Refler de okse teklif alacaksın.

Yarın teklif gelir

<3 <3 <3 <3 <3 @shenergy, @benaslindayohum ağzınızdan bal damlıyor <3 <3 <3 <3 <3

Bundan normal ne var tabiki referanslarına da soracaklar seni.

Hayırlı olsun <3

2. görüşme olabilir, 2. görüşme yönetici/müdür/direktör/cxo ile olacaksa "mülakat sonuçları bu, referans kontrol sonuçları bu, geri kalanı sizin onayınızı bekliyor" denilir.
önce yönetici ile görüştürüp sonra ref check yaparsan yönetici der ki sen benim vaktimi çalışıyorsun rererö

on.

on olmaz, in dogrudur. evden bahsetmiyor olsaydin on olabilirdi, burada olmaz.

ikisi de değil, prep. yok:)

Preposition yok. Around prep zaten orada. İki prep kullanman gereken bir durum olursa mantıken bunun gibi, kulağa en aşina geleni seç. İkisi ardarda olmaz yani genelde.

Prep yok kısacası:)

*product contains sugar or not*

"Any smell indicating (veya that indicates) whether the product contains sugar or not"

"when smelled"e gerek yok.

Der meister+1

Lafı çok dolandırma. En kısa ve net olacak şekilde kullan.

Yetmez, şart.

Yurtdisi dedigin yer neresi? Almanya'da sinav puani olmadan alan yerler biliyorum, Max Planck Enstitusu mesela - hepsi icin gecerli olmayabilir. Ben Cekya'ya TOEFL olmadan girdim.

Neresi olduğuna bağlı ama yüzde 95 gerekiyor amerika veya ıngiltere ise.

Sözleşmeyi iyice okuyup karar ver. İçeriğini bilmeden bir şey diyemem.

cope koparır diye bi' deyiş var ama bilkentlilerin uydurması da olabilir.Bir de hem odtü hem de bilkentde eğitim görmüş arkadaşım bilkent daha zor demişti. boun hakkında hiç bir fikrim yok ama

sanırım bu sıralamada ielts daha mantıklı

Bilkent'in sınavı gayet cacıktı, İngilizce bilmeyenler geçemeyip zor diyor işte, hiçbir zorluğu yoktu. Hatta öyle ki sınavı atlayıp da düzgün İngilizce bilmeyen bir sürü kişiyle karşılaştım.

boun'un readingi > ielts readingi
boun'un writingi .> ielts writingi
boun'un listening > ielts writingi
boun'da speaking yok :)


ben ielts general'a bakmistim yanniz, academic'e degil.

Boun ve ielts sınavlarına girdim.

Zorluk dereceleri olarak,
Boun reading>ielts reading
Boun writing=ielts writing
Boun listening kimin okuduğuna bağlı olarak değişiyor bence ama ieltsten kolaydı benim için.
Boun speaking yok.

Kısacası hangi sisteme daha alışkınsanız ona girin. üniversite öğRencisi iseniz okulun sınavına girmeden ielts almaya lüzum yok bence.

Ben aynı puan bantlarını almıştım ikisinden de. Seçicilik olarak aynı bence.

Dediklerim ielts academic için geçerli general'a daha kolay diyorlar. Ama boun sadace academic kabul ediyor zaten.

Kolay gelsin.

Kararımı
Boun writing> ielts olarak değiştiriyorum. Konu olarak filan ielts çok daha kolaydı.

bana daha dün diş taşı temizliği için 400 lira fatura çıkardılar.

avukatlık bitti
tıp bitti
diş bitti
mühendislik bitti

(ÇOK AFEDERSİNİZ AÇIK) yarraaaamı bitti (/çok afedersiniz kapalı)

bu işler çevre işi. güzel merkezi bir yerde dişçi açarsın para basarsın. devlet hastanesine gidersin kazanamazsın hepsi bu

O kadar fazla mezun yok. Diş hekimliği kolay kolay bitmez.

Tıptan daha avantajlı. Sanmıyorum bittiğini filan.

reddit
ekşi
instagram
filimadamı
liveleak
youtube

bonus: kariyer.net kasdşlassff

Ntvspor :(
Youtube
interpals
Duyuru

alışveriş siteleri
sözlük/duyuru

Youtube
Facebook
Biraz da ekşi
Proxy kullanarak wikipedia (derslerim için)
Babbel (bu da şu sıralar almanca öğrenmeye çalıştığım için)

Mutluyum, ülkenin canı cehenneme. Beş para etmez embesillerle dolu bir ülke için iyi bile sayılır tr.

Ben toplumun peşinde olamadım, yani olmadım değil içimden hiç gelmedi. Ben daha çok bireyciyim; işbu yüzden yaşadığım ülke ve içinde bulunduğu durum beni fiziksel olarak engellemediği müddetçe bununla ilgilenmiyorum. Paramın erimesiyle ilgilenmiyorum çünkü parayla kurulacak bir hevesim yok. Sahip olduklarıma oluyor, olamadıklarıma karşı da pis gurur içindeyim.

Mutluluğa büyük anlamlar da yüklemek faydasız bir eylem. yani mutluluk süreklilik arz eden bir duygu değil aksine duygu geçişleri arasındaki pik mi diyorlar ne diyorlarsa o ani kırılma anları. mutluluk, keder, nefret bunların hepsi aynı şekilde meydana geliyor. ve sürekliliğini/süreksizliğini de biz yapay yollardan sağlıyoruz. (bkz: sanı)

bu durumda mutlu muyuz ? sorusuna ilişkin de yazdığın sebeplerden ötürü bi' mutsuzluğumuz yok çok şükür. Nasıl sorusunun da cevabını ilk parağrafta vermiştim.

Kafaya takacak o kadar cok sey varki, onlari dusunurken bir bakmissin 20 yil gecmis. Bazen bosver be abi. siki calisan her turlu kazaniyor.

tam şu anda kişisel sebeplerden dolayı mutsuz sayılırım ama uzun vadede ümidim var, öncelikli olarak ülkeden kurtulabileceğimi düşündüğüm için iyi hissediyorum. savaş çıkmadığı ya da ortalık daha fazla karışmadığı sürece ben "eh işte" diyerek, çok da sıkılıp bozulmadan yaşayabilirim sanırım. ülkedeki sorunları görmezden geldiğim için değil, kendi akıl sağlığımı koruyabilmek adına böyle davranıyorum. aç değilim, açıkta değilim. büyük ümitsizliğe kapılmadan, çok mutsuz olmadan beş sene daha çıkarabilirim diye düşünüyorum. sonrasında yurtdışına çıkamazsam, onu o zaman düşüneceğim. ama şu an için beni mutsuz eden kişisel meseleleri saymazsak ülkenin gidişatı çok da skimde değil savaş çıkmadığı, bombalar patlamadığı sürece.

mutlu da değilim mutsuz da. düşünmüyorum.

Mutluyum. Şu ülkede debelendiğim son 1 yılım. Sonra dönmemenin bi yolunu bulacağım. Sayılı gün çabuk geçer klişesine sarılıp mutlu oluyorum <3

Bunlarla mutsuz olmak ne yazik ki gereksiz cunku sen dogmadan once olen insanlar da bu ulkede ayni seylere uzulmusler ve yil 2017 olmus 1967'den bu yana zihniyet bir parca bile ilerlememis. Haha Kurt, Ermeni, Alevi dusmanligi kendini toplumun ust kesimi sananlarin aslinda siyasetcilere istedikleri her seyi vermesi, hala ogrenenin bilgili olmaya calisanin asagilanmasi devam ediyor. Beni en cok uzen de kendini cahillerden ustun sayan yari cahiller. Turkiye'nin Orta Dogu'ya saplanmasini istemeyen ama kadinlari asagilamaya falan gelince cahil dedikleri insanlardan bir farki kalmayan kesim.

son iki senedir mutlu olduğum anlar sınırlı. gelecek yıllarda "sınırlı" diyebileceğim sayıda bile kalmayacak diye korkuyorum.

Mutsuzum.

Elin bilmem hangi ülkelerinin devlet adamları 100-150 yıllık planlar yapıyorlar, kendi gözleriyle göremeyecekleri, yaşayamayacakları geleceği şekillendiriyorlar ve bu konuda son derece titizler, kendileri haricindeki ülkelere karşı da çok açık bir şekilde düşmanlar. Hepsi birbirini sırf kendileri yaşayamayacakları gelecek için ta en başından düşman yerine koyarak siyaset/politika uyguluyor.

Bizde ne var? Anca eleştir anca tüket anca yat anca ye. Satılmadık kurumumuz ve taşınmazımız kalmadı. Bırakalım geleceği, neredeyse mevcut halkın ölmesine çalışıyorlar. O derece bir hıyanet mevcut. Her konuda çürütüldük ve tüketildik. Geleceğimiz yok, şimdimiz elimizden her türlü alınıyor.

Bunu göre göre bazılarımız da ben bireyciyim, ülke umurumda değil, bana ne diyor.

Galiba sanıyorlar ki kendileri başka ülkelere iltica etseler mis gibi yaşayabilecekler... böyle olmadığını, özellikle batı ülkelerinin en ufak bir canlı bakteriye bile tahammül etmeyip anında etkisiz hale getireceğini bilmiyorlar. Özellikle bize karşı çok ciddi bir korku ve nefret duyulduğunu, kin beslendiğini kabul etmek istemiyorlar, çünkü bu onlara saçma geliyor, çünkü onlar her devlet yönetimini kendileri gibi insan ve samimi sanıyorlar. Olmadıklarını yaşamadan göremeyecekler. Bilmiyorlar.

Nasıl ki ben yaren olarak mevcut bedenimden başka bir bedende yaşayamazsam, herhangi bir milliyetin insanı da o milliyet özelliklerini ve kültürünü kayıpsız koruyarak ve hatta geliştirerek yaşamayı farklı bir devlette gerçekleştiremez. Nasıl ki benim karakterimin doğuş ve üretiliş yeri beynimse ve %100 beyin nakli mümkün değilse, bir ülke halkının da farklı bir ülkenin dümen suyuna girip kendi özellikleriyle kendi kalması mümkün değildir.

Ben halkımızda özellikle de gençlikte tam bir ulusal haysiyetsizlik görüyorum. Bireysel haysiyetlerimiz de yerli yerinde ve olgun değil, bu hale nasıl geldiğimiz çok derin ve uzun konu.

Bunlar beni etkiliyor, ilgilendiriyor ve mutsuz ediyor.

Mutlu değilim ama bunun tek sebebi ülkenin durumu da değil.

Mutsuzum ama keyfim yerinde.

ülkenin gidişatı umurumda değil artık. çok uzun süredir gündemi uzaktan yakından takip etmiyorum. sadece kişisel hayatımı iyileştirme odaklı yaşıyorum.

sanırım "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cı oldum. belki de böyle olmamızı bizi yönetenler istedi. ama ben böyle daha huzurluyum en azından. bir işim var, fazla giderim yok, gereksiz para harcamayı sevmiyorum, geleceğini düşünmem gereken bir çocuğum da yok. dolayısıyla enflasyon beni pek etkilemiyor.

değiştirme ihtimalimiz bile olmayan şeyler için uğraşmak, hiçbir şekilde anlamayanlara laf anlatmak sadece sinirlerimizi yıpratıyor. gezi'de elimizden gelenin en iyisini yaptık işte, olmadı. ve ben bir geziyi daha kaldıramam. ülke bu kafadaki insanlarla doluyken zaten başaramayız da. ölenler öldüğüyle, geride kalanlar üzüldüğüyle kalır. açıkçası bu ülke için değmez. gerçi hiçbir ülke için değmez. bence ileride ülke, ulus, milliyet, hatta din gibi insanları birbirine düşman eden kavramlar ortadan kalkacak. herkes dünya vatandaşı olacak.

bir de ülkede işler çok kötü olursa ben bir şekilde kaçıp kurtulurum gibi geliyor. maddi-manevi olanaksızlıklar yüzünden burada kalmak zorunda olanlara üzülüyorum.

Mutluyum. Eğer mesele paraysa benim alanımda (arge-üni araştırma fonlarının artması vs.) çalışanların yaşam standartları artıyor. Özellikle son 5 yılda epey arttı. Ama tabii mutlu olmamın sebebi bu değil. Sebebi yok yani genel olarak. İyi dostlarım, güzel bir çevrem var. Bunlar insanın kendi küçük dünyasını oluşturuyor zaten.

"Intelligence is the ability to adapt changes" diye bir söz vardır. ülkenin durumundan çok fazla etkilenip huzurunu bunun için kaçırdığını iddia edenleri zeki bulmuyorum açık söyleyeyim. Kendi karamsar ruh hallerine gündemi bahane ettiklerini düşünüyorum.

bahane denilen şey de işsizlik ha. vay efendim siz çok zeki olmalısınız ajdjdjdjd

Mutluyum.

Son bir senedir kendim dahil her şeye sinirliyim lanet okuyorum
Mutlu da değilim para kazanmıyorum en çok o yoruyor borca giriyorum her gün
Tembellikten de vazgecmiyorum nedense

evet.

Nasıl anlar? Siteler anonim ama bir crack mi var? Kolayca anlayabilir mi süper hack yetenekleri yoksa bile? Bunu soruyorum.

Abi ne gerek var bunlara? Muhabbet arasında abi yeni bi deodorant denedim var ya üff mis gibi, eskiden leş gibi ter kokardım şimdi misk kokuyorum falan dersen mesajı alır.

Öyle muhabbetim olan biriai değil. Samimiyetimiz yok.

sürekli maruz kalmıyorsan yapma.

Les gibi ter kokan, odaya girdiginde herkesin disari ciktigi bi is arkadasim vardi. Koltuk altlarinin terden kiyafetini islattigindan yakinirken "antitranspirant deodorantlar var onlardan kullansana hem kiyafetin terden ıslanmaz hem de ter kokusunu engelliyor" demistim de "yok ben oyle deodorant falan kimyasal seyler kullanmiyorum" demisti. Bazisi mesaji, hatta dogrudan soylemeyi bile anlayamiyor. Bence anonim mail atmak mantikli. Anlayacaksa da anlasin o ter kokmak ayip degil de ter kokuyosun demek niye ayip.

Ya fazla yakınlığınızın olmaması bence çok anlamlı bir fırsat. Çünkü senin ona karşı herhangi bir garezinin de menfaatinin de olmadığını bilerek değerlendirir seni. Çekeceksin kenara, diyeceksin ki

"abicim çok samimi olarak söylemem gereken bişey var niyetimin tamamen iyilik olduğunu bilmeni istiyorum, bir arada bulunduğumuzda ortamda ter kokusu oluyor, gözlemledim acaba bakımsızlıktan mı diye ama değil, bunun vücutta bir hastalığın belirtisi olabileceğini düşünüyorum. Burnum çok hassastır kokulara karşı fazla duyarlıyım, söylemeden edemedim, bu bir hastalığın habercisi olmasın, bi doktora görünsen ya?"

Bu kadar.

Yok yani benim sorun o siteleri kullanan var mı? Direkt bu sorun için yapılmış siteler var. Kullanan varsa güvenli mi onu nerak ediyorum. Mesela

nooffenseoranything.com

Veya
www.smell-well.net

Gibi

Bulamaz diye tahmin ediyorum.

Çakma mail adresi alıp at. Ardacan gibi trolleri de sallama.

pislik yuvası

yıllarca yerde yattım, şu sıralar da yerde yatıyorum, gayet rahat.

Neden ?

Bence çok tatlı. Kullanmıyorum fakat kullanmak isterdim. Tabii temizliğe önem veriyorsanız ancak kullanılabilir. Aksi takdirde pislik içinde yatmanız muhtemel.

odayı temiz tutarsan gayet güzel bir şey. askerlik yaptığım zaman zarfında evde kaldım sadece benim yatağım vardı ve yerde yatıyordum. oh mis.

pislik içinde yatarsın diyenlere inanma. yatağın altına bir örtü, bir minder serersin, onları da yıkarsın dilediğince. bahsedildiği gibi bir pislik yok. boş beleş yorum yapmayın yahu her şeye.

ben yorgan seriyorum, şu eski kalın beton yorganlardan; zeminle arasına da minder dizdim. gayet güzel oluyo. kendi yaptığımı tavsiye ederim ama fotoğraftaki gibi olanı bilmem.

döşekle yerde yatmaktan farkı ne ki pislik diyor bu insanlar anlamadım?

yer çok fena soğuk çeker. ve daha bir çok faktör var yorumlarda yazmışlar zaten. al bak şu fotoğraftaki de yer yatağı www.yesiltopuklar.com pek sanatsal değil ama.

pislikten ziyade toz olur. inanilmaz toz ceker. ek olarak alttan soguk vurur.

ikeadan filan en ucuzunu alin temiz temiz kullanin.

Hocam yerde yatak olsa da olmasa da temizliğe önem vermiyorsan elbette PİSLİK içinde kalırsın. Yere yatak atıp yatmak istiyorsan da doğal olarak yerin temizliğine dikkat edersin. Pisliğin yatakla ilgisi yok yanii. Pislik her zaman olur.

Şu olay da hoşuma gidiyor: imgn2.lovingit.pl

Palet bulsam temiz aslında öyle istiyorum ama palette de tahta kurusu olma ihtimali yok mu?

@tuborg yesili Bilemedim. Verniklenirse, temizlenirse veya hangi bakımı gerektiriyorsa yapıldıktan sonra sorun olacağını düşünmüyorum.

Pislik ne alaka yahu? Yatağın olacağı odanın alanı genişse ve ev soğuk olmuyorsa tavsiye ederim. Japon arkadaşlar 3 senedir böyle kullanıyor ama bir şilte var yatakların altında. Bence şık ve ferah duruyor oda. Memnun kalmazsanız bir şey alıverirsiz yahu.

kondüksüyon sebepli olarak ısınma problemi yaşamak, daha tozlu ve kirli olan yere yakın olmak, haliyle de orada dönen havayla nefes almak, yerden kalkan toz ile yatağın kirlenmesi gibi şeyler dışında sağlıkla ilgili sorun olacağını sanmıyorum. görüntü olarak ise kötü geliyor bana.

araya ısı kesecek herhangi bir şey koyarsan palet örneğindeki gibi daha makul olur tabii ki.

Benim yatagimda uzun seneler yerdeydi.yatak odasi iki bolumlu yatagin oldugu yer orjinal ahsap kapli oldugu icin soguk vs durumu olmuyordu.simdi dizde aorun oldugu icin yuksekce bir yatakla degistirdim ama hala alisamadim.
Pislik denmesini anlamak zor,yattigin odayi pis birakiyorsan yatagini nereye koyarsan ayni.duzenli temizlenen bir yerde boyle sorun yok ama evi 10 gun temizlemezsen toz,kir her yerde rahatsiz edecek.
En buyuk rahatligi gicirdama derdi yok,nefret ederim,

çok minimal bir durum yatatıyor bence gayet şık, kullanım olarak da normal yataktan farkı olmaz, temizleyeceğiniz zaman altını duvara yaslayıp 1-2 dk'da halledebilirsiniz

Taşınırken bazam kırıldığı için yeni odama taşınırken öyle bir başlangıç yapmak durumunda kalmıştım ama bugün alırım yarın alırım derken alıştım ve yıllarca o şekilde yaşadım.

Bana göre en büyük artısı yatağı duvara yaslayıp kendime rahatça spor yapabileceğim bir alan yaratabilmekti çünkü odam küçüktü. Eksi yanı ise yatakta hafif uzanıp kitap okuma keyfi yapamamak oldu, çünkü sırtını duvara dayayınca bir yerden sonra ister istemez yatak kayıyor =) Onun dışında bazanın sağladığı depolama hacmi de önemli bir kayıp.

Kışın altına birkaç blok kalın strafor koyarsanız soğuk çekme meselesini halledebilirsiniz sanırım. Benim alt komşum o odasını bebek odası yaptığı için benim soğuk problemim olmadı pek. Odayı da haftada birkaç kez süpürüp sildiğim için temizlik problemi zaten yaşamadım.

yüksek tavanlı evde yaşıyormuş gibi hissettiriyor. yüksek tavan iyidir.

Eski ev arkadaşım yatıyordu, yatak boyunda strafor vardı altında. Soğuğu engeller hem. Palet de cok hos ama bana daha pis geliyor, böceklenebilir falan gibi. Cilalsnsa filan anca ama o da zahmet.

lisans olmayacak diye kim dedi?

bi yer de kağıt gördüm öyle yazıyordu. sadece yüksek ve doktora verilecek diye. öyle olma ihtimali bana da olası geliyor. yani olursa eğer bize ne olur ki acaba?

hiçbir şey olmaz, sadece, olursa ki düşük ihtimal görüyorum, yeni öğrenci almazlar, mezun olan olur.

o nasıl olacak ki ama herkesi geçirmeleri gerekiyor derslerden.

Lisans olmaması söz konusu olamaz. Öğrenci az alınır büyük ihtimalle.

Hiçbir şey olmaz. Takma bunları. Çok büyük bir farklılık da olmaz muhtemelen belki araştırmalara sağlanan fon artar o kadar.

Aslında yapmak istedikleri dediğin gibi lisans öğrencisi olmadan araştırmaya yönelmek ama o hop diye olmaz, bunları seçtik öğrencisiz devam etsin diyemezler en fazla okullara verilecek ödenek artar.

da bitişik. yoo aynı

hamilelik?

azaldı benim ya

Alakası yok hatta azaldı

Benim de azaldı

Tam tersi azaldı. Kilo verdim.

Azaldı +1
Günde bi öğün ya yiyorum ya yemiyorum.
Bi gebelik testi yapıverin eğer kadın iseniz.

Yohtır.

yoo, nerede o günler :(

her zamanki gibi yine iştahsızım. hatta her zamankinden daha iştahsızım şu sıralar. kilo almaya çalışırken yine kilo verdim çöp gibi kaldım.

Son 4 gündür aşırı artış var. Ondan önceki 2 haftada da aşırı azalma vardı.

Tatilde çok yedim, döner dönmez kıstım. Her gün yürümeye çalışıyorum, yürüdüğüm gün daha az yiyorum, canım bir şey istemiyor. İştahım açık ama dizginlemek istediğim için abur cubur bulundurmuyorum evde.

Değişken bir iştahım var. evde olduğum günler az yiyorum ancak yoğun okul günleri çok acıkıyorum.

Normal bir durum bence sonuçta beyin çalışıyor.

iştahım hiçbi koşulda azalmaz.

azaldı ya son 1 ayda 4 kilo verdim hatta :(

the blind side

www.imdb.com

scott pilgrim vs the world

little miss sunshine.

rush hour
48 hrs
planes, trains and automobiles
what about bob ?
office space (kesin öneriyorum)
intouchables
midnight run
me, myself and irene

10 items or less
m.imdb.com

St. Vincent(2014)
www.imdb.com

Benny & Joon

A serious man. Eğer hayatında taktiğin bir durum varsa.

Öylesine modun düşükse ortalama bir romantik komedi bile güldürebiliyor.

Chocolate ve amelie poulain de olur. Bunlar da klasik tatlış kız kontenjanımızdan gelsin.

Groundhog day.

ben patlatıyorum valla.

Geçmiş olsun. Patlatırsan hem mikrop kapma ihtimali hem de acısı artar. İstersen git, doktor gerektiği gibi patlatsın.

ikinci derece yanık, doku bütünlüğü bozulmuş.

Patlatmayin. Mikrop kapma ihtimali artar. Ben de yakin zamanda yaktim. doktor silverdin ve fucidin verdi. Madecasol de surebilirmisim. Yalniz silverdini az sur dedi.

Çok büyük değilse bir süre sonra kuruyup düşüyor ve iz kalmıyor. Başıma 3 4 kez geldi. Ama tabii isterseniz doktora danışın.

ikincisi tabii.

Valla ben yiyorum çünkü evde yaptığım dışarıdaki kadar güzel olmuyor.

Aynı mantıkla dışarıda çay kahve de içmemek lazım o zaman.

tavuk dünyası dışında hayatımda dışarıda makarna yemedim sanıyorum. fakirim.

Genelde evde yemek yaparken sıkılıyorum ama salata ve makarnaya o parayi vereceğime evde yaparim diyorum hep. Dışarda yediğim nadirdir.

Guzel soslu somonlu deniz ürünlü makarnaya verilebikir bence ama bolonez soslu 4 peynirli makarnaya para vermek saçma.

Dışarda yemek yiyeceksem ve canım o an makarna istiyorsa yiyorum valla

taze makarnaysa yerim, ama hazirdan yapilan bir yerse yemem.

oricciette gibi evde hazırlayamacağım makarnaları yerim ama tutup da fussili yemem örneğin.

dışarıda özellikle makarna yerim. çünkü benim evde yaptığım kadar güzel olmuyor. sizin yazdığınız hesapla düşünecek olursak dışarıda hiçbir şey yemememiz lazım. güzel bir makarnaya dev para bayılabilirim, hiç de içime oturmaz. :D

Yahu "o zaman dışarda hicbir şey yemeyelim" meselesi değil bu, yani et pahalı zaten evde de disarda da ya da ne bileyim diğer şeyleri yapmak zahmetli falan ama makarna hem dünyanın en ucuz hem de en kolay yemeği, 2 liralık seyi 20 liraya çıkarmanın saçma bir şey olduğunu söylemeye çalışmış arkadaş.

Maşallah bir kişi bile dışarda yemiyor. O yüzden sibella tıklım tıklım :)

Evde dışardaki kadar güzel yapamadığım ve et yemediğim için çoğu mekanda makarnadan başka pek alternatifim olmadığı için dışarda yiyorum sık sık.

makarna dünyanın en kolay yemeği değil? gidip de domatesli makarna yemiyoruz elbette dışarıda. kaç çeşit makarna sosu biliyorsunuz da makarnaya dünyanın en kolay yemeği diyorsunuz anlamadım.

jamie oliver görmesin buraları :(

çok çeşit makarna sosu biliyorum, zaten makarna sosu yapmanın ciddi kuralları yok sevdiğin malzemelerle denersen tadını seversen o güzel bir sos olabilir bu yüzden de dünyanın en kolay yemeği makarna evet.

Evde yemek yapmadığın veya yapamadığın için dışarıda yiyorsun zaten. Dışarıda yiyen biri yemekler arasında böyle bir ayrım yapmaz o yüzden. Yani genel olarak evde mutfağı kullanmayan kesimden bahsediyorum.

böyle bir şey var.

haksızlığa uğramasan bile bağırıp çağırmalısın ki haksızlığa uğratma teşebbüsünde dahi bulunamasınlar.

böyle bir şey gerçekten var, yalnız haklıyken haksız duruma düşmek diye bir şey de var. dolayısıyla haksızlığa uğradığınızda bağırıp çağırmanız kızarıp bozarmanız değil, meramınızı düzgünce anlatabilmeniz mühim. ha karşınızdaki gerçekten laftan anlayan biri değildir, o zaman da lanet olsun diyip kendini yormamak gerekiyor. maalesef.

Eğer böyle bir durum varsa çevresini değiştirmeli ya da en azından gözden geçirmeli insan. çünkü sakinliğinizden dolayı size böyle hissettirecek insanın büyük ihtimal narsistik problemleri vardır. Toplumun genelinde ağır özgüven eksikliği temelli narsizm olduğu için doğru bir tespit. Biraz dik durmayı öğrenmek gerek ama bağırıp çağırmak değil çaresi. Dediğim gibi böyle hissettiren kişiyle muhatap olmamak en sağlıklısı.

Kahve götür bence. Filtre kahve için makine ya da french press varsa starbucks'tan kahve alıp çektir. yoksa türk kahvesi olabilir.

Turşu<3 probiyotik iyidir hem kilo vermek için. Minik bi kavanozda Mısır koçanı erik vb gibi alışılmamış bir turşu verebilirsiniz ya da şekersiz reçellerden bi kavanoz

Araştırmalık kuru meyve ve kuru yemiş çeşitleri

Kuruyemis

Cig kuruyemis

Ben meyve götürürdüm sanırım. Ama kahve de alternatif. Günkurusu-incir-ceviz gibi kuruyemişlerden güzel bir paket de yapılabilir ama diğerlerine nazaran pahalı olur gibi geldi.

Bu kadar düşünmemelisin. Tabii düşüneceksen de kolay gelsin, boya konusunda fikrim yok. Dyo'dan renk seçip boyatan insanım.

etkinlik kutuları oluyor bir bakın isterseniz:

bardabas.com

Ben yegenime ektekini almistim 2 yil once. Cok sevmisti. Kablolu tasmasi var. Tasmada tuslar var. Yurutme, havlatma ve kuyruk sallatma ozellikleri var. Beraber evin icinde hic durmadan gezdiriyordu. :) nerelerde vardir ama bilemiyorum.

62.media.tumblr.com

Küçük çocuklar için yastık şeklinde ya da 3 boyutlu kitaplar filan var. Kardeşime almıştık çok sevmişti.

eylül, ceylin

edit: ceyline uydurmasyon demeyin pls

eski türkçe bir isim olabilir.

yok yok, ceylin de seçenekler içindeydi. teşekkürler.

evet defne ismini çok seviyorduk ama o sebeple eledik aslında biraz da. deniz ismi ise belli bir dönemin parlayan ismi değil her dönem kullanılmış bir isim, o yüzden deniz'i elemedik. gökçe de güzelmiş.

Ela harika bir isim. Suna ismini de çok severim, kendi çocuğum olursa Suna koymayı düşünüyorum adını.

defne guzel
tuna ismi de kizlara yakisiyor. unisex bir isim
ama sakin tuana olmasin soylemesi zor ve cok zorlama

ceylin hic olmasin

Deniz ismini beğenirim şahsen fakat seçenek olsun: İlke, İlkay olabilir mi?

Dora diye erkek ismi vardı ama kıza da konulabilir bence.

Türkçe isimlerde de çok hoş isimler var: İlbilge mesela. Bence bir araştırın onları da.

ilke, eda

Helen çok güzel isim.

eylül +1,en sevdiğim aydır sonbahara aşık biri olarak kızım olursa eylül koyacağım ismini :)

ipek olsun. ipek gibi ince ve nazenin olsun aşk olsun.

bu arada helen türkçe değil, nüfusta sorun yaşarsınız

ben kızım olursa yağmur venüs koyacağım. iki isimde çok güzel bence.

ne kadar eski gibi dursa da leyla hoş değil mi?

ayrıca, yağmur ve ipek isimlerine +1 diyorum

İpek +1

Leyla. Tınısı çok güzel, yabancı dilde sorun yaşamaz. Mis gibi isim.

Leyla +1
Güncem
Gökçe +1 ya da gökçen
Elvan +1
Fulya
Nergis

idil

Yasemin, eslem filan geldi aklıma.

Tınısından evvel anlamına bakın derim ben de.

abi "gökçe" isminde 85-86 doğumlu tam 6 tane arkadaşım var, kalkıp da gökçe koymayın lütfen -ki sevdiğim bir isimdir, diyeyim de-

seda da çok var mesela, lütfen seda da koymayın -10 tane var-. aynı şekilde hande -4 tane şimdi saydım, daha da vardır-, gamze, ezgi, cansu -cansu'dan da bi 6 tane var-, meltem -ki benim ismim, ben de dahil bir sınıfta 3 tane meltem var amk, kendim de dahil 5 tane tanıyorum -_- - mesela esin güzel bi isim bence, o olabilir, ela ismini çok severim. defne'yi ve irem'i de çok severdim ama ne yazık ki ben çocuk doğurmaya karar bile veremeden bir sürü arkadaşım pıtır pıtır -bok var sanki amk- çocuk doğurup defneydi iremdi koydular bile isimleri -_- aha siz de ela koyacakmışsınız, koymayın nolur ya! :,( -şaka şaka, koyun bana ne yeaa :D - deniz de çok var ayrıca, yağmur -3 ve artacak-, yasemin -6 tane-, eylül de çok var -herbirini belirtmiyorum ama en az iki var ve çocuklarına bu isimleri koyacaklarını bildiklerim var. ceylin ismi bir tuhaf, güzel mi değil mi anlamadığım bir isim. yani ben olsam eski türkçe bir isim koyabilirdim belki orta asya türkçesi felan -mesela gülçin, burçin, elçin gibi çin'li bir kısım isim orta asya türkçesinden geliyormuş nette araştırdığıma göre, ama siz yine de biraz daha bakın tabi. mesela bu üç isimde olan insan da çok tanıyorum.

beri yandan, uydurmasyon isim olmasın ama çok da olmasın, derken anlamda da sorun yaşamayın tabi, o da bir başka sorun. ha bu arada ceren ya da cemre de koymayın, çok fazla var onlardan da. ha bilge olabilir bak, severim bilge ismini. ama bilemedim siz sever misiniz? dilek -min. 4- ya da gizem -5- de koymayın mesela, onlardan da çok var. yeliz -3-, merve -en az 3- , ece -5- , tuba/tuğba - en az 5-, elif -6- mesela. gerçi burçin'e baktım demin onda da bi 4 tane saydım sanırım :/ ha mesela nihan derim, 4 tane tanıyorum, bu ne ya?!?! bence en iyisi siz o çocuğu doğurmayın, içinizde kalsın ya :(

geçenlerde bir arkadaşım çocuğuna masal diye isim koydu, bana saçma geldi bilemedim. öykü falan hadi neyse de masal?? gerçi türkü diye ismi olan da var. neyse işte öyle, karışık bu isim koyma işleri :/ anlamına bakın en iyisi siz gene, sınıfta kaç tane olursa olsun. hayır, aynı sınıfta iki tane her iki ismi de aynı olan çocuklar görmüşlüğüm de var da.

edit: bu arada hazır gelmişken, zannedersem leyla&mecnun yüzünden, bir kısım arkadaşım kızına leyla ismini koydu, dersine girdiğim sınıflarda da bolca leyla gördüm. :(

ekin,ceylan ve bilge de güzel isimler. aman ecrin koymayın anasınıflarında 10 kızın 4ü ecrin.

inanır mısınız bilmem ama insanlar ismine çeker, mineler çok kırılgan olur mesela, merveler aşırı (!)sosyal. bir tane akıllı işler yapan kübra görmedim mesela.

bence iki isim koyun, iki isimli insanlar her zaman daha akılda kalıcı ve dikkat cekici oluyorlar.

nisan.

Leyla, inci, ipek.

ayça koyun, yeni nesilde yok gibi bi şey.

başkalarının o ismi kullanıyor olmasını niye bu kadar dert ediyor ya insanlar. eğer öyleyse adı mehmet olanlar utancından ölsün amk. insan içine çıkamasın.

yok şu isimden 5 kişide var, yok bundan 8 kişide var bilmem ne. bu kadar kompleks yapmayın ya, hangisini beğendiyseniz onu koyun.

mina

bence pınar çok güzel bir kız ismidir.

pınar...

Ben ileride kizim olursa ismini Beliz ya da Nudem koymayi dusunuyorum ikisinde cok kibar ve hos geliyor

pelin, mine, aslı, ışıl

İşaret dili

sanat dalları bu kadar geniş olmazdı. felsefe yavan olurdu. insan çeşitliliği olmaz tek tip bir hayat olurdu.

tabii iletişim sıkıntısı olmazdı o başka.

Milliyet kavrami bu kadar guclu olmayabilirdi. Ulus devletlik de oyle belki.

Tercümanlar olmazdı, ilk aklıma gelen bu olsun benim için :)

Denendi tutmadı. Kültür diye bir kavram olmazdı bence.

Denendi derken? Esperantoyu mu kastediyorsun?

o dil türkçe olurdu.

hadi bakalım. linç başlasın.

Dünyada herkes aynı dili konuşsaydı neler olurdu? Bunu kastetmiştim bazıları yanlış anlamış sanırım

soru net değil cidden, ne olaylar olurdu gibi de hangi dil olurdu gibi de anlaşılabiliyor.

insanlar anlaşıp dev bir kule inşa ederlerdi, tanrılar da aramızı bozar yine bir sürü dille bölünmemize neden olurlardı.
(bkz: babil kulesi)

o dil Sümerce ya da Latince olurdu bence.

ben aç kalırdım.

her gördüğümüz kıza yaza yaza doğal coğrafi sınırlar arasında mekik dokurduk.

“If there was only one language in all the world, none of such things would happen,” Herr Heinrich declared.

“There would be no English, no Germans, no Russians.” “Just Esperantists,” said Teddy.

“Or Idoists,” said Herr Heinrich.

Herkes tek tip insan olacagindan felaket olurdu

esperanto

her yazarı kendi dilinden okuma olanağımız olurdu. her şarkının sözlerini anlardık.

(bkz: güneş dil teorisi)

Derim. Kesin derim.

Eğer kaskını dizliğini falan yakıp "bisikletçi" gibi davranıyorsa bakarım bi tuhaf gelir ama mal demem banane yani sonuçta.

geçen caddebostan sahilde kotla süren birini gördük, bisiklet lobisi olarak gidip hemen müdahale ederek altından aldık bisikletini. adamı da linç ettik..

(bkz: elalem ne der)

Neyle surmek gerekiyor? Özel kıyafeti mi var asfdg

Demem.

demem ama çok uzun süreler boyunca sürme. rahatsız edebilir

Yazları şortla, havalar serinleyince de kotla, kanvas pantolonla, eşofmanla sürüyorum.

Giydiğin pantolonun paçaları zincirin olduğu çarklara takılmıyorsa sorun yok.

Kaskımı takıyorum, dizliğimi takıyorum.

Gerekli önlemleri alıyorum.

Beni görüp napıyor bu mal derse biri ona defolup gitmesini söylerim.

Filmin girişinde de Meg ablamızın işe bisikletle gittiğini unutmayalım. www.youtube.com

niye diyelim en fazla adamın bacakları tahriş olur. hem banane

şimdi siz ortadoğu çomarları bilmez ama biz gibi avrupa medeniyetinin ortasında yaşayan batı görmüş adamlar şehirde ulaşım olarak bisiklet kullanıyoruz tamam mı. işte o bisikletimizi kotla da kullanıyoruz. ne ile kullanacaktık oglum şehir bisikletini? taytla mı?

şaka bir yana, kullanılır tabi. yol bisikleti zor ve komik olur tabi de, şehir bisikleti için neresi anormal abi anlamadım.

ya mal mısınız harbiden.

tüm hollanda halkı mal evet. hatta önde gidenleri. tarz, moda ise bizde...

Niye diyem yav, günlük hayatta neyle sürülecek?

ulaşım amaçlı kullanıyorsam zaten mecbur pantolon ile sürüyorum. her yere tayt veya eşofmanla gidemiyorum. o yüzden mallık değil.

ama eğer haftasonları keyif amaçlı kullanıyorsam pantolon giymiyorum tabii, rahatsız ediyor.

Simdi dusundum de bisiklet surenler ne giyiyor diye hic bakmiyormusum. O yuzdrn fark etmem bile.

ısıyı atamazsın, kolay yorulursun, az terlersen cilde yapışır, daha da yorulursun, çocuğun olmaz.
ama bunlar hep seni ilgilendiren şeyler.
kaynak: mitpress.mit.edu

Demem. Paca için insanların berberde boynuna takılan şeyler gibi şeyler var. Onlardan alırsan zincir rahatsız etmez.

Bende de saç yolmalı versiyonu var. Psikiyatriste gidin.

beni de tırnak koparmaya yazın.

Saç kas kirpik yolma var bende de. Stres seviyesine bağlı. Kas ve kirpik yolmuyorum uzun süredir ama saç iyice alışkanlık oldu. Epey azalttım yine de. Kendi kendine çözemiyorsan psikiyatriste git.

kadın mısın bilmiyorum ama kaşlarını bir güzellik merkezinde şekillendirirsen belki kıyamazsın koparmaya. "kaşlarım çok güzel oldu koparmayayım yazık" falan diyebilirsin belki. ben de tırnak yerdim kendimi bildim bileli, tırnaklarımı uzatıp manikür yapmaya, nail artla uğraşmaya başladığımdan beri artık kıyamıyorum kemirmeye "o kadar özendim mahvetmeyeyim" diyorum, zamanla da bu huyum epey azaldı. şimdi stresten ölürsem yiyorum o da ayda yılda bir.

Öncelikle geçmiş olsun.

Kendisini aynen sizin gibi tedavi amacıyla 9 yıl öncesinde tanımıştık. İlaçlarından epey faydalandık. Yaklaşık 2 3 yıl öncesinde amerikada yaşayan çocuklarının yanına yerleşti diye duymuştuk sonrasında ilaçları temin edemedik. Eğer marmariste olduğuna eminseniz tüm tetkik sonuçlarınızla birlikte giderek şansınızı denemeniz bir şey kaybettirmez size ancak artık hasta kabul etmiyor sözünü biz de çok duyduk.

Bilgileri yarın öğrenip size ulaştırayım.

bence bunlar farklı durumlardaki aileler
şuna benziyor insan annesini de sever babasını da sever karısını da sever çocuğunuda sever köfteyi de sever ancak hepsini farklı farklı sever
doğduğumuzda bize aile olan aile ile büyüdüğümüzde kendi kurduğumuz aile bence birbirinden farklı olan aileler sınıflandrma yapmak doğru olur mu bilemiyorum.

bence sınıflandırma yapmak tam da basond'un dediginden dolayı dogru olur gıbı geldi bana da. Ama bunun dogrusu yanlısı olur mu onu da bılemedım. kafam cok karısık :/

Ben de böyle sınıflandırıyorum.

eğer bunu tezinde yazacaksan mutlaka literatür ile destekle. sonra jüride sen bu sınıflandırmayı neye göre yaptın derler. buna verecek cevabın olsun.

Youreads.net

doğru da site açılmıyor bende, yine mi kapandı :(

yok açılmıyor, çok ilginç ya

açılıyor.

valla açıldı.

LG G4.

Çünkü samsungzedeyim. LG g3 kullanıyorum şimdi çok memnunum.

s6'ya hakaret.

g4 çünkü işlemcisi, bataryası ve tasarımı her şekilde çok iyi.

S6 tırt.

LG G4 hatta G3

G4. samsung'a gıcığım.

LG > Samsung.

Andrea Bocelli....

www.youtube.com

nick cave-by your side
nick cave-into my arms
nick cave-we no who u r
yes-sweetness
king crimson-moonchild
mogwai-killing all the flies
vincent gallo-honey bunny
nu-sol


+ www.youtube.com

Dalida-i found love in portofino

bu biraz bilinçaltı ile ilgili bir durum; bilinçaltında bastırılan duygular rüyalarda özgürce ortaya çıkabilir.

Ben her iki cinsle de görüyorum. Ama yüzde doksanbeş karşı cins ile gördüm.

Heteroseksüelim, bilinçaltı mevzuuna katılıyorum.

Normalde hangi cinsten hoşlanıyorsan onu görürsün. Deneyim istemek de ilginçmiş...

@bigbadabum : deneyimden kastım, bu tür rüyaları görmüş olmaktı. keşke hemen eleştirmeden önce bir kez daha okunsa duyurular...

Ne kastettiğini biliyorum zaten.

sigmund freud, rüyalarla cinsellik arasında kesinlikle bir bağlantı olduğunu söyler ama.. bilemedim.

Freud hakkında söylenen şöyle bir nükte vardır: Eğer rüyanızda kurabiye görüyorsanız, bilinçaltınızda seks düşünüyorsunuzdur; eğer rüyanızda seks görüyorsanız, bilinçaltınız kurabiye istiyordur.

Seks rüyaları çok sık ve tekrarlı görülen rüyalar kapsamında yer alıyor ama ekollerin çoğu bunları cinsellik olarak yorumlamıyor. "Kaçtığın bir taraf, kendini savunmasız hissettiğin bir taraf veya bütünleşmek istediğin bir tarafını görmek istiyor olabilirsin" diyorlar. 20'li yaşlar için aynı cinsle sevişmeli veya cinsiyet değiştirmeli rüyaları kendinin daha önce hiç keşfetmediğin bir yönünü keşfetmeye çalışma, yeni denemelere açık olma olarak yorumlayan bir güruh var.

Aynı cinsle yatma, akraba ile yatma gibi rüyaların çok sık göründüğünü, örneğin, kafadaki suçluluk hissinin ensest olarak rüyaya girebileceğini söylüyorlar bir kısmı.

Ama Freud'a ve aynı kafada olmasalar da benzerlerine göre homoseksüelliği belirten başka sinyaller olabiliyor. Örneğin, bir erkeğin rüyada kılıç ovması (tabii rüyanın geri kalanına bağlı olarak) kendi erkekliği ile barışık olması anlamına da gelebiliyor, başka penislere açık olma anlamına da. Çünkü kılıç çok net bir penis simgesi onlara göre, rüya içeriğe bağlı olarak çeşitli çeşitli yorumlanabiliyorlar.

Ancak homoseksüellerde bu tür rüyaların içeriği nasıl oluyor, bilmiyorum.

Müsait zamanda uzunca yazacağım fakat şimdi uyumam lazım. duyuruyu kaybetmeyeyim.

Sana da hayırlı ramazanlar!

hz.osman zamanında zaten kitap haline getirildi.
hz.osman dönemine kadar da sözlü olarak gelişti.
zaten çok da büyük bir zaman geçmedi.

Sozlu gelenegin bir kismini alip digerini almamak mantiksiz degil. Esas mantiksiz olan dinde araya birini sokup onun agzindan cikanlari dogru saymak. %100 guvenilir bilgi yok. Hep elestirel filtreden gecirmekte fayda var.

İftar sahur programları genel olarak paraya ve reytinge dayalı olduğu için bu tarz şeylerle karşılaşmayacağınız bir kanal bilmiyorum maalesef. Ancak İhsan Eliaçık, Edip Yüksel gibi kişilere bakabilirsiniz, belki bu meselelerle ilgili yazıp çizdikleri şeyler, konuştukları panellerin kaydı vardır.

Saçma sapan konuşmayan biri var mi sorusuna ıhsan eliacik'i önermek de saçmalik.
fatih citlak bana çok itici gelir hep sevdiğim izlediğim biri de değildir yani ancak böyle saçma bi hikaye anlatmış olması pek inandırici gelmiyor bana yanlış anlamış olabilir misiniz umarım da öyledir
tavsiye olarak da hüseyin karataş mi tam adını da hatırlayamadm showdaydi geçen sene o muhterem iyiydi ama siz beğenir misinz bilmem

@1965 vallahi canlı yayında böyle anlattı. yanlış anlamadığıma yüzde 99 eminim. ben de şaşırdım. yani bu kadar bariz bir hata nasıl yapılabilir anlamadım. boş adam gibi de gözükmüyor halbuki.

beynamaz biri olarak bu sene kendimi toparlayasım, biraz dine yönelesim geldi. ancak bu adam beni bi anda o kadar soğuttu ki anlatamam. kendisine uzun bir eposta gönderdim. cevap verirse buraya da aktarırım.

her sene tvlerde program yapan birisi bilmiyorum belki derdini düzgün anlatamamis da olabilir hüsnü zan yapmak lazım. mübarek ayda da siz de inşallah aradığınızi bulursunuz. hocalari alimleri de allah şaşırtmasin :)

Tabi ki bayraktar bayrakli. Kanal d.de

Stardaki herifi 5 dk dinledim cinnet geciriyodum, adini bilmem

@art vandaley evet, yaşanan olayı anlatan kişi star'da.

edip yüksel youtube kanalı.
bir de caner taslaman var tam hoca sayılmasa da :)

ooo bak geçen de atv'deki zahide yetişin programındaki hoca eğer doktorları oruç tutmayın diyorsa doktorlarına baksınlar, oruç tutmayan doktora itibar etmesinler gibi bir şey söyledi. tam linki bilen varsa yollasın. öyle hoca bulamazsın. hepsi bu kafa.

Emre Dorman, Caner Taslaman, Mehmet Okuyan.

Mehmet okuyan'ı ben de severim.

Televizyon takip etmediğim için soruna cevap veremiyorum.

Babamın bana söylediği bir söz vardır papaza kızıp oruç bozulmaz diye. siz de kişinin durumuna veriverin, hayırlı ramazanlar!

Mustafa Öztürk'ün Sözden Öte programı vardı 24 Tv'de.
Youtube üzerinden izleyebilirsiniz.

cumartesileri tarihin arka odası. gerisi hikaye.

@1965 in soyledigi kisi Mustafa Karatas.
Eger bu yilda program yapiyorsa onu izle.

Dekalog'u nereden buldunuz acaba?

sansar gibi bi şeydi sanki

Sid olabilir mi? Bilemedim ki :(

sid vardı, buzlar devrinde. yapışkan, sümsük bir şey. evet evet diyordu. www.google.com.tr

Sid degil maalesef arkadaslar. Film gibi degil de gunduz kusaginda yayinlanan bir cizgi film karakteriydi

Her erkek baba olmak istemez ama her kadin anne olmak ister. Niyesi yok bence.

tabbi ki herkese göre değişir

Yolun yarısına gelmiş bir kadın olarak; kendimi hiç şimdi olduğu kadar anaç hissetmemiştim. Eskiden de kedi besledim ama o zaman çok küçüktüm. Şu an kedilerime bebek gibi bakıyorum. Çocuğum olmadığı için hayatımın merkezine kedileri koydum. Çocuğum olsa aklımı kaçırırım herhalde sevgiden. İmkanım olsa kedilerimi emzireceğim o vaziyetteyim. Çok acaip hareketlenmeler var bende. Evlilik hiç bu kadar sevimli gözükmemişti. Şu an imkanım olsa( sevdiğim, aşık olduğum ) hemen evlenip sevdiğim adamdan çocuk yaparım. Kocamı bile emziririm. Kucağıma bebeğimi almak için sabırsızlıktan ölüyorum resmen. Geç olsa da önümüzdeki bir 5 sene daha umudumu kaybetmeyeceğim.

Bir kısmı ucuz işgücü yetiştirmek için yapıyor, hiç şüphem yok bu konuda.

üremek için. senin saydıkların arasında en çok 3'üncü maddeye tekabül ediyor sanırım bu da.

bu da en doğal istek.

çünkü her çocuk muazzam bir potansiyel demektir. kimin çocuğu bir tesla olacak bilemezsin, belki de seninki olacak. ayrıca insan neslini devam ettirmek için üzerime düşeni yapmam gerekiyor. sadece çocuk yapmak değil, ahlaklı şekilde yetiştirip dünya mirasına katkıda bulunmam gerekiyor. çünkü tek başıma hiç bir şey yapamadım. bir şey icat edemedim. insanlara yeni fikirler katamadım. benim gibi standart insanlar için dünyaya katkıda bulunmanın tek ve kesin yolu güzel evlatlar yetiştirmektir.

sorunun muhatabı olmayan biri olarak, kimi değerli, kimi değersiz çok sayıda neden sayılabilir.

öncelikle sevgi, birçok insan hayatı boyunca yeteri kadar sevmiyor ve sevilmiyor.en azından belli bir yaşa kadar koşulsuz sevgi besleyebileceğiniz birinin var olması tatmin edici bir sebep.
toplum baskısı, "çocuk var mı" sorusuna evet diyebilmek.
meşguliyet bulma, boşluğu doldurma, çalışmayan kadın akşama kadar ne yapacak?
aşkımızın meyvesi meselesi, seni o kadar çok seviyorum ki çocuk yapmazsam ölürüm!
gurur duyulacak bir insan yetiştirme arzusu.
nüfus artırma.çok insan, çok güç.
kötü giden ilişkiyi kurtarma çabası.-tamamen saçmalık-
işgücü. 1 çocuk x lira, 10 çocuk 10x lira.
bir insanın var olmasına vesile olma isteği. "anne" "baba" olmak.

@hersheys, haha kocanı bile emziresin mi var :)) bi arkadaşım da böyle diyordu, çok çocuk istiyordu karmaşık duygular haha :)
işte aranan cevap burda aslında kadınların içinden gelen bir şey.
Çoğu çift olması gerekenin bu olduğunu düşündüğü için yapıyor, bi kısmı çocuk sevdiği için bence.

Bu sorunun cevabını ben de cok merak ediyorum. Çocukları çok seviyorum, başkalarına ait oldukları sürece.
Bence büyük bir çoğunluğu "ne zaman aileye yeni bir üye geliyor ehehehe?! sorusundan bıktıkları için yapıyorlar.

Neslin devamı ve gerçekten isteme dürtüleri ile yapanlar var. Bunlar bilinçli.

Ama türkiyede eğitim durumu farketmeksizin "aile çocuksuz olmaz ki" kafasında yapıyor çok büyük bir kesim. Zorunluluk olarak düşünüyorlar yani. öehh. Yazarken daraldı içim.

kafası karışık bir kadın olarak lehte ve aleyhte argümanlarım:

lehte:
-içimdeki 'challenge accepted' diyen tip,
-bir canlıyı büyütebilecek biyolojik yapıyı ve o sürecin verdiği hissi merak etmem,
-kafamdaki 'sonuçta hepimiz birer hayvanız, çocuk doğurmak da bu döngünün parçası. bu kadar büyütülecek bir şey yok, doğumu da ölümü de çok abartıyoruz' diyen ses.
-bir bebeğin bir bireye dönüşmesini, gelişimini adım adım izlemenin, ve buna bolca katkıda bulunabilmenin heyecan vermesi,
-yaptıkların değil yapmadıkların için pişman olmanın çok berbat bir his olması.
-sadece kendi egosu için yaşayan biri olmamak. paylaşmak.

aleyhte:
-içimdeki 'yoo dostum' diyen tip,
-sağlık konusunda olumsuzluk yaşanması korkusu,
-gerekirse o çocuğu kimseden destek almadan yetiştirebilecek olmanın gerekliliği ve sorumluluğu,
-acaba hazır mıyım, ya değilsem, çocuğuma iyi bir örnek olabilecek miyim düşüncesi,
-daha ben yapmak istediğim her şeyi yapmadım, çocuk sahibi olursam mutsuz olur muyum düşüncesi.

"çocuk yapanların yapma nedeni hayat amaçlarının olmaması."

k bakma birader ama resmen guldum.
--

sorun yanlis.
cocuk yapmayanlar, neden yapmiyor diye sormaliydin. normal olan cocuk yapmak, bunun icin bir nedene ihtiyac yok.

Tam tersi de var, sakin ol.

Şart değil tabiki sen nasıl ortamlarda takiliyorsun? Voleybolcu taş gibi sevgilim de oldu, 110 kilo sevgilim de oldu. Cevremde de var birsuru örnek böyle. Not erkeğim.

şişman olmasın yeter asdfasdf

güzelsen/yakışıklıysan kusurların görülmeyebiliyor artıyla başlıyorsun. Ayrıca gözüne hoş gelen insanla tanışıyorsun diğer türlü olması için ortak bi ortamda iş-kurs-vs vakit geçirip birbirini tanıman gerekiyor.

cevap: evet güzel olsan peşinden koşma ihtimali çok daha yüksek olurdu. Şimdi yapman gerekense beraber bolca vakit geçirip anlaşıp anlaşamadığınıza bakmak.

"peşinden koşmaları için" güzellik değil ama 36 beden şart anladığım kadarıyla bu devirde.

bi de makyajlı sevmiyorum ığğghh hiç doğal değil filan diye geyik döndürüyorlar ara sıra bu söylediklerine onlar bile inanmıyor sen de inanma.

iki salak gördün diye genelleme yapmak yanlış olur. aslında hoşlanmak güzellik demek değildir, önce bu algıyı ortadan kaldırman lazım. tam tersi, tümden gelim olarak bakarsak, senin hoşlanmaya başladığın hatun/adam sana hoş görünmeye başlar. olayın özü bu aslında. senin verdiğin örnekte adamların kanı kalplerinde değil başka yerlerinde pompalanıyor.

çirkinlikle değil, yapınla alakalı. nasıl olsa çirkinim amaan deyip kendini salarsan, bira göbeği yapıp sakal uzatırsan müstehak.

senin o güzel dediklerinin alıcıları da belli. ayrıca böyle kendi kendine kezban triplere girmeye ne gerek var. git bi elini yüzünü yıka kendine gel.

cok haklısın, ne diyim bilmiyorum. ben de bundan cok cektim. mevzu sadece güzellik de degil, illa bakımlı şuh olman lazım. cinsi özelliklerini her ortamda parlatman lazım ki sevilesin.
yukarda yok öyle bişe diyen arkadaslar da cok naif bence, 40 türlü ortama girdim her yerde güzellik para ediyor arkadas. tersini görmedim. ben ki hayatta insanları hiç bişeyine göre ayırt etmeme düsturu içmiş bi insanım öyle de yaklasırım insanlarla ilişkilerime ama tersini göremedim. arkadaslıkta bile güzellik para ediyor.
dedigin gibi erkeklerin hepsine yakını böyle, kadınların da cogu sekilci oldu artık. gecen uzun suredir yalnız olan bi arkadasım isyerinden nisanlanan bi kızın resmini atıyor, yanındaki cocuga baksana ne alaka falan diye.
bi de şöyle bi durum var, cogu insan kendi çekiminden cok etraf ne der diye çirkin birini yanında "taşımak" istemiyor. et pazarı nakliyat.

güzellik dediğin şey değer yargısından ibaret. Birine göre değilsen başkasına göre güzelsin. Valla belli bir yaştan sonra da güzellik yerine anlaşabilmeye bakılıyor.Güzel diye tıp okuyan birinin kuaförde çalışan ilkokul mezunu ama çok güzel biriyle sevgili olduğunu görmedim.

Malesef ki durum dediğin gibi. Çirkinlerin pek şansı yok karşı cins çirkinlerden başka.

Keşke insanları görünüşlerine göre değerlendirilmeseydi.

Art vandeley +1

türkiye'de fark etmez. saçmalama. güzel olmak sadece daha çok kişiyi peşinden koşturur o kadar, sayısal fark yaratır yani.

erkek olarak önemli ama, bakma burdakilere, dışarıda sevgilisiyle gezen cogu erkek en azından 1.75 üstü böyle dizilerde gördüğümüz standart türk erkeği tipine uyuyor. boyun 1.70 ve altıysa veya standart tipe uymuyorsan yüz falan olarak işin zor. kısa boylu erkek olmadığına dua et.

(bkz: #51652759)

Kızın kendine has bir tarzı varsa, başının etrafında kutsal bir hale varmış gibi görünüyor ve bütün dünya onu çirkin bulsa da ona fena halde aşık olunabiliyor. Hiç önemsememek lazım bu güzellik çirkinlik meselesini.

Varsayalım ki bu hesabı birden fazla kişi kullanıyor ve soru ciddi.

Güzellik dediğin 0-1 değil ki. Bir kişi ya Adriana Lima ya da gudubet olmuyor ki, arası da var bunun.

Hele ki anlattığın durum için Adriana olmamak daha iyi. Senin arkandan salak diyebilen biri sırf güzelliğin için kaç gün senin yanında durur? Keşke az biraz daha çirkin olaymış da, onu o olduğu için isteyen ve arkasından dalga geçmeyen birileriyle olabilseymiş. Sadece güzel olduğum için merak edileceğime, merak edildiğim için güzel görülmeyi tercih ederim.

Ayrıca tek beklenenin güzellik olduğunu kim söyledi. Güzellik ancak çakmak görevi görür; yolun devamında güzellik dediğin araba işlemez, yola katırlarla devam etmek zorunda kalır insan.

yukarıdaki çoğu insana katılmıyorum. ayrı bir dünyada mı yaşanılıyor, onu da anlayabilmiş değilim...

güzel olman lazım, evet. erkekte de aynı şey geçerli.

en azından elinin yüzünün ortalama olması lazım, çekici olman lazım toplamında. bir de yukarıda 36 beden denmiş, alakası yok. balık eti diye bir şey yaratmış yüce tanrı.

dolayısıyla yazdığın şeyler doğru. çirkin kızlara da aşık olan vardır, yok değil. ben tamamen kişisel konuştum. olay basit, güzel olan her şeyin dha çok peşinden koşulur.

bu hesabı 50 kişi kullanıyor sanırım. kime cevap vereceğimizi şaşırıyoruz.
yapmayın böyle şeyler.
kadınların çoğu toplum tarafından pompalanan güzellik algılarına erkeklerden daha çok önem veriyor. buna kapılan erkekler de var elbette, ama bence kadınlar kadar değil. eyyorlamam bu kadar.

Öyle bişey yok tamamen kendini bilmek ve hedef kitleyle alakalı bir de taktik. Örneğin ben kendi yaşıtlarıma, öğrenci tayfasına göre şişman ve çirkin görünürken benden 10 yaş büyük ve başarılı birine süper görünebilirim.
Genç ve çok parası olmayan türk erkekleri zaten güzel/çirkin kız ayırımını çok objektif yapamıyor sunuma önem veriyor daha çok.
Zaten güzel kız saplantısı olan erkeklerin de reelde sevgilileri çok da güzel olmuyor.

çok affedersin! en kaba haliyle;

aşk; beyin, bilinç altında, üremeye en yatkın karşı cinsi onaylar ve aşık olursun. dolayısıyla üreme arzusu, erkeğe daha cazip gelen güzelliğidir. bu yüzden önemli. çirkin olan mutlu olamaz mı, neslini devam ettiremez mi? tabi ki de hayır, devam ettirebilir. sadece ilk örnek daha kısa zamanda ve alternatifleri daha fazladır. ikinci örnektekinin daha azdır. bu mutluluğa engel değildir. delikli boncuk yerde kalmaz...kısmet Bağdat'tan gelir...

Bu çantayı dün mağazada incelemiş biri olarak şunu söylemem gerekiyor, 1.90 boyunuz varsa önermiyorum.

Arkadaşım eşine aldı dün, fakat eşinin boyu 165. Biz bile kararsız kaldık renkli olanlar okul çantası gibi durur diye koyu renk füme yani sizin sorduğunuzu aldık.

Çanta alışılagelmiş çok fonksiyonlu sırt çantasının yerine içine çok az şey atabilmeniz için yavru tasarlanmış bu yönüyle güzel ancak tekrar ediyorum 190 boyda gerçekten tavsiye etmiyorum, ben eşime almamayı tercih ettim mesela o da istiyordu ki boy 180.

188 boyum. aynı çanta var bende. şimdiye kadar kimse öyle bir şey demedi. evet biraz küçük kalıyor da o kadar değil. bel çantasından az büyük bir şey. öyle düşün.

bende de var bunun mavilisinden. garip gelmedi alırken ama daha takmadım. yurtdışında gezerken takmayı planlıyordum.

nonoş.. dönüşeceğin şeyi tanımlayan en şahane kelime.
o çanta hakkat çok küçük. amatör bisikletçiler olaraktan bizim grupta onu yaygın kullanıyoruz ama küçük ve daha az yer kaplayıp daha az sıcaklattığından ötürü.
nonoş dediğime bakma. sokarım cinsel kodlara, ben her türlü kullanırım ama toplumun ortalama bireyinin gözünde biraz şey görüneceğin aşikar.

Ben kullanıyorum çok memnunum. Ben 1.63 boyunda bir kadınım ama kullanan erkek arkadaşlarım da var. Abes kaçmıyor bence. Zaten amaç kullanışlı ufak bir şey olması sırtını kaplaması değil.

gay çantası gibi.

Turuncu ve lacivert çok hoş.

Gay çantası gibi olduğunu sanmıyorum bilakis rahatına düşkün kişi işi gibi duruyor.

Tekrar belirteyim benim çevremde bunu kullanan çok erkek var ve hiç olumsuz tepki almadılar.

Çok çirkin ya almayın artık şu çantaları metrobüse binen insanların %70i bu çantayı kullanıyor. Alma sakına

bugün gidip bi büyüğünü aldım hehe

ben sadece bisiklet sürdüğümde takıyorum. yeri geldiğinde kaskım bile sığıyor. bunun dışında iç lastik, pompa vs de iyi duruyor içinde. günlük hayatta nasıl olur bilemedim ama..

bence erkekte bu kadar küçük çanta güzel durmuyor. bir boy büyüğünü al derim.

The darjeeling limited
Rushmore

the ıntouchables

herkese bu filmi oneriyorum.

cashback
komik değil aslında:D

ocean's 11-12-13 :)

Scott pilgrim

requiem for a dream

Billabong magazalarinda da bulunabiliyor bilginiz olsun.

geçen sene türkiye distribütörü el değiştirdi. bundan kaynaklı bir durum olabilir.

buradaki mağazası da geçen sene kapandı çok üzülmüştüm. sebebi varsa ben de merak ediyorum

Distribütörü değişti. ondan.

git bir kamyoncu bul ve kucağına otur.
böylelikle çok daha sürdürülebilir bir iş yapmış olursun.
bulaşma o kıza yiidim.

Valla kanka büyük ihtimalle senin gibi düşünen bir sürü erkek vardır kızın etrafında. Elini çabuk tut ne yapcaksan. Kendine güveniyosan ufaktan yokla bi yerlere davet et muhabbetini ilerlet ama kanka moduna sokma yalap şalap olma kızla mesafeli ol biraz. Sonra kızın hareketlerine göre karar verirsin zaten. Ama bence fazla bel bağlama o tarz bir kıza. Ben samimi bulmuyorum öyle herkese yakın davranan tipleri. Şahsi fikrim bu tabi.

gönül ilişkilerinde garanticiliğin önemini çok sonra kavradım. sana da tavsiye ederim. aranda ilişki başlayabileceği garanti olan insanlara yönel.

yoksa, friendzone.

Bence kız samimi, herkese mavi boncuk dağıtmak daha başka oluyor sanki. Konuşmaktan zarar gelmez. Kendini kaptırmadan konuş. Olmaz derse kafandan atması kolay olur.

Sansini zorla.

herkes olumsuz düşünmüş de bence hiç beklediğin gibi olmayabilir. herkesle samimi diye herkes ondan hoşlanacak diye bir şey yok bu bir. ikincisi, belki diğer erkekler de senin gibi düşünüyordur ve adım atmıyordur. farkını belli et ve ilgini göster.

Dene ama aşırı ortam gülü olan kızlara çok emek harcanmaz.

Önce bi hediye al veya bir yere davet et ama davet ettiğin yer normalde sevgiliyle gidilecek bi yer olsun, sinema veya güzel bir akşam yemeği gibi. Yani kızı biraz kendine doğru çek, tavırları değişiyor mu kontrol et. Öyle bir anda açılma, kıza ömründe 1000 kere öyle açılmışlardır.

boşver öyle kızları panpa kendini çok kaptırırsın yarı yolda bırakır. mazallah intiharlık bir durum. yarın en yakın arkadaşına sempatik davranır devamlı kavga edersiniz. kızada suç atamayız karakteri öyle. ne biliyim kıskanırsın devamlı.

Düzenli spor

Dış görünüşüne özen göster. Tırnak-saç-diş bakımı gibi. Bunu öncelikle kendin için yap, başka insanlar için değil.
Spor yap
Yediklerine dikkat et, sağlıklı beslen
Yeni bir şeyler öğren, belgesel falan seyret
Bir hobi edin

müzik aleti çalmayı öğren..

Uykunu tam al.

Aksam yediden sonra yemek yeme ve kendini dışarı at, bisiklete bin, kumsala git bir ara kendini kuma göm. Bol bol balık ye.

sabah koşusu. Kalkıp giyin ve koş. Bundan daha güzel bir şey bulursan gelip bana da söyle :D Tabii koştuğun yerin yeşillik olmasına dikkat et. Kimse sabah sabah yol kenarında koşarak egzoz dumanı solumak istemez herhalde.

sağlıklı yaşa, hobin olsun, yardıma ihtiyaç duyan insanlara yardım et. Hayvanlar, doğa için bişeyler yap

Beyaz da olsa yalan söyleme, slow şarkılar dinleme, yağlı yiyecekleri akşam 5'den sonra yeme, hafta sonları erken kalk dışarısı tenha iken koş, yürü, televizyon izleme...

Bir ağaç dik.

Kitap oku, ne bulursan oku. Üşenme

bebek sev. eşin dostun konu komşunun hadi olmadı sokakta markette gördüğün birinin çocuğunu böyle şebek hareketler yaparak falan sev. bi çocukla konuştuğum ya da işte bi bebek sevdiğim gün aşırı mutlu hissediyorum ben.

kimyon ve dağılmaması için yumurta kullanabilirsin.

yumurta çok önemli kesinlikle kullan ve az birazda maydonoz

Tabisi de maydonoz, çok önemli.

vay be, yumurta ha :) ufkum iki kat arttı.
ne kadar teşekkür etsem azdır.
kimyon ve maydanoz: tamam.

daha dün yaptım;

soğanı "rendele", maydanoz, yumurta, bir kaşık kadar mısır unu, "ıslatılmış bayat ekmek içi", tuz, kimyon, karabiber ve kıyma tabii ki.. iyice yoğur, şeklini ver, az yağda iyice ısınmış tavada çok kısa aralıklarla çevire çevire pişir, sonra altını biraz kısıp 2 yüz de pişene kadar bekle.. arada birkaç tane de sivri biber falan at.. tabağa da söğüş domates doğra ^_^

edit: ıslatılmış bayat ekmek içini elinde sıkıp süzeceksin bu arada

işin sırrı etinde. hiçbir zaman yumurta koymam, köftelerim de çok güzel olur.

eti dana döşten alacaksınız. marketlerde, kasaplarda çoğunlukla rulo yapılmış halde bulunur. "dana rulo" falan diye de geçer. yağlıdır. ondan çektirin.

soğanı rendeleyin, kıymayla şöyle bi karıştırın, o biraz dursun. sonra ufalanmış kuru ekmek veya galeta unu (ıslatılmış bayat ekmek içi değil, tam tersine kurutulmuş ve ufalanmış ekmek. içi veya dışı fark etmez. içinde belli olmayacak kadar ufalanmış olsun yeter. ekmek yoksa galeta unu da aynı şey zaten), tuz, karabiber, biraz kekik, kesinlikle kimyon ve biraz da zeytinyağı ile yoğurun. yumurta şart değil, yumurta kırarsanız köfte daha sıkı olur. lezzete bir etkisi yok. maydanoz da şart değil, o da köfteyi tatlandırır ama ana lezzete etki etmez. lezzetsiz bir köfteyi şahane yapmaz yani. isteğe bağlı 1-2 diş sarımsak da ekleyebilirsiniz. tadı biraz daha sucuğumsu olur.

yumurta koymazsan dağılır

yıllardır köfte yapar yumurta koymam, avuç kadar hamburger köftelerim bile dağılmaz.

evet yumurta konursa dağılmaz, dediğim gibi et daha sıkı olur. ama yumurta konmazsa dağılır diye bir şey yok. düzgün yaparsanız yine dağılmaz.

Biliyorum köfte harcı kullandığım için linç edileceğim ama olsun. Ben bundan(www.akmanbaharat.com.tr ) kullandım ve ilave olarak yumurta koydum. Hayatımda yediğim en güzel hamburgeri bununla yaptım.

Annem hiç yumurta koymaz. Dağılmaz da. Yumurtayı ilk kez duydum. Ekmek soğan kimyon karabiber maydanoz filan koyuyor işte.

yumurta koymayanlar acaba un koyuyorlar mı? dağılmamayı un sağlıyor olabilir mi? bilmediğimden soruyorum. ben un veya ekmek koymayacağım.

et için de @kibritsuyu teşekkürler. ben standart yağsız dana kıymadan yapmıştım.

galeta unu veya ekmek kıymanın yağını emer, daha homojen dağılmasını sağlar ve cıvık olmasını engeller. harç cıvık olursa dağılabilir. ama bu durumda kıyma yağlı ise pişirirken eriyeceği için yumurta konsa bile dağılabilir.

annem ne yumurta ne de un koyar köfte de dağılmaz ve çok lezzetli olur.

minik donut+1

yumurta, ekmek (galeta, kraker vs) ve maydanoz koymayanların yaptıkları için;

(bkz. ısıl işlem görmüş köfte benzeri ürün)

İyi yoğurmak da önemli. İki yoğurmayla olmaz. Dereotu ve maydanoz köftenin tadını bambaşka yerlere götürür. Kesinnlikle denemelisiniz.

yumurta ve ekmek kıymayı birbirine bağlıyor.
soğanı içine rendeleyebilirsin.

annemin tarifini hatırladığım akadarıyla yazıyorum:
bir bayat ekmeğin sadece içi
yarım kilo tek çekimlik kıyma
bir yumurta
bir küçük rende soğan
bir çay kaşığı kadar tuz
bir tutam kara biber
bir de birkaç dal maydanoz, ince kıyılmış

+ kimyon ve sarımsak opsiyonel.

kıymayı az yağlı alırsan kendi yağında güzel güzel pişer.

bi de nasıl yuvarlıyorsun köfteyi?

@reso aga: buna katılmıyorum. yumurta ve ekmeğin (veya galeta unu) köftenin tadına pek bir etkisi yoktur. daha çok köftenin dokusuna etkisi vardır. o yüzden konmadı diye "köfte benzeri" demek yanlış olur.

maydanoz tercih meselesidir, köftenin tadını lezzetlendirir ama şart da değildir. inegöl köftenin veya hamburger köftesinin maydanozu olmaz mesela.

köftenin tadına etki eden en önemli unsur eti hayvanın neresinden çektirdiğinizdir. ikincisi de soğan, sarımsak, baharat falan işte.

tam da gebze sayılmaz sanırım. tuzla gebze sınırında. Çünkü kartal metro ve fabrika arası 15 km falan gorunuyor.
bir de; gece dönüş de onemli benim icin taksim ve kadıköy den.

Kartal ve pendik.

Gebzede çalışıp pendik'te oturan çok kimse var. Kurtköy civarında özellikle. Metroya yakınlığı açısından kartal daha makul.

Kurtköy civarında oturursanız kadıköy-sabiha gökçen arası e-11 ve 4. Levent-sabiha gökçen arası e-3 ekspres seferleri mevcut. Otobana ulaşımınız kolay olursa bunlarla da rahatça gidip gelebilirsiniz.

Bu durumlarda kartal daha makul gözüktü. Kartaldaki kira durumlarını bilmemekle birlikte kurtköyde 1000-1100 civarı site içi daire bulabilirsiniz. Hoş zaten yapılanma sadece site burada. 1+1 daha uygun bile bulabilirsiniz.

Kolay gelsin!

metro'nun son durağının ötesine geçme.

Biraz daha bekle ve saçını kısa kestir. Bir daha da boyatma.

Normal kınaya alerjin var mı peki? Yoksa eğer normal kına da yapabilirsin saçına.

17.30 trafiğin çok pis olduğu saat. 19.30 daha makul. İmkanınız varsa 20yi filan bekleyin derim.

sen o söylediğin iki saatte de trafiği yersin.

metrobüsten bahsediyorsak zincirlikuyu 1 saat ten fazla sürüyor (marmarapark'ı esas alarak söylüyorum), ona göre hesaplayın isterseniz.

Katmer içli tatlıdır, hassas tatlıdır, alınır öyle ufak şeylere.

dedigin tarife en uygun tatlı görkem kilis'de katmer arası antep fıstık ezmesi yemiştim. Katmer daha çok içi boş olur.

nerdesin? hasını nereden alacağını söyleyeyim.

İstanbul bostanci. Tell me.

katmer birden farklı şekilde yapılabilen bir tatlı, baklava gibi düşün, yok cevizli, fıstıklı, burma vs. çeşit çeşit ya aynı şekil katmerde öyle, ben tahinlisini severim mesela senin aradığın hangisi ki?

Fistikli sanirim. Yani ben tatlinin varligindan gecen pazar haberim oldu zaten. Boyle hazir pizza gibi pakette eve alinip pisirilebilecek bir sey mi, yoksa tatlicidan mi almak gerek. Sormak.istedigim bu.

migrosta bimde poşette ısıtıp yemelik satmıyorlar mı ya bu katmeri? lavaş gibi paketlenmiş hem de..
yanlış mı biliyorum?

www.sanalmarket.com.tr

Yok haci bu o degil. Kahvaltidaa falan yiyoz bizde de bahsettigim bu degil. Bunu tavada isitip tereyag bal kasar falan goturuyoruz.

www.ntv.com.trşam/20111017.141255_GZP237_1686.jpg bu yapılışı ,

korkmaztb.files.wordpress.com bu da kendisi. İstanbul'da yok, kış olsa yollardım sana ama kaymak olduğu için Gaziantep'ten İstanbul'a gidene kadar bozulur bu mevsimde. Bazen Gaziantep yemek fuarları oluyor oralarda yapıyorlar onu takip et olmazsa.

Linki yenilersen sevinirim. Evet bahsettigim bu, cok tesekkurler, dusunmen yeter.

Bu bizim burda da tatbak ta falan vardir dimi. Hani annem yapmam falan derse. Link acilmadi zor mu bilmiyorum o yuzden dedim.

yelda.remgo.com o link bi türlü olmadı burdaki gibi. Yeşil iç fıstık, kaymak, yufka bir de şeker alıyorsunuz. Yufkayı serdin sonra kaymakları top top dağıt fotoğraftaki gibi üstüne fıstık ve şeker serpele sonra yufkayı kapat ve tavada pişir tadaaa tam olmasa da benzer bir tat. Biz de yurtdışında yaşıyoruz annem bazen böyle yapar ama tam aynısı olmuyor.

Google karaköy köşkeroğlu baklava da var diyor.

Tesekur ediyorum cok.

Yok ya yapamazsın onu kolay kolay, söyle gitsin.

Bunun güzelini Ankara da nerede yiyebiliriz?

kozyatağı bayar caddesinde yemiştik en son. fena değildi.
www.konyalimevlana.com

www.oburcan.com

Konular hakkında fikir sahibi ol.

Bunu yaptıktan sonrasini düşünme çünkü senin elinde olan bir durum yok.

Kolay gele!