Hostelle falan ugrasma, bankani ara chargeback yapsinlar gerisini hostel dusunsun. (master / visa kredi karti kullandigini varsayiyorum)

"Şu güne kadar iptal" diye opsiyonlar var otellerde. iptal edilebilir tarihi geçtiği için çekmiştir. inisiyatif alıp iade edenler var ama "bana ne" diyip uğraşmayanlar da var.

akatreil +1, iptal süresi aşıldıysa çekme hakkı var. vize reddini belirten mail'i ya da belgeyi mail'e ek yapıp geri istersen verme ihtimalleri artar bence. türk misafirler vize sürecinde göstermelik rezervasyon yapıp hostelleri mağdur ettiği için öbür türlüsünde seni kötü niyetli sanıp iade etmeyebilirler, kanıt olur vize reddi.

öncelikle geçmiş olsun
rezervasyonunuz sonradan iptal edilebilir olan cinsten miydi?
evet ise son tarih nedir?
tarih geçti ise parayı çeker iade edip etmemeyi tamamen kendi keyfine kalmış diyebiliriz.

Eger iptal edilebilir olanlardansa bazen provizyon cekiyorlar ama geri iade ediyorlar iptal edince.

Huawei P10 diyorlar ama bence note 8

Dxomark a göre note 8.

mi 6

Bence dediğim özellik olarak P10'u geçmiş gözüküyor Note 8:) kafamdan sallamadım yani;)

www.dxomark.com

Duygusalligi tutuyordur size oylesi denk gelmis demek ki.

Asik olabilir

duyuruda gördüğüm en güzel sorulardan biri bence bu. kendi adıma cevaplıyım, çünkü ben de bunu yaptığımı fark ettim. ben kadınların ellerini seviyorum ve belirli bir karakter gösterdiğini düşünüyorum. çocukken de annemin elleriyle oynarmışım hep bana elini verirmiş ben saatlerce oynarmışım.

kadında el, bilek(ayakta da elde de), sırt ben de çok severim. sırtın kötüsünü görmedim ama eller çirkinse bi hevesim düşer.

hemen uyuyakalmamak için.

Oral dönemle alakalı psikolojik bir açıklaması olabilir.

İlgili arkadaşlar vardır belki böyle araştırmalardan haberdar olan.

bence ilgili görünmek için yapanlar çoğunluktadır. özellikle el beğenme konusu erkeklerden çok kadınlarda yaygın diye biliyorum ben, sizin gruptaki herkesin bu tip sıradan olmayan biriyle karşılaşmış olma ihtimali bence daha düşük. el falına inanan da vardır belki içlerinde, o da mümkün ama ben bu konuda zampara arkadaşlarımdan bir "pattern" oluşturacak kadar çok bişey duymadım.

benim de gönül ilişkisi değil de, ons, fwb ya da fuckbuddy gibi daha takılmalık birlikte olduğum kadınlarda hepten götünü döndü yattı öküz olmasın diye seks sonrası ilgilenmek için çeşitli ilgi gösterme hareketlerim oluyor. bunları özellikle yapmıyorum, o an ortam nasıl gelişirse; elini tutup incelediğim de olmuştur. tabii bahsettiğin gibi bişey arama modunda değil. evde azar yerken halı deseni incelemek gibi bişey gibi diyebilirim sanırım, tam anlatamadım.

gönül ilişkisinde böyle olmuyor mu, fark ne konusuna açıklama getirmek için: gönül ilişkisi olunca o eli öpüyorsun kokluyorsun zaten. yani herkes böyle yapmaz da, işin içinde daha yoğun duygular varsa böyle "tuhaf" şeylerdense daha sevgi ve duygu gösterici eylemlerde bulunuyor insan.

edit: estetik de olabilir sebebi ama bahsi geçenlerin elleri incelenecek kadar güzel mi bilmediğim için bunu katmadım.

estetik diye bence. bunu daha önce düşünmemiştim ama güzel tespit. ince kemikli eller parmaklar sırt falan öyle estetiğini incelemek hoş

henüz karşılıklı tatminler yaşanmadan bakılanları samimi bulmuyorum

yedi kat göğü ve yeri yaratan tanrinin ustune yemin ederim ki duyuru tarihindeki en iyi soru

elle ilgili o bahsettiğin şeyleri yapmak çok hoş, çok severim. öpmek de öyle.

ayrıca yüze de çok dikkatli bakarım çünkü herkesi ezberlemeye çalışıyorum. sevilen kadın özelinde düşünürsek, her detayı ayrı mutlu ediyor. bir süre sonra; aaa kaşının kenarı, göz bebekleri, orası, burası, şurası ne güzel diye düşünmeye başlıyor insan. ayrı kalındığı sürede de unutmamayı sağlıyor bir yandan.

ek: ben de söylemeden edemedim: bayağı iyi tespit/soru.

o işin doğrusu sevişmeden sonra değil önce yapılandır. bi çeşit ön sevişme gibi düşünmek lazım. sonra yapanlar unuttuğum bişey kaldı mı diye düşünüyor olabilir heralde galiba sanırsam.
bu neden yapılıyor sorusunun cevabı ise bir arayış/arama olabilir. peki aranan şey nedir?işte orası bir muamma.

ağır aşıklar yapar.aşk işte.bebek gibi, bakarsın seversin.

çok güzel şeyler çünkü kadınların elleri, yüzleri. mümkün olsa da hep izlesek.

1- böyle tam olarak anlam verilemeyen hareketler yapıp sonra bana bir getirisi olma ihtimali çook az bile olsa, ismim geçmicek olsa bile, kadın kadına toplanıp yaptığım bir şeye dair konuşacak olduklarını bilmek haz veriyor. sorduğun şeyler de onların en basiti. çünkü benim anlayabildiğim kadarıyla kadınların bu ve benzeri şeyleri (yani aha böyle diye bariz açıklaması yapılamayacak, müphem, sebebi sonucu belirsiz hal ve davranışlar) mistisize etmeye daha meyyal bir zihinleri var. çene kemiğinin etrafını hafif hafif ısırırım mesela seviştikten sonra, hiçbir sebebi yok ama hem garip hem açıklamasız bişey olmasından ötürü özel hissettirdiği söylüyo sevgilim.

2- viral reklam oluyor, bu reklam sadece bir kere işime yaradı ama olsun. bir birdir.

3- (bu diğer erkeklerde nasıl bir fikrim yok) boşaldıktan sonra kısa bir süreliğine kadın bedeni algımda cinsel uyaran olmaktan çıkıyor. sadece ööyle bakıyorum boşluğa bakarmışçasına; bu da her istenildiğinde erişilebilen bir kafa değil. gökyüzüne/boşluğa, bulutlara bakmak neyse kadının sırtına, yüzüne, kıvrımlarına... bakmak da öyle oluyo. hiçbir şey düşünmeyebiliyorum.

4- bakılmak (taciz mevzubahis değilse ya da psikolojik sorunları yoksa); ya da sevdiği biri tarafından bakılmak diyeyim; herhangi bir kadının hoşuna gider. istisnası var mı bilemiyorum ama ben rastlamadım. burada da bir özne-nesne (av-avcı diyeyim mi) ilişkisi oluştuğundan bir nevi sonrası belirsiz, heyecanlı bir oyun oynuyoruz demek oluyo bu. eğlenceli oyun, sonra arkadaşlarıyla da hakkında konuştukları bir oyun.

kombinin marka modelini google'a yazıp kullanım kılavuzunu indirirsen daha emin olursun, baymağın her kombisi aynı olmayabilir. birinin cevap vermesini beklemekten daha pratik olur diye düşünüyorum.

Petejler çalıştığı için yanıp sönüyoe olabilir. Musluğu açonncada musluk işareti yanıp sönüyoedır belki

Baktım ama kılavuzda böyle bir bilgi bulamadım, o yüzden buraya sormayı tercih ettim.

hiç alakası yok.

bence de hiç alakası yok

alakası yok.
tek maaş memur çocuğuydum, bizde de vardı.

zengin olan evde dikişle uğraşmaz. terzi gelir evde ölçüsünü alır, gider diker getirir.

prestij göstergesi olan motorlu ve nakış makış yapan zamanın son model singer dikiş makineleri idi, öyleki o makinaya sahip olan bir ev hanımı, kendine diktiklerinden hariç konu komşuya da para ile dikiş nakış yapardı.

hatta burda dergisinin patronlarını toplarlardı falan, ciddi bir prestij belirtisi idi, renkli televizyon gibi.

tabi bu durum 80leri ve 90 ların ilk 3 senesini kapsıyor.

sağ olun arkadaşlar hep beraber bizim elemanın fakirliğini yüzüne vurduk aşlsdas.

yalnız o zaman değilsek bile şimdi olabilirmişiz. bu ney lan o.0
www.sahibinden.com
bunu tıpkısının aynısı vardı bizde, yaklaşınca aldığım o metal ve yağ kokusunu çok net anımsadım görünce. gariban anam elektrikliyle takas etmişti, zengin olsak antika olur bu diye saklardık zaten.

@Bruce, linktekinten anneannemde var, apaynısı, zengin değillerdi tabii. Ama bu kadar ediyor muymuş bunlar ya, inş ediyordur:D

Babaannem de vardı 1950 model civarı, maddi durumu iyi bir aile olduğumuz doğru lakin dedem 1960 yılında ilk traktörü alan sayılı ailelelerden memlekette. Bence zenginlik göstergesi değil. Zamanına Göre radyo da olabilir.

link ölü.

aşağıdaki montsa alma, kötü. demode olmadı mı zaten bunlar artık, her tarafında bi fermuar bi bişey olan kürklü parkalar...

static.bershka.net
bence pahalı ama senin bütçeni bilmiyoruz. kimilerine göre sıcak tutuyorsa alınabilir.

böyle montlar ömürlük oluyor. bence değer

kürkleri çok. kürkün üstüne parka yapmışlar gibi. mavi'de bunun kürksüzleri 25% indirimle 250 liraya gelebiliyor.

Bershkadan alinan monta 320 tl vermem.

150-200 olsa alabilirdim.

Ya aynısını ya da çok benzerini almıştım geçen kış aynı mağazadan.
Çok sıcak tutuyor.
Çok memnunum iyi ki almışım diyorum şu an.

siteden baktım aynısıymış.
Al bence.

Linki yenilemeyi denedim mobilden olmadi ama elielianin attigi gibi. Bana da cok gibi geldi ama demode durmasi cok önemli degil benim icin. Sicak tutsun yeter ki tutuyorsa alıyorum sanirim.

Soya veya badem sütlü filtre kahve.

Espresso ve türevlerine zararlı diyolla.

çay

bu starbcuks'ta çikolata ve kahvenin birleşimi ne içebilirim? bende araya kaynayayım.

pumpkin spice latte ic. sicak olandan. kisa sureli satiliyor. denemis olursun.

Çikolatalı filtre kahve.

Starbucksta var mı bilmiyorum ama.

chai tea latte hoşuma gidiyor benim bir deneyebilirsin. pumpkin spice latte de fena değil.

filtre kahve, kahve denilince içilebilecek birkaç kahve çeşitinden biridir.

orada bir çalışana, esas içmek istediğin şeyi söylersen; mesela "sıcak tatlı, aromalı, hafif kahvemsi bir tat gelen ne önerirsiniz" dersen, sana yardımcı olurlar.

misto iste içine de böğürtlen şurubu döktür. üstüne de tarçın dök. kışlık kahve mis gibi.

Ristretto bianco - sütlü olur kendisi. Pek tatlı.

Susuz soya sutlu nane aromali chai latte

vanilya şuruplu latte.

En iyisini yapıyorsun. En sağlıklı şey filtre kahve çizgimi bozma

her içecekte leş gibi şeker var kahve dışında içilecek bir şey yok ki.

Chai tea latte +1

çikolatalı kahve için mocha

ben de cahilim ya bu konuda. filtre kahve içiyorum genelde ama ilk içtiğim şey starbucks müptelası olan bi arkadaşımdan öğrendiğim "70 derecede susuz nane şuruplu chai tea latte"ydi. hala favorim <3

pumpkin spice latte'yi çok övüyorlar ilk defa bu sene içtim. hiç beğenmedim. milletin içtiği şeyler dışardan çok leziz görünüyor ama içince ya tırt, ya da ne olduklarını hiç bulamıyorum

Ben espresso machiato içiyorum. Bazen dublesini içiyorum çok içmek istediğimde. Hem uygun fiyatlı, hem de espresso'yu gayet ortalama üstü yapıyorlar.

sütlü kahve seviyorsan latte içebilirsin, köpürtülmüş bol süt ile yapılır. bence çay ti latte yivrenç bişey, tek fincanına verdiğim paraya halen acırım :/

@xu, sen moka içiceksin.

ben filtre kahve dışındakileri sevmesem de nadiren deneyeceğimde baristadan yardım istiyorum.
"Sütlü olsun, karamel tadı olsun, üstüne köpük sıkılan bir şey olsun" gibisinden tarif ediyorum,
Bence ihtiyacınız tam da bu,

son bikaç haftadır pumpkin latte içiyorum, açıkçası bayıldım. mutlaka dene.
ben de chai tea latteyi seviyorum her gittiğimde genelde bunu içiyordum.
tatlı bir şey istersen beyaz çikolatalı mocha var. bir ara da buna takmıştım ama çok kalorili.

chocolate cream (soğuk)

ristretto bianco +1, senin için tam bir geçiş kahvesi.

paris, viyana ve roma.

roma, barcelona, berlin

Barselona mutlaka olmalı ilk üçte.

Paris, roma, barselona.

londra, barselona, roma

Berlin, Krakow, Saraybosna diyorum ben de

büdüt: burada yazılan şehirlerin çoğuna gitmemiş olmamın da etkisi var ama bence saraybosna görülmesi gerekeken bir şehir, gerçekten çok etkilemişti beni, cevabımın arkasında duruyorum yani hahaha

roma, budapeşte, barselona <3

Paris-Napoli-Bologna.

Napoli, Prag (kimse prag yazmamış la), Porto

1) londra

- londra'nin olmadigi hic bir listeyi kaale alma, yanina yaklasabilecek hic bir sehir yok avrupa'da, bambaska bir dunya, tipki nyc gibi.

2) paris

- gezecek gorecek cok cok sey var

3) roma

- gezecek gorecek cok cok sey var.


saraybosna diyen var resmen, hasbelkader erasmus yapmis bir fakir parasinin yetebildigi ucuz yerlere gitmis de saraybosnayi gorebilmis, hemen yazayim diye atlamis gibi duruyor bir bakista. digeri de krakow zaten. olm her seye cevap vermek zorunda degilsiniz, komik cidden.

Budapeşte, Porto ve amsterdam

Viyana, Amsterdam ve Brugge.

budapeşte'ye gitme de nereye gidersen git. gerçi budapeşte diyen de olmuş ama saçma sapan bir şehir, yürüyerek de gezdim otobüsle de gezdim tuna'da tekneyle de gezdim bir nanesi yok.

barcelona ve roma'yı çok duydum ama gitmedim şimdi yalan olmasın.

@pasp tabiki bunlar göreceli kavramlar ama
Budapeşte Tuna kıyıları UNESCO Dünya mirası listesindeki yerlerden biri.

@kismi: eğer dünya mirası listesinde olan buysa, bizim memleket niye değil cidden merak ettim. oradaki macar arkadaşların dediğine göre: tuna nehrine bol miktarda atık gidiyor, dahası dibi doğasından çamurlu zaten, bir de bu nehrin suyunu kullanmaya çalışıyorlar, nerede o boğazın suyu? ki boğaz da baktığında çok pis, anadolu'da ve trakya'da pek çok su kaynağı gezdim, ufacık deresinden tut çağıl çağıl şelalesine kadar, mis gibi! ha tabi bizim halkımız mahvetmeye bayılıyor böyle şeyleri, birkaç tane türkiye'yi ziyaret etmiş macarla konuştum, öve öve bitiremediler (ha gerçi onlara da "seve seve bizim oraları mı sevdiniz lan, istanbul'da bir metrobüse binin de görün ebenizinkini.." dedim mi? dedim XD ) eğer dünya mirası listesine tarihi dokusundan dolayı girdiyse birşey diyemem, ama insanları sevmediğim için insan yapımı eserler de çoğu zaman ilgimi çekmiyor, ciddiyim. bir tane devlet binası haricinde geri kalan binalar birşeye benzemiyordu tuna kıyısındaki. ha köprüleri ünlüdür, güzeldir, bak nadir güzel bulduğum insan yapımı şeylerden biri... bir de halkı insan eliyle üretilmiş tarihi dokuya önem veriyor, dediğim gibi insan ve eserlerini sevmesem de, bu saygıyı görebilmek çok güzel. bizdeki muhteşem yalılar ki onlar da sevdiğim nadir yapay şeylerdendir, budapeşte'deki çoğu yerden çok daha güzel, ama restore ediliyor mu, nasıl restore ediliyor, kim restore ediyor ya da kim satın almış da insanlar ziyaret edebiliyor? demem o ki, bizde çok daha güzeli var, ister türk (osmanlı, selçuklu vs vs) yapımı olsun, ister anadolu halklarının olsun, dünya mirası listesine girebilecek çok daha güzel yerler var. kaldı ki unesco dünya mirası listesine alsa bile tuna'yı, avrupa'da çok daha güzel şehirler vardır eminim doğa olarak da insan yapımı eser içeriği olarak da, mesela ben lozan'a gitmek istiyorum çünkü orada göl kıyısında bir evde öğrenci haliyle yaşayan arkadaşım var, her gün birbirinden güzel manzara fotoları çekiyor, adamlar o doğayı korumuşlar. ne bileyim kuzey ışıklarını görmeyi tercih ederim mesela vs. vs. ama illa insan yapımı eser göreceksem, roma'ya gitmek varken, budapeşte'yi niye tercih edeyim ki? ha bir de budapeşte'de de maşallah doğanın içine ettikleri çok yer var, havaalanından bir halk otobüsüne binip şehir merkezine gidiyorsun, sultangazi'den bağcılara gitmişsin gibi oluyor yeminlen. ilk defa yurtdışına çıkacak biri için hiç de mantıklı bir şehir değil. tüm avrupa'yı gezersin, sonra anca belki o da budapeşte'ye gidersin. saçma sapan bir yer. ben çok hayal kırıklığına uğradım ondan da olabilir bu serzenişim.

barselona
prag
roma
derim ama viyana berlin amsterdam bunları da es geçmek ayıp olur

gitmek istediklerimden de bi londrayı eklerim sanırsam

avrupa şehirlerini sınıflandırırsak:

1- roma-paris-barselona-londra
bunlar 4 büyükler, ilk torbayı oluşturuyorlar. bunların arasında en sonuncu "büyük" barselona, trabzonspor gibi ama bu klasmanda kesinlikle. diğer 3'ü dünya medeniyet tarihini ve günümüz global insanlığı en derinden etkileyen kültürlerin başkentleri. aynı sebepten yaşaya tüm insanların görmesi gereken şehirlerden 3'ü. genel bir top 3 çıkaracaksak roma-paris-londra olur.

2-amsterdam, berlin, viyana, madrid, floransa
floransa tam bir açıkhava müzesi, şehir olarak diğerlerinden hayli küçük ama dünya sanat tarihine en çok etki etmiş şehir diyeceğim ben, biraz iddialı konuşup. günümüzde yaşayan bir insanın görmesi çok faydalı olur, estetik duygular geliştiriyor insanda; ufuk açıyor. diğerleri yine önemli başkentler, berlin aralarında en dünya'ya mal olmuşu diyebiliriz, bu açıdan görülmeli. amsterdam tam bir "avrupa", eğlencesini bıraksan bile bir "şehir" olarak görülmesi lazım. madrid'i çok kişi sevmez ama ben tam bir metropol hissi alıyorum buradan, akdeniz havalı bir metropol. viyana bunlar arasında en sevmediğim, bana kalsa 3. torbaya indiririm ama obcektif olmaya çalışıyorum.

3-budapeşte, prag, milano, zürih, oslo, brüksel, münih, moskova
bunlar da güzel şehirler ama rakipleri çok güçlü, bir de bunlardan çok var. aklıma şıp diye gelenler bunlar, yoksa bunlarla yarışacak 5-6 tane daha güzel şehir vardır üzerine biraz daha düşünsen.

Londra, Berlin, Barselona (bu 3. değişebilir ama ilk 2 net)

Valla tr garantili modeli alirsan oluyo yine.

Yani abdye ozgu model alirsan olmaz.

Turk devleti tüm telefon üreticilerine yurtdışından alınmış telefona servis hizmeti vermeyi yasakladı.

İçinde sim kart olmayan diğer tüm cihazlar icin Apple Türkiye uluslararası garanti vermeye devam ediyor.

bilmeyen yazmasın artık şurada. En net ve kesin bilgiyi söylüyorum.
 Arap bölgesinde satılan tüm iphonelar ve abd de belirli model numaralarının (a1778,a1784)garantisi türkiye’de geçerli. Ancak apple storelardan hizmet alamıyorsunuz. Sadece pupa,lydia vs gibi apple servisleri hizmet veriyor.

yeni bir bilgi

Abdden geçen hafta getirttim 8. Apple Store'dan alırken Tmobile unlock alın, tmobile unlock'ların garantisi tr'de 1 yıl geçiyor demişler, arkadaş da öyle almış. kontrol ettim dedikleri doğru. 1 yıl garantim var şu an.

Ve normal unlocked, her hangi bir sıkıntısı eksiği yok

Bilmeyen yazmasın diyen kullanıcının tamamen yanlış bilmesi de komediymiş.

fever +1

BTK mart ayından beri yurtışından satın alınmış telefonların ülkemizde garantili sayılmalarını engelliyor.

Fakat Apple yine de 1 yıl sunduğu "müşteri desteği" hizmetini kesmiyor. Fakat donanımında sorun meydana geldi atıyorum kendi kendine kamerası bozuldu. Yardımcı olmak isteseler bile ücretsiz yapamıyorlar.

Peki abd’den aldığım telefonda oluşan ekran probleminden dolayı benim telefonu yenisiyle ücretsi olarak nasıl değiştirdiler sayın...

marttan sonra aldınız ve bu tarihten sonra bozulduğu halde yine de ücretsiz onarım hatta değişim yaptılarsa şu an bu sayfayı kapatıp kırlarda neşeyle koşmaya başlayabilirsin pek sayın...

fever'ın dediği doğruydu. yani aslında devlet direkt yasaklamadı ama yurt dışından alınan telefonlarınn ülkeye sokulması konusunda sert kısıtlamalar getirdi. apple da bunun üzerine yurt dışından alınacak telefonları garanti kapsamında tamir etmeyeceğini belirtti.

www.haberturk.com
www.cnnturk.com

bundan sonra bir düzenleme geldi ve bundan sonra da bir gelişme olmadı diye biliyorum:
eksisozluk.com

"türkiye dışından alınan ve değiştirilen cihazlara sahip olan türk vatandaşları türkiye'de yine cihazlarını yetkili servislerde işleme sokabilecekler. geçmişten farklı olarak yalnızca türk kimliğine sahip kişiler bunu yapabilecek. "

kesin bilgi şudur bilmeyenler yazmış yine

iphone 8 için 1905 modeli garanti kapsamında oda arkadaşın aldığı gibi t mobile olan. direk gidip unlock alırsanız 1863 veriyorlar buna apple türkiye garanti vermiyor

ancak ancak goodman doğru bilgi vermiş

pupa gibi distribütörler 1863 modeline de 1 yıl garanti veriyor. iphone 8 getirttim arızalandı, apple garsnti vermedi 1905 modeli olmadığından ancak pupa 1 yıl garanti verdi

@oscar, kaynak malum mu yoksa link var mı? (Sozluk entrysi dışında bir kaynak elbette...)

kaynak benim, geçen ay başıma geldi bizzat

Guzel

güzel ama yapraklar biraz daha az sivri durursa daha da güzel olur bence. tabii ben bunu bir çam ağacına benzettiğim için söylüyorum, yarık boşluk gibi düşünüyorsan bilemem.

tüm dövmeler gibi kötü.

Kötü çok sıradan birçok kişide görebileceğin ya da benzerini görebileceğin bir dövme. Özellikle kadıköyde cool takılan bebelerde görürsün çok.

klişe ya. sıkılırsın

Kötü.

Eğer illa yaptıracağım derseniz, geçici yaptırıp bir deneyin, hevesinizi alın. Memnun kalırsanız, yaptırırsınız.


.

3 sene sonra siyah bir leke gibi görünme ihtimali yüksek.

güzel olup olmadığını buraya soracağın bir figürü yaptırma. lakin bana göre fena değil. son zamanlarda klişe olmaya başladı ancak dövme işi oldukça sübjektif bir olay sana kalmış yani.

not: dövmeli biri.

Ben çok sevemedim

Nein. Leke gibi olan kısmı cok karanlik. Ince dallar seklinde olabilir.

Dünyanın en şeref yoksunu insanı olan bi tanıdığımda bunun aynısı var. O yüzden ne desem boş.

oluyor. öğlen tıraş oldum ama dipler gözüküyor. yüzümde sivilceler arttı. karşımada vücudum olsa tokatlarım. aynaya yakından bakmayınca az daha mutlu oluyor yakından bakınca kusurlar belli oluyor .S

Tüm uğraşlarıma rağmen yine bi boka benzememişsem olduğum halimi kabul edip çıkiyorum sahnelere.

saatlerce hazırlanmıyorum bu yüzden. ne kadar uğraşırsan uğraş bir boka benzemeyeceksen o kadar uğraşmana gerek yok bence. mal bu, bu kadar oluyor; yapacak bişey yok, kendini hırpalama diyorum mesela kendime, naçizane öneririm.

1. ve tek kural: aynaya yakından bakmayacaksın, önünden geçerken saçı şöyle elinle düzeltip geçeceksin oldu bitti. sıfır sinir.

@bruce aynisini ben de diyordum ama makyajsiz hali ile makyaj yaptigi hali arasinda ucurum olan insanlar gorunce fikrim degisti. Bende ise makyaj yasimi +15 yapmak ve cirkinlestirmek disinda bir ise yaramiyor. Gerçi makyajsiz halimde bile insanlar oldugumdan 10 yas falan yasli oldugumu dusunduklerini soyluyorlar.

ergenken yasiyordum. "ya bu tip degismeyecek galiba hep boyle kalicam" diye uzuluyordum. sonra alisiyor insan, kabulleniyor. artik sadece "kiyafet daha dombili mi gosterdi, sacim daha az yoluk nasil gozukebilir" gibi ayrintilara yogunlasiyorum.

İnsanın doğal hali en güzel halidir. Sizi o şekilde beğenip sevecek insanlar bulursanız bunu anlarsınız ancak. Tüm dünya adnan oktarın zevkine göre şekillendi resmen. Çok üzücü

ya bence sen doğru malzemeyi seçemiyorsundur. ya da usulünü bilemiyondur. ben mesela makyajla kahveye yakın gözlerimi bildiğin yeşil yapabiliyorum. cilt çok önemli birde. önce cildini makyaja iyi hazırlamalısın. benim en büyük hobim boş zamanımda makyaj denemelri yapmak. böyle yap kendini daha iyi tanırsın. sen sen ol kendini kuaföre teslim etme. mesela göz kalemini içe sürmek gözlerimi dana gibi gösterir. kuaförün ilk işi gözümü göz kalemi sürmek olur.

yanlis renkleri seciyor olabilirsiniz; sac ve makyajda bu cok farkeder.

saclar da farkettirir cok.

Aynaya yakından bakma kafan rahat etsin +1

bazen.

bazen lan amma yakışıklıyım diyorum. bazen tipe bak diyorum. ama birinci dediğim yüzde 90larda.

doğru yapmış bence. üstü istemiş hayır diyememiş nedir yau? adamın kişisel telefonuna karışamaz, işle alakasız öyle bir uygulama yüklemesini isteyemez, buna çok rahat hayır diyebilir, uygulamanın tek amacı da insanları tanıştırmak zaten, yanlış anlaşılmaya mahal bırakacak bir uygulama da değil.

üstü istemiş de külliyen yalan.

ha üstü vardır. elemana olm burda fena hatunlar var bak tinder'da eşleştim der. eleman da heves eder kurar.

hiç öyle masum bir mevzu değil.

kız doğru olanı yapmış ve kendisinden beklenen bu doğruyu sürdürebilmesi.

Silmesini istesin de direkt ayrılmak fazla kezbanca. Cep telefonuna bir uygulama yüklemekle aldatılmış olmazsınız.

Ben olsam, ben de yüklerdim. Can sıkıntısına birebir, çok abartmaya gerek yok.

Doğru olanı yapmış bravo.
Fakat asıl sorun sanırım erkeklerin geneli, evli de olsa, hamile eşi de olsa, sevgilisi de olsa, 29384729 tane çocuğu da olsa gidip böyle tinder da yüklüyor, fırsatı yakaladığı anda aldatıyor da. Ve bunu kendi aralarında çok normalmiş gibi konuşuyorlar.
Benim düzgün, dürüst bir erkeğin var olduğu konusunda artık umudum kalmadı.

iyi yapmış, aynen devam. adam aldatma girişiminde bulunmakla kalmayıp bi de yalan söylemiş. kadın ayrılmamayı da tercih edebilirdi, yine kınamazdık, yanlış yapmış diyemezdik ama bu sefer adam bu tür şeylerin sorun oluşturmadığını, yalanın ve aldatmanın cezasız kalabildiğini görüp fazlasını da yapacaktı ve saklamak için daha az çaba gösterecekti.

Evet.

olay çocuğun tinder yüklemiş olması değil ki, yalan üstüne yalan söylemiş ve kızı da zor zamanında (babasıyla ilgili konuşmak istediği anda) sallamamış olması.

aferin kıza.

çok alakasız olacak belki de kız nasıl öğrenmiş la. hem de şu saatte falan diye

Üstü istemiş ne ya. Yalancının flama taşıyanı adam resmen

kiza aferin +1

o adamdan sevgili olmaz.

ama nasil ogrendigini merak ettim. acaba kiz cocugun telefonuna spy fln mi yuklemis?

nasıl öğrenmiş diye soranlara (belki arkadaştan da cevap gelir ama):
adam iphone kullanıyorsa ve icloud hesabının şifresi kadında varsa, icloud'da indirdiğin tüm uygulamalar tarih ve saatiyle görünüyor

aynı gmail hesabından oturum açıksa telefonlarında, hangi cihaza hangi uygulama ne zaman yüklendi görülebiliyor.

uzak mesafe ilişkisinin bitmesi açısından faydalı bir eylem olmuş, iki taraf için de. bu açıdan evet, kız doğru yapmış.

Dogru olani mi yapmis kismina karismiyorum. Fakat olay net, cocuk Ukrayna'dan bos donmek istememis. Ustum israr etti falan olayi da komik, ben olsam o saatten sonra kivirmaya calismazdim. Ayrica 2.5 yil boyunca da o cocuk bos durmamistir peygamber falan degilse. Imkansiz yani.

niye bu kadar abartıyorsunuz anlamıyorum.. içiniz neden bu kadar fesat! az insan olun be.. bi insan sadece muhabbet için tinder yükleyemez mi.. hem söyleyecek önemli bir şey olsa elbet söylerdi.. demek ki çocuk da çok önemli görmemiş arkadaş sosyal çevre edinmek için yüklemiş.. olamaz mı.. illa her şeye cinsellik olarak mı bakmak zorundasınız..

böyle bi ilişkinin sürdürülüyor olması tek yanlışmış bence. biri ukraynada, biri türkiyede ve 2.5 senedir devam ediyor.

Bu çocuk ukraynaya gittikten 3 gün sonra tinder'ı yüklediyse, 2.5 yıllık uzak mesafe ilişkisinde fırsatını bulduğunda aldatmıştır zaten. İyi yapmış ayrılıp.

Hala "muhabbet olsun amacli Tinder kullanimi" olayina inanan var mi yahu:)

doğru olanı yapmış. Sonradan aldatıldığını öğrenip üzülmektense şimdi üzülüp ayrı kalmak daha iyi.

Gmailinden, yuklu uygulamalardan erismis.

2.5 senedir Ukrayna'da degildi, bu eylulde gitti, arkadasim da yukledikten 1 hafta sonra fark etti. @tosunpasa @noluyo yaa

@peynirin tersi, zaten 2,5 yıldır orada demedim. Tinder'ın orada işe yarayacağını söylemişler belli ki yüklemiş. Türkiye'deyken işe yaramaz diye açmamıştır. Orada 3. günde açan, Türkiye'de de fırsatını bulduğunda aldatmıştır, fırsat bulmuşmudur bilemem orası ayrı.

Net Ukrayna'da takılmış çocuk. Uygulamayı sonradan silmiş mi mesela? O önemli..

Bence bi aldatılma durumu var ama LDRlerde bu normal karşılanıyor çoğunlukla.. Özetle: Ben olsam geri dönebilirdim amaaaa uzak mesafe ilişkisi için Değmez vakit kaybına. İnceldiği yerden kopmuş.

Kiz hakli, Tinder'a Ukrayna'da aranmak icin girmis. Bunu anlamamak icin dupeduz salak olmak lazim.

kombi için sabit ortam sıcaklığı diyebiliriz. önceden belirlenen evin ortalama sıcaklığına gelene kadar evi ısıtması, ortalama sıcaklığa geldiğinde o sıcaklığı koruyacak kadar ısıtması. klima için de aynısını geçerli.

çamaşır makinesinin içine koyulan çamaşırların kumaşını tanıyıp ona göre program ve deterjan seçmesi gayet "akıllı" bi iş olur. want2die'ın dediği gibi gürültü meselesi de önemli. çamaşırların kokmaması için işlem bittiğinde kendi kendine kapağını açabilir, varsa kurutmaya geçebilir.

içindekini tanıyabilme fırın için de önemli. sadece kendi sıcaklığı değil pişirdiği şeyin sıcaklığı da önemli bir parametre, önceden belirlenmiş az pişmiş-çok pişmiş seçeneğine göre sıcaklığı ayarlayabilmeli.

tüm bu cihazların bulut üzerinden bir hesapla kontrol edilebilmesi, bildirim gönderebilmesi kısmı en temel özellik tabii.

Bulaşık makinesini bazen tam dolu olmadığı halde, içindekiler artık koktuğu için çalıştırmak zorunda kalıyorum. Boşuna su ve enerji gidiyor.
İçindeki bulaşıkların miktarını ve kirlilik oranını algılayıp ona göre su ve deterjan kullanabilir.

amerikan filmlerinde falan reklami yapiliyor, statu iste. onu kullaninca daha batili hissediyor kendini

pili çok uzun giden
satış sonrası ciddi destek veren
kasası düzgün tasarlanmış ve stabil
ısı veya ses sorunu düşük olan kaç cihaz biliyorsun?

+ iyi pazarlıyor belki ama value var kesinlikle, uzun vadeli bakarsan. plastik notebooklar birkaç yıla çöp olabiliyor.

İnsanlar renault varken mercedes/bmw neden alıyor diyen pek yok nedense ama çok benzer aslında.

Hafif ve hızlı. Ortalama kullanıcı olmasıyla alakalı değil sürekli kullanıcı olmakla alakalı.

macbook kadar sorunsuz pcler de macbook fiyatına satılıyor. aslında macbooklar parası olan düz kullanıcı için daha uygun çünkü çok daha basit. sırf şarjı ve kullanım ömrü için tercih edilebilir, zira retina sonrası macbooklar evladiyelik sayılır.

ha ben alır mıyım almam, (her halükarda directx için windows kurulacağını varsayarak) işin içine orta üst gpu'lu üst sınıf notebooklar girdiğinde f/p açısından macbook'tan bayağı öndeler.

Şu anda fiyatı astronomik geliyor olabilir ama (dolardan dolayı) 2014'te 2760 liraya almıştım benimkini.

Macbook Air 13" / 120 gb ssd / core i5 / 8 gb ram

Şarjı uzun gidiyor.
Fan sesi yok.
Hafif.

Bu üç özelliği sağlayan DAHA UCUZ cihaz varsa onu alırdım ama yoktu malesef. Şimdi de yok. Ben yazılım geliştiriyorum, bilgisayarı taşımam gerekeceğinden yeni masaüstü almamıştım, masaüstü bilgisayarım da var. Benimle aynı hassasiyete sahip ortalama kullanıcılar da olabilir, tercih sebebi bu olabilir.

Elma görmek için alan yok mudur, o da vardır.

ha bi de windows native touchpad ve çoklu masaüstü olayına çok geç el attı. geçen seneye kadar falan mouse olmadan doğru dürüst kullanılabilen pc notebook yoktu piyasada, zira synaptics bok püsür arayüzleri aşırı gecikmeli çalışıyodu.

İnsanlar para harcamayı bilmiyorlar çünkü genelde. Tüketim kültürünü mantığa dayalı yapamayan, her sosyoekonomik katmandan, insan yığını sizin bahsettiğiniz. Eğer biraz mantıklı davranılsa ne 1 dolarlık kapları, selfie çubuklarını 30-40 liraya kakalamaya çalışan dükkanlar olurdu ne de 2 seneye planlı eskitilen ürünler. Ben 2012 senesinde aldığım kalas asus laptop'u ssd takviyesiyle çatır çatır kullanıyorum. 5 sene öncesine göre yaptığım tek bir değişik aktivite olmadı. İnsanların büyük çoğunluğunun da -yani apple'ı zengin edecek kadar çoğunluğun- bunlara gerçekten ihtiyacı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.

6 sene önce aldığım samsung u çatır çatır kullanıyorum. Bozulana kadar da değiştirmeyi düşünmüyorum. Günümüzde laptop a büyük paralar ödemek gereksiz.Akıllı telefonlar çıkınca bilgisayar kullanımı azaldı.

Diğer markalar da aynı fiyata diyenler ya sayı saymayı bilmiyor ya da hiç dayak yememiş. Tamam, onlar da pahalı ama çoğu Macbook seviyesinde değil(xps, zenbook, yoga vs).

Zaten her zamanki gibi cevapların çoğu sorudan sapmış.

Bana göre sorunun cevabı reklam. Apple en başından aldı, yürüdü ve standardını korudu. Bunu da çok iyi pazarlıyor. Parası olan ortalama kullanıcının Macbook almasının nedeni, ortalama bir insanın o seviyede genelde sadece macbook'u tanıması/bilmesi. Ha neden ihtiyaç olmadığı halde o paralara çıkılır? Kendi açımdan bakarsam, hoşuma giden şeyi elde etmek isterim. Bunun için de verebildiğim maksimum parayı vermeye çalışırım, diğer insanlar hakkında pek fikrim yok.

Apple hem iyi pazarlama stratejisi olan bir marka, hem de MAC Windows'tan çok daha farklı bir kullanım deneyimi sunuyor. Alışınca vazgeçemedeğiniz kendine has özellikleri var. Bunun için eskiten gidip yenisini alıyor. Direk vazgeçtiğiniz özellikleri de var. Mesela oyun oynanmaz. Oyuncular Mac almaz.

Geri kalan kitle merak edenler ve aha o da bilgisayar bu da bilgisayar, araba ayağımı yerden kessin yeter tarzında düşünenler. Bunlar da birbiriyle kaga edip duruyor niyeyse.

@konetsu hafif ve ince olmasi mac'e de has degil zaten pili daha uzun giden ve daha hafif modeller var(notebookcheck'e baksin merak eden).

Ben ancak aylik 50 bin gelirim olursa alirdim "prestij" icin

Ben Windows'ta olmayan müzik programları kullanıyorum, müzikle uğraşan birinin başka bir seçeneği yok.

Ama diyelim müzikle ilgim yok, ekşi'ye girip sayfalarda dolaşmak bile Mac'te daha üstün bir deneyimle yapılabiliyor. Olaya 42 gb ram 32 gb ekran kartı 9.5 ghz işlemci diye bakmaktan vazgeçip Macos vs Windows diye bakınca anlayacaksınız.

Üstte biri yazmış 16 gb ram seçeneği yok diye, yok öyle bir şey, parasını basarsan var. 1 terabayt ssd de var.

Ha Macos'un Windows'tan üstün olduğu yanların farkında bile olmayan birçok Mac kullanıcısı da vardır tabii, onun da arkasındaki elma hoşuna gitmiş almış demek ki, bizi ilgilendirmez.

Ayrıca her şey dönüp dolaşıp yine Türk lirasının ezik bir para birimi, Türk devletinin rezil ve hortumcu bir devlet olmasına geliyor. Amerika'da tüm özellikleri fulleyip alabileceğiniz en pahalı Macbook 4200 dolar, bizde en ucuz modeli 6300, en pahalısı 20500 lira.

@i was made for you
"ekşi'ye girip sayfalarda dolaşmak bile Mac'te daha üstün bir deneyimle yapılabiliyor."

bunu biraz acar misiniz?

Buradaki cevaplardan da anlaşılacağı üzere Apple ürünlerinin asıl başarısı insanlarda sadece marka algısı yaratmak değil, onlara ihtiyaçları olmadıkları şeyleri ihtiyacı varmış gibi göstererek "evet Apple olduğu için aldım" cevabını verdirmeyip bu kararlarını haklı çıkartacak sebepler uydurmalarını sağlamakla gerçekleşiyor.

Ferrari sahibi insan "ağbi çünkü koltuk derisi öyle rahat ki bel ağrımı geçirdi" diye bahane uydurmaya çalışmaz, "aldım çünkü Ferrari amk, ayrıca sana ne" der geçer. Apple kullananlar da böyle dese valla billa kimse bok atamayacak onlara. "sana ne amk logoya veriyorum parayı" diyen insana ne diyebilirsin ki zaten.

Ama ne yalan söyleyeyim cevaplarda "macos daha stabil" cevabını görmediğime üzüldüm.

logic diye bir program var müzikle uğraşanlar için baya gerekli ve macbookta var sadece, bunu da bir sebep olarak sayabiliriz

zamunda.

Kickass

Zamunda

malum ortam anlamında 1337 ihtiyacıma cevap veriyor.

rarbg.to

Piratebay?

soruna cevap olur mu bilmem ama tekfen holding'in tekfen sigorta diye bir alt şirketi var.

Ya büyük şirketlerin var onu biliyorum, koç ve sabancının da var mesela, ama istediğim bunun için sigorta kuranlar değil de kendi sigortasını kendi halledenler.

bizim şirket basit paket bir özel sigorta kullanıyor, onun üstüne çıkan rakamları kendi karşılıyor. adam sayısı olarak küçük, ciro olarak büyük bir şirket

@yakuza, şirket kendi mi ödüyo yani? Sigorta kullanmadan falan şu şu hastalıkları olursan bana mı gel diyor?

gereksiz derecede saçma bir uygulama olurdu bu, özel bir sebebi var mı sormanın? çünkü sigorta işi "sana ne olursa olsun gel biz karşılıycaz bütün masrafını" demekten daha kapsamlı ve detaylı süreçlere sahip.

bildiğimiz manada sigorta diyorsan bunun için sigorta şirketi kurman lazım, o durumda istanbul kanatlarimin altinda'nın örneği geçerli oluyor; neticede kendi şirketi. dışarı hizmet vermesin sadece kendi çalışanları için sigorta şirketi açsın diyorsan gereksiz olur kısmına dönmüş oluruz, niye kar etmek ya da zarar etmemek istemesin ki?

@Bruce, özel bir sebebi var evet. ABD'de çok var böyle şirketler, hatta 2k insanın üzerinde olan şirketlerin %95'i kısmen de olsa böyle işliyor. Türkiye'deki marketi merak ediyorum sadece.

işbankasinin kendi sigortası vardı

Abd'nin sağlık sistemi ile Türkiye'ninki çok farklı.

Ram sigorta var. Sadece koç grubu için kuruldu

amerika ile farklı. orada şirket kendi ödüyor olabilir ama çalışan maaşlarındsn bunu her ay kesiyordur

@noluyo yaa: Aynen öyle, mesela sigorta numaralı güneş gözlüğünü ödemiyor, faturayı muhasebeye iletiyorsun onlar veriyorlar parasını. Ya da benim gözlerde bin bir türlü sıkıntı olduğu için sigorta şirketi istisna koymuştu, gözle ilgili tüm masrafları şirket ödüyor.

güzel fotoğraftan kastın nedir mesela? keskinlik mi, doğru renk mi, netlik mi? "bunların hepsi olsun, genel olarak gördüğümü çeksin" mi?
yeterli ışık koşullarında yukarıdaki makineler hemen hemen gördüğünü çeker. ama senin gördüğün şekil fotoğraf olarak bakıldığında güzel durmayabilir, hatta çok büyük ihtimalle seni tatmin etmez. kimseyi etmez, güzel fotoğraf dediğimiz şey için estetik "oyunlar" gerekir çünkü (ön plan-arka plan ayrımı, fotoğraftaki en koyu ile en açık renk arasındaki farkın genişliği gibi detaylar)

şimdi niye böyle fuzuli gibi görünen bir giriş yaptım? ben de seninle aynı yola çıkmıştım, bütçem yetersizdi, dslr'a girişememiştim. bu kompaktlarla çekeceğin fotoğraflar cep telefonuyla çekebileceklerinden(zoom hariç) çok da farklı olmayacak. güzel fotoğraf için diyafram esnekliği lazım, kaliteli sensör lazım, o fotoğrafı işleyebilecek işlemcili bir gövde lazım...

çok uzatmayacağım, yukarıdaki makineler seni kesmez. bütçen yeterse sony a6000 ve olabilecek en ucuz lensi seç(kit lens ile alırsan o da olur), çekmeye başla. "çabuk sıkılacağımı biliyorum, oyalayacak bişey olsun" demiyorsan vereceğin paraya değecektir. estetik duyguları gelişkin bir insansan cidden tatmin etmez kompaktlarda çekeceğin fotoğraflar. daha bu işin poz değeri var, iso'su var; ışık koşuluna göre bunları ayarlaman lazım ve bunlarda bu ayarlar için gidebileceğin sınırlar az.

aynasız makine ile kompaktlar aynı şey değil, a6000(mirrorless diye geçiyor) kompakt gibi ufak görünse de linktekilerle dağlar kadar fark var kalite açısından. boyut olarak ise aynı.

yukarıdakilerin a6000'e göre hiçbir artısı yok. düşünmen gereken tek şey para, araştır et, aradaki farka değer ama veremem diyorsan yapacak bir şey yok tabii.

tabii sadece görüntü kalitesine bakma makinede, mesela multimedia özellikleri(wifi, nfc vb.) de önemli.

ikisi arasında ben optik stabilizeri olduğu için ikinci linktekini alırdım, detaylı bakamadım ama ilk göze çarpan fark bu oldu ki bence önemli.

Bu işin olayı şudur; baktıkça “onu alacağıma şu kadar daha koyup şunu alayım” denir, fakat bu durumda makina gittikçe büyür ve komplikeleşir, öyle olunca da taşıması zorlaşır. Böylece yukarıda bahsettiğin amaca hizmet edemez.

Taşınabilirliği en yüksek olan ufaklıklar arasından bakmanı öneririm, zira senin amacın için en önemli kriter bu bence.

Düşündüğün amaçlar için taşınabilirlik çok önemli kriter. SLR alırsan çoğu durumda yanına almayacak ve fotoğraf çekememiş olacaksın. Bence örnek verdiğin 2 compact makinanın arasında bir şey seç. İlki fazla basit ve pek ayar seçeneği yok, diğeri de bence fazla büyük, ara sınıfta birçok makina var, canon powershot serisi mesela. Onun dışında yüksek zoom cezbetse de kriter olmamalı, lenslerde yüksek zoom, görüntü kalitesinden ödün vererek başarılıyor.

tv olmayan bir odaya koyduk, orada kullanıyoruz tv olarak. 50-100 lira için ilan açıp binbir tiple muhatap olmaya değmiyor bence, atacak olsan bile taşıma merdiven indirme derdi var.

vestel zetayi letgoda 150tl ye sattim. ev ferahladi.

kömürlükte duruyor

50-100 liraya gider. internetteki muadillerine bak fiyat belirle.

ben bizimkini köye goturdum.
bu sene birçok eve uydu anten ayari yaptim ve gordum ki köydeki gurbetçilerin nerdeyse tamamı tüplü tvyi köye getirmiş.

Attik.

Sefa pezevengidir ingilizler ondan.


Nasıl ki alamanlar disipliniyle ünlü,isveçliler depresyonu ile, ingilizler de o iğrenç aksanları ve hiçbir şeyi dert etmeden hayatın tadını çıkartmaları ile ünlüler.

Aksan bi süre sonra boğmaya başlıyor başta tatlı gelse de katlanılır bir şey değil.

Bunun İngiliz kültürü ya da İngilizler ile hiçbir ilgisi yok. Birçok yerde yaptığı gibi, Nietzsche, Bentham/Mill gibi İngiliz faydacılarına laf atıyor.

protector +1
bos gezenin bos ustasi, herhalde ingiliz nefretinden olacak, hatalı bir çıkarım yapmış.

www.turkcell.com.tr

www.turkcell.com.tr

Samsonite'ın bir farklı modelini kullanıyorum 14' lik. Çok memnunum. Bu model de güzel.

Diğeri kötü duruyor baya, hercshel mi ne olan.

Şıklık şart değilse şu; urun.n11.com

Samsonite'ın düz bir versiyonu var. al herşey için kullan.

Bir de bilgisayar taşımak için kullanacaksanız çantanın hafif olması da mühim. Ağırlığını bi kontrol edin.

Bence briket gibi, estetik değil.

@Bruce ikisi de mi briket gibi yahu ?

Yaklaşık 3 yıldır Samsonite kullanıyorum, zaten 2 yıl garantili ürünler.
Yorumlarda denk gelince linke bakmadım bile :) Öneririm.

PS. Tekrar linke de baktım. Bu model ben çantamı alırken bile vardı sanki, epey indirime girdiği oluyor farklı mağazalarda. Bimeks, D&R, Samsonite kendi mağazası, Teknosa vb hepsini bir tarayın derim. Çok gözlü ancak biraz ağır ve ufak bir model olabilir. Renk kusursuz. Postacı modeli de vardı o dönem. Görerek alın derim internetten alsanız bile.

İkinciyi görmemişim :|
O hoşmuş, başka ıvır zıvır çok koymam diyorsan yeter gibi. Tabii adaptörünün ne kadar kalın olduğu da önemli, kimileri ince uzun oluyor kimileri tıknaz; ona da dikkat et bence.

abi bi çantaya o kadar para verilir mi?

al, gitsin şu turkcell'de satılanlardan birini. HP'nin ürünü zaten, su geçirmez özellikte ve yarım kilo ağırlığı var. daha ne.

Haha Turkcell linklerine de tıkladım (Sahi onlar ne zamandır çanta satar oldu yahu?) İlk link bizim şirketin verdiği çanta :) Eminim 2-3 şirkette daha vardır İstanbul'da, zira oturduğum sitede bile birinde aynı çantaya rastladım sonrasında. Neyse işin özü tasarım olarak fena bir ürün değil ancak iç kısmındaki koruma benim çantayı ilk kullanımımda koltukta düz dururken dengede kalmayıp düşmesinin de etkisiyle laptopu yeterince koruyamayacağı gibi bir izlenim edinip kendisini bir kenarda tutmama neden olmuştu. Diğer ürüne o para koruması için verildi yani. Tercih tabii.

Dediğim gibi gözle görün bakın, öyle karar verin.

PS. Hanimiş bizim tik'ler? :)

case logic rb414 aldım çok memnunum tavsiye ederim.

Almayan fatih ürek olsun!

youtu.be

Dslr v cep telefonu muhabbeti 10.40 da başlıyor

Mümkün değil. 200 liraya satılan Fujifilm dijital fotoğraf makinesini en iyi iPhone kamerasına değişmem. DSLR makinelere girmiyorum bile. iPhone kendini bir şey zannetmesin. Fotoğraf makinesi insanlığın en önemli icatlarından biridir. Onların tasarım ve üretim süreçleri de kolay değil.

Birakti bile

Ben dslr makinemi satıp son nesil android telefonlardan birini aldım ve tüm fotoğraflarımı telefonla çekiyorum. Dslr'yi sattığımdan haberi olmayan arkadaşlarım zaman zaman makineye övgü yağdırmaya devam ediyorlar fakat gerçek çok farklı. Yani tabii ki cihazın kalitesi su götürmez fakat sensör olarak bazı telefonlar bazı dslr makinelerden daha iyi durumda.

Kesinlikle dslr'nin papuçu dama atılacak ki aynasız makinelerle birlikte bu süreç zaten başladı çoktan.

Taşınma kolaylığından dolayı telefon tercih ediyorum artık ben de. Ortalama ama kamerası iyi bir telefonum var arkadaşlarım makine ile çektiğimi sanıyor.

Benim için en büyük artısı her an yanımda taşıdığım bir şey olması.

Optik işi fiziksel olarak hala ne kadar büyük sensör o kadar çok kabiliyet hususuna dayanıyor. Dijital geliştirmeler fiziksel kabiliyeti yakalar durumda değil, malzeme mühendisliği açısından çok büyük atılımlar olmadığı sürece günümüz ince telefonlarına dslr optik parçalarını yerleştirmek mümkün değil. (aynasız makineler anca dslr'ları yakalamaya başladı, o da bazı alanlarda)

Ama profesyonel iş yapılmıyorsa dslr olmazsa olmaz değil. Zaten fotoğrafa baktığımız ekranlar küçük, mainstream fotoğraf kalitesi için telefonların yettiğini söyleyebiliriz.

Dslrler taşıma kolaylığından dolayı yerini aynasız slr ve telefonlara bıraktı.Kısmen doğru.Ama işin profesyonelleri hala dslr'de tabi.

Günlük hayatta kullananlar için doğru gözükse de zaten bu anlamda DSLR pek kullanılmıyordu.

Bruce'un dedikleri çok doğru. Fiziksel sınırları aşamadıkça profesyonel anlamda telefonun DSLR'ın yerine geçme imkanı yok. Hatta bana kalırsa bir telefonun DSLR kalitesi yakalaması pek mümkün görünmüyor.

DSLR'lar küçülecek, elektronik vizörler yaygınlaşacak, aynasız makinalar daha fazla tercih edilecek gibi varsayımlar çok daha mantıklı.

uzman olarak giremez, uzmanlık için en kötü asgari bir iş tecrübesi lazım. sıfırdan başlayabilir, zaten ayrı bi kalifikasyona pek gerek duymuyor şirketler.

İnsan Kaynaklarına sokacak torpil varsa sertifika falan hikaye, yoksa zaten sertifika olsa da almıyorlar.

Türkçesi var da e kitap olarak görmedim ben. Bütün kitapçılarda basılı var, sorunuz buysa. Çok matah bir kitap değil gerçi ama okunuyor yine de.

@sopiro, teşekkür ederim, basılısını görünce e-kitabı da çıkmıştır diye düşündüm. e-kitap halini almak istiyorum çünkü, onu ne kadar beklemem lazım onu merak ettim. bu işin genel teamülü var mı diye, atıyorum basılı halinden 1 ay sonra çıkar gibilerinden.

Anladım, o cevabı bilemedim maalesef. İngilizce versiyonları ekitap olarak çıktı, ben de amazon'dan indirdim üç gün önce.
Kolay gelsin.

Ben de audiobook'unun ortamlara düşmesini bekliyorum. Bulamadım. :(

Saat başı kalkıp geziyorum. Tuvalete gidiyorum, içeceğimi alıyorum, hava güzelse dışarı bi çıkıp dönüyorum; takribi 10 dakika. Yoğunluk olunca 3 saat kalkmadan oturduğum oluyor tabii ama genelde çalışıyorum gezinmeye.

itunes.apple.com

Her sabah dışarı çıkıp yürüyüş yapıyorum.

25 dakikaya ayarlıyorum, çaldıkça arada geziniyorum. Windows için de vardır.

sebebi bu değil aslında ama yoga yapıyorum, buna da çok iyi geliyor.

ofisteki sandalyeleriniz dandikse mutlaka değiştirilmesini isteyin. bel destekli olanlarından alsınlar. bizimkiler yeni değiştirdi, cidden fark ediyor.

ayrıca spor etkili olmaz olur mu, kasların ne kadar güçlenirse kafanı ve vücudunu o kadar dengeli taşırsın. bütün ağırlık beline binmez, omurgan eğilmez. spor bi işe yaramıyor diye kestirip atmamak lazım.

Alıyorum.

Evde lastikle esneme yapıyorum: fırsat buldukça koşuyorum ve de boyun destekli yastık kullanıyorum. Medikal cihaz satan bir yerden ortopedik sırt desteği almıştım koltuğa takılan zaman zaman onu kullanıyorum evde otururken.

Bir de kaliteli yatak kullan, benim şu an kaliteli değil memnun değilim :(

Telefon konusmalarimi yuruyerek yapiyorum

@istanbul
Spor etkili olmaz konusu soyle, 8 saat oturarak calisiyorsan 8 saatten sonra yaptigin egzersiz seni kurtarmiyor, 8 saat hareketsiz kalma diyor bilimciler. Yoksa spor bir ise yaramiyor degil.

4 yıl gece uyanık sabah uyuyarak yaşadım. Berbat bir şey. Yaşlandım resmen ya. Hala da kurtulmaya çalışıyorum. Yazın 1 ay stressiz yaşadım gece uyudum 12 civarı ve resmen gençleştim güzelleştim.

Tavsiyem: yat zıbar boşver.

Önemli bir ödev filansa bir şeyler karalıyiver. Ya da sabah 5, 6 gibi uyanıp yap daha sağlıklı.

İstersen gece çalış gündüz uyu, araştırmalara göre potansiyelinden daha az yaşayacaksın böyle yaparsan.

uyku, bedenin ve beynin ihtiyacı dışında boşa geçen zamandır kanaatimce. yapacak daha iyi bir şeyin yoksa ders çalış tabi. ama uykuyu derse tercih etmek bir gariplik açıkcası. git counter oyna daha verimli.

Az uyumak öldürüyor.
www.theguardian.com

Motivasyonunu gündüz çalışma üzerine hazırla bence.

arka planda windows'a ait bir haltlar yiyordur. hele 10 ise malware ile alakalıdır.

görev yöneticisini açıp önce cpu başlığına tıklayıp en çok hangi uygulama cpu yiyor, sonra da ram'e tıklayarak en çok hangisi ram yiyor onlara bakarak kim sömürüyor anlarsın. anlayamam diyorsan ekran görüntüsü koy, bakalım.

@Bruce

Memorye gore dizince boyle bir sey verdi

i.hizliresim.com

Sömüren bir şey yok gibi, cpu'yu meşgul eden de yok. Görev yöneticisi açık kalsın, normal işlerini yap, fan hızlanınca hemen açıp yakalamaya bak. Cpu'ya göre sırala ki en üstte görebilesin.

Adobe flash yüklüyse reader açtığında o da harekete geçiyor olabilir, yorar çünkü. Zararlı yazılım da olabilir ama öyle olsa kısa süreli olmaz pek, sürekli sömürür. Programlardan kontrol edebilirsin, kendin yüklemediğin, ne işe yaradığını bilmediğin 3. parti programlar varsa Googledan ne işe yaradıklarına bakıp silersin ya da silmezsin.

Güç ayarında, sistem soğutma ilkesi pasif veya edilgen seçili olabilir mi? Bilgisayar ısınana kadar bekleyip ısınınca fana abanıyor olabilir.

constellation

aardvark

kids.nationalgeographic.com

Ground sloth.

Cartilage

mantelpiece

(bkz: façade)
dictionary.cambridge.org

enthusiasm

"first day on internet" meme görseli de uygun bence kendisine
i.pinimg.com

olamıyor ne yazık ki. erkeklerde seks bağımlılığına sebep olan hormon yerine kızlarda zar oluyor, zar engelliyor. o zarı patlatınca kadın oluyorlar bildiğin gibi, ancak o zamandan sonra vücut bağımlılık geliştirebiliyorlar. tabii bunun için günde 2 posta sevişmeleri lazım...

Benim bu tanıma uyan bi arkadaşım vardı, tedavi görüyodu hatta bu sebepten. Sonra pek görüşmedik ama hayatını baya zorlaştırıyodu bu durum

Akrep kova burclarinda cok fazla rastladim.kendilerini kontrol edebiliyorlar ama koclarda da libido oldukca yuksek olabiliyor.

duyuruda 'disardayim' nickli birisi vardı o öyleydi mesela. kadınlarda da olabiliyor.

niye olamasın abi seks sadece erkeklere özgü bi şey mi

Niye olsun canım, onlar insan mı? Sadece doğurmaya yarayan mahlukatlar.

@secrex hocu senin ciddi sorunların var kadınlarla... Bir doktora görün bence.

Kadınlar da seks bağımlısı olabiliyor. Bu ne cahilce soru

Oluyor tabii. Azginliktan 14-15 yasindaki ogrencileri yataga atip hapse giren kadin ogretmenler var mesela. Hatta bu ara cok sik oluyor bu olay Bati'da.
Ama kadinlarda daha nadir bu seks bagimlilgi.

olmamalı.

buna toplum nezdinde hangi sıfatların uygun görüldüğü malum. burada kızları seks bağımlısı etmek serbest ama sıfatı yazmak tartışma başlatıcı içerik falan adg.hss.jh.

Bizzat yakın bi arkadaşımdı. Seks bağımlısı olduğunu anlayınca arkadaşlığımız bitti.Çünkü arkadaşlığımızı etkiliyordu.Her gittiği yerde birilerini musalllat ederdi. Tüm sevgilililerini aldattı ve bu aldatmalar sırasında hayatını tehlikeye soktu çünkü sevgilileri bir şekilde öğrendi ve mafya kılıklı tipler olduğu için çoğu, hatuna zarar vermek istediler.Ucuz kurtuldu. Şu an biraz durulmuş,zengin birini bulmuş diyorlar ama sanmıyorum durulduğunu. Hasta çünkü bir kişiyle bütün hafta sekz yapsa da doymaz, illa farklı farklı kişiler ister.Sürekli o enerjiyle yaşaması can sıkıcıydı.Biz gezerken bir çok kişiyle göz flörtü vs. Bu kadar adrenalin bana fazla geldi.

Hypersexuality
nymphomania

Olabiliyor yani.

Ve söylemeden geçemeyeceğim, kızlarda olmaz çünkü zar yırtılınca kadın oluyür eki eki :( zeka seviyesi iğrenç gerçekten.
Günde 2 kere sevişince bağımlı olunuyormuş vaya anasını eroin sanki amına koyim.

hemde ne

bizzat iki kişi tanıyorum böyle.

olur da
stavro'nun örnek yanlış olmuş.
öylelerine daha çok sübyancı deniyor.
harbici seks bağımlısı kadının bebelerle ne işi olur?

nymphomania
hatta filmi çıktı bi ara türkiyede yasaklandı falan.

olabiliyor.

oluyor tabi, hatta bu kızlardan bi tane tanıdıgım var 35 yaşında hala sevgilisi yok evlenemedi düz duvara tırmanıyor resmen:)))
bi tane daha var bir araya geldiklerinde gülme krizine giriyorum muhabbetlerinden.
erkeklerin haberi olsa peşlerinde kuyruk olur ama dışardan bakınca da oldukça mesafeliler:) cok komikler bence:)

dostum beste demişsin ama bunun adı şaheser. +1111

Ben melodiyi sevdim. 1:59 dan sonra gitar başladığında arka sesler biraz rahatsız etti, değişse veya olmasa mı acaba.
1:55 e de bi el atabilirsin belki, bi uyumsuzluk var gibi.
edit 1:29 ile 1:55 arasında

güzel olmuş :)

Beğendim

Teşekkür ederim.

Gitar solosunun üzerine düşünmedim, bir kerede çaldım hoşuma gitti bıraktım, olmak zorunda değil.

Uyumsuzluk ister istemez oluyor. Sondaki solo hariç iki elektrik, bir akustik, bir bas gitar, bir piccolo var, hepsini tek tek kaydettiğim için zamanlamayı mükemmel yapmak zor.

emeğine sağlık. tek tek kaydetmek zor ama yine de bi metronom çalışmasına ihtiyacın var gibi.

Gitar solosu çok güzel olmuş, bence kaldırma. solo sırasında arkadaki sesler olmasa mı demiştim ben.

Melodi yok moruq :)

Fena degil ama bagimlisi olmazdim. Biri acsa sesi kapatmam ama kendim acip dinlemezdin.

Solo kisme ritme uyumsuz, ona bir ayar cekmelisin bence. Soloyu parcanin beat'ine uydurman lazim, senkronize gitmiyor ve bu sekilde kulak tirmalar. Bir de piccolo bozmus isi.

Bence çok güzel, ayrıca tek tek kayıt olduğundan yukarda söylenen kısımlarda uyumsuzluk olmuştur heralde ve böyle yapmak çok zorlamıştır onu da düşünerek eline sağlık diyorum:) ve evet gitar solosu tek kalsa daha güzel olur sanki.

Solo ritme uyumsuz değil, ritim de solo da 4/4, arkada melodi giderken karışık gelmiş olabilir evet o arpeji susturabilirim.

yakın zamanda göçen tom petty ve prince reyizleri de anmış oluruz hem.
www.youtube.com

ohoo..buna cevap yaz yaz bitmez o yüzden serbest atış aklıma ilk gelenleri yazıcam olmazsa editlerim:

Bruce Reis --> Tears of the Dragon youtu.be

Dire Straits (M.Knopfler Reis) ---> Sultans of Swing www.youtube.com

Judas Priest --> A touch of evil youtu.be

GnR (Slash Reis) --> November Rain youtu.be

Gary Moore Reis --> Still got the Blues youtu.be

Başka bi duyuruda ukuleleye dudak büken biri vardı, sultans of swing i görünce aklıma geldi :))
youtu.be

andy timmons - electric gypsy
www.youtube.com

john frusciante - central
www.youtube.com

andy timmons - cry for you
www.youtube.com

favorim: buckethead - pike 65 (hold me forever - for nancy york carroll)

www.youtube.com

hemen arka sokağında var katlı otopark.
tinyurl.com

otoparktan dümdüz yukarı yürüyerek 2-3 dakikada hastaneye ulaşabilirsin.

ispark.istanbul

şurada da yardımcı olabilir

Niyete bagli. Bence a

%50 bence. görmek lazım.

a

1

bence b. güzel insan ekstra sıçıp batırmadığı takdirde makyaj sonrası bu yorumu duyacak kadar çirkinleşmez. ama normal güzellikte birini daha belirgin çirkinleştirebilir kötü makyaj.

ama ben a şıkkı olduğunu düşündüğümde söylüyorum bu cümleyi, ne kadar az ya da doğal olursa olsun makyajsız hali tercih ederim.

a

a, nadiren b, bazen de ikisi beraber.

a

A tabii ki.

ben hep inş a) dır diyorum ama :)
bence a dır ya.

C) düzgün makyaj yapmayı ogren.

c) makyajın dokusundan hoşlanmıyorum

erkeklerin hepsi makyaj sevmeyebiliyor. eksiduyu.ru şu duyuruda bazı erkekler yazmış mesela; erkekler yakınlaştıkları öptükleri kokladıkları kızların cildinde ekstra bir şey olmasından hoşlanmayabiliyorlar.

doxanikee +1500

güzel makyaj yapan yakıştırır, anlaşılmaz, abartı durmaz.

"zaten güzelsin, makyaj yapınca kıçıma benziyorsun. sen yapma."

Hem a hem b de olabilir sonucta.

a.

bence daha çok, "kötü makyaj yapıyorsun" ya da "kendine yakışan makyajı yapmıyorsun, o yüzden makyaj yapma daha iyi" anlamlarına geliyor.

dolaylı olarak b.

elbet güzel de buluyordur, ama direkt makyaja yönelik yorum yapıldığı için b diyorum.

Bunu yüzünde makyaj varken söylediyse kötü makyaj yapıyorsundur. Makyajsızken söylediyse güzelsin demek istemiştir.

@aquarium +1

Mesela ben en güzel kadındaki en iyi makyajı bile iğreti bulurum. Yapay ve bayağı geliyor. Benim gibi biriyse a.

Ayrıca niyet aramaya gerek bence güzel bir iltifat işte.

Bence a kızların makyajsız halleri kesinlikle daha güzel.

Kesinlikle A

a

B

Beceremiyorsun, yapma bari.

doxanikee + 1, ben bundan "Makyaj yapmayı beceremiyorsun" anlarım. Dolaylı yoldan "Sen yapma ulan ayı" diyor diye düşünürüm. Makyajım üstüne çalışırım.

kesinlikle b. makyajın olayı zaten kusurları kapatıp kişiyi olduğundan daha güzel göstermek. eğer makyajlı bir kadın doğal halinden daha güzel görünmüyorsa makyaj yapamıyordur.

not: bu durumun makyajsız halinin güzel ya da çirkin olmasıyla alakası yok.

4 kişi 3+1 eve çok, duş-wc sırası için dahi çekilmez.
Bulursanız bi erkek daha alın.

erkekli kızlı ev olmaz zaten. ne saçma.

senin yerinde olsam böyle bir şeye kesinlikle hayır derim. başına iş alma. alıyorsanız erkek alın rahat edin.

insanın evinde rahat olması lazım. kızlar varken rahat olamazsın. devamlı gergin bir hava olur üstünde.

olmaz, rahat banyo bile yapamazsiniz. ama kizlar ya da siz, ev icinde sortlu/sutyenli dolasmaktan rahatsiz olmayacaksaniz ya da akliniza baska seyler gelmeyecekse ( ki ihtimal vermiyorum) denenebilir.


daha da gercekci yaklasmak gerekirse, evde porno bile izleyemeyeceksin; izledin diyelim, o kizlar ister istemez aklina gelecek ve is "arkadaslik"tan oteye kayacaktir. sonra al basina belayi.

bence bu durumdaki tek sorun kalabalık olacaktır. benzer saatlerde dışarı çıkma hazırlıkları yoğun tuvalet sırası demek, değmez.

edit: 1 kıza evet derim.

olmaz güzel arkadaşım, olmaz canım evladım.

yine hayır.

başına iş almaya meyillisin sen de ha.

cevabim evet sanki kutugune alacaksin gibi cevaplar gelmis.

4 kişi çok fazla. kız erkek bir arada olması da çok saçma. o evde ne rahatlık olur ne temizlik olur ne de öğrenci gibi yaşanır. Dikkat dağılır. ne kızlar kız gibi yaşayabilir ne de siz. kimse rahat edemez. kızlar da ilginçmiş. bunun banyosu var temizliği var hangi akla hizmet sizle eve çıkıyorlar.

bir de erkekler genel olarak her şeyi çok takmıyor. kızlar öyle değil. her şeyi sorun ediyorlar diye düşünebilirsiniz. Bence sevgili olunmadığı sürece karşı cins birilerine evde tahammül etmeye hiç gerek yok.

valla sen bilirsin o vakit. ayrıca onlar kız değil yiyici.

seks olmayacaksa çekilmez. ayarlarım birini dersen gelsinler.

olacak is degil, hic bosuna dusunme, ev demek rahatlik demek, nasil rahat edeceksin, onlar nasil rahat edecek, olmaaazzzzz

ben 3 kız, 2 erkek uzun öğrenci evinde yaşadım, en ufak bir sorun yaşamadık, cinsiyet ile ev arkadaşlığı arasındaki bağ nedir ? saçmalıktan ibaret değil yaptıklarınız.

Cinsiyetciligin zirvesine vurmusunuz dayilar,

Kiz ya da erkek en bastan butun kurallari koyarsaniz,birde deneme suresi belirlerseniz,bir denersiniz baktiniz sikinti yok devam olmadi uyusamadiniz oyuncu degisikligine gidersiniz.
Bizim evine ortak oldugumuz cocuk kiz arkadas edinince evin babasina donusmustu,bir gece kafa goz dalip evi terketmistik,daha sonra kiz evine 3. oldum,mutlu mesut kalmistim yil sonuna kadar.guzel yemek yiyordum en iyi yonu buydu.

sorun kız olmasından çok tanımaman aslında, 2 ay deneme süresi koyun, baktınız sıkıntılı, gönderirsiniz

ev arkadaşımın kız arkadaşı 6 ay kadar bizimle yaşadı dördüncü olarak. hiç sorun yaşamadık. aksine 3 asosyalin evine renk bile kattı sayılır.

uzaktan göründüğü gibi değil. ev arkadaşı kız çekilmez.
bir tanesi sevgilisinden dayak falan yiyordu, mecburen müdahil olduk,
elin herifiyle papaz olduk. başımız belaya girecekti.
kız bir hafta sonra geri döndü herife.
adam da sen ne karışıyordun bak gördün mü dedi.
haklıymışsın kardeş dedim.

+1 erkek alın.

Eve kız alan erkek tanıdıklar pislikten (ama nasıl pislikti o ya:/) ve gürültüden çok şikayetçiydi. Baştan şansın varken hayır de.

2 kız arkadaş hiç çekilmez hatta bence. Çünkü direkt kızlar cephesi bloku oluşur. Gürültüsü de bol olur. Son kararım hayır tekrardan.

amk sorsan hepsi çok moderndir, iş millete çomar demeye gelince mangalda kül bırakmazlar ama karşı cinsten biriyle evde yaşama konusu açılınca coşmuşlar.

abi ev arkadaşlığında önemli olan şey uyumdur. kurallarınızı açıkça belirleyin ve bunu onlarla paylaşın. sorun olabilecek şeyleri, sorun yaşanmaması adına uyulması gerektiğini düşündüğünüz kuralları vs. oturup konuşun. hassas olduğunuz noktalar varsa paylaşın. herkes her şeyi bilsin aynı çatı altında yaşayacaksanız, en baştan konuşun ki problem olmasın.

ondan sonra eğer evin çok kalabalık olması problem olmayacaksa yardırın gitsin, efendi efendi yaşarsınız. maddi açıdan büyük rahatlık sağlar. ha tabii dört kişi yaşayınca ev biraz dingonun ahırına dönecektir, onu da düşünmek lazım. robot değiliz sonuçta, istediğin kadar kural koy, yani sen sabah 7'de banyoya girmek istediğinde içeride biri olabilir ve kalkıp da "niye banyodasın amk" diyemezsin. bunları hesaba katmak lazım.

ben aslında sheldon cooper'ın yaptığı gibi banyo saati falan belirleyelim isterim ama öyle yapınca kimse ev arkadaşı olmayı kabul etmez diye yapmıyom.

Ben ailemle yasiyorum. Iki kiz sende yasamak istiyoruz dese ailemi evden cikaririm. Ruya gibi gunler seni bekliyo.

1 kisi 100, Iki kisi toplam 150 birim kira vercekse, 1 kisi Al.

@brad pitt

O dedigin gibi olmuyo kanka, o liseli abaza ergen hayali

ciddi anlamda tanımıyorsan bulaşma, çok zor iş.

kız olmasından değil de bazı arkadaşların da dediği gibi tanıdık olmamasından dolayı vazgeçtim arkadaşlar. deneme süresi olayını da düşündüm de ocak şubat gibi kızlara sizinle anlaşamıyorum olmadı bu diyip gönderebilecek birisi değilim. en iyisi hiç bulaşmamak.

Deneme süresi iki taraf için de yorucu bir şey. hem doğru düşünmüşsün.

nasıl rahatsan öyle takıl. fak dı sistım.

sen normalsin. o dekolteliler aranıyor.

üniversitelerin en sevdiğim olayı bu, herkes istediği gibi giyinebiliyor. (yemişim akademisini ajlskdş)
okuldayken böyle geliyordu bana, bi yanda yırtık eşofmanlı mağara adamları diğer yanda milano moda haftasından fırlamış kadınlar; gereksiz bi "oh negzel lan çeşitlilik" diyordum, hala da diyorum. (bakınız: edebiyat fakültesindeki insan çeşitliliği)

mevcut giyiniş tarzında bir sakınca ya da eksiklik olduğunu düşünmüyorum. banal bi geyik oldu ama cidden sen kendini nasıl rahat hissediyorsan öyle giyin. "mezun olduktan sonra istemediğin kadar beyaz yakalı kıyafetin olacak, şimdi fırsatın varken rahat takıl" desek de haklıyız, "görüşüne çekidüzen vermeye şimdiden başlasan iyi olur" desek de.

tabii dikkat çekmekle ya da olumlu intiba bırakmak istediğin birileri(öğrenci ya da akademisyen) varsa ona uygun giyinebilirsin. ama bu işin normali yok, kişiden kişiye değişir.

Bir de öyle giyin belki daha iyi hissedeceksin. Daha önce giyinmediysen bilemezsin. Hem değişiklik iyidir. Çok resmi olmak zorunda değil kıyafetlerin mesela kalem eteği spor ayakkanı deri ceket olarak giyinip spor şıklık elde edebilirsin jean-tshirt dışında rahat bir kıyafet bence. Ayrıca dekolteliler aranıyor diyen ve dekolteli giyimi anormal görenlere de kulak verme.

Bana kıyafet için kasmak boş geliyor ama ne zaman özenerek giyinsem kendimi daha iyi hissediyorum. Bu konuya kafan takıldıysa mevcut halinle rahat edemeyecek gibisin. İkisinin ortası bişeyler deneyebilirsin. Zaten ha deyince gardrop değiştirmek mümkün değil.

Hangi üniversite bu yahu?

Giydiğin kıyafetlerle İİBF'de bir ömür geçer-- geçirdim :)

20 yaşında kalem etek giyen birini görsem arkama bakmadan kaçarım, tüm sınıf böyleyse de dersi drop ederim :P

Ayrıca bu sene pijama çok moda :) Trollziya +1

6 senedir çalışıyorum, kot pantolon-tişört giyiyorum. şimdi şirket bana dese ki resmi kıyafete geçiyoruz, iş değiştirmeyi düşünürüm muhtemelen.
yani rahatlık rulez :)

güzel giyinmek önemlidir ama bokunu çıkarmamak lazım üniverste sonuçta iş ortamı değil.beyaz yaka gömlek falan üniverste ortamına ağır gelir.siz kendi çizginizden şaşmayın ama vücudunuzu iyi tanıyıp güzel giyinmeye bakın xox

görmezden geliyorum, almıyorum

o çocuklar o şekilde para kazandıkça o koşullarda çalıştırılmaya devam edecekler. akordeon alınıp eline verilmiş, sürekli aynı 5 notayı basan çocuğun gerçekten ihtiyacı olduğu için onu yaptığına inanmak safça olur. hadi sokakta kendi haline yatan cidden aç olduğu için dileniyor olsun, açlıktan ölmesin diye yardım etmek isteyeni anlarım ama bahsettiklerinin masum amaçlar taşıdığını düşünmüyorum.

ve evet, insanlar o çocuklardan alışveriş yaptıkça aileleri o çocukları okula göndermek yerine metrobüse vapura götürecekler.

Beni biri öpmüştü biri de sarılmıştı.
Ben de sizin gibi düşünüyorum almazsak yapmazlar demek istiyorum ama pek de öyle olmaz gibi sanki.

Açıkçası 'Kimse almazsa, onlar metrobüste olmaz' düşüncesine çok katılmıyorum. Kimse almazsa, ailelerinin 'Kimse almıyor nasıl, metrobüse boşuna gitmesinler. Okula gitsinler, madem para kazanamıyorlar' diyeceklerini düşünmüyorum. Hatta, ailelerin o şartlar altında parayı zorla da olsa getirtecek daha inovatif çözümler bulacağını ve daha vahşileşeceğini düşünüyorum. Bu sefer daha zor şartlar altında dilenecekler; ya yan kesicilik için, hırsızlık için metrobüse gönderilecekler ya da başka yerde daha kötü şekillerde karşımıza çıkacaklar. Buna müdahale etmesi gereken kurum olan devlet müdahale etmedikçe ve denetmedikçe, çocukların seçeneği olmayacak. Sosyal Hizmetler gibi kurumların aktif çalışması gerek bunun için.

Denk gelirse ve ihtiyacım varsa alırım. Bakarım, cebimdeki mendilden bir tane falan kalmışsa, o zaman alırım ben.

kesinlikle para falan vermiyorum. keşke bununla ilgili bi sivil polis çalışması yapılsa ve bunu yapanların anne babaları cezalandırılsa. bu çocukların da devlet kontrolünde yetiştirilmesi devam etse. sarayın elektrik faturasını osmangaziden geçmeyen araçların paralarını ödeyeceğimize bu çocukların beslenme barınma ve eğitim masraflarını ödesek daha iyi.

bir şey hissetmiyorum.

o'learys'ten haberiniz vardır sanırım, gidip görüp ilham alınabilir bence. bir de socrates bistro var, orası biraz daha softcore, sanırım istediğiniz gibi; oraya da giderdim ben olsam.

türkiye acisindan bakacak olursak en büyük önerim kesinlikle mekanin yeri olacaktir. gidip bagcilarda acarsaniz burayi iddaa bayii modunda olabilir icerisi.

son 2-3 sene özellikle istanbul dinamikleri cok degismis, ben aktüel duruma hakim degilim, beyoglu mu iyidir beylikdüzü mü cikista salliyorum tam bilemiyorum.

kadıköy se tutar diğer yerler zor.artık olay kadıköyde dönüyor.

Gelecek insan her türlü gelir bence, iddaa bayii gibi görünmediği sürece kadınlar da gelir. Bulvar 216 O'learys'i seviyorum ben misal, gidiyorum da.

Bence en önemli şeylerden biri çok bira çeşidi, mümkünse efes mi bomonti mi'den başka seçenek sunan bir menü.

gelecek tabii ki. ama yaşayıp göremeyeceğim kadar uzak bir gelecek, 4017 olabilir.
niye daha uzak değil diye düşündüm, çok uzak olursa, atıyorum 100 bin yıl falan, bugün bildiğime dair hiçbir şey kalmaz muhtemelen ve ben o zamanın etkilerini göremem. 2bin sene iyidir, en azından everest falan kalır diye düşünüyorum.

döndükten sonra kompenyınlığı bırakırdım ama, kehkeh.

1000 yıl sonraya giderdim

gelecek.

Ay keşke ^^
Doğruca gelecek, baya uzak gelecek.

gelecek

Gelecek. 2987 yılına giderdim.

Ben geçmişe giderdim galiba.

Geçmiş.

Artık cevabım değişti. Geleceğe giderim ben.

geçmişimde merak ettiğim bir şey yok ama geleceğe gitmeyi çok isterdim. gerçi tardisle gezeyim de nereye olursa olsun farketmez :)

İnce bir davranış olur. Doktorlar hastalarına pek o gözle bakmazlar(bir bayhan karizman yoksa) ama sizden memnun kaldım teşekkür ederim mahiyetinde anlaşılma durumu da var, o yüzden yolla.

Nein.

yollama bence.

yolla içinde kalmasın

yolla panpa

Tamam yollama diyorsunuz da bir neden de yazın niyeymiş?

heyecan verici ve cesur bir davranış. ama sen yine de yollama.

Son kontrole gittiğinde kendin verebilirsin, bahsettiğin şey ölü çiçekler değilse tabii. Canlı saksı çiçeği olmalı bence mutlaka çiçek olacaksa hediye.

yollama. herkes çiçek yolluyor, alıyor (ailem doktor). kim göndermiş bakmıyorlar bile. +1 olacaksın.

hastaneye canli çiçek yollamak kadar tehlikeli bir sey olamaz. bkz: aspergillozis

@pinkpeony kendisi yeni mezun sayılır, o yüzden çok almamıştır daha :)

bence 1 kg en güzellinden baklava yolla bir işe yarar en azından oturur yer.

Yolla bence, öyle şeylerle güzel hava atılıyor.

"Nasil bir davranis bu?"
Hanimefendiye yurumus oluyorsun iste.

@denklemci aynen, sonra da bi kebapçıya götürürüm, ellerimizle yemek yeriz.

@Peasant niyetim ciddi, kullan at amacım yok ama şimdiden ne olacağını nasıl bilebilirim?

@fallopian amacım hava atmak değil, kendisini yakından tanımak istemek.

@stavro yanlış yeri alıntılamışsın, "Nasil bir davranis bu?" değil, "bu sosyal medya devrinde sizce nasıl bir davranış bu?" olmalıydı. evet amacım o zaten ama bunun güzel mi abes mi bayık bir davranış mı olduğunu sormuştum.

Tamam iste, yurumus oluyorsun. Hoslandiysa olumlu donus alirsin hoslanmadiysa bosa gider, olay bu. Cicek gondermenin kotu bir tarafi yok, en fazla "pfff gerizekali" diyip cicegi bir kenara atar.

abartılı güller değil de bahar çiçekleri olabilir aslında neden olmasın .
sen giderken götürmek istersen de bonsai tavsiye ederim .
minik minyatür bir ağaç ona gelen ve gelecek olan bütün çiçeklerden farklı olacaktır.

O iş yaş. Daha yaratıcı olmalısın

içinde kalmasın yolla. sonra reddedil iyice içine dert olsun. sonra yine yaz buraya biz seni teselli ederiz.

@stavro işte sonunda bir cevap alabildik, teşekkürler.

@devilone ben giderken götüremem, biraz utanabilirim :)

@MaNOfTheYear örnek?

@for day to break bunu dert edecek değilim :)

cevaplara verdiği tiklerden zaten yollamaya kararlı olduğun anlaşılıyor. bizim ne dediğimizin bir önemi yok. o yüzden yolla/yollama tarzı bir şey demeyeceğim.

ama bir kadın olarak cevap vereceğim, artık çiçek almak her kadının hoşuna gitmiyor. benim mesela. (bir buket çiçek yolladığını varsayıyorum) "çiçek neymiş ya napcam şimdi bunu" derim şahsen. saksıda bir canlı çiçek (bakımı fazla zor olmayanından, bonsai çok zor mesela) çok daha güzel olabilir, en azından 2 gün sonra ölüp kötü koktuğu için çöpü boylamayacak. ama o da hastanede zararlı demiş @betsy. bilemedim.

mektup yazsana ^^

çiçek yollamak için flört olmasa bile en azından iki taraf da birbirinin farkında olmalı sanki. Senden hoşlanmasa bile çiçek geldiğinde senden geldiğini tahmin edebilmeli falan. birazcık belli etseydin önce daha iyi olurdu. yani şu haliyle "ne münasebet"lik bir durum bana göre.

Sen baklava yolla diyen arkadaşla dalga geçmişsin ama hastanın çiçek yollaması nasıl desem biraz irrite edici bir durum kız zor durumda kalabilir. Aranızdaki ilişki sadece hasta doktor olduğunu varsayarak konuşuyorum.
Gerçekten yiyecek bir şey daha mantıklı ve hoş olabilir. Baklavayı aşağıladığın için sana ekler öneriyorum.

@istanbul kanatlarimin altinda çiçek olmasa bile tanışmak için bir adım atacağım. sosyal medya üzerinden takip etmek istemedim çünkü "beni mi stalklamış?" gibi bir soru sorulmasını istemedim. çiçeğin daha şık olacağını düşündüm, zaten bunu da başka alternatif var mı acaba diye sormak için açtım. yani çiçek derken gül papatya vs değil, büyüyebilecek, çiçek açabilecek, aşırı bakım gerektirmeyen bir şey olacak. eheh mektup daha doğru düzgün tanışmıyorken biraz şey değil mi, hani flört edilir, o zaman yazılır gibi geldi :) hem mektupta ne yazabilirim, hastane nasıl, işler nasıl gidiyor :P

@aquarium isim soyadımı biliyor zaten, çiçeği yollarken de teşekkür mesajı, isim soyad telefon yazacağım, bu kadarı yetmez mi :/

@pastörizesüt ama yiyecek yenecek ve bitecek, hatırlatıcı bir şey olmasından dolayı çiçek demiştim. zor durumda kalması yok, içeriden başka bilgiler aldım, çiçek yollamak sorun değilmiş :) baklavayı aşağılamadım, sadece hoş bir hanıma en azından tanışma aşamasında göndermek saçma bence. ekler yollayacaksan adresimi verebilirim :)

Bir çiçek için bu kadar düşünmeye gerek yok, yolla gitsin.

zaten sen hava atarsın diye değil, gönderdiğin doktor hanım hava atar diye yazdım. Yürümenin başarıya ulaşması düşük bir ihtimal geldiği için senin için faydasını es geçtim.

@fallopian neden düşük bir ihtimal sence?

Bekar ve ilişki içinde olmaması bu jeste beklediğiniz şekilde karşılık vereceği anlamına gelmiyor yalnız.

Siz nezaket ve hoşluk olarak gönderirsiniz, doktor hanım da sevinir, mutlu olur, gururlanır filan güzel olur.

Yürüyecekseniz biraz daha yaratıcı olunabilir bence. Doktor-hasta ilişkisini devam ettirmeniz gereken bir doktor değilse, sağlığınıza daha çok özenip sık sık sağlık kontrolüne gidebilirsiniz mesela :D hafiften sohbet etmek vakit geçirmek çiçekten daha etkili olur