nestle 12.5
hayat 13
tavsiyeden çok güncel fiyat bilgisi
edit: nestle daha güzel
location:kadıköy

Sarıyer - Saka Su - 11 TL

Çok hızlı getiriyorlar.

taşdelen - 11tl

Buzdağı alıyorum ben analizleri en iyi olanlardan. 10 ya da 10,5 tl idi cam damacana seçeneği de var ama o daha pahalı.

sırmakeş 8.5tl aldım. ama bir dahakine 9tl diyorlar.

Beykoz - Saka Su - 11 TL

Çok yavaş getiriyorlar.

pınar 6 tl nazilli

sakasu: 11,75
maltepe(üstteki sakasu'ları görünce bizimkinin kazıkladığını farkettim.)

Kaliteli su arıyorsanız ilk arayacağınız markalar Fuska ve Buzdağı olmalı. Musluk suyundan sonra değerleri en sağlıklı olan su markaları bunlar.

Hasfer isimli kişinin kütüğünü şurada aratın belki bir fikir verir

nisanyanmap.com

sen kötü, yağlı, tuzlu şeyler yersen ne olursa ona da aynısı olur.

böbrek, ciğer hastalıkları doğurur. şeker hastası olabilir. sürekli kusar veya yemek istemediği için aç kalır. sürekli miyavlar, mutsuz olur vs. vs.

İlk etkileri tüylede de görülebilir; tüylerde dökülme, sertleşme, kepeklenme ve egzama mamanın dokunduğunu gösterir. İç organ hasarı belirtileri daha geç çıkar ama onda dageri dönüşü daha zor olur maaelesef.

böbrek, bağırsak, karaciğer, kalp, cilt, deri hastalıkları ortaya çıkar. sonuç olarak hasta mutsuz bir kedicik ve çok daha pahalı kaliteli mama alma zorunluluğuyla baş başa kalırız.

İyi mamanın kilosu 20-25 lira (çok alırsan ucuza geliyor), kötü mama 10-15 lira.

Kedi hastalanınca veteriner masrafı 1200 lira oldu bana. Bir de 3-4 ay özel mama yemesi gerekti. O çok daha pahalıydı :))

Aradaki fark ikinizin çekeceği maddi manevi eziyete değmez.

Sen sürekli fast food yersen ne olursa o olur.

Sorunuza tam cevap değil ama bence ıspanak gibi yeşillikler ile smoothie yapıp içseniz daha ucuz ve daha etkili olur. Smoothie, sebze suyu gibi lifleri ayrıştırmaz direkt lifi de alırsınız.

ketojenik diyette sebze yanında fazla miktarda yağ da alınıyor diye biliyorum, belki aldıgınız yağ miktarını arttırsanız iyi gelebilir.

@olric, fazlasıyla yağ içiyorum zaten. gün boyunca midem şişik vaziyette hep. gaz var yani sürekli. ama wc'ye gidince icraat yok gibi bir şey.

Ketojenik beslenirken kabız oluyorsan muhtemelen proteini fazla alıyor olabilirsin, zira onun dışında sindirim için sıkıntı çıkaracak bir durum yok. O nedenle protein miktarın yüksekse onu düşür, toplam kalorinin %20'si kadar olsa yeter. Hatta %15 bile olabilir. Onun dışında benim bildiğim Türkiye'de bu tip supplementler yok, belki probiyotikler işini görür.

www.akakce.com

Şu da var
www.n11.com

Bir ilave daha yapayım. Kontrolsuz fiber alımı, mineral emilimi konusunda sıkıntılar ortaya çıkarır. Dişi bireyseniz demir konusuna özellikle dikkat edin derim.

Kabartma tozu ya da maya koymamak lazim.

@ykyt ben fırından alıyorum hamuru, onlarda var mıdır?

Aldığımız hamur mayalıdır hocam

Fırından hamur alırken yeni mayalanmışlardan almaya çalış, beklemişler daha çok kabarır.
1 ekmek hamuruna 2 çorba kaşığı un bi çorba kaşığı sıvı yağ isteğe bağlı bi parça tereyağ ekleyip yeniden yoğur. açarken ince aç bekletmeden fırına ver.

lahmacun hamuru kullan.

üzerini malzemeyle doldurmadan önce hamuru çatalla ya da kürdanla birkaç yerinden delin.

Önce tavada 5-10 dakika altını ısıtıp sonra tavayla birlikte fırına koyun.

Pizza hamuru ekmek hamurundan farklıdır. Pizza hamurunda da maya olur ancak ekmek hamuruna göre daha şekerli bir hamurdur.
Kendiniz deneyebilirsiniz. Ha vaktiniz filan yoksa da dediğim gibi deneyin bir de. Çok kabarmasın ve çıtır olsun diye öyle yapıyoruz biz fırın taşı olmadığında.

Hamuru kendin yap. Ben yaptigimda kabarmiyor.

açılın ben hamurcuyum, hocam ekmek hamurundan iyi netice alamazsın, dikkat edersen pişmiş ekmeğin iç formu ile pizzanın ki apayrı.

git kuru maya al, un al birazda tuz bitti gitti.

ölçüleri yazar, ben mesela bir pizza hamuru için tatlı kaşığından az atıyorum,(büyük boy pizzadan azcık ufağını düşün) tuz ekliyorum, bi çimdik şeker ekliyorum, içine koyduğum su da ılık oluyor. tabi üstüne streç film çekiyorum ya da poşet içine koyup, soğuk olmayan bi yerde bekletiyorum.

sonra yoğuruyorum, öyle vıcık vıcık olmıycak ama çok katı da olmayacak.


2 3 saat sonra hazır hamur.

aslında senin demek istediğin şu, ben hamur aldım, pizza gibi açtım, pizza da yaptım ama çok kabardı, üstündekiler sağa sola aktı, bunu nasıl önlerim?

çok basit pizza hamurunu çatalla delerek. çatalla komple del her yerini.

www.hediyefabrikasi.com

ayrıca pizza hamurunu açabilmek de önemli, kalın açarsın, kek gibi olur, ince açarsın ince olur.

Glutensiz unlar (karabuğday unu örneğin) kabarmaz, gluteni düşük siyez gibi unlarla da yaparsanız çok kabarmaz.

hamurunu kendin yap. +1

(bkz: pizza hamuru)

Hamurla uğraşma, tortilla ekmeğini taban olarak kullan

Bu bende de var. Ortopedik yatak, gece sırtüstü uyuyuş, ortopedik ayakkabı, yürüyüş ve elleri zıplamadan tavana değdirme tarzı hareketlerle düzelmeye başladı.

Acemi +1

Vücudumuz ayakkabı bağlarken sakatlanacak kar tanesi narinliğinde değil; buna rağmen sürekli sakatlanmanızın sebebi sürekli masa başı çalışırken vücuduna zarar veren hareketlere "sürekli" maruz kalmanız ve buna rağmen kaslarınızı güçlendirip bunlarla baş edecek bir direnci sağlamıyor oluşunuz. Ne yaparsanız yapın tek çaresi core güçlendirmesi yani spor. Bütün ömrünüz boyunca üstelik.

Öncelikle bir doktora gidip ciddi bir sorun olmadığından emin olmak lazım. Bacak bacak üstüne atmayın. Bir ay deneyin, farkı göreceksiniz. Dik ve uzayarak oturmaya çalışın sandalyenizde. Gerekiyorsa not asın ekranınıza falan. Alarm kurup çalınca kalkıp o tavana dokunmaya çalışma hareketlerini falan yapın. Sandalye yogası videolarını izleyin. Arada masaj yaptırın uzman birine. Bütün bunlar işe yaramazsa o zaman akupunktur falan araştırın bence.

10 dk ile istersen koş istersen yürü yağ yakamazsın.
Hiit yapman lazım araştır internetten

Beslenmeni düzeltmen lazım demek ki fazla makro alıyorsun.

kalori acigi olusturman lazim. bunun da temel yolu diyetin. daha az yiyeceksiniz. gunluk 500 kalori acigi olustursun o yaglanma gider. cutting i tam ben de bilmiyorum. yagdan kurtulurken kaslar erimeden nasil kalicak fikrim yok.

hiit iyidir. 250 kalori yaktirir 20dk lik bir hiit programi. ama iste az bir rakam bu. antrenmandan cok diyetin onemli olacak yine.

Az yiyeceksin, baska cozumu yok. Cardio da yapabilirsin, ama kim ugrasacak ona. Zaten agirlik calisiyormussun, ek olarak whey alsan yeterli. Normalde aldigin proteinden daha fazla protein alman yararli olacaktir.

Hiit mevzuuna gelirsek, dana gibi yorulup onun karsiliginda sadece 250 kalori yakmak yerine daha az yemek daha mantikli gelmistir her zaman. Hem zaman acisindan, hem de yorgunluk.

Bahsedildigi gibi kalori acigi olusturman kesinlikle lazim. Baska turlu yag eritemezsin. (Eritebilirsin aslinda ama zor, oralari karistirmayalim)

(bkz: #72952353) şöyle bir şeyler karalamıştım zamanında

Bu aşamada en önemli kanıt; sizin elinizde kontrat var mı peki?

Sökülen sayaç kimin üzerineyse o sorumlu eğer sözleşme yapmadıysanız ve sayaçlar sizin üzernizeyken söküldüyse kaçak kullanım ile size borç biner,dava açsanız da o sayaçtan devlet sizi sorumlu tutacağı için ödetemezsiniz kimseye ama sayaç kiracı üzerindeyken söküldüyse kiracıya biner. Sayaç sökülürken en son kime kayıtlı olduğu önemli yani.

Siz suriyeliyi ikna edin o adama kira vermesin bir daha.

Nerde oluyo bu olay merak ettim.

Bizim kontrat turkle var.abonelik kimsenin üzerine geçmemiş, yani diğer oturan aboneliği kapatınca bi daha açılmamış.

Suriyeli ona kirayı vermicek bi daha ama işin ilginç tarafı adam bizimle 750 liraya kontrat yaptı,onlarla 650 liraya yapmis.ne yapmaya çalışmış anlamadik.üstelikaadamın bizde 9 binlik senedi var.

@steward bursa

bu nasıl dolandırıcılık çözemedim

En son kiracı çıktıktan sonra sayaç kimsenin üzerine geçmediyse borç yine ev sahibine biner.

@neferkitty peki sayaçlar niye sökülmüş olabilir?

@birdposing bizde akşam akşam ne olduğunu anlayamadık.

Valla o kısmı ben de anlamadım abonesiz kullanımda mühürlüyorlar genelde acaba mühürlenmesine rağmen kaçak kullanım oldu da mı söküldü sonrasında kaçak elektrik çektiler bilemedim.

sayaçları söküp satmıştır belki hurdacıya fln ?

@oscar bilemiyorum.
@neferkitty ama öncesinde sayaç varken nasıl kullanılacak kaçak elektrik ve doğalgaz?
İki sayacta yok.

kim oldugunu bilmiyorum ama saglam para bayildigi kesin o implanta..

Implanttan ziyade bakım olayını da merak ettim.Bembeyaz ve harika:)

Galip Gürel :)

Hafta içi sabahları tv8'de çıkan bi dişçi var, çağdaş kışlaoğlu. Ünlü bi dişçi. O olabilir. Değilse bile o ayarda bi dişçidir herhalde.

inanılmaz yapay görünüyor.

neferkitty +1

tarkanin dis hekimi galip gürel. butun disleri porselen laminate vener. galip beyin sunumlarinda tarkanin slaytlari bile var. bizzat dinledim.

Tarkan'ın laminate veneer yaptırdığına emin değilim. Türkiye'de dişlerini Hollywood standardında yaptıran ilk ünlüydü ve o dönemlerde bu kadar yüksek bir teknoloji yoktu. Hep bir implant muhabbeti dönmüştü hakkında. Bence komple implant yaptırdı hepsine.

Edit: Şimdi inceledim. Bu dişler kesinlikle yaprak yani laminate veneer değil. Laminate veneer bu kadar yapay ve iğrenç duramaz :)

cdn-st1.ofpof.com

Laminate veneer örneği olarak: www.instagram.com

Aradaki işçilik farkını tartışamayız bile :D

Selamlar,

Bende de aynı sorun var. 3-4 farklı ortopedist ve 15 gün boyunca fizik tedavi gördüm. sonuç olarak ;

- Ortopedistler ayak tabanına iğne yaparak oradaki iltihaplanmayı dağıtıyorlar ve 1-2 seni idare ediyor.Sonrasında tekrar oluşuyor.
- Fizik tedaviden hiçbir fayda görmedim açıkcası.Tavsiye etmiyorum :)

Genel çözüm ise ;
- ayak analizinin çıkarılması ve ayağına göre tabanlık yaptırman.
- Sert tabanlı ayakkabılardan uzak duracaksın ve çok yoğun ayakta kalmamaya çalışacaksın.
- Hayatınıda yukarıdaki söylediklerim doğrultusunda biçimlendireceksin.

@josefen'in yazdıklarına ilaveten buna en iyi gelen şeyin ayak altındaki kavise yerleştirilen tenis topu ile öne arkaya hareket ettirme suretiyle masaj yapmak ve aşil streching ilave etmek olduğunu okumuştum. Ama bunu sürekli her gün yapmanız lazım.

geçmiş olsun, bende de var, çeşitli tedavilerle geçici bir iyilik sağlansa da yeniden oluyor. denediğim tedavi yöntemlerini ve yorumları sırayla yazayım.

- ilk olarak basit çelik tabanlık verildi, birkaç ay faydası oldu ama sonra ayak ona da alışıyor ve ağrılar tekrar başlıyor. bu tabanlık bırakıldı. yalnız bende bu durumun ortaya çıkmasına sebep olan şey altı düz ayakkabılarla sert zeminlerde çok ve hızlı yürümemdi. Hastane ortamında çalışıyordum, spor ayakkabı giymek yasaktı, en uygun babettir diye babet giyiyordum ama koştururken farkında olmadan ayak tabanına çok zarar veriyor bu ayakkabılar.
- sonra köpük ve silikon tabanlıklara geçtim, medikal tabanlıktan daha iyi geldi. halen ayakkabılarımın içine koyarım.
- istanbulda başka bir doktor bende plantar fasiit olmadığını, birden fazla başka problem olduğunu söyledi. bası analizi yapılıp özel yapım bir tabanlık verildi ama rahatsız etmesi ve ağrılarımı arttırması yüzünden kullanamadım. bu doktor pes cavus (düztabanlığın tersi, aksesuar kemik ve tendon ödemi olduğunu söylemişti tabanlığı verirken)
- başka doktor plantar fasiit olduğunu ve pes cavus hariç diğerlerinin de olduğunu söyledi. 3 aylık antienflamatuar ilaç tedavisi verdi, hep spor ayakkabı giymemi önerdi. ilaç tedavisinin faydası oldu ama 1 sene sonra falan tekrar başladı ağrılar.
- tekrar gittiğimde bu sefer steroid enjeksiyonu yaptılar ayağımın altına ve topuk bölgesine. 15 gün falan iyiydi ama o süreçte de zaten iğnelerin yapıldığı yerler acıdı. 15 gün sonra eski ağrılar yine başladı, sonuç olarak ağrısız bir dönem geçiremedim bu tedaviyle.

şimdiki durum: eskisi kadar aktif ve çok yürümediğim için sıkıntım rahatsız etmiyor. çok yürüdüğüm günlerde ayağımın altına bıçak sokulmuş veya cam batmış tarzındaki eski ağrılar devam ediyor. geçen sene ciddi bir ayak burkulması yaşadım, mevcut problemlere yenileri eklendi, bilekteki tüm bağlarda kopma/yırtılma şeklinde hasar vardı, tendonum yerinden çıkmıştı. bunlar için uzun süre immobilizasyon, antienflamatuarlar, kremler, bandajlar kullanıldı. bu tedavilerle plantar fasiit de biraz düzeldi, şimdilik çok sorun yaşamıyorum. tavsiyelerim:

- sert ve ince tabanlı ayakkabı giyilmemesi, tabanın yumuşak ve bot gibi spor ayakkabı gibi biraz yüksek olması. (cinsiyet ne bilmiyorum ama beta'nın kadın ayakkabıları memnun ediyor beni, bir de belli bir kalıp var begenip rahat ettiğim, o kalıptaki ayakkabıyı gördüğüm yerde alıyorum. onun dışındaki günler hep spor ayakkabı)
- 500 ml pet şişede suyu buzlukta dondurup akşamları çok ağrı olursa ayağımın altında yuvarlıyorum, bayağı rahatlatıcı, hatta en faydalı tedavi diyebilirim. bazen de tenis topunu yuvarlayarak masaj yapıyorum.
- deichmann'dan silikon tabanlık alıp tüm ayakkabılarıma koyuyorum, ayak numaram 38 olmasına rağmen artık tüm ayakkabılarımı 39 alıyorum.

ayakkabı seçimi gerçekten önemli, geçmiş olsun tekrar.

İleri fazda olmasa da bayağı çektim, huzur Asics'te diyorum. Gel serisinden Lyte 5 aldım, ayaklarım kendine geldi. Türkiye'de bilmiyorum basma testi yapan Asics mağazası ama ben internetten bakıp deneme amaçlı aldım, çok iyi geldi. Modellerini inceleyin derim.

Ne zaman bir sakatlanmam olsa hemen dr.jacob'a başvuruyorum adafahjdd:D

Plantar fasia videosu da varmış :D tenis topunu direkt kavse koymayıp 5. Metatarsal kemik ile topuk kemiği arasındaki lateral band üzerinde masaj yapın diyor yani hafif yandan.

instagram.com

peynirciden

Ben de daha bugün öğrendim ve sipariş verdim :D; Karslılar Büyük Zavotlar diyor.

geçen hafta özkar ve taşkından aldı birlikte gittiğimiz arkadaşlar ikisi de tavsiye üzerine aldı. bir de dipnot taşkının yeri orhan pamuk'un kar romanındaki yeni hayat pastanesi

Kız arkadaşım yeni getirdi bana. Çapan marka gravyer peyniri. biz başarılı bulduk.

belediyenin karşısında çakmak çiftliği var oraya bakmanı tavsiye ederim

Ortada mahvolmuş bi şey varsa bunun suçunu tek bir kişiye yüklemek yanlış. Seni tanımıyorum ama kendine fazla yükleniyorsun gibi geldi bana.

öncelikle kendini suçladığı tüm bu şeylerin listesini yap. her cümlenin öznesi ile birebir görüşerek affet/af dile. vicdanını ancak böyle rahatlatabilirsin. bol ağlamalı görüşmeler olacağını düşünüyorum. ama affetmek/affedildiğini duymak seni rahatlatacaktır. yeniden başlamana yardımcı olacaktır.

psikolojik destek almayi düsündünüz mü?

Bence psikologa gitmeniz lazım

@neferkitty +1 klinik psikoloğa gidiniz.

Değersizlik ve suçluluk şemanız var, sorun içinizde, destek almayı düşünebilirsiniz.

vegan tanrılar sana mesaj vermiş...

kediye ver yesin.

Ya da belki canım bugün o kadar da yumurta yemek istemiyordu ve unuttum. Olamaz mı? :)

veganların tanrısı mı olurmuş, bişi olmaz da lezzeti kaçar. bence onu kediye ver sen de yarın yenisini haşla

Beklemez o. Kararır zararlı bir forma döner.

Ofiste yumurta mı yenir ulan diye düşünen birisi (benim gibi) mutlu olmuştur en azından :)

Kedi yemez onu :)

@benaslindayohum her sabah yiyorum, mutfakta tabi ki :) kahvaltısız güne başlamam lütfen...

:) ne sevimli bir duyuru
çalıştığımız yerde her zaman verilen kahvaltıya dayanarak söylüyorum: 12saatten fazla bir süre daha kendini korur. tekrardan yiyeceksen sıcak suda bekletmeyi unutma.

afiyet olsun .

kapanış.

@neferkitty benimki sarısını seviyor ama beklemiş diye yemezse sokaktaki kedilere veririm o kuzucuklarım yer bence :)

@1adam ^_^ akşam yiyemeyeceğim o zaman kediciklere vereyim. Sıcak suda bekletme işini düşğnmemiştim iyi fikir teşekkürler çok

maaşallah ne kadar da hassassınız :) kendi adıma soğuk yumurta sevmem ama çöpe atacağıma yerim. Akşam buzdolabına koyarsınız gidince. Sabah da yanına yeşillik filan alır piyaz yapıp yersiniz.

@fallopian özene bezene hazırlıyorum her sabah üzüldüm unutunca :)

Odanın sıcaklığı 40 derece değilse bir şey olmaz, eve gittiğinde buzdolabına koyarsan yarın sabah da yiyebilirsin teknik olarak ama lezzetli olur mu olmaz mı o ayrı bir konu.

bişey olmaz yahu organikmiş hem. yarın sabah bile yersin. biraz sıcak suda beklet yemeden önce. soğuk da yenir gerçi.

soyulmadiysa ve kabugunda catlak yoksa bir haftadan uzun dayanir, soyulduysa serin yerde yarina kadar bisey olmaz.

1 patatesi haşlayın. bolca tere(en lezzetli tere otu ile oluyor) yıkayıp doğrayın.
isterseniz biraz soğan ekleyin. haşlanmış yumurtanızı da doğrayın içine. toz kırmızı biber tuz yağ limon ile tatlandirin. afiyet olsun.

@balik kraker bu ne güzel tarif böyle! Teşekkürler :))

Bir şey olmaz, çok kez yedim beklemiş yumurta, bir sıkıntı yaşamadım:D

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim hatırladığım kadarıyla kanola yağı da baya problemli bir doymamış yağ türü, alternatif bir sıvıyağ bulamazsam Nusret gibi tereyağıyla ovmaya başlayacam artık.

valla ben de hep zeytinyağı kullanıyorum. teoride eti mühürlemek için kullanılan her yağ zararlı. en sağlıklı pişirmeler buharda pişirme ve haşlama. ama lezzet benim için ön planda ve açıkçası zeytinyağı yahut diğer sıvı yağların arasında bu noktada sağlık açısından bir fark olacağını sanmıyorum. sonuçta hepsi de yanıyor.
not: kanola yağı iğrenç kokuyor böyle balık gibi...

Zeytinyağı kullanıyorum ben.

www.milliyet.com.tr

www.ayfertuzcuunsal.com

tereyağı da yüksek sıcaklığa dayanmaz ki, o da yanar.

kanola, palm, mısır falan niye? ayçiçek yağı kullanabilirsiniz.

@kisa gönderdiği Vedat Milor paylaşımındaki zeytinyağının fenol içeriği sebebiyle daha sağlıklı olacağını düşünüyorum, şimdilik güveniyorum diyelim. Bu konuyu kısa zamanda detaylı araştıracağım, mühürleme bile olsa eve kesinlikle ayçiçek-mısırözü-kanola gibi yağları sokmamaya devam düşüncesindeyim hala.

iyi yazmış, güzel yazmış da,

benim ege'de köylü pazarındaki güvendiğim tezgahtan markasız bidonda aldığım, salatalarda adamı orgazm eden mis gibi halis zeytinyağını tavada ısıttığım anda sentetik boya gibi bir koku çıkarıyor. tamam sağlıklı, kızartma yapılabilir yazmış da, ben kızartma yapmak isteyince o kızartma caparol filli boyaya dönüyor, bunu naapıcaz? belki süper sağlıklı oluyor ama boya soslu gibi kokulu ve lezzetsiz. bu dediğim kızartma da değil. normal zeytinyağlı yemek için tencerede soğan kavururken başlıyor kokmaya. öyle olunca kızartmayı hiç denemedim bile.

marketten aldığım naturel sızmalarda böyle bir sorun yok. ya benim pazardan aldığım yağ sıkıntılı, ya da normali öyle, marketten aldığım işlem gördüğü için kokmuyor.

@kibrit
marketten aldığın yemeklik zeytinyağı, pazardan aldığın salatalık. yağların asit oranına bakarsan farkı anlarsın.

Aslında ghee(saf) yağ ısıya en dayanıklı yağ bu işlerde en güvenli kullanabileceğimiz tek yağ ama ben de zeytinyağı kullanıyorum üşendiğim için. Ancak bu da pahalı; tereyağından kendiniz de yapabiliyorsunuz yapı çok yavaş yanmayacak ama köpük oluşturacak kadar yavaş ısıtıp tepesinde toplanan köpükleri toplayıp toplayıp geride kalan yağ saf yağ oluyor. Bu işlem 4-6 saat sürüyor :( Ghee olarak marketlerde de satılıyor ama pahalı maalesef.

@kibritsuyu güneş altında bekleyen o bidonlardaki zeytinyağının bütün faydalı yağ asitleri gidiyor ve translasıyormuş hatta kesinlikle plastik ambalajda olmaması gerekiyormuş çünkü etkileşime giriyormuş. Bu nedenle marketteki soğuk sıkımlar daha güvenilir hata yol kenarı satıcıların çoğunluğu pamuk yağı falan da karıştrıyormuş. Bu nedenle asitlik dereceleri analiz etsen bir hayli yüksek çıkabilir.

Bu arada ne kadar doğru bilmiyorum ama zeytin yağı ısınırken ilk gelen o koku ve duman (buhar) içerisindeki sudan geliyormuş. Yanmasından değil.

Tamamen kendine duydugun guven ve yapabileceklerinle alakali bir durum bu.

TR'den herhangi bir maddi destek almadan, USA'de bir hayat kurdum, USA'e geldigim ilk geceyi cok net hatirliyorum, gercekten berbatti, Airporttan kalacagim yere gittim, oraya ulastigimda tek basimaydim, ne bir isim, ne bir arabam, ne birikmis bir param, ne de USA icerisinde arayabilecegim bir arkadasim, tanidigim yoktu, ilk gece TR'ye geri donsem mi diye dusunmedim degil, gercekten kirilma noktalarinin en agir oldugu zamanlar ilk gunlerdi, sonrasinda makine gibi yasamaya baslayip buyuk bir ozveri her seyi degistirdim, para bir anahtar burada ama tek basina kesinlikle yeterli degil, her seyden once kendine guvenmen lazim, su an ben kendimi dunyanin her yerinde bes parasiz, sifirdan baslayarak kisa sure icerisinde iyi yerlere getirebilecegime %100 inaniyorum, bu inancim sayesinde kisa surede USA'de ki misyonlarimi tamamladim, inancim olmasaydi TR'den bile cikmaya cesaret edemezdim.

Korkma ya bazı şeylere bodoslama dalmak lazım...Çok düşününce korkup vazgeciyorsun. Sonra bişey yapamazsın...

Maddi olarak hiç para hatta eksi para yani borçlu olarak taşınma işine giriştim. Başta daha da borçlandım hatta. Başka birisi bana bak böyle yap falan dese hayal dünyasında yaşıyorsun der terslerdim ama bu biraz doğru insanlarla doğru zaömanlarla denk gelmek ile alakalı. Comfort zone dışına çıkmak ve kendime hayat kurmak kendi adıma en doğru adımlardan birisiydi. Psikolojik olarak çok zorlanmadım çünkü sevgilim her zaman bana destek oldu maddi olarak her şeyimi resmen sıfırdan kendim kazandım. Bazen alıştığım şehri özlediğim oluyor elbette ama hiç pişman olmadım şu an daha iyi bir hayatım var.

Bence git ve dene geri dönebileceğin bir kapın nasıl olsa var; en fazla biraz para ve zaman kaybedersin ama bambaşka bir hayat kazanabilirsin.

ilk zamanlar çok zor olur ama sonra alışırsın, böyle bir niyetin varsa gideceğin yerde oda kirala bu şekilde vazgeçsen bile çok zararın olmaz, fakat dediğim gibi en azından ilk 6 ay zor geçecek sonra alışacaksın yalnız 1 yıl sonra hala mutlu değilsen bir şeyleri tekrar değiştir zamanla düzelir dediğin şeyler 1 yılda düzelmedi ise genelde düzelmiyor.

Ben dün gördüm 3 ve 5 tl fiyatlar yazıyordu. Pahalı bence ama bir kahveden daha ucuz elbette.

Besiktas'ta Deniz Muzesi karsisinda dukkanda taze sikma 2-5 arasi.

Kendine yakın bulduğun bir dili öğrenmeye başla.

1 yıl kadar vaktin varsa dil öğrenmeye çalışmak en mantıklısı, kolay olsun diyorsan Esperanto da olur.

İmdb top 250 başyapıtlarını sıraya dizmek,

Eğer edebiyata ilgin varsa dünya klasiklerini okumak,

Eğer İstanbul'daysan fotoğraf makinesi ya da telefonun fotoğrafı ile İstanbul'un görülmesi gereken yerlerini gezmek ve fotoğraflamak, zamanla ayrıntıya dalıp rastgele durakta inmek.

Mitolojiyi ayrıntılı olarak araştırmak, okumak ve hakkında her türlü bilgiyi edinmek

...

hobinin tavsiyesi olmaz ki yapmaktan keyif aldığın bir uğraşdan başla, biz senin neyden hoşlandığını nasıl bilelim.

Evine ve bütçene en yakın olan, rahatlıkla vakit ayırabileceğin herhangi bir kurs bulman daha etkili olur bence. Sevip sevmediğinin bir önemi yok önemli olan yeni bir şeyler denemek zamanla sevip sevmediğine karar ver derim.

Buz pateni yap derim. 25’ten sonra baslayinca zor oluyor ama veletleri cok kislaniyorum bizim pistteki

Bizim veteriner evden çıkmayan kedilere Lösemi aşısı yapmıyor ve tavsiye etmiyor. Ama iç-dış parazit, karma ve kuduz yaptırıyoruz. Ama sizin kedi sokakayken Lösemi kaptıysa belki yapılması gerekebilir yine veteriner bilir valla bilemedim.

@neferkitty, bizim veterinerimiz lösemi aşısı da yapalım dedi ama ben de konuyu araştırdım ve yapmasak daha doğru olur kanaatine vardım.

Peki iç & dış parazit ile karma ve kuduz aşılarını hangi sıklıkta yaptırıyorsunuz?

iç ve dış paraziti 3 ayda bir, karma ve kuduz da yılda bir yaptırıyorum. benimki de evden çıkmıyor ama oldu ki parazitlenirse onunla uğraşmak daha zor. garantiye almak lazım.

Ic+dış parazit üç ayda bir, karma ve kuduz senede bir yapılacakmis. Lösemi için evden çıkmıyorsa gerek yok dedi veteriner. Bu arada kedinin evden çıkmasına gerek yok dış parazit yaptırmak için; arkadaşımın kedisi evden çıkmayan bir kediyken 6 ay boyunca dış parazit yaptırmadıgi için pirelendi. Biz ayakkabilarimiz ile yumurtalarını tasiyabiliyormusuz parazitlerin; yani sağlığınız için asla ihmal etmeyin.

Mama için biz de n&d ve proplan dönüşümlü kullanıyoruz; ikisinden de gayet memnunuz. Veterinerimiz sürekli aynı mamayi vermek yerine belirli markanın farkli çeşitlerini vermemizin daha iyi olduğunu söyledi.

Parazitleri 3 ayda bir yaptırabilirsiniz, dış parazite de 2 ayda bire gerek yok, kedi dışarı çıkmıyorsa. Aşıları da ilk yaptırdıktan sonra genelde yılda bir tekrar edin derler. Ama yurt dışında özellikle son 10-15 yıldaki araştırmalar çerçevesinde aşıların yılda bir tekrarlanmasının gereksiz olduğu, kedilerin bağışıklık sisteminin insanlardan daha güçlü olduğu, insanların bebekken nasıl bir defa aşı olduysa kedilerinde aynı şekilde bağışıklık kazandıktan sonra yılda bir aşıya ihtiyaç duymadıkları, aşırı aşının böbrekleri kötü etkilediği vs anlatılıyor. Sadece kuduz aşısını 3 yılda bir yasal zorunluluk nedeniyle yaptırılması söz konusu yurt dışında.

Mama konusunda ise N&D proplandan çok daha kaliteli bir mamadır. Mamanız çok iyi değiştirmeyin.

Bütçem var dersen Bosu Ball.

Neden işine yarayacak hediye? Mutlu edecek bir şeyler alsan?

@benaslindayohum
Temelde aynı şey, kendisini mutlu etmek için hediye almak istiyorum zaten.. aynı zamanda da ihtiyacını gidermek isterim tabi ki.

Tayt büstiyer takımlardan veya tayt ve salaş bir sweat işine yarar bence. Ders veriyorsa değişik giysiler giyinmek isteyecektir.

Terde çıkmayan doğal içerikli makyaj malzemesi. Var mı bilmiyorum ama pilates hocası olsam böyle bir şey isterim

üst alt takım spor kıyafetleri, kaliteli bir mat, kaymayan yoga/pilates çoraplarından olabilir, spor çantası olabilir. alternatif çok valla. şöyle bir oysho, adidas, nike turu yapın bence.

Bosu ball+1 aşırı sevinir


Trx yoksa orijinali çok gereksiz pahalı ama Decathlondan çakma Trx de alabilirsin :D

Oysho adlı mağazadan bulursan pilates ayakkabısı o yok ise pilates çorabı

mamyı sevmediği için bence. ben olsam başka bir markanın diyet mamasına geçerdim. bir de kediniz dişi mi ya da boyu fazla mı kısa? bizim 10 aylık erkek kedimiz için şu an olması gereken 4.5-4.6 kilo demişti veteriner.

Mamayı sevmiyor, bizimkini de diyete soktu veteriner mamasını ölmemek için 2-3 tane yiyor bırakıyordu :D 50 gr mama 3 güne anca bitiyordu. Sonra normal mamaya geçince eski rutine döndü.

kedim dişi ve kısır. veteriner rakamdan çok görüntüsünden anlıyoruz dedi, bizimki kenarlardan bombelenmişti.

Kedinizin cinsine ve yaşına göre yabancı kaynaklardan ideal kilo aralığına bakın. Veterinerlere güvenmiyorum, çoğunluğu maddiyat için kedi sağlığını pek düşünmüyor. Mama da sattıysa size şüphelenirim iyice. 4,1 kilo 2 yaşında bir kedi için bana normal geldi.

bizim anneanneyi zamanında doktora götürmüştük unutkanlık için, doktor anzeymer başlangıcı 5 sene idare eder demişti.

hakkaten 5 sene sonra sizinki gibi olmuştu, tekrar doktora gittiğimizde verdiği ilaçlar ve kan değerlerinde(tam bilmiyorum ama düşük olan bazışeyler varmış) onları normale çekince hafıza kuvvetlenmeye başlamış, kısmi olarak iyileşme göstermişti.

alzhimer başlangıcı gibi geldi bana da ama tabi doktor değilim.

Alzheimer değilse de demans başlıyor olabilir. Geriyatriyle ilgilenen bir psikiyatriste danışın isterseniz.

(bkz: alzheimer)

alzheimer yok derken en son 10 sene önce doktora göstermiştik, belki şuan başlangıç seviyesinde olabilir mantıklı geldi.

randevuyu nörolojiden mi alalım?

Benim babannem ufak unutkanlıklarla başladı ve çok kısa sürede kötüleşmişti. Tanımadığı kişileri "oğlum beni evime götür" diye eve getiriyordu. Yaşa bağlı unutkanlık demeyin hemen götürün çünkü 3 sene içinde organ iflası oldu ve rahmetli oldu. Beyin mr ıbçektiklerinde son aşama demişlerdi. Bunu moralinizi bozmak için demiyorum kesinlikle ancak yaşa bağlı deyip ihmal etmemeniz için diyorum.çok geçmiş olsun.

Alzaymır olduğunu sanmıyorum, yaşa bağlı bunama büyük ihtimalle. Babaannem 90 yaşında ve o da özellikle son 10 yıldır tvdekiler, gazetedikiler için bizi görüyor mu der, yüz kere orada napıyorlar diye sorar, aksiyonlu sahnelerden hoşlanmaz. Balık hafızası var, 5 dk öncesini hatırlamaz, doktor bunama olduğunu söyledi. Yine bir doktora danışın ama kadını ciddi bir durum olmadıkça hastanelere götürüp yormayın bence.

En son muayene zamanından bugüne çok vakit olmus. Bir şeyler bildiğiniz gibi kalmamışsa normal. Siz randevu alıp nörolojiye götürün, onlar gerekli görürlerse psikiyatri servisinden de destek almanızı söyler veya sevk ederler.

Geçmiş olsun.

bugün hastaneye gittik alzheimer başlangıcı dediler.

Geçmiş olsun, umarım ilerlemez, sağlıkla yaşar

Seren serengil gülben'in sürekli evli erkeklerle olan ilişkisini gündeme getiriyor gülben bu haberlere yasaklama kararı getirtiyor; seren susmuyor gülben bunu yasaklama kararını ihlalden hapse attırıyor 3 günlüğüne. Yalnız gülben'in haberlerini medya devleri hep sansürlüyor yani bir nevi derin devlet gibi derin medya kurmuş kadın seren de bunlara tepki gösteriyor. Kedi köpeğe tecavüz, yolda cinsel taciz hatta şiddet uygulayanlara ceza kesmeyen adalet Seren'e hapis cezası veriyor. Seda Sayan ne ara karıştı bilmiyorum :D

Gulben Ergen Seda Sayan'in programına katilmis, Seren Serengil de bu durumu elestirmisti galiba.

Bunlar nasıl gündem oluyor anlamıyorum.

Memleket olarak tek eksiğimiz sannedersem bu polemikti

Ben de bugün öğlen bunlardan haberdar oldum. Gülben Ergen'i takdir ediyorum. Seren Serengil 3 günde normal bir mahkumun 3 saatte çektiği kadar bile sıkıntı çekmez o başka konu tabii de temsili nitelik taşıması sebebiyle çok anlamlı. Magazin denen olgu bitene kadar yağsa keşke hapis cezaları. Özel hayat bırakmıyorlar.

Bu arada şu şu şu suçlar varken buna ceza veriyorlar bakışı komik. Sanırım o kanal ve program da bu savunmayı yapmıştı. Hatta Seren Serengil gerçekleri söylemekten çekinmeyeceğim gibi bir şey demişti. Peşinde olduğu gerçekler de birilerinin özel hayatı. Nice olay varken, bu olay hüküm giydi diyen kendisine diyende ülkede nice sorun varken, ekonomi, şiddet, suç oranı, öfke, çatışma, terör vs. varken peşinde koştuğun gerçek, "kim kimin kocasını ayartmış"ın peşinde koşuyor. O gerçekleri ilan etmeye çalışıyor. Öyle saça böyle tarak olmuş biraz.

Mercimek yap beni de çağır

Ezogelin ya da süzme mercimek

Şehriye çorbası
Olsa da içsek.

İşkembe

tarhana

balkabağı çorbası

Süt çorbası.

Pırasa veya balkabağı

yoğurtlu çorba vardı ya içine nane atılan, ismini unuttum şimdi. içinde ufak hamur parçaları da olurdu hatta

Domates, kaşar peyniri de rendele mutlaka.

işkembe.

Pancar, balkabağı, tavuklu, mantar bu dördünden biri güzel gider bence

yayla çorbası <3 en sevdiğimden <3

yayla +1
hem doyurucu, hem de çok kolay

klasik tarifi pirinç yerine bulgurla da yapabilirsin daha sağlıklı olur. bir de içine önceden haşlanmış tavuk eti, sarımsak, sirke ve karabiber eklersen tadı aynı işkembe çorbasına benziyor. üstelik hastalıklara karşı birebir.

kremalı mantar yap geç

buğdaylı mısır çorbası
www.nepisirsem.com

Kremali mantar +1

arabaşı

Soğan, domates(domates, sarımsak ve sütle sadece) ya da yayla ama pirinç yerine aşuredeki buğdayla.

tarhana

suya girdiği anda burnundan nefes vermesi.

Çok iyi nefes veriyor bunun için de antrenman yapıyorlar zaten düzenli yüzme ile akciğer kapasitesi ciddi anlamda artıyor. Normal antrenmansız birisinin nefesi hemen biter yine su kaçar.

Editini şimdi gördüm yazdığım şey tam olarak senin editnle alakalı bunun için antrenman yapıp ciğeri güçlendirmek gerekiyor. Güçlü, uzun ve dolu nefes vermek akciğer kapasitesi ile alakalı

geçen benim de başıma geldi de hoca tam foklama atladın dedin o yüzden olmuş.tam çivileme atlamayı dene

şikayet etmeye harcayacağım enerjiyi çözüm bulmaya harcıyorum. elimde olmayan şeylerle vakit kaybedeceğime elimde olanlara yoğunlaşıyorum.

bir de papatya çayı içiyorum.

kaymayi bilmiyorsak kayak ogrenmeye gidiyoruz

Yolunda gitmeyen şeyleri teker teker ele alıp düzeltmeye çalışıp oluru varsa sadece ona yoğunlaşıp oldurmayı oluru yoksa uğraşmayıp üstünü çizmeyi deneyebilirsin.

If nothing goes right, then turn left demisler.

baska yol bulmak zor degil ya, hayir benim cok kere hicbir seyim duzgun gitmez de yine de kararlar alirim hemen, derhal karar al

kendime karşı objektif olarak başlıyorum. toplumla kıyaslıyorum kendimi. ihtiyaç dahilinde yakınlarıma açılıyorum.

Uyuyorum

Kafani dagitacak, sana iyi gelecek seyler yapiyorsun tabi ki. Alisveris gibi, seyahat gibi, arkadaslarinla bulusmak gibi..

Anlatıyoruz. Anlatacak kimsemiz yoksa uyuyoruz.

Ne olursa olsun asla vazgeçmiyoruz sürüne sürüne de olsa aynen devam

yolunda giden şeylere odaklan önce. ailen, sevdiklerin, arkadaşların filan olur; sağlığın olur. bunlardan güç alabilirsin maddi ya da manevi. kendini dinle sonra, dinlendir. bir yalnız kal, düşün; değiştirebileceğin bir şeyler vardır illaki.

Eğer kendi sunum ya da ders slaytlarında kullandıysa internette bulamayabilirsiniz ancak hakemli dergilerde case study yaptıysa yine çok rahat bulamayabilirsiniz dergi veritabanlarında aratmak lazım. Ben akşam sizin için bir araştırıcam geçmiş olsun.

Grip aşısını önermiyorum, hem öyle çok kötü bir hastalık değil hem de aşının çok işe yarayacağını düşünmüyorum

@cureforlove, grip olmak tabii ki kötü bir şey değil. ama önemli dönemlere denk geldiğinde sorun olabiliyor (sınav haftaları, seyahat vs.) normalde ağrı kesici bile kullanmam fakat yatıp dinlenme imkanı olmayınca ağrı kesici, burun spreyi falan kullanmaktansa aşının bir zararı yok ise yaptırmayı düşündüm.

doktor ve eczacı tavsiyesidir. grip aşısı yalan bir şey. yaptırma.

her sene bir sürü insan grip oluyor ve bu yüzden grip mikropları her sene daha da dirençli olmak için mutasyona uğruyor. sen aşı olunca vücuduna grip mikrobu alıyorsun ya hani, o senenin yeni grip mikropları senin aşıyla vücuduna aldıklarından çok daha çetin ceviz olmuş oluyorlar. dolayısıyla aşı bir işe yaramamış oluyor, hatta tam tersi boşu boşuna vücudu yormuş oluyorsun.

grip sözkonusu olduğunda doğrusu düzgün beslenmek. ben yıllardır hiç ilaç almam, antibiyotik kullanmam, aşı olmam ama hasta da olmam mesela.

grip diye nezle oluyor olabilir misin?

@alperz, grip olduğuna eminim. yüksek ateş oluyor ve ağır geçiyor.

Bizim fakultedeki enfeksiyon hocalari bize her ders mutlaka olun dediler, hatta zorunlu tuttular bile denebilir. Hepsi bu alanda uzman profesörler olduğu ve okuduğum okul da Türkiye'de onemli bi tıp fakültesi olduğu için bence olunması gerekiyor

@nundu

kimseye bilmeden etmeden laf etmek istemem, eminim değerli profesörlerdir. ama eğer bazı doktorlar ve profesörler grip aşısı olun diye diretmezse kimse grip aşısı olmaz ve grip aşısı üreticileri para kazanamaz.

bashico.blogspot.com.tr

Aşı karşıtlığı benim gözümde düz dünyaya inanmak gibi hatta daha zararlı bir batıl. Dünya sağlik örgütü başta olmak üzere tüm sağlık otoritelerin önerdiği aşıları komplo teorileriyle küçük düşürmek toplum sağlığı açısından da zararlı.

ben yaptırdıktan 2 hafta sonra penisim düştü.

neyse az buçuk ingilizcen varsa şunu oku, boşver kaynım bunu dedi, hocam şunu dedi zırvalıklarını. www.cdc.gov

Bazı seneler oluyorum, bazı seneler üşeniyorum. Bilim aşığıyım, modern tıbba güveniyorum. Aşı olduğum seneler 1, olmadığım seneler 3 kere grip oluyorum hiç sekmedi şu ana kadar.

Grip aşısı eğer yaşlı veya bebekle yaşamıyorsan, bağışıklık sistemin kuvvetliyse o kadar zorunlu değil. Güçlü bir insanı devirebilecek seviyedeki grip virüsü zaten aşı maşı dinlemez, ona özel ayrı aşı yaparlar en iyi şartta.

Öteki taraftan şunu farkettim ki grip olunca doktoruma gidiyorum, raporumu alıp işten azcık kafa izni alıp evde yatmış oluyorum. Düşününce avantajlı sayılırım.

Bu arada aşıların kar marjı çok düşük, eğer ilaç firmalarına saldıracaksanız kanser ilaçları ve insülin üzerinden saldırın ki manalı olsun.

aşı karşıtlığını ben de "batıl" buluyorum ama söz konusu grip aşısı %100 koruma sağlayan bir aşı değil, o senenin virüsünün alacağı şekil tahmin edilerek üretiliyor ve tutmayabiliyor(tartışmadaki arkadaşların benden daha iyi bildiği üzere). bu seneki "sürümün" çok başarılı olmadığı konuşuluyor mesela.

bu şartlar altında grip aşısının "pazarlanıyor" olması tartışmalarının çıkması bence mantıksız değil. bakış açısıyla alakalı aslında, kimi "%10 koruma ihtimali varsa bile yaptırın, bir önlemdir" diyor, kapitalist açıdan değerlendirmiyor bile, umrunda değil çünkü o kısmı, olmak zorunda da değil zaten. kimi de "ben göz göre göre bu insanların ekmeğine yağ süremem" diyor, hele ki %100 koruma sağlamıyorken. doğru ya da yanlış hangisi, en azından grip aşısı özelinde karar vermek hatalı olur diye düşünüyorum; herkes kendi bakış açısıyla değerlendirsin.

ben yaptırmıyorum, gerek görmüyorum.

Bağışıklık sistemin güçlü değilse yaptır demeye geldim.

Ben senelerdir grip olmuyorum, dolayısıyla yaptırmaya gerek duymadım ama sıklıkla gribe yakalanıyor olsam yaptırırdım.

aile sağlığı merkezindeki doktorum grip aşısı ve kafaya göre antibiyotik kullanılmaması konusunda inatçı birisiydi. Gerçekten grip olsak yataktan çıkamayacağımızı, hatta ve hatta ölebileceğimizi belirtmişti. grip virüsü için aşı geliştirilmekte ama geliştirilen aşı bir önceki senenin grip virüsü baz alınarak geliştirilmiştir. Virüs dediğimiz canlı kendi genetik yapısını değiştirebilme özelliğine sahip bir yaşam formudur. yani yaptırdığınız aşının bu seneki grip salgını için hiçbir faydasını görmeme ihtimali yüksek. Örneğin bir sene domuz gribi, başka bir yıl kuş gribi vb...

Antibiyotik konusuna gelirsek eğer, antibiyotik bakterilere karşı geliştirilmiş bir ilaçtır. Bakteriler virüslerin yaptığı gibi genetik yapılarını değiştiremezler. Bu yüzden antibiyotikler "gerektiği" kadar kullanılırsa işe yarar. Ama her sıkıntıda kafanıza göre antibiyotik kullanmanız da bakterilerin antibiyotiklere karşı bağışıklık kazanmasına neden olacaktır.

sonuç olarak, kafanıza göre antibiyotik kullanmayın ve -şahsi fikrim- grip aşısı saçmalıktır.

"Antibiyotik konusuna gelirsek eğer, antibiyotik bakterilere karşı geliştirilmiş bir ilaçtır. Bakteriler virüslerin yaptığı gibi genetik yapılarını değiştiremezler."

Yanlış

Evrim virüs ve bakteri gibi hayat döngüsü kısa canlılarda çok daha hızlıdır. (bkz: lenski deneyi) Bakteri antibiyotiğe bağışıklık kazandı dediğinde aslında antibiyotikle ölmemiş olabilecek %1 mutant bir bakteriden bahsediyorsun. O mutant bakteri hayatta kalınca sonraki nesiller hep aynı mutasyona sahip oluyor. O yüzden kafamıza göre antibiyotik kullanmamamız gerekiyor zira şu an 100küsür farklı antibiyotiğin %80-90nına dayanıklı bakteriler var ortalıkta.

Her sene yaptırıyorum.
Yani 10 grip saldırısının 4 ünden kurtarıyor.
Tamamen aşının içeriğine bağlı
Yan etkisini görmedim

Hocam yine herkes bi yerinden saydırmaya başladı.

19 yıldır grip aşısı vuruluyorum. Eğer bi yan etkisi çıkacaksa ilk bende çıkacak kesin diyorum hatta..

Olay şu: Deli miyim? hayır.. Herkesin gribi yaşama durumu farklı. Grip olup 3 gün yatıp sonra toplayan adam aşı vurulmasa da olur. Ama bende durum fena, grip bronşite hatta ordan yol bulursa astıma çeviriyor. Çocukluğum sayısını hatırlayamadığım iğneler, aylarca alınan raporlarla geçti. Durum böyle olunca, doktor tavsiyesiyle başladım. Sonrasında da gerçekten böyle sürünme durumum olmadı. Hiç olmuyor değilim. Çok daha az oluyorum ve çabuk atlatıyorum.

Şimdi herkes kendi bildiğini okusun.

grip asisi herkese önerilen bir asi degil. yapilmasi önerilen belli risk altindaki kisiler var. saglik personeli, yaslilar, koah hastalari vs vs bir liste var. bu sekilde risk altindaki kisilerdenseniz yaptirmaniz mutlaka önerilir. digerleri icin yaptirmasaniz da olur ama yaptirirsaniz da bir zarari olmaz. size kalmis.
asilar pazarlaniyor, cocuklari kisir ediyor, icinde civa varmis, domuz kani varmis sacmaliklari ise toplum sagligi ile oynamayi görev edinmis zirtopozlarin uydurdugu hurafeler. he diyin gecin. sizle bizle ayni oksijeni alip dünyanin düz oldugunu savunan insanlar da var sonucta.
grip asisinin icinde bir önceki sene en sik görülmüs 3 grip virüsü bulunur. bu sene de ayni Virus turlerinin hastalik yapacagi Garantie olmadigi icin de yüzde yüz bir koruma söz konusu degildir. ama en azindan korunma sansinizi artirmis olursunuz, grip olacaksaniz da daha hafif atlatirsiniz. canan karatayci tereyagcilar da geldigine göre tükani kapatin. zeytinyagina tereyagi banip yerseniz kansere iyi geliyormus. canan karatay diyor.

Aşıların güvenilirliğinden şüphem yok, olanları da ciddiye almam. Ancak olmuyorum, en son ateşim çıktığında 12 yaşındaydım. Burun akıntısı ve öksürük oluyor en fazla.

Bir kac sene araliksiz yaptiriyordum ama pek bir yararini görmedim. Bu sene bende yaptirmadim simdiye kadar mis gibi :)

Aşıya karşı olup canan karatay gibi medya şarlataninı savunmak cidden iyi trollmüş saygılar.

Canan Karatayın enfeksiyon branşı üzerindeki bilgi duzeyi ne ki ömrünü bu anabilim dalina ayiran hocalara laf ediyor?

Not: grip aşisini risk gruplari mutlaka, halk ise isteğe bağlı olmalidir. Bizim hocalarin bize zorunlu tutma nedeni hastanedeki hastalarin sagliklarini korumamiz gerekmesi, o konuyu netleştirmemişim ilk cevapta, burda belirteyim. Ama bence olmanin hiçbir zarari yokken %1 faydasi bile varsa olunmasi gerekir.

Aşı karşıtı değilim ama grip aşısı hiç yaptırmam bunun yerine bağışıklık sistemimi besin yoluyla desteklerim. Aşı olup beslenme çöp olduğunda onun da pek faydası olmayabilir.

Eğri oturup doğru konuşalım ilaç firmaları dr.ları prof.ları avuçlarının içine almak için neler yapıyorlar bilseniz hiç o konuya girmeyeceğim neyse.
Canan hoca bu ülkede göte göt diyen ilk prof tur.
Grip aşısı uzun vadede etkisini sizde olmasa bile soyunuzda gösterecektir az sabırlı olun.
Yaptırmıyorum ilk çıktığında düşünmüştüm hakkında okudukça o ve türevlerinden ürktüm.

iki sene üst üste aşı yaptırdım.ne zaman grip aşısı yaptırsam bi haftaya kalmadan grip oluyordum.bağışıklık direncim düşük sanırım bu yüzden.

grip aşısını yaptırdığında bir kere grip oluyorsun sonra kışı rahat atlatıyorsun

ben yaptırmıyorum. ama senin durumunda yani immun sistemin bir sekilde bastırıldığı kişiler yaptırmalı. yeni aşı olmadı.

doğal değil diye, senelerce grip aşısı yaptırmadım. "grip olmak kötü bi şi diil kii" derken kızarmış bir burnum ve omzunda battaniye vardı. kışın dışarı çıkmaya korkardım. tam reklam tadında yazmış gibi oldum ama, bir gün gidip aşı oldum. tek püf noktası şu, aşı olmadan önceki 7-10 gün hiç bir kırgınlık yaşamamış olmanız, çok sağlam hissetmeniz gerek. mesela "dün hapşırdım bikaç kere ama geçti" derseniz bile yaptırmıyorlar.

gerçekten de kendimi birkaç haftadır iyi hissediyordum, hiç hapşırmamış ya da boğazımda hafif şişlik falan hissetmemiştim, gittim aşıyı yaptırdım. ve bütün kış ahenkle dans ettim. kış boyu koruyor.

her hastalığa iyi gelemez diyorlar ama çoğuna etkili işte o aşı. eğer ağır geçmiyorsa olmayın isterseniz, ama bir gribim bir ay etkiliyordu beni. hasılı, kola içen, paketlenmiş gıda maddelerinden kaçamayan insanlarız. aşı iyidir, candır, kötülenmemelidir.

oo duyuru seviyeli bi tartışmaya dönmüş. en sevdiğim. madem öyle ben de ilaç firmalarıyla alakalı olarak dediklerimi biraz açmak isterim. konudan çok sapacağım ama baştan uyarayım.

aşağıdakileri bu duyuruyla alakalı mesajlaştığım birine yazdım, size de kopyalıyorum.

her şeyi kenara koyup şunu düşünün. bir ilaç firması sahibisiniz. görünürde işiniz sağlık sektörü olsa da asıl işiniz para kazanmak, kar elde etmek. sonuçta ekmek paranızı çıkardığınız yer o şirket. istemez misiniz daha çok kazanmayı, sonra daha da çok kazanmayı, sonra daha daha çok? bunun için insanlara pek zarar vermeden ama pek de bir fayda sağlamadan bir şeyler yapma fırsatınız varsa ve üstelik tüm diğer ilaç firmaları da bu işi böyle yapıyorsa siz de yapmaz mısınız? ya da insanları “tedavi edici” değil de “şikayetlerini önleyici” ilaçlar geliştirerek onları bu ilaçları sürekli kullanmaya mecbur bırakmaz mısınız?

dürüst bir insansanız yapmazsınız. ama dünyayı yöneten para babalarının hangisi dürüst ki?

konu sağlık olunca insanlar normal olarak çok cahil oluyorlar ve bu işin 6+ yıl okulunu okumuş doktorların her dediğinin doğru olduğunu düşünüyorlar. oysa, genellemiyorum ama doktorların bir kısmı direkt olarak ilaç firmalarına çalışıyor. bunları böyle havadan konuşmuyorum, benim ailem baştan aşağı sağlıkçı. en yakınım olarak babam devlet hastanesinde göz doktoru. onlardan dinlediğim, ya da bizzat şahit olduğum o kadar şaşırtıcı şeyler var ki. hatta burada da doktorlar var, onlar da başlarına geldiyse anlatsın isterim.

bu ilaç şirketleri evimize tehdit mektubu yolladı ya. uygun bir dille yazılmış, “çocuklarının sağlığından endişe etmeye başlayabilirsin” temalı tehdit mektubu. hem de "benim ilacımdan şu kadar sat, karşılığında sana ve ailene tatil, ya da tıp alanındaki sempozyumlara gidiş (bu sempozyumlar doktorların kendilerini geliştirmeleri ve tıp alanındaki yeniliklerden geri kalmamaları için yapılır ama pahalılardır) ve oralarda konaklama olanakları" dediler sonra babam bunların mümessillerini tekme tokat dışarı attı diye üstelik. ben daha ne diyim.

yanlış anlaşılmasın, ben ilaca, tıp bilimine, aşıya falan karşı değilim. gerektiği noktada her türlü ilaç alınır. hele ki soruyu soran arkadaşın ek’te belirttiği gibi bir ekstrem durum varsa muhtemelen yaptırmak da gerekiyordur. hepimizin bildiği gibi tıp bu kadar ilerlemese 50 yaşına gelmeden ölürdük ve bu normal karşılanırdı. kişisel olarak da işini doğru yapan doktora duyduğum saygıyı başka hiçbir meslek sahibine duymuyorum. “vay efendim doktor hastaya sen demiş de niye siz dememiş” gibi şeylere takılmaktansa, doktorun bana uyguladığı tedavi yöntemi benim için önemlidir. ama bu sektör malesef manipülasyona o kadar açık bir sektör ki. ilaç firmaları da bunu bildikleri için “sağlık önemli" diye diye, medyayı ve bazı doktorları da yanlarına alarak işin suyunu çıkardılar. herkese habire ilaç dayıyorlar. oysa her ilacın, her aşının yan etkisi mutlaka ama mutlaka vardır. sizin yan etksini görmemiş olmanız, vücudunuzda yan etki yapmadığı anlamına gelmez. nereden bileceksiniz karaciğer yağlanmanızın kullandığınız bilmemne ilacı yüzünden olup olmadığını? ve basit rahatsızlıkların ilaçsız ve doğal çözümleri de vardır. elbette gereken durumda gereken ilaç kullanılır ama hangi durum gerçekten ilaç kullanmayı gerektiriyor? bu aşamada tek güveneceğimiz kişi doktorumuz. ama ya doktorumuz ilaç firmasına çalışıyorsa? nereden emin olabiliriz ki? bu yüzden ben diyorum ki, doktor bile olsa herkesin her dediğine inanmamakta, en azından şüpheyle yaklaşmakta fayda var.

en sevdiğim konu olan antibiyotik örneğini vereceğim. hastalanmamanız için gerekn doğal çözümlerden birisi olur olmaz her yerde antibiyotik kullanmamak. çünkü antibiyotik elbette hastalığınızı geçirir ama bir yandan bağışıklığı düşürür (bunu şuradan anlayabilirsiniz; özellikle kışın ya da direnciniz düşükken antibiyotik kullandığınızda dudağınızda direk uçuk çıkar) ve bağırsak florasını bozarak oradaki hem iyi hem kötü bütün bakterileri yok eder. oysa o iyi bakterilere çok ihtiyacımız var. bu nedenle antibiyotik yazan bir doktorun size "mutlaka bu aralar doğal probiyotikli şeyler tüket ki bağırsaklarındaki iyi bakterilerin bitmesin, bağışıklığın düşmemesi için de sebze ve meyvelerden bol bol vitamin almaya çalış" demesi gerekir. bir tane doktordan bunu duydunuz mu? sanmıyorum. augmentin verip gönderirler. çünkü onların gözünde sadece satılan bir adet daha antibiyotik kutususunuz belki.

üzücü ama durum bu. tabiki doktora gidin, ama şüpheniz varsa ikinci bir doktora daha gidin. benim hiçbir şeyim yokken sırf o gün rapor almak için gittiğim aile doktoru bana antibiyotik ağrı kesici ve c vitamini yazıp gönderdi mesela. ne bu şimdi? ben bu adama mı güvenicem? devlet bi de aile hekimi diye koymuş başıma.

ideal bir dünyada sağlığın ve eğitimin herkese ücretsiz ve adil bir şekilde ulaştırılması gerektiğini savunuyorum. bu dediğim olsun, doktorların her dediğini harfiyen uygulamazsam bana da adımla seslenmesinler :)

bu arda canan karatay’ı öyle çok takip etmiyorum, sanırım üslubu yüzünden biraz manyakça kaçan söylemleri var. o yüzden tüm dediklerine deli zırvası olarak bakılıyor. ama çok doğru şeyler söylüyor aslında. o kadar kestirip atmayın. örneğin kollestrol ilacı konusu vardı bi ara, yan etkileri çok fazlaymış o yüzden bunu kullanmak yerine yürüyüş yapın, beslenme düzeninizi değiştirin diyordu canan karatay. ben de olmayan tıp bilgimle böyle şeyleri savunuyorum işte. her şeyi ilaçtan beklememek lazım, azıcık popomuzu kaldıracağız, emek vereceğiz. habire patates yiyip tv izlersek tabiki hasta oluruz.

tl; dr: sağlıkla ilgili yazılan her şeye (benim dediklerim de dahil) körü körüne inanmayın. “doktordan daha mı iyi bileceğim” demeyin. hep bir şüpheyle yakşaşın. interneti kullanın, size verilen ilaç aşı vs neyse açın neymiş bir okuyun.

sağlıklı günneer :)

Data iki hafta once bizim kurumdan biri gribin zaturreye cevirmesi sonucu oldu ve hastanede yatmisti iki hafta oncesinde grip icin, bakiliyordu. Bunyeye cok bagli bu durum.

Bir de soguk alginligi ile gribi karistirmamak gerek. Yetiskin insanlar ortalama 5 yilda bir gribe yakalaniyorlarmis. "Her sene oluyorum" diyorsaniz, buyuk olasilikla gribe benzer belirtileri olan soguk alginligi olabilir. Dolayisiyla grip dedigimiz "Iki gun yatinca geciyor" cinsinden hastaliklar degil. Grip olundugunda yataktan kalkmanin bile cok cok zor oldugunu soyluyorlar.
journals.plos.org

Her sene yaptirmiyorum ama genelde yaptiriyorum. Bu sene yaptirdim. Ben asi yaptirdiktan bir ay sonra bir grip salgini cevrede basladi. Hatta, isyerime kadar geldi iste. Grip asilari o senenin populer viruslerine ya da virus tahminlerine gore yapiliyor. Bunlardan koruyor, bunlara yakin viruslerin yol actigi gribin daha hafif gecmesini sagliyor ama virus cok saparsa da asinin yapabilecegi bir sey yok. Simdilik "Asi korudu sanirim" diye dusunuyorum ama tabii ki surekli bir el yikama, surekli bir buruna kulak pamugu ile tuz basma gibi onlemleri uyguluyoruz.

haşlayıp vermen lazım sevmesi için, içine ekmek koyup papara yapınca ne köpekler deli olarak yiyor ne de kediler.

malesef onlar etçil, ekmekçil değil ve biz bütçemiz dolayısı ile bunu yapamıyoruz.

@photographer haşlayıp ezip verdim çok sevmedi ama ekmeksiz denicem bir de tamamdır

o zaman sorun tavuk ciğerini sevmemesi, ne koyarsan koy içine yine sevmeyecek.

yaş mama alsan hem daha besleyici olur.

Aynen yaş mama veriyorum sürekli arada doğal besin olsun diye ciğer vermek istemiştim

9 sene önce fıtık ameliyatı için izin alamamıştım işyerinden. Vazgeçtim ameliyattan sonra ağrım vs bitti :) topukların üzerinde yürüyebiliyorsan olma. Dünyada bizim kadar ameliyat meraklı hasta hekim yoktur. Burun eğriliği fıtık vs. Son raddeye gelince ol yoksa 2.ameliyat vs uğraşma ne kadar geç o kadar iyi. Ağrın sızın yoksa bol bol yüz

1 her iki kişiden birisinin bünyesi fıtığı kendi kendine yokedebiliyor. yapılan araştırmalar bunu gösteriyor. sağlık sisteminin iyi yürütüldüğü yerlerde artık hiç bir doktor çok şart değilse fıtık ameliyatını önermiyor.

2 spor gibi faliyetlerle bunu geriye atmak mümkün

3 ameliyat kararı yüzde 90 hastaya bırakılmalı çünkü istatisliklere göre insanların yüzde60ında çeşitli fıtıklar var, çoğu da bundan habersiz, çünkü ağrı sızı, onları engelleyecek bir durumu olmuyor.(bana söyleyen bazı doktorlardan duyduğum şeyler bunlar, oranlar değişiyor tabi kimisi yüzde90 diyor, kimisi yüzde30 diyor.)

4 sağlık sistemimiz çok boktan, sırf ameliyat parası alsın diye herkesi kesip biçen doktorla mevcut.

5 ömrü hayatımda bu meret yüzünden belki 20 - 25 tane doktor/prof ile görüşmüşümdür. aralarında dur bakalım ne ameliyatıymış hemen, 1 2 ay kendini dinle(imkanın varsa iş güç), fizik tedavi deneyelim diyenlerin sayısı 2yi geçmedi.

6 ameliyat kurtuluş mu? kesinlikle hayır, 3 zaman 5 zaman 10 zaman sonra tekrar tekrarlayan bir hastalık, eğer ameliyat için kritik yaşlarda değilsen atabildiğin kadar ileri atmak şart.

7 ameliyat neden kurtuluş değil, sen endoskopik olarak ilk defa fıtık ameliyatını olabilirsin ama oradaki bağ doku, aynı şekilde , tam aynen fıtık gibi gelişip yine fıtık rahatsızlığına sebep olabilir.

8 ikinci ameliyatın endoskopi ile olamaz. açık ameliyat olmak zorunda çünkü bağ doku orayı kaplıyor.

9 bir sürü şey var, yüzme, gerdirme(ismini bilmiyorum makinaya bağlayıp gerdiriyolar), ultrason, tens cihazı kombinasyonu ile fizik tedavi, bol yürüyüş, fıtık egzersizleri bunlar hep konforu yükselten şeyler.

10 çok güvendiğin bir doktora gitmediğin sürece, tv de, sağda solda, devlet hastanelerindeki uzmanlara kesinlikle güvenme, dedim ya para.

hele hele cerrahpaşa gibi bıçak parası sisteminin yürütüldüğü yerlerden uzak dur.

Ortopedist değilim bu yazdıklarım sadece kendi tecrübelerim dolasıyla mutlaka doktoru danışın; ancak belimde düzleşme başlangıcı olduğundan beri yabancı fizik tedavi doktorlarının bloglarını severek takip ediyorum. Genel kanı fıtık olsun olmasın hastanın fıtığını değil yaşam kalitesini artırmak için ağrıyı tedavi etmek yani ilk aşama mutlaka egzersiz diyorlar. Ancak bu egzersiz bizim türk anlayışımızdaki olan egzersiz değil direkt beli güçlendirecek ve aynı zamanda zarar vermeyecek fizik tedavi süreci (bildiğiniz doktor kontrolünde ağırlık çalışması, deadlift, squat vs içeriyor) . Bir kere fıtık varsa egzersizi hayatınızdan çıkarmayı unutun; yani beli güçlendirmek için egzersiz yaşam rutini haline gelmeli. Postür bozukluğuna neden olan şey neyse (masa başında öne oturmak vb) bunları da düzeltmeniz lazım. Yani fizik tedaviciler mr görüntüsünü çok sallamıyor önemli olan hastanın yaşam kalitesi va ağrı diyor; çünkü hiç fıtığı olmayan bir insanla ciddi fıtık sahibi bir insan aynı semptomları paylaşabiliyor. ameliyat olsanız dahi yaşam tarzı düzenlemesine gitmezseniz tekrar ağrı çekersiniz. Ben de bu şekilde tüm ağrılardan kurtuldum ama en zoru gün içerisindeki farkındalık; zararlı olandan otomatikman kaçınma süreci. Masa başında bele kavis vermeden düz oturmayı öğrenebilmek, zorlanmadan otomatikman yapabilmek. Bunun için de çok motive olmanız lazım çünkü "farkındalık ve odaklanma" süreci. Streching ama size uygun streching, mutlaka ve mutlaka güçlenme programı bu da size uygun olmalı. Bozuk postürle yapılan her hareket sizedaha fazla zarar verecektir. İyi bir fizik tedavi hocasına gidin derim. Bazı spor hocalarının uzmanlık alanı bu tarz medikal durumlar oluyor, güvenebileceğiniz böyle uzmanlar varsa onlara da başvurabilirsiniz. Bu işin çaresi yaşam tarzı değişikliği ve güçlenme.

Edit: Bir de mobilden yazmayı unuttum bu fıtık olayında pelvik postür bozukluğu farklılık gösteriyor bu nedenle sizin tam teşhisini öğrenmeniz ve ona uygun hareket etmeniz lazım. Mesela sadece yüzme evet güçlenmeyi sağlıyor ancak bozuk postürü düzeltmeye tek başına yeterli olmayabiliyor çünkü gün içerisinde sizi fıtık yapan şeyi yapmaya devam ediyorsanız akıntıya karşı kürek çekmek gibi oluyor. Bu nedenle doğru teşhis ve ona göre uygun eylem planı çok önemli.

oo bilgili hastalar gelmiş :)
madem öyle, youtube'dan önereceğiniz doktorlar/egzersizler var mı?

@herhaltibiliyoring istersen whatsaptan gönder fıtığı fotoşop da kesip biçeyim.

herşey youtube ile olsaydı ohoo.

bol yürüyüş, merdiven inip çıkma, beli kuvvetlendiren en önemli hareket merdiven inip çıkmak.

Merhaba, öncelikle geçmiş olsun.

Haziran 2017'den beri fıtığım var. Ameliyat edilecek bir boyutta değil fakat önceki cevaplarda söylendiği gibi bünye bunun üstesinden gelebiliyor. Size geçirdiğim süreçten bahsedeyim, kafanızda bir fikir oluşsun en azından. Çünkü gerçekten ameliyat seçeneği en son bacakta güç kaybı ve uyuşma yaşandığı durumda masaya yatırılması gereken bir seçenek.

İlk FTR muayenem devlet hastanesinde oldu. Ev egzersizleri verildi ciddi olmadığı söylenerek. Haziran'dan Kasım'a kadar evde egzersizle ağrısız sızısız yaşadım. Kasım'da 2 defa ağrı atağı olunca kalkıp özel bir FTR merkezine gittim. Aralık başında ise bu merkezde elektroterapi ve traksiyon uygulandı 15 gün. Hemen hemen tamamen şikayetlerim geçti. Bunun akabinde, yaklaşık 15 gün sonra kalça kemiğimde uzun oturma süresinden kaynaklı batmalar yaşayınca tekrar bu merkeze gidip doktor görüşü aldım. Tekrar elektroterapi önerdi fakat ben istemedim.

Akabinde direkt FTR üzerine kurulu Erenköy fizik tedavi hastanesinde muayene oldum. Fıtığın ameliyatlık olmadığını, sinire doğru değil arkaya doğru çıktığını söyledi. Manuel terapi fikrini sorduğumda ise uzmanına yaptırmanın bir sakıncası olmayacağı yorumunu aldım.

Tüm bu süreç boyunca çeşitli tedavi yöntemlerini araştırdım. Ameliyatsız gerçekten çok fazla yöntem var. Bu son doktordan sonra zerdaçal baharatının ana maddesi olan kurkumin maddesinin takviye haplarına rastladım. Günlerce bu madde hakkında makale okudum. Günde 1 çay kaşığı zerdeçal ya da günde 1 kapsül kurkumin hapı tamamen aynı içeriğe sahip ve doğal iltihap giderici bir madde. 3 günden sonra bunca zaman yaşamadığım rahatlığı yaşadım. Her bünye aynı reaksiyonu vermeyebilir ama yaklaşık 2 haftadır her gün kullanıyorum, çok iyi hissediyorum kendimi.

Geçen hafta da özel bir fizyoterapi merkezinde manuel terapi almaya başladım. 4-5 seansta fıtığı iyileştirebiliyorlar. İlk seansta fazlasıyla rahatlama hissettim. Bu fizyoterapi merkezi de 3 büyük kulübün oyuncularını sakatlık dönüşü gönderdikleri merkezmiş. Referansı iyi bir yer bulmanız lazım. İstanbul'daysanız bana ulaşabilirsiniz.

Bir de tabii Haziran'dan beri uzman veya değil, kimle görüştüysem yüzme önerdi. Ona da başladım. Sırt üstü yüzme fıtığın düzelmesi için en uygun stilmiş. Yüzme bilmezdim ama canım belime gelince onu da öğrendim. Şu an ufak ufak hamlıktan kaynaklanan birtakım kas ağrılarım var. Onun dışında belime veya kalçama vuran ağrılar 1.5 aydır yok.

Son söz olarak, ameliyat kaçınılmaz sözünü duyana kadar ya da bacağını uyuşup gücünü kaybedene kadar bu fıtığı düzeltebilirsiniz. Sadece doğru tedavi, doğru egzersizler, doğru beslenme ve dikkatli hareket ile hallolur.

Beşiktaş-barbaros bulvarı'nda Vetlove kliniği var. sokak hayvanı olduğunu da belirtirseniz indirim de yaparlar. İşini çok düzgün yapan bir veteriner.

geçmiş olsun. neyi varmış?

ciddi bir şey değilse, örneğin soğuk algınlığı ya da ishal gibi bir şeyse, belki birkaç gün eve alsan, havalar biraz ısınana kadar evde kalsa toparlar. o arada ciğer ve vitamin yedirirsin güçlenir, eskisinden de iyi olur. ama tabi kedi alışkanlık yapabiliyor. ben de zamanında bir kediyi hasta diye eve aldım. havalar ısınınca bırakmayı planlıyordum. şu aralar birlikte 10. yılımıza girdik :D

veteriner tavsiyesi bilmiyorum. belediye olarak ise Kadıköy belediyesinin veterinerlik hizmetinden çok memnun kalmıştım. yeri fikirtepe'de, salı pazarının arka sokağında.

Solunum yollarinda sikinti varmis.
Eve alamiyorum benim kedi azman, kapiya geldiginde bile bu yavrucagi cok korkutup koseye sikistiriyordu. Ama baktim cok gucsuz, parazitleri yaptirip, bulasici hastaligi olup olmadigini ogrenip eve alabilirim. Onun icin de yine testlerin yapilabilecegi bi veterinere gitmem lazim. :/

Türkali mahallesinde petconcept var Tülay Hanım var veteriner hekim. Patisi kırılan bir kediyi oraya götürmüştük ve klinikte iyileşinceye kadar tutmuştu. Sokak kedilerinde de yarı fiyat alıyor.

Ama bulaşıcı hastalık testi yapılıyor mu bilmiyorum isterseniz telefonla arayıp danışabilirsiniz gitmeden önce

Pet concept aklima yatti, bugun gene besiktas belediyesine goturucem, eger yine erken taburcu ederlerse pet concept'e goturebilirim.
Avcilar'daki veterinerlik fak. hastanesiyle ilgili bilgisi olan var midir acaba..

bütün paketleri streç film veya bu beyaz eşyaları sardıkları plastik koruyuculara hediye paketi gibi sarıp bantladıktan sonra, plastik bir saklama kabına koyarsanız patlayacağını sanmam patlasa bile valizde ki diğer eşyalara zarar vermez. geçen yıl bu şekilde bir valiz dolusu bardak getirdim, zaiyat sıfırdı.

Hepsini bir plastik kaba koyabilirsiniz.

Yazılanlara ilaveten bavuluna kilit koy görevliler almasa bile bu tarz şeylerin çalınması çok oluyor bildiğin bavuldan paketli ürünleri çalıyorlar.

kutusu ile götüremez misiniz?

bazı veterinerlerin yakalama ekipleri var, böyle bir yolu deneyebilirsin. bir diğer öneri ise (bunu tabi veterinere danışman şart) yolculuklarda verilen uyku şeylerini mamaya karıştırıp çaktırmadan götürebilirsin, bu biraz garip bir cevap oldu farkındayım ama aklıma bu geldi.

@rn kutusu olmaz da taşıma boxı var gerekirse onla götüreceğiz artık

bizim veterinerin yaptigini anlatayim uyarlayabilirseniz. hayvan yakalama agiyla yakaliyor. tasima sepetini tam agin icine oturtuyor. dolayisiyla kacacak baska yeri olmuyor. boyle iki tane yabani kedi yakaladi. bunu kapali balkonda yapiyor ama. kutuyla beraber kapali bi yere alistirmaniz mumkunse olabilir.

bence şu aşamada veterinere gitmesi gerek. belki ödül maması gibi bir şeyle kandırıp sokabilirsiniz taşıma kabına-gimcat marka olanı çok seviyor kediler.

Veteriner e götüremediğim yabani kedilerin mamasına günde iki defa azitro/ azro antibiyotik çocuk şurubu koyuyorum ben, bazen yaş mamada şurup kokusu alıp onu da yemiyorlar, o zaman ciğerin üzerine döküyorum.

Kediden haber var mi?

Kedi bayağı toparladı arkadaşlar mamasını verirken bile mamayı geri alacam sanıp beni pençelediği için yakalayamıyorum :D 1 haftadr sabah akşam besliyorum ama bir kez olsun dokundurtmadı yaklaşınca da pençe atıyor ama tavuk ciğeri filan yaptım ona. Tek iyi haber beni görünce yemek geldi diye kutudan çıkıyor sadece :D. Öksütmesi geçti ve sesi de açıldı bayağı. Islak mamasına bugün şurup koyup vericem yine de çok teşekkürler :)

Bu benim bildiğim tek ham kakao markası ama pahalı :/

www.siparis-guzelgida.com

Gavurlar buna raw cacao powder diyor. Isıl işlemden geçmemiş olanı oldukça bitterdir, toz değil ama parça halde var bende öyle çikolata aroması falan değil direk acı bir tat veriyor.

Isıl işlemden geçenler arasında en lezzetlisi de Valrhona ve Monbana'dır. İkisi de Fransız malıdır.

bilgiler ve link icin tesekkurler; peki baska bir soru daha sorayim o halde; isil islem gorenler kanser yapiyor almayin diyorlar; baharat vb. seylerde de bakiyorum isil islemden gecmistir yaziyor cogunda; her yazandan uzak durmak gerekir mi ?

Isıl işlemden uzak durmak demek raw vegan beslenmek demek. Günde 3 kiloya yakın yemek tüketip, fındık fıstık ceviz ve kajuya bir servet yatırmayacaksanız olmaz o iş.

Alkalize kakaonun bir zararı yok aslında sadece kakaonun faydası gidiyor. Esas sıkıntı alkalize kakao paketlerine şeker ilavesi oluyor ama şekersiz alkalize kakaolar da var.

@bos gezenin bos ustasi; kuruyemislerimi cig tuketen biriyim (en azindan bulabildiklerimi) @neferkitty nin yazdigi markayi deneyecegim

sizin aradiginiz aslinda tam olarak bu, ben bundan er yurtdisi cikisimda aliyorum ve cok memnunum, tam olarak ayni marka olmasina gerek yok, zaten ayni seyler yazan baska markalar da var, fakat raw cacao nibs diye aratirsaniz kolaycana bulursunuz. bence en lezzetlisi, bunlara alisinca markettekiler cok yapay geliyor.
www.instacart.com
veya bu da olur
www.amazon.com

istanbul avrupa yakasında kakaı çekirdeği satan bi yer vardı ama unuttum.
bulursam yazarım.çekirdeği ısıtınca zaten içinde kakao çıkıyor.

yaptığın salatalara minik minik doğrayarak ekleyebilirsin. mevsim salatalarında güzel olur, sirke narekşisi limonla vs çok tadını anlamazsın.

diyet dediğin için, avokadoyu rendeleyip hindiztan cevizi, muz ve balla karıştır tarifi mantıklı değil.

arkadaşının yaptığı şeyi makarnayla karıştırınca çok güzel oluyor. hatta ben biraz soğan sarımsak fesleğen de ekliyorum buna.

ama diyet demişsin. bilemedim diyette makarna oluyor mu :) belki kepekli makarna?

avokadonun olgunlaşmış olması önemli öncelikle.

benim en sevdiğim tarif iyice olgunlaşmış yumuşak bir avokado ile bir olgun muzu biraz kakao ile blenderda çekiyorsunuz ve puding kıvamında harika bir şey çıkıyor ortaya.

yine sabah kahvaltılarında yumusak bir beyaz peynir ile ezip -azıcık dereotu ile de karıştırabilirsiniz, damak zevkinize kalmış- sade ya da ekmeğin üstüne sürüp üstüne biraz çörek otu serpiştirebilirsiniz.

salatalarınıza ekleyebilirsiniz.

bir lavaşın içine dilimleyip yumurtayla bir dürüm yapabilirsiniz.

ben eskiden yiyemezdim tadından dolayı, şimdi pahalı olduğundan arada kendimi ödüllendirmek için yiyorum.

Ben tatlı olarak yemiyorum avokadoyu, hatta fikri bile korkunç geldi açıkçası.

Sarımsak, limon, birazcık tuz, domates ve canım ne isterse ekleyip rondoda parçalı olacak şekilde karıştırıyorum. Sonra misal kızarmış ekmekle, veya herhangi bir tür salataya ekleyerek, bazen de sadece limon ve salatalıkla birlikte yiyorum.

sırf faydası için yiyeceksen kaşıkla gitsin burnunu kapatıp. uğraştığın zahmete değmez elde edeceğin şeyin lezzeti.

Olgunlaşmış avokadoyu ezip sarımsak, parmesan ve cevizle karıştırıp makarna sosu yapıyorum ben. Kafama göre baharat da ekliyorum tabii.

Çok güzel puding oluyor; 1 muz ve yarım olgun avokadoyu kakao ile karıştırın tadına bayılacaksınız

Aynı şekilde yarım avokado + cennet /trabzon hurması + kakao karışımı da olur.

Beyaz peynirle ezip içine sarımsak ve zeytinyağı koyuyorum.

En güzelini söylüyorum: kahvaltıda bal ve avakodo. Çok az bal alıp avakadoya sürüp hüpletiyorsun, muazzam tat. tabi diyette olur mu bilmem ancak zaten bal miktarı yüksek değil.

Ortadan ikiye bölüp çekirdeğini çıkarınca oluşan boşluğa yumurta kırıp fırına verince de çok güzel oluyor. Yumurta pişince çıkartıp üzerine karabiber ve zeytinyağı da gezdirilebilinir

Duocid şurup olabilir mi? Benim kedi yavruyken çocuk şurubu vermişlerdi ama kesinlikle sorup emin olmadan almayın bence.

ben kullandıklarımdan memnun kaldım. ama %50 verenler genelde tarihi geçmek üzere olan ürünleri müşteriye kakalıyor, dikkat et derim.

Nuxe un genelde banyo ürünleri ve vücut yağı gibi ürünleri güzel oluyor cilt bakım ürünleri için la roche daha iyi bence (onu yazdığınız için kıyasladım)

ben nemlendiricisini kullanıyorum, çok kuruyordu yüzüm. memnunum.

nuxe'un meşhur yağlarını kullanmıştım bir ara :) baya iyiydi

3 senedir sizinle yaşayan kediyi sahiplendirmeye niyetiniz var. biz ne desek boş yani karar sizin hayat sizin, inanmayacaksınız ama kedi de sizin.

@acemi istemiyorsam da bütün hayatımı adamla mı geçireyim? kocayı boşamak kediden vazgeçmekten kolay.

tam çözüm bu olur mu bilmiyorum ama;

bir kedi daha edin. arkadaş olsunlar. gerçekten kedi evde tek olunca daha mutsuz oluyor, ikinci kedi herkese şart.

seyahatlerin uzun süreli değlise, atıyorum 3-4 günlük gidip geliyorsan kediler evde tek başlarına kalabilir. daha uzun süreli seyahatlerin için de komşudan rica edip eve gelip kedilere mama su koymasını isteyebilirsin, yük olacağını sanmıyorum. başka bir yere götürüp bırakma ama, o daha kötü. senin de dediğin gibi stres oluyor hayvan.

zaten kabul edelim, kediler iyi hoş ama bizi pek sallamıyorlar :) 1 ay eve uğramasan yemeği suyu olduğu ve tuvaleti temiz olduğu sürece umurunda olmayacak bir hayvan yani. en fazla canı sıkılır onun için de ikinci kedi dedim.

ayrıca @acemi +1 :D

Ben bu tarz duyurulari görünce sahiden kızıyorum.

Sözünü ettiğiniz şey bir canlı, üstelik size bağımlı. Sahiplenirken her şeyi hesap edip öyle karar vermeniz gerekiyor. Erkek arkadaşınızdan ayrılmışsınız, sizde kalmış. Hastalık vs gibi önemli bir konu olmadıkça sırf değiştim diye kediyi bırakmak da ne demek? O zaman ilerde çocuğunuz olduğunda da ben değiştim deyip bırakın. Yaşam tarzinizin degisebileceğinı hesaba katarak sahiplenmeyi düşünecek kadar olgun olmanız gerekirdi. Oyuncak değil ki bu. Kimse size zorla da vermiyor, siz isteyerek ona yuva oluyorsunuz. Sonra da hayvanı yuvasindan etmeyi düşünüyorsunuz.

siz değiştiniz diye kedinizi tanımadığınız birine vermeye niyetlisiniz bizden de empati bekliyorsunuz. sizden kediyi alan kişi ona kötü davranması ya da 2 hafta sonra sokağa atsa umrunuzda olmayacak mı? ben sizin yerinizde olsam böyle bir şeyi hayatta yapmam. ille yapacaksanız ailenizden iyi bakabilecek birine,bağlantınızın kopmayacağı birine verin.

kızılmasının sebebini tam anlamamışsınız.

size oyuncak, beslenecek bir canlı gibi geliyor ama inanmazsınız, duyguları var.

çocuk yapmak ile hayvan sahiplenmek arasında fark görmüyorum ben. 80 yıl düşünürsünüz çocuk yaparken değil mi? çünkü yapınca "ben değiştim" diye veremezsiniz birilerine.

sözkonusu bir kedi olunca çok normal karşılanıyor. ilginç. bence güvenilir birini bulup hayvancağızı verin ve siz de ömrünüz boyunca bir canlının hayatına temas etmeyin derim.

Aramanız gereken çözüm kediniz için değil de kendiniz için olmalı.
Belki terapiye gitmeyi düşünebilirsiniz.
İyi gelir hem ruh sağlığına.

Hepimiz zamanla değişiriz ama "...o zaman inanılmaz gergin, güvensiz bir kediydi. Şimdi rahat, evinde mutlu görünüyor..." şu cümlelerden sonra kediden vazgeçmeyi nasıl düşünebilirsiniz.

Bizde de bir dönem kardeşimin rahatsızlığı nedeniyle kediden vazgeçme konusu gündeme gelmişti ama neyse ki böyle bir şeye gerek olmadan bir şekilde ikisi için de uygun ortamı sağladık. Sonra zaten kardeşim iyileşti de iyi ki kızımızı kimselere vermemişiz diye düşündük.

Bu kolay bir şey değil, büyük bir sorumluluk, özellikle de kediler gibi hassas hayvanlar için. Ben sıkıldım diyerek kurtulabileceğiniz bir şey değil bu.

Kendinize biraz zaman verin, kediyle daha fazla vakit geçirin size iyi geleceğini düşünüyorum.
Hayvancağızın düzenini bozmayın, illa istemiyorsanız eski erkek arkadaşınızla iletişim halindeyseniz ona sorun en azından kendisini bilen biriyle kalır eğer o da isterse.

Birine nasıl güvenip verebilirsiniz ki yavrucağı.
İyi düşünün lütfen.

Nilmiyecim sen boyle eve dekor olarak kedi almistik,koltugu kanaleyi degistirdim kediyi ne yapicam seklinde sorarsan bir anda sevimsiz,nursuz bir nilmiye olur cikarsin.
Zaten biz seni bundan sonra sevmeyecegiz orasi kesin ama en azindan gercegi soylemis olman gene elle tutulur bir yan birakiyor.bunun birde kedi tuyune alerjim cikti,doktor yasakladi,bebegim oldu,anam geldi,dayim ölmüş versiyonları var.onlarin sevilecek yanlari yok.hayir simdi birde sokak kedisidir,uyuzun tekidir kimsede almaz ay bizde var gecinemiyor kimseyle diyerek markali kediyi bir soyluyorsun kendilerini kaybediyorlar,dur az severiz sonrada letgodan koyariz ikibine bunu diye.
Cogu anne baba aslinda karsi olmamalarina ragmen eve kedi kopek alinmasina carliyorlarsa iste tam bu yuzden,alip bir kac ay sevip onlarin uzerine yuk birakiliyor.hayir zaten seni besleyip bakmislar tam yasasin yakinda sektor olup giderler evden derken bu seferde kediniz kopeginizle ugrasmak zorunda kaliyorlar,ay who stemem ben evi tuy eder yalan iste size diyemiyor ki olm,kizim sen kendine bakamiyorsun kediye kopege sirtlana nasil bakacaksin.aci gercekler iste.
Hayvan sevmek zorunda degilsiniz,eskiden severken simdi bikmis olabilirsiniz,insan evladindan anasindan bikiyor yemisim kedisini diyede dusunebilirsiniz,gereksiz isler bunlarda olabilir.kimse size niye sevmiyonuz lan diyede girismeyecek ama girmeyin gunhalarina bu hayvanlarin.aldin sokaktan ,hayvanin butun direncini kirdin,muhtemel sokakya yasayacagi surede buydu ama sen onu yeniden sahiplendirdiginde sokaga donusunun yolunu acmis olacaksin.boyle.

kızılmasının sebebini anlamamışsınız diyenler, ya da yeniden kızanlar olmuş. ben durumumu anlattım, şunu yapıcam şuna vericem sokağa atıcam falan da demedim. belki bir fikir veren, yol gösteren, yeni bir şey söyleyen, aynı şeyi yaşamış olan biri vardır diye düşünerek yazdım bu duyuruyu. aklıma gelmeyen bir şey öneren olur belki dedim. söylediklerinizi, kedimin duyguları olduğunu, çocuk yapmaktan farksız olduğunu zaten biliyorum. bunları bilmesem çoktan bir ilan açmış ve sahiplendirmiş olurdum. buradaki çıkmaz zaten tam olarak bu. ben hesap edemediysem de şu anki durumdayım. burada "hesap edecektin", "haketmiyorsun" falan gibi yorumlarınızın yersiz ve faydasız olduğunu siz de farkediyor olmalısınız. olan oldu, hesap etmediğim şeyler oldu.

ben de tanıdığım ve ona iyi bakacağından emin olduğum biri olmadıkça kimseye emanet edecek değilim kedimi. tanımadığım birine vereceğim varsayımını kendi tecrübelerinize göre kızmak istediğiniz için siz uyduruyorsunuz. terapiye senelerce gittim. bir çözüm olmadı. çözümün benim sabit kalmam olduğunu da düşünmüyorum.

bu arada sokaktan aldığım varsayımı nereden çıktı anlamadım. bir sokaktan alıp hayvanın direncini kırdığım suçlaması kalmıştı. kedi ev kedisi, doğduğundan beri evdeydi. karşınızdaki insanı sıfır zekalı görmeye ne kadar meraklısınız. kedilerin neden evcilleştiği, insanın bu noktadaki rolü ve kedinin çıkarları, evcil hayvanların gidişatı konusunda ben de düşünüyorum merak etmeyin. kediyi sevmiyorsun, hayvan sevmiyorsun... siz öyle dediğiniz için bunların hiçbiri gerçek olmayacak malesef.

böyle bir durumda kedimin de iyiliği için hesap kitap yaptığımı söylemem gerek. yorumlarınız için teşekkürler.

ben sık seyahat ediyorum, her seferinde anneme bırakıyorum, dönüşte alıyorum. işkence olmaz o derece, yapılabilir bence, yani kediden vazgeçmekten daha iyi. kısa süreli gideceksen Eskişehir'de eminim evinde kalacak ya da gidip gelip birkaç saat bakacak birisini bulabilirsin.

Hayvanlara mal muamelesi yapan insanlardan ben de nefret ediyorum ama burdaki durum bu değil bence. Sanki duyuru sahibine fazla yüklenilmiş gibi.

Biz de 3.5 sene önce bir anda bir köpek sahiplendik ve çok istesek de aslında hiç hazır değildik o zaman. Hayvanın iyiliği için sahiplenmemiz gerekiyordu ve yaptık. Şimdi 3 senedir ne bir otele gidebiliyoruz ailece ne de aklımıza estiği anda bütün günü dışarıda geçirebiliyoruz. Hayatınıza size muhtaç bir hayvanı dahil edince ister istemez oluyor böyle şeyler ama sorsanız "pişman mısın" diye kesinlikle "değilim" derim. Bazen yapmak istediklerimizi ertelememize ya da yapamamıza sebep oluyor köpeğimiz ama kesinlikle onunla yaşamaya değer bence ne olursa olsun. Sonuçta biz onu hayatımıza dahil ettik ve gerekiyorsa hayatımızda bazı şeyleri ona göre ayarlamak zorundayız.

Kedide durum biraz daha farklı tabii. Açıkçası biraz daha kolay hatta. Hayatında sana en çok zevk veren şeyin bir anda yeni yerler görmek olduğunu anlaman falan da gayet normal şeyler bence. Tabii ki hayattan beklentileri değişebilir insanın. Eğer kedi değil de köpek olsaydı seni çok zorlardı eminim ama seyahatlerin çok uzun süreli olmuyorsa bence bir kedi daha sahiplenerek olayı çözmeye çalışabilirsin. Sen yokken kedi de sıkılmamış olur. Sen yokken ara sıra gelip yemeklerini verecek, durumlarını kontrol edecek birileri de varsa hayvanı her seyahatinde ordan oraya taşıyıp ailene bırakmana da gerek kalmaz.

yetişkin bir kediye güvenilir bir yuva bulmak çok zor. Direkt tanıdığınız ve iyi bakacağına emin olduğunuz bir kişi yoksa; açık söyliyim kimseye güvenemezsiniz çünkü yarın öbür gün o kediyi sokağa salma ihtimalleri çok yüksek. Kediye emek veren büyüten sizsiniz ve kedi gittkçe yaşlanacak. Belki sokakta tecavüze uğrucak belki ölecek ve siz kediyi yavruyken rahata alıştırdığınız için o kedi sokakta kendisini savunamayıp ölecek. Sizi yargılamak için söylemiyorum kabul edin ya da etmeyin olacaklar olanlar bunlar; eğer ben bunları kabul ediyorum ok diyorsanız değiştim diye vicdanınızı rahatlatabilirsiniz. Ancak ileride tekrar değiştim deyip pişman olma olasılığınız çok yüksek çünkü depresyonda olduğunuzu düşünüyorum. Bu nedenle kediden önce kendi iç dünyanıza çözüm bulun derim.

iyi bakacak onu belki senden daha çok sevecek bir aile illaki vardır . ben bundan önceki bütün kedilerimi sahibinden sitesinde senin gibi ilan verenlerden aldım baktım büyüttüm yaşlandılar öldüler ya da ben sahiplendirdim .
buradan bile kedi sahiplendirdiğim oldu .
bir kedimi veterineri istedi evine aldı .
yetişkin ve ev ortamına alışmış kedi sokakta yaşayamaz çok titiz ve senin arada gidip görebileceğin şekilde sahiplendirebilirsin .

aklına gelen tek çözümü uygula, kediyi ailene sahiplendir. bir yere gidip döndüğünde de kediye ailenin yanında görmüş olursun.

1 saate çözünmüştür o ve bir kısmı emilmiştir tekrar almayıp ikinci doza normal saatinde devam et bence. Doktor verdiyse bulantı ilacı içebilirsin o arada. Bir de patates haşlaması bu tarz durumlarda iyi gidiyor çok geçmiş olsun.

Antibiyotiğin yan etkisi olabilir. Bence kullanmadan once doktoruna bilgi ver

sonraki doza devam.

alerjiniz varsa bu sevdadan vazgeçin çünkü alerjiniz azdığında hayvanı vermek isteyeceksiniz, zor gelecek. eve almak yerine mahalledeki hayvanları besleyebilir, sevebilirsiniz. malum kış da geliyor, hem sizin sağlığınız için de en mantıklısı bu.

Alerji varsa hiç heveslenmeyin bence sıkıntılarınız arttıkça pişman olma ihtimaliniz yüksek.

annemde de var bir sorun oluşturmadı. bu ikinci kedimiz (aynı anda değil). kısa tüylü bir hayvan almanızı tavsiye ederim alacaksanız.

@slow like honey barınaktan sahiplenmek istiyorum bir de. orada pek kısa tüylü görmedim :(

Shihtzu cinsi köpekler alerji köpeği olarak biliniyor, ben kızıma 9 yıldır bakıyorum. Tüy değişimi ( yılda 2 kere) dışında kesinlikle tüy dökmüyor. Bu cinsi araştırmanızı öneririm.

sokaktan tekir sahiplenebilirsiniz?

Geçici yuva olarak öncesinde alerjik astımınızı ne derece tetikleyeceğini görün. Hastalığınızın ciddiyetinin ilerleyen yıllardaki seyrini de düşünün bu arada.

Hayvan sahiplenme işi büyük sorumluluk, aldım bakamıyorumculardan olmayın sonunda.

@slow like honey bir keresinde tekiri olan bir tanıdığımın evinde kaşıtı tuttu :(

Benim de alerjim var. Şu anda evimde 4.5 aylık bir kedim var, 40 günlükken geldi, ağzımın içinde uyuyor diyebilirim. Bahar dönemi alerjisi dışında ekstra bir şey yapmadı.

Bundan önce kedi sahiplenme girisimimiz oldu, 1 hafta sonra kalın bir ses, sis gözler, şişmiş eller, tıkanmış burun ile geri vermek zorunda kaldım. O kadar üzüldüm ki sonrasında kedi sahiplenmeyeceğim diye kendi kendime söz vermiştim. O kedi tekir ve disiydi.

Erkek arkadaşımın ablasının kedisi erkek ve british shorthair. Zaman zaman bizde kaldığı da oldu, 0 alerji yaptı. Sonrasında onun yavruları oldu, bizim kedi de o yavrulardan biri. Ablası alın, götürün 2 hafta kalsın alerji yaparsa sahiplendirecek başka birini buluruz demişti, yapmadı.

Sonradan arastirdigimda dişi kedinin daha çok alerji yaptığını gördüm. Kedimin annesi bizde 2 gun kalmisti; o zaman da hafiften kabarmistim. Doktorum da cinsten cinse göre bile değişiyor bu alerji durumu dedi. Zaten hayvan alerjisi dediğiniz şey hayvanin tüyune değil, derisindeki proteine karşı olan bir alerji. Benim anladığım siz de benim gibi toza, tuye, polene vs karşı hassassiniz.

Tabii biz şu anda evi 2 günde bir iyice süpuruyoruz, havalandiriyoruz. Yatak odasına da almıyoruz. Sorunsuz şekilde yaşıyoruz.

Velhasıl kısa tüylü cinslerden birine geçici yuva olup durumunuzu görüp ona göre sahiplenebilirsiniz.

@franise cok tesekkurler.

Sadece yavru kedilerin girebileceği kadar küçük kapısı olan geniş bir kedi evi yapıp mamayı içine koyarsanız belki büyük azmanlar giremez ve sadece minikler yer

olması gerekenden çok çok fazla mama koyun büyükler doyunca kenara çekilir küçükler yiyebilir böylece.

mamayı birbirinden biraz aralıklı 2-3 bölgeye dağıtın, sadece yavruları besleyemezsiniz, zor.

Kaçırıyor olabilir böbrek hastalığı açısından en kısa sürede kontrole götürsünler. Erken müdahale edilmezse kısa sürede çok geç olabilir.

rahatsız olduğu bir durum olduğunu düşünüyorum. 1 haftadır hayatında, rutininde değişen bir şey oldu mu? bizimki de eve ikinci kedi gelince aynı tavrı sergilemişti.

sistit olabilir, veterinere gösterin.

Sistit ihtimali aklıma geldi evet benim kedimde de olmuştu, ama o kısa aralıklarla gözümün önünde yapıyordu mesela. Bu ise gündüz evde kimse yokken yapıyor, akşam yapmıyor. Sistit olsa hep çişi var hissi olmaz mıydı?

@karamaleksey Kum kabının yeri değişti sadece. Ama kakayı yapıyor yine kaba :/

bizimki de kakayı yapıyordu kuma. çişini başka yerlere yapıyordu. ama sağlık sorunu da olabilir bilemiyorum. kabı eski yerine koyun küçük değişiklikler büyük etkilere yol açabiliyor.

belki de yalnız kalmak istemiyordur artık. :/

Sorunuza tam cevap değil ancak piyasadaki toz zerdeçallarin hepsinde faydalı etken maddesi gidiyormuş bu nedenle az bir miktar taze zerdeçali rendeleyip ya da robottan geçirip fırında kurutarak tüketmenin en iyi yöntem olduğu söyleniyor. Mesela tek bir ane taze zerdeçalin tozunu 1 haftada tüketir; haftasonu bir daha yapabilirsiniz. Zaten 5-10 dakika fırınlamak yetiyor.

Yerde ters mekik, hyperextension, deadlift vs, bunlar bel fıtığı olan kişilerin bel kaslarının etrafını güçlendirmesi için yapabileceği egzersizler ama bunlar aynı zamanda doğru uygulanması gereken egzersizler de, yanlış yapıldığında faydadan çok zarar verir.

@raydingöz,özel bir nedeni yok, idman esnasında yapılabilirliliği konusunda tam emin olamadığım için sormak istedim.

@acemi, bir rahatsızlık olduğu an hayattan elini eteğini çek diyen doktorları sevmiyorum.

Bel ağrısı şikayetiyle ilgili gittigim bir doktor önce film vb seylere baktı bel fıtıgı olmadıģını söyledi ve bel kaslarımı güclensirmek için ters mekik önerdi. Fıtık varlıgı kesinse mutlaka uzman görüşü alınmalı bence.

ters mekikte kanırtma diye bir şey yok ki?

vücut öne yatar sonra omurga natürel pozisyona gelecek şekilde doğrulursun, doğal duruşun ötesine geçip beli iyice geriye doğru ittirmeyeceksin...

öne doğru eğilmek dediğim de, omurga stabil duracak, üst vucut şekli bozmadan aşağı inecek ve yukarı, omurları doğal pozisyona getirecek kadar doğrulacak...
haliyle ben bir kanırtma kafamda canlandıramadım.

Bel fıtığı olan birisinin çok büyük ihtimalle postür bozukluğu ve pelvik tilti de olacağı için benchten eğilerek yapmaması lazım. Buradaki sıkıntı back extension denilen geri bükülme ya nötral pozisyona geri dönme değil; spinal flexion yani öne bükülme hali. Çünkü bel fıtığı olan birisinde kas dengesi bozuk olduğu için öne bükülmeyi hip flexion denilen kalçadan bükmeyi doğru yapamaz, spinadan yapar bu da fıtık ağrısını tetikleyebilir. Bel fıtığı olan birisinin aynı zamanda nötral pozisyonu da hali hazırda kaybetmiş olması çok büyük bir olasılık dolasıyla hareketi istese de doğru yapamaz. @angelus'un ve @acemi'nin yazdıkları burada devreye giriyor. Bu nedenle ilk etapta postürü düzeltmek için "yerde" back extension yapmalı örneğin superman ya da swimming hareketi gibi. Önce tüm kas dengelerini sağlamaya odaklanmalı çünkü fıtık kasların dengesizliği nedeniyle olan ortaya çıkan bir şey.

Spinadan bükülmeye ve hip felexiona görsel birer örnek verebilir misin?

Ben uste linki paylasilan doktora gitmistim. Bana yerde ters mekik verdi. Cok geriye dogru zorlamamak kaydiyla yararli.

@patty duke örneğin şu soldaki spinal fleksiyon sağdaki ise pelvis yani kalçadan bükme.

www.flexibilityrx.com


Bunu benchten yaparken odaklanaak yapsa bile omurgasında postür bozukluğu varsa tam anlamıyla yapamayabilir, hareketi doğru yapabilse bile benche iyice katlandıkça düzgün formla başlası dahi omurga yine sonlara doğru kavislenir. bu nedenle başta yerde başlamak, güvenli yoldan bel -core kaslarını güçlendirmek ve hip fleksiyon çalışıp aynı zamanda kalça esnekliğini artırmak daha faydalı. Yerde ise yüzüstü yatarken bunu yanlış yapma olasılığı yok bu nedenle başlangıç için daha güvenli. Ancak belli bir süre güçlendikten sonra ve hareket kabiliyeti artıp formunu düzelttikten sonra benchte de yapabilir tabi.

Edit: bu arada yerde yapılan ters mekik çok fazla geri bükülme yapıldığında da kaymış disklere baskı uygulayıp başlangıçta ağrı yapabilir deniliyor ve bu nedenle ilk etapta abartmadan yapın diyorlar. Zamanla bu geçiyormuş.

Kediler karanlıkta gayet iyi görüyorlar, gerek yok bence. Tülün arkasından dışarıyı izleme alışkanlığı varsa perde-panjur vs kapatmayın yeter.

Hayır, önların gözü bizim gibi değil epey görüyorlar zaten. Hayvanın karanlıktan rahatsız olduğunu sanmıyorum, gözünü ona göre ayarlıyor.

Karanlıkta kalacaksa yani geç döneceksek ışık bırakırız, tv de her daim açık ses olsun diye. Karanlıkta çok iy görüyorlar ama ben yine de kendini kötü hissetmesin diye bi odada ışık bırakırım

televizyonu açık bırakıyorum

tv yok. pc acsam onun da ustune oturur kesin.

radyo mu alsam aceba?

Ucuz radyo alın :)

Ben bırakmıyorum ama eşim bırakıyor korkmasın diyeymiş :)
erkekler kimi zaman bizden daha ince düşünüyorlar

17 yıldır evimde sürekli kedi ya da kediler oldu . perdeler ve hava çok soğuk değilse bir pencere açık duruyorlar sürekli hem hava gelsin hem de dışarıda olduğu kadar ışık . bu yeterli .
pencerede kilitli sineklik var bu arada metal olanlardan asla açamazlar.

benim evde kuş ve kedi var, ışığı açık bırakıyorum evet.

pancuru mutlaka açıyorum, koridorun ışığını ve tv de açık bırakıyorum. belki onun umrunda değil ama en azından benim içim daha huzurlu oluyor:)

kedigiller karanlıkta görmek için mükemmel gözlere sahiptir. gözleri insandan 8 kat daha fazla ışık alabilir. aşırı ışıktan rahatsız olurlar

Tamamen karanlık bir ortamda kedinizin görmesi mümkün olmayacaktır. Bu efsane muhtemelen kedilerin çok düşük ışık düzeylerinde daha iyi görebilmeleri nedeniyle ortaya çıkmıştır.

Koridorun loş aydınlatmasını açık bırakıyorum. Hem görsün hem de birisi üzerine basmasın diye.

evet çünkü evdeki kedi tırlak, kediler karanlıkta görebiliyor olsa da ortalığı kaldırıyor.

Ben de aynı soruyu sorucaktım. Evde boş oda var, uyurken oraya alıyorum ve odanın ışığını sabaha kadar açık bırakıyorum karanlıkta kalmasın diye.yanlış mı yapıyorum acaba.

şu gece lambalarını değerlendirebilirsiniz. hava kararmaya başlayınca kendi yanıyor. 1 watt çekiyor. ışığı bi kedi için fazlasıyla yeterli.

www.hepsiburada.com

@gunbatimi
uyurken sorun olacağını sanmıyorum ama böyle gün içinde karanlıkta sessizlikte çok bırakmamaya çalışıyoruz.

@gunbatimi bence çok da doğru değil hayvanı bütün gece aydınlıkta bırakmak, zaten yapay aydınlatmayla biyolojik saatlerini alt üst ediyor olabiliriz.

@qazwsx tamamen karanlığı kim kaybetmiş de biz bulalım, okulun karanlık odasını ışıktan yalıtmak için kırk takla atıyorduk, kalın kadife perdeler, çift kapılı giriş, kapının altında koyu renk sünger vs.

Dışarıdan biraz ışık giriyorsa yeter kediye, girmiyorsa yukarıda önerilen gibi az ışıklı bir gece lambası yeter yine.

Bıcırık yatarken ışıktan rahatsız oluyor, ona rağmen gece lambasını açık bırakırım, hem yattığı odada olmadığı için rahatsız olmuyor hem de eğer gezmek, mama yemek isterse Ve kötü hissetmemesi için hafif ışık var. Sizin yerinizde olsam aranın lambasını açık bırakırım.

hımm.hafif loşlukta bir gece lambası daha mantıklı gibi. çok teşekkür ederim.

Ekoorganik var güvenilir olduğunu okudum, ben hiç alışveriş yapmadım. Onu bir araştırabilirsiniz.

Nazilli'nin bir köyünde Köy Tadında diye küçük bir işletme var, ürünlerinin tanıtımı ve kalitesi iyi, tek sorun bence 12 lira kargo ücreti sebebiyle nadiren ve toplu alımın daha mantıklı olması.

Sanırım işletme biraz büyümüş göze hoş bir web siteleri de olmuş, inceler bakarsınız, ama organik sertifikası yok sanırım, yerli tohum-geleneksel tarım falan demişler, kimyasal ilaç/gübre kullanılmamaktadır demişler. koytadinda.com

eskitadinda.com var bir de, gerçi kullanmadım hiç.

Doğum günün mutlu olsun.
Cevap verip vermemek sana kalmış bir şey. Kendin karar ver. Tekrar birliktelik istiyorsan ver.

Doğum günün kutlu olsun. O yaşadıklarınıza bağlı, ve nasıl ayrıldığınıza. en iyi kararı sen verebilirsin.

Adam soru sormuş cevaplara bak. -Ne yapayım ben?
-Sen bilirsin.

Cevap verme, görmezden gel. Eskimiş bitmiş, unutmaya başlamışsın. Kendini hatırlatmaya da hakkı yoktu hani.

Doğum günün kutlu olsun.

tesekkur ederim de. nezakete nezaketle karsilik verirsen daha iyi olur. illa seninle tekrar gorusmek istiyor anlami cikarmaya gerek yok.

Mutlu yillar, nice saglikli ve huzurlu yaslari geride birakirsin umarim ^^

Bence bir tesekkur ile cevap ver.

Bir beklentisi olduğunu nereden çıkardın? Belki sırf kutlamak için kutladı. Teşekkür ederim der geçersin ya da cevap vermezsin. Ben olsa sallamazdım.

Mutlu yıllar.

herkese doğum günü mesajları için teşekkürler öncelikle :)

@ kendi kendine yasayan yavrucak, bence de yoktu, inşalla mesaj atmaz diyodum ama attı.

@kobuzchu kiz, aynen nezaketen teşekkür edeyim mi diye soruyorum zaten temelde.

@baldur2, bence tekrar görüşme gibi bi amacı yok. Benim canımı acıttığını biliyor, o yüzden kendini iyi hissetmek için attı diyorum ben.

@ teknikekip, beklentisi var demedim ki :) Ben kendi açımdan soruyorum soruyu zaten.

nice yillara. tesekkur et ve baska bir diyaloga girme.

Canını acıtan birine karşı nazik olmana da gerek yok. yani çirkefleşmekten bahsetmiyorum elbette siz beni anladınız zaten ama buna cevap verip kendinize haksızlık etmenize gerek yok.

Siz kalbinizi kırdığından bahsetmişken herkesin kibarlıktan bahsedip sizi toplumsal norma sokmaya çalışması sorunuzu okumadıklarını düşündürttü açıkçası bana.

Şimdi cevap vermen bir sonraki doğum gününde tekrar mesaj atma cesaretini verir. Kendini koruyacak olan sensin. Üzen birine de kibarlık kasılmaya çalışılmaz. Boşver bence.

Doğum günün kutlu olsun.

Ben nezaketen cevap vermiştim. Bir sonraki sene kutlamadıydı. Gerçi ben onunkini nezaketen de kutlamadım. Ayrılık sebebimiz benzer senle.

Sen de nezaketen teşekkür et. Kestir at.

Aldatan adamin nezaketine (!) nezaketle karsilik vermesen de olur. Yazma hicbir sey bosver.

@ aquarium, adam değil kadın ama olsun :)

Cevap bile verme. Kafandan da sil. Aldatmak ne ya. Ugrasmaya degmez.

Ben olsam cevap vermem

görmezden gel.bugün senin özel günün.tadına bak.

İçinden ne geliyorsa onu yap nazik olmak zorunda değilsin; hayat senin hayatın ve cevap yazasın yoksa yazma. Ancak bence sen içten içe yazmak istiyorsun gibi; biraz sevindirk olmuşsun gibime geldi ancak bu güzel günün heyecanını sana değer veren insanlarla yaşa.

ben olsam cevap vermezdim.

@ neferkitty, yok valla sevindirik olmadım. Sadece hayattan keyif alıyorum şu aralar, o da yazış şeklime yansımıştır.

eski sevgililik bu günler için var deyip arkana yaslan.

hala üzgün değilsen, bir şey ifade etmeyecek ve aklını karıştırmayacaksa teşekkür et, nolacak.

Hala içinde ufak da olsa bir kırgınlık varsa cevap verme, yoksa teşekkür et yeterli.

@ elikası, olmaz mı?! Hayatımın en zor zamanlarını yaşattı bana bu kız.

@ yaraticinick, hala üzgünüm ama kendisi pek bir şey ifade etmiyor.

teşekkür bile etme derim. hiç cevap yazma

Normal şartlarda yani ayrılık sebebine göre bir teşekkür çok görülmemeli diye düşünürüm, aldattığı için ayrıldığım adama da teşekkür falan etmem, cevap yazmam.

mutlu yıllar
cevap verme

Verme

İki şıkkın var:
1)Hiç cevap vermemek
2)Kutlama mesajındaki canayakınlık tonunun altında bir cana yakınlıkta soğuk bir cevap.

Cevap vermemekle sağol demek arasında kaldım resmen. Neyse sikerler deyip geçicem artık herhalde.

herkes verme diyor ama sende cevap atacak bir tip sezdim.