Bildiğimiz fiziksel uykudan bahsediyorsan, yatağa girip pofuduk yorgana falan sarılacaksam, acılarla uyumayı bile mutlulukla yaşamaya tercih edebilirim. Uyku öyle kutsal, öyle yücelerden yüce bir şey.
Matrix’imsi gibi diyorsan, fark etmez. İster acıyla yaşa, ister tatlı tatlı uyu; kendinlesin ve kişi değişmedikten sonra çevre koşullarını (uç durumlar değilse, açlık sınırının üstündeyse ve güvenlik varsa, acı dediğimiz fiziksel acı değilse) tamamen şinanay olduğunu düşünüyorum. Mutlu olanilen kişi zamanla kötü duruma da bulabilşyorsa çözüm bulur, bulamıyorsa zaman alsa bile bir noktada alışır. Mutsuz kişiyi Phuket’e koysan bir süre sonra yine mutsuz olur. İyi şartlarda yaşamak varken kötü olanda kalıp mutsuz olmak değil kastım ama çevre koşulları mecburen değiştiğinde bocalama döneminden sonra yine kimsen ona dönüyorsun. Kendinden kaçılmıyor özetle. Her koşulda kimsen osun.
Bir de “Hayatımız simülasyon” diye panik yapmaya da gerek duymuyorum. Yaşadığımız şey yalansa bile gerçeği bulacağımız bir çözüm olmadığı sürece, bu yalan şey elimizdeki tek gerçek. Onunla ne yapıyorsan osundur.
0