kesinlikle bmw.

vw grubunun araçlarını ve mantelitesini sevmiyorum. bmwye de çok büyük sempatim var.

1- 60 bin liraya 0 kilometre dizel manuel vitesli citröen c-elysee alabilrsin. konfor fabia/polo kadar olur, ama iç mekan ve bagaj geniş olur. araban daha az yakar, daha sorunsuz olur. 20 bin liran cebinde kalır, 3-4 kere birer hafta tatil yaparsın, sana bi hayrım dokunmuş olur (şaka tabi) 1.2tsi motora göre yakıt tasarrufu açısından baya fark eder.

2- 80 bin liraya citröen c4cactus ya da pejo 2008 alabilirsin. yüksek, geniş, ferah bir araban olur. otomatik vites konforu az şey değil, arabaların ikisi de güzel görünüyor bana. ferah araba seviyorsan, sunroof falan istiyorsan güzel olur. dezavantajı biraz hızlı değer kaybetmesi olur, uzun süre binmeyi düşünmüyorsan (+5 yıl) değer kaybı yüksek olur. bunları 1.6 hdi motor alırsan yine 1.2 tsi motora göre daha az yakar.

3- 2008 5.20 alabilirsin, 2 sene keyifle binersin. 2 sene sonra elden çıkarıp model yükseltmen gerekir, yoksa masraf başlayabilir. ola ki başlamazsa süper olur, ama erken başlarsa seni pişman edebilir. riski yüksek, konforu da yüksek. ama diğer seçeneklere göre %20-30 fazla yakıt tüketir.

ayda 2.000 kilometre az değil.

güle güle bin, kaza bela olmasın, gerisi önemli değil :)

hocam, pek fransiza girmek istemiyorum acikcasi. simdiye kadar hep alman kullandim, yine almandan devam etme niyetim vardi. o yuzden ya bmw, ya da mercedes diyordum. daha once passat kullandim ama ikinci el passat yerine bmw'yi tercih edesim var.

cogunlukla tek kisi kullanacagim ama aile efradini da nispeten uzun yolda 4 kisiye kadar desteklese iyi olur.

e60 ın sağlamlık açısından genelde övülmediğini söylemeye geldim.

not: bmwsporluyum.

Fabia çok küçük ve rahatsız. Bmw mantıklı bence

Bir de geçen bakarken mitsubishi'nin 1.2 motorlu cvt vitesli arabayi 50.000 lira civarina verdiğini gördüm. Bi bak istersen.

8-9 yasinda bmw tavsiye etmem, butcen kisitliysa batarsin. illa bmw diyorsan, 320d derim, en fazla 3-4 yasinda ve dusuk km bak, 3-4 senede sen biner basina bela acmadan satarsin...almadan isini bilen bir ustaya mutlaka goster, ozellikle yag kacaklarina ve sogutma sistemine baksinlar (bmwsporluyum)

10 sene tepe tepe binecem kardesim, basim agrimasin yagini suyunu koyarim o kadar diyorsan (bkz: japon)

benim bir arkadaş yapmaya çalıştı fund aldı ciddi ama tutmuyor bunlar almanca konuşan ülkelerde.

aklıma gelen kullanılanlar gutefrage, reddit/de, yahoo answers/de.

Ben buzzfeed faktastisch gibi sayfaları takip etmeye çalışıyorum belki sana da uyar. Alman mizahı yok gibi bi şey ama ben gülmüyorum en azından.

zıbın . Babanın tuttuğu takımın lisanslı ürünlerinden olabilir.
çeyrek altın
pembe tonlarında bere, eldiven ama şirin olsun biraz. Gerçi hepsi şirin oluyor:D
patik olabilir.

ayakta tutan oyuncaklardan herhangi birini alabilirsin; market arabası, sürmeli oturaklı kamyon, minik masa tipli ilgi çekici oyuncaklar, vesaire. hem bebeğe faydalı olur.

Bunları zaten herkes alıyor ya bi dunya akraba, yarı üvey kardeşim, yurt dışından filan ilginç bisiler alabilirim, o yonde tavsiye olursa daha iyi olur.

kehribar bileklik

rubik küp al, görür görmez çözüyorsa bir dehanın keşfine neden olursun, alıp mal mal bakıyorsa yemeye çalışırsa normal bebek olduğunu anlar aile.

sallamayıp işini yapacaksın.

tehdit edenler de hiçbir şey yapmayacak sana zaten, klavye delikanlısı onlar.

telefonla arayıp "müslüman ülke bikbik" diyenlere de "bizim hizmetlerimiz hristiyanlar için, onlardan para toplayıp kuran kursuna yardım yapıyoruz" dersin.

ama açık alanda deme bunu, açık alanda kimseye cevap yazma, görmezden gel. sadece özelden cevap ver.

Cok uzuldum... Gecmis olsun.

Cunku simdi yeni moda var herkes muslumanlik yarisinda, kim en cok linc ederse o en inancli/ ahlakli oluyormus... Hallo yeni turkiye. Ha bir de islamiyet hosgoru dini demis miydik?

Sil gitsin yorumları. Tartışma başlatıcı yorum yapanı da engelle. Sayfanın yöneticisi sen değil misin?

hayır değilim.başka sayfalarda da paylaşım yapıyordum. ama şimdi napsam bilemedim.

Abi bu ortamda iyi cesaret sokaklar bu tiplerle dolu. Bu isi yapsaniz da kendi guvenliginizi saglayacak bir yol bulun, bu tiplerden biri sizi evine de cagirabilir yani. Sokaklarda da noel baba kostumuyle dolasmayin hele yilbasinda. Nereye gidiyorsaniz arabayla taksiyle falan gidin.

edit: kocaeli olayini yeni farkettim, tabii oralarda daha da zor.

yanlışla çok uğraşmayın farklı doğrular bulun. şöyle ki
bura da reklam verin ya da tanıtın işte her ne ise hatta duyuruculara da özel indirim yapın hem gönlünüz hem kasanız şenlensin hem bu komüniteye de faydanız olsun.
sorunun cevabı değilse de kusura bakmayın.

neden böyle yapıyorlar çünkü çomarlar çomarlık yapar.

niye böyle oluyor çünkü bu hizmeti çok alakasız bir yerde vermeye kalkmışsınız.
kocaeli mi asjakhadk

bilboardlar boşa gitmesin düğün sünnet cenaze hoca evinize gelsin yaz. noel baba sakalını takar süphanekeyi tersten okur parayı cebe atarsın.

galeri12.uludagsozluk.com

@anon1m nerede hizmet vereyim arkadaşım. bu şehirde ikamet ediyor bu şehirde hizmet veriyorum.

bir seyin ticaretini yapmaya karar veriyorsaniz 1 kurus harcamadan once yapilmasi gereken sey market arastirmasidir. Ben X satacaksam bu bolgede X e ihtiyac var mi veya nasil karsilaniyor... Bizim tutucu yobaz kesimimiz noel babayi sevmez, kendi perspektiflerinden haklilardir da. Noel baba (saint nicholas) ecnebilerde bile yilbasinda degil "christmas day" de gelir yani isa'nin dogum gununde. Biz yilbasini kutlariz Turkiye'de 31 aralik / 1 ocakta, noel babayla hasir nesir kulturler christmas kutlar 25 aralikta isa'nin dogumunu kutlarlar, noel baba'nin rolu de o zamandir. Farkli seyler yani. Isa islamda da kutsal bir peygamberdir ama kurani okumayan okusa da arapcasini okuyan halkimiz bunu pek anlamaz.

Kocaelinde Turkce konusan hristiyan bir nufus var mi bilmiyorum; eger varsa onlar icin iyi bir fikir olabilir.

Eger bu yobazlara ragmen bulundugun bolgede boyle bir talep varsa ve rezervasyonlar aliyorsan dedigim gibi, bu konusan tipleri bosver. Telefon numarasi ver ancak yalan bir isim ver. ve ortalikta kostumle dolasmayin, yine paranizi kazanirsiniz.

hocam arzı ortaya koyup nasılsa talep gelir diye mi bakacağız yoksa talebe uygun arz mi sunacağız ticarette hangisi geçerli?

semt pazarına gidip ben bilmem nereden gelmiş tropikal bir meyveyi pahalı fiyata satmaya kalksam satabilir miyim? satamam. demek ki müşteri kitlesine uygun değil bu hizmet.

ha siz yeterli talebi aldıysanız koyduğunuz parayı çıkaracak kadar iş aldıysanız siklemeyin diyeceğim ama deneyimlediğiniz üzere toplum baskısı rezervasyonları da iptal ettirmiş.

mümkün olduğunca kendi kontrolunüz olan mecralarda reklamları paylaşın. diğer grup sahiplerine de üç beş kuruş kazanmak için yaptığınızı izah edip olumsuz yorumları kaldırmasını rica edebilirsiniz.

memleket ruh hastası kaynıyor çaresizliğinizi anlıyorum ama gerçekler de bunlar.

anon1m teşekkür ederim yorumların için ama ben müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalışmadım.14000 çam ağacı sattı arkadaşımın mağazası aralıktan bu yana ? arz mı talep mi :) sence ben piyasayı bilmeden etmeden aa ne kadar güzel olur diye mi girdim? :) lütfen

hocam o kadar biliyorsan bu tepikileri de hesaba katacaksın göğüs gereceksin?

bizim dincilerin en büyük huyu iki yüzlü olmalarıdır. burada müslüman nutukları çekenler o gece rakının dibine vurur bunlar hep malum.

neyse dediğim gibi reklam verebilirsin facebok'a yoruma gerek bırakmadan. ya da buna benzer işini baltalamalarının önünü alacak birşeyler düşünürsün.

tehdite karşı ne yapabilirsin? ya dikkate almazsın ya da savcılığa şikayet edersin başka seçenek yok.

@anon1m +1

ben zaten neyin arz, talep olduğunu biliyorum diyip bu duruma düşüyorsan, bilmediğin ortadadır.

hangi işi yaparsan yap bir çok zorlukla karşı karşıya kalırsınız, bunları aşmak, teknik üretmek sizin işinizin bir parçası olmalı.

bunlar eskidende vardı aslında. şimdi sadece daha göze çarpıyor ve önümüze geliyor.

rezervasyonu iptal ettirenler büyük ihtimal devlet çalışanı, korkan ve baskı altındaki kişilerdir.

denilenler doğru, biraz daha sivrileşiyor yorumlar ama bu yorumlar eskidende vardı.

ben şunu gördüm türkiyeye her gelişimde, almana, amerikana, yahudiye etc. ye sövenlere ve ne zaman böyle cahillikler yapan birilerini görsem adamlara düzgün çocuğa anlatır gibi ve onu ciddiye alarak dünyanın gerçekleri ve yurt dışındaki insanların ve kültürlerin öcü olmadığını, bizde de aynılarının farklı isimde olduğunu anlatsam anlıyorlardı. insanlar cahil, kulaktan duyma iş yapıyorlar, nefret biliyorlar, onlara doğrusunu gösteren yok sıkıntı orada, doğrusunu bilmeleri de istenmiyor orası başka.

(tehditleri saymazsak) cidden dinini bilen müslümanların böyle seylere ihtiyacı yok. dünyanin bir çok yerinde o adı konmayan 3. dünya savaşı şu an müslümanların başında zaten. ve bir çok can giderken, şehitler verilirken, noel baba denen şeyin eve gelmesinin hiç bir manası yok. dinen de kesinlikle yasaklanan bir şey bu yilbaşı olayı. her sene yilbasinda saglikli mutlu bir hayat, savassiz bir dünya, iyi bir gelecek temennisinde bulununanlarin da uyanması gerek. her sene bu temennilerin tamamen tersini görüyor ve yaşiyoruz. yilbasi sevgililer günü vs. gibi günlerin tarihinden çok şu zamandaki önemi, ticari faaliyetlerin arttirmasindan baska bir şey degil. islamiyet hoş görü dini derken de bunu farkli anlamlara getirmemek lazim. islam dini, hayat nizamıdır. kimseyi inanisindan dolayi zorlamaz ve cezalandirmaz. ve bu demek degildir ki ortaligi karistiran, fitne, zarar ve ziyana sebep olan her görüşe saygi duyar. bir müslüman icin bile suçundan dolayı ceza ve ahirette azap vardır.

din icin diyerek, masum insanlara zarar verenlerin de kesinlikle kabul edilebilecek hiç tarafları yoktur. ayrica, kendini patlatanlarin cezası da artık diger tarafta görülecektir.

@1adam kimsenin evine zorla bişi gönderdiğimiz yok.isteyen olursa bu hizmetten yararlanıyor.ne alakası var ''bir çok can giderken, şehitler verilirken, noel baba denen şeyin eve gelmesinin hiç bir manası yok.''


gerçekten anlamıyorum abi gerçekten.

Müslüman noel baba diye reklam yap, ne kadar saçma ve gereksiz gözükse bile senin müslüman diye iddia ettiğin bir şeye aşağılayıcı, kücültücü yorum yapmaya cesaret edemez hiç biri.

Hıristiyan, gavur noel babalar ile lütfen karıştırmayınız, Müslüman noel babalardır kendileri.

@1adam

dinen yasaklanma kısmı filan yok bilmediğiniz şeyler hakkında bilginiz varmış gibi yorum yapmayın.

noel, isanın doğumudur. müslüman dilerse bunu kutlayabilir. keza muhammedin doğuşunuda kutlayabilir. bunu reddeden bir tane ayet yok. tr de yılbaşı denen şey gregoryan takvimin ilk günüdür. yeni bir yıla ve ve yeni başlangıçları kutlamak için temsildir. dini bir kısmı yoktur.

yılbaşı olayı aslında hicri takvim daha primitif ve bilimsellik taşımayan bir durumda olduğundan bu kültür pek yok. hicri takvimde her sene yılbaşı farklı bir zaman dilimindedir ve kültürel bereketli günler denen günlere cycle ya da düzenli olarak her sene dokunmaz. nevruz-hıdırellez gibi bereketi temsil eden günler kültürel olarak önemli ve insanın varoluşuna bir teşekkürdür. çünkü adı üzerinde bereket getirir.

biraz daha incelemek için okuyup eğer anlamadığınız noktalar var ise bana mesaj atabilirsiniz, bilmemek sorun değil, herkesin doğru bilgi kaynakları olmayabilir.
en.wikipedia.org

ama yılbaşı yoktur gibi gereksiz ve bilgisiz açıklamalar yapmadan önce biraz olsun araştırma yapın.

@kurnaz,
müslüman dilerse kutlayabilir diye bir şey yok. dinen izin verildiyse olur. kimse kendi basina hareket edemez bu konuda. elbette hz. İsa aleyhisselam da peygamberdir. bunu aynen kabul ederiz. yalnız onun dogumunu kutlama diye bir durum söz konusu degil dinimizde. ve bu kutlamanın hristiyanlikla da baglantisi oldugundan dinimize göre bu uygun degil. bir meselenin ayetlerde gecmemesi o meselenin hiç olmayacagi anlamina gelmiyor. kitabimizla beraber edille i şeriyye denen diger kaynaklar sünnet, icma, kıyasa da bakmak gerek bu gibi hususlarda.
madem dedigin gibiyse, gecmise bakarsak osmanlida da var miydi bu? sen gregoryen dersen, ben de müslümanin hicri takvimi vardir derim. dini konularda acikcasi bilime bakilmaz malum aklı aşan bir çok durum var. bilim bunlara cevap veremiyor. ama zamanla kur'an-ı kerim de gecen bazi hususlarin bilim tarafindan da dogrulandigi ortada.
baska inanislara ait kutlamalarin bir çok kisi tarafindan benimsenmesi, yayginlaşması ve normallestirilmesi bunlarin dinen de kabul edilebilir oldugu anlamina gelmiyor. dinimizce önemli günler bellidir. burada nevruzun yeri yoktur.

@lcdy3, durum şu.
yilbasi kutlamalarini cikaran bati, avrupa her neyse, onlar müslümanliga ait bir sey görmek istemezler, müslümanlar da onlara ait bir şey istemiyorlar. hepsi bu.
(gerilim cikiyor gibi olsa da, sen dahil burada kimseyle tartismak istemem durumu aciklamaya calisiyorum sadece.)

@1adam

uzatmak istemiyorum ama din ile bilim başka boyuttadır. dinde olan ve bilimin kanıtladığı 1 tane, sadece bir tane olay gösteremezsiniz. inanç içte ve manevi, bilim ise dıştadır. din sana ay ikiye ayrıldı der(bilim yok böyle bir şey der), din sana isa öldü dirildi der(bilim sana bu imkansız der), din sana her şey 2 cinsiyetli der(bilim sana bunun aksi durumların olduğunu gösterir.), din sana meni bel ile kaburga arasından çıkar diyor(bilim sana aslında nereden çıktığını gösteriyor.) bu daha gider.

inanan adama kimse bir şey diyemez, bu içseldir. ama din bilimsel değildir. ortak noktaları yoktur.

asıl noktaya geri dönersek islamda ayetler esas alınır sonrada insanlar. sünnet, kıyas, hadis etc bunlar alternatiflerdir. bunlardan hiç biri, tekrar yazıyorum hiç biri islamın saydığı ana peygamberlerden birinin doğum günün kutlamaya engel değildir. aksini iddia eden var ise açsın ayetleri okusun.

osmanlıda yok muydu?
osmanlıda yılbaşı bal gibi de vardı arkadaşım. bilmediğin şeyde yazma diye bundan diyoruz. muharremiyye nedir aç oku? muharremiye osmanlıda muharrem 1(hicri yılbaşı) de yeni yıl nedeniyle verilen hediyeler ve bahşişlerdir.

hicri takvime lafım yok, eski bir takvimdir. ama eksiktir. bu bilimsel olarak geçerlidir. takvimler geleneklerden kullanılır. hicri böyledir zaten. ama gregoryan gibi modern ve daha tamam değildir.

burada nevruzun yeri bal gibi de vardır, nevruz bereketin geldiği mart 20,21,22 sinde tüm çpğrafyada kutlanır, arap kültüründe yeri azdır çünkü verimsiz ve atıl topraklardan oluşur(türkçe bkz. çöl).

islamda kültürel gelenekler yok diyorsan açıp okursan ve aynı zamanda sünnetlere bakarsan kültürün ve geleneklerin iç içe olduğunu anlarsın, nevruz, hıdırellez gibi yeni yıllar bereketi temsil ederken şimdiki kutlanan isanın doğumu aslında çok daha eskilerden apartılmış sümer efsaneleridir(bkz. tammuz).

bu arada hicri takvimin neden islami takvim olduğunuda araştırabilirsin, biraz istenmeyen noktalara girebilir bazı kişiler için, yemen, sabaens gibi şeylere bakmanı öneririm.

uzatmak istemiyorum demissin uzatmissin. yazindan anladigim, ben hic bir sey bilmiyormuşum. her bir iddana ayrı ayrı cevabim var ama kalsın. sadece en basta belirttigin
-dinde olan ve bilimin kanıtladığı 1 tane, sadece bir tane olay gösteremezsiniz - savın bile hatalı düsündugunü anlatmaya yeterli. ben kaynak versem inanmak istemeyebilirsin. o nedenle sen arastir.

Keşke linki açabilsek bi de

imgur açılsa da resim silinmiş. çok merak ettim yükler misin? vpn ile girdiğim için imgur açılabiliyor ama başka siteye yüklersen herkes kolaylıkla bakabilir.

yeni linkler.

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

Bu hoşgörüsüz yobazlar malum nedenlerden dolayı iyice semirdiler. Milletin hayatına, inancına burunlarını sokmayı kendilerine hak gören boş beleş insanlar.

Tehdit mesajlarını "ignore" et, görmezden gel, cevap verme derim. Havlayıp havlayıp susarlar ne de olsa.

Sayfa yöneticisine rica etsen belki yorumları silerler. Silmezlerse de boşver.

@harzem'in dediği gibi, ülkemizde yaşayan hristiyanlar için hizmet veriyoruz yazabilirsin.

@1adam

Çok merak ediyorum dindeki bir bilimsellik örneğini. Verebilir misiniz?

Uzatmak istemiyordum ama insanlara bazen bir şey anlatmak benim isteklerimden daha önemli. Varsın uzun olsun insanlar doğruyu görecekse.

dextro aslında bildiğin şeker, sınıflandırması sadece enerji verire odaklanmış yoksa traubenzucker denen kana hızlı karışan üzüm şekeri esaslı sadece. başka da nanesi yok. enerji içceceği filanda kahve temelli gibi düşün, kafein ağırlıklı.

hatta burada anlatmışlar kısaca
www.prosieben.at

yetişkin erkekleri pek bilemiyorum- hiç ecnebi bir adamın iç çamaşırını görmedim de (yazın sokakta yarı çıplak dolaşanlar hariç, bir de 2010dan önceki ultra düşük bel modası hariç, gördüğüm kadarıyla o ergenlerde yoktu içlik).
ama küçük çocuklarına külotlu çorap giydiriyorlar aynı kız gibi :)

Berlinde iclik giyen cok insan var. Iskandinav ulkelerinde daha da cokdur. Kisaca bati avrupada kimse kimsenin ne giydige karismadigi icin herkes kendi tercihine ve rahatina gore giyiyor. Avusturya ve isvicrenin kayak bolgelerinde icliksiz olmaz zaten.

ciddi oranda var. termal içlik tayt gibi çoğu erkeklerde.

bunun yanında özel kışlık termal pantolon kullananda oldukça fazla.

şunun gibi
www.amazon.de

ben geçen senelerde çok kullanmıyordum zira genelde kışlar daha sıcaktı avusturyada, bu sene çok soğuk seyrediyor. giyiyorum.

var ve base layer çok önemli.

Var. Herkes giyiyor.
Kadinlar etek giyecekleri zaman termal opak corap giyiyorlar mesela.

Erkekler de kadinlar da gece cikacaklari zaman giymiyolar pek, belki sevisirim donu gibi oluyor ama genelde taksiyle geliyolar zaten clublara filan. Ya da metro/tramvay/otobus duragi yakin lluyor zaten.

ben mac al derim, sebebi ise şarj süresinin uzun olması, ayrıca aynı özelliklere sahip diğer bir pc ile aynı programları daha stabil çalıştırması. Dolayısıyla pc'yi direkt teknik özellikleriyle bodoslama karşılaştırma, işletim sistemleri çok farklı bir kere.
kendime gelicek olursak ben mac air aldım, bilgisayarımı her gün yanımda taşırım iş sebebi ile, kesinlikle doğru kararı verdiğimi düşünüyorum.

edit: pro mu air mi bilmem artık orası sana kalmış:)

microsoft surface pro serisine bir baksanıza hem pc hem tablet.

cok geziyorsan saglamlik onemli. saglamlik icin thinkpad serisine bak.

beklentin ne aslında? niye performans gerekiyor? ne amaçla? onu belirtirsen daha rahat olur. word, excel, ppt gibi işlerde performans için 4 gb ram ve ssd performanslı. render için paralel güç gerek ekran kartına bakacaksın etc.

fiyat aralığın ne?

macbook pro. yurtdışında yaşıyorum, sevgilim başka ülkede, her ay farklı ülkede buluşup geziyoruz. 4 yıl önce sony vardı, çantada taşıya taşıya harap oldu, çatladı kırıldı vs. sonra macbook air aldım, gayet iyiydi, ama performansı yetersiz derken satayım derken alet çalındı. 2 yıldır pro retina var ikinci el aldığım, canavar gibi. şimdi bunu satıp yeni çıkan pro alıcam. mac4ever

Ingiltere vizesi icin oyle oluyor mu bilmiyorum, sitelerinde formdanulasip sorabilirsin ama amerikan vizesinde eski pasaportta olan vize icin hem eski hem yeni pasaportu yanina aliyosun.

Eski pasaportta vizeye bakiyolr, yeni pasaporta giris damgasini basiyolar.

Benim 4 onceki pasaportumda amerikan vizesi var, mVi olan pasaportlarda. Bordoyu ve o vize olan maviyi alarak girdim cok rahat.

O sticker i tasitmaca yok anlayacagin

vize taşıtma diye bir şey hiç duymadım

aslında sticker'ı taşıtma olabiliyor galiba. ama sorun dilerseniz. ben avusturyada alman vizesi alırken pasaportu yenileyebilirim belki dediydim. kadın vize ücreti ile süre değişmeden yeni pass'a taşırız demişti.

bence değmez, istenen para yeni vize parası, eski vize ve eski pass ile yenisi birarada olunca zaten geçerli yine de, kısaca sadece zevk için diğer pass'ı taşımamak için yapılabilir.

devlet zihniyeti ile bakıyorum olaya, maliye ve gıda müdürlükleri için butik fırın normal fırın gibi bir ayrım olduğunu düşünmüyorum, dolayısıyla aynıdır bence.

Ben de öyle tahmin ediyorum ama yine de kesin bir bilgi bulamadım. Cevap için teşekkürler

devlet böyle butik işlerinden anlamaz. direk sektöre göre algılar. klasik fırın işte.

öyle şey olmaz, isteyen girer.

Yabancıdan kasıt nedir? 12 den sonra Polonyalı birisinin apartmana girişi yasaktır ise ağır milliyetçi bir yöneticiniz var demek ki; diğer türlü yabancıyı zaten anlamadım, apartmana giriyorsa demek ki bir tanıdığı vardır ve tanıdığı olduğu için yabancılık statüsünden çıkmıştır artık; hırsızlara bir uyarıysa onların bunu umursayacağını düşünmüyorum zaten.
Tabii ki mümkün değil böyle bir kısıtlama eğer ki apartmanca toplantı yapıp totaliter bir rejimde uzlaşmadıysanız. Orası senin özel mülkiyetin ve diğer insanların alanlarını gasp etmedikçe istediğini yapmakta hürsün

Eyvallah
@ordinov iyi güldüm haklısın:)

öyle bir şeyi yasaklayamaz apartman. kafalarınca işgüzarlık etmişler. senin getirdiğin adam sana yabancı değil mesela. zaten kural orada kırılıyor.

o zaman onların misafirini de sen tanımıyorsun, getirip sana tanıştırıyorlar mı?

Hocam altına gamalı haç da çiz bari tam olsun. Pazarlamacı, dilenci girişi yasaklayanı gördük de bunu görmemiştim. Değişik kafalarda sizinki. Olmaz öyle şey.

Şimdi benim sizin apartmanda hiç tanıdığım yok. Hiç işim de yok. Tamamen yabancıyım. Gece 12'den önce sizin apartmana giriş yapmama izin vermek anlamında mı asmışlar, anlamadım.

Bizim manyak yoneticinin apartman kapisini kilitleme uygulamasi olmustu, gece misafirim evine donecek asagida kaldi otomatige basiyorum falan sonra uyandim olaya, mecbur inip actim.
Sabah yımışak yımışak uyarınca düzeldi.

"Yabancı değil Frank De Boer" diyip Frank De Boer'ı sokabiliriz sanki.

Bence kötü niyetle yazılmamıştır. Yabancıdan kasıt, sen de dahil apartman sakinlerine yabancı olandır.

yabancı : samsung,
yerli: beko/arçelik

samsung.
biz değiştirirsek seçimi samsungdan yana yapacağız.

Çok irdeleme, dediğin gibi aşağı yukarı aynı. ben hoover çamaşır makinesi aldım. iki sene oldu. canavar gibi kerata. önerim beyaz eşyada fazla dijital zımbırtılar olmasın. mesela samsung, lg gibi markalar çok dijital. ikinci önerim, dış yüzeyinde siyah çerçeveli bölümler olmasın. çizikler kötü görünüyor. çamaşır makinesinde kg ma dikkat et. yatak yorgan gibi şeyleri de yıkamak için iki kilo fazla al. buzdolabında önemli olan kapak. kapağın yönünün değiştirilebilir olup olmadığını sor. tek taraf basınçtan dolayı 4-5 inci yılında kırılabiliyor. menteşelerin yönünü değiştirebildiğin için ikinci bir buzdolabı almana gerek kalmıyor. (ben de başıma gelince öğrendim)

Beko/Arçelik'e +1 de benden, ürünleri aynı fabrikalardan çıkıyor zaten ve servis ağları epey iyi.

beyaz eşya ve otomobil üretim sektörünü iyi bilirim en başta belirteyim.

ben sizin bakış açınıza karşıyım. arçelik beko ve vestel çok çok iyi markalar. fiyatına göre ürünleri var. en ucuzları sandığınız kadar kötü değil.

bir çok arkadaşa benzer önerileri yaptım, ucuz alın çok özelliği olmasın sorun çıkarma riski azalacaktır. mesela elektronik göstergeli çamaşır makinesine niye ihtiyaç duyacaksınız ki? gerek yok. bazı gerekli özellikleri olsun yeter. ben yurt dışındayım, çamaşır makinem beko, kız arkadaşımın makinesi de beko, 6 senelik onun makinesi daha tık demedi en ucuz versiyonu hemde. bendeki onun daha yenisi sadece. bu makinenin aynısı olan 4-5 arkadaşım daha var herkes senelerdir kullanıyor sorunsuzca.

tr ye geldim geçen yaz geldiğim hafta buzdolabı bozuldu-12 senelik vesteldi. gittik baktık sonunda vestel aldık yine. çok memnunlar şimdiye kadar.

daha böyle çok örnek verebilirim alacaksanız az elektronik ünitesi olan versiyonları seçin(elektronik ekran, dijital düğmeler, abidik gubidik özellikler olmasın).

miele var mesela, çok çok iyi makineler ama 3-4 katı benzemuadil ürünün, beko alsanız 3-4 sene garantili miele alsanız 15 sene gitmeyecek gitse de verim kaybedecek. yatırım masrafınız apayrı zaten.

Samsung denmiş ama ben baya kötü şeyler duydum beyaz eşyaları için. Bir araştırın derim.

Siemens, bosch aynı fabrika galiba. Belli bir kalitededir. Orta direk diyelim.

Miele çok kaliteli ama anormal pahalı. Olur da bozulursa parçası da pahalı.

beyaz eşya tamamen kumar ne yazık ki. iyi çıkarsa 20 sene kullanırsın. herkesin 20 sene kullandım dediği ürün başınıza olmadık işler çıkarabilir.

ancak yaygın ve diğerlerine göre nispeten etkin servis ağı nedeniyle arçeliği tavsiye ediyorum.

fiyat veremeyeceğim ama, temiz, adam gibi çalışan bir sistem istiyorsanız referans isteyin yani yaptıkları bir işi gidip görün. Her işin cılkını çıkaran ülkemde bu işi de leş gibi yapan adamlar var. Sana uygun fiyat vereceğim diye kayıt cihazının en dandiğini takıyor, kameralar iyi gösteriyor diye sen farkı anlamıyorsun. Duvarlarda açtıkları delikler gelişigüzel, kabloları çakmakla yakarak ucunu takıyor, soketi geçiriyor falan.Kablolar açıkta, kabloya dokununca görüntü titriyor vs vs.. Ayıpta, terbiyesizlikte, seviyesizlikte sınır yok. Hani Almanların iş disiplini var ya, onun tam tersini düşün. Hay Allahım sinirlerim diken diken oldu bak herifi hatırlayınca.
*Ekranın akıbetini de konuşun, fiyata dahil olacak mı olacaksa nasıl bir ekran?
Herhangi bir bilgisayar ekranı veya yeni nesil televizyon işinizi görür. Elinizde boşta ekran varsa adama ekran üzerinden de para kazandırmanın anlamı yok.
*Harddiskin ne olacağını konuşun. Adamla 1 terabaytlık hdd için anlaşırsınız, getirir 700 gb lık takar, 500 gb lık takar. uyanık olun, güvenmeyin.
* Arayüzün kullanımını yani kayıt oynatma vb. konularda cihazı kullanmayı öğrenin yoksa yanlışlıkla kayıtları silersiniz, en lazım olan zamanda o kadar techizat boşa gider.

güvenlik kamerası alırken ek olarak software kısmına da özen gösterin zira çok ciddi güvenlik açıkları oluyor, evinize big brother almayın gereksiz yere.

güzel ama pahalı

güzel ama her şeyde sadelik taraftarı biri olarak www.lidyana.com bu daha iyi

o paraya deri mont alınır bence:)

www.lidyana.com

www.boyner.com.tr

şunun aynısını gider beyazıt ve kapalıçarşıda maksimum 100 tlye bulur, alır eve gelirsiniz.

benim evde 2 çift deri eldiven var. babam tanıdığından 20 liraya filan aldık direk satan adamdan. normal satışı 2012 de 50 lira mı neydi. ama bu bahsettiklerim en kalitelileri.

çok para az para göreceli, şuna 500 lira veren adamın saati 300-500 lira olmalı ki buna verdiği paraya acımasın, yoksa git kapalıçarşıdan al yani.

buna bu parayı vermek koca bir saçmalık

monako prensesiysen al bence. onun dışında o paraya öküz alınır, kesilir, fakir fukaraya dağıtılır.. kalan derisinden de eldiven ve mont yapılır.

fiyat ayrı saçmalık ama güzel de değil eldiven.

Berbat bir modelmiş. Alınmaz bu. Düz olanı varsa olabilir.

bugün yüzde 40 indirim var, düşünme bile

istanbulda değilim maalesef yoksa önerdiğiniz yerlere giderdim.

@demoniclewinsky teşekkür ederim buna bakıcam.

kağıt üzerinde outsource desteği arkadaşınız veriyor. siz aslında yoksunuz. siz varolursanız arkadaşınız sigortasız işçi çalıştırmış olur.

Eğer adın geçmeyecekse ödemene gerek yok.

elbette var.

arkadaş kaçak çalışma bunun adı.

@kurnaz, evet düşündüğümüz de var kabul ediyorum ama benim adım iki firmada da geçmiyor sanki işi faturayı kesen arkadaş yapıyor gibi gözükecek yani yasal olarak evet sen burada çalışmışsın diyebilecekleri bi durum oluşmuyor.

Marketler o ürünleri kendisi üretmiyor. Misal Migros marka tonbalığını Migros için Dardanel üretiyor. Diğer ürünler için de benzer yöntemler vardır muhtemelen. Ben kalitelerinde çok büyük farklar olduğunu düşünmüyorum.

fark yok.

İyi firmaların fason ürünlerinde üretim kalitesi değişmez, içerik kalitesinde ufak değişikliklee olur ama bir çok marka fason ürünlerde kendi orjinal ürürünü kullanabiliyor, esans, vizkozite değiştirip a değil b markası basabiliyor, başka firma için ekstra formül bulmak daha pahalı :))

Her üründe geçerli değil bu, ama biz bi keresinde aynen böyle yapmıştık bir fason üründe almanyada.

Tek kulaklıkla dinlerken diğerini elimle kapatırsam değişen bir şey olmuyor ama o açıksa ve başka şeyleri duyuyorsa pek anlayamıyorum müziği, o da cihazları stereo yerine mono yaparak çözülebilir sanıyorum

Tek kulağı kapatınca dahi o çınlama geldiği için tam anlaşılamıyor nasıl olurdu

İllaki netlik farkı oluyor çünkü diğer kulağın başa tonlara takılıyor. Duyan bir insanın %100 kapatması çok zor. Etrafındaki sesler konusunda sadece sesin nereden geldiğini daha iyi anlıyorsun kulaklarını çevirebilen hayvanlar mesela sabit kulaklı hayvanlara göre daha iyi algılayabiliyor bunun gibi. Netlik olayı aynı.

Tek kulakla işitirken ses toplu halde gelmiş gibi hissediyorum. Sürekli tek noktadan gelmesi yoruyor beynimi. İki kulağımla işitirken daha dağılmış, daha dengeli.
Ama sen o yoğunluğa alıştığın için muhtemelen pek farklı değiliz.

sesin nereden geldiğini daha net anlamak ve doğal olarak daha çok şey duymak haricinde bir fark olduğunu sanmıyorum.

bi de bazı müziklere stereo kullanımı epey başarılı oluyor. bu da müzikten aldığın keyfi artırıyor falan ama bu dediğim türde müzikler bir elin parmaklarını geçmez. çok da önemli bir detay değil.

@tncserap: çok teşekkürler.
ama benim sorduğum şu yönde; tek kulak dış ortama da kapalı olduğunda (mesela tek kulak elle kapatılınca), diğer kulakta müzik dinlerken değişim oluyor mu? kulaklık kısmını bu şekilde sordum :)

@megalomaniac: ben hala sesin nereden geldiğini anlayamıyorum bana seslenildiğinde. :)

ben kulaklığı sokaktaki tehlikelerden dolayı tek kullanırım. yüksek ses olmuyor fakat şöyle bir şey var, surround ve stereo ses olunca diğer kulakta atıyorum bateri geçişi veya farklı enstrümanlar öbüründen veriliyor. Hatta film konusuna gelirsek de bazı sahnelerde örneğin helikopter pervane sesinde geçişler soldan sağa veya sağdan sola geçiyor. sanki filmin içindeymişsiniz gibi oluyor. olay bu.

geçmiş olsun

netlikte değişiklik olduğunu hiç sanmıyorum.

algı değişiyor. normalde hayatımızda her an doğal olarak yön kavramını ilk duyarak algılıyoruz ve müzikte bu duyguya yön olmadan kulaklara uygun şekilde veriyor. sağ sol duymuyorsun ama daha doğal oluyor. monoya göre netlik değil doğallığı artıyor.

bu doğallık neticesinde netlik duygusu oluyor.

hiç dikkat ettin mi bilmiyorum insanlar pür dikkat bir şey izler ve dinlerken bir taraflarını çevirirler, yani sağ/sola göre mesela daha yönlenmiştir, bunun nedeni o kulaktan duymak istemek.

kbb uzmanı değilim ama tek kaçıracağın şey kulak üzerinden yön algısı olur, müzik kalitesinde fark olacağını sanmıyorum.

@kurnaz: müzikte şu açıdan fark ediyor: mesela kulaklık/şarkı stereo ise, tek kulaklıktan dinlenildiğinde şarkı içindeki bazı enstrümanların yoğunluğu değişiyor. ya da şarkı sözleri bir sağ kulaklıktan, bir sol kulaklıktan gelebiliyor şarkının yapısına göre. bu yüzden stereo değil de mono modda dinlemek çözüm gibi. ama kalite yönünden ben ayırt edemiyorum tabii.

İki kulağı duyan bir insanın tek kulağını tamamen kapatması biraz zor. Tek kulağı tıkayınca bunun verdiği rahatsızlık hissi duyma kalitesini etkiliyor gibi geliyor olabilir. Şahsen tek kulaklıkla müzik dinlemek hoşuma gitmiyor ama işyerinde ve bisiklet binerken tek kulaklık kullanıyorum. Sesi mono yaptığınızda bazı enstrümanları duymama sorunu ortadan kalkıyor fakat tek kulaklıkla derinlik hissi azalıyor. Tek kulakla dışarı ses veren normal hoparlörlerle kulağınız iki hoparlöre de dönük şekilde müzik dinleyince yine stereo tadı yakalanır diye düşünüyorum. En büyük fark sesin yönünü algılamakla ilgili olur sanırım. Sonuç olarak bence sizin tecrübeleriniz bu soruya daha iyi cevap olacaktır.

Geçmiş olsun. Geçenlerde bilgisayarın hoparlöründen birini yanlışlıkla yerinden oynatmışım. Bir süre hiç fark etmedim sesin tek kolondan geldiğini. Tek taraftan duyunca ses çok kötü değilse normal bir şekilde anlaşılıyor. İki taraftan gelince sadece bir dolgunluk ve tamlık fark ediliyor.

2 kulak ile işitince sesin geldiği yönü ve uzaklığı tahminleyebiliyorsun. çoğu müzik de stereo kaydediliyor oynatıcından falan yapabiliyorsan mono moda geçmeni öneririm. çünkü bu yer yön hissini kullanır çoğu müzisyen. tabii kulaklık için konuşuyorum. hoperlörde sıkıntı yaşayacağını zannetmiyorum.

sen zaten ilk kısmı ile ilgileniyorsun. :/ :(

hırdavatçıda olur.

Karaköyde bunların tüm çeşitleri var.

bauhaus.

Hırdavatçılar, yapı marketler. (Baumaxx, Koçtaş, Tekzen...)

kimse bilmezse belli ettirmezsen ağzını kullanırsan hiçbir şey olmaz.

sektörden sektöre, şirketten şirkete, hatta seni işe alandan alana değişir.

bizde çoğu hoca 5 seneden sonra 6 ay 1 sene kadar izne çıkıyor. ama memur tipliler genelde devam ediyor. 1 sene daha az oluyor nedense, en çok 6 aylık alınıyor, sanırım çok uzaklaşma isteğinde de değiller.

mesela direk bununla ilgili olarak bir keresinde eventte konuşmacı bir ceo çok hoşlaşmadığını filan belirtmişti.

Y kuşağıyım abi de sorarlarsa.

tamamen deneyimlerime ve öngörülerime göre söylüyorum ki, olumsuz bakıyorlar. yani en azından sorgulanıyor. boş takılmak istedim, gezmek istedim diye dürüst davranırsan tembel ya da rahat biri olduğunu düşünecekler muhtemelen.

alanında iyiysen kimse takılmaz.

dolan va dolmayan var. çipli muhabbetleri vardı ben alırken. çipsiz almıştım. bittikçe kendim dolduruyorum

bitikçe dediğim 5 yılda bitti. aldim tozdan doldurdum. herhalde 2-3 yıl daha gider

benim yazıcımda da çip filan yok, ben dolduruyorum tozundan alıp. full doldurunca 2 bin sayfa gidiyordur sanırım, ben genelde 3-4 ayda bir azcık ekliyorum.

100 gr tozu 8€ ya aldım. 1 senedir bitmedi daha. totalde 2000 sayfa çıktı aldım, bi 2 bin daha rahat alır.

en çok kalori yağdadır yapıtaşı olarak

1gr yağ = 9kalori

o yüzden yoktur.

Laboratuvar ortamında oluşturulabilir mi veya oluşturulmuş mudur acaba?

yok gibi duruyor, en yüksek 902 nutritiondata.self.com

Yağlar 900 kalori yapar, yağ geçemiyorsa hiçbir şey geçemez.

kalori değil, kcal, yani kilokalori.

aynısı torpil yapan adamlarda var.

burada çok yazdım ben bu paradoksu. adam gelmiş, benim torpilim yok diye kimse bana iş vermiyor diyor. 3 ay sonra işe girmiş/staja girmiş tanıdıkla diyor. ya da şu işi nasıl yaptın diyorsun tanıdık vardı hallettik diyor. eee torpil diyorduk?

bu yukarıda bahsettiğim topluma öyle bir işlemiş ki göremiyor insanlar.

ya da bir tanıdık var mesela, bankaya gidip fatura yatıracaksa hemen adamını buluyor. abi fatura yatıracaksın sıra alıp yahu. hemen adam sokayım araya, mehmeti arayayım bankada arkadaşı var onun. 15 dakika bekleyeceksin maksimum yani, amerikan başkanını devreye sokuyosun.

sizin emniyet şeridi gibi, işine gelince ohh ne ala, işine gelmeyince ülkeyi mahvettiler, onda sizin payınızda var. işinize gelende gelmeyende ses çıkarmnız lazım.

Bence bunun sınırı karşındakine ne kdar zarar verdiğine bağlı.

birinci kopruye baglanan bir yol var, yolu iptal etmisler. beton blok koymuslar. bir gun baktim kuryeler geciyor blokla bariyerin arasinda kalan bosluktan. artik ben de ordan baglaniyorum kopruye, cok guzel oluyo. 3-4 dk az yol gidiyorum.

kucukken bir komsumuz muslugu damlar halde birakip biriken suyla isini gorurmus. damlayan cunku faturaya yansimiyor, atik su gorunuyor.

yaptığım çakallık dahi olmayan şeyler hep döner benim başımı yer. iznim olmadığı için amirlerimle görüştüm ölüm döşeğindeki akraba gitmek için rapor alacağımı söyledim. rapor aldım ve ertesi gün yatak döşek hasta oldum. bir keresinde de mazeret sınavlarında kolay sorular çıkıyor diye muhasebe sınavında rapor almıştım. hoca o sene sinirlenmiş mazerete kalanlara ymm sınavında çıkan soruları sormuştu. kaldım tabii ki.

peteklere su asabilirsin.

metinabi.com

bunun çözümü yok.

çünkü bu insnalar mal. basitçe mal, laf anlatamazsınız. buhar daha fazla ağırlaştırır ortamı.

karbondioksit alarmı alın takın büroya. belli oran artınca dıt dıt dıt ötsün, belki korrkarlar arada camı açarsınız. ya da dilerseniz blog açın, facebookta dağıtın, arkadaşlar havasız ortamda çok kalınca korktukları şeyleri yazın e.g. çocuklarımız olmazmış, cildimiz kırışırmış, yaşlılığı hızlandırırmış, burçlarımıza etki edermiş, kısmetimizi kapatırmış, libido düşermiş gibi. şaka değil inanırlar.

o camlar açılacak başka çaresi yok. bir ihtimal herkesten erken gelin cam-kapı açın tüm hava sirküle olsun.

bunun yanında ortam sıcaklığı ile gaz çözünürlüğü azaldığından birazda sizin durum. soğukta nasıl taze/temiz gelir hava, nedeni oksijen çözünürlüğü artıyor.

iğreniyorum öyle havasız ortamlardan.

www.hepsiburada.com

hava nemlendirici havayı filan temizlemez arkadaşlar, tam tersi ortam havasını ağırlaştırır. adı bile var bunun feuchte luft/luftfeuchtigkeit - humidity.

humidity arttıkça soluması zorlaşır ve çözünürlük düşer.

nemlendiriciden farklı olan hava temizleyiciler ise sadece partikülleri temizlerler, mesela alerjenler, tozlar gibi, hava temizleme bu, oksijen sıkıntısı var arkadaşın anlattığı durumda.

Anlattığın durumun tek yolu saat başı 5-10 dk ofisi havalandırma

çünkü iphone 6 sahibi kişiler iphone 6s veya iphone 7 almayı pek mantıklı görmüyor. 5s ise iphone 7 alamayanlar için var.

hala dolu dolu 5s olması 5s'in satılmadığı anlamına gelmiyor mu?
yeni üretim yapıp getirecek değiller ellerinde kalmıştır.
6 hala satılıyor, fiyatı uygun değil sadece.

kötü. iphone 3 ten 4 e geçiş sürecinde piyasadaki en iyi telefondu. 5, 6 ve 7 de bu süreçte hayvan gibi iyi telefonlar çıktı piyasaya, rakipleri çok iyi, iphone haketmeyecek derecede pahalı ve bilinçli kullanıcı düşmanı.

iphone kötü değil ama iphone 7 bence 400€dan 5 cent fazlası etmez. mesela 5s bugün 280€ ya düştü burada. daha düşürecek apple, kaymak müşteri aldı, pil ömrü, takılmalar, müzik-film etc sistemlerinde istediği verimi alamadı. adam mesela başka telefonlarda ek özellikleri ve akıcılığı görüyor niye ben buna bu parayı veriyim diyor.

fanboylar başka hikaye, onlar ne olsa alıyor, apple alanların %90 ı alışkanlıktan alıyor. bilinçten değil.

dediğim gibi iphone kötü değil ama alanlar artık alternatif telefonlardaki şıklık, akıcılık, kalite ve fiyat avantajını görüyor. sorguluyor.

o gördüklerin 5s değil se de olabilir.

bir çok insan 6 yı büyük buluyor, 5s ya da se nin boyutu ve fiyatları daha uygun geliyor. tek nedeni bu. apple in se yi çıkartma nedeni de bu zaten.

android kullanıcıları da emin olun apple kullanıcıları kadar bilinçsiz ve insanları kullandıkları telefon yüzünden bilinçsiz demek cidden komik

Bilinçsiz bir Apple kullanıcısı olarak konuşuyorum. Bende se almadan önce düşündüm 6 almayı fakat özellik olarak se den geri durumda bana göre pazar payını kesen se modeli oldu 6nın.

İstemem. Diğerleri neyse de güvenliğini bile sağlayamayacağım, arkasınd psikopat gibi elimde telefon bekleyip sürekli arayıp nerede olduğunu sorup darlayacağım bi çocuk getirmek istemiyorum dünyaya.

benden bile çok zorluk çekeceğe benziyor, valla yurtdışı imkanım olmazsa getirmek istemem

ilkokuldan üniversiteye kadar yurtdışında okutamayacaksanız düşünmeyin.

istemem. guvenlik zaten basli basina bir sorun bunu bir kenara koydum.
ama turkiye'de cocuk buyutmek parasi olmayan icin ve ozellikle buyuk sehirde yasayan icin kafese koymaktan farksiz bence. yasadigim yerde cocuklarin nasil 'disarda' yetistigini gordukten sonra bir cocugun ev-avm-kres arasinda tikili kalmasi cok korkunc geliyor. ayrica anne baba icin de iskence. yasadigim yerde evime 5 dakika uzaklikta 'orman' var, metro/tramvay/otobus bebek arabalarinin cok rahat girip cikabilecegi sekilde duzenlenmis, yollarda bebek arabasini rahat rahat surebiliyorsunuz, her metroda mutlaka asansor var, kreste cocuklar haftada bir iki mutlaka geziye gidiyorlar ve bu geziler oyle otobuse toplanip bir yere gitmece seklinde degil, 15-20 adet 3-4 yasinda veletin el ele tutusup, ogretmenleri ile metroya, otobuse binmesi/inmesi seklinde gerceklesiyor, yani cocuguz dogdugu andan okula gidene kadar surekli rahat rahat disari goturebiliyorsunuz, yasaminizin bir parcasi haline getirebiliyorsunuz, hem de doga ile icice buyuyor, kosuyor, oynuyor, temiz hava aliyor ve bu turkiye'deki gibi 'bugun parka gitttiiikk' seklinde degil bir yasam tarzi olarak gelisiyor.
dogru duzgun [o da ne kadar duzgunse] okullarin pahaliligini ve egitim sisteminin yok olmus olmasi var bir de.

sikinti sorun degil herkes cekiyor da okul problem. okula nereye yollayacaksin cocugu? yabanci kolejlere verecek ciddi paralar yoksa pek akilli isi degil. cocugu sistem icinde egitmek mecburi ve sistem cok cok kotu.devlet okullarindaki ogretmenlerin %90ina sumugun aksa burnunu silmezsin. iyisine denk gelmek piyango. bir de onlara cocuk emanet etmek? okul isi cozulurse gerisi olur. o da para demek. ya da yurtdisina yerlesicen ki o da iste Turkiye'de cocuk sahibi olmak fikrine aykiri oluyor zaten.

çocuk sahibi olmayı birinci plana koymayı ve bununla hayatı planlamayı yanlış buluyorum.

tr avantajları ve dezavantajları olan bir ülke. ailesi eğitimli ve akıllı çocuklar genelde çok adam akıllı insnalar oluyorlar. yetiştirme ile alakalı, bahçede meyve yetiştirmiyorsun sonuçta, çocuğa iyi rol model olan aileler görüyorum, o çocuk çok başarılı olur.

@kurnaz bence çocuğuna şirket falan bırakmayacaksan nasıl bir eğitim planı çizersen çiz kolayca iş bulamazlar.

@eren

ben istisnasını görmedim bu işin.

sen hiç anası babası doktor, profesör, robert kolej, alman, avusturya liseli insanların çocuklarının iş aradığını gördün mü? torpil dışında bu adamlar çocuklarına iyi eğitim aldırıyor ve çok iyi örnekler veriyorlar. örneği genelleştireyim, istanbul ,galatasaray, roberj kolej, alman , avusturya, fransız liselerinden mezun kaç iş arayan gördün? çok çok azdır, neden? buraların eğitimi ve verdikleri hayat tecrübesi iyi, insan yetiştiriyor buralar. herkesin eğitimi iyi ama adı kötü dediği lise/üniler ise mezun yetiştirir sadece.

fakir adam çocuğuna "mühendis olsun, çok para var o işte" derken doktor adam, işletme okusun boğaziçinde/bilkentte der. oradan çıkan adamın iş derdi merdi olmaz. elit eğitime karşı bir toplum var, toplumun %1 i eğitimli olacağına %100 ü eğitimsiz olsun istiyorlar.

Dolandırılanların hikayelerini dinleyince bazılarının aklı başında insanlar hatta bazılarının akademisyen bile olduğunu görürsün. Hepsinin ortak anlattığı şey şu: ben de biliyorum etrafda bu şekilde dolandırıcılar olduğunu ama konuşunca bir şekilde kandım, kendimde değildim, basiretim bağlandı ... Bu gibi söylemlerde bulunurlar. Yani bir şekilde arayıp konuşmaya başlayınca bir ihtimalle seni de kandırabilirler. Bu yüzden ünlemlerle sakın aramayın diyorlar.

ara geç dalganı bir şey olmaz.

hayır arandığımda açarım, basiretim bağlanır, boş bulunup kanarım belki, çok affedersiniz başıma gelmişliği de var (bkz: sözlük yazarlarının dolandırılma hikayeleri/@kibritsuyu).

ama dolandırıcı olduğunu bile bile dalga geçmek için arayıp dolandırılmak da aklı başında adama pek mümkün değil gibi geliyor.

belki telefonda bekletmek üzere kurulu bir yöntemdir. bize pek giren çıkan olmuyordur da aranarak prim elde edilen bir sistem olabilir.

eskiden avea'nın mı ne, arandıkça kontör kazandığın bir hikayesi vardı. bizim bi arkadaş da elaleme çağrı bırakır, geri arayanları telefonda abuk subuk oyalayıp kontör kazanırdı. öyle bir şeydir belki.

0407 ile biten versiyonu dün iki kere beni aradı, açıncaya kadar kapattı aynı şekilde, geri aradığımda meşgul çaldı. Dolandırıcıymış demek.

Beni aradi bunlar telesekreter konusuyor once bes yapmak icin aramislar,yeni tezgahlari bu.

tr de dolandırıcılık diyince adamlar onu şuna bağlıyorlar.

www.youtube.com

ben arsadan ev aldım
güvenilir tanıdığın/müteahit varsa tavsiye ederim.

stiriptiz kulüpleri, spor arabalar ve kokain.

öncelikle usd ya da eur da tut.
kelepir ev bulursan satın al kirala.
vadeli ye koyabilirsin.
iş kurabilirsin ama başında durmayacaksan hiç bir işin garantisi yok.
batırabilirsin parayı.

sakın yapma dediklerim :
forex
network marketing
franchise ler
avm falan uzak dur bu siralar

güvenilir mütahit falan bu piyasada sıkıntı.
inşaat firmaları patir patir batiyor.

en mantıklı yatırım gayrı menkul ..

uzun vadeli diyorsanız. aşağıdaki hisselerden 10 tane seçip alabilirsiniz.
finans.mynet.com
yatırım tavsiyesi değildir.

şark kafasıyla emlak, emlak, emlak diye düşünmeyin. kendinize yatırım yapın.

162 bin lira yaklaşık 50 bin euro yapar. bu parayla iyi bir avrupa ülkesinde master + yaşam masraflarını okul parası(10 bin euro civarı olanlar) var ise minimum 2 sene, yok ise 3-4 sene karşılayabilirsiniz.

herkes gayrımenkule yatırım yap paran olunca diyor sonra akp yol yapıyo, her yer beton oldu diye eleştiriyor bu millet.

arsa alıp mustafa emmiye komşu olacağınıza, yurt dışına atın kapağı Helga'ya komşu olun.

kurnaz +1

kurnaz'ın önerdiğini yapardım.

geçtiğimiz birkaç haftada dolar alıp satarak 3-5 bin lira rahat kazanabilirdin. bu arada bir garibanı sevindirmek istersen üç beş lira borç verebilirsin :D

piyasayı takip et döviz ve değerli metal al sat işten anlıyorsan. şanslıysan günde en az 500-600 lira kazanırsın o parayla uygun zamanda girip çıkarsan. her gün olacak iş değil tabi bu

Yurtdışında master +1.

Yok illa Türkiye'de kalacağım diyorsan da parayı dolara çevirip S&P 500 index'ine atıp bırak. Son 5 senede dolar bazında kendini 2ye katladı mesela.

milletin lafına uyma. tek fikrim bu.

harcayabilirsin.

Altin al.

bana verilebilir

ne bilgisi arıyorsun?

buyursunlar.

Dolandırıcılık temalı filmleri pek sevmem, yazdıklarını pek bilmiyorum ama aklıma ilk gelen Snatch oldu. İzlemediysen öneririm. Pek tahmin edilebilir değildi en azından.

italian job
www.imdb.com

ocean serisi
www.imdb.com

21
www.imdb.com

the score
www.imdb.com

the usual suspects
www.imdb.com

the man on a ledge
www.imdb.com

the town
www.imdb.com

inside man
www.imdb.com

deception
www.imdb.com

bu arada efsanelerin bazılarını unutmuşum

zor ölüm 3
www.imdb.com

jackie brown
www.imdb.com

layer cake
www.imdb.com

a perfect murder
www.imdb.com

entrapment
www.imdb.com

derailed
www.imdb.com

tourist

the sting
maverick
lock stock and two smoking barrels
la migliore offerta
hodejegerne

Nicolas sevgimden de olabilir ama ben Matchstick Men'i çok severim :)

www.imdb.com

dizi istersen leverage izleyebilirsin. her bölümde var.

The Spanish Prisoner
Underneath(1995)
Best laid Plans(1999)
Palmetto
Deceiver(1997)

Bound(1996)
Stranger than fiction(2000)
Last seduction(1994)

özel ders veren vardır kesinlikle. bir arkadaşım ders alıyordu, kimden alıyordu nasıl alıyordur bilmiyorum ama.

internette flekemenkçe kurs var aslında.

www.google.at

wildenberg var.

kadikoyde bir tane kurs var benim bildigim

Katkılı, glikozlu, olmasından fazla şekerli bal ise sıkıntı olur. Dİğer türlü balın zararı yok. Afiyet olsun.

yarardan çok çok fazla zararı olduğu için yeme.

Bal büyük oranda fruktoz barındırır, fruktoz karaciğerde direkt yağa dönüşür. O da kilo yapar insülin direncini geliştirir. Bal saf bal olsa da bi şey değişmez şeker şekerdir.

babam tek başına yılda 45-50 kilo arası bal yiyiyor.

ama ağzına başka tatlı sürmez. pekmez falan da yer ama pastanede ya da evde yapilmis tatlilar vb yemez. yıllardır böyle. bir sorunu yok.
yaş 65+

kavanozun uzerindeki degerlwri bir oku. glikoz miktarina bir bak. dogal bal yemedigin icin bence iyi bir sey yapmiyorsun.

çok yararlı olduğunu sanmıyorum. bi doktora sorun isterseniz test yaptırıp.

bu arada bal diyince aklıma şu geliyor gülüyorum :D
www.youtube.com

Bal, dünyadaki en yararlı şeylerden biri. Yemeye devam.

Babam 30 senedir dediğinden fazla yiyor turp gibi. Ama tıbbi destek almak lazım

Yurt dışında kal bir süre

sinavlar dili ölcmez, sinav sistemi icerisinde degerlendirir. bu sinav sonuclarini vermeyi birakin.

bir dili ögrendim demenin bence tek yolu o dili arac olarak kullanmayi ögrenmektir. dili konusurken hangi dilde oldugunu unutuyorsan biliyorsundur bence.

anadilin olmayacak hic bir zaman ama cok ilerleyebilirsin.

bu kadar anlattiktan sonra kendimden örnek vermek hos degil farkindayim ama gunluk hayatta 3 dil kullaniyorum, ing, alm ve turkce, cogu zaman karisiyor her sey, karisiyor derken dilden bagimsiz hale geliyor her sey, balin turkcesi aklima gelmiyorsa honig derim, agac gelmezse tree derim, onaylamak gelmeyse bestätigung derim. cevremdekilerde bu dilleri bildiklerinden sorun olmuyor pek.

bu arada illa yurt disinda kalmaniza gerek yok, ama yurt disi hizlandirir. yoksa turkiyeden adimini bile atmayip cok iyi dil ogrenen adamlar var.

yurtdışında kalamıyorsan da sürekli yabancılarla takıl. erasmus networkleri var, oralara git.

ielts 6 cok az, daha gelismedigini hissetmek icin. calismaya devam et.

valla hocam benim gordügüm tr de bulamiyorsun öyle adam pek. ya önceen tanisman, ünide filan taniman lazim ya dasi yok.

adamla is yapiyosun, 2 ay sonra yeaa bundan ne kazanicam ben diyor, maasli bu arada adam yani. projeye bazen yeteri kadar onem vermiyolar, ciddiye almiyorlar, salliyorlar, biliyorum diyip bilmiyorlar etc.

ya temele ünilere ineceksiniz ya da yurt disinda co spacelerde bulacaksiniz.

kanalların tercihleri oluyor seslendirme konusunda.

ayrıca kanalın verdiği bütçeye göre de belirleniyor kalite.

söylediğiniz şekilde yapılan dublajın maliyeti daha düşüktür.
dolayısıyla bazı kanallarda bu yola gidiliyor.

Belgesellerin talebi düşük yani para etmiyor. Bu sebeple filmler kadar değer görmemeleri normal.

Belgeselin film kadar alicisi yok, bu kadar basit. Kac kisi belgesel izliyor?

@harvey & stavro & angelus:

onunla ilgisi yok.
buradaki izlenme oranı düşünülerek belirlenmiyor.
tamamen kanal tercihi ve bütçe planlaması.

bu arada koskoca national geographic ve discovery channel'ın bütçeleri kısıtlıdır.
öyle büyük paralar dönmüyor.

Koskoca National Geographic'in maliyet sıkıntısı yaşayacağını düşünmüyorum maliyetten ziyade algı ile ilgili bir durum sanırım bu. Direkt dublaj yapıldığında belgesel izlediğin algısı oluşmuyor yapay bir ortam oluşuyor. Muhtemelen bununla ilgili bir durumdur. Alttan orijinal sesler geldiğinde daha gerçekçi bir ortam oluşuyor.

Koskoca national geogeaphic dilan dediğinizin türkiye ofisi muhtemelen kardeşler ticaret ofisi gibidir. Değildir ama o kadar gözünüzde büyütmeyin, raflarda ay taşı, yerler fosil mamut kafası, duvarda piton yılanı asılı değil.

yav arkadan orijinal sesin gelmesinin bütçeyle ne alakası var? sesi miksleyen adam orijinal sesin potunu indirip orijinal sesi kısmak için bahşiş mi istiyor nedir?

gelmesin arkadan ses? düzgün belgesel kanallarının dublajları zaten güzel. hatta duayen dublaj sanatçıları seslendiriyor. ama illa arkadan orijinal ses de geliyor. e vermişsin nur subaşı'na dublaj parasını, daha neye lazım bütçe?

@kibritsuyu:

bütçe, miksajın kalitesini etkiler.
işçilik gibi düşünün.
dublaj da kalite kalite yapılan bir şey.
bu kanalların yayın akışında ayda yüzlerce bölüm oluyor.
fazladan işçilik, fazla mesai demek.

bir de bütün bunların dışında, arkadan ses gelerek kayıt yapılması ya da yapılmaması gibi şeyler kanalın tercihiyle de ilgili.

@blatta hiberna: işte ben de tam olarak bunu anlamıyorum. dublajlı gayet güzel belgeseller de var. adam sanki belgesel yayımlanırken mikrofonu eline almış, simultane çeviri yapıyor da biz hala arka plandaki anlatıcının sesini duyuyoruz.

normal filmlere göre daha ucuz olması gerekmiyor mu belgesel seslendirmenin? çünkü filmlere göre seslendirilmesi gereken daha az kişi var.

tahminimce; ortam sesi ile anlatıcının sesi aynı kanalda olduğunda, ortam sesini kaybetmemek için yapıyorlar. seslendiren, orjinal konuşmanın üstüne konuşuyor, ikisi de sustuğunda ortam sesi duyuluyor.

bütçeyle alakalı 50 bine de çıkar 5 bine de çıkar dublaj. belgesel satmadığı için 5 liraya hallediyorlar.

Ben bilerek, isteyerek yaptıklarını düşünüyordum (maliyetten dolayı değil).

Ben seviyorum arkadan orjinal sesin gelmesini. Hem ona da kulak kabartıp dublajın düzgün olup olmadığını anlıyorum hem de adamın/kadının kendi sesini duymayı seviyorum, daha doğal geliyor kulağa.

@m e b:
e bunu anlatmaya çalışıyorum zaten.
dublajı daha iyi olanlar var, dublajı daha kötü olanlar var.
bunda da kanalların tercihleri ve bütçeler etkili.

kanalın kendisi de o dublaj şeklini tercih edebiliyor.

dublaj işi yapılmadan, kanalla anlaşmadan önce dublaj örneği gönderilir kanala.
"böyle yapacağız" denir.
adamlar, "hayır, şu şöyle olsun" der ya da kabul eder.
ona göre anlaşılır.

"koskoca" dediğiniz discovery channel'ın dublaja ayırdığı bütçe düşüktür mesela.

seslendirmenin kalitesi önemli.
kullanılan programların, dublaj sanatçılarının, miksajın kalitesi maliyeti belirler.

seslendirilmesi gereken daha az kişi olup olmaması değil buradaki mesele.
bazı belgesellerde bir filmdekinden daha çok insan konuşur.

bazı kanal o ortam sesinin kalmasını istiyor.
ya da kalmasını kabul ediyor.

daha önce de dediğim gibi, bunlar ayda yüzlerce bölümlük akışı olan kanallar.
hepsini topladığınızda, dakika başına 1 dolarlık artış, ciddi paralar ediyor.
bu yüzden bütçe dahilinde yapılmak zorunda her şey.
yani miksajda bir bölüm için bir saat daha fazla uğraşılması, toplamda onlarca saatlik mesai yapar.
bu da artış demektir.
zaten belli dublaj kaliteleri var, ona göre bir şeyler tercih edip, yapıyorlar.
kanal da onaylıyor işte.

belgeselin "satması" dublaj kalitesini etkilemez.
dublaj stüdyosunu bağlamaz yani.
kanal ne derse o.
her kanalın ya da kurumun buna ayırdığı belirli bir bütçe vardır.
bunun izlenme oranıyla, belgeselin reytingiyle, satmasıyla falan ilgisi yok.
izlenme oranı artınca dublaj kalitesi yükselecek diye bir şey yok.

küçükbakkalköy, içerenköy, dudullu vs. olabilir. metro geliyor.

istanbul'da o paralara ev alınıyor mu yahu?

Ben görüş olarak eve yatırımı saçma buluyorum. O paraya istanbulda alınan evin kirası taş çatlasın 800-1000 rl olur. 280 ayda yatırımını çıkaran şeyi bir yatırımcıya söylerseniz gülerler, kaba olanı dalga geçer. Ev yatırımı ancak yatırımın %10-20-30 u gibi rakamlarla olmalı.

A r a m i s isimli arkadaş gelir birazdan 10 bin liraya ayda 5 bin lira kazandıran iş kurma modelini anlatır. Sizin paraya 28 iş kurar. Hatta 28 farklı iş bile kurabilir.

Neyse şu anda istanbul ve tr riskli, büyük bir kriz ve deprem var kapıda, ben istanbula yatırım yapmazdım. Bu para ile yurt dışına çıksınlar biraz riske girip, karı koca yılda maksimum 20 bin euro harcarlar, kasarlarsa 12 bine bile düşer. En büyük yatırım tavsiyem bu.

Serifali, soyak Yenişehir ve Çamlık civarina bak derim. Metro gelecek ve ataşehir e yakınlığı nedeniyle finans merkezi bittiğinde çok degerlenecek.

Patates salatası derim ben

Fırında baharatlı patates

patates püresi ve sebze sote.

Ince kiyim yesillik ve limon schnitzelin yaninda olsun,
Patates salatasi ama soslu olsun,begendigin bir sosla yap,firinda falan olunca kuru kuru olacak.

patates salatası veya şöyle ekşili güzel bir marul salata.

fırında baharatlı patates yap şinitzeli çöpe at.

Avusturya usulu patates salatasi (figlmüller potato salad filan diye arayinca tarifi cikar belki)

O yoksa haslanmis, sonra hafif tereyagda (tavada) maydonozla kavrulmus patates. (Petersilkartoffel adi da bunun)

yahu baharatlı patatesin burada ne kadar güzel/lezzetli olduğunu ima ettik.
direk cevap: fırında baharatlı patates yap.

baharatlı patates ama fırında değil, tavada tereyağında. hatta soğan da koyun, karamelize olsun iyice soğanlar.

baharat da varsa cajun. yoksa tatlı toz kırmızı biber ve kimyon.

yogurtsuz makarna salatasi veya roka salatasi.

kuehles +1

figlmüllerin patates salatası. harika bir şey.

patates püresi ve pirinç pilavı.yanına da salata veya cacık.

benim pipim yok, okuyunca ben bile pipimden bişey sokuyolarmış gibi hissettim..

bana da aynı işlemi yaptılar, tıpta, acı, utanma, duygu olmaz. bu bahsedilen operasyon çok verimli, ameliyat sonrası anesteziden sonra günlük hayatına geri dönebilirsin(bir gece kontrol altında tutuyorlar gerçi anestezi yüzünden)

bebekte nereden çıkıyor mesela.

o işlem sırasında full anestezi altında olduğunuz için bir şey hissetmiyorsunuz zaten. operasyon sonrası da bir kaç gün çok çişiniz geliyor sadece. 1 hafta sonra normale dönüyor.

bu işlemleri ne kadar görürseniz o kadar alışırsınız. organ naklinde organı söküyorlar. dişçide dişi söküyorlar etc. bu tarz şeylere takılmayın.

böyle hassas noktalarda bunları hissetmek normal herhalde. ben de öyle hissediyorum böyle şeylerde.

ameliyat işlemleri ile ilgili bir video izliyordum. adamın penisini neşter ile başından kestiler, sanki muzun kabuğunu soyuyorlar gibiydi. :(

Prostat ve mesane tümörü ameliyalarında da sokuyolar. Hatta mesane tümöründe iki tane boru sokuyorlar çükün başından mesaneye kadar. Sokulurken uyuşuk, ameliyatda oluyosun hissetmiyosun zaten ama, o boruları çıkartırlarken o ortamda olmak istemezsin.

@jonestown: olmayan uzvu hissetmekde.. :)

@justmental, olay ameliyat olup olmaması değil bana giren çıkan olmamasına rağmen bana giriyo gibi oluyor :) sürekli bacak aramı sıkıyorum bişi giriyo gibi oluyor anlatabildim mi?
@godo, dediğin doğru ama böcek yiyen birini düşünsem iğrenirim de sonra geçer gider. bu düşünmediğim halde neredeyse çok sık gerçekleşen bir hissiyat :(

Hic gulecegim yoktu, iyi guldurdun cocuk:)

pipi sevimli bi kelime ya asdasf ne diyim büllük mü çük mü? çük de sevimli gerçi

olmaz. hatta benim kardeşim AB ülkesinde yaşıyor olmasına rağmen ben o ülkeye giderken turist vizesi istedim. booking.com'dan iptal mümkün olan bir rez yapın, yeterli. aksi halde izin mektubu, yok konsolosluk onayı gibi saçma prosedürler içinde bulabilirsiniz kendinizi.

arkadaşı karıştırma otel rez yaptır sonra iptal et, o şekil git.

aile/arkadaş ziyareti seçebilmen için zaten oradan birinden davetiye gelmesi lazım. senin hollandadan başvuru yapabilmen için turistik seçicen, otel uçak rez yapıcan

arkadaşı karıştırma +1

uçak biletini kesin al, rezervasyon yaptıran bir kaç arkadaşım red yedi. rezervasyon değil kesin tarihli bilet istiyorlar, zaten başvuran adam gider gelir diyorlar. dikkat et.

Arkadaş ziyareti olması için oradaki arkadaşın, oradaki belediyeye gidip beş sayfalık bir izin formu dolduracak ve sana gönderecek.

6 gün sonra hollanda'ya arkadaş ziyaretine gidiyorum, ikinci defa gidişim bu, bilgi kesin.

bu zekayla bu yaşa kadar iyi gelmişsin.
hayır dincilere inat bişey yapmıyorum.

Yoktur bence birisine inat sevmediğin şey yapılır mı ya :)

Bir kitapta okumuştum yazar Olmayan paramızla aldığımız sevmediğimiz şeylerle, haz etmediğimiz insanlara hava atmak için yaşıyoruz artık diye bir cümle söylemişti aklıma getirdin direkt.:)

sidik yarışı değil ki bu? böyle inatlaşa inatlaşa bir şeyler yapılırsa o yobaz dinciler daha çok kamçılanır.

cevap: inat için kutlamam. kendim için kutlarım.

Çam ağacı 25 aralık için yalnız. Lol.

Hayır inat için yapmıyorum öyle şeyler.

onların kastettiği noel 24/25 aralıkta, senin kutladığın yılbaşı 1 ocağa girerkenki.
ben noeli kutlarım yılbaşını kutlamam :)

angut. evet yanlış duymadın angut.bu kuş, piearili cinsi kuşlara inat olsun diye yuvalarını bozarlarmış.

ben 31 aralık gecesi minarenin damından içeri süzülüp yatsı esnasında ho ho ho diyerek tek tek takke takıyorum rükudakilere, acayip gıcık oluyorlar ama namazı bozamadıkları için bişey yapamıyorlar.

tavşan dağ misali hiçbir etkisi olmayacak bir işe girişmişsiniz tebrikler! zaten anlatmaya çalıştığımız konu bu. herkes "istediği" gibi yaşasın. onlar istemiyor diye sen istemediğin bir şeyi yaparsan olay tamamen yanlış anlaşılmış olur.

@baba jo :):):)

yapmam öyle bişey, canıma susamadım. yobazlık kolay değişecek bişey değil çünkü. kendime eziyet etmem boş yere.

sen bu kafayla iyi gelmişsin hakketen ya.. aziz nesin bu dinci tayfa için "sıçmaya gitmeyeceksiniz dense tuvalete gitmeyecek insanlar var" demişti. senin de kafa buna benziyor. kafan nasıl rahatsa ne istiyorsan onu yap. ben içki içiyorum, 18'imden beridir de yılbaşı akşamı içerim.

sana da tavsiyem "ay falanca ne der" ya da "falanca görsün" diyerek hayatını yaşama. mındar olur senin yaşantı..

Hahah zorla alkol almak nedir yahu niye işkence ediyorsun kendine:D

dinci derken? yılbaşının dinle alakası yok. o noel. 24 aralıkta.

yılbaşı kültürümüzde yok diyen, kültürden zerre anlamayan biridir.

bas bas bağırarak nevruz kutlayan bunlar değil mi?
en.wikipedia.org

tr de kutlanan gregoryan yılbaşı. noel değil. yılbaşı kültürümüzde var. hatta bırak osmanlıyı türklerin ilk adımlarında dahi var.

Bu nasıl cehalet len:) yobazlık bu bence. Yılbaşı kapitalizmin ürünü ve sen bu ürünü kullanmaya devam et

Seninki litrelerce kola alıp rögara dökerek hırsını alan adamın hesabı... boş yani.

adam ters yoldan giderek yobazlarla aynı yere çıkmış lan şaka gibi.

atayıstım ama hayatımda hiç ekstra efor sarf ederek yılbaşı, doğumgünü siksok kutlamadım. umurumda bile olmaz. bu sene de görünürde bir şey yok haliyle.

Biz de kadir gecesinde diğer ateist arkadaşlarla toplanıp kur'an yakıyoruz. Geçen şeker bayramında da tuzlu kurabiye yedik.

Dincilere inat yapmanın tek mantıklı açıklaması, dinden çıkıp ateistliğe geçişinin ilk yılıdır da, şimdiye kadar yapmak isteyip yapamadığın şeyleri yaparsın. Ama ikinci yıl yine anlamsız olur.

Ben mesela gidip şarap içmiştim. İğrenç gelmişti. Meğer votkacıymışım. 27 yaşında öğrendim.

valla 700 den çok düşük bunlar aslında.

www.amazon.de

www.amazon.de

bunların türevlerine ben de bakıyorum 500-600€ arası. arada bir 400 e bile düşüyor.

ama sanırım masaüstü alacağım yerine, mobilde kullanmaya asus transformer ım var.

haklısınız, $500 civarına da vardır belki, ben $700-750'yi de göze alırım da burada ya yok, ya da olanlar $1000 altında değil.
(bu arada tastatur arkadan aydınlatmalı mı değil mi anlayamadım, almancam yetmedi.)

ikisnde de ışık yokmuş.

olmadı ingilizceye çevirip aratın.

duyurunu okumadım. sanırım bilgisayar istiyorsun. bunu al: www.sanalmarketim.com

burayı azıcık da olsa okuyan, okuduğunu anlayan, birbirine yardım etmeye çalışan kişilerin olduğu bir yer zannediyordum.

okumadıysanız cevap da yazmaya zahmet etmeyin arkadaşlar.

kenarda dokunmayacağım 4 milyon 4 bin liram olsa 4 biniyle bunu alır kalanıyla uçak alırdım. ama sanırım 4 biniyle telefon alırken 2. kere düşünürdüm.

uçak olarak şunu alırdım.
www.controller.com

Hayır çünkü bootloop konusunda lg'ye çok kırgınım. Samsung s7'ye (edge olmayan) geçtim g4 bootloop olduğu için, hergün anıyorum ne telefondu be diye ama tekrar güvenemem.

sence alır mıydık ? :) ne gibi fazlası olabilir ki ? yapmayın şöyle şeyler, son model telefon elindeki zaten yapabileceğin en fazla şeyi rahatlıkla yapıyorsun.

büyük para kaybı yahu. s7 de kötü telefon değil ki.

garanti dolum süresinin son gününde, dükkan kapanmasına 5 dakika kala verseniz dahi bunu soramaz, söyleyemez.

garanti süresi 1 gün bile kalsa o ürün garantiye girer. onda sıkıntı yaşamazsın. telefon için de yanılmıyorsam 20 iş günü tamamlanıp yapılmadıysa hala servisten talep etme hakkın var.

bu arada yazmayı unutmuşum.

benim 6-7 sene önce hiç kullanmadığım eski bir media playerim vardı. bozulmuştu bende kardeşime verdim, o da garantinin son haftası golda götürmüş bozuldu diye, yenisi olmayınca para iade etmişlerdi.

geçen sene de dell windows tabletim vardı 1,5 senelik, şarj aleti bozuldu, alet üretimden, satıştan kalkmış, paara iade edelim mi dediler, fikirlerini değiştirmeden evet dedim, yerine asus transformer almıştım.

hangi ülke ve okulda?

tamamen değişiyor. benim tanıdığım gidenlerde var kalanlarda. bazıları saatten bağımsız çalışıyor.

Durmaz, yakin zamanda dava konusu oldu. Mahkeme ders disinda okulda olmak zorunda degil dedi.

Devlette canı nasıl isterse öyle davranabilir. Vakıftan vakıfa değişmekle birlikte benim çalıştığım vakıfta kart basıyoruz bir dakika geç kalalım dekana mail gidiyor. Sabahtan akşama kadar proflar da dahil işimiz olsun olmasın okulda bulunmak zorundayız.

Çıkıyorlar. Hatta ders yoksa, iş de yoksa okula bile gelmiyorlar.

Ama araştırma görevlileri okulda durmak zorunda. Her yerde olduğu gibi akademide de astı eziyorlar anlayacağın.

Yakıt pahalı. O kadar uzun mesafeler için ücret fazla olmalı. Vapurlar daha sakin sular için iyi performans gösteren ulaşım araçları. Diğer türlü açık denize çıkıyorsunuz ve Marmara'nın trafiği ve şartları daha kötü olabilir. Bunu sürekli kontrol etmek zor.

bunu bende anlayamıyorum. %90 ihtimal iett, otobüs minibüs lobisi.

bakırköyden, avcılardan yenikapı, eminönü, beşiktaş etcye giden araç yok.

avcılarda oturup oralarda çalışsam jet ski alır çuvvv çuvvv giderdim eminönüne.

birader madem hepiniz sikayetcisiniz bimer'e yazin.

ibb, beyaz masa, sehir hatlarina yazmayin bisey yapamiyorlar. bimer'de mecburen geri donus yapiyorlar.

Ortada dönen rantı gözardı edip safça yorumlarsak eğer, deniz ulaşımı yılın her günü her saati hizmet veremez, hava şartlarından çok etkilenir. Nispeten yavaştır, yolun tamamını kat etmez çoğu durumda. Alternatif ulaşımla rekabeti her zaman sıkıntılıdır. Birbirlerini baltalar kara ve demir yoluyla rekabette.

avcılar'dan kadıköy'e vardı bir ara da kaldırdılar galiba. istanbul için pratik değil. lodos esse sistem kilit.

raylı sistem lazım. denize göre daha hızlı, işletme maliyeti daha düşük ve istikrarlı şekilde çalışıyor. halihazırda olanı kaldırdılar (halkalı - sirkeci, haydarpaşa - pendik). nasıl olacak bilmiyorum.

En hızlı ulaşım aracı deniz otobusuyle Bakırköy - Kadıköy 20 dk, Kadıköy - Bostancı 20 dk sürüyor

Avcılar veya Büyükçekmece'den merkeze deniz yoluyla ulaşmanın oldukca uzun süreceği kanaatindeyim. Belli dönemlerde denenip daha sonra kaldırılmış olduğunu hatırlıyorum. Ayrıca yakın cevrede oturanlar (e-5 hatti civari) açısından Büyükçekmece ve Avcılar'dan deniz yoluna ulasmak da cok kolay değil

ben yıllardır beşiktaş kadıköy vapurunun hangi mantıkşa saat 9 da bitirildiğini çözemiyorjm. kimse bana yolcu olmaz o saatten sonra demesin,

mesai saatleri standart. saglik icin nobetci eczene var.

gereksiz olduğundan diye düşünüyorum. lüzumsuz enerji israfı. nöbetçi eczane gayet yeterli. aciliyet kritik bir durum varsa bir ilaç için, eczanede seslenir arkadaşlar acil durum şöyle böyle dersin alırsın çıkarsın hemen. daha da acilse, acil'e alalım hastayı bir zahmet artık. kısacası yanlış bir şey yok erken kapanmalarında bence.

kanuni zorunluluk.

eczacılık türkiyede en düzgün ve mantıklı mesai saatleri olan kurum belkide.

bana sorarsan marketlerin ve avmlerin 8 de kapanması gerek en geç. cumartesi en geç 7de kapanması lazım.

market, avm etc pazar günü ya yarım gün açık kalmalılar ya da kapanmalılar bence.

22 ye kadar açık olan market çok saçma.

Büyük market dediğin 24 saat çalışmalı. Avrupada öğlene doğru açan öğle saatlarinde kapalı olan hava kararmadan kapanan market olayı bana saçma geliyor. Eczacıların dükkanı kapatıp gitmesi mantıklı ama nöbetçi eczane sayısının arttırılması veya marketlerde ilaç satılması bana mantıklı geliyor. Aciliyet gerektiren ilaçlar vardır sanırım astım spreyi falan.

yaz döneminde 19.30'da, kış döneminde ise 19.00'da kapanıyor tüm eczaneler, kanuni zorunluluk nedeniyle. ondan sonra sadece nöbetçi eczaneler var.

istanbul'da yaşıyorsanız, çoğu anadolu ilinde cumartesi günleri de tüm gün sadece nöbetçi eczanelerin açık, diğerlerinin kapalı olduğunu duymak sizi şaşırtabilir. (istanbul'da sadece pazar günleri bu durum geçerli.)

değildir.

fazla şüphe insanı yorar.

elekesi yok

Tehlikeliyse renkleri canlıdır, kendini belli eder. Kamuflajı varsa ya pısırıktır ya sinsi. Altı bacaklı ve dişisi 2n erkeği n kromozomluysa koloni yapan sosyal böcektir. Ama istisnalar da olabilü.

tehlikelidir

bugün karşılaştığımız bir olay aklıma aynı bu soruyu getirdi.

adliyede duruşma sırasını beklerken bir adamla tanıştık. 30-35 yaşlarında iyi giyimli efendi bir adamdı. bize iş yerinde küçük bir tartışmadan dolayı geldiğini söyledi. içeri girdiğimizde adamın iş arkadaşını çay getirmedi diye 6 yerinden bıçakladığını öğrendik. adam için bu ufak bir olaydı. garip.

Bir şeyin tehlikeli olduğunu düşünüyorsan kesin tehlikelidir. O sana zarar vermeden tehlikeyi etkisiz hale getirmen gerekir.

Bizim orada bi söz vardır. Miskinin altında bıçak vardır derler..

valla o taraflarda pek kazıklama usulü iş olmaz, o ürünlerin tr fiyatı yüksek oluyor genelde.

hee 500 liralık alışveriş yaparsan indirim yaparlar. ama dediğim gibi çoğu ürünün tr fiyatı yüksek.

nereden biliyorsun dersen, buna benzer kırtasiye malzemesi alım satımını toptan yapan bir arkadaşı vardı babamın cağaloğlunda, perakende satışta vardı, adam perakende de %30 kar koymak zorunda çünkü genelde set bozuyor, mesela 50 li kutu açıyor, 20 li açıyor etc. onu toptan satamazsın. yüksek meblağ alışverişte yapıyor indirimi ama normal olarak.

bir de bazı toptan ürünlerde asıl distribütör fiyatı geçiriyor. tontancı çoğu cağaloğlunun, bazısı distribütör.

hakikat en ucuzu çünkü adamlar vergi vermiyorlar. sirkeci marmarayın cağaoğlu çıkışının hemen orada yerleri.

yani ben o tarz alışverişte uygun fiyatlı satan yer görmedim,ürünlerin kendisi pahalı zaten.
genelde kadıköy güven kırtasiye'den alıyorum.
cağaloğlu'nda hakikat var,görece ucuzdu ama kredi kartıyla satış yapmıyorlar ve hacı hoca tayfası diye tercih etmiyorum.
kabalcı da kapandı zaten.

bu arada yurtdışından getirme şansınız varsa geçen sene ben baya uyguna almıştım ama tabii dolar şimdi ebesini gördüğü için emin değilim su an nasıl.

edit: yurtdışı daha karlı olmuyor, www.utrechtart.com da 19 tl su an güvende 15 tl'ye satılan 120 ml'lik amsterdamlar.

çok teşekkür ederim, o zaman bana yine cağaloğlu yolu göründü.

rugrats olabilir mi?

daha yeniymiş ama bo on the go da olabilir.

ikisi de değil

"Kablam!" ?

www.youtube.com buydu sanırım :)

@lynda.com

kesinlikle buydu çok teşekkür.

Bu daha çok çizgi film aralarında çıkıyordu, Prometheus and Bob gibi. Kendine has sayko bir havası vardı.

eksiduyu.ru

Dun de sorulmus, ilginc.

@xaxxbczczaaxax
aynen öyle Prometheus and Bob'u da çok severdim :)

eğer o topladığınız dataları alırken imzalanan sözleşmede izin verildi ise, değildir. eğer sözleşme etc imzalanmadı ise yasaktır.

10 bin telefon numarasına para vereceklerini pek sanmıyorum ama.

@kurnaz
Örnek olarak 10000 dedim orası doğru para etmez.
Dataları alırken internet üzerinden elde ettim ortada sözleşme yok. İnternet üzerinde herkese açık bir alanda zaten mevcuttu topladım diyelim. Elde edilmesi için aslında bir engel olmayan veriler yani bunlar. Yine de sözleşme olmalı mı?

@balllooon

elbette suç. hatta bu dediğiniz spamcilik 101.

o datalar ortalıkta olsa dahi siz onları kullanarak kimseye ulaşamazsınız. yasak. bununla ilgili kanunu da yollayacağım. hatta ve hatta usa da çok daha sert bu işler.

türkiyede kimseye izni olmadan size izin vermeden reklam maili etc atamazsınız, o mailleri satamazsınız.

dediğim gibi sözleşme, maili kendisi gelip verdiyse sorun yok. bu arada mesela benim çalıştığım yurt dıiında resmi ve ciddi bir dernekte bize sürekli gelen spam maili ve bu firmayı şikayet ettik. ben sadece izleyiciydim, taraf değil. bir çok neden ile birleşti bu şikayet(çıkmaya izin vermeme, illegal spam etc) ve şirkete 10 küsür bin euro ceza geldi. davayı üniversite açtı zaten adımıza. böyle kıl birine denk gelirseniz hayatınız kayabilir.

@kurnaz
Ben hayatımda gitmediğim yerlerdeki otellerden vs. sürekli mesaj alınca herhalde suç değil diyordum. Demek şikayet edilince bir yaptırım var. Bilgilendirme için teşekkür ederim.

kişisel verilerin korunması kanunu uyarınca suç. hapis cezasına kadar yolu var.

yanlış bilmiyorsam bu aletleri para kazanma amaçlı kullanamıyorsunuz, yani havayolu misali pek olmuyor.

bunun yerine/yanında helikopter pilotluğuna bakabilirsiniz.

www.youtube.com

Dota aklıma geldi.

Aradiginiz film mi bilmiyorum ama karnaval diye bir film vardi. Elektrik supurgesi satiyordu o da

www.imdb.com

şu olabilir mi?

cevaplarınız için çok teşekkürler ama ikisi de değil :(

www.imdb.com
bunda gudik şaka malzemeleri satıyorlardı.
www.imdb.com
bu da alüminyum cephe kaplaması pazarlayan iki satıcı hakkındaydı. +ekşi sözlük'te tin men'le ilgili tencere-tava satan adamların hikayesi diye yazmış biri. belki siz de öyle hatırlıyorsunuzdur.

@misterturist, çok sağolun. tin men di aradığım :)