geçmiş olsun, yakın zamanda bende yaşadım. gün içi ufak kaşıntı ardından gece yatma zamanı yatağa girince uyutmayan kaşıntıya dönüştü, uykudan uyanıyordum. sabun,duş jeli, çarşaf kaynatma şu bu denemediğim yöntem kalmadı. hastahaneye gittim, hatta üniversiteye gittim çözüm olmadı. bir ilaç verdiler, adını hatırlamıyorum,zaten herkese veriyorlarmış. sersemlik- uyku-şişmanlama yapıyor . hiç kullanmadım. psikolojikti sanırım benimki iki üç aydır yok,geçti . bu tip kurdeşen-kaşıntı işlerinin %60 gibi bir oranı psikolojik demişlerdi bana . ilaç,tedavi falan da yok . varsa sıkıntınız derdiniz takmamaya çalışın, yoga falan filan deneyin. çok nalet birşey bu kaşıntı,canımdan bezdirdi beni. gece 3-4 saat anca uyuyabiliyordum.

Stresten ve yoğun kaygıdan olabilir kurdeşen.

Zadig&Voltaire just rock

Yves Saint Laurent-Elle

montale chocolate greedy

victoria secret bombshell

Evet kesinlikle.

Bunu bir profla konuştuğumda sebebinin ortadoğudan gelen göçle alışkın olmadığımız mikroplar olduğunu söylemişti.
Mesela geçen yıl 5 ay boyunca faranjittim. Hiç normal değil.

Şu an yoldayım bakamıyorum ama akşam bakarım. Bulursam yollarım ama olmama ihtimali yüksek. bir de o taahhütname noterden olmuyor muydu? Ben öyle yapmıştım. Noterde hazır şablonu vardı zaten. Gerekli yerleri değiştirmiştik sadece.

yok o dediğiniz noterde hazırlanan kefalet senedi orada da taahhüt sözü geçiyor. o dahil hepsi elimde zaten bir bu belgede sorunum var. bu iki sayfalık çok basit bir belge. bursiyer yükümlülükleri yazıyor altında ad-soyad imza kısmı var sadece. haber bekliyorum çok sağolun.

Ya şimdi aklıma geldi, tubitak'a mail atıp istesene belgeyi. Genelde 2-3 saat içinde cevap veriyorlar.

Attım tabii atmaz olur muyum. Cevap bekliyorum 2 saattir bakalım inşallah dönüş yaparlar.

Bölümüne ve kadro bulma imkanına göre değişiyor ancak yerinde bir kaygı. Türkiye'ye özgü bir durum da değil. Üstelik, iyi okullarda bulunmak istiyorsan, buna bir de güvencesiz çalışma koşullarına bolca maruz kalma ekleniyor. Gerçi bu özel sektör için de geçerli. Sonuç olarak, idealist bir istek ve çalışmaya duyulan bir arzu olmadıkça gerçekten zor.

Dogru.
Ben isi tikir tikir giden, kadro alan arkadaslarima bakinca ya rektore yakin bi hocalarin ogrencisiydiler ya da cok iyi sozu gecen bi hocanin.
Doktorasi biterken arkadasim kadro aldi, hakkiyla. Dusun kac yil bekledi. Bir garantin yok. Is ile ikisini birlikte goturmeyi dene.

Selam, kaygın yerinde. Masterı dene bir olmazsa işe dönersin doktoraya devam etmek yerine. Hocam "master deneme sürümü gibi hem yoğun tempoya hem de yetişkin olduğun halde parasız öğrenci hayatına ne kadar sabredebileceğini masterda test edeceksin" derdi.

Hocam akademi ekonomik olarak iyi ancak kadron olursa. Kadro yoksa surunursun. Ben kadrom oldugu halde biraktim akademiyi cunku ilerlemen/yukselmen senin elinde degil. Sikindirik bir bolum baskaninin bile o kadar yetkisi var ki, istemezse kadroya yerlesemezsin. Daha dekana, rektore cikmadim bile.

O yuzden yilma, calismaya devam et. Baslarda cok zor haklisin, ben de ayni durumdayim ama ilerledikce gececek bunlar. YÖK diye bir kurum var oldukça akademi falan sıkıntı.

herkes+1
ayrıca hakkıyla mobbing uyguluyorlar:)

uyum sağlamaya çalışın yaşadığınız yere. Yerel halka kaynaşmaya çalışın ve derdinizi onlara anlatın. Yeterince Türk arkadaşınız olduğunu varsayıyorum.

interrail türkiye grubuna sorabilirsiniz. birilerini bulma şansınız artar.

@sanat guresi, teşekkürler.

@redskull, buradan kibarca yazıp da özelden tüm nefretini kusmak ayrı güzelmiş.

Hayır.Partiler ayrıca görevli bulundururlar.

sandık kurulu başkanları memur. ak partilisi de var ak partisizi de.

Hepsi memur. AKP'li veya herhangi bir partinin görevlisi değiller. Devlet memurlarının siyasi parti üyesi olmaları zaten yasak. Kendileri görev istiyor, devlet görevlendiriyor.

boyle bir haber paylasildi gecenlerde m.t24.com.tr

@lim5: kendileri istemiyor hocam. zorla veriliyor.

devlet memuruyum öğretmenim öncelikle isteğe göre veriliyor. yetersizlik durumunda resen görevlendirme oluyor.

parti üyesi vs olmuyorlar.

Babam 32 yıllık memur, hiç isteği dışında görevlendirilmedi. Eğer istiyorsa önceden resmi başvuru yapılıyor. o da bazen çıkar bazen çıkmaz. Başvuruyu genel anlamda cazip kılan şey ek ücreti.

yeterli sayıda görevli yoksa memur istemese de görevlendirilebiliyor. ki bu seçimde de böyle görevlendirmeler geldi. memursan pek kabul etmemek gibi bir seçeneğin yok. cevap olarak: memur da netice de bir vatandaş olduğuna göre her partilisi var.

Ben de hassas çillenen beyazlardanım, oriflame- 50 faktör, küçük boy her daim çantamda.Epey koruyor gibi bence.

Babe marka olabilir, 50 faktör öneririm.

Hamilton
Sensitive ya da toddler olabilir. ben ikisinden de memnunum.

Babe kullanıyorum son 2 yıldır

geçen sene rossmann'ın kendi markasını kullandım ve baya memnun kaldım. benim de ten beyaz, hayatta kararamam, kararmak gibi amacım yok o ayrı konu ama en azından rahat denize gireyim kızarmayım istiyorum. bu krem de bunu sağladı.

ayrıca after sun krem de kullanın akşamları, o da rahatlatıyor epey sonrasında

la roche posay anthelios 50 spf kullanıyorum uzun süredir ve çok memnunum. ben de beyaz tenli ve alerjik bünyeliyim.

İngilizcedeki "Hmm, well" gibi bi şey işte. Cümle aralarında düşünmek için vakit kazandırıyor.

Neden 'yani'siz konuşamıyoruz bilmiyorum.

İkinci sorun içinse bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte evet. Yani kelimesi onlarda da var.

bkz: afazik toplum

Bu "yaaanii", "ıımmm", "şeeyy" kelimelerini konuşmalarında sürekli kullanan kişiler, dile hakim olmayan kişiler. Ana dili olsa da dile hakim değilse sakız gibi uzatıyorlar.

İfade zorluğu çekenlerin joker kelimelerinden biri. Yani, aynen, hani, şey...

Her dilde var. İngilizce'de de hitabeti zayıf kişiler "you know" diye, "i mean" diye, "you know what im sayin" diye vs konuşur sürekli.

Kelime dagarciginin kisitli olmasi ve dile hakim olunmamasindan dolayi. Politikacilar ya da konferans verenler vs neden kullanmazlar, çünkü kendilerini türkçe kullanımı konusunda geliştirmiştirler.
Almanlar da cok fazla 'also' derler mesela.

The IT Crowd.

Minimum 50 kere izlemişimdir/dinlemişimdir, hala canım sıkıldıkça açıyorum.

avrupa yakasından hiç kopamadım ben,

ilker canikligil'i izliyorum sinemayla alakam olmamasına rağmen.

www.youtube.com

bir de amerikan ordusunun eğitim videolarını izliyorum. bu gerçekten çok hoşuma gidiyor.

cia ajanlarının videoları falan var dur bulayım.

www.youtube.com

www.youtube.com

yine boş kalırsam ayhan sicimoğlu takip ederim. keyifli insan bir başka oluyor azizim.

Bob's Burgers bu aralar

Avrupa Yakası'nın ilk 3 sezonu. Her sahnesini ezbere bilsem de sürekli izliyorum.

Full House, Friends, That 70's Show ve Tatlı Hayat da diğer izlediklerim ama bunları nadiren izliyorum.

İlker Canikligil +1

-Primitive Technology
-Jimmy Diresta (ayrıca dirty money diye bi serisi var)
-Vice news
-Ruhun Doysun
-Yalansavar
-Açık Bilim
-The Art Assignment
-Ulu ozanlar (Trt Belgesel)
-Nöropsikoloji (Trt Belgesel)
-Bi Çiftlik (Trt Belgesel)

Friends'i de kaç defa bitirdim Allah bilir :) ve Bruno Albouze abimiz var, tiyatral bir şekilde yemek yapıyor. O da favorilerimden. Ama onu ikinci kez izlemiyorum.

Tatlı kaçıklar, Kaygısızlar

celal şengör ilber ortaylı konuşmaları. yemek yerken falan hele baya keyifli oluyor benim için.

Gecekondu Programı vardı, sezonunda izlemiştim halâ ara ara izlerim. Gülme krizine sokmuşluğu çoktur. Ekmek teknesi ilk Sezonlar ve medya arkası eski bölümlerini izlerim. Avrupa yakası kısa videoları, Ata veya engin Günaydın olan.

Behzat Ç., Güldür Güldür'ün kaliteli bölümleri, Cem Yılmaz'ın gösterileri, Arkadaşım Hoşgeldin derlemeleri... Ben ders çalışırken bile açarım bunları. Arkada ses olur.

bir demet tiyatro +1
tatlı hayat
1 erkek 1 kadın
leyla ile mecnun
komedi dükkanı

Önce.

"Önce yatıracaksak ilk emniyete gitmeden yatırıp sonra mı gideceğiz ? "

Cümlede zaman sırası lineer değil. Ben anlamadım :)

elinde makbuz ve diğer evraklarla emniyete gideceksiniz. yani önce.

Evet biraz değişik cümle olmuş yani ilk parayı yatırıp sonra emniyete gideceğim demek istedim.

epasaport.egm.gov.tr

Üstteki link açılmıyosa,
epasaport.egm.gov.tr

Yaziyor zaten sorunun cevabı kendi resmi sitesinde.

Kabartma tozu ya da maya koymamak lazim.

@ykyt ben fırından alıyorum hamuru, onlarda var mıdır?

Aldığımız hamur mayalıdır hocam

Fırından hamur alırken yeni mayalanmışlardan almaya çalış, beklemişler daha çok kabarır.
1 ekmek hamuruna 2 çorba kaşığı un bi çorba kaşığı sıvı yağ isteğe bağlı bi parça tereyağ ekleyip yeniden yoğur. açarken ince aç bekletmeden fırına ver.

lahmacun hamuru kullan.

üzerini malzemeyle doldurmadan önce hamuru çatalla ya da kürdanla birkaç yerinden delin.

Önce tavada 5-10 dakika altını ısıtıp sonra tavayla birlikte fırına koyun.

Pizza hamuru ekmek hamurundan farklıdır. Pizza hamurunda da maya olur ancak ekmek hamuruna göre daha şekerli bir hamurdur.
Kendiniz deneyebilirsiniz. Ha vaktiniz filan yoksa da dediğim gibi deneyin bir de. Çok kabarmasın ve çıtır olsun diye öyle yapıyoruz biz fırın taşı olmadığında.

Hamuru kendin yap. Ben yaptigimda kabarmiyor.

açılın ben hamurcuyum, hocam ekmek hamurundan iyi netice alamazsın, dikkat edersen pişmiş ekmeğin iç formu ile pizzanın ki apayrı.

git kuru maya al, un al birazda tuz bitti gitti.

ölçüleri yazar, ben mesela bir pizza hamuru için tatlı kaşığından az atıyorum,(büyük boy pizzadan azcık ufağını düşün) tuz ekliyorum, bi çimdik şeker ekliyorum, içine koyduğum su da ılık oluyor. tabi üstüne streç film çekiyorum ya da poşet içine koyup, soğuk olmayan bi yerde bekletiyorum.

sonra yoğuruyorum, öyle vıcık vıcık olmıycak ama çok katı da olmayacak.


2 3 saat sonra hazır hamur.

aslında senin demek istediğin şu, ben hamur aldım, pizza gibi açtım, pizza da yaptım ama çok kabardı, üstündekiler sağa sola aktı, bunu nasıl önlerim?

çok basit pizza hamurunu çatalla delerek. çatalla komple del her yerini.

www.hediyefabrikasi.com

ayrıca pizza hamurunu açabilmek de önemli, kalın açarsın, kek gibi olur, ince açarsın ince olur.

Glutensiz unlar (karabuğday unu örneğin) kabarmaz, gluteni düşük siyez gibi unlarla da yaparsanız çok kabarmaz.

hamurunu kendin yap. +1

(bkz: pizza hamuru)

Hamurla uğraşma, tortilla ekmeğini taban olarak kullan

Sonuncunun ne olduğu anlaşılmıyor, çok tuhaf bir resim.

Bir de anlayamadım, Suriyeli çocuklara neden hediye düşündün ki? Daha işe yarar şeyler de yapılabilir? Neden Suriyeli çocuklar da mesela Türkmen çocuklar veya kadınlar değil? Hatta şehitlerimizin çocukları değil?

Bana biraz ağır geldi. Biraz daha çocuklara uygun modeller düşünülebilir. Daha az metal ağırlıklı mesela.

@yaren elde kalanları değerlendirmek istedim. Hem diğer türlü yardımları yapıyoruz yeri geldiğinde. Gönderenler sağolsun, uzaklardan gelen yardımları ailelere ulaştırıyoruz. Hala verilmeyi bekleyen giyim eşyaları mevcut. Duyurudan da katkı sağlayan oldu. Çevremdekilerin çoğu Türkmen zaten.

Çocuk için biraz ağır olmakla birlikte çocuk bu her şeyi sever demek istiyorum :) yani siz düşünüp yapın da çocuk sever illaki.

Ayrıca çocuk sevindirmenin milliyeti ve dini olmaz. Bunun üstünden siyaset yapılmaz.


Kolay gelsin 1adam!

@kendi kendine

Siyaset yapmadım farkındaysan. Herkes Suriyelilere çalışıyor, bi kendi insanı için çalışan nerdeyse yok. Kendi insanının ismini anmak bu kadar mı zorlaştı merak ediyorum. Bunun için yazdım.

Evet metal aksam kısmına mecburen ağırlık verdim. İpli yapmanın dezavatajı ise uygun metal aksam olmadığından, bazı metal kesim yerlerinin keskinliğinden dolayı zamanla ipi aşındırması ve koparması söz konusu.

@yaren herkes kendi insanına çalışıyor merak etme.

@Yaren
Çocuğun milliyetini vurgulamak ve milliyeti üzerinden çocuğa yapılan yardımı/ sevinç uyandıracak bir eylemi eleştirmek net bir şekilde siyaset yapmaktır. Bahaneye gerek yok.

Kaldı ki çevremdeki yardım kuruluşlarının temel önceliği Türk ve savaş mağduru Türkmenler. Suriyelilere yardım edenler bunlara yardım etmiyor gibi bir önyargıyla direkt eleştirmek gereksiz bir çıkış olmuş.

Çocuğa bileklik hediye etmek gibi güzel bir harekete çocuğun milliyeti üzerinden motivasyon kırıcı cümlelerle yorum getirmek hoş değil hatta çirkin.

@kendi kendine

Nasıl istersen öyle görebilirsin. Bu şekilde konuşmamın bir sebebi olsa gerek diye de düşünmeni tavsiye ederim.

@kendi kendine

başlık sahibi suriyeli diyerek, yani milliyet vurgusu yaparak, siyaset yapmış olmuyor mu o halde?

Bilinçli bir milliyet vurgusu varsa olur elbette bruceandwayne. Sıradan şekilde söylendiği oldukça belli ancak "bakın türk/türkmen değil, suriyeli" gibi vurgu ile belirtilmişse (belirtilmiş olsaydı) elbette olur(du). Soruyu okuduğumda bunu da tahlil edecek yetiye sahibim, sorduğun sorunun "bunu düşünememişsin ama ben bu tarafını da göstereyim" imasını ve üstenciliğini taşıdığını anlayacak kadar.

:) kime göre neye göre.
tavsiyem herkes için aynı anlamı ifade eden basit cümlelerin veya kelimelerin altında kendinizi haklı çıkarmaya çalışacak anlamlar aramamanız. yani kendi doğrunuza evrensel gerçek muamelesi yapmayın pls

@kendi kendine

Sıradan bir şekilde milliyet ismi kullanılabiliyor ama sıradan bir şekilde milliyet ismi kullanılamıyor. Hangisi karar ver. O suriyeliler için benim körpe erkek çocuklarım ölüyor orada. Bırak suriyeliyi, sen benim için canını verir misin? Ne komik bir politikadır senin bu manevraların ya... bari karışma konuya da belli etme kendini.

Haha güldüm.
Ben en düz haliyle alıyorum cümleyi, altında anlam arayan sizsiniz. Ama daha bunun farkında olmadan tam tersini yazmışsınız bir de uzun uzun. Soruda sadece bir kelime etnik ifade var, eleştirdiğim cevap ise tamamen bunun üstüne kurulu. Bu durumda kim öküz altında buzağı arıyor? Tüm bunları tersine çevirip beni farklı anlamlar arayan kişi ilan etmek de ayrı bir manipülasyon mahareti tabii, tebrikler.. Hep birlikte alkışlıyoruz.

Ay vallahi güldüm, tam tersini yazmışsınız cidden ya :D

soruyu okuyup kendine göre tahlil eden sensin ama ortalığa manipülasyon saçan ben veya bizleriz. :)

kardeş kuru temizleme 100 metre ilerde.

@Yaren

Konuyu anlamadığını düşünüyorum cidden. Birkaç kere daha başka hususlarda ,tamamen bilgiye dayalı hususlarda, daha seninle tartıştık ama onlar da böyle sonuçlandı. O yüzden tekrar anlatmayacağım çünkü aynı frekansta konuşmuyoruz.

Konuyu farklı yöne çekmeye çalışıyorsun, tamamen alakasız bir yöne. Hadi eyvallah,

çocuk bu her şeyi sever +1
ellerinize sağlık,güzel görünüyor. ucuna taktığınız mavi taşlı şeyler hemen kopacakmış gibi duruyor yalnızca.

Beğenirler bence de, eğer ki yaş ayrımı olabilecekse bu takılar 12-13 yaşa daha uygun. Mevzu çocuksa her koşulda onlar adına teşekkür ederim, elinize sağlık.

Tamam, kavgaya gerek hiç yok. (Umarım sonlanmıştır)

Ecole central Paris'miş bu arada:)

Yaşamaya gidip seveni de var ya. Belli olmuyor bu işler :)

Bakalım tüm cevaplar gelsin, ne çıkacak sonuç? Güp güp, güp güp.

Gece hayatım olmadığını, alkol, sigara, harhangi bir madde kullanmadığımı da belirteyim. Bip bip, bip bip.

Heyecanla bekliyoruz efenim.

Ben lisansta erasmusa giderken benden de b1/b2 Almanca istenmişti ama Almanca eğitimim olmadığını, Goethe Ins.’ten yoğun Almanca kursu alacağımı, onun da A1/A2 seviyesinde olacağını yazmıştım okula. “Tamam kaydolup kayıt evrakını gönder sen” demişlerdi bana.

Demem o ki Almanya isteniyorsa yine de okulla bir görüşmekte fayda olabilir.

hollandada dil problemi yaşamazsınız. sonra yaşamak isterseniz orda avantajınıza olur.

Lmu,Tum, Free Berlin gibi okullar var. Özellikle Lmu çalıŞtığım alanda epey iyi ve doktora yapan çok arkadaşım var orada. Bunlardan ötürü makul geliyor özellikle lmu.
Ama ben dil okuluna kaydolmayacağım. Ofise sorayım bi ama izin vereceklerini düşünmüyorum pek bu durumda:)

@kveldulv
Dil ve comfortzone açısından de en rahat o geliyor evet:)

Valla hangi okul alaninda en iyiyse ona git. Reputasyon (genel) olarak eh bilinen okul Utrecht. Guzel sehir, amsterdamdan daha ucuz.

Amsterdam helsinkiye, paris'e kıyasla daha gezilesi, yaşanılası bir şehir. çevresindeki şehirlere, ülkelere gitmek de diğerlerine kıyasla daha kolay ve ucuz olur. Utrecht'te arkadaşımı ziyaret ettiğimde öğrenci ortamı ve bisikletle ulaşımı Amsterdam'a kıyasla daha iyi bulmuştum. 3-4 yıl üniversite için tercih edecek olsaydım utrecht'i seçerdim ama tek dönem geçirceek olsam Amsterdam'da geçirmek isterim.

Bisiklet süremiyorum :( yani iki tekerlekli bisiklet süremiyorum ama 3 tekerlekli olur belki denersem.

Kısacası yürüyerek işimi halledebilmek değilse de toplu taşımanın çabuk bulunacağını bir yer olması tercihim :)

Yalnız yüzde yüz alakalı olmayan cevaplar veriyorum, belli ki anlatasım gelmiş :D

Alanınızda hangisi daha iyiyse orayı seçin. Ben olsam Finlandiya seçeneğinin daha iyi olacağına kendimi çoktan inandırmıştım.

Hollanda’da erasmus yapmis biri olarak hollandadakiler arasindan utrech’i secerdim.

Finlandiya soguk olur
Paris’te insanlar iyi degil
Romanya ne ya

paris'i çok sevmeme rağmen utrecht derdim. amsterdam'a çok yakın ve öğrenci dolu, dil problemi yok gibi bir şey. seversen ve networking yaparsan yüksek lisansı da kolaylıkla orada yapabilirsin.

Tez aşamasında gidilip ne yapılıyor?
Senden yine 30 kredilik ders almanı ve kendi üniversitende saydırmanı istiyorlar. Şanslıysan bi hocayla anlaşıp sana tez çalışmaların için 30 kredi vermesini sağlarsın.

Dil bilişi döver

Peki anlatabildiğimiz kadar mi varız, anlatamadığımız kadar mı?

insanoğlu acizin önde gideni...
Varız diyebilmek mümkün değil, sonsuzluğun yanında...

Ikisi de birbirini besler. Iki ayak uzerinde durma ile baslar, alet yapma ile devam eder. Bilissel yetenekler iyice gelismeye baslar, iletisim yetenekleri kuvvetlenir, bu bilissel becerinin daha ivmelenmesine yol acar, vs vs. Beynin evrimi bir dongu seklindedir. Hangisi daha onceydi bilmek cok mumkun degil. Homo sapiens'in konusmasinin onunde bir engel yoktu, Neandertallerden pek emin degiliz.

Hayvanlarda dil yok ama biliş için aynı şeyi diyemeyiz özellikle şempanzelerde. Öyleyse dilden önce dilin ortaya çıkması için gerekli kapasite ve hazırlık.

Biliş dilin öncülü ama dil bilişi besler.

Bu psikoloji ve dilbilimde hala üzerine çalışılan bir konu. Karşıt görüşler ve bu görüşleri destekleyen farklı bulgular var. Linguistic relativity bunlardan biri.

Whorf, Gleitman, Papafragou, Pinker ve Boroditsky'nin makalele ve kitaplarına bakabilirsiniz.

Önce biliş sonra dil sonra daha boyutlu biliş.

Papağan ve saksağan da konuşuyor ama ne dediklerinden haberleri yok, köpek havlıyor ama ne dediğinden haberi var.

Önce masayı düşünüyorsun sonra masa yapıp ona masa diyorsun. masa objesi masa kelimesiyle senin bilincinde imaj olarak yer alıyor. Bir noktada değil birden fazla noktada kayıt altına alınıyor. Ondan sonra yaşam tarzına göre, düşündüğün konuya bağlı olarak (bütünün içinde) masa kelimesiyle farklı farklı ifade içeren imajları geri çağırıyorsun.
Diyelim koltuk objesiyle hiç tanışmadın. biri "koltuğun altında şu var" dediğinde kolunu kaldırıp koltuk altına bakarsın. konuşmayı yeni öğrenen çocukların bizi gülümseten ifadeleri aslında dil ve biliş durumlarının tatlı örnekleri. bu koltukaltı hikayesini ben bizzat yaşadım mesela. çocuk kolunu kaldırıp koltukaltına baktı :)

Dil bilişin gelişmesinde birincil etken ve biliş de dilin gelişmesinde birincil etken.

Peki, anlatabildiğimiz kadar mı varız anlatamadığımız kadar mı;
anlayabildiğimiz yer ve boyuttayız.

Gözünün önünde deftere not almak.

Bir de borcun büyüğü küçüğü olmaz, insan ödemek isteyince aklında tutuyor. Demek ki arkadaşınızın ödemeye çok niyeti yok. Bence olay borcunu unutması değil de zaten ödemeye gönülsüz olması.

App falan hikaye. Arkadaşın asalak yaşamaya meyilli. Vermeyeceksin.

Ya da borç verdiğin an whatsappdan yazsın sana o anda . Ödeyince sen yazarsın aldım parayı diye. Buluşunca ordan bakarsınız son duruma

Alman usulü diye bir uygulama var.

Aradiginiz sey tam olarak Tricount isimli uygulama. Her odemeyi not ediyorsunuz Ahmet 2 kisilik yemege 30 verdi, Mehmet 3 kisi icin ickileri ismarladi 20 verdi, Aysekendi yemedi ama Mehmet icin kahvaltiyi odedi 15 verdi vb. En sonda kim kime ne kadar borclu listeliyor.

Arkadaş iyi niyetli değil bence de. Böyle tiplerle dışarı çıkılmaz

Teşekkürler öneriler için. Yani bakkal gibi defter taşımak hoş değil, o yüzden app aradım. Whatsapp'tan yazmak da tabi bi çözüm ama o zaman da kayboluyor mesajlar arasında.

Alman usülü yapıyoruz hep de bazen ayrı hesap almıyoruz diyor ya da online bişey sipariş verdiysek falan... zaten sıkıntı o zaman oluyor.

Tricount'a bakacağım merci

edit: tricount aradığım gibi bişeye benziyor, iş görür. merci.

Kulağın basınç eşitleyen kısmı orta kulakta östaki borusu.uçak kalkarken bu basınç arttığı için kulak kemikçikleri ile duyman azalıyor.orta kulak iltihabında vs östaki borusu kapanabiliyor ancak kulak kiri dış kulakta.muhtemelen kulağında buşon yani kulak kiri vardır.eczahanelerde sıvı var yumuşatıyor onu kullanabilirsin.diğer taraftan orta kulak iltihabı olabilir onda da doktor antibiyotik yazacaktır .tahminim bu yönde

Çok teşekkür ederim. Test sonuçlarım yeni geldi iltihap yok şükür. Onun ağrısı daha başka oluyor :)

Dediğiniz gibi buşon sanırım. O yumuşatan sıvıdan aldım bugün, 3-4 gün daha devam edeyim madem. Kirin azar azar sökülmesi normal mi onu merak ettim aslında ama normal olduğunu varsayıyorum şu anda.

Sağolun gerçekten :)

eczaneden aldığınız o sıvı gliserindir, 3-4 gün boyunca günde 3 kere birkaç damla kullanın buşon yumuşasın ardından hemen bir kbb uzmanına gidin kulağı temizlesin, gliserin kullanmadan giderseniz 3-5 gün sonra gel der zaman kaybı o yüzden kullanıp gidin, kendi kendine açılmasını beklemeyin doktor güzelce temizlesin birkaç yıl idare eder sizi.

Teşekkürler tolga :)

Kulak çevresi dezenfekte solüsyonu diye geçiyor. Etken madde hidrojen peroksit, yüzde 96.5 çözücü madde demişler bu gliserin olabilir belki.

Eczacıya derdimi anlatınca bunu verdi.

Ay bu konulara hakim değilim, o yüzden epey detay veriyorum. Kusura bakmayın.

Çok sağol tavsiyelerin için tekrardan:)

alternatif olarak oksijenli su var kulağa damlatınca fokur fokur köpürüyor, köpürürken kir pas börtü böcek et bitki içeride ne varsa çıkarıyor bunu da önerebilirim acil durumlarda işe yarar ama gliserin+doktor en temizi.

rica ederim, geçmiş olsun.

Aynen etken maddeye baktım ben de :)

Piyasada oksijenli suya göre seyreltilmiş sadece. Tek fark o.

bu damlatılan şeyin daha hızlı ve etkili olması için bir ipucu:
damlayı damlat, bi süre ters tarafına yat, sıvı içeri gitsin. atıyorum 3dk. sonra ters dön ve sıcak su torbası üzerine yat, kulak terlesin, sıcak su çok sıcak olmasın, kulağın yanar. sıcak olması yeterli, zaten 5 dk sonra terleyecek.

bijuteri

Umraniye carsi hakkinda bilgim yok ama devir pesin alip pesin satilan perakende devri.ucuz kotu mal degil de orta segment kadina hitap eden fiyati normal kaliteli mal satin. Canta gozluk parfum saat kozmetik vs

Pideci. Ama kır pidesi. Sadece peynirli, kıymalı ve patatesli olacak. Bir de ayran ve kola. Çok standart bir iş. Tanesi 2 liradan, iyi bir sunumla onlarca satarsın.

Yeme-içme işine girerdim ben olsam. Konsepti belli, çeşit sayısı sınırlı olacak. Kuru fasulye-pilav da olur pide de mantı da. Ya da sadece tatlı-kahve seçeneği sunan gençlere yönelik bir yer de.

çiğ köfteci
telefon aksesuarları
kırtasiye fatura ödeme merkezi melezi bi yer
klişeleri saydım, yaratıcı arkadaşları sahneye alabiliriz.

şırdancı, büyük şehirlerde bile 3-4 tane oluyor, şu zamanlarda inanılmaz talep var.

sallama lokasyonla olmaz. yakınında olan dukkanlar neler, bahçesi var mı, yaya trafiği yogun mu, dukkan kac m2, önunde araç durabilir mi? daha fazla bilgi olsa daha fena olmaz.

Bu aralar kadınlar arasında örgü dikiş çok popüler baya da iyi satılıyor. İğne iplik diye küçümseme kocaman bir dükkana bile sığmayabilir çok çesit var ve baya satarsın.

boğaz ağrınız var mı?
boğazda enfeksiyon sebeplerinden birisi de bakteriler içinden başlıca gram pozitif koklardır zaten. korkacak bir şey yok.

enfeksiyona dair bir şey yoksa ağızın normal flora elemanları içinde bu bakterilerden de bulunabiliyor.

Selam,

3 aydır boğazda acı şikayetim var ve 3 aydır faranjit teşhisi konuluyor ve bu süre zarfında 3 kez antibiyotik kullandım.

Son olarak ayrıntılı bir tetkik istememin üzerine kültür testi yapıldı ve sonuç bölümü şöyle:

Gram boyama: epitel hücreleri ve gram pozitif koklar görüldü.
Kültür: normal boğaz florası üredi.

Boğazdan sürüntünün alındığı sırada gribal enfeksiyonum vardı. Asıl şikayetim sürekli boğaz acısı (ses kısıklığı/tıkanıklık) değil de geçer gibi olup ufak bir üsütme de ortaya çıkmasıydı.

Cevabınızla birlikte anladığım kadarıyla bu arkadaşların sebebi gribal enfeksiyon, korkacak bir şey yok :)

Lızın taktığı yüzük nişan yüzüğü değilse çıkabilir sorun olmaz. Nişan yüzüğü. Ikarsa nişan bozulmuş vs. O bi statü bozulmasınoluyor. Aileler tanışmadıysa haliyle nişan da değildir.

Bu ne kadar alaturka oldugunuza gore degisir ama bana gore aile ile evliligin bir alakasi yok. Gorucu usulu evlenilmedigi surece ailenin oglani ya da kizi begenmesi kiz ya da oglan icin bir kriter olmamali.

Karsi tarafin ailesiyle dugunde tanisan ciftler biliyorum.

Zaten aile de kizinin ya da oglunun secimlerine guveniyor ve saygi duyuyorsa bunu sorun etmez.

iliskinizde ailenizin onayını da önemsiyorsanız eger, teklif edilmeden önce ailenin de onayinin alınmasında fayda var. eğer, iliskinizde aile faktörünu pek önemsemiyorsanız, sorup sormamanizin bir manası yok. yani bu durum tamamen sizin aileye olan bakış acinizin onemi ile iliskili.

Önce sevgili olursun, aileyle tanışırsın, evlenme düşüncesi varsa nişan yaparsın, sonra da evlenme teklifi edersin. Tanışma olayı evlilikten daha önce oluyor. Önce sen tanışırsın, niyetin ciddiyse aileler tanışır. Tanışmadan evlilik teklifi edilirse aileler pek sıcak bakmaz.

Dissendium +1

Evlilik teklifi ciddi bir teklif ve evlenmeyi düşüneceğim birinin ailesini tanımayı önemserim.

yalnız değilmişim.

az önce bir arkadaşın evlilik teklifi aldığını öğrendim de daha kızın ailesi kızın ilişkisi olduğunu bilmiyor o yüzden garip gelmişti, emin olmak için açtım duyuruyu.

süreç içinde aile ile tanışmıştım, o yüzden teklif esnasında aileden haberim vardı, kafam rahattı. aksi durumda bir şekilde aile ile ilgili bilgi edinmeden evliliğe kalkışmazdım.

oldu olacak evlilikten sonra evlenme teklifi edin. o kadar acayip yorumlar var ki nasıl bi toplumda yaşıyoruz arkadaş...

Twin peaks? Acayip karmaşık ama hoşuma gitmişti benim.

Sherlock, Got, The Night Of, True Detective, Mindhunter, The End Of The F***ing World, Black Mirror. Hepsi vay be dedirtmiştir.

Edit: Ağzı açık bırakmalı vay be için: S-H-E-R-L-O-C-K!

the take.

The mentalist
Sherlock
Half of Dexter
Black Mirror

"Vay be"'den kasıt ne anlamadım pek açıkçası ben, heyecanlı-polisiye tarzları yazdım. Güzel dizi tavsiyesi diyorsan şayet "Friends" tabiki :)

Yakın zamanda Dark dedirtti bana. Bir de Fargo'nun ilk sezonunu izledim onda da dedim. Her şeyden mi etkileniyorum diye korkuyorum.

Dark +1, unutmuşum, ayıboldu :(

(bkz: sır dosyası)

the leftovers
six feet under

LA CASA DE PAPEL :)

west world.sherlock biraz yaptım oldu gibi geliyor bana

En iyisi bir dermatog a görün. Öyle şampuanla olsaydı bu isler etrafta kel insan kalmazdı. Tedaviyle durdurabilirsin ancak. Bi de stres yapma diyecekler tabi sana.

Magnezinc diye bir besin takviyesi hapı var, onu veriyorlar genelde. Magnezyum ve çinko desteği.

Erkek değilim ama kadın-erkek karışık olduğumuz bir arkadaş grubumuzda stresli olduğumuz bir dönemde doktor hepimize bundan vermişti saç dökülmesi şikayeti nedeniyle. Ucuz bir ilaç olmasından dolayı ben sonradan yazdırmadan alarak da kullandım.

Doktora gidin, bu da aklınız da olsun.

bende de olmustu bi aralar, saçlarım dokuluyordu.( bu arada Gunde 100 tel sac dökülmesi normal bir durum diye biliyorum.). sonra bimden su şampuanı almistim: (git: www.clear.com.tr ) saçlarımda dökülmeler azaldı. saçları dökülen-dökülmeyen herkese tavsiye ediyorum :)

istanbul icin bildiriyorum, normal bir hat nasıl cekıyorsa bimcell de aynısı. Daha pahalı hatlar kullananlara şaşırıyorum yemin ederim...

yöerinizde türk telekom(avea) iyise direkt alın. isimden çekinceniz varsa bilemem. ortamlarda turk telekom dersin kim bilececk :)

babam bir süredi kullanıyor, Turkcell'den geçti. Bir fark olmadığını söylüyor. Ben de TÜrk Telekom kullanıyorum, bence de bir fark yok.

Babam kullanıyor, vodafonedan geçti. Memnun.

ankaradayım, bimcell kullanıyorum. memnunum. Avea ile tamamen aynı. Siz türkcell kullanıyorsunuz, atıyorum türkcell 100 çekiyor ise avea 80 çekiyordur belki, o farktan dolayı bir yavaşlama hissedebilirsiniz da bimcell ile ilgili değil zaten

Ben neredeyse iki senedir kullanıyorum almadan önce avea çekimini yakın çevreme sordum sıkıntı olmadığını söylediler risk alıp geçtim (hatta sonrasında ailemi de bimcellli yaptım), şebeke ismi olarak Türk Telekom yazıyor. Fiyat olarak makul tarifeleri var üstelik kullanılmayan sms dayatmaları da yok, internet hızı da çok çok iyi değil ama yine de tatmin edici.

bir buçuk yıllık bimselliyim.
ilk yıl acaip ucuzdu.
son altı aydır türk telekomla kafa kafaya geldi.
fakat prensip olarak seviyorum taahhütsüz ve faturasız işleyişini.
internet sitesinden para yüklemek mümkün olduğu için pratik de.
yurtdışında en hesaplı seçenek hala.

İki sene önce ben de çok araştırmıştım. (Pocell, teknosacell gibi) bimcell için karar kılmıştım. Ama son dakika türk telekoma geçtim. Fiyat olarak en ucuz bimcelldi iki sene önce. 16 liraydı galiba. (Hala aynı diye bilmiyorum) Türk telekom ise 19 liraya anlaştım. Kontörlü hat olduğu için daha cazip bir fırsatta hemen çekip gidebilirim. Çekim gücü olarak ise ha bimcell ha turktelekom. Fark yoktur. Fakat bir tek şey okumuştum internette. Baz istasyonuna ulaşan aynı operatör kullanıcılarından daha türk telekom olanlar görüşebilirken sen görüşemeyebiliyormuşsun. Öncelik tanıyormuş kendi müşterilerine.(Bimcell de müşterisi ama teknik altyapı kullandığı için kendinden olanlara öncelik veriyormuş.) Sadece okudum.

İlla ecnebi mi olması lazım ? ege yöresinden olmaz mı mesela makarnayı (çıbık olması tercih edilir) haşlarsın sonracığıma halis mulis zeytinyağını( tereyağı olmaz çiçek mısır özü yağı hiç hiç olmaz) dökersin tencereye biraz dağ kekiği ( dağ olması önemli fabrikasyon olmayacak kavanozun kapağını açtığında miss gibi kekik kokacak etraf ) biraz tuz kavuşturursun makarnayla en sona da sarımsaklı süzme yoğurt döktün mü yeme de yanında yat.

sarımsak salça domates

ıspanak sosu.
denendi onaylandı.
müthiş.

uğraşmam diyorsan pastavillanın mı ne hazır makarna sosları vardı, az pahalı ama güzel. onun dışında evde yapılan için tavsiyeler:

- domatesli sosta mutlaka kekik olsun
- kıyma biraz ağırlaştırıyor ona göre yapın.
- sosu hazırlarken makarnanın kaynadığı suyla yapın. şehir efsanesi midir tartışılır gerçi ama...
- kimyonu ya çoz az koyun ya hiç koymayın, fazlası tadı mahveder.
- biberiye sosa güzel gider.
- sosun içine erimeye müsait peynir atılabilir şukela olur.
- sarmısaksız sos, sos değildir.
- ben serviste değil de haşlandıktan sonra doğrudan makarnanın üzerine dökülmesi taraftarıyım. daha samimi.

onun dışında her sos için temel tarif aynı yağı kızdır, rendelenmiş domatları at, baharat, sarmısak... gerisi sizin yaratıcılığınıza kalmış,istediğiniz malzemeyi ekleyin, abartmadan tabi :)

Barilla pasta sauce. Basilico, classico ve olive olanları güzeldir.

Bence en lezzetlisi kıymalı makarna. İtalyanların bolonez dediğinden.

Kıyma
Soğan
Domates veya püresi
Sarımsak
Maydanoz
Zeytinyağı
Tuz
Toz biber
Salça

Domatesler, soğanlar diri kalsın istiyorsan tuzu erken atabilirsin. Salçanın tuzuna ve damak tadına göre ayarlarsın.
İstersen tarife yeşil biber de ilave edebilirsin.

Bu tarifin olmazsa olmazı maydanozdur. Başlamadan önce malzemeleri tavaya girecek şekilde hazırlamanda fayda var.
Makarnayı kaynayan suya atıyorsun, makarna haşlanırken sosa başlıyorsun: Bu sos takriben 10dk sürecektir. Malzeme miktarına ve ateşi iyi ayarlamaya alışman birkaç deneme yanılmayla olabilir. Göz kararı yap.

Önce tavayı biraz ısıtıp boş tavaya kıymayı koyarsın. Tavayı ve kıymayı yakmadan orta ateşte çevirirsin.
Kıymada pembelik azalınca soğanı atarsın, biraz da yağ eklersin.
Artık tavanın altı biraz daha açık olabilir.

Soğanlar biraz ölünce bu sefer sarımsağı atarsın. Sarımsakla birlikte varsa yeşil biberi de atıp ara ara karıştırırsın. Yeşil biberden 1-2dk sonra bu sefer domatesi atıp karıştırırsın. Yeşil biber yoksa direk domatese geçersin.

Gerçek tuzlu köy salçan varsa domatesler biraz ezildikten sonra ondan eklersin. Tuz ve toz biberi de salçayla birlikte atarsın. Bu aşamada hem salçanın çiğliğini alırsın hem de tuzla biberi iyice karıştırırsın.

Sosun altını söndürmeden 1 dk önce kıyılmış maydanozu eklersin.

Bu arada makarna haşlanmış olur. Sosa yağı fazla koyduysan makarnayı iyice süzersin. Yağı az gibiyse makarnayı biraz ıslak şekilde tavaya alırsın sosla birlikte çevirirsin.

Miktarlar, ateşi nasıl kullandığın, nasıl doğradığın, ne kadar pişirdiğin bunlar hep el lezzetiyle ilgili.
Malzemelerin kalitesi de lezzeti değiştiren diğer bir etken.

Afiyet olsun.

Domates rendesi (püre de olur), sarımsak, kekik, kekik/4 oranında taze çekilmiş karabiber, tereyağı ve tereyağı/3 oranında zeytinyağı.

Kekik yerine reyhan da oluyor. Hiçbiri yoksa kuru nane.

İtalyan Pizza sosu olarak da geçer, bence makarnaya da yakışıyor.

Kimse kremalı tavuklu mantarlı dememiş.

1.

kazanacağın hediye çekinin kullanımında alt limit olabilir. 400 tl'lik alışverişten kazanacağınız 100 tl hediye çekini 500 tl üzeri ve alışverişlerde kullanabilirsiniz gibi. genelde böle çakallık yaparlar. öncelikle bunu kontrol et 2. seçeneği düşünüyosan.

1. seçenek daha mantıklı bence. 100 tl daha ver al gitsin. bu hediye çekleri insanlara hep daha fazla para harcatmak için.

Spirit crusher, 400tl lik alisveris yapinca hediye ceki vermiyor. 100tl indirim yapiyor aninda, yani 300tl ye geliyor.

Elimde ise zaten 200tl lik hediye ceki var ama bunu 400tl lik kampanyada kullanamiyorum.

Şöyle düşün birinde cebinden 300 lira çıkacak diğerinde ise 100 hatta duruma göre daha az. Para yönünden 1.de daha avantajlısın.


Açta açıkta değilseniz gereksiz alışverişin her alınan nesne ile birlikte yaşamımızı darlaştırdığını düşünenlerdenim. Hediye çeki ve indirimler denildiği üzere iyi yem olarak kullanılıyor. Elinizdekini hediye çekini harcayın kafi bence.

Mağazadan 200 TL’lik alışveriş yapacak birine öner. Senin hediye çekinle ödeyip parayı sana versin.

@soyutpark, ah keske oyle olsa :)

İhtiyacın yahut aklında alınacak bir şey yoksa, yırt at. Bir defa bulaştım ismi lazım değil bir firmanın o hediye çeki belasına, nasıl bir kazık olduğunu anladım. "En az şu kadarlık alışveriş yapman lazım, eski sezon ürünlerinde kullanamazsın yeni ve şişkin fiyatlı ürünler alabilirsin, şudur budur" derken baktım ki faydası yok zararı var. Zeka sorusu gibi ince ince hazırlıyorlar onları.

spirit crusher'ın dediği gibi, daha fazla para harcaman için pazarlama taktiği bunlar. Durup dururken en az 100 lira daha harcatacaklar sana. Bak sen de heveslisin :)

Tekrar söylüyorum, yırt at :)

Yapmam, yapandan da uzaklaşırım.

Yapmiyorum. Ergenken de yapmiyordum. Yapani kinamam ama bana yapilsa kosarak uzaklasirim.

Yapmam, yani görünüşüme ve karakterime daha uygunsuz düşecek bir davranış şekli aklıma gelmedi hatta. Yapanı da içimden kınarım ama dışımdan bir şey demem.

Asla. Çok itici.

Orta sona giden yeğenim yapiyordu ağzına bi tane patlatasım geldi. Düzelt şu ağzını diyorum düzeltemiyor. Aşırı sevilme isteği yaptırıyor bunu sanırım. Eğer harfleri düzgünce telaffuz edersen hediye alacağım sana dedim.

Bana kendimi güzel ve özel bir kadın hissettirdiği sürece az yaparım. Sık yapıyorsam şımararak dikkat çekmek veya onu yumuşatmak içindir. Normalde bebeklikten çok geyik yaparım.

ASLA

o yapınca bazen yapıyorum, çocuk gibi değil ama çocuklaşma diyelim. sonra sarsılarak kendime gelmeye çalışıyorum. itici bence de.

uf. Çocuklaşmak değil de. Sinir bir şekilde mimiklerimde artış oluyor. Bi mimikleniyorum. Durduramıyorum hareketlenmeyi (._.)

Bebek gibi konusmam ya da "Ama cen bana naci dedin oyle" falan gibi seyler soylemem ama ara ara sefkate ihtiyacim oldugu cocuklasirim; o da sefkate ihtiyaci olunca cocuklasir.

şimdiye kadarki kız arkadaşlarımın hepsi yapardı. şimdi burayı okuyunca garipsedim:)

azıcık şımarttın mı, bir iki güzel söz söyleyip saçını okşadın mı, bence bütün kadınlar yapıyor. en azından benim örneklem uzayımda:)

peru

ama yalnız nasıl olur bilemedim

phukette 8 gün sıkılırsınız. bence güney amerika düşünebilirsiniz, şili peru görece güvenli diye biliyorum. brezilya falan sakat =)

ispanya aktarmalı uçarsanız 2 gün de madrid falan yaparsınız.

peru vize istemiyo bu arada, benim de nisanda peru planım var

8 gün için Güney Amerika'ya gidilmez bence. Kamboçya falan düşünebilirsiniz.

Kamboçya da vizeli. Oranın vizesi daha zormuş onun yerine vietnamı tercih ederim

Yakın yerlere bakın bence de. en uzak fas olsun yani. Fas, iran, semerkant-buhara (özbekistan yenice vizeyi kaldırdı), endülüs (ispanya için schengen lazım tabii) ve balkanların bir kısmı iyi bir alternatif bence kültür turu için.

Schengen var ama sıcak biyer istiyorum. Fas evet olabilir aslında. Zanzibara giden yok mu

zanzibar pşanı yapıyorduk güzel baya.

Zanzibar'a gidip memnun olan var memnun olmayan var (güvenlik vs.) ben genelde memnun kalanların yazılarini okudum. Şahsi tavsiyem 8 gün için yakın yerler olması.

İyi eğlenceler,

Zanzibar, Tanzanya, Kenya su donemde iyidir.

Vietnam'a da Zanzibar'a da gittim. Her tatil icin birbirinden farkli konseptleri olan yerler.

Eger kultur turizmi yapacanksaniz ve tek bir yerde konaklamayacaksaniz Vietnam daha uygun. Ozellikle guneyde guzel plajlari da var eger bir iki gun deniz/gunes isterseniz.

Zanzibar ise ada olmasi sebebi ile gezip gorulecek yer konusunda cok fazla secenek yok. Baharat turu, sehir turu, snorkel/scuba, kite board gibi aktiviteler var. Okyanus ve plajlar ise muhtesem. Sahraalti Afrika'da bir kac yere gittim kendimi en guvenli hissettigim yer Zanzibar aralarinda.

Ozet gecmek gerekirse, tek bir yerde konaklamam taatil boyunca 2-3 gun kalip gezeyim goreyim derseniz Vietnam. Bembeyaz kumlardan okyanusa gireyim, arada sikilirsam bir kac aktivite yapayim dinleneyim derseniz Zanzibar.

Sizden baslayarak yukari dogru cikan bir liste. Isim soyisim dogum yeri, dogum tarihi ve olum tarihi var fakat geriye dogru gidildikce tam dogum tarihlerini hep ayni gosteriyor. Ben hep merak ederdim, cok hosuma gitti. Arayip anneme anlattigimda da dokumanda cikan seylerle ortusen seyler anlatti bana, iyice hosuma gitti. Annem dedesinin balkan savasindan ailesiyle beraber daha cok kucukken kactiklarini anlatirdi. Simdi baktim annemin dedesi 1908'de dogmus o taraflarda. Malum 1912'de de savas patlak veriyor, falan. Guzel bir sey olmus.

la oglum bir cikinda bizde bakak

Bende 3 sayfalık bir belge çıktı. En altta senin adın çıkıyor, sonra "annesi", "babası", "annesinin babası", "babasının babası" gibi ilk kaynağa doğru gidiyor. Bende 1824'e kadar gitti. Herhangi bir değişiklik yok, yaklaşık 200 yıldır Samsunlu çıktım.

Nerden bakılıyor yav buna?

www.turkiye.gov.tr

girilemiyor kasıyor hala.

Operatör gibi sıraya aldılar, bütün Türkiye bunu bekliyormuş sanırım.

Karikatür değil de yazı:
eksisozluk.com


Karikatür ondan farklı olarak şu var:
sevdigimkarikaturler.files.wordpress.com

@m e b

Sağolasın :)

bilmiyorum. gerek de duymadım. niye ezberliyeyim ki? kendisi olmadan veya bana vekalet vermeden hiç bir işlemini yaptıramam zaten? eee daha ne?

sadece karımın tc'si ezberimde, o da zmaan zaman bilet vs. alırken gerekli olabildiği için.

ezbere bilmiyorum ama var bir yerlere yazmışımdır muhakkak. lazım oluyor çünkü bilgisayar başı çalıştığım için istedikleri şeyler falan oluyor çıktıdır başvurudur randevu almadır o zamanlarda lazım oluyor.

hayır ama eşimin, çocuğumun ve birkaç büyüğümün tc noları telefonumda kayıtlı. daha çok hastane randevu için gerekli oluyor.

Anneminkini biliyorum. Mhrs'den randevu aldırıyor sürekli. Oradan biliyorum.

kardeşleriminkini ve eşiminkini biliyorum, bazı işlemlerini ben yaptığım için. bunun dışında gereksiz ne numara ya da amele şarkı sözü varsa ezberleyiveriyorum maalesef. eskiden beri çöp bir hafızam var. anneminkini de ezbere bilmiyorum ama kimlik no aynı aile içinde belli bir algoritmada olduğundan çıkarabiliyorum.

Nerden biliyim lan :)

hayır. sadece kendiminkini biliyorum.

Bilmiyorum. Sadece eşimin tc kimlik numerosu aklımda.

Babamın, eşimin, kardeşlerimin ve oğlumun tclerini ezbere biliyorum. Anneminkini bilmiyorum, onu niye bilmiyorum hiçbir fikrim yok.
Kardeşlerimin ve babamın tc'si benimkine çok benziyor zaten. Belli bir algoritması var sonuçta, ezberlemek zor olmadı yani.

hepsini biliyorum. hastane işlerş vs hep ben yapıyorum e-randevu üzerinden.

aile üyeleriminki ezberimde değil ama kayıtlı, arada lazım oluyor.

nişanlımınki ezberimde, çok lazım oldu, kullandıkça ezberledim.

Üçünü de biliyorum. MHRS işleri yüzünden.

Kardeşiminkini biliyorum çünkü ezberlediğim sıra daha ufaktı.

Şimdi mhrs'ye girmeyi filan yavaş yavaş öğreniyor. Yine de aklımda kalsın ne olur ne olmaz.

anneminki ezberimde. sikortasına baktıra baktıra ezberledim en sonunda.

Anneminki ezberimde benim de. Hastaneye randevu alırken ya da buna benzer TC kimlik numarası ile işlem yapılabilen alanlarda pratik oluyor.

Annemin ve sevgilimin biliyorum

babamınkini biliyorum.

mesleğimle ilgili bi site var, her seferinde unutuyordum şifreyi, yenilemek için yakın tc. no istiyor, baba senin tc neydi diye sora sora ezberledim.

evet ezberimde. lazım oluyor diye annemin babamınkini biliyorum.

anne ve babamın tc'si'nin ilk üç hanesi benimkiyle aynı, hatta anneminki aşırı benziyor o yüzden ikisini ezberlemek zor olmadı.

kardeşim yaşça daha küçük olduğundan ve tc'si çok sonra çıktığından sanırım numarası alakasız bizle, kendisi ezbere biliyor ama ben bilmiyorum. gerçi iki kez okusam ezberlerim sayı ezberim iyidir ve severim böyle gereksiz sayıları ezberlemeyi.

Eşiminkini biliyorum , çünki tüm banka işlemleri vs ile ben ilgileniyorum, anneminkini biliyorum çünkü hastaneden sürekli ona randevu alıyorum, son olarak patronumunkini biliyorum onla da sürekli işlem vs yaptığım için .

Ezberimde yok ama çekirdek ailemin (ve gerek kan bağı gerek ilişki açısından çok yakın akrabalarımın) ve çok yakın arkadaşlarımın kimlik numaraları telefonumda kayıtlı. Babamınkini banka vb işlemlerini ben yaptığım için gire gire ezberlemiş durumdayım sadece. Özellikle ezberlenir mi neden ezberlenir bilmiyorum ama en ufak şeyde bile kimlik numarası gerektiği için (hastalığı var, ölümü var, karakolu var, var oğlu var) mutlaka el altında tutulması gerektiğini düşünüyorum. Kardeşine telefon edip (kardeşinin) kimlik numarasını soran bir arkadaşımı gördüğümde hayretler içinde kalmıştım, "bilmiyor musun kardeşinin tcsini" diye. Bana sanki herkes yapıyormuş gibi geliyordu.

Fazla konforlu hayatlar yaşıyorlar sanırım insanlar. Ailesinin kimlik numarasına hiç acilen ihtiyaç duymamışlar herhalde. Bir kez ağzı yanan zaten elinin altında tutar.

patlamasının sebebi şu oldu, insanlar bilet aradı bulamadı, sonra turizm firmalarına satıldığını öğrendiler biletlerin, turizm firmaları da faiş fiyat çekince, böyle entryler, haberler, şikayetler falan oldu, bu günlere kadar geldi.

interrail sayfasıyla sanırım.

www.youtube.com

ben yapmadım ama bi beş yıldır falan yapsam ne güzel olur deyip duruyordum. bu insanlarsa yapan kişiler.

neden tepki duyulduğunu anlayamıyorum. adamlar memleketlerini geziyor. bundan doğal ne olabilir lan?

instagram'da ekranıma düşen fotolardan ayıktım ben. çoktandır bakıyoruz ama bilet bulamadık daha yataklı vagonlarda. inşallah kaldırılmadan buluruz.

@naksidil kaldırılacak asılsız iddaası insanların yığılmasına neden oldu

@bohr atom modeli trene binenlere sorsak "instagramda paylaşım yapmayacak olsanız yine de bu trene biner miydiniz?"

ne fark eder? istanbul'a giden instagram'da paylaşınca tamam, kars'a giden paylaşınca yok?

@bohr atom modeli okuduğunuzu anlamıyorsunuz sanırım

şimdi saygıdeğer arkadaşlar verdiğiniz bilgilerin hepsi bi boka yaramaz

dolar euro coştu. kış turizmi için ucuz bir alternatif oluştu. tur operatörleri vb. açısından da kar marjı yüksek iş. pazarladılar, millet de aldı. oldu da bitti.

TCDD gişe işletmeciliğini özel bir şirkete devretti. Şirket rezervasyon iptallerini esnek tuttu. son anda rezervasyon iptali yapılabiliryor. Bunu "duyan" tur operatörleri toplu rezervasyonla seferleri kapattılar (halen kapatıyorlar)
Seferler "yok" satmaya başladı.
+ sosyal medya paylaşımları vs. derken böle oldu.

lan herifler instagramda beğeni almak için kıçını yırtıyor adam memleketlerini geziyor diyor. he yav he.

Şimdi ben buna çocukken Haydarpaşa'dan kalktığı vakit binmiştim. O zaman işi gücü olanlar biniyordu. Bizim de işimiz düştüğü için binmiştik babamla.

Sebep: yurtdışına çıkıp like kasacak maddiyatı bulamayanların yeni like alma aracı bence. Ha gezsin bana ne hatta yurtiçi turizm olduğu için desteklerim ancak doğu ekspresi yeni meydana çıkmış gibi konuşanlar var. Onlar da cahillikleriyle komik duruma düşüyorlar.

öff insta like'ı için gidiyolar vs vs çok saçma argümanlar bence. hacı gitsinler yani amaç insta'dan like almak da olsa gezip geliyolar hem ülkelerinin normalde gitmeyecekleri bi ucuna gidiyolar, hem orada turizm gelişiyor hem de millet eğleniyor yani size ne ki? Gitmişken de sefam olsun diye koyuyolar fotoyu like da alırlarsa ne âlâ. Ben yılda iki üç foto koyan biriyim instaya ama ben de gitsem doldururum instayı fotolarla yani nolacak, niye böyle saçma sapan şeylerden takıntı yapıyosunuz.

he bu arada ben de 4 5 yıldır görüyodum bunu ama bu yıl patladı evet ki bence çok iyi oldu çok da güzel oldu, kimin nereyi gezeceğine kimse karışamaz kimi o şekil gezer kimi öteki şekil..

insta like, interrail filan geç bunları, patlamasının tek sebebi kötü ekonomidir NET.

millet uygun fiyata gidecek yer bulamıyor, yurtdışına zaten çıkamıyor. bari yurtiçini keşfedelim ayağına istanbul ankara dışına dahi çıkmamış yeni nesil gençlerimiz için bulunmaz fırsat.

dolar- euro yükseldi, insanlar macera için uzak yerlere gidemez oldular. baktılar böyle bi etkinlik var bloggerlar, macera arayanlar akın akın doğu ekspresine gittiler. ülke olarak bir şeyin bokunu çıkarmakta üstümüze yoktur.

Ben üniversite-araştırma enstitüsü ortak stajına gitmiştim. Şirket filan bilemem ama diğeri özellikle üniversite bünyesindeki stajlar olası bence.

hmm, öğrenci olmadan da dediğiniz gibi bir üniversitede paid staj bulmak olası yani?

Öğrenciydim.

Yeni mezunsaniz sıkıntı olmaz da akademinin içinde değilseniz "ne alaka buna başvurmuş?" denilebilir. Yani benim gittiğim bilimsel bir projeydi. Diğer türlüsünü bilemem.

Colmar. En favori şehrim şimdiye kadarki.

Lviv e git. Şehir hem güzel hem de oldukça ekonomik.

Kız ukraynalı. Ukrayna şehirleri seçenek dışı.
Lviv’e 2 kere gittm gerçekten güzeldi :)

net şekilde roma diyorum

iskandinavya ile ilgili bir plan yapılabilir.

Roma Victoooooor

Lisbon. Hava da iyidir orada.

Kisa sure icin venedik cok ideal.
Pahali mi olur? Otel fiyatlarina bakin. Pahali gelirse pahalidir :D

Viyana da guzel bence. Ya da roma.

romaya gitmeyin. kezban türk kızlarının aşk mekanı. ben de eşim de beğenmedik, 2 günde bi şey de anlamazsınız. bence 2 gün için atina olabilir uygun olur hem, prag da olabilir. romaya 1 haftalık tatilde vakit ayırırsınız. venedik oteller biraz pahalıdır evet. çok da para harcarsınız. venediğe uçuş yok ayrıca doğru dürüst milano aktarmalı gideceksiniz

Prag'a gidin. Şehrin ucuz olduğu ama seni ucuzcu gibi göstermeyecek orası var. Budapeste falan da olabilir o anlamda.

Viyana olabilir. Stephanplatz'daki biletçilerden klasik müzik konser bileti için pazarlık yapıp kararsız görünerek indirim alabilir ve güzel bir akşam geçirebilirsiniz.

Bir ara Stockholm’e gelirseniz elimizden geldigince sizi.....

Agirlariz efenim

venedik martta serin olabilir. daha güneyleri, ispanya, portekiz vs düşünün.

Prag veya budapeşte. Hem cogu avrupa sehrine gore daha ucuz hem de romantik bir atmosfere sahip her ikisi de.

Budapeşte diyorum.

Veya barcelona, ama 3 gün barcelona için az. O yüzden Budapeşte iyidir.

brugge, amsterdam. venedikde gecelik konaklama 100 euroları buluyor. keza ulaşımda pahalı tek vapuretto bileti 8 euroya yakındı. roma her daim kalabalık turistler ve kezban dolu ama tarihi mekanlar birbirine yakın.

Afyon, kaplıcası falan var sıcacık. Kimsenin benden mutlu olmaya hakkı yok ;)

Korsika

yorekok+1
ben de böyle biliyorum.

"şakalandın" ne zaman başladı bilmiyorum ama How I Met Your Mother'da "you have been lawyered" (~avukatlandın) vardı www.youtube.com

10 senesi vardır muhtemelen.

Çıkış noktasını bilemem ama ben ilk himym dizisinde duymuştum bu kalıbı. Yıllar yıllar evveldi.

bahsettiğin şekilde yaygınlaşması youtuberlar arasında oldu galiba. youtube fenomenlerine yapılan şakalar, onların birbirine yaptıkları şakalar vs. sonra her youtube videosunun altında xlendiniz filan derken.

bunun başı bence terminatör filmlerindeki "terminated" memegenerator.net

zamanında mtv de punk'd ve pranked diye iki şaka programı vardı
multiplayer dünyasında owned, pwned şeklinde de kullanılışı yaygın
gta çağında da wasted kullanımı yükselmişti

ister istemez sonunda türkçeye de x lendin şeklinde geçtiğini düşünüyorum

@m e b, ehe. rica ederim :)

@güneyli çocuk: Farklı bir bakış açısıyla güzel yerden yakalamışsın, okurken hayret ettim ve bir yandan da gülümsedim.
TEB RİK LEN DİN!

(Bu arada pek sevemedim bu akımı.)

T e l i f l e n d i n

Türkiye şubesi Yorekok bence de.

rick rolled vardı bi de...
"you got rick rolled" 4chan'dan çıkmıştı sanırım.

sonbahara girdikten itibaren şapkasız dışarı çıkmıcaksın. alnını üşütmüceksin. ince kıyafetle dışarı çıkmayacaksın. tuzlu suyla haftada 2 kere burnuna çekip gargara yapıcaksın. benim bildiklerim bunlar

Dikkat ediyorum aslında, tuzlu suyu da deneyeyim :) çok sağolun.

Andorex sprey kullan. Bana iyi geliyor genelde

3 aydir agars ve gecmiyorsa, kronik farenjittir o. Bir kaynak nedeni vardir ve o nedenin bulunmasi lazim. Benim bulunmasi bayagi yillar aldi ornegin; o yuzden savsaklamamak da lazim.
eksisozluk.com

Kronik farenjit firsatci bir hastalik. Vucudunuza baska Bir hastalik girdiginde "Kambersiz dugun olmaz" diye o da geliverir gucsuz buldugu anda.

Reflu kaynakli ise geceleri de alcak yastikla yattiginizda fark etmeden reflu bogazinizi tahris ediyordur; farenjitin iyilesmesi icin reflunun tedavisi gerekir.

Alerjik bir durumsa neye alerjinizin bulundugunu belirlemeden farenjit cok iyilesmez.

Septum deviasyonuz varsa ve ozellikle uyurken agzinizdan nefes aliyorsaniz, agizdan nefes alindigi surece o nefes bogas tahris eder.

Temel neden bulunmadan kalici iyilesme guc. Ancak, antibiyotikle, zencefille gunu kurtarirsiniz. Bende ucuncu senede kisin yasayan soguk hava bilmemnelerine alerji cikti mesela. Bir akrabamda da pamuk carsafa alerji cikti, artik saten carsafta yatiyor. Boyle garip nedenleri de olabiliyor.

Universite hastanesine ya da arastirma hastanesine gidin. O zamana kadar zencefili bol bol ve cesitli sekillerde tuketmeyi, karbonatli gargaralarla bogaz temizlemeyi ve ilik zencefil veya adacayini gargara yaparak icebilirsiniz.

Hem cevap hem entry ayrıntılı olmuş aychovsky,çok teşekkürler.

çok sıcak, yaşanmaz.

Tatile gittiğime pişman olduğum yerdir sıcaklığı dolayısıyla. Kuzenim iki yıl yaşadı, sıcaklığına dayanayıp başka bir şehre geçti.

Sıcaklık mühim.

herkes büyük şehirlerden kaçıyor artık. memur için çok uygun olur.
yazın sıcaklık fazladır,temmuz 15 - eylül 15 arası dayanabilirseniz tamamdır bu iş :) kışları da çok rahattır. mesela biz neredeyse 2 haftadır soba yakmıyoruz (alanyadan bildiriyorum). genelde çoğu kişi ısınmak için klima kullanıyor, yeterli de oluyor.
bursa güzel ama biraz ruhsuz gibi. antalya daha canlı,samimi.
antalyayı seçerdim
ışıklar caddesi ve larayı araştırın derim

ben turkiye'de yasayacaksam olsam antalya yasayacagim sehirler arasinda olurdu. izmir'den daha cok seviyorum.
sicak ama alisiliyor, zaten golgeden gidiyorsun bir de klima vs var zaten her yerde.

Ben şu an İstanbulda yaşıyorum fakat anne ve babam Antalyada memurlar.

1-Memur için ekonomik bir şehir bence kiralar uygun,yeme içme ortalama,yazın haftasonları otel parası vermeden yüzebilirsiniz tek masraf şemsiye olur tek seferlik.
2-Yazın 3 ay çok sıcak evet ama kışıysa çok rahat bence sırf bunun için bile çekilir evde de klima çalışmazsa gece dahil çok sıcak yani klima şart kışın ısınmadan kar edersiniz ama yazın klima onu dengeler gerçi her türlü karda olursunuz gibime geliyor.
3-İstanbul ile kıyaslayabilirim trafik derdi yok şehir çok büyük değil zaman açısından kaybınız olmaz stresiniz az olur.Kiraların uygun olmasından dolayı artan parayla giyim kuşam eğlence gibi şeylere fazladan paranız kalır.vs

Güzeldir Antalya İzmir olmasa kesinlikle ilk tercihim olurdu.

1- ekonomik açıdan rahat yaşarsın. kira, sosyal hayat ve tüketim olarak iyidir.
2-sıcak, mayısta başlar ekim'e kadar yanarsın. ama klimalı çalışır olduğun için gündüz gecenin de nemine katlanırsın.
3-bursa ile kıyaslayamam.
4-ben ankara'yı antalya'dan daha çok seviyorum. memur kenti.
5-muratpaşa güzel semttir.

hava sicak ama klima var. guneste calismayacaksin neticede.

ankara'yi tercih ederim.

bayındır mahallesi ve uncalı'da bol bol memur yaşıyor. antalya güzel şehir, sıcak olunca klimasız yaşayamazsınız. denize belediye otobüsüyle gidiliyor.

ışıklar, konyaaltı, lara taraflarında kalırdım.

Bursa ve ankara'da uzun yıllar kaldım, antalya'nın ilçelerini biliyorum sadece; söyeyebileceğim büyük şehir takıntın yoksa yaşanacak yerler değil ankara ve bursa,

en kötü şunları düşün kışın doğal gaz masrafın olmaz, hava kirliliği yok, az insan az sorun; yapabiliyorsa kemer, manvavgat gibi ilçelere yerleşmeye çalış, ankara'dan sonra kemer'de bir süre kalınca cennet gibi gelmişti.

Rotring Rapid.

Rotring rapid. Şimdiye kadar en memnun kaldığım kalem.

platinum pro use mekanik kalemlerin şahıdır.

bende pentel smash ve rotring 500 var. ikisinden de çok memnunum. seçeneklerin arasına rotring rapid pro'yu da ekleyebilirsin.

hep merak ederdim sizi. tam da gitmek üzereyken denk geldi. :)

TC hayat aklini konusacak bir filozof uret

de olabilir nickiniz sanki

Devcileyin + 8000

Hükümet anne mi yani ;)

Genç ruhlusunuz.

Hayat dolu bir öğretmene benziyorsunuz. Öğretmen miydiniz bilmiyorum ama öğrenciniz olmak istemeyecek kimse yoktur hocam.

valla çok tatlısınız ailemden biri gibi hissettim varolun :D

Hayat ablaaa :) sevgileeeerrr <3 <3 <3 :)

Benim de en sevdiğim nicklerden eh tabi merak ettiğim de :)

Biravekahve+1

valla öyle, çok haklısınız. ama ben geceleri çalıştığım için normalde sabah yatmak bilmeyip, akşam kalkmak bilmeyenlerdenim. bu gece izinli olduğum için :P

yatıcam birazdan :)

selamlar...

@balık kraker; ben de seni merak ediyordum. bu ifşada gördüm:)

@famme vitale; galiba öyle olmaya başladım, çocukluğuma doğru büyümeye devam etme niyetindeyim:)

@ siyah giyen adam; öğretmenlik tedrisatından geçtim ama öğretmenlik yapamadım. Emekli olduktan sonra gönüllü öğretmenlik yaptım:)

@biravekahve, ben de sizleri çocuklarım gibi görüyorum, siz üzülünce burulup siz sevinince seviniyorum:)

@yarencim; benden de sana kucak dolusu sevgiler tatlı kız:)

@eksi sozlugun tatli insani; sevilmek ne güzel, musmutlu gülücükler:)

@runagain, iyi uykular olsun:)

Teyze değildir o, abladır abla :)
Gülüşünüz çok çok samimi, hiç solmasın.

Nickinizi her gördüğümde garibime gidiyor, rastgele seçilen kelimelerden kurulmuş bir cümle gibi.

İfşa ile alakasız ama ben de hayat abla’yı çok sevdiğimi söylemek için geldim :)

aaa yaşasın!


ne tatlısınız. tam düşündüğüm gibi.

Sizi ilk defa görüyorum burda.

Ama foto çok küçükkk

Hepinize çok çok teşekkür ederim <3 Bana kattıklarınız için, güzel yorumlarınız için, güzel dilekleriniz için..
Yüzünüzden gülücükler, yüreğinizden sevgi hiç eksilmesin, mutlu zamanlarınız çok bol olsun :)

@i was made for you; kullanıcı adım herkese başka bi anlam ifade ediyor. tıpkı hayat gibi. benim için anlamı şimdi böyle, 10 yıl önce 48 yaşımdayken kullanıcı adımı aldığımda yüklediğim anlam daha başkaydı:)

2+2 bazen sıfır ediyor bazen sıfırın altına bile iniyor, bazen değerine paha biçilmiyor, bazen de 4 ediyor :) hayat böyle bişi :))

sizin burada olmanız çok hoş

ben hep senin nicki şöyle okuyorum;

hayat, aklını konuşacak bi filozof üret.

<3<3<3

Benim merak ettiğim tek kişiydiniz, mutluluklar dilerim :)

Tam düşündüğüm gibi görünüyormuşsunuz. :)
Ve devcileyin’in söylediğine kahkaha attım.

cdn-static.denofgeek.com

kendinizi güzel ifade edebileceğini düşünüyorsa hassas konuları dile getirecek kişi, yüzyüze konuşulabilir tabi. ama yazarak anlatmak da etkili. hatta bu işin psikolojik bir adı da vardı da tam hatırlamıyorum.
yazarak ifade etmenin şöyle bir yanı da var, konu ile ilgili konuşulacak kişi böyle durumlarda direnç gösterebilir, savunmaya geçebilir, aksini iddia edebilir. herkes eleştiri kaldıramayabilir fakat aynı şeyler yazı ile ifade edilirse yazan kişinin de okuyan kişinin de düşünme payı olacaktır.
yine ters de tepebilir, hepimiz yaşamışızdır biriyle yazışırken karşı tarafı yanlış anladığımız olmuştur. mimikler ses tonları da önemli çünkü.
velhasıl sanırım kişiden kişiye çok değişken bir konu gibi. ama anlatıcı etkili olup olamayacağı konusunda güvensiz ise yazmalı bence.

Yüzyüze. Kaba olmadan ama net olarak.

Ben mecbur kalmadıkça (arada çok uzaklık olması gibi) yazı ile iletmenin korkaklık olduğunu düşünüyorum. Gelecek tepkiden kaçınılıyor bence.

Her şeye direnç gösteren birine söylüyorsanız, ya da sizi her şeyde haksız çıkaran yani sizi manipüle eden birine o zaman yazı ile iletilebilir. Ama şahsen ben böyle biriyle iletişimi kesmeyi tercih ederim.

Kısacası hassas bir konuyu iletme hakkınız olduğu kadar karşı tarafın da sağlıklı ölçüde buna tepki verme hakkı var. Ve bunlar sıcağı sıcağına daha kolay çözülüyor.

İmkan yoksa mektup iyi bir alternatif tabii. Ne de olsa geçmişte hep o şekildeymiş.

durumun açıklanacağı kişiye göre değişir neye ihtiyacınız olduğu. kişi anlayış seviyesi yüksek, sağduyu sahibi, çabuk parlamayan ya da fevri olmayan biriyse yüz yüze söylemek en iyisi. aslında yüz yüze söylemek her zaman en iyisi ancak benzer sorunları yaşayan biri olarak "o kadar da kolay" olmadığını anlayabiliyorum; o yüzden duruma göre daha kolay hale getirilebilecek yöntemler izlemek en mantıklısı. neticede söylenmesi gerek -anladığım kadarıyla- ve hiç söylememekten iyidir alternatif yollar.


dediğim gibi, kişinin huyuna suyuna göre farklı şeyler denenebilir; kişinin özelliklerini bilemediğimiz için "bence şunu yapmalısınız" diyemiyorum. benim babam mesela, modu ne kadar iyi olursa olsun söylenecek "aksi" herhangi bir şeye olumsuz tepki verir. rakı masasında içirirken de, aile yemeğinde de, morali bozukken de; durumu iyi hale getirmenin imkanı yoktur. öte yandan kuzenime ne zaman söylediğinin çok önemi vardır, keyfi yerindeyken söylemeyi tercih ederim.

burada sanıyorum karşı tarafın söylenecek konu hakkında ne düşündüğüne dair ipucu sahibi olmak önem kazanıyor. karşı taraf bu konuya dair kendi içinde bir değerlendirme yaptıysa söylenen şeye çok tepki vermeyebilir. ancak benzer şekilde, başkalarından çok sefer duyduysa abartılı tepki verebilir de. belki söylenecek şey hakkında ne bildiği-düşündüğü konusunda bir fizibilite çalışması yapmak yarar sağlar. inception misali, önceden söylenecek şey hakkında ufak ufak aşılama yapmak kişinin o fikre alışmasını sağlayabilir.

ben normal şartlarda huzurunun bozulmasını sevmeyen bir insanım ancak cidden önemli bir şeyse söylenmesini tercih ederim, kabullenmemiz ya da bilmemiz gereken şeyler biz istemesek de var. bazen "iyi ki söylemiş" dediğim şeyler oluyor, bazen "ben bilmiyodum sanki bunu" diyorum ancak hiçbir zaman "ne gereği vardı" demedim.

konuşulması gerekir mi sorusu tamamen ayrı bir soru, ben genelde konuşmuyorum çooook önemsediğim bir insanı cidden etkileyen bir konu değilse. ama konuşulmasını öneririm naçizane, çok önemsiz bir şey olsa bu konuda sıkıntı yaşayan biri olarak kendinizi bu kadar zorlamayı tercih etmezdiniz diye düşünüyorum. yola baş koymuşsunuz, devamı gelsin o yüzden.

Ben çok fazla alınganlık gösteriyorum elestirildigimde. Dolayısıyla beni eleştiren kişinin kelimeleri dikkatli seçmesini, İyi niyetini hissettiesini, saldırgan ya da manipulatif olmamasını beklerim. Aksi takdirde ya çok fazla kırılıp iletişimi sinirliyorum ya da fevri bir tepki veriyorum. Ben birine bir eksiğini ya da yanlışını söylemek zorunda kalırsam kılıfına uydurmaya çalışırım (eger sakinsem, sagduyum çalışıyorsa), kelimeleri özenli seçerim, önce ilk tane güzel söz söylerim, sonra eleştiriyi araya sıkıştıririm. Böylece karşıdan gelecek tepkiyi yumusatirim. Ama canıma tak etmişse öfkeme yenik düşer ve kırıcı olurum, açıkçası benim canım yandigindan can yakmak isterim. Gözüm döner. Kısa sürede pişman olur ve özür dilerim ama bu fevri, asabi davranislarimdan ötürü çok insan kaybettim. Bu benim bug im gibi bi şey. Kimseye onermiyorum.

Derdimi yazılı olarak da ifade edebilirim eger karsimdakiyle yuzlesmekten çekiniyor ya da korkuyorsam. Yazıda da yukarıda saydığım davranışları sergiliyorum az çok ama başım daha az ağrıyor.

Hiçbir şeyden kaçmamak gerekir bu hayatta ve her şeye de verecek bir cevabın olması gerekir.

Korkmamalısın konuşacaksın diye. Ne olursa olsun. Yüz yüze konuş.

Gardını al tabiki, kendini güzel ifade et. Doğru bildiğin şeyi sonuna kadar savun. Ama karşındakinin eleştirilerini de düşün. Anlamaya çalış.

Saçmalıyorsa ilgilenme, beğenmediysen karşındakinin düşüncesini, takma. Ama dinle. Ama konuş. Ama korkak olma. Özgüvenli ol.

Anladığım kadarıyla böyle konularda kendini ifade etmekte zorlanıyorsun.

Bu durumda ben kesinlikle mektup yazardım. Yüz yüze konuşurken istemeden pot kırma, yanlış kelime seçme, karşıdan gelecek anlık tepkiler karşısında ne yapacağını bilememe veya sorulara cevap verememe gibi şeyler yaşanabiliyor ve en sonunda kendini ifade edememiş ve iki tarafta da kafa karışıklığına neden olmuş oluyorsun.

Mektubumu en net ve basit şekilde yazıp, söylemek istediklerimi açıkça ifade edebildiğimden emin olduktan sonra, altına "yüz yüze konuşmak istersen ben her zaman müsaitim" gibisinden bir şeyler eklerdim.

Yazdıklarının hiçbiri yok ama tek favorim Londra

mimari olarak barselona, roma ve prag. barselona’nın dali binaları var, şehir de benim favori şehrim her açıdan. roma’da ise her apartman ayrı bir sanat eseri. prag’da ise gotik mimarisi çok iyi. o prag kalesini görmelisin, fantastik bilgisayar oyunlarındaki korkunçlu kaleler gibi.

doğal güzellik olarak ise amsterdam çevresindeki edam volendam giethoorn gibi tatlış köyleri, milano çevresindeki como, lecco gibi gölleri ve bu gölleri çevreleyen dağları önerebilirim.

tabi bunlar dışında benim daha görmediğim ama çok merak ettiğim kuzey ülkeleri var. oraların doğası bi ayrı güzel diyollar.

yerel tat olarak avrupa’da adam gibi hiçbir şeye rastlamadım. domuz etinden yapılan yemekler dışında her şey buralarda da kolaylıkla bulunuyor zaten.

1-floransa
2-firenze
3-florence
4-florenz
5-florencia

londra en ustte ama yesil pasaportla gidilmiyor sanirim
berlin yasam ve modern mimari
firenze tarih mimari dogal guzellik tuscany yoresini gezerseniz. cinque terre de yapilabilir.
barcelona mimari yasam vb

fiyat performans ariyorsaniz prag

1- Londra
2- Budapeşte
3- Barcelona
4- Roma
5- Brugge

yerel tada ayri bi mesaj atayim

londrada fish and chips harici ingiliz yemegi yemeyin. ama milyon tane kaliteli restoran var thaisi mexicani lobsteri. lobster yiyin.

berlin - sabah kahvaltilarini pastanelerden aldiginiz seylerle yaparsiniz en guzeli bu heralde. et snitzeli (domuz degil inek eti) deneyebilirsiniz de cok da farketmez. doneri de meshur ahah.

firenzede bistecca yani biftek meshur. onun harici pasta pizza dolce takilirsiniz, italya zengin yemek konusunda ac kalmazsiniz.

barcelona paella diyebilirim tapas diyebilirim ama genel olarak zayif bence. seafood bulabilirseniz oyle takilin .

@kveldulv

Sanırım kıta avrupası demeliydim :) vize çıkartmama gerek kalmayacak yerleri arıyorum evet :)

gittiklerim arasından
1-paris
2-le havre
3-floransa
4-Amsterdam
5-roma

yazanlar yazmis zaten onlari tekrarlamak istemiyorum da ekleme olarak balkanlari da aklinizda bulundurun derim. belgrad olsun saraybosna olsun makedonyada ohrid olsun ozellikle dogasiyla cok guzel yerler. gidemedim ama hirvatistan da gayet guzel yorumlar alan bir yer.

1 edinburgh
2 stockholm
3 Prag
4 Bergen

barcelona
paris
kopenhag
floransa
amsterdam

@bartman

Balkanlar kesinlikle aklımda, hatta biraz fazlaca vakit ayırıp gezmek istiyorum. Vize istemediği için onu biraz öteliyebilirim diye düşündüm sadece. Pasaportumun süresinin bitmesine 1.5 yıl kaldı. Son 6 ayı zaten çıkamıyoruz. Şu 1 yıl içerisinde gezebileceğim bir rota olusturaym diyorum kendime :)

Barcelona
Roma
Viyana
Stockholm
Brugge

Şahsen gorduklerimden Almanya kentleri, Amsterdam, Zürih, sofya, Saraybosna, Budapeşte, Prag vs kıyasla bunlar. Özellikle ilk planda olmasa da Viyana sağlam bir araştırma ya da rehber ile gezildiğinde olağanüstü bir yer bence.

Gormediklerimden ise Portekiz kentleri sanki çok ilgi cekiciymis gibi geliyor. Bir de İngiltere.

paris
roma
prag
amsterdam
beşinci yok.

Stockholm
Edinburgh
Reykjavik (ve cevresi)
Barcelona
Amsterdam (buraya bagli olmasa da giethoorn dahil)

Bu listeye her biriyle esit derecede ikame edebilecegim londra, roma, porto, lizbon (sintra dahil), budapeste, bangkok (avrupa ile sinirlamadigin icin + budist mimari seversen egzotiktir), venedik, brugge, antwerp, munih, viyana, prag, tallinn, krakow, riga (biraz daha ikinci planda olmak uzere), dubrovnik ve split'i dahil edebilirim.

Favorim Floransa ve Roma. Onun disinda "bayildim buraya" dedigim Avrupa sehri olmadi ama Budapeşte ve Amsterdam da guxel diyebilrim. Amsterdam harika bir sehir ama gezmek icin o kadar da guzel olmayabilir. Sehrin atmosfero guzel bana sorarsan.

prag, floransa, roma, selanik

her türlü fizik.

Matematikte. Her konusu değil ama bazı konuları illallah dedirtmiştir.

Konudan konuya değişir ama toplamda fizik daha zorladı. Özellikle fizik 1 (özellikle optik ve elektrik) o yaş grubu için zordu. Bizim zamanımızda 9. sınıfta optik vardı. Matematikte de trigonometride çok zorlandığımı hatırlıyorum.

Fizik, iyi yapabilseydim iyi bir sayısalcı olurdum. Iyi matematik yapmam sayısalcı olmam için yeterli değildi.

klasik fen liseli inek öğrenci olarak aslında ikisinde de çok sorun yaşamamıştım ama formül hafızam rezalet olduğu için fizikteki manyetizma, modern fizik vs gibi bol formüllü konularda biraz sıkıntı çekmiştim.

Fizik. Rezil kelimesinin övgü olacqğı bir fizikçi vardı. Üniversitede ve ona hazırlanırken dersanede gördüm ki çok kolaymış aslında matematik de fizik de.

Ay lise yıllarıma gittim, tekrar yazmak istedim :)

Matematikte zorlanMAdığım konular: trigonometri, limit, türev ve integraldi. Geri kalanın da zorlandım baya ya. Sınav seviyesinde değil ama yazılı seviyesinde zorlandım yani. Allah biliyor hala göresim gelmez bazı konuları. Sorunun konular değil de yazılı soruları olduğunu yeni idrak ediyorum ama.

Fizikte: devreli elektrik sorularında zorlanıyordum.

Sonuç olarak fizikçi oldum. Matematik ve fizik arasında direkt bir bağlantı yok demek ki. Ya da şu an sallıyorum :D

Edit: sanırım fen lisesi olduğunu belirtmeyeni dövüyorlar. Fen lisesi benim de. ardından Boğaziçi fizik.

Fizik öylesine bir dünya ki, benim için korkunç geliyor. bugün bile lise kitaplarındaki Fizik'e baksam içim kararır, Diferansiyel Denklemler dersi bile çok daha kolay geldi bana, Fizik ne öyle ya.

Fizikte daha cok zorlandim.

6., 7. ve 8. sinifta matematik olimpiyatcisiydim. Calisirken hem zevk aliyordum hem de calismamim karsiligini gorebiliyordum. O aliskanlikla matematik hep gozdem oldu. Fizigi de lise sonda dogru duzgun anlatan bir hocaya denk gelene kadar hep ogretildigi gibi ogrendim. Temelsiz ogrenilen bilgi de zorluyordu beni. Universitede her iki alandan aldigim derslerde de hocalarim cok iyiydi ve supersonik problemler disinda zorlanmiyordum pek.

Fizik.

Fizik.

Bir dilci olarak matematiğe ne kadar kafam basmıyorsa fiziğe o kadar basıyordu. Gerçi kimya-biyolojiye daha da çok basıyordu fiziğe göre ama fiziğim matematikten iyiydi. Gerçi öyle yoğun fizik-matematik görmedim ama fiziği okul müfredatı haricinde, bir bilim dalı olarak sevip takip ettiğim için az çok ne bilip bilmediğimi bilebiliyorum.

Matematiğin sorunu da bu zaten, öğrenmeyi gerektirecek bir ilgi alanı yok. Uzayı seven, bilimsel gelişmeleri takip eden bir insan azıcık derine dalarsa fiziğe ilgi duyabiliyor, temelini anlayabiliyor. Matematik ise kendi kendine sorun yaratan bir alan gibi, ilgi çekici şeylere alakası daha az.

Tabii ki fizikle iç içe ama fizik matematik kullanılarak hesaplanmış gerçekler demek bi açıdan, ben burada aracı değil amacı ilgi çekici buluyorum. Fiziği kavraması bir noktada daha zor olsa da ilgi çekici, matematik sadece bilmek gerektiği için öğreniliyor gibi bir intiba bırakıyor.

Gereksiz bişeyler anlattım galiba sfjglgkd. Neyse yani, ikisinde de zorlandım ben ama fiziği anlayabiliyordum, anlayınca biraz daha kolaylaşıyordu işler. En kötü mantık kurarak çözüyordun, matematikte her şey soyut ki...

Açık ara fizik.

Sayisalcilikla çok büyük vakit kaybettim ben zaten. Matematik, kimya anlıyor, yapıyor, doktor, mühendis olsun dediler, yolladılar sayısala. İki üniversite okudum, şu an edebiyat, coğrafya çalışıyorum. Sırf yetenek yetmiyor işte, ilgi duyulması da gerekli. Lise hocalarım hayatımdan rahat 12 senemi aldılar. Bunu da buraya niye yazdıysam.

lise müfredatı ve hoca profillerine göre lise 1-2 fizik 3-4 matematik; ama ygs-lysye hazırlık anlamında matematik daha çok zorladı.

*fen lisesi

Fizik

öss'de fizik1 full - fizik2 bir boşum vardı. sayısaldan 105.000. oldum. teşekkürler.

hiç birinde xD

şaka şaka fizik. ikisinden de tiksinirim

her mat yazılısı öncesi karşıdan karşıya bakmadan geçerdim, belki yazılıyı görmeden ölürüm diye. O derecede nefretimdir matematik. Geometri değil bu arada bahsettiğim, geometri yine iyiydi.
fizik daha iyiydi, içindeki mat sadece araç olarak kullanılıyor, başka kafası var. Öss de 1 ve 2 yi tam yapmıştım zaten.
*fen lisesini kazanıp burun büküp gitmeyip o ayarda bir anadolu lisesine giden kişi
** allah o matematiğin belasını versin, iyi ki kurtuldum

ikisinde de

Bizim zamanımızda müfredatı fizik bir yıl kimya diğer yıl olarak ayarlamışlardı. Fizik yılında fizik öğretmeni yoktu, kimya yılında da okulun bitmesine 1 ay kala kimya öğretmeni atandı.
Fizik, kimya boş ders ( kitap okumaca, şarkı türkü dinlemece, yazı/şiir yazmaca vb.) matematik ise ağırlıklı dersimdi ve en sevdiğim derslerden biriydi.
Bu nedenle lisede ikisinde de zorlanmadım. Üniversitede fizik kimya gerekmeyen bölümdü, sıkıntı yaşamadım ama sonrasında yaşamın içinde bilmediğim için zorlandım çünkü fizik, kimya, biyoloji salt meslek için değil esas olarak yaşarken gerekiyor. Annelere illaki gerekiyor.
(Bir anne a101 seviyesinde de olsa her konuyu bilmeli)

fizikçiyim, bildiğin odtü'de fizik okudum. lise yıllarında fizikten ne çektiğimi bir ben bilirim.

p.s. öss'de fizik tam yaptım, matematik de 43 netti.

Okuduğum lise fen ağırlıklı bir liseydi. Matematik, kimya ve biyolojinin hepsini sevdim. Fizikte ise sadece bir konu (eğik atış) yüzünden mühendis olmamayı tercih ettim. Kabus gibiydi.

Ben fizik okudum zaten. Lisede de şakır şakır kopya verirdim o kadar iyiydim yani..
matematigim ise
Lise 1, 1
Lise 2, 1
Lise 3, 0 di. Ortalamayla gectim sinifi.

Ben kagidimi kontrol ederdim mesela 60 almam lazim. 43 , 23 falan gelirdi 45 olsa 2, 25 olsa 1 oluyodu galiba. Serefsiz hoca, kizim sizin durumunuz iyi neden kursuma gelmiyorsun dediginde anlamistim. Neyse lise 3 te annem de ogretmen sikayet etti, sorusturma falan acilmisti diye bana dusman olmustu bir de. Okulu falan degistirildi sonra.

Matematikle ilgili sikintisi olan bir cok kisinin sebebi ya calismamaktir ya da boyle serefsizlerdir.

lise yıllarında ikisinde de sıkıntı yoktu. türev, integral bizim zamanımızda öss'de çıkmıyor diye işlenmezdi doğru düzgün belki de o yüzden. onlar olsaydı muhtemelen matematik olurdu.

şimdiki adı yds mi neyse de kendi girdiğim öss'de dahi matematikten 3 komple fizikten 2 yanlış yapmış bi insanım ve çoğu deneme sınavlarında da fen bilgisinden matematiğe göre daha çok net çıkaran tek kişiydim belki de :)

üniversitede de matematik daha çok zorladı. hatta fizik ve fizikle alakalı derslerin vizelerinde fizikle alakalı kısmı halledip çözüm için sadece matematik kısmı kaldığında soruyu öylece bıraktığım çok oldu.

bunları yazdıktan sonra yorumlara kısa bi baktım da sanırım matematik diyen tek kişi benim :)