Bu adamın neden ünlü olduğunu bir türlü anlamadım.Ne yapmış bu adam .

bazıları isyan ediyor buna.. neden ?

Yarın saat 10:00'da istanbul efes pilsen fabrikasına gitmem lazım. Ben kocamustafapaşadayım. En kolay yol tramvay mı? Daha kısa bir yol mümkün mü?

Edit: Bir de ne kadar sürer?

gundem.milliyet.com.tr

ne dusunuyorsunuz cok acikli bir durum degil mi ? kardesinin gelecegini kurtarmaya calisiyor, plan da mukemmel aslinda ama cok tuhaf bir sebepten yakalaniyrlar. bence supheli davranis falan yoktu biri bunlari ele verdi yoksa yakalanmalari mumkun degil. veya diger kardes vicdan yapti geri donup polise herseyi anlatti.

öncelikle diyim kimse soracağım şeyi yanlış anlayıp çullanmasın :)
erkeklerin evlenme kriterlerini çok merak ediyorum. fiziksel özelliklere olduğundan çok dikkat ederler genelde ama bazen evlenirken bakıyorum birlikte oldukları kadınlardan oldukça çirkin ve kişilik olarak da şahane diyemiceğim kişilerle evleniyolar. önemli olan iç güzellik de diyemiceğim bi durum yani. sorduğumda birine "beni seviyo, ne istesem yapıyo, bana bakıyo, marifetli, hamarat" falan demişti. gerçekten bu yüzden bi kadınla evlenebilir misiniz cidden? not: objektif olarak çirkin denebilecek kadınlardan bahsediyorum.

düşüncelerinize göre olabildiğince objektif şekilde tamamlar mısınız?

Tik endişeniz olmasın.

Size 2 seçenek sunsalar ;

-Doğuda bir ilde 3000 civarı maaş ve devlet memurluğu

-İstanbul (veya başka batı illeri ) 2500 maaş özel sektör

hangisini seçerdiniz ?

suriyeli muhaliflerle hükümet arasında yaşanan çatışma ülkeler arası göçe sebep olur mu sizce?

Sorum bu, ama tanımaktan kasıt yüzyüze görüşmüş, konuşmuş, tanışmış olmak.
Ben 3 kişiyi tanıyorum birisi eşim diğer ikisi 10 yıllık arkadaşlarım.
Peki siz?

diyet yapıyorum yardım edin.hem güzel hemde zararsız bişeyler söyleyin

evet anket yapiyorum
ama farkli bisiler varsa dinlediginiz, sevdiginiz paylasirsaniz sevinirim.

Ölüyorum saat dörtten beri aralıklarla hıçkırıyorum artık gına geldi kusucam kaslarım acıyor nasıl geçer bu?

şimdi her kafadan bir ses çıkıyor, kimisi yazıcı olma sakın başını kaldıramazsın işlerden diyor, kimisi yazıcı ol nöbetten kurtulursun kebap iş, birisi komutan postası ol diyor, diğeri aman diyim komutan posta uşak gibidir sakın olma diyor.

askerliğini bitiren arkadaşlara soruyorum, askerde hangi görev en rahat kebaptır? yada şuraya düşmezsin umarım çok fena orası dediğiniz bir yer var mı?

görün de şaşırın; en.wikipedia.org

ayrıca birçok gelişmiş ülkeyle tüketimimiz ne gadan da yakınmış birbirimize.

liste gerçeği yansıtıyor mu, ne dersiniz?

uyarı; liste, yılda bi kişinin tükettiği ortalama sigara sayısını gösteriyor. 20'ye bölerek paket sayısıyla daha pratik düşünebilirsiniz.

hatirliyor musunuz? ne siklikta bakiyorsunuz?

merhaba.

malum, sigaraya periyodik olarak zam geldiği gibi fiyatlar artık ulaşılmaz seviyelere çıktı. neden böyle? niçin bu kadar pahalı? zamlar vergi olarak mı geliyor yoksa şirketler de hazır zam muhabbeti varken biz de kar payımızı arttıralım mı diyorlar? zamı yapan kim?

bunun yanında, kaçak sigara tüketimi nasıl oldu bu günlerde? çevrenizde gördüğünüz kadarıyla var mı bi artış? muhakkak vardır, ekonomiye zarar değil mi bu?

arkadaşlar merhaba,

gözümü kararttım, akıllı telefon alacağım. hali hazırdaki telefonum serviste, gelince satacağım. onun yerine düşünüyorum?

ne önerirsiniz? fiyatı şu an önemli değil.

htc one x+, iphone 5, galaxy s3 vs?

kadıköy-karaköy vapur hattı kullanıcı analizi yapmam lazım bunu orda gözlem yapmak dışında nasıl yapabilirim ? Şehir hatlarının böyle bir analizi var mı acaba ben ulaşamadım bi türlü

merhaba arkadaşlar,

Kadıköy'de, en ucuz fiyata pdf çıktısı alabileceğim / fotokopi çektirebileceğim yer neresidir acaba?

(400 - 500 sayfa, A4 kağıt boyutu, siyah beyaz, kağıt kalitesi önemli değil pek)

öğrencilerin her sınav dönemi sürekli gittiği, işleri fotokopi ve çıktı'dan ibaret olan yerler vardır ya hani??

teşekkürler şimdiden yardımlar için.

bi yerden para geldi. en çok ihtiyacım olan şeyi tespit edemiyorum. belki sizin ihtiyaçlarınız fikir verir. teşekkürler

video başlamadan önce bazen anket tarzı sorular çıkıyor
cinsiyetiniz ,yaşınız vs tek sorudan ibaret sol üst kısmında reklam yazan zaman kaybı...
bunun amacı ne reklamı kimin yaptığı bile belli değil (mantık yürütecekseniz geyik yapmadan cevap verin! daha belirgin sonuçlaru ulaşmaya çalışıyorum)

sosyal hayat beni çok yordu. soru başlıkta. teşekkürler.

ekşiduyuruda kullanılan "tik" ne demek :)
"cevap budur"'u işaretlemek mi oluyor?

göz tansiyonu mudur?

bu pıt pıt atmasının çaresi nedir? illa muayane mi? istirahat de yeterli olur mu?

final ödevim. sizce bu tasarım ne anlatıyor? tepedeki mor top kalabilirde, diğerleri gibi kahverengi de olabilir tam karar vermedim.

arkadaş ben anlamıyorum. geyik olsun diye bakıyordum. türkcell 2150 tl ye satıyor. adam aynı telefonun aynı türkcell garantilisine 2250 tl istiyor.

gelelim yurtdışı gelenlere 1900 hatta 2000 tl isteyenler var. 100 tl zaten yeni vergi çıkardılar. pasaportun varsa o telefon oluyor 2000 2100 tl. e bunu veren 50 tl daha verir tr garantili, kayıt silinme ihtimali olmayanı alır. yoksa almaz mı? kaldı ki pasaportunuz yoksa 100 tl gibi bir fiyata da pasaport ayarlasanız astarı bezini geçiyor.

soru şu:

benim anlamadığım veya gözden kaçırmadığım birşey mi var?

eğer yoksa bu fiyatı isteyen arkadaşların daha sağlıklı satış için fiyatlarını revize etmelerini tavsiye ederim.

iş bu duyuruda kesinlikle herhangi bir art niyet bulunmamaktadır.

edit: yazım hatası

birde şöyle birşey var

TurkcellMagaza.com'da, iPhone 5 Yapı Kredi WorldCard ile 12 Ay Peşin fiyatına taksit fırsatıyla!

bu konuda yaptirim felan oldumu her hangi bir kurum veya kuruldan dizi hakkinda. dizi hala yayin hayatina durmaksizin devam ediyor mu? (biraz uzak kaldim da)

Şu saatte yemin ediyorum çıldırma noktasına geldim.

Facebook'ya yalnışlıkla haber kaynağının yanında çıkan tanıdığınız kişiler bölümünden birine arkadaşlık isteği gönderdim. Kime gönderdiğimi felan bilmiyorum. Her şey aniden oldu anasını satayım. İki saattir araştıyorum, son aktivitelerde felan da çıkmıyor. Nerden bulup da geri çekeceğim ben bu gönderdiğim isteği yahu ?

şu işi çözemedim biri anlatırsa sevinirim.
puan yani soruların çalınması vs olayını demiyorum, bu a kadrosunda malum mülakat var, mülakatta tamam bir şey döner ama bu b kadrosunda atama yapılırken torpil nasıl oluyor? sıralama vs belli değil mi?

arkadaşlar 349. dönem askere gidecek yazarlardanım ve 12 aralık'ta birliğe teslim olacağım. ancak aylardır kafama takılan ve hiçbir yerden net bir cevap alamadığım soru şu: acemilik döneminde sadece ankara'da yapılan bir sınava girmek için izin alınabilir mi? böyle bir durumda olan/gören/bilen/duyan var mı?

THY reklam çekmiş bu gurur hepimizin diye. Neymiş efendim bilmem kaç noktaya uçuyorlarmış. Peki bana ne bundan amına koyiim? THY bir devlet iştiraki ve bütçesinde türk vatandaşı olarak benim de payım var, ama karşılığında türk vatandaşı olduğum için bir kuruş dahi indirim görmüyorum. Ne diye gurur duymalıyım bu şirketle? British Airways, Emirates, Air France'dan farkı ne lan sıradan vatandaş için adındaki türkten dolayı?

Sıradan bir vatandaş kamu yararı gözetmeden sadece para kazanma derdinde olan bir şirketin karı ile neden gurur duyar? Hacı insanlar neden bu kadar koyun? Gurur duyulacak deniyor millet gurur duyuyor, neden diye soran yok.

Bir tırı ittirerek hareket ettirmek için bir düzine adama ihtiyaç varken hızlı tren setini 2 kişi ittirebiliyoruz.
Lastik ile yol arasındaki sürtünme ray ile teker (boji) arasından daha fazla olsa da bize karşı koyan sürtünme kuvveti orada oluşan değil ki. Sonuç biz onları yuvarlıyoruz.

Peki neden aralarında böyle bir fark var?

İnternetten gazetelerin köşe yazılarını okumak istiyorum ama o kadar çok yazar var ki hepsine vaktim yok. Bu yüzden bildiğiniz muhalefet yanlısı, iktidar yanlısı, orta yolcu yazarların isimleri yazabilir misiniz? Her görüşün yazısını okumak faydalı olacak diye düşünüyorum.

insanlar soru soruyor, cevap veriyoruz, yeri geliyo, araştırıp bakıyoruz, ok sorun yok. ben yazdığım duyurularda mümkün oldukça tik atıyorum. bir nevi teşekkür etmiş gibi görüyorum kendimi. ama kendi yazdığım cevaplarda 10 cevap yazıyosam 2 si tik alıyor. bu özellikle son zamanlarda olmaya başladı. illa atarlanmak mı lazım? neye yazıyoruz bu cevapları? bi teşekkür etmek çok mu zor? mod'lar buna dikkat etmiyor mu? bu önemli bişey değilse biz de sallamayalım o zaman? bu mudur?

Koca ülke sizin için bir olmuş neredeyse yahu, bir tek sizin mi sorunlarınız var kamu kurumlarında, sizin kadar kimse sesini çıkaramıyor maşallah, sesinizi çıkarmayın demiyoruz tamam da nedir yani, "sizden daha kötüleri var, hiç şükretmiyorsunuz" tarzı salakça şeylerde söylemeyeceğim ama elinizi vicdanınıza koyun, rahatınız yeriniz maşallah, verilen parada öyle ay biz acız, ölüyoruz nidalarını yaşatacak kadar da değil. Birde üzerinize giyilen kutsal meslek kalıbı ile bağıra çağıra neyse artık o elinizden alınan, işte o nu istiyorsunuz, hem bu kadar kutsal bir şey para için yapılır mı, tamam yapılır ama bu kadar paraya yönelik sitem edilir mi?
O kadar hakka adalete meyilliyseniz 700 TL ye çalışan adamında hakkını savununki size inanalım.

Turkiye'de Ingilizceden sonra en cok konusulan yabanci dil ne? Illa bilimsel bir cevap istemiyorum kendi gozleminiz de olur. Ben kendi cevreme bakiyorum italyanca bilen biri var, ispanyolca bilen iki kisi var, rusca bilen var bi tane onun disinda baska birsey yok. Niye soyle bi cesitlilik yok, hep ayni?

not: yabanci dil derken sonradan gidip ogrenilmis bir dil kastediyorum.

Kendi halinde bir hanim kisiyim.Demek istiyorum ki davetkar asiri bir makyajim yok, makul giyinirim, karsimdakini once insan olarak gorurum, cinsiyetine cok dikkat etmem.

Yemek yedigim yerlerde garsonlar bir sorudan girip telefon no verir oldular, ya da is icin gittigim ofislerde ofis saatleri disinda halledelim denir oldu.

Zorlama olmadigindan ve direkt soylenmediginden bu tacizlere karsi ne yapilir bilmiyorum.

yani kagidi alip yirtip bu ne curet diye ortaligi ayaga mi kaldirayim, benim kocam var desem bana ne ben arkadasin olayim dedim denmeyecek mi?

sessiz kalmak kabul etmek ben rahatsiz olmuyorum demek gibi. daha da ileri gidiliyor.

nasil tepki koyarim bir akil verin. sunlari bile kirmaktan korkup ellerine umit veriyorum.

selam uzman başçavuşlar,

şimdi ben uzun zamandır şınav barfiks falan çekmemiş bir insan evladıyım. kollar hayli ince. basketbol oynamıştım uzun zamanlar ama kollarım hıc bır zaman kaslı olmadı. belki bilenler olur, daha cok tayshaun prince tarzı forvettim.

aralıktan itibaren asker olacağım ben şuan 10 şınav çekince götü başı dağıtıyorum hadi canımı al 20 olsun. barfiks desen zaten götü kaldırabilir miyim o bile muallak. içimden bir his askerde sıçışlara geldiğimi söylüyor. tecrübesi olanlar durumu bir değerlendirebilir mi acaba? bildiğin içimde bir korku var. koşu vb. den çekincem yok, mekiği de kotarabiliyorum.

2008den önce bu kadar yaygın değildi facebook, o zaman napıyordunuz? ben o sıralarda üniversite sınavına hazırlanmakla meşguldüm, galiba. gencbilim.com falan vardı, vikipedi bi de, ben onlara takılıyordum en çok. bi de aklıma ne gelirse google.a soruyordum.

şimdi artık bi refleks oldu internet. arkadaşlarım evden çıkarken bilgisayarlarını kapatmıyorlar! iki üç saat sonra eve gelicem nasılsa yine diyor.

akıllı telefonlar var, sürekli facebook hesabını kontrol ediyorlar, ya da arkaplanda uygulamayı açık bırakarak sürekli online oluyorlar.

geçen bi ara bilgisayarım bozulmuştu, ödevimin son günüydü bilgisayarda yapmam gereken bi proje vardı. ev arkadaşımın bilgisayarını kullanıyordum o gün. adam eve geldi, baktı ki ben onun bilgisayarını kullanıyorum, yapacak bi şey bulamadı, yattı uyudu mecburen. cidden üzüldüm lan adama, verdim bilgisayarını. sonra sordum, facebook yokken napıyordun diye, adamın cevabı da şahaneydi, mynetten batak oynuyordum. ya internet yokken diye soracaktım ki daha gerisini hatırlamıyor.

sui misal emsal değildir desek de, facebook.a bağlanınca on yüz bin arkadaşımı gece gündüz online görünce işin doğrusunun, hatta olması gerekenin bu olduğunu düşünüyor insan ister istemez, kanıksıyor yani bir başka deyişle.

sadece facebook olarak düşünmeyelim olayı, yanında başka siteler de var lakin en can alıcı olanı facebook yine, o yüzden başlığı böyle attım.

ufak bi sohbet oldu. insanlar harcadıkları zaman ve enerjinin farkında değiller mi? ben o farkında olmayanlardan biriyim. her gün(!) günlük yazıyorum ki iki ayda bi kaç farklı gün yazmışım totalde. peki ya diğerleri? sizler?

ayda bir kitap okur oldum, bugün derse gitmedim kitabımı bitireyim diye, neyse ki bi kaç sayfam vardı ve bitti. fakat diğer kitabıma geçemedim. saat bilmem kaç olmuş. madem kopamıyorum bundan. napayım da bari verimli kullanayım? arkadaşlarımla konuşuyorum bazen de, 5 6 saatini geçirdiği halde muzdarip değil bu durumdan. hayatları belgesel olasıca insanlar! ben mi fazla takıntılıyım bu konuda bilemedim?

interneti hayattan çıkarmak mümkün değil ama ben o en geç 2000lerin dünyasında yaşamak istiyorum. müzik için müzik çalar, film için tv, internet sadece elektronik posta için olsun. resimleri bastırıp albüm yapıp bakalım, haberleri gazetelerden, makaleleri dergilerden takip edelim. abes mi bu? daha verimli değil mi?

internetin yararlarını saymakla bitiremeyiz lakin işi sayıya vurmak yerine yararın ve zararın büyüklüğüne bakarsak, önümüzdeki yüzyıllarda insanlığa ve insan psikolojisine en büyük zararı veren şey olacak gibime geliyor, özellikle böyle kontrolsuz kullanılmaya devam ettikçe.

sizler ne düşünüyorsunuz?

sağlıcakla kalın, sanaldan uzak, gerçek günler dilerim.

Mallık, kerizlik, enayilik, çok sevmenin getirmiş olduğu körlük sonucu oluşan durum hakkında

Birazdan anlatacaklarım %100 yaşanmış olup, sizlerin önerilerini bekliyorum. Şimdiden teşekkürler.

Şu an 28 yaşındayım. Üniversite okumak için gelmiştim ve tam 10 senedir İstanbul'dayım. Bu süre zarfının büyük çoğunluğu kendi ayaklarımın üzerine durmakla geçti. Yaklaşık 6-7 senedir süreli-süresiz işlerde de çalıştım. Bunun son 3 senesi sevdiğim iş, iyi bir maaş ve sosyal olanakları da güzel olabilecek şekilde gelişti.

Bahsetmiş olduğum işe başlayana kadar hiç kız arkadaşım olmadı. Bu meselenin ise benim açımdan çok fazla detayı vardı. Neden olmamasını ise şöyle özet geçebilirim.
- Yüreğimi kıpırdatmayan bir kişi ile deneyimim olsun diye çıkmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
- Bir ilişkinin maddi ve manevi onlarca sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Bundan dolayı da sevdiğim insanla yola çıkarken tek hayalimin huzurlu bir yuva kurmak olduğunun altına çizerim.(Salt olarak vakit geçirmek, gençliğimi yaşamak bana maalesef çok uzak) Özetle bunun için de maddi olarak hazır olmam gerekiyordu.

Yaklaşık 2,5 sene önce bir kız tanıdım. Yüzünü dahi görmeden yazdıklarından dolayı aşık olmuştum. Günlerce, aylarca fotoğrafını paylaşmasını bekledim. Bir gün İstanbul'a geleceğini söyledi. Ben bir şans olur mu diye yüz yüze buluşma teklifi ettim. Kabul etti. Ben onunla buluşmadan önce 1 günlük bir İstanbul planı yaptım. O gelmeden gideceğimiz mekanları tek tek yerinde tespit ettim. O güne özel kıyafetler, hazırlıklar vs... Ve buluştuk. Onu kaldığı adresten aldım. Önce Emirgan Korusu'nda kahvaltı, sonra Otağtepe'de kahve-sohbet keyfi... Her şey mükemmel. Konuştukça konuşuyoruz. İkindi vakti Üsküdar iskeleden ve karaköy'e geçiyoruz. Tünel'den sonrada İstiklal caddesindeyiz. Yemekler, tatlılar, sohbetler derken gece 11 oluyor. Normalde akrabasından akşam 7 için izin alan ve benimle maksimum 1 saat görüşmeye planlayan kız ile çok zor ayrılıyoruz. Ardından İstanbul'da kaldığı sürece 2 kez daha buluşuyoruz. O buluşmalar da en az ilki kadar keyifli geçiyor.

Ben kıza aşık olmuş, çok sevmiştim. Sonra yaşadığı şehre döndü. Uzak mesafe ilişkisi başladı. Bazen o geliyor, bazen ben gidiyordum. Ancak ilişkide problem yoktu. Onun okulu bitirmesi için bir kaç dersi vardı. Ben maddi manevi her anında yanında olmak için çabalıyordum. Ve bunları yaparken de zerre bir beklentiye girmiyordum. Bir gün , artık çalışmak istediğini söyledi. Tek bir işte çalışma hayali vardı. Ve bu iş için ben bağlantılarımı kullanarak bir ihtimal yardımcı olabilirdim. Yöneticilerime durumu açtım. Tek tek kapıları çaldım ve sonunda mülakat için bir gün aldım. Başvurdu. 1 ay sonra çağırdılar ve hayalini dahi zor kurduğu iş için kabul edildi. Bu süreç içerisinde ilk tartışmalar ufaktan yaşanmaya başladı ve çağrıldı günden (bundan benim haberim yoktu) bir gün önce buluştuk(Aniden çağırdı). Halbuki o beni o buluşmaya çağırırken ben onun için 25 farklı doğum günü hediyesi(onunla olamadığım her sene için bir hediye gibi düşünüp) hazırlamak için dükkan dükkan dolaşıyordum. Elimde bir kaç hediye ile yanına gittim ve ayrılmak istiyoruz dedi... Çok çok çok kötü oldum. Herkesin içinde hüngür hüngür ağladım. Çekti gitti. Ben öylece kaldım. Tek başıma bir evde kalıyordum. Kendimi eve atmam ile saatlerce ağladım. Gecenin bir vakti 12. kattan saatlerce baktım. Atlamak ile atlamamak arasında defalarca gidip, geldim.

Birkaç ay böyle geçti. Saçlarımı üçe vurdum. Evimdeki eşyaları yok parasına sattım ve geride her şeyi bırakmak için kendime söz verdim. Arkadaşların yanına çıktım. Bu süreç içerisinde de bir ay geçtikten sonra tekrar konuşmaya başladık. Dişleri ağrıyordu. Kendi cebimden tüm tedavisini karşıladım. Telefona ihtiyacı vardı, gittim iphone aldım. Bu tarz harcamaları ayrılmamızdan önce de yapıyordum. Ancak ayrılık sonra bir daha onu kaybetme adına kendimden daha fazla fedakarlık yapıyordum. Doğumgünlerimiz iki gün araylaydı. Benim doğumgünümde o bana hediyeleri verirken, ben sürpriz yapıp bir hediye verdim. (nikon d7000) Mutlu oldu. İşi için ihtiyacı olacağı, hem de harika bir dslr makinesi olmuştu. İki gün sonra doğum gününde de kendisini özel hissettin diye kolye, kıyafet gibi daha önceden alamadığım bazı şeyleri hediye etmiştim. Ancak bunlara rağmen garip bir mutsuzluk vardı...

Yaklaşık bir 6 ay zaman zaman iyi, zaman zaman da mutsuz bir şekilde bir ilişki yürüdü. Bunların sebepleri arasında benim biriken 17 bin tl borcum oldu. Ancak bu borcun en büyük sebebi, onu biraz daha mutlu edebilirim mi diye, elimden geleni değil de, elimden gelenin fazlasını yapmak yüzünden oldu. Cebime 2 lira giriyorsa, ben 4 lira harcama yapıyordum. Sadece doğum gününde 5 bin tl nin üzerinde harcama yapmışım. Biliyorum bunları okurken beni mallık, kerizlik, enayilik ile suçlayacaksınız... Ama ben de böyleyim işte...

Bu mart ayında bir mesaj attım. Benimle olmaktan mutsuz musun diye.. Cevap olarak evet minvalinde laflar edip, ayrıldık. Aradan 1 ay geçti ve bana mail olarak evleneceğim diye mail attı. Ben de Allah mutlu mesut etsin dedim. Sonra da bende bazı emanetleri olduğunu söyleyip, son bir kez görüşelim dedim. Tamam dedi. Bana hediye ettiği hediyelerin büyük kısmını ona teslim ettim ve arkama bakmadan gittim. Mayıs ayı gibi evine hırsız girdi. Neyse ki kendine bir zarar verilmemişti ve maddi olarak kaybı yoktu. Ben bir şekilde bunu öğrendim ve geçmiş olsun demek için aradım. Şaşırdı. O dönem tekrar konuşmalar başladı. Aynı evde birden fazla kişiyle kalınmadığını, muhitin in kötülüğünden bahsedip duruyordu. Özetle tek başına eve çıkma niyetindeydi ve ben de saf gibi yine koşturmaya başlamıştım. Kendisi evi buldu. Ben o borçlu halimle evinin depozitosunu ayarladım. Tam 1 günde evinde yaşayabilecek şekilde bütün eşya işlerini hallettim vs. Bu dönem içerisinde dönem dönem sadece iletişim halindeydik. Evlilik meselesinin yalan olduğunu anlamıştım. Ancak üstelemiyordum. Kendisi ara ara gündeme getiriyor, ben de üzerinde durmuyordum. Bu arada evin kirası konusunda da ona destek oluyordum. Yaklaşık bu mesele de 3 ay sürdü. Ve artık bu süreçte de soğumaya başladım. Artık kira konusunda benden bir beklentisi olmamasını dile getirdim. Zaten bunca zaman borçları kapatacağım diye uğraşmaktan aylardır maaşımın tamamını bankaya yatırmaktan bıkmıştım.

Bu olaylar yaşanır yaşanmaz, çok kısa sürede evlilik meselesi bu sefer ciddi bir biçimde gündeme geldi. Bir anda bunu istediler. Ben evleneceği kişiyi öğrendim. Aynı iş yerinden bir çocukmuş. Normalde diyelim x semtinden aşağısı olmaz diye talep eden kız gitmiş, bir anda hiç istemediği semtte bile yaşayabilecek kız gelmiş. Belki aklınıza gelir diye şu detayı da paylaşmak istiyorum. Çocuk zengin değil. Yahut daha iyi bir mevkide filan da hiç değil. Hatta ona bunu öğrendikten sonra bir soru sormuştum. Seni taşıyabilecek biri değil diye. O da bana evet deyip, umarım ikimizi de yanıltır diye cevap verdi...

Biliyorum çok uzattım. Bu meseleyi kısmen ailem ile birlikte 3-5 arkadaşım biliyor. Düne bu kadar detaylı olarak kimseye anlatmamıştım. Ancak bir arkadaşıma yine hepsini olmasa da bir kısmını anlattım ve çocuk beyninden vurulmuşa dönüp, bana bir sürü laf söyledi. Özellikle benim kıza verdiğim tüm hediyeleri tek tek istememi söyledi. Eğer vermeye yanaşmazsa, git eşi olacak kişiden bunu talep et filan dedi. tamam %100 malın, enayinin, kerizin önde gideniyim ama bunu yapabilecek bir yapım yok. bana çektirdiği onca acıdan sonra benim de böyle davranmam bana gereksiz geliyor. Ama bir yandan da onca borcu kapatmak için eşek gibi çalışmak ve başka bir adamın çıkıp, ellerinle büyüttüğün bir çiçeği alıp koparması, koklaması insanın zoruna gidiyor.

Kimle evlenirse evlensin. Zerre umrumda değil artık. Ancak benim bunca sıkıntımın bir karşılığı olmalı... Biz en başından evleneceğiz diye yola çıktık ve ben ne yaptıysam sevgilim değil de, hanımımmış gibi mücadele ettim. Ben ne yapayım aaa dostlar?