Tansiyon zıplamıştır belki münferitse sıkıntı olmaz kronikleşirse her şey olabilir durumunu takip et.

Doktora falan görünsem mi bi?

Yani işte arada olması normal aslında tonsiyon yükselmiştir yanlış nefes alıp vermişsindir kaslarında yeteri kadar karbonhidrat yoktur, bunların hepsi neden olabilir yani çok doktorluk bir durum değil dediğim gibi ağırlık çalışırken arada oluyor böyle şeyler bir kere oldu diye ben doktora gitmezdim ama sonraki çalışmalarda da benzer şeyler birkaç defa tekrarlarsa giderdim. Ha dersen ki bi sonraki tekrarlamada pıhtı atar ne bileyim anevrizma olur mu dersen onu bilemeyiz, kendime dert ederim diyorsan bi görün.

hocam belanı mı arıyorsun? rahat batmış :D
lise, üni zamanlarında bana da ara ara böyle geliyorlardı. bir kaç gün berduş arkadaşlarla takılıp " bu ne lan, bokum gibi yaşam " diyip eski halime sevinirdim.
kendine bir uğraş bul. hobi edin.

kadın arkadaş bul. gerisi gelir.

Özenme. Dağa tırman, kamp yap falan geçer. Kendine uygun aktivite bul.

sevgili yap. harala gürele derken bir bakmışsın 3 sene geçmiş, "ben en son napıyodum lan?" dersin.

hayatina bir kadin al ve omrun 5 sene kisalsin.

"Yeni doğanlar için beklenen yaşam süresi 2014-2016 verileri baz alınarak hesaplandığında Türkiye geneli için toplamda 78 olarak belirlendi. Beklenen yaşam süresi erkeklerde 75,3 ve kadınlarda 80,7 yıl. Doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,4 yıl."

oncelikle (git: eksiup.com).

bence mutlu isen, boyle devam et. heyecan istiyorsan, bir turkiye turu ve ardindan da dunya turu at.

hayat arkadasi edinme.

Sevgili yap +1. O hayatının güzelce ırzına geçer, hiç böyle dertlerin kalmaz.

Sevgili yap diyenleri görüyor ve artırıyorum. Evlen, görürsün gününü.

Sevgili yapıp sonra nasıl aldatırım nasıl yakalanmadan yalan söylerim gibi aksiyonlara gireceksen evet ben de önceki cevaplara katılıyorum, en güzel itlik yöntemlerinden biri olabilir. Aksi halde kendine uygun, sevdiğin ve seni seven, saygı duyan, ortak ilgi alanlarınızın ve ortak beklentilerinizin olduğu birisiyle sevgili olursan huzuruna huzur, mutluluğuna mutluluk katılır.
Benzer şekilde hırsızlığa da başlayabilirsin, o da sevgili yapıp onu aldatmakla eş değer bir heyecan ve aksiyon katacaktır hayatına.

Manyaklıkta nasıl bir seviyedesiniz allahaşkına ya?!?

Kendine seni heyecanlandıracak hedefler koy. Aktif ve enerjik arkadaşlar edin. Bol bol seyahat et, maceranın da tecrübenin de en güzeli seyahat ile gelir.
Kısacası; yola çık, yok açık!

aynen sevgili yap ama evlenme.. evlilik aklı başında adamın yapacağı birşey değil bana göre..

ikili ilişkilerde hayatına güzel bi atraksiyon geliyor.. bir kadının bitmez tükenmez kaprisleriyle boğuşup triplerine katlanıp onu mutlu etmeye çalışırken haftalar aylar su gibi akıyor :)

ağzına sıçacak kalbini sökecek bir kız arkadaş bulmalısın. ciddiyim.

Miss Copernicus +1

Öncelikle kusura bakma söylemeden edemiyecem
hizliresim.com
Herkesin de dediği gibi sevgili hayatına aksiyon katar. Sevgili yap sen

Insanlara çok değer veriyorsan çok verme, kendine ver.

Biri yanlış yapıyorsa ve sen doğrusunu biliyorsan o kişiyi bir kez uyar ama hata yapmaya devam ediyorsa sen işine bak.

Etrafında pasif, kırılgan, duygusal insanlar varsa sktiri çekebil yoksa onlar sana bunu yapacaklar.

Bir şeyler yap. Yanlış da olsa bir sey yapmak hiç bir şey yapmamaktan çok daha iyi.

Bence confort zone.da olduğunu bilip buradan çıkmaya çalışmak iyi bir şey. Devam et.

Be rich or die

eksisozluk.com

İlk aklıma Elli Cent'in filmi ve şarkısı geldi. Get rich or die trying.

Get rich or die trying.

hdndjd zxcd ne guzel sallamis. orijinalde zaten ingilizce bu soz oyle biliyorum, futbolcu'nun dedigi sekilde.

Die hard

Olabilir.

katılırım. yaşadığımız dünyanın bir parçası olan ses dalgalarını belirli amaç için manipüle etmek işte, büyü olmasa bile bir çeşit simya bence. etkisinin büyüleyici olduğuna ise kesinlikle katılırım.

Mantikli

zeki müren’in dile getirdiği şeyi ben inkar edemem, çarpılırım. doğrudur.

hayır

Oha iyi tespit bence.

yok oyle bir sey.

buyuculer okulundan mezunum, diplomam var.

burada ince detaylar var, yazmaya usendigim detaylar.. duz bakisla dedigin gibi gorunebilir ama oyle degil. ancak sen muzigi boyle tanimliyorsan, bir sey demem. senin tanimin, senin hayatin. bence oyle degil ama.

Buyu oldugu kesin, ilkel kismina katilmiyorum.

ilkel derken ilk büyücüler tarafindan keşfedilmiş anlamında. tanım yapmadım dün kuzenle sohbet edrrken çıktı bu cümle ağzımdan. sizinle paylaştım sadece.

Sadece ceket altına giyerim
Tek başına saçma bir kıyafet bence
Bir de göbek olmamalı

Cok guzel bisey, sadece onlarla olene kadar yasayabilirim.

Sirkette giyebiliyoruz cok seviyorum.

iş dışında üniformam gibi oldu. kapşonsuz olması tercihim, kapşon fazla geliyor sanki arkaya doğru kayarak beni boğacakmış, her an kapşondan biri çekecekmiş gibi.

kapşonlu olanları fazla çocuksu gösteriyor kendi cinsim adına. bundan mütevellit pek tercih etmiyorum. kapşonsuz olanına da bir ön yargım yok, beğenirsem alırım. kazaktan pek farkı yok benim namıma.

asla giymem. fermuarlı ve kapşonlu olmalı.

Her turlu giyerim tek bir sartim var, basic olacak. Rakam harf vs olmasin duz svitle tum hayatimi gecirebilirim.

sweatshirt <3 ben

yalnız çeşit çeşit renkli sweetshirtleri nerede gördün merak ettim, bu sene öyle güzel şeyler farketmedim.

Sport giyim ise harika seyler.

funl trendyol'un arama çubuğuna sweatshirt yazabilirsiniz. bugün de ankamall'de colins, mavi, levi's vs baya gezdim. çok tatlı şeyler vardı. sevenhill'dekileri de beğendim. mağazasını göremedim ankamall'de ama trendyol'daki ürünleri çok güzel.

az önce de bunu aldım başka bi yerden :)

www.trendyol.com

sevenhill ölmedi mi ya @aslan burcu kadini

Erkek için vücut iyiyse bilhassa göğüs ve kollar bir miktar hacimli ve göbek yoksa çok yakışabiliyor. Aslında bir erkek için iyi giyimin temeli iyi bir vücutmuş, yıllarca moda kombin mombin kastıktan sonra bunu öğrendim. Meğersem vücut iyiyse bir kotla sweatshirt giymek bile yakışıyormuş insana.

Gomlekten daha fazla tercih ediyorum. Ustume uyan gomlek bulamiyorum biraz da bu yuzden. Bir de sweater denen seylerin tamami sportif asiri genc isi degildir aslinda. Knitted gibi duran fitilli V yakali modeller falan da var, ise falan da giyilir yani.

Kaft'a bakın, f/p olarak iyidir.

Levi's

Mavi'nin düz siyah beyaz lacivert falan tişörtleri iyi ben 3-4 sene önce aldıklarımı hala giyiyorum.

iamnotbasic

4-5 adet imnotbasic tişört var bende. bence kesinlikle parasını hakediyor.

Çevrenizdeki mağazalara Fabregas sorun. Bulabilirseniz asla pişman olmazsınız. Ortalama 30-40 tl civarı.

Eski kaliteyi koruyor mu bilmiyorum bende 1 tane kappa var 10 senedir 1mm boyutu degismedi hem de sporda giyiyorum les gibi oluyor. Ben boyle kumas gormedim.

Sifir diye satisa koysam satilir.

v yaka.

v yaka +1

V yaka

topuklu bot haric hepsi

Vücut biçimliyse, göbek falan yoksa mesela, göğüsler iyiyse o zaman ikincisi. Ama dar kıyafetten lömbür lömbür yağ fışkırıyorsa v yaka elbise.

b

B

Nereye giderken giyiceksin bilemiyorum ama b sikki

v yaka hoş olur sanki.

Müzik, kitaplar, araştırma yapıp yeni şeyler öğrenmek.

herhangi bir şey üretmek. üretmek kadar haz veren bir şey yok.

evde tamirat yapıyorum.
yemek yapıyorum.

@sir gawain'in de dediği gibi bunlar hep üretmek üzerine. insana muazzam haz veriyor.

mesela geçen haftasonu hanımla bi atıştık. gittim banyo seramiklerine sıfırdan derz çektim. pirüpak oldum.

her şeyin değişebileceğini bilmek. kendinde sabit sandığın şeylerin de, dışarda, olmasını istemediğin, seni rahatsız eden şeylerin de... tüm gerçekliğin. hiçbişeyin sabit olmadığını. bilmek.

bir işe yaramak insanın kendine yapabileceği en büyük iyilik bence. birine, ağaca, kuşa, kediye köpeğe yardım edin.

Yardima muhtac olanlara yardim etmek.
Bu doguda montu, botu olmayan cocuklara kiyafet alip göndermek olabilir; bir hayvanin karnini doyurmak olabilir.

Üretken olmak.
Aksamlari birkac saat kanavice yapmaya basladigimdan beri gündüz islerime daha iyi odaklaniyorum. Bilgisayar ekraninda acip anlamaya calistigim kaliplar sonra el isine dönüsüyor ve en sonunda emegimin karsiligi olan birsey oluyor elimde. :)

kendini sevmek ve kendine saygi duymak.

ona gerçekten değer veren ve onu seven insanları terk etmemek, sevmek ve sevilmek..

Kendine deger vermek. Kendini tanımak. Bugün varız yarın yokuz. Sağlığına dikkat et, etrafta oksijeni bol bir alan varsa sık sık gidip antrenman yap mesela. Bisiklet sür. Sevdiğin ne varsa onlarla ilgilen.

iç sesimi kontrol etmeye çalışıyorum. kendime kızmak, bağırmak, küfretmek yerine başıma gelenlerin herkese olabilecek şeyler olduğunu anlamaya çalışıyorum.

keyif veren ya da çok iyi yaptığım şeyleri yapmaya çalışıyorum. mesela iyi masa tenisi oynuyorsam ya da iyi değilsem de oynamaktan çok keyif alıyorsam masa tenisi oynarım. moral ve özgüven yükseltiyor.

eve kapanmamaya çalışıyorum.

spor yaptığım oluyor. deşarj olarak iyi geliyor.

bazen football manager yüklüyorum. geçici olarak kafamı sıkıntılı konulardan uzak tutuyor.

başkalarına iyilik yapmak da işe yarayabilir. sokak kedi köpekleriyle ilgilenmek, huzurevi ya da çocuk esirgeme kurumu ziyareti filan..

Spor kesinlikle. Bazen çıplakken aynaya baktığımda o gömleğimin önü kapanmayıp spora başlıycam diye gaza geldiğim gün aklıma geliyor. Ne iyi etmişim diyorum.

İşe yaramak, faydalı olmak iyi hissettirir.

Uretkenligi arttiracak bir sey ogrenmek. Mesela en basitinden bir zanaati hobi olarak yapip bir seyler urettiginde kendini iyi hissedersin. Ben kendimi boyle hissettigim donemlerde bozuk cep telefonlari satin alip tamir edip tekrar satiyordum. Cok kar getirmiyordu ama baya tatmin etti o donemler.

Gitmek

spor ama aklına direkt body yapmak falan gelmesin. ben fitnesstan bisiklete kaydım aşırı miktarda, sadece korumak için gidiyorum salona. bu hafta sonu hangi dağı keşfetsek acaba diye düşünmek bile çok keyifli. dağların zirvesini görmenin tadı da bambaşka. izmir dağ bisikleti için oldukça verimli, manisa da aynı şekilde. hepsi fiziki yeterlilik istiyor evet ama yeterli disiplin ve irade ile her şey çok kolay, süreçten de zevk almayı biliyorsan daha ne olsun zaten. ayrıca tv başında, telefon ekranında ömrünüzü öldürmeyin. kafayı kaldırın, gözleri kulakları açın. al güzel bi hikaye oku. www.edebistan.com

Ankara, Nisan 2019

ankara-temmuz 2019

47. Komando tug. Komutanlığı Zeytinburnu İstanbul. Ağustos 2019.
Google'dan bulamadım böyle bir yer. Nerede olduğunu bilen varsa iletebilir mi? 47. Mekanize piyade alayı çıkıyor ama komando tugayı bulamadim.

Webden girince çıktı. Konya il jandarma komutanlığı. 16 ağustosta. 31 ağustos sevk bitiş yazıyor. 15 gün mü yapıyorum yani, yoksa 31'inde teslim mi oluyorum?

İKM.MLY.OKL. VE EĞT.MRK.K.LIĞI/İSTANBUL MALTEPE
Haziran 2019

9'unda sevk başlıyor, sen 24'ünde teslim olacaksın diye biliyorum.

Amasya Haziran 2019

haziran 2019 kayseri

21 eylül 2019 Ankara Mamak

burdur, ekim 19

Sevk Tarihi
02/03/2019

Sevk Başlangıç 15/02/2019

Sevk Bitiş
02/03/2019

amasya çıkmış. hangi gün katılacağım arkadaşlar kafam durdu yardımcı olabilir misiniz?

Bu cumartesi Izmir bornova 57. Topcu birligi

@retorique,
benimde bu şekilde,

Bayburt

Sevk Tarihi 13/04/2019

Sevk Başlangıç 29/03/2019

Sevk Bitiş 13/04/2019

Buna göre 13.04 de katılacağım doğru mu? Yol izninin kaç gün olduğunu nereden ve ne zaman öğrenebilirim?

Elazığ - Haziran 2019

Söğüt, Eylül 2019

05/07/2019 15 İNCİ P.EĞT.TUG. 5 İNCİ P.EĞT.TB./SAMSUN MERKEZ

maltepe ikmal maliye eğitim merkezi 26/04/2019 sevk.

mayıs celbi

Sevk Başlangıç: 22/02/2019

Birlik Adı: 47 NCİ KOMD.TUG.K.LIĞI/İSTANBUL ZEYTİNBURNU

O kadar kari/kiz icin gitmedim o sehre. Askerlige gidecem. Sansimi sevem

Taaaa Aralık 2019 çıkmış olm ya çok sinirliyim

Denizli komando akakaka

ocak 2020, 3 üncü p.eğt.tug. tırt.arç.sür.eğt.a./burdur merkez

Amasya, haziran 15.

Haziran'da aydın çıkmış.

Hiç konya yok mu ya? Bir tane gördüm şimdiye kadar.

Adana köprübaşı il jandarma
2019 mart ortası teslim, yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum
fazla yeşil donu olan varsa yeşillendirsin

9 kasım 2019 - ankara mamak

19 UNCU MOT.P.TUG.K.LIGI/BALIKESIR EDREMIT
sevk bitiş: 30/03/2019

safranbolu, şubat 2018

sanki bulgarca daha iyi gibi ya, neden dersen bulgar mühendis tanıdığım çok var da ondan (evet hiç de güzel bir yanıt olmadı) aslında nerede çalışacaksın ki bu iki dilden birini öğreniyorsun? ben olsam yalnız yunancayı seçerdim, merakım var çünkü.

Mesleğinizi söylediğinize göre mesleki açıdan soruyorsunuz. Ama net olarak belirtmediğiniz için müsaadenizle cevap vereceğim: Yunanca diyorum. Nikos Kazancakis, Yorgo Seferis ve Yunan sineması hatrına.

Bulgarca, Rusça'ya yakın bir dil. Onu öğrenince, sonradan Rusça da öğrenmesi kolay olacağından, daha avantajlı sanki...

Temel seviye bulgarca ya da yunanca sana mühendislik kariyerinde bir fayda sağlamaz. Bireysel olarak hangisi ilgini çekiyorsa onu öğren.

eger yasiniz genc ise yunanca, ileride daha cok faydasi olacagina inaniyorum. zira zor dil, gelistirmek icin zaman lazim :)

Bulgarca öğrenirsen Bulgarlarla,Makedonlarla,Sırplarla,Hırvatlarla vb. anlaşırsın Yunanca öğrenirsen sadece Yunanistanda kullanırsın

Yunanca.

Böyle seksi bir dil olamaz ya. Italyanca ve Ispanyolca halt etmis.

Yunanca, muhendislikten vaz gecersen Yunanistan'a yerlesmeye calisan Turklere danismanilik hizmeti falan verirsin.

Değişkenlik gösteriyor. Bazen 80 civarı, bazen 20 civarı.
Cinsiyet: Erkek.

*açlık.

yokken 90 varken 80. hiç amsalak olmadım çünkü duygularımı, dürtülerimi kontrol etme konusunda başarılıyım, öte yandan düzenli cinsel hayatın belirli noktada cinsel düşkünlüğümü azalttığını kabul etmek durumundayım. gönül isterdi ki hep 90 kalsın çünkü gerçek dünyanın sıkıntılarından kaçmak için çok faydalı bir süreç.

95

90-100 arası
erkeklerin yüksektir de,kızlarda o kadar yüksek olacağını zannetmiyorum.

99

100 olunca gidip istediğimi alıyorum zaten hahaha.

bazen 100
Bazen de 50de 100e firliyor birden.

Kadınlarla konuşmadan önce 90-100 civarı, konuştuktan sonra 0-10 arası seyrediyor genellikle.

Libido değil mi işte bu, aslen ingilizce ama Türkçe'de de kullanılıyor

Libido is a person's overall sexual drive or desire for sexual activity.

Bazen daha az olsa da genellikle 70 ve üzeri
Erkek

1 aydır falan 0.

cinsel anlamda çekici bulduğum birinin yanındaysam 90, hayatımda kimse yoksa 10. ajdjdjd

90-100 arası.

Spora gittikten sonra 110 falan oluyor asdsgdfh

500

Normal zamanda 3-4 falan.

Regl dönemim yaklaşıyorsa ya da çok sevdiğim çok çekici bulduğum biri varsa eğer aklımda 70-80’e yükseliyor. Ama bu çok nadir başıma gelen bir şey. Libidom çok düşük, seks benim durup dururken her daim ihtiyaç duyduğum bir şey değil. Cinselliği hatırlamam için birinden çok aşırı etkilenmiş olmam gerekiyor. Aksi takdirde aklıma bile gelmiyor.

95 diyebilirim.

Çay bahcesine. Ciddiyim.
Bol şans bu arada.

İsterdik. Bira/şarap ya da kahve içmeye çağır bir akşam, olmadı yemeğe çağır.

Cay bahcesi +1. Cay icin. Cay iyidir. Sonrasini spontane birak. Olumlu giderse bende bilmiyorum bu kadarini planlayabilmistim dersin sevimlilik itemi olur. Ha olumsuz giderse de uzulecegin bir plani mahvetmis olmazsin. Neyse cok yazdim, bi yola cik gerisi gelir. Arrivederci.

Sen ne cagircan ya kendini cagirt.
Cagiramiyorsa da salla.

Şehir?

Bir erkek olarak o etmesi lazım bence. Sen ilgili davranıyorsan ve etmiyorsa zaten senden hoşlanmamış olabilir veya uygun zaman değildir.

Etme sakın

Ahahah, pek sirin <3

Abla, genelde bu durumlarda hatun tarafi kendini "davet ettiriyor.".Bence oyle yap.

Mekan olarak cafe olur, acik hava cay bahcesi olur. Alkole bulasmayin ilk.

isterim tabii.

Benimle cikar misin catiya diye sor.
sinemada su film var gidelim mi de iste. Sinemada isinirsiniz birbirinize.

Bu ne ya burasi toplumsal kaliplar kokuyor...

Erkekten beklemek neden? İcinden geldiği gibi davran, isteklerinin peşinden gidiyorsun, cok güzel duygularin insanısın.

Dunyanin en sacma yerine de çağırsan bence yanyana geldiginiz an o ergen heyecan olur:) bence mekan degil de senin kendini rahat hissedeceğin, ortamin sana verdigi enerjinin konusmayi tıkanmayacak voltajda tutacagi bir yer sec. Muhim olan sensin, yansıttığın şey önemli. Mutluuklarr:)

Söyle gitsin ya. Bekle bekle nereye kadar.

açık açık teklif etmek değil de, "cuma akşamı için 2 biletim var tiyatroya gidelim mi" diye sormak daha mantıklı olur sanki.. hiç yemek olayına girilmez, tiyatronun önünde buluşulur, güzelce oyun izlenir, sonra gidişata göre kafeye geçilir oyun hakkında konuşulur sonra olumlu sinyaller alıyorsan o da alıyor demektir.. "haftaya bilmem kimin oyunu/etkinliği/gösterisi varmış oraya da gitsek mi acaba" diye bi nabız yoklanır.. onu da kabul ederse zaten bu iş olmuş demektir.. şimdiden tebrikler :)

Seviyorsan git konuş bence.

Kendini çagirt frida.
This is how it works

ben eşimi tiyatroya davet etmiştim, profesyonel oyununa gitmiştik. harika bir akşamdı. +1 strobist

Bence davet etme isteyip de harekete geçemeyen erkek ile yapamazsın

son ilişkimde bana kız arkadaşım teklif etti ve özgüvenine hayran kaldım açıkcası, ilk defa başıma geldi. Biz de 30'lu yaşlardayız bence bi yerlere davet et iyi de anlaşıyorsanız neden olmasın

Ne demek ya ben gençken? Daha 30 yaşındasınız ve goy goy yapmıyorum emin olun en güzel yaşlar bunlar, çocuk da değilsiniz ihtiyar da.

Neyse, çay içmeye çağırın. Tiyatroda sinemda sohbet imkanı olmaz, sohbet edin birbirinizi tanıyın işte.

Erkek çok istiyor ama çekiniyor/utanıyor olabilir, bunu fark ettyiseniz ona cesaret verin.

Siz çay içmeye davet edin o da eşşek değilse yemeğe davet eder.

oncelikle kendini davet ettirmek bence antipatik. ya gec karsisina davet et ya da otur onun davetini bekle ama davet ettirtmek nedir yani? manuplasyon :(

aslinda sinema tiyatro olmaz diyecektim sohpet imkanindan dolayi ama madem eleman heyecanli bir tip, konuya tiyatro ile girmek rahatlatici olabilir. yani iki saat boyunca konusmak zorunda kalmayacak. o arada biraz gevser. cikisinda da konusacak konunuz olur. bira icersiniz ustune bir yerde. sonar istiklal marsi ve kapanis. evlere dagilir, uc bes daha mesajlasirsiniz. olaylar gelisir.

erkek single'sa senin iş her türlü olur. selamunaleyküm de git yanına o zaman bile olur yani. :D

Bence bırak o açılsın sen evlenme teklif edersin

Abi hep söylerim, erkek cinsinin önemli kararlar almadan önce mastürbasyon yapması gerekiyor. Kıza gelince, dengesiz. 7 aydan evlilik diye tutturması uzaklaşma gerekçesiyken bir de naz yapıyor falan. Alışkanlık olunca ayrılması falan zor oluyor ama anlattığın ilişkinin hayır getirecek bir yanı yok. Ayrıl, 3-4 hafta üzül, sonra hayatına devam et.

Yeni birini bul

aynı işyerinde çalışıyoruz. göz görmese gönül katlanacak da biriyle cinsiyet fark etmeksizin havadan sudan bile konuştuğunu görsem beynim sinirden kıskançlıktan uyuşuyor o an ayrı iken. birlikte iken bişey yok. benim de dengem bozuldu. kurtulmak istiyorum olmuyor. sigarayı da yıllardır bu sebeple bırakamadım. bıraktım artık dediğim an canım sigara istiyor yeniden yakıyorum söndürmüş bile olsam bırakamadım. ama bunu geç de olsa çözdüm kesinlikle hormonlar etkiliyor. başka kadınlarla görüşmeyi de denedim yok olmuyor hiç konuşasım bile gelmiyor he he taam taam deyip kestirip atıyorum diğerlerine. baya kaptırdım gibi. bi 5 gün aramadım yeminle her gün mastürbasyon yaptım sonra o da kesmez olunca yine kısır döngü. doktora gitsem ilaç filan mı alsam dediğinzi gibi düzelmesi pek mümkün görünmyüyor benim de ayarları bozdu.

Abi, yeterince yuz goz olmamissin demek ki.

Kendine bi kac ay daha ver.

Illaki bu iliskininde boku cikip, seninde rest cekecegin donem gelir.

Allah kurtarsin.

Yeni birini bul +1 Bir de kurtulmak istenilen duyguları piç etmek de baya işe yarıyor.

Çirkin ama güzellierden

Beni etkileyebilen.

Zeki ve akıllı.

Hepsinden

Bol kot pantul giyenlerden

mkayaj yapmayan, vicdanli, akilli, insan gibi sinsi olacagina hayvan gibi ahlakli olan

kıvırcık

Güzel kadınlardan?

Eglenceli, muhabbeti iyi, burc makyaj moda kadinsal seyler konuşabileceğim

Sanat sever olanlar
Göz altı torbası olanlar
Burnuyla dudağı arasındaki mesafe kısa olanlar
Şaplağı vurunca ses getirenler
Boynuna collar takanlar
Üst dudağı alt dudağından daha önde olanlar
Çok süslü olmayanlar
Hoşgörüyü benimsemiş olanlar
Mümkünse bel oyuntusu olanlar
Gözleri ela olup belki biraz şehla olanlar
Güzelliği gözüme değil de kalbime hitap edenler
Sabah uyanınca ensesi bahar kokanlar
Sırnaşmayı sevenler
Çok üşüyen (ben yaz kış sıcağımdır)
Genelde tabağını bitiremeyenler (ben yerim)
Falanlar filanlar...

özgüvenli, kendinden emin, ne istediğini ve istemediğini bilen, benden çok şey bilen, şuh.

kafası çalışan versiyonundan.

bana güzel gelmesi koşuluyla ergen kızlar gibi cep telefonuyla kafayı bozmamış, küfür etmeyen, dedikodu yapmayan, bebek taklidinden uzak, temiz, akıllı, erdemli...

Hafif tombiş olup dar giyinenlerden.

Olgun, 35-40 yaş civarında ve iyi bir karaktere sahip olanlardan. Fakat yaş neredeyse 22, dolayısıyla sadece iç etkide hayallerde kalacak bir durum.

Tatli

fiziksel olarak: minyon ve güzelden ziyade tatlı bir görünüme sahip kadınlar genelde ilgimi çekiyor. daha özel olarak da kumral ten rengi.

Karaktersel olarak: anaç,feminen,paylaşımcı(özellikle manevi anlamda),yerine göre doğru davranışları sergilemesini bilen.

nefes alanlardan.

Huzur veren. Artık tek kriterim bu. Başka bi şey istemem

karizmatik kadınlardan hoşlanıyorum.

Guzel olanlardan. Guzelse kesin etkilenirim.

Beraber saatlerce oturup denizi izleyebileceğim kadınlara bayılıyorum.

aklı başında, yaşadığı yıla kadar birşeyler başarabilmiş

çekici ve güzel olur mu ki? genelde çekici ve güzel kadınlar bunu farkettiklerinde bunun üzerine yaslanıp kendilerinin üzerine hiiç bişi koymaya gerek olmadığını düşünüyolar

zeki, tutarlı olan ve bencil olmayan
bu üç özelliği aynı anda sağlayan biri kalmadı günümüzde.

Böyle

www.instagram.com

kibar ve hanımefendi

Natalie Portman, Gal Gadot. Gibisi yok. Onlardan etkileniyorum.

kaküllü ve minyon.

Muadilidir. Denktir.

Alakasız. Kısaların memeleri daha iri ve diri

Vucut orantılı değilse tam tersi çok kötü olabilir.

Birbirlerinin muadili değil. Yanındayken endam göze hoş gelirken yatakta eziyete sebep olabiliyor.

değildir. erkekte uzun boy sevmeyen kadınlar var ama meme sevmeyen erkek yok. memenin çekiciliğine hiçbişey denk olamaz.

Meme sevmeyen erkek nasıl yok ya. Ben iri meme sevmem. Uzun boy severim ama. 1,65’in altı çocuk gibi geliyo

@Delay Fuze, iri meme sevmeyen erkek yok demedim ki; güzel meme diyince niye aklına iri meme geliyor? sen de küçük meme seviyorsun demek ki.

ayrıca ben soruyu kadında memenin erkekteki muadili boy mudur anladım; doğru mu anladım soru sahibi? ama kadında memenin yine kadında muadili nasıl boy olsun? bence benim dediğim gibi sormak istedin.

Doğrudur. İkisi de ilk anda dikkati çeken şey oluyor. 10 erkek arasından kadının ilk dikkatini çeken uzun boylu oluyor, 10 kadın arasından da erkeğin dikkatini ilk olarak göğüsleri iri olan ya da dekolte vermiş olan kadın çekiyor. Fakat bunlar sadece ilk anda dikkat çekenler oluyor, sonra bunlar değişebiliyor yani. Uzun boylu adam çok sünepedir, iri memeli hatun çok fazla konuşuyordur ne bileyim, dikkat o zaman başkalarına kayar.

tam muadil değil ama uzun boy severim. uzun boylu hatun yanımda at gibi duruyor. diş, toynak,yele bakımı yaptırıp güzelce nallattın mı ooohhh yeme de yanında yat.

denk değildir ama yeri başkadır. sevilir

@bruce pardon kanka yanlış anlamışım. Popo kadar olmasa da meme candır.

Soruda sıkıntı var cidden.

Erkekteki muadili boy mudur, evet.

Hugo boss, calvin klein, diesel vb.

Filippa K, Gant, J. Lindeberg

Renk körüyüm ve gözler aşırı bozuk. Olmasa denerdim

Eğitimi firma karşılamıyor, o parayı euro olarak maaşından çatır çatır kesiyor. Hayvan gibi stresli bir meslek. Gecenin kör karanlığında afrika’nın kuş uçmaz kervsn geçmez bir çölünün üzerinde yıldırımlardan fırtınalardan köşe bucak kaçmaya çalışırken türbülanstan uçağın götünü zor doğrulturken ve götünden terler akarken “amk böyle mesleğin” derken bulursun kendini, sonra gecen gündüzün belli değil. Saçma sapan bir uyku ve çalışma düzenin var. Sosyal hayatına veya hobine ayıracak vaktin çok az. Ve en ufak bir hatanda ya da sağlık probleminde o mesleği kaybetme ihtimaliye karşı karşıyasın. Ayrıca 65 yaşına kadar sürekli olarak eşek gibi ders çalışmak zorundasın. 6 ayda bir simülatöre, yılda bir kontrol uçuşuna, sürekli sınavlara ve kontrollere tabii tutuluyorsun.

İstiyorsan ol tabii ama, öyle uzaktan görüldüğü gibi “ooh şirket eğitiyor üstüne bir sürü maaş veriyor” gibi kebap bir iş değil. Kimse kimseye babasının hayrına yüksek maaş ödemiyor.

Kazanması zor diye biliyorum

güzel ama ingilizççe

matematik biliyorsan, yabanci dilin varsa ve sagligin yerinde ise kovala derim. kimseye babasının hayrına yüksek maaş odemez +1 dolayisyla otomatik pilota baglayip paralari indirdiklerini dusunme..

ulan gene yaramı deştiniz bak :'(

soru doğru değil bence. "neden pilot olamıyoruz ?" daha doğru olabilirdi -eğer ben bıraktıktan sonra çok şeyler değişmediyse-

şimdi bu masraf karşılayan firmadan kasıt thy ise bi kere orda dereleri tepeleri aşman lazım zaten eğitim aşamasına gelmen için. misal benimki tam 11 ay sürmüştü. ondan sonra da minimum 18 ay sürecek eğitim var işte düşün. hatta şu an tip eğitimi aşamasına gelmiş bir arkadaşım var ve thy'deki artık sıradanlaşan gecikmeler sebebiyle bu süreyi bile çoktan aşmış durumda. eğitim boyunca 2 asgari ücret alıyorlar. ama thy ye olan eğitim masrafını dolar üzerinden borçlanıp tl üzerinden maaş alıyorlar. son birkaç ayda ne kadar zarara girdiklerini sen düşün. sağlık şartlarına sahip olup olmadığını şu anda kesin olarak bilebileceğini sanmıyorum. bunu özel yetkiye sahip diyebileceğimiz birkaç hastane veriyor. raporun adı "class1". pilotlar bunu periyodik olarak alıyor.

bir de şunu bırakayım hadi: eksisozluk.com

bi kere pilot olmak öyle "thy ilan açmış başvurayım olayım" diye olmuyor. çok zorlayıcı bir süreçten geçiyorsun.

bu işe kpss'ye girmek ve memur olmak gibi yaklaşırsan çuvallarsın. havacılık, uçaklar seni heyecanlandırmıyorsa, gerçekten pilot olmayı istemiyorsan bulaşma.

taksi sürer gibi ehliyet alıp uçak sürmeyeceksin. sürekli eğitim, stres, sağlık, zaman problemleri olacak.

gün gelip "parası batsın" diyebilirsin.
ama bunlar beyaz yaka bir iş bulduğunda da olabilir.

iyi düşün, araştır. oradan mezun olmuş çalışanlarla görüş.

Cogu pilot kanserden ölüyor, kozmik radyasyon yiyorsun ucus boyunca. Baska riskleri de var, parasi iyi olmasa bildigin otobus soforlugu.

- O kadar insanın canının sorumluluğunu bizzat taşımak istemiyorum.
- Eğitim süreci uzun, eğitim şartları ağır. Eğitimin ardından belirli süre çalışmayıp istifa edersen eğitim ücretini ödemek zorundasın.

SP, PPL, CPL, ATPL lisans ücretlerini nasıl karşılayacaksın ? Onları da şirket mi karşılıyor ? Evetse hangi şirket, bilmediğimden soruyorum.

bununla bağlantılı olabilecek şu soru geldi aklıma, başka bir başığa da konu olabilir ama burada bilenler olduğu için buradan sormak mantıklı.

eğitim süreci (2 asgari aylıklı vs) bittikten sonra asıl meslek başlayınca eğitim masrafları düşünce pilotun eline aylık ortalama ne kadar ücret geçer reelde? ve bu süreç ne kadar sürer, yani eğitim masraflarının bitişi ne kadar zaman alır?

her zman ki turk mantigi ile sormussunuz soruyu, ayni soru butun para kazandiran hakiki meslekler icin var turkun kafasinda en azindan siz sonunu dogru baglamissiniz, madem bu kadar kolay elde etmesi ve super para kazandiriyor niye herkes yapmiyor? iste bunun cevabidir tum turkiye aydirmasi gereken.
hirsizlikla namussuzluka degil hakkiyla yetenegiyle caliskanligiyla para kazanan insanlari kucumsemeyin, olabiliyorsaniz buyrun, olun, olamiyorsaniz takdir edip kendi yolunuza devam edin.

@laptu,

140-160bin euro borclaniyorsun ve egitimden sonra ortalama 1000 euro kadar aylik olarak kesiliyor. kabaca 10bin lira civari kalir diye dusunuyorum. tabi bu borclanma 10 yil civari devam ediyor. topluca odeyip kurtulayim yok, egitim sirasinda ayrilayim dersen o gune kadar senin icin yapilan masraflari odemen gerekiyor. borclanma bitmeden ayrilma durumunda kalan borclari odemen gerekiyor (tazminat ayrica odemen gerekiyor diye biliyorum)

Nasil olundugunu bilmiyorum bilsem olurum

eğitimi gayet masraflı diye biliyorum.

bir arkadaş ekolünden biliyorum ne kadar doğru emin değilim ama firma seni sürekli denetimlere tabi tutuyor olana kadar. elendiğin an o firmayla bağın kesiliyor. çok çok stresli ve yıpratıcı bir süreç yani.

@a340, @sen de başını alıp gitme ne olur, açıkçası 10 bin TL de kalsa, 20-25 bin TL de kalsa türkiye şartlarında ortalamanın çok çok üzerinde net ücretler bunlar. startup için 2 yıla varan eğitim süreleri olsa da. o halde maddiyat yükümlülüğü, "neden pilot olmamalıyız" sorusuna bir cevap olamaz bence. cevaplardan en azından bu seçeneği elemeliyiz diye düşünüyorum.

Maddiyat yukumlulugu mesele degil, adamlar senden lap diye almiyor o parayi.
Ozel ucus okuluna gitsen bir ev parasi vereceksin ve egitim sonunda elinde lisans is ararken bulacaksin kendini. Yatirim cok buyuk ve risk yuksek. Bu yuzden bu isin en makul sekli THY deki gibi cadetship modeli.

1-Herkes icin harika bir is degil. Maasi iyi oldugu bir gercek fakat kimisi azicik asim agrisiz basim kafasinda. Bu insanlar icin cok da cekici bir meslek degil gecenin gunduzun haftaicinin haftasonuun bir birine karistigi ve ustune muthis sorumluluklarin oldugu bir is hayati. Bazi insan fazla hareketi sevmez, sabahim aksamim belli olsun ister.

2-Kazanmak cok da kolay degil. Bircok kisi is cekici gelse de cesaret edemiyor. Cok var boyle.

3- Sozlesme bedeli caydiriyor kimisini. O rakami gorup kazanmanin zorlugunu da dusununce vazgeciyorlar. 3te bir fiyatina ozel ozel ucus okuluna giderim bu
cilgin rakama imza atmam diyor adam. Ozel okula falan da gitmiyor %99'u gunun sonunda.
Zaten ozel gitsen de kazin ayagi oyle degil o da ayri konu.

alkol

papatya çayı
sarı kantaron

Sarı kantaron çayı.

sarı kantaronlu melisa çayı...

dermişim.

Bedensel olarak yorulman lazım.. Ilık duş + temiz hava (balkonda 5 dk dur yeter :D, üşütme!)...

++ MÜZİK VE Youtube, Bendeki diğer etkili yöntemler..

Şarap
Liptonun karışık çayları var onlar da iyi.
Ama en iyisi şarap.

Oytun Erbaş'ın dediğine göre yoğurtmuş. Anksiyeteye birebirmiş.

Alkol ama uzun vadede iyi olmaz tabii. Yürüyüş spor duş ve yatağa geçip bi şeyler okumak diyorum. Çayların etkisi değişebiliyor, yeşil çay bazen uyku açabiliyor. Melisa çayı uyutmak yerine ertesi gün uyanmayı zorlaştırıp insanı gün boyu ağırlaştırabiliyor. Yoğurt ayran filan da uykuş getirir.

Bir de bol bol su içmek ve tuzu azaltmak.

Melisa cayi
Papatya cayi

Umut ocakbasi var taksimde. Oranin cigeri guzel ama orasi ciger durumcu degil, ocakbasi

en ünlülerinden ciğeristan var mesela. gercekten efffsane kötü. afsgshs şaka biyana orası da vasat yani.yakın mısınız bilmiyorum ama gungorende bagdat ocakbaşının ciğeri güzel hem kavurması hem şişi.

Ciğeristan diyecektim ki yazılmış. En son 7-8 sene önce gittiğimde iyiydi. Horhor'daki ciğerler genel olarak iyidir aslında. ekstra kuyruk yağı çekmelerini de istediniz mi tamamdır. Afiyet olsun.

Ciğerci Hulusi Kadıköy

ciğeristanı sevmedim ben.Aksaraydaki ciğerciler de kötü.3-4 yıl önce Asmalımescitte canım ciğerim isminde bir yerde yediğim ciğer iyiydi

Su islerim bi hallolsun senin icin ist da en iyi cigerciyi bulup ismarlarim knk bekle beni:)

@stavro o saatten sonra bana adana'dan paket getirirsin artık shsjds

Ciğerci Hulusi Kadıköy +1

Ciğerci Hulusi Kadıköy
Ciğerci Apo Ataşehir (Mersin'de meşhur şubesi)

sahil restoram balat, ciğerde mükemmem ötesidir

ciğerci ricco-bakırköy

eğitim kötü, kimse kendini geliştirmek istemiyor, para kazanmak istiyor. tus'da en başarılı insanlar göz yazıyor, dermatoloji yazıyor, radyoloji yazıyor vs. en başarısız olanlar ise beyin cerrahı, genel cerrahı falan oluyor. düşün yani cerrahi. e şimdi bu başarılı gençler ilerki zamanlarda ailelerini bu cerrahlara mı emanet edecek?

özel de iyi değil yanlış anlaşılmasın. belli alanlarda iyi doktorlar olabilir (ki bu devlette de var) ama genel olarak devletten iyi olduğu söylenemez.

haa bir de Recep Akdağ doktorluk mesleğini çok itibarsızlaştırdı. doktorlar eskiden tanrı gibiydi, ondan sonra millet köpek çekmeye başladı doktorlara.

Bu doktorların kendi deneyimleriyle veya deneyimsizlikleriyle veya para kazanma ilgisiyle orantılı bişi.

Ben de birkaç ay önce 3 ayrı diş doktoru dolaştım kanal tedavili dişim iltihaplandı. Biri bir diş için 3 dişi çekip 3 implant önerdi. Biri çekilmesini. Son gittiğim ise tedavisi uzun sürebilir ama belki kurtarırırz diye beni 3 ay her hafta muayenehanesine çağırdı temilzledi, antibiyotik verdi ve kanal tedavisi ücreti aldı. Bir daha aynı durum oluşabilir de dedi.

Şimdi ben de farkındayım bu riskin -ki tekrarlayacak büyük ihtimalle. İlk doktorun sunduğu implant tedavisine önce sinirlendim, para hırsı dedim ama adam kökten problemi çözmeyi düşündü kısa yoldan aslında. Tamam belki 20lik dişi çekmek istedi gereksiz diye ama illaki orta yolda anlaşılabilinirdi.

Hepsinin çözüme varma yoku farklı neticede. Kimisi uğraşmadan varmayı öneriyor, kimisi de böyle aylarca usanmadan kurtarmaya çalışıyor. Burada önemli olan hastanın seçimi. İmplanta param olsaydı ve acısından korkmasaydım yaptırır geçerdim zaten önünde sonunda iş buraya varacak.

çözüme varma yolu farklı diye bir şey yok
özellikle romatizma, fibromiyalji filan gibi hastalıklarda birinin yaptığını öbürü bozuyor, birinin ak dediğine öbürü kara diyor. biri ilaç yazıyor öbürü o ilacı içtin diye neredeyse dövecek -bizzat annemde yaşadık...bu nasıl çözüm? implant filan gibi pahalı işlemler bambaşka bir konu.

bence doktorlarımız "tababet sanatı"ndan iyice koptu.
üniversite hastanesine günlerce refekatçi kaldım yine, zaten anlatsam roman olur da, her şey bir yana; yanımızdaki yatakta 80 yaşında bir amca yatıyordu ve çok da durumundan haberi yoktu yani sosyo-ekonomik seviyesi kullandığı bir ilacı bilecek seviyede değil.
abartmıyorum 5 günde 3948573 farklı kişi (asistan, hemşire, diyetisyen, uzman, vizit gezen uzman, tıp öğrencisi, asistan, uzman şeklinde) adamın başına geldi ve adamın kullandığı ilaçları vs. sordu her orderde zaten fiks sordular. soran elinde bir kağıda not alıyor (veya onu da almıyor!), 15 dakika sonra başka birimden başka doktor geliyor o soruyor, 30 dakika sonra başka geliyor...yahu bu adamın bir hasta dosyası var..anamnez alacaksan ayrıntılı al ve en baştan al. hasta yakınını sorgula, medikal kaydına bak..ayrıntılı al. dakika başına gel sor adam cvp bile veremiyor zaten, onu da kaydetme doğru düzgün sonra nöbet değişsin yeni gelen tekrar baştan... ya da ne zaman almış hangi dozda almış ne olmuş hiiç öyle sorgulama sırf sormak için sor geç..ne işe yarıyor?

hiç. memlekette herkes gibi doktorlar da kalitesizlikten ölüyor. sadece fark, eskiden nispeten ortalamadan iyiydi doktorlarımız, çok şükür onları da genel seviyeye çektik. ha onlar hala bunu kabul etmiyorlar. en kötüsü 5 sene tıp okumuş bu adamların 1 tanesi de ne bok yiyoruz biz böyle demiyor...."siz bu adama bunu soran 984834. kişisiniz ben de sayenizde bir gram uyku uyumadım" deyince ukala, bilmiş, sağlık personeline kötü davranıyor vb. oluyorsunuz.

İlla özele gidip dünya para mi vermemiz lazim..yok ya o da pek çözüm değil. özelde müşterisin başka bir şey değil. sadece sen benimle ilgileniyorlar sanıyorsun, psikolojine iyi geliyor. bir de vakti olmayana iyi olabilir ufak tefek şeyler için çok zaman harcamazsın o kadar.

giovanne +1 süper doğru tespit. en yüksek puanlı drlar nöbeti olmayan alanları seçiyor, laboratuvar, radyoloji gibi çok ağır basmayan bölümlere gidiyorlar. aslında cerrahi yüksek olmalı çünkü en çok riski alanlar onlar. paraya hemen ulaşmada isteği de ayrı bir konu. sağlık sektörünün itibarsızlaştırılması kesinlikle bunda etken. adamlar en yüksek puanla bu bölüme giriyorlar ancak kendilerinden net 30 puan az alan hakime savcıya gösterilen saygının 10da1i gösterilmiyor.

ayrıca devlet hastaneleri pazara çevrilmiş durumda doktorlardan da kapasite fazlası hasta bakması isteniyor. her şey bir kenara canı sıkılan herkes acilde. karnı ağrıyan,kulağı ağrıyan ne kadar acil olmayan vaka varsa acilde toplum hasta doktorlarda hasta olmak üzere.

Ilac sirketleriyle ortaklasa calisip komisyon almayi arttirdiklarindan beri tu etik degerleri bi tarafa atmalari sebebiyle ve her ameliyat basi para carptiklari icin gereksiz sekilde insanlari delip destiklerinden beri hasta olmamamak icin elimden geleni yapiyorum valla.

Türkiye'de insan kalitesi yerlerde sürünüyor ve hiçbir alanda işini doğru dürüst yapan insan yok, ya da yok denecek kadar az. Tıp da istisna değil. Doktorlar da türk insanının kalanı gibi berbat eğitim almış, işine saygı duymayan, kendini geliştirmeye gerek duymayan, ingilizce bilmeyen (dünyada her konudaki kaynakların %99'u ingilizcedir, ingilizce bilmeyen insan alanında kendini bir yere kadar geliştirebilir) ), her şeyin en iyisini bildiğini sanan ortadoğulular.

ben diş hekimliğinden örnek verdim benzer durumu ben de yaşadığım için.

diğer branşlar içinse @niye ama'nın bahsettiği şeyler sağlık kurumlarının -diğer tüm devlet kurumlarında olduğu gibi- 'bazılarının kesesine' hizmete dönüştüğü için doktorlar da yılmış durumdalar. devlette çalışan doktorların da idealistliği kalmıyordur kısa bir süre sonra. doktorların hepsi de iyi niyetli değiller tabii ki. artık doktorluk mesleği iyi para kazandıran meslek olarak düşünülüyor öyle bir sisteme evrildik. halk sağlığı çok geri planlarda kaldı. obezite ameliyatları patladığından beri neredeyse tüm genel cerrahlar obezite ameliyatlarına yöneldi. günde 150-200 bin liralar kazanma gibi bir gerçeğin yanında ideoloji saflık olarak görülüyor.

kısaca hepimizi yiyorlar matmazel. herkese sağlıklı günler.

@niye ama yalnız o dediğinin doktorların özensiz olmasıyla ilgisi yok. Orası üniversite hastanesi o hastadan 3. Sınıf öğrenci de sorumlu oluyor sadece bir saatlik, stajyer öğrenciler de (birkaç günlük) internler de (genelde birkaç haftalık). Ayrıca hastanın gerçek doktoru bir asistan ve olursa bir de hoca olur. Zaten hocanın gelip gelip bir şey sorması söz konusu bile değil, asistan bir kere gelip güzelce anamnezini alır hastasına hakim olur. Geri kalan gidip gelenler tamamen laf olsun öğrensin işte diye gönderilen tipler hoca gönderiyor, asistan gönderiyor çocuk da işte iyi kötü bir şeyler öğrenmeye çalışıp gidip hocaya sunuyor falan yani hastanın iyiliği için değil tedavinin parçası değil eğitim için. Ayrıca konsültasyon için başka bölümlerden de asistan geliyor olabilir onlar da haliyle kendi anamnezini kendisi alıyor. Bu sadece doktor tarafı bir de hemşire tarafı da var onlarda da stajyer vs var.
Ben de bir kere 4. Sınıfta hasta başında sınav olacaktım hastaya işte şikayetiniz neydi vs soruyorum genç bir adamdı, herkes sordu yeter artık falan diye azarladı beni, açıkladım hocanın gönderdiğini sınav olacağımı, lütfederek verdi bilgilerini moralim bozulmuştu şimdiki aklım olsa daha sert davranırdım. Belli bir yaşı geçen insanlar anlayışlı oluyor sana yardımcı olmaya çalışıyolar ama gençler maşallah aşırı bilmiş oldukları için hoff gelen geçen soruyo işinizi düzgün yapsanıza diye atarlanabiliyolar böyle.

devlettekiler ilgilenmiyor.
özeldekiler ise gerekli gereksiz tetkikleri kitliyorlar.

Para az geliyor gerisi bahane.
Masaya bi 10bin biraksan kucagina yatirip muayene eder.

Eskiden istanbulda 2 sene maasla ev aliyorlardi.

GÜNEY AFRİKA’ DA BİR ÜNİVERSİTENİN GİRİŞİNDE
GÜNEY AFRİKA’ DA BİR ÜNİVERSİTENİN GİRİŞİNDE KISSADAN HİSSE AŞAĞIDAKİ MESAJ YER ALMAKTADIR.

Bir ülkeyi yok etmek için atom bombası veya uzun menzilli füzelere ihtiyaç yoktur.
Bunun için eğitim seviyesini düşürmek ve kopya çekilmesine müsade etmek yeterlidir.
Bunun sonucunda:
-Hastalar doktorların elinde can verir.
-Binalar mühendislerin elinde çöker.
-Para ekonomistler elinde kaybolur.
-İnsanlık dinci akademisyenlerin elinde ölür.
-Adalet hakimlerin elinde yok olur.

Tanıdık geldi mi?

open.spotify.com

tarz falan yok heralde. gaz hali yeterli

Red hot chili peppers- under the bridge

supremacy

Seven Nation Army (Glitch Mob Remix)

www.youtube.com

pryda the end.

@lata
sağlam liste

Carmina burana - o fortuna

Ice On the Wing - Nada Surf
Air Show Disaster - Damien Jurado
Dash 7 - Wilco
At the Bottom of Everything - Bright Eyes
Lucky - Radiohead
From a Window Seat - Dawes
Buddy Holly - Weezer

Life is a highway - rascal flatts

THe xx intro

@kalte sterne
Uçuş moduna alıyorum. Kulaklıkları da takmamak gerekiyor sanırım ama ona uymuyorum.

Justice-Genesis
m.youtube.com

Bence biraz cinsiyetçi olabilir ama tam bir cinsiyetçilik örneği değil. Alt tarafı kendi görüşünüzü bildirmişsiniz.

Aşırı duyar kasmak olmuş biraz.

buralara gelmedi daha cinsiyetçiliğin o türü. amerika'da bu aralar yükselişte sana da öylesi denk gelmiş. cinsiyetçilik falan değil.

Bi kadın serbest atış bölgesinden havalanıp smaç basabiliyorsa eğer dediğin cinsiyetçilik olur. Onun dışında erkek voleybolu da kadın voleyboluna göre sıkıcı, kadın futbolu da erkek futboluna göre sıkıcı, olabiliyor yani böyle şeyler cinsiyetçilik çok farklı bir konu; bunlar da niye basketbol oynuyor gitsin evinde yaprak sarsın diye düşünmüyorsan problem yok bence.

neden sıkıcı olduğunu düşündüğüne göre değişebilir. "çünkü kadınlar iyi basketbol oynayamaz, serbest atış anında heyecanlanıp ağlamaya başlarlar zuhahah" şeklinde söylediysen cinsiyetçilik sayılabilir.

arkadaşın niyet okumuş bahsettiğim tonda söylemediysen; bu da bence feministlerin, hatta genel olarak sjw'lerin en genel sorunu zaten.

pfff sktirsin gitsin affedersin. ben de kadin tenisini daha cok severim bir erkek olarak. daha dengeli, daha surprize acik oldugunu dusunuyorum. grand slam'lerde bir mac bes saat surmuyor falan, daha iyi. buna da seksizm diyecekse eyvallah ama her halukarda sacma bir dusunce bence. zevkin ve tercihin seksizmi olmaz, seksizm bu kadar basit bir sey degil.

amerikandan ne bekliyorsun ki, aq sjw'leri. kaliforniyalidir kesin.

Politically correct değil gibi. İçinde erkek ve kadın geçmiş ve kadınları yermiş. Bize göre çok normal ama biraz alınganlıkla evet cinsiyetçilik.

Genellikle zencilerin kazandığı koşu yarışları yerine yalnız beyazların yarıştığı bir koşuda bir zencinin "bu beyazları izlemek de çok sıkıcı" demesi de ırkçı olurdu mesela.

Amerikalılar bu konularda kafayı yemiş derecede politically correct. Ota boka seksizm diyorlar aq.

Erkekler daha zevkli dedim, çünkü smaç izlemek, blok izlemek, Yugoslav faulu izlemek çok uzaklardan 3'lük, alley oop falan izlemek daha zevkli geliyor :)

evet, bildiğin cinsiyetçilik.

Ben de seninle aynı durumdayım.

İşi yaparken dikkat dağıtıcı şeyleri uzaklaştırıyorum. Kafam çok doluysa bi beş dakika hava alıp geri geliyorum.

Gürültü fazla ise kulaklık ile müzik dinliyorum.

Bir de hata yapmaktan korkma. Bırak laf eden etsin. Hata yapmak adama iş öğretir.

Beslenmenizi gozden gecirin, balik ve yesilligi bol olarak ekleyin.

yogun oldugunu ve bu yogunlugun hataya sebebiyet verdiğini müdürüne söyle. bu kadar yogunluk ile hem işyerine hem kendine zarar verirsin

Checklist hazırlayın.

Edit: Pardon, ben derse yetişecektim daha detaylı yazamadım öncesinde. Yapmanız gereken işler için bir liste hazırlamaktan ziyade, hatalarınız üstüne kurulu bir listeyi kastediyorum ben. Dediğiniz gibi yanlış kısmı copy paste yapıyorsanız, bu listeye gidecek bir item "copy yaptığım alanı kontrol ettim mi?" veya "paste işleminden sonra doğruluğunu kontrol ettim mi?" gibi bir soru olabilir.

Veya save as yaptığınız dosyaların spesifik bir yere kaydolmasını sağlayabilir misiniz? O kaydolan dosyanın ismini "attach edilecekler" vs gibi size hatırlatma yapan bir şeyle değiştirebilir misiniz?

Buna "pre-mortem" deniyor, post-mortem gibi ama ölümden önce. :) Hata yapmadan önce durumu düzeltmek diye bakabilirsiniz.

Sonra da vaktiniz olusa Atul Gawande'nin "Checklist Manifesto" kitabını okuyun.

yapacağım işleri deftere yazıyordum ben. yani sopiro +1

mesaiye başlamadan önce kısa bi hazırlık yapın.

@ykyt
evet bu iş yoğunluğundan kesinlikle beslenmem çok kötü. bir gözden geçirmek gerek

@dafuq
o da durumun farkında. hatta süreçte oldukça destek oluyor.

@sopiro
@nice tnetennba
güzel tavsiye işleri takip etmek için ama genel olarak sıkıntı işi yaparken. mesala excelde bir yerden değerleri yapıştıyorum. sonra bir bakıyorum yanlış hücreden almışım. formülü yanlış yerden toplatmışım. dosyayı save as almışım eskisini yollamışım gibi

anladigim kadariyla hatalar isi bilmemekten degil dikkatsizlikten kaynaklaniyor.

dikkat toplamak icin ayni andan birden fazla isi yapmamak ( veya makul olcude yapmak), duzenli molalar vermek iste yarayacaktir.

normal bir zamanda yapabildigin isleri yogun zamanda da yapabilirsin. aklinda o an yogun oldugunu dusundugun icin hata cikiyor. yogun oldugunu dusunmemen lazim.

sanki seninki odaklanamama problemi gibi geliyor bana. stres altında odaklanma sorunu yaşıyorsun gibi. dikkatini nasıl daha verimli yöneltebileceğini bi kaç değişik çalışma şekli uygulayarak bulabilirsin sanki

İsiniz imkan veriyorsa pomodoro kullanın. En yaygın kullanımı 25 dk çalışma 5 dk mola. Bir ara iş yoğunluğundan okuduğumu anlayamayacak hale gelmiştim. O zaman kullanmaya başladım. Şimdi işsizim, akademik yayın okurken kullanıyorum.
ayni andan birden fazla isi yapmamak+1

bu kadar yoğunlukta normal.
üstesinden gelmen içinse yapman gereken şey control freak olman.

ben gönderdiğim maile eklediğim eki, mail üzerinden açıp kontrol ediyorum mesela.

excelde bulduğum sonuçları teker teker kontrol ediyorum göndermeden önce. hücre hücre bakıyorum gerekirse.

tek çıkış yolun kontrol gibi görünüyor bence.

ha bana kalsa "bu kadar çalışılmaz diyecem" ama belli ki çıkış bu değil.

Abi işini sakin sakin kontrol ede ede yap. acele etme. Yetişmiyorsa onu sana bir kişinin yetiştiremeyeceği kadar iş yükleyen yöneticin düşünsün.

yayımlanan bazı filmler türkiye'de ne sinemada ne tv'de gösteriliyor.

Burada yayınlanan bazı filmler kıyıda köşede kalmış festival filmleri falan oluyor, atıyorum fransız filmi arjantin filmi falan geliyor, bu filmler de türkiye'de çoğu yerde vizyona girmiyor. Sinemada izlemek için başka fırsat olmuyor yani. tek alternatif evde izlemek oluyor, o da aynı tadı vermiyor.

Ama instagram'a filmekimi bileti fotosu falan atıp entelim şekli kasma kısmının da payı inkar edilemez tabii ki.

full çeken filmlerin hemen hepsi geliyor vizyona.

biz arkadaşlarla bunu kitap fuarı üzerinden konuşmuştuk. kitap okuma oranına bak kitap fuarlarının doluluğuna bak diye. bana göre insanlar böyle etkinlikler çatısı altında olmaktan mutluluk duyuyorlar. yani filmekimi'nde film izlemek, izlenilen filmden daha önemli bir durumda. işte 11 seansından çıkıp 13.30'a girmek falan. insanlara sinemanın içindeymiş gibi hissettiriyor olabilir. muhakkak vardır eski festival takipçileri de tabi.

ayrıca evet büyük yönetmenlerin filmleri dışında gelmez vizyona. (belki başka sinema'da)

Festival filmlerini illegal izlememek
Bazı söyleşilere katılmak da iyi oluyor.

yatıyorum. <3

Ben tam çıplak yatamıyorum. Rahatsız edici oluyor, terletiyo beni nedense

yatmam.
boxer la bile yatmam. pijama giyerim. ki sıcak bir ülkedeyim.
bence gece üşütmemek lazim...

Hayır, hep ya deprem olursa kafasindayim

iç çamaşırı ile bile yatmam yaz da dahil. ya pijama ya şort mutlaka olur. hem alışkanlık, hem de gece kalkmak zorunda kalırsam ugraşmayayım/rezil olmayayım kafası.

ben donla yatiyorum yau, yoksa hasta olurum. yazin bile en azindan boxer olur yani ciplak yatinca savunmasiz hissediyorum jdjdkd sanki beni skiyler

Nein.

Evet çok seviyorum

Yazın bazen yatıyorum öyle. İnanılmaz güzel bir his.

Çükümün götümün değdiği nevresime nasıl yatayım rahat rahat!

Böyle de bi rahatsızlığım oluyor işte, sanki götüboklunun tekiyim (Bi keresinde seviştiğim bi arkadaşımız seks sonrası uyumadan önce don giyme halime pek takılır olmuş, dalga da geçmişti).Öyle yetiştirildim herhalde, bilemedim. Aynısı evde çıplak ayakla dolaşınca da oluyordu mesela, yatağa girince sanki ayaklarım pis girmiş gibi geliyordu; o yüzden evde terliksiz gezmezdim çorap olmasa bile(şimdilerde aştım bunu, alkış?) . Öte yandan çorapla da asla girilmez yatağa!

Nereden geliyor bu yatak kutsiyeti? çocukluğuma inmemiz lazım galiba, annemin kulakları çınlasın...

Gerçi düşündüm de bu yazki sıcaklara kadar sadece boxer'la uyumuş da değildim peş peşe günler, hiç o kadar sıcak hissetmedim sanırım.

bazı boğucu yaz gecelerinde çıplak yatıyorum(yılda toplasan beşi geçmez).

yazın çırılçıplak uyumayı çok seviyorum
kışın yine aynı şekilde uyumak istesem de hasta olurum diye çekinip pijamalarla uyuyorum

Donsuz yatmam, yatamam. Banyodan sonra havlu bornoz sarılı çok uyudum ama donsuz asla.
Bruce +1

Seksten sonra sadece. Normalde yatmam.

Neden gönül işlerinde bu soru?
Cvp: röpdüşambrla yatıyorum

Hiç yatmadım. Donla bile yatınca sağım solum kaşınıyor gibi oluyor, her mevsimde eşofman+tişört kombinasyonuyla yatıyorum.

donsuz yatamam, yorgana çarşafa pislerim gibi gelir, rahat hissedemem. ajdjdjdkd

Donsuz yatılmaz, siki çarşafa dolaşmak

Kendi evimde hep...

yazın severek, sonbaharla birlikte noo

Donsuz cirilciplak yatmam. Bu nasil bir cumle ya haha :D
Bazen gecelikle donsuz yattigim olur ama.

çok nadiren

hahaha beni bi singapore lu banka md si ekledi. olabiliyo öle şeyler çok takma.

@fasulyek

Bu gibi bir şakayı ben bile yapmam. Yuh gerçekten.

sacma sapan insanlar ekliyor, olur oyle.

Headhunterlik yapiyordur

size söylemediğim ayrıntı ise şu: Aselsan hissesi sahibiyim.....

eyvah gizli lazer yazıcısı projesini öğrenmiş olmasınlar.

@birakahve

o projeyi satalı çok oluyor, ondan kazandığım parayla startup kurdum.

Kadın mısın?

@futbolcu

hayır ama 5 yıldır sevgilim yok. gibiyim.

LinkedIn ayarlari yuzunden...
damin tanidiginin tanidigisinizdir, veya ortak bir keyword filan vardir.
Linkedin zirt pirt mail atiyor zaten bak bu bunu yapti, sununla baglandi vs diye. Onlardan biri de sizi de oneren bir mesajdir. adam okuyup etmeden, acelesi varken OK e basili sizi eklemis olabilir.

fiziksel bir kılavuz o. yeni modellerde elektronik olarak da mevcut.

2000 sayfa da degil. Fiziksel kitap evet. "Pilot flying" ucagi kumada ederken digeri yani "pilot monitoring" olan bakiyor o klavuza. Bir de indexten direkt olayla ilgili kisma bakiyor, sayfa sayfa karistirmiyor komple.
Bir de ucakta yangin ya da govdede veya kontrol yuzeylerinde genis capli hasar falan olmadigi surece oyle gokyuzunden birakilmis bir kaya parcasi gibi lap diye dusmez ucaklar. Motorlarin tamami durmasi senaryosunda bile epey vaktin vardir cruise flgiht irtifasinda. Aklina gelebilecek her sistem icin bir ya da daha fazla redundant sistem vardir gunumuz ucaklarinda. Bir sey ariza verdi diye yere cakilmazsin.

FCOM (flight crew operational manual) ve quick referance handbook baktiklari bazen flight manuele banarlar yerde ara sirada MEL(Minimum equipmant list) e bakarlar fiziksel bir kitap bazi modellerde dijital olarak pdf seklinde dijital olani bozuldumu hardcopy olarak yuklerler ucaga kitaplari

Edit: oyle saatlerce okumuyorlar başliklar hainde hemen aksiyon alacak sekilde bariz komutlari veriyor

@stavro hocam burda pilot adam 2500 kusur sayfa diyor seyler.eksisozluk.com

Sully (2016) isimli filmde, pilotların bakmak durumunda kaldığı bir sahne var. Acil bir durumda bildiğin fiziksel kitabı açıp hızlıca tarıyorlar. Filmi de öneririm.

Dogrudur hocam, benim gorduklerim o kadar degildi. Ama dedigim gibi, yuzlerce sayfa karistirma durumu yok, aksam olur zaten oyle.
Buradaki havaci arkadaslar bilgi verir muhtemeln.

Qrh (quick reference handbook) diye bir kitap senin sorduğun. 600 700 sayfa falandır. Bölümlere ayrılmıştır ve uçaktaki her arızada izlenmesi gereken adımları belirtir. Bu arızaların çoğu öyle saniyeler içinde reaksiyon vermeni gerektirmez. zaten düzgün bir pilot acil bir durumda hangi bölüme bakacağını kabaca bilir. Örneğin b737'nin qrh'inde 7. bölüm motor ve apu bölümüdür, o konuda bir arıza olursa ben alır elimle koymuş gibi bulurum ilgili sayfasını.

Dediğin gibi yangınlı öte berili çok seri müdahale gerektieren durumların da "memory item"ları olur. Yani ordaki checklistin acilen tamamlanması gereken maddelerini pilotların ezbere bilmesi gerekir, bunun sınavları falan da sürekli yapılır. Memory item'ları ezbere bilmeyen adam 6 ayda bir girdiği simülatörlerden geçemez.

uçak ters dönerse aklı başında hiç kimse tutup kitap karıştırmaz. öncelik uçağı düzgün şekilde uçurmaktır, arızayı çözmeye uçağı kontrol altına aldıktan sonra başlarsın.

Maslakta yiyecek bişey bulamadığımdan olanı da aşırı pahalı olduğundan evden götürüyorum mecbur.

ve pis. mutlaka bir aşamada çıplak elle temas var.

Eskiden ayırt etmeden gömerdim. Tüp mide ameliyatı olduğumdan beri sağlıklı/lezzetli yemek bulmakta aşırı zorlanıyorum.
Bir de hiçbir yer yarım porsiyon seçeneği sunmuyor, çöpe gidiyor hayvani porsiyonlar.

Arayıp bulmak gerekiyor evet ama bir yerden sonra bulduğun yerlere gitmeye başlıyorsun, eski zorluğu kalmıyor.

Enteresan bir şekilde merkezi yerlerde lezzetlisini bulması en zor olan şeyler en basit yiyecekler oluyor. Mesela döner ve pideyi İstanbulun en merkezleri diyebileceğin beyoğlu, beşiktaş, şişli ve kadıköy'de gerçekten lezzetli yapan yer yok. Ümraniye, fatih, kavacık bilmem ne ebesininkine gitmen gerek.

İstanbul'da en son döner ne zaman yedim bilmiyorum bile, sokaktaki dönercisi bu kadar kötü bir şehir görmedim.

Ben güzel yemek için mesafe kat etmeye imtina etmiyorum, merkezi oturduğum için aşırı mesafe kat etmeme gerek de kalmıyor zaten. bildiğim ve gittiğim yerlerden memnunum.


edit: ne beşiktaş karadeniz döner, ne şişhane dönerci engin, ne de gayrettepe dörtel kalitesini korumayı başarmış mekanlar. buralarda yiyeceğime bayramoğlu'na giderim.

Abi şehir çok büyük. Mesela adana yiycen, atıyorum en iyi adana yapılan yer ümraniye’de bi yerdir, sen küçükçekmece’den oraya gidicen 2 saat de, yemek yiycen de ohoo. Yoksa her şeyin en iyisi istanbul’dadır da, şehir çok devasa. Tek bir merkezi yok. O yüzden iyi yerlere ulaşmak zor. Dolayısıyla çevredeki vasat yerlere kalıyosun.

Bruce gibi yerleri öğrendikçe oraya gitmek.
Beşiktaş ta doğu karadeniz döneri (çarşıda değil, şair nedim de) tavsiye ederim.
Basta, zula’yı deneyin gitmediyseniz.
Kadıköy deyim şu anda hangi yemek için nereye gitmem gerektiğini biliyorum ve seçiciyim.
Pizza için donatello var, eve söyleyebiliyoruz buradan (çok tehlikeli) italya da yediğim pizzalar benzer ve ucuz pizza yapıyorlar.
Dürüm yiyeceksem basta (kimyon bokumu yesin, adamlar burayı açmadan önce tanıyordum, michelin yıldızı versen alacak olabin bir yer)
Midye dolma yiyeceksem ( çarşıda balık pazarının sırasında) bir mezeci var oraya akşam üstü gidip ılıkken yemek. Rakı için eve buradan meze almak ciğeri çok güzel.
Lahmacun için çiya, beyran için acıbadem sahra.
Her şeyi yürüme mesafesinde hallediyorum.
Bir kurufasulyeci var hasanpaşa da karakolun karşında.
Bilerek gidiyorum çok risk almıyorum.
Kahvaltı ve tatlı için ayrıca listem var. Sanırım biraz bir balonda yaşıyorum ama mutluyum.

Ama thales gibi mekanlara gidince hiç keyif alamıyorum. Bir mutfaktan hem noodle hem pesto soslu makarna, hem hamburger, hem de falafel çıkmamalı ( falafel diyince tahin rest. Da güzel)
Ağzımın layığı ile rakı içip mutlu olduğum yer yok çünkü evde ben bin kat güzel peynir ve meze hazırlıyorum. Hep yüksek fiyatlar ve kötü malzeme birleşimi.
Yemek yemek bizim işimiz

thales gibi yerde zaten o gurultuden yedigimin tadi varsa da anlamam ben:) Cok sakinlik duskunu degilim de thales gibi yerde de anam agliyor gurultuden. Fiyatina da degmiyor zaten dedign gibi. Lezzetli olur pahali olur ok.
Yemek yemeye gitsen yemek dandik, muhabbete gitsen gurultuden muhabbet edemezsin, boyle mekanlari agzina kadar neden doldurur millet anlamam.
Bir de bu tarz mekanlarda menunun yarisi patates kizartmasi.

insulin direnci basladigindan beri disarida yemek yemeyi biraktim. evde yemeye ozen gosteriyorum ve kendim icerisinde ne oldugunu bilerek hazirliyorum. disarida yemek yiye yiye agiz tadimiz da degismis resmen. simdi arada sirada disarida yiyince eskiden lezzetli gelen seyler asiri derecede vasat hatta kotu geliyor. gereksiz mide yanmalari ve siskinlikler de cabasi.

isin hijyen tarafini dusununce ve ihtimalleri goz onunde bulundurunca zaten disarida yemek yiyesi gelmiyor insanin.

zamanım büyük oranda ataşehir, kadıköy, beyoğlu, sirkeci - eminönü taraflarında geçiyor. hamburger, pizza ya da esnaf lokantası tarzı bir yer arıyorsam tüm bu saydığım yerler arasında en fazla 2'şey 3'er alternatif makul kalite sunuyor. sosyal medyada isim yapmış olanlara yönelmek bir yere kadar iyi ama ilgi yoğunluğu sebebiyle kaliteyi bozdukları için garanti yöntem değil. deneme yanılma yöntemine mahkum vaziyetteyiz diyebiliriz.

ha keyif kısmını gözardı edip sadece yiyip geçeyim dersem bambi ya da tek büfe'ye gidip hemen hallediyorum.

Değil.

Hayır

güzel biri

ortalama üstü

Not quite my type

değil ama çirkin de değil.

güzel değil ama kalbi güzeldir belki

çakılma olduğunu varsayarsak ilk travmadan kurtulabileceğini sanmıyorum. kafa travmasından ölür bence. acı falan da hissedeceğini düşünmüyorum.

Eğer pilot kontrolü tekrar elde etmeye çalışıyorsa bayılabiliyormuş yolcular, dönmeden ve basınç değişiminden dolayı.

Bir de bu acıların saptanması için yollar yöntemler var. Soruyla alay etmeye hiç gerek yok.

uçak yerle temas ettiği anda konserve kutusu gibi ezilip dümdüz oluyor, diye biliyorum.

Uçak serbest düşüşe geçerse, astronotları bilin mi, kemerin takılı değilse aynen öyle uçağın içinde yerle temasın kesilir. Yukarıdan serbest düşen bir nesne haline gelirsin. Uçak yere çakıldığında sen de aynı hızla uçağa çakılırsın. Hayatta kalsan bile alevden dolayı yanma ihtimalin yüksek. Kemerin takılıysa uçağın yerle temasında koltuk sana muazzam bir tepki kuvveti uygulayıp senin vücudunda kırılmadık yer bırakmaz. Hatta uzuvların ayrılabilir. En azından düşünce olacakları bu.

Hocam cogu vakada aninda oluyorsun aci hissedemeden. Vudun herhangi bir yerinde yaralanma olmasa dahi yuksek hizla giderken aniden durmaktan dolayi G loading den ici kanama gecirip yine aninda oluyorsun.
Onun disinda yolcularin kismen hayatta kaldigi ve ucagin alev aldigi kazalarda buyuk cogunlukla yanmaya kalmadan dumandan olup gidiyorsun.
Yine de carpma esnasinda yarali olaral kurtulup yardim gelene kadar aci cekerek olen kurbanlar da var, Japonya'da daga cakilan meshur uçaktaki gibi.

Ucaklar bir anda tamamen calismaz hale gelip gokyuzunden birakilmis bir kaya parcasi gibi serbest dusmezler, herhabgi bir kazada serbest dusus deneyimlemek cok dusuk ihtimal. Cogu kazada son ana kadar kintrol ya da kismen kontrol var. Dolayisiyle konserve kutusu gibi ezilip pestil olma durumu ekstrem durumlar haric (germanwings 9525 gibi) soz konusu degil. Hatiri sayilir oranda kaza da "controlled flight into terrain" turunden (google it). Yani serbest dusus akliniza gelmesin dusen ucaktan bahsedildiginde. He bu da yasanmamis sey degil tabii.

Bu arada denizle temasta da kara ile temasa benzer durumlar oluyor, miracle of Hudson'i saymazsak. Adi ustunde miracle.
Suya carpan govde de karaya carpmis gibi parcalaniyor. Zaten govde genel olarak butun halde kalsa bile carpma sırasında ucagin icinde ki kolktuktan bagaj raflarinin kapaklarina, her sey bir tarafa savruluyor muthis bir hizla. Kafana gozune seni oldurecek bir suru sey carpiyor zaten. NASA'nin crash testi var, aslında crarsh degil de crash landing testi. Onda bile yolculari temsil eden dummy ler ciddi yaralar aliyor.

Hudson olayi miracle degil alakasi bile yok tv de oyle denmesi tamamen olayi dramatize etmek ucakta gayet "ditching" diye mod var(denize inme modu) prosedurlerde olan bir olay o an kaptanin aklina gelip icat ettigi bir sey değil.

Soruna cevap ilk carpma aninda etki ile oluyorsun aci falan pek yok ama duserken yasadigin heyecan sıkıntı bayginlik ve bayilmada ucagin düşüşüne gore degisiyor

Ölümlerin büyük kısmı kalp krizi diye okumuştum.

@stavro iyi açıklamış. Özetle uçak kazası var uçak kazası var. Havada infilak eden bir uçakla sisten pustan dağa çarpan bir uçaktaki yolcular ya da denize iniş yapmaya çalışırken takla atan bir uçaktaki yolcular çok farklı şeylere maruz kalmıştır.

Prosedurlerde olan olay da pratikte olamyan bir olay, bunun gibi bir ditching ornegi yok (varsa biz de ogrenelim) ve olayi miracle yapan da bu. "Hadi ditching mode active yapip guvenle suya inelim simdi motorsuz nesiz bilmemkac tonluk bir glider olarak" diye bir durum yok bildiginiz gibi.

Bireysel olarak boykot ettiğim ve kitlesel boykotlara katılıp da kendilerinden alışveriş etmediğim esnaflar ve kurumsallar dışında: Sigara! 21'inde tam 6 ay olacak, daha da almayı düşünmüyorum. Dünya varmış şerefsizim.

Damla su+1 ilk çiktigindan beri nefret ediyorum kendisinden. Suyun tadına çok önem veren biriyim ve net lezzetsiz su.

Onun dışinda karpuz almam sanirim. Kendisini hiç sevmiyorum, yapiş yapış şekerli su gibi bi şey, aşiri abartı geliyo karpuz sevgisi

vestel.

Bağdat baharat, pınar falan gibi birkaç markanın ürünleri.

İphone x.

Apple ürünleri. Kendimi bildim bileli iPod'undan tut MAc'ine kadar bu ürünleri kullanan insanlar bana aşırı özenti geldiği için markadan tiksindim. Tek yaptığı iş WhatsApp'tan yazışmak olduğu halde borç harç ayfon alan bir kitle ile aynı kümeye girmek istemem.

Bir de artık asla Converse ayakkabı almam. Gençkken bir şey olacakmış gibi giydik, ayak anatomim bozuldu. Hâlâ arada gözüme güzel görünse de zinhar alıp ayağıma giymem.

Ayrica Apple ürünleri de +1 nasil unuttum tam bir apple haterıyım

Yok neden olsun. Çağımızın gerçekleri bunlar. insanların kendini tinder için çok namuslu ya da cool bulmasına bilhassa ayar oluyorum.

Önyargısı olan insanlara yargım var.
İletişimimi düşürürüm o kişiyle bakış açılarımız çok farklı çünkü.
Hele böyle bir cümle kurarsa hiç konuşmam
Konsomatrissem konuştuğum zamanlar için bana borçludur. Paramı versin kapçık aaaazlı

Kullanmıyorum, kullananlara karşı da herhangi bir düşüncem yok.
Böylelerine içerlemek yerine dikkate almamak daha iyi olur bence.

bence kiskanmis, kendisi de orada olmak istiyor ama cesarer edemiyor

profillerin yuzde 90'inda da no hookups yaziyor, kullanmayanlar ise kullananlarin orospulukla sucluyor.

yok. ben oldukça özgürlükçü bir insanım.

tinder kullanmış adamım. orada yaşadığım maceralar beni tinder'da zaman geçirmiş kadınlara karşı önyargılı yapıyor. sadece tinder'dan birini bulup sevişmeyi kastetmiyorum.

Asla kullanmam. Ama kullananlara karışmam. Yorum dahi yapmam

Önyargım var ama adı üstünde önyargı o kişiyi tanıdığımda değişebilir

benim yok ama genel bakışın var gibi.

Ben kullanmam, kullanana karşı da bir önyargım yok ama duymak da istemiyorum. Özel hayat neticede, sevişeceğiniz kişiyi app’ten bulmanız, bardan bulmanız, sokakta tanışmanız vs benim için aynı. Hiçbirini bana anlatmayın isterim. Bu sebepten tinder kullanıp da bunu sanki kendisini “daha x” yapıyormuşçasına dile getiren insanlara tepkim “öfff”.

Kullanmiyorum. Önyargım yok desem de karsidaki insanin davranislarina yorum yaparken bi enstruman olur, bilmiyorum ikisi arasindaki fark kaydadeger midir.

Yok fakat heteroseksüel olduğumdan kullanan kadınla duygusal manada ilişki kurmam.

Kullanmıyorum, kullanan kişilere önyargım yok. Ama biraz düşününce "sevişilecek birilerini kolayca bulma" uygulaması kullanan kişiye karşı mesafeli olurum.

Internetten sevgili/seks partneri vs. arayan kadin/erkek icin nerden buldugu cok fark eder mi ki?

Ha duyurudan/sozlukten yeni insanlar tanimisim ha tinder dan. Gunun sonunda cok bi farki olmuyor. Ama sonuc konusunda ulkemizde sozluk vs. daha basarili nedense..

hiçbir önyargım yok.
çağ çok değişti.
internetten tanışıp evlenmek ya da sevgili olmak çok normal geliyor artık kulağa.

Yok. Futbolcu +1
baldur2 +1 bir de boyle bir celiski var:)

yok.
insanların kendini tinder için çok namuslu ya da cool bulmasına bilhassa ayar oluyorum +1
üstüne üstlük bu insanların sekse gereğinden fazla anlam atfeden geri kafalılar olduğunu düşünüyorum.

"tinder'i bos ver guzelim, ben sana yeterim" minvalli mesajlar gelmis ama tuh erkekmisim... erkek merkek fark etmez deniyorsa ayri tabii.

Hayır yok. Ama tanıdıklarımın, arkadaşlarımın kullanmasını istemiyorum. Kullanmayın bu ne lan dediğim falan oluyor.

önyargı değil, yargı +1

Kadınsa ultra hafifmeşrep
erkekse meşrep

Gözüyle bakıyorum ben.

bence sen sadece b12 yi metilkobalamin türünden al gerisini öteki türlü halledersin. ama önce git ölçtür.

Male multiple mı? Ben kullanıyordum çok iyiydi de artık türkiye'ye gelmiyor diye biliyorum.

@bugünkü az önce eczaneciyi aradım sordum, elinde olduğunu söyledi. Gidip bir bakayım :)

Dikkat et tarihi falan geçmiş olmasın da ürünün kendisi iyi ben memnundum.

spora başladığımdan beri bu ürünü kullanıyorum (3 yıldır). kusursuza yakın ve diğer multivitaminlerle karşılaştırınca zaten içerik bakımından farkı ortaya çıkıyor. düşünmeden kullan.

ancak;

şuan piyasada bulamıyorum ben. yaklaşık 5-6 aydır kimsenin stoğunda yok. son kullanma tarihine bakmadan alma!

Var böyle bir şey ama beni iyileştirdikten sonra isterse Mahmut desin çok takılmam, ha en olmadı ben de onunla aynı şekilde iletişim kurardım belki.

Ya adamına göre değişiyor aslında. Yer oluyor profesör doktora görünüyorum adam babam yaşında, onun bana senli konuşması koymuyor mesela. Biraz da tavır meselesi. Bazısı böyle tepeden bakar gibi konuşuyor rahatsızlık veriyor.

eksisozluk.com

artık zerre eyvallahım kalmadı bu tür işlere.
yalnız @bugünkü dediği gibi, baba yaşında ise yaşından ötürü kabul edebilirim.

Bir terbiyesizlik yapmıyorsa yadırgamam

Bunun bi sebebi var.

Şimdi sizin gibi eğitimli kesime sen denince alınıyor ya da bozuluyor olabilirsiniz ki belki de haklısınız ama hastaneye gelen her hastanın sosyokültürel düzeyi sizli konuşmayı anlayacak düzeyde değil. Hastadan net ve düzgün cevap almak için genelde doktor kendini biraz üst konuma koymak zorunda kalıyor çoğunlukla. Öbür türlü ne şikayetiniz var diyince "doktorsun onu da sen bil" diyen hastalar var. Mesleğe yıllarını vermiş ve gerçekten saygın hocalarımı gözlemledim bu konuda ve onlar da bize açıkladılar bu durumu. Bu yüzden genelde hastalar arasında kim bunu anlar kim anlamaz diye çok düşünmeden sen deniyor.

Desin farketmez. Benden büyük doktorlara abi/abla, acil erkeklerine kanka/aga, acil kadınlarına tamam sağolasın teşekkürler falan diyip geçiyorum. Ne onlar bana şimdiye kadar ne diyon sen lan dedi, ne ben onlara.

Daima kadin doktora gittigim icin bana rahatsizlik vermiyor. Kadinin bana sen demesi rahatsiz etmez. Ukala tavirlarla birlikte sen diye hitap ederse o zaman rahatsız eder ama o da denk gelmedi. Zaten ukala tavirlarla karsilasmamayim diye kadin doktor tercih ediyorum. Erkek doktorlar artist oluyor.

Bana daha çok polis memurlarının sen gel, sen git, ver gibi seviyesiz konuşması batıyor.

Genel kontrol için durdurmuşsun, ben sana siz diyorum, gerisi terbiyesizlik, saygısızlık oluyor.