ben de haftada bir evden çalışan biri olarak çok karşıydım ama görüyorum ki mecbursan işler öyle de böyle de bitiyormuş.

tek sıkıntı günde 3-4 saati bulan toplantılar yüzünden ev küçülüyor.

Çok güzel ilerliyor şu ana dek, yoldu giyimdi hazırlanmaydı haftasonundan ütüydü derken günde en az 3-4 saat kar etmiş oluyorum. İşyerinde 8 saatin 5inde çalışıp 4ünde goygoy yapıyorsam, evde 6 saat çalışıp kalan sürede boş yapmak yerine kahvaltımı yapıyorum, bunaldıysam gidip duş alıyorum falan.

İşyerine yakın bir yerde ev bakacaktım ama şu an içimde bir umut remote devam etsinler de gidip sessiz sakin elit bir semte yerleşeyim diye bekliyorum.

Tek eksisi, mental açıdan çok sürdürülebilir değil alışmayanlara. Önceden varolan arkadaş gruplarım olmasa çıldırırdım tüm gün kimseyle konuşamamaktan. Neyse ki chat gruplarımız susmuyor. Ama işyeri arkadaşlarımdan her gün saatlerce konuştuğum insanlarla konuşmayalı bir haftayı geçti sanırım.

Haklisin ise gitme derdi olmamasi mukemmel ama benim durumumda mesai saati kavrami kalmadi, surekli calisiyorum ve hic mutlu degilim bu durumdan

koronadan önce home office'e geçmiştik şirketçe. uzun bir süre daha home office olacağım için kıyas yapmamaya çalışıyorum.

ama artıları : erken kalkmamak, günde 2 kere metrobüs-metro vs kalabalığa girmemek, evde daha sağlıklı yemek yemek, bireysel işlerine vakit ayırabilmek

eksileri : home office olunca mesai saati kavramı kayboluyor. evde olunca sanki hazır kıta iş için bekliyorsun gibi bir algı oluyor. belki biraz "sosyalleşme" özlenebilir, ama nşa bilgisayarı alıp sevdiğin bi yere gidip kahve içerken çalışabilmek gerçekten güzel bir şey.

konsantrasyon konusunda evde daha verimli çalıştığımı hissediyorum açıkçası. yapacağım şeye daha fazla odaklanabiliyorum, çünkü şöyle hissediyorum : elimdeki işi ne kadar odaklı bir şekilde bitirirsem, kendime o kadar vakit kazandırıyorum aslında.

biraz kurcaladım diğer yazdıklarınızı, aynı şirketteyiz :D

bizim şirket için evet gerçekten mükemmel! daha verimli çalışıyorum, daha az stres oluyorum, bölünmüyorum. ben de hep böyle çalışmak istiyorum. 1 haziran dönüş olarak dillendiriliyor, gidip kimseyi göresim yok.

tek sıkıntı dunga'nın da yazdığı gibi herkesin cort diye ulaşmaktan çekinmemesi.

Ben mutlu değilim. Evet belki toplu taşıma stresi olmaması güzel fakat erken kalkmakla da sorunum yok ben 4-5 saat uyku ile yeterli uyuyan biriyim. Evde sıkılıyorum. Ofiste hareket oluyor değişiklik oluyor.

Yarı home office tarzı şeyler gelişir umarım. Haftada 1-2 evden çalışmak güzel olabilirdi.

kamu kurumları DMOdan isteyecekmiş. kayıt mayıt yapılıyor sisteme ama benim de tek bildiğim bu.

www.dmo.gov.tr

biz ito'dan talep ettik. duyurular kısmında vardı maske talep formu. Tabi talep ettik anca daha gelen giden yok.

microsoft.com

bunun dışında teknosa gibi teknoloji marketlerde de office satılıyor. ama onda biri fiyatına soruyorsan onlar yasal değil.

ben donanımhaberden aldım. Aslında çok yasal sayılmaz ama lisans gerçek ve korsan değil. Genelde kurumsal ya da akademik lisansın satılması ile oluyor bu. 5 cihaza kadar kullanabiliyorsun. Linki atarım özelden.

office365 + onedrive 1tb lisansını direkt office.com'dan almıştım sanırım. Ayda 40 lira.

daha ucuza bulursun, office programları kullanacaksan sıkıntı olmaz belki ama onedrive'da paylaşımlı mı oluyor ana yönetici görebiliyor veya öyle olmasa bile silebiliyor mu emin olamadığımdan o işlere girmedim ben.

ikinci el al. niye hakkını vererek kullanamayasın ki? Doğranmış soğan, domates rendesi gibi yemek yapmak için gerekli şeylerin hep elinin altında hazır olması büyük rahatlık. ne bileyim fazla miktarda nohut, fasulye fln haşlarsın, veya köfte yaparsın, birer pişirimlik bölüp buzluğa atarsın, her an hızlıca yemeğe çevrilmeye hazır dururlar. ayrıca pişmiş hazır yemek de koyabilirsin, bir önceki geceden çıkarıp buzdolabında buzunu çözdükten sonra hazır akşam yemeği olur ısıtır yersin. marketten aldığın dondurulmuş ürünleri de koyacağın bol bol yerin olur hem. bence al. çok faydalı bir şey. hakkını verirsin.

yalnız yaşıyorum, geçen sene ikinci el aldım, şu an tıklım tıklım dolu. elektrik faturama yansıyan çok bir fark da olmadı.

Büyük bir şey istersen buzdolabı gibi ve raflı gibi olanlardan al. A++ olanlar buzdolabından daha az yakıyor. En azından bizdeki öyle. Ucuz bir şey ararsan a101,bim kataloglarından kovala

ben öğrenci iken kullandım. aslında kurutma makinesi gibi kıymeti bilinmeyen şeylerden biri. yaşam kalitemi ve ev düzenimi çok olumlu etkilemişti. bir kere ayda 1 yemek hazırlama günü yapıyordum, çorbasıdır, sebzesidir, etidir, hatta sabahları yaptığım tostu bile pişirme kağıdına, sonra da buzdolabı poşetine koyup dondurmuştum, sabahları yüzümü yıkarken dondurucudan çıkardığım tost da tost makinesinde pişiyor olurdu. Özetle sağlıklı beslenmemi sağlamıştı, eskiden yemek yapmaya üşendiğimde bir hamburger söylerdim, derin dondurucu olunca buzluktaki köfteyi mikrodalgaya atıp çözüp 5 dakikada pişirip ekmek arası yapıyordum. Aylık et tüketimi bana kattıkları yanında hiç bir şeydi ki benimki 10 senelik falandı, yeni nesil a++++ bilmem kaç çok daha makul tüketecektir. Ben de taksitlerim bitince bir tane almayı düşünüyorum açıkçası, en güzeli de bimden a101'den kovalamak, almaya niyetin de varsa kurban bayramı yakın zaten, kampanya vesaire olabilir.

eklersin. o hızda (668) çalışır.

eski nesil bir sistem bu zaten.

1333 mhz ram var sende. Eğer daha da sorunsuzluk hedefliyorsan aynı markada aynı cas değerlerine sahip ram ekle, ya da farklı marka, aynı cas değerlerine sahip ram ekle. ramin modelini yazınca cas latency değerleri çıkar.

Önceden almıştır belki? Ben geçen sene on liraya falan bi maske almıştım ffp1 deprem çantası için. Geçen ay hastaneye gitmem gerekti onu kullandım.

Yurt dışından gelen birisi getirmiştir. Her ülke aynı mıdır bilmiyorum ama benim bulunduğum ülkede Türk marketi bile N95 maske satıyor, maske bolluğu var ülkede :)

Bende 10 tane n95 var. Şirket martın başında dağıtmıştı kullanmıyorum ama napacağımı da bilmiyorum. Bu arkadaş da büyük ihtimal önceden fazla fazla aldı. Ya da yıkayıp yıkayıp kullanan çok var , onlardandır.

Bana işyerinden verdiler

Yahu korsan kitap satmak da yasak ama korsan kitap alabiliyorsunuz. Maske de yasak ama her yerde satılıyor. Hangi ülkede yaşıyorsunuz anlamadım ki?

@deer: nerede söyleyin de biz de alalım.

Nerdeyse her köşe başında,internette vs.

Anneme çalıştığı yer maske veriyor. Salgın öncesi de maskeyle çalışıyorlardı. Normalde iş çıkışı çöpe atıyorlar ama ben nasıl bir maske olduğunu merak ettim. Bir gün getirdi, baktım kaliteli bir şey; dezenfekte edip kullanıyorum. Dışarı çıkarken içine bir kat da kağıt havlu koyuyorum.

wifi adaptör?

wi-fi adaptör içinde wi-fi alıcısı olmayan cihazları wi-fi ağına bağlayan hede değil mi ya?

5 ghz bant genişliği veren bir modem bağlarsanız ethernet kblosunun ucun sorun çözülür. tabi modemi router olarak kullanma ayarlarının yapılması gerekiyor.

@belkider

önderdiğiniz bir cihaz var mı?

malesef tavsiye edebileceğim bir cihaz yok ben evde aynı durumu vdsl modem ile yaptım. sonuç wifi 5 kadar iyi değil ama eskisinden çok iyi. benim kullandığım modem turk telekomun verdiği vdsl modem.

Çok büyük ihtimalle kalabalık bir apartmanda yaşıyorsunuz. Bunun bir çözümü yok. 2.4 GHz frekansı tamamen dolmuş durumda ve bir çok yerde kesinlikle performans vermiyor. Komşularınız ve siz aynı otoyolu kullanıyorsunuz ve trafik tıkalı yani.

Yapabileceğiniz tek şey 5 GHz bandında yayın yapabilen access pointler alıp evin farklı noktalarına kablo ile dağıtmak. Gidip inanılmaz pahalı bir cihaz da alsanız 2.4 ghz bandında daha yüksek bir performans alabileceğinizi sanmıyorum.

@roketadam

modemin arayüzünden komşuların modemlerinin hangi kanaldan yayın yaptığına bakıp boş olan kanala geçmeye çalışıyorum ama haklısınız. access point almaya alacağım ama keenetic mi tp*link mi kararsız kaldım açıkçası

hayır öyle bir şey değil.

şundan bahsediyorum.

www.hepsiburada.com

bunun tabiki daha sağlam olanları da var.

bir internete bağlanmaya çalışıyorsanız ve gücü az ise bunlarla daha güçlü çekmektedir.

linkteki antenli bendeki antensiz. şu an ihtiyacım yok çünkü modemle yanyanayım ancak ailemin yanında kullanıyorum.

2.4 GHz'da 3 kanal var hocam, 1-6-11, bunun dışındaki tüm kanallar birbiriyle çakışıyor zaten. 2.4'ün kapsama alanında 3'ten fazla verici oldu mu tıkanıyorsunuz. Ben şu an apartmanda baktım 10 civarında 2.4 wifi'nin sinyalini görebiliyorum, 2.4 kesinlikle çalışmıyor bizde. Mecburen 2 tane 5 GHz verici ile çalıştırıyorum wifi'ımı.

AP'lerin çoğu ortak teknoloji kullanıyor, bir çoğunun sadece etiketi farklı desek yeridir. TP-Link al geç derim.

@roketadam

5.0 olsun yeterli diyorsun yani. sanki mesh almak mantıklı olacak gibi

Ben kullanmadım ama xiaomi'nin wifi extender cihazı işe yarar mı acaba?
www.akakce.com

www.hepsiburada.com

bu lan kablosu üzerinden aldığı interneti güçlü bir şekilde 5ghz olarak yayıyor. yani evin bir saray yavrusu değilse, bu cihazı evin çoğunlukla kullandığın kısma koyarsan, modemini de evin diğer tarafına geçtiğinde kullanırsan yetmemesi için bir sebep yok.

ha açıkçası ben kablolu internet savunucusuyum. benim de salonumda lan çoğaltıcısı var, modemden gelen lan kablosunu bir cihaza takıyorum 10 tane lan çıkışı var, konsollara, tvye vs bağlı.

@denizgonen

bahsettiğiniz tüm cihazları kablolu ile bağlayacağım zaten :) telefonlar, tablet ve arada sırada pc için kablosuza mahkumuz ama :(

Merak edip yolu buralara düşen olursa, TP Link Archer C60 aldım, aşırı memnunum

Ben şundan kullanıyorum. Çok memnunum. www.hepsiburada.com

Modem ile odam arasında ortada bir yere taktım. Modemin wi-fi sinyalini bana yeni wi-fi noktası üstünden iletiyor.

biraz büyümek iyi bir başlangıç olabilir. herhangi bir insan ile samimiyet dereceniz yok ise kendisi yokken sebep ne olursa olsun bir eşyasına dakikalarca bakmayın zaten. birisi sizin saçınıza bir dakika baksa "saçımda bir şey mi var?" demez misiniz? hareketlerinizden rahatsız olmayacak insanlar edinin, kimseyi de rahatsız etmeyin.

sparkle kiddle +1. Çizgi film karakteri tavrını profesyonel hayatın dışında tutmayı deneyin.

çok afedersin de ben de öyle masama bakınan birisi olsun istemem. gayet de bir şey var, o masa kişisel alan, tabi ki iş ortamında kişisel alan da bir yere kadar ama özellikle kimseler yokken milletin masasına, eşyasına öyle bakılmaz. Bana yapılsa ben de sinirlenir tepki gösteririm ben de o masada elalemin bordrolarını tutuyorum mesela, her ne kadar ters çevirip koysam da rahatsız edici bir durum.

of çok kötü bir durum. kendimi senin yerine koydum ve bayağı utandım. bence herkes odadayken arkadaşlar günlerdir yanlış anlaşılmış olmak beni rahatsız ediyor aslında olay bundan ibaretti diye bir konuşma yap. bir daha da öyle denyoluklar yapma.

İçeri girdiğimde selobanta bakıyordu. Ne başlık ama :)

Uzak durmalısınız. yenisiniz orada ve yeniler dikkat çeker

ya bu yeni nesil çok tral la laa modunda be abicim. tırt mı desek ya da. bahsettiğin ve yapmaman gereken ve senin hiç mi hiç haberinin olamadığı bu durumlara görgü kuralları diyoruz. tedirgin etmeyeceksin insanları senin o hayat negzel yeaa modunu kabullenmek zorunda değil hiç kimse. hayat böyle değil.

Ufak bir hirsizlik olayi olursa direk yol verirler sana

Otobüsle kendin gelsen zaten o paralara gelir. 1500 den aşağı bulamazsın.

O fiyatlara tek seçeneğiniz ambar firmaları. Nak kargo ve ege ulaşım çalışıyordur sanırım oralara, ödemeyi bodrumdan yapın mutlaka.

hemen cevap için teşekkürler. genel olarak 1500 liradan aşağı gitmez mi yani ambar şirketi olsa dahi? çünkü ocak 80'lerden kalma, buzdolabu da 10 senelik, hiç değmez mi böyle uğraşmama acaba?

2015'de İstanbul'dan Kuşadası'na 3+1 evi 1700'e taşıdım.

Biz Armut.com'tan bir firmayla anlaştık, aynı kamyonu 2 aile bölüşmüştük. Diğer arkadaşların dediği gibi ambarlardan da fiyat alabilirsiniz. Şu dönem buradan o taraflara nakliyat daha yoğun olduğu için boş dönmemek adına ne alsak kâr diye bakıyor nakliyeciler. Sıkı pazarlık yaparsanız 200-300'e getirirler bence

Bence değmez iyi bir spotçuya sat uğraştığına değmez taşıttırması da var

Zaten ambar evinin önüne getirmez. Ambarın depo veya indirme yerinden sonra tekrar nakliye yapman gerekir.

Ambar firması o fiyatlara taşırsa batar, ucuz olduğu için kullanıyoruz. Siz arayıp pazarlığınızı yapın 400'ü bulmamalı. Buzdolabı boyutunda çuvalı 75 civarı gönderiyoruz, oradan pay biçin. Ambar eve kadar getirir , getiren vatandaşlarla pazarlık edip eline para sıkıştırın eve çıkarır. 400'ü de lokasyonun fiyatlandırmasını bilmediğim için söylüyorum, daha ucuza da gelebilir, iş yokluğundan inliyorlar şu anda.

*sağdakilere

Benim de aynı şekilde sol çenem ve sağ çenem bariz bir şekilde farklı şekilde ama şehlalık gibi düşünün ciddi seviyede değilse karakteristik katıyor yüzünüze takılmayın bence.

Çeneye etkisi oluyor ordotonti tedavisinin bende yararı olmuştu. Dişçinizle görüşmeye gidince bu konuyu sorarsınız zaten o faydalı bilgi verecektir.

bende de çene geriliği var. bazıları ameliyat da dedi. bazıları ortodonti ile de çözülür, evet çene ameliyatı kadar kusursuz olmasa da çene ameliyatının riskine ve eziyetine değmez dediler.

anladığım kadarı ile ortodonti tekniği çok ilerledi. gittiğim doktor bayağı bilinen birisiydi ve iddialı konuştu açıkçası.

Iyi bi ortodontist cozebilir
Bakirkoye yakinsan burda cok iyi biri var yazarim

@flipsflops yakın değilim ama İst.da okuyorum uzaklık sıkıntı değil. Söylerseniz çok iyi olur

@6 @eileengray evet benim de çiğneme kaslarıyla ilgili bi sıkıntı olabilir ama yanakların dolgunluğu falan da asimetrik. Bi de çenenin çıkıntılı olduğu tarafı daha çok seviyorum, burası inerse çene çok üçgenimsi olabilir:( bilemiyorum ya. Sakız falan işe yarar mı ki

@eatpraylaw evet bazen hoşuma gidiyo ama sol capraz sağ çapraz fotolar aynı olmayınca bi değişik oluyo

Cevaplayan herkese teşekkür ederim:)

@6 @eileengray bi de bu botoks kalıcı mı oluyor acaba. Ya da zaman içinde botokslu tarafın aynı kalıp, diğer tarafın gelişmeye devam etmesi gibi bir durum olur mu ki. Plastik cerrahlar yapıyor değil mi bu işlemi

kimsenin cenesi simetrik degil ki.

ac modellerin fotograflarina bak. iki taraftan da ceneleri ayni ise gel suratima tukur.
simetrisizlik dogal olmanin ve normalligin belirtisidir.

Hocam hesap kartını üretecek, sözleşmeyi hazırlayacak personelin tamamı evden çalışıyor olabilir. o yüzden rezalet değildir derim ben.

rezalet değil, enpara başvuranlarına kart gönderimlerini mayı ayına ertelediklerini bildiren sms gönderdi.

17 mart tarihinde başvurmuşum ve kuryeye verildiğine dair mesaj aldım. yani bir erteleme söz konusu değil veya bana öyle bir bilgilendirme yapılmadı.

corona yokken de 3 haftada göndermişlerdi bana, enpara bu konuda başarılı değil.

31 martta encart yenilenmesi ve kredi kartı için başvurdum. 22'sinde kartım anca geldi. çalıştıkları agt kurye midir nedir aşırı vasat bir şirket. Erteleme falan da yok, kuryeye ayın 2'sinde verilen kart 20 günde verildi.

ben 7 nisan'da başvurmuşum. bugün geldi. sizinki biraz fazla olmuş, bi arayın bence.

başvurumdan itibaren 42 gün, kuryeye verildiğinin söylenmesinden itibaren 33 gün geçti. 5 kez aramışım şimdiye kadar. hep aynı matbu cevap "elinize ulaşmasını çok istiyoruz" diye. be adam gönderin madem hiç bi şey yapmıyosunuz ki bu isteğiniz için. izmir urlada oturuyorum kurye şubesi balçovada bisikletle gidip gelsem şimdiye kadar çoktan almıştım. her arayışımda kuryeyi yönlendirdik diyor ne gelen var ne giden, ya enpara yalan söylüyor ya da kurye artık bunları takmıyor. son ihtimal olarak da kurye kartımı çöpe attı :(

Ne ediyosan kendin kendine ediyorsun farkında mısın?

sevgiline allah sabır versin. Hani 1 sene önce ayrılık yaşanır, o ilişkinin üzerine yeni ilişki kurulur bir yere kadar anlarım ki anlamamak lazım bir ilişki bitmeden başlamak saçma.

Yazık adama / kadına. Umarım şu ankinden ayrılırsın çünkü kimse uzun süreli, mutlu bir ilişki içerisinde bu tarz samimiyetsizlikleri haketmiyor.

Şu an da psikolojik olarak sağlam değilsin. 6 sene nedir gerçekten. Yazık seninle ilişki yaşayana.

Ciddi psikolojik takıntın var. Ayrılalı 6 yılgeçmiş hala hatırlatayım derdi var. Kendi hayatına yazık. Terapi olur hobi olur bir yol bul kurtar kendini. Yaşadığın hayat hayat değil

Hadi 6 senelik ilişkiyi unutamama olayına bir şey demeyeyim ama bu kadar yoğun duyguyu başka bir sevgilin varken yaşaman hiç normal değil. Diğer yazarlar da belirtmiş zaten. Benim daha fazla bir şey dememe gerek yok.

bu hissin yakınından geçtim, daha bu akşam bile özledim 4 yıl önceki eski sevgilimi. ara ara ben de düşüyorum bu boşluğa ama yine de bu şekildeyken hayatıma birini alıp onu kandırmıyorum. kendini aklamaya çalışma. önceki soruna baktığımda görüyorum ki senin problemin bu kişiyi unutamaman değil. onu kendine bir dayanak haline getirmişsin, asıl sorunlarını örtmene ve kafanı oyalamaya yarayan bir alışkanlık olmuş sadece bu duygu. senin başka problemlerin var, lütfen onları çözmeye çalış. onları çözdüğünde derdinin eski sevgiliyle kavuşamama olmadığını anlayacaksın zaten.

bir de denizgonen +1 diyorum. belli ki empati yapma kabiliyetinden yoksunsun. gerçekten üzüldüm o insana, tek kelimeyle yazık. umarım en kısa zamanda tedavi olursun. kimse senin gibi biriyle birlikte olmayı hak etmiyor.

böyle düşünenler lütfen şunu da açıklasın, bir insanı çok severken diğerini de çok sevemez miyiz? bunu imkansız buluyorsunuz sanırım.

şunu da açıklasın, bir insanı çok severken diğerini de çok sevemez miyiz?

şu konu hakkında sevgilinle hiç konuştun mu peki? hani bu normal ve kabul edilebilir bir şeyse sevgilin bundan haberdar ve kabullenmiş mi?

yok konuşmadıysan demek ki adamı duygusal olarak aldatıyorsun.

Olmaz değil bir şekilde olur ama bunu yapacak birini bulman oldukça zor.zaten söküldüğünde makaralarının iplerinin halini görünce yaptırmak mantıklı gelmez.bastan hepsini elektrikli yaptırmak daha fizibil bir durum.

@duptıs anladım. çok saçma bir şekilde panjurun ipleri evin dışında yer alıyor. camı açıp açmak ya da kapamak gerekiyor ne yazık ki. Baştan yenilemek de bayağı pahalı tutar muhtemelen. idare edeceğiz mecbur. teşekkür ederim.

Yenisini yaptirman daha ucuza denk gelir. Somfy bakabilirsin

Dıştan ip yapmışlar onu içeri almak zor değil.benim yazlıkta var,sürekli deniz rüzgarı aldığı için tuzdan ipleri çürüyor.her yaz değiştiriyorum,bakımları yapılıyor.retro görünümlerini seviyorum.bir usta bulup elden geçirttir,ipleri içeri aldır.tamamdır.

İçeri alınıyorsa iyi. Bunu öğreneyim. Çok teşekkür ederim. Panjurlar gerçekten retro, 70'lerin sonundan kalma anneannemin dediğine göre

@ MiraTaurus

Güvenlik amaçlı kullanacağım panjurları teşekkürler tavsiyen için

Motorlu yerine manueller daha iyi bence. Motorlu panjurlar sık kullanımda çabuk arızalanıyor üstelik bunlar arızalandığı vakit manuel panjurlar gibi elle müdahale edilemiyor öyle takılıp kalıyor servis gelene kadar hemde manuel panjura göre çok daha maliyetli.

iphone'un olayı nedir ile aynı cevap.

piyasada daha iyi ürünler var ama kendi ekosisteminde ve ne iş için kullanacağın belliyse sana en iyi deneyimi sunuyor.

en iyi fiyat diye bir olayı yok. açıkçası ben windows 10 sonrasında gayet sorunsuz windows deneyimi yaşadığımdan ötürü macbook almıyorum. spesifik bir iş de yapmıyorum. şu an oyun ve internet vs için pc'den iyisi yok. ama görsel tasarım, video falan işleriyle ilgilensem nedensiz bir şekilde gider macbook alırdım.

ama eskiden öyle miydi..

aslında bütün olay macintost'ta. ha bu kadar para verilmesini savunuyor muyum hayır, aynı para windows bilgisayara verilince daha yüksek donanımlı bir bilgisayar alınabiliyor ve haliyle en az o mac kadar performanslı hatta daha iyi performanslı oluyor.

maclerin bu kadar stabil ve performanslı olması bir kaç donanıma özel yazılım yazdıkları için rahat rahat ince ayar yapabilmeleri. windows sistemlerde yüzbinlerce farklı sistem var, işletim sistemi bunlara uyum sağlamak zorunda. Gerçi maclerde de görsel yanıltmalar var, mesela aslında macbook proların soğutmaları çok da iyi değil, tam yük durumunda işlemci kendini throttinge sokuyor. Fakat gündelik kullanımda sistem çok güzel ayarlanmış, atıyorum tarayıcıda bir sekme açtığın an işlemci turbo yapıp 3ghz'ye bir kaç saniyeliğine çıkıyor bu da sana anlık kullanımlarda akıcılık ve hız olarak dönüyor. windowsta bu bu kadar efektif olmayabiliyor...

donanımların daha düşük olma sebebi de işte o donanıma özel ince ayar yapabilmeleri.

Hacintosh desen öyle stabil ve performanslı değil. Ha kurdum denedim, çok saçma geldi böyle bir şeyler uğraşmak. Saçma sapan dertleri de var haliyle. Donanım uyumsuzlukları, cihazın uykuya girmemesi ya da girdikten sonra uyanmaması vs. dediğim gibi belli bir sisteme göre tasarlandığı için genel uyumu düşük bir işletim sistemi.

Açıkçası windows 10'u ssd kullanıldığı sürece ben gayet beğeniyorum. Mobil cihazların yaygınlaşması, bilgisayarda da mobilitenin artması yazılım geliştirmecileri düşük donanımdan daha çok performans almaya ve sadeliğe itti. O yüzden bence yeni işletim sistemleri sade ve hafifler.

İşletim sistemi gerçekten iyi.

Fakat video kurgusu için macbook alınmaz, youtubersanız basit şeyler yapacaksanız alın tabii ama görsel efekt, renk düzeltme vb. ve performans gerektiren işlerde ben ve çevremdeki herkes mac i bırakıp pc topladı. Ha son imac pro ve macpro iyi sanırım ama 50 bin lira da veremeyiz :D

(Macbookların ekranı gayet iyi tabii. 16" in oled ekranını görmeyi çok istiyorum. Ama profesyonellerin harici referans monitörü olduğu için o da dert değil.)

2017 sonunda aldığım macbook air'i bugüne kadar hiç kapatmadım (kullanmadığım zamanlarda bekleme modunda) bir kere bile çökmedi, restart olmadı. söyleyeceklerim bu kadar.

Fanboy gibi görünmemek için yazıp yazıp sildim, ama kendi maceramı anlatayım:

Huawei matebook baktım, adamlar "artık 16 gb ram koyabiliyoruz laptop'a oleey" diye reklam yapıyorlardı. Elimdeki macbook'ta 32 gb ram var, istesem 64 de koydurabiliyordum.

Microsoft surface book baktım, elimdekinden (32 gb ram, i9 işlemci, ekran kartı var) daha kötü konfigürasyona (16 gb ram, i7 işlemci, ekran kartı yok) daha yüksek fiyat çekiyorlar.

Aynı şeyler zenbook ve thinkpad için de geçerli. Yani ram/ekran/işlemci daha kötü, materyal (trackpad, ekran, kasa vs.) daha kötü, bozulsa başıma ne geleceği meçhul (apple bu konuda çok iyi), hem de üç aşağı beş yukarı aynı fiyatı çekiyorlar. Üstelik muhtemelen ömrü çok daha kısa olacak bir macbook'a göre.

O zaman başka markayı niye alayım?

Oyun oynamak için baktığınız bir laptop'la macbook karşılaştırmak mantıklı değil. Use case'i bu değil. Aynı şekilde günde 1-2 saat internette gezecekseniz de çok mantıklı değil, çok daha ucuza halledersiniz. Ama pro user'lar için başka alternatif yok gibi bir şey.

mid 2012 retina macbook pro sahibiyim.i7 işlemci gt650m ekran kartı var. macos ve bootcamp ile windows yüklü. macos kullanırken bilgisayar fan çevirmiyor, windowsda ise fan sesi hemen duyulmaya başlanıyor. ekranı 2880x1800 çözünürlükte bence gözden kaçan nokta burası 2880x1800 çözünürlük veren 2012 üretimi laptopların fiyatlarını karşılaştırmak lazım. 1980x1080 çözünürlük veren aynı speclere sahip laptoplara bakarsak tabi ki apple fiyat şişirmiş gibi gözüküyor.

Tez yazarken hafif ve şarjı uzun giden laptop ihtiyacı hasıl oldu. 10 saat ekran süresi alabilmek cazip geldiği için macbook air aldık. Günlük işler ve zorlamayan indie oyunlar için işimizi görüyor. İşletim sistemi de daha rahat geliyor alışınca.

İş yerinde bundan var ortak kullanıyoruz memnunuz, www.hepsiburada.com

İndirimde şu anda.

Yanlış bir bilgi var.

İphone'larda hızlı şarj desteği macbook airlerde vs bulunan usb c to lightning adaptörlerle olmakta ya da muadili anker vs adaptörlerle olmakta. Fakat normal usb çıkışlı adaptörlerle böyle bir destek yok.

Yani gidip 18W adaptör alınırsa boşuna alınmış olur. İphone kendisi kısıtlar ve 12-13W civarı şarj alır.

Ha normal adaptörü 5W o yüzden gene bir fark olur.

Fakat gerçekten hızlı şarj isteniyorsa kablosuyla adaptörüyle ciddi bir ücret ödenmeli.

bu adaptor ve ona uygun kablo, ayni sitede bulabilirsiniz
www.apple.com

ne önemi var ki vida yuvaya oturunca tuşa basmayı bırakacaksınız? bi kaç vidadan sonra zaten kas hafızanız oturur işe. bende matkap var vida ucu takarak çok rahat montaj yaptım.

Kullanılabilir.

tork ayarı varsa ne kadar güçlü olursa olsun, o kadar iyi.

fazla sıkmasını istemediğiniz yerde tork ayarını kısıyorsunuz, yeteri kadar sıktıktan sonra tırrr diye atıyor, daha fazla sıkmıyor.

Teşekkür ederim. Sanırım arada sırada kullanan biri için pilliden ziyade direkt elektrikle çalışan bir şey almak daha iyi olacak. Siparişi vereceğim.

İnsanları çok fazla ciddiye alıyorsun. Arkadaşlığa da çok fazla değer veriyorsun.

Merak etme çok az kişinin yakın arkadaşı var, belli bir yaştan sonra da kariyer derken evlilik derken nadiren görüşebiliyorsun.

Herkes işi düşünce ulaşır zaten, sen de sıkıldığın zaman ulaşmıyor musun?

Fazla düşünüyorsun. Kendine odaklan , bu kadar kırılgan olmamaya mutsuz olmamaya çalış.

İlkokulda soyleydi, lisede boyleydi vs diyerek 20 senelik dertleri peşinden sürükleme. Unut gitsin. Zaten o dönemlerden birinin hayatında kalmadı da pek mümkün değil.

Kopma durumu ile alakalı benim de bir kişi için pişmanlığım var. Ama hayat insanları farklı taraflara yönlendirince bu durum kaçınılmaz oluyor. Görüşmeye calissan da eski samimiyetin kalmıyor. Yani üniversitedeki arkadaşlarını iş hayatı başlayınca o platformda da devam ettirebilen azınlık çok az bence. Çoğunluk bizim gibi kopuyor. O yüzden kendinden problem arama.

insanları çok ciddiye alıyorsun ve olayları da fazla büyütüyorsun. duygusal açıdan olgunlaşamamışsın ve küçük bir çocuk hassaslığında düşünüyorsun. bu senin yaşındaki birisini için normal bir davranış kalıbı değil, bunu değiştirmelisin. kendine acımaktan vazgeç.

Adsl. Ev müstakil bu arada. Hani o işlerden pek anlamıyorum. Alt katta modem, ortak olduğu için kablo çekmek zorunda kaldım, access point aldım, sinyal kuvvetlendi ama ping düşmedi. Delireceğim. Bir de 6 mbite kadar veriyorlarmış net ama eve gelen 1.30-2.00 mb. Tek başımayken kurtwrıyor ama 5 kişi var.

Aynı altyapı ise olmuyor, farklı altyapılardan ise oluyor. Ben kendim türknet kullanıyorum, ailem ise superonline kullanıyor. Bir ara kablonet de vardı, aynı anda 3 iss hizmet veriyordu eve.

Anladım. Superonline alırım, evdeki ttnet. Sadece dışardan kablo çekme işlemi zahmetli. Öğnkü evdeki kabloyu sipariş ettim dışarda ve 4 günde egeldi. E bide internet sağlayılarımın olaylarfan dolayı ağır çalıştını düşünürsek bi 10 gün var gbi. Peki sinyal sorunu düzeldimi siz de ? Ağlıcam yeminle.

Superonline superbox alabilirsiniz

Valla müstakil, internet olduğuna göre hat çekilmiştir ama pek anlamadığımı bişi bir vidyolarına bakıp kontrol edeyim. Sorguladım, adal var bu bölgede, maalesef metkeze hiper yapmışlar, 1 km falan fark var burda hala rezil adsl var. 6 mbit hız, dolayısıyla 16 mbit üyeliğim pek biriey ifade etmiyor. Ttnete defalarca yazdım, 6mbit değil, 1.30 u zor görüyorum diye, hala çalışılmaktadır arızanız için diyorlar :)

Superbox biraz tuzlu geldi açıkcası. Birde oyun için pek önerilmiyor, çok ping ve takılma oluyormuş. Xaten sıkıntım o şu an

Onu da kontrol ettirmek lzım evin önünde site dolabı var ama yazlık olduğu için bi biz varız şu anda. Kabloşarı duymuştum, muhtemelen eskidr. Etkiler mi bir fikrim yok açıkcası

şunu belirtmek isterim. eğer fiber-vdsl portlar olan bir yerdeyseniz, ve türk telekom kullanacaksınız, türk telekom, epey bir nazlanıyor aynı yere ikinci hattı vermek için. biz işyeri için bile zar zor aldık. ama tabi bu olay bölgeden bölgeye, port durumuna göre değişebilir.

Benm modemden üst kata gidem kablo at 6 hıcam. Sanırım gelen internet şebekesinde bir sıkıntı var. Ya da modemle alakalı bir sorun. 25mb falan çok iyi hızlar bana göre, burda bodrum’da ilkel bşr internet kullanılıyor. Bulunduğum bölge 6 mbiti destekliyor ve gelen hız 2 mbit.

Sınırı sabitlemeyi denerm hıcam.

Yani biraz araştırdım, ping sorunu çok oluyor, sonuçta aynı yerden hat geliyor diyenlerde var. Esas şu hattın gelişini bir şekilde yenilemek lazım sanırkm, ama nasıl yapılır bilgim yok. Çaresiliğin işinde çaresizlik resmen

Anlamadığımdan soruyorum. Kabloları falan biliyorumda. Şimdi dışardan gelen hattan 2 çift cat 6 mı çekicem doğru mu anladım ?

arabanın çalışması lazım. ne kadar yakar bilemiyorum.

Saatte 1 litre falan yakar sanırım ama o kadar saat rölantide çalıştırmak araca nasıl etki eder bilemiyorum.

Yeni ve teknolojik bir araçsa, ki anladığım 1.33 olduğuna göre toyota bu araba.

Bir saatte 0.5 en fazla 1 litre yakıt yakar.

Sıcak için motor suyunun ısınması gerekli, aracı sürekli çalıştırmanız da gerekmez. İçerisi yeteri sıcaklığa ulaşınca önce motoru kapatır, sonra soğuyan kalöriferi kapatırsınız.

Isı düşmeye başlayınca motoru tekrar çalıştırırsınız, ama motorun çok fazla soğumasına izin vermeyin, kalöriferin ısınma süresi artar yoksa.

Kapalı bir ortamda yapmayın bunu, eksoz gazından zehirlenirsiniz.

@john aynen toyota auris 2012 model bi araç hocam

arabayı çalıştırmanız gerekli. 20 dakika açın, arada bir gaz verin devir artsın. hem böylece çalışan araçta akü de bitmez siz de rahat rahat müzik dinlersiniz. sonra bir 7-8 dakika ara verin içeredeki sıcaklık da yeter size. soğumaya başlayınca yine çalıştırın ve yine ara ara gaz verin.

Motor ısındıktan sonra motoru kapatıp kaloriferi çalıştırmanız motorun sıcaklığını anında düşürür. Bir de benzinli, küçük bir motordan bahsediyoruz.

Benim benzinli arabam saatte 0.7 litre yakıyor rölantide. Sürekli motoru ısıt kapat yapmanızı tavsiye etmem bekleyen bir arabanın motoru kolay kolay ısınmaz.

araç çalışacak ve hava devirdaim ayarı içeride olacak aksi halde içeri egzos gazı çeker rahatsız olursunuz. camlardan birini yarım parmak açmak da içeride nem oluşmasını engeller.

Bilgisayarın kendi haline bırakılmış olması beni çok gerdi. Chrome'dan bildirimleri düzenle. Windows pahalı bir şey değil bilgine.

aa sen damdanakansın bizde seni arııyoduk. ublock origin yükle.

Bir sitenin size bildirim göndermesine izin vermişsiniz.

Bilgisayarınızda Chrome'u açın.
Sağ üstte Diğer. Ayarlar'ı tıklayın.
Altta Gelişmiş'i tıklayın.
"Gizlilik ve güvenlik" bölümünün altında Site ayarları'nı tıklayın.
Bildirimler'i tıklayın.
Bildirimleri engellemeyi seçin

Chrome ile alakasi yok. Windows 10 ile bilgisayarda otomatik gelen oyunlardan kaynakli bunlar. Notificaton ayarlarini kurcalamaniz gerekiyor.

Ben olsam sunlari kapatirdim oncelikle:flashresim.com

Notification ayalari olarak buradan da okuyun isterseniz: www.digitaltrends.com

Bilmediğiniz konularda neden biliyor gibi yorum yapıyorsunuz. Chrome'la alakası yok demiş bildirimin üzerinde gönderen uygulama Chrome diye kocaman yazarken.

Neyse soruya gelirsek Chrome'dan sitelere girdiğinizde bildirim göndermek istiyor siteler siz de izin veriyorsunuz buna, olay bu aslında. Chrome ayarlarına girip, site ayarları kısmında bildirimlere bakarsanız orada izin verilen siteler var. Oradan istemediğiniz siteleri kaldırmanız lazım.

@synthetic a priori kardes biz sorunun kokenini soyluyoruz. Adamda kenarda baska edge, firefox bilmemne baska taraici da yuklu belki. Chromeu kapatti diyelim sonra edgeden bildirim gonderecek, adam hep tarayici ayarlariyla mi ugrasacak. Bu adam bu oyun sitelerine girip de notofocation alayim diye onay mi verdi saniyorsun, bilgisayara otomatik yuklu oyunlar yuzunden windowsun cakalligi bu

Windows pahalı bir şey kardeş. Maaşım o kadar benim.

İstanbulda ikametim olmasa da 2 gün önce çalışma belgemle başvurdum, yarım saat içinde izni aldım.

Yeni lityum iyon piller kolay kolay ölmez..

Bu arada, einhell kullanıyorum ve memnunum. Güzel setleri oluyor nette, paket halinde bulabilirsiniz iki pilli vs.

@kisa teşekkür ederim. Dediğine bakacağım.

Bir de çok para vermek istemiyorum haliyle. Gerektiğinde çıkarıp kullanacağım. 10 yıl sonra bile çıkarıp kullanabilirsem işime gelir açıkçası.

bosch veya AEG al

10 yil ucuk bi rakam. Bosch aeg hilti makita dewalt hepsi iyidir ama pahalidir. 10 yil sonra da hepsinin pili zayiflar. Kimyasal tepkimeyle alakali bisey bu. O yuzden eger oyle bi kriter varsa pilli olmasi daha mantikli.

Bosch IXO çok başarılı. Liion pili var ve gerekirse değiştirilebiliyor da. Kesinlikle tavsiye ederim.

bulunduğunuz şehrin valiliğine gidip, basın halkla ilişkiler bölümüne başvuru yapın, derdinizi anlatın, mutlaka çözeceklerdir.

Hiç uğraşma. Git karakol yakınlarında sokakta yerde yat. Polis geldiğinde de durumu anlat. Öbür türlü uğraşıp durursun.

Bu maalesef turkiye'de değil cogu ulkede böyle. Covid olsaniz bile semptomlarıniz ağır değilse test yapmayıp evde izole olun diyebiliyorlar. Eğer verdikleri ilaçlar tedavi için uygun ilaçlarsa, yaşınız da gencse durum böyle oluyor. Testleri harcamak ya da vakit kaybetmek istemiyorlar.

Geçmiş olsun, umarım bir an önce toparlarsiniz. Enisteniz için de başiniz sağolsun.

İstanbul da ki yoğun bakım üniteleri önümüzdeki hafta tamamen dolacak. O yüzden senin gibi hafif geçirenleri değil de ölüm riski yüksek olanları kabul ediyorlar

Evet hemen paniklemeyin, dünyanın diğer yerlerinde de yaklaşım bu. Eniştenize geç kalinip kalinmadigi sizin ya da bizim bilebilecegimiz bir şey degil. Belki farkında bile olmayıp oteledigi kronik rahatsızlıgi vardı ya da yaş durumundan dolayı vücudu yeterli antikoru uretemedi.

Yoğun bakima alınan her kişi için geç kalınmış bir durum söz konusu değil, bazı insanlar 2 gün içerisinde yoğun bakimlik olabiliyor okuduğum kadarıyla. Bu vücudun verdiği tepkiye bağlı.

Siz panik yapmayın, kendinizi izole edin. Sürekli ateş ölçümü yapın. Nefes darlığı bazen psikolojik de olabiliyor bildiğim kadarıyla ateş daha önemli ama zaten çok ciddi bir nefes darlığı durumunda bunu hissedersiniz. Dinlenin bol bol. Panik yapmayın.

panik yapın. sonuna kadar panik yapın çünkü belli ki hastasınız. müdahale edilmek için illa yoğun bakımlık olmanızı beklemek gerekmiyor. her yerde böyle diyerek normalleştirmek caniliktir. içtiğiniz suya kadar vergi veriyorsunuz, resmen vergi vermek için yaşıyorsunuz, en iyi sağlık hizmetini almak hakkınız. size test yapana kadar hastanelere başvurmaya devam edin. takın eldiveninizi maskenizi gerekirse hastane hastane dolaşın. normalde buna gerek kalmadan sizin evinize gelip müdahale etmeleri gerekiyor ama muz cumhuriyeti işte. hakkınızı alana kadar savaşın, ilaçları kullanın, vitamin alın, meyve sebze tüketin asla paniğe gerek yok yaaa diyip salmayın. iyi haberlerinizi bekliyoruz

Başka hastaneye git. Hala yapmıyorlarsa ortalığı ayağa kaldır yapana kadar. Bir an önce git bence.

Oha! Şaka mı lan bu?

Çok yakın bir arkadaşım da aynı hikayeye sahip. Durumu daha kötüleşince test yapmışlardı ona. Test sonucu 3-4 gün sonra çıktı. Test sonucu çıkana kadar evde bekle dediler. Evde bekledi. Test pozitif çıktı. Solunum cihazı gerektirecek kadar kötü durumda değilsen gelme hastaneye dediler. Öyle evde sürüne sürüne 10 günde falan atlattı. Şu an durumu iyi. Ateşi falan yok. Öksürük geçmek üzere. Nefesi büyük ölçüde düzeldi.

İlaç falan kullanmadı. Evde kendi kendine yatarak geçirdi. Sanırım normal prosedür böyle. Panik yapacak bir durum yok şu an için.

Test yapınca ne olacak acaba? Velev ki evine geldiler test yaptılar pozitif çıktı. Ki muhtemelen pozitifsin. Sağlık sisteminden ne bekliyorsun? Tedavisi olmayan bir hastalık. Şu an nefes almakta zorlanıyorsun ama alıyorsun.

Hastanelerde cihaz olmadan nefes alamayanlar yatıyor arkadaşım. Kendine hastanede nasıl bir hizmet bekliyorsun acaba? Yaşlısı var kronik hastalıklısı var.

Ne yapmak istiyorsun? Hastaneye, sağlık çalışanlarına mı bulaştırmak istiyorsun?

Gez kardeşim hastane hastane genç yaşında. Bulaştır herkese. Rahatla.

İlacını vermişler. Evden çıkmamanı söylemişler. Bekleyeceksin bu kadar basit. Hastanede sana sihirli öpücük vermeyecekler. Aynı şeyi orada da yapacaklar.

Denizgonen + 1000

Hastane hastane gez diyen
Hakkini ara diyen arkadasi agzim acik okudum

Elestiricez diye bazen saglikli dusunemiyoruz maalesef

Testin poz olsa ne olacak
Bi sey degismeyecek

Tum dunya bu mantikla calisiyor su an. Ilaclarin da var, evinde dinlen.

merhaba, bu durumu hafif atlatanlar bile, şiddetli grip/soğukalgınlığı semptomları ve nefes darlığı çekiyor.

bu hastalığı hafif atlatan insanların nefes darlığının 15 gün sürmesi normal diye söyleniyor, tabi öyle çok şiddetli değil, hafif nefes darlığı deniliyor.

eğer 15 gün sonra nefes darlığı hala geçmiyorsa hastaneye gidip yardım alman lazım deniliyor. yani 15 güne kadar ilaçsız bir şekilde iyileşmek normal diye söyleniyor.

bunlar benim son zamanlarda tv de duyduğum şeyler. test yaptılar, yapmadılar, sağlık hizmeti aldın, almadın, iyidir kötüdür olarak bir yorumum yok.

öte yandan hastalık çok hafif seyrederken bile anında yoğun bakımlık olan insanlar var ve bu ani kötüleşmenin sebini bilmiyoruz da dediler.

hastanede oksijen satürasyonuna baktılar mı?

eğer baktılarsa kritik eşikte olmayabilirsin. yani seni hastaneye de yatırsalar, yoğun bakımlık bir durumun olmayacağı için evdeki tedaviden farklı olmayacaktır.

eğer satürasyona da bakmayıp başlarından savdılarsa ona diyecek bişeyim yok ama test süreci 3 gün sürüyor diyolar, 3 gün hastanede karantinada kalıyolar diye duyuruyoz ama her an her dakika kanun kural nizam değiştiği için bilemiyoruz.

benim sana nacizhane bir tavsiyem var, hastanede servislerde kullanılan parmağa takılan, nabız ve satürasyon ölçen cihazlar var, 60 70 liradan başlayıp yükseliyor fiyatları.

bunun iş yapacak marka olanlarını, atıyorum, omron, aeg gibi(bunların tansiyon cihazı vb vb gibi bi çok ürününü gördüm hastanelerde satürasyon cihazı var mı bilmiyorum) satın al ve kendini kontrol et.

kontrol iyidir, psikolojik mi değil mi? psikolojinin ne kadar etkisi var yok bunları düşünmeyip net olarak kandaki oksijen miktarını öğrenirsin.

tabi hep aynı şartlarda ölçmen lazım otururken baz aldıysan hep otururken. çünkü hareket halinde efor sarfedince satürasyon değişir.

Bu hastalığın tedavisi yok. Evde kal geçmesini bekle. Benim de eşimin de grip halleri var ates de 37.8 e kadar çıkıyor ama bana ne yapacak hastane? Ne zaman solunum sorunum rahatsızlık seviyesine gelir o zaman gideriz dedik. Geçmeye başladı geçiyor gibi.

denizgonen, hastane hastane dolaşmak gibi bi hedefim yok zaten. bu işin prosedürü benim durumumda olan birine en azından tomografi çekip karar vermektir. ailede net 30 yaşındaki birini kaybetmişken ve nefes darlığı başlamışken en azından ne kadar ilerlediğine bakılması gerekiyor akciğerde. bi de en azından kendi kendine nefes alabiliyosun denmiş. durum biraz daha ilerlediğinde alamayınca ölüm riski başlıyor zaten.

eniştem 2 defa hastaneye gitmişti test yapmadan göndermişlerdi. 3. defa gittiğinde ise hastaneye gelmekte çok geç kalınmış ciğeri çok kötü durumda dediler crp 260 olmuş ve bikaç gün sonra vefat etti. böyle bir şeye doğrudan şahitlik etmeme rağmen evin içinde aldığınız nefes yetersiz kalıp panik yaparak atılmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsiniz. maalesef bu çoğu ülkede böyle diyip eniştemin hayatını sistemdeki aksaklıklar yüzünden kaybettiğini göz ardı etmeyeceğim. test sonuçları tüm ailede 3 günün üzerinde geldi. sadece ateş ve öksürük olsa haklısınız. pozitif olsa bile hiçbi şey yapmadan eve gönderebilirler. ama nefes darlığı işin içine girince en azından tomografi sonrası verilmesi gerekiyor bu kararın.

@hem şişko hem deli, hayır oksijen satürasyonu da bakmadılar. ben karşı tarafı riske atmamak için tüm önlemleri alarak gittim zaten. ailemden birini kaybettiğimi belirttikten sonra ama corona kapma korkusuyla tüm prosedürleri çiğnediklerini düşünüyorum. benzerini ablam yaşadı eniştemde. işim gereği uzaktan doktorlarla çalışıyorum zaten. durumu ve belirtilerimi anlattığımda hepsi yoğunluk olmasına rağmen yaklaşım şekilleriyle prosedürü çiğnediklerini söyleyerek doktorların ve hastanenin ismini aldı. @denizgönden, yani beklediğim şey testin yapılıp sonu pozitifse doğrudan ona yönelik tedavi edici ilaçlar verilmesi. bana verilen şu anki ilaçlar doktor arkadaşlarımın dediğine göre tedavide iyileştirici olarak kullanılan ilaçlardan değil. gereksiz yerde hastanede yer kaplamak gibi bi hedefim de yok. ama buna en azından tomografi, oksijen satürasyonu vs tahlil yaparak karar verseler daha kabul edilebilir bi yaklaşım olurdu.

kronik rahatsızlığım olmadığı için ben kendimi bir şekilde ikna ediyorum ama aynı senaryoyu yaşayarak hayatını kaybeden damadına şahitlik ettiği için annemi rahatlatamıyorum. ona hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorum kendimi bi yandan izole ederek tamamen.

altin yumurtlayan lavuk Burada sağlık sistemimizi savunmuyorum. Fakat tomografidir bilmemnedir, bunlar her kullanım sonrası bulaşma ihtimaline karşın kapatılıyor, dezanfekte ediliyor ve yeniden kullanıma açılıyor. Şu an olağanüstü bir durum söz konusu. Tomografi sırasına gireyim çekileyim durumu yok, üstüne yığılmayı da ekle. Gerçekten dünyanın hiç bir yerinde böyle salgın yığılmasını kaldıracak bir sağlık sistemi yok. Şu an senin yapacağın şey o ilaçları kullanmak, bir kaç gün sabretmek daha kötüye gittiğinde duruma gene bakılır.

Başın sağolsun, fakat şu an gerçekten kimsenin üzülen annenizi rahatlatacak durumu yok. Herkes ölüm korkusuyla ve gerçekten kötü koşullar altında çalışıyor. Rica ediyorum bu kadar da sinirli olmayın. Odanıza kapanın, sağlıklı beslenin, kimseyle temasa girmeyin ve psikolojik olarak rahatlamaya çalışın.

denizgonen, hocam sağlık sektörüyle doğrudan bir bağınız olarak içerden deneyimle bu yorumu yapıyorsanız saygı duyuyorum ama anlattığım her şey tamamen sağlık bakanlığı tarafından hastanelere verilen prosedürün ihlalidir. en azından oksijen satürasyonuna bakmak hiç ama hiç zor bir şey değil. sağlık çalışanlarına doğrudan danışarak ve onların da yorumuyla söylüyorum. bu yapılanların olağanüstü haldeki prosedüre bile uygun değil ne yazık ki.

şu an aldığım ilaçlar da yine doktor arkadaşlarımın deyimiyle corona karşısında tedavi edici etkisi bulunmayan şeyler. dün sadece ara ara olurken bugün yoğunluğu biraz daha arttı ve düzgün konuşamayacak şekilde nefesim kesilmeye başladı ve çok boğuk geliyor. ateş hala inmedi. öksürükte ise bir artış olmadı. insanlar panik olmasın diye çaktırmamaya çalışıyorum yapacak bir şey yokken kendimi daha iyi gösteriyorum. ablam bilmiyo bile hatta hasta olduğumu. bu şartlar altında sakin cevap veremiyosam kusura bakmayın.

Öncelikle çok geçmiş olsun. Testi yapmak zorundalar. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları sizin gibi hastalık şüphesi ve hastalarla teması olan kişilerin test konusunda ellerinden geldikçe ısrarcı olmaları konusunda uyarıyorlar.

Geçen youtube'da bir video izlemiştim. Aile apartmanında sadece annesinde hastalık çıkan kişi youtube'a video yükleyip, ardından sağlık bakanlığını arayıp şikayette bulununca apartmanda bulunan 'herkese' test yapmışlardı. Yani size de kesinlikle test yapılması, tomografi ve kan sonuçlarınıza bakılması lazım.

Siz de sağlık bakanlığına şikayette bulunabilirsiniz -bu kesinlikle doktoru/hastaneyi şikayet etmek olarak algılanmasın ama durumu sağlık bakanlığına bildirmeniz lazım- tomografinize bile bakmamışlar.

Test sonucu pozitif çıkanların bir kısmı evet evlerine gönderiliyor ama tedavisi, kullanılan ilaçlar elbette ki farklı.

Hatta bakanlığın twitter hesabı var. Diğer kullanıcılara geri dönüş sağlamışlar lütfen sizde bakanlıkla iletişime geçin:

T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Çözüm (@sagliklicozum) adlı kişiye göz at: twitter.com

Hayır uygun değil. ipados var cihazda, macos değil. Eğer kompakt olması çok önemli ise macbook air alabilirsiniz 10. Nesil i5 işlemcili. Fakat ağırlıklı photoshop kullanılacaksa gerçekten ihtiyacınız olan bir bilgisayar aslında.

Photoshopun masaüstünde kullanılan versiyonu ipade geldi artık fark yok. Bence alınabilirr.

İki arkadaşa da teşekkürler ama bir fikir birliği de yok sanırım.

Istanbul'daysaniz Apple Store'dan alip deneyin ve begenmezseniz 14 gun icinde kosulsuz sartsiz iade edin. en guzeli bu.

As of Sunday 3/22/20, the latest version 1.7.5 of Netflix Party is broken and users are experiencing serious issues starting and joining Netflix parties. Version 1.7.7 contains a fix which should be publicly released by Tuesday 3/24/20 at the latest. We recommend waiting until Tuesday to install Netflix Party.

İkisinin de cevabı evet.

İkinci soru için haftalık kullanabilirsin ama parça parça halinde olmaz, ayrıca yazılı olarak işverene iletmen gerekir.

Open Office

open office patladı, proje terk edildi bildiğim kadarıyla. onun yerine libre office var, ki eski open office ekibinin işi olması lazım.

wps office iş görüyor.

Libre office +1

Geçenlerde donanımhaberden 5 bilgisayara kadar mı office 360 lisansını 60 liraya aldım.

Kasko dediğin sigorta olabilir mi?

@valarmurgulis
sigorta da kasko da yıl geçtikte ve kaza yaşanmadıkça düşüyor benim bildiğim. Ben ilk kez araç sahibi olarak görüneceğim için bu tutarların ikisi de sıfırlanacak diye biliyorum. ama ortalama ne kadar fark çıkar onu merak ediyorum.

sanırım trafik sigortasında hasarsızlık kademesi 4'den başlanılıyor. Onun farkını hesaplayabiliriz ama kasko'da nasıl oluyor bilmiyorum.

Yeni model bir araba. İlk araban olarak görünecek. Muhtemelen yaşın da genç. 2500 liraya kadar yürür o kasko bence.

Benim anlamadığım nasıl sürekli ruhsat işleri çıkıyor?yıllardır arabam var, babamın arabasını da muayeneye, servise vesaire götürürüm bir kere olsun ruhsat işleri için babam gerekmedi. Eskiden egzoz emisyonlarını falan da ruhsata işlerlerdi, artık o da bitti. 2016 model arabam var ve hala da aynı ruhsatı kullanıyorum.

Noter işlemlerine para vermek istememekten bahsediyorsun, ama o araba hem noterde üstüne alınacak hem de yeni ruhsat vesaire çıkarttıracaksın.

ruhsat bir kere kayboldu, tekrar çıkarmak için notere gittik.

Noter aracı muayeneye sokmak için vs vekalet gerekiyor dedi. Ruhsat sahibi olmadan yapılabildiğini bilmiyordum. Ben onun için tekrar uğraştırmak istemedim.

Bir de yazın yurt dışına çıkmak istiyorum araçla, onun için de ayrı bir vekalet gerekiyormuş sanırım. Bunlarla uğraşana kadar arabayı bana devredelim dedik ama şu an pek mantıklı değil sanki.

Ben çektirdim hiç sorun yaşamadım.birisi normal çekim diğeri 1.5 saat süren ameliyattı. Ikiside iyi geçti ve sorun yaşamadım.

devletin diş hastanesinde çene kemiğimi kırdılar başka ne diyebilirim bilemiyorum. 3 ay 2 günde bir diş doktoruna gittim özele, eşek yüküyle para gitti.

kesip almışlardı, sorun yaşamadım.

ben eskişehir'de iken tıp fakültesi hastanesinde çektirmiştim. arkadaşlarım da aynı yerde çektirdi.

hepimiz memnun kaldık. 5 sene oldu.
bir tanesi çok zorlu bir operasyondu. doktor epey terledi, çok uğraştı. çenem kırılacak galiba dedim ama sağ salim bitti şükür.

şehir istanbul ise, okan üniversitesi diş hekimliği hastanesinde sgk kayıtlı hastalar için, diş hekimliği öğrencisi gelsin hocayla baksın dersen ücretsiz. Bir nevi canlı kadavra :)

hacettepe de 4 dişimi çektirdim bir hafta bi taraf diğer hafta öteki tarafı çektiler. çok memnundum

yaklaşık 5 saniyede çektiler, sorun yaşamadım.

Yakın zamanda tedavi amaçlı 8 dişim çekildi. 4 tanesi 20'likti. Öğrencilere çektirme derim. Benim 20'likleri öğrenciler çekti perişan oldum. Geri kalan 4 taneyi de çene cerrahı çekti, çektiğini fark bile etmedim.

xbox one pişman etmez. hele one x.

one s kullanıyorum çok memnunum gamepass var live yok. aslında live ile daha eğlenceli fakat hatun oldurur beni:))

Bence alın, pişman olmazsınız. Donanım gücünü bilemeyeceğim kullanmadığım için ama Microsoft Xbox One'a 2 yıl boyunca destek sağlayacak. Yani yarı yolda kalmayacaksınız.

Pro ve one x var bende. Exlusive oyunlar haricinde pro'yu açmıyorum bile. Xbox arayüz olarak olsun, akıcılık olarak olsun prodan daha üstün. Tek sıkıntısı exlusive efsanevi oyunu olmaması. Yoksa rdr 2'de pro ile grafik farkı hissedilebilir derecede. Günlük hayatta da one x'i kullanıyorum. Spotify olsun, netflix olsun tarayıcı olsun.

9 ay uzun bir süre. Beklerim diyorsanız bekleyin çünkü ekran kartı iyi olsa da hala 10 senelik mobil cpu var, yeni nesil çıkınca harcayacaklar x'i

aldım gitti xbox one x'i. :)

1-2 günden bir şey olmaz,eğer kiraya ihtiyaçları varsa elbette düşünmüşlerdir kirayı da niye getirmedi acaba diye ama kalkıp da 1-2 gün için niye hala kirayı getirmedin diye seni arayıp rahatsız etmek istememişlerdir. dert edilecek bir şey değil 1-2 gün. ama sen dert ediyorsan mesaj atabilirsin dün müsait değildim gelemedim, bugün vereceğim kusura bakmayın vs.

valla borçlarıma dikkat eden biriyim. zaten takvime not yapıştırcam bundan sonra insan unutuyor

Verirken "unutmusum kusura bakmayin" dersin olur biter. 1-2 gunle bir sey olmaz. Bunun huyun olmadigini hissettirmen kafi. Eger bunu hissettirirsen daha fazla kredibiliten olur. Acil bir durumda arayip geciktirecegim bu ay dediginde sana guvenirler ve hos gorurler.

Odeme periyodu yazar kontratta 1-5 veya 15-20 arasi gibi. O aralikta odemekte fayda var.

En güzeli direkt arayıp, kusura bakmayın atlamışım şu tarihte yatıracağım demeniz.
Bu kadar süre ile hiç bir sorun yaşamazsınız

Kisa+1
1-2 günden birsey olmaz haftasonuna denk gelir sen evde olmazsin o evde olmaz vs vs yeter ki ev sahibine kaçak oynamadinizi gösterin

Adam elden veriyor zaten. Ev sahibi kira aldığına dair bir kağıt vermiyorsa, kontratta da gerçek kira yazmıyorsa zaten şu an bu arkadaş hiç kira ödememiş durumunda kalıyor resmiyette. Bundan sonra bankaya yatıracağım de adama.

@denizgonen sıkıntılı tipler değiller hocam öyle sorun çıkartacak vs. kontratta ayın 15 i yazıyor yani 15-20 arası vs. gibi bi gün değil. neyse takvime not ekledim bundan sonra unutmam heralde

Bir iki kirayi da bir iki gun erken odersiniz olur niter.Her ay fuzenli oduyorsaniz Lafi bile olmaz bir iki gunun

Arkaplanda sürekli çalışan bir uygulama vardır belki kontrol ettiniz mi?

ölmüş o pil. arka planda ne olsa 2 saat bekleme süresi vermemesi lazım. 2 saat ekran süresinden bahsediyorsanız yine ölmüş.

pil kullanımına girdiğimde android, android system %10 üstü.diğerleri o kadar değil.

2 saat çok az, genellikle şarj sıfıra düşene kadar kullanmaya devam ediyor musunuz? Yoksa %20 civarında şarja takıyor musunuz?

Bana 2-3 gün içinde mesaj at. Hurdaya çıkmış mi5s plus telefonum var. İstersen kargo senden yollarım. Hurdaya çıkmadan önce 1 sene kullanmıştım telefonu sadece. Pili söküp yollarım sana.

%45 oldu mu kapanıyor zaten :D

Ödemiyorsun. Amazon vergi işlerini hallediyor. Son ödeme ekranında ne kadarsa o kadar tutuyor. Kutuyu açarken videoya çek. Kırılma varsa amazon anında gönderir paranı ya da yeni ürünü.

amazon tüm ücretleri hesaplayıp alıyor, fazla almışsa geri iade eder alışveriş sonunda. her zaman böyleydi yeni bir şey değil.
Tr'de herhangi başka bir ücret ödemiyorsunuz.

Bu arada renewed yazmışsınız, kendi tercihinizle yenilenmiş ürün alıyorsunuz değil mi? Gözünüzden kaçmasın da!

Küçükyalı marmarayın denize bakan tarafından çık (minibüs caddesi tarafı değil) istasyonu arkana al, sola dümdüz yürü (cumhuriyet cd üstü) 3-4 dk sonra sokağın en sonundaki apartmanda ufak bir berber göreceksin. Tam bir mahalle berberi temiz, çenesi düşük değil.

Logitech alma. Bu saydıkların genel olarak logitech sıkıntıları. A4tech'in basit farelerinden, ve mousepad al. 2006'dan beri aynı fareyi kullanıyorum. Ara ara bir sürü logitech vesaire aldım, hepsi çöp oldu.

@denizgonen A4 x7 kullandım 2-3 kere 2. yada 3. senesinde kendi kendine titremeye başladı alet. 2006 den beri kullandığınız model hangisi?

@konetsu, hocam o swichleri değiştirmek için lehim yapmak fln gerekiyor değilmi? hangi swich kullanıldığını nasıl anlayabilirim. logitech M510 var şu anda hem kendi kendine çift tıklıyor hemde sağa sola atlayıveriyor. steelseries mouse pad var. temizde tutuyorum padi aslında. optik swichlileri ise araştıracağım. ama çok para vermem bu alete. deathadler pahalı diye biliyorum.

konu biraz başka tarafa gidecek ama lehim makinası da almayı düşünüyordum. kullandığınız önerdiğiniz model nedir?

mouseların optik sensorude swichler gibi bozulabiliyormu? mouse'un böyle sağa sola zıplamasının nedeni optik/lazer sensorlerin bozulmasımı yoksa başka bir parçanın bozulmasımı?

Aslında sadece iyi bir kamera sistemi yeterli. Özellikle de belirtirsiniz kamera sistemiyle korunmaktadır diye. Ayrıca alarm da taktırın.

Hem dışarıdan hem içerinde kamera+alarm.

bir de önerebileceğiniz bir marka-model-sistem var mıdır diye soruya ek yapayım.

Öncelikle, 40 yılın başı gittiğiniz bir dağ evine, eğer çevrede güvenlik sorunu olabilecekse; alarm da taksanız, kamera da taksanız girerler ve siz tepki verene kadar da evin altını üstüne getirip kaçarlar. Sonra da size kırdıkları pencereleri yaptırmak, evin içini temizlemek gibi işler kalır. Bence böyle yerler için sizin girişlerini demir parmaklık vb. şeylerle kapatmanız uygun olacaktır. ha sürekli parmaklık hoş durmuyor derseniz, bir demirci ile konuşur ve seyyar parmaklık gibi şeyler yaptırabilirsiniz. Yani siz kalmaya gittiğinizde tamamen söker ve evin arkadasına falan atarsınız, evden uzun süreli ayrılacağınız zaman tekrar takıp kilitlersiniz.

Alarm ve kamera olarak da bütçenize göre bir sürü özellik ve senaryo eklenebilir. Fakat dağ evinde sizin sıkıntılarınız 1. elektrik kesintisi 2. telefon kesintisi çekmemesi 3. internet çekmemesi 4. gsm/mobil internet çekmemesi olacaktır. Bunları sağlam ve hırsıza dayanıklı bir hale getirmek sizin sistemin uzun sürede en maliyetli kısımları olur. Hırsızlar eğer görebiliyorlarsa ilk yaptıkları şey telefon hatlarını koparmak. Ki dağ evinde elektriği de hallederler. Elektriği keserler, 1 hafta sonra aküleriniz bittiğinde girerler mesela. Size elektrik kesintisi uyarısı gitmezse veya o uyarıları kaçırırsanız sistem bir işe yaramaz. Veya şebeke kesintisi de olabilir, boşver dersiniz.

Maliyeti değer mi, buna bakmalısınız: Acaba evde çalınmaya değer bir şey bırakmamak ve kapıyı bacayı kapatmak mı? Yoksa evde eşya bırakıp, uzun süreli sabit gidere katlanmak mı?

Marka olarak alarm markası Paradox, 1 numaradır. Kamera ve kayıt cihazı için ise Çin malı toplamalardan uzak durun.

Her odaya hem infrared hem de mikrodalga hareket sensörü koyulmalı. İleri düzey güvenlik için camlara ve giriş kapısına "ışın perdesi" konulmalı. Jammer ile bağlantı kesilmesin diye mevcut bir telefon/internet hattı olması iyi olur.

Evin içine ve dışına 360 derecelik dome kamera da koyarsan tadından yenmez.

Bunlar hangi markalarda vardır araştırmak lazım.

Issız bir yerde kamera sisteminin hiç bir avantajı yok. Bizim yazlık da eskiden ıssız bir yerdeydi. Kışın hala da ıssız bir yer. Alarm var, kamera var. Hiç bir işe yaramadı. Sonunda çareyi demir parmaklık takdırıp, kış dönemi perdeleri kapamamakta bulduk. Evde 2000'lerin ortasından kalma öküz gibi plazma var o kadar. Evi soyacak tip içeri bir ışık tutuyor, parmaklık kestiğine, alarmı çaldırdığına değecek bir şey olmadığını görünce çekip gidiyor.

Özetle evde bir şey olmadığını hırsıza göstermek gerekiyor. En büyük tedbir bu.

Modern alarm sistemleri günde 1 defa sisteme ping atıyor. Elektrik kesintisi, telefon bağlantısı kesintisi olup olmadığını da böyle anlıyor. Hırsız elektriği, telefonu keser ve bu ping süresine denk gelmezse 24 saatten bir kaç dakika daha az bir süresi var evi soyması için. Alarm kuru gürültü yaptığı ile kalır, gerçekten ıssızlıktaysa da hiç bir işe yaramaz.

Kamera adalet sistemi gelişmiş toplumlarda caydırıcı olur, hırsız yakalanırsa büyük ceza alacağını bilir ve korkar.

Biz de öyle değil maalesef, her yer kameralarla doluyken marketlerden kuyumculardan hırsızlık yapıyorlar. Bu hırsızlar orada kamera varken kuyumcu soymaya cesaret edebiliyorsa gerisini siz düşünün.

Alarm da bir işe yaramaz, dağ evi diyorsunuz yani alarm çalsa da kimse duymayacak büyük ihtimal ile, ya da duyulsa da çok uzaktan duyulacak. Ya kimse umursamaz ya da birileri gelene kadar hırsızın işi biter ve gider.

Kamera ve alarm sistemi kurup özellikle de bunşarı tabela ederseniz hırsızlarda merak uyandırırsınız "lan içerde ne var ki bu kadar korumaya almışlar" diye düşünür ve özellikle girerler.

En güzeli ferforje korkuluk ve düzgün bir kilit sistemi, yazın görüntü kirliliği olur derseniz @malheiros'un dediği gibi dükkan vitrinlerine takılan seyyar korumalardan yaptırabilirsiniz.

bunun çözümü yok ki hocam. hırsızın aklına gelmesin.

bizim de aynı şekilde dağın başında ev var. kışın kimse yok köyde. adam bir bakar, 2 bakar, üçüncüde hoop çalar gider.

ya pc ye kayıt yapan bir sistem kuracaksın. ya da internet vasıtasıyla uzaktan izleyebileceğin bir sistem.

şu da tartışılır: evi korunaklı yapınca hırsıza "önemli bişey var" algısı vermiş olur musun.

Başkan Emin değilim ama yeniden proje çizilmesi gerekir sanki o ise. Proje filan cizilecekse evsahibi yanaşmaz sankim

O kadar basit bir iş değil kombi yeri değiştirmek. En basitinden gaz gidiyor kombiye. Cebinden çıkan paraya değmez kiralık bir ev için.

Ayrıca orada durduğuna göre kombi bacalı model ve bacası da orada. Yani aynı kombiyi başka yere götürme şansınız yok. Balkona koyup bacayı dışarı vermek için kombiyi de değiştirip hermetik almanız gerekir.

proje çizilecek 350-400 diyebiliriz.
balkona konulacak ise hat uzayacak 400-500 de bu.
balkon kapalı balkon ise cam değiştirilecek 600-700 de bu.balkon açık ise bu yok.
balkon açık ise kombi kutuya konulacak 150-200.
kombi sökülüp yeniden takılacak 150-200.
burdan çıkarın kendinize ortalama bir fiyat.

dolapta 5 gun icinde bozulmaz. kapta hava da almadigini varsayiyoruz.
ayrica bildigim kadariyla donduran da oluyor. cok evhamliysaniz dondurun.
yurt disinda isyerlerinde mikrodalga standart oldugundan buzunun cozulmesi sikinti olmuyor. iste mikrodalga yoksa sikinti olabilir.
evde yiyecekseniz zaten sikinti yok.

bu kultur genelde isyerlerinde yemek de verilmediginden dolayi saglikli yemek yemek isteyenler tarafindan uydurulmus diye biliyorum. bizim kulturde pek yok.

ben şunlardan kullanıyorum

www.ikea.com.tr

pahalılığı nasıl gelir bilemem ama bunlar iyi baya. Plastik kullanıyordum önceden, çok dandik, cam çok daha iyi. Az ağır olabiliyor ama içinde yemekle 1 tane taşımak da çok sıkıntı değil.

Yemeği bozan şey bence sürekli dolaptan çıkarılması, ve hava geçirmesi. Öğrenciyken ben de böyle 5 günlük yemek hazırlıyordum, soğuduktan sonra kaplara koyup yiyene kadar hiç birini açmıyordum, sonra mikrodalgaya atıp ısıtıyordum. Hiç de bozulduğunu vesaire de hatırlamıyorum.

5 gün çok. 3 ideal. cam kapta saklıyorum 3 günden sonra yiyemem. ki çevremdeki herkesten daha toleranslıyım bu bayat yemek yeme konusunda.

burun kıvırdı ile güçlü olmamı söyledi çelişiyor sanki.

güçlü olmanı söylemesi burun kıvırmadığı manasına gelmez mi ?

niye derdini anlatmayacaksın.derdini anlatamıyorsan ayrıl coco.

t24.com.tr

"Alain De Botton şöyle devam ediyor: İnsanların ilişkide mükemmel olmaya ihtiyaçları yok. Sadece çıktıkları ilk randevuda, histerik ya da defansif olmanın dışında, -hadi bana kusurlarını, tüm deliliklerini anlat, ben de sana anlatacağım deseler ve gerçekten içten samimi bir sohbet gerçekleştirseler, o ilişkinin yürüyüp yürüyemeyeceği konusunda çok daha fazla zaman kazanabilirlerdi. (basitçe sürünmeye ve kendinizi kandırmaca oyunlarına gerek yok diyor. )"

anlatmasın dert anlatmak güçsüz gösterir.

Kızlar erkeklerin dertlerini umursamaz. Umursuyormuş gibi davranırlar. Bir kaç defa kibarlık olsun diye dinlerler, sana kız mı yok sığlığında tavsiye verir geçerler. Fakat kendi dertleri asla bitmez, sürekli dert anlatacak insan ararlar. Kızlara asla güvenmemeni, hayatına tam anlamı ile almamanı tavsiye ederim.

Ben erkek arkadasimin derdini o kadar cok dinledim ki yillarca yasam enerjim somuruldu dert dinlemekten cozum aramaktan. Asiri mizmizlaniyodu sevgilim her konuda. Eger cok basit eften puften degilse ve surekli mızmızlanan bi tip degilsen anlat tabii ki derdini ama seni surekli tersliyosa filan onun suursuzlugudur senin surekli guclu olmak gibi bi zorunluluğun yok hayatta.

Kadinlarin, erkeklerden farkli bir ozelligi var. o da onlari yuceltmeleri.
Her basarili erkegin arkasinda bir kadin vardir, bu demek.
Eger kadin gercekten sever ve erkegini guclu konumda gorurse, o erkek o guclu konuma ulasir.
Iliskilerde sikinti paylasilir ama cozum uretmek icin olmali.
Akil danismak yerine. Bir de skintiyi ankatirken “ben dili” kullanmak onemli.
Baskasi sunu yaoti, bunu yapti diye bir erkek bana gelse, ben de pek $eyetmem yani. Ama o skinti ile ilgili duygularini paylasirsan, farkli olur. “Sunu dediginde ben bunu hissettim”.
Bu ayrica kisinin kendini tanimasina da fayda eder. Kendini bilmek en buyuk erdemdir ya, cok sey degisir..

doğru "insanla" beraber değilsiniz. bunun cinsiyetle bir ilgisi yok. karşınızdaki insanın şefkat ve ilgi gösterme şekli/oranı sizin beklentinizi karşılayacak biçimde değil. herkes aynı olmak zorunda da değil.

Mızmızlanmak ile derdşini anlatmak farklı şeyler +1
"Güçlü ol" demek kolay, çözüm üretmek zor. Ben erkek değilim ama ben derdimi anlattığımda karşımdaki beni dinlesin isterim. Eğer mantıklı çözüm önerileri de getirebilse şahane olur ama illa bir şey söylemek için "güçlü ol" demesi aslında benim dertlerim için "kısa kes, sıkıldım" anlamına gelir.

Derdin ne olduğuna göre değişir tabii bence. "Babam hala hasta, doktorlar kritik diyor" diyen birini dinlemek istememek ile "işyerindeki insanlar hala beni kıskanıyor, adam gitmiş aynı ayakkabıdan almış" diyen birini dinlemek istememek arasında kabul edilebilirlik açısından bayağı fark var bence.

Destek beklentinizin ne olduğunu biliyor musunuz mesela? Kız arkadaşınız ne yapsaydı kendinizi dinlenmiş, anlaşılmış hissedecektiniz? Çünkü anlayış ve sağduyu öyle cok yaygın insan davranışları değil maalesef. "Güçlü ol, ağlama, geçer ya" vs demenin yeterli olduğunu sanıyor insanlar, siz böyle durumlarda beklentileriniz konusunda biraz daha açık olduğunuz halde hala aynıysa o bir dealbreaker olabilir tabii.

Hani birçok platformda bahsediliyor ya, biri size bir derdini anlatırken "dinlememi mi, tavsiye vermemi mi, çözmemi mi istiyorsun" diye sorun diye. Ben bunu bazı arkadaşlarımla yapıyorum. Misal, bir keresinde bir tanesi ev hediyesi olarak kornişçi buldu bana, çünkü biliyor ki birilerini arayıp sormak, gidip konusmak, böyle bir şeyle ilgilenmek benim tiksineceğim işler. Haliyle otuz dakika boyunca "hala perdelerimi asamadım" diye yakınmamı dinlemektense sorunu çözmeyi tercih etti. Siz de bu prensibi deneyebilirsiniz belki bir süre.

Derdini de anlatamayacaksan ne diye bednesel ve ruhsal yakınlik kurdun bu insanla?Ama şu da var. Bazi dertlerin cözümü yoktur, profesyonel yardım gerektirir. Bunu fark edeneler de bazen savunma mekanizmasi olarak derdi görmezden gelebiliyor. Bu yüzden dert mühimse, kiza rkadasını da zorlamadan cözecek birine yönel.

ben şunu kullanıyorum:
www.johnlewis.com

Lazer yaptırıp kurtulsanıza

Ben berberimden aldım 80 liraya makine, onunla oluyorum.
Traş olduğun berbere sor kullandıgı modelden elinde muhakkak vardır yada getirttirir.

philiphs bodygroom almıştım ben çok kullanışlı göğüs, omuz,koltukaltı,ense kullandım
Sıfır kıl varmış gibi kötü de durmuyor.Farklı türleri var ıslak kullanılabilen vs.Ama benim kullandığım pahalı olmayanı

arkadaşlar, bütçe yok ki lazer yaptırmıyorum. niye lazer önerip duruyorsunuz, yaptırabilsem yaptırır kurtulurum zaten.

iğne miğne. kıllı gezmeye göre tercih ettiğim için tıraş ediyorum ne yapayım? denize havuza öyle goril gibi gidemiyorum çünkü.

makinem kırıldı, yenisini arıyorum.

abiler ablalar romalılar galiçyalılar. derdimi anlatamıyor muyum?

makine istiyorum yahu. sadece makine istiyorum ben.

param yok lazer yaptıramıyorum. çok istesem de ona verecek param olmadığı için yaptıramıyorum.

millet kazak esprisi yaptığı için kesmiyorum lan rahatsız oluyorum abi. siz kıllarınızla mutlu olabilirsiniz, kıllarınızı seviyor olabilirsiniz ama ben sevmiyorum abi, nefret ediyorum. kaşıntı yapıyor, koku yapıyor, sırtüstü yatarken kıvrılıp dötüme kaçıyor, sırtımı acıtıyor, plajda üstüm çıplak şezlonga yatıp kafamı hafif doğrultup kitap okurken kıllar ağzıma giriyor.

41 yaşında adamım. 15 yıl önce yaptığım askerlikten kalan espriler içime oturduğu için değil, kıllarımın ne kadar çok olduğunu anlayın da burun kılı alma makinesi falan önermeyin, bayaa bildiğin koyun kırkma makinesi önerin diye yazdım onları da.

velhasıl makine istiyorum abi.

peşin peşin söyleyeyim. ağda da yaptırdım. sir ağda. dört buçuk saat sürdü ve acıdan bayılma derecesine geldim. yine de sonrası çok güzeldi be abi. pişman değilim. o derece sevmiyorum kıllarımı. o yüzden şöyle 200 300 liralık bir makineyle mutlu mesut yaşamak istiyorum.

arz ederim.

Kıllarını betimlemene bakılırsa philipsin multigroom makineleri işe yaramaz. Ben sakal için kullanıyorum. 5 dakika sonra güçten düşmeye başlıyor ve kesme gücü moserle kıyaslanamaz bile. Dediğin gibi sana bir kırpma makinesi lazım. Moserlerin en büyük dayanıksızlığı düşmesi zaten, onun dışında 20 sene kullan hık demez.

Samimi diyorum, pille çalışan hiç bir makine kısa-orta vadede ortalama bir moser kadar verimli olmuyor. Hele ki 200-300 liralık makineler hiç bir işe yaramaz bence.

Nereden mi biliyorum, dedemin traş makinesi fetişi var. Alıyor kullanmıyor bana veriyor. Hiç biri benim sakal ve saç traşıma dayanamadı. Elimden ucuz/pahalı bir sürü makine geçti, moser bambaşka.

kalın ve gür kıllara lazer yaptırmak da bir çeşit işkence oluyor sanırım, bir arkadaş acıyor deyip bırakmıştı.

2015 yılında 60$' a amazondan almıştım. tabi o zamanlar kargo ücretleri abartı değildi. vergi olaylarını biliyorsun zaten.
www.amazon.com
kazaklı değilim memnunum baya. değişik uzunlukta kesmek için aparatı var. şarjlı.
yurt dışına giden birisi denk gelirse getirtmeni öneririm.

edit: suyun altında da kullanılabiliyor. su ile durulayarak temizlenebiliyor. yanlız tatildeyken bir pansiyonda deniz suyu karışmış musluk suyuna. az kalsın elime alıyordum aleti.

Reis eminönüne git tahtakalede berber malzemeleri satan zibilyın tane işyeri var. İstemediğin kadar çeşit var. Kaç yıllık yazarsın. BuIradan tavsiye mi istiyorsun

Valla oradaki sayıya bakmam ben. Artık rahatsız edecek kadar erken bitiyorsa, ya da %20'de iken çat diye kapanıyorsa değiştirme vakti gelmiş demektir.

Sorun yaşamıyorsan "Pil sağlığı %70'e gelmiş, değiştireyim bari." demenin bir mantığı yok.

Zaten kendisi diyor önemli pil mesajı, pilinizin sağlığı önemli ölçüde azaldı diye. Benim şu an %79 diyor ömrüne. Önemli olan piliniz şu anda olması gereken en yüksek performansı destekliyor yazması. Beklenmedik kapanma oldu, performans yönetimi etkin derse evet o pil değişmeli.

telefonu günde 2 kere ve üzeri şarj ediyorsanız değiştirin bence. resmen insanın hayat akışını bozuyor. priz, powerbank arayacağım derken. benim 78'di ve 3 kere şarj ediyordum. fazla dayanamadım.

Apple’a gore pil sagligi %80’in asagisindaysa degisim gerekir.

İnişte gebze ve sonrasından sonra trene binen vs olmadığı için sıkıntı çıkarmıyorlar. Fakat binişte aradaki mesafe 1 durak olsa dahi sıkıntı çıkarıyorlar, bilet binişin olduğu durakta kontrol edilmeli malesef.

Internetten aldiysan ucretsiz degistirebilirsin duragi

İnerken de binerken de aldigin biletten daha uzun seyahat edemezsin. Binerken bakiliyor, inerken bakilmiyor.

3 var ben de geri kaldığını düşünmüyorum. Yenisinde olupta bende de olsun dediğim bir şey yok. Ekg zaten türkiye’de çalışmıyor

Ben olsam mi band 4 alırdım. Temel spor fonksiyonları gayet yerinde, genel olarak sade ve işlevsel bir cihaz. İos cihazlarda da gayet güzel çalışıyor.

İmza apple watch series 5 sahibi.

Toyota yaris olabilir hem küçük park etmek ve manevra yapmak kolay olur.genel olarak sorunsuz denilebilir. ama al satçılar falan denk gelebilir önceki sahibini bilemezsiniz. mümkünse araba işlerinden anlayan ve dolandırılma riskini minimuma indirecek bilgili kişilerden yardım isteyin.
Arabayı alınca koltuk direksiyon temizliği yaptırırsınız.üstüne isterseniz kılıf alırsınız. Kılıf işi 200 liraya falan malolur heralde. temizliği de çok ucuz yerlere yaptırmayın ama uçmayın da çok.

d4d yaris akar.

Temiz bir Yaris iş görecektir. Doğru düzgün bir ekspertize götürün.

Kocaeli Tarcanlar
İkitelli Yeşil Oto
Düzce Onay Oto

Bana sorarsanız 2004 corolla benzinli. Çünkü eski tip 4 ileri otomatik vitesi var. Motor ise tüpe uyumlu. Genel olarak görüş açıları sorunsuz bir araba.

Mazda 3 (dynamic) benim de ehliyet sonrası ilk arabamdı.
Kilometresine takılma, yağ su koy yeter.
Ama lpg’li olmasın. Benzinli.

mobil internet ile gece 30mbit gündüz 4mbit çıkması normal hocam. Şebekenin kullanım yoğunluğuna bağlı olarak mobil internet hızı sürekli değişebiliyor. Bahsettiğin değerler de normal değerler.

wifi için iki cihazın da desteklediği kablosuz protokolleri eşit Wi-Fi 5 (802.11 a/b/g/n/ac). Bu durumda aynı platformdan (örn aynı tarayıcı), aynı siteden sırasıyla test yaptığınızda aynı değer çıkması gerekiyor. Eğer farklı çıkıyorsa cihazın içindeki wifi anteni yeterli sinyal alamıyor demektir ancak bu da cihazın elektronik devre tasarımıyla alakalı. Yine de 100mbt çıkmayıp 52 çıkması günlük hayatınızı etkileyecek bir sorun olmamalı. Bence kafaya takmayın.

Bluetooth bir cihaza bağlı mı?

@ayin yazari,

52 çıkması sorun değil, eski telefonda bile 96 çıkıyor. Mi 9T kullananlarla konuştum onlar internet hızları kadar alabiliyorlarmış.

@denizgoren,

Bluetooth kapalı.

Cayma hakkı harici iade için servis raporu gerekir.
Modeme 5g ile bağlı olduğuna eminsiniz değil mi?
Bunun dışında kullanılan anten dandik olabilir diyeceğim ama pek ihtimal dahilinde değil, yine de samsung note 4 kaç senelik bir cihaz olsa da daha iyi bir antene sahip gayet muhtemel bu aklınızda olsun.
4G hızı da göreceli bir olay operatör, tarife, hat önceliğiniz gibi bir çok değişken var, yine cihazların desteklediği frekans meseleleri de var yani bu konuda sırf telefondan kaynaklı bir yavaşlık olabilir ama modelin genelinde vardır bu belki ve teknik özellikleri bu şekilde olduğu için sizi haklı kılmaz.

@atom karincanin torunu,

mobilde hız bölgeye değişiyor, onda sorun yok. bugün dışarıda yüksek hızlar aldım.

fakat wi-fi'da ne yazık ki hala aynı. dediğim gibi diğer Mi 9T kullananlarla konuştum, onlarda hız problemi yok, sanırım benim cihazda problem var.

Öncelikle servisle mi görüşmem gerek garanti için.

nike training diye bir telefon uygulamasi var. nike'a ait. ucretsiz. orada isteklerinize gore antremanlar var.

1- dar tutuş şınav + avuç içi sana bakacak şekilde barfiks.

2- yemeyeceksin hocam.

Valla ağırlıktan önce ciddi bir kilo vermen gerek bence. Bir hafta boyunca yediklerini not al, sonra gereksiz şeylerin ne olduğunu tespit et beslenme düzenine çekidüzen ver sağlıklı beslenmeye başla.

Spor boş iş. Fit olmak mutfakta başlıyor. Sporsuz, diyet yapmadan sağlıklı beslenme ile kilo ver, beslenme tarzını değiştir. Normal kilona in, sonra başlarsın spora da.

Kilo almak, vermek diyetinle ilgili. Sağlıklı bir şekilde bunları yapmak ise sporla diyeti doğru kullanmayı gerektiriyor. 60tan 90a, 90dan 65 e savruldum şimdi 75 kiloyum. Vermekte sorun yaşamadım, sadece yemedim. Ama zayıf veya kilolu, hep göbeğim oldu.

Demem o ki, şekle girmek vücuda girenleri kontrol etmekle başlıyor. Sonra işin spor kısmı giriyor ki bence fazla düşünmek işleri karmaşıklaştırıyor. Fakat evdeki 4kg'lık 2 dubmle 1 ay sonra yetersiz olacak. Evde yapılan plates programlarını araştırabilirsin. İlk iş koşmak bence, motive ediyor.

bölgesel yağ yakımı asla, asla ve asla yoktur.
yağı yakacağı yere bedenin karar verir.
bu şu demek oluyor; çok fazla karın ve bel hareketi yaparsan karın ve bel bölgesindeki yağlar yanmaz. oradaki kasların sıkılaşmasını sağlamayla oradaki yağları yakma aynı şey değil.
aldığın kalori yaktığından az olacak ve bunu sporla da destekleyeceksin.
yağ yakımını hızlandırman için de doğru nabız ile antrenman yapman gerekir. aksi halde yırtınıyorum ama niye bu yağlar yanmıyor dersin. çok yüksek tempoda, anaerobik antrenmanda yağ yakımın daha az olacak. kendi metabolizmana göre hesaplayacağın /hesaplatacağın aerobik sınırlarına göre nabzının üst limiti geçmemesi gerekiyor.

En iyisi vi avukatla görüşün size sözleşme hazırlasın.

kombi hazır sadece bağlanması kaldıysa rest çekin mütahite bağlanmadan satışı yapmayız diyin.

sözleşme yaptınız diyelim ki mütahit de sözleşme şartlarını yerine getirmedi, ne yapacaksınız? dava açacaksınız 5 senede sonuçlanacak mevcut hukuk sistemiyle.

bu riski kesinlikle almazdım, garantinin erken başlamasını kabul ediyorum ev benim dersiniz gerekirse.

Petek olayı saçma olmuş. Genelde müteahhit gibi büyük alımlar yapanlara sistem devreye alındığında garanti başlatma imkanı veriyorlar. Nasılsa kullanılmayan bir daire, montajı yapıyorlar. Taşındığında arıyorsun geliyorlar sistemi devreye sokuyorlar garanti başlıyor.

Biz de sıfır daire aldık, dönüşümden çıkma. Mutfakta mikrodalga vesaire bile vardı. Fişlerine poşet geçirmişler bağlamışlar, aradık geldiler fişleri taktılar garanti başladı, kombide de öyle oldu, klimada da.

Yalan söylüyor, peteklerin garantiyle zaten alakası yok. Kombiyi de alır ve montajlarız, servisi ne zaman çağırır kombiyi açtırırsak garanti o zaman başlar.

Zaten servis de İGDAŞ onayı ve aboneliği onaylanmamış kombiyi devreye almaz.

Kesinlikle yalan söylüyor, kombiyi ve petekleri bağlatsın satışı öyle yapın, ya da 10 bin lira eksik verin, kombi ve petekler bağlandıktan sonra 10 bini verin.

Tapu satışı için noterle işiniz yok, doğrudan tapuya gideceksiniz.

Tapu satışı yapılırken aldığınız dairenin tapusunu aldığınıza emin olun, başka bir binaya ait daireyi yanlışlıkla veya hile ile size satıyor olabilirler. Çok zor ihtimal ama olmayacak şey değil.

Kaldıı ki bina doğru ama daire numarası yanlış olabilir, bu çok olağan.

İmza müteahhit.

Eğer, apartmanda ve dairenin içindeki doğalgaz tesisat çekildiyse ve yine daire içindeki ısıtma tesisatının borulaması yapılmış ve tek eksik radyatör ve kombi kalmış ise; anlaştığınız tutarın 20.000TL'sini bu eksiklikler giderilince ödeyeceğinizi söyleyin ve isterse de 1 sayfa sözleşme yapın. Notere gidecek olursanız da dairenin fiyatı ile ilgili bir ibare koymazsınız ve sadece 20.000TL kombi + petek yapılınca müte ödenecektir dersiniz.

Ama bu devirde bitmemiş binadan daire alınmaz. O iskan bile alamamıştır büyük ihtimalle ve size kat irtifakı olarak satış yapacaktır...

Kombiyi peteği bilmem de noterde satış olmaz.Satış işlemi tarafların aynı anda imzası ile tapu müdürlüklerinde yapılır, memur imzanızı almadan önce taşınmazla ilgili bütün bilmeniz gereken şeyleri söyler para alışverişini yaptınız mı diye sorar, imza esnasında aklınıza takılan bir şey varsa sorabilirsiniz hatta o esnada işlemden dilerseniz vazgeçebilirsiniz. Harç oranı doğru taşınmaz satış bedelinin %4'ü,tkgm harç 2020 google aramasıyla detaylı bilgi edinebilirsiniz.

yazılı sözleşme yapın şu tarihte kesin yapıcam diye imza atsın, bir de ceza koşulu koyun. istanbul' daysanız mesaj atıyorum.

nadiren olacak bir durum. oyun yaparken mi kaptı yoksa saldırdı mı.

saldırdıysa neden saldırdı ? köpek hele kendini sevdiren yaklaşan hayvan ısırmadan önce bunu belli eder. diş gösterir, hırlar ama sokak köpeği işte nasıl bir travması olduğunu kestirmek mümkün değil.

ben iyice tanıyana ve birkaç defa görene kadar fazla elleşmiyorum. koklamasına izin verip bir iki ufak dokunuş ile geçiyorum. aşırı yılışık sev beni diye kovalayan bir köpekse zaten sorun yok ama huyunu belli etmiyor ise bir süre gözlemek şart.

Zamanla hafifliyor. Ben de aynı senin gibiyim. Yıllarca köpek de baktım ettim. Yazın yürürken köpeğin biri koşa koşa üstüme geldi, direkt kolumu ısırdı, dişini sapladı ve bırakmadı.

Kurturmak için defalarca tekme atmam gerekti. Kolum kan içinde kaldı. İnsanlar toplandı falan ben de esnaftan bari uzaktan gözleyin köpeği belediyeye haber vereceğim dedim.

Bir tane kezo hayvan sever ciyak ciyak bağırmaya başladı ne yaptı ki bi şey yapmadı neden hayvan düşmanısınız onun da yaşam alanı hakkı var diye. Kolum kan içinde kadına bakıyorum şaşkın şaşkın.

O zamandan beri sokak köpeği sevmiyorum. Bazen heyecanla yanıma gelen sokulan oluyor onları seviyorum. Korku kalmadı artık ama içimde bi sevgi de gitti.

"Beni isiran hayvan dakikalarca kendini sevdirmisti" demişsiniz. Bunu yapmamanız gerekir. Ben 8 yıldır evimde beslediğim köpeği bile en fazla 1 dk sevip bırakıyorum. Çünkü bizim köpekte hafif sorunlu ve sağı solu belli olmuyor. Hele ki siz tanımadığınız bir köpeği "dakikalarca" sevmişsiniz.

Korkunuz zamanla geçer merak etmeyin. Benim eşime de köpekler saldırmıştı ama şimdi hafif çekiniyor ama eskisi gibi korkmuyor.

geçmiş olsun.

Ya bu neee :(((( “kolumu bir anda isirmaya basladi. 4 kere cignedi :/“
Öfff içim çok fena oldu, ilkokulda komşumuzun bahçesinde birlikte baktığımız köpeği beni ısırmıştı, direkt o an canlandı gözümde :(
Bir 10 yıl falan sürdü o korkuyu atmam ama belki çocukluk travması olmuştur benimki.
Hala köpekleri uzaktan severim ama artık yolumu değiştirmiyorum görünce.

eger almadiysaniz profesyonel bir hayvan bakim egiitmi alin. evet hayvanlar(eger kuduz degilse) saldirmadan once uyari verirler. mesela kedilerin kuyruklari dilleri gibidir. bir kedinin kuyruguna bakarak nasil bir psikolojide oldugunu, sizden korkuyor mu, rahatsiz mi oluyor, yaptiginiz hareket hosuna mi gidiyor anlarsiniz. kopek sahibi degilim ama tahminim kopeklerde de aynidir.

korkunuz zamanla gececektir. gecmis olsun

bir hayvan hele hele köpek aşığı olarak benim de çok dikkat ettiğim bir konudur bu. bazen sokakta benim gibi diğer hayvanseverlerle karşılaşıyorum ve yaptıkları bazı hareketlere anlam veremiyorum. ilk defa karşılaştığı köpeğin kafasını bağrına basan, insan öper gibi iki gözünün ortasını öpen, insana sarılır gibi köpeğin bel kısmını kucaklayan, ağırlığını köpeğin üstüne veren vs vs...

buradaki temel ilke herkesin dediği gibi huyunu suyunu tam bilmeden çok fazla temasta bulunmamak. neticede hayvan bunlar ve her ne kadar klişe olarak onların da sevgiye ihtiyacı var desek de onların sevgi anlayışı da bizden çok farklı. mesela sen o köpeğe dönüp bak ısırdın beni halbuki ben seni seviyordum falan diyemezsin. bunu diyememekle birlikte kim bilir 5 dk sonra yine sevsen belki ondan sonra hiç ısırmayacak seni. yani konuşma olayı olmadığı için tam anlamak da mümkün değil. o yüzden sokak hayvanı ile sınır koymakta fayda var. sayısız kişinin kötü muamelesine maruz kalıyorlar belki daha önce senin o sevme şekline benzer şekilde dayak yemiştir? neden olmasın. elinle gözünü kapatırsan bazıları çok sinirlenir mesela. bazen kadınlar mesela kucaklayayım derken şalı ile vs köpeğin yüzünü tam kapatıyorlar bu da haliyle köpek tarafından tehdit olarak algılanabiliyor çünkü dediğim gibi sevgiyi algılama yöntemimiz farklı. o anda köpek sağını solunu göremediği için onu seven kişinin aslında ona zarar vermek istediğini düşünebilir. insanlar bile mesela bazı özel hareketlerden, davranışlardan nefret ederler. örneğin benim yanağımdan makas almaya çalışan birini ya sert bir şekilde iterim ya da çok ciddi şekilde bozarım çünkü o hareketten nefret ederim. sevgi kavramını algılamadaki farklılığımıza rağmen mesela bu konuda onlarla ortak noktaya sahip olduğumuzu düşünüyorum. hayvanlar da bazı hareketleri sevmeyebilirler ve söz konusu sokak hayvanı olunca biz pek bilemiyoruz neyi sevip neyi sevmediklerini. yukarıda da belirttiğim gibi bu noktada bana göre onların sevmedikleri şeyler çoğunlukla daha önce tecrübe ettikleri kötü anılarla ilgili. biri dövmüştür ya da taş atmıştır ve o anda yapılan hareket hayvana o anı hatırlatmış olabilir.
yukarıda dakikalarca köpek sevilmez demiş biri, o lafı ciddiye alma. eğer tanıyorsan biliyorsan köpeği ömür boyu sevebilirsin, o da sıkılmaz bundan. benim mesela durakta hep sevdiğim bi can var. daha görür görmez gelir kafasını bacağıma elime sürer. sonra kenara çeker uzun uzun kafasını okşarım. bıraktığımda patisi ile bacağıma vurur devam et der gibi. kaldırımın kenarına oturduğumda gelip kafasına tam kucağına bazen bacaklarımın arasına koyar. sevilmek, sahiplenilmek istiyor. şu ana kadar onun kadar hiç bir sokak köpeğini sevemedim çünkü emin olamıyorum tepkilerinden. sadece bir kere yolda bir grup ile karşılaştım aralarındaki en tatlı tüy yumağının kafasını seveyim dedim bi hırladı. ısıramadı ama nefesini elimde hissettim ve korktum da tabi. zaten yapmıyordum ama o günden sonra çok daha dikkatli davranıyorum. daha çok gördüklerimle kendi çapımda diyalog kurup elimden geliyorsa mama ya da salam falan verip uzaklaşıyorum. sokağın acımasız kültürüne alışan bir köpeğimin bir anda 10 yıllık ev köpeği golden gibi sevilmesi zaten anormal de bana göre.

sonuç olarak sen bu noktalara dikkat ederek canları sevmeye devam et. unutma, dünyayı merhamet kurtaracak.

Maks 1dk. En fazla o da.

neredeyse 1 dakika.

45 sn

Şimdi kronometrede tuttum 1dakika 12 sn. Daha fazla olurdu da bişey olur falan korktum devam etmedim :)

53 saniye tutabildim :)

62 sn tuttum.

30dan sonra canım sıkılmaya, 55ten sonra biraz kivranmaya başladım.

iki dakikadan fazla rahatlikla, egzersizler filan yapsam 3 u gormem uzun surmez diye dusunuyorum.

9 yaşımdayken yüzme takımına alındım. Sık sık yaptığımız şeylerden biri nefes alıp verme antremanlarıydı. Çok uzun süre nefes tutabilir dalabilirim. Şu an sayaç etkin. Bakalım kaç dakika. Antreman falan da yapmıyorum. Nefes verdim bir kaç defa ciğer temizledim o kadar.

2 dakika 50 saniye 46 salisiye.

ben de 3 dakika civari tutabiliyorum. basit bir egitimle 4-5 dakika tutmak gercekten de insanustu bi durum degil.