incirlide in.ordan güngören minibüsleri var sanırım çok uzak değil hem.

İncirlide inip Bakırköy-Esenler minibüslerine biniyosun,kolon hastanesinin önünde iniyosun,oradan sorarsan gösterirler zaten çok yakın

50-60

Sima olarak 150 ,isim olarak 80 civarı

ben bir kaçı haricinde tanımam.

25'i geçmez benim tanıdıklarım.

fi tarihinde bizzat dedem.para nereye gitti dersen,şu an bu yazıyı yazdığım eve :)

Muhtemelen evet, super loto devredince hep Ankara'nin sabit bir ilcesine cikiyor. Bununla ilgili guzel analizli bir entry vardi da usendim simdi aramaya.

Lisedeki öğretmenim son rakamla yılbaşı piyangosunda büyük ikramiyeyi kaçırmıştı. Adam bilet gösterene kadar inanmamıştık. Tesellisi bile bir sürü para ediyordu.

Ama dediğin gibi yandaş söylentileri çok fazla son zamanlarda. Makinelerle oynuyorlar, canlı çekim yok filan diyorlar. Beklerim.

Dayım atyarışından çok para kazanmıştı 12,13 sene önce. nasıl işlediğini bilmiyorum 6 lı yı mı tutturmuştu ne öyle birşeyler

Sıradan insanlara çıktığı mutlaka oluyordur ama her zaman da aynı şekilde olacak diye bi kaide yok,dikkat çekmeden senede bi ,iki tane bile yapılmadığı ne malum,ülkenin gözünün önünde olan c.başkanının bile 15 yıl sonra mezarı açılıyor acaba suikast mı diye ,aynı zamanda ösym yi görüyoruz ne dümenler yeni yeni ortaya çıkıyor,bir çankayanın nüfusunun çok olması lotonun oraya daha çıkmasının sebebi sayılmamalı ki istanbulda kafadan 6 ilçe bie ondan daha fazla nüfusa sahip.

yasal olup olmamasından ziyade başbakandan izinsiz yayınlanması imkansıza yakın

kişiye özel konuşma sonuçta, başbakan ya da bir başkası. özel hayatın gizliliğine ilişkin.

her ilin kendine özel yaptırımları oluyor diye biliyorum gürültü konusunda. örneğin ankara için şöyle bir düzenleme var;

1. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2007/5 sayılı Genelge’si gereğince; Bina içinde yapılacak tadilat esnasında yaşanan gürültü sorunu ile ilgili olarak, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nde herhangi bir sınırlama ve esas getirilmediğinden ve tadilat gürültüsü sürekli bir gürültü olmadığından, meydana gelecek gürültü düzeyi önceden tahmin edilip yalıtım tedbiri alınamayacağından, bu tip gürültü sorununa yönelik olarak İlimiz Mahalli Çevre Kurulunca hafta içi günlerde 19:00-09:00, hafta sonu ise 18:00-10:00 saatleri arasında bina içi tadilat yapılmamasına, ayrıca bu saatler dışında yapılacak tadilatlarda da bina yönetimine haber verilmesi, yönetimce bina sakinlerinin konu ile ilgili bilgilendirilmesi ve tadilatın olabildiğince rahatsızlık vermeyecek şekilde yapılmasına özen gösterilmesi, saat sınırlamalarına uymayanlar için Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesi çerçevesinde gerçek kişi olarak işlem yapılmasının uygun olacağına...

öncelikle zabıtaların eyleminin hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilmeli. hukuka aykırılık varsa görevi ihmal suçlamasıyla savcılığa başvurabilirsiniz. ama açıkcası ben bir şey çıkacağını sanmam. genelde kamu görevlilerini koruyor mahkemeler bu tür durumlarda.

tanidik polis, belediye calisani sokabilirseniz cözülür.

yoksa gazetelere , tv lere cikacaksiniz efektif olur.

onun disinda ezan sesini duyamiyorum, namazi kacirdim bu sesten filan da diyebilirsiniz o da son zamanlarda efektif sonuc verir türkiyede.

olmadi dava acicaksiniz.

tanıdık polis yok ama belediye çalışanı var. zabıta müdürü çok çok tanıdık ama kendisi bize bu şekilde çalışabilirler dedi. hiç kimsenin bir şey bildiği yok çok garip. ben bu gürültüye katlanmak zorunda değilim ki ya. zabıtanın yaptığı gayri hukuki bir şey. biz arıyor ekip yolluyorum diyor ne gelen ne giden. çevre ve sağlık dinleme ekibi gönderiyorum diyor ne gelen ne giden var. hergün 1000mg ağrı kesici alıyorum uyuşturucu bağımlısı gibi oldum. dilekçe veriyoruz kayda alan yok. uygulamaya koyan yok. her sabah hilti sesi ile kalkıyorum. kalp ritmin değişti resmen. dava yolu ile halledemezsek büyük olay çıkacak çünkü gözüm kararıyor artık aşırı sinirden. kendimi kaybediyorum.

bimerapplication.basbakanlik.gov.tr

e haklıı. zaten senin önceki düşünceni savunan da "ama ermeni çeteleri de şöyle şöyle yaptı" diyerek suçlamaları kabul ediyorlar farkında olmadan.

haklılar tabi ki... bu milliyetçi zırvalarına son verip özür dilemeliyiz. fakat şunu da söyleyeyim; özür diliyor olmam tamamen insanlığımdan, yoksa banane dedemin işlediği cinayetten...

devletlerin elinde acılar bile saygıyı haketmeyebiliyor bazen. bunu, bağırmakta haklı olup olmamalarıyla ilgili söylüyorum. yani acının sömürülmesi kadar pis bişey olabilir mi...
onun dışında bence de olay dediğin gibi. allah bir daha öyle olaylar yaşatmasın.

edit: acılar değil de bunu sömüren devletlere laf söylemek istedim. yanlış ifade etmişim sanki.

olaylara milli eğitim paradigması dışında bakabilen birilerini görmek güzel gerçekten. 1915 olayları açıkça ittihatçıların suçudur ve türkiye bunu sahiplendikçe daha çok dibe batmaktadır.

hadi soykırımı geçtik, o tarihte en hafif ihtimalle "etnik temizlik" yapılmıştır ki bu bile özür dilemek için yeterli sebeptir. 1915 olayları çok çok trajik hadiselerdir esasında ha keza 24 nisan'da ermeni aydınları arasında başlayan "cadı avı" da öyle.

artık olayın insani boyutuna bakma vakti geldi. ermenilerin de geçmişte türklere yönelik katliamlar yapmış olması ya da asala'nın türk diplomatları hedef alması bizim 100 yıl önce bi' bok yediğimiz gerçeğini değiştirmiyor.

ve toplum olarak şunu anlamalıyız; ermeni soykırımını ittihat-terakki planlamıştır ve ittihat-terakki demek osmanlı demek değildir. bu gerçeği anlarsak, belki daha kolay kabulleniriz gerçeği.

Olaylar o kadar basit değil ne yazıkki,Ermeni sorunu meselesinin önümüzdeki yıllar içinde terör örgütü PKK dan daha fazla bu ülkeye zarar vereceği tahmin ediliyor. Türkiyenin özür dilemesiyle zannedildiği gibi hiç birşey çözülmeyeceği gibi bunun tazminat haklarına giden yolunu da ardına kadar açıcaktır.Türkiyeden toprak koparmanın en yakın yolu da savaşlardan ziyade diplomatik olarak Ermeni sorunu ile görülmekte.

ya hırsızın hiç mi suçu yok ! yüzyıllardır yaşadığı topraklarmış...acaba şimdiki ermenistan kuruluş tarihi haricinde hiç anavatanları olmuş mu ? tarihleri boyunca tehcir edilmişler...hem özür dilemek ne pahasına? daha arşivlerini açmaya cesaret edemeyen adamların savunuculuğunu üstlenen sevgi pıtırcıklarını görmek gerçekten midemi bulandırıyor...

herkes her şeyin farkında muhtemelen de, bence politikacılar asıl türkiye soykırımı kabul ettiği zaman ermenilerin bu defa da bir zamanlar sahip oldukları ve onlar gidince yağmalanan, el konan toprak ve mallarına ilişkin taleplerine karşı ne edeceklerini bilemediklerinden reddediyorlar. eğer eski düzene dönülürse adana, antep, urfa, doğu anadolu ve ülkenin geriye kalanında toplamda büyük bir miktarda ve değerli topraklar malları el değiştiren ermenilerin torunlarına geçebilir. sonra gel de çık işin içinden.

olurmu hic ermeniler zaten milleti sadika diye anilir yani en sadik millet derdi osmanli. sonra ermeniler turk gibidir yani turkten ayirt edemezsin adetleri yasami falan bizim orfumuzu icsellestirmistir.

ama tabi o zamanlar ittihatcilar enver pasanin ahmakligi ruslar dagdan gelecek demesi 90 bin askeri sarikamista kirdirdi, simdi sehit olan askerlerimiz gibi kimse ne oluyor yaw enver naptin sen demediler. neyse efendim ordu yokolunca ruslar asagiya doguya indiler. bunlarin yaninda rus ordusuna bagli pekcok ermeni geldi bunlar bizim ermeniler degildi rusya tarafindan gelenlerdi.


neyse ermeniler oyle veya boyle gaza geldi bagimsizlik icin cok adam olduruduler o bolgede. osmanli da onlari techir etti. tabi hamidye tugaylari da intikam amacli techir edenlere yolda saldirdi onlarda oldu. aslinda soykirimi kurtler yapti ama turkler yapti diye gecer.

yani bu suna benzio pkk her gun asker sehit ediyor 10 15 tane, halk gaza gelio bdp binasini yakiyor icerde olen oluyor 1 -2 tane avrupa ayaga kalkar abd ayaga kalakr soykirim cinayet der. o hesap iste o techir davasi da boyle.

oldurmekte cok haklilar senin aileni yaksalar kzini tecavuz etseler buldugunu oldurursun.

bizim karimiza kizimiza tecavuz ettiginiz, cocuklarimizi siktiginiz, yaslilarimizi yaktiginiz parcaladiginiz , diri diri iskence edip oldurdugunuz,


ve bunun sonucu olarak biz de sizi geberttik diye ozurdileyin adamsaniz

evet ermeniler haklı. üstelik sonuna kadar. bir halkı dünyanın 4 bi yanına sürmüşün. arjantinde, kanadada, güney afrikada suriyede rusyada fransada her yerde ermeniler var. üstelik bi zamanlar anadolu da yaşamış insanlar bunlar.

ki hala ermeniler bu toplumda istenmeyen halk konumunda.

ermeniler ne dese haklı. fransadaki soykırımı inkar yasasınn düşünce özgürlüğüne ters olup olmadığını düşünmeden destek verebilirim sırf tc nin paradigmasını zayıflatıyor diye.

Bagimsiz devlet kurmak isteyince o zamanki yoneticilerin ne yapmalarini tavsiye ederdin? Tabi buyrun ne demek hemen size geri verelim, biz de zaten 1000 sene once yasadigimiz yerlerin ozlemini cekiyoruz oraya gideriz mi demeliydiler? Bu isler boyle yurumuyor, bilmem kac bin senedir orada ermemiler yasamis dogru, peki 800 senedir orada yasayan turkleri ne yapacagiz? Orasinin vatanlari olmasi icin kac sene yasamalari gerekir? Bu tur yapay argumanlarla ugrasarak isin ozunu kaciriyorsunuz.

Ingiltere ve Rusya Ermenileri tesvik ettiler, onlar da riske girip devlet kurmayi denediler ve basarisiz oldular. Bu savastir, yenmek de var yenilmek de, Ermeniler de kaybetmistir. Tabi bunu bir ulusun kabullenmesi kolay degil o yuzden de Turklere sucu atmak daha cazip.

Osmanli soykirim yapmamis, tehcir uygulamis. Savas sartlarinda da verilebilecek en hafif karsiliktir bu. Soykirim demek kolay ama 2.dunya savasindan sonra anlamini kazanan bu kelime ne ifade ediyor once bonu bilmek gerekiyor. Soykirim diyecek olan once yahudi soykirimini biraz incelesin. Mesela bir toplama kampi gorsun, "sistemli bir bicimde" ne demek onu ogrensin.

Bu olaylar durup dururken cikmadi. Ermenilerin kendilerini yahudilerle ayni yere koymalarini bir turlu hazmedemiyorum. Atalarimiz 1923e kadar olum kalim mucadelesi verdi. Kimse onemsemiyor gibi gorunuyor ama Osmanli imparatorlugu 1. dunya savasinda 3 milyona yakin insan kaybetti. Bizden kim ozur diledi?

hadi doğu anadoludaki eski ermeni yerleşimdeki ermeni halk bağımsızlık istedi 3 yaşındaki çocuktan 80 yaşındaki ninelere kadar hepsi de bağımszlık için mücadele etti eline silah aldı diyelim(?), ee peki demezler mi adama yozgattaki, izmirdeki adanadaki malatyadaki istanbul şişlideki ankaradaki de mi çeteleşti bağımsızlık savaşı için?

siz buna inanıyor musunuz yani? 1910larda 13 milyonluk osmanlı nüfusunda 1.3 milyon ermeni yaşarken 75 milyonluk TC de 100 bin ermeni yaşıyor. bu milyonlarca insanın hepsi mi bağımsızlık istiyordu hepsi mi çete içindeydi?

neyse merak etmeyin en fazla 10 sene sonra aynı KKTC olayında olduğu gibi soykırım konusunda da TC dünyada yalnız kalacak. o zaman da inkar edin bakalım neyinize yarayacak

Siz Turklerin, 700 senedir kendileriyle beraber yasayan ayni yemekleri, ayni turkuleri hatta ayni kelimeleri paylasan bir halki birden topyekun yok etmeye karar verip sistemli bir bicimde hareket ettiklerine inaniyorsunuz. Ve benden Ermenilerin bagimsizlik icin mucadele edip savasmadiklarina inanmami bekliyorsunuz. Sizce de bir tuhaflik yok mu burada?

"iyi günler, biz bağımsız devlet kurmak istiyoruz" diye gelmemişlerdir ama değil mi?.. çeteler kurup köyleri basmış, orduya arkadan saldırmışlar. fransız, ingiliz ordularında görev almışlar, ki o sırada savaştayız onlarla. Bunu yapan elbette bütün ermeniler değil ama tehcire tabi tutulanlar çok fazlası olmuş. sebebi, bu vesile ile bazı bölgeleri türkleştirmek isteyen bazı kafalar, halkta tüm ermenilere karşı oluşacak bir tepkiyle yaşanması muhtemel bir katliamın önüne geçme isteği ve bu bitmez saldırılardan ordu ve savunmasız köyleri koruma. Biri değil, hepsi... Ortada bir katliam varsa Osmanlı, Rus, İngiliz, Amerikan arşivleri ortada... Kaç Ermeni yaşıyormuş o zamanlarda ve kaçı ABD'ye, kaçı Rusya'ya gitmiş, kaçı hala bugün büyük bir kinle Suriye'de, Lübnan'da... katliam, soykırım yapıldıysa tehcirle oraya buraya sürülen ermenilerin bugün yaşayanları neyle izah edilecek? Yahu hani biz kesmiştik bunları? kaç kişi idamla yargılandı ve idam edildi osmanlı mahkemelerinde haberi var mı özür vs diyen arkadaşların? ingilizlerin yargılamalarından bir sonuç çıkmadığını vs vs

katlettiniz işte, caniler katiler... özür dileyin! yahu tamam dileyelim de bir ispat ediverin şu soykırım olayını. 1.3 milyon ermeniden kaçı ölmüş, kaç türk-kürt ölmüş ermeni çetelerinin saldırılarında...

170 üniversitenin 150si liseden hallice olunca, üniversite okumaya giden her 10 insanın 5i aptal veya apaçi olunca, işsizlik çığrından çıkıyor.

Ülkemizde Üniversiteler ve meslek yüksekokulları son bi kaç yıldır sadece şehirleri geliştirmek,piyasayı,alışverişi canlandırmak için açılıyor.

degisir eger mezunu yurtdisina rahatlikla ciksin diplomasi heryerde kabul gorsun dersen turkiyede universite yok. eger en iyi mezunlari yurtdisina ciksin ve guzel isler bulsun dersen 5 veya 6 univerrsite var gerisi copluk. eger mezunu mermer isinde calissin dersen 170 universite var.

universitelerin sorunu cokluk degil kalitesizlik de bence ana etken degil. ana etken akademisyenlerin kalitesiz olmasi da degil.

ANA ETKEN NEREDE BEYINSIZ, TEMBEL, MEMUR KAFALI, TORPILLI, yane gelip yatmayi seven HIYARAGA VARSA BUNLARIN BIR YOLUNU BULUP UNIVERSITEYI VIZYONSUZLASTIRMASI.


fakulten yok labaratuvarin yok kalkip neden deney agrlikli calisma bolumu kuruyorsun teorik kur. yok olmaz illa kuracam bolume de amca oglunu alacam.

bu kafayla birsey olmaz bazi okulllarda mesela hoca yoktur illa fakulte mi kuruyorsun atiyorum bir biyoloji bir biligsayar hocasiyla bilg. muhendisligi kurdun ulan it herif bioinformatik uzerine yogunlastir derslerini ama olmaz gider berkeley mit gibi bir okulun curriculumunu araklar aptal sonra da bu dersleri amca oglu kizina verdirir.

pek cok okulda lab yok alamiyorlar pahali ama gercek veriden simulasyonla yine birseyler yapmak mumkun sen de kendini buna adapte et olmaaaz bu salaklarda hayali lab yapar deney yoktur ezberletirler yine lab dersi verirler.


bizde sorun universite coklugu degil sekilcilik surekli taklit ve ambalaj ici bos olsada o dersi koyuyor.bunun sebebi de vizyonsuz rektorler bolum baskanlari falan iste bu adamlar batiriyor sistemi.

ayri ayri bolumlesmek hele gerzeklik ya mit de berkeleyde bile eecs departmani diye gecer adamlar hoca bollugunda ee ve cs yi birlestirmis. bizde ise hala bilgisayar, ee, elektrik,elektirk haberlesme, bilgi sistemi, bilgi yoinetimoi, mat bilgisayar, yazilim diye 100 kola bolunur bolundukce icinde tukenirsin

üniversite mezunu işsiz çok var.arkeoloji,felsefe,fizik mezunlarının %80 i işsiz zaten.

benim dedigime geliyor iste sorun universitedeki yoneticide fizik bolumlerine git bak ezber ezber ezber adam 100 yil onceki fizigi anlatiyor..

adam olsa o bolum baskani gider piyasadan adam kiralar atiyorum ek bilisim dersleri koyar, isletme koyar adam cikinca hic olmazsa ihtiyac olan bir yere girer ama her fizik bolumu teorik fizikci yetistirmek gibi salakca ve beceremedikleri bir amac icin ugrasir matlab goster aq ee bolumunden sinyalci getir yap extra birsey.


BU VIZYONSUZ ADAMLAR YUZUNDEN HERSEY SORUN OKULDA DEGIL BASINDAKILERDE.


abd de adam mateamtik okuyor ama pure math okumuyor scientific computingden bile anliyor, icabinda radar sistemi analizi yapiyor. suc mufredatta acilen yenilenmesi lazim sanki tabela olmayan okullrda durum cok mu ii .

biolog tarimdan anlamiyor tohum yetistirmeyi ogrensin yok olmaz aptal biyoloji kitabini ogrenecek ve atanamayan ortmen veya laborant olacak

sorun sayısı değil üniversitelerin niteliği. çoğu üniversitede iyi bir anadolu lisesinde aldığınız eğitimi bile alamazsınız. ortaöğretim kalitesini yükseltmeden üniversite yapıyolar sanki olay diplomadaymış gibi. iş olmaması mevzuna girmiyorum bile.

çok fazla üniversite var'dan ziyade, çok fazla kalitesiz öğretim üyesi ve yönetim ekibi var. o 170 üniversitenin 170'i de şu anda internette var olan mit'nin, ne bileyim tum'ün videolarından bakıp öyle ders verseler, türkiye çok daha iyi bir yere gelir.

eğitim standart değil yani, x üni ile y arasında aşırı fark var.

roketadam,

o dedigini hindistan egitim konseyi suan uyguluyor ders veren cok kaliteli hocalar var utubeda, onlarda da bizdeki gibi kalite sorunu var ama onlar uni mezununu alakali outsourcing sektorune kaydiriyorlar ve ulke yukseliyor, bizde ise ne egitim bakanligi ne tubitak para harcayip da su universitelere ders videolari falan yollamaz ama aptalca bir pardus projesi icin bile milyon dolar harcadilar sonunda proje batti zaten basarisiz oldu o parayi egitim ve online derslere harcsalar milyonlarca linux uzmani cikardi ortaya.

dedigim gibi vizyonsuz yoneticiler turkiyeyi mahva goturuyor, bunun nedeni osmanli sisteidir elde tutmak sikinti yaratmayacak adam secmek

did-you-kno.tumblr.com al burda birsürü var.arada güzel şeyler çıkıyor.

ilginç değil ama antivirüs programı gibi görünen virüsler varmış ve bana bulaştı 3 saattir kurtarmaya çalışıyor makine.

kesmeşeker üfleyince kırılıyor.üflemeyince kırılmıyor.arkadaş ufkum iki katına çıktı ne alaka bulan nası bulmuş.üfleyen ne düşünerek üflemiş de nesil nesil yaymış bunu.

Duyduğum en ilginç şey değil ama beni şaşırtmıştı, mikrofon girişine kulaklık takarak mikrofon olarak kullanmak mümkün. Bizzat denedim çalışıyor.

Hah, şimdi aklıma gelen bir ilginç şey daha : Okyanus akıntılarını kullanarak dünyanın ihtiyaç duyduğu enerjinin rahat rahat karşılanabileceği.

Bir de merak ettiğim birşey : Teknoloji üreten şirket ve ülkelerin ellerinde şu anda nelerin bulunduğunu bilmek istiyorum. Malum bizim gördüğümüz cihaz ve teknolojiler birkaç jenerasyon geriden takip ediyor.

İstanbul boğazının ortasında denizin dibine doğru giden kocaman bir uçurumun olduğu gerçeği

@aşksız prens:

bu olayı face'te paylaşıp sonuna da "şimdi elinizdeki şekeri yavaşça yere bırakın" yazsan çok iş yaparsın ha:)

bu aradad benim için de ilginç oldu.

daha dun ogrendim, cok acayip ilginc bi sey degil ama :)

kadinlarin gemilere ugursuzluk getirecegi efsanesi, gemilerin dişi oluşundan ve dolayısıyla kendilerinden baska bi kadini kiskanacagi dusuncesinden geliyormus.

@osuruklu benim bildiğim kadarıyla o anlayış, gemideki kalabalık erkek nüfusunun kadın veya kadınlar için kavga edeceği, sorunlar çıkacağı, işlerin aksayacağı vs sebebiyle var.

Benim bildiğim en ilginç ve ürpertici şey toxoplasma paraziti. Bu parazit pek çok "host"da yaşıyor. Fareler, küçük hayvanlar vs gibi. Ama en çok kedi seviyor ve kedi barsağında üreyebiliyor. Sindirilerek bulaşıyor. Beyne ulaştığında sinir sistemini etkileyerek akli dengeyi vs tehlikeye sokuyor. Farede beyne ulaşan toxoplasma, farenin sinir sistemini etkileyerek onu kedi idrarı ve kedi kokusuna yöneltebiliyor. Böylece bu deli fareler kedilerini kedilere atıyor ve av oluyor. Parazit de kediye geçme amacını elde etmiş oluyor ve istediği gibi ürüyor.
Kedi seven bi takım insanlar (mesela ben) bu kediyle haşır neşir oluyoruz. Olur da, kedinin dışkısını ya da dışkısına temas etmiş bişeyi sindirirsek, toxoplazma bize geçiyor. Sinir sistemimize ulaşırsa bizi, aynı fareye yaptığı gibi kedilere çekiyor ve akli dengemizi bozuyor. Evimize 60 kedi doldurup "crazy cat lady" oluyoruz. Parazit de, istediği gibi ürüyor, kediler arasında mutlu mesut yaşıyor. Korku filmi gibi.
Yani neden deliler kedi seviyor dememeli, neden kediseverler deliriyor demeli...

(Toksoplazma aslında çoğu kişiye bulaşıyor ve onu atıp bağışıklık kazanıyoruz. Bu raddeye gelmesi çok nadir olan bir şey.)

@cereal killer: haci seninki cok duz mantik ya, benim hikayem daha guzel, daha mythical bence :) kaptan olan kadin bir arkadasim soyledi hem :p

2. müdahale yüzünden yani 2.harekat diye geçiyo galiba onun yüzünden yoksa ilkinde herkes arkamızdaydı..

Garantör devletler Türkiye Yunanistan ve İngiltereydi. Savaş/katliamlardan dolayı Türkiye 1960 anlaşmalarındaki hakkını kullanarak Kıbrıs'a müdahale etti. Ancak müdahale hakkı "eski durum geri sağlanana kadar"dı. 74-83 arası birçok Geçici Türk yönetimleri kuruldu ancak Kıbrıs Cumhuriyetine geri dönülmedi/dönülemedi/dönülmek istenmedi. 1983de birden çıkılıp biz bağımsızlık ilan ediyoruz , artık burda kendi cumhuriyetimiz var , burası KKTC dendi. 1960 antlaşmalarında mudahale hakkı , eski durumu getirene kadar orda bulunma hakkı varken böyle bir hak söz konusu değildi. Kısaca kendi başına karar alarak yaptığı bu deneme patladı. Bildiğim kadarıyla BM kararıyla da bu oluşumun tanınması yasaklandı.

ayrıca doğrulatamadığım bir bilgi de mevcut. Bir ülkenin başka bir ülkeyi tanıması için meclisinden onu tanıdığına dair bir karar geçmesi gerekmekte. Ancak böyle bir kararın TBMMde alınmadığı/illegal bir devlet olduğu için alınamadığı söyleniyor. Yani aslında tanıyoruz , biliyoruz ama resmi olarak birşey yok durumu. dediğim gibi bu bilgi doğrulatamadığım , emin olmadığım bir bilgi.

madem orası bağımsız bir devlet tc askerinin orda ne işi var? neden türk lirası kullanıyor kktc? neden bürokratik açıdan tc ye bağlı hala? nasıl oluyor da ordaki üniler öss ile öğrenci oluyor?

ben cevap vereyim; çünkü TC, KKTC de sömürgeci durumundadır. her türlü ulusal ve uluslararası hukuk'u ihlal edildiği bir sömürge devletini niye tanısın dünya? dünya da var mı eşi benzeri bi durum?

Libya da tanıyor

Turkiye pazar (yani para verip oyun alan insan sayisi) kucuk.

Uncharted 2'de İstanbul'a geliyor Drake bir bölümde. Etrafın İstanbul'la pek alakası yok ama epey Türkçe konuşma falan geçiyor. Onun dışında haklısın hatta Türkiye'nin de işin içinde olabileceği olaylarda özellikle Türkiye'yi dışarı bırakıyorlarmış gibi.

assassin's creed de istanbul'da geçti aga ya. yavaş yavaş dur bakalım.

çoğu oyunda türkçe dil seçeneği bile yok.1 milyonluk nüfuslu ülkenin dilini oyuna koyuyorlar da 75 milyonu es geçiyorlar

orjinal oyun almıyoruz çünkü.

alamıyoruz demek daha doğru olabilir gerçi. 50 liralık oyun vergiyle 140 lira oluyor.

hem türkiye'de geçen oyunlar da var yavaş yavaş.

Türkiyede oyun pazarı oldugu gibi korsan,orjinal alım oranı çok düşük.

bu konuyla alaklı çok güzel bir blog: turkiyeuzerindeoynananoyunlar.tumblr.com

command & conquer generals,zero hour'da bir görevin başındaki cinematic : www.youtube.com ama türkçe yok,türkiyeyle alakalı bir karakter-bayrak vs. yok. ayrıca bu görevde biz GLA,yani direnişçi-terörist grup olarak üsse saldırıyorduk

gittikçe güzelleştiler. ama şu an boşum ;)

Güzeldi.
5 yıl sonra tipsiz olacaksın, dedim.
daha da serpildi ya la.
neyse 5 yıl sonra tipsiz olacak.

hepsi çirkindi ama çok sevdim. sevince insan hepsini yunan heykeli gibi görüyor.

her biri bir sonrakinden daha iyiydi. ama sen bunu neden merak ediyorsun?
edit: öncekinden olacaktı.

taştı taş, hatta youtubeda bir videosu var altında sayfalarca övgüler falan... şimdi mümkün degil dönmesi

cerendi benimkisi

biri çok çirkindi, biri hakkında objektif olamıyorum. ben çok beğeniyordum da zamanla mı oldu emin değilim :)

hiç sevgilim olmadı be kanka.ama aşık olduğum kızlar güzeldi bak...

Dünyalar tatlısıydı çok güzeldi,,,,:......(

çok güzeldi, gittikçe/benim sevgim azaldıkça bi çirkinledi böyle...

ilk ayrılınca çok güzeller de uzun süre görmeyip birden görünce çirkinleşiyolar.

şu andaki sevgilim önceki sevgililerimin hepsinden daha tipsiz maalesef.

biri neredeyse kıvanç tatlıtuğ'un aynısıydı, biri zaten bilinen bir markanın yüzüydü, birinin şahane vücudu ve kemikli güzel bir yüzü vardı. şu anki sevgilimse kel, göbekli falan ama seviyorum, yapacak bir şey yok..

+empty blank , ve eskiler yenileri görünc çatlıyorlardır muhtemelen

güzel olan sevgili değil, sevgili olan güzeldir.
qwetryqwetrqwerty


bi' tanesi bi' mankenlik ajansına bağlı çalşıyodu ciddi ciddi, kısa sürdü ama.

kafaya takma derim, ateist olursan sornlar ortadan kalkıyor.

tıbbi bir olay. geceleri uyumadan önce çok yemek yeme. ayrıca sinir stres falan da yol açabiliyor bu duruma. sırt üstü yatmaktan kaçın.

ateist olunca da oluyor da ezan filan olmuyor. ben de aksine seviyorum o durumu mesela. çok sık olmasını istiyorum.

oldukça sık yaşarım ve kesinlikle bilimsel bir olay. beyin, rüyada yapılan harekteleri gerçekte de yapmamamız için hareket merkezini kapatır. uykudan bir anda uyandığımızda, hareket merkezimiz kapalı olduğu için, hareket edemeyiz. bir süre sonra kendiliğinden düzelir. yani doğaüstü bir şey değildir ve zamanla alışılır.

tamamen beyin ile ilgili, 28 senelik hayatım boyunca 1 kez yaşadım.

Uyku sirasinda dilin nefes borusunu tikamasindan kaynaklaniyor. Mumkun oldugunca sirtustu uyumaktan kacinarak karabasanlarini azaltabilirsin. Farkettinde dilini hareket ettirerek tekrar nefes almaya baslayacaksin :]

yan yatmaya çalış,geçicektir büyük olasılık

bana da olurdu zaman zaman, hatta bazen gırtlağıma biri sarılır gibi hissediyordum, bir gece hiç umursamadım, hiç hareket etmek için uğraşmadım, ses çıkarmaya çalışmadım, gayet rahat ettim sen de dene derim.

ağzın kapalı şekilde uyu, burnundan nefes alarak.

15 lira

ortalama 15

15 lira sadece saç kesim...

8 lira sadece saç

5

10

sadece saç 10 lira, yıkama varsa 15 oluyor.

15

10 tl dostum

25 veriyorum. cok memnunum. 3 ayda bir giderim. tam istedigim sekilde keser. hatta istegim guzel olmayacaksa uyarir soyle yapalim daha iyi olur der. degdirmez, surtturmez. sakal da olursa +5

10

10 lira saç
4 lira yıkama
5 lira sakal

sadece saç 8

sabah oldum.saç,sakal,yıkama 15 lira ist.bahçelievler

vay amk bizim berber bizi ütüyormuş meğer.

20tl
lanet saçım çabuk uzadığından her ay giderim.

13

10

dun 25 euro girdi, 10 dakikalik bir trasa, kuafor salonunda lavabo bile yoktu kadin ayak ustu kesti,o kadar. yer: finlandiya
ist. da 8 lira veriyorum.
sadece sac, yikamasiz fiyatlar.

20 tl. bıraktım kestirmeyi, uzatmaya başladım. 6 aydır kestirmiyorum.

10 tl halkalı

5 yıl olmuştur

gözlerin yaşarması dahil değilse, en son 28 mart 2003'te ağladım.

2 hafta oluyo ağlamam normalde

1-2 saat önce ağladım.
burada bir duyuruda ponpon ali isminde sakat bir kedinin fotoğrafını gördüm içim gitti ağladım.

çok ağlıyorum ve ağlamak hiç güzel değildir. bazen olmaması gereken yerde ağlayınca insanlar yanlış anlayabiliyor.
ama evde ağlasam bu kadar rahatsız olmam yani. kimse görmezse sorun yok.

dün ağladım film izlerken duygusal sahne olduğunda. sulugöz bir insanım galiba..

çok sarhoşken 4 ay önce. sarhoş olmasam ağlarmıydım bilmiyorum. ayık kafayla 19'umdan bu yana ağlamadım.

Ya ben yalnız kaldığım da ağlamayı çok seviyorum, hep motive eder beni hedeflerim için. Hemi de erkeğim.İnsan önün de hiç ağlamadım tabii de. Gecenin karanlığın da odamda iken falan düşünür,düşünür hedeflerim için ağlarım. Hem biraz kalbi de yumuşatır.İyidir yani.

2 ay önce babamı kaybetmeden 1 saat kadar önce. Hekimler babamla vedalaşmamızı söyledi ve babamın son mutluluğu benim hayatıma dair bir şey oldu. 1 saat sonra da kaybettik zaten. (çok uzun yıllardır ağlamıyordum ve bu yeteneğimi kaybettiğimi sanıyordum.

10 ay önce.adına ağlama denir mi onu da bilmiyorum.evde yalnızken gözden süzülen 1-2 damla ve duvarı yumruklama.

edit:biri daha böyle bi duyuru açmıştı.www.eksiduyuru.com

The Dark Knight Rises'ı izlerken. (27 temmuz 2012 & 3 ağustos 2012)

ne sıklıkta ağlarsınız sorusu biraz saçma değil mi? ağlama sıklığı mı olur? başınızdan ağlatacak olay 10 yılda bir geçedebilir 3 haftada bir de üstüste gelebilir.

geçen çarşamba. my best friend's wedding izlerken.

2 hafta falan olmuştur aslında düşününce baya sık ağlıyorum ayda 2 kez garanti ama sulugözlülükten değil bişeyler olmuştur.

2 gün önce. aynı gün işten kovulup, alacağımı alamayıp bir de kız arkadaşımla kavga edince sinirim bozuldu manyadım biraz. sıklığım çok azdır ama, bundan önceki 3 sene önce falandı.

bugün agladim, gelecek kaygisindan

dün. nedenini hatırlamayacak kadar basit bir sebepten sanırım

bi haberi okuyunca ağlamıştım,şu hatay civarında cocuklarının açlığına dayanamayıp intihar eden kadının haberine.

görüş:olmaz;
gerekçe: hükümet.

tabi ki olmaz. geçmiş kpss skandalına bakınca, orda olmadıysa bunda asla olmaz diyebiliyoruz. olmayacak da.

görüş: olmaz
gerekçe: iptal edilecek olsaydı şimdiye kadar edilirdi sanırım.

olmaz. adamlarının kağıtlarını değiştirmek için bu kadar zaman bekledikleri yönünde kanaat hasılken iptallik durumu da ortadan kaldırmıştırlar zaten. öss bile 1 aydan uzun zamanda açıklanmıyor, bu işte bir b.kluk var alenen. ne bekliyon?

hakimlerin bağlı olduğu hsyk nın başkanı adalet bakanı.sence olur mu ?

görüş : olmaz
gerekçe: bu sene akıllı davranıp fullememişler.

olmaz. çalan çaldı, alan kaçtı.

vergiler çok yüksek.

ötv ve kdv

sadece vergiden kaynaklanmıyor. rekabeti sağlama konusunda gerekli mekanizma zayıf ve tüketiciler de yeterince bilinçli ve örgütlü değil.

volkswagenin sitesine gir mesela golf'e bak fiyat detayları var oradan bakarsan kdv ve ötv tutarına anlarsın.
mesela golf comfortline 1.4 tsi model fiyatı 26.000 ötv 10.000 kdv 6.5000 mtv plaka masrafları fln derken 25.000 lik araba 45.000 oluyor.

2.0 ve üzeri motorlarda araba fiyatı üzerinden %135 ötv+kadv alınıyor. 100.000 tl değerindeki araba 235.000 tl oluyor. gördüğün gibi üretici o 100.000den 20.000 kazanıyorsa devlet 135.000 kazanıyor. ayrıca ötv'nin de kdvsi alınıyor ki bu saçmalayığın daniskası.

vergiler yuksek kolay cevap. asil cevap su:
uretmiyoruz biz kardesim, turkiye hic bir ise yaramayan bir ulke, sadece tuketiyoruz, anca hizmet sektoru anca insaat. egitimli insanin hicbir kiymeti kiymeti yok, bilimin teknolojinin kiymeti yok, gelir dengesizligi had safhada. en ufak sey icin bile disariya muhtaciz. doayisiyla devamli disaridan yemek yemek yiyen aile gibiyiz, mutfak masrafi hep fazla cikiyor bize, yan tarafta ise haliylen evde pisiren ayni yemegi ucuza yiyor.

rekabet ortamı yok, tekelleşme var. ucuza araba üretmeye kalksan bırakmazlar, örnekleri var. devlet ve üreticiler bir sömürü düzeni kurmuş, böyle devam ediyor.

niye ucuz olsunki? milleti sikmek varken niye ucuzlasın? yarın bi kanun çıkar 40 binlik araba 50 bin lira olur, sonra o para bir kaç tane pezevengin cebine girer, millet yine sömürülmeye devam eder ve kimsenin sesi çıkmaz.

ucuzlarsa ithalat patlar kasa iflas eder mesela yerli uretim arabalar var ama onlar montaj parcalar disardan geliyor yine sadece konum olarak avantajliyiz o yuzden burda fabrikalar. ithalat patlamasin diye vergiler var.

bir de devlet zenginden vergi alamiyor milyon dolarlik futbolcu asgari ucret aliyor gorunuyormus duzeltecez filan diyorlardi hala. o yuzden bizde devlet her buldugu seyden vergi alir ekmek su telefon araba bilgisayar don vb. ne varsa koyar vergiyi cunku bunlarda kacirmak cok zordur ama sirketler zenginlerden bir turlu alamaz.

uretim yapmiyoruz ve arge harcamalarimiz resmen copluk gibi adam gibi projeye para yatirmiyor devlet bakiyorum tubitaktan 100 binlira fon alan akademisyenler var yaptiklari projeler dise bile dokunmuyor. elin amerikalisi 20 milyon dolara insan gibi yuruyen robot yapmis bizim tubitak pardus diye cakma birsistemi yapamadi sonunda kapatti.

calisan kalitesi iyi degil cok bosa para gidiyor biz de vergiyle oduyoruz. butceyi yoneten ben olsam yabanci arge kurumlarina yatirim yapar devlete para kazandirirdim cunku bu ulkeden ne arge cikar ne bisi sadece tesvikler 3 5 tane taklit sistemle cope gider

vallah almanyada VW golf 80 PS is 16.000 Euro ya alabilion sifir kilometreli www.volkswagen.de

üç kuşak kapıcı olan insanlar hayatından memnunken neden herhangi bişeye tepki oluşsunki

orospu çocuğunun birine 2 gün istatistik çalıştırdım. 4. sınıfız ama bu 2. sınıf dersi, 2 senedir çakıyorum ama o sene hep girmişim derslere falan..sınav günü geldi çattı, "panpa ben pek emin değilim kendimden, arkana oturayım bakarım senden" dedi. hayhay dedim. arkama oturdu. dedim lan bak, ben yavaş yazıyorum, sonlara doğru göstercem sana, ona göre. tamam dedi.

ben 78 aldım. o 72 aldı benden bakarak, benden az almasını hazmedemedi, gitti bütün ortak arkadaşlarımıza "hope ender kağıdını benden sakladı" dedi. ben de ona "panpacım insanlara böyle böyle demişsin, keşke yüzüme söyleseydin, büyük orospu çocuğuymuşsun, bilememişim :)" diye mesaj attım.

mezun olduk. 5 sene can ciğerdik. bu olay yüzünden görüşmüyoruz.

edit: aynı mahallenin, memleketin çocuğuyduk. evlerimizin arasında 500 metre var hala.

iki dayım var annemden küçük, 3 kardeşler işte. annem ne zaman en küçük dayıma iyilik yapsa kısa süre sonra pişman ediyor. ama kardeş işte atsan atılmaz satsan satılmaz.

Defalarca.

iyilik yaparken zaten pişman olacağınızı bilip yine de yapacaksınız.

''İyilik yap, havaya at''mantalitesini benimsediğinde sorun kalmıyor ortada sanıyorum. Ben öyle yapmaya çalışıyorum, çoğu kez sizinki gibi bir olay vuku bulmuyor değilse de. Hayat.

o an sana o doğru gelmiş; pişman olma. tecrübe de, geç. ruhunun sağlığı daha evladır.

matematik çalıştırdığım edebiyatçı kız arkadaşım kpss de matematiği fulleyip 1.tercihine yerleşti ve ilk işi benden ayrılmak oldu.

www.eksiduyuru.com

dikkat ediyorum da hep böyle turnusol kağıdı tarzında başlıklar açıyorsun. ajan felan mısın? :D

Partisindekilerin onu parti başkanı olarak seçmesine sebep olan şeylerden bahsederken şunları sıralıyorlar: "Ekonomi okuduğu için ekonomiyi düzeltebilirdi", "Güzel bir kadındı", "Kadın bir başbakan Türkiye'nin de imajına olumlu katkı yapabilirdi" gibi...

mehmet ali birand'ın bir belgeseli var son darbe 28 şubat diye biraz fikir verebilir

sürekli gaf yapardı.şimdikiler gibi doğaçlaması iyi değildi.

bütün merak ve beraberindeki cevaplarını bulabileceğin geniş kaynak, "Faruk Bildirici / Maskeli Leydi" bu kitabı edinip baştan sona bir solukta okuyabilirsin.
(Tansul Çiller'e olan bilinçaltı hayranlığını sezimleyebiliyorum. Hem öyle olmasa aynı dönemde yer alan 'Mesut Yılmaz,Bülent Ecevit,N. Erbakan, Süleyman Demirel vb. siyaset isimlerin merakı da aynı sekilde kasıp kavururdu)

mafyalları, çeteleri korurdu.

hatta unutulmaz bir sözü vardı.

bu vatan için kurşun atan da yiyen de şereflidir. bu sözü çatlı için söylemişti heralde. yada o cenahtan biri.

(bkz: suna pelister)

Yunanlılara kardak krizinde ders verdi,o bayrak inecek,o asker gidecek dediği günden üç gün içinde yunanlılar kardağı bırakmak zorunda kaldı.yunanistanda hükümet düştü,Pkk en ağır kayıpları kendisi döneminde verdi.İstanbul şimdiki gibi kürt mafyalarının değil karadeniz uşaklarının cirit attığı yerdi.

maden suyu ile

ice tea - aromalı şekerli maden suyu ve en son sade maden suyu şeklinde kurtulabilirsin aşama aşama.

maden suyu tadından kaybediyor
çayın her türlüsünden nefret ediyorum

@Adramelekh_ deneyeceğim

miden delindiği zaman bırakırsın.
aceleye mahal yok panpa.
sonra işerken kanlı işersin.
sonra doktor sana miden delindiği zaman sadece su der.
yess baby.
işte o zaman koladan nefret edersin.

@kredi....
o olayın aslı astarı yok panpa
mide asidinin ph'ı çok daha düşük
ayrıca mide kendi iç tabakasını yeniliyor
tek besinim kola olsa belki dediğinin olma olasılığı olurdu ama diğer besinlerle bir miktar nötralize oluyor
zaten genellikle yemeklerde tükettiğimi belirttim

kola gibi güzel içecek var mı,abartmadan içmeye devam

esso 1 yıl kadar bırakmıştım ama haftada bir içiyordum sadece
şimdi yine bağımlı oldum

ben de özellikle yazın çok tüketiyorum.içindeki su, şeker, kafein ve asit yüzünden sanırım.bir de soğuk içimi çok hoş ve boğazı yakarak gitmesi bizi cezbeden kısmı sanırım.çünkü;ılık bir kola içiminde aynı zevki alamıyoruz.
yeğenim tam bağımlısıdır.ölümüne,sabah kalkar kalkmaz ilk kola içer.
ben de bırakmak istedim ve alternatifleri denedim fakat hiçbir şey yerini tutmadı.sadece kahve ve bira yaklaşabildi o kadar.ama azalttım.

koladaki börtü böcek geyiği nedir ozaman varmıdır aslı ?

ben yaptım bunu. deli gibi bağımlı değildim ama yine de yemeklerin yanında içerdim. sonra azalta azalta hakikaten bıraktım.. yemeklerin yanında ayran içiyorum genelde ya da limonata.. yemek sonrasında da çay falan işte.. hiç eksiklik hissetmiyorum bile.. zaten bi süre sonra içemiyorsunuz isteseniz bile.. ben şimdi içmeye kalkınca bi su bardağının üçte birini anca içebiliyorum. anahtar kelime azaltmak burada. şekeri de böyle bıraktım mesela çayda. şimdi de tuza yöneldim. vücudumu noluyoruz yaa şokuna sokmadan adım adım gidiyorum ben, tavsiye ederim.

azaltmaktan başka çare yok
@nooisy tiksinmedim
çikolatada da varmış

ice tea iç, ayran iç. zamanla unutursun. son 1 ayda çok az içtim, ki her gün bir litre içen adam idim.

ama ara ara ister yine canın, o zamanlar da iç bence.

günde 2.5 litre içen ben bıraktıysam herkes bırakır.

Yerine Sek Ananas suyu içiyorum. on numara

günde 3 litreye yakın kola içiyodum. sonra sodaya döndüm bi süre soda içtim daha sonra kestim tamamen bu dediğim 5-6 sene oluyo o zamandır kola içmiyorum ki tadı bile iğrenç geliyo. tamamen irade meselesi yani artık içmicem diyeceksiniz.

Niye kurtulmak istiyorsun kola guzeldir.

coca cola seni bekliyordum ben de :D
sağlığa zararlı diye kısa ve net bir açıklama yapıyorum

İçindeki glikoz şurubunun öncelikli olarak metabolik sendroma sonra da bu yolla kansere yol açtığı konusundaki pek çok yayını okursanız bu kadar çok kola içmezsiniz sanırım. Glikoz şuruplu içeceklerden haftada 2+ bardak içmek pankreas kanseri riskini ikiye katlıyor mesela...

ben de öyleydim, yok kansermiş bilmem ne düşünmeyle olmadı ama bi süre içmeyince unutuyosun zaten. çok nadir canım çekiyor, kızartma yemeği falan olunca alıp 1 2 bardak içiyorum. geçen sene günde 1 litreden fazla içerdim. almayarak alıştırırsın kendini.
tadını ben de çok seviyorum, boğazdaki hissi falan ama artık cidden canım çok az çekiyor.

bugün öğle yemeğinde mcdonalds'tan yerken haberi okudum. son zamanlarda çok azalttım ben de bu tip şeyleri yemeyi. 6 aydır yemiyordum, bugün çok canım çekti. ama bir 6 ay daha yemem sanırım.

pizza nispeten daha mantıklı bir seçim.

isterse at çükü çıksın yerim. hem ben zaten nükleere de karşı değilim.

Dondurulmuş köfteyi ekmeğin arasına koyup veriyorlar. Bu kadar takmamak lazım.

ben kfc yedim demin, eskiden kfc'nin tavuklarıyla ilgili bisürü efsane vardı bugün dikkat ettim tavuklar banvitinmiş. bu da böyle bi gastronomik anımdır.

önce şunu söyleyeyim. patates kızarmasının kızartıldığı yağ sabah 09.00-gece 23.00 arası sürekli yanıyor. 14-15 saat. normal bir yağı 15 saat sürekli 80 derecede ısıtsanız kömür olur. fakat trans yağ adı altındaki şey aynen hiçbir şey olmadan duruyor.

ve doymak için siz bunları yiyorsunuz. ileride kalbiniz ah demesin?!

bir de şu var tabii :))

frapanyazilar.blogspot.com

Ama şu da var her ülke de bunların tedarikçisi farklı yani türkiyedeki mcdonalds köfteleri taa amerikadan getirtmiyor. Şimdi bir daha baktım pınar etten alıyormuş. E o zaman hiç bir et yemeyelim bu sonuçta pizzacılar da etlerini ya pınardan alır ya da bunun gibi diğer firmalardan?

Edit. Ha sağlıklıdır ya da gidin burdan yiyin demiyorum sadece başka ülkelere bakmayın diyorum

Edit2. Hayır mcdonalds'ta çalışmıyorum

yemeyin kısır olursunuz

@Haldamir Türkiye'de bu konularda hiç masum değil.bi araştır nette !

Şili'de Türkiye ayarında 3.dünya ülkesi işte.

biz türküz bize bi şey olmaz.

la tamam yemeyelim de, sosis, salam daha mı faydalı da pizza yeyin diyorsun allasen? bu tür besinler hayvanların en artık yerlerinden yapılıyor, ele ne gelirse o anda.

bir de ne sağlıklı ki. bir bardak mısır alsan, onun da GDO'su bilmem neyi. sağlıklı diye yediğin o domatesler kimbilir ne ilaçlar barındırıyor. temmuz olmuş kirazda kurt yok ya, bildiğin kurt yok. organik pazarlarda bile yüzde yüz organik olmadığına, insanların kandırıldığına ilişkin haber vardı geçenlerde.

sonuç: tehlikenin farkında mısınız?

nedir bu faşizm sevdası? sen yemiyosan yeme başkasından sana ne?

burger da çok farklı değil: www.ntvmsnbc.com

salata adı altında bir kase marula 12 tl, 3 kaşık makarnaya 15 tl, bir kare tosta 6 tl vermektense, mc donaldsta 8-10 tlye mis gibi doyuyorum. hem de lezzetli. adana dürüm çok severim mesela ben. at eti midir, eşek eti midir nedir bilemiyorum, içim rahat etmiyor.
pizza sanki çok şey afedersin. pizza yiyeceğime pide yerim.

mcdolands türkiye de pınar'ın etini kullanıyo güveniyorum kardeşim şilide yemeyin. kimse kusura bakmasın ama türkiye'de franchise gıda sektörü paranoya sayesinde oldukça kontrollü.

asıl ürkülmesi gereken tavuk dönerler ama mide alışmış zaten onu da yesen bişe olmaz inek memesi de et sonuçta, böcek te protein.

bunlar Türkiyede en çok denetlenen gıda işletmeleri.

www.youtube.com

olur, mevcut çalıştığınız yerle konuşun 2500e orda çalışmaya devam edin gibi bir ara yol?

direk çıkarım, daha önce yaptım. her iş için ilk 2 ay deneme süresi vardır.

burada onları değil kendinizi düşüneceksiniz, ama 3000 liralık yer garantiyse çıkın işten sonra göte gelmeyin

dediğiniz gibiyse olur, ama dikkat edin genede sonuç olarak 2 işten de olmayın.
daha yeniysen zaten orda yanlış bi durum yok çıkmanda

Arada 1000 tl. Var bence duygusal dusunmemek lazim yine de boyle boyle bi teklif aldim gitmek istemem ama size bagli bir durum bu diyebilirsin sanki cok profesyonel olmasa da neden olmasin. Ama bence cik dusunme.

önceki şirkette daha parlak bir kariyer beni beklemiyorsa düşünmem direk kabul ederdim. tabi yeni şirketin de ne kadar köklü ve güvenilir olduğunu bilmek lazım.

bu durumu önceki şirketle görüşmek de işe yarayabilir. böyle bir durum var oraya gitmemin tek sebebi bu maaş artışı demek işe yarayabilir. nasıl olsa hayır dedikleri anda yeni şirkete gidebilmek gibi bir lüksün var.

Mevcut işyerinde bu maaşı ancak iki sene sonra almaya başlarsın.

yeni geçeceğin yerde kovulma riskin yoksa geç,neden olarakta profesyonel düsünmek zorundayım dersin olur biter.

1 ay çalışmışsın daha. obür taraf garantiyse ve çalışma şartları, kariyer imkanı vs. aynı ise hiç düşünme bile. deneme süresi her iki taraf için geçerlidir. sen de işten memnun olmayabilirsin. ayrıca profesyonel iş hayatı bu. ayıp mayıp olmaz.

hepimiz para kazanmak hayatını idame ettirmek için çalışıyoruz.
daha işi şartlar varsa hiç düşünmeden geçin.

Hükümet öğretmenlerle teröristlerle mücadele etmediği kadar mücadele ediyor.Başka meslek seçmeni tavsiye ederim.

nesi kolay anlamadım? BESYO'da 4 sene eğitim görüyorsunuz, sizin dediğiniz kısım giriş mülakatı. diğer öğretmenler nasıl 4 sene eğitim görüp dersleri görüp vermek zorundaysa siz de öylesiniz?

Kaldı ki bir besyo öğrencisi olarak söyleyeyim dışarıdan bakınca herkes ya işte atlama zıplama, kolay fln diyor da davulun sesi uzaktan hoş gelir. Spor akademisi zordur.

emekçiler birbirleri ile didişeceklerine haklarını gaspedenlerle didişsinler der ve giderim.

tatil kısmına ekleme yapalım.. öğretmenlerle diğer memurlar aynı sürede tatil yapıyor. tek seferde ve mecburi yaptıkları için çok sanılıyor vatandaşın bilgisizliği mazur görülebilir ama, muktedirin yalan söylemesi iyi niyetli olmadığını gösterir.

öğretmen ilk yarıyılda (c.tesi pazar dahil) 15 gün yazın da 1 temmuz 1 eylül arası 60 gün izin kullanır. toplam 75 gün.
sıradan memur 30 günlük yıllık iznini 5'er gün olarak alır c.tsi pazar ile birleştirip otomatikman 9 güne çıkartır.
30 gün için 6 adet 9 gün kullanabilir. 6x9 54 gün yapar. 10 günlük mazeret iznini de bu şekilde kullanarak 18 gün daha ortaya çıkartır. 54+18 normal memurun izin süresidir :)
daha ayrıntılar da var ama sıkıcı mevzular.

bunlar gerçekten dert değil de, iş dışında çalışmak oluyor. hani öğretmenler az çalışıyor deniyor ya, onlar da diyor ki biz evde de çalışıyoruz kimse farkında değil. her mesleğin de kendine göre çalışma şartları var. herkes bi şekilde ulan keşke öğretmen olsaydım diye düşünüp hasetleniyor mudur ne? bi düşmanlık aldı başını gidiyor. öğretmenler 30 saat çalışıyor haftada, çoğu yani. ve ikili öğretim birçok okul, bi saat öğle arası falan da yok. neredeyse başka bir memura denk yani çalışma saatleri.

bence şu anda alınan ücretler ne eksik ne fazla. illa birini düşünmek zorunda kalsam az derim.
ve evet hiçbir öğretmen de 90 gün yatmıyor yazın. herkes bilip bilmeden konuşmuyor.
türkiye'de şu zihniyet oldukça yoğun; benim maaşım düşükse herkesin maaşı düşük olsun zihniyeti. (bkz: başkalarının mutsuzluğu ile mutlu olmak) onunki yüksek benimki de yüksek olsun o zaman diye değil de başkasınınki madem yüksek, o zaman benim aldığım kadar alsa ya keşke diye bir düşünce hakim.

öğretmenlerin maaşı yüksekse lise mezunu hemşire'nin aldığı 2500 lira ne peki?
ya imamların aldığı 2000 lira?
ya iett şoförlerinin aldığı 3000 lira?
ya da 70 iq'lu polislerin aldığı 2500 lira?

haftada 6 gün çalışan adam sinirini şirketinden patrondan çıkaracağına, onların götünü yalamaya devam ediyor, memurları ise çekemiyor. çalış o zaman kpss'ye, kazan, atan, sen de memur ol. yemiyor mu bu? evet yemiyor.

bir polisi bir doktoru yetiştiren öğretmendir.senin 1700 liralık rakamı öğretmene çok görmen bir aymazlıktır.bu parayla kim ne yapabilir.ülkedeki açlık ve yoksulluk sınırına bakın allahaşkına.kemal sunalın bir filmi vardı öğretmenleri anlatan açın izleyin.
öğretmen vizyon sahibi olmak zorundadır.aklı derdi parada ve tatilde olmamalıdır.güncel bilgilerden haberi olmalı.genel kültür sahibi olmalı,sinema,tiyatro ve akademik yayınları takip etmelidir.ama biz bunu demiyoruz 1700 lira fazla onlara diyoruz.ben çozuğumu emanet edeceğim adamın "kaliteli" bir insan olmasını isterim.vizyon sahibi. sen öğretmenle uğraşırken nasıl büyük bir cahillik ettiğinin ve birilerinin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında bile olmuyorsun.öğretmen gelecek demektir.anlayın artık şunu.

Ben de öğretmenim ve kimsenin ben derse giriyorum diye şikayet ettiğini görmedim. 15 saat dedi başbakan sığ bir şekilde. Aynı mantıkla ortaokul mezunu bir imam haftada 7 saat 45 dakika çalışıyor ve öğretmenden fazla maaş alıyor. Bir mühendisin imza atması 2 sn sürsün, şimdi çıkıp mühendis haftada 5 dk çalışıyor 3000 TL maaşı var.. diyen bi andaval ne kadar haklıdır ?

Ben bilgisayar öğretmeniyim ve bıkmış durumdayım ona buna yetişmeye çalışmaktan. Çünkü her sene yeni şeyler öğrenmek zorundayım. haftasonu bi etkinlik yapılır, fotgraf kamera için oraya giderim, keza sunumlar.. yazıcısı bozulan bana gelir. Oyunlarla ilgisi olan çocuk bana gelir. Telefonu bozulan öğretmen bana gelir. Gün olur mesai saatleri dışında idare bilgisayarlarının bakımıyla uğraşırsın... Öğrenciler... Sonu yok yani. Evrak işlerinden bahsetmiyorum daha hiç.

Şimdi ben haftada 11 saat derse giriyorum, yazılım ve sözlüm yok. Bu hesaba göre ben 11 saat mi çalışıyorum ?

Müdür beyin hiç dersi yok. O hiç çalışmıyor o zaman. İnsaf ya. Adam kışın ortasında gece yarılarına kadar bozuk kazanın başını bekledi. Haftasonları kola şişesi atarak çocukların tıkadığı tuvaletlerle uğraştı.

Bunların amaçları ne bilmiyorum artık. Yazık.
(yalnızca maaş için var olan öğretmenlerde var elbet. Söylemleri onlara endeksleyerek yapmak cahilliktir. Öz kızına tecavüz eden babaya olan yargılarla tüm elleri nasırlı emektar babaya ödül/ceza vermektir.)

Artık umursamıyorum bile.

ütüne basa basa şöylemeliyim ki önce öğretmen seçmede seçici olacaklar . bence maaşları ideal ideal olmayan asgari ücret, işçi maaşı, ev kiraları,hayat şartları iğrenç yapılaşma kin nefret insanlarda sürekli yan gelip yatma duygusu. öğretmenlerin coğu ''öğret''men sıfatını hak etmiyor bence taciz, öğrencileri köle gibi görme , öğrencileri düşman gibi görme ( hatta ben lisedeyken duymuştum '' öğrenci milleti nankördür asla güven olmaz '') öğrenci üzerinden egolarını tatmin etmek bu işten nefret edip öğretmenliği şartları iyi diye tercih eden o kadar insan var ki bence asıl mesele eğitim fakültelerinde düzenlemeler yapılıp her önüne gelenin alınmaması.herkes öğretmen olacak yapıya sahip değil

bir de denmiş ben şunu yapıyorum bunu yapıyorum müdürde bunu bunu yapıyor el insaf artık e hiç bir şey yapmayın oldu olacak oturun dövlet bakar size canım

bahsedilen bahaneler cok cok dogru degil,her isin kendine göre zorluklari var sorun o degil bence.

sorun ögretmenlik mesleginin idealizmin disinda , rahatligi, tatilleri, maasi etc amaciyla yapilmasi.

bazi meslekler vardir ögretmenlik, doktorluk hatta ve hatta mühendislik, bu isler idealizm isleri, gönül isleridir, her zeki olan yapabilecek basarili olabilecek diye bir kaide yok yani.belli zeka seviyesinde olan her insan tip ya da iyi bi ünide mühendislik kazanabilir , ögretmenlikler puanca daha düsük oldugundan bu kistasta yer etmedim, ama her kazanan o alanda basarili olarak melegini yapamaz.

kisacasi ben özellikle ögretmenlikte maas olayinin bu kadar büyütülmesini yanlis buluyorum.hele yeni yetisen ögretmenleri gördükce...

Öğretmenler bu ülkedeki en duyarlı ve aklı başında düşünen insanların başında geliyor.Haklarını gerek sosyal medyada,gerekse eylemlerle kırıp dökmeden,molotoflar atmadan istiyorlar ve galiba muhalefetten daha çok etki yapıyor olmalı ki her gün gerek başbakan,bakan ve eski meb bakanları öğretmenlere boşuna incitici bir söz söylemiyor

öğretmenlerimiz bizimle ne kadar ilgilendi o zaman bu şartları hak ediyorlar demek ne kadar mantıklı, maaşlar belirlenirken performansa bakılsa keşke o zaman dediğiniz mantıklı olurdu. her meslekte görevini hakkıyla yapmayanlar var o zaman o memurların maaşlarından düşelim.

öncelikle evlerinde ailelerinin tüm gün tahammül edemeyip okullar açılsın da yakamızdan düşsün (herkes değil tabiki) dediği çocuklara eğitim veriyorlar. güldüğünüz öğretmenin görevi dediğiniz şeyleri öğretmen çalışma saatleri içerisinde yapmıyor. ben ders anlatıyorum, diyen bir öğretmenin ne dediğini anlamak için biraz kafa yorsanız gülmezsiniz emin olun, farklı çevrelerden gelmiş farklı seviyedeki çocuklara ders anlatmak, o ders için hazırlık yapmak, çocukların sorunlarıyla ilgilenmek, nöbet tutmak gibi birçok şeyi içinde barındırdığını belki anlarsınız. en azından gidin ve yarım gününüzü bir okulun bahçesinde geçirin bakın tüm gün kulaklarınız da neler yankılanyor.

ayrıca,

Başbakan Erdoğan'ın Öğretmen ve Memuru kıyaslayarak yaptığı açıklamadan sonra öğretmenlerden ortak açıklama geldi...

1) Bizler de diğer memurlar gibi masa başında oturarak iş yapacağız, ayakta ders anlatmak yok.
2) Görev başında ki memur nasıl çay kahve içiyorsa bizde ders anlatırken içmek istiyoruz.
3) 1 Yılda ortalama 1000 adet sınav kağıdını evde değil mesai saati içinde derste okuyacağız.
4) E-Okulla ilgili tüm işlemleri ders saati içinde yapacağız.
5) Velilerle ders saati dışında görüşmeyeceğiz.
6) ADEY ve RİDEF formlarını ders de dolduracağız.
7) Teneffüs aralarında öğrencilerimizin soru ve sorunlarıyla ilgilenmeyeceğiz.
8) Öğrencilerin ders kitabı ve müfredat dışındaki sorularına yanıt vermeyeceğiz.
9) Öğrencilerin disiplin sorunları bizi ilgilendirmez.
10) Öğrenciler kavga ettiğinde ayırmak yok, direk polisi arayacağız.
11) Yere düşüp dizi kanayan bir öğrenciye pansuman yapmak yok, hemen 112 yi arayacağız.
12) Anasınıfı öğretmenleri çocuklar çişini yaptıktan sonra tuvaleti yıkamayacak, çocukların pantolonunu çekmeyecek yada ayakkabılarını bağlamayacak.
13) Okul müdürleri para toplamayacak, ödenmeyen faturalar Allah'a emanet edilecek.
14) Köy okullarında soba yakmak yok, hangi memur soba yakıyor da biz yakacağız.
15) Hastasının gelişimini takip eden bir doktor var mı, bizde öğrencilerin gelişimi incelemek istemiyoruz.
16) Hastahanede bütün doktorlar rahat çalışabilmek için spor ayakkabı giyiyor, sizce hangi doktor ayakta çalışıyor, bizde spor ayakkabı giymek istiyoruz :)
17) Bütün memurların yollukları günü birlik ödenirken, MEB deki 5 yıllık yolluklarımızı da istiyoruz.
18) Gerçekten de 3 ay tatil yapıyormuşuz gibi bilip bilmeden konuşulmasın. Tamam tatil yapmayalım gönderin bakalım çocuklarınızı da eğitim yapalım, bakalım yazın eğitim nasıl oluyor muş.

Not: Kalan zamanda da ders işleriz artık.

Öğretmenlik mesleğinin kolay ya da önemsiz olduğunu düşünmüyorum ama bu ülkenin öğretmenlerinin yeterliliğine asla inanmıyorum. Ben öğrenciliğim boyunca hep öğretmenlerinin yetersizliği karşısında hayrete düşmüş bi insanım. İngilizce öğretmenlerim benden az ingilizce biliyordu hep. Ben yurtdışında falan yaşamış değilim. Okulda öğrendiğim ingilizcenin üstüne kitap okuyup film izledim, geliştiyse öyle gelişti ama ingilizce öğretmenlerim benim yanımda hep yetersizdi.
Türkçe ve edebiyat öğretmenlerim hep ezberden öğreten insanlardı. Gerçekten bir metni derinine inerek yorumlayamazlardı, düşünsel olarak hep yetersizlerdi. Tipik şeylerin dışında bir soruyla karşılaştıklarında hep tıkandılar. Felsefe ve mantık öğretmenleri çözümleme yapamayan insanlardı. Sayısalda hiçbi zaman çok başarılı değildim, o yüzden o branşların öğretmenlerini değerlendiremiyorum ama bir öğrenci için bunları sürekli görmek güven duygusunu aşırı sarsan bişey. Bu ülkede öğretmen olmak belki biraz daha zor olmalı. Tek kelime ingilize bilmeyen biri sınava girip ingilizce öğretmenliğine giriyor, orda bikaç senede öğrendiği ingilizceyle öğretmen oluyor ve yeri geliyor ilkokuldan beri ingilizice öğrenen öğrencilerin başına öğretmen diye veriliyor. Öğrenci 8 senedir dil öğreniyor, öğretmen 4 yıl önce öğrenmeye başlamış. Oldu mu? Olmadı... Sürekli zaten bildiğin dersi görüyorsun. Branşlarında çok yetersizler.

evet sanırım hükümetin yapmak istediği şey yavaş yavaş gerçekleşiyor. eğitimin kötü olmasının bütün sorumluluğunu öğretmen yetersizliğine yığmak istiyorlar ki yeni atanan öğretmenler cidden iyi, yetersiz falan değil. kendi yetersizliğini örtmek için yapıyorlar bunu ve sanırım sonunda eğitimin de özelleşmesi için. memlekette derslik sorunu var, kalabalık sınıflar ilk problemlerden biri. okulların donanım ve materyal eksikliği sonra. ulusal öğretmen stratejileri planlanıyor, nasıl hayatı biraz daha çekilmez kılarız öğretmenlere diye. yahu okul yok,sıra yok, para yok ama bunlar dert değil asıl dert öğretmenler. her şey harika da bütün problem öğretmenlerdeymiş gibi lanse ediliyor, insanlar da bunu yiyor. niye? çünkü fi tarihinde lisede okurken sevmediği dinozor hocaları yüzünden. te allaam..

%33 ihtimalle Fenerbahçe, %66 ihtimalle Galatasaray olur.

Ben demiyorum, istatistikler diyor.

Abi istatistikleri boşver, bende baktım onlarada, ben kupon yapacam, şampiyonluğa büyük miktar basmayı planlıyorum. fikir istiyorum sizden

galatasaraylıyım ama içimden bi ses fener olucak diyor.

galatasaray olacak.

Kadıköyde Galatasaray şampiyonluk turu atar.

3 aydır fener olacak diyorum. 2 galatasaraylı ve 1 fenerbahçeli arkadaşla 50'şer liradan iddiaya da girdim.

beşiktaşlıyım.

kırmızı kart olur bahisine de oyna reis.. çok gergin ortam.

geçen sene caddede beleş çekirdek , cips ve enerji içeceği dağıtmışlardı. onun için umarım yine fenerbahçe şampiyon olur.

mesleki faaliyet içinde değilsen aranır. diğer türlü izin alınmalı.

niye aranamasın ki birader anlayamadım. avukat lan bu altı üstü, avukat bile değil hatta.

ne zannediyonuz kendinizi arkadaş...

stj. avukatın aranmaması için tek bir sebep bile yok, yeni staja başlamış hevesli bir avukat kendini savcı falan sanmış zannedersem, sizi de yemiş.

uygulamada aranır her türlü.

stajyeri bırak 50 yıllık avukatı bile ararlar

avukatın aranmaması daha çok çantası ve evrakları ile ilgili. mesleki sır vs bakımından. yoksa bir alışveriş mağazasına bile girseniz arayabilirler, x-ray dan geçersiniz. el dedektörü ile aranabilisiniz. üst araması ise zaten herkes önüne geçenei arayamaz. arama emri vs gibi belge sormakta fyda var.

yukarıda yazdıklarım uygulamadır. yasada ise; avukatın üzeri aranamaz.

1136 sayılı Avukatlık Yasası

Madde 58-
...
Ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzeri aranamaz.

bir de forum alıntısı;
PVSK'da değişiklik yapılmasına dair kanunu'un 3. maddesi ile PVSK'nın 9. maddesi değiştirilmiştir.
buna göre;
Madde 0003 :
2559 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Önleme araması
MADDE 9- Polis, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usûlüne göre verilmiş sulh ceza hâkiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mülkî âmirin vereceği yazılı emirle; kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kâğıtlarını ve eşyasını arar; alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini koruma altına alarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre gerekli işlemleri yapar.
Arama talep yazısında, arama için makul sebeplerin oluştuğunun gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir.
Arama kararında veya emrinde;
a) Aramanın sebebi,
b) Aramanın konusu ve kapsamı,
c) Aramanın yapılacağı yer,
ç) Aramanın yapılacağı zaman ve geçerli olacağı süre,
belirtilir.
Önleme araması aşağıdaki yerlerde yapılabilir:
a) 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamına giren toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapıldığı yerde veya yakın çevresinde.
b) Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya sendikaların genel kurul toplantılarının yapıldığı yerin yakın çevresinde.
c) Halkın topluca bulunduğu veya toplanabileceği yerlerde.
ç) Eğitim ve öğretim özgürlüğünün sağlanması için her derecede eğitim ve öğretim kurumlarının idarecilerinin talebiyle ve 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (A) bendindeki koşula uygun olarak girilecek yüksek öğretim kurumlarının içinde, bunların yakın çevreleri ile giriş ve çıkışlarında.
d) Umumî veya umuma açık yerlerde.
e) Her türlü toplu taşıma araçlarında, seyreden taşıtlarda.
Konutta, yerleşim yerinde ve kamuya açık olmayan işyerlerinde ve eklentilerinde önleme araması yapılamaz.
Spor karşılaşması, miting, konser, festival, toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği veya aniden toplulukların oluştuğu hallerde gecikmesinde sakınca bulunan hal var sayılır.
Polis, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislere gelenlerin; herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın, üstünü, aracını ve eşyasını teknik cihazlarla, gerektiğinde el ile kontrol etmeye ve aramaya yetkilidir. Bu yerlere girmek isteyenler kimliklerini sorulmaksızın ibraz etmek zorundadırlar. Milletlerarası anlaşmalar hükümleri saklıdır.
Önleme aramasının sonucu, arama kararı veya emri veren merci veya makama bir tutanakla bildirilir."
maddenin 7. fıkrasında,
"Polis, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislere gelenlerin; herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın, üstünü, aracını ve eşyasını teknik cihazlarla, gerektiğinde el ile kontrol etmeye ve aramaya yetkilidir. Bu yerlere girmek isteyenler kimliklerini sorulmaksızın ibraz etmek zorundadırlar. Milletlerarası anlaşmalar hükümleri saklıdır. "
demektedir. TBMM Başkanlığına Sunulan Sivas Milletvekili Selami Uzun ve arkadaşlarının Kanun teklifinde, KANUNUN GENEL GEREKÇELERİ kısmında üçüncü maddenin 7. fıkrası "Bu kapsamda, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi için başta kontrol edilen veya arananın ve toplumun emniyeti söz konusu olduğundan, bu kişilerin unvan, sıfat yada görevleriyle ilgili özel kanunlarındaki özel yargılama ve soruşturmalara ikişkin usul hükümleri, tamamen önleyici ve koruyucu nitelikteki bu işlemin uygulanması bakımından dikkate alınmayacaktır." cümleleri ile GEREKÇELENDİRİLMİŞTİR. bu noktadan hareketle, avukatların da önleme aramasına tabi tutulması gerektiği sonucu ortaya çıkıyor ki hali hazırda, valilik, maliye gibi yerlere girişlerde girişte bekleyen görevliler bunun için amirlerinden emir aldıklarını söyleyip avukatları aramaya kalkışıyorlar.

kanunun genel gerekçesinde de belirtildiği gibi yasa bu durumda özel kanundan kaynaklanan haklar, ki avukatlık kanunu'na göre avukatın üzeri ve kağıtları aranamaz, bu yasa ile yok mu sayılacaktır?

görüş bildirenlere şimdiden teşekkür ediyorum.

NOT:
kanun teklifinde ve adalet komisyonunda maddenin kabul edilmiş hali"polis tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi için güvenliğini sağladığı bina ve tesislere gelenlerin; unvan, sıfat ve görevlerine, diğer özel kanunlarda kendine tanınan istisnalara ve herhangi emir veya karar olmasına bakılmaksızın, üstünü aracını ve eşyasını.... aramaya yetkilidir.." dir. Ancak madde "Polis, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislere gelenlerin; herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın, üstünü, aracını ve eşyasını teknik cihazlarla, gerektiğinde el ile kontrol etmeye ve aramaya yetkilidir. " diye kanunlaşmıştır. altı çizili kısmın teklif kanunlaşırken maddeden çıkartılması, avukatların üzerinin aranamayacağı anlamına gelebilir mi?
********************
sonuç olarak baro kartımı gösterip aratmadığım yerler de oldu, ama meslek ile alakası olmayan yerlerde, havalimanı, maç vs gibi yerlerde de kimliğimi beyan etme gereği duymadım. işiniz ile alakalı bir anda üzerinizi arattırmayın , ancak bunu usulüne uygun bir şekilde ve görevlileri rencide etmeden yapınız.

sırf dgs için olan intibak akademi var..

kursa gerek yok ama tasarı yayın olarak iyidir, duyduğumuz kadarıyla eğitim olarak da iyiymiş.

istanbuldayım ben ankarada diil maalesef :(

tasarı bakırköy

yarın gidicem tasarıya hadi hayırlısı bogaziçi yapmazsam sorarım ama onlara ;)

rusya neden sayılıyosa o yüzden

israil de mesela avrupa'dan katiliyor. illuminatinin isleri hep bunlar.

ceket satan hemen her yerde.
acaip de iğrenç bir ceket ayrıca, kesimden tut kumaş tipine kadar her şeyiyle. bu kadar özenmeyin "amirinize" yau

yenibosna'da moda di centone var gir oraya bak bulursun.

Lc Waikiki

pazarlarda

eyvah çocuklar ya ne özenmesi amk

tehdit olabilir. o tıynetteki adamlar tehdit de ediyorlardır mutlaka. yediği dayağa "razı" geliyordur...

başka çareleri yok çünkü.
kaçarak evlendikleri için, kocası daha bir cesaretli oluyor, ailesi "kaçtın, sen istedin" der diye.

ve kusura bakma ama eğitimsiz ve güvencesizler. yani "kocama dönmezsem beni kim alır? kim bakar bana?" düşüncesi oluşuyor. ailenin evinden çıkıp, tekrar geri dönünce burada misafir görüyorlar kendilerini. bakıma muhtaçlar gibi düşün. "barınmak, yaşamı sürdürmek, yemek için bir koca şart. bu saatten sonra beni de kimse almaz. yapacak bir şey yok" düşüncesi.

muhtemelen çevresinde ki insanlar tarafından beyinleri yıkanmıştır. evden ayrılırlarsa kötü yola düşebileceklerini, aç susuz kalabileceklerini kısacası mevcut durumlarından daha kötüye gideceklerini falan düşünüyorlardır.

maddi özgürlüğe sahip olmadıkları için.
Bir de bunu yapan o. çocukları tehditten veya kaçsa bile peşinden gidip zarar vermekten gocunmaz. o derce hastalıklı insanlar. E polis de düşene tekme attığı için sığınacak bir yeri olmadığını düşünüyor, bunun üstüne bir de özgüvensizlik, nasıl geçineceğim tek başıma sıkıntısı vs eklenince susup dayak yemeğe mecbur kalıyor ya da tercih ediyor bilemiyorum nasıl tanımlayacağımı.

ileriyi göremiyor, korkuyor olabilir. bir kaç ay başkasının yanında kaldıktan sonra ne olacak işi gücü filan yoksa? "babasının" evine dönse bakalım o nasıl davranacak? çocuğu varsa onu düşünüyor ve o kadar çok kişi "erkektir yapar" diyor ki bir çok kadın şiddet görmeyi normal sayıyor, suçu kendisinde arıyor vs. nihayetinde dönüyor eve, kendine o hayatı reva görüyor, kızı olursa onu da öyle yetiştiriyor filan.
bu yüzden ayrılanlar genellikle canına tak edenler diye düşünüyorum ve biraz daha cesur olanlar.

geçiniz efendim maddi özgürlükmü filan
akademisyen babanın dayak yiyip oturan akademisyen kızını tanıyorum ben

tam olarak bu durum bence.

(bkz: stalin'in tavuğu)

+ ekonomik özgürlükleri olmadığı için

Ben kampüste sevgilisini hırpalayan bir adama müdahale ettim bir keresinde. Kız çok fena ağlıyordu, resmen yalvarıyordu vurmasın diye, adam da kızı ittiriyor, tokat atıyor, çok fena hakaret ediyordu.

Ben 'ne biçim adamsın, böyle davranılır mı kadına' deyince adam bir diklendi tabi, kız da tamam birşey yok karışma sen falan dedi, adamın koluna girdi, öpüştüler, gittiler. Yeminle, adamın eline sağlık dedim arkalarından.

Düşünün, bu bahsettiğim Ankara'nın göbeğinde üniversiteli bir çift. Yanikadınların bir çoğu çaresizlikten dayak yiyor , ama bir o kadarı da artık siz ne derseniz onun için bu durumdalar.

susam kaçmıştır.

Son ihtimal olarak sharpkeys ile kullanmadığın bir tuşu d yapabilirsin

eğer masağstğ klavyeyse tuşu çay kaşığı vs. ile yerinden çıkar, altını temizle sonra yenidn tak.
laptop klavyesiyse ve ince işçilik yapabilirim diyorsan onda da aynı şey geçerli ama en küçük hata tuşun altındaki bacakların kırılmasına ve tümden kullanılmaz hale gelmesine yol açar. risk almayayım diyorsan öyle takılmaya devam et.

www.randyrants.com adresinden sharpkeys programını indir, "insert" veya "pause break" gibi fazla kullanılmayan bir tuşla değiştir.

turkiye'de halkin %85'i ayi iken sen neyin tesekkurunu bekliyorsun? hal boyle olunca asil senin kart basman ayip olmus.

biz ne bilelim gidip kadina soraydin ya?

üstüne keriz damgasıda yemişsindir.

insanlar ayı, bunun dışında, doğru bir davranış olmasa da, yurtdışında öğrendiğim "bireysellik" kafasında yaşıyorum, hayatımdan mutluyum.

Başkasının başına gelen (sevdiğim biri, ailem hariç) zerre umrumda olmaz, çünkü bilirim ki aynı durum benim başıma gelse kimse iplemez. Bu yüzden başkasına yardım etmeyi düşünmem, otobüslerde centilmeni oynamam, kimseyi iplemem.

Aksi durumda, sen nazik oluyorsun ve karşılık bekliyorsun otomatik olarak, karşılık da bir tebessüm oluyor, sonuçta yaptığın şeyin doğru olduğuna inanıyorsu ve bir onay bekliyorsun, karşıdan beklediğin yanıt gelmeyince de içine dert oluyor.

O yüzden, akbili bitene, ayakta kalana (yaşlısı, sakatı, hamilesi hariç), otobüsün altında kalana dokunmam, umrumda olmaz.

Şimdi birisi çıkıp, toplum duyarsızlaşıyor falan diyecek ama bütün avrupa bu kafada zaten, insanlar bireysel yaşıyor. Başkalarına yardım ettik de ne faydasını gördük?

Ondan dolayı koy götüne gitsin, sana ders olur, bir daha başkasına yardım etmezsin enayi gibi

o kadar farklı nedeni olabilir ki,
ne zaman böyle bir şeyle karşılassam,aklıma
cyrano de bergerac'in burun tiradı gelir, andywarholwindow.blogspot.com
demek istiyorum ki pek çok sebebi olabilir,
sorular türlü çeşitli, yanıtları yine öyle
www.youtube.com

teyzenin bir derdi olabilir misal, ona rağmen bir tebessüm edebilirdi tabii ki, ama işte 60 yaş diyorsun...

Ne fena insanlar böyle. İnanın ben nefret ettim şimdi. Önce illa bir yalvaracak, kimse duymayacak, otobüs şöförü "in aşağı" diyecek (öğrencilere diyorlar) ancak ondan sonra parası karşılığı vereceksiniz. Bak yine de iyilik yapma demiyorum - diyemiyorum çünkü.

işte bu ayıların yüzünden akbil basıverecek yok mu ablalarım abilerim diye etrafa sorunca kimse sallamıyor bizi..

@nucleon bi derdi olabilir. benim o sırada kafamda elli tane sorun vardı. basıp gidebilirdim. onun yerine kalıp yardım etmeyi seçtim. bi sağol demek bu kadar zor olmamalı.

hadi seninki belki yanlış anlaşılmadır ama ... kaba insanlar, yontulmayanlar,bencil,ukala,asosyal insanların üzerine kusmak istiyorummm!..ölünce hepsinin cehenneme gitme olayı beni mutlu ediyor.. tüm kötüler düşüncesizler benden uzak dursun .. ben de uzak yaşamaya çalışmaktan asosyal olacağım ..:((

öncelikle bonjurkes +1

her ne kadar o kafada olsam da ben de yardım ediyorum. malesef "benim başıma gelse.." olayını kaybedemedim henüz. sizin yerinizde olsam ben de basardım. aynı tepkisizlik olsa yaşına başına bakmam "insan bi teşekkür eder, sizin yerinize bastım ben" derdim. ha "basmasaydın" dese ne dicem? hiçbir şey. "la hevle.." der geçerdim en fazla. karşı tarafın umrunda değilken, ben kendi kendime sinir yapmış olurdum ama üzerine gitmezdim çok. öküzle öküz olmamayı öğrendim istanbulda.

insan bir teşekkür eder diyip kolundan tuttuğun gibi atsaydın aşağı...

ben hayatta tepkisiz kalamazdım. ver 3.5 liramı diye yapışırdım yakasına pislik olsun diye. ya da rica ederim iye bağırırdım. ayar oldum.

Sen içindeki iyiliği kaybetme boşver, etrafta birsürü öküz dolaşıyor.

Sabah işyerinde asansöre binersin, günaydın dersin cevap gelmez, çıkarken iyi akşamlar dersin cevap yok, yürürken dar bir noktada karşılaşırsın yol verirsin suratına bile bakmadan geçer giderler, yolda giderken ışıklarda durursun, yandaki arabadaki şöföre bişey söylemek için camı aç işareti yaparsın ya açmaz ya da açsa bile "arka lastiğiniz inik" ya da "arka kapınız açık" dersin "haa" der..
Teyze adına ben teşekkür ederim

60 yaşında olmasa çok sağlam küfrederdim ama, bu tip yaşlı kadın çok var. minibüste yer veriyorsun hiçbişi demiyorlar mesela. yani çok şaşırmadım.

iyilik, insanın kendisi için yaptığı şeydir kanımca
temeli en azından bu bence,
ne kerizliği yahu,işte o otobüste de sizin gibi birilerinin olma ihtimali bu soruları buralara taşıtıyor
eminim vardı o tobüste de hayatı yaşamı bi gram anlamamışlar
yaptığınız herşeyin karşılığı olmak zorunda değil
ki karşılığa siz yaratıyorsunuz
o zaman, kadın o kadar utandı ki cebinde 3.50 tl bile olmamasından (oysa bu sizin için değerli değil ve o bunun farkında, ve o değersiz para cebinde değil)
bu seni rahatlatacak mı?
bence iyilik yapmaktan vazgeçme eğer yapmak istiyorsan
ama bu kadar da yük etme kendine

o teyze teşekkür etmese de ben teşekkür ederim size. boşverin uğraştırmamışsınız işte kadını :) o teşekkür etmediğiyle kalsın.

sli +1 diyorum, ve misal en basitinden, yolda yürüyorum, kaldırım pek geniş değiş malum ya da çok kalabalık, ben yol vermesem millet omuzlayıp geçecek, böyle işte millet...

bireysellik olayını ben de az biraz uyguluyorum ama onun da ayarı olmalı gibi...

bir de akbil bastırıp 50 TL uzatanlar var sopalık.

benimde başıma çok geliyor bu gibi şeyler. odun oldukkları için sanırım. ya da bizim yetiştirilme tarzımız farklı.

herkesin başına gelmiştir benim de başıma toplu taşım araçlarında o kadar çok geldi ki hala da geliyor.. 1.30 saatlik yolu hemde halk otobüsü gibi ızdırap bir araçta ayakta gideceğimi bilme pahasına yer verdiğim bahsettiğin yaş grubundaki bayanlar sanki vazifemmiş gibi bir teşekkürü çok gördü, yüzüme bile bakmadı.. Tamam bu işi teşekkür için yapmıyoruz ama görgü kuralı ve nezaket internette, kitapta öğrenilecek bir şey değildir ve iyilik karşısında teşekkür etmekte bir erdemdir hemde çok basit bir erdem.. Bu sebepten otobüs yolculuklarında nezaketimi hak etmeyeceğine inandığım tarzdaki insanlara yer vermiyorum tanıdığım veya nezaketi hak edeceğine inandığım insanlara yer veriyorum.. 1.30 saati o itiş kakış içersinde balık istifi otobüste, yoğun trafikte dur kalklarla üstüne üstlük ayakta geçirmeye insanlıktan nasibini almamış bir bayan yüzünden hiç mecbur değilim.. Bence yaptığın doğru bir davranıştı ve nezaket kuralları öyle dalgınlıkla, başka bir şeye kafayı takmakla unutulacak bir şeyde değildir tamamen o bayanın kibarlıktan yoksun olmasından mecazi anlamda ayılığından kaynaklanan bir şey.. Hani oldu bittiyle de olan bir şey değil anlattığın kadarıyla kadının gözü önünde basmışsın akbili.. Bir ayı yüzünden insanın içindeki iyilik,güzellikte yok olmamalı boşver gitisin..

bilmiyorum belki başka şehirlerde de böyle midir insanlar ama istanbul gerçekten bir acayip. çok var böyle insanlar ve neden böyle davrandıklarını, hayata karşı nefretlerinin ve memnuniyetsizliklerinin sebebini çözmek çok zor. bu sadece maddi zorluklarla açıklanabilir mi emin değilim. zamanında yengeç sepeti diye bir yazı okumuştum, her bir kelimesi aklıma kazındı. sebepsiz yere aklıma geliyor bu tip durumlarda. paylaşayım: www.yg.yenicaggazetesi.com.tr

o iyilik döner bulur elbet sizi. çok dindar bir insan değilim ama artniyetsiz yapılan davranışların mutlaka bir karşılığı olduğuna inanırım. bir gün bilet basmışsınızdır, ertesi gün tesadüfen bir iyilik görürsünüz beklemediğiniz birinden. yerinizi verirsiniz, o gün o insan teşekkür etmese bile başka bir zaman size yardımcı olan biri olur çevrenizde. günü gelir zor durumda kaldığınız (hiç kalmamanızı umarım elbet) bir an olursa o vakit tesadüfen bir şeyden düzelir işler, sorun çözülür. evet etrafta umursamaz sorumsuz takılan bir sürü insan var ama kıymet bilen birileri de çıkıyor arada. kendiniz gibi olun, birkaç münasebetsiz yüzünden iyi duygularınızı kaybetmeyin n'olur.

Ben olsaydım içime otururdu, giderdim yanına ağzıma geleni söylerdim babamın oğlu değilsin ya insanlık ettik insan bi teşekkür eder diye bozardım valla,nezaketi,nazik olmayı döve döve öğretirim gerekirse hiç acımam

teyze olayı anlamamış olabilir bence. o yüzden dönüp gitmiştir belki. senin yerinde olsam ben de basardım akbili, benim gibi insanlar kaldığını görmek güzel. burada çok görüyorum bu tarz iyilikler yapıp karşılık göremeyenleri, ayılıkları eleştirenleri ama dışarıda pek denk gelmiyoruz birbirimize. terbiyeli, eğlenceli, saygılı, iyilik sever, kültürlü insanlar olarak hep beraber bi mahalleye taşınsak güzel olur bence.

yan cepte taşıyorum ben direk. alışkanlık meselesi. en güzeli cüzdan taşımamak aslında.

afedersin göt büyük olmadıkça arka cep sorun değil. ama hep göt kocaman, hem pantolon ferhat göçerinkiler gibi 2 beden küçük olunca o cüzdan çok bağırıyor. o yüzden fit olalım arka cepte taşıyalım. küçük çanta taşımanızı çok itici buluyorum şahsen. hatta sözlükte öyle bi başlık da vardı, benimle aynı fikirde olan onlarca bağyanı görünce gözyaşlarına boğulmuştum mutluluktan :P

aslında demek istedikleri şu: cüzdanınız olmasın, kartlarınız olsun, limiti de yüksek olsun.

kartlar için ufak bişey taşıyorum hiçbi yerde belli olmuyo. genelde sağ arka cebimde durur.

yan cebe neden konulmasın ki, orayı neden pas geçtiniz direk gömleğe falan geldiniz.

ben de yan cepte taşıyorum. ayrıca göt cebinde taşımanın sakıncaları da var. adamın ruhu duymadan çaldırılabilir, oturduğun yerde göt cebinden çıkıp düşebilir. yan cep daha uygun bence.

parayı çorabın, kartları yan cebin içine tıkıyorum. bu yüzden sevişmişliğim var.

belki ince az belli olan bir cüzdan biraz çözüm olur ama lanet olsun çok param var diyosan orası ayrı :P

yıllardır ön cebimde taşırım. arkada çok rahatsız eder bence.

Ben kartlık taşıyorum sadece. Az miktar nakit. Kredi kartı. Onu da sol cebime koyarım.

yürürken arka cepte olmasının bir sakıncası yok da otururken bacağımı çok ağrıtıyor. yine sözlükte mi ne okumuştum, siyatiğe yol açıyormuş.

cüzdan ya da kartlık taşımıyorum, herbirini muhtelif ceplere koyuyorum.

yan cebimde taşırım hatta sağda taşırım telefon solda asla yerleri bile değişmez.

arka cep nası abi ya ben de onu anlamıyorum. kotun cep kısmını bile bozuyo lan, bok gibi görünmesini ve rahatsız etmesini geçtim, kotu bozuyo yani. anlamadım.

yazın direkt çanta takıyorum. sigara, gözlük kutusu, telefon, cüzdan falan derken yazın baya gerekli hale geliyo. düzgünce duran bi çapraz çantanın itici bulunabileceğini pek sanmıyorum. (düzgünceden kasıt; çok küçük olmasın yoksa komik görünüyor, temizliğine dikkat edilsin, çok sıkışık gözükmesin, bel çantası olmasın çünkü onu itici bulan insan sayısı bayağı çokmuş.). başlıkta da arattım, bunu beğenmeyen bir kişi varmış sadece; eh ona da yaranamayıverelim. yazın bi pantul bi tişört çıkıyoruz zaten, o kadar malzemeyi makatıma sokacaktım.

bu kadar kişinin yan cepte cüzdan taşıdığına şaşırdım açıkçası, ben arka cep bile küçük gelip şişkin duruyor derken yan cepte acaip büyük şişkin durmaz mı ya ? cep telefonu bile yan cebimde dururken şişkinliği göze batıyor gibi geliyor bana.

deri ceket kotla gezerim genelde, ceketin cebine atıyorum. yazın tişörtle falansam sırf, hiç taşımıyorum, direkt kredi kartı, ehliyet, bir miktar para, gerekli diğer bi iki kart (istanbulkart falan) o kadar.

gereksizse taşımayın cüzdan ya, çok şart değil bence. hani masaya koymalık taşıyosanız, kıçında yamuluyor falan zaten, canı çıkıyor, çekici bi tarafı olduğunu sanmıyorum.

şimdi kart cüzdanları var onlardan kullanabilirsin onlar ufak oluyor paranıda cebinde bulundurursun şişmez o kadar amma velakin cüzdanında çok eşya varsa kartvizit falan yanda taşımak tek tercihimdir.

Arkada bide cüzdanda eziliyo pestili çıkıyo bea. Popoyuda terletiyo o ayrı...

arka cebimde taşımıyorum yıllardır. yan cebime koyarım.

sırf kimlik yüzünden taşıyorum cüzdanı..nasıl bi mantık anlamıyorum,kimlik diye eşşek kadar levha yapmışlar.. şu çipli kimlikler çıksa direk küçük ince cüzdanımsı şeye geçecem.Gömlek giydiğim zaman da sadece çipli kimlikle kredi kartımı gömleğin cebine koyabilirim.
ben de arka cepte taşıyorum.meraklısı da değilim aslında..ceketin iç cebine koymayı da sevmiyorum..küçük çanta taşımak çok itici.hoş görünmüyor, telefon, cüzdan, gözlük ne varsa dolduranlar var.O ne öyle yav bohça gibi..

yaz kış çanta taşıyorum bem, iş gereği de lazım oluyor zaten. cüzdan taşımayo uzun zaman önce bıraktım, evde desasından bilmemnesine envai çeşit cüzdan var öyle duruyor:) kartlık taşıyorum onu da montun iç cebinde ya da en başta dediğim gibi çantada taşıyorum.

Bence arka cepte durmasında bir problem yok ama elinde taşımanın görgüsüzlük olduğunu düşünüyorum. Aynı şey telefon için de geçerli bence.

Çıkarıp masaya konulabilir, sonuçta rahatsız eden bir şey ama o cüzdanı çıkarıp masaya koyunca lütfen mekanı satın almış havasına girmeyin, kabaran horoz gibi görünüyorsunuz.

Minik çanta denilen şey de iğrenç bir şey. Orta boy bir çanta taşınabilir. Ama herkes ona yanaşmayabilir o yüzden vücuda uygun (dar olmayan, poponun dışarı taşmadığı, düşük belli olmayan) bir pantolonda gayet arka cepte taşınabilir.

cüzdanın gösterilmesi kültürümüzce uygun düşmez. (yada ben mi öyle sanıyorum :/ bak şimdi yamulmayalım) yani içinin boş oluşunun görünmesi yada tıka basa dolu oluşunun anlaşılması hoş bir durum değil. bence sıkıntımız buradan geliyor.

çanta ile başlarsak; kişisine göre değiştiğini gördüm. bazılarında "sohbetten geliyorum" havası estirse de, bu tipi tarif edemiyorum, bazılarında hiç de yadırganmıyor.

efendime söyliym elde taşıma mevzusu. şimdi düşünelim yaz günü zaten tişört kot var er kişinin üstünde arabayla gelmiş misal bir yere. civanım oturdu masaya. hayır bacılar soruyorum hakkaten ne yapsınlar? cüzdan anahtar sigara hadi bi de çakmak. neresine soksun? kabul ediyorum ama yine de itici yavrum o görüntü ya. ama yine karakterle bu itici görüntü unutturulur.

arka cep; hemen aklımına şu resim gelir; dara yakın kot arka cep hep aynı yerde duran cüzdan sebebi ile eprimiş. bu manzara yüzünden oluyor bence her şey.

yan cep candır demek istiyorum.

ama eklemek istiyorum ki takılmayınız böyle şeylere. evet bir çok hareket bir çoklarına göre değişik şeyler çağrıştırsa da karakteriniz ağır basan. mekana gelip masaya cüzdanı sigarayı çakmağı anahtarı sıralayıp konuşmaya başladığınız ilk 10 dk da bütün imajı baştan yaratabilirsiniz.

Arka cepte fıtık yapma olasılığı varmış,bunu da kenan evrenin bir röportajında duymuştum.

kapanırsa çok yazık olur. d&r'da falan beleşten veriliyordu yakın zamana kadar.

başka gazete olsa bu trajla çoktan ipi tutardı radikal holding gazetesi diye kapatmıyorlar.. yıllardan beri trajı 30-40 bin arasında

eger öyle bir durumdayse yapilanmaya gecmesi gerek.

kapanmaz. en azından kısa vadede. internet sitesi ve iphone/ipad uygulamaları kuvvetli. internet siteleri gazete kadar gelir getiriyor misal.

d&r da beleşe verilmesini de hiç anlamamışımdır.

tirajlara nereden bakılıyor?

Tirajlara şuradan bakılıyor: www.medyatava.net

D&R'ın hedef kitlesi ile Radikal'inki kesiştiği için ve D&R'da verilecek en ucuz reklam bedava gazete dağıtmak olacağı için (günde 100 gazete dağıtsa 100 TL masrafı var maksimum. ama stand kursa 250 TL). Bir de D&R ve Radikal aynı Holdingin, Doğan Holding'in.

Okuyucu kitlesinin bir kısmını taraf'a diğer kısmını ulusalcı gazetelere kaptırdı. Atak yapmazsa kapanabilir.

ipad ve android'den de ücretsiz okunabiliyor radikal. bence tirajı daha yüksektir. fakat az da olsa bir ücret olmalı online sistemde yoksa bu gidişle 10 bin'e falan düşer tiraj.

kapancağını sanmıyorum çünkü haftanın üç günü kpss denemeleri vermeye başlayacak ve bende internetten okumak yerine para verip alacağım mesela:)

bu soruyu sor diye.

ciddiyim.

nasıl yani? "istemeyim de merak etsin ehehe." gibi bi kafada mı şimdi bu?

salaktır.

etkileşim yok demek ki?

sen iste bak negzel olcak.

ben isteyemem ya. çok yavşak gibi görünürüm :/

"amaaaaaaannn ne işime yarayacak bu nursuzun numarası salla" demiş olma ihtimali?

Senin yanlış anlamandan korkuyordur ki haklı çıkmış gibi

seni köprü olarak kullanıyorda olabülür..

borçlar kanunu sakin bi sakin ya. konserve "salçamda beyazlık var yesem bi şey olur mu" diyen var anasını satim. fikir almak istedim.

1. seni korkutmak istemiyor alıcıyı kontrol ediyor kısaca senden hoşlanıyor olabilir

2. senden hoşlanmıyor

oldu?

Hoşlandığım kızlara karşı abazan görünmemek için takındığım tavır. Aslında numarasını almak için can atıyor olsam da, biraz da "cool" görünme edasıyla, uzak durmamdan kaynaklanıyor. Aranızda etkileşim olmasına karşın böyle böyleyse, bil ki o çocuk da aynen benim gibi, ilk adımı atmaktan aciz ve attığı adımların yanlış anlaşılmasından korkuyor.

Bizim gibi tiplere ürkütmeden önce sen yaklaş. Sen niyetini bariz bariz belli etsen de hala anlamamazlıktan gelebiliriz. Sakin ol ve de ki: "senden hoşlanıyorum, what about you?". Yavşak olmaktan da korkma. Yoksa böyle adamlar çatlasa da söylemeyebilir. Sen bi git gör.

sen iste ya nolcak dalek gözün yağın yiyem. dallandırarak isteyebilirsin, telefonunun amına koyim numarası yok mu gardaş münasip bir soru.

düşmicek ama ceza alıcak gibi - fb

düşsün. galatasaralıyım.

UEFA' yı da göz önüne alaraktan düşer diyorum. - Galatasaray

düşmeyip ceza alma ihitmali kalmadı ortada.(şimdilik) 58.maddenin değişmemesini kendileri de istemiyor. şu tabloda düşmeli, kendisiyle beraber 5-6 takımı daha götürmeli.

Bence düşmez, davadan da bişi çıkmayacak dağ fare doğuracak diye düşünüyorum. Hatta FB yi avruparaya göndermediler diye FB TFF yi mahkemeye verebilir. Onlarda sen bizi dava etme bizda ceza neyim vermeyelim bu olayda kapansın diyebilir. Güzel senaryo yazdım. Evet.

valla önemli kaynaklardan "kayıt dışı" edindiğim bilgilerime göre, epey canı yanacak ve çok zor günler bekliyor fenerbahçe'yi. daha fazlasını maalesef söyleyemiyorum.

bence düşürülmez, eksi puan cezası alır. şike varsa düşürülmesi taraftarıyım. fenerbahçeliyim.

açıkçası bende düşüceğini düşünüyordum ama,aziz yıldırım'ın bu kadar kendinden emin ve iddaalı olması kafamı karıştırdı.

düşmez. yaptılarsa düşsünler. galatasaraylıyım.

bütün iş uefa'da bitiyor. uefa'yı kafalayabilirlerse düşmez aksi durumda aşağı mı tükürsek yukarı mı diye düşünüp duracaklar.

yazan: hiçbir takımın temiz olmadığını düşünen trabzonsporlu

Bunca yaygaradan sonra mecbur düşecek,galatasaraylıyım,

Aylardır iddianamelerle tapelerle kafayı bozmuş bir Fenerbahçeliyim. Kamuoyunda öne çıkan maçların büyük çoğunluğunda bir sorun yok. Ama mesela GB-TS maçında ilginç şeyler var. Benim de açıklama beklediğim kısımlar var. Bu konu başladığında 20 maçta şike var deniyordu. 19 oldu , 13'e düştü. Geçen gün Ahmet Çakar 2-3 maçta şike var diyordu. Telegol ise davadan bir gün öncesinde "Acaba şike yapıldı mı ?"ya kadar düşürmüştü pazarlığı. Daha bir kişi bile savunmasını yapmadan kamu vicdanında bile bu maçlar 20'den 2-3'e indiyse yapılacak savunmaların ardından çok şeyin değişebileceğini göreceğiz.

Ancak tabi ki şike yapan düşsün. Bunun aksini savunmak yakışmaz.

Ayrıca basının pompaladığı şekilde sadece Fenerbahçe'yi ilgilendiren bir durum değil bu. Ts ve Bjk de en az Fenerbahçe kadar zor durumdalar. Ancak nedense 'salağa yatıyorlar'.

düşmez, bi ceza verirler işte -gs

ispatlanırsa düşsün, adalet herkes için gerekli.

bunların dışında olay şike değil bence. yani x maçında x futbolcusuna para verilerek maçın satıldığı/alındığı ortaya çıksın peşinde değilim ben. sırf basının üzerine düşülen tapeleri okuduktan sonra bile beni maddi manevi zarara uğratan bir sistemin varlığı "kesinlikle" ortada. öyle bir ortam ki yöneticiler gazetelere yalan haber yaptırıyorlar, yayıncı kuruluş belli adamların direktifleri üzerine yanlı haber yapıyor, idareci merciler hakkında tahkim disiplin bizde diyorlar, futbolcular ben gol atmaya gitmedim ki diyorlar vs. bu etik olmayan spor seyircisini maddi manevi zarara uğratan faktörleri temizlemek gerekiyor. bunlara ek olarak el atmışken karaborsa ve taraftar grupları denen çeteleri de çökertmeleri lazım.

ama ülkemizde hukuk işlemiyor bence.

ben ocaklara incir ağacı dikiyorum.

tema'ya bağış yap, onlar diksin?

okul bahçelerine dikebilirsin.

tohum bombası yap her yere at. çıkan sağlar bizimdir. illa fidan dikmek istiyosan yüzmilyorlarca ağaçlandırma sahası var, gönüllü toplaşmalar, hatıra ormanları vs oralara yönel. dikmek iş değil, büyütmesi mesele. yoksa al fidanları sağa sola dik hepsi solsun ölsün, o da olmaz. uygun ağacı, uygun yere, uygun iklime, uygun zamanda, güneş, su vs vs gibi detayları düşünmek lazım. gerçi şimdi ağaç dikim zamanı, o kısmı tutmuş en azından :) bence ağaç dikmesini bilen kişi her uygun boşluğa dikebilir, dikmelidir.
mesela ege birlik alınan her kavanoz zeytin için bi ağaç dikecekmiş, isteyenler etkinliğe katılıp kendi fidanını da dikebiliyor.
bi de olmadık yere olmadık çam dikmek yerine o bölgeye özel türleri araştırmak, çoğaltmak filan faydalı olabilir.

temaya verme

orman bakanlığını araman lazım veya belediyeyi. yeri onlar gösteriyor.

4 yıllık tecrübeli ve sağlam bir yerde çalışan avukat 2300 lira alıyor, 1 yıllık vakıf üniversitesi restorasyon bölümü mezunu arkadaşım, 2100 lira alıyor. dahası, işe iade davasını açtığımız değnekçi 2500 lira maaş alıyor.

şimdi sen söyle, hangisine daha çok ihtiyaç varmış?
laf olsun, diye, bir bok sanıldığı için herkesçe istendiği için, vakıf üniversitelerinin gözdesidir. zaten bi masa, sandalye, bir de kitaplıktan kuruluyor. öyle tıp, mühendislik fakültesi gibi falan değil. çoğu okulda alakasız hocalarca uzman olunmayan konularda ders veriliyor. devlet de bol bol açıyor ki, bol bol okusun gençlerimiz, bir bok olsun. artık nasıl olunacaksa. hukukta uzmanlık sınavı kaçınılmaz, bu gidişle. ki destekliyoruz arkadaş.

ankara eyvallah da istanbul üniversitesinde artık hukuk okunmaz. seviye yerlerde geziyor. 400 kişilik amfiler. millet ya fotokopiciden notla geçiyor, ya sınavdan sınava sınava okula gidiyor ya da koca amfide hiçbir şey anlayamıyor. neredeyse hiç iyi hoca kalmadı istanbul hukukta. kalanlar zaten bir ceza kanunu ve cmk hazırladılar ki bütün doktrinin diline düştü bu ne rezillik diye. ankara'da hukuk ve edebiyat gibi bir ders verilebilirken istanbul'da bu açık fikirlikten, bu geniş ufukluluktan söz edilemez. bilgi, yeditepe gibi vakıf üniversitelerindeki hukuk fakültelerinin durumu istanbul'dan daha iyi şimdi.

bu arada barolar artık mesleki yeterlilik sınavı mutlaka yapmalı, ben de destekliyorum.

dokuz eylül hukukda da var aynı durum.ögrenci sayısı 400 ve iki şubeye ayrılmıs durumda.şube sayısı 200, sınıf kapasitesi 100.ders baslama saatinden 1 saat once gelenler anca yer buluyo.hukuk fakültelerini bu duruma düşürenlerin soyuna sopuna sokayım arkadas ya.

ne olcak yani hukuk mezunları ??

@last sen mühendisliğe geri dön en iyisi. :)

dostum sosyal ve sözel bölüm açmak bir üniversite için en kolay şeydir, lab derdi yok, özel sınıf yok, staj yok, masraf yok kısacası.
iki sınıf koy bi de kütüphane... al sana hukuk fakültesi, başka bişi gerek mi? değil.
tıpı düşün? sırf 3 yıllık staj için hastane bulman gerek, mikroskobuydu, bilgisayarıydı, sarf malzemesiydi... tonla iş... eğitim zaiyatlarına girmiyorum bile.
hani ben de yeni ünv açsam ben de işletme iktisat açarım, hukuk açarım, siyasal açarım. maksat gençler okusun para getirsin, siyasal öğrencileri kavga etsin, güvenlik güçleri coplasın falan... güzel şeyler bunlar. bak gözlerim $$$ €€€ oldu. ;)

Hukuk mezunlarının sonunun atanamayan öğretmenler gibi olacağı çok önceden söylenmişti

ibrahim tatlıses - bu da geçer
ibrahim tatlıses - ayağında kundura

fairuz derin bulut tavsiye ederim dinlemediysen. bu şarkıları arabesk değil ama benim favorim;

fizy.com

arabesk değil kesinlikle, ama metal dinleyen biri olarak çok saygı duyduğum bir müziği var :

onur akın
fizy.com
fizy.com
fizy.com

orhan gencebay'dan sevdiklerim;
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com


arabesk değil ama özay gönlüm'den şöyle güzel türküler var. dinlemediysen bunları da tavsiye ederim;
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

arif sağ'ın eski enstrümantallerine bak derim, zafer dilek'in işleri de güzeldir.
www.youtube.com
www.youhttp://www.youtube.com/watch?v=utk0z5HyPKw&feature=results_main&playnext=1&list=PL3D727437B38C5433
tube.com/watch?v=kG5WF5Vdg68&feature=related
www.youtube.com

müslüm
www.youtube.com

depeyi bırakalı ühüüüüü

iş güç diyorum

ben onlar gibi yazabilsem szlükten ne karı kaldrırdım varya..

iş güç de olsa en azından ayda bir iki defa yazarlardı diye düşünüyorum. çok ayıp ediyolar yeni nesle yağhu

delikan76 cevabını burada vermiş idi.
(git:www.formspring.me)

çok özledim keratayı ama dediydim, gün gelir sen beni tanımazsın deyu.


(bkz: #7909575)

22.12.2005 18:10 -depeyi- (bkz: #8767354) bir kez daha çok ama çok teşekkür ederim :)
22.12.2005 18:11 compadrito -> depeyi: vaaay baba!!! sen bizi hala taniyo musun yaa? ben de "nasil olsa meshur oldu" bi daha selam bile vermez diyodum :))
22.12.2005 18:14 -depeyi- aman abi aşkolsun :) olur mu hiç öyle
22.12.2005 18:14 compadrito -> depeyi: kocum benim. helal ossun sana o karmalar. yurru bee!! kim tutar seni?
22.12.2005 18:15 -depeyi- ahahaha eyvallah abi :))

depeyi benim için inanılmaz ötesi idi. 1 entrysinde 1 ufacık gülümsemem olamamıştı. millet hastası idi tapıyor geberiyordu. ilginç ki ne ilginç.

en sonunda yabancı bir terime "bunu telaffuz edebilsem s.ksinler beni" gibi bir şey yazmıştı en begenilen olmustu.

gofret de eh işte onun az farklısı.

nazmiye, delikanı falan severdim.

depeyinin gofretin kaldıracagı karı da onlar gibidir.

ben depeyi, ciandio ve gofret beyin'in aynı kişi olabileceğini düşünüyorum niyeyse.

bu arada depeyi yazmıyor fakat hala sözlüğe geliyor. başlık düzeltme opsiyonu, depeyi'nin son entry'sini girdiği tarihten çok sonra çıktı. lakin depeyi en çok başlık düzeltenler mi ne o şekil bir istatistiğe girmiş durumda.

bu arada delikan76 duyuru'ya sık sık uğruyor, soru sorup cevap veriyor. birazdan gelir hatta, cevap verir kendisi.

birazda sözlük yazarlarınında suçu var diye düşünüyorum. gofret beyin için yapılan yorumlara baksanız nick altına akılalmaz şeyler yazmışlar. sonra eleştiren kötüleyen adamların entrylerine bir bakıyorum. iki kelimeyi bir araya getirememiş, yarak gibi. ulan madem yazamıyosun yazana engel olma, hırbo.

mies'te yazmaz oldu zaten çok sinirliyim. sözlükte düzenli takip ettiğim yazarlardan diazepam'la, immanuel tolstoyevski kaldı sadece. hepsi uçtu ya da yazmaz oldu. birde yenilerden mikua güzel yazıyor. ama o da gofret beyin olabilir diye şüpheleniyorum gerçi.

@wertyu: evet mies de var unutmuşum onu. aslında hala çok iyi yazan yazarlar var ama onbinlerce yazarın içinde yok gibiler nerdeyse, iki üç günde bir yazdıkları için. neyse ki badi olayı var..

belki de sahiden gaza gelmiştir.

03.04.2006 14:57 compadrito -> depeyi: ne zaman kitabin cikacak abi? yoksa cikardin da, gurbet ellerde bizim haberimiz olmadi mi?
03.04.2006 14:59 -depeyi- ah abi aaaah nerde o şans
keşke çıksa
03.04.2006 15:04 compadrito -> depeyi: ne sansi abi? pasteur abi ne demis? "sans hazir olana guler". sen bu kivami kacirma bak! doldur yelkenleri bu ruzgarla. para kazanamasan bile namin yurusun behcet!
03.04.2006 15:12 -depeyi- abi çok haklısın da

neyle nasıl
03.04.2006 16:07 compadrito -> depeyi: abi senin zekanda ve kivrakliginda bi adamin bu soruyu sormaya hakki yok. calacan bi yayinevinin kapisini ya da daha iyisi o cevreden, itimat edilir bi adam bulacan. diyecen ben markalastim. artik kitaplasmak istiyorum. tommy hilfiger'in hikayesini bilir misin? sehir efsanesi degilse, soyle bir sey anlatilir: herif aylarca reklam yapmis tommy hilfiger diye. ama ortada bi tane bile mal yok. sonunda oyle bi hale gelmis ki, herkes ariyor magazalari, soruyor ama hic bir yerde satilmiyor. sonra ne olmus biliyo musun? herif mali bir vermis piyasaya, millet ipinden kopmus gibi kapismis. senin ki de o hesap. sen artik markalastin abi. tam zamanidir mali piyasaya vermenin. para kazanabilecegini pek sanmam ama namin cok iyi yurur gider. azicik tadina varinca, daha da guzel seyler yaratirsin. nasi olsa ustasi sam'da degil ya? (sen baga bunun cevabini vir?)
03.04.2006 16:09 -depeyi- abi haklısın be

yemin ederim haklısın

yapıcam bu işi ya...hakkaten yapıcam
03.04.2006 16:11 compadrito -> depeyi: ya sen ne diyosun ya. hakliyim tabi. (aslanim benim be, ver gazi, ver arkadan muzigi, biiiiiiiz gandilerin, dalay lamalarin cocuklariyiiiiiiiiz)
03.04.2006 16:12 -depeyi- ahahahahah abi hakkaten aldım gazı

ve acele etmeliyim
03.04.2006 16:13 compadrito -> depeyi: asfalt aglasin be depeyi!!!
03.04.2006 16:13 -depeyi- ahelooooooy! budur işte!

iş bulmuşlardır

bencede haklı para var asıkta oluyolar tahsılde ıyı yemede yanında yat

niye.
zengin olan birine aşık olup kendini daha mı iyi pazarlasın.
allah yarattı demeyecek vurup öldüreceksin böyle insanları.