Kadının zihninden geçenleri tahmin etmek zor değil. Gerçekten anlamadın mı niye böyle davrandığını?

Hocam aldatmayı düşündüğünü pek düşünmüyorum ya.

Maksat aldatmak değil, insanlar evliliği böyle bir şey olarak görüyor: ne yaparsan yap akşam beraber uyuyalım.

Bence hiç mühim bir olay değil ama eşinin ne kadar geleneksel bir "evli kadın" olduğunu tahmin edebiliyor olman lazım.

hocam yanlış anlama da belki hanım da seninle o gece özel bişeyler yaşamak isteyip hazırlık yapmıştır. sen de böyle yapınca biraz şey olmuştur. yani bu ihtimali hiçe saysak bile evli bir adamın 4 arkadaş buluştuk içtik sarhoş oldum eve gelemiyom hanım demesi pek iyi değil. hanım muhtemelen çıldırmıştır.

özünde sen haklı olsan bile eşin senden daha haklı

Bu özgürlüğü bir kez verdiğiniz adamı bir daha o eve nasıl getireceksiniz ?

Eşin haklı dostum. Önceden plan olmadan öyle spontane olmaz o işler.

@basond +1

ben de eşinin haklı olduğunu düşünüyorum, bu arkadaşlarınla kalmana izin vermemek değil, önce belirli bir şartta ya da saatte anlaşmışsınız sorun senin buna uyma sorumluluğunu almaman

Mühim bir olay değil. Eşinin tripleri anlamsız. Arayıp söylemişsin, izah etmişsin. Kafayı bulup sonra açıklasaydın herhalde boşanacakmış, öyle görünüyor.

Allah kolaylık versin, evlilikten köşe-bucak kaçma sebepleri hep bunlar.

Benim gerizekalı kocam ay hastalandım annem baksın, dükkanda iş yok gündüz annemlerde takılayım aman annemde oyalanayım diye diye soluğu anasının evinde aldı şimdi.
Bir insan evlendiyse evini barkını bilecek. Bence uzatmanın alemi yok olan olmuş alın eşinizin gönlünü kapansın konu ama benim tavsiyem önceden birlikte anlaşmadıysanız böyle ani kararlar vermeyin sonra cidden ardı arkası kesilmiyor.

freebird5406_2 +1

koskocaman adam ne kadar içerse eve dönemeyeceğini bilir. yani 3. ya da 5. artık hangi kadehse onu içerken eve gitmemeye karar vermişsiniz, sonra da hanımı arayıp istemeden oldu gelemiyorum ayağı yapmışsınız :) kadınların tam olarak neye kızdığını anlayamamak olay. sonra da 'ne var bunda' diye savunma yapmak.

Eve taksiyle gidebilirdiniz. Eşiniz haklı.

Önceden planlanmış bir durum olsaydı eşiniz muhtemelen bir şey demezdi. Burda sıkıntı bir bakıma verdiğiniz sözü tutmamış oluşunuz. Döneceğim deyip dönmemiş, spontane iş yapmışsınız.
Durumun evli olup olmamakla alakası yok.

Freebird+1
Ben de eşim de kalmayı sorun etmeyiz ama sonradan plan değiştirilmesine laf ederiz.

Haklı diyen arkadaşlara bir artı da benden. Sebepleri de çok güzel açıklamışlar.

Mesele kalmanız değil; kendinizi kaybedecek kadar içmeniz, böylesi bir durum için alternatif üretmeye üşenmiş olmanız (taksiyle dönmek vb), verdiğiniz sözü tutmamanız. Eşiniz size saygı göstermiş, planınızı bozmamış ama siz (çok özür dilerim kaba bir tabir olacak ama) tepesine çıkmışsınız. Hastalık ya da önceden anlaşılmış bir planınız yoksa gece evinizde olmalıydınız. Sorumsuzca davranmışsınız.

eşiniz haklı, açıklayan tümm arkadaşlara +1

Yeteri kadar vurmamışlar. Eşinin haklı olması için evli olmanıza da gerek yok. Sorumluluk sahibi herhangi bir birey herhangi bir ilişkide başka türlü sözleşip sonra bu hareketi yapmaz. Alkolü ne kadar içeceğini bilmemek de cabası.

bence mesele edecek bir sey yok. ama bu bagimsiz degerlendirilebilecek bir olay da degil. genel olarak durust, guvenilir bir insansaniz ve bunu esinize hissettiriyorsaniz sorun olmamasi gerekirdi. ev bu sonucta asker ocagi degil. ustelik arkadaslarini da taniyor.

Esinize olumsuz konusmak gibi olmasin ama saf Kezbanlik yapmis. Toplumsal norm bu sekilde maalesef. Sizin yaklasiminiz normal.
Hicbir hakliligi yok. Esler birbirlerine guvenirler, degil mi? O guven yoksa, zaten niye evlendin?

Yok, soylemek lazimmis, yok o aksam bir beklemismis, yalan dolan, ivir zivir. Klasik ozguven yoksunlugu, eziklik, baska hicbir sey degil.

çok içip eve dönememe olayını bekarken yapıyordum ama evliyken yapmam, eşimin yapmasını da istemem. göbeğimiz birleşmedi, tabi ki her gece aynı yatağa girmek zorunda değiliz ama ortada geçerli bir sebep olmalı. çocuk değiliz sonuçta.

ayrıca eşinden 'hatunu kafaladım' diye bahsetmen evliliğiniz hakkında fikir veriyor biraz.

eşin haklı , ona göre içip durman gereken yeri bilmeliydin.

@sanguine +1

Sarhos olacagini anladigin noktada icmeyi birakip eve gitmen gerekirdi. Taksiye binseydin, arabani sonra ayilinca gider alirdin.

jimicik +1. eve gitmek istediğinden emin misin, eşin eve gelmeni istediğinden emin mi. biriniz sorumsuzluk diğeriniz agresyonla aslında başka şeyleri mi dışa vuruyorsunuz? benim aklıma bunlar geldi okurken sori xd

ben eslerin arada 3-4 gun ayri ayri tatil yapabilmesinden yana biri olarak yaziyorum, haksiz degilsiniz ama esiniz daha hakli. ayni sehirde bu sekilde ayri kalmak bana sacma geliyor, ne kadar iceceginizi bilirsiniz. olay yaratmazdim ama bir daha ki sefere adam gibi icmeyi ogren ya da icme.

senin eşin eve kaçta geliyor? misal 21:00. sana bir gün dedi ki, ben şu şu şu sebepten 23:00 de geleceğim. veya bu akşam gelmeyeceğim eve. iş arkadaşımla içtim. sarhoş araba kullanmak istemediğim için eve gelmeyeceğim. sen buna nasıl tepki verirsin ?

seyler.eksisozluk.com

geçen görmüştüm, sarı diyince işinize yarar sanırım.

"devamı gelecek şekilde bitip, gelmemiş filmler" filmden sonra çok güzel muhabbet dönebilir devamı olsaydı nasıl olurdu gibisinden.

kayip

umut

Delilik

1920ler,stiletto,çikolata,koku,göz.

Mumusoda satılıyor.

geçen ay yeğenim mumuso natulius şubesinden aldı.

letgoda da var

böyle tonla köpek oyuncağı var ya, o şekilde biliyordum ve alıyordum ben hatta :)
urun.n11.com

ben geçen sene köpek için aliexpress'ten almıştım. tr.aliexpress.com

Turnike? Güner Ümit sunardı.

turnikenin görüntülerine baktım ama bu kulaklık olayını göremedim. emin olamadım o sebeple

kulaklıkla yarışşılan bir kısım vardı o yarışmadı. zaten görüntülere baktıysanız ve heh buydu demediyseniz o program bu değildir. başka bu konseptte aileler yarışıyor dışında seç bakalım vardı sanırım. erhan yazıcıoğlu sunardı.

Super Aile olması muhtemel. Erol Evgin sunuyordu sanırım.

ben böyle bir program hatırlıyorum ama benim hatırladığım 90ların başı olamaz. daha güncel bir programdı.

videolarını bulamadım ama pazar yıldızı olabilir mi? onda ünlüler katılıyor ve bir bölümde kulaklık takıp kulaktan kulağa gibi bir oyun oynuyordu.

Süper aile yarışma. Erol Evgin'den sonra birisi daha sunmuştu hatırlayamadım, belki tarık tarcan :)
Bahsettiğin kulaklık bölümünde kulaktan kulağa oyununu oynuyorlardı. duymadan saçmalıyorlardı işte :)

Passaparola vardi ama bu degil sanirim.

youtube dan izlediğim kadarıyla süper aile ve turnike değil. biraz daha erken dönemdi sanırım bu yarışma. 90-91-92 seneleri gibi

"aileler yarışıyor" adıyla da yayına alınmış olabilir.

ben de buna benzer 2000lerin başından bi program hatırlıyorum. Kulaklıkla birbirlerine bi şey anlatma, kendi sesini geç veren kulaklık taktırıp şarkı söyletme falan oluyordu.

En son bi arcade oyunu benzeri oyunda motosiklete binip ellerindeki pizzaları düşürmeden motosikletle nereye kadar gidebilecekler diye yarışıyorlardı.

Bi de hava hokeyi oynadıkları bi bölüm vardı sanırım. Hava hokeyini ilk orda görmüştüm çok beğenmiştim.

belki listede vardır

onedio.com

iki aile, her biri bes kisi.
her yarismada aileden birer kisi karsilikli geliyor. sunucu kelimeyi veriyor. atiyorum enflasyon. sokakta 100 kisiye sorduk, enflasyon deyince akillarina ne gelmis olabilir. biri diyor ki canavar, bakiyoruz evet 100kisiden 79u canavar demis. cevaplamaya calisma hakki o ailede oluyor.

bu mu?

Programı hatırladım da adı aklıma gelmiyor.
pazar günleri yayınlanıyordu ve sunucusu da bir oyuncuydu.

bulursam yazarım.

hatta kadın mankenlerden oluşan yardımcılar falan vardı. kısa kısa dans ediyorlardı. Ellerinde disko topu gibi bir top vardı ve içinden bir şey çıkıyordu falan.

bu kadar şey aklıma geldi ama ismi aklıma gelmedi.

Ellerinde disko topu olan yarışma turnike idi. Tekrar izleyeyim belki o dur ama bulabildiğim bölümlerde kulaklık olayını göremedim

buldum.

dost elver'in sunduğu pazar yıldız'ı mı?

Herkese çok teşekkürler. Tahmin edilmişti zaten, Teyit ettirdim yarışmayı, turnike. Kuzen katılmıştı zamanında bu yarışmaya. Onu aradım gece gece, o bile zor hatırladı, tarif ettim hatırlasın diye :)) trt de yayınlandığı dönemdi. youtube da denk geldiklerim trt den sonra transfer olduğu versiyonları. Sanırım kulaklık bölümünü iptal ettiler veya her bölümde olmuyordu.

aramaya inanıp en sonunda buldum. trt zamanında hem yarışma formatı hem de güner ümit baya farklıymış. ayrıca yarışmacıların hem birbirlerine hem de sunucuya en başta çiçek vermesi gözlerimi yaşarttı. özel kanallar hayatımızın ırzına geçmiş resmen.

(git: www.izlesene.com)

Sildirmem.

Sildiririm

baya baya oyuna sıfırdan başlatacak kadar siliniyorsa neden olmasın.

nasıl sildiriyor ya? var mı öyle bir yöntem?

beynin gorevi kayit etmek zaten. kaydi silmek nasil oluyor bilmiyorum ama bunun yalan dolan (para tuzagi) oldugu konusunda icimde bir soylenti belirdi.

diyelim ki mumkun, hayir sildirmem. hafizada isime yarar seyler var.

çok net sildiririm. onca zevki güzel anı sıfırdan yaşayacak olmak sıkıcı hayatı renklendiren bir şey olur, insanın ömrü uzar.

@Leonardo~Da~Vinci Geçen hafta arkadaşımla birlikte katıldığımız bir toplantıda, eğitimci “hipnoz yöntemi ile hafızasını sildirmek isteyen var mı” diye sorduğunda eski sevgilisini unutmak isteyen arkadaşım sahneye çıktı ama son anda vazgeçti. Doğruluğunu teyit edemediğim ve asla da cesaret edemeyeceğim bir konu.

nokta atış siliyorlarsa olur. en nihayetinde boş bir levha olacaksam bana kaybolan yıllarımı da versinler.

Yeterince kafayı sıyırırsanız ekt ile siliyorlar bazı şeyleri. Öteki türlüsü bana da keriz silkeleme şeysi gibi geliyor.

Sildirir miydim? Üstte bi yazarın da dediği gibi nokta atışı yapabilseler evet ama bugünün teknolojisine güvenip sildirmem.

ben kendim siliyorum evde.

2012'den öncesini sildim mesela fazla yer kaplıyordu. 2003-2010 yılları arası nerede çalıştığımı ne iş yaptığımı bile hatırlamıyorum. dün biri sordu 2003-2007 arasını cevap veremedim.

iyi oluyor ama daha çok megabyte, diğer bilgilere yer kalıyor.

Beni ben yapan yaşadıklarım ancak beynim istemediği bilgileri, kişileri, olayları siliyor ki. Şöyle örneklendireyim; görüşmeye devam etmediğim kişilerin doğum günü ve araba plaka bilgisi haftasında siliniyor. Ne kadar zihnimi zorlasam da hatırlamıyorum.

@inanç +1
Görüşmeyi kestiğim, sildiğim insanlara dair pek bir şey hatırlamaz oluyorum kısa sürede. Ne birlikte yaşadığımız iyi/kötü anılar, ne kişisel bilgileri...
Bi bir eski sevgilimin telefon numarası aklımda, onu nedense silmemiş mal beyin.
Ha, bu olmasa, imkan olsa sildirmezdim.

tamamen sildirmezdim de bir kişiyle ilgili tüm anıları sildirebiliyosan sildirmek isterdim. olmaması acı veriyor.

tamamını hayır ama bazı anıları evet.

hayır asla ama hafızamdakilerin beni üzmesine engel olmayı öğrenmek isterdim tamamen sildirmek asla. çok güvensiz.

Hafıza olayı öyle hipnozla sildirilecek bir şey değil. Hafıza, otonom bir olay. Unutmak istediğiniz şeyi unutamıyorsunuz öyle kafanıza göre. Ayrıca tavsiye etmezdim. Hastalık/cerrahi müdahale sonucu hafızası zayıflamış biri olarak söyleyebilirim ki pişman olursunuz.

gercek olsa, guvenilir bir sekilde yapiliyor olsa, istedigimiz kisimlari belirleyebiliyor olsak evet, kosa kosa sildiririm tabi. muthis bir deneyim olurdu ve cigar acan gelismeler yasanirdi bu sayede. dusunsene, senin karakterini sekillendiren seyler onlar. artik o duygular olmadiginda kim bilir nasil bir degisim yasanir insanin psikolojisinde.

atiyorum bir tecavuzcuyu tecavuzcu olmaya iten anilar silinse ne olur mesela? icindeki siddet istegi, zarar verme istegi gider belki?

geçmişte yaşanan kötü olayları değil belki ama onların çektirdiği acıları sildirmek isterdim ki bu zaten eft ile yapılıyor.

40.000tl'lik hediye mi bu?

yok ya hahaha :d o para ayrı.

ben bi romantik hediye yapmak istiyorum.

bu bir eski sevgili için gereğinden fazla uğraş olur. buradan farklı bir anlam çıkabilir. sanırım sen de bunu istiyorsun. öyleyse yap

Yani, başıma bir şey gelmeyecekse çok manasız bir hediye demek istiyorum. Bir insana niye kendisiyle ilgili (hobileriyle, ilgi alanlarıyla, meraklarıyla manasında demiyorum, insan olara kendisiyleyi kastediyorum) ama aslında sizi yücelten bir hediye verilir ki? Ne yapsın bununla yani? Açıp açıp tekrar mı izlesin? başkasına mı göstersin? "Ben aslında bayağı cool bir insan olduğumu düşünüyorum kendimin" yazan bir not verseniz de benzer bir şey bence.

erkek tarafına o kadar romantik hediyeye ben hoş bakmıyorum ya. yaşlar kaç?

motoru olan mi?

motosikletli bir fotografini animasyonlu bir forma donusturup tshirte veya buffa bastirin.

iki gündür aklımdan geçen şey tam olarak bu. olamıyorum efendim ben. sabah uyanınca başlıyorum gece yatana kadar dünyaları yiyorum. yerimi aldım cevapları bekliyorum.

Dişlerimi fırçalıyorum, olmadı bir litre su içiyorum, o da olmazsa sen karaktersiz, iradesiz misin; hedeflerin ne oldu diye aynada yarıçıplak bi şekilde kendimle konuşuyorum. Tüm bunlar yemezse, ki %99 yiyor, bi tane yeşil elma yiyip üstüne 1 litre su içiyorum.

yoğurt yi

Ben engel olmuyorum ama bir avuş kuruyemiş de açlığı bastırır.

Valla ben yemek istiyorsam yiyorum ama yemek üzerine hemen uyumayı sevmiyorum çok rahatsız edici bir his. Bana bu engel oluyor.

Evde yiyecek bir şeyler bulamadığında yemiyorum. Sipariş vermeyi sevmiyorum. Bence etkili bir yöntem.

Dis fırçalamak acayip etkili buna katılıyorum.

Yedigim saatlerde spor yapmak en azinsan yuruyuse çıkmak, evde cok vakit gecirmemek.(disarida oyle delicesine yemedigimden ama tabii bu kisiden kisiye degisir)
Bol su, yogurt, salatalik gibi seyler
Bir de son olarak karanfil, tarcin ve limonlu cay icerek. Hem agzinzda guzEl bir tat oluyor hem sifir kalori. Sanirim tarcin kan şekerini de duzenliyor. Bir demliği icin gerekirse aasdf

Erken yatmak tek cozum benim icin. Ayakta durunca yeniyor.

Hibiskus cayi,soguk. Bulletproof coffee. Yuruyus

marula, rokaya limon sıkıp yiyorum.
veya lezzetli zeytin
veya tuzlu salatalık.

Su icmek ve zor durumda salatalik yemek

peynir disliyorum.

su içip uyurum, ya da dizi-film-kitap gibi şeylerle kendimi oyalıyorum, ya da saat çok geç değilse büyük fincanda şekersiz türk kahvesi içiyorum.

birincisi doğru

nokta cumleyi bitirir cumle parantezin icinde bitmiyor ki icine konsun

nokta disari gelecek.

Hissedarların Oybirliğiyle Alınan Kararı --- h, o, a, k neden buyuk?

Mi box

maker.robotistan.com

sitede dukkan bolumu de var. ama asiri teknolojili yani fazla da gelebilir.

Raspberry Pi olabilir, kutusuyla birlikte tabii.

dijital fotoğraf çerçevesi, içine de aileden fotoğraflar yükleyebilirsiniz.

mi band 4 veya honor band 5 alabilirsin.

urun.n11.com

Masaj uyku muz süt

stresten oluyor bazen bana. 3 ay devam ettiği olmuştu. her seferinde geçti.

Uykusuzluk stres fazla kahve tuketimi filan yapabiliyor. Guzel bir yuruyus guzel bir uyku ve melisa papatya gibu bitki caylari yardimxi olabilr

uzun zamandir gozum seyriyor dedigimde endokrinolog pek sallamamisti. kan testleri sonucu dvitamini yazdi, bir aya gecmezse gel demisti. dvite basladiktan bir bucuk ay sonra gecti. gerci sonra gene basladi. demek ki d vitamin dusunce seyriyor.

Illa ayri ayri olmasi gerekiyor demezsen çok eglenceli cesit cesit kutu oyunlari var. Arkadaslari ile filan oynarlar. Birlikte de oynayabilirler.
Looklook. Pratik bardaklar. Gibi gibi.

Pratik bardaktan 5 yalındaki oğlum bile çok çabuk sıkıldı. O yaş grubu hiç sevmeyebilir. Yaş gruplarına göre lego olabilir. İlla kutu oyunu olacaksa tabu , monopoly olabilir.

Tuttukları takımın formasını alın.

akıllı bileklik, bluetooth kulaklık

lego technic. beraber yaparlar.

iki uzaktan kumandalı araba, mümkünse aynı marka modelleri farklı. beraber yarışırlar.

11 artik ergenlige dogru yuzunu donmus olacagindan cok cocuksu seyler istemeyebilir. daha dijital seyler ilgilerini cekiyor. ps oyunlari, akilli saatler, oyun kulakligi vs. forma da iyi fikir.

evde iç, pembe dizi izle.

bak çok sıradışı oldu.

tebessüm ettim ayıp olmasın diye.

Bowling ?

çakmaktaş'lardan beri bowling bana hep çekici gelmiştir. bugün de cuma zaten, bowling'ten sonra da gecelere akılabilir.

20kaçıncı yüzyılda hala sinemeya gitmek mi kaldı yahu ?

sehir ne bilmiyorum belirtmedigine gore %90 istanbul. bazi atolyeler oluyor ilgini cekerse oyle bir seye katilabilirsin. masterpiece var mesela. aksam saat 7-10 arasi resim veya heykel atolyesine katiliyorsun. masterpiece disinda da pek cok atolye var boyle seyleri seviyorsan standardin disinda bir aktivite olmus olur.

şehir viyana. şehre özel bir aktivite olmak zorunda değil önerilerin beni yönlendirdiği şekilde arama yapacağım

oyun salonu
kapali alanda duvar tirmanisi (bouldering)

Masaj yaptir.

işyeri için izin veriyor olmanız gerekiyor ondan dolayı imza istediler. binadaki herkesin izni olmadan olmuyor.

Sebebi şu:

Alt kısmınız servisse içeride mutlaka tamir atölyesi vardır. Ve oldukça ses gelir.

Klima ve buzdolabının içine yanıcı bir gaz basıyorlar. Bunun yangın ve patlama riski her zaman var.

Arızalı elektronik ürün geleceği için her zaman elektrik kaynaklı yangın riski mevcut

Devamlı ürün giriş çıkışı olacağından dolayı araçların gürültüsü patırtısı çok olacaktır.


Bu gibi durumları yaşayacağınızdan dolayı ev sahibi kendini güvene almak için size o kagıtı imzalıyor. Sonra mahkemeye verip cayma hakkınız olmasın diye.

Ayrıca bu durumları yaşadığınız zaman belediyeye polise şikayete gittiğinizde servis bu makamlara imzaladıgınız kagıtı gösterip sıyrılacak. Çünkü bu adam bu evi alırken burda bir servis oldugunu biliyordu ve bunu bilerek aldı diyecek. Sizin de eliniz baglı olacak.. Bu arada Ev sahibiniz yaman bir çakalmış

diğer arkadaşlar güzel izah etmişler, onlara ek söyleyeceğim tek şey bu. neden şimdi?
evi satın aldınız mı? aldınız. bundan sonra ev sahibi ile ne gibi bir ilişkiniz olabilir? bu kısmı anlamadım. bunu satış esnasında ya da satmadan evvel istemiş olsa anlarım.

ayrıca alırken fark etmediniz mi kamyonları? keşke evi almadan bir kaç komşu dairenin kapısını çalıp selam verip soru sorsaydınız: apartman ile ilgili bir sorun var mı? ortak olarak benim yükleneceğim bir sorumluluk olacak mı? mantolama, asansör, boya, çatı gibi tüm kat maliklerinin planladığı ortak bir tamirat işlemi planlanıyor mu?

artik oldu bittiyse iyi tarafindan bakin. deprem olursa bina tam olarak gocmez, beyaz esyalar tasir binayi. sanki? salladim biraz.

işyeri izni ile alakası yok, o zaten önceden kat planına işlenmiştir, sadece ilk seferde gerekir. evi alana yeniden sorulmaz.

diğer arkadaşların dediği doğru. Risk, ses vs. için kendilerini güvence altına almak istiyorlar.

yani bu kadar kurcalamaya elinin kuruyup düşmesi gerekirdi :D baticon sürüp antibakteriyel bir yara merhemi (teramycin gibi) kullanmakla başlayabilirsin bence. normal bir kabuk bağladığında kabuk düşene kadar her gün düzenli madecassol krem uygulayıp iz kalmasını da engelleyebilirsin.

geçmiş olsun.

@theseachange+1
Yani altı üstü küçük bir yara ile niye bu kadar uğraştığınızı anlamadım ben. Bence mikroptan ziyade yara ile bu kadar oynadığınız/ uğraştiginiz için geçmiyor. Bı salsaniz yarayı kendi halinde kuruyacak belki? Eczaneden şırınga alıp yarayı delip vakumlamak da nedir Allah aşkına? Hayret ettim okurken.

Müthiş bir hikaye, ben de "azıcık ellemesene ya" demeye geldim. Yara kabuğu yiyenlerden misiniz yoksa?
Siyaha yakın mor olması altta kan kurumasından falandır muhtemelen, çok endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum ama endişeli biriyseniz gidin doktora.

ilk defa mi yaralandiniz diyesim geldi, gecmis olsun.

saka bir yana boyle ufak tefek ev yaralanmalari icin bir takim prosedurler var, onlari okumanizi oneririm. kendi bildiklerimden birkacini yazayim.

*bir yere carptiysak sert sekilde, morarmayi engellemek, azaltmak icin soguk uyguluyoruz. ilk birkac saatte yaparsa ciddi etkiliyor. surekli degil ama, ara vere vere.

*acik yaranin ustunu ortmuyoruz. hele naylonla kapatip tamamen hava almasini engelleme olayi cok yanlis. evde zaten steril ortamdasin. disari cikiyorsan o kareli gevsek bant gibi bezler var ya, onlardan yapistirabilirdin.

*birkac krem var hem evde bulunmasi gereken, silverdin, fucidin, madecassol gibi. ayrica yara iyilestirici yaglar var, en sevileni kantoron yagi. iz olmasini da engeller.

*kolonya her turlu yaradan uzak tutulmasi gereken bir sey. temizlemen gereken bir yaraysa suya tut daha iyi.

Ankara'da yeniyseniz belki duymamışsınızdır, Ulus'ta itfaiye pazarı var. İkinci elci ve spotçular var bir sürü. Oraya bakabilirsiniz. Ben spotçulardan sıfır ocak ve çamaşır makinesi almıştım, gayet memnunum yıllardır takır takır çalışıyor ikisi de.

valla regal, altus, finlux falan bakın. iyi f/p ürünleri var.

"zorlu'dan uzak durayım." diyorsanız altus, "fark etmez." diyorsanız diğer ikisi de olur.

Mobilya da Ikea konsept ürünleri alın, yarın satarken kolay satarsınız fiyatı da iyi olur.

Para ile doğru orantılı bu soru. para bolsa ikea alıp sonradan satabilirsin. yok bütçe dar diyorsan ikinci ele bak derim.

sıfır beyazeşya için altus +1. F-p canavarı mübarek.

Mobilya fabrikasında çalışan arkadaş ikea kaliteli değil ve pahalı demişti. Bekar evine alacaksan moda life olabilir bence. Beyaz eşyada vestfrost fena değil.

Kucuk ev aletleri icin sinbo dan uzak dur demeye geldim. Akillanmayip 3 kettle aldik ayni markadan farkli zamnalarda hep bozuldu. Mini mutfak aletleri icin en azindan arzum ve daha iyilerine bak.

letgo demeye geldim, spotçulardan çoook daha uyguna çok daha kaliteli ürün bulunabiliyor, hele bir de evini boşaltan birine denk gelirseniz toplu halde alabilirsiniz çoğu şeyi.

atma ver, satma hediye et vs. facebook gruplarina mesaj birakmayi ihmal etmeyin.

Cok fakir degilseniz beyaz esyada ikinci ele girmeyin eger ki fiyatlar asiri uygun degilse. Ki zaten itfaiye meydanina hic gitmeyin. Sahibinden letgo veya ikinci el satis facebook gruplarinda guvenilir gibi gelen cihazlara yonelin. Mesela bi bulasik makinesine ikinci else 250 liradan fazla verilmez. 10 yilliklata falan para istememeleri lazim.

Bi diger tavsiyem. Bulasik makinesi altus camasir makinesi altus. Arcelik neyse aynisi yaptigi is su fiskirtmak al gec. Buzdolabini biraz daha iyi bir sey alabilirsin ama altus arcelik beko gibi yerli uretimden sasma. Vestelin hiyar soyacagini bile alma. Bu isi beceremiyorlar.

Koltuktu yatakti gibi seyler icin direkt ikinci ele yonel. Iki sene yasadigi evi bosaltab insanlar oluyor butun esyalarini olu fiyatina birakiyolar uhrasmamak icin.

yalova'da fidanlıklarda biraz vakit harcarsanız uygun fiyata bulabilirsiniz.

limonun cok turu var yalniz. bakmalik mi istiyorsunuz kullanmalik mi? ona karar verdikten sonra letgoya bir bakabilirsiniz. orda cokca uretici var. izmit civarinda buyuk seralardan gelebilir. bir de sehir icinde, mesela zekeriyakoy, bahcekoy, kemerburgaz gibi yerlere giden yol uzerlerindeki seralarda daha cok cesit oluyor.

Limon çekirdeğinden kendiniz yetiştirebilirsiniz zaman alır ama bedava. Kumkuat büyük migroslarda vardı geçen hafta belki hala vardır

limon çekirdeğinden yetiştirmeyi denedim ama maalesef hastalandı ve tüm yapraklarını döktü henüz bir karış olamadan
kullanmalık değil de bakmalı
kgüzel görüntü hoş koku versin
yılda 2-3 limonunu da yersek keyifli olur

İfşa edilmesi gerekir (böylece önümüzdeki yıl böyle bir durumda katılmaları engellenir)

Gerekçelerini merak ettim.

Kesinlikle çok ayıp. Bana alacak olan ya öldü ya ölü taklidi yapıyor. Böyle yapacaksan en baştan katılma dimi. Bence de daha sonraki çekilişlere katılmasınlar.

Hediyesiz kalan bir kişiye gönüllü olurum.

böyle göndermeyenler olunca insanın hevesi kaçıyor ya. bana hediye alacak kişiyle konuşmuştuk, ocak ayına girdikten sonra ondan hiç ses çıkmayınca merak edip yazdım. çünkü ona hediye alacak kişiyle de irtibatı kopmuş. meğerse yoğunluktan dolayı yazamamış kendisi. anca mesaj atınca söyledi. insan yoğun olsa da bunu söylemeli bence.

bana normalde el emeğiyle yaptığı bir hediyeyi gönderecekti. beklemek istemiyorsam parayla satın alıp bir şeyler gönderebileceğini söyledi. ben de o saatten sonra istemedim açıkçası herhangi bir şey göndermesini. bir kıymeti kalmıyor sonuçta, yılbaşı ruhunu öldürüyor. böyle heves öldürmesinler bence.

Ifsa edin.

hediyesini gönderip alamayanlardan biri olarak, belki de geçen sene biraz fazla yaramazlık yapmışızdır diyorum.

seneye daha uslu durup hediyeyi hak etmek için daha çok çalışmamız anlamına geliyor olabilir. olmayabilir de. verin lan hediyemi!

ben gonderdim ama gonderdigim kisiden ulastigina dair cevap gelmedi. hediye almasi gereken kisiye de gondermemis.


bir tur dolandiricilik bence. ucurulmasi icin yeterli bir sebep degil mi?

Türk toplumu olarak hep hasır altı etmekten yanayız. En ufak şeyi de en büyük meseleyi de bir şekilde hasır altı ediyoruz.
İfşa edin arkadaş, başkasının sözüne güvenip hareket edenler hıyar da, bunlar mı akıllı?
Eğer yapamayacaksan girmeyeceksin bu işe.
Sinir oluyorum şark kurnazı karakterlerden. Hediyeyi alınca "ahaha göndermiş mal" diye sevinmediyse bazıları ne olayım.

Benim de başıma geçen yıl geldi o nedenle katılmak istemedim bu sene. Katılma yani almayacaksan? İşin varsa söyle yoğunsan söyle. Yapılan ayıp en hafif tabirler. En kaba tabiri de şimdi söylerdim ama gerek yok.

Öğrenciyim bir de sınavım oyum buyum var ama zamanımını ayırdım güzelce alıp kargolamıştım. Bana gelense hiçlik oldu.

3 kez çekilise girdim, gayet özene bezene hediye gönderirken gelen paketler malesef baştan savma göndermiş olmak için gönderilmişti. Bu sene çekilişe girmedim katılım sayısıda az olmuştu en son takip ettiğim. Seneye azalarak biter

Böyle zırtolar yüzünden katılmadım ben bi an gaza gelip katılıyolar sonra kaçıyolar.

3 sene evvel sanirim bana cikan kisiye ulasamadim.Kac defa yazdim kaale alip cevap bile yazmamisti.Ondan sonra bir daha katilmadim bu cekilise.

bu ifşa etmeme naifliğini de ben anlamıyorum. seneye de başkasını kerizlesinler iyice semirsinler diye mi arkadaşlar?

edin ki seneye başkaları madur olmasın

ekşiduyuru ölücüleri başlığı altında ifşa edilmeleri gerek

ben gönderdim, almadı. bana geri döndü. sonra ulaşıp başka tarihlerde istedi. gönderdim yine almadı. ben de uğraşmadım tekrar. görüyorum nickini burada hala. birkaç yıl önceydi bu.

bi de biri beni "hediyemi beğenmedin sen" yazıp üstüne bir sürü şey söyleyip engellemişti?? onu da hala görüyorum. manyak mı ne. bir daha katılmadım zaten.

Gondermeyenlerden biri benim. Bunu hem kaptan maydanoza hem de hediye göndereceğim kişiye söylemiştim Teknik sebeplerden dolayı olduğunu.
Geciktiğimi kabul ediyorum ama hem art niyetli değilim hem kimseyi kerizleme niyetim yok.
Şimdi kendimi savunmak için başıma neler geldiğini yazmiycam ama benimle eşleşen arkadaşın hediyesi en geç Perşembe günü kargolanmis olacak.

Ben kendiminkini tamı tamına 1 sene sonra almıştım. Zaten umudu kesmiştim ve önemli değildi ama olmuyor değil...

Yeni başlık açarak ifşa edilmeli

Her sene aynı terane. İlk yapılan duyuru hediyeleşmesinde de oldu sonrakilerde de oldu ve hep olacaktır. Karşılıklı iyi niyete dayalı bir sistem olduğu için bu suistimalleri engelleyecek bir mekanizma da yok haliyle. Bu iyi niyeti suistimal edecekler her zaman mutlaka olacaktır.

Benim şöyle bir fikrim var. En başta kişi başı bir ücret belirlenir. Katılmak isteyenler adlarını yazdırır ve kura çekilir. Kurada daha önceki hediyeleşmelerdeki gibi kişiler eşleştirilmez. Onun yerine Hediye-Kişi eşleştirmesi kurayla yapılır. Her katılımcı bir hediye belirler ve bu hediye, hediyeyi seçen kişi haricindekilerden birine rastgele gönderilir.
Konsept kabaca bu şekilde, geliştirilebilir.

Suyunu sıkıp çok kısa süre pişirirseniz asit oranı azalabilir.

asitliği düşürücü gıda kimyasalları var.

magaza.hammaddeler.com

şu an fikir yürütüyorum. faydası belki suyundadır asitindedir. asitliği düşürürken yararından olmayın. zevkine mi yemeniz lazım ?

tamamen salliyorum, once zetinyagi icseniz, mide ceperi yaglansa nasil olur? rakida yaptigimiz mantikla.

bence ye gitsin yahu. sonrasında bol su iç, sıcak bir şeyler iç. ama meyvenin hemen ardından su önerilmiyor yarım saat bekle. gastrit çiğ sarımsakta çok kötü oluyor.

Öğleden sonra gidiyorsan, Şirin kokoreçte kokoreç yemek. Başka da yapacağın yok ne yazık ki.

keşanda yapılabilecek hiç bişey yok maalesef, keşan öylesine bi yer sadece.

araba varsa sahil hattinda erikli, danisment gibi orman kamplari var. sahilde yurunebilir.
gala golu var, milli park.
et yiyorsaniz satir etciler falan var.

kokoreç +1 (şirin kokoreç)

Aslında soruyu tam doğru yazamamışım. Paket servisçiler girebiliyor fakat binanın önüne kadar motosiklet ile gelemiyorlar, giriş ile bina arası da uzak olduğu için en iyi ihtimalle 5-10 dakka yürümeleri gerekiyor. Neden motosikletlerini içeri almıyorlar

Ses çıkarıyorlar. Adam bi gelir motor bagajını bile aşırı sesli kapatıyor, anlamsız gaz veriyorlar. Çeşit çeşit tip dolu.

hızlı be dikkatsiz motor kullanıyorlar.site içerisinde küçük çocuklar dolaştığı için tehlike sebebi

+1 grinito

geçenlerde site içinde arabayı park edip kapımı tam açıcakken yanımdan çok hızlı geçti. yavaş sürsene site içersinde çoluk çocuk var dedim suratıma mal mal baktı gitti.

çoğunluğu ruh hastası gibi motor kullanıyor. site içinde kaldırımlara çıkan, neredeyse asansöre motorla girecek gibi park eden araçlar istenmediği içn almıyorlar.

site nasil olsa guvenli alanimiz diye cocuklar saliniyor ortama hep. o alan insanlarin trafik akisi oldugunu dusunmeden rahatca yurudugu alan. motorum olmasina ragmen vizir vizir kuryeler gezsin istemezdim ben de sitede yasasam.

tavsiye etmem. acaba sınava girsem de tıp mı okusam diye düşünüyorum her gün. piyasa b.k gibi. iş yok, iş bulsan hasta yok. maaşlar asgari ücret/3000 tl + prim(%5-10) civarında.

okumak masraflı değil. 5 yılda max. 5000 tl harcarsın.

zor olan iş bulmak ya da klinik açmak. anası babası diş hekimi olmayan, aşırı geniş çevresi olmayan ve kenarda 100.000 tl + 1 yılllık kirası olmayan kimseye tavsiye etmem.

atanan/atamaya başvuran oranı 7/100 civarı şuan. bir sonraki atamada 5-6 falan olur muhtemelen. sen mezun olunca 1'e kadar düşer bu oran.

Marmara Üniversitesi diş hekimliğinde en yakın arkadaşlarımdan biri okuyorv. Bölümündeki öğrencilerin yaşları çok değişken. Sizin gibi mezun öğrenciler bir iki taneden fazla. Kimse de yadırgamıyor.

Derslerinde devamsızlık sorunu var ve dersler, ödevler tahmin edilenden çok daha yoğun geçiyor. Arkadaşımın birkaç arkadaşı bölüme başladıktan sonra bu zorlu sürece dayanamayınca bölümlerini bıraktılar, dayanamadılar. Bu sene arkadaşımın ikinci senesi, galiba en az 7 bin liralık masrafı oldu. Bu sadece diş hekinlerinin kullandığı aletlerle ilgili. İki senedir devamlı sabun yontuyorlar. Başka çalışmaları var. Ben dinlerken sabredemiyorum, gözümdem inanılmaz büyüyor. Bir de diş toplamaya başladılar. Çekilmiş diş arıyor geçen yazdan beri. İstanbul'da yeterince bulamadığı için memleketine gidince oradaki hastanelere gidecek.

Bölümdekiler öğrenciler ne yazıkki psikolojik açıdan çok yoruluyorlar. İster istemez fakültede asistanlarla aralarında bir alt üst ilişkisi var. Bu açıdan sizin bahsettiğiniz itibarsızlığın zirvesine ulaşan öğrenciler oluyor. Öğrencilerin günler uğraştıkları ödevler kendilerini çöpte buluyorlar.

Sizin için diş hekimliği çok zorlayıcı olabilir. Eğer iş bulma ve maaş açısından düşünüyorsanız ne yazıkki çok sayıda işsiz diş hekimi var. Maddi açıdan da gerçekten zorlayabilir gibi sizi.

İlla diş hekimliği gibi bir hedefiniz yoksa. Mezun olduğunuz mühendislik alanı üzerine yükseklisans ve doktora yapabilirsiniz. İnsan ilişkileriniz iyiyse beslenme ve diyetetik okuyabilirsiniz. Beslenme diyetetik alanındakiler özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması ile baya şanslı hale geldi.

Yaşınızı çok kafaya takmayın. Zaten üniversite mezunusunuz. Bu size büyük ihtimal artı sağlayacaktır.

okuyacaksan tıp oku diş hekimi olarak iş bulman zor arz fazlası var kaç yıldır

Diş hekimiyim.

Piyasayı kendin belirlersin bence. Sömürüye çok açık şu an için meslek ama kendini sömürtmeden de yaşayan çok yeni mezun var. Kendini geliştirmek çok önemli. Bunun için para harcaman gerekecek. İstanbul'daysan daha kolay ama başka illerde okursan ulaşıma dahi ciddi bütçe ayırman gerekir.

Okurken maddi olarak çok zorluk çekilmese de diğer bölümlere göre harcama yapman gereken bir bölüm. durumun yok ve başarılı isen burs bulabilirsin.

Part-time çalışan yüzlerce öğrenci var. daha 4. sınıfken yukarda yazan arkadaşların dediği paraları kazanan onlarcası var. iş sende bitiyor. Yorucu ama mümkün yani çalışmak.

o yaştan sonra okunur mu çok öznel bir soru.

kendin bir fiil çalışırsan yorucu, başkasını çalıştırırsan çok karlı bir meslek. yabancı dil ve ticari kafan varsa aylık milyonlar kazanmak çok zor değil. ama hepsi için bir miktar sermay gerekiyor.

devlete sırtını dayayıp mesleki tatmini kenara koyma durumu da belirttikleri gibi çok zor. daha da zorlaşıyor. hesapsız açılan çok fakülte oldu, kişi başına düşen diş hekimi sayısı orantısız bozuluyor.

öğrenciyken fakülte dışında hasta bakmak yasadışı.

ayrıca işsiz o kadar çok mezun hekim varken hiçbir işveren öğrenciye hasta baktırmaz, baktırmamalı da zaten.

ablam dis hekimi, muayenehanesi vardi, sonra devlet cikti. devlet cikinca muayenehaneyi kapatmak zorunlu.

her yasta her sey okunur, sizin azminize bagli.

okurken masrafliydi. okulda hocalarin cok aristokrat takilip bezdirdigini hatirliyorum. okumali dersler agirdi. bir de balkonda kuruyan dis kaliplari hatirliyorum, onlar da ayrica yorucu. saatlerce ugrasiyor, kalibi bir aciyor, bozuk cikmis vs. okulda da ayakta zibilyon sey yaptiklari icin yoruluyordu.

mezun olunca torpil yoksa devlete zirt diye girmek hayal. paran varsa muayenehane acabilirsin. para darken, cook para. o yuzden yeni mezunlar bir hekimin yaninda yuzde ile calisiyorlar bir sure. orda tam bir somuru var tabi.

muayenehane actin diyelim, ayni binada 2 hekim daha var. adam bildigi yere gidiyor. biraz esnaflik tarafi var isin. muayenehanecilik zorlu. kimi gun kafani kaldiramazsin, obur ay ac kalirsin. duzenli gelir yok.

insan faktoru sinir bozucu. adam disini fircalamadan geliyor. gec geliyor. borc takiyor. pazarlik ediyor. senden cok bildigini saniyor. kendini ifade edemiyor vs.

diploma olmadan is yapmak cok riskli. dogru da degil zaten ama biri sikayet etse bitersin. cok ispiyonculuk var sektorde. ayrica hem okuyup hem calismak icin cok isabetli bir tercih olmayabilir.

diyelim ki devlet cikti. o zaman da hastanedeki taht oyunlarinin icinde bulacaksin kendini.

ama insan tedavi etmek guzel bir sey bence.

Ben de bi ara düşünüyordum hem kamuda çalışıp hem de diş hekimliği okuyayım diye.
Üstelik eşit ağırlıkçıyım :)
Stajıydı falan zaten imkanı yokmuş. Onun yerine eczacılık düşüyorum. Okurken kolay stajı falan daha kolaydır hem. Dükkan açma sırası gelene kadar çalışmaya devam ederim.
Bence diş hekimliği hem okuması zor hem de çalışma hayatına girmek artık zorlaştı. Eczacılığı da bir düşünün, okurken çalışmanız daha kolaylaşır.

konuyla alakam yok ama diş hekimlerinin de işsiz olduğunu ya da az paraya çalıştığını duymak üzdü. Okumayanlar daha çok kazanıyor:/

Valla bu planin tutmasi icin 30 yasina kadar muhendislik yaptigin surecte para biriktirmis olman gerekiyordu.

Aileden destek sifirsa ve onlarla beraber yasamiyorsan zorlanirsin.

Diş hekimi değilim ama sektöre baya hakimim. Kendi muayenehanesinde bir asistanı ile birlikte ayda 100K üzeri ciro yapan hekimlerde var, 5-10K'yı zor yapanlarda. Ama genel ortalama diğer sektörlere göre fena sayılmaz.

Kendi iş yerinizi açmazsanız eğer; sektörde yaygın olan fix + prim usülü denen bi çalışma düzeni var. Istanbul şartlarında 4.000 + Prim konuşuluyor genelde.

Benim gördüğüm ise şu; hekimlerimiz okuldan mezun olduklarında haliyle bir "işletme" bilgisine sahip olmuyorlar. Bu yüzden olayın ticari tarafında biraz eksik kalabiliyorlar. Muayenehanede aslında tedaviyi uygulamak harici her şey bir ticarethane işletmek, o konuda kendini geliştiren veya buna bir çözüm üretenler genelde baya başarılı oluyor. Mesela benim gördüğüm iyi kazanan örneklerin bir çoğu farklı uzmanlıklardan 3-4 hekim bir araya gelip birde profesyonel işletmeci bir ortak veya çalışan barındıran yerler.

Son olarak güncel sayılar yaklaşık şu şekilde;
Toplam Diş Hekimi Sayısı :35.000
Kamu : 10.000
Fakülte : 3.000
Özel Sektör : 22.000
Toplam Klinik + Muayenehane Sayısı : 12500

Yeni mezun dis hekimi arkadasim nisantasinda bi klinikte basladi. Hocası prof sahibi bi dis cekimine aldigi para 1200 liradan basliyor. Benim arkadaşıma 3 bin veriyor. Diz kazanan tip da kazanir biraz zorlayip tip icin ugras bence.

youtu.be

soğumadım yazacağım. maksat google'da çıksın, gençlerin geleceği yanmasın.

ilk 3-5 yıl hiç para kazanmamayı dert etmememi bana tavsiye eden meslektaş(!) gördüm ben; bak az demiyorum hiç diyorum hiç, 0 (sıfır) tl yani!

adamlar köle arıyor. sekreterine 4000 tl verip, yanında çalıştırdığı hekime 2000 tl verdiğini utanmadan yazan ve bunu savunan hekim gördüm ben facebookta.

ben 2017 mezunuyum. 1,5 yıl çalışabildim. 1 yıldır işsizim. geçen sene başka birinin yanında sigortasız 3.500 tl'ye çalışıyordum. bana ve diğer çalışanlara sigorta yapmıyor land rover'ını satıp hummer almaya çalışıyordu ahlaksız patron. hummer dediğin 500.000 tl'lik yarı tank gibi bir şey yani. bana iftira attı bu, üstüne bir de meshepçilik yaptı beni kovmak için; özellikle bahane yarattı yani.

bana sakarya'da bir yer 3000 tl + prim teklif etti. birkaç gün takıldım, baktım pek hasta yok, bunlar benim paramı veremez zaten dedim bastım döndüm evime. birkaç ay sonra gördüm ki 2500 tl + prime döndürmüşler teklifi. 500 tl'nin cimriliğini yapıyorlar. 500 tl nedir ya? 1 saatte 1 kanal tedavisi yaparsın 500 tl zaten.

lego olabilir illa lego marka olmasına gerek de yok.

lego +1

izin varsa nerf

annesine/babasina sorup oyle bir ihtiyacini alin (yabancida degilsiniz sonucta) alan tarafta iade filan ile ugrasmamis olur

monopoly:) oyuncak oncelikli bakardim sonra aksesuar sevdigi bir karakterin kostumu, duvar saatini vs olabilir
yine karakterli çanta, suluk vs. karakterden befret etsem de cocuklar cok seviyor

Lego Technic veya Lego City..

Dostun değildir.
Aynısı başıma geldi babamı kaybettim. Whatsappdan değil ama haberi oldu ama ne aradı ne geldi. Benim içinde bitti zaten. O günden sonra hiçbiri umrumda olmadı. Konu seninle ilgiliyse sende öyle yap ve umursama. ( Bu arada 15 yıllık arkadaşım. )

Bu sizin için çok önemliyse görüşüp görüşmemek sizin tercihiniz tabii, o kadar acınızın arasında bir de başka insanları düşünecek değilsiniz. Benim tek yorumum bazı insanların "ölüm" kavramıyla başedememesi. Kitlenip kalıyorlar. Garip bir "şimdi hatırlatmayayım" düşüncesi oluyor, sanki yas arada aklınızdan cıkan bir şeymiş gibi. Çok çok da kesip atmacı olmamak lazım derim ben. Ama bir ara söyleyebilirsiniz "len bir nasılsın desene" diye, "abi ne desem bilemedim" falan derse ona göre değerlendirirsiniz.

bu tarz olaylar başına gelmediği için yaşamamış insanlar bu konuda biraz çekingen olabiliyor. karşı tarafı bir defa daha üzmekten korkuyor da olabilirler.
bence boyle illa ki bir şey yapılması gerekmiyor.

Napsın çelenk mi yollasın?

Cenazeler benim için çok önemli.

Beni öylesine zor ve kırılgan bir dönemde yalnız hissettiren insanlarla bir daha görüşmem.

Cenazende arayıp sormayacaksa ne boka yarıyor o arkadaş.

iyi dost, iyi günde çağırıldığında, kötü günde ise çağrılmadan gelendir.
dostluk kavramına aykırı bir davranış sergilemiş. demek ki dostunuz değilmiş.

ben başsağlığı dilektikten sonra o konuyu açmayı doğru bulmuyorum.

ararım sorarım ama "nasıl oldun" "bu da geçer" vs tarzı teselliler bana kişinin acısını tazelemek gibi geliyor.

Düğünüme gelmeyenlere kırıldım ama sorun yapmadım herkes işini gücünü ayarlayamaz sonuçta ama cenaze için özel olarak aramamak ya da ziyaret etmemek kabul edilebilir bir şey değil benim için.

arayıp sorsa ne değişecek ki

Belki aramak çok soğuk gelir diye düşünüp yakın zamanda yanına ziyarete gelecektir?

sopiro +1

arkadaşımın babası vefat etti. aradım cok konusamadım birşey de bulamadım diyecek

sonra yine ararım deyip kapattım

sopiro+1 herkesin olume yaklasimi farkli. tek sebep dusuncesizlik veya umursamama olmayabilir. ben icinde olum olan bir durumda kosarak kacmak istiyorum oradan. normale donelim, sonra konusuruz gene gibi geliyor. kimisi icin olum cok dogal. gecmis olsun demek yeterli gelmis olabilir.

bir de zaten olen olmus, geri gelmiyor, yapilabilecek bir sey yok artik. 7 yili cope atmak icin yeterli veri yok.

ayrica basiniz sagolsun.

valla ben bu topraklarda neden insanların ölüm gibi bir acıyı sindirebilmek için insanları neden rahat bırakmadıklarını anlamadım. benim yakınım ölmüş adam orada arayıp yada cenazaye gelip ayran pide yemenin derdinde tamam onlar yanında olmak istiyor ama ben odama geçip hüngür hüngür ağlamak istiyorum ama gelenden gidenden fırat bulamıyorsun o yüzden belki arkadaşınızda sizi rahat bırakmak istemiştir.

sopiro +1

Bu bahsedilen insan tam olarak benim. Destek olmayı çok istiyorum ama ortada bir ölüm varken ne denir hiç bilmiyorum. Bu durum gerçekten çok zorluyor beni. Karşımdaki insana söyleyeceğim hiçbir şey acısını azaltmaz, aksine yarasını daha çok hatırlatır gibi geliyor. Yanımda olsa hiçbir şey demesem bile tutar sarılırım ama telefonda ekstra zorlanıyorum.

deepest +1

kelimesi kelimesine katılıyorum.

Bu konu açılmışken ben bazı tavsiyeler verebilirim ihtiyacı olanlara.
Tabii ki herkesin seçimi ve ihtiyacı farklıdır, fakat:

- Ölen kişiyi hatırlatmış olmuyorsunuz, kaybı yaşayan kişi zaten unutmuş değil. Öğle yemeğine kadar babamın öldüğünü unutmuştum da siz şimdi nasılsın deyince "aa babam ölmüştü ya" demiyoruz yani. O artık yeni normalimiz.

- Kaybedilen kişi -özellikle yaşla değil de beklenmedik bir ölümse (çocuk/genç yaşta, kazada, bir hastalık sonucu vs)- ile ilgili anılar vs paylaşılması hoş olur. Beni uzun yıllardır tanıyan arkadaşlarım zaman zaman espri olarak olsa "X amca olsa şöyle derdi" diye babama gönderme yaparlar. O kişinin unutulmadığını görmek güzel.

- Allah sevdiği kulunu yanına alırmış/ acısı dindi/ şimdi meleklerle falan gibi saçma saçma şeyler söylememeniz tercih sebebi çoğu kişi için. Özellikle ölen kişi genç biriyse.

- Diyecek bir şey bulamıyorsanız bir şey demeyin. Bunu söyleyin. "O kadar üzücü/şok edici bir durum ki ne söylesem uygun olmayacağını biliyorum. Ama sen istediğin her zaman benimle konuşabilirsin." diyebilirsiniz mesela.

- Türkçede ne deniyor bilmiyorum, ama hani İngilizcede "I got you" diye bir tabir vardır ya, insanların buna ihtiyacı oluyor genelde. O süreçte saçmalayacaklar, hoş görüleceklerini, açıklarını kapatacağınızı, destek olacağınızı vs gösterebilmeniz iyi olur.

- Fiziksel yardım cok makbule geçiyor. Genelde beklenmedik bir ölüm insanları gafil avlıyor ve yemek yemek, temizlik vs gibi şeyler sıkıntı olabiliyor. Bu samimiyet derecesine göre evine giderken elinizde yemekle gitmek, misafire ikram edilebilecek atıştırmalıklarla gitmek, ofiste eline bir kahve tutuşturmak olabilir. Yakınsanız, "bu cumartesi senin çocuğu alıp sinemaya götüreyim, iki üç saat kafa dinlersin" olur. Evin gelir sağlayıcısını kaybetmiş biriyse örneğin, arkadaşlar arasında toplanmış ufak miktar para olabilir beklenmedik bir masrafta kullanması için.

- Ölüm yıldönümleri, doğum günleri, özel günleri anımsatmaktan, kutlamaktan çekinmeyin.

- Kişilerin yasına sınır koymayın. "Öeeh, altı ay oldu hala anam babam diyor" demeyin. Herkesin atlatma süresi farklı.

- "Senin için ne yapabilirim?" diye sormak biraz abes. Yani bir de oturup senin kendini iyi hissetmene yardımcı mı olayım? Bunu düşünebilsem kendim yaparım zaten. Onun yerine o kişiye ihtiyacı olan her ne ise size söyleyebileceğini hissettirebilmek önemli.

- Kişi olur olmaz zamanda ağlarsa vs büyük bir mesele haline getirmeyin. Benim babam öldüğünde ben başka bir şehirdeydim ve Türkiye'ye gelme şansım yoktu. En yakın arkadaşımla buluştuk, bir otelin barında oturduk, o bana bir içki söyledi. Tam garson önüme içkiyi bıraktığı anda "bohhuhuhuhuu" diye manyakça ağlamaya başladım. Bir yandan da etrafıma "özür dilerim, özür dilerim, kusura bakmayın vs" diyorum. Arkadaşım uzanıp koluma dokundu, "yas tutmanın etiketi yok, ne istersen onu yap" dedi. Çok rahatlatıcı bir tepkiydi.

Kaynaklar:
When The Bough Breaks - Judith Bernstein
Option B - Sheryl Sandberg
13 Things Mentally Strong People Don't Do - Amy Morin

belki çok konusunu açmak istemiyordur üzülme diye, bu konularda nasıl yaklaşılacağını bilmiyordur vsvs.

insanlığını ölçmez bu durum bence, sorun olmalalı.

bizim kültürümüze, örfümüze, adetimize, geleneğimize ters böyle şeyler. dostun değilmiş bu. çiz üstünü.

takılmazdım. babam ölmüş derdim başımdan aşkım taziyelerin nasıl olmasına kafa yormazdım.

konunun bi kaç farklı boyutu var.

mesela beni tüm arkadaşlarım iyi tanır eder, ne düğüne giderim, ne cenazeye giderim ama yapılacak bişey olduğunda her zaman elimden geleni yapacağımı bilirler. bu cenaze işleri özellikle çok ölüm gördüm ben çocukluktan beri kimse beni katiyen cenazeye götüremez derken annemin ölümcül bir hastalığa yakalndığı haberini aldım.

benim arkadaşlarım da öyledir, başımda var bir hastalık, ev taşıma işi. panik, üzüntü, öyle bir haldeyim ki elim kolum bile kalkmıyor. aradım arkadaşlarımı dedim böyle böyle, hepsi bir koldan bir koşturdu bana bir iğne bile toplatmadılar.

mesela evimi satma durumum var, hemen tanıdık emlakçısı geldi konuşuldu, tamir için boya badana ne bileyim yerlere parke, fayans döşeme işi oldu, hemen koştular bi kuruş para istemiyoruz sen malzemeleri al, anahtarı ver 1 haftada hepsini hallederiz diye.


eğlenmeye gezmeye, cepte para olunca herkes arkadaş ama iş zora geldi mi herşey değişiyor.


benim arkadaş dediğim insanlar böyle, 10 sene aramam, 15 sene görüşmem, 15 sene sonra çıkarım karşısına sanki daha dün ayrılmışız gibi kaldığımız yerden devam ederiz.

niye görüşemiyorsun dersen, ben uzun süre yurtdışında çalıştım, arkadaşlarımın hepsi faklı şehirlere ülkelere dağıldı. herkes aile kurdu iş güç çoluk çocuk görüşemez hale geldik, hayat işte.

yani benim başam dara düşmüş, arkadaşımı çağırmışım, gelmemiş, sallamamış ya da vah vah deyip , dönüp arkasını gitmiş, bu adam bana başınsağolsun dese neee, cenazeye gelse ne?

ben de başsağlığı dilemeyi zor buluyorum. diyeceksin ki adamın yakını ölmüş, bundan da mı zor. özellikle uzaktaysam, yapabileceğim bişey yoksa. bi de bikaç gün sonra arayıp dilemek sanki tekrar hatırlatmak moral bozmak gibi.

neden illa telefonda söylemem gerekiyor, yazınca neden olmuyor bilmiyorum.
ama genel olarak önemli gün kavramım da yok benim. ama başkaları için önem veriyorum.

dizi dracula, film downtown abbey.

hayatında ingiliz yapımı dışında bişi izlememiş olursun bence güzel totem.

ama bunlar netflixde yok. ilk bbc iplayer'da diğeri bluray'de olmalı.

the end of the fucking world
coupling
it crowd

netflixte izleyecek bir şey bulabilen cindir. hele orijinal seriler 1 ya da 2 istisna hariç tam felaket.

Medical police güzel ben izliyorum

Dracula netflix'e geçen hafta geldi; ben de izleyip sevenlerdenim.

The good place ve the kominsky method kisa diziler için önerim. Bir de asıl favorim atypical var.

Geçen hafta outlander'a başladım; şimdilik fena değil gibi.

Broadchurchizlesim begendim

drakula bayagi iyi.

pwb'nin iki dizisini izlemissiniz, netflix turkiye'de varsa crashing'i de izleyin. tek sezon 6 bolum mukemmel dizi.

siz şikayet edin polis bulur merak etmeyin.

fiat doblo cargo ya çok benziyor, eski modeli olabilir.

arbimg22.mncdn.com

evet plakayı ve fotoğrafı gösterdiğinizde polis eliyle koymuş gibi bulabilir.

Cevaplar için teşekkürler fakat polisin ilgileneceğini sanmıyorum.

efendim şimdi şöyle diyeyim o zaman

polis eğer ilgilenirse bu fotoğraf ve plakayla eliyle koymuş gibi bulabilir.

ha ilgilenir mi? ilgilenmez mi? adli boyutu nedir onu bilmiyorum.

Marka tahmini diyerek su markasini kastetmis gibi araba degil de. Maalesef ben goremedim hangi su firmasi oldugunu.

polise durumu anlattığınızda araç sahibini;/firma sahibini size yönlendirebilir.

Buzdağı bence. Sağ alttaki şişeler

encrypted-tbn0.gstatic.com

Bence taşdelen.

polise gitmeyecekseniz, isin ucunu da birakmak istemiyorsaniz, o bolgede hizmet veren birkac firmayi arayin su plakali arac size mi air diye. sonucta minibusumsuyle calistiklarina gore gorece buyuk firma.

Evet , araç değil su markasını sormuştum, herkese teşekkürler

Tütünü 4e bölüp hava almayacak şekilde soğuk bir yerde kullanabilirsiniz.

vakumlu posetler uygun olur herhalde.

kilitli posete koyup pipetle havasini cekmek de bir yontem.

Çeşitli sitelerde vs. tütünü havalandırmazsanız küflenir diyordu?

Belki de o doğrudur ama o zaman kuruyor. Tekrar nemlendirip içmek gerekiyor. Kuruyunca toz gibi oluyor. Çok uzun süreli mi saklayacaksınız ki? Ben bu şekilde yapıyorum 1 ay sorun olmuyor.

Kuruması problem değil. Ufak poşette tekrar nemlendiriyorum. Ben üst taraftan içerken alttan küflenmesinden korkuyorum.

Buzdolabına koyabilirsiniz.

Yan bilgi olarak, eğer tütün çok kurursa salatalık kabuğu koyun birkaç saat içinde tütün nemleniyor. Tekrar içilecek kıvama geliyor.

@fxinturevi
Teşekkürler. Maalesef buzdolabına koyma gibi bir seçeneğim yok. Artık daha soğuk olan salona koyacağım. Nemi suyla sağlıyorum ancak salatalık kabuğunu da deneyeceğim.

Ğortakal mandalina vs her türlü tütünden daha nemli olan şeyi aynı yere koyup hava almamasını sağlarsanız tütün nemlenir.

satmayi dusunmez misiniz?

bi an aklıma gençlik hastalığı geldi ama aşıları tammış.

dışarıyla bir teması yoksa kudurmamıştir ama başka bir sorunu olduğu kesin.

asil sahibini ozlemis?

Yok türkçede acı var. Bunu istersen biber için kullan istersen aşk için.

yavan (emin değilim)

@Etanglement yalan biraz eksik kalıyor sanırım

Badem acısı kısmen karşılıyor.

Kekremsi

at kestanesi aciligi gibi mi? pis ama yenebilir olmayan bir aci mi denilmek istenen?

brokoli-marul çok kartlaşır ya böyle acı acı tadı gelir, pistir de tadı onu kast ediyorum

lokum seviliyor baya. güllü lokuma bayılıyor misal ingilizler. narlı lokum da güzel seçenek. çifte kavrulmuş güllü ve narlı lokum diyorum.

adam başı hediye iyi fikir olmaz. belki biri daha katılır. eksik olmasın. o sebeple, yiyecek en makulü.
ben genelde daha önce yemedikleri yiyecekleri götürmeye çalışıyorum. Istanbul'da vefa'daki leblebiciden, üzüm pestili miydi ondan, renkli şekerli leblebilerden, eğer bayatlamayacaksa meşhur hamur işlerinden. seviliyor.

elbette ofise bir hediye de alınabilir. dekoratif bir mevlana heykelciği gibi şeyler ilgilerini çekebiliyor ama ben daha modern tasarımları tercih ediyorum genelde.

baklava gider oraya, düşünülebilir.

teneke kutuda orjinal kestane şekeri.
kafkas.com

kuru baklava
öğle yemeğinden sonra enerjiyi toplamak için kahveyle beraber patlat
benim fiks hareketim, hep işe yaradı hem de çok beğenildi

iyi bir lokum al. çok seviyorlar.

lokum, kayısı, baklava. Kişi başı hediye almak istersen güzel porselen çini tarzı bir şey yada masaları için kart tutucular var kıskaçlı. Yeldeğirmenli, arabalı...vb olanlardan alabilirsin.

karisik gida sepeti hazirlayabilirsiniz. icinde baklava, kesatne sekeri, helva, badem, kahve, hashasli, simit falan tatli tuzlu karisik.

ya da sadece 15tane simit ve karper ve cay.

Lokum ama kavrulmus, fistikli falan. Yapis yapis olan her yere pudra sekeri yayan asiri sekerli (yani yemesi turkler icin bile iskence) bir sey goturme.

Kuru incir de olur. Incir her yer yerde yetisen bir sey degil ve dolayisiyla egoztik meyve kategorisinde. Kayisi da olur yaninda.

Simit, kestane sekeri vs gibi turkiye'de duygusal sebeplerden prim yapan, aslinda bir ozelligi olmayan seyler goturme. Zaten simit tarzi ekmegimsi seylerin krali var orada.

Turk kahvesi de goturme, nasil yapilacagini icilecegini bilmeyen yabanciya cok gereksiz.

en güzeli lokum abi, lokumdan şaşma, büyük paketi ortaya salarsın herkes üşüşür. ben geçen sene şu kuru cennet elmaları varya ondan götürmüştüm. incir, fındık fıstık karışımı da olabilir.

herkes tatlı sevmiyor, ben olsam lokum yanında bir türk kahvesi-cezve-fincan seti de götürürdüm.

Envai çeşit lokum götürdüm, baya kapış kapış gitti. Bu kadar seveceklerini tahmin etmiyordum. Kestane şekeri de götürdüm ama o sönük kaldı lokumun yanında.

fsm var
medilife var
uygun fiyat
iyi doktorlar

ama size ne lazım onu bildirirseniz daha spesifik yonlendirmeler olabilir
örn kadın doğum icin basarılı bir doktorumuz var tavsiye edebilirim
cocuk icin baska bir adam var
gibi

ticarethaneye dönmemiş özel bir hastane yok bence. bir tetkikin gerçekten gerekli mi yoksa sırf yeşillik olsun diye mi alındığını doktor olmayan kimse yüzde yüz emin olamaz, o yüzden bir noktada bunun ayırdına varmak çok zor. sürekli "acaba kazıklanıyor muyum" şüphesiyle tedavi olmaya çalışmak can sıkıcı, bu sebeple pahalı olmayan orta seviye özel hastanelere gitmek lazım, fazla tetkik yapıyorlarsa da maddi açıdan çok zorda kalmazsın.

Bruce’a tamamen katılmakla beraber bir ekleme de ben yapmak istiyorum. Ücreti orta seviyeye çekmeye çalışırken de kaliteden çok uzaklaşmamak lazım. Ben mesela amerikan hastanesinde geçireceğim bir operasyon öncesinde, amerikan hastanesinde çok pahalı olduğu için başka bir hastanede ilaçlı tomografi çektirdim. Oradan aldığım cd’yi de amerikan’a götürdüm. Fakat cd’yi bir türlü açamadılar format yüzünden. Bu sefer konu “nerde çektirdiniz bunu?” Noktasına geldi. Yine aynı hastane, tomografi öncesi test için aldığı kanı kaybetti mesela. Hal böyle olunca daha ucuz hastaneye de gitmeye korkar oldum.

Spesifik doktorlar için amerikan-acıbadem taksim-istanbul florence üçlüsüne gidiyorum. Onun haricinde solunum yolu enfeksiyonu falan varsa daha uygun hastanelere gidiyorum.

Ticarethaneye dönmeyen hastane yok bence ama f/p olarak Levent Hastanesi bu konuda iyi gibi.

Topkapi’da koc hastanesi var. siddetle tavsiye ederim.

koc iyimis ama biraz uzak kaliyor. levent hastanesine baktim, google puani bayagi dusukmus. surp pirgic, amerikan, liv, Florence olabilir gibi.

dora hastanesi var mesela, nasildir orasi?

Beşiktaş uzak gelmezse ben getirebilirim. Ama yoğurdu "taş gibi" yapmak için sadece maya yeterli olmayabilir.

Nohuttan kendin yapsan? İnternetten bir sürü tarif bulabilirsin nohuttan yoğurt mayası yapım tarifi.

ev kartal, işyeri ataşehir finanskent. hangisi uyarsa gelebilirsin.

sade activia +1

taş gibi yoğurt yapmanın mayayla pek ilgisi yok bence. geçen günlerde bir hevesle kendim yoğurt yapmayı denedim. sek yoğurttan mayaladım yoğurdu.

sert olması için süt köpüklendikten sonra havalandırarak karıştırın. daha sonra mayayı karıştırınca üzerini tülbentle örtün ki buharlanıp yoğurdu yumuşatmasın

moda ladies facebook grubuna girin, ordan yardimci olur komsular.

Ben migrostan aldığım 4lü şişede toz mayayla ve inek+manda sütü karışık yapıyorum, gayet koyu bir yoğurt oluyor.
Taş gibi ne demek bilmiyorum, ben süzme yoğurt kıvamını pek sevmem zaten ama hiç sulu olmuyor yani.

taş gibi yoğurt yapmak için sütün suyunu uzaklaştırman lazım.
sütteki kuru madde oranı artacak yani. bunuda kaynatma yada vakum ortamında yapacaksın.
maya için ben eczanelerden probiyotik hap alıyorum.
bu haplarda 8-10 tane bakteri oluyor. 2 tane hapı maya gibi karıştırıp yoğurt yapıyorum. o yoğurdu buz küpleri şeklinde donduruyorum.
o buz küplerinden 2 tanesi maya olacak şekilde uzun süre kullanıyorum. böylece maya maliyeti sıfıra geliyor nerdeyse ve hazır yoğurt mayasındna daha fazla bakteri oluyor.

Taş gibi yoğurt mayasına 1 kaşık karbonat katarak elde edebilirsin.

Bende o yilan derisi görünümü olmayan ayni model kahverengi renklisi var. Hoticten almistim ben 3 sene önce. Hatta gorunce sasirdim bayagi benziyo bendekine.Ama burun kismi asiri rahatsizdi benimkini ben 2 3 kere max giyebildim.

Benzerleri greyder, kemal tanca gibi yerlerde olabilir.

aldo shoes var oraya da bakabilirsin.

baktim hotic, tanca, aldo, hicbrinde yok. :(

www.derimod.com.tr

is yerlerine yakin olursa isten cikip botokslarni yaptirip eve/ise donebilir kadinlar. yani levent, etiler, gayrettepe, fulya, balmumcu

instagramda cok reklam goruyorum. bir facebook grubu var mesela sadece kadin uyelerin oldugu, orada gruba indirim yapan yerler vardi. ya da arkadasini getir indirim al tarsi kampanyalar olabilir.

@flexner evet kesinlikle alternatif tıp, süpersin!
@jimicik oralarda rakip çok olur hiç olmayan bir yere mi açsak diyorduk ama işten çıkıp gelme ya da öğle arası yaptırma fikri çok mantıklı.

Ataşehir olur mu sizce?

lazer epilasyon meseleleri için sağlıklı bilgi verecek, güven verecek, muhattap bulunabilecek bir yer iyi olurdu, estetik merkezleri bu bağlamda güven vermiyor, şahsen hep hastaneleri tercih ediyordum bu işler için, orada da doktorları pek görmek mümkün değildi.. böyle bir yer tercih edilebilir, uygulamayı doktorun yapması şart değil, başlangıçta bitişte kontrol edebilecek, soruları cevaplayabilecek ulaşıabilir biri iyi olurdu.
biorezonans vs +1
diyetisyenlik gibi görülebilir ama bir yakınımız dolayısıyla öğrendiğimiz kadarıyla kanser vb. ağır rahatsızlıklar için beslenme önerileri alınabilecek, liste hazırlayabilecek, kontroller yapabilecek birini bulmak da çok zor, belki bu yönde eğitim alınabilir. diyetisyenler hazır liste verip gönderiyorlar, örneğin vücudumda itahap var 4 faraklı fizik tedavi uzmanı 4 farklı şey söyledi, biri yeme içme düzeninden, gluten ve süt diyetinden fayda görüleceğini söyledi, benim için çok değerliydi bu yaklaşım.
hijyen konusunda soru işaretleri yaşatan manikür pedikür gibi işlemlerde sterilizasyon kontrolünün doktorlar tarafından yapılıyor olması da tercih sebebi olabilir, bünyenizde böyle bir departman da olabilir belki..
Başarılar şimdiden, açtığınızda bize de haber verin :)

aynı renkleri bir arada yıkayarak, yünlü kazakları falan ayrı yıkayarak.

Özellikle giysileri yıkarken ceplerinde kağıt mendil filan kalmamasına dikkat edin. Bir defa oldu muydu çok zor çıkıyor. Ya da kurutma makinasına atın, o bu tip topakları emip biriktiriyor. Siyahlar sihay olarak kalıyor.

tuy toplama aletiyle temizleyin, tekrar olusmasi daha uzun surer saniyorum.

tum camasirlari ters yika (inside out) boylece hem daha az yipranirlar hem de dis yuzeyleri bu sekilde tuylenmez

bunun sebebi muhtemelen ceplerden birinde selpak mendil unutuldu ve o sekilde yikandi. bir kac yikama sonrasi duzelir, yikamadan once ceplerin kontrolu onemli

ayni renkleri bir arada yikamak da renk kaybini onlemek icin onemli

bu beyazlıklar peçete kırıntısı. ip yumağı, yün topağı falan değil.

birinin cebinde peçete kalmış. ya da makinenin bir tarafında peçete kalmış.

istanbul üni-siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler mezunuyum. bir STK'da Uluslararası İlişkiler departmanında çalışıyorum.

Sınıf arkadaşlarımdan stylist olan da var, bankada çalışan da, kaymakam olan da.

yani; tamamıyla sana kalmış bu durum.

Hocam ben genelde kurumsal şirketlerde neler yapabilir diye sormuştum

ithalat ihracat dış ticaret lojistik

araci kurumlarda analist, trader
bankalarda pazarlama, finans, butce, denetim vs.
mufettislik, audit sirketerinde cesitli pozisyonlar
sirketlerde mt poziyonlari

Benim arkadaşım Türkiye'nin en büyük inşaat firmalarından birinde satın alma müdürü.

Ne alaka ama öyle.

uluslararası ilişkiler mezunuyum, önce birkaç yıl mağaza yöneticiliği yaptım, sonra yurtdışı satış sorumlusu, sonra merchandiser, son olarak da yurtdışı bölge satış müdürü olarak çalışıyorum.

iman gücü

sadece tarayarak şekil alabilen bi saçın varsa anca. başka yolu yol. yokuş yukarı bisikleti pedal çevirmeden nasıl sürerim gibi bi soru olmuş bu.

Bigudi :)

elektrosok veya banyodan sonra tac takip uyuyarak

erkeksen ıslakken şekil yap öyle bırak kuruyunca hafif kalkar.
ama wax en iyisi.

do diyez (2019) ile re bemol (2020) aynı sestir. Sadece gösterim farkı var.

do ile re arasi bir tam ses, diyez onune geldigi notayi yarim ses inceltir, bemol yarim kalinlastirir.

do'ya diyez koydugunda geldigin ses ile re'ye bemol koydugunda geldigin ses ayni.

kardeş edebiyattan çok anlamam ama yanlış anlamazsan bu ne ag.

"anasını on beş senedir göremeyen küçük elifin dramı" fon müziğini koymasan daha iyi olabilir. Bir potansiyel var evet, vurgulara dikkat et. Bak mesela şöyle

youtu.be

Hızlı ve duygusuz ve vurgusuz. Bir de müzik-şiir-müzik-şiir ayarlaması sıkıntılı. Müzik her zaman gelmeli ama senin sesin girdiğinde sadece biraz alçalmalı sen komple kısıyorsun. Ama potansiyel var +1

teşekkür ederim hepsine dikkat edeceğim.

Ben beğendim. Sonuna kadar da dinledim valla. Müzik seçimi hariç sürükleyici bir okuma.

bana bi gulme geliyor. sizden bagimsiz bu.

potansiyel var. egitilmesi gerek.

kaş boyası mı, kalemi olmasın o? kalemle benim bildiğim biraz çizittiriyorsun. saç boyasını düzgün oraya uygulayamazsın derinide boyarsın. ama kaşı boyamaya özel "kaş kalemi" aradığın şey bence

Yok kas boyasi diye bi sey var.
Kalem apayri bi sey. ne dogal ne kullanisli.
Bi de far var vs

Cevap olmamis ama cevap yazan tek ve erkek kullanici oldugundan tik de veriyorum agsjd

saç boyası kullanabilirsiniz, kullanmayın deniyor hep ama bence bu ayrıca kaş boyası uygulaması satmak için yapılan bi saptırma. 10 yıldır belki de 20 günde bi turuncuya boyadım kaşlarımı, hiçbir şey olmadı. tabi yüzümüzü daha sık yıkadığımız için akması saçtan biraz daha hızlı oluyor ama kaş boyası kadar da hafif bi içerik barındırmadığı için ondan daha çok memnun eder.

kas dovmesi diye bir sey var. kabi rimel gibi. 3 tane falan renk tonu var, oyle cok cesitli degil. suruyorsun, kuruduktan sonra maske gibi cekip cikariyorsun. uzun tutarsan daha kalici oluyor. ama her defasinda birkac kil elinde kalabilir. 3-4 gun gideri var dus almaya ragmen.

bir de surme var, onun cubugu ile ince ince cizik atinca cok guzel oluyor. sabahtan aksama onun kaliciligi.

12 yaşındaki çocuğun bilgisayarda yapacağı tek şey oyun oynamaktır. Onun içinde 5000 liralık bütçe gerekir. Almanızı tavsiye etmiyorum açıkçası. 2 ay sonra youtube’da dona dona oyun videosu izlerken nerden çıktı bu ya diye küfreder muhtemelen bilgisayara. O fiyata olan pc incelemelerini izlerseniz doğru düzgün video bile açamadığını görürsünüz

Telefonu yoksa telefon alabilirsiniz. Ya da başka elektronik aletlere bakabilirsiniz.

samsung'un iyi bir telefonu var. anneannesi almıştı. yani ben de ucuz bir şey alıp kullanamayacaksa hiç almama taraftarıyım. kendime 1500 liralık alırım çünkü ubuntu kurup libre kullanırım sadece oyun falan da almam ama çocuğa ne istersin sorma gafletinde bulundum ve tabi ki laptop dedi, 5000 tl verme durumum yok malesef. onun için uygun bir şey mantıklı mı diye sormak istedim size. eğer mantıksız görürseniz almayıp başka bir şeye yönelmek istiyorum.

elektronik şey almasam ne alacağım? onu da bilemedim ondan elektroniğe bakıyorum. elektronik alsam ne alacağım bilgisayar dışında makey alsam, tek başına çözebilir mi bilemedim. mbot falan da çok pahalı.

yeni nesil çocuklara hediye almak çok zor yahu.

o yaşlardayken pentium 3 866 mhz 128 mb ramli bir bilgisayar alınmıştı akrabam tarafından. asla "bu ne böyle götüm gibi" diye hayıflandığımı hatırlamıyorum. bütçeniz 1500 lira ise o fiyata alacağınız bilgisayar için size küfür etmez mutlu olur.

www.ebrarbilgisayar.com

(bkz: lakırtı)

Oyun oynar.
Alacağın pcde yeni neslin sevdiği oyunları pek oynayamaz.
Ben olsam o paraya 2. El ps4 alır veririm.

kesinlikle laptop almanızı tavsiye etmiyorum, yeni nesil çocukları eskiler gibi kalender değil, bana da goodz'a alınan gibi bir bilgisayar alınmıştı, belki on seneden fazla kullanmışımdır, benden sonra kardeşim de kullanmıştır -ki o da az küfretmedi- ben ne küfür ettim ne birşey yaptım -tamam illa ki biraz etmişimdir çünkü mühendislik öğrencisisin autocad'de zorlanıyorsun ödev yaparken, hoş değil- ama çok da güzel idare etmişimdir. şimdi sizdeki çocuğun bir yaş büyüğü kuzenim var, elindeki bilgisayar niye sims 4 açmıyor diye ağlıyor -kız çocuğu bu- ha pubg, fortnite falan da oynamıyor değil ama telefondan falan sanırım oynuyor. bize geldiğinde benim bilgisayarda sims 3 oynuyor, ona bile kızıyor niye 4 yüklemiyorsun diye. e bilgisayarın donanımı yetmiyor eşşek sıpası! diye kızıyorum ama nafile, git kendine yeni bilgisayar al, alırken de bana da al, diyor (-_-) yani yeni nesille baş edilmez :D bence de olabiliyorsa oyun konsolu daha iyi olur, diye düşünüyorum.

Xbox One S All-Digital Edition alın.

Game Pass aboneliği ile birlikte tonla oyun demek.

kindle alin

Bence de 2. el PS4, tabi yoksa.

Ben de eğlence için xbox derim ama her evde bilgisayar olması taraftarıyım aynı zamanda, insanlar bilgisayarı önemsemiyor ve aileler de önemsemiyor ama bildiğiniz bilgisayar kullanmayı bilmeyen bir nesil yetişiyor aslında, en aptalın, kedinin köpeğin bile kullanabileceği tabletler-telefonlar ile beyin çürütüyorlar. Evet xbox alın :D

ya oyun oynar ya da oyun oynayan yutubir videosu izler. insan anlam veremiyor ama oyle, kufrede kifrede pc oyunu oynayan 16-26 yas araliginda tiplerin videolarini izliyorlar.

satranc veya muzik kurslari olabilir alternatif.
veya kaykay, paten gibi sportif bir hediye.

roma 3 gün vatikana erken git. floransa da müzeler randevulu çalışıyor gitmeden rezervasyon yap dolu dolu 2 gün. venedik eziyet 2 günde orayı gezsen milanoya da 2 gün. bazı yerlerden fedarkarlık ederek gezmek zorundasın. venedikte ulaşım zor. milanoda fazla bir şey yok.

Milano biraz gereksiz olmuş. bir olayı yok. orda çok vakit kaybetmeyin derim.

Milano 1 gün yeter, dönüş biletiniz oradan değilse çıkartabilirsiniz hatta.

Venedik Ocak ayında nasıldır canlandıramadım bile, geçen hafta bile su baskını videoları görüyorduk çünkü.

Roma 3 günden az olmasın bence. Milano çıkartılabilirse o 1 günü gönül rahatlığıyla Roma'ya verin bence. Araç kiralayabilirseniz Roma ve Floransa'nın dağ köylerini ziyaret edin. Floransa bu konuda zaten derya deniz.

araba varsa veya kiralayabilirseniz roma cevresinde sicak su havuzlari var. arazinin ortasinda birbirine yakin dogal havuzlar bunlar. sabaha kadar insanlar girip cikiyor. giris ucreti vs. yok. tepede yildizlar, sicacik havuz muthis bir sey.

Nazan Öncel - Gitme kal bu şehirde / Bu havada gidilmez

Madrugada- Only when you're gone
Tindersticks- she's gone
İmany- i've gotta go
Mark Knopfler- wherever i go, bir de going home' u da var.
Zeki Müren- gitme sana muhtacım

gaye su akyol - biliyorum

nazan öncel - gidelim buralardan

kazım konak - hoşçakal (işte gidiyorum)

ilk aklima gelen serdar ortac ne olur gitme

sevdigim kazim koyuncu iste gidiyorum

bir de sunlar var aklima gelen;

Gitme Aklım Sende Kalır
Aerosmith - Baby, Please Don't Go
gidersen bana da bir dengini yolla
bu sabahlarin bir anlami olmali

Gittiğin yağmurla gel- ayna
Giderim - ahmet kaya
Gitme - tarkan

Ver bana düşlerimi

2 yıl önce 2 kişiyle bir ev paylaşıyordum. iki öğrenci, bir çalışandık. çalışan kişi baya disiplinli ve titiz birisiydi fakat yapman gereken şeyleri yaptığın zaman sorun çıkmıyordu. diğer arkadaş da öğrenciydi. biraz sorumsuz bir arkadaştı. duş almaya girdiğinde donunu askıdaki yüz havlularının üzerine asıp orada unutabiliyordu, yemek yaptığı zaman temizlemesi, bulaşık makinesine atması gereken bulaşıkları ortalıkta bırakıyordu, dışarı çıkacağı zaman buzdolabının kapağını açık unutup saatlerce ve de belki günlerce açık kalmasına sebep olabiliyordu. bu yüzden de baya tartışma çıkmıştır o evde.

baya böyle gider bu. arkadaşının ne kadar sorumlu, ne kadar görev bilinci olan bir insan olduğu konusu önemli. bunlar varsa gerisi bir şekilde hallolur çünkü genelde bundan dolayı ortaya çıkıyor problemler.

eşyaları ortak değil de, sen şunu al-ben bunu, şeklinde alırsanız daha iyi olur. ilerde biri ayrılınca sıkıntı olmasın.
25 yaşında ve erkekseniz, biri anormal titiz ya da dağınık değilse anlaşacağınızı düşünüyorum. umarım keyifli olur.

Her haltı en başta konuşup, aynı çatı altında yaşamaya başladığınızda bu konuşulanlara uyup ödün vermezseniz, sorun yaşamazsınız.

Daginik olmasi
Banyoyu pis birakmasi

Faturayi sana yikmasi da olabilir.

bekarlık ailenin yanındayken sultanlıktır, iş eve uzak değilse hiç girme böyle işlere

kurallarınızı öncesinde tartışıp yazılı hale getirin ve altını göstermelik de olsa imzalayın.

Bulaşık Makinesi mutlaka al tartışma genelde ordan çıkar yemek yapmasan bile çay kahve derken illa bulaşık çıkar. Eve birşeyler alınırken arkadaşım arada kafasına göre alır ortak hesaba yazardı gider diye. Eve arkadaşları ile kalabalık gelir bazen geceleri sarhoş olurlar kusma sesleri vs. ben alkol kullanmıyorum hemde iğrenç gelirdi. Eşyaları ortak aldık o da sorun oldu bence tek tek alın siz giderken paylaşım kolay olur.

okurken birlikte eve ciktigim 2 kisiden biri 6 ay sonra erkek kardesini eve getirdi. sormadan, emrivaki ile.

ilk basta kura ile odalari paylasmistik. bana cikan oda en buyuk odaydi ama kapisi yoktu. oraya bir kapi ayarlayinca benim oda kiymete bindi ve bu arkadas benim odayi istedi. kardesiyle sigmiyorlarmis olduklari odaya. ben odami vereyimmis. vermedim.

soguk savas basladi. bu arada masraflar ve kira hala 3e bolunuyor sanki kardesi bizimle yasamiyor gibi. 3. kisi bu arkadasin arkadasiydi, sessiz bir tipti ama sonucta o da bu kisinin tarafindaydi. evden gideyim diye ugrastilar bayagi. buzdolabi bizim kullanamazsin, sofbeni biz getirdik kullanamazsinlara dogru gitti olay. eve yavru pitbul getirdiler, her yere sicti. sesleri gurultuleri saymiyorum bile. en son anasi babasi geldi eve. babasi ustume yurudu falan. sonra bir Sabah tasinip gittiler. giderken de faturalari bana kilitlediler.

simdi bu kiz soyle uzaktan bakinca duzgun bir ailenin iyi bir okulda okuyan alternatif takilan kizi. herkes boyle sorunlar yasayacak demek degil tabi ama hic beklemedigin insanlardan cok acayip davranislar gorebilirsin diye yazdim boyle uzun uzun.

faturalar kimin Adina olacak, eve kim girip cikacak, sigara icilecek mi, evde hayvan beslenecek mi kim bakacak, esyalar ortak alinirsa tasinirken ne olacak, yemek yapilacak mi, ortak mutfak olayina girilecek mi?

eşyaları ortak bütçe ile almayın. hesap yapın herkes kendi payına düşen bütçe ile belli eşyayı alsın. çıkarken de ister götürsün ister satsın ister bıraksın.

temizlik, bulaşık, çöpler gibi basit görünen şeyler sonradan çok sıkıntı yaratabiliyor. ya bu da mesele mi dediğiniz basitlikte şeyleri bile konuşun karara bağlayın.

bir sorun olduğunda en baştan oturup konuşun, biriktirmeyin. sonra patlayabiliyor.

bir taraf hayvan evladı gibi dağınık, sorumsuz, kötü niyetli veya hastalık derecesinde titiz değilse erkekler arasında çok fazla sorun yaşanacağını sanmam. ortak yaşamın gerektirdiği tolere etme becerisi ve hoşgörü olduğu sürece her şey hallediliyor.

Ben 'kesin sorun yaşarsın'diyenlerden değilim. Üniversitede son 2 yıl kaldığım ev arkadaşlarımı hala çok özlerim (10 yıl oldu). Özlerim dediğim, o evi ve evdeki aramızdaki bağı özlüyorum. Neredeyse hiç tartışmamıştık. Bunda belli kuralların önceden belirlenmesi büyük rol oynadı. 4 kişiydik. 2 kişi güzel yemek yapıyordu ve sadece yemek yapmaktan sorumluydu. Diğer 2 kişi de sadece bulaşık yıkamaktan sorumluydı. Haliyle sıra gibi bir durum yoktu. Bulaşık hep 2 kişi tarafından yıkanırdı. Yemek de hep 2 kişi tarafından yapılırdı. "Ben aç değilim siz bir şeyler atıştırın" gibi bir durum bir kere bile olmadı. Yemek yapan ekip tok olsa bile o yemek yapılırdı. Temizlik olayında da hafta sonu aynı anda girişim 2-3 saatte bütün evi pırıl pırıl yapardık. Bizim evimize gelen okul arkadaşlar öğrenci evi olduğuna inanmıyorlardı. Öyle bir temizlik ve düzen anlayışımız vardı ve bu hiç yorucu gelmedi bana.

Yine de sorun çıkabilecek mevzular genelde banyodan sonra duşakabini pis bırakmışsın, ayakkabılarını neden içerde çıkartıyorsun, ketçabın kapağına hep ketçap bulaşmış gibi çok ufak telef şeyler. Bu gibi gereksiz konularda taraflar karşılıklı anlayış içinde olur ise büyük problem çıkmaz.

Çok ev arkadaşım oldu ama ders aldığım bir olayı anlatacağım;

Kalacak yer bulamadığım için üniversite 1.sınıftaki oda arkadaşımın yanına yerleştim. İlk başta bir yer bulana kadar kalacaktım. Anlaştık, devam ettik. Sonra o ev satıldı. Başka Bi yere taşındık. O evi ev arkadaşım ve sevgilisi bulmuştu. Taşınma masraflarını ikiye böldük ama benim ne kontratta ne de faturalarda ismim vardı. Arkadaşıma güvendiğim için hiç sesimi çıkartmadım.

Sonra hiçbir halta karışmayan 3. Kişi olarak kuzeni geldi. Bu kızla tartışınca ev arkadaşım senin adın hiçbir şey de yok, hiçbir hakkın da yok dedi ve evden ayrılmak zorunda kaldım.

Özet; kira kontratında senin de adın olsun. Faturalarda da.

10 ev arkadaşım olduysa sadece bu kız sorun yaşadım.

en başta kural koyma olayı genelde olmaz. lafta koyun en güzeli dense de yakın arkadaşını karşına alıp daha eve çıkmamışken "bak kenk şöyle yapamazsın ben bunu kabul etmem haberin olsun" mu diyeceksin? en güzeli zaten sen güveniyorsan eve çıkacaksın sonra hoşuna gitmeyen durumları hemen kibarca belirteceksin. bu işin oluru budur. peşin pazarlık yapan adamı kimse sevmez.

bence zararla ilgisi yok ancak daha doğal duruyor parfüme göre, psikolojik de değil. tamamen koku partiküllerinden olsa gerek. anneannem parfüm koklasa öksürük krizine girer kolonyada tık yok.

Hiçbir uzmanlığım yok ama kolonyayı da fısfıslı bir kaba koyup sıksanız nasıl olur acaba?

kolonyada kullanılan etil alkole ilaveten parfüm benzeri koku verici maddeler var.
saf etil alkol koklayın bence daha güvenli.

parfumdeki kalicilik veren kimyasallara alerjiniz vardir belki de.

kimyasallardan oluyor, bende de aynı etki var. hatta kaliteli parfümler, muhtemelen daha kaliteli kimyasallar kullanıldığı için daha az rahatsız ediyor.

evet var. fizik tedavi bölümüne gideceksiniz.

skolyoz olma sansi degil ama ihtimali var. ortopedi teshis koyar. pilates, ozellikle reformer pilates iyi gelebilir. konuyu bilen bir hoca ile calismak lazim tabi.

Yüzdesine bakarlar. Egzersiz verirler. Çakı hareketi var mesela onu yapacaksınız sabah-akşam.

skolyoz olma ihtimali yüksek. sürekli kambur duruyorsanız kifoz da olabilir ayrıca. fizik tedaviye gidin, röntgen çekip teşhiş koyarlar.