ayri bir konu bu.

ceviri?

Bunun için yeminli tercüman olmak gerekmiyor mu?

Avrupa'da iş bulabilirsin.

Dediğin şartlarda en mantıklısı çeviri. Zaten kusursuz İngilizce çok fark yaratan bir özellik değil artık.

Peki çeviri işleri nereden bulabilirim?

ek iş için ne kadar vakit ayırabileceksin?

@azizakin,

İşten sonra akşamları 1-2 saat.

hayir yeminli tercuman olman gerekmiyor. freelance calisabilecegin ceviri ve yerellestirme sirketleri var. onlari arastirman lazim.

bunun disinda proz.com (sektorde birinci gibi), upwork.com, freelancer.com gibi freelance is veren ve alanlarin bir araya geldigi platformlar var. buralarda profil olusturup projelerde yer alabilirsin.