pishing, hala cok gecerli ve işe yarar bir yöntem. kimler kimler tikliyor o linklere bir bilsen.

Söylediğiniz kişiler hacker değil, gerçek hacker zaten düzgün işlerden çok daha fazla para kazanır. Bu kişiler muhtemelen casusluk için yazılmış programları kullanıyorlar, yetenekli olduklarından değil yani.

bu dediklerin çok basit işler. kıza telefon, tablet hediye etmiştir içinde trojan yüklüdür smsler dahil adım adım takip edebilir ne yaptığını. hem de bir araba parasına gerek yok.

Cep telefonlarının içine, takılan hatta gelen mesajları başka numaraya da gönderen programlar var. Android mandroid çıkmadan evvel bile vardı böyle casus programlar. Şimdi arka planda gizli çalışan daha ayrıntılı programlar çıkmıştır, kız da teknolojiyi pek bilmiyorsa, ruhu duymaz. Bence bir program yükletip cep telefonu hediye etmiştir, faturaları dert etme ben öderim demiştir (ayrıntılı faturada ne olduğu belli olabilir diye)

kaç para vermiş bu adama çok merak ettim. ona göre işi bırakıp bunun gibi işlere girelim, hatta global bir firma kuralım :)

Katlanan bisiklet sürekli kullanılacak bir bisikletse hiçbir zaman iyi fikir değil zaten. Bazı bisikletlerin omuzlanacak yeri olmaz. Kendileri de biraz ağırsa taşımak çiledir.
Yalnız sadece 3. kata taşınabilen bisiklet de çok genel kalıyor.
Günde ne kadar mesafe yapılacak?
Spor mu ulaşım mı amaç?

Katlanan bisiklet bende var, kullanma kılavuzunda yükünüz ve sizin toplam ağırlığı 110kg altında olmak zorunda diyor. Bisikletle giremeyeceğiniz yerler olduğunda katlayıp metroya binmek güzel oluyor. Ama katlanan bisikletle yokuş tırmanmak işkence. Özellikle yazları kullanıyorum, günde toplam 15km yol yapıyorum.

Koyacak yerim olmasına ve 2.katta olmama rağmen ve de bisikleti katlamam 10 saniye sürmesine rağmen bina girişine koyup eve çıkıyorum. Sürekli kullanacak olsam önce tanıdık birinden dandik bir 2.el bisiklet ödünç alır/kiralar kendimi denerdim sonra 1000TL'ye ikinci el ihtiyacıma göre bir bisiklet bakardım.

Şuraya da bir sorunuz ; www.gsmiletisim.com

Ben Asus ekranını burada yaptırmıştım, bir sorunum yok. Yaptıkları işlere 6 ay kadar garanti veriyorlar.

ben sadece sahilde kullandığım için düz maşa almıştım ki istanbulun asfaltında bu bile bir hataymış meğersem, kesinlikle kitlenebilir maşa almalısınız. ayrıca bütçenizi bin lira seviyelerine çıkarmalısınız, zira bu bisikletler çelik... alüminyum kadrolara bakmalısınız. salcano ng serileri işinizi görecektir.

edit: mesela bu çok daha iyi bir tercih olacaktır (git: www.bisikletciden.com )

Bisikletciden linkindeki bisiklet 24 jantmış, yani tekerlekleri daha küçük. İdeal olan 26 veya 28'dir. Foseptik'in dediği gibi forumlarda giriş seviyesi için Salcano NG'yi öneriyorlar. Asfaltta mı kullanacaksın takarsın slick lastik hem daha az yorulursun, hem daha hızlı gidersin.

bütçe belirtirsen yardımcı olabilirim. 10 yıllık bisikletçiyim.

28 jant şehir yada tur bisikleti uygundur.

alumimyum kadro seçersen rahat edersin.

dağ bisiklet konsepti sana uymaz. çok yorar insanı.

önde amortisör olabilir, zaten 800 1000 liralık bisikletlerden çokta acayip bi performans bekleme ama arkada amortisör olursa yokuş çıkarken çok zorlar.

bisiklet dediğin bir sürü komponentten oluşan bir şey, ee bunda kaliteyi belirleyen de bu malzemelerin kalitesi.

mesela 20 liraya da amortisör var 8 binlirayada yada 20 lirayada zincir var 250 liraya da.

sen hobi eğlence kullannıcısı olduğun için pek takılma kilitli amortisörmüş ıvırmış zıvırmış.

bütçen dahilinde boyuna uygun aluminyum bi kadro ve 28 jant seçersen rahat edeceğine inanıyorum.

dağ bisikletlerinin birincisi tekerlekleri genelde(piyasada satılan) 26 jant olur, ikincisi lastiklerini öküz gibi kalın yapıyolar, çeviriyosun çeviriyosun gitmiyo.

city sport kullandım bi 11 12 sene, sonra çalındı ama istediğim duruma getirmek için 2 bisiklet parası daha harcadıydım, komponentler için.

verdiğiniz linkteki bisikletler amacınıza uygun değil. gereksiz ve hantallar.

28 jant şehir ya da tur bisikleti diyenlere +1. salcano'da buna denk gelen modeller, yanlış bilmiyorsam city sport adıyla geçiyor.

Salcano ng650, kron xc150, bianchi rcx229.
Mevcut dış lastikleriyle mtb, 26x1.5 lastiklerle minyatür şehir bisikletine dönüşürler.
Teker çapı 26 olursa iyi manevra, 29 olursa göreceli konfor. 29 ve 28 tekerlerde jantlar aynı ölçüdedir. 29 bisikletin kontrolü meşakkatlidir. Ben olsam 26 tercih ederim. 27,5 gibi ortayol modeller de var ama orta yollar ekseriya saçma oluyor bisiklet teknolojilerinde.

kargn, "Mevcut dış lastikleriyle mtb, 26x1.5 lastiklerle minyatür şehir bisikletine dönüşürler" olayı çok iyiymiş.

makarna

Pisa kulesi

Yozgat

pinokyo

Portofino

floransa vatikan ve aşıklar çeşmesi

tasarım, moda, otomotiv

"vaffanculo"

ps: köylüyüm

Romantizm
Gürültü
Godfather
Venedik
Roma
Pisa

pizza
sarap
dondurma
floransa
fiat 500

nesta

Vespa

joey tribbiani
pizza
ferrari

Domates <3

domates
fesleğen
zeytin
makarna
pizza
dondurma
roma
fiat
vespa
totti
pirlo

da vinci ve roma

juventus
del piero

Salvatore Schillaci

Erkekleri.

bologna

Benim aklıma elinde cep telefonuyla pronto pronto diye dolaşan kupkuru bir adam ve la şatemi kantaaaaaaare geliyor.

Galileo

Roma imparatorlugu
Medici ailesi
Floransa
Napoli
Peynir
Erkekleri

Sesli sesli konusmalari

Bisiklet, Campagnolo, Fausto Coppi, Passo del Mortirolo, Passo di Giau, Stelvio... Paso bisiklet yani.

campo de fiori :(
florence duomo
dan brown

Kahve. Espresso.

moda
mafya
hamurişi
sanat
rönesans

soğuk su olmaması. ulan nasıl soğuk su olmaz bi memlekette, hala hayret ederim.
bi de che cazzo dici. hem söylemesi hem o hareket süper asfasfasf

nasıl giderim

The sopranos
mafya
makarna
pizza

avrupa görmüş yozgatlılar.

çizme :))
gürültülü konuşan tipik akdeniz insanı

roma

hamur işi yemekler, özellikle makarna
şarap
pizza
Alp dağları

son olarak Satriani'nin The Souls of Distortion parçası. Neredeyse her gün en az beş defa dinliyordum.

roma
portofino
alessandro :/

İnsanlara insan değil de böceklermiş gibi davranmaları, büyüklük taslamaları, ilgisizlikleri, umursamazlıkları, tanrı kompleksleri, halden anlamayışları diye gider bu. Şiddet gören kısmına yönelik görüşlerim bunlar, şiddete başvuranı katmıyorum.

krem peynir+1milyon falan. ben sırf vicdanımla bas edemem diye tıp secmedim ustelik konulara ilgili oldugum halde. insan sevgisi cok önemli. gercekten işini bilen ve insana saygılı davranan doktor gorunce saygıdan onumu ilikleyesim geliyor. duygulanıyorum bildigin.
öte yandan sırf statu ve para icin tıp secip, insana it muamelesi eden cok. siddet hakediyorlar asla demiyorum ama sistem cok boktan. neden doktorlar eylem yapıp ses cıkarmıyor anlamak mumkun degil. halk cahil, doktor 24 saat nöbet tutuyor. gerilim olması kacınılmaz.

Krem peynire katılıyorum.

Bakamayacağı hastayı birine yüklersen o bakamadıkça delirir, dışardaki de bakılmadıkça. Sonuçta anlayışsız insanlardan oluşan toplum olduğumuzdan şiddet geliyor.

Eğitimsizlikten daha çok. Bana bakmak zorundasın diyen hasta var ya. O kendini tanrı zanneden tipler. Sorun daha çok orada. Halden anlamayan da çoğu zaman hastadır. Böceklik yapan da.

Egosu şişmiş ve devamlı pohpohlanmış başarılı çocukların doktor olması ve küstahlaşması da vardır çok az olsa da. Fakirlikten gelip bir anda çok paraları görünce iphone a saldıran sonradan görme tiplerin yukardan bakması ve kendini bir bok sanması da olabilir. Tabii karşısında eğitimsiz ve bana bakmak zorundasın tipiyle karşılaşınca da şiddet kaçınılmaz.

Bir de yaralı geldikleri için hırçınlaşan hayvanlar da var.

Yüzden doksan yine de sağlık politikaları ve cahil halka verilen gazla kendini bok sanıp magandalık yapması bence.

devilred +1

1 yıl önce acıbadem'de checkup'a girdim. acıbadem yani, devlet hastanesi de değil. check-up yorumlayan doktor bir havalarda, poposu bir arşa çıkmış ki anlatamam. uyuz oldum kadına. bana bir konuşuyor, bir bakıyor ki o zaman insanlar neden galeyana gelip dövüyor bir görüş edinmiş oldum. söz almaya çalışıyorum, terbiyesiz terbiyesiz sözümü kesiyor falan. saygısız olmaları yani. (ailemde birkaç doktor var, eski nesil alçakgönüllü, yeni nesil her iki sözcüğünden birinde "ben doktorum" deme çabasında, itici.)

Şu ortamda bile doktorların şiddet görmesini meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz ya tebrikler. Sonra ülkenin geri kalanı neden böyle. Kardeşim sanki kendi mesleğinizi "bu mesleğe bayılıyorum parası da hiç önemli değil" diyip seçmişsiniz gibi triplere girmeyin. Azıcık realist olun. Tabi ki parasından dolayı giren de olacak. Sen gönlünü eğlendirirken oturup sınava çalışmış, puanını almış tercih etmiş kazanmış tıp fakültesini. Sen de kazansaydın tutan mı vardı? Saçmasapan bölümler okuyup üniversiteye girebilmek için torpil kovalayan insanlar doktorların liyakatını sorguluyor ya ona yanıyorum. Ülkede cehaletin bu kadar kutsanmasının, cahil cesaretinin artmasının başlıca sebebi siz ve sizin gibi düşünenler. Hastanelerde yaşadığınız sıkıntıların gerçek sorumlularını önce bir düşünün, idrak edin ondan sonra doktorları suçlarsınız.

Benim kardeşim devlet hastanesinde çalışmıştı bir dönem. Anlattığına göre birincisi gerçekten insanlarla nasıl konuşulması gerektiğini bilmeyen, insanı aşağılayan doktorlar var, hatta bir tanesinin dövülmesine çok sevinmişti kardeşim.

İkincisi ise öküz insanlar var ve bunlara laf anlatamıyorsun. Yaşlı bir hasta akşam vakitlerinde ölmüş, meftanın oğulları doktora ölüm raporunu şimdi imzalama, yarın imzala demişler, doktor da öyle şey olmaz imzalayacam deyince dayak yemiş. Sebebi de babalarının emekli maaşı ertesi gün yatıyormuş, ölüm bidirilince maaş yatmaz diye doktora engel olmaya çalışmışlar.

İnsanlara onlar benzersiz bir kar tanesiymiş gibi davranmamaları yüzünden oluyor genelde şiddet olayları. Arada acile işim düşüyor, memnuniyetsiz hasta homurtularını dinledikçe josef mengeleye rahmet okuyorum. Diktatör olsam sağlık personeline hor davranan için triyaj önünde genişçe bir duvar ve idam itlaf mangası bulundurturdum.

zaten canı burnunda olan eğitimsiz kazmalara artistlik yapmaları.

bir taraf karşı taraftan aşırı saygı ve itaat bekliyor. diğer tarafsa panik ve korku halinde bir primat. haliyle primat taraf aşağılandığını hissederek otoriteye karşı saldırıya geçiyor.

geçen yaz sağlık raporu alırken doktor ayağa kalkıp uzattığım nüfus cüzdanımla işi bittikten sonra üzerime fırlatma yöntemiyle iade etti. nerede hata var nasıl böyle olunuyor bilmiyorum. üniversite yerleştirme sonuçları açıklanır açıklanmaz gereksiz kibir başlıyor. önceki doktor jenerasyonu da sürekli insanları azarlayan doktorlarmış. şimdikiler de böyle.

tobias haksızsın ya. bir de millete küfretmişsin ve insanların haklı olduğunu ispatlamışsın. hastalarına da böyleysen umarım dayak yersin.

doktorların %80'i falan böyle. köpekle konuşur gibi konuşuyor. ''ne biçim konuşuyorsun sen'' diyip biraz üzerine gidince de ağlıyor yok sağlık sistemi yok bilmemne diye. insana köpek çekmenin sağlık sistemi ile falan alakası yok kusura bakma. kıskanıyor geyiği de baydı, sabah akşam dayak yiyen adamı ne kıskanayım :p şaka bir yana ben bir hukukçu olarak şiddeti meşrulaştırıyorum sorry, sen adama köpek çekersen o da seni döver, doğal süreç bu kusura bakmayın.

imza: türkiye'nin en iyi hukuk fakültelerinden birinin mezunu fakat pek de kariyerli olmayan birisi.

Sabırsız ve her şeyi bilen hastalar da var.

Ama temel sorun tepeden bakmak, işlerini savsaklamak.

Bizim sağlık ocağında mı böyle bilmiyorum ama adamlar kafalarına göre sağlık ocağına gelmiyor ve birbirlerini idare ediyorlar. Benim aile hekimim bir hafta olmuyor, diğeri bir hafta diğerinin hastalarına da bakıyor.

Devletin malı deniz ne de olsa...

Ulan anlamadigim nokta su, doktor ustten bakiyorsa ve saygisizsa nasil dayak atmayi dusunebilecek kafaya ulasiyorsunuz? Bunu yapan patrona ya da ogretmenlere ve esnafa kaciniz dayak atmayi dusundu ya da kavga etti? Saygisiz davranis sizin nasil kavga etmeyi dusunebilecek bir magara insani kafasina ulasmaniza neden olabiliyor?

Bu kadar medeniyet yoksunu kitleninin burada bile olmasi ne aci, insanlik namina alinacak çook yol var.

@jangbobo
Aynı fikirde olmamızı beklemiyorum hatta halkın büyük çoğunluğunun dayağı meşru görmesini bile bir nebze olsun anlayabiliyorum. En başta dediğim gibi "şu ortamda bile meşrulaştırıyorsunuz". Hukukçu insan da dayak atılması lazım diyorsa e ben daha ne diyeyim ya. O zaman siz de boşuna okumuşsunuz o okulu, muhtemelen avukatlıkta para var filan dediniz, yarın öbür gün bana ters giderseniz ben de sizi döveyim. Böyle mi olacak bu iş?

tıp belki de para için çalışılmayacak tek alan. her mesleğin hatası telafi edilebilir. en kötü küfür eder geçersiniz. ama doktorun hatası böyle değil. bu yüzden insanlar daha fazla özen bekliyor. özensizliğin üzerine bir de ters bir tavır görünce tepki gösteriyor.

diğer taraftan şu doktor egosu da cidden çekilmiyor. yukarda biri yine demiş çalışıp siz de doktor olsaydınıza getirmiş muhabbeti. doktorlar herkesin en büyük hayali doktor olmak sanıyor galiba. kendi alanında başarılı birçok insanla muhattap oldum. milyon dolarlık şirket yöneten ceolarda bile doktor egosu yok. baktığın zaman eğitim, kazanç, itibar olarak doktorları katlar ancak doktorlar kadar kibirli değiller. tıp fakültesini bitiren arkadaşlarım mezun olur olmaz sosyal medya hesaplarını dr x diye değiştirdi. abd'de yüksek lisans yapan adam bile okulunu, mesleğini bu kadar göze sokmuyor. doktorları kıskanıyorsun diyen olursa kıskancak olsam abd'de okuyan adamı kıskanırım. abd'de yüksek lisans > tıp fakültesi

@tobias ya hu ironi yaptım ben. tabi ki dövmesi doğru değil. hukukçulukla bunun ne alakası var anlamadım. sen hastaya kes konuşma, dangalak dersen adam da sana yumruk atar diyorum, atmalı demiyorum.

ama merak etme avukatlar müvekkil falan azarlayamaz, aksine tam tersi oluyor. müvekkil avukat dövüyor zaten. doktorların esnaftan öğretmenden farklı özel durumu var, sağlığını emanet ettiğin ve sana bilgi vermesi gereken kişi. esnaftan hoşlanmazsan gider başkasından alışveriş yaparsın, hayati bi mevzu değil. doktor öyle değil ama, sağlığın için gidiyorsun ve karşılığında özen ve saygı bekliyorsun. lakin ego dağ gibi, bu ne ego deyince de sen de çalışsaydın kardeşim diyolar :)

@tobias fünke

Bir şeyin sebeplerini görüyor olmamız o şeyi desteklediğimiz anlamına gelmez. Şu kadarcık şeyi bile açıkça göremeyen insanlardan empati filan bekliyoruz bir de.

Herkes doktorlara sallamış ama Türk insanını kimse eleştirmemiş. Türk insanı çok sabırsız. Sabırsızlık şiddeti doğuruyor.

Şu beş on toplanıp doktora hemşireye dalan hasta yakınları var hani.. Bilhassa onlardan iki üç partiyi halka açık itlaf etsek şiddet bir anda kesilir bence. Pamuk gibi oluruz.
Bakın hukukça doğru demiyorum, ama sonuç garanti diyorum.

bir de tabii ortamın getirisi var. hastaneler strese sokan, kişiyi geren yerler. hasta olmak ya da hasta yakını olmak da huzursuzluğu katlayan bir şey. şimdi aynı şekilde gerilmiş bir çok insanın olduğu bir ortamda patlamalar daha çok yaşanıyor. zira insanlar mutsuz, keyifsiz, yorgun, hasta belki umutsuz ve çaresiz.
belki o kişilere doktordan daha da kötü davranan insanlar oluyor gün içinde ama ya sabır deyip geçebiliyorlar, çünkü başka şartlar bunu yapmalarına yardımcı oluyor. oysa hastane, hasta olmak/hasta yakını olmak öfke kontrolü çok azaltıyor.

@yere düşüp kırılan şarap kadehi
Böyle düşündüğünüz haklısınız ama pratikte olaylar bu şekilde işlemiyor. Doktora şiddet gösteren bağırıp çağırıp olay çıkaran hastaların hiçbiri öyle canından olma tehlikesi olan kalp krizi beyin kanaması vs ciddi durumu olan hastalar ya da onların yakınları değil. İnsanlar ne kadar caninin derdine düşerse o kadar doktora minnet ediyor olabildiğince işini kolaylaştırmaya çalışıyor. Ama atıyorum ishal olup gelen grip olarak gelen elini kesip gelen hastalar olay çıkaran hastalar oluyor.
Bunu da bir düşünmenizi isterim.

durun eski meslek erbabi geldi. işte yanıtlar:

1- saglik sektörü, stres yükü açısından en zorlu mesleklerden birisi. karşınıza gelen insan, acil ve sıkıntılı bir durumla geliyor. hasta da olsa hasta yakını da olsa, yapilan işlemlerin o an icin gerekli ve yeterli oldugunu bilmesi lazim ki doktora ve sisteme güvensin. güvensin ki gerilim olmasin. ama cogunlukla hakli sebeplerle, saglik sistemine güvenmeyen kalabalik icin ne yaparsaniz yapin, hatali görüneceksiniz. agzinizla kus tutsaniz hastayi memnun edemezsiniz.

2- cogu doktor, cokca söylendigi gibi, tanri kompleksine fazlasi ile kapilmis durumda. bu durumda, gerilimli ortamda geri adim atmiyor, cogu zaman krizi kendisi baslatiyor. ama durun doktorlara hemen yüklenmeyelim zira bu kompleksli grubun disinda icinde insanlik sevgisi olanların durumu şu

2a. acil servislerde genellikle pratisyen doktorlar durur, bu pratisyenlerin cok azi işini severek yaparlar. eger merkezi bir hastane ise acildeki pratisyen kadrolar genellikle torpilli kadrolardir.
gerekli olursa servisten asistan cagrilir. servisteki bir ortopedi asistaninin benim calistigim hastanedeki calisma temposu söyle idi. 40 saat araliksiz mesai yapiyorsunuz, gece nöbetinde acil operasyonlara giriyorsunuz, bazen saatler sürüyor. 40 saatin sonunda aksam 5 te eve gidiyorsunuz ve ertesi gün tekrar 40 saat mesaiye geliyorsunuz. bu arada doktora tezi yerine gececek uzmanlik tezinizi yazmak ve neredeyse her hafta klinik sefinin önünde sunum yapmak ödev hazirlamak zorundasiniz.

3. yardimci saglik personeli kalitesi çok düstü. bir zamanlar, saglik meslek liselerine ortaokuldan sonra girilen sinavlarla ögrenci secilirdi. bu ögrenciler, bulunduklari yerin zeki ama fakir ögrencileri olurdu genelde. devlet lise bittikten hemen sonra tayin yapip işe yerlestirdigi icin iş garantisi vardi. ama sonra önce yatili bölümler kalkti, sonra gündüzlüler kapandi. özeller acildi. simdi, endüstri meslek lisesine giremeyecek kadar düsük puanli ögrencilerin tek tercihi saglik meslek liseleri. özel liselerde egitimleri kimin verdigi belli degil. cok samimi olarak söylüyorum, son 10 yilda mezun olmus hicbir hemsireye, ATT'ye, narkoz teknisyenine güvenmem. mesleki bilgileri ve sorumlulk duygulari, yaptiklari işin gerektirdiginin cok cok cok altinda.

4. halk kültürsüz, en ufak bir gerginligi kavga ile cözmeye calisan, kalabalıktan güc alan, magduriyetini kullanip ayricalik bekleyen kalabaliklar, birden bire kontrolden cikabiliyor. dünyanın her yerinde saglik sistemi yerlerde sürünüyor, her yerde acil servis var, kendini tanri sanan doktor her yerde aynı. acil serviste doktor dayagi bir tek bizde var.

krem peynir +1
hem halık hem sağlık çalışanlarının hataları olabiliyor
hastalık halinde hasta yakınları da dengesini kaybediyor malum.

şuraya yazan doktorcuktaki egoya bakıldığında çok iyi görülüyor. abi doktor olunca tanrı mı oluyorsunuz, ne yani bu? ebeveynim doktor, doktorların ellerinde büyüdüm ama bazılarınızdaki şu kibir hiçbir meslekte yok. o bazılarınız da iyi oluyor dövülüyorlar. adamlara bak ya.

İnsan olmayı beceremeyen doktorlar ve kötü çalışma şartlarının, sağlıklı psikolojiye sahip olmayan insanların üzerinde yarattığı etkiden kaynaklanıyor.

Doktoru ayrı mal hastası ayrı mal. Komple malız. Evet.

4,7

3,2

6.5

1,66

0,4

2.05

1.8

7

0,6

130.000 / 0 = baba parasi

Gelen oranlara bakilirsa duyurucular bekledigimden daha bilincli araba almak konusunda. Ortalama 3 gibi bir oran var ve bu 40bin liralik bir araba icin aylik 10 bin lira gelire denk geliyor. Turkiye genelinde bu oranin 1den fazla oldugunu dusunmuyorum.

0/130000 imiş pardon. O da imkansız ya gerçi matematik için.

1,07

2,64

9,6

0,3

vay arkadaş, oranlara şaşırdım.

mesela ayda 15.000 kazanan varsa senede 180.000 yapıyor.
40.000 tl'lik arabaya binse 4,5 yapıyor.

ayda 5.000 tl kazananın senelik geliri 60.000
4-5 gibi oranlara göre 10.000-15.000lik arabaya biniyorlar.

gelirlerinizi ve araçlarınızı merak ettim.

2

2,15 çıktı

0,25

@tabudeviren aynen bir terslik var gibi yada deli paralar kazanılıyor :) ama mutevazi arabalar tercih ediliyor

Arabam yok ama bakınıyorum almak için.hesapladım koyduğum bütçeye göre gelirimle oranı 2 civarı. Ki ucuz bir şey alacağım acemiliği atlatmak için diye bu bütçeyi koymuştum. Oranlara çok şaşırdım hele 6, 7, 9 gibi oranı olanların arabalarını çok merak ettim.

4.3

1,2

3.14159 26535 89793 23846 26433 83279 50288 41971 69399 37510........

bence herkes yanlış hesap yaptı :D ya da duyurudaki herkes zengin. ya da çok ucuz arabalara biniyorsunuz. 4,5 -3,5- 6 oran nedir? 50 binlik arabaya binsen yıllık 200 binden fazla gelirin var demek.

4,76

Yabancıları orayamı atarlar bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla içeri giren ziyaret edebileceklerin listesini veriyor, eğer bir akrabalık bağın yoksa elini kolunu sallayarak ziyarete geldim diyemiyorsun. Her koğuşun da ziyaret günleri farklıdır, bence öncelikle gidip ceza evinden bilgi alın, devlet kurumları telefondan pek yardımcı olmuyorlar o yüzden yüzyüze gidip görüşün, nasıl ziyaret edebileceğinizi falan sorun.

3 sene önce bir yakınım cezaevindeydi, bu şekilde söylenmişti bize, o zamandan bu zamana değişiklikler olmuş olabilir.

BEn kullanıyorum, memnunum ama Turk.net hiçbirşeye karışmıyor (belki ücret mukabili de karışıyor olabilir, müşteri hizmetlerine sormanız lazım), modemi ben kendim aldım, ayarlarını kendim yaptım. Biliyorsun zaten servis sağlayıcılarının hepsi Turk Telekom hatlarını kiralayıp yapıyorlar bu işi. Turk Telekom sizin telefon kutunuza kadar olan hattı getirip orada bırakıyor, binanın kutusuna kabloyu bağlamak / bağlatmak size kalıyor. Benim hattı da bu şekilde yaptılar, elektrikçi çağırdım 30TL verip hattı kutuya bağlattırdım.

Ev içi tesisatınız yoksa onu da elektrikçiye bağlatmanız lazım (daha önce evinizde telefon varsa ev içi tesisat zaten vardır)

Ama siz yine de Turk.net'i arayıp bunları sorun, cevaba göre ve bunlarla uğraşamam diyorsanuz ona göre hareket edersiniz.

Benim 1 hafta önce taahhüdüm bitmişti. Turknet ile sorun yaşayan çok müşteri var, bu nedenle turk telekomda kaldım.

Saçta jöle köpük gibi birşey varsa köpürmüyor şampuan. Şöyle bir mantık yürüttüm: sampuanların içinde yüzey aktif maddeler var. İçeriğinde iyonik aktif madde, non iyonik aktif madde falan diye yazar. İlk etapta şaçın özelliğinden ya da diğer kimyasal kalıntılardan dolayı saça tutunamayıp sonrakinde saçtan diğer kimyasallar uzaklaşıp şampuanın aktif komponentleri saçta kaldığından köpürüyor olabilir.

Pislikten de olabilir

benim yağdan dolayı köpürmüyor onu biliyorum bak.

Yağlı ve kirli olunca ilk seferde köpürmüyor. Ben de sabunla yıkanıyorum, sabun da ilk seferde köpürmüyor.

İlk seferde kirden köpürmez zaten. İkinci defa yıkadığınzda tam olarak temizlenmiş olur saç.

ilk seferde köpürmemesi normal.
denemek için şöyle yap, saçını ilk yıkama aşamasında gideri ayağında (tercihen topuk) tıka ve saçından ne kadar pislik aktığını gör. ondan sonra şampuana hak verirsin.

Yaklaşık 10 yıldır cips yemiyorum. Bir anda kestim.

ben de yıllardır cips yemiyorum, bir anda bıraktım

ben de bıraktım tamamen 2-3 senedir. kabak çekirdeği yiyorum artık

Bir ara tombi tarzı cipse, bir ara da doritos'a sarmıştım. Son bi kaç senedir satın almadım sanırım, canım da istemiyor. Bırakayım desem daha çok yerdim sanırım, karakterim müsait değil. Öneri sorarsan çok basit; satın alma. Evde elinin altında olmazsa istesen de yiyemezsin. Ama elinin altında olduğunda istemesen de yiyorsun :/

Ben de bir anda kestim, 3-4 senedir toplasan kucukk bir paket yememisimdir.

Cips sorun degil ama sporu birakinca tatli cesitlerine ilgi cok artiyor, simdilik problemim bu. :)

Ben de 4-5 senedir yemiyorum.
Bir anda bıraktım. Tek oturuşta 5 tane çikolata yiyim cildimde hiçbir şey olmazken tek paket cipsle sivilce çıkıyordu, neden yiyorum bırakayım dedim ve bıraktım.
Hiç zor olmadı, birkaç kere yazın yanımda yerlerken canım çekmişti ama onu da yemedim o kadar.

Eskiden çok yerdim, her film izlememde ya da o gün takip ettiğim dizi varsa bile alırdım birkaç paket. Kedim çok sevmeye başlamıştı deli gibi istiyordu, zararlı olduğunu öğrendim e ona vermemek de olmaz baktım yolu yok cips yemeyi kökten bıraktım. Çok uzun zamandır yemiyorum.

Hiç öyle cips manyağı olmadım, arada aklıma düşer alırsam bi ay kenarda durur. Aslında ben tatlıcı olduğum için (bu da kötü biliyorum) tuzlu şeyleri çok sevmiyorum.

Ben de bıraktım. Tadını seviyorum aslında ama tadından gelen fayda, vücuda verdiği zararlar yanında çok çok az.

Ben severim aslında ama zararlı olduğu için 3-4 ayda bir küçük bir paket yiyorum. Evde bulundurmuyorum hiç o yüzden.

cips değil kuru yemiş yiyorum.

Arada bir yiyiyorum, ama o kadar asiklisi olmadim. Abur cuburda kendimi bir sekilde frenleyebiliyorum. Bir de sadece hot rolls diye bir cips var, onu seviyorum, digerlerine hic bakmam bile. Bazen yogurdun icine atar musli gibi yerim.

Cipsi birden kestim artık aramıyorum

Cipsi çok severdim ve haftada en az 3-4 paket yerdim sanırım. 3 hafta falan önce bir anda bu tür paketli yiyecekleri bırakmaya karar verdim. Daha çok yeni ama o eski çok yediğim zamanlardaki kadar istemiyor canım sanki. Arada bir paprikalı pringles aklıma gelince fena oluyorum ama birkaç dakika sonra geçiyor.

Bin de 1 yerim, eve alırız arada o da ayda 1. Aslında düşünmesem yerim. Ama hem çok zararlı hem de cildi çok rahatsız ediyor. Kontrollü tüketiyorum o yüzden.

10 günde bir alıyorum genelde. Zararları fazla olduğu için bırakmayı tercih ettim.

4,5 saattir yemiyorum,akşam dönüşte yine alayım

Cips, kola tarzı fast food ürünleri tüketmiyorum 6-7 yıldır. Bunlar dışında tatlı dahi ayda 1 anca. Spor yapmaya başladıktan sonra kestim bunları tüketmeyi.

Ayda yılda bir yerim. Pringles <3

Klasik Ruffles hastasıydım aklıma gelmiyor yıllardır.

ben de birden kestim. kuruyemiş iyi fikir. çok cips cips diye delirirseniz az yağlı az tuzlu patlamış mısır ve evde yapılmış ince dilimli fırında patates cipsi önerebilirim.

sadece sade patates cipsi. migrosta funchos adiyla satılan müthiş biseyler var ona sardım

Yıllardır yemiyorum, birden kestim. Kolayı üniversite zamanından beri içmiyorum. Bisküvi de yemiyorum. Evde tatlı yaparım bazen, elmalı turta, kek vs gibi.

küçükken annem hiç alıştırtmadı bana cips, ilk kendim para verip aldığım cips 15 yaşında falan olabilir o zamna kadar da miletin ikram ettikleri falan anca. yılda bi iki kez arkadaş ortamında alınan pringles'ı ya da içki yanında doritos'u falan saymazsak hiç yemiyorum nerdeyse

kola da aynı şekilde onu da annem hiç içirtmedi küçükken ve hiç sevmiyorum yemeklerin yanında hiç aramam, anca restoranda vs kola yerine başka içecek alınca bazen pahalıya geliyo o durumda çok fark varsa kola içerim o da yılda bi kez falan olur

cok az ama sirkeli tuzlu bir cips var aga. boyle bir lezzet olamaz. bagimlisi oldum.

deli gibi pakit pakit cips yerim hemde her türlü sosla, sosun güzel olması çok önemli benim için ve bi sürü tarifim var cips sosu için, cips markası da ayırt etmem ama bimin barbekülü ve acılı ketcaplı çeşitleri fiyat-performans açısından rakipsizler. ayrıca diğer abur cuburları da çok seferim, haftada en az 3 defa en meyvelisinden yaş pasta da yerim... hayatım tatlı şeyler ve abur cubur üzerine kurulu. kahvaltıda bile tercih ederim. fizik olarak kilolu veya zayıf değilim fitim, kalıbımda giydiğim üzerime oturur (hani olur ya yiyen yiyen kilo almayan veya nefes alsa dombili olan tipler, işte onlardan değilim) anatomim düzgün, gayet atletik ve güçlüyüm, yıllarca spor yaptım ve beslenmem hep böyleydi, çok pis sigara da içiyorum biraz alkolde var.. milleti okuyunca ulan acaba cips dedikleri bir çeşit uyuşturucuya verdikleri lakap mı dedim, hani şifreli konuşmaysa diye. yok şöle bıraktım yok böyle kestim asdfsaf. ben devamlı yerim cips çok da seferim ama yaş pasta, parfle, meyveli sütler daha çok seferim :')

taco cipsi hariç yiyemem. taco cipsi de doritos yeşil taco değil ha o da leş gibi bir şey. böyle sadece biraz tuz olan taco cipsleri var onlar gerçekten çok lezzetli onun dışında midemi bulandırıyor.

sirkeli cipsler oluyo, oturup bi torbayi kendim bitiririm sahsen

aşırı zararlı bi meret olduğu için hiç alışmadım. yıllarca yemesem aklıma gelmez. 3-4 sene kadar önce kolanın içim tadı dışında faydasız, hatta zararlı olduğuna kanaat getirdim, o zamandan beri hiç almıyorum. ikram edildiğinde de çok nadiren içerim.

Artema,ECA güzel evet, Koçtaş'ta bir de Gröhe diye bir marka var galiba, o da çok iyi ama pahalı tabii ki. Bunlar kaliteli ürünler, sararmaz, kolay kolay bozulmaz. Başka markalar da iyi ama kullanıma bağlı olarak çok daha hızlı bir şekilde kireçlenir, su gelen delikler tıkanır, yamulur.

Yalnız, bir haftada spiral borusu nasıl patlamış öyle? N'apıyorsunuz duşta?

Bir kac aydır sunu kullaniyoruz. Gayet guzel ve saglam.
(git:www.koctas.com.tr )

@Tutkun ahahasa herhangi bir fantezi yapmadım valla :) o kadar kalitesiz çıktı ki iki güne patladı. 30 liraya almıştım. Gidip düzgün bir şey alıcam şimdi.

gümrüğe takılırsa onlar seni bulur. ptt.gov.tr ye baksana

@cekilmisgayfe baktım tabii ya :/ ekteki gibi bi sonuç çıkıyor editledim, bak.
sanırım verdikleri referans numarası ile ptt'ninki uyumsuz diye.

birkaç gün daha bekle bakalım. noel tatiliydi yılbaşıydı derken sarkmış olabilir.

şu siteden bak:

17track.net

@mr.goodcat maalesef :( burada çıkan sonuçlara dpd'nin kendi sitesinden de ulaşıyorum zaten. oradan çıkışını belirtiyorlar, bana sonrası lazım.

2016-12-28 11:06 International Gateway, Your parcel has left the United Kingdom and is on its way to Turkey

bekle bro yilbasi daha yeni gecti normal gecikmeler

Türkiye içinde, hatta İstanbul içinde Cuma günü gönderilen kargolar bile henüz ulaşmadı, belki de elektrik kesintileriyle gecikmeler var bilemiyorum.

Gümrüğe takılırsa paketiniz var diye bir kağıt getiriyorlar.

dhl ve fedex'i aradım isme göre sorgulatmak için bilgi vermediler.
ptt ve ups'de de yok adıma bir kargo.

hala bekliyorum. :/

kutup başlarının boyutları farklı diye biliyorum ben murphy li yani yanlış takama diye.

dogru akım oldugu icin ters baglarsan sistem calismaz
+ - onemli
zaten takama diye tek yone oturacak sekilde yapmislardır

@king ; ben de diyorum ki, mesela benim arabada aküyü yerleştirdiğimde ön yüzü bana bakacak şekilde oluyor. Ters kutup alıp da akünün yüzünü bana değil de arabaya doğru çevirsem yani + / - kutupları kablolara göre ayarlasam çalışmaz mı? Aşağıdaki linkte en üstte ilk iki aküye bakın mesela, boyutları her şeyi aynı sadece kutuplar değişik.

www.akudunyasi.com&stockOnly=&type=catalog&searchalpha=&searchprice=&tp=2

kablolar kısa kalabilir.

pazar dene

yarın çok kasar
bence de pazar git

Bugün camiler saat 14:30'dan sonra boş olur bence, bir etkinlik vs. yoksa ikindiden sonra 16:00 gibi de boş olur.

istanbul için ezan saatlerinden yarım saat önce ve sonra dolu olur.

Aracı kurumlar harici tavsiye vermek zaten kanunen yasak diye biliyorum. Kişilerin beğendiği şirketler genelde A-B olur, hatta onların arasında bile güven vermeyen şirketler olabilir, yarın şirket iflas ederse paranı geri alamazsın, bu yüzden kimse C-D'ye pek yanaşmaz, beğense de söylemez.

Hediyeyi hangi siteden aldıysan o sitenin müşteri hizmetleri ile görüş

aynısı başıma geldi. tarihler bile aynı. kargoyu iki adım yerden 1 haftadır teslim edemediler, ben de siparişi iptal etmek zorunda kaldım. şubeye gidip almaktan başka seçenek gözükmüyor ki ben de işten güçten dolayı gidip alamadım. adamlar aleni biçimde insanlarla dalga geçiyorlar. Olmaz tabi ama umarım en yakın zamanda batarlar.

benim de üç tane kargomun üzerine yattılar. 444 99 99 bu numaradan müşteri hizmetlerine bağlandım. buradan ilgilendiler. siz de aynı şeyi deneyebilirsiniz.

Bu esnada saticiya da mesaj attim. Adamin da bir sucu yok ki ertesi gun kargoya vermis. Birsey diyemiyorum. 444 lu numarayi arayacagim. Tesekkurler.

adamın bir suçu yok demeyin
arayın "yurtiçiyle gönderdiğiniz bilsem zaten almazdım, teslimat yaptıkları görülmüş mü, dalga mı geçiyorsunuz?" deyin
işe yarıyor.

Çağrı merkezinin şubelerle iletişimi yokmuş, bizzat çağrı merkezi söyledi bunu bana. Allaha emanet o kargo artık.

ben şeye şaşırıyorum ya. e-ticaret firmalarının yurtiçi kargo takıntısına.

aras kargo, sürat kargo vb. kargo firmaları yurtiçinden ciddi manada çok daha ucuz fiyat teklifi veriyorlar. hatta ups kargo ile yurtiçi kargo arasında bile 15-20 kuruş oluyor genelde en fazla. ama inatla yurtiçi kargoyu terich ediyorlar.

cidden çok acayip ya.

biz e-ticaret işindeyken, şikayet gelen hiçbir kargo firmasıyla çalışmamaya karar verdik. en son ups'e yöneldik. adamlar aras kargodan bile daha ucuz teklif vermişti. 0 şikayet.

e-ticaret sitelerinin ciddi bir problemi bu. kargo konusunda "bana ne abi" kafası.

Hocam şubeye gidip beyinlerini s.keceksiniz, başka yolu yok.

İki hafta kadar önce başıma geldi benzeri bir durum yurtiçi'yle. Kargoyu getirdik diyolar getirmiyolar, şubeye gidiyorum dağıtımda biz getiricez size diyolar ama gelen giden yok. Günler geçti. Sonunda şubeye gidip 1 saat uğraştım, kargoyu aldım. Olay da şu; bana gelen paket bilmemnerenin merdiveninin altına düşmüş bulamıyolar, bunu da bana söylemek yerine günler boyu dağıtımda ayağı çekiyolar.

Nefret ediyorum yurtiçi kargo'dan, nefret. Tüylerim diken diken oluyor adını dahi duyunca.

Satın aldığınız siteyi darlayın. Satıcının ağzına tükürün, benim elime geçmedikten sonra a.k. senin verdiğin kargonun falan dersiniz. En azından belki iade ederler de paranızı geri alırsınız.

Saticiyi darlamama gerek kalmadi adam benden cok ugrasti zaten. Dun saat 4 bucukta dagitima cikmislar, annem de malesef bi o gun evde degildi... ve evde yoktunuz notunu asmislar kapiya gitmisler. 7 gun evde oturup gelmeni mi bekleyecektik...
Bugun sansima is yeri bi guzellik yapti 3te cikacagiz da o kagitla gidip alacagim.
Bir daha da ozel bir gun icin asla internetten alisveris yapmam. Ben dersimi aldim.

özel bir gün ise ups kargo gayet kullanışlı.

Kargo şubesi ile paket teslim edilecek yer uzaksa, dağıtıma falan çıkarmıyorlar, direk geri iade oluyor bence. n11'den aldığım benim paketim de iki defa teslim edilemediği için geri döndü. Dediğin gibi insan evladıyla konuşacak bir numara olmuyor, telesekretere bağlıyor. İşin garip tarafı Yurtiçi kargonun elemanı beni cepten aradı, ben merkeze geldim ama çok dağıtımım var, bulunduğunuz bölgeye çıkamayacağım (merkeze 1km uzaklıkta bir yer) burada teslime edebileceğim bir yer varmı diye sordu. Ben de merkezde tanıdığım yok, adrese teslim etmen lazım dedim, acelesi yok yarın da teslim edebilirsin dedim. Sonrasında kargom satıcıya geri gitmiş, arayan kişinin cebini geri arıyorum, açmıyor. Yurtiçi kargoda o sisteme girilen bilgilere aldanmayın, prosedür gereği birşeyler sallıyorlar.

donanimhaber foruma bunu yazdım, n11 ile ilgili bir şikayetim olmamasına rağmen forumu takip eden n11 bana anında mesaj attı ve telefon numaramu isteyip irtibat kurdu, ilgilendi, konuyla ilgili oalrak beni tam 7 kez arayıp bilgilendirdiler. onlara benim satıcıyla ilgili bir problemim yok, adam ikinci kere ürünümü gönderdi yaptırımınız varsa Yurtiçi Kargo'ya söyleyin dedim, onlar da kargo ile ilgileri olmadığını istersem satıcıyla bu konuyu görüşüp başka kargo şirketiyle göndermesini sağlayabilirsiniz dedi. Sonuç olarak amazon.de 'den satın aldığım ürün İstanbul'a 6 günde ulaşırken, yurtiçi kargo sayesinde İstanbul'dan alınan ürün Sakarya'ya teslim edilemiyor.

İstanbul'da merkezi bir bölgedeyim aynı gün farklı kargo ile iki ürün alıyorum, satıcılar aynı gün kargoya veriyorlar ama Yurtiçi diğer kargodan bir gün sonra teslimat yapıyor. Hem yavaşlar, yavaş olmadıkları yerde de kargoyu keyfi olarak teslim etmiyorlar.

en büyük suç satıcının çünkü yurtiçi kargoyla çalışıyor. inatla satıcıyı savunmuşsun ama baş suçlu satıcı. neyse sorunun hallolmuş (gibi) gözüküyor hadi bakalım.

Numaran aynen devam

SiMKart en son ucretsizdi degistimi emin değilim

turkcell paketinin gerçek fiyatını öğrenmek gerekiyor. 6 * (kampanya indirimleri)ni alacaklar.

1. numara değişmez.
2. vodafone bayisine gidip kimliğini vereceksin fotokopisini alacaklar. birde numarayı soracak tabi. yeni sim kartı verecek. 4-6 gün arası açılıyor yeni hat.
3. bedava.
4. ben geçme derim. ama yine de dene. minimum 1 ay sonra geri dönebiliyorsun. turkcell'den 2 operatöre de geçiş yaptım. turkcell'in yanından geçemezler. ön ödemeli güzel bir paket bulup kullan derim.

Turkcell'de taahhütünüz varsa kalan bakiyeyi aynen alırlar. (Eğer adres değişikliği yaptıysanız ve yeni evinizde/ofisinizde Turkcell çekmiyorsa o zaman haklı sebepten ötürü taahütü yansıtmayabilirler, konuşup bilgi edinmeniz lazım)
1- Numaranız değişmez
2- Hat kimin üzerineyse vodafon bayiine gidip numaramı taşıyacağım diyecek ve gerekli evraklar doldurulup simkart alınacak, birkaç gün içinde Vodafone'a geçilecek.
3- BEdava
4- Çevrenizde vodafone çekiyor mu? Bu hattı kullanan kimse varsa onunla bir deneme yapın, bazı yerlerde, İstanbul'un göbeğinde bile bazı operatörlerin çekmediği bölgeler olabiliyor. Bence taahhütünüz bitene kadar bekleyin,çekip çekmeme durumunu araştırın sonra geçin.

52 koymustum, 20'ye tamamlamaya calisiyorum (su an 18'deyim). Bu sene sadece ocak, subat ve aralik aylari icinde basladigim kitaplari bitirebildim ama, o yuzden 2017 icin gene 52'yi hedefleyecegim(umutluyum).

2 ya da 3

Ben nedense 47 gibi bir hedef koymuştum kendime ama ne yazık ki çok çok altında kaldım bu sayının. En fazla 20 tane falan okumuşumdur sanırım.

ben her ay en az 5 kitap okudum, bazı aylar 6,7,8 kitap okudum... mesela temmuz ayında 13 kitap okumuştum... bu ay 5. kitabımı okuyorum henüz, hedefim yıl bitmeden 1 tane daha okuyabilmek... yani yaklaşık 70-80 arası kadar kitap okumuşum sanırım...

goodreads'e göre marttan bu yana 95 kitap okumuşum

Hedef 52ydi, 30 dene okumudum

Geçen sene 52ydi 47 okumuştum, bu sene biraz daha sıkıntılı oldu okuyamadım hiç 24'te kaldım.

Hedef 100'dü, 97 olmuş, yılbaşına kadar elimdeki üç kitabı da bitirebilirsem tutturacağım

Bravo, ben hedef koymadım, canım sıkılıyor kitapların 3 ay yüzüne bakmıyorum, 2016'da sadece 6 tane okumuşum.

80 deyim

30/30

Ben de 100 koymuştum 58 falan okudum :( Geçen sene 100 olmuştu ama bu sene iş güç engel oldu okumaya.

tabii girebilir, hatta annemin villayı satma nedeni diyebilirim

off keşke tutmasaydim evi.


nasıl önleyebiliriz bunu?

kedi?

bahsetmek istemiyorum ama gercekci olmak lazım. sadece girebilecek olan fare olsa..

Bizim 6. kattaki evimize bile giriyor. Bahçe katındaki evi tutmamak çözüm değil.

Mümkün olduğunca çatı ve bahçe katlarından uzak durmak lazım ama giriş ve çıkışlarınızda kapıyı kapalı tuttuğunuz müddetçe ve de haşeratların girebileceği her deliği tıkadığınız sürece birşey olmaz (pencerelere sineklik, tuvaletin direk dışarıya açılan küçük havalandırma penceresine çelik perde, hermetik kombinin duvarı delip çıkan borusunun ucuna metal delikli perde gibi..) Beşiktaş'ta bahçe katında oturan arkadaşımın evine akrep girmişliği var ama annemlerin köyde yaşadığı İzmit'teki bahçe katında hiçbir haşerata rastlamadım.

kedi.

dikilitas bahce katindan bildiriyorum. 3 sene oldu, girmedi.
ama kedilerimiz var etrafta. iki kere oldurup kapinin onune birakti olusunu.
iyi izolasyon, kapiyi acik birakmamak, kedi, evi temiz tutmak ve haserat kacirici elektronik aletler cozum olacaktir.

bir de haşere ve fare kovucu cihazlar var fişte takılı kalıyor onlara bir bakılabilir. onun dışında siteyse ilaçlanıyordur +1, sık açılan camlara sineklik+1 sürmeli açılan kapı varsa bahçeye vs tam boy sineklik +1. bence çok sorun olmaz.

Bence iyi komisyon 10binde 1,8'e tekabül ediyor. Ben şu anda aracı kuruma onbinde 3 ödüyorum

Onbinde degil o binde 1.85

doğru %0,185 olacak, yanlış yazmışım başlıkta.

%0,185 fazla mı diğer aracılara göre?

Benim aracı kuruma on binde beş ödüyorum ben, dörtte biri neredeyse.

Elin güçlüyse pazarlık yapıyorsun (hacme ve bakiyeye göre bakıyorlar) sıfıra doğru iniyor oran :))

Birçok aracı kurum görece küçük bakiyelere bile (5-10bin) on binde beş komisyon sunar ama senin pazarlık yapman lazım, istemeyene yok yani :)

aracı kurum listesi:
www.spk.gov.tr

Binde 1,85 ise fazla. Mesela Tacirler diye bir kurum var. Orada komisyon oranları onbinde 7,5 standart (hiç pazarlık yapmadan hesap açtırdığınızı düşünelim) Günlük hacmine göre bu oran düşebiliyor. Verdiğiniz komisyon örnek verdiğim kurumunkine göre 2,5kat

Zaten bankaların aracılık ettiği komisyon oranları fazla oluyor. Çok işlem hacminiz varsa kurum değiştirin, bir sürü köklü aracı kurum var.

Aynı sorun bende de var. Lokasyon Bakırköy. Belediyeyi aradım fakat hiçbir çözüm üretemediler. Bazen 1 saat boyunca park yeri aradığım oluyor. En son bir kere daha belediyeyi aradım ve sokaktaki demir korkulukları kestirip onları kilitli yapacağımı, bu işin cezasının ne kadar olduğunu sordum. Cezası 100 tl imiş. Capacity'nin aylık park yeri ücreti 250 tl :) şimdi o korkulukları kesip kilitli yapacak bi usta arıyorum. :)

Dostum çok zor lokasyona göre, o yüzden zaten insanlar bi dünya para verip sitelere taşınıyorlar. Berbat bir durum, allah kolaylık versin. Park sorunu yüzünden adam öldürüldü bizim orada (Küçükköy, GOP)

İzmir'de ticari araçlar dışında özel park yeri tahsis etmek yasak. Yani evimin önünü çevirip, belediyeye para ödeyeyim diyemiyorsunuz ne yazık ki.

Orada da durum buna benzerdir muhtemelen. O nedenle özel otoparklara aylık abone olmaktan başka çare yok.

Ben de niye böyle özel park alanı görmüyorum diyordum (engelliler için gördüklerim hariç) demek ki millet uyduruyormuş.

@roket; ben eskiden orada yaşıyordum,kimi vurdular, tanıdık mı yoksa?

@kaderimse; Ben ayda 250TL benzin yakmıyorum, o neymiş öyle?

Üniversitedeyken, 0403te orda uyuyarak seyahat etmiştim. Karanlık, nispeten sessiz ve rahattı. Koyun koyuna iki kişi bile uyunur.

yedek şoförler için değil mi orası? hiç girmedim.

Otobüste yer kalmadığı için muavinden rica edip bu bölümde seyahat etmiştim. Yayıla yayıla yolculuk yapmıştım, içerisi bayağı genişti, 3-4 kişiyi rahat alır.

Ben de sınav bitiş döneminde bilet kalmaması sebebiyle yalvar yakar bilet sattırıp, malum bölmede seyahat ettim. 3 kişi girdik oraya. 1.90 boyla gayet uzanıp yatabilirdim. tabi yine de konforlu olduğunu söylemek doğru olmazdı. güvenlik endişesi oluştu bende.

eksisozluk.com

benim duyduğum "gomtanım biz 1 yıl yapıyoz bavulla geliyoz onlar üç beş ay yapıyor poşetle geliyor"

şeklindeydi.

Ne kadar doğru bilemem ama bize komutan askerde anlatmıştı, götünden de uydurmuş olabilir. İki hikaye var demişti.

1. Mıntıka temizliği yapılırken kısa dönem askerin biri elleri kirlenmesin diye eline poşet geçirip temizlik yapmış ve bu isim oradan gelmiş.

2. Çamurlu bir alanda botlarım kirlenmesin diye yine kısa dönem askerin biri ayaklarına galoş niyetine poşet geçirmiş.

Ama bence @acemi +1 Bizim oralarda naylon hoca diye bir adam var, medrese okul görmemiş ama imamlık yapar, millet naylonu sahte, uydurma şeklinde kullanıyor, bence poşetin manası yalancıktan asker demek.

Ofiste tost+domates+zeytin+ceviz.
Bazen de müsli.

ofiste bir adet poğaça :/

Yulaf ezmesi+kuru meyve+sut ile yapardim.

Simdi evden cikmadan tahilli ekmege peynir domates koyuyorum.

Yarım saat erken kalkıp her sabah 4 yumurta(bazen az kiymali) buyuk miktar peynir, süt, greyfurt suyu içip iki adet ceviz yiyorum. Sonra kurum'a geçiyorum. Kahvalti önemlidir.

aşağıdakileri değiştirip değiştirip yiyorum
tost
panini
yumurta
kahvaltılık

Hafta içi evden çıkmadan müsli + yoğurt, keyifliysem ve vaktim varsa 2 yumurta kırarım yanında da ekmek + yoğurt yerim. Bazen de duble türk kahvesi + beyaz peynirli tost.

4-5 yumurta + 1 adet muz + çay bardağı süt = Blender ile karıştırıp içiyorum.

erken kalkip omelette yapiyoruz. yanina domates ve zeytin yeniyor. biraz da ekmek.

hazır kahvaltıya sahip olduğum halde biraz daha fazla uyumayı tercih ediyorum

evde 2 yumurta haşlayıp, beyaz peynir ve salatalık ile ofise getiriyorum.

sadece bitki çayı

ofiste simit/poğaça/sandviç

bazen öncesinde bi elma ya da muz.

kahve çikolata

akşamdan yulaf pişiriyorum sütle.
sabah da içine yarım muz ya da minik elma rendesi ve tarçın ekleyip yiyorum.
bunları minik bir kavanoz içinde yaptığım için geç kalmışsam yanıma alma imkanım da oluyor.

opsiyonlu;

1 ops. 1 dilim ekmek, yeterince peynir 3-4 zeytin + kahve
2 ops. tost: kepek ekmeğine beyza peynir
3 ops. üç yemek kaşığı buğday ezmesine yeterince süt + tatlandırıcı olarak bir çay kaşığı bal. 5 dk bekletip buğday yumuşadıktan sonra yiyorum
4. ops. omlet (2 yumurtalı)

evden kahvaltısız asla çıkmam. şunlardan birini hazırlama sürem 5 dk.

8-8.30 gibi kalktığımda 12.30'a kadar bir şey yemiyorum, sadece çay-kahve. Öğlen, ya kapsamlı bir kahvaltı ya da doğrudan öğle yemeği.

yapmıyorum. öğleye kadar acıkmamış oluyorum. ilk öğünüm öğle yemeği oluyor.

Is yerinde topluca yapiyoruz, hem de tahin pekmezden yumurtaya kadar her sey oluyor. Yemekci ablamiz tam bir anne her seyden hazirlayip yediriyor bize <3

ofiste üçgen peynir simit

Ofiste yumarta, peynir, bal

evimde peynir, bal, süt kaymağı, bazen yumurta, bazen menemen, bazen tost... mükellef yapmaya özen gösteriyorum ama geç yapıyorum. erken bi saatte içim almıyor.

2 yumurta muhakkak yerim. yanında bazen hiçbir şey bazen zeytin, peynir, domates, jambon vs. gerçi 3- 4 gündür bildiğin ekmekli çikolatali kahvaltı yapıyorum :/

yumurta, domates, yeşil zeytin, peynir ve bugday ekmeğini ofise götürüp yiyorum.
İkinici opsiyon olarak da yulaf ezmesi+ süt+ birkaç fındık,ceviz

2 zeytinli poğaça ya da sandviç ve çay.

Çok fazla pil yiyor oyunlar artık, insanlar batarya derdi yaşamak istemiyor.

ben çok görüyorum ya. okey ve şu balon patlatmalı oyun hala çok oynanıyor metroda. ben kişisel olarak çok sıkıldım ama, hiç oyun yok telefonumda son 1 senedir.

oyunlara çok fazla reklam alıp, paralı yapmaya başladılar. o yüzden oynamıyorum ben.

telefonu ilk aldığım sene piyasada ne kadar oyun varsa denedim, gb bazında yer tutan oyunlara kadar. Saracak olan oyunları bitirdikten sonra sıkıldım sildim, çok yer kaplayanları kapasite yüzünden silmek zorunda kaldım, bazı oyunlarla her gün ilgilenmen gerekiyor adam gibi oynamak için, o kadar ilgi gösteremedim sildim.

şimdi batak, tavla gibi basit oyunlar dışında bir şey yok telefonumda.

Ben temple run 2 oynuyorum. 2 tane görev var tamamlanacak, bunları tamamlayınca uzunca bir süre oyun oynamam herhalde, ha şunu yapayım ha bunu yapayım derken iyice esir ediyor kendini.

Ben tramvayda oyun oynayanlar görüyorum ama genelde millet facebooka, instagrama falan bakıyor.

hafıza yetmiyor

Benim diner dash diye bir bağımlılığım var. İnsan içinde oynamamaya çalışıyorum :D

Ondan önce de kitchen scramble vardı. Bir bölümde aşırı uzun takılınca sıkıldım.

sağol ama bu değil

Merhaba,

Şu linke sor bence. Benim de ismini hatırlamadığım iki film vardı, o sitede sorunca buldular hemen.
www.filimadami.com

yarın arkadaşına ulaşacağı kesinse o parayı vereceksin. kesin değilse gerek yok bence, sana uygun bir zamanda kendin götürsen daha şık olur.

ptt kargo? ya da sürat kargo en ucuzu bu ikisiydi sanırım.

Kargo fiyatları çok pahalı. Geçen gün Tekirdağ'a kargo gönderdim, içinde 10 tane kağıt vardı, dosya olarak gönderdim yani, 14TL para tuttu. Bulunduğum yerden 150km bile değildir. SAnırım en ucuzu PTT olur da o kaç günde gider orasını bilmem.

Bence gecikmeli de olsa gönder.

bence farklı şehirlerde iseniz anlayışla karşılayacaktır 1 - 2 gün sonra gelmesini.

ancak şu var ki eğer öğleden önce verseydiniz o kargo yarın elinde olurdu. çok geç kalmışsınız. diğer taraftan da farklı şehirlerde olduğunuz için de eminim arkadaşınız anlayışla karşılar hediyesi 1 - 2 gün sonra gelse de.

@hosein Hadi ya öğleden önce de öğleden sonra da versem o kargo dağıtıma yine akşam çıkıyor diye düşünmüştüm, keşke öyle yapsaymışım :/

hediyeni almışsın kargo 1 gün geç gitsin ne olacak ki arkadaşın hediyesi geç geldi diye afra tafra yapıcaksa o hediyeyi zaten başkasına gönder. olur öyle şeyler takma kafana yani

İş yerine en yakın diye istemeye istemeye Yurtiçi Kargo'ya gittim, o kadar ilgilendiler, o kadar kibar davrandılar ki şok oldum :O

%40 indirimli olarak 8 tl'ye gönderdim, ABV ARAS!

Bence sen yine de dava aç, iyi bir avukatla muhakkak bir delil, ispat, itiraf yakalarsınız. Sonuçta olay kanıtlandığında sonuna kadar haklı olacaksınız.

hocam birincisi savcılığa suç duyurusu ve etrafta ki mobese kameralarının incelenmesi için de dilekçe vermen lazım

bişey çıkar yada çıkmaz bilmiyorum ama bunları yapmak şart.

polisler bişey çıkmaz deyip sallıyorda , savcılık kanadıyla intikal etti mi olay, seve seve araştırcaklar

üstüne zarar vermek falan bildiğin çıkıp tepinmiş, öyle insanca kenara çekmek değil o sileceklerine kadar kırmış

Bence de sonuna kadar uğraş. Apartmandaki herkesin ifadesine başvurulsun. İllaki komşular korkup yapanı söyleyeceklerdir. Çocuklar bile tanırlar kimin yaptığını.

Ben de çok sinirlendim. Polis çağırıp çektirebilir aracını..zarar vermeye hakkı yok.

Ben olsam suc duyurusunda bulunurum. Karsi taraf haksiz. Garaj girisini ister farketmis ister farketmemis olun.

Arkadaşlar hepinize çok teşekkürler yorumlarınız için.
Aslında çocuklar yapanın kim olduğunu söylediler bize; ama polis elinde kanıt olmadığı için o adamı hedef gösterirsen adam ben yapmadım diyip işin içinden çıkar ve hatta daha sonra sana tazminat davası bile açabilir dedi ifademe şüphelendiğim kişileri bile yazamadım. Apartmandaki insanlar camdan bakıp beni kınadılar, hatta bağıran bile oldu. O kadar sinirli ve üzgünken hiç birine cevap vermek istemedim.
Etraftaki apartmanların dükkanların kamerasına baktık ama hiç biri o noktayı görmüyor; elimiz kolumuz bağlandı o yüzden, insanlar da tepkili olduğu için tanık asla bulunamaz.
Savcılığa suç duyurunda bulunsam dahi çok çok büyük ihtimal kovuşturmaya yer olmadığından sonucunu alıp uğraştığınızla kalırsınız diyorlar.
Okuyan bir avukat varsa belki süreç hakkında bilgi verebilir, çok müteşekkir olurum.

bedeli neyse öderdim" demişsin ama bedeli nedir bu işin? nasıl ödeyecektin bu bedeli? en fazla farketmedim kusura bakmayın falan derdin yani onun da kimseye bir faydası yok. sorun bu. sen aracını oraya koyarak bir hata yapmışsın ama bunun yüzünden karşıdaki kişinin sadece kaybettiği zamanı bile telafi etme şansın yok. o da kendince adaleti böyle bir hayvanlık ile sağlamaya çalışmış. öyle olduğunu sanmıyorum ama karşı taraf hastaneye falan yetişme gibi acil bir durumda olsa o yoğun stres anında az bile yapmış diyebilirdim bu arada. aracın görünür bir yerine telefon numaranı bırakırsan bu tarz durumlarda arayıp çağırmalarını sağlayabilirsin.

elbette hakkını ara ama bir sonuç da bekleme. kimse kilimcinin kör oğlu için aynı apartmanda/sokakta yaşadığı kişinin aleyhinde kendini de çocuğunu da tanık olarak yazdırmaz. ara sokakta olduğundan mobese de zor, etraftaki dükkanların kameralarını kovalaman lazım.

Yazık olmuş... Yapacağınız tek şey nereye olursa olsun park ettikten sonra telefon numarası yazmak. Ben evimin önüne çektiğim zaman bile numaramı bırakıyorum. Belki arabanız yanacak biri arayacak sizi ya da dün yaptığım mallık gibi camı açık bırakıp evime gidecem...

Mahkeme vs. sonuç çıkacağını sanmıyorum. Çünkü orada size karşı bir tepki oluşmuş ve şahit olacaklarını sanmam.

Tekrar geçmiş olsun.

bedeli neyse öderim demissiniz de bedeli bu işte. yoksa kac saat nasıl ugrastılar ya da ne oldu da o kadar acıl cıkmaları gerektı vs bunların para olarak bedel karsılıgı yok.

işlek bir caddede oturuyorum, sizin gibi insanlar yüzünden arabanın içinde oturup baya bildiğin ağladığımı, arkadan basılan kornalar yüzünden araç sahibi geri gelir mi diye sıkıntı ile tur atarken arabayı carpıp zarar verdigimi, bır keresınde de sahıbını bekleyıp bekleyıp gelmeyınce kendım cıkmaya calısırken adamın arabasına caprmayayım dıye demır kapıya carptıgımı bilirim.

her seferınde biri ilk defa bıraktım asla normalde bırakmam vs diyor. ama her hafta baska bırının ılk defa bırakmasının ceremesını ceken bız oluyoruz.

arabanı park etmıs gıtmıssın, 'fark etmedım' deme luksun yok.park ettıkten sonra cıkıp onune arkasına bakacaksın. ustelık oglen gelmıssın, adam ıse gıdecek belkı hastası var derdı var, çekici 4 kere arıyorsun gelmiyor şerefsizler ne yapsın adamlar kendıleri halletmeye calısmıslar.

yaptıkları hos degıl evet ama bılmeden ve ıstemeden de olsa sız sebebıyet vermıssınız. bu dertten cok sıkıntı cektıgım ıcın bu durumda empatı yaptıgım taraf karsı taraf oluyor kusura bakmayın. şikayet etseniz de bisey cıkacagını sanmam, bır daha dıkkat ederek park edersınız

@nrmnm ben aracımın görünür yerine normalde numaramı bırakıyorum; yalnız bilmediğim bi muhit ve orayı hiç görmediğim normal bir yere park ettiğimi düşündüğüm için yani anormal bi durum olmaz diye bırakmadım. Adamın hastaneye yetişmek gibi bi derdi olmadığını öğrendim bu arada; ne olursa olsun ben o apartmanın önünde 8 saat durdum polis geldi lastik inik onunla uğraştım vs o zaman yaptığının arkasında dursun. Ben bedelini öderim derken beşer şaşar özrümü dilerim para cezası neyse uzlaşılmayacak bi insan değilim ama o da yaptığının arkasında dursun ve bunun bedelini ödesin istiyorum. Bu durumda ben de yoğun stres altında dün onun aracına zarar vereyim ve böyle bir kısırdöngüye girsin böyle mi olmalı?

@hopp
haklısınız, kendi evimin etrafında ben de çok karşılaşıyorum böyle olaylarla. Ben bir kere böyle bir hata yaptım diye sürekli bunu yapan kişi olarak algılanmak istemem ben de işlek bir caddedeyim sizin yaşadıklarınızı yaşıyorum ama en fazla silecek kaldırırım not bırakırım ama bu yapılan fazla geldi ve bu yüzden de çok üzgünüm.

adamlar "yaptıklarının arkasında dursa" belki de bir de dayak yerdin. bir de öyle düşünmek lazım.

@krem peynir.
O şekilde bir yanılsama içinde değilim.
Üzgünüm sonuç alamasam da meşgul etmek durumundayım kimse kimsenin cezasını bu şekilde vandallıkla ödemesin istiyorum derdim bu. Tutanak olay için tutturdum kaskoya mı giderim bilmiyorum ama, zaten maddiyat değil problem.

yapılan fazla zaten üzülmeniz çok normal. her şerde bir hayır vardır, böyle şeyler için adam öldürüyorlar bizim ülkede belki daha büyük bir olayı önlediniz bundan sonra dikkatli olarak. olmuş bitmiş canınızı sıkmayın, bundan sonrası için dikkatli olun.

@paranoyak kedi.
Haklısınız orda durduğum süre boyunca endişeliydim.

Ben bir yere park ettiğimde çıkmamı engelleyecek şekilde ve park yerine park etmek değil de boşluğa araba bırakmak modunda olan ve numara bırakmayan birini gördüğümde arabasını vurup iterek çıkmak istiyorum ama benim arabam zarar görür diye yapmıyorum. Kaldı ki acele bir işim olmasına da gerek yok.

Tartışmasız olarak haksızsın fakat karşıdakiler kanunen suçlu. Tabii şikayet falan olayına girersen çıkmama ihtimali yüksek. Çünkü arabayı çekecek o 5-6 kişi zaten ı apartmandandır muhtemelen. Ortada kayıt yok, olaya karışmayıp da senin için komşusu aleyhinde ifade vermelerinin ihtimali de çok az. İşin kolay değil.

Şöyle yapabilirsin, park ettiğin ara sokağı gören kamera varsa -otoparkimı görmek zorunda değil- o kamera ile oradan çıkan arabalara bakarsın, o apartmanın arabaları ile karşılaştırırsın. Belki 1 belki 3-4 tane çıkar bilmem ama bir başlangıç en nihayetinde. Orada oynayan çocuklardan saati öğrenmişsindir zaten.

Bir de yanlış yere park etmenin bedelini nasıl ödeyecektin? "Siz sabah çıkacaktınız ama ben sizi öğlene kadar beklettim özür dilerim" ile mi yoksa çekici çağırıp arabanı çektirilince orada otoparktan çıkarma bedeli mi? Oradan çıkamayan adamın zaman kaybını telafi etmiyor bunlar. Acil durum ihtimali de cabası. Tabii karşı tarafın yaptığının hayvanlık moduna girmiş olması başka konu.

Tartışmasız sorgusuz sualsiz %100 haksız olduğun için, bir de üzerine dayak yememek adına bence daha uğraşma, bunu bir ders olarak kaydet kenara koy. Adamların yaptığı doğru değil ama senin yaptığın hiç doğru olmadığı için bence bulaşma tekrardan.

Keşke her hatalı park edene bu tarz cezalar verilse diye düşünüyorum şahsen. Her boşluğu kendi arabasını koyacak bir park yeri olarak değerlendiren bu tarz insanlar yüzünden istanbulda trafiğin hali alt üst olmuş durumda, itfaiye gelse ambulans gelse geçecek yer yok. Bunun hiç bir mazereti, açıklaması olamaz yani. İstanbul / Gaziosmanpaşa'da oturuyorum, bir sürü arabanın üzerinde sprey boya falan var, artık olağan bir durum bizim burada bu, kimse de bir şey diyemiyor.

yaptığın iş yanlışmış, ki suçunu zaten kabul ediyorsun.
buradaki yorumlara bakınca "ah ben de olsam ben de öyle yapardım, yok arabamla iterdim falan" saçmalıktan başka şey değil. acil durumlar (hastalık, yangın gibi) dışında böyle bir şey yapmak suçtur. ha çağırırsın çekici veya polis, medeni (!) insanların yapacağı da budur. ne zaman adam oluruz? vandallığı savunmadığımız zaman.

cezayı haklı bulan mallar adalete uygun olmayan bir şey yapmamaya özen göstersin. herkes kendi adaletini uygulayacaksa işimiz var ha. ben de gelip ağzınızı burnunuzu kırayım madem, benim adaletime göre siz şu an baya adaletsiz davranıyorsunuz. olur mu öyle?

buralarda da işte "parkımın önüne çekilse şöyle çizerim, böyle kırarım." diyenlere ders niteliğinde bir duyuru. işte şöyle çekip, böyle kırdığınız adam da bizim duyurudaşımız, bizden biri aslında. hala çizer misiniz, kırar mısınız? çekici çağırıp arabayı çektirse, araba sahibi gelince de çekicinin parasını alsa başka çözüme ihtiyaç var mı? pratik, zararsız, temiz bir işlem işte.

Arkadaşlar ben suçumu zaten kabul ediyorum bu alışkanlık haline getirdiğim bi şey değil, otopark demir kapıyla kapatılmış gerçekten fark edemedim gece yarısı. Hayatımda ilk defa yaşadığım bi şey, umarsızca insanların park yerine bırakıp aracımı gitmek gibi bir alışkanlığım yok öyle bir insan gibi algılanmak istemiyorum. Benim başıma da çok sık geliyor ve çok sinirleniyorum. Bunu hak ettiğimi düşünürsem karşı tarafa ben de böyle yaklaşmalıyım o halde.

@ebonni eth atc
Beni anladığınız için çok teşekkür ederim.

hak etmişsin
park yaptığın yerin önüne arkasına bakmak zorundasın kusura bakma ama hatalı olduğu kbul edip bir daha park ederken dikkat etmelisin. ülkede trafik polisleri düzgün çalışmadığı için insanlar kendi adaletlerini kendileri veriyor evet yanlış ama böyle.

yahu siz benden farklı şeyler mi görüyorsunuz yukarıdaki cevaplarda? kim yapılanı savunmuş ya da ben de aynısını yapardım demiş bir gösteriverin bana da.

nasıl ki duyuru sahibinin arabasına yapılan şey vandallıksa garaj kapısına parkedip insanları engellemek de aynı derecede vandallıktır. yukarıda arabaya yapılanı savunan kimse yok ama karşılıklı yapılan 2 hatadan birini görmezden gelen çok kişi var. normalde numara bırakıyor ya da ilk defa böyle bir hata yapıyor olması duyuru sahibinin hatasını hafifletmiyor. diğer adam da gelsin "ilk defa böyle bir hayvanlık yapıyorum yaptığım hatayı sonradan farkettim özür dilerim" desin madem, o zaman çözülecek mi sorun?

@noexpectationsnodisappointments, "normal bir yere park ettiğimi düşündüğüm için" dediğine göre numaranı anormal yerlere parkedince koyuyormuşsun. birincisi anormal yerlere parketme, ikincisi numaranı her parkettiğinde koy ki sadece hata yaptığında değil, yukarıda bir kaç kişi de örneklendirmiş, farklı durumlarda da ihtiyaç duyan kişiler direk sana ulaşabilsin. üzülmen normal, hatalı olman arabana yapılanı haklı çıkarmaz elbette. geçmiş olsun.

@nrmnm

Arabamı anormal yerlere park etmiyorum yahu, nasıl sonuçlar çıkarıyorsunuz anlayamadım. Yani şu duyurumdan karakter analizi yapıldı, insanlara olan saygısızlığım mı kalmadı her yere kendimde park etme hakkı gördüğüm söylendi. Öyle bi şey olsa kendimi savunmaya çalışırım yapmayın yahu hatalıyım diyorum,biliyorum farkındayım normalde çok dikkat ediyorum dalgınlık mı park yerinin tam belli olmaması mı bilmiyorum böyle bir HATA yaptım arkadaşlar.
Bedeli bu hak etmişsin diyenler umarım yaptıklar, kabullendikleri bir HATA karşılığında bu tür vandallıklarla ödemezler bedelini.

mustehak. ben ne zaman park yeri bulsam sokakta, ulan nasil bos yer bulurum diyip iyice saga sola bakiyorum garaj mi giris mi hasta cikisi mi vb. ellerine saglik diyip yutman lazim.

Garaj önüne park etmeniz, evet hatalı bir davranış ama zaten üzgün olduğunuz belli, acil bir durum olmamış ama siz hanzolara denk gelmişsiniz. Birinin aracını çizmek nedir ya? Hadi sileceğini kaldırdın, lastiklerinin de havalarını indirirsin bu güzel bir ceza olur ama zarar vermişler.

Besbelli ki orada bu adamın yandaşları var, ola ki biri çıkar kamera kaydı vs. vermeye kalkarsa ona da engel olurlar. Hukuken elinize birşey geçmeyecek, bir de sinir harbi yaşayacaksınız. Ben olsam o garaj sahibinin aracına zarar vermenin planlarını kurardım, olaylar soğuyup unutulunca intikam alırdım.

Daha önce bir kere böyle bir sorun yaşamıştım. Aracımın önüne park etmişlerdi ve hiç çıkacak bir yerim yoktu, bunu yapmalarındaki amaç da orası birinin park yeriymiş, özellikle aracımın önünü kesmişler, ben de buna aldırış etmiyor gibi gözüktüm,hiç sesimi çıkarmadım, o gün işe minibüsle gitmek zorunda kaldım, işyerine geç kaldım. Bana gelip söyleseydiler, dert etmezdim, haklısın bir daha park etmem derdim ama vatandaş kendince çözmüş olayı. Neyse olay unutulunca, bir ay kadar sonra tenhada bu aracın kapısını çizdim, içimin yağları eridi resmen. Adam kendince bana ceza kesiyorsa benim cezamı da kabul edecek.

Bir defa da dayım aracına alarm taktırmış, ama yanından geçsen öten bir alarm, bazen takılıp kalıyor, bizim arka sokakta boş bir arazi var, oraya çekmiş aracını, araç gece ötünce millet rahatsız olmuş dört tekerinin de havasını indirmişlerdi. Tabii ki sesimizi çıkarmadık, alarmı gidip söktürdük.

Adamın garajinin önüne park ettiğin için yaptı bunu deme. Yani adamın arabasının yerini biliyorsun. Erişimin var. Kusura bakma ama madem yasal yollardan bir şey çıkmayacak ben de işi kendim çözerim. Benim arabama ne olduysa onunkinede olur. Bir operasyon yaparım gece. O da ispatlasin bakim. O bedeli ödetirim ona her türlü. Fazlasını yaparım eksiği olmaz. Madem magandalikla işini görüyor herkes bende o şekilde çözerim. Kesinlikle gaz vermek falan filan diye düşünme. Benim arabama yapılsa ben bunu yaparım. Altında kalmam.

Olm manyak misiniz, her yanlis park edenin arabasi mi parcalanir, gta mi bu?

oo linç tayfa da gelmiş. "Birinin aracını çizmek nedir ya?" ile "tenhada bu aracın kapısını çizdim, içimin yağları eridi resmen" cümleleri aynı cevap içinde kullanılıyor, kafaya gel.

@noexpectationsnodisappointments, çıkarım falan yaptığım yok yahu. yukarıda bizzat sen söylemişsin normal bir yere koyduğumu düşündüğüm için numara bırakmadım diye. ne zaman bırakıyorsun o zaman numarayı?

@nrmnm
Sizin için demedim genel anlamda karakterimle ilgili bazı çıkarımlar yapıldı, ondan bahsettim.
Bilmediğim bir yerde sakınca olabileceğini düşündüğüm yerlerde bırakıyorum ama burdan da yine yanlış yerlere bıraktığım sonucunu çıkarmayın lütfen rica ediyorum; numaramı zaten bu olaydan sonra hep bırakıcam o ayrı bir konu. tavsiyeniz için teşekkür ediyorum.

İnsanlar bu tarz olaylardan çok muzdarip olduğu için şu an acayip yargılanıyorum ama yapıcak bi şey yok böyle bir duyuru açtım tanımadan etmeden linç kültürü.

@tutkun, @tayfun27 intikam olayını hiç düşünmedim inanın. Şimdi insanlar adam trafik polisiyle çözemediği için kendi çözüyor diyor ben hatalıyım çünkü kırsın parçalasın, ben de çözemediğim için buna başvuruyor olucam bu yıpratıcı bir kısırdöngü. teşekkür ederim düşüncelerinizi paylaştığınız için.

@baldur2 haklısınız tam anlamıyla gta.
Benim adamın ordan çıkma özgürlüğünü bilmeden kısıtlamamla bu HATAMLA (asla küçümsemiyorum) adamın benim arabamı parçalaması bir tutuluyor, aynı vandallıkmış.
Ben çıkamadım bu işin içinden, teşekkür ederim.

@nrmnm +1

Kendi başına gelene kadar herkes başkalarının, çalışmayan sistem yüzünden kendince adaleti sağlamalarını eleştirir. Bak arabasının çıkmasını engellemiş sadece. En ufak bir zarar yok. Sonra gidip çizmiş arabayı, hasar vermiş ve içinin yağları erimiş. Sorsan kendisine yapılınca hukuksuzluk. Arkadaş o zaman sen de çizmek gibi magandalık yapacağına arabayı çektirseydin? Onu beklerken işe geç kalacaktın ama değil mi? Yazık. Herkes geç kalsın sen kalma ama. Tamam soğuk yediğin intikam için sen de onun önünü kesseydin, çıkmasına engel olsaydın. Mis gibi kısas. Yok olmaz. İçinin yağları etmezdi.

Bir başkası da demiş arabayı çektirir sonra sahibi geldiğinde ona fatura ettiririm çekiciyi. Süper fikir. Çünkü hazırda bekliyordu herkes arabasını çektiren kişiye fatura ödemek için. Çünkü daha birkaç ay önce otoparktan çıkmayınca, arabasını çektirdiği tarafından kendisi ve eşi öldürülüp, çocukları ortada kalmadı bir ailenin. Ha şimdi de vurmaz mıydı? Vurabilirdi tabii.

Bir tane de "bak o da aramızdan biri" örneği var. Sanki biz bir aile ya da tarikatız. Bir de o zaman "benim adaletime uymuyorsunuz diye gelip sizi döveyim" diyor. Kabul eğer sana biri burası gibi hukukun yardımcı olmadığı geri kalmış ülkelerde sıkça olan şekilde, hukukun seni yüz üstü bırakacağı bir şey yaparsa, git döv. Örnek bol. Sokakta laf atmadan, yol kesmeye, küfür etmeye falan neye örnek vermek istersen. Çıkar birileri sana mal der ama burada mal dediklerin seni haklı bulur. Kaldı ki hayatında bir kere bile biri ile kavga ettiysen, sen de zaten kendi adaletini uygulamışsın demek. Tabii hiçbir zaman kavga etmediysen ama sorunları çözebildiysen gerçekten saygı duyarım ve şanslı olduğuna inanırım. Şurada en ufak bir hatada, hatta onu geç takılıp/kayıp düşerken ya da sendelerken iten ve/veya ana avrat dediğimiz şekilde küfür edenler varken kolay değil.

Fakat bu olayda etki tepki var. Durduk yerde gelip birini dövmek ya da dövmekle tehdit etmek tepki degil, hastalıklı ruh hali olur. E haliyle o durduk yerde saldırdığın kişi seni döver, dövdürür veya bir şekilde zarar verirse o zaman "iyi o zaman ben de gelip sizi döveyim..." diyenin söz hakkı olmaz.

Ayrıca hukuk ve adalet aynı şeyler değildir. Kendi hukukun sağlamak diye bir şey yoktur. Hukuki olarak çözüm sağlanması, her zaman adaletin yerini bulduğu anlamına gelmez. Kendi adaletini sağlamak vardır fakat kendi adaletini sağlamak ise hukuki değildir. Suçtur. Kavramları karıştırmayın.

Tekrarlamakta fayda var, anlamakta sorun yaşayanlar var çünkü. "helal olsun, bomba koysaymış keşke" diyen yok yapılan da vandallık ama trafik polisinin kanun değil prim ve kota için ceza kestiği, hukukun hiçbir üstünlüğünün kalmadığı ortamda bu tip şeyler oluyor, olacaktır.

@nawar
sizin mantığınıza göre bu bir tepki, o halde ben de bu tepkiyi fazla bulduğum için buna karşılık ben de bunu cezalandırayım.
Benim tek derdim bu döngünün yanlışlığı; hukuk adalet işlemiyor evet ama ben bunu alışkanlık haline mi getirdim adama ne yaptım da benim arabamı parçalıyor?
Bugüne kadar kimseyi dinlemeden etmeden kendi kendime ceza vermedim gelip hele şiddet içerikli asla, ki başıma gelen şeyler az buz değil. Kendi adaletini sağlamaya çalışırsın eyvallah ya beni bi dinle bana bi bak, noluyoruz?
Zaten yolda trafikte orda burda yaptığın en ufak bi hatada linç edilebilirsin, öldürülebilirsin bunu hepimiz biliyoruz ve ben de kendi kendine verilen bu cezaların boyutunu şiddetini ayarlayabilecekleri konusunda emin olamıyorum, kantarın topuzu kaçınca noluyor hepimiz şahit oluyoruz. O yüzden bu tarz olaylar oluyor olacaktır deyip geçemedim üzgünüm.

bende ankara'da oturuyorum; evin kendi otoparki var, bina sakinleri olarak kullaniyoruz. Ama inanin yabanci araclarin bizim cikamayacak sekilde araclarini koymalarindan, bizim otoparki kullanmalarindan bir hal olduk! ancak bina olarak boyle bir sey yapmiyoruz elbette, en fazla silecekleri kaldirip birakiyoruz; ancak inatla koymaya devam edenler oluyor; onlara da not yaziyoruz ama inanin 365 gunun en az 250 gunu bu durum yasaniyor; kapi no ya da telefon no yazani ariyoruz cagiriyoruz; ancak insan evinin onunde otopark oldugu halde surekli bunlarla ugrasmaktan kafayi yiyor inanin! 1 hamlede cikabilecekken 7-8 manevra yapmak, surekli telefon edip koyanlari cagirmak vb.

siz belki istemeyerek koydunuz oraya ama iste her gun bir sekilde oraya birileri o araci koyuyor ama cikamayan, ugrasan insan da kafayi yiyor

cok gecmis olsun...

@kamyonsans çok teşekkür ederim.
Haklısınız çok çok yorucu bunlarla uğraşmak.
Asla öyle bi şey yapmadım bile bile bırakıp gitmek vs burdaki park yeri demir kapı şeklindeydi ve çok karanlıktı gerçekten hiç fark edemedim etrafa bakarım genelde;ama o kadar çok bu şekilde davranan var ki bilmeden yapanla bilhassa bırakıp gideni ayırt etmek zor; ki bilmeden yapanın bile affı yok burdan da anladığım kadarıyla.

@noexpectationsnodisappointments senin durumun için düşüncemi belirttim. Bu son yazdığım senin için değildi zaten.

Bunun dışında hukuk konuşacaksak "ilk defa yaptım" demek af sebebi değildir. Hafifletici sebep olur. Tabii senin ilkin olması, @kamyonsans'ın dediği gibi oradakilerin sıkça yaşadığı ve belki de canına tak ettiği an olmuş olması ihtimalini barındıran gerçeği değiştirmiyor.

"Arabanı bir parçalamadıkları kalmış. Bu yaptığının cezası da bu" demedim ya da yapılanın çok doğru ve medeni bir hareket olduğunu söylemedim. Nedensellik açısından yaklaşıyorum sadece.

Yoksa bak bu yapılanı vandallık, hayvanlık olarak görüp senin başına gelmiş, sen de yerini kim olduğunu biliyorsun, arabasına zarar ver diyen var. Yine bunu yanlış görüp, bir gün arabasını çıkaramadı diye gidip o kişinin arabasını çizince içinin yağları eriyen de var. Yani kendi başlarına gelene kadar bütün o "hukuk var" olayı.

noexpectationsnodisappointments; oturdugum semtte park buyuk sorun; insanlar kaldirimlara bile cekinmeden araclarini koyuyorlar; her gun benzer olaylar yasaniyor; ben dediginiz gibi bir suru manyak insan dolu ulde, sirf basit bir park yuzunden birbirini olduren insanlar var! evimin onu oldugu icin sadece silecekleri kaldiriyorum ama inan ona bile kavga cikiyor bazen :) ama cevremde cok goruyorum, bastan sona araci cizenler, sileceklerini kiranlar vb. nereye gidiyoruz ulke olarak inanin bilmiyorum :)

@nawar
bakın ben hafifletici bi sebep aramıyorum zaten; yaa ben ilk defa yaptım ama niye arabama zarar verdiniz şimdi diye sormuyorum.
Benimle bi husumet yaşar, ben ısrar ederim arabayı oraya koyarım bilhassa üstüne giderim adam o zaman çığrından çıkar çizer parçalar; ki o da kesinlikle doğru bir tepki olmaz sadece nedensellik açısından belki ben de bu kadar büyük bi tepkiyi anlamaya çalışırım.
Neyse bu konu çok uzayıp gider ben meramımı anlatmaya çalıştım buradaki bütün yorumlara da saygım var bazıları üzdü sadece o kadar.
Teşekkür ederim.

bir cok kisi yazmis ancak ben de yazmak istedim. oncelikle cok gecmis olsun, yapilan cok yanlis.
ankara'nin en en islek caddelerinden birine cok yakin bir sokakta oturuyordum [belki de sizin gittiginiz cadde/sokak] ve sizin gibi 'gormeyen' 'iki dakkaya gelirim' diyen, gorup 'cok az engelliyorum, cikabilir/girebilir' diyen onlarca arac park ediyor surekli, surekli, surekli. bu bir degil iki degil, yillarca surekli oluyor. siz adet haline getirmemis olabilirsiniz, ama yaptiginiz yanlis. sorun bu zaten, ben bir kere yaptim! herkes bir kere yapiyor zaten, sistem onun icin b.ka donmus durumda. olan da herkesin bir keresine maruz kalan insanlara oluyor.
isten her dondugumde o kesmekes icinde otoparka girmek icin turlu taklalar attim, yeri geldi trafigi beklettim arkamda kendini cok iyi sofor sanan kornaya abanan mallar yuzunden gerildim. kimsenin arabasina zarar vermedim cunku bu yanlis, hukuka aykiri ama ettigim kufuleri saydirdigim laflari tahmin edemezsiniz. kaldi ki bunlar yuzunden yeri geldi benim arabam zarar gordu. insanlarin arabasina zarar vermek vandallik evet, ancak bir apartmanin otoparkinin onune park etmek de vandalligin daniskasi emin olun.
cekici cagirsaymis diyen zeki arkadaslar varmis, otoparklarinin onunu park edilebilir yapip hafta ici 6-7 gibi 7.caddeye ya da tunali hilmi'ye cekici cagirsinlar o zaman.
edit: bir de eklemek isterim bu surede allahtan ki hic hastam/hastaligim vs. olmadi.

Araca zarar vermek yerine polis ve çekici çağırıp çektireceklerdi. Yapılan eşkiyalıktır.
Park cezası ve çekici ücretini ödeyince bu size ders olacaktı. Olması gereken buydu. Hatalı da olsanız karşılaştığınız bu durum bence kabul edilemez.

sen adama kılsın bence yoksa batmaz:)

biliyorsanız kişiyi gidin uyarın, bir daha atma diyin.

bir daha olursa şirketin üst düzeylerine cc yaparak maillersiniz. uyarıma rağmen bu davranışınızın devamı hiç hoş değil gibilerinden.

çöp kutusu küçükse uyar da büyükse zaten çöpe atılacak orası, sorun yapma.

Masa altindaki ofis copunde kirtasiye copunden baska cop olmamasi lazim, kokar. Temizlikciye copu degistirmesini soyleyip, adama da masanizda yemek yenmesinden hosnut olmadiginizi soyleyin. Ben de hoslanmazdim. Ancak cok buyuk olay cikarmayin is yerindeki nevrotik kadin damgasi yersiniz sonra.

Masanizi da islak mendille bir silin catali filan degmistir.

Caps editi: oeeh bir de acik copmus, cemkirmek icin yeterli veri var biz arkandayiz :D

maili boşver bence gördüğünde şaka yollu lafını açarsın belki geçerli bi sebebi vardır. baktın pişkinliğie vurdu o zaman dibine kadar çemkirirsin :)

Masaya dökmüş mü, kirletmiş mi? Yok masa temizse çöpün bir sahipliği olmaz yahu benim çöpüm senin çöpün diye, çöp çöptür.
neferkitty' ye koku konusunda katılıyorum aldırırsınız çöpü biter.

yüz yüze iletişim kurmaktan bu kadar korkmayın. siz yokken masanıza birinin oturmuş olması rahatsız edici bir şey zaten, yoksa çöpünüzü kullanmış kullanmamış teferruat. gidin söyleyin, masama benden izin alınmadan oturulmasını hoş karşılamıyorum, lütfen bir daha yapmayın diyin.

Kendi masası yoksa bence normal değil.
Eğer çöpü kendim döküyorsam veya çöpe attıklarından dolayı burnuma kötü kokular geliyorsa kızarım, bir daha yeme çöpü de git temizle derim

samimiyete göre çemkirip çemkirmemeye karar ver.
ancak mutlaka uyar, samimiyseniz "lan dingil ne atıyon yemeğini çöp kutuma, leş gibi kokuyor" de kendisine.

yaptığı hareket oldukça ayıp bence.

Valla ben anlayamıyorum bu insanları, bizim ofiste de kırtasiye çöpüne atıyorlardı böyle yağlı yağlı yemekler, sulu sulu kahve artıkları bilmem ne. En sonunda ayrı bir çöp kutusu ayarlattım, kapağı böyle sıkıca kapanıyo büyükcene, üzerine de organik atık çöpü yazdım. Yavaş yavaş alıştılar. Medeni olsunlar biraz kardeşim. Ne bu ya öff. Gerçi ben patronun karısı olduğum için bir şey diyemediler eminim arkamdan saydırıyolardır eşim de dahil :)

Sen haklısın; yaptığı çok uygunsuz. Net bir dille uyar.

fotoğraf eklenmiş. böyle bir durumdaysa tabii ki çemkirin, öyle şey mi olur? ya da aynısını onun çöpüne yapın, gelip sorarsa "nasıl oluyormuş yapraaam?" dersiniz.

ben olsam "ooo neler yenmiş burda be. fakat çok iyi yenmiş. o değil de çok güzel yenmiş" filan gibi iğnelerim, az da çöpü karıştırır gibi yapıp "du bakiim, sarımsaklı yoğurt mu o. yalnız bu kalanlarla da iki kedi doyarmış" diye devam ederim. mahremiyet kalmamış çünkü

şey yapın hatta. çöpü öylecene kutusuyla alıp masasına koyun, üstüne de "mantını bende unutmuşsun cınım, afiyet olsun" yazın.

Söyle direkt.

Bende rahatsız olurdum başkasının yemeğinin kokusunu çekmek zorunda değilsiniz. Kendi odasında yesin

bende yıllardır özel şirketlerde çalışıyorum. düşüncem şu;

bok yesin amk oğlu. sakın mail atma. odanın 50 tane camı 250 tane kliması da olsa fark etmez. başka odada çalışacak, mutfağa 7 adım mesafede başkasının odasında yemek yiyecek. kesin arsız herifin biridir. lan ben gece gündüz iş güç bokuna 3 kuruş para için kahır çekecem, bir tane sikik bütün bu stresim yetmiyormuş gibi bana durup dururken internette ne yapmam gerektiğini sormak zorunda hissetirecek kadar ekstra stres yaşatacak... yarrrrak yesin. dikine git söyle. bir daha masamda yemek yiyip ortalığı ve çöplüğü öyle bırakırsan o çöp kutusunu gelir masana çevirir dökerim de. ısrar ederse yap bunu. varsın hiç konuşmasın seninle. tepki çek vs. önemli değil, umrunda olmamalı. herkesin insan olarak bi saygınlığı var. gidip onun odasında sigara içsen ne der sana? bir de böyle düşün...

kendine iyi bak, iş hayatında başarılar.

içimi benim için kolay. seviyorum.

severek içiyorum. içimi kolay.

Zor ben sevmedim

severdim ama düşük evre lösemilerde tedavi olarak kullanıldığını duyduğumdan beri çok içmiyorum.

kök tarçınlı deneyin.
sade içemiyorum ben

Çok çeşitli aromalılarını deneyip en son Chadonun bergamotlu yeşil çayında karar kıldım. Sadesini ben de içemiyorum...

Bence de acı,içerken içmeden önce yanımda ne bulursam içine atıyorum; limon, karanfil, bal vs.

kaynar suda cok bekletirsen acilasiyor. az bi rengini birakinca cikarman lazim sudan. 4-5 dakika fazla geliyor.

Evet, aci geliyor.

Aci gelmiyor. Cunku demlemesi ayri bir sey, kaynamayan suda 85-90derecede, 2 dkyi gecmeyecek sekilde demlemek/bekletmek lazim.

Aktaran alinan tozlu caylar aci geliyor ama iyi markalarinki berrak oluyor ve aci gelmiyor.

stevya (şeker otu) ile karıştırınca çok güzel oluyor

Çaykur organik zümrüt yeşil çay efsanedir. Denemenizi tavsiye ederim.

Bana çok lezzetli geliyor. Çok demlendiriyor olabilirsiniz belki, yaprakları daha az tutabilirsiniz ya da balla tatlandırabilirsiniz.

bal koyacağınıza kadar normal şeker koyun. hiçbir fark yok.

ben de sevmiyorum yeşil çay. ama arada içerim.

İlk başlarda çok kötü geliyordu sonra yaseminli yeşil çaya geçtim ve bağımlılık yaptı! Çok lezzetli geliyor artık sadesi bile. Lipton yaseminli yeşil çay favorim. Demleme isterseniz de Kusmi Tea'nin vanilyalı, zencefilli, naneli vs yeşil çay karışımları var baya iyi.

Yeşil çayı doğru malzemeyle usulüne uygun bir şekilde demlediğinizde acılaşması mümkün değil. Zira biz yeşil çayı demlerken siyah çay muamelesi yapıyoruz yeşil çaya. Yani uzun süre yüksek sıcaklıklarda demliyoruz, o zaman da Tanen (Tannik asit) maddesi açığa çıkıp çayı acılaştırıyor. Bu Tanen maddesi 80 derecede açığa çıkan bir madde. Çayı demlemek için daha düşük sıcaklıkta su kullandığınızda (60 derece) hem bu Tanen maddesi açığa çıkmıyor hem de çayı haşlamamış oluyorsunuz. Ayrıca, çaydaki aminoasitler ve çayın kendine özgü şekerin açığa çıkması için 60 derece oldukça makul bir sıcaklık. Onun dışında, başka bir grup da çaydaki kafein daha çok suya geçsin diye çayı daha uzun süre demliyorlar ama kafein zaten ilk 20/30 saniyede suya geçiyor. Bu anlamda 1 dakika demlemekle 5 dakika demlemenin kafein miktarı açısından bir farkı yok. O nedenle 1/2 dakika boyunca nispeten ılık suyla demlenmiş yeşil çayın acılaşması mümkün değil. Tabii doğru su doğru demlik doğru bardak seçimi falan da önemli bu konuda ama ana neden demleme süreleri ve sıcaklık.

yesil cay siyah cay gibi demlenmiyor. aci olmasinin sebebi uzun sure sicak suda bekletmenizden olabilir! arastirin.

Doğadan Gingkolu Yeşil çay favorim

uçak kargo. aynı gün veya ertesi gün gider.

tnt ile almanyanin ortalama bi sehrine ertesi gun sabah ulasmisligi var. ekstra bi secenekte secmemistim/

Dhl polonyaya 1 gun sonrasina kargoyu teslim etti.

Dhl

UPS ile akşam saat 16:00'da teslim ettiğim kargo, ertesi gün sabah 09:30'da londra'daki adrese teslim edildi. evrak göndermiştim, 52 usd ödedim. seçenekleri var, sana söylüyorlar zaten hangi seçeneğin ne kadar sürede teslim gerçekleştirdiğini.

UPS, DHL, TNT ile bir günde ulaşır ama sabah erken saatlerde teslimat olsun diyorsanız çok daha tuzluya mal olur.

daha bugun sorgulattım. istanbuldan budapeşte'ye gidecek, dhl yarın ulaşır dedi.

Geçen gün saydım.98den beri 13 kere taşınmışım. 14.ye hazırlanıyorum.
Daha iyi olacak düşüncesi motive ediyor beni.

7 kere taşındım. 2 si şehirler arası bir de anadolu yakası avrupa yakası arasıydı. Hakketten zor bir süreç

çocukluğumdan bu yana 20 defa.

ilk okulu 6 okulda okudum, orta okul 2, lise 3. üniversite sınavına girdim konservatuar denedim olmayınca, puanımda iyiydi sokarım okumuycam dedim.

valla motivasyon olmadı malesef.karakter olarak değişiklikten zerre haz etmeyen bir insandım hala öyleyim.

hesaba vursan 1000 tane sınıf arkadaşım vardır :)

Sadece iki kez. İlkinde kiraya çıktım yakın zamanda da kendi evime. Planlı hareket etmeye ve çıkacak masrafları iyi öngörmeye bak ve imkan dahilinde köşede bir miktar bırak, çünkü öngöremediğin masraflar özellikle taşınma sonrasında çıkıyor ve buna ben yerleşme diyorum. Nakliye, sıhhi tesisat, elektrik gibi eve dair uzman gerektiren işlerde işin ehlini uygun fiyatlarla yapanlara ulaşmaya çalış, bu durumda özellikle o çevrede güvendiğin bildiğin esnafların görüşleri önemlidir.

5 yıldır taşınmadım. Kira 600'dü. Şuan 800

1 kez istanbul ici, 2 kez ulkelerarasi tasindim.
1 kez de viyana ici tasindim.

7 yildir ayni evdeyim, memnun olmadigim durumlar oldugu halde sirf tasinmamak icin evden cikmadim. Her seyi kolilemek, ise yaramayanlari cope atmak vb inanilmaz zor geliyor.

Kactikca kaciyorum.

ailemle yaşadığım ilk 17 senede aynı ilçe içerisinde 5 kez taşındık. 6 ay kadar teyzemlerdeydim ben, onu da taşınma sayıyom, etti mi 6. istanbul'a 2012 sonbaharında geldim. o zamandan beri de 5 kez taşındım, şu an beşinci yerdeyim. bu seneyi (daha doğrusu eğitim-öğretim yılını, 2017 yazına kadar) burada tamamlarım ama bir sene daha yurt istemiyorum, ha arkadaşım falan da olmadığı için ev işini nasıl yaparım bilmem ama 7 de sen ona, vakti gelince düşünürüz bi şeyler.

benim için motivasyon işi pek sorun değil valla bavulumu alıp gidiyorum her yere, yeni insanlarla tanışma yeni ortama ayak uydurma falan sorun oluyo ama zaten ruh hastası olduğum için ayrıca sorun yaşamıyorum, her gün ne kadar bitkin ve bıkkınsam o.

17 yılda bir kez son 3 yılda 3 kez.

5 kere, ikisi şehirler arası. Daha iyi olma düşüncesi +1

kendi evimi 2 kere taşıdım hatta şu anda o taşınma aşamasındayım. daha doğrusu resmi olarak taşındım ama eşyalarımız hala gelmediği için oturamıyoruz evde. kesinlikle çok zor, hele de sıfırdan eşya alınıyorsa daha zor. bu aralar patlamaya hazır bomba gibi dolanıyorum bu sebepten. ben kolileri yavaş yavaş yapmıştım. bol koli alın mutlaka.

bunun dışında 1 kere ülke, 3 şehir, 5 ev değiştirdik sanırım ailemle.

Bu konuda efsane hikayelerim var. Bir ara özelden yazarım. 3 şehir değiştirdim.

2 kere tasindim simdiye kadar cok tecrubeli sayilmam ama baska bir sey demeye geldim ben. Geçen ay evi boyattik (biz ve esyalar icindeyken) canımız çıktı. Eğer tasindiginiz ev bir iki sene icinde boya isteyecek gibiyse simdi esyasizken yaptiriverin, esyali cok zoor..

6 kere taşındım. motive edemedim pek başlarda genelde üzüldüm daha sonra kendi haline bıraktım geçti gitti.

manen; taşınma sürecine alışıp düzene kavuşmak için , saçma sapan karaktersiz insanları hayatına sokma.

madden;ota boka para harcama başlarda paranı tut sonradan maddi gücün olsun ve böyle devam etsin.

0

Hayatım boyunca toplam 9 defa taşındım. Motive falan etmedik, kutuları aldık eşyaları doldurduk, nakliyeyi bekledik. Hatta bir keresinde 100 metre ileriye taşınmıştık, her gün birkaç sefer kutuya eşya doldurup taşınacağımız eve taşıyorduk, sadece beyaz eşya için küçük bir kamyonet kiralamıştık. Yalnız başınaysanız zor olur ama.

Maddi manada zorlayıcı olabiliyor, perdeler, dolaplar yeni evinize uymayabiliyor. En güzeli minimalist yaşamak ama her taşınmamızda daha fazla eşyamız oluyor.

Ana evinde 10 kadar taşındık, kendi evimi 7 kez taşıdım. Taşınma benden sorulur desem olacak. Kardeşlerimin evlatlaın taşınmalarıyla 30'u geçmiştir.

Motivasyon yeni ev heyecanı işte daha ne olsun. Süreç çok yorucu değil, sistemi oturttun mu tamam.

Nakliye şirketi kullanacaksan; kesinlikle firma tavsiyesi almaya çalış. İşini temiz yapan firma buldun mu gerisini merak etme. Sadece özel eşyalarını kendin toplarsın gerisini onlar en doğru şekilde yapıyorlar.

Tavsiye alamazsan denk geliş firma çağırdıysan toplanma sırasında başlarında dur. Hatta bir veya iki kişi daha olsun yanında. Biri mutfak toplanmasını gözlemler biri diğer odaları. Hatalı gördüğünüz yerlerde anında müdahale edin.
Şirketler avizeleri, beyaz eşyaların tesisattan ayırmalarını yapıyor ama yeni evdeki montaj sana ait oluyor. elektrikçi tesisatçı çağırıyorsun.

Kamyon ve hamal tutacaksan bol koli al. marketlerden bulabilirsin. bir de battal boy kalın yapıda çöp poşetleri oluyor, ağzı büzgülü olanlardan al. kıyafet, yorgan yastık için kolaylık oluyor.
kolileri ağır yapma, dengele. kitapların hepsini bir koliye koyma mesela. yarısı kitap yarısı havaleli ama hafif olan şeyler olsun. çok küçük kutular kullanma. hamallara zorluk oluyor.
cam porselen gibi kırılacak şeyleri gazete mecmua broşür kullanarak sar sarmala öyle kolile.
kolilerin üzerine gideceği odayı yaz. kırılacakları belirt.

şimdilik aklıma gelenler bunlar. kolay olsun :)

toplam 8 kere

4 kere berlindeyken (evsiz kalmamak lazımdı böyle motive oldum)
2 ankaradayken (daha güzel bir eve geçmek)
2 istanbuldayken (daha güzel ve ucuz bir eve geçmek)

2007den beri ilki izmirden istanbula olmak üzere kendimi 9 kere taşıdım. genelde zorunluluktan veya daha konforlu yerlere geçmek için oldu. benim motivasyonum temizlik. çok dağınık ve biriktirmeye yatkın biri olduğum içi her taşınmada deli gibi eşya atıyorum temizleniyorum.

motivasyonum şu şelikdeydi.. oh ne guzel mis gibi dipten temizlik olucak fazlalar çöpe gidicek heryer silincek çekmeceler toplanıcak yuppie şeklindeydi. 5 kere taşınmışım şuana kadar

23 yıldır aynı evde yaşıyoruz.

aile, kendim hepsini bir araya getirince tam 8 kere taşındım. ilk 3'ü çok zordu, çocuklukta sokağın minnacık bir kısmı hayatını oluşturduğu için tüm hayatım değişiyordu aslında. ama kontrolümde de değildi. kendimi motive edemedim pek, taşınılması gerekiyorsa pek de bir çare yoktu. hoş, 7. evimden 8'e taşınırken hem çok olumlu bir değişim yaşamanın hem de yanımda bana güç veren bir insanın olması çok muhteşem bir motivasyondu.

ayakkabı ucuyla tabii ki!

evdekini elle, iş yerindekini 3 kat tuvalet kağıdı ile.

çok iğrenmiyorum, çünkü işimi hallettikten sonra elimi iyice yıkarım.

senin evde yaptığını dışarıda yapıyorum. bir parça değil de, 2-3 parça alıyorum peçeteyi. elimin hiçbir şekilde temas etmediği bir durum yani. abartmaya gerek yok.

ayakkabı ucuda neymiş yaa azcık kibar olun peçeteyle kaldırıyorum ben korkma ölmezsin.

Her yerde tuvalet kagidiyla aciyorum. Tuvalet kagidi yoksa zaten girmiyorum.

Ayakkabı +1

valla öyle üzerine işenmiş iğrenç bar tuvaleti falan değilse elimle açarım. ne de olsa sonra yıkıyorum elimi. bazı yanıtlar çok tuhaf.

evde elimle kağıtsız, dışarda açma gereği duymuyorum çünkü oturarak işiyorum bence siz de öyle yapın

evde açma sebebim de temizlemek

tuvalet kağıdını anlarım da ayakkabıyla açmak şahsen fazla iğrenç. o ayakkabıyı evde, evinin içinde tutuyorsun sonuçta. bakteriyse dert, o bakteri eve girmiş oluyor.

evden tuvaletimi yapmadan çıkmam. bu sebepten bazen işe geç kaldığım oluyor.
işemek için kapağı ayakkabımın burnu ile kaldırıyorum.
başkasının evinde ise tuvalet kağıdı yardımı ile.
askerde nasıl sıçılırın ciddi ciddi tarifini yapan astsubayları görünce gülmeyin.
tuvalet kağıdı yerine daşla götünü silip atanlardan dolayı tıkanan gider borularını duyarsanız gülmeyin.
gerçek bu, bu ülkenin büyük kısmının tuvalet eğitimi alması lazım.
umumi tuvaletleri düşünün işte.

Evde elle açıyorum, işi hallettikten sonra ellerimi yıkıyorum sonra klozet kapağını kapatıyorum, sessiz kapanan kapak olduğu için bir dokunuş yetiyor. Sonrasında da sifona basıyorum.

İş yerinde ise kapağı genelde yan tarafından kaldırıp açıyorum ve de kapatıp sifonu çekiyorum.

Ayakkabı ile açma olayını yeni duyuyorum. Tam Türk işi yöntemmiş.


Evdekini elle açıyorum, temizlik benim için önemli, o yüzden içim rahat o konuda. Dışarıda kapalı hiç görmedim açıkçası. Peçete ile açmak +1

evdekini elimle açıyorum. dışarıdakinin üstünden işiyorum.

ne kadar cok "okuz" var su ulkede! bunlar yuzunden cogu yerde (avm, bar-cafe, akaryakıt vb) yerlerde tuvaleti kullanamiyoruz iste bu yuzden!

valla mutfaklardaki bakteri sayısının banyolardakinden fazla olduğunu duymuştum. bir kere aşırı hassas olmamak gerek. bu başta takıntılı bir ruh haline sürükler insanı. evimizdeki banyo çok şükür çiçekler gibi koktuğundan elimle açıyorum. sonunda zaten elimizi de yeterince yıkadığımızdan sorun değil. avm'lerde falan ayakkabı ile açmak yeterli oluyor.

çiçek gibi kısmına şunu ekleyeyim. oturur yere, sırtımı duvara dayar, yaş pasta bile yiyebilirim yani banyoda. bazen evin en sessiz yeri olduğundan, ve kaçış gerektiğinde kullanıyorum. çöküyorum bir köşeye elde cep telefonu takılıyorum yani. tabi alaturka bir tuvalet olsa idi bunu yapamazdım. :) bana da aşırı itici gelen yer alaturka tuvaletlerdir.

dipnot: ayakkabı olayını garipseyenler dumur etti beni. ki zaten ayakkabı ile girilen yerler oluyor oralar. ee sorun ne? zaten ayakkabının değdiği yere, kimsenin bir yeri değmiyor ki mantıksal olarak...

Flörtleşme bitince bakım da bitiyor.

rehavet. artık millete kendimi beğendirmek zorunda değilim. çok büyük bir hata yapmadığım müddetçe partnerim garanti.

benzer bir durum memurlarda da var. çok büyük bir hata yapmadığı müddetçe maaş garanti. o yüzden çok çalışmasına gerek yok.

ya rehavet olduğunu düşünmüyorum. çünkü çoğu insan evlenmeden önce de süper süper dikkat etmiyor kilosuna adamlar sürekli diyette değil yani. bence birden fazla nedeni var, birincisi yaş alıyoruz, yani evlenene kadar 30ları buluyor, e o zamana kadar ay ben yazları kilo veriyoruuumlar bitiyor, yağlar üstünde daha kolay kalmaya başlıyor. sonra düzensiz ve atıştırma alışkanlığından bütün gece birlikte yemek yemeye dikey geçiş yapılıyor, gerçekten ilk başta kimse umursamıyordur aç bir film şu cipsi gömelim diye diye tombili olunuyor işte.

Büyük ihtimalle ev yemeği, hatta sağlıksız ev yemeğinden dolayı.

Yağlı ve hamurlu yemekleri dayıyorlar hızlı yapılıyor diye.

Evlerinde anneleri sağlıklı yemek pişirirken kendi başlarına kalınca mütemadiyen yok mantarlı tagliatelle, yok lazanya, hadi sıkıldık milföy oh mis tavuklu pie gibi şeyler pişirmekten.

benim gördüğüm bekaretini yeni kaybeden hatunlar aniden 5-6 kilo alabiliyor. hormonal tarzda birşey olabilir ya da stres, değişikliğin etkisi falan.

düzenli seks