bizim firma yeni mezun doğru düzgün bir makina mühendisi arıyor ama şartları,

- en az 2 yabancı dil,
- askerlik sorunu olmayan,
- erasmus vb. ögrenci programları ile en az 1-2 yıl yurtdışında eğtitim almış
- en az 3 adet uluslararası proje, yarışma vb. aktivitide grup çalışmasına katılmış olma.Varsa makale yayımlamış olma.
- lisans diplomasının yanında yüksek lisans veya bizim sektöre göre birkaç tane eğitim ve sertifika ile sektöre dair ön bilgi olması

arkadışında bunlar varsa. bana ulaşabilirsiniz gönüllü bir şekilde referans olup yardımcı olabilirim. eğer şartları sağlıyamıyorsa düzgün bir mühendisim diye dolaşmasın ayıp oluyor çünkü.

Yani üçüncülük ile bitirip belediyeye gidiyorsa tahminen çokta iyi olmayan bir okuldan mezun olduğunu varsayıyorum. Arkadaşa zorlu hayatında başarılar diliyorum.
İmza: iyi bir sirkette çalışan 4 yillik makine mühendisi

@paudi

maaş hakkında bilgi vermemişsin. isteklerini iştahla yazmışsın da maaş hangi aralıkta olacak?

@pauidi
Pozisyon nedir? Yeni mezun demişsiniz gerçi ama :/
Yine de ilgilendim firma hangi şehirde?

belediyeden sonra zor gelebilir özel sektör. bir de 7 bin falan alıyordur. özel de alabilir mi o kadar?

@renegade taşeron üzerinden çalışıyor o yüzden o kadar maaş da almıyor. 5-6 alsa yeter ona.
zorluk problem değil adam önceki işlerinde zaten haftada 7 gün çalışıyor gibiydi.

Vay arkadaş bizde yeni mezunuz 2500e razıyız iş bulamıyoruz.
Belediyeye nasıl giriyoruz :)
Özel sektör yukarıda belirtildiği gibi baya yetkinlik ve tecrübe arıyor ayrıca başlangıç için 4bini görürse öpsün başına koysun

offffff bu türk insanı zehir vallahi. niye etiketlemeye veya kendinizle kıyaslamaya çalışıyorsunuz illa anlamıyorum ki ben size kendinizle kıyaslayın mı demişim?

adam kocaeli'yi üçüncülükle bitirdi.

toplam 7 yıl iş deneyimi var. iki büyük fabrikada bakım mühendisi olarak çalıştı. şartları çok ağır olduğundan bıraktı.

son 1,5 senedir belediyede. orada da her işe koşturuyor yan gelip yatmıyor. ama mesleki tatmin yok ve maaş az.

önerisi olmayan bir şey yazmasın lütfen.

Belediyede taşra görevleri ile birlikte 10bini geçiyor yeni mezun mak muh maaşı. Yeni mezun dediğim 2014 falan.

Önce bir söze bakın söz mü diye sonra söyleyene bakın adam mı diye.

Alt tarafı Mehmet Bahçeli vecizesi bu kadar ciddiye almaya gerek görmüyorum. Deli, akıllı davranırsa şaşırırım.

zaten söyleyen adamı gram ciddiye aldığım yok, ama yorum yapanlar, stepne kürtleri övmüş falan fıstık diye bir sürü şey yazmışlar. takıldığım konu, konuya ilişkin yapılan yorumlar açıkcası.

bu lafı söyleyen embesil, daha önce alevi biri için meclis kürsüsünden kılıç artığı dedi.

yani böyle bir adam, böyle bir parti, burası da böyle bir ülke.

eri de dişisi de her gün değişmiyorsa kendilerinden uzak durulsun :)

6-7 boxer'ım var 5-6 günde bir değiştiriyorum. asıl her gün değiştirenden uzak durmak lazım nasıl kötü kokuyorsa her gün değiştirmesi gerekiyor demek ki.

Her gun.
1 koli dolusu kiloyla alinmis yesil asker donum var. 10 12 tane de marka donum var.

19 tane boxer'ım var. Ben yaz kış çok terlerim. her gün değiştiririm.

proletarier +1

her gün boxer değiştiren adam nasıl bi pis acaba. 10-12 adet boxer var. terlemezsem,çok hareket etmezsem 2-3 günde bir değiştiririm. ama gün yoğunsa ve terlersem her gün

buraya donumu kaç günde bir değiştirdiğimi yazacak değilim ama 20 tane var sanırım.

20 tane var. her gün değiştiriyom.

Sayi bilmiyorum ama cok var. Corap ve boxera iyi yatirim yaptım.
Buraya donumu kac gunde bir degistirdigimi yazabilirim, 2-3 gun. Yazin her gun.

Bi ton var da niyeyse hep aynilarini giyerim.
Degistirme sayisini soylemicem nasil olsa herkes sallayacak, saatte bir degistiririm.

35-40 tane var seyrek çamaşır yıkadığım için.

duş aldıkça değiştiriyorum, haftada 6-7 kez

Her gün değiştiriyorum, 12-13 tane var işte.

Koksa da kokmasa da değiştiriyorum yani hijyendir bu, kokmasıyla alakası yok.

1 hafta kokmuyor diye değiştirmemek masıl bir kafaysa artık. bırak uzvun olsun hiç çıkarma sen. her gün değiştirenler kokuyor diye değiştirmiyor bu arada.

25 ten fazla vardır sürekli duş aldığımdan gün aşırı değiştiriyorum hele yazın günde iki tane değiştiriyorum

15 tane falan var. Her gün değiştiririm duş alıp.

9-10 tane var. Sahi bir boxer kaç para?

paçalı don giyen bi tek benim sanırım, o yüzden ölü taklidi yapıcam.

20 tane falan.
her gun degistiririm.
parfum kullananlar bok koktuklari icin parfum kullaniyor gibi bir yaklasim olmus yukarida.

günde bir tane değiştiriyorum, toplam 10.

iki tane var... ayda bir yıkıyorum diğeri 1 ay idare ediyor. Her yıl eskileri çöpe atıp 2 tane yeni alıyorum. çok terlemediğim için sıkıntı olmuyor.

20-25. değiştirmek için illa kokması veya kirlenmesi gerekmiyor, hijyen diye bir kavram var

Ne iş yaptınız?

@farabi

o kısım konuyla alakasız.

Yaşamadım.

bir iki kez yaşadım diyebilirim sanırım ama sizinki kadar radikal olmadı. tebrik ederim bu arada, çok sevindim adınıza

anlık bir şey değildi ama ateist olmak hayat görüşümü çok değiştirdi.

Saç konusunda türkiye iyi bir noktada sanıyorum. Arapların hepsi buraya gelip ektiriyor.

saç konusunda tek çözüm saç klonlama ama maalesef dünyanın hiçbir yerinde becerilemedi hala.

ektirme sizin kafanızın arkasındaki saçları tepelere ekme şeklinde oluyor. kellik alanı fazlaysa ve saçınız ince telliyse başarılı olması çok zor.

bunu bizzat kelleşmekte olan ve ince telli saçları olduğu için saç ektiremeyecek biri olarak söylüyorum.

Osmanlı imparatorluğu oldukça kötü bir şekilde sona erdi çünkü.

Soruyu, Osmanlı İngiltere'nin yaptığı neyi yaptı, diye sorsak daha kolay cevabı buluruz.

adamların yabancı dil sorunu yok herkes onların dilini öğrenmeye çalışıyor ben sırf bu yüzden sahiplenirdim.

çünkü osmanlı hükmettiği yerleri çok cahil ve fakir bıraktı.

@zawisza

ingilterenin isgal ettigi yerler cok mu zengin oldu? irak, hindistan, misir cok mu zengin?

neyse bunun disinda ben @acemi +1 diyorum bir de adamlar hep kazanan tarafta oldu sonucta.

@zawisza +1

Olayın özeti budur.

Anadolu'da bile doğru düzgün şehirleşme yok.

@kuehles
ingiltere kendisi zengin oldu. ırak ve mısır da akıllarını kullansalar olurlardı, zira avustralya, yeni zelanda gibi batılıların çoğunlukta olduğu ülkeler de ingiltere gibi zengin.

adamlar mısır'a kanal hediye ettiler bedavadan, osmanlı 300 sene boyunca yapmadı böyle bir şey.

hindistan'ı bilemeyeceğim nüfusu çok istisnai.

Halk Osmanlıyı istiyor. bu zamanda yaşananlar bunu gösteriyor. Nasıl ki sen ben çocukluğumuzun 80lerini, 90larını özlediysek toplumdaki geçmişe özlem 1500-1600 lü yıllara dayanır. En başta Osmanlıyı istemeyen kimler diye sorulursa zaten İslamı istemeyenler olduğu ortaya çıkıyor. Osmanlı İslamı hatırlatıyor onlara. tıpkı avrupanın türk dendiğinde İslamı hatırlaması gibi.
Ortadoğuyu (sürekli ama sürekli olarak) karıştıran İngilteredir. Kendi adası dışında gittiği yerlere ne verdi, ne aldı? Bunlara bakmak lazım.
bakın tam burada britanya hakkında söylenen :
youtu.be

Bence değil. Daha uygun fiyata alabilmek varken neden 550 TL versin ki.

değildir.

Bencede değil hatta bir ayakkabıya 550 tl verilmez bence ( cimrimiyim )

Evet.

Cimrilik bence. 550'yi görünce başka sitede var mı diye bakarsın da yok olmasına rağmen sürekli indirim kovalamak cimrilik.

Evet

7-8 bin tl geliri olan babanın evladı değilse gayet normaldir. parasının kıymeti vardır.

Değildir, bilinçli tüketimdir. Gelir iyi diye para savurmanın anlamı yok.

değil tabii. adam ayakkabıya o para mı verilir der ama maket hastasıdır ona gider 2000 tl verir. ayrıcs bir ayakkabı yani 550 tl den bahseditoruz

cimriliktir ve ayrıca salaklıktır da. Nike'ın Air Max modellerine bakan kişi zaten en az 350 TL vermeyi göze almalı. bu kafadaki insan ayakkabıya 350 TL verilmez de der. boşu boşuna zaman harcar, eski modellerden de hiçbir şey almaz.

Değil bence, 550 tllik bir ayakkabı olmasın 50 tl'lik bir kalem olsun, ihtiyacınız olmadığını düşündüğünüz herhang bir şeyi almak gereksiz zaten. Siz demek ki söz konusu 550 tllik ayakkabıyı çok beğenmiyor ve ihtiyaç duymuyormuşsunuz ki daha eski modellerinin de işinizi göreceğini düşünüp o modellere yönelmişsiniz. Ancak yeri gelir 600 tl'lik bir ortopedik ayakkabı alma gereksinimi duysanız gider alırsınız, kısacası neye ihtiyacınız olup olmadığına bağlı.

Çok çok istediğiniz bir şey değilse ve ciddi gereksinimim yoksa almamakta iyi yapmışsınız bence.

air max daha ucuza bulunuyor. bizim arkadaş 170e mi ne aldı. biraz beklesin derim :)

hayatımda bir ayakkabıya 500 lira vermedim, umarım da vermem. şu ana kadar aldığım en pahalı ayakabı 180 filandır sanırım.

performans/fiyat formülüne göre bu formüle uygun şekilde söz konusu ayakkabıdan daha avantajlı bir ürün olduğu müddetçe kişinin mal varlığı ne olursa olsun o ayakkabıyı daha ucuza almaya çalışması cimrilik değildir. cimrilik ancak şöyle olur. adamın 8000 lira geliri vardır başka hiçbir yerde ayakkabı falan kalmaz. adamın mevcut ayakkabısı pespaye olmuştur. ayakkabıya ihtiyacı vardır. ancak 550 liraya ayakkabı mı olur lan! diyerek -ben de diyorum bunu- ayakkabı almaz ve yırtık ayakkabısı ile gezer. bu cimriliktir.

Eğer belli bir sebeple para biriktirmiyorsa cimrilik bence. Kazandığı paranın tadını çıkaramayacaksa ne anlamı var o kadar kazanmanın?

Evet

Aslinda nike air max i begenmemistir bu yuzden 550 cok geliyordur,gercekten begense parayi basar alir.

değil.

Merhaba. Ben bütün okul hayatı boyunca "Harpagon" olarak adlandırılacak kadar cimri biriydim. Hala da öyleyimdir. Dışarıda kahve içmem ama bir ayakkabıya 600 tl vermem gerekiyorsa, veririm. kaldı ki verdim de... yani benim standartlarıma göre bile bu cimrilik. gerisini siz düşünün.

kesinlikle cimrilikle alakası yok.

oha aynı ben :D ama cidden çok paraymış. ayda 100k kazansam da vermezdim heralde. 300 tl civarına lacoste alınır be.

O ayakkabıya çok ihtiyacı var ve alternatifi yoksa, o ayakkabı olmadığı için bir zorluk yaşıyorsa cimrilik olabilir. büyük ihtimalle cimrilik değildir. şahsen milyonlarım da olsa 550 liraya nike almam, klas bir şeyler alırım.

Bana biraz cimrilik gibi geldi. Ayakkabıya verilen paraya acimiyorum ben belki de o yüzden

bence değil, bir ayakkabı için çok fazla bir miktar. ha 300e kadar verirdim ama ben o kadar kazanıyo olsam

Evet cimrilik.

değildir.

Duruma bağlı. 550 bir ayakkabı için gerçekten yüksek bir fiyat. İhtiyacı olduğu, sıkıntılı olduğu halde almamak için inat ediyorsa cimri diyebiliriz ama keyif için alacağı bir şeyi ucuzunu bulmak için bekletiyorsa sayılmaz.

ne kadar gelirin olursa olsun cimrilik değil tutumluluktur. daha uygun fiyata yine de kaliteli ayakkabı bulunabilir. cimrilik diye düşünenler parayı bulunca değişecek nesildir özenti de olabilirler bilemiyorum. sözüm meclisten dışarı. yersen.

7 bin lira net gelirim var, hayatımda ayakkabıya o parayı vermem.

Cimrilik değildir. Fena sayılmayacak bir gelirim var ama tutkudan, mutluluktan ikinci el kitap almayı severim mesela. Bilgisayarım 9. yılında, telefonum da 888 liralık (hala fiyatı bu) bir Android ama gidip bazı konularda paraya acımadan kıyacağım bir sürü alan var. Şimdi burada hoş olmaz ama hayatta dilenciye para vermem, hayrımı ameliyat parası bekleyenlere veririm, en az 6 ayda bir kan bağışlarım, çocuklara geçen paramın haddi hesabı yoktur.

Ben bırak cimri demeyi görsem ne güzel adamsın lan der imrenirim. Lisede bi arkadaşım vardi çocuğun ailesi baya zengindi. Ama çocuga baktiginda ne giyiminden kusamindan ne hal tavrindan zengin oldugu anlaşılmazdi. Cocuk sonra stamforddan mi ne kabul aldı, atıyorum burdaki 2 dairelerini feda etmediler stamford icin. Gitti amerikadaki daha az unlu bi okula devam etti.

Anlattigin durumdan da boyle bi insanin herhangi bi eşyaya saçmalık derecesinde heves etmeyecek kadar tutarli biri oldugu da çıkarılabilir yani.

Mobilden edit: stanford (ince)

Ben de aynı şeyi merak ediyorum. Param olmasına rağmen piyasada satılan giyim ayakkabı kozmetik vs hepsinin yüksek fiyattan satıldığını düşünüyorum. Ucuzlayınca almak varken sezonda almak markaların yaptığı oyuna gelmek gibi geliyor bana. Acil ihtiyaç olur alırım ama aciliyet yoksa elimdekiyle idare eder indirimde alırım.

8 bin net gelirim var.150 tl den fazla bir ayakkabiya para vermem.

yaptığı mantıklı. kapitalizme para kaptırmaya gerek yok. adamlar işten çıkınca sodexonda 50 tl para kalsa harcarsan utanmayıp maaşından kesiyor. o zaman 1 tlnin bile hesabını yaparım.

7-8 bin TL maaş öyle zannedildiği kadar yüksek değil.Düşünceli olması doğru

7- 8 bin lira kazanırsam tabii ki de o parayı o ayakkabiya vermem.

Hayır

değil.

Mırıldansana ıslık yerine. Boyle çok çağrıştırmadi

Ozzy - Crazy train?

Crazy train değil maalesef. Mırıldanarak denedim ama daha kötü oldu ya.

Sanki uzun saçlı abiler çalıyordu, bir kere trt'de mi ne dinlemiştim.

bu olsa gerek?
www.youtube.com

evet bu ya bu :D eyvallah oxygene dostum

cdn-st1.ofpof.com şu karikatürle belki biraz sempati toplarsınız :)

sen çok mu meşrusun mal deyneği diyecen. anarşistlerin bu salak tavırlarıyla gizli akpli olmaları beni benden alıyor.

şu programı izlesin,
halaa gidip hayır oyu atmayacaksa,nefesinizi tüketmeyip ilişiğinizi kesmelisiniz.

www.youtube.com

versen de vermesen de bir şey değişmeyecek de ters psikoloji yap.
inşallah seni dövmez ^^

bence bu tipler umutsuz vaka. uğraştığın vakte yazık.

Cekilmis gaye +1 demekten kendimı alamadım valla. Ciddi anlamda bu yaptıklarının akp'ye, elestirdikleri tarafa yaradığının farkında degiller.

Bu durumun genel/ yerel seçimlerden çok farklı olduğunu, sistem değişiminin geri dönülmez sonuçlar doğuracağıni anlatın. Gerçi oy verecek yasa gelmiş koca insan bunu düşünemiyor mu, o da ayrı bir tartışma konusu.

Adam sisteme karsiymis AKP'ye degil ki, arada fark var.

bence siklememek lazım... anarşistmiş!

neyse gün zileli onlara hitaben yazmış muhtemelen görmüştür yine de koyalım: www.gunzileli.com

@ufuk bu yaziyi attim, umarim ise yarar.

anarşizm olgunlaşmamış bir bilinç göstergesidir. çok yapısal onun sorunu.

yontma taş devrinde kalmış bir zihniyet o. insanlar yerleşik hayata geçtikten sonra siyasi kurumlara ortaya cıktı, hepsi az ve ya çok adaletsizliğe neden oldu doğaları gereği. bu siyasi kurumlar sevseniz de sevmeseniz de insanlığın ilerlemesine neden oldu ve medeniyet böyle ilerledi. bu siyasi kurumlar adaletsiz olasa da bu kurumlar olmasa idi doğa durumu olan çok daha vahşi ve insanlığın ilerlemesini durduracak şeylere sebep olurdu.

taksici milletin efendisidir; bu konularda teorik bilgiye sahip olduğumu söyleyemem, tamamen mantık yürütüyorum ve söylemeliyim ki argümanın biraz saçma geldi bana. yani siyasi kurumların insanlığın ilerlemesinde faydalı olması hep faydalı olacağı anlamına mı geliyor? örneğin din. din de insanlığa faydalıydı, şimdi inanırsınız inanmazsınız, bu ayrı konu ancak günümüzde bir dinin, inancın toplumlara zararı faydasından çok. örnekler çoğaltılabilir. yani şu an geldiğimiz noktadaki işlevi nedir, kime ne faydası vardır, önemli olan bu değil midir? senin sahip olduğun düşünce (zamanında fayda sağlayan, her zaman doğrudur düşüncesi) genel hatlarıyla hep geçerli olsaydı insanlık ne kadar ilerleyebilirdi, bu da ayrı soru işareti.

bir şeyi savunduğum yok bu arada, zaten geçen gün gidip hayır verdim bile. sadece bu yazılana karşı çıktım kendimce. ben bu cahil halimle mantıksız bulduysam, bu konu üzerine kafa yormuş bir anarşisti hiç ikna edemez sanırım bu düşünce tarzı.

din iyi veya kötü demek çok anlamlı bir şey değil içeriğinden bağımsız olarak yaklaşırsak. siyasi kurumların da içeriğinden bağımsız olarak iyi olduğunu söylemedim ama düzen yerine anarşinin ikame edilebilmesi ve bunun halihazırdaki durumdan iyi bir şekilde insanlığın ilerlemesine hizmet edebilmesi mümkün değil. biz insanlık tarihinin çok az bir kısmını yaşıyoruz ve bu yaşadığımız süreci izleyerek anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz ki çok sığ yaklaşımlara neden oluyor bu.

İlk olarak anarşizm yorumunun teorik ve pratik temelden yoksun olduğunu söylerdim. Kendisi sistem dışında bir nokta arıyor ki, kendini oraya yerleştirebilsin. Ancak bu iki açıdan hatalı. İlk olarak böylesine dışsal bir nokta varsayıyorsa, o noktayı yaratmak için hayatını adıyor mu? Bu konuyu açmak istemiyorum çünkü tehlikeli bir yere kayıyor (bakınız 19.yy sonu anarşist eylemleri). İkinci olarak sisteme dışsal bu noktayı, teorik çerçevede ancak sistemin yokluğu ile tanımlayabilir. Yani o yerleşmek istediği nokta sistemle tamamen ilişkisiz olarak konumlanmıştır. Belli bir alanı ilişkisiz ve kendinde olarak tanımlamak, o alanın transandantal olduğuna işaret eder. Yani o alan sistemin tamamen dışındaki ebedi alan olur. Ne kadar da dine vb. her türlü idealizme yaklaştık değil mi? Genelde kendini entelektüel anlamda geliştirmemiş anarşistler ve anarşizm karşıtları bu hataya düşer. İlişkisellik matrisinin dışında hiçbir alan yoktur. O alana inanmak sadece itaatkar bir konformizme hizmet eder. Ek olarak, politik bir görüş sahibi olarak, bütün hayatını tercih yapmak üstüne koyması gerekirdi. Çünkü sunulan seçenekler (sayısı kaç olursa olsun) arasında tercih yapmamak her zaman egemene hizmet eder.

Son olarak @taksici milletin efendisidir; yukarıda az çok yazdıklarına bir cevap vermişimdir, ancak bir iki noktanın daha altını çizmemiz lazım. 'yontma taş devri' tanımlaması ve yerleşik hayattan önce siyasal kurumların olmamasına ilişkin iki fahiş hatayı kısaca belirteyim. Pek açmaya gerek yok aslında. Bunlara ek olarak, tarihsel mücadeleyi biraz daha incelersen, bahsettiğin 'ilerlemeyi' siyasal kurumlar değil, siyasal kurumları yıkmak için isyan edenler değiştirmişlerdir. En başından bugüne varolan özgürlük, kölelik, serflik, vb. gibi problemler (bunları en genel hatlarıyla yazdım, öbür türlü en spesifik problemlerle birlikte paragraflarca örnek yazmamız gerekirdi) hiçbir siyasi kurum tarafından çözülememiştir. Ancak birileri siyasi yapıyı yıkıp yeni baştan kurunca [tarihte hiçbir transandantal alan olmadığına göre; elbette yeni problemler yaratarak] çözülmüştür. Yani "siyasi kurumların bize yararı da var" söylemi muktedir yanlısı oldukça ideolojik bir söylem.

1-tarihsel mücadeleyi yadsıyor değilim, bir nizamı devirenler de sonuçta yeni bir nizam kuruyor.
2-insanların daha ziyade tarım yapabilme, yerleşik hayata geçmesiyle şehir ve imparatorluklar kuruldu. yontma taş devrinde olan siyasi olgunlukla ile bir şehir devletinin kıyaslamzsınız herhalde

ha zaten ben bunları reddediyorum diyorsanız bunun olgunlaşmamış bir siyasal bilinç olduğunu düşünüyorum zaten.

@taksici milletin efendisidir

Okuduğun metnin yazarı kendin ya da bir başkası olsun, okuduğunu anlamakla ilgili problemlerin var. En son yazdığın cevap ne kendi ilk cevabınla ne de benim parmak bastığım noktalarla örtüşüyor.

solcu normativite bakış açısından kaynaklanıyor bu yorumların. senin hayat felsefende olmadığım için bu şekilde yazdım zaten. tabiki ideolojik bir söylem yazdıklarım senin yazdıkların gibi aynı.

ona basit sorular sorun.

pbs.twimg.com

@taksici milletin efendisidir, son kez yazalım bakalım, bilale anlatır gibi. Hem de bunu yazarak Türkiye'nin neden geçen sene okuduğunu anlama yetisi en düşük çıktığını (OECD ülkeleri arasında) tekrar örnekleyelim.

Birinci olarak ilk cevabında "insanlar yerleşik hayata geçtikten sonra siyasi kurumlara ortaya cıktı" demişsin. Ben buna istinaden öyle bir durum yok demişim. Bana verdiğin cevapta "yontma taş devrinde olan siyasi olgunlukla ile bir şehir devletinin kıyaslamzsınız herhalde" demişsin. Konuyla ilgisi yok. Ne ben ne de sen kandaş topluluklar (yontma taş devri ifadesi 1950'lerden beri kullanılmıyor bu arada) ile yerleşik topluluklar arasında komplekslik tartışması yapmamışız. Burada ya okuduğunu anlamıyorsun ya da konuyu çarpıtarak üste çıkmaya çalışıyorsun.

İkinci olarak ilk cevabında "siyasi kurumlar adaletsiz olasa da bu kurumlar olmasa idi doğa durumu olan çok daha vahşi ve insanlığın ilerlemesini durduracak şeylere sebep olurdu." demişsin. Ben de tarihsel olgular içinde bunun imkansız olduğundan bahsettim (açacağın her uygarlık tarihi ve dünya tarihi kitapları, yazarın metodolojik kökeni ne olursa olsun, siyasi kurumların yıkılarak 'ilerleme' sağlandığına ilişkin sayısız örnek sunacaktır). daha sonra bu cevabı yazmışsın "tarihsel mücadeleyi yadsıyor değilim, bir nizamı devirenler de sonuçta yeni bir nizam kuruyor.". Yani ilk yazdığın cevapta açıkça yadsımışsın zaten. Yani burada da bir anlamama ya da çarpıtma söz konusu sen seç.

Üçüncü olarak da, ben kesinlikle kendimi 'ideolojik değil' diye kodlamıyorum. İlk cevabıma bakarsan, dışarıda fundamental olan noktaları reddettiğimi söylüyorum. Yani insanın ideolojisiz söylem üretemeyeceğini zaten kabul etmiş oluyorum. Bunu anlamadığını tahmin ediyorum. Önemli değil, ama sana muktedir yanlısı bir ideolojik söylem yaftasını yapıştırmamın 'solcu normativitem' (ne demekse bu-sanırım solcu ideolojin demek istedin) ile bir ilgisi yok. İlk mesajında yazdığın, tarihsel olgularla hiç uyuşmayan ilk iki paragrafta yazdığım nedenlerden kaynaklanıyor.

Yaptığın çarpıtma ya da anlamamayı ve ad hominem'i daha nasıl ayrıntılandırabilirim bilmiyorum. Ama daha fazla çalışamayacağım.

kütük terapisi uygulanır.

bilal olarak cevap vereyim: anlattığın şeyleri çok iyi biliyorum zaten merak etme.bu tarihsel anlatının kerameti kendinden menkul dogmalar olduğunu düşünüyorum tam olarak. kendinizi orjine koyup o noktanın dışındaki herkesi yanlış,muktedir, yamuk vs görmek normativite'de yaşayan olgunlaşmamış bir siyasal bilinç olduğunu düşünüyorum en başta söyledğim gibi.

ben kendim icin yasiyorum. tanrinin benim itaatime ihtiyac duydugunu dusunmuyorum. dinle alakam yok dinlerin ne yapacagini bilemeyen insanlara bi yol gosterici olarak ortaya atilan ve toplumu bir arada ve belli kurallar cercevesinde toplayabilmek adina koyulmus kurallar toplulugu oldugunu dusunuyorum. amacim sadece iyi bir hayat gecirmek ve iyi bir insan olmak. bir tanri varsa -ki oldugunu dusunuyorum , bir enerji formunda olma ihtimali de hayli yuksek geliyor bana- o da en cok bundan memnun olabilirdi bence zaten.

Tanrıya itaat için yasiyorum. İnandığım dinde tanrı şöyle buyuruyor:
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. ( zariyat 56 )

tanrı yok. rahatına bak.

Tanrı dünyamda zurnanın son deliği bile değil.

tanriya itaat etmek icin once onunla iletisim kurmamiz gerekiyor. dunyayla iletisim kurduguna dair kesin bir kanit yok. kendin icin yasamak da senin secenegin. bazi insanlar sevdikleri icin yasiyor, bazilari sevmedikleri icin. onemli olan libido. libidonu yuksek tutmaya gayret goster gerisi gelir.

kendimizi var edebilmek için yaşıyoruz. varoluşumuzu gerçekleştirmek için. emin ol öyle ulvi, supernatural bir amaç yok :)

ben tamamen kendim için yaşıyorum

islamiyette itaat için yaşanır.

tanrıya itaat. her şey onun iradesinin bir yansımasıdır sonuçta. net bilgi. inanmayan sonsuz cehennem.

Bir görev bu. "Bunu yap bunu yapma" görevi. Allahın istediği şeyler birincisi toplum kurallarını düzenleyicı olanlar ikincisi de kendi icin istedikleri. Dolayısıyla baskalarınim hakları soz konusu oldugunda Allah daha tehditkarken. Namaz oruç vb bireysel ibaderde pek tehdit etmez.evt girdigimiz sinabi basarili bir sekilde bitirmek ve Allah rızasıni kazanmak icin yasıyoruz/yaşamalıyız.

tanrı yok. kendimiz için yaşamalıyız ama hayattan keyif alamayınca da anlamsızlaşıyor her şey.

kendim için yaşıyorum.
tanrı da insanların "kendi için yaşamasını" isterdi. buna eminim.

www.youtube.com
ingilizcen varsa

idefix ve babilden kitap aldım, herhangi bir problem yaşamadım.

zaman zaman kitapyurdu, idefix, d&r, babil hepsini kullandım. Idefix ve d&r bi sallantıda, stoklarda sıkıntı var galiba ve şimdi şu doğan grubu boykotu muhabbeti var. (aslında en ucuzu genelde idefixtir) Öyle çok büyük sorun yaşamadım hiç. Bi idefix bi kitabı bulamadı bir aya yakın bekletti sonra iptal etti. Genelde 2-3 güne gönderiyorlar.

ama acil gereken şeyleri pek internetten almamak lazım, lakin İstanbul-Ankara vb. yerde değilseniz gidip bulmanız da zor zaten.

Ben en son acil gereken bişeyi Babil'den aldım, "stoktan teslim" diyordu cidden aynı gün gönderdiler. Onun da patronuyla ilgili bişeyler diyorlardı ama napalım artık ne biliyim...

(bence kitap internetten alınmalı. Diyelim 5 kitap alacaksın, şubeden alırsan 100 liraysa internetten 80 lira. Aradaki 20 lirayla bi kitap daha alırsın.)

d&r kadar yavaşını görmedim. kitap veya değil, hiç bir ürünü 10 günden önce alabildiğim vaki değildir. biri arkadaşa hediye, 2 adet sipariş de hazırlanıyor bir haftadır, biri contigo kupa, biri de comfydesk diye bi laptop masası. önceki bir sipariş de tedarik edilmediğinden iptal edilmişti 12. günde, tek bir kitap, sonraki bir ay daha stokta görünmeye devam etti.

bunları söylemek için geldim, babil ve kitapyurdu'ndan memnunum.

geçen hafta "kitapyurdu" ndan aldım
sıkıntı olmadı ertesi gün teslim aldım hatta

kitapyurdundan alıyordum, iskilipli atıf bilmemne saçmalıklarını yaptılar. doğan(d&r ve idefix)'a geçmiştim ama onlar da yandaş oldular. deneysel takılacağım artık.

kitapyurdu ve idefix kullandım. daha çok kitapyurdu.

ikisinde de sorun yaşamadım. fiyatları iyiydi ve elime zamanında ulaştılar. benim satın aldığım kitaplar nadir bulunan ya da çok acil teslim almam gereken şeyler değillerdi tabii, bu durumlar için farklı siteler var artık.

daha geçen hafta sordum aynı soruyu: (git: 1162795)

babil ve kitapsyurdu şeriatçı oldukları için elendi.
idefix çok bozdu, o da elendi.
d&r'ın dükkanlar iyi de internet kötü, elendi.

neticede duyuruma gelen cevaplarda yer alan odakitap.com'dan sipariş ettim, içlerinde bir tanesi 3 günde temin diyordu. ötekiler hemen, 3 gün diyen de 3 güne kalmadan temin edildi, hızlıca kargolandı, elime ulaştı. memnun kaldım, tavsiye ederim.

Hepsini kullandım birer birer denedim.

İdefix ve Dnr = geç teslim ediyor aynı zamanda İrfan Değirmenci ile yaşanan son olay benim için son oldu artık doğan grubuna dair.

Kitapyurdu ve Babil = yobaz aydınlık düşmanı insanlar bunlar. Tek bir kuruş dahi kazandırmam.

Pandora = pahalı normalden

Odakitap = bu ara söylediğim yer burası henüz bir sorun yaşamadım bakalım.

Şundan şaşmam dedigim bir yer yok valla. Acil ihtiyacim yoksa, Hangisi indirimliyse, kampanya falan varsa (kargo falan olmayinca mesela) ve daha once sorun yasamadiysam aliyorum. D&r dan almiyorum o ayri. Cok geciktiriyor teslimatı. Onun dışında daha once hic duymadigim sitelerde bile denedim sorun yasamadim. Cok titizlenmiyorum bu konuda.

BKM'yi kullanıyorum.
www.bkmkitap.com

en uygunu eganba bu aralar sıklıkla onu kullanıyorum.

Ben çoktandır sipariş vermedim Kitapyurdu'ndan ama çok kitap aldığım oldu ordan. Hiçbirinde sorun yaşamadım. Özellikle paketleme konusunda diğer kitap sitelerine göre çok daha iyiler bence.

memnunum sıkıntı yaşamadım.

2 kez sipariş verdim. Bir tanesinde önce kitabın birini bulamadıkları için siparişimi 4 gün ellerinde tuttular, sonra o kitabı ayrı siparişe dönüştürüp ellerinde olanları yolladılar. Siparişimin elime ulaşması 1 haftayı geçti. Ayrılan kitabımın siparişi 1 ay sonra iptal edilip parası iade edildi(sipariş verdiğimde kitap stoklarında görünüyordu, stokta değilse sipariş verilemiyor zaten)

Diğerinde ise kitaplarım elime gene 1 haftada ulaştı. 1 Kitabımın üzerine basılmıştı, bir tanesinin üzerinde ise sıcak silikon parçaları vardı, bir tanesinin de yazıları kayık, baskısı hatalıydı.

İki siparişimden sonra da düşüncelerimi merak eden bir mail geldi, kibar ve açıklayıcı bir dille şikayetlerimi belirttim; hiç bir şekilde geri dönen veya otomatik bir görüşleriniz bize ulaşmıştır maili bile gelmedi.

Ben genelde ordan aliyorum, gayet memnunum.

Bütün siparislerim ordan hiç şikayetim olmadı,sorduğum sorularinda yanıtını hep aldım.kısacası çok memnunum.

İnternetten kitap alışverişine yeni başlamış biri olarak şimdiye kadar sadece kitapyurdu kullandım. 3 farklı siparişte toplam 10 kitap aldım, sorun yaşamadım.

Eskiden yapardım bende Atatürk düşmanı olduklarını öğrendiğimden beri siteye bile tıklamıyorum. Odakitabı kullanıyorum.

memnunum ama fikri zehirli yerlerle alışveriş yapmıyorum.

Son zamanlar 10a yakın siparişim oldu, bir tanesi hariç sorun çıkmadı. Belirttikleri zamanda tedarik edip yolluyorlar ve 10 lira üstü (ki ortalama bir kitap fiyatıdır) kargo 1 lira. Hani okunacakları toplamayı bekleyip daha yüksek bir bedava kargo tutarına ulaşmaya gerek yok. Fiyatları da diğer büyük siteden daha ucuz.

Sorun çıkan kargo da benim mallığım. Adamlar evde değilken göndermiş, ben de gidip 3 gün içinde almayınca geri kitapyurduna yollamışlar. Geri gönderin dedim, 2.5 lira kargo parası ödedim (ki yine iyi bence)

geçen hafta aldım hatta.
istanbul içi ertesi gün elimdeydi

biraz önce benzer bir duyuruya cevap verdim. ben de memnundum ama:

eksisozluk.com

kitaplarına yorum yaptığınız zaman kötü eleştirileri kabul etmiyorlar. bu yüzden kullanmayın. iyi yorumları kabul ediyorlar.

ms brownstone +1.

Bunu ciddi olarak soruyorum.kabul ettigine gercekten inandin mi??

@astrid uçak biletleri alındı kardeşim.

O zaman ikinizde birbirinizi bulmussunuz.bi kere görüstügün bi insanla tatile gitmek icin gercekten catlak olman lazim..bu kafayla mutluluklar

O, arkadaşı ile dilediği gibi gezer, sen de yanlarında çanta olursun.

yanıt vermeden önce, biletleri kim aldı?
oradaki masrafları nasıl ödeyeceksiniz?

seninle ilgileniyor olsa yalnız kalmayı tercih ederdi. sürekli arkadaş gruplarına dahil etmek friendzonun kralıdır.

o tatile sevgili olma - yakınlaşma beklentisi ile gidiyorsan sonuç hayal kırıklığı olur. giderim eğlenirim yanımda da bir arkadaş olur diyorsan keyfini çıkar.

not:masrafları sana yıkmasına izin verme.

yanlarında erkek bulunsun diye çağırmış. friendzone'da gibisin maalesef.

Yahu neden bu kadar gömmüşler ya..

Gidin tabii.. Kısa bir tatil olduktan sonra eğlenmeseniz bile birbirinizi iyice tanımış olursunuz. Ha kız sana o gözle bakmıyorsa bakmaz ama sen de daha hızlı anlamış olursun.

umarım yurtdışı tatil sponsoru olmamışsındır.

paraları kim verdi?
Kızın arkadaşı niye geliyor

giderken bel bölgesine bir teneke çakarsan sevinirim. sonra müge anlı'da böbreklerimi çaldılar diye görmek falan istemiyorum. anneme, bak bu çocuk internettendi diye anlatamam da inanmaz bana.

hayatın kaynağı - ayn rand

Shibumi

kapital.

hem marx abiyi okumak zevkli, fazla zeki bir adamla sohbet ediyor gibi okuyorum, hem de -karşı ol olma- içinde yaşadığın düzenin kurallarını ve temellerini bilmek sürekli işe yarıyor.

Kitaplarımı yıllar sonra yine okurum ben bunu diye düşünerek saklarım zaten ama şimdi düşününce ilk aklıma gelen Büyücü (The Magus) oldu.
Bunu yazarken de İlahi Komedya geldi bak.
Ve muhtemelen Gurur ve Önyargı.

robinson crusoe. 10 yılda bir mutlaka okurum, 6 yıl sonra 4. kez okucam.

Bozkırkurdu

10 yıl sonra mı bilmem de tekrar okumalıyım diye düşündüğüm kitaplar sapiens ile tüfek, mikrop ve çelik.

İnce Memed

Calculus. Anca geçerim.

Shibumi +1

hayır.

hayır.

Edit: bu arada son 3-4 senedir hiç grip olmadım. Önceden sürekli hastalanırdım ve bağışıklık sistemim çok zayıftı. Şu an canavar gibiyim, kedi sahiplendikten sonra bağışıklık sistemimin tavan yaptığını düşünüyorum :)

hayır, faydasız hatta zararlı diyorlar bi de ihtiyaç duymuyorum zaten gerek yok aşıya

edit: yaptırmıyorum çünkü öldürüyooooooağ demedim ki, sadece kamuoyunda zararlı olduğu söyleniyor ve ben de sevgili ülkemizde güvenemediğim için tercih etmiyorum ama en önemli sebebim ihtiyaç duymamam zararlı olmasa bile gerek duymuyorum bunu da belirttim.
Ayrıca; vermezsen verme, bize milletimiz yeter,hıh !

Hayır, grip olmuyorum genelde.

diyorlar öyleymiş gibi tevatür tıbbi bilgilere tik vermiyorum. haberiniz olsun. insanlarda algı değişimine neden oluyor sonra. bu yüzden belirttim zaten yukarda.

hayır çünkü iğneden korkuyorum.
(al sana tevatür ^_^)

no. hayvan gibi de grip oluyorum altı ayda bir.

Geçen sene yaptırdım hiç hasta olmadım. Ondan önceki sene 7 kere falan olmuştum. Bu sene gene yaptırmam lazım unutmadan

Hayır. Ama senede 20 defa falan hastalandığım için yaptırmayı düşünüyorum bu yıl.

Hayir. Sorumsuzum.

son yillarda yaptirmadim ancak 7-8 sene kadar once bir kac yil arka arkaya yaptiriyordum. cok da iyi koruyordu.

Hayır.

Ben bi kere vurdurdum. İğne yani.

no

Sadece 1 kere çocukken grip aşısı oldum sanırım. Hayatım boyunca da 2-3 kere grip olmuşumdur. Bu sene olmayı düşünüyorum çünkü her türlü pislik ve mikrobun içine düştüm.

Ben geçmişte 3-4 sene kadar her sene yaptırmıştım, faydalı olmuştu, hastalanma sıklığım azalmıştı. En az son 5 yıl ya da daha uzun zamandır aşı olmuyorum ve her nedense artık pek hastalanmıyorum da.

Yaptırmıyorum. Geçtiğimiz kış 2-3 kere şiddetli grip geçirdim, bu sene yaptırabilirim.

en son ne zaman asi oldugumu hatirlamiyorum. allaha emanet yasiyom

Son 18 senede bi tek domuz gribi salgininda asi olmustum

evet. gribe yakalanmıyorum sayesinde. grip virüsü mutasyona uğramış olsa bile yakalandığınızda çok hafif şekilde atlatılıyor basit bir nezle gibi.

grip virüsü ağır bir virüstür. vücutta tahribatlar bırakır. gözlere bile zararı vardır. korunmaya çalışmak önemli.

her sene babam yapıyor ben istemesem de. faydasını kesinlikle görüyorum.

hayır +1

İlk kez gecen sene annemin zoruyla yaptirdim. Hic hasta olmadkm. Bu senede yaptiricam

Ben de böyle bir şey ödedim birkac ay once. Normaldir inşallah.

cerceve tipi, hammadde, uretim sekli, kaplama ve marka fiyata etki ediyor

Begendigin gozluk ve teklif edilen camin markasi modelini soylersen cok mu az mi soylenebilir

ben 450 liraya yaptırdım, normal bence. 5 sene gidiyor rahat.

çerçeve ve camın markasıyla cama yapılan işlemlere bağlı tamamen. aynı derecede gözlüğü 50-100 liraya da bulabilirsin, 1000 liraya da...

Mobildeyim, cerceve tipi derken markasi degil de tasarimini soruyorum;
Cercevesiz
Plastik
Ustu metal alti bos (misinali)
Tam kapali metal
Gibi

TR'de nedense bu optik sektoru çok pahalı hatta fahiş (hayvani indirimlerin sebebi bu); Acelesi yoksa çerçeveyi aliexpress'den 15-20 dolara alın (3-4 haftada geliyor), TR'de aynısına uçuk fiyatlar veriyorlar, camı da fujima (piyasadaki performans-fiyat camı bence) marka olacak şekilde bir gözlükçüye yaptırın o da 200 falan tutar. toplamda 250-300 liraya gözlükçünün vereceklerinden daha güzel, kaliteli gözlükleriniz olur.

baktığım gözlükler çerçeveli(kemik) ve geniş camlıydı. metal çerçeve ağır olur diye istemedim.

Git atasun'dan fiyat sor bu fiyatlar asiri kazik.

Verilen fiyatlar normal hatta ucuz diyebilirim.

Camlar bana pahali geldi biraz. Etrafiniza sorusturun birinin tanidigi mutlaka vardir , tanidik referansiyla gidince fiyatlar cok degisiyor. Ben en son 3 ay once, yillardir gozluk aldigimiz guvendigimiz optikciden camlarimi 140 tl ye almistim. Ankaradaysaniz adini vereyim hatta.

Camlarim inceltilmis antirefleli yerli markaydi. Optikcimiz onceden ithal kullanirdi ama adini hatirlamadigim bu yerli markanin yuksek kalitede oldugunu soylemisti. Numara -2.5

fiyat bence cok pahalı atasundan gecen sene yarı fiyatına aldım diye hatırlıyorum ve cercevesi marka bir cerceve.

0.5 için gözlük mü takılır yahu :)
tabi estetik kaygın yoksa.

benim gözler 1-1.25 civarı araba kullanma dışında yakmıyorum gözlüğü bu yüzden cam çerçeve 80-90TL civarı bir gözlük aldım arabada duruyor.

eğer sen de sürekli takmayacaksan böyle birşey alabilirsin.
SSK Cam ücretinin az da olsa bir miktarını karşılıyor.

ya aslında ben de numaramın daha büyük olmasını bekliyordum :) uzaktaki tabelaları okuyamıyorum, insanları da seçememeye başladım.

aaa annemde var aynı, ve yaşı hep 19.

Babam giyiyor bunu, yaşı 56. Nasıl bir zevksizmiş bunu 21 yaşında giyen öyle.

Mont cok guzel bence ya :D Belki arkadasiniz normalde de pek yasina gore giyinmiyordur, bilemeyiz simdi :D Hem kombinine gore hos olabilir

yaşım 21 olsa giymem

Aşırı büyük ve düz zemin üzerinde çekilmiş bir modelini attığın için beğenilmeyebilir ama üstte güzel duruyorlar, kahverengisi daha güzel bence. 21'e de uyar gayet.

bence şirin ya. gayet sade ve hedefe yönelik. ben genç birinde görsem hiç garipsemem açıkçası.

yalnız şunu da belirtmem lazım ki benim moda tavsiyelerime pek güvenme. arkadaşlarım (zaten iki tane falanlar) "olm niye 14 yaşında gibi giyiniyosun sen, waikiki'yi acilen azaltman lazım" diyolar. ben düz adamım. kış mı yaklaşıyo? demek ki kazak giymem gerek. ucuz ürün satan ama nispeten bilindik marka ne var en yaygın? waikiki. o zaman git ordan al. kışın şort giyilmez. demek ki pantolon alınacak. git 2 tane kot al. bitti gitti.

annemde aynısı var 59 yaşında. ama ev soğuk olunca ben de giyiyorum ne yalan söyleyeyim. bi de altına tayt çekip bakkala gitmişliğim var bununla.

Giyilir.
Bu barbourların Asker yeşilini ve krem rengini giydim uzun süre hatta hala dolabimda duruyor, 21 yaşındayım şuan ve onu ilk giydigimde yasim 17-18di sanırım.
O zaman Çevremde barbour giyen yaşıtlarımda vardı benden çok Büyüklerde. ve hala varlar.
Kimse yaşlı işi o niye giyiyosun demedi ilk defa görüyorum böyle bi şeyi.

Arkadaşim giyiyo gayet de guzel kombinliyor bu montu .yaşı 24.

Ben sevdim cepleri falan da geniş geniş tam elleri cebe sokup pıtır pıtır yürümelik

Bu ayakkabi ile iyi kombin olur.
goo.gl

ne etti la size bu chp kadın kolları.

aynısının camel rengi var bende. uyumlu olduğu sürece giyerim 26 yaşındayım. dışı naylon olanlar biraz daha genç, sportif işi. onlar da alınabilir.

bok gibi.
ceplere bak limon mu koyacak pazarda o ceplere para mı

Oha aynısı annemde var. Çok kötü bence.

Anne montu +1

Beğenmedim. Sevmiyorum öyle desenleri.

biraz yaşlı işi gibi

Bu borbour mu ne ondan degilmi ya bu mont baya da pahali 500-600₺

Çok kötü

21 yaşında bi' arkadaşım bunu giyse ruh sağlığından endişe eder iyi misin, kalk doktora gidiyoz derim. aga bu ne, gözlerim kanıyo hep :(

ortaokulda lisede bunun altına buffalo bot giyip gezen adamlar şimdi sanki o günler hiç yaşanmamış gibi emekli montu diye bok atıyorlar

(bkz: ulan hepiniz oradaydınız be)

bu mont barbour arkadaşlar. bırak 21 yaşı lise donemimde çoğu kişide vardı. neden çünkü barbour. hani şu lakosttan gomleeek barburdan montlarr şarkısındaki barbour bu. hava olsun diye giyiyiordu herkes. 700 lira civarıydı fiyatı. ama leş gibi kokuyordu. balina yağı falan kullanılıyor yapımında yanlış hatırlamıyorsam. zengin genç birçok arkadaşım giyiyor hala.

Ben 28 yasindayim, hala giymem sen dusun.

kusura bakmayın da buradaki insanların ne haddine insanların zevksizliğine müdahale etmek. arkadaşınızı özgür bırakın belli ki bu haliyle mutlu ama fazla samimi olmayın bu mont giyen biriyle.

aa yigit sen misin? diilsen de cok sempatiksin, kiz kardesimi gozum kapali teslim ederim :)

tam çözüm ortağı tipin var.

hoş

iyi çocuk belli

bbg tarık

sir gawain+1, mega holdingte lamborcini aventador vaadeden tiplere de benziyorsun :D

James Franco'yu hafiften andırıyor.

şu turunculu fotoğrafta stefano accorsi'ye benzettim seni biraz.

2. foto müthiş ya, her yer turuncu. on numero

oralet mi o?

türkcell saha görevlisi tipi

ya ben seni game of thronesdaki rob starka benzettim. Gözlerde renkli olaydı tam benzerdi.

kodu görmeden bir şey diyemem ama sanırım propertyleri tek tek geçmişsiniz parametre olarak nesneyi geçmek yerine ona takılmışlar gibi.

Google drive'a zip ile koydum.

drive.google.com

Aslında öyle yapmaya çalıştım ama kodu yazdıktan sonra propertychangelistener neden kullanmadın falan dediği için onu söyledim. Tam emin değilim ama tabii ki.

.Net'ci olduğum için propertychangelistener'ın ne yaptığını tam bilmiyorum (adından tahmin edebiliyorum) akşam eve gidince vakit bulursam koduna göz atar yardımcı olmaya çalışırım.

Person person = new Person(name, occupation,ageCategory,employmentCategory,taxId,isUs,gender);

Bu constructor yerine setter/getter veya builder kullanmanı istemiş olabilirler mi?

edit: bu kadar ufak bir şey yüzünden adam elemek de saçmaymış.

edit2: şunu da gördüm
textPanel.append(
event.getName() + ":" + event.getOccupation() + ":" + event.getAgeId() + ":" + event
.getEmployment() +
":" + event.isUSCitizen() + ":" + event.getTaxID() + ":" + event.getGender() + "\n");

burada string'i + ile concat etmek yerine stringbuilder kullanmalısın, hem daha okunabilir olur hem de performans açısından daha iyi.

- burada "preferencesDialog.setDefaultValues(username,password,port);" username,password ve port gecmek yerine direkt "preferences" objesini parametre olarak gecebilirdin. bu sayede ilerde herhangi bir paremetre degisikliginde sadece "setDefaultValues" methodunu degistirmen yeterli iken senin yazdigin kodda "MainFrame" üzerinde de degisiklik yapman gerekecek.
- Controller da FormEvent "fe" den degerleri alip mesela buradaki gibi "int ageCatId = fe.getAgeId();" bir degiskene ataman gereksiz olmus. switch icinde "switch (ageCatId)" yerine "switch (fe.getAgeId())" kullanabilirdin.
- swing framework de iyi degilim ama "// First Row", "// Next Row" ... kisimlarinin bir method icinde parametrik yapilabilir diye düsünüyorum. kod tekrari cok gibi geldi.

- MainFrame ve FormPanel constructorlar cok uzun geldi, her bir kod blogunu bir method icine atarsan okunmasi kolay olur, kodlar tekrar kullanilabilir olur. ayrica o kod blogunun ne yaptigini anlamak icin methodun ismine bakmak yeterli olur.

Isin gercegi ben de yazmis olsaydim senin gibi yazardim ya da sana benzer hatalar yapardim. Bir insan kod yazarken nerede hata yaptigini anlayamayabiliyor, bu isin dogasinda var. Kusursuz kod yoktur, herkes yazarken bir yerinde elestirilecek bir acik birakir. Ben de simdiki is yerimde yazdigim kodlari diger gelistiricilere "Code Review" icin incelettigimde bircok hata bulduklarini görüyorum. Programlama biliyoruz ama kaliteli kod yazmaki icin ögrenme sürecindeyiz ve bu sürec hic bitmeyecek sanirim. O nedenle sana su kitabi önerebilirim, ben de bu kitabi okuyorum ve her seferinde önceki yazdigim kodlarin hatalarini yüzüme vuruyor. www.amazon.com

Ayrica yazdigin koda baktigimda swing ile ilgili bazi noktalari ögrenmis oldum, paylastigin icin tesekkürler.

@zawisza; yani evet olabilirmiş. zaten dediğim gibi bu kod benim orada yazdığım kod değil ama benzer bir kod. bu kadar ufak olmamalı gerçekten.

@emrahday; kitaba hemen bakıyorum. rica ederim, ben teşekkür ederim.

koda detaylı bakamadım akşam da ama zaten bi kaç yanlışı arkadaşlar söylemişler. Öncelikle evet bunlar ufak detaylar ama diğer adaylar bu ufak hataları yapmadılarsa onlara öncelik vermeleri normal ki, siz çalışma izni için başvuracağınızdan diğer adaylar kadar iyi olmanız yetmez yazdığınız kodun çok daha iyi olması gereklidir.

Ayrıca yurtdışı görüşmelerinde yazdığınız kodlara mutlaka ama mutlaka unit test ekleyin. İsteseler de istemeseler de.

ben bu gibi durumlarda gelistiricilerin TDD yapmasini öneriyorum. @nuca cola dedigi gibi unit testler cok önemli, bu diger adaylara göre öne cikmada yardimci olabilir. Ayrica gelistirme ve testleri yazmakdan ziyade en iyi cözümü en temiz kod ile bulmak icin TDD harika bir cözüm. ilk baslarda cok zaman aliyormus gibi gözükse de yeterli pratikle geleneksel gelistirmeden cok daha hizli oluyor. özellikle karmasik algoritmalarda. bu konuda su videoyu önerebilirim vimeo.com

bir aralar düz lise çılgınlığı vardı herkes rahattı değil mi?..

garip garip olmasına ama her açıdan o kadar boka battık ki öncelikli sorunları sıralasak ilk 10'a girmeyebilir.

giden/gönderen düşünsün. senin çözüm öenrin nedir peki; ne şekilde tepki gösterebiliriz? gösterdiğimiz tepki sonucunda demokrasi nöbetçileri tarafından kafamızın kesilmeyeceğini sen mi garanti edeceksin?

herkes hak ettiğini yaşıyor, insanların umudu kalmadı artık.

ben terörden daha önemli bir mesele olarak görüyorum. terör bitirildiğinde bitecek bir şey, ama bu bir nesili yok etmek ile eş değer. hem de milyonlarca genci. aklı vicdanı hür nesil imam hatiplerde mi yetişecek? bilimsel düşünmeyi öğrenmesi gereken gençlik bunu imam hatip'de mi öğrenecek?

toplumsal refleks senin subjektif kriterlerine göre şekillenmiyor. terör kısa vadede ağır hasar veren, insanları daha çok korkutan bir mevzu. insanlar can güvenliğinden emin değilken, ekonomik açıdan ayakta kalmaya çalışırken aklına bunlar gelmeyebilir. maslow amcanın ihtiyaçlar hiyerarşisi bununla ilgiliydi yanılmıyorsam. incele.

Mahallemdeki okul için aylardır veliler toplanıp eylem yapıyorlar, kaç kez basın da geldi eylemlerine. Amma velakin, geri adım atılmadı ve imam hatip olarak devam edilecek o okulda...

Çok yazık...

Zaten sene başı değişen sınav sistemi, müfredat, okuma kitaplarının tırtlaşması, sınav sorularının çalınması, üniversitelere zorla atanan rektörler vs vs. derken boka batmıştık. Komple eğitimi bitirseler şu ülkeye daha az zararları dokunabilir. O noktaya geldi işler.

Tehlikenin farkında olan insanların olması bir nebze de olsa rahatlatıcı. Umarım her şey olması gerektiği gibi olur Türkiye'de.

Sıkıldıkça okulları imam hatiplere çeviriyorlar. Liseleri imam hatip olmasın diye kaç okul için imza toplandı, kaç okul yürüyüş yapıldı. Sonuç 0. Yani iplemeyen halk yok, kendi halkının kendisine oy vermeyen kısmının fikir ve itirafları olan konularda "isteseler de istemediler de" ile başlayan cümleler kuran bir cumhurbaşkanı olan ve yargıyı kendine bağlamış ve yasamanın, hukukun direkt o cumhurbaşkanına bağlanması için uğraşılan ülkede ne yapabilirsin ki başka?

@piremses katılmıyorum. Çevresindeki okullar imam hatip oldu birçok kişinin. Şimdi onlar ya o okula ya da şehrin diğer ucundaki okullara gitmek zorunda bırakılıyorlar. Yani zorla gönderiliyor insanlar. Fatih Altaylı nın çocuğuna olduğu gibi olan, fizana gönderilmeye çalışılan birkaç tane aile tanıyorum. Onlar F.A. kadar nüfuzlu değiller. Yapabilecekleri pek bir şey yok.

Aklın ve vicdanın hür olduğu toplumlarda anne baba çocuğunu isterse dini eğitim kurumlarına gönderir. İmam hatip okulları ile din ve vicdan hürriyeti arasında bağ göremiyorum. Dünyanın her yerinde katoliğinden Budist'ine din okulları vardır ve isteyen buralardan eğitim alır. Bence Tr de talep zaten az ama çok da olsa negatif bir durum değil. Oradaki çocukların hafta 5-10 saat din bilgisi eğitimi almalarının bir sakıncasını göremiyorum. Dayım bu okullardan mezun oldu şimdi komünist mesela.

Toplumun tercihi bu. Yapacak bir sey yok.

çocuğunu düzgün eğitim almasını isteyen anne-baba zaten şartları zorluyor
taa ilkokuldan başlıyor - çocuklar okullara ikametine göre atandığı için. Aileler ev değiştiriyor ikamet taşıyor.
Ortaokulda ders aldırıp, sınavlara iyi hazırlayıp düzgün anadolu lislerine gönderiyor çocuklarını -ki bizim zamanımızda da böyleydi, anadolu lisesi, fen lisesi okudum. bizim zamanımızdaki okullar kalmadı da neyse işte, ne kadar kaldıysa.

Bir de mahalle okullarında, çocuğu kaça gidiyor, okulda ne yapıyor, okuldan sonra ne yapıyor bilmeyen anne-baba vardı.
Hala varlar, onların çocukları da imam hatiplerde veya saçma sapan okullarda. Ki imam-hatip memleketin büyük kısmı için hiç sorun değil sünni-muhafazakar kitlelere göre imam-hatip olsun zaten, ne olacak ki?
Şu memlekette çocuk yetiştirip, zorluk yaşamadan, mücadele etmeden, okul araştırıp sınav zorlamadan, koşuşturmadan büyütebilmek diye bir şey var mı? Yok tabi ki.Bunu gözü yemeyen çocuk yapmasın.

Herkesin bu durumu izliyor olması diye bir şey de yok duyarlı olan yapabileceğini yapıyor, başka neye kitlesel tepki göstermişiz de bu eksik kalmış? bizde herkes gemisini kurtaran kaptan.İmam hatip protesto edip dinsiz kafir diye taşlanmayacağıma garantim mi var?

umrunda olmayan veya devlet politikasını benimseyenler de devlet ne okul açarsa ona yolluyor. Devlet de istediği şekil öğrenciler yetiştiriyor işte düşünmeyen, araştırmayan, itaat eden, bomboş sürüler geliyor.

@aklımdakisorular

Bu kadar gerilim yaşamamızın sebebi o okullarda düşünmenin öğretilmesi değil, öğretilmemesi değil, düşünme yetisinin yok edilmesi. Mesele budur. Senin dayın şans eseri zihnini onları elinden kurtarmış, şanslıymış. Ama memleketteki her çocuğun/gencin bu kadar şanslı olduğunu düşünmüyorum, zira evveliyatın meyveleri ortada. Bugün ülkece geldiğimiz nokta bu.

Halk kendince tepki gösteriyor ama maalesef çeşit çeşit şahsi memfaatler karşılığında satın alınmışların yüzünden maalesef ülkede demokrasi falan yok, yani isteyen istediği eğitimi alamıyor.

Ek: çocuğuna evinde eğitim aldırmak bile yasak yani. O derece.

Ülke o kadar dibe batık ki, ne kadar önemli olursa olsun kimse dönüp buna bakmıyor emin ol.

Belirtilmiş zaten, insanların can güvenliği yok. 25-35 yaş grubuna ait hemen hemen herkes bu ülkeden gitmek istiyor, her ne kesimden olursa olsun. Gitmek için az biraz imkanımız ya da cesaretimiz olsa belkide kimse kalmayacak bu ülkede ? Bu daha vahim bir durum değil mi ?

Umutlu olan birileri var mı çok merak ediyorum.

eksisozluk.com

@yaren
Bence söylediklerini gözden geçir. Sen diğer okul ve liselerde düşünmenin öğretildiğini falan mı sanıyorsun? Yahu okulların tamamı saçmalık bana göre. İmkanım olsa çocuğumu hiçbirine göndermem.

@ sabirstone
valla Konyalıyım sülalem AKP seçmeni
gel sana umut göstereyim. Memleket çok iyi. Ekonomi süper. Devlet her türlü imkanı tanıyor. Şartlar harika. Okumak filan çok kolay. Herkes işinde gücünde, daha da iyi olcak her şey.
Konya umut dolu, Konyalı adeta bir umut pıtırcığı.

ülkenin üzerinde "game over" yazısı çıktı hoca, ne imam hatip'i, ne ses çıkarması? kaçan kaçsın amk ülkesinden. maks 10 sene sonra suriye 101 burası.

@aklimdakisorular

Tamam işte, imam hatiplerin en büyük eksisi düşünmeyi diğerleri gibi öldürürken bunu din adına yapmaları. Yani "imam hatip" ifadesi zaten bunu ortaya koyuyor, tamamen bu anlama geliyor şu anda, nadiren belki iyi eğitim veren birkaç hocası varsa da şu anda ciddiye alınacak çoğunlukta değiller, umut vermiyorlar, bu iki kelime zaten baştan aşağı ortada olan kelime, halbuki sen dayının imam hatipten sonra ateist olduğunu söyleyerek insanların hür iradesini işaret etmişsin ama şimdiki nesil dayının zamanını yaşamıyor, dediğim gibi, okula gitmeden veya devlete bağlı olmadan eğitim almaları bile yasak şu anda bu çocukların. Göndermeyiz de nasıl diploma aldırıcaz nasıl iş sahibi edicez meselesi.

battı balık yan gidiyor maalesef

çocuğunun dinine karar veren ailelerden bahsediyoruz. o aileler işte o çocukları da din bazlı eğitim veren okullara yolluyorlar. bunun bir üstündeki kümede de zaten "önüne gelenin çocuk yapabilme" özgürlüğü var. esasında çocuk yapabilme ehliyeti diye bir şey olması gerek. ki hangi yetkililerde bunu gerçekleştirebilecek kapasite var ki. işte böyle yetkililer olmaya devam edecek olan çocuklar büyütülmekte. ne de olsa "ağaç yaşken eğilir."

toplum gayet memnun imam hatiplerden. ileride fakirlikten geberince görecekler. bu saatten sonra bizim derdimiz onlarla birlikte bunu yaşamamak, mümkün olduğunca kendini kurtarmak olmalı.

çok büyük meydan okuyorlar.

cmhurbaşkanlığı külliyesinde devlet eliyle zikir çekilmesi türkiye cumhuriyeti tarihinde bir dönüm noktasıdır.

kemalist darbe geliyor, buraya yazıyorum.

değilim

Değilim

kendime baktığımda kişisel olarak ve yaşantıma bakarsam mutluyum ama ülkenin genel durumuna baktığımda ise endişeliyim ve dolayısıyla mutsuzum.

Dedem kanser
Annem kanser
Aile içi bir sürü sorun.
Ben hayata mahkum ve risk hastası.
Başa gelen onca onca olaydan sonra,

Yaşıyoruz. Çok şükür. Mutluyum. Üzgün olsam neye fayda ey gagarin? sen de ölüp gitmedin mi? Yok o yuri miydi?

Beeeenn

Kendi hayatımla ilgili genel olarak bir sorunum yok, mutluyum çok şükür ama ülkenin çoğu bu sekilde değil maalesef. Çevreden ben de etkileniyorum ister istemez.

Olduğu kadar be nagihan.

Ben mutluyum.

Kendimi dincilerin olduğu her yerden izole ettim. Tatile giderken bile oy oranlarına bakıp yer seçiyorum gayet mutluyum. Resmen laikland kurdum kendime gayet güzel.

ben çok memnunum:))

Ben mutluyum, haber izlemiyorum, mağara hayatı çok güzel arkadaşlar.

buzlu badem ve ters çevrilmiş sandelye 4 kişilik. yani o derece artık.
o kadar berbat tarifi yok.bir takım değişiklik şart.

İyi ya böyle, bir sıkıntı yok.

değilim

mutlu olunacak bi şey olsa mutlu olurduk. (bkz: komik olsa gülerdik)

kafamdaki sesleri duymadığımda çok mutluyum. "içimde bi yerde mutlu bir çocuk var." fakat bi sürü şeytan da var aklımın içinde.

ya beyle burnumu sevdiğim hatunun boynuna gömebilseydim daha mutlu olurdum.
sırf bunun için evlenirim valla.

1 saat önce mutluydum. az önce Avea ya geçiş yaptım ve yüklediğim ilk 50 tl 5 mb internet ile harcandı. meğer paketsiz kullanımda 1TL/100kb tarifesi varmış. çok koydu.

www.google.com.tr
Hergun en az bir kere bu sayfaya bakacak kadar mutlu bir haldeyim:((

Yes, çok şükür :3 ülkeyi karıştırmayaydın iyidi gerçi..

@goddard, diyorum kimdi bu? bu cevabınla açık ettin kendini :F

değilim

Omrumde ilk defa intihar esigine geldim. Hayata baglayan tek bie sey var. o olmasaydi bu aksam haberlerde izlerdiniz. Allahim aklima mukayyed olsun.

Mutlu olmak mumkun mu?

@manuel, yine mi deşifre oldum ya. o kadar da kamufle etmiştim kendimi..

ben de memnunum. bir sürü sıkıntım var ama yan dişlerimden biri öne çıkık. ister istemez komiklik oluyor.

Değilim. Ülkeyi napayım saçlarım döküldü.

memnunum

bence insanlar migreni olanlar ve olmayanlar diye ayrılıyor. Mutlu olanlar migreni olmayanlar :(

şiddete meyyalim vallahi dertten

www.youtube.com

Mutluyum memnunum ^.^

mutlu deilim xd

@goddard, kafayı boyuna gömme sevdan nedenile daha çok açık olursun sen :/

iyi yea, çok da şey değil.

30e
kıbrısa bile gitmedim :/

31k
Kıbrısa bile gitmedim:/

son 1 yılda epey ülkeye gittim inatla söyleyebilirim en iyisi türkiye çok şey kaçırmıyosun güzellik olarak türkiye buarada yaşam olarak değil malesef ha şunu da söyleyim yazın bir bodrumdan çeşmeden daha ucuza geliyor çık bir yeni insanlar gör kadın erkek ilişkilerinde herşeyin yazmaktan ibaret olmadığını insanların normal sohbet edebildiklerini gör . ne bileyim biraz farklı inançlardan dillerden insanlar gör .

25k

buarada gram tarihler şeylerden hoşlanmam hiç bir ülkede de müzeye gitmem evet millet şaşırıyor umrumda değil .

Bu zamana kadar gezmek disinda hicbir sebeple yurtdisina gitmedim:) Ben de bir kere de isim ciksa da gitmek gerektigi icin gitsem diye taktim kafaya:)

Evet hayati kaciriyorsun, hem de fena kaciriyorsun. Yas 30 olmus zaten, zararin neresinden donersen kardir. Bir sey kacirmiyorsun diyenlere aldirma, gezebildigin kadar gez:) Harika bir sehire gitmek zorunda degil, olay baska seyler gormek, baska pencereden bakmak, bambaska dunyalar gormek, Dunya'nin senin etrafinda donmedigini anlamak, okyanusun cok buyuk bir sey oldugunun farkina varmak, yukselip yukaridan kendine bakmak, bakip kendinin nerede oldugunu gormek.

lan o kadar ülke var dünyada. en iyisi türkiye olamaz arkadaş. hayatta inanmam.

22e sadece kıbrısa gittim:)

Stavro +1

Ben iki sene önce fırsat buldum da ufak bir tur yaptım o zamanki sevgilimle. Yazokuluydu, okuldu bir daha fırsat bulamadım (gittiğim dönemi uzatmış oldum zaten). Şimdi yemişim yaz okulunu diyip bir daha gidicem :)

Ben gezmeyi seviyorum istanbulda da geziyorum sürekli ama bence bunlar dayatmalara döndü artık. Herkes gezmeyi isteyecek diye bir şey yok. Herkesin tatil anlayışı da farklı. Ben deniz kum güneşten nefret ediyorum mesela şehir, doğa tatilini seviyorum bana da şaşırıyorlar :) İsviçreli biriyle tanışmıştım (29E) o da avrupaya gidip gezdim gördüm diyenlere sövüyordu kendisinin gezme anlayışı afrika ülkeleri kabileler falandı.

Halinizden memnunsanız boşverin yani.

23K

gezmiş olmak için gezmeyin bence. zaten bunun eksikliğini hissetmemişsiniz bu yaşa kadar. 5-6 sene önce dslr alıp taksim'e çıkma modası vardı hatırlarsınız, o zamanlar dslr almak statü göstergesi haline gelmişti, bu günlerde de avrupa'ya gidip bi kaç yüz tane fotoğraf paylaşıp avrupa avcumun için triplerine girmek moda. (burda kastettiğim tipleri anladınız, hakkını verenlerden bahsetmiyorum) o yüzden ilginiz yoksa hiç bulaşmayın ama merak ediyorsanız durduğunuz hata.

28E 50+ ülke

istemiyorsan çok sorun yok bence. şurası bir gerçek ki hepimiz bir şekilde hayatı kaçırıyoruz zaten. birisi alkol almadığı için o tattan mahrum kalıyor, birisi öroyin yüklemesi yapmadığı için o hazzı alamıyor, birisi bakir ölüyor, birisi kitap okumuyor vs... buradan da görülebileceği üzere bu tamamen kişisel zevk meselesi. ben mesela eroinin verdiği hazzı almayı çok isterdim ama başka birisi "sektir lan manyak mısın, ne işim olur onunla" diyebilir. bu durumda o bir şey kaçırdığını düşünmez ama ben düşünürüm. avrupa'yı gezmek de böyle. tabii eroin basmakla avrupa'yı gezmek benzer eylemler değil, örneğimin çok alakasız olduğunun farkındayım ama netice itibariyle 30 yaşına gelip de "dur lan avrupa'yı gezeyim" dememişsen, bunu istememişsen, sen neyi kaybetmiş oluyorsun ki?

ben 6 yaşımdan beri bu ülkeden gitmek istiyorum. nefret ettiğim için değil, daha farklı yerleri görmek istediğimden ve genel olarak avrupa'yı çok daha güzel bulduğumdan. son yıllarda tayyip sağolsun, nefret de iyice arttı. ilk kez geçtiğimiz ay, 21 yaşımdayken ukrayna'ya gidebildim. avrupa olmadı. durumumuz yoktu kardeş schengen alamadım, alamazdım. vizesiz lviv çıkarması yaptım ben de.

tek kişi sen değilsin elbette. yani bence yurtdışı görmek muazzam bi deneyim, kaldı ki normal ülkelerde seyahat hakkı temel özgürlüktür ama türkiye'de "SANAYİCİYİHHH BENİM BACIMIN NE İŞİ VAR YEŞİL PASUPORTLA" diyen barzolar falan var işte. ülkeden çıkarken harç ödüyosun, pasaporta maaş yatırıyosun böyle abuk sabuk işler. ama sen heves etmediysen yapacak bi şey yok yani, ilgini çekmediyse, "dur lan gideyim" demediysen paris'e, viyana'ya gitmeyiver.

ben de 24 yaşında ilk defa uçağa bindim, yurtdışına da 25'imde çıktım. insanın ufkunu kesinlikle açıyor bence çıkmalısın. tr ile vize problemi olmayan ucuz ve yakın ülkelerden birine gidebilirsin mesela(sırbistan, ukrayna, gürcistan).

tabi gitme lan manyak mısın:)

gidip de dönememe, dönüp de bulamama ihtimali her zaman vardır.

askerde ne isin var ya?

akıllı adam askere gitmek istemez. napıcan askere gidip. edebildiğin kadar tecil ettir

sana müstehak. sen git.

en çok gitmek isteyenler bile pişman döndü.

Fransızca'da bile en iyisi değil. Bence daha iyisini rahat bulursun.

Biraz pahalıydı, neredeyse goethe ile aynı fiyat.

@zawisha ucuza buldum, o nedenle düşünüyorum.

çocuğu ile hiç ilgilenmeyen tiplerden çok daha başarılı buluyorum.

Sıfır birikimli; yüksek özgüven, ego sahibi barzolar da bunların eseri...
Çevremde çocuğunu övmeyen çok az kişi var. Konuyla alakası olmadığı halde bir bakıyorsun muhabettin arasına "Benim çocuk 3 yaşında ama yaşıtlarından farklı, diferansiyel denklem çözüyor.", "Efe 1 yaşında ama okumayı söktü, acayip zeki bir çocuk.", "Kızım yedi yaşında yeni gezegen keşfetti." gibi laflar sokuyorlar. Bir gün dayanamayıp birini ayar delisi yapacam o olacak.
2.bp.blogspot.com

hepsi aptal

çocuğu veren, o çocuğu onlardan alır. akıllar başa gelir.

Şu hayatta yapabildikleri tek şeyin o çocuk olduğunu düşünüyorum ki bence onu da iyi yapamıyorlar. Görünce gırtlaklamak istediğim çok alpcan, berilsu var.

uçlarda yaşayan iki tip ebeveyn tipi var, biri çocuğuyla hiç ilgilenmiyor, diğeri de aşırı rekabetten kafayı yiyor, çocuk yarış atına dönüyor. (çocuğumun IQ'su 500 çıktı, çocuğum çok zeki, bizim çocuk üstün zekalı çıktı, vb).

birinci tip komple hayvan tamam da, ikincisi de iyi değil. ben bunu mail yollarken aşağıya "bilmemnere mezunu yük. müh.. ddh. dhdhf. dhfh. bilmemkim bilmemney" diye yazanlara benzetiyorum. hayatta tek övünebileceğin şey bu mu lan, bu mu?

bunun arasının olması lazım. ilk çocuk cahil olurken ikincisi bencil oluyor, ikisi de kötü bence. cahil adamın hem kendine hem başkasına, bencilin de kendi hariç herkese zarar verme ihtimali var.

Ebeveyn cocugunu asiri derecede sever, normali budur. Binlerce yil once de boyleydi. Boyle de olmali.

Hadi tapanlardan olmayalim diye hic ilgilenmeyelim...

Anneniz boyleydi ister kabullebin ister kabul etmeyin. Asiri simartildiniz..

çocuğuna yaptığı kötülük için üzülüyorum.

bir ailenin çocuğunu çok sevmesi ile çok şımartması arasındaki ince çizgiyi bilmesi gerekir. çünkü çocukken hoş karşılanan şımarıklık ilerki yaşlarında saygısızlığa dönüşecek ve bu da hiç hoş karşılanmayacak.

Aman ha sakın laf etmeyin öylelerine. Sizin kıskandığınızı falan zannederler ahahsdfshsg Çağımız gösteriş çağı.

bana yansıtmadıkları sürece sorun yok. bana yansıtmalarından kastım "çocuğum şöyle zeki, böyle zeki, muhteşem" filan demesinler çocuktan da onlardan da soğurum. zaten öyle diyenlerin çocukları da şımarık olur. çoluklu çocuklu tüm arkadaşlarımı listelerimden sildim, dk başı fotoğraf paylaşıyorlar. spamlediler her yeri.

Ben de ozguvenli çocuk adi altinda şımarık veletler yetistirmelerinden cok rahatsiz oluyorum. cocuklarini oncelikle disiplin oz denetim konusunda guclendirseler ozguven de buna paralel gelisecek zaten.
Yani etrafi dagitan cevreye saygisiz belli noktalarda durmasi gerektigini ogrenmemis bir suru simarik sozde ozgur cocuk dolu ortalik.benim cocuguma kimse bir sey diyemez mantigiyla bakan bu ebeveynlere gercekten cok kiziyorum.
Cocugunu sevmek ayri bi sey isterse tapsin ama bu sekilde degil.

çok kötü, bi bk bildikleri yok çocuk yetiştirmek hakkında. bana yansıtmasalar da çocuğuma yansır diye düşünüyorum ben öyle davranmadığım için, ilerde anlar ancak.

çocuğum olmadığı için net bişey diyemiyorum ama dışarıdan malca görünüyor umarım öyle olmam

ebeveynler hakkında bir şey düşünmek istemiyorum da çocuklar için üzülüyorum. fiziksel ve duygusal olarak çocuğu ihmal etmek ne kadar zarar veriyorsa, iyi şeylerin aşırı verilmesi, çocuğa tapmak filan da o kadar zarar veriyor.

@sour
Binlerce yil onceki her sey ile iliskilendirmemize gerek yok. Zaten "cocuga tapmak" cok genis bir tabir, nasil tapmak? Cocuga tapmak 13 yasinda cocuga surat teknesi almak ise aptallik bence de.

onlar yüzünden büyük-küçük ayrımı bilmeyen, ilgi odağı olmadığında yetişkinlerin lafını bölmekten çekinmeyen yaratıklar çıkıyor ortaya, kuzenimden biliyorum.

bu konuda biraz acımasız dusunuyorum ben. bana göre bu, cocuk üzerinden kendini konumlandirmaktir.
''bakın ben yaptım, benim gibi bir insandan baskası beklenemezdi zaten. süper bişiy yaptim ben. benim genlerimi taşıyor''
gibi :)

Gördüğüm zaman inanılmaz sıkıntı basıyor, gösterilen her resim-fotoğraf-videoyu "Ay tatlım ne şekerrrr ne akıllııı ebet ebet" tepkileriyle karşılamakta inanılmaz güçlük çekiyorum. Hafiften tiksindiriyor beni böyle aileler.
Bir yandan da deli gibi korkuyorum, henüz çocuğum yok, acaba hormonlar falan insanın akli dengesini mi karıştırıyor? Çocuğun oldu mu bu moda mı geçiyorsun otomatikman? Allah'ım inşallah öyle değildir, sübhaneke dinimiz amin.

(bkz: süper dadı)

fazlaca gördük bu programdaki minik prens ve prensesleri.

çok biliyosunuz.

Şurada yazıp bu tiplere giydirenlerin aynen o eleştirdiği anne baba tipinde olacağını düşünüyorum. Hatta daha da beteri olacaklar bence.

Tapmaktan kasıt çok sevmekse, o insanlara saygı duyuyorum.

Tapmaktan kasıt "benim çocuğum süper" tavrı ise, gülüp geçiyorum.

Tapmaktan kasıt çocuğunun kölesi olmak, ipleri çocuğun eline bırakmak ve her isteğini yerine getirmek ise, çok üzülüyorum lan. O çocuklara o kadar yazık ki.

23 nisanda niye benim çocuğum arkada duruyo diye kavga çıkarırlar. fotoğraf çekmek için birbiri ile boğuşurlar. nefreti duyuyorum.

boş teneke çok ses çıkarır diyorum. çocuklarından başka başarıları yok. ayrıca bu ailelelerin çocuklarıyla çok ilgilendiklerini de düşünmüyorum. sadece BENİM ÇOCUĞUM blabbla demeyi ilgilenmek sanıyorlar. birisi çocuğundan başarılıysa kendini mağlup hissediyor mesela

Çocuğu sosyal kalkan olarak kullanıyor özellikle yeni nesil anneler.

@eksi sozluk e bir daha geldim'e katılıyorum. Sevmek ayrı, totemleştirmek ayrı. Herkes için söylenmez tabii ama en katı karşıtlarından biri iki yıl önce çocuğu altı aylıkken sabahın köründe "Bugün de altımıza sıçamadık" diyerek hem bebeğinden birinci çoğul şahıs olarak söz etmesinden hem de (belki haklı olarak) basit şeylerden panik halinden dolayı üzülmüştüm. Çocuğu hakkında "Yapamadık, ettik" tarzı konuşan bir kadın için bireyselliğini kaybettiği için üzülürüm. Böyle bir planım yok, istemiyorum da, anaç değilim ama öyle bir gün gelirse, ödüm kopuyor sevgilimi/kocamı sıfıra indirip tüm sevgimi çocuğa vermekten, çocuğa aşık gibi davranmaktan, kocanın aşkını çocuğa yönlendirmekten ama korka korka o hale girebilirim de, belki hormonların yönettiği bir süreçtir, her şey o haliyle daha mantıklı görünüyordur. Belki şu an düşünemiyorumdur.

Bir de belki bu da bir nevi mahalle baskısıdır. Düşün ki arkadaşlarınla oturuyorsun, hepsi çoluk çocuk sahibi. Sen de artık çoluklu ve çocuklu insanlarla görüşüyorsun. Biri çıkıyor "Benimki iki yaşında takla atmayı öğrendi, çok büyük sporcu olacak" diyor. Diğeri çıkıp "Benimki de o kadarken, dünya haritasında ülkelerin yerini ezberledi" deyiveriyor. Sonra ikisi de senin düz çocuğuna ve sana acıyarak bakıyor olabilirler. Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş, kırk kere söylersen inanılır da. İlk başta bilirsin onların abarttığını, sonrasında "Herkes abartıyor olamaz" deyip kendi "normal" çocuğunda bir özellik aramaya başlayabilirsin. O da bir o sosyal ortamda hayatta kalma adaptasyonu olabilir. Herkes çocuğu hakkında bir şey söylerken, seninki aptal olamaz ya! Gavurların "mom's guilt" dediği bir kavram var. Örneğin, işe giderken "Ben ne biçim anneyim, çocuklarımı evdeki bir yabancıya bıraktım, buralara geldim" ya da kırk yılın başı kocasıyla başbaşa bir yere gidip "Çocuğumu kendi zevkim için nasıl bırakırım" gibi mantıklı düşündüğünde gereksiz görünen şeyleri suçluluk olarak yüklenebiliyorlar. Belki, çevrendekilerin çocuğu bu kadar özelken insan içinden "Herkesin çocuğu böyleyken, ben nasıl kötü bir ebeveynim ki, çocuğumun içindeki özelliği diğerleri gibi nasıl çıkaramadım" diye düşündüklerinde suçluluk duyuyor olabilirler ve karşı bir savunma mekanizması da olabilir o sürüye katılmak.

Sonuçta üzücü çocuğa insanüstüymüş gibi davranıp onun sırtına yük yüklemek ama çok kişi yaptığına göre bir kaynağı ve bir nedeni olsa gerek.

bilim kurgu bilime uyucak diye bir olay yok. güzel mi güzel. cine 5 zamanında komşuda izlemiştim ben de aklım çıkmıştı o zaman ne güzelmiş laan diye.

ayrıca o dediğin olay her film için geçerli. şimdi yazsak en gereksiz lotr karakteri diye frodo diyen çıkar sam diyen çıkar gandalf diyen çıkar ki bence de en gereksizi o. subjektif bir olay sonuçta.

filmler de gayet güzel eğlenceli aq. daha ne bekliyorsun ki bir fantastik bilim kurgudan?

Uzay gemisiyle lazer atışı yapılıyor filmde, ışın kılıcı falan var. Mantık aramak gereksiz gibi.

bir fenomen haline gelmiş durumda, nedeni bu bence.

neyi abartalım kanka. ömer seyfettin diyet'i kaşağı'yı mı kemalettin tuğcu'yu mu abartalım..

kardeşim tüm seriyi arka arkaya izledim ama sevmeden iğrene iğrene izledim
kurgu yok oyunculuk yerlerde son film biraz elle tutulur gerisi çöp
katılıyorum

beni örnek verirsek ilk gittiğim sinema filmim star wars 1 dir. 1999 yılıydı sanırsam. küçüktüm etkilenmiştim haliyle. serinin diğer filmlerinede gittim bu arada eski seriyide izledim. bunun yanında küçüklüğüm star wars'ın pc oyunları ile geçti. müzikleri v.s çocukluğumu hatırlatır bana. en sevdiğim bi kaç film serilerinden biri oldu çıktı. filmdeki imge fazlalığı, karakter çokluğu, herkesin bi tarzı v.s var insan onlara kendisini kaptırıyor. herşeyin yanında hiç izlememiş biri bile olsa pek tabi 1. filmi en kötü film olsada son üçlemeden başlayıp 3. filmle birlikte vay be konuya bak diyebilicek bir konusuda var bana kalırsa. darth vaderin küçüklüğü, nasıl darth vader olduğu, diğer tarafa aşama aşama geçici v.s görsel efektler, ütopik mekanlar. darth vaderin nefes alış seside mi tüylerinizi ürpertmiyor yahu :)

ışın kılıcı var, usta-çırak ilişkisi var, force diye bi kavram var.. meclis seçilmiş kişiler özel eğitimler var, politik zam zam zumlar var.. sıfırdan char kasma var.. aşk var Natalie portman, liam neeason, Ewan McGregor falan var.. aslında herkes için hazmı kolay bir bilim kurgu filmi..

soundtrackler iyi..

www.youtube.com

hiçbir filmini baştan sona izlemedim ama 1977 yılına göre çok ileri çekim teknikleri kullandığından olabilir.

Ben bi tek 4. filmi izledim, ona da zor dayanmıştım. Mantık hatası falan dayanılır da kurgu çok boktandı resmen, nası bu kadar tutmuş anlamıyorum.

ben hepsini izledim. pek begenmedim ama 77 yilina gore ilk filmi gayet iyiydi bence. daha cok halka hitap ettigi icin fanboy potansiyeli fazlaydi. ben gunumuz genclerinin bu kadar sevmesini mantiksiz buluyorum acikcasi. o donemki gencligi anlarim da, simdi bu kadar ozenilmesinin bir mantigi yok gibi.

bunun yaninda muthis gorsellik 67'de cekilmis a space odyssey filminde de gorulebilir. ama bu film daha kapali bir film oldugu icin pek benimsenmemis. kapitalizm vs sanat iste. halka inersen daha cok begenilirsin.

tüm seriyi sırasıyla izlemiş biri olarak daha 1 saat önce konuştuk bu konuyu. gerçekten fazla abartılıyor bence. tamam o zamanın koşullarına göre ilk 3 film muazzam, serinin devamı da güzel bir biçimde aktarılmış ama matrix gibi farklı bakış açısı getiren bir şey yok ki. harry potter serisi neyse star wars serisi de odur benim için, bu kadar anlam yüklencek bir husus yok bence.

hiçbir filmini izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum. o derece uzağım bilim-kurguya.

genel olarak insanların bilim-kurgu filmlerden nasıl zevk aldıklarını anlamıyorum. bu korku filmleri için de geçerli.

bilim kurgu değil ki star wars, fantezi. yüzüklerin efendisiyleb falan aynı klasmanda özünde.

gerçeklik/bilimsellik açısından bakmak abartacak olursak yüzüklerin efendisi tarihi açıdan gerçekçi değil demek gibi bir şey.

niye seviyonuz lan mal mısınız diye çemkirmeye de lüzum yok. seviyoz işte çok eğlenceli evren.

bu arada bir de not düşeyim, ilk filmleri 90'ların ortasında izlemediyseniz efektleri falan güncellenmiş -remastered- versiyonlarını izlemişsinizdir. yani o zamana göre muazzam muhabbeti de tam olarak doğru değil.

yeni kopyalarda 1983'te çekilen 6. filmin sonunda 2000 küsürde çekilen 3. filmde anakini oynayan hayden bilmemkim gözüküyo.

star wars bir dönemin gençliğinin film serisi. ne bileyim indiana jones gibi. öncekilerinki beam me up scotty'li star trek'ti. bugünküler ileride harry potter'dan bahsedecek.

kendi etrafında bir kültür yarattı. birisi leb diyince diğerinin leblebiyi anlaması çocukluğun paylaşılmış yanları nostalji vs bir sürü şey harekete geçiyor. yani kimisinin duygusal bağı var. ben iki bölüm hariç diğerlerini geç izledim sallamıyorum pek. ama anakin skywalker/darth vader'ın havası falan, o bende de kalmış mesela*. ama bunları konuştuğum ve ağaç dalını ışın kılıcı gibi salladığım arkadaşlarım yoktu.

biz daha ziyade aoi tsukinosuke taklidi yapıyorduk, kendimizi samurai sanarak dalları sivriltip kılıç diye oynuyorduk. off ya adamım. işte bir dönem de sıkinoskiyi bilir mesela. (öyle diyoduk biz)

Bence de overrated.
Ama orjinal karakterler yarattiklarindan olabilir bu kadar tutulmus olmasi. Ben fantastik sevmedigim icin isinamiyorum boyle filmlere. Ben de Batman'i cok severim mesela, cok orjinal ve havali bir karakter bana gore. (Batman fantastik falan degil, onu gecin bir sefer.) Benim Batman'da buldugum seyi baskalari Star Wars'ta buluyor olabilirler.

Böyle duyurulari görünce kusura bakmayın ama içimden direkt 'eksi sözlük hiçbir seyi beğenmene timi yine buralarda' diye geçiriyorum.

Film, kitap, müzik kişisel zevklere göre sevilir ya da sevilmez. Mesela ben eğlenerek izledim, siz sevmemissiniz olabilir. İnsanlar genel olarak seviyor. Bilim kurgu filmi değil zaten, dönemi için fantastik bir film.


Bence bu tür konuları çok takmayın; isteyen istediği filmi izlesin. Sevsin ya da sevmesin.

+8 fraise

kesinlikle overrated.

zamanında olmayan bir şeyi çok güzel yansıtmış. çoğumuz yoktuk ilk filmde. mantık hatası olarak ışın kılıcı saçma geliyor bi bana.

tamamen mantıklı bakarsak, hepsi sallama. ama güzel bir film.

film iyidir kötüdür tartışılır, çok müthiş bir "bilimkurgu" olmadığına katılıyorum fakat George Lucas manyak vizyoner bir adam ve sinema tarihini değiştirdi.

Star Wars'ın efektlerini yapabilmek için George Lucas'ın kurduğu ILM (industrial light and magic) ile görsel efekt tarihi değişti, şimdiki boktan senaryolu bol efektli filmlerin gelişmesinde/temelinde bile Lucas var.

Şu belgeseli izleyin derim, nelerle başlayıp nerelere geldiklerini anlatıyor Star Wars'tan Indiana Jones'lara, sonra Jurassic Park ve devamı: www.youtube.com

Ayrıca senaryo olarak da, Joseph Campbell'in The Hero with a Thousand Faces kitabını okuyup etkilenen Lucas, tarihin başından beri çoğu destanda, halk hikayesinde işlenen konular, karakterler(karakterin yolculuğu), işlenme stilleri gibi şeylerden ders alıp onlar gibi bi hikaye yaratmış. Bu da büyük ihtimalle bilinçsizce bi çekim yarattı, insanlara bilimkurgu olmasına rağmen tanıdık geldi.

teknik olarak da açıklanabilecek çok fazla şey var. Ama kalben "filmi sevmek" dersen, şimdi izleyip sevenlerinki biraz sürüye uymak bence. Babam sinemada izlemiş, o sever anlarım o yıllarda öyle bir film izlemek olay. Ki ben ilk The Matrix'i sinemada izlediğimde hayran olmuştum, hala da en sevdiğim film(ve üçleme)dir kendisi.

Mantık hatası çok ama güzel ve orjinal bir evren star Wars. Işın kılıcı olsun force olsun karizmatik şeyler. Her şey düz mantık yalansız olsaydı fikri "yalanın icadı" adlı filmde işleniyor. İzleyin dahiyane film.

fan gurubunun tüm karakterleri gereksiz bulması diye bir şey söz konusu değil. herkes gereksiz bulduğu birer karakteri yazmış. herkes tüm karakterleri sevmesi söz konusu değil ki
örneğin matrix, yüzüklerin efendisi vs efsane filmler. açalım 50 tane film hatası, kurgu hatası, saçma ve gereksiz karakter söyleyeyim. bu onları efsane olmaktan çıkarmaz
ilk star wars filmi 77 yılında gösterime girdi. 77 diyorum bakın neredeyse 40 sene önce. o gördüğünüz efektlerin hepsi film makarası üzerinde yapıldı.
oyunculukların kurgunun farklı gelmesi normal. 1940lardaki oyunculuklar bambaşkaydı, 60lardaki, 80lerdeki ve 2000lerdeki bambaşka. bundan 30 yıl sonra 90ların filmlerine bakıp insanlar ne garip oyunculukmuş diyebilir
70lerin sonunda 80lerin başında bu filmlerden şimdiki gibi 100lerce olmadığından kendi hayran kitlesini yarattı, bu hayran kitlesi sadık kaldı. ticari olarak da desteklediler bunu

hahah, ben de böyle düşünüyorum ama star wars tişörtü giyiyorum. star wars, lotr gibi konular popüler olduğu için kimse alakasız kalmak istemiyor işte.

sinema tarihine olan katkısının bugünün gençlerinin pek şeyinde olduğunu sanmıyorum.

Bak bir arkadaş sormuş neyi abartalım diye?

Bir şeyi sevmeyebilirsiniz, ilginizi çekmeyebilir, size hitap etmiyor olabilir ama tutup ta "-çok abartıyolar yeaaa, ne o öyle ışık mışık yeaaa, çizgi film gibi yeaaa" dersen ağzının ortasına tekmeyi yersin.

Bazı filmler kült olmuştur, sinema sektörüne ışık tutmuştur. Bugüne öncülük etmiştir. Sen kimsin ki "bence de overrated" diyebiliyorsun yahu.

Star wars, matrix, lotr bu sanat eserleri hem felsefik, hemde bilim kurgu alanında öncüdürler. Adam lotrdan etkilenmiş müzik alanında yeni bir oluşuma yer açmışlar. Şahane gruplar şahane eserler çıkmış. Ne bilim matrix'de ki felsefeyi anlamadıysan o sizin sorununuz.

Klasik hiç bir şeyi beğenmeme durumu sizinki, aynen sürü gibi.

He abartılı, he overrated.

Adam demişki kurgu yok, oyunculuk sıfır:) Tabi alışmış bünye kafanın yüzde seksenini ekranda görmeye garip geliyor.

Çekim tekniği falan bunlar tabi bilindik şeyler öncü adamlar yahu. Şarlo nasıl kendince (büyük bir olay tabi) çekim teknikleri geliştirdiyse bu filmde öyle.

Adamın eleştiri tarzı şundan ibaret "ben bilim kurgu sevmem ki, korku da sevmiyorum" lan bu nasıl eleştiri.

Bir şey popüler oldu diye sevmek zorunda değil insanlar. Sevmeyebilirsin, sana hitap etmiyordur vs. ama benim düşünceme göre "eleştiri" yapabilmek için önce "bilmek" gereklidir.

Hani var ya bir video "uzman mısın lan sen, bilir kişi misin?!" Kimsin sen? Kurgu kötü, çekim kötü, o ne öyle lazerli kılıç falan eeee?

Çok merak ediyorum böyle adamları neyi beğeniyorlar diye. Bence "godfather" serisi de ovarrated (allah çarpar tabi şaka). Fight Club'ta da adam yokmuş zaten herşey hayalmiş. 6 hissin sonunda meğerse adam ölüymüş...

İzlemeyin, sevmeyin. Bundan 100 yıl sonra da bu filmler konuşulacak, beğenilecek.

"Nefrete boyun eğme. O seni karanlığa götürür."

Ayrıca rüyanıza yoda girsin emi...

bunu satıyorlar çünkü. bir kıza satıyorsun, bir arkadaşa satıyorsun. 'auvv, darth maul ya... aslında ölmedi, biliyorsun değil mi?! bilmiyorum deme!..'ler.

şu var bir de:
galeri.uludagsozluk.com

seriyi tabii ki ben de izledim. beğendim de. ama abartı kere abartılıyor.

hala o dönemin oyunculuğu falan denmiş
açın daha eski filmlere bi bakın o dönemin western filmlerine bi bakın oyunculuklar nasıl o filmde bildiğin oyunculuk kötü kurgu sıfır.

"Adam demişki kurgu yok, oyunculuk sıfır:) Tabi alışmış bünye kafanın yüzde seksenini ekranda görmeye garip geliyor."

bu ne alaksız cevap kurgu ile oyunculuk ile ekrandaki kafa boyutu ne alaka?

@basond ya en iyi kurgu oscar ı almış filme kurgu sıfır diyecek kadar cahilsin ya da kurgu ne demek hiçbir fikrin yok

@asbe evet kardeşim hiç bilgim yok
barrack obama nobel barış ödülünün sahibi

Hata bende her ödül alan filme katılmak zorundayım.

Tekrar ediyorum bence zerre kadar kurgu yok filmde millet neden sevdiğini şaşırmış.

medcezir'de herkes birbirine kayiyor. siz nasil bunu kabul ediyorsunuz ?

not: sozum onlara

star wars'ın tek kotu yanı Hayden Christensen

"Klasik hicbir seyi begenmeme durumu", "eksi sozluk hicbir seyi begenmeme timi" diye bir sey yok arkadaslar.
Vallahi yok bak.

Biz Star wars begenmeyen ortalama insanlar, Dunya'ya gelirken populer filmleri begenmeme yemini falan etmedik, Star wars'u ya da baska bir seyi begenmiyoruz, sebebi ise cok basit; "begenmiyor olmamiz". Bunu misyon edindigimiz falan yok biliyor musunuz? :) Seyleri hosumuza gitmedigi icin begenmiyoruz mesela.
Ha boyle bir olusum, bir lobi, loca falan varsa da ben bilmiyorum. Ben Star wars'u begenmeyen avaraj masum bir suru insandan biriyim sadece:)

kartal tibet geliyor önce.
altar tibet derseniz de aklıma altar'ın oğlu tarkan gelir direk.

ardından tibet'li rahipler, turuncu, budizm, hindistan ve ezoterizm geliyor. olumsuz bir çağrışım yapmıyor. Timur, Teoman gibi isimlere ne hissediyorsam buna da benzer hissediyorum.

upload.wikimedia.org

www.zocalopublicsquare.org

media.sinematurk.com

Ulke olan Tibet ve deniz seviyesinden yuksekligi canlaniyor gozumde ilk anda.

Altar Tibet'i isim olarak düşününce aklıma direkt humar'ın oğlu timar geliyor.

Kötü bir isim bence.

Bir sürü şey geliyor ama hepsi Tarkan filmlerindeki ahtapotla bitiyor :(

Ülke olandan önce Kartal Tibet geliyor.

ingilizce konuşulan ülkelerde direkt budist tapınağında bir kürsü canlanır milletin gözünde, demedi deme. malum, altar = sunak. e tibet de dedin mi, daha ne olsun.

istersen google görsellerde altar tibet diye bir tarat.

bir türk olarak bana altar'ın oğlu tarkan ve kartal tibet kombinasyonundan su canlanıveriyor
1.bp.blogspot.com

beğenmeyenler arasında hatırladığım kadarıyla ben de vardım hala beğenmiyorum.

beğenmeme sebebim şuydu; isimlerin ya evrensel bir değeri anlatması ya da bir şekilde içinde yaşanılan ve tarihsel bir bağımız olan coğrafya veya kültürle az çok bir ilintisi olması gerektiğine inanıyorum.

tibet deyince çocuğun kültürel kimliğiyle bağdaştıracağım bir şey uyanmıyor.

tibet deyince aklımda tibet öküzü, Uzakdoğu, hiçbir bağımız olmayan bir coğrafi alan, tibet rahipleri falan geliyor ve ne alaka böyle isim mi konulur düşünceleri geçiyor. eleştiri anlamında değil de, misal tokat erbaa nüfusuna kayıtlı bir çocuğun isminin sanchez olması falan gibi bir gariplik hissi oluşuyor.

yoksa minik yavrunuz altar Tibet'le bir alıp veremediğimiz yok :)

www.youtube.com

farkli olmak adina koyulmus bir isim gibi. (bkz: tibet agirtan) vardi bir de...

zorlama bir isim bence ama siz begeniyorsaniz bize b*k yemek duser bence...

okuz geliyor. tibet okuzu.

bence cok otantık hoş bi isim, yuksek ihtimalle ebeveynleri dagcı bi cocuk oldugunu dusunurum; takdir ederim

büyüyünce çin'e gitmesin :)

(bkz: free tibet)

şaka bir yana güzel isim bence.

entel dantel abuk subuk bir çocuk.

altar'ın oğlu tarkan'ı oynayan kartal tibet.