Başta söylediği şarkı, Fedon'un en meşhur şarkısı (Yunanca İsmi : Lege Mou S'agapo - Türkçesi : Gel Artık)
thelo na t'akouo na to les
thelo na t'akouo na me kais

"Kekimi ye beni yeme"
Abi beni yeme, beni kandırma manasına geliyor

Fedon aslında bronz değilmiş, makyajla o hale geliyormuş...
Abi beni yeme bronz değilsin işte diyor

CNNTURK verdi, RTE ekrana çıktı o sokağa çıkın dedi.
Zaten o yüzden barıştılar şimdi Doğan Medya ile

ben verdim, sen verdin, biz verdik! ne yapacaksın gerçekten? insanlar o kadar korkmuş ki bu duyurunun altına bile yazmaya çekiniyorlar. "düşünce özgürlüğü"ne ne oldu? ağır trollsün herhalde burada. iplenmemen daha iyi belki de.

birisinin yönlendirmesi, birisinin ilk fikri atması gerekmiyordu, olan buydu. herkes içgüdüsel olarak "niye çağrılıyoruz?" diye düşündü. ağızdan ağıza yayılan bir şey yok. birisinin yönlendirmesine gerek yok. dışarıda bombalar patlıyor, uçaklar uçuyor. dışarı çıkıp ölsün müydü insanlar? ki bugün de öldüler zaten.

al bu fikirleri saf bilgi yap, ok diye oraya buraya at da insanlar bilinçlensin.

Soru ordudan şüphe edildiği ümidin kesildiği saatlerde halkı sokağa davet edenler (Bunun üzerine ordu komutanı general de televizyona bağlanıp halkı sokağa davet etti ki henüz genel kurmayı yani komutayı geri almaya yeni çabalanacaktı. Anlayacağınız asker de halkı sokağa davet etti.) nerelerde konuştular değil. Benim gibi birden fazla darbe gördüyseniz ordunun bir bölümünden destek gelmesi beklenmiyor. Birçok siyasetçi de bunu beklemiyordu. Yaşandı görüldü.

Öğreterek soracaksam sormamın anlamı yok.

Öyle bir şey hiç olmadı diye hatırlıyorum. Sokağa çıkın çağrısı çok erken yapıldı. Sabah olduğunda herkes dısarıdaydı zaten. O saatten sonra kimse dısarı çıkmasın demedi kimse.

@dissendium
Evet çağrı çok erken yapıldı ordudan ümit kesilmişken yukarıda ben de yazdım fakat bu daveti Yerenler [çıkmayın yazmadım başkalarının benim ağzıma koydukları laflardan (@khiron) etkilenmemeye çalış] 5 dakika sonra yermeye başlamış olabilir.


"Sabah olduğunda herkes dısarıdaydı zaten. O saatten sonra kimse dısarı çıkmasın demedi kimse "

Evet halkı geri döndüremeyecekken zaten böyle birşey de denemez. Artı söylersen darbe destekçisi olduğunu itiraf etmiş olursun bu suç duyurusu olur. Onun yerine sokağa çıkın diyen ordu komutanı generale ve siyasetçiye katil denebilir ve birileri de bu çakallığı yapmış işte.

s haber mi
samanyolu mu
o türden bir kanaldaki yorumcular.

dedimmidemedimmi +1

Ben de etten duvarla durdurulmaması gerektiğini düşünenlerdendim. Ama bu benim darbe girişiminin başarısız olmasına üzüldüğüm anlamına gelmez. Evimin arka sokağında zaten çevik kuvvet ve tanklar kapışıyordu, benim dışarıda olmam mı doğru olandı yoksa polisin olması mı sorusunu hala sorabilirim.

bir de gerçek bilgi oku alır demiş. senin boklu tik atmana kalmıştık çünkü.

@Aman Sen de
Bilgi: Ankara emniyet merkezinde askerler tanklarla emniyetin binasını yıkmaya başladılar. Binanın duvarlarının yarısı aşağı indi ve birçok polis öldü. Burası polis operasyonlarını yöneten yani kaybedilmemesi gereken bir numaralı binadır.

Emniyet müdürü dayanamayacaklarını anlayınca polislere halkı binaya alın talimatı verdi. Beylik tabancalarıyla tanklara direnemeyen polisler halkı emniyet binasına toplu olarak alınca tanklar ve diğer zırhlı araçlar ateşi kesti. Yani polis de kendi kararıyla halktan yardım aldı. Polis de halksız başaramadı. Polis de bazı noktalarda halkın yardımıyla paçasını zor sıyırdı.

Bu esnada ordunun kontrol edilip edilemeyeceği ya da ne kadarının kontrol edilebileceği belli değildi. 28 Şubatta polisin elindeki ağır silahlar toplatılırken kimlerin destek verdiğini yazmıyorum.

tv'de haberde de vermişleri bu olayı.
www.yenisafak.com

"bir de gerçek bilgi oku alır demiş. senin boklu tik atmana kalmıştık çünkü."


Sitenin seviyesi konusunda çoğunlukla moderatörleri suçlardım fakat artık düşünüyorum da aynı yönetim paradoksu yönetmek zorunda kaldığım bir çöplükte benim de başıma gelmişti. Kullanıcı profilinin bu kadar düşük olduğu bir sitede moderasyon ne yapsın? (İşine geldi mi taraf tutmayı bıraksın, ayrıca ideolojik saiklerle site yönetilmesin vs.)

Kullanıcıları terbiye etmeye kalksan kimse bir şey yazmamaya başlıyor. Bırakacaksın ne halleri varsa görsünler. Dingo'nun ahırı...

Türkler yapılan araştırmalarda okuduklarını anlamada sondan üçüncü çıkıyor. Eh en azından amerikalılar gibi gerzek değiliz. Bu bir genelleme elbette.


Kim okursa artık. Modlar okur en azından.

eski STV muhabiri Şemsettin Efe ve Todays Zaman gazetesi yazarı Kerim Balcı. internet üzerinden yayınlanan bi kanaldaki programlarında oldu olay.

şu da o yayının linki (www.youtube.com

hayir. ben de anlamaya calisiyorum sorun nedir diye. ama calismiyor bende de.

dün geceki operasyonlardan sonra yine interneti kestiler.
twitter-facebook ve whatsapp çalışmıyor

Hayır çalışmıyor. Face, twitter filanda çalışmıyor.
Hdp'lilerin göz altına alınmasıyla alakalı.

Sabah uyku sersemligi ile kendi işlerime o kadar odaklanmisim ki ne televizyon açtim, ne haber sitelerine baktım, ne de sözlüğe. Sizden öğreniyorum şu anda olanları.

Tabii ki başka ne sebebi olabilir? Yaşasın yeni Turkiye.

Ulan bi saattirmodem resetliyorum meger demokrasi kesmis baglantiyi

sorunsuz çalışıyor bende.

Bende de halen çalışmıyor. Çalışanlarda nasıl çalışıyor anlamadım. Zenmate'li chrome'dan whatsappweb'e girsek çalışır mı acaba...

edit: olmadı.

edit2: direkte telefona vpn yükledim, bağlanıyorum artık.

Vpn ile girince calisiyor. Turbo vpn tavsiye edilir.

Benim gayet calisiyor. Sabah 7 den beri aktif olarak kullaniyorum. Hat vodafone

Sarışınsa Forlandır
www.stayfitbug.com

Brezilyalı Hulk olabilir mi?

@lynrd skynyrd Hulk'u uzun saçlı hiç hatırlamıyorum, benim aklıma da direkt Forlan geliyor soruyu okuyunca.

Haklısınız, Forlan olabilir. Ayrıca Hulk, türk takımlarına gol atmamıştı yanılmıyorsam. Soruyu tam okuyup anlamadım.

Roberto muzzi- lazio

Hah muzzi evet helal

şikayet edenleri ortaya çıkartsalar, kimse korkusundan kimseyi şikayet edemez.
Ruhsatına aykırı iş yapıyorsan kapatılırsın bu kadar basit
şikayet edeni bulup, dövmek, tehdit etmek çözümün değil.

ilgili kurumun bilgi edinme biriminde çalışanı tanımıyorsan, ögrenemezsin yasal olarak. o da sana söylemez aslında iş ahlakı varsa.

ne dükkanıydı.

Bimer'den bile şikayet olsa gerekçesi sunulmadan dükkan kapatma gerçekleşemez. Kapatma sırasında kapatma gerekçesini mutlaka bildirmişlerdir. "Şikayet geldi kapatıyoruz" diye bir şey olmaz. Sebebini bilmezseniz ilgili kanun yoluna itiraz olarak başvurmanız da mümkün olmayacaktır.

Kuruma başvurup ilgili şikayet dosyasından bir örnek isteyebilirsiniz. Ama şikayet edenin kimliğini açıklamayacaklardır. Eğer evraklar arasında isim vb bilgiler yazıyorsa üstünü kapatıp öyle örnek alıyorlar. Belediye tarafından kapatıldıysa belediyeye yazılı bir başvuru yapıp evrak kayıt nosu almayı da unutmayın.

Hemen saldırıya geçmişiz. Teşekkürler.
Dükkan benim değil artık. Eskiden ortağıydım. Payımı alıp ayrıldım. Şimdi bimer şikayeti ile kapatıldı ve eski ortağım benim şikayet ettiğimi düşünüyor. Olmadığını bildiğim halde öğrenmenin bilmediğim bir yolu olur mu diye sormak istedim. Sonuçta dükkan benim olmasa da dayımın. Yine de sağolun bilgin veren arkadaşlar. Siz de sağolun taşlayan arkadaşlar.

(Biliyorum soru cümlesi yok ama bu açıklamamı silmezseniz de sevinirim ekşi duyuru moderasyonu)

bimere yapılan şikayeti kimin yaptığı söylenmiyor. askeriyede bile bimere bildiriliyor çünkü şikayetler, komutana gidip sizi bu şikayet etmiş deseler ne olur kim bilir..

ayrıca şikayet edilen kişi veya kurum denetleniyor işlem öncesi. şikayetin haklılığı araştırılıyor, gelip pat diye kapatmıyorlar. neden kapatıldığını söylemeleri gerekirdi.

e-devlet'ten bimer'e geçerek ispatlayabilirsiniz evet. en temizi bu.

yalnız ek bilgi olarak, askeriyede durum farklı, silsileyi takip etmeden bimer'e yazarsanız sıkıntı çıkarabilirler. bizim bölükten birinin canını baya sıktılar bu yüzden. (yani kimin şikayet ettiğini öğrenmişler)

stad otoparkına giremezsiniz. çevrede de otopark yok. değnekciler var baya. motor için pek uygun değil yani. otopark için metro güzergahı üzerindeki avmlerin birini tercih etmek daha uygun olabilir. zaten kalabalık olmaz. metroyla rahatça gidersiniz.

yol kenarina alibeykoy sapagina kadar araçlar park ediyor. Emniyet seridine yani, siz de kilit vs. varsa park edebilirsiniz.

millet park ediyor diye "emniyet şeridine" park etmeyi normalleştirmeyin.
düzgün bir ülke olsa çekerler onları.
başka ayılar yapıyor ben de yapmalıyım diye düşünürsek de belki hiç yapan kalmaz.

1- tsk seçiyor, koruculuk sınavı ve mülakatı oluyor. genellikle koruculuk bir aile ya da aşiret işi olarak sürdürülüyor. tanınmayan kimseye verilmiyor. karşılığında maaş alıyorlar, kendilerine zimmetli silah ve mühimmatları oluyor. bunlar genellikle evlerinde oluyorlar.

2- devlet gücü olarak görüyorlar hiç bir farkı yok. hatta o bölgeden çıktığı için çok daha sert tepkileri var. bir çok evde/köy ortasında infaz oluyor bu nedenle. bir çok korucu ailesi köylerinden göçmek zorunda kalıyorlar.

3- çünkü onlar pkk karşıtı mücadele için varlar.

Nasıl seçildiğini, neler verildiğini anladım cevabınız sayesinde ve fakat görevini tam olarak hala anlayamadım. Ne yapıyor köy korucuları tam olarak?

doğuda askerlik yapanlar korucu olayını iyi bilir. bu adamlar dağı taşı iyi bildiği, pkk'lıların saklanacağı yerleri tahmin edebileceği nerelerden geçiş yaptıklarını bildiği için timlerle göreve çıkarlar.
bu adamlara silah ve mermi verilir. belirli periyotlarla mermi sayımı ve çatışmada kullanırlarsa mermi takviyesi yapılır. aralarında bazıları varki sadece para almak ve bu silahları hayvan avında kullanmak için korucu olmuştur. bu adamlar çatışmada sırtlarını sağlam yere alıp yerlerinden bile çıkmazlar. çünkü hangi korucunun ne zaman intikale çıkacağını oç pkk'lılar iyi bilir. adamlarda kendilerine ve ailelerine zarar gelmesin diye saklanırlar.

korucular pek sevilmez hep dışlanırlar. genelde aşiret veya büyük aileler komple korucu oluyor ve birbirlerine dip dibe evlerde oturoyorlar can güvenlikleri için. oç teröristler sürekli bunların ve ailelerinin peşinde. kundaktaki bebeklerine bile acımazlar.

Korucunun görev tanımı resmiyette nedir?

orada savcılık yapan birinden duymuştum. bir kısmı çift taraflı oynayıp devletten maaş alıyor. gündüz pkk'ya, gece askere kurşun sıkıyor. bir kısmı da pkk ile anlaşamayan aşiretlerden çıkıyor. yoksa pkk'lı bir köyde yaşatırlar mı korucu morucu.

www.jandarma.gov.tr/asayis/gecici_korucu.doc

bu işin öncüsü roombaydı, ben roomba derim.

Ben eylülde baya bi araştırdım. en son çıkan neato connected modelinde karar kılmıştım ama ülkede satan yok ki

ben tek tek videolarını izlemiş ve LG'nin versiyonunu beğenmiştim.
yere dökülen UN'u diğerleri dağıta dağıta gidip temizlemezken LG baya temizliyordu.

www.youtube.com

@kurnaz, Roomba ilk çıkan olduğu için bu kadar popüler. Neato'ya bazı özelliklerde geçilmiş gibi duruyor ama yine de çok havalı :)

@Atimi, Neato Connected modeli, beni de cezbediyor. Büyük ihtimalle seçimim o olacak. Yurtdışından almayı planlıyorum zaten.

@Corc, video için teşekkürler. LG'nin modelini bilmiyordum, güzele benziyor. Videoda Neato da olsaydı, daha aydınlatıcı olurdu.

fark etmez.

tabiki fark eder
dokuz eylül, katü, arel vs mezunuyla, odtü,itü,bilkent,boğaziçi mezunu arasında fark var.

bahsi geçen okullardan bilgi daha iyidir bildiğim kadarıyla.

bahçeşehir'den mezun iki kişi biliyorum. nitelikliler ve gayet iyi yerlerdeler. bilgi hakkında pek bilgim yok ama mühendislik bölümleriyle pek meşhur değil söz konusu okul.

Ortalama ustu hicbir firma icin fark etmez hangi universiteden mezun oldugu. Not ortalamasi cok dusuk olursa IK'nin ilk elemesinden gecemeyebilir bir ihtimal. O asamadan sonra zaten teknik mulakatlar tamamen senin bilgin ve kendini gelistirmen ile alakali.

Fark etmez.

2- jet a1 ya da diğer adıyla kerosen.
3- kabin basıncı nedeniyle kapılar uçuş sırasında açılamıyormuş.

4- Hoperlörlün yanında cep telefonun kaldığı zaman ve telefon çaldığı zaman olanları düşün.
aynı şekilde dışarıdan büyük bir kamyon geçtiği zaman televizyonundaki hafif karıncalanmaları düşün.
şimdi saniyede milyon tane 1 ve 0 sinyali gönderip-alan bir büyük bilgisayarda uçuyorsun.
Senin, başkasının telefonu, tableti, diskmani, laptopu, "olası" bir durumda o 1 ve 0 lardan 1 tanesini bile enterfere edip bozsa, uçağın böyle bir risk alıp alamayacağını düşün :)

risk düşük, ama yok değil.

1. sorunun net cevabı yok. uçağın modeline ve ağırlığına (yolcu ve bagaj) göre değişir yakıt tüketimi.
4. aslında tedbir amaçlı kapattırıyorlar. uçaktaki 200 küsür kişi cep telefonunu açsa ve bu uçuş sistemini etkilese geri dönüşü olmaz. o sebepten kapattırıyorlar.

edit: istanbul-ankara uçağı full çakılı halde 2.7 ton yakıyormuş 737-800 ler

1- net aklında bir rota varsa ayrıntılı bilgi verebilirim
2-Jet A1 kullanılıyor
3- Hayır bu tip durumlar önceden düşünülmüş uçak hava modunda(havada) ve Kokpitteki gaz kolu gaz verme durumunda iken o kapıları kilitleyen sistem var. İstesende asla açamazsın.
4-Hurafe denemez ils sistemini yağmurlu havalarda etkileyebiliyor. Ama 200 kişi telefonda konuşması tabi rahatsız edici olur o kısımdan kapattırıyorlar.

Bir sorum daha var: uçak kendi ağırlığının ne kadar fazlasını kaldırabiliyor? Fizik bilgim olmadığı için çocuğa anlatır gibi anlatsanız? *puppyeyes*

boeing 777 için konuşayım kendisi 170 ton iken 350 ton ile kalkabiliyor.
kargo yakıt vs max. ağırlığı bu

Yalıt tüketimi çok değişken bir mevzu. Uçulan irtifa, menzil, ağırlık, uçuş hızı, rüzgar, gibi güçlü parametrelerin etkisi altında. Ama içhat uçan bir dar gövdeli uçak, yaklaşık 1 ton civarı tırmanış esnasında, bir o kadar da seyir esnasında harcıyor ortalama. Tekrar çok değişken olduğunu hatırlatırım. Ayrıca Air france sitesinde yakıt ve co2 emisyonu da gösteriliyordu bir ara. Örneğin paris lyon yolcu başı co2 şu kadar diye.

Kerosen +1
Ayrıca ileride bioyakıtların da kerosen ike birlilte kullanılacağı düşünülüyor. Şu an bazı havayolları ve altyapısı bulunan havaalanlarında bu yakıtlar kullanılıyor

4- Norwegian Air'le 2 kez seyahat ettim, telefonları kalkış-inişte kapattırmadılar. Telefonları uçuş moduna aldırdılar ve sadece "uçuş modu bulunmayan" cihazları kalkış-inişte kapattırdılar. Ben de şaşırdım. Hele bir de hava durumundan dolayı uzun sürede indiğimiz düşünülürse herkes harıl harıl telefon kullandı inişte.

adam doping yaptığını itiraf ettikten sonra bitti o bileklikler ve livestrong olayı haberin olsun.
2001 e dönebilecek zaman makinen yoksa, başka kanser vakıflarına başka türlü bağışlarda bulun derim ben
tek amacın bileklikse (sarı bileklik) onu da pazardan bulursun.

örnek bi fotoğraf koysan da ona göre karar versek.

Sırf seks olsun diye sevişmem ama çekici bulursam sevişirim. Şimdiye kadar 1-2 kere çekici bulduğum balık etliden biraz daha üst makamda kadın oldu.

Bana farketmez, sevgili olmam ama yoklukta sevisebilirim resimdeki gibilerle.

hocam ilgi cekmesi yeterli

Sevişmişliğim var. Gayet de iyidi.

asabi olmak istemiyorum ama senin suratından iyidir

Bence bu kafayla fazla seçici olma.

aramızdaki enerjiye bağlı ama çoğunlukla evet. 1. fotoğrafta kadın harika birşey hatta. bayılırım ben balık etli hatunlara. 2. fotoğraftakiylede birbirimize iyi gaz verirsek kesinlikle ve kesinlikle süper olur.
balıketli şişko ve obez kadınlar isterlerse eqlesin.

hayır. iğrenç. zaten böyle birini çıplak görsem var olan ereksiyonumu kaybederim, seks ihtimal dahilinde bile değil. kaldı ki ben normal bir insanım, penisim 45 santim değil, bunca yağ kütlesinin arasında vajinayı bulamam diye tahmin ediyorum.

social justice warrior'lar için not düşeyim, iğrenç bulduğum şey şişman biriyle seks düşüncesi, kişinin kendisi değil. kaldı ki şişmanlığı da iğrenç bulabilirim pekala, iğrenç bir şey çünkü.

ayrıca bunlar balık etli değil, kendinizi kandırmayın. hayır istiyosanız obezle sevişin ona ben bi şey diyemem de sağlık açısından zararlı bu tutum. buna balık etli dediğin zaman bu vücudu idealize etmiş oluyosun. bu sağlıklı bi şey değil. balık etlilik böyle bi şey değil. bunlar bildiğin bıngıl bıngıl şişman insanlar.

ben bir erkek olarak karşımdakinin şişman olmasını bırak, kendim bu kadar şişman olsam ve karşımda aşqım scarlett johansson olsa yine soyunup sevişmem amk, benim o kadar özgüvenim yok kusura bakmayın. yağlı yağlı löp löp pis pis terliceksin bi de o ne be. gerçi scarlett'le ben zaten sevişmem, hillary için video çekmiş satılık rospu, terbiyesiz. sildim onu defterden.

son olarak "sırf seks olsun diye" sevişmek neden ki abi?

1 dekinin gideri var, 2'den kaç kaç kaç

bence başlık biraz itici. sanki şişkoları zenci gibi dışlamış gibi oluyor. sanki şişkolarla sadece "sırf seks için" sevişiliyormuş gibi.

kesin çizgiyle buna "hayır" diyemiyorum. yani koşullar öyle bir şekillenir ki öyle biriyle de sevişirken bulabilirim kendimi. o an "kendimden tiksinmem" yani. o derece ölümcül bir durum değil bu.

dipnot: şişko değilim.

der meister gibi konusan bir arkadaşım vardı şu an karısı 100 kilo ve mutlular.

Sayılır mı bilmiyorum ama ilk fotoğrafdakinin bir tık altı ile takılmıştır bir süre.
Bu tarz ablaların yüzü genelde güzel ve pürüzsüz oluyor. Hatta bazılarında kusur bulamıyor insan. Muhabbetleri de güzel oluyor çoğunun. Goy goy yapmayı falan seviyorlar.
Çekim olurda ayartırsa sevişirim.

Yüzü güzelse sevişirim.

ilk kız zaten şişman değil. ikinci kız şişman, direkt o muhabbete girmem.

BBW candır :)

Soruda cinsiyet belirtilmemiş.
Fotoğraflarda sadece kadınlar kullanılmış.

Bunlar biraz riskli sorular. Kesin konuşmamak gerek.
Hatun obezdir ama adamı 700 km yol yaptırıp getirir ayağına bir gece için (bizzat şahit oldum)
Ayrıca obez sınırında olup bir kadını birkaç konuşmada sevişme kıvamına getirebilecek erkek arkadaşım da var.
Bu biraz farklı bir durum uzaktan bakarsın çekici gelmez, ilk görüşte hiç ilgini çekmez, güzellik de bunun gibi mesela, ama tanıdıkça içinde istek oluşur, bu aradaki muhabbetle ilgili olabilir, kişinin karakteri ile ilgili olabilir.
Olur yani böyle, çok kurcalamamak lazım.

Bana soracak olursan şimdi düşününce ben de istemem şişman biriyle birlikte olmayı, kocaman göbek, yağlı bir vücut, ama yine de kesin konuşmamak lazım ne olacağı belli olmuyor bu hayatta.

İğrenç bir soru ama balık etli kadınlar hojdur demeye geldim:)

d1sui4xqepm0ps.cloudfront.net

ne güzel kafalar..

şişman sevmiyorum. beğenmediysem sevişmem.

bu arada birebir aynı kaygıya ben de düşmüştüm bi ara, internetten şişman pornoları izlemiştim. böyle ayrı bir kategori varmış ve insanlar özellikle bu kategoriyi falan izliyolarmış mesela bunu öğrenmiştim. tavsiyte ederim çekici gelirse yaparsın.

2 olmaz.
1 neyse.

Türkiye'deki cinsel açlıktan haberiniz var mı? Adamlar yokluktan damacanaya halleniyorlar. Cinsellikte kaynağa erişim sıkıntısı var Türkiye'de. Her iki cins için de geçerli bu. Resimdeki kızları parçalarlar. Herkesi sizin sahip olduğunuz imkanlara sahip sanmayın.

yok olmaz çok şişko

elektrik almakla alakalı, 45 kiloda 85 kiloda kız becerdim

vites gecisinde ayagini cekince araba sarsılıyorsa uygun viteste kullanmiyorsun demektir. bunun icin devir gostergesi var, arabanin devri 2 ile 3 arasindayken degistirirsen muhtemelen bu sorunlar ortadan kalkacaktir. diger soruya gelirsek,hiz düşünce vitesi yuksekte tutmakta ısrar edersen araba istop eder.

1- hızlı çekiyorsundur. öne atar kendini hızlı çekince. 3'e atınca yarım çek gaz verirken tamamen çek ayağını.

2- viteste frene basmak gerek, boştayken fren mesafen artar. debriyajı çok kullanırsan baskı balatayı yersin. frene bastın araba titremeye başladı, vitesi boşa al frenlemeye devam et. eğer araba hafif hareket ediyorsa ve rampa çıkmıyorsan 2'ye alıp devam et. rampa aşağı gidiyorsan 3'e de alırsın.

3- vites yüksekse araba yığılır gaz yemez. 50'ye düştüğünde düz veya hafif aşağı meyil varsa 3. vites kurtarır. yukarı rampa varsa 2 mecbur. önce 3'ü denersin baktın yemiyor hemen 2'ye alırsın. bu durum genelde deneme yanılma ile bulunur. yolun durumu, arabanın yükü falan bu işi etkiler.

@her girişte .. yok hayır sadece debriyajtan çekerken sarsılıyor. sonrasında gayet uygun hız olduğu belli. diğer arkadaşın dediği gibi hızlı çekiyorumdur muhtemelen.

@cekilmiş gayfe hızla çok önemli değil. öğrenmek istediğim genel manada yavaşlarken vites ile ilişkimiz nasıl olmalı :) fren yapıyorum araba titrerse boşa alıp sonra hızlandığımda uygun vitese geçiyorum. fren yapıyorum titreme olmayacak bir seviyede yavaşladıysam vitese karışmadan yeniden hızlanıyorum. olay bu yani?

1 zamanlama hatası bence.

2 hemen debriyaja basmıyorum. iyice yavaşlayınca araba stop riskine girince basıyorum. ama mesela trafik çoktur tam 2 ye alırsın hop yine durur aniden öndeki o durumlarda basarım. ama yol boş diyelim ilerde ışık var iyice yavaşlayana kadar frene basarım stop riskine girince debriyaj.

3- motoru ve şanzımanı yıpratırsın. bunun kesin bi tarifi yok arabaya göre sen ayarlayacaksın. 1.2 fındık motor araba farklı 1.8 motor araba farklıdır mesela. onu kullana kullana öğrenirsin. ama öğrenmeye bak ne kadar düzgün kullanırsan aracın o kadar dinç kalır az masraf çıkartır.

bu arada işin aslı yavaşladıkça vites düşürmektir. yani frene bastın 5. vitestesin diyelim devir düşer 4 e alırsın devir düşer 3 e 2 ye 1 e ve boşa. hatta el freni çekmen gerekir ışıkta. eğer hakkıyla doğru yapacam dersen bu şekilde :) otomatik vitesin gözünü seveyim :))

ani fren yapıyorsan vitesi ellemeden çat diye frene basmalısın. zaten o an vites aklına gelmez. mesela önüne biri çıktı veya kırdı frene bastın. 60'la giderken 40'a düştün. frenden ayağını çekince 3'ten 2'ye alır devam edersin.
ya da trafik ışıklarına geldin ilerde gördün kırmızı yanıyor. gazdan çektin frene basıyorsun hafif, hız düşüyor. 80'le geldin diyelim, frene bastın düştü düştü 30-40'a gelince vitesi boşa al, debriyaja basma, frenlemeye devam et durana kadar.

debriyaja uzun süre basmamaya gayret et kısacası.

Sarsılmanın sebebi motorun devri ile lastiklerin dönüş devrinin birbirinin tutmaması. Sen debriyajdan ayağını çektiğin zaman baskı balatanın kavraması kitleniyor. Araba öne yığılıyor. Ya daha yavaş çekicen yada gaza daha çok basıcan ki devir tutsun.

Motor freniyle duruyorum ışıklarda. Baktım ileride ışık kırmızı yanmış. Ayağımı gazdan çekiyorum. Devir düşüyor zaten. Bir alt vitese alıyorum. Yine iyice düştü devir, yine.. Böyle böyle ışıklara 2. viteste gelip hafif de frene basıp vitesi boşa alarak arabayı durduruyorum.

Araba giderken ne kadar az boşa atarsan, o debriyaja ne kadar az basarsan o kadar iyi.

cevaplar için çok çok teşekkürler.

@ergenpezeveng stop riskine gelince debriyaja atmak mantıklı ama acemi olduğumdan o riski almamak için erkenden debriyaja yöneliyorum. mesela 5^ten inerken hangi hızda araç boşta veya debriyajta değilse stop eder tam bilemiyorum tabii. belki öncesinde araba hafif titriyordur ama riskli işte trafikte.

@cekilmiş gayfe peki ani frende 60'tan 20'e düşmüş olsaydı hızım araba stop etmez mi? bu durumda frenlerken de debriyaj gerekir mi?

ani frenlerde debriyaj + fren yap ama bunu çok da düşünme o an duracak olman önemli önüne çpcuk atladı diyelim bilinçaltın frene basmak olsun. ikisine de basayım derken yapıştırırsın çocuu yere :)

bi de stop riski dediğim illa en son an titremeden en önce diye kendini şartlama o alıştıkça olur. yani benim demek istediğim 100 le giderken yavaşladın diyelim 50 ye gelince hemen debriyaja asılma bekle biraz daha yavaşlasın araba.bu ani fren için geçerli değil. yani giderken normal bi trafikten bahsediyorum. bazıları gerçi 100le gidiyorsa ışığın dibine kadar gelip öyle fren yapar hart diye durur. ben bakarım ilerde ışık var gazı bırakırım araba süzülür. bakarım yanacakngibi değil inceden frene basarım araba süzüle süzüle durur.

iyi şöför olursan anlarsın zaten freni be kadar az kullanırsan gazı köklemeyi ne kadar az seviyede yaparsan o kadar iyi şöförsün.

özellikle uzun yolda boş yollarda mutlaka takip mesafesi bırak. yaptığın hataları telafi edersin. zaten acemi değil gerçekten tecrubeli işi bilen şöfor bırakır bunu. gazete okuyon ya 20 araç birbirine girdi diye. onşarın hepsi usta şöför olduğu için takip mesafesi bırakmayanlar :)

1 bana debriajdan ayak çekerken bilekten çekme, dizini büküp çek demişti bir büyüğüm ilk öğretirken, öyle yaparsan otomatik daha yavaş çekersin sarsmazsın

yazıyor o daha çok aslında.

yazan konuşuyodur da, hadi yazıyor olsun oda olur

veya ne biliyim konuşacak potansiyel vardır yani sonuçta..

hiçbi şey anlamadım.

Parantez icinde aciklamasi olmasa anlasilmaz.

Kesinlikle olmamış, anlamla söz arasında uçurum var, Dostoyevski konuşmak dışında hiçbir şey yapamıyor mu?

adamın ilk zamanları genel anlamda fakir ve kitaplarını okuduğunuzda hissettirdiği şeyde bu (kitaplarını da kendi düşünceleri oluşturuyor birde)

Atasözleri veritabanına ekledim bunu, sen öldükten sonra yayınlanır.

al abi senin olsun ayıp ettin.

Kusura bakma da olmamış

bilimsel araştırmalar, özlü sözlere düşkünlügün bir aptallik belirtisi oldugunu söylüyorlar. ben demiyorum, upenn diyor.

www.sas.upenn.edu

buna düşkünlüğüm olmadığına eminim :D

konuşmasıyla, hitabetiyle meşhur birini koy bence o zaman daha iyi olabilir.
hatta hayvan koy, al sana atasözü

"kimse güzel ötüyor diye bir bülbül istemez"
de anadoluda dilden dile dolaşmazsa adam değilim :)

Söz açıkladığın anlamı tam anlatmıyor. Bir sözün kullanılabilir olması; toplum/insan/doğa dinamiklerine uygunluğuna, genel kabule, anlaşılır olmasına bağlı.

Dostoyovski'nin hayatını herkesin bildiğini varsayıyorsun, bu hatalı bir varsayım. Bilenler için de anlatım eksik. Maddiyata çekmedi de sara hastalığına çekti, kumara çekti, devlet aleyhine olup hapis yatmasına çekti, sekreteriyle evlenmesine çekti...
"Kimse "sözcüğüyle evrensel kümeyi hedef gösteriyorsun, bu da hatalı.

volvox var idü.

ataerkil toplum.

riot grrrl diye bir tür var 90'lara ait, çok severek dinlerim senelerdir.

babes in toyland
L7
bikini kill

gibi. spotify'da girl power diye listem var sırf bununla alakalı. baya da grup vardı orada ama aklıma bu üçü geldi şimdilik.

kadın olarak l7 var, çatır çatır grunge yapıyorlardı :)

Warpaint <3

savages
warpaint
pussy riot var benim bildiğim güncel

Kırmızı diye bir rock grubu var. Bahar şenliklerinde dinlemiştim. Çok tırt bir gruptu.

1. Girlschool: www.youtube.com

2. Vixen: www.youtube.com

3. Güncel olanlardan, benim en beğendiğim Crucified Barbara var: www.youtube.com

4. Bunlar hafif kaçtı derseniz de Blackthorn var: www.youtube.com

Örneklerden de görüldüğü gibi erkek olmak gerekmiyor. Yeteneği olan kadınlar da taş gibi çalıp söyleyebiliyor, tür gözardı etmeden.

hole vardı courtney love'ın
the pretty reckless bi de.
edit: doğru, bu gruplar erkek içeriyor. saf kadın grubu diyemeyiz bunlar için.

hole'da adam var yalnız. the pretty reckless'ta da adamlar. soruda sanki tamamı kadınlardan oluşan rock gruplarını soruyor.

seç beğen al, maden buldum;

www.metaladies.com

bratmobile
the donnas
sleater kinney
ex hex (çok güzel şarkıları var)
the coathangers

The 5 6 7 8 var.
JApon grubu.
Kill Bİll'de de görünüyorlar hatta bir süre için.
Tarantino, Japonya seyahatinde dinlemiş, beğenmiş ve filmine eklemeyi uygun görmüş.

the runaways var tüm elemanları kadınlardan oluşuyor.

warpaint!!

Lacuna Coil

aseton

4 non blondes vardı biz küçükken

iki şarj aletiyle de 2 cihazı şarj edebilirsin. sadece iphone şarj aleti ile ipadi şarj etmeye kalkarsan daha uzun sürecektir şarj olması. onun dışında bir sorun yok.

İpad ile iphoneun şarj adaptörleri farklı değil mi zaten.

Bende iphone 6 ve the new ipad var. Adaptörler deveyle cüce kadar farklı.

İpadin sarj aleti 2 amper
İphone 1 küsür amper

İpadin sarjıyla ikisi de sarj olur
İphone'un sarjıyla sadece iphone sarj olur

Hiç bir sıkıntı çıkmaz

Yanlış bilmiyorsam Doğuş'un kendine ait ana seat servisi maslak oto sanayide, doğuş binasının içinde (Ntv-Star vs vs) ben olsam oraya götürürüm.

1. doğru, ocakta başlayacak.
2. muhtemelen öyle olacak.

Sadece soylenti bence. Tek bir yerde ocakta baslayacak dendi arkasi gelmedi. Ne yapimcisi ne senaristi aciklama yapti. Kanal bulamiyorlarmis, internette yayinlanacagi da soylendi ama net bir haber yok. Ilk bölüm fragmanini gormeden inanmam.

behzat ç. sadece fetö'ye giydirmiyordu. o yüzden seveni kadar sevmeyeni hatta düşman olanı vardı zaten. sadece fetö'yü yermek için başlayacaksa da başlamasın daha iyi..

dumur ve ironik bir durum.

çünkü behzat ç'nin neden bitirildiği ! hepimizin malumu.

adamın yeni dizi 46 Yok Olan gayet leziz bir iş olmasına,

1. sezon finalinde kendi hesaplarında "biz bitti demeden bitmez, yeni sezonda görüşmek üzere" diye paylaşılmasına,

geçenlerde yine aynı hesaplarda "yeni sezon yayınlanacak kanal bulamadığı için iptal edilmiştir" denilmesine rağmen şimdi adamın eski dizisi, üstelik de Behzat Ç: İmamların Öcü gibi bir isimle gelecek diyorlar. İyi de tüm bunların ışığında geri gelirse 2-3 bölüm sonra fişi çekilmez mi? O zaman değer mi bile bile lades oynamaya? yok, yayından kalkmasın diye de hükümetin dötünü yalayan bir dizi olarak yumuşatılırsa, o zaman da tırtlar vadisi'nin düştüğü hallere düşmez mi? Bu durumda da ismi sırıtır "behzat ç" diye.

anlamadım ben bu işi özetle.

@aquarium +1

@matrix isim olayını yeni duydum, galiba bu bilgiler hala kaynaksız. şöyle bir şey var: www.facebook.com

blu tv? af buyur?

ATVde gelecek deniyordu. Atvde olacak olan Behzat Ç. olmasa da olur bence.

Emrah Serbes, Erdal Beşikçioğlu falan hep muhalif. AKPnin koyu gri dediğine gri diyenin, sitcom bile yayınlayamayacağı kanalda nasıl bir senaryo bekliyorsun ki?

Gerek yok. Kaliteli kadrosu ile kiptolar, gladyolar, derin devlet, göndermeler, gerçek ile dirsek teması vs. olan diziden, ölümsüz bir adamın her bölüm sıka sıka gezip, bölüm başına "elinde silahla kendisine koşarken vurulup geriye doğru düşüp ölen" sayısı 50 olan hükümet yalakası diziye dönüşen kurtlar vadisi v2 olur ancak. Bırak efsane kalsın o dizi :)

Aslında Amerikadaki gibi Netflix el atsa şu işe, paralı/sansürsüz güzelce netflix türkiyeden izlesek.

başlasa bile eski tadının olmayacağı kesin.
dizide hep olanın arkasındaki aranıyordu, dolayısıyla fetoya giydirmesi dizinin manasına ters.

Ben de eski tadını vermeyeceğini düşünenlerdenim. Eğer yayını internet üzerinden yapılırsa çok daha özgür ve izlenesi olur ama zor gibi.

@duyulmasi gerektigi kadar ahaha ciddi misin?! ne konuşuyoruz o zaman, arada tv'ye bakmak lazım demek ki:(

Ya zaten hukumet yalakaligi vs yi geciyorum da dondukten sonra tekrar eski performansinda seyreden dizi (Amerikann dizileri dahil) hatirlamiyorum ben. Ha seyrederim elbet ama beklentim yok yani zerre.

@duyulmasi gerektigi kadar, fake değil mi o video ya? tv'de dönüyor mu?

@nrmnm fake gibi ^^

Bence yapımcısı piyasa arıyor, böyle insanları gaza getirmelerle, teklif bekliyorlar ya da yükseltiyorlar, yani şahsi fikrim resmi bir şey yok ama Behzat ç. tarafında birileri para verse de yapsak niyeti var.

2014 corolla dizel
Bilgisayar verisi 6,6 litre.
Ama ne ekonomik kullanıyorum ne devirli sürüyorum ne de klima kapatıyorum.

şirket aracım: focus, dizel, manuel. 6lt/100km
kendi aracım: c4 picasso, dizel, otomatik yaklaşık 7lt

2008 corolla 7.9 şehiriçi ağırlıklı olmak üzere karma tüketim. azıcık abanırım gaza

2009 doblo dizel
6-7 lt arası oynuyor efendi sürerim. Abimin elinde 8.2 falan oluyor.

2001 clio. lpg'li ama ben lpg taktırmadan önceki benzinli halini söyleyeyim, 8,8 litre/100km. 40 litre benzin ile 450 km. yapar idim.

hyundai elantra dizel otomatik
7,7 litre/100 km
çoğu şehir içinde kullanıldı, şehirlerarası iyi gidiyor yarım depoyla 500 km gittim.

Ford Kuga Benzinli Otomatik
Şehir içi 13-14
Şehir dışı 9

2015 hyundai i10 1.2 otomatik, yol bilgisayarı en son 8.7 lt / 100 km gösteriyordu. çoğunlukla şehir içi kullanım.

2012 opel astra 1.3 dizel: 6.3 litre civarı. (izmir)

Bence burada hangi şehir olduğu da çok önemli onu belirtmemiş herkes.
Bir araba iç anadolunun dümdüz şehirlerinde az yakarken, trafiği bol istanbul ve dağ bayırı bol izmir gibi şehirlerde çok yakar.

2005 model peugeot 307 1,6 turbo dizel izmir şartları 6,0-6,5 civarı sakın kullanım ıle

Twingo 1.2 benzinli 2002

5.9

2013 polo 1.4 benzinli.
şehir içi:6.5,
şehir dışı:5,
uzun yolda 4.2 görmüşlüğüm var. (sakin kullanıyorum, arada klima açtığım doğrudur)

8.3 otomatik

wr250r yamaha
4.5 - 5lt.

2015 mercedes a180 benzin otomatik ortalama 8 civarı. eğer trafik sıkışıksa 9-10 oluyor

Dizel, şehir içinde bol tepe in çıklı yolda 4.6. Çevreyolunda havalimanına ise giderken geçen 3.5 ile gittim.

2011 punto evo 1.3 dizel. genelde devirli ve 130+ kullanırım, klima her daim açıktır. ortalama sarfiyat 6 lt/100 km

focus 2.0
13lt lpg tüketiyor.

geçen görüp şok olduğum bişey var. arkadaşım kızının yanına youtube dan fön makinesi sesi açtı ve çocuk sustu. bu tarzda bir sürü video olduğunu duydum.

bizim bebek amelie soundtrack'ine bayılıyor. ağladığında açıyoruz direk susuyor.

1- bizde uykusu olduğunda oluyor o çığlık.

2-bence doğru

3- bize de diyorlar çok ağlatmayın diye ama bazen ağlaması iyiymiş.

4- bi sürü makale araştırma var internette onlara bakın.

@baharat, beyaz ses (white noise) diyorlar ona. Bebekler için inanılmaz sakinleştirici özelliği var. Youtube'da bununla ilgili çoook seçenek var. Üstelik yetişkinler de çok seviyor :D

Benim kuzenimin bebeği de kurutma makinesi sesiyle sakinleşip uyuyor. Siz de deneyebilirsiniz, internetten araştırmasını yapabilirsiniz.

1- evet, muhtemelen sesini tanıyordur.
2- arada biraz zaman varsa, ve sürekli yapmıyorsan doğru. yani bazen de hiç çığlık yokken istediği şeyi yapman gerekir. çığlık, ağlama gibi şeyleri tamamen görmezden gelmek en güzeli.
3- ağlat, ağlasın. ciğerleri açılır. bişey olmaz. ağlayarak istediğini yaptırabileceğini öğrenirse ağzınıza sıçar. ayrıca kişilik gelişimi de pek hoş olmaz daha minicikken melek yavrunun.
4- sakin. normal bir süreç, yakında geçecek.

Çocuk anne karnından beri konuşamasa bile çevreyi anlar. Bir şey istediği zaman yapmayıp, ağlayınca o işi yaparsanız çocuk bunu öğrenir. "Annem ben ağlayınca istediğimi yapıyor" kanısına varır. Evet 4 aylık çocuk yapar bunu...

Çözüm : yapmak istemediğiniz işi bir müddet yapmayacaksınız, çığlık atacak, ağlayacak. Bir süre sonra "annem çığlık atsam da bu işi yapmıyor" kanısına varınca bırakacak. Yapmak istediklerinizi de çığlık atmasına müsade etmeden hemen yapacaksınız.


.

4 aylık çocuğu ne psikoloğuna götüreceksin
o şu an farklı bir insan olduğunu bile bilmiyor
anneyle kendisini aynı insan zannediyor

ağlarsam yemek gelir
ağlarsam altım değişir diye şartlanıyor zaten

çığlık atarsam dışarı çıkarım da benzer bir düşünce.

www.youtube.com (kaskade- maybe)

benim için bu anlamda bir numara nebel olmuştur hep,

www.youtube.com

videoyu dikkate alma dandik bir fan işlerinden biri herhalde jsfk

pearl jam - black
unplugged versiyonunu tavsiye ederim
www.youtube.com

Porcupine Tree - Stars Die
Dinlemezsen darılırım.

beck everybody's gotta learn sometime
www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Tam adamini buldun. Su playlistlerimde bolca bulabilirsin
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

blur - caravan
www.youtube.com

mark pritchard ft. thom yorke - beautiful people
www.youtube.com

Sirf basligi takip edebilmek icin aklima gelen ilk sarkiyi yaziyorum. Benim de aradigim seyler bunlar. Katkisi olanlar sagolsun.
E.s. posthumus - nara

sigor ros tüm şarkıları

www.youtube.com lost on you - lp

sadece şarkı değil, klip de.

www.youtube.com

benim 5s de de aynısı olmuştu
zamanla hareket falan da ediyor
amerikadaki apple shop da anında değiştirdiler ücretsiz
türkiyede de apple shoptan randevu alabilirsen değiştirirler mutlaka garantisi varsa
yoksa da cüzi bir para karşılığı değiştiriyorlar.

ekranlar farklı katmanlardan oluşuyormuş. bu katmanlardan biri zarar görünce(fiziksel darbe falan) içindeki kimyasal sıvı diğer katmanlara akıp orayı karartıyormuş. zamanla büyüyormuş. çözümü yokmuş. ekran değişmesi gerekiyormuş. servise sor. baya bi fiyat çekerler eğer karşılamıyorlarsa. bu işlerden anlayan birine yaptırabilirsin ucuza gelir.

testlerde cakmakla isitilan ekranlarda da benzer goruntu olusuyor ama geciyor kisa sure sonra. burada panelde kalici hasar var gibi duruyor.

siz ben ocak sonuna kadar oturmak istiyorum derseniz mahkeme ile uğraşmaz sanırım
sonuçta alırken bilerek alıyor
ben mesela kiracılı ev aldım, aynen devam ediyoruz kontrata, benim de işime geldi
ama evi alan kafasına göre çıkartamıyor kiracıyı, kontratınız gayet geçerli
kontratta kaç ay önce haber verip çıkarır diyorsa o kadar beklemek zorunda acil bile istiyorsa.

Aynı durumdaki bir kiracı olarak bildiğim kadarıyla satıştan sonraki ilk 6 ay olması lazım.

Genelde Eylül ayında çok kiralık ev alıyor, insanlar okuldan önce taşınmak istiyor. Konuşun, eğer çıkmanızı istiyorsa uygun bir ev bulup hemen çıkın. 6 ay beklemeye gerek yok.

Kiram çok uygun diyorsanız başka tabii.

alınır alınır
yenisi kasımda çıkıyor zaten
almazsın yenisini, kadro pack'i indirirsin internetten kadroları günceller eskisinden devam edersin
12 günde de ne oynanır

alınır.

Kapının önüne indirin, çöpün yanına koyun, ya birisi alır ya da çöp arabası

Kapının önüne bırakma tekniği çok işe yarıyor, bir şekilde yok oluyor eşya.

besiktas belediyesinin boyle esyalari alan bir bolumu var. belediyenizle gorusun.

krem peyniri'nin dediği gibi yapıp yüzlerini değiştirmek iyi fikir. sonra da ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz birine verirsiniz belki. Evet, ona bile ihtiyacı olan insanlar var.

kapının önüne koyun. yukarı çıktığınızda aşağı bakarsanız yok olduğunu göreceksiniz.

enayi değil de bankadan aldığı bi ton paranın bir kısmını senin mevduatını sigortalamak için kullanıyor gibi düşün. devletten başka güvencen mi var bankadaki paran için?

devlet vermiyor, vereceğini söylüyor. henüz verdiği kimse yok.

ben devleti azcık tanıdıysam, zırnık vermez. yok mühürlü onaylı noter tasdikli hesap cüzdanı olacaktı, o olacaktı bu olacaktı der vermez.

bunun için yaptığı kesintiler de yetkili bi abinin audisine lastik olur. demedi demeyin.

banka kurulurken onun bilmem kaç katı teminat veriyor
devlet onların teminatını bozdurup ödüyor zaten merak etme

ecevitten evvel bankalar hortumlanır insanlar mağdur olurdu
ecevit ve derviş banka kurmayı zorlaştıran yasaları çıkarttıklarından beri banka batmadı fark ettiysen, el değiştiriyor sadece bankalar artık.

senin 1000 lira verdiğin sigortacı da takla attırdığın araban için 50.000 lira para veriyor sana. enayi mi sigortacı?

arkadaşlar bu ülkede 1 adet banka batarsa bilin ki peşi sıra büütn bankalar da batar.

o zaman devletten ciklet parası bile alamazsınız.

bak burada devlet güvencesi var;

dask diye zorunlu bir deprem sigortası var; yaptırmazsan artık elektrik su vermiyorlar. van'da deprem olunca 4.700 sigortalı konuta 120 milyon lira ödemişler. yani ev başına 25.500 civarı bişey.

bir de çıkmış utanmadan açıklıyorlar... sen de diyorsun devlet benim paramı öder mi? paket mi yapayım burada mı yersin?

devlet görüp görebileceğiniz en güvenilir borçludur. yüzbinlerce adam çalıştırır (memur) maaşlarını bir gün geciktirmez. yüzbinlerce adam devlete borç verir (tahvil), vadesinde faiziyle tık diye alırsın. en bok dönemde bile ne yapar ne eder ödemeyi yapar. devletle hükümeti karıştırmayalım. devletin böyle bir taahhütü varsa vereceğim dediği gün gider alırsın paranı.

kaldı ki vermiştir de. liseliler bilmez, hatta üniversiteliler de bilmez. türkiye'de 1994 ekonomik krizinde epey bir banka batmıştır. o dönem devlet güvencesi 150 milyon liraydı. hatta bizim sattığımız bir evden dolayı bu bankada bulunan 750 milyon liralık mevduatımız da vardı. banka müdürünün tanıdık olması sayesinde kurtardık. müdür haberi alır almaz bizim hesabı anında 150 milyon x 5 şeklinde beş ayrı mevduata bölmüş, babamın, annemin, teyzemin vs adına yaparak tamamını kurtarmamızı sağlamıştı.

yalnız devletin bu güvencesi mevduatlar içindir. örneğin imar bankası yüksek faiz diyip parayı mevduata değil, başka ülkelerde offshore hesaplara yatırmıştı. illegal bir uygulama değil, ama bunun bir güvencesi yok. imar bankası batınca offshore hesaplara elbette devlet güvence vermedi, onlar battı.

@Corc

(bkz: kısmi rezerv bankacılığı)

en.wikipedia.org

(bkz: bank run)

@enkolaykullaniciadi

devlet enayi değil, güvence veriyor işte.

yetenekli bir terzi ise mümkün tabii.

Yep mümkün paça yanlar falan her yeri ayarlar

Mümkün lakin su ana kadar belki 10 pantolon daralttirdiysam 1 2 tanesi guzel oldu. Terziler pek beceremiyor genelde.

eğer çok daraltma yapacaksa, bel dışında yanlardan da alması gerekir. Yoksa götünde ters bir v oluşuyor. Pantolon yukarı doğru topluyor. Yan dikişleri kotlardaki gibi özellikli dikişse kimse girmiyor, ama normal dikişse alırlar.

mümkün tabii ama dendiği gibi yetenekli bi terzi... terziler de berberler gibi tamam abi olur abi yaparız abi der sonra bok ederler bazen. o yüzden bildik bi yere götür ne istediğini de adam akıllı anlat derim.

Mümkün ama öyle bel daraltmaya, paça kısaltmaya benzemiyor. Komple söküyor pantalonu. Tahminin 50-60 dan aşağı istemezler ve pantolunun içine etme ihtimali de yüksek.

indirimleri kovalayıp arzuna göre yeni pantolan al bence.

Pantalon 200 liradan ucuzda değmez, hem para alırlar, hem içine ederler, hele bir de khaki gibi yanları cepli, rahat kesim falansa, klasik kesime çevirir, tüm rahatlığı gider
birine hediye edip, yenisini alman senin için daha iyi
ben bütün pantalon ve gömleklerimi öyle yaptım.

ahçı diye birşey yok dip not
adam "ah" yapmıyor
"aş" yapıyor, o yüzden ismi aşçı

futbolcuların gerçek olduğunu sanmıyorum çünkü mavi takımda 8 numarayı giyen abide ki göbek bende yok.

mavilerin 5 numarası mats hummels.
bence de gerçek değil. en iyi oyunculardan iki kadro yapmışlar diye baktım biri hariç hiç birini benzetemedim.

Sağdan 4. bizim sitede oturan bir freestyler. Erkan Yetim.

normalde aileler dine inanmasa bile çocuklarını bu şekilde yetiştirmez. özellikle de çocuğun üstünde travmatik bir etki bırakmamak için.

@mimikikili, hah mesela o da önemli bir konu, onu da merak ediyorum. o çocuğun psikolojisini etkiler mi bu durum eğer 4 yaşında da söylenirse? mesela 4 yaşındaki çocuğa dini açıdan yoğun bilgi yüklemesi yapılınca sağlıksız deriz ya bu duruma, aynısı tam tersi için de geçerli midir? çocuğun dinin baskıcı kurallarından tamamen bağımsız yetişmesini sağlar mı bu erken eğitim, hayata bakışını değiştirecek kadar katkısı olur mu?

anne tarafım (dede) namaz - oruç gibi yükümlülüklerini yerine getiren insanlardı
baba tarafım toptan deist/ateist
ama çocukken bana ne inan ne inanma dediler
sonra ben büyüdükçe "bu ne lan" diyip inanmamayı seçtim tabiki aklı çalışan herkes gibi.

yani 3 yaşındaki kızının başını kapatan bağnaz sapıklar gibi, inançsız insanlar da çocuklarına "hadi al domuz ye, hadi allaha şırk koş" falan diye baskı yapmıyor, şoko parti gerçek değil sakin ol

@Corc, sakin olucak bir durum yok ki, öyle yaparlarsa ne olur, yapmış olan var mı diyorum.

"akli calisan herkes gibi inanmamayi secmek"

yani su cumleyi kuran insan inansa ne olur, inanmasa ne olur. once iyi insan olmaktir amac. ister inan ister inanma.

genelde dindar aileler baskıcı oluyor ve ters tepebiliyor.
atayizler pek karışmıyor ve dindar olan çocuklar olabiliyor.
bizimkiler hiç bir konuda bana müdahaleci olmadılar.
atayiz olduk ama bi boku açıklayamıyoruz.

@seyduna6687, heh mesela güzel bişey dedin. inançsız aileler çocuklarını bu konuda serbest bıraktıkları için mi o çocukların inançsız büyüyünce daha "özgürlükçü" olduğunu düşünüyoruz? bir çocuğa yetişme çağında "özgürlükçü olacaksın bak at gözlüğü falan takmak yok bağnaz olmak yok" desek bunun serbest bırakmaktan daha etkili olma şansı var mı? bu kavramlar bu şekilde öğretilebilir şeyler midir?

bu arada cevaplar geldikçe kaynak sorular soruyorum ama tamamen beyin fırtınası şeklinde, aklıma geleni ortaya yöneltiyorum; nick belirttim diye cevap vermek zorunda hissetmeyin ya da başkaları da üzerine alınabilir.

benim de aile durumum corc'un anlattığı gibiydi.
çocukken bana da kimse diretmedi inan ya da inanma diye.
sonra ben büyüdükçe 'doğru olan bu' diyerek inanmayı seçtim. inanırken de diğer insanları yaftalamadım aklı çalışıyor, çalışmıyor diye.

tabi bu benim ailede aldığım terbiye ile de alakalı olabilir.

bizim kan bağı olan eş dost akraba müslüman oldukları iddiasında olsalar da bana bir yönlendirmede bulunmadılar. okuldan, mahalleden yönlendirenler, kendince korku salmaya çalışanlar da de köylü çapulcu cahil fakir tiplerdi, ciddiye almıyordum.

bir kere babama ya bizim mezhebimiz ne diye sordum, "sünni? sünni galiba?" demişti...

zaten otu boku sorgulayan biri olarak çelişkileri, gariplikleri, özgürlük sınırlayıcı sıkıntılı durumları bayağı erkenden fark etmem zor olmadı. iman denen şeyin ne olduğunu da çok geç öğrendim. zaten din de iman da bana göre değilmiş. sağlık olsun.

ama her zaman böyle olmaz. kimisi de atayiz propagandadan bıkıp müslümanlığa yönelebiliyor. en doğrusu rahat bırakmak bence. çocuğa tabula rasa gözüyle bakmamak lazım belki de. ne seviyorsa onu yapsın.

ailem bana bunu bir kere bile yapmadı. babaannem fısır fısır dua sayıklayıp bize daha ufacıkken dua etmemizi söylerdi, "babaanne allah her şeyi yaratmış ya e peki allah'ı kim yaratmış?" dediğimde "tövbe de" bilmemne tarzı cevap içermeyen yadırgamalardan beri gittikçe kendinden emin şekilde ateist oldum. ilkokul bittiğinde artık evrenin yaralı bir egosu olamayacağını da düşünür haldeydim.

ailemin eleştirdiğim pek çok şeyi olmuştur. ama sorularım hiçbir zaman geçiştirilmediği gibi nasıl düşünmem gerektiği asla söylenmedi. "neden şöyle? çünkü bilmem ne. neden böyle? sen neden olduğunu düşünüyorsun? neden öyle? neden değil? neden öyle? bilmiyorum." bu şekildeydi bizde.

bu tür kısıtlamalar bireysel hayatımda yapıldı daha ziyade. duygularımı değiştirmeye kalktıkları oldu ama düşüncelerime dokunmadılar.

çocuğuna bunu erkenden vermeye çalışan anne babalar vardır muhakkak. çocuk düşünmediği sürece onayladığı her şeyde bir yobaza dönüşür bana kalırsa.

not: 9 yaşımda "bence allah yok" dediğimde sınıf mümessili beni hocaya şikayet etti herkes içinde. o da "olur mu öyle şey, ney ayıp" diye beni azarladı. annem ve babamın da inanmadıklarını tam o zaman öğrendim sanıyorum, eve gidip onlara hocayı şikayet ettiğimde. beni şikayet eden arkadaş benimkine yakın olan evine benimle beraber dönerken sonraki bir sene boyunca başka bir arkadaşıyla beni inanmaya ikna etmeye çalıştı. bildiğin argümantasyon gerçekleşiyordu aramızda. dediklerimi mantıklı buluyor, ertesi gün yeni noktalarla geliyordu. "ama kuran böyle diyor" "e kuran zaten bunu söyleyen tek şey" bunu anlamıyordu mesela. "ama peynire bakarken de içindeki sütü görmezsin" ama yapan bensem görüyorumdur" anlamıyordu bunları. bu çocuk çok zeki bir çocuktu. ben programlanmanın diğer takımda çok beter olduğunu söylemek istiyorum. çocuğun anne-baba imajını da zorlamış olduğumu yıllar sonra algıladım.

Baba tarafım komple ateist (dedeler medeler, vb.), anne tarafım daha bir deist gibi ama bir felsefeye oturtmuş değiller. Çok da varmış yokmuş, umurlarında değil; "Allah varsa, iyi yani. Olabilir, olmayabilir; ne yapalım" ayarındalar. Bir de dede ve nineleri çok az gördüm. Anneannem ve annemin babası ben doğmadan ölmüşlerdi; baba tarafından dedem de ben çok küçükken öldü. Bir tek ağzı bozuk babaannemi birkaç kere gördüm ki, o da inançsızdı. Kapalı değildi ama başına yarım yamalak bir örtü takardı.

Büyürken garip şeyler yaşadım. Hiç evde din konuşulmadı. Kimse inanıyoruz, inanmıyoruz demedi; Allah'ın lafı açılmadı. Dünya tarihinde böyle bir şey yokmuş gibi büyüdüm. Sonrası travma oldu diyemem ama çok şaşırdığım dönemler oldu. Hiç din öğretmenim de olmadı mesela. İlkokul öğretmenim ateistti; ortaokulda din öğretmeni yoktu. Onun yerine Sosyal Bilimler ve Türkçe öğretmenleri girerdi. Onlarda da çoğunlukla Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, vb. hikayeleri okutulurdu, sonra onları tartışırdık. Sadece ilk bir iki hafta dinle ilgili konuşulurdu. Lisede yine din öğretmeni yoktu son sınıfa kadar. Müzik öğretmenimiz din dersine girerdi ve klasik müzik eğitimi verirdi. Hafta sonu konçertolar olurdu. Dönem içinde iki haftada bir konçertolar olurdu. O konçertolara gittipimizde yoklama alınırdı. Kaç konçertoya gidersek o kadar yüksek not alırdık. Okul puanı ÖSS'de önemli olduğu için her konçertoya giderdik. Bir de bu hocaların hepsi sendikalılardı. Genelde müzik derslerinde okulun dertleri, toplum sorunları, vb. konuşulurdu. Son sınıfa doğru da test çözerdik. Bir tek lisede son sınıfta din öğretmenim oldu. O da "Bunlar ÖSS'ye girecek, test çözsünler" diye bırakmıştı bizi. Din derslerinde test çözerdik.

9 yaşına kadar dinle ilgili hiçbir şey duymadım. Karşı komşumuz kursa gittiğini söyledi. Biz de ne öğrendin diye sorunca "İmanın Şartları" yazılı bir kağıt çıkardı, onları okudum. Az çok orucu biliyordum sadece. Onu da pide ayı olarak biliyordum. Bir de bizim evde çok net Türkçe konuşulur; Arapça-Farsça kelimeler düzeltilir, babam kızar. O yüzden o kızın okuduğundan bir şey anlamamıştım. Başta iman ne demek onu bilmiyordum zaten. Hani, yarı İngilizce yarı Türkçe bir şey okusa anlardım ama anlamadım. Eve gelince anneme söyledim, o da "Kuran kursuna gitmiştir" dedi. Bir yandan da bulaşık yıkıyordu. Ben de baktım anlamadığım kelime sayısı artıyor, "İyi, peki" deyip konuyu kapattım.

İlkokul 4'te din dersinde Kelime-i Şahadet'ten not almıştık. Öğretmen sınıfta üç kez okuduktan sonra herkesten ezbere söylemesini isteyip not vermeye başladı. İlk başta ağladım, iki yanımda oturanlar biliyordu ama bir o kadar da bilmeyen vardı. Bana başlık bile bir şey ifade etmiyordu. Sıra bana gelene kadar ezberledim.

Ortaokul'da Tarih-Coğrafya hocasının girdiği derste de arada yarım saat ders kitabından bir şeyler okunuyordu. Orada "Hz. Muhammed son peygamberdir" diyordu. Bir arkadaş parmağını kaldırıp "Allah fikrini değiştirmiş olabilir mi?" diye sordu. Hoca "Allah fikrini değiştirmez" dedi. Arkadaş da "Fikrini değiştirdiyse nereden bileceğiz?" diye sordu. Girdiğimiz en dini muhabbet buydu. Orta 1'de gelen hoca ile hikayelerin arasında "Temiz olalım. Kimseyle dalga geçmeyelim. Yalan söylemeyelim." gibi daha çok ahlaka yönelik anlatımlar yapardı. Bir hafta temizlik konusuydu mesela. Temizlik nasıl yapılır, sabah kalkınca ne yapmalıyız, vb. vardı. Sonraki haftalarda "Kötü durumdaki insanlarla neden dalga geçmememiz gerek" gibi konuları işledik.

Bir de ben kitaplara meraklı olduğum için ders kitabından namaz diye bir şey öğrenmiştim. Bir iki kere elimi kolumu kaldıra kaldıra, toplam üç dua ile namaz kıldı. Evde kendi kendime namaz kılıyordum uyduruktan. Annem gördü, "Ne yapıyorsun" dedi, "Namaz kılıyorum" dedim. Sırıtarak mutfağa geçti. Birkaç kere kendi kendime namaz kıldım o şekilde. Sonra yaz geldi zaten, top oynamaya çıkmak daha çekici geldi. Hiç kimse inanmamız ya da inanmamamız gerektiğini söylemedi; öylece kendi halime bıraktılar.

Arkadaşlarımla yaptığım en dini muhabbet şuydu: 11-12 yaşındayken mahalledeki 7-8 çocuk oyun oynuyorduk. Konu bir şekilde Allah'a geldi. Bir arkadaşım "Bana Allah'a inanmayacaksın ama Matematik'ten geçeceksin deseler, bana uyar" demişti. Bir kişi "Matematiğe gerek de yok aslında" dedi. Bir iki kişi "Bana da uyar" dedi, bir iki kişi "Bana asla uymaz" dedi; ondan sonra da ne oynuyorsak ona devam ettik. 5 dakikayı geçmedi muhabbet.

Neyin ne olduğunu öğrenmem liseye dayanır. Belki arada küçük şoklar vardır ama hiç travmatik bir şey yaşamadım. Belki şu an unuttuğum bir şey vardır ama bulamadım. Şu an hatırladığım, 8-9 yaşında bir arkadaşımın Allah'ın her şeyi bildiğini ve gördüğünü, her yerde olduğunu söylediğini ve benim de onun üzerine bir süre banyoda üstümü çıkarırken çok çekindiğimi, Allah'a çok ayıp olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum.

"allah yok, din yalan" gibi bir eğitim verilmedi bana, ama bizim evde din eleştirilen, dalga geçilen bir şeydi. o kadar eskiyi hatırlamıyorum da 8-9 yaşlarımdayken babamın-dedemin haberleri, açık oturumları izlerken yaptığı eleştirileri, kendi kendilerine katılımcılara saydırmalarını, dindar akraba filan geldiğinde yaptıkları tartışmaları vs. hatırlıyorum. muhakkak etkilenmişimdir bunlardan. özellikle dedeme saygı duyduğumu hatırlıyorum çünkü. ortaokulda dalga geçerdim arkadaşlarla. lisede de din sınavlarında abuk-subuk, komikli cevaplar verirdim. neticede de bir dine inanmayan ve yaratıcı mevzuu ilgi alanına girmeyen biri oldum. şimdi tabii "keşke hacı dedem olaydı" diyorum, belki mutlu olma ihtimali daha yüksek biri olarak yetişirdim.

böyle allah yok diye yetiştirmeye gerek yok, dinden bahsedilmemesi gayet yeterli. dindar olması için mantığı gelişmeden önce yani yaklaşık 8 yaşından önce çocuğa dini empoze etmek gerekiyor, bu yapılmazsa zaten ateist ya da diyalektik materyalist olur. istisnalar vardır elbet ama hiçbir insan mantık dahilinde dini ya da ilahi bir güce inanmaz; istese de inanamaz. çocukluktan bilmemesi yeterli yani.
şahsi tecrübe ve görüşlerim bu şekilde.

bir arkadaşımın babası koyu ateistmiş, öyle yetişmiş ama kendi ne-nasıl emin değilim.

ya aileler dinden hiç bahsetmeden yetiştirse bile arkadaşlar, çevre falan da çok etkili. Hele anadoluda bir şehirde yetişen çocuk hele bir de şimdiki elli tane din dersine bakınca... aile karışmazsa o çocuk lise civarında koyu müslüman olur, benim görüşüm bu.(en koyu dinciler, milliyetçiler vs. hep o yaştaki ergenlerdir bence) Bizde tek din dersi varken arkadaşlarımın bir kısmı dindardı ben pek takmıyordum ama arada cuma namazlarına gittiğim, cenabet olunca kendimi kötü hissettiğim falan oluyordu. Hep din eğitimi ve çevrenin etkisi işte. Üniversitede aştım bunları. Dediğim gibi şimdi çok daha fazla din dersi ve toplum baskısı var o zamana göre, şimdi çok daha fazla etkilenirler.

yumuşatarak din nedir ne değildir anlatmak lazım bence çocuğa.

bizim aile.

annem dinli bir insan.
babam pek sallamaz.
ben ve erkek kardeşim, babamın fikri basit geldiği için onu seçtik.
dolayısıyla, allah'a inanan fakat özünde iyi insan olduktan sonra ibadeti sallamayan bir babayı seçen iki çocuk olarak dinsiz olduk.

bizden 15 yaş küçük kardeşimiz haliyle anne ve baba yerine abla ve abisini örnek aldı.
sonuç itibarıyla;

-aşırı derecede hayvan haklarını savunan,
-lgbt bireylere laf ettirmeyen,
-bilime ilgili,
-kitap okumayı seven,
-ezberci eğitim ile ilgili öğretmenleriyle tartışan,
-hakkını yedirmeyen,
-sorgulayan,
-her soyut şeye karşı mantıklı ve elle tutulur argumanlar arayan,
-insanlara saygılı

çok tatlı bir insan oldu.
bu insan 13 yaşında.

bilmiyorum, ben onunla gurur duyuyorum.


erkek kardeşim ile ben ise din eksikliği hissetmedik.
aksine iyi ki bu şekilde yetişmişiz diyebiliyorum.

Hep Ata ve Allah diye duyardım, 2sini 1 sanırdım.
Sorduğumda bizimkilere Allah diye değil de genel bir varlığı düşünmenin bizde yarattığı rahatlıktan vs bahsedip, kitapları inceden yerdiler.
Evde de kuran vardı kütüphanede, cinler minler diye minik beynimi yemişti arkadaşımın biri, ben de merak ederek cevabını o kitapda bulacağımı umuyordum.
Süslü otantik bir kapağı vardı, o yaşdaki çocuk için gizemler çok çekici.
Kitabı okurken babam elimden alıp 'yaşın bunun için erken ' dedi

Hiçbir dine inanca yakın hissetmedim, hiç takım tutmadım.
Ama inançlı olan insanlara özendim hep, onların birşeyleri vardı ve ben anlamıyordum.
Büyüdükçe ve yaşadıkça fikirlerim biraz değişse de herkesin hane aradığına inanıyorum, birileri, biryerler bir iş,
Dünyevi ve başka hayatlarda aidiyetlik bir çeşit.
Ve bunu bedelleriyle kabullenip senin için' iyi' olduğu inancını beslemek.
Bundan yok işte bende çok,
Karamsar değilim, gerçekçi değilim, kaderciyim de diyemem.
Benim kabullenişim insanlar üzerinden ve bu hane ve biriciklik hissetmek ihtiyaçları üzerinden de her din mantıklı geliyor.
Ve bana mantıklı gelen her olguyu kutsal kitaplarda da bulabilirim.
Haneyi korumak için yazılan, yol gösterici ve değerli bilgiler.
Eğer ailem dindar olsaydı, ben de olurdum.
Uyum sağlamak iyi hissettirir hep ( Kendi zamanının içinde )
Sıkıldığım halde herkes izliyor diye g.o.t izleyen bir insanım ben.

ben de görüyorum, sabah geç geliyor
hayırdır neden geç geldin?
Sahura kalktım sabah ondan uyanamadım.

tüm gün masada kollarını birleştirip uyuyor adam
"orucum ondan"

e tutma o zaman arkadaş
normal hayatına devam edip, bunun iradesini gösteremeyeceksen bir manası yok zaten tutmanın, sen aç kalıyorsun sadece, oruç tutmuyorsun.

haklısın.

yani bu kafasını koyup uyuyan adamlar zaten gece kalkıp yiyip yatıyo, sanki yemeği sofrayı kendileri hazırlıyolarmış gibi uykusuzluk numaraları çekiyolar bi de.

ben de tutuyorum. çalışıyorum bi yandan. ofis işi ama bi kere bile kafamı koyup uyuyayım demiyorum. dışarı çıkılacaksa ses etmiyorum. kaldı ki yaş 25, 45 kiloyum bi de :) o adamlar kim bilir kaç yaşında. o yaşa gelmişler orucun düzenine alışamamış mı? bunlarınki tembellik.

bunun bi uyuyan versiyonu bizim şirkette de var. her gün aynı muhabbet. teraviden gelene kadar saat zaten gece yarısı oluyomuş, sonra sahura kalkıyomuş, sonra sabah namazına kalkıyomuş, çok uykusuz kalıyomuş o yüzden. bu düzende yaşayan birinin uykusuz kalması evet doğal, ama bizi ilgilendirmez. ne yapabiliriz ki, aman sen uyu, biz çalışalım mı diyelim? ona göre alıştıracaksın düzenini ve bedenini. kimse sana ayrıcalıklı gibi davranmak zorunda değil.

Haklısın tabii ki. Hadi Ramazan boyunca 2-3 kez sabah geç gelmesini anlarım belki ama karşı odada uyuması ya da normalde yapabildiği işi başkasına yaptırması (dolaylı da olsa) saçmalık.

ben birisinden işini yapmasını istediğimde şaka yollu da olsa oruç tuttuğunu hatırlatsa, karşılığını veriyorum. tutuyorsa bana mı tutuyor, madem ayak uyduramayacak gitsin evinde tutsun ne işi var toplumda.

bizde tutanlarda tutmayanlar kadar sıkı çalışıyor
hatta oruç tutuyorum goy goy yapıyor demesinler diye ekstra efor sarf ediyorlar.

Kişi ile alakalı.
O oruç tutup yatan kişinin yanlışı.

Ha asıl sorunun cevabı insanlar üzerinde baskı ve saygı duyma zorunluuğu psikolojisi var.
Orucum biraz saygı göster modundan dolayı belki bulaşmıyorlardır.

abi haklısın da bu ortamda kime ne anlatacaksın? bir şey desen adamı linç ederler.

üff sıktınız ya. kendi kendinize oruç tutanları nasıl yaftalasam diye saçmalığın dibine vuruyorsunuz artık.

Şahsen ben böyle bir kayırmaya tanık olmadım. Oruç tutan birisi olarak bunda iltimas gösterilmesi gereken birşey göremiyorum

simdi sana en dogru cevabı vereceğim:

çünkü din, allah, kitap, peygamber, musluman, islam, din, din, din, din, selamunaleykum, din, din, din, cocuk sikmek, kafa kesmek.

çünkü onlar ibadet ediyor taam mığğ
benim beraber çalıştığım da oruç tutuyor. işe 10'da geliyor. akşam 4 gibi abi sen git ben hallederim diyip yolluyorum. başka bir şey olsa işgücü kaybı oluyor diye şarlarlar ama bu durumda akan sular duruyor nedense.

@ne nicki be trolleme duyurumu. kimseyi yaftaladığım yok. tutamıyosa, işini engelliyosa tutmayacak bu kadar basit. tutup işini düzgün yapanlara lafım yok. kimse kimseyi idare etmek zorunda değil. kul hakkına giriyor.

biz de tutup, daha sıkı çalışan ve karşı masamda oturup akşama kadar müzik dinleyen bi ateist var. tamamen kişilerin kendi ahlak seviyeleri bence, aldığın maaşı kuruşu kuruşuna hak etmeye çalışmak.

Ben çalıştığım yerlerde oruç tutup daha sık çalışana denk gelmedim. Ya uyuyorlar ya da erken çıkıyorlar. Aslında inşaatta yani fiziksel güç ve dikkat isteyen tehlikeli bir işte çalıştıkları için iş güvenliği uzmanı olarak müdahale etmem gerekiyor ama patronundan işçisine kadar ağır baskı yerim. Neyse ki tutmayan sayısı fazlaydı ve gün geçtikçe arttı, tehlike azaldı.

Tabii sadece fiziksel güç sarfeden işçiler değil çavuşu, teknikeri, mühendisi falan da yatıyor gerçi

Çalışma performansları işverenlerinin sorunu ama ben istemezdim açıkçası. Geciken her gün büyük para kaybı.

tamamen kişilerin ahlak seviyeleriyle alakalı evet ama soru onu demiyor ki. ahlaksızlık yapan oruçluya bişey denmiyor ama aynısını ahlaksız oruçsuz yapsa göze batar diyor; olay oruçlunun ahlakı değil yani.

haklısın.

haksızsın tabi.
kafir misin nesin anlamadım ki?
adam oruç tutuyor, dini bir vecibesini yerine getiriyor.
süper maryonun altınları toplayıp, mantarı kıtladığı gibi bu adamda allah katında sevapları o şekil topluyor.
senin gibi oruç tutmayan dinden bihaber gavur özentileri bizim gibi oruçlu, abdestli, namazlı, huri avcılarına böyle cins cins iftiralar atıyor.
ne biliyorsun belki adam içeride namazını kılıyor?
belki kuran okuyor?
hemen iftirayı yapıştır.
allahtan islam hoşgörü dini de sana bir şey demiycem.
allah akıl fikir versin sana.
dinimizin kıymetini bil.

Bence de izinlerini ramazanda kullabilirler cok zor geciyorsa.

ya nerede çalışıyorsunuz anlamıyorum ki. biz de tutanların hiçbirinde öyle bir durum yok. 6 yıldır tüm plaza hayatının ta ortasındayım, ne denk geldim ne de duydum.

İyi müşteri olur musun olmaz mısın diye kayıt altına almak için. Bu tarz durumlarda kayıt alırlar ki ne kadarlık oyun oynamışsın kazanmış mısın kaybetmiş misin ona göre muamele yaparlar sana :)

kumarhanelerde isim alınıyor hem senin ne kadarlık oyun oynadığını takip edebiliyorlar ve de eğer A+ bir oyuncu olur ise anlamana bağlı olarak iskonto alıyorsun yani kaybettiğin paranın bir kısmını sana geri ödüyorlar

para iadesini bilmem ama belirli bir rakamı aşarsan
seni bedava getirip götürüyorlar, uçak + otel beleş oluyor sırf gel de oyna diye.

Sizi arayıp davet edecekler ileride daha büyük oynamaya devam ederseniz.

Bana neden para verip kalıyorsunuz otelimizde beni arayın biz ayarlarız size yer ve bilet demişlerdi. Ya ben tatile gelmişken bir iki girip oynayayım sürekli kumarım yok diyip bozmadım.

Banka neden 6.000tl kârından vazgeçsin?

Krediyi vadesinden önce kapatırsan banka faizin bir kısmından vazgeçer orası doğru, ama bu genelde borçlunun tablebiyle olur, bankanın olayı zaten borç para verip faiz kazanmaktır, durup dururken banka size iyilik yapmaz. Ayrıca 19 binden 13 bine düşüş çok abartı olmuş. Olsun olsun en fazla 2-3 bin düşer borç, hesaplamaya üşendim fazla fazla söyledim, o kadar bile düşmez aslında.

Bankaya bizzat gidip teyit edin, dolandırıcı da olabilir arayan kişi.

bankaya göre mümkün olabilir diyorum. hesabınızın bağlı olduğu bankaya gidip sorun böyle böyle arandık doğrumu, eğer aklınıza yatarsa kapatabilirsiniz.

Haci ben boyle durumda parayi akrabaya vermek yerine direk bankaya veririm. abimden tecrubeliyim yas tahtaya basmam.

ana para'dan daha azsa 13 bin hiç inandırıcı değil
banka parayı almak için neden uzlaşsın ki? adam banka zaten her türlü alıyor senden o parayı

imkansız. banka hiç bir zaman vadesinden erken kapanmasını istemez borcun. faizden para kazandığı için her zaman işine gelir. kredi çekerken bile önce faizini alır sizden sonra ana paraya düşer. bu akraba sizi kekliyor kesinlikle, kredinin düzenli ödendiğinden emin misiniz ?

parayı ya da ona verip gidip kendi mi ödüyor ? ya da ödemiş gibi yapıyor

bu arada akraba ise kesinlikle lafla iş yapmayın. tamam abi gel beraber gidelim bankaya kapatalım diyin. ona göre işlem yapın.

Bana da pek mümkün gelmedi. Uzun vadeli borçlarda banka önce faizini tahsil eder, ana parayı sonraki taksitlere doğru artırır. Örneğin taksit 1.000 TL olsun.

700 faiz - 300 ana para
690 faiz - 310 ana para
680 faiz - 320 ana para
...
300 faiz - 700 ana para

gibi gider. Dolayısıyla son taksitlerin büyük çoğunluğu ana paradır. 19 binden 13 bine inmesi çok zor...

Eğer düzenli ödüyorsa öyle bir şey kesinlikle olmaz, arayan dolandırıcıdır. Ya da daha kötüsü akrabanız sizi kafalamaya çalışıyor.

Cevaplar için teşekkürler. Genel olarak olumsuz bi hava hakim. Bendeki durum da buydu zaten.

Çalışan insanlarız, anca haftasonu bir araya gelebileceğiz. Bakalım ne çıkacak.

Bankaların işleyiş mantığına aykırı bir durum bu. Ancak Türkiye'nin şuanki olumsuz durumuna bakarak belki böyle bir teklif (önceleri yapmasalar dahi) yapıyor olabilirler mi acaba dedik. Daha yazmak isteyen olursa yazsın yine, arada okuyacağım yeni birşey olursa.

dostum banka borcu dediğin icra borcu olmasın sakın?

icra borcuysa tamam, olabilir derim ama banka borcuna ilişkin böyle bir arama yapıldıysa ve buna ilişkin bir ödeme yaparsanız, show haber dolandırıcılık mağdurları derneğine üye olabilirsiniz.

türkiye "ermenileri göçe zorladık ama bunu soykırım haline getirecek şekilde yapmadık" diyor.
(bkz: tehcir)

basina buyruk bazi gruplarin/cetelerin yaptigi birsey, ermeni nüfusuna yönelik devlet eliyle bir soykirim girisimi olmamistir diyorlar.

ne dediğimiz çok belli değil;

bazen "ermeniler de türkleri öldürdü, karşılıklı olaylar oldu" diyoruz,
bazen "savaşta arkamızdan vurdular, vatan savunduk" diyoruz,
bazen baba jo +1 diyoruz,
bazen kimse +1 diyoruz,
bazen trajik olaylar oldu diyoruz,
bazen ermenilerden özür diliyoruz.

ne dediğimiz belli olmadığı için de söylediklerimizin hepsi havada kalıyor.

ermenilerden özür dilenmedi.
devlet eliyle insanlar sırf ermeni diye göçe zorlandı. hayvanlar gibi vagonlara dolduruldu aç susuz günlerce yol gittiler ve haliyle öldüler. türkler aa öldü bunlar hayret bu soykırım değil dedi. halbuki bu da gayet soykırımdır.

bir katliamdan söz edilemez ama ölümler ile ilgili olarak
bu işi en çok o bölgedeki kürt beyleri yapmıştır.
ihale türkiye cumhuriyetine kalmıştır.
hamidiye alaylarını bir inceleyin.
ingiliz ve alman kaynaklarını inceleyin.
rus devlet arşivine bakın.
ermeniler ile aynı köyde doğmuş büyümüş bir insan olarak yazdım bunları.
ermenilere karşı herhangi bir kinim, düşmanlığım yok. aksine köylümüz olan ermenilerden hala görüştüklerimiz var.
bu olayı en güzel özetleyen cümle: " iki tarafta masum değil."

olayın kısacası şu aslında

osmanlı savaştaydı, rus cephesinde savaşırken ermeniler de arkadan vurdular, osmanlı da hem o vuran ermenileri öldürdü (ateşe ateşle karşılık vererek), kalanları da ayaklanmasınlar bir de bunlarla uğraşmayalım diye göçe zorladı.

O göç sırasında da hem soyguncular, hem yol şartları çok ermeni öldü.

iyi birşey değil tabii, ama bir hitlerin sırf zevk için yahudi öldürmesi ile aynı kefeye konmaz.
Soykırım değil kesinlikle, ama iyi birşey de değil dediğim gibi.

ermenilerden özür dilenmedi diyen cekilmis gayfe'ye sıralı tam liste. hem de sabah gazetesinden;

www.sabah.com.tr

bakalım fehmi koru bu özür meselesinde ne diyor;

t24.com.tr

taziye mesajıyla özür mesajı aynı değil. hislerinizi paylaşıyorum demek özür dilemek değil. özür dilemek kabullenmektir özür mözür yok bir de link vermişin, ulan hakkaten özür mü dilemiş bunlar diye açtım ama fıs.
nazilerin yaptığı kadar olmazsa soykırım olmaz diye bir algınız var gençler bunu değiştirin. türklerin yaptığı da soykırımdır. sadece ermenilere değil süryani ve pontus soykırımları da olmuştur.

Bizimkiler sanki çok şey biliyorlarmış gibi, bugüne kadar çözülmeyen konuları çözeceğiz diye ermenistan'la ilişki kurup özür dilediler. Netice olmadığı gibi bu ermenistanın elini kuvvetlendirdi.

Şu ana kadar soykırımın başımıza bela olmamasının sebebi israil lobisidir. Bizi sevdiğinden yapmıyor tabii ki, israil holokost'a rakip istemiyor. İşlediği cinayetleri holokost maskesi altında gizliyor.

Tantananın sebebi tazminat. Türkiyeden 100-150 milyar $ tazminat almayı umuyor ermenistan. Yaklaşık 30 senelik bütçesine denk geliyor. Hani "bu işi kabul edelim ne olacak ya?" diyenlerin dediğini yaparsak, bizi arkadan vuran, toplu Türk katliamları yapan çetecilerin torunlarına büyük bir tazminat vereceğiz...

Türkiye bu işi güzellikle çözemez. Doğuda yer alan yüz bine yakın kaçak ermeni'yi sınır dışı ederek karşı atağa başlamalı...

ermenistan'ın şu anki politik amaçlarını bilemem ama ermeni soykırımı 30 yıl önce ortaya atılmış, söylendiği gibi "emperyalist yalan" falan değildir.

ermeni soykırımı, 100 senedir ermenilerin kendi içlerinde taşıdığı, 100 senedir bahsini yaptığı bir olaydır. bunun son 30 yılda gündeme geliyor olması yeni ortaya atılmış bir iddia olduğu anlamına gelmez.

kaldı ki, "soykırım" sözcüğünü İCAT EDEN raphael lemkin soykırıma örnek olarak yahudi ve ermeni soykırımlarını vermiştir. nedense türk resmi tarihini savunanlar buna asla değinmez. (www.youtube.com sene 1944, dikkatinizi çekerim, daha ortada dillerden düşmeyen ermeni lobisi falan yok öyle) soykırımın tanımı açık ve ermeni soykırımı buna uyuyor.

kısacası türkiye bu konuda neyi savunduğunu, neye karşı çıktığını bilmiyor. bir partinin ve onun paşalarının suçunu savunup duruyorlar yıllardır.

cehalet gerçekten çok kötü.

www.factcheckarmenia.com

merak edenler girip inceleyebilir.

Sizin şirketten çıkar/çıkartılır
3-5 ay tedavi görüp hayatına devam eder
sizin şirketi referans göstermez :)

ne güzel yapmış şu aralar tam öyle yapmak istiyorum.

Kafası yerine geldiyse gidip kadından özür dilesin. Canım çok sıkkındı, bir anlık sinirle oldu gibi bir bahane üretsin.

Ancak arkadaşınızın durumu çok sağlıklı gelmedi bana. Yarın bir gün bilgisayarı birinin kafasına da indirebilir. Kaldı ki kadın bir şeyde dememiş. Verdiğim işi yap demiş, gayet normal... İşi tatlıya bağlarsa biraz izin kullansın, bir doktora görünsün...

yöneticinin ağzına bakıyor şu anda, yönetici takarsa saldırdı filan diye şikayetçi olabilir, uzatıp dava açabilir ve haklı da görünüyor şu durumda. ay yazdığım gitmemiş editi, durum uzarsa beyaz yaka kariyeri de sekmeye uğrayabilir. ama kadın ay lanet olsun derse sadece burayı referans gösteremez, başka yerde çalışır.

birincisi arkadaşının departmanı toplamda 2 adet bilgisayar sağlamak zorunda.
ikincisi arkadaşın savunma vermek zorunda. karşı taraf da öyle.
ondan sonrasına şirketin politikası karar verir, ama masasında bilgisayar kırılan kadının da insiyatifine göre şekillenebilir.

Orayı referans göstermese bile başvuracağı yer sigorta sorgulaması yapıp görebilir sanırım nerede sigortası yattığını. Sonra merak edip neden göstermedin referanslarda diye sorabilirler tabi belli olmaz.

valla hocam bence bitti.
yapılması gereken müdürüne söylemekti benden ekstra iş istediler diye.

sgk da işten çıkma sebebi olumsuzsa etkiler yeni işinde de.
bu kadar atarlı insanı hiç bir yerde tutmazlar.
arti diğer işyeri de uğraştıracaktır amk sen misin bu kendin zaptiyesi derler yani.

olumsuz konuşuyorum ama doğrular bu.
bu kadar atarlı insan başka yerde melek gibi davranmayacaktır.

Neler olur bilemem de yapmak isteyip de yapamadığımizi yapmış arkadaşın. Okurken bi ferahlık geldi, bi "Oyhs!" dedim.

Eğer işe giriş sırasında sözleşmesini vs. düzgün aldılarsa adamdan. Kesinlikle tazminatsız şrkildr iş akdi fesh + zarar verdiği cihazların zararını tazmin. Daha da kötüsü isterlerse SGK kayıtlarına da işlerler. Ki işlesinler de zaten, gitsin adam gibi konuşsun derdini anlatsın, gidip show yaparak bilgisayar kırmak nedir.

Gelsin kadının kocası da bunun kafada kırsın bilgisayarı o zaman.

kesin kovulacak da, en zararsız şekilde sonlanması için hastalığını kullansın rapor mapor götürsün bence. kadından da özür dilesin.

savunma sanayide filan ise kariyeri bitebilir. kurumsal şirketler o kadar da birbirlerinden habersiz değil. sektörde duyulabilir bu olay.

niye bitsin canım, kendi lehine bile yansımasını görebilir ileride :)

umarım o kadın yöneticiye tır çarpıp paramparça olur.

Pencereler biraz büyük olsa ferahlar aslında ama pencereler de küçük
daha fazla ışık, ve ayna (ışığı dağıtsın diye)

Perde yerine jaluzi diyorum.
Yatak başının arkasındaki duvara tablo önerebilirdim de, o duvar çok şekilsiz olduğundan ı ıh. Ama o duvara (dikine çizgili)güzel bir duvar kağıdı gidebilir. Kalan duvarlar ise duvar kağıdı ile uyumlu bir renge boyanabilir.

@givemesomesubstance boyanmış hali bu, duvar kağıdı ve boya opsiyonları kira olduğundan şimdilik olmaz gibi:/

Tavandaki ışığı kullanmayın. Yatak odasının zaten hiçbir zaman o kadar aydınlık olmasına gerek yok, yer lambalası ya da komodin üzerine lambalar ile aydınlatın.

kesinlikle perde kalkmalı oradan. jaluzi yap. pencerenin karşısındaki duvara kocaman deniz temalı ya da yeşil-mavi bir tablo. çerçevesiz. bildiğin kanvas. ya da daha klasik kırmızı-kahve ağırlıklı bir resim. yatak kenarlarına birer sade tasarımlı modern abajur. sarı ışık. hatta odayı aydınlatmak için tepede beyaz ışık yerine bir lambader al. morg gibi oluyor tepede beyaz ışık. nefret ediyorum. gözü meşgul eden birkaç güzel tablo ve sarı ışık odanın bu tabut gibi görüntüsünü siler süpürür, unutturur. ikea'da harika lambader ve abajurlar var ucuza. tavsiye ederim.

www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr

www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr

Ayna duvar odayi her zaman daha genis gosterir;
www.aynadunyasi.com.tr www.dekoblog.com tesvikiyeaynadoseme.files.wordpress.com

ikeanin su dortlu aynalariyla, siz de duvarin bir kismini kaplayabilirsiniz www.ikea.com.tr

Perde kalkarsa ferahlar +1
Tavan isigi yerine ayakli lamba ya da komodin lambalari ile aydinlatma da hem daha şık olur hem de ferahlatir.
Dolap alacaksaniz da kapakli degil, surgulu dolap.

ücretlisi de yok
Iphone telefonla konuşma, mesajlaşma gibi kendi "çekirdek" uygulamalarına müdahale ettirtmiyor.
Bir uygulama vardı, onu kullanmıştı arkadaşım
Şöyle çalışıyor, bir telefon arıyorsun önce, sonra onu konferans konuşmasına alır gibi yapıp, diğer numarayı arıyorsun.
Senin ve karşının konuştuğunu o 3. numara kaydediyor falan filan

Uygulama yok yani, anca dışarıdan birisi kaydedebiliyor.

androidde var
geçici olarak arkadaşından al android
programin ismi acr
her konuşmayı cayir cayir kaydediyor

Böyle uygulamalar yasak diye biliyorum. Mikrofonu kullanan uygulamalar herhangi bir arama esnasında mikrofona erişimi kesiliyor ve arama bittikten sonra tekrar mikrofona erişiyor.

hocam androidde yasak değil rootsuz mootsuz kullanıyorum.

ciddi psikolojik sorunlu, intiharli bir donemim olmustu ama soyledigin sekilde "artik cekemiyorum, keske bir sey olsa da olsem" istegini cok nadir duyuyorum. cok sukur o deneyim bana fayda sagladi, kalici zarar olmadan atlatabildim. kiyisinda gezdikten sonra kavusmadigim icin intiharla ilisigimi tamamen kestim, o yuzden cok bunalsam bile yok olma fikri aklima neredeyse hic gelmiyor. uyudugumu ya da o gunleri atlattigimi falan dusunuyorum ama olmeyi? I ih. olursem euro 2020'yi, dunya haritasinin degistigini falan goremem. hepimiz uzun bir filmin izleyicileriyiz, eksicilik yapip yarisinda cikmak istemiyor ve bana her ne sunuyorsa gormek istiyorum.

oldurmek dersen, elime silah verip kendisini onume getirsen (yaptirimi olmamak kaydiyla?) acimadan ta ta ta sikacagim cok insan var. insan oldurebilirim, bundan eminim. sadece, kendi yasam ve ozgurluk hakkima baskalarininkinden daha fazla saygi duydugum icin yapmiyorum bunu. ne gerek var simdi hapse girmeye?

Kendimin ölmesini hiç istemedim ama çok salaksın keşke ölsen diye iç geçirdiğim çok insan var.

Kendimin olmesini asla istemedim ama cok sinirlendigim birkac insanin, sinirlendigim donemlerde olmelerini istedigim olmustur.

ben denedim düşünme kısmını geçip. olmadı bende hayatı akışına bıraktım.

Birine üzülüp onun ölmesini istemiştim. Uyuşturucu etkisiyle şizofren olan sevdiğim bir arkadaşımdı. Bundan sonra düzelmez, hayatı mahvoldu, asla eskisi gibi olmayacak, ölse tamamen kurtulur, demiştimm Zaman gecti, o donemi atlattiktan sonra duzeldigine şahit oldum. Bir daha asla bu şekilde kendimce pratik cozumler bulmayacagim.

O konuda çok duygusuzum. Günde 1-2 kişi ekleniyor "Death Note" uma.

Topluma uyum sağlayamamış tiplerin ölmesini istiyorum genelde.

E R D O G A N
R
D
O
G
A
N

evet. bazı problemlerim yüzümden ölmeyi sık sık dilediğim oldu.

diledim hep diliyorum, günlük rutinlerim arasında.
etrafına sürekli zarar veren, başkalarına hayatı zindan eden ve düzelme ihtimali olmadığını gördüğüm insanların kesinlikle ölmeleri gerektiğini düşünürüm sıklıkla. ölse de herkes rahat etse. bu listede 1 numaram açık ara: hopeless +1

kendim için de "er ya da geç öleceğiz nasıl olsa, bu kadar saçmalıkla uğraşmasam daha fazla bir anda ölüversem" diye sık sık düşünürüm. yaşamak çok sıkıcı, biraz da duygusal olarak hassas, etrafına karşı sorumluluk hisseden biriyseniz işkence gibi.

hayatımda iki kez düşündüm onu. artık mutlu olabileceğime inanmıyorum, ailem çok üzülür arkamdan intihar etmek de istemiyorum başıma bi şey gelse de kurtulsam diye. ikisini de atlattım neyse ki. hep boşluktan oluyor bunlar. kafanı dağıtacak ve hayatını dolduracak şeyler bul kendine, spor olur hobi olur. oturup boş boş hayatın anlamı ne, ben kimim ki zaten, ne başarabildim bu hayatta vs gibi düşüncelere kapılmaya vaktin olmasın. zaten kendini mutlu hissetmeye başladıkça o düşünceler de hafifleyip artık acı verici olmamaya başlayacak. eyyorlamam bu kadar.

Lars von Trier 5 yıl önce Melancholia'yı gösterime soktuğunda deniz kenarında bir kasabada surreal bir hayat sürüyordum. Şimdi düşününce bile aklım gidiyor. Hava kararmaya yakın denize bakan bahçeye bir sandelye koyup sabaha kadar filmdeki gibi ateş topu bir gezegenin yaklasmaya başlamasını bekledim. Cok istedim ya. Kötü hicbir sey yoktu cevrede. Öylece, sessizce yok olacaktık.

Gezi zamanları da yine dünyaya cok büyük bir sey olmasını, dehşete kapilacagimiz birsey olmasını ve herşeyin bir anda durmasını istemiştim.

Tek bir kimsenin ölmesini istemedim, ama hepimizin yok olmasini hayal ettim.

kesinlikle ve kesinlikle nefret ettiğim eski sevgilimin ölmesini istiyorum. ondan kurtulmak istiyorum. bunu yıllardır istiyorum. eskiden sayıklardım keşke ölse diye. resmen sevineceğim o derece.

kendime gelince:

eksisozluk.com

intihar edeceğime verdiğim oran %85

..

arada bi ufff hadi bi şe olsun da ölelim de diyorum.

..

kesinlikle yaşlanmak ve hastalanmak istemiyorum. önümüzdeki hafta kendimi kısırlaştırmak için doktora gideceğim. ölümüme doğru ilk adımım.

---

bütün tecavüz ve tacizcilerin de uzun süre işkenceyle ölmesini istiyorum.

ve bir takım lise mezunu: 'birilerinin projesi' olan ülkemizi felakete sürükleyen gürcü mü rizeli mi olduğu belli olmayan biri ve bütün çevresinin. ona tapacak kadar düşük iq lu insanların........ hepsi hemen şimdi bir anda ölse keşke

---

dünyada doğal seleksiyon olmalı ve belirli bir seviyenin altı yok olmalı. çok fazla insan var. ve çoğu işe yaramıyor. oksijen kaybı

Her gece son 15 senedir, sabaha uyanmam inşallah diye uyuyorum

3 gun regl oluyosan 3 gun, 5 gun regl oluyosan 5 gun tutmuyorsun.

mantığını açıklayayım; vücuda bir şey girer ya da çıkarsa oruç bozulur. dolayısıyla kaç gün regl oluyorsanız o kadar gün oruç tutamazsınız.

Simdi bu ayrıntılara girmeye gerek yk tabi ama hani az da olsa gelir ya, atıyorum yogun olarak 3 gündür fakat diger günler az da olsa gelmeye devam eder, yine de bekliyoz mu?

Kendimi abidik kubidik soru sooran ögrencilerim gibi hissediyorum suan

geldiği sürece bekliyosun, azı çoğu yok.

az da gelse beklemeniz lazım.

yalnız üstte biri fena sallamış, onu düzeltmeye geldim. "vücuttan bir şey çıkarsa oruç bozulur" ne demek hacı, bu nasıl bir akıl tutulması?

bunun tek mantığı islam'da regl olan kadının kirli sayılması, başka bir şey değil. o nedenle tamamen bitmeden reglden çıkmış sayılmıyorsun ve oruç tutamıyorsun. sembolik bir rakamı yok.

www.dinimizislam.com

İslamın kadını veya regl'i pis saymasından çok
İslam cografyasındaki hayati koşulları düşünmek lazım
o sıcakta, o günkü hijyen ve sağlık koşullarında
hem güçsüz düşme, hem hormonel dalgalanmalarda bir de açlıkla uğraşma hem de aman ağzıma su kaçar şu bu diye yıkanmaktan? belki de rahatsız olma diye tutma demişler.

vücuda bir şey girer ya da çıkarsa oruç bozulmaz. sadece vücuda bir şey girerse oruç bozulur. vücuda giren şey orucu, çıkan şey abdesti bozar.

oruç tutmak için gusül abdestli olmak gerekir. regl halinde iken kadın gusül abdestli olmaz, cünup olur. o yüzden de oruç tutmaz. regl hali biter, kadın gusül alır, oruca başlar. dini bilgim bu kadar.

vücuttan çıkan orucu bozsaydı 18 saat çişini tutmaktan çatlayan insanlar görürdük etrafta.

@Corc,

adetliyken namaz da kılamıyorsun. islam'a göre kirlisin ve o günlerde tamamen ocak dışısın yani. gidiş yolunu beğendim ama "ay kadınlarımız rahatsız hissetmesin şimdi" gibi bir nedeni yok :)

@sir gawain
Namaz kılamaz da o da oruç gibi, regl iken uğraşma, zahmet etme gibi düşünülebilir.

esas kuran okuyamaması, camiye girememesi --işte bunlar sen regl iken tam bir pisliksin tezi ile daha fazla örtüşüyor.

sallamışım denilmiş, cevaplamaya geldim.

tuvalete çıkmak gibi bir "vücuttan çıkmak" eyleminden bahsetmedim, aklı biraz tutulmamış olan herkes bunun başka bir kasıtta kullanılmadığını anlayabilir bence. kusmanız, kan kaybetmeniz oruç durumunuzu bozar, kazaya kalırsınız. yani vücuttan çiş kaka harici bir şey çıkınca da orucunuz gidiyor, başka baharlara kalıyor.

sipeşıl tenks tu din bilgisi, orta iki.

@niye ama

aynen hacı, ben de aslında onu demek istedim. hiçbir vecibe yerine getiremiyorsun, elini kurana bile süremiyosun. cüzzamlı gibi bir şeysin. üstte kibritsuyu'nun dediği gibi forever cünupsun.

@evde liyakat kalmamis

kanamak ve kusmak da orucu bozmaz. kasıtlı olarak ağız dolusu kusmak bozuyordu galiba sadece, o da muğlak. hele adet ve diş dışında kanamak hiçbir şekilde bozmuyor. hatta kan bile verebiliyorsun. olum ben ateistim senden iyi biliyorum lan fdsdsgd

Kanamanın orucu bozması da muazzammış gerçekten evde liyakat, burnu kanayan sivilcesi patlayıp kanayan insanları da sayabilir miyiz? Yoksa 0.4 ünite kan gibi bir birimi var mı?

10 güne kadar kanama olduğu müddetçe tutulmaz. 10 günü geçince tutuluyor diye biliyorum.

abicim yukarıda da dedim. gireni çıkanı karıştırmaya gerek yok, düz mantık.

cenabet iken oruç tutulmaz.
regl iken cenabet olunur.
dolayısıyla regl iken oruç tutulmaz.

regl tamamen bittikten sonra giren çıkan olmasa da gusül abdesti almadan tutamazsınız.

iftarda orucu açtıktan sonra seviştin bi güzel. gusül abdesti almadan ertesi gün de oruca başlayamazsınız.

mesele cenabet olmakta. gireni çıkanı boşverin yahu. cenabetken oruç tutulmaz. regl adamı cenabet yapar. hepsi bu.

kuranda regl kadın oruç tutamaz diye bir şey geçmiyor.

kibritsuyu guzelce aciklamis.

Regl süresince son mililitresine kadar bile tutmuyorsun.

Onun dışında Sır Gawain +1 ona karşı argüman üretenler -1. Regl olan kadın hasta/kirli olarak geçiyor. Yorulmakla hiçbir alakası yok. Kirli derken de öyle aşağılık, lanet vs. anlamında değil. Mesela o dönemler için "kadınlarınızdan uzak durun" emri de "Şimdi ağrı falan vardır. Yormayın" falan değil. "Temizlenene" yani süreç bitene kadar uzak durun der (bakara 222). Bakara 184 ise hasta olanların oruç tutmayıp, kaza etmesini söyler.

Ayrıca "o dönem" veya "o sıcaklar" deyince, islamı evrensellik ve tüm zamanlara hitap etmekten çıkarır. Hadi inanmayanlar için sıkıntı yok da inanıyorsanız o konuya girmeyin derim.

syma başlangıç için iyidir.

ev dizaynı güzelse philips hue.

çok geziyorsa chromebit, stick bilgisayarlar gibi şeyler.

ihtiyacı varsa güzelinden bluetooth hoparlör.

okumayı seviyorsa kobo, kindle.

evde vakit çok harcıyorsa nvidia shield tv. (favorim, bilgisayar oyunlarını aktarır, ama applesa zor gerçi)

ipadi, iphone'u varsa el yapımı yani senin yapacağın kılıf, veya aksesuar falan. apple store'da güzel şeyler var.

güzelinden kulaklık.

akıllı saat. (pebble gibi pek bilinmeyen)

philips wake-up light.




aklıma bunlar geldi. :D

@passion, saydiklarinin hepsi (stick bilgisayar sidinda) yeminlen var. hue'yu benim eve bile aldi. pebble'indan nike fuel band'ina jawbone fitbit her seyi kullandi Apple Watch'da noktayi koydu.
kiliflar da Freitag tarzi markalardan var yeni alip severek kullandigi.. ben beceremem simdi.

Syma iyi diyosan süper :)

Syma süper fikir bence :)

çarpma vs. ye karşı yedek pervane ve şu çevresini koruyan zamazingolardan almayı unutmayın :)

bu arada bu explorer yeni çıkmış galiba, normal x5c'yi çok önerirler hep. linki şu:

www.aliexpress.com

detaylıca bakın çok modeli çıkmış yok kameralı kamerasız falan :) kameradan pek bir şey beklemeyin.

"yedek pervane ve zamazingolar" dedigin mesela su mu?

www.amazon.de

hah evet bunlar, çok iş görüyor yedek pil, yedek pervane ve plastikler. aynı anda birden fazla pil şarj eden cihaz da vardı.

hubsan x4 kullanıyordum ben, o da aklınızda bulunsun aynı klasmandalar aşağı yukarı.

Yizhan tarantula x6 yi tavsiye ederim guzel drone

bana kardeşim DJI PHANTOM 4 almış
muhteşem bir alet, tavsiye ederim, resmen son 1 haftamın en büyük eğlencesi oldu.

yurtdışından artık drone getirmek çok sıkıntı. o topa girmeyin.

Teşekkürler herkese dediğiniz modellere de bakacağım

@gliderpilot biz zaten yurtdışındayız :)

@lemuria

hıa tamam o zaman ama bence ucuz bir drone alacağınıza farklı birşey alın. ucuz bir drone tatmin eder mi emin değilim.

Hmm başlangıç için iyi olur diye düşünmüştüm, çok beğenirse kendine pahalısını alır sonra hehe
peki önerin var mı? Ne alabilirim başka?

drone değilde bi action camera al mesela?

xiaomi yi 4k falan?

google dan bulursan genelde aracı site oluyor
bana bir tesisatçı gelmişti, abi normalde 100 lira ama aracı firmaya da veriyoruz 200 o yüzden demişti.
Kapıcına sor, bakkalına sor, marketine sor, çevredeki tesisatçı gelsin daha ucuz olur
o websitelerindeki numaralar site sahibin numarası, arıyorsun o sana usta numarası veriyor böylece biliyor senin onun aracılığın ile çağırdığını falan filan

google'da herkes komisyoncu. adam istanbulun diğer ucundan geliyor ama öyle bir web sitesi yapmış ki sanırsın heryerde. tabi ulaşım parasını da kilitliyor sana. sözde kilitlediğini söylemese de, her üründe geçirdikleriyle sonuç aynı oluyor.

yani komşu, bakkal, elektrikçi vs gibi adamlara sorup birine ulaşmak her zaman daha mantıklı.

ye kürküm ye derler bilir misin?

bilemiyorum altan bilemiyorum.

kendini tüketimle ifade eden varlıklar haline geldiğimiz için. büyük paralar harcayınca daha iyi hissediyoruz, toplumda daha önemli bir statüde oluyoruz. bunlar birbirini besleyen şeyler.

kinetix'in 50 liraya sattığı ayakkabıyı nike 300 liraya satıyor. aralarındaki kalite farkı gerçekten ne kadar büyük? hiç emin değilim. çünkü pahalıya satılan şeylerin daha kaliteli olduğu algısı tamamen bu tüketim dininin uydurduğu bir şey; deneyimledim, gördüm.