arkadaşlar yazlıktayız. etraf kedi dolu. benim oğlan da kedi hastası. nerede kedi var gider bulur getirir, sever. ankara'da evde de beslemek istiyor ama o sorumluluğu cesaret edemediğim için bugüne kadar kalkışmadım.

ama burada bir kedi var. yeni çıktı. sanki evin 40 yıllık kedisi gibi kaynaştı. destursuz eve gidiyor, gece içeri almayınca sabaha kadar kapıda yatıyor. ailecek aşırı kanımız ısındı. yani alıp ankara'ya götürmek konusuna çok fena yükseliyorum. hatta kediye alerjim var gibi, kediyi alıp ağzıma yüzüme sürüyorum alerjim olmasın da götüreyim diye.

daha önce (1991 yılında) yine aynı yazlıkta bulduğumuz bir kediyi ankara'ya götürdük ve 13 sene bizimle yaşadı. ama o dişi idi. kısırlaştırdıktan sonra bir sıkıntı yaşamadık.

bu kedi erkek. erkek kedilerin zorluğunu hep duyuyorum. yok koku bırakıyor, sağa sola siğiyor (kuyruğu titretip fışşt diye fışkırtarak işemek). var mı öyle sıkıntıları? yoksa her kedi gibi kumuna mı yapıyor?

ya da bunların dışında erkek bir kediyi apartman dairesinde beslemenin zorluğu, söylemek isteyecekleriniz var mı?

edit:
i.imgur.com
i.imgur.com

babam şu aşağıdaki şekilde mırıldanıp duruyor. bulup açsam da mutlu olsa.

uuu emayon tamagus tamagus tamagusta
uuu emayon tamagus tamagus tabayon

laralal laralal larala
laralal laralal laralla
lalla lalla la

(buralarında herhangi bir söz var da ben lalala yazmıyorum, sözleri böyle laralal laralal şeklinde)

edit: tamagus tamagus şeklindeki sözlerden türkçe olmayacağını tahmin edersiniz diye yazmamıştım ama yazayım bari, yabancı bir şarkı. yanlış anlayıp sallıyor olabilir, tamagus değil de gamatus'tur belki doğrusu, 60 sene öncesinden aklında kalanı mırıldanıyor adam. ama türkçe değil.

Fifa 23'te spikerin kullandığı cümlelerin bir listesi var mı?

Böyle bir liste yoksa bile korner atılırken "huukenıpakıc" gibi bir şey diyor. Kesinlikle anlamıyorum veya bir şeye benzetemiyorum bu lafı.

Ne diyor?

edit: şurada duyabilirsiniz: youtu.be

daha önce konsol/bilgisayar oyunu tecrübem pek yok, o yüzden merak ediyorum.

fifa 23 takım kadroları ile ilgili güncelleme alacak mı? yani yeni transferler, takım değişiklikleri vs bir güncelleme ile oyuna işlenecek mi? mesela arda güler'i fenerbahçe'de değil de real madrid'de görecek miyiz?

yoksa bunun için fifa 24 çıkınca onu mu almak lazım?

yani koskoca google'ın bu kadar gerizekalı olduğunu düşünmek istemiyorum. gerizekalılık mutlaka ya bende, ya telefonumdadır.

dün karayolu ile niğde otobanı'ndan ankara'ya doğru giderken google maps'ten neredeyim, ne kadar yolum kaldı onu görmek istedim. navigasyon açarak değil. doğrudan google maps'i açınca bulunduğum yeri mavi nokta ile gösteriyor, hareket halindeyken o nokta da hareket ediyor ya işte o şekilde.

gösterdiği bu: i.imgur.com
ben karşıya bakıyorum, yol yan duruyor ve yolda yanpiri yanpiri ilerliyorum yengeç gibi.

köşedeki pusula işaretine tıkladım, burnunun dikini kuzey alsın diye, şöyle oldu: i.imgur.com
yol düz döndü, ilerisi kuzey olacak şekilde. ama beni gösteren nokta sağa bakıyor, yine yanpiri yanpiri gidiyorum.

çok zeki olduğum için dur ulan telefonu yan çevireyim, demek ki yan tutmak lazım dedim, telefon yan döndü, görüntü de yan döndü: i.imgur.com
yine yanpiri yanpiri amk.

navigasyon açınca düz gidiyor, demek ki alet burnunun dikine gitmeyi biliyor. navigasyon açmayınca niye beni yan yan gönderiyor lan, neresine takmışlar bu aletin burnunu?

arkadaşlar bu ice tea veya buzlu çay olarak tabir ettiğimiz içecek yurtdışında da mı böyle? 90'ların başında türkiye'ye gelmeden önce filmlerde görürdüm buzlu çay diye bir şey içerlerdi. sonra memlekete geldi.

yani çay dediğin çaydır abi bu memlekette. limonu yine anlıyorum da, yok şeftalili, mango ve tropik meyveli, karpuzlu, yok ebesinin... meyve suyu içmek istesem meyve suyu içerim. adına bakıp çay diye alıyon, içinden karpuz çıkıyor.

normal çayı da şekersiz içerim. yani bunun sadesini, şekersizini (tatlandırıcı da olmayacak) falan yapsalar, en azından seçenek olsa olmuyor mu?

kahveciye gidince mesela illa ki karamel makiyato, moka kapuçino latte bilmemne içmek zorunda kalmıyorsun. sade isteyene sade, şekersiz isteyene şekersiz. ama ice tea denen şeyin sadesi yok mu? olsa çok mu kötü bir fikir?

öncelikle teknik kısmını sorayım. uzaktaki bir arkadaşımla internet üzerinden birbirimizle maç yapabiliyor muyuz, nasıl? bunun için nereden girip ne ayarlar yapmamız gerekiyor ki birbirimiz bulup eşleşelim?

devamı oyun içi ayarlarla ilgili.

maç sırasında hakemin hata yapması sözkonusu mu? bize göre bariz faul oluyor, faul vermiyor. ya da kesinlikle ofsayt değil gibi, ama ofsayt çalıyor. veya bize öyle geliyor.

yani gerçekçilik olsun diye oyunda "hakem görmedi", "hakem öyle takdir etti" gibi bir özellik var mı? hakeme insani özellikler yüklemişler mi? varsa kapatılabiliyor mu? yani neticede bu bir bilgisayar kontrollü oyun. zeka bilgisayar tarafından kontrol edildiğine göre, içinde insan faktörü olmadığına göre, benim "her şey neyse o olsun, hakem insan gibi davranmasın" diyebilmemiz mümkün mü?

ya da tam tersi. ofsayt dedik mesela yukarıda. ofsayt verince ofsayt çizgisi çiziyor ama öyle bir ofsayt ki adamın kılı geçmiş sadece. onu görmesin mesela, olay tamamen bilgisayar kontrollü olduğu için milimini bile çiziyor. orada hakem ofsaytı görmesin mesela.

var mı böyle bir ayar?

arkadaşlar ben askerliğimi 2005 yılında jandarma olarak yaptım. ilçe jandarma karakolunda idik. evet başımızda astsubay veya uzman, bir rütbeli olurdu ama gözaltına alınanları sağlık kontrolüne de götürdük, cezaevine de götürdük, cezaevindeki mahkumu cezaevinden alıp mahkemeye de götürdük, şehirlerarası nakile de götürdük. yol kontrol devriyesine de çıktık. yani bir rütbeli ve 2-3 tane askerliğini yapmakta olan kısa veya uzun dönem askerle birlikte görev yaptık.

şimdi adliye'e gittiğimde bakıyorum, mahkum getirenler hep rütbeli, astsubay, uzman vs. hastaneye gidiyorum, acilde mahkum getirenler rütbeli. hiç jandarma er, jandarma çavuş falan görmüyorum, yok.

bunlar kışladan karakoldan falan hiç çıkmıyor mu, yoksa artık jandarma olarak askerlik mi yapılmıyor?

2019 model toyota corolla hybrid aracın sağ farı yanmıyordu (gündüz ledleri ve sinyal yanıyor, sadece kısa ve uzun far).

belli ampulü patlamış, içinde hem kısa hem uzun far için filament olan çift devreli bir ampul olsa gerek, uzun farın ayrı optiği yok zira.

dedim elektrikli araba, garantisi var falan, şimdi oto elektrikçiye götürürüm, orasını burasını kurcalayıp devrelerini yakar, başıma bela olur, yetkili servise götüreyim.

toyan'a götürdüm, aldılar götürdüler, gerçekten ampulü patlamış. değiştirelim mi, e değiştir, kaç para? 896 lira amk. bir far ampulü. far grubu falan değil, tek ampul. ohhaa dedim o nasıl ampul lan öyle, xenon menon da değil. yeni nesil ampuller böyle dedi. hani esnaf olsa ayakta öpüyor derim de yetkili servis lan burası. listede ne yazıyorsa o olması lazım.

internetten bakayım dedim, aynı kodu yazıyorum, hiç türkiye'de bu ampulden satan site çıkmıyor. yabancı sitelerde de 40 dolar falan diyor. (40 dolarsa 896 lira normalmiş)

"light bulb HIR2 12v 55w 90981-yzzam"

bulabilirseniz bir bakar mısınız türkiye ve yurtdışı fiyatları nasıl, gerçekten 896 lira mı, servis bizi ayakta mı düdüklüyor?

aynı tip sorulardan belki dördüncü keredir soruyorum. aklını zekasını sevdiğimin excel'inin türlü türlü huyu paylaşılıyor vay ne zeki, vay ne akıllı program diye.

hocam nolur bana şu tarih sütununu "tarih" olarak zannedeceği şekle nasıl sokarım biri bunun kolay, pratik bir yolunu gösterebilir mi?

e-fatura entegratöründen excel olarak export ettiğim fatura listesi bu. bi kere listedeki tarih sütununun niye yarısı başka, yarısı başka formatta bunu bilmiyorum, entegratörü kodlayanın mallığı galiba.

lan benim bunu tarih sırasına sokmam lazım ama sıralı da vermemiş ki listeyi öyle bırakayım, karman çorman.

sıralamam lazım, sıralamak için de illa "bu sütun tarih" diyebilmem lazım. ne bok yediysem hala metin görüyor, tarih olarak gördüremiyorum. denemediğim bul/değiştir kombinasyonu kalmadı.

allah peygamber aşkına bi yol gösterin ya.

bakın görüntü bu: i.imgur.com
alternatif link: i.hizliresim.com

gg.aa.yyyy olsun isterim. ama olmuyorsa aa.gg.yyyy formatına da razıyım. başka formata da razıyım. yeter ki tarih olduğunu çakozlasın ve sıraya dizebileyim.

edit: demek ki illa her ayrıntıyı didik didik yazmam lazım ki cevaplar ona göre gelsin.

- seçip sağ tuş/hücre biçimlendir tarih diyince olmuyor.
- isteğe uyarlanmış diyip oradaki tarih formatını yazayım belki anlar diyon, olmuyor.
- tek tek f2 enter f2 enter yapıp hücre içeriğinie girip enter'lıyorum, olmuyor. /'leri nokta yapıyorum, normalde tarih ayracım nokta diye, olmuyor. tarih seçip, nokta yapıp tek tek f2 enter f2 enter yapıp hücrenin içine girip çıkıyorum, yeni yazdım zannetsin diye, olmuyor.
- yana sütun açıyorum, tarih diye formatlıyorum, =C2 diyorum, aynısını getirsin belki anlar deyü, olmuyor.
- 4/'i bul yok et, /2023 yerine /04/2023 yaz diyorum (maksat gg/aa/yyyy şekline çevirirsem belki anlar diye), olmadığı yetmiyor gibi 4/'i yok edince gün kısmındaki 14/ 24/ falan da yok olup iyice sıvıyor. 4/'leri 04/'e değiştir diyince de aynısı oluyor, iyice bozuluyor.

yani olmuyor hocam, konvansiyonel veya akla gelebilecek her şeyi denedim. öyle sağ tıklayıp tarih yap diyince olmamış ki soruyorum. yani o kadar abuk subuk şey denedim ki sağ tıklayıp tarih yap demiş olduğumu anlayacağınızı varsaydım. yazmak gerekiyormuş demek ki.

hayatımda ilk defa evimize oyun konsolu girdi, o yüzden bilgimiz yok ve heyecanlıyız.

bilenlerden oyun tavsiyesi istiyoruz. oyunculardan biri 11 yaşında amabakmayın 11 dedim diye bebe oyunlarını sıralamayın.

fifa 23 cepte.

bize bir araba yarışı lazım, split screen ile karşılıklı kapışalım. kontrolleri kolay olsun, her virajda yoldan çıkmayalım. kayınçonun ps3'ünde blur diye bir oyun vardı çok severdik onu. öyle bir şey.

böyle first person shooter tipi elde silah düşmanları vurduğumuz tarz bir şeyler lazım.

bir dövüş oyunu lazım. ucuzdu, mortal kombat 11'i aldım ama çok tat vermedi yani şiddet görüntüsü ekliyecez derken oyunun dövüşme kısmını ikinci plana atmışlar. eski kafalıyım ben, klasik bir dövüş oyunu yok mu?

bunların dışında şu mutlaka olmalı, şunu kesin bulundur diyeceğiniz neler var? sırf çocuk diye düşünmeyin, benim tek başımaoynayabileceğim şeyler de önerebilirsiniz. mesela gta v de aldım, senaryosu pek çocuğa uygun gibi gelmedi en başından, devamı ne olur bilmiyorum.

tabii öyle binlerce lirayı dökecek kadar zengin değiliz. mümkün olduğunca ucuz, indirimli, hatta beleş oyunlar, veya şu fiyat ama kesinlikle değer, ps plus üyesi ol şunları kaçırma diyeceğiniz her tavsiyeye açığız.

teşekkürler.

playstation 5'in dualsense kollarının şarj girişi usb type-c. evdeki samsung telefonlarımızın girişi de aynı.

cihazla birlikte bir tane kablo çıktı, tek tek sırayla şarj etmek gerekiyor.

telefon şarj aletine taksak sıkıntı olur mu? internette voltaj nedeniyle bozarsınız falan demişler.

peki şarj aletiyle değil de, telefon şarj aletinin sadece kablosunu alıp konsoldaki usb'ye takarak şarj etsek sorun olur mu? yani mesela hızlı şarj uyumlu kablodur, hızlı şarj edicem derken bozar mozar, olur mu öyle şeyler?

zira kutudan çıkan kablo da sıradan usb type-c kablosuna benziyor.

google'da arayınca windows defender diyor. görev yöneticisinde "anti malware" yazıyor.

bilgisayar zaten can çekişiyor, bir de bu tarama mı yapıyor ne halt yiyorsa arkada günlerdir çalışıyor. işlemciyi, ram'i sömürdü attı. bilgisayar kasım kasım kasılıyor. ne bok yiyorsa işini bitirip kapansın diye gece gündüz açık bırakıyorum bitmiyor da. görevi sonlandır diyorum durmuyor da.

ya ben bundan nasıl kurtulurum. malware girse bundan daha kötü olmaz. defolsun gitsin yeter lan bilgisayarda çalışamaz oldum.

nasıl kurtulurum ben bundan? denetim masasından bakıyorum, windows defender da devre dışı bu arada.

arkadaalar hayatımda hiç playstation sahibi olmadım. 1-2 sefer araba yarışı, mortal kombat oynamak dışında elime joystick almışlığım bile yok. oyun maceram 80'lerin sonunda commodore 64 ile başlayıp, 90'ların ortalarında amiga 500 ile zirve yapıp, 90'ların sonunda bazı pc oyunları ile sona erdi.

lakin oğlan çok istiyordu yıllardır. arkadaşlarına gidip oynuyor falan. çok istiyor, belki ben de takılırım diye gözümü karartıp playstation 5 aldım, nasıl olsa elimde cd falan yok diye dijital versiyon.

evet şimdi alet bana bakıyor, ben alete bakıyorum. ne yapıyoruz? arkadaşım telefona ps app indirtti, oyunları oradan satın alıp konsola indiriyorsun dedi. indirimden 1-2 oyun aldım, daha indirmedim. oyunlar da pahalı, çok pahalı. bildirim koydum indirime girerse diye, ama hala pahalı.

playstation Plus diye bir şeyler duydum ama tam olarak mantığını çözemedim. aylık/yıllık abone olup oradaki oyunları bedava indirebilmek gibi bir şey galiba doğru anladıysam.

yani siz beni anladınız. bu aleti en ucuza en verimli kullanabilmek için yapmam gerekenler nelerdir? cahile anlatır gibi anlatırsanız sevinirim.

arkadaşlar parmak ucunu delip numune alınarak HEMOGLOBİN ölçen cihazlarla ilgili bilgisi olan var mı, hangisini tavsiye edersiniz?

yanlış anlaşılmasın diye belirtmek istedim; şeker ölçüm cihazı değil, hemoglobin ölçüm cihazı soruyorum.

piyasada birkaç marka var zaten ama hangisi doğru ölçer, hangisi güvenilir sonuç verir, tavsiyesi olan var mı?

edit: arkadaşlar pulse oksimetre sormuyorum. parmak ucunu lansetle delip kan çıkararak kullanılan hemoglobin ölçme cihazı soruyorum eğer kullanan varsa. şeker ölçüm aleti de sormuyorum.

zaten internette görebildiğim 3 tane var, içlerinde philips marka yok:

www.amazon.com.tr
www.hepsiburada.com
www.trendyol.com

evet gerçekten basit bir soruyla karşınızdayım, öyle formül mormül ileri düzey değil. bakınız geliyor. tldr diyecek üşengeçler direkt aşağıdaki ilk cümleyi veya son paragrafı okusun:

excel'de herhangi bir hücreye yazdığım ve tarihe benzeyen her sayı, gerçekten tarih olan her metin Kas.67, Oca.22 formatında tarihe dönüşüyor, dönüşmesin.

ömrü billah hayatımda zaten Oca.22 formatında tarih kullanmadım, kullanmayacağım. yazdığım şey hakikaten tarihse bile o formatta kullanmayacağım. ayarlarda kurcalamadığım yer kalmadı, yazdığımı tarih zannedip dönüştürmesin yahu. "hücreyi metin olarak biçimle, sayı olarak biçimle" sorumun cevabı değil. excel'in default ayarı o olsun. ben hücre mücre biçimlemek istemiyorum. kaldı ki biçimlesem bile olmuyor.

hücrede "Ocak 2022 Dönemi Satış Bilgileri", "Şubat 2022 Satış Bilgileri" yazıyor. ben sadece "Ocak 2022" "Şubat 2022" yazsın istiyorum. bunun gibi 850 tane satır var. takla atmadan nasıl yaparsın? ctrh+h yapar, üste "Dönemi Satış Bilgileri" yazar, alt tarafı boş bırakırsın, tümünü değiştir diyince "Dönemi Satış Bilgileri" yazısını siler ve ne olmasını beklersin? sadece "Ocak 2022" kalsın. ama ne oluyor? "Oca.22". işlemden önce istediğin kadar metin olarak biçimle olmuyor olmuyor ya olmuyor. daha önce de sordum, takla atmalı çözümler önerildi, yok sütun aç, hücreyi 1 ile çarp oraya yaz, kopyala değerleri yapıştır, eskisini sil falan ohooo (git: 1390253).

ya çok basit lan çok basit. tarih otomatik düzeltmesini iptal edeyim. düzeltmesin. istesem de düzeltmesin. hiç mi düzeltmesin? evet hiç düzeltmesin. excel denen programa tarihi düzeltmesi gerektiği bilgisini unutturayım. excel'e bunu ekleyen programcının geçmişine gidip bunu programa eklemesi bilgisini beyninden sileyim. gezmediğim otomatik düzeltme seçeneği kalmadı bulamadım. tarihi düzeltmesin ya. var mı yolu?

bir (hatta birçok) pdf dosyasının bilgisayara kaydedildiği (indirildiği) tarihi, dosyayı bozmadan değiştirmem mümkün mü?

yani 9 mart olan 20 tane dosyaynın 10 tanesinin tarihinin 26 şubat, 10 tanesinin de 28 şubat olmasını istiyorum.

böylece klasörde tarihe göre sıraladığımda istediğim sırada gözükecekler. böyle olunca karman çorman oluyor.

hanım istiyor ne zamandır. dalgalı saçları elektriklendirip süpürgeye çevirmeden hızlı ve güzel şekilde saçı düzleştiren bir düzleştirici önerebilir misiniz?

bütçe maksimum 1000-1500 civarı. yani dyson falan önermezseniz sevinirim.

yatak odasındaki gardrobun sürgülü kapağında kocaman aynalı cam var. böyle enine çizgili ayna/siyah/ayna/siyah şeklinde.

buaray uygun cam hazırlayıp, kesip, getirip dolap kapağını yerinden çıkarıp takacak bir camcı biliyor musunuz?

şekil şükül olmuyorsa bile dümdüz ayna taksın son çare. ama bütün camcılar ben dolaptan anlamam, camı keser veririm sen takarsın diyor. ya uğraşsam takarım da 80x60 civarı koca ayna. kapağı sök, aynayı silikonla, tuttuydu tutmadıydı, sonra koca kapağı kaldır rayına geri oturt falan, tek başıma beni aşar. ustası yapsa daha iyi olur.

dizilerde anlıyorum. dizinin belirli bir kadrosu vardır, ama bir veya birkaç bölümde geçici olarak meşhur bir oyuncu gelir, oynar, rolü bitince gider. veya kısacık bir sahnede, ufacık bir rolde görünüp sevenlerini mutlu eder. bu kişiler dizi jeneriğinde "konuk oyuncu" başlığı ile sunulur.

ama bakıyorum filmlerde de "konuk oyuncu" var. ya film dediğin zaten tek seferlik bir gösterim. yani bir kadrosu var ve o kadro zaten sadece o film için bir araya geliyor. bu filmde oynayan herkes o filmin oyuncusu değil mi zaten? niye "konuk oyuncu" oluyorlar? seyirciler arasından sahneye davet edilip eline mikrofon tutuşturulan şarkıcı gibi, film çekimi sırasında oradan geçiyormuş da "hadi gel de seni de bi sahneye koyuvirelim" demediler ya.

filmlerdeki konuk oyuncu neyin konuğu? yani o oyuncu filmin herhangi bir oyuncusu olmaktan farklı olarak niye konuk, neye konuk?

cumartesi'yi pazar'a bağlayan gece boğazımda bir doluluk ile uyandım, sanki affedersiniz kocaman bir balgam var gibi. karrk yaptım çıkaramadım, yutayım dedim yutamadım. bu ne lan diye fener tutup baktım ki küçük dilim kocaman olmuş.

internetten baktım, birkaç gün içinde kendiliğinden geçer, ciddi bir şey değil diyor (hayret lan ilk defa kanser olabilir falan demiyor yani). neyse pazar akşamına kadar bekledim, düzelmedi. ağrı da yapıyor. doktora gittim, boğaz enfeksiyonu diyip antibiyotik ve gargara verdi. dün akşam bir, bu sabah iki doz antibiyotik içtim. gargarayı da yaptım.

lakin bu zıkkım hala aynı duruyor. aşırı sinir bozucu bir durum. sürekli boğazımı gıdıklıyor. yere eğilince veya ağızdan biraz sertçe nefes verince dilimin önüne geliyor çıkacak gibi, hızlıca nefes alınca geri gidiyor. orada kıpırdadıkça öğürtüyor.

bunu tez vakitte küçültmenin bir yolu var mı gözünüzü seveyim?

peki nereden izleyeceğiz? evde turkcell tv+ var. maçların yayınlandığı beinsport1 kanalı burada yok.

ayrıca evde uydu da var, ama görebildiğim kadarıyla orada da yok.

içine android uygulama kurabildiğimiz mi box cihazı da mevcut.

yani önce bi kanalı görmeliyim ki izleyebilelim di mi? nereden göreceğiz?

şu anda buzlukta duran dondurulmuş bütün tavuğu akşam haşlamak istiyorum.

alt tarafa indirsem akşama kadar çözülmez. dışarı koysam belki çözülür ama dışarıda çözdürmek de istemiyorum.

buzluktan çıkardığım gibi donuk donuk tencereye koyup haşlasam olur mu? düdüklü tencere kullanacağım. kapağını kapatmadan eriyene kadar kaynatıp sonra kapağı kapatıp pişirsem pişer mi?

arkadaşlar bakliyat vs gibi ürünlerde;

images.migrosone.com

şunun gibi bir paketleme yerine,

images.migrosone.com

şunun gibi bir paketleme tarzı tercih etmenizin özel bir nedeni var mı? yani rafta yer kaplaması, istifleme, taşıma vs gibi kolaylıklardan dolayı mı bu şekilde bir tercihte bulunuyorsunuz?

öyle veya böyle, madem böyle bir tercih var, biri çıkıp anlatabilir mi bu paketler nasıl açılıyor amk, neresinden açacağız? köşesinde kesecek bir yer yok, kessen bile yanlar içeri doğru kıvrık olduğu için oluk gibi olmuyor, kavanoza boşaltamıyorsun, alttan dökülüyor. yırtayım desen aynı. cips gibi tepesini yanlara doğru çekeyim desen düzgünce açılmayıp eğri büğrü yırtılıyor.

şu paketi açıp dökmeden kavanoza koyabilen var mı çok merak ediyorum. varsa yöntemini bana da söylesin.

arkadaşlar hafızam beni yanılmıyorsa better call saul'un bir bölümünde howard hamlin ile chuck mcgill'in birlikte piyano çaldıkları bir sahne vardı. hatta sanki bölümün bitiş sahnesiydi. hangi sezonun hangi bölümündeydi?

aslında aradığım şey sahne değil, çaldıkları parça. lisede piyano odasında biz de çalardık. ben öyle alelade uydurma bir alıştırma parçası sanmıştım, orada duyunca da şaşırmıştım lan bu bilinen bir şeymiş galiba diye. iki kişinin birlikte çaldığı basit bir parti.

parçayı bulursam sahneye gerek yok. sahneyi bulursam, oradaki parçayı arayabilmek için en azından elimde tutar bir kanıt olacak.

banyo lavabosunun musluğu damlatıyor. musluk şu aç kapa şeklinde olanlardan. klasik çevirmeli musluk değil.

elimden iş gelir, alet edevatım da var. bin kere musluk contası, salmastra falan değiştirmişimdir. ama hayatımda ilk defa aç kapa tipi bataryam oldu ve de damlatıyor.

bunlarda conta monta yok galiba, içinde kartuş denen bir parça var, komple o değişecek. youtube'dan biraz izledim, kolay iş gibi görünüyor ama bu kartuşun ayaklısı, ayaksızı, 35'liği 40'lığı falan varmış. yine her haltta olduğu gibi bir standardı tutturamamışlar demek ki, her neyse.

benim hangi tip malzeme almam gerektiğini, içini açıp eski parçayı sökmeden öğrenmem, anlamam mümkün müdür? zira damlatması dışında musluk çalışıyor. şimdi vanayı kapatıp, kartuşu söküp, yenisini almaya gidene kadar vana kapalı, musluk iptal şekilde durması lazım. malzemeyi alıp geleyim de öyle sökeyim istiyorum.

var mıdır sökmeden içinden çıkacak şeyi bilmemin bir yolu?

izlediğimden falan değil, sırf merakımdan soruyorum.

şu ortamda epey bir süre ne yayınlanabilir, ne de yayınlansa izlenir artık. yani normali yarışmanın sonlandırılıp herkesin evine yollanması, hem belki ailesi yakını depremzede olanlar da vardır.

herhangi bir açıklama var mı takip edemedim, acun bununla ilgili bir şey söyledi mi? yoksa deprem gündemden düşene kadar oyalayıp devam etmeyi falan mı düşünüyor?

amerikan filmi.

genç çiftimizin kırmızı/bordo bir jeep'leri var. araç şehirlerarası bir yolda giderken birden çölün ortasında arıza ışıklarını yakıp bozuluyor. kenara çekiyorlar. bir kamyoncu yardıma duruyor, kadın kamyona binip yardım getirmeye gidiyor. sonra adam beklerken arabanın altına eğiliyor, meğer bir soket çıkmış. onu takınca araba düzeliyor. atlıyor arabaya, kamyonun peşine takılıyor, kamyonu buluyor ama kadın yok. adam karısını aldığını inkar ediyor falan. sonrası spoiler'a girer.

neydi bu filmin adı. erkek oyuncu tanıdık meşhur biri hatta.

telefonla konuşmak, whatsapp kullanmak, facebook'tan video izlemek, belki fotoğraf çekmek dışında pek kullanılmayacak, ekranının öyle özellikli kaliteli falan olmasına gerek yok. yaşlı adam kullanacak.

yani neticede en düşük özellikli, en ucuz samsung telefon hangisi şu anda?

samsung, çünkü samsung'a alışmış durumda. başka bir markanın menüsüne, şekline, tarzına alışmaya çalışmasını istemiyorum.

phishing mailleri var hani, bankanın veya alışveriş sitesinin aynısını kopyalayıp kart numarası avlamaya çalışıyorlar. bunları gerçeğinden ayırmanın önerilen yolu ne peki? girdiğin adresi kontrol etmen, gerçekten o siteye ait bir adres mi diye. doğru mu?

peki bu link kısaltma ziki nedir abicim? en bilindik siteler bile adresleri 3 karakter daha kısa olsun diye bu saçmalığı kullanıp bizden adrese bakarak sitenin gerçekliğini sorgulamamızı bekliyor.

youtube.com yazmak yerine youtu.be yazmayı yine biraz anlıyorum ama yandex disk isimli bulut uygulaması ne yapıyor? yadi.sk şimdi bir link geldi whatsapp site grubundan, aidat borç durumu diye, 1drv.ms

kimbilir hangi sitenin link kısaltması, ama belki de tıklayınca bütün sistemi kilitleyen ve karşılığında bitcoin istenen kripto virüs. tıklamadan da ne bileyim lan ben? hadi ben az biraz işten anlayıp bu neymiş diye google'lamayı akıl ettim ve bunun koskoca microsoft'un bulut sistemi olan onedrive'ın boktan kısaltması olduğunu anladım. yaşlısı, tecrübesizi bunu nasıl sorgulasın, gerçekten virüsse bunu nasıl ayırsın? drive.microsoft.com demek yerine 1drv.ms yazıp 12 karakter tasarruf edince başları göğe mi eriyor?

dolandırılma diye gelen şeyin bankanın kendi sitesinden gelip gelmediğini mutlaka kontrol et diyen bankanın gönderdiği linke bak, kuzenim whatsapp'tan yolluyor bunu:

Seni İşCep’ten İş Bankası müşterisi olmaya davet ediyorum.
Davet Kodu: xxxxxx
Davet Linki: isbank.page.link

dedim abla virüs mü yedin, bilerek mi yolladın, bilerek yollamış, hem de işcep üzerinden, uygulamadan yani, phishing sitesinden falan değil. inanmayan girip denesin. onun gönderdiği linkten müşteri olursam bir şey kazanıyormuş. virüs falan değilmiş.

peki kendi linkini isbank.page.link diye gönderen bankadan gelen mailin gerçek mi phishing mi olup olmadığını nereden anlayacağız? isbank.com.tr'nin suyu mu çıktı? kısa desen değil, güvenli desen değil.

telefonunun sesi kapalı veya kısık olan kişinin telefonunu bir şekilde öttürüp, ses çıkartıp, dikkatini çektirip duymasını sağlamanın bir yöntemi var mı?

bilinçli olarak açmıyor olamaz, öyle bir durum değil.

arkadaşlar almanya'dan gelecek bir arkadaşa ps5 sipariş etsek bir sıkıntı yaşar mıyız? yani bu alet almanya'nın sistemine göre ayarlı, türkiye'de kullanılmaz, ya da televizyonun ekranında bozuk çıkar, görüntü üstten alttan dar çıkar, elektrik sistemi uymaz gibi problemler yaşar mıyız?

bir de fiyatı yeterince avantajlı olur mu? yani mantıklı bir iş midir almanya'dan ps5 getirtmek?

arkadaşlar benim oğlan 11 yaşında, 5. sınıfa gidiyor. sınıfta bir arkadaşı var, epey de yakın arkadaş. çocuk 2x2 rübik küpü 5 saniyede, 3x3 küpü 15-20 saniyede şakır şakır çözüyor. nasıl yapıyosun bana da öğret diyorum, anlatıyor anlamıyorum birinci katman, ikinci katman, algoritma falan. youtube açıyorum, izliyorum, yine anlamıyorum, yok artı yapıcan, şu parçayı buraya getiricen, lan getiricem tamam da nasıl, onu getirirken öteki getirdiğim bozuluyor. bu bebeler şöyle bir göz atıp şakır şukur çözüyorlar. var bir yolu, anlatıyorlar, kesinlikle anlamıyorum.

benimki de özendi, yılbaşı hediyesi olarak pro'ların kullandığı kolay dönen küplerden istedi, dedim bak ama çalışıp öğreneceksin, tamam dedi. şakır şakır hızlı kullanmayı öğrenmiş de çözme kısmı hala yok.

telefona küp çözme uygulaması yükledim, küpün renklerini giriyorsun, ne tarafını nereye çevireceğini gösterip çözdürüyor ve hakikaten zırt diye çözülüyor. çevirirken gelen parçalar bir mantığa oturuyor mu diye inceleye inceleye yaptım, yine anlamadım.

nedir abi bunun yolu? youtube'daki küp çözme videolarını önermeyin. yani önerin de o hep izlediklerimi söylemeyin, benim kafa onlara basmıyor.

nedir bu işin püf noktası?

benim şifrem bir şekilde ele geçirilip hesabım boşaltıldığında bankanın bu şifreyi koruma konusunda sorumluluğu nedir?

yani ben 123456 veya qwerty diye şifre belirlediğim için hırkız benim hesabına girip para çektiğinde ben bankaya çemkirip "bana doğru düzgün şifre belirletmedi, banka yüzünden angut gibi kolay şifre belirledim, beni hiç uyarmadı, sorumluluk bankanındır" diyebiliyor muyum?

nedir yani bankanın benim şifrem üzerindeki sorumluluğu? niye bankalar benim şifremi korumam hususunda götlerini yırtıyor ve bana gerizekalı muamelesi yapıp "sen salak olduğun için şifre belirlemeyi beceremezsin, benim dediğim gibi yap" diyor?

ulan anlamlı bir kelime olmayan ve kesinlikle tahmin edilemeyecek, camdan dışarı bağırarak söylesem bile ilk defa duyanın polat alemdar veya melik safi duyar falan değilse aklında tutamayacağı mis gibi şifremi niye zırt zırt değiştirtiyorlar, her seferinde büyük harf, küçük harf, özel karakter olacak diye diretiyorlar? xvlueyreaht3 şeklindeki ezberlediğim şeyi değiştirip, zorla kendi göt kriterlerinde şifre belirletip kağıda, word dosyasına falan yazmak zorunda kalıyorum unutmamak için. ardışık iki sayı olmaz, doğum tarihine benzeyemez, büyük harf küçük harf sayı ve işaret olacak, son 10 şifrenle de aynı olamaz, her sefer 10 ayrı şifre uydurup kağıda yaz ki daha iyi çalınsın. bunun nesi güvenlik lan hangi sivri zekalının fikri bu?

Lastikçiler sökme takma değişim yaparken hangi lastiği nereden söktüğünü karıştırmamak için lastiğin üzerine I II III IIII şeklinde çizik atıyorlar.

Koca internette bulamadım amk, hep lastik üstünde yazanlar ne anlama geliyor o çıkıyor.

Soru basit. Bu çiziklerin tercümesi ne? I sol ön, II sağ ön gibi. Hangi işaret hangi lastik? Anladığım kadarıyla lastikçiler arasında evrensel bir işaretleme. Hepsi farklı bir işaret dili kullanmıyor.

arkadaşlar ben bir şişkoyum. ama öyle davul gibi şişko değilim, sadece göbeğim var. bacaklarım ince, götüm küçük. yani üst tarafıma giydiğim gömlek, tişört, mont falan 3x large, ama boxerlarım sadece large, x large bile değil.

hal böyle olunca gidiyon pantol almaya, göbeğine göre alsan, bacaklar oluyor sana şalvar, kıçına çuval giymiş gibi. bacağa göre alayım diyon, düğmesi bir karış açık kalıyor.

yok mu şöyle sadece beli, kemeri geniş, ama kendi normal olan pantolon?

kanvas cinslerinde yine buluyorum da kot iyice yok.

öyle dar paça, yırtıklı mırtıklı da değil, standart dümdüz pantolon arıyorum.

nerelere bakayım?

arkadaşlar böyle abuk subuk sorular sorup duruyorum da gerçekten bazı şeylere anlam veremiyorum.

yani vida denen bir teknoloji icat edilmiş. yüzlerce, belki binlerce yıldır da kullanılıyor. peki birbirine eklenmesi gereken bazı cihazlarda, kapaklarda bilmemnelerde, niye vida kullanmak yerine kodumun plastik tırnakları kullanılıyor, yani bunun nasıl bir avantajı var, ne gibi bir artısı var da vidalamak yerine tırnaklarla birbirine geçirmek suretiyle tutturuluyor?

uzaktan kumanda mesela. hiçbir yerinde vida yok. ve içini açmak istediğimde illa ki arasından bir şeyle dürtüp kanırtarak tırnaklardan kurtarıp açmak gerekiyor. bu esnada da ne kadar usta olursan ol, ne kadar düzgün ekipman kullanırsan kullan, o tırnaklardan illa ki biri kırılıp işlevsiz hale geliyor.

www.youtube.com

çıkan ilk video. herif dört tane vida söküp 15 saniyede açacağı şey için tam 3 dakika kanırta kanırta gacır gucur uğraştı. niye?

şimdi diyeceksiniz ki kumandanın içini niye açasın? yahu yapış yapış bir şey döküldü, açıp silip kapatacağım.

hadi kumandayı niye açasın. ofisteki hesap makinesi de böyle. ulan pil var içinde. pilini değiştirmek için de mi açmayalım, her pil bittiğinde makineyi çöpe mi atalım? ayrı pil kapağı da yok, pil değiştirmek için makinenin iyice içini açmak lazım, o da vidalı değil, tırnaklı. daha doğrusu vida var da vidayı sökünce açılmıyor, ayrıca tırnak da koymuşlar, adam asmayacaz oğlum, masanın üstünde duracak bu. dört köşesinden vida koy, kolayca açıp kapatalım?

yani niye abi, ne kazandırıyor tırnak? niye vida değil de tırnak? vidayı sökeyim, açayım, kapatayım, sapasağlam mis?

kola isimli içeceğin zararlı olduğu konusunda neredeyse herkes hemfikir. farklı bir şey söyleyen pek yok.

peki kolanın zararlı kısmı neresi? yani içindeki şeker miktarı mı, asit mi, co2 gazı mı, renklendiricisi mi, özütü mü? hepsi ayrı ayrı zararlı mı, yoksa özellikle "en zararlı kısmı şu" diyebiliyor muyuz?

beynim yandı, daha doğrusu her denememde farklı bir yerde hata yaptığım için denemekten yoruldum.

şu ekteki denklemden B'yi çekebilir misiniz? yani bana (B=A cinsinden bir şeyler) şekline getirebilir misiniz?

i.imgur.com

44 yaşındayım, ankaralıyım ve hayatımda hiç pavyona gitmedim. daha doğrusu beni hiç cezbetmedi.

canlı müzik severim, gece dışarı çıkmayı severim, dans edip eğlenmeyi severim, içki içmeyi severim.

pavyon ortamını, çalan müziği, dansı, eğlenceyi, kadınları vs sadece behzat ç'de, youtube'da, internette falan gördüm. hiç de cazip gelmedi. gördüklerimden başka bir şeyler mi dönüyor içeride, gösterilmeyen, bilmediğimiz başka bir durum mu var?

yani mahsulü kaldırıp tarlayı satan köylü amca için eğlencelidir belki. ama doğma büyüme ankaralı, şehirde yetişmiş, ilkokuldan liseye kadar kolejde okumuş, üniversite okumuş, saygın bir mesleği olan, evli, çocuklu benim profilimdeki insanlar için de eğlenceli bir tarafı var mı?

yani aynı bahsettiğim profildeki bir adamın pavyona 6 ayda 140.000 lira gömmesine (tek seferde değil belki ayda 7-8 kere) başka türlü anlam veremiyorum. bu profildeki bir adamı cezbedip bu kadar para harcattıracak neler dönüyor içeride? ben mi bir şey kaçırıyorum?

oğlanın bluetooth kulaklığını ödünç aldım. bilgisayarda film izlemek için kullanıyorum. lakin ne zaman kulaklığa elim değse bilgisayarda normalde hiç kullanmadığım windows media player açılıp müzik çalmaya başlıyor.

windows 7 kullanıyorum. ne kadar ayar varsa kurcaladım, ne bluetooth ayarı kaldı, ne windows media player ayarı kaldı. tiklemediğim, tikini kaldırmadığım yer kalmadı. bir türlü şu otomatik açılma işini kapatamadım. kulağım kaşınsa filmin ortasında media player açılıp müzik çalmaya başlıyor.

nereden kapatılıyor bu?

arkadaşlar ben bu tasarım bokuna güncelleme yapıp yapıp kullanıcı alışkanlıklarını bozmalarına artık iyice sinir olmaya başladım. yahu kullanıcının alıştığı bir şey var. illa değiştiriyorsan da bunu ayar olarak değiştirsen, isteyen kullansa, benim gibi eski alışkanlığını devam ettirmek isteyen göt kafalı kullanıcılar da uğraşmasa, zorlanmasa olmuyor mu?

android 12 ve önceki sürümlerde, eğer rehberdeki kişiye profil fotoğrafı eklemişsem, o kişi aradığında ekranda oynaşan renkler, fotoğrafın ağırlıklı renklerinden oluşuyordu. mesela babamın siyah beyaz bir fotoğrafını koydum, o arayınca siyah beyaz gri renkler oynaşıyordu.

eşimin kırmızı elbiseyle yeşillikler önünde durduğu fotoğrafta yeşilli kırmızılı bir renk çıkıyordu.

kıçımın android 13 güncellemesi geldi, herkes kafasına göre yeşil oldu, sarı oldu, pembe oldu. neye göre renklendiler o da belli değil.

lan ben telefon çalarken uzaktan bakınca kimin aradığını anlıyordum. griyse babam, kırmızı yeşilse karım diyordum. niye bozuyorsunuz? ayarı mı var, nereden düzeltilir onu da bulamıyorum amk.

çok önceden arayan fotoğrafı ekranda komple kocaman çıkardı, 700 metreden kimin aradığını görürdüm. 87 yaşında, yazı okuyamayacak kadar gözleri az gören babam da kimin aradığını anlardı. sonra renklerin oynaştığı, fotoğrafın da 10 kuruş boyutunda çıktığı ekrana dönüldü. kimin aradığını görmek için ya bit kadar fotoğrafı seçmek, ya da yazıyı okumak zorunlu hale geldi, babamın telefonu açmadan kimin aradığını görebilmesi yalan oldu. fotoğrafın renklerinden tanıyorduk, şimdi renkler de gitti.

manyak mısınız oğlum, niye şu alışkanlıkları bozup duruyorsunuz? nerenize batıyor lan bunlar? erişebilirlik seçeneği diye koyduğunuz sokuk sokuk özellikler yerine şunları mı bozmasanız acaba?

velhasıl, nerede bunun eskiye dönme ayarı?

viski tavsiyelerinde çoğunlukla jw black label veya double black'in önerildiğini görüyorum.

aynı fiyata 10 yıllık single malt'lar da var (singleton, talisker, glenlivet founder's reserve falan)

şimdi viskiden pek anlamam, öyle notaları algılayacak dilim damağım yoktur. sadece "single malt iyidir" şeklinde bir done var kafamda.

"single malt her türlü blended viskiden iyidir" diyebilir miyiz, aynı fiyata alacaksak illa ki single malt tercih edilmelidir diyebilir miyiz?

yoksa "chivas, jack, double black falan aynı fiyattaki single malt'lardan daha iyi, single malt alacaksan şu noktadan başlar" mı deriz?

dediğim gibi önüme en boktanını da koysan viski diye farkını anlamadan içerim, bir gurmeliğim yok, ama içiyorsak da bütçemiz dahilinde iyisini içelim, ağzımız alışsın.

arkadaşlar excel'de büyük bir tabloda yer alan * karakterlerini bulup x ile değiştirmem gerekli. tabloyu gönderen arkadaş çarpı işareti olarak * kullanmış, ama x kullanılması lazım.

bul/değiştir yapıp aranan *, yeni değer x diyorum, ama excel benim koyduğum * işaretini joker karakter olarak yani "her şey" olarak algılıyor, bütün tablo, tablonun tamamı, bütün hücreler x ile doluyor. "tüm hücre içeriğini eşleştir" dediğim zaman da değişen bir şey olmuyor.

ben sadece * karakterini x yapsın istiyorum. var mı bir yolu?

2016 yılında alıp çoğunu da içtiğimiz az bir jagermeister var, buzdolabının buzluk bölümünde duruyor.

içilir mi bu, normalde viski, votka falan olsa içerim de şekerli, aromalı bir içki olduğu için şüpheye düştüm.

içeyim mi? zehirlenir miyiz?

Fas - Portekiz maçı.

Toplam gol 0.5 alt, oranı 6.81
Maç skoru 0-0, oranı 7.20

Bu ikisi aynı şey değil mi ya? 0.5 alt demek, gol olmaz demek değil mi? E 0-0 da aynısı?

Göremediğim ne?

telefonumu yenilediğimde, eski telefonumdaki whatsapp konuşmalarını ve medalarını yedekten geri yüklemedim. yeni telefonda sıfırdan kullanmaya başladım, telefon gereksiz yere dolmasın diye. eski telefonumun da internete bağlanabileceği bütün ayarları bozdum ve uçak moduna alarak çevre ile iletişimini tamamen (?) kestim.

yeri geliyor eski telefonumdaki eski bir konuşmaya veya bir fotoğrafa bakmam gerekebiliyor, iş icabı. ne gönderilmiş, ne zaman ne yazılmış vs.

amacım şu. yeni telefonumla normal şekilde mesajlaşıyorum zaten, bunda bir sorun yok. fakat eski telefonumdaki sohbetlere de girip bakabilmem lazım. bu şu anda mümkün, açıp bakabiliyorum. telefon internete veya şebekeye bağlanmadığı için whatsapp bıraktığım yerde duruyor.

fakat son açtığımda bana dedi ki "whatsapp'ın bu sürümü 30 gün içinde kullanılmaz olacak". kullanılmaz olduğunda (daha önceki telefonumdan biliyorum) programa girmeme bile izin vermiyor.

yahu niye abi niye? zaten kullanmayacağım, sadece açıp bakacağım. güncelleme falan kontrol etmesin diye telefonun dünyayla bağlantısını kestim, hala kullanılmaz olacak diyor.

bu telefon bir şekilde yeni bir sürüm olduğunu mu anlıyor, uzun süredir güncellenmediğini fark edip güncellenmek mi istiyor (zira telefonun tarihi saati işliyor). velhasıl ne oluyor bilmiyorum ama bu telefon whatsapp'ı sonsuza kadar çalıştırsın istiyorum. girip mesaj atacak halim yok ama en azından açmak istediğim zaman açayım. telefon kendini hala temmuz 2022'de zannetsin, orada da kalsın.

nasıl yaparım bunu? saatini tarihini geri alsam yer mi?

sarı sitedeki bir arsa ilanı, detaylarını sonradan paylaşacağım, fakat burada ne demek istiyor, tam olarak ne satıyor açıklayabilir misiniz, pek anlayamadım.

drive.google.com

not: "sizce nazıl bir yatırım, para yatırılır mı bu işe" diye sormuyorum. ilanda ne demek istiyor, ne satıyor, ne öneriyor onu anlamak istiyorum.

ya niye durup dururken kullanıcının alıştığı düzen değişiyor, alışkanlıkları bozuluyor anlamıyorum. ben bir şey yapmadım,yaptıysam da farkında olarak yapmadım. nasıl düzeltilir yardımcı olursanız sevinirim.

chrome üzerinden bir belge, bir dosya indirdiğim zaman, indirdiğim dosyalar en altta satır şeklinde yan yana çıkardı. tıklar tıklar açardım.

ne bok olduysa şimdi sağ üstteki minicik düğmenin içinde liste şeklinde çıkmaya başladı. bu benim işimi görmüyor. orada 3-4 tanesi çıkıyor, tümünü göster diyon başka pencere açılıyor. 30 tane de indirsem alt satırda tren olurdu, sırayla tıklar tıklar açardım. üztelik hangisini indirdim, hangisini indirmedik görürdüm, aynısını tekrar indirmezdim. ne oldu o satıra? güncelleme falan yapmadım, bir şey oldu, kendi kendine şekil değişti. ben eski düzenime dönebiliyor muyum?

Amatörde, alt liglerde öyle değildir de, süper ligde, avrupa ligi, dünya kupası vs. gibi uluslararası organizasyonlarda nasıl oluyor?

Ya da mesela süper ligde fenerbahçe galatasaray beşiktaş gibi büyük takımlar ile kümeden yeni gelmiş daha düşük bütçeli takımlar aynı mı bu konuda?