sultanahmet'te büfelerde görmüştüm.

taksim, sultanahmetteki büfelerde. ama günlük müdür bilemem.

Turistlerin yoğun olduğu bölgelerde. Arkadaşında dediği gibi Sultanahmet, Kapalıçarşı vs.

günlük müdür ben de bilemiyorum lakin tünelin girişinde 10-15 farklı dilde gazete satan bir yer var.

D&R'da fln olması lazımdı.

bugün gördüm de tekrar yazayım dedim, beşiktaş'ta bahçeşehir üniversitesinin book storeunda günlük olarak bu gazeteler bulunuyormuş.

gayrımenkule gir, şu an krediler çok ucuz.

parayı alacağınız zaman maaşınız ne kadarsa onun üzerinden hesaplanıp veriliyor diye biliyorum.

aynen izin zamanınızdaki maaşınız neyse onun üzerinden hesaplanır bence de.

mantıken şu anki maaş üzerinden almalısınız. sonuçta maaşın artmasının sebebi enflasyon yani pratikte sizin maaşınızı gerçek değeri zaten hiç değişmiyor fiyatlar da arttığı için. siz o parayı 2 sene önce almadınız ve şimdi şirket 2 sene önceki miktarı öderse aradaki faizi cukkalamış olacak. ama bu işler pratikte farklı yürüyor olabilir, onu bilemeyeceğim.

izin parası veriliyor mu hala? bazı şirketlerin zorla kullandırdığını duymuştum?

@ozdek
işler çok yoğun olduğundan öyle uzun izinler kullanamıyoruz, yılda 3-5 gün ancak. o yüzden birikiyor haklar.

simdiki ucret uzerinden olmasi gerekir.

şimdiki ücret. geçmişte kullanmamışsan bir sonraki yıla devreder. yani şu an izne çıkabiliyorsan şu an o ücreti almalısın. mantık da yürütmüyorum ayrıca, yasal olan bu.

www.istesosyal.com

bu şekilde arıyorlar genelde.

seyahat engeli olmayan ve b sınıfı ehliyetine sahip kriterleriyle.

maaşları ne kadardır ortalama böyle işlerin ?

satış temsilcisi. çok zor bi iş walla dile kolay. esnafla uğraşıyolar, kendi firmalarına laf anlatıyolar. trafik bi yandan, ellerine geçen üç kuruş para. tabi ilk yıllarda, sonra paranın gözüne vuruyolar.

(bkz: plasiyer) onlar. universite mezunu olmanız gerekmiyor en az lise mezunu alıyorlar.

hayalimdeki iş demeniz beni etkiledi. herkes şartları zorlayıp hayalindeki işi yapmalı bence. o yüzden hemen bir telefon açıp öğrendim. umarım yardımı olur. ülker'de plasiyerler sabit 1050 tl üzerine prim ve verilen hedeflerle çalışıyorlarmış. Aylık ortalama 1900 tl ye geliyormuş. tabii bu ortalamaymış eğer tüm hedefleri gerçekleştirebilirseniz ki bu hayli zormuş, 2400 leri de bulabilirmiş.

prim ile çalışır ama ben prim almasam da olur diyemiyorsun. he 3 ay atıyorum 5 tane iş bağlamanı bekliyo. olmazsa güle güle

Tansiyonunu etkiliyo olabilir. Soganla sarimsak tansiyon dusurur diye biliyorum.

alerjin vardır. york testi diye bir test var. ona bak. bir de mecbur değilsin soğan yemeye.

ağır kokular bende migreni tetikliyo, sinirsel başağrın varsa hakikaten tetikliyo olabilir.

ne öğretmeni olacak? Direk yaşadığı şehre tayin olamayabilir tutupda şırnağa yada muşa atanabilir.(MEB için konuşuyorum)

9 ay çok erken fikir edinmek için, ama aynı zamanda geç kalmamak için de iyi bir süre, özel ders öğretmenliği olabilir, çalıştığı şirkette eğitim/training gibi bir kısım varsa oraya geçmek denenebilir. işle ilgili diyebileceğim ilerde iş stresinin azalmayacağı sadece artacağı olabilir. başarılar.

Devlete girmek zaten mumkun degil. Dershanede calisacaksa zaten yogunluk acisindan bugunlerini cok arar hele ki buyuksehirde yasiyorsa. Mt programi zor ve yogundur tahmin ediyorum. Yillardir hedeflenen hayat bu muymus diye ben de cok sorguluyorum ama isin daha cok basinda. Hele bu kadar onemli bir karari verebilmek icin. Hele ki evlenme asamasinda paraya ihtiyaci olacaktir. Kendisine bi sure versin, koca bir omru dusununce bence 3 yil gayet makul. Evlenmis, duzenini kurmus olur. O noktada tekrar bu degisikligi goze alabiliyorsa zaten mutsuzdur, o zaman yapabilir ama simdi cok erken. Evet insan bi an once kurtulayim diye dusuyo, anlayabiliyorum ben de ama sonrasinda bu sansi kacirip basini duvarlara vurmak da var. Ogretmenligi her zaman deneyebilir ama bu sans tekrar ele gecmez.

Kusura bakmayın ancak bakabildik..
@basond: Özel okul düşünüyor..

@tescillimarka: O konuda ne olur bilemiyorum. Erkek tarafı ne der muamma..

@tresrichesheures : Aldığı eğitim bu tarz şirketin daha yüzeysel kısımları için fazla kaçıyor. İnsan kaynaklarını da düşündü bi ara, ama "o kadar okudu"k kısmında takılıyor.

@Johnricksen : Bu kısım çok doğru, stresi tavan yaptığında hasta olacak diye korkuyoruz açıkçası..

@sirkelimon : Konuya, işi bildiğinizdne dolayı en vakıf siz çıktınız sanırım. Bende kendisine bir süre evlendikten sonraya kadar baksın, beğenmiyorsa çıksın diye tavsiyede bulundum. Çünkü evliliğin ne gibi yükümlülükler getireceği belli değil. Neye ihtiyaç olacağını da kestiremez insan. "Kafayı duvarlara vurmak" kısmını kendisi de düşünüyor. Temelde beklemesi daha iyi olur diyorsunuz ama anladığım kadarıyla..

Valla benim eşimde özelde öğretmenlik yaptı inanın şu anda çalıştığı saatin aynısını çalışacak orada da üstüne velilerin kahrını çekecek keşke bırakmasydım diyeceği noktaya geliceğini düşünüyorum,

Ama illa hevesli ise yapsın tabi. Ha maaşlarıda 3 kuruştur 3600 yanında. Stajer öğretmen olacak tüm yükleri çekecek falan filan.

@basond : Öğretmenlik mevzuu gerçekten uzaktan hoş gözüküyor aslında..
Ama düşününce, sınav hazırla, oku, ödevleri kontrol et falan derken özel okulda dediğiniz gibi olacaktır muhtemelen..
Maaşlar ne durumda oluyor yaklaşık olarak? Sonuçta daha işe gireli 9 ay olmuş biri ve 3600 lira net maaşı var. Her sene de artacak. Bunu kaç yıllık öğretmen olduktan sonra alabilir diye düşünmüyo değilim..

özelde stajer öğretmen 1500-1600 alır ve aşırı çalıştırırlar. Sürekli etkinlik hazırlıyorlar her işi sana yıkıyorlar.

dokunmatik de zorlanabilirler ama yaş itibariyle...
tablet e vereceğin parayla netbook al bir tane 600 e falan...

@enkolaykullaniciadi, netbook düşünmüyorum, tablet önerisi istiyorum çünkü dokunmatiği gayet güzel kullanıyor annem.

Benim arkadaşımda aynen sizi gibi annesini laptoptan tablete çevirdi.
Darkın 300-400 küsür arası olan bir tabletini aldılar hepsiburadadan.
Gayet memnunlar.

tabletin en güzeli iPad. siz de biliyorsunuzdur.

ipad mini alabilirsiniz, fiyatlari da uygun. ipad disindaki tabletlere verilen paranin cope atilan paradan farki yok.

@evreka, iPad'in pahalı bir seçenek olduğunu bir İpad önerisi gelmesin diye yukarıda belirtmiştim, sırf cevap vermiş olmak için mi yazıyorsunuz yoksa okumadan mı cevabı sallıyorsunuz bilmiyorum ama duyuru böyle işlememesi gereken bir mecra..

Ben de öyle düşündüm ama annem tablete hiç ısınamadı laptop daha iyi diyordu

piranhanın business tab'leri gayet güzel ve ucuz. ayrıca fiyat/performans olarak da uygun. ben şahsen kendim için aldım kullanıyorum, çok da memnunum. 7-9 ve 10 inchlik çeşitleri mevcut. ben ultimate tab aldım kendime.ipad'i de salla, android dururken ios'a para verilmez bence.

nexus 7 al. 480-500 arasına var bak aşağıda. y.dışından daha da ucuza gelebilir.

www.akakce.com

hiç tablet deneyimim yok, çok da bilmeden konuşuyor olucam ama, tablette dizi izlemek zor olmaz mı yahu? tabi düşünmüşsündür orasını ama, bana zor gibi geldi.

arkadaşımda nexus 7 var, öve öve bitiremiyor kendisi. Teknolojiden de baya anlar, muhtemelen iyi bir aygıt yani.

@cepeuc, iPad'de bir iki denedik, memnun kaldı kendisi. bir de koca ekran bilgisayar elinin altında olunca olunca dizileri kaçırıyor, sonra kotamızı hortumluyor, elinde tablet olursa televizyondan izler dizilerini diye bir hinlik düşünüyorum :))))

kaliteli bir yer gibi gözüktüğüne bakmayın. her binasını süsleyen işletme kaliteli hizmet veriyor anlamına gelmiyor.
aşırı ısrarcı olmaları mafya gibi olmalarından kaynaklanıyor. orada yapılacak işlemler için size mutlaka senet imzalatıyorlar. her ay yine aynı ısrarcılıkla mesajlar göndererek paralarını istiyorlar. aşırı çirkef, pislik yöneticileri var ayrıca. ben gittim oraya paçamı zor kurtardım paramı kaptırdım. ben yandım başkası yanmasın.

bir de üsküdar'da da bir şubeleri var. orası daha da boktan. sakın gitmeyin. tez zamanda batarlar umarım.

biraz sert yüz ifadesiyle hayır deyince dünyanın en kabadayı anketörü olsa sizi zorla durdurup birey soramaz/satamaz/broşür veremez. fiziksel temas yaptığı noktada da çıngarı çıkarabilirsiniz.

benim evin dibinde de sayannora vardı aynı şeyi yapan. elemanları her gördüğümde sayanora diyordum bulaşmıyorlardı.

bakırköy'deki odak kozmetikinkine takılmıştım gençken. satmışlardı bi şeyler de... pişmanım. bi şey satın alcaksam da bu şekilde almam bi daha asla.

ben küfür bile ettim, dik dik bakıp tanıyın beni dedim ama yok, hala aynı yavşaklıkla yanaşıp burnuma 2milim mesafeden yapıştırıyolar kartlarını. bi gün siktir git dedim bi de arkamdan dayılanıyolar ne dedin sen diye. sert yüz, küfür bile kar etmiyo, zaten insanlar zor geçiyo, bunların gereksiz kalabalığı bişey yapmasalar bile sinir bozucuyken böyle davranmalarından bildiğin nefret ediyorum.

bilmiyorum netmaster mı kullanıyosun şu uydunetin verdiklerinden ama öyleyse eğer sorun modemde. ben 2 hafta uğraştım sonunda bunu anladım, başka da bir şey elimden gelmiyor. uydunet de seni sallamıyor.

Aynı modemden IP alan başka bilgisayar, telefon vb. var mı? Sorun onlarda da oluyor mu?

@ sirkelimon Ya şaka maka Uydunet ve Netmaster kullanıyorum. Bundan önce böyle bi' sorun yaşamamıştım 2 senedir ama şimdi patladıysa kötü oldu.

@ dagog Modemi kullanan başka alet yok.

Eğer başka cihazlarda da benzer sorun oluyorsa modem kaynaklıdır.

Eğer bilgisayarınıza özgü ise wireless kısmında sürücü ile ilgili ya da fiziksel bir sorun olabilir.

Eğer bilgisayarla farklı yerlerde bağlantı sorunu yaşamıyor, sadece evinizdeki modemle sorun oluyorsa wireless ağın güvenlik ayarlarını değiştirmeyi (WPA, WPA2 gibi) deneyebilirsiniz.

bizim evde 2 laptop bir telefon gayet rahat bağlanıyodu, tablet geldi, kafayı yedik bağlanmadı. uydunet bağlanan başka bilgisayarlar varsa sorun tablettedir dedi. tabletin yetkili servisi de başka ağlara bağlanıyosa sorun ağdadır dedi bakmadı, piç gibi kaldı ortada tablet. benimki android, ağa bağlanıyodu sonra kafasına göre bazen 2 saat bazen 5 dk bile olmadan ağdan düşüp kimlik doğrulandı. ağın güvenliği wpa ile sağlanmaktadır yazıyordu. zaten forumlara gir netmaster modem bağlanma problemi yaz bir sürü forum çıkacaktır karşına. ben birine girdim, modem bağlantı ayarlarından bişeyler değiştirdim. şimdi tablet giriyo internete ama laptop ağı bile görmüyo, ne yaptım bilmiyorum ama lanet ettim, öenmli değil dedim walla. başka çözümler de var ama ben daha fazla kurcalamamak için bişey yapmadım, senin yatkınlığın varsa veya arkadaşın onlar yapabilirler ama bizim şirketin it'cisi bile beceremedi diyim sana.

bir süre google dns i pingleyerek takip et kopmalar oluyormu kaç milisaniyede geldiğini kontrol et stabil mi değilmi ona göre modemin baglı olduğu kablonun ek yerlerinde korozyondan dolayı sorunlar yaşıyor olabilirsin, baglantının kopması hız düşüklüğü gibin...

@nevarki
Sayın Kullanıcımız,

Yaşadığınız sorun işletim sisteminin modemde ki WAN IP adresini algılayamamasıdır. Win8‘de ünlem işareti çıkması, modemde “WAN IP adresi yok “ demektir. Eğer modemde bu IP adresi düşseydi, ONAR dediğinizde bile bağlantı gelmeyecekti. Geldiğine göre bunun bir işletim sistemi sorunu olduğu görülüyor. Başka bir bilgisayar ile deneme imkanınız varsa sorun daha net anlaşılabilir.

Ayrıntılı bilgi için her gün 08:00 - 22:00 saatleri arasında destek hattımızı arayabilirsiniz.

0216 366 66 96
[email protected]

Saygılarımızla,

@sirkelimon

Sayın Kullanıcımız,

NetMASTER Destek Merkezi uzmanlarının modeminize uzaktan bağlanıp ayarlarınızı kontrol etmesi ve gerekli düzeltmeleri yapmaları için her gün 08:00 - 22:00 saatleri arasında destek hattımızı arayabilirsiniz.

0216 366 66 96
[email protected]

Saygılarımızla,

bizimkinde dahil valla yani gayet 9-18. ama öyle çakallar da kesin çıkar.

yemek saati çalışma süresinden düşülür hatta çay saati bile. mesela biz 10 saat çalışıyoruz. ama yarım saat yemek yarım saat çay düşülüyor. 9 saat hesaplanıyor

biz 09:00-19:00 olarak çalışıyoruz 1 saat öğle arası var ve max sınırdayız diyim sana. ve evet öyle çakallar da var.
fazla çalışıyoruz dediğimizde kanunda var deniyor, azaltalım çok geç çıkıyoruz dediğimizde o zaman cmts gelin dedniyor. kimsenin de cmts gelmek yemeyeceği için bu böyle sürüp gidiyor.

metrobüsten zincirlikuyuda in,
metroya bin itü de in oradan sor gösterirler.

itü de in karşıya geç oralara çok yakın

metrobüs ile mecidiyeköy. oradan metro veya maslak'tan geçen otobüslerle de gidebilirsiniz. maslak itü durağında inip yolun karşısına geçince 100 m falan ilerde yol kenarında (sarıyer yönüne doğru).

***
ek:
metro ile gidişte "plaza çıkışı"ndan çıkılabilir.
otobüs ile gidişte, yine metroyu alt geçit olarak kullanıp aynı yerden çıkılabiliyor.

aslında her iki seçenekte de (gişelerin olduğu katta ama ilerdeki) asansör ile çıkıldığında tam karşısına denk geliniyor.

itü ayazağa durağında windowist çıkışından çık mutlaka yoksa yuarıda çok dolanırsın. sonra da aşağıya doğru yürümeye devam et, birilerine sor hatta bulursun.

2 mart.
ama 2 ay fesih sözleşmede yazmıyorsa genel bir kural değildir söyleyeyim.

sözleşmede yazmıyosa da senin feshetme hakkın var. iş kanunundan daha fazlasını siteyemezler senden. iş kanunu asgari ücret gibidir, minimum odur, isterse fazlasını verebilir ama azını değil. deneme süresi de öyledir. o isterse kendinden fedakarlık yapabilir ama senin yapmanı isteyemez. sen istersen yarından başlayarak, istersen kimseye söleme bile ben yrn gelmiyorum diye, gitmeyebilirsin. hiçbirşey de yapamazlar.

deneme süresi iş sözleşmende yazmıyorsa söz konusu değildir. yanlış ve eksik bilgilerle insanları yanlış yönlendirmeyin. deneme süresi iş kanunu'ndan doğan bir yükümlülük değil bir haktır ve iki ayla sınırlandırılmıştır. eğer sözleşmede bu yönde bir hüküm yoksa böyle bir haktan söz etmek mümkün değil.

yeni mezun değilim. 2 yıldan fazla iş deneyimim var ve askerliğimi yaptım.

Otomotiv şirketindeki pozisyona (ürün geliştirme) yakın bir pozisyonda çalışmıştım. Ama sektörler farklıydı, ben enerji sektöründe Ar-Ge de çalışmıştım daha önce. Diğer iki pozisyon (üretim mühendisliği ve risk mühendisliği) tamamen yeni konular benim için.

sigorta şirketinden ek süre iste, 2 hafta kadar. güzel bir yalan bul salla. duruma bakarsın sonra.

ya sözleşme imzalasan işe bile başlasan ilk 2 ay boyunca eywallah abi ben gidiyorum diyip ceketini alıp çıkabilirsin. buna deneme süresi denir ve iki tarafın da karşılıkli hakkıdır. sen de psikopat çıkabilirsin, onlar da 2 ay boyunca siktir git, gelme bundan sonra diyebilirler. görüş tabi, serbest ekonomi, insan da bir kaynak değil mi sonuçta, kendi kaynağına en iyi seçeneği sunmalısın.

ortaköy

bir yalı ama hangisi hatırlamıyorum. bilmemne paşa.

ortaköy'deki esma sultan yalısı'nda çekiliyor diye biliyorum:

www.google.com.tr

ortaköy+2

adalarda rahat edebilir fakat kiralar 500 falandır. vişnelik var çok nezih bi muhit. orda belki daha bile fazladır. kampüs yakınları isterse 350den başlar.
suç oranı demişsin suç oranı da öyle çok değil gibi. yada biz duymuyoruz.

Her yeri eşit seviyede güvenlidir. Tekel savaşlarına aldanma :) O kadar büyük bir yer değil zaten, bir dolapderesi, tarlabaşı'sı yok yani.

Fiyatlar 400'den başlar.

adalar tarafı +1

ana caddelerin hepsi güvenli gerçi fakat örneğin bağlar tarafının arka sokaklarında kırk yılın başı da olsa gece saçma sapan tiplere denk gelme şansı var.

adalar tarafı biraz daha genç işi o yüzden kiraları hafif pahalı denebilir. iş yeri neredeyse ona uygun bişilerde söylenebilir

işyeri emko sanayi bölgesi taraflarında olacak.

Uzakmış. Emek Mahallesi civarından bakmanızı tavsiye ederim.

şirket araba vereceği için yani yol 50-60 dakikaya falan çıkmadığı sürece uzaklık pek önemli değil.

araba da olacaksa üniversite caddesi daha uygun gibi. bağlar mahallesi diye geçiyor. ordan çevre yoluna çıkış da var, direkt basar sanayiye.

üniversite caddesinde üniversiteli haricinde insan yok nerdeyse ondan adalar daha tercih edilesi. fakat o tarafta da 1+1 ev bulmak sıkıntılı olabilir.

şimdi bu ünv öğrencileri hep bağlar, adalr diyecekler ama o yaştaki bir bayan için en nezih ve uygun yer vişnelik mahallesi ve atatürk bulvarı civarıdır. atatürk bulvarının da odunpazarı tarafı değil, tramvaya yakın taraflarıdır. arabası da varsa oralarda çok rahat eder. diğer yerlerde park problemi olur, çarşı içi hareketlidir, komşusunun öğrenci olma ihtimali fazladır. sıkıntı yaşar. eskişehirliyim, ailem de hala orada yaşıyor.

Hiç bir avantajı olmuyor önemli olan brüt ücret toplamı, onun üzerinden belirli limitler dahilinde vergi dilimin değişiyor, yine aynı ssk kesintileri vs oluyor...

Çalışanın avantajı yok. İşveren 12 ayda aynı paranın hepsini maaş olarak verse bu tutar sgorta öderken, işten çıkarırken baz aldığı tutar olacak. O yüzden 16 maaş diyor ama 12'ye bölüp ödüyor.

SiyamkedisiZorro +1. senin açından değişen bir şey yok. ancak işveren çalışanın maaşını resmi olarak o şekilde gösteriyor. dolayısıyla sen işten çıkarken(veya çıkartılırken) hesaplanan kıdem+ihbar tazminatları bu düşük tutulan ücrete göre hesaplanıyor. şirket de o zaman kar ediyor ve ayrıca nakit bazı şirketlerde(özellikle yatırım yapıp kredi çekenlerde) önemli. o yüzden nakitin belli dönemlerde çıkışı sağlanmış oluyor. o açıdan da avantajlı.

isveçten.

www.haberler.com

www.ntvmsnbc.com

ikea lazanyasından:)

Uluslararası Ticaret daha iyi bence. Ama U.T'nin de -emin olmamakla birlikte- şöyle bir dezavantajı var galiba: Bu bölümü bitirince lisans mezunu değil, yüksekokul mezunu oluyorsunuz. Bir de... Boğaziçini kazanmak zor tabi.

Bunlar sorun olmayacaksa, Boun U.T oku derim.

ben kötü bir üniversite mezunu olarak, o okulu yazmış olmayı en büyük pişmanlıklarımdan biri olarak görüyorum. keşke girebileceğim en iyi üniye girseydim.

ama tavsiyem bu değil, şu: önünde daha zaman var. iyi bir okulun istediğin bölümünü kazanmaya odaklan (boğaziçiyse boğaziçi). puanını alınca yetmezse gel sor bu soruyu.

boğaziçi ve odtü hariç diğer bütün okulların olabilteleri var.
U.T de fakültelerine göre o.bazı okullarda iibf fakültesinde bazılarında da dediğiniz gibi yüksekokul fakültesinde.

iktisat okursan da uluslararası ticaret işiyle uğraşabilirsin. ama ut okursan iktisatçıların girdiği her pozisyona başvuramazsın. belki okuldan mezun olana kadar istediklerin değişecek onu da göz önüne al, iyi bi okulda iktisat okursan işsiz kalma olasılığın çok düşük.

iyi bir üniv.de iktisat.

iyi bi ünv de iktisat +1

sözleşmesi vardır da muhtemelen arkadaşının yerine imzalamışlardır. sigortası varsa da kayıtlı işcidir. kafasına göre işten çıkamaz. çıkarsa da işverene tazminat öder. nasıl ki seni habersiz işten çıkaramazsa sen de habersiz çıkamazsın. ha sigorta, asgari ücret ve diyer hukuksuzluklar için dava açabilir.

eğer çıkartmıyorlarsa, siz benim maaşımı asgari ücretten gösteriyorsunuz, şikayet ederim desin. o iş çok dert açar başlarına o yüzden kabul ederler.

öyle bir tehditte bulunmuşlarsa gerçekten bir yerde bir kontrat vardır. Onu öğrenmeye çalışsın. Tehdite gelince, sigortayı eksik yatırıyorlar, maliye hiç hoşlanmaz böyle şeylerden, arkadaşın bunu hatırlatsın. Hele bir de sahte imza falan çıkarsa çok eğlenceli olabilir.

Oncelikle cevaplariniz icin tesekkurler. @ dokunmakalbime : Kafasina gore isten cikamaz demissin, arkadasima 2 kere teyit ettirdim ve kontratin olmadigina %100 emin. Isveren neye dayanarak tazminat talep edebilir bu durumda? @whoosie : dedigin gibi tazminata gelene kadar bir suru usulsuzluk var olayda. Is o raddeye gelirse tehdite tehditle karsilik vermesini soyledim ben de (:

kontrata gerek yok, sgk girişin yapılmışsa çalışansındır, işverenin de senin de yükümlülüklerin vardır.
voleyi vurabileceğin yerasgari ücret gerçekten de, ayrıca bir kişiyi tazminat vermeden işten çıkarmak bile kolay değildir, yasalar genel tutum itibariyle çalışanı tutar zaten. hele ben sana söyleyeyim, asgari ücret tehdidiyle tazminatını bile alıp gidebilirsin, onun cezası inanılmaz ve sgk bu konuya son zamanlar inanılmaz takmış durumda, babayı bi alırlarsa sana böyle yaptıkları değil burunlarından bi yerlerinden çıkar walla.

hiç birşey yapmam adam akıllı üniverste okurdum baştan ya da sonradan uğraşmazdım.

şimdiden işleri biraz daha yavaşlatıp acil bi şekilde çalışmaya başlardım. ne ingilizcesiz olur ne alan dersleri olmadan olur.

bu arada hiçbirinde sıfır değilim.
ingilizce'de de sıkı bir pratiğe ihtiyacım var yalnızca, kargaların ziyafetini ingilizce okuyorum şimdi, o bitince de dance with dragons'u okuyacağım. sonra da grinin elli tonu gibi birkaç tane erotik roman okurum. en azından boş kalmam.

aynı şekilde, mhasebem iktisatım falan da kötü değildir, hatta iyidir ama pratiğim yok.

yani, şimdiden bir şeye başlayıp ona odaklanmam lazım. yaz aylarında zaten daha çok vaktim olacağı için günleri alan ve ingilizce derslerine bölüştürürüm.

inglizce

Hikaye guzelmis yalniz. Sonuna kadar okudum

Cok haklisin.

bence haklısın. çok iyi yapmışsın boşver.

Üşenmedim okudum, dayak atsan yeriymiş herife.

tam çıkıyordum, senin soruna denk geldim. neyse hızlıca cevaplayayım. hacı sen haklısın. ama bir ihtimal, bu dallama aklınca sana abilik, çapkınlık öğretmek niyetiyle kızlar için o şekilde sana sormuştur. boşver koy g.tüne rahvan gitsin. en iyisini yapmışsın.

bir çırpıda okudum, doğrusun, daha güzel eyyorlayabilirdin de.

Adamın gözünden bakmaya çalışıp kenarından köşesinden savunmam gerekseydi, bilmemkacincinick'in dediği gibi, abilik yapma niyetinden demiş olabilir derdim de, bunu yapsaydı biraz daha az "yavşak" söyleyebilirdi. Zaten niyeti de o kadar iyimser değildi muhtemelen.
Sonuç olarak iyi yapmışsın. Ablan da teşekkür eder daha sonra.

1 sene geçmiş lan üstünden. Sen pişman mısın? yada manyak mısın?

oh iyi olmuş vurduğun ben böyle şeyler dizilerde oluyo sanıyodum

gayet de haklısın.
ablamın yanında senin gibi bi de kardeşim olaydı iyiymiş dedim o derece.

Eline sağlık.

şahane olmuş, tebrik ederim.

Bi çırpıda okundu. Haklısın. İyi yapmışsın da ablanın şimdii ilişki akıbeti ne

haklısın.

ablan konusuna gelince, o herifin ne mal olduğunun farkındadır merak etme, bir süre sonra ayılır ve tüm zaten farkında olduğu şeylerle birlikte büyük resmi görüp sana hak verir.

Haklısın, iyi yapmışsın, eline ve diline sağlık. Aynı o yavşak gibi tipler gelip haksızsın diyor (olabilir) sana. Ne kadar önemsemen gerektiğini biliyorsun işte..

Bu arada merak ettiğim husus; aranızda kaç yaş var, bu hıyar kaç yaşında, ne tarz kompleklere dahil ki abilik pozlarına giriyor?

kuvvetine güvenip önüne gelene haksızlık etmeye devam edersen bi gün birisi tenhada fişini çekiverir.

Aradan zaman geçsede insan bazen acabada kalıyor ama bir saniye bile düşünme bence. Her şeyin bir yolu yordamı var. Davarlaşmaya gerek yok oda adam olaymış biraz. Ayrıca kendimden biliyorum lan sevdiğimi incitmemek için nelerden vazgeçtiğimi. Önümde bir hayat planladığım insanın bir yakını olacak ve onu yok sayıp bildiğimi yaparım imajı çizeceğim. Şöyle düşün kardeşin boynunu bükse senin kadar kimsenin içi acımaz. Elinde çocukla mutsuz bir hayattan yıkık ve kesinlikle haklıymışsın sözleriyle geri döndüğünde bir ömür bedel öder gibi yaşayabilirdi. Neyse ki yeniden aşık olma şansı var. Neyse ki insan gibi insanlarla tanışma fırsatı var. Tebrik ettim seni.

gözler italyan hakemde terk gibi geldi bana ama eğer sazan.avi değilse iyi yapmışsın..

ablanın hayatını kurtarmışsın, eline sağlık

"elimin tersiyle koydum" diyince ben bi ohh çektim. iyi etmişsin. ablanda düzelir merak etme o da anlayacaktır sonra seni

bir de karşı taraftan dinlemek lazım ama haksızmışsın gibi geldi. bazı tipler fazla sosyal ve geveze olabiliyor, adam kendi eşinin yanında dahi "şöyle hovardalık yapacağım, böyle çapkınlığa çıkalım..." vs. diye üfürüyor, eşi de "yav he, he..." diyor, gülüşüyorlar filan. böyle bir kültür oluşturmuş tipler var yani. son tahlilde bunlar genelde boş konuşan tiplerdir diyebiliriz. temel motivasyonları eğlence, gırgır ve hatta goygoydur. senin yaşadığın olayı kayınço-enişte ilişkisini panpalık mertebesine upgrade etmeye çalışan bir şahsın sumsuğu yemesi şeklinde özetlemek mümkün. kurban muhtemelen kız arkadaşının yanında da bu tür muhabbetler çevirip "eki eki eki" diye gülüyordu ama bu defa sert kayaya toslamış. "zaten gıcık kapılan elemanın uygun zemin oluşunca temiz bir şekilde dövülmesi" vakası olarak yorumladım. bi de ve sinem'de engin enişte'nin bacanaktan yediği dayağı hatırlattı.

özet: senin yerinde olsam "bu tür muhabbetler bana ters, aklında bulunsun," diyip sinyali verirdim.

ablan böyle ağlıyosa o gavat senin ablanı ikna eder, sen sonra daha pişman olursun, na buraya yazıyorum... eğrisi doğrusu neyse o olsun, boşver takma kafana, ablana destek ol yeter. anlaşılan aşık, ikna edilemez o, salağa bağlamış.

hatta onlar barışınca sen kötü olursun fln, bu ikili ilişkilere karışmamak lazım.

birbirleriyle bağlantıları yok.

star wars bir film serisi, toplam 6 filmi var. ticari başarısından dolayı, birsürü yan ürünü var. çizgi filmler vs.

battlestar galactica bir tv dizisi. sanırım ilki yine 70lerin sonunda yayınlanmış. yeni çekimi de 2000'lerin ortası.

star trek, yine bir tv dizisi olarak başlıyor 60'ların ortasında. sonrasında filmler, yeniden çevrimler vs. çok fazla şeyi var.

Bunlar birbiriyle bağlantılı filmler diziler değil. Tek ortak yanları uzayda geçmeleri ve uzay gemileri.

--- Star Wars ---
Fantastik aksiyon'dur. 3 filmlik orijinal seri, 3 filmlik yeni seri şeklinde 6 tane film. Bunlar dışında, ünlü olmasından dolayı ortaya çıkmış binlerce kitap, animasyon filmler, oyunlar vs var.

İçeriğinde iyilik ve kötülük güçlerinin savaşları var. Burada güç dediğimiz, baya baya sihir gibi bir şey. Gücü alıp düşmana dalıyorsun. Gücü kötüye kullananlar var, iyiye kullananlar var. Han shot first, bunu unutma.

Star Wars'taki olaylar çok uzun zaman önce, çok uzak bir galakside yaşanmış hikayeler. insan yok yani.

--- Star Trek ---
Bilimkurgu'dur. 3 sezonluk orijinal seri, 7 sezonluk yeni jenerasyon, 7 sezonluk voyager, 7 sezonluk derin uzay, 4 sezonluk enterprise dizilerinden oluşur, 728 bölüm dizi ve ayrıca 11 tane de filmi var. Bunun da binlerce kitabı, oyunu, vs var.

Star Trek insanlarla ilgilidir. Bugünden birkaç yüzyıl sonrasını anlatır, insanlar uzaya çıkmış yeni ırklarla tanışmış falan. İnsanlar barışçıldır, federasyon falan kurarlar. Düşmanlar da vardır tabi. Sihir falan yoktur, bilimsellik vardır, teknoloji vardır. Herşeyin bir açıklaması vardır, yalan yanlış da olsa.

--- Battlestar Galactica ---
Bunu izlemedim ben. Star trek ve star wars izlemeyi bitirene kadar yaşım geçti, 27 oldum artık ev geçindiriyorum.

O yüzden Family Guy. Yaşı gelmiş herkese tavsiye ederim.

battlestar galactica için söylüyorum, yaşım 27, kadınım ve seriyi yeni bitirdim. ben böyle bir dizi bilmiyorum, gerçekten mükemmel, bütün bölümleri ard arda nefes almadan izledim. uzayda geçiyor ama özellikle itusozluk'teki yorumları okursan alt metinde siyasetten, politikadan psikolojiye insana dair değinmediği konu kalmamış. kesinlikle tavsiye ederim. uzay deyip geçmemek lazım.

star wars da yine bir film serisi... 6 film olarak çekilmiş, ancak onun da şöyle bir olayı var, zamanında 3 film çekiliyor, sonra 2000'li yıllarda konusu o 3 filmin öncesinde geçen başka bir 3 film çekiliyor. olayın öncesini anlatıyor ve çekim kalitesi fln tabi ki daha iyi. ama o eski çekimler, o zamanın kafasıyla izlersen gerçekten etkiliyor, hayal gücü vs yönleriyle. zaten sonraki bir çok bilim kurgu filmi, illaki star wars'un bir yerinden etkilenmiştir. kült yani o açıdan.

star trek ise çok detaylı bilgi sahibi değilim ama filmini izledim elbette. bu zamanında bizde de olan uzay yoluyla bağlantılı, Mr. Spack fln var çünkü bunda da. Heroes'taki Sylor oynamıştı Mr. Spock'ın genç halini de. Star Trek filminde de bu bizdeki uzay yolunun öncesini anlatıyor işte. bu da güzeldir, izlenmesi gerekir bence ama battlestar galactica ve star wars'un yeri ayrıdır bende.

belli bir süresi var raporların. yani belli bir süreye kadar kesinti olmuyor. ben bir hafta diye biliyorum. onu işyerinizin insan kaynaklarından öğrenebilirsiniz.

ben de 3 gün diye biliyorum. bunun üzerinde çalışmadığınız süreler maaştan kesilir, siz sigortadan alırsınız paranızı. (bir miktar zararınız olabiliyordu sanırım duruma göre)
zaten artık otomatik bildiriliyor raporlar.
daha önce de sormuştunuz bunu da ben %100 bilmediğimden cevaplamamıştım. tekrar görünce bilgim dahilinde de olsa yazayım istedim.
geçmiş olsun.
muhasebe birimi ile de görüşebilirsiniz şirketinizin.

dün sormuştum bugün doktora gideceğim tekrar, sanırım almayacağım rapor. Çok teşekkürler. Bizim insan kaynakları girişi stadyum kapısı, telefonu hep meşgul olduğu için buradan daha çabuk cevap alabilirim diye sordum.

raporlu olduğun her günü şirketler eksik iş günü çalışması nedeniyle kesintisini yapabilirler. 3 günden fazla olan raporlarda ise bu çalıştığın günlerin ücretini gidip SGK'dan alabiliyosun.

2. mesleki bilgi açısından olaya tam vakıf olmak için başka alternatifler mutlaka önüne çıkacaktır.

1b diyorum.
genelleme yapmak gerekirse büyük bir şirkette hiçbir şey yaptırmazlar mesleğinizle ilgili. küçük bir şirkette her türlü işe burnunuzu sokma(pişme) şansınız olur.
hangi mühendislik olduğuna da bağlı olmakla beraber, üniversite okunan şehirde&civarında iş bulma şansı daha yüksek oluyor. firmalar okulu tanıyor&seviyor çalışanlardan&yöneticilerden oradan mezun kişiler olabiliyor vs..
ha yapılan stajlar kaç kişinin meslek kariyerinde önem arz etmiştir, oldukça az tabi... ama yine de maksimum faydayı sağlamaya çalışmak gerekli.
bol şans! :)

Hangi bölüm onu da yazsaydın iyiydi.
Ben bilg. müh. öğrencisi olarak saçma bir yerde yaptım. (bkz: üniversite bilgi işlem) Hocalar bile o ne lan diyordu. Ama verimli geçtiğini düşünüyorum. O açıdan 1 diyebilirim.
Büyük şirketler de ikiye ayrılıyor galiba bu konuda. Staj olayını gerçekten önemseyen yerler var. Eğitim programları, projeler, sunum vs. hazırlamalar... Tabi gelmesen de olur diyen de var.
Son olarak makine ve inşaat için fark etmiyor. Ailem ve arkadaşlarımda gördüğüm kadarıyla söylüyorum. Sen ilgiliysen her türlü öğrenirsin.

küçük sınıflardaysan eğer;
2-a; çünkü küçük sınıflarda zaten etrafa bakınmaktan mesleki anlamda kendine çok fazla bir şey katamıyorsun.
üstü sınıflarda bir şeyler öğrenebileceğin, mesleki alan seçiminde işine yarabilecek konularla ilgili çalışman işine yarayacaktır. o yüzden üst sınıflarda kesinlikle 1. istanbul bağlantılı ve hatta istanbulda yapman da işine yarayacaktır.

makina mühendisliği son sınıfa geçtim, küçük-orta çaplı bir işletme veya şirkette çalışmak haftada 3 gün gidip mesleki pratik kazanmak istiyorum. böyle firmalar bilen var mıdır istanbul'da geliştirmek için öğrenciyi geri çevirmeyen.

bazı mado'larda oluyor. siparişi verirken haşlanmış istediğinizi belirtmeniz gerek.

edit: ben ankara'daki şubelerinden yiyorum, fena değil bence. istanbul eşrafı neden mado'dan alma dedi bilmiyorum.

superfreshin vardı, migrosta görmüştüm.

Sanki büyük marketlerin meze reyonlarında bulursun gibi. Market işi süper değildir herhalde ama berbat da değildir.

mado'dan alma.

madodan alma + 1 bir de marketlerin meze reyonlarında haşlama olmaz kızartılmış olur.taksimde haşlama olarak taze yapan bir seyyar amca var galatasaray lisesinin çaprazında.yolun düşerse oradan almanı öneririm.

otantik diye bir restoranlar zinciri var, orda olması yüksek ihtimal.

liseden geçiş var, ama sınavla o da. fransızca öğretilen okulların hepsinde var bu sistem, özel okul olması gerekmiyor. frankofon şeysi...

devlet okulu ve de, evet.

devlet üniversitesi ancak özel statülü. türkiye ile fransa arasında yapılan 1994 tarihli bir anlaşmaya istinaden kurulmuştur. Galatasaray ilkolulu, ortaokulu, lisesi ve üniversitesini kapsar. harç bakımından diğer devlet üniversiteleri gibidir.

gs lisesinden direk geçiş imkanı vardır. öys'de belli bir yüzdeliğe girmek kaydı ile. dil sınavını vererek hazırlık da okumazlar. gs lisesi öğrencilerinin % 30 - % 50'si gsü'ye devam eder.

@trocero sadece gs lisesi, ilkokuluyla sınırlı değil, bütün frankofon liselerden aynı şekilde sınvala geçilebiliyor gsü'ye.

yani bu sistemde st. benoit, st. joseph, st. pulcherie, notre dame de sion vb. diğer liseler de var. türklere gösterilen bir imtiyaz değil yani, fransız okullarına gösterilen bir imtiyaz.

diğer liseden gelenler de normal harç mı veriyor yani?

galatasaray'dan mezun olanların bu üniversiteyi tercih etmeleri durumunda ek puan almaları söz konusu. ama ek puansız o puanı alabilenler de gayet girebilirler. devlet üniversitesidir, ancak harcı odtü boğaziçi gibi yabancı dille eğitim veren diğer okullar gibi normalin 2 katıdır.
ben şahsen istanbullu değildim ve yurt burs imkanları sınırlı olduğu için tercih edememiştim. yoksa gayet başarılı bir okul tabiki.

"Kemalist", Atatürk düşmanlarının Atatürk'ü sevenler için söylediği bir söz.

"Atatürkçü" ise, Atatürk'ü seven, onun düşüncelerini benimseyen kişilerin kendi ideolojilerini adlandırma biçimi.

kemalist radikal atatürkçü gibi bir izlenim bırakıyor bende.. muhafazakar-dinci ayrımı gibi bir şey.

ATATÜRKÇÜ=KEMALİST=LAİK=DİNSİZ :))) nereden baktığınıza bağlı ben laikim elhamdülilah müslümanım

kemalist atatürk kimliğinin arkasında saklanıp her boku yiyebileceğini, atatürk ismi sayesinde dokunulmazlığının olduğunu düşünen insan sıfatıdır.

atatürkçü konusunda @deveyi diken adamin ta kendisine katılıyorum

vicdansız vs ahlaksız

biri 80 sene evvelinde yaşar, biri 30 küsur sene önce ufak bir güncelleme görmüştür.

Aslinda bir fark yok tipki ilimli islamla radikal islam arasinda fark olmadigi gibi.

zamanında bir söyleşide bir konuşmacı bu konuyla ilgili şöyle demişti:
atatürkçülüğe kemalizm diyerek onu küçümsemek, bir -izm'in içerisine hapsetmek istiyorlar. bütün -izm'ler bitmiştir, bitmeye mahkumdur. atatürkçülük bir düşünce akımı değil bir yaşam tarzı, bir anlayıştır. siz bu hataya düşmeyin...

www.google.com daha iyi bir kaynak bulamazsın

Ya böyle daha düzenli, sıralı bir kaynak olsa sanki :) Bir de bilgisayardan okumaktan hoşlanmıyorum pek. Ama bir belgesel de olabilir gibi bilemedim.

Oral Sanders in kitabını al. Beğenmezsen gel yüzüme tukur.

history channel belgeselleri

Zeitgeist
Zeitgeist Addendum
Inside Job
Standart Operating Procedure
The network
Revolution not be televisied
Chavez: inside the coup

belgesellerini de izle mutlaka.

siyaset tarihine meraklı birinin bu işin başından başlaması gerektiğini düşünüyorum.
alaeddin şenel - siyasal düşünceler tarihi

bu her sene 10 kere sorulan sorunun 10 kere verilen bir de cevabı mevcuttur

(bkz: oral sander)

onunla ufak bir baslangic yaptiktan sonra da su 4'lemeyi okuyoruz:

(bkz: eric hobsbawm)

son zamanlarda bu kanaldaki videolari izliyorum, gayet iyi anlatiyor delikanli.
www.youtube.com

oral sander'in siyasi tarih (1918-1994 olanı yakın tarihle ilgili, 2 kitabı var bu isimde) kitabı var. uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi öğrencilerine verilir. bi de henry kissinger'ın diplomasi kitabı var, 800 sayfalık nadide bi eser. öyle alıp okumak kolay olmasa da hazine gibi bi şey.

Kemal Karpat'ın Türk Demokrasi Tarihi kitabı vardır iki parça halinde.
biri demokrat partinin seçilmesine kadarki süreci anlatır. diğeri de özal sonrasına kadar diye hatırlıyorum. ama iyi bir eserdir. henry kissenger'ı da hocalar çok söylerdi bize ama yani illallah diyo insan gerçekten. kemal karpat daha zevklidir.

ben pek sevmem o tarzı ama şurdan bi bak, işine yarayabilir:

www.turkcealtyazi.org

tarihi ama istediğin tarz değil tam (bkz: boardwalk empire) 100 yıl öncesini anlatıyor.

(bkz: doctor who)'da arada gider eski zamanlara. ateşi bile buldu sonuçta.

yine yaklaşık 100 yıl öncesini anlatan ingiliz dizisi var (bkz: downton abbey)

the tudors

merlin:)

martin scorsese'den dolayı boardwalk empire ilgimi çekti yinede hepsini tek,tek değerlendireceğim ilgi ve alakanızdan dolayı teşekkürü bir borç bilirim.

kesin kararını verdiysen etiği metiği siktiret. işverenler çok mu etik amk.

ama yarın öbür gün işim düşer diyorsan orta yolu bulmalısın, birşey diyemem.

bence durumu izah et 2 tarafa da. fuara katıl sonra çıkarsın. ama aynı zamanda da 2 tarafın işlerini halletme sözü ver, tersi etik olmaz çünkü.

ha konu sadece ingilizce bilmen ise tercüman tutsunlar.

ben böyle bir durumda kalmıştım ve yeni şirkete durumu izah etmiştim. hafta sonları ve akşamları onların yazışmalarını vesaire halletmiştim. eski işyerininde fuar katılımını halledip hemen akabinde yeni işe başlamıştım. fırsatı kaçırmak şöyle dursun, eski işyerini zor durumda bırakmamam acayip hoşlarına gitmişti yeni işyerindekilerin.

tercüman tutun desem küfür gibi olur, arge bölümü bakıyor fuar takibine bi ben ingilizce biliyorum, orta yol derdinde de değilim. adamlar yarın biletimi alacak muhtemelen bilet kesildikten sonra güle güle diyemem, tek ihtimal diğer şirkete durumu anlatıp mart ortasına kadar süre istemem.

yeni şirketin işini halledecek durumda değilim, yazılım mühendisi pozisyonu olarak girecem işe (eğer olursa), tübitak projesine başlayacaklar ekip çalışması olacak yani.

"ben ayrılırsam kötü hissederim" dersen ayrılma. "ben her türlü ayrılırım ama onlara ayıp olur" diye düşünüyorsan ayrıl. sözün özü, sen ayrılırsan kötü hisseder misin? hissetmezsen ayrıl, onlar fuar meselesini bi' türlü çözer zaten.

özel sektörde etik olmaz. Sen iş yaptığın sürece varsın. Sen olmazsan başkası olur. Geç öbür şirkete.

oldu, ben de seneye için çalışanlara bilet alayım, bir senelik bağlayayım milleti, ne alaka. ben gidiyorum. sadece fuara gelebilrim diyip yeni gideceğin şirkete de durumu bildirirsin, her işi kendileri halletsinler, sen de misafir gibi gider etik görevini yerine getirirsin o zaman.

ya yıllık 200 trilyona yakın cirosu olan patron şirketindeyim, bir de müdürümle aram baya iyi. onda zerre ingilizce yok, ben oldum mu rahatça tüm fuarlara talip oluyor. en fazla trip yiyeceğim çok umrumda değil o kısım ama bilet aldık yer ayırdık maddiyattan bahsederlerse çirkinleşirlerse kontrolü kaybedebilirim ondan korkuyorum.

çevrede gidebileceğiniz en güzel yerlerden biri standart'tır. her türlü yemek vardır, makarnasından pizzasına et yemeklerinden salatası tatlısına kadar. Ve şunu söyleyeyim, kesinlikle şunu yiyebilirsinzi diye tavsiye veremeyeceğim çünkü hepsi mükemmel ötesiydi. öğle arasında gittim genelde, çok kalabalıktı, akşam daha sakin olur diye düşünüyorum. spring giz plazanın karşısında..
fiyatlar da bu lezzet ve kaliteye göre ortalamanın altında, ancak tabi yemek fiyatları 20-30 tl arasında değişiyor. ayrıca alkol fln da mevcut ve rezervasyon yaptırırsanız yer bulma sorunu da yaşamazsınız. iş tarafta ayrı bir masa var, oraya yapıyorlar rezervasyonu, güzeldir. ek olarak tiramisu yemeden de mekandan ayrılmayın, ben de hayır duası alır sevaba girerim:)
baya reklam oldu ama gerçekten hepsinin de arkasındayım ve sadece müşterisiyim:)

maalesef hayir.

pegasus bazen uçuyo ama fiyatı da çok oluyo.

pegasus direk ucmaz, izmir aktarmali ucar.

- ihbar alamazsın.
- evet öyle bir durum var ancak tazminatımı istiyorum diyebilirsin.
- ara- kıdem tazminatı hesaplama.
- yes.

- ihbar taz. ne ki peki?
- e o zaman istemiyorum dersem ben askerdeyken de primim yatacak mı? istememenin mantığı nedir yani?
- onu aradım taradım zaten ama bak 3. maddede soru soruyorum
-eyvalla

prim gününe bağlı olarak çalışma süren var. ya o süre boyunca çalışırsın yada parasını alırsın ihbar budur.

prim yatmaz geri döndüğünde kaldığın yerden başlarsın.

net üzerinden de hesaplarsın brüt üzerindende sonuçta eline geçecek para aynı.

edit: heri değil geri.

tamam anladım. varsalayım ki prim günüme bağlı olarak ihbar sürem 1 ay. 1 ay önce bildirdim işten çıkacağımı, bu durumda yani ihbarımı yaptığım için kıdem tazminatına ek olarak bu parayı da alıyorum. doğru mudur?

aynen ama şirket ihbar süreni çalışacaksın diyebilir.

1- kıdem alabiliyorsun, ihbar alamıyorsun.
2- sana parayı vermeyeceklerse ücretsiz izin verebilirler. geldiğinde kaldığın yerden devam edebilirsin. ama bu tamamen senin isteğine bağlı olarak gelişir. sen benaskerlik nedniyle istifa ediyorum diyip kağıdını ik'ya verdiğinde sike sike tazminatı ödemek zorundalar. bastırırlarsa da abi dünya hali ne olacağı belli olmaz. hem benim bu süreçte paraya ihtiyacım olacak, mecburum kusura bakmayın. ama gelince ben de çalışmak isterim dersin.
3- son brüt maaş üzerinden hesaplanır. hatta siteler var verginetin falan, otomatik olarak hesaplıyor.
4- tazminatlarda farklı vergi kesintileri olabiliyor hangi ayda olduğuna ve vergi dilimine girmiş olmana göre. dolayısıyla yine net-brüt hesaplama sitelerine girerek brütünü öğrenip yine bu brüt üzerinden tazminatını hesaplaman daha doğru olur.
5- ihbar tazminatı, iş sözleşmelerinin sigortasıdır. karşılıklıdır. sen iş gücünü satıp arşılığında bir ücret alıyorsun. her iki taraftan biri bu sözleşmeyi iptal etmek isterlerse eğer, diğer tarafa yine önceden belirlenmiş süreler dahilinde bu fesih tarihini bildirmek durumundadır, herhangi bir zarara mahal vermemek adına. yani sen işten ayrılmak istiyorsan da, seni işten çıkartıyorlarsa da 2-4-6-8 haftalık süreler(o işte çalışmış olma süresine göre değişir) dahilinde karşı tarafı bilgilendirmek durumundadır. ancak bunu yapmaz, hemen çıkartmak isterse eğer bu süreçteki mali yükümlülükleri sana ödemek zorundadır. seni işten çıkartır, ihbar süren 4 haftadır. işten çıkarttım, yarın gelme diyecekse eğer çatır çatır 4 haftayı sana öder. seni çıkartıyorum ama 4 hafta daha burada çalışacaksın, 4 hafta sonra çıkartacağım önceden haber veriyorum derse ihbar tazminatı ödemek zorunda değildir.

1. sadece kıdem tazminatı alabilirsin. (en az bir senelik kıdemin varsa tabii)
2. askerlik nedeni ile istifa ediyorsan hayır, böyle bir hak yok. kıdem tazminatına hak kazandıran bir koşuldur askerlik nedeniyle istifa.
3. kıdem tazminatı fesih tarihi itibariyle mevcut brüt maaş üzerinden hesaplanır.
4. kıdem tazminatından sadece damga vergisi kesilir.(binde 7,59 şu anda) ihbar tazminatından gelir vergisi de kesilir.
5. ihbartazminati.nedir.com

ayran mideye çok iyi gelir alkol sonrası. hem tuz ihtiyacını karşılar hem su hem de yoğurt mideni dinlendirir. bolca tüket, iyi gelir.

aynı şekilde rennie ve içkiye abanan arkadaşımız mide kanamasından ölüyordu, haftalarca toparlanamadı. aman diyorum ciddi iş.
rennie yi bırak ve mideni toparlamaya bak, zaten çok içiyosan karaciğerin de yorulmuştur, sadece miden değil. bulabiliyorsan taze işlenmiş, bu yılın mahsülü kudret narı al ve iki hafta kür yap, iç sistemdeki tüm yaraların onarılır.
şimdi de peynir, ekmek, çay gibi mide tutucu hafif bişiler yemeye çalışabilirsin, nane çayı da iyi gelir. geri kalan baygınlık için de dinlenmek en iyisi, bol su iç, bol tuvalete git.
bir de kötü votkayla bu çok oluyor, dışarıda içince sanırım içine güzelinden de koymuyorlar mesela bazuka çoook fena yapıyor insanı ertesi gün, mide bağırsak tümden iptal oluyor, bence içkinin kalitesizliğinden.

muz
ekmek ve yoğurt
limonlu çay, mideni dinlendirir

kefir on numara rahatlatır.eğer normal kefir içwemiyorsan meyveli iç

Bende bozoodka ictim :(
Otellerde falan hep bunu veriyolardi o yuzden bende bunu alim dedim bu seferlik. Hic almamistim alip sise olarak ilk kez ictim bu vodkayi :/

bol su iç. varsa maden suyu iç(soda değil)

ayran soda karıştır iç 2 tane. yarım saat sonra gel konuşalım, bana dua edeceksin.

uyandıktan sonra yaptıklarım;;

multivitamin aldım suda eriyenlerden.

1 saat sonra.yarım ekmek yedim içerisinde yağsız gögüs eti ve yeşillik vardı o kadar.
2 tane ayran içtim.
sonra da limonlu çay içtim bir tane.

rennie eşliğinde içki içmek büyük bir hatadır, hiç bir işe de yaramaz, mideyi korumaz. 8 yıl önce ben aynı hataya düştüm, mide kanaması geçirdim ve ölümden döndüm. tavsiye edebileceğim, dışkınızı kontrol edin, simsiyah telve gibiyse kanamanın habercisi olabilir. böyle bir durumda vakit kaybetmeden hastaneye gidin. son olarak midede devam eden rahatsızlık varsa bunun çaresi doktora gitmektir. not olarak dursun burada..

ben daha erken okudum sanırım. Gayet de anlaşılır bir eser bence.

orta bir olgunlukta 16 diyorum.

değil tabi ki. sadece anladığını sanar o yaşta...
ama maalesef hak etmediği kadar popüler bir kitap. o yüzden herkesin elinde var.

bazıları küçük yaşta klasikleri veya damga vurmuş eserleri okuyorlar. sonra da ben kitap okumayı sevmem diye dolanıyorlar ortalıkta. anlaşışır elbette, ama ne kadar anlaşılır. sabahattin ali.nin ilk okuduğum kitabı ve en az beğendiğim kitabı. oysaki şimdi tekrar okusam kim bilir ne kadar seveceğim.

"kişisine göre değişir" diye politik bi cevap vereyim..
kafası çalışan biriyse bi şekilde anlar, değerli olduğunu hisseder o kitabın ama 5 yıl sonra okuduğunda alacağı tad başka olabilir.
ben de o dönemlerimde çok kitap okudum mesela, sevdim bazılarını bi şekilde ama eksik kafamda o kitap, dönüp yeniden okuyunca bu halimle, bambaşka..

Mesele zaten okuyamamaları değil. Okuduklarını anlamaları. Yani eser dili açısından anlattıkları açısından en az lise öğrencisinin okuyacağı seviyede ki o bile az. bu kitabı okuyan bir 7. sınıf öğrencisi kitaptan okumaktan soğur. eğer edebiyata karşı aşırı bir ilgisi yoksa tabii. bunu okutan öğretmenin çocuk psikolojisinden zerre anlamamsı beni deli ediyor. ya da belki doğrusu bu bilmiyorum. o yüzden soruyorum.

yahu zaten sabahattin ali nin hangi kitabı anlaşılır bir dille yazılmış ki?yetişkinler içinde geçerli bu...
ha okumak isteyen okur ama bir öğretmenin bu kitabı tavsiye etmesinin mantıklı bir yanı yok.

17

tavsiye de değil. okuması zorunlu ve sınavda çıkacak bir eser. hani okunmasında sakınca yok elbette ama genç bir türkçe öğretmeninin öğrencileri zorunlu tuttuğu eserlerde okuma alışkanlıklarını geliştirecek eserler seçmeleri daha doğru olmaz mı? tüm derdim bu. bilinçsizce seçilmiş bir kitap.

'sensiz kof bir ceviz tanesi gibi sürüklenirim bu dünyada'yı anlayabileceğini zannetmiyorum, ama genelleme de yapmak istemem, kimisi için gayet de zamanında okunmuş da olabilir.

20-25 yaşlarımda Proust'un hemen hemen bütün kitaplarını okudum. Ama öyle az şey anlamışım ki, keşke şimdi bir kez daha okuyabilsem diyorum mesela, böyle daha çok örnek de var. Ha o zaman okumakla da bir sürü şey kazanmışımdır, onları da kaybetmek istemem. O yüzden okuduğum için pişman değilim. Ama keşke bu tür kitapları ölmeden bir kaç kez daha okuyabilsem diye düşünürüm. Ama o ilk intibanın olduğu dönem de önemli tabii.

sonuç olarak, soru çok zor; cevap = bilmiyorum.

açıkcası ben çocukların ruhsal durumlarına, kişisel gelişimlerine yönelik doğru heyecanlı ve dinamik kitapların okutulması taraftarıyım. en azından her sayfa anlamadığı en az on kelime bulunan bir kitap okutmazdım. bunların okunacağı çağlarda var. ki asıl edebiyat derslerinde yani lise de okumaları taraftarıyım. fakat 14 yaşındaki bir çocuğun bırakın kitabı, kitabın adını bile anlamayacaklarından eminim. bu tarz sıkıcı kitaplarla çocukların resmen okuma alışkanlıklarına balta vuruluyor. okumak git gide külfetli bir görev haline dönüşüyor. ve bunu yapan hocaların ben en iyisiyim edaları sinirimi bozuyor. buraya yazarakta bir nebze olsun rahatladım. anne-babalara laf söylüyoruz ama asıl bilinçsiz olan öğretmenlerin elinde çocuklar resmen ziyan oluyor.

her yaşta ve her haleti ruhiyede farklı şeyler algılanabilir. küçükken çok severek okuduğum kitapları 10 sene sonra okuduğumda hiç fark etmediğim alt metinler çıkartabiliyorum mesela. benim kardeşim kuyucaklı yusufu okudu, öle hikaye gibi mesela. sürükleyici bir roman kıvamında. ben okuduğumda farklı çıkarımlar yaptım. 10 sene sonra o okusa o da farklı algılar.
okumaktan zarar gelmez:)

doktora gidersen geçebilir belki?

her 'medikal' soru/sorunlarına doktora git diyorsan eyvahlar olsun, kapatalım biz burayı.

sağ taraf tutulması genelde mouse tutmaktan kaynaklı bilgisayardan kaynaklanıyo. üstüne yatınca uyuşmuştur, sıkışmıştır. doktora git, bu kadar ağrıyosa ciddi bişeydir, fizik tedaviye yollarlar seni.

ilk bikç gün deseydin tamamda, geçmediyse mutlaka doktora git 3-4 gün olmuş herşey olablr.

ağrıyla beraber dikkatin o bölgeye yoğunlaştığı için duyuyorsun o sesi. yaş olarak genç olduğunu varsayarsak kas ağrısıdır. ani hareket yapmış olma ihtimalin var. başka kullandığın bir ilaç, başka bir hastalığın, mide rahatsızlığın yoksa eczaneden etol fort tablet ve thiospa 8 mg alabilirsin. toplamda 24 lira tutar. aile hekimine de yazdırabilirsin. bir hafta içinde geçmesini bekliyoruz. geçmezse boyun mr ı gerekebilir fıtık açısından. ama tekrar genç olduğunu varsayıp yüzde 99 başarı elde edeceğimi düşünüyorum.

agrı kesıcı kremler var onu surup sırtına sıcak havlu koydurursan belkı ıse yarayabılır.

symbol cafe taksimde.

taksim symbol nesil

(bkz: istiklal caddesi falcısı)

@pass iş yerindeyim, ekşi açılmıyo, bi copy paste yapman mümkün müdür?

copy paste


bugün gündüz vakti istiklal caddesi'nde mal mal yürürken, anonslu press tesislerinde pvc ile kaplandığı 500 metreden belli olan renkli a4 kağıtlarıyla kahve falı marketing'i yapan apaçileri görünce düşündüm, aceba şu anda masaları bomboş olan cafe'lerde av bekleyen falcılar mesleki açıdan hangi konumdalar diye. çünkü fal işi endüstriyel olmasa da kültürel olarak büyük bir yer kaplıyor türk milletinin yaşamında. bu işin bilimsel olarak bir standardizasyona kavuşturulması lazım. falcılar kimlerdir, eğitimleri nedir, öğretmenleri kimlerdir, falcıların ne tür yetkinliklere sahip olmaları gerekir, fal işinde başarı kriteri nedir, yorum kalibrasyonları nasıl sağlanır, rütbeleri var mıdır, hiyerarşi nasıldır, denetim mekanizmaları var mıdır, denetçilerinin yetkinlikleri nelerdir diye bir sürü şey düşündüm ve dayanamayıp akşam vakti girip fal kahvesi içtim melekler kahvesi'nde. ayrıca bugün henüz hiç kahve içmemiştim ve başım lodostan dolayı ağırmıyordu. bugün istanbul'da lodos da yoktu bence. çekiçleme vardı. değişik bir rüzgar o. yukardan iniyor, sert vuruyor. kahve alarmıydı bu.

neysene. merdivenaltı üfürükçülerini incelemedim daha ama bu cafeterya falı işinde ekonomik olarak ciddi rakamlar sözkonusu. yani bana göre ciddi. orta şekerli bir mekanda, en fazla bundle olarak 1 lokum veya yaprak çikolatanın verildiği, lezzeti değişken bir fincan türk kahvesini 3 ila 5 tl'ye içebilirken, fal bakan yerlerde bu rakamın üzerine kafadan 10 tl bindiriyorlar. malûm mekanlarda ortalama olarak fallı kahve 15, falsız kahve 5 lira. kahve içene mi fal bakıyorlar yoksa fal baktırana mı kahve sokuyorlar bilmiyorum ve küçük esnaf çakallığıdan mütevvelit bu pazarlama tekniğini çözemiyorum..

mekanda müşteri debisine göre 1 ila 5 falcı bulunabiliyor. fal işi resmi olarak yasak olduğu için su dolu balıksız fanus, mum, tütsü işine çok girmiyorlar. yoksa ilginç şapkalar takar merlin gibi dolaşırlardı beyoğlu'nun arka sokaklarında. fallı mı falsız mı olduğunu belirttiğiniz kahvenizi içtikten sonra organize edilen falcılar ya sizi huzularına kabul edip gaz odasına alıyor ya da onlar sizin yanınıza teşrif buyuruyor. ilk görüş intibaı bu saniyede olgunlaşıyor. ilk iş parmağınıza, sonra da tipinize ve kıyafetinize bakıyorlar, çünkü işin yolu yüzükten geçiyor. yüzük varsa başka, yoksa başka konuşulacak. sonraki aşamada da kadın, erkek veya efemine olan falcı işinde eğer kaşarlanmışsa, sizin tepkilerinizi iyi okuyor ve nisbeten size en uygun sonuçları çıkarıp fal diye yutturmaya başlıyor. eğer falcı amatörse sohbet ayağına ağzınızdan laf alıp, vereceğiniz cevaplara göre tahminler yapmaya çalışıyor. çakala bak. biyopsişik dalgalanma olmadan inisiyasyon olmaz atasözünü bir öğreten olmamış kendisine. sonra başlıyor sizden gelen ipuçlarına göre sallamaya, yazmaya. öyle yuvarlak, öyle objektif cümleler dönüyor ki fal seansında, anlattıklarının sizinle veya size benzer bir şahısla bir yerlerde çakışmaması imkansız. bazıları işi abartıp hediye olarak tarot falınıza da bakıyor. hatta bazıları kahve falına bakmadan tarot üzerinden sallıyorlar da sallıyorlar. kahveye sıra gelmiyor bile. o kartlara baktıklarında da sanmıyorum ki simgesel yorumlar yapsınlar. çünkü falcı kişilerin öyle profilleri olabiliyor ki siksen 10 tane kartın ne ifade ettiğini aklında tutamaz; korelasyonlarını mı yorumlayacak? bu akşam benim baktırdığım da çok sağlam yorumlar yapmadı. mesela:

evlenmem için ailem baskı yapıyormuş. [bu ülkede mahalle baskısı görmeyen insan sayısı sıfırın altında.]
işimle ilgili bir sıkıntı varmış ama, yılbaşından sonra düzelecekmiş. [zam ayı geliyor, kesin onu düşündü. zam yok ayrıca.]
duygusal sıkıntıları 2 aya kadar toparlayacakmışım. [pek sıkıntı yok o tarafta mesela.]
bacakların üstünde, boynun altında sağlık sorunu var ama geçecek. [vücudun yarısını söyledin.]

baktım falcı bana evlenecek bir kadın, çalışacak daha iyi bir iş ve piyangodan 3-5 trilyonluk bir ikramiye ayarlayamıyor, gittim alkole vurdum kendimi başka bir mekanda. 3 saat sonra kafayı kırıp manhattan'da foursquare check-in'i yaptım badge açtırmak için. onu da itiraf edeyim kurtulayım.

zumbara.com a bakınız. tam istediğiniz gibi başlıklar görmüştüm.

binadan çıkmamış demek ki bavul. tüm kat kameralarına bakın bir de.

tum kat kameralarina bakamiyoruz malesef, cunku guvenlik biz katlara bakmiyoruz, her katin kendi kamerasi var. onlar da sirketlere ait dedi. haftasonu oldugu icin ofisleri fln da gezemiyoruz. baska bi kattan calisan alip kendi ofisine koymus da olabilir. ama bavul calmanin mantigini anlamiyorum. insan laptopi alir gider, tum bavulu almak ne aq. gotune mi sokacak? polis de tanidik degilse sallamayacaktir. en kotu kamera kayitlarina bakar ama bulunmazsa yrn onu da yapicam mecbur.
bu arada plazada her katta baska sirketler var plazada, bavulum da yangi merdiveninde duruyodu..

Plaza hangisi belki yardim edecek birileri vardir

maslak - beybi giz

bavulun oldugu yeri kamera gormuyo malesef.. bavul yangin merdivenindeydi. merdivene acilan kapilarda kamera var ama 31 kat var ve her birinde ayri sirket var. bizim kameralara baksak bile ust lattan girip bavulla alt kattan cikmissa bizim kameralarda cikmaz. ama yabanci biri yok. yani calisanlar belli, gelen kargocular bile ayni i.nsanlar.. benimki zaten salaklik, kicimin kenarindan ayirmamam lazimdi ama bu kdr kamera varken aq kim calar? hem de bavul ya? sapik midir nedir?

saati az bucuk kestirebiliyorsan 31 kat olmasının hiç bi önemi yok kolayca araştırılır, sadece polis karakoluna gidiyorsun şu an, keşke gündüz farkedince anında çağırsaydın. polis kayıtları istiyor merak etme. benm laptopu çalanı kamera kayıtlarından şüphelendikleri elemanı sorguya çekerek buldulr.

herkese cok tesekkurler. tikleri eve gidince aticam.. buldular cantami; temizlikcilerden biri cantayi karistirip laptopla hard diski alip cantayi da depoya saklamis, posetle de sallaya sallaya cikmis. polisi arariz diyince zaten eli kolu titredi, gidip evden alip geldiler onlari da, sorun yok. bu da bana ders oldu iste. sikayetci olmadik esyalari verdigi icin. cocugu da varmis, hastaymis fln fln. pzts gunu hakli nedenle isten atilacak. sgk dokumu de masama birakilacak. ben de agladigimla, otobusu kacirdigimla, tatilimin bir gununun pic olmasiyla kaldim iste.
gokten 3 elma dusmus, 3'u de benim kafama dusmus. o 8 yillik laptopu adamin kafasinda kirmak vardi da onun yerine kendisi sgk dokumunu sokar gotune artik.

Boğaziçi Üniversitesi hariç hepsi kınıyor/kınayacak sanıyorum. Çünkü Boğaziçi Üniversitesi'nin rektörünü cumhurbaşkanı atayamıyor. Yani cumhurbaşkanı atıyor ama, seçimde birinci olanı atıyor. Çünkü rektörlük seçimlerinde birinci olmayan aday, adaylıktan çekiliyor ve cumhurbaşkanının önüne gidecek listede yer almıyor. Daha açık bir şekilde söylersek; cumhurbaşkanının önüne tek bir aday gidiyor, o da seçimde birinci olan aday. Bu sebeple cumhurbaşkanı badem bıyık koyamıyor bu üniversitenin başına. O yüzden Boğaziçi diyorum.

Burda da açıklanmış:
www.eksisozluk.com

onurerem.com

murat yetkin radikal'de bugünkü köşe yazısında tam listeyi yazmış. oradan bakabilirsin.

genel başvurular niteliksiz elemanlar içindir ve geri dönüş oranı en az olandır. eğer belli bir niteliğin varsa seni spesifik bir alana kaydırmak isterler.

acil elemana ihtiyaç duyuldğunda bu ilanlar önemli.
ayrıca şu da önemli, eğer firmaların sınırsız üyelikleri yoksa, kişilerin özgeçmişlerine bakabilmeleri için kontür harcamaları gerekiyr. ama zaten başvuruda bulunmuş kişilerde bu kontür düşme olayı yok. o yüzden genel arama yapacakları zaman ilk önce oraya bakarlar. genelde pek bir şey çıkmasa da orası önemli olabiliyor zaman zaman. mümkün olduğunca genel başvurulara başvurun. ne olacak ki hem sanki, parayla değil ki:)

Görev değişikliği formunuzu onaylamazsanız, tazminatınızı alır ayrılırsınız.
Zorla calıstıramaz sizi baska bir departmanda, yerde.

Ayrilmayi haric tutarak konusalim. Zaten ayrilma durumu benim elimde, istedigim zaman cikarim onda problem yok. Benim merak ettigim benden onceden onay alinmadan, sorulmadan gorev degisikligi yapabilirler mi? Yani seni su goreve aldik yarindan itibaren oradasin diyebilirler mi? Bunun bir ihbar suresi falani filani yok mu?

onu eklemiş olsa da "kabul etmeniz" gerekiyor yeni görevi, işi.

sözlü olmaz yazılı bildirimde bulunmak zorunda.
mesela mail atar, artık yeni görev ve işiniz şu olacaktır diye. 3 gün içerisinde kabul etmediğinizi belirten yazılı(mail yoluyla da olur) itiraz edebilirsiniz. o zaman bir şey olmaz. ya da size görev tanımı kapıdı gönderir, imzalamanızı ister.
ya da server/portal gibi bir şey varsa oraya koyduğunu bildiren toplu bir mail atabilir. yine o maile reply edip itiraz edebilirsiniz.
ama önemli nokta şu; sözleşmede her şey yazabilir. önemli olan iş kanunudur. her şeyin asgarisini o belirler. o yüzden her koşulda size bildirimde bulunmadan bu değişiklikler yapılamaz.

Pozisyon değişikliği iş sözleşmesinde esaslı değişiklik anlamına gelir. Buna ilişkin olarak İş kanunu'nun 22 nci maddesine göz atabilirsiniz. Yazılı bildirim yapması gerekir. 6 iş günü içinde kabul etmezseniz işveren değişikliği yapamaz. Bu sebeple veya başka bir sebeple sözleşmeyi feshederse koşulları sağlanıyorsa işe iade davası açabilirsiniz.

Ancak iş sözleşmenizde bu tür değişikliklere önceden onay vermişseniz işvereniniz bu değişikliği yapabilir. Özellikle banka sektöründe sözleşmelerde buna ilişkin madde mutlaka mevcuttur. Başında onay verdiğiniz için sonradan tekrar onayınız alınmaz. Ancak bu durum kötüniyetli olarak kullanılamaz. İşçinin sözleşmesini feshetmesi için bir baskı aracı olarak kullanılamaz örneğin. Ankara'da bir banka müdürü makul bir sebep olmadan Ağrı'ya gönderilemez. Bu durumun hukuka uygun olup olmadığını elbette ki mahkeme takdir edecektir.

-> başbakan çin'deki uydunun fırlatılışını izlemeye odtü'ye gider
-> öğrenciler başbakanı protesto eder
-> polis öğrencilere saldırır, barış barışık, gözüne tüfekle atılan gaz bombası nedeniyle beyin kanaması geçirir.
-> öğrenciler karşılık verir, barikat kurar, olaylar akşama kadar devam eder
-> bilimum medya; öğrencilerin, uydunun fırlatılmasını protesto ettiğini iddia eder
zaten barış'ı da arkadaşları yaralamıştır.

-> seher vakti 10 öğrenci evlerinden gözaltına alınır
-> diğer üniversitelerden öğrenciler dayanışma yürüyüşleri gerçekleştirir, onlara da polis saldırır
-> odtü rektörlüğü polis saldırısını kınadığını açıklar
-> odtü ve boğaziçi öğretim elemanları da saldırıyı kınar, gözaltı ve yaralanmalar sebebiyle, devamsızlık olmasın diye odtüde dersler iptal edilir
-> tayyip, ulusalcı hocaların öğrencileri yoldan çıkardığını iddia eder, arada rektörlüğe de giydirir

-> gözaltındaki öğrenciler serbest bırakılır
-> bilimum rektörler odtü'yü komple kınadıklarını açıklarlar
-> bu rektörlerin bulunduğu üniversitelerdeki öğretim elemanları kınamayı kınar, öğrencilerin yanında olduklarını açıklarlar
-> yök konuyla ilgili inceleme başlatır, bilimum akp'li yök'ün yanında olduklarını açıklar.

www.youtube.com

üniversiteye türkiye başbakanı gelecekti. öğrenciler de bunu protesto etmek için toplandılar. ardından polis yasal bir hak olan gösteri düzenleme hakkını engellemek isteyince olaylar çıktı. medyaya da "terörist öğrenciler molotof ve taş attı, olay çıkardı" diye gösterdiler. öğrenciler, işçiler, eşcinseller, kürtler bu tür şeylere alışık olduğu için yanında motolof, taş, yumurta taşıyınca "terörist" oluyor. demokratik hak engellendiğinde terörizm olmuyor. hakeden hakettiği karşılığı alır. odtü'de bu oldu, polisin faşizmine ve şiddetine şiddetle karşılık verildi, suçlu da öğrenciler oldu.

odtunun kampüsü derken, okulun bütün fakültelerinin de yer aldığı türkiyenin büyük kampüsünden bahsediyoruz. kullanım dışı alan oldukça fazla ama kullanım alanı olarak da her bölümün ortalama 1 binası olduğunu varsayalım.
bu kampüsün hiçbir yerinde kütüphanede, kampüsün içinde yer alan kreşlerde, lisede, fakültelerde, vs gaz ve ses bombaları yüzünden polisin insanları rahatsız ettiğini düşün. insanlar orada yaşıyorlar. yurtlar da içeride çünkü. evleri orası. en fazla 250 kişinin protesto için toparlanmaya başladığı sırada (görüntüler var) polisin 5 saat öncesinden yığma yaptığı minimum 2000 kişiye kız erkek fark etmeden dayak atması, coplaması, gaza boğması, hilal taktiğiyle (!) gazdan istifade ederek sarmalayıp tekrar bunları yapmasından bahsediyoruz. rektörlük değil, insanlık namına gidişatın da farkında olan bireyler buna tepki gösterdi.
buna hiç alışık olmayan, (bknz: zaytung haberi)(www.zaytung.com başbakanımız yaptıklarının farkında olarak ve tabi ki haklı yanı olmadığı için çarpıtarak bu insanların kendisine değil, göktürk2 uydusuna tepki göstermek için toplandığını ve 250 kişinin 2000 polise saldırdığını iddia ediyor. sayılar gerçekten çarpıtılmış değil bu arada.
sonrasında ise odtu devamsızlık olabileceği nedeniyle dersleri yapmıyor. başbakan hocalara tepki gösteriyor. böyle olunca medya şak şakçıları şahlanıyor. YÖK'ün atadığı rektörler basın duyurusu gönderip ODTÜ'yü kınıyorlar ama öğrenciler ve öğretim elemanları da bugün rektörülerin açıklamalarına katılmadıkları için seslerini duyurmaya çalışıyorlar.

"yanında motolof, taş, yumurta taşıyınca "terörist" oluyor"
Bu cümleye bayıldım öncelikle. Tabi biz normalde yanımızda molotof taşıyıp üşüyünce ısınmak için yakıyoruz. Terörizmle bi alakası yok. Yumurta da her daim cebimizde, acıkınca yaktığımız molotofun ateşinde pişirip yiyoruz. Demokratik hak sonuçta.
Bu arada protesto gösterisine katılan 50 kişiden sadece 15'i ODTÜ öğrencisi çıkmış (haberlerde okudum).
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na ODTÜ'ye giremezsin demek demokratik hak değildir. Yanında yanıcı, patlayıcı madde taşımak hiç değildir. Ayrıca zaman mekan sınırı olmaksızın protesto hakkımız var denilemez. Öyle olursa darbe öncesine döner ortalık, anarşizm alır yürür.

1- yumurtayı ses bombasıyla, biber gazıyla kıyaslayıp son seçeneklerin hak olduğunu iddia eden insanlar var maalesef. ne yapacaklardı bu çocuklar, kafeslerinden salınmış kuduz köpekler gibi üzerlerine saldıran kişilere parmak mı sallayıp laf anlatacaklardı?
2- bi insan suçluysa toparlar götürürsün, dövmek ne demek? bunun bir hak olduğunu da düşünenler var, evet.
3- 250 kişiyle 2000 tam tedarikli polisten bahsediyoruz, evet. daha, o çok bahsedilen, yumurta ceplerine bile düşmemişken gaz yiyip dayak yiyen, -2tokat, saç çekmek bile değil, bariz şiddet gören- tc vatandaşı insanlardan bahsediyoruz. söylesinler bakalım 10 sene önce türban için sokaklarda dolaşan o kızların da hakkını, özgürlüğünü savunan insanların dayak yemesinin nedenlerini?
4- kimsenin tc bOşbakanına odtuye giremezsin dediği yok zaten. o, o şahsiyetin hüsn-ü kuruntusu. sen sabahtan beri göt korkusuyla 2000 polisi yığ oraya, daha ağızlarını bile açamadan haşata çevir o çocukları, sonrasında 5 yaşındaki çocuğun bile yapAmayacağı şekilde "bunlar beni dövdü" de basına. hadi ya:) zaten yalan, öyle bir şey yok, olmadı. o çocukların kendi okullarında, kendi sınıflarında, kendi evlerinde/yurtlarında şiddete maruz kalmış olmasını kim nasıl açıklayacak?
5- protesto bir haktır. demokratik bir ülke olmanıngetirdiği en doğal haktır. anayasada da böyle geçer, bakmayın siz izinsiz gösteri yaptı demeçlerine gazetelerin; herhangi bir grubun protesto edebilmesi için gerekli merciilere "HABER VERMESİ" yeterlidir.
6- demokrasi kavramı nedir? bence "insanlığın" önce bunu sorgulaması gerekli. hakları uğruna savaşmamış insanlar, maalesef onların değerini bilemiyor, onu anlamıyor. sonucunda da tavuk gibi yürüyen kargalar ortaya çıkıyor.

önümüzdeki 7 gün için alabiliyordum ben geçtiğimiz hafta. belki vizyondan kalkıyordur. ama zaten dolu salonlar, ne diye kaldırıyorlarsa...

mybilet'te öyle oluyo bazen. sinemayı ara istersen, ya da cinemaximumu fln. mybiletin sisteminden kaynaklanıyo

iki ya da üç hafta kalıcak diye duyduk.

yok yok bitmiyor, o hep öyle sonuna kadar göstermiyor. yarın mesela cuma günü açılır. gün geçtikçe orası da ileri gidiyor işte.

Hep açık zaten ama sen galiba meydandakinden bahsediyorsun. Orası açılmadı, en az 2-3 ay da açılmayacak gibi duruyor.

yazı bulur bence :)

sözde 15 aralıkta açılacaktı aq.
metrobüs neres, metro girişi neresi. yaparken akılları neredeymiş acaba?

itü durağında inmelisin. büyükdere caddesi'ne çıkacaksın.

metro hacıosmana kadar gidiyo, leventten sonra o hattı uzatalı baya olmuş merak etme:) itü ayazağa kampüsü durağında inip windowist plaza çıkışından çıkıyorsun. ışıklardan karşıya geçip dümmmdüz aşağıya yardırıyosun.

Devletin bu projeye katkısı şudur; ilgililer giderler bizde olmayana envai çeşit elektronik alet edevatın alımı için tonla parayı onca ülkeye pay ederler. (biz yapamıyorsak verecekler tabi) Sonra bu kadar alet aldık sonra montajını yaptırdık ee nerden fırlatacağız bunu? diye sorup, "bizde bu da yok o halde bu işi Çin yapsın" derler ve yaptırırlar. Bu büyük katkılardan sonra en kallavi katkı bu işte; Devlet büyükleri çıkar utanmadan sıkılmadan derlerki "Yerli yapım uydumuzu fırlattık".

Ha bir de şunu okuyun derim güzel bir yazı. www.hurriyet.com.tr

benim bi arkadaşım tai'de uzun zamandır bu proje için çalışıyordu ve öncesinde de bu proje için çalışılıyordu. öyle hazır alıp montaj yapmak fln değil, bildiğiniz kalıplarını fln çıkartıp, mühendisliğini yapıp, simülasyonlu odalarda, uzay ortamında vs testlerini çalışmalarını yaptılar. genelde genel kurmayın başlattığı bir proje olması sebebiyle desteğin oradan geldiğini biliyorum. erdoğan sadece ziyaret eder, nasılsınız gençler diyip hoş beş eder, ama komutanlar her zaman bunların tepesindeydi. benden bu kadar..

@poseidon'a ise şunu söyleyeceğim; erdoğanmış değilmiş, konunun onunla alakası yok ama senelerdir uğraşılan emek verilen bi işe de erdoğana bok atıcam diye yazık etmemek lazım bence. evet erdoğan bi lağım çukuruna düşüp boğularak ölmeli ama yılmaz özdil'i de şuna benzetiyorum;
herkesin oturduğu bir kahve düşünün. haraç kesmeye gelmiş adamlar olsun, esip gürlesinler. gençten bir çocuk tek başına çıkıp artizlenip dayılanıp dayak yiyip oturur ya saçma sapan konuşarak, bu adamın da yaptığı başka bir şey değil. o kadar saçmalıyor ki, akp sallamıyor bile. bu da milletin gazını alıyo kendi çapında işte.

bütün parçaları yabancıymış nasıl %100 türk oluyor ki ?

hangi dizileri izliyorsun, çok merak ettim.

dizi-mag.com. süperdir.

yeterince açık olmadı herhalde. takip ettiğim bazı diziler dizimag vb türk sitelerinde yok. bu sitelere bütün dizileri koymuyorlar ne yazık ki.

Aynı sorunu ben de yaşıyorum. Torrentle bölümleri indirmeye başladım ama olacak gibi değil. Şu sitede bi şansını dene istersen.watchseries.biz

www.sidereel.com istediğin dizinin bölümleri için çeşitli linkler veriyor, hepsi çalışmıyor ama mutlaka çalışan birkaç tane çıkıyor.

ya oradan alırsın. buradan oraya bot mu taşıycan, madem yeni alacakmışsın. ayrıca daha çok çeşit vardır özellikle outdoor ile ilgili.

merrell'lara da bak güzel ürünleri oluyor. vibram taban da olsun ayakkabıda. goretex biraz daha mevsimlik kalıyor waterproofa göre çünkü goretex su geçirmeyen ama hava geçiren bir malzeme. waterproof olanlar komple izolasyonlu diye biliyorum. tekrar araştırmakta fayda var

dişini sık. ve nisanda yine askere git. dönünce de iş bulmaya uğraşırsın. ama iş bulmadan işini bırakma derim ben. bir çok arkadaşımdan duyuyorum bu sıkıntıyı. ayrıcaa ben de uzun süredir çalıştığım işimden angaryalar sebebiyle ayrıldım ama ayrılmadan evvel diğer işim hazırdı. boş durman taraftarı değilim kısacası. ortam hatrına bazı şeylere katlanılır nisana dek.

nisana kadar çalış sonra askere git.

yakın durumdayız:)
arkadaş ortamı harbiden önemli bir yerde.
ama başka bir yerde aynı ortamı bulamayacağın yönünde de bir ön yargı oluşturmamak lazım.
ama şöyle de bir şey var. yazılım piyasasın da nerede çalışırsan çalış geliştirirsin kendini.
sonuç olarak ben senin yerinde olsam işime devam-sebat ederdim aynı yerde.
madem ortamda iyi.

nisan'a kadar dayan, nisan'da askere git. sonra donuste uzerinden askerlik illeti kalkmis olur hem de kafayi resetlemis olarak is ararsin.

nisan'a kadar çalış askere giderken tazminatı nı da alır çıkarsın. dönünce de rahat kafayla iş ararsın.

Ben olsam askere erken sevk dilekçesi verir en erken sürede askere gider, giderken tazminatımı alırdım. Gelince de başka bir yerde işe girerdim..

Bence de iş bulmadan ayrılma. Neticede işi değiştirince de kendini geliştirebileceğin ve seveceğin bir görev olacağının garantisi yok. Ama iş aramaya devam et, fırsat bulursan değiştir.

Baktın çok bunaldın, hayat keyif vermiyor; o zaman askere erken git (gidilebiliyorsa). Dönünce askerlik derdi de olmayacağı için daha rahat bulursun iş.

ustadim, is isteyken bulunuyor, bunu aklindan cikarma. bi delilik yapip, is bulmadan ayrilma.
bak bence 15 daha sik disini, 15 ayin sonunda askere giderken zaten sana iyi bi para verecekler, askerlik tazminati vs.. gibilerinden..
askerden doner yeni isine bakarsin.

çalışıyorken iş ara tabi, mülakatlara gir ama askerlik nedeniyle seni almayacaklardır. moralini bozma sakın ama istifa da etme. askerlik için işten ayrılırken kıdemini de alır, kötü de olmadan mis gibi ayrılırsın işten. hem dünya hali, arkanda bi açık kapı kalmış olur. askerlik dönüşü iş araman uzarsa da bi arar, durumlarını sorarsın. sen azcık dişini sık bence, şurada nisana kaç ay var zaten, martta istifa eder izinlerini fln da kullanırsın. 3 ay max, dönüşte de önünde askerlik olmadan istediğin yerde başlarsın işe.

limon yala biraz
potasyum eksikliği diyorlar kaslar seğiriyor. muz yi.

kekstra: kalp de kastır o yüzden potasyum eksikliğine ve uzun süren hıçkırıklara dikkat etmek gerekir (1 günden fazla). muzda var potasyum.

tr.wikipedia.org

bi tatli kasigi sekerin uzerine limon dok ve onu yut.
gecer.

limon yala, muz yi auahha iyiymiş.
nefesini tut 10 saniye kadar. bir de su iç. hava yutarsak falan hıçkırırız diye biliyorum ben. mesela bazı insanlar sigara içerken hıçkırmaya başlar havayı aniden içlerine çektikleri için. sallıyor olabilirim.

evet ne ilginç nasıl geçer dememiş ki, neden cevapladık acaba:)

bir bardak suyu ters tarafından iç.anlatması zor biliyorum ama,şimdi normalde alır bardağın bizden tarafta olan kenarından içeriz ya,kafanı hafif yere eğerek bardağın ters tarafından içeceksin.%100 çalışıyor her seferinde
gerçi bakıyorum da nasıl geçer diye sormamış arkadaş?

hıçkırma taklidi yapınca da geçiyor diye duydum.

tr.wikipedia.org

www.hurriyet.com.tr

ben de vücudunda oksijen fazlası olduğu için vücut refleks olarak fazla alınmasını engelliyo diye duydum.
ben büyük bir bardak suyu nefes almadan, uzun uzun ve yavaş yavaş içiyorum. bitirdiğimde geçmiş oluyo. normal düzeninden farklı olarak nefesini tut ama nefes aldığında da birden çok fazla çekme içine.