teklif mektubu yasal bir gecerliligi yok. sirket istedigi zaman istedigi kisiyi alir.

Etik olmaz ama evet var. Çalıştığım bir şirkette kriz nedeniyle pozisyonlar dondurulduğunda işe girişi yapılmamış iki kişiyi bekletmiştik.
Yani çeşitli sebeplerle yapabilir.

süre dolmadan iptal etme hakkı yok, bilmeden sallamayalım.

@douchebag sallamadım, yasadıgım ornekten yola cıktım.

iş teklifinin resmi bir yükümlülüğü yok. ama şöyle olabilir, bi kişiye iş teklifi gelmiştir, o kişi istifa edip yeni işe geçeceği sırada karşıdan teklif geri çekilmiştir. o noktada kişi mahkemeye başvurup maddi kayba uğrattığı ve elinde de kanıt olduğu için şirkete dava açabilir, büyük ihtimalle de kazanır.

biraz hukuk bilginiz olsa yeter aslında.

borçlar hukuku; icap ve kabul.

www.hukuki.net

www.bankacilikbolumu.com

mercimek.

bir porsiyon kelle pacadaki yagla orta buyuklukte bir orduya yemek yapilir.

ters mantıkla daha çok enerji verdiğini düşünerek kelle paça da diyebiliriz.

kelle paça inanılmaz kolestrollü bişi. yağ dolu onun içi. mercimek her türlü daha sağlıklı.

tabii ki mercimek.

bol demir, posa, c vitamini ve dahası!:p

mercimek beyin içiyor benim bir arkadaşım. sade mercimek daha sağlık tabiki, birde bu beyin diye koydukları dana diliymiş hep restoranda çalışan biri söylemişti

mercimeği daha çok severim ama kelle paça
onda daha çok hayvansal yağ vitamin, protein var, hayvansal gıdalardaki aminoasitler baklagillerdekinden daha değerli.

Bu sorunun cevabı, görecelidir. Şöyle ki; normal şartlarda mercimek çorbası wins! Ama diyelim ki zomuz; Çevreden gelebilecek etkilere karşı duyarlılığımız çok düşük; yani farkına bile varmadan bir trafik kazasının oyincusu olabiliriz. Ya da uzun bir merdivenden inmeye çabalarken düşüp kolumuzu, bacağımızı kırabiliriz. Eh, bu durumda ayıltıcı etkisinden dolayı kelle paça daha sağlıklıdır.

kelle paça tabiki. içinde bir sürü kalsiyum, protein vs var. he daha çok yağ var evet ama diğer açılardan da zengin ve besleyici...

bi istatistik okumuştum, ortalama %30 etkiliyormuş abd'de.

yani yapmayan adam 2000 kazanıyorsa yapan 2600 kazanıyormuş ortalama.

türkiye şartlarında bir elektronik müh. için y.lisans maaşa bir katkı sağlamaz. akademik dereceye göre bir kıdem-kademe belirleme özelliği olan kamu kurumları hariç.

aynı sürede kazanılan iş tecrübesi daha çok maddi getiri sağlar.Ama y.lisans yaparken çalışma olasılığın da var ;)

şirketler türkiye'de yüksek lisansın hikayeden yapıldığını bildiği için önemsemiyor. eğer fark yaratacak yüksek düşünüyorsan mühendislik ve teknoloji y.l.'ye (örnek: www.boun.edu.tr ) veya mba'e bak.

bu arada 23 yaşında 2000-2500 makul, 3000 iyi para.

anladığım kadarıyla arkadaşının mezuniyeti iyi bir üniversiteden sanırım ve ingilizce seviyesi lafta değil gerçekten advanced. böyleyse yüksek lisans öğrencisi için gayet makul, ki bu çalıştığı alanla da alakalı. çocuk nokta atışı yapıp, şirket için kilit bi noktada çalışıp, yurtdışı bağlantılı bi iş yapıyosa gayet normal bi ücret bu.

çocuk şanslıymış.

Aradan uzun süre geçtikten sonra hala acınız falan varsa, patolojik durumlar varsa psikologa gidin. En azından düşünce-davranış biçiminizi değiştirmeye yardımcı olur. Sonuçta herkesin ayrılık sonrası dönemdeki mücadele biçimi farklıdır. İstanbul'da yaşıyorsanız belediyenin ve kadın aile sağlığı merkezinin bir sürü danışmanlık birimi var ücretsiz. Gayet de ilgileniyorlar. Öyle devlet kurumundaki gibi 500 farklı yerle de görüşmüyorsunuz. İstanbul'da değilseniz bilemiyorum.

kübler-ross modeline göre geçireceğin aşamalar sırasıyla: reddetme, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. depresyon kısmına ulaşmışsın gibi, kabullenmeyi de hallettin mi rahatsın.

ben aslında yohum

"mutsuz değilim, onu özlemiyorum" o beraber yaptığınız şeyleri yaparken üzülmez veya hatırlamazsanız o zaman "mutsuz değilim, onu özlemiyorum" diyebilirsiniz. şimdilik sadece alışmışsınız.

çok söyledim. yine söylüyorum. kasmayın. sevdiğin herşeyi yap. o seviyor diye yapmaktan vazgeçme. bu bu alışma süreci. 10 defa çizgi roman okursan 11. de bu rutin hale gelecek. sadece senin yaptığın bir olay haline gelecek yani.

asla yapmaktan vazgeçme! off süper oldu.

aynı şeylerı yanlızda yapabılırısın dene madem özlemıyosun sıkıntı olmaz..sonrada yenı bırını bulursun onunla yaparsın sonra ayrıl falan filan.hep aynı şeyler.

Yahu yap o dediklerini işte. Sen yapmaktan kaçındıkça her biri içinde sürekli büyüyen bir korku halini alacak. Kendini biraz zorlayıp yaptığında hemen olmazsa üçüncüde normal bir faaliyete dönüşecek zaten.

dediklerini ben de yaşadım, eskiden dinlediğim şarkıları bile dinlemiyordum, içimden gelmiyordu resmen. sıkıntı basıyordu. bi süre sonra geçiyor merak etme. yavaş yavaş o yapmak istemediğin şeylere başla ama.

o yaptıklarını doz doz ayır, yani sonrasında çok tekrar etmek zorunda kalacağın ve sana en az etki edecek, diğer insanlarla/arkadaşlarınla da yapabileceğin şeyleri yavaştan yapmaya başla.
ben inadına kendime üzülmüyorumu ispat etmek için özellikle yapıyodum, kanata kanata da olsa yaran törpüleniyo zamanla sonuçta. üstüne git, belki bi süre aklına gelir, üzülürsün belki ama geçer.
mesela bi arkadaşım(!) ayağını sürüyerek yürüyodu. ne zaman yolda yürürken ayağını sürüyen bi insan duysam, önümden arkamdan bakasıım geliyodu o mu acaba diye; bi süre sonra bakıyosun ki onun olma olasılığı yok, sonra zaten dikkat etmemeye başlıyosun gibi gibi.

Kactigin her neyse o pesinden gelir, benden demesi.

Bu yuzden uzerine git. Bu muymus len diceksin.

Ha özlemek ayri. O bambaşka...

takılma bunlara ben de öyle oldum önceden zaman geçti aktı gitti bi baktım dinleyebiliyorum izleyebiliyorum :) hiç de sorun olmuyo. zaman herşeyin ilacı diyolar çok sinir bir laf ama gerçekten öyle bi süre sonra bi bakmışsın herşey düzelmiş. olur bazen aklına gelir yapacak bi şey yok sevdin ettin ama geçiyo. hele bi de başkasını sevdin mi onun derdinde aklına bile gelmez :)

mastürbasyonu azalt.

doğrularını gözden geçirmen gerek,böyle durumlar doğrularını sorgulamak için ideal zamanlardır,yaşam tarzı çizgilerini öyle dik ve belirgin çiz ki dış etkenler zarar vermesin, onu hatırlatmadan yapıp mutlu olduğun mutlaka birşeyler olmalı,bunu yapabiliyorsan diğerlerinide yapabilirsin değilmi?

valla enteresan şekide benim de aynı öyle oluyor. o kadar başvuruya rağmen tek bir firma bile geri dönmüyor.

farklı üyelikler açın. bi de öyle deneyin derim..

zaten çoğu dönmez arada 1-2 tane döner. ümidi kesmeden başvurmaya devam etmek lazım. ben 800 başvuru yapmıştım içlerinden 10 tanesi geri dönüş yapmıştır ve bi tanesinde işe başlamıştım.
sizin bilgilerinizden bazılarının yetersiz olması onların filtrelemeleri sebebiyle cv nizin hiç gözükmemesine de neden olabilir. mesela askerlik yapılmış istiyordur askerliği yapılmamış olan başvuruları görmez hiç. veya ingilizce seviyesini belli bir noktanın üzerinde istiyordur sizin cvnizdeki seviye altındaysa direk eleniyorsunuzdur. gibi.

acele etmeyin. yeterli deneyiminiz varsa kesin ararlar. son işimi de kariyer.net ile buldum. daha doğrusu onlar buldu.
İhtiyacı olan buluyor. Ama her ilanı gerçekten ihtiyaçları olduğundan yayınlıyorlar diye düşünmeyin. Bazı firmalar boşa ilan yayınlıyor çok şahit oldum.

kariyer.net'ten iş bulmayı başaranı henüz duymadım. sanırım imkansız için uğraşıyorsunuz. secret cv'yi deneyin.

kara listeye alınmış olma ihtimalin var mı? öyle bir şey varsa eğer, özgeçmişini güncellemen bir işe yaramaz... yeni bi account açıp, baştan başvuru yapman lazım. bir firma seni kara listeye aldıysa aynı etiketi tüm şirketler görür.

askerliğini yapmış, ekseri iş tecrübesi olan ve iyi derecede ingilizce bilen personel arayan şirketler kariyer.net'i kullanır. bu 3 niteliğin herhangi biri ya da daha fazlası eksik ise bu siteden geri dönüş beklemeyin. bunlara sahip arkadaşlarımın bu siteden iş bulduğuna şahit oldum.

Kara listeye alınma gibi bir uygulama var mı yahu?

görünür. arkadaşlarına fln söyle senden alakasız, onlar baksın bol bol. hesabını yükseltmemişse sadece son 5 bakan kişiyi görür, seninki alt sıraya düşünce seni görmez.

link ver hepimiz bakalım dolduralım listeyi.

ya da hesabını falan dondur varsa öyle bir seçenek :)

harzem ve sirkelimon doğru diyorlar. link bırakırsan tıklayalım, dolduralım listeyi. seni en iyi ben anlarım :)

büyük ihtimalle psikolojik. en kısa sürede bi psikoloğa git bence, gerekirse seni psikiyatriste sevk eder.

omurilik yada omurilik soğanımıydı neydi bu tip istemsiz hareketlerin kontrol edildiği bu işlerin yürütüldüğü tetiklendiği bir yer vardı yakın zamanda bir darbe falan aldıysan bence acil doktora görün çünki pek hayra alamet değil ha ama psikolojik depresyonal olaylar yaşadınsa sorun psikolojik olabilir.

uykusuzluk, stres, açlık. herhangi bi tür yoğun aktivite. önce sen düzgün yaşa, vücudun seni takip edecektir. bi de nickin çok gariban panpa, geç olmadan değiş.

Bir sağlık ocağına gidip derdini anlat ordan seni yönlendirsinler. En sağlıklısı bu.

darbe almadım. pc basında ve okul arasında geçiyor hayatım allaha şükür aman aman dertlerim yok. ama bildiğiniz gözlerim öğürüyor kusmaya calısıyor gibi sonra yutkunurken birden gidiyor kafa sıfır. hiç bişey yok. en son dün akşamda kollarımı hissedemedim hareket ettiremedm durup dururken ve bunlar olurken kafam sanki bomboş hiçbirşey düşünemiyorum sadece boşluk hissediyorum.

bence bir tatile biraz değişikliğe ihtiyacın var. biraz sporda fena olmaz bence.

uykusuzluk bir sebebse olabilir.çogu gece 3-4 civarı yatıp gününe göre 8 ile 11 arası kalkıyorum. tesekkürler ayrıca.

@am benim nick garibanlıktanda senin ki yokluktan galiba :)

evliyim 3 çocuğum var desem inanır mısın?

her neyse panpa uykunu alıyosun, stresin yok, peki beslenmen nasıl?

Bulut Atlası diyorum ben. Gitmedim ama gidecem fırsat bulursam.
The MASTER da olabilir, kadro güzel, senarist güzel.
Skyfall 3. tercihim olurdu.

gergedan mevsimine gitmeyin hocam. ben gittim, monica belluçinin memelerinden başka hiçbişey hatırlamıyorum.

bulut atlasını izledim. çok karışık ve yoırucu ama yine de bilgisayarda fln değil sinemada izlenmesi gereken bi film. keşke öncesinde kitabını okusaymışım diyorum. tekrar izliycem mutlaka.
ek olarak the master'ı çok merak ediyorum çünkü kendi adıma böyle politik kumpaslı filmleri severim. türkiyede yeterince advertising yapılmadı sanırım ama imdb'de hayvani bi puanı var.
skyfallmuş, evim sensinmiş, bunlara para verceğine bana ver, muhabbet edelim, sittiret onları.

The MASTER güzel.
Evim Sensin iğrenç.

1-The Master
2-Cloud Atlas
3-Skyfall

Tercih sırasına göre dizdim

dikmen dolmuşuna bin, şoföre de söyle indirsin seni. en fazla yarım saat sürer, o da trafik varsa tabi.

Kurumsal iletişimin yüksek lisans yapılacak bir durumu yok bence.

İnsan kaynaklarında yapın,o kadar yapmak istiyorsanız.

Ama ben o 1 ya da 2 yılı bi şirkette iş tecrübesiyle çok daha faydalı değerlendirebileceğinizi düşünüyorum. eğer akademik kariyer düşünmüyorsanız tabii..

ve kesinlikle tezli yapmayın yapacaksanız da, kesin diyorum bak kesin..

simdi kurumsal iletisim biraz daha sosyal, daha disari isidir. daha gozonunde olup ben sunu yaptim diyebilecegin bi alandir. ik, her ne kdr oyle gibi gozukse de daha cok evrak isidir. yani kurumsal iletisim daha outsider, ik daha mediator isidir.
yuksek lisans olayinda ise oncelikle her 2sinde de tecrube cok onemli. ama illa yapacam diyosan da, ik yi disaridan alacagin sertifikalar ve tecrubeyle kotarabilirsin. ama kurumsalda 'eger bu alanda bi lisans egitimin yoksa' yuksek lisans yapabilirsin ama tabiki bence tezli degil.

hayır düşülmez.

resmi tatiller ve haftasonları ücretli izin günleridir. Bugünler için maaştan kesinti yapmak yasal değil. Senin patron seni ütmüş.

yuh. neymiş lan o öyle.

Ben geçen ayın 1'inde işe başladım. cumartesi pazar tatil ve araya da bayram girdi. resmen ilk ay girdiğim işte 12 gün falan çalıştım, tam maaş aldım. hem de aile şirketi sayılır yani.

düşülmez

çalıştığın bayram günleri %50 zamlı maaş alman lazım. eskiden %100 idi bu miktar. (bkz: akp döneminde yaşanmıştır)

taşeron firmalar günlük veriyorsa saymıyorlar.

@solo yevmiye almıyorum hocam. mühendisim ve aylık ücrete tabiiyim.

üstelik 4 gün. son günü pazardı malumunuz. arefe yarıgün çalıştım.

alırlar diye tahmin ediyorum. 6 ay süre içerisinde almamlılar diye de biliyorum. zaten tüketici hakem heyeti kusurlu mallarda tüketiciyi koruyor. yasal hakkınız var. almamazlık edemezler. sadece fişinizi götürmeyi unutmayın.

Gotur deforme oldular bı gıymede de, fabrıkaya yollarlar kesın ordan onay gelırse degısıme ızın verırler. Yanı bence aldıgında bır sey yokmus ama yıkayınca deforme olmus onlar, ama 1 yıkamada deforme olur mu pantolon kabul etmelerı lazım. Yalnız tayt deformesı dedıgın sey bollasma sanırım da ona tmm dıyeceklerını pek zannetmuyorum.

ya tayt dediğim de pantolon diye geçiyor fişte şu yeni çıkan cepliler var ya ondan.

bershka sorun çıkartmıyor. ben de mont almıştım, 1 ay içinde fermuarı bozuldu. götürdüm değiştirdim, hemen aldılar. meğer seride sorun varmış, herkeste olmuş aşağı yukarı.

bunun malları kotuki bilerek alışveriş yapmak gerek bollaşmayan hırkası taytı yok ilk giyişte, pantolon için koton bu tarz yerler dışı ufak dukkanları tercih edin ne koton ne mango ne bershka iyi bu konuda

alırlar
kararlı konuşun eğer almazlarsa sıkıntı çıkarıcağınızı hissettirin

4 pantalonun 4ünde de bu varsa, değiştirme işinize yaramayacak bence. Tüm ürünlerde bu hata var demektir.

Normal şartlar altında arızayı kiracı üstlenir burdan hareketle o parayı vermemek için kiracının üstlenmesi mantıklı olan. Ev sahibi bana ne bozulursa nasılsa kiracı ödeyecek diye düşünür haklı olarak.

evin demirbaşıysa tabiki ev sahibine ait. evden çıkarken kombinin garantisini alıp çıkmıycaksın, o senden sonra da kiraya verirken kombi garanti kapsamında diyecek. verme, ne vericeksin.verirsen de makbuzu sakla, kirayı eksik yatır. istiyosa dava açsın, makbuzu gösterir oturursun mis gibi.

Demirbaş vs sayıldığı için, yarın evin su borusu patlasa, çatısı aksa vs. vs. bu gibi durumlarda ev sahibi ödemeli, aaa adam bana bakım lazım değil der yarın kombi arıza yapar o öder ama kombiyi kullanan sizsiniz risk altında olan sizsiniz. Genelde ev sahipleri ceplerinden bir anda çok para çıkmasını istemez şöyle bir öneri sunun, yeni kombiyi siz alın taksitle, taksitleri de aylık kiradan düşün, tabii sözleşmeyi vs. ona göre yenileyin.

katil koç. istanbuldn trafik olmazsa avrupa yakasından 5,5-6 saat fln sürer.trenler eylül 2013'e kadar istanbuldan çalışmıyor, çekilin ben iş yapıyorum diyen bir hükümetimiz olduğu için. o da bitirebilirlerse tabi. neyse.

tren ankaradan çalışıyor mu peki? ankaradan eskişehir ne kadar sürüyor?

Eskişehir'de konaklama işini önceden halletmezsen özellikle hafta sonu ortada kalma ihtimalin çok yüksek, bir şekilde konaklamanı önceden hallet.

tren ankaradan çalışıyo tabi, 1saat35-45 dk sürüyo trenle eskişehir. ama havaalanından tren garına gelmek uzun sürebilir. havaşla tren garına çok yakın bi yerde inersin ama esenboğa merkeze uzaktır baya. bir de in-bin yapıcaksın, katil koçla aynı hesap, yorulma bence boşuna

haftanın belirli günleri istanbuldan uçak vardı. kaldırmışlar mı? istanbuldan ankaraya uçup, ankaradan da hızlı trenle eskişehire geçebilirsin. ya da hiç kasmadan kamil koça binip gelebilirsin. 7 saat sürüyor. işin nerede bilmiyorum ama eğer araba tahsis ediyorlarsa anemon otelde kalabilirsin, araba yoksa orası şehre uzak kalır, o zaman da ibis otelde kal. iyidir orası. kime sorsan gösterir.

ben bu şekilde finansa kabul aldım istanbul ünide

Bende istanbul veya marmara üniversitesinde maliye dalında yüksek yapmak istiyorum. Ama internette dönen not ortalaması 2.50 olması şartı moralimi baya bozdu. Şimdilerde kaldırıldığı söyleniyor bu şartın ancak kesin bir bilgiye ulaşamadığım için burda sorma ihtiyacı duydum.

ben 2 sene önce başvurdum istanbulda ortalam şartı yoktu

o zaman not ortalamasındaki sikikliği ales ve dil puanıyla kapatıcaz.

okulundki geçme notuna bakar. mesela benim 2.27 ama geçme notu 70 olduğu için (yani cc 70'e tekabül ettiği için) ortalamam 100 üzerinden 72.7'ye tekabül ediyo. sen de o şekilde hesapla kendininkini, geçme notu 50 ise ve senin notun 2.10 ise o iş zor yonca.

asus
1. hali hazırda asus tablet kullanıyorum memnunum
2. google çıkardığı ürünleri sonuna kadar destekliyor/güncelliyor samsung ise milyon tane ürün çıkartıyor, hangisinin yeni güncellemeleri alacağı belli olmuyor, güvenemiyorum.
nexus derim ben

teşekkürler.
asus'un tek handikapı flash desteği olmaması görünüyor.
bu handikap nasıl aşılır?

merhaba,
flash desteği sıkıntı değil, ilgili apk dosyasını indirip flash desteği getirebilirsiniz. bu bir handikap değil
samsung un işletim sisteminin yükseltilmesi hakkında (genel bilgidir) samsung kendisi bir güncelleme çıkartırsa olur ama 4.1 den sonra 4.2 4.3 4.4 ya da 5.0 için çıkartırmı bilinmez (nexus içinde bilinmez ama genelde nexus serileri mümkün olduğunca güncel tutuluyor diye biliyorum, daha güveniyorum)
neyse, samsung bir güncelleme çıkartmazsa ne yapabiliriz peki? bu durumda custım rom/firmware çıkartan guruplar var (tecrübeli değilim) samsunga da uygun bir versiyon hazırlarlarsa bunu kullanabilirsiniz. bu işlemi yapmanız garantiyi etkiler mi, sorun çıkartır mı bilemem ama bir çok kişi bu tip modlu romları kullanıyor

donanımları hakkında bilgim yok, sizin yazdıklarınız kadarıyla karşılaştırdım, kendi sitelerinden detaylı bilgi almanızı tavsiye ederim.
bir de kamera önemliyse örnek görüntüelrine bakın derim internetten

ismi samsung diye gidip alma, nexusun daha iyi olduğunu çok kimseden duydum ben de. hatta arıyorum, bana da al alabiliyosan:)

tabi alabilirseniz ben de isterim :D

getirtebilirsem neden olmasın :))
yardımlarınız için çok teşekkür ederim.

iş görüşmen olduğunu söylemek zorunda değilsin zaten büyük ihimal ilk görüşmede sana iş teklif etmezler, bu arada da diğer yerle görüşüp kararını netleştirirsin;)

Baska yerle gorusecegim demeyin, dusunmek icin sizden bir kac gun rica ediyorum deyin. Zaten muhtemelen size yazili teklif sunmalari vs zaman alabilir biraz.

eger birinciyi istediginize karar vermis iseniz kesin, baska bir firmadan teklif var ama ben sizi bekliyorum cunku sizi tercih ederim, onlara ona gore cevap verecegim diyebilirsiniz. ben demistim, adam da bir gun sonra tamam, bize gel dedi. klasik sorudur baska yerlere basvurdunuz mu diye sorabilirler, ona da kendinizi hazirlayin. top yerlerden bahsedin:) Bol sans!

niye ki? ayıp mı? onlar da başkalarıyla görüşüyor.

moto kurye misin ?

2 tane görüşme oluyor kafasıyla 2sini de sallama bence, sanki onlar tekmişçesine hareket et.sonra 2'si de olmayınca daha pis çöküş yaşıyorsun.

Ileride hastalandığın zaman hastanede ortaya çıkar, zor durumda kalırsın. Ameliyat oldun diye sağlık sigortasından tamamen muaf olmazsın. Ameliyatına bağlı bazı durumlar istisna edilir sadece.

şirket genel bir ücret verir herkese, sen verilecek ücret ortalamasını yükseltirsin sadece.
ek olarak şirket anlaşmasına bağlı olarak muhtemelen ameliyat olduğun konuyla ilgili hastalıkların sağlık sighortası kapsamına girmeyecektir. ama sen tek olmazsın, başkaları da olur, pazarlığa bağlı olarak Özel sağlık sigortası kapsamını genişletebilirler. sana takmazlar yani, merak etme. tc kimlik nolar isteniyor zaten, sen saklasan da kayıtlarında çıkar zaten.

nette yok nedense ama olmuş diye duydum ben de

sabah izlemiştim haberlerde olmuş evet. hatta hawai'de tsunami bekliyorlardı ama son gelişmeleri bilmiyorum ben de.

nette de vardı, evet 7.7, tsunami uyarısı falan yapılmış hawaiide -ama zaten amerikanın doğu kıyısına fırtına geliyormuş, nyc'den 350bin kişi tahliye edilmiş falan-

milliyette ya da hürriyette okudum ben bu sabah.

edition.cnn.com

earthquake.usgs.gov

isim olarak bilmiyorum ama konya yolu girişinden girdiğiniz zaman sağdaki ilk mekanda sizi gözleme kokusu karşılayacaktır. o tarafta 2-3 mekan görürsünüz, orayı geçtikten sonra da basket potasının tam karşısındaki restorantta da kahvaltı olacaktır. biraz tuzlu olabilir. oralarda yürüyüş alanı da çoktur, öğlene doğru kalabalık da olur.
ayrıca ben geçen sene 29 ekimde gitmiştim, araçla giriş yoktu ve cumhuriyet koşusu düzenlenmişti. firmalar standlar fln kurmuşlardı, eğlenceliydi.
ek olarak Oran girişinden girdiğinizde bağ evini göreceksiniz solda. ben orada kahvaltı etmedim ama arkadaşlardan güzel olduğunu duydum. ama içeride yaya olarak takılacaksanız (ki artık öyle yapılıyor diye duydum, şnt sitesinden bir araştırın bence) diğer girişi tavsiye ederim.
piknik masa vs de yok içeride ama masasını sandalyesini alıp içeride takılan insan sayısı da epey fazladır. imkanınız varsa, çıkınımı alıp öyle denemeyi ben şahsen tercih ederdim.
iyi eğlenceler şimdiden

ücret diğer yerlere oranla epey yüksek ama sanmıyorum müşteri profiline göre fiyat biçsinler.sanırım 1 yıl üyelik zorunlu.gitmeseniz bile parayı ödemek zorundasınız.

şişlidekine üye olan bi arkadaşım 1800 veriyodu yıllık

Rüzgarlık diye birşey var, araştır biraz. Zara'da olması lazım.

Bu tipler beni pek açmıyor =]

Yeterince gömleğim var, üstüne de yeterince uyumlu kazağım var.

Ben daha çok dışarıda rahat rahat dolaşabileceğim, kıçı başı salıp gezebileceğim türden öneriler istiyorum.

Gömlekti, kazaktı nereye kadar di mi?

LC Waikiki'nin fiyat olarak gayet uygun ve tasarimlarinin da ortalama iyi oldugunu dusunursek makul. Onun disinda bir bagyan olarak pull and bear'e bi bak derim. Erkekler icin hos seyler uretiyorlar.

kotondan al

tchibo.com'da güzel şeyler vardı, konsept uyguluyolar, sonbahardı bu hafta ya da geçen hafta.

üniversite okumazsan ailene yük olmadan yaşayabilecek misin ya da atıyorum 15 yıl sonra da kendi kurduğun aileni geçindirebilecek bir gelir kaynağın var mı peki, kimse hobi olsun diye okumuyor sonuçta.

part-time iş bulabilirsin, insanlar mezun olmadan da bir yerelere kapak atabiliyor. kendini geliştirmeye bak bence.

dayan dostum. geçecek hepsi. pes etme.

hayal kur... kendini hayalinin içinde düşün, öyle yaşa, odaklan ve öyle olması için çalışman gerektiğin aklından çıkarmayarak gayret et.
ben mesela ünv sınavına hazırlanırken kendimi arkadaşlarımla tatile çıkma hayali kurardım, büyük hayaller değil, sıradan ama şimdikinden farklı bir hayatın hayali. odaklan ve pes etme sadece, bu bilgi sınavı değil dayanıklılık sınavı sonuçta.

arkadaşın 4.leventte inip metroyla geçebilir.
ama oradaki servisçilere sorup onların da tavsiyesini alabilir, onlar gelen yabancılara alışık olduklarından taksim de bilinen bi yer olduğundan yönlendirirken sorun yaşamazlar sanıyorum.

işte ordaki servisçiler derken orası neresi? diğer şirketlerde bi istanbul (alibeyköy) yazar bi de istanbul (ataşehir) yazar mesela. bunda ama bi sürü yer yazmışlar. nerde inip servise binmek lazım. taksim'de yazıhane var benim bildiğim ama bilet alınacak listede o kadar yer yazmasına rağmen taksim yazmıyor. bu oraya servisin gitmediği anlamına mı geliyor mesela?

mecidiyeköy veya 4.levent te inerse taksime çok rahat ulaşır. metroyla.

Alibeyköy'de inip Taksim servisine binecek kardeş. Bayrampaşa (esenler) otogardan Taksim'e servis yok!

Normalde son ödeme tarihinden değil de borcun başlangıç tarihinden en geç 1 ay önce erteletme dilekçesi yazman gerekiyordu. Bir şansını dene ama erteleme ihtimali düşük gibi geldi. KYK'nın sitesinde sık sorulan sorular kısmında dilekçe örneği bulabilirsin.

ödeme kesinlikle. faiz birikir üstüne, ama mutlaka bir kaç sene içinde af gelir, en azından faizinden kurtulursun. anaparasını da taksitle ödersin. ya da bu sırada iş bulursan o zaman ödersin.

benimde 31/10/2012'de başlıyor. Erteleme ile ilgili şöyle bişi okududuğumu hatırlıyorum KYK'nın sitesinde. "Borçlarını zamanında, 1 gün bile geciktirmeden ödersen erteleme için bavşurabiliyorsun" gibi bişiydi. Yani ilk taksidi yatırıp ertelemek için başvurmak gibi bişi çıkıyordu hafızam beni yanıltmıyorsa. İşi zora koşarlarsa böyle bişi olup olmadığını sorarsın. ama ben okuduğumu gayet net hatırlıyorum.

sgk başlangıcı yapılmamışsa mezuniyetten sonra 1 sene erteletebiliyosun. onu bi araştır, bi arkadaşım yapmıştı

hemen zart diye cikaramazlar, merak etmeyin. anlasma yoluna gidin. tamam, cikacagiz acele ettirmeyin. uzatirsaniz mahkeme ile ugrasiriz bos yere her iki tarafta zararli cikar deyin.

hukuki süreci nedir? yani sözleşmemiz olmadığı için istediği zaman çıkarabilir mi?

uzun bir süreç var önünüzde. yasal prosedür şu şekilde. evi alan kişi, aldığı tarihten itibaren 1 ay içinde size ihtarname çekip 6 ay sonra tahliye davası açma hakkına sahip. yani dava falan derken sizin tahliye edilmeniz 1 seneyi geçer. bi şekilde uzlaşma yolunu seçin.

"tapuda $erh yoksa yeni ev sahibi cikarma hakkina sahip


no avalon (20.01.11 20:29:30)"

bizde hiç bir sik yok..?

GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN
madde 7/d: Gayrimenkulü Medeni Kanun hükümlerine göre iktisabeden kimse kendisi veya eşi veya çocukları için tamamen veya kısmen mesken olarak ve yine kendisi veya eşi veya çocukları için bir meslek veya sanatın bizzat icrası maksadiyle iş yeri olarak kullanma ihtiyacında ise iktisap tarihinden itibaren bir ay zarfında kiracıyı keyfiyetten ihtarname ile haberdar etmek şartiyle altı ay sonra,
Tahliye davası açabilirler.

kira sözleşmesi her yıl yenilenmeli buna dikkat etmeli idiniz. siz orada kira sözleşmesi olmaksızın oturuyorsanız size bir intifa ya da sükna hakkı tesis edilmiş gibi oluyor,intifa ve sükna hakkı şahısla kaim irtifaklardan yani hak sahibi(siz) ölünce sona erer fakat bu da belge ile belirtilmemiş ileri sürebileceğiniz böyle bir hakkkınız da yok. yeni malik size çıkın diyebilir ama bunu nedene bağlaması gerekir. neden de ihtiyaç nedenidir, eşinin kendisinin ya da çocuklarının oturacak olmasıdır. böyle bir nedenle 1 ay içinde ihtarname gönderir, 6 ay sonra tahliye davası açabilir. mülkün kullanım hakkı önce sahibine aittir ama fakat kanunumuz kiracı mağdur olmasın diye böyle uzun süreler vermiştir. oldu da sizi çıkardı 3 yıl boyunca başkasına kiraya veremez.

en iyisi anlaşmaya çalışın en az 7 ay oradasınız, 5 ay daha verin bize deyin hiç uğraşmayalım dava falan yanaşırlar kanımca.

edit: benim ev sahibim özellikle 1 yıl sonra yenileriz dedi ki ben de yenileme taraftarıyım. otomatik uzuyor olabilir tabi ki ama böyle bi durumda ellerinde 1 yıllık sözleşme olsa idi bu soruyu sormalarına gerek kalmazdı.

sadeleştiriyorum;
yeni malik satın almadan itibaren 1 ay içerisinde size ihtarname yollayacak "çıkın" diye.
bu ihtarnamede ise 6 ay içinde çıkmanız ihtar edilecek.
yani 7 aylık süreç var raad ol.

kira sözleşmesi yazılı olmak zorunda değil, ilk yıl yazılı yapmışsınız fakat ikinci yıl sözlü bir sözleşme olmuş, sıkıntı olmaz hiçbir türlü 7 ayınız var en az ama anlaşma yoluna gidin derim, hem canınız sıkılmamış, uğraşmamış olursunuz.

Kira sözleşmesi her yıl yapılmaz. Bir kere imzalanır ondan sonra kanundan doğan sebepler gerçekleşmedikçe (örneğin kira bedelinin ödenmemesi gibi) kiracı tahliyeyi istemediği sürece sözleşme devam eder, uzatılmış sayılır.(tabi yeni Borçlar Kanunu ile 10 yıllık kiracılar bakımından bir istisna var ama o zaten sizi ilgilendirmiyor.) Yani siz sözleşmesiz oturuyor falan değilsiniz. kanunun kiracı bakımından düzenlediği her hakka sahipsiniz. onun dışında size ihtar çekilip tahliye davası açılsa bile mahkemelerin yoğunluğu göz önünde bulundurulursa bir yıldan fazla zamanınız olduğunu söyleyebilirim :)

ya, hukuki surecin tamamini istiyorsan avukata danisma ucreti odeyeceksin ogreneceksin. degilse kendin aratacaksin. sana her seyi anlatmislar hala zart zurt. ne belesci insanlarsiniz arkadas.

kira sözleşmesinin her yıl yenilenmesi falan gerekmez.

yaptığınız ilk sözleşme sonlandırılmadığı için otomatik olarak yenilenmiş sayılır. davayla tahliye ile uğraşarak vakit kaybedeceklerine çıkmanızı beklerler muhtemelen.

birkaç aya kadar çıkarsanız iki taraf da mağdur olmamış olur.

@entrapmen avukata verecek param yok

siz kiranızı zamanında ödeyin-1 gün bile kaçırmadan- merak etme çıkaramazlar. yasal süreç zaten arkdaşların dediği gibi en kısa 7 ay ve sonrasında da kendisi oturmak ya da kiraya verememek durumunda.
benim bildiğim kadarıyla da evi satın alan kiracıyla satın almış durumda ve ancak sözleşmenin bitim tarihinde ihtar çekip sözleşmeyi yenilememe hakkına sahip. yani mesela bir kişi bir şirketi satın aldığında borçlarını da satın almış oluyor. sonuçta bu da o hesap. sözleşme tarihi önemli burada ve kirayı zamanında yatırmanız. 1 gün bile gecikse ihtar çeker, tekrarlanırsa da kendinizi kapı önünde bulursunuz.

gerek yok, patates, soğan, havuç ve koymayı düşündüğün şeylerle suya at, kaynat. sonra da mixerden geçirirsin, tuz karabiber, bitti gitti.

Hacı suda bekletmeye gerek yok, ama iyice bir yıka. Bir de düdüklü varsa onda yap güzel oluyor.

Bİr erkek olarak söyleyeyim. Mercimek'İn en basit olanında mercimekleri yıka. tencerenin içinde soğanı yağda kavur sonra salça kat. mercimeği içine dök. kaynar suyu dök. iyice haşlanana kadar kaynat.

önce soğanla salçayı biraz kavurman daha lezzetli yapar. sonra fasulyeyi ekleyip üstüne çıkana kadar su koyman yeterli.susuz kalırsa yapışıp yanabilir,dikkatli ol düdüklü tencere pratiktir ama tehlikeli bir alettir aynı zamanda.

normal tencerede nasıl yapıyosan yemeği önce öyle yapıyorsun, en sonunda suyunu normalden biraz daha az koyup kapağını kapatıyosun. düdüklü o bekleme sürecini kısaltır zaten. çok elektronik, mekanik bir şey değilse normal tencere gibi muhatap olabilirsin.

aslında önem vermemeleri gerekir ama veriliyor maalesef.
gelişmiş birçok ülkede genelde kimse fotoğraf koymaz. çünkü tipe göre işe alınmayı hakaret adlederler haklı olarak.

ya vesikalık olmasına gerek yok da elin yüzün düzgün bir fotoğrafını koyarsan gayet makul olur. ne fotoğraflar koyan var, önemli olan fotoğraftaki duruşun, çok marjinal bi tipin yoksa bişey olmaz zaten.

gerildiğin kadar zor olmaz.ama yalnız gitme.

o tarafa bakma.
ne hemşireye, ne iğneye, ne koluna bak.
başka bir şey düşün.
kendini kasma.

korkulacak bir şeyi yok.

iğneleri sevmem, erkek adamız bok sürdürmeyiz diyerekten iğnenin girişine ve kanın akışına baktım, tavsiye etmiyorum, ben de bakmıorum zaten.

kafanı öbür yöne çevir, kana iğneye falan bakma, zaten çok uzun sürmüyor, hemşireye de durumu söyle. yalnız oraya oturduktan sonra kıçını başını kıpırdatma, iğne içerdeyken triplere girersen gayet kötü olur.

kan verirken ölen duymadım ben bu arada daha

çocukluğumdan beri iğne vurulmaktan hiç korkmadım. hatta şurupların tadını sevmediğim için iğne vuruluyorsa onu tercih ettirirdim annemlere. şimdi popomdan iğne vurulurken gıdıklanıyorum. kan filan alınacaksa da seyrediyorum napıyolar diye. çoğu kişi seyretmez dayanabilmek için, o da gayet mantıklı.

faydası olacağını bilsem beş yaşındaki halimi getirirdim yarın. yani bi de yapabilseydim tabii. o zaman çok saçma olduğunu fark ederdin sanırım. yine faydası olacaksa beş yaşındaki halim oldukça ufak tefek ve ince sesli bir kız çocuğu. hadi bay.

aman tanrım benden başkaları da varmış:))) diş yüzünden ve köpek ısırması nedeniyle iğneye ağlaya sızlaya alıştım ama kan vermek gerçekten benim için bi ütopya... umarım senin durumunda kalmam ama bi zaman gelip o da olucak diye düşünmek bile beni gerdi şu anda.
ben çocuk gibi ağlıyorum, az hastanelerden kaçmadım.. bi keresinde rapor alıcaktım, doktor kan tahlili istedi diye alamadım, dersten kaldım; kaç kere hemşirelere dedim, ben eter alıp kendim bayıltayım kendimi dedim ama olmuyomuş öyle; ve daha bir sürü şey.maceralar maceralar...
şu yaşa gelmiş ama kan grubunu bile bilmeyen, muhtemelen var olan şekerini bile ölçtüremeyen bi insan olarak tavsiyem kesinlikle yalnız gitme... o kolunu uzattığın an seni konuşturacak, sakinleştirecek komik birilerini götür yanında ve sakın ama sakın değil iğneye, hemşireye bile bakma; ne zaman iğneyi eline almış, ne zaman yanına yanaşmış, elini uzatmış sana fln... yazarken ellerim uyuşuyo walla, allah sana sabır versin (bkz: ateistlerin korkunca allaha sığınması)

bu nasıl soru arkadaş. hiç bir kriter yok mu yani? burger king'de whopper da yenebilir, stadın ordaki tablacı hüseyin dayı'da köfte ekmek de.

Yahu esese has bi tat da olabilir ama mesela şuranın lahmacunu çok iyi orda da yiyebilirsin de olur yani

çiğböörek yenir tabiki. papağan iyiydi hamamyolu çıkışındaki ama bozdu diyollaa...

tatlıdil köftecisi'nde köfte yenir.

çibörek kırım çibörekçide.

tantuni cengiz topel birtat tantunide.

lahmacun adalar migrosun arkasındaki cennet pide'de.

yoğurtlu köfte sağlık pide'de.

adana dürüm espark karşısında faruk usta'da

tatlıdil akşam kapanıyor, akşama pek kalmıyorlar ama şansını dene istersen, piyazı süper olur.

DONAS! hastasıyız dede! :)

chickenda tavuk durum yenilebilinir. papaganda çibörekte yenilebilinir

çay erdal bakkalda içilirse pizza da pino'da yenir. bunu bilir bunu söylerim. pino gibisi yok.

Donas yemeyin, gercekten sagliksiz.. Temizlik filan zaten neyse.. Pino arti bir

hocam bahsettigin gibiyse ortam bence küflü seyler birak hep.

Altı üstü bir tatlı ya.

Abartma bu kadar, çaycının ne düşündüğünü kim önemsiyor.

aynı tatlıdan bir tane daha al dolaba koy. üstünede al tatlı zıkkımlanırsın yaz :))

haklı olan sensin, her zamanki tavrın nasılsa, aynı kıvamda devam et..

Üzerine adını yazdıysan, bu benim kimse almasın demektir ve bizim ofiste olsaydın sana gıcık olurdum. Pinti damgası yemiş olman bu açıdan normal. Ortak buzdolabına konan her şey benim gözümde ortaktır. Alan kişinin haber vermesi gerekirdi, o açıdan haklısın ama tutup da herkese benim tatlımı yemişler diye vıkvıklanılmaz.

belki o kendisi yedi, şimdi baskın çıkmaya çalışıyor.
sonuçta ne derse dersin, 1 liralık çikolata bile olsa, sana ait olan bişeyin, senden habersiz alınması saygısızlık ve hatta hırsızlıktır. o anda görünce çok canı çekmiş dayanamayıp almış olsa bile, sana haber vermesi hatta muadil bişeyi vermesi en azından borcum olsun demesi gerekirdi.

hocam ben bu ofis ortamlarına ilk girdiğim de neredeyse böyle bir hata yapacaktım.
dolapta bir tane taze sıkılmış meyve suyu vardı. üstünde de kime ait olduğu yazıyormuş. ama ben hiç dikkat etmedim. dolap ortak ya, her istediğimi alabildiğim için onu da aldım. bu başkasının olabilir gibi bir düşünce gelmedi hiç aklıma.
herneyse aldım bunu masama götürdüm. tam açacağım, kapağı zorluyorum işte bir anda üstündeki yazıyı fark ettim. ohannes deyip geri götürdüm.
belki de kapak zorlanmasa, farkında olmadan götürecektim başkasının malını.
demem o ki, olabilir böyle şeyler. çok abartmamak lazım. insanız sonuçta

tatlıyı oraya koyman adını yazman falan tuhaf bir davranış bence, alakasız zamanda alakasız birisi alıp yiyebilir, yemese bile canı isteyebilir. sadece bir tatlı o an yemediğin için zaten bayatlayacak, ben olsam isteyen yesin diye dolaba koyardım sorun olmazdı lafını etmeye utanırdım açıkcası.
tabi bu demek değil ki o kişinin yaptığı doğru yaptığı şey sinir bozucu evet.

ortak yere konan herşey ortaktır mantığı nedir abi? Ortak otoparka konulan arabanın çalınması felan normal bu durumda? Benim anlatmak istediğimi çoğu kişi anlamamış. Ben yapılan saygısızlığa ve akabinde parasal boyutuna dikkat çekilmesine takıldım. Bir tatlıyı kafaya takacak kadar manyaklaşmadım henüz..

Buzdolabı ortak kullanım alanı algısı çok yanlış.
Ne demek içinde ne varsa ortaktır?
Ben diyet tatlı alıcam oraya koyucam, "burası ortak alan" deyip biri götürecek? Kafalar iyi galiba?
Askılar da ortak alan o zaman, beğendiğimiz montu hırkayı giyip gidelim her gün.. Breh breh..

madem olaya tatlı değil para açısından yaklaşmışlar...
dolaba tatlı değil, tatlı parası bırak.

oharey
sanki herkese buzdolabı veriyolarda ortak olana koyunca herkes kullanabilirmiş
haklısın bu sefer komşu
ama ipleme uzatma, ye tatlıyı geç, kafana takma
-Homer

araba ve tatlı örneği çok alakasız malum. benim demek istediğim bu tarz şeyler pek hoş karşılanmıyor ya da önem verilmiyor bu toplumda çünkü herkes fazlasıyla paylaşmaya alışık. arkanızdan bu böyle yapıyor bak bu cimri bile derler. alışkanlıkları değiştirmek zordur. tek sorun tatlıyı yiyen kişinin ben yedim ama sorun olur mu şeklinde, bir açıklamayla beraber durumu size anlatmaması.

buzdolabına konulan ıvır zıvırların herkes üstüne birşey yazıyor. Bu genel bir uygulama. Önemli olan insanın güvenerek birşeyi oraya bırakamayacak olması. Evet onun canı istedi yedi afiyet olsun..ancak benim de bugün canım istemişti o nasıl olacak? Ben de daha önce ortak bir yerden bir ürün alıp sahibine haber vermiştim. Ve akabinde yerine koymuştum. Bence olması gereken budur. Demekki ben birşey söylemeseydim hiçbirşey söylemeyecekti.Ayrıca üzerine al tatlın orda ye sus tadında yorum yapılması çok ağrıma gitti anlatmak istediğim bu.

dolabı tatlıyla doldururdum.ve isteyenin alıp ordan yemesini söylerdim.

ofiste çalışan sayısı azsa herkes için tatlılar alır, üstlerine isimlerini yazar dolaba koyardım. alan kimse utanırdı.

demekki çaycınızla aynı şekilde algılamıyorsunuz olayı siz isminizin yazıldığı şeyin sorulmadan alınmasını saygısızlık olarak görüyorsunuz fakat o bunu cimrilik, malını sakınmak olarak algılıyor bunu kolay değiştiremezsiniz yapabileceğiniz bir şey yok hayatınıza devam etmekten başka, o tatlıyı da canı isteyen yesin diyerek hatta belki üzerine yazarak dolapta bırakabilirsiniz böylece tatlısında olmadığınız belki anlaşılır.

her şey bir yana:

"ortak dolaba konan her şey ortaktır"

böyle bir şey asla olamaz.

fantezi dünyasında çareler çözümler etik utandırmalar didaktik hareketler bitmez ama gerçek hayat farklı. wc'nin sifonunu çekmeyen (aynen s.çtığı gibi bırakan...) insanlardan dolayı çıkan tartışma, mesela bunu bile 3 ayrı yerden duydum. gerçek hayata bakalım:

1. herkese tatlı koy falan filan, kimse utanmaz oturur bir de yerler bir de sana "eee bir tatlı için mızmızmanlandı da bak kendisi utandı" derler.

2. bizim millet böyle şeylerden anlamaz. sen "tatlımı kim yedi ben malında değilim yapılan hata" desen de herkesin diyeceği "yaa bir tatlı için ağladı" gibisinden bir şey olacak.

3. toplu yaşamda en mal en salak en gerizekalı adama göre hareket edeceksin. işyerinizdeki şartları bilemem ama dolaba böyle şey koyma işte. olacak olan budur.

4. ben olsam sesimi çıkarmazdım bir daha da koymazdım oraya bir şey.

5. askerde yatılı okulda vs vs buna benzer çok şey gördüm. askerde ben kola koymuştum dolaba. falanca komutan kola istemiş emir eri bulamamış dolaptaki ---kolanın benim olduğu kendisine söylenmesine rağmen--- kendi komutanından korkup almış. sonra ben öğrendim durumu çocuk hem benden hem kendi komutanından sopa yedi. tüm gün çocuklara kola ısmarlayan ben dolaptan 1 kutu kolasını kaptıran yine ben. belki o bana hediye belki tenekeye bir şey yazdım belki kola içme hastasıyım vs vs sen nasıl başkasının malını dolaptan alırsın diye yedi bu sopayı. ağladı falan. ha nedir sonuç ne? hata yine bende. bölüğün dolabına bir şey koyarsan olacağı bu.

şu an gittiğim spor salonu mesela, tek kat 200 metrekare bir yer. salon sahibi dolaba uzum koymus. adam da tum gun orada ha. nasıl olduysa diyor uzumun yarısı buhar oldu. adam spor yaparken gıtmıs yemıs. dedım hata sende. koyma. kendı salonunda kendı gozu onunde kaptırdı. neyse böyle işte. ben kendı abımın ablamın evınden dolaptan bır sey cart dıye almam yemem ne olur ne olmaz sorarım.

6. ha nedir şu olur: (bu önemli*****)

adam cok canı cekmıstır sekerı dusmustur delırmıstır tatlıyı yer ama sana da not bırakır dolaba veya masana:

"ned flanders tatlını yedim kusura bakma yarın ısmarlarım" der. ha tamam.

bu yok ama.

o zaman bu yürümek falan değil net hırsızlık. kimse kusura bakmasın böyle.

yani sonucun da sonucu:

1. koymayacaktın.

2. kaptırırsan da sesını cıkarmayacaktın. yok 1 tatlı ıcın mızmanlandı yok o ona soyledı o gıttı yedı ama esas bu yemedı ot bok bıtmez geyık.

Büyük ihtimalle kendisi yemiştir. Ama mal olduğu için üste çıkmak için herkese senin pinti olduğunu yaymıştır. Ama tatlı mevzuunu kapatın artık. Konuşmak aleyhinize çalışır böyle durumlarda.

yarın iki tane tatlı al, birine kendi ismini yaz, birine de ortak fln yaz... baktım birilerinin canı çekiyo, kendikimden olmiim dedim en azından, afiyet olsun kim yerse dersin... zaten yeterince maraz çıkarttığın için bir daha yapmazlar muhtemelen, senin de adın pintilikten çıkar, kapiş?

Ben olsam bişey yapmam ama haklısınız. Ev arkadaşlığı filan söz konusu olduğunda dolaptaki şeylere isim yazmak aşırı tuhaf geliyor bana ama ofisteki buzdolabına konan herşey ortaktır diyenler de düpedüz saçmalamış. Bir kap tatlı kaç kişi için ortak olabilir? İmkansız. Ortak olacaksa herşey, anca herşeyden (ofisiniz kaç kişiyse) 20 porsiyon filan almanız lazım. 20 kişilik ofiste 1 kap tatlının ortak olması demek, ilk görenin götürmesi demektir anca. Onda da ortaklık, paylaşmak filan gibi güzel kavramlardan söz edilemez.

buzdolabının ortak olması, içindekilerin de ortak olduğu manasına gelmez. herkes kendi dolabını getiremeyeceği için bir tane ortak kullanılır.

uluslararası bir organizasyona yeni başlamıştım. brifing odasında ufak bir soğutucu vardı, şu sandık gibi olanlarından, içinde de bir tane açılmamış votka şişesi vardı. haftalarca orada durdu kimse almadı. bizden öncekilerin bıraktığına kanaat getirince içtik gitti. orada aylarca bulundum. oraya ne konulursa konulsun sahibinden başkası almazdı. üstünü isim yazan da olmadı.

ben olsam kimseye söylemezdim. alan kişi anlayışlı olsa onu oradan almazdı zaten ama dolabın kapısına "bu dolabın içindekiler ortak değildir. kendi koyduğunuzdan başkasını almayınız" gibi bir şey yazıp asardım.

maaş hesabıysa nüfuz cüzdanı yeterli olur, ama sen her ihtimale karşı ikametgah da gerekebilir. maaş hesabı olduğu için istemeyebilirler, kısmet.
para da istemezler, sonra söğüşlüyorlar zaten

Yanında para olmasına gerek yok. Adres banka tarafından mernisten çekilebiliyor artık dolayısıyla ikametgaha da gerek yok. Sadece nüfus cüzdanını yanında götürmen yeterli.

geçen hafta açtırdım 10 tl benden aldılar. bayağı da tartıştık ama mecbur alıyoruz dedi

2 hafta önce açtırdım iş bankasından. bir ya da iki fotoğraf ve kimlikle açtılar. para almadılar.

yandex haritalar işe yarayabilir evet. ama yandex çektikten sonra kapanan yerler varsa ne olacak?

nasıl bilgilendirebilirsin?

buraya bildiğin ettiğin varsa duruyor/kapandı yazarak.

bildiklerimi yazayım;

1- duruyor
2- duruyor
6- duruyor
7- duruyor
10- duruyor
11- ibretlik ve duruyor
14- duruyor
15- hangi yolcu onu bilemedim. sakarya girişinde vardı ama taşındı birisi.

@noolmus ki babam: tesekkur ederim. yolcu bir taneydi aslinda, paso gezdi durdu. en son kenan ve baris isletiyordu galiba.

metal mekanı olan yolcuyu diyorsan artık durmuyor. sakaryada çiçekçilerin orda türkü bar olan yolcu var. onu diosan duruyo.

5-duruyor
13-duruyor

1-2 duruyor
3 ben de bir sene önce mi ne gördüm en son. Yerinde duruyordu valla.
13-14 duruyor
15- Yolcu taşındı. Ulan nasıl tarif etsek. Metropol sinemasının oralarda bi yerde şu an yanlış hatırlamıyorsam.

9 da duruyor

tunalı'da bekri diye bir mekan vardı. oldukça nezih ve şıktı. bir bakmanı tavsiye ederim.

meşrep

ruhi bey

sudem nasıl söylenmedi şaşırdım, kimse gitmiyo mu artık?

trafik durumuna buradan bakıp karar verebilirsin
tkm.ibb.gov.tr

ps. sorun çok karışık, bir sürü soru var

ali samiyen durağı tam stad inşaasının önünde... saçma sapan bir yerde durak ve kalablığı görürsün zaten, yoğun kullanılan bir duraktır.
viyadük de hani bu otobüslerin döndüğü yer var ya viyadüğün altında, metro girişinin o tarafta, orası. karşı yön durakları da ışığın karşı tarafında sıralanmış olan duraklar işte

Gel Çankaya da bisiklet kullanda görelim. Bol yokuşlu yollar burası.

Yollardan önce kafaların değişmesi lazım. Bisiklet yolu falan imkansız Ankara gibi özel aracın bol olduğu, hızla da arttığı bir şehirde.

Bisiklet için önerim; Eryaman. Gidin, doya doya sürün bisikletinizi. Trafik yok, yollar alabildiğine geniş ve semte düzen hakim.

sanırım şu işinizi görebilir:

www.facebook.com

Hangi ülke ve şehirden yazıyorsunuz belirtmemişsiniz ama Ankara gerçekten bisiklet kullanmaya müsait bir şehir değil, en azından ulaşım amaçlı olmaz.

Ben amatör bisiklet sporcusuyum, Almanya'da doğdum ve büyüdüm. Önce Ankara'nın fiziki yapısını yorumlayım; Gerçekten çok fazla yükseklik farkı var ve genelde caddelerinde değil bisikletle gezmek yaya gezmek bile imkansız. En basitinden Eskişehir yolundan karşıya bile geçemiyorsunuz vs. Her şey araçlar için tasarlanıyor.

Ha yine de kullanılmaz mı ? ben kullanmıyor muyum ? Ben bisiklet üstünde büyüdüm lakin asla sporcuyum demeye cür'et edemezdim ta ki Ankara'ya yerleşene kadar. Burada bisiklete keyif için binebileceğiniz yerlere bisikletinizle macera yaşamadan veya toplu taşıma ile ulaşmak zaten mümkün değil. En azından keyifli veya sağlıklı değil. Resmen Ekstrem spor. Bisikleti sevdiğim için binmeye devam ettim ve öyle bir kondisyon kazandım ki ! Yarışa katılanlardan eksiğim olmadığı gibi derecelerim de oldu. Lakin ne zaman ara versem iki evimin arasındaki 30 km mesafe benim tüm günlük enerjimi çekip götürmeye yetiyor. Yani keyif ve ulaşım için Ankara'da bisiklete binilmez !


Gelelim bisiklet yollarına; Söylediğim gibi Düsseldorf'ta büyüdüm, ama hiç de her yerde bisiklet yolu yoktu ve hala da yok. Hatta çoğu yerde otoyol var ve oraya çıkmaya çalışırsanız tutuklanıp psiko-testlere girmeyi göze almalısınız. Ödediğiniz cezayı yazmama gerek yok. Herkes ulaşım için biniyor evet, ama mesafeler kısa, şehir derli toplu, rampa yok, gerektiğinde toplu taşıma araçlarını kullanabiliyorsunuz. Spesifik örnekler ve sporcular dışında günde 50+ km yapan kimseyi görmedim, tanımıyorum. O ulaşım için binenler maks 20 - 25km yaparlar. Ankara'da iki evimin arasının 30 km olduğunu söylemiş miydim ? Çeşitli hayvanlar üzerinden esprileri yapılan rampalar da cabası...


Sonra kurallar.. Almanya'da yaya geçidine adım attığınız anda yol sizindir. Oturduğum sokakta hız sınırı 20 (yirmi) KM, 30km ile ceza yiyenleri tanıyorum. Aynı sokakta Kantar var 2 Ton üstü araç geçince ceza yazıyor. Anlayabileceğiniz üzere bisiklet yolu diye bir şeye gerek yok. Otoyol değilse, bisiklet yolu yoksa normal yolda araçlarla aynı kurallara uyarak gidersiniz. Kimse size ne arıyorsun yolun ortasında ? diye sormaz.

Ez cümle; Ankara ulaşım amaçlı bisiklete binmek için her açıdan kötü bir şehir.

yoktur, mümkün de değildir. zira bir iş yapmak için önce niyet lazımdır.

şimdilik en iyi yer odtü kampüsü ile eymir.

yaya için kaldırım bile yok çoğu yerde.. melih gökçek kendi kriterleri ile düşündüğü için... dikmen vadisi güzelleşir, kendi ve devlet kişiliklerinin geçiş yolları düzenlenir (o da kendi zevklerine göre) o kadar... burası ankara dostum!

alanya

side, alanyaya yakın zaten ama bence alanyadan daha güzel.

www.mgm.gov.tr

öncelikle hangi bölüm olduğunu söylerseniz daha ayrıntılı bir seyler bulabilirdim sanırım. çünkü programlara göre eğitim ücreti, istenen ales vb. farklılık gösterebilir. ama her koşulda alese ve odtünün ingilizce yeterlilik sinavina ya da toelfa girmeniz gerekir (ingilizce sinav koşulu odtü mezunlari için dahi böyledir). springde ya da fallda başvurmanız okuyacağınız toplam dönem sayısını değiştirmez.

odtü proficiency, toefl, ielts'e iki sene geçerlilik veriyorlar yani başvurudan iki sene öncesine kadar bu sınavların birinden yeterli puanı almış olman lazım. geri kalanı için ben de bilmiyorum ben de inşaat mühendisliği için başvuracağım ama dur bakalım nolacak

tezsiz yüksek lisans programları için kalktı diye biliyorum. ek olarak spring için girsen bile girdiğin tarihten itibaren 3 yıl diye biliyorum. hangi programsa ilgili bölümü arayıp sorabilirsin, mühendislik falan değillerse çok yardımcı olacaklarına eminim. mühendisliklerde garanti veremem:)

1 sene en az toplu alim yapilmaZ ise

ben yıllardır 11bin küsürdeyim. anlamıyorum walla neden eksilmiyor da azalmıyor da.

bende 28 binlerdeyim yıllardır bekliyoruz.

minimum 5 sene sürer.

başbakanlığı bilmiyorum ama, kredi için imzaladığımız senedimsi notere onaylattığımız kağıtta sigortalı bir işte bilmem kaç günden fazla çalıştığımızda kredinin kesileceği yazılıyodu.

bide 2-3 -emin değilim- aydan fazla kredini çekmezsen, gene kredi kesiliyo maddesi vardı. okumadan imzalamam dedim okudum hepsini.

eveet, sakın yapma; yani çok mecbur değilsen. çok resmi bi yer değilse aranızda fln anlaşın, sigorta giriş yapmasınlar

oyle bir soylenti vardi. sozlesmede de yaziyor 90 is gunu sigortali calisilirsa burs kesilir diye. Ben 120 is gunu kadar calismistim kesilmedi. Baska bir arkadasimda kendi isini acmisti. Isi 2 sene kadar devam etti. Onun da kesilmedi.

Not: ikimizinki de ilk100 3 kati bursuydu. Bununla alakali bir durum da olabilir.

Datça \ Ovabükü
Dalyan
Çıralı (Olimpos, Antalya)

Günlük kahvaltı dahil 40-50 lira. Gitmeye karar verirseniz yer önerebilirim.

Antalya falan çok uzak arabayla gitcem yaktığım benzine yazık :( en fazla 3 gün kalabiliritem var.

kapadokya guzeldir bu mevsimde, serinlemistir. fiyatlar uygun, tam kafa dinlemelik yerlerle dolu.

çok klişe ama amasra.

akçakoca/abant/sapanca.. en güzeli amasra ama o az daha uzak.. değer mi, değer walla

amasraya git,ordan çakraz...1 er gece kal...

eyüp'ten mecidiyeköy'ü az-çok biliyorum da, mecidiyeköy'den 1 saati bulur mu? bulmasın :)

mecidiyeköyden yarım saat fln sürer trafik yoksa

bi süreden sonra o yol gözünde çok büyür.

zamanını yola harcamak yerine başka şeyler yapabilirsin bence.

evet. oldukça konforlu fakat hızlı tren içindeki tabelalarda konfor oluyor komfor? tepede hız sayacı var, trenin ne kadar hızla gittiğini görebiliyorsun. ankaradan çıkana kadar pek hızlı gitmiyor ancak vaadettiği sürede seni eskişehire bırakıyor. yolculuk sırasında sıcak-soğuk içecek servisi var fakat ücretli, uygun fiyatlı. müzik dinleyebiliyorsun. bir frekansta da film var ancak görüntüyü görebileceğin bir ekran yok. bu yüzden gözlerini kapatıp kendin hayal ediyorsun.

yani maddi açıdan mantıklı bir yolunu bulursan (aylık ucuza kart vs. satışları varsa misal) gayet mantıklı olabilir, ben ankara'da yaşayıp burada okudum ve senelerce 1-1.5 saatim hep yolda geçti. hızlı tren de aynı süre. hem daha rahat koltuklu.

aylık abonman var.

sincanda etimesgutta fln otursan da aynı hesaba geliyor, ki ankarada daha uzak yerler de var. ben bi süre öveçlerde çalışıp elvanketten(sincanla etimesgut arasında) gidip geldim, inan esk. den daha kolay gerçekten. ki o tren hattını çok sık kullanan bir nsan evladı olarak söylüyorum bunu. ama bi süre sonra sıkılırsın gerçekten. esk de de gara yakın bir yerde oturuyo olman lazım. bunun karı var kışı var.

sokak kedisiyse bir aşı olun, ne olur ne olmaz. ısırıkta yanma normal, ev kedisi ısırınca da acır ama iç paraziti olabilir, başka bir hastalığı olabilir.

hemen suyla ciddi bir şekilde durulaman ve temizlemen lazım orayı... kuduz ihtimalini %80 oranında azaltan ciddi bir önlem bu. ek olarak da kuduz aşısı olman gerekiyor maalesef:( ama korkma artık göbekten yapılmıyor:)

aşti'den direk var mı bilmiyorum ama önce kızılay'a geçip, oradan da eryaman, sincan, etimesgut veya fatih otobüslerinden birine binersen önünde indirirler. eryaman no:541

cepa yazan ya da eskişehir yolu'ndan geçen herhangi birine. ümitköy'ün geçmesi lazım. minibüsçülere sor.

Aşti önünden kalkan odtu, bilkent ümitköy dolmuşlarının hepsi geçer.

odtu dolmusu ile yürümen gerekir.ümütköy konutkent sincan eryaman elvankent bilkent dolmuşları ile 15 dk filan

kızılay'a fln gitme, boş yere 4-5 kat çok yol gidersin. aştinin önünden bilkent ya da sincan yazan dolmuşlara bine, kentparkın önünde indirirler seni.

odtü dolmuşları geçmez kentparktan, 800m kadar yürümen gerekir.

armada önünden binebilirsin. aştiden değil de.

armadaya gitmesine gerek yok. ulustan kalkıp da etimesgut, sincan, ümtköy vs taraflarına giden bütün otobüs ve minibüsler o taraftan geçmek zorunda zaten. eskişehir yolu yazana atla sen birader, ama odtu'ye binme, o biraz uzakta bırakır seni.

benim bildiğim bir genelev girişlerinde emanetçi oluyor :) başka yerde hiç görmedim, herhangi bi esnaftan alışverişyaptıktan sonrada birkaç saatliğine bırakabilirsin.

var paralı dolaplar var 2 tl 3 tl atıyorsun bırakıyorsun.

var, büfelerin arka tarafında kalıyor, lavabların o tarafta. sorarsan gösterirler zaten.

dikilitaş saydıkların arasında en güvenlisi , ama yokuşu boldur .
ferikoy yayla mahallesi hacıhusrevle komşu.. hacıhüsrev istanbulun ''god city'' tadında bir semti.
gülbağda gece yürümek tekinsiz olabilir.
hurriyet mah bilemiorum

gülbağ tarafı yokuş oluyor baya... bayansan da akşamları belli bi saatten sonra dönmesi bi yere kadar problem olabiliyo, ama tek başına yürüyenleri de gördüm... her yer kadar tehlikeli, az da değil fazla da. gece doğal olarak erkek popülasyonu fazla oluyo ama etrafa çok takılmadan gidersen zaten seni onlar da sallamıyo:)

1. şıkta geceleyin adamı söküp sonra tekrar monte ederler, ona göre. ayrıca oranın durumları karışık evlerin çoğu tapusuz sağında solunda rezidanslar türedi. emlak fiyatları şişiyor.

4. şıktan da kesinlikle uzak dur.

en ideali dikilitaş. ama yokuşlardan dolayı nefret edersin hiç bulaşma.
gülbağ aman diyim içki şişesi fln:)
hürriyet mah.de gülbağ gibi.
feriköy bilmiyorum tam olarak.
en iyisi gayrettepe:d

Ben Feriköy Duatepe Mahallesi'nde oturuyorum (6 aydır, ev arkadaşım 1 buçuk yıldır) ve seviyorum burada yaşamayı. Etrafta çok esnaf var ve genelde geç saatlerde açık oluyorlar o yüzden sokaklar çok karanlık olmuyor ve insan oluyor etrafta bu da geç döndüğün zamanlar için iyi bence. Ayrıca halledilmesi gereken bir iş olduğunda (tesisat gibi) yanıbaşında olması güzel. Ben evde kilitli kalınca camdan atlayıp 2 dakikada çilingire gidebildiğim için bayağı memnun olmuştum mesela (öte yandan kilitli kalmamın nedeni o çilingirin kolpalığıydı biraz.) Ayrıca metrodan eve yürürken yoldan midye dolma ve bira alıp evde keyif yapmak paha biçilemez :) Hırsızlık gibi olaylarda ekstra bir fazlalık yok, İstanbul genelinde ne kadarsa burada da o kadar.

bunları ben tercih etmem.
şunları düşün:
Şişli Merkez Mh. (i.e. Abide-i Hürriyet Cd., Sıracevizler Cd.)
Osmanbey - Pangaltı - Kurtuluş bölgesi (Baruthane Cd. ve Ergenekon Cd. arasında kalan ara sokaklar, i.e. Baysungur, Bilezikçi, etc.)
Fulya/Cevahir'den Kalp Vakfı'na kadarki bölge

- Valla Gayrettepe güzel yer de fiyatlar da güzel epey. Vereceğim kirada 1300'ü geçmek istemiyorum açıkçası.

- Dikilitaş'da düzgün insan tiplemeleri gördüm hep. Hepsi olmasa da bazı yapılar da güzel. Ama çok yokuş ya. Yine de söylediklerinize bakarak orayı daha bir ön plana aldım.
- Feriköy'ün Duatepe tarafı biraz daha iyi anlaşılan. Yayla Mah. Muhtarlığının oralarda güzel evler var, oralara bakıyorum. Ama demonte edilmeyi de pek istediğim söylenemez. @isildur O kadar mı fena oralar? Yoksa mezarlığın güney kısımlarından mı öyle bahsediyorsun?

1300'e dediğim yerlerde çok güzel ev bulursun bro.

hatta Nişantaşı, Topağacı, Teşvikiye'ye de bak üst limitin buysa, bir de denk gelirse, çok güzel bulursun. Senin yazdığın yerlere hiç gerek yok.

www.youtube.com izlediğim ilk andan beri kafam bozuk olduğunda izlerim. bende de var galiba bi mallık ya neyse.

yok öle bişi +1

biz ailecek hastasıyız bu videonun. sözlerini herkes ezbere biliyor.

çok klişe bir insan olabilirim ama şunu ne zaman izlesem mutlu oluyorum:

www.youtube.com

çalgı çengi filmi
www.youtube.com

galatasaray in oynadigi uefa kupasi finali

www.youtube.com
allah diyen karl marks. açıp açıp güldüğüm nadir videolardan.

karl marx çok iyiymiş, bi de onun aslı var
www.youtube.com

youtu.be

ilk başta uyuz olmuştum ama sonra aralarındaki muhabbetin böyle olduğunu öğrenince favorilerimden biri oldu.

www.youtube.com

friends - 412

gülhane parkı.

adalar vapuruna atla, hem uzun suruyor.

ilk haftasonumda adalara gidicem zaten, aklımda o..
tavsiyeler için çok sağolun, moda tarafına gittim sahil tarafı çok güzelmiş, hiç istanbul gibi değildi, diğerlerini de ilk fırsatta deneyeceğim.