muhalefeti para aldigim icin yapmiyorum. inandigim degerler bu yonde oldugu icin yapiyorum.

bununla beraber zaten yandaslik yapmadan gayet guzel para kazanabiliyorum. onurumu ve seferimi parayla satmam. bunu da kim olsa yapardi diye mesrulastirmaya gerek yok. cunku kim olsa yapmiyor, kimileri de inandigi degerler ugruna olume gidiyor.

bu cevap belki samimiyetsiz gelebilir. ancak para disindaki tatmin kaynaklarinizi cogalttiginiz zaman boyle sorular cok toy geliyor.

yapmazdım diyemiyorum ama yaptıktan sonra kendimi nasıl tahammül edebilirdim onu bilmiyorum. yani ılımlı konuşabilirim mesela ama canhıraş savunamazdım sanırım.

Kimse parayla ruhumu ve karakterimi alamaz. Şimdiye kadar gelen illegal teklifleri değerlendirseydim şu an bu genç yaşımda milyoner olurdum.

Yapmazdım, her işin oluru para değil.

Edit: Avukatım, ayda 250 bin liranın gerçek dışı olduğunu düşünen alttaki gazeteci arkadaşa ilgili miktarın sandığı kadar astronomik olmadığını söylemek istiyorum.

İkinci Edit: Söz meclisten dışarı ancak yapılan şeyi rasyonalize etmek için "başkaları da yapardı" demek demagojidir. İnsanların mantıklı düşünme kabiliyetini tıkamak ve kitleleri duygularıyla hareket etmeye sevk etmek için yapılan sıradan bir yöntem bu; bilinçli yapılıyorsa kötü, bilinçsiz yapılırsa daha kötü.

yani turkiyeden 3/5 tane ornek verilebilir.. isim sormayin cunku kimi desem hemen karsi cenahtan bir köpürme olacak.. lakin para/makam karsisinda dik durmak gercektwn zor ve bu sinavi gecen basin tarihimizde cok az kalem bulunur, kimse de sinanmadigi gunahin masumu degildir..

astronomik bir rakam olursa yapardım. sonra o parayı biriktirip yurtdışında ev ve oturum alırdım. sonra arkama bakmadan terkederdim burayı evet.

ayrıca rte sağolsun ülkede satın alınamayacak neredeyse kimsenin olmadığını gösterdi bize. bu arada sayın ceviz kabuğunun durumuna çok şaşırdım.

Gerçek hayatta asla satmam diyeceğine emin olduğum muhalif insanların küçücük işyerindeki patronlarına, kurumsal şirketindeki ceolarına nasıl davrandıklarını gördüğüm için söyleyebilirim ki bence gerçekten satmayacak çok az insan vardır. Azıcık zam, terfi için herşeye göz yuman insanlar konu 250.000'e gelince nasıl değişmez ki?

1- yapardım
2- aylık 60-70bin liralara çokta güzel yapardım

Bir kere bile yalan dolana gerek kalmadan hükümeti günde 6-7 defa övebileceğim konular bulurdum, biliyorum zaten.

bu konu bana eski bir hikayeyi hatırlattı.

‘’Bir adam barda flörtleşmek için bir kadına doğru yönelir. Onunla flört eder. Havadan sudan konuşur. Ama kadın onunla eve gitmeyeceği konusunda kararlıdır. Adam der ki, ya sana benimle yatman için bir milyon dolar versem? Kadının hayatında hiç bir milyon doları olmamıştır. Durup teklifi ciddi ciddi düşünür. Adam fikrini değiştirir, ya teklifimi bir dolarla değiştirirsem? Kadın şaşırır. Sen benim nasıl bir kadın olduğumu düşünüyorsun, der. Adam der ki, onu zaten anladık. Şimdi sadece pazarlık yapıyoruz. ‘’

soruya cevap: üzgünüm ama para için kalemimi satmam. genç zamanlarımda kolay para bir adım uzağımdaydı ve zorluklara rağmen okuyup istediğim işi yapmak için bugünlere geldim. idealist olduğunu savunan hiç kimse de satmamalı kanaatimce.

soz konusu dahi olamaz, degerlerimle bagdasmayan yollara gitmem icin teklifler aldim, ama ben hayati oyle yasamiyorum. Satardim diyenlerin milyonlarca lirayla yasayamayacagi hayati bedava yasarim ben...

Bence şimdiki yıllarını kimse kabul etmez. Yapanlar çok önceden beri yapanlar veya üzerinde fetö şüphesi bulunduğu için kurtulmak amacıyla çırpınanlar.. Akpnin ilk yıllarında yapmak bence daha mantıklıydı. Şimdi muhalafet geliyor koşar adımlarla, niye akpnin gerileme döneminde insanlar yaransın ki.

Tabi soruyu tam cevaplamayı unuttum çok iyi paralar verilirse rok gibi takılabilirdim kadın halimle. Ama şu yıllarda işin içine girmezdim dediğim gibi.

avatarisback +1
hallegadola +1

zamanında olsa yapardım şimdi akp dönemi geçiyor.

ama yine de politika beni her zaman korkutur, işler ters düz olabilir. bir anda milyonlarınız uçabilir. kendinizi hapiste de bulabilirsiniz. bu yüzden geride duruyoruz. beyaz yakalıyız ve suya sabuna dokunmadan yaşıyoruz.

Valla hocam samimiyet de samimiyet vurgusu ile direkt "uzatmayin işte yapacağınizi biliyorum, parayı söyleyin" tarzı bir şey söylemeye çalışmışsın bence ancak olay direkt para değil.

Misal ben, kalemi satmayı geçtim şu medya denen saçma sapan ortamda muhalif olarak bile yer almak istemem. O saçma sapan ortamda gidip sermaye sahipleri ile ortak çalışıp, popüler kültüre göre hareket ettikten sonra muhalif sıfatın olsa ne yazar? Dolayısıyla benim için medya çöplüğündeki adamın muhalif ya da yandaş olması pek farketmiyor. Ordaki muhalif adam da birilerinin bişekil maşası, diğeri de. O ortamdaki muhalif adam da kalemini satmış oluyor zaten en temelde düşündüğün zaman.

Ben en başından öyle bir ortama girmeyecegim için de kimse gelip benim kalemimi satın almak istemezdi. Isteseydi de kabul etmezdim.

bol yağ ile ve yumurtayı cok kabartmadan.

Twitter

youtube

Twitter

Twitter

twitter

Instagram

Reddit

twitter

Reddit, kalan hepsini sildim.

Twitter

Sayiliyorsa reddit. Sayilmiyorsa instagram

akademik ajanda tutuyorum. fakat sadece okulumla ve ders çalışmamla alakalı şeyler yazıyor. onun dışında not almıyorum açıkçası. nadir de olsa yapılacak şeyleri unuttuğum oluyor. okul dışında pek bir hayatım olmadığı için gündelik hayatımda not tutma gibi bir alışkanlığım yok.

telefonun not defteri özelliğini kullanıyorum genellikle.

Bu yasima kadar hic not alan birisi degildim. Bir hafta -10 gundur falan bi ozendim, aliskanlik edinmeye calisiyorum. Ama benimki biraz karmasik oldu. Hem yapacagim seyleri yaziyorum hem de yogun hissettigim bir duygu olursa onu. Gunluge dondu iyice... :/

Telefonun anımsatıcılar alanı bugun, kısa dönem, uzun dönem diye ayrılmış durumda. Aklıma geleni yazıp rahatlıyorum. Aşırı unutkanım asla hatırlamam yoksa.

Not tutma alışkanlığı edinmek yaptığım en iyi şey herhalde. Kendi deneyimlerime göre, daha organize olmak sadece not tuttuğun sürece koruyabildiğin bi beceri değil. Eskiden mesela önemli/önemsiz şeyleri hatırlamakta çok zorlanırdım. Bi şey unuttuğumun farkındayım ama ne olduğunu hatırlamıyorum gibi. Ne zaman ki düzenli not tutmaya başladım, kafamda bişeyler o günden itibaren düzene girmeye başladı. Hatta uzun zamandır not tutmayı da bıraktığım halde hala aynı şekilde kolay ulaşabiliyorum hafızamdaki bilgilere.

aynı durumdayım. hatta kafamdaki planları briden fazla kez yazdıgım oluyor. bu 'para çekmeye git' ten tut1 ay sonra yapacağım bir sunuma kadar geçerli.

Astarı yüzünden pahalı, düz ilişki daha az sorun yaratıyor.

ons dısında hiçbirini yaşamadım , yaşayabilirm gibi de gelmiyor. fakat bazen acık ilişkiye bile sıcak bakan ancak tamah etmeyen biri omlayı istiyorum. yani rahat olmayı, kafaya takmamayı, kıskanmamayı.

Bu ilişkileri istemeden, adını koymadan da olsa yaşadım. Tanınlamaya falan da çalışmadım. O sevgilisini anlatıyor sen sevgilini anlatıyorsun ya da eşini vs. Sonra sevişiyorsunuz sonra dertleşiyorsun sonra tekrar sevişiyorsun ismi yok ama. Tanımlama yok teşebbüs yok. Öyle.

hiçbirini bizzat yaşamadım, açık ilişki yaşamış birisiyle birlikte oldum "kapalı" bir ilişkide. gerçi sonradan aldığım duyumlara göre galiba ben kendi kendimi kandırmışım, kendisi benimleyken de pek kapanmamış, sadece benim haberim yokmuş. yine de günahını almayayım, elimde somut delil yok aldatıldığıma dair.

sıkıcı bir cevap olacak belki ama ben "yaşayan yaşasın, herkesin hayatına kimse karışamaz" diyeceğim. kendimce bir mantık çerçevesine oturtabiliyorum bu anlayışı. bir insanın ömür boyu hiç flört etmemesi, bunu isteyip özlememesi, her 2-3 günde bir sevgilisiyle/eşiyle sevişip de bundan hiç sıkılmaması vs. bana düşük ihtimal geliyor. o yüzden insanların neden açık ilişki isteyebileceğini anlıyorum.

öte yandan ben kendim bu tarz bir işe girişebileceğimi hiç zannetmiyorum çünkü duygusal, kırılgan, özgüvensiz bir insanım. sevdiğim insanın hayatında başkalarının olması, bana ayırabileceği zamanı onlarla geçirmesi vs. bana göre değil. hayatımda biri olmasa da olur evet ama varsa eğer "benim" olsun istiyorum ben, diğer türlü çocuk gibi mızıldanırım sürekli. olmaz.

açık ilişkide taraflar birbirinin ne yaptığını bilir bu arada, bir üstte arkadaş "sen sevgilini aldatıyorsun" falan demiş de biriyle birlikteyken başkasıyla ondan gizli bir şekilde birliktelik yaşamak "açık ilişki" değil aldatmak oluyor lol ne alakası var açık ilişkiyle bunun.

genelde sonrasında sevgiliye kayıyor, en azından bende hep öyle oldu. benden kaynaklı da olabilir. duygu yaşamayı seviyorum çünkü.

açık ilişki yaşayan biriyle bir süre takılmıştım ama sadece seks odaklıydı. fwb şeklinde yürüyen bir ilişkimde karşı tarafın artık yoğun duygusal hislere sahip olması nedeniyle boka batmak üzereyken ben başkasından hoşlanmaya başlayınca direkt olarak sona erdi.

bir taraf duygusala bağlıyor sonunda çünkü bu kadar uzun süre takılıp hala seks yapma isteği oluyorsa zaten hem arkadaşlık hem seks olmuş oluyor ve bunun da ilişkiden çok bir farkı kalmıyor gibi. sonra da "e niye adını koymuyoruz bunun"a geliyor olay.

3-4 fwb daha oldu hayatımda, bunlar iki tarafın da yavaş yavaş hevesini kaybetmesiyle kendiliğinden sonlandı. kimse sevgili olalım moduna girmedi. en ideali bu bence.

F*ckbuddy, friends with benefits, one night stand hepsinde oldukça fazla tecrübem var. Çok güzel tecrübelerim de var, sıkıcı olanlar da. Tecrübem şu yönde: Bunları yaşadığım kadınların arasında konuyu sevgililiğe doğru itmeye çalışmayan olmadı. Belkim benim şanssızlığımdır fakat benim tecrübem böyle. (Bu arada harika bir adamım demeye çalışmıyorum.) Bunun dışında herşey güzeldi. Bulgar, Ukraynalı, Rus, Alman, İngiliz ve tabiki çoklukla Türk kadınlarla yaşadım bunları. Yaşlar 18-35 arasında değişiyordu. Farklı mecralardan veya gerçek hayatta tanıştık. Yaşanmasını tavsiye ederim. Sıkılınca da bırakırsın. Yaşım 37 bu arada.

Yaşamam, yaşayamam, gabe+1

video.uludagsozluk.com
Tam olarak bu çizgideyim.

FWB: Yapan yapiyor, gayet de guzel yuruyor. Kisisel deneyimim de hep olumluydu, genelde taraflardan birinin monogamik iliskiye girmesi ile bitti. Bu arada duygusallasip sevgili olmaya calisma konusunda sadece kadinlara bok atmayalim. Gayet erkekler de o moda girebiliyor.

Acik iliski: Bir suru formu (Tam acik, bir taraf acik, cuckold, swinger vs...) var ve TR "Elalem ne der acikhava hapisanesi" oldugu icin insanlar gizli sakli yapiyor. O yuzden hic yokmus gibi geliyor.

Her insan iliskisinde oldugu gibi iletisim ve ne istedigini biliyor olmak onemli. FWB isteyen insan aslinda sevgili istedigini ama sevgililigin belli kisimlarindan korktugunu kabul edememis biri olabiliyor.

Acik iliskide de kisi dusundugunden daha kiskanc oldugunu fark edebiliyor ama iliski bir kere acildigi icin dertlerini icine atip patlamaya baslayabiliyor. Acik iliski dusunen bir ciftin bol bol konusup fantazi yapmasi, ufak ufak denemeelerle baslamasi, rahatsizlik olan yerde durup analiz yapmasi felan lazim ama o kadar iletisim kurabilmek de kendi icinde bir basari.

twelfth +1

denizcilik mesleğinde olan benim için gayet normaldi bir aralar, her seferinde başa sarıyorduk. hep beklerim ederim ciddi olalım diyen kadınların %99'u beklemiyordu.

Türk insanının olayı biraz çarpık bu konuda. Millet harmandalı büyüdüğü için ons'den evliliğe giden kişi az değil.
Bazen de taraflardan biri veya ikisi tribe girip duygusallaşıyor ancak burada gözden kaçırılan bambaşka bir mesele daha var.
Mesela biri ile FWB ilişki yürütüyorsunuz, bir duygusallık yok, temiz temiz seksinizi yapıp keyfinize bakıyorsunuz, insan neden durduk yere tribe girsin, hep duygusallaştığı için mi? Hayır. Bu anlatacağımı yaşamadım ancak böyle bir olay kuralım, FWB gidiyor, keyfine gerçekten leş bir tiple/tiplerle ilişkiye giriyor. Bunda da bir sıkıntı yok, istediğini yapsın tabi, ancak bu noktada o da tribe giriyor. İçinden bir şekilde kötülük yapmak istiyor, bundan keyif alıyor, her insanın zihninde bilinçsizce fayda maliyeti olayı vardır. Hiç dürüst ve etik olmayan davranışlarda bulunabilir ve tamamen keyfine sizi kötü hissettirmeye çalışabilir. Başta toparlayıp anlatabileceğimi sandım ancak konu derin. Kendi tecrübelerime gelirsek ben herhangi bir sorun yaşamadım, her şey gayet güzel gitti, denk gelmesi lazım.

adam hakli.

kadına üzüldüm. dert anlatılır da hep ve sadeec dert anlatmak dert dinlemek cok yıpratıcı

Kadın haklı. Sürekli dırdır yapan kadın erkek boğuyor. İnsanın derdi olur tabi eşine anlatacak. Ama bazı adam cidden dırdır yapıyor. Kafa utuluyor.

Bu kadar bilgiyle bir şey diyemiyorum. Adam neye üzülmüş, üzüldüğünde içini dökmek istediğinde bu ilk aldığı tepki mi olmuş yoksa küçük şeylere tahammül edemeyip mutsuz olan bir insan mı? Her hikayenin iki tarafı vardır.

Bu kadarcık bilgiyle bir yargı oluşturmak doğru değil. Kadını tanımıyoruz erkeği tanımıyoruz, aralarındaki dinamikleri bilmiyoruz. İkisi de haklı mı değil mi biz karar veremeyiz.

adamın derdi bitmiyorsa kadın haklı
bik bik bik bik bik zırlayan erkek hiç çekilir dert değil.

iyi gün kötü gün denir evlilikte.
adam hep kötü günündeyse, çekilmez.

evlisiniz diye kadın adamın tüm derdini çekmek zorunda mı? ortada zaten sağlıklı bir ilişki yokmuş, devamlı kavga varmış. adam sürekli dert yanıyorsa kadın az bile söylemiş.

Ayril coco.

kadın haklı.
erkeğin kadına dert anlatma hakkı yoktur.

sürekli dert anlatarak evde 7/24 asık surat gezip sizin de moralinizi bozan bi eş varsa zor zaten. yeri geldi mi sizi düşünüp mutsuzluğunu belli etmeyecek, siz anlayacaksınız o anlatmadan falan. sürekli karşı tarafı da germek kötü. varsa sorunun çözümü elbet konuşulur. kadın haklı olabilir yani.

erkek arkadaşım mesai yaptığı haftalarda ne zaman telde konuşsak bana surat asıyordu. ben de en sonunda benim suçum ne o kadar yoğunluğun arasında 5 dk konuşuyoruz bari güzel şeylerden konuşalım enerjimiz artsın diyorum ama suratsızlığı yüzünden varolan enerjim çekiliyordu. mesaiye kaldıysan yöneticine çat, sürekli bir kişiye gerginlik yaratılmaz. gibi.

Çözümlü dertler vardır, oturur çözersin. Çözümsüz dertler vardır, kabullenip hayatına devam edersin. Devamlı dert, üzüntü, çözümsüzlük insanı bayar. Belli bir süre katlanır insan, sonra ya dinlemez ya da böyle tepki verir.

Demeseymiş daha iyiymiş ya da bu şekilde ifade etmeseymiş ama kendimden biliyorum ev arkadaşımla o kadar içli dışlıyız ki karı kocadan farkımız yok gibi. Bazen birbirimizi o kadar çok darlıyoruz ki kendi sorunlarımızla dertlerimizle, sonrasında bir süre iletişim kurmama kararı alıyoruz ve birkaç gün hiç konuşmuyoruz. Yani insan gerçekten karşıdaki kişinin negatifliğinden etkilenebilir ve bunu dile getirebilir. Daha kibar dile getirmek makbuldür ama sürekli kavga ediyorlar demişsiniz kibarlık sınırını aşmış olabilirler.

Sonuç olarak kadın gerçekten yorulmuş olabilir yukarıdakiler +1

bu durum bir kereye mahsussa adam hakli. he yok adam surekli negatif kasiyorsa, hep bir dertliyse, hep bayiyor bi turlu agzindan olumlu bi sey cikmiyorsa kadin hakli. hem de baya hakli. surekli olumsuzluk bayiyor insani. depresyonunuzu bulastirmaya ya da kendinize esinizden doktor yaratmaya kalkmayiniz.

Bana siz çok narin ve mızmız yapılısınız gibi geldi önceki soruları da hatırlıyorum. Ben ve erkek arkadaşım da zor günler geçiriyoruz mesela, iş yeri yüzünden, özellikle erkek arkadaşım çok mutsuz ve mutsuz olunca hiç çekilmiyor. 7/24 iş konuşmak ve sürekli olumsuz konuşmak bana bazen fazla geliyor. Onun derdi benim derdim, onun mutsuzluğu için dünyayı yakarım, ama bazen çok bunalıyorum. Ona da söylüyorum, bazen ben de enerjimi falan emdin diyorum. Ama ne o bana darılıyor ne de ben ona. Bazen ilişkilerde gerginlik olur. Yani bence net ifade etmiş durumunu, annenize küfretmemiş ortada bir saygısızlık yok, bunalma var. Böyle bir laf için anlık bir şey olduğu için darılmazdım ben.

consume responsibly diyorum.
ne karsidakini tuket, ne kendini. bir denge bulmak lazim

Kadın kocasını elinden tutup terapiye götürsün. Belli ki adam bunu çok düşünmüyor.

Böyle hayat geçmez, bunun kötü günle alakası yok. Bazıları her andan bir olumsuzluk çıkarmayı biliyor.

Oha.. Allah korusun. Bosanma yolları görünmüş. Tanımadan da evlenmemek lazım.

Dert anlatılır aşılır beraber ama hergün hergün olursa o iş olmaz

ya bu dünyada herkes herkesten sıkılabilir tamam da, bu tarz üslupları ben anlamlandıramıyorum.
yani şu diyalogu birbirini seven ya da en azından bir şekilde birbirinin varlığına katlanan iki insan arasında gözümde canlandıramıyorum.

bir insan çok karamsar olabilir ama bunu bir şekilde idare de edebilmek lazım.
ya da ne bileyim, "aman benim kocam/karım da karamsardır" diyerek hayata devam edebilmek lazım gibi sanki.
idare edilemeyecek durumdaysa da, artık profesyonel yardıma falan başvurulmalı zaten.

insan belli bir noktada eşine bunu diyebilir ama bence bu şekilde diyemez.
bu şekilde dile getirilen duygular bana sevgisizliği çağrıştırıyor.

Insan eşine bunu diyemeyecek de kime diyebilecek. "Olm bi sus, beni de yaktin kendini de, gel iki nefeslen, iki yürüyelim, temiz hava alalım" diyemedikten sonra ben ne yapayım? Karşımdaki de bana dese vallahi içim şişti ben de alınmam.

Sürekli yakınıyorsan normal. Sen onun derdini ne kadar dinliyorsun?

Kadın anam haşlıyormuş. Gaz yapmasın diye.

ya gaz yapsın önemli değil sdhss. önemli olan haşlamadan pişirince yenebilecek bir şey ortaya çıkıp çıkmadığı.

ben de kadın anama sordum şimdi, ufak çaplı bir tartışma yaşadık shhdjsj yemeği yapmadan önce nohut gibi geceden suda bekletiyormuş sonra da normal pişiriyormuş.

öncelikle taze barbunya mı? kuru barbunya mı? taze ise 15 dk haşlanız kafi yemek yapmadan önce, ön haşlama diyelim. eğer kuruysa durum daha vahim 1 gün önce suda ıslatıp bekletp, daha sonra önce haşlayıp, daha sonra yemek haline getirmek gerekiyor.

annem tazeyi de haşlar önden kara suyunu akıtmak için. pişirdiğinde bembeyaz olur hep.

Biz tazesini haşlamadan, suda bekletmeden düdüklüde pişiriyoruz, 20 dakika bile sürmüyor.

taze barbunya. haşlamak vs. onunla uğraşmak zor geliyor. o zaman taze barbunyanın tanelerinden çıkardıktan sonra bir gün filan suda bekletsem olur diye anlıyorum ben. düdüklü de yok.

taze barbunyayı suda bekletme bence çok saçma bişey olur, filizlenebilir bile. hepsi 15 dk haşlayacaksın, sonrasında soğan havuç domates kavur hoop al sana barbunya.

suda bekletip haşlamayınca çatlıyor bakliyatlar. güzel olmuyo zaten

referans olurum diyen kişi genelde kolay kolay kötü bir şey söylemiyor benim 10 yıllık iş hayatımda gözlemim bu. ciddi bir süstüşme gıcıklaşma yaşamadıysanız tabii. ben özel sebeplerden yarı yolda bıraktıgım müdürümden referans istemiştim ve vermişti. fakat hakkımda iyi konuşun gibi bir yönlendirme yapmamıştım itici olacagı için.

tez hocaniz ya da okuldan sizi taniyan bir hocanizdan da referans alabilirsiniz is basvurusu icin. aklinizda bulunsun.

riske girme.

Yurtdışında bizim gibi olaylara duygusal bakmıyorlar. Bam bam soyleyebilirler- Tecrübe konuşuyor.

Tez hocanız, üniversiteden bir prof vb. olabilir.

ilk işiniz olacağı için referans isteyeceklerini sanmıyorum, staj yerinden referans istenmez.

8-9 güne 5000 TL'ye villalar dolu olmasa da bulamazdınız üzgünüm.

Butik otellere vs.bakabilirsiniz. Önlemlerini açıklıyorlar, arayıp ayrıca bilgi de alabilirsiniz.

airbnb baktınız mı_ biz ordan tuttuk gayet iyi villalar var.

kaş yarımadasında bir sürü butik otel var, adult only olanlar falan da var. kalabalık olmuyor. buranın denizi kayalık olduğu için genelde boş oluyor. deniz diyorum çünkü 8-9 gün, özel havuzlu oda/villa üstelik ağustos ayının ortasında 5bine biraz zor. yani aslında imkansız.

Ben de karanlığa alışamadım.hep beyaz kullaniyorum

amoled kullanıyorum,karanlık mod daha iyi geliyor.

karanlik modcuyum.

Karanlık mod tabiki. Beyaz gözü yoruyor.

karanlık mod.

Lokasyon neresi? Yol maaşa dahil bizde. Yemek de karta günlük 25 yatıyor bu ocakta zam gelmedi

Eğer yol maaşa dahil değilse, tam akbil aylık ücreti (tabi istanbulsa). Yani bizde böyleydi.

stanbul için aylık akbil ücreti olabilir, biz brüt 500 tl veriyoruz.

yemek için de 2020 yılı için günlük 24,84 tl vergiden muaf oluyor. günlük 23-24 tl verebilirsiniz.

Bizde yol için herkes ne kullanıyorsa o odeniyordu. Ben mesela ilçe otobüsü ile gelirken ona göre alıyordum, bir kişi tek dolmuşla geliyordu, ona göre alıyordu.
Yemek için şu an günlük 20 tl alıyoruz.
Ankara.

Aylık 550 lira alıyorum,

Bu kadar karışık sormasaydın çok iyiydi.

1 yıl dolunca izine çıksam istifada problem olur mu?
---> yoo niye olsun?

izin kullanmayıp ücretini alsam?
---> işyeri insiyatifinde olan bi konu bu evet hakkın fakat ne diyebilirz ki?

iki saat arama iznimi toplu kullanabilir miyim?
---> evet ihbar sürenizden düşülebilir. aynı kullanmadığınız yıllık izinler gibi.

istifayı edip öyle izne çıkabilirsin mesela.

kendi isteğinizle ayrıldığınız durumda işveren günlük 2 saatlik iş arama iznini kullandırmak zorunda, eğer toplu kullanmak isterseniz kabul edeceklerdir, normal bir prosedür.

yıllık izne 1. seneyi doldurduğunuzda hak kazanıyorsunuz, yani ikinci senenizin içinde birinci senede hakettiğiniz 14 günü kullanacaksınız.

istifa edersin etmesine de 1 yıl dolunca herhangi bir iş yerinin sana tek seferde 14 gün izin kullanmana onay vereceğini zannetmiyorum. böyle bir planın varsa yavaştan izinlerini kullanıp eksi izne düş. (23 nisan, 19 mayıs, 29 ekim'i birleştirebilirsin) 14 yerine mesela -9'a düştükten sonra 5 gün izin kullanıp ayrılman daha kolay olur.

Yıllık iznini ve iş arama saatlerini birleştirip ihbar sürenden duş.

Bu detay bir şekilde birinin aklına geliyorsa o ilşkiden bir cacık olmaz.

kadın hakkıyla mı erkekten fazla kazanıyor yoksa başka şekillerde mi? hakkıyla kazanıyorsa ilişkinin gidişatında bir şey olmaz.

aile bireyleri nasıl düşünür, toplum ne der gibi çekincelerin varsa o ilişkinin sağlam temellere oturması mümkün değil.

Kendi gördüğüm örnekler icin konuşursam eğer, erkekler bunu sorun etmezken eşleri sorun etmeye başladı.

Hiiç sorun değil benim için.

amaan öfff 2020 olmuş hala..
evlenmeyin ilişki kurmayın o zaman abii sevmedğiniz kadınla.
yani insanı ilişkiyi yürütmede kriter olarak kazanılan parayı düşünmesi için sevgi, aşk, tutku, saygı, cinsellik, paylaşım vs her şeyin bitmesi ya da neyse yani bunların sırasının geçmesi lazım.
hepsi bitti, maaş mı sorun yani
piiii :/

sanılanın aksine uzun vade içinde kadın problem ediyor.

Genelde bir zaman sonra iki taraftan biri sorun etti ve bitti ilişki. Erkek fazla kazanirsa sorun olmuyor yürüyor ama kadın fazla kazanirsa bitiyor.
En son kadın doktor ve mühendis erkek evliliği bitti yakınımda.
Bir de yine kadın doktor ve erkek öğretmen var onların ki de yakında bitecek gibi duyduğuma göre koca kendini ezik hissedip evde kadıni ezmeye çalışıyormuş o da gelip hırsını hastanedekilerden alıyormuş :) bunlar bir de çocukluk arkadaşları ve liseden beri sevgililer erkek devlette fizik öğretmeni.

kirmizipilotkalem hocam iyi dedikodu yaptın iki dakikada gülümsedim :D

ya ortada sevgi olunca böyle şeylerin çok dert olmaması lazım aslında.
bazı kadın cinayetlerinin nedenlerinden biri oluyor kadının daha güçlü bi karakter çizmesi ve erkeğin pasifize olması.

Benim ilişkim böyle ve hiçbir şekilde rahatsızlık hissetmiyorum. Bunun Bir önemi olmadığını dusunuyorum.

bunun veya tersinin problem yaratmasını hayretler eşliğinde karşılıyorum.
her iki türlüsünü de yaşadım. hiçbir problem olmadı.
karşınızdaki kişi iyi bir insansa problem olmaz.

kadın fazla kazanınca yalpalıyor maalesef.

bunun ataerkil yapi ile alakasi yok bence, yurtdisinda da bunun sikinti cikarttigini gordum, hic problem yaratmadigina da sahit oldum. olay adamin kisiligine ve kadinin tavrina bagli. eger hatun havaya girerse adam da hirsli bir tip ise, hikaye iskandinav ulkelerinde bile geciyor olsa ariza cikar her turlu. ama hatun havaya girmez, adam da ben eve giren paraya bakarim gerisi beni ilgilendirmez tatlim modunsa ise problem cikmaz.

yorumlardan anladığım kadarıyla ilerleyen süreçte kadın problem çıkarıyormuş bunu anladım.Çok tırt iş... kadın üyelerden yorum alabilir miyim?

Çevremde bu duruma çok şahit oldum. Erkeklerin hepsi durumu olgunlukla anlatıyordu. Yani ne bileyim böyle kız çocuklarından bahsediyormuşçasına bir şefkat mi deseeem, her başarılı erkeğin arkasındaki daha başarılı kadından bahsederkenki pozitif gurur mu deseeem.

insanlar egodan ziyade canının derdine düşmüş durumda bence olay bu.

ne demiş ünlü düşünür, millet aç aç.

Tarafların kişiliğine bağlı. Cinsiyet fark etmeden; kişi buldumcuk delisi olduysa tabii ki yürümez ilişki.

Kadın üyelerden yorum alabilir miyim eklemesi üzerine geldim. Öncelikle cevaplara şaşırdım çünkü benim şu ana kadar gördüğüm/ duyduğum ve tecrübe ettiğim erkeklerden yana sıkıntı olduğu yönünde. Eski iş yerimde pozisyon gereği çok az kadın vardı ve yine şirket prosedürleri gereği içeriden biriyle evlenmek yasak, ilişkide olmak da hoş karşılanmıyordu. Haliyle insanların erkek arkadaşları şirket dışındandı ve piyasaya göre fazla kazandığımız için de bizim kızlar sevgililerinden çok kazanıyorlardı. Hepsinden en az bir kere karşı tarafın bununla ilgili tatsızlık çıkardığını duydum.
Ben de o işe ilk başladığım dönemlerde, daha öncesinden tanıdığım ve benden hoşlandığını bildiğim birinden “sen artık beğenmezsin de beni” lafını duymuştum.
Ailelerin falan bilmem ama senin paran benim param hesabı yapacak bir erkekle beraber olamam. Berabersek, ikimize çalışıyorumdur zaten. Aksi beni çok yorar ruhen.

Benim şu ana kadar çevremde gördüğüm örneklerin nerdeyse tamamında erkekler bir süre sonra ağır kompleks yapıp yanlarındaki kadınları canlarından bezdirdiler. Erkekler bu konuyu aşmakta zorluk çekiyorlar kültürel kodlardan dolayı.

benim için hiiiç problem değil, aksine bulsam şöyle zengin bir hatun da kapağı atsam hiç fena olmaz. hatta beni çalıştırmasın, evi çekip çevireyim kalan zamanda da evde hobi odama çekileyim oooh mis!
zengin qıslar eqlesin...

bu durumu (eşin daha çok para alması) sorun edenler neredeyse sadece erkekler.
bir kadın daha çok kazanıyor ve kendinden daha az kazanan erkekle ilişki istemiyorsa zaten başlamaz abi sıkıntı nedir?:D yok eğer başlıyorsa da sorun etmiyor demektir burada anlaşılmayacak ne var??

erkekler aslında ataerkil bakışın erkekleri vurduğu en güzel örneklerinden biri olarak burada kendi maaşlarını kimliği olarak görüyorlar. yani kadınlar değil, erkeklerin kendileri ben X paralık adamım kafasına giriyor.Oysa çok kazanmak -nereye nasıl harcayacağını bilmeyen birini- iyi;nitelikli biri yapmayacağı gibi, az kazanmak da başarısız, vasat biri yapmaz.

hahaha bi de yani kadın senden çok kazanıyorsa bırak kazansın yani, kendin kazanamıyorsun diye herkes senin kadar mı para kazansın.

Sıkıntı kadın tarafından kaynaklanıyor genelde. Sen şimdiye kadar sevgilim cimri diye şikayet eden adam gördün mü hiç? Neden? Çünkü kızın parası umurunda değil, yiyici olmasın yeter. Ama kadınlara sor erkekte en itici bulduğunuz şey nedir diye, cimrilik ilk üçte çıkar.

benim şimdiye kadar gördüklerim içinde sorun çıkaran ya da bir şekilde komplekse giren hep erkekler oldu.

maaşlı çalışılıyorsa, paralar bir havuzda toplanıp evin masrafları öyle ödendiğinde de fazla maaş alan taraf olmak istiyorlar; diğer koşullarda da (kızın kendine ait bir parası varsa, aileden zenginse vb.) en azından evin kirasını falan veren, evi geçindiren kişi konumunda olmak istiyorlar.

bunun ataerkillikle değil de, güç-para dengesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.

bu sorunun altina epeyi soru yazilir cunku tamamen anlayis ve karaktere bagli.kisilerin kazanc paylasimi nasil olacak ayri hesaplariniz mi var kisisel mi?Para harcama anlayisina bagli biraz.yoktan anlayan bir kadin mi?erkek kisi kadinin "luzumsuz harcamalarina" karisir mi?gereksiz de olsa diger soru bu gelir durumu hic degismeyecek mi?kadinin standartini dusurecek herhangi bir durum olmayacaksa sikinti olmaz diye dusunuyorum.kendi duygu dusuncem ise ben istemezdim.tasvip etmedigim bir sey ama bu.kendime alabildigim bir kolyeyi esim bana hediye edemeyecek durumdaysa sikilabilirdim:/. fakir erkegin kaprisi bir tuhaf kadinlar sorun etmeye basladi diye bahsedilen seyler belki erkegin girdigi triplerin sonucu da olabilir.ve erkegin su anki gelir durumu disinda egitim durumu da kadinla denk mi dusuk mu baska konularda birikimi statusu yuksekse kurtarabilir

fakir dedigim kadina gore fakir simdi gelir durumu farkini anlamadigim icin...300-500hesabi degildir ins.....

cevremdekilerden orneklendirmem de gerekiyorsa zengin kadin fakir oglanlarin evliligi tam gaz devam etmekte.kadinlar idare eden tipler esleri de sonradan gorme.ama iyiler

Adanayj tavsiye etmem pek bi olayı yok. Diğerlerine gitmedm ama arkadaşlardan Duyduklarım neticesinde oyumu Antep ten yana kullanıyorum. Orayada 2 gün yeter gibi son gün yakın urfa varda oraya bir gün yetmez. :)

Antep için 3 gün aşırı fazla olur. 1 gün çok bile. Onu belirtmek için cevap yazdım. Mardin’i ben de bilmiyorum.

Mardin çok güzel
D bakır Mardin yapıp gelin

buzlukta dinlenip biraz üstünden geçince yiyebiliyorum ben kurbanı. taze et çok kötü

biraz dinlendirin, geçer. donup çözülünce de geçer, ama biraz su kaybeder.

kısa zamanda tüketeceğiniz etler mümkün olduğu kadar döküm tava, ızgara gibi hızlı pişirme yolları ile iyice pişirin.

Etler donuk geldi zaten ve bir ay oldu neredeyse buzlukta dinleniyor. Geçmiyor koku sanırım

kesilip hemen dondurulmuş mu acaba? kanı akıtılmamış olabilir mi?

Hiçbir fikrim yok. Çöpe attım

Üstat et donuk halde buzlukta durursa dinlenmiş olmaz. Donuk şekilde olmadan +4'de dinlendirebilirsiniz. Belki kan kokusu kalmış olabilir. Pişirmeden önce buzu çözülürken suyun içinde tutun, suyunu atın tekrar durulayın. Tahminimce koku geçecektir.

Buzu çözülürken suya koymayın bence. Normal dolaba bırakın don hali gider soğuk kalır tabanına kan bırakır onu mutlaka dök ve eti bi sudan geçirin. Kurban etini yüksek ısıda pişirmeden bende yemiyorum zaten kurban parcalanirken hiçbir hijyen kuralına uyulmuyor. Et dinlenince koku gider bence o kokunun büyük kısmı kandan dolayı.

Çok bariz bir şey diyeceğim. Çöpe atacaksanız da pişirip sokak kedileri, köepekleri için sokak köşelerine koyabilir misiniz? ^^

Hayır çöpe attım.

@inawen +1

küçükbbaş hayvan kestilerse onlar genelde marketten alıp yediklerimizden daha ağır kokuyor alışık olmayabilirsiniz.

kasvetli ve distopik.

Ben cok sevdim

albenili

Aklıma ilk Kraliçe Victoria'yı getiriyor.

secret

Zafer demek latince. Tarihsel, güçlü ve hemen her batı ülkesinde karşılığı olan bir isim. Hatta düşünmüştüm ben yabancı bi ülkede yaşasam ve kızım olsa ismini ne verirdim diye, Victoria ilk aklıma gelen seçeneklerden biriydi.

Kısaltması da Vicky falan hoş bence

Çok sevdiğim bi isim

İnsani açıdan özellikle kadınlar ve daha da fenası çocuklar için rezil kepaze Victoria dönemini, adını kraliçenin iç çamaşırlarından alan çamaşır markasını çağrıştırıyor.

Usturuplu yazayım demiştim ama içime de sinmedi editi: Çamaşır firmasının adı daha çok dönemin baskın kültürü olan cinselliğin her iki tarafa ayrı şekilde olmak üzere baskılanması sonucu yaşananlara atıftır. Victoryanın sırları içinde çokça çocuk genelevini de barındıran sırlardır.

Pambıkkale. <3
Kapanacak diyorlardi, kapanmadi hala. Umarim kapanmaz.

ekşiciler pamukkale'yi sever ama iç işleyişini bilseniz önünden geçmezsiniz. aile şirketidir. izmir'de maaşları müdür elden veriyordu ve patronu geçmişte güzergah kapma çatışmaları sırasında vurulduğu için topaldır, daha çok şey var da yazmak zor geliyor. tabi atatürkçülükten yürüyüp puanları topladı orası ayrı.
benim favorim yok şahsen, ulusoy 15 sene önce iyiydi ama şu an öyle bir firma halen var mı onu bile bilmiyorum.

pamukkale iyi. ulusoy'dan ayrılan ali osman ulusoy da iyi gibi. kamil koç çoğundan iyi ama çok da güven vermiyor.

yaklaşık 10 yıldır hiç otobüs kullanmadım ama yarın kullanacak olsam tek tercihim olur: varan.

Yerel firmalardan sürpriz çıkabilir favorim Niğde aydoganlar turizm

2009-2015 arası hep Kamil Koç kullanıp memnun kalmıştım ama son zamanlarda bozduğunu duyuyordum, sonra bu yangın olayı oldu... Ekonomi yüzünden bir yerlerden kısa kısa canımıza kasteder hale geldiler sanırım.

Ben Kamil Koç sanırdım otobüsleri konforluydu hizmetinde de hiç rahatsız edici bir şey görmedim ama geçen yanmış aracı duyunca şaşırdım üzüldüm nasıl böyle bir ihmale izin verirler. Artık ona da güvenmiyorum sanırım bu anlamda güven veren şirket yok hepsi Allah'a emanet gidiyor. Pamukkaleden genel olarak memnun insanlar onu duyuyorum.

hepsi birbirinden kötü ama mecbur kalınca pamukkale kullanıyorum.

Vivalines ama sadece İzmir ve Bodrum'a gidiyor

Varan'ın Varan, Ulusoy'un Ulusoy olduğu zamanlarda Varan'ı tercih ederdik ailece.
nasıl battı anlamıyorum, ama diğer yandan anlamak zor da değil tabii.
şu anda o zamanlardaki kaliteye yaklaşan bir firma yok bence.
denk gelirsem Ulusoy kullanmaya çalışıyorum.

metro, pamukkale, kamil koç, vb. hepsi birbirinden kötü.

nilüfer turizm. biraz da mecburiyetten çünkü alternatifleri de kötü.

kamil koç asla değil, zorunlu olarak kullandığım zamanlarda bir kere bile çalışan emniyet kemeri görmedim, hepsi bozuk ya da yok. denetim sıfır.

bonus: üniversiteye gittiğim yıllarda ben de kamil koç ile kaza geçirdim bu da burada dursun. inegöl - mezitler'de karlı yolda sollama yaparken sol tekerleği su kanalına daldırıp 60-70 kms hızla istinat duvarına girdi. yan camlar patladı ama allahtan kimseye bir şey olmadı.

çeyrek.
yarım artık aileye filan takılır

Çeyrek.

çeyrek takıp geçerdim.

Yeteri kadar yakın olsaydı aranızın açılmasına fırsat vermezdiniz. Çeyrek diyorum.

Ne kadar yakın arkadaşın?

Çeyrek. Gramı bile düşünürüm.

@noluyo yaa

Çocukluk arkadaşım. Evleneceği kişiye kadar çok da iyiydik. Ama böyle oldu.

@fezagezgini

Ben ne diyeyim koca insana? Evleneceği kişiyle ilgili olumsuz konuşmadım. Hep iyi davrandım. Art niyetli yaklaşmadım. Ama günün sonunda bu hale getirdi. Sadece bana karşı değil bir arkadaşımız daha var yakın. Ondan da uzaklaştırıyor. Ama bana karşı biraz daha şiddetli. Biraz dominant ve ben ne dersem o olacak karakterinde bir insan. Ondandır belki, bilemiyorum.

sanki sen bu soruyu sordun yakın bir zamanda. ya başkası sordu.

sevdiğim bir arkadaşımla, bana zamanında ağır laflar eden ve beni çok üzen, bir türlü affedemediğim sevgilisi evlendiler. düğün davetiyesi gönderdi arkadaşım. gitmemeyi düşündüm kıza hala gıcık olduğum için ama arkadaşımın da yanında olmak istedim. ve düğüne gidip hiçbir şey takmamaya karar verdim. öyle de yaptım. valla ayıp mayıp. ne yapayım. o kadar üzülmüştüm zamanında kız yüzünden. para vermek içimden gelmedi.

kız düğünde bana karşı çok minnoştu bu arada. muhtemelen sizde de öyle olacak. düğünlerine gelmişsin, ne demek sana yüz vermemek, senden tiksinmek.

bence bir şey takma. baktın ki düğün sonrasında arkadaşının eşi hala sana karşı uyuz, sadece arkadaşına özel bir hediye alırsın. baktın aranız düzeliyor gibi, o zaman bir çeyrek ya da yarım ne içinden geliyorsa alır götürürsün.

gram tak geç.

#kazdagininustualtindandegerlidir

Hiçbir şey takma+1

Gram bile düşündürücü.
Evlendikten bir süre sonra fotoğraftan tamamen silineceksin.
Dostun değilim ama yine de acı söyledim.

yakın arkadaşımdan sonrasını okumadım, cevap çeyrek.

gerçekten yakın arkadaşsa çeyrek olmaz. gerçekten yakın arkadaş olsanız da böyle bir hikaye olmaz gerçi.
tak o zaman çeyreği gitsin

ceyrek gibi yuvarlak gramlar var, gram al tak, taki sirasinda mikroskopla onu mu inceleyecek,

gram yeterli

Çeyrek parasını takın.

Ekonomik olarak zordaysan hicbir sey takmadan git.
Ama seni zorlamayacaksa ceyrek.

çöpe atacak çok paran varsa çeyrek, az paran varsa gram.
yok arkadaş ben hesabımı kitabımı bilirim dersen bir şey takma, neticede evlendikten hemen sonra olmasa da çok kısa bir süre içinde arkadaşlığınız tamamen bitecek.

Evlendikten sonra görüşmeyecekseniz gram yoksa çeyrek

Gram iyidir.

Yuvarlak olanından takın.

ne tool'u?

playlistleri dışarı aktarma tool'u

parabola <3

Overrated bi grup bence. Yokluğu hissedilmiyodu ki.

Ben tanımıyordum. Bir kac gün önce sözlükte popüler olunca kim diye baktım. Beğendim ama dinlemem sanırım.

Sözlükte çok saçma şeyler yazmışlar sanki savaştan çıkmış gibi sevinmiş yazanlar.

Çok eskiden dinlerdim, hatta çok dinlerdim. Spotify'a gelince baktım 1-2 dinledim kapattım. Artık sarmıyor :/

Benim anlamadığım spotify a gelince ne oldu, ulkece kalkındık mı. Bana spotify reklamı gibi geldi entryler

Telefonumda taşıdığım mp3lerin sayısı azaldığı için çok mutlu oldum ama Salival hala gelmedi. Bir de Camel'ın Rajaz albümü gelirse hepsinden kurtulacağım! Yay!

Tool dinlemek için youtube ile dövüşmekten bunalmış bünyeye ilaç gibi geldi.
Çok mutluyum lan.

Poşete koyuyorum ya da strece sariyorum

Strece sarıyorum ama sertleşen yüzey varsa yemeden kesip ayırıyorum.
Kavunun ortasından da çekirdekleri çıkarıp turuncu kısımları temizlemeden yiyorum.

Kağıt havlu kapatıyorum kırmızı olan yere. Yüzeyi kesip atmaya gerek kalmıyor. Eskiden neredeyse çeyreği çöpe gidiyordu.

Sırf açıkta kalan kısmına streç yapıştıyoruz. Zaten ıslak olduğundan tutuyor.

karpuzu dikine tutup yan kesiyoruz. yani uzunlamasına 2 ye bölmüyoruz. 2 parça olmuyor. üstten halka halka kesiyoruz. üstüne de streç...

daha çok kazanan taraf daha çok üstleniyor. büyük masraflar eşit pay ediliyor. benim için öyleydi en azından.

Ben para ağasıyim , 20 kere ismarladim bir kere ismarla dedim kıyamet koptu ama öyle böyle değil.. sonra anladım ki parasını veririm kendime laf söyletmem, keyfime bakarım.
Bu benim düşüncem

sevgilinle çok yakın oluyorsun. direkt dumdüz alman hesabı da odeyebilirsin ya da taraflardan biri zenginse o öder. gercek sevenler bunu umursamaz. yaninda tuvalete gittigin insandir o, senin her halini goren insan. icini disini bilen insan. para konusu gerilim yaratmaz.

ama taraflardan biri tek basina veya cok oduyorsa ve bundan rahatsiz oluyorsa ya da biri odemek istemedigi halde odemek durumunda kalip bundan rahatsiz oluyorsa bu zaten sevgililik falan degil. pic erkek kezban ilişkisi bu.

Ana kalemleri ortak ödüyoruz ya da o an kim daha müsaitse uğraşmak için o ödemiş oluyor, diğeri de tatilde yeme içme vs. çoğunu ödüyor.

Mesela yurt dışı tatilinde o uçak biletlerini aldı, ben oteli ödedim. Deniz tatili için ben yurt dışındayken o ilgilenip uçağı ve oteli aldı, ben gittiğimiz restoranlarda ya da kahvaltıcılarda ona pek bırakmamaya çalıştım. En son 1 geceliğine gittiğimiz yere de onun arabasıyla gittik, ben oteli ayarladım.

Böyle çok da para konuşulmadan birbirine yakın olacak şekilde hallediyoruz aramızda tatile göre.

ms brownstone mükemmel ilişkiyi özetlemiş. Ağırlık her zaman bi tarafta olsa bile kimse kimsenin altında kalmayıp aşağı yukarı eşit şekilde olması lazım. Ama bunu alman hesabı yerine bir taraf bir şeyi alırken diğer taraf başka bir şeyi öder şeklinde.

elini cebine atmayan sevgiliyle tatile falan çıkılmaz. hatta niye sevgili oluyosun ki öylesiyle? sıradan arkadaşlarıma yağdırsam gözüme gelmez. işsiz, yolsuz kaldığımda aynı kişiler tarafından bana da yağdırılmıştır çünkü. ilişkide de aynısı olmalı. kimsenin sponsoru gibi hissetmemeli.

her zaman eşit paylaştım. ağa babası olsa da ödetmezdim
ağa babası olsam da hepsini ödemezdim ama ana kalemleri ödeyebilirdim, ya da akşam cıkmaları ısmarlardım vs.

O an elimde toplu para varsa bir nevi hediye gibi ısmarlamak isterdim ama öyle ekonomimi sarsacak durum olduğunda bileti sen tatili ben gibi yapardım.

her şeyi eşit ödüyorduk. veya mesela yol parasıyla kalacak yer parası birbirine yakınsa birini ben ödüyordum birini o. gittiğimiz yerdeki harcamalar için de ortak para yapıyorduk, şöyle, ikimiz de 100'er tl koyuyorduk, o 200 tl ortak paramız oluyordu, harcamaları o para ile yapıyorduk, bitince yine 100'er tl koyuyorduk gibi. ha bir keresinde benim seyahat hediye çekim vardı, hediye çekinden ödemiştik yolu oteli vs. onun olsaydı onun hediye çekinden öderdik. öyle durumlarda parasını ver/vereyim muhabeti yapacak insanlar sevgili değildir zaten.

ağırlıklı olarak bir tarafın ödemesinden rahatsız olurum. sadece tatilde de değil, genel olarak.

8.30-16.30 arası çalışıyorum.

Benim de işe karşı zerre kadar motivasyonum yok. Çoğu insan iyi bile buluyor çalışma saatlerimi ama ben haftanın 5 gününün 8 saatini bir hiç uğruna satıyormuşum gibi hissediyorum.

para dışında bu aralar malesef benim de yok. o parayı da freelance bi sistem oturtup kazanmayı cok isterdim tabii ki.
çalışma saatlerim 9-6 + bazen mesai.

Ortalama 6.15de evde oluyorum kalan zaman bana yeterli geliyor. İlk calistigim firmada eve 8.30da geldigim oluyordu yemek yedin, iki ayagini uzattin derken yatma saati, bana köle hayati gibi gelmisti. Yani eve vardigin saat onemli 7 ve sonrasi yorar.

sabah 7.15 te evden çıkıp akşam 7de evde oluyorum. haftada bir-iki gün fazla mesai yapmam gerekebiliyor ve o zamanlar 9-10 gibi evde oluyorum. bu hafta 3 gün fazla mesai yaptım. gerçekten bazen sinir katsayım tavan yapıyor, hele ki haftasonu da evde pinekleyerek geçirirsem (mesela bu haftasonu -.-) delirecek gibi oluyorum. mutlaka haftasonu değişik bir şey yapıp bu gerginliği üstümden atmam gerek.

ama sorarsan hala işimi seviyorum derim. önemli olan işyerindeki huzur bence. yoksa 6da evde olsam da o gece bana yetmeyecek ki. müdürüm ve çalışma arkadaşlarımla aramız çok iyi. herkes birbirine karşı çok anlayışlı. hepimiz bir an önce evimize dönmek istiyor olsak da, madem mecburen buradayız, bari beraber keyifle çalışalım kafasındayız. sinirimizi birbirimizden çıkarmıyoruz. bir de yaptığım işi seviyorum, eğlenceli geliyor.

Şimdiye kadar tek bir işte 9-6 çalıştım, onun güzel tarafı şu, 6'dan sonra çıkıp gidiyorsun, dünya yansa umrunda değil. Freelance çalışırken bir saat sınırı olmadığı için "aman şurayı düzelteyim, burası daha iyi olsun" derken normalde çalışacağımdan daha fazla çalışıyordum.

Onun haricinde irili ufaklı başka firmalarda da çalıştım, hepsinde esnek mesai opsiyonu vardı. Akşam bi işim yoksa fazladan 2-3 saat daha takılıp cuma erken çıkma, pazartesi geç gelme atraksiyonlarına giriyordum. Sektörünü bilmiyorum ama bu esneklik olayı var yani, firmalar uyguluyor.

Şu an ise remote çalışıyorum, düzenli maaş var ama mesai olayı yok :) Bundan sonra bi ofise dönmek isteyeceğimi hiç sanmıyorum.

oooo avrupa baski u.k. grubunun u.k. adli albumunun plagina hayir demem :)

ille de fransiz olsun dersen de ikinci el dusuk kondusyon ibrahim maalouf olur hani.

cok oldun sen de diyorsan da jacques brel mono kayit der susarim :D

ek not: dinlemeye yeni baslayan arkadaslar yazarsa eger beni es gecin hocam. dusunmeniz yeter.

ben istiyorum, şaşırt beni.

Valla Styx'in Cornerstone'u ya da Chuck Berry'nin Johnny B. Goode'u ilaç gibi gelir şu anda; ne zamandır bulamıyordum. Ücretli olmasa bile bir teşekkürü düşünülür ayrıca.

Bunu düşünüp karşılıksız teklif etmeniz için de teşekkür ederim bu arada.

ben isterim. fakat öyle olmaz, karşılığında ben de sana bir plak hediye etmek isterim.

Ben de isterim. Inceligin icin tesekkur ederim.

Ben de isterim, cok tatli fikir. Ama ben de karsiliginda suprizli bir hediye vermek isterim, kabulse beni de secilebileceklere ekle:)

Ben de isterim. Mümkünse the wedding present-take fountain

cocorosie'nin herhangi bir plağını hediye alsam çok sevinirdim (hepsi varsa öncelik sırasına göre noah's ark, tales of a grasswidow ya da grey oceans). ben de karşılığında sana kitap hediye edebilirim.

ben isterim.

iyi kondisyonda arif mardin - journey albümünü bulursan çoook mabule geçer vallahi.
(bagaja atarım, ücretini de isterim dersen) bir iki tane isim verebilirim.
türkiyeye plak getirteceğiz diye diye canımız çıktı.

ve sen nasıl bir insansın yahu?

Dance me to the end of love - leonard cohen
Chuck berry
led zeppelin
jimi hendrix
rolling stones
beatles
belle & sebastien
steve harley & cockney rebel
Tim booth & angelo badalementi
Herhangi birinden herhangi bir sey’e ok’im. Madem ucret talep etmiyorsun sana en sevdigin kokteyl neyse onu ismarlarim ben de :)

bana bir dalida

ben istemiyorum çünkü plak çalacak ekipmanım yok, olanlara getir fakat bu ince düşüncen için teşekkür etmek istedim :) plak siparişi verenlerin de seçtikleri plakları not alıyorum dinlemek için :) sadece sanatçı ismi değil de sanatçı - albüm olarak seçseniz daha güzel olur :)

jamiroquai isterim ben ama karşılıksız olmaz bir kitap hediye etmek isterim ben de. yok almam kitabını dersen de getirme bana olmaz öyle.

Ben de isterim arkadaşıma hediye etmek icin. Size de kitap hediye etmek isterim okumayı seviyorsanız

Pikabı ve gramafonu olan kız arkadaşıma hediye etmek isterim.

Charles Aznavour... tam da memleketi :)

tesekkurler ince düşünce için..

önce böyle güzel ve ince fikriniz için teşekkür ederim. birkaç ay önce pikap alıp plak dünyasına giriş yaptım. şu an koleksiyonum çok güçlü değil ama elimden geldiğince biriktirmeye çalışıyorum bir şeyler. yakın zamanda da evleneceğim inşallah, benim için o kadar güzel bir ev hediyesi olurdu ki bu. :)

aretha franklin, stevie ray vaughan, king crimson, ghost (b.c.) veya queens of the stone age gruplarından herhangi bir plak olsa başka bir şey istemem. :)

Ince düşünce için teşekkürler efenim

İkinci ele düşmüş müdür emin değilim ama Türkiye de sıfırın dahi bulmak çok zor olduğundan şansımı deneyeyim,

İbrahim maalouf konser plakalarından biri efsane güzel olur. Kendisi yazı yazarken en büyük dostum, buradan plak istemeyip not alanlara da bir tavsiyem olsun. Benim gibi genç bir akademikseniz ve yazma sorununuz varsa ibo her türlü yazdıracak ilhamı verir.

Sevgiler tekrardan teşekkürler

Rosko with john berberian ensemble-music and gibran 1968 abd baskısı lazım bunun.

merhaba,
ben de varım. eğer seçilirsem bi' adet Elvis plağı beni pek mesut eder, teslim esnasında size bi' bira ısmarlamak isterim.
hoçça kalın.

ben de ekleneyim.mj live aid 1986.

bir enrico macias'a hayır demem sanırım :)

Bu iş noldu, kime ne aldınız?

Fotoğrafi Google görsellerde ararsanız belki bulabilirsiniz.

tam onu yaptım şimdi, bir tane yer aynı uygulamayı yapmış a ma aktif değiller büyük ihtimalle. mail attım ama bakıcaz artık.

Şu olmaz mı?

www.41a.net

karosiman yazıp aratın

Nisan %28

Nisan ayı, genel oranlar %20-24 bandında değişti.

Ocak %20

Nisan %20

Ocak %30

Nisan %33

1 ocakta yüzde 10, 1 mayısta yüzde 10 aldım. terfi yok

1 ocak %25

Mart %30

nerelerde çalışıyorsunuz arkadaş bu zam oranları ne.

%13

%15-20 arası yapacağız dediler, %10 aldım.

En zayıf anlarında sırtlarından vuracağım.

ocak ayı %10 a.k. patron bizi s.yor galiba ?!

geçen ağustosta zaten %10 enflasyon zammı yapılmıştı.

onun dışında ocak %15
mart %19 + performans (%0 - %11 arası)

ilk 6 ay enflasyon+%30+performans primleri
ikinci 6 ay enflasyon+%30+performans primleri

Kendi mouse klavyemi götürdüm kullanıyorum ancak monitör fazlaymış. İnsanların şaşırma sebebi de buna üşenmemiş olman ve ekstra para verip bi monitör daha alman bence. Evdekini götürüyorsan eve bi monitör daha alman gerek sanırım. Bu kadar zahmete değecek bir durum değil çoğu insan için.

monitör kadar büyük bir şey yapmadım ama kendi track mouse'umu götürüyordum ben de.
sizin için önemli ölçüde kolaylık sağlıyorsa normal aslında. o malzemeyi size temin etmeyen şirket utanmalı ama nerdeee.

Bence mantıklı. Çünkü saatlerin orada geçiyo. Kaliteli ürünler kullanmak en güzeli. İşyeri pinti olursa olsun. Bu senin kendine verdiğin değeri gösterir. Bazıları enayilik olarak görüyo ama

Kendi kablosuz kulaklık setimi kullanıyorum, kendi klavye-mouse setimi kullanıyorum. Monitör getiren de vardı eski şirketimde ama mevcut iş yerimde o konuda bir sıkıntı yok. Haliyle gayet normal goruyorum ben.

şahsi eşya deyince aklıma monitör,klavye v.s. gelmedi.tablo,fotoğraf,hediyelik v.s. geldi bunları götürürüm ama fare,klavye v.s. götürmem sanırım.

Kendi klavye ve mouse setini kullanıyorum çünkü şirket benimkinin standardında bir ürün sunmadı bana. Geçen hafta ofiste ekran getirenleri görünce ben de kendi ekranımı götürmeye karar verdim ama şirket dağıttı allahtan. Ama klavye ve mouse için hala bu gelişme yok.
Götürenleri klavye mouse a kadar yadırgamıyordum önceden ama şimdi ekrana da hak veriyorum.

ben de mouse alıcam ama monitör vb. almam. talep ederim öncelikle.
ama bunun dışında kişisel eşyalarımı götürüyorum.

Ofislerde çok fazla vakit harcıyoruz dolayısıyla konforu yükseltmek çok çok önemli. Ben mümkün olduğunca şirkete baskı yaparak talepte bulunuyorum eğer çok ekstrem bişey değilse zaten kabul görüyor. Onun dışında evet evden götürmek bence mantıklı.

o hatayı 1 kere yaptım, o da pis tufaya gelmiştim. Hayatta yapmam. Konfor demişsin ama bırak konforu, iş için birşey lazım olsun ve o evde olmuş olsun ve temin edilmezse iş batacak olsun, bu şekilde dahi yapmam.(lan şimdi böyle dedim diye de ileride başıma geliyormuş, yapmak zorunda kalıyormuşum :)

Ben zaten proje başında açık açık söylerim nispi konforumun benim için önemli olduğunu. Yani mesela senin verdiğin örnekte 34'' ekran daha iyi olacaksa satın almaya bunu alın derim/öneririm. Ha yok almazlarsa da o eldeki monitörle devam ederim. Monitör bağlayıcı bi' etken değil ama mesela bilgisayar götüren vardı bizim şantiyede, ben götürmedim. Bilgisayar proje esnasında yavaş refleks veriyordu, bazı durumda bu sebeple işler-işçiler bekliyordu. Beklesin, bekleyecekler. Bunu çok olağan görüyorum.

Hatta yaşanan bi' olay, kahve ve bardakla ilgili; satın alma benimle biraz inatlaşıp istediğim bardağın(bi' kahve markasının bi modelini alırmışsın demiştim) özel olduğu gerekçesiyle almadı, iletişimimin de normalde iyi olduğu birisiydi(zaten bu da bi' yanlış) illa mail mi atayım dedim önce, ''at'' dedi sonra oturup açık açık söylemiştim, ''yapma. daha bir süre daha buradayız birlikte çalışacağız şantiyeye küsersin burnundan döker rampanın kralını yaşatırım'' diye sonra bağrışma oldu bir müddet. En son patronun yanında ''patronun kendisine aldırayım mı şimdi'' diye sormuştum. Öyle çözülmüştü.

İşle ilgili bu tür diyaloglarda maalesef uzlaşma temiz sağlanmıyor. Böyle küçük anlamsız şeylere takılan emekli albay kılıklı insanlar, bu küçük şeylerin peşinden giderken/giderlerse daha büyük zararlara giriyorlar ve bunu güzellikle anlamıyorlar.

Bence işini severek yapan kişi özellikle de cephedeyse onun parasını zaten çok rahat çıkartır. Hele ki bunun aksi olsa zaten onu almayan firmaya da onun kat ve kat fazlasının zararını verir zaten. Bu denetlenemez.


Ben bu yüzden mesela, kullanacağım kalem ve defterlerden tutunda havaalanınında yiyeceğim yemeğe okumak için alacağım dergiye kadar firmaya yansıtma taraftarıyım. Çoğu kişi benimle hem fikir değil. Mesela bu dergi konusunda da zamanında firma ödemişti ama finansdaki arkadaşlarım sohbet esnasında biz yapmazdık filan demişlerdi onlara da kendi fikrimi şöyle anlatmıştım. ''benim görev tanımım basit(yaptığım işi anlattım, zaten biliyorlardı), bunun dışında eğer şehirdışına gidilecekse herşeyi firma karşılayacak, ben o havaalanında kendi keyfime beklemiyorum. Zaten beklemeyi sevmem -ki benim işim operatörlük değil- o yüzden firmanın bunları ödenmesi lazım''

Hatta bi' gün benim kullandığım araçtaki arventodan fazla kural ihlali maili geliyor diye aranmıştım, şöför tutun o zaman diye atarlanmıştım, hem aracınızı kullanıyorum hem de bunun azarını mı yiyeceğim demiştim.(arabaların cezalarını ödemeyeceğimi araç vereceklerse verecekleri zaman anlatırım, onun eğitimleri oluyor yok olmaz filan derlerse de servis koyun abi o zaman diyorum. ya da bir başkasını gönderin diyorum) Gerçi daha hiç ceza gelmemiştir büyük ihtimalle gelseydi keserlerdi buna yetkileri varmış da ben kendimce anlatıyorum işte adamlara sonradan sürprizle karşılaşmasınlar diye.

Biraz da meslekle alakalı galiba, yani mesela özel olacak biraz ama sallıyorum ben de bi' ''dozer operatörü''ne istiyor xxxxx marka ayakkabı vermem ama karar verme pozisyonundaki birisine bütçe dahilinde istediği herşeyi veririm. Çünkü zaten o onun parasını çıkartır da hadi çıkartmasa bile kızdırırsan dönüşü olmayan bi' yere girer daha fazla zarar eder/ettirirsin.

Ben daha yazsam yazarım benim böyle çok hikayem varmış. Ama nihai olarak; ben evden götürmenin, saçma olduğunu geçtim büyük hata olduğunu düşünüyorum. Eğer kar/zarar ortağı değilsem ve başından beri anlaştığımız sabit maaşa çalışıyorsam çalışma şartlarını ve gidişatı firma belirler. İyi bakarsa karşılığını öyle alır, bakmazsa yine öyle alır. İş bu, özel eşyamı orada p*ç edemem. Çünkü 1 kere toyluğuma denk geldi iyi niyetimle(firmayı sahiplenmek) yaptım ve aynen dediğim gibi oldu. Kendi eşyamı işle ilgili kullanarak eskitmem bu saatten sonra.Çünkü firmayı sahiplenmek kadar kerizce birşey yok. Bizler yetkiyi alınca kendimizi değerli sanıyorduk, zor yoldan öğrendim ben parayı veren patronduru.
Madem iş dünyası böyle, o zaman herkes ceremesini çekecek diye düşünüyorum. Bu tür durumlarda ne verdin elime ne süreyim yüzüme yaklaşımı var bende. Bakarsa bağ olur bakmazsa alalede bi' personel olurum.

Kendi rahatım için götürürüm elbette sonuçta mal benim malım kimseye hibe etmiyorum kendi yaşam kalitemi arttırmak için kullanıyorum. Eskimesine zerre acımam.
Talep edilmesi kısmına da katılıyorum ama bir yere kadar. Sonuçta işin kalitesi artacaksa veya adam gün sayısında azalmaya sebep olacaksa istenebilir. İşveren olarak bir yazılımcı daha iyi bilgisayar veya monitör talep ederse onun performansına katkısını anlarım bütçeye göre değerlendiririm ama x marka kahve kupası isterse tepkim la yürü git olur sadece.

İstanbul’da sonbahar.

Sevdim seni bir kere.

Yollar

çoban yıldızı

Uçurtmalar

ne ekmek ne de su.
yağmur'u da severim ama.

ne ekmek ne de su

Ne ekmek ne de su
Kardelen

Gönülçelen

kupa kızı ve sinek valesi

Senden önce senden sonra

(bkz: O)

ne ekmek ne de su +1
buna bir de seneler sonra bugün eklendi.

Gemiler.

Nefes nefese

tek basina dans

Rapsodi İstanbul

ne ekmek ne de su
bugun benim dogum gunum hem sarhosum Sarki adini unuttum

Bugün, O.

Rüzgar gülü

dinlemeyeli yıllar olmuştur
renkli rüyalar oteli

zamparanın ölümü

(bkz: sevişirdik bazen )

sözler ahmet erhan'ın gerçi ama, söz/müzik kalitesi açısından teoman'ın zirvesi bu şarkıdır bence.

bazı yalanlar.

Artısı faiz oranı. Başka bir özelliği yok. Paranız 100.000 ve üzeri mi ? O zaman taşıdığınıza değer bence.

cepteteb vadeli oranlari da %23 (yuzbin lira uzeri) yuz lira uzeri paran varsa ceptetebi de deneyebilirsin

www.cepteteb.com.tr

her ay 750 tl harcamaya turuncu ekstra oluyor.
Şu an günlük 23.50 % veriyor.
Arada kampanyası oluyor. 12 ay turuncu olursan digitürk vs. veriyor, hepsiburada da indirim tanımlıyor, workinton girişi veriyor vs.

gayet iyi kullanıyorum. ama bu özellikler bir senelik. benim de 1-2 aya bitecek ve ya cepteteb ya enparaya geçicem

www.youtube.com

Logic Feat Eminem - Homicide
www.youtube.com

Adam net goat ötesi berisi yok.

www.youtube.com

Demin arkadaş yolladı baya beğendim

www.youtube.com

Bu aralar çok dinlediğim bi şarkı

open.spotify.com

open.spotify.com

bu ara en çok

Yüzyüzeyken Konuşuruz - Bodrum

open.spotify.com

www.youtube.com
DVTCH NORRIS - Blessed (ft. Yann Gaudeuille)
harika.

kardes turkuler - newroz
Arto Tuncboyaciyan - herkes kendi gordugune dogru der
Minor Empire - zuluf dokulmus yuze.

Turku diyince aklima bunlar geldi ama turku nedir bilmiyor da olabilirim. Yine de dinlensin bence bunlar.

www.youtube.com

www.youtube.com

tam olarak tempolu değil ama o kadar coşkulu ve eğlenceli söylüyorlar ki çok seviyorum;
www.youtube.com

www.youtube.com

Phoebe +1

Güncel ve tempolu güzel bir yorumlama
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
şunu da bırakayım
saplandım günlerdir

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

kirayı az alıyor olabilirsiniz ancak bunar sizin sorumluluğunuz. yaptırın tabi.

baskasinin kirdigi cami siz neden yaptiriyorsunuz? onceden catlak oldugu icin mi? ya da muslugun akitmasi neden sizin sorununuz oluyor?

zam yapmamaniz sizin sorununuz, yani yapabilirdiniz sonucta, o sizin seciminiz ama kullanima ait seyleri sizin yaptirmaniz gerekmiyor bildigim kadariyla.

camı bilerek mi kırmışlar? sanmıyorum. bu durumda dükkandan çıkarken camı söküp götürmeyeceklerine göre tabi ki yaptırmanız lazım. mal sahibi sizsiniz, sizi aramayıp napacaklar, o kısmı anlamadım. ucuza oturmaları, zam yapmamanız sizin probleminiz.

hocam yapma
fiyat alın de
kiradan duselim de
ama kirayı da arttır
iyice yuzsuzluge baglamıs bunlar
hatta biraz sert çık kardesim burasi is yeri isim var gucum var bir cam icin mi ugrastiriyorsunuz beni arayın alın fiyat insaat malzemecisi bir de bunlar
saf olma hocam
en uyuz oldugum sey kendini akıllı sanan koylu kurnazı dumbukler

edit : hatta yaptırma bu kadar kiraya oturuyorsunuz hala benden bir şey mi istiyorsunuz de
kirayı gelecek ay % xx oranında ( tefe tufe neyse ) o kadar zamlı odeyin de
sorduguna soracagina pisman et

Cami degistirmek maddi olarak sizin vazifeniz bildigim kadariyla zam yapmamis olmaniz degistirmez sozunuzu tutun.
Boyle seyler genelde cam kirildi 1000 tl tutuyor size de uyarsa yaptirip kiradan duseyim seklinde olmaz mi? Alsin fiyat siz daha ucuzunu aramayacaksaniz taktirsin. Benim bir arkadas da aynen bu cins. sifonu bozulmus ev sahibini cagirmis gelmeyince atarlandi cikti evden. Sanki adam tamir edecek :)) Boyle atarla dort ev degistirdi bir yilda ama sizinki gidecek gibi gorunmuyor.
Ayrica bunlar haklari icin bu denli yirtiniyorsa siz neden hakkiniz olan zammi yapmiyorsunuz? Ben olsam vakti zamani gelince bir otururum masaya.

ucuza oturduklarını düşünüyorsan ya zam yaparsın, kabul etmezlerse de çıkarır istediğin fiyattan başkasını alırsın eve.
Evde bir şey kırılınca ev sahibini aramaları çok normal. Mal sahibi üzerine düşen bir sorumluluk bu.

abicim su fakir mantıgından cikin ya
adam benim sorumlulugum degil demiyor ki
kafamda 50 tane is var
ucuz bir yerde yaptirip kiradan dusun diyor

alacaklı gibi coluk cocuk adamın is yerine gelme nedir

ödeyin ve lütfen kiraya da zam yapın. ben utanırdım bana zam yapmayan ev sahibinden cam parası istemeye.

önce camı yaptır sonra %20 zam yap

Ahahhaha kıyamam kolay gelsin
Kingcyrax +1

Camı çocukları kırmamışsa sizin yaptırmanız gerekiyor. Başınızda çok iş olduğu için evet kiracılarınız daha anlayışlı olabilirmiş ya da dediğinizi yapıp ücret kiradan düşürülebilirmiş ama bunlar sizin sorumluluğunuzu azaltmıyor. Evdeki musluk, kapı, pencere vb. gibi giderken kiracıların alıp götürmeyeceği her şey sizin sorumluluğunuzda.

Senin kiracılar çok piskinmis yalniz. Şu kiracı ev sahipliği ilişkilerinde edindiğim tecrübe insanı skn deveyi diken. Kime insaniyetli yaklaştıysam kimi idare etmeye çalışsam hardcore takip kaçtı. Zami yapacaksın cam benim sorumlugumda değil diceksn bitti gitti

sigorta yok muydu?

musluk konusunda haklılar, camda da. asıl sıkıntı senin ucuza kiraya verdiğinden dolayı onlardan bi minnet beklemen. onlar da alıştığı için göstermiyor tabi.

öncelikle 3 senede 1 defa zam yapmakla nitelikli gerizekalılık yapmışınız.
eğer kirayı hasaba yatırmıyorlarsa noterden ihtarname gönderip 2 aydır kirayı ödemiyorsunuz diye çıkarın.
sonra piyasa değerinden yeni kiracı bulun ve her sene devletin belirlediği üst limitten kiraya zam yapın.

evet.

Hayır, ateistim.

evet, ramazan dışında da tutuyorum bazen. güzel oluyor.

allah izin verirse evet:D

Hayır.

hayır ateistim +1

Burada da herkes ateist.

hayatımda 1 kere bile oruç tutmuşluğum yok :D

oruç tutmadığım bir ramazan hatırlamıyorum.

Allah affetsin bu sene bi kaç kere tutabileceğim.

oruc tutuyorum donem donem ama sizin bahsettiginiz dini oruc/ ramazan orucu zannedersem, onu tutmuyorum.

işim zor. tutamıyorum

Hayır.

Hayır.

Evet tutacağım.

hayır.

İnşallah, bu sene de evet.

hayır, ateistim.
irade tesi için su içmeli versiyonunu yapıcam bir gün ama. if denen beslenme düzenini.

Hayır

Evet

tutuyorum, tutacağım.

evet

Hayir ama zaten gun icinde cok yiyen bi insan da degilim. Ateist de degilim.

hayır

çok çok uzın zamandır tutuyorum normalde, sadece bu yıl tutmayacağım.

hayır.

Hayır

Hayır

yeap

Evet, tutacağım. Ramazan ayını insan ruhunda apayrı İlahi ilhamlar uyandırdığı, insanı farklı bir iç yolculuğa ve düşünsel bir ufka götürdüğü için çok seviyorum.

Tutanlar ve tutmayanların şahsında dönen kısır ve birbirinin aynı muhabbetlerle meseleye yaklaşanların, gösterişli iftarları, şaşaalı sofraları ramazan ayıyla bağdaştıranların, sadece yeme-içme üzerinden meseleyi tek ve kör bir katmandan görenlerin çok şey kaçırdıkları muhakkak.

evet

Hayır

Tanrıyla benim aramda

Hayir tutmuyorum ama 16-8 veya 18-6 seklinde aralikli besleniyorum aralarda su cay kahve icerek.

Oruc tutacaklar icin kolayliklar diliyorum, allah ibadetinizi kabul etsin.

kafir +1

Hayır, deist.

normalde evet,
ama bu sene özel sebeplerden dolayı tutamıcam.

Ara ara

Bu sene tamamında tutmayı planlıyorum. Son yıllarda biraz salladım

kısmetse evet

"sizin tuttugunuz oruç yalnizca yemek saatlerinizi degistirmek" demiş ali şeriati.

Onçün oruç 12 ay 365 gün 24 saat tutulmali. Kul hakki yemeden, iyi bir insan olarak. Gercek oruc budur bildiginiz üzere.

İlac iciyorum.tutamiyorum. hoş ilacsiz zamanlarimda da tam tutmazdim. Allah affetsin.

evet

hayır. sene olmuş 2019.

Hayır

evet. kolay kolay atlamam.

hayir, sagligimi sokakta bulmadim.

yes sir.

Hayatımda hiç tutmadım.

tutuyorum ama bugün ameliyat oldum o yüzden tutamadım.

yok tutmuyorum çünkü çok cool biriyim ben. benden zekisi yok. o kadar zekiyim ki oruç tutmayı aptallık olarak görüyorum.

niye tutayım ki? havalı olduğumdan bahsetmiş miydim? ha bu arada oruç tutmuyorum

hayır

tutmuyorum.

sorudan bağımsız olarak 200k'lık tek atımlık kurşunu böyle bir mecrada/macerada harcamak bana şu dönem hiç mantıklı gelmedi açıkçası..

Etkileşim alacak, özgün ve kaliteli içerik yaratmaya devam etmek (Standart hizmetin dışnıda sürdürülebilirlik anlamında aldığınız hizmeti bu yönde değerlendirebilirsiniz)

Aplikasyon diyeceğim ama eskisi kadar kullanılıyor mu emin olamıyorum.

İçeriği, tasarımı sürekli trendlere yönelik güncellemek. UX-UA şirketiyle çalışmak.

Konvensiyonel reklamlar ve basın çalışmaları, internet reklamları (GDN, Youtube, Instagram, iyi seçilmek kaydıyla influencer=

vr-ar-xr teknolojileri.
türkiye'de yeni yeni ortaya cıkıyor. yurtdışında tabii yine ilerlemiş durumda. burda da talep artacak. emlak-inşaat-sanat ve daha bir çok sektörde önünün açık oldugunu düşünüyorum.

Yurtiçi ve yurtdışında söylediklerini dikkate alan kişi sayısı yok denecek kadar az. Kalite diye tabir ettiğin şey kişi de mevcutsa çok kişi tarafından takip edilen projelerde olması kalitesini zaten etkilemez. Hayat kısa imkan varken çoğu fırsatı değerlendirmek lazım. Kategorize edip yaşamları sınırlandırmamak lazım. Tabi ki büyük farklılıkları demiyorum

Bi de ercan kesal doktor sanirim ve hastane sahibi diye biliyorum, para icin degil de is hosuna gitmistir belki

benzer düşüncelere sahiptim çok önceleri ben de. ancak artık şöyle bakıyorum. kaliteli kişiler bulundukları yapıma da kalite katıyorlar. yapım giderek kalitesizleşmeye başladıkça içinden çıkması gerektiği zamanı bilmesi önemli sadece.
ercan kesal harikadır bence mesela. isterse çok salak bir dizide oynamış olsun (çukur için demiyorum) bu durum beni etkilemez mesela. çünkü destek amaçlı-hatır amaçlı bile kendi çizigisinde olmayan bir şeye dahil olabilir. - bence bu da değerli bir şey-

öte yandan da oyuncuların cogu en iyi parayı tv yapımlarından kazanıyor. nbc ya da zeki zaten düşük bütçeli film yapıyor ve sanmıyorum oyuncularına cok iyi para verebildiklerini ya da böyle dertleri olduklarını

adamın kendisini ve belki sonra para kaygısı duymadan işler yapma8tiyatro vs) ihtimalini finanse etmesi gerekiyor. bundan oynamıştır ve haksız da değil.

Bütün çocukluğum boyunca kitabevi açma hayali kurdum ama ilk iş olarak kozmetik işi yaptım ve ondan kazandığım parayla kitabevi açtım.cok kazanmadim kitabevinden ama mutlu oldum hayalimi yasadim. Direk kitabevi açmaya ve sadece onu yapmaya calissaydim muhtemelen gecinemezdim ve hayalim travmama dönüşurdu.tekrar başka bir hayalimin peşine de dusemezdim.

Sonuçta bu adam hastane sahibi iyi bir doktorken hayali olan oyunculuk ve senaristliği yapıyor.birileri kalitesiz buluyor diye hayalini yaşamayı kisitlamiyor.dizi kalitesinde bile kendisi işini kendi payını kaliteli bir şekilde yapıyor.ustelik bu sektöre 40 indan sonra girip çok başarılı olmuş biri. Bize sadece saygı duymak düşer

sokakta oktay kaynarca'yı görenler de aha süleyman çakır geldi diyor. ne yazık ki böyle de bir şey var. bir karakteri, birine giydirdik mi o adam için zor oluyor.

o yüzden varsın oynasın.

önce yapmam gerekeni yapıyorum bitirdikten sonra istediğim kadar yapmayı sevdiğimi

Hayat yapmamı gerekenleri yapmaya zorluyor. Yapmayı sevdiğim şeyden ise tadımlık alabiliyorum, sürekliliğe dönüşemiyor ne yazık ki.

reyals+1
ve bu çok düşündükçe yıpratıcı bir şeye dönüşüyor

İş hayatı açısından bakacak olursam, yapmam gereken şeyle yapmak istediğim şeyin aynı olması için 4 yıldır götümü yırtıyorum. Bir işe girip çalışabilecek durumdayım ama hayattaki en önemli şeylerden birinin sevdiğin işi yapmak olduğunu düşünüyorum. Buna ulaşmak için ne kadar yıpratıcı olsa da yılmadan uğraşıyorum.

Önce yapmak zorunda olduğum şeyi yapıyorum ki, yapmaktan zevk aldığım şeylere daha çok vakit veya ilerleyen zamanlarda daha iyi şartlarda yapabileyim.

Eski kasar, dil, turşu.acukayi ince tutun.

Acuka, zeytin ezmesi ve krem peynir olabilir.

Beyaz peynir

kozlenmis biber ve patlican da ekleyeyim az once yaptim

acuka+lor sadece

Ben Kellogs buğday gevreği (içinde tek tük çikolatalı olanından) + Nestle chokella (Gevrek olanını) karıştırıp yiyorum.

Bu gevrekler falan kilo verdirmez, ama tok tutar. Ancak buna alternatif olarak böyle yağlı ballı tostlu sucuklu falan kahvaltı yapıyorsan ona nazaran daha az kalori alırsın.

ben yulafa pekmez, muz, çiğ kuruyemiş ve süt katarak yiyorum
ayrıca reçel, kuru dut vs vs

gevreklerde şeker ve glikoz şurubu var. ekmekle peynirile tost yapsanız daha iyi ve doyurucu bile olur.
kahvaltıda tatlı ya da sütle bir şeyler yemeği seviyosan doğalsanın yulaf kepeği gevreği var. tarçınlı olan baya iyi. çikoltalısı da var. gevrek oldugu için sütün içinde o kıtır hissini veriyor. daha doyurusu ve sağlıklı ve lezzetli.
yulaf lapası tariflerine de bakın. tek başına yulaf yenmebiliyor.

amacınız kilo vermek ise kahvaltıyı süt ve gevrek ile değil yumurta peynir zeytin ceviz gibi şeylerle yapmanız lazım. süt ve gevreklerde epeyce şeker var ve yedikten 2-3 saat sonra tekrar acıkırsınız. ancak yumurta, peynir, zeytin, ceviz gibi bolca sağlıklı yağ içeren gıdalarla kahvaltı yaparsanız yağlar sayesinde daha uzun tok kalabilirsiniz, ayrıca totalde daha sağlıklı ve faydalı beslenmiş olursunuz.

yulaf evet saman gibi ama biraz su ile lapa yapıp muz, tarçın ve fıstık ezmesi ile inanılmaz hale geliyor.