tebrikler, ilerleyen aylarda kilo vermek daha zorlaşacaktır, bence kiloya kafayı takıp kendinizi üzmeyin, zira irade ettikten sonra gerisi teferruat.

@sormaktan boyum 198 - 199 falandı. üniversiteyi bıraktığım için o dönem bir şeyleri kafaya takarak kilo aldım. ( üni öncesi 110 kiloydum ) aldığım kiloyla birlikte ister inan ister inanma vücudum çöktü. ondan dolayı yeniden toparlanır mı diye sordum...

sigara hiç kullanmadım, alkol belli zamanlarda.. yaş 25...

@karakteristik göz yamışması ne hacı?

@killerbee üzüleceğim bir olay yok ya eskiden kilolu değildim. eski günlere dönmek için uğraşıyorum..

Arada 1-2 kilo alabilirsin bu normaldir. Alırsan moral falan bozma normal olduğunu bil.

o boyu geri kazanmak için bir miktar spor yapmak gerekebilir
(bkz: postür)

tebriği kesinlikle hak ediyorsun hocam. sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmen gelecek için daha faydalı olur. o değil 196 ya 143, çokta şişman göstermiyorsundur haksız mıyım? bir varsa göbek vardır bence.

@dirildimde geldim sağolasın. boydan kazanıyorum zaten yoksa halim kötüydü. aynen dediğin gibi göbek var sadece...

şayet daha önce sen elle ayarlamamışsın, belirli aralıklara otomatik kaydetme özelliği çalışmaz. yine de, "belge kurtarma" sekmesini bir aç, şansın varsa orada görebilirsin en son kayıt halini. bundan sonra da otomatik kaydetme özellğini mutlaka etkinleştir. geçmiş olsun.

eski office ise; c'nin içinde *.wbk diye arama yapıp bak bi.
2010-2013 ise; file > open > recover unsaved documents yap.

kurtarma ben daha önce elle ayarlamadığım halde aktifmiş. fakat belirttiği dosyada bulamıyorum aradığımı.

başka bir yöntem ise; klasör seçenekleri-> gizli klasörleri göster de ve sistem dosyalarını gizledeki tiki kaldır. Sonra dosyayı nerede açtıysan oraya git orada bi word dosyası olur. Ona bak.

Kulağa küpe olsun ister Microsoft office ister Libreoffice kullanın otomatik kaydekte sıklığını 1 dakikaya ayarlayın ki, böyle ani durumlarda kaybınız sadece son 1 dakika içinde yazdıklarınız yaptıklarınız olsun.

shameless diyesim var ama amerikanı daha güzel. e söylenecek en güzel dizide söylenmiş zaten"how not to live your life".

doctor who, utopia, fortysomething, mr. selfridge, fresh meat, him&her, (yeni başladı)family tree, ve evet kesinlikle how not to live your life.

an idiot abroad

red dwarf

altyazilari var mi yok mu bilmem
the mighty boosh : absurd ve surreal
green wing: hastane komedisi ama absurdlugun daniskasi
psychoville : absurd oglu absurd

peep show: loser komedisi
fresh meat : inbetweenersin universitede geceni
him and her: herif sevgilisiyle birlikte yasiyor tek odada geciyor
episodes : yari amerikan yari ingiliz.
skec sovlari severim derseniz:

The League of Gentlemen,little britain that mitchell and webb look, smack the pony


the office, 'extras' cok meshur diye yazmiyorum

kesinlikle "hustle". mükemmel bir dizi.dolandırıcılık , soygun vb. hakkında.

the office. bir de ingiliz dizisi değil ama o tarz mizaha sahip it's always sunny in philadelphia

ttnet'ten nefret ediyorsun dimi? zamanında bende ederdim. şuan ttnet'i mumla arıyorum.

dipnot: uydunet'ten uzak dur.

kullanmadım, bilgim yok sadece seçenek olması açısından d-smart'ın tv+internet kampanyası var. günde 9 kere mesaj atıyorlar oradan biliyorum.

dsmartnet kullanıyorum. HD paket ve 50 GB AKK'lı 8 mibt'e kadar paketi. Çooook ilginç, hiç de ummadığım ve hala da inanamadığım bir şekilde memnunum. Sanırım bu konuda şanslı çıktım genel kanının aksine. Yaln adsl ücretiyle beraber 80 lira veriyorum aylık. buna kurulumlar, modem, hd uydu alıcı vs fiyatları da dahil. 24 ay taahütlü. önümüzdeki ay 12 ay oluyor. Bozmadan devam ederse seneye de kalırım.

(bkz: sharepod)

İ tunes aracılığıyla PC'den yükleyebilirsin.

ITunes dan nasıl atıldığını gösteren bir link var mı ?

onu kimse anlatamaz. çünkü itunes kurcalanarak öğrenilen bir program. bilgisayar mühendisi gelsin. sana 6 yaşında bir çocuğa anlattığı gibi anlatsın yine olmaz. o yüzden kurcala bulursun.

iphone ve ipad için opalyer hd diye bir program var, paralı ama ucuz.
onu kuruyorsun, açıyorsun. içindeki menüde sol altlarda bir wifi işareti var tıklıyorsun. o bir pencere açıyor, 3 tane seçenek sunuyor. en üstteki, herhangi bir bilgisayarın internet tarayıcısı ile bağlanma seçeneği.
iphoneda yazan ip adresini aynı wifi ağına bağlı pcde tarayıcıya yazıyorsun. bağlanıyor. ekrandaki sağdaki kutuya sürükle-bırak yöntemiyle bilgisayarındaki mp3 veya video ne istersen sürüklüyorsun. wifi ile çok kısa sürede telefona yüklüyor.
yükleme işlemi bitince kapatıyorsun herşey transfer edilmiş oluyor.
programın tek dezavantajı sadece o programla o mp3 ve videoları izleyebiliyor olman...

itunes ile transfer yapmak daha uzun ve meşakatli, elbette en sağlıklısı kurcalayarak öğrenmek...
itunes'da, sol bölümde yukarılarda müzik kısmına yine sürükle bırak ile bilgisayarındaki mp3leri sürüklüyorsun. orada görünen her şey, senin kitaplığında görünenler. daha sonra sync ettiğinde telefona geçmesi lazım. ama geçmiyorsa müzikleri sync etme seçeneğini seçmen lazım. kurcalayarak ilgili menüleri bulabilirsin.
ama o player kesinlikle tavsiyedir...

öncelikle köklü ve derin aşıklar kendi şarkılarını ancak ve ancak kendileri bestelerler. küçük ergen aşıklar akıllı olsun, hadlerini bilsin... bunun dışında, genelde sıradaki parça bizim parçamız olsun mu denilir, beğenilirse hatırlanır, beğenilmezse unutulur ve konu değiştirilir.

not: soruyu soran kişi badak mı acaba?

www.eksiduyuru.com

bi bak derim

bu işin asıl raconu ney biliyor musun? her kıza aynı şarkıyı söyleyeceksin. sen değil onlar hatırlamak için kassın. genelde ben bob marley is this love? der öpücüğümü alırım.

edit: soruya cevap olmadı. sizi betimlesin romantik olsun yeter.

öyle bir tripcanlık veya şarkımız olsun illa diye bir durum yok aslında, sadece bu işin raconunu merak ettiğim için sordum, yoksa bizim şarkımız dediğimiz şarkı hani bazen sembolik olarak lafı geçer ya muhabbetlerde hah işte o zaman sorulduğunda aklımıza gelecek şarkı sinan özen kulağımdan öp beni olacak kadar ciddiyetle yaklaşmaktayız konuya ve evet badak bir insanım tespitcan arkadaşım aferim(evet m ile).

"yüzyüzeyken konuşuruz"

toz ve toz bir altervatif olabilir.

gider olarak gösterebildikleri için vergiden düşüyorlar. yamuluyor olabilirim ama bunun gibi bir şey.

hiç bir arızasına, bakımına karışmıyorlar.
yeni gelen personelin ben bu şu model araba isterim deme şansı oluyor.

arabanın arızası vs ugraşmıyosun yüksek modelli araçlar kullanıyosun vergiden düşüyosun daha çok araçla donatabiliyosun çalışanı vs bu arada benimde kaynak götüm

trafik sigortası, vergi, kasko, bakım masraflarıyla uğraşmıyorlar.
istedikleri zaman araçları yeniliyorlar vs vs.

hepsinden daha önemlisi. bir defada kasadan büyük para çıkmıyor.

şimdi şöyle düşün şirketsin ve 20 adet araca ihtiyacın var en ucuzundan fiat linea alsan 35.000tl X 20 = 700.000 tl harcama yapmak lazım bir anda.

kiraladığında aylık 800tl olsa ortalama 20 araç için toplam sadece 16.000tl ödemek gerekir. aradaki fark çok büyük.

dinamik olarak filonu genişletip ihtiyaca göre daraltabilirsin. işler yılın her dönemi aynı yoğunlukta olmayabilir. yaz ayı 5 araç işini görürken kışın 15 araca ihtiyacın olabilir. bu durumda satın alıp bekletmek büyük zarar.

ayrıca kiralık aracın ne kaskosuna, ne bakımına ne de diğer masraflarına karışmıyorsun kullan geri ver modeli. araçla işin bittiğinde elden çıkarma derdi de yok.

son olarak araç satın aldığında bunu masraftan parça parça düşebilirsin. 35.000 lira araç aldın şirkete devlet bunu bir defada kardan düşmene ve gider göstermene izin vermiyor. ancak kiraladığında eline gelen faturayı çok güzel şekilde her ay masraf olarak yazabiliyorsun.

(bkz: fayda maliyet analizi)

Aktifinde göstermezsin bilançon hafifler bi de.

her zaman yapıyorsa çirkin damgasını basarım.

bir noktaya kadar iyi ama fazlasında basit gösteriyor.

kızımız sıfır puanda, ve yalnızca bunlara göre değerlendiricez diyelim;

abartılı makyaj, safiye soyman modu -30
yerinde olmuş, az makyaj +20
çıtı pıtı gösteren, aşırı sevimli bişey makyajı +35
sıfır makjay +10
gelişine yapılmış, adam halimle benim bile yapabileceğim sıradan makjay -5
götik makyajı +5 (sıfır vericektim ama amy lee geldi aklıma kıyamadım)

tarifem bu şekilde, tüm hanımlara duyururum.

saygılar, hope ender.

abartmadan yapsın, hiç yapmamak ya da abartmak güzel bir şey değil.

ojeye kadınlar tarafından çok önem veriliyor, bir erkek olarak, 10 üzerinden 0,5 önem derecesi. önemli olan manikürlü güzel tırnaklar.

en önemli makyaj göz çevresi makyajı, bunu düzgün yapsın. vezir olmak da rezil olmak da var.

kadın halimle yanıtlıyorum.

makyajın ağırlığına, ortamına, kişiye yakışıp yakışmadığına göre değişir bu durum.

Okula(üni) gidilen rutin günleri düşünelim

okula giderken ise mümkün olduğunca hafif yap makyajını zaten.

hafiften olması laızm ölü balık gibi gelmesin ama kokoşlaşmasın.

kişisel olarak sıfır makyajlı kızlara aşık olurum hep.
diğerlerine güzel veya kokoş arasında bi sıfat veririm o kadar.

bence en güzeli sıfır makyaj ya da sadece gözlere yapılan vurgu. bokunu çıkarmadıkça sorun yok. suratı turuncu bir renge bürünmüşken gözlerinin etrafı kapkara, göz kapağının üzeri ise mavimsi pembemsi renklerde olan tipler gerçekten korkunç. yukarıda da denildiği gibi hafif makyaj yeterli bence, göz kalemi ve belki çok hafif bir ruj ya da dudak parlatıcı. bence oje çok da önemli değil hatta kimi zaman saçma buluyorum ama bakımlı doğal rengindeki tırnaklar fena durmuyor.

hafif makyaj -bak yalnızca hafif- candır.

Digerleri gunden gune, kisiden kisiye degisir belki ama duzenli fondoten kullanimi buyuk bir yanlis bence. Birinci sebebi siz cok dogal duruyo belli bile degil zannediyorsunuz ama ogle degil, ufak tefek park ciziklerini kapatmak icin pasta cila yapilmis araba yuzeyi gibi yapaylk akiyor ve tabii ki olmamasi tercih ediliyor. İkinci sebebi ise duzenli kullandiginiz zaman insanlari o goruntunuze alistiriyorsunuz. Eskaza bir gun surmediginiz zaman herkeste olabilen normalde dikkat cekmicek yuz kusurlari birden acaip goze batmaya basliyor. Sonra arkanizdan burcuyu bugun gordun mu, zombi gibi olmus diyorlar. (en cok bunu duydum). O yuzden ozel gunler vs haricinde, ozellikle her gun ayni kisilerle gorusuyosaniz kullanmayin bence.

ben de sadelik yanlısıyım ve küçük makyaj dokunuşlarını destekliyorum.

her ikisi de diyorum. düzenli olarak yapmasa da arada sırada hafif makyaj güzel oluyor. ama oje her zaman olmalı.

şirince şarapları olabilir belki. böğürtlenli, karadutlu güzeldir.

Boğazkere öküzgözü üzümlerinin karışımı bana içimi en yumuşak gelen şaraplaar olmuştur

içimi en kötü köpek öldüren diye tabir ettiğimiz şarapları gazoza karıştırarak gayet keyifle içebilir hızlıca sarhoş olabilirsiniz :)

ayrıca bir şişe ucuz şaraba keyife göre bir kaç çay kaşığı vişne tang gibi tozlardan koyarsanız enfes meyveli şarap oluyor :)

Terra - kalecik karası ve terra - pinot nua ( yanlış yazmış olabilirim)

pinot noir, gerçekten çok iyi.

kayra'nın leona serisinden bloom, blossom olabilir. meyve suyu gibi bu şaraplar, başlayınca bütün şişeyi içesin gelir.

öküzgözü boğazkere diyen arkadaşları da tebrik etmek lazım :) buruk tat bırakmasın demiş arkadaş..

Dömisek beyaz sarap dene. Mesela doluca moskado'nun domiseki var.

vermut iç.

yarra yering yada yarra valley

13 iç. 10 lira falan. gazoza falan gerek yok kaliteli şaraptır. 2 şişe içtiğimi hatırlıyorum.

herhangi bir beyaz şarabı, sade gazozla deneyin..

@sick dude çok teşekkür ederim görüp öneride bulunmuşsun. ama biraz daha sert bir şeyler arıyorum yani rapçi abimiz kavgaya başlar gibi konuşacak aynı zamanda arkadan baslar ona eşlik edecek.

www.last.fm
Buradan gerekli sanatçılar hakkında bilgilenebilirsin.

www.youtube.com

tanınan zenci ve beyaz abilerin oluşturduğu bir kombinasyon ama güzeldir.

hopsin die bi' eleman var. "ill mind of hopsin" falan diye de geçer ismi. yeni nesil sağlam zencilerdendir.

edit: geçenlerde ben de yeni nesil sağlam rapçilere merak saldıydım. playlistim: www.youtube.com

@dead and broken ooo bu iyimiş ben buradan yola çıkar bulurum kendime göre bir şeyler teşekkürler.


@henrychinaski
ben bu playlisti sömürürüm çok teşekkür ederim. Death Grips - Guillotine tam aradığım müzik.

tupac dinle

sırf meraktan soruyorum youtube nickin nuisance34'mu?

Olmaz mı dostum, tedavi için dahi kullanılır, hatta Osmanlıda yaygın bir kullanımı varmış müziğin psikolojik rahatsızlıklarda.

@bilan klasik müzik ozamanda mı varmış :))

müzik, insan içindir.
hangi türü olursa, olsun farketmez.
yeri gelir klasik müzik rahatlatır; yeri gelir metal dinlersin, o iyi gelir.

ben klasik demedim ama sen bir araştır belki vardır :)

@pangea doğru diyorsun hocam, ama bu farklı ya böyle kafa rahatlaması gibi bişey değil mi sizce

@memnun, mozart, bach 1960 doğumlu falan mı sanıyorsunuz? ne demek osmanlı zamanında klasik müzik var mıydı? :)

ve kesinlikle ruhu besler. müzik terapisini bıtrakıni koku terapisi bile kanıtlanış durumda.

ya abi şöyle entel tiplere uyuz oluyorum "Klasik müzik o zaman da mı varmış ne demek ya?" demekki bilmiyoruz yani bilsek olmayacak tip tip cevap yazma arkadaşım ozaman ya

abi ozaman hadi önerin bana klasik müzik.

he bide bikeresinde okumuştum kalp atışını doğru nefes almayı da etkiliyormuş gibisinden.

ben askerde yazıcısı olduğum komutana dinletirdim :D pek anlamıyordu ama zamanla işe yaradı valla

@helal tana tanuni :D

@Adramelekh_ hadi hadi

youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be

en sonuncusunu dinlerken arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın, bırakın kendinizi..

edit: 2. link çökmüş diye uyardı vb sağolsun. yenisini koydum.

@bidksenkimdin trol troll acıklama yapma neyse o

bende en çok bilinenlerden 2tane vereyim.

youtu.be (kuşlu olan)

youtu.be (samanlıkta geçen)

youtu.be (komünist olan)

youtu.be (heil hitler)

www.youtube.com buda güzel ya

@memnun, benim verdiğim ilk link o zaten.

Söylenenlere inanma
Ben sarhoş değilim korkma diyorum
Bir mum gibi tek başına karanlıklarda yanma
Uzaklardan çıkıp geldi aç kapıları artık
Odalara saklanma.

Ben sarhoş değilim, korkma, diyorum
Beni böyle ağlatan yüreğimdeki gamdır.
Başım gögsüme düşmüşse, sallanıyorsam
Yorgunluğumdandır.

Ben sarhoş değilim, korkma, diyorum
Bir varmış, bir yokmuş gibiyim sanki.
Suçluysam gel bağışla, utandır beni artık
Sensiz yapamıyorum inan ki.

Ben sarhoş değilim, korkma, diyorum
Dökemiyormisam eğer içimi bir bir
Konuşamıyorsam, susuyorsam, gidemiyorsam
Seni sevdiğim içindir.

Ben sarhoş değilim, korkma, diyorum
Beni böyle yapayalnız bırakıp kaçma
Ya gel tut ellerimden geceye karşı
Ya hiç kapıları açma
Beni böyle yapayalnız bırakıp kaçma
Ben sarhoş değilim, korkma, diyorum

Ben sizi çok eskiden sevmiştim,
Bir gün kahvede oturuyordum,
Siz karşıya geçmek için önümden geçtiniz.
Çok güzeldiniz,
İlk gördüğüm günkü gibi…
Çok güzeldiniz.
Tekneye binip sizi takip ettim,
Fener’de bir eve girdiniz.
Sizinle başladı hayatım yeniden...
Yağmurlarda ıslandım.
Karların altında dondum.
Ama her zaman takip ettim sizi,
Utandım, ne utandım kendimden.
Ama bir kere buldum ya sizi yeniden.
Dedim ki gir ayıba günaha ne fark eder.
Kahretmemden daha mı beter.
Siz benim akşam güneşim,
Sabahyıldızım oldunuz.
Ben sizi çok eskiden sevmiştim.
Bir gün kiralık ilanı asıldı üst katınıza,
Telefon numarasını aldım,
Nejdet Bey’le görüştüm.
Benimki karasevdaydı,
Anlayış gösterin,
Çünkü ben kendimi anlayamadım,
Siz beni anlayın...
Ben sizi çok eskiden sevmiştim…

dikkat et cok agirdir. yani bi buyuk uctuktan sonra buna sira gelmeli.
youtu.be

bu ne sevgi ah bu ne ızdırap
zavallı kalbim ne kadar harap
nasibim olsun bir yudum şarap
sun da içeyim yarin elinden

al şu kadehi yaşla doldurma
düşürme yeter gönlümü gama
gurubun rengi vurmadan cama
ver mezesini tatlı lebinden

bahtım sarılmış simsiyah tüle
nemli gözlerle yalvardım güle
uzak kalırsan bana acele
selamlar gönder seher yeliyle

h&s

prozinc şampuan. eczanelerde satılıyor. kepek+kaşıntı+dökülme gibi problemlere karşı baya etkili olduğunu söyleyebilirim. fakat tek kötü yanı köpürmemesi :(
saçım uzun olduğu için durulamadan sonra gırç gırç (?!) ediyor. bunu önlemek için schwarzkopf glissin keratin içeren total repair saç kremini kullanıyorum.
öyle işte ikisini de tavsiye ederim.

h&s saçımın ağzına sıçtı bi da kullanmam reyiz ama emeğe saygım var al sana tik.

elidor da işe yaramıyor. daha tıbbi bir şeyler arıyorum daha doğrusu. behzat reyizin saçlar bile benimkinden canlı duruyor la kıskanıyorum.

@yug töreni prozinc'i kullanmadan önce çalkalamak gerekiyormuş sen onu mu yapmıyorsun aacaba burda köpürür yazıyor da;

www.sanalkozmetikcim.com

kepek bende hiç yok fakat. yağlı saçların formulu sabunda yatar.

bana en iyi gelen otacıydı. ısırganlı olanıydı sanırım.

hmmm. yok ben de çalkalıyorum ama az mı döküyorum ki acaba? o,O
öyle elidorlarda falan olduğu gibi köpük köpük olmuyo yani..

Sebamed'in kepege karsi sampuani.

eğer saçın fazlaca kepekliyse(ya da seboroik dermatit miydi neydi ondan varsa) normal şampuanlar pek fayda sağlamıyor. Ben doktor tavsiyesiyle Nizoral kullandım, başta işe yaradı sonra etkisi geçti, şimdi Ketoral kullanıyorum(içinde aynı madde var, şirket farklı. Eczanelerde 8.5 tl'ye satılıyor)

Köpürme olayı şöyle, Nizoral falan da köpürmüyordu. Ben önce normal şampuan ile (Dove, pantene, h&s vs...) bir kez yıkıyorum. Sonra medikal şampuanı yapıyorum çok güzel köpürüyor, 5dk bekletip duruluyorum. Ha, bu şampuanlar da saçı sikip atıyor aslında. Çok mat, saçma sapan bir hale getiriyor(yağ da gidiyor tabii) ama baştaki şampuan yumuşatıyor işte..

@rodriguez prozincin yanında başka şampuan kullanmamak gerekiyormuş. köpürmesin çok da sorun değil ya işe yarıyor sonuçta.
yumuşatması için saç kremi kullanıyorum yoksa saç zor taranıyor.

peki benim saç niye behzat reyizinki gibi parlamıyor ona da yarar mı bu şampuanlar, parlaklık ve canlılık da katıyor mu saça?

amirimin saça sprey sıkıyolar...dır yani

natur vital grassy hair tek kötü yanı 2 günde bir yıkıyosun saçı

klorane şampuan- myrte olanından. yağlı kepeğe iyi gelir.

yug toreni +1

www.stereomood.com adresine girin. writing'i seçin. yazmaya başlayın.

iyiymiş ama site erişime engellenmiş ne yazık ki.

youtu.be (The Smiths - I Know It's Over)

edit: dikkat et hıçkıra hıçkıra ağlatabilir.

@dirildimde geldim, youtube'a giremiyorum kütüphaneden. şarkının adını yazabilirsen şahane olur.

grooveshark'ı açın: ''astor piazzola'' yazın. kolay gelsin.

grooveshark.com

Ona bakarsak çocuğa isim koyuluyor ama sonra çocuk onu beğenmeyebiliyor.Nasıl ki 18 yaşını bitirene kadar çocuğa isim koyulmaması mümkün değil, burada da ikisinden birini anlatmak gerek.(Aşılamak değil)

Ayrıca ahiret inancı sadece İslamiyet'te yok birçok dinde var.

ya pek anlatamadım galiba. kendimi annenin yerine koydum,ateist olduğumu düşündüm. orda onaylamaktan başka napabilirdim ki? ne denebilir yani onu merak ediyorum

çocuğunuz mensup olduğunuz inanışa sahip olsun isterseniz yapmanız gereken küçük yaşlardan itibaren bunu ona aşılamaktır. kendisinin kararına bırakmak ya da tarafsız olmak bana kalırsa boşluğa bırakmak gibi olur. grgn'e katılıyorum.

Şöyle denebilir: "Evet aynen dediğin gibi.Bak falanca ablan da öyle söylüyor." Ateizmi şimdilik karıştırmamak daha mantıklı.En basitinden, çocuk "O zaman biz nasıl var olduk?" diye sorarsa şapa oturtur velisini.Big bang falan dinlemez, ona son derece masum ve samimi şeyler söylemelisiniz.Teist için zaten sıkıntı yok.Ateist de teist olan tanıdıklarıyla görüştürebilir çocuğunu.

cennetten bahsetmeye falan gerek yok. ölünce yok olacağız de geç. cennete gideceğiz desen de anlamayacak, yok olacağız desen de anlamayacak zaten. çocuk o. ölenlere ne oluyor derse? onlar toprak oluyorlar, ama sevgilerini kalbimizde taşıyoruz, aslında hep bizimleler gibi bir şey de denebilir. cenneti, cehennemi, tanrıyı karıştırmaya gerek yok. çocuk zaten belli bir yaşa gelince tanrı inancıyla karşılaşacak. o zaman daha mantıklı gelirse oraya da yönelebilir, ama çocukluktan bir tanrı varmış gibi anlatırsan zaten ona ihtiyaç duyar ve ileride inançsız olsa bile boşluk hissedebilir. ama daha çocukluktan zaten hiç öyle bir şey yokmuş gibi anlatırsan, ileride "sanki içimde bir boşluk varmış gibi..." diye tabir edile abuk subuk his olmaz, onu da tanrı inancıyla doldurmasına gerek kalmaz, zaten o boşluk hiç oluşmayacağı için.

sen tarafsız olmak istiyorsan çocukla bu gibi konuları zaten konuşmazsın ve oda sana böyle şeyler sorma ihtiyacı duymaz. örnekteki çocuğa annesi islami bilgiler verdiğinden dolayı, çocukta doğal olarak kafasına takılan ve yaşından dolayı algılayamadığı noktaları sormuş.

herkesin görüşü kendisine tabi ama bana sorarsanız bazı temel bilgileri zamanında vermek gerek. çünkü üniversiteye gittiği halde abdest almayı bilmeyen adamlar tanıyorum.

ve işte o beklediğim an;
-herkesin hayatına kimse garışamaz. ha nasıl garışamaz? ben bu şekul giyinirim, bu bayan şu şekul giyinir, şu şekul giyinir. ama hiçkimse kimseye garışmaya bi hakkı yok, özgürlüğü bidir.

zaten ergenliğe kadar masallarla büyüdüğünden bence çok da farketmez. sonuçta o yaştaki çocuğa çocuk nasıl yapılır diye sorduğunda "böyle penis ile vajina" diye anlatan azdır.
ergenlikten sonra da aha böyle böyle alternatifler var, naparsan yap dersen anlar zaten.

yorumları okumudan atıyorum umarım bire bir yorum çıkmaz. Öncelikle annesinin ufak kıza aslında din aşıladığı yok yani dolaylı yoldan belki, fakat orada ufak kızımız ölüme takmış durumda ve annesi o kıza hayır cennette de öleceksin derse bu çocuk için üzücü olur. "hadi yaa" değip yüzünü asar. ama annesi evet kızım ölümsüz olacaksın derse. ufak bir çocuğun içine bir umut serpilmiş olacaktır ama din ama farklı bir yolla. kendimden örnek vereyim. zamanında babama "cennette sonsuz sporcu kağıdı vardır dimi baba" demiştim de, babam gülerek evet demişti. şuan pek inancım yok. ama ateistte sayılmam ortalarda yüzüyorum işte.

soru sormasından çekinmeyin, bırakın sorsun sorabildiğince. siz de dürüstçe cevap verin. yeğenim namaz konusunda bazı şeyler sordu ve ben de kendi cevabını verdim, ve sen bunları düşünmeye devam et ,ilerde tekrar konuşuruz dedim. cevap bulabileceği bir kaç kaynak da gösterdim.

@snowflake, iki kere tik attım:) çok mantıklı.
ben şöyle bi sonuca vardım. çocuğa hiç bi şey vermemek tarafsız davranmak olmuyor,ateizme yaklaştırmak oluyor. hardcore islamcı yetiştirmek değil ama biraz din bilgisi vermek gerekir sanırım. dini anlatırsın ama çok aşılamazsın,çocuk bunu bilerek büyür. ilerde de ister bu şekilde yaşar,isterse de inanmaz. ama hiç bi bilgi vermezsen,hiç bir şey bilmeden büyürse ateizme yönelmesi dine yönelmesinden çok çok daha yüksek bir ihtimal. çocuğun dini bilgiyi dışardan doğru şekilde kendi kendine alması imkansıza yakın. en doğrusu, çocuk mesela o kız gibi bi yorum yaptığında reddedip hayallerini kırmamak. eğer soru sorarsa da snowflake'in dediği gibi o konudaki inançları anlatmak. ilerde de kararı kendisinin vermesine izin vermek. bilgi vermekten anlatmaktan da bi zarar gelmez diye düşünüyorum. sonuçta bize anlatıldı öğretildi de noldu, şuan çok mu inançlıyım. ilerde inanacağı şey neyse yine onu buluyorlar bi şekilde. teşekkür ederim cevaplar için:)

ben istediğim arkadaşı ve kendimi tarif edip duyuru verdim. birkaç kişi cevap verdi. şimdi muhabbet ediyoruz. :)

bir de okulda kulüplere gir. ben spor ve frp kulübünün etkinlerine katılıyorum. tog'a kaydoldum. çevre kulübünü takip ediyorum. couchsyrfing'deki eventlere gidiyorum, hatta kendim organize ediyorum.

okuldan, isyerinden, sozlukten de olabilir, sonra ilgi alanlarina gore internetten. mesela motosiklet kullanan baya kisiyle tanistim ben motosiklet forumlarindan.

abuk subuk zevklerin yoksa çok rahat bulabilirsin. mesela dağcılıktan hoşlanıyorsan dağcılık kulüpleri oluyor oralara gidersin. yada müzikten hoşlanıyorsan konserlere barlara gidersin. git gel yaparken zaten tanışırsın.

iyi ama genelde hiçbir boku beğenmeyen bir tipim ben.

böyle çok az şeyden hazzederim. hatta hiç etmem. mesela biri çıksa abi sen neden hoşlanıyorsun dese cevabın yok.

o derece.

hatunsan arkadaş olabiliriz.


edit:

ama ama :(.

neyse, hem hiç bir boku beğenmem hem de ortak ilgi alanıma göre arkadaş arıyorum demişsin. ondan öyle dedim ancak hatunsan bulursun bu şartlar arasında.

ne şimdi ne de hatun olduğum bir zamanda seninle arkadaş olacağımı sanmıyorum.

Yurdun önünde sigara içerken, bir çinli arkadaş merhaba deyip sigara yakmıştı.Ben bitirip tam giderken, direk adını söylemişti.Hiç arkadaşının olmadığından falan bahsetti ve öyle saçma sapan 3 5 soru sormuştu.Şimdi haftada 1 bira içip sohbet ediyoruz, iyi çoçu, kafa çocuk falan.Yani direk arkadaş olabilir miyiz diyerek, benimle arkadaş olmuştu.Çok zor olmasa gerek yani arkadaş bulmak.

ortak beğenilerimizin olduğu yerlerde. sergi, tiyatro, sinema, sahaf cart curt.

(bkz: bilinç)

bildiğim kadarıyla kalp durduktan bir süre sonra hala kan akışı devam ediyor, yani organ hücreleri ölmüyor henüz, o sürede nakledilebiliyor uygun koşullarda, aksi takdirde ölüyor hücreler organ da işlevini yitiriyor.

şöyle düşün. araban perte çıktı motor öldü. ama sen bir şekilde arabanın kalan parçalarıyla iyilik yapmak istiyorsun. ve sağ kalan parçalarını veriyorsun. senin arabanın motoru bittiği için gitmez ama o parçaları motoru sağlam ama tökezleyen bir arabaya takarsan, taktığın araba düzelir. yani motor yandığı zaman sağlam kalan bir kaç parçayı dağıtabilirsin.

edit: diğer arkadaşların söylediğini de açıklayayım. aracının parçalarının bir paslanma süresi vardır. o süre geçmeden vermen gerekir.

@pinking of you, kalp durunca akış durur panpa. Ama hücreler anında ölmüyor, hatta buza koyup taşıyorlar ki hücreler donsun, ölmesin.

@dampire

adam da zaten hücreler hemen ölmüyorsa biz niye ölüyoruz demek istiyor.

organ nakli hastalık yüzünden ölen insanlardan olmuyor. genelike trafik kazasında ölen sağlıklı insanlardan alınıyor o organ.

bilinci beyin olarak kabul edersen beynin öldüğünde sen de ölüyorsun. teorik olarak beyin ölümü gerçekleşmiş komada bir insanı senelerce yaşatmak mümkün.

vucuttaki her organ yada doku kansızlığıa-oksijensizliğe aynı tepkiyi vermiyor. beyin 2 dakika oksijensiz kaldığında ciddi hasar görürken kalp 10 dakikada hasar görüyor, böbrek 20 dakikada vs. vs..

organ bağısınşa dün ölen adamdan organ almıyorlar zaten. ağır yaralı gelip genelde hastanede ölen adamdan dakikalar içinde o organı alıp. bozulmanın olmayacağı kadar düşük bir ısıda hazır bekleyen hastaya naklediyolar. bu süreçte bildiğim kadarıyle ne kadar kısa olursa o kadar iyi ve 4-5 saati geçemiyor.

ben sadece beyin olumu yasanip vucudun yasamaya devam ettigi durumlarda oluyor o saniyordum (bkz: bitkisel hayat). Her ölen adami parcalayip dagitabiliyorlar mi yav?

organ nakilleri "ölü" hastalardan olmuyor. yani kalpd evam edip beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden alınıyor organlar ki kan akımı devam etsin ve organlar beslensin.

organı aldıktan sonra sıcak ve soğuk olmak üzere 2 tür yaşam süresi var hücrelerinin.

beyin ölümü olmuş kişiden de 10 yıl sonra organ alamıyorsun, belirli zamanları var. çok kısa süre içerisinde karar verip organları almak lazım çünkü beyin ölümüyle beraber vücutta pek çok şey oluyor ve organlara zarar veriyor (bunlara tek tek giremicem, tıbbi fizyoloji konuları bunlar)

yani trafik kazası oldu, kalp durdu, koştur koştur organları almaya gittik yok. beyin ölümü oldu, yoğun bakımda hasta tutuldu, aileden onay alındı, hasta ameliyata alındı ve organları alındı. çok ilkel bi şekilde baktığımızda hastanın ölümü doktorların elinden oluyor (hatta birden fazla organ transplantlarında kişinin en son kalbi alınır ki diğer organlar sağlıklı bir şekilde çıkarılabilsin)

@ nathan

beynin korteksi gittiyse: koma
beyin sapı gitiyse: beyin ölümü
bitkisel hayat terimi biraz daha karmaşık ama kesinlikle beyin ölümü değil

terminoloji böyle. o yüzden "senelerce komadaki insanlar sonradan uyanabiliyor" ama beyin ölümünün geri dönüşü yok

Ölmemizin sebebi nakil yapılacak organımızdaki bozukluklar değil. Diğer organlardan kaynaklanan, hayati fonksiyonları etkileyen ve nakil yapılamayacak kadar bozulmuş organlarımız veya dokularımız ölüme sebebiyet veriyor. Mesela kalp krizinden dolayı ölmüş bir şahsın kalbinin başka bir hastaya nakli mümkün olmamalı diye düşünüyürum. Çünkü ölüme sebebiyet veren zaten kalpteki problem. Organ bozuk. Ancak beyindeki bir tümörden dolayı ölüm gerçekleşmişse ölüm sebebi beyin. Kalbin durması ise sadece sonuç. Beyindeki bozukluktan dolayı sinirsel iletim bozuluyor ve kalbe yeterli uyarılar gitmediği için kalp duruyor. Burada kalpte bir problem yok başka bir vücutta da çalışmaya devam edebilir.
Nasıl bir bitkinin yaprağını kopardığımızda belli bir süre yeşil kalabiliyorsa, organlarımızın da bağlantısı koparıldıktan sonra belli bir süre fonksiyonelliğini kaybetmiyor.

orta kafferengi bağcıklı

ve sanki kahverengi kemer.

beyazlı lacıvertli lacoste spor aykkabısı enfess olur

gömlek ile uyumlu olması gerekir. beyaz gidebilir. model olarak ceketine göre değişir.

oxford tarzı, süet kahve ama acı kahve değil de mat kahve.

yani bu: www.polyvore.com

aynısından kemer de alırsan süper olur. kaliteli bir şey al, kemerini de takım al aynı mağazadan. geleceğe yatırım olur. 10 sene giyersin her gün ayağında olmazsa. güzel güzel sakla kutusunda, evladiyelik olur.

rahat ol. kezban detected.

dalgınlığına gelmiş demişsin işte. salla.

olur bazen öyle. sizde bir sıkıntı yok, biz market kasasında taze fasülye ve martini muhabbeti yaptığımız adama "görüşürüz" dedik. oluyor böyle şeyler.

kızlar halâ lise kafasında kalmış.
"ay inanmıyorum berk resmen seni kesiyo kızıağm" şeklinde.

bende bazen kolay gelsin diyorum, ne alakaysa amk:)

Bir daha görmeyeceğin/görüşmeyeceğin insanlara "görüşürüz" vs. demek bir "cool"luk göstergesi bugün. Kızlar henüz modayı yakalayamamışlar salla sen..

blackmail'in dediği gibi ben de "kolay gelsin" diyebiliyorum zaman zaman, önce "lan yine mi dedim" diye düşünsem de sonra "çok da bişe. mehh.." diyor geçiyorum.

Ağız alışkanlığıyla yahut keyfine geldiği için veyahut bir daha görmek istediğin için bile "görüşürüz" diyebilirsin karşındakine. Buna gülenin, osuruğa gülen kadar bile aklı yoktur.

Kezban falan değil bildiğin dümdüz mal. Neden taktın ki kafaya? Sallaaa...

aynı durumu bende yaşamıştım çok takma

Kadin profesor hocaya tamam hocam yerine tamam tatlim demisligim var dalip. Gorusuruz gayet masum olmus. Salla :)

otobüste kartını okutup "sonra verirsin" diyenler gibi olmuş. :) salla gitsin herkes yapar zaman zaman.

benim bu duruma örnek çok komik bir anım var. lokantada yemek yedikten sonra hesap ödeyen arkadaşım kasiyere "afiyet olsun" demişti. buna çok eğlenmiştik, ama sizinkisi çok olabilir bir durum. ben de çok kereler hiç görmeyeceğimi bildiğim insanlara "görüşmek üzere" demişimdir.çok da sallama, nasılsa bir daha görmeyeceksin.
görüşürüz:)

Ben herkese görüsmek üzere derim, meger garip kacarmis, bence olay gayet normal

sende bi gariplik yok. onlar malmış.

bu arada,ben de genelde kolay gelsin derim.

niye görüşmek üzere dedin ki? "iyi günler" demek bile abes olur bence; en iyisi "önemli değil" demek. hep öyle diyorum, kimse gülmedi şuana dek.. her türlü yaratıkla karşılaşılabileceği için işi şansa bırakmamak gerekir..

salla gitsin ya ne gerek var takmaya. ben de kullanırım onu ama daha hiç öyle güleni denk gelmedi, hem gelse de umrumda olmaz insan ilişkilerinden mahrum kalmış kişidir o benim için. @1 in dediği gibi kezban detected işte.

godzilla

tuzlu suya girince eriyordu, onun bir etkisi vardı, fakat filmi ben de hatırlamıyorum bilgiye ekleme yapmak istedim.

www.imdb.com

film bu kesin.

galgameth mi bilmiyorum ama iyi ki sordun hocam bu filmi. yıllardır o pis kralın, canavarı öldüren maddenin tuzlu su oluşunu nasıl öğrendiğini unutamam.

buca tarafında ali baba var. hem sakin olur hem de havuzlu falan güzel yani. he ben gitmedim hamam olayını çok seven bir arkadaşım var o anlatır her gün. fiyat galiba 20 25 lira.

bornova merkez vakıfmank'ın olduğu binanın pasajının alt katında var

bir de karşıyaka çarşının sonunda, eski tren yolunun kenarında vardı.

sli

o pasajdakini biliorum böle kubbesi olan bi yer arıyorum daha tarihi falan

karataş hamamı. karataşta. fiyatı hatırlamıyorum.

10 nisan ve sonrası doğumluysa 22, öncesiyse 23

eğer nisan 9 doğumluysa dün tam 23 yaşındaydı. 23:59'de doğduğunu düşünürsek şuan. 23 yıl 24 dk yaşında.

22. 23'den gün alıyor. günü geldiğinde 23 olacak ve 24'den gün almaya başlayacak.

edit: amına koyim 24'ten gün alacak dedik. 24 yaşında mı dedik !!!1111!!!

hope ender+1

BİTİRDİĞİ yaş söylenir.

insan 0 yaşında doğar. 1 yaşında doğmaz.

5 aylık bebek: 1 yaşında değildir. 0 yaşında ve üstüne 5 aylıktır.

13 aylık bebek: 2 yaşında değil 1 yaşındadır.

gibi.

bu tip hesaplari wolfram|alpha kolaylikla yapmaktadir.

güney kore'de yaşıyorsa 24 yaşındadır :)

10 nisan'dan önce dogduysa 23. sonra dogduysa 22 yasinda.

açılın yetkili abiyi getirdim:
www.wolframalpha.com

Kore'de 24 yaşındadır efendim .

kore esprisi nedir?

guney kore olayi nedir makara mi?

girmiş, bitirmiş, gün almış, kafan karışacak, ben sana doğrusunu söyleyeyim;

9 Nisan 1989'da doğan şu an;

23 yaşındadır.
(23 yaşını "bitirmiş"tir. 23 yaşını "doldurmuş"tur).
(24 yaşına "girmiş"tir. 24 yaşından "gün almış"tır)

Güney Kore'de de olsa, Kuzey İrlanda'da da olsa böyle olacaktı.

Güney Kore'de bebekler doğdukları anda 1 yaşında sayılıyorlarmış resmi olarak, yani 12. ayındaki bebeğin 2. yaşını kutluyorlar.

bu hesaba soyle yaklasmak en mantikli cozum;

nisan 1989 da dogan kisi, nisan 1990 da tam 1 yil yasamistir.
dolayisiyla,
nisan 1989 da dogan kisi, nisan 2012 de tam 23 yıl yasamistir.

ister 24. yilini yasamaya basladi deyin, ister 23 sene yasadi deyin.
hukuki olarak ariyorsaniz sorunun cevabını onun icin de google geliyor.

bilgim yok, değildir heralde. ayıplanabilir. ama suça teşvik ediyosan veya halkı galeyana getirecekse açıklaman suç olabilir.

alivi ya da kürt olmanın garipsenecek ne yanı var ki bunu bu kadar kafaya taktırtıyor? suç değildir, bulunduğun çevreye göre etik olmayabilir sadece. ters bi bakış alırsın o kadar. uyanınca herkes unutur.

internet sitesi açıp alevi ve kürt diye insanları listelemek istiyorum. bu suç olur mu?

suç mu bilmiyorum ama kesinlikle etik değil

hayır neden suç olsun. yani bir ırka mensup olmak veya dine mensup olmak ne kadar normalse. bunu belirtmen gereken bir yazıda kullanman da o kadar normaldir. ha işin içerisinde hakaret varsa o zaman suç olur. "ör: alçak jainler, yaşamayı hatta nefes almayı bile hak etmeyen insanlar. sizler var oldukça ben savaşımı bırakmayacağım ve hepinizi yok edeceğim." bak bu suçtur. bu cevabı okuyan jain varsa da affetsin lütfen.


oha'dan sonra gelen edit: senin için suçtur. psikopat mısın? arkadaşım ben zannettim ki bir yazı yazman gerekiyor orada"x kişisi kürt kökenli bir türkücü" "x kişisi alevi vatandaşlarımızdan birisi. kendisi şu şu başarıları elde etmiştir."

kesinlikle suctur, tabii turkiye'de hukuk ne denli calisiyor ayri konu.

www.tbmm.gov.tr

"
VI. Din ve Vicdan Hürriyeti
Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz."

burda onemli nokta "hic kimse dini veya siyasi goruslerini aciklamaya zorlanamaz." kismi.

sen kisinin dini inancini ifsa ettiginde bu adam ozel hayata mudahaleden tut da, hakarete kadar hakkini arayabilecegi yollara sahip.

ozellikle de bu yazilmasi tasarlanan yazinin iyi niyetle yapilmadigi ortadayken.

kanka jainler kimler bilmiyorum ama ben internet sitesi açıp


bazı jainler:
- ahmet jainoğlu
- ayşe uzunjaingil


şeklinde liste yapacağım. bu suç mu?

tabi ki suç, etik de diil. ayrıca çılgın mısın? pardon nickinde yazıyormuş zaten. :)

tamam alevileri listelemek suçsa, sadece kürtleri listelerim ben de. madem ayıp bi şey değil herkes bilsin.

bi de google layınca çıkan sabetay listesi diye bi site var internette o ne ayak?

fişlemeye giriyor bu yapılan, sonuçta o insanları hedef göstermekten suç kapsamına girebilir çünkü bunlar topluluk olarak şiddete uğrayan insanlar.

nikinle uyum içindesin, amaç ne bir anlasak ona göre cevap vereceğiz de,
bazı aleviler: .....
bazı kürtler: .......
diye liste yapmanın mantığı nedir?

listeleme konusundaki israrindan ben su an temel amacinin hakaret oldugunu cikartabiliyorum.

olasi bir mahkeme durumunda hakimin bunu anlamasi icin dahi olmasina gerek kalmaz diye dusunuyorum. kaldi ki bir dava durumunda, kopacak toplumsal yaygarayi hesaba katarak olusacak kamuoyu fikri de %99 aleyhine olacak. baslatilan kampanyalar, kinama mesajlari vs derken bir bakmissin 500 lira gibi cezayla yirtip yuzune bakilmayacak bir adam olmussun.

sonuc, sakin ol sampiyon.

Kişilerin onayını almalısın! onlarınizni olmadan onlarla ilgili şeyler ifşa edemezsin! dava açarlarsa içinde patlayabilir.

ama insanlarin kendilerini "laz, alevi, kurt, cerkez vs." olarak tanimlayabilecegi bi site yapabilirsin. isteyen gelir kendisini ait oldugu yere kaydeder. isteyen arkadaslarini da davet eder. bu isini gorebilir belki.

amacın hedef göstermek olabilir? yada senin amacın bu değildir ama başka faşizan duygularla yaşayanlar senin listeni kullanabilir. etraf manyak dolu zaten. insanları kapıları işaretleniyor. otur oturduğun yerde allah aşkına

adam düşmanca bir hisle bir liste yapmak istediğini söylüyor siz de bunu adam yerine koyup cevap veriyorsunuz. insanların ırklarından inançlarından sanane be şerefsiz git kendi soyunu sopunu araştır listele internet sitelerinde.

amaciniz hedef gosterip listelediginiz kisileri otekilestirmeye calismak anladigim kadariyla ve bu yasalara gore suctur,etik degildir.ayrica size ne ilgilendiriyor insanlarin dini,irki mezhebi? alevi veya kürt olmasinin size ne zarari var da boyle bir sey yapmaya kalkisiyorsunuz?

insanlık suçudur. ayıptır, şerefsizlik, ahlaklızlık, ayrımcılıktır, kansızlıktır.
not:ikiside değilim

saçma bir soru gibi gelse de cevap veriyorum ve atalarımız kabul etseydi şuan dünya daha güzel bir yer olurdu diyorum.

avlanmadığın zaman açlıktan ölmeyeceksen bence kabul edilemez

edilir edilir,afiyet bal seker olsun.

neye göre kime göre?

bana göre çok normal. her gün zilyon kilo balık avlıyorlar.

avladığınız tür soyu tükenmekte olmadığı sürece kabul edilir, ederim.

ne baglamda? Medeniyet tarafindan mi? Yemek temel gereksinim oldugundan elbette ama fanteziye girmese iyi olur, misal sut kuzusu kesmek.

bunun cevabı tartışmasız evet. bunu tartışanın zekasından ya da yaşam algısından şüphe ederim.

adam misal dağda tavşan avlıyor, ördek avına çıkıyorlar misal, zaten tek tük var artık bu hayvanlar da ortalıkta, tamam soyları tükenmiyor ama ne gerek var

bunun kime göresi olabileceğini sanmıyorum. doğa'ya göre, binlerce yıllık yaşamın normlarına göre. doğa kendi çeşitliliği içerisinde var ettiği dehalarına mutlaka marjinallik atfedecektir, bu anlaşılmaz değil, tersine o insanların farklılıklarının göstergesidir. genel içerisinde, kaideye zeval getirmeyen istisnalar olarak kalakalırlar. kaldı ki milyarlarca insanın karşısına "zeka" ölçütüyle koyduğunuz insanların travmatik bir sebeple konuya objektif bakamadığını ispat etmeniz gerekli. kültürel farklar, o insanların yaşadığı toplumsal kabuller ile bu fark rahatlıkla doğabilir. da vinci misal, bireysel yaşamı ile arızanın önde gideni bir adam. sanatına bir şey diyemem ama hayatı anlayabilmek için sanatı dışındaki tercihlerini baz almak sadece pek makul değil.

"aynısını satın alabilmek" havada kalan bir tabir, aynısı derken aynı hayvan mı? çiftliklerde hormona bulanmış gudik canlılar nasıl doğada özgürce yaşamış bir av'ın "aynısı" olabilir? ölüm, öldürmek lanetlediğimiz şeyler. avlanmak zorunda olmadığımız için avlanmak yabancılaştığımız bir kavram. bu yabancılaşma ile var oluşumuzu karşımıza almamızın kimseye faydası yok, kimseyi daha insan, modern yapmıyor. kendine yabancılaşmasını arttırmaktan başka işe yaramıyor.

av ile avcıya dar anlamda bakmamak lazım, doğanın en kısa özeti av ile avcının mücadelesidir.

"çiftliklerde doğasına uygun yetiştirilmiş" başlı başına bir oksimoron, çiftlik ürünü hayvanda ilaç ya da hormon olmamasını beklemek saflık, piliç diye yediğimiz şeyin hormon fırtınası ile kaç günde civcivlikten o hale geldiğini biliyor musunuz acaba? her şey maliyet, maliyet de var olabilmek demek. Atalarımız dediğini insanlar vaktiyle sadece doğa ile değil, daha avantajlı av, tarım alanları için birbirleri ile mücadele ediyorlardı. tıpkı maliyet düşürmek isteyen firmaların yaptıklarına benzer dolaplar çevirmişlikleri de vardır. haksızlık, eşitsizliği günümüzün üretim biçimleri ile açıklamak çok garip sanki yüz ya da bin yıl önce müthiş müreffeh yaşamlar sürüyorlardı insanlar. kölelik kültürü, mezhep farklılığı gibi unsurlarla yine ezen ve ezilen vardı. bugünün yöntemleri sadece çağın gerektirdikleri. kısası hormon'lu et, bugünün yozlaşan insanına ait bir yanlış değil, insanın var oluşuna dair bir noksanlıktır. bakış temelde eksik olunca "avlanmak" gibi neredeyse refleks diyebileceğimiz tepkimize garip bir mesafe koyar insan. gelişim dünyada hiçbir zaman herkesin yararlanması, daha eşit bir dünya için amaçlanmaz. millet, ırk, din benzeri topluluklar bir adım önde olabilmek için gelişimi yaratmış ve sürdürmüşlerdir.

insanı olması gerektiği gibi, doğada var olmuş bir hayvan türü (ben değilim bunu diyen biyoloji bilmi) olarak değil de, ulvi, aşmış hayvanlardan farklı, bambaşka, özgür irade sahibi, gelecekete bir gün dünyayı ehlileştirecek varlık gibi görme refleksi sizi hayata ve sisteme entegre etmek için üretilmiş klasik mitlerdendir. yemeyiniz, gelecekte hiçbir şey daha iyi olmayacak. gelişim, birilerinin daha fazla gelişmesini sağlamadığı sürece tabana yayılmayacak. insanlar kendilerini anlattıklarınıza benzer masallarla avuturken, avlanmayı lanetleyip, sağlıksız, hormonlu ve plastik tatlı etleri yiyip hayata yabancılaşıp, ıskalamaya devam edecekler. saygılar

bu kadar iddialı şekilde "var" dediğiniz şeye "yok" deyip itiraz edemem sanırım. amacım kavga etmek değil. "var" dediğiniz şeyin istisna olduğunu düşünebilir miyim? dünyadaki 7 milyara koşan sayısıyla kaç insan bu tip özgür inekleri yiyebiliyor, bilemiyorum. siz böyle et'lere ulaşabildiğinizi söylüyorsunuz, o vakit, kendinizce haklısınız. sert itirazım "var" dediğiniz şeyden bihaber olmamdan kaynaklanıyordu. kusura bakmayın.

o değilde cidden vevo'da nasıl olurda penis olabilr.

last fm'de grubun ismini arat orada benzer grupları bulursun ben isim vermiyim sen araştırırken çok daha kafa dengi bir şeyler bulabilirsinn

riverside dinlemelisiniz ailecek hastasıyız:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

indukti dinlemelisiniz, ailecek hastayısız:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

enstrumantel ki ne enstrumental.

www.youtube.com
www.youtube.com

bir de

massive attack'in amcaoğlu air var:

bit.ly

www.youtube.com
www.youtube.com

stoner rock deneyin.

queens of the stone age'in music for the deaf people albümü mesela.

stoner rock agir kaciyor istedigim tarza. daha yumusak, daha cok sesli bir muzik istiyorum ben.

infected mushroom da deneyebilirsiniz.

infected mushroom severim psychedelic trance goa trance dinliyorum zaten.
ben daha cok, clean tonda bir gitar, guzel bir arka fonda tatli tatli solo atsin istiyorum, mark knopfler tarzi, srv tarzi...

şimdi massive attack dedin mi (git: youtu.be) portishead'te dersin bunlar çok yakın gruplar. ama yukarıda verilmiş olabilir.

ayrıca emin olmamakla beraber jefferson airplane e de bak white rabbit diye bir şarkıları vardı istediğin tarza uyabilir.

siz sinemayı değil film izlemeyi sevenlerdensiniz anlaşılan :)

www.imdb.com iş görür heralde

otomatik portakal ?

evet imdb iş görüyor ama kısmen, çünkü onda da into the wild gibi ağır akışı olan filmler var. burada sorarak onları eleyeyim istedim biraz. bireysel tavsiye istiyorum : )

piano piano bacaksız'ı tavsiye edebilirim.

var olmanın dayanılmaz hafifliği

green mile
fight club
v for vendetta

the fall
leon
12 angry men(son 20 yıl demişsin ama pişman olmazsın)

www.criticker.com

listeden kendimce öncelikli olanları yazayım.
twelve monkeys
memento
amelie
donnie darko
amores perros

herkese hitap eden filmden kült olmaz. forrest gump dedigin film kült film değil, herkesin izleyip begenicegi güzel filmdir. zaten bi filmin kült olması icin herkesin begenmemesi gerekir :D

neyse senin ilacın imdb top 250 bu kadar basit. 90 sonrası yapımların hepsini izle. eski filmler beni bozmaz diyosan onlarıda izle. tatmin olursun.

rurouni +1, bence imdb top 250'yi bitirmeye çalış önce. neyi sevip sevmediğini ondan sonra daha net bir şekilde anlarsın. sinema tutku haline gelmeye başlayınca da yönetmen, tür, akım seçmeye başlarsın.

bi tane de ben önereyim, www.imdb.com bu filmi izle mutlaka.

benim takip ettiğim yönetmenler zaten var, sadece herkesin bildiği şeylerden de haberdar olmak istiyorum o yüzden istedim önerileri. teşekkür ettim.

alice gold- runaway love
birkaç gündür.

Joao Gilberto'nun "Desafinado" albümüne takıldım birkaç gündür. Denemeye değer.

soundcloud.com

amatör bir arkadaşımızın, siz dinlerseniz destek de olur moral filan...

gülmek için yaratılmış gözlerde yaşlar niyeeee...

above and beyond - you got to go

fizy.com

color me once

büyük ev ablukada gibi bir grup var o güzel
rhdcp
john frusciante(risk budur)
long john baldry
the white stripes
green river
meat puppets

ne tür müziklerden hoşlancağını tam olarak bilmeden şöyle bi liste çıkarttım bunları sıkılmadan dinlersin.

ayrıca; last.fm

Metallica - Wherever I May Roam
Metallica - One
Iron Maiden - The Trooper
Iron Maiden - Fear Of The Dark
Manowar - Hail And Kill


Eskilerden.

Judas Priest-Angel www.youtube.com
Firehouse-When I look into your eyes www.youtube.com
Firehouse-Here for you www.youtube.com
Whitesnake-Is this love ? www.youtube.com

www.livemocha.com

başka?

İngilizce altyazılı İngilizce dizi izleyin. Film değil ama dizi.

Başkasını aramayın bence, livemocha en iyisi.

benim de öncelikli tercihim livemocha ama bi interpals.net'e göz atmanı tavsiye ederim abazanı az bilgilenmek isteyeni bol bir site.

düzgün bir gözlükçüye gidip modelleri deneyerek karar verebilirsiniz. camları burna değmediği sürece gözlükler genellikle rahatsız etmez.

çerçevenin ağırlığıyla alakalı. birkaç tane gözlüğüm var, çerçeveliler iz yapıyor ama çerçevesizler ı-ıh.

O desteklerin gözlüğe bükmek suretiyle ayarlanabilen metal parçalarla tutturulduğu, ağır olmayan bir model bakabilirsiniz. Çerçevesiz, doğrudan camda açılacak deliğe sabitlenen bir çift sap ve destekleri ayarlanabilen bir orta parçadan ibaret gözlük kullanıyorum. Herhangi bir sıkıntım yok.

titanyum çerçeve hafiftir. bu yüzden burna baskı yapmaz. haliyle çok küçük bi iz yapar sadece. ama biraz tuzludur diğerlerine göre

edit: birde camlar göz numarasından mütevellit kalın camsa onu ince şekilde üretilen türleri vardı ama adı aklıma gelmedi. oda baya hafifletir.

eger göz numaranız çok büyük değilse; hafif bir çerçeve ya da çerçevesizler ile sorununuz çözülür.

ama göz numaranız büyükse ve cam dolayısıyla kalın olacaksa, ben çerçevesizleri ve çok hafif aksamlı çerçeveleri önermiyorum. cam düşebiliyor.

gözlükçü değilim; 15 senedir gözlük kullanıyorum sadece :)

"ben.x" 'in esnek çerçeveleri, 3 gram falan heralde :D çok memnunum, o silikonlardan falan yok çerçeve kendi oturuyor burna buna rağmen iz bile yapmıyor.

annem silikon çerçeveli gözlük kullanıyor, gayet rahat ve iz yapmıyor.
bahsettiğim gözlük çerçevesiz, sapları da silikon.

Police V8377 benim kullandığım gözlük. kesinlikle çok memnunum morarma falan uzun süre(20 saat kadar) kullanmadığım sürece olmadı. ben baya kazıklanmıştım şimdi fiyatına baktım baya düşmüş istersen bi dene bu gözlüğü.

kız kişisi bu. dayak yer gelir sonra bi de kapris yapar :)

resim kursu

tiyatro+1

İstediği bir kursa gönderebileceğinizi söyleyin, kendi seçsin, ısmarlama kursa göndermeyin kızcağızı.

gitar, tiyatro, tenis vs. (neden bunlar dersen 3'ü keşke dediğim uğraşlardır) aktivite lazım bence. başka şeylerle ilgilenirse en azından o evreyi aileye sardırmadan geçirir.

Yetenek ve isteği varsa resim kursu olur,hatta bir müzik aleti öğrensin bence ilerde iyi olur.İngilizceye de gönderebilirsin,madem istekli.Spor,dans ve tiyatro da iyi fikir bence.

yüzme ve ingilizce kursu şahane ikili. sizleri seviyorum lan.

dans kursuda olabilir özellikle latin dansları pek bi eğlencelidir.

ekşını bol bendensel faaliyet lazım, dans olur, spor olur. spor çok iyi olur bence. fazla hormonun en işe yarar kullanımı. ruhu şimdi entelektüel zevkleri sıkıcı bulabilir belki. kendi bilir tabi en iyisini.

yüzme kursu: +9

fazla enerjiyi evde atıyor demek ki. en çok efor yakan spor tenistir. ona verin derim. konuşmaya takati kalmaz kapris yapamaz. :)

Voleybol

dershane beynini yerken o anne baba nerdeydi diye sorarlar adama.
somurtmasının nedeni hayatından memnun olmaması olabilir. bana kalırsa ailesinden okulda çektiği eziyetin öcünü alması gerekiyor tabi kendi çapında mutsuz olarak öcünü aldığını onlarıda üzerek hakettikleri şekilde cevap verdiğini düşünüyor. bilmem anlatabildim mi?
artık liseye gideceği için ve büyüdüğü için ona birey gibi davranmanın zamanı geldi. biraz sorumluluk verin. şimdi yönlendireceğiniz spor kültür faaliyetlerine çok kaptırtmayın. dersleri yüzünden o faaliyete ara vermesi veya bitirmesi gerektiğinde büyük hayal kırıklığına uğrayabilir.
kendi haline bırakıp ne yapmak istediğini sorun kendi seçeceği faaliyet alanı onun seçtiği şeye daha sıkı tutunmasını sağlayacaktır.

ayrıca bu faaliyetler yanında bilgisayara eğilim sağlamasına yardımcı olun. geleceği bu alet üstüne şekillenecek. mesela çizim kursuna yollayıp üstüne bilgisayarda çizim eğitimi alırsa ileride bu iş üzerine kariyer bile yapabilir.
bunun gibi örnekler çoğalabilir. önemli olan kardeşin ne istediği ana baba veya senin değil.

az üstün dökmen izlemedik zamanında.
(git: im.haberturk.com

www.youtube.com

hocam kısa kesmek gerekirse etki - tepkidir. he sen diyorsun ki bende din iman yok e ozaman reenkarnasyon olayına da girmeye gerek yok. olayın temeli yukarıdaki gibi etki tepkidir. sen bir köpeği dövmek yerine beslersen o da seni dövmek isteyenleri döver.

My name is Earl, türkçe versiyonuyla hakkını helal et, bu dizilerdeki gibi bir liste hazırla ve iyilik yap. tabii ki ayık kafayla.

karma var.
karmani iyilestirmek icin iyilik yap. (karma icin yapma, mutlu olmak icin yap, karma sonradan gelir zaten).

cok daha kotu bir durumda olayi hak ediyorum yazmissin. daha vakit korpe, o kotu seyler henuz yolda ve sana ulasmamis olabilir.

iyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.benim felsefem bu şahsen.

inanırsan karman olur inanmazsan olmaz
iyileştirmek için de karma öğretisini detaylı bir şekilde
oku-öğren-uygula

yamaha c30 alırdım ben olsam

Yamaha CGS103 Klasik Gitar
CGS104 ile aynı özelliklere sahiptir, fakat 3/4 boyunda ve 9-12 yaş grubu için uygundur.

yazıyor kasası küçük yani diğerlerine göre

bi fark yok ucuz olanı al. c30/40 başlangıç için gerçekten kaliteli modeller. hatta uzun yıllar kullanabilirsin. yalnız üstündeki teller pek iyi değildir. onları eskittikten sonra savarez marka tel alarak gitara hak ettiğini verebilirsin. başarılar.

yeni başlıyorsan ucuzundan al.
70-80'den 200-250'ye kadar olanlar genelde çok çok fark etmez. kabaca bi tahmin yürütürsem bence 250- 400 arası gitarlarda da uçurum yoktur.
ucuz alıp holydreamer'ın da söylediği gibi kaliteli tel takarsan gayet güzel olabilir başlangıç için.

not:3-5 ay çalıp elektroya kaymamanı tavsiye ederim.

YAMAHA C30 u aldım :)

www.mydukkan.com Paran varsa bunu al birdaha klasik gitar derdin kalmaz.

paran yoksa bunu al ashton'ı kötüleyenlere de gitarını denettir anlasınlar nasıl bir ekipman olduğunu

www.mydukkan.com


2 gitarıda aktif olarak kullandım. Ashton'a bizzat sahibim hatta şuan yanımda duruyor. Onun dışında ileride elektro gitar veya akustik gitar kullanmak istiyorsan Cort'a bu kadar para verme direk ashton'ı al.

Bu 2 gitardan birisini aldın ve aradan zaman geçti artık yeni bir gitar istiyorsun. Ne alman gerekiyor?

Elektro gitar için bize ne tür müziklerden hoşlandığını söylemen gerekiyor ki ona göre gitar ve manyetik tavsiyesinde bulunalım. Yinede Yamaha Pasifica tercih edilesi gitarlardandır.

Akustik gitar olarak yüksek meblağlara hiç çıkmana gerek yok

www.mydukkan.com
Şu gitarla düzenli sahne alan arkadaşlarım oldu.(evet elektro akustik değil düşün artık nasıl bir gitar)

Cevaplar okunduktan sonra gelen edit: dostum hayırlı olsun güzel bir gitar tercih etmişsin. Ve ben cevaplamakta çok geç kalmışım :)

eğer boynuma dövme yaptıracak olsaydım yazı yazdırmayı tercih etmezdim. daha çok tribal bişeyler düşünürdüm

boyun derken enseyi kastediyorsan düşünülebilir. onun dılşında boyuna yazı yazdırmak pek garip kaçar onun yerine renkli bir dövme düşünülebilir.

boyunda dövme tshirt giydiğinde az kısmı görünecek şekilde olduğunda daha güzel duruyor hem.

@evliya çelebi bayan diye bir cinsiyet yok, kadın var erkek var :)

nedir bu dövmeleri göze sokma sevdası, tamamı ensede veya boyunda olan dövmelerden güzel duranlar çok az, istisna desek yeri.

Arapça olması yüzünden "ne yazıyo lan orda" diyecek ve başını belaya sokması muhtemel dallamaları da dikkate al.

Ayrıca bunu en son kamuya açık söyleyen adamın canlı canlı derisi yüzüldü. Daha sonra da orta yerde dillendirildi mi bilmem. Kötü zamanlardı netekim. Bence bunu görünür şekilde yaptırma. Çıkıntının teki laf ederse uğraşırsın.
Aslında çıkıntı çıkmasa da, En El Hakk gibi derin bir arka planı olan bir cümleyi dövmeyle harcama..derim ben.

Boynuna dövme yaptırcaksan kırmızı bi dudak yapır şöyle dolgun dolgun :) o kadar derin ve her kafadan anlanamıca yazılar için polemiğe girme bencede

Böyle çince, latince, arapça yazıyla felsefi sözleri dövme yaptırmak biraz fazla klişe oldu. Dövme gibi kalıcı bir şeyi yaptırırken geçici modalara takılmak ileride size pişmanlık olarak geri dönebilir.

hallacı mansur bu günleri görmeliydi. hoş olabilir çok büyük olmazsa.

dövme falan yaptırma, dövme yaptıran adam abdest tutmaz,sürekli cenabet durumu yanii

yaşınızı mesleğinizi bilmiyorum ama görünür yerlere yaptırılan dövmeler bazı meslekler için sorun olabilir, şimdi sorun olmasa da ileride iş değiştirirsiniz falan. aklınızda bulunsun.

@smrlz bir tek seni tiklemedim bir düşün neden ( ;
@quasiromantic - > saçlarım sag sol ve tepe 3 numara , enseden bele kadar 20-25 tane dread var ; kendime ait şirketim var ,kendi işimi yapıorum pek sorun olucagını sanmam

başkalarının fikri soruyorsan emin değilsindir, bu dövme için riskli bir durum.

normalde boyun-yüz ve el üzerine dövme yapılmasına karşıyımdır. ki bir çok müşterimi geri çevirmişimdir.
ama sen illa diretirsen yapmaktan başka çaresi kalmaz dövmecinin. yine de işin yobaz kesiminin nasıl algılayacağı kısmını ıskalamamalısın. üniversite bitirme tezi osmanlıca ve arapça bilen birisi olarak diyebilirm ki, şık durur. çok şık durur hem de.

(bkz: ekşi tattoo & piercing)

eksitattoo.com

hayvana eziyet etmeyin, benim de çin aslanım vardı, kısırlaştırdığıma bin pişman olmuştum.
başka çözüm yolları arayın, hayvana eziyet etmeyin onun da psikilojisini düşünün.

her halukarda toprak acı çekecek gibime geliyor. empati yaparsak beni kısırlaştırıp güzel kızlarında bulunduğu bir ortama salsalardı üzülürdüm. Ama hep takıldığım arkadaş ortamımdan ayırıp bir bahçeye(apartman dairesine) tıksalardıda üzülürdüm. Yani senede 1 2 kez mutlu olup bütün sene yalnızlık çekmesindense kısırlaştırılması daha mantıklı geliyor. Hiç değilse dostları yanında olucak.

gerçekten hiç bir fikrim yok konuyla ilgili, bilgim de yok kısırlaşınca hayvana ekstra neler getirir hayvandan neler götürür ama durumuna çok üzüldüm. verebileceğin başka daycare var mı? belki bunu araştırabilirsin biraz, bu şekilde kabul edecek olan yer olabilir. eğer kısırlaştırılmasını istemiyorsan olabildiğine zorla bu durumu derim ben. sonuçta "senin" arkadaşın o, kararı sen için rahat olarak vermelisin. kolay gelsin. sonucu da merak ettim, verdiğin kararı ve toprak'ın durumunu yazarsan sonra sevinirim.

temelde hic bir daycare kisirlastirilmamis kopek kabul etmiyor, yakinlarimda da baska bir yer yok zaten.

köpeğinizi insan sınıfına sokmayın öncelikle, bu işleri zorlaştırır, köpek köpektir insan insandır. köpeğin ortam adaptasyonu insanlardan daha güçlüdür, başka ortam onu germez. yani hiç bir köpek gece efkarlanıp ' eski dostlar' şarkısını söylemez.

de buradaki asıl temas etmek istediğim konu şudur; kısırlaştırma aynı zamanda bir agresyon tedavisidir ve kısırlaştırma yapılan köpeklerde agresyon belirtileri yoksa feminen davranışlar sergileme veya içe kapanma gibi problemler çıkabiliyor. bunu nasıl bertaraf edeceksiniz.

sahip köpeğin üzerinde hak sahibidir, kuyruk kesim, kulak kesim, kısırlaşırma vs. sahip ne derse o olur, köpeğin talepleri asla sorgulanmadı ve sorgulanmayacak. bu konuda size tavsiyem şudur; bu konuyu eğitmeni ile konuşun. eğer çiftlik tarzı bir yere bırakabilirseniz onlar bu fikre sıcak bakabilir.

Arapça'da a ve e sesleri aynı işaretle sembolize edildiğinden Türkçe'de ikisi de kullanılabilir.

esad isimli biri turkiye'deki buyuk cemaatlerin birinin başındaki adamdı, iktidardakilerin çoğu da bu cemaatin içinden. şimdi bu isim böyle kötü olaylarla anılmasın diye böyle yapıyorlar. alın size komplo teorisi.

vikipedi'den isminin arapçasına bakmak için girdiğimde arapçasında beşar el esed yazıyor yani orjinali esed fakat türkiye'de nasıl okunur orasını bilemem.

şimdi arapça yazılışını kontrol ettim ince s ile yazılmış (sin) dolayısıyla esed olarak okunması gerekiyor.

ahmad--ahmet , hussain--hüseyin , osama--usame minvalinde bir şey olabilir belki.

mahkeme kararıyla giriş yapamadığım için garanti veremiyorum fakat bu site haberleri günlük olarak sitesine ekliyordu.

www.bolumizle.org

veriyormuş ama 6 temmuzdan sonrası yok. yine de teşekkürler

www.yildiz.tv

eşrefpaşa tarafında aydoğan(yamuluyor olabilirim) gibi biryer olması lazım. fiyat konusunda garanti veremesemde kalite konusunda kusursuzdur.

laptop'un fişini çek, sadece pille çalıştır.

jack kablosunun başını ses gelirken biraz döndür çevir düzelir düzelmezse jack girişin hepten gitmiş demektir. bende dediğin sorun uzun yıllardır var fakat dogru pozisyonu tutturduktan sonra sorun haloluyor.

Pili temizler temizlemez deniyorum :) Bu şekilde çözülse bile yine bir gün mutlaka fişle çalıştırmak zorunda kalabilirim.

@dirildimde geldim

Sorun jackta değil şu anda. Kulaklık takmadım ama bozuk ses normal hoparlörlerden geliyor. %60 ses seviyesine kadar belirsiz bir uğultu sonra şiddetli tiz ses geliyor şu andaki durumda. Pilde de değişmedi.

pili temizler temizlemez lafına güldüm :)

e o zaman ses kartına zeval gelmiş ?

pili niye temizliyorsun? zaten takili degil mi? (prizde bile kullanıyorken pilin takılı olması gerekiyor, yoksa elektrik kesintisi, kablo temassızlığı, çıkma gibi durumlar bilgisayarın bozulmasına neden olabilir. pile de zararı yoktur bunun son 7-8 senede üretilmiş bir laptopsa)

neyse, teknik serviste çalışırken bir kere görmüştüm ses kartını patlatan adam. (ses kartının entegre devresinin orta yerinde resmen bir delik açılmış) herhalde adaptörün ucunu kulaklık girişine sokmaya çalışmıştı, seninki bu kadar ciddi değildir diye düşünüyorum. ilerisi için tavsiyem, camsil gibi şeyler kullanma, kullanacaksan da nemli bezle o kimyasalları çıkartıp iyice kuruladıktan sonra tak.

feedback dediğimiz olay değil mi bu, dediğiniz gibi hoparlörün mikrofona yaklaşmasıyla oluşan tepkime? keza illa mikrofonu hoparlöre yaklaştırmamız gerekmez, sesi yeteri kadar açtığımızda ses kaynağı ve mikrofon feedback'e girebilir. bu da sesin %60 sonrası cozurdamasını açıklar. mikrofonu çıkarıp deneyin.

@kafam kadar gulsah
@bonjurkes

pil ve adaptörü aynı anda kullanmıyordum. Ayrıca ses kartı patlasaydı emin değilim ama sanırım müzik falan dinleyemezdim. Müzik açtığımda normal bir şekilde orijinal kalitesiyle iki hoparlörden de ses alarak dinleyebiliyorum sorun sadece müzik çalmazken gelen rüzgar uğultusu benzeri ses ve müzik olsa da olmasa da %60 dan sonra gelen feedback.

@swallowed arsenic

Doğru %60 dan sonra feedback olabilir belki ama bu camsilli kulaklığı takmadan önce olmuyordu yani bir şekilde o kulaklığın jackı zarar verdi belki ama bu durumda ses kartı yandıysa müzik dinleyemezdim herhalde?

Teşekkürler ama başka ne yapsam ki?

jack girişinde sorun var(yani kabloda değil taktığın yerde sorun).

kulaklığınızın ses ve mikrofon girişleri ayrı mı? ayrı ise mikrofonu çıkarıp deneyin. kesin mikrofondan (belki ıslanınca kısa devre yapmıştır) %60'tan sonra tiz sesin gelmesinin başka bir izahı yok bence.

@dirildimde geldim

Jack girişi şu anda boş ve sorun devam ediyor. Yine de sorun jackdeyse bu jack girişini fiziksel olarak değil ama yazılım, driver kaldırma yoluyla bilgisayardan ilga edebilir miyiz acaba? Ya da bu sorun nasıl çözülür? dediğim gibi jack ve mikrofon girişleri boş bozuk ses normal dahili hoparlörlerden geliyor. jacka kulaklık takınca bozuk ses bu sefer kulalıktan çıkıyor.

@swallowed arsenic

bilgisayarda kulaklık da mikrofon da takılı değil ama laptopun kendi mikrofonu vardı sanırım onu kısmam gerekir mi acaba? Yani gerekir de nereden kısılır ki o?(windows 7)

laptopun dahili mikrofonu açıksa kapatın onu

ekranınızın sağ altındaki hoparlör ikonuna sağ tıklayıp kayıttan yürütme aygıtlarına girin. üzerinde mikrofon yazan bütün cihazlara sağ tıklayıp devre dışı bırakın. sonra bakın arıza geçmiş mi. (eğer bahsi geçen ikon yoksa denetim masasından ses bölümüne girin)

Bilgisayara kulaklıklı mikrofonun hem kulaklığını hem mikrofonunu tekrar taktım ve şu anda ses seviyesi %100 olmasına rağmen feedback olmuyor ama biraz uğultu var.

kulaklığı çıkardım sadece mikrofon takılı kaldı ve dahili hoparlörlerden feedback olmadı.

Çözüme yaklaşıyor muyuz?

zaten normal şartlarda, mikrofon açıksa ve hoparlörün civarında ise feedback ya da ne haltsa ondan yapar.

Mikrofonların ikisi de inaktifken %100 de rahatça müzik dinlemeniz lazım

Ayarlardan mikrofonun sesini kapattım ve şu anda her şey normale döndü.

Camsil ve jack buluşma ihtimalleri olmayan iki nesne olmadığı için ileriye buradan bu çözümle not düşüyorum.

Teşekkür ederim arkadaşlar.

Henüz 1 yıllık olan laptopu kullanmaya kart okuyucu ve touchpad aktifleştirme düğmesinden sonra mikrofonu da kaybederek devam etmeye başlıyorum zaten birazdan bluescreen olur.

Bunu okuyorsanız şuna da cevap verin de tekrar başka duyuru yapmayım:

Bu laptopu toshiba teknik servise garanti şartları içinde olmak kaydıyla nasıl gönderirim. Garanti süresi henüz dolmadı.

Serviste ne kadar süre kalır?

Fiyat ne olur?

Hoca bulun, gerisini o halleder.

merhaba.

öncelikle gerçekten sabırlı olduğunuzdan emin olun. gitar gibi hemen tıngırdamıyor. yani elbette arşeyi tellere deyince ses çıkıyor ama bu pek hoş olmuyor. tek başına yapılacak şey değil keman öğrenmek. yani sıkılırsınız. sonra kemanı önünüze koyarsınız da çalmaya çalışmaya korkarsınız. ben biraz kursa gittim notaları öğrendim, gerisini hallederim dedim kursu bıraktım. büyük bir hataydı. siz yapmayın.

öğrenci kemanları deniyor yeni başlayanlar için. fabrikasyon yapımı. bana hediye oalrak alınmıştı pek araştırılmadan herhangi bir müzik dükkanından. 150 falandı fiyatı. ama hoş bir keman değil. akordu bozuluyor, sesi iyi çıkmıyor ayarlarken teli kopuyor falan insanın hevesi kursağında kalıyor. kazıklamayacağını düşündüğünüz bir müzik dükkanından alın kemanınızı. 200 ile 300 lira arasında değişen bir keman işinizi görür. azıcık kaliteli olsun. yani en azından ayarlarken teli kopasın sağı solu çıkmasın. bu noktada derdim büyük benim.

kemanların boyları var. 3/4 lük 4/4lük flan gibi. 4/4lük kemanlar normal bir insan ölçülerine uygun olarak dizayn edilenler.

kurs şart. hemen bırakmayın. notaları da öğrenmek gerekir. ayrıca internette keman çalmayı öğreten videolar falan var. gerek youtube.da gerek torrentlerde. merak ederseniz onlara da bakın ama hoca bulmadan halletmeye çalışmak pek mümkün değil. he kendin çalışarak öğrenebilir misin. belki. ama denemeye değmez bile.

Kardeşim ders veriyor. İsterseniz makul bir fiyata şeyttirebiliriz.

@dahinnotha çok güzel açıklamış bende ufak bir bilgi ekliyim. keman almadan önce öğretmeninizi ayarlayın ve alacağınız kemanı onun tavsiyesine göre veya ona denettirerek alın.

1.hocayla öğrenmelisin.
2.carlovy vla8(270liraya aldım, taksim cangöz müzikten) iyidir. hem çek kemanı. çin kemanlarından uzak durmak gerekir.
3.satmıyorum :)

Elimde hediye gelen, kullanılmamış Valencia V400 4/4 keman var almak istersen mesaj atman yeterli.

LAN BEN DE ÖYLEYİM iyi yazmışın yarısına kadar yazıp vazgeçiyodum.

@Cro magnon: abi kaç seferdir ben de öyleydim bu sefer oldu.

beni de alın aranıza. ya da almayın la sıkılırım yine.

bu ders olayıyla ilgili, gnc'nin bir ürünü vardı. bir hocam kullanmakta. dikkatini daha uzun süre bir noktada toplamaya yardım ediyor. öğrenince yazayım.

siz de sabırsızlık hastalığı var.

oruç tutun. sıhhat bulun.

ben hiç öyle değilim.

arada unutkanlik oluyo mu?bi arkadasimin da senin gibi sikayetleri var.bir de mesela okudugu kitaplarin icerigini unutur,filmlerin icerigini unutur ama isimlerini vs hatirlar..oylesine gitti doktora epilepsi oldugunu ogrendik daha dun.sikilmak ve konsantrasyon eksikligi en buyuk sikayetiydi. Baska turlu sikayetleriniz varsa bir doktora gozukmek faydali olabilir

rahata alışmışsın hocam. sıkacaksın kendini iyice. yoksa askerde düzeltirler onu.

cevapları okumadım ama basketbolda kariyer yapabilirsin. işin şakası bi yana sevişmelisin elektriğini atarsın(tamam bu sondu kusura bakma). hocam bu sıkılmaların benzerleri bende oluyordu 2 3 nedeni var bunların evden hiç çıkmamaktan dolayı enerji birikimi yani içindeki enerjiyi bir şekilde atmak istiyorsun ama doğru yolu bulamıyorsun. diğerlerinide arkadaşlar söylesin.

omega 3 yagi al. Ingiltere'de konsantrasyon bozuklugu gosteren cocuklara gunde 3 adet 1000 mgr. omega 3 yagi verilmesi sonucunda, 2 ay icinde cocuklarin kitap okuma aliskanliklarinda, konsantrasyon gereken islerdeki basarilarinda buyuk artis gorulmus. Ama tabii "hapi aldim, hadi sikilmayayim" dan ziyade senin de biraz irade gosterip isin uzerine gitmen gerekiyor.

he ben de ööleyim hiç bi işi tam yapmam

Her gün şehit haberleri geliyor be üstadım. Bir de ekonomi çok da içaçıcı değil. Borsada açığa satmaya kota (Paranın %70 i yatırlmalı gibi) getirildi, sürekli merkez bankası müdahelesi oluyor dolara. Ha bana sorarsan bırak zaten Somali olsun gündem, zaten bi bok olacağı yok bari o insanlara bir faydamız dokunsun.

suriyeyi işgal ediyoruz etkinliğine katılacağız ya ondandır. iyi ülkeyiz çok duyarlıyız.

ramazandan dolayı somali muhabbeti açıldı yoksa diğer konular hala devam ediyor. gündemi düzenli bir şekilde takip eden birisi olarak ne suriye nede ekonomi unutuldu şu sıralar gün içerisinde hep suriye ve ekonomi hakkında haberler boy gösteriyor. Ha birde ingilteredeki isyanlar var. onun dışında pek hasır altı edildiğini düşünmüyorum.

keşke tüm dünya bütün gündemini hasır altı edip ciidi madana afrikaya odaklansa. hasıraltı edilen pek bişey yok aslında. mevcut haber kanalları bütün gün suriye ile ekonomi içerikli haberler, açık oturumlar vs. düzenliyor. spor kanallarında da sabahın köründen itibaren şike muhabbeti.

LCD TV+PS3 akar hacıabi

biz led aldık da bin pişmanız. gereksiz yani. kaç kanal hd yayın yapıyo ki zaten.

2 sene içinde HD yayına geçersen.LCD ve LED tv arasında dağlar kadar fark olduğunu anlayacaksın.

82 ekran içn düşünürsen teee kışın teknosada philips marka vardı led tv 1600 liraydı ben lct +ps3 aldım. ama dedildiği gibi televizyonunun hakkını hd digiturk yada smart veriyor. nextstarlarla bi işe yaramıyo

ben oyun hastasıyım diyorsan al bitane lcd tv üstünede ps3 paşalar gibi takıl. ama diyorsan ben tv hastasıyım süper çözünürlük isterim diyorsan led tv al. bana sorucak olursan lcd tv al ps3 parasınıda çatır çatır harca

PS3'um var gittim baya arastirdim. Piyasadaki 3000 tl civari bir cok led tv edge led- yani kenarlari aydinlatmali. Evet bir parlaklik aliyorsun ama 8000 tl civari led'lerin yaninda baya zayif kaliyor. Marka olarak da Sony oneririm. Samsung da iyidir aslinda ama ben Sony'den baya memnunum. 40" aldim ki saturn'de kampanya vardi.

o boyutların biraz daha büyüğünü 80 liraya yaptırdım. yani makine açılış fiyatına büyük ihtimal işini görürler en fazla 100 110

normal fiyatı en aşağı 200-250 tl. ben bunu yarı fiyatına yaparım kardeşim.

(bkz: ekşi tattoo & piercing)

eksitattoo.com

taşınınca ulaşayım sana.

80 tl'den fazla verme.

@fenahuylustanzo

herkeste var zaten bu. çık istiklale 10 dk.de 15 kişide görürsün :)