@m e b:
e bunu anlatmaya çalışıyorum zaten.
dublajı daha iyi olanlar var, dublajı daha kötü olanlar var.
bunda da kanalların tercihleri ve bütçeler etkili.
kanalın kendisi de o dublaj şeklini tercih edebiliyor.
dublaj işi yapılmadan, kanalla anlaşmadan önce dublaj örneği gönderilir kanala.
"böyle yapacağız" denir.
adamlar, "hayır, şu şöyle olsun" der ya da kabul eder.
ona göre anlaşılır.
"koskoca" dediğiniz discovery channel'ın dublaja ayırdığı bütçe düşüktür mesela.
seslendirmenin kalitesi önemli.
kullanılan programların, dublaj sanatçılarının, miksajın kalitesi maliyeti belirler.
seslendirilmesi gereken daha az kişi olup olmaması değil buradaki mesele.
bazı belgesellerde bir filmdekinden daha çok insan konuşur.
bazı kanal o ortam sesinin kalmasını istiyor.
ya da kalmasını kabul ediyor.
daha önce de dediğim gibi, bunlar ayda yüzlerce bölümlük akışı olan kanallar.
hepsini topladığınızda, dakika başına 1 dolarlık artış, ciddi paralar ediyor.
bu yüzden bütçe dahilinde yapılmak zorunda her şey.
yani miksajda bir bölüm için bir saat daha fazla uğraşılması, toplamda onlarca saatlik mesai yapar.
bu da artış demektir.
zaten belli dublaj kaliteleri var, ona göre bir şeyler tercih edip, yapıyorlar.
kanal da onaylıyor işte.
belgeselin "satması" dublaj kalitesini etkilemez.
dublaj stüdyosunu bağlamaz yani.
kanal ne derse o.
her kanalın ya da kurumun buna ayırdığı belirli bir bütçe vardır.
bunun izlenme oranıyla, belgeselin reytingiyle, satmasıyla falan ilgisi yok.
izlenme oranı artınca dublaj kalitesi yükselecek diye bir şey yok.
0