Giriş
(18)

Evlilğe az kala evlenmek istememek

kisakaslicocuk
başta çok istiyordum şimdi içimden gelmiyor. aileler tanıştıktan sonra bunalmaya başladım. bir de görgüsüz davrandılar. bizimkiler de didiklediler. bir ömür birisile geçirme fikri gözümde büyüyor. istemiyorum dersem kız mahfolur hayatı kayar.
başta çok istiyordum şimdi içimden gelmiyor. aileler tanıştıktan sonra bunalmaya başladım. bir de görgüsüz davrandılar. bizimkiler de didiklediler. bir ömür birisile geçirme fikri gözümde büyüyor. istemiyorum dersem kız mahfolur hayatı kayar.
0
kisakaslicocuk
(02.11.21)
Bu durum erkekler için çok sık yaşanıyor. Ben arkadaş çevremde benzer durumları çok duyuyorum, çok muhabbeti geçiyor. Evlilik hazırlık sürecinde işler ciddileşip, aileler az biraz sürtüşüp, nişanlı çiftin arası bu süreçte hep böyle oluyor. Erkek tarafı sanki kendisi evlenmeyecekmiş gibi birde hiçbir işe karışmıyor.

En mantıklısı sevgilinizle tüm bu işlerden uzak bir iki gün geçirmek. Tüm bu koşturmacılardan kurtulup, dinlenirseniz iyi gelir. Kimse evlendikten sonra ne olacağını bilemiyor. Ama başlarda çok istediğinize, kızı düşündüğünüze göre onu çok seviyorsunuz.
0
GoodMorningTeacher
(02.11.21)
hevesinizin kırılması normal.

evlilik meseleleri ve aileler olmadan birlikte biraz yalnız zaman geçirin. +1
0
blatta hiberna
(02.11.21)
uzaklas +1

bir hafta bozcaada'ya kac dusun biraz..emin degilsen ve nisanli isen bir sure daha nisanlilik durumunu uzat.
0
cooperr
(02.11.21)
1) fiziksel olarak beğeniyor musun
2) konuşmaktan zevk alıyor musun
3) hayat görünüşünüz, huylarınız benzer mi
4) vicdan mı yapıyorsun
0
bir soru sorcam
(02.11.21)
"bir ömür birisile geçirme fikri gözümde büyüyor"

bu bile evlenmemek için geçerli bir sebep:)
0
nothing in my way
(02.11.21)
"istemiyorum dersem kız mahfolur hayatı kayar."
Böyle düşünerek devam edilirse ikiniz için de işkence olur o evlilik.
Erkeklerin kendilerini bu kadar önemseyip "ben olmazsam hayatı kayar" deyip hem kendini hem karşısındakini evliliğe mahkum etmesine deliriyorum gerçekten.
Kaymaz hayatı merak etmeyin üzülür belki ama atlatır korkmayın bu kadar. Kızın bir rahatsızlığı yoksa hayatına bir şekilde devam eder.

Sadece ailelerin devreye girmesinden kaynaklı bir durumsa bu evlenmeyi düşündüğün birinden böyle vazgeçmek de olmaz. Bunun ayrımını yapmanız gerekiyor.
Kolay gelsin.
0
mutekebbir
(02.11.21)
Evlenme
0
damladamla
(02.11.21)
belli ki zaten hiç sevmemişsiniz. seven insan sevdiğinden ayrılacağını düşününce sadece onun hayatı etkilenirmiş gibi konuşmaz. çocuk oyuncağı gibi evleneyim evlenmeyeyim de demez. evlenince sizin durumunuzdan etkilenip kızın üzülmeyeceğini düşünsem evlenin onunki kayacağına siz hayatınız kaysın derim de işte kıza yazık. ayrılın da kızın da mutlu olma şansı olsun.
0
erenderk
(02.11.21)
iyice düşünüp taşının derim. 4 gün tek başınıza sakin kalıp düşünün.ileride zira geri dönüşü çok daha zor.
0
drako
(02.11.21)
"istemiyorum dersem kız mahfolur hayatı kayar."

emin ol hayatı kaymaz. bir kaç ay sonra başkası ile evlenirse şaşırma.
0
dafuq
(02.11.21)
Evlenme tarihi yaklaştıkça erkeklerde sıkça görülen bir ruh hali seni de sarmış.

Çok da şey yapma.
0
Mirket
(02.11.21)
Daha once birlikte yasamak bence bir gecis sagliyor. Eger uygun olursa (ornegin kulturel, ekonomik vs.) bir sure birlikte yasayabilirsiniz.
0
elitist
(02.11.21)
Evlen ya nolcak sonra bir garsoniyer tutarsin bunaldin mi kacarsin
0
floydian
(02.11.21)
evleneceğin kişi ile uzun vadeli plan ve beklentiler konusunda anlaşabiliyorsan evlen. evlilik bir çeşit uzun vadeli iş sözleşmesi gibi bir şey çünkü. aile maile can sıkarsa bile dert etme derim. mühim olan karşı taraf ile asgari beklentilerde anlaşabilmek. değilse boş ver. ne kadar erken ayrılırsan o kadar iyi. senin hayatının kaymasındansa başkasının hayatı kaysın, boşver. kocaman bir ömrü geçimsiz eşe vermeye gerek yok.
0
my leave requests
(02.11.21)
tam tersi bu duygular ile evlenirseniz kızın hayatı ve bonus olarak izin hayatnız kayar nafaka vs. bence bir süre isteyin kendinizden ve nişanlınızdan. kendinizi dinleyin hala istemiyorsanız bunu açık yüreklilikle söyleyin. bakın evliliğin dinamikleri çok çok çok farklı ve ne yazık ki ailelerin etkisi bizim topraklarda fazlaca oluyor evliliğe. onun ailesi şimdiden irrite ettiyse size devamı gelecektir. ha malum kişi ile aranızda çok kuvvetli bir ten uyumu + arkadaşlık potansiyeli varsa ve ailelerin problemlerini çekirdek ailenize dahil etmeyeceğinize dair birbirinize söz veriyorsanız evlenin.
0
iwillsee
(02.11.21)
bu yazdığını karşındakine okut, konu kapansın.
0
lcha
(02.11.21)
kimsenin hayatı kaymaz öncelikle onu diyeyim.

evlilikten son anda kaçan da hep erkekler. kadınlar halbuki evliliğin tüm sorunlarını taşıyor. kadınların kaçması gerek normalde.

çok içli dışlı olmayın ailelerle. ben de aynı süreçten geçiyorum. ikiniz bir çift olun ve ailelere karşı bir olun. kulak tıkamayı öğrenin.

bir yere kaçın sevgilinizle baş başa.
0
Hallegadola
(02.11.21)
Hayatı kayma noktası muhtemelen mutaasıp ailelerde erkek tarafının bir şekilde allem kullem sözler verip kızla ilişkiye girmesi durumunda olur. Sadece ama sadece bu durum için "bir tarafına sahip çıkamayıp verdiğin sözler sebebiyle bir insanın hayatını karartmaya hakkın yok" diyeceğim. Diğer her türlü durumda insanlar yollarına devam ederler, hayatları filan da kaymaz.
Aileleri evlilik işlerinize mümkün olduğunca karıştırmayın.
0
SiyamkedisiZorro
(04.11.21)
(4)

2006 2008 arası bir elektronik şarkı arıyorum, ıslıkla çaldım dinleyin

sahipsiz
https://clyp.it/lczryco1bana bunu lütfen bulun. :)
clyp.it

bana bunu lütfen bulun. :)
0
sahipsiz
(02.05.18)
Dinlemeden cevap veriyorum: Darude Sandstorm

Dinledim, düşüncem yine aynı, ahah
0
g man
(02.05.18)
yok yav. değil değil
benim aradığım 2006-2008 arası
bob sinclar türü birşey.

klibinde ormanda mahsur kalan bir aileye saldıran zombiler vardı, sanki m.j. nin thriller klibindeki gibi hareketler yapıyorlardı..

ya da ailenin fertleri zombileşiyordu..
0
🌸sahipsiz
(02.05.18)
elitist
(02.05.18)
işte bu.@elitist çok teşekkür ederim!!!
0
🌸sahipsiz
(02.05.18)
(11)

erkek erkeğe mesajlaşırken smiley kullanmak

diffarentiationation
gay'lık belirtisi mi? yakın türk arkadaşlarımla hep kullanırım ama, arjantinli bir eleman sürekli hahaha diye gülüyor, smiley kullanmıyor. ben bir ara kullandım da bana gay mısın dedi. bir kural mı var böyle?
gay'lık belirtisi mi? yakın türk arkadaşlarımla hep kullanırım ama, arjantinli bir eleman sürekli hahaha diye gülüyor, smiley kullanmıyor. ben bir ara kullandım da bana gay mısın dedi. bir kural mı var böyle?
0
diffarentiationation
(25.03.18)
Öle bişi yok. Arjantinde varsa bilemeyeceğim.
0
Aerdem
(25.03.18)
seksist bir beyefendiymis
0
yuvarlanantencereninkapagi
(25.03.18)
evet muhtemelen dibini dövdürüyordur.
0
synesthesia
(25.03.18)
gizli geysin demek
0
yavru tosun
(25.03.18)
zaten ota bota geysin... böyle düşünen, böyle söyleyende var bir geylik. kaldı ki, so what?
0
runagain
(25.03.18)
yok öyle bir şey. ben öpücüklü kalp falan gönderiyorum. gayet de gay değilim. türkiyede öyle bir şey anlaşılacağını sanmam.
0
karlmarx
(25.03.18)
arkadaşında bastırılmış eşcinsellik olabilir.
0
Apocalypse
(25.03.18)
Geçen gün yanlışlıkla emoji gönderdim drag queen olarak uyandım.
0
Ufuk
(25.03.18)
iyi de kullandığın smiley neydi? utangaçlı gülücük veya kucaklama smileyi gönderdiysen adam haklı. düz bi şekilde :D gönderdiysen mallık etmiş.
0
plastic_angel
(25.03.18)
Ne hassas erkekliği varmış. Resmen pamuk ipliğine bağlı. Bir smiley atsa o ip kopacak.
0
i m cool with that
(25.03.18)
Arjantin'de böyle bir algı olabilir. Hollandalı bir arkadaşım, bacak bacak üstüne attığım için benzer bir soru sormuştu. Alman bir arkadaşım da onu onaylayıp bizde de bu şekilde bir algı var demişti.

Edit: İmla
0
elitist
(25.03.18)
(5)

istanbul'un fethi'nin çağ kapatıp açması

diffarentiationation
biz ilkokuldayken bu olay çağ kapatıp açtı deniyordu. şimdi bulamadım bu çağları. yeni çağ, yakın çağ falan vardı. ingilizce olarak nereden bulurum?bu olayın çağ değiştirdiği doğru değil mi?
biz ilkokuldayken bu olay çağ kapatıp açtı deniyordu. şimdi bulamadım bu çağları. yeni çağ, yakın çağ falan vardı. ingilizce olarak nereden bulurum?
bu olayın çağ değiştirdiği doğru değil mi?
0
diffarentiationation
(10.03.18)
istanbul'un fethi bir dönüm noktasıdır ancak çağ atlatacak asıl değişiklik 1455'teki matbaanın icadıdır. "istanbul'dan kaçanlar rönesansı başlattı"dan daha elle tutulur bir gelişme neticede.

edit: dar açıdan cevap vermişim, aslında protector ve elitist'in yazdıklarına tamamen katılıyorum.
0
Bruce
(10.03.18)
Akademik anlamda çağların bu şekilde ayrılması 19.yy'a ait. Günümüzde (ve hatta 20.yy'da) yazılmış hiçbir nitelikli eserde bunlara denk gelemezsin. Wikipedia'da hala böyle bir tasnif vardır diye tahmin ediyordum, şimdi baktım wikipedia bile "neredeyse" terk etmiş ilk çağ-orta çağ-yeni çağ-yakın çağ ayrımını. Bence gayet güzel bir gelişme olmuş. Google'dan arama yapabilirsin, belki bazı bloglarda kalmıştır hala.

Ancak ilkokul eğitiminde, muhtemelen her ülke, tarihsel devamsızlıkları öğretebilmek için bu tip olaylara referans veriyorlar. Genelde her ülke, bir dereceye kadar, kendi değerlerini çocuğa empoze edebilmek için hangi olayın çağ değitirdiğine kendileri karar veriyorlar. İstanbul'un Türkler tarafından ele geçirilmesi, sadece Türkiye eğitim sistemi içinde bir çağ açıp kapatıyor. Genelde, Avrupa eğitim sisteminde, üstte de dendiği gibi matbaa ve rönesans bir çağ değişimine işaret ediyor.

Sonuç olarak tek bir olayın (eğer olayı 20.yy tarih felsefesindeki gibi süreç olarak anlamıyorsak tabii ki) bir çağ değiştirmesi meselesi hiçbir koşulda doğru değil, ve bu boş bir basitleştirmeden ibaret.
0
protector
(10.03.18)
Hem doğru hem de değil. Bu durum nereden baktığınıza göre değişir. Her millet bazı olayları kendi tarihiyle bağdaştırır. Yeni Çağ için Batı'da Amerika'nın keşfi yani 1492 referans alınır. Bizim için pek bir anlam ifade etmediğinden bizde İstanbul'un Fethi yani 1453 referans alınır. Yakın Çağ, yani içerisinde bulunduğumuz çağ, ise Fransız İhtilali ile başlar. Çin, Şili veya Kamboçya için Fransız İhtilali'nin bir anlamı yoktur. Dolayısıyla bu çağları evrensel olarak düşünmemeniz gerekiyor. Orta Çağ dönemine bakmak belirleyici olabilir. Kilise baskısından ötürü bu döneme Karanlık Çağ denilmiştir. Buna karşın bizde bu dönem İslam'ın Altın Çağı'dır.

Edit: @protector ile benzer yazmışız.
0
elitist
(10.03.18)
yurtdışında bunun karşılığı yok. kendi kendimize yaptığımız birşey.
0
eindaclub
(11.03.18)
(7)

Bu yöntem intihal midir yoksa etik dışına çıkmayan normal bir uygulama mı?

i love sleeping
Merhaba. Yüksek lisans tezi yazıyorum. En geç 1 Hazirana kadar bitirmekle yükümlülüğüm var, yoksa zaman aşımından okul yanacak. Sürem de oldukça dar ve sizlere sormak istediğim iki soru var.1) Tez yazarken benim konum ile benzer içerikteki yüksek losans ve doktora tezlerini fazlasıyla inceledim. Tez
Merhaba. Yüksek lisans tezi yazıyorum. En geç 1 Hazirana kadar bitirmekle yükümlülüğüm var, yoksa zaman aşımından okul yanacak.

Sürem de oldukça dar ve sizlere sormak istediğim iki soru var.

1) Tez yazarken benim konum ile benzer içerikteki yüksek losans ve doktora tezlerini fazlasıyla inceledim. Tezimin "içindekiler" bölümünü incelediğim 10'a yakın tezden derleyerek oluşturdum. Maddelendirme kısmı büyük oranda bu tezlerin bileşiminden oluşuyor. Bunları mantık çerçevesine oturtup 1.1 1.2 1.2
1 gibi sıraladım. Bunda etik dışı veya usule aykırı bir durum var mı? İntihal testi turintine takılır mıyım? Bu ilk sorum.

2) x kişisinin tezindeki alıntıyı, cümlenin temel anlamının değişmemesi koşulu ile kaynak göstererek aynı şekilde kendi tezimin ilgili bölümünde veriyorum.

Mesela onda şu şekilde yazıyor:
Sigara içmek sağlığa zarar veren bir eylemdir (Ali Veli, 2017: 99).

Ben ise şöyle yazıyorum:
Sigara kullanımı sağlıksal açıdan tahribat oluşturan bir davranıştır (Ali Veli, 2017: 99).

Kaynak olarak kişinin tezi yerine onun kullandığı kaynağı gösterip, onun tezinde yazdığı cümlenin anlamını bozmadan o alıntıyı intihale takılmaması için farklı kelimelerle yazıyorum. Anlam ise bire bir aynı. Bu intihal veya etik dışı bir eylem midir?

Sonuç olarak; aldığım her cümleyi kaynak gösteriyorum. Hatta tezde yazılan bireysel yorum içeren cümleleri dahi "tezden alıntı yaptığımı" alıntı yolu ile gostererek kaynak kısmına yazıyorum.

Zaman daraldıkça paniğim artıyor. Bunlar tez etiği dışında mıdır arkadaşlar?

Cevap veren herkese kucak dolusu teşekkürler, sevgiler.
0
i love sleeping
(03.03.18)
1) sıkıntı yok, intihal bu değil.
2) veli (2017, s.99) sigara içmenin sağlığa zarar veren bir eylem olduğunu ifade etmiştir.

Veya

Birebir aynısını yazıp tırnak içine almak gerekiyor.
0
mezarkabul
(03.03.18)
1’i tam anlamadım ama 2 uygun değil, okumadığın kaynağa okumuşsun gibi referans vermemelisin. Erişebiliyorsan cümleyi Ali Veli’nin çalışmasında kendin de gördükten sonra dediğin gibi yazabilirsin, erişemiyorsan “Ali veli’den aktaran ...” diye referans vermen lazım. Ama bu ikincisi de çok istenen bir şey değil. Elektronik dünyada o çalışma varsa bi şekilde ulaşmalısın referans vermek istiyorsan.

Bir diğer nokta da doğrudan olmayan alıntıda (cümleyi yeniden ifade ederek yapılan) sayfa sayısı verilmez.

Yetiştirirsin korkma, ben de son anda bitirenlerdenim. Kolay gelsin
0
mezzosprite
(03.03.18)
1) kesinlikle sorun degil. turnitinde cıkamaz zaten.

2) bu intihal. ancak cok sayıda doktora ögrencisinin oldugu bir bölumde doktora yaptım. böyle yapmayan yok denecek kadar az. turnitinde cıkmaz, vicdan meselesi.
0
carabelli
(03.03.18)
1) Turnitin'de çıkıyor. En azından benimkinde "içindekiler" bölümü için böyle bir durumla karşılaşmıştım. Bu problem değil çünkü tezlerin hemen hemen hepsi giriş, kuramsal çerçeve, yöntem, bulgular vb. başlıklardan oluşuyor.

2) Yukarıdaki kullanıcılara katılıyorum.
0
elitist
(03.03.18)
Tez danışmanı bu sorular için var, ondan yardım almalısınız yalnız 2. soruyu iyi araştırın.
0
gezegen olan pluton
(03.03.18)
1) Doğal süreç.

2) Hemen herkesin yaptığı ama çok samimi kişiler hariç kimsenin birbirine söylemediği.
0
🌸i love sleeping
(03.03.18)
Herkesin yapmasi intihale gerekce olamaz. Ilk kaynaga ulasmadiysaniz "aktaran" olarak kullandiginiz kaynagi belirtmek durumundasiniz. Hem etik acidan, hem de belki okudugunuz kaynak yanlis aktardi - hic az degil bu durum. Bir arkadasim sadece bir kaynagi arayip tarayip bulamayinca ulasmadan yazmisti. Jurideki bir hocanin uzun suredir aradigi bir kaynakmis ve direkt gozune carpmis. "Nerden buldun bunu" diye sorunca ortaya cikiyor tabii.

Birinci durum ise saibeli. Belli ki tez konunuz hakkinda "tez yazabilecek kadar" okuma yapmamissiniz.

Sorunuzdan iyi niyetli oldugunuz anlasiliyor, bunlari danisman hocanizla konusursaniz yol gosterecektir.
0
evrim halkasi
(03.03.18)
(13)

Çakma Aydın'ı Tanımlayan Sözcük?

gezegen olan pluton
Hani şu az buçuk bildiği veya bilmediği şeyi kendi uydurmaları ve bozuk mantığı ile doldurup; bilgili, aydın geçinen kesim var ya, bunları tanımlayan sözcük Türkçe'de ya da İngilizce'de var mı?
Hani şu az buçuk bildiği veya bilmediği şeyi kendi uydurmaları ve bozuk mantığı ile doldurup; bilgili, aydın geçinen kesim var ya, bunları tanımlayan sözcük Türkçe'de ya da İngilizce'de var mı?
0
gezegen olan pluton
(22.10.17)
tatlı su aydını var ama o pek uymuyor.
0
kosteklisaat
(22.10.17)
lümpen?
0
theseachange
(22.10.17)
lümpen'i biliyorum, ayak takımı tdk anlamı, alt sınıfı kast ediyor. Lümpen daha çok aydın değil de cahilliği ile gurur duyan kesim bence.
0
🌸gezegen olan pluton
(22.10.17)
Pseudo intellectual
0
dissendium
(22.10.17)
Aydın=entelektüel dersek çakma aydına da entel deriz.
0
i was made for you
(22.10.17)
yarı aydın -> eksisozluk.com
0
olanlaolunmaz
(22.10.17)
Suser sdgfkk. Az şey bilip çok şey bildiğini sanıyor çoğu.

Entel olabilir gibi.

Entelim dantelim, hani benim çanak antenim.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(22.10.17)
Ilik
0
baldur2
(22.10.17)
Aydın ile entelektüel aynı değil ama entel olabilir.
0
elitist
(22.10.17)
cihangir solcusu
0
yetkili birine benzeyen abi
(22.10.17)
yarı cahil yeterlidir. aydınlığa değil, cahilliğine vurgu yapmak lazım ki kavram kirlenmesin.
0
hybridus
(22.10.17)
Sözde aydın en uygunu. Entel de yakın ama tam değil. Entellektüel insanla aydın insan aynı anlamı taşımıyor.
Ben günlük konuşmada boş teneke diyorum. laf salatası, salatacı dediğim de oluyor.

Edit:
Aslında "kifayetsiz muhteris" entel kelimesinden daha yaklaşık ifade ediyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(22.10.17)
türkiye'de liberal bu işi görüyor:)
0
renegade
(22.10.17)
(27)

Cinsiyet kavrami Bati'da neden ortadan kaldirilmaya calisiliyor?

stavro
Altinda yatan sebep nedir ya da ne olabilir?Edit:Edit2:Kafa karistirdigi icin editi sildim. Kisacasi soru "boyle bir sey var mi?" degil, neden var? Var mi yok mu kismi ayri bir tartisma konusu zaten.
Altinda yatan sebep nedir ya da ne olabilir?

Edit:
Edit2:Kafa karistirdigi icin editi sildim. Kisacasi soru "boyle bir sey var mi?" degil, neden var? Var mi yok mu kismi ayri bir tartisma konusu zaten.
0
stavro
(02.10.17)
Cinsiyet kavrami oldukca cinsiyetcilik de var olacak, bunun onune gecmek icin bence.
0
kuehles blondes
(02.10.17)
Aslında cinsiyet (sex) değil, cinsiyet (gender) kaldırılmaya çalışılıyor.
0
elitist
(02.10.17)
Cok ciddi dertleri olmadigindan oldugunu dusunuyorum. Ozgurluk hak kukuk gak gukuk bir durum olduguna da inanmiyorum.
0
allah yazdiysa bozsun
(02.10.17)
Aslında kaldırılmak istenen cinsiyet değil de cinsiyetlere atfedilmiş klişe kalıplar. Her erkek/kadın aynı özelliklere sahip olmak zorunda değildir denmek isteniyor bence. Her şeyin bokunu çıkarmaya meraklı feminist ve lgbt tayfa bu söylemler üzerinden prim yapmaya çalışırken verilen mesajın dışına çıkıp abartı söylemlerde bulunuyor. Bu da cinsiyetsizlik ya da "ikiden fazla cinsiyet vardır" gibi saçma sapan, bilime aykırı, hayali kavramlar yaratılmasına sebep oluyor.
0
Depik
(02.10.17)
cinsiyet ortadan kaldirilmaya calisilmiyor, gender ortadan kaldirilmaya calisiliyor +1
farkli cinsiyetler yok diyen duymadim hic. en basit ornekle aciklamak gerekirse, ev isi hem kadinin hem erkegin ortak yasamdan dogan ortak gorevidir diyenler kadin ve erkek olarak iki farkli cinsiyet olmadigini iddia etmiyorlar, bunun kadinin, sadece taraflardan biri kadin (ya da erkek) oldugu icin onun gorevi olmadigini soyluyorlar.
sorun 'sadece' esit davranmak da degil, baktiginda kadin ve erkegin esit haklari haiz oldugu ama cinsiyetciligin var oldugu ve esitsizlik yarattigi, kadin ve erkegin yasamini derinden etkiledigi yiginla ulke var.
0
kassiopeia
(02.10.17)
Sex değil gender +1 bunlar farklı kavramlar
0
freebird5406_2
(02.10.17)
@depik
Durum cinsiyetlere has klise kaliplardan cok daha oteye, direkt cinsiyetin varligina dogru gitmeye basladi. Beynin cinsiyeti olmadigina isaret calismalar yayinlanmaya basladi ornegin.Bu zamana kadar ypailan beyin taramalari hice sayilmaya baslandi. Dolayisiyla neoscience denen sey de. "Neurosexist" diye bir kavram icat edildi mesela. Gercek bilim cinsiyetci oldu. Ornekler cok fazla, yazmakla bitmez buraya.
0
🌸stavro
(02.10.17)
Dostum bununla ilgili kitaplar yaziliyor. Ben de birkac tanesini okudugumdan hakli olduklarini dusunuyorum. Zaten cinsiyetciligin yuksek oldugu ulkeler tecavuzun en yuksek oldugu ulkeler. Sunlari okumakla baslayabilirsin:

Caliban ve Cadi

Cinsiyet Belasi

Straight Dusunce
0
Traveller
(02.10.17)
Bu hareketin toplumsal cinsiyetten kavramindan oteye gitmeye basladigini dusunuyorum aslinda. Soruyu sormamin nedeni de bu.

Toplumsal cinsiyet meselesinden yola cikilip artik cinsiyete has biyolojik ozellikler de yalanlanmaya baslandi. Bunun sebebini merak ediyorum.
0
🌸stavro
(02.10.17)
Stavro bi örnek haber link falan versen de daha iyi anlasak, biyolojik cinsiyet kısmına nasıl geçiş yapıldığını, daha doğru cevaplar verebiliriz
0
freebird5406_2
(02.10.17)
sex vs. gender.. aynı değil diyen herkes +1

traveller +1000
0
lcha
(02.10.17)
Editle birlikte soru benim için daha da anlayamadığım bi hal aldı :)
0
freebird5406_2
(02.10.17)
Kafaları çok karışık, bir yerlere çıkmaya, cinsiyete dair olan paradigmayı değiştirmeye çalışıyorlar AMA bunun ne kadarı kendi seyrinde ilerleyen bilimsel araştırma ne kadarı birtakım filantropist (?) organizasyonların (?) talimatlarıyla üretilen sözde bilim artık birbirine karışmış durumda. İnsanların kafası karışık.

En nihayetinde olanca sorunları içerisinde en büyük odak noktalarının bu olması; bana sorarsanız çöken bir uygarlığın sinyalini veriyor. Daha da ilginci demografik olarak ciddi bir dönüşümden geçiyor olmaları. Malumunuz nüfusları pek yaşlı, mevcut gençler çocuk yapmıyor, cinsiyet kavramının sınırları siliniyor, milyondan fazla mülteci yeni geldi; çoluk çocuk yapıyorlar. Daha farklı gruplar da (Müslümanlar bilhassa) artık gemi azıya alıyor ve farklı şeyler talep ediyor: bu sokakta içki içilmez levhası, ben "kültürüm" gereği kadınla el sıkışmam diyen adamlar, okulda yüzme derslerinde kızımı erkeklerle bir araya koymayın diyen Afrika kökenli aileler vs.) Avrupa bu gidişatla 2050 civarında bambaşka bir demografik ve kültürel yapı sergileyecek gibi gözüküyor.

Bu cevap alakasız geldiyse, bunların hepsini bir bütün olarak görüp algılamak ve üstüne bu şekilde muhakeme etmek gerektiğini düşünüyorum şahsen. Son olarak, cinsiyet mefhumunun sınırlarını silen organizasyonlara, bazı firmaların da sponsor olup destek verdiği biliniyor. Çünkü bu roller silindikçe daha fazla ürün satabildiklerini görüyorlar! Örnek veriyorum: Sigara ilk çıktığında erkek bir objeydi ve feminist hareketlere sızma yaparak kadınların da içmesi tetiklendi; müşteri kitlesi teoride iki katına çıktı. Örneğin partneri aldatmak daha fazla restoranın, daha fazla otelin, daha fazla tatil yerinin hizmet satabilmesidir potansiyel olarak. Geleceğe dair bir tahmin: 10 seneye erkeklerin makyaj yapması normalleşebilir. Kısaca bazen toplumsal dönüşümleri daha fazla para isteyen adamlar da destekleyebiliyor. :)

Biraz karışık oldu ama dostlar sağ olsun.
0
testis agrisi
(02.10.17)
öğrenilmiş bilgilerimizle hareket edersek iki cinsiyetin olduğu ve insanların doğduğu cinsiyette cinsiyet kimliğine sahip olduğu ön kabulümüz var. cinsiyet rollerinin de buna uygun olmasını bekliyoruz. Çağlardan beri nasıl tek eşlilik, heteroseksüellik, kadınların ikincil konumda olması, evlilik kurumu eşitlik üzerine değil bazı kesimlerin ezilmesi üzerine kurulmuşsa ve bunun dışındaki tüm varoluşlar görünmezleşmişse, aynı şey cinsiyet için de geçerli. Cinsiyet kimliği doğduğu bedenle örtüşmeyen trans kişiler, toplumun beden ve cinsiyet üzerine kabul ettirmeye çalıştıklarına karşı kendi istediği gibi yaşamak isteyen onlarca kişi var. Ancak bizim kabullerimiz o kadar güçlü ki, bunlar sarsıldığında elimizden bir şey kaymış gibi oluyor. Bunu eşcinselliğin insan ırkının sonunu getireceği yargısıyla hastalık olarak gören homofobik düşünceyle de bağdaştırabilirsin. Heteroseksüellik öyle bir ön kabul ki, eşcinsellikten bu kadar korku duyulabiliyor. Bahsettiğin cinsiyete has biyolojik özelliklerin gender kısmı değil, cinsiyet kimliği ve rollerinin biyolojik cinsiyete göre giydirilmeye çalışılması. Gender Bread person olarak arayabilirsin İngilizcen varsa.
0
kaset
(02.10.17)
biyolojik cinsiyetin uzerine ne oynaniyor? soru anlasilir degil.
0
e haliyle
(02.10.17)
@kaset bir konuda naçizane düzeltme yapmak isterim. Kendi fikrimi hiç katmıyorum, kişisel bir şey yok. Bu paradigma değişikliğine insan ırkının sonunu getirecek olarak değil, "beyaz ırkın" sonunu getirecek olarak bakıyor Batı'daki tepki grubu. Zira insan ırkının sonunun geleceği falan yok. Bilhassa Doğu toplumlarının üreme aşkına bakarsak... Ama mevcut istatistikler 2050'de beyaz ırkı sıkıntıda gösteriyor :)
0
testis agrisi
(02.10.17)
@freebird, bana hatirlatma amacli bir bos mesaj atarsan linklerle geri donus yaparim aksam ya da yarin.
0
🌸stavro
(02.10.17)
@testis agrisi ben ilk soruda sanki bu duruma karşı bir şaşkınlığın varmış gibi geldi, ayrıca soruyu soruş şekli de öyle. Bir şey ortadan kaldırılmaya çalışılmıyor, zaten insanın cinsiyeti ve cinsel kimliği çok çeşitli.

olaya daha geniş bakmak gerekirse, dünyamızı ve insanı anlamak için eşitlik, çeşitlilik ve eleştirel düşünce üzerinden gidersek kavrayışımız artar, bir şeylere anlam vermeye başlarız. ancak fobilerimizle (seni kastetmiyorum, genel yargıya karşı) düşünürsek, kapitalizm kadınları ve erkekleri yeterince kullanıyorken, androjenleşmeyi ve cinsiyet kalıplarıyla oynamayı bir gerçek olarak varolsa da kapitalizmin oyununa indirgersek, kendimize bizi bildiklerimizle ikna eden düşünceler bulmuş olacağız, ancak bu kavrayışımızı ve insanı anlamlandırmamızı sağlamayacak. Görünene değil görünmeyene bakarsak çeşitliliği keşfedeceğiz ve insanı anlamaya başlayacağız. Bizim doğru kabul ettiklerimiz, beyaz ırkın azalması bile bu konuda üretilmiş mitler olabilir. Bunun dışına çıkıp gerçekleri araştırmak zaman ister. Bilim yanlıdır, paradigmalar zor değişir ama eleştirel düşünce bunların üstesinden gelir.
0
kaset
(02.10.17)
@kaset Dünyaya ve olanlara genel olarak nasıl şaşırdığımı bir bilsen! :)

Mefhum ve olgular üstüne alakasız gözüken yerlerden yaklaşıp alaka kurmayı seviyorum. Benim de bu sistemdeki işlevim bu. Bunlar haricinde verilecek cevap örüntüsü zaten belli.

Her neyse, ben seni gayet iyi anladım. Bu dönüşümü sadece kapitalizmle bağdaştırmak sığlık olur, katılıyorum. Bunu yapmış gibi gözüktüysem, kendimi yanlış ifade etmişim demektir. Her neyse zaman içerisinde göreceğiz zaten neler oluyor. Yazıp emek verdiğin için teşekkürler.
0
testis agrisi
(02.10.17)
bunun nedenlerini tek bir nedene indirgeyemeyiz çünkü çeşitli grupların bu durumdan çeşitli çıkarları var.

Politikacılar: Cinsiyet politikalarından oy alıyorlar çünkü hitap ettikleri kitle oldukça duygusal ve yönetmesi kolay.

Kapitalistler: 'kadın=ucuz emek' ve tabi kadınlar piyasaya girince bir anda potansiyel işçi sayısı arttığından en üsttekiler hariç yavaş yavaş meslek sahiplerinin pazarlık gücü de kayboluyor. Bu da artı değer üretimini dolayısıyla birikimi pozitif etkiliyor. Parayı kim sevmez?

Üniversiteler: Bazı bölümler buradan inanılmaz kar ediyorlar. Türkiye'deki üniversitelerde bile artık 'kadın araştırmaları' yapılmaya başlandı. Yardımlar yağıyor, bölümler zenginleşiyor. Amerika gibi özel eğitimin ücretinin yüksek olduğu yerlerde bu elbette daha önemli bir gelir kapısı. Buralara burs yağıyor.

Aynı model bir diğer gelir kaynağı da eskiden küresel ısınma olarak ortaya atılan, bugün de iklim değişimi diye yumuşatılan moda. Aynen ilaç şirketlerinin yıllardır yaptığı gibi beğendikleri araştırmaları 'gerçek' diye ortaya atıp beğenmedikleri sonuçlar aldıkları zaman da araştırma sonuçlarını saklayıp bir şekilde algı yönetip duruyorlar. İsviçreli bilim adamlarının kolgeyt önermesi modeli kanaat önderliği meselesi.

Bunlar yine kurumsaldı, bir de batıda ortaya çıkmış çeşitli kanaat önderleri var. Bildiğin crowd funding sitelerinde uyduruk sebeplerden para isteyip duruyorlar. Çok ünlü bir tanesi mesela gamergate zamanı ortaya bir proje atmıştı. Özetle projesi şöyleydi: 'Bana para verin. Gidip oyunlar alayım. Bu oyunlarda kadınların seks objesi olarak aşağılanması üzerine araştırmalar yapayım.' Kadına o dönemde 100bin dolar civarında bir para verdiler. Kadın hala bu araştırmayla ilgili bir gelişme yayınlamadı sanırım. O araştırmanın bir sonucu çıkmaz ya da yalandan bir şeyler atarlar ortaya. Kim uğraşacak o kadar oyun oynamayla. Kadın kendi ağzıyla 'ben oyun oynamayı sevmem ama' diye söylemişti bu paraları isterken.

Özet: Bu yeni dalga akımlar çok karlı iş fırsatları çıkarıyor. Herkes kaşığına, kepçesine göre buraya daldırıyor. Ortak sebepleri de ekonomik. Gerisi de duygusal takipçiler.

'Cinsiyet rolleri' olayına da benim kişisel bakış açımı sorarsanız(sormazsanız devamını okumanıza gerek yok.)

kertenkelenin doğada nasıl kendine has bir rolü varsa insanın da öyle rolü var. Yok bunlar bize öğretilmiş vay bunlar bizi baskılamış diye bir şey yok: eğer bu güne kadar sadece baskılandığı için bilim yapamıyorduysa insanlar, bu devirde niye eline iphone alan yönetmen olamıyor? Çünkü içinde bu tutku yok. Dışarıdan bir gazla insanları olmak istemedikleri bir şeye zorladıkça da batıyor eleştirel okul.

Önemli enteresan bir nokta da şu ki: tarihte bilimle uğraşan, adını günümüze kadar yaşatacak buluşlar yapmış neredeyse her büyüğün oturmuş düzenle bir problemi var. Yani eğer baskıysa onlar da büyük baskılar altındaymış. Yine de bilimle uğraşmışlar. İphone falan da yok adamların elinde. Einstein bir fotoğrafın çekilmesi için senelerce beklemek zorunda kalmış görelilikle ilgili. Benim tarihten anladığım: 'Baskı maskı hikaye; İnsanın içinde olacak.'

ek olarak: @testis ağrısına katılıyorum özellikle medeniyetin çökmesi konusunda. İçeri doğru çöken bir batı görüyoruz. Kültürsüzleşiyorlar. Yine bence mesele ekonomik. Eskiyi yıkıp yeni ekonomik alanlar inşa ediyorlar ki çağdaş ekonomik bunalımımızın bunla çok ilgili olduğunu da düşünüyorum.
0
idexo
(02.10.17)
@idexo tüm yazdığınız yorumlar kadınlara karşı oluşmuş klişelere dayanıyor, hepsi çok kolay çürütülebilir ama o kadar klişeler ki çürütmeye bile değmezler. Ne yazık ki insanlar bu konularda derinlikli ve bilimsel düşünmediği gibi (ve kadın düşmanlığı yaygın olduğu için) sizin a=b yorumlarınız mantıklı gelebiliyor bazılarına. çok üzüldüm bu tip yorumlar hala var olduğu için.
0
kaset
(03.10.17)
'tüm yazdığınız yorumlar kadınlara karşı oluşmuş klişelere dayanıyor, hepsi çok kolay çürütülebilir ama o kadar klişeler ki çürütmeye bile değmezler. Ne yazık ki insanlar bu konularda derinlikli ve bilimsel düşünmediği gibi (ve kadın düşmanlığı yaygın olduğu için) sizin a=b yorumlarınız mantıklı gelebiliyor bazılarına. çok üzüldüm bu tip yorumlar hala var olduğu için.'

@kaset Şu yazdığınız yorumda bir tane ayağı yere basan bir yargı, örnek, argüman yok. Tutmuş bir de benim yazdıklarıma değersiz demişsiniz. Ya bir argüman sunun ya da boş boş konuşmayın bence.

'Derinlikli ve bilimsel düşünmek'
'a=b yorumları'

nasıl bilimsel kafalarsa...

ek: Ayrıca belki farkında değilsiniz ama yaptığınız yorum yazdıklarımı ironik bir şekilde onaylıyor. Bu kadar duygusal ve 'bilimsel' yaklaşmanız adeta aleyhinize delil gibi.
0
idexo
(03.10.17)
@idexo yazdıklarınız çürütülmeye değer argümanlar değil, o nedenle vaktimi harcamak istemedim, "duygusal" yorumunuz da önyargılı ve yine klişe. Tüm heteroseksist sistemi yok sayıp politikacılar cinsiyet politikalarından oy alıyorlar demek o kadar akla aykırı ki inanamıyorum. Bugüne kadar hep taban hareketleri (Sivil Haklar Hareketi) bu haklar kazanılmıştır. ABD'deki evlilik eşitliği ve oy diyorsanız ABD'nin büyük kesiminin Trump yanlısı olduğu gerçeği de var buna karşı çıkabilecek vs vs. Üniversitelerin kadın çalışmaları bölümünden kar etmesi kadar da komik bir şey duymadım, tam tersi feminist metodoloji göz ardı edilir birçok bölümde.
0
kaset
(04.10.17)
'yazdıklarınız çürütülmeye değer argümanlar değil, o nedenle vaktimi harcamak istemedim,'

Tercüme: argümanım yok, umurumda da değil bence ben haklıyım.

' "duygusal" yorumunuz da önyargılı ve yine klişe.'

Tercüme: Duygusal tepkiler vermekte ısrarcıyım. Argüman yerine silahım çeşitli yafta ve etiketlerdir.

'Tüm heteroseksist sistemi yok sayıp politikacılar cinsiyet politikalarından oy alıyorlar demek o kadar akla aykırı ki inanamıyorum.'

Tercüme: İnançla bilgi arasındaki farktan haberim yok. Bilgiyi bilmem, bilgiye inanırım. Söylediğiniz şeyleri kabul etmekte zorlanıyorum çünkü bize öyle bir bilgi verilmedi. O zaman kesin yanlıştır. Eleştirecek kadar ekonomiden, siyasetten veya antropolojiden anlamıyorum. Bence inanmamak yeterlidir.

'Bugüne kadar hep taban hareketleri (Sivil Haklar Hareketi) bu haklar kazanılmıştır.'

Tercüme: Hangi haklar olduğunu bilmiyorum, ama ideolojim gereği muhtemelen bizim taraf kazanmıştır. Bize öyle öğretildi. Örnek, alıntı, açıklama vs yok.

'ABD'deki evlilik eşitliği ve oy diyorsanız ABD'nin büyük kesiminin Trump yanlısı olduğu gerçeği de var buna karşı çıkabilecek vs vs. Üniversitelerin kadın çalışmaları bölümünden kar etmesi kadar da komik bir şey duymadım, tam tersi feminist metodoloji göz ardı edilir birçok bölümde.'

Tercüme: 'Evlilik eşitliği ve oy' gibi kavramlar icat ettim. ABD'de Trump diye birinin seçimleri kazanıp başkan olduğunu duymuştum. böyle şeyler falan. Sonra konuyla alakasız ama kadın çalışmaları bölümleri hakkında da bilgim ve argümanım yok bu yüzden 'komik' diyerek 'bilimsel' bir 'değersizleştirme' yapıyorum.(Ben değerin ölçüsüyüm) 'Feminist metodoloji', cümle içinde kullanmayı sevdiğim bir kavramdır.


Derin ve sağlam dayanaklı yorumlarınızı anlamaya çalıştım. Lakin yukarıda bize sunduğunuz laf salatasının içinde inanç ve ideolojik taraftarlık dışında bir şey bulamadım. Keşke ortaya argümanlarınızı koysanız bunları zevkle çürütmeye uğraşırdım.

Sizin bu yazdıklarınız vasıtasıyla merak edebilecek kimselere İdeoloji ile Toplum Kuram arasındaki bazı farklardan karşılaştırmalı olarak bahsedeyim. Zira cinsiyet kavramıyla ilgili batıdaki hareketler de bu ideolojik at gözlüklerinin sonuçları ve sebeplerinden meydana gelen hareketlerdir.

İdeoloji: Mutlak bir kesinlik sunar. Toplum Kuram: Koşullu uzlaşılmış yargılar içerir.
İdeoloji: Tüm yanıtlara sahiptir. Toplum Kuram: Tamamlanmamıştır, belirsizliği kabul eder.
İdeoloji: Sabit, kapalı ve bitmiştir. Toplum Kuram: Büyümeye açıktır.
İdeoloji: Test ve bulgulardan kaçınır. Toplum Kuram: Test ve kanıtlara açıktır.
İdeoloji: Belirli inançlara kilitlenmiştir. Toplum Kuram: Tarafsız ve bağlantısızdır.
İdeoloji: Belirli konumdan kaynaklanır. Toplum Kuram: Toplumsal konumları aşar.(Nesnel)
İdeoloji: Çelişki ve tutarsızlıklar içerir. Toplum Kuram: Taraf tutmadığı ve gelişime değişime açık olduğu için nötr'dür.

Bu bağlamda: ortaya cinsiyet farkları atarken eğer ideolojik yaklaşıyorsanız ya kanıt ve bulguları eğip bükersiniz ya da gözlerinizi kulaklarınızı kapatırsınız. Cımbızla koca kitaplardan bir satır çekip çıkarırsınız, bağlamından koparıp bunu bir silah gibi kullanırsınız. Bu da savunduğunuz tarafın 'katı inanç'a dönüşmesine sebep olur. İdeolojiler 'katı gerçek' olarak sunuldukları zaman tabulaştıklarından gelişemez yıkılırlar.

Toplum Kuram ortaya koymak istiyorsanız taraflardan bağımsız olup olayları ve durumları bağlamı içerisinde değerlendirirsiniz. Görünen imajların altında verilen mesaj, görülen işlev sizi ilgilendirir. Taraf tutmadığınız için kuram eleştiriye açıktır; anlamlı, destekli eleştiriler kuramı yıkmaz aksine geliştirir.

Sonuçta bir olayı, olguyu veya durumu açıklarken ya sağlam dayanaklar bulacağız ya da dayanağı olmayanın çöküşünü seyredeceğiz. Bunun başka yolu yok.
0
idexo
(04.10.17)
"@idexo tüm yazdığınız yorumlar kadınlara karşı oluşmuş klişelere dayanıyor"

@kaset Sozunu ettigin kadina karsi olusmus bu kliselerden aklina gelenler nelerdir?
0
🌸stavro
(04.10.17)
@stavro bu klişeleri mesnetsiz argümanlar olarak da okuyabilirsin, bilimsel çalışmalar bu tip söylemleri çürütmeye uğraşmaz çoğu zaman. sorduğun örneklere gelirsek:

-en başta o konu hakkındaki oturmuş, kabul edilmiş bilimsel çalışmalar, feminist metodoloji, konunun öznelerinin oluşturduğu bilgi birikiminin dikkate alınması gerektiği söylediğimde idexo'nun benim yorumumu "duygusal" nitelemesi

-Politikacıların cinsiyet politikalarından oy alması: İkili cinsiyet sistemine yönelik eleştiri getirip bundan oy alan politikacı dünya üzerinde duymadım açıkçası. Patriyarka hala çok güçlü ve tam tersi eşitsizliği güçlendirerek oy alıyor politikacılar.

Kadınların piyasaya girince işçi sayısının artması, 1920'lerde değiliz, kadınlar zaten piyasadalar, tek ucuz emek de onlar değiller, meslek sahiplerinin pazarlık gücünün kaybolması pozitif ayrımcılığa ve kadınların çalışmamasına karşı yapılan klasik argümanlardan biri, ancak eşitsizliği savunan so-called iktisat yorumcuları kullanır. İşsizliğin sebebi kadınların piyasada olması deği.

Üniversitelerin kadın çalışmalarından kar ettiğini kim nereden çıkarmış anlamıyorum. Üniversiteler neden kar etsin? Kim bu kadar burs veriyor. Benzer alanda eğitim almış biri olarak ne kendim, arkadaşlarım, ne de akademik çevremin deneyimleri, bu konuda takip ettiğim yayınlarda vs böyle bir şey görmedim.

Küresel ısınma yalandır miti: Bu şekilde arayabilirsiniz.

Yoruldum açıkçası yazmaktan.

Bahsettiğim klişeler genellikle erkekler tarafından üretilir. Çünkü bazı şeyleri araştırarak değil, kolay cevaplar bularak kafada oturtup kendini rahatlatmak kolay, eğer yazan kişi erkekse de buna mansplanning deniyor. Diğer kişilere de bi sürü vakit harcayıp bunlara yanıt yazmaya uğraşmak düşüyüor. Benden bu kadar.
0
kaset
(05.10.17)
@idexo üzüldüm sosyal bilimler alanında çalışıp bu kadar önyargılı olmanıza, açıkçası umutsuz vaka olarak görüyorum sizle tartışmayı. tahminim bu alanda yapılan çalışmaları takip etmiyorsunuz çünkü uydurduğum dediğiniz şeyler eskidi bile. Feministler ve bu alanda çalışan kişiler tüm zamanlarını anti-feminist ve mesnetsiz yorumlara yanıt yazmakla uğraşsaydı bilim ve aktivizm yapamazlardı, bu nedenle yazdıklarınızı değersiz bulduğumu belittim.
0
kaset
(05.10.17)
(20)

Hayvanlarda Eşcinsellik Var mı?

arockm
Merhaba, hayvanlarda da eşcinsellik var mı? Yoksa sadece insanlara özgü bir durum mu bu?
Merhaba, hayvanlarda da eşcinsellik var mı? Yoksa sadece insanlara özgü bir durum mu bu?
0
arockm
(15.09.17)
var.
0
nickimin hakkini veremedim
(15.09.17)
Cinsiyet değiştirip dişi olan hayvanlar bile var.
0
angelus
(15.09.17)
var +1
0
seyduna6687
(15.09.17)
captainobvious
(15.09.17)
var
ensest falan da var
0
basond
(15.09.17)
Danimaarka hayvanat bahçesindeki gay penguenler epey haber olmuştu
www.ntv.com.tr
0
wendyangelamoiradarling
(15.09.17)
maymunlarla ilgili belgeselde görmüştüm. ensest, pedofili, anal, oral hepsi vardı.
0
japon askeri
(15.09.17)
doğa bir yolunu bulur. doğada karşı cinsinden kalmadığı durumlarda cinsiyet değiştirip soyun devamının sağlandığı vakalar biliniyor.
0
eindaclub
(15.09.17)
Ve dogada da oldugundan dolayi ve escinseller bunu kendileri secemedikleri gibi escinsellik anne karninda ortaya cikar.
0
Traveller
(15.09.17)
hayvanlarda tecavüz de var: www.youtube.com

nekrofil homoseksüel hayvana dahi rastlanmış: mudfooted.com

This bizarre observation is unique because homosexual necrophilic behaviour has never been described before. Interestingly, homosexuality is not very rare in ducks, with up to one in 10 duck couples being homosexual. Also occasionally necrophilia can be seen, but only with males trying to mount dead females. However the combination of the two makes it an extreme case, especially since the amorous male copulated with the dead male for over an hour!

nekrofili veya homoseksüellik zaten varmış da bu ikisinin bir arada olması şaşırtıcıymış : (

neyse uyarı bakımından: hayvanla insanı kıyaslamanın da bir sınırı var. kıyas yaparken ölçülü olmak zorundayız. deniz aslanı penguen sikiyorsa bu insanlar için ya da geniş çerçevede canlılar için de bir 'norm' olamaz. doğada var diye pedofil, nekrofil olmak sağlıklı değildir.

'genlerinde var yeav' meselesine girmiyorum.
0
idexo
(15.09.17)
Kedilerde var.
0
bir nick var benden iceri
(15.09.17)
@idexo

Hayvanlarda olmasi durumu, escinsellik dogal degil insar asiri azginliktan kendi cinslerine yoneliyorlar argumanini yok ediyor, bu bakimdan onemli.

Zaten hayvanlarda olmasi da ozgurlukler bakimindan onemli degil, 18 yasini doldurmus iki insanin ozel yasaminda ne yaptigi kimseyi ilgilendirmez.
0
Traveller
(15.09.17)
askerde sarman diye gay bir kedi vardı.
0
Tears of Devil
(15.09.17)
@Traveller Bak şimdi sana ne demek istediğimi senin sözlerinin aynısıyla tekrar anlatayım:

'Hayvanlarda olmasi durumu, nekrofili dogal degil insar asiri azginliktan ölülere yoneliyorlar argumanini yok ediyor, bu bakimdan onemli.

Zaten hayvanlarda olmasi da ozgurlukler bakimindan onemli degil, 18 yasini doldurmus iki insanin ozel yasaminda ne yaptigi kimseyi ilgilendirmez.'

Bütün kelimelerin aynı duruyor, nekrofiliyi ve ölüleri koydum oraya. Kulağa nasıl geliyor söylediğin şey?

Ayrıca '18 yaşını doldurmuş' diyorsan işte burda kültür devreye giriyor. Bunun ölçüsü doğada yok çünkü. Bazı batı ülkelerinde 15, bazılarında 21 dahi olabiliyor bu yaş. Neden? Çünkü kültür. Oysa her birey başka yaşlarda ergenliğe giriyor, ergenliğini tamamlıyor.

Bir yandan 'doğal' bir yandan 'kültürel' dersen işler karışır. Bazılarının kültürü 'eşek sikmek' olabilir mesela, onlara ne diyeceksin? Senin kültürün '18 yaş' diyorsa onunki de 'eşek sikmek' diyor.

Nitekim kanibalizm diye bir şey var. Bazı kabileler böyleymiş. Tutup 18 yaşını geçmiş iki insandan biri ötekini yiyebilir biz karışmayız mı diyeceğiz?

Kölelik diye bir şey var, bazı kültürler böyleymiş. Tutup 18 yaşını geçmiş iki insandan biri ötekine köle olmayı kabul edebilir mi diyeceğiz?

Bu meseleleri herkes kendi kültürüne, meşrebine, yaşantısına ve tarafına göre çeşitli şekillerde yorumluyor. Maalesef meşrulaştırmaya çalışanlar kendilerince olumlu ya da zararsız gördükleri şeyleri kabul ediveriyorlar. Öte yandan ben bu insanlara bakınca dejenere olduklarını görüyorum.

Olay oldukça basit. Sağlıklı olmayan şeyleri yapan insanların akıl sağlığı sıkıntılıdır. Sonra bu sıkıntılı insanlar başkalarına örnek oluyorlar, başkalarını yetiştiriyorlar... Sıkıntı büyüyor.

www.independent.co.uk

İnsanlar bulundukları ortamdan oldukça etkileniyorlar. Hele ki küçük yaşlarda.

www.abc.net.au

hayvanlıkla insanlık arasında böyle derin farklar var.

ek olarak: Bu arada kast ettiğim bunlar genetik değildir falan değil. Olabilir; her gün hasta, sakat ya da başka anormal çocuklar da doğuyor. Sakat veya hasta kabul edilmese de bu yönelimler 'anomali'dir. Anormalliği hoş görebiliriz ama yaygınlaştırmak, moda haline getirmek yukarıda linkteki örneklere sebep olduğundan sakıncalıdır. Daha cinsel kimliği oturmamış kimseleri 'anormal'e yöneltmek hem bireyin sağlığı açısından hem de genelde toplumun sağlığı açısından olumsuzdur.
0
idexo
(15.09.17)
@idexo

Dostum iyi ve kotu arasinda da ayrim var. Pedofili ya da nekrofilide birinin bedenine veya psikolojisine zarar veriyorsun. Escinsellikte boyle bir zarar yok.
0
Traveller
(15.09.17)
Bonobo var. Şempanze ile %99 aynı ama sosyal olarak çok farklı hayvanlar. Bir araştırın gerçekten ilgi çekici.
0
catch the arrow
(15.09.17)
@Traveler 'Dostum iyi ve kotu arasinda da ayrim var. Pedofili ya da nekrofilide birinin bedenine veya psikolojisine zarar veriyorsun. Escinsellikte boyle bir zarar yok.'

Yukarıdaki linklere baktın mı? Lezbiyen çiftin yetiştirdiği çocuk nedenleriyle birlikte neden homoseksüellerin evlenmemesi gerektiği hakkında bir blog açmış. Derdini de açıkça anlatmış. Belli ki kız psikolojik olarak çok zor bir ortamda yetiştirilmiş ama bunu bir şekilde aşmaya çalışmış ve başkalarının buna maruz kalmasını istememiş.

Sorun 'Gay Pride' sorun yukarıdaki linklerde verdiğim örneklerdeki ortamların oluşması. Sorun dejenerasyon. Anormalin kutlanıp moda haline gelmesi, insanların tüketebileceği bir deneyim haline gelmesi. Özendirilmesi. Kültürün yok olması. Bu medeniyetin temelini sarsan bir sorun.

Peki 10 yaşındaki bir çocuğun cinsiyet değiştirmek istemesi ve bunun aptal anne ve baba, doktorlar ve öğretmenler tarafından hoş karşılanması sağlıklı mı? Fakat Amerika'nın bir gerçeği bu ve daha da nicesi var.

Yukarıda paylaştığım linklerdeki çocukların yaşadığı ruhsal ve bedensel travmalar çok küçük iki örnek. Onlar eşcinselliğin ve transeksüelliğin moda haline gelmesinden, çevrelerinden etkilenen genç bireylerden sadece ikisi. Bu zararlar görüldüğü gibi hem psikolojik hem fizyolojik olabiliyor.


Bunun dışında eşcinsellik bireylerin kendilerine de büyük zararlar veriyor, yine hem psikolojik hem fizyolojik zararlar:

Şunlara da bir göz at
1: www.cdc.gov
2:www.nzaf.org.nz

'Gay and bisexual men accounted for 83% (29,418) of the estimated new HIV diagnoses among all males aged 13 and older and 67% of the total estimated new diagnoses in the United States.
Gay and bisexual men aged 13 to 24 accounted for an estimated 92% of new HIV diagnoses among all men in their age group and 27% of new diagnoses among all gay and bisexual men.'

Bu istatistikler şaka değil. Devası olmayan bir virüs bu. Bağışıklık sistemini çökertiyor.

Sen çok naifçe 'iyi' ve 'kötü' deyip geçmişsin. Kime göre neye göre bakmamışsın. Bir akıl hastasına göre iyi var bir sağlıklı insana göre iyi var...

Yukarıda anlattım. Sorulması gereken asıl soru: Bu durum ve bu insanlar Sağlıklı mı? Sağlıksız mı? Bu soruyu sorduğun zaman cevap kişiden kişiye değişmez, görecelilik ortadan kalkar. Ve cevap açık: Bu insanların kendileri de sağlıksız, büyük kısmının çevrelerine olan etkileri de sağlıksız.

Daha kötü ne olabilir?
0
idexo
(15.09.17)
@idexo

Sanirim ortak noktamiz escinsellerin toplumdan soyutlanmamasi. Bu da aslinda ulkedeki duruma bakarsak basarili bir gelisme.

Gay pride konusunda ortak olabilecegimiz nokta su: escinsellik normal deyip ardindan pride yapinca normal olmadigi gosteriliyor olabilir cunku normal bir sey kutlanmaz.

Ancak farkli oldugumuz nokta su: Ben 18 yas ustu iki ya da daha fazla kisinin ayrica 18 yas alti iki ya da daha fazla kisinin birlikteligini kisisel hak ve ozgurluk kapsaminda degerlendiriyorum.

Gay cocuk yetistirmek gay cocugu zorla duzcinsel yetistirmek gibi cocuk istismari olabilir. Ancak her gorusun istismarcilari var. Bu durum bana gore ozgur iradeli insanlarin kimi sevecekleri konusunda onlara baski yapabilecegimiz anlamina gelmiyor.

Ozgur iradenin ne oldugu da tartisilir ama biyoloji ozgur iradenin biraz disindadir. Duzcinsel bir erkegi baska bir erkekle seks yapmaya zorlasaniz ereksiyon bile olamayabilir. Gay erkek de bir kadinla ayni sorunu yasayabilir ornegin. Ya da bir insana zorla yeni bir seks fantezisi edindiremeyiz. Tum bunlar biyolojik surecler. Bunun gibi nedenler benim gay haklarini desteklememe neden oluyor cunku secim gaylere ait degil oyle doguyorlar.
0
Traveller
(16.09.17)
Hayvanlarda eşcinselliğin olması insanların azgınlıktan kendi cinslerine yönelmesi argümanını nasıl yok ediyor anlamadım. Hayvanların düşünsel ve sosyal yetenekleri, insanlar kadar gelişmiş olmadığından bu karşılaştırmayı yapamayız. Genetik açıdan eşcinsel olmayan biri sosyal çevreden gayet kolay etkilenebilir.

Bir şeyin normal veya anormal olduğu referans noktasına göre belirlenir. Bu referans noktası da genellikle toplumsal ahlak kurallarıdır. Daha aykırı bir referans noktası gerekirse evrim verilebilir. Evrimin mekanizmasının amacı çoğalmaktır. Eşcinseller bunu sağlayamadığı için evrim sürecine aykırıdır.
0
elitist
(16.09.17)
@Traveler Bilinç önemli. O yüzden soyutlanmaları iyi değil. Bu insanları yok sayamayız. Öte yandan bugün artık 'gay pride' ile karşılaştırılabilir olduğunu düşündüğüm obeziteyi kutlamaya çalışan bir kitle var. Bu obeziteyi kutlayanlar büyük bir ruhsal çöküntüdeler. Sağlıklı olmaya çabalamak yerine kendilerini iyi hissetmeye çalışıyorlar.

Gay, şişman, fakir, sakat, nerd, normal, anormal, sağlıklı, sağlıksız fark etmez. Toplum içerisindeki hiçbir grubun bu kadar büyük bir psikolojik çöküntüye düşmesine müsade edilmemeli. Kurban psikolojisi çok kullanışlı ve rahatlatıcı bir psikoloji. Bu da benim kültüre bakış açımla ilgili.

Tekrar tekrar önemle, bıkmadan vurgulamaya çalıştığımda şudur: Mesele, iyi hissetmek değil, iyi olmak. İyi olmak = Sağlıklı olmak.

18 yaş meselesini esasen eleştirmiyorum bile. Çünkü bir sürü insan var çok genç yaşta olgunlaşmış, aklını başına almış. Bunları ben de görüyorum. Yine bir sürü insan var gelmiş 30-40 yaşına hala kendi hayatını sağlıklı idame ettirecek bilinç, anlayış, akıl bir türlü bu kişide gelişmemiş. O yüzden akıl yaşta değil baştadır.

Peki iş makrolaştıkça, bireyden topluma çıkıldıkça ne olacak? O zaman demokrasinin de bir anlamı olmaz. Ünlü mankenimizin derin sözüne geliriz: Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?

Burada 18 yaşın önemi başlıyor. Kuralların mikro-manage etmeden, toplumu belli bir düzen tutması şart.

Benim ideal anlayışımda dahi birey yetişirken onun kendini geliştirmesine yetecek ortamı sağlayıp özgür bırakabiliriz; ama gerçek toplumla yüzleşince benim idealimin bir kaosa dönüştüğünü görüyorum. Maalesef kitaplardaki tanımlar, idealardaki fikirler gerçek hayat için çok kaba. O yüzden sözlük anlamıyla hayatı yaşayamayız.

'Gay cocuk yetistirmek gay cocugu zorla duzcinsel yetistirmek gibi cocuk istismari olabilir. Ancak her gorusun istismarcilari var. Bu durum bana gore ozgur iradeli insanlarin kimi sevecekleri konusunda onlara baski yapabilecegimiz anlamina gelmiyor.'

Esasen ordaki çocuğun hissettiği baskı çok sevdiği insanların kırılmasını istemediğinden geliyor. Evladı gay olan ebeveynler bunun tam tersi konumdalar ve bence hissettikleri duygular o çocuğunkiyle aynı. Umarım paralelliği kurabiliyorsundur.


'Ozgur iradenin ne oldugu da tartisilir ama biyoloji ozgur iradenin biraz disindadir. Duzcinsel bir erkegi baska bir erkekle seks yapmaya zorlasaniz ereksiyon bile olamayabilir. Gay erkek de bir kadinla ayni sorunu yasayabilir ornegin. Ya da bir insana zorla yeni bir seks fantezisi edindiremeyiz. Tum bunlar biyolojik surecler. Bunun gibi nedenler benim gay haklarini desteklememe neden oluyor cunku secim gaylere ait degil oyle doguyorlar.'

Benim anlayışımla 'özgür' irade diye bir şey yoktur. Bu da oldukça biyolojik ve fiziksel bir durumdur. Çoğumuz 'istediğimiz' için değil içimizden o an öyle geçtiği için bazı şeyleri yaparız. Kaldı ki 'istediğimiz' şeyler de bazı hormonların işidir. Fakat kabul ettiğim özgürlük şu: 'yapabilme, edebilme özgürlüğü'. Yani yukarıda dediğim gibi insanlara alan verilmesi şart.

Konuyu uzatmamaya, dallandırıp budaklandırmamaya çalıştım. Seviyeli tartışma için teşekkürler.
0
idexo
(16.09.17)
(22)

sizce amerikan kültürü öz kültürümüzü bozdu mu?

binder dandet
Bombalanan filmler, yaşam tarzı, tüketim pompası, free sex olayları vs vs...Bozdu mu sizce kültürümüzü? bozmasın...
Bombalanan filmler, yaşam tarzı, tüketim pompası, free sex olayları vs vs...


Bozdu mu sizce kültürümüzü? bozmasın...
0
binder dandet
(13.09.17)
yoz bir kültür daha yoz olan bir kültürü nasıl bozabilir bilemiyorum.
0
sir gawain
(13.09.17)
Bence bozdu.
0
mezarkabul
(13.09.17)
bu sadece bizim için değil, mesela birçok avrupa ülkesi için de geçerli aslında. yalnız bizim öz kültürümüz nedir işte, ben de bunu tam kavrayamadım gitti. türk kültürü derken neyden bahsediyoruz şu anda? yani tabii ki bozmasın, amerikan kültürünü sevmem de pek ama hangi kültürümüzü bozmasın? ortak bir temele dayanan türk kültüründen söz edebilir miyiz? mesela türk milletinin ortak değeri nedir, bizi ortak zeminde buluşturan o değer nedir? bunun cevabını hakikaten merak ediyorum. hayır zaten tüm bu toplumdaki bölünmelerin sebeplerinden biri de bu ne olduğunu bilememezlik değil mi? tarihe bakarsan tabii ki türk kültürü dediğinde akla köklü bir kültür gelir, batılı yanına yaklaşamaz da pratikte karşılığını bulamıyorum.

soruna sorularla cevap verdim, hadi hayırlısı olsun.
0
soso
(13.09.17)
yaren +1
0
giovanne
(13.09.17)
soso'ya katılıyorum, "öz" kısmı tartışılır ama amerika zehrini dünyanın dört bir yanına saldı evet. tabii ki onlardan gelen her şey kötüdür demiyorum ama "modern" abd olmasa dünya çok daha stabil ve huzurlu bir yer olurdu diye düşünüyorum.
0
der meister
(13.09.17)
Apocalypse
(13.09.17)
bozmaktan ziyade zombileştirmiştir. eldekini yok edip yerine geçse neyse diyeceğim ama yok. çarpık, çorba, nereden tutsan elde kalan bir şey var şu an.
0
secrexv2
(13.09.17)
Kultur aktarimi engellenemez, Araplarin kotu ozelliklerini alacagima Amerikalilarinkini alirim daha iyi
0
Traveller
(13.09.17)
kendi soruma cevap olacak ama

triple whopper verseler yerim yoz moz dinlemem ''
0
🌸binder dandet
(13.09.17)
cevap Rammstein'dan geliyor ---> www.youtube.com
0
AlsterWasser
(13.09.17)
Biri de dememiş "free sex olayları" ne diye?

Cevap: çok bozdu önünü alamadık!
0
Ufuk
(13.09.17)
Amerika dünyayı güzel hale getirmiş nadir ülkelerden biri. Amerikan düşmanı olanların kullandıkları bilgisayarın işlemcisi Intel, işletim sistemi Windows, en çok kullandıkları site Google, ama sorsan Amerika olmasa dünya daha güzel bir yer olurdu. Amerika'nın dünyaya katkılarını görememek için kara cahil olmak lazım. Şu anda Amerika yok olsa, ertesi gün hayata Orta Çağ'dan devam ederiz. Bizim kültürümüz zaten Amerika vs Türk kültürü yapılacak kapasitede bile değil.
0
dissendium
(13.09.17)
Amerikayı Amerika yapan Alman bilim insanları diye düşünüyorum. İkinci Dünya savaşından sonra günah çıkarmak için Amerika'ya giden/götürülen bilim insanları sayesinde. Dolayısıyla Amerika olmasaydı birçok teknolojik gelişmeleri Almanya sayesinde yaşıyor olurduk diye düşünüyorum.
0
mezarkabul
(13.09.17)
Arap kültürü de bizim kültürümüzü bozmuştu. Sonra Anadolu/Rumeli kültürü bozdu. Ardından biraz Bizans ve Balkanlar kültürümüzü bozdu. Bundan önce de en son avrupa kültürümüzü bozdu. Bunlardan sonra ortaya çıkana "bizim kültürümüz" deyip, ABD yapınca "kültürümüz bozuldu" diyorsan hatalısın. Hayır. Diğer bozulmaları da kabul ediyorsan evet, bozdu.

Bu olay globalleşme ve kültürel etkileşim sonucu, etkileşimin miktarına ve benimsemeye bağlı olarak değişim de tüm Dünya'da olan bir şey. Öz'ü tamamen kaybetmek hoş değil tabii ama bazı şeyler hariç (Örneğin mutfak) kaybettiğimiz çoğu şeye pek takılmıyorum.
0
nawar
(14.09.17)
Tum dünyayı bozdu, Türkiye'yi nasil bozmasin?
0
stavro
(14.09.17)
Bir de - konu disi olacak ama - mesela arap kulturune istedigin gibi saydirabilirsin ama kurt kulturu bizi bozar falan derse linc ederler:)
0
stavro
(14.09.17)
Bozdu tabi. Alt yazılar bile ifadelerimizi değiştirdi. Adamların kültürünü buraya entegre edemiyorsun çünkü çok farklı ama ne kendin gibi olabiliyorsun ne onlar gibi. Ama tabi öz kültürümüz öyle kolay kolay bozulmaz.
0
[GODDARD]
(14.09.17)
Bozmadı, geliştirdi. Tabii o kadar uzaktan bir yere kadar oluyor.
0
i was made for you
(14.09.17)
Ellerinde taramalılarla düğünde havayı tarayan urfa diyarbakır, silahlarını havaya saçan Karadeniz, amerikadan çok etkilendiler. Araplar demiyorum bakın amerika, çünkü bu adetler çöl bedevilerine ait değildir. Siz de biliyorsunuz zaten, hep amerikalllar. Tore cinayetleri de var olan canım saf turk kulturunu bozdu onucunde kız alıp vermeler. Ne yüksek bir kulturumuz vardı oysa. Başlık paraları, çocuk tecavuzleri, aynen amerikadaki gibi. Ah araplar gelin kurtarın bizi. Azıcık yüksek kultur lütfen.
0
rumpleteazer
(14.09.17)
Türk edebiyatı zaten bu konu üzerine kuruludur. Yahya Kemal, Peyami, Ahmet Hamdi vs. biraz okursanız sorunuzun cevabına en iyi şekilde ulaşırsınız.
0
elitist
(14.09.17)
bence hayır. amerikanın bir çok kültürü de bence şahane ayrıca.
0
rain when i die
(14.09.17)
önce arapçılar bozdu, sonra atatürk çabaladı özümüzü keşfetmemiz için. o gittikten sonra amerika bozdu, şimdi arapçılarla amerikancılar beraber bozuyorlar. ileride olur da avrupa birliğine girersek foursome olacak.
0
idexo
(14.09.17)
(10)

Cinselliğin önemi hakkında

neil manke
okuduğum bir kitapta şöyle yazıyor:"çünkü cinsellik öyle dominant bir alandı ki, cinsel açıdan yetersizlikler/sapmalar/yoksunluklar bireyi nevrotik bir evreye götürerek özünü parçalıyor ve toplumsal açıdan ciddi problemlere neden oluyordu."cinselliğin yokluğunun -özellikle cinselliği tecrübe etmiş b
okuduğum bir kitapta şöyle yazıyor:

"çünkü cinsellik öyle dominant bir alandı ki, cinsel açıdan yetersizlikler/sapmalar/yoksunluklar bireyi nevrotik bir evreye götürerek özünü parçalıyor ve toplumsal açıdan ciddi problemlere neden oluyordu."

cinselliğin yokluğunun -özellikle cinselliği tecrübe etmiş birinde- bireysel olarak nevroza sebep olması, toplumsal bakımdan da günümüz türkiyesine sebep olması bir gerçek. var mı beyan etmek istedikleriniz bu konuda?
0
neil manke
(31.08.17)
valla ben insanlarin yasadigi konsantrasyon, yorgjnluk, mutsuzluk, uyuzluk vs,. gibi seylerin hepsini bozuk cinsel hayata bagliyorum. anamiz, babamiz da dahil. insanlar istedigi kadar segse ocu gibi baksin. bence gercek bu.
0
mayeskuel
(31.08.17)
Cinsellik hiç hafife alınacak bir konu değil. Bi sibel üresin değilim ve olmak da istemem ama gerçekten evliliklerin en önemli konusunun cinsellik olduğuna inanırım. Cinsellik duygusuzluk değildir ve olmamalıdır. Öyle hassas bir konudur ki bana göre, her insan sadece eşinden yatak odasında gereken verimi alabilmek için bile olsa ona güzel davranmalı, yani eşler arasındaki huzuru bağlılığı ve ve sevgiyi sağlayıp devam ettiren bir şey bu. Hani önemli olan boyu değil işlevi cümlesindeki gizli anlam "kullanmayı bilecen"dir ya, cinselliği de kullanmayı bilmek gerek. Ne kadar büyük de olsa cinsellik de bir araç ve evet kullanmayı bilmek gerek. Bence çok önemli çok hassas çok incelikli. Ama yine de araç.
0
yaren
(31.08.17)
Şu yönde katılmıyorum bu açıklamaya. Türkiye'de cinselliğin yokluğundan değil de, aşırı bir cinsellikten kaynaklı bir toplumsal problem var. Her bakış cinsel (özellikle siyasal islamcılar cinsel lens kullanımında başı çekiyor). Kılık kıyafet, namus, eğitim, alkol, ulaşım vb. aklına gelebilecek siyasi, sosyal ve günlük her olay cinsellik üstünden yorumlanıyor. Aslında Michel Foucault'nun Viktoryen Britanya üstüne yorumu bizim için de geçerli: Muhafazakar gözüken toplumumuz cinsellik üstüne o kadar fazla konuşuyor ki, aslında olan şey cinsel yasaklama ve tabu değil; sürekli ve aralıksız bir cinsellik düzenlemesi. İşte Türkiye'deki cinsellik kaynaklı nevrozların sebebini aşırı-cinsellik üstüne kurulu sosyal kodlarımızda buluyorum.
0
protector
(31.08.17)
Ben katılmıyorum buna. Tam tersi sağlam cinselligi sağlam bedenler ve sağlam kafalar yaşayabilir. Kimse mutlu cinsel hayatım yok diye de hasta olmaz, bunalıma girmez. Cinsellik hayatin bir oyunu. Hickimse de bu oyundan mahrum kaldiğı icin kafayi bozmaz. Sanmam. Kaynak yok tabi ama cok mutlu cinsel hayatlari olan insanlarin suruyle cocuklari oluyor adam onlara bakamiyor örneğin hepsini katlediyor kendini de öldürüyor. Öyle olsa böyle olur mu.
0
for day to break
(31.08.17)
@Protector Her şeyin cinsellik üzerinden yorumlanması, aşırı cinsellikten değil de cinselliğin yokluğundan kaynaklanabilir mi? Dolayısıyla aşırı cinsellik de (her şeyin yorumlanması bazında) cinselliğin yokluğundan kaynaklanabilir mi?
0
elitist
(31.08.17)
Nasıl yemeğe açlık hissediyorsak, cinsellik de öyle bence.

Aç kalınca davranışlar değişiyor , cinsel açlıkta da öyle.
0
kleider
(31.08.17)
@elitist. Aslında her şeyin cinsellik üstünden yorumlanması şuna işaret eder: Cinsellik problematikleştirilmiştir. Problematik kılmak sosyolojik bir kavram. Bir toplumun belli zamanda, spesifik problemler üstüne dönen tartışmanın toplumu kurması demektir. Türkiye'de mevcut cinsellik üstüne yorumlamaların sebebi, cinselliğin problematik kılınması.

Peki cinsellik neden problematik kılınmıştır? Bunun cevabını emprik bir çalışma yapmadan vermeye çalışmam kafadan atmak olur. O sebeple bunun cevabını vermem imkansız. Mesela Foucault'nun Viktoryen dönem incelemesinde bunun cevabı nüfus kavramının ortaya çıkması, biyopolitika ve burjuva tipi ailenin yönetimi idi. Yani cinsel eksikliğin dışında aramak gerekiyor, çünkü cinsel eksiklik/açlık da cinselliğin problematik kılınmasının ardından ortaya çıkıyor.

İşte bu sebeple aşırı-cinsellik, De Sade'ın eserlerindeki gibi sürekli bir cinsellik ve keşiş eğitim kitaplarındaki gibi cinsel perhiz ikiliğinin ötesine geçer. Mesele ne kadar cinsel ilişkiye girildiğinden önce, cinselliğin problemtikleştirilmesi.
0
protector
(01.09.17)
duyuru sahibinin paylaştığı yazı, + 1

@protector, + 1

bizde bitmez bir açlık var. cinsellik konusunda da, yemek konusunda da; para biriktirme, ev sahibi olma konusunda. doymak bilmez aç, köylü bir toplum. 4 kadınla evli olan da böyle, 30 dairesi olan da, milyon lira parası olan da.

bastırılmış cinsel güdüler evet birçok sosyal/siyasal sorunun kaynağı. ama kuduruk bir cinsellik temelli bakış da bu toplumda yaygın yer bulan bir davranış @protector'un dediği gibi. bu, ikiyüzlü bir toplum olmamızdan kaynaklanıyor.

akşama kadar "garı da garı" muhabbeti yapan, gelen geçenin orasına burasına dalıp çıkan ayı; özgürlükten, eşitlikten, adaletten, haktan, hukuktan bahsedince bir anda bilmemkim hocaefendi oluyor ve hooop dinden çıkarıveriyor seni. çomar kesiminin durumu bu.

bu bastırılmış, ikiyüzlülük cinsellik ve alkolde kendini gösteriyor daha çok. bu yüzden içenlerin çoğu ağzıyla içmeyi bilmez, çünkü yasak olan bir şeyi yapıyor. bir anda dönüp, allah kitap diye hoop dinden çıkarabilir sizi.

ibrahim tatlıses özelinde bir kadın yazar yazmıştı bunu yıllar önce. "arzuladığı kadınlar farklı, evinde olmasını istediği kadın farklı" gibi bir tespiti vardı. "evlenilecek/eğlenilecek kızlar" gibi.
0
runagain
(01.09.17)
Ben cinselliğin yokluğunun hususi olarak tecrübe etmemiş insanlarda çok daha büyük ve olumsuz etkileri olduğunu düşünüyorum.

Cinsellik dominant bir alan, evet. Bizi yönetiyor hatta. Ama varlığından ziyade yokluğuyla. Doymuş olan çok da sallamıyor. Doymamış olanlar tehlike saçıyor.
0
yirmisantim
(01.09.17)
Cinsellik yoksunluğu önemli etkileri olan bir durum ama aynı önemde hatta daha çok önemde olan başka gereksinimlerimiz var. Karnını doyurmak, doyuruyor olacağına güvenmek mesela. Nevrozun varlığında dominant etki olarak cinselliği işaret etmek hata olur.

Öncelikle diğer bütün temel ihtiyaçları karşılanmış bir bireyde cinsellik yoksunluğunun nevroza etkilri ve cinselliği yeterli doyumda yaşayan bir bireyin diğer temel ihtiyaçlarından birinin eksikliğinin nevroza etkileri araştırılmalı.
Bunlar bilinmeden "cinsellik dominant bir alandır yoksunluğu bireyin özününün parçalanmasına ve toplumsal ciddi problemlere neden olur" demek hata olur, hedef saptırmak olabilir, yanlış çözümlere itebilir.

Üzerinde ağır baskı olan bir alan cinsellik. Baskının çok boyutlu nedenleri var. Soy sop takipi etken, din bir etken, nüfus artışı konusu etken... Baskı olan alanda sapmaların, yetersizliklerin, yoksunlukların, taşkınlıkların, yanlışların, travmaların olması gayet normal. Bir nesnenin üzerine ağırlık koyunca ne oluyorsa bunda da aynı oluyor. kimi yer eziliyor kimi yer yanlardan taşıyor, fışkırıyor etrafı pisletiyor vs. Hangi fizyolojik ihtiyacı aynı baskıya maruz bırakırsan aynı sonuçların olacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle belirleyici kelime dominant değil baskı olmalı bana göre.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.09.17)
(13)

Neden cehennemde yanıyoruz?

basond
Neden başka daha feci acılar değilde ateşler içinde yanmak?Neden olmasın demeyin lütfen."Safsata bunlar yalan dolan" cevap olarak kabul edilmemektedir.
Neden başka daha feci acılar değilde ateşler içinde yanmak?

Neden olmasın demeyin lütfen.
"Safsata bunlar yalan dolan" cevap olarak kabul edilmemektedir.
0
basond
(06.08.17)
Cok gaddarca oldugu icin.
0
baldur2
(06.08.17)
İslamdaki cehennemden bahsediyor isen dinin kurulduğu ve yayıldığı coğrafyanın fiziki koşullarında en büyük sorunun ve korkutucu şeyin aşırı sıcaklar olduğu için olabilir.

Diğer mitler ve dinlerde daha farklı cehennem tasvirleri ya da cehennem tasviri hiç olmaması gibi şeyler bulmak olası.
0
qazaqwsx
(06.08.17)
Arap yarım adası iklimi yüzünden. Soğuk görmemiş adamı soğukla korkutamassın. İskandinav ülkesinin birinin dininde cehennem tasviri olarak dondurucu soğugun kullanıldığı bir yazı okumuştum.
0
Depik
(06.08.17)
Soruyla cevap vermek istiyorum. Yanmak gerçekten yanmak mı acaba? Gerçekten fiziksel bir ateşten mi söz ediliyor, yoksa bahsedilen manevi bi ateş olabilir mi? Insanı fiziksel acılardan daha çok yakan, canını acıtan şeylerin var olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden sözü geçen ateşin bir betimleme olabileceğine inanıyorum. Ufacık bir zerresinin bile verdiği acı çok büyük olduğu için belki de ateş olarak betimlenmiş olabilir.
0
sizofren psikiyatr
(06.08.17)
@yadigar cehennem ateşinin siyah olduğunu hatırlıyorum birisi söylemişti okulda iken,sanırım din bilgisi hocası idi,
Peki o zamanlar insanlara neden böyle imalı betimsel şeyler söylemeyi tercih etmiş peygamber? Direk yanmak yerine büyük acılar çekilecek vs dese olmazmıydı?
0
🌸basond
(06.08.17)
"Cehennemde bir yer vardır ki, Zemherir derler. Yani, soğuk Cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz."
"Din cahilleri, İslâmiyete, yalan ve iftira ile saldırırken; "Peygamberler, hep sıcak memleketlerde geldiği için, Cehennem azabının ateş olduğunu söylemişler, hep ateşle korkutmuşlar. Kutuplarda, soğuk memleketlerde gelselerdi, buz ile azap yapılacağını söylerlerdi" diyorlar."
"Dinimiz, hem Cehennemde soğuk azaplar olduğunu bildiriyor, hem de Peygamberlerin yalnız sıcak memleketlere değil, yeryüzünde, sıcak ve soğuk, her memlekete gönderildiğini haber veriyor. Kur'ân-ı kerim, Peygamberimize sorulan suallere, soranların bilgilerine ve anlayışlarına göre cevap vermektedir. Ahiretteki bilinmeyen varlıkları da, dünyada gördüklerine, bildiklerine benzeterek anlatmaktadır. Mekkeliler, kutupları, buz memleketlerini duymadıkları için, Cehennemin soğuk azaplarını onlara bildirmek, faydasız olurdu."

İsteyen hayatın sadece dünyadan var olduğuna, herşeyin buradan ibaret olduğuna, dini aklına fikrine göre yorumlayıp kabul edip ya da etmemeye özgür. Ben hakkımı dünyanın burdan ibaret olmadığına ve hesap gününün geleceğine inanarak kullanıyorum. Hayat-dünya o kadar basit değil, olamaz.
0
mslny
(06.08.17)
Diyebilirdi ama dememiş ve bunun cevabına ne derece ulaşabiliriz, emin değilim. Sadece cehennem azabı konusunda değil, bir çok konuda net olmayan, tam açıklanamayan çok yargı var. Ahiret, anlatılan kadarıyla bile idrak kalibiyetimizin çok ötesinde bir yer. Belki de bu yüzden insanların algılamasını kolaylaştırmak içindir. Dünya hayatı içindeki en şiddetli fiziksel acılardan biriyle betimlendiğinde, "Bizim için yanmak bu kadar korkutucuyken bir de aklımızın çok üstünde düşünmekte zorlandığımız o yerde bu ateş kim bilir nasıl bir şeydir?" Şekli şemalinde sorgulamalarla bakabilmemizi kolaylaştırmak için..
0
sizofren psikiyatr
(06.08.17)
yanmaktan daha büyük acılar da var zaten cehennemde. zina yapanlar için derilerinin soyulması ve bunun tekrarlanması, kadınların memelerinden asılması gibi betimlemeler hatırlıyorum. araştırılınca çıkar, yanlış bilgi de vermek istemiyorum. kuran'ın son cüzü okunabilir.

ayrıca iskandinav cehennemi buz, arap cehennemi ateş diye coğrafi konumlara göre değişkenlik de gösteriyor.
0
pinkpeony
(06.08.17)
Gehenna, suçluların ve lanetli kabul edilenlerin yakıldığı bir bölgedir. Gehenna'da insan yakmak gerçekten de pratik olarak uygulanıyordu. Daha sonra bir efsane halini alarak İbrahimi dinlere geçmiştir.

Gehenna veya İbranicesi Gehinnom yazarak epey bir kaynağa ulaşabilirsiniz.
0
elitist
(06.08.17)
"Büyük acı çekilecek" dese yetmez, çünkü sadece böyle demenin caydırıcılığı yok. Ayrıntı verdiğinde daha korkutucu oluyor.
Sana birinin "Çok güzel bir kız geçti" demesi ile "Vücudu kum saati gibi, memeleri şöyle, kalçası böyle, saçlar Liv tyler, dudaklar Angelina Jolie, gözler Adriana Lima" diye anlatsa hangisinin etkisi daha fazla olur? "Çok büyük acı çekeceksin" anlaşılır ama içini korkutan titretmez. Korkunun içine işleyeceği bir tasvir lazım.

Coğrafya diyecektim ben de ama o kadarla sınırlı değil. Bir de yanarak ölmek en acılı ölümlerden biri. O acının sonsuza kadar sürecek olmadı da iddialı, sağlam bir acı büyüklüğünü canlandırabiliyor. Bunun dışında bir de zemherir kısmısı var söylenen. Burada soğukluktan gelen bir ateşten söz ediliyor mesela ama onda da ateşte yanıyoruz, yani sıcak da olsa, soğuk da olsa ateş var.
0
aychovsky
(07.08.17)
norveçlilerin cehennem tasviri "sonsuz buzda yürümek" mesela. herkes cehennemde yanmıyor gördüğün üzere kültür farkı ;)
0
eindaclub
(07.08.17)
gehenna-hinnom vadisi +1
burada yakılmak o zamanların en kabus ölüm şekillerinden biriydi, yazarken de bundan esinlenmişler. fonetik benzerliğe dikkat çekmeye gerek yok sanırım...
0
Bruce
(07.08.17)
gehenna-hinnom vadisi olayı biraz daha farklıydı benim bildiğim, sevan nişanyan'dan okuduğum kadarıyla daha doğrusu.

bu kelime araplara islam öncesi arap yarımadasının bolca yaşayan aramilerden geçiyordu ve aramilerde gehinnom denilen yere arapçada cehennom deniliyordu.

kelimenin geldiği yer ise eski kudüste paganların çocukları yakarak kurban ettikleri ya da arındırdıkları gehenna-hinnom vadisinden geliyordu. bu yüzden yanma olayı buraya bağlanabilir. (kesin bir şey var diyemeyiz, ama büyük olasılıkla böyle)

ayrıca islama göre cehennemde sadece yanma olayı yok farklı farklı işkenceler söz konusu.
0
Apocalypse
(07.08.17)
(34)

"abc" ifadesi sizde neyi sembolize ediyor?

weeping guitar
yazı, alfabe, edebiyat, kitaplar, tv kanalı, deterjan, vs. "abc" ifadesi sizin aklınıza ilk neyi getiriyor?
yazı, alfabe, edebiyat, kitaplar, tv kanalı, deterjan, vs. "abc" ifadesi sizin aklınıza ilk neyi getiriyor?
0
weeping guitar
(12.07.17)
Biskuvi. Boyle bir biskuvi vardi ben kucukken.
0
ma ya
(12.07.17)
Ey Bi Si diye okudum. TV kanalı demek istiyorum.
0
dissendium
(12.07.17)
benim aklıma direkt deterjan geldi valla
0
der meister
(12.07.17)
bana rakamları birbirinden farklı üç basamaklı sayıyı işaret ediyor niyeyse.
0
evde liyakat kalmamis
(12.07.17)
Nba christmas maci.
0
brad pitt
(12.07.17)
kardeşlerimin adları
0
fallopian
(12.07.17)
@dissendium+1

ey bi si diye okudum aklıma ilk alfabe sonra tv kanalı geldi. başka bir şey gelmedi.
0
qazaqwsx
(12.07.17)
american broadcasting company.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(12.07.17)
tv kanalı geldi
0
sir gawain
(12.07.17)
SUpermarket geldi.

Budapesteyle ilgili cok konustum son zamanlarda. ORada da abc-cba diye supermarket zinciri var
0
kuehles blondes
(12.07.17)
Alfabe
0
aychovsky
(12.07.17)
abc bana bu işin temeli anlamına geliyor.
yani "molekül bilgisi kimyanın abc sidir" kimya bilmek için molekül nedir bilmek çok önemlidir.

yukarıda arkadaş örnek vermiş "temizliğin abc si" temizliğin temelidir gibi bir anlam çıkartıyorum.
0
basond
(12.07.17)
Alfabe
0
daha neler
(12.07.17)
tv kanalı
0
helena
(12.07.17)
alfabe+1
0
kobuzchu kiz
(12.07.17)
Jackson5
0
fengari
(12.07.17)
albert ellis.
0
gadasiz
(12.07.17)
Alfabe
0
tociess
(12.07.17)
alfabe,
deterjan,
ilkokuldan bir afiş: www.peramezat.com
0
filteria
(12.07.17)
bir konunun temeli geldi benim aklıma, basond +1 yani
0
nundu
(12.07.17)
sarı üçgen, kırmızı kare, mavi daire
0
battal gemalmaz
(12.07.17)
Barış Manço'nun bir şarkısı.
0
mikro patlama
(12.07.17)
Yangın söndürme tüpü diyerek uzaklaşıyorum.
0
kara olmayan inci
(12.07.17)
tv kanalı çünkü hayvan gibi dizi izliyorum alkşsdlaf
0
nice tnetennba
(12.07.17)
alfabe+1
0
duyond
(12.07.17)
ben de niye overwatch oynayacak insan bulamıyorum diyorum. 30 kişi yanıt vermiş, bir kişi bile "bir oyuna yeni başlayan, noob" cevabını vermemiş.

bir oyuna yeni başlayan, beceriksiz ve noob.
0
i drive the hearse
(12.07.17)
herhangi bir şeyin başlangıç aşaması diye algılıyorum ben.
Mesela "bankacığılığın ABC'si " gibi.
0
alex
(12.07.17)
tv kanalı
0
nawar
(12.07.17)
Giriş, başlangıç, temel gibi şeyleri çağrıştırdı.
0
elitist
(12.07.17)
bir iş yapılacakken en temel kurallarını hatırlatıyor.
0
evimin paspasi
(12.07.17)
123
0
kafadanbacakli
(12.07.17)
alfabe+1.
0
ekaterina
(12.07.17)
amerikan tv kanalı var abc, ilk o geldi aklıma.
0
cezzar dede
(13.07.17)
Ilk TV kanali geldi aklima. (Asla dizi ya da herhangi bir TV yayini izlemem.)
0
stavro
(13.07.17)
(10)

Kıpır kıpır, oynatmalı şarkılar önerir misiniz?

hayat aklini konusacak bir filozof uret
Dinlediğim şarkıların türünde devrim yapıyorum, acıklı hüzünlü şarkıları çıkardım, meğer ne melankolik listem varmış, geriye bişey kalmadı gibi oldu. Tür pek farketmiyor, türk halk müziği, klasik, yabancı (başta fransızca olmak üzere latin dillerini şarkılarda pek severim) Brütal pek dinleyemiyoru
Dinlediğim şarkıların türünde devrim yapıyorum, acıklı hüzünlü şarkıları çıkardım, meğer ne melankolik listem varmış, geriye bişey kalmadı gibi oldu.

Tür pek farketmiyor, türk halk müziği, klasik, yabancı (başta fransızca olmak üzere latin dillerini şarkılarda pek severim) Brütal pek dinleyemiyorum zaten bence brütalde pozitif tını olmaz. Onun dışında her tür olabilir.

Spotfy listeleri de olabilir.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.07.17)
eğer karadeniz müziğini seviyorsan fuat saka'ya mutlaka bak. karadeniz müziği sevmiyorsan veya ilgini çekmiyorsa da bak hatta :)
rap atma serisinden başlayabilirsin.
0
teritori
(12.07.17)
yanayim yanayim ateslerde yanayim diye bir sarki vardi kibrisli birinin.

bir de cansever'in hey denysha sarkisi
0
jimicik
(12.07.17)
qazaqwsx
(12.07.17)
aydilge-asik oldum
0
balik kraker
(12.07.17)
mahala rai
0
alperz
(12.07.17)
Sabah işe gelirken bunları dinlemiştim:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
0
peggy
(12.07.17)
cake by the ocean
0
captainobvious
(12.07.17)
elitist
(12.07.17)
Bir Karadeniz: www.youtube.com
Bir Akdeniz: www.youtube.com
0
apdulera
(12.07.17)
Tristarkan
(17.07.17)
(9)

Şuna genetikte ne deniyor?

ya ben lan neyse
çocuğun genleri kaliteli olsun diye uzak mesafelerden biriyle evlenmek. mümkün olduğunca akraba olmasın diye... hatta bir entryde kedilerin bu iş için içgüdüsel olarak uzaklara gittiğini okumuştum. nedir bu olayın adı?
çocuğun genleri kaliteli olsun diye uzak mesafelerden biriyle evlenmek. mümkün olduğunca akraba olmasın diye... hatta bir entryde kedilerin bu iş için içgüdüsel olarak uzaklara gittiğini okumuştum. nedir bu olayın adı?
0
ya ben lan neyse
(08.07.17)
eugenics?
0
peki madem
(08.07.17)
Genetik olarak uzak biriyle evlenmek? Bunun özel bir adı yok ki, varsa bir yaşıma daha gireceğim :)
0
evrim halkasi
(08.07.17)
Bir ihtimal eugenics olabilir. Galton'un hatırladığım kadarıyla bu amaçla kurmuş olduğu bir dernek bile vardı. Yüksek kesim bu dernek üyeleri arasından evlilik yapıyordu.

Sydney Ellen Schultz, Duane P. Schultz'un Modern Psikoloji Tarihi eserinde bunun anlatıldığı bir bölüm var.
0
elitist
(08.07.17)
Eugenics tamamen başka bir şey. Onda "arı ırk oluşturma" mantığı var ve çoğunlukla populasyon içi çiftleşme var. Sorudakinin tam tersi yani.
0
evrim halkasi
(08.07.17)
outbreeding
0
lazpalle
(08.07.17)
Melezleme? Mantıken uzağa da gitmeye gerek yok. Global dünyada artık herkes her yerde. Ana babası hali hazırda melez olan birini seçmek bu iş için yeterli olmalı.

Tabii önce DNA analizi yaptırmak da faydalı olabilir.
0
iron
(08.07.17)
@evrim halkasi Gerçekten de tam tersiymiş, teşekkürler... :)
0
elitist
(08.07.17)
dostlar cevaplar için çok teşekkürler. bu olguyla ilgili internette nasıl arama yapabilirim? bununla ilgili bir şeyler okumak istiyorum. güncel diye tekrar yazdım. özür
0
🌸ya ben lan neyse
(10.07.17)
Bu genetik çeşitliliği artıran artıran bir faktör. Genetic diversity, breeding vs diye aratırsan bir şeyler bulabilirsin.
0
evrim halkasi
(10.07.17)
(10)

Çaresiz durumda kalınca uyumak istemek

razvan rat
Bunu sadece ben mi yaşıyorum? Kendimi çaresiz hissettiğimde veya moralim diplerde gezindiğinde bütün gün ve gece uyumak, uzun bir süre uyanmamak istiyorum.
Bunu sadece ben mi yaşıyorum? Kendimi çaresiz hissettiğimde veya moralim diplerde gezindiğinde bütün gün ve gece uyumak, uzun bir süre uyanmamak istiyorum.
0
razvan rat
(07.07.17)
Ben de yapiyorum. Sanirim alkol bagimliligi boyle basliyor.
0
Traveller
(07.07.17)
Ben de.
0
brad pitt
(07.07.17)
Çaresiz stresli güvensiz iş yapacak enerjim olmadığında bir şeylerden kaçtığımda insanların beni yorduğunda oluyor gerçi doktora sorsan depresyon der ve antidepresan verir
0
kararsızataletfilozofu
(07.07.17)
0
orpheus
(07.07.17)
Moralim bozuk olduğunda çocukluğumdan beri uyurum ben de.
0
pastörizesüt
(07.07.17)
Bu durum ilkel(immature) savunma mekanizmalarından biri oluyor. Psikolojide normal kabul edilmiyor çünkü çaresizliğinizle baş edebilmeniz gerekirken siz uyumayı tercih ediyorsunuz. Bunun yetişkinlikteki versiyonu genelde uyuşturucu madde (antidepresan dahil) kullanımı oluyor.
0
elitist
(07.07.17)
biriyle kavga edeyim, sevgilimle ayrılayım veya can sıkacak başka büyük bişey olsun, eve gelir hemen uyurum. klasik bi depresyon şekli sanırım.
0
jonestown
(07.07.17)
Ben de Öyleyim sonra adımız uykucuya çıkıyor .
0
cabiday
(07.07.17)
Beyin uzaklaşmak istiyor diye düşünüyorum ben. Aynı zamanda beyin, uykuda indeksleme işlemi yapıyor ve bu sayede daha net yorumlar oluyoruz olayları.

Vücut her zaman kendini korumak ister, avantajlı çıkmayacağı bir durumun içine kendini sokmaz.
0
devilred
(07.07.17)
Uykuya kaçmak diyoruz ama kaçmak değil bence, yapılanmak. Ecnebiler 'power nap' diyorlar.
0
sadegazoz
(07.07.17)
(6)

yüksek ales ve yds ve kpss skorlarınız olsa ne yapardınız?

sckxyss
merhaba,lisans mezunuyum. işim var, memnunum. bu sınavlara ne işe yaradıklarını çok bilmeden, bulunsun diye girdim. iyi notlar alınca merak ettim ne işime yarayabileceğini. bir iibf mezunu bu sınavlardan iyi notlar alarak neler yapabilir?
merhaba,
lisans mezunuyum. işim var, memnunum. bu sınavlara ne işe yaradıklarını çok bilmeden, bulunsun diye girdim. iyi notlar alınca merak ettim ne işime yarayabileceğini. bir iibf mezunu bu sınavlardan iyi notlar alarak neler yapabilir?
0
sckxyss
(03.07.17)
Şahsen hiçbir şey yapmazdım :)
Onun yerine yurt dışında eğitime dönük sınavlardan yüksek notlar almaya çalışırdım. Türkiye ile ilgili bir hayalim kalmadı.
0
razvan rat
(03.07.17)
senin gibi yaklaşık 100 bin kisi oldugu icin bir ise yaramıyor.

yüksek aldıgını mı zannediyorsun? biraz daha arastır tavan taban puanları.
0
binder dandet
(03.07.17)
hepsinden 90 üstü aldığını varsayarak konuşuyorum:

bu vakte kadar ne işe yaradığını bilmemişsen salla gitsin öğrenme bundan sonra.
0
re noreno
(03.07.17)
yds ve ales sonrası yüksek lisansa başlamıştım, zaten yükseğe başlamak için girmiştim sınavlara.
0
part time pollyanna
(03.07.17)
ortalama ales, ortalama kpss, yüksek yds'm var. yüksek lisans yapıyorum. makina mühendisiyim. memuriyet daha güzel aslında. ortalama üstü ielts'm vardı ama sonucumu katlayıp rulo yapıp soktum.
0
rain when i die
(03.07.17)
Yüksek lisans ve/veya kamu personeli olmaktan başka ne yapılabilir ki?
0
elitist
(03.07.17)
(14)

fi dizisi sizce izlemeye değer mi?

soft
kitabı okumadım, dizi izlemeye değer mi?
kitabı okumadım, dizi izlemeye değer mi?
0
soft
(01.07.17)
Asla vakit kaybı bir dizi değil.

Mutlaka izle
0
MaNOfTheYear
(01.07.17)
Beni sarmamıştı çok kasıntı ve yapmacık gelmişti.
0
unlulerin fotograflarini sizdiran adam
(01.07.17)
unlulerin fotograflarini sizdiran adam +1
0
bensibernetikorganizmagormekistemem
(01.07.17)
1 bölüm izledim diğerlerini de yarım yamalak arkadaşlar izlerken gördüm biraz komedi olarak izlenir derim ben çünkü baya boş bir dizi.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(01.07.17)
"internette yayımlanıyor, klişe türk dizisi gibi değilmiş" düşüncesiyle meraklanıp izleyeceksen hiç izleme. sansürsüz içki, sigara ve küfür dışında televizyondaki türk dizilerin daha kısa bakışmalı olanı.
0
ben demistim zaten
(01.07.17)
Büyük beklentiye, övgülere gerek yok. Sıradan bir dizi ama izlenebilir. Yapmacıklıgı itici gelecektir mutlaka ama sevebilirsin de. Zevk meselesi. Ayrica öyle soylendigi kadar çok seks sahnesi falan yok. Olanlar da gayet sansürlü gibiydi, oyuncular hep giyinik göründüler. abartıyorlar. En azindan dizi bunun uzerine kurulu degil.
0
aquarium
(01.07.17)
Seks sahneleri abartılıyor.
Izlenebilir dizi ben izliyorum .
0
cabiday
(01.07.17)
İzlemeyin hocam üşenmeyip bütün spoilerları okudum önyargı diyebilirsiniz ama anladığım kadarıyla bok gibi bir dizi. Ha bir de kitabının en başında bu kitap herkes için değil gibi bir şey yazıyormuş. Egoya bak sen. Defolsun gitsin ergen kitlesine hitap etsin o zaman.
0
bayc
(01.07.17)
annemgil izliyor diye mecbur kaldım yarı buçuk o açtığında takip ediyorum. ezelden beri türk dizisi izlemiyorum. ecnebi dizilere yatkın biri olarak:

1- porno diyenlere takma bu smut bile değil aksjndakjfafjjasf
2- küfür kıyamet kopuyor çünkü sansür yok. içki sigara da var. bence bu bir artı.
3- samsung ve bunun gibi reklamlar ve ürün yerleştirmeleri gırla. bence dozu kaçmış samsung dışındakilerin.
4- bildiğin türk dizisi. müzikler abartı kullanılma gene (muhtemelen bir sonraki madde yüzünden). en azından bakışmalar az üstte dendiği gibi.
5- yapmacıklık var ama o kadar da değil.

eh işte. normalde türk dizisi izleyicisi iseniz neden olmasın. en azından istediğiniz saatte izliyorsunuz.

not: bu arada türk dizi sektörü bence ölüyordu bu yöntem kurtaracak bunu bir kenara yazalım.
0
tuzumkuru
(02.07.17)
İçki sigara ve küfür bir dizi için artı mıdır? Artıdır diyorsanız buyrun izleyin. Hatta çok istiyorsanız bir gün buluşalım karşınızda içki sigara içer küfür de ederim. Seçim sizin.
0
bayc
(02.07.17)
@bayc. sansürün olmaması artıdır. sanki hepimiz pembe sıçıyoruz.
0
tuzumkuru
(03.07.17)
spoiler okuyup bok gibi olduguna karar vermek enteresanmis.

izlenmeyecek gibi degil bence.

türk dizilerin daha kısa bakışmalı olanı +1
ama o dizilerden daha cok emek verildigini de goruyorum.

urun yerlestirme kismi cok antipatik.
0
jimicik
(03.07.17)
Çok acayip bir dizi değil. Sansürsüz dizilere aç kaldığımız için wow küfür etti falan deniliyor. Beni sadece ürün yerleştirme reklamları rahatsız etti. Kalan iyi.
0
jazzabel
(03.07.17)
Dizinin iyi veya kötü olması çok da önemli değil. @yelmiyiz'in dediği gibi ilk defa RTÜK'ten bağımsız olarak bir çalışma ortaya koyuluyor. Ben sırf bu yüzden izlemeye değer buluyorum. Seyirci ile yeni bir bağ/sınır kuruluyor, yeni bir estetik uslup doğuyor. Bunlar seyircinin alışık olmadığı durumlar. Gelecek on yıl içerisinde nasıl evrimleştiğini görmek açısından izlenebilir.

Bir diğeri için; (bkz: masum)
0
elitist
(03.07.17)
(17)

olumlama hakkında ne düşünüyorsunuz?

Apocalypse
sb.kimsesizlerin sesi olmaya geldim, büyük bir linçe de uğrayabilirim ama içimde kalmasın istedim.bu konu hakkında düşündüğüm tek şey, koca bir saçmalık olduğu. başta güldüm, çünkü bu kadar büyük bir trolleme görmek beni güldürdü açıkcası... sonra... bir dakika... galiba trolleme yok burada... nasıl
sb.

kimsesizlerin sesi olmaya geldim, büyük bir linçe de uğrayabilirim ama içimde kalmasın istedim.

bu konu hakkında düşündüğüm tek şey, koca bir saçmalık olduğu.

başta güldüm, çünkü bu kadar büyük bir trolleme görmek beni güldürdü açıkcası... sonra... bir dakika... galiba trolleme yok burada... nasıl yani? insanlar ciddi mi? bir dakika ya, ciddi misiniz?

bu dandik kuantumcu saçmalığı değil mi? ben mi yanlış biliyorum.

internete yazdım bakayım, nedir diye:

"Bilinçaltınızın yaptığınız olumlamaları kabul edebilmesi için 21 gün gerekmektedir. İşte bu nedenle; bir olumlamayı 1 ay boyunca sürdürmelisiniz. Bu konuda daha başarılı olmak için olumlamanızla alakalı sözcükleri gün içinde daha fazla kullanmayı deneyebilirsiniz."

hmm 21 gün.

"Örnek vermek gerekirse;
Mutluluk olumlaması yapan biri, gün içinde neşe, gülümseme, eğlence, hoşnutluk, sevgi gibi kelimelerle düşünme taktiğini geliştirebilir. Tüm bunlara ek olarak; olumlamanızı sabah kalktığınız anda ve gece yatmadan önce yapmanızın daha tesirli olacağını bilmelisiniz. Mesela; sabah kalktığınızda sesli bir şekilde ve tüm hücrelerinizle inanarak birkaç kez “mutluyum” demelisiniz."

ne?! bir dakika, ne?

"Sakin ve içtenlikle yaptığınız olumlamayı ses kaydı alabilirsiniz. Gün içinde hatta uyurken bu ses kaydını dinleyebilirsiniz. Çünkü bu şekilde benimsediğiniz çekirdek inanç daha kolay kırılacaktır ve olumlamanız bilinçaltınıza daha rahat ulaşacaktır. "

şaka mı bunlar?

sabah kalktıktan sonra ve yatmadan önce "mutluyum" diyerek bilinç altına mutluluk aşılamaya çalışmak yerine mutlu olduğunuz şeyleri yaparak mutlu olmanız daha muhtemel ve sağlıklı olacaktır. mutlu ve saçmalıklardan uzak bir hayat dilerim.
0
Apocalypse
(26.06.17)
Seni hayal kırıklığına ugratmayacagımı biliyorum ama ben inanıyorum buna:)
0
Kalinka
(26.06.17)
Zavallı fizikçiler, kuantum konusu şöyle şeylerde kullanıldıkça laboratuvarlarında ürperiyorlardır sanırım. Ben seni destekliyorum. Sahte bilimin tutulur yanı yok.
0
kobuzchu kiz
(26.06.17)
Aman tanrım, vegas şaşkınlığımı gizleyemeyeceğim; telkinin nasıl faydası yok diyebilirsin. şaka gibi. telkin dediğin şey insanları ipten alıyor.

apocalypse; şimdi bu bahsini ettiğin durum; hayatında bi' olumlu bi' olumsuz gelişme varsa haklısın ancak; arka arkaya olumsuzluk gelirse bunu kullanarak çıkılabiliniyor.

bir de başa gelmesi lazım bunları anlamak için, öyle uzaktan olcek iş değil. mutluluğu çağırarak iyi hissedermisiniz bilmiyorum ama mutsuzlukları düşünmezseniz daha iyi hissedeceğinizi biliyorum.
0
mete kudur
(26.06.17)
insanlar özel olduğuna, diğerlerinden farklı olduğuna inanmak ister. bu tip akımların çoğu da bu zayıflıktan faydalanıyor.

bunun dışında sorun değil çözüm odaklı olmak ve hedefe gidiş konusunda motive olmak her zaman avantajlıdır. basitçe insan nereye bakarsa, ne ararsa onu görür. ayrıca psikolojide çoğu durumda şikayet ediyor olsak bile içine düştüğümüz durumu çoğunlukla kendimizin seçtiği görülüyor.
0
orpheus
(26.06.17)
Sana katılıyorum. Ben de aşırı uyuzum böyle "şimdi kendimizi iyi hissedeceğiz ve mutlu olacağız" tarzı muhabbetlere. Bi faydasinin oldugunu da sanmiyorum.
0
nundu
(26.06.17)
Bu iş biraz karışık.

Genel olarak 'Güzel şeyler söylersem 21 günde olur' gibi şeylere inanmıyorum. Kuantum, enerjiler, feng shui'ler falan benim için sapsahte bir şey. Kesinlikle inanmıyorum.

Yine de inandığım şu: kendi kendini inandırma ile ilgili bir milyon çalışma var. İlk çalışmalardan biri de şu.
search.proquest.com
link.springer.com


Örneğin, sporcuların maça çıkmadan önce 'Başarabilirsin, güven kendine' demesi ya da sunum yapacak olan birinin kendi kendine 'Heyecanlanma, sakin ol, nefes al ver' demesi, aynaya bakarak kendini gaza getirmek gerçekten kendine güveni yerine getirmek olumlu yanları olduğu kanıtlanmış yöntemler. Aynı şekilde, başkasının sana verdiği konuşmayı hayal etmek de aynı etkiyi yaratıyormuş daha ilginci. Yani, 'Kendi kendine konuşana deli derler' baskısı varsa, başkasının bunu söylemesi bile aynı rahatlığı verebiliyormuş. (Bir yandan da hayal kurmanın bazı büyük yıkıcı etkileri de var)

Bu yöntemlerden mucize beklememek gerek. Yani, sen sunuma hazırlanmadıysan istediğin kadar kendi kendine konuş, fayda etmez ama iyi hazırlandığın bir sunum için, hafif bir anlık anksiyete varsa onun üstesinden gelinmesinde yardımcı olabilir.

Örneğin, şurada kendi kendine konuşmanın yönetim performansı üzerine etkisi var.
onlinelibrary.wiley.com

Atalarımız bunu 'Bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş' derler. İngilizcesi de 'Fake it tilll you make it'. Bu da bilimsel olarak şu şekilde açıklanıyor ve kanıtlayan çok çalışma var: Birisi size bir gün aptal dedi diyelim. Ona o gün inanmazsınız ama sürekli insanlar başınıza aptal olduğunuzu kakalarlarsa, bir süre sonra ilk önce şüphe başlarmış, 'Ya hakkaten aptal mıyım' diye, sonra da kabullenme başlarmış. Aslında ilk önceki hali ile değişen şey zeka değil. Zeka önceden neyse hala o, aptal dediği için insan aptal değil. 40 kere aptal dendiği için aptal olmuyor ama insanın güveni düştüğü için normalde yapacağı basit bir işten çekinerek aptal gibi görünmesine ve ötesinde aptal olduğuna inanmasına neden olabiliyor.

Ayrıca, minör depresyondan kurtulma için tavsiye edilen uzun süreli yöntemlerden biri de sahte gülmedir. Zorla gülmenin minör depresyonu ortadan kaldırdığını belirten de çok çok çok çalışma var. Tam bir 'fake it till you make it' durumu var. Bir süre sonra gülmek refleks haline geliyor ve bu da insan vücudunun biyokimyasını etkiliyor. Dolayısıyla sahte bir gülüş insanın bakış açısını bir miktar değiştirebiliyor.

Bunun yukarıdaki gibi 'Sabah üç rekat söyle', 'Akşam suyunu iç tekrar söyle' gibi kuralları olan bir 'kuantum' kisvesi altında olması sorun. Yoksa, bana şu motivasyonel, kişisel gelişim sözleri de çok komik geliyor.
s-media-cache-ak0.pinimg.com
www.inspirational.quotesms.com
Bu tarz şeyler bana oldukça komik ve gereksiz geliyor.

Ancak, bir de plasebo etkisi var. İnsanlar bu şekilde iyi olacağını düşünerek gerçekten iyi hissedebiliyorlar. Üstelik, bu sahte bir mutluluk etkisi falan da değil, bildiğimiz gerçek mutluluk. Yani, inanmaya da bakıyor iş biraz. Din gibi. Ölünce cennete gideceğine inanırsan mutlu oluyorsun ama buna inanmazsan, ölümden sonrası düşüncesi mutluluk vermiyor.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şu. Olumlu düşünmek güzel ve mutluluk verici ama bunun bir temeli olması gerekiyor. Örneğin, mutsuz bir insanın sabah 'Mutluyum' diye zorlayarak fırlaması onun mutsuzluk kaynağı ile yüzleşmesini engelleyebilir. Bir de bariz bir mutsuzluk kaynağı varsa, doğru olanın o mutsuzluğa koyvermek gitmek olduğunu söylüyorlar. Örneğin, bununla ilgili bir vaka vardı. Babasının ölümünden sonra hiç ağlamayan ve hafif uyuşuk bir şekilde hayatına devam eden bir kişi, üzüntüsünü içinden atamadığı, sisteminden çıkaramadığı için önce pasif agresif, sonra da saldırgan hale geldiğini söylüyordu. Örneğin, sevgiliden mi ayrılındı? Sabah kalkınca söylenecek iki uç var: 'Bundan sonra ne yapacağım? Neden böyle oldu? Hayat nasıl devam edecek şimdi?' grubu bunlardan biri, diğeri de 'Mutluyum' diye inkar etmek. Olabilecek en ideali ise 'Üzülüyorum, ağlayacağım, kötü durumdayım, kusana kadar da ağlayabilirim ama ileride geçecek. Geçene kadar böyle hissediyorum'.

Bu çalışmaların söylediği şu. Eğer ekstra bir durum yoksa; şartlar uygunsa ya da o kötü şartlardan kaçılamıyorsa, kendi kendine olumlu olumlu gazı vermek aşırı faydalı bir şey. Bir gün, iki gün değil; 21 gün olduğunu ya da belirli kalıp ritüellerin buna yardımcı olacağını sanmıyorum ama bir süre sonra o olumluluk insanın karakterinin bir parçası olabiliyor. Bu da hayatı güzel yapan etmenlerden biri. Bir anlamda, bir kanser hastası için moral ne demekse, bir insan için de telkin o. Her şeyin üstesinden gelemez ama bazı küçük şeylerin üstesinden gelecek gücü verir.

Bir de atalarımızın bize yaptığı en büyük kötülüklerden biri de 'Kendi kendine konuşana deli derler' meselesi. Olumlama için olmasa da, insanın kafasındaki muhasebeyi sesli ve kendi kendine yapması düdüklü tenceredeki basıncı alıp patlamasını önleyen en basit yollardan biri.
0
aychovsky
(26.06.17)
duyurudakiler gerçekten de üzerlerindeki negatif enerjiyi (!?) dağıtmak için buna başladıysa bariz saçmalık. telkin konusunda ise söylenenlere katılabilirim.
0
zgrydn
(26.06.17)
""Mutluluk olumlaması yapan biri, gün içinde neşe, gülümseme, eğlence, hoşnutluk, sevgi gibi kelimelerle düşünme taktiğini geliştirebilir.""

Yukarıda alıntıladığım kısım bir eylem. Sana sadece düşünmek gibi geliyor ama sadece düşünmek değil bu. Çünkü düşünmek, istediğin fikirleri düşünmek ve istediğin duygulara bürünmeye çalışmak da birer eylemdir.

Kelimeler bu eylemlere zihni hazırlarlar. Çünkü kelime etkidir, elde etmek istenen düşünme tepkidir. Bence çok önemli. İnsanın kendini dış etkenlerin doğrudan müdahalesiyke değil de, onlardan tamamen sıyrılıp sadece kendi düşüncesi ve bilinciyle yönetmesi çok muazzam bir şey.

Emin ol zihni bu afrika açlığında yaşayan milyarlarca insan var!

Mevzu sadece telkin/olumlama ise, ben bu yolla sigara bağımlılığından kurtuldum. Sırf tembelliğimden ötürü bunu diğer sorunlar için kullanmayı bıraktım. Yoksa bizzat yaşadığım bir şey yani. Buna faydasız demek yanlış olur. Ama faydalı olan şey yalnızca olumlamalar değildir, bir iş birliği ve denge ve hatta uyum gerekir. Bunun farkında olmak lazım. Bu anlamda, yani "işlerin sadece telkinle çözülebileceği fikri yanlıştır" noktasında evet çok haklısın.

Telkin eğer duygulanımı uyandırmıyorsa, yani kullandığımız kelimelerin ifade ettiği duyguları, kelimelerin anlamlarını hayalimizde canlandırdığımız sırada yaşamıyorsak o telkin zaten bozuk plaktan başka bişey değildir. Mesele zaten duygularımızı düşüncelerimizle, düşüncelerimizi duygularımızla ve en önemlisi de kendi hür bilincimiz ve hür irademizle değiştirebilmemiz. Konu bu. Kimi telkinle yumuşar kimi davranışla kimi ikisinin birleşimiyle kimi sadece bilgi edinerek... insan sayısı kadar çeşitli tedavi ve yöntem var. Çünkü insan biricik. Her bir yöntem bir başkasına %100 tesir etmeyebilirse de yol gösterir, çağrışım yaptırır.

Yani papağanın konuştuğu kelimeden ben alınganlık edersem daha kolay iyileşirim. Ama papağanın savurduğu hiç akla hayale gelmeyecek -mesela- küfürlere karşı en ufak bir tepkim yoksa o zaman çok daha zor iyileşirim. Yani olay çok daha derin. Mesele budur kanımca.
0
yaren
(26.06.17)
saçmalık. hatta gavurlar daha kolay özetlemiş: fake it 'til you make it (hatta aychovsky demiş benden önce).
herkes kolay yoldan bir şey aradığı için bu tür şeyler ortaya çıkıyor. işe yarıyorsa onlara ne mutlu.

ayschovsky'nin yolladığı makalelerde çok basit eleştirilecek noktalar var ama son zamanlarda çıkan biyolojik temelini alan da makaleler varmış. o yüzden bilemedim.

kız düşürmek için iyi olabilir gençler düşünün bunu
0
passion rules the game
(26.06.17)
Bu konuda bir araştırma okumadım. Fakat nöropsikoloji alanında okumuş olduğum bir makaleye dayanarak işe yarama ihtimalinin olduğunu belirtebilirim. Okumuş olduğum makalede ağza yatay olacak şekilde bir kalem tutturuluyor ve gülme pozisyonu aldırılıyor. Daha sonra beyin görüntüleniyor. Ortaya çıkıyor ki beyin bu kişinin güldüğünü sanıp ona göre mutluluk hormonu salgılıyor. Yani beyin yanıltılmış oluyor. Bu nedenle düşünce ve duygu boyutunda telkin ile kontrol sağlanabileceğini düşünüyorum. Fakat telkine bir ay boyunca devam edeyim ve ay sonunda sınavdan geçeyim, zengin olarak kalkayım, six pack'lerim çıksın vb. söylemler zaten konu dışı olduğundan bu konuda konuşmaya gerek yok.

@Aychovsky'nin yazdıklarını sonradan gördüm. Benim belirttiğim araştırmayı da onunkilerin yanına ekleyebilirsiniz... :)
0
elitist
(26.06.17)
21 gün sadece belirli cumleler soyleyerek bir seylerin degisecegine inanmıyorum. Insanlar genelde sever boyle rakamsal kesinlikleri. Daha da inanirlar. O yuzden 21 rakaminin uyduruldugunu düşünüyorum.

Ama bilinçaltının gerçekliği ayırt edemeyip nasılsan oyle oldugunu kabul etmesi olayı mantikli geliyor. Yukarıdaki ağza cubuk koyup gülme şekli alındiginda beynin tepki vermesi ornegi gibi. O yüzden olumlamayı bilmem ama olumsuz dusuncelerle kendini sabote etmek diye bir sey kesinlikle var bence. Yani 21 gün mutluyum dersem mutlu olur muyum bilemiyorum ama surekli bende şans yok, kesin bi aksilik çıkar, ne istedim de oldu ki gibi cumleler kuran bir insanin hayatinin hicbir zaman istedigi yönde gitmeyeceginden eminim. Buna inanıyorum. Negatif telkinler kesinlikle negatif durum yaratıyor. Olumlu telkinlerin de beyni kandırıp ona göre davranması konusunu biraz daha arastirmak lazim. En azindan ruh halini degistirmesi cok mümkün.

Bence dümdüz olumlu cümle kurmaktan ziyade zihinde canlandırmak önemli. Bunu bilinçli olarak yapmadım ama iyi ya da kötü, insanın kafasında hissederek yasadigi sahneler cogu zaman gerceklesiyor. Cok defa yasadim bunu. Bir açıklamasi vardir diye dusunuyorum. Bunun ne olduğunu bilmiyorum , Olumlamaya degil ama buna inanıyorum sanırım.

Dusuncelerin gercege donusmesini cok hafife almamak lazim ama tüm bunların "her şey senin elinde, sen istersen her şey olur, senin zihnin dışında baska dış faktorlerin onemi yok yeter ki düşün" boyutuna getirilmesini abartılı ve gercekten uzak buluyorum.
0
aquarium
(26.06.17)
psikolojide böyle bir şey vardır mutluyum demekle mutlu olmakla dünyaya daha pozitif bakabilirsiniz ama bir çok insanın toplanıp olumlama yapması yanlış olur ve yeteri kadar etkili olmaz görüşündeyim. insan kendi kafasının içinde mutluyum deyip bir şeylere olumlu yönden bakabilir fakat bunu bi kural gibi yapmak sürekliliğe maruz bırakmak olumluluğu zorunlu kılar ve zorunlu olan şey de psikolojimize zarar verir nitelikte bi etki bırakır bence.

yani, gidin yalnız olumlayın, ama saçma yaşam koçları gibi oooh rahat bi nefes alıyoruz ve mutluyuz şeklinde de değil.

bakın en basitinden normalden fazla bir şekilde empati yapmak size olumlama yaptırabilir. çünkü sürekli başka şekillerde düşünüyor olursunuz ve kendinizi karşıdakinin yerine koyduğunuzda yaptığı şeyler birden mantıklı olabilir. bu bi olumlamadır. yani olumlamayı bi kural gibi değil bi karakter özelliği gibi kullandığınızda daha iyi oluyor bence.

ki bu zamana kadar gördüğüm tüm güzel karakterli ve olumlayıcı insanlar buraya çalışarak değil karakterinde varolarak geliyordu.

ben olumlamaktan bunu anladım yanlış anladıysam kusuruma bakmayın.
0
freetakilir
(26.06.17)
@aquarium zaten olumlu biri olmak, olumlu düşünmek güzel şeyler, çok da severim öyle insanları ama bu olay öyle değil ki, son cümlede de söyledim neden sabah akşam "ben mutluyum, ben mutluyum" diyeceğine, en sevdiği yemeği yiyip gerçekten mutlu olmasın, arkadaşlarıyla buluşup iyi vakit geçirip mutlu olmasın?
0
🌸Apocalypse
(26.06.17)
iyi bir müslüman olup cennete gideceğine inananlar buna mı inanmıyor anlamadım :D
0
sanrı
(26.06.17)
@apocalypse zaten en sevdigi yemegi yiyerek, arkadaslariyla vakit gecirerek mutlu olabilen insanlarin bunlara ihtiyac duydugunu sanmıyorum. Artık hicbir seyin yolunda gitmedigini dusunen, dipte hisseden insanlar çıkış yolu olarak bari mutluyum diyeyim de beynimi kandirayim diye dusunuyor olabilir. Ama ben duygu olmadan sadece söylem ne kadar ise yarar emin degilim. En azindan ruh halimi biraz toparlayabilir miyim diye dusunuyor olabilirler. Ama bence 21 gun olumlama yapacagim diye bir zorunluluga girmek insana kendini surekli "mutsuzum 21 gun sonra mutlu olacagim" mesaji verdigi icin hicbir sonuc alinamayacaktir.
0
aquarium
(26.06.17)
@aqurium alkışladım vallahi, haklısın.
0
🌸Apocalypse
(26.06.17)
Anahtar kelime: (bkz: nöroplastisite)
0
devilred
(26.06.17)
(7)

Okuma yapmalar bilmem neler üzerine

devilred
Çooook uzun zamandır merak ediyorum, sormak şimdiye nasipmiş. Burada da akademik gruplarda da çok görüyorum, lisansüstü tez yazarken “okuma yapma”lardan, sürekli bir “makale/essay yazma”lardan bahseden bir güruh var. 1. Bunların alanı ne? Sosyal bilimler filan mı?2. Okuma yapmak tam olarak ne demek?
Çooook uzun zamandır merak ediyorum, sormak şimdiye nasipmiş.

Burada da akademik gruplarda da çok görüyorum, lisansüstü tez yazarken “okuma yapma”lardan, sürekli bir “makale/essay yazma”lardan bahseden bir güruh var.

1. Bunların alanı ne? Sosyal bilimler filan mı?
2. Okuma yapmak tam olarak ne demek? Biz de makale, kitap okuyoruz ama bu kadar havalı söyleyemiyoruz.
3. Nasıl sürekli makale yazabiliyor bunlar? Bu makaleler nerede yayımlanıyor? Okul dergisinde mi?
4. İnsan literatür kaynaklarını nasıl karıştırabilir, unutabilir? Gerçekten bu şıkkı hiç aklım almıyor.
5. Bu insanlar literatüre yeni ne katıyor? Onu oku, bunu oku, özetle; eee?

Bir ömür kadar uzun süren yüksek lisans tezi hazırladım, elli sayfayı zor buldu. Dibine kadar da bilim yaptık ama kısmet.
0
devilred
(22.06.17)
1) Anlamadım bu soruyu. Makale sadece sosyal bilimlerde mi yazılıyor yani?
2) Okuma yapmak literatür taraması işte. Havalı bir söz değil ki. Bu senin algından kaynaklanıyor. Burada biz kim peki?
3) Hangi insanlar? Sürekli makale yazmaktan kastın hangi sıklık? İnsanlar makaleler yazıyor. Bazıları okul dergilerinde bazıları hakemli dergilerde yayınlanıyor.
4) Bilmiyorum, tartıştığı literatürün genişliğine bağlı. İnsan bazen, ya ben bunu hangi makalede/kitapta okumuştum acaba diye sorabiliyor.
5) Okuyup mevcut tartışmaları görüyorsun. Yoksa mevcut tartışmaların farkında olmadan hiçbir şey üretemezsin. Bunun ardından yazarak bir şeyler üretiyorsun. Ancak yazı yazman ve makale yayınlaman sürekli yeni bir şey ürettiğin anlamına gelmez tabii ki.

Genel olarak neye parmak basmaya çalıştığını anlamadım bu soruda. Sosyal 'bilimler' eleştirisi mi, yoksa makine gibi yayın yapmaya çalışıp özgünlüğünü kaybeden akademisyenlere mi?
0
protector
(22.06.17)
@protector

Hiçbir eleştirim yok, bir uygulamalı bilimler insanı olaraktan gerçekten bilmediğim bir sistem ve dil var ortada, onu anlamaya çalışıyorum.
0
🌸devilred
(22.06.17)
O zaman şöyle bir toplu cevap yazayım.

Genel olarak sosyal bilimlerde dil ve kullanılan kavramlar çok önemlidir. Kullanılan her kavram, anlamı biliniyor gibi gözüken her sözcük için binlerce sayfalık tartışmalar vardır. Sosyal bilimler için konuşursak, bu sebeple, sürekli okuma yapıp takip etmen gerekiyor. Dilin önemi, ek olarak, daha fazla yazmanı gerekli kılıyor. Tabii, gündelik siyasete ve topluma ilişkin yorum yapabilme ihtimalin de fanzin, gazete, dergi gibi yerlere de yazı yazmanı sağlıyor. Bu sebeple çok yazı yazıp çok yayın yapıyorsun. Ama bunların küçük bir kısmı, en önemli hakemli dergilerde oluyor.
0
protector
(22.06.17)
1) Genellikle Sosyal Bilimler, 'Humanities'in kapsamındaki bölümler oluyor.
2) Zamanında ben de okuma yapmıştım ama okuma yapmak bildiğimiz makale okuma gibi değil. Her hafta ya da gün bir metin oluyor, o okunup tartışılıyor. Her cümlenin üstüne üç milyon saat tartıştığında 'okuma yapma' oluyor. Bazen hoca ile tartışılıyor, bazen grupla ama bir kaynağı tartışmak birkaç işgünü alabiliyor. Çünkü 'Bu cümle hangi felsefik görüş ile çelişiyor, hangisi ile elele kolkola' diye 350 saat yorum yapılabiliyor.
Beni bir feminist mühendisler grubuna davet etmişlerdi ve bir kaynak kitabımız vardı. Örneğin, Freud ve kadın konusunu 4 hafta falan tartışmıştık ama tartışmayı kaynaklarla yapıyorsun.' Bilmemkim ve diğ. 2003 yılında böyle derken hala bu nasıl savunulabilir' gibi. Literatür taramasının önce sözlü ve tartışmalı yapılıp sonra yazılması gibi.
3) Okul dergisi de var, bol bol Sosyal Bilimler ile ilgili dergiler de var.
4) Bunu hep yapıyorum ben. Kaynak sayısı 5-10'u geçince 'Hangisi hangisini yapmıştı, ben kimdim, ben ne yapmıştım, bunların arasındaki fark ne' ya da 'Bunu biri yapmıştı da, kim yapmıştı' oluyorum. Yazar isimlerini aklımda tutamıyorum. Bir de üstünden zaman geçince o çalışma yapılmış mıydı, yapılmamış mıydı, unutuyorum. O yüzden 5 klasörlük makale çıktıları var konulara göre. Seçe seçe onları arada karıştırıyorum. Tez 500 küsur sayfaydı, 400 tane kaynaktan derlemişim. Sonrasında da uygulaması vardı. Kalmıyor ki aklımda hangisi ne yapmıştı. Bu bir özellik değil, arkadaşımınki de 60 sayfaydı. Arkalı önlü ikimizinki de. Her türlü olabiliyor.
5) Derleme, toplama katıyorlar. Örneğin, bir arkadaşım Cumhuriyet Dönemi Kız Ensititüleri'nin topluma katkısı konulu bir tez yazmıştı. O konuda bir derleyici çalışma yok normalde. Yani, 'Kız Enstitülerinin başına ne gelmiş, yararları nelermiş, o dönem neler yapılmış' desen o zamana kadar parça pinçik bilgi var ama tek bir oturup üstünden geçilebilecek kaynak yoktu o tezi yapana kadar ya da özet halinde vardı. Şimdi koskoca bir 30 yılın ayrıntılı araştırması derlenmiş ve toplanmış olarak var. Üstüne yapılan yorumlarla da yeni tartışma alanları açılıyor.
0
aychovsky
(22.06.17)
Buna niye takildin anlamadim ama kendi kismimda olanlari cevaplayayim. (buraya edit: yukarida yazdigini gormeden yazdim bunu, simdi anladim.)

1- Hayir, fenbilimciler de okuma yapabilir.
2- Ben "okuma yapmak" sozcuk obegini belirli bir konu uzerine yaptigim okumalar icin kullaniyorum. Gunluk literatur takibinin yanisira merak ettigim bir konu uzerine tarihinden bugune onemli kaynaklari okuyorum. Ornek vermek gerekirse "Turkiye'de evrim egitiminin tarihcesi" uzerine meclis tutanaklarindan eski ders kitaplarina Talim ve Terbiye Kurulu kararlarina kadar erisebildigim belgeleri okudum. Oradan kendimce ozetleme yaptim, makale falan olarak basmadim.
3- Makale sureklilik arz eden bir surec zaten. Burada ne demek istedigini anlamadim. Bahsettigin sey SCI dergilerde makale ise onu genelde okuma yaparak degil, calisma yaparak ortaya cikariyoruz fen bilimlerinde. Onun haricinde zaman olursa Turkce dergilerde de derlemeler yapmaya calisiyorum ben, maksat Turkce literature katki olsun.
4- Iyi not tutmayinca oluyor o. Ben hic iyi not tutabilen bir insan degilim, zaman zaman oluyor.
5- Literature katki onu oku bunu oku ile olmuyor. Yaptigin calismayla oluyor. Ek olarak zaman zaman bilgileri derleyip toparliyorsun. Bu da bir katki olmakla beraber, calismalar kadar degil.

Yani durum sosyal bilimlere ozel degil. Fen bilimlerinde ilgini ceken konularda da "okuma" yapabilirsin.
0
evrim halkasi
(22.06.17)
Sosyal bilimler alanında ele alınan araştırma nesneleri, fen bilimlerinde ele alınan nesneler kadar somut değil. Sosyal bilimlerdeki ele alınan kavramlar her bireyin(veya toplumun) algısına, bilgi birikimine, deneyimine, çevresine göre tekrardan kurgulanabilecek kavramlar. Bu yüzden üzerinde yazı yazmak çok daha kapsamlı oluyor. Pratik bir fayda beklerseniz yani "eee?" derseniz zaten bilim kanadından çıkmış (fen için de geçerli) ve politika (teknoloji) kanadına geçmiş olursunuz. CERN'de elde edilen bulgular ne işimize yarayacak demek gibi bir şey olur. Pratik anlamda hiçbir işe yaramayacak fakat evrenin nasıl oluştuğuna ışık tutacak. Kuantumun sade vatandaş için önemi nedir ki? Fakat bu bilimsel bulgulardan kuantum bilgisayarlar üretilirse işte teknoloji ile bilirlikte bilim hayatımıza girmiş olur.
0
elitist
(23.06.17)
@elitist

Pratik kullanıma yönelik bir imada bulunmadım, üstüne eklemekten bahsediyorum. Özetlemek, üstüne eklemek olmuyor. Yeni bir kavram mı atıyorlar ortaya, ne oluyor sonuç olarak?
0
🌸devilred
(23.06.17)
(3)

çocuklarda kekemelik

illa ki
Üç yaşındaki kız yiğenim hiç takılmadan konuşabildiği halde, birdenbire konuşurken tutukluk yapmaya başladı. AMa bu süreklilik göstermiyor. Mesela bir hafta gayet düzgün konuşuyorken sonraki hafta bir kelimeyi söylemek için on kere tekrar ediyor. Nörolojiye götürdük. Nörolojik bir sıkıntı görünmüyor
Üç yaşındaki kız yiğenim hiç takılmadan konuşabildiği halde, birdenbire konuşurken tutukluk yapmaya başladı. AMa bu süreklilik göstermiyor. Mesela bir hafta gayet düzgün konuşuyorken sonraki hafta bir kelimeyi söylemek için on kere tekrar ediyor. Nörolojiye götürdük. Nörolojik bir sıkıntı görünmüyor. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi, beklesek mi bilemiyoruz. Bu konuda bilgisi olan-hatta olmayan herkesin yorumuna ihtiyacımız var.
0
illa ki
(27.10.16)
çok televizyon izliyor mu? bir akrabamın çocuğu normal konuşurken yavaş yavaş konuşamamaya sonra da hiç konuşmamaya başladı. psikoloğa götürdüler, tv izlemeyi bırakmasını, bulunduğu odada izlemiyor olsa bile tv açık olmamasını söylemiş. bir sene içinde konuşmaya başladı tekrar sonra.
0
jonestown
(27.10.16)
@jonestown hayır, çok tv izlemiyor.O konuda anne-baba dikkatli.Süre uzayınca müdahale ediyorlar.
0
🌸illa ki
(27.10.16)
Kekemeliğin yapısı tam da söylediğiniz gibidir. Yani birkaç gün hiçbir problem yaşamadan konuşur, birkaç gün ciddi takılmalar yaşar. Bu süreç sürekli dalgalanır. Olabildiğince erken müdahale etmek önemlidir. Bu yüzden beklemeden bir uzman ile görüşmenizi tavsiye ederim. Reklam olmaması açısından özelden uzman tavsiyesi verebilirim.
0
elitist
(27.10.16)
(30)

bir telefona 2-3 bin vermek

anonymice
not: Note 4 um var, 1400'e aldım.ya ben yemin ederim anlayamıyorum ınsanlar nasıl bu kadar para döküyor telefonlara? telefon lan bu konusuyosun bitiyo, 8210 da aynı şey be yahu.tamam hadi multimedya kullanıyosun, ok ama androidin en kral telefonu bin liraya alıyorsun ki o da lenovo vibe p1 dir. hadi
not: Note 4 um var, 1400'e aldım.

ya ben yemin ederim anlayamıyorum ınsanlar nasıl bu kadar para döküyor telefonlara? telefon lan bu konusuyosun bitiyo, 8210 da aynı şey be yahu.

tamam hadi multimedya kullanıyosun, ok ama androidin en kral telefonu bin liraya alıyorsun ki o da lenovo vibe p1 dir. hadi lükse kaçtın benim gibi 1500 lira lan maksimum... Her işini görür, fotografsa fotograf, webse web...

insanları anlamıyorum ben yemin ederim...


soru: bi telefona 2-3 bin lira verir misiniz? verenlere karşı bakış açınız nedir? tartışınız.
0
anonymice
(10.09.16)
Bin lira üstü vermem. Gider bilgisayar alırım 2-3 bine.
0
utkumon
(10.09.16)
Akıllı telefonu mecburiyetten aldım iş sebebiyle 2.5 sene geçti hala taş gibi maşallah en ufak bir yavaşlama bozulma olmadı iphone 5s telefon bozulur kullanılamaz hale gelirse gider gene iphone alırım.
Android ürünlerde kullanıyorum çoğunun arayüzüne alışamadım. Telefonda i phone u seçerim
Edit:haliyle 2 bin veririm ama 3 bine bulaşmam
0
basond
(10.09.16)
Note4 ilk çıktığında, 5 ay çalıştım ve telefonu aldım.

Teknoloji, artık bir aşk. Bir üste çıkma aracı. Senin note4'ün, iphone 7 karşısında bir hiç. Çünkü 3 yıl önceki model. Bu donanım özelliği olarak değil, getirdiği prestij açısından öyle.

Sen telefon konusunda anlamıyorsun, ben ilişkiler konusunda, başka biri arabalar konusunda. Tek ana nokta, getirdiği prestij.
0
pomknos
(10.09.16)
ihtiyaçtan aldıklarını düşünmüyorum. çevremdeki bir sürü kişide iphone'un son versiyonları var. telefonda yaptıkları sosyal medyaya bakmak ve arada döküman açmak. e aynı işi benim 1,5 yıllık 450 liraya aldığım android telefon da yapıyorken kimse ihtiyaçtan almıyor bence. tamamen gösteriş. yok stabilmiş bilmem ne hepsi hikaye. ha aylık 10.000 ve üzeri kazanırsın o zaman git bir telefona 3500 tl göm ama bir maaşı kadar parayı ya da onu geçtim kredi çekerek, taksitle, kontratla telefon alanı hiçbir zaman anlayamacağım.
0
zoghurt
(10.09.16)
Ben şahsen ne alacağımı bilmiyorum. Eski telefonum s2 idi şimdi note 3. Bu da yakında nalları dikecek, ne alayım bilmem. Özellikleri toplayabilsek keşke bilgisayar gibi.
0
yaren
(10.09.16)
Bende bu kadar eleştiriyorken senin bu tavrını anlamıyorum. Senin elindeki telefonda zamanında 2500-3000 di anasının karnından 1400 çıkmadı. O zaman kimin parası varda alıyordu seninde paran olsa sende note 7 alırsın kim istemez mk.

Senin bütçen el veriyor kendini 1000 değil 1500 ile şımartıyorsun başkası başka tutarlar ile. Milleti aldıkları telefonlara göre kategorize etmekten vazgeçin artık abi. Her yeni ayfon çıktığında aynı muhabbet dönüyor.
0
gozu acik sevisen yahudi
(10.09.16)
@gozu kapalı esişen ortodox

abi hayırlı olsun yeni ayfonun :)
0
🌸anonymice
(10.09.16)
her anlamda hayat kolaylaştırıyor ve bence değiyor
0
fragile lady
(10.09.16)
Isteyen istedigini alir. Isteyen statu nesnesi olarak gorur.

Hoslanmadigin sebeplerle telefona sahip olan insanlarla gorusmezsin olur biter.
0
kuehles blondes
(10.09.16)
adam senin cebindeki parayla mı alıyo?
Hayır
adam aldığı telefonla seni rahatsız etcek bişi mi yapıyo
Hayır
adamın ekmeğini, aşını sen mi veriyosun, anası mısın, babası mısın?
değilsin.
o zaman niye çeneni ve beyninini yoruyosun(uz)?
Asıl soru bu
0
rentts
(10.09.16)
Telefona 2-3 bin lira gömmem. Eline geçen para aylık 10 binden azken gömen de bilinçsiz tüketici ve statü manyağıdır. Çocukluğundan bir kompleksi filan olması muhtemel. 3 bin liraya yapılabilecek o kadar çok şey var ki.
0
gmzo
(10.09.16)
tiphone7 ya da türevlerini alanlara bakış açım..

Ey Rahmeti sonsuz;
Fakiri donsuz
Seveni onsuz
Görgüsüzü tiPhone 'suz
Bırakma, aminn...
0
redeath
(10.09.16)
@anonymice Abi ayfon se var bende 1638 TL'ye aldım yani senden 200 lira fazla marjinalim.

Bundan önce en az senin kadar hayatı sade yaşamayı tercih etmiştim ve note 4 almıştım. Beğenmedim android dünyasını ve sattım. Ondan önce de yine sefa pezevenkliğim tutmuştu malum iphone 4s kullanıyordum 2-3 senedir.
0
gozu acik sevisen yahudi
(10.09.16)
Sanırım o kadar para verip alıcam. 2007de Nokia n70 aldım kullanıyorum hala. Arkadaşım eşim dostum yok buna rağmen gereksiz zamanlarda whatsapp soran oluyor. Sadece whatsapp için 2-3bin vermek saçma kabul ediyorum ama bozulmadığı, unutmadığım, çalınmadığı sürece, tamiri çok fazla tutmadığı sürece, sadece yenisi çıktığı için değişirmeyeceğimden o kadar para vermek mantıklı geliyor. En az 5 sene kullanmak için o kadar para vermek normal gözüküyor. Iphone düşünüyorum. Kanada'dan alma şansım doğdu. Oradan getirticem. Iphone 7 yerine 6s veya plus alıcam sanırım.
Note7ye niyetlendik ama o da tabiri caizse elimde patladı :) iphone 6s ile aynı fiyattaydılar.
Benim gibisenelerce telefonu kullanacaksa normal karşılarım.
0
sutlu nescafe
(10.09.16)
tamamen gösteriş yapmak ile alakalı bir durum. bir önceki telefonum nexus 4'tü geçenlerde batarya olayından gına gelince vibe p1 aldım. allaha şükür iyi para kazanıyorum istesem alırım en alasını öyle kontratla falan değil şak diye. ama gereği yok. benim kullandığım uygulamalar çalışsın, pili uzun gitsin yeter bana. işte insanlar ne zamana malı kazandırdığı pozitif faydaya göre değelendirecekler. o zaman belki bir yerlere gelmiş olacağız.
0
delidir yakalayin
(10.09.16)
1400 lirayi bir telefona verenleri hic anlamiyorum. 500e gm var, lenovo var. Whatsappsa whatsapp facebooksa facebook hepsi bunlarda da calisiyor.

Saf gibi gidip 1400 veriyorlar, cok ilginc !
0
brkylmz
(10.09.16)
@brkylmz

kinayeyi anladım evet vefakat gm ve lenovo'nun S-pen denilen kalemi -stylusu- var mı?
0
🌸anonymice
(10.09.16)
1400 de vermem. Duruma objektif bakamıyorsunuz. İlk olarak sizin aldığınız ve söyledikleriniz arasında ciddi bir fark yok. İkinci olarak bu durumda sadece bir s pen kullanmak için 1000 TL fark vermiş oluyorsunuz, değil mi? :)
0
elitist
(10.09.16)
Isimi telefonla goruyorum genelde o yuzden acimam telefona verdigim paraya. Iphone 6s plus kullaniyorum verdigim paraya hic acimadim bu zamana kadar. Android olarak htc ve samsung kullandim hemen geri sattim telefonlari. Paran yoksa gidip dandik telefon kullanirsin isini gucunu telefonla halletmezsin.

Bana para kazandirdigi surece her zaman en iyisini alirim telefonun.
0
England
(10.09.16)
aylık gelirim 6 bin üzeriyse ve geçim sıkıntısı yaşamıyorsam ben de veririm 2-3 bin lira telefona. ama gidip de taksitle almam mesela o kadar para verdiğim telefonu. trink keş çalışır. he o kadar gelirim var mı? yok. şuan o telefona o kadar para verir miyim? hayır. olay benim için bitti :d
0
golgi aygıtı
(10.09.16)
2bin verenler neyse de, yenisi çıktıkça koşturanlara hem çok gülüyorum hem de acıyorum. Telefonla sosyal statü sağlamak ancak ergenlere özgü bi durum.
2bin veren bi insan kafadan 2 yıl o telefonla her ihtiyacını görür. Zaten telefon teknolojisi artık durma noktasında. Mesela iPhone 6 ile 7 arasında temel düzeyde bi kullanıcı için pek bi fark yok. Androidden de örnek vermem gerekirse note4 ile note7 arasında nitelik bakımından öyle abartı bir fark yok. Hep işlemcide, kamerada iyileştirme yapıp biraz da dizaynı değiştirip fanboy avlıyorlar. E bizim gibi toplumlarda da insanlar birikimiyle, ahlakıyla değil de son model iPhone telefonuyla kendini belli bir statüde görüyor.
0
Tyler89
(10.09.16)
çok saçma bir eleştiri. hele 1400 liralık telefon kullanıp da bir tık üstünü eleştirmek komediymiş.

gayet normal, herkesin öncelikleri farklı.
0
prodeq
(10.09.16)
5 yıl önce galaxy s2 almıştım 1650 liraydı. o zamanki kurla 900 950 dolar bir şeydi. Amerika'da 600 700 doları civarıydı herhalde.

Şöyle bir durum var yeni çıkan en üst düzey telefonlar yine bu fiyatlardan çıkıyor.
E şimdi 5 yıl önce dolar 1.6 idi şimdi 2.9 3
Kaç kişinin maaşı 5 yılda 2 katına çıktı? Özelde çalışanlardan bazıları belki, kamuda çalışanlar pek sanmıyorum.

Haliyle şu an yeni telefonlar bize pahalı ama aslında o kadar da pahalı değiller biz fakirleşiyoruz.
0
senolll
(10.09.16)
Geçen yıl 3 gün çalıştığım parayla a101 den microsoft lumia almıştım 350 liraya. Ona bile içim acımıştı. Sen düşün. Teknoloji meraklısıyım diyip telefonlara binlerce lira bayılıp 2-3 app kullanan ise ağır morondur.
0
kaledekiyalnizlik
(10.09.16)
Bilişim sektöründe çalışıyorum. Telefon, bilgisayar ve araba benim bir nevi ekmek teknem. En iyilerinin olması lazım ki çalışırken "hay aq telefonu yine takıldı" diye imtina etmeyeyim, motivasyonum düşmesin. Çalıştığım şirketlerden olabilen en iyi modellerini istiyorum, alamazsam da kendim cepten para verip kendime en sevdiğim aleti alıyorum. Genel olarak bakış açım bu, bir şey alıyorsam en iyisini almaya çalışırım ki kendimi işime ve hayatıma verebileyim. (Mesela şu an windows laptop kullanıyorum, zırt pırt güncellemeden dolayı bekletiyor beni, beklerken yapacağım işi unutuyorum, vs. vs. En kısa zamanda tekrar Mac'e geçicem)
0
roket adam
(10.09.16)
veririm, hatta veriyorum. zevk meselesi bu. ona bakarsan 50 bin liralık araba da gidiyor, 500 bin liralık araba da. üstelik her yer radar, belki aynı hızla gidiyosun. sadece ihtiyaç diye düşünme.
ben telefonla konusmanın yanı sıra oyun oynuyorum, müzik dinliyorum, navigasyon olarak kullanıyorum, not almak için kullanıyorum, günlük programımı, bütçemi takip ediyorum. internette geziniyorum. maillerimi okuyorum, cevap veriyorum. fotoğraf çekiyorum ve daha birsürü şey...
alma gücü olan alır, her şeyi herkesi yargılamayı bırakın yaw.
0
animalman
(10.09.16)
telefon elimiz ayağımız oldu her işi ondan görüyoruz. Bu bakımdan iyi bir telefon şart. Lakin orta seviye denen 1000-1500tllik telefonlar da artık gayet iyi. Ben 1500'e aldım gayet memnunum.

Bence esas olay harcama/maaş dengesi. Elin adamı asgari ücret 1000 küsür dolarken 700 dolarlık telefona pahalı diyor. Bizim öyle bir şansımız yok ama bari 1 maaşımızı geçmesin. Benim görüşüm bu. Çünkü iki üç yıl sonra bir maaş daha vereceğiz çok büyük ihtimalle. Ha laptop, masaüstü pc vb. 5-7 yıl kullanacağım (evet ben o kadar kullanıyorum) alete 2-3 maaş gömerim hiç acımam. Onları yere düşürüp kırma tehlikemiz de pek yok mesela. Telefon risk.

teknoseyir.com
0
rodriguez2
(10.09.16)
ben note 3 aldım 2,5 yıl önce, aldığımda iphone 5 yeni çıkmıştı galiba. 2200 lira ödedim. ilk akıllı telefonumdu.

sosyal medyanın dışında ekranı büyük olduğu için hem dizi izleyebilmek hem de birşeyler okuyabilmek için tercih ettim. laptopum 2007 model, 4 gb ram, win xp. artık video dahi oynatmıyor. laptopu da değiştirmem lazımdı ama laptop mu telefon mu ikileminde telefon almak daha ağır bastı.

telefonu alabilmek için aylarca para biriktirdim ben. telefonumdan memnunum. birkaç sene daha kullanırım eğer parçalanmazsa.

o dönem samsung j7 olsaydı piyasada; o telefonu da alabilirdim. 5 ay önce 1100 liraydı. hoparlörünün arkada olması dışında gayet güzel telefon.

soru biraz şunun gibi aslında. tost mu yersin yoksa iskender mi? halbuki ikisinde de karnın doyacak. bu da ona benziyor. paran varsa iskender yersin. parası olan adam istediği telefonu alır; yadırgamam. hayatım boyunca sigara içmedim; sigaraya yatıracağım parayı telefona yatırdım gözüyle bakıyorum.
0
montauq
(10.09.16)
Şimdi şöyle bişey var. Mesela benim çok şükür 10 bin tl üstü maaşım var. Bu ay ve gelecek ay 2 bin tl Enpara hesabıma atacağım. 4 bin ile kasım gibi Paris'ten bi 7 plus almayı düşünüyorum. Paranın kalan kısmını bir vakfa bağışlayacağım. Neden 1000 tl lik telefon almıyorum dersen onunla uğraşamam. Öğrenci iken aldığım dandik bir telefon vardı bahsettiğiniz gibi. Şarj gitmesin diye interneti açamazdım ekranı kısardım. Paso güncelleme gelir telefon kasılırdır. En sonunda hafıza sorunları başladı. Birgün swarm ı yüklemeyemedim. O ara iPhone 6 yeni çıkmış gittim aldım. Kardeşler böyle bir rahatlık Yok. 4g açık WiFi açık Bluetooth açık parlaklık açık. Yahu alet o kadar akıllı ki gece şarja takıp yatınca güncellemeleri yapıyor hissetmiyorsun. Kamera mükemmel hata takılma kasma Yok. Sınırsız özgürlük.

Kısaca benim derdim statü filan değil. Eğer kullanmadıysan al bi iPhone 7 1 hafta kullan. Eğer dediklerimi hissetmezsen ben buradayım
0
infernalcadre
(10.09.16)
Veririm ama 4-5 sene kullanirim
0
chavezding
(10.09.16)
(7)

değersizlik hissi ve intihar düşünces

lost aci soyler
takıntılı olunan bazı özel hayat problemleri ile ilgili en ufak aksilikte daarmadağın olmak, kendini değersiz hissetmek ve anında akla düşen intihar fikri. kaçış gibi, hep orda. ölücem ben daha fazla yeni gün görmek istemiyormum tarzı.durum düzelirse ya da olumlu bi gelişme olursa falan hemen hayata
takıntılı olunan bazı özel hayat problemleri ile ilgili en ufak aksilikte daarmadağın olmak, kendini değersiz hissetmek ve anında akla düşen intihar fikri. kaçış gibi, hep orda. ölücem ben daha fazla yeni gün görmek istemiyormum tarzı.
durum düzelirse ya da olumlu bi gelişme olursa falan hemen hayata dönme hayatı sevme ölüm fikrinden tamamen uzaklaşma?
ne bu kişilik problemi şimdi?
manik/bipolar zannetmiyorum çok anlık gün içinde değişimler bile olabiliyor. ve olaydan bağımsız durup dururken değil bazı şartlara bağlı iken oluyorsa?

help
0
lost aci soyler
(03.09.16)
hormon değerlerine baktırdın mı? derhal baktır.
0
evde liyakat kalmamis
(03.09.16)
Borderline olabilir mi?

Lütfen: Şahıs kimse psikiyatra gözüksün.
0
testis agrisi
(03.09.16)
intihar edince insanlarin gozunde degerlenmeyecek, intihari dusunen kisi, aksine oldu diyecekler unutulacak.
0
bollocks44
(03.09.16)
Madem eninde sonunda öleceğini biliyorsun, bunu idrak etmişsin, doğanın sana armağan ettiği zamanını en iyi şekilde değerlendir.
O, tabiata karışma, bedenin çürüme safhası başlayana kadar çevrene ve kendine iyi şeyler yap.
Zor anları da nasıl olsa öleceğim, hayat bir tiyatro ve kafaya takmama değmez hiçbir olayı diyerek atlata bilirsin, olayları büyütmeye bilirsin.
Misal Milattan önce 3. yüzyılda şu mozaiği icra eden şahsiyet şu an evrene karışmış durumda ama umarım yeterince neşeli olmuş hayatını yaşamıştır ;)
www.hurriyet.com.tr
0
neosphere
(03.09.16)
yok hayır, hotmonal veya sebepsiz değil. belli bir on ve problem üzerine işte.
gece olur, sabah olur fark etmez.
sürekli de olmuyor. sorun karşısında hissedilenler bunlar sadece
0
🌸lost aci soyler
(03.09.16)
"Bipolar Bozukluk Karma Epizod" olabilir. Bu şekilde araştırın.
0
elitist
(03.09.16)
intihar düşüncesi değer kazandırmayacak kişiye. onun bilincindedir zaten bence. intihardaki amaç; bu "acıyı" sonlandırmaktır.

değersizlik hissine gelince kararlı bir sorgulama süreciyle aşılabiliyor. kağıt kalemle çalışmanızı öneririm. sürekli soru sorun. soruya cevap verin. sonra o cevaba tekrar soru sorun. gibi.

değerli olduğunuzu anlamak için neden dışarıdan gelen tepkilere ihtiyaç duyuyorsunuz mesela? dışarıdaki insanlar kim ki? otorite mi? değerlendirmenin otoritesi olabilir mi? kaç kişiden değer tepkisi alınca tatmin olabileceksiniz? atıyorum anne, baba ve sevgilinden değer aldınız diyelim. dayınızdan almadınız. bu durumda ne olacak?

farzedin ki ıssız bir adada doğdunuz, büyüdünüz ve ölene kadar da orada yaşayacaksınız. tek bir insan bile çıkmayacak karşınıza. bu durumda değerli ya da değersiz olduğunuzu nasıl hissederdiniz?
0
matrix
(03.09.16)
(4)

dejavu hakkında düşünceleriniz neler

avianthem
sadece düşünce de değil. buna sebep olanın ne olduğu konusunda bilginiz var mı? özellikle de bilimsel açıdan. bazen aşırı net dejavular yaşıyorum. hani dejavu başladıktan sonra anlık olarak kendime "bak şimdi de şu olacak." dediğim ve yarım saniye sonra o dediğimin olduğu oluyor. resmen yarım saniye
sadece düşünce de değil. buna sebep olanın ne olduğu konusunda bilginiz var mı? özellikle de bilimsel açıdan.

bazen aşırı net dejavular yaşıyorum. hani dejavu başladıktan sonra anlık olarak kendime "bak şimdi de şu olacak." dediğim ve yarım saniye sonra o dediğimin olduğu oluyor. resmen yarım saniyelik de olsa geleceği görme gibi. belki de öyle değil ama bana öyle geliyor. size de böyle şeyler oluyor mu?

tüm bunlar beynimizin bize oyunu mu? yoksa hepimiz matrix'te mi yaşıyoruz? ):

hiçbir şeyi merak etmiyorum şunu merak ettiğim kadar.

şimdiden teşekkürler. (:
0
avianthem
(31.08.16)
bana da çok oluyor yalnız benim çok içim sıkılıyor dejavu yaşadığım zaman. tüm keyfim kaçıyor. sonsuz bir loop içerisindeymişim gibi hissediyorum, bu anı daha önce yaşamıştım; daha sonra da yaşayacağım bir sürü an olacak filan diyip üzülüyorum. sanki orijinal olarak o anı benden başka biri yaşamış, ben onun aldığı hazzı alamayacağım gibi geliyor.

lanet olsun sana dejavu.
0
evde liyakat kalmamis
(31.08.16)
Küçükken daha çok yaşardım son zamanlarda seyrekleşti ama hala çok etkiliyor beni, olay geçiyor ben düşünüp duruyorum nasıl oluyor bu diye.

Sürekli olabilecek şeyler olsa dersin ki olabileceğini tahmin ediyorsun ve oluyor ama hayır, çok net bir şekilde görme gibi demeyeyim de hissediyorum o anı daha önce aynı şekilde yaşadığımı ve yine aynı şeyin olacağını.

Değiştiremiyorsun da kötü olan o.
Atıyorum bir tepsiyi taşırken o an bir dejavu yaşıyorsun tepsiyi düşüreceğini de adın gibi biliyorsun ama ulan dur düşürmeyeyim de değişsin diyemiyorsun, düşüyor.
Net olarak hatırlamadığım için olan olayları böyle bir örnek verdim, her konuda bu oluyor ama.
0
mutekebbir
(31.08.16)
''Dejavu, beyindeki hafıza sisteminin zamansal uyumu sonucu ortaya çıkar. Yaşadığımız anılar düzenli olarak kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılır. Bu işlem yapılırken ortaya çıkan bir problemden dolayı dejavu yaşarız. Anılar kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe geçerken yolda bir yanılma olur ve zihin bu bilgileri uzun süreli bellekten geliyormuş gibi algılar. Sonuçta bir anı ikinci defa yaşıyormuş gibi hissederiz.''

alıntıdır. bana göre en mantıklı sebebi bu.
0
elorelia
(31.08.16)
Dejavu yaşanmasının sebebi beynin bir bölümünün diğer bölümüne oranla daha hızlı ya da daha yavaş işlem yapması sonucu zamansal farklılık olmasından kaynaklanır. Örneğin yolda bir kedi görürsün (meşhur örnek) ve bu kediyi beynin bir bölümü daha hızlı işler. Aradan zaman geçtikten sonra diğer bölüm işler. Sen ikinci kez işlenen bölümde daha önce bunu yaşadığını sanarsın. Öyle mistik, ezoterik bir durum yoktur. Tamamen beynin çalışmasının aksamasıyla ilgilidir.
0
elitist
(31.08.16)
(16)

Sanatla ilgili dizi/ film tavsiyelerinizi alayım.

ambrosia
Bale, opera, resim, heykel, tiyatro, klasik müzik, edebiyat .... vs temalı dizi ya da film tavsiyelerinizi alayım. Olaylar sanat okulunda geçiyor olabilir, bir sanatçının hayatı olabilir vs farketmez. Aklıma ilk gelen yapımlar Mozart in the Jungle ve Black Swan oldu. Bunlar ayarında olsun.
Bale, opera, resim, heykel, tiyatro, klasik müzik, edebiyat .... vs temalı dizi ya da film tavsiyelerinizi alayım. Olaylar sanat okulunda geçiyor olabilir, bir sanatçının hayatı olabilir vs farketmez. Aklıma ilk gelen yapımlar Mozart in the Jungle ve Black Swan oldu. Bunlar ayarında olsun.
0
ambrosia
(10.08.16)
Noviembre.
0
Adramelekhh
(10.08.16)
Tam onun ayarında olmasa da midnight in paris diyorum.
0
kljgslsdkjsd
(10.08.16)
The piano teacher: www.imdb.com

Amadeus: www.imdb.com

Nasıl unuttum!

Whiplash:www.imdb.com
0
chicha
(10.08.16)
0
asilyis
(10.08.16)
midnight in paris +1
tam olarak sanatci hayati vs. anlatmiyor ancak referanslar, hikayeler benim cok hosuma gitmisti.
0
kassiopeia
(10.08.16)
@kassiopeia @asilyis @chica @kljgsls @adramelekh arkadaşlar MÜKEMMELSİNİZ tüm tavsiyeler tam istediğim gibi. şu duyuru sayesinde ne güzel filmler diziler keşfettim ya. <3
0
🌸ambrosia
(10.08.16)
narudocko
(10.08.16)
www.imdb.com

A Late Quartet.

Şiddetle tavsiye ediyorum.
0
qazaqwsx
(10.08.16)
www.imdb.com
seri bu film.
0
uyuya kalip kavimler gocunu kaciran adam
(10.08.16)
la grande belleza
www.youtube.com
oscar a da aday oldu diye hatırlıyorum..
0
rentts
(10.08.16)
Chicago vardı bir de. Müzikal seversen bir bak derim
0
turkuaz
(10.08.16)
da vinci's demons dizi olarak. bir de tom's vermeer diye bir belgesel var resim seviyorsanız mutlaka bakın.
0
vacigok
(10.08.16)
youth
0
yeteramadenedimherseyi
(10.08.16)
Great Performances; www.imdb.com

Bu linkten bazı bölümlerini izleyebilirsiniz; www.pbs.org
0
elitist
(10.08.16)
klasik dönemi atlar isek daha popilerden aşağıda yazılı olanlar var, sayılır mı?

the girl with a pearl earring
pollock
hedwig and the angry inch
school of rock
dreamgirls
0
evde liyakat kalmamis
(10.08.16)
www.imdb.com

Flesh and Bone
0
bhdrydn
(10.08.16)
(13)

Ülkenin milli şuura ve milliyetçiliğe ihtiyaç duyması

soso
Öncelikle milliyetçi değilimdir, tamamen tarafsız şekilde düşünüyorum ki bu ülkenin ilacı sanki sol değil de islam'dan, islamcılıktan ve serserilikten arınmış, Atatürk ilkelerini kendine kılavuz edinmiş Türk milliyetçiliği. Yani medeni batı ülkelerine de baktığımızda da, hadi Kanada gibi istisna ülk
Öncelikle milliyetçi değilimdir, tamamen tarafsız şekilde düşünüyorum ki bu ülkenin ilacı sanki sol değil de islam'dan, islamcılıktan ve serserilikten arınmış, Atatürk ilkelerini kendine kılavuz edinmiş Türk milliyetçiliği. Yani medeni batı ülkelerine de baktığımızda da, hadi Kanada gibi istisna ülkeler hariç, milliyetçilik temeline oturmuş toplumlarla karşılaşıyoruz. Bu temel ise, bizdeki gibi hiçbir şekilde bozulmamış, sarsılmamış. Bizdeyse milli şuur yok, millet kendisini tanımıyor bile. Bu kendini bilememezlik var olduğu sürece hiçbir sol değerin de ülke genelinde karşılık bulabileceği düşüncesinde değilim. Gönül isterdi ki milliyetçilik şu bu olayları 21. yüzyılda artık ömrünü tamamlasın fakat bulunduğumuz coğrafyada bunun yükselmesi gerektiğini savunmaya başladım artık. İslamcı zihniyetle ancak bu yolla mücadele edilebilir. Sizce de bu ülkenin söylediğim gibi bir Türk milliyetçiliğine ihtiyacı yok mu? Merak ediyorum, hem kökten dinci fetöcülere, hem de islamcı Erdoğan rejimine karşı sert bir tavır almış bir örgütlenme var mı? Dediğim biçimde hareket eden, mantıktan, akıldan uzaklaşmayan bir milliyetçilik akımının şu anki yozlaşmış ortamda karşılık bulabilme ihtimali var mıdır? Yani sol karşılık bulamaz, orası kesin, fakat bu türden bir milliyetçilik faydalı olmaz mı dersiniz?
0
soso
(17.07.16)
Yok. Bu topraklarda milliyetçiliğin daha da yükselmesinin işleri daha da yokuşa süreceğini düşünüyorum. Kaldı ki millietçilik fikri geçmiş yüzyıllarda kalan modası geçmiş bir düşünce. 21.yy dinamiklerinde milliyetçilikten çok daha farklı dinamiklar söz konusu. Dolayısıyla geriye doğru bir adımla "ileri"ye( ileri diye bir şey varsa ?) gidileceğini sanmıyorum.
0
qazaqwsx
(17.07.16)
1- milliyetcilik projesi, aydınlanmacilik ve ulus devlet sosu ile bulanmış modernite projesidir. bununla ilgili bir sürü kitap var oradan okuyabilirsiniz.

2- milliyetcilik, büyük ölcüde emperyal devletler tarafından geride biraktiklari sömürgeleri kontrol altinda tutmak icin kullanilmistir. afrika'daki sonuclari malum. biraz koloni tarihi okuyabilirsiniz.

3-almanyadaydin simdi galiba, biraz etrafına bak. sınır yok, ulus devlet yok, ulusal ekonomi yok. bu saatten sonra bu cagda, milliyetciligin herhangi bir tanımının uygulanabilirligi yok.
0
thewizardofearthsea
(17.07.16)
milliyetçilik yüzünden bu ülkenin vatandaşı olan rumların, ermenilerin evleri, dükkanları, kiliseleri yağmalandı 55'te, varlık vergisi'yle hayatları sömürüldü. birkaç sene önce daha çocukların okullarına bomba tehditleri yapardı milliyetçi gruplar. bu ülkenin islamcılık kadar milliyetçilikten de çektiği çok oldu. atatürk milliyetçiliği diye yumuşatılmaya çalışılan şeyin, dünyanın herhangi bir yerindeki milliyetçilikten en ufak farkı yok zaten.
0
nathanieltroy
(17.07.16)
nathanieltroy, serserilikten arınmış derken saydığın tipte olaylarla işi olmayan, neo-nazi kafasından arınmış bir milliyetçilik türünü kastetmiştim aslında. Rumların, Ermenilerin ve diğer azınlıkların bu ülkeye kattığı değerlerin de farkında olan bir milliyetçilik ihtimali yok mu yani?
0
🌸soso
(17.07.16)
@soso ben öyle bir ihtimal ve potansiyel göremiyorum maalesef. milliyetçiliğin doğasında bu değerlerin olduğunu düşünmüyorum çünkü.
0
nathanieltroy
(17.07.16)
Milliyetçilik evrensel değer olarak tarif edebileceğimiz her şeye karşıdır. Güçlenmeye, otoriterleşmeye ve en sonunda da katliamlara kadar gidebilen bir düşüncenin mayasıdır.

Mussolini'nin kara gömleklileri, aynı şekilde Hitler'in paramiliter güçleri bunların örneği. AKP'nin sokağa dökülen kitlesinin bir anda polis moduna girmesi de aynı şekilde.

İslamcı zihniyetle ancak sekülerizmi savunarak, anti emperyalizmi savunarak mücadele edilebilir. Sosyalizm de diyeceğim ama hede hödö yapan olacak şimdi, gelin ortada buluşalım. Siyasal İslamın, cihatçılığın panzehiri bunlardır.

Milliyetçilikle siyasal İslam her zaman birbiriyle buluşmaya müsaittir.
0
sevgikusunkanadinda
(17.07.16)
sevgikusunkanadinda;

Saydığın örnekler benim tarif etmeye çalıştığım, sadece istiklali değil, aynı zamanda hürriyeti de aynı derecede önemseyen bir milliyetçilik anlayışını yansıtmıyor aslında. Sadece yarım ağızla "sekülerizm" dediğinde insanların tek bir çatı altında toplanmasını sağlayamazsın diye düşünüyorum. Hem özgürlükçü hem ahlaklı hem milliyetçi bir model çok mu imkansız yani? Şimdi açık konuşalım, Türkiye'deki dört büyük parti içerisinde en doğru, en çağdaş, en ahlaklı parti programına HDP sahip, darılmaca, gücenmece yok. Yani Türkiye şartları için konuşuyorum tabii. Genele bakarsan yine yetersiz. Yalnız bu Türkiye için çağdaş sayılabilecek programın başka kesimlere, hele ki vahşi bir terör örgütüne ılımlı bakan kesime bırakılmadan, öncelikle Türk milliyetçileri tarafından sunulması gerektiğini düşünüyorum ben. Çağdaş değerleri savunmaktansa tamamen romantik söylemlere ve fevri reflekslere sahip akıl yoksunu kasaba milliyetçiliğinin Türk milliyetçiliğini ele geçirmiş olmasından şikayetçiyim. İslamcıyla ancak, Türkiye'yi geliştirmeyi, güzel ve yaşanılır bir ülke haline getirmeyi kendine amaç edinmiş, dar bir ideoloji ya da partiden ziyade geniş bir temel üzerine kurulmuş milliyetçilik modelinin mücadele edebileceği kanısındayım. Alman ya da diğer batı toplumlarının şu anki dinamikleriyle bizim içerisinde bulunduğumuz ortamı karşılaştırmanın pek doğru olabileceği düşüncesinde de değilim bu arada. Bazı durumlarda doğrunun evrenselliğine sığınmamak gerektiğini düşünüyorum.
0
🌸soso
(17.07.16)
herkes bir reçete yazıyorsa ben de yazayım madem; halka gereken ilaç geçmişteki fatsa, günümüzdeki ovacık'tır.
0
pokemonk
(17.07.16)
bu ülkenin yıkılmaya ihtiyacı var.
0
doxanikee
(17.07.16)
canı gönülden kutluyorum, bu uluslarla farkımızı koyduktan sonra bu saptamayı da yaptığınız için, çünkü bizde olamayan aynen bu dediğinizdir ve bu nedenle bizde hiçbir sol hareket gerçek anlamda gelişemiyor.

pratik gerçeklerin yarattığı sorunlara gelmesi gereken çözümleri akıllarındaki teoride arayan insanlar bir süre sol macerası yaşıyor, o kadar.

milliyetçilik fikri geçmiş yüzyıllarda falan asla kalmış değildir. yahu asıl federasyonların ara bir aşama olduğunu bilmeyenler bunu düşünüyor sanırsam.

bir kere diyelim marxist olsanız nasıl işçi sınıfının sınıf bilincinin oluşması için üretim araçlarını ellerinde toplayan bir burjuvazinin olması gerektiğini düşündüğünüzdeki gibi bazı basamakları "mecburi" geçmeniz gerektiğini düşünüyorsanız mesela, benzer bir mecburiyeti de milliyetçilik durumunda yaşıyorsunuz. zaten tüm başarılı sol devrimler bu milliyeçi şuur varlığında oldu, yokluğunda değil. o şuur olmazsa küba olarak amerika'ya kafa tutamazsınız, biz küba'yız, demeniz gerekiyor.

yine de milliyetçiliğin kendi sol ütopyasında nihai aşama olmadığını idrak eden her heyecanlı insan kafasında bunu aştığı an tüm dünyanın da aşabileceğini sanıyor. oysa hala feodal kültürün hakim olduğu yerler var ve hayır, o ekonomik bağlantılar ve olgular sabit kaldığı sürece oradaki insan senin düşündüğünü yırtınsan da düşünmeyecek.

yani şartların ne zaman olgun olduğu düşünülmüyor. onu bırakalım hakim üretim tiplerinin de kendi ilişkilerini ve toplum yapısını yarattığı tamamen görmezden geliniyor. daha yeni tip üretime dayalı ilişkinin kendisi ve dolayısıyla bilincinin yerleşmediği yerde solculuk yapılıyor ve o solculuk da üstelik ekonomiyle ilgili hiçbir şey söylemiyor: onun yerine hem de çoktan vatandaşlığımızı elde etmiş ve artık bunlarla uğraşabilecekken, bizlere hatırlatmasalar hiç de umursamıyor olduğumuz kökenlerimizi hatırlatıyorlar. oysa milli şuuru olan insan, önce kendi haklarını anlar, anayasasını bilir ve bunu önüne gelene elletmez bu bir, ikincisi kendi ülkesinde kendi haklarını iyileştirmek üzere örgütlenebilir. sendikalar kapatılıyor, işçiler ölüyor insanlar "benim ten rengim bu, ben bunu sabah akşam bağırmak istiyom tamam mı" modunda. beyaz yakasın, çocuğunu verecek okul kalmıyor, kunta kinteyim ulan moduna giriyorsun. iyi yani, aferin. çok işine yarayacak. okulun yok daha, hangi dilde okuyacağını tartışıyorsun. aferin.

hep diyorum bunlara, çünkü bunu en çok pusulasını unutmuş solcular yapıyor: öyle enternasyonaldiysen önce şu ülkede hakların için savaşır, örgütlenirdin, çünkü zaten devrimin ülkesi yok :)(oradaki çelişkiyle dalga geçiyorum biraz). yeni yeni pıtrak veren hareketlerin içine "ben zart zurt renkteyim"le etmektense, hangi dilde bilme hakkı için değil, öncelikle bilme ve paylaşma hakkı için uğraşırdın. marabaya "başka bir ülkenin marabası olarak kal" diye gaz vermeye kalkmazdın.

milliyetçilik bir aşamadır. zıplayarak geçilmiyor. ve şu an emperyalizme karşı en mühim araç. bütün diplomasi çünkü ülkeler, vatanlar üzerinden ilerliyor. esperanto konuşup adacıklarında özerklik ilan eden adamlarla değil, devletlerle anlaşma yapılıyor. ekonomin dışa tamamen bağımlı, sömürü ülkesi konumuna gelmişsin ama 10+ sene önce konuşmak istemediğin/umursamadığın dinin-kökenin çok önemli oluyor. ya yapalım o zaman dünya nüfusuna bir DNA testi, herkes maternal DNA'lerine bağlı olarak ilk çıktığı yere gitsin? o kadar saçma şeyler ki bunlar, toparlamak bile istemiyorum.

bu insanlara guess what? demek istiyorum. bir zamanlar hepimiz tek hücreliydik, beni o zamana görürebilir misin, mutluluğun resmini çizebilir misin abidin?

... daha ciddi bir tonda devam etmek niyetindeydim ama böyle yarama bastın ne yapayım. bu enayilik öldürüyor beni. önce mevzini koruyacaksın, tartışabilir güce geleceksin, sonra tartışacaksın. ve o zaman güçlü olduğun için, dünyanın en sömürgeci ülkelerinin finanmanını sağlıyor olmasına, tarihi çarpıtmana, kütüphaneler kurmana gerek kalmayacak çünkü o zaman bir şeylerin üzerine konmaya çalışıyor olmayacaksın, hakkını arıyor ve alıyor olacaksın.

horozlar dövüşüyor, dövüştürenler kahkahalarla gülmekte. bir de ulus devlete bildiğimiz eleştiriler getirilip etnik kimlikten bahsedilmiyor mu? yahu, o mantığın devamı herhangi bir kökenin önemli olması değil, hepsinin önemsizleşmesi. her anlamda anayasaca eşit haklar sağlanması. hatta öyle ki ülkelerin yok olması. yani sınırların. daha küçük ülkeler için daha çok sınır, daha büyük yönetimler ve onlarla savaşamayan küçük halklar edinmek değil bu fikrin devamı.


çok şey var bu konuda denecek ama sana katılıyorum ve bence bunu anlamayanlar woodrow wilson'ların, huntington'ların peşinden çok güzel gidiyor. ben sol'dan örnek verdim çünkü rönesansını yaşayamamış topraklarda feodal kültürde debelenirken kafasında çarpıttığı ve sol olduğunu iddia ettiği teorilerle bu milli şuurun edinilmesini bir süredir sözde solcular engelliyor. bu olmasaydı belki biz "ümmet" olmaktan çıkıp bir ülkenin "millet"i olabilmek haline daha hızlı da gelecektik ayrıca.


not: pek katılmıyormuşuz galiba birbirinize, cevaplar arasındaki yazınızı anca gördüm de :). daha doğrusu benzer şeyleri düşünerek farklı sonuçlar elde etmişiz, ancak özünde anlatmaya çalıştığımız şey aynı gibi.

ben bu ülkede doğrudan üretim tipleri, araçların dağılımı, okuma ve sağlık hakkı, giderilmiş gelir uçurumları, ifade özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti gibi şeyler için savaşmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. bunun için ilk gereken: tam bağımsız türkiye. dolayısıyla milli şuur. dolayısıyla manipüle edilemeyen iç ve dış politika. kim olduğumuz, kimlerden olduğumuz bu kadar önemli olmamalıydı. yani eski chp'nin çıkış noktası olan ilkeler çok önemli. ve bunları elde etmişsek diğerlerini zaten edebilecek konuma gelmişiz demek olurdu. hdp gibi partileri hiç samimi bulmuyorum; onlar yeni bir ülkenin burjuvası olmak ve kaymağını yemek istiyorlar, bölge halkını zerre de umursadıkları yok.


edit: evet, teşekkürler açıklama için. zaten özünde katıldığımı vurgulamak istedim ben de. benim tek korktuğum şey yazılı metni kastetttiğinizi her okurun anlamaması. bu gelişkin bir bakış açısıdır, bence. program üzerinden bakılsa aslında program sahiplerine yani her partiye de çok bilinçli eleştiri gelirdi. belki bu tartıştıklarımız daha çok kişi için önemli olurdu.
0
godoşu beklerken
(17.07.16)
@godoşu beklerken;

Oradaki HDP lafına takılmamak gerekiyor. Samimiyet falan sorgulamıyorum, tamamen yazılı metinden bahsediyorum. Bu metni, bu anlayışı bir Türk milliyetçi akımının da önerebilecek kapasitede olması gerektiğini düşünüyorum sadece.

Yoksa "bunları elde etmişsek diğerlerini zaten edebilecek konuma gelmişiz demek olurdu" şeklindeki bakış açısına aynen katılıyorum. Anlatmak istediğim öncelikle buydu.
0
🌸soso
(17.07.16)
turkiyede milliyetcilik, birlik yok ki. din iman para insanimizda.
0
baldur2
(17.07.16)
Bence bu ülkenin ihtiyaç duyduğu tek şey tüm ideolojilerden arındırılmış bir liberalizm. Çünkü her şeyi abartan bir toplum olduğumuzdan, milliyetçi değil faşist, dindar değil cihadçı oluyoruz, ortası yok.
0
elitist
(17.07.16)
(5)

eşyalarınızı atıyor, bağışlıyor musunuz ve kaç eşyayla yaşıyorsunuz?

dahili meddah
1- yani kişisel kullanımızda olan kıyafet de dahil, elektronik eşya da mobilya da.bunların kaçını kullanmasanız da olur? adet olmak zorunda değil yüzde % şu kadarı da diyebilirsiniz.2- attığınız/verdiğiniz eşyalarınızı neye göre beliyorsunuz?a- modası geçmiş oluyor, beğenmiyorum artıkb- eskidiği/kır
1- yani kişisel kullanımızda olan kıyafet de dahil, elektronik eşya da mobilya da.bunların kaçını kullanmasanız da olur? adet olmak zorunda değil yüzde % şu kadarı da diyebilirsiniz.

2- attığınız/verdiğiniz eşyalarınızı neye göre beliyorsunuz?

a- modası geçmiş oluyor, beğenmiyorum artık
b- eskidiği/kırıldığı bozulduğu için
c- uzun süre geçiyor ve kullanmadığımı anlıyorum.
d- dolapta/evde yer kalmadığı için
e- ihtiyacım olmadığı halde yenisini aldığım için.
0
dahili meddah
(01.07.16)
1- %90'ı fazladan var, minimal yaşama çok özeniyorum ama yapmak çok zor.

2- Şıkların hepsi de zaman zaman geçerli, ama en çok kullanmadığım/ giymediğim için birilerine veriyorum. Attığım hemen hiç olmuyor, hiç kullanılmayacaksa, mesela bozulmuşsa filan atıyorum.
0
elikası
(01.07.16)
2- Minimal yaşama ulaştıktan sonra atmak/vermek mümkün olmuyor. Minimaldir artık, varolan çok az ürün artık sadece gerekli olanlardır. :)
0
elitist
(01.07.16)
nerdeyse hepsi çünkü 2'de söylediklerini yapıyorum.

özellikle kıyafet için belli aralıklarla elden geçirir ihtiyacım olmayan, küçük gelenleri eşe dosta, ihtiyacı olanlara veririm. mesela yıllar önce alınmış bi pijama vardı hiç giymemişim büyük geliyor enişteme verdim. aynı şekilde ben de arkadaşların kıyafetlerini alırım eski değilse giymiyorsa ver ben giyerim diye.

zaten bu yola girdikten sonra da insan ıvır zıvır şeyler almayı bırakıyor ve bi süre sonra bu elden geçirme işlemini daha uzun aralıklarla yapmak zorunda kalıyor.
0
bay b
(01.07.16)
Mümkün olduğunca eşya, kıyafet vs. almamaya çalışıyorum. Birşeyi satın alıyorsam gerçekten ihtiyacım vardır. Bir de yeni kıyafet, ayakkabı alırken de "Bu güzemiş bunu alayım." demiyorum sadece. Aldığım şey en az 5 farklı parçaya uyum sağlıyordur tahminen.

2 için de a, b, c, d.
0
chitosan
(01.07.16)
1 - yarısı sanırım. çok gereksiz şey var:( ama küçülmeye çalışıyorum. facebook gruplarında ücretsiz dağıtıyorum eşyalarımı, bayağı bir şey verdim şimdiye kadar.

2- c,d,e
0
peggy
(01.07.16)
(3)

özgüveni düşüren olayların libidoya etkisi

roket adam
nin çok yüksek olduğunu düşünüyorum. sikko bi şekilde terk edilmek, karşı cins tarafından aşağılanmak falan tarzı şeyler sanıyorum karşı cinsle kendini cinsellik üzerinden onaylamak temalı bir kendine güven boost'u gerektiriyor. katılıyor musunuz buna? başınıza geldi mi?
nin çok yüksek olduğunu düşünüyorum. sikko bi şekilde terk edilmek, karşı cins tarafından aşağılanmak falan tarzı şeyler sanıyorum karşı cinsle kendini cinsellik üzerinden onaylamak temalı bir kendine güven boost'u gerektiriyor. katılıyor musunuz buna? başınıza geldi mi?
0
roket adam
(24.06.16)
ben katılıyorum.
0
timmie
(24.06.16)
Ben de katılıyorum
0
charlotte blanc
(24.06.16)
Libido, Freud'dan hatırladığım kadarıyla cinsel nesneden bağımsız olarak işliyor. Libido, cinsel dürtü demektir ve her insanda her zaman için bulunur. Bunun tatmin edilmesi ancak ulaşılabilinen nesnelerle gerçekleşir ve bu yüzden acılı bir deneyim yaşandığında inversion (dönüklük/sapma) gerçekleşir. Bu durum da libido için cinsel nesnenin, her koşulda ikincil derecede rol oynadığını gösteriyor. Yani cinsel dürtünün temel ve değişmez öğesini oluşturan şey nesne olmadığından libidonun nesneye bağlı olarak düşmemesi, sadece yön değiştirmesi gerekir. Bu gibi durumlarda, yani sizin söylediğiniz gibi durumlarda libidonun yön değiştirmesi örneğin eşcinsellik, fetişizm, hatta mastürbasyona yönelmesi gerekiyor.
0
elitist
(24.06.16)
(7)

Hayatın anlamını çözmeye çalısan arkadas

cenkist
Bir arkadasım baya tuhaf bir hala gelmiş.Niye yaşıyorz neden yaşıyorz falan diyor ..İşte herşey gelip geçici diyor .Kadına ,paraya ,hırsa doyum olmaz diyip neden çalısıyoruz diyor ..Butün hırslarımızın kurbanı olduk falan diyip hayattan bir beklentisi olmadığunu soylüyor.Bir de bu arkadas deist olmu
Bir arkadasım baya tuhaf bir hala gelmiş.Niye yaşıyorz neden yaşıyorz falan diyor ..İşte herşey gelip geçici diyor .Kadına ,paraya ,hırsa doyum olmaz diyip neden çalısıyoruz diyor ..Butün hırslarımızın kurbanı olduk falan diyip hayattan bir beklentisi olmadığunu soylüyor.Bir de bu arkadas deist olmus .Eskiden müslümandı.Hayat ona çok saçma geliyor.Bu hayat marliyn monroeyi bile intihara sürüklemiş ben niye öldürmiyim kendimi falan diyor ..

Nedir la bu dengesizlik aq ?
0
cenkist
(23.06.16)
dengesizlik mi? cevap bulabildin mi sen adama?
0
jadle
(23.06.16)
Ben de benzer his&düşünceler içindeyim, yakınlarım dengesizlik&şükürsüzlükle itham edip yakında belamı bulacağımı söylüyor. Arkadaşa selamlar, yalnız değil ancak bir çözüm/cevap hicbir şey yok.
0
Sulfoxaflor
(23.06.16)
sunset limited izlet ona
0
susuz koye hamam
(23.06.16)
Baş edemediği bir sorunu var mı?
Hastalık, sevgili durumları?
0
premium hayat yan gel yat
(23.06.16)
esasen normal olan bu arkadas. bazilari daha gec ulasiyor, cogunluk ise bu idrak seviyesine hic ulasamadan ölüp gidiyor.
0
kimse
(23.06.16)
Hayatta zevk alacak cok sey var, bunlardan faydalanabilseydi bunlari dusunmeye vakti olmayacakti.
0
stavro
(23.06.16)
İnsanın en önemli özelliklerinden biri kendi varlığını sorgulamasıdır. Yani arkadaşınızın durumu aslında olması gerekendir. Heidegger'in çok güzel bir kavramı vardır; (bkz: geworfenheit). İnsan hayatındaki her şeyi seçebilir yani kendini inşa eder fakat bunun başlangıcına indiğimizde bu dünyaya fırlatıp atılmıştır. Bu konuda tercih yapma şansına sahip değildir ve istem dışı olarak atılmışlığını sorgular.
0
elitist
(23.06.16)
(4)

DNA testleri

tenceredibi
Merhaba,23andMe veya National Geographic'in DNA testlerini deneyen var mı?
Merhaba,

23andMe veya National Geographic'in DNA testlerini deneyen var mı?
0
tenceredibi
(07.06.16)
Arkadasim su an kargoyu bekliyor, birazdan ornek gonderecek :)

Ben denemedim de benzer analizleri yapiyorum. Yardimci olabilirim.
0
evrim halkasi
(07.06.16)
150 dolar civarına satıyorlar bu kitleri, değer mi sizce? yani alelade bir tüpe örnek koyup makul bir hizmet ücreti ödeyip de bu iş yapılamaz mıydı?
0
zebragibi
(07.06.16)
Çok yakın bir tanıdığım National Geographic The Genographic Project Türkiye ve Ortadoğu direktörlüğü yapmıştı. Kendisi ile yakın bir tarihte görüşeceğim, detaylı bilgi alıp size iletebilirim.
0
elitist
(07.06.16)
Ticarilesen kitlere artik makul fiyat diyebiliriz aslinda. Onceden oldukca pahaliydi bu is, artik rayina oturdu sistemler. Alelade bir tupe koydugunuz ornekten verim almaniz cok zor. 23andme'den gelen tupu az once gordum. Icerisinde buffer dedigimiz, orneginiz onlara ulasana kadar DNA'yi koruyan bir sivi var. Biz normalde bu buffer'i laboratuvarda hazirliyoruz ama evde siradan bilgilerle hazirlamak mumkun degil, hazirlasaniz bile verimli olmaz.

Zaten esasen odediginiz ucret, sonraki asamalarda yapilan harcamalar. Ilk olarak DNA izolasyonu yapiliyor, sonrasinda da bir microchip ile sizdeki mutasyonlar tespit ediliyor. Son asamalarin tamami bilgisayar sistemleri uzerinde yapilan hesaplamalar.

23andme bu anlam da gercege en yakn sonuclari veren firma. Cok fazla mutasyona bakiyor ve bilimsel olarak bizim calismalarda kullandigimiz microchip'e en yakin chipi kullaniyor. En guzeli de sonunda size ham datayi veriyor ve siz de istediginiz sekilde karsilastirmalar yapabiliyorsunuz. National Geographic herkese markasi dolayisiyla guvenilir gelse de chip'i yeterince bilgi verici degil. O chip'in sonuclarini bir onceki calismamizda kullandik, hic anlamli degildi. Dolayisiyla elde edeceginiz sonuclar elbette kabaca bir seyler soyler ama ben olsam guvenmezdim.

23andme'den siparis verecektim ben, kargo ucreti cok pahali geldi. O yuzden vazgectim simdilik, biraz para biriktirip oyle siparis verecegim.
0
evrim halkasi
(07.06.16)
(12)

kalıtım mı, hayat tecrübesi mi?

pinkpeony
kişiliğimizi kalıtım mı şekillendirir, hayat tecrübesi mi? ikisi de deseniz de, sizce hangisi daha ağır basar?neden?
kişiliğimizi kalıtım mı şekillendirir, hayat tecrübesi mi? ikisi de deseniz de, sizce hangisi daha ağır basar?
neden?
0
pinkpeony
(05.06.16)
ikisi de ama, huylar bile genetik oldugundan kalitim daha agir basiyor.
0
baldur2
(05.06.16)
ben de kalıtımın kabaca %70-75 olduğunu düşünüyorum.
0
🌸pinkpeony
(05.06.16)
ben kalıtımın etkisinin olduğuna inanmıyorum şahsen.
0
passion rules the game
(05.06.16)
kalıtım olamaz ya, kardeşimle alakamız yok. yani üvey değilse(m) olamaz diyorum.

hayat tecrübesi şekillendirir.
0
azizakin
(05.06.16)
Genetik etkiler kisiligimiz uzerinde olabildigince az etkili. Cevap elbette deneyimlerimiz. Imza: Genetikci
0
evrim halkasi
(05.06.16)
psikoloğum bazı özelliklerimin babamdan geldiğini düşünüyor.
0
nice tnetennba
(05.06.16)
(bkz: nature vs nurture) deniliyor buna, ilgililer okusun.
0
scars dont fade
(05.06.16)
Kalıtım.
Ne yaparsan yap sonuçta hamur belli.
0
ketcapli dondurma
(05.06.16)
ben senin tersine hayat tecrübesinin %70-75 olduğunu düşünüyorum.
0
freetakilir
(05.06.16)
Mizaç, karakter ve kişilik arasındaki farklılık burada ortaya çıkıyor. Mizaç kalıtımsaldır, karakter sosyaldir, kişilik ise ikisini de içinde barındırır. Yani hem kalıtım hem hayat tecrübesi şekillendirir. Hangisinin ağır bastığına dair bir çalışma okumadığımdan ne desem uydurmuş olurum. Bilmiyorum deme opsiyonumuz yok sanırım? :)
0
elitist
(05.06.16)
kalıtım çok azdır, hayat tecrübesi her şeydir.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(05.06.16)
ikiside ama kalıtımında öğrenme sekmesi açık değilse hayat tecrübesi pek işe yaramaz
0
basond
(05.06.16)
(21)

Çok popi olmamış dizi tavsiyesi

bekocani
ekşide hakkında milyonlarca sayfa yazı yazılmamış olan sevdiğiniz dizileri önerebilir misiniz acaba? tür hiç farketmez.
ekşide hakkında milyonlarca sayfa yazı yazılmamış olan sevdiğiniz dizileri önerebilir misiniz acaba? tür hiç farketmez.
0
bekocani
(29.05.16)
damages
0
sta
(29.05.16)
mini dizi lost room.
0
basond
(29.05.16)
Outlander, Blacklist, 12 Monkeys
0
crown
(29.05.16)
Banshee
0
jazzabel
(29.05.16)
Broadchurch
Forbrydelsen
Bron broen ve müthiş bir mini dizi;
The missing.
0
a r a m i s
(29.05.16)
komedi istiyorsanız MOM.
0
c1b2k3
(29.05.16)
Banshee
0
condom kurşunu
(29.05.16)
(bkz: borgen)
0
elitist
(29.05.16)
Black books?
0
fear factor
(29.05.16)
the knick
0
icim urperiyor
(29.05.16)
the good wife
0
Phoebe
(29.05.16)
Person of interest var hakettiği değeri görmemiș.İzlemeni tavsiye ederim.
0
jorah the andal
(29.05.16)
kimlanbu
(30.05.16)
black mirror,
fear the walking dead
Broadchurch + 1
0
tamam onu da ben yaptım
(30.05.16)
marco polo
0
gneral
(30.05.16)
trapped (Ófærð)
0
windowsguvenlikduvari
(30.05.16)
korku,gerilim severseniz damien.
0
alobuyrunbenlutfiyefidillioglu
(30.05.16)
11/22/63
0
riff cohen
(30.05.16)
black sails
0
freetakilir
(30.05.16)
Suits, Orphan Black, Elementary, The night manager, The Americans ilk aklıma gelenler. En tırtı Elementary bunlardan.
0
noluyo yaa
(30.05.16)
how not to live your life
0
it oynamis yonca masarasi
(30.05.16)
(1)

Cerrahi tekkesi Cuma programı neler? Bİlenler?

ileridemokrasi
Pazartesi var bildiğim kadarıyla, peki ya Cuma?
Pazartesi var bildiğim kadarıyla, peki ya Cuma?
0
ileridemokrasi
(06.05.16)
Cuma günleri yok, salı ve perşembe günleri var.
0
elitist
(06.05.16)
(3)

Yemek- İçki Kültürü ve Adabı Muaşeret kavramlarını

lafıolmaz
İçselleştirebilmem için kitap tavsiye edebilir misiniz?
İçselleştirebilmem için kitap tavsiye edebilir misiniz?
0
lafıolmaz
(04.05.16)
Özellille rakı için Aydın Boysan'ın konuk olduğu programların videolarını izleyebilirsiniz. Kitabı var mı bilmiyorum.
0
utkumon
(04.05.16)
murat belge
0
Big bada bum bum
(04.05.16)
Massimo Montanari - Avrupa'da Yemeğin Tarihi

Örnek vermek gerekirse şarabın kutsallığına karşı Cermen ve İskandinav halklarında bira kutsal olarak tüketilmeye çalışıyor ki hem kültürel emperyalizm, hem ekonomik emperyalizm dengelenebilmiş olsun. Bu gibi enteresan bilgilerle dolu hoş bir kitap.
0
elitist
(04.05.16)
(7)

Psikolog? Psikiyatrist? Ya da ne?

antipodes
Selam,Eşim yaklaşık 6 ay kadar önce annesini kaybetti. Her şey çok hızlı gelişti ve hiç beklenmedik bir son ile karşılaştık. Annesi ile arasında kuvvetli bir bağ olması da olayı daha karmaşık bir hale getirdi.O günden beri ruh hali biraz sıkıntılı. Zaman zaman dalıp uzaklara gidiyor. Yalnız kaldığın
Selam,

Eşim yaklaşık 6 ay kadar önce annesini kaybetti. Her şey çok hızlı gelişti ve hiç beklenmedik bir son ile karşılaştık. Annesi ile arasında kuvvetli bir bağ olması da olayı daha karmaşık bir hale getirdi.

O günden beri ruh hali biraz sıkıntılı. Zaman zaman dalıp uzaklara gidiyor. Yalnız kaldığında ağlama krizleri, rüyasında sürekli annesini görmesi, sürekli uyku durumu vs. hep bu eksende yaşıyor.

Bir şeyler ile meşgul olurken biraz daha farklı durumu. Çalışırken ya da birlikte bir şeyler yaparken biraz daha sıyrılabiliyor bu durumdan ancak işte her an yanında olabilmem mümkün değil.

Şimdiye kadar bir uzmandan destek almalısın fikrimi hep reddetti. Ancak sonunda o da aynısını düşünmeye başladı. İlaç kullanmayacağı bir psikolojik destek almaya karar verdi.

Ne etmeli, nasıl yapmalı, faydası olur mu, olursa önerebileceğiniz isimler var mıdır? İlla ki benzer süreçleri yaşayan arkadaşlar vardır. Sizler neler yaptınız? Ne önerirsiniz?

Teşekkürler şimdiden.
0
antipodes
(03.05.16)
Önce psikologa gitsin bence eğer psikolog gerekli görürse bir psikiyatriste yönlendirecektir.
0
insan opusen hayvandir
(03.05.16)
6 ay yas için uzun bir süredir. Dolayısıyla yastan depresyona geçmiş olabilir. Bir psikologla görüşmeniz faydalı olur. Özelden yazacağım.
0
elitist
(03.05.16)
psikolog +1
0
sayns
(03.05.16)
Öncelikle sabır dilerim. 2 buçuk yıl önce ağabimi kaybettim.

Eşinizin şu anki durumu çok normal. yas, kabullenme süresi kişiden kişiye değişiyor ama ilk 6 ay herkes için en sıkıntılı süreç galiba. şu an durumun normal olduğunu bilin sadece. Ben 6-7 ay kadar sonra uyuyamadığım, uyursam da bağıra çağıra uyanıp, korkup evdeki bütün kapıları kilitlemeye başladığım için (korkmam için bir neden yoktu) durum kötüye gidiyor diye düşünüp psikiyatra gitmiştim. Uykumu düzeltmeden iyi olamayacağım için ilaç vermişti. Ama tavsiyem ilaç kullanılmaması. Onun da kendi içinde bir sürü handikapı var malum.

Kayıp durumunda psikoloğun çok bi etkisi olabileceğine ben inanmıyorum ama tabi bu benim fikrim. İnsan doğası enteresan, bir süre sonra oyalanmaya, gülmeye, kaybedilen kişiyle olan anıları önce ağlayarak sonra acı acı gülümseyerek hatırlamaya başlıyorsun. 3 yıl geçti hala saçma sapan anlarda ağlama krizlerine giriyorum. Ama çok seyrek oluyor artık.

Bol bol yürüyüş, belki kısa bir tatil, kesinlikle spor (klişe diyeceksiniz belki ama), Arkadaşlarla geçirilen zamanlar bana iyi gelmişti. Sarılın bi de bol bol eşinize. Sevildiğini hissetmek herkese iyi gelir.
0
selci
(03.05.16)
Psikoterapiste goturmelisiniz. Hangi sehirdesiniz?
0
veritaslibertas
(03.05.16)
@psikolog öneren arkadaşlar var mıdır önerebileceğiniz, işinin ehli ve astronomik paralar istemeyecek uzmanlar?

@selci İyi dilekleriniz için teşekkürler. Bunları okumanıza sebep olarak tekrar üzülmenize vesile olduysam affedin lütfen. Mümkün mertebe bahsettiğiniz şekilde aktiviteler yapmaya çalışıyoruz birlikte. Sevgi ve sarılma da buna dahil. Teşekkürler öneriler için, sabırlar dilerim.

@veritaslibertas istanbul
0
🌸antipodes
(03.05.16)
Öncelikle başınız sağolsun ve çok geçmiş olsun.
Yas terapisi için, diğer tüm patolojilerin aksine, ilacı en azından ilk aşamada uygun görmeyen bir uzman grubu var ki ben de kendilerine katılıyorum.
Derler ki; yas sürecinde muhtemel depresyon ilaçla safdışı edilebilir ancak bu çözülmeyen meselenin üzerinin kapatılmasına veya ötelenmesine sebep olur. Ancak çözmek, gidenle vedalaşmak lazım gelir.
Yani, psikoterapi+ bir süre sonra gerekirse ilaç bana göre en uygun yöntemdir ve klinik psikoloğa gidilmelidir.
0
buraya yalniz uyanmak icin geldim
(03.05.16)
(9)

Antrikot vs. Bonfile

aradaki uzaklik
Bu ikisi arasındaki fark nedir? Hangisi daha lezzetlidir, hangisi daha yumuşaktır, hangisini tercih edersiniz?
Bu ikisi arasındaki fark nedir? Hangisi daha lezzetlidir, hangisi daha yumuşaktır, hangisini tercih edersiniz?
0
aradaki uzaklik
(02.05.16)
ben de araya "hangisi daha sağlıklıdır?" diye bir soru ekleyeyim.
0
nathanieltroy
(02.05.16)
1: Antrikot hayvanın sırtından çıkarılıyor, bonfile iki kürek kemiğinin arasından çıkarılıyor ama bunlar teknik konular. Senin bilmen gereken antrikot daha yağlı, bonfile daha yağsız. Görünce de anlarsın zaten. Bonfile daha yumuşaktır ama antrikot daha yağlı olduğu için daha lezzetlidir.

2: Hangisi daha sağlıklıdır diye bir şey yok, ikisi de sağlıklıdır. İkisinin çıktığı yerin arasında bir karış fark var işte ama antrikot doymuş yağdan daha zengindir fakat bu çok büyük bir fark yaratmaz.
0
angelus
(02.05.16)
bonfile tabi ki. antrikotta sinir oluyor. bonfile löp et. yumuşaklık konusunda ikisi de aynı gibi olmalı.
0
safepassage
(02.05.16)
Antrikot
0
Frederick Co
(02.05.16)
Bonfile daha yumuşak ama ikisinin de tadı ayrı güzel geliyor bana. Bonfile ateşte daha az tutulmalı bir de.
0
arnold schwarzeneger
(02.05.16)
bonfile sırtta bulunan uzun bir ettir. Antrikot ise kaburgaların üstünde yer alan bir ettir. binaenaleyh bunlar çok güzel etlerdir. Antrikot mermerize yapıda olup et lifleri arasında yağlar damarlanmıştır. bu mermerize yapı ne denli homojen olursa et o kadar lezzetli olur (bkz: kobe beef). bonfile ise hayvanın hareket ederken çok kullanmadığı bir yerde olduğu için yımışacık pamık gibin kalmış bir et parçasıdır. ikisi de ızgara uygulamalarına ki bu mangal veya döküm tava da olabilir uygundur. bonfile de ızgara sonrası yumuşak lezzetli bir et tadı alınırken antrikotta bulunan yağlar vesilesiyle antrikot daha da lezzetli aromatik bir hal alır. tavsiyem ikisinden de alınıp et oda sıcaklığına gelene kadar bekletilip kızgın döküm tavada veya mangalda medium derecede pişirilip tadına bakıp hangisinin damak tadınıza daha uygun olduğunu bulmanızdır. bu en yalın et pişirme taktiğidir. biraz daha güzel olsun aromatik olsun derseniz. etleri orta-az pişirip bir tavada biberiye ve terayağı eritip etleri o tavaya aktarıp 2-3 dakika pişirmenizdir.
0
el cancer del besiktas
(02.05.16)
Bunların yanına bir de kontrfileyi ekleyip öyle cevap vereyim. Üçü de sırt bölgesinden çıkar. Yağ oranı en yüksek antrikot, en düşük kontrfiledir. Yağ oranı ne kadar yüksekse et o kadar yumuşaktır, yani antrikot en yumuşak, kontrfile en sert olandır. Yağ oranı yüksek etler ızgaraya daha uygundur, düşük olanlar tencere yemeklerine daha uygundur. Bonfile hem yağ, hem sertlik, hem çeşitli tekniklere (ızgara, tencere vb.) uygun olduğundan genellikle onu tercih ediyorum. Fakat daha çok lezzet arıyorsanız antrikot tercih edilebilir.
0
elitist
(02.05.16)
amerikalılar vs bunu bizden daha ince bir şekilde ayırıyorlar. şöyle ki bizde antrikot diye geçen bölge çok daha büyük, onlar daha ufak dilimler halinde adlandırıyor.

lezzet konusu ise tamamen yağlı sevip sevmemenize bağlı.
0
phoera
(02.05.16)
antrikotu tercih ederim. ama dövdürmeden ve az pişmiş...

ah bi de şu kan akıtma mevzusu olmasa :/
0
reso aga
(02.05.16)
(4)

Dindar Anayasa

Frederick Co
KardeşlerimOkunmuş üflenmiş bir anayasa hazırlıyorlar, atayiz gayri müslimler için ne düşünüyorlar? Anayasamızı da mı duvara asacağız? Göbekten aşağı indirmeyecek miyiz, abdestli dokumayacak miyiz ? Çok heyecanlı olacak gibi
Kardeşlerim
Okunmuş üflenmiş bir anayasa hazırlıyorlar, atayiz gayri müslimler için ne düşünüyorlar? Anayasamızı da mı duvara asacağız? Göbekten aşağı indirmeyecek miyiz, abdestli dokumayacak miyiz ? Çok heyecanlı olacak gibi
0
Frederick Co
(26.04.16)
senin, benim gibi işinde gücünde, kimseye zararı olmayan insanları o barış dinleri ile boyunduruk altına alacak, öldürecek, yağmalayacak, çocuklarımızı "sevecek", paramızı çalacaklar. kılıfları da kafir olmamız olacak. dindar anayasa bu işe yarıyor.

islamın gözümde en ufak bir değeri yok. mümkün mertebe müslümanlarla bir iş yapmıyorum. hayırlı cumalar diyen ile, iki lafından biri din allah olan ile, selamunaleykum diyen ile en ufak bir ilişkim zorunluluk harici olamaz.

olur da bir gün devir değişirse, bu müslümanların ülkeye tek faydası, müslümanların her zaman boyunduruk altında tutularak asla ve asla herhangi bir hak verilmemesi gereken bir topluluk olduğu gerçeğini herkese öğretmiş olması olacak. çünkü islam, kendisinden başka her şeyi yok etmeye programlı bir barış dinidir.

çok değil, daha 4-5 sene önce insancıl olan adamları çileden çıkarttınız. umarım misliyle burnunuzdan gelir bir gün. kör karanlığınızda geberin, birbirinizin çocuklarını badeleyin. ama bana dokunmayın.

***
bu işlerin bu raddeye gelmesinin sebebi, zamanında içlerinde benim de bulunduğum, aslında deist olan, ama mustafa kemal sayesinde kendini gerçek müslüman sanan aptal tatlı su müslümanlarıdır. bu tatlı su müslümaları aydınlanmadıkça, gerçeği farketmedikçe tek tek yakılacak, kafaları kesilecek, karılarına tecavüz edilecek. ortadoğu denen bok çukuru böyle bir şey.

bu ülkenin tek kurtuluşu, bu tatlı su müslümanlarının sıcak uykularından uyanarak, gerçek müslümanlar kadar savaşçı bir konuma gelmesiyle mümkün. tatlı dil devri biteli çok oluyor. ya savaşarak (silahlı mücadeleden değil, dinciler kadar ahlaksızlaşarak savaşmaktan bahsediyorum. sosyal medyada, medyada, sokakta, her yerde.), ya da bir gün evinde otururken kapıdan girecek biri tarafından kafir olman sebebiyle kafan kesilerek öleceksin.
0
no christ requires
(26.04.16)
Tuhaftır ki ülkeye laikliği getiren de götüren de AKP olarak tarihe geçebilir. 2008 yılında başörtüsü yasağının kaldırılması laiklik için önemli bir adımdı. Yani sekiz yıldır laik bir devlette yaşıyoruz denebilir.
0
elitist
(26.04.16)
@elitist,

Senin bu düşüncene göre laiklik hala kalkmamış olsa gerek.

Ben budistim. Bizler ne zaman kamu görevlisi olarak bu kıyafetle çalışabileceğiz? Bize ne zaman bu özgürlük verilecek? Vergi dairesinde bu şekilde çalışabilir miyim?

www.dw.com
0
otonom
(26.04.16)
inancım gereği donsuz gezmem gerekiyor.
0
cedrus deodara
(26.04.16)
(3)

Yönetenlerle yönetilenler arasında bağ kurulabilir mi?

eymen
Selam güzel insanlarAklıma şöyle birşey takıldı belki daha önce birileri bu konuda akademik çalışma yapmış olabilir diye size sorayım dedim.Ülkeyi, bir şirketi vs. Yönetenlerin yönetilen kişiler üzerinde ne gibi bir etkisi olabilir. Söz gelimi yönetici kötü biriyse emri altındakileri nasıl etkiler.
Selam güzel insanlar
Aklıma şöyle birşey takıldı belki daha önce birileri bu konuda akademik çalışma yapmış olabilir diye size sorayım dedim.
Ülkeyi, bir şirketi vs. Yönetenlerin yönetilen kişiler üzerinde ne gibi bir etkisi olabilir.
Söz gelimi yönetici kötü biriyse emri altındakileri nasıl etkiler.
Tam anlatamadım ama neyseki siz anladınız.
Var mı bu konuda yapılmış bir akademik çalışma?
0
eymen
(08.04.16)
Insan kaynaklari, sirket yonetimi, isletme ve ulke icin ariyorsan diktatorluk gibi anahtat sozcuklerle tez sitelerinde arama yap.

Fordculuk, marksisizm, sosyalist ekonomi gibi kavramlar da ise yarayabilir.
0
Traveller
(08.04.16)
Bu konuda yapılmış çok fazla akademik çalışma var. Kapital bir modern şirket yönetimi ile ulus devlet yönetimi birbirine çok benzer. Bu yüzden söyleyeceklerim ikisi için de geçerli olabilir. Kötü bir yönetici altında çalışan bireyler en başta Marx'tan alırsak işine, çevresine ve kendisine yabancılaşır. Yani insanlık vasfını kaybeder. Daha modern teorilerden bakarsak Descartes'ın insanı makine konumuna koyan düşüncelerini takip eden ekoller var. Örneğin Taylor Frederick Winslow, Henry Fayol gibi. Bu akademisyenler insanı tıpkı Descartes gibi makine olarak görüyorlar. Teorilerine göre insanlara emir vermek, zorlamak, korkutmak ve cezalandırmak gerekiyor. Bunun dışında Kant'çı anlamda insan araç değil amaçtır diyenler de var. Bunlara örnek olarak ise Rensis Likert, Mc Gregor verilebilir. Bu akademisyenlere göre ise insanı takdir etmek, ödüllendirmek, değer vermek gerekiyor.

Çalışırken stres yaratan faktörlerin (iş yükü, işin niteliği, çalışma koşulları ve güvenlik, denetleyici/sert/baskıcı yönetim...) fizyolojik, psikolojik, örgütsel sonuçları var. Örneğin bu kadar stres altında yaşayan bireylerin fizyolojik açıdan rahatsızlanma yüzdeleri yüksek. Psikolojik açıdan kaygı, depresyon, tükenmişlik ve çaresizlik belirtileri ortaya çıkabiliyor. Örgütsel açıdan ise işte performans düşüklüğü, işi kaytarma ve hatta gitmeme, çalışan devir hızının yani iş değiştirmenin artması olabilir. Bunun sonucunda ise şirketlerin zamanlarının boşa gitmesi ve para kaybetmesi durumları ortaya çıkıyor.
0
elitist
(08.04.16)
Peki ülkemizde son dönemde yaşanan taciz/tecavüz,diğer sapıklıklar ile başta kadınlara karşı şiddet olaylarının artmasının siyasetçilerle bağdaştırılması konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu iddiayı destekleyen ya da çürüten bir tez ortaya konulabilir mi?
0
🌸eymen
(08.04.16)
(16)

Halkla ilişkiler okuyanlara bakış açınız?

okuyamıyom ben ya
Ya lütfen vurmayın ama halkla ilişkiler okuyanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? İster istemez bir önyargınız oluyor mu? Ne biçin bi soru bu demeyin. Sadece tanıştığınız insanın halkla ilişkiler okuyo olması onun hakkında düşüncelerinizi etkiler mi onu merak ediyorum. ^^
Ya lütfen vurmayın ama halkla ilişkiler okuyanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? İster istemez bir önyargınız oluyor mu? Ne biçin bi soru bu demeyin. Sadece tanıştığınız insanın halkla ilişkiler okuyo olması onun hakkında düşüncelerinizi etkiler mi onu merak ediyorum. ^^
0
okuyamıyom ben ya
(07.04.16)
en dürüst halimle konuşuyorum, "saçma sapan bi şey okuyomuş" der geçerim içimden.
0
devilred
(07.04.16)
fakirmiş diye düşünüyorum. ailesinin parası olsa çocuğunu paralı ama düzgün bir bölüm okuturdu.
0
shedracon
(07.04.16)
keşke başka bir şey okusaymış diye düşünürüm. onun dışında kişiliği ya da bilgisi - kültürü hakkında bir önyargım yok.
0
zgrydn
(08.04.16)
devilred +1

halkla ilişkiler, işletme gibi şeyler okuyan insanlara hep şaşırmışımdır :/
0
ruhen hastayim ben
(08.04.16)
kusura bakmazsan biraz iğrendim.
0
naberabi
(08.04.16)
halkla ilişkiler ve reklamcılık mezunuyum, ne zaman bölümümü söylesem herkes oha çok iyi der ama sanırım reklamcılık ekinden kaynaklanıyor.
0
Gingko
(08.04.16)
Rahat adammış diye düşünüyorum.
0
dissendium
(08.04.16)
Okula bir tane kariyer danışmanı getirdiler. Ona bakarak konuşacak olursam, bir elektronik mühendisliği öğrencisi olarak son derece Aysun Kayacı bir bakış açım var.

Halkla ilişkiler olsun, medya ve iletişim olsun bunların dört yıl boyunca insana kattığışeyler herhangi bir gerçek üniversite bölümünün hazırlık sınıfının ilk bir ayında kattığı kadardır.
0
Mulva
(08.04.16)
Babası zengin mi acaba aile şirketinde mi çalışacak diye düşünüyorum.
0
jazzabel
(08.04.16)
olumlu ya da olumsuz düşünce beslemezdim.
nereden kaynaklanıyor bu şkeilcilik? türk olarak kanımıza mı işlemiş, bilmiyorum.
bizim ülkede zaten bir tek tıp, hukuk veya mühendislik okuyanlar zeki. özellikle bu mühendisler en düşük puanla girip bir de einstein'ın torunu olarak görmüyorlar mı kendilerini, ölüyorum.
0
m e b
(08.04.16)
vallaha umrumda olmaz ne okuduğu.
ben ilişkilere bakarım. eğer düzgün bir adamsa tutar, değilse siktir ederim.

insanları okuduğu okula göre sınıflandırmak da enteresanmış.
0
teritori
(08.04.16)
Bos bolum oldugunu dusunuyorum. Pek fazla sey katacagini sanmiyorum. Devilred+1 ama bu onunla arkadas olmayacagim anlamina gelmez.

"herkesten cok para kazaniyorum" edebiyatina da hastayim :) bi onceki duyurusu "ogrenciyim, param yok" olan birinin bir baska duyuruda herkesten cok para kazaniyorum demesi gunumuz internetini ozetliyor.
0
fakyoras
(08.04.16)
Basarili bir ogrenci degilmis diye dusunurum sadece.
0
stavro
(08.04.16)
bol para kazanmaya bakın.o zaman oldukça saygı göreceksiniz. kimsenin de ne okuduğunuz umrunda olmayacak. bakmayın idealist yazanlara. çok iyi dedikleri bölümleri çok fazla para kazanıldığı için severler, genel olarak.
dünya genelinde bütün üniversitelerin sizin entellektüel ( doğrusu 2 l) birikimize, dünya görüşünüze katkısı yol göstericiliğinden gelir. mikroçiple yükleme yapmaz. daha seçme insanlar nispten daha iyi bölümlerde olduğundan çevrenizden aldıklarınız önemlidir. en büyük katkısı da budur. Gerisi sizin hangi yolları seçtiğinizle ilgilidir.
doğunun bir yerindeki üniversite ile boğaziçi çevre ve olanak açısından da aynı olmayacaktır, örneğin. fakat dediğim gibi yeteneksiz, bilgisiz, dünyadan haberi olmayan insan, her bölüm ve meslekten çıkabilir.
dünyada herşey para üzerine yürüdüğünden, yaşınız ilerledikçe saygının da bunun üzerine kurulu olduğunu daha net göreceksiniz.
saygının kıymetlisi, kimin tarafından gösterildiğiyle ilgilidir. bölümün ya da mesleğin yüzünden saygı gösterecek olanların saygısızlığını da umursamaya gerek yok.
hangi meslek grubu olursa olsun, hangi ülkede yaşarsa yaşasın; dünya coğrafyası, dünya siyaseti, bilim, tarih konusunda yüzde 99 oranında vasat olacaktır.
çok okuyun. çok bilin. çok para kazanın. para, karı koca seçiminde de en etkili kriter olacak.
0
3/3
(08.04.16)
Halkla ilişkileri iyidir, sosyaldir ve girişkendir diye düşünürüm. Türkiye'de iletişim, reklamcılık, halkla ilişkiler, pazarlama hep karıştırılır zaten. Gerçi hepsi de birbirinin işini büyük oranda yapabilir.
0
elitist
(08.04.16)
hiçbir yargım yok. bir mühendis de boş beleş bir mal olabiliyor. bunun bölümle alakası yok. kendini geliştirip dolu bir şekilde bitiren bitirir, bitirmeyen de kendine zararı.
0
rayde
(08.04.16)
(5)

başarılı bulduğunuz röportaj örnekleri

sırtçantalı
röportör çok isabetli sorular sormuştu dediğiniz röportaj örnekler var mı acaba aklınıza gelen?teşekkürler
röportör çok isabetli sorular sormuştu dediğiniz röportaj örnekler var mı acaba aklınıza gelen?

teşekkürler
0
sırtçantalı
(28.03.16)
archmage mahmut
(29.03.16)
ruhen hastayim ben
(29.03.16)
Hazal özvarış röportajları.
0
i ve been mistreated
(29.03.16)
Bu röportajı gördüğümde şaşırmıştım;

Cüneyt Özdemir - Noam Chomsky
www.youtube.com
0
elitist
(29.03.16)
Tuncay Güney: www.youtube.com
0
dissendium
(29.03.16)
(5)

avrupa'daki gizli ırkçılık ve livestream sitesindeki yorumlar

gmzo
ön bilgi: isviçre'de doğdum, 15 yaşında türkiye'ye geldik ve burada yaşamaya başladık. gizli ırkçılık dediğim şeyi sallamadığımı, doğup, büyüyüp, ergenliğe adım attığım yerde hissettiğimi belirtmek için söylüyorum.anı: 2004'te, 14 yaşındaki çocuktan 'siz müslümanlar fare gibi doğuruyorsunuz, o yüzde
ön bilgi: isviçre'de doğdum, 15 yaşında türkiye'ye geldik ve burada yaşamaya başladık. gizli ırkçılık dediğim şeyi sallamadığımı, doğup, büyüyüp, ergenliğe adım attığım yerde hissettiğimi belirtmek için söylüyorum.

anı: 2004'te, 14 yaşındaki çocuktan 'siz müslümanlar fare gibi doğuruyorsunuz, o yüzden 5 para etmezsiniz' diye bir cümle duymuştum. uzun bir tartışmanın bir parçasıydı, ama bunu duymanın ne kadar sinir bozucu olduğunu - hele o yaşta - belirtmeme gerek yok sanırım.

bugün: livestream'deki videolara baktım, brüksel ve ankara patlamalarının altındaki yorumlarda inanılmaz bir ırkçılık ve önyargı var. herhangi bir sebeple haklı çıkarılabileceklerini düşünmüyorum, çünkü bu sebepleri kabul edersek türkiye'de kürtlere karşı var olan ırkçılığı da normalleştirmiş oluruz.

yorum: senelerdir çevremde türkiye'den siktir olup gitmek minvalinde konuşanlara aslında avrupa'da yaşamanın gerçekten beklentilerini karşılamayacağını, popülasyonun bir kısmının aynı buradaki gibi orada da nefret dolu olduğunu anlatmaya çalışıyorum. anıda bahsettiğim çocuğun yüksek sesle söylemiş olması artı bir yaralayıcı faktör olmuş olabilir, ama ben eğitimi diğer yabancı çocuklara göre çok iyi, dil konusunda hiçbir zaman sorunu olmamış bir çocuk/genç olarak bile gizli ırkçılığı hep hissetmiştim. bu yüzden hala, her şeye rağmen, bu çağda medeniyeti elinde tutan ülkelere eğitim, kendini geliştirme gibi amaçlarla gidilebileceğini, hatta bu deneyimin mutlaka yaşanması gerektiğini düşünsem de, nefretten kaçmak için gidilirse hayal kırıklığı olacağını savunuyorum.

soru: benim yaptığım yorum çocuk gözünden elde edilen deneyimler doğrultusunda şekilleniyor. yetişkin olarak orada bulunan, bulunmuş olan, gözlemlemiş olanların yorumunu merak ediyorum? bu gizli ırkçılığı hissediyor musunuz? son olaylardan sonra durum ne? öyle bir şey yok diyorsanız da, bu sitedeki yorumları nasıl açıklayabiliriz?

yurtdışı deneyimi olmayan ama herhangi bir şekilde konuyla ilgili fikir yürütecek konumda olanlar da cevap verebilir elbette.
0
gmzo
(22.03.16)
14 yaşındayken bunu duymuş olmanız olayı biraz da olsa özetliyor olabilir. Bunu size söyleyen de büyük ihtimalle o yaşlarda, kolejinizden bir ergendir. Bu yaşlarda çocuklar rekabetçi bir ortamda birbirlerini ezerek yükselmeye çalışırlar. Sağlık sektörüyle çok yakınım, bu yüzden tonla örnek verebilirim; kekeme bir çocuğun, otistik veya down sendromu olan bir çocuğun aşağılanması... Bu kadar aykırı örnekler olabileceği gibi daha basit örnekler de olabilir; esmer, sarışın, uzun, kısa, zayıf, şişman gibi fiziksel özellikler bu yaşlardaki bireylerde biraz aşırıya kaçtı mı hemen aşağılanır.

Gitmek isteyen insanlar Kanada, Avustralya veya Güney Amerika ülkerini tercih ediyor olabilir. Buralarda ırkçılığın pek olacağını düşünmüyorum. ABD'yi buna katmadım çünkü politikasını islamofobi üzerinden şekillendiren Trump, hiç de fena gitmiyor. Dolayısıyla belki İsviçre böyle olabilir ama her yer de böyle değildir.
0
elitist
(22.03.16)
@elitist yaş grubuyla ilgili yaptığınız yorum mutlaka doğru, etkisi vardır. livestream'de bahsettiğim yorumlarda avustralyalı da gördüm ama. yine de bahsettiğiniz ülkelerde sağ görüş avrupa'daki kadar kuvvetli değil tabii ki.

öte yandan insanların bunları düşünerek kanada, avustralya tercih ettiğini düşünmüyorum. bu ülkelerin göçmen alma politikaları daha esnek. çok yakınımda birisi 'avrupa olabilse avrupa'yı tercih ederiz tabii ama zor, o yüzden kanada'yı deneyeceğiz.' demişti.
0
🌸gmzo
(22.03.16)
Cok yakin bir turk arkadasim fransada calisiyor. Esi fransiz. Arkadasim cok iyi egitimli, kulturlu ve fransaya yerlesmeden once cok iyi bir kariyeri olan biri.
Hergun konusuyoruz. Su anki meslegi geregi Fransadaki gocmenlerle calisiyor ve hergun sinirleri bozuluyor.
Orda muhattap oldugu Turkler, vergi vermeden kacak calisan, daha dogrusu calistigini deklare etmedigi icin biz fakiriz deyip vergi odemeyen, bir suru cocuk yapip devletin her turlu imkanindan bedava yararlaman, diger vatandaslara kaba davranan, etrafa saygi duymayan insanlar. Arkadasim kazandigi uc kurusu vergi olarak devlete veriyor. Verdigi bu paralarla da az onceki insanlarin ihtiyaclari karsilaniyor.
Eger arkadasim kendi vatandasina karsi boyle hayalkirikligi yasiyorsa, oranin vatandasinin irkciliga yonelmesini tasvip etmesemde anlayabiliyorum.
0
innerbliss
(22.03.16)
%70 civari ateist olan bir Avrupa ulkesinde yasiyorum (Cek Cumhuriyeti). Gelmeden once cekincelerim vardi irkcilik konusunda, zira Turkiye'den geldim ve algilarini az cok kestirebiliyordum. Ilk geldigim zamanlarda, herkes musluman oldugumu dusunerek yaklasiyordu ilk tanismada. Gayet kibar ve incitmemeye yonelik tavirlari vardi. Ateist oldugumu ogrenince yasadiklari rahatlama da gorulmeye deger tabii (bunu da gizli Islamofobi olarak degerlendirebiliriz aslinda:). Ama hicbir zaman bana ters davranan kimseyle karsilasmadim.

Yalniz soyle bir durum oldu. Bir gun konusurken, "ne guzel, burada hic irkcilik yok, Polonya'da arkadaslar cok zorlaniyorlar" gibi bir sey soyledim. Taylandli bir arkadasim itiraz etti. Meger, beni yabanci olarak algilamadiklari icin, disaridaki insanlar normal davraniyormus. Ancak Taylandli olunca tabii ki yabanci oldugun anlasiliyor. Bu nedenle o arkadasim, irkci soylemlere maruz kaliyormus zaman zaman.

Simdilerde daha iyi anlayabiliyorum. Net bir bicimde "gizli irkcilik" var. Konustuklarinin alt metinlerinden anlasiliyor zaten. Hatta bu ulkeden bir arkadasim gecenlerde kendisi soyledi. "Biz seninle surekli vakit gecirdigimiz icin, Turklerin kotu insanlar olmadigini biliyoruz. Ama sizinle temas etmeyen kesim tabii ki bunu anlamiyor, surekli savas, bomba vs ile gundeme geliyorsunuz burada" dedi. Bunlar isin bahanesi tabii ki, yetisme tarzlari, ozellikle Sovyetlerin dagilmasindan sonra boyle gelismis bilincli sekilde. Cok tartisilabilir bir konu bu. Tonlarca nedeni ve sonucu var. Tabii ki hicbir sey irkciligi masum gosteremez, orasi ayri.
0
evrim halkasi
(22.03.16)
almanya'dayım, gizli ya da açıktan ırkçılıkla alakalı en ufak bir şey yaşamadım. üstelik sadece alman değil, birçok milletten insanla tanışma, konuşma fırsatı da buldum. ve sonuç itibariyle, türkiye'dekinden daha fazla saygı gördüğümü net olarak söylemeliyim. ancak mesela dresden gibi bir yerde yaşasam bu deneyimim farklı olacaktı belki de. ya da polonya'da yaşasam farklı konuşurdum herhalde. isviçre'yi ise bilemiyorum. fakat nedendir bilinmez özellikle fransızlar ve almanlar ile aram epey iyi oluyor. üstelik almancam da çok kötü, daha çok ingilizce anlaşıyorum.

internet ortamı ise sağlıklı bir fikir vermez. internete kaldıysak türkler de her yabancıdan nefret ediyor demeliyiz. günümüzde bu kadar yahudi düşmanlığının olduğu başka bir ülke daha bilmiyorum ben açıkçası. israil dölü diye küfrediyor millet birbirine yahu :) yani özetle, birkaç cahilin yaptığını tüm topluluğa mal etmek anlamsız. ha polonya'da olduğu için şikayetlerin sayısı artar, o zaman nispeten genelleme yapılabilir belki. ancak "avrupalılar ırkçıdır" diyebileceğimiz kadar ciddi bir veri yok elimizde bence.

ha bir de, eskiden millet daha rahat tepkisini gösterirdi. bugün politik doğruculuk toplumların merkezine alındığı için insanlar kendilerini frenliyor. frenlemediğinde direkt damgayı yiyorsun; ırkçı, cinsiyetçi, homofobik...vs diye. islam'ı eleştirdiği için yabancı düşmanı, ırkçı damgası yiyen çok insan var buralarda. halbuki tek yaptığı eleştirmek mesela. bu konuda isveç en büyük örnektir. bir müslümanın isveçliden daha fazla hakları olduğunu falan düşünmeye başladım ben en sonunda, acayip bir durum. geçen yaz, stockholm belediyesi ışidli teröristleri topluma kazandırmak için onlara ev ve iş sağlayacaktı, sonra ne oldu bilemiyorum, takip etmedim. ancak böyle şeyler de oluyor hani, bunları da es geçmemek gerekiyor.
0
soso
(22.03.16)
(123)

bi ifşa yapın da eğlenelim

devilred
niye yapmıyosunuz uzun zamandır yaa? yapmıyosunuz di mi, kaçırmamışımdır yani? hadi yapın da eğlenelim. hem bakın bahar da geldi, dalları çiçek bastı, yedi kat eller yakınımız oldu filan. hadi, hıı?
niye yapmıyosunuz uzun zamandır yaa? yapmıyosunuz di mi, kaçırmamışımdır yani? hadi yapın da eğlenelim. hem bakın bahar da geldi, dalları çiçek bastı, yedi kat eller yakınımız oldu filan. hadi, hıı?
0
devilred
(09.03.16)
Önce sen.
0
bigbadabum
(09.03.16)
Oldu ya bayagi, en son ben baslatmistim galiba.
0
yatagants
(10.03.16)
masa penisi
(10.03.16)
Nikinden hatun mu adam mı belli olmayanı gördük de, fotoğrafından da belli olmayanı ilk defa görüyorum @konuşma ben.. Vs.
0
bigbadabum
(10.03.16)
konusma ben konusuyorum, ne kadar tatliymissin.
0
ben de
(10.03.16)
m e b
(10.03.16)
0
mimimi
(10.03.16)
ben de
(10.03.16)
an engineer
(10.03.16)
pinman
(10.03.16)
@pinman, peşin satan haha :)
0
bigbadabum
(10.03.16)
çok tatlı bebelermişsiniz <3
0
🌸devilred
(10.03.16)
sherlockun kizi
(10.03.16)
an engineer ne tatlı bi gingermışsın:)

cocukluk resimlerinin hepsi datluşş
0
galandar kostumu
(10.03.16)
bartholomew87
(10.03.16)
kesmeyip paint terk yaptım, cunku resmin butunu cok komik bence. eşekli travma yasatmış bana yavşaklar
hizliresim.com
0
galandar kostumu
(10.03.16)
Gözlüklerim rayban

i.hizliresim.com
0
buff
(10.03.16)
freetakilir
(10.03.16)
@freetakilir o singerin benzerinden vardı evde bana göre o bir ralli aracıydı.
0
bartholomew87
(10.03.16)
@free her genç kızın rüyası <3
0
piremses
(10.03.16)
o şimdi tarihi eser :) amcamda çocukken aynı böyle benim gibi otururmuş içinde. amcam şu an 50 küsür yaşında. ondan öncesi de var dikiş makinasının.
0
freetakilir
(10.03.16)
medusa
(10.03.16)
görüldüğü üzere duyuruda hiçbir bok yok
0
Alt4y
(10.03.16)
elinde bebek olan benim
0
medusa
(10.03.16)
@medusa ahaha çok tatlı ya
0
ambrosia
(10.03.16)
medusa
(10.03.16)
hizliresim.com

en az 3!
0
rakicandir
(10.03.16)
@ambrosia'ya yürüyorum ben beyler.
0
dead and broken
(10.03.16)
o zamandan belliymiş top kafa olacağım,

prntscr.com
0
der meister
(10.03.16)
i.hizliresim.com
anaokuluna giderkene
0
sta
(10.03.16)
@jazz, bu ne güzellik ya sesli güldüm :)
0
bigbadabum
(10.03.16)
@sta taylor momsen
0
freetakilir
(10.03.16)
Ilk defa ifsaya katiliyorum, nazik olalim.

imgur.com
0
aynadakiyabanci
(10.03.16)
prntscr.com eblek
0
yuzır
(10.03.16)
@aynadakiyabanci

imgur'la katılınca hiçbi şey olamadım, göremedim çünkü :(
0
🌸devilred
(10.03.16)
protector
(10.03.16)
otekileri bulamadim simdi bunla idare edicez, gucci, marshall ve umut sarıkaya sponsorlugunda:
hizliresim.com
0
aksi kanitlanmadikca cocuktur
(10.03.16)
Bi çoğumuz simitçi sümüğü gibi çocuklarmışız.

@yuzır en sevimli velet

@sta da en fotojenik olanımız
0
birşeylersoracağım
(10.03.16)
@ambrosia yarın 2'de kadıköy evlendirme dairesinde bekliyorum, yüzükler hazır <3

@yirmisantim seni de 3. ayağa banko yazıyorum kardeşim o yeleler ile kazanamaman imkansız.
0
Kovacic
(10.03.16)
ben çocukluğuma ait tüm fotoğrafları imha ettiğimden katılamıyorum aranıza :D
önce yakmayı deneyip duman filan oluyor diye zor gelince vazgeçip kalanların hepsini makasla parça pinçik edip klozete atıp üstüne sifon çekmiştim... çocukluk dediğim 18- işte o ana kadar var olmuş tüm fotoğraflarımdı. ne varsa hepsini toptan imha...
0
ucan spagetticanavari
(10.03.16)
tiplere bak hele azcık seksi fotonuzu koyun benim gibi
hizliresim.com
0
fasulyek
(10.03.16)
@ambrosia'ya depara kalktım beyler.
0
Euxinos007
(10.03.16)
air
(10.03.16)
[url=hizliresim.com][img]i.hizliresim.com [/img][/url]
0
megalomaniac
(10.03.16)
Gorunuse gore buradakilerden en tatlilari kiz cocuklari:)
0
stavro
(10.03.16)
ben küçükken sarışınmışım.

fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net
0
yatagants
(10.03.16)
ne kadar da şeker bir ifşa gecesi.
0
yorke
(10.03.16)
reyimi @konusma ben konusuyorum daha bitirmedim'den yana kullanıyor ve şahsıma verdiğim yetkiye dayanarak kendisini en börek ilan ediyorum.
0
testis agrisi
(10.03.16)
la noix
(10.03.16)
e ben eksik mi kalaydım ^_^
s22.postimg.org

s12.postimg.org
0
kakamelsokoban
(10.03.16)
[silinmiş]
(10.03.16)
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim Adeta spiderman. şasdkgl
0
Yahuda
(10.03.16)
bi kuple de benden gelsin

i.hizliresim.com
0
mirty
(10.03.16)
Bu saate kadar devam etmiş. Araya kaynayayım o zaman. Ben küçükken sarışınmışım..

i.hizliresim.com

Tamam değilmişim. :D
0
nawar
(10.03.16)
devilred ya duyuruyu acarken buyu yaptın ya da milletin ifşası gelmiş zamanlaman aşırı dogru olmus. bu ne ya 14 saattir ifşa ediyorlar, durduramıyoruz:)
0
galandar kostumu
(10.03.16)
ilk ifşamı yapıyorum ben de. vatana millete hayırlı olması temennilerimle..

hizliresim.com
0
burya
(10.03.16)
geçerkenugradım
(10.03.16)
@geçerkenugradım Sürahi Nine mi o? hahahaha:D
0
bartholomew87
(10.03.16)
dahinnotha
(10.03.16)
tabi ki en tatlı ufaklıklar kız çocukları
megalomaniac,
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim,
yorke

en tatlılarınız : )

ben de atmak istiyorum da onu google'da taratınca direkt instagram hesabım çıktığından atmayacağım
0
rapon
(10.03.16)
yahu bende tatliyim gayet haksizlik!!!!
0
geçerkenugradım
(10.03.16)
@gecerkenugradin tatlı değilsin mi dedik, sen de en kurabiye seçilebilirsin hem. Sürahi Neneli yıllar, those were the secular days...
0
testis agrisi
(10.03.16)
sta bildiğin messi.
0
brad pitt
(10.03.16)
tişikkirliir
0
sta
(10.03.16)
i.hizliresim.com beyaz atlet modaydı o zamanlar.
0
devorgilla the gunslinger
(10.03.16)
bi durun ya, hayatımdaki ilk ifşayı zorla yaptıracaksınız :D
0
bartholomew87
(10.03.16)
bu da benden gelsin o zmn:D
i.hizliresim.com

idit: açmayın, korkunçlu çocuk.
0
peggy
(10.03.16)
O ne laaannn!
0
[silinmiş]
(10.03.16)
@peggy bu hal ne hfuedxz
halbuki şimdi ne kadar güzel kızsın nolmuş sana böyle :D
0
sta
(10.03.16)
asdjahjdah problem çocuktum ya ben:D 28 senede ancak bu kadar toparlanabildim:p
senin çizgin hiç değişmemiş yalnız:)
0
peggy
(10.03.16)
hizliresim.com

bugünkü instagrama atılan serumlu fotoğrafların atası benim. (evet sağ öndeki)
0
ruhen hastayim ben
(10.03.16)
en azından herkesin cinsiyeti belli. :D

i.hizliresim.com

not: fotoğrafların normal halleri de bulanık.
0
nice tnetennba
(10.03.16)
devilred kendini hep görüyor zaten, bunun bir eğlencesi yok.
0
🌸devilred
(10.03.16)
nice benim favorim! Melezlik var.
0
geçerkenugradım
(10.03.16)
hizliresim.com

Muhtemelen ömrümde ilk ve son kez yaptığım ifşa.
Foto pasaport için çekilmişti, doğdum yeri ilk kez görmeye gidecektim.

Neyse ben F.Bahçe-Kuban maçını izliyorum devre arası tekrar gelir yorumlara bakarım artık.
0
bartholomew87
(10.03.16)
burada bile beğenilmemişim :( allah bana gülme demiş.
0
m e b
(10.03.16)
devilred hadiii, direnme senin de hosuna gidecek:)))
0
galandar kostumu
(10.03.16)
@meb niye öyle diyosun ya, herkese tek tek yorum yapmıyolar ki gayet tatlış foto, şimdi kac yasındasın? benim fotom da kompozisyon olarak cok komikti bence ama hiç ilgi cekmemiş mesela
0
galandar kostumu
(10.03.16)
@geçerkenugradım teşekkür ederim, o saçtan eser kalmadı artık. :D
0
nice tnetennba
(10.03.16)
@galandar kostumu: teşekkür ederim :)
ben de şimdi gördüm. kompozisyon olarkak cidden çok sevimli bir hal :))
0
m e b
(10.03.16)
iskambil oynarken aniden gaza gelip çiftetelli oynamaya başladığım yıllar...
i.hizliresim.com

dal taşak oturmayı sevdiğim yıllar...
i.hizliresim.com
0
baba jo
(10.03.16)
0
gmzo
(10.03.16)
hepiniz çok güzelsiniz gençler
nostalji oldu
0
la noix
(10.03.16)
yalçın abinin yaşlandırma tekniğiyle güzel olanları ayıkladım, birazdan mesaj göndermeye başlıyorum
0
der meister
(10.03.16)
Nerde kedi köpek görsem dalarmışım.
i.hizliresim.com
0
bigbadabum
(10.03.16)
megalomaniac cook tatli cocukmus:) En tatlisi seciyorum. Isirmalik cocuk.
0
stavro
(10.03.16)
@ la noix senin oğlan da pek tatlıymış maşallah babaya mı benziyor?
0
limoncello
(10.03.16)
elitist
(10.03.16)
Ben de ifşa edeyim.
i.hizliresim.com
Bu da abili ifşa
i.hizliresim.com
0
aychovsky
(10.03.16)
5 aylık ben

hizliresim.com

resimdeki erkek ben değilim.
0
niye ama
(10.03.16)
@limoncello taam yaa tasiyici anne ben zaten tamam ulan tamam babasi kilikli iste

:p

Rengi ve kafa yapisi baba da dudak burun falan ben :p
Boy da masallah ayni ben. Cocuk 9 aylik yari boyumu gecmis durumda
0
la noix
(10.03.16)
Alın ulen size en mahrem fotoğrafımı bile paylaşıyorum.

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
0
birşeylersoracağım
(10.03.16)
Ben şununla bir dengeleri alt üst edeyim.

i.hizliresim.com
0
mimimi
(11.03.16)
milletin ifşası gelmiş valla, dökülen dökülene :)
0
🌸devilred
(11.03.16)
@stavro @rapon Teşekkürler :))
İnsanın çocukluğuna övgü yapılması nedenn şımartır ki çok saçma?!! Ama şımardım hahah:)
0
megalomaniac
(11.03.16)
geç kalsam da alın size;

i.hizliresim.com
0
fuel oil
(11.03.16)
beni merak edenler varmış?
i.hizliresim.com
0
dedim dedim de kime dedim
(11.03.16)
kucukluk yok benim :((
scontent-amt2-1.xx.fbcdn.net
0
hjarteblod
(13.03.16)
i.hizliresim.com
Hangover sonrası.
0
tuborg yesili
(13.03.16)
bizsiz ifşa mı olur ya niye haber vermiyosunuz ;_;

i.hizliresim.com
0
shotgunwoman
(16.03.16)
Evet arka plandakilere, üstümüzdekilere falan bakıyorum. Sanırım "elitist", "fuel oil" ve "peggy" dışında hepimiz küçükken fakir ya da orta-alt direkmişiz :D

"Elitist" ve "Fuel Oil" zaten nicklerinden de belli ediyor. peggy de yüz boyamalar falan tipik zengin eğlencesi diye düşündüm ama emin değilim.
0
nawar
(16.03.16)
@tuborg yeşili, Chp kadın kollarından çıkmışcasına

www.leblebitozu.com
0
birşeylersoracağım
(16.03.16)
edit: la noix NASI Bİ BEBE O YA... MASAÜSTÜ DUVAR KAĞIDI ARKA PLAN NE VARSA YAPTIM ;_; MAAŞALLAH TÜ TÜ TÜ TÜ.....
0
shotgunwoman
(16.03.16)
0
rayde
(16.03.16)
ahahah ben nasıl kaçırdım ya bunu

i.hizliresim.com
0
basond
(16.03.16)
puu.sh

vurmayın.
0
skid row
(16.03.16)
geçen gün buraya süper bir fotoğrafımı koyacaktım. aklıma geç geldi. sonra "şimdi etenşın horluk olmasın, mevzu bitti gitti" deyip vazgeçtiydim. mevzuyu canlandıran arkadaşlara teşekkürü borç bilirim.

draw me like one of your french girls pozum, döndürmeye üşendim,

prnt.sc

arkada da dozer var yalnız. o zamanlar kamyondur, dozerdir bayılıyordum. nurgül abla vardı bi' tane aşık gibi bi şeydim, kıza "senin evini ben yapçam" diyodum. işte kamyonla tuğlaları ben taşıycam, sıvasını ben yapçam gibi.

bu da zararlı cemiyetlere geçmeden önce, ADAM GİBİ ADAM olduğum zamanlardan bir kare,

prntscr.com

çocukken yine en büyük hobilerimden biri bulaşık yıkamaktı. hey gidi.

bu fotoğrafı aslında koymasam daha uygun olurdu ama türk kızı-türk erkeği tartışmalarına son vermesi için, biraz da anasının asla göremeyeceğine güvenerek koyuyorum. fotoğraftaki bebe arkadaşımın ukraynalı kızı. lütfen maşallah mı diyonuz, tü tü tü mü diyonuz bi şeyler yapın. ben hayatımda bu kadar güzel, bu kadar kuul bi bebe görmedim.

dövüşmeen, hangimiz bunun kadar güzelmişiz,

prntscr.com
0
der meister
(16.03.16)
makarnavodka
(16.03.16)
kızımı ifşa ediyorum. sen ne biçim babasın dediğinizi, ettiğiniz küfürleri duyuyorum. hakediyorum ama bakın şu güzelliğe, şu seksapaliteye.

i.hizliresim.com
0
mimimi
(16.03.16)
hepiniz ne tatlıymışsınız :))
ben de bu ifşaya katılıyorum ve arttırıyorum;, bi fotoda 2 sözlükçü:)
yanımdaki ufaklık beni sözlükle tanıştıran dolayısıyla duyuru ailesinin bir parçası olmama ön ayak olan ilk nesil sözlükçülerden büyük kızım. zaman,80'lerin sonu
i.hizliresim.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(16.03.16)
oha çok geç kalmışım ama şöyle iliştireyim

hizliresim.com

tatlıymışım, sonra mavi saçlı değişik bir şey oluverdim

hizliresim.com

ilk defa ifşalandım doğru mu yapıyorum?
0
dedi ayca
(16.03.16)
@dedi ayca

kolyeni çoook beğendim, ben niye bulamıyorum böyle şeyler :(
0
🌸devilred
(16.03.16)
@devilred sefkilimin hediyesi <3 taksimdeki pasajda var. ya atlas ya karşısındakinde emin değilim hep karıştırıyom, komple stant bunlarla dolu
0
dedi ayca
(16.03.16)
ben küçükken harbiden sarışınmışım, yalan yok.

i.hizliresim.com
0
spadram
(16.03.16)
@dedi ayça sevgili diye. uzak durun bebeler. kolye güzelmiş ama harbiden. ama ben buluyorum böyle şeyleri :))
0
mimimi
(16.03.16)
Maşallah herkesin çocukluk resimleri renkli fotoğraf. Herkes mi 90'lı yıllardan yoksa 80'li yıllarda renki foto yok diye beni mi kandırıyorlar evde.Benim tüm çocukluk resimleri siyah beyaz.
0
turkuaz
(16.03.16)
Turkuaz, 80 lerde renkli foto cok lukstu ya. 80 lerde olup da renkli fotosu olan kesin zengindir ya da alamancicidir.
0
scars dont fade
(17.03.16)
@turkuaz gördüğün gibi benimki 80lerden ama renkli. o zamanlarda da vardı renkli foto ya zengin olmaya da gerek yoktu en azından biz öyle zengin değildik ama fotolarım renkli hep
0
sta
(17.03.16)
i.hizliresim.com

+26 yıl hizliresim.com

bu da bir ilk olsun
0
mr fusion
(17.03.16)
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, ebeveyn benim, yanımdaki de kızım:) herkes 80 lerdeki fotolarını paylaşmış, ben de duruma uyayım dedim.
bu ifşa iyi nostalji oldu, arkası kitaplıklı koltuklar, kadife koltuklar, sobalar, el örgüsü hırkalar yelekler... o yıllara döndüm :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.03.16)
sta foto koysun.
0
brad pitt
(17.03.16)
@hayat yaa benim de annemle buna benzer bi fotom var ıhlamur kasrında :) çok tatlısınız :)
0
la noix
(18.03.16)
(4)

Budapeşte'de ne yapılır

sos fistik olsun mu
Şu sıralar bir Budapeşte seyahati planlıyorum. var mı mutlaka git, gör, ye, iç dediğiniz şeyler?
Şu sıralar bir Budapeşte seyahati planlıyorum. var mı mutlaka git, gör, ye, iç dediğiniz şeyler?
0
sos fistik olsun mu
(26.01.16)
Kesinlikle Széchenyi Thermal Bath'e gitmelisin. Gece Szimpla Kert'e gidebilirsin. La Table'da kahvaltı edebilir, Pizzica'da pizza yiyebilirsin.
0
nbilgin
(26.01.16)
nehirde akşam tekne turu şart, en güzel tarihi eser ışıklandırması orada.
sıkı giyin, donarsın walla.
0
tiny penny
(26.01.16)
blablacar ile viyana yapılabilir. sokaklarda avare modunda yürüyebilirsin.
0
gliderpilot
(26.01.16)
Geçen gün bir arkadaşım gitti ve çok soğuk olduğunu söyledi. Gerçi ben de gittiğimde bu dönemlerde gitmiştim ve hiç üşümedim. Biraz sizin yapınıza da bağlı. Macar mutfağında çok enteresan şeyler yok aslında; paprika dediğin bizde de var, gulaş dediğin zaten bizden gitme. Langosh belki enteresan gelebilir. Palinka içmek bu havalarda iç ısıtabilir. Szimpla Kert hatırladığım kadarıyla açık hava, o yüzden kışın pek güzel olmayabilir. Bu havalarda bence yapılacak en iyi şey kapalı mekanları gezmek olabilir; müze, sergi, opera, kale vb. Zira Buda tepelerine çıkayım deseniz çamurdur, soğuktur, zordur. :)
0
elitist
(26.01.16)
(13)

kirayı elden almak isteyen ev sahibi

tolga asp
yabancı bir arkadaş için zar zor bir ev bulduk, gördük beğendik anlaştık fakat ev sahibi vergi ödememek için kirayı elden almak istiyorum diye açık açık belirtti. bizimde başka seçeneğimiz olmadığı için (10 emlakçı gezdik hepsi kapıdan çevirdi yabancıya ev vermiyoruz diye) mecburen kabul ettik. bank
yabancı bir arkadaş için zar zor bir ev bulduk, gördük beğendik anlaştık fakat ev sahibi vergi ödememek için kirayı elden almak istiyorum diye açık açık belirtti. bizimde başka seçeneğimiz olmadığı için (10 emlakçı gezdik hepsi kapıdan çevirdi yabancıya ev vermiyoruz diye) mecburen kabul ettik. bankaya yatırmak isterseniz vergisini size yansıtırım dedi adi herif. halbuki kira bedeli zaten piyasaya göre normal, hatta pahalı bile.

daha sonra biz pratik olması için bankaya yatırmak istiyoruz diye ısrar edince emlakçı devreye girdi, benim hesabıma yapın bende ev sahibine veririm dedi, eh tamam dedik başka çaremiz yok.

şimdi biz başımızın yanma ihtimalini göze alarak kirayı emlakçının hesabına yapacağız (ev sahibinin haberi var) ama yinede kendimizi güvence altına almak için açıklamaya ne yazsak yeterli olur? evin açık adresini yazıp şu ayın kirası desem sığmaz herhalde, nasıl bir şey yapalım?

not: ev sahibi öyle aksi ve ihtiyar biri değil, samimi ve sıcak kanlı geldi bana. sorun yaşama ihtimalimiz düşük olduğu için riske girdim.
0
tolga asp
(19.01.16)
Valla ev sahibine güven olmaz. Ama siz açıklamayı "XX beyin X numara ev kirası" gibi bir şey yazın. Hangi ev ve kime gidiyor belli olsun.
0
lcha
(19.01.16)
Ay ay ödeme yazın gitsin.
Adam çakallık ederse şikayetçi olursunuz olur biter...
Vergiyi kaçıran siz değilsiniz o.
0
qxgviper
(19.01.16)
Kağıda yazın, imza alın.
0
elitist
(19.01.16)
yalnız hepsi iyi güzel de, ileride ev sahibinin "bunlar kira ödemiyor!" şeklinde sizden şikayetçi olma ihtimalini nasıl önleyeceksiniz?
0
loveinaflipbook
(19.01.16)
emlakçı yerine bana gönderin siz en iyisi:)

Böyle bir anlaşma olmaz dostum. Ya ev sahibini ikna edin bankaya yatırın. Ya da ev sahibine elden verin her verişte yazılı kağıt alın şu kadar para verdik diye.

Daha sonra ev sahibine gıcık olursanız da maliyeye şikayet edin.

ama her ihitmalde emlakçıya para fln vermeyin.

Şu ülkede emlakçıya güvenilmez onlar paranız için sizinledir. Bugün varlar yarın yoklar. O evi kiralamak için öyle demiştir. Ama 3 ay sonra sizden alır ev sahibine vermez. Ev sahibi sizi tanır.
0
halilibo
(19.01.16)
@loveinaflipbook; işte o yüzden açtım duyuruyu :) o ihtimal gerçekleşirse kendimizi nasıl savunuruz diye.

kağıda yazıp imza almak da mantıklıymış.
0
🌸tolga asp
(19.01.16)
o zaman da ispat gerektiği durumda kanun dışı bir iş yaptığınız ortaya çıkacak ve belki ispat olarak bile kabul görmeyebilir o imzalar...

yani, ya öyle olursa?
0
loveinaflipbook
(19.01.16)
bankadan kira olarak değil de diğer ödeme olarak gönderebilirsiniz açıklama kısmına "x ayı" vs. yazarak. benim kullandığım internet şubelerinde açıklama kısmına paragraf bile yazabiliyorsun, sığar yani merak etme..
0
nrmnm
(19.01.16)
vergi kaçıran ev sahibi size imza kağıt da vermez ödeme karşılığı. ha kağıda şu evimin kirası diye kağıt vermiş ha bankadan yollamisainiz. elinize adam ka it verir mi hiç?

banka konusunda ısrarcı olun
0
no christ requires
(19.01.16)
emlakciya ya da bir baskasina yatirilmaz kiralar, mal sahibi kimse ona yatirilir, ileride basiniz agrir, hele ki arada emlakci varsa!!! kardesi, esi filan olsa anlarim da
0
kamyonsans
(19.01.16)
Arkadaşlar rahat olun. Piyasadaki ev sahiplerinin yarısı böyle yapıyor. Ben kiracılardan diğer ödemeler diye işaretlemesini rica ediyorum bu şekilde takibe girmiyor sizin ev sahibi biraz korkakmış diğer işaretlenmesinden bile korkmuş. Sözleşmede kirayı yatırma şeklini banka havalesi yazıp emlakçının hesap nosunu yazarsanız, ödeme açıklamasına da kirasını ödediğiniz ayı ve yılı yazarsanız problem olmaz. Ev sahibi sen ödemedin çakallıklarına kolay kolay girmez. Devlet şahıs üstüne olan kiralardan yüzde 35e kadar vergi alıyor. Yüzde 35 vergi kiranın neredeyse yarısı demek. Ayıp günah.

@titiraprap

maliye bana bu para nedir dediğinde, zamanında elden borç verdim, şimdi taksit taksit ödüyor bana geri derim. maliye her para transferini incelemeye kalksa personel sayısını iki katına çıkarması lazım.
0
victum
(19.01.16)
ev sahibi zaten vergi kaçırdığı için "bunlar kira ödemiyor" diye şikayetçi olmaz, eğer kafayı yemediyse. siz güvendesiniz yani, kendisi daha riskli bir durumda.
0
peggy
(19.01.16)
@victum
o hesap incelenirse oraya "diğer ödemeler" yazman hiçbirşeyi değiştirmez, takipten falan kurtarmaz.
o sadece ödeme amacını sen belgelemek istediğin zaman geçerli.
yoksa maliye saf değil, para gelmiş hani bunun faturası, belgesi diye sorarlar.

* maliye her transferi tabi ki incelemez. yukarıda yazdım zaten. şikayet üzerine ya da rastgele incelenirse; diğer yazdım, borç verdim falan lafını dinlemezler. belgesini isterler.
0
titiraprap
(19.01.16)
(2)

foucault bilen var mı?

iyiaksamlarbayan
şimdi hocanın istediği şu 5 tane juridical power 5 tane bio-power örneğini açıklayarak ingilizce yaz getir. sabahtan beri boğuluyorum. 3 tane daha sınavım var bu hafta. en azından bilenler biraz fikir verebilir mi? derste anlattı slayt falan verdi ama kendisi de net değildi hocanın tek ders ayırdı k
şimdi hocanın istediği şu 5 tane juridical power 5 tane bio-power örneğini açıklayarak ingilizce yaz getir. sabahtan beri boğuluyorum. 3 tane daha sınavım var bu hafta. en azından bilenler biraz fikir verebilir mi? derste anlattı slayt falan verdi ama kendisi de net değildi hocanın tek ders ayırdı koca güç ilişkileri meselesine.
0
iyiaksamlarbayan
(19.01.16)
Bio-power'a şunlar verilebilir sanıyorum;

En az üç çocuk yapılmasının istenmesi, kürtajın yasaklanması, kapalı alanda sigaranın yasaklanması ve sigara paketlerinin üzerine "zararlıdır" yazılması, ekmeklerdeki tuz oranlarının düzenlenmesi, evlilik ve çocuk yardımları...

Juridical power için ise bu biyoiktidara geçilmeden önceki iktidar modeli denmek istenmiş sanırım. O zaman da şunlar örnek verilebilir;

Şeriat tartışmaları, başkanlık sistemi, medya denetimi ve gazetecilerin tutuklanması, ergenekon ve askeriyenin bitirilmesi, Pkk veya Işid operasyonları, paralel örgüt yapılanması...
0
elitist
(19.01.16)
Çok teşekkürler cevap için. juridical power için örnekler tam oturmuş bio da öyle ama bir de essay yazacağım bu örneklerle ilgili. Eğer dünya geneli örnekler bulabilirsem daha iyi olur. Hocayla polemiğe girmek istemiyorum. Ama verdiğiniz fikirlere minnettarım.
0
🌸iyiaksamlarbayan
(19.01.16)
(6)

gecende umrede olen adam

condom kurşunu
Viagra muabbeti nerden cikti?
Viagra muabbeti nerden cikti?
0
condom kurşunu
(03.01.16)
akit'in iftira özelliğinin muhalifler tarafından implement edilmesiyle oluştu viagra muhabbeti. bildiğin gibi akit, doğru olsun veya olmasın herkese iftira atan bir lağım çukuru ve umrede viagra yüzünden ölen malum şahıs da bu iftiracıların başında geliyordu. iyi oldu bence...
0
mesglsn sanirm bn yatiyrm
(03.01.16)
El Cezire Haber'de cikti. Twitter falan degil. Suudi Arabistan dahi viagrali olumu arasturmaya baslamis.
0
Traveller
(03.01.16)
kendisinin yaptigi habercilik buydu, bok at iftira at izi kalsin. yalan olmasiyla ilgilenmiyorum, benim icin su andan itibaren dogrusu bu: hasan karakaya umrede viagradan olecek kadar ruh hastasi orospu cocugu sapik bir serefsiz. buna bu sekilde inanmak da beni cahil yapmaz, ne demis metallica zamaninda fight fire with fire, bunlar ancak kendi yontemlerinden anliyor nasil da gotleri tutustu ama viagra muhabbeti ortaya atilinca. herkes daha fazla yayar, yazili basinda da iyi kotu yer bulur umarim.
0
baldur2
(03.01.16)
el cezire'de başka bir arabın viyagra muhabbeti üzerine hasan karaka'yı monte etmişler... böyle bir şey yok...
herkes kendi tarafının ölünün arkasından konuşmayın muhabbetini savunur. karşı tarafa gelince en kuyruklu yalana sarılır...
0
gotic
(03.01.16)
Türkiye'de hükümete yakın kim kötü(?) ne yaparsa yapsın Cemaat yaptı, İsrail yaptı, aslında bunlar İslam'ı kötlemek için kampanyalar gibi klasikleşmiş yanıtlar alıyoruz. Belki de gerçekten viagradan öldü ve troller böyle bir düzeltme(!) yolunu seçti belki ve siz de inandınız.
0
Traveller
(03.01.16)
@Traveller tamam da benim sorduğum o işte; Viagra'dan öldüğüne dair Al-Jazeera'de haber çıktı demişsiniz. Kaynak soruyorum, Al-Jazeera'de böyle bir şey yok diyorum.
0
elitist
(03.01.16)
(3)

Şu tip şarkılar önerir misiniz?

bigbadabum
http://youtu.be/Cu8qsC1WLiETek enstruman ve solo performans.
youtu.be
Tek enstruman ve solo performans.
0
bigbadabum
(04.10.15)
seni benden başka ... :d
0
masa penisi
(04.10.15)
1000002. Duyuru şerefine :)
0
🌸bigbadabum
(04.10.15)
Sesi bana Eddie Vedder'ı anımsattı;

www.youtube.com
www.youtube.com
0
elitist
(04.10.15)
(5)

İlk makro fotoğrafım nasıl olmuş?

straples
Ters bağlama aparatı + uzatma tüpü kullanarak normal 18-135 IS STM lensi makroya çevirdim ve evde bulduğum minicik zıplayan örümceği çektim.Sizce nasıl olmuş?https://instagram.com/p/8Q2GDLNzheBüyük hali: https://scontent-frt3-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xpa1/t31.0-8/12052385_10153230558615292_40432909996
Ters bağlama aparatı + uzatma tüpü kullanarak normal 18-135 IS STM lensi makroya çevirdim ve evde bulduğum minicik zıplayan örümceği çektim.

Sizce nasıl olmuş?

instagram.com

Büyük hali: scontent-frt3-1.xx.fbcdn.net
0
straples
(30.09.15)
instagram bu tarz resimleri paylaşmak için uygun değil, makro fotoğraf çekince mikro detayları görebilmek lazım, instagram buna izin vermiyor bence. flickr felan kullansanız.
0
masa penisi
(30.09.15)
Teknikten falan anlamamda, fotoğraf hoşuma gitti.
0
vogojin
(30.09.15)
masa penisi +1

güzel olmuş fakir makrosuyla. focus stacking tekniğini de araştırın, konu hareketsiz ise çok iyi iş yapar. diyafram kısmak yerine ben bunu yapıyorum.
0
stereoseyfi
(30.09.15)
Büyük halini ekledim.
0
🌸straples
(30.09.15)
Benim de hoşuma gitti. 500px'te de paylaşabilirsiniz.
0
elitist
(30.09.15)
(7)

Bir kişiyle özdeşleştirdiğiniz şarkılar

isyan devrim beşiktaş
Bir kişiyle özdeşleştirdiğiniz ve denk geldiğinizde içinizi burkan şarkı/şarkılar var mı?Var ise şayet şarkı ismi de alabilirsem çok makbule geçer.Teşekkürler.
Bir kişiyle özdeşleştirdiğiniz ve denk geldiğinizde içinizi burkan şarkı/şarkılar var mı?

Var ise şayet şarkı ismi de alabilirsem çok makbule geçer.

Teşekkürler.
0
isyan devrim beşiktaş
(22.09.15)
youtu.be 10 senedir nerde çaldığını duysam içimi burkar bir miktar.
0
10032007
(22.09.15)
bu duyuruyu görene kadar, yaklaşık 1 yıldır dinlemiyordum bile, dinleyemiyordum. kalbime bıçak sokup içerde takla attırıyor. orusbu.

www.youtube.com

şarkının tarzından da anlayabileceğin üzere duygusaldan ziyade zihinsel bir bağ ve özdeşleştirme söz konusu. "o" varken bu şarkıyı çok sevip dinliyordum. şimdi ondan ayıramıyorum.

daha düzgün klip bulamadım, hepsini animeli manimeli yapmış weeb'ler.
0
der meister
(22.09.15)
1945
Son bakış
Katlime Ferman
Careless Whisper
0
sameidiot
(22.09.15)
masa penisi
(22.09.15)
www.youtube.com

www.youtube.com Bu şarkı için not düşmek istiyorum; bu şarkıyı özdeşleştirdiğim kişiyle konuşurken bunu kendisine de belirttim. Dedim ki genelde şarkıları kişilerle özdeşleştiriyorum. O da bana dedi ki bende de böyle bir şey var ama ben olaylarla özdeşleştiriyorum, ilginç gelmişti :)
0
elitist
(22.09.15)
www.youtube.com simply red-stars
0
bıdıbıdı
(22.09.15)
ağlamıycam şşşş

www.youtube.com
0
bazi insan
(04.12.15)
(7)

Mülteciler nasıl bir anda Avrupa'nın sorunu oldu?

king lizard
Daha önce sanki bütün mülteciler Türkiye'de gibiydi. Avrupadaki mültecilere dair hiçbir haber görmüyordum. Fakat bir anda mülteciler Avrupa'nın da sorunu oldu. Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan sınırları mültecilerle kaynıyor şu anda. Nasıl bir anda çoğaldı Avrupada'ki mülteciler? Yunanistan ve Bul
Daha önce sanki bütün mülteciler Türkiye'de gibiydi. Avrupadaki mültecilere dair hiçbir haber görmüyordum. Fakat bir anda mülteciler Avrupa'nın da sorunu oldu.

Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan sınırları mültecilerle kaynıyor şu anda. Nasıl bir anda çoğaldı Avrupada'ki mülteciler? Yunanistan ve Bulgaristan kapıları açtı da Türkiye'den mi gittiler? Bu kadar fazla kişi teknelerle bodrum'dan, çeşme'den kaçanlar değildir heralde?
0
king lizard
(17.09.15)
büyük kısmı yunanistana gemilerle geçiyor. ayrıca tr-bg sınırında tel olmayan bölgeler var. oradan yaya gidiyorlar.
0
sttc
(17.09.15)
devlet mültecilerin yunanistan'a geçmesine göz yumuyor. sahil güvenlik geçemeyen olursa onları kurtarıyor. geçenleri görse de ses etmiyor. biz bu kadar uğraştık biraz da onlar uğraşsın diyor. birleşmiş milletler ve avrupa ülkeleri mülteci sorunu ile yüzleşmeden bir aksiyon alacağı yoktu zaten.
0
tetriste cubuk bekleyen adam
(17.09.15)
Ulkede savas varsa multeciyi ulkesine geri yollayamiyorsun. Ben bu kisilerin Avrupa'ya gitmelerini gercekten cok istiyorum. Turkiye'de perisan durumda bircogu.

Ustelik Avrupa yillarca ucuz is gucu dolayisiyla bu kisileri somuruyor. Artik odesme zamani gelmis olmali. Odesme derken savas degil de zenginlikleri paylasma anlaminda.
0
Traveller
(17.09.15)
avrupada devamlı mülteciler vardı da burada haber olmuyordu. her sene birkaç yüz bin kişi italya, ispanya, yunanistan üzerinden avrupaya kapağı atma çabasındaydı. her sene batan gemi haberi olurdu. yunanistan, bulgaristan devamlı türkiye'ye sınırını kontrol et dediler. yunanistan bıktı duvar ördü hatta hahahahahaha :D bunlar hep önceki senelerde olan olaylar ama dikkatini çekmemiştir. avrupa zaten kaçak göçmen dolu. calais'de ingiltereye geçmeyi bekleyenlerin dramı birkaç yıldır fransa gündeminde. yani bu yeni bir durum değil. yeni olan durum mültecilerin sayılarının katlanması ve nereye koyacaklarını şaşırmaları. eskiden üç beş gelen mülteci eş dostun yanına sığınıp bi şekilde yolunu buluyordu, kamplarda takılıyordu. şimdi gelenleri ne edeceklerini de bilemediler.
0
mistreated
(17.09.15)
@ traveller
Tabi lam manyak misin avrupa da ne zamandir suriyeliler gelse de zenginliklerimizi paylassak diyordu.
0
baldur2
(17.09.15)
Mülteciler öncelikle Türkiye'ye geldiklerinden bizim sorunumuzdu. Daha sonra Avrupa'ya gitmek istediklerinden onların da sorunu haline geldi.
0
elitist
(17.09.15)
@baldur asil manyak sensin cunku ben dunyanin adaletli olmadigini dusunuyorum.
0
Traveller
(17.09.15)
(7)

Ingilizce ile ayni gramer yapisina sahip dil?

icim urperiyor
Var mi? Sarkilardan anladigim kadariyla almanca cok benziyor gibi. Birebir ayni olan veya en cok benzeyen dil hangisi?
Var mi? Sarkilardan anladigim kadariyla almanca cok benziyor gibi. Birebir ayni olan veya en cok benzeyen dil hangisi?
0
icim urperiyor
(13.08.15)
Aynı dil ailesinden gelenler birbirlerine benzer. Dolayısıyla dediğiniz gibi Almanca benzer bir dil.

www.sssscomic.com
0
elitist
(13.08.15)
türkçe nerde bu ağaçta? baktım ama göremedim
0
we miss freddie mercury
(13.08.15)
Hint avrupa dilleri birbirine benzer

Rusça hintçe farsça da benzer yunanca arnavutça da.

Birebir aynı diye bie şey yoktur

En çok benzeyeni arıyorsan hollandaca almanca danca. Frizce diye küçük bir dil var o da benziyor.
0
mistreated
(13.08.15)
Bizimki yok çünkü bizim aile altay dil ailesi.
0
mistreated
(13.08.15)
İngilizce germenik bir dil, dolayısıyla almanca ile aynı kökten geliyor. Aynı dil ailesi içinde isveçce, norveçce, danca gibi iskandinav dilleri de mevcut.

Ama İngilizce gramer olarak epey törpüleniş ve basitleşmiş diğerlerine göre. Artikel yok ("the" var sadece), dativ, akusativ durumları yok. Çoğul eki "s" var, fiil çekimleri neredeyse yok gibi (I go, you go, we go :)) Mesela 19. yy ingilizcesinde "you have" yerine "thou hast" kullanılıyordu. Günümüz Almancasında ise "du hast" diyorsun. Tarihsel olarak İngilizce aslında Almanca'dan türeyen bir dil diyebiliriz.
0
neyehbe
(13.08.15)
@we miss freddie mercury Koymamışlar :(
0
elitist
(13.08.15)
Hint - Avrupa > Germanic > Ingilizce

Hint - Avrupa > Iran > Kurtce

Altay > Turkic > Turkce

Altay > Mogolca

Altay > Korece

Uralic > Fince

Ingilizceye en yakin diller Germanic dil ailesinde yani Kuzey Avrupa dillerinin bir bolumu. Flemenkce, Norvecce, Almanca, Isvecce, Izlandaca ornek olarak Ingilizceye en yakin diller arasinda.
0
Traveller
(13.08.15)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.