Giriş
(3)

Bir kelimeyi alakasız bir kelimenin anlamına gelecek şekilde kullanmak?

rahip janick
Örn: "Evet" kelimesini, "Hayır", yerine kullanarak, "hayır" anlamını vermek mümkün müdür?Yoksa, kelimenin zihnimizde olumlu olarak kodlanmış olması bunun önüne mi geçmektedir?Ya da zıt kelimelerden ziyade, alakasız sözcüklerin yerlerini değiştirerek farklı anlam vermek mümkün müdür?"Hayır" yerine "s
Örn: "Evet" kelimesini, "Hayır", yerine kullanarak, "hayır" anlamını vermek mümkün müdür?

Yoksa, kelimenin zihnimizde olumlu olarak kodlanmış olması bunun önüne mi geçmektedir?

Ya da zıt kelimelerden ziyade, alakasız sözcüklerin yerlerini değiştirerek farklı anlam vermek mümkün müdür?

"Hayır" yerine "seni seviyorum" diyerek "hayır" anlamını vermek gibi.

Biz denedik beceremedik.
0
rahip janick
(02.03.18)
önünü arkasını nanometrik ayarlayabilirsen neden olmasın ^^
0
dafaisss
(02.03.18)
Şöyle bir şey olabilir mi peki. Mesela arkadaş bir şey soruyor, ben 'tabi ki hayır' diyorum. Cevaba tabi ki diyerek başladığım için arkadaş evet cevabını bekliyor ama hayır cevabı geliyor.
Sanırım dediğim senin dediğini tam karşılamadı ama yazayım dedim.
0
uyusam iyi olur
(02.03.18)
@uyusam, karşılamıyor bence, çünkü "tabii ki" karşıdaki kişinin kurduğu cümleye göre anlam kazanacaktır.

-ona evimize hırsız girdiğini söylemedin değil mi?

+ tabii ki!

yani, karşı tarafı onaylıyor ama olumsuz bir anlamda kullanılıyor, "tabii ki söylemedim" gibi.
0
🌸rahip janick
(02.03.18)
(10)

Burger King'in ezik olması

freedonia
McDonalds denince hemen akla Burger King de geliyor. Haliyle bunlar kafa kafaya rekabet halinde sanıyordum ben bunları. Alakası yok. İtalya ve Londra’daki gözlemlerimden sonra söylüyorum(2-3 günlük turistik ziyaretler değil) Mc Donalds lar tıka basa dolu, Burger Kingler bomboş, 2-3 müşteri bildiğin
McDonalds denince hemen akla Burger King de geliyor. Haliyle bunlar kafa kafaya rekabet halinde sanıyordum ben bunları. Alakası yok. İtalya ve Londra’daki gözlemlerimden sonra söylüyorum(2-3 günlük turistik ziyaretler değil) Mc Donalds lar tıka basa dolu, Burger Kingler bomboş, 2-3 müşteri bildiğin in cin top oynuyor. Sayısal verisiz bi tarafımız sallamak gibi oluyor ama görüntüye göre pazarın %80i Mcdonalds ın ise, 10% burger kingindir, o derece büyük fark var. Şahsi fikrim ikisi de aynı bokun laciverdi sağlıksız ürünler satıyorlar. Fakat bu Burger King çok ezikmiş abi, bomboş dükkanlar falan. McDonaldsla aynı cümlede geçmesi bile cidden onore etmek bu adamları. Bunların Avrupa’da bilmediğimiz skandalı bir şeyi mi var, reklama para mı yatırmıyor napıyor?
0
freedonia
(27.02.18)
Amerikada da burger king gayet geride. Sanırım bir tek türkiye'de bu kadar tutuluyor.

Bence ürünleri mcdonaldsa kıyasla daha kötü, hala doğru düzgün patatesleri de yok. Skandalları yok diye biliyorum, sevilmiyorlar sadece.
0
denizgonen
(27.02.18)
avrupa'da mcdonalds daha ucuz, ayrıca daha eski ve daha büyük bi firma zaten mcdonalds dünya çapında. et piyasasını tek başına neredeyse yöneten bi şirket. burger king türkiye'de daha popüler ama avrupa ve amerika'da öyle değil.

not: burger king'e bayılan, evde düzenli yemek yiyen biri olmasam min 3 günde bir yiyecek biriyim, mcdonalds'ı iki sene önce yaptığım avrupa gezisi dışında yıllardır yemedim ve çok sevmiyorum.
0
nundu
(27.02.18)
kalite olarak zaten bir tık altı olduğunu anlamak için gurme olmaya gerek yok. kolasında, etinde, soslarında vs. biraz daha ucuz maliyetli mal kullandığı için fiyatları da o oranda daha ucuzdur. kendi işçisine verdiği eğitim, kurumsal yapısı da mc donalsa göre daha kötüdür. ikisinde de yıllarca çalıştım yeğenlerim, oldukça üst düzey pozisyonlara yükseldiler. onun için gayet iyi biliyorum.
0
wertyu
(27.02.18)
bazı ülkelerde mc bazı ülkelerde burger daha çok pazar payına sahip bu değişkenlik pazara ilk girmenin, lokal ürün portföyü, damak tadı vs. sebeplerle açıklanabilir ama şu son "horse meat scandal" nedeniyle avrupadaki imajını çizdirmiş olabilir, bizim ülkemiz için kesin veriye sahip değilim ama kişisel gözlemim şu; burgerin önde olduğunu düşünüyorum ben.
0
ezkaza
(27.02.18)
Bir aralar her gun big mac yiyordum sigara gibi bagimli olmustum. Ama 12 tl menu once 15 sonra 18 tl falan oldu baslarim bu ise diyip şu ucuz burger kingi deneyeyim dedim. Gayet onyargiliydim. O gun bugundur KING CHICKEN müptelası oldum. Yok boyle bir lezzet bayılarak yiyorum resmen. Yanina ranch sos ve yedigun ile cok iyi gidiyor. Ayrica ikili menusu cok cazip.

Burgerin tavuklari iyidir, senpilic. Patatesleri de düzelttiler, rahatlikla yiyebilirsin saglik vs endisen olmasin. Ama et icin bir sey diyemicem.

Et istersen mcdonalds. Mcdonalsdan da sakin tavuk yeme.

Yurtdışında dediğin doğrudur ama Türkiye'de burger king mcdonalds'dan en az 10 kat daha fazla kazanıyor.
0
imelih
(27.02.18)
patates olayı zaten malum. kimileri de içeceklere göre tercih ediyor, birisi pepsi biri coca cola verdiği için.
dillon francis avrupa turu için geldiğinde snaplerini takip ediyordum, avrupadaki tüm büyük fast food markalarını-burger king olsun,mcdonalds olsun- yerden yere vuruyordu.
0
MtKrt
(27.02.18)
o ülkenin piyasasına girdiklerinde kendilerini nasıl gösterdikleri ve neleriyle ön plana çıkardıkları etkili olabilir. bundan ibaret olmadığını biliyorum ama daha çocukluğumdan kalma, sanırım 90'ların başları da türkiyede henüz piyasaya girdiği zamanlardır mcdonaldsın, mcdonalds hep böyle hediye oyuncak veren bir yermiş gibi geliyor. burger king de ateş seni çağırıyordan falan ötürü daha yetişkinlere yönelik bir yermiş gibi geliyor. ikisine de gitmem gideceğim yok ama, sırf bu yüzden burger king'e giderdim illa biri olacak olsa.

avrupa'da da ülke ülke benzer tepkiler şartlanmalar geliştirmiş olabilir insanlar.
0
dafaisss
(27.02.18)
coca cola ve pepsi yüzünden tercih değişildiğini sanmıyorum ben, kimse gözü kapalı ikisi arasındaki tat farkını da anlamıyo zaten. Ben coca cola olmayınca kola içemiyorum, pepsi de neymiş muhabbeti çok yapay geliyor bana.

Ayrıca burger king'in daha düşük kalite ürünle yaptığını da düşünmüyorum, etleri ve patatesleri gayet kaliteli. Mcdonalds'ın sosları bile burger king'e göre daha tatsız geliyor bana.

Valla kendimi reklam almış gibi hissettim ama gönül bağım var burger king'le, olsa da bi whopper ya da steakhouse gömsem şimdi :/
0
nundu
(27.02.18)
Son yıllarda değişmediyse dünyadaki fast food hamburger pazarının yarısından fazlası tek başına McDonalds'ın elinde. Geri kalan yarıyı Burger King, Arbys, Carl's Jr. falan diğer markalar paylaşıyor. Türkiye pazarında Burger King gerçekten güzel yatırımlar yapmış ve başa baş durumdalar gibi ama dünya geneline bakarsak tokatlayıp geçiyor McDonalds. Hatta şöyle bir grafik var yılını bilmediğim; static.businessinsider.com
0
feelthepower
(27.02.18)
@acetaminophen Londra zenci, Hintli, turist zaten. İtalya'dakiler de fast food tercih edecek düşmüş olanlar. Çok güzel çürüttün tebrik ederim
0
🌸freedonia
(27.02.18)
(4)

türkçe açısından hata var mı? (gözlemlenmemiştir - gözlenmemiştir)

Sour
bu ikisi de kullanılabilir değil mi?
bu ikisi de kullanılabilir değil mi?
0
Sour
(27.02.18)
Evet.
0
i was made for you
(27.02.18)
türkçe açısından hata yok da, kasta göre epey farklı yerlere çıkabilir ikisinin anlamı.
gözlemlemek ve gözlemek tamamen aynı şeyler değil.
0
dafaisss
(27.02.18)
Gözlemekle gözlemlemek farklı şeyler.
0
harvey
(27.02.18)
bu iki sözcük birbirinden farklıdır.

gözlemlemek: niteliklerinin bilinmesi amaçla dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmedir bilimsel araştırma yapmak gibi
gözlemek: bakmak, gözetlemek, incelemek (gözlenmek; 2.tekil şahıs hali)

sonuç: sorudaki iki kullanımda farklı anlamlarda olup, ikisisi de türkçe bazında doğru kullanılmıştır.
0
Fayfa
(27.02.18)
(7)

Bahçe Katı Evlerin Dezavantajları

aradaki uzaklik
Arkadaşlar merhaba. Bahçe katındaki dairelerin dezavantajları nelerdir? Piyasada daha mı az tercih edilir?
Arkadaşlar merhaba.

Bahçe katındaki dairelerin dezavantajları nelerdir? Piyasada daha mı az tercih edilir?
0
aradaki uzaklik
(27.02.18)
Herkes copunu asagiya atiyor. Atmazlar diyorsun ama neler neler atiyorlar. Sonra da biz asla atmayiz diyorlar. Tuvalet hatti tikanirsa size patlar. Hirsiz ve yola bakiyorsa hep gozlenirsiniz. Camlari rahat rahat acamazsiniz.
0
ykyt
(27.02.18)
balkonu varsa ve apartman girişine bakıyorsa sürekli giren çıkanla yüzyüze gelmek zorunda kalırsınız. perdeler açıkken de aynısı sözkonusu. haşarattan başka kediler hoplayıp zıplayabilir içeri sürekli.
0
dafaisss
(27.02.18)
-börtü böcek
-aşırı yağmurda su dolabilir
-hırsızlar için kolay lokma
-sokak gürültüsü
-kanalizasyon tıkanırsa eviniz batar
-olası bir depremde binalar genellikle en alt katın üzerine dikey yıkılırlar. hatta sırf bu yüzden çatı katında (3-4 falan yani) oturan bir arkadaşım var :(
-eğer önünüzde sokak varsa geceleri araç farları bile rahatsız edecektir sizi. sürekli perdeniz kapalı olacaktır vs vs
0
oekuklu
(27.02.18)
tozu toprağı da eksik olmaz
0
catch the arrow
(27.02.18)
Kedi
Dışarıdan görülmek
Yağmur
Hırsız
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(27.02.18)
yukarıdakilere ek olarak;
me.emu.edu.tr
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(27.02.18)
zemin buz gibi olur buz.
0
tchuck
(27.02.18)
(4)

Bir şeyi isteyerek yapmak ve yapmak zorunda olmak arasındaki fark

i was made for you
Öncelikle burada kastım severek piyano çalmak/zorla piyano kursuna gönderilmek falan değil, çok limitli bir bağlamda soruyorum.1- Çok zengin olmasına rağmen toplu taşıma kullanmak/araba alacak parası olmadığı için toplu taşıma kullanmak.2- Çok zengin olmasına rağmen küçük-normal bir dairede oturmak/
Öncelikle burada kastım severek piyano çalmak/zorla piyano kursuna gönderilmek falan değil, çok limitli bir bağlamda soruyorum.

1- Çok zengin olmasına rağmen toplu taşıma kullanmak/araba alacak parası olmadığı için toplu taşıma kullanmak.
2- Çok zengin olmasına rağmen küçük-normal bir dairede oturmak/parası olmadığı için küçük bir dairede oturmak.

Bir insan parası olmamasına rağmen toplu taşıma kullanıp bundan memnun da olabilir, bunu da sormuyorum, sadece iki kıstas var. Zengin olan, olmayanın zorunluluktan yaptığı ve memnun olmadığı şeyleri kendi isteğiyle yapıp memnun oluyor.

Bu durumdayken zengin olmayan kişinin memnuniyetsizliği sadece o şeye ulaşma imkânı olmamasından mı kaynaklıdır sizce, yoksa altında başka sebepler (neler?) de yatıyor mudur?

Zengin açısından bakarsak da "metroya biniyorum ama istersem helikopter alırım" rahatlığı mı olayı otantikleştiriyor (bir nevi oryantalizm gibi), yoksa o kişide helikopter alacak para olmasa da aynı zihniyette mi kalacak?
0
i was made for you
(26.02.18)
toplu taşıma ve araba örneği üzerine söyleyeyim, üçüncü durum da var ve o durumdakilerden biri benim. arabalara oldum olası merağım yok, ayrıca nasıl sürerim ya çarparsam diye mecbur kalsam bile sürmeyi öğrenmem çok zor. bisiklet sürerken bile aynı endişeyi taşıyorum. bu yüzden param var yok zenginim değilim meselesine hiç gelmeden araba satın almak benim için bir seçenek olmaktan çıkıyor.

demek istediğim, o şeyi arzuluyor olmaktan da öte kafasında olduğundan öte şeylerle ilişkilendirir olmak (statü-zenginlik göstergesi, konfor sağlayıcı vb.) memnuniyetsizliği doğuruyor. yani ordaki memnuniyetsizlik araba satın almakla bağlantılandırılmış şeylerden kaynaklanıyor arabanın kendisinden ziyade.
0
dafaisss
(27.02.18)
Bir şeyi yapabiliyor olmak yapmak kadar zevk vericidir. Yapamıyor olmaksa acı vericidir, çünkü hem o şeyden mahrum olursun hem de mahrumiyete mahkumsundur. Zengin kişi seçme hakkına sahip olduğu için mahkum değildir ve bu sebeple tercih ettiği memnun olmayacağı bir durum onun üzerinde olumsuz bir etki yaratmaz.
0
harvey
(27.02.18)
Bence, beğenmediği durumdan istediği an kendini kurtaracak olmanın rahatlığı var o tür insanlarda. Maddi ya da manevi yönden yapacak bir şeyi olmayan kişilerin kurtulmak için kaçacağı bir alternatifi yok ama.
0
m e b
(27.02.18)
Zengin olan rahat semtte otobuse biner ve kendini digerleri gibi hisseder. 6 yil boyunca metrobusle yenibosna'ya gelsin oradan sabah aksam gunesli bagcilar minibusune binsin.
0
ykyt
(27.02.18)
(13)

Kendi işinde çalışmak mı yoksa maaşlı çalışan olmak mı daha rahat?

genc irisi
Selam romalılar. Babamın yanında çalışıyorum. sabah 8-akşam 8 gibi bir çalışma düzenim var. babam da aynı şekilde sabah 10-akşam 10 gibi çalışıyor ama ucu açık tabi ki. kendim henüz yeni sayılabilcek durumda olduğum için maaş karşılaştırması yapmıyorum ama babamın emeğinin karşılığını almadığını düş
Selam romalılar.
Babamın yanında çalışıyorum. sabah 8-akşam 8 gibi bir çalışma düzenim var. babam da aynı şekilde sabah 10-akşam 10 gibi çalışıyor ama ucu açık tabi ki. kendim henüz yeni sayılabilcek durumda olduğum için maaş karşılaştırması yapmıyorum ama babamın emeğinin karşılığını almadığını düşünüyorum. 2 tane de personelimiz var 09.00-18.30 arası çalışıyorlar. (iş yetişmediği için çalışıyoruz evrak kürek işi)

kendi geleceğimi düşününce burayı devam ettirmektense maaşlı olarak biryerlerde çalışmak daha konforlu geliyor bana. iş sahibi olunca herkese ağam-paşam demek zorunda kalıyorsun ki kaçmasın, aman iş yetişsin pazar günü de gelirim felan derken çok bunaldım.

bu kadar eziyet çekip tatmin olmamaktansa daha düşük maaşla daha az sorumluluk alıp daha stressiz, daha az mesai harcayarak yaşamak daha mantıklı değil mi? yani azıcık aşım kaygısız başım mı dersiniz para önemli aga mı dersiniz?

not: ben azıcık aşım modundayım ama aileye açılamıyorum.
0
genc irisi
(26.02.18)
dostum seni o bulacağın işte bi öperler bi öperler, nereye geldim lan ben dersin.

iş hayatı öyle baba yanında olduğu gibi konforlu değil, kusura bakma.

uğraşıyorsun en azından kendi işinle uğraşıyorsun.

gidip yine fazla mesai, az maaş, sıkı çalışma temposu, bin türlü naz niyaz amir memur kaprisi çekeceksin , bi süre sonra lan niye uğraşıyorum ben 3 kuruş maaş için elalemi zengin ediyorum dersin.

bir makina çalışıyorsa parmaklamıycan.benden sana tavsiye.
0
Photographer
(26.02.18)
ikisinin de kendi icinde zorluklari ve kolayliklari var. kendi isin oldugu zaman eeeeh beeeaaa nolursa olsun deme luksun var ama kendi isinde dogrudan etkilenen kisi kendin oldugundan oyle bir luksun yok. ayni sekilde maasli calisan oldugunda bi sicrama yapip yirtma sansin mumkun degil yok. ama kendi isin olunca guzel de bi sisteme baglarsan maasli calismayla kazanacagini misliyle katlarsin. insanlarla ugrasmak her iste zor. kendi isin oldugunda alacakli verecekliyle ayri, calisanlarla ayri ugrasiyorsun. baskasinin isindeyse super kurumsal bi yerde degilsen cogunlukla ustlerinin mobbingine maeuz kaliyor, calisma arkadaslarindan yana da sansli degilsen hayatindan nefret edecek duzeye geliyorsun.

sonuc itibariyle oyle ah duzenli isim azcik maasim olsaydi diye hayalini kurdugun sey elindekinden daha kotu bir yere cikabiliyor. en guzeli hic calismamak :) kim bulduysa calismayi kendisine diyecek bir cift lafim var :)
0
in vino veritas
(26.02.18)
iş ne ?

babanız bırakınca işi sürdürebilecek misiniz ? yoksa başka bir ustaya fln mı muhtaçsınız ?

işin geleceği var mı ? tren çoktna kaçıp sektörü rakipler tuttu mu ? ne uzar ne kısalır mısınız ?

kendi işinin patronu olmak köleliktir ama keyifli bir köleliktir.

daha önce başkasının ya ında çalıştınız mı maaşlı ?
0
oscar
(26.02.18)
meslek, vasfınız, ihtisasınız, sektör vs. yazarsanız daha isabetli cevaplar gelir.
hiç başka bir yerde çalışmadıysanız sadece durumunuzda gördüğünüz eksiklikleri/memnuniyetsizliklerin bir yerin çalışanı olduğunuzda şıp diye yok olacağını hayal ediyor olabilirsiniz, ama olmayabilirsiniz de.

temel bilgileri söylerseniz, o sektörde çalışanlardan ya da onun hakkında fikri olanlardan daha ayrıntılı öneriler gelir diye diyorum.

ama genel bir şey olarak maaşlı çalışan olduğunuzda kimseye ağam paşam demeyeceğiniz bir dünya yok, haberiniz olsun.
0
dafaisss
(26.02.18)
bu durumda en güzeli çalışmamak evet :)

iş muhasebe ofisi. kendim de mali müşavir stajeriyim stajı bitirebilirsem ilerde kimseye muhtaç olmayacağım. işin geleceği konusunda kararsızım ne uzar ne kısalır gibi geliyor.(benim karamsarlığım da olabilir bu)

1 sene satış danışmanlığı,birkaç ay kargoculuk,1 sene kadar da başka mali müşavir yanında çalıştım.

@oscar beni en iyi tanımlayan cümleyi yazmış kendi işine sahip olmak kölelik gerçekten de. sürekli bir sorumluluk altındasın. tahsilatı ödemesi milletle yüz göz olaması felan bunalıyorum artık. benim altımda da 2 kişi var ve ikisi de saatleri dolunca gayet güzel çıkıp gidebiliyorlar yada çok zora gelince senden aldığım maaşı başkasında da alırım diyip rest çekebiliyorlar ama kendi yerin olunca rest çekmek gibi bir özgürlüğün yok. çünki en ufak sorunda benim telefonum çalıyor. bunun yerine yığsınlar dosyaları önüme yeterki benimle muhattap olmasınlar demeye başladım artık
0
🌸genc irisi
(26.02.18)
3 senedir de burda çalışıyorum onu yazmamışım
0
🌸genc irisi
(26.02.18)
Kendi işini yapmak çoğu açıdan avantajlıdır. Dezavantajları yok mu, var ancak maaşlı çalışan olmanın yanında lafı bile olmaz!
0
iwasbornonamountainside
(26.02.18)
imkan ve gelecek varsa kendi işin daha mantıklı

öteki türlü yapay zeka geliyor, duman edecek hepimizi demedi deme ibrahim
0
technicalte
(26.02.18)
aha seni en iyi anlayacak adam geldi.

2000 yılında daha üniversite 4. sınıf öğrencisiylen mali müşavir olan babamın "ofise eleman alıcazi part time sen çalışmak ister misin" dedi, boş boş gezeceğime ben başladım. başlayış o başlayış. önce part time, sonra full time, sonra stajı yap, ruhsatı al, büroyu devir al derken kendi işimi yapar oldum. hayatımda hiç farklı bir yerde maaşlı çalışmadım. yani babam tek değildi, ortakları vardı (ki onlar da kuzenlerim), pek iltimas da geçmediler, öteli elemanlar gibi maaşlı olarak çalıştım bir süre. yine de yabancı yer değildi.

şimdi bana sorsan, keşke o zaman kpss'ye daha çok asıldam, kursa gitsem memur olsam derim. rahat mı, rahat evet. sabah geç gelme, akşam erken gitme lüksüm var. kendim programlayıp istediğim zaman tatile gidebilme şansım var. güzel şeyler bunlar.

ama düzenli gelirim yok. 14 mükellefim var. tahsilat sorunu yaşamıyorum, herkes parasını ödüyor neredeyse ama kimse her ay tıkır tıkır ödemiyor. yani elime ayda geçmesi gereken para geçmiyor. o ay sıkıntılara giriyorum, ödemeler yapamıyorum, 2-3 ay böyle geçiyor, adam 3 aylık birden ödüyor. sürekli bir düzensizlik. bu düzensizlik yüzünden ne ev taksidine, ne araba taksidine giremiyorum. maaşlı olsam ayın başında tıkır tıkır param gelir, hesabım kitabım belli olur. liseden birlikte mezun olduğu ve tamamı memur olmuş arkadaşlarımın hepsi evlerini arabalarını aldılar, ben hala öğrenciyken ailemin aldığı arabayı kullanıyorum, çünkü düzenli para gelmediği için düzenli bir ödemeye de girmeye cesaret edemiyorum.

işin sorumlusu benim. elemanım da yok, tek çalışıyorum. bir şikrette çalışsan izne çıktığında senin işini bir başkası yapar. öyle bir şansın yok. ben izne bilgisayarı da götürüyorum, işler aynen devam ediyor. çünkü şu vatandaşın işe girişi yapılacak1 deidkleri zaman erteleme şansım da yok, bir başkasının yapma şansı da yok. ha elemanınız varsa o yapar, ama eleman demek en az 2300 lira masraf demek. 2300 lira elemana masraf etmek mi, tatilde bilgisayar taşımak mı? bence ikincisi. ama stres de eksik olmuyor.

2018 başında iki yeni mükellef geldi. bir de şirket kurdurdular. onların işlemleri, ayrı ayrı uyum sağlaması, gitmesi gelmesi, iş kaçmasın düzgün yapayım derdi, zaten var olanların işleri, geçici vergisi kdv'si derken ben günlerdir geceleri 3'e kadar evde çalışıp sabah 7'de kalkıyorum. uykusuzluk ve stresten ellerimde yaralar çıktı, gözlerim şişti. memur olsam skmişim işini, mesai saatimde yapar, en çok fazla mesaiye kalır çıkardım. en azından eve taşımazdım. bak eşim çocuğum arkadaşlarla buluşmaya gitti, ben ofisteyim hala, kendi hesabını kitabını bankasını doğru düzgün tutmayan ama acil mizan isteyen adama mizan hazırlamaya çalışıyorum.

şimdi hiç başkasının yanında çalışmadığım için bana bu işler zul geliyor. bilmiyorum maaşlı çalışmanın da zorlukları vardır ama en yakınımda, eşimde görüyorum, maaşlı çalışıyor, çok da çalışıyor ama maaşı da düzenli, vakti saati de belli. fazla mesaiye kalacağı zaman bile belli, pazar günü 14:00'e kadar gelinecek deniyor, 14:00 dedin mi de çıkıyor. mesaisini de alıyor. bu da bana cazip geliyor.

özellikle maaş işi çok canımı sıkıyor. kredi kartına 3000 lira borcum vari ödeyemedim. ama mükelleflerden 10.000 küsur alacağım var şubat sonu itibariyle.

gecikmeli de olsa alıyorum ama ben alıp borcu kapatana kadar yeni borç geliyor. düzen sıfır.

maaşlı çalışmak değil de ne yap et memur ol. en çok memurları kıskanıyorum. birlikte mezun olduğum adamlar uzman oldu, şef oldu, güzel ve düzenli maaş alıyorlar, yeşil pasaportları var, ben daha kart borcumu ödiycem diye bin tane mevzuata hakim olmaya çalışıp defter işliyorum, en ufak hatamda da binlerce lira ceza tehdidi ile karşı karşıyayım.

gerçi memur adamın da khk ile ihraç korkusu bilmemnesi var, arkadaşlarımın dairelerine kaç kişi ihraç edildii belki o da sıkıntı ama sanmıyorum bi boka bulaşmadılarsa benim kadar stres yaşasınlar. ben sırf günlük işlerim yüzünden bile bir gün huzurlu değilim.
0
kibritsuyu
(26.02.18)
bir smmm stajyeri olarak kurumsal bir yer harici - buyuk global firma falan- gibi yerlere gecemiyorsanuz sizi oyle bi operler ki. yaninizda calisanlara ne kadar para veriyorsunuz, sokakta o paraya hatta daha azina calisacak yuzbinler var.
0
kveldulv
(26.02.18)
@kveldulv o öpme işine katılmıyorum. son 4 yıldır aktif çalışıyorum ama çocukluğumdan beri büronun içindeyim. artı olarak bir sürü tanıdık eş dost,komşu mali müşavir var bürosuna girip çıktığım. şirketlerde de az çok tanıdık var. yani piyasayı bilmeyen 10bin maaş alırım diye boş hayale kapılan biri değilim. bi de daha artık neremi öpecekler haftada 7gün 12saat çalışıyorum.
0
🌸genc irisi
(27.02.18)
ha yukarıda yazmadığım başka sıkıntı geldi aklıma.

2012'de bel fıtığı ameliyatı oldum. hastaneden 30 gün iş göremezlik raporu verdiler. birinin yanında çalışsam raporu verir, 30 gün yatarım, zerre şeyimde olmaz. ama ben ameliyat olduğum 28 şubat'tan 2 gün sonra yattığım yerden kucağımda laptop ile bordro yapıyordum. niye? çünkü mükellef maaş ödeyecek, bordro bekler. 21 şubat'ta doktor dedi acil ameliyat olacaksın yoksa felç olursun, aman dedim doktor, kdv geçsin öyle olayım. zira o beyannameleri 24'ünde vermezsem binlerce lira ceza. raporluydum, ameliyat oldum, öldüm falan dinleyen yok. felç riskiyle işle gittim çalıştım, işimi bitirip ameliyat oldum, çıktıktan sonra elimde 30 gün iş gçremez raporuyla kucağımda laptop, hadi bu sefer mart ayının işlerini yap.

memur olsam, çalışan olsam o raporu önlerine koyar 30 gün yatarım, paramı da alırım, kimse de tek kelime edemez.
0
kibritsuyu
(27.02.18)
kısa bir cevap vermek gerekirse; kalabalık bir aileysen, özellikle erkek kardeş çoksa kendi işin. diğer türlü memur ya da kurumsal bir şirket.

akrabalarım cafe işletiyorlar 5 erkek kardeşler. 2-3 şubesi olan bir işletme. her birinde birisi duruyor. şimdi hani sen hasta olduğunda tatildeyken yerine birinin bakması, işlerin yürümesi gibi sorunlar için güvenebileceğin bir kardeşin, müdürün, personelin vs.. olması gerekiyor. eğer yoksa gerçekten işleri idare etmek zor.
0
jepa
(27.02.18)
(5)

sütteki yağ oranı - fiyat ilişkisi

sckxyss
süt fiyatlarında şöyle bir durum söz konusu: yağsız süt> tam yağlı süt > yarım yağlı süt. tam yağlı süt yarım yağlı sütten pahalı olduğunu için yağ değerli bir şey diye düşünüyorum. o zaman yağsız sütün daha da ucuz olması gerekir ama en pahalısı o. yağsız süt elde etmek zor bir süreç o yüzden mi da
süt fiyatlarında şöyle bir durum söz konusu: yağsız süt> tam yağlı süt > yarım yağlı süt. tam yağlı süt yarım yağlı sütten pahalı olduğunu için yağ değerli bir şey diye düşünüyorum. o zaman yağsız sütün daha da ucuz olması gerekir ama en pahalısı o. yağsız süt elde etmek zor bir süreç o yüzden mi daha pahalı oluyor? ya da yağsız süt içmek isteyen kalori vs düşündüğü için böyle yapıyordur, fiyat esnekliği daha düşüktür bu kitlenin diye mi böyle? yoksa bambaşka bir sebebi mi var?
0
sckxyss
(26.02.18)
Yağsız süt aslında çöp süt, hiçbir işe yaramaz. Esasında yağından tereyağı kaymak vs yapılmış süt çöpe gitmesin ondan da para kazanalım mantığıyla piyasaya sürülen bir süt ama birçok insan, özellikle diyet yapan tayfa, sütün yağının alınıp kalorisinin düşmesiyle daha sağlıklı olduğunu düşünüp bunlara hücum ediyorlar, yani çok talep oluyor, çok talep olunca da fiyat yükseliyor. Klasik ekonomi durumu yani. Yoksa sütün yağını çıkarmak zor bir şey değil, sütü birkaç defa çalkala, yağı üstüne çıkıyor zaten.
0
angelus
(26.02.18)
yediğim şeylerde daha az yağ olursa ya da hiç yağ olmazsa formda kalırım/kilo almam/ daha kolay kilo veririm anlayışının suistimal edilmesi. basit ve kısa bir google araştırması ile bile bu anlayışın yanlış olduğu, daha doğrusu bu denli genel-geçer olmadığı öğrenilebilir. bundandır zannediyorum ki, müşteri daha özel ve özel bir amaca yönelik bir ürün aldığını düşündüğü için aradaki fiyat farkı batmıyor; amiyane tabirle de fırsattan istifade kaktırmış oluyolar. hele ki fabrikasyon düzeyinde bir besinin/içeceğin yağını ayırmak o fiyat farkına tekabül edecek kadar masraflı bir iş değil.
0
dafaisss
(26.02.18)
40-50 yıl önce normal, elenmemiş undan yapılan ekmek ucuzdu fakirler yerdi. zenginler ise elenmiş, bembeyaz kalmış undan yapılan francala isimli ekmeği yerdi, pahalıydı.

francala denen bugünkü normal beyaz ekmek. 50 yıl önce fakirlerin yediği, francala yiyen zenginlerin burun kıvırdığı ekmeğe de "tam buğday ekmeği" diye isim takıp 3 katı fiyata satıyorlar şimdi.

mantık benzer. örnek olsun diye yazdım.
0
kibritsuyu
(26.02.18)
eksiduyu.ru @fayfa
0
Fayfa
(26.02.18)
İtalya ve İngilterede gözlemlediğim aynı marka sütlerin tüm x lt liklerinin fiyatları aynı olur
0
freedonia
(27.02.18)
(8)

demir depoların boş dedi doktor, nasıl doldurabilirim?

for day to break
ilaca başlamadı, nedenini söyledi ama unuttum. nasıl doldururum. en iyi besin olarak ne önerirsiniz?
ilaca başlamadı, nedenini söyledi ama unuttum. nasıl doldururum. en iyi besin olarak ne önerirsiniz?
0
for day to break
(26.02.18)
dalak ciger gibi sakatat ye demisti doktor anneme ama oncesinde demir yuklemesi yapmisti.
durumunu o kadar kotuyse neden size de yukleme yapmadi ki?
0
65 derece
(26.02.18)
kan ilacı kullancan hacıt.
0
sizofren06
(26.02.18)
@65 derece, dedi ama niye bilmiyorum, bi geldiğinde başlayalım dediğini de iyi hatırlıyorum. fazla da düşük değil zaten alt sınır 8, benimki 6,5 mu ne.
0
🌸for day to break
(26.02.18)
bol bol mercimek ye.
0
caletti
(26.02.18)
demir depolarının boş olması durumunda ilaç dışında bir tedavi mümkün değildir, depolar boş ise çeşitli semptomlar da; yorgunluk, halsizlik, saç dökülmesi, tırnak kırılması, üşüme, görülmeye başlamıştır.

bu noktada direk koşarak başka bir doktora gitmelisin. depolar boş ise oral tedavi uzun sürecektir ve depoların hızlıca doldurulması için IV preparatlar tercih edilmelidir.
0
guldugume bakma aslinda cok ciddiyim
(26.02.18)
Taze pırasayı çiğ olarak salataya katıp yiyin. Organ nakli olan akrabama doktor tavsiyesiydi.
0
boyalı kuş
(26.02.18)
kandaki hemoglobinlerin demir bağlama kapasitesi mi neydi öyle bişey vardı; hatırlamıyorum demişsiniz; sorun oysa demir içeriği zengin şeyler yemek telafi etmeyebilir. ne yiyeyim yemeliyim demeden evvela o kısmını bir öğrenin.
0
dafaisss
(26.02.18)
o kısmını öğrendim, doktor yiyecekle telafi edilmez dedi. birde dahiliyeye gideceğim. bu aile hekimi.
0
🌸for day to break
(26.02.18)
(16)

her şeyi yaşamışlık hissi ve hayattan hiç bir beklentisi bulunmamak

dash berlin
23 yaşımdayım.lise 1'den beri yalnız yaşamaktayım. (yurt, özel okul vs.) üniv. eğitimimi yurtdışında tamamladım sayılır. (yarısında kendi isteğim ile bırakıp geri geldim türkiye'ye) bundan dolayı ve her şeyi sonuna kadar yaşayan, hiç bir şeyden korkusu olmayan bir tür adam olarak, neredeyse her orta
23 yaşımdayım.

lise 1'den beri yalnız yaşamaktayım. (yurt, özel okul vs.) üniv. eğitimimi yurtdışında tamamladım sayılır. (yarısında kendi isteğim ile bırakıp geri geldim türkiye'ye) bundan dolayı ve her şeyi sonuna kadar yaşayan, hiç bir şeyden korkusu olmayan bir tür adam olarak, neredeyse her ortamda bulunmuşumdur. hindistanlıların 50 kişilik horde arkadaş çetelerinden tut, çinliler ile hot pot yemek, arkadaşlar ile ülkeler arası gezmekten, çeçenlerin **kain partileri, rusların içki partileri, festivaller, striptiz klüpleri, maddeler, mushroomlar... bu anıların bile çoğu o kadar ekstrem ve high geçti ki, hatırlamakta zorluk çekiyorum bazen. ailemin maddi durumu da yerinde olduğu için hayatım boyunca hiç maddi zorluk çekmedim.

son zamanlarda şunu farkettim; artık her şeyde bir doymuşluk hissi alıyorum. ne kadar tekrarlarsam tekrarlayayım, yemek yerken bile artık zevk alamıyorum. sanki her şeye sahip olmuşluk/doymuşluk hissi var. eskiden her canım sıkıldığında vücut geliştirmeye sarardım, artık ondan bile zevk almıyorum. her gün onlarca oyun satın alıp oynuyorum, hiç biri dikiş tutmuyor, kapatıyorum. çok uyuyorum, günde 2 öğün yemek yiyiyorum. sanki kendimi bir saatli bomba gibi hissediyorum, bir gün birine çok kötü patlayacak gibi hissediyorum. ama nedenini de hiç bir şekilde bilmiyorum. işte hobi olarak şunu yap vs. diye tavsiye verecek dostlara şimdiden söyleyeyim; işe yaramıyor. evde bob ross izleyip resim bile yapmaya çalıştım, tek öğrendiğim şey resim konusunda ne kadar beceriksiz olduğum. normalde neşeli, konuşkan birazda çılgın takılan bir insanım fakat son zamanlarda hiç kimseye tahammül edesim yok, yapamıyorum. örneklemek gerekirse şu an hayat öyle boş geliyor ki, kıyamet gelse herkes birbirine saldırsa (tamam, fikri the purge'dan aldım) silahı alıp herkese sıkabilirim. kız arkadaşımdan'da aylar önce ayrıldım ve aylar sonra bana tekrar mesaj atıp evde buluşalım dedi, hayır ev müsait değil, çok kirli deyip dışarıya kahve içmeye çıktık, uzun uzun sohbet muhabbet ettik, ben buna yine bir bağlanma hissi yaşayıp birazcık işte oraya gitme buraya gitme, seninle tekrar beraber olmak istiyorum dedim. tabii kafası güzelken bana bir güzel giydirdi, ben de o sinirle ağzıma geleni söyleyip her yerden engelledim ve sildim.

blu çağı dedikleri olay bu mudur? bu saçma sapan ruh halinden nasıl kurtulabilirim?
0
dash berlin
(26.02.18)
Riyazet hayatı yaşamayı dene.

Edit: Aileden maddi anlamda ayrılırsan bir tür riyazet hayatı yaşar gibi olacaksın zaten şu durumla kıyaslandığında. Maddi olarak ailenden ayrılmayı deneyebilirsin.

Edit 2: Daha fazla uyuşturucu kullanabilirsin bu arada. Speedball da iş görebilir, acılarına son verir.
0
rahip janick
(26.02.18)
23-24 gibi o tarz bunalımlara giriliyor. Bence güzel bi iş bulup kendi hedeflerinin peşinden koşmalısın. Kariyer en temiz vakit geçirme yöntemi :)
0
roket adam
(26.02.18)
Halinize imrendim diyebilirim. Ben her zaman hayatta yapılacak, görülecek, okunacak, izlenecek, tanınacak, bilinecek bir çok şey olduğunu; bunları hiçbir zaman tam anlamıyla deneyimleyemeyeceğimi düşünür üzülürüm.

Sizin yerinizde olsam sevdiğim bir uğraşıyı işe dönüştürür, o alanda kariyer yapmayı düşünürdüm.

Bu arada aileden maddi olarak ayrılmak da iyi bir fikir bence +1

Bir de maddi açıdan sizin kadar rahat olabilseydim, yardıma muhtaç hayvanlara yardım ederdim.

NOT: Bütün fikirleri yurtdışında yaşadığımı düşleyerek verdim.
0
l arrache coeur
(26.02.18)
Bence senin bir amaca ihtiyacın var. Amacı olmayan her canlı yok olur.Neden varolduğunu araştırabilirsin ben dini yönden olaya yaklaştım ama kafana yatmaz ama yatar. Uzun uzun yazardım ama vakit kısıtlı umarım varolma amacını bulur keşfeder üzerine gidersin.
0
myopati multi minicore
(26.02.18)
ben de 25 yaşında henüz bunların hiçbirini yapamadığım için mutsuzum:)
0
nothing in my way
(26.02.18)
steam'le sevişmeyi düşündün mü? özellikle tek kişilik oyunlar ilaç olabiliyor böyle tükenmişlik hallerinde. başka bir kurgu, başka bir hayat, başka bir beden, başka bir evren namına düşünmekten doğan sinyaller beyne tuhaf bir şekilde iyi gelebiliyor.
0
testis agrisi
(26.02.18)
Şu anda aklıma gelen farklı şeyler:

- Ulusal veya uluslararası sivil toplum örgütlerine katılıp insanlara, hayvanlara, doğaya yardım etmek.

- İlgi alanınız dahilinde bir konuda uzmanlaşmak. Mesela oyun mu oynuyorsunuz? Oturun kendi yaşanmışlıklarınızı da katarak oyun geliştirin. Kendim yapamam derseniz şirket kurun ve doğru elemanlar alın çalışın. Bu bir örnek sadece.

- Yatırımcı olun. Fikri olup para bekleyen insanları bulun. Onlarla anlaşın. Başardığınız şeylerle mutlu olun.
0
bartman
(26.02.18)
Yani profesyonel falan değilim ama bir çeşit psikolojik rahatsızlığınız vardır belki. O yüzden durumu belki profesyonel biriyle görüşebilirsiniz.

Bir de kendi fikrimi söyleyeyim. Yaşadığınız her şey insanların dayattığı eğlence algısına dayanıyor. İşte içmek, sarhoş olmak, ne bileyim çok çılgın olmak; en çılgın olmak hatta. Sadece bu hadisenin türevlerini yaşayıp her ortamda bulunmuşumdur diyorsunuz. Siz aynı ortamın farklı versiyonlarında bulunmuşsunuz aslında. Belki bu odakta düşünmek mutlu olacağınız yeri buldurur size.
0
windowsguvenlikduvari
(26.02.18)
hayattan beklentilerin buysa doymuşluk hissi normal. bunlar fiziksel veya yüzeysel deneyimler gibi.
0
passion rules the game
(26.02.18)
@myopati multi minicore maalesef hiç dindar biri değilim ve hayatım boyunca sanırım olamayacağım. yapım gereği herkesi/herşeyi sorguluyorum ve nedenini araştırıyorum. bana x'i soramazsın çünkü o çok güçlü dersen hiç bir şekilde sebepsiz yere inanamam... 18-19'lu yaşlardan zaten dinden tamamen kopmuştum.
0
🌸dash berlin
(26.02.18)
@testis agrisi bu aralar çok fazla rimworld ve stellaris'e sardım, başka bu tarz sci-fi 4x, rpg tarzında önerebileceğin single/indie yapımlar var ise tavsiyelerini alabilirim. teşekkür ederim <3
0
🌸dash berlin
(26.02.18)
her şeyi yaşamak diye anlattığın sex drugs party vs.den ibaret. sorun olarak ifade ettiğin şeyde tek etkili olan şeyin bu olduğu fikrinden vazgeç önce bir kere. lise 1'den beri bunların dışında bir şeyler de yaşamış olmaman mümkün değil. onları da bir gözden geçir. şu anlattığın "budist ol ya da bir tarikate bağlan, manevi hazların peşine düş vb." demenin dışında somut, işe yarar bir öneride bulunmak mümkün değil söylediklerine karşılık.
0
dafaisss
(26.02.18)
hayatı berbat giden gençlik bile yaşayamamış sürekli sorumluluk almak zorunda olan, çalışıp didinmesine rağmen elinde avucunda bir şey kalamayan ve sosyal hayattan da sürekli darbe yiyen birini bulup hayatlarınızı değiş tokuş edin. hem o kişi rahat bir nefes alsın, hem sen hayat nedir ne değildir farklı ve gerçek yönlerden tecrübe et.
0
harekatamiri
(28.02.18)
depresyon bu ama...
0
e haliyle
(28.02.18)
''BİRİNE PATLAYACAĞIM'' dikkat et sana patlamasınlar
''SİLAHI ALIP HERKESE SIKARIM'' boş beleş yaşamışsın gibi geliyor bana bu kadar imkanla bu kadar gezmeyle kendine anca high kafalar eklemişsin bunun pişmanlığı yaşa bence.
ayrıca depresyondasın geçer
uzmana gidin +1
0
gündüz m
(28.02.18)
Bir uzmana gidin.
0
veritaslibertas
(28.02.18)
(7)

duruş bozukluğu

nonik
bir sürü tavsiye, egzersiz, spor var bu konuda. bizzat duruş bozukluğu, kamburluğu olup şunu şunu yaptım düzeldi diyen var mı? sizin tavsiyeleriniz neler?edit: esasen teşhis edilmiş olan sorunum boyun düzleşmesi.
bir sürü tavsiye, egzersiz, spor var bu konuda. bizzat duruş bozukluğu, kamburluğu olup şunu şunu yaptım düzeldi diyen var mı? sizin tavsiyeleriniz neler?

edit: esasen teşhis edilmiş olan sorunum boyun düzleşmesi.
0
nonik
(20.02.18)
Doktora gittim. Pilates önerdi, başladım. Doktora gitmeden durumunuzu nasıl öğrenmeyi planlıyorsunuz bilmiyorum. Gitmenizi öneririm.
0
EasyTiger
(20.02.18)
Bu duruş bozukluğunun tam net teşhisini öğrenip ona göre düzeltici egzersiz yapmanız lazım. Mesela sırf yüzme ile duruş bozukluğu düzelmez; pilateste bile kas dengesizliği nerede ise; o bölgedeki güçsüz kasları güçlendirmek, gergin kasları ise esnetmek gerekir. Bilmeden yapacağınız egzersizler postür bozukluğunu artırabilir bile.
0
neferkitty
(20.02.18)
bu tıbbi bir tanı mı, yoksa duruşunuzu eğri/kambur bulduğunuz, size böyle söylenegeldiği için mi duruş bozukluğu diyosunuz?

bu ayrıntı önemli bana kalırsa ama ilgili hekimler bu işi sadece spor yap düzelir düzeyinde ele alıyolar mı yoksa teferruatı nedir bilemiyorum. demek istediğim, bunu hekim diyosa onun kontrolünde bir öneri daha iyi olur sanki. şimdi size antrenman/hareketler önerirken başka sakatlıklara yol açmış olmasın kimse. bu kısmına göre önerileri siz süzgeçten geçirin.

demin kendime workout hazırlamak için youtube'da geziniyodum, şu video denk geldi, işinize yarar belki:
www.youtube.com
0
dafaisss
(20.02.18)
duruş korseleri varmış bu iş için, ne kadar işe yarar bilemiyorum ama duymuştum.
0
pinkpeony
(21.02.18)
Tıbbi tanı önemli. Ben doktora gittikten sonra başladım onun verdiği egzersiz tablosu doğrultusunda başladım egzersize. Ayrıca korse verdi takmam için.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(21.02.18)
@dafaisss, tıbbi tanı, doktorun söylediği yoga yap ve yüz. ancak daha spesifik örnek almak istemiştim şu şu egzersizler gibi. belki direkt bu amaçla tekrar gitmem gerek.

Teşekkürler öneriler ve yorumlar için.
0
🌸nonik
(21.02.18)
Kayropraktır, ters tarafa dönmüş boyun eğrimi düzeltti. Bir ara haftanın 5 günü gidiyordum ve ciddi işkence aletleriyle çalışıyordu adam. TR'ye döndükten sonra öyle birini bulamadım. Bulursam tekrar gideceğim.
0
SiyamkedisiZorro
(21.02.18)
(4)

Ne zamandan beri meslek isimlerinden utanılır oldu?

m e b
Tamam, sosyal medya kullanımı arttıktan sonra etiketlere çok daha fazla takılmaya başladık da iş ilanları bile buna ayak uydurmuş sanki. Ota boka "uzmanı", "temsilcisi", "sorumlusu" ifadesi eklenmiş vaziyette. Bulaşıkçı, sekreter, temizlikçi, tezgahtar, kasiyer, pazaelamacı vs. kelimeleri niye tabu
Tamam, sosyal medya kullanımı arttıktan sonra etiketlere çok daha fazla takılmaya başladık da iş ilanları bile buna ayak uydurmuş sanki. Ota boka "uzmanı", "temsilcisi", "sorumlusu" ifadesi eklenmiş vaziyette. Bulaşıkçı, sekreter, temizlikçi, tezgahtar, kasiyer, pazaelamacı vs. kelimeleri niye tabu oldu ki? Bu hem haddinden fazla politik doğruculuğun hem de "Modern köleler kendilerini daha önemli hissetsin de üç kuruş verdiğimiz için isyan etmesinler." zihniyetin sebep olduğu pembe gözlüklerden mi kaynaklı?

Bir de bayağı anlam kargaşasına yol açmıyor mu bu? Her şeye "uzman" etiketini yapıştırıyoruz, tamam da gerçek uzmanlara ne deniyor piyasada?

Yoksa gerçek anlamda anlam farklılığı olduğu için mi bunların anlamı değişti?
0
m e b
(20.02.18)
Politik doğruculuktan ziyade; beyaz yakalıların işçi olmadığına ilişkin illüzyonu pompalama amaçlı ve neoliberalizmin "kendi kendinin girişimcisi" olarak pompaladığı özneleşmeye uygun, etiketler aracılığıyla statü yaratan bir uygulama. Bu yeni kavramlar, değişen ekonomi-politik söylemler çerçevesinde yaratılıyor. Utanmadan çok yönetimsellik anlayışında bir değişim var. Yani ortada eskiye oranla bir anlam ya da yapılan işin niteliği çerçevesinde fark yok; sadece gösterenler değişiyor.
0
protector
(20.02.18)
protector +1, bilmem ne bilmem ne müdürü şeklinde unvanın olup 10 bin lira maaş alınca patronun 2 milyar dolar serveti olmasını dert etmiyorsun, şirket kendinin sanıyorsun hatta.
0
i was made for you
(20.02.18)
bizimkilerin boşanmak üzere olduğu zamanlardı. kendimce anneme destek olmak için iş aramaya çıkmıştım, mağazaların camında hep "satış danışmanı aranıyor" yazıyordu. alala o ne ola ki diyordum, girip konuşmaya çekiniyordum bilmediğim değişik bir iş diye. sanki bildiğim iş olsa alacaklarmış gibi, yaş on bir. halbuki bildiğimiz tezgahtar idi işte ama ben anlamamıştım. sene 2006-2007 filandı. yani o zamandan beri olan bir şey bu, belki çok daha da eskilere dayanıyordur bilemiyorum.
0
who cares wins
(20.02.18)
işveren kısmından "size önem veriyoruz, bizim için bir tezgahtar denilenden öte bir şey olucaksınız, ama verdiğimiz önemin karşılığına da talep ederiz" mesajı olması kısmı da düşünülebilir. ya da kurumsallık söylemi diyelim işte de; türkiye'de bu düzeyde "hadi alt mesaj verelim söylemlerimizle şunlara" diye düşünülüyo olması bana pek inandırıcı gelmiyo.

mesela birisi o işi yapmaya mecbur durumda kaldığından bu danışmanlık temsilcilik uzmanlık diye zikredilen işlerde çalışıyosa; içindeki kırgınlığı böyle telafi etmeye mahal veriyor olması da mümkün; bu da mevzubahis ünvanları tercih edilir ve sahiplenilir kılıyor.
0
dafaisss
(21.02.18)
(3)

Tolstoy'un Diriliş'ini kimin çevirisinden okusam? :)

lafıolmaz
1)Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: Ayşe Hacıhasanoğlu.2)İletişim Yayınları: Ergin Altay.3)Can Yayınları: Nihal Yalaza Taluy.Üç mütercimi de çoooook beğeniyorum ama içlerinden hangisi Diriliş çevirisinde daha başarılı diye merak etmiyor değilim. Siz tercihinizi hangisinden yana yapmıştınız/yapard
1)Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: Ayşe Hacıhasanoğlu.

2)İletişim Yayınları: Ergin Altay.

3)Can Yayınları: Nihal Yalaza Taluy.


Üç mütercimi de çoooook beğeniyorum ama içlerinden hangisi Diriliş çevirisinde daha başarılı diye merak etmiyor değilim. Siz tercihinizi hangisinden yana yapmıştınız/yapardınız?
0
lafıolmaz
(20.02.18)
tavsiyem: nihal yalaza taluy
mük-kem-mel..anlatmaya gerek yok. görüyorsunuz..
0
tabudeviren
(20.02.18)
Can +1.
0
babilbaligi
(20.02.18)
nihal yalaza taluy. iş bankası yayınlarının çevirisini de beğenmiştim ama yine de nihal yalaza taluy.
0
dafaisss
(21.02.18)
(30)

afrin'de ne saçmalıyoruz?

godoşu beklerken
afrin'de suriye'ye rağmen bulunma hakkını kendimizde nasıl buluyoruz?tayyip erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'ni ne hakla egemen bir devletin topraklarına, o ülkeye ve ismini deforme ettiği başkanına yardım etmek üzere, o ülkenin ordusunun yönetimi altında işbirliği amacıyla değil de ülkenin iradesine kar
afrin'de suriye'ye rağmen bulunma hakkını kendimizde nasıl buluyoruz?


tayyip erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'ni ne hakla egemen bir devletin topraklarına, o ülkeye ve ismini deforme ettiği başkanına yardım etmek üzere, o ülkenin ordusunun yönetimi altında işbirliği amacıyla değil de ülkenin iradesine karşı gelerek sokuyor?

tabii ki kendimizi korumak istiyoruz, tabii ki topraklarımızın bölünmesine karşıyız.

ama bu başkalarının topraklarına göz diktiğimiz anlamına gelmiyor.
onların ülkelerine babamızın çiftliği gibi girebilip onları sırtlarından vurabileceğimiz anlamına da gelmiyor.



abd ile görüşüp durmak, ay beni harcama halla kullanabilirsin onursuzlukları şahsen benim vatandaş olarak boğazıma kadar geldi.

öso'yu istenilen her yerde kullanırız kaygısıyla hükümet artık her ama her açıdan biz de dahil bölgenin her insanına, yani ortadoğu'ya ve çıkarlarına aykırı davranmakta ısrar ediyor.

yok mu bu ülkede suriye'de savaşa da, kendi ülkesinin barış zart zurt denerek bölünmesine de karşı bir siyasetçi, abd'ye, ab'ye yaranmayan, doğu'nun egemen devletlerini de tanıyan, onları parçalayacak pazar olarak görmeyen, ülkesini de yönetecek bir şirket zannetmeyen bir siyasetçi?

hadi aldım yine başıma belayı ama bıktım artık ya. nedir bunlardaki beşar esat nefreti? adam çakı gibi duruyor orada, savunuyor ülkesini, aynı Atatürk'ün yaptığı gibi?

bu mu dokunuyor size? kendine saygılı, ülkesine saygılı, insanlarını da seven bir siyasetçi?

abd ile ne anlaşması yaptınız gene? utanıyorum abi sizden. hiçbir şeyden utanmadığım kadar utanıyorum. artık sadece iktidardan bahsetmiyorum. bu halktan da bahsediyorum. kimseden ses çıkmıyor : (((((((((((((((


EDİT: Bu öfkeli soru dünyaya dağılan "Suriye Ordusu'nu Afrin'de vurduğumuz" yönündeki, şimdi YPG vs provokasyonu olduğu söylenen yalan olma ihtimali yüksek haber yüzünden burada var.

Konuyla ilgili önceki cevaplarımı bilenler sadece bizim değil, sömürü tehlikesi altındaki her ülkenin egemenlik haklarını şiddetle savunduğumu bilir. Yani TSK'nın Suriye'de olması bana dokunmuyor. Suriye Ordusu ise çok başka. Anlatmaya çalıştım ama insanlar okumadan cevaplıyorlar, edit farz oldu.
0
godoşu beklerken
(20.02.18)
türkiye o izni SAA'yı çiğnememek kaydıyla aldı ama.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
Halk sindirilmiş durumda, sesini çıkardığı anda vatan haini ilan ediliyor o nedenle kimsenin sesini çıkarmaması normal. Onun dışında Türkiye Suriye'ye girerken Rusya'dan izin aldı o nedenle girebildi, yoksa zaten giremezdi, bunun için nasıl anlaşmalar yapıldı bilmiyorum, zaten bu olay için savaş değil de bölgedeki terörist yapılanmalarına karşı bir harekat diye yumuşatıldı olay, durum böyle biraz.
0
angelus
(20.02.18)
attila insanlar ölürken espri yapmaya devam et, evrim senin genlerini doğruluyor, ghaklısın aynı bir tek hüceliyi de galip kıldığı gibi bu adaptasyon savaşında.

"tomom" ay ne şirinsiniz allahın cezaları.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
kimsenin toprağına göz diktiğimiz yok. sınır güvenliğimizi sağlamamız gerekiyordu. Dibimizde kürdistan kurulmasına izin verecek değiliz. Muhalefet olmanın da bir sınırı var. Akp'ye bir kere bile oy atmadım ancak bu politikada erdoğan'ın yanındayım.
0
kompisko
(20.02.18)
Sınırımızda devlet kurma derdine düştüler, topraklarımıza bomba düşüyor siz ne işimiz var orda diyosunuz:) hadi kardeşim yallah afrine orda savun topraklarını.
0
England
(20.02.18)
ırak'ın kuzeyi gibi olmasın suriye'nin kuzeyi diye saçmalıyoruz!

esad çakı gibi duruyor orada, ülkesini koruyor aynı Atatürk gibi mi :)) ülkede bilmem kırk türlü grup, millet, ülke var ve bunu diyorsun.

utan diyeceğim ama yok, nafiledir.
0
attila
(20.02.18)
öncelikle hükümet yanlısı değilim çoğu siyasetini de doğru bulmuyorum ancak bakış açını yanlış buluyorum. Terör dış kaynaklarca besleniyor bu gerçek, bu desteği insanlıkla güzel sözle kırmak bu noktadan sonra mümkün değil, adam silahlanıp gelip beşiktaş'ta, havalimanında bomba patlatıyor hepimizin ailesinden insanlar ölüyor, çoğu terör örgütünün kaynakları yuvaları belli bunları bertaraf etmezsek daha büyükleri ile mücadele etmek zorunda kalacağız.

Bu sebeple afrine yapılan operasyonu ben geç kalmış bir hareket olarak görüyorum. Hatta aynı hareket kuzey ırakta pkk kamplarına da uygulanmalı diye düşünüyorum.
0
basond
(20.02.18)
attila, tc'de de kırk türlü grup vardı ama yine de istiklal savaşımızı verdik.

mesele, olay bu zaten. suriye ise bu mirası bizden daha iyi devraldığını gösterdi.

utanması gereken sensin ama farkında bile değilsin.



diğer herkese:

bugüne kadar ki her türkiye girişimi suriye'de rusya'nın da aracılığıyla denetim altındaydı.

abd'yle görüştükten sonra eset eset diye gezindiklerinde ortada başka bir numara döndüğü ihtimalini göz önüne almanız gerekir.

yoksa bu muhabbeti herkes tersine konuşuyorken yapan bendim zaten merak etmeyin. rus haberlerini takip ediyorum zira, o jeti bunlar vurmadı diyen de bendim mesela, darbe girişimi sahne değil diyen de bendim.

lütfen dikkatli okuyun ve anlattığınız şeyleri zaten hesaba kattığımı görün. onu gördükten sonra "sana katılmıyorum bence durum aynı ilerliyor" derseniz anlarım. belki anlaşmayız ama cevap vermiş olursunuz.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
Afrin mafrin umurumda değil de yahu Suriye de adam olsun da sokmasın başka ülkeyi o zaman, bu işler böyledir. Şimdi diyelim bizim canımız Yunanistan'a girmek istedi, girebilir miyiz? Giremeyiz. Suriye'ye niye girebiliyoruz? Çünkü ülke mülke yok ortalıkta, güçlü değilsen girerler de dalarlar da.
0
i was made for you
(20.02.18)
kompisko ben senin aklının almayacağı kadar vatanı sevmesini bilen biriyim hiç merak etme. kendi vatanımı sevdiğim için suriye'yi de sevebiliyorum. emperyalistlere karşı savaşan her ülkeye sempati falan duyabiliyorum. çalış üzerine bence. oldu mu kompişko.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
@doxanikee, senin suriye'de olmamızı beğenmeme sebebin nedir peki, kürtçü olman dışında? gerçekten merak ettiğim için soruyorum. niye girmemeliyiz yani, güneydoğu sınırı hallaç pamuğuna dönüp de bütün teröristler istedikleri gibi girebilsinler ve hatta abd destekli ülke kursunlar, sivil-asker demeden binlerce türkü öldürüp başımıza bela olsunlar diye mi?

"hayır ben türkiye cumhuriyetini ve bu ülkenin insanlarını düşünüyorum, bu yüzden yanlış diyorum" diyorsan fikirlerini paylaş lütfen, gerçekten dinlemek isterim çünkü. farklı bir bakış açısı.
0
der meister
(20.02.18)
Suriye kendi topraklarini koruyamadigi icin olabilir mi? Elin amerikalisi, rusu bile kaygi duyuyor gidisattan mudahale ediyor. Sen en buyuk dusmanin pkk ypg ye sinirina kadar müsaade edersen bi 5-10 sene sonra guclenirler kafana roketi yersin.
0
imelih
(20.02.18)
92, ben o ulusalcı tiplerdenim, görüşlerine de aşinayım, hiçbirine de katılmıyorum.

benim derdim kendi ülkemin toprak bütünlüğünü önemsediğim kadar suriye'ninkini de, her devletinkini de önemsemek.

ben ülkeme ne olmasını istemiyorsam, başkasına da olmasını istemiyorum ve toplumumuzda bu vicdanın olmayışını yadırgıyorum.

yoksa maalesef, kürtleri temsil ettikleri iddiasıyla kukla ülkenin sermayedarları olmayı planlayan abd silahları ve armalarıyla biji obama diye dolaşırken, ışid'in kırım yaparak boşalttığı yere, zımni anlaşma içerisinde demografi değiştirmek için dolduran bütün bunları yaparken che guevara ayaklarında cemo söyleyen tipleri insan yerine bile koymuyorum.

onlar ortadoğunun lanetidir. üç otuz paraya ortadoğunun rönesansını satan adamlardır. yüzyılalrdır böyle.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
esad'a öyle hitap edebilmek için gerçek bir abd sevici olmak lazım. israil sevici. istediğini sev de ben de istediğimi sevmeyeyim.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
ayrı ayrı cevap vermediğim arkadaşlara sorum şu: bu sefer ki girişimde fırat kalkanı'ndan farklı olarak başka -alttan alta- ilerleyen gizli bir gündem sezip sezmediğiniz?

ben bu sefer korktum. öncekilerde korkmamam için her sebep avrdı. ama bus efer alarm oldum.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
@imelih, suriye'ye suriye topraklarını korumak için giriyoruz. bu gülünç bile değil acınılası düzeyde facia bir şey. üstte bahsettiğim zırvalıklardan bile zavallıca.
0
doxanikee
(20.02.18)
sınır güvenliği tehlikeye girerse yunanistan'a da gireriz. zamanında kıbrıs'a nasıl girdiysek her yere gireriz. sizin gibilere rağmen hem de. bu ülkeyi küçümseme huyu da yeni peydah oldus anki emperyalist devletmişiz gibi. demek ki 1936'da yaşasaydınız ne gerek var canım hatay suriye'nindir onlarda kalsın diyecektiniz. babadan oğula nesil bunlar dedikleri bu olsa gerek.
0
kompisko
(20.02.18)
kompişko neyi anlamıyorsun biraderim sen? benim gibiler ne demek ya?

ben bu seferki giriş diğerleri gibi değil, diyorum. bir şey biliyorsan onu söyle, tüm dikkatimi vererek okuyacağım.

bu sefer işin içersinde abd ile anlaşmış olma ihtimali var. yani kendimizi korumakla kalsak tamam ama başka bir ülkeyi parçalama eylemi söz konusu olabilir.


çünkü suriye ordusu'nun ta kendisini vurduğumuz söyleniyor. bu farkı anlayabiliyor musun?


haber kaynağı olarak yalanlayan bir şey varsa inan bana içten bir gönül rahatlaması umarak okuyacağım.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
bu bir ajan provokasyon haberiyse bu arada, o zaman uluslararası şekilde başarılı olmuş bir haber denebilir.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
bana vatan haini diyenlerinin alnını karışlarım, provokasyon yapmayın.

haber SURİYE ORDUSUNUN VURULDUĞU yönünde.

ne sınır koruması ya? haber yalansa yalan deyin de bana sakın yafta yapıştırmaya kalkmayın. kimsiniz lan siz?

yurtta sulh cihanda sulh ne demek süşündünüz mü, the right to sovereignty ne demek biliyonuz mu? nesiniz lan siz? aaaaaaa
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
HAH alın şimdi haber geldi:

"halep'ten gelen terör unsurlarının REJIM BAYRAĞI çektiği" düşünülüyor.

oldu mu?

yani bu son haber doğrusysa bizim askerlerimizin hepsi Esad'a çatmadıkları için kiminize göre vatan haini. abi nasıl insanlarsınız ya.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
bu harekata karşı çıkanlar yarın ülkeye sınır ötesinden saldırı olduğunda 'devlet nerede' diye bağırmaya başlayacak ama -teröristte insandır diyen- aynı kitledir. hiçbir şeyi beğenmeyen, memnun olmayan; pkk tarafından güdülen kitle tam bu kitledir. kötü huyludur.
0
attila
(20.02.18)
Hiçbir güç beni rte'nin bu operasyonda sınır güvenliği denen, 10 küsür yıldır folloş olmuş, folloş okurken kimsenin sesini çıkartmadığı, yol geçen hanına izin verilmiş bu tabiri ilk plana koyduğuna inandıramaz. Yahu bu adam dış politikada bu ülkenin yararına ne yapmış? Hangi askeri müdahale ülkenin lehine sonuçlanmış ki bu seferkinden umutlusunuz?

3-5 teröristi vurup milliyetçi gruba gaz vermekten başka hiçbir stratejik artısı olmayan bu eylemi desteklemek için çok naif olmak lazım. Afrin'i teröristlerden "temizleyince" terör sorunu çözülecek mi, cidden inanıyor musunuz buna?
Yapılacak ilk hamle bu mu yani?

Kanayan parmağa kan dursun diye tütün basmak gibi. Kan durur belki ama o yaranın mikrop kapması, sonrasında tütünün temizlenmesi gibi işi daha zahmetli hale getirecek. Sorsan mehmetçik de mehmetçik, bu kadar kolay mı askeri ölüme göndermek. Savaş karşıtlığı değil bu, ülkeyi kafasına göre yönetenlerin karşısında durmak.
0
Bruce
(20.02.18)
attila beni konuşturtuyorsun.

sen bana 2007'de pkk ile oslo'da gizli anlaşma imzalayanın kim olduğunu bir söyle, ben de sana vatan öyle sevilmez böyle sevilir demek zorunda kalmayayım.

kim diyarbakır'ı star yapmaktan, eşbaşkan olmaktan bahsetti?

insanlara sonsuz kere kandırılma hakkı tanıdığınızda ülke mi sevmiş oluyorsunuz?


bizim Afrin'deki faaliyetimiz Suriye'ye rağmen olmamalı. Suriye ile beraber olmalı.

yoksa bir gün Suriye de bize rağmen davranır.


bakın ilk haber doğruysa biz suriye'yi sırttan bıçaklamış oluyoruz.
eğer provokasyon ve yalan bir haber olduğu doğruysa, biz suriye ile beraber ordayız demektir, sorun yok.

bu nüansları önemsemeye başlasanız iyi olacak çünkü bunlar nüans bile değil dev çizgilerle ayrılan, farklı niyetler belirten durumlar.

kendini koruymakla işgalcilik arasındaki fark öyle dev bir fark ve ben haklıyım ki bunun provokasyon olduğu haberlerini veriyorlar şimdi. sizin gibi gazlamacıların aslında kim olduklarını bazen merak etmiyor değilim.

mesela ben ortalığı bölmek isteyen biri olsam aynı ülke korumayı senin yaptığın gibi başka ülkeyi parçalamaya falan eşitler ve millete tiksinti saçarım. ayrılıkçı bir troll olarak işimi tam manasıyla yapmış olurum.

hani 70lerdeki sözümona ülkücü ajanlar gibi. sonra yaşar okuyan 2000lerde gelir günah çıkarır falan. zamanında böyle trollere inanmıştır çünkü.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
@Bruce+1
0
Amaranta ursula
(20.02.18)
Aslında Fırat Kalanından bağımsız düşünmemek lazım bunu. Hala Fırat'ın batısındaki oluşumlara müdahale ediliyor. Menbiç de keza öyle. Henüz oraya müdahale olmamış olması, olmayacağı anlamına gelmiyor. Kaldı ki burayla da kalmayıp, Fırat'ın doğusu da var daha. Kuzey Irak'ta yapılan hata Suriye'de yapılmamalı.

Bir başka devletin topraklarına, o ülke askeri dışında bir birlik ile operasyon düzenlemek kağıt üzerinde gözüktüğünden çok farklı bir eylem. Öncelikle müdahaleyi birlikte gerçekleştirdiğin birlik, yerel. Yani yabancı bir unsur ile işgal değil, yerel halka destek. Haline eğer işin bitince çıkarsan, ister iç savaş çıkarmak de ister terör de işgal kategorisine girmiyor. Ne olarak tanımlanacağı ise nasıl sonuçlanacağına bağlı. Tarihi kazananlar yazar. Atatürk başarısız olsaydı, Mustafa Kemal isyanı adıyla o tarihi işleyip, dahili bedhah olarak anlatacaktık.

Bir diğer konu ise müdahale ettiğin grupların Suriye devletine bağlı olmaması ve asker yığdığın bölgelerin Suriye kontrolünde olmaması. Durumu meşrulaştıran bu. Mesela bundan yıllar önce yine PKK Suriye'de yapılanma içinde ve Türkiye'ye saldırılar düzenliyorken, Abdullah Öcalan orada gizleniyorken yine aynı şekilde girmek istesen, aynı şekilde güçlü elin olmazdı. Çünkü aynı örgüt, aynı yerden saldırıyor olsa da o yer, o sırada bahsettiğin egemen devletin hakimiyeti altında. Yaptığın müdahale Suriye devleti ve ordusu ile koalisyon içinde olmazsa savaş oluyor. ABD ya da Rusya değilsen paçanı kurtarabileceğin bir şey değil o. Tabii o da çok karşı çıktığım bir şey değil. Benim ve vatandaşımın güvenliği, tehlikeyi engelleyemen ya da engellemeyen ülkenin egemenlik haklarından daha önemli. Örnek vereceksek Kıbrıs harekatı.

Şu harekatı Suriye ile ortak yürütüyor olmak daha mantıklı geliyor ilk bakışta. Eğer yanlış anlamadıysam, senin de takıldığın operasyonun yapılması değil, öso ile yapılması. O da şurada sorum teşkil ediyor. ABD ve Avrupa ülkeleri genel olarak Esad'ın zamanının dolduğu kanaatindeler. İŞİD'e yönelik ortak bir harekat var ama bu sorun ortadan kalkınca, Esad da gitmeli diye düşünülüyor. Rusya sadece Esad'a yakın duruyor diyebiliriz onun da yakınlığı tartışılır. Türkiye de gerek küresel politikalar gerek Esad'ın YPG/PYD ile olan tutumu gerekse mezhepsel sorunlar var o sorunlara bağlı sorunlar sebebiyle Esad ile aynı safta değil. Haliyle ortak operasyon güdülmüyor. Muhtemelen Esad devrilmiş ve yerine Türkiye'yi de (öncelikle ABD ve Avrupayı tabii ki) tatmin edecek biri gelmiş olsaydı, şu an aynı harekatın Suriye ordusu ile birlikte yapıldığını izliyor olacaktık.

Ayrıca muhalif olmak salt düşmanlık yapmak demek değil. Deniz Baykal stili hükümetin Her ak dediğine kara demek ya da AKP stili ile muhalefetin her an dediğine kara demek akik bir ülke yönetim sistemi değildir. Çok saçma beklentileriniz var. Bir diğer şeye de ülke içini temizleyip, sonra dışına bakma isteğine yönelik olarak değinmek istiyorum. Sivrisinek problemini sivrisinekleri öldürerek değil, bataklığı kurutarak çözersin. Sen istersen 1 milyon sivri sinek öldür, evin tertemiz olsun. Yandaki bataklığı kurutmazsan, 1 ay sonra bir 1 milyon daha öldürmen gerekir.

"RTE'nin ülkeye ne faydası oldu, o zaman sorgusuz sualsiz buna da tamamen karşı çıkalım" bakışı da komik. Yani bu bir argüman olmamalı. Bu bir fikir, bakış açısı sadece. "İnsanların dişleri var, kedilerin de dişleri var. O zaman insanlar kedi." demek ile aynı felsefik derinliğe sahip. Evet ben de RTE'nin ülkeye faydası olmadığını, hatta ülke itibarını ve dış politikasını Bu hale düşürmeseydi şu operasyona belki ihtiyaç duymayacağımızı ya da duysak da farklı şekilde gerçekleştiriyor olacağımızı düşünüyorum ama Suriye'deki operasyona yönelik bakışım bundan ibaret değil. Yukarıda yazdım mesela bazı fikirlerimi ve sebepleri. 3 5 milliyetçi gazı almak ya da 2 3 oy almak için sınır dışına, ABD ve Rusya'nın arasına ordu sokup elini kolunu sallayarak keyfi operasyon yapabileceğimizi düşünmek işe bambaşka bir şey. Merak etmeyin o kadar güçlü değiliz. Zaten kafamıza göre öyle operasyon yapabilecek kadar güçlenseydik bu 15 yılda, ne kadar başarısız dış politikamızın olduğuna dert yanmak yerine, ders veriyorduk.
0
nawar
(20.02.18)
Nawar, bataklık tam olarak afrin mi? Değilse başka hangi kentlere girilmesi lazım? Türkiye'nin o bataklığı askeri operasyonlar ile temizlemesi mümkün mü? Eğer o gücü varsa bile o bölgedeki teröristlerin tamamını öldürmek için sırf yerel yönetim kuvvetsiz diye o bölgelere operasyon yapmasının politik açıdan faydalı olacağını düşünüyor musun? Tüm bunların tamamen Türkiye'nin kontrolünde yapılabileceğinden emin misin?

Tayyip'e güvenmemek çok net bir argüman, hatta en temel argüman. Yapılan eylemi tamamen meşru olsa bile desteklemem çünkü ilk bakışta ülkeye faydası görünse bile eminimdir ki o fayda sayesinde bu adam güçlenecek ve fırsatı kendi için kullanacak. Bunun gibi normal şartlarda ülke için faydalı olabilecek bir sürü fırsat tayyip tarafından suistimal edilmiş, neticede ülkenin zararına sonuçlar doğmuştur. Bu seferkinin de farklı olabilmesi için hiçbir sebep göremiyorum.
0
Bruce
(20.02.18)
@nawar: ya ilginç şekilde yaptığım ayrıma dikkat eden çok az insandan birisiniz ama o zaman da son iki paragrafı yazmanıza gerek duymanız için ne yapmış olduğumu sorguluyorum.

"Yaptığın müdahale Suriye devleti ve ordusu ile koalisyon içinde olmazsa savaş oluyor."

Bu söylediğiniz benim bütün soruma temel olan kabuldür zaten.

Fırat Kalkanı'nın devamı gibi gördüğüm bir operasyon için bugün bir-iki saat evvel yapılan ve dünyaya servis edilen provokatif haberi sanırım fark etmediniz.

Ben normalde bu haberleri yemem ve önce bir beklerim. Ama Suriye Ordusu da bölgede hakikaten bulunduğundan bizimkilerin Suriye Ordusu'na saldırdığı haberi epey gerçekçi göründü.


Ama bakın mesele şu. Sonuç itibariyle pratikte şu an için bir değeri kalmasa da ilerisi için alarm edici cevaplar almş oldum.

Sizin yazdığınıza gelince. Konjonktür çözümlemenize yarı yarıya katılmıyorum:


Sadece Esad değil, Türkiye'nin doğusunda olup Avrasya Paktı vb. örgütlenmelere dahil olan hiçbir ülke Beşar Esad karşıtı değil.

Bu gördüğünüz ABD'nin süregelen anti-Baas operasyonlarından sadece bir tanesi.

Esad'ın diktatör olduğu hikayesi ise daha önce başka isimler için duyduğumuz aynı yalanın lacivertleri içinde bir ton yalnızca.

Buna katılın katılmayın, sonuç olarak kendi bütünlüğünü isteyen bir TC Beşar Esad ile, sandığınızın aksine, anlaşmak zorunda.

Çünkü kaçırdığınızı düşündüğüm nokta şu: Zaten bu bir yeniden hizalanma savaşına dönüştü.

Rusya, Çin, Suriye, İran ve artık içine Almanya'nın da kısmen bile olsa katıldığı ülkeler, çoğu eski Bağımsızlıkçılar harekerine ait Asya ülkesi Esad'ın yanında ve Atlantik'in karşısında.

Zamanı gelince bizden atmamızı bekledikleri diğer adım NATO'dan çıkmamız. Doğru bir zamanlama ile yaparsak harika olacak zaten.

Yani TC ittifakları değiştiriyor şu sırada ve bu tarz dezenformasyonlar yüzünden durum gizli bir gündemimiz varmış gibi okunuyor ve zaten haber doğru olsaydı durum aynen bu manaya gelecekti.

Kürtçülerin faşo demeye bayıldığı ulusalcı bir şahıs olan ben kendi insanıma eylemlerin diplomatik düzeyde ifade ettikleri farklılıkları anlatmaya çalışırken bu kadar düşman gibi algılanmamalı, bu kadar zorlanmamalıydım.

Olabilir. Ancak Esad'ın gitmesi savaşı ABD ve İsrail tarafının alması demek. Bu alttan alta üçüncü dünya savaşının ta kendisi zaten. BM'den IMF'ye, AB'ye bütün ittifakların ve kurumların bir Asya karşılığı oluşturulmakta.Sanıyor musunuz ki bu ittifakın bir de ordusu olmayacak, NATO gibi?

Bir kuklalıktan diğerine koşmaktansa, aksine, yeniden bağımsızlığımızı elde etmenin bir fırsatı doğmakta. Yalnız bu fırsat komuşu ülkelerle çıkar ittifakları kurmaktan ve sınırlara saygı duymaktan geçiyor.


Yunanistan'dan bahsediliyor ya. Burada bunun reklamını yapan adamlar o adaları gidip tek tek verenler zaten. Biz aslında başımıza ördükleri bu çorabın onda birini geri söktükleri, onu da kendi çıkarları adına yaptıkları için bu adamlara müteşekkir olmamalıyız. Bu bir yana, ben elbette söz konusu kişi Erdoğan bile olsa kendi ülkesini koruyan insanı desteklerim ama bu doğru bir şekilde olmak zorunda.

Ben dayanamadığım bir insanı böyle savunmak zorunda kaldım zaten. Darbe girişimi sırasında bana AKP'li muamelesi yapan vardı, örneğin. Yahut iç politikasını desteklemesem de Suriye'de iyi gidiyor dediğim olmuştur.

Ancak ABD ile görüşmeden sonra Eset Eset diye çıktığı zaman siz artık bunun ancak birkaç anlama gelebileceğini anlıyorsunuz.

Sizin anlayacağınız şu an Suriye'de doğru yaptığı şeyler varsa istediği için değil, köşeye sıkıştığı için. İşte acıklı gerçek bu. Şu an bu ülkenin şansı yaver gidiyor yani, yoksa gerçek bir sahip çıkanı kesinlikle yok. Zira meclisteki her ama her parti başkanı bu oyunun içinde. Slotlar muhalif görünümlü olup muhalif olmayan (kastım salt hükümet değil, 1950'den beri hizmet ettiğimiz ülkeler) adamlarca işgal altında.

Burada kaçan şey bir farkındalık momentumu. Suriye'de durum haberdeki gibi olsaydı, halkın Kuvayi Milliye reflekslerinin çok yıpranmış olduğuna delalet olacaktı bu. Benim öfkemin, korkumun altında yatan şey bu. Çünkü biz Suriye ile itediğimiz kadar reddedelim, aynı toprağın ülkesiyiz ve bir anlamda kader ortağıyız ve aynı bağımsızlık hareketlerine imza attık zamanında. Halkın Suriye'ye daha fazla kalıcı zarar ihtimalinden korkması lazım geliyor yani, örneğin zamanında yaptıkları gibi, oradaki camide namaz kılmak gibi korkunç fetih heyecanlarının aksine.

eklemeyi unuttum: Evet ÖSO başat güvensizlik sebebidir ama Tayyip Erdoğan'ın diplomatik görüşmelerindeki karışık sinyaller ve Esad'la uzlaşamaması asıl endişe verici unsurdur. TSK ise Suriye toprağında Suriye bize kastetmediği sürece ki etmedi, SAA yani Suriye'nin kendi ordusu ve Suriye Hükümeti süpervizörlüğü altınd aolmalıdır. Yoksa ben elbette bir vatandaş olarak güvenimi kaybederim.
0
🌸godoşu beklerken
(20.02.18)
@godoşu beklerken, nick vermedim ama son iki paragraf zaten size yönelik değil. Yukarıda cevap veren başka kullanıcılara. Aslında konu şundan ibaret: "Sizin anlayacağınız şu an Suriye'de doğru yaptığı şeyler varsa istediği için değil, köşeye sıkıştığı için. ".

Türkiye tam bağımsız ve güçlü bir ülke değil. Katılıp, katılmama konusuna ve kar/fayda analizine girmeyeceğim. Taraf değiştirme Batı'dan, Doğu eksenine yönelme konusunda düşündüğünüzden çok daha kötü sonuçla ayrılırız. NATO ülkesiyiz. Ülkemizde ABD üstleri var. AB ile dirsek temasındayız. Politikalarımızın yıllardır o yönde olmasının yanı sıra, komşu ülkelerimizin de bu şekilde evrilmesine izin verdik, destek olduk.

Bu durumda tavır koyacak ya da taraf değiştirecek ne ekonomik ne de politik gücümüz var. Herhangi bir eylem yapabilmek için elimizden gelebilecek tek şey bir yandan denge politikası izlerken diğer yandan gerek yaşam standartları, gerek askeri güç olarak güçlenmek lazım. Aksi takdirde bir bakmışsın çeşitli terör örgütleri ülkemde bombalar patlatıyor ya da bir sonraki Suriye biz olmuşuz.

Bunları geçtim Rusya, İran ve Çin ile herhangi bir çatı yok altında birleşebileceğimiz. En fazla ABD kucağından kalkıp, Bu ülkelerin kucağına otururuz. Öte yandan Rusya ve İran ile sırasıyla siyasi, etnik ve dini sebepler temelli olan ayrışmalarımız varken, ABD ile ortak katıldığımız savaşlar bile var. Tabii ki ülkelerin dostları yoktur. Hepsi temelde çıkar ilişkisidir. Türkiye, ABD ve Avrupa için, Ortadoğuya kalkan ve bir üs. Hangi kart ya da koz ile o saydığın masada söz sahibi olabileceğiz ki?
0
nawar
(20.02.18)
şu ara sıra alevlendirileduran israil karşıtlığı/düşmanlığı? beyanları ortalarda savrulur durduğu dönemlerden birinde; demir-çelik fabrikasında çalışan bir arkadaşım söylemişti: "daha bugün tonlarca demir kütüğü gönderildi israil'deki falanca firmaya, ne diyo bunlar" diye. mevzu para ticaret ekonomik dengeler ilh.

ama amaç olan kısım bize herhangi bir şekilde aktarılmadığı için durum karmakarışık anlaşılmaz halde görünüyor. tak diye anlaşılabilir bir hali olduğunu söylemiyorum ama demek istediğim haberimiz olmayan ve bize bilhassa bize tek bir bilgi kırıntısı dahi sızdırılmayan tarafları da var bu işlerin.

kendimce bir kısmını da söylemeye çalışayım, geçen sene suriye sınırında askerdim, ve diğer taraflarını bırakırsak sadece sınır güvenliğini sağlamak amacıyla türkiye'nin buna mecbur kaldığını rahatlıkla söyleyebilirim.

yani bir olay, ya da böyle bir olay, öncesiyle etraflıca ele alınmalı derim ben ama biz sen ben o; o verilere erişemiyoruz. benim tek diyebileceğim, her ne kadar söylenileduran böyle olmasa da; türkiye afrin'e mecbur kaldığı/bırakıldığı için müdahale etti ediyor. mecburiyet kısmı, önceki siyasi hamlelerden kaynaklanıyor diye düşünüyorum ben. bir nevi tutarlı olma kaygısı.

ek olarak da bir alıntı yapayım meçhul:
- savaşta önce gerçekler ölür.
0
dafaisss
(21.02.18)
(12)

bende mi bir sorun var, yoksa bütün erkekler böyle mi düşünüyor?

runagain
ya da hep cahil cühela ve kırolarla aynı ortamlarda olduğumdan mı?olay şu: rahat hareket eden bir kız arkadaş, okul ya da iş hayatında. erkeklerle kankadır, okey oynamaya gider, mesajlaşır whatsapp ya da sms... cooldur yani. ben severim böyle kızları ama hemen o kızla ilgili, en hafifinden "hafif" d
ya da hep cahil cühela ve kırolarla aynı ortamlarda olduğumdan mı?

olay şu: rahat hareket eden bir kız arkadaş, okul ya da iş hayatında. erkeklerle kankadır, okey oynamaya gider, mesajlaşır whatsapp ya da sms... cooldur yani. ben severim böyle kızları ama hemen o kızla ilgili, en hafifinden "hafif" dedikoduları çıkar ve daha fazlası... onunla ilgili imalar, şakalar vs

bayağı bir süredir, hiç aynı dünya görüşünde olmadığım insanlar ve hiç de sevmediğim insanalarla iş arkadaşlığı yapıyorum. mekan değişse de tipler aynı tornadan çıkmış gibi. öncesinde üni.de de bu tipler vardı yığınla. yani cahillik, kıroluk derken, sanki üni. öğrenci ya da mezunlarının hepsi adammış gibi algılanmasın.

ben mi fazla iyi niyetliyim ya da sorunlu, erkeklerin geneli mi sapık ya da bu recep ivediklerle takıldığımdan mı bana öyle geliyor?

önemli deep not!: "düşürme" gibi geri zekalı tabirlerle gelmeyin, soruya odaklanın. öyle bir niyetim ya da amacım yok!
0
runagain
(14.02.18)
erkeğim ama net %90 dediğin oran. Net abi ya, bir kadına insan gözüyle bakamıyor hayvan oğlu hayvanlar. Sorun onlarda, heriflerin dünya algısı o kadar dar ki yani ne desen boş.
0
dilligaf
(14.02.18)
"hep cahil cühela ve kırolarla aynı ortamlarda olduğumdan mı?"

evet, muhtemelen.
0
ateistanbul
(14.02.18)
Ülke kültüründen, cinsel açlıktan kaynaklanıyor. Bu tip konularda yoz bir kültüre sahibiz. Ayrıca şu da var; Sadece kadınlar değil hemcinslerimiz de ciddi dedikodu yapıyor ne yazık ki. Yaş farketmeksizin kimisinde mekanizma çalışmadığı için çeneye vuruyor, kimisinde bünye fazla enerjiyi tolere edemediği için çeneye vuruyor, bir şekilde o dedikodu ortaya çıkıyor.

Siz de nasibinizi öylesine almışsınız ki ; "önemli deep not!" diye belirtme ihtiyacı duymuşsunuz. Tesbitinizde çok haklısınız. Kendinizi bir şekilde o ortamlardan, en azından o dedikodu anlarında ufak da olsa tepki koyarak uzak tutmak sizin için daha sağlıklı olabilir.
0
allegrezi
(14.02.18)
Cool'un tanımı başkadır, hafifin başka. Farkı yaratan, kişinin karakteridir bence. Karşındaki hafifmeşrep tanımına birebir uyan biri olsa bile bunun imasını şakasını yapan, kafasını buna takan adamın karakteri ondan daha hafiftir. Bunu eğlenceli/komik buluyorsa zekası da hafiftir. Tamam kimsenin yaşadığı hayata kimse bayılmak zorunda değil ama senin değerlerine uymayan biri varsa, seninle alakası yoksa bu insanın, zihninde "ignore" eder geçersin. Kafayı takmak, önem verdiğini gösterir ama aşağılayıp durur. Bu taraftan bakınca kedinin uzanamadığı ciğere mundar demesine benziyor olay. Uzansa tek lokmada yutacağını da inkar etmezler ama böyle modeller.

Hayır herkes böyle değil. Dediğine göre, kafadan sen değilsin mesela. Sadece, sesi çıkanlar bu modeller.
Bunun yanında, uzaydan beş dakika önce inmiş gibi, böyle şeylere hayret etmek bende hep samimiyetsiz hisler uyandırıyor.
0
lazor
(14.02.18)
o kişiler olaya nasıl bakıyolardır, tam sizin kastettiğiniz ne anlayamadım.

şu hafifmeşrep, hafif olmayı, sadece davranışlar değil hal tavır da belirler, hatta o hal tavır daha belirgin bana kalırsa. yani bir ev hanımı teyzeciğimiz denilebilcek durumda bir kadın da hafifmeşrep olabilir.
0
dafaisss
(14.02.18)
Acemi'ye katiliyorum. Iki espri yapıp gulmen bile aa bu kız çok kafa ya, kesin her akşam biriyle sevişiyordur algısı yaratmak için yeterli sebep. Kendini bozma, hep böyle ol.
0
geçerkenugradım
(14.02.18)
...muhtemelen orta seviye ekonomili bir aileden geliyorsun, eğer birinci tahminim doğruysa sonrakiler de doğrudur. Hata bir kere ailededir, komşuluk ilişkilerini seviyorlardır, bir kademe üst eğitim-ekonomik-sosyal yapıdaki semtleri tercih etmiyorlardır. E tabi bu durumda olan sana oluyor hep yarım bırakılmış ilişkiler ve dışlanmış gibi hisseden bir sen oluyor.
Bunların dışında evet 'aferin delikanlı' tanımına girmek isteyen gençlerle doludur, kültür bu şekilde televizyondaki dizilerin de yardımıyla halka aktarılıyor. O aferinci teyzeler sikti attı her şeyi zaten...
0
onunsihirlikelimesivar
(14.02.18)
okey oynamaya gider, mesajlaşır whatsapp ya da sms... cooldur yani. :)) o çevreyi terk et!!
0
La Femme D'argent
(14.02.18)
O cevreyi terk et!
0
Traveller
(14.02.18)
ırkım maalesef boyle. o cool kişisi iki espri yapsa; ' lan bu bana mailli galiba ' diye düşünür. ülkemizde normal olarak bi kız bir erkek arkadaşlık yapamıyor bu yüzden..
0
czn
(14.02.18)
okey oynamaya gider... bunun nesi coolluk ya? görsem kaçarım ben.
0
fleur du mal
(14.02.18)
Kasinti olmayan, arkadaslariyla gercekten arkadaş olan kiz arkadaslardan bahsediyorum. Rahatlik/cool olmaktan kastim bu.

Bayagi bir eleme oluyor, insanlari taniyorum bu arada. Mecburiyetim bir bitsin, bircogu hayatimda olmaz. Bu, sosyal platformlarda da oyle. Eksi ve duyuru var zaten simdilik.
0
🌸runagain
(14.02.18)
(6)

Kendi saçını kesme tekniği

diffarentiationation
Saçı parmaklarıma kıstırıp kesince kesilen kısımda çizgi şeklinde iz kalıyor. Bu izi nasıl engelleriz? Mantığı nedir bunun?
Saçı parmaklarıma kıstırıp kesince kesilen kısımda çizgi şeklinde iz kalıyor. Bu izi nasıl engelleriz? Mantığı nedir bunun?
0
diffarentiationation
(13.02.18)
parmakladım dedin ya saçı. parmakladıktan sonra makası diklemesine sür. aralara gir. iz kaybolur.
0
caletti
(14.02.18)
adım adım (parmak parmak) gitmen lazım, o yüzden ufak parçaları bir araya toplayıp kesersen o izin oluşma ihtimali azalır. el yordamıyla almak yerine tarak kullanmak da bir çözüm olabilir.

bir saç kökünün kafanda kapladığı alanı düşün, bir tanesi değil ama yirmi otuz tanesinden çıkan saçı bir arada kesmen başka; yüz tanesini bir arada kesmeye çalışman başka sonuç verir (sayıları salladım tabi^^)
0
dafaisss
(14.02.18)
@caletti, diklemesine nasıl süreyim hiç anlamadım?

@dafaisss ne kadar az teli tek seferde kesersem o kadar az iz kalır diyorsun galiba. O çok uzun sürer. Mesela baş ve işaret parmaklarıma kıstırıp kessem nasıl olur?
0
🌸diffarentiationation
(14.02.18)
ihtiyacın olan berber makası değil mi? www.google.com.tr
0
mungojerry
(14.02.18)
evet onu diyorum. bir de doğrudan makasla dalmamak için, önce kabasını almak için kullanılan cinsten taraklar var, ya da kendi tarağınla jileti bir arada tutup tararken bir yandan da kesmiş oluyorsun saçını. uçları küt oluyor ama bu da bir seçenek.
0
dafaisss
(14.02.18)
katlı kesim yapıyorsun sanırım. tutamları kalın almazsan iz kalmaz. baş ve işaret parmağınla alma, işaret ve orta parmağın arasına alman lazım. tutuş şekli ve diklemesine sürme videoda var.
www.youtube.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(14.02.18)
(8)

işsizlik depresyonuna girmek üzereyim...

iste o bendim
iyice tepem atmaya başladı artık.çıldırmak üzereyim.elim kolum bağlı.hiç kimse geri dönmüyor.okul 2016 eylülde bitti.askerden geleli 2 ay oluyor.tecrübe yok.iyi bi okulda okudum ama benle birlikte mezun olanlar bile yeni yeni iş buluyor.bu kadar zor mu geçecek bu süreç ?26 yaşındayım.köyde ailemle y
iyice tepem atmaya başladı artık.

çıldırmak üzereyim.elim kolum bağlı.hiç kimse geri dönmüyor.

okul 2016 eylülde bitti.askerden geleli 2 ay oluyor.tecrübe yok.

iyi bi okulda okudum ama benle birlikte mezun olanlar bile yeni yeni iş buluyor.

bu kadar zor mu geçecek bu süreç ?

26 yaşındayım.köyde ailemle yaşıyorum.evden çıkmıyorum.akşama kadar bilgisayar başındayım.iş başvuruları yapıp oraya buraya mail atıyorum ama yok yok yok.

acaba kendi alanımda bi iş yerine bi eczanede asgari ücretle çıraklık mı yapsam ?işten sonra ve hafta sonları iş aramaya devam ederim o arada.

ama benim kendime göre iş bulacağımı bilen eczacı beni işe almaz ki...

mail atmakla uğraşmayıp firma firma gezip beni işe alın diye yalvaracam mı ben şimdi ?

önceden ASKERLİK i öne sürüyorlardı, şimdi tecrübeyi.

biliyordum böyle olacağını.ulan almayacaksan ALMAYACAĞIM de,NİYE BAHANE UYDURUYON YAVŞAK !!!

bi akıl verin, teselli edin.

haaaaa bu arada...

içinde bulunduğum durum için beni suçlayacak yazarların ta...
0
iste o bendim
(13.02.18)
Kardeş, babası fabrikatör olanlar hariç herkes o yollardan geciyor, kimi buluyor kimi de yeditepe master mezunu tanıdığım gibi 40 yasında boşanmış işsiz çocuklu halde takılıyor. Maneviyatın varsa ona sarıl, Allah mutlaka bir yerden bir şeyler çıkartacaktır ve su akar yolunu bulur.
0
binder dandet
(13.02.18)
Iyi bir universiteden dereceyle mezun oldum. mezuniyet tarihimle ise baslamam arasinda 1,5 yil gecti. askerlik hala daha yapilmadi bu arada. onun icin sabirli olmakda fayda var. ayrica imkaniniz varsa koyde degil, is bulabileceginiz sehire ya da buyuksehire gidin. malesef turkiyenin gercegi bu istihdam piyasasi cok kati ve sadece buyuksehirlerde biraz daha esnek ve is imkanlari fazla. ne yazikki.
0
bim tribi
(13.02.18)
Nerede yasiyorsun ne mezunusun.is arama sureci en az 6 ay surer sen askerden yeni gelmissin. Is aradigim muddetce kariyer linkedin de ik cilar hurriyet ik eki takip etmedigim birsey kalmadi. Sana dusen kovalamak. Is ve es isi kismet. Hayat seni belki baska seye hazirliyor da olabilir
0
seyyar satıcı
(13.02.18)
bilgisayar başında mail takip etmekten uzaklaştır kendine. bunu yaptıkça "işsizsin" "olmuycak" "niye dönüş yapmıyolar" diye kendi kendinin yüzüne vuruyormuşsun gibi bir hava oluşturuyosun, daha doğrusu bunun işlevi/sonucu bu oluyor.

mesleki olarak sana fayda sağlayacak bir şeyler katacak şeyleri ikame et onun yerine. içyüzünü bilemediğim için spesifik öneride bulunamıyorum, ama kastettiğim okuma/araştırma yapmak, şayet ikamet ettiğin şehirde varsa seminer/konferans vb. mesleğinle alakalı etkinlikleri takip et. üzerindeki işsiz/sorumsuz baskısını atmana da yardımı olur, nihayetinde iş/mesleğinle alakalı bir şeyin peşinde oluyor olacaksın.
0
dafaisss
(14.02.18)
Ikametini is basvurularini yaptığın sehir olarak goster. Baska sehirdeysen cagirmazlar.

Piyasa acaip durgun su anda. O yuzden alimlar da sınırlıdır.
0
japon askeri
(14.02.18)
Koyde yaşıyorsanız ve tarlaniz da varsa hayvancılık yapabilirsiniz. Devletin bununla ilgili teşvikleri var diye duydum. Profesyonel bir çiftlik kurun bence ve hem şehrin stresinden uzakta yaşayın hem de kendi patronunuz olun.
0
ovungec zeus
(14.02.18)
yeni türkiyeye hoşgeldin, avrupa bizi kıskanıyordu değil mi?

piyasada nakit yok, iş sahibi kişiler işini korumaya çalışıyor. yeni mezunu eğitmek derdiyle kimse uğraşmıyor.

tavsiyelere gelirsek:

öncelikle linkedin'de profil aç ve oradan da saldır.
mesleğini yazmamışsın, mesleğinle alakalı oda vs. var ise orayla irtibatlı ol. ilanlar çıkıyordur orada da, oradaki ilanlar yeni mezunlara yönelik olabiliyor.
hangi ilde çalışmak istiyorsan orayı göster ikamet yeri olarak. hiçbir firma, hele ki yeni mezun birini başka şehirden/köyden işe alım yapmaz.
eksik gördüğün konularda kendini geliştirmeye çalış, özellikle ingilizce sorunun varsa onu çöz.

son olarak da her görüşmeye pozitif gitmeye çalış, sinirlenme, sakin ol her daim. karşı tarafta şu görüş oluşmalı: tamam bu çocuk yeni mezun ilk deneyimi olacak ama öğrenebilir.
0
hosein
(14.02.18)
daha yolun başındasın bekle azıcık . işe gireceksin yok paraya çalışacaksın mobbing yiyeceksin vs vs.... 3 4 yıl sonra istediğin yer olmasada yakın bir konuma gelebilirsin.
ek olarak firma seç git elden cv bırak, ik ile görüşmek istediğini söyle randevu al falan ben son işimi öyle bulmuştum
0
gündüz m
(14.02.18)
(3)

relaxed

a man alone
Do you want to do something relaxed tomorrow evening?cümledeki "relaxed" ın manasını tam anlayamadım? "yarın akşam rahatlamış bir şeyler yapmak ister misin?"ya da "rahatlatmış" mı?ya da ne bileyim böyle bir kalıp mı var? bilen var mı? bir şey anlamadım.
Do you want to do something relaxed tomorrow evening?

cümledeki "relaxed" ın manasını tam anlayamadım?

"yarın akşam rahatlamış bir şeyler yapmak ister misin?"

ya da "rahatlatmış" mı?

ya da ne bileyim böyle bir kalıp mı var?

bilen var mı? bir şey anlamadım.
0
a man alone
(13.02.18)
bu cümleyi kim yazmış bilmiyorum ama bi native olamaz. aynı dediğin gibi çevriliyor. rahatlamış bir şey. sen relaxing bir şey yaptıktan sonra relaxed olursun zaten.
0
olutaklidi
(13.02.18)
mesaj olarak geldi, evet "native" değil. :) ama benden iyi olduğunu düşündüğüm için garipsedim.
sağ olun.
0
🌸a man alone
(13.02.18)
yarın akşam için öyle bir şey iste ki benden, şimdiden onun rahatlatıcı etkisini hissettireyim sana demiş, muhatabına. anakronizm var, kasıtlı olarak gramer hatası yapmış ve muhatabını denemiş, bunu söyleyen kişi; bakalım neler anlayacak diye.
0
dafaisss
(14.02.18)
(4)

Dokuz Eylül Üniversitesi Psikiyatri Polikliniği

asyamaris
1,5 yıldır psikiyatride tedavi görüyorum. Son birkaç aydır Dokuz Eylül Üniversitesi'nin takipli hastasıyım. Normalde 10 gün önce kontrollerim vardı ama işten dolayı gidemedim.Bu ara her şeyin başladığı dönemlerdeki halimdeyim yine. Aklımdan saçma sapan şeyler geçiyor. Bir şey yapmıyorum ama artık ne
1,5 yıldır psikiyatride tedavi görüyorum. Son birkaç aydır Dokuz Eylül Üniversitesi'nin takipli hastasıyım. Normalde 10 gün önce kontrollerim vardı ama işten dolayı gidemedim.

Bu ara her şeyin başladığı dönemlerdeki halimdeyim yine. Aklımdan saçma sapan şeyler geçiyor. Bir şey yapmıyorum ama artık nereye kadar mantıklı düşünebilirim bilmiyorum. Son kontrolümden sonra ölüm, terk edilme, aile içinde ciddi hastalık ve iş yeri sıkıntıları söz konusu oldu. Sadece 1,5 ay içinde.

Artık ne ilaçlarım fayda eder oldu ne ben sağlıklı düşünebiliyorum. Sürekli ağzımda gibi atan bir kalp, durmadan titreyen eller ve hızlı kilo kaybı söz konusu. Yaşadığım majör depresyon, anksiyete ve panik atak üçlüsünden panik atak uzun süredir yoktu. Şimdi 3 gündür atak geçiriyorum. Ne dil altı ile ne uyku ile; hiçbir şekilde geçmiyor. Artık göğsümü kesip atıp rahatlamak istiyorum.

Son derece anlayışsız bir iş yerinde çalışıyorum. Yaşadığım tüm durumları, son zamanlarda olan her şeyi detayıyla bilmesine rağmen patron olan arkadaş "ben kötü bir arkadaşım" deyip geçiyor ve avaz avaz bağırarak tartışmaya başladık her gün. Nisan ayından beri burada çalışıyorum ve daha 1 ay bile maaşımı tam almadım. Tam almayı geçtim hep ufak parçalar halinde. Bu süreçte maddi durumum bundan dolayı dibe çöktü. Tüm ödemelerim eskiden düzenliyken hiçbirini zamanında yapamaz hale geldim ve günde en az 5 kere bankalar arıyor artık. Patron arkadaşımın bana ne kadar kötü ve nankörce davrandığını diğer herkes söylüyor. Ben her şeye rağmen dayanmaya çalıştım. Artık dayanamıyorum.

Diyeceksiniz ki "işten ayrıl", ama o kadar kolay değil işte. Mecbur olmasam çalışmaya, şu dakika koşarak kaçar giderim. Ama hem maddiyat hem de babamın muhteşem anlayışsızlığı yüzünden yapamıyorum. Yaşadığım ruhsal sıkıntıları bilmesine rağmen babam söz konusu iş ve maddiyat olduğunda kesinlikle beni düşünmüyor. Daha dün bana yapılan onca şeyi bilmesine rağmen işten ayrılma gibi bir konu geçtiğinde kıyametleri kopardı. Ben neye güvenerek, neleri göze alarak ayrılayım ki?

Neyse, soracağım soru bambaşkaydı. Aslında çok da kısa ama öncesinde içimde yaşadıklarımın bir parçasını paylaşmak istedim.

Bundan 2 ay önce doktorum rapor vermek istediğinde reddetmiştim. Ama şimdi o rapora ve en azından birkaç gün uzaklaşıp kendim için biraz olsun bir iyilik yapmaya ihtiyacım var. Yoksa bugün yarın bu iş yerine gelirken, insanlarla konuşurken, maddiyatı düzeltmeye çalışırken kalan sağlığımı da yitireceğim.

Bulabildiğim en erken randevu ise haftaya Cuma. İnternet randevularında böyleydi. Zaten başka türlü de randevu yok benim bildiğim.

Rica ediyorum, bütün kalbimle rica ediyorum bu randevuyu erkene çekebilecek biri ya da bu haftaya nasıl çekebileceğime dair bir fikri olan varsa bana yazsın. Ben dayanamıyorum. Ya ben kendime en büyük kötülüğü yapacağım bunun sonunda ya da gerek bile kalmadan kendiliğinden olacak. Özel demeyin, oraya gücüm hiç ama hiç yetmez. Acil servisten giriş demeyin, o da olmuyor, denedik. Lütfen açıkça söylüyorum doğrudan yardım edebilecek ve bu hafta doktorumla görüşmemi, kendim için bir karar vermemi sağlayacak biri olursa sonsuz minnettar olacağım.

Dayanamıyorum.
0
asyamaris
(13.02.18)
bunu çok geniş bir kullanıcı kitlesi olan başka bir platformda yayınlamamın sakıncası var mı?
0
Phoebe
(13.02.18)
merhaba, yaşadıklarınız için çok çok üzgünüm. psikiyatrist veya psikolog değilim, ancak iş konusundaki bıkkınlığınız benim için çok tanıdık. belki o konuda size bir tavsiye verebilirim.

sektörünüz ne bilmiyorum, ancak bu dünya bolluk dünyası. biliyorum üzerinizdeki anksiyeteyle düzen oturtmak çok zor, ancak boş zamanınızı CV yazımı, mülakat ve job hunting gibi yetenekler için değerlendirmeniz sizin için çok faydalı olacaktır. bu şekilde hem aldığınız mülakat davetleri sayesinde pazarlık için eliniz kuvvetli olur ve hak ettiğiniz saygıyı alırsınız, hem de sizin seçeceğiniz bir iş yerinde çalışma şansınız olur. hiçbir yer çalışmak için mükemmel değil elbette, ama patronunuzun sergilediği muamele kabul edilemez.

iş hayatınızı yoluna koymak belki dertlerinizi çözmez, ama eminim yükünüzü hafifletir. kitap olarak knock em dead serisinin pdf'lerini bedavaya bulabilirsiniz, iş bulma yeteneklerinizi inanılmaz geliştirecektir. kurs tercih ederseniz, udemy.com sitesinde resume writing, job hunting, interview kurslarını 25 TL'ye bulabilirsiniz.

dayanırsınız. kuşlar böcekler görmediğiniz için çıkamayacağınızı düşünmeyin, insanı dertten kurtaran hiçbir zaman optimizm olmaz. sorunları tüm gerçekliğiyle görebilmeniz sayesinde çözme şansınız var. kondisyonunuz aklınızın ve iradenizin çoğunluğunu götürse de, bir yüzdelik hala sizin elinizde. ressamları, bilim insanlarını düşünün. onların bir çoğu hastaydı ve bu insanlar akıl hastalıkları sayesinde değil, akıl hastalıklarına rağmen başaran çok güçlü insanlar.

yaparsınız. hiçbir seveniniz olmadığında da, paranız olmadığında da yaparsınız. yeter ki en yaratıcı çözümleri arayın. elinizdekiyle yapın. sizde eksik olanlar için keyfinizi kaçırmayın, sahip olduklarınızı kullanarak ulaşmaya odaklanın. yaslanacak bir yeriniz olmadığını biliyorum, ama depresyonun yıktığı şeyler insana serbest bakabilmek için bir fırsat da sunuyor. en "gerçek" dediğin şeyler gözünün önünde paramparça olup gittiğinde, her şeyi sorgulayabilme ve farklı yapabilme yetisi kazanıyorsun. meta bakabiliyorsunuz, diğerlerinin göremeyeceği eksikleri görebiliyorsunuz.

bunu hem terapinizde, hem iş hayatınızda, hem de ilişkilerinizde kullanın. farklılıklarınızı değerlendirebilirseniz kurtulacaksınız, aynı olmaya çalışarak değil.

sevgilerle.
0
occupy grove street
(13.02.18)
Başka bir bölümden başka bir sebeple rapor alsanız olmaz mı? Hatta doktora açıkça durumu da anlatabilirsiniz altı üstü bir kaç gün rapor verecek. Onun dışında sgk anlaşmalı özel hastane ücreti ne kadar? Fahiş bir şey değilse duyuru ya da sözlükte birleşip toplayalım alınmazsan tabi.
0
bayc
(13.02.18)
işle ilgili tavsiye istememişsiniz ama dikkatimi çekti, sanki dolmuşsunuz da onu sorma niyetiniz olmamasına rağmen anlatıvermişsiniz dikkatimi çeken bu.

patronunuzun tavrı "nasıl olsa işi bırakamaz" kaynaklı olabilir, hani öncesini bilemiyorum tabi ama buna dayanarak sizin üzerinize varıyor/yok yere zorluyor olabilir. kaldı ki tahmin ettiğime yakın bir durum sözkonusuysa, böyle tiple manipülatif ve dolayısıyla acımasız da oluyor.

bundan öte, uzun süredir alamadığınız maaşınız da, diğer etkenler bir yana, başka iş aramaya dahi kalkışamamanızda bir etken. kaldı ki bundan arta kalan hayatınıza ve durumlarla başedebilmenize etkileri olan şeyler bunlar; önemli bir gerginlik kaynağı bu iş meselesi.

raporu inşallah halledersiniz, ama bunu da kendi gündeminize alsanız ve tedavinizin gündemine (yani tabii psikiyatrist buna bir şey yapamaz ama, iş yerindeki konuları daha yoğun gündeme getirmeyi kastediyorum) faydanıza olabilir.
0
dafaisss
(14.02.18)
(21)

ekşisözlükteki türk kızı nefreti sizi de çok sinirlendiriyor mu?

imacloud
yani anlamıyorum, kadına şiddet başlığında erkeğe demedikleri kalmıyor ama türk kızını sürekli eleştirip yerden yere vurup hakaretler ediyorlar. özellikle sürekli olarak "vajinaları kokuyor, yatakta fok gibi yatıyor, öpüşmeyi bile bilmiyor" tarzı eleştiriler yapıyorlar. bana kalırsa ilişkide karşıda
yani anlamıyorum, kadına şiddet başlığında erkeğe demedikleri kalmıyor ama türk kızını sürekli eleştirip yerden yere vurup hakaretler ediyorlar. özellikle sürekli olarak "vajinaları kokuyor, yatakta fok gibi yatıyor, öpüşmeyi bile bilmiyor" tarzı eleştiriler yapıyorlar. bana kalırsa ilişkide karşıdaki kişi imam bile olsa, gerekli ateşi sağladığında, romantizmi ayarladığında kimse fok gibi yatmaz. ve de şu koku mevzusu en basitinden, nasıl insanlarla takılıp sevişiyorlar bilmiyorum ama şu ana kadar hiç vajinası kokan bir türk kızıyla karşılaşmadım.
0
imacloud
(13.02.18)
sinirlendirmiyor.
0
doxanikee
(13.02.18)
Körler sağırlar mevzusu. Türk kızı erkeği diye ayırmaya gerek yok.

Yatak olayına girmeye gerek yok insan niteliği olarak milletimiz yerlerde. Kişisel bakım yok, kendine saygı yok, asalet denen şeyi kasılmak olarak algılayan egoist bir zihniyet hakim. Arabesklik desen had safhada. Türk kültürü haricinde hiçbir dünya görüşü yok. Türkçe dışında bilgi kaynağına erişimleri yok. Hiçbir yeniliğe, hiçbir fikre veya ideolojiye saygı ve tahammül yok. Geçiniz. Fırsatı olan batılı eş bulsun kendisine kadın erkek farketmez.
0
bos gezenin bos ustasi
(13.02.18)
Çok klişe bi yorum olacak ama eksik genelleme yapıyorlar. Beş kadından diyelim ki ikisi bahsettikleri olumsuzluklardan bir ya da fazlasına sahip olsun, yüzdesi düşük gibi görünse de "Türk kızı falanca" oluyor. Tamamen mantık hatası, art niyet.
0
femme vitale
(13.02.18)
türk kızına veya erkeğine sallayan insan gördüğüm yerde ben sessizce uzaklaşıyorum.

çocukluğundan beri hayali yurtdışında yaşamak olan, yabancı sevgilisi de olmuş bir türk erkeği olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki bizimkilerin hiçbir eksiği yok. her ırkın akıllısı, güzeli, eğitimlisi, komplekssizi vs. olduğu gibi beyinsizi de var. bizimkilerin bayıldığı slav kadınlarının ne kadar "prenses" ve "paragöz" olduğuna, "beni taşıyabilecek erkek" tribine inanamazsın mesela. ha bunu slav kadınlarına bok atmak için de söylemiyorum. demek istediğim, bu tip genellemeler AŞIRI saçma. ben ne türk kadınları gördüm, bütün avrupa'nın kadınları bir araya gelse eline su dökemez.

bunlar bence kompleksten ileri geliyor. sağlıklı ilişki kuramayan manyaklar böyle saçmalayıp duruyor. ha yerine göre biz de türk erkeği şöyledir, türk kızı böyledir diye sallıyoruz tamam ama genel anlamda bir ırkı komple itin götüne sokmak bence ruh hastalığından başka bir şey değil. yav bir elin beş parmağı aynı değil, koskoca "türk kızı"nı nasıl genelliyorsun?

her yerde güzel insan var, her yerde boktan insan var. "türk kızı/erkeği" konusunda ekstra hassasım. ALLAH İÇÜN birbirinizi en azından uluslararası arenada ezmeyin. lütfen. böyle yaptığınızda cool değil aksine aptal görünüyorsunuz. öyle veya böyle biz bu memleketin çocuklarıyız, %10-15'imiz dışında hepimiz yine birbirimizle evlenip çoluk çocuğa karışıyor ve yeni türk kızları/erkekleri oluşturuyoruz.

hainliğin, hayvanlığın lüzumu yok. kötü bi tecrübe yaşadıysanız bunu o kişiyle sınırlı tutup geçmişte bırakın lütfen. barzo, kezo vs. her yerde var. insan olun. IRMAĞININ AKIŞINA ÖLÜRÜM TÜRKÜYEM <3
0
der meister
(13.02.18)
bu konu aslında tam olarak kedinin uzanamadığı ciğer mevzusu.

bir ara cidden nefret ediyorlar sanıyordum ama dersimi aldım. ocak ayında sözlük erkeklerini mesaja boğuyoruz kampanyası vardı en son, bakıyorsun şu an yazar girişi yapılmış hesapla 98 sayfa entry var. ifşa geceleri oluyor, ekşisözlük'te "çok çirkin bu ya" denilerek gömülecek kadınlar için "gördüğüm en güzel kadın" tanımlamaları yapılıyor.

sözlük gerçeği yansıtmıyor. ne o kadar kara ne de o kadar ak hiçbir şey. vajinaları kokuyormuş yazana o kokulu vajina (!) vadedilecek olsa yapmayacağı şaklabanlık kalmaz.

der meister +1
0
pinkpeony
(13.02.18)
tabii ki hayır. bir şey okurken, hele ki sanal - daha doğrusu gerçek olma iddiasıyla yazılmış ama ne kadar gerçek ne kadar kurgu ne kadar şahsi bir hınç üzerinden genelleme bilinemeyen - ise; üzerine alınanda da öyle şeyler var demek ki.

bir bakıma siz de bir türevini yapmışsınız yazarken:
- romantizmi ayarladığında kimse fok gibi yatmaz.
0
dafaisss
(13.02.18)
bana kalirsa kadin dusmanligi kulturel olgu buralarda. memesi var, kukusu var; kadin sorun. kucuklugunden itibaren sorun. kendi kendisi icin de sorun.

ezildiklerinden bahseden kadinlar da kiz cocuklariyla ne yapacaklarini bilmiyor, ama ogullarina tapiyorlar.

yine bana kalirsa, herhangi bir memleketin kizi, ayni memleketin erkegine deginilmeden elestirilemez ve tersi icin de aynisi gecerli.

author vardi sozluk'te, zehirli benzetmeler yapardi "kadinlar" etrafinda. yazdigi bir benzetmeyi okudugumda gozlerimi kapatip "bunu baska kimse okumamali" demistim, onu hatirladim...
0
e haliyle
(13.02.18)
e haliyle +1
0
Traveller
(13.02.18)
ben de anlamıyorum nasıl kadınlarla birlikte bu sözlüktekiler. yatakta ölü gibi yatan bir kız arkadaşım oldu ondan da ikinci ayda ayrıldım.
kişisel bakım yapmayan, leş gibi kızlar seçen sizsiniz kusura bakmayın. sorunu kendinizde arayın.
0
hosein
(13.02.18)
Edirne’yi geçince dünya değişiyor. Bizim kızlarda bir bastırılmışlık var inkar edilemez. Genellemek yanlış olsa da arada bayağı fark var, netekim sinirlendirmiyor.
0
insomnia
(13.02.18)
@acetaminophen +1

O yüzden sinirlendirmiyor.
0
skooma
(13.02.18)
hayır. sadece yüzüne makyaj yapınca süper bakımlı olduğunu düşünüyor bir çok türk kızı/kadını. popi olanların, güzel olanların çoğu alkol, uyuşturucu ve/veya karbonhidrat bağımlısı. yeni nesil genç yaşta şekilsiz vücutlu, selülitli ve obez(ve bunlara rağmen mini şortlu). diğer kadınlara karşı yapmacık ve samimiyetsiz. yalan söylemekte usta. insanları tipine ve cüzdanına göre yargılamak, iletişim kurmakta sorun görmemek.
0
hasmetizm 2046
(11.07.18)
hayır
0
ya ben lan neyse
(11.07.18)
beni sinirlendiriyor çünkü kendi hallerine, tiplerine bakmadan yerden yere vuruyorlar. herkes kendine bakacak.

gerçi böyle deyince de eleştiriye açık olunmadığı söyleniyor ama eleştiri böyle bir şey değil. bu olsa olsa fazlasıyla haddi aşmak olur.
0
Neill
(11.07.18)
Evet, sinirlendiriyor. Kadinlarin kadinliklari uzerinden asagilanmalari rahatsiz edici, bunu nasil normal gorebilirim?

Siddet dilinin bu kadar yayginlasmasi -televizyona cikan siyasetciden, twitter ergenine kadar- beni inanilmaz rahatsiz ediyor.
0
buf-e kür
(11.07.18)
Sinirlendirmiyor. Saydırıp saydırıp flört dönemindeki o kuzu hallerini görünce daha bi eğleniyorum:)
0
ırene adler
(11.07.18)
Kendileri sanki bir b.k - bence ikisi de ayni.
0
Traveller
(11.07.18)
o kadar gerizekalı kız tanıdıktan sonra sinirlendirmiyor. kişisel bakım konusunda bilmem ama davranış konusunda çoğu konuda haklılar.
0
nothing in my way
(11.07.18)
www.youtube.com
bıraktım gidiyorum.
0
Tears of Devil
(11.07.18)
"Cevaplar arasında farklı bir akış açısı bulabiliyorsak ne mutlu bize. Yeni bir şeyler öğreniyoruz demektir."



Erkeğe karşı şiddetin her türlüsüne erkeğe karşı şiddet diyemeyen kültürsüz kro bayan televizyonculara sahip olmak. Bunun yaptığı kıvamlı birikim.

Türk televizyon tarihinde "ama bunun için önce kadınlar da erkeğe karşı aşırı bir psikojik şiddet uyguluyorlar" lafının sonuna gelmeden akıllarına birşey gelmiş gibi yüzlerini sıkıntıyla önlerine eğip susan iki (2) adet televizyoncu bayan (o lafı tamamlarlarsa başlarına gelecekler...) dışında kimseyi görmedim şimdiye kadar.

HASTALIKLI BİR ÜSTÜN IRK TEORİSİ YANİ IRKÇILIK HAD SAFHADA. Televizyon sayesinde kanınıza işledi yapabileceğiniz birşey yok. Psikolojik tedaviniz zor ve bunu hisseden bir erkekten saygı sevgi bağlılık beklentisi hayal. Medyayı ele geçiren feminist ablalarınızın mirası size bu seçeneksiz başarısızlık.

Sayısız madde daha...

Görün belki düzeltme olmasa da kamufle etme çabanız olur diye yazıyorum. Yiyen olur belki.



Eksiklerinizi gediklerinizi hatalarınızı kabullenecek olgunlukta olduğunuza inandırabilir ve karşı tarafa kendinizi affettirebilirseniz. Onlardan olmadığınıza farklı olduğunuza kanaat getirtebilirseniz karşınızdakinin bir ihtimal oynamayı bırakıp gerçek kişiliğine ve ruhuna dokunmanıza izin vermeye başladığına şahit olabilirsiniz. İşte o zaman aranızdaki duvarı farkedebilirsiniz.
0
neotunc
(11.07.18)
Hayir sinirlendirmiyor.
Ben de sevmem Turk kizini pek. Vajina kokusu, yatakta fok gibi yatmak falan bunlar en masum olanlari oyle soyleyeyim, bunlar hicbir sey. Mevzu bunlar olsa cok iyi.
Hic yurtdisina cikmamis oldugum zamanlar ben de "ne bu Turk kizi dusmanligi" diyordum.
0
stavro
(11.07.18)
(7)

Astsubaylık mı Polislik mi?

gezegen olan pluton
Bir yakınım için tercih durumu var,Astsubaylıksa hangi komutanlık, polislikse hangi büro?
Bir yakınım için tercih durumu var,

Astsubaylıksa hangi komutanlık, polislikse hangi büro?
0
gezegen olan pluton
(13.02.18)
ikisi de zamana göre değişebilecek görevler.
bugün şu iyi ise 2 yıl sonra ne olacğı belli değil.
tercih zor.
0
benaslindayohum
(13.02.18)
Polislik, koruma şube.
0
kaledekiyalnizlik
(13.02.18)
hava astsubay iyi sanırım. kara ve jandarma epey zor diye biliyorum ama.
0
Marcus Aquila
(13.02.18)
Polis olsun. Maaşları 4 binin üzerinde. Askeriyeye göre daha rahat. Asayiş büro en iyisi. Eniştem devriye ekibinde ve günü genelde arabada geçiyor. Narkotik, terörle mücadele gibi bürolarda gecesi gündüzüne karışabilir.
0
dissendium
(13.02.18)
polislik net, kiyaslanmaz bile..
0
alttaraf
(13.02.18)
gıcık kapacaksın ama ikisi de çok kötü.Başka seçeneklere bakman seçin için daha faydalı olur
0
turkuaz
(13.02.18)
askerlik yaptığım yerde birliğin konumu itibariyle pöhlerle içli dışlıydık, asteğmen olunca en yakın oldukların da astsubaylar oluyo. iki gruptan da halinden de mesleğinden de şikayet etmeyen görmedim; aile-akraba arası iyi ve az sorunlu olan bile o kadar kişi içinde bir iki taneydi. evlenirsen çocuğu ne zaman yapacağını bile tayine vs. göre planlaman gerekiyor diyolar mesela, en sık duyduğum cümlelerden. ama şikayetler içeriği, işten çok aile hayatı eş dost kalmaması ile ilgiliydi. yaşlar 30 - 45 arası bu kişilerin. astsubaylar karacı, polisler özel harekatçıydı. diğer şube/komutanlıklara dair fikrim yok. ama biri siyah diğeri beyaz olacak kadar fark olabileceği de inandırıcı gelmiyo; nihayetinde yapılan işlerin içeriği benzer, aynı yönetmelik ve kanun çatısına tabi olunacak.

o yakınınınız, o ikisi arasında tercih yapmak yerine; işin sosyal hayat kısmı ne olur nasıl olur onu düşünsün önce derim ben.
0
dafaisss
(13.02.18)
(2)

Bu birliğin telefonunu nasıl öğrenirim?

whatdreamsnevercome
https://i.hizliresim.com/rOYqOz.pngşu birlikte ziyaret etmem gereken biri var askerliğini yapan, ama kendisine haber veremiyorum.birliğin ziyaret saatlerini ve tarihlerini nasıl öğrenirim?gitmeden önce aramak falan mı gerekiyor?kaçta gitmek gerekiyor vs. kısaca bu ziyaret usulleri nasıl oluyor asker
i.hizliresim.com

şu birlikte ziyaret etmem gereken biri var askerliğini yapan, ama kendisine haber veremiyorum.

birliğin ziyaret saatlerini ve tarihlerini nasıl öğrenirim?
gitmeden önce aramak falan mı gerekiyor?

kaçta gitmek gerekiyor vs. kısaca bu ziyaret usulleri nasıl oluyor askeriyede? ben askerlik yaptığım yerde ziyaret olmuyordu da bilmiyorum o yüzden.

mesela yarın sabahtan gidip askeri çağırtsam getirebilir miyim nasıl öğrenirim?
0
whatdreamsnevercome
(11.01.18)
0216 561 81 79 ( internette buldum.)

birliğin ziyaret saati, mesai saatleri içidir genel olarak. mesai saati sonrası birlikte kimse kalmayacağı için birkaç subay ile de dönmeyeceğinden yasak koyarlar. nizamiyeye gidersiniz oradan onlar çağırtırlar. benim birlikte(acemi) ses sistemi ile çağrılıyordu.( erler için) eğer öğle arasına denk getirirseniz ya bölük komutanı aracılığıyla ya da yemek sırasında olursa nb sb aracılığıyla ulaşılır. nöbeti olmadıktan sonra sorun olmaz.

eğer size verdiğim telefon doğruysa oradan sırayla hizmet destek taburu emniyet muhafız bölüğüne bağlanmak istediğinizi söyleyin sizi bağlayacaklardır. er çıkar zaten. çağırtın askeri orada kısa bir konuşma yapın.
0
blue eyes white dragon
(11.01.18)
haftasonu gidin. haftasonu mesai olmaz nöbeti olmadığı sürece. sabahtan gidin, öğleden sonra nöbeti varsa sabah; sabah nöbeti varsa öğleden sonra görüşürsünüz.

haftaiçi de görüşme imkanınız olabilir ama, haftasonu garanti. çünkü haftaiçi hem mesai hem nöbet olur. ziyarete gideceğiniz kişiye ulaşamıyosanız da zaten nöbet saatlerini telefonda kimse söylemez size.

birliği aramanızı gerektircek bir durum yok sözün özü. standart durum böyle, bunun dışında görüşmenize engel olacak bir şey varsa (denetleme, üst komutanların ziyareti), onları birliği telefonla arayıp öğrenemezsiniz, söylemezler.
0
dafaisss
(11.01.18)
(5)

bir 'taciz' iddiasını kanıtlamak?

mehmed resad
bu çirkin olay bir imam hatip lisesinde geçiyor ve ne yapabiliriz diye düşündük, bu iğrençliğe sessiz kalmak istemedik. bu lisede çalışan bazı öğretmenler, bizim bir öğretmen tanıdığımızın arkadaşları, kendisine anlatıyorlar. siyasal bağlantıları olup aynı zamanda öğretmen olan bir şahsın kıza cinse
bu çirkin olay bir imam hatip lisesinde geçiyor ve ne yapabiliriz diye düşündük, bu iğrençliğe sessiz kalmak istemedik.

bu lisede çalışan bazı öğretmenler, bizim bir öğretmen tanıdığımızın arkadaşları, kendisine anlatıyorlar. siyasal bağlantıları olup aynı zamanda öğretmen olan bir şahsın kıza cinsel tacizde bulunduğuna dair bir anlatı. daha sonra kızın babası olayı karakola taşıyor, şikayetçi oluyor fakat tacizci öğretmenle babası konuşup şikayetin geri alınması sağlanıyor. çünkü tacizci öğretmenin arkası siyasal anlamda güçlü.

sonuç olarak iş resmiyete dökülmüş fakat geri çekilmiş. okuldaki öğrencilerin de bundan kesinlikle haberi yok. üstü örtülmüş olabilir.

dediğim gibi, kesin bir olay değil biz de sadece bunu öğretmenlerden duyduk. ve eğer gerçekse bir genç kızın hayatı mahvolacak, bir şerefsiz serbestçe belki de başka genç kızların hayatını mahvedecek. biz bu olayın doğruluğunu nasıl ispat edebiliriz? bize yardımcı olmak, yol göstermek isteyen birileri varsa çok mutlu olurum.
0
mehmed resad
(06.01.18)
ispattan ziyade teyit deyiverin. dedikodu olma olasılığı da yüksek, böyle şeylere önyargı ile yaklaşırsanız sonuçları çok ağır olur. olayın gerçekliğini de öğrenciden başka kimse teyit edemez. öğrenci yaşandı diyorsa ve şikayette bulunursa zaten uygulamada çok büyük ispatlara ihtiyaç duymayacak. ama bu yüzden tehlikeli bir şey, bir sürü öğretmenine kızıp hayatını karartan öğrenci de var.
0
skayas
(06.01.18)
İki ucu çamurlu değnek. Tacizde kadın beyanı esastır olayına şiddetle karşıyım çünkü bunu bencilce amaçlar uğruna kullanan kadınlar olur ve oluyor da, lise gibi yerlerde de istediği notu alamamak gibi basitçe sebeplerden dolayı bile kızlar taciz iddiasında bulunabilir sırf intikam misali zarar vermek için. Somut kanıt olmadan direkt bu iddiayı beyan almak da insafsızlık olur. Öte yandan bahsettiğiniz gibi sahiden tacizde bulunmuş olabilirler, bu durumda da mağdureyi hiç dinlememek insafsızlık olur. Fakat dediğim gibi kanıt olmadığı sürece sadece iddiaya bakarak ya da arkadaşlarının sözde şahitliğine bakarak böyle bir suçlamada bulunmak çok riskli.

Eğer kamera yoksa ve şahit yoksa iddiayı kanıtlamak da mümkün değil gibi. Çok zor bir şey cidden. Düşünsenize 5 kişilik bir arkadaş ortamında 4 kişi diğer 1 kişiye komplo kuruyor ve bu bunu taciz etti diye yalancı şahitlik yapıyorlar, hiçbir kanıta gerek olmaksızın adam suçsuz yere hapse giriyor. İşte bu kadar basit bir insanın hayatını karartmak, o kadar şahite de gerek yok çünkü kadın beyanı esastır.
0
siyah giyen adam
(06.01.18)
tacizin niteliği de önemli, fiziksel mi sözlü mü sistematik mi sadece bir defa mı olmuş. yazdığın gibi biz öyle duyduk diyen birinin ispat etmesi mümkün olmayan bir şey ayrıca.
0
dafaisss
(06.01.18)
Okulun rehber öğretmeni öğrenciyle konuşup kendi yöntemleriyle çocuğu ürkütmeden bilgi alabilir. Direkt soramaz zaten.
Öğrenci böyle bir durumdan bahsetmezse (ya olay gerçek değildir ya da tacizci olduğu iddia edilen öğretmen veliyi tehdit etmiştir ve öğrenci anlatamaz) yapılacak fazla bir şey yok.
Ama öğrenci olayı doğrularsa rehber öğretmen bunu idareye ve idare de savcılığa bildirmek zorunda. Zaten geri alınmış bir şikayet de mevcut. Okul idaresi durumu örtbas edecek olursa da bimer'e yazın şikayetinizi.
 Bu çok ciddi bir iddia o nedenle dikkatli davranmak lazım. Doğruysa üstüne gidilmeli kesinlikle.
0
unlem
(06.01.18)
teşekkürler hepinize cevaplar için.

bizim karakoldaki bu şikayete ulaşma şansımız yok mu? bu durumda en azından sivil toplum örgütlerine de gidebiliriz.
0
🌸mehmed resad
(06.01.18)
(7)

heyecanı biten ilişki devam eder mi

tchuck
taraflardan birinin, ilişkinin heyecanının bittiğini düşünmesi, sevişmekten keyif almamaya başlamasından sonra sizce bu ilişki tekrar eski rayına oturur mu.yoksa gereksiz yere uzatılıyor mudur? hiç yeniden heyecanın geri geldiğini gördünüz mü?
taraflardan birinin, ilişkinin heyecanının bittiğini düşünmesi, sevişmekten keyif almamaya başlamasından sonra sizce bu ilişki tekrar eski rayına oturur mu.

yoksa gereksiz yere uzatılıyor mudur? hiç yeniden heyecanın geri geldiğini gördünüz mü?
0
tchuck
(26.12.17)
mevzu bahis taraf sizseniz, belki
karşı tarafsa oluru yok derim
0
superb
(26.12.17)
Ben hic gormedim.arabayi micira kaptirinca asfalta degil sarampole gider.iliskileri sevgi saygi guven degil seks sohbet birlikte eglenmek ve para yurutur.
0
a summer day
(26.12.17)
etmez.
0
lcha
(26.12.17)
Heyecan mı? İlişkiler heyecan için mi yaşanıyor yani? Gidin korku tüneline girin o zaman.

İlişkiler sevgi için yaşanır. Yani insanların ilişkileri öyle olur. Sevgiyi doğuran ve besleyen, kişilere göre değişen pek çok unsur vardır. İlişkide sevgi devam ettirilemiyorsa ve aksine yıpratılıp olan sevgiye de zarar veriliyorsa o zaman o seksten de zevk alınmaz, o ilişki de bitirilir. Ömürden kaybetmemek için. Bunun heyecanla alışmakla alakası yoktur.

Heyecanın bittiğini düşünüp ayrılmak isteyen kişinin bu düşüncesi ya yanlışsa?? Çok bencilce ve son derece sevgisizce olduğu da ortada.
0
yaren
(26.12.17)
sorun başkaysa, kendisiyle ilgiliyse, ya da başka şeylerle; ve bunları görmezden gelip suçu ilişkide arıyosa o taraftaki kişi; oturabilir tamam da; bu defa da bunun farkına varan taraf ben olmuş olsam "bu diğer sorunlarla yüzleşmek ya da kabullenmek yerine, bu kadın/adam niye suçu ilişkimizde arıyor, biz kum torbası mıyız şam babası mıyız laan" şeklinde değişik kafalara girerim; bu defa da benden tarafa ilişkinin heyecanı kalmamaya başlar.
0
dafaisss
(26.12.17)
Cık
0
i m cool with that
(26.12.17)
etmez
0
birdposing
(26.12.17)
(3)

Bu iki sözün kaynağı nedir?

kay adams
1. İktidar sizi nerden yaralıyorsa orası kimliğiniz olur (Milan Kundera)2. Coğrafya kaderdir. (İbn-i Haldun)İlkinin Milan Kundera'nın hangi yapıtında geçtiğini merak ediyorum; İngilizce'si falan nedir bu sözün?İkincisi sanırım daha önce de burda tartışıldı ama, Türkçe dışında bir kaynak bulamıyorum,
1. İktidar sizi nerden yaralıyorsa orası kimliğiniz olur (Milan Kundera)

2. Coğrafya kaderdir. (İbn-i Haldun)

İlkinin Milan Kundera'nın hangi yapıtında geçtiğini merak ediyorum; İngilizce'si falan nedir bu sözün?

İkincisi sanırım daha önce de burda tartışıldı ama, Türkçe dışında bir kaynak bulamıyorum, bu sözün İbn-i Haldun'a ait olduğu yanlış bir bilgi mi?
0
kay adams
(25.12.17)
ilkini bilmiyorum. belki bir röportajında falan söylemiştir, bulunabiliyorsa röportajlarına bakılabilir.

2'yi bir ara ben de aramıştım, bulamadım. ancak okuduğum kadarıyla ibni haldun'un söylemiş olabileceği bir şey gibi duruyor diyebilirim.
0
dafaisss
(25.12.17)
ibni haldun'un yokboyle bir sozu.
0
000000
(25.12.17)
2- söz ibni halduna ait değil. birisi ibni haldunun söylediklerinin özeti olarak demiş bu lafı sonra halduna aitmiş gibi kalmış. cemil meriç demiş olabilir ama emin değilim.
0
kljgslsdkjsd
(25.12.17)
(16)

Boşanmış aile çocuğu olanlara yönelik..

hayat aklini konusacak bir filozof uret
Eşimle boşanma kararı aldık, dilekçeyi verdik, işlem başladı. Çoğunuz biliyorsunuz bilmeyenler için yazayım, ikisi 35 li yaşlarda biri 20 yaşında 3 kızımız var. Bu yılbaşında son kez ailece birlikte olacağız, kardeşler yeğenler falan kalabalığız. İşte fotoğraf falan çekiliriz, anılar birirktiririz.
Eşimle boşanma kararı aldık, dilekçeyi verdik, işlem başladı.
Çoğunuz biliyorsunuz bilmeyenler için yazayım, ikisi 35 li yaşlarda biri 20 yaşında 3 kızımız var.
Bu yılbaşında son kez ailece birlikte olacağız, kardeşler yeğenler falan kalabalığız. İşte fotoğraf falan çekiliriz, anılar birirktiririz. Sonra yavaş yavaş kendi yollarımızı çizeriz.

Süreçte ve sonrasında çocuklara sıkıntı çıkaracak bişeyler olsun istemiyorum. Durumu biliyorlar ve olumlu bakıyorlar. Büyükler zaten yollarını çizdiler, bizlik pek bişeyleri kalmadı onları pek düşünmüyorum da küçük için sıkıntı olabilir mi bilmiyorum.

Çocuklar babalarının da benim de ihtiyaçları halinde onların yanında olacağımızı bilirler.
Bunun dışında aklıma gelmeyen, öngöremediğim şeyler var mıdır diye size danışmaya geldim. Tavsiyeleriniz, önerileriniz makbule geçer.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.12.17)
Bir uzmana danışabilirsiniz psikolojik destek için. Bu hali ile ne dense boş gibi. Yani çok üzülüyor ama belli etmiyor da olabilir, umurunda olmayadabilir hatta sevinebilirde. Bilemeyiz. Ya da karşınıza alıp konuşmayı deneyin açıkça.
0
veritaslibertas
(25.12.17)
Küçük de yeterince büyümüş olayı kabullenmek için bence. Geçmiş olsun.
0
cleric
(25.12.17)
Siz buradaki hepimizden daha tecrübeli daha bilgilisiniz, eminim her şeyi düşünmüşsünüzdür. Umarım tüm aileniz daha mutlu olur bundan sonra <3
20 yaş küçük değil, o da artık yetişkin biri ve eminim o da sizi (tabii eşinizi de) ve gerekçelerinizi anlıyordur.
0
kobuzchu kiz
(25.12.17)
Hergün huzursuz bir ailede olmaktansa; ayrı ayrı ama mutlu anne&baba ile olmak her zaman daha iyidir. O nedenle her iki tarafta da büyük bir problem de olmadığına göre, çocukların yaşı da algılayabilmek için oldukça müsait zaten. Hiç sorun olmayacaktır diye düşünüyorum.

Herkes için en hayırlısı olsun.
0
lcha
(25.12.17)
tam anlamıyla eşşek kadar olmuş onlar, bence rahatlıkla atlatırlar bu durumu.
0
hosein
(25.12.17)
Benim annemler de ben (ailenin en küçüğü) 25-26 yaşlarındayken boşandı. Açıkçası hiç sorun etmedik, zira mutsuzlardı. Annem, o mutsuz, hasta, hep sinirli kadın, kurslara katıldı, dışarıdan okulu bitirdi, hazır hissedince sevgili yaptı, seyahatlere gitti. İlişkimiz çok iyileşti, gerçek karakterini görmeye başladık adeta.

Sizin için de böyle olur umarım. Tabii onlar sizin yakınınız, derdinizi vs çekecekler ama klasik iki tarafın da birbirini kötülemediği, “aşkımız biter arkadaşlığımız bitmez” tarzı bir yaklaşım kızlarınızın da kafalarında ilişki kavramını oturtmasında etkili oluyor. Tabii, kendinizi ezdirmediğinizden eminseniz. Benim babam rahmetli sonradan evlenmesine rağmen, arada annemi ziyarete gelir, “anne sultan, hatun” vs diye seslenir karşılıklı çay kahve içer dertleşirlerdi.

Huzurlu olursunuz umarım. İyi şanslar!
0
sopiro
(25.12.17)
onların bir çok boşanmış aile çocuğu arkadaşları vardır.problem olacağını sanmıyorum çok duygusal düşünmeyin derim .
2 çocuklu boşanmış biri olarak üzerinizden büyük bir yük kalkacağını düşünüyorum .
0
devilone
(25.12.17)
tahmini 55 yaş civarı olacağınızdan boşanınca ne olacak süper bir hayatınız mı olacak,ne gerek var salla gitsin diyesim var.
0
jamswety
(25.12.17)
20 yaşında olan nerede kalıyor, yaşıyor? okuyorsa okuldan sonra (ya da şimdisi için de tatillerde, okul olmadığı dönemlerde) hemen iş güç bulamazsa da hem şimdi hem sonrası için sizle doğrudan alakası olmamakla birlikte arada kalmış hissedebilir, nerde kalıcam nasıl olucak; ya da ne bileyim mezuniyet sonrası iş arama süreci daha gerici olabilir. ya da ilişkisi olan birini sırf kendime has bir düzenim olsa daha iyi olur diye düşünerekten gereksiz aceleye getirebilir. o da sizden ziyade kendisine bağlı, hani içine kapanık değilse ya da gurur meselesi haline getirmezse oturulup konuşulmucak şey değil zaten, arada yoklarsınız ağzını bu tip şeylerle ilgili. bir de tabi boşandıktan sonra nasıl bir düzeniniz olacağı ile de ilgili bir mikdar bunların olması.
0
dafaisss
(25.12.17)
Aile kurumuna olan inançları azalacak. Orası kesin. Son yemeğinizde mutluluk tablosu çizmek yerine televizyonu ve telefonları kapatıp, bir masaya oturarak boşanmanızın nedenlerini eşinizle birlikte ayrı ayrı açıklayın. Çocuklarınızın her birine söz hakkı verin. Akıllarındaki soruları sorsunlar. Siz de dürüstlükle cevap verin. Bu işi en kolay böyle atlatırlar. Yaşlarının büyük olması duygusal olarak güçlü oldukları anlamına gelmez.
0
dissendium
(25.12.17)
Ay allah aşkınıza, “boşanınca ne olacak” diyen insanları dinlemeyin. Ben kendim de boşandım, anlatabilirim ne olacak.

Hayatını ve bireyselliğini önemsemeyen, kendine saygı duymayan insan lafı gibi geliyor “boşanınca ne olacak”. Evlenince ne oluyor ona bakarsanız? Şu duyuruda saçma saçma cevaplar gördüm, böylesine ilk kez denk geldim herhalde.

Boşanınca bir insanın duygusal yükünü artık taşımayacaksınız. Pasif agresiflikten kurtulma ihtimaliniz artacak. Kendinizi öfkeniz ve mutsuzluğunuz için suçlu hissetmekten vazgeçeceksiniz. Canınızın istediğini istediğiniz şekilde yaparak özsaygı, self-care ve bir nevi terapi ihtiyacınızı gidereceksiniz. Kendinize “ben de mutlu olmayı hakediyorum, benim fikirlerimin ve seçimlerimin bir manası var” diyeceksiniz. Hazır hissettiğinizde yine aşk dolu, şefkat veya tutku dolu, ne arıyorsanız o dolu bir ilişki yaşama şansı bulacaksınız. Yaşınız kaçsa kaç, benden büyüksünüzdür ama benim sizden daha uzun yaşayacağımın bir garantisi var mı?

Tavsiye verirken azıcık mantık yürütün lütfen.
0
sopiro
(25.12.17)
ben 20 yaşında bir ergenken annem babam boşansaydı bu kesinlikle umurumda olmazdı ne yalan söyleyeyim. şimdi boşansalar (27 yaşındayım) aman annemin yanında olayım, ay babam naptı acaba falan diye daha çok umursarım, arar sorarım. 20 yaşındaki kızınız muhtemelen arkadaşlarına “bizimkiler de boşanıyo yaa” falan diyecektir.

ha içten içe de üzülür belki ama artık o da kendi içindeki güçle atlatması gereken bir durum. şimdiye kadar güçlü ve hayattaki zorluklara karşı direnebilen kadınlar yetiştirdiyseniz hepsi bunu çok kolay atlatacaktır. eminim ki sizin kızlarınız da öyledir :)

madem kızlar kazık kadar olmuş, artık onları salın, kendinize bakın. asıl bu boşanma sonucu hayatı değişecek olan sizsiniz.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(25.12.17)
Cevaplar için çok çok teşekkür ederim. İçim daha bi rahatladı şimdi.

Boşanmayın diyen arkadaşlar, bu karar yeni bi karar değil. Epeeey eski bi tarihi var. Ufak büyüsün diye bekledim. Ufağın üniversite yarılandı gibi uzamazsa tabii.

Ben mental, ruhsal her yönden şimdi iyiyim. 36 yıllık evliliği bitirmek elbette çok kolay değil. Geçmişle ilgili olumlu, olumsuz şeyleri değerlendirdim, bazı şeyleri sindirip, hesaplaşmalarımı yapıp ondan sonra uygulamaya geçtim. Kolay olmadı tabii. Neyse ki nihayet oldu, bi ara başaramayacak gibiydim. Keşkelerle hesaplaşmak çok zormuş. Affetmek çok daha zormuş. Ne çok şey biriktirmişim içimde. Ne gerek vardı dedğim zamanlar çok oldu kendime kızdım, çocuklar için daha mı kötü oldu daha mı iyi oldu çok sorguladım...
Böyle işte.
Kısaca bu kararın geri dönüşü yok. Kalırsam kendimden vazgeçmiş olurum, çocuklarıma yanlış örnek olurum.

disendium, son yemeğimizde mutluluk tablosu çizmek değil olay. Boşandıktan sonra da belki benzer koşullarda toplanırız. Kavgalı küs ayrılmıyoruz. Böylesi daha iyi olacağı için ayrılıyoruz. Konuşmaları elbette yapacağız, bir bölüm konuştuk da zaten. İlk konuşma beni biraz zorladı, sonrası daha kolay olur sanıyorum.

üğpoıuy, canımsın, üzülme sen, ben şimdi gerçekten yaşamaya başlayacağımı hissediyorum. sopiro'nun annesi gibi kendime geleceğimi biliyorum. bu iyi bi karar benim için.
işte o içten içten meselesi düşündürüyor beni esas. umarım çocuklara da iyi karar olduğunu yansıtabiliriz.

tekrar teşekkürler herkese.
0
🌸hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.12.17)
sopiro, 57 yaşındayım ben. yazdığın herşey o kadar anlamlı ki benim için..
kendim olmak evet ama şu var ki ben yapı olarak bir anneyim. kendim olmak annelikle bir gibi bişi benim için. kararı uygulamak o nedenle bu kadar uzun zamanımı aldı çünkü annelik, sorumluluk ağır bastı. belki de hata yapmışımdır bilmiyorum. neyse ne, ben hesapları kapattım artık.
şimdi bundan sonrası var.
çok çok teşekkürler :)
0
🌸hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.12.17)
boşanınca ne olacak nasıl saçma bi yaklaşım...

26 yaşındayım. aralarında sevgi veya paylaşım namına pek bişey kalmamış olsa da ailem boşansa üzülürdüm. ama siz sanıyorum benim annemden ve babamdan farklı bi profildesiniz. yani hayatınıza devam edecek donanımda birisiniz. hani eşten nafaka bekleyip kendini eve kapatacak birine benzemiyosunuz. bu açıdan bakınca sizin için doğru bi karar olduğunu onlar da görüyodur. hiç üzülmüyolardır diyemem. muhtemelen üzülüyolardır bence ama bu üzülme derde düşmek anlamında değil de hafif bi burukluk şeklindedir.

ayrıca sizi buralarda verdiğiniz cevaplarla görüyodum. mantıklı ve işe yarar. üzüldüm ne yalan söyleyeyim. boşanmak dünyanın sonu ya da bi başarısızlık göstergesi değildir. sadece mutlaka sizin için zor olmuştur, ona üzüldüm.

yeni hayatınızda başarılar ve mutluluklar.
0
elorelia
(25.12.17)
çocuklar; sizlerin, kendi yanlarında olacaklarını biliyorlarsa hiç bir sıkıntı yok. Çünkü herkes büyümüş. Herkes işini ele alabilir. Aklıma gelen ilk başta; bazı zamanlarda ikiye bölünmek olacak. Bir de ilerleyen tarihlerde çocuklarınızın evlilik durumlarında bir araya gelmek durumunda kalacaksınız. Kavgalı ayrılmadınız belki ama bazı çok konuşan akrabalar canınızı sıkabilir.
Boşanan aileler için benim gördüğüm kadarıyla aileler çocuğu şımartabiliyor. Çocuk büyük ama hiç bir şey olmaz fakat bir arkadaşım özel üniversitede okumuş. Anne baba ayrı. Hatta baba evlenmiş ama arada boşandığı eşinin evine de uğruyor. Çocuk anne baba arasında parayı buluyor. Kimde rahat ederse çapayı oraya atıyor. Eğlence, sefahat de cabası. Aklıma gelenler bunlar. Eğer çocuklardan birinin eğitim durumu varsa ayrıntılı olarak konuşun derim.
0
ceyhan prensi adana
(26.12.17)
(6)

Savunma ve Yakın Dövüş Sporu Önerileri

asethuan
Savunma ve Yakın dövüş sporlarından birini öğrenmek istiyorum. Ancak bu konu ile ilgili bilgim vs. yok. Yaşım 37. Ankara'da yaşıyorum. Hangisinde en hızlı ilerleyebilirim. Hangisi en faydalıdır?Öneri ve görüşlerinizi bekliyorum.
Savunma ve Yakın dövüş sporlarından birini öğrenmek istiyorum. Ancak bu konu ile ilgili bilgim vs. yok. Yaşım 37. Ankara'da yaşıyorum. Hangisinde en hızlı ilerleyebilirim. Hangisi en faydalıdır?

Öneri ve görüşlerinizi bekliyorum.
0
asethuan
(25.12.17)
Eve bir kum torbası al, yumrukla YouTube da videolar var. Bol bol şınav ve barfiks çek. Boks topu ile ileri seviye antrenman yapabilirsin. Kavgalar maksimum 1-2 dk sürer bu ülkede, yumruk yemeden iki yumruk sallarsan kardasın.
0
Fritz-X
(25.12.17)
Hocam ben kickboks yaptım epey bir süre.
bence en etkin savunma sporu boks. Sporu bıraksanız bile, kondisyonunuz düşse dahi doğru yumruk atmayı bilen biri her zaman tehlike arz eder.
0
chaoslord
(25.12.17)
Boks ve kick boks'un sopa ve bıçağa karşı savunma teknikleri yok. Birisi sopayla girişirse bişey yapamazsın. sana üç tane spor adı yazacağım bunları araştır.

-systema(rusların savunma sporu)
-jiu-jutsu.
-krav maga
0
komando kani var bende
(25.12.17)
amacınız ne? spor yapmak mı, spor yapmışken kendimi koruycak bir şeyler öğreneyim mi? hangisi en faydalıdır derken, gözettiğiniz ve elde etmek istediğiniz fayda ne?

tekvando'yu önermem, yaşınızdan ötürü (spor geçmişiniz varsa bu dediğimiz görmezden gelin ama) kendinizi koruma kısmıyla da ilgiliyseniz şayet, amacınız bunu da içeriyorsa; sporla birlikte antrenörünüz de önemli. kimisi pratiğe yönelik antrenman yaptırır; kimisi daha kitap-teknik adamıdır.

velhasılıkelam, amacınız ve elde etmek istediğiniz fayda(lar) neler ise, spor seçmek kadar nasıl bir antrenörle çalışacağınız da önem kazanıyor.

wing-tsun için 3 ay antrenman yaptım, bizzat önerebilirim. ama "antrenöre bağlı" minvalinde dediklerim bunun için de geçerli. spor kadar, amacınıza yönelik bir antrenör/salon bakın derim ben.
0
dafaisss
(25.12.17)
@dafaisss: amacım hem spor yapmak, hem vücudumu düzene sokmak hem de bunları yaparken kendimi bir miktar koruyabilmek.
0
🌸asethuan
(27.12.17)
Erkeksen sambo ve boksa git.
0
jazzabel
(27.12.17)
(3)

Kadın tarafı hayal kırıklığına uğruyor ilişkide

Cursed Chico
senin gibi biri bile böyle yaptıysa diyor. bir daha ilişkide olamam. senle ilişkiye devam edersem , hep sana sinirli olacağım, hep aklıma gelecek o hayal kırıklığı yaratan olay. sanaysa bir şey olmamış olacak. gurursuzluk yapmış oalcağım. ben ilikşide olursam daha kötü olacağım. yalnız kalmalıyım.da
senin gibi biri bile böyle yaptıysa diyor. bir daha ilişkide olamam. senle ilişkiye devam edersem , hep sana sinirli olacağım, hep aklıma gelecek o hayal kırıklığı yaratan olay. sanaysa bir şey olmamış olacak. gurursuzluk yapmış oalcağım. ben ilikşide olursam daha kötü olacağım. yalnız kalmalıyım.


da diyor. erkek tarafı vaz mı geçmeli? İyi geldiğini düşünüyorsa ona ve bir daha aynı hataların olması zorken. asıl sebe bu iyi gelmek mi yoksa erkeğe iyi fgelmesi mi yoksa ikisi mi, bunu boşverelim de.
0
Cursed Chico
(25.12.17)
bahsi geçen şey basit de olsa bir aldatma ise yauşaklığa gerek yok. hem kadınlar asla unutmaz. ama daha küçük şeylerdense belki şans denenebilir.
0
golgi aygıtı
(25.12.17)
maalesef o hayalkırıklığı yaratan olay gün geliyor hiçbir sebep yokken karşı tarafın aklına geliyor. yanyana da olsalar mutlu da olsalar insanın gözleri dalıyor en mutlu anında ve o kötü anılar canlanıyor.

bir de. kötü olan her zaman kötüdür. insanlar değişmez sadece içinde bastırır kötü olanı.
0
kablelvuku
(25.12.17)
devam etse bile bu konudaki dırdırı çekilmez. yani hayal kırıklığı olan mevzu neyse, kadının ısıtıp ısıtıp alakalı alakasız gündeme getircek biri olup olmadığına bakmalı erkek tarafı.
0
dafaisss
(25.12.17)
(20)

Psikologlar vergi veriyor mu?

synesthesia
Bir ara birkaç seans gitmiştim ve ücreti elden nakit alıyordu. Ne fatura var ne bir şey. Hepsi mi böyle bunların? Zaten eşşek yüküyle para alıyorlar, bir de vergi mi kaçırıyorlar?
Bir ara birkaç seans gitmiştim ve ücreti elden nakit alıyordu. Ne fatura var ne bir şey. Hepsi mi böyle bunların? Zaten eşşek yüküyle para alıyorlar, bir de vergi mi kaçırıyorlar?
0
synesthesia
(24.12.17)
vergi verince o parayı yine senden alacak. eşek yüküyle dediğin paranın bir bölümü görüştüğün ofisin / odanın kirasına gider. aynı paradan cafede günde 10 kişiye özel ders veren bir öğretmen her nedense hiç akla gelmez.
0
roe
(24.12.17)
Vergi vermemek için bahane mi şimdi bu? "Ülkede öyle herkes vergi vermiyor zaten, biz de vermeyelim."

Günah keçisi aramıyorum. Özel ders veren öğretmen de gözüme batıyor, ofis açıp iş yapan adam da, milyar dolar kazanıp vergisini vermeyen şirket de.
0
🌸synesthesia
(24.12.17)
benim özel sektördeki maaşımdan her ay devlet nasıl vergi kesiyorsa herkes vergisini verecek. Fatura isteyin vermek zorunda vermezse de maliyeye şikayet edin.
0
kompisko
(24.12.17)
Görüldüğü üzere vergi kaçakçısı oranı bir hayli yüksek psikologlar arasında.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(24.12.17)
Valla kusura bakmayın. Komisyon vs. beni ilgilendirmiyor. Ben özel sektör çalışanı olarak maaşımın yıllık %40'ını gelir vergisi olarak devlete bırakıyorsam, ofisini açıp 400 lira seans ücreti isteyenin de 40 lira isteyenin de verdiği verginin hesabını yaparım.
0
🌸synesthesia
(24.12.17)
Serbest meslek erbabı mesleki faaliyetleri kapsamında yaptığı tahsilat için sizlere serbest meslek makbuzu vermek zorunda. o vermiyorsa bile sizler de istemek ve almak zorundasınız. Vergi usul Kanunu bu konuda serbest meslek makbuzunu salt vermeyene değil almayana da ceza öngörmekte. Nasıl olsa kimse vergi vermiyor onlar da vermesin demek çok yanlış.
0
mevsimler
(24.12.17)
@synesthesia senin fatura istediğini belirtmek tabiki de hakkın. sana bu hizmeti veren kişi de fatura istediğinde ücretin üstüne vergi ücretini ekleyerek isteyecek. Burada sorun psikologun değil çünkü ücreti ödeyecek kişi sensin. 400 se 450 ödeyeceksin. O para senden çıkacak yani. Sen fazladan para ödemek istiyorsan neden kabul etmesin
0
roe
(24.12.17)
vergi vermemek için bahane değil tabi ki ben bunu kast etmedim.

siz bunu algılamışsınız

saygılarımla
0
regardless of what they say
(24.12.17)
O halde arayıp seans ücretini sorduğumda 400 değil 450 diyecek.

Seans sonunda makbuz istediğimde fazla ücret talep etmesi "400 lira fiş almazsan sana olacak fiyatıydı. ben 'benim vereceğim vergi' kendi cebimden çıksın istemiyorum. o yüzden senden 450 alayım, benim vergimi sen öde" demekten başka bir şey değil. Kendi verginizi danışana ödetmektir bu.
0
🌸synesthesia
(25.12.17)
Belki de sana iyilik yapmaktır bir de bu perspektiften bak. her iki durumda da aynı parayı kazanacak birinin ne çıkarı olacak bundan ? Daha fazla yazmayacağım. Psiköloglar saniyede 100 katrilyön tele kazaniyör. evvet.
0
roe
(25.12.17)
gittiğinde vergi levhasını iste. bir şikayete bakar.
0
pinkpeony
(25.12.17)
O halde arayıp seans ücretini sorduğumda 400 değil 450 diyecek.

tüketici olarak haklarınızı arayacağınız yer burası değil.

gerekli yerler bellidir.
0
regardless of what they say
(25.12.17)
Her esnafın yaptığı bişey bu. Bugün bir esnaftan alışveriş yaptım kartla ödeyecektim kart olursa fiyat şu olur deyip daha da arttırdı. Ben de kartsız ödedim. Enayi miyim durduk yerde kazıklanayım. Soruna gelirsek de tabiki de vergi içindir. Bu birşekilde kılıfına uyduruluyor. Yoksa berber ve bakkallar çoktan batmıştı.
0
empedokles
(25.12.17)
Mantığa bak lan, 400 yerine 450 lira alacakmış vergisini verecekse. Söylediğin ücrete yasal tüm masraflar da dahil olur, yok öyle sonradan ama bu vergisiz fiyat demek diye.
0
i was made for you
(25.12.17)
@Roe

Psikologlar ''fiş almazsak kaça olur'' diye sorulan esnaf zihniyetiyle çalışıyor ve bunun adı ''iyilik yapmak'' oluyor öyle mi?

Bence bu zihniyetle ticaret yapan mahalledeki beyaz eşya dükkanına, hatta bakkala bile RUH emanet edilir, bu ''iyiliksever'' psikolog bozuntularına hiçbir şey emanet edilmez :))
0
otonomo
(25.12.17)
Şunu da belirtmeden geçmeyeyim. Bu yapılan kimseye iyilik falan değildir. Vergilendirilmemiş her kazançta devletin kasasına girmeyen bir miktar para söz konusudur. Ben hayatımda hiç psikoloğa gitmemiş olsam, hiç görmediğim iki insan arasındaki alışverişten devletin kasasına girmemiş para benden çıkartılıyor olacak. Ben aşağıdaki bakkaldan fiş almadan makarna aldığımda devletin kasasında eksik olan parayı başkası ödüyor olacak. İnsanlar kendi harcamalarının değil başkalarının harcamalarının bedelini ödüyor bu şekilde.

O sebeple, iyilikten falan bahsetmeyin bence.
0
🌸synesthesia
(25.12.17)
Ciddi ciddi Fiş fatura alırsan şu kadar olur almazsan şu kadar olur söylemine başvuran kaldı mı ya?

Psikolog diş hekimi ya da herhangi bir başka serbest meslek erbabı size hizmet bedeli 400 tl dediyse 400 tl dir. Ekstra ücret talep edemez. Parasını alır makbuzunu verir gider vergisini öder. Olması gereken budur. Bu dediklerim olmuyorsa kimsenin kimseye bir iyilik yaptığı yoktur bilakis kamuya kötülük yapılmaktadır.
0
mevsimler
(25.12.17)
psikologları bilmiyorum da aynı şey diyetisyenler içinde geçerli. bi seans en fazla 20 dk sürüyor. gün içindeki dönen parayı siz düşünün artık.
0
dedim ben sana
(25.12.17)
@Sour

Dünyada böyle derken dünyayı gezmiş ve biliyor olmak gerekiyor. Yoksa 'dünyada böyle yaa! diyen RTE söylemi gibi kalıyor :)

Amerika'da ücretini elden alan psikolog, o elden aldığı paraların vergisini daha sonra kuruşu kuruşuna beyan edip vergi ödüyor. Yoksa IRS nasıl öttürür o psikologu sanırım siz daha iyi birisiniz.
0
otonomo
(25.12.17)
yasal boşluk var. dolayısıyla gayet mümkün ve de kolay.

ama ondan daha kötü olan, kimin ne yaptığının ve neye göre yaptığının bir kontrol mekanizması olmaması. vergilendirme kısmı da bunun bir uzantısı zaten.
0
dafaisss
(25.12.17)
(7)

Her bişeyi bilmek ama hiçbir şeyi yap/a/mamak

yaren
Nasıl bir durumun yansımasıdır? Neden olur? Bu işten nasıl kurtulunur?
Nasıl bir durumun yansımasıdır? Neden olur? Bu işten nasıl kurtulunur?
0
yaren
(21.12.17)
her bişeyi bildiğini düşünmenin yanılsamasından kaynaklanan durumun yansımasıdır.
0
AlsterWasser
(21.12.17)
Eğer ki bu dediğiniz teoride her şeyi bilip pratikte berecememek ise bunun tek yolu daha çok pratik yapmak.

Yok dediğiniz şey bilgi birikimi tecrübe ise bu kibirinizi bırakmanız gerekir.
0
kablelvuku
(21.12.17)
Kibir meselesi değil, kişisel bi durum, davranışların psikolojik sebeplerini bilmek, neyin ne olduğunu bilmek, çözümlerin neler olduğunu gerçekten tam olarak bilmek ama çözümleri uygulayamamak. Kendinde güç bulamamak, mevcut şartları değiştirememek, bir türlü mukavemet gösterememek... bunu kastesiyorum.
0
🌸yaren
(21.12.17)
Mevcut şartları değiştirmeye çalıştığında ne hissediyorsun?

Sadece üşeniyor musun yoksa mevcut şartları değiştirmeyi zorlaştıran başka şeyler de mi var?
0
nickini degistiren yazar
(21.12.17)
Hem zorlaştıran çok şey var hem de artık çok üşeniyorum. İnanmıyorum bişey yapabileceğime. Çok uğraştığım ve yapamadığım şeyler de çok var, hiç uğraşamadığım mecal bulamadığım şeyler de çok var. Üstüne üstlük bir de ağır bir anlamsızlık hissi bastırdı. Kurtulamıyorum da.
0
🌸yaren
(21.12.17)
bazen sadece "birine" ihtiyacımız oluyor, o olmadı mı bilmek falan hikaye. o ihtiyac duyulan birinin hayatımızdaki rolü abi-abla olabilir, kardeş olabilir, sevgili olabilir, yoldaş olabilir. onun hangisi olduğu da kendimize bağlı.

demek istediğim, böyle biri o yapamadığımız neyse ona yardım edeceğinden değil; onun varlığı güven/kuvvet hissi vereceğinden sadece. o kişi belki onun ruhsal desteği sayesinde o yapamadığımızı yapabilir hale geldiğimizi tahmin dahi edemeyecek; biz söylemesek bilemeyecek hiç.
0
dafaisss
(22.12.17)
Öğrenilmiş çaresizlik deniliyor buna. Neyin ne için olduğunu bilirsin, neden yapman gerektiğini bilirsin ama bir şey yapmazsın. Mümin Sekman'ın bir kitabında görmüştüm bu ifadeyi. Baya okumuşutum. Kurtulmak için kendime küçük küçük görevler verdim. Ama YGS sınavına giderken her şeyi erteleyip, sabahın yedisinde fotokopicide sınav çıktısını isteyip başkasının evrağını alıp sınav yerinde olayı anlayınca benim için büyük bir ders oldu. Tabi arada sırada bazen de tembelliği tutuyor. Ama bir musibet bin nasihata bedeldir sözü aklıma geldikçe daha dikkatli oluyorum.
0
ceyhan prensi adana
(22.12.17)
(8)

is yerinde sorunlu arkadas... yardim!

Traveller
27 yasinda universiteden yeni mezun biri var. benden 2 yas kucuk ama aramizda nesil farki var. surekli instagramda ya da whatsapp'ta bir feed takip ediyor. ilk geldigi gunlerde muhabbet ettim ama konusmanin ortasinda instagram feed'i takip ediyor. oglen yemege cikalim diyor bekliyorum ama sonra baki
27 yasinda universiteden yeni mezun biri var. benden 2 yas kucuk ama aramizda nesil farki var. surekli instagramda ya da whatsapp'ta bir feed takip ediyor. ilk geldigi gunlerde muhabbet ettim ama konusmanin ortasinda instagram feed'i takip ediyor. oglen yemege cikalim diyor bekliyorum ama sonra bakiyorum baskasiyla gitmis. bir gun beni evine davet etti sonra sen otur benim hava almam lazim deyip tek basina evinde kalmami istedi. neyse ilk gunlerdi bunlar. sonra fazla konusmaz oldum ilk gunlerde hep 1 lira 2 lira para istiyordu. neyse onu kesti. bir soru soruyor ama konusmanin ortasinda gidip iki saat sonra gelip az once de konusamadik deyip tekrar ayni konuyu acmaya calisiyor. simdi benim bu adami surekli uyarmam gibi bir durum soz konusu olamaz. araya mesafe koydum yani is disinda konusmuyorum. baskasiyla muhabbet ederken konusmanin ortasina daliyor onu da dahil ediyoruz olayi en bastan anlatip ama sonra da sonucu dinlemeyip gidiyor. bir de ben onunla konusmak istemiyorum zaten. bir seyler sordu birkac kez yardim ettim. sonra isle ilgili bir gun bir sey anlatti. mecburen dinledim. ilgili gibi gorunmeye calistim. internette bir sey varmis. goster bakalim dedim. sen yapsana yha deyip gitti. simdi muhabbet de etmek istemiyorum cunku basima ne gelecegini biliyorum. ama zaten toplam 15 kisi calisaniz. kus gorunmek istemiyorum ki zaten degilim ama devamli ugrasmak da istemiyorum. arkamdan konusup onunla konusmadigimi soylemis. ne yapabilirim? zor durumdayim. is arkadaslarima bunlari anlatmakla ugrasmak da istemiyorum. is yerinde bunlarla ugrasmak da istemiyorum cunku.
0
Traveller
(19.12.17)
biraz eziksin gibi. dışarıdan bir göz yanlış anlama.
0
ayaklibalik
(19.12.17)
Bence yavas yavas uzaklas...
0
chezsoi
(20.12.17)
Arkadas tam bir embesilmis. Uzak durmaya devam et. Konu acilinca da yoo ona oyle gelmis de. Aynisini ben baskasina yapiyorum su an. Bu insanlar egitilemezdir.
0
rusyalı kozmonot
(20.12.17)
ahahahahahah ne evine davet edip sonra hava almam lazım diye dışarı mı çıktı? hahahhahahhahhahahah
0
roket adam
(20.12.17)
garip bir tesadüf oldu, daha bir kaç gün önce bbc türkçe sitesinde bununla ilgili bi yazı okumuştum. enteresan geldi bana. işyerinde sorunlu arkadaş aslında bizim zihinsel olarak gelişmemize faydalı imiş.ya da ona benzer bişey anlatılıyordu. bulursam eklerim buraya.
0
izole
(20.12.17)
bu tavırları gösteren birine bu kadar müsamahakar davranarak işi bu hadde getirmişsiniz. adamı çekip - seninle konuşmadığımı nerden çıkardın canım kardeşim, deyin tehditvar bir ses tonuyla ve ardından kahkaha atın. ya da muhatap olmak istemiyosanız da beni bilen biliyo havalarında takılabilirsiniz. bu anlattığınız adam bana daha popüler/baskın olan kişiye yanaşıp ortama şak diye adapte olmaya çalışan biri gibi geldi, sizi de yoklamış öyle bir havanız yokmuş demek ki.
0
dafaisss
(20.12.17)
bu duyurunun linkini at arkadaşlarına. ben okudum hak verdim onlar da verir gibi
0
melodica
(20.12.17)
işyerindeki herkesle samimi olmak zorunda değilsiniz. iş konusunda asgari şekilde yardımcı olun ya da şu arkadaş sana daha yardımcı olur gibisinden başkasına paslayın. soran olursa da özellikle tarzlarımız pek uyuşmuyor dersiniz.
0
dedim ben sana
(20.12.17)
(6)

Felsefe çeviren küçük veya orta boy yayınevleri

illuminatinin basindaki adam
Merhaba arkadaşlar ben illuminatinin basindaki adam youtube kanalıma hoş geldiniz. şimdi şöyle bir sorum var, çağdaş analitik felsefe yazınının birçoğu çevrilmemiş halde duruyor, özellikle ahlak felsefesi alanında. şimdi, bu tür çeviri önerisi yapabileceğim ve dahası çevirmen olmak için en azından b
Merhaba arkadaşlar ben illuminatinin basindaki adam youtube kanalıma hoş geldiniz. şimdi şöyle bir sorum var, çağdaş analitik felsefe yazınının birçoğu çevrilmemiş halde duruyor, özellikle ahlak felsefesi alanında. şimdi, bu tür çeviri önerisi yapabileceğim ve dahası çevirmen olmak için en azından başvurabileceğim yayınevleri var mı? çok bir beklentim yok çeviri için beni seçeceklerinden ama denemeye değer diye düşünüyorum, daha önce kitap çevirmişliğim var ufak bir yayınevi için, tamamen tecrübesiz de sayılmam, bölümüm de (ingilizce öğretmenliği/son sınıf) müsait. litera'yı düşündüm searle ve kripke çevirdikleri için ama ne kadar ilgilenirler meçhul. başka nereler var şansımı deneyebileceğim hem çevrilecek kitap hem de çevirmenlik için?
0
illuminatinin basindaki adam
(19.12.17)
MonoKL felsefe basıyor. Herhangi bir yayınevine çeviri önerisi yapmak mantıklı değil ama çevirmen olarak şansınızı deneyin tabii.
0
kobuzchu kiz
(19.12.17)
@kobuzchu kiz

Şimdi şey var, Türkiye'de dediğim felsefe geleneğine ilgi gösteren fakat eserler çevrilmediği için okuyamayan, okumuşların anlatımlarıyla yetinmeye çalışan bir kitle var. Biri bizden kitap önerisi isteyince bocalıyoruz eğer İngilizce bilmiyorlarsa, bunun yayınevleri için de bir fırsat olduğunu düşünüyorum. ki bu kitaplar kıyıda köşede kalmış kitaplar da değil, gayet bilinen ve birçoğu referans/kaynak kitap. O yüzden bir tüketici olarak böyle bir talepte bulunmak çok da absürd gibi gelmedi bana.
0
🌸illuminatinin basindaki adam
(19.12.17)
çevirmenliği bilemiyorum ama çevrilecek kitapla birsürü yayınevine gittim ben. hatta somut olmak adına çeviriyi yapıp öyle gitmiştim, olmadı en kötü arkadaşlara gönderirim okurlar diye de düşünerekten; alexander brener - the art of destruction kitabın ismi. birinde yüzyüze görüşebilecek muhatap bulabildim, mail ya da feysbuk hesabından yazılanlara zaten cevap veren olmadı. telefonla aradığımda da o yayınevinin bu şekilde iş yapmadığı minvalinde şeyler söylüyolar. velhasılıkelam bu işlerin içine çevirisiyle girdiğim kitabın felsefe kategorisine sokulup sokulmadığından emin değilim, türkiye için. belki sanat felsefesi denebilir. gerekçeli bir hayır cevabı da alamadığım için niye ilgilenilmediğine dair kendi tahminlerim dışında edindiğim bir veri olmadı; ama kitap da ikinci baskısı türkiyede çıksa mucize olur diye düşünüyorum ben, bir ihtimal kim la bu herif diye düşündürdüğü için de olabilir. ya da rusça aslından değil de ingilizcesinden çevirdiğim için olabilir. tabi bunları attığım çeviri örneği içeren mailleri okuduklarını varsayarak söylüyorum.

çeviri örnekleri ile (diyelim çevirmeyi düşündüğün kitabın ilk 10 sayfası, giriş kısmı, önsözü...) üzerinde konuşabileceğin malzeme olur elinde.
0
dafaisss
(19.12.17)
@dafaisss

ben çevrilecek kitapları alacak epey insan bulurum, satılmayacağını düşünsem hiç bulaşmam, o konuda da sıkıntı yok ama yayınevlerinin benim gibi amatörleri çok ciddiye almayacağını düşündüğüm için umutsuzum. emaillere cevap verseler yine iyi. ben birkaç kitabın ilk kısımlarını çevireyim biraz, umarım ilgilenen çıkar. hangi yayınevlerini denemeliyim peki?
0
🌸illuminatinin basindaki adam
(19.12.17)
Kıta avrupası görece daha çok çevriliyor (yine de o kadar temel eser eksiği var ki). Bunun sebebi atölye, dergi ve oradan da küçük yayınevi projeleri daha yaygın (mesela yukarıda zikredilen monokl bunlardan biri, ama küçük yayınevi ve bir yayın stratejisi var analitik felsefe basacaklarını sanmam). Yani adım adım, kolektif çabayla oluyor gördüğüm örnekler kadarıyla. Pek yakın olmadığım için analitik camiada böyle bir çaba var mı bilmiyorum. O sebeple doğrudan yayınevi adı veremem ama bir iki şey önerebilirim (asıl önerim kolektif bir atölye kurulmasını sağlaman olur ama eğer ona üşenirsen diye diğerlerine geçeyim).

İlk olarak önemli gördüğün isimlerin makalelerini hangi dergilerde çevirdiklerini kontrol et. Hem çeviren kişiyle hem de dergiyle projelerin için iletişime geç. O da olmazsa, türkiye'de analitik felsefe eğitimi hiç de az değil. Üniversitelerde bu alanda ders veren hocalarla iletişime geç. O da olmazsa makale çevirerek işe başla, 1-2 felsefe alanında dergiyle konuş, onlara makale çevir. Belki oradan ulaşan olur.

Yayın ve çeviri işi oldukça referansla dönen bir sistem. Bu sebeple bir yerden dalı tutmak için literatürü karıştırıp birileriyle iletişime geçmek gerekiyor.

Ama lütfen metni asıl olarak hangi dilde yazıldıysa o dilden çevir. Genelde iyi yayınevleri buna dikkat eder ama eğer olur da atlanırsa diye bunu da not düşeyim istedim.
0
protector
(19.12.17)
Bunu geçenlerde benzer bir şey isteyen bir arkadaşa da anlattım. Bir yayınevi siz "ben bu kitabı çevirdim, bassanıza," diye giderseniz sizi sallamaz ve bunun birden fazla nedeni var. Birincisi, eğer telifi düşmüş bir eser değilse o kitabın yayın hakkını satın almaları gerekir ki doların da yükselmesiyle epey para ödeniyor bu yayın haklarına. Sonra çeviri ücreti var, kapak tasarımı, kâğıdı, matbaası var. Basacağı kitabın kâr etmesini geçelim, kendi maliyetini çıkaracak kadar satması gerekir en azından. Sizin "satın alacak epey insan bulurum" demenizin yayınevinde bir karşılığı/anlamı yok.

Öte yandan, ben tanımadığım çevirmenlerle çalışacaksam referans görmek istiyorum, deneme metni gönderiyorum ve benim verdiğim kitabı çevirmesini bekliyorum. Başta bahsettiğim gibi, çevirmen bir kitap önerebilir ama yayınevi o kitabı almak istemez. Ya da başka bir ihtimal, basılmasa bile o kitabın yayın hakkı satın alınmış olabilir; hatta yazar ya da yabancı yayıncı kitabı satmaya yanaşmayabilir (oluyor böyle şeyler). Yani, sizin gittiğiniz yayınevlerinin hem kitapla ilgilenmeleri, yayın programlarına uygun bulmaları, hem de yukarıda saydığım her koşulla uğraşmaları gerekir. Bütün bu nedenlerle, yayınevlerine böyle bir öneriyle giderseniz olumlu cevap almayı pek beklemeyin.

Edit: Ha bir de, kitabı çevirip arkadaşlarınıza göndermeye, internette dağıtmaya kalkışmayın. Yazarın/orijinal yayımcının Türkiye'de temsilcisi bir ajans varsa önce onlarla, sonra esas yayımcıyla yasal mecrada karşılaşabilirsiniz telif ihlalinden.
0
kobuzchu kiz
(19.12.17)
(6)

kisacik soru, silecegim hemen

asocial anchorman
bi sanat eserinin kaliteli oldugunu, ince zevkli kisilere hitap ettigini belirtmek icin kullanilan "kaliteli eser" nasil cevrilir ? qualified siliyor mu?edit: classy karsiliyor gibi sanki, oyle mi ki?
bi sanat eserinin kaliteli oldugunu, ince zevkli kisilere hitap ettigini belirtmek icin kullanilan "kaliteli eser" nasil cevrilir ? qualified siliyor mu?

edit: classy karsiliyor gibi sanki, oyle mi ki?
0
asocial anchorman
(17.12.17)
qualified;
ama özellikle kullanılan/kullanılmış bir türkçe çevirisi varsa onu bilmiyorum.
0
dafaisss
(17.12.17)
elegant da olabilir böyle zarif anlamı vermek istiyorsan.gerçi sanat eseri için olur mu ben de bilemedim şimdi.
0
high hopes of the sozluk
(17.12.17)
www.macmillandictionary.com

soyle bir sey buldum. Artistic icin soyle diyor:

"painted, arranged, or done in a way that shows skill and imagination and looks beautiful"

ayrica:

www.words-to-use.com

edit: son linkte aesthetic var, o da uygun olabilir gibi geldi.
0
voyager 1
(17.12.17)
sophisticated
0
sporty
(17.12.17)
sophisticated +1
0
sen git ben geliyorum
(19.12.17)
qualified, gerekli özellikleri karşılama durumu için kullanılır. qualification gibi düşünebilirsiniz.

sophisticated daha iyi geldi bana da. classy şıklık için anlatılır ve bunu illa bir insan veya kıyafet için kullanmak zorunda değilsiniz. classy estetik anlatır ama kalite anlatmaz. ve bir eserin böyle nitelendirildiğini şahsen duymadım. ama mesela classy bir inceleme, röportaj vb ifadeler görmüş olabilirim.

rafine anlamında refined kullanabilirsiniz. delicate genelde olur da eser tanıtırken olur mu bilemedim.

bence sophisticated gerçekten en iyi seçenek burada. yani biz tanıtım okurken bu kelimeyi çok görmüşüzdür, diğerlerini az.
0
godoşu beklerken
(19.12.17)
(2)

Arizona Dream tadında film önerisi

vogojin
sb
sb
0
vogojin
(17.12.17)
tad derken neyi kastettiğini bilmiyorum ama, jim jarmuschun yönettiği filmlerin nerdeyse hepsinde az ya da çok bu filmle benzeşen bir hava var.

bir de;

strnger than paradise
being john malkovich

başka dahası geldi aklıma:
the zero theorem
the imaginarium of dr. parnassus
0
dafaisss
(17.12.17)
stranger than jimin değil mi yav zaten. güzel film, katılıyom. minimalist kesit filmi diyeyim. (fakat tanıma uymuyor gibi geldi, ben benzer tad almadım yani ikisinden)

arizona dream'deki taddan kastı anladıysam yalnız buffalo 66 diyom.(vincent gallo, ad'de north by northwest sahnesinin taklidini yapan herif aynı zamanda)

ama masalsılık vurgusu olacaksa, sşk mecburi değilse the fisher king olabilir. gilliam çekmişti galiba.


hah, the royal tanenbaums diyorum kesinlikle (bu da gilliam olabilir)

hem sinematografisinin, hem kara komedi halinin, hem müziklerin, hem de masalsılığın ve uçlardaki yoğunluğun benzer şekilde beraber var olduğu, tamı tamına uyan bir film gelmiyor aklıma.


daha da gelirse yazarım.

great expectations geldi. (yine tam uymuyor)
0
godoşu beklerken
(17.12.17)
(1)

haziranda mezun olup askere ağustosta gidebilir miyim?

tebaloeyy
Soru başlıkta, ağustosta kısa dönem olarak askere gidebilir miyim?
Soru başlıkta, ağustosta kısa dönem olarak askere gidebilir miyim?
0
tebaloeyy
(16.12.17)
bu duruma özel bir prosedür vardı sanki diye hatırlıyorum, birtakım ek belgeler ve okul-askerlik şubesi yazışmasını içeren. burada bilen çıkmazsa iyicene bir araştır, hiç olmadı git askerlik şubesine sor ya da öğrenci işlerine. ama ben msb'nin sitesinde bununla ilgili bir şey okuduğumdan eminim geçen sene, orayı bir kurcala önce.
0
dafaisss
(17.12.17)
(2)

batı felsefesi - çeviri

cusa geldi sirrin asikar eyledi
Selamlar,https://www.mindmeister.com/nl/23290325/western-philosophykonuyla da ilgili bir arkadaşım vakit buldukça bu yapının türkçe çevirisini yapmaya çalışacak ancak çok fazla vakti olamadığı için bir haftada ancak iki düğümü(stoacılık ve epikürizm) çevirebildi :) sözlükten bir kaç kişiye arkadaşım
Selamlar,

www.mindmeister.com

konuyla da ilgili bir arkadaşım vakit buldukça bu yapının türkçe çevirisini yapmaya çalışacak ancak çok fazla vakti olamadığı için bir haftada ancak iki düğümü(stoacılık ve epikürizm) çevirebildi :) sözlükten bir kaç kişiye arkadaşıma yardım edebilir mi diye sorduğumda pek vakitlerinin olmadığını ama birmiş halini muhakkak görmek istediklerini söylediler. o zaman neden ortaya atmayayım dedim :)

yardımcı olabilecekler varsa, şunu ben hallederim, bu bende demekten çekinmesin lütfen. herkes bir liralık çevirse :)

şuradan da yapılan işi takip edebilirsiniz:
www.mindmeister.com
0
cusa geldi sirrin asikar eyledi
(13.12.17)
ben birkaç kısmına el atarım da, siteyi kurcaladım anlamadığım şey çeviriyi siteye mi yüklüyoruz, burdan bakarak mı çeviriyoruz...
0
dafaisss
(13.12.17)
Siz çevirip atarsanız ben işlerim. Ortak çalışma yapılabiliyor mu bilmiyorum. Ben de acemisiyim :)
0
🌸cusa geldi sirrin asikar eyledi
(13.12.17)
(6)

Hayatımda hep pişmanlıklar var

ya ben lan neyse
bazen aklıma geldiğinde başım dönüyor. lanetler okuyorum. harcadığım, geri dönmeyecek kadar kıymetli şeylere üzülüyorum. nasıl baş edeceğim bunlarla?
bazen aklıma geldiğinde başım dönüyor. lanetler okuyorum. harcadığım, geri dönmeyecek kadar kıymetli şeylere üzülüyorum. nasıl baş edeceğim bunlarla?
0
ya ben lan neyse
(12.12.17)
Kişisel gelişim goygoyu yapmıyorum, 2 dakikayı izle yetecek.

youtu.be
0
hayirsiz
(12.12.17)
düşünme. her zaman daha iyisi vardır. yaşadığın kötü şeyler sana bir ders olsun ve geleceğini daha sağlam kur.
0
kablelvuku
(12.12.17)
ben ağlıyorum iyi geliyor.
0
ocanal
(12.12.17)
Sürekli pişmanlık yaşıyorsan doğru zamanda doğru kararlar alamıyorsun demektir. Biraz kendini tanı ve bu hayatta neler istediğini, neleri sevdiğini, neleri sevmediğini düşün. Kendini tanıyınca pişman olacağın şeyleri de tahmin edebilirsin. Bu, Temel'in yolda muz kabuğu görüp yine düşeceğim demesine benziyor.
0
dissendium
(12.12.17)
olmuş bitmiş artık. olmuş bitmiş şeyleri değiştirme imkanı veren bir yöntem, alet, teknolojik anlayış... üretirsen zengin olursun ^^

muhtemelen şimdiki halinden memnun değilsindir, ah şöyle olsaydı, bunu da yapmasaydım diyerek kendi kendini değerli hissedebileceğin bir alan oluşturuyosundur kendine. yanisi aslında o pişmanlıklara takılıp durman şimdi ve şimdiden sonrasından olan memnuniyetsizliğin/umutsuzluğunun bir kılıfıdır; benim tahminim.
0
dafaisss
(12.12.17)
aldığım ve alamadığım bütün kararlardan pişmanım. böyleyiz. kader de geç ama o da başka bir pişmanlık.
0
ayaklibalik
(13.12.17)
(17)

Çok mu takıntılıyım, fikir verin lütfen

hrvl
Merhaba duyuru ahalisi. 1,5 yıllık bir ilişkim var. Ciddi düşünüyoruz, önümüzdeki yaz evlilik var planlarımızda bir aksilik olmazsa. Ben dişi tarafım. Onun ciddi bir mücadelesi sonucu çıkmaya başladık. Başta ben bir deneyeyim diye başlamıştım, ama zamanla bana olan ilgisi, sevgisi, davranışları “işt
Merhaba duyuru ahalisi. 1,5 yıllık bir ilişkim var. Ciddi düşünüyoruz, önümüzdeki yaz evlilik var planlarımızda bir aksilik olmazsa. Ben dişi tarafım. Onun ciddi bir mücadelesi sonucu çıkmaya başladık. Başta ben bir deneyeyim diye başlamıştım, ama zamanla bana olan ilgisi, sevgisi, davranışları “işte bu insan doğru insan” dedirtti. Çok seviyorum, o kabul etmiyor ama belki şu an ben ondan daha çok seviyorum. Onun bana olan sevgisinden de şüphem yok, ama ilgi her geçen gün azalıyor.
İlişkimiz başladığında aynı yerde çalışıyorduk. Her gün birlikteydik. Bir süre sonra o iş değiştirdi. Şimdi haftada bir gün 1-2 saat görüşebiliyoruz. Yan yana olduğumuzda hiçbir sıkıntı yok. İlgisi hep bende. Sarılsın, öpsün, saçımı okşasın, uğraşsın vs. Hep böyle. Ben kendimi ayarlayabildiğim müddetçe (benim aile meselelerimden dolayı haftada bir görüşüyoruz, ben ayarlayamıyorum) buluşma teklifimi reddetmedi. Bir saat görüşecek bile olsak 30 km yoldan kalkıp geldi hep. Ama benim de türlü fedakarlıklarla onunla görüştüğümü biliyor, ne onun hakkını yerim buluşma konusunda ne kendi hakkımı yediririm. İkimiz de çabalıyoruz.
Ona kalsa çoktan evlenmiştik. Baştan beri niyeti ciddi. Ailesiyle çok önceden tanıştık. Onlar da çok sevdiler beni. Bir an önce gelip isteyelim diyorlar. Erkek arkadaşım ev aldı bizim için. Arada düğün salonu bakıyoruz. Sürekli gelecek için planlar yapıyoruz, hayaller kuruyoruz.

Amaaa. Gel gelelim ki yan yana değilken bu adama bir haller oluyor. Aramıyor, sormuyor, yazmıyor. Öyle ki koca bir gün birbirimizden haber almadığımız oluyor. Haftasonlarını hep dışarda arkadaşlarıyla geçiriyor. Arkadaşlarıylayken birinin ona yazmasından/aramasından rahatsız oluyor, bu nedenle ben de yazmıyorum. Çünkü okey oynarken bana müsait değilim canım yazdığında çıldırıyorum. Yazıp sinirimi bozmamak için yazmıyorum. Ve ona bu durum normal geliyor. Sevgiliilerin sürekli konuşması gibi bir zorunluluk olmadığını, işimiz düştüğünde birbirimize yazabileceğimizi söylüyor. Benim hissettiğim şey ise, sadece yalnız kaldığında aklına geldiğim, arkadaşlarıylayken umrunda olmadığım. Bu durum beni gelecek için endişelendiriyor. İlişkinin başlarında sabahlara kadar benimle konuşmak isteyen adam 1.5 senede bu hale geldiyse, evlilikten, benimle sürekli yan yana olmaktan ne zaman sıkılacağını düşünüyorum sürekli. Kafamda bu soru işaretleri ile kendi kendimi yiyorum. Çok seviyorum, yanındayken çok mutluyum, çok eğleniyorum onunla. Ama evlilik çok farklı bir şey. Bir ömür belki 50 yıl yan yana olacaksın. Açıkçası güvenemiyorum. Yanlış mı düşünüyorum? Şu an böyle davranıyor diye, evlenince de aynı şekilde devam edecek diyemez miyiz? Bir akıl rica ediyorum. He akıl alıp ne yapacağım? Onu da bilmiyorum. Sadece dışardan bir gözden yorum almak istedim sanırım. Biraz uzun oldu, affola.
0
hrvl
(11.12.17)
Adamda hiç bir sıkıntı yok.

Gereksiz kuruntu yapıyorsun
0
KaraSakall
(11.12.17)
Soylemek istedigim sey, icinin rahat etmemesi konusunda haklisin. Vicik vicik ergen gibi surekli yazismak da hic sevdigim bir sey degil. Oyle olmasin tabii ama sadece isi dustugunde, yaninda kimse kalmadiginda seni hatirliyorsa dur orada. Hic iyi bir sey degil. Onceden surekli konusmak istiyormus, simdi ise bu durumdaysa ya seninle ya da baska ailevi ya da isten dolayi bir problemi olabilir. Ruhsal sıkıntısı vardir belki. Normal gelmedi. Yine de boyle bir adami kolay kolay birakma dusuncen olmasin derim.
0
thomaswantsmore
(11.12.17)
bunu aynı şekilde onunla konuşman lazım. başka çözümü yok.
0
sta
(11.12.17)
Evlendiği yıl içinde kahveden beri gelmeyen kül tablası aromalı çekilmez bir herif olacak. Şimdiden alıştırıyor seni. Evlenin, bir şey olmaz ayrılırsınız.
0
yirmisantim
(11.12.17)
Sevgilin biraz bana benziyor. Sevgilimle biraraya geldigimizde iyi vakit geciririz ilgili ve sevgiliyimdir. Ama birlikte olmadigimizda surekli arama ya da yazisma içinde olmam. Gerektikce ve istedikce. Bence bi sorun değil bazi insanlar boyledir.
0
i m sick tired
(12.12.17)
bu meselelerde doğru ya da yanlış yoktur; sen ilgi gösteren bir sevgili istiyorsun, o ise ilgi göstermekten hoşlanmıyor ve mesafe istiyor. burada herhangi biriniz haklı ya da haksız değilsiniz; sadece birbiriniz için uygun değilsiniz. ya bu adamın, beklentilerini karşılamayacağını kabul edip ilişkini devam ettirirsin ya da ben bu şekilde bir ilişki sürdüremem deyip önüne bakarsın.

haftada 1-2 saat görüştüğün insanla evlilik düşünmek ne ayrıca allah aşkına çocuk oyuncağı mı bu?
0
fragile lady
(12.12.17)
Takıntılı değilsin, anca aşık olmuşsun. O birden başlamış ve hevesi yavaş yavaş normale dönüyor. Cicim aylarını geçiriyor yavaş yavaş. Sen daha yeni gaza gelmişsin, doyamamışsın, onun eskiden olduğu tava yeni gelmişsin ama bir zaman sonra sen de cicim aylarını kapatacaksın kafanda. Sadece daha hevesini alamamışsın. Bunları sevgilin/nişanlınla konuşman gerek. Nasıl hissettiğini bilsin. Bazıları karşısındakini öyle kabul eder, bazıları ağlaya ağlaya veya kavga çıkara çıkara arkadaşlarından uzaklaştırır ve tüm ilgiyi toplar, bazıları dayanamaz gider, bazıları duruma alışır zamanla. Bazen de o istediğin ilgi dalga dalga gider gelir. Sen bir şey yapmazsan arkadaşları ile böyle devam edecek tabii ki ama bir şey yapman da gerekmiyor. Yaptığı kötü bir şey değil; sadece sende tadı damağında kalmış. Yoksa, arkadaşı olması ve o zamanlar rahatsız edilmek istememesi normal.

Ancak, şu halde senin yapacağın şey sakin kafayla alınmış bir karar olmaz. Şu anda 'İstiyorum da istiyorum' havasındasın, o da 'Aşk maşk derken, benim arkadaşlarım, hobilerim vardı. Onları unuttuk. Vaay, nasıl da özlemişim' havasında. Dolayısıyla kızgınlıkla, hayal kırıklığı ile, takıntılarla karar vermek çok sağlıklı olmaz.

'1.5 yılda böyle olan adam, ileride ne olur, kimbilir' diyorsun ya; herkesin dönüp dolaşacağı yer orası ama cicim ayları sonrası herkesin davranışı farklı oluyor. Evlendiğinizde bir cicim ayı dalgası daha yaşarsınız, sonra yine durulmalar olur. Cicim ayında herkes tatlıdır, herkes gözünün içine bakar. Evlenme diyemem, belki de öyle mutlu olacaksın, şu an sıkıntıdasın ama evlenmeden önce iyi tanı.
0
aychovsky
(12.12.17)
Evlilik farklı bir şey demişsin ya, evlilik hiç bir halt değil önce bunda anlaşalım. Hemcinsin olarak net bir şelilde diyebilirim ki evlilik adamın kadının tapusu, toplum gözünde çocuk yapabilme sigortan, başkada bir halt değil. Aynı evi paylaşmak, ev arkadaşı gibi, herkesin bireysel bir hayatı olduğunu unutmadan, gün gelir, ev içerisinde stresli olursunuz 2 gün konuşmazsınız, altında illa ki bir şey aramaya gerek yok. Evlendik diye illa ki bir yürek, bir beyün olmadık. Herkes kendi içind ebağımsız bir birey, bunu unutmasak ne tatlı olur. Vıcır vıcır bir aşkta daha çok soğunur bunu da bil isterim, insan sevgili diye özel yaşamını da kısıtlamayacak ya. Herkesin bireysel hayatı var bu hayatta senin onun için yerin farklı, endişen var ise bunda zaten evlencem ben diye dönüp durma.

Yani abartıyorsun fikirlerine katılıyorum. Yapma, güzel gideni bok edip sonra evde kaldım deme. Bulmuşsun gönlüne göre birini, rahat dur kurcuklama, git gelinlik falan seç.

Not: evliyim.
0
kedimbitmis
(12.12.17)
Öncelikle şunu belireyim, kesinlikle vıcık vıcık bir ilişki peşinde değilim. Zaten bana yazdığında “nasılsın iyi misin napıyosundan” sonra ben derim hep, “arkadaşlarınlasın müsait değilsindir sonra görüşürüz” diye. Sadece istediğim hatırlanmak, merak edilmek. Gün içinde belki 10 dk bana ayırsın istiyorum. Ya da ben sevgilime yazarken birşeyler bahane etmeden, rahat rahat yazayım istiyorum.

Cuma gecesi iyi geceler denip uyuduktan sonra cumartesiyi pazara bağlayan gece 1’de “napıyosun aşkım uyudun mu?” mesajı gelmesi enteresan geliyor ne bileyim. Ölsek kalsak birbirimizden haberimiz yok.

Ben demiyorum ki sadece ben olayım benimle konuşsun,
0
🌸hrvl
(12.12.17)
Ruh hastasisin. Hatta hastaliginin adini da vereyim arastirip git doktora: borderline kisilik bozuklugu.
Bunu hakaret olarak falan soylemiyorum; anlattiklarina gore hasta olma ihtimalin yuksek oldugu icin soyluyorum.
Evlenip de cocugun hayatini cope atma. Iyice bir arastir, doktora git; eger hasta degilsen evlilik planlarini surdur yoksa kedilerinle yasamak hem senin icin hem de toplum icin daha iyi olacaktir.
0
gormemisin oglu
(12.12.17)
arkadaşlarıyla okey oynarken sana ne yazabilir ki. işte böyle böyle adamları kendinizden soğutuyorsunuz
0
bezginbekir
(12.12.17)
bütün sorun sende. adam o kadar uğraşmış ilişkiniz için ama karşılığında hala düşündüğün "ben mesaj atmazsam o da atmıyo üfff" ise sende sorun var demek ki. ev almış düğün salonu bakıyomuşsunuz ailesiyle tanışmışsın ne zaman gelip isteyelim diyolarmış seni sevmişler... yani durum buyken takıldığın telefon üzerinden iletişimin sıklığından ilişkinize dair çıkarımlar yapıyosan sorun tamamıyla sende.
0
dafaisss
(12.12.17)
"Haftasonlarını hep dışarda arkadaşlarıyla geçiriyor."

böyle ilişki mi olur?

bu kadar.

---

@yirmisantim: süper - tebrikler.

abartıyorsun diyen arkadaşlar: diyecek bir şey bulamıyorum.
0
zunkatsar
(12.12.17)
1,5 sene önceki ilgisinin olmaması normal. bu çift taraflı bir durum, herkes için böyledir. sende bazı şeyler geç başlamış. ona nazaran geç sönecek. sürekli yazışmak iletişim halinde olmak gibi bir beklenti fazla masal. ama 1 hafta hiç görüşmeyip sadece buluşacağınız zaman görüşüyorsanız sıkıntı var. arkadaşları ya da işi ya da farklı koşuşturma. boşlukta merak edip hal hatır sormuyor paylaşımda bulunmuyorsa problem var. ama yok gün içinde iletişim kuruyor bunu yetersiz buluyorsan bir anormallik yok. sen abartıyorsun.

öte yandan buluşma zorluklarınız ilişkiyi ya da onu yıpratıyor olabilir. dillendirmez ama biriktiriyor olabilir.
0
format c
(12.12.17)
Ben kendimi anlatamıyorum sanırım. Aynı ilgiyi bekleyemem, beklemiyorum. O sabahlara kadar mesajlaşmalar, sürekli aramalar sormalar yok, olmamalı da, bir süreden sonra ergence geliyor zaten. Ama birbirini seven iki insanın, bir gün boyunca birbirinden haber alamadığında merak etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ablam evli mesela, biz her gün telefonla konuşuruz, nasıl, iyi mi diye. Bana özgü bir alışkanlık mı bu? Kimse sevgilisini işi düşmeden aramıyor mu?
0
🌸hrvl
(12.12.17)
Bence durum bir tuhaf, o kadar az görüşüyorsunuz sonuçta. Her dakika mesajlaşmak aramak gerekmiyor tabii, hatta o da garip ama bu yazdıkların da garip. Bunu onunla açıkca konuşmalısın.
"Arkadaşlarıylayken birinin ona yazmasından/aramasından rahatsız oluyor". Bilemedim.
0
zuppa
(22.01.18)
arkadaşlarımlayken aranmak istemiyorum falan, bunlar aldatma ayakları ya neyse.
en iyi ihtimalle adam senden bıkmış, yanyana gelince cinsel çekim nedeniyle ilgi gösteriyor.
0
herhaltibiliyoring
(22.01.18)
(37)

Hangi sözlere çok sinir oluyorsunuz?

ya ben lan neyse
çok ama. öyle hafiften uyuz olmak değil.sıkıntı yokyardımcı olalımtersim pistirsen kimsin yaao da bombaymışbenimkiler
çok ama. öyle hafiften uyuz olmak değil.

sıkıntı yok
yardımcı olalım
tersim pistir
sen kimsin yaa
o da bombaymış

benimkiler
0
ya ben lan neyse
(11.12.17)
bu neyin kafası
kafan güzelmiş
kafa nereye biz oraya

kafaları rahat bırakalım istiyorum.
0
denef
(11.12.17)
Aynen
Çok x’sek demek ki
Öyle bir dünya yok
0
sopiro
(11.12.17)
Selamün Aleyküm

Allahın işi işte..

"...ya la?"

adamın dibi

adamsın.

adam ol

sen benim kim olduğumu biliyor musun?

sal gitsin

yürümek (dm'den yürümek, ordan yürümek burdan yürümek)

yükseldim ( örn: "ben şu kadına çok yükseldim" )
0
AlsterWasser
(11.12.17)
kardeşim
dostum
kardaş
gardaş
birader
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(11.12.17)
aynen
0
kablelvuku
(11.12.17)
genelde ekşi sözlük'te denk geldiğimde sinir olduğum bazı laflar var:

bilen bilir (biz bilmiyoruz, bizi ilgilendirmez o zaman)
son zamanlarda aldığım en iyi haber (bana ne)
tarihe not düşülsün (oha, mevzu da mesela yanlış ofsayt kararı falan)
0
bellbane
(11.12.17)
kısaltmalı yahut direkt olan tüm anneli babalı vs cinsellikli küfürler.
Daha karpuz kesecektik.
Sen kimsin!
Off çok güzelim akıllıyım yakışıklıyım şuyum muyum yaaa!
Çok yaşa.
Çomar, makarna, kömür gibi kelimeler içeren aşağılayıcı iğrenç tüm sözler.
0
mslny
(11.12.17)
Modum düştü/yükseldi.
0
ms brownstone
(11.12.17)
okey...
0
theseachange
(11.12.17)
aynen


ama o kadar çok duyuyorum ki arada ben de kullanıyor buluyorum kendimi
0
nucleon
(11.12.17)
Bir sıfat olarak "Delikanlı" (Çok delikanlı çocuktur, delikanlı sözler etti)
Bir övme sözcüğü olarak "Adam" (Adam gibi, adamdır, adamın dibi)
Bir hitap olarak "Kardeşim" (Kardeşim bakar mısın?)
Bir karşılık, tepki olarak "Aynen"
Bir açılış ifadesi olarak "Öncelikle" (Öncelikle teşekkür ederim, öncelikle şunu söylemek istiyorum)

Kifayetsiz zibidilerin haşmetmeab bizi kullanması. (Biz böyleyiz kardeş, bize neler ettiler de bana mısın demedik)

Kentsoylu kimselerin ağızlarında eğreti duran taşra sözcüklerini kullanarak kendilerini belalı, zorba, gözünü budaktan sakınmayan gibi göstermesinden de tiksiniyorum. Böyle söyleyince anlaşılmamış olabilir; ama hayatında tezek koklamamış beyaz yakalının birden cevvalleşip taşra argosuyla konuştuğunu düşünün. Genelde futbol konuşurken ya da trafikte seyahat halindeyken bu şekilde davranıyorlar.
0
g man
(11.12.17)
Terbiyemi bozamicam.
Senin seviyene inemem.
Senin icin hanimligimi/beyligimi bozamam.
Vb.

Bi git ya ahaha. Bunu oyle tipler soyluyor ki deli oluyorum.
0
thomaswantsmore
(11.12.17)
Aga
0
for day to break
(11.12.17)
"boş yapma" +1
senin o kabadayı ayaklarına pembe patik giydiririm diye seviyesine inesim geliyor söyleyenin.

bi de "o derece" antipatik.
0
Bruce
(11.12.17)
Kardeşim

Kardeşim

Kardeşim

Kardeşim

Kardeşim
0
Tyler89
(11.12.17)
- haddini bil
- had bilmek
- had bildirmek
0
amortisman
(11.12.17)
Bronz Madalya: "Aynen aynen"

Gümüş Madalya: "Adamsın"

Altın Madalya: "Şaka yapıyosun"


Dayım vefat etti diyorum, "şaka yapıyosun" diyor. Düşünmeden konuşmak ne kadar kötü, değil mi?
0
yirmisantim
(11.12.17)
Yukarıdakilerin bir çoğuna sinir oluyorum ama 1 numaram şu sanırım:

ÇOK X ANNECİM
0
Lim5
(12.12.17)
maksimum derecede değil ama aklıma ilk gelen şuydu:

"çok ponçiğim."
0
sanat guresi
(12.12.17)
kardeşim.
0
goodz
(12.12.17)
Hani,yani,aynen ayol..
0
vasilias
(12.12.17)
aynen kanki aynen
0
regardless of what they say
(12.12.17)
Aynen
Mod (canlı varlık için kullanıldığında)
Adam, adamsın, adamın dibi...
Hani
Türkçe sohbete sıkıştırılmış herhangi bir İngilizce sözcük
X kafasında olmak
Bayan
Kardeşim
Sözlükte ve burda p yerine b kullanılan sözcükler (örn: şimdi basacağım cevapla butonu)
0
grgn
(12.12.17)
FELAN. gözüm seğiriyor sinirden. filan ya da falan tamam ama felan ne? "falan filan feşmekan"ı duyduğumda ise zaten kendimi kaybedip bayılıyorum direkt.
0
der meister
(12.12.17)
cevapların çoğu +1

patlıyor, patlatırsın
..candır.

ok'dir, ok'dur, okeydir.

var daha bir kaç şey.
0
dahinnotha
(12.12.17)
- napıyosun?

sinir olmam nasıl cevap vericeğimi bilememekle ilgili. soranın, bilhassa da yüzyüzeyken buluşulduğundaki selamlaşma esnasındaysa bu katil olma sebebi. ben de işte az evvel yanağından öptüm/elini sıktım, şimdi de seninle konuşuyorum. diyelim telefondaysa banyodaydım da az evvel mastürbasyon yaptım cenabet gezmeyeyim dedim; gibi gıcık cevaplarla tanıdıklarımı bezdirdim. artık sormuyolar.

beni çok sinir eden bu soru/sözle ilgili, neyi amaçladığını bir türlü anlamamak, ikincisi de "nasılsın" sorusunun ikamesi olarak soruluyosa aslında iki sorunun kastının birbiriyle zerre kadar alakası olmaması. üçüncüsü de zaten beni tanıyan biri işimi gücümü rutinimi de biliyor demektir. e o zaman ne anlamı var. özel bir gelişme var mı kastediyosa soran kişi "kayda değer bir gelişme var mı" gibi bir soru sorabilir mesela daha anlaşılır olur.

yeni biriyle tanışıldığında daha da çıldırtıcı çünkü kendi klişelerim olan gıcık cevaplarımı verdiğimde terslemek gibi bir amacım olmadığını ifade edebilmek de ayrı bir işkenceye dönüşüyor.

bu kadar uzun uzun yazmamdan ne kadar dolduğum anlaşılmıştır, bu napıyosun sorusuna olan sinirim yüzünden diğer her şeye karşı da müsamahakar olabiliyorum öyle bir işe yarıyo ^^
0
dafaisss
(12.12.17)
Çok x’sek demek ki + 1
Nasıl x'iz belli değil (diil, vb.)
x stayla (Azalarak bitti gerçi)
Bir de 'İki satırlık adamları musallat ettik' tarzı çevreyi küçümseyici, kendini bir şey sanıcı ifadeler.

Söz değil ama c harfinin j, ş harfinin s gibi son 10-15 yılda türeyen garip Türkçeyi konuşanları yeniden 1. sınıfa yazdırasım geliyor. Harflerin doğru okunuşlarını öğrensinler. Maalesef, 25 yaş altındaki tiyatrocular bile böyle konuşuyor.

Bunun dışında, yukarıdakilerin çoğunu sevdiğimi fark ettim. Özellikle aynen'i seviyorum ben. Birine tastamam katıldığında söylenecek en güzel şey bence. +1 ile aynı şey.
0
aychovsky
(12.12.17)
Süper
İnanılmaz
Okey
Bullet journal setup
Bayan

Bunların hepsinin küpünü alalım lütfen. Bi de bizim müdürün konuş(ama)ma tarzını ekleyelim.
0
yaren
(12.12.17)
Gerçekten de yukarıda verilen cevapların neredeyse tamamına +1

Ama bilhassa bazılarını yeniden yazmak, biraz da eklemek istiyorum. Çoğunlukla sanal ortamlarda kullanılan ifadelere karşı ayrı bir gıcık oluyorum:
-... ya la?
Sadece bu ifadeyi yaygınlaştırdığı için bile nefret ediyorum Behzat Ç'den.

-Doğrudan Türkçe karşılığı olmasına rağmen ısrarla İngilizcesi kullanılan kelimeler, ifadeler. Özellikle de okay, yes ve lokasyon.

-"Bir tık daha x olabilirdi."
-Kardeşim.
-Birader (hatta bilader), sana diyorum!
-"Bana x ile gelmeyin, kalbinizi kırarım.", "At fav'a bekle", "X zamanında nasıl soktuysa acısı geçmemiş anlaşılan", "x'leri kudurttuğuna göre doğru hamle".
Özellikle Ekşi'de gördüğüm an eksiye abanıyorum.

-Hocam
-Harflere karışık basılarak yapılan gülme efekti
-Adamın hası/dibi
-Peder
-Türk filmlerinden alıntılanmış herhangi bir söz. Özellikle de "Şakir'e çay yok", "Saksıya fesleğen gibi oturturum anlamı da çıkar", "Peki, Zeki Müren de bizi görecek mi?" replikleri.
-Israrla yanlış telaffuz edilen kelimelerin bozuk halleri. Netekim, bilimum, espiri, miğde, morel gibi.

-Anam avradım olsun.
Bu kadar iğrenç bir yemin, söz verme veya tehdit etme cümlesi daha bilmiyorum sanırım.

-Bir isteğin var mı?

Yeryüzünün en boş sorusu. Halbuki iki taraf da biliyor ki bu söz öylesine deniyor.

Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler. Daha çok var da telefondan yazarken zorlanıyorum.
0
m e b
(12.12.17)
@meb yazınca nasıl unuttum dedim, kesinlikle sesli veya yazılı " ...ya la" bitemedi arkadaş! Küfürleri dem,ştim ama bir de dediği gibi "anam avradım olsun" yemini. Bunu diyen insandan tiksinirim ve ciddi midem bulanır.
0
mslny
(12.12.17)
analı babalı küfürlü konuşanları direkt silerim hayatımdan.

direkt yerine direk diyenlere gıcığım!

muhatap yazamayanlara...

bir de şöyle bir kullanım çıktı: "..!" önce ünlem gelir, sonra iki nokta. ünlemle vurgulanmış üç noktadır o!

"aynen"e alıştık.

"la" bir dönem çok baymıştı, bitti gibi.

"olm" diye bir şey var, bazen de "oğlum"

"asdasdffsss" diye bir gülme efekti?

"kadim" kelimesinden tiksindirdiler!

"eyyyyy" diye başlayan höykürmelerden gına geldi!

"anladım" ne demek? bir şey söylüyorsun, önemli bir şey. söyleyecek iki kelime kapasitesi yok. "anladım" diyor sadece. aferin, bu da bir şey.

yine de çok katı değilim küfürler haricinde. ve tabii ki malum şahsın iğrenç hitabeti dışında! değiştiremeyeceğim şeyleri olduğu gibi kabullenmeye çalışıyorum hatta hoşuma bile gidiyor olabilir.
0
runagain
(12.12.17)
ejderya
0
eindaclub
(12.12.17)
Candır.
Amk, aq vb. ifadeler.
Aynen'e ne çok sinir olan varmış. Ben sık kullanırım. :)
0
auroraaurora
(12.12.17)
yaşıyorsun bu hayatı/seviyorsun bu hayatı.

bir de konuşurken sürekli "yani" kelimesi kullanıldığı zaman çok fazla dikkatim dağılıyor. karşımdakinin kelime dağarcığının yetersiz olduğunu görüp içeriği çok dikkate alamıyorum.
0
kayranin kedisi
(12.12.17)
poncik
milli birlik ve bütünlük
kardo
efso
0
gintare
(12.12.17)
aynen
0
nothing in my way
(12.12.17)
dostlar cevaplarınıza çok teşekkür ederim. hepsini dikkatle okudum.

ben "peki"yi unuttum eklemeyi. ahmet hakan ın bir bok bilmediğini belli ettiği ve programındaki iki lafından biri.

"peki"
0
🌸ya ben lan neyse
(13.12.17)
(1)

Rüya Yorumlama

mutekebbir
Çok detaya girmeden takıldığım yerleri anlatacağım zira benim rüyalarım film gibidir yaz yaz bitmez. 1. Rüya; bir gösterideyim açık havada. Güneşe bakıyorum çok büyük görünüyor ve inanılmaz yakın. Güneş birden yanmaya başlıyor ve patlıyor ben korkudan uyandım. 2. Rüya; eski evimizdeyim cam açık bir
Çok detaya girmeden takıldığım yerleri anlatacağım zira benim rüyalarım film gibidir yaz yaz bitmez.
 
1. Rüya; bir gösterideyim açık havada. Güneşe bakıyorum çok büyük görünüyor ve inanılmaz yakın. Güneş birden yanmaya başlıyor ve patlıyor ben korkudan uyandım.

2. Rüya; eski evimizdeyim cam açık bir alana bakıyor, o sırada ay dikkatimi çekiyor. Dolunay var izliyorum yanımda birileri konuşurken ben gözümü kaçırıp kaçırıp aya bakıyorum. Sonra birden ayın etrafı yanmaya başlıyor çember gibi bir alev, ay tepeden dümdüz aşağıya düşüyor. Çok korkuyorum yine uyanıyorum.

Her iki rüyadan da uyandığımda kalbim yerinden fırlacak gibi çarpıyordu, ilk etapta gördüklerim rüya mı gerçek mi ayırt edemiyorum.

İki rüyayı da farklı günlerde ve gün içinde çok fazla gerilim/korku filmi izlediğimde gördüm. Normalde filmlerde ya da normal hayatımda öyle çok korkak biri değilim.
Bunun dışında dolunayı izlemeyi ve güneşi çok seven biriyim.

Ama aynı filmleri izlediğim insanlar karanlıkta bir yere gitmeye korkarken ya da rüyalarında ruhani varlıklarla korkunç anlar yaşarken ben neden böyle şeyler görüyorum acaba.
Belki farklı ve mantıklı bir bakış açısı gelir diye soruyorum.

Teşekkürler.


Not: Telefondayım, anlatım bozuklukları be imla hataları daha sonra düzelecektir.
0
mutekebbir
(07.12.17)
parlak, göz önünde, popüler biri olmak seni korkutuyordur belki de. daha kenarda köşede kendi halinde biri olarak kalmak istiyosundur, ama böyle olmamasına zorlayan şartlar içindesindir.
0
dafaisss
(08.12.17)
(8)

quarter'ın ingiliz ingilizcesindeki telaffuzu

freedonia
Normalde hep Cambridge sözlük kullanıyorum da, https://dictionary.cambridge.org/dictionary/english/quarterPOğTI diye telaffuzu ediyor ya, yanlışlık yoktur değil mi, ben mi yanlış duyuyorum yoksa?
Normalde hep Cambridge sözlük kullanıyorum da, dictionary.cambridge.org
POğTI diye telaffuzu ediyor ya, yanlışlık yoktur değil mi, ben mi yanlış duyuyorum yoksa?
0
freedonia
(06.12.17)
Değişik olmuş o evet. Şurda söylenene bir bakın isterseniz:

youtu.be
0
voyager 1
(06.12.17)
pOğta demiyor, khouta diyor bence.
0
neynep
(06.12.17)
linkte kwɔː.tə yazmış yanına, POğTI göremedim ben linkte.
0
dafaisss
(06.12.17)
adam dogru diyor, pogta diyor. ama pogta degil, bu asiri aksan vs katmis anlasilan.
0
baldur2
(06.12.17)
Bana da değişik geldi, @voyager 1'in verdiği linkteki daha net. "koutha" gibi bir ses çıkması lazım.

Yeri gelmişken söyleyeyim Amerikan aksanı candır abi bu ne ya. :D
0
tierra santa
(06.12.17)
kıwordır - amerikan ingilizcesi

kıwooğta da ingiliz diye tahmin ediyorum. poğtı olmamış burda.
0
eindaclub
(06.12.17)
kootı gibi söylebilirsiniz (2 "o" yerine 1,5 o gibi olacak tabi)
0
yalnux
(06.12.17)
Cambridge'teki ses kaydı doğru. Kootı gibi söylüyor yalnux'un dediği gibi.
0
monogram
(06.12.17)
(12)

camilere giriş izni verilmesi hk.

karlmarx
merhababugün caminin önünden geçerken aklıma geldi. deneysel bir sorudur.diyelimki bir ülkede yaşayan insanların tamamı camilere gidip vakit namazlarını kılmak istiyor. ama yeterince cami yok. olan camilerin kapasiteleri yetmiyor. ve insanlar arasında vakitlere göre paylaşım yapılması lazım. giriş ç
merhaba

bugün caminin önünden geçerken aklıma geldi. deneysel bir sorudur.

diyelimki bir ülkede yaşayan insanların tamamı camilere gidip vakit namazlarını kılmak istiyor. ama yeterince cami yok. olan camilerin kapasiteleri yetmiyor. ve insanlar arasında vakitlere göre paylaşım yapılması lazım.

giriş çıkışlar nasıl düzenlenir. hangi vakitler hangi yaş grubuna verilir.

ek cami yapmak için yer yok. cami sayısı sabit.

hayal gücümüzle yanıtlayabileceğimiz bir soru.

camiyi bilinen tüm ibadethanelerle değiştirebilirsiniz.

teşekkürler
0
karlmarx
(06.12.17)
Sabah50+
Yatsı 30-

Gibi bir cevap mı mesela?
0
karamaleksey
(06.12.17)
İbadet özelinde bakacaksak illa camiye/ibadethaneye özel olmadığından dolayı yani temiz olan her yerde ibadet edilebildiğinden dolayı zaten böyle bir problem oluşmaz.
Geçersiz soru.

Ha sorun sabit sayıdaki binaya herkesin girmesi gerektiği problemiyse sorunu ayrıca o şekilde açabilirsin. Soru o şekilde geldiğinde tartışırız.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(06.12.17)
birinden hiç "abi cami çok kalabalıktı geri döndüm" gibi bişey duymadım ^^
yeryüzü allahın mescididir der işin içinden çıkardım ben ^^
0
dafaisss
(06.12.17)
insanlar illaki minaresi olan yerde kılmak istiyor. temiz de olsa pak da olsa başka yerde kılmayacağız diyor. camiler bizimdir diyor. camileri nasıl paylaştıracağız. bina girişiyle ilgili değil sorum.
0
🌸karlmarx
(06.12.17)
bir binaya en fazla sayida insani nasil sokariz gibi bir deneysel soru olmus. birbirlerini yerler, yapacak bir sey yok baska, illa gireceklerse.
0
baldur2
(06.12.17)
yeryüzü mescid zaten. camiye, minbere, mihraba, minareye gerek de yok. öyle cafcaflı süslemelere, ahşap/çelik işlemeli kapılara, mermerden falan filanlara...

dediğin gibi bir durum tarih boyunca olmadı, olacağını da sanmıyorum. bayram ve cuma namazları haricinde ve kandil akşamları haricinde genelde boş zaten camiler. o kadar halı, ısıtma tertibatı, klima...

memlekette, mahallemizdeki caminin bir sürü borcu varken (oraya taşındğımızda daha temeli bile yoktu, inşaatına yardım da ettik, çalıştık da), üç beş kişi oturup doğalgaza geçme kararı alıyor ve "hadi cemaat para...". bir de cemaat hep şikayetçi ısınamamaktan. 60 bin civarı gibi bir rakama mal olmuştu. filanın dediği gibi, "bana mı sordunuz doğalgaza geçerken?"

geceleri ışıklarının yanması, her yıl bir yerlerinin yıkılıp yeniden yapılması...

en son rakam bildiğim kadarıyla 81 bin. türkiye'de Allah'ın 81 bin evi olup da, sokakta bir (1) tane evsiz olması benim kanıma dokunuyor, vicdanımı rahatsız ediyor.

iki yıldır falan ne bayram ne cuma namazına gitmiyordum. bir on-on beş kez sabah namazına gitmişimdir. o vakti seviyorum. berkinime laf edince cemaat; camiden de, cemaatten de... soğudum. bir buçuk ay kadar önce bir cuma namazına gittim sadece, abdestim duruyorken sabahtan.

din de sadece din değil maalesef. bak cahil cuhela yakıp yıkar demiyor, "black friday"e özel hutbe yazıyor diyanet. o kadar zulüm varken memlekette; rüşvet, yolsuzluk, rant falan filan... işleri güçleri köylü kafasıyla ayar vermekte.

şimdi hani, o cihadistlerin "din yalnızca Allah'ın oluncaya kadar, onlarla savaş" ayetini kan dökme olarak algıladığı gibi; ben de bu gerici, yobaz zihniyetle mücadele olarak algılasam, çok doğru yapmış olurum ama kanla, kılıçla değil. lafla, sözle... sözün de hükmü yok bu devirde. Allah'a değil adamına tapıyor; paraya, güce tapıyor insanlar.

hangi birini diyelim ki... herkesin gördüğü bildiği gibi, maşallah(!)... pek bir geniş mideler, vicdan sıfırın altında.

artık susuyorum daha çok. deli gibi sağa sola yazar çizer, her yerde konuşurdum. bir halt ettiğimi sanırdım, meğer boşa çaba... kendimi yorduğumla kaldım.

dediğinle ilgili de bir şeyler demiş olayım. caminin cemaati kaldırmamasından değil de, sözde güvenlik sebebiyle israil yapıyor bunu. mescidi aksa'ya -sanırım- 60 yaşın üstündekiler alınıyor sadece.

güldü, konuştu, oyun oynadı diye bir çocuğun; elini farklı/yanlış bağladı vs kalbi kırılacaksa, dinle/camiyle arasına mesafe girecekse o cami de, o cemaat de olmasın zaten. o namaz da namaz değil.

hep şekil, hep şekil... eski camilerde bir huzur var, yenileri beton ve süslü yapılar sadece. çoğunda o manevi huzur hissedilmiyor.

gittim mi, gittim diye de camiye gidilmez ki...

beraber oturup içtiğin adam bile; kendi çapında hırsızından, büyük götürene kadar din polisi oluyor birden, bu meseleleri konuştuğunda. hemen aforoz, hemen "atayist, komonist" bilmem ne yaftaları...

çok sevmiyorum bu din/cami muhabbetlerini. iki yüzümüz de sırıtıyor görebilene, kabak gibi.
0
runagain
(06.12.17)
first in first out sistemi uygulanır. camiiye giren her zaman mümkün olan en ön safta namaz kılmak zorunda olur. arka kapıdan girilip önlere geçilerek, namaz bitince ön kapıdan çıkılır. böylelikle 2 vakit arasında günün her dakikası, giriş kapısında yığılma olmadan bir sirkülasyon sağlanır.
0
onemoremile
(06.12.17)
Ben yaş grubuna değil sadakate göre bir ayarlama yapardım. Ezandan sonraki ilk 20 dakika sadakati en yüksek gruba (camiye en sık gidenler), sonraki 20 dakika sadakati daha az gruba.
Ama Cuma ve bayram namazlarında tıkanırsın her türlü, yaş mevzuu da kurtarmaz.
0
SiyamkedisiZorro
(06.12.17)
Zaten her vakit arası en az 2 saat olduğunu düşünürsek, 20 dk'da yeni bir cemaat ile namaz kılınabilir.Bu hesaba göre kafadan 6 seans da bir vakit kılınabilir.O bile yetmiyorsa müsait olan her yerde kılınabilir. (spor salonu -stadyum - okul - yol - kahvehane ....)
0
josefen
(06.12.17)
Kıl geç 5 dk! Kapıya birini koyarsın kılan çıkar arka kapıdan.
0
insomnia
(06.12.17)
'' yani temiz olan her yerde ibadet edilebildiğinden dolayı zaten böyle bir problem oluşmaz. ''

yav camilerin kendisi pis değil mi zaten :/ , ayak kokusu, ayakkabılıkların ordan gelen koku, insanların kokusu
0
kleider
(06.12.17)
Caminin kapasitesinin yetmemesi cemaatle namaz kılmaya engel değildir. Kaldı ki cemaatle namaz kılmak tek başına namaz kılmaya göre 27 kat daha faziletlidir. Bunu bilen bir müslüman zaten vakti de geçirmemek adına her zaman cemaatle namaz kılmaya önem verir. O nedenle cemaatin yer darlığı nedeniyle bölünmesinin söz konusu olacağını sanmıyorum.

(Eshab-ı kiram zamanında o kadar sık saf tutulurdu ki elbiselerinin omuz kısımları estirdi.)
0
1adam
(06.12.17)
(4)

İlk işletim sistemi veya programlama dili

owaki
Nasıl yazıldı?
Nasıl yazıldı?
0
owaki
(06.12.17)
ilk yoğurt nasıl yapıldı?

en.wikipedia.org
en.0wikipedia.org
0
goodz
(06.12.17)
descartes ya da la mettrie üzerinden düşüneceksek ilk insan değil "ikinci insan" bir programlama dili kullanılarak yazılmıştı. ilk işletim sistemi de ilk insandı. evet aynen böyle bişey.
0
dafaisss
(06.12.17)
sistem demek birden fazla seyin birbiri ile uyumlu etkilesime girmesi, yani islem yapan birden cok mekanizma olacak, bir de baska bir mekanizma o mekanizmalari yonetecek. ilk bilgisayarlar elektronik degil mekanik yontemlerle calisiyordu. ornegin toplama, cikartma, carpma, bolme yapiyorlardi. simdi burada 4 farkli islem ve mekanizma var. bu islemler arasinda gecis yapmasi icin bir baska mekanizma tasarlamalari gerekti, ornegin bir kol, bu kol ile bu 4 islemden biri seciliyordu. iste bu ilk isletim sistemi.

bu yukaridaki mekanizma once elektronik mekanizmalara evrildi. elektronik mekanizmalarda bu 4 islemin mekanizmasi ve bu 4 islem arasindan birini secen isletim sistemi elektronik devreler uzerinde dizayn edildi, bildigimiz kartlar uzerine cizilmis bakir yollar, transistorler, direncler vs. yani hesap makinalari uzerindeki sitemi saglayan elektronik devreler bir isletim sistemi gorevi gorur.

bu elektronik devreler daha sonra disaridan komutlar kabul edebilme ozelligi ile gelistirildiler. bu komutlar cok dusuk seviye diller(ornegin assembly) ve bit (0 ve 1) seviyesindeki komutlar ile yapiliyordu. boylece ilk moderm anlamda isletim sistemleri dogdu, elektronik devreler komut alabiliyor, ve bagli oldugu diger alt sistemleri yonetebiliyordu.

tabi bir sure sonra bu elektronik devrelerin yonettigi alt sistemler karmasiklasti. ekranlar, grafikler, bagli oldugu cihazlar daha karmasik yapi oldu. artik bu sisteme bit seviyesinde ve dusuk seviye dillerle mudahale etmek cok karmasik oldu. boylece daha yuksek seviye dillere, yani daha anlasilabilir komutlari bit seviyesindeki komutlara cevirecek diller turedi, iste bu sekilde C dili ve UNIX isletim sistemi dogdu.

yani herkes bu ise bir tugla koydu, ve gunumuzn isletim sistemleri olustu.
0
emrahday
(06.12.17)
@emrahday owyeah
0
🌸owaki
(06.12.17)
(14)

Kayıtlı vesikalığı sildirmek için tartıştım

ya ben lan neyse
youtuber başlığı gibi oldu ama idare edin dostlar.bir yerde çektirmiş olduğum biyometrik vesikalık için "kayıtlarınızda kalmasını istemiyorum. silmenizi rica ediyorum." dedim. çalışanlar hep bir ağızdan "yetkimiz yok, serverlarda, sistem-mistem..." derken tartıştık biraz. en son "o zaman mahkeme çöz
youtuber başlığı gibi oldu ama idare edin dostlar.

bir yerde çektirmiş olduğum biyometrik vesikalık için "kayıtlarınızda kalmasını istemiyorum. silmenizi rica ediyorum." dedim. çalışanlar hep bir ağızdan "yetkimiz yok, serverlarda, sistem-mistem..." derken tartıştık biraz. en son "o zaman mahkeme çözsün bu işi." deyince önce bunu meydan okuma gibi düşünüp "tamam siz bilirsiniz" dediler 2 dakika sonra çark edip silmeyi kabul ettiler. ama ben sanki takıntılı muamelesi gördüm orada. belki de "deli amk." dediler.

sorum şu: çok mu tuhaf bu talep? istemiyorum işte bu kadar basit. sanki sözleşme mi imzaladık vesikalık çekilmeden önce? sapık gibi ne saklıyosun milletin fotolarını amk.

edit: neden sakladıklarını biliyorum ama yenisini çektirmek atla deve değil. üstelik aynı fiyat. en önemlisi çoğu resmi kurum 6 aydan yaşlı fotoları kabul etmiyor.
0
ya ben lan neyse
(05.12.17)
Haklisiniz, talebiniz de hic tuhaf degil.

Sorun turkiye’de genelde kisinin ozel verilerinin saklanmasi, paylasilmasi ve/veya kullanilmasi durumlari icin secimlerin default olarak kisinin aleyhine olusturulmasiyla alakali. Siz istemiyorsaniz ugrasiyorsunuz her daim. Sistem bastan bozuk, bastan ayaga kokuyor.
0
lamira
(05.12.17)
Resmi kurum değilse ve önceden izin almıyor veya deklare etmiyorsa fotoları saklayacağını, öyle bir hakkı yok. Daha doğrusu kişinin bunu talep etme hakkı vardır. En azından mantık ve aklıselim bunu gerektirir.

Ama evet o kadar da büyütecek bir şey değil. Ayrıca adam siler atar sildim işte der sonra recovery yapar yine bulur fotonuzu.

Arabama oturma ama teybi tamir et gibi olmuş biraz. Gerek yok böyle takıntılara.
0
bos gezenin bos ustasi
(05.12.17)
ilk defa duyuyorum böyle bir talebi. ne yapcaklarını düşündünki fotonla?

ben olsam "takıntılı/deli heralde" diye düşünürdüm.
0
mahone
(05.12.17)
Eskiden sizin gibi çok kafaya takardım bu durumu. Sonradan azalttım.

Yalnız değilsiniz böyle düşünmekte. Çözüm olarak güvendiğim tek bir fotoğrafçıya gidiyorum. Sonra bir tane düzgün çektirip 4-5 yıl kullandığım oluyor vize vb. için gerekmiyorsa.
0
monogram
(05.12.17)
ben de deli diye düşünürdüm.

bu arşivin güzel tarafı: eskiden fotoğraf kıymetliydi pahalıydı, yıllar sonra gidip ilk çektirme masrafından daha ucuza yeniden kaliteli baskı alabiliyordunuz.

2. söylemek istediğim: şimdi artık fotoğrafçıların da bir olayı kalmadı, otomatik makineyle flaşı patlatıp dümdüz çekiyorlar, bir de aşırı rötuş... ama bu arşivin sahibi sağlam fotoğrafçı olsa 'sizin rızanız' diye bir şey yok zaten siz gidip adamın özel yerinde çektirmişiniz fotoğrafı. yani sahibi de siz değilsiniz onun. siz hizmet alıyorsunuz orada. dava etseniz de bu yüzden sildiremezsiniz. adamın 'sanatı' bu.

bir de şöyle düşünün: monaliza gidiyor 'ya leo ben bu resmi beğenmedim sil allaşkına' diyor.

adamlar uğraşılmaz diye silmiştir çok umursamamıştır o yüzden önemi yok. kafaya da takmayın böyle şeyleri.
0
idexo
(05.12.17)
talep tuhaf değil, ama çoğunluk tarafından olağan karşılanıp kanıksandığı için siz dile getirince sorunlu muamelesi görmüşsünüz o kadar.

ama idexo'nun dediği de doğru, bir fotoğrafçı 3-5 defa siz gibi müşterilerle karşılaşsa, mmm en iyisi kolpadan bir sistem kuralım silmiş gibi yaparız, der ve ruhunuz bile duymaz. bir de üstüne sildi zannedersiniz.
0
dafaisss
(05.12.17)
6698 sayılı KVKK ile bu bahsettiğiniz durum mümkün. Gerçekten mahkemeye verip fotoğrafınızı sildirtebilirdiniz, üstüne güzel de bi ceza kesilirdi şirkete.
0
roket adam
(05.12.17)
Ben yanci olarak bir soru sorayim. Roket adam kurul olusturuldu degil mi o kanun icin? Kurul su an isliyor mu? E-nabiz projesi icin saglik bakanligi davalikti da ne oldu onu merak ediyorum ben de :)
0
lamira
(05.12.17)
@lamira, ben hukukçu değilim de işin teknoloji tarafındayım, ama takip ettiğim kadarıyla kurul oluşturuldu ve şu anda çalışıyor. Zaten dikkat ederseniz bir çok yerden 6698 ile ilgili mail gelmeye başladı, hatta bazı plazalarda girişte bile uyarı panoları konuldu kişisel verileriniz işlenebilir diye :) Ama yine bildiğim kadarıyla henüz emsal olacak bir dava yok. kvkk.gov.tr adresini incelemeni öneririm meraklıysan.
0
roket adam
(05.12.17)
@roket adam

ilgili mevuzatın 5. maddesinin d ve f bentlerinde şunlar belirtilmiş:

d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması.

f) İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması.

adamın işi vesikalık çekmek. adamın meşru menfaati bu, zorla çekmiyor, sen rızanla gidip çektiriyorsun. adam da bu işi bir sanat olarak icra ederken belli bir masrafa katlanıyor, sen yalnızca aldığın hizmetin parasını veriyorsun. bütün ekipman, kira, işçilik ve bu işin bilgisi adama ait. adam bu sebeple bir üretimde bulunuyor. sen de buna razı olurken bütün masraf, bilgi ve zamandan tasarruf ediyorsun. bu faydaları gözetip diyelim 12 adet vesikalık şeklinde çıktıyı almaya da razı oluyorsun.

dolayısıyla kişisel verilerin korunması: senin rızan ve/veya haberin olmadan hakkında bilgi toplanıp daha ziyade bu bilgilerin bir database'e kaydedilmesi ile yani tabiri caizse fişlenmenle ilgilidir.

yukarıda adamın kendi mekanına senin gitmen dahi rızanın göstergesidir.

ayrıca bu konularda bazı davalar da görülmüştür ilk defa olan bir şey değil bu.

halka açık alanda dahi çekilen fotoğrafınız size ait değildir. sanatçıya aittir. siz halka açık alana çıkarken görüntünüzü alenileştirirsiniz. öte yandan sizin özel alanınıza bilginiz ve/veya rızanız olmadan girip kayıt yapılması ise suçtur.

falan filan.

özetle: işkembeden sallamayalım.
0
idexo
(06.12.17)
@Idexo, kardeş hukukçu olmadığımı belirttim, ben işin tamamen teknoloji tarafındayım, siber güvenlik üzerine çalışıyorum. Fakat söylediğin yine de saçma geliyor. Konu kişisel verilerin "toplanması" ile alakalı olsaydı da -ki değil-, fotoğrafı alan kurumun KVKK kapsamında kişinin biyometrik bilgilerini içeren o "fotoğrafı" ilgili kanun maddesindeki teknik ve idari önlemlere uyacak şekilde alıp saklayacağına dair bir yazılı bilgilendirme yapılması gerekirdi, ki sanmıyorum, bu noktada kurumdaki arkadaşın yapacağı sözlü bilgilendirme yeterli olsaydı bankalar günlerce mail bombardımanı yapmazdı diye düşünüyorum..

Ha konumuz ne, konumuz aslında "unutulma hakkı" ile alakalı. Diyelim ki evet kendi isteğimle gittim, fotoğrafımı çektirdim, adam açtı sözleşme imzalattı, fotoğrafı kaydetti, kaydedeceğini biliyordum, beni bu konuda bilgilendirdi, ve o an sıkıntı yapmadım benim için uygundu. Ama sonrasında karar verdim ki fotoğrafımın onda kayıtlı durmasını istemiyorum, birden fikrim değişti. Fotoğrafı alan kurum da ben bu şekilde dilekçe verdiğimde, gerekli teknik yöntemlerle fotoğrafı anonimleştirmekle veya fotoğrafları silmekle yükümlüdür, gayet net. Ben mi yanlış okuyorum acaba ilgili kanun maddesini? Açıklarsanız biz de bilgilenmiş oluruz. Zaten asıl problem insanların kendi isteğiyle paylaştığı kişisel verilerin kötüye kullanılması, senin dediğin gibi olsa bu kanun neyi çözüyor olacak?

İlgili kişinin hakları
MADDE 11- (1) Herkes, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili;
a) Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,
b) Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
c) Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
ç) Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
d) Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme,
12305
e) 7 nci maddede öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme,
f) (d) ve (e) bentleri uyarınca yapılan işlemlerin, kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
g) İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir
sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
ğ) Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme, haklarına sahiptir.
0
roket adam
(06.12.17)
5. madde açık ve net.

bu olayda da sildirmek gibi bir hakkı yok bu kişinin. gelmiş hukukçu değilim diyorsun, sallamaktan da çekinmiyorsun. sokakta çekilmiş fotoğrafını bile sildiremezsin bu kadar net. daha neyin tantanasını yapıyorsun?

sanatçının eseriyle dijital veriyi karıştırma bilmediğin alanlarla ilgili yorum da yapma.
0
idexo
(06.12.17)
Deli herhalde diye düşünürüm +1

Kim napacak senin fotoğrafını, bir fotoğraf ile en fazla napılabilir ki? Bu kadar takıntıyla, kaygıyla yaşamak biraz fazla değil mi? Yaşam bu şekildeki kişiler için çok zor olmalı. Böyle hayat mı geçer be.
0
i m cool with that
(06.12.17)
Ahahahah yıllardır ekşi duyuru'da takılırım, binlerce de cevabım vardır, kendi mesleğimle alakalı da bir sürü yanlış cevaba denk gelmiş ve hiç kibirlenmeden düzeltmişimdir, ama gerçekten böyle bir uslubu ilk defa görüyorum. Size sonsuz ilminizle diliyorum sayın idexo, yine de yakın zamanda bir hukuk müşavirine danışmanızı öneriyorum. Önerim Ersoy & Bilgehan, bu konuda uzman arkadaşlar var, hem bilgi hem de uslup konusunda size yardımcı olacaklardır.
0
roket adam
(07.12.17)
(2)

windows güncellemelerinin kesin çözümü yok mu

qazedcsrfvtyhngujmkol
sorunum şuhttps://eksisozluk.com/entry/72600491bunun kolay ve sorunsuz bir yolu olmalı. aldığımdan beri başıma bela olduhttps://eksisozluk.com/entry/63810061anasını satayım burda sorsam hepiniz miyendissiniz ama bi tane makul çözüm önerisi gelmedi. 1 seneden fazla zaman geçmiş.
sorunum şu

eksisozluk.com

bunun kolay ve sorunsuz bir yolu olmalı. aldığımdan beri başıma bela oldu

eksisozluk.com

anasını satayım burda sorsam hepiniz miyendissiniz ama bi tane makul çözüm önerisi gelmedi. 1 seneden fazla zaman geçmiş.
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(05.12.17)
Windows'u ara'ya "services.msc" yaz, sonra gir services.msc'ye.
listeden windows update'e sağ tıkla.
özellikler'e gir.
açılan pencerede "başlangıç türü"nü "devre dışı" ya da "elle" olarak seç.
devre dışı yaparsan güncellemeyle hiç işin kalmaz.
elle yaparsan sana sorar, istediğinde güncellersin.
0
dafaisss
(05.12.17)
hatırladığım kadarıyla windows 10 güncelleme servisini devre dışı bırakmaya izin vermiyor.

www.ghacks.net

www.reddit.com
0
washe
(05.12.17)
(5)

Do not resuscitate?

karamaleksey
http://m.t24.com.tr/haber/hastaya-mudahale-edeceklerdi-dovmesini-gorduler,504679Haber linki bu, muhtemelen de karşılaşmışsınızdır. Bu konudaki düşünceniz neler? Yani siz olsanız müdahale etme taraftarı mı olurdunuz?Biraz daha farklı bir örnek üzerinden de aynı soruyu sormak isterim. Açlık grevi, ölü
m.t24.com.tr
Haber linki bu, muhtemelen de karşılaşmışsınızdır. Bu konudaki düşünceniz neler? Yani siz olsanız müdahale etme taraftarı mı olurdunuz?
Biraz daha farklı bir örnek üzerinden de aynı soruyu sormak isterim. Açlık grevi, ölüm orucu içerisinde olan insan bir süre sonra bilinç kaybı yaşadığında nasıl bir tutum sergilersiniz?
Örneklerde doktor olduğunuzu varsaydığınız durumdaki tutumunuzu soruyorum.
0
karamaleksey
(05.12.17)
üstündeki dövme bir şey ifade etmez bununla ilgili gerekli resmi prosedür neyse onun yapılıp yapılmamasını dikkate alırım. hakim olsam only god can judge me dövmeli adamı yargılamayacak mıyız yani (:

açlık grevi ya da ölüm orucu tercihtir kimseye zorla tıbbi müdahale edilemez.
0
Ufuk
(05.12.17)
Makale şuymuş.

www.nejm.org

Bu kişide kronik obstrüktif akciğer hastalığı, diyabet ve ritm bozukluğu varmış. Ben bu kadar hastalığı olan birinin baktınız ölüyorum, hayata döndürmeyin demesini saygıyla karşılarım. Gerekli yerlere danışırdım ama vicdan azabı falan çekmezdim müdahale etmediğim için.
0
dissendium
(05.12.17)
ya soru salt tıp etiğiyle ilgili gibi de, ondan ziyade o ülkedeki hukuğun güvenilirliği, sağlık sistemiyle koordinasyonuna göre bir cevap verilir buna.

haberde fotoğrafı paylaşılan dövme de, eğer fotoğraftan kaynaklanan bir şey değilse, yeni yapılmış gibi gözükmüyor. adamın müdahale esnasında muhtemelen bilinci yerinde olmayacağı için dövmenin bu amaçla yapılıp yapılmadığını kanıtlamanın bir yolu yok. dediğim hukukun güvenilirliği ve sağlık sistemiyle koordinasyonunu mesela; bu adamın bir yakınının ölmesine göz yumdular diye dava açmasına da açık kapı bırakabilir. kaldı ki mesela adam yakınlarının umrunda olmasa bile, salt alma ihtimalleri olan bir tazminat için yapabilirler bunu. haberde de bir kesit aktarılıyor, devamında örnek verdiğim şekilde bir şey olup olmadığını, ya da teşebbüs edilmediğini... bilmiyoruz.

ülkemdeki yasalara, hukukun işleyişine, sağlık sistemine güveniyorsam elleşmeyebilirdim, sevmediğim bir sol fraksiyona mensup birinin eylemini sabote etmek için açlık grevine müdahale ederdim mesela öyle diyeyim (haberdeki mevzu dışında söylüyorum çünkü hiçbir şey belli değil, bir de orası nasıl bir yer çok acayip acilen etik kurul toplanmış falan). yok güvenmiyorsam umrumda olmazdı ne müdahele gerekiyosa sakınmadan onu yapardım.
0
dafaisss
(05.12.17)
Belgesi varsa yapmıyorsun. Dövme yeterli değil. Doktoru koruyan şey resmi belge. Belki vazgeçti? Haberlerdeki adamın durumu zaten çok ağırmış. Kalp masajı vs. gerekene kadar belgesini de bulmuşlar ve yapmamışlar. Bu sırada tedavi etmemişler demiyorum. Hastalığı tabi ki tedavi edilmeye çalışılmış. Kalbi durduktan sonra geri döndürülmek istemiyormuş adam, bu kadar. Belki beyni oksijensiz kalacak ve kalan ömrünü bitki gibi geçirecek ve risk almak istemiyor. Bilemeyiz. Türkiye'de DNR yasal değil. Kanserden acılar içinde sürünüyor olsan bile kalbin durduğunda resüsite edip 45 dakika CPR yapıldı, yanıt alınamadı, 02.20'de ex kabul edildi diye yazıyor dosyanda. Yakınların dava açarsa ama karameleksey ağır hastaydı, dövmesi vardı ondan yapmadık falan mahkemede geçmiyor. Döndürmek etik mi orasını bilemem.
0
Lim5
(05.12.17)
meselenin bizdeki vicdani yansımasını soruyorum aslında. mesleki görevimiz iyileştirme, hayat kurtarma üzerine ama yeri geldiğinde sınırımızı da bilmeliyiz mi yani hastaya karşı. bu sınırı çizmek kolay olmasa gerek. sonrasında acabalarla boğuşmaz mıyız hayatta?
0
🌸karamaleksey
(05.12.17)
(3)

Araplar Galen'i (Calinus) nasıl telaffuz eder?

gijilti
Yunan hekim Galenos'tan bahsediyorum. Osmanlıca Arap harfli metinlerden Latin harfli metinlere çevrilirken Câlînûs şeklinde aktarılmış. Ama Arapçada bu ünlüler gerçekten uzatılıyor mu telaffuzda. Özel isim olduğu için sesli sözlük vb. kaynaklar da yardımcı olamıyor.Bunu nasıl tespit edebilirim?
Yunan hekim Galenos'tan bahsediyorum. Osmanlıca Arap harfli metinlerden Latin harfli metinlere çevrilirken Câlînûs şeklinde aktarılmış. Ama Arapçada bu ünlüler gerçekten uzatılıyor mu telaffuzda. Özel isim olduğu için sesli sözlük vb. kaynaklar da yardımcı olamıyor.

Bunu nasıl tespit edebilirim?
0
gijilti
(05.12.17)
elifba ile yazımının örneği var mı elinizde? o harflerle yazımından farazi çıkarsanabilecek bir şey bu. fotoğraf link falan atarsanız bakayım.
onun dışında yaygınlaşmış bir kullanım vardıysa ve o hesaba katılmadıysa yine muallak kalır ama, benimkisi de, latinize edilmiş hali de.
0
dafaisss
(05.12.17)
kalyanos falan diyorlardır.
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(05.12.17)
جالينوس şeklinde yazmışlar kitabımızda
0
theconqueror
(14.12.17)
(15)

Bir erkek niye tüm kadınlarla yatmak ister?

:)
Bir erkek tanıyorum 40 yaş civarı. Adamın işi gücü bütün kadınlarla yatmak, bunu alemin gözüne sokmak için de yapmıyor. Ruhu öyle. Gayet yakışıklı boylu poslu, cinselliğe de erken yaşta başlamış. Şimdiye kadar bir sürü kadınla beraber olmuş ama, doymuyor. Takip ettiği sayfalar bile hep cinsellikle i
Bir erkek tanıyorum 40 yaş civarı. Adamın işi gücü bütün kadınlarla yatmak, bunu alemin gözüne sokmak için de yapmıyor. Ruhu öyle. Gayet yakışıklı boylu poslu, cinselliğe de erken yaşta başlamış. Şimdiye kadar bir sürü kadınla beraber olmuş ama, doymuyor. Takip ettiği sayfalar bile hep cinsellikle ilgili. Bu durum normal mi sizce? Bir şeyleri mi tatmin etmek isteyip edemiyor acaba.
0
:)
(05.12.17)
güven problemi var
0
vedatchilipeppers
(05.12.17)
Bu soruya cevap aramak şu gibi sorulara cevap aramakla eşdeğer:

Bir aslan neden tüm geyikleri yemek ister?
Bir kedi neden fareleri kovalar?
Bir arı neden bal yapar?
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu
(05.12.17)
Arda +1
0
[GODDARD]
(05.12.17)
Zevk meselesi. Bunun kadını erkeği yok. Tabii bu coğrafyada kadınların kafasına vurula vurula sindirildikleri için, erkekler de seks yaptıkça babaları, amcaları, dayıları tarafından pohpohlandığı için erkekler aha rahat bir şekilde bunu yapabiliyor.

Seks bir ihtiyaç ve herkes için çok zevkli bir eylem, ve bunu yemek yemeye çok benzetiyorum. Ne kadar karnını doyurursan doyur, o an "Herhâlde artık iki gün yemek yiyemem" diye aklından geçirsen de en fazla 5-6 saat sonra acıkmış bulursun kendini. En sevdiğin yemek mantı olsun diyelim, üç gün üst üste yesen bıkarsın. Canın salçalı makarna çeker, humus çeker, kebap çeker. "Yok ya, ben kuru ekmekle iyiyim böyle" dersen sen bilirsin ama insanlar her gün farklı çeşit yiyor (Ya da yemek istiyor, yemeye çalışıyor) diye bunu garipsemen doğal değil.
0
yirmisantim
(05.12.17)
2011 yapımı "shame" diye bir film var, konuya uygun. izlemenizi öneririm.
0
honeybunny
(05.12.17)
ihtimal olarak: bir kadın buna fena koymuştur bir şekilde, o da o hariç geri kalanlardan hınıcını almaya çalışıyodur ama bir türlü tatmin olamıyodur
0
dafaisss
(05.12.17)
(bkz: alışmış kudurmuştan beterdir)

Andropozu herkesinkinden çok daha ağır geçecek. Gözlemle bak.
0
yaren
(05.12.17)
yirmisantim +975345678

her yigidin yogurt yiyisi, her insanin yasayisi bir degildir.
0
lamira
(05.12.17)
twelfth +9799898567

cunku cogumuz sevisirken "tanri"ya el salliyoruz bir sekilde. kim kendini o yukseklikten asagi birakmayi ister ki o kadar yorulup yol aldiktan sonra?
0
lamira
(05.12.17)
acemi +785678
0
lamira
(05.12.17)
bana göre cinsellik konusunda normal diye bir kıstas yok. çoğu hayvan -bazılarının zevk için de yaptıklarını duymuştum- cinselliği/seksi üremek için yapıyor. İnsan için mesele farklı ama. İster içgüdü, ister psikolojik de buna ama insan için sekste olay hem fizyolojik hem psikolojik. bir söz, bir bakış, bir temas olayı bambaşka bir tarafa götürebiliyor :) senin tanıdığın elemanın da mevzu büyük ihtimal psikolojik ihtiyaçtan kaynaklıdır.
0
silah taciri
(05.12.17)
neden istemesin? sonuçta zevkli bir şey. yapabiliyorsa ne mutlu ona. illa arkasında psikolojik sorun aramaya gerek yok.
0
nickini degistiren yazar
(05.12.17)
Çünkü zevk ve merak. Farklı tenler, farklı hisler.
0
MaNOfTheYear
(05.12.17)
ayıp.
0
eksimeksi
(05.12.17)
ben de size bir soru sorayım. siz karnınız acıkınca ve doymadığınızda neler yaparsınız ?
0
evimin paspasi
(05.12.17)
(10)

maksimum mutlulukla uyutulmak mı? Acılarla yaşamak mı?

binder dandet
Ap var diyelim bir adet, ictiginizde maksimum mutlulukla hayatınızın sonuna kadar uyuyorsunuz- diğer seçenek ise ap'ı almamak ama acılarla boğuşmak.Diceksiniz ki onun filmi var matrix diye. Evet var, asıl anlamak istediğim ise mutluluk dereceniz ve yıpranma payınız.Saygılar.
Ap var diyelim bir adet, ictiginizde maksimum mutlulukla hayatınızın sonuna kadar uyuyorsunuz- diğer seçenek ise ap'ı almamak ama acılarla boğuşmak.

Diceksiniz ki onun filmi var matrix diye. Evet var, asıl anlamak istediğim ise mutluluk dereceniz ve yıpranma payınız.

Saygılar.
0
binder dandet
(04.12.17)
acı bizim işimiz. since 1986.

cevap : b
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(04.12.17)
Tatlı uykulu ölüm
0
kablelvuku
(04.12.17)
Bildiğimiz fiziksel uykudan bahsediyorsan, yatağa girip pofuduk yorgana falan sarılacaksam, acılarla uyumayı bile mutlulukla yaşamaya tercih edebilirim. Uyku öyle kutsal, öyle yücelerden yüce bir şey.

Matrix’imsi gibi diyorsan, fark etmez. İster acıyla yaşa, ister tatlı tatlı uyu; kendinlesin ve kişi değişmedikten sonra çevre koşullarını (uç durumlar değilse, açlık sınırının üstündeyse ve güvenlik varsa, acı dediğimiz fiziksel acı değilse) tamamen şinanay olduğunu düşünüyorum. Mutlu olanilen kişi zamanla kötü duruma da bulabilşyorsa çözüm bulur, bulamıyorsa zaman alsa bile bir noktada alışır. Mutsuz kişiyi Phuket’e koysan bir süre sonra yine mutsuz olur. İyi şartlarda yaşamak varken kötü olanda kalıp mutsuz olmak değil kastım ama çevre koşulları mecburen değiştiğinde bocalama döneminden sonra yine kimsen ona dönüyorsun. Kendinden kaçılmıyor özetle. Her koşulda kimsen osun.

Bir de “Hayatımız simülasyon” diye panik yapmaya da gerek duymuyorum. Yaşadığımız şey yalansa bile gerçeği bulacağımız bir çözüm olmadığı sürece, bu yalan şey elimizdeki tek gerçek. Onunla ne yapıyorsan osundur.
0
aychovsky
(04.12.17)
Ap koyup ex koyup, içine de roj koyup uyumak. Kaynanamın adını da kuyruklu yılan koymak.
0
otonomo
(04.12.17)
bunun filmini yaptılar.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(04.12.17)
Böyle bırakınca troll deyip kızıyorlar, o yüzden ciddi cevabımı da yazıcam.

Bence sizin senaryonuzdaki iki seçenek arasında pek bir fark yok. Fark olmamasının sebebi şu ifadede gizli: ''...hayatınızın sonuna kadar...''

Varoluşun yegane amacı varoluşu devam ettirmek, yani ölümsüzlük. İnsanlar bunun mümkün olmadığını (henüz) kesin olarak bilmelerine rağmen hala geride bırakacakları halde çocuklar yapıyorlar. Tüm sevenleriyle tanışamayacakları halde kitaplar yazıyor, şarkılar söylüyor, filmler çekiyorlar. Meyvesini yiyemeyecekleri ağaçlar dikiyorlar. Tanrıya ve öbür dünyaya inanıyorlar. Bilimi ve teknolojiyi geliştiriyorlar. En azından kahramanca ölmenin fantezisini kuruyorlar...

Acı ve zevk, keder ve mutluluk, biri olmadan diğerinin bir anlam ifade etmeyeceği duygulardan ibaret.

Ha, fiziksel mevcudiyet içeren ölümlü bir hayat veya bir gün gerçek olma ihtimali taşıyan bilimkurgu senaryolarındaki gibi fiziksel varlığın olmadığı ama bilincin dijital de olsa sonsuza kadar varolduğu bir hayat arasındaki tercihimi soruyor olsaydınız, hiç düşünmeden ikinciyi seçerdim.
0
otonomo
(04.12.17)
bence mutlu mesut simülasyonda yaşamak iyi fikir.
0
gezegen olan pluton
(04.12.17)
ikisi de değil. acıdan zevk almak. böylece hiçbişey canınızı sıkamaz.
0
dafaisss
(04.12.17)
Astanede ayılmayı tercih ederim be.
0
[GODDARD]
(05.12.17)
deveye sormuşlar: inişi mi seversin, yokuşu mu? diye. "düz yola kıran mı girdi" demiş.

ortası yoksa hapı içip leyla yaşayalım, uyuyalım, ölelim; ne olacaksak olalım. yetti gari...
0
runagain
(05.12.17)
(6)

Hic boyle hissettiginiz bir donem oldu mu?

yorke
Depresyonda falan degilim gayet iyiyim ama arkadaslarimla falan vakit gecirmek istemiyorum. Ariyorlar binbir bahane yok o var yok bu var. Niye boyle ki insanlari da kendimden uzaklastiriyorum.
Depresyonda falan degilim gayet iyiyim ama arkadaslarimla falan vakit gecirmek istemiyorum. Ariyorlar binbir bahane yok o var yok bu var. Niye boyle ki insanlari da kendimden uzaklastiriyorum.
0
yorke
(04.12.17)
Arkadaş ortamlarından sıkılmışsındır belki. Herbiri kendi derdini anlatıyordur, ya da sevgili muhabbetleri falan varsa bunalmış olabilirsin. Belli bir süre kendi başına takılasın vardır. Kafanı dinle, boş ver. :) Normal bir şey. İnsanın bazen her şeyden uzaklaşası geliyor.
0
thomaswantsmore
(04.12.17)
olur öyle zaman zaman, normal.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(04.12.17)
Yalniz kalmak isteyebilir bazen insan. Sakin vakit geçirmek istemissindir. Çok normal. Herkese olur ara ara.
0
proculianus
(04.12.17)
Sürekli aynı kişilerle vakit geçirmişsem oluyor. Muhabbet aynılaşıyor. Yetmiyor whatsapp grupta devam ediyor. Öyle durumlarda biraz dinlenmek istiyorum. O an farkında olmuyorum ama tekrar görüştüğümüzde aranın iyi geldiğini hissediyorum. ,

Bir de bazen hobilere vakit ayırmak gerekiyor. Hobiler tek başına yapılacak şeylerse, bir ara insanlardan uzaklaşmak kaçınılmaz.
0
antikitleruhlu
(04.12.17)
valla ben tam olarak oyle hissediyorum
0
eksimeksi
(04.12.17)
rutin gidişattandır muhtemelen, gayet insani bişey. kafanız şişmiştir.
i.pinimg.com
0
dafaisss
(04.12.17)
(20)

evlenme kararı

make a wish
26 yaşında erkek kişi ve 30 yaşında hatun kişi 8 aydır birlikteler. 3 ay önce hatun kişi iş nedeniyle başka şehre taşındı ve bir süre sonra sevgilisi de yanına gitme kararı aldı. iş bulabilirse taşınacak ve birlikte yaşamaya başlayacaklar. ilişkileri gayet güzel gidiyor.ancak şöyle bir sorun var ki
26 yaşında erkek kişi ve 30 yaşında hatun kişi 8 aydır birlikteler. 3 ay önce hatun kişi iş nedeniyle başka şehre taşındı ve bir süre sonra sevgilisi de yanına gitme kararı aldı. iş bulabilirse taşınacak ve birlikte yaşamaya başlayacaklar. ilişkileri gayet güzel gidiyor.

ancak şöyle bir sorun var ki kadın "artık yaşım geldi" kafasında ve yakın bir gelecekte evlenmek istiyor. erkek ise bunun çok ciddi bir karar olduğunu ve bu kararı almak için henüz erken olduğunu düşünüyor. ilişkilerinin bu halinden memnun ve belki birkaç sene daha böyle devam etmesinde bir problem görmüyor. ama kadınla beraber yaşamak için işini, yaşadığı şehri değiştirmeyi göze alıp evliliği düşünmek için erken demesi kadına kırıcı geliyor.

yaş farkı nedeniyle konuya çok farklı bakıyorlar ve bu durum iyi giden bir ilişkiyi zedelemeye başlıyor. böyle bir durumda taraflar için doğru tutum nedir?
0
make a wish
(04.12.17)
Ayrılmak.
0
roket adam
(04.12.17)
Ya evlenirler ya da tez vakitte yollarını ayırırlar. Kimsenin kimsenin zamanından çalmaya hakkı yok.
0
devilred
(04.12.17)
26 yaş küçük olabilir ama evlenmek isteseydi 26 yaşında da evlenirdi. kim ne derse desin, yaşlar çok uyumsuz.
0
pinkpeony
(04.12.17)
konuya çok farklı bakacak bi yaş farkı yok aralarında. 20-30 olsa neyse.

kaldı ki kadın hemen evlenelim demiyor. yakın gelecekte diyor. adam bunu bikaç sene diye öteliyor ki kafasındaki sene en az 3tür bence.

böyle zamana bırakalım adamlarından gına geldi. aynı eve giriyosan az da elini taşın altına koyacaksın. muti +1 diyorum.
0
elorelia
(04.12.17)
Evlenmenin beraber yaşamaktan bir farkı olduğunu sanan bebelerle zamanını kaybetmesin kadın. Yeni şehir yeni sevgili en iyisi.
0
inawen
(04.12.17)
Şehir değiştirmek, iş değiştirmek, birlikte yaşamak...
Bunları göze alıyor ama bir imzayı mı göze alamıyor? Saçmaymış.
Yaş farkı yok denecek kadar az bu arada, yaşla ilgili bir sorun olduğunu düşünmüyorum ben ama erkek tarafının kafası karışık biraz herhalde tez zamanda toparlar umarım.

Düzeltme: Zamanı algılayamamışım ben hatta okurken uzun ilişkiymiş falan diyorum ayı yıl diye kurdum herhalde.
Ayrılsınlar, erkek tarafına da hak verdim şimdi.
0
mutekebbir
(04.12.17)
4 yaş fark değil. Duyan da 15 yaş sanacak. Erkek seviyorsa evlensin. Kız haklı.
0
dissendium
(04.12.17)
bir süre birlikte yaşamak sonra evlilik konusunu tekrar düşünmek. zaten birlikte yaşarken tamam mı devam mı sorusu kendiliğinden cevabını buluyor.

ayrı evlerdeyken hayat toz pembe. ama aynı evde yaşamaya başlayınca işin rengi değişiyor. sorumluluk artıyor, görev artıyor, paylaşım artıyor, bunların taraflar arasında nasıl karşılandığı evlilikte neler olacağının işareti aslında.

8 ay evlilik kararı almak için zaten çok erken. ne kadar çok birlikte zaman geçirilmiş olursa olsun, birbirlerini henüz tam olarak tanımıyorlar. 1,5-2 yıl denmiş olsa birlikte yaşamadan da karşı tarafı tanıyamıyorsun çünkü hem sevgili hem arkadaşı ham anne-baba olman gerekiyor yeri geldikçe.

yaşım geldi diye bir şey çok saçma. daha 30 nedir ki bu devirde. 30undan önce evlenen erken evlenmiştir bence.
0
halanne
(04.12.17)
erkek şu an evlenmek istemiyorsa asla evlenmesin. kadın şu an evlenmek istiyorsa onunla gerçekten evlenmek isteyen bir başkasıyla evlensin. fedakarlık yapılacak bir konu değil bu evlilik. ne erkek sırf kadın istediği için evliliğe tamam demeli, ne de kadın onunla evlenmeye gönlü olmayan bir adamla hayatını birleştirmeli. istedikleri kadar birbirlerini sevsinler, ilişkileri sorunsuz olsun. evlenmek başka bir şey.

psikanalizde der ki, bir kadın evlenmek istiyorsa aslında çocuk istiyordur. evleneceği adamın kim olduğu pek umurunda değildir. o anda hayatında iyi giden bir ilişkisi vara elbette onunla evlilik düşünür ama sevgilisi evlenmek istemiyorsa istedikleri kadar birbirlerine aşık olsunlar, ondan ayrılır, başkasını bulur ve illa ki evlenir. çünkü derdi bir kocası olsun değil, çocuk yapmak. kadının "yaşım geldi" demesinin sebebi de bu işte, çocuk yapacak ve yaşı geçmesin istiyor. bu nedenle bu iki kişi evlenirse yüzde yüz çok kısa bir süre içinde çocuk da yapacaklar. (adam istemese bile kabul edecek, tıpkı evlenirken olduğu gibi.) çocuk olduğu anda kadının bütün dünyası çocuk olacak, çünkü istediği oydu. o kadar istiyordu ki bunu, evlenmeye gönlü olmayan sevgilisini ikna etti bunun için. hele ki çocuk erkek olursa kadının gözü kocasını hiç görmeyecek. seks hayatları falan bitecek. (buralar hep psikanalizin dediği şeyler)

5 yıl sonraki hallerini söyleyeyim: erkek bunalmış olacak, boşanmak isteyecek. kadın diyecek ki "evlenirken aklın neredeydi? neden o zaman evlenmeyi kabul ettin de ben hayatımın 5 yılını sana bağladım? bir de üstüne senden çocuk yaptım. böyle beni yarı yolda bırakacağını bilsem benimle bir ömür geçirecek bir başka adam bulurdum. şimdi ben geldim 35 yaşına, bu yaşta benimle evlenecek çocuğumu da kabul edecek adamı nereden bulacağım?"

sonuç: 5 yıl sonra adam boşanmakta, kadın da kızmakta çok haklı. ama yapacak bir şey yok.

ayrılsınlar.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(04.12.17)
kızın yaşı gelmiş. oğlan da daha vaktim var eğleneyim havasında. şimdi olmasa bile 2 sene sonra ayrılacaksın zaten. bırak kız varsın evlensin..
0
gameofannen
(04.12.17)
halanne +1

8 aylık ilişki. 3 aydır kız başka şehirde. Yani aslında 5 aylık bir ilişki var ortada.

5 aylık süre beraber yaşama kararı almak için yeterli, evlenme kararı için ise yetersizdir. Bunu bir tek ben mi görebiliyorum?
0
twelfth
(04.12.17)
ayrılsınlar bence de. evlenmek isteyen evliliğe hazır bir aday evlenmek istemeyen hayatını yaşamak isteyen bir aday bulsun. sonsuza dek mutlu yaşasınlar.
0
naksidil
(04.12.17)
8 aylık ilişkide erkeğin evlenmeye kendini hazır hissetmemesi kadar doğal bir şey yok. Çok uzun bir ilişki gibi konuşuyorsunuz. Buradaki diğer kadınlar da nedense bu durumdan bahsetmemişler.

8 ayda ne evlenmesi yahu?
0
kulagina kupe olsun
(04.12.17)
erkek yokuşa sürüyo olsa aynı şehre taşınmazdı. kadın alınganlık ediyor, kötü ihtimal de alınganlık ediyomuş gibi kırılıyomuş gibi yaparak adamı zorlamaya çalışıyor; ki bu kafadaki biriyle evlenilmez zaten, böyle yaparsa ilişkilerini tabii ki de zedeler. 8 ay evlilik kararı için erken.
0
dafaisss
(04.12.17)
Cocuk bu ugurda sehir ve is degistirdigi halde evlenmek icin erken diyorsa iliskiye doyamamis ama her an da gidebilir modunda. Eger ayni evde yasadigin biriyle evlenmek istemiyorsan o kisiyi yeterince sevmiyorsundur.
0
i m sick tired
(04.12.17)
8 ay erken,
adam mantıklı ve akıllı biri,
kadın artık geri dönüşü olmayan bir soru atmış ortaya

bu ilk tepkilerden sonra biri evlenmeye veya öteki evlenmemeye razı olsa bile bu ilişki yürümez zira ikisi de büyük fedakarlık.

adam ayrılsın hayatına baksın, kadın da zaman kaybetmesin evlenecek birini bulsun.

evlilikle birlikte yaşamak aynı şey diyen de gitsin 8 ay biriyle birlikte yaşayıp sonra evlensin de bir de öyle görsün.
0
idexo
(04.12.17)
8 ayda da evlilik düşünülebilir, neden düşünülmesin? bunun bir süresi mi var, 2 yıl birlikte olunacak, en az 8 yıl sevgili olunmalı diye?

yaşlar uyumsuz çünkü kadın tarafı evliliğe hazır bir yaştayken erkek tarafı 26, erken bulabilir.
0
pinkpeony
(04.12.17)
8 ayda evlenme kararı almak çok erken. bence kızda problem var.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(04.12.17)
Kadın hatalı imiş
Bu işler dan dun konuşulmalı
Beni seviyor yanıma taşınıyor o zaman benle de evlensin demek saçma
Adamın niyeti başka öok belli
Kadın ayrılsın
0
benaslindayohum
(04.12.17)
8 ay evlenme işlemleri için erken satılabilir ama evlenme kararı için geç değil. Daha doğrusu, “Ben bununla evlenirim ki” demek için bu kadar süreye ihtiyaç yok. Bu zaten insanın içine gelen “Oldu, evet hissediyorum” gibi bir şey ama evlenmeme kararı zaman içinde alınabilen bir şey daha çok. İlişkiler nadiren “Ya evlensem mi ki”den “Evlensem”e dönüyor tabii, ama dönme sebebi sevgi, aşk falan olmuyor genelde. Baştan “Bununla evlenirim” diye düşünülmüyorsa, o ilişkinin gideceği en ileri nokta “O kadar zaman geçirdik, evlenmezsem kızın zamanınınalmış olacağın. Evleneyim bari” noktası. Acıdığı, zaman çaldığı, yatırım yaptığı ya da başkasıyla uğraşmak istemediği için evlenilmesi de, bence iki taraf için de aşırı aşağılayıcı bir durum veya davranış, erkek kadın fark etmez. Özetle, ilişkiye “Bununla evlenilir”den daha az bir şey ile başlayınca, “Allah’ım, hayatımın aşkını buldum” noktasına geliş zor.

Arada geçirilen zamanı ise asla kayıp olarak görmüyorum ya da evlenmemeyi birlikteliğe engel olarak görmüyorum. İki kişi birbirini sevmiş ve birlikte olmak istemişse, buna “Dükkanın önünü kapama” mantığıyla yaklaşmak zaten karşıdakini baştan sevmemekmiş gibi, hatta ucundan bencilce geliyor ama evlenme amaç haline gelmişse, bir noktadan sonra sen önemsiz kalırsın, evlilik seni önüne geçer. Dolayısıyla, hislerinden emin misin, ne düşünüyorsunx bir kontrol etmek gerek.
0
aychovsky
(04.12.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.