farben renklendirmek gibi bence olmaz.
lackieren cilalamak.
boya sürülecekse bence streichen olmalı. streichen sürmek anlamında ama boyamak badanalamak da olabiliyor.

mesela burada kapı pencere boyamak hep streichen olarak kullanılmış.
www.henkelhaus.de

sizin teknik olarak "bir konstruksiyona boya surme" ile kastınızı anlasam belki daha mantıklı yorumlayabilirim.

@kaputt: demir konstruksiyonlarda (kazan, fan vs.) montaj islemi bittikten sonra konstruksuyon once bir kumlama islemine tabi tutulur. sonra da hem renk hem de koruma amacli bir boya uygulanir. bu boyayi soruyorum. turkcesi boya.

gerard kardeşim;
en son dediğin şekilde lackieren. Teknik olarak yani. Kazan vs.vs. de kumlamadan sonra veya kumlamasız ise sadece boya olarak, lackieren doğrudur.
streichen aslında daha çok ahşap, duvar vs.vs.vs için kullanılır.
farben de bu anlamda, hatta farben çok az kullanılan, dil anlamında tercih edilmeyen ve doğru olmayan bir durum burada. kullansan anlarlar ama doğru olmaz.

Edit: Korrosionsschutz olarak da deniliyor. Benim müşterilerimin büyük çoğunluğu, ""lackieren"" olarak kullanır.

lackieren +1 lack cila diye gecse de mesela ben bunu beyaz renkte cilalayacagim dediginde boyama anlamina da geliyor. konstruksiyon icin en uygunu lackieren.

özellikle vişne kızılı dediğin tonu istemediğimi belirtmiştim zaten, daha yumuşak bir ton arıyorum...

bu konuda çok detaylı bilgiye sahip değilim, direkt resmi gösterdim, "aynısını yapabilirim" dedikleri için de güvendim geri zekalı gibi.

güzel bir kuaföre git ve saçını oryal ile açsın sonrasında istediğin rengi yaptırırsın fakat kaliteli güzel bir yere git. olmadı git kendin boya açtırdıktan sonra.

evde biraz düzeltip öyle gideyim dedim kuaföre. cadı gibi hissediyorum, dışarı çıkmak bile gözümü korkuttu. olmazsa öyle yapcam, ne yapayım.

selam kadın ;
"bir bilgiç/tecrübe sahibi acil olarak yeşillendirse çok iyi olacak" demişsin,
aslında kuaför yeşillendirse daha iyi olur bence. zira kırmızı rengi zıttı yeşildir, ve o cırtlamayı söndürür. içinde yeşil olan bir renkle boyamalısın bence.

@trumanshow çilek sarısı olduğunu bilmiyordum, tıpatıp aynı olmasına gerek yok zaten. sıcak yumuşak bir ton arıyorum. dediğim gibi "yapabilirim" deyişine güvendim. 6 yıl saç üzerine eğitmenlik yapmış bir de...

direkt gidiyorum madem. cumartesine kadar düzeltmem lazım. şans dileyin bari :(

@neynep yeşil artı zaman kaybı olmaz mı yahu, ne yazık ki vaktim yok. olabilecek en kısa zamanda kurtulmalıyım :(

edit yapamadım, devam ediyorum :
..ama bu istediğin rengi verir diyemem. başına bandana bağla, çık git kahverengi boya al bari, sanırım her renk bundan iyidir, modundasın çünkü. hemen ardından açtırma saçını, boya neyse de. geçici renkli boyaların kahverengisi var bi de, o olabilir. hem rengi kırarsın, hem de saçının kalitesini sıfırlamamış olursun

daha önce sarı deneyimim var, baya yıprandı zaten saçlarım. iyice fena olacak cidden.

boya akıtıcı diye bişey var. kuaför malz. satan yerlerde bulunabilir. oryal içermez saça zarar vermez. bulamazsan bir kutu c vitamini hapı al, ez onları, şampuan ve suyla karıştırıp kafanda tut 1 saat.

kurtulmaya hemen çalışma bence zaten akar o saç. oryal falan sakın kullanma gerek yok zaten.

nasıl bi vakit kaybı, anlamadım. az dozda yeşil koyunca yeşil olmayacak, kırmızı artı açık yeşil, kahverengi tonu olur.

bu pazar nikah var, telaş bundan. güzel bir ton arıyordum, farklı ama doğal bir şeyler... kahverengiden de hiç haz etmem. daha çok bok ettim, düğüne bu kafayla çıkmak büyük travma olur....

bahsettiğim akıtıcı bu.
www.kuaforsepeti.com

zarar vermez saça kesinlikle.

bi de başka bir akıtma yöntemi. selenyum sülfid içeren şampuan bul, bir kaç gün üst üste saçını onuna yıka.

aynısını mesaj da atmıştım sözlükte
biraz zaman geçince üzerine yine boya attır. en olmadı bi an önce kuaföre gidip amerikan şampuanı yaptır. o boyayı akıtıyor, boya tazeyken daha iyi akıtıyormuş. yeniden boyatırsın. ben kızıl kızıl diye ne patlıcan morları, ne pembeler, ne bi garip töbe yarappim kırmızılarından geçtim, inanır mısın hürrem kızılı denen bakır tonu 5 yıllık kızıllık maceramda en bayıldığım oldu.

Saç uzunluğuna göre 2-3 paket Loreal Excellence 8.1 KüllüSsarı boya al ve saçını talimatlara uygun olarak boya. İstediğin renge yaklaşırsın. Sakın gşdip saçını açtırmaya kalkma. Boya akmadan üzerine boya tutmayabileceği için saçını boyamadan önce 5 kere filan yıkamış olsan iyi olur. O kadar vakit yoksa 3 de olur.

Dediğimi yapman halinde saçın sarı olmayacak. Boya boyayı açmaz. Tonunu yumuşatacak sadece saç renginin. Küllü tonlarda yeşillik olduğu için o kötü kırmızılık geçecek.

@groove salad olmazsa onu da deneyeceğim, üç günüm var, kısa yoldan temiz bir şekilde kurtulabilsem müthiş olacak.

@shubulubapshubaptishaluva zaman geçmesini bekleyemiyorum, sorun orada işte.

kuaföre gitcem şimdi. hepinize çok çok teşekkürler <3 tavsiyelere göre bir yol izleyeceğim. bakalım.

sacini bol bol yika, akitabildigin kadar akit boyayi. sonrasinda ya baska bir kuafore git duzelttir, ya da kinayla boyamayi deniyebilirsin. internetten arastir, kinayla boyadigin sacin rengi nasil oluyomus diye. senin istedigin renge yakin bir renk veriyor. ilk basta biraz parlak olabilir ama sacinda kinayi az tutarsan belki su anki halini duzeltir. ama tabi kinanin normal boya gibi akmadigini, bir kere boyayinca kalici kuafor boyasindan bile cok daha uzun sure kafanda kalicagini soyliyim bastan.

bakiiim..hmm.. (hesapladım) 6 senedir kızılım ve hiç pembe olmadım.
..ama başkalarında gördüm, maalesef böyle bir şey oluyor.
tarçın, bal köpüğü, soğan kabuğu falan gibi renkler karıştırıyorlar benim saç boyama (bakıra), o nedenle belki de.
sanırım kuaförler şöyle anlıyor genelde:
kızıl - kırmızı tonları
kızıl ışıltılar - kahve kızıl arası renkler
turuncu - bakır
sarı - ..kartela çok geniş..

edit: arap sabunuyla yıkamak da saç boyasını akıtıyor. ama saçlar arap saçına döndüğünden iyice kremlemen lazım arap sabunundan sonra.

www.haberler.com

bu tornada falan tezgah ucunu soğutmak için kullanılan soğutma yağı beyaz renkli olan.

Soğutma yağı torna freze falan şeklinde aratırsan daha bilimsel şekilde ismini bulabilirsin.

das Bohröl olabilir mi?

www.amazon.de

@basond: evet o yag. genel olarak o maddelere kühlschmiermittel deniyor da ozellikle bu yagin adini bulamadim.

@candanag: ordaki bohr daha cok bohren (matkapla delmek) sanirsam. bor yagindaki ise maddenin adi diye dusunuyorum.

german.alibaba.com

bor öl doğru. aramayı google.de ile yaparsanız daha doğru sonuçlar veriyor.

öyle görünüyor

kardeş bir umut birşeyler olsaydı en azından kız ben servise biniyorum gelmene gerek yok falan derdi.
(bkz: türk kızının türk erkeğinden daha öküz ve kaba olması)

Bak arkadasim;
Ben sirf arkadasim "seni birakirim" dedi diye var ya, helikopter inse yine binip gitmezdim nezaketsizlik olur diye.
Of insanlar niye bu kadar kaba ve gorgusuz :(
Musikide herkes iki yuzlu herkes :(
Ühühü

@false, kiz zaten soylemis. Mesaj atmis.

onun haricinde eger daha yeni yeni tanismaya basladiysaniz, bi sey denemez. Cunku, ben de yeni arkadas oldugum kisiye boyle davranabilirim. Biraz tanimaya calis.

edit: ayrica nesi kabalik ki? Ben mesela, bosuna arabasinin benzini gitmesin azir servis gelmis onunla gideyim, ona da zahmet olmasin diye dusunurum. Kabalik diye mi goruluyor bu?

Demek ki ben bu kadar ince dusunuyorum diye kaybediyorum. :/

bu kadar ufacik birseyden anlasilmaz yahu. bekle biraz daha, tanisin vakit gecirin anlarsin zaten davranislarindan.

ben kizin yerinde olsam seni ugrastirmamak icin ayni seyi yapardim kibarlik olsun diye. zaten soguk bir kizsa genelde insanlara gereginden fazla yuk olmayi sevmiyordur, ondan oyle yapmistir. zaman ver biraz daha

kiz soguk degil okuzun tekiymis lan bosver. soyle sevimli sicakkanli birini bulmaya calis.

Spiral değil mi bahsettiğiniz? Uçları kesilecek malzemeye göre değişiyor. Yanlış kaynak yapınca da spiralle kesiyorlar işte? :/

heh evet spiral galiba.

taslama da onla yapilmiyor mu? taslama makinasi da denmiyor muydu ona?

taslama makinesi. spiral olan bir tur taslama makinesi oluyor zaten. islem kesme olarak adlandirilabilir. taslama farkli bir olay.
ayrica o tur istisnai bir kesmenin literaturde bir adlandirilmasi yok.

edit: spiral olan bir tur taslama makinesi degil bir tur tas olacak. yanlis yazmisim. @kung fu'nun dedigi gibi uclari degisen bir makine o.

Piyasa da fleks diye de geçer.

Spiral genellemesi yapilir. Takilan her sey spiral oldugundan dolayi.

Takilan kafa kalin/telli birseyse taslama olur.. yeri zimpara olur

Spiral ile hata duzeltilir. Hataya gore kesme/taslama yapar.

spiral,el taşlama,fleks gibi çeşitli isimlerle biliniyor, ben olsam spiral yazardım

okuyunca aklıma geldi, izmirli arkadaşlar buna canavar diyordu

ufak tefek işler için www.hirdavat20.com böyle bir taşlama cihazı iş görür mü

Kısacası hayır. Antibiyotikler genelde biyolojik sistemlere etki eder, antikorlar bu kapsamın dışındadır.
(Biyolojik sistemlerden kastım bakteri vb.)

ilac olarak kullanilan antibiyotikler(yani eczanelerden alinanlar) sadece bakterilere zarar verip, insanlara zarar vermeyen antibiyotiklerdir.

Teorik olarak hem bakterileri hem de insan hucrelerini olduren antibiyotikler var. misal zeocin, ama bunlarin etki mekanizmasi ve zarar verdigi sistemin antikor'da olup olmadigi da onemli. sonucta insan vucudundaki tum hucreler birbirinin aynisi degil.

hayir antibiyotik anti-biyotiktir. yani yasayan seyleri oldurur. virusleri de oldurmez.

antikorlar proteindir. vucudunun savunma amacli urettigi, sonra kana saldigi proteinler. antibiyotiklerin ne senin hucrelerine, ne antikorlarina bir etkisi olur. faydali bakterilere zarari vardir cunku faydali bakteriyle zararli bakteri arasindaki farki analyamaz antibiyotik; bakteri bakteridir der oldurur. ama senin okaryotik hucrenle prokaryotik bakteri arasindaki varki algilayabilir.

antibiyotik ile antikor tamamen alakasız.

antikorlara herhangi bir zarar vermez ama insan vücudundaki normal hücrelere zarar verebiliyor. yan etkiler neden ortaya çıkıyor sanıyorsunuz?

yaptım, bi problem yok gibi. bazı insanların users klasörü kaybolmuş ama onu da çözen bi update yayınladılar.

ben yaptim, problem yok. erkek arkadasim yapti, kamerasi calismiyor..

paradan haber ver.

(bkz: danny garcia) kadikoy

para konusunda sıkıntı yok.

(bkz: coşkun şakre)
(bkz: luba goldina)

emrah özhan - dramatik
instagram.com

yeri moda'da.

beyoglunda gatetattoo. ince islerde iyiler oldukca

dirty5tattoo.com

bi öğünde et yediysen diğerinde sebze yemeye gayret et. ya da 5-6 kaşık baklagil.

pilav/makarna yiyorsan o öğünde kesinlikle ekmek yeme. 1 dilim ekmek = 2-3 kaşık pilav ya da makarna.

çooooook kabaca bu planla (diyetisyen eşliğinde) 3.5 ayda 20 kilo verdim ben. 42 bedenden 36'ya düştüm, hatta iğrenç bi geçişteyim 36 bol, 34 dar geliyor.

karbonhidratlardan uzak durmaya calis. 2 dilim ekmegi 1e dusur. onun disinda pilav, makarna, hamur isleri, boyle seyleri unut kilo vericeksen. canin cok pilav cekerse azcik bulgur pilavi, veya bulabiliyorsan quinoa beyaz pilava daha iyi alternatiflerdir.

ogunlerini baklagiller, salata, sebze ve tavuk/et/balikla geciriceksin. baklagil veya et ogununun ana kismini olusturucak, ama buyuk porsiyonlar olmiycak. yaninda yedigin az yagli salata/sebze ise daha buyuk porsiyon olucak ki mideni doldursun. yemekten zevk aldigin seyler bul, oyle kuru kuru diyet yemekleri yeme. kendine iskence edersen zaten uzun sure yapamazsin. duzenli beslenmeyi hayat tarzi haline getir, diyet yapicam diye kendini zorlama.

canin tatli cekerse, meyveye yonel. kuru meyveler de cok sekerlidir kilo vermeye calisirken pek tavsiye etmem. ayni sekilde kuruyemis de cok kalorilidir, azcik yersin hic bir ise yaramaz ama kalori olur. baska alternatif olarak mesela yogurda tarcin karistirip yemeyi cok seviyorum ben, tatli gibi oluyor. veya buzlukta dondurdugun muzu cikarip tek basina guclu bir mikserden gecirince ayni muzlu dondurma oluyor.

ogunlerini nasil yayinca daha tok hissettigine bak denemeler yaparak. mesela ayni miktarda yemegi 6 ogune yayinca mi kendini daha iyi hissediyorsun, yoksa gunde 2 tane ama buyuk ogunler yiyerek mi? az az ama sik sik yiyin derler hep ama sonucta herkesin bunyesi kendine.

bir de ufak tefek seylerden fark etmeden cok kalori alabilirsin. mesela kahve iciyorsan icine koydugun sutu tam yaglidan yagsiza cevirmek fark yaratabilir. veya masanin yaninda atistirmalik birseyler tutuyorsan fark etmeden calisirken yiyorsan, onlari kaldirmak ise yarar. boyle ufak seylere dikkat et. azcik yiycem bisey olmaz diye dusunme.

yuruyus, cardio onemli. yuzme cok etkili eger imkanin varsa. ama sadece cardio ile kilo verilmez. kas yapman sart. illa bi spor salonuna yazilmak zorunda degilsin, youtube guzel kas vidyolari kayniyor. kendine begendigin birini bul, gunde 30 dakika falan karin/bacak vs. vs. kaslarini calistir.

kilo vermek insanlarin abarttigi kadar zor birsey degil ama. kendini iyi hissettiren bir saglikli duzen oturt, kararli ve iradeli ol, biraz zaman ver, zaten kolayca verirsin kilo.

spor var mı spor? yoksa diyet falan hikaye.

@gerrard hocam, benim takıldığım hususlardan birisiyle örnek vermişsin.
Kuru meyve demişsin ya da kuruyemiş ? Kuru meyveden kastın hangileri ? Kuruyemiş olarak da fındık, badem de mi yemeyelim ?
neden kas yapmam lazım ki, sadece yürüsem olmaz mı sıkıntısı nedir ?

glisemik indeks'i araştır

kilo vermek için yaptığımız en temel şey vücudun günlük ihtiaycından daha az kalori almak. bunun için de aslında güzel bir giriş yapmışsınız. ancak bir de kalori yakımını arttırmak için spor yapsanız çok daha hızlı bir şekilde kilo verebilirsiniz.

kuru meyveler, söylenildiği gibi çok şekerlidir. kaçın. (kuru kayısı, üzüm filan.)
karbonhidratları 0'lamak değil, 0'a yaklaştırmak önemli. minimuma indirin.
alkolden mümkün olduğunca uzak durun. bir 50lik 150 kalori hesabından yap.
günde 30x2 set mekik çekmek bile spor anlamında faydalı olur. ancak unutma, set sayısını ilerledikçe arttırmak da düzeni korumak için gerekir. @gerard'ın da bahsettiği gibi, spora yazılmana gerek yok, evde de yapabilirsin birçok şeyi.

her şey bir yana, irade şart. ben birbuçuk ay diyet/spor yapıp 10 kilo verdim. sonrasında bıraktım, kendimi rahatlamış hissediyorum ancak bir yandan da vizdan azabı var. düzenlilik ve irade şart. özellikle yemek ve alkol konusunda.

kuru meyve dediklerim kuru kayisi, kuru uzum, kuru incir vesaire vesaire. normal meyveden farki kurutulmus ve hacminin kuculmus olmasi. yani mesela kuru kayisiyla normal kayisinin kalorisi sekeri ayni olsa bile, kuru kayisi 1) midende daha az yer kapliyo, daha az tok tutuyor; 2) kan sekerini daha hizli yukseltiyor.

kuru yemisler de badem, ceviz, findik, popcorn, antep fistigi, cam fistigi vs. vs. vs. bunlar sekersiz, karbonhidrati dusuk yani iyi guzel hos da, asiri kalorililer. dolayisiyla mesela bir ara ogun olarak bir koca muz veya bir tabak yogurt yiyebilicekken, sadece 10-15 tane findik yesen ayni kaloriye denk geliyor. 10-15 findik mi daha tok tutar bir tam muz mu diye dusununce kuruyemis yemek cok mantikli olmuyor.

oncelikle yuriyceksen yururken kalp atisinin yukseldiginden emin ol. kosmayi dusunmuyorsan bile baya tempolu yurumen gerekir. kalp atisini ciddi sekilde yukseltmeyen sporlarin sana bir yarari olmaz kilo vermek icin. kalp atisini yukselten cardio yapmanin sebebi kalori harcamani arttirmaktir. mesela 45 dakika kosarsin 300-400 kalori arasi birsey harcarsin yanlis hatirlamiyorsam. boylece o gun 1200 kalori yediysen, normal yaptiklarinda da 1900 harcadiysan, cardio sayesinde aradaki fark bir anda 700den 1000 kaloriye cikabilir. bu sayede kas yapmasan bile kilo verirsin belki, ama vucududunun normalde yaktigi 1900 kaloriyi arttirmak daha hizli sonuclar verir. o 1900e basal metabolism denir, yani gun icinde normal aktivitelerinle yaktiklarin. kaslar otururken, dururken bile yag dokusundan daha cok kalori harcar. bu da basal metabolismini yukseltir. ayrica kas vucudunu toplar, gobek etrafini sikilastirmak gobeginin erimesine, daha kucuk gorunmesine yardimci olur toparlayarak. bunun icin abs ve olbiques calistiran vidyolar ariycaksin. zorlayabildigin yere kadar zorla kendini.

gobek etrafini eritmek onemli, elinden geleni yap. gobek etrafinda yaglanma obezite, diabet gibi hastaliklar icin davetiye..

merhaba!
yukarıdaki cevaplara şöyle bir göz gezdirdim, güzel öneriler var ama çelişkili cevaplar da gelmiş gibi.

ben de kendi bakış açımdan anlatmaya çalışayım;

şimdi öncelikle öğünleriniz protein ağırlıklı olmalı. mümkün olduğunca ve hepsi. bu niye önemli çünkü protein ağırlıklı beslenmek hem tok tutuyor hem de kas kaybını minimize ediyor. sizin amacınız da zaten yağ kaybı.
tabii bölgesel zayıflama diye bir şey olmadığından vereceğiniz atıyorum 10 kilonun 10u da göbek yağlarından gitmeyecek ne yaparsanız yapın. ama bunu maksimize etmek amacında olduğunuz için, bol protein, bol sebze, bol su, mümkün olduğunca az karbonhidrat ve ölçülü zeytin yağı tüketimine önem vermeniz gerekli.
karbonhidrat mevzuuna geleyim;
sebzelerden, yoğurttan, peynirden vs. zaten yeterince karbonhidrat geliyor. açıkçası benim mantığım şudur: bir enerji kaynağından karbonhidrat alıyorsam bunun mutlaka bir sebebi olmalı. mesela muz örneği verilmiş yukarıda. muzdaki şeker de son derece zararlı aslında. yani normal şartlarda 10-15 fındık her zaman 1 muz yemekten ÇOK daha iyidir. ANCAK şu var ki; muzdan potasyum alıyoruz. ve potasyumu da başkaca pek bir yerden alamıyoruz. dolayısıyla arada bir yemek gerekli. ama onu yerken artık mühim olan ondan gelen karbonhidrat değil, potasyumdur. yine de günlük rutine herhangi bir meyve eklenmemeli.
örneğin yoğurt. yoğurttan da karbonhidrat alıyoruz mesela. ama onun yanı sıra hem mide-bağırsak sistemimize faydalı hem de bir miktar da olsa protein de alıyoruz.
kuru meyvelere gelirsek; kuru kayısı, kuru incir bunlar da zaman zaman öğünleri çeşitlendirmek için tüketilebilir. bu enerji kaynakları da peklik sorunu için yardımcı olacak size. (protein ağırlıklı beslenmenin sonucu olarak peklik sorunu yaşanabilir, özellikle de yağı da kontrollü tükettiğimiz için)

bu temel bilgileri verdikten sonra, sorularınıza kısa kısa dönersek:
tok tutan yiyecekler: protein kaynakları (et ürünleri, yumurta, peynir)
göbek eritmek: spor + protein ağırlıklı beslenme + su
pilav yediğimde ne yemeyeceğim: aslen pilav yenmeyecek :) arada -kırk yılda bir- yendiğinde de ihmal edilebilir, bir şeyle değiştirmeye gerek yok. günlük rutinde yer almamalı.
yine de karbonhidrat kaynaklarının değişimini merak ediyorsanız kaba taslak;
1 normal dilim ekmek = 2 yemek kaşığı pilav = 1 kepçe çorba = 2 bisküvi = 1/4 simit = 1 elma gibi düşünülebilir.

kolay gelsin!

Öncelikle şöyle söyleyeyim: Spor spor diye çığlık atan manyakları dinlemeyin, 103 kiloyla ne sporu yapacaksınız? Koşacak mısınız ip mi atlayacaksınız bisiklete mi bineceksiniz ne yapacaksınız? O kısmı geçelim, oraya sonra geliriz.

Öncelikle "O gün pilav yedim, sonra ne yiyeyim" diye bir şey yok. Pilav yemeyin. Ben 3 senedir pilav yemiyorum ve henüz ölmedim. Siz de ölmezsiniz pilav yemezseniz eğer.

O gün ızgara tavuk yediyseniz eğer diğer öğünlerde herhangi bir sebze yemeği salata yoğurt gibi gıdalar alabilirsiniz. Veya proteinleri bölüp bir kısım proteini diğer öğündeki sebzelerle birlikte de alabilirsiniz. Sebze, size ihtiyacınız olan karbonhidrat kaynağı olacaktır. Sebzelerin glisemik indeksi düşük, kalorisi azdır. Karbonhidratların tahıl kaynaklarından değil de sebzelerden almak her zaman avantajlıdır. Tahıl ürünlerinin de glisemik indeksi düşüktür ama kalorisi fazladır. Fazla tüketimde kilo vermenizin önüne geçebilir. O nedenle çavdar ekmeğini de ilerleyen günlerde 1 dilime düşürüp sonrasında tamamen kesmeniz faydanıza olur. Zira bir anda bırakıp günlük 3 bin kalori alan vücudu bir anda 1000 kalorilik beslenmeye çekip delirtmemekte fayda var. Her şey sırayla.

Arkadaşlar söylemiş ama ben de tekrarlayayım, zira tekrarlamayınca anlaşılırlığı ciddiye alınmıyor: Protein ağırlıklı beslenin. Ezber bir söylem olacak ama et(tercihen beyaz et) süt yumurta yoğurt; baklagiller; çiğ kuruyemişler. Kuru meyveyi veya normal meyveyi ben pek fazla önermiyorum içindeki fruktoz nedeniyle, belki bir tane küçük elma veya muz yiyebilirsin. Sana kalmış o. Karbonhidratı, daha önce de dediğim gibi, sebzelerden alın. Tahıl ürünlerini pek fazla tüketmeyin, hatta kilo vermeye başladıkça tamamen kesin. Tarımın icadı insanlığa atılmış en büyük kazıklardan biridir.

Salatanızın üstüne zeytinyağı dökebilirsiniz, zeytinyağı iyidir.

Bununla birlikte, basit şeker konusuna hiç girmiyorum. Çikolata cips bisküvi her türlü şekerli asitli içecek işlenmiş gıdalar yasak. Su ayran ve kefir zararı olmayan tek içecek grubudur. Bunlara devam.

Bazıları haftada bir istediğinizi yiyin için derler ama bence saçma bir şey o. Belki ayda bir olabilir ama.

Göbek eritme diye bir şey yoktur; vücut nerden isterse, nereye sıra gelmişse oradan yağ yakar. Sizin buna bir etkiniz olamaz. Ama kollarınız yüzünüz bacaklarınız falan derken sıra en son göbeğe geliyor. Umudunuzu yitirmeden devam edin.

Gelelim spor konusuna. En etkili yağ yakma egzersizi hiit antrenmanıdır. 20/25 dakikalık bir hiit antrenmanı yağ yakmak için yeterlidir ama siz yapmayın. Sizin kalbinizin eklemlerinizin ve kondisyonunuzun ne durumda olduğunu bilmiyoruz, o yüzden herhangi bir sorun çıkmaması için tavsiye etmiyorum. Belli bir kiloya kadar orta tempo yürüyüşler yapın, tabii bu sokakta yürür gibi olmasın; belli bir disiplin içinde olsun yeter şimdilik. Forma girdikçe kondisyonunuz artıp kilo vermeye başladıkça yürüyüşleri koşuya/hiit'e çeviririz ama şimdi değil.

Bir de bunu yaz geldi diye yapmayın; yaşam şekliniz böyle olsun. Üç beş aylık diyetler her zaman başarısızlıkla sonuçlanır.

Kolay gelsin.

Yeşil çaya limon sıkıp içebilirsiniz.

öncelikle, herkesin yazdığı verdiği cevaba teşekkür ederim. Olayı bütünüyle değerlendirdim ama verilen cevaplara direk tek tek kendi içinde cevap verdiğim için bazı çok yerde aynı soruyu sordum, herkesin görüşü değerlidir, ondan dolayı yanlış anlaşılmasın.

@reavelyn

glisemik indeks'te neye dikkat edeceğim ? Az değerli olanlardan yemek yeterli mi ? Vücut yıkılmasın sonra ?


@klassno

üstad, mekik çek diye örnek vermişsin. bununla ilgili şimdi ben hiç spor yapmamışım. Direk mekik ve yürüyüş vücuda yükleme yapmasın, dizler ve göbek perte çıkmasın. direk yürüyüş mü yapsam, vücudu hazırlasam yoksa yav ne olacak direk koşmaya mı başla mı dersin ?


@gerard

hocam abs & obliques için dediğin hareketler bunlar mıdır ?

www.fitnessblender.com

az önce de dediğim gibi, direk koşmak ya da hızlı yürümek alışık olmayan dizleri pert etmesin başlangıç için ?

kuru meyve ve yemişler dediğine göre benim için pek iyi değil, ya da ben aptala bağladım anlamadım yani :)

@icemint

eyvallah üstad, bilgilendirici olmuş :)

@angelus

hocam, çoğu soruma cevap vermişsin çok teşekkür ederim.

ben kalori hesabını bilmiyorum. 3binden bine çekmek olayını yaptım ama ben heralde bu -2000 olayını yaptım. Çünkü öncesinde normal ekmeği eksik etmezdim, pilav-patates-ekmekle direk bir öğün yapıp, akşamına da yağlı etli ekmekli yemek yiyordum, şimdi salataya vuruyorum. pilav-patates-ekmek üçlüsünü yemiyorum.

hocam, biliyorum çoğu google'da mevcut ama ben direk isim istesem çok mu ileri giderim. Çünkü o başlık altında yararlısı da var, zararlısı da.

Protein ağırlıklı beslenme olayında, baklagiller ve çiğ kuruyemişlerden kastınız hangi yiyecekler ?

Tahıl ürünleri, ekmek mi ? Kepekli ekmek, tam buğday ekmeği, yulaf kepeği de mi giriyor ?

Yulaf kepeği yiyeyim mi ? iyi diyorlar.

Spor olayında da direk cevabımı aldım :) kalp, eklem vs hepsi hamlamış durumda, sporu bırakın, yürüyüşü bile gün içinde az yapıyorum. artık artacak mecburen.

Fasulye, nohut, soya, mercimek, bezelye baklagiller grubuna ait ürünlerdir. Bitkisel protein içirir. Protein ihtiyacınızı buradan da giderebilirsiniz lakin bu ürünlerde eksik protein vardır, hayvansal proteinlerde bulunan kimi aminoasitleri barındırmaz muhteviyatında.

Yumurta, et, süt, balık gibi besinler hayvansal proteinler içerir. Protein ihtiyacınızı buradan, tercihen beyaz etten. Daha da tercihen tavuğun göğüs etinden karşılayabilirsiniz.

Dediklerinizin hepsi tahıl ürünleridir. Daha önceden de dediğim gibi: Bu ürünler kompleks karbonhidrat içerir, karbonhidrat ihtiyacınızı buradan da karşılıyabilirsiniz fakat fazla tüketim de o da kilo problemine yol açar. Dengeli tüketmenizde fayda var. Mümkün olduğunca az tüketin yani. Öğün başına bir dilim yeter. Ben hiç yemiyorum. Yulafı bazen omlet yaparken yiyorum. Diğer türlü pek çekilmiyor ama. Siz de isterseniz o şekilde tüketebilirsiniz kahvaltıda, veya sütle birlikte. Size kalmış. Ama az tüketin. Bi arkadaşım paketin yarısını sabah yarısını da öğle yemeğinde yiyorum ama yine de kilo veremiyorum diye dert yanıyordu bana.

Çiğ badem çiğ fındık içi hem faydalı yağlar he de protein açısından zengindir, öğün aralarında tüketmenizde fayda var. Ama hep dediğim gibi; kararında tüketin. Faydalı diye tutup yarım kilo fındık yemeyin. Her şeyin fazlası zarar.

Kısaca; Hayvansal protein alın, sebze tüketin, bol bol salata yiyin, salatanıza yağ katın; Su için, yeşil çay için, ayran için. Yürüyüş egzersizlerini aksatmayın.

glisemik indeksi az olan yemekler, besin değeri olarak düşük değildir. aksine, nickini unuttuğum birisinin (kusura bakmasın tekrar bakmaya üşendim) söylediği gibi fazlasını yersen zararlı bile olurlar.

glisemik indeksin olayı kana karışma hızı. g.i yükseldikçe besin kana daha çok karışır, kan şekerindeki dalgalanmayı arttırır. kan şekerindeki dalgalanma da açlığa sebep olur.

g.i düşük olursa, besinin kanına karışması daha uzun sürer. kan şekerindeki dalgalanma az olur. daha geç acıkırsın.

soruna cevap olarak: glisemik indeksi düşük olanlardan yemen, seni daha uzun süre tok tutar. düşük g.i'si olan besinlerin de besin değerini günlük ihtiyaçlarına göre hesaplarsan hiçbir sorun yaşamazsın.

evet bahsettigim hareketler onlar. cok zorlaniyorsan beginner vidyolari olarak ariyabilirsin. zorlandigini hisset ama olme de yani kas yapicam diye :)
tabi en baslarda cok yuklenmiyceksin dizlerine, yavas yavas alistira alistira hizlanicaksin. kilo verdikce daha agir sporlar yapabilirsin.
kuru meyve ve kuruyemis kotu degil de, kilo vermeye calisirken cok yememek gerekir. ama istedigin kiloya ulasinca her turlu besinden dengeli sekilde tuketmek onemli bence.

cok da buyutme kafanda olayi, kendini strese sokma. yediklerine dikkat et, yapabildigin kadar sporunu yap zaten vermeye baslarsin kilo. baktin biyerde takildin veremiyosun, o zaman degisiklikler yaparsin diyetinde. en kotu diyetisyene danisirsin.

doktora git. arkadaşımın kulağı zamanında böyle iltihap kapmış şimdi kızın kulağında çok tuhaf büyük bir şişkinlik var. ameliyat bile geçirmiş bu yüzden. gözünü korkutmak istemem ama ilk fırsatta doktora git.

bepanthen sür güzelce.

aynısı ben de yaşadım. ama halkayı takamamıştım ben. zar zor ilk delim küpesini tekrar takmıştım. bepanthen ya da o ayarda başka bir krem sürmüştü. kendiliğinden geçti sonradan ağrısı sızısı.

Terramycin göz olanından kullan ama doktora git gitmiceksen ecz. Git derhal

göz olanından değil ama terramycin krem aldım bu gün aslında eczaneden. sürünce kaşıntı yaptı.

duzenli olarak temizle. deldirdigin yer sana temizleme sulari verdiyse onlari kullan. vermedilerse alkol ve betadin. temizledikten sonra da bepanthen sur. 2 gun kadar bekle, iltihap kapmazsa zaten duzelir kendiliginden. iltihap kaparsa ve baya siserse doktora gorun derim ben. ama benim kulagim iltihap kaptiginda eczaneden bactroban alip surmustum gunde birkac kere, gecmisti. son sefer kaptiginda onu bile surmedim kendi kendine gecti. boyle durumlarda birkac gune gecmeyen ve gittikce sismeye devam eden iltihaplar icin doktora gorunun diyorlar.

ama en onemlisi sakin sakin sakin kupeyi cikarip deligin kapanmasina izin verme. iltihap kaparsa disari akamaz icinde buyur, o zaman sonu kotu iste.

bir de arka deligi bulamadiginda kupeyi once arkadan sok onden cikar, sonra normal tak. bende hep ise yariyor.

Şişmekten kasıt içinde top gibi bir şey mi var?

Eğer o varsa sıkıntı yapma geçer.

kulak memesi komple şişti. daha sıkıp içinde bir şey var mı diye kontrol edecek durumda değilim.

ya boyuttan ziyade tek mekan olması sıkıntı eve bir kişi daha gelince kilitleniyor ev, hiç özel alan kalmıyor.

edit: eskiden kalıyordum bir sene sonra 2+1e geçtim. hiç gerek yok bence stüdyoya en azından 1+1 olmalı ev, hani o da evinde yatıya gelen (yanında yatmayan) az oluyorsa...

ben yaşadım 40 m2 idi çok da seviyordum. ideal bence.
şimdiki evim 125m2 ama ben oda oda gezmiyorum sonuçta salonu ardiye yaptım... minimal takılmayı seviyorum bence tek kişi için 125m2 israf :(

4 odali her odasinin bir salon buyuklugunde olan bir evde senelerce yasadiktan sonra sehir disina yurtdisina cikip 8 metre karelik odada yasiyorsa ogrenciler ona da alisilir. :)

buyuk ev cok sikinti hic gerek yok temizligi ayri dert isitmasi sogutmasi ayri dert. hic gerek yok.

1+1 modern 45m2

kiz arkadasimla kaliyorum, bir 3. kisi misafir olarak bile aslinda zor. iki kisi icin tam ideal ama elbette kocaman aile evinde yasamak bir baska. yine de gencken guzel.

istanbulda yasarken 2+1 evim vardi, arkadaslar falan gelince guzel oluyordu, tek basima yasiyordum. su an yasadigim sehirde istanbuldaki kiranin 2 katini tek kisi olarak oduyorum neredeyse.

Daha önce 80 metre karenin üstünde evlerde kalmıştım hep. 2 yıl kadar 1 oda 1 salon 50 metre kare civarı bir ev kaldım, gayet ideal bir boyuttu. Son 1 yıldır kız arkadaşımla 20 m2 de yaşıyoruz. Eşyaları koyacak yer olmadığından bazen sinirimiz çok bozuluyor ama çoğu zaman epey mutluyuz. her türlü yaşanır yani.

elbette alışıyorsun. ama biraz da yaşla ilgisi var gibi. gençsen gayet iyi de, orta yaşlarda isen biraz daha zor olabilir.

100 m2'de 10 yıldan sonra 55 m2'ye geçtim. burada 3 yıl oturdum. ilk zamanlar iyiydi de, belki benim de verimli kullanamayışımın etkisiyle son zamanlarda iyice bunaltmıştı. ki 55 m2, 1+1'ler için saray gibidir.

sonrasında yeni ev ararken 100 m2 bile az geliyordu. öyle bunalmıştım ki gittim 155 m2 ev tuttum. şimdi odadan banyoya 2-3 kez yürüdüğümde spor yapmışım gibi oluyor.

ogrenci olarak yurtdisina cikinca mustakil evden 1+1 35m2lik eve gecmis oldum. cok sirin bence, ben cok seviyorum. tek basinaysan problem olmuyor, duzenini oturtunca alisiyor insan. arada sevgilim gelip kaliyor bir haftaligina falan onda da idare ediyoruz. ama surekli 2 kisi bu evde yasanmaz o ayri.

eğer teksen hiç bir sorun olmuyor hatta temizlik v.s dertlerin o kadar düşüyor ki iyi ki taşındım diyorsun.

kendini alistirirsan 0 carb bir diyetle yasamini surdurebilirsin, asla siskinlik hissetmezsin, her daim kus gibi hafif olursun, gobegin 1 milim bile disari cikmaz. ornegin (bkz: keto). guven, ozveri ve tecrube ister.

ya da basit carb'lari hayatindan cikarirsin, yalnizca dogru duzgun carb'lari yersin (wholewheat makarna, whlewheat ekmek, tatlı patates, yulaf v.s), bunlar kan sekerini bir anda yukseltmediginden daha uzun sure tokluk hissedersin.

sekerli ya da basit carb'li seyler yersen asla doymazsin, 1 saat sonra yine acikirsin. bkz: mcdonalds, tatlı etc.

yumurta.

protein ağırlıklı besinler ve tam tahıllar
et, süt, yumurta, tavuk, balık, baklagiller, esmer ekmek, kepek ekmeği, çavdar ekmeği gibi.

araştırmak istediğin şey "glisemik indeks". düşük glisemik indekslilere bakacaksın.

baklagiller, tavuk/kirmizi et/balik bunlar doyurur ve tok tutar.

sebze/salata yemenin artisi da yemesi uzun surdugu icin doyma hissinin gelmesi icin zamanin olmasidir. yani her ogun baklagilinle etinle beraber bir de salata yersen, veya soyle birkac sebzeyi ince ince dilimleyip tavada cevirirsen vs. vs. gayet doyurucu ogunlerin olabilir. ben mesela su anda firinda patlicanimin uzerine tavuk gogsu koydum yedim cok guzel de doydum.

bir de doymak icin yedigin seyden zevk almak onemli bence. o yuzden kuru kuru seyler yeme. ilginc baharatlar koy icine, yeni soslar dene (tabi sekerli soslar olmasin). gecenlerde brokoli corbami miso corbasiyla karistirdim mesela cok ilginc oldu.

yeşil mercimek, bulgur, haşlanmış yumurta, çavdar ekmeği, balık, kırmızı et, tavuk, yoğurt, çiğ badem, ceviz, yulaf ezmesi, muz, laktozsuz süt, sızma zeytinyağı

Aslında her şey doyurucu da, ah o insülin direnci...

merhaba!

"ama diğer besin grupları da pek karın doyurucu olmuyor"
bu yanlış. sadece bağımlılığınızı kırmanız gerekli.
2 hafta dişinizi sıkın. sonrasında çok güzel günler var.
tok, hafif ve zinde olmanın keyfini yaşayacaksınız karbonhidratsız doyduğunuzda.

besin grubu bakımından yukarıda yazılmış zaten gayet güzel öneriler.

özetle: et, yumurta, peynir, badem, ceviz, fındık, sebze, zeytinyağı... öğünlerin temelini bunlar oluştursun... baklagiller, yoğurt, yulaf ve kuru meyveler ile de arada çeşitlendirin.

kolay gelsin, doğru yoldasınız.

Glisemik indeksi düşük, kan şekerine etkisi yavaş olan besinleri tercih etmelisiniz. Protein ağırlıklı beslenebilirsiniz, bu şekilde uzun süre açlık hissetmezsiniz. Tabii bununla birlikte, çavdar ekmeği bulgur gibi ürünler glisemik indeksi düşük olmakla birlikte kalorisi yüksek besinlerdir, fazla tüketirseniz eğer onlar da kilo problemi yapabilir. O nedenle tahıl ürünlerini de mümkün olduğunca az, sadece ihtiyacınız kadar tüketmenizde fayda var. Karbonhidrat ihtiyaçlarınızı sebzelerden karşılayın ve zeytinyağı gibi doymamış yağları kullanmaktan kaçınmayın.

et, yulaf, miktarına göre salata.

Neden? Dietinde asla radikal değişiklikler yapma. Amacın kilo vermekse spor yap. Dietinde yapacağın radikal değişiklikler bağışıklık sistemini doğrudan etkileyecek sonunda orandan burandan çıkan çıbanlara tümörlere çare aramaya başlayacaksın. Böyle hap destekli yok fantastik isimli hiçbir beslenme tarzına yaklaşma. Herkesin dieti kendinedir arkadaş, bana iyi gelen sana iyi gelmez. Iyi hissetmek istiyorsan spor yap, sıkılaş. Ha iki santim göbeğin varsa o da orda dursun ziyanı yok.

2 haftadır elveda dedim bunlara. dukan diyeti sayesinde tabii ki. tek ve muhteşem alternatifi ise yulaf kepeği ürünleri.
www.google.com.tr

bulgur pilavı

Bir ablam var. Iki sene oncesine kadar cok iyi degildi aramiz ama son iki yildir ikimiz de birbirimize ihtiyacimiz oldugunu farkedip bir seyler insa etmeye calistik ve su an iyiyiz.

Bir abim de olsun isterdim ama, niye bilmiyorum.

2 kardeşiz,ablam var. mükemmel bir kardeşlik bizim ki. arada kavga oluyor tabi ki ve bizim kavgamız korkunç oluyor. ama birbirini bu kadar seven, öpmekten birbirinin yanağını sündüren başka kimse yoktur. sadece o yeter başka istemezdim kardeş, abla, abi falan :)

1 erkek kardeşim var. konuşmuyoruz epey oldu.
istemezdim başka da.
kendi cinsiyetim k.

Iki kiz kardesiz, ben ablayim. Aramizda 2 yas var, cok cok cok iyi geciniyoruz.
Bi minik kardesim olsun isterdim. Kardesimle yas farkimiz cok az oldugundan zaten ikimiz de bebektik, oyun arkadasiydik, sonra sirdas olduk, dost olduk. Ama boyle bi tane de bebecik kardesim olsun isterdim. Sevip oynayacagim, tecrube aktaracagim falan.

Abim ya da ablam olsun istemezdim galiba.

Erkeğim, 1 kız kardeşim var. Gayet iyi geçiniyoruz ama ben biraz soğuk bi adamım öyle standart abilik yapamıyor olabilirim. Ama desteklerim genel olarak.

Abim olsa(daha önceden bir şeyler yaşayıp yol gösterebilecek biri) iyi olabilirdi dediğim oldu. Yani ilk çocuklar daha sorumluluk bilinci yüksek, kurallara göre yetiştirilmiş çocuklar oluyorlar ikinci çocuklar daha rahat-enerjik oluyorlar(genelde) O yüzden küçük çocuk olmayı merak etmiyor değil-dim.

ben 19'um, erkeğim. 15 yaşında kız, 10 yaşında erkek kardeşim var.

kız kardeşimle çocukken müthiş kavga ediyorduk, büyüyünce iyi anlaşmaya başladık. farklı şehirlerdeyiz, o yüzden sürekli muhabbet etmeyiz ve çok yakın ilişkimiz yoktur ama iyi aramız. seviyorum keratayı. büyüdükçe daha da fazla sevmeye başladım, çok güzel sevimli bi şey oldu. çocukken şerefsizin tekiydi, dövmeye doyamazdım.

erkek kardeşim duyurularımda da bahsettiğim üzere fazla duygusal, garip bi çocuk biraz. kendimi suçlu hissettiğim için mi bilmiyorum ama onunla konuşmayı pek sevmiyorum ve istemiyorum, benim kardeşim değilmiş gibime geliyor. genel olarak yrrak gibi bir abiyim işin özeti.

çocukken ablam olsun istiyodum çok ama ablalıktan değil o benim mazoşizm sevdamdan kaynaklıydı sanırım, sürekli beni dövsün domine etsin efendime söyliyim belamı sksin istiyodum çünkü. abim olsun istemiyodum mesela hiç. abla iyi olurdu ama. hatta anneme sürekli niye abla yapmadınız diye kızıyodum çocukken. üç kardeşin salağı benim.

ama zengin olsaydık hem kardeşim hem abim hem ablam olsun isterdim çok. 8 kişi play station'da oyun oynardık falan, fifa ligi yapardık. çok güzel olurdu. ama şu haliyle bi ablam olsun isterdim. büyüyünce anladım gerçi istediğim abla değilmiş ama olsun ya, abladan zarar gelmezdi.

3 ablam var. Evin kucuk oglu olmak sonsuz simarma hakki yaratti hep. Ayrica abi degil ama bir tane daha ablam olsaydi tum dunyayi ele gecirebilirdim

Bir abim var, bayanim, benden bi kac yas buyuk ablam olsun isterdim. Ama abimden de memnunum, iyi geciniyoruz

iki ablam bir abim var. hiç küçük kardeş istediğimi hatırlamıyorum. oldukça farklıyız birbirimizden ama iyi anlaşıyoruz. en son ne zaman tartıştığımızı bile hatırlamıyorum.

iki yaş büyük abim var. konuşmuyoruz 2,5 yıldır. tek çocuk olsam güzel olurdu bence.

Bir kız bir erkek kardeşim var. kız kardeşimle 3, erkek kardeşimle 9 yaş fark var aramızda. ikisiyle de aram çok iyi. ikisi de çalışıyor, durumları da gayet iyi ama ben yine de maddi-manevi herşeylerini bana anlatsınlar, en ufak birşeye ihtiyaçları olduğunda bile beni arasınlar isterim ama ikisi de abi susuzluktan ölüyoruz bize bi bardak su ver demezler. kırk türlü soruşturmayla öğreniriz bir ihtiyaçları var mı yok mu diye.

(bkz: ben ağabeyim ben taşıyacağım)

Tek cocugum, bir abim olsun isterdim. Gec de olsa bir kardesim olucakti ama olmadi.
28k
Kuzenlere kardes gozuyle bakiyordum ama onlarin cogu da patladi, eskisi gibi degil pek yakinlik..
Birkac dost var demirbas..

1 adet kız kardeşim var, yaşı 20. ben de 25 k. kendimi bildim bileli kavga etmeden, birbirimize sesimizi yükseltmeden geçirdiğimiz gün yok. buna üzülüyorum, diyorum ben ablayım, tahammül göstermeliyim. ama yok, olmuyor. ben alttan aldıkça iyice saygısızlaşıyor. çok iyi geçindiğimiz zamanlar da oluyor ama tartışmalar çoğunlukta.

1 abim var. Benden 9 yas buyuk. Aramizda oyle bagirmali vurmali kavga simdiye kadar hic olmadi cunku korku var biraz. Yani babama rahat rahat soyleyebilecegim seyleri ona soylerken bir kere daha dusunuyorum. Pek bir abilik goremiyorum ama ben buyudukce iliskimiz yakinlasiyor ciddi ciddi. Soyle yani beraber disari ciktigimiz olmazdi spor salonuna gittik cikista protein bar falan ismarladi yani o derece bana gore cok buyuk bir sey. Kimisine gore cok normaldir. Hatta eskiden sadece odadan bagirip su getir derdi simdi butun gun call of oynayip oturdugumuz oluyor yani. Ben 18K o 27.

İkizim var. Çoğunlukla iyi geçiniriz. Bir abim olsaydı diyorum.
23 K

benden 2 yas kucuk kiz kardesim var, ben ablayim. arkadas gibi cok iyi geciniriz surekli konusuruz.
keske baska kardesim olsaydi demedim hic. ama olsaydi heralde kendimden kucuk kiz kardes isterdim. abim/ablam olsa bana karissa delirirdim ben. (ben de kardesime pek karismiyorum o yuzden). gerci belki abiyle buyusem karakterim farkli olurdu kim bilir..

6 yaş küçük bir erkek kardeşim var, bazen çıldırtıyor beni şapşal ama çok iyi aramız. bazen de ikimiz birlikte gerzekçe şeyler yapıp annemi çıldırtıyoruz:D moralim ne kadar bozuk olursa olsun sesini duyduğumda iyi hissediyorum kendimi:) acayip seviyorum sıpayı iyi ki var..

abim/ablam da olsun isterdim ama. çabuk çabuk teyze ya da hala olabileyim diye:( minicik bir yeğenim olsaydı, sevmeye kıyamasaydım onu ne güzel olurdu.

23 k.

2 kardeşiz, bir ablam var ve şimdi evli ne yazıkki. Onunla çocukluğumdan beri çok iyi anlaşırım hatta anne, baba, kardeş hangisi deseler hemen kardeş deriz ikimiz de. Kişiliklerimiz, karakterimiz her şey o kadar zıt olmasına rağmen onunla geçirdiğim vakitler çok değerli. İyiki bir ablam var ama ikimiz de bir abi sahibi olmayı da isterdik. Mesela gecenin bir yarısı abiyi gazlayıp tatlı almaya göndermek gibi arzularımız vardı :D

21 k.

bir erkek kardeşim var, ben ablayım. iyi çocuktur, iyi anlaşırız birlikteyken vaktimiz güzel geçer, bana güvenir bir derdi olsun bana gelir ama şu aralar saçma sapan hareketler yapıyor bunu ergenliğine veriyorum bebenin. abla olmak zor bir de aradaki yaş farkı fazla olunca sorumluluğu da fazla oluyor.

abim olsa fena olmazdı.

Benden yedi yaş küçük kardeşim var. Eskiden sözümü dinlemezdi. Şimdi arayıp bir çok konuda akıl danışıyor.

7 yaş büyük abim var, şimdiye kadar hiç kavgamız olmadı yaş farkından diye düşünüyorum. Her konuda destek olur yardımcı olur hiç abi gibi değil daha çok arkadaşım gibi. Başka da kardeşim olsun istemezdim.

benden 2 yaş büyük ablam var. evli. ortaokul zamanlarında sık sık kavga ederdik ama daha sonrasında aramızdan su sızmadı.

Abimle aynı evde kalıyoruz, süper geçiniyoruz. Aramızda 11 yaş var ve zaten annem de babam da "Bizden daha çok ilgilendi seninle" derler. Birlikte zaman geçirmeyi seviyoruz.

örnek:

si majör dizisi: si, do#, re#, mi, fa#, sol#, la#, si
la majör dizisi: la, si, do#, re, mi, fa#, sol#, la

şimdi mesela si majör'de do# yerine re bemol kullanmadık çünkü diziyi yazarken her ses sadece bir kez geçmeli. ne eksik ne fazla. eğer si majör'de re bemol yazsaydık, do'yu atlamış olacaktık.

mesela la diyez majör: la#, si#, do##(çift diyez böyle değil tabi), re#, mi#, fa##, sol##, la#
si bemol majör(üsttekiyle aynı dizi): sib, do, re, mib, fa, sol, la, sib

Teori çalışıyorsan, etüdlerini 12 tondan yap. hatta saçma sapan tonlardan falan da yap. mesela işte mi çift diyez falan gibi tonlarda bile çalış. temel şeyleri saniyesinde söyleyebilecek kadar iyi bil. yani sana si bemol minör'ün sesleri neydi? diye sorana cart diye söyleyebilir halde ol.

Tabii şimdi bazı eserlerde bir yerde sol diyez, bir yerde la bemol görebilirsin. o da, tonun değiştiği anlamına geliyor. yani adam sol diyez yazarken, örneğin o an ton mi majördür. sonra la bemol yazdıysa mesela o zaman atıyorum do minöre geçmiş demektir ton.

sol diyez varsa illa mi majör olmak zorunda da değil. sol diyez minör de olabilir ton. ya da fa minör. olur da olur yani.

boyle bi sey de var: jjensen.org

detayli aciklamayi alperz yapmis ama kafani karistiran sorularin cevabini mark levine jazz theory kitabinda bulabilirsin.

cok basit bir kurali vardir bunun.

major gamlar soyle ilerler. tam, tam, yarim, tam, tam, tam, yarim. bir muzik aleti caldigini ve tam ve yarim seslerin ne oldugunu bildigini farz ediyorum. mesela do-re arasi tam, mi-fa arasi yarimdir. ayni sekilde fa-fa# arasi da yarimdir.
mesela ornek do major gam: do-re-mi-fa-sol-la-si-do dusunursen tam olarak bu kurala uydugunu gorursun.

minor gamlar biraz daha karmasiktir. her minor gamin dogal, armonik ve melodik diye adlandirilan 3 cesidi vardir. dogal hali tam, yarim, tam, tam, yarim, tam, tam seklinde gider. ama en cok kullanilani armoniktir. armonik gam demek 7inci sesi yarim ses inceltmen gerekir demektir. soyle ilerler: tam, yarim, tam, tam, yarim, bir bucuk, yarim. (mesela la minor: la-si-do-re-mi-fa-sol#-la)

bir gam calican diyelim ki, once major mu minor mu olduguna karar veriyosun. sonra bu kaliba uyduruyosun. yani isin teorisi bu.

ama tabi ki eger gercekten iyi bir altyapin olsun istiyorsan alperz'in dedigi gibi her tonun degistirici isaretlerini (yani#/b) aninda soyleyebilmen lazim. bunun icin de onemli olan 3 kural vardir:

1. diyez sirasi denen bir sira vardir bunu ezberliycen once: fa#-do#-sol#-re#-la#-mi#-si# diye gider. simdi diyelim ki La major calmak istiyorsun. hangi degistirici isaretleri aldigini anlamak icin bu ezberledigin sirada la'nin yarim ses altini, yani sol#'i bulucan, oraya kadar olan butun isaretleri alir. misal La Major fa# do# sol# alir. Re major fa#, do# alir. Bu kurali kullanirken karsina cikicak tek gariplik F majordur. bakarsin F'nin yarim ses alti mi#, ama o zaman fa majorun fa# almasi gerekir o da olmaz. o yuzden biliceksin ki F major bitek si bemol alir, bunu da ezberleyiver artik :)

2. ayni sekilde bir de bemol sirasi vardir, ki bu diyez sirasinin tam tersidir. yani siB-miB-laB-reB-solB-doB-faB. bu kuralda bir altini falan bulman gerekmiyo, hani tonu calicaksan onu bulucan. mesela miB major mu calmak istiyorsun. miB+1 yapican. yani miB majorun degistirici isaretleri siB-miB-laB seklindedir. (daha once dedigim gibi armonik minor gam calmak istiyorsan bir de butun bu kurallardan ayri olarak 7inci sesi yarim ses inceltmen gerekir)

3. her major tonun bir bucuk ses asagisi o tonun minorunu verir. mesela Do majorun minoru nedir? do-si-la diye inersen bir bucuk ses inmis olursun o da sana la minoru verir. bu da ne demektir, do majorun aldigi butun degistirici isaretleri la minor de alir. tipatip aynidir. tabi do major hic degistirici isaret almadigi icin la minor de almaz. ama mesela Fa major dusun. bir bucuk ses asagisi, re minor. Fa major ne alir: siB. re minor ne alir? siB.

Simdi butun bunlari bi anda anlatinca tabi ki kafan karisicak. bunlari tek tek tonlar uzerinden calisman lazim. sol majorle basla, once yukardaki tam/yarim kalibina uydur yaz notalari. sonra diyez sirasina bak isaretlerini bulmaya calis, bak bakalim dogru yazmismisin. arada baya kafani karistiricak tonlara denk gelebilirsin, o noktada kitaplardan yardim alican iste.

insallah anlatabilmisimdir :) kolay is degil ama yaptikca yerlesiyor kolaylasiyor merak etme

gerard her tonun bir buçuk ses aşağısı biraz "köylü işi tanım" oluyor. şöyle demek gerek: her majör dizinin altıncı derecesinde ilgili minörü bulunur.

@alperz: evet oyle tabi haklisin. ama yeni ogrenen birine oyle dersen zorlanir diye boyle acikladim. cunku once o majorun butun degistirici isaretlerini dogru bilmesi gerekir ki 6inci sesin ne oldugunu bilebilsin. mesela La majorun minorunun fa#minor oldugunu anlayabilmesi icin la majorun fa# aldigindan emin olmasi gerekir. insan ogrenirken kendinden cok emin olamiyor baslarda, bir bucuk ses asagisini dusunmek her zaman daha garanti bir kural oluyor. ama teorik olarak cok dogru olmadiginin farkindayim tabi :)

Benim gördüğüm kadarıyla, baştan yanlışı öğrenen sonra doğruyu algılayamayabiliyor.

Örneğin, majör diziyi "iki tam bir yarım üç tam bir yarım" diye öğrendiysen, sonra sana tetrakordları anlatmaya kalksam yine kafan karışabilir. Yani seni işaret ederek söylemiyorum da gene olarak böyle.

Aslında diziler tetrakordlardan oluşuyor. Dört tür tetrakord var. Majör, Minör, Harmonik ve Frigyen. Bunların çeşitli kombinasyonlarından da diziler oluşuyor. Falanlar filanlar...

ben beğendim, hoş olmuş.

beğendim. aynen devam güzel insan.

mp3 olarak yükleyip linki yollar mısın? youtube'den çevirince pek kaliteli olmuyor zira.

ben de çok beğendim. fakat ikinci yarıda enerjisini kaybediyor bence. bitmeden önce şarkının 6 defa durma noktasına gelmesi biraz fazla geldi. tek bir rallentando ya da ritenuto ile bitirilse daha iyi olabilir miydi diye düşündüm.

edit: decrescendo olmayacaktı o.

Maestro ancak dinleyebildim. Güzel olmuş. Bir yerlerde şedd-i araban göstersen. Hani kabus misali. İlla güzel rüyalar mı göreceğiz yani?

aslinda bu rüya güzel bir rüya degil. yani güzel de....

endişe var icinde bolca. ama aktaramamisim sana. kötü oldu bu.

saglam bi duzenkemeyle saglam bi sarki cikar bundan. bu haliyle ovvvv manyak olmus filan diye tepki veremem ama guzel bi ritm yakalamissiniz. arada ufak tefek seyler var bazi yerlere ekleme bazi yerlere cikarma yapilabilir. bazi yerlerde tempo artip bazi yerler ayni kalabilir mesela. ama dedigim gibi potansiyeli olabilecek bi ezgi.

muzisyen filan degilim. tek bi muzik aleti bile calamiyorum. cevremdekiler kulagimin olmadigini soyluyor. bunlari da belirteyim de:)

ama olumsuz algilama senin is guzel. bunlari neden yazdim dersen sanki isi bilen biriymis gibi yazmisim da soru filan sorarsan ya da daha ciddi fikir istersen tirtim yani:)

ben tam da öyle hissettim, endişeli bir rüya gibi. bir diğer hissettiğim de yıldızlı ve mavi bir yaz gecesi.

ana melodin fena degil fakat gelistirilebilir yonleri var parcanin.

oznel olarak yapicagim yorum bana ruya gibi ismiyle pek uyusmayan cagrisimlar yapmis olmasi, ama tabi isimlendirme cok oznel birsey.

yorum acisindan parcanin girisine biraz daha yumusak baslayabilirsin. ana melodiye direk girmek yerine kirik akorlarla tonu tanitmak ilginc bir fikir olabilir. parcaya nasil oturur bilemem deneyip gormen lazim.

bunun disinda parcaya biraz daha renk katmak icin orta kisimlarda melodiyi sol ele tasiyabilirsin. sag elin ust perdeden sadece mi bastigi kisimlarda sol ele arpej vermek yerine daha melodik, alt perdeden, parcaya renk katicak bi bolum dusunebilirsin. yine orta kisimlarinda gectigin B melodisinde kullandigin cift sesleri daha cok kullanabilirsin onlar hos duyulmus bence.

bitirisini de akorla yapmani tercih ederdim ben. ama arpejle bitirmek istiyorsan belki majore gecis deniyebilirsin? sol# kullanirsan daha 'mutlu' bir bitiris olur. sadece fikir vermek acisindan soyluyorum yoksa guzel duyulur mu bilemiyorum acikcasi. veya havada kalmasini istiyorsan belki yarim kadans deniyebilirsin sonuna?

bunlari onermemin sebebi parcanin biraz basit kalmis olmasini dusunmem. hepsini birden yaparsan da parca bulamaca doner tabi ki:)

ilginc bir ana teman var, mesela bir dizide arka plan muzigi olabilir fakat kendini solo parca olarak tasiyabilmesi biraz renk katilmasina ihtiyaci var bence.

edit: endiseli ruya aciklamani simdi gordum. bak o hissi verdi iste bana :)

çok güzel. çok beğendim.

dinleyici olarak ben çok beğendim güzel olmuş eline sağlık :)

Çok güzel olmuş. Eline, yüreğine sağlık.

@hayat aklini...

aslinda bence rüya gibi mutluluk halini tanimlamiyor her zaman.
hatta tam tersine, gercek olmamasindan ve bir sekilde her seyin bozulacak olmasindan korkan birisinin halini anlatiyor bu tanim benim icin.

ikinci bölümde enerjisini kaybettiği yorumuna katılıyorum. bunun dışında, hatta bununla birlikte dahi, çok güzel olmuş. yani meşhur bir sanatçı yapmış olsa çok şeyolmazdı da duyuruda "şarkı yaptım olmuş mu" yazısının altında görünce bunu garip oluyor insan. çok hoş cidden, eline fikrine sağlık.

udemy
eren bali
e-tohum bünyesinde de bikaç konuşması olmuştu belki bilmek istersiniz

yep. oydu. mersi.

düğüne kaç gun var?

@slalom : bu cumartesi yani 3 gün var.

bunun için özel ilaçlar var. doktorunuza danışın.

Doğum kontrol hapı değil farklı bir ilacı var istersen ertelemek istersen getirmek için kullanıyorsun. Aile hekimine veya jinekolojiye giderseniz size anlatır nasıl kullanmanız gerektiğini. Yarın hemen gidin geç kalırsa işe yaramaz. Ne kadar gecikirse o kadar ağrı oluyor diye duymuştum ama hiç kullanmadım o yüzden bilemiyorum o kısmını.

Bir de düğün gününü kız tarafına sectirirler ki adete denk gelmesin. Nasıl olmuş o anlamadım. Zor gerçekten.

Edit: 1. Son dört veya yedi hap farklı renkliyse onlar bildiğin demir hapı, her ilaçta yok.
2. Regli kesmek çok sağlıksız, ufak leke görürseniz kullanmayın. Son olarak bana doktorum adet bitiminde başlatıyordu hapa, bir kere ilk günü başlamıştım kızmıştı. Tabi ben korunma amaçlı kullanmıyordum. Onu da sorun belki farklı bir sistem önerir ilerisi için.

dkh'lari adetin ilk gununde alinir bi dort bes gune falan keser.asil adet baslamadan kullanirsaniz ve birakmazsaniz-o paketteki acik renkli son dort hapi kullanmiyorsaniz- progesteron ve ostrojen seviyeniz dusmeyeceginden siz hapi kesene -ya da acik renklileri kullanana kadar- regl olmazsiniz.
jinekolog en iyisini bilir,aile hekiminiz ne kadar iyibilemedim.
ben hic geciktirici kullanmadim ama kullanan arkadaslar hic tatli anilar anlatmiyor. bi tanesi tatili icin almis tatilinde hastaneye kaldirilmisti kramplardan.

geciktiriciler gerçekten sonrasında çok ağrı yapıyor. en azından bende öyle olmuştu. bir de onun için ağrı çekip stres yapmasın hiç.

Ya ne gerek var kızın hormonlarını alt üst etmeye bekleyin bikaç gün çok mu zor

Niye seks için düşündünüz yahu? Belki gelin, düğünde rahat rahat göbek atmak istiyo? İki de bir ay pedim kaydı mı ? 3saatte 1 ped değişimi stresi mi yaşasın?
Gelinlik giyecek oynayacak zıplayacak terleyecek vs
İçlik mi giysin. Korse mi
Yoksa hasta pedlerinden mi bağlasn poposuna?



Arkadaş sizde çok dandik gün seçmişssiniz galiba gelin adayının adet düzensizliği var ki sen bu duyuruyu açmışsın
Kadın doğuma yönlendiriyoruz sizi onlar yardmcı olurlar
Burdan gördüğün üzere iş çıkmıyor(!)

@indescribable ped kullanmadığım için anlattığın şeyler aklıma gelmedi. tampon kullanıldığında bu rahatsızlıklar minimuma iniyor, hatta hiç olmuyor.

her halukarda hormonlarla oynamak iyi değil. :/

sildim yazdıklarımı madem.

onun için primolut n veriliyor aslında ama hormonal düzen bozulduğu için bir kaç ay boyunca sonraki regl dönemli sancılı olabilir.

ama bunu tatile bile gitmek için kullananlar var ve gelinlikle regl olunca etrafta dolanmak bir hayli zor olabilir. zor seçim bence. doktora muhakkak danışın ayrıca.

arkadaşlar biz bunu kullanmayı zaten seks için düşünmüyoruz. düğünde daha rahat edebilmek için. hatta balayında bile seks için değil. denize girecek havuza girecek falan, uzun yürüyüşler yapacaz ne bilim her şeyde bir engel bu durum. yoksa zaten 6 yıllık beraberliğimiz var 1 hafta daha bekleriz hiç problem değil.

ayrıca adet düzensizliği var evet. şimdiye çoktan olup bitmesi lazımdı.

ben duzenli olarak dogum kontrol hapi kullanmiyorum. fakat birkac kez reglimi geciktirmek icin reglimden 2-3 gun once gunde birer tane almaya basladim. hormon seviyelerinin dusmesini engelledigi icin aldiginiz surece regli olmuyorsunuz shubulu'nun da dedigi gibi. Ama adetin basladigi gun almaya baslarsaniz kesmez hemen. Cok saglikli bir sey degil, surekli yapilmamasi gerekir. Fakat bir kere yapmaktan bir zarar gelmez.

Adet geciktirici diye satilan ilaclar da zaten yuksek dozda ayni hormonlari iceriyor. Eczaciniz bu yuzden gunde 2 tane alin demis olabilir. Bana bir tanesi yeterli olmustu ama isinizi garantiye almak isterseniz 2 tane de alabilirsiniz. Sonrasinda normalden daha agrili bir reglim olmamisti fakat herkes farkli tepki verir tabi ki.

Benim tam anlamadigim nisanlin normalde dogum kontrol hapi kullaniyor mu kullanmiyor mu? Eger kullaniyorsa zaten devam etsin birakmadan, bu sekilde bazi aylar regli olmayan kadinlarin sayisi cok ve doktorlar bazi durumlarda bunu oneriyorlar. Bazi kutularda regliyken alinacak 7 tane bos hap vardir, icinde hormon olmayan. Onlari almak yerine yeni bir kutuya gecsin digeri biter bitmez boylece adet baslamaz. o kutu bitince 7 gun birakir, normal adetini olur. Bu bir sorun yaratmaz.

Bu arada adet duzensizligi icin bir jinekologu gormesinde yarar var henuz gormediyse.

Senede bir kere primolut n kullanmaktan çok zarar gelmez. Bugün kullanmaya başlasın. Hem memeleri de daha güzel gözükür gelinlikte. Biraz ödem, şişlik yapacak vücutta ama düğün gününde ve balayında regl olmaktan kat kat iyidir bence.

Hapı bıraktıktan 2-3 gün sonra regli başlayacak. Normalinden biraz daha sancılı ve yoğun olacaktır ama hali hazırda çok bozuk bir adet dengesi yoksa, ertesi ay toparlar.

Bunu alışkanlık haline getirmemek önemli. Öyle bin yılda bir kez kulllanmaktan bir şey olmaz.

Doğum kontrol hapını boşverin, bu işin ilacı primolut n.

Mutluluklar :)

kendini o şirkette kanıtlasın ki o kadar becerikliyse kısa sürede o işte de sivrilir, sonra yine taksın küpesini

o kadar buyuktu ki, insanlar profesyonel yonumu de gorebilsin diye cikartmak zorunda kaldim.

Tarzindan vazgeçip, kendinden ödün verince ileriki zamanlarda huzurlu bir sekilde çalışabilecek mi? Bence hayır. Toplantıya kendi gibi gitmeli kabul görmezsede baştan bitmiş olur. Tabi bu iş kaybı hayatını hayatını çok olumsuz etkilemeyecekse.

bence kupesini cikartip tepkisini baska bir sekilde gostermeli. mesela o patron gibi kot ve polo giyerek gidilebilir toplantiya. veyahut kupeyi cikartip kocaman baska bir aksesuar takilabilir. boylece hem soyleneni yapmis olur hem de oyle kolay kolay ezilicek biri olmadigini gosterir.

küpeni çıkarma

Chuck Palahniuk der ki, kendinden taviz verdiğin an götünü siktirdiğin andır. Bu tip tavizler eşiği geçtiğinde dur durak bilmeyen bir hale gelebilir. ben kendimi 45 yaşında başarılı bi adama nasihat verecek konumda görmüyorum ama eğer bu bir güç savaşı ise direnmesi lazım

Öncelikle bahsedilen adam zaten hayatta çizgisine sadık kalmış bir adam.
Anladığım bu, belli yerlere de gelmiş, yani işini bilme ve uygulama anlamında.
Tamam; zorunlu şehir ve sektör değişikliği olur, ki ben de bir çok sektör değiştirdim. Bunlar iş hayatında var.
Öncelikle anlamadığım bu adam bu şirkette müdür konumunda başladığında zaten küpeli değil miydi?
Ne oldu da kurumsallık ayağına bu iş oraya geldi! (Mantık kuramıyorum yani)
Bana mantıksız geliyor?
Bence @blossom kardeşin dediği gibi.
Kesinlikle taviz vermemeli ve işi bitirmeli, ama olumlu ama olumsuz.
Son not: Bunca zaman iyi paralar kazanmış ve bu kariyerde bir adamın maddi sıkıntısının olacağını sanmıyorum. En azından ve en kötü ihtimalle 1 yıllığına yani.
O sebeple rahatlıkla başka iş de bulabilir diyorum ben.
Taviz vermemeli. Verirse devamında da başka sıkıntılar yaşacaktır. %100.

evet gidecektir.
web üzerinden giriş yapıp klasörü seçin ve "shared folder options" (paylaşılan klasör ayarları tarzı bişiydir) orda leave folder diyeceksiniz. o zaman siz ayrılırsınız dosyalar da durur ama.

ekleme: ayrılma işlemi sonrası dosyalar bilgisayarınızda durur ama artık onlar senkronize olmadığından bilgisayarınızdan gönül rahatlığı ile kaldırabilirsiniz.

@advice duck: yaptim oyle ama bu sefer de benim bilgisayardaki dropbox klasorumden gitmedi o klasor.

gitmez iste. istersen kendi dropbox klasorunden baska yere al, istersen sil.

@osuruklu: e "leave folder" dedikten sonra kendimden silersem kendimden gidecek de, digerlerinden de gidecek mi?

ben sadece dropbox'umda biraz daha yer acilmasini istiyorum.

abi onlardan gitmicek iste, sen leave folder diyerek aradaki iliskiyi baglantiyi kopariyosun. ayriliyon abi iste paylasimli klasorden. ondan sonrasi senin bilecegin is. ister sil, ister kes dropbox disi bi yerlere yabistir.

Genelde ceo ları alıyor kararı... Vestel bilişim sektörüne o zamanki ceo sunun kararı doğrultusunda girmişti hatırladığım kadarıyla.. Eee ceo bu kararı nasıl alıyor dersen, vizyon sahibi adamları ceo yaptıkları için, hem de araştırıyor adam işi bu sonuçta, sonunda alıyor kararı yani :D müthiş açıkladım farkındayım :/

Buyu firmalar icin konusuyorum.

Ceo almiyor karari. Hayir. Ceo=abdullah gul.. temsil ediyor sadece. Prestij acisindan gunah kecisi sadece.. isler ters giderse istifa edecek, suclayacak adam.. bir de firma gucunu temsil ediyor.. yoksa coca cola ya ceo kimin geldigi cok onemli degil. Ama coca cola ya dusup eriyen adam hikayesi/miti var.. bilirsin.. bu gercek olsa firma halkindan ozur dileyip %90 hisse kaybi ve linc edilmektense.. CEO istifa ettirilir. Yeni CEO gelir. %30 kayipla. Linc edilmeden, devam eder..

Kim aliyor. Altta adi duyulmayan pirilti beyin takimi ve onun altinda kendini gostermeye calisacan ekip var. Bunlardan birinin ongorusu ile basliyor beyin firtinasi. Anneye anlatir gibi CEO ya anlatiliyor. CEO ekibi ve yonetim kurulunu(aileyi) topluyor. Ordan karar cikiyor.

tamam birileri o karari alacak da hangi finansal tahminlere gore aliyor o karari? bir suru oecd, imf raporu var. buyume tahminleri var. bu tahminlerden neleri cekip analizlerini yapiyorlar?

Tahmin yurutecegim yine. Bu sektore girmis firmalarin buyume hizina bakilir, arz-talep egrilerine bakilmali. Ve marjinal kar oranlarina(saka saka marjinal kar acik ogretim sinavinda duydum ne demek emin degilim.)

Ama potansiyel alicilara bakilmali

Sonra kagit uzerinde isletme kurulmali.. kurulan isletmeden belirli hata payida olsa muhtemel potansiyel alicilar satin almali.. kar getirme orani alinacak risk miktarina karsilastirilmali.

Sanal kuruyorlar istatistik ve isletmeciler isletmeyi.. sanal isletiyorlar.. kendi alaninda ise daha cok tercih ediyorlar yoksa ulker kuru yuk gemisi isletmeciligine girebilir. Sadece mevcut yonetim kurulu gida da uzmanlastigindan daha kolay cesaret edebiliyorlar.

Bi pazara girmek için yapılması gereken onlarca araştırma var. Spesifik olarak söylemek zor çünkü her sektörde göz önünde bulundurulan kriterler farklı olabiliyor.

Ama genel olarak pazarın büyüme hızı, rekabet düzeyi, politik regülasyonlar vs göz önünde bulunduruluyor.

Marketing research dersi bunun için veriliyor biraz. Kümeleme ve regresyon analizi var, swot analizi var, pest analizi var.

Var oğlu var kısaca. Kararı da genel de ceo tek başına vermiyor.

anasözleşme garip biçimlerle ticaret sicilinden geri dönebiliyor. ticaret sicili ayrı bir cumhuriyettir türkiyede. internetten anasözleşme ile ilgili dikkat edilmesi gerekenleri bulabilirsin.

bir de hisse devri harçları çılgıncadır. daha sonra devir ihtimali varsa, aklında bulunsun.

yurtdisinda yasayan bir turk vatandasi tr'de sahis firmasi kurabilir mi? (senede yalnizca 1 ay tr'de kaliyor)

alakadar diye burada sorayim dedim.

bir muhasebeci bulun =)

@no christ requires: kurabilir

amerikan dizilerinin hepsinde var malum. çok gözümüze sokulan six feet unders, shameless, orphan black var aklıma gelen.

www.aksam.com.tr

en yeni örneklerinden
dallas buyers club?

behzat ç.' de bununla ilgili bir bölüm vardı yanlış hatırlamıyorsam. trans cinayetlerle ilgili. bölüm hatırlamıyorum malesef.

www.dailymotion.com

burada "skandal" adı altında vermişler videoyu! osman sınav'ın dediğiniz dizisi bu olmalı. 47. saniyeden itibaren bakabilirsiniz.

Dizinin adını hiç hatırlamıyorum ama sanırım show tv'de yayınlanan bir dizide Ali Atay'ın eşcinsel bir rolde olduğunu hatırlıyorum. Hatta tüm diğer dizilerde olduğu gibi bu da olay olmuştu baya.

game of thrones
milk
dallas buyers club

heteroseksüel normal olanı kadın-erkek ilişkisi olanı sen homoseksüel demek istemiş olmayasın erkek erkek yada kadın kadın? Benmi yanlış okudum?

dünya dizilerinde örnek çok
spartacus, game of thrones, rome(bunda varmıydı tam hatırlamıyorum aama baya oldu izleyeli) ve milk filmi ilk aklıma gelenler.

Neyse transeksüel bir kişi vardı levent kırcanın ekibindeydi.
bide cinsiyet değiştiren biri vardı adı kadınken erkek olmuştu.

@basond tr.wikipedia.org vurgulamak istediğim heteronormativenin dışına çıkıldığında neler oluyor ya da heteroseksit dizilerimiz neler. işte türk dizilerinde görüyoruz sıklıkla her şey güzel kadın yakışıklı erkek mutlu aile tablosu üzerine kurulu.. çocuklar duymasın gibi. bunun dışına çıkılıyor mu ya da bunu vurgulayan diziler filmler neler..

huysuz virjin vardi hani. dizi, sinema degil belki ama sonucta cross dresser/travesti kategorisine girebilir (kendisi oyle midir bilmiyorum da huysuz virjin karakteri oyle)

yanlış bilmiyorsam yazı tura adlı filmde vardı dediğin mevzular. bir de mahsun un filmi var güneşi gördüm diye direkt bu konunun üzerine.

''Bir istanbul masali'' diye bi dizi vardi orda Mehmet Aslantug'un is arkadasi gay idi. ismi Teoman miydi Kubilay miydi tam hatrlamyorum ama sempatik bi karakterdi ve bu özelliginin fazla üstüne düsmemislerdi. Sadece esas kiz Esma'ya asik olma ihtimalini ortadan kaldrmak için yapmislardi galiba.

Sinemada da Nurgül Yesilçay'in Yasamin Kiyisinda filminde alman kiz arkadasyla discoda saatlerce sarmas dolas dansedip evde birlikte uyuduklarini gösteren bi sahne vardi ama lezbiyenlik olgusu yok gibiydi sadece sevgi-sicaklik.

Sinemadan da tabi ki Mavi En Sicak renktir filmi sonuna kadar anlatmis böyle iliskileri, güzel film.

2 genç kız filmi vardı, alenen demese de, lezbiyen bir çifti anlatıyor (en azından kitap öyleydi).

kayıp şehir dizisinde transeksüel kadın vardı.

valla benim almanya'da hiç işim olmamasına, sadece havalimanını aktarma için kullanmama rağmen iki tane apoletli nazi piçi oda'ya çekip üzerimdeki paraları görmek istemişlerdi. az param olsaydı muhtemelen almazlardı içeri.

Hoo sakin olun önce tüm gümrüklerde taşıdığınız parayı açıklıyosunuz belli bir limiti var örn 4.000 euro üzerini bi vergi ödemeden geçiremiyosunuz. Standart bir uygulama var mı bilmiyorum .İng de kendince bir fiyat mı belirledi yoksa her ülke için bu miktar aynı mı bunu öğrenin :)

yok yahu hic telas yapma. ben Ingiltere'de okuyorum 3 senedir. Ogrenci vizesini gorunce biraz daha rahat davraniyorlar fakat turist vizesiyle de girmisligim var. Birkac soru sorarlar, kendine guvenli cevap verirsin. Zaten turkiye'de calisiyorsan/okuyorsan, o 1 ay sonunda Ingiltere'de kalmak gibi bir niyetin oldugunu dusunmeleri icin bir sebep yoksa hic oyle sorgulamazlar. Su ana kadar sorun cikmadiysa simdi cikma ihtimali cok dusuk bence. belki biraz daha uzun kaldigin icin birkac ekstra soru sorabilirler ama telaslanacak bir sey yok bence.

Bir tek gumrukten gecirebileceginden fazla para yaninda bulundurmadigina emin ol flutist'in dedigi gibi.

ben de rahatsız olurdum.

not: kadınlara hesap ödetmeyen biriyim. ama bunun üstüme görev olarak yüklenmesi fikrinden rahatsız olurum. hele ki dönüp arkasını gitmesi falan... sıkıntı. ikinci buluşmada da aynısı olursa ayrıl.

en nefret ettigim sey.
bir daha konusursaniz soyle saka yollu olarak bir bahset. mesela "bulusalim diycem ama gecen sefer o kadar cok sey yaptik ki param kalmadi" gibilerinden imali bir yolla birseyler belli edebilirsin. baktin hic uzerine alinmiyor, ben olsam bir daha ne arardim ne sorardim.
eger bulusmanin sonunda arayacagim dediysen ve aramazsan ayip. ara halini hatrini sor, iyi birisin ama seninle uyusamiyacagiz sanirim gorusmesek daha iyi de bitir olayi havada kalmasin. yok zaten bir daha aramiycakmissin gibi bittiyse hic problem yok.

bu kızlara bu özgüveni veren yine senin gibi erkekler, üzgünüm. devam etmeyi düşünüyorsan aynen böyle gideceğini söyleyeyim.

kadınım.
erkek olsam sanırım ben de senin gibi düşünürdüm :) yani ödeteceğimden değil ama bi teklif etsin bari derdim, muhtemelen. çok da kadın-erkek ayrımı yapmaktan değil de bu ilk çıkmalarda davet eden taraf ödemeli gibi bi kafam var. tüm gün gezip tozunca diğer taraf da teklif etmeliydi ve hatta ödemeliydi bi sürü şey yapmışsınız gibi duruyor... bu bakımdan takman normal. Öte yandan edindiğim izlenim genç kuşak hanımlarda pek elini cebine atma alışkanlığı olmadığı,
kızın diğer tüm hali tavrı herşeyi hoşuna gitti sadece bu mu? belki bi kulağını çeken olmuştur (kankası filan) kadın hesap ödemez aklı vermiştir. bişeyler. oluyor böyle şeyler çok ilginç :)
arama aramama kısmı nasıl ayrıldığınıza bağlı, o günden sonra hiç mesajlaşmadın hiç aramadıysan -ki ilişki düşünüyorsanız şimdiye bi iletişim olmalıydı gibime geliyor- bence daha da aramayabilirisn.

bir daha buluşun, yine aynı şekilde davranırsa koşarak uzaklaş.

Hesap ödeme/ödememe mevzusu bir yana da, ben daha ilk buluşmada poligona gitme noktasına takıldım. İnsan niye ilk buluşma için böyle bir plan yapar ki?

Kadın genel olarak yanlış davranmış hesap konusunda ama 100'lük konusunda suçlayamayacağım. 100'lük bozamıyormuş diye bir an ben de boş bulunup cüzdanımı çantama koyabilirdim tekrar.

Yalnız bence 2. bir kere buluşun. İlk buluşmada adam cimri mi değil mi diye ölçmek için, kılını kıpırdatmayan en az 20 örnek sayabilirim çevremden. Kimisi parayı çok önemsediği için, kimisi de "daha ilk buluşmada parayı dert eden adam, dini imanı para olan adamdır, uğraşılmaz" düşüncesinde olduğu için.

haklısın dostum, böylesinden ciddi ilişki olmaz. düşünceli değilse geri kalan hiç bir özelliğinin önemi yok.

bir yerde okumuştum. kadının kapısını açmak için arabadan indiğinde kadın en azından davranmamışsa, eli mandala gitmemişse, olduğu yerde kapının açılmasını bekliyorsa o kadınla evlenilmez. güzel bir test. hep denerim.

normal şartlarda kadının elini cüzdanına atmasına müsade eden erkeklere çok kıl olsam da, kadının nezaketen de olsa ödemek için hamlede bulunmaması ayrıca terbiyesizlik.

hele bahsettiğin gibi arkasını dönüp giden bir tipse bundan bir cacık olmaz söyliyim arkadaşım.

duygusal ve uzun vadeli bir ilişki düşündüğünden hareketle yazdım son cümleyi.

Direkt def et. Parası olmayıp canım orası pahalı buraya gidelim dese anlarım.ama madem bu kadar aç başka kaz bulsun;)

Sal gitsin ya o ne öyle. Kadınım ve ilk kez buluşuyor da olsam 35. defa da olsa mutlaka bi teşebbüste bulunurum. Ayıp bence...

Şimdi karşındakı kadının, elini cebine atmaması kaba evet. En azından hamle yapması gerekirdi. O konuda, diğer arkadaşların da söylediklerine katılıyorum.


Bir de şöyle bir şey düşünüyorum farklı olarak, senin maddi durumun iyi ve onun da maddi durumu iyiyse böyle bi şeyi takmamış da olabilir gibime geliyor. Var böyle insanlar çünkü.

Kızlara hesap ödetmeme kasıntısı neden? Çok rahatsız edici bi durum. Ben de sürekli zorla paramı cebime sokmaya çalışan bir adamla birlikte olmam.

Ya bana sevgililerde sürekli erkeğin ödemesi hep tuhaf gelmiştir. Bazı erkekler kadının para vermesini hakaret gibi algılıyor belki öyle bir babanın kızıdır ama çok itici.
Insan bir sorar, çok karaktersiz birine benziyor, çıksan yarın bu seni Mangoya da sokar, yakıştı mı alalım o zaman der aldırır falan, iğrenç bişey.

maddi durumu çok çok çok çok ...... çok iyi olan bir kadın arkadaşım,
-ilk buluşmada elimi cebime atmıyorum çünkü malesef bazı erkekler paran olduğunu anlayınca direk sömürmeye gidiyor parasından değil olması olmaması sıkıntısından değil sadece belki bir daha görüşmeyeceğim adam için kendimi kullandırtmak istemiyorum eğer bu durumu sıkıntı yapmayan biriyse zaten mmümkün olduğunca ben para ödetmem ona.. demişti bana hakkatten öyle yaptığını da gördüm.


birde evet belki cebinde 10 tane 1000lük var ama kira parası olabilir,emanet para olabilir. maddi durumu kötü olabilir aslında bir buluşma daha ayarla gene aynı tavırlarda gene aynı mantıktaysa bir daha arama sorma kaç ortalıktan ve durumu da açıkça söyle.

ev arkadaşıma benzettim kızı, kezban, hesabı erkek ödemeli kafasında, kaç bence

uzaklaş hemen öyle kız olmaz.

O kızla olmaz. Ben olsam ben de takardım. Benim görevim değil her yediğini içtiğini gittiğini ödemek. Kaldıki böyle hemen maddi bir himayeye sığınmak (ağır gelebilir ama yaptığı şey o) kadınlık olarak kendisine de hakarettir aslında, gurur kırıcıdır. Allah korusun o kafadan ya. İkinci buluşmada da aynı şeyi yaparsa uzatma fazla.

Yanlış dusunmuyorsun. Kesinlikle teklif etmeliydi.cok karaktersiz ve tecrubesiz bi kizsa doldurulmus da olabilir odememesi konusunda. Ama bunun tecrübe ile de ilgisi yok pek insan rahatsiz olur yahu...ben olurdum. Cikarken bile kiz hesabini odemek istedigi zaman ödemeli bunu hakaret algilayan yada buna siginip kizi somurmeye calisan her iki tip de benim icin sorunlu

çok itici biriymiş. millet mecbur sanki bunun yemeğini bilmem nesini ödemeye. içleri nasıl rahat eder anlamıyorum. bunu sanki sen yapmak zorundaymışsın, görevinmiş gibi görüyor. arama sorma, kırılırsa kırılsın. hiç değilse bir tane bişeyi ödesin, bir hamlede bulunsun hiç değilse.

eski intel öncesi klasik maclerde sigma chess vardı. şimdi bilmiyom.

yok intel based mac'lerde olmuyor o

şuna baktınız mı?
www.shredderchess.com

rgb/cmyk farkı olabilir, onu bir kontrol edin.

eps'i text ile actim. bi yerde okudugum bilgilere gore orjinal eps'lerin RGB oldugu kanisina vardim.

bunlari AI ile acarken basta bir de "hem RGB hem CMYK var. hangisinde devam etmek istersin" diyor. ben ikisini de tek tek denedim fakat sonucu pek degistiremedim.

RGB/CMYK problemi mi?

tamam da farkı, yıl içindeki sermaye enjeksiyonları ya da kar transferleri. yıl içindeki bu sermaye hareketleri tabii ki karlılığını etkileyecek şirketin.

ikisi de yılsonu olmalı.

anlamadim.

31 aralik 2013 ve 31 aralik 2014 tarihlerini ele alalim. ben diyorum ki equity 31.12.2013'ten, return ise 31.12.2014'ten bakilmali. cunku equity'i de 31.12.2014'ten bakarsam, o equity 2014'de elde edilmis profit'e neden olmamis olacak. 2014'te elde edilen profit, 31.12.2013'e bagli. degil mi?

ROE'nin mantigi zaten equity'nin ne kadar verimli kullanilabildigini gostermesi. onun icin kullanilmis olan equity (sene basindaki) goz onune alinmali diyorum/dusunuyorum.

www.investopedia.com

siz teorik tartışmasındasınız işin. işin teorisinde damodaranın dediği daha doğru, elindeki equity ile ne kadar profit elde etmişsin bunu daha doğru gösteriyor.

ancak işin Pratik kısmında ise ikisinin de aynı tarihte (yıl sonunda) alınması gerekiyor. adam belki yılbaşı olarak belirlenen günden 1-2 gün sonra equity sini artırdı diyelim. damodaran'a gore bu kısa sureli farkı göz ardı etmeniz lazım. bu da sağlıksız bir değerlendirme yapmanıza neden olur.

tamam ikna oldum.

dediginiz gibi olsun. damodaran teorik biraz evet.

formulas kısmında "trace precedents" butonu tam arandığın şey.

ya da "trace dependents"

@king lizard: evet oyle galiba da benim dosyada nedense tiklanmiyor onlara. silik gozukuyor o butonlar yani.

Makrolarla yapılır ancak incelenecek alan büyükse fazla zaman alacaktır.

@cakabo: sagol abi. king lizard'in dedigi isime yaradi.

ayarlardan "For objects, show" altinda "All" secmem gerekiyormus. bendeki "nothing - hide objects" idi. boylece trace'ler aktive oldu.

@madafaka: onemli degil o. genel olarak cihazlara bir performans notu verdigimi farz edelim.

yapılmışı var

www.videocardbenchmark.net

performanslarını ölçmen lazım ya da bir kuruluşun testine güvenmen lazım bunun için. gerisi kolay. ya direkt fiyatı, performansa bölersin ki bence doğrusu budur ya da fiyat ve performansın senin için önem katsayısını düşünüp, o katsayı ile çarpıp bölersin.

tr.wikipedia.org'nin_en_zengin_100_ailesi_listesi

Güncel mi değil mi bilemem.

@hayirsiz: burada sadece milyarderler var. milyonerler yok.

teklik genelde 25-35 tl arası veriliyor (nadir bulunanlar biraz daha aşabilir). şişe åçtırmak 500 civarı olur sanırım.

fiyat araligi alt duzey single maltlar icin oyle de, tam liste olsa (isim + fiyat) daha iyi olurdu.

o kadar net ayrımlar yapmıyorlar ki... örneğin son gittiğim yerde menü kabaca şöyleydi:

single malt'lar
macallan, glenfiddich, glenmorangie 25 tl

nadir single malt'lar
lagavulin, glenturret 28 tl

bu konunun uzmanı degilim ancak aklıma gelen şu, gecmis yillardaki trend izlenerek gelecege yonuk bir estimate yapilabilinir.
bu bes ile mi ilgili?

tam mantıklı bir estimation gelecegine de inanmıyorum kisisel olarak ama, fikir sunayım dedim. ben genelde geçmişe dönük şeylerde de ekmek fiyatını falan baz alıyorum:)

o paranın günümüzdeki alım değeri (NPV'yi kastediyorsun heralde) yine 100 lira olur, cpi'a falan ihtiyaç yok.

@yakuza123 evet de zamanla reel bir getiri elde ediyorum. Enflasyonu yeniyorum yani yatirimla. 100den daha fazla olmasi lazim.

orta vadeli programda ve daha sonra revize açıklamalarında 2015 2016 enflasyon tahminleri var. onlara güvenmek zorundasın çünkü en yetkili ağız hükümetin kendisi açıklıyor.

Evet fakat zaman değeri hesaplanırken reel değil nominal faiz kullanılır zaten, enflasyon da içindedir yani. Şöyle düşünebilirsin, ben bugün 100 tl vererek/alarak x sene sonra kaç para alabilirim/verebilirim. Yıllık nominal faiz %12 ise, diyelim ki enflasyon da %5 olsun, bugün 100 lira verip seneye nominal 112 lira reel 105 lira alırsın. tam tersi eğer senin gelecek sene alacağın 112 lira varsa, aslında onun enflasyon ayarlanmış değeri 105'dir, sen ister 112/(1,12) yap, ister 105/(1,05) yap sonuç 100 tl gelir. nominal faiz ihtiyacın olan tek değer.

metrobüsle şirinevler oradan metro ile havalimanı.
Tabi önce mecidiyeköy metrobüse gitmen gerek.

levent'den zincirlikuyu'ya otobüs ile ulaştıktan sonra metrobüse binip merter ya da zeytinburnu durağında iniyorsun. oradan da havalimanı-aksaray metrosuna biniyorsun.

ya da taksim'den 96T'ye binip doğrudan havalimanına gidiyorsun. trafik meydanın altına alındığından beri 96T nereden kalkıyor bilmiyorum ama.

metro ile yenikapi (yeni acilan durak) oradan yh-1 otobusu olur mu?

yh-1'in kalkis saatlerini bulamadim ama

havaş firmasının adı değişti havataş oldu. havatas.com internet sitesinde seferler kalktı filan demiyor ama bir arasanız?

havaşın adı değişmedi. havataş başka şirket.

Havaş'ı gaspettiler, havataş diye bir yandaş firma var. taksim point hotel'in ordan kalkıyor. çok tavsiye etmem ama, eğer havaş yok diye endişeniz varsa, bu gidiyor bir şekilde... Bol şans!

tünelde galata'nın az yukarısında el yapımı deri çantalar satan birkaç dükkan var. benzer tarzda bulabilirsin ancak gösterdiğin ürün yok. görünüş itibariyle yakın ürünler bulman mümkün.

teşekkürler yolum düşerse bakacağım.

www.amazon.com

www.amazon.com
sipariş versen gelmiyor mu?

photoshopta da çok kolay aslında ama başka yol istersen paintte kes o yazı kısmını bütünüyle sonra.ufak bi parça yıldızlı ksımdan alıp sağ tarafa ekle.iyi sonuç çıkmaz shop kadar ama idare eder belki

Teorex Inpaint

photoscape/araçlar/pul klonu

guzel de bende photoshop yok.

2014'e girmeye hazirlandigimiz su guzel gunlerde biriniz bi el atsaniz su kardesinize?!

www.dropbox.com

google docs?

google hesabi olmayanlar da editleyebiliyor mu?

tabi. paylaşım ayarlarından "linke sahip olanlar" seçip "allow edit" derseniz olur.

3000 tl civarı

yavaş 4000$ uçmayın

4000$ bana da cok geldi

Konuya tam cevao değil ama baglantili. Almanyadan tr ye en uygun sekillersen biri de ziraat bankasi ile isme para gondermek. Cok az ucret alıyorlar. Onu da goz onunde bulundurun. Paradan kesintj olmuyor.. masrafi siz oduyorsunuz. By durumda tam ne kadar tr ye gidecek haberiniz olmus olur.

vakifbank ag de de ucuzdu dama aktüel olarak nedir durum bilgim yok pek.

tamam o zaman soyle sorayim. benim elimde euro var. ve bu parayla turk hissesi almak istiyorum. islemlerimi de hali hazirda isbankasinda (turk hesabi) yapiyorum. bu elimdeki euro'yla turk hisse alma amaciyla yapacagim transferde ne kadar kayip olacagin ogrenmek istiyorum.

western unionla, veya varsa enparayla daha ucuza kapatabilirsin diye biliyorum. bankalar uçabiliyor işlem ücretlerinde.

dalgalar ne boyutta peki, iri dalgalı mısın

@hjarteblod dalgalı damarlı

toppik kullanabilirsin hocam.

@hjarteblod: yok hafif dalgali. kivircik gibi degil yani

saçların yağlı ve ince telli mi acaba? eğer öyleyse hacim verici şampuanlar, bakım ürünleri falan var.

uzaktan PhD mi yapılır yav. uzaktan MSc bile garip gelirken.. bi anlamı yok bence uzaktan ve hatta tezsiz yapılan bu derecelerin? şöyle birşey buldum googleda arayınca www.phdtr.com sitenin şekli şemali bile kendini ele veriyor bence :I

erman ilicak var ronesans'in patronu. international school of management'dan phd degree'si var. yapan yapiyor yani. belki arada bir ugruyordur okula. orasini bilemiyorum.

Phd de illa okula gitmek zorunda diilsin zaten iyi iletisimin varsa hocanla update edersin proje process ini arada .

french press candır. içinde sadece kahve değil her türlü çayı da demleyebilirsiniz. üstelik çok da basit tek ihtiyacınız kaliteli bir kahve ben kahve dünyasının kahvesini kullanıyorum 250 gr'ı 12.5 tl olan bir kahve için tadı çok iyi.

bence french press'i bir deneyin. ben memnunum. zaten pahalı bir şey de değil beğenirseniz ondan devam edersiniz.

kavanoz hava alıyorsa ve poşette açıp kapatılabilen şeylerden varsa poşet daha az hava aldığı için taze kalmış olabilir.

daha önce başka duyurulara da yazdım şimdi de yazayım.

kahve demleme şeklinden önce aldığın kahveyi düşünmende fayda var. nescafe, kahve dünyası, hatta insanımızın ölüp bittiği starbucks, tchibo gibilerinin kahvelerini cam, vakumlu poşet...vs nerede saklarsan sakla, bayattır. istersen öğütülmemiş şekilde, çekirdek kahve al yine de bayattır. en az 6 ay öncesinden kavrulmuş kahvelerden bahsediyoruz. burada kaliteli kahveden söz edemeyiz ne yazık ki. bu yüzden siparişin üzerine kahveyi kavurup sana gönderen yerlerden sipariş vermen gerekiyor, eğer ki kaliteli kahve içmek istiyorsan. kaliteli kahveni edindikten sonra ise, yeni kavrulmuş ancak öğütülmüş kahve ilk başta taze de olsa çok çabuk bayatlar. bu yüzden içeceğimiz kadarını kendimi öğütüp içmeliyiz ki tamamen taze kahve içelim. zaten farkını hem demlerken, hem de içerken anlıyorsun. bu yüzden dışarda kahve içmeyen biriyim, çünkü arada ciddi bir lezzet farkı var. düşündüğümüzde ekonomiye de faydası var demek ki.

french press iyidir, öyle illa ki makine almalıyım diye düşünme. french press'ten sonra aeropress alabilirsin, çok ayrı bir zevktir o da. ben şu an sırf aeropress ile demliyorum kahveyi.

o zaman kaliteli kahve için gerekenler: öğütücü (sözen marka el değirmeni), french press ya da aeropress, yeni kavrulmuş kahve çekirdeği. el değirmeniyle sabah sabah uğraşmak istemiyorsan akşamdan içeceğin kadarını öğütür bir cam kavanozda saklarsın kahveyi, sabah kalkar yaparsın. aeropress ile kahve yapma şeklinin bir sınırı yok, ki dünya şampiyonası bile oluyor düşün ama ortalama 1 dk içerisinde kahven hazır oluyor. temizlemesi ise 3 saniye. böylece 63 saniyede hem pratik hem de fazlasıyla kaliteli kahve yapmış oluyorsun.

granül kahveden sonra filtre kahveye geçince zaten aynı pratiklikte olduğundan fakat lezzet olarak da sağlık olarak da 1000e katladığından, vazgeçemezsiniz muhtemelen. o yüzden french presse muhakkak geçin derim.

piyasadaki kahveler bayat. kahve dünyası da, tchibo da sturbucks da bayat çekirdekten çekiyorlar. ama ulaşılabilirlik açısından nispeten sturbuckstan aldığınız çekirdekleri kendiniz öğütün yahut en kötü tchiboyu tercih edin derim. 100 gram alsanız epey yeter.

daha kaliteli için taze kavrulmuş-çekilmiş olanlarını tercih edin derim naçizane. kronotrop, cherry beans, karabatak gibi yerlere yolunuz düşerse bi deneyin derim. alırken kavrulma tarihine dikkat edin birkaç günü geçmesin.

şöyle bir şey yazmıştım kahve-antik.eksisozluk.com

evde kavurma yapilabilir mi? var mi kavurma ve ogutmeyi ayni anda yapan aletler?

eskiden bi yerde gormustum alev tabancasi falan kullaniyordu bir adam.

tavada kavuranlar var ama homojen olmuyormuş, şu mısır patlatma makinalarını da kullanıyorlar. yoksa bu, kahvefabrikası nı tavsiye ederim, ertesi gün yolluyorlar taze kavrulmuşunu. hatta çekiyorlar da. az az oradan sipariş edebilirsiniz.
www.kahvefabrikasi.com
gibi. filtre seçeneği de var burada. ama pek az seçenek var, hasbean gibi yerleri de tavsiye ederim ama onların da kargo sıkıntısı var. yeşil çekirdek isteyip yine kendiniz kavurup, çekeceksiniz mecbur bu tarz yabancı menşeili yerlerden sipariş ettiğinizde.

Finansal tablodan kastını tam anlayamasam da, (git: www.crunchbase.com)'da ilgini çekecek birşeyler olabilir.

bunlar gibi seyler:

www.google.ch

balance sheet, income statement, cash-flow statement yani

Olmasına gerek yok ki. Bunların hiç biri halka açık şirketler değil, yayınlamak mecburiyetinde değiller esasında.

Bir ara yeni turk ticaret kanunu ile tum AS'lere bunlari yayinlama zorunlulugu getirilecekti diye hatirliyorum

soruna cevap degil ama oneri: parfumlerini buzdolabina sakla. o kadar cok parfumu bitirmek sorun olur senin icin. sicakta bozuluyorlar.

@evreke: sagol tavsiye icin

Rafaella Spinazze

helal. tesekkurler..

dinlenme zamanı olabilir mi?

olabilir.

insaat alaninin (field) calismadigi tatil zamanlari da olabilir..

okulun vpn veya proxy sistemi olabilir, bilgi işleme bir danışın derim.

vpn var zaten de okuldan cikmakla mezun olup okulla alakamin kesilmesini kastetmistim. o zaman vpn falan kullanamam yani..

teke tek abınelik var. diğerleri kurumsal oluyor. ayrıca başka kanallar mevcut indirmek için.
ben dergilerin içindekiler kısmına üye ldum elektronik geliyor. beğendiklerimi bir şekilde tedarik ediyorum böylece.

point sayısını artırman gerekiyor. atıyorum 0'dan 50'ye kadar çizdireceksen 0:50 değil; 0:0.001:50 şeklinde yapmalısın. sürekli olması gereken bir verin varsa böyle olacak.
ayrık bir veri ise plot yerine stem komutunu kullan.

smooth fonksiyonunu kullanabilirsin.

@trinitrotoulen: evet ama data set ikisi icin de (x ve y) sabit. araya bir sey kafama gore ekleyemem.

@cek: smooth'a bakcam..

data boyutunu interp1 ile büyütmeyi dene. interp1 argumanı olarak spline kullanabilirsin.

Fontlar için de sanırım axise çift tıklayınca bir şeyler oluyordu.

yardımcı olur mu bilmem ama photoshop'ta color balance ayarlarından kolayca yapılabiliyor belli bir rengi yok etme işlemi.

@weeping guitar: PS yuklu degil ki..

daha basit bir yontem yok mu?

paint.net'ten de yapabilirsiniz. photoshop'un basit bir versiyonu gibi.

edit: site olan değil, program olan. www.getpaint.net adresinden indirebilirsiniz.

@NIddleman: bu da windows icin. ben mac kullaniyorum. mac icin var mi bisi?

Daha önceden "Read it Later" adıyla hizmet sunan, şu an Pocket olarak geçen bir site/uygulama var. Makaleleri -mümkünse- okunabilir halde tekrar formatlamak suretiyle eğer akıllı telefonunuz da varsa ona da senkronlayarak okumanızı sağlayan bir servis. Ben onu kullanıyorum ve tavsiye ederim.

getpocket.com

Pek ise yarar degil ama eger gecmisi silmezseniz, daha once tikladiginiz linkler soluk renkte ya da koyu bordo olmuyor mu?

@brkylmz: oluyor da her tikladigimi okumuyorum. bazen okumadan geri gidiyorum.

var evet. makine muhendisleri odasi'ndan yetki alman gerekiyor. diger ulkelerde de bu tarz olaylar vardir eminim.

makine mühendisliği için özel sertifika gerektiren imzalar (örneğin lpg sızdırmazlık, mekanik projelendirme, asansör vb. gibi) dışındaki imzalar için makine mühendisleri odasına en 5 yıldır kayıtlı olmak şartı bulunuyordu sanırım.

ancak bu dediklerim devlete yapılan işler için geçerli. kontrolörlüğü devlet tarafından yapılan resmi işlerde bu şartlar aranıyor. tabi özel sertifika gerektiren imzalar ayrı. onlar için her halukarda imza yetkisi gerekiyor.

özel sektör genelde takmıyor böyle şeyleri. oldukça büyük projelerde de çalıştım, sorun olmadı.

bir de şöyle bir şey var. çalıştığınız şirkette size imza yetkisi verilen konular oluyor. özellikle hakediş konularında şirket adına imza atmak için şirket tüzel kişiliği tarafından size bir yetki evrakı düzenleniyor noterden. şu şu konularda imza atmaya yetkilidir ve sorumludur diye.

makine mühendislerinde var böyle bir olay. arkadaşım mezun olduktan 1-2 yıl sonra doğalgazla ilgili imza yetkisini 60-70.000 tl'lik bir daire karşılığında satmıştı.

makine mühendisleri odasının yönetmeliğini okursan orada yazıyordur nelere imza atıp atamayacağın.

ingilizce, almanca veya fransizcasi nedir bu olayin peki?

ben hic duymadim almanyada falan.

kanada'da var bildigim kadariyla. muhendisligi bitirince professional engineer designation ini almis olmuyorsunuz. 2 sene miydi 4 sene miydi is tecrubesi edindikten sonra "muhendis" oluyorsunuz. o zamana kadar engineer-in-training oluyor. makinede degil sadece hepsinde.

p. eng olana kadar sorumluluk alamiyorsunuz bir p.eng in altinda calismaniz gerekiyor vs. vs. ayni yani

edit: en.wikipedia.org buradan okuyabilirsiniz