www.youtube.com

Google'a animation man black white yazdım en başta çıktı.

animasyon videoyu hatirladim. izlemistim. ama nasil aranir ki? ben de takipteyim

bu arada beyaz adam karsidakilerin derdi ve uzuntusuyle onlarin siyahini alip siyaha donuyordu.

Çok teşekkür ediyorum evet bu video. Ben türkçe yazınca bulamamışım. Çok sağolun.

"Sonra bir bulgar nunara videoyu yolluyor." derken ne demek istedin? Videoyu bulgar numaraya da mı göndermiş?

Şikayette bulunun bilisim suclarina.

Hayır whatsaptan bir numara bu videoyu whatsaptan atıyor abime bende var yayacam diye

Benim arkadaşımın başına bu tarz bi şantaj yapılmıştı. Göndermedi para falan, sonucunda da hiçbi şey olmadı. 1000 yolladıysanız bunun devamı da gelir. Hiç yollamasaydınız keşke.

Videoyu nereye yayabilir? Tanisiklarinizin sosyal medya hesabi ya da numarasi yoksa istediği yere yaysin.
Ne yaparsan yap diyin gecin. Bir yere upload edip linkini atarsa al bak yaydim diye, videoyu kaldirtirsiniz.
Tirsmadiginizi anlarsa bundan ekmek cikmayip diyip baska avlara yonelir.
1000euro kaptirmis olmaniz o yinden cok kotu olmus. Taviz vermeyecektiniz.

Programi appstore sikayet et , daha da para yollama

Ayrica belki appstore yayinci ismi vs de yayinlaniyor olabilir turk vatandasi ise yayinci suc duyurusunda bulunabilirsin.

Program artık yok ki kaldırılmış appstoredan

Abin ünlü değilse kim ne yapsın bir erkeğin görüntülerini. Yayılmaz bile.

boşuna para vermişsiniz. ben olsam yayarsan yay amk derdim. elalem yarak görsün. erkekler ne ara böyle utangaç oldular ya

bekara kari bosamak kolay. ulan demek ki adamin statusu, durumu sizinkinden farkli. neyse cok zor bir durum. ama ben gene de tam tersi yapardim. yaymazsan namussuzsun diye tehdit eder ve soyle derdim. parayi gonderdim ama savciliga da suc duyurusunda bulundum. bankalardan olmadi videoyu yaydigin platformdan ip adresini bulup agzini burnunu kiricam sonra da iceri attircam derdim.

Yav abimin kitapları falan var prof. Kendisi

buradan cozum aramaktansa bir avukata gidin.

durumu detayli bilmeden bir sey soylemek zor.

kitapları falan olsun, prof olsun ne farkeder.
yine aynı şeyi diyorum. erkekler için bu şantajın işlememesi lazım.
bu ülkede milletvekili, ana muhalefet lideri, ana haber sunucusu, meşhur din adamı, bir sürü insanın seks kasedi çıktı. hala saygı görüyor bu insanlar.
para vermenin sonu yok. daha çok ister bu herifler.

Haklsınız ikna ettim kendisini engelledik adamı avukatla konuştuk yurtdışı olduğundan bulunmaz diyor o yğzden size danıştım çok sağolun

1000 € paşa paşa ödediniz mi cidden?
yahu yaysın. internette milyonlarca vardır belki. kim pornhubda eniştesine denk gelmiş şimdiye kadar?
sanki ünlü biri de milyonlar ifşasını bekliyor.

cloud iznine göre isim soyisim bilgisi, tel olduğuna göre google araması ile kişinin iş yaptığı üniversite bulunup; öğrenci grupları, ifşa sayfaları gibi yerlere atılırsa adamın kariyeri biter. bu tehdidi yapan kişinin av sayısına göre değişir durum. başka avları varsa uğraşmadan onlara yönelir. ama zaten 1000€ kaptığı için detaylı araştırmaya girebilir bence.

adamın pornhub'a yüklemekle tehdit ettiğini sanmıyorum. 100 kere yaptıysa nereye yollayacağını, nasıl araştırma yapacağını biliyodur.

git bi internet cafeye, atsinlar telefonuna.

telefon android mi?

Android hocam lg g3

torrentini bulabilirsen telefona utorrent yükleyip indirirsin ama sanmıyorum behzat ç.'yi bulabileceğini.

işyerinde ya da 2 üst kattaki arkadaşının bilgisayarında şöyle halledebilirsin: idm indirip youtube'dan behzat ç. bölümlerini indirirsin sonra telefona atarsın. en mantıklı çözüm bu geldi ama bilgisayar lazım. android'de youtube videolarını indiren app bulursan o da olur.

kaldırılmadıysa youtube'dan tüm bölümleri indirebilirsin. ben öyle yaptım.

otg girişli bir usb bellek bulup veya o dönüştürücülerden alıp tüm bölümleri içine atıp rahat rahat izleyebilirsiniz.

youtube'da bütün bölümleri var sanırım.
sonra google'da "dowload youtube video" diye aratıp indirebilirsin.
onun dışında androidler için youtube videosu indiren uygulama kesin vardır.

izmir'deysen verilore.

seyahate çıkmadan 3-4 gün önce amirin / müdürün artık kim varsa en yetkili ona


XXXXXXXXXX İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ’NE

Kurumumuz XXXXXXX Müdürlüğü’nde memur olarak görev yapmaktayım. Xx – xx tarihleri arasında senelik iznimi yurtdışında (hangi ülkelerde olduğunu yaz) geçirmemde sakınca olmadığına dair bir belgenin tarafıma verilmesini arz ederim.



tarih
isim
memur




TC:
TEL:
Adres:

belgesini doldurup imzalat.

bizde müdürlüğe dilekçe ile başvuruluyor. cevabın gelmesi 1 haftayı buluyor

hakkımda soruşturma olmadığı ve yurtdışına çıkışımda mani olmadığı yazıyor

Yeşil pasaportla gitmeyeceksen gerek yok. Biz 2 kamu personeli gittik bordo pasaportla, izin falan da almadık.

ekaterina'nın yaptığını yapabilirsin ama şöyle ki şehir dışına zaten valilik onayı ile çıkabilirsin normal şartlar altında da. ki ohaldeyiz. kamuda çalışmaya devam etmek istiyorsan mevzuata uygun harekt etmeni öneririm. yarın öbür gün seni sevmeyen kişiler yurtdışına izinsiz çıktığını öğrenirse başına bela alırsın

ben de bordo pasaport ile çıktım sorunsuz ama izin belgesi yine de yanımdaydı. belgeyi gösterince polis gerek yok dedi. ama gri yada yeşil ile çıkıyorsanız izin belgesi şart. her halükarda izin alın kafanız rahat olsun

Memurum.gecen hafta yunana dun bulgara ciktim.ilk yorumdaki dilekxeden yazdim su tarihlerde surada olaaxagim izninizi istiyorum diye.1 hafta sonra olur raporu geldi.istedigim tarihleri icine alan 1 aylik izin vermisler.

Ama ne pazarkule ne kapikule sormadi belgemi

Bordo pasaportluyum.

Yeşil hariç şart değil ama kanunen almanız gerekir. Sonuçta devlet memurusunuz. Olağanüstü den de önce gerekliydi, hala gerekli. Sormuyorlar yeşil değilse, o başka.

İçlerinden sadece kürk mantoluyu okudum. Muhteşem bi roman. Biraz imtina ederek aldım okudum, ablam zorla verdi hatta beğeneceğimden emin olduğu için.

Bu salakların son zamanda bu romanı instagram malzemesi yapıp kahveyle fotolar atmasına bakma sen. Edebi değeri mükemmel, hikayesi de mükemmel. Tavsiye ederim kesinlikle.

üçü de şahane romanlar.
kmm popüler olduğu için taşlanıyor ama oldukça iyi bir kitaptır. sabahattin alinin tüm romanları, öyküleri tavsiyedir. sırça köşk, kuyucaklı yusuf vs.

keza yusuf atılgan için de aynı şeyler geçerli. öykü kitabını ve anayurt otelini de oku. özel bir kalemdir.

kurk mantolu madonnanin ilk yarisi iyidi de ikinci yarisi bana fazla entel geldi. diyaloglarda boguldum. Begenmedim.

Tutunamayanlar Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri. Geveze, hassas, zehir gibi zihinli birinden kendisinin ve arkadaşlarının hikayesi. İçinde tiyatro, şiir filan da var. Eleştiri, mizah her şey var.

Aylak Adam da geveze olmayan, sinik, karamsar birinden Türk edebiyatı içinde farklı bir yeri olan bir roman. Kafkaesk filan denebilir. İnce bir mizahı da var.

Kürk Mantolu Madonna epey iyi yazılmış bir dram romanı. Tür olarak çok sevmesem de bu kitap türünün güzel bir örneği. Sabahattin Ali'nin hikayelerini çko daha fazla beğenmiştim.

kürk mantolu madonna dostoyevski'nin beyaz gecelerine benzer geldi bana.

tutunamayanı anlamadığım için bıraktım, kürkü sevmedim.

Ucunu de okudum.ucu de okunmasi gerek.fazla soze hacet yok.siralama yapicaksan madonna 1 aylak 2 tutunamayan 3 bu guzellik sirasi degil turunamayanlardan sonra cogu roman bayat geliyor

üçünü de okudum. sabahattin ali konusunda mermize'ye katılıyorum. özellikle içimizdeki şeytan, hatta kuyucaklı yusuf dahi nazarımda daha değerli eserler. aslında okumak da diğer başka mevzularda olduğu gibi, -okunulan eserlerin niteliğine bağlı olarak- okudukça daha gelişkin bir dimağ tadına ulaşmayı sağlıyor. bu eserlere kötü demek aptalca olur, ancak şu an okusam, okuduğum yıllardaki tadı alamayacağım bir gerçek. tek tek yorumlamak uzun iş, hafızam da kötüdür ama -okunmalı mı- dersen, bence evet.

3 de çok güzel romanlar.Bana göre 3 ü de mutlaka okunmalı.Alıp okuyun derim.

Kürk mantolu madonna'yi okudum. İlk olarak beklentim yuksek olduğu için pek tatmin olmadım. Ama güzel bir kitap mutlaka okunmali. İyi bir akışı var kitabin

www.youtube.com şu olmasın

Duygusal di baya ya dinleyip agladigimi hatirliyorum :D

bir defa cidden düşünmüştüm ama yemedi, hayata bağlayan şeylerse çok az sanki ya da ben hala depresyondayım

meraktan ya çok basit. yakın ve uzak gelecekte neler olup bitecek acaba çok merak ediyorum.

hani, yaşamak yerine boşlukta süzülüp olan biteni sessizce seyreden bir ruh olma şansım olsaydı ciddi düşünürdüm.

Cesaret edememek

yaşayarak ediyorum

Yaşamayı seviyorum. Ayrıca umuttur insanı hayata bağlayan. Umutlarım var.

ara sıra depresyonda gibi olsam da iyi olduğum zamanlar yaşamayı seviyorum ve henüz yapmak isteyip de yapmadığım çok şey var. ayrıca intihar sizi sevenlere karşı yapılabilecek en büyük ihanettir diye düşünürüm. sevdiklerimin üzülmesini istemem.

yapmaktan zevk aldığım şeyler var.

sabahları kakamı yapmaktan aldığım zevk.

Zaman zaman ağır bunalımlara giriyorum. Fakat intiharı düşündüğüm stresli durumlarda kendime şunu sorarım: Neyle karşılaşacağını biliyor musun? Burada işin bitti mi? Geride tamamlanmamış en ufak birşey kalmışsa, işte o lanet şey beni hayatta tutmak için yeterli bir sebep. Bunalımlarla dolu şu hayatta en büyük saçmalığın kendi hayatlarımız olduğunu kabullendim ben, yaşayıp öleceğiz, o kırmızı çizgi dümdüz olacak ve bu olana dek ben buradayım.

Daha neler yaşayacağımı merak ediyorum.
Okunmamış kitaplarım, izlenmemiş filmlerim var.
İzlemek istediğim oyunlar, gitmek istediğim konserler, sahnede görmek istediğim müzikaller var.

En az 10 ülke görmeden bu fikri kendime yasakladım.

Her koşulda çok yaşlandığımda düşündüğüm bir eylem. Evlilik çoluk çocuk olmayacağı için yalnız kalacağım. Bu yüzden elden ayaktan kesilmeye yakın intihar eder o durumu yaşamam diye tahmin ediyorum. Bakalım ne olacak, göreceğiz.

Bir umuttur yaşamak

AAH BEE. CİGERİMİ DAĞLADIN FRECIL LEYDİ. cevabı beğenir misin bilmem ama kendimce anlatayım. arkada da şu çalsın: www.youtube.com ~göz dol duygulan~

ben hep depresif biriydim. 18 ve 20 yaşında üst üste iki ağır depresyon geçirdim. 18'deki gerçekten korkunçtu, ciddi anlamda sıkıntılıydı. 20'deki daha hafifti. sosyal anlamda falan biraz daha iyiydim, toparlanmıştım. onda "ölme isteği"nden ziyade yaşama ilgisizlik vardı. "niye hala ölmedin o zaman aq çocuğu?" dersen, hayatımı eskisi kadar dramatik ve değerli bulmuyorum. intihar etmem için aşırı trajik ve ağır bir şey yaşamam lazım - ne bileyim savaş çıkıp da bütün ailemi gözümün önünde kurşuna dizmeleri örneğin. gerçi o zaman bile intihar etmem muhtemelen; ha kafa komple çizilir ama ölmem yine de. çok duygusalım, çok dramatiğim tamam ama nasıl desem içten içe o "sen kimsin olm" bilinci oturdu. intihar etmeye değecek bir şey bulamıyorum.

hayatı çok seviyorum diyemem ama hayatın parçası olmayı seviyorum. güzel bir şey. hep verdiğim bir örnek vardır mesela: rusya, kırım'ı ilhak ettiğinde ben kahvaltı ediyodum. domates yiyodum, ev arkadaşım "HİÇ İNGİLİŞ BREKFIST YEMEDİM LA, DUR BAKİM ŞUNA" deyip tabağı çekiştiriyordu. kadıköy'de bi yerden sipariş vermiştim öyle görünce. ne bileyim tayyip'i gördüm. trump'ı gördüm. 100 sene sonra tarih kitaplarında anlatılacak olayları domates yiyerek televizyondan izledim. bunu seviyorum. yaşamak için bir sebebe ihtiyaç duymuyorum açıkçası. ölmemi gerektirecek bir şey yoksa yaşama tutunmak çok zor değil. soğuğu seviyorum. karı seviyorum. buz hokeyini seviyorum. karpuz yemeyi falan da seviyorum, işim sadece soğukla değil hehe. gerçekten üst üste ve çok trajik şeyler yaşamadığım sürece intihar etmem ya, ne edicem. kendimi ortadan kaldırmaya değer bulmuyorum yani açıkçası. yaşamaktan yorulursam da oblomov gibi bir odaya çekilir, ölmeyecek kadar çalışır, sığır gibi yaşarım. kime ne. niye öleyim amk, başkası ölsün. sonunda ölmeyecek olsam neyse. yine ölcem ki. benim gibi insanlar için bir yerden sonra karamsarlık, bunalım vs. zaten dünyanın varsayılanı oluyor. depresyona girdim diye intihar etmiyosun o zaman. gerçi belki de depresyona girmiyoruzdur, kim veriyo ki bunun kararını? böyle acayiplikler işte. insanın aklı ermiyo. o yüzden ne ölcem.

Erkek arkadasim uzulur.kuşum yalniz kalir.

Zaten öleceğim.

Aklımın köşesinden geçmedi. O kadar romantik değilim. Ayrıca queen dinliyorum karamsarlığa bağışıklığım var.

Hayattan zevk aldığım şeyleri keşfettim, onlara eğiliyorum.
Maddi ve manevi durumlardan bağımsız olarak modumu yükseltecek şeyleri buldum, onlara abanıyorum (spor gibi)
Sevdiklerim var, çok üzülürler gibi geliyor
Geleceği merak ediyorum

Bi de irreversible seyler insani korkutur.bi daha geri alamiycaksin.bi daha husnu ariknin hosgeldin sarkisini dinleyemiyceksin.bi daha biseyi yapamiycak olmak seni o seyi yapmaktan ali koyar.ve belirsizlik var ölumun sonunda.belirsizlik korkutur.

2 aylik halinden beri bakip buyuttugum kedimi asla terk edemem, aramizda fazlasiyla guclu bir bag var. O'nu gücüm ve nefesim yettikçe koruyacagim. En zor zamanlarimda bile hep o'nu dusundum.

cesaretim yok

Korkarım
Ailem, sevdiklerim ne yapar diye düşünürüm
Yaşamayı seviyorum, hayatta zevk alıyorum, mutluyum
Yapmak istediğim şeyler var
Yaşlı halimi merak ediyorum

Diğer taraftan, en korktuğum şeylerden biri, yaşlanınca başkalarına muhtaç hale gelip acı içinde ölmeyi beklemek. Eğer öyle bir duruma düşersem ötanazi yaptırmak isterim, ya da intihar edebilirim.

massive attack'ın yeni albüm çıkarması

annem üzülür

Hayatta kalma içgüdülerim izin vermiyor

belki bişey olur be. bir şeyler değişir falan, olabilir yani. ölüp de olmaz etmeye gerek yok.

Annem üzülür , gerisi umrumda değil.

Zaten öleceksin acelem ne. Bu hayattta yaşayıp görmem gereken onca iyi ya da kötü şey varken. Hiç acelem yok. Azrail'e zaten tanışıcam

Annem üzülür+1

Düşünebildiğimi fark ettiğim günden beri yaşamı sevmiyorum. Ve inançlı bir insan olduğumdan dolayı; diğer tarafta mutlu olacağımın garantisi yok. Ara sıra mutlu anlarım da olmuyor değil, o yüzden bu tarafta iyi kötü kontrol kendi elimde, gittiği yere kadar gitsin.

dün kafaya takıp ağladığım şeyleri bugün gördüğüm buna üzülen kafamı s.k.m diyorum. buna mı takmışım kafayı diyorum. ortaokulda sular seller gibi aşık olup mavi gözlerine yandığım kızı üniversitede tanımamıştım. kız kendi geldi. kız acaip çirkin bir şeymiş. ben bunun neresine aşık oldum demiştim.
allah her şerde bir hayır vermiş derler. doğruluğuna şahit oldum. o anda beni üzen şeyin aylar sonra gerçekten gereksiz olduğunu gördüm.
hıncal uluç'un seneler önce yazdığı şu yazıdaki hikaye
www.sabah.com.tr

Acele etme bro. Bir hayatımız var. O da kısacık ve bitecek bu ucu, bucağı belirsiz alemde. Ölüm elbet gelecek. Ve hayat ne kadar kötü olursa olsun ölüm en sıkıcısı.

Daha tadacağım çok şey var. Maddesel olarak bakmamak lâzım, mesela torun sahibi olmak gibi. Dünyayı gezmek var, yeni insanlar var, arkadaşlar var. Hepsi güzel.

encrypted-tbn2.gstatic.com

Eskiden istiyordum. Artık istemiyorum. Neden intihar edeyim? Ya sonraki yaşamım şu ankinden daha zor olursa? Nereye kadar intiharlarla gidebilirim ki?

yaşamak <3 ben
sevdiklerim üzülür
annem kafayı yer, babam kesin kalp krizi geçirir.
anne olmak istiyorum

şu an ölemem..

direkt acısız olarak ölememekten korkuyorum

@xu :) budur !

yeni tüy çıkartıyordur , kaşınır o yüzden
i59.photobucket.com

googledan fotoğraf buldum görünür umarım

bunun büyük olasılıkla nedeni de stress , ortam değişikliği sahibini görmemesi filan

Muhabbet kuşlarının ara ara tüy dökme zamanı oluyor. Sonra da diken gibi yeni tuyleri çıkıyor. O sırada çok kaşınır lar. Çünkü yeni tüylerin üzerindeki zarı kırarak tüylerin açılmasını sağlarlar.

bnmzz arkadasin yukledigi resim aynen ozaman korkulcak bisi yokmu ?

Bisi yok korkma

diş fırçalamak tek basına yeterli değil. Gargara ve diş ipi kullanmayi ihmal etmeyin. acaba çürük diş sorununuz var mi. 20'lik dişler çürüyünce çok fena olabiliyor.

mideden de gelebilir.

ağızdan nefes alıyorsun muhtemelen

Agizdan nefes aliyorsun + 1

akşam yemeğini geç yiyorsan böyle bir şeye sebep olur

gastroenterologa da gidebilirsin belki yemek borusun da divertikül falan olabilir..endoskopi de fayda görebilirler..ama git muhakkak.

Yediklerinle de alakali olabilir, ben ne zaman cips falan yesem ve yatsam agzimda kotu bir tat ile uyanirim ama ic yesilcayini yat, kalk bak, oh mis. Sanirim yesil cay agzi bakterilerden temizliyor, o da etkili.

midede sıkıntı var gibi, reflü, gastrit vs.

büyük ihtimal aldatmamıştır.

ikinci buluşmada da içmeler, valla bi niyete girmiş abimiz. aldatmak için bence niyet yeterlidir, eylem şart değil.

Aldatılmamışsın ama erkek arkadaşın dalyarakmış, her an aldatabilir o meyli var. Tabii burada aldatılmaya karşı bakışaçısı da önemli. Misal benim sevgilim bir erkekle aynı şeyi yaşasa, yani gidip bir yerlerde hunharca şarap içse ne bileyim eleman buna yazsa sevgilinden ayrıl bana gel dese bu da kabul etmese, benim için pek bir önemi olmaz kabul etmemesinin; o olayın zaten o noktaya kadar gelmemesi lazım. İşin saçmalığı burası. Olayın seks noktasına taşınıp taşınmaması çok da önemli değil. Gelişen süreç zaten kabul edilebilir bir şey değil.

yani direktten dönülmüş ama niye başlangıçta kızla buluşuyor üstelik sana yalan söylüyor amaç ne yani? Aldatmak için illa fiziki bir eylem şart değil ama niyeti neymiş kızla buluşurken onu sordun mu?

bunların aynısını sen yapsan erkek arkadaşın ne yapar, ne hisseder, bu olayı ne olarak nitelendirir.
olayların başında erkek arkadaşın suçsuz gibi ama ikinci buluşmada kızın amacını biliyor buna rağmen buluşuyor. fiziksel olarak aldatmasada bayağı niyetlenmiş gibi.

Arkadaslar sordum elbette niyetini 1456 kere falan..ilgilenilmek hosuma gitti diyor.

Kevase sana ayril dedikce sen ne dedin diyorum.hicbisey diyor.

Ben yapsam ? Dedim.direk ayrilirdik dedi.

Koy götüne tekmeyi, böyle şeyleri sineye çekmeyin.

bölüm yemeğinden sonra kevaşeyle başbaşa içmeye gitmesinden itibaren aldatma. aldatılmışsın bacım illa sevişmelerine gerek yok :(
ikinci aldatma da sana yalan söylemesi. aliyle buluşucam diyip kızla buluşması. hem yalan söylüyor hem de kızın niyetini bile bile gidiyor.
böyle adamları affetmeyin ya

hah işte, gördüm ve artırıyorum;

aşırı derecede niyeti varmış hem de aldatmaya. eğer hatun "beni arama" demeseydi her bir şey geçerdi aralarında, seni de bırakmazdı, onu da üstelik.

"Ben yapsam ? Dedim.direk ayrilirdik dedi."

sorunu cevabını erkek arkadaşın vermiş zaten ben yaparım normal bunlar sen yaparsan aldatma sayılır ayrılırız diyor.

eh buna rağmen hala böyle devam edeceksen sen yaparsan hemen ayrılacaksanız aman beyefendinin ilgilenilmek hoşuna gidiyorsa en ufak bir kadın ilgisinde yine aynı şey yaşanacak demektir. Bu ilişkinin sonu aldatılmak gibi görünüyor. Erkek arkadaşın karşı cinsin ilgisine doymadan ciddi ilişkilere girmesin

2.bulusma direkt aldatma. Ayrıca sen yapsan direkt ayrilirdik ne demek ya bunu duyup devam mi ettin? "Erkek adama normal" diye dusunuyor herhalde. Bu söylediği sey bunun aldatma olduğunu kabul etmek demek zaten. Sen sineye cekebilmissin o neden cekemezmis?

Devilred'in ongorusune katılıyorum bu arada.

Heh simdi gordum sta +1000 diyorum

"ilgilenilmek hosuma gitti" demiş, burada doğru söylemiş. biz erkekler arada flört yeteneklerimizi tazelemeyi severiz. Sonunda bişey yapmak değildir amaç, "hala giderim varmış ehehe" demektir bazen.

benim hatun, birkaç yıl önce eski sevgililerinden biriyle buluşmuş bana söylemeden. Dönünce söyledi ama. Buluşalım diyen kişi herifmiş, "derdi neymiş acaba" diye buluşmuş benimki de. Akşam anlattı. Bana baştan söylememesinin amacı da beni tedirgin etmemek. Olay bittikten sonra haberim oldu.

Ayrıca benim hatun, afedersiniz, biraz güzel. Baya yazan var kendisine. İşi gereği bazen oturup çay kahve içmesi gerekiyor bu tiplerle. işi gereği derken, masada iş konuşmuyorlar. Normalde mesai saatlerinde benimkini gören erkekler, öğle arası bir çay içelim ehehe falan diyebiliyor. Benim hatun da iş bağlantılarıyla arasını iyi tutmak için evet diyor. Ayrıca ilgi görmek de hoşuna gidiyor kız milletinin de.

Gençliğimde olsa delirirdim de, artık insanın ilgi görmeyi sevmesini anlıyorum. Sonuçta hanımla ben evlendik, bundan sonra başkasıyla çıkamayız. "Onunla konuşma, bununla çay içme" diye birbirimizi zorlarsak, birkaç yıl sonra patlak verir. Böyle ufak muhabbetlerle hevesimizi almak, ilişkinin sağlamlığı açısından daha iyi.

Demem o ki, bu herif seni aldatabilir. Dalyarak olabilir. Bunları bilemeyiz. Ama kıza gerçekten iki defa "benim başım bağlı, olmaz" demişse, sen de çabasını takdir et. Diğer hatun (kevaşe) takmış kafayı, seninki de sakince başından savmaya çalışıyor. "hayır hiç görüşemeyiz" ile olmaz başından savmak. Birkaç kere görüşmesi lazım ki düzgünce anlatsın neden olmayacağını. Kevaşe bilerek bunu içirmiş sarhoş edip ikna etmeye çalışmışsa, bu da halen kendine sahip çıkabilmişse, bence sorun yok.

Herifin sana söylememe sebebi de, nasıl tepki evereceğini biliyor olması olabilir. Senin haberin olmadan birkaç buluşma sonrası başından atmaya çalışıyormuş, sen yakalayınca yaygara koparmışsın. Benim anladığım kadarı bu.

Ne yazdım ha...

edit: "Ben yapsam ? Dedim.direk ayrilirdik dedi. " bu kısmı görmeden yazdım. Adam kıskanç, kendi niyetinin iyi olduğunu düşünüyor, ama sen yapsan kıskançlıktan dolayı ayrılacak demek ki. Halen aldatma olarak düşünmüyorum, ama herif empati yoksunu. Empati kuramayan adamla zor hayat.

Ucundan donmus. Bence burada durum aldatilmak/aldatilmamak degil, simdi yatmamis. Iliskinin erkek tarafiyla da kadin tarafiyla da illa ilgilenen olacaktir. Biriyle reddetmek icin gorusmek veya bulusmakta da sorun gormuyorum ben. Diger turlusunun kaba oldugunu dusunuyorum ama bu adam reddetmemis de, kabul de etmemis. Her ilgilenene eline tuzlugu alip kosacak mi? Illa ilgilenen olacak, seninle de ilgilenen olacak, ilgilenilmek hosa da gider tabii de, mavi boncuk apayri mesele. Adam iliskisindeki heyecani kaybetmis. Bu da her iliskide olacak sey, 50 yil boyunca asik olsan bile ilk gunku gibi tasikardi ataklari gecirmez kisi. Bu adam heyecan kaybini kaldirabilecek durumda degil henuz. Zamanla kaldirabilir hale de gelir.

bu arada @harzem haklı biz erkekler aslında tüm insanlar ilgi görmekten içten içe hoşlanırız bunu fark ettiğimizde ama eyleme geçmek var hoşuna gitmek var. Seninki baya baya eyleme geçmiş de. İşle alakalı ya da aciliyeti olan bir durumu gerektirmiyor görüşmesi tamamen keyfi. Ayrıca o kadar masum bir şeyse aynı şeyi sen yapsan direkt ayrılırmış ya daha da bir şey söylemiyorum. İçine siniyorsa ama böyle heriflere prim vermeyin bir abi olarak tavsiyem sen üzülürsün sonra, gördüğün gibi onun için abartılacak bir şey yok. Üstelik sana yalan da söylemiş bunun için, çok güven sarsıcı

ilgi görmek herkesin hoşuna gider, yine de yavşaklık için bahane değildir. aslolan o ilgi karşısında istifini bozmamak, dağılmamaktır.

sevgili 00 08 bu adama neden kız "kız arkadasıdan ayrıl" dedi sence. öncelikle erkek arkadasın olayın yarsını anlatmıstır sana. belki bu kızı öpmeye çalıştı, bir eyler bir şeyler kız da önce kız arkadasından ayrıl dedi. şimdi bu kız mal mı durduk yere buu söylicek demek ki aralarında bir şeyler yaşamış. bu basit bir flört olayı değil. kız kendini ağırdan satmaya çalışmış senin erkek arkadasınında iyice canı çekmiş. etek giyiyordu derken belki kızın bacaklarını elledi vs.
sen kıza sürekli kevaşe demişsin de kızın kimseye sözü yok. suç senin sevgilinde, seni aldatmaya yeltenen o. yakalanmasaydı3-4 bulusma da olurdu "ali" ile
@harzem e hak veriyorum söylediği şeylerde ama olay tam olarak az flört değil bence. kız arkadasından ayrıl dediğine göre başka şeylerde olmus sana söylenilmeyen.

En son yazan arkadasa istinaden..ona mesaj attim da yazmak istedim buraya da " ya şoyle ki olayin en basindan beri icindeyim ilk mesajlari gordum senle tanismak istiyorumlu sonradan da kiz bu olaylardan 3 ay sonra 3 kere arkadasini yolladi benle denesin sansini kizi biraksin diye.yani kevase buna takik.hala arada naber diye ya da ozledim diye mesaj atiyor.bunun boylesi dokto r oldu ya hastalara da takar bu""

aferin kızlar, böyle adamlara taviz verin verin sonra "düzgün erkek kalmadı" diye ağlayın burda. yemin ederim mislini hak ediyorsunuz. hadi adamı bulurken tıynetsiz, cibiliyetsiz olduğunu anlamıyorsun da; bu ayan beyan ortaya çıkınca hala neden katlanıyorsunuz? yalnızlık nelere kadir rabbim.

benim için yemeğe kızı götürmesinden sonraki olan her şey bardağı taşıran damla olurdu. darlamayayım diye maymun ettiniz kendinizi. adamın açığını bulduysan tabii ki sorgulayacaksın; ona da ince zeka diyoruz.

bugüne kadar rahatsız olduğum ve sorguladığım hiçbir olay için "abartıyorsun/darlıyorsun" gibi bir cümleyle karşılaşmayan biri olarak konuşuyorum. haklı olduğunuzu düşündürmeye itmiyorsunuz ki böyle pezemengleri.

ay ne sinirlendim gece gece. biraz özsaygı yahu. insaf.

ya ben şeyi merak ediyorum bi insan var 3 kere arkadaşıyla "kız arkadaşını bıraksın benle denesin diye mesaj gönderiyor", bacak atıyor, "eve gidelim" filan ama ortada da hiçbir ilişki yok. tek taraflı bir takılma var.
biraz tuhaf değil mi bu? böyle bir aşırı kötü, pervasız, hiçbir ahlaki kural tanımayan kadın karakteri huzur sokağı'ndaki kutsi gibi bir tipe takıyor?
duyuru sahibi troll filan demeye çalışmıyorum, kendi bilir de, hikaye tutarsız, bu açıdan bakarsak belki her şey o kadar da tek traflı değildir.
neyse.

bir de sen msjı yakalamsan iş gitti gidecek sana söyleyeceği falan yok bir de karşılıklı ağlaşıyor muşsunuz falan seni anladım da çocuk işi pişiremediği için mi ağlıyor bir de arabesk arabesk ırakın allah aşkına. Burda sadece kızı suçlayacağına ilk önce sevgilini suçla. Çünkü senin muhatabın olan ve sana karşı sorumlu olan kız değil sevgilin burda. Yoksa elin kevaşesi gelir iş de atar, kanca da takar, ayartmaya da çalışır, elinden almaya da çalışır her şeyi yapar. Önemli olan burda sevgilinin tavrı sınır çizmesi yüz vermemesi. Ama seninki baya baya niyetlenmiş. Bu arada fasulyek de haklı sana anlatmadığı şeyler olması da çok olası. Yani sorunun cevabı aldatılmışsın ve devam edersen bence ilerde de iş üstünde yakalayabilrsin arkadaşı öyle bir potansiyeli var gibi arkadaşın

o iş bacak atmada kalmamıştır.

... amma inancli biriymis, valla. birakin, gitsin.

açıkçası ben kıza değil erkek arkadaşınıza kevaşe derdim. adam kıza yüz vermiş, kız da peşinden gitmiş. kızın kimseye sadakat borcu yok. kıza sorsak nişanlı değilsiniz, evli değilsiniz, senelerdir süren ciddi bir şey de yok.

adam 3 ayda neyden sıkılıyor da ilgi peşinde koşuyor o da ayrı bir soru işareti.

evet, aldatılmışsınız. bu haliyle aldatma yani olay. daha ne olsun ki? gizli gizli buluşmaları bile yeterli. hatta bana kalsa şarap içmeleri de aldatma. ikisi ayrı aldatmalar. sta +1

ayrıca işin bacak atma boyutunda kaldığını ben de sanmıyorum. "kevaşe", erkek arkadaşınıza arabada oral seks yapmış da olabilir, erkek arkadaşınızı eliyle boşaltmış da olabilir. bunlar da olmamış olsa bile o iş bacak atmada kalmaz, kalamaz. elleşme, öpüşme mutlaka olmuştur.

ayrıca daha o ilk "facebook'a ekleyeyim mi" sorusunda işkillenmeliydiniz. herhangi bir ekleme talebinde o soru size sorulmazdı. muhakkak onun öncesinde karşılıklı bir şey oldu da ondan size sordu eklemek için. bir nevi rızanızı aldı, izin aldı sizden facebook'a ekleyerek kızın ilgisine sizin de onayınızla karşılık vermek, kendisini rahatlatmak, kendisini aldatmadığına inandırmak için.

"Ben yapsam ? Dedim.direk ayrilirdik dedi."

adam kendine layık görmediğini sana layık görmeyi bırak, direkt yapmış. aldatıp aldatmaması bu laftan sonra çok mu önemli?

amk ilgilenilmek herkesin hoşuna gider. mesele olayı o noktaya getirmemekte. tamam ilgilenildiğini anladı, kız mesajlar attı, bacağını üstüne attı falan (ki o noktaya da getirmemeliydi) orada bırakması lazımdı. kızla konuşmamalı, ikinci buluşmayı yapmamalıydı.
sen inanmışsın, sevgilini sen tanıyorsun, içine sinmiş ki affetmişsinde. ama kusura bakma da öyle bacak atmalı, beni al kucağına temalı konuşmalardan sonra ben elemanın yerinde olsam kızı götürürdüm o noktada. yani madem o raddeye geldi, kafalar da güzel... bilemiyorum.
elin kızına da kevaşe deme, senin bakış açınla olay yanlışsa kevaşe olan sevgilin.

Aldatmak illaki seks yapmak değil ki, bariz aldatmış zira flört etmiş açık açık.

Ben olsam ayrılırdım düşünmeden. Her saniye "aldattı mı, seviştiler mi, öpüştüler mi, ona aşık mı oldu" diye düşünmektense hayırlı işler diler ayrılırım.

Aga pedofiliğe, sapık adama da sorsan senin bu aldatan herif gibi kılıf sunacaktır.

Az yesin de ego pompası alsın kendisine.

Aldatılmışsın, geçmiş olsun umarım affecek kadar aptallık etmezsin çünkü bunun bi sonraki aşaması fiziksel boyutta aldatma olacaktır.

Erkek arkadaşın sana sevgiyi bırak her şeyden önce saygı duysaydı böyle yavşak hareketlere girmezdi.

Tez vakitte ayrıl, hatta ayrıldıktan sonra o kızın kollarına nasıl koştuğunu görürsün.

Şu an o kızla sevişmeme sebebi de; asistanmış, sırf okulda adı çıkmasın diye gitmiyor ya da saklıyordur.

AYRIL.

Normal değil bence, Ali'yle buluştuğu an olay bitmişti. Yalan söylemek de aldatmak olmuyor mu? Gayet niyet edilmiş yani, fazlasına gerek yok.

Orda neler neler olmuştur peyyyy baby baby wundebach cuppa cuppa oşş zex mex yihaa burşşş

yardımcı olamayacağı, tanı koyamayacağı durumlarda da pratisyen hekime mahkum kalıyor halk.
hastane ya da doktor değişirme şansları yok.

eğer hasta kendini bir doktora kaydettirmezse yok sayılıyor, toplum tabanlı değil liste tabanlı. %95 aşılı gözükmesin rağmen salgın çıkabiliyor.

birinci basamağı kötüleyecek şeyler söyleme, hatta sevk zinciri kırıldığı için üniversite ve devlet hastanelerinde gereksiz yığılma olduğunu söyle.

Hastanın doktor değiştirme şansı var arkadaşlar, ayrıca sağlık ocağı sistemi devam ediyor olsaydı bile yine pratisyen hekimler çalışıyor olacağından yanlış teşhis ihtimali olabilecekti. Bu iki önerme de geçersiz bence.

Dipnot: aile hekimi/pratisyen diye yanlış teşhis koymasından korktuğunuz insanlar 6 yıl tıp fakültesi okumuş ve "doktor" ünvanına sahip kişiler. Yeterli olmadıklarını düşündükleri durumlarda zaten sevk ediyorlar ilgili hekime.

@hadi hadi katılmıyorum.
dr'nu yalnız kendi semti içinde hatta kendi sağlık ocağı bünyesinde değiştirebiliyor.

ayrıca hiçbir kimsenin hele ki tıp fakültesi bitirmiş bir insanın mesleğini hakir göremeyiz. kişisel olarak tıp öğrencisine bile saygım sonsuz. yalnız bronşit olmuş nebilim eklem romatizması olmuş ya da çok spesifik bir hastalığa yakalnmış bir hastanın bu kadar geniş perspektiften vakaya çözüm bulması beklenen bir hekimden yardım alabilmesi sanki biraz zor.

yani şunu söylüyorum basit vakalarda güzel bir çözüm ama zorunlu bırakılmamalı. böyle de bir seçenek var, dilerseniz buraya gidin denmeli hastalara.

kaldıki sağlık ocaklarının hastanelerin yetersizliği de cabası.

Ben mesela doktorumu sevmiyorum, papaz olduk bir ara. Ama sağlık ocağına gidicem, rapor alıcam, illa bu adam vericek diyorlar. O yüzden kötü.

aile hekimlerinin su an yaptığı iş yalnızca verilmiş ilacı yazmak, birkaç basit duruma ilaç yazmak ve rapor yazmak. hastaneler 2 ayrı kuruma ayrıldı ve su an aile hekimlerinin içinde bulunduğu toplum sağlığı merkezlerinde tahlil yapılmıyor. yine çoğu durumda hasta, donanimli hastanelere yönlendiriliyor. vakit ve işgücü kaybı diyebilirsin. nice yetişmiş doktor aile hekimliğinde vakit öldürüyor, alınan eğitime, potansiyele ve verilen emeğe yazık. köylere 'mobile çıkma' kavramı var periferde mesela, aslında ebeler de yeterli olurdu. not: içeriden bildiriyorum

iyi yan sorsaydin iyi yanlarını yazardım, buradan okuyup bilenmesin şimdi insanlar

1. Biyokimyasal testler optimal düzeyde çalışılmıyor. Halk sağlığı lab. gidiyor. Transport süresi numunenin sonucunu etkileyebilir.
2. Dediğim radyolojik tetkikler için de geçerli. Xray yok diyebilirsin.
3. Haftasonları aile hekimleri nöbet tutsa da ellerinde yeterli teknik imkan yok. Gidiyoruz, geri dönüyoruz denebilir.
4. Her ne kadar halk sağlıkçıları birincil basamağı delice önemse de, sevk zinciri yok. En büyük sıkıntı burada
5. AB ortalamasının 2 katı hastadan sorumlular. Bu da her hastaya optimal ilgilenmeyi azaltabilir.
6. Aşılardan aile hekimi sorumlu. Garip buzdolapları ve ülkenin elektrik sistemi malum. Her an soğuk zincir bozulabilir.
7. Uygun olmayan, aslında aile hek. yapılması için planlanmamış yerlerde çalışmak durumunda kalmak.
8. Aile hekimlerine yeni düzenlemeler ile bir nevi devlet hast. poliklinik yapma durumu sağlıyor hükümet. Bu da esasen aile hek. yapabileceklerini kısıtlama.
9. Çoğu aile hekimi periferde mobil hizmete çıkıyor. Hizmete çıktıkları zaman yerlerine (teorik olarak) bakan kimse yok.

@jimjim, pratisyen hekime mahkum kalıyor derken? Zaten aile hekm. çoğu pratisyen hekimdir. Üniversite hast. bile zaten teorik olarak pratisyen hekime mahkum (!) kalıyorsun. Zaten basamak sisteminin olayı budur. Yani pratisyen hekim de, akut romatizma için isteyeceği tetkikleri ister, muayenesini yapar. elinde olmayan bazı tetkikler için hastayı gönderir. Hastane acil servislerine gelen vakaların yaklaşık %70-80'i tıbbi olarak acil değil. Aslında sistem işlese, herkes rahatlayacak.

arkadaşlar bu arada baya yanlış bilgi dolanıyor belliki birincisi elbette aile hekimini değiştirebilirsin kendim değiştirdim iki aile hekimim baya da uzak mahalle zorunlaması falan yok..ikincisi basamak sisteminde bu şart aile hekimleri iyi teşhis koyamıyor demişssiniz olm delimisiniz grip olunca profa mı gozukcez ozaman profların gercekten ilgilenmeleri gereken hastalar ne olucak yapmayın etmeyin..evet elbette aile hekimine gelen hasta profilinin yelpazesi cok geniş ama o biliyor neye bakıp neye bakmıycağını sakin olun sevk zinciri bu yüzden var ve 6 yıl okuyorlar-okuyoruz inanın ki bişiler öğreniyoruz..ama aile hekimi seçiliyor asıl sorun olan aile hekimi hastasını seçemiyor.ben aile hekimi değiştirdim ama aile hekimim beni değiştiremiyor eminimki eski hekimim de bana bayılmıyordu..neyse ben sağlık ocaklarıyla olan farkını sormuştum ama sanırım sorumda derdimi tam anlatamadım..

ankarada 3 merkez ilçenin kesiştiği bir noktada yaşıyor ailem, biz aile hekimliğimizi ikametimiz olmayan ama pratikte daha yakın olduğumuz bir yere taşıdık ve taşıdılar tek talepte --bu kanun değişti mi sonradan bilemiyorum
pratisyen hekime mahkum olmak kısmı çok dayanaksız bir savunma olmuş, sağlık sistemi zaten bunu esas alan bir sistem ve hastaların sevk zinciri içinde bakılması bunun düzgün işletilmesi lazım. bildiğim kadarıyla modern dünyada aile hekimliği sistemi işletiliyor. hatta ABD'de ilaç yazan (yetkisi olan) ve tıp doktoru olmayan sağlık çalışanları var 1. basamakta...bana kalırsa -pratisyen dahi olsa- hekimi, rapor yaz, ilaç yaz şeklinde bir kırtasiyeciliğe mahkum ediyoruz asıl. aile hekimleri hasta bakmıyor, bakmaya kalksa imkanı yok, insanlar her türlü şey için hekime hatta uzman hekime gitmeye çalışıyor veya gitmek zorunda bırakılıyor mesela ben raporlu ilacımı yazdırmaya aile hekimine gidiyorum çünkü "reçete ettirmem" şart..teşhis koyan aile hekimi mi, hayır -gastroentroloji uzmanının teşhis koyabileceği bir sürü test gerektiren üni hastanesinde bakılan bir hastalık, aile hekimi nasıl teşhis koysun, aile hekimi muayene mi ediyor, hayır. hiç bir şey yapmıyor şu ilacı yazın diyorum, yazıyor, o kadar :)) ben neden gidiyorum o neden bana vakit harcıyor tam saçmalık...bizim sağlık sistemimizin bunun gibi bi dolu bug'u var.
en büyük eksiklerinden biri fiziksel donanımın sıfır olabilmesi. geçen akrabam olan bir aile hekimine buzdolabı yüzünden kaç bin lira ceza kesmişler --eh bence iyi yapmışlar orası ayrı..Ancak ne kadar denetleniyor onu bilmiyorum, umarım denetliyorlardır zira malum burası türkiye, aile hekimliklerinde ne jeneratör var ne USG. Gebe takibini, aşıyı aile hekimi yapıyor ..ve biz avrupanın aksine genç, gebelik oranı yüksek, aşı ihtiyacı yoğun ve geniş ve altyapısı olmayan nice alana sahip bir memleketiz. aile hekimliği bu gerçeği ihmal ederek çalışıyor- çalışmaya çalışıyor. suriyeli gebeleriyle tarzanca anlaşmaya çalışıyor bir başka kuzenim :P
en en en büyük sorun ise kafa yapısı tabi ki. ben ankaranın göbeğinde aile hekimime gidip dedim ki benim kızamık aşısı olama lazım --zira kanda bakılan testlere göre, aşım tutmamış. adam ne aşıyı nereden bulacağını biliyor, ne de uğraşıp beni bilgilendiriyor, hala aşısızım adama etmediğim beddua yok olur da hamile kalırsam kızamık geçirirsem vebali boynunuza diyorum adam bana gülüyor :)) bizde standart bir suya sabuna dokunmayan, dokunmak istemeyen devlet memuru zihniyeti var. hastaneye gidince bir doktor bakmasa biri bakar, bi ilgilenen olur diye düşünüyor insanlar. kısacası ciddi birşey için aile hekimine gü-ve-ne-mez-sin. burası kesin.
sürekşi medikal çeviri apıyorum. ABD ve AB metinlerinde sürekli olarak "derhal doktorunuzu arayın" der mesela. avrrupada bir süre de yaşadım. orada gerçekten öyle insanların aile hekimleriyle birebir ilişkileri var. birşey olursa arayabiliyorlar, aile doktoru senin senelik testini, alerjini, ameliyatını şununu bununu biliyor ve takip ediyor. benim bildiğim aile hekimliğini özünde bunlar var zaten. ama bizde var mı yok işte. bizde sırf ilaç yazıyor adamlar :/

çanakkale'yi bilmem de mersin'in tercih etmeyecegim kesin :)

küçük bir şehir, şuan nerede yaşıyorsunuz bilmiyorum ama mersin'den daha küçük bir şehir. gelin bir hafta tatil yapın zaten çözersiniz şehri. nasıl beklentileriniz var bilmiyorum, ama rahat, sakin bir şehir burası. kordonu var genellikle kalabalık olur, öğrenciler var bir sürü. bar, kafe var ekseriyetle. gezmek için kordonu turlamak dışında fazla bir seçenek yok. ha civar ilçelere, adalara fln gidilebilir h.sonu gibi vakitlerde. kamp yapılmaya gidilebilir. o tarz etkinlikler olabilir. yeni avmler açılıyor bir yandan şehir gelişiyor da denebilir. trafiklik pek bir olay yok dediğim gibi oldukça küçük şehir. ben çanakkale'de yaşıyorum bir süredir, ama büyükşehirin imkanlarını aratıyor bir süre sonra. özellikle devlet ve belediye tiyatrolarını arıyor gözlerim. yine etkinlikler, çeşitlilikler o kadar fazla değil burada büyükşehirde olduğu gibi. kişiden kişiye beklentilere göre değişir herhalde.

Su an ankarada yasiyorum.benimki bozkirdan,burokrasiden kalabaliktan igrenme.ankarayi terk ettigimde tek ozleyeceğim sey tiyatrolar olur.cok sosyal biri sayılmam.zaten ankarada da 1 yil yaşadıktan sonra cok opsiyonun kalmıyor ondan sonra hep ayni seyler.dogru duzgun agaclik alan yok.ya bahcelideki kafelere gidiyosun ya da ankamall cepa gibi avm'lere.ha benim gönlümden antalya geçiyor ama oralara da tayin zor.

Çanakkaleyi severim

Oha sehitlik olmasa yozgattan farki yok denilmis.olm canakkale cok guzel la her an deniz kenarinda aktivitelerin gece isikli gemiler ay mehtap her sey mukemmel hayat pahali degil tamam ucuz da degil ama siradan iste sacma mekanlar yok eh kucuk elbette tiyatro falan bulamazsin kucuk sehirin getirdigi sikintilari var ama memleketim olmasa ilerde yasamayi kesinlikle isterdim suan da isterim elbette ama zor gibi duruyor.

-denizsever: şahane deniz var.
-kalabalık: nüfus 120k. şehrin boyutlarına göre çok ideal.
-trafik: saçma trafik ışıklarımızı saymazsak yok. sayarsak da en uzak mesafe 20dk araba ile.
-gezmek: deniz kenarı, doğa, tarih, tatil yerleri gibi yerlerde seçenek çok fazla. sosyal hayat ise aktif denebilir. güzel barlar, cafeler, çay bahçeleri var. kimse kimseye karışmaz, isteyen içki içer isteyen kahve çay. sanat sepet işleri biraz azdı ancak son 3 yıldır artışta. konserler, sergiler, sanat merkezi falan sıklaşmaya başladı.
-yemek: ucuz ve temiz yemek var. ama gelişmiş bir yemek kültürü yok. balıkla aranız iyiyse ucuz ve güzel balık yiyebilirsiniz. sebze meyve falan da şahanedir. hem de ucuzdur. domates 10 lira oldu haberlerine epey şaşırmıştık misal. bir de daha önce yediklerimiz neymiş diyeceksiniz. (pazardan alışveriş yapmalısınız)
-alışveriş: bütün ihtiyaçlarımı internetten karşılayan biri olarak bu konuda yorum yapmıyorum. avm açıldı bir tane. bilgim bu

kamuda çalışıp, keyfe göre bir hayat sürmek için çok güzel bir yer. ben izmirden 6 yıl önce geldim, eşimle keyifli bir şekilde yaşayıp gidiyoruz.

sormak istediğin bir şey olursa sözlük üzerinden sor, burda göremiyorum mesaj falan.

iki şehri de bilen biri olarak, çanakkale diyorum kanka.. alışveriş; esnafı beş para etmez ama şehre göre oldukça büyük bir avm açıldı. içinde herşey var (cinemaksimum dahil). dünyanın en saçma trafik ışığı sistemine sahip ama, abartısız söylüyorum şehir merkezi olmak kaydıyla en uçtan en uca yürümek maksimum 1 saat.. zaten arabayla merkeze inmek gibi bir fanteziden ilk hafta vazgeçersin.. feribotla karşıya geçtin mi, dünyanın en güzel denizi var sarosta, kabatepe ve kuzeyi boyunca. olmadı in güneye assos kadırga koyu vb.. mersin mi çanakkale mi dersen çkale...

O ara mevzuu yalan bi kere. Ya ayrılın adam gibi ya da alın karşınıza noluyo lan kendine gel deyin. Ha illa ara vereyim diyorsan da haksızlık ediyor olabilirsin adama. Geçen seneki ya da bir ay önceki ruh haliyle/çalışma ortamıyla/kafa yapısıyla aynı olmayabilir insan. Biraz rahat verin birbirinize ama ergence ara vermek falan saçma.

ilgisiz değil yahu, ilk aylardaki gibi olmasını bekleme sonsuza kadar. hemen darlama çocuğu, senin kafanda kurduğun milyon senaryodan habersiz ilişkisi gayet güzel zannediyordur şimdi eleman. okurken benim içim sıkıldı buradan.

Ara vermek nedir allah aşkına? Düzgünce anlatın derdinizi, 28 yaşında diyorsunuz, anlamayacak bir yaşta değil.

Devamsa devamdır, tamamsa devam zaten o konuşmanın sonunda

Genç kızlarımız neden böyle davranıyor? Üzülüyorum lan. Adam yazamadigini söylemiş isim var demis niye darliyorsun adami? 3 gündür baskasiyla mi çıkıyor? Ouuuv büyük suç.

işte bunlar hep yaş farkı.

adam hayat meşgalesinde, sen de evde oturuyorsun, biraz empati diyorum ama olmaz o da, o yaşa gelince anlayacaksın, takribi 6 yıl var, kolay gelsin.

Renk katın ilişkinize. Ara vermek dönülmez akşamın ufkuna götürebilir ilişkiyi. Bi de erkekler sık boğaz edilmeye gelmezler. Privacy denen şeye özen gösterin. Özel hayattan daha farklı manada söylüyorum privacy yi. İlber ortaylı'nın bi konuşmasını referans aldım burada ;)

"ben ilgisiz davraanmasindan hoslanmadigimi soyledigimde o bunu kabul bile etmedigi gibi sanki hic soylememism gibi davraniyor"

kaç kaç kaç. böyle adamlarla bir bok olmaz tatlı kıs. ayrıl.

Ara vermek hikâye. Durumu ve istediklerini anlat. Eğer düzelme varsa devam et. Düzelme yoksa ayrıl.

ameliyatta yazmıyo diye ara vereyim mi diyorsun?

Bence ara vermeyin direk ayrılın da çocuk kendine uygun kafası olgun birini bulsun.

Bu yazdiklarim okunuyor mu bilniyorum ama birincisi ameliyatya elbette yazmamasi iki ameliyat arasina denk gelen sureden bahsediyorum defalarca cevrimici oluyor yazmiyor..ikincisi baska sebebler de var elbet yani ben yazmaya gerek gornenistim ama beni aldatti yani aldatmak sadece cinsel iliski degilse tabii..ve ben affettim.ve son olarak beni hep cok sevdigini soyluyor ama kilo vermem gerektigibi soyluyor ben tus calisiyorum ve veremiyorum hayatimda spor yok cunku..her gun kilolu oldugumdan nefret ettiginden bahsediyor agliyorum aglama kilo ver diyor..neyse veriyorum dun 1 adet yogurt yedim sadece 1 kilo vermisim bugunde 1 adet biskuvi 1 kilo daha vermisim..obez degilim bkim 27 bu gidisle 10 gunde onun istedigi kilodayim..ama nolursunuz bana cocuk bos adam demeyin o gunduz calisiyor aksam geziyor ben internum gunduz it gibi calisip aksam da tusa calismak zorundayim..

adam pisliğin teki çıktı. uyuşmuyorsunuz demek ki ablacım işte. illa birlikte olmanız gerekmiyor. o seni "artık" beğenmiyor, sen de onu "artık" eskisi kadar sevemiyorsun. rahat verin birbirinize boşverin. tus zamanları zaten çok sıkıntılı, stresli zamanlar. bi de böyle şeylerle ne yoruyorsun kafanı?

ooo olaylar değişti şimdi. aldattı dediğin başkasıyla buluştuysa bu saatten sonra ilişkiye devam ediyorsan bu kız benden iyisini bulamaz diye bırakamıyor beni diye düşünmüştür herif. her boku yapar sonra. öyle seni fiziksel olarak beğenmediğini hissettirmeler filan. ayrıl gitsin daha yaşın küçük, kalsın sik gibi pezevenk, götü kalkmış onun.

22 yasinda nasil intern oluyon amk ?

Aldatma ve kilo olayi olmasa bekle biraz duzelir derdim de cocuk ilgisini kaybetmis sana da soylemeye cesareti yok. Ara falan vermeye gerek yok kafanda bitir sonra direkt ayrıl gitsin. Yasin kucuk daha ne doktorlar muhendisler cikar karsina. Ilerki iliskilerinde de seni aramayan değer vermeyen adamlarla vakit harcama.

ilişkin bitmiş. hiç acı çekme ve bas götüne tekmeyi. gitsin başkalarını sevsin. sen daha huzurlu olursun ona olan aşkın bittikten sonra.

ablacım tus diyorsun sonra günde 1 bisküvi diyorsun metabolizmayla ilgili hiç mi fikrin yok?
sen önce kendine saygına bi dön bak. kendini aç bırakarak da kilo veremezsin olan zavallı kaslarına olur.

sen kendine saygı duymuyorsun ama karşındaki adamdan saygı bekliyorsun farkında mısın?

22 yaşında intern olan bir dahi var aramızda ve sorduğu soru bu...

hayat çok acımasız :(

92liyim iste ya 23 belki de bu kadar takilinilcagini bilmiyodum dogumgunume daha var diye 22 dedim :\ suan butun internler 92li siz buyudunuz ve kirlendi dunya :\

ayrılın, çocuk kafasına uyan birisini bulsun.

Miadınız dolmuş.

Eğer dediğin gibi tıp okumuş kafası çalışan bir insan isen sana bir sorum var:

seni aldatan, fiziksel görünüşüne laf eden, seninle ilgilenmeyen bir adamla neden hala birliktesin? bir erkeğin hayatında olmasına çok mu ihtiyacın var? ailesiyle tanıştırması seni "değerli" mi kılıyor sence? tek kriterin bu mu?

kilo dediğin şey verilir (günde bir yoğurtla ölürsün tabi kilo verilmez). ama kendine güvenin, saygın oluşsun önce.

şu adamı da sepetle bir zahmet eğer dediğin gibi davranıyorsa.

Hic dusunmeden demirtaş'a gidin. Cilek mahallesi civarinda da uygun alanlar bulabilirsiniz

bogsak'ta vardi hocam. Tasucu'nu yaklasik 7 km falan gecince..

Akçakıl camping en iyisi ama pahalıdır. Henüz radyoaktivite gelmeden büyükeceliye de gidebilirsin çok daha makuldür.

pişman etmez, tavisye ederim.

ilk iki sezonunu izledim sonra sıkıldım bıraktım. niye sıkıldım onu hatırlamıyorum ama boş bir zamanımda kalanını izleyeceğim kötü değildi çünkü.

İlk sezonu izlemiştim, oyuncular çok iyiydi.
Hannibal gibi bir dizi ama daha hafif.

Izle izle harika

3. sezon mükemmel şu an en heyecanla beklediğim dizi diyebilirim. ikinci sezon aman zaman durağanlaşsa da oyunculuklar çok iyi olduğu için kendini izletiyor. bi de çok eglenceli bir audition videosu var youtubeta rollerin nasil secildigiyle ilgili

Hannibal gibi bir dizi değil bence, Hannibal'ın sınıfında değil yani ama ilk 2 sezonunu izlemiştim ben de sıkılmadan. Sonra bazı sahneleri midem kaldırmadı (Norman'ın hobisiyle uğraştığı sahneleri), bıraktım izlemeyi. Fazla rahatsız etti beni psikolojik anlamda da.

Psycho'nun başlangıcını anlatıyor işte. Filmi sevenler bir baksın bence. Vera Farmiga filan var, oyuncular çok iyi.

zararlı tabii ki. yemek borun tahriş olur bir kere.

bunu sık tekrarlarsan mide kapakcığın bozulabilirmiş.ölüme kadar yolu var diyorlar.

Anoreksiya değil mi o. Dandik sitelerde başlık açıp ihmal edilecek konu değil. Ölüme kadar yolu var. Bir doktora git. Sizin de beyninizde bir yumru var mı yeaa? Gibi bir soru olmuş bu

ya aslında bu dönem dönem azmakla beraber uzun yıllardır sahip oldugum kötü bi alıskanlık :(

@orhan o kadar ciddi bişe oldugunu dusunmemiştim hiç. zayıflık takıntısı gibi bişey degil bu, aksine cok yiyip midenin rahatsız olması

istemli kusmak anoreksiyanin temel nedenlerinden biri cunku vucut bir yerden sonra sen istemediginde de kusma ihtiyaci hissediyor ve ne kadar yemek yersen ye vucudunun ihtiyaci olan enerji ve besinleri alamiyor oluyorsun.

jackasste rol alirsan para bile yaparsin olm ne zararlisi.

anoreksiya nervoza: halk tabiriyle yememe (aslında daha çok bulgusu var ama en basit haliyle bu)
bulimia nervoza: yemeklerden sonra kusma

öncelikle dişlerini mahvediyorsun. yemek boruna asitli mide içeriğini boşaltıyorsun. mideden ciddi elektrolit kaybediyorsun.

illa zayıflama takıntısı olması şart değil, komplike durumlar bunlar. yardım alman lazım

safra kesende taş olabilir.

la noix haklı: mide asidi diş minesi ve diş etlerini tahrip eder. diş minesi tahribatı ve diş eti çekilmesi dönüşsüz hasarlardır.

çok yediğinize siz mi karar veriyorsunuz mesela? yemek yerken suçluluk mu hissediyorsunuz? kusmadığınız zamanlar olmuyor mu? bu zamanların diğerlerinden farkı ne?

Bak blumia diye bi hastalik var yiyip yiyip kusma ataklariyla seyreden..tabiki kusmak zararli ve yukarda yazilanlarin hepsi dogru.bi psikiyatriye gorunebilirsin kendini engelleyemiyorsan yani aliskanlik haline getirme diyoruz ama getirmis olabilirsin istemeden..sakin devam ettirme doktora basvur devam ettirme istegin varsa..

mide kapakçığı yalan diye biliyordum ben ama :)

yutkunma sorunu oluşabilir, sindirim problemi yaşayabilirsin.

durup durup kusarsın sonra.

onun yerine yeme, buna ihtiyacım yok de, yeme.

Evet zararli, ben de uzunca bir sure kustum ki fazla kilom da yoktur. Hosuma gidiyordu rahatlamis hissediyordum.
zamanla dislerim asiri hassaslasti, nefes alinca bile acir oldu. Simdi iyi bakmaya calisiyorum ama cok zarar verdim, hala da gecmis degil.kusma.

zararlı.
Birkaç aya dişlerinde çürüklerle belirti verir uzun dönemde gırtlak kanserine götürür.
Pankreas, karaciğer ve hormonal dengeleri bozması, mide girişinin folloş olup reflüye sebep olması, özefagus kanseri ve bazen metabolik olarak alkaloza girmeni filan hiç saymıyorum.

Şişman kalsan daha uzun yaşarsın öyle söyleyeyim.

hızlı ve sağlıklı yanyana zor. zamanla ilgili bir sıkıntı mı var?

vermek istediğiniz kütle vücudunuzun yaklaşık %15'ine tekabül ediyor. su, kemik ve diğer şeyleri işin içine dahil ettiğinizde vermek istediğiniz kilonun gidebileceği yerler çok kısıtlı.

sadece yürürseniz yetmez. sadece "bir" şey yaparak sağlıklı zayıflamak ve hatta zayıflamak mümkün değil. daha önce spor yapmadıysanız profesyonel destek alın derim. öbür türlü vermeye çalıştığınız kilolar gitmeyeceği gibi başınıza başka dertler alabilirsiniz. örneğin sadece yürürseniz bir süre sonra bacaklarınız kalınlaşır veya dengesiz yürüyüşler ve katı diyetlerle sağlığınızı bozarsınız.

bence zayıflama düşüncesinden öte şekillendirme işine girin. 3-4 aylık ciddi bir çalışma ile düzgün bir fiziğe sahip olabilirsiniz. bakın 7-8 kilo verirsiniz demiyorum. bu işte öyle mucizevi yöntemler yok. var diyenler de yalan söylüyordur.

demem o ki vaktiniz varsa ve bir amacınız varsa profesyonel destek alın. gerek diyetisyen gerek spor hocası.

Yürüyüş yapacaksan 7 km ve üzerinde yürüyüş öneririm, altındaki mesafelerde yağ yakımı pek olmuyor. Beslenme olarak da günlük 60/70 gram civarı protein, 30/40 gram civarı sağlıklı yağ, sebze kaynaklı olarak da karbonhidrat tüket. Ona bi ölçü vermiyor. Fakat tahıl ya da bakliyat kaynaklı tüketeceksen günlük 150/200 gramı geçmemeye çalış. Abur cubur tüketme, atıştırmalığa da gerek yok fakat illa tüketeyim dersen biraz ceviz veya kavrulmamış badem ye. Bol bol su ve yeşil çay iç.

Yürüyüşün faydası olur. Beslenme için ketojenik diyet. 2 ay zaman var kendine.

az ye ve koş, bu kadar basit aslında :)

Diyetisyene gidiyorum ben istersen ogrendiklerimi paylasayim max 1.5 ayda verebilirsin sanirim.sabah az yiyceksin 10.30 da bi ara ogin 12.30 da sebze corba 15.30 da ara ogun 18.30 da yemek et yani 20.30 da ara ogun 23 de sut mesela bana bunu verdi dilersen daha detayli yazarim.o diyorki birincisi hergun yurume 4 gun yuru daha saglikli verirsin.asla ara ogunleri atlama ve zamanlarini kacirma vucud cok yakmaya alisiyor o da 6_7 kmyi oneriyor ama km den daha ziyade 1 saat tempolu yuruyus yani nefes nefese kalicaksin ama kotu hissetmiyceksin kalbin 220-yas in %80 i kadar atacak bu kadar hizli tempolu 1 saat yururs3n istersen 3 km yuru onemli degil sanirim o.

Ogrendiklerim bunlar.1 ayda bu yontemle 4_5 kilo veriliyor daha coku zararli zaten ama kilona da bagli yani 5 kilo fazlan varsa sadece 1 ayda veremeyebiliyorsun ama obezSen 1 ayda 10 kilo bile verenler oluyor...

Kolay gelsin..

part-time bir işe girip çalışmayı da düşünebilirsiniz.

gecem gündüzüm okula-dersaneye gitmek ve ders çalışmak..işe girecek zamanım inanın ki yok.keşke olsa.

kesin çözüm budur demiyorum da, böyle bi alternatif de olabiliyor anlamında bi iki kelam edeyim.

tek başınıza bi eve çıkmanız bu şartlarda zor görünüyor fakat hali hazırda evi olan bi arkadaşın, gürültü/dikkat dağıtma falan gibi konularda hassas olduğunu bildiğiniz ya da olacağı yönünde anlaştığınız kurulmuş bi eve yeni arkadaş olarak katılabilirsiniz.

kira ödeme açısından da şöyle bişi vardı. devletin firmalara çeşitli teşvikleri vardı bi ara. yılda şu kadar öğrenciye totalde şu kadar burs verirsen karşılığında ödeyeceğin yıllık verginin şu kadarını ödemene gerek yok falan gibi. hala aktif midir bilmiyorum. bu firmalar da, örneğin sahibi ne bileyim merzifonlu, merzifon doğumlu ama şehir dışında okuyan öğrenciler seçip karşılıksız burs veriyordu.

bu hala geçerli mi, geçerliyse başvuru tarihleri geçmiş midir falan hiçbi fikrim yok. sadece belki bi yön verir, bi işe yarar diye umut ederek paylaşıyorum.

hastaneye gidip direk bağış yapsan da olmaz sonuçta onlar zevkten almamazlık yapmıyorlar.belirli kurallar var ve alırlarsa suçlu olurlar ve kanın da bi işe yaramaz.zamanında böyle karar verilmiş senin bu yaptığın da riskli bulunmuş.dişçiye gittiğinde de 1 yıl veremiyorsun mesela..bekle işte 6 ay sonra verirsin.

ve doktorun tavırları da onun kişiliği ile ilgilidir.her meslekte kişiliksiz,sinir bozucu tipler var.sallama es geç

olabilir hocam. risk alınamayacak kadar büyük bu konuda. kızılay'ın verdiği kandan ölen bir çocuk olmuştu urfa'da. benim de dövmem var diye almamışlardı en az bir yıl geçmesi gerekiyormuş dövme yapıldıktan veya deldirme yapıldıktan sonra.

kızılay haklı. Gürcistana gidenleri çoğu ucuz paraya seks için batuma uğrayıp öyle dönüyor, alınmaması lazım.

Hacamat yaptır derim illa kan aksın istiyorsan

Saçmasapan olan veya güvenlik gereği çok anlamlı olan birçok prosedür var, uygulamasalar onların başları yanar.

Bir de siz doğruyu söylüyorsunuz ama o adam bu şartlar altında kimseye güvenemez ki. Tanımıyor etmiyor sizi. Biri oralarda biri ile yatmış kalkmış olabilir, ama "Haşa yapmadım" diyebilir. Bunu çok inandırıcı bir şekilde de söyleyebilir.

Prosedür böyle ise başka yerler de almaz.

Kan grubu neydi? O zamana kadar ben kan vereyim ikame olarak.

The Life of David Gale

O kadar "Ohaa" dedirtmeyebilir ama küçük bir "oha" olur.

timecrimes

1-the devils advocate

2-the game

3-shutter island

4-eski ama güzel,izlediklerini bilemediğimden the others

5-orphan

6-hide and seek

7-identity

4-5-6-7. önerdiklerim korkuya da kayıyor ama bence onlarda mistik ama ilk üç yazdığımı izlemediysen eğer mutlaka izlemeni öneriyor ve hatta daha sonra beğenip beğenmediğini bana söylemeni rica ediyorum :PP

Gattaca, The Man from Earth

(bkz: primer)
(bkz: seconds)
(bkz: soylent green)

(bkz: the usual suspects )

(bkz: law abiding citizen)

1

bence direk 9. sezondan başla, olayın öncesinden haberin var nasıl olsa.

bence 1 den başla

1'den başla elbette ya, pişman olmayacaksın.

tam bir apaçi dizisi. hiç başlama.

1-3-5-8 izle sırayla diğerleri sıkıcı ve benzer.

Keşke komple yasaklansa.

bana kalırsa o kadar karışmaya hakkımız var zira sigara içenler ağırlıklı olarak sağındaki solundakilere önem vermiyorlar. ben açık havada bile rahatsız oluyorum ki çoğu işletme daha içeride sigara içilmesine müsade ediyor.

diğer nokta evet sağlık harcamaları.. bazı ülkelerde sigara içenlerden daha fazla vergi alındığını ya da doktora gittiklerinde 2. sınıf muamele gördüklerini okumustum .. her ülke bu yolda ilerliyor.. özellikle gelişmiş ülkelerde " neden benim ödediğim vergilerle sigara içenlerin sağlık masrafı ödensin " algısı var.

angelus+1
içenler kendisini düşünmediği gibi çevrelerine de saygıları yok

Hakkımız var, pasif içicilikle zehirleniyoruz. Onlar her yerde umursamazca içiyorlar. Yasağa rağmen stadyum tuvaletinde içen gördüm.

devletin komple sigarayi kaldirmasi gibi bir sey olabilir mi ya.
o sigarada ki vergi hic bir yerde yok.
bunlar sadece bak biz spot falan yaptik siz icmeye devam ettiniz biz mesul degiliz cabalari.

sigara içen biri olarak yolda yürürken sigara içenlere uyuz oluyorum. ben bile önümdeki adamın dumanından rahatsız oluyorum içmeyen çok daha fazla olur. bunun astımı falan da var. gerçekten çok içme ihtiyacı hissediyorsam kimsenin olmadığı kaldırıma geçiyorum veya yolda yürüyorum.

sağlık sistemine büyük yük getiriyor. sigara içen biri olarak sigaranın ve tütün ekiminin komple yasaklanmasını desteklerim. böylece sigara da esrar gibi milletin ayda yılda bir denk gelip içtiği zararsız bi şeye dönüşür, kurtuluruz. tabi böyle şeyler bi anda olmaz çözüm sürecini zamana yaymak lazım

sağlık masraflarından dolayı.

kimsenin bi tarafı yemez sigarayı yasaklamaya merak etmeyin. milletin bi keyfi var ona da gelmiş on tane laf ediyorlar.

sigara icmiyorum ama devletin sigara icme demesine karsiyim. sormaz ki neden iciyosun

vergi+pasif içicilik. bence sigara tümden saçma bir şey, insanlık tarihinden silinse keşke.

hastane masraflarindan dolayi oldugunu düsünmüyorum. sigara alkol yasaklariyla azaltmasa kullanma oranını daha fazla giriyo devletin cebine hastane masraflarina nazaran

Birileri IV. Muratçılık oynamak istediği için. Sigaradan alınan vergiden sağlanan kazanç, sağlık bakanlığının bütçesinden fazla. nasıl bir yük getiriyor şu durumda, anlamadım.

Ha tiryaki miyim? Yoo, hatta sigarayla şöyle bir durumum var: antik.eksisozluk.com

Kalabalık caddede yürürken içen, kapalı durakta içen, ne bileyim AVM'lerin önünde kocaman geniş alanlar yokmuş gibi tutup tam giriş-çıkış kapısının önünde içen düşüncesizler yüzünden arttı içmeyenlerin antipatileri. E haklılar. Ben -arada bir de olsa- içen birisi olarak evimin içinde içirmez, kar kış demeden misafiri balkona yollarken, sen kalkar kapalı durakta içersen, biraz duraktan uzaklaşıp 5 adım geride içmezsen, insanlar da tepkiselleşir işte.

Kısaca toplum hayatına adapte olamamışlar yüzünden, herkes sorun yaşıyor.

Yasaklara genel olarak umarsizca karsi biri olarak ilgili sigara duzenlemeleri ve fazlasi kesinlikle sosyal yasamimiza lazim. Cunku sadece iceni ilgilendiren bir mevzu degil. Tabii yogun egitimle desteklenmesi gerekiyor.

Ha yonetici arkadaslarin derdi saglik sorunlarinin getirdigi maddi kulfet tabii. Bizim yasamimizi sallayan yok.

İşleri yok galbaa.ülkede bi bu düzgün değil ya işte sürekli bunla uğraşıyolar.diğer her şey bal gibi çünkü.sağlık sisteminde de.olm biz devlet bize baksın diye15 yıl üçyüzküsür lira ödeme yapıyoz suriyelilere beleş bakıyo eleman.dün sıra gelmedi lan bize devlet hastanesinde yabancılardan..bu benim karşılaştığım..karşılaşmadığım daha nice bokluk var ama daha sigarayla uğraşsınlar işleri yokmuşcasına.tebrikler.

Sağlık harcamaları en büyük neden.

www.who.int

evet yav. elimde kpds kitapları var. onlara tekrar mı baksam başka kitap mı alsam diye soru soracaktım ben de. cvp pls.

Cesur Öztürk der kenara çekilirim

Ben akın dil le çalışmıştım.hedefim olanı aldım (nitekim çok yüksek bi hedef diğildi ama) ama dikkatimi çeken kelime kitabının sadece 2 bölümünün kelimelerini falan ezzberleyebilmiştim ve sınavda bayaa ordan kelime vardı..ve elimdekiler kpds idi..bence yeni kitap almanıza gerek yok.akın dil eğtim kitaplarını da önerebilirim kendi adıma..kolay gelsin

Tesekkurler cevap icin.
İnternette forumlarda bir cok kisi "Teorem" yayinlarindan bahsetmis. Bu kitap hakkinda bilginiz var mi acaba?

en son arkadaşımın bir projesinden faydalanarak izlediğim filmleri listeye alıyordum 9'bine yaklaşmıştı, site kapanalı bir sene oluyor, 10'e yaklaşmışımdır.

Sadece gecen sene 320 gibi bi sayida izledim 1500 2000i gecer diye dusunuyorum fm oynadigim sure dahi 3600 saat falan olduguny dusunursem 2 saat ortalamadan 4000 5000 saat film izlemisimdir rahat

10000 tane izleyen kaç yaşında yuh günde bir filmden 30 sene

çok sağlam 143 film. çerez filmleri, arasıra tv'de izlediğimiz yeşilçamları falan da sayarsak 300 civarı eder.

turk filmleri dahil 1500.

çocukluğumda televizyonda izlediğim abuk subuk filmleri de eklersek taş çatlasa 200'dür sanırım. hiç aram yok filmle diziyle :/

son 3-4 yıldır film delisi oldum. imdb watchlist'e izlediğim filmlerin kaydını tutuyorum. 5 haziran 2012'den beri 384 film izlemişim. o tarihten öncekileri de sayarsam 1000'e yaklaşmıştır herhalde.

imdb'den çeteresini tuttuğum izlemiş olduğum 490 film mevcut. ama bu sayı çocukken izlenen türk filmleri ya da arada tv'de denk gelen ilgi çekici "tv8" tarzı filmleri kapsamıyor.

2000 den fazladır

imdbde izledim diye işaretlediğim 500e yakın film var. bunun dışında bilgisayardan izlediğim dizileri toplayınca toplam harcadığım süre 90 gün falan ediyor ne gereksiz bir insanım lan

Toplam kaçtır bilemem ama 2012'den bu yana sinemada seyrettiğim filmlerin kaydını tutuyorum, toplam 214 film izlemişim.

Ben de imdb de watchlistte kaydını tutuyorum şuan 310 falan..

1538

www.filimadami.com

eklemediklerim de vardır illaki

@partizan, 33 yaşındayım, günde 3 filmden hesapla, bu filmlere tv'den izlediklerim, türk filmleri falan dahil, çocukluğumda izlediğimi hatırladığım filmler, birde ikinci özel kanal açıldğında izlediğim hint filmleri vardı isimlerini hatırlamıyorum tabii onlar bu rakama dahil değil.

(bkz: kişisel atalet)

"kendimi gerçekleştirme vaktim" dediğim abuk şey geldi de geçiyor ama ben hiçbir şey yapmıyorum. yapamıyor muyum? yoksa kendimi gerçekleştirme olayı benim için sadece bir aldatmaca mı? bunları falan düşünüyorum mal gibi. sıradan biri olduğumu anlamaya yaklaşıyorum herhalde, ondan rahatsızlık duyuyorum. bize böyle öğretmediler ulan. aslansın dediler, kaplansın dediler, dünyayı değiştirirsin dediler. "onu herkese dediler" dediler, "ben herkes değilim" dedik. hani niye değiştiremiyoz şimdi? tut ki değiştirdik, mutlu olcak mıyız gerçekten? saçmasapan işler.

başka da bi derdim yok valla ya, kendime dert üretiyom, tek derdim bu doğduğumdan beri.

dert budur.

hayatımda yolunda giden hiçbir şey yok.

sağlığım.

lady gaga ya gitmem lazım ama o tarihlerdeki müsaitliğimi şimdiden kestiremiyorum. kafama sıkıcam 1-2 güne :(

Zehirlendim, hastayim su an

Komşum olsun istiyorum.

Sevgili, dost vs. değil komşu.

Çalsın kapımı ne varsa beraber yiyelim. Arayayım onu, çay koy geliyorum diyeyim.

Hatta aramadan kapısını tıklatayım, elimde bi paket çekirdekle sokağa oturup geleni geçeni izleyelim.

Komşum yok.

Geç kalmışlıklar, kapılmış köşeler...

Sevgilimden tarafından yeni terkedildim, hayattan istediğim hiç bir şey yok, sosyal bir ton baskıya rağmen çalışmıyorum, insanlarla iletişim kurmuyorum, gelecek hakkında en ufak fikrim yok, intihara meyilliyim, daha sayalım mı? :D Ha bir de en yakın arkadaşım dediğim kişi de terketti müthiş oldu.

Ailemin yanında sigara içemiyorum,2.5 ay ailemin yanında yaşamak zorundayım,lanet olsun 22 yaşındayım ve sanırım sigara bağımlısıyım..

param yok, boorçlarım var ve çok mahcubum borcum olan insanlara karşı.

para

En güzel yaslari yapayalnız gecirmek.

the conjuring, gece tek başınıza karanlıkta izleyin.

garez

korkmuyorum diyorsan conjuring vız gelir, kendimden biliyorum.

illa korkacam diyorsan film izlemek yerine creepypasta okuyabilir veya evp gibi paranormal olayları araştırabilirsin.

1408
in the mouth of the madness
öyle çok korkunç denemez belki ama belli başlı sahneleri var ki aklına geldikçe gerer insanı, özellikle itmotm diğer bütün gerilim filmlerine malzeme olmuş kült sahnelere sahip bi film

Orphan,the conjurıng +1 ama orphan öncelikli diyorum.

nadir kitapevi genelde ucuz oluyor

bu sitelerden bir siparişte birden çok kitap alınıyor mu beyler?

Ben siteleri bilmiyorum dolayısıyla soruna da net yardımcı olamıycam sanırım ama --bi kere de 30-40 şitap almadım çünkü hiç-- Ana kitabevi gerçekten ucuz.idefixden kitapyurdundan falan çok daha ucuza veriyo adamlar romanları..ya çok daha dediğim 3-5 lira tabi ama öğrenci için iyi bide ben teker teker alınca kargosu da yok.. O bakımdan belki vardır sitesi falan..Ana kitabevi..

kitapzen.com'u seviyorum.

Onun bi soytari oldugunu dusunuyorum.

Sozlukte yanlis bi algi var. Amac komiklik yapmakmis gibi genclerin gozunde. Bilgi kaynagi olusturmak falan pek onemsenmiyor. Insanlar gulmek icin giriyor heralde sozluge bi seyler kapmak icin degil.

konunun sözlükle veya amaçla bir ilgisi yok sadece o nickin aklına bile gelmiş olması bence komik ve orjinal.

sozlukte, duyuruda insanlari gorup yuzlerinden, tiplerinden ilk izlenim edinemedig icin nicklerinden ediniyorsun ilk izlenimi dogal olarak.

ama 'osuran imam' nickine gulmek, ne bileyim, boyle bi insanla arkadas olmak istemezdim.

onlarınki gibi nickim olsun çok isterdim ama maalesef. alımlar açıldığında o kadar heyecanlandım ki, her an kapanabilir diye. o anda aklıma ilk gelen kombinasyon bu oldu. aceleden düşünmeye fırsatım olmadı.

Yaratıcı olduğunu düşünüyorum.

Bir daha gelirsem, "buzdolabın yumurtalığına konan yarım limon" nikini alacağım ama karaktere takılabilir. Olsun yine de benim olacak o.

bir de komikten ziyade, yaratici nsickler daha guzel bence, mesela soyle bi nick vardi entry sonuna cok yakisan;

'dedi kalabaligin icinden bir ses'

keşke benimde orjinal nickim olaydı bu konuda çok öküzüm. orjinallik benim de ilgimi çekiyor en sevdiğim nick

adriana go go diyen adam

Ben de cok ozeniyorum, nasil akillarina geliyo olm boyle orijinal ya da guzel nickler diye.

Bir de benimkine bak aydontheveyuzirneym, cok dusundum mu acaba -.-

Ama en sevdigim nick 'cok guzelsin gitme dur' gerci bu bi kitap adi ama olsun

Nickimin seksiligi konusunda duyuru kadınlarından defalarca mesaj aldım oysa ki böyle bir amacım yoktu. Amaç edinip bir nick almış olsaydım tek mesaj bile almazdım bunu da biliyorum. Şans işte. Soruya cevap, iyi düşünmüş diyorum sadece. Üzerine düşünse herkes bulur ama, zor bir şey değil.

hic dusunmedim valla.
ama ukalabok kuzenim sanirim.

Çok sallanmamak lazım. Ben genelde nicklere bakmıyorum bile. Öyle ki bi bakıyorum 1-2 duyuru önce bana küfretmiş adamın sorusuna 'kanka' ile başlayan güzel tavsiyeler vermişim ya da biraz önce alay ettiğim kişiden yardım istemişim vs.
Benim nickimde iPadimin markasi. Üyelik alırken en yakınında o vardı (siteye ondan giriyordum) yazdım geçtim.
Birde komik olucam diye suyunu çıkaranlar var.

Ben de orijinal insanlar olduklarını düşünüyorum.

Görüp kahkaha attıklarım hatta ''O ne kıskanılası nicktir arkadaş.'' diye mesaj attıklarım oluyor. Ama büyük önem yüklemiyorum nicklere.

Bir de komik olanlardan ziyade nick sahibinin kendi karakterine yakın bularak aldıkları daha bir hoşuma gidiyor.

Edit: Teşekkürler Basond ^^

su sayfada gorduklerimden "ay nov kung fu", "click here to see her naked" ve "kutsalbok" kiyak...

benim nick de çok yaratıcı ve ilginçtir...:/

pm almadıkça nickleri okumam desem?
okumam yani nickleri. yazar takibi de yapmam. zaten günlük hayatımda da kimsenin adını sormam, merak da etmem. dolayısıyla nick'e bakıp karakter analizi de yapmıyorum. yine de nick seçimi önemli tabii, yazdığın her entrynin altında o yazacak sonuçta.

5 yıl olacak nick kullanılan mecralarda fink atmaya başladığım zaman. o zamandan beri ne nickler gördüm "oha çogiyi lan" "olm ne komik lan" dedirten. kendimce yaptığım istatistiğe göre de konuşabildiklerim arasında nicki bana hoş gelen insanların çoğuyla muhabbeti ilerletemedim. tam aksine, gayet basit ve sıradan nick'li insanlarla daha iyi anlaşır buldum kendimi. adama diyosun bu ne biçim nick la, bi anlatıyor hikayesini "vay beee, iyi seçim" diyorsun. hoş, bunun bi anlamı yok tabi, o nicki gören nereden anlayacak hikayesini.
bu demek değil ki böyle nicklere gülmüyorum, aksine hoşuma gidiyor yaratıcı şeyler görmek. uhud savaşında düşmana tur bindiren adam, zımpara kağıdı ile 31 çeken pinokyo süper mesela.

candır yerine başka birşey kullanmak istediğim doğrudur.yine de bu haliyle pek seviliyor duyulduğunda

Bir vedat chili peppers vardı.Hastası olmuştum nick'in.

Lan bari benim nick'in anlamını da yazayım.

Evocati : Roma ordusunda askerlik süresini tamamlamış ve ordudan ayrılmış fakat komutanın ya da konseyin daveti üzerine kendi rızasıyla orduya dönmeyi kabul eden roma askerine verilen rütbe.Lejyonerden daha yüksek bir rütbedir.

sözlüğe yıllar önce geldiğimde aynı bu tarz bir nick almıştım sonra pişman olmuş hiçbir şey girmemiş hatta sözlüğe bile girmemiştim sonra da uçmuştum niyeyse artık bir şey yazmadım diye mi hiç girmedim diye mi bilemem. açıkçası böyle bir ton şey bulunabilir yani tamam cidden komik eğlenceli benim en çok sevdiğim vedat chili peppers mesela ama zeka göstergesi falan da değil kesinlikle.

bence en orijinal nick senialanaglasin olan. hikayesini de yazmıştı komikti.

benim tek kelimelik nickler hoşuma gidiyor öyle barbara herhalde barbara manken olan gibi nicler sahip ark. zirvelerde can cekişirken görebilirsin.

ugrasilmis, ilgi cekmek uzere alinmis ya da benimki gibi sevdigi bir seyi isaret eden nick'lerden ziyade benim de belirsiz nick'lere karsi bir saygim oluyor. karsindakinin kimligiyle ilgili bir bilgin, olumlu/olumsuz herhangi bir onyargin olmadan konusuyorsun. zaten bunlara da bir kere guluyorsun, ucuncu-dorduncu defada hmm diye bakiyorsun.

çaylak başvurum reddedilmişti ilk denememde. beğenmedik la seni dediler. maili gördüm tüh kahretsin diyerekten tekrar üye oldum. bilmem nedendir kaleşnikofu alıp tarayasım geldi moderatörleri. sonra kallesnikof yaptık. imkan olsa değişsin isterüz.

kendime teselli olarak kaleşnikof dedik rusyaya yollandık diyorum ama hiç alakası yok.

Aksine, komikli nickler bana cok itici geliyor.

Duyuruyu açar açmaz kendi nickimi aradım ama bulamadım :)

orijinal nick görünce önce bir gönderme arıyorum ben ironi mi var diye?

Orijinal nickler bence de güzel sempati beslenebilir..bilmiyorum besliyomuyum..ama ben de görünce hafiften bi tebessüm ediyorum güzel yani :) seviyoruz :)

has nicktir

eklemeler yaptım orjinal nickleri görmeye devam ediyom kral adamlarsınız var olun.

sözlük maceralarımda en çok hoşuma giden, en sevimli bulduğum, en azından aklıma gelen ilk 2 nick: vedat chili peppers ve oneydilan.

oneydilan uludağ'daydı sanırım, "o neydi lan?" yani. çok doğal gelmişti. vedat... hem nick'i hem de kendisi çok kral adam. hatta bir ay öncesine kadar adını da vedat zannediyordum ama değilmiş. olsun, bizim için her türlü vedat.

bunun dışında nick'ten cinsiyet tahlili yaparım ben en fazla, yoksa komik olması pek bir şeyi değiştirmiyor sempatiklik açısından.

orijinal nick anlayışınız çok değişik.
benimkini internette arattığınızda başka hiçbir şey çıkmıyor, ama orijinal değil:(

benim gibi bir klasik unutulmuş.

ahaha az önce duyuruda gördüm şimdi: tantunisultansüleyman.

burdan aklıma sultan dördüncü vites geldi direkt. o da sözlük yazarıydı sanırım.

ben de varmışım :) benimki "uykusu kaçmak"tan geliyor, uykusuz dönemlerden yadigar, pek orijinal sayılmaz; ama türkçe karakter içermiyor o iyi.

bana kalırsa bunlardan en orijinali "uhud savaşında düşmana tur bindiren adam".

favorim: "gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var"

Demek sen nickime gülüyodun he mi?

"tantunisultansüleyman" demeye geldim.

oldukça sıcak bakıyorum ve üstelik tanısam çok iyi anlaşacakmışım gibi hissediyorum.

ama oksimoron ifadeler içeren nick sahiplerini de itici buluyor "ne yani yaratıcı mı oldun şimdi domatessiz menemen/komünist imam/sırma saçlı kel nick'ini aldığın için?" diye sinirleniyorum. bunu da belirteyim :)

Genel cerrahi, proktoloji.

genel cerrahi +1

Valla gelişmiş ülkeleri bilmem ama gelişmemiş ülkelerde (Türkiye, Hindistan vb) ihtimal her zaman var. Küçük bir ilçede yaşıyorum. Daha geçen yıl 70 küsür yaşında bir kadıncağıza tecavüz etmişler. Var gerisini sen düşün.

bu devirde büyükşehirlerde çok az. heryerde mobese, atm, market vs..kameraları, polis devriyeleri vs..hani tecavüz'ü kafaya koyan insan bu nüfusun yüzde 0,01'ine tekabül etse bu kişi ile tenhada karşılaşma ihtimali ise bu oranı düşüren diğer bir unsur. uzun lafın kısası, kurban kendi dikkatsizliği(gece 3'de sokağa tek başına mini etekle çıkmak) ile tecavüze uğrama ihtimalini arttırır. diğer türlü çok şanssız olması gerekir ki o şanssızlık yolda yürürken başa taş düşüp felç kalması gibi bişey.

gece 12'den sonra şehir merkezleri bile güvenli değil. adamlar tecavüz için pusuya yatıyorlar.

ya güzel hoş mantık kuruyorsunuz da tecavüzlerin bir çoğu birbirini tanıyan iki insan arasında oluyordur diye tahmin ediyorum (akraba, arkadaş vs.) İstatistik ya da bilimsel bir veri bilen var mı onu merak ediyordum.

doğrudur bence. ülkenin caddeleri 7/24 aydınlık değil. çok kuytu köşe var. hava karardıktan sonra her yer tehlikeli. hoş, istiklal caddesinin ortasında tutup tecavüz etseler bi allah'ın kulununda dönüp yardım edeceğine olan inancım sıfır şu saatten sonra. vurdumduymaz, umursamaz bir toplumuz maalesef. bana dokunmayan yılan anlayışı hakim.

Genelleme yapmak böyle konularda yanlış değil mi ya ? Ben de geçen de düşünüyodum hoca derste dedi ""herkes hayatında 1 kere nöbet geçirir.""istatistik bilgisiymiş tabi bu.ya adamın hastalığı yoksa neden nöbet geçirsin.sonra yakınlarımı düşündüm..amcam babannem dedem falan hepsi nöbet geçirmeden öldüler..yani bu tecavüz oranı da yaşanılan yere ordaki suç oranına ne biliyim bir sürü şeye göre değişmiyo mu bunu bu kadar genellemek ne kadar doğru ki.ben emek emek tedbirli gezsem de tecavüz ihtimalim 1/6 inşaattan gece 4 de elimi kolumu sallaya sallaya geçsem de 1/6 mesela öyle mi? Bence değil..belki çok yanlış bakıyorumdur ama şu aşırı genelleme yazılarını kendimce doğru bulmuyorum..(ben kimsem :PP)

tecavüz değilde aile içi cinsel ilişki (ensest) bakımından türkiye dünyada birinci sırada gelir.(kesin bilgi)Bu ensest ilişkinin çoğuda tecavüze dayanıyor. bir şekilde araştırması yapılsa çok korkunç boyutlarda ensest ilişki çıkar ama toplumsal baskı ve kol kırılır yen içinde kalır inançı yüzünden çok çok çok küçük kısmı gün yüzüne çıkıyor.

kardeşim ensest ilişki en çok japon toplumunda görülür. eşek osurdukça yalan söylemeyin, kesin bilgi diyor birde.

her kadın tecavüze uğrar. bu kocası bile olabilir istek dışı cinsel ilişkiye zorlanır her kadın hemde. ama sokakta yürürken en fazla cinsel tacize uğrar o kadarda abartmayın.
mini etek giyip sarhoş olan kadın tecavüze uğrar diyede bir algı yok gelişmemiş ülkeymiş mişiz hindistan ne lan? @!

evet tecavuzlerin buyuk kismi birbirini taniyan insanlar arasinda oluyor. oyle sokakta pusuya dusurulerek degil.
ama bu cok genel bir istatistik ve cok anlamsiz bence. yasadigin yere, cevrene, hayat tarzina gore cok degisir bu oran. kimi ulkelerde bu oran 100de 1ken baska ulkelerde 3te 1 olabilir. hatta ayni ulkede sehirden sehire bile degisir.

maalesef bu ülkede 2 yaşındaki bebeklere bile tecavüz edilmişti.

buradan gitmek istiyorum :(

bir arkadaşım avukat olduğu için ve ek olarak da birçok yakın kız arkadaşımdan duyduğumdan biliyorum(en yakınlarından) doğru bir ihtimalmiş gibi duruyor. hele bir de geç yaşta evleniliyor farklı insanlarla yakınlaşılıoyor sürekli, çok daha artar bu oran.

gelişmiş toplularda kadınlar tecavüzün kendi suçu olmadığını bilir ve cezalandırılması için polise başvurabilir. türkiye gibi ülkelerde ise kuyuk sallamazsan olmazdı(!!!) gibi bir bakış açısı olduğu için kadın şikayet edemez ve istatistiksel olarak o ülkede daha az tecavüz olur.

edit: soruya tam cevap vereyim oran çok fazla değil özellikle son bir kaç yılda duyduğum olaylardan sonra. sadece bireyler sikayet edemiyor veya bir şekilde engelleniyorlar, veya şikayet edebilecek biri bu durumdan haberdar olduğunda oda korkup edemiyor son yazdığım özellikle ensest ile ilgili.

bir erkeğinde tecavüze uğrama ihtimali var, niçin ayrımcılık yaparsınız.

türkiyede ne kadar sağlıklı istatiksel çalışma yapılabilir ki, toplumsal tabular buna ne kadar izin verir bir düşünün.

@Thunderbirds sen japonyadaki gibi araştırma yap anadoluda neler neler çıkar aklın hayalin durur.

hala iddalıyım türkiye ensest ilişkide(sadece kan bağıyla kalmayıp) dünyada birinci sıradadır. Ama bunun araştırmasını yapmazsın.

ararım.

(bkz: tabi lan manyak mısın)

kavga başka, eylem başka, çatışma başka, insanlık başka alan.

ben yardım ederdim. sonuçta gözümün önünde canice bize saldırdıkları anlar gözümün önüne gelse de, vicdanım hala hayatta.

tabii ki ararım, kaldı ki son yıllarda a.c.a.b. moduna girmeye başlayan biriyim. kişisel olarak hesaplaşmam yok polislerle, açım bi ekmek ver dese de veririm, verilmesi gerek zaten. polisin acımadan şiddet gösterdiği insanların çoğu zaten işi şiddetten uzak tutmak isteyen insanlar. o yüzden bu soruya aramam diyecek insan sayısı çok azdır diye düşünüyorum.

Ararim.
Edit: Aramazsam savundugum tum degerlere ters duserim. Birinin olumunde parmagim olur. Cevikten farkim kalmaz.

ne kadar nerdeyse hepsinin insan olmadıklarına inansam bile, sonuçta bir can var ve o anda polis, çevik kuvvet yada dönerci olması önemsiz sadece can olması önemli.

çanakkalede savaşan askerler kendi taraflarındaki yaralı düşman askerlerini de sıhhiye çadırlarına taşırken... gözümün önünde gestapo subayı dahi can çekişse, ambulans gelene kadar başından ayrılamam. adam ölüyor yahu.

ama ben bizzat öldürmeye teşebbüs ettiysem kurtarmam tabii (gestapo'dan bahsediyorum ve bu da bir kinaye falan). o kadarı da saçma olur.

ararım. vicdan önemli şey.

Ararım. Hem aramazsan yani yaralıya yardım etmezsen cezası vardı yanılmıyorsam.

Yukarıdakileri okudum da ben de ararım tabiki ceza vermek bize düşmez hukuk sistemi falan o yüzden var sanırım ama tek bi istisnam olabilir Allah korusun diyelim ama anne baba veya kardeşlerimden birine bişi yapmışsa kılımı kıpırdatmayabilirim.net..okadar da değil..

ararım.

Ararım. Kötü düşünemem o an.

ararım. çelik kuvvet düşmanlığı neden?

aramam, tekme de atmam. Belki tükürürür geçerim

Okuyup izlemenin yanında spor da yap, olumlu etkilerini göreceksin.

kac yasindasin ne gördün ne gecirdin de skldm diyorsun mk

Ahaha aksini iddia ediyorum bişi gördüğüm geçirdiğim yok bilakis dümdüz yaşıyorum.monotonluk.yukardaki yazıyı okuyup bunu çıkarabilmen beni üzdü @melancholia
ama bakalım küfür gelicek mi veya derdini sikiyim diyen çıkıcak mı diyodum beni yanıltmadın küçük eğlencemde teşekkürler..

bu olumsuzlukla dünyanın tüm yükü omzunda olsa yine sıkılırsın ki sen. bi dur yav amma kötü anlattın.

2 yıldır tam anlamıyla HİÇBİR ŞEY yapmıyorum. oyun oyna. böyle duyuruda millete sataş. sözlükte takıl. müzik dinle. film izle. TAKIL. senin kısıtlı zamanın var, tadını çıkar.

sevgili var mı sevgili? muhtemelen yok, olaydı sıkılmazdın.

Ama merak ettim yaşım 50 deseydim özür mü dileyecektin ? Veya senin dediğin anlamda skılmak için ne geçirmiş olmalıydım ? Küçük yaşta öksüz kalmış veya üvey babası tecavüz etmiş 5 parasız okumaya çalışan bi genç kız senin hayat görüşlerinde skılabilir mi ? Ve bunları burada açıklıycak öyle mi..

Yukarıdaki melancholiyeydi ve sanırım böylelilkle @pescador un dediği sataşmayı gerçekleştirmiş bulunuyorum :))

@fransızkalanadam yok sevgilim.olsaydı olmazdı belki.ama yok nabarsın..

sen farketmiyorsun ama garip davranıyor olabilirsin.

sana yardımcı olamadığını düşünüp bırakmak istemiş olup söyleyememiş olabilir mi?

işte insana iyilik yaparsın bokunu çıkarır böyle... pazar günü araman hata, yok önceden arardım açardı falan filan, saçmalamayın yahu ! önceden açsa bile adam hadi kötü olmayayım, yine insanlık bende kalsın amaçlı açmıştır telefonunu... neden suistimal ediyorsun ki ?

psikaytristler de insan. doktor ama insan. belki o zaman çok önemli bir işi vardı, karısıyla tartışıyordu, çocuğu hastaydı vs. eğer çok kötü değilse kişi pazar günü doktorunu aramamalı bence. onların da özel bir yaşantısı var

yaptigim isten dolayi bazen pazarlari da ariyorlar. cogu zaman acmiyorum, pazar gunu is icin neden ariyosun birader?

ayrica kadinin sinirli bir haline denk gelmis olabilirsin pazar gunu aramanin ustune. kiz arkadasimla kavga etmemin uzerine arandigim zaman neredeyse kufur edecek kıvama geliyorum.

kadinin sana, kendisini pazar gunu arayabilecegini dusundurecek kadar yuz vermis olmasi hata. senin dusuncesizligin ayri hata. dadin degil senin, psikaytrin.

iyi de o zaman bunu uygun bi dille neden dile getirmiyor? hadi ben saygısızlık yaptım, hadi ben toy ya da cahilim, o neden "pazar günü araman doğru değil, şuyan kapatmalıyım sekreterimle görüş" diyerek direk kapatmıyor.

ne bileyim. hiç psikatriyle falan işim olmadı, onlar da insan kabul ediyorum, pazar günü de iş olmaz, hadi o sırada kızgın anına da denk gelmiş olabilir. ama böyle bi tepki yine de gereksiz değil mi?

----
yukarıdaki soruna cevap:
adam (ya da kadın, neyse artık) muhtemelen bir tek sen tarafından aranmadı, başka hastaları da vardı öyle. başkasına kızdı sana patladı. ayrıca belki senin o sıradaki tavrın bir şekilde onu rahatsız etti. ya da en basıtinden: ruh sağlığı yerinde olmayan insanları düzeltmeye çalışırken kendisi bozuldu ve farkında değil.

dohinnotha + 1..

ayrıca maillerime neden dönmedi..

mailini hele zorla verdi..zorla cebime sıkıştırdı kağıdı dün gibi hatırlıyorum.şu cümleyi bile kurdu " sen bana cepten mesaj at ben sana maille döneyim olmadı, telin tuşları küçük mesaj yazamıyorum.."

ama ben ona mesaj atmadım mail attım.hep soruyodum "saygısızlık ediyomuyum " diye."sevimliliğinle kurtarıyosun saygısızlık yapçak olsan bile korkma " der dururdu.

ikimizinde cinsiyeti kadın.

Kadın baştan numarayı vermemek için kırk takla atıyo, kendi yerini kurunca seni kafeslemek için numarasını veriyo. Bir iki konuşup seni bağlıyo. Sonra sen aradığın zaman vay efendim sekreterimi ara vay efendim pazar günüm.

Mesai saatlerim içinde ararsan sevinirim, bu konuda hassasım şeklinde baştan uyarsaydı madem.

Bunları bırak, başkasıyla gayet cebinden konuşuyo senin maillerine bile cevap vermiyo. Hem saygısız hem profesyonel değil bi de kaprisli. Anlattığın kadarıyla bu kadın senden daha sorunlu göründü gözüme.

Sana insan gibi davranacak bi psiyatrist bul. Bu ne böyle.

ikiniz de acayipsiniz bence, psikiyatrist-hasta ilişkisinden başka her şeye benziyor bu.

karşındaki de insan sonuçta profesyonel davranamamış. o terapiden artık verim alacağını sanmıyorum ilişkiniz laçkalaşmış.

bu tip davranışta bulunan kişiler mi hastaları iyileştirecek? bir dolu insan var, başka doktor vs bulursunuz. kadın resmen zor durumda olan birini yüzüstü bırakmış.

kendin de söylemişsin, bi nevi ebeveynlik yapıyodu diye

sen ebeveyn gibi davranırken o da dozunu kaçırıp anne/baba gibi davranmış. böyle bi tepki alınca da gücüne gitmiş. aslında senin biçtiğin ünvana uygun davranmış. yani ona anne/baba değil de psikiatrist olarak bakman lazımdı.

neyse iyi tarafından bakman lazım, anne/babadan psikiatrist olmaz.

Kesinlikle doktorunu değiştir belli ki aranızda iletişim problemi var.

hatanın sende olduğunu düşünmüyorum. bu öfkenin sebebi varsa sana söylemeliydi. uyarmadan direkt kızması arkasında başka şeyler olduğunu gösteriyor, kendi sorunları da var demek ki. 7

profesyonel olmayan biriyle çalışmasan daha iyi olur. inş bir sonraki doktorun eskisini aratmaz. bi an önce geçiş yap ki boşluğa düşme.

bu arada ne tafraymış arkadaş, pazar aranmaz diye kızmış, sinirlendim şunu okurken, sanırsın küfür etmişsin.

Terapiyi psikologtan değil psikiyatristten almanız da bu sonuca katkıda bulunmuş.terapiyi uzmanına bırakmayan şahsın kafasına esince sekreterliği de üstlenmesi pek şaşırtıcı değil bence. işini iyi yapan bir terapistin önceliği her şart ve koşul altında, terapi içinde ya da dışında, hastasının sağlığı ve iyiliğidir. Nasıl davranmış olursanız olun hata onun.

genelde hayal kuruyorum debeleniyorum. cok depresifsem sigara yakiyorum nadiren. mecbur erteliyorum.

ama rahatlamiyorum. radikal kritik karar verme konusunda cok acayibim. aninda veriyorum dogru duzgun tartmadan. sonra 6 ay sonra hms olmadi diyorum baska bir karar veriyorum. bayadir boyle bakalim sonum ne olacak.

en guzeli bundan 10 sene 20 sene sonra geriye baktigimda ne yapmis olmayi isterdim diyorum kendime sonra cat diye veriyorum. iste bir de degismese cok guzel olacak.

sonunda olum yok ya diyorum, en kotu ihtimali kabulleniyorum, ona gore en iyi yolu bulmaya calisiyorum.

en kötü ve en iyi senaryoları kafamda çizip ikisinde de bu kadar da olmaz dediğim noktalardan hareketle en muhtemel senaryoyu ve bu senaryonun daha makul negatif ve pozitif versiyonlarını düşünüyorum. bir de bir karar hakkında iyi ve kötü noktaları yazıp önemlerine göre bir sayıya çarpıp sonuca bakıyorum. son olarak da ölümden sonra yaşama inandığım için amaaan çok da über önemli değil diyorum, dediklerime göre karar veriyorum. ertelemek ve benzeri şeylerin gereksiz olduğunu duymanıza gerek yok. eğer aceleniz olmayan ve önemli bir kararsa belki bekleyebilirsiniz. bir de dini anlamda istihareye yatmak diye bir şey var.

hayal kuruyorum ve olması için çabalıyorum yani bu okulla ilgili bişiyse çalışıyorum , dua ediyorum ( ki deistim ben !) nebiliyim işle ilgiliyse asılıyorumdur heralde (hiç iş hayatım olmadı..) ama hepsinden bağımsızsa..hayal ve duadan başka bişi yok gibi elde..dua da abartmamak koşuluyla..

Tevekkül diye bir şey var. Elinden geleni yap gerisi ister şanş ister kader ister olasılık bulutu

Etrafımda, o karar konusunda tecrübeli, bilgili, güvendiğim insanlara danışıyorum o kararla ilgili. Onların tavsiyelerini de dikkate alıyorum karar verirken. Hata yapma olasılığımın düştüğünü düşünürken rahatlıyorum da.

açık alanda MR çekilemezsin. MR ın yaydığı manyetik alan var, cihaz desen baya büyük. kısaca seni bi tüpe alcaklar. 40 dakka sürer mi bilmiom ama benm dizim için 8 dakkaydı. dizime silindirik bişi taktılar o büyük cihazın içine girdim belime kadar. 8 dakka sora çıktım.

yıllar evvel de beyin tomografisi için girmiştim öle bişeye ama kaç dakkaydı bilmiom.

açık hava kısmı abartı tabii, yani mezarın içine komple vücudumu değil de belden aşağısını koysalar mesela daha iyi olur. böyle bir opsiyonumuz var mı, "vurun lan beni, vurun, bağlayın ulan" diyebiliyor muyuz onu merak ettim.

çünkü gerçekten kafayı yerim ben orda, 10 saniye durmuyor elim kolum. tutamam.

Ben de sen gibiydim hocam.beyin mr ı çektirdim.düşün tüm vücut aletin içinde.alışırsın :)

Sakin ol deluganli!

Emin degilim !

Butun vucut mr in icine herkesi sokmuyolar.
O aletin karizmasi sende yok , herkesi de sokmazlar oncesinde tomografi var mesela ( beyin icin boyleydi , zirzir cahilim bise biliyorum sanma)
Soru diye actigin icin atip tutuyorum, saglik diye acsan salca olmam mesela ( acaba?, emin olamadim)

Bilegim icin dizime kadar, dizim icin baldirlarima kadar falan soktular.

Bel isini bilemedim?
Omurlar falan hmmm komple sokarlar mi ki ?

Sordum da geldim editi: fitik icin tum vucut sokuyorlarmis seker cocuk.
Bu durumda salliyorum, seni de sokarlar gibin.

40dk degildi ki ben dizimden bilegimden girdigimde , 3 5dk bisi idi gibi.

Diz cekilirken kafan disarda kalıyo belde icerde ama disari yakin oluyo.devlet hastanesinde cekiliyorsan ikisi yarim saat bile sürmez korkacak bişey yok gözlerini kapa sevdigin sarkilari mirildan. Acik havada mr yok ama acik mr var ondada görüntü kalitesi cok dusuk bi ise yaramiyo.sık disini :)

açık mr diye birşey var ama pek sağlıklı görüntüleme yapmıyormuş diyorlar.

Babamda yılbaşında ilk defa mr çektirecekti.ama yok bağırarak çıktı içerden bide koskoca adama fırça attı sekreterimsi biri.aptal şeyler olabiliyor haklısın çekilemeyebilirsin sonra psikiyatriste gitti anlattı adam dolabından 1 tane xanax isimli ilaç verdi.mrdan 1 saat önce iç dedi.kuzu kuzu çekildi.bu taktiği uygulayabilirsin ama xanax tehlikeli bi ilaç ve yeşil reçete sanırım.dozunu da hatırlamıyorum zaten.önce psıkıyatrıste gıt.rıca et.o verecek ne yapman gerekeceğini söyleyecektir.geçmiş olsun.

Gözlerini kapa, işe yarıyor.

beyin mr'ı çekilmiş bir adam olarak şöyle diyeyim.

beyin mr'ında mesela mecburen gövdenizin üst kısmı o cihazın içinde kalıyor. ancak elinize bir buton veriyorlar ve eğer daralırsan buna bas seni çıkaralım diyorlar. alet biraz fazla gürültü çıkarıyor. seslere odaklanmadan dikkati dağıtacak bir şeyler bulmak lazım. ben içimden bir şeyler fısıldamıştım işte. bu arada benim mr 12 dk sürmüştü. öyle anlıyorum ki çekilen yere göre süre değişiyormuş.

sesten korkmuştum ben irkildim yani çünkü o kdr yüksek olacağını kimse söylememişti, onun dışında ilaçlı mrdı yani kolumda serum vardı ve kyukarı doğru tutup kıpırdamamam gerekiyordu, nasıl telkin ettiysem kendime 40 dakika durmuş olmama rağmen o kadar da uzun gelmedi hayal kurmaya çalıştım vs. bence yapabilirsin zaten bel yani iç organlar olmadığı için biraz daha kısa durursun diye düşünüyorum zaten o senin performansına bağlı sanırım. bence yapabilirsin.

ben beyin mr'ı çekildim.uzun süren bir şeydi ve hani neredeyse sadece ayak uçlarım dışarıdaydı.şahsen bıraksalar ben daha kalırdım.sesler olağan üstü.doğada bir daha asla duyamazsın.onları iyi dinle.her geri dönüş bir kesit olacak.

ayrıca o kadar dar değil yahu içerisi.bence sıkıntı çekmeyeceksindir.

her yasta olunabilir.

Bir yerlerde her insanın hayatı boyunca en az bir kez epilepsi nöbeti geçirme ihtimali gayet yüksek diye okumuştum galiba sanırım.

her yaşta oluyor bu sanırım, dostoyevski yanılmıyorsam kızının ölümüyle 45 yaşında ilk krizini geçirmişti.

stres de tetikliyor olabilir demek ki. bir de bu kız şizofren