Türkçe rap dinleyen biri değilim ama bana birisi illa bir rapçi öner dese Fuat Ergin derim(Her zaman üstlerde yer alan bir rapçidir) Yani tamam özellikle ''Susamam'' şarkısı ile herkes çoştu ama birçok rapçinin sözleri çöptü şarkıda. Gereksiz, kafiyesiz sözcükleri sıralamış çoğu. Daha iyi yazılabilirdi şarkı sözleri.

saian, farazi v kayra falan daha farklı tarzda yapıyorlar onlara bakabilirsin. sesini en çok beğendiklerim ceza, hidra ve hayki. defkhanın flowu çok çok iyi ona da bak. ben bakmadım :D da poet, farazi bu adamlar beati yapınca şarkının her türlü gideri oluyor. ona da bakabilirsin

rapçi değilim ama şu isimleri biliyorum güzel şarkılarıyla; ceg, tahribad-ı isyan, grogi, anıl piyancı, allame, tepki

Abluka alarm, farazi Kayra

(bkz: mt)
eksisozluk.com

amerikan özentisi şarkılarına zenci özentisi klipler çeken dızoları dinleme.

(amewrika: www.youtube.com

Şuraya ilişebilşr miyim teşekkürler

dis atmak ne demekmis diye gugullarken norm ender diye bir rapci gormustum. izmirli eleman, sempatik geldi.

neden olmasın tabii mümkün.
fakat yetenekleriniz ve geçmiş tecrübelerinizi düşünün.

Kurs ve meslek deyince aklıma belediyelerin düzenlediği dikiş nakış kursları geliyor sadece. Oradan da meslek falan çıkmaz. Sanayiye gidip direkt iş öğrenilebilir o da zor. Küfür kıyamet falan herkes yapamaz. Ülkede hobiden meslek üretmek diye bir şey kalmadı. Temel ihtiyaçları karşılama harici bir şeylerden para kazanma pek kalmadı

olur tabi neden olmasın.sadece yeteneğinize ve maddi durumunuza göre değişir.

@frances vasıfsızım. her şeyden az çok anlıyorum. ama bir şeyden tam anlamıyorum. iş hayatı beni hep müşteri hizmetleri gibi yerlere itiyor. bunlardan kurtulmak istiyorum artık.

grafikerlik öğrenebilirsin mesela, dil de öğrenebilirsin. aslında geç değil, ben 33 yaşımdan sonra kariyer yapmaya başladım, istersen her şey oluyor yani. ilgi alanına yakın bir şey seçersen daha hızlı gelişirsin.

hayatım hep mutsuz isteksiz küfür ede ede gittiğim iş yerleri ile dolu.. şu ana kadar hep insanlar telefon ya da chat vasıtası ile konuşmak zorunda kaldım. suçum olmamasına rağmen azar yiyip hayattan bezdirilen konumda oldum. yazılımcıların hatası yüzünden site açılmıyor mesela telefondaki herif beni buluyor ben yapmışım gibi beni suçluyor. artık doldum taştım.. 80-90 bin param var bir iş mi yapsam diye düşünüyorum. yani bir kursa gidip bir işi öğrenip iş yeri açmak gibi bişeyde olabilir. ama o kurs nedir bilmiyorum. e ticaret yapmak istiyorum ama nasıl yaparım bilmiyorum. kitap okumak hobim. dünya klasikleri mi satsam acaba.. kitap mı satsam ama nasıl??

şöyle düşünmek lazım. 20 yaşında çalışmaya başladıysan 65 ine kadar çalışacaksın. sadece 10 senesi geride kalmış, 35 sene daha var. o yüzden katlanılır bir meslek bulmak lazım.

illa zanaat öğrenmeye de gerek yok, kimi evden petshop malzemeleri kargolayarak da geçimini sağlayabiliyor. işini iyi yapan insanlara her zaman ihtiyaç var.
aslında umarım siz de kendi işinizi kurarsınız.

kitapla para kazanmak zor, farkındasındır zaten. kazananlar da okuma heveslilerine satış yaparak değil, daha çok belli spesifik satışlar üzerinden kazanıyorlar. örnek vereyim: izmir'de bir sahaf arkadaşım vardı, ege bölgesinde küçük ilçelerdeki sahafları dolaşıp, değerli olabilecek kitapları topluyordu, sonra da izmir'de iki katına okutuyordu. işin içine ticaret giriyorsa kitaba bir okur olarak değil, meta olarak bakman gerekiyor, acı ama gerçek. ticaretten anlamıyorsan bence hiç bulaşma, onun yerine bir kursa gitsen, bir konuda uzmanlaşsan çok daha mantıklı.

e ticaret için bir kurs var mı ya bildiğiniz ben kendi paramla bir e ticaret sitesi açıp kitap satışı + pet shop gibi bir dükkan açmak istiyorum. hedefim ayda 3-4 bin getirsin yeterli. batarsamda intihar ederim artık bıçak kemiğe dayandı

türkiyede 25 yasında bıle işe başlasan sen yaşlanmışsın işe yaramazsın muamelesi gorüyorsun maalesef. ne biçim ülke lan burası.

aslında var ya ben senin yerinde olsam uluslararası geçerliliği olan bir hasta bakımı sertifikası alır, temel almanca öğrenir ve almanya'ya kapağı atarım. deli gibi ihtiyaçları var, öyle böyle değil. mesela 2 yılda hazır hale gelsen, 32 yaşında basar gidersin, zaten o işi yapanların çoğu 30 yaş üstü.

Night train guzel fikir vermiş.

Evden ya da ufak bir dukkan acarak pet işine girebilirsin.sadece mama uzerinden yurusen bile bahsettiğin kazancı elde edersin.

Burada bijuteri işi yapan bir arkadaş vardı.birkaç kişiye o işi yapmaları için önayak oldu.onun gibi kar marjı yüksek ürünlerde olabilir ama bunun için bilen bir kişiden destek almak yerinde olur.

Nicke bakarak kadın olduğunu varsayıyorum. Ben de o lanet olası çağrı merkezlerinden geçtim. Birine beddua edeceksem çağrı merkezine düş derim ashffsg
Öneri olarak da:
Fotoğrafçılık kursuna giderek doğum fotoğrafçılığı yapabilirsin. Anneler çılgın gibi, doğum fotoğrafı, ilk yaş doğum günü, mevlüt çekimi vs. hiç bitmiyor çekilmeler.
Ya da yine bu alanda hastane odası süsleme işi var. Organizasyon diye geçiyor. Ben fiyat sormuştum da birilerine 2000 tlden başlıyordu fiyatları.
Mutfakta ve hamur işinde yetenek varsa pastacılık kursuna giderek butik bir pastacı da açabilirsin eldeki parayla.
Tüm bu önerilerimde instagramdan bol takipçi kasmak ve sürekli paylaşım yapmak çok önemli.
Görmek istersen esinlendiğim hesapların linkini verebilirim.

Kurs değil de 2 yıllık meslek bölümleri okuyarak iyi yerlere gelebilirsin. Odyoloji okuyan bir tanıdık 4500-5000 civarı maaş alıyor. Bu dediğim bölüm kasarsan 1,5 yılda bile bitebilecek bir bölüm.

Sakın 4 yıllık bölüm okuyayım deme. Diş hekimleri bile iş bulamıyor bu ülkede. Ara eleman olacaksan iş var, diğer türlü çok zor.

35!

ben de teknik destek hattinda calisiyorum 3 senedir. iyi yani yurtdisindayim. ama kac yasina kadar yapilabilir bu is bilmiyorum o sebeple yeni arayislar icerisindeyim. param yok ama olsa da riske atacak bir fikrim yok. ama su anki isi yapmazdim o kesin!

her kurs olabilir, ama neye yatkinsin onu bilmen lazim. ama tahmin ediyorum motivasyonun yoktur simdi...

dil kursuna baska bir ulkeye git, hem ufkun acilir.

veterinerlik?

Bulunduğunuz yerdeki halk eğitim merkezlerine danışabilirsiniz. 5-6 önce engelli ve yaşlı bakım kursu vermiştim halk eğitim merkezinde.
Bir başka alan olarak dışarıdan okunabilecek bölümler var, çocuk gelişimi mesela. İş bulmaimkanı yüksek.
Başarılar diliyorum.

Karaciger icin dahiliye, ancak karaciger alkolden, alkol de aksiyeteden, yataktan cikamamak da aksiyete ve depresyondan gibi sanki.

Ben olsam ilk once isinin ehli bir psikolog/psikiyatr ile baslardim. hangi sehir oldugu yazarsan belki oneren cikar.

psikiyatri / psikolog

tavsiyem su durumda champixi birakmaniz. champix denedim, insanin bunyesini allak bullak ediyor. psikolojik durumunuzu dengeleyene kadar ara verebilirsiniz sigarayi birakma cabasina. intihara meyilli hale getirme potansiyeli var bu haplarin. inat eder birakmazsaniz psikologunuza bu ilaci kullandiginizdan kesin soz edin.

mecidiyeköy - gülbağ tarafları kiralar düşüktür ama güncel rakamları bilmiyorum. yürüyerek gidebilirsin.

Teşekkğrler ben biraz bakayım başka tavsiyesi olan varsa alabilirim geniş alana bakacağım

sultan selim, sanayi, seyrantepe mahallelerine bakabilirsin kağıthanede

selam, gülbağ sondurak gültepe filiz camiisi civarında bulabilirsin o rakamlara. tek dolmuşla zorluya ulaşabilirsin o bölgeden

dikilitas, fulya

1+1, 1+0 bulabilirsiniz 1100e.

metrobüsle ulaşım olduğu için söğütlüçeşme'den beylikdüzü'ne kadar bakabilirsin teorik olarak. deprem muhabbeti olduğu için beylikdüzü'nde nazaran yeni ve ucuz bir ev bulabilirsin gibi. yakın alternatifleri arkadaşlar söylemiş zaten.

günde 2 saatin yolda geçer tabi. aradaki fiyat farkına bakıp sen karar vereceksin. haftasonu da çalışacaksan b.düzünü iptal edebilirsin ama. yorucu olur.

normal mama alıp buzdolabı poşetlerine ufak ufak koyabilirsiniz.

Marketlerde Jungle marka mamalar oluyor, yarım kilosu 7-8 lira gibi bir şey, onlara bakabilirsin.

dostluk maması diye bir şey var.

temizmama.com uygun oluyordu bi inceleyin isterseniz.

kilitli torba alip yaninizda o sekilde tasirsiniz, kilitli torbayi da tekrar tekrar kullanabilirsiniz.

Öncelikle Allah kurtarsın. Hiç darilmaca gucenmece yok! Gerçekleri yazıyorum. Polislik icin başvuru ile baslayabilirsin. Asker ya da bekçi olayını da dusunebilirsin. Kazanabilirim diyorsan bir de kpss'yi dene ama yapabileceğini sanmıyorum. Okul bitmiş henüz tecrübe yok. Çok geçmiş olsun. En az iki yıl sigortasız üç kuruşa setlerde amelelik seni bekliyor. Bu iki yılın sonunda da kasarlanmis bir amele olacaksın. Normal bir hayat bekleme. Hiçbir zaman normal bir hayatın olmayacak. içten ice anan baban üzülecek. Zaten tanıdık biri yoksa o boktan set ameleligini de kolay kolay bulamazsın. Geçmiş olsun tekrar. Allah utandirmaz inşallah. Yok simit satıp onurlu yaşama hikayelerine filan kulak asma. O işler öyle olmuyor. Polis ol. Rejide ilerlemek istiyorsan, polis ol. Sinema alanında ilerlemek istiyorsan, polis ol. Çok iyi senaryoların varsa, polis ol. Kısacası polis ol.

2000 yılında idealist bir iletişimci olarak girdim ingilizce rtvf'ye. girmez olaydımda keşke bursa'da tofaş, renault, bosch ya da valeo'da 18'imde hemen işe başlasaydım. okul bitince hemen iş buldum ama tutunabilmek için hem rejide, hem stüdyoda hem de haber merkezinde kendimi yetiştirdim. sektörde alaylı oranı %80 neredeyse. endüstri meslek mezunu, imam hatip mezunu, veteriner mezunları gelip sana 4 sene profesörlerden aldığın eğitimin tam tersini iddia ediyor. muazzam çatışmalar yaşadım, kavgalar ettim. yapacağınız işi seveyim dedim ceketimi aldım çıktım.

sektörde bir sürü konuda kendimi yetiştirdiğim için işsiz pek kalmadım ama neyse ki şu anda devlete girdim (teklif de devlet kurumundan geldi bu arada). Eğer çocuğum iletişim okumak istiyorum diye karşıma gelirse karşı çıkarım, kendimi yerlere atar ağlar zırlarım okumasın diye.

sorunun yanıtına gelirsem, bu kadar dediğimden sonra hala reji asistanlığı istiyorsan (ki acayip zevkli ve bir o kadar streslidir) kapı kapı gezip etim de sizin kemiğim de sizin demen lazım. ilk 1 sene her dediklerini itirazsız yapman gerek. icabında kamera da taşıtacaklar, stüdyo da temizletecekler.

9eylul sinema tv mezunu arkadasim okulu bitirdi, istanbul'a yerlesti. reji asistani olarak bir dizide ise basladi. o dizi birkac sene surdugu icin cevre de olusturmaya basladi. yillar icinde 3. asistan, birinci asistan, yardimci yonetmnen derken ikinci yonetmenlik yapti bir iki dizide. bizim kiz azimlidir, hirslidir, caliskandir, sosyaldir. pes etmez, mizmizlanmaz, prenses gibi takilmaz. kendinizde bu ozellikleri goruyorsaniz sansiniz bol olsun, ona da cok ihtiyac var.

asistanlikta cay getirmek gucunuze gitmeyecek, xxx gibi serefsiz oyucular denk gelecek, sizi kiyida kosede sikistirmaya calisacak, reddedersen setten kovduracak, sirf kiskancliktan ayagini kaydirmaya calisan olacak, 24 saat ve hatta daha fazla sure uykususz calisacaksin, berbat set yemekleri olacak falan falan. ama kazandiginda guzel kazanacaksin. ama lap diye is bitebilecek, 6 ay issiz kalabileceksin. parani almak icin 3 ay surundurebilecekler.

nasil is bulunur? oncelikle cevre ile. sette calisan arkadasin yardimi ile mesela. bizim kizin cekim yapan ekip gorunce yanlarina gidip ben de is ariyorum diye konusup numara almisligina denk gelmistim mesela. azim gerekiyor yani.

Allah belamızı vermiş demek ki

İshal?

saç ektirdim de.

hamilelik

kıl dönmesi

Kıl dönmesi

Sizofreni

Vertigo

ayak bilegimi burktum doktor bir sure ustune basma dedi.

yediğim bi şeyden enfeksiyon kapmışım sürekli kusuyorum ve ishalim diyebilirsin.

İshal +1

midemi bozdum diyebilirsin.

20lik cektirme

kamil koç flixbus'a satıldı. flixbus avrupa'da bu şekilde hizmet veriyor.

bence otobüste çay çorba gereksiz zaten.

ancak henüz böyle bir sistemi türkiye'de uygulamaya geçirmediler.

Hafta sonu kullandım, Kamil Koç'ta ne sıcak su ne de televizyon yoktu. Başka bir firmada ise hem sıcak su hem de tv vardı.

Pamukkalede vardı haftasonu

"artik otobuslere artik tv olmayacak" sabah gastesi tarzi bir haber basligi gibi duruyor. boylesine genel bir kural/yasak olabilir mi? firma bazindadir o.

sanmam ki var olan teknolojiyi çıkarsınlar. gençler pek kullanmıyor ama yaşlılar baya kullanıyor tvyi.

haftasonu kamilkocta yoktu cay kahve. ondan bir ay once gene binmistim, o zaman da yoktu. biscotti de vermiyorlar zaten.

en son kurban bayramı dönüşü kamilkoç'a bindiğimde ikram ve tv vardı. ama satış sonrası politika değiştirmiş olaiblirler.

ikram devam ediyor ama sicak icecek vermiyorlar. guvenlikle ilgilidir saniyorum. elektrik kontagindan yangin cikmisti agustosta kamilkoc otobusunde balikesir'de. 5 kisi oldu. biri cocuk.

yanan otobüsten sonra otobüs bilmemne derneği başkanı sıcak ikrama son vermemiz lazım tarzında bişiler diyodu.

sıcak ikramlar için bazı firmalar dinlenme tesislerinde termos ile sıcak su alıyorlardı. yani otobüs içinde ısıtıcı kullanılmadan da sıcak içecek ikramı yapılabilir diye düşünüyorum.

Ama sıcak içecek olmasa bir sorun olur mu benim için olmaz. Birçok kişinin de bunu sorun edeceğini düşünmüyorum.

Ama şu da var genelde otobüs şoförleri de sıkça çay ve kahve içiyorlar, yolcuya yok ama şoför'e var olursa bu biraz ikiyüzlülük olur.

Düşeyara ve eğer formülüyle olur sanırım.

Eger e gerek yok, duseyara yeterli, C sutununu ilk sutuna koyun bir de, duseyara saga dogru arar.

=IF(A1=C1,B1,"")

Sorunu dogru anladiysam bu formul. A ve C'de ayni isim varsa B'deki harfi getiriyor D kolonuna. Ayni degilse bos birakiyor.

düşeyara yazmanız lazım. if formülü doğru değil çünkü c'deki değer a'nın herhangi bir yerinde geçiyor olabilir.

@kimse ' nin formulu olmaz, zira biz istiyoruz ki C1 deki value A:A sutununda mevcut mu, bu IF sadece A1 i kontrol ediyor tum A sutunu yerine.

evet aynen, tum a sutunu control etmesi lazim.

tum kolonda arayacaksa formul d kolonuna eklenecek formul su

=VLOOKUP(C1,$A:$B,2,FALSE)

super oldu, calisiyor. tesekkurler kimse :)

diğerlerini bilmiyorum ama bepanthol'u yıllarca kullanmıs ve hala kullanmakta olan biri olarak yara izlerine bir etkisi olmadığını söyleyebilirim.

@yuvarlanantencereninkapagi görüşün için teşekkür ederim. Ama iz için değil de iyileşme sürecinin hızlı olması için sormuştum aslında.

ben de hametan kullanıyorum bu aralar sıfır faydası var sanki. sürünce tam tersi yakıyor yaramı. başlığı takipteyim.
bepantolden de hiç memnun kalmamıştım bu arada.

Ben minik siyriklar cizikler vs icin bepanthol merhem kullanıyorum. Krem olanini degil. Bi de yeni serisi çıkmış yara iyilesme ve yeni izler icin sanirim ona da bakilabilir. Ama ben merhem olanindan memnunum. Fito ve hametani da lazer epilasyon kimyasal peeling vs sonrasinda kullandim ama brnim en sevdigim bepanthol.

bende çeşit çeşit ilaç var. en etkisizi nitrofurazon etken maddeli furacin, bundan uzak dur. antibiyotik içerikli kremler daha hızlı iyileştirir. en hızlısı fucicort, benim bir numaram bu. fucicort'tan sonra fusidik asit, mupirosin ve sodyum fusidat etken maddeli fucidin, stafine, bactroban gibi ilaçlar neredeyse aynı etkiye sahip. terramcyin de bunlara göre biraz etkisiz kalsa da yine de etkili.

antibiyotiksiz olarak fito, hametan ve madecassol'ü karıştırıp kalın bir tabaka olarak sürmeni öneririm. yara yeniyse tabana fucicort sürüp ardından bu üçlüyü sürmeni öneririm.

ucunden biri olmak zorunda degilse sari kantaron merhemi, yara iyilestirme konusunda en cok tavsiye edilen sey saniyorum.

fitocuyum ben.

Bepanthol e-vitamini açısından da güçlü olduğu için yüzde tüylenme yapabilir.

Teşekkür ederim tüm cevaplar için. :)

Bu ikisi arasından alttaki. Fakat çok ucuz değil mi bu kasklar? Yeterli koruma sağlıyor mu? Bu fiyata zor gibi sanki.

Korumayı, güvenlik seviyesini geçtim, kışın yüzün donar bunla. Nasıl bir güzergahta, nasıl bir trafikte (çıkılabilen hız) nasıl bir motor ile kullanacağın da önemli.

size bu ikisinden birini tavsiye edecek insanla ilisiginizi kesmenizi oneririm. cunku sizin sagliginizi zerre onemsemiyor demektir.

motosikletle ilgili azicik bile olsa bilgi sahibi bir insan bu kasklarin motosiklet surerken bir sey ifade etmedigini bilir.

asagilamadan, sinir bozucu olmadan anlatayim; bu kasklar yarim kask. motosiklet kullanirken giymemiz gereken kask full face olmali. yani cenemizi de korumali. kaski dusersek beynimiz akmasin diye takiyoruz. dustugumuz zaman cenemiz de asfalta/agaca vs. carpabilir. linkteki gibi bir kask ile duserseniz ceneniz dagilir. gugulda open face or full face helmets diye aratarak nasil bir yara edineceginizi (sansliysaniz) gorebilirsiniz. full face'e alisamiyom ben, cok sicak geliyo tarzi bahaneleriniz olacaktir. alisacaksiniz. alistiktan sonra da open face sizi ciplak gibi hissettirecek.

gelelim kalite ve saglamlik kismina. bu kurla turkiye sinirlarinda iyi bir kask alacaksaniz en azindan 3-4bin tl gozden cikarmaniz gerek. kaskta marka onemli. aria, shoei gibi iyi markalara yonelin.

linkteki seyler gorsel olarak cok estetik. bunlara sukulent dikilebilir. duvara asilabilir. o kadar.

motosikletiniz 50cc de olsa 1250cc de olsa dusme dusmedir. dusunce 50ccliklere ozel bir kiyak yapilmiyor. kafa yere carpiyorsa carpiyor iste. gunde 5km yol giderken de kaza olabiliyor, 250km giderken de. motosiklete binerken, ayagini atarken dusup bacagini kiran var. benim is-ev arasi 2km. korumali pantolon giyiyorum, 10 yildir motor kullaniyorum. birkac ay once evden daha yola cikarken dustum. pantolon olmasa bacaklarim yuzulurdu.

tum bu soylenenleri dikkate almayip ciblak ciblak binenler ilk kazalarindan sonra akillanirlar eger olmedilerse. ama akillanmak icin basimiza bir is gelmesini beklemeye ne gerek var.

*asfalt yanigini ayrica gugullayin.

@jimicik

üstat yorumların inan çok değerli tşk ederim. fakat 50 lik küçük bir scooter kullanıyorum. kapalı trafikte günde 10 km toplam.

çıkabildiğim maksimum hız 50 60 km o da 3 5 sn lik.

isterseniz 5km hızla gidin, isterseniz gitmeden, olduğunuz yerde motorun tepesinden düşün -yaşanmış örnek: arkadaşım evinin önündeki yağda, kalkış yaparken kayan motordan düştü ve açık kaskıyla çenesini yere çarptı, dişlerine kadar kırıldı o bölgedeki kemikler. malesef açık kask önermiyorum kesinlikle. biraz cahilce kullanıma giriyor kusura bakmayın.

kapali kask sart bunlar sus olur ancak. sharp testi 4 yildiz uzeri bir kask alabilirsin bu butceyle.

Hocam ben kask işinden anlamam ama Zaten motora maximum 7-8 k vermişsinizdir. 1000 liralık kask alacak haliniz yok. 50lik motor dediğimiz şey bisikletten hallice bir şey zaten. Alın geçin birini. Yeter ki dikkatli olun. Zaten trafiğe kapalıymis kullandığınız bölge. Bu fiyat aralığı iyidir diye tahmin ediyorum.

Bu arada ben de 50cc motor almak istiyorum. Motolux vs. Gördüm internette. Motorunuzun markasını yazarsanız o da güzel olur benim için.

bir kere daha israr edeyim. arkadasim olmadiginiz icin daha fazlasini yapamiyorum. kask motosiklet surusunun en onemli ekipmanidir. birini al gec diye bir tavsiye soz konusu olamaz. kask tavsiyesini motosiklet kullanmayan birinden almayin. internetten almayin. denemeden almayin. ikinci el almayin.

trafige kapali alanda nasil gidiyorsunuz bilmiyorum ama motosiklet kazasi 50km hizla da olur. tek kaza tipi baska bir aracin size carpmasi degildir.

Daha önce motosikletle ilgili bir soru soran birine şunları demişim, kopyala yapıştır yapıyorum:

TAM KAPALI KASK ALIYORSUN. Bunu yeterince vurgulayamıyorum.

Üzerinde Double D kilit sistemi olan, pinlock'u olan bir kask alırsan, nispeten kaliteli bir kask almış olursun. Bunlar arabadaki tok kapı sesi gibi kalite göstergesidir. :) Kolun bacağın olmadan yaşarsın ama kafan olmazsa yaşayamazsın. Bu iş için 1500-2000 lirayı gözden çıkar.

İnternetten kask alma, gidip birebir deneyerek al ve Muhakkak en azından 2018-2019 yıllarında üretilmiş bir kask al. Daha eskilerinin içindeki köpük durduğu yerde esnekliğini yitirdiği için bir koruyuculuğu kalmıyor, kaza esnasında kafanda kask olsa bile betona çarpmış gibi oluyorsun. Bu sebeple eski kaskları internette piyasadan %30-40 indirimli bile bulabilirsin, aldanma.

Bu işin babaları shoei, arai, schuberth. Sonra Nolan, x-lite falan gelir. Bütçe yoksa bile yine de tam kapalı kask al. Çeneden eklemli kasklar kaza anında korumaz, helva gibi dağılır. Kazalarda darbe alma ihtimali en yüksek olan kısım çenedir.

yorumlardan birisine çok güldüm.

''Zaten motora maximum 7-8 k vermişsinizdir. 1000 liralık kask alacak haliniz yok. yeter ki dikkatli olun.'' dikkatli olmak? trafikte her şey senin dikkatinle bitseydi ooooo.

Bu nasıl cümle be kardeşim. Düşman düşmana söylemez böyle bir şey. s1000RR ile 50 km hızla gitmekle, 50 cc'lik makineyle 50 km hızla gitmek arasında fark yoktur. İkisiyle de aynı hızda düştüğünde aynı şiddetle yaralanırsın. Motorun isterse 3k olsun ekipmanın 5k olacak. fiberglass ya da carbonfiber kasklar en güvenlileri. sana ben 1k lık sıradan bir ls2 termoplastik kask bile öneremeye korkarken adam 7-8k lık makineye 1k kask mı alınır diyor. insanların bilgisi yok ama fikri çok.

Güvenliğini ben de farkındayım fakat Zaten bütçesi düşük adamın yokda

@westblack
butcesi olmayan evlenecek cifte dandik koltuk takimi tavsiye edebilirsiniz, en kotu koltuk aldiklarinin 3. ayi kirilir, paralari havaya gider.
ama parasi yok diye dandik kask al gec derseniz ve bu adam sizi dinlerse kaza yaptiginda olur veya sakat kalir.

verdiginiz tavsiyenin gidebilecegi yeri dusunun lutfen. bu dedigime de kizmayin ama gercekten motora binecek adama dandik malzeme almasi konusunda cesaret verilmez. sizin fikriniz degismeyebilir bu arada. abarttigimi dusunebilirsiniz hala. ama en azindan fikrinizi ifade etmeyin.

Johnny depp der ki iki kask arasında kaldıysanız her zaman 2.yi seçin. Çünkü ilkini beğenmiş olsaydınız gözünüz 2.’ye kaymazdı.

bu kasklar sadece çevirmede ceza yemenizi engeller. bütçeniz bu civardaysa ls2 alıp geçin. ls2 ler de 2 sene önce 200 idi 400 olmuş. temiz 2. el falan bakılabilir iç astarı yıkanabiliyor

ls2 al hocam butcen sinirliyla.
Bu linkteki kaslara para verme bosuna.

sirince demisken, efes'i de gezebilirsiniz tabi.

guzelcamli zeus magarasi ve dilek yarimadasi milli parki, ikisi de guzelcamli'da, milli parkin koylari cok guzeldir, su an en guzel mevsimi. benim favorim parkin en sonundaki koy. eger yurumekten hoslanirsaniz bir de kanyon var, yok biz deniz kum gunes sevmiyoruz derseniz eger, yoksa bu mevsimde bosverin, gidin deniz keyfi yapin, yaban domuzlarina dikkat edin, ortada yiyecek bir sey birakirsaniz gelip yerler.

iyi tatiller simdiden!

zeus magarasi milli parka girmeden solda. arabayi park edip magaraya girisine kurduklari iskeleden bakip donmek toplam 15 dk. surer. yani ayri plan yapmayin magara icin. milli park guzel.

bir de degirmen var meshur, genisce bir alan, kafeler var, hayvanlar var, cocuklar icin minik tren var, giris ucreti var. yapacak baska sey olmadigi icin degirmen'e gidilebilir.

-kuş kalesi
-kuşadası marina
-şirince (dolmuş veya özel araç ile ulaşım mümkün)
-jade beach clup

Arcade salonlarından bahsediyorsunuz sanırım.

Kaliteli hoş bir ortam ve lokasyon olarak uygun bir yerde olursa tutabilir ama çok da hayallere kapılmamak lazım. Lisanslı orjinal cabinetler çok pahalı. Ülkeye sokmanız size çok pahalıya patlar. Ankarada fantasyland vardı en güzel örneklerinden.

o makinalar 2 gün zor dayanır o durumda bence.

her turlu tutar ama bir konuya dikkat cekmek isterim. video oyunlari artik cep telefonlarinda, tabletlerde rahatlikla oynanabiliyor ve bunlarin bircogu bu jetonla oynanan oyunlardan cok daha iyi. bu is fikri ile ilgili almanyadan ornek vereyim. almanyada da bu tarz yerler var ve ozellikle kis aylarinda cok tutuyor. ama bu yerler turkiyede genellikle gordugum video oyunu yerlerinden daha cok cocuklarin fiziksel aktivite yapmasina yonelik. yani tirmanma duvalari, labirentler, trambolin ve cesitli engellerin bulundugu guvenli parkurlar oluyor. bu yerlerde cocuklar bir ekrana gomulmek yerine fiziksel olarak gelisebilecekleri ve eglenecekleri seyler yapiyorlar. video oyunlarina zaten telefondan, tabletten erisen ve fazlasiyla oynayan cocuklar icin bu tarz yerler daha iyi alternatif oluyor. ayni zamanda da bu tarz yerlerin hemen yaninda da ailelerin cay kahve icebiliecekleri, gazete kitap okuyabilecekleri yerler oluyor ve cocuklari oyun oynarken aileler de dinlenmis oluyor, bir taraftan da cocuklarini gozlemleyebiliyorlar. yani ozetle cocuklarin daha cok atlayip ziplayabilecekleri alanlara ihtiyaci var. burada enerjisini atan cocuk da aksam rahatliyor, sakinlesiyor, aksam erkenden de uyuyor.

sadece makine degil daha kapsamli ve yesillikli yer olursa ben henuz dogmamis cocugumu gotururdum. yani cocuklar ciyak ciyak ozgurce bagirip kosturabilecek. cimenlikli kafe gibili yer de olcak, araba ezmeden paten kayacagi yer de olacak. bisiklet ogrenebilecegi alan, havuz, yeme icme alani, kidzanyamsi aktiviteler, lego yeri, dev satranc, ipten kaymali ucmali seyler, lunapark, araba egzozu yok, sapik yok, cocugunuzu baglayin diye karisan yok, guzel olurdu. bebek arabalarina gore yollar, cocuk boyunda cesmeler...

hocam
sabit olmaz
jetonlu olur
+
oyun alanı yaparsınız saatli yarım saatli
orada kosar oynar minderli vs.
veliler izler

tutmaz. jeton usulü olmasının bir sebebi var. o bebelerin işi gücü yok, bütün gün hunharca oyun oynar onlar. sen de batarsın.

Adam bu linci haketti gerçekten :)
İçmedim, ilk kez duydum hatta.

Baklanin dolmasini ve yemegini biliyorum yöresel yemeklerimizden ama corbasini hic icmedim. Cemre ölümüne haklisin!

içmedim ve iğrenç olduğunu düşünüyorum

Hayatımda hiç bakla yememiş ve bakla yiyenlere karşı da pek hoş görülü olmayan ben , geçen ay içtim ve bayıldım.

bamya corbasi ictim, sayilir mi?

içmedim. herhangi bir esnaf lokantasında da rastlamadım neyin tatavasını yaptı bu kadar bilmiyorum.

pidegen

PideY

pidey döner-y çakması gibi olur. köfteci yusuf'un alt şubesinin.

H'ayran Pide

Pideo
Pidello
Pidellos
Pidequella

Pideci ismini esprili şakalı yapmak için kasmaya gerek yok samimiyetsiz bir hva yaratıyor müşteride. Ürünün veya sizin özelliğinize göre bir isim seçilmeli. Karadeniz pidesi mi ege pidesi mi yapıyorsunuz? Özelliğiniz ne? Eğer hiçbir olayı olmayan dümdüz malzemeli ekmek yapıp satacaksanız kasmayın soyadınızı koyun gitsin.

Kesinlikle urun ismi yapin. Karadeniz pide , gorele pide fln gibi

kardesler pide salonu

Pidye

Deva Pide

Açbırakmaz pide

tat pide ya da pidetat

Just Pide

Bidene

PideHub

Pidestan
Slogan da hazir; bu pideye destan yazilir haha.

Piderya

3.14 pide ( π)

Pidde gibi isimler itici oluyor. Pideciden komikli isim beklenem ben. Pideci, ali pide, ahmet pide vs iyi

Epidermis

Muhteşem Süleyman gibi Muhteşem Pide

π pide (ilk baştaki zımbırtı pi sayısının sembolü ama nedense bana çogacayip geldi yazı fontundan kaynaklı sanırım.)

hızlı okuyunca pipide oluyor evet hem zeki hem esprili.

benimkini seçerseniz sınırsız pide isterim, 2 ekmekten tost yapıp yiyip yarım saat sonra acıkan insanım ona göre.

light versiyonunu da buldum bak, fi pide. böylece hızlı okuyunca pipide olmuyor hahah ya hahaahah yaaa

pidestan

Klasik pideci adlarından vazgeçmeyin. Diğer xpide falan AVM pidecisi adı gibi. İnsanın aklına iğrenç pideler getiriyor.

-kardeşler pide
-çavuşoğlu pide
-aydın pidecisi

vb isim koyun

pidenem (tabelada kocaman pidenem yazıyor. yanında da aşkitonuzun pide açarken yöresel kıyafetlerle çekilmiş bir fotoğrafı, hani çiğ köftecilerdeki gibi)

seneler önce gülhaneye giderdim bir şeyler okumak için. hafta içleri pek kalabalık olmuyordu zaten, üst taraflara çıkıp çimlere yayılır takılırdım saatlerce. beyazıt camiinin avlusunda da hayli vakit geçirdim ama orası sessiz olmaz tabi. karikatür, dergi falan okuyordum orada. uzun zamandır ikisine de gitmedim son durumlarını bilemiyorum.

anadolu yakasında da moda sahilinde deniz kulübüne bakan tepedeki banklar güzel oluyordu gerek okumak gerek sevgili ile sessiz sakin oturmak için.

@nrmnm

yazdıktan sonra gülhane benim de aklıma geldi yalan yok. hafta sonu malum arap istilasını uğrar mı ciyak ciyak o yüzden tereddütte kaldım.

kumkapi, samatya, sariyer-tarabya arasi sahil kenari

Ben Moda'ya gidiyorum, sabah saatlerinde güzel oluyor kitap okumak için

Maçka parkı
piknik usülü masalı banklara kitap, gazete, mandala için boya kalemleri falan yayılıp saatlerce takılmalık bi yer

kurucesme parki

ev sahibi mi kiracı mı?
apartman yonetimine soylemeniz gerekli
apartman ca karar alınıp xxx saatlerde elektrik supurgesi kullanilabilir
diye
karar cıkartip apartmana asın
ve sıkıntı cıkarsa yoneticiyi gondersin

biz ev sahibiyiz onlar kiracı. sitede oturuyoruz ama yönetim kararıyla bir ilgisi yok. 1'te de kullandığımızda kapat diyorlar. onların istediği saatlerde çalıştıracakmışız ve her gün yapmayacakmışız. yavş yürüyecekmişisiz vs. del, saçması site yönetiminin durduramayacağı talepler.

şahitler eşliğinde polise gidip şikayette bulunun. gerekirse savcılığa suç duyurusu hatta. bu aralar kadına şiddet gündem olduğu için konu egzajere edilebilir ve gerekli cezayı alabilirler.

sonrasında da apartman yönetimi ile beraber kingcyrax'ın belirttiği şeyler yapılır.

1. yapılacak sey
site yonetimine uyartmak
saatleri teyit etmek
hatta resmi duyuru yapın mahkeme kagidi geldi mi isin ciddiyetini anlarlar

Öncelikle mutlaka hakaret ve tehdit için savcılığa gidin, bunlar kayıt altına alınsın ve savcı çağırıp bi ifadelerini alsın bakalım.

Sonra da karşılarına dikilip

"Lan bana bak, adam dövmekten ertelenmiş cezam var. Senin yüzünden infazımı bozmam, o yüzden seninle aşağı yukarı düşmem. Ama tekrar anamı rahatsız edersen kadını bu daireden çıkarıp, yerine en az 2 ailenin bir arada kaldığı 10 çocuklu suriyelileri emsallerinin yarı parasına, hatta bedavaya kiraya verir hayatını zindana çeviririm"

diye racon kes, ya da bunu becerbilecek hafif at hırsızı tipli ve iyi rol kesen bir arkadaşın/kuzeninden rica et.

Asla kibar olmayın, kibarlıktan anlayan insanlar balkondan bağırıp küfür etmezler.

sorun süpürge filan değil gündüz herkes evinde istediğini yapabilir öğlen ikide kim ne dicek site yönetimi de izin veriyor sorun bizim kadınlardan oluşan bi aile olmamız erkek yok evde. adam ise maganda ve bizi korkutmak istiyor.

benzeri başıma geldi, o giriş katında ben bir üstte oturuyordum, bu adam beline 2 tabanca takıp ikide bir kapıma geliyordu, hep akli dengesi zayıf olarak gördüm ellemedim, adamın geldiği konu gecenin 2 sinde elektrik süpürgesi mi çalıştırıyorsun, yani akıl var mantık var apartman hayatında böyle bişey olabilir mi?

adama diyorum bak senin alt katında hidrofor var, kalorifer sistemi var, orada pompalar motorlar çalışıyodur sen onu duyuyosun, ne işim olur benim gecenin 2 sinde elektrik süpürgesiyle, çamaşır makinasıyla anlamıyor.

derken kapıştık bu adamla, baktım buradaki herkesi de tanıyor, doktorlar, emniyet personeli, hakimler, savcılar vb vb.

mahkemelik olduk, pis bi numara yaptı, baktım ki artık bununla uğraşmam gerek bi kaç yeri aradım, öyle pişman oldu öyle pişman oldu, öyle bi hale geldi ki, mahkemede hakime yalvardı, iftira attım bana hiç bişey yapmadılar, allah belamı versin mahkeme biter bitmez taşınıcam diye.

o yüzden arkadaşa mesaj attım ismini soy ismini öğrenmek ve lokasyon sormak için.

benim dediğim vatandaş mafyavair bir yapıda takılıyordu, kadın satma, uyuşturucu, ayrıca istanbulun çok lüks bi semtinde benzinliği var, evet benzinliği varken bu dediklerimle uğraşıyor vb vb.

polise göre çok tehlikeli olarak nitelendirilen birisiydi swh.

bazı tipler var böyle, beline silah takıp ne bileyim iki üç kişiyi tanıyıp veya azcık forslu bir devlet görevinde olup karşısındakini tanımadan etmeden bilmeden tehditler savuran, dayı dayı haraketlerde bulunan. işte o tür adamlar yukarıdaki gibi şekilden şekle sokmaya bayılıyorum.

@john bloor +1

Kadınlara evde bile huzur yok gerçekten. Polise gitsen,o da adam bul dövdür diyecek. Bana dedikleri gibi. Ekşi gundemine taşıyın bence. Sokağa çıkcak o saatte orada ne işin var,diyorlar. Evde oturuyorsun evdesin ve güçsüzsün diye birileri seni rahatsız ediyor.

bu magandalara karsi sustukca, sessiz kaldikca, medeni olmaya calistikca daha cok bagirmalarini saglarsiniz ancak. oncelikle yukardan kufur tehdit savururken kameraya cekin. gorsun kamerayi da. muhtemelen kamerayi gorunce daha cok hiddetlenir, daha ayarsiz kufreder. bir de sahidiniz olsun yaninizda. beraber savciliga gidin. kadina siddet boyle gundemdeyken kan alirlar onun umugunden.

yer neresi?

vallahi ben diyorum ki benim gibi 3-4 kişi daha varsa sevabına gidelim adamı korkutalım.
olmadı dövelim.
aksiyon arıyorum zaten hayatta.
küfür etmek istemiyorum ama bunun gibi pijleri tokatlamak lazım evde erkek yok diye kadına yükselen.

eve güvenlik kamerası taktırın, 1 tanesi balkondan aşağıyı görsün diğeri daire kapısını, sesli kayıt yaparsa güzel olur, ondan sonra sadece bekleyin.

6'da da ev süpürülmez herkes o saatte uyuyor olur, insanlar işe gidecekler, annen de süpürgesini öğleye doğru çalıştırsın. bence ortak bir yol bulun.

tabi tehdit başka bir konu.

babannem yaşlı 84 yaşında bişeyler dökmüş akşam yemeğinde annem onu süpürmüş ve diğer yorumlarda da belirttim sonradan aslında hep öğlen süpürüyoruz onu da istemiyorlar her gün süpürmeyecekmişiz, öğlen uyuyorlarmış süpürmeyecekmişiz. e sabah erken ve akşam da süprülmez mevzu süpürge de değil hastalık derecesinde sorunlu biri

Bu tarz magandalar kadınlara şiddet uygulayanlar serbest kaldıkça daha da çoğalıyor. Magandalara hiçbir şey olmuyor ama sen şimdi kapısına insen, ya da "ne var lan" desen gider seni şikayet eder. Sen ceza alırsın. Bu tarz o kadar çok şikayet okudum ki, hepsi medeni insanların zararına sonuçlanıyor. Ya sen ya ben ya da başka kadın haberlere çıkacağız illa. Geçmiş olsun!

bir arkadaş da yazmış yer neresi? beş on erkek gelelim buradan toplanıp annen de evi süpürsün. biz de balkondan hayırdır bilader deriz

istanbul büyükçekmece
sağ olun a dostlar

+1 olarak beni de yazın gelir korkuturuz gerekirse biraz da biz küfür ederiz.

hatta hepimiz evdeyken süpürgeyi açar gürültü yaparız balkona çıkıp bağırmaya başlayınca da direk çökeriz tepesine.

şurda toplananlar hayrına benim üst komşuyu da dövse. bunlar hem gürültü yapıyor hem kavga ediyor hem maç izlerken küfrederek bağırıyor tepiniyor. biz kapılarına gidip rahatsız oluyoruz diyince oğulları bize küfrediyor bağırıyor tehdit ediyor, bir tanesi bi kere yakama yapıştı. kötü komşu çok kötü bi olay,taşınmadan kurtulmak zor. yirmi senedir oturduğumuz yerde onlar belalıymış diye kimse ses çıkarmıyor. kaç defa tehdit ettiler ama apartmandan kimse bize şahitlik etmiyor başı belaya girmesin diye.

Bu arada her gün elektrik süpürgesi çalıştırılması hoş bir şey değil. onu da eklemeden geçemicem. bazısı yeri kazıyarak süpürüyor, fırça kullanmıyor. o zaman aşağıya çok ses gidiyor. sizin komşuların derdi başka belli tabii.

İzmirdeyim ama gelirim. Geleni de getiririm. Ama anne böreği isterim.

Kadına saygı.

Evimiz tek odali zaten 5 dk filan suruyo supurmek kucucuk yer

tek odaysa ve 5 dk ise ne sorunu ya. bizim tepedeki manyak hilafsız 2 saat yeri kazıyor.
adres ver ben de geliyorum o zaman

dağdan gelip bağdakini kovuyorlar millete bak. bunu bence ev sahibiyle bi görüşün. ev sahibi ne diyor?

Bu arada adam dovenler, göz korkutanlar varsa bize de yardımcı olsunlar.

bu adamı dövmeye gitsek mi?

youtu.be

Yani bu kadar bilgiyle zarar verirler ya da vermezler demek çok zor. Ama tabii manyağın biri çıkıp zarar verebilir. Ama öyle insanlar olmayabilirler de. Çok karamsar da sayılmazsınız ama.

Ek olarak balkondan aşağıya çöp atanlara da uyuz oluyorum. Geçen biri böyle poşet atmış. Baya içi dolu poşet. Ben de alıp geri attım balkona. Bu da böyle bir anım :D

totomdan uydurdugum bir istatistige gore %90 oraninda boyle mal mal agresiflik gosteren keko insanlara bir doz ust oktavdan bagirdiginda pisiyorlar.

%10 pismayip seni bicaklama, silahla vurma, kopegini zehirleme ihtimali mevcut.

Iyi niyeti, iyi dusuncesi icin tesekkurler. Cok karamsar dusunmuyorsunuz, gercekleri oldugu gibi ele almak lazim.

Barinaktan alinan kopegin cok ust seviyede travmalara ugramis olabilecegi gercegini ve ona ayrilacak yerin, ilginin ve zamanin kat kat artacagini hesaplayin. Bunu goz onune alarak, barinakla iletisimi koparmayin ve kendinize uygun kopegi bulun. Daha sakin daha temkinli yaklasan, bir tik daha dusuk enerjili, direkt size gelmeyen kopek aslinda kopek egitimi hakkinda bilgisi olmayan insanlar icin ideal kopektir. En onemlisi bu. Yoksa eviniz bahceli mi, ormanli mi ya da manyak komsulariniz mi var, bunlar ikinci sirada hep.

Sizle yasamaya ayak uydurabilecek kopegi buldunuz diyelim. Harika. Ama bir kopek bahcede beslenmez ki. Kopek, ciftlik tavuk degildir (ciftlik tavugunu ezmek icin soylemiyorum, ancak ona saglanan az miktarda alan ile karsilastirma yapiyorum.). Ya kangal turu gibi bir kopeginiz olacak ve onun rahatca hareket edip gorevini yapabilecegi bir araziniz ya da kopek beslemeyeceksiniz. Kopek bu, kedi de degil. Kedi dolasir, bahcesini kendi yeri bilir, geri gelir. Kopek oyle degil.

Bahcede beslenmez kopek. Ama diyelim ki kopek sicak gunlerde disarida olmak, toprak ustunde oturmak, dolasmak istiyor. Oyleyse cok iyi egitimli degilse, bu konuda egitilmediyse (otomatik olarak hareket eden seyleri agizlarina sokarlar. pat diye yukaridan atilan cisim onun icin cekici olacaktir.), yukaridan atilan nesneleri yer. Sonra ugrasirsiniz veteriner veteriner gezip bagirsagina/bogazina takilan cisimleri cikartmaya...

Ses kopek icin cok buyuk bir sorun teskil etmeyebilirler. Buna alisiyorlar gozlemime gore (yine hangi konuda kopegin travma yasadigina bagli tabii.). Benim yasadigim yere yakin sabahlari yukleme yapan bir ekmek fabrikasi var, cok ses yapiyorlar. Tüm mahallenin kopekleri bu sese alisik mesela, hic tepki vermiyorlar artik.

Korkunuzda haklisiniz. Ancak, bir kopegin bahcede birakilip orada beslenmesi konusu da bir daha arastirin diyorum.

Ben bahçe kullanımlı daire lafına takıldım. Bu tanımlamayı emlakçı aldatmacası olarak biliyorum ben. Çünkü, Bahçeler ortak kullanım alanı kapsamı içindedir ve herkesindir. Yanılıyor muyum? Tapuda öyle bir şerh mi varmış?
Eğer tapuda öyle bir şerh yoksa konuya hukuken de 1-0 mağlup olarak başlıyorsunuz.

@mirket bu kismi ev alirken biz de düşündük. Cunku ben de bahce kullanimi ortaktir diye dusunuyodum en basta. Ama şöyle apartmanin toplam 3 bahcesi var. 2 kucuk bahcecik giris kattaki dairelerin onunde ve cevresi kapatilmis fiziksel olarak diger dairelerin ulasimi mumkun degil. Buyuk bahce apartmanin diger dairelerinin kullanimina ait. Tapuyu maalesef henuz inceleyemedim erkek arkadssimin iddiasi tapuda belirtildigi yonunde. Ama fiili kullanimda dedigim gibi fiziksel acidan da olasi degil.

Yönetim planıyla bahçeleri eve tahsis edebiliyorlar. (Buna itiraz ile sonuç alanlar var) Ayrıca bazı sitelerde tapuya dahil bahçeler de oluyor, giriş katlarında falan. Böyle bir şey de olabilir.

Üstünü kapattırmanız mümkün mü?

@afordismansalihinis bu hic aklımıza gelmemisti. Ev giris katta ve sokaga bakan kisimda istinat duvari var bahceyi de kapatirsak isik alir mi ev emin degilim. Bu kisma cok hakim degilim acikcasi.

dostum çikolata kutusu demissin ama bu bayram hediyeliği :(

Sabah sabah güldürdünüz :))

avm'lerde seker standi oluyor, onlardan cam kavonoza karisik bir seyler olabilir.

gayet güzel bence bu? bir çikolata manyağı olarak bana alınsa çok mutlu olurum :D

kalpli güllü falan değil de kutu tasarımı olarak ben daha cool duran şeyleri seviyorum. attığınız çikolatanın turkuazına değil, içindeki gold renkle beraber göz yoran görüntüsüne takıldım mesela. yoksa elbette kalp gül falan gibi şeyler şart değil. aşağıda kendi beğenilerimi de paylaşayım belki fikir olur.

cocoas.com.tr

cocoas.com.tr

Orda bırakın ilk yardım bilen birini bizzat doktor olup müdahale etseydi belki o cani herif onu da öldürecekti. Üstteki arkadaşın dediği gibi ülkedeki herkes ilk yardım bilse de bu tür durumların önüne geçmeden bu canlar kurtulmaz.

www.ilkyardim.org.tr

siz deyince araştırdım böle bir şey buldum.

pazartesi arayıp eğitim alacağım ben de.

sirketlerde zorunlu oluyor mesela birilerinin kursa gidip belge almasi. kendi ik'niza gorusup ilk yardim egitimine gonderilecek kisi olmayi talep edebilirsiniz.

Elbette ilk yardim ogrenmek birincil derecede cinayeti onleyecek bir sey degil.

Haklisiniz, yanlis ifade etmis olabilirim. Ancak ilkyardim bilgisinin hayat kurtaran bir bilgi oldugu da bir gercek ve Turkiye'de bilen cok az kisi oluyor.

@batlegolas bilgi icin tesekkur ederim.

Bence gerek yok. Saksı çiçeği alınabilir bakmayı seviyorlarsa.

Servis tabağı olabilir ya da www.hepsiburada.com

Ama ilk defa gidilmedigi için çok da gerek yok bence. Şarap yeterli.

Tatli veya sarap

şarap + yanında da güzel bir şarap atıştırmalığı hazırlarsanız kendiniz hoş olur bence.

sarap + yanci tabagi

Mantar.

@angelus yalan söyleme, arkadaş mantar diye bir hastalık olmadığını bilecek kadar akıllıdır muhtemelen. İkinci el ayakkabıda zerre risk yok, yıkamadan giyebilirsiniz. Zaten yıkayınca bütün vitamini gidiyor. Direk elle giyeceksiniz işte, aradaki farka da hastaneye gidersiniz artık.

mantar demeye gelmistim. bir arkadas aliyor, henuz bir hastalik kapmadi. ama bu isler ben aliyorum bir sey olmuyor diye yurumez.

mantarın bi sorunu yok, yıka ve borik asit denen tozdan dök, giy

Ayakkabıda mantardan ciddi sorunlar da var
Bebek ayakkabısı bile paylaşılmaz ki bebek 2-3 kere giyer o ayakkabıyı en fazla
ayakkabıya 1 kere bile ağırlığını versen tabanı sana göre şekil alır
Sen içe basıyorsundur, adam basmıyordur
Adam senin ayakkabınla yürürken sırt ağrısı yaşar.
Omurga sorunu yaşarsın yani 2. el ayakkabıda en önemlisi
mantardan önemli bu

yurtdışındaki ikinci elcilere dadanan biri olarak şu ana kadar mantar olayı aklıma hiç gelmemişti açıkçası. ama şükür onun da çaresi varmış: htgetrid.com

son 1.5 yılda 6-7 çift ayakkabı, tonlarca kıyafet aldım. ayakkabılarda özellikle iç ve dış tabanlarının sağlam, yıpranmamış, şekli bozulmamış olmasına, dış derisinde kuruma çatlama olmamasına dikkat ediyorum. aldıklarımın bazılarında daha orijinal etiketleri bile duruyordu, o kadar yeni ve iyi durumda olanları var. zaten o kadar uygun fiyata alıyorum ki, rahat olmadığını hissettiğim anda atsam bile acıyacak bir para tutmuyor ki ya başka birine veriyorum ya da satışa çıkarıyorum.

Mantar
Ortopedik sorunlar

ikinci ellerin hepsi kullanılmış değildir. benim bir kere, o da evde de ya da ancak evden arabaya, arabadan iç mekana birkaç saat giyilmiş ayakkabılarım var. alınmış, yıkanmış ama hiç giyilmemiş kıyafetlerim var. bir tarafı sökülmüş, tamire zaman ayırmadığım eşyam var. hepsinin şimdiki durumu mağazadaki emsalinden temizdir.

ayakkabı temiz görünüyorsa ve kolay temizlenir de bir malzemesi varsa sakıncası olmaz, bence.

Arkadaslar sokaktan toplayip giyicem sandi herhalde. Bildigin az kullanilmis lacoste ayakkabidan bahsediyorum ben. Zaten magaza da bi dezanfekte islemi uyguluyor spreyle. Lacoste giyen adamin ayaginda mantar olma ihtimali dusuk gibi geliyor bana.

sokaktan toplayip giyeceginizi dusunmedim ben mantar darken. zaten soruda acikca belirtmissiniz.

mantara gelince sadece evsizlerde, fakirlerde falan gorulen bir rahatsizlik degil mantar. zenginlerde de cok paralari olmasina ragmen bu tarz virutik bakteriyel hastaliklar olabiliyor. bu soylediginiz hpv yi sadece hayat kadinlarinda oluyor sanmak gibi. ayrica o ayakkabinin zengin kisi giydikten sonra kac kisinin ayagindan gectigini de bilemezsiniz. uc kisi daha alip birer kere giyip satmis da olabilir. spreyin etkisini bilmiyorum ama ic camasirlar icin mesela yuksek isida yikayin utu yapin denir, kendi camasirlariniz icin yani. ayakkabiyi ayni sekilde temizlemek icin kac derecede yikamak gerekir bilemiyorum.

Zemin mutfak + oturma + wc
1. Kat 2 oda + 2 banyo olursa bence harika olur

@malheiros zemin mutfak salon wc
üst kat oturma odası yatak odası banyo ve ebeveyn banyosu şeklinde

Yukarı çıkan merdivene ahşaptan kapı yaptırın tadından yenmez.
Terasınız varsa bir de manzaralı welcome to my world.

Kendi eviniz olacaksa ve imkan varsa wc yi banyoya çevirin. Her gelen misafir yukarıya çıkmak zorunda kalıyor.

@brnbrs wcyi banyoya çevirme imkanı yok çünkü küçük.
ama gelen misafir duş almayacak ki neden banyoya çıksın?

yatılı diyorsan o da bize cok gelmiyor :)

Çatı izolasyonu iyiyse olabilir ama kötü malzeme ise işiniz var. Kar ve yağmur zamanında çatıya bakmaktan sinir krizi geçirebilirsiniz. Tek çatı ise iyi ama 2 dairenin ortak çatısı ise sorunlar bitmez. Yapım kalitesine inanıyorsanız alın.

Yalıtım konusuna dikkat çekilmiş zaten.
İzmir yakınlarında öyle bir evde oturmuştum kısa süreliğine. Üst kat ancak yazın sauna, kışın soğuk hava deposu olarak kullanılabilir durumdaydı. Sadece alt katı kullanmıştım.
Bu konuya özellikle dikkat et.

yorucu. elektrik supurgesi gibi bazi esyalari bir asagi bir yukari tasi dur.

Metrekaresi düşükse rezalet oluyor. Dumankaya İkon'da baya var bunlardan.

Dockers by Gerli

Harley Davidson. Uzun yıllar giyersiniz.

benim önceki botum Timberland'di. alma en kullanışsız bot. Şimdi camper var taş gibi.

asolo

Greyderin botlarını seviyorum uygun fiyatlı, hoş ve sağlam oluyor.

bence harley alma bendeki inanılmaz ağı.giymek bile istemiyorum.he askerdeyken erzurumda işe yaramıştı orası ayrı konu

Harley vs. bunlar benim için amelelik, ağır kış şartlarında da hicbir özelliği yok. Bütçem varsa outdoor markalara bakardım ben olsam su geçirmez, termal ve nefes alabilen. Bütçe kısıtı varsa decathlon + 1. Aşırı zorlayıcı doğu şartlarında merrell giyiyorum 7 senedir taş gibi.
Tabi kış mevsimi hafif bir yerde iseniz su geçirmez olsa yeter.

Grisport

ben de timberlandden cok memnunum, 3 farkli modeli var, cok rahatlar ve asla su gecirmiyorlar. ayrica islak zeminde kaymiyorlar, buzda bile kaydirmalari oldukca az.

lumberjack botum vardi, yagmur yagdiginda o kadar kayiyordu birkac defa popo ustune oturmuslugum var duz yolda.

Timberland tırt demeye geldim.

Bütçe varsa outdoor markalar +1.

Timberland çabuk dağılıyor. Karda rengi alacalanıyor.

Harley tamam kaliteli ama kütük gibi bot, bu yüzden dayanıyor zaten. Dikişli boyun kısımları da pek dayanıklı değil ayrıca. Sadece derisi ve tabanı sağlam

Outdoor +1

ya herkes outdoorda birleşmiş de o da şehiriçi günlük kullanım için gitmiyor ki :/ çok kaba ve çirkin oluyorlar.

Bir köpeğin durup dururken ısırması yüzde 1 ihtimal bile değil.
Uzun vade için ; Köpeği olan insanlarla takılabilirsiniz.
Kısa vade için yani yarın için parmağınızı şıklatıp köpeği çağırın. gelirse sevin gelmezse sevmeyin. Haraç da verip işi tatlıya bağlayabilirsiniz. Kucuk az şekerli bisküvi gibi :)
Severseniz popo , bacak ve varsa yara bölgesinden sevmeyin. Kulağında küpe varsa o kulağı sevmeyin.

Sokak kopeklerinden bence korkun zaten :D Ben Sivas kangali da besledim ama sokaktakilerden hala korkarım. 4 defa isirilma aşamasına geldim.

Onun için tavsiyem sokaktakiler haricindekilere olacak :D Evcimen tipler mükemmel hayvanlar. Yavruları sevmekle başlayın. Ağzını açarlar oynamak için. Isırıyo gibi yaparlar ama asla hart diye dişlerini gecirmezler, hepsi oyun onlar için ya da dişleri kasinir böyle düşünün :)

hayvanlarin dilinden onlarla vakit gecire gecire anlarsiniz. nasil bir insanin cocugu olunca aglamasindan altini mi islatti karni mi ac anliyor, hayvan da oyle. sana gelisinden, bakisindan tehlikeli mi degil mi anlar hale gelirsin. yani mumkun oldugunca hayvanli arkadaslarinizla vakit gecirin. huyunu suyunu bildiginiz kopeklerle yan yana durun.

yarin da kopegi gormemis gibi yapip duraginiza gidin. yokmus gibi. hatta kulaklik fln takip biraz daha soyutlayabilirsiniz kendinizi. belli ki gelip bacaginizi koparmayacak.

ben sarhoş olup sokak köpeğini sevince korkumu aşmıştım. öneri değildir:)

Korkunuzu nasil yenersiniz bilmiyorum, ben isirilmaktan tutun da, cocukken boyum kadar 7 havlayan kopegin arasinda kalmaya kadar travmatik olacak seyler yasadim, buna ragmen hic korkum yok-yoktu, ta ki bir gun motosiklette ayagim isirilana kadar, simdi motor ustunde ve motorsuzken bambaska iki insanim, motorda tembelligin dibine vurmus zararsiz oldugu her halinden belli kopekleri 1 km oteden gorup korkmaya başlıyorum, yolda yururken canavar görünümlü havlayan kopekleri 'ne tatli seysin sen' diye seviyorum. Korku yenme tavsiyelerini okudum,benim durumuma uygun tavsiye goremedim zaten ama bazi cevaplara istinaden sunu soyleyecegim, sahipli ya da sahipsiz kopekleri severek korkunuzu yenmeye karar verirseniz ki pek yapabileceginize ihtimal vermedim, kopegi kafasindan sevmeyin,once elinizi bir koklatin, iki taraf da birbirinin zararsiz oldugunu anladiktan sonra oksayabilirsiniz. Sisman ve yasli sokak kopekleri sinirli olabiliyorlar, motosiklet, bisiklet, bazen sapka sinir edebiliyor sokak kopeklerini, onun disinda ben de durup dururken bir kopegin sizi isiracagini sanmam.

1. bilgisayardan/netten kaynaklı (premium bitmiş olabilir)

2. var ayarlarda

3. öyle bir şey olmamalı

4. evet

Spotify Premium
Planın 18.09.2019 tarihinde otomatik olarak yenilenecek ve senden 13,99 TL ücret alınacak.

yazıyor profilimden, üyelike tıklayınca. yine yarıda kesti şarkıyı...

Herkesin kullanirken nasil bu kadar sevdigini ben de anlayamadim. Benzer sorunlari ben de yasadim. Spotify benim icin hayal kirikligi oldu. En iyisi youtube’a dön derim.

arkadaş listelerini takip edebilmek güzel. youtube un mobil versiyonu sıkıntılı. 1 şarkı çalmadan 2 reklam vermeye başladı, algoritması hep aynı şarkıları döndürüyor, trafikte kaza yaptıracak. arka planda çalışmıyor vs.

Uzun zamandır spotify kullanıyorum, deneyim üzerinden yazdıklarınıza cevap düşünmeye çalıştım.

Premium'da 1'i yapmaması lazım, belki desktop versiyonda güncelleme ile ilgili falan bir sorun vardır bilemedim. Çıkıp tekrar login denenebilir, websitesinden login denenip orada bir onay falan vermek, istediği bir mail yolu ile aktifleştirme falan gibi bir şey varsa onu yapmak gerekebilir. öyle bir şey yapılıyor muydu hatırlamıyorum ama, websitesinde bir giriş yapmaya çalışabilirsiniz.

2'den anladığım, liste bittiğinde kendi kafasına göre çalmaya devam etmesi, eğer anladığım doğruysa onu ayarlardan kapatabiliyorsunuz.

3'ün olmaması lazım gerçekten, hiç öyle bir şeyle karşılaşmadım. Çalma listesi eklemiyor da size orada öneri olarak gösteriyor olmasın diyeceğim de, (mesela dinlediklerinize bakarak size özel hazırladığı playlistler gibi) boşuna yazmazdınız "kitaplığıma ekliyor" diye düşünüyorum. Size özel hzırlanan Your Top Songs listelerini bile siz follow'lamazsanız eklemiyor kitaplığınıza.

4 ile ilgili bir fikrim yok. Normal ödeme planlı premium'unuz başlayınca bunlar düzelirse 1 lira mevzusundandır diyeceğim ama bunu da yapmaması lazım aslında. sonuçta hesabınız şu an premium olarak gözüküyor belli ki.

Desktop uygulaması çok süper değildir bu arada, bazı şeylere telefondaki app'ten bakmak gerekebiliyor.

spotify in nesini beğenmediniz çok merak ediyorum
hani yazdıklarınız da çok anlamsız

1- yok öyle bir şey, şimdiye kadar 1 kere şarkı değişmedi. klavyede saçma sapan media tuşlarını kullanmayın şarkı geçmez. nasıl şarkıyı kesip başka şarkıya geçebilir, hiç aklınız alıyor mu böyle birşey. hani biz gerizekalıyız, sizce onun sanatçısı, yapımcısı spotify ın böyle bir şey yaptığını duysa ortalığı ayağa kaldırmaz mı ?
2- var
3- kitaplığına eklenmiyor, sen dinliyorsun daily mix sunuyor bir şey yapıyor. playlistlerin asla değişmiyor solda duruyor baba gibi. alternatif sunuyor adam, youtube gibi.
4- çok şükür ki evet. bedava da olsa spotify ın arkasındaki roket mekaniğini çözemeyeceksiniz zira . boşverin kullanmayın.

@nimberjack
1- olabilir, bakıcam.
2- liste bitmeden alakasız şarkılar çalıyor, mobilde de denk geldi.
3- desktop versiyonunda, listelerim arasında çıkıyor türüyorlar. hatta sili bulamadım ilk baktığımda, kitaplığımdan kaldır ile kalkıyorlar. daily mixler de dahil.
4- bu kadar saçmalama üstüne kıllandım. ilgili cevabınız için teşekkürler.

@liriamer

1- aklım almadığı ve acaba sadece bana mı oluyor diye soruyorum zaten ki @hepbiarayisicinde benzer sorunlar yaşadığını söyleyince sorun bende değil diye sevindim.

2- nerede olduğunu( şurada şuna tıkla, şuradan şuraya diye anlatırsanız memnun olurum, zira ayarlara dolaşırken göremedim).

3- kitaplık olayını çözemedim, kendi oluşturduğum listelerin yanında görünce kafasına göre ekliyormuş gibi geldi.

4- aşağıladığınız için teşekkürler.

Yıllardır kullanıyorum şu yazdıklarının bir tanesi bile başıma gelmedi.

1 - dolma parmaklarından sen suçlusun lavinya.

adama niye atarlandiniz ya sayin cevap verenler. yarida kesip baska sarkiya geciyor ki sormus adam nedeni ne olabilir diye? yalan mi soyluyor diyorsunuz yani.

ben de benzer sorunlar yasadim. sarkiyi yarida kesip baska sarkiya gecmiyordu. sessizce sarkinin suresi geciyor sonra bir anda tekrar calmaya basliyordu. internetle alakaliydi galiba ama baska hic bir yerde bu tarz bir sorun yasamadim.


kitaplik kismina al buna da bak seklinde oneriler yapiyor.

ben deezer kullaniyorum memnunum. flow kismi var, beni spotify'dan daha iyi anlayip daha dogru sarkilar oneriyor. bir ay bedava kampanyasi vardi yeni uyelere noldu bilmiyorum su an.

spotify ile benim de basim derde girdi. calma listeleri konusunda. simdi tam sorun neydi hatirlamiyorum da, (3'e benzer birsseylerdi sanirim) musteri hizmetlerine yazdim. o kadar hizli cevap verip cozduler ki sorunu. burdan anlamsiz atarlar okuyacaginiza musteri hizmetlerine mail atin derim.

toloka'ya baksana bi.

@teritori baktım ancak çok az iş var ve çok çok düşük ücretler.

gizli müşteri olma işine bir göz atsana. ne kadar iş çıkar ne kadar öderler çok bilmiyorum ama bir fikir sadece.

garsonluk yaparsaniz barlarda cuma cumartesi gunleri icin extra adam cagirirlar, tipten pay almaz ama gunlugu iyidir.

Gizli müşteri olayı güzelmiş. Hemen araştıracağım.

Ysense yani bilinen adıyla clicksense i denedim.Tüm gün evde olmama rağmen 3 ayda ancak 50 dolar yapabildim anket ve görevlerle.Tavsiye etmem ,vakit kaybı

Çünkü gerçekten kötü insanlar. Zehirliler, toksikler.

Rocknroll: iste hala bu kotu niyetli olma durumunu mantigim kabul etmiyor, ilkokul cocugu degil ki bunlar. Ve baska bi sebep olmali diyorum :(

Espri, şaka kisvesi altında zehrini atıyor. Bazı insanlar gerçekten kötüler.

Böyle bir insan olarak ilk ağızdan cevap vereyim. Pislik, ikiyüzlü, kokuşmuş insanlarla modern hayatta baş etme şeklim bu benim.

Yüzüne bam bam söylesen ortamdaki huzur bozucu ya da istenmeyen kişi olursun ama böyle biri olunca aranan ve saygı duyulan kişi oluyorsun kisiliksizler için. Eh, iş hayatinin %99'u da kişiliksiz olduğu için geçinip gidiyoruz.

Bizim bi arkadas vardi cok iyi birisiydi. borc iste kendi yemez sana verir, gel de saate bakmaz gelir, öl de niye der mantikli cevap alirsa ölurdü. Ama bir sorunu vardi yüzu biraz degisikti, sorunluydu yüzü iste ve buna cok takardi. Bunu herkes ve bizim bir baska arkadas iyi bilirdi. bu yüzü sey olan arkadasin kollari falan hep cool dovme doluydu. Neyse yanimiza geldi bir gun, dovme yaptirdim yeni bakin nasil olmus falan dedi. Bizim bir baska arkadas, yani senin ornek verdigin tipte biri “olm o kadar dovmeyi koluna yaptircagina, yuzune yaptirsana lan” diyip guldu. Bizim o iyi arkadas sustu, ortam buz kesti.

Ben sonra bunu soyleyene sordum olm oyle sey denir mi? Biliyorsun adam takiyor falan dedim. Sakaydi aga yillardir taniriz birbirimizi nolcak buna mi takacak falan dedi.

Bunlar kotu insanlar. Sadece kendini dusunur. Sallayacaksin bunlari. Hee, noldu? Dovmeliyle hala gorusur icerim, takilirim, gel dese kosarim ama digeri surekli yazar icelim mi? Unuttun bizi falan der hep gecistiririm.

Yol verin gitsin. Gel deyince saate bakmayacak kisiler yaninizda olsun.

Pessss, kanim dondu

Pes cevabi "eazy" sana degildi, araya senin cevap geldi ben yazana kadar...

piremses +1

kötü insanlar +1

rock n roll +1
eazy +1

ben yapıyorum o dediğini ama kendime de yapıyorum aynısını. kaldıramayanlarla iletişimi çoktan kopardım zaten. zarar verme hissiyatıyla yapılan şeyler değil bunlar, mesela kayıp düşmek kötü bir şeydir ama düşene gülersin, onun gibi.

Night train: seninki baska bi sey. Zararsiz. bu kapsamda degil.

bu bir tur bullying bence, tam turkce karsiligi yok gibi. pasif agresiflik gibi.
bu tur insanlar ozunde kendi ile barisik olmayan, aslinda kendi ezikliklerini 'baskalariyla basediyorum' diye kapatmaya calisan, iletisim becerileri bu tur pasif agresiflikle sinirli insanlar oluyor. ya ailelerinden gordukleri iletisim yontemi bu, ya ailelerinden goremedikleri yakinlik neden olmus vs. cunku saglikli bir insanin iletisim kurma yontemi bu degil. canlari bir sekilde yandigi icin can yakmaya calisiyorlar. ben bu sekilde bakiyorum. saglikli iletisim bu olmadigi icin de bir mazereti yok. kendilerini taniyip, olduklari gibi kabul etseler bu hinclari da gececek aslinda ancak cogu zaman ona da cesaret edemiyorlar. zira en zorlu yolculuk kendi icimizde ciktigimiz oluyor.

(bkz: gaslighting)

Neden böyle davrandığımi ilk ağızdan açıklayan tek cevap olmasına rağmen begenilmemesi? Aksjns. Arkadaşlar siz hayatı sözlük ya da duyurudan ibaret saniyorsunuz ama üzgünüm, değil. Hayatta sadece sizin dogrulariniz yok. Hatta sizin dogrulariniz bile farklı zamanlarda dogrunuz olmaktan çıkabilir. O yüzden yargılayıp yaftalamak yerine okuduğunuzu anlamaniz yönünde ufak ufak çalışmaya başlayabilirsiniz. Zira tanımadığınız insanların 1-2 cümlesini görerek (onu da gözüyle okumadan) tanı koymaya çalışmak asıl psikolojik sıkıntıların başında geliyor. Üzüldüm adınıza...

@piremses

ahaha sizin anlamadiginiz kisim su, sizin gibi insanlara toksik insanlar diyorlar, toksikliginizin farkinda olanlar da sizin gibileri etrafinda barindirmiyor. etrafinizdaki 5 kisinin ortalamasisinizdir diye bir deyis vardir, sen toksik olmaya devam ettigin icin muhtemelen etrafin da oyle insanlarla dolu. benim etrafimda hic oyle insan yok, pislik, kokusmus kisilerle bas edecek kadar da korkunc bir yasamim yok, olani da tespit edip hele hele de yakin cevreme dahil etmiyorum. sen kendi toksikligini 'bu sekilde bas ediyorum' gibi bir kacis yontemi ile mesrulastirmaya calisiyorsun anladigim kadariyla, ama bu tur insanlar icin ciddi psikolojik calismalar var ve oyle olmayanlar icin de neden uzak durmalari gerektigine dair. bence sizin icin en guzel sey kendi icinize donup neden boyle biriyim, neden kendimle baris icinde degilim ve acisini baskalarindan cikarma ihtiyaci hissediyorum, neden boyle olmak zorunda oldugumu hissediyorum diye sorgulamak olacaktir. yasam, kendin olmak, kotu insanlarla bas etmek boyle seyler degil cunku.

@songforsomeone, cümlelerinizden buram buram şunu seziyorum çünkü hala okuduğunuzu anlamamakta ısrarcısınız: "hımm birkaç psikolojik araştırma biliyorum, birinin bir noktadan açığını yakalayayım da hemen yapıştırayım bildiklerimi. tespitlerimi kusayım. :("

Ama orası burası değil, üzgünüm hevesinizi kırdığım için. :)
Yaşınızı merak ettim, iş hayatı için şöyle ahkamlar kesebildiğinize göre ya henüz o noktaya gelmemişsiniz ya da aileniz pek zengin:

"benim etrafimda hic oyle insan yok, pislik, kokusmus kisilerle bas edecek kadar da korkunc bir yasamim yok, olani da tespit edip hele hele de yakin cevreme dahil etmiyorum."

Çünkü ben ilk duyurumda ne demişim: "Eh, iş hayatinin %99'u da kişiliksiz olduğu için geçinip gidiyoruz."

Bu her şeyden önce sizin psikolojinizdeki zayıflıkları çarpıyor insanın yüzüne; tespit yapacağım derken muzdarip olduğunuz konuyla/konularla benzeştirdiğiniz ufacık bir anda direkt savunmaya, yaftalamalara falan geçtiniz.

O halde şimdi hemen gideyim de bu salakça kapitalist düzende aç kalmamak için niye böyle bir insana dönüştüğümü sorgulayıp azıcık ağlayayım, açtığınız ufuk için teşekkürler. :D

songforsomeone cok guzel ifade etmis. ozellikle toksik ve pasif agresif tam ozeti gibi.

son bir kac senedir farkina variyorum boyle insanlarla denk geldigimde. daha once karsilastigimda bir insanin boyle olabilmesine ihtimal vermedigim icin baska olasiliklar dusunuyordum, belki sunu demek istemistir, sakadir gibi.

mesela bir tanesinin huyu ben lafimi sokayim, ama arkasindan tatli bir iki laf da edeyim, iltifat edeyim, sirinlik yapayim ki benden nefret de edemesinler ama lafimi da soylemis olayim. bunu da lafimi sakinmam seklinde lanse edip mesru kilayim. niye boyle sorusunun cok cevabi var. cunku cok yalniz, sinsi, ezik, kiskanc, asagilik kompleksli, kendini sevmiyor, yalniz kalmaktan odu kopuyor, ama bastiramadigi bir haset ve kiskanclikla yaniyor. ego tavan, kendi istedigini yaptirmak ister hep. yonetmeye calisir.

neden boyle oldugundan cok bu kisiyi nasil tespit edebilirsin kismina yogunlasmak lazim. cunku bu tipler tum zekasini maniplasyona harcar. seni kendine yakin tutar ki zaaflarini iyi gorebilsin, aciklarini yakalasin. zeki oldugunu dusunur. sinsiligi zeka sanir. o yuzden iyi arkadasin sanabilirsin bu kisiyi.

mesela eski arkadasi pek olmaz. lise arkadaslariyla bulustugunu gormezsin bu kisinin. gelip gecer kankalari olur. icindeki kotucullugu bir yere kadar kamufle edebildigi icin insanlar ondan uzaklasir nihayetinde.

"Compassion... seems to be contagious. When we see others being compassionate, we are more likely to be compassionate. This results in a feeling called 'moral elevation,' and that is one of the aspects of joy that Paul Ekman had identified. Recent research by social scientists Nicholas Christakis and James Fowler suggests that this ripple effect can extend out to two and three degrees of separation. In other words, experiments with large numbers of people show that if you are kind and compassionate, your friends, your friends' friends, and even your friends' friends' friends are more likely to become kind and compassionate."

pg. 258 Douglas Abrams

'The book of Joy' by the Dalai Lama, Desmond Tutu with Douglas Abrams (2016)

Toksiklik de boyle, toksik olarak, kabalik yaparak sadece kendinizi ve cevrenizi daha mutsuz edersiniz. Care oteki turlu davranmakta.

@eazy +1

Böyle insanlari gördükce uzaklasiyorum, "Bununla su bile icilmez!" diyorum ve etrafimda tutmuyorum.

Duyuruma sonrasinda cevap geldigini yeni fark ettim agshs

Ve prenses, evet hala kanimi donduruyorsun. Evet sen o toksik kisiymissin gercekten ama ticke elim gitmedi. nefret dolu bi cevapti beni rahatsiz etti bu yuzden :(

pembe götünüz için hiç üzgün değilim, sizlere hayatta başarılar.

herkes kişiliksiz, ben niye şerefsiz olmayayayım gibi bir mazeret üretme şeklini ve bununla övünmeyi ilk kez görüyorum hayatımda. ülke ekonomik açıdan zor durumda, ben neden hırsız olmayayım. iyi insanları hep eziyorlar, ben niye milletin hakkını yemeyeyim. böyle uzar gider bu. bazı insanlar çok güzel yere dükkan açıyorlar bu hayatta.

Aynı sorun bizde de var ne yapacağız bilmiyorum, 2 yavru büyüttük 2 yumurta daha bırakmış.

yakında giderler azcık daha sabredin. havalar soğumaya başlayınca sessiz sedasız gidiyorlar.

Balkonu yok sayın, evinizi onlarla paylaşın. Doğa bunun karşılığını bir şekilde verir size.

Paylaşıyorum zaten çamaşırlar balkonda değil salonda kuruyor :)

Annemin evinin balkonu güvercinler için doğum servisi gibi sürekli birileri gidip birileri geliyor, yani kesin emin değilim ama balkon küçük bir sera gibi olduğundan kimse rahatsız etmediğinden güvenli bir yer olarak kabul edip geliyorlar sanırım, yapacak pek bir şey yok.

yumurtalari ne kadar suredir goruyorsunuz? yumurtanin kulucka suresi maks. 3 hafta. hala cikmadilarsa yumurtada olmustur yavru. ama anne 21 gun sonra hemen terk etmiyor yumurtayi. tam bir ay olduysa cikin siz balkona. yere dusen yumurtayi uygun yere birakirsaniz karga falan yer, besin olur.

@angelus bir müddet daha kalıp giderler umarım.

@jimicik, zaten yumurta kırılmış olarak yerdeydi, bir iki hafta yokum evde artık geldiğimde gider diye ümit ediyorum.

Güvercin ben yokken yaklaşık bir aylık kullandığı balkonumuzu terketmiş, harika bir zamanlama yapmışlar.

Gidecekleri tarih belli oldu mu ? Savaş bitti de..

Malum bizim bir entegrasyon politikamız yok ama onların entegre olma niyeti var mı? diye merak etmekteyim.
Bir de Türkler ve Türk hükümeti hakkında ne düşünüyorlar?

Bu işte Paraları kim ödüyor?
Kim/Kimler ödüyor? Kime ödüyor?
Nerede harcanıyor?
Dövizin yükselmesinde sebep bu mu?
Ekonominin cortlamasında sebep bu mu?
Vasıfsız suriyeliler çalıştırılabilir mi? Madenlerde vs?

Önceleri suriyelilerin dislanmasina, kizardim. Artik kizmiyorum.
Kulturumuzle uyusmayan bir kulturden geliyorlar, dolayisiyla sorun yaratıyorlar varlığını surdurdukleri yerlerde.
Ayrica sadece varlıkları bile beni rahatsiz ediyor. Varligini neden rahatsiz ediyor dersen Suriyeli oldukları icin. Suriyeli sevmiyorum ben. Suriyelilerin ve kurtlerin cogunlukta oldugu yerlerde rahatsız olurum ben. Humanist degilim. Uc bes suriyeli ya da kurt sorun degil ama cok fazla oldukları zaman rahatsiz olurum, cogunlukta olduklari yerde bulunmak istemem.
Genel olarak Turkiye'nin doğusunda kalanlarin hepsinden rahatsiz olurum, Suriyeli, kurt ozelinde de degil. Ortadogulu sevmiyorum. Ortadogu kulturunu sevmiyorum cunku.
Ortadogulular olsun gebersin demiyorum, benden uzak olsunlar isterim. Yakin olacaklarsa da boyle sallasan degecek kadar cok olmasınlar. Cunku o kadar cok olduklari ortamda sorun cikariyorlar.
Simdilik soyleyeceklerim bu kadar, linc icin buyrunuz.

@kleider
Maalesef savaş bitmedi. Son 10 günde 100 sivil hayatını kaybetti www.bbc.com
Kimse ölmese dahi çok parçalı ve çok otoriteli temel ihtiyaçların karşılanamadığı eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin dahi olmadığı bir yer olmasından ötürü Suriye hala yaşanabilir bir yer olmaktan çok uzak.
Fakat söylenen şu ki bugün savaş bitse 5 yıl sonra dönüşler başlar.

suriyelilerin gideceğine gerçekten inanıyor musunuz? böyle bir ihtimal var mı? yani bundan 15 sene sonra 83 milyon kişinin yalnızca 200 bin tanesinin falan suriyeli olduğu bir türkiye görebilecek miyiz, imkân dahilinde mi?

ben bu saatten sonra gideceklerine inanmıyorum. bir kısmı vatandaş oluyor bile. 2012'de buraya gelmiş olsalar, 7 sene yapar. beş sene sonra 12 olacak. bu arada tabii ikişer üçer çocuk da yapmış olurlar... tespit etmek bile çok zor. nereye gönderecekler bu kadar insanı?

4-5 milyon diyorlar. bu insanların tespit edilmesi ve taşınması için gerekecek para bile dudak uçuklatacak düzeyde olmalı. "gitmiyorum" diyene ne yapacaklar mesela, zorla tekme tokat otobüse falan bindirip suriye kırsalına mı atacaklar insanları?

bizim işimiz bitti di mi?

Ayrica senin ulkene yerlesen bir azınlık varsa asimile olmak zorundalar, bu isin raconu budur. Bizde oyle olmuyor, adamlar bizim toplum yapisini degistiriyor.
Arapca tabela en basindan yasaklanmaliydi ornegin.
Birak asimile edilmeyi, hukumetimiz büyüksehirde trafik tabelalarını arapca yapmaya calisti bir ara.

Bu adamlar bu ulkeye ciddi mali külfet ve bunu ben ödüyorum. Hem de hayvan gibi butce acigi varken.
Bana sordunuz mu kardesim bu adamlari ulkeye alırken bak bunlar bize pahaliya malolacak ve bunu bu millet odeyecek, hayırseverlik yapmak ister misiniz diye? Ben hayirsever degilim belki?

vatanı için savaşmak konusunda genç erkeklerin düşünceleri neler ?
bizlerden farklılar mı ?

savaşmayıp türkiyeye gelenlerde pişmanlık, kendini suçlama gibi duygular var mı ?

@aks-i endaz
Tek bir düşünce olduğu söylenemez çoğunluğu ırkçılığa ayrımcılığa ve ötekileştirmeye maruz kaldıklarını en azından hissediyor. Özellikle yaşlılar burada yaşamaktan hiç memnun değiller ve savaş bitse de dönsek derdindeler. Gençler daha kolay uyum sağlıyorlar fakat genel olarak eğitim seviyesi düşük bir topluluk ve dil öğrenmede zorluklar yaşıyorlar. Dil olmadığında da entegrasyon anlamında bir şey beklenemiyor. Çocuk ve gençlerde dil sorunu olmadığı için sosyal hayata daha kolay adapte oluyorlar. Fakat halihazırdaki durumu entegrasyon ve uyum kelimelerini kullanarak tasvir etmemiz çok zor. Ve bir çoğu ekmek derdinde olduğu için uyum entegrasyon gibi konuları düşünmeleri biraz fazla lüks kalıyor.

@onyetele
İlk zamanlar kamplar kuruldu bir dolu insanın barınma beslenme gibi temel ihtiyaçları karşılandı o dönemler biz ödedik. Fakat şu anda devletin kasasından (kabul barınma merkezlerinden kalan 100bin civarı kişiye yapılan market yardımı hariç) para çıkmıyor. 30 milyar dolarlardan bahsediliyor. Bu para bizim ilk zamanlar harcadıklarımız ve sağlık eğitim gibi devletin ğcretsiz sunduğu hizmetler de ekleniyor.
Yapılan yardımlar var Suriyelilere. En önemli 2 tanesi Sosyal Uyum Yardımı ve Şartlı Eğitim Yardımı. SUY belirli şartları taşıyan geçici koruma altındaki bireylere verilen aylık 120 tl.lik yardım. Tamamı AB fonlarından karşılanıyor ve 1.5 milyona yakın Suriyeli faydalanıyor. ŞEY ise okula gidrn ilkokul ve liseli Suriyelilere 50 liralık yardım. 4 gün devamsızlık yaparlarsa kesiliyor. Aynı yardımı TC vatandaşları da SHMler aracılığıyla alabilirler. Bu da tamamen AB fonlarından karşılanıyor.
Araştırmalar genelde göçmenlerin ülke ekonomilerine katkısı olduğunu gösteriyor. www.independent.co.uk
Bu fonlar da Türk ekonomisine katkı sonuçta. Ekonomik krizi Suriyelilere bağlayan bir kaynak hiç görmedim.

Öncelikle teşekkürler kardeşim.suriyeli göçmenleri çok fazla taciz ve tecavüz olaylarında görüyoruz,hem de çocuklara yönelik. Bunun sebebi nedir sence? Yani nasıl insanlar ki bunlar sigindiklari ülkenin insanlarına bu kadar kötülük yapabiliyorlar? Elbette iyilerini tenzih ederek söylüyorum.

@stavro
Kimseyi sevmek zorunda değilsiniz. Hatta ırkçılık ve yabancı düşmanlığı olarak görülse de bir ırkı bir topluluğu tamamen sevmeyedebilirsiniz. Fakat zarar vermeyin, hakaret etmeyin, ötekileştirmeyin kısaca yasal çerçevede suç teşkil edecek bir eylemde bulunmayın yeterli.

@der meister

Giden de olur gitmeyen de. Yüzde 60'ı gider diye düşünülüyor genel olarak fakat bence o kadar da gitmezler. Gidemezler. Sorduğumuzda gençler kalmak orta yaş ve yaşlılar gitmek istiyorlar. Fakat Almanyadaki Türklere sorsak şu an bile %80'i dönmek istwdiğini söyler ama dönen çok azdır. Coğrafi yakınlığı da düşünürsek bundan 5 yıl sonra ülkemizde en az 2 milyon Suriyeli olacağını kabul etmemiz ve politikalarımızı buna göre üretmemiz gerekiyor.

Gitmiyorum diyen hiç kimseyi gönderemeyiz non-refoulment hakko gereği. Şu anda her yıl 50-100bin Afgan sınırdışı ediliyor. Onlar içinde de gitmiyorum diyenleri gönderemiyoruz. Ha kaçak gelip neden gitmek istiyorum diyorlar o zaman? Geri gönderme merkezinde yaşamak kolay değil çünkü.

@güneyli çocuk
Ülkelerinin işgal edildiği gibi bir sanı var ki kendileri de bu hiasiyatta değiller. Ortada bir iç savaş var. Kimin kimi öldürdüğü belli değil. Birçoğu hiçbir gruptan olmayıp evleri yıkıldıktan-bombalanmak sureti ile- sonra geldiler. Şu an İdlipte 4m kişi yaşıyor. Şehir hala yıkılmadığı için sınırımıza dayanmadılar. Şu an dahi gelmiyorlar her gün bomba düşen İdlipten. Şehir yıkılırsa gelirler.
Bir vaka şunu anlatmıştı: bir gruba girdim savaştım annemi öldürdüler, ardından bu gruptan kaçıp başka bir gruba dahil oldum babamı öldürdüler. Sonra sığınmaya karar verdim.

Gekeni gönderemiyoruz ne demek? Gonderemiyorsan alma. Bizden başka enayi ulke yok mu da onlar almıyor biz alıyoruz. Demek ki istense alınmayabiliyor.

@laz goril
Suriyelilerin işledikleri suçlar suçun şahsiliği ilkesine dahil görülmüyor algı olarak. Biri yapınca hepsi yapmış gibi lanse ediliyor. Suç oranları resmi kayıtlara göre bizden az binde 8 civarı. Aralarında tabii ki kötüler var. Bizde de var maalesef. Bir öğretmen 8 yaşında bir suriyeli kıza cinsel istismarda bulunabiliyor mesela. O öğretmen hala görevde sebebi ise polisn Suriyeli değil mi boşver gibi bir tutum sergilemesi.

Taciz konusunda bir başka husus erken evlilikler çok yaygın. 14 15 yaşında kızları evlendiryorlar imam nikahı ile. Hamilelik durumunda da cinsel istismar davası açılıyor doğrudan. Bir çoğu Türk kanunlarını hala bilmiyor ve aile mahkemelerinde en sık görülen davalar Suriyelilerle ilgili bu oluyor.

Bir de masraflarını biz karşılamıyoruz geyiği var. Rte bir cok uluslararası toplantıda 40 milyar dolar harcadık, ab söz verdiği ödemeyi yapmadı diyor. Bir tane ab yetkilisi de çıkıp rte yalan söylüyor, ödemeleri yaptık demiyor.

@prizmatik
Gerçekten kapıları ben açmadım, uluslararası kanunlara da ben taraf olmadım. 1-2 yıldır sınırlar kapalı bu arada yeni geçici koruma verilmiyor. Afrin tarafından duvarı atlayıp kaçak girenler olabiliyor ama.

@prizmatik
Bu hususta şu var biz parayı doğrudan harcadık siz de bize doğrudan vereceksiniz deniliyor ab'ye. AB ise proje bazlı veririm diyor. Proje oluşturulunca da yalnızca o projede harcanmak şartıyla para veriliyor. Şu anda halihazırda epey bir proje var AB tarafından fonlanan başta SUY yardımı, Toplum Merkezleri vs. olmak üzere

Kendi adima konusacak olursam bu dediklerinizi yapmiyorum zaten. Sadece sevmeme ve istememe hakkimi kullaniyorum bireysel olarak.
Ulkelerinde durum tam olarak nedkr bilmiyorum ama gitsin olsunler de demiyorum. Hatta irkci olmama ragmen (gunumuz liberalleri benim gibisine ircki diyorlar, onların yalancisiyim) cogunlugun aksine "gitsin savassinlar" da demiyorum, savasmak kolay is degil. Surada savas ciksa hepimiz altimiza sicariz. Gidip delikanli gibi savasayim falan demeyiz.
Ben sadece sevmiyorum ve cogalmalarini istemiyorum.

Ailem bazi suriyelilere destek de oldu zamanjnda, besle kargayi oysun gozunu noktasına getirdiler sagolsunlar.

Hic bir anlaşma bir ülkeyi bu kadar göçmen almaya zorlayamaz, zorlasa bile o ülke o anlasmayi dinlemez. Adı konulmamış bir işgal yaşıyoruz. Bunu hafifletip süslemeye gerek yok.

* bu arada uluslarası anlaşmalar demişken, türkiyenin kıbrısta bulunmasının hukuki geçerliliği de yok ama o konuda anlaşmaları pek takmıyoruz nedense ?

@prizmatik
Polemiğe girmek istemezdim fakat işgal kelimesinden ötürü cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
Donald Trump'tan duymaya alışık olduğumuz bir kelime invasion ve maalesef aynı kelimeyi en son El Paso'da bir sürü masum insanı öldüren bir caniden duyduk birkaç gün önce
www.vox.com

dogu'da 14 yasadim. 2005-6 gibi yillardi. iran siniri. kucuktum o zamanlar. yollarin kenarlarinda bircok afgan gordum. biz korkuyorduk ve onlari arabaya almiyorduk. ancak, bazi kotu niyetliler onlari arabalarina alip, paralarini aliyor ve kandiriyordu. istanbul diye bir x ilcesine goturuyorlardi. (sener sen'in bir filmi gibi)
dil yok, bir sey yok. el kol hareketiyle ve ezberledigi bir sehir ismini sayiklayarak dertlerini anlatmaya calisiyorlardi. istanbul gibi mesela. cocuk ve erkekler vardi. agladiklarini gorunce icim yaniyordu. cok uzuluyordum onlar icin.
ulkelerinde duzgun yasam bulamayip, kefenini giyip bize gelen bunca kacak gocmen. yasadigimiz yerin kiymetini o zamanlar ufaktan farketmeye baslamistim.
afganlarin gocu(tabii biz afgan diyoruz, baska milletten de olabilir bilmiyorum) suriyelilerden yillar once baslamisti.

bu konudaki sorum su: bu afganlara ne oluyor? arzu ve isteklerine ulasabiliyorlar mi? yoksa sinir disi mi ediliyor?

suriyeliler konusunda da sunu sormak istiyorum: toplumdaki suriyeli irkciligi, suriyeli somurusu(insaatlarda hayvan gibi bes kurusacalistirilan gordum bir suru), suriyelilerde tepki olarak onumuze gecebilir onumuzdeki yillarda. bu konudaki gidisati boyle goruyorum.
devlet bunun farkinda ve bunun olmamasi icin nasil bir yol izliyor? ben yanlis mi dusunuyorum?

ben suriyelilerin gitmesi ve kalmasi meselesini ayri; suriyeli irkciligini ayri tutuyorum. irkciliktan fayda gelmez. onlar her seyden once insan.

@leonardo
Afganlar İran sınırını kaçak yollardan geçerek ülkemize giriyorlar. Rüşvet falan da dönğyor sınırda muhtemelen. Neyse kolluk kuvvetlerince yakalanıp göç idaresine bağlı geri gönderme merkezlerine getiriliyorlar. Burada hepsi için sınır dışı ve idari gözetim kararı alınıyor. Bir süre ggm.de kaldıktan sonra pasaportu olanlar hemen olmayanlar ise konsolosluklarından seyahat belgesi düzenlendikten sonra aınır dışı ediliyor. Fakat ggmlerde her zaman yer olmayabiliyor ve bu durumda idari gözetim kararları sonlandırılarak bir şehre gönderiliyorlar imza yükümlülüğü ile birlikte. O şehirden çıkmaları yasak ve her hafta il göç idaresine gidip imza atmaları lazım. Tabii hiçbrii o şehre gitmiyor adam 3000 km yürümüş Uşak'ta durur mu? Doğru İstanbula. kayıt dışı ekonomiye ufak bir katkı. Kısacası yarısı deport ediliyorsa yarısı edilemiyor.

Suriyeliler konusunda çok haklısınız. Özellikle ekonominin kötiye gitmeye başlamasıyal don yıllarda ötekileştirme ayrımcılık ırkçı motifli saldırılar epey arttı. Çocuklar arasında inanılmaz bir akran zorbalığı var. 8 yaşında çocuğa yumruk atabilen insanlar 10 yaşında çocuğa siz ülkenizi sattınız diyebilen öğretmenler var. Ve çoğunluğu ırkçılığa uğradığını düşünüyor. Diğer taraftan Türk toplumunub tepkisi uç boyutlarda. Bu gerginliğin sonu hayır görünmüyor. Umarım devlet yetkilileri farkındadırlar.

@but that
trump'ın bu sözü söylemesi buradaki işgal gerçeğini değiştirmiyor. ad hominem'e gerek yok. ayrıca kendi ağzınla söylemişsin doğrudan yapılan harcamaları ab ödemiyor diye, neyin derdindesin acaba?

bir de tutturmuşlar ırkçılık ırkçılık. Yozgatlılara bu imkanlar sağlansa, yozgatlılara bu şekilde davranıp insanları rahatsız etse, insanlar buna tepki verdiğinde yozgatlılara ırkçılık yapılıyor mu diyeceksiniz? yozgatlılar'ın hiç suçu olmayacak mı ?
fatihte oturuyorum en işlek caddelerden birinin yanında park var, öğleyin nargileyi kuruyorlar. yoldan geçen kadınları kızları dikizliyorlar tüm gün. uzaktan ırkçılık yıpıyırsınız demek kolay.

Bana en garip gelen bayramlarda gidip, bayram bitince dönmeleri. Savaş varsa nasıl gidiyorlar, bayramda orda ne yapıyorlar. Yoksa savaş neden dönüyorlar. Bir de hastanelerde öncelik tanınması, 0cretsiz tedavileri, hatta doktor arkadaşımın teyidiyle söyleyebildiğim ücretsiz estetik ameliyat olmaları falan onlara karşı daha da düşmanlık ya da düşmanlık demeyeyim kötü niyet beslememize yol açıyor. Kimse düşünmüyor mu bunları?

@cesario birkaç beyan 3.5m kişiyi temsil edemez fakat birçoğu ırkçılığa uğradığını en azındsn hissediyor. Bir insan ırkçılığa uğramasına rağmen sevilmemesine rağmen yaşamak istememesine rağmen gitmiyorsa önemli bir sebebi vardır bence, hayatta kalma şansını arttırmak gibi.

@ozzz
Bayramda gitmeleri devlet politikası. Türkiye Devleti Suriyelilerin Suriye ile bağının kopmasını istemiyor çünkü savaş bittikten sonra burada kalmalarını desteklemiyor. Gidenler göç idaresinden izin almak zorundalar. Sadexe bayramda açılıyor sınır. Çoğunun mülklerine el konulmasın diye orada bıraktıkları bir yaşlı oluyor ve onu ziyarete gidiyorlar. Türkiye'nin kontrol ettiği bölgelere gidiyorlar. Son bayramda giden sayısı 40bin dönmeyenler de oldu. Yüzde 1'e denk geliyor. Yani 100 Suriyeliden 1isi gidiyor. Tatil kelimesiyle bu ziyareti nitelemek sahiden adil değil. Üstelik gidenlerin çoğu da sınırdaki kamplardan gidiyorlar. Geri dönmeseler hayatımızda çok bir şey değişmez bence
Diğer soru doktor arkadaşınız yanlış biliyor. Sağlık hizmetleri ücretsiz fakat bizim gibi gss primi ödemeleri lazım fakat çoğunun geliri olmadığı için prim düşüyor galiba. Ameliyat ücretleri karşılanmıyor bizden farkları bu. Fakat Türk Kızılay bünyesinde snf adı altında medikal malzeme yardımı var. Ona başvururlarsa vaka çalışanlarının incelemeleri sonrası gerekli görülüse ameliyat, ilaç, gözlük givi ihtiyaçları karşılanıyor. Bu yardımı Toplum Merkezleri yapıyır ve tamam dış kaynaklı fonlarla yürüyor.

Suç oranı bizden düşük demek bir şeyleri açıklamıyor maalesef.kötülük kötülüktür ama savaştan kaçmış, akrabalarını savaşta kaybetmiş olarak bildiğimiz insanların önceliği cinsellik hele ki çocuklara tecavüz olmamalı.ama bize gelenlerin çoğu oranın cahil ve suça meyilli kesimi dersen olabilir.

Araştırmalar genelde göçmenlerin ülke ekonomilerine katkısı olduğunu gösteriyor dediniz. suriyeli gocmenlerin ulke ekonomisine katkisi nedir?

sahsi fikrim simdi bebek veya cocuk-genc olan suriyelilerin ileride iclerinde buyuttukleri ofke ile ic savasi buraya tasiyacaklari yonunde. turkiye henuz kendi gelisimini tamamlayamadigi icin gocmen alip onlari donusturmeye de yetkin degil. daha karanlik ve siddet dolu bir gelecek bekliyor hepimizi diye dusunuyorum.

@laz goril
Bu sizin algınız. Varsa elinizde bir kaynak Suriyelilerin cinsel suçlarının söylediğiniz gibi olduğuna daie buyrun paylaşın.
Ayrıca tekrar ediyorum suç şahsidir. 3.5m insanı bu şekilde itham etmek doğru bir yaklaşım olmasa gerek.

@jimicik
Ekonomist değilim fakat scholardan taratabilirsin araştırma sonuçları genel olarak böyle. Tr için müsiad raporu var oraya bakabilirsiniz. Ve şehir bazlı araştırmalar var.
Benim kişisel olarak görebildiğim fon girişleri nedeniyle bir katkı söz konusu.

iyide baştan aşağı okudum sen alttan alta komple göçmenleri savunmuşsun? bu empatiyi anlıyor ve saygı duyuyorum peki bizimle de bir gün empati yapabilecek misin? mesleki dezenformasyon oluşmuş gibi.

@Big bada
Vermiş olduğum yanlış bir bilgi(yorumlarıma katılmamanıza saygı duyuyorum) var ise düzeltmekten memnuniyet duyarım

meksikali gocmen abd'ye katki sagliyor olabilir de ben turkiye - suriyeli gocmen ozelindeki katkiyi merak ettim. ekonomist olmasaniz da bu insanlarla birlikte calistiginiz icin fikriniz olur diye dusundum acikcasi.

musiad raporu var dediginiz yaziya baktim. musiad hukumete yakin is adamlarinin orgutlenmesi, makalenin yazari hukumetin destekledigi medipol universitesi ogretim gorevlisi. ve Suriyeli gocmen sorununun olusmasinin sebebi hukumetin sinsi planlari. planlar ters tepip bu yuzden oy kaybetmeye basladiklari icin halk uzerinde algi yonetimi yapmak gerekliligi dogmasi mukabili boyle tatlis raporlarin hazirlanmasi cok dogal. ciddiye alabilecegim bir yazi olamaz ozetle.

@jimicik
Anladım, bu konuda bir iddiam yok. Avrupa'daki göçmenlerle ilgili kaynaklar gösterebilirim. Türkiye'deki göçmenlerle ilgili ciddi okumalarım yok.

www.google.com

Hemen her hafta haber çıkıyor hala kaynak diyorsun. Ben sana savaş mağduru insanlarin nasıl bir psikoloji ile sürekli tecavüz ile anıldığını soruyorum sen savunmaya geçiyorsun kardeşim kusura bakma. üç buçuk milyon insani suclamiyorum ayrica tenzih ettiğimi söylemiştim. Türkler başka vatana siginsa ve bu şekilde suçlara karışsa yine tepki gösteririm. insanları ırkçı konumuna getirip dezenformasyon yapmaya çalışıyorsun.

göçmen gelmesiyle nüfus artışı gdp'yi (doğal olarak) büyütür ama ekonominin sağlığını bunla ölçemeyeceğinizi ekonomi 101 dersinde öğrenirsiniz.

göçmenler öğretmen, psikolog (sizin gibi:D), çevirmen, memur, polis vb için iş imkanı yaratır. mesela almanya'da öğretmen, psikolog, sosyolog, stk çalışanı, vb.lerin çoğu göçmen almayı savunan partilere oy verir. güzel bir çark olur. ben oy vereyim o göçmen alsın bana iş çıksın. süper. o zaman gardiyanların oy verdiği parti olsa her yere hapishane yapıp işsizleri hapse atalım gardiyanlara iş imkanı olsun. mafyalar(iş adamları) x partiye oy versin o mafyaları(iş adamlarını) korusun mafyalar(iş adamları) para kazansın. böyle söyleyince nasıl iğrenç geldi değil mi?

sucuda tüpçüde çalışan vatandaş, sokakta su satan vatandaş, tuvaletleri silen vatandaş, emek yoğun eğitim istemeyen işlerde çalışan vatandaş, tekstil atölyesindeki vatandaş, onların ekonomisi gelişmez. kaçak işçilik ya da bir şekilde kılıfına uydurulan işçilik ile 1 asgari ücretli yerine 3 göçmen çalışır. göçmenler sinema tiyatro seyahat gezme tozma iyi yemek gibi lüks denen ama herkesin hakkı olan sıradan şeylere para ayırmazlar, üç kuruşun ikisi (aile birleşimi vb ile ya da yine kaçak olarak gelecek) memleketteki kadın ve çocuklara gider biriyle iki göz odada 10 kişi yaşarlar. (evet nedense önce genç dinç erkekler göçer bir yere bi bakarlar şartlar uygunsa kadınlar çocuklar yaşlılar sonradan gelir... avrupa'da da türkiye'de de böyle bir durum var. önden gözcü mü akıncı mı gönderiyorlar ne?)

halbuki işçi ücretleri maliyetin içinde hiçbir zaman çok da büyük değildir. işverenin sesi vergilere faturalara çıkmaz iktidarla yolunu bulmuştur o zaten bi şekilde.

ben de göçmenlerle çalıştım gönüllü olarak, bu insanlar ile bireysel olarak dertlerimiz olmayabilir, benim berberimin çırağı suriyeli idi hala sokakta görünce selamlaşırız sohbet ederiz ama bu insanlar işverenlerin, devletlerin, çıkar gruplarının, siyasilerin kurduğu bir çarkta piyon olarak kullanılıyor. dahil olan birileri para kazanıyor ama bunu iyilik diye satıyor, birileri gerçekten yardım etmek istiyor ama iyi niyeti sömürülüyor, birileri zarar görüyor ama ses çıkarırsa ırkçı denip oturtuluyor. bunu doğru görmek gerek diye düşünüyorum.

@laz goril
Harika bir kaynak Türk medyasında hrr haft çıkan haberler. Şahsıma ithamlarınızı da kabul etmediğimi belirtmek isterim.

@inekadam
Görüşleriniz için teşekkür ederim.

Politikasızlığıyla hem Suriyelileri hem de benzer ekonomik ve sosyal konumda olan Türkiyelileri mağdur eden AKP'nin 2014'ten (daha geriye gidilebilir) 2019'a kadar 1 yerel seçim, 1 cumhurbaşkanlığı seçimi, 1 referandum ve 3 genel seçim kazanmasına rağmen tepkinin ve nefretin neredeyse tamamının kendilerine yönelik olması konusunda ne düşünüyorlar?

Teşekkürler.

@bruce mclaren
Sanırım Suriyelilerin tepki ve nefretin kendilerine yönelmesi konusunda ne düşündüklerini soruyorsunuz.
Bu şekilde bir sorgulama yapan birisine rastlamadım açıkçası fakat açık bir ötekileştirme, ayrımcılık ya da saldırıya uğrayanlar genelde haksızlığa uğramış hissediyorlar. Adaletsizlik algıları var.

Şu kitabı al.
Geceleri çalışıp gündüzleri gezdir bence :)

www.kitapyurdu.com&manufacturer_id=40106

Sokak sokak gezmedikçe bulunmuyor hocam

Sokak sokak gezecek vaktim olmadığı için tecrübeli arkadaşlardan yardım istiyorum :)

ulus parki. ben genelde avlarimi oraya gotururum.

istanbul'da keşfedilmemiş yer kalmadı sanırım. en son adalar kalmıştı, oraları da keşfettiler. yine de yolunuz kınalıada'ya düşerse (düşecekse hafta içi düşsün, tatillerde iğrenç kalabalık oluyor), bir de dolunaya denk getirirseniz, ömer usta'dan külahın içine sos koydurarak birer dondurma alıp sahilde ayın doğuşunu izleyebilirsiniz. oraya varana kadar dondurma biter ama güneşin batışını da manastırın oralardan veya iskeleden denizi solunuza alıp bayağı yürüdüğünüzde hoşunuza giden herhangi bir yerden izleyebilirsiniz. sabah veya öğlen gidip önce denize de girmek isterseniz (hafta içi gidin) nispeten az kırolu birkaç yer tarif etmeye çalışayım.

edit: bir de manastırın yakınlarında bir çocuk parkı var. onun orada bir kuytuluk var, evlerle yolun arasındaki ağaçların arkasında, burgazada manzaralıdır, gelen giden de olmaz. oraya da manzara izlemeye gidebilirsiniz ama fazla kuytu, yeni de tanışmışsınız, hemen gitmeyin :)

Corlulu ali pasa medresesine gotur. Cok bilen vardir ama bilmeyen daha coktur

Çorlulu nargile mekanı değil mi ya, kırolar falan oluyor orda, tabi yanlışsan düzeltin :d bence garipçe köyüne gidin, öğleden sonra hatta akşamüstü gidip yukarılara doğru yürüyince çok güzel bir manzara var. Çul falan alırsanız birkaç saat manzarayı izlersiniz güzel olur.

kesenin ağzını açmak istersen kızı de etkileyim manzarayla diyorsan, birdy roof, feraye ya da nasip gibi eğlence mekanı/ restaurant düşün derim

istanbul'un balta girmemis ormanlari var aslinda. arabaniz varsa catalca tarafina gidin. su kemerleri kalintilari var o bolgede. trekking yaparsiniz ama harita iyi olur kaybolmamak icin.

belgrat ormaninin iclerinde artik kullanilmayan bir yangin kulesi var. birbirinizin omzuna cikarak tirmanabilirsiniz, merdiveni kirik cunku. romantikli yer, manzara var. ama inin asagi diye uyarmaya gelebilir yetkililer.

istanbul'da keşfedilmemiş yer kalmadı elbette ancak polonezköy falan akar gider.

Okul çağı geldiğine göre yazı tahtası türevi bir şey olabilir.

ne kadar guzel insanlarmis. yurtta buuyumus bir cocugun kendini ozel, biricik hissetmesini saglayacak bir hediye, mesela uzerinde isminin yazdigi bir esya hosuna gidebilir. gomlek yakasindaki soyad nakisi gibi bir sey degil tabi kastettigim. isim kazili tahta kalemkutusu atiyorum. tshirte elini surunce pullarin yonu degisiyor da gorunen resim degisiyor ya, onun isimli hali yapilabiliyorsa nefis olurdu.

puzzle?

kullanabileceği bir alan varsa paten, scooter, uzaktan kumandalı araba
ev içinde knex ya da lego
sonra, gerçek gibi saçları olan, saçları yapılabilen, taranabilen et bebekler var. bizim yeğen bayılıyor bebeğinin uzun saçlarını tarayıp toplamaya, saçlarını yıkamaya. her bebek böyle olmuyor ama, çoğunun saçları keçe gibi oluyor yıkanınca. eğer saçlarında bu yıkama tarama özelliği varsa yazar zaten.
eğer deniz tatili yapacaklarsa deniz oyuncakları, şişme ürünler olabilir

bisiklet bi de şu hamurumsu şeyler
sonra boya kalemleri defterler
zeka geliştirme setleri var ayrıca

Lol bebek net. 6 yaşında bir kız annesiyim

Acı oje, destek yaramadıysa protez tırnak da yaramaz bence.

Hipnozu denesin.

emdr bu gibi seylerde ise yariyor saniyorum.

sanayi tipi sağlam elviden giydirip bilekten sağlam iple kördüğüm atın

Haftaiçi yoğun ve yorgun olmanız normal, ama haftasonları ev dışında etkinlik yapmaya çalışabilirsiniz.

Müzelerde çocuklar ve aileler için etkinlikler oluyor örneğin. İstanbul'da mısınız bilmiyorum ama Belgrad Ormanı gibi yerlerde, parklarda birlikte yürüyüşe veya bisiklete binmeye gidebilirsiniz. Çocuğunuzla zaman geçirdikçe ilgi alanlarını da tanırsınız, keza o da kendini böyle böyle tanıyacak (neleri sevip neleri sevmediğini). Örneğin doğa yürüyüşünden keyif alırsa birlikte fotoğraf çekmeye de başlayabilirsiniz, gibi.

Ayrıca çocuklara uygun tiyatrolar var ve etkinlikler yapan kitapçılar var (okuma ve oyun etkinlikleri gibi). Bunlara da birlikte gidebilirsiniz.

Ekleme: Evde yaptıklarına da (onun izin verdiği kadarıyla) dahil olabilirsiniz. Örneğin oyun konsolu veya televizyonda oynayıp izledikleri ile sorular sorun, sohbet edin, birlikte oynayın/izleyin.

Çok üzüldüm ve anneye baya bilendim. Yaz vakti anne-baba evdeyken bu ilgisizlik inanılmaz gerçekten..

Çocuğunuzla ilgilenmek istiyorsanız kendi lüksünüzden feragat edeceksiniz. Yemeği birlikte dışarıda yiyebilirsiniz, biraz daha geç uyuyabilirsiniz, akşamları yürüyüş yapabilirsiniz. İstedikten sonra evde bile çok eğlenebilirsiniz. Ama anladığım kadarıyla hem anne hem de siz çocuğu teknoloji bağımlısı yapıp başınızdan savma peşindeymişsiniz şimdiye kadar.

Bilmediğim şey hakkında ağır laflar etmeyi sevmem ama görünen durum bu. Bence anneyle de konuşup kendinizi toparlamanız gerekiyor. Sırf kendi keyfinizden çocuk yapıp sonra da kendi haline bırakmak korkunç bir bencillik ve kötülük.

yemegi gec yiyorsaniz biraz erken saate alabilirsiniz.

SPIDERMAN Stop Motion Action Video Part 1

yutupta sunun videosuna denk gelmistik yegenle. bayildi buna bizimki. sonra videonun devam serisi geldi. en sevdigimiz etkinlik videonun hikayesini canlandirmakti. ben venom oluyorum, o spiderman oluyor falan. slk slk oynuyoruz ama mutlu oluyo cocuk.

beraber deney videosu falan cekebilirsiniz. yayinlamazsiniz ama vakit gecer, hem de bir seyler ogrenir.

top alin disari cikin, iki top atin birbirinize. yol kiyisi da olsa bir kosede ufak ufak takilirsiniz.

belediye yaz spor okulları
kuran kursları

öncelikle çocukların anneci veya babacı olduklarına inanmam genelde. her ikisi de ilgileniyorsa ikisiyle de farklı vakit geçirebilir. örneğin 5,5 yaşındaki oğlumla ben spor aktiviteleri yaparız genelde. annesiyle de resim yapma, hamurla oynama vb. etkinlikleri yaparlar. yani öncelikle kendinize bakın...

önerilere gelince...

öğleden sonra mutlaka en az 1 saat dışarda vakit geçirin. spor en güzeli.
o 1 saati çocuğunuz uyuduktan sonra işe ayırabilirsiniz.

bunun dışında yaz spor okulları en ideal çözüm.

ek olarak meb yaz etkinlikleri için bir liste yayınlamıştı:
www.meb.gov.tr

sos carbonara ya benziyor,
arastirip bakabilirsiniz, icinde bacon var gordugum kadariyla.

aynen ben de carbonara gibi gördüm.

el yapımı makarna için (makarna makinası yok) ne yapmak gerekir acaba? daha önce elde yapmadım hiç. bu fotoğraftaki makarna spagettiden biraz daha kalın gözüküyor.

evet Pasta A La Carbonara bu, sert ve yumurtalı hamur - cidden çok sert olmalı- makine de kesim 0,75 hadde / 0,50 kalınlık kesimiyle,

bence bildigimiz spagetti bu. yakin cekmisler o yuzden boyle gorunuyor.
evde makarna yapmayi hic denemedim bilemiyorum o yuzden.

karabiberi tanidim bir tek.

bunun için normalden daha kalın satılan çubuk makarnalar var

Double cream, bolca parmesan, bolca karabiber ve bütün halinde atılıp pişirilmiş sarımsak, bolca pancetta var. Spagetti değil pasta a la carbonara +1
Çok anladığımdan değil erkek arkadaşım yaptığından biliyorum kdjfksl fotoğrafa bakıp nasıl bütün sarımsak gördün demeyin
İtalyan ürünleri satan mağazalarda el yapımı olmasa da iyisini bulursunuz, ama pancetta bulma ihtimaliniz Türkiye'de yok. Bulabilirseniz lardons da kullanabilirsiniz ama onu da bulacağınızı sanmam.

hangisini daha çok dinliyosan o konuda çalışmak daha yararlı olur

@neynep ikisini de aynı derece seviyorjm cidden sanat müziği dinlerken aldığım keyfi sazlı sözlü cayır cayır bi türkü dinlerken de alıyorum

esit seviyorsaniz halk muzigi. cunku sanki daha cok ortam olur halk muzigi soylemelik. kampta, es dost bulusmasinda falan.

bence sanat musikisi.. halk muziğini herkes biliyor. önemli olan sanat muziğimizi yaşatmak. rakı masasında rindlerin akşamını söyle bakayım nasıl hayran hayran bakarlar sana

sevgi demedim, dinleme dedim. kaç dakika dinlemişim, ona bakardım ben. çünkü öğrendiklerimin üstüne dinleyerek öğreneceğim sonrasında. Daha iyi öğrenirim daha çok dinlediğimi.
he bi de arkadaşın dediğine 10 puan bence, en önemlisi hoca. sonra sınıf. ama hoca önceden bilinebilir azcık.

hepınıze teşekkürler okuyorum karar vermeye çalışıyorum hortlatalım belki bi kaç kişi daha görüp yazar

ağız alışkanlığıdır o.

ne desim mahmut mu desin ben anlamadım ki.

Çok ayıp etmiş senin yanında böyle yapmaması lazım. Hiçbir insan eşinin yeğeni yanındayken eşinden eşim diye bahsetmemesi lazım. Zira insanlara eşi olduğunu beyan eden eşim kelimesini kullanırsa insanlar -ki onların konuyla bir alakası yok- irrete olabilirler. Düşman başına dostlar.

ne insanlar var yuh !

Taşlanmalı bence.

Eşim diyor derken, eşim diye mi sesleniyor. Yani mesela içerideki eşine seslenirken Ayseeel diyeceğine, eşiiiiim mi diyor. Eğer böyleyse eşiiiim demek tabii pek sık rastlanılan bir şey değil. Yok arkadaşların dediği gibiyse, ona sık da rastlanılır.

İki türlü de garip değil ama. Eşi sonuçta. Mahmut mu desin? +1

Ağzını burnunu kır bi daha diyemesin

ya şimdi hepiniz gömmüşsünüz de şöyle bi düşününce, kendinizi yerine koyunca biraz saçma oluyor.

yani ben eşimden bahsederken eşimi tanıyanlara adını söylüyorum. eşimi tanımıyorsa "eşim" diyorum. ama tanıdıklara "eşim" dediğimi düşününce tuhaf geliyor yahu.

oğluma annesinden bahsederken "eşim" demiyorum, adını söylemiyorum, "annen" diyorum. düşünsenize oğluma annesinden bahsederken "eşim seni çağırıyo git bi bak" dediğimi, asdfhsdk komik lan. ya da eşimin kardeşiyle konuşurken "ablan" demek veya ismini söylemek yerine "eşim" demek... ne bileyim acaip geldi bana da.

yine de art niyet olduğunu sanmıyorum, ağız alışkanlığıdır.

@kibrit bence soruyu anlamadılar.

Amca ve yeğenler, baldızlar, bacanaklar oturmuşsunuz, amcanız anlatıyor: "eşim de tübitak'tan kabul aldı, eşimin hiç öyle alışkanlıkları yok."

Normal mi yani bu cümleler size göre?

şimdi şöyle bir şey de var. insanlar yakınlarından bahsederken onlara nasıl hitap ediyorlarsa, başkalarına da öyle anlatıyorlar. düşündükçe gelişiyor.

ben eşime adıyla hitap ediyorum normalde, tanıyan birine de eşimden bahsederken adıyla bahsediyorum.

ama küçük teyzeme "hede teyze" diye hitap ediyorum, başkasına da anlatırken "hede teyzem" diye bahsediyorum, adıyla değil.

ben nasıl hitap ediyorsam, başkasına da öyle bahsediyorum. yani evde eşime adıyla hitap edip, tanıyan diğer akrabaya bahsederken "eşim" demiyorum.

yani bu evde de karısına "eşim" diye hitap ediyorsa mümkün olabilir.

yakinlarla sohpet sirasinda ismini kullanmak yerine esim demesine anormallik puanim 6/10

sizin bunda art niyet aramaniza anormallik puanim 9.5/10

eniste teyzenizi baskilamaya calisan bir karakter de o yuzden mi iskilleniyorsunuz acaba? esim diyerek kadini kendisine bagli bir varlik gibi gostermeye calistigini mi dusunuyorsunuz?

Art niyet olduğunu sanmıyorum kaldiki sadece teyzeniz/eşim demesinden anlamayaniliriz

insan gerçekten hayret ediyor.
mahmut demesin de, "teyzen" desin mesela.
ki normal insan diyalogu bunu gerektirir.
bunu normal karşılamak bence biraz garip.
tutup dayımın karısı dayım için bana "eşim" dese, "dayım yani?" falan derim.
zaten Türkçe ifadesi olarak da yanlış, çünkü bahsi geçen kişi yani teyze "senden" olan taraf.
dışarıdan gelen teyzenin kocası.
yani ifade edilirken karşıdaki kişiye göre düşünüldüğü için onun eşinden önce, teyzelik özelliği ön planda olmalı.
en kötü ihtimalle adı geçmeli.

kibritsuyu +1
hatta "düşünsenize oğluma annesinden bahsederken "eşim seni çağırıyo git bi bak" dediğimi" kısmına sesli güldüm :)

annemin bir arkadaşı vardı.
benle yaşıt bir oğlu var ve adı "umut".
telefonda konuşurlarken umut eve gelince, "oğlum geldi" derdi.
annem de "bu da bir cins" diye tuhaf karşılardı devamlı "oğlum, oğlum" diye bahsetmesini, çünkü o benden adımla söz ediyordu doğal olarak.
tuhaf gerçekten.
tuhaf ve samimiyetsiz bir yanı var.

kaldı ki, "eşim" kelimesini ben resmi olunmayan insanlara karşı kullanıldığında da antipatik bulan biriyim.
"karım/kocam" diye bahsedilmesi bile bence daha iyi.

yani hem "eşim" resmiyeti, hem de karısının kendi yeğenine "eşim" diye bahsetmek iki katı komik ve saçma
itici bulunması çok normal, hatta ben olsam şakayla karışık ya da onun anlayacağı herhangi bir tarzda "yahu eşim diyip durma şu kadına, komik oluyor" falan der, bu gidişata son vermeye çalışırdım.

Okeanos yatçılık.

göcekte yat kiralayacak bütçe varsa vereyim tel

instagramda @sailingwanda hesabi

bir de @sailmaster.tr var. onda da var kiralama, gezdirme.

Ufak teknelerden bahsediyorum.