canı gönülden kutluyorum, bu uluslarla farkımızı koyduktan sonra bu saptamayı da yaptığınız için, çünkü bizde olamayan aynen bu dediğinizdir ve bu nedenle bizde hiçbir sol hareket gerçek anlamda gelişemiyor.
pratik gerçeklerin yarattığı sorunlara gelmesi gereken çözümleri akıllarındaki teoride arayan insanlar bir süre sol macerası yaşıyor, o kadar.
milliyetçilik fikri geçmiş yüzyıllarda falan asla kalmış değildir. yahu asıl federasyonların ara bir aşama olduğunu bilmeyenler bunu düşünüyor sanırsam.
bir kere diyelim marxist olsanız nasıl işçi sınıfının sınıf bilincinin oluşması için üretim araçlarını ellerinde toplayan bir burjuvazinin olması gerektiğini düşündüğünüzdeki gibi bazı basamakları "mecburi" geçmeniz gerektiğini düşünüyorsanız mesela, benzer bir mecburiyeti de milliyetçilik durumunda yaşıyorsunuz. zaten tüm başarılı sol devrimler bu milliyeçi şuur varlığında oldu, yokluğunda değil. o şuur olmazsa küba olarak amerika'ya kafa tutamazsınız, biz küba'yız, demeniz gerekiyor.
yine de milliyetçiliğin kendi sol ütopyasında nihai aşama olmadığını idrak eden her heyecanlı insan kafasında bunu aştığı an tüm dünyanın da aşabileceğini sanıyor. oysa hala feodal kültürün hakim olduğu yerler var ve hayır, o ekonomik bağlantılar ve olgular sabit kaldığı sürece oradaki insan senin düşündüğünü yırtınsan da düşünmeyecek.
yani şartların ne zaman olgun olduğu düşünülmüyor. onu bırakalım hakim üretim tiplerinin de kendi ilişkilerini ve toplum yapısını yarattığı tamamen görmezden geliniyor. daha yeni tip üretime dayalı ilişkinin kendisi ve dolayısıyla bilincinin yerleşmediği yerde solculuk yapılıyor ve o solculuk da üstelik ekonomiyle ilgili hiçbir şey söylemiyor: onun yerine hem de çoktan vatandaşlığımızı elde etmiş ve artık bunlarla uğraşabilecekken, bizlere hatırlatmasalar hiç de umursamıyor olduğumuz kökenlerimizi hatırlatıyorlar. oysa milli şuuru olan insan, önce kendi haklarını anlar, anayasasını bilir ve bunu önüne gelene elletmez bu bir, ikincisi kendi ülkesinde kendi haklarını iyileştirmek üzere örgütlenebilir. sendikalar kapatılıyor, işçiler ölüyor insanlar "benim ten rengim bu, ben bunu sabah akşam bağırmak istiyom tamam mı" modunda. beyaz yakasın, çocuğunu verecek okul kalmıyor, kunta kinteyim ulan moduna giriyorsun. iyi yani, aferin. çok işine yarayacak. okulun yok daha, hangi dilde okuyacağını tartışıyorsun. aferin.
hep diyorum bunlara, çünkü bunu en çok pusulasını unutmuş solcular yapıyor: öyle enternasyonaldiysen önce şu ülkede hakların için savaşır, örgütlenirdin, çünkü zaten devrimin ülkesi yok :)(oradaki çelişkiyle dalga geçiyorum biraz). yeni yeni pıtrak veren hareketlerin içine "ben zart zurt renkteyim"le etmektense, hangi dilde bilme hakkı için değil, öncelikle bilme ve paylaşma hakkı için uğraşırdın. marabaya "başka bir ülkenin marabası olarak kal" diye gaz vermeye kalkmazdın.
milliyetçilik bir aşamadır. zıplayarak geçilmiyor. ve şu an emperyalizme karşı en mühim araç. bütün diplomasi çünkü ülkeler, vatanlar üzerinden ilerliyor. esperanto konuşup adacıklarında özerklik ilan eden adamlarla değil, devletlerle anlaşma yapılıyor. ekonomin dışa tamamen bağımlı, sömürü ülkesi konumuna gelmişsin ama 10+ sene önce konuşmak istemediğin/umursamadığın dinin-kökenin çok önemli oluyor. ya yapalım o zaman dünya nüfusuna bir DNA testi, herkes maternal DNA'lerine bağlı olarak ilk çıktığı yere gitsin? o kadar saçma şeyler ki bunlar, toparlamak bile istemiyorum.
bu insanlara guess what? demek istiyorum. bir zamanlar hepimiz tek hücreliydik, beni o zamana görürebilir misin, mutluluğun resmini çizebilir misin abidin?
... daha ciddi bir tonda devam etmek niyetindeydim ama böyle yarama bastın ne yapayım. bu enayilik öldürüyor beni. önce mevzini koruyacaksın, tartışabilir güce geleceksin, sonra tartışacaksın. ve o zaman güçlü olduğun için, dünyanın en sömürgeci ülkelerinin finanmanını sağlıyor olmasına, tarihi çarpıtmana, kütüphaneler kurmana gerek kalmayacak çünkü o zaman bir şeylerin üzerine konmaya çalışıyor olmayacaksın, hakkını arıyor ve alıyor olacaksın.
horozlar dövüşüyor, dövüştürenler kahkahalarla gülmekte. bir de ulus devlete bildiğimiz eleştiriler getirilip etnik kimlikten bahsedilmiyor mu? yahu, o mantığın devamı herhangi bir kökenin önemli olması değil, hepsinin önemsizleşmesi. her anlamda anayasaca eşit haklar sağlanması. hatta öyle ki ülkelerin yok olması. yani sınırların. daha küçük ülkeler için daha çok sınır, daha büyük yönetimler ve onlarla savaşamayan küçük halklar edinmek değil bu fikrin devamı.
çok şey var bu konuda denecek ama sana katılıyorum ve bence bunu anlamayanlar woodrow wilson'ların, huntington'ların peşinden çok güzel gidiyor. ben sol'dan örnek verdim çünkü rönesansını yaşayamamış topraklarda feodal kültürde debelenirken kafasında çarpıttığı ve sol olduğunu iddia ettiği teorilerle bu milli şuurun edinilmesini bir süredir sözde solcular engelliyor. bu olmasaydı belki biz "ümmet" olmaktan çıkıp bir ülkenin "millet"i olabilmek haline daha hızlı da gelecektik ayrıca.
not: pek katılmıyormuşuz galiba birbirinize, cevaplar arasındaki yazınızı anca gördüm de :). daha doğrusu benzer şeyleri düşünerek farklı sonuçlar elde etmişiz, ancak özünde anlatmaya çalıştığımız şey aynı gibi.
ben bu ülkede doğrudan üretim tipleri, araçların dağılımı, okuma ve sağlık hakkı, giderilmiş gelir uçurumları, ifade özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti gibi şeyler için savaşmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. bunun için ilk gereken: tam bağımsız türkiye. dolayısıyla milli şuur. dolayısıyla manipüle edilemeyen iç ve dış politika. kim olduğumuz, kimlerden olduğumuz bu kadar önemli olmamalıydı. yani eski chp'nin çıkış noktası olan ilkeler çok önemli. ve bunları elde etmişsek diğerlerini zaten edebilecek konuma gelmişiz demek olurdu. hdp gibi partileri hiç samimi bulmuyorum; onlar yeni bir ülkenin burjuvası olmak ve kaymağını yemek istiyorlar, bölge halkını zerre de umursadıkları yok.
edit: evet, teşekkürler açıklama için. zaten özünde katıldığımı vurgulamak istedim ben de. benim tek korktuğum şey yazılı metni kastetttiğinizi her okurun anlamaması. bu gelişkin bir bakış açısıdır, bence. program üzerinden bakılsa aslında program sahiplerine yani her partiye de çok bilinçli eleştiri gelirdi. belki bu tartıştıklarımız daha çok kişi için önemli olurdu.
0