pandispanya
İstenmeyen tüylerini ağdayla alan hanımlar ve eşleri, sorum sizlere efendim. Hep merak ettiğim bişey ama insanlara da soramıyorum :) Düzenli bi ilişkisi, sevgilisi, eşi olan ve ağda kullanan hanımlar, ağda için kılların bir miktar uzaması gerekiyor ya, bu süreçte ne yapıyorsunuz? Eşinizle münasebetl
İstenmeyen tüylerini ağdayla alan hanımlar ve eşleri, sorum sizlere efendim.
Hep merak ettiğim bişey ama insanlara da soramıyorum :) Düzenli bi ilişkisi, sevgilisi, eşi olan ve ağda kullanan hanımlar, ağda için kılların bir miktar uzaması gerekiyor ya, bu süreçte ne yapıyorsunuz? Eşinizle münasebetlere giriyor musunuz yoksa ilişkilerinizi o günlere denk getirmiyor musunuz? Aranızda gizli bi anlaşma gibi bir şey mi var, "ilk 10 gün özgürüz, sonraki 10 gün dokunma" diye yoksa hiçbir şey farketmiyor mu? Bu konuda aydınlanabilirsem ufkumun iki katına çıkacağına inanıyorum. Buradan yazmayı tercih etmeyen mesajla da aydınlatabilir :) Teşekkürler.
Hep merak ettiğim bişey ama insanlara da soramıyorum :) Düzenli bi ilişkisi, sevgilisi, eşi olan ve ağda kullanan hanımlar, ağda için kılların bir miktar uzaması gerekiyor ya, bu süreçte ne yapıyorsunuz? Eşinizle münasebetlere giriyor musunuz yoksa ilişkilerinizi o günlere denk getirmiyor musunuz? Aranızda gizli bi anlaşma gibi bir şey mi var, "ilk 10 gün özgürüz, sonraki 10 gün dokunma" diye yoksa hiçbir şey farketmiyor mu? Bu konuda aydınlanabilirsem ufkumun iki katına çıkacağına inanıyorum. Buradan yazmayı tercih etmeyen mesajla da aydınlatabilir :) Teşekkürler.
0
takip!
bi çok kişi lazerle çözdü bu işi artık ama öncesinde nasıl oluyodu ben de meraktayım.
bi çok kişi lazerle çözdü bu işi artık ama öncesinde nasıl oluyodu ben de meraktayım.
0
Lazer yaptıramam, ağda tek çarem. O kadar uzamadan gidiyorum. Cımbızla çekilecek seviyeye geldiğinde alıyor ağdalar. Kaş-bıyık alımından çok farklı değil. Ağdayı zaten ayda bir yaptırmadıkça, ne zaman gidersen git, kılların birçoğu daha çıkmamış oluyor. Çıkan kılın bir tanesi dizde ise, diğeri 10 cm aşağıda oluyor. Onlar da yeni baş vermiş oluyor en fazla. Haliyle 10-15 günde bir gidince de artık ne kadarı çıkmışsa o kadarı alınıyor. Dolayısıyla da hepsi çıkmadan gidilmiş oluyor. O arada çıkan 3-5 kıl da zaten dokununca bile zor algılanıyor. Bebek cildi gibi olmasa da sevişme sırasında rahatsızlık verecek ya da traş sonrası yeni çıkmış kıl rahatsızlığı kadar da olmuyor. Hafif pürüzlü bir ciltmiş gibi oluyor, etek falan giyince de anlaşılacak kıvama gelmeden gidiyorum zaten. Bazen "Bugün biraz kıllı hissediyorum" desem, "Ne kılı" diye cevap alıyorum.
3 kere lazere gidip bıraktım, lazerde daha fazla uzatmam gerekti alınması için. Normalde ona 2 kere ağdayla dalmıştım.
3 kere lazere gidip bıraktım, lazerde daha fazla uzatmam gerekti alınması için. Normalde ona 2 kere ağdayla dalmıştım.
0
o kıllar çıkıyor, bilmiyormuş gibi davranılması saçma sonuçta. utanılacak bir şey de yok her an cillop gibi olamayız ve buna takıntılı olan erkek sayısı, olmayandan çok çok azdır diye düşünüyorum. çoğu çift bunu aşmıştır.
0
Eski kız arkadaşımla bu sıkıntıyı yaşıyorduk. Daha doğrusu kendisi rahatsız oluyordu ve bu dediğiniz 1 hafta 10 günlük ağdaya gitmeye hazırlık döneminde yanaşmıyor, bana gelmiyor, hatta buluşmayı bile azaltıyordu. Takıntı haline gelmişti yani. Bana sorarsanız da kadın için itici bir dönem ama yapacak bir şey yok. Bizim de itici dönemlerimiz oluyordur mutlaka :). Ama lazer olayı çok maliyetli ve zararlı değilse (detaylarını bilmiyorum) bence süper oluyor.
0
2 dirhem kıl için insan sevdiğinden, aşık olduğu kadından uzaklaşır/tiksinir mi?
saçma bence. kadınlar da takıntılı olmamalılar bence.
peşin edit: eşspor
saçma bence. kadınlar da takıntılı olmamalılar bence.
peşin edit: eşspor
0
jrixy +1, uzun dönem ilişkilerde bu kıl işine o kadar hassas bakılmıyor. birlikte olduğu kadına "ayak kılların uzamış git kestir böyel sevişmem" diyen erkek azdır bence de. neticede uzadığı bilinen bir şey ve kadınların sürekli ağda yapması da mümkün değil.
0
Abdurrahmanin yasadigini ben de yasiyordum ancak onun aksine ben kili degil azcik kil cikti diye yanasmaktan cekinmesini itici buluyordum.
0
Sırf iki tüy için 10 gün bekleyebilen varsa EkşiDuyuru Dirayet Plaketini elden alabilir.
0
Vay be. Gerçekten aydınlandım.
Kılı tüyü büyük bir tabu haline getirmiş azınlıktanım demek ki. Peki iki haftada bir ağdayla uğraşmak gerçekten zor gelmiyor mu? Yazın bi de özellikle? Tüyleri çok açık renk olan kadınlar dışında kalanlar neden epilasyon yaptırmıyorlar? Zannedildiği gibi pahalı ve zahmetli de değil?
Aychovsky kendi sebebini açıklamış ama bana yazın sıcağında ağdacıya koşmaktansa kışın 6 ay zahmet çekip kıllardan sonsuza dek kurtulmak daha mantıklı geldi/geliyor. Vücudunu ömür boyu düzenli olarak bi teyzeye açmak da çok korkunç değil mi? :( Hayatımda bi kez ağdacıya gittim ve konsept bana kötü geldi baya :( Valla erkekler, bu kadınların ellerini öpmeniz lazım :)) Hakkaten.
Kılı tüyü büyük bir tabu haline getirmiş azınlıktanım demek ki. Peki iki haftada bir ağdayla uğraşmak gerçekten zor gelmiyor mu? Yazın bi de özellikle? Tüyleri çok açık renk olan kadınlar dışında kalanlar neden epilasyon yaptırmıyorlar? Zannedildiği gibi pahalı ve zahmetli de değil?
Aychovsky kendi sebebini açıklamış ama bana yazın sıcağında ağdacıya koşmaktansa kışın 6 ay zahmet çekip kıllardan sonsuza dek kurtulmak daha mantıklı geldi/geliyor. Vücudunu ömür boyu düzenli olarak bi teyzeye açmak da çok korkunç değil mi? :( Hayatımda bi kez ağdacıya gittim ve konsept bana kötü geldi baya :( Valla erkekler, bu kadınların ellerini öpmeniz lazım :)) Hakkaten.
0
kişisel hijyen ve bakımı kastetmiyorum ama (bence farklı konular bunlar) kıl tüy meselelerden dolayı sorun çıkaracak adamla aynı yatakta işim ne. kadınlar android mi? bugün kıl tüy konuları yüzünden sevişmeyen çiftler yaşlandıklarında allah korusun biri yatalak hasta falan olursa ne yapacaklar? böyle konulara takılan adam ve kadınla yol arkadaşlığı olmaz, çok net söylüyorum.
0
Ben de kıl karşıtıyım, tüylere dayanamıyorum. Kıl faşistiyim, erkeklerde bile dayanamıyorum. Uykularında ağda ile yaklaşasım geliyor. İyi ki Philips Bodygroom var. Öperken, vb. ağzıma kıl girmesi anında soğutuyor hayattan.
Onu geçtim, dökülmüş saç tellerim, yere dökülmüş insan kılı bile midemi bulandırıyor. Elimde olsa tüm dünyayı damdazlak yaparım.
Genelde ağdacıya gidiyorum 10 günde bir, hiç sıkıntı çekmiyorum. Çok rahatım. Aynı saç kestirirkenki gibi laflıyoruz. Açıkçası bunun bir rahatsızlık olabileceği aklıma bile gelmedi. Bazen "Ben azıcık dinleniyorum, size bıraktım" dediğim de oluyor. Canım hiç acımıyor, hissetmiyorum bile; ortam da temiz. Toplasan kırk dakika sürüyor. Kendi ağdanı açtırıyorsun, yatak örtüsü zaten her seferden sonra değişiyor, toplu toplu satıyorlar. İki ağdacı arasında sıkıntı olursa zaten kendim de yolunuveriyorum. Biliyorsun ki, ülke dışındaydım 6 ay. Kendi ağda makinelerim var, onlardan birini götürüp kendim yaptım ama bu sefer bikini ağdası zorlaşıyor. Akrobatik hareketler istiyor. Bir de gereğinden az ağda götürmüşüm, bu yüzden de son ay hazır ağda bantlarından kullandım. Ve kendi tahammül sınırlarıma göre çok kıllı dolaştım, iki buçuk haftalıktım. (Benim için oha demek) Havaalanından doğrudan ağdacıya gittim zaten "Abla, temizle beni" diyerek. Bavulun zaten büyük bir kısmı ağda malzemesine ayrılı.
Ailemde cilt kanseri var, başka kanserler de var. O nedenle lazere gidemiyorum. Başlamıştım, o sırada cilt kanseri olan akrabam nedeni ile doktor bıraktırdı.Şu anda etkisi kanıtlanmış değil ama kendimi riske atmak istemiyorum. Gerçi birçok bölge için iğneli epilasyona gidiyorum ama o lazer gibi değil. Apayrı bir mevzu.
Onu geçtim, dökülmüş saç tellerim, yere dökülmüş insan kılı bile midemi bulandırıyor. Elimde olsa tüm dünyayı damdazlak yaparım.
Genelde ağdacıya gidiyorum 10 günde bir, hiç sıkıntı çekmiyorum. Çok rahatım. Aynı saç kestirirkenki gibi laflıyoruz. Açıkçası bunun bir rahatsızlık olabileceği aklıma bile gelmedi. Bazen "Ben azıcık dinleniyorum, size bıraktım" dediğim de oluyor. Canım hiç acımıyor, hissetmiyorum bile; ortam da temiz. Toplasan kırk dakika sürüyor. Kendi ağdanı açtırıyorsun, yatak örtüsü zaten her seferden sonra değişiyor, toplu toplu satıyorlar. İki ağdacı arasında sıkıntı olursa zaten kendim de yolunuveriyorum. Biliyorsun ki, ülke dışındaydım 6 ay. Kendi ağda makinelerim var, onlardan birini götürüp kendim yaptım ama bu sefer bikini ağdası zorlaşıyor. Akrobatik hareketler istiyor. Bir de gereğinden az ağda götürmüşüm, bu yüzden de son ay hazır ağda bantlarından kullandım. Ve kendi tahammül sınırlarıma göre çok kıllı dolaştım, iki buçuk haftalıktım. (Benim için oha demek) Havaalanından doğrudan ağdacıya gittim zaten "Abla, temizle beni" diyerek. Bavulun zaten büyük bir kısmı ağda malzemesine ayrılı.
Ailemde cilt kanseri var, başka kanserler de var. O nedenle lazere gidemiyorum. Başlamıştım, o sırada cilt kanseri olan akrabam nedeni ile doktor bıraktırdı.Şu anda etkisi kanıtlanmış değil ama kendimi riske atmak istemiyorum. Gerçi birçok bölge için iğneli epilasyona gidiyorum ama o lazer gibi değil. Apayrı bir mevzu.
0
bizim hanım lazere gidip kurtulmadan önce her hafta braun silk epil'i alıp banyoya girer bızbızbızbız üç saat çıkmazdı. kendi yapardı epilasyonunu.
illa ağdacı değil yani. bi hafta çok uzayanlar alınıyor, ertesi hafta geçen hafta kısa olup alınamayan ve yeni uzayanlar alınıyor, böyle sürüyor.
hele yazın tatildeyken haftada bir falan da değil. tatilden bir önceki gün ağdacıya gider komple aldırır, üç gün geçmeden sabah kahvaltıdan sorna başlayıp denize gidene kadar bızbızbızbız. valla o aletin sesinden kafayı yedim ha. lazere verdiği bütün para helal olsun.
illa ağdacı değil yani. bi hafta çok uzayanlar alınıyor, ertesi hafta geçen hafta kısa olup alınamayan ve yeni uzayanlar alınıyor, böyle sürüyor.
hele yazın tatildeyken haftada bir falan da değil. tatilden bir önceki gün ağdacıya gider komple aldırır, üç gün geçmeden sabah kahvaltıdan sorna başlayıp denize gidene kadar bızbızbızbız. valla o aletin sesinden kafayı yedim ha. lazere verdiği bütün para helal olsun.
0
vallahi ben de bu konuda amsterdam +1 demek zorundayım, bu nasıl bir yabancılaşmadır, zira kıl kardeşim bu, vücudunun ürettiği bir şey, bazı yerlerinde var olması yok olmasından önemli olabilen bir şey, işlevi var hepsinin. yerlere kadar uzatın demiyorum da yabancılaşmayın bu kadar "hiç hoş değil, kıl mı hiç sevmem" moduna geçmek hoş değil, sosyolojik bozulma gibi bir şey bu.
babajo, jrixy ve phoebe'ye de katılıyorum genel olarak, özellikle kıl tüyden sevişmeyen yarın öbürgün hastalıkta bir şeyde de kıl tüy mü diyecek, insanlar bu kadar köşeli değiller zaten normalde de, bunu bu kadar takıntı haline getirenin, getirmeyene oranla az olduğunu düşünüyorum.
babajo, jrixy ve phoebe'ye de katılıyorum genel olarak, özellikle kıl tüyden sevişmeyen yarın öbürgün hastalıkta bir şeyde de kıl tüy mü diyecek, insanlar bu kadar köşeli değiller zaten normalde de, bunu bu kadar takıntı haline getirenin, getirmeyene oranla az olduğunu düşünüyorum.
0
lazere gittim ama lazer %100 bitirmiyor kılları, çok seyrek de olsa hala çıkıyor, açık renk ince kılları da görmüyor lazer makinesi.
sevişmeyi planlı yaşamayabiliriz, spontane gelişiyor bazen ve kimsenin oturup kıl kontrolü yaptığını görmedim/duymadım. iki kişi birbirine tutkuyla yaklaştığı zaten kıl mıl kimsenin umrunda olmuyor ya:) temizlik, hijyen olsun yeter.
sevişmeyi planlı yaşamayabiliriz, spontane gelişiyor bazen ve kimsenin oturup kıl kontrolü yaptığını görmedim/duymadım. iki kişi birbirine tutkuyla yaklaştığı zaten kıl mıl kimsenin umrunda olmuyor ya:) temizlik, hijyen olsun yeter.
0
Aynı evde yaşamaz iken, sevişmeye görüşmeye buluşur iken kolaydı, bir iki gün önce ağdaya git, oh bitti mis gibi.
Aynı eve çıkınca olmuyor o iş, ben olduramadım en azından.
Hafta içi işten çıkışım 6.30, eve varış 7.30-8. Evin oradaki kuaför çoktan kapısına kilidi vurmuş oluyor. Eve gelip dinlenecek miyim yoksa banyoya girip 3 saat bacak kılı mı alacağım?
Anca haftasonunu bekle o da eğer haftasonu için plan yapmadı iseniz, plan yapıldı ise veya regl olduysan vay haline.
Kısacası çok takmıyorum artık. Beraber yaşamaktan ziyade yaşın getirdiği bir şey de olabilir. Senin yaşında iken takardım kafaya, şimdi kaşlarımı kahküller kapatıyor, bugün de almasam olur diye düşünüyorum, yalan yok.
Sevişme kısmında birkaç defa ağda yapmadım demeye kalktım, of saçmalama moduna girdi benimki. En kötü ışığı kaparız yeaa ne olcak modundayım artık.
Aynı eve çıkınca olmuyor o iş, ben olduramadım en azından.
Hafta içi işten çıkışım 6.30, eve varış 7.30-8. Evin oradaki kuaför çoktan kapısına kilidi vurmuş oluyor. Eve gelip dinlenecek miyim yoksa banyoya girip 3 saat bacak kılı mı alacağım?
Anca haftasonunu bekle o da eğer haftasonu için plan yapmadı iseniz, plan yapıldı ise veya regl olduysan vay haline.
Kısacası çok takmıyorum artık. Beraber yaşamaktan ziyade yaşın getirdiği bir şey de olabilir. Senin yaşında iken takardım kafaya, şimdi kaşlarımı kahküller kapatıyor, bugün de almasam olur diye düşünüyorum, yalan yok.
Sevişme kısmında birkaç defa ağda yapmadım demeye kalktım, of saçmalama moduna girdi benimki. En kötü ışığı kaparız yeaa ne olcak modundayım artık.
0
Kıllı bir erkek olarak sevgilim varken kıllarına hiçbir zaman karışmadım. Kadın elinde olsa tamamen kılsız olmak ister zaten. İster uzatsın, ister jiletle alsın. Yaladığım yerlerini kesmek istemiyorsa makasla kısaltsa yeter. :) seçme şansım olsaydı ağda yapılmış olmasını isterdim ama iki ay bacaklarını almasa tepki göstermezdim. :) ben de kıllıyım ve ağdanın nasıl bir acı olduğunu biliyorum.
0
anonymice
Siz de biliyorsunuz bunu belki, bilmesenizde duydunuz, duymasanızda içinizde hissediyorsunuz, yaşanmışlar aslında daha önce yaşanıldı, kat be kat kez. Aşklar oldu, aşklar bozuldu, trilyonlarca insan doğdu ve öldü.Zamanı insanlar buldu, yani takvim olayını. Aslında 2015 yılında değiliz bence, hala sı
Siz de biliyorsunuz bunu belki, bilmesenizde duydunuz, duymasanızda içinizde hissediyorsunuz, yaşanmışlar aslında daha önce yaşanıldı, kat be kat kez. Aşklar oldu, aşklar bozuldu, trilyonlarca insan doğdu ve öldü.
Zamanı insanlar buldu, yani takvim olayını. Aslında 2015 yılında değiliz bence, hala sıfır noktasındayız, zaman durmuş ama biz hareket ediyoruz belkide, bütün yıllar birbirinin aynısı, günler olmasa bile, ha belki yıldızlar yer değiştiriyor o kadar.
Kendimizi avutuyoruz, parayla, mevkiyle,aşkla. Ama insan yaşlandıkça anlıyor ki asıl hazine insanın çevresindeki insanlar. Her şey elde edilebilir, ama insanlar öldü mü ölüyor işte.
Düşüncelerime katılan ya da bunları geliştirebilecek yorumu olan duyuru sakinlerini göreve çağırıyorum.
soruyu da sorayım tam olsun, zamanın kendini tekrar ettiğine inanıyor musunuz?
Zamanı insanlar buldu, yani takvim olayını. Aslında 2015 yılında değiliz bence, hala sıfır noktasındayız, zaman durmuş ama biz hareket ediyoruz belkide, bütün yıllar birbirinin aynısı, günler olmasa bile, ha belki yıldızlar yer değiştiriyor o kadar.
Kendimizi avutuyoruz, parayla, mevkiyle,aşkla. Ama insan yaşlandıkça anlıyor ki asıl hazine insanın çevresindeki insanlar. Her şey elde edilebilir, ama insanlar öldü mü ölüyor işte.
Düşüncelerime katılan ya da bunları geliştirebilecek yorumu olan duyuru sakinlerini göreve çağırıyorum.
soruyu da sorayım tam olsun, zamanın kendini tekrar ettiğine inanıyor musunuz?
0
Tarih kendini tekrar ediyor: Dün Yahudiler ezildi bugün Suriyeliler eziliyor. Önce Doğu yükseldi Batı cehalet içindeydi, şimdi Batı yükseldi Doğu'da durum kötü...
0
yaşam ve zaman, tekrarın ve değişimin uyumudur.
insan da öyledir; önceki insanları bazı yönleriyle tekrar eder, başka yönleriyle de kendine hastır.
ölüme gelince; zamanı tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için türemiştir.
zamanı insanlar buldu sözüne katılmıyorum, zaman vardı, insanlar takvimi bularak, zamanı anlamlı kıldı.
insan da öyledir; önceki insanları bazı yönleriyle tekrar eder, başka yönleriyle de kendine hastır.
ölüme gelince; zamanı tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için türemiştir.
zamanı insanlar buldu sözüne katılmıyorum, zaman vardı, insanlar takvimi bularak, zamanı anlamlı kıldı.
0
tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar
hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi
:D
hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi
:D
0
anonymice dostum bilgisizliğin var. takvimin oluşması zaman kavramı vs için astronomi konusunda kendini geliştirmen lazım.
0
@anonymice'a katılmakla beraber Ahmet Hamdi Tanpınar'dan geliyor.
"Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır. Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!"
"Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır. Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!"
0
Bunu biraz fırtınaya benzetiyorum.
www.disastercenter.com
Kendi içimizde fıldır fıldır dönüyoruz. Atıyorum, doğan bebek ateşin kötü olduğunu bilmeyip elini yakıyor. Bir bebeğe bakınca aklıma gelen şey "Üfff, daha bunun öğreneceği ne çok şey var. Valla, hiç baştan öğrenemezdim" oluyor.
Yani kendi içimizde dönüp dolaşıyoruz ama fırtına gibi de kendi içimizde aynı havayı döndürürken iyi-kötü bir yerlere de gidiyoruz. Bir yandan tekerrür eden bir tarih var. Bunlar çeşitli şekillerde dile getirilmiş. Hatta "Tarih tekerrür eder; ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak" olarak demiş Marx. Tekerrürün bol bol örnekleri de var. Örneğin, hem Napolyon'un hem Hitler'in kış günü Rusya ile savaşmaya çalışması gibi.
Bu biraz da geniş bir konu. Bir yandan elimizde "Tarih tekerrürden ibarettir" var, bir yandan da "Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz" da. Hatta "Zaman bir nehirdir" diyen bir atasözü de. Başka bir ecnebi atasözü de "Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçları beklemek" aptallık da der. Eğer zaman bir nehirse ve aynı nehirde iki kere yıkanamıyorsam, şartlar değiştiğinde aynı şeyi yaptığımda farklı sonuç bekleyebilmem gerek. Aynı şeyi yaptığımda farklı sonuç elde edemiyorsam, şartlar yeterince değişmemiş ve aynı kalmış; nehirden hala aynı su akıyor demektir. Dolayısıyla farklı şartlarda Rusya'ya kışın saldıran biri Rusya'yı yenebilir de.
Çok fena konudan saptım, bir U dönüşü ile geleyim. Fırtınanın içindeyiz, kendi içimizde aynı şeyi döndürüyoruz. Biz fırtınanın fır fır dönen kısmıyız, bu fırfır dönen kısım, dönerken bir yöne de ilerliyor. Çocuk büyüyecek, ilk sevgilisi olacak, başka konularda bir ton tecrübesizlik olacak. Millet bakıp "Anaam, yazııık. Daha neler bilmiyor" diyecek, vb. Diğer yandan da ilerlediğimiz bir yön var. Telefon, televizyon, internet, bilcümle kablosuz teknoloji; aynı devinimdeki insanlardan geliyor. Duygu ve bilinç olarak bizden önceki insanların yaptıklarını tekrar ediyoruz ama bilgi olarak hayvani bir birikim var ve bu birikim teknolojik, bilimsel alanda iyi bir yerlere götürürken, bir yandan da küresel ısınma, nükleer savaş, vb. gibi kötü yerlere de taşıyor. Hem de "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete" hızında. Tabii kıyamet dediğimiz maksimum entropi noktası.
Örneğin, rönesans zamanında her haltı yapan adamlar var. Leonardo da Vinci, ressam, heykeltraş, mühendis, overlokçu, ıvır, kıvır; ne varsa hepsini olmuş. Çünkü adamların zamanındaki birikim daha az, insan ömrünün yeteceği bir zaman var. Şimdiki bilgiye ve "rönesans adamı" olmaya insan ömrü yetmiyor. Deli gibi bir bilgi birikimi var. Bilgisayarlar çok yardım ediyor ama bilgisayarlar işliyor; bizim öğrenme hızımız yine bize bağlı. O yüzden, kendimiz yerine bilgisayara öğretiyoruz; "makine öğrenmesi" oluyor. Sistemlere toplu bir bakış açısı bir insan için imkansız hale geldiğinden, ilk önce bireysel bilimden laboratuar çalışmalarına geçiş, o da yetmeyince "disiplinler arası çalışma" kavramı önem kazanıyor. O bilgi birikiminin içinde tek kişinin her şeyi yönetmesi mümkün ama uygulayarak yapması mümkün değil. Acaba bunun da yetmediği noktada ne olacak? Zira, şu noktada yapılan her şey "en iyi" mi değil mi, bilmiyoruz bile. Bulduğumuz iyi bir nokta etrafında bir şeyler yapmaya çalışıp, aklımızın almayacağı bütünü kaçırıyoruz. Yaklaşımlarımız bütünsel değil, sezgisel. (intuitive anlamında değil, heuristic anlamında sezgisel)
Bir de son olarak değinmek istediğim bir nokta var: genetik hafıza. Bir belgeselde vardı. Göçmen kuşlar, göç yollarında okyanus üstünde bir yerlerde uzun süredir patır patır ölmeye başlıyorlar. Bu ölümler, nesli tüketecek hale gelmeye başlayınca, bilimciler de ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Meğer orada 40 yıl kadar önce bir ada varmış, göç yolunda o kuşlar o adada dinlenirlermiş. O ada da nükleer denemeler sırasında patlatılmış ve yok edilmiş. Böylece kuşlar durup dinlenecekleri yerde dinlenemeyince güçleri tükeniyormuş. Yalnız, sorun şu: Adanın patlatılışı atıyorum 30 küsur yıl, yaşayan en yaşlı kuş da atıyorum ki 10 yaşında. (Rakamları unuttum) Aradan iki tam nesil geçmiş. Bunlar bu adada dinlenileceğini nereden biliyor? Biri büyüğünden öğrense, diğer nesil nereden biliyor? Buna da genetik aktarım demişler.
Hafıza ve anılar,DNA'larla aktarılmıyor; ancak yaşadığımız bazı şeyler DNA'larda değişikliklere yol açıyor (mutasyon gibi sanırım, tam da olayı bilmiyorum) ve bu sana aktarılıyor. Örneğin, ejderha mitini, ilk insanların dev kertenkeleler ve sürüngenlerden korkusunun bir yansıması olarak ele alıyorlar. (bunu atıyor olabilirim, nerede okuduğumu hatırlamıyorum) Aynı şekilde, bazı kişilerin rüyalarının ve "Önceki hayatımda şöyleydim" gibi görünmesinin genlerle aktarılan bilgi olduğuna dair kanıtlanmamış hipotezler var. Bilgi DNA ile aktarılmıyor ama neyle ne aktarılıyor ve nasıl bir aktarım var genetik olarak; burada da bebek adımları ile ilerleyen bir bilim var. Bir bebek baştan her şeyi yaşayacak ama atalarından gelen de minik bir bilgi kalıntısı var. Tamamen tabula rasa değil.
www.disastercenter.com
Kendi içimizde fıldır fıldır dönüyoruz. Atıyorum, doğan bebek ateşin kötü olduğunu bilmeyip elini yakıyor. Bir bebeğe bakınca aklıma gelen şey "Üfff, daha bunun öğreneceği ne çok şey var. Valla, hiç baştan öğrenemezdim" oluyor.
Yani kendi içimizde dönüp dolaşıyoruz ama fırtına gibi de kendi içimizde aynı havayı döndürürken iyi-kötü bir yerlere de gidiyoruz. Bir yandan tekerrür eden bir tarih var. Bunlar çeşitli şekillerde dile getirilmiş. Hatta "Tarih tekerrür eder; ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak" olarak demiş Marx. Tekerrürün bol bol örnekleri de var. Örneğin, hem Napolyon'un hem Hitler'in kış günü Rusya ile savaşmaya çalışması gibi.
Bu biraz da geniş bir konu. Bir yandan elimizde "Tarih tekerrürden ibarettir" var, bir yandan da "Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz" da. Hatta "Zaman bir nehirdir" diyen bir atasözü de. Başka bir ecnebi atasözü de "Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçları beklemek" aptallık da der. Eğer zaman bir nehirse ve aynı nehirde iki kere yıkanamıyorsam, şartlar değiştiğinde aynı şeyi yaptığımda farklı sonuç bekleyebilmem gerek. Aynı şeyi yaptığımda farklı sonuç elde edemiyorsam, şartlar yeterince değişmemiş ve aynı kalmış; nehirden hala aynı su akıyor demektir. Dolayısıyla farklı şartlarda Rusya'ya kışın saldıran biri Rusya'yı yenebilir de.
Çok fena konudan saptım, bir U dönüşü ile geleyim. Fırtınanın içindeyiz, kendi içimizde aynı şeyi döndürüyoruz. Biz fırtınanın fır fır dönen kısmıyız, bu fırfır dönen kısım, dönerken bir yöne de ilerliyor. Çocuk büyüyecek, ilk sevgilisi olacak, başka konularda bir ton tecrübesizlik olacak. Millet bakıp "Anaam, yazııık. Daha neler bilmiyor" diyecek, vb. Diğer yandan da ilerlediğimiz bir yön var. Telefon, televizyon, internet, bilcümle kablosuz teknoloji; aynı devinimdeki insanlardan geliyor. Duygu ve bilinç olarak bizden önceki insanların yaptıklarını tekrar ediyoruz ama bilgi olarak hayvani bir birikim var ve bu birikim teknolojik, bilimsel alanda iyi bir yerlere götürürken, bir yandan da küresel ısınma, nükleer savaş, vb. gibi kötü yerlere de taşıyor. Hem de "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete" hızında. Tabii kıyamet dediğimiz maksimum entropi noktası.
Örneğin, rönesans zamanında her haltı yapan adamlar var. Leonardo da Vinci, ressam, heykeltraş, mühendis, overlokçu, ıvır, kıvır; ne varsa hepsini olmuş. Çünkü adamların zamanındaki birikim daha az, insan ömrünün yeteceği bir zaman var. Şimdiki bilgiye ve "rönesans adamı" olmaya insan ömrü yetmiyor. Deli gibi bir bilgi birikimi var. Bilgisayarlar çok yardım ediyor ama bilgisayarlar işliyor; bizim öğrenme hızımız yine bize bağlı. O yüzden, kendimiz yerine bilgisayara öğretiyoruz; "makine öğrenmesi" oluyor. Sistemlere toplu bir bakış açısı bir insan için imkansız hale geldiğinden, ilk önce bireysel bilimden laboratuar çalışmalarına geçiş, o da yetmeyince "disiplinler arası çalışma" kavramı önem kazanıyor. O bilgi birikiminin içinde tek kişinin her şeyi yönetmesi mümkün ama uygulayarak yapması mümkün değil. Acaba bunun da yetmediği noktada ne olacak? Zira, şu noktada yapılan her şey "en iyi" mi değil mi, bilmiyoruz bile. Bulduğumuz iyi bir nokta etrafında bir şeyler yapmaya çalışıp, aklımızın almayacağı bütünü kaçırıyoruz. Yaklaşımlarımız bütünsel değil, sezgisel. (intuitive anlamında değil, heuristic anlamında sezgisel)
Bir de son olarak değinmek istediğim bir nokta var: genetik hafıza. Bir belgeselde vardı. Göçmen kuşlar, göç yollarında okyanus üstünde bir yerlerde uzun süredir patır patır ölmeye başlıyorlar. Bu ölümler, nesli tüketecek hale gelmeye başlayınca, bilimciler de ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Meğer orada 40 yıl kadar önce bir ada varmış, göç yolunda o kuşlar o adada dinlenirlermiş. O ada da nükleer denemeler sırasında patlatılmış ve yok edilmiş. Böylece kuşlar durup dinlenecekleri yerde dinlenemeyince güçleri tükeniyormuş. Yalnız, sorun şu: Adanın patlatılışı atıyorum 30 küsur yıl, yaşayan en yaşlı kuş da atıyorum ki 10 yaşında. (Rakamları unuttum) Aradan iki tam nesil geçmiş. Bunlar bu adada dinlenileceğini nereden biliyor? Biri büyüğünden öğrense, diğer nesil nereden biliyor? Buna da genetik aktarım demişler.
Hafıza ve anılar,DNA'larla aktarılmıyor; ancak yaşadığımız bazı şeyler DNA'larda değişikliklere yol açıyor (mutasyon gibi sanırım, tam da olayı bilmiyorum) ve bu sana aktarılıyor. Örneğin, ejderha mitini, ilk insanların dev kertenkeleler ve sürüngenlerden korkusunun bir yansıması olarak ele alıyorlar. (bunu atıyor olabilirim, nerede okuduğumu hatırlamıyorum) Aynı şekilde, bazı kişilerin rüyalarının ve "Önceki hayatımda şöyleydim" gibi görünmesinin genlerle aktarılan bilgi olduğuna dair kanıtlanmamış hipotezler var. Bilgi DNA ile aktarılmıyor ama neyle ne aktarılıyor ve nasıl bir aktarım var genetik olarak; burada da bebek adımları ile ilerleyen bir bilim var. Bir bebek baştan her şeyi yaşayacak ama atalarından gelen de minik bir bilgi kalıntısı var. Tamamen tabula rasa değil.
0
Çünkü tek bir tür var, insan. Mekanda ve zamanda nereye gidersen git insanın ihtiyaçları sabit. Yiyecek, içecek, giyecek, bir yerlerde barınacak, hasta olduğunda iyileşmeye çalışacak falan filan. İhtiyaçlar kısmı tamamlanınca arzular devreye giriyor. İnsan sevgi ister, başarı ister, sahip olmak ister, şöhret ister, zenginlik ister, güzellik ister, gezmek, eğlenmek ister, ister de ister. İhtiyaçlar ve arzular aynı olunca haliyle olaylar da birbirinin tekrarı oluyor. Zaman sadece araçları ve şekli değiştiriyor, özü değil.
0
damba
buralarda bulunmuş olan var mı? maddi açıdan beni ne kadar zorlar bilmiyorum. bir de İngilizce konuşma seviyeleri nedir acaba, onu da merak ediyorum. siz bir fikir vermek ister misiniz?teşekkür ederim şimdiden.
buralarda bulunmuş olan var mı? maddi açıdan beni ne kadar zorlar bilmiyorum. bir de İngilizce konuşma seviyeleri nedir acaba, onu da merak ediyorum.
siz bir fikir vermek ister misiniz?
teşekkür ederim şimdiden.
siz bir fikir vermek ister misiniz?
teşekkür ederim şimdiden.
0
benim bi arkadaş gitmişti ya slovenya ya da slovakyaya.
ingilizcesini iyice ilerletip geldi. sonuçta muhattap olduğu kişiler hep öğrenciydi.
maddi açıdan da burda biraz biriktirip gitmişti herhalde çok bi parası yoktu yani.
ingilizcesini iyice ilerletip geldi. sonuçta muhattap olduğu kişiler hep öğrenciydi.
maddi açıdan da burda biraz biriktirip gitmişti herhalde çok bi parası yoktu yani.
0
1 hafta SLovenya'ya gittim. Minicik, minnak bir ülke ama çok güzel. Ülkede dört üniversite var; Ljubljana ve Maribor üniversitesi dışındakiler fasulyeden. İnsanları da standart Avrupalı olmakla birlikte çok canayakınlar. Alplerin dibi olduğundan birçok turistik kar merkezi, Bled ve Bohinj başta olmak üzere güzel gölleri var. Trgilav Milli Parkı, Vintgar cennet gibi trekking, vb. yapılacak yerler. encrypted-tbn0.gstatic.com İngilizceleri oldukça iyi, üniversitede İngilizce programlar var. Rahat İngilizce konuşulabilir bir yer. Kendi dilleri ise Slav dillerinin Latin alfabesi ile yazılanı. Havaalanında bir dergi almıştım, Turizm Bakanlığı en büyük dertlerinin Slovaklarla karıştırılmak olduğunu söylüyordu. Ljubljana, Venedik'e de birkaç saat. İtalya rahatlıkla gezilebilir. Her türlü fırsat var denilemez, miniminnacık, çok güzel bir ülke. Kendi halinde.
Orada 3 tane Erasmus yapan Türkle de tanıştım, çok mutlulardı.
Orada 3 tane Erasmus yapan Türkle de tanıştım, çok mutlulardı.
0
Erasmus dünyanın neresinde olursa olsun mantıklıdır. Zaten dünyada kaç ülkenin ana dili İngilizce ki! Siz de çok şey istiyorsunuz artık.
0
Geçen aylarda iş için 3 günlüğüne slovenya'ya bulundum.
1. İngilizce bilmeyen kimseye rastlamadım.
2. Yardım istediğim hiç kimse beni geri çevirmedi, bilakis yardım etmek için kendi işlerini bırakıp benimle ilgilendiler.
3. Nerde okudum hatırlamıyorum fakat avrupanın en dürüst halkı gibi bir sey yazıyordu slovenler için.
4. Avrupa'nin ortasında kalıyor dolayısıyla her yere 2 saat mesafede. Arabaya atlayıp tüm Avrupa'yi gezebilirisin.
5. Her yer yeşillik doğa ile iç içe çok güzel bir ülke.
6. Ben gittiğimde havalar soğuktu fakat yazın ljubljana gecelerinin çok hareketli olacağını düşünüyorum.
1. İngilizce bilmeyen kimseye rastlamadım.
2. Yardım istediğim hiç kimse beni geri çevirmedi, bilakis yardım etmek için kendi işlerini bırakıp benimle ilgilendiler.
3. Nerde okudum hatırlamıyorum fakat avrupanın en dürüst halkı gibi bir sey yazıyordu slovenler için.
4. Avrupa'nin ortasında kalıyor dolayısıyla her yere 2 saat mesafede. Arabaya atlayıp tüm Avrupa'yi gezebilirisin.
5. Her yer yeşillik doğa ile iç içe çok güzel bir ülke.
6. Ben gittiğimde havalar soğuktu fakat yazın ljubljana gecelerinin çok hareketli olacağını düşünüyorum.
0
all girls dream
edit: yanlıs yazmısım duzelttim
edit: yanlıs yazmısım duzelttim
0
o kdr kötü mü la:(( metrobüs ile mecidiyekoy- beylikdüzünden
sonrada metro mecidiyeköy-seyrentepe
sonrada metro mecidiyeköy-seyrentepe
0
ha bi de toplu taşıma asdjasşd
söylediğim günlük 5 saatlik yol trafiksiz, otomobilli güzergahtı.
söylediğim günlük 5 saatlik yol trafiksiz, otomobilli güzergahtı.
0
aychovsky
Orta çağlı veya benzer temalı, kılıçlı-kalkanlı ama çok da vahşet sahnesi bulunmayan, hikayesi olan dizi arıyorum. Ağırlığı olmasın, çerezlik olsun. Fantastik, büyücülü olanından da olabilir. İçinde teknolojisinin t'si olmasın; ne bileyim, hastalıkları civanperçemi ile iyileştirsinler, akşam olunca
Orta çağlı veya benzer temalı, kılıçlı-kalkanlı ama çok da vahşet sahnesi bulunmayan, hikayesi olan dizi arıyorum. Ağırlığı olmasın, çerezlik olsun. Fantastik, büyücülü olanından da olabilir. İçinde teknolojisinin t'si olmasın; ne bileyim, hastalıkları civanperçemi ile iyileştirsinler, akşam olunca gaz lambası gibi şeyler yaksınlar, meşalelerle dolaşsınlar, kafalarına pelerin kukuletası geçirsinler.
Edit: Dizi kalmadıysa, film de olur. Maksat içimdeki kılıç kalkan sevdasını dindirmek.
Sevdiklerim:
Legend of the Seeker
Rome
Game of Thrones
Merlin
Atlantis
Once Upon A Time
Da Vinci's Demons
Marco Polo
Carnivale
Sevmediklerim:
Vikings, fazla aksiyon, az hikaye geldi.
Spartacus, aslında çok sevdim bunu ama bu kadar kanlı ve aksiyonlu bir şey aramıyorum.
Reign, oyunculuk inandırıcı gelmedi.
Revolution, teknolojiyi kaybettikten o giydikleri deriyi nasıl üretiyorlar, onu düşünmekten diziden bir şey anlamadım.
Tudors/Borgias, krallık entrikalarını çok sevmedim, çok Muhteşem Yüzyıl gibi geldi.
Edit: Dizi kalmadıysa, film de olur. Maksat içimdeki kılıç kalkan sevdasını dindirmek.
Sevdiklerim:
Legend of the Seeker
Rome
Game of Thrones
Merlin
Atlantis
Once Upon A Time
Da Vinci's Demons
Marco Polo
Carnivale
Sevmediklerim:
Vikings, fazla aksiyon, az hikaye geldi.
Spartacus, aslında çok sevdim bunu ama bu kadar kanlı ve aksiyonlu bir şey aramıyorum.
Reign, oyunculuk inandırıcı gelmedi.
Revolution, teknolojiyi kaybettikten o giydikleri deriyi nasıl üretiyorlar, onu düşünmekten diziden bir şey anlamadım.
Tudors/Borgias, krallık entrikalarını çok sevmedim, çok Muhteşem Yüzyıl gibi geldi.
0
Belki kıyıda köşede kalanı vardır da, ben fark etmemişimdir. Arada yenisi çekilmiştir de haberim yoktur. Belki biri gelip "1987'de Zıbıdıp diye bir şey çekilmişti, kolay da bulunur. Çok güzeldir" falan der. Umut dünyası.
0
Dizi
Camelot (merlin'i görünce yazdım)
Film
Eagle (pek sevmedim)
Iron Clad
Kingdom of Heaven
Mongol (avrupa değil ama...)
Robin Hood ya da King Arthur gibi hikaye üzerine filmler de var. Spartacus, gladiator falan var yine burada.
Oyun var aslında bol bol. Assassin's Creed oyna mesela hem kolay da :)
Mobildeyim editlemeye üşeniyorum aklıma geldikçe yazarım.
Camelot (merlin'i görünce yazdım)
Film
Eagle (pek sevmedim)
Iron Clad
Kingdom of Heaven
Mongol (avrupa değil ama...)
Robin Hood ya da King Arthur gibi hikaye üzerine filmler de var. Spartacus, gladiator falan var yine burada.
Oyun var aslında bol bol. Assassin's Creed oyna mesela hem kolay da :)
Mobildeyim editlemeye üşeniyorum aklıma geldikçe yazarım.
0
banagazozalnuri
arkadaşlar merhaba. bir ödev için ufak bir proje üzerinde çalışıyorum. bir program yazacağım ve program kullanıcının cevapladığı soruları şıkların ve soruların ağırlık katsayılarına göre değerlendirip bir sonuç sunacak. ufak, basit bir program kısaca.o yüzden bilimsel literatürde kabul görmüş, ayrın
arkadaşlar merhaba. bir ödev için ufak bir proje üzerinde çalışıyorum. bir program yazacağım ve program kullanıcının cevapladığı soruları şıkların ve soruların ağırlık katsayılarına göre değerlendirip bir sonuç sunacak. ufak, basit bir program kısaca.
o yüzden bilimsel literatürde kabul görmüş, ayrıntılı bir kişilik testi arıyorum. mesela bazı şirketlerin işe alım sürecinde yaptıkları testler gibi komplike testler olabilir. çünkü diğer türlüsü onedio.com gibi olur hak verirsiniz ki.
şimdiden teşekkürler.
o yüzden bilimsel literatürde kabul görmüş, ayrıntılı bir kişilik testi arıyorum. mesela bazı şirketlerin işe alım sürecinde yaptıkları testler gibi komplike testler olabilir. çünkü diğer türlüsü onedio.com gibi olur hak verirsiniz ki.
şimdiden teşekkürler.
0
aydin meyrin
Duyduguma gore eczaneler artik igne yapmiyorlarmis. Bunun icin en yakin saglik ocagina mi gitmeliyim? Ama bir yandan da kaydimin olmadigi saglik ocagi bana bakar mi kuskusu var?
Duyduguma gore eczaneler artik igne yapmiyorlarmis. Bunun icin en yakin saglik ocagina mi gitmeliyim? Ama bir yandan da kaydimin olmadigi saglik ocagi bana bakar mi kuskusu var?
0
Bana verdiklerinde iki sokak ötedeki özel hastanenin aciline gitmiştim. 6 tl'ye yapmışlardı. Bazı özel acilleri ise "Zaten kalabalığız" diye yapmıyorlar.
0
Aman diyim herkese yaptırmayın bu iğne olaylarını. Siyatik sinirine denk gelirse felç olasılığı var....
Sağlık ocağı en temizi, en güvenlisi.
Sağlık ocağı en temizi, en güvenlisi.
0
hede hodo
Bursa istikametine yolculuk yapıyorum. Arkada telde konuşan eleman eşine seni öldürmeye geliyorum diyor. Sizce direkt polisi aramalı mıyım?
Bursa istikametine yolculuk yapıyorum. Arkada telde konuşan eleman eşine seni öldürmeye geliyorum diyor. Sizce direkt polisi aramalı mıyım?
0
ekşide milletin hayatına karışmayın size ne dediğim için tecavüzcü damgası yiyip linç edilmiştim kesin ara.
0
Polisi arayın. Adamın resmini çekebiliyorsanız çaktırmadan çekin, bir durumda elinizde eşgali bulunsun.
0
polisi aramak muhtemelen sonuç vermez :/ malum kişi hakkında daha fazla bilgi edinme şansın olabilir mi acaba, zor ihtimal ama yine de...
0
molada ara bari. sen onu duyuyorsan o da seni duymasın bide. eleman doludur, belli öfkeli de. kendini sağlama al.
karısı da aramıştır büyük olasılıkla ya da evi terk eder bişey yapar.
karısı da aramıştır büyük olasılıkla ya da evi terk eder bişey yapar.
0
Aldatmak ile filan suçluyor. Küfürler ediyor. Muavin ile tartışıyor. Bursaya gidiyo. Ben gemlikte inip arayacağım.
0
Polisi ara tabi ki yahu. Kisilerin sadece gorunusu/kiyafeti sebebiyle bile isidci/intihar bombacisi olabilecegi sebebiyle yapilan ihbarlarda bile sozkonusu kisi goz altina alinip sorgulaniyor. Ihbar edenler de bir sikinti yasamiyor, zaten kimliginizi ele veremezler.
Hani, "hakkinizda ihbar var, lutfen bizimle gelir misiniz?" Der ya polisler, iste tam da bu durumlar icin konusur. Yani, elinde daha fazla delil olmasina gerek yok, ki zaten kapi gibi ses kaydi var, gerekirse temin edilebilir.
Hani, "hakkinizda ihbar var, lutfen bizimle gelir misiniz?" Der ya polisler, iste tam da bu durumlar icin konusur. Yani, elinde daha fazla delil olmasina gerek yok, ki zaten kapi gibi ses kaydi var, gerekirse temin edilebilir.
0
bu sozleri sarfederken video veya ses kaydi alabilseydiniz iyiydi. aradiysaniz sonucu da yazarsaniz seviniriz.
0
Polisi aradım olayı anlattım. Muhtemelen bursa Terminal polisi sizi arayabilir dedi. Ama arayan soran yok maalesef.. Ne oldu ben böyle bi ihbarda bulunmuştum, ilgili konu ile alakalı bilgi alabilir miyim diye sorsam ters tepki alır mıyım?
0
Arayıp sormadım. Ama az önce şöyle bi sey okudum. Canım sıkıldı..
www.birgun.net
www.birgun.net
0
denne
eşleşmeler için buyrun: http://www.eksiduyuru.com/duyuru/1021662/3-duyuru-yilbasi-etkinligi-eslesmelertekrar selam herkese,fikirler alındı/verildi. göz atmanız çok önemli, belli başlı sorunları ve çözümlerini konuştuk:http://www.eksiduyuru.com/duyuru/1018103/duyuru-yilbasi-etkinligi-oylamasihttp://w
eşleşmeler için buyrun: www.eksiduyuru.com
tekrar selam herkese,
fikirler alındı/verildi. göz atmanız çok önemli, belli başlı sorunları ve çözümlerini konuştuk:
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com
etkinliğe katılımlar bugün başlayıp 29 kasım günü saat 22:00'da bitecektir.
ertesi gün eşleşmeler yapılacak ve asıl süreç böylelikle başlamış olacak:
6 aralık gününe kadar, yani eşleşmeler yapıldıktan sonraki 7 gün içinde, eşlerinizle iletişime geçmiş olmanız gerekiyor. geçen yıllarda çokça karşılaştığımız gibi hevesle katılım belirttikten sonra ortadan kaybolan, hediyesini göndermeyen arkadasların sayısını olabildiğince düşürmek ilk hedefimiz çünkü.
7 gün içinde iletişime geçmemişseniz, tanışıp ilk adımı atmamışsanız nickiniz listeden silinecek ve etkinliğin dışında kalacaksınız. neden sorulmadı ya da neden bir mesaj atılmadı, hatırlatılmadı demeyin bu durumla karşılaşırsanız, katılım ve etkinliğin gereğini yerine getirmek sizin sorumluluğunuzda.
6 aralık günü elemeler de yapıldıktan sonra iyi niyetli, güzel insanlarla yolumuza devam edeceğiz.
bir de bunun yanında bir "gönüllüler takımı" fikrimiz var. olur da yukarıdaki önleme rağmen hediyesine ulaşamayan arkadaşlarımız olursa, aramızda para toplayarak bu kişilere hediyeler alıp göndereceğiz. dileyen olursa birebir de gönderebilecek hediyesini.
temel bilgiler böyle. şimdi sizden ricam şu: katılımınızı belirtirken, eğer eski hediyeleşmelere katıldıysanız bunu belirterek, "eşim hediyemi göndermişti/göndermemişti" demeniz.
böylelikle geçen yıllarda sözünü tutmamış kişileri baştan elemiş olacağız. nick vermenize gerek yok dönüp ben de listelerden bakıp karşılıklı olarak dogrulayabilirim meseleyi.
yeni katılan arkadaşlarımız, sizler de gönüllü takımına girmek ister misiniz lütfen onu belirtin.
bir de yurtıdışından katılan arkadaşlarımız olabilir, onlar da bunu ayrıca belirtirlerse çok güzel olur.
limitimiz geçen yıl olduğu gibi 20-60 lira arasındadır. ve yine geçen yıllardaki gibi üçlü hediyeleşme yapıyoruz.
çok uzattım, inşallah unuttuğum bir şey kalmamıştır diyor ve kurdelemizi kesiyorum :))
buyrun: www.youtube.com
EKLEME: aramızda kargo firmalarından indirim alabilecek kişiler varsa bunu da lütfen görüşelim <3
SON DAKİKA: arkadaşlar, indirimkodlarim.com bize çok tatlı bir destek haberi verdi. şu an sitelerinde yayında olmayan, alt limitsiz özel kuponlar hediye etmek istiyorlar hepimize. hangi mağazalarda, ne oranlarda indirim alabileceğimiz kesin sayımız belli olunca açıklık kazanacak, şimdilik sadece çıtlatmış olayım,, kalpkalpkalp
tekrar selam herkese,
fikirler alındı/verildi. göz atmanız çok önemli, belli başlı sorunları ve çözümlerini konuştuk:
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com
etkinliğe katılımlar bugün başlayıp 29 kasım günü saat 22:00'da bitecektir.
ertesi gün eşleşmeler yapılacak ve asıl süreç böylelikle başlamış olacak:
6 aralık gününe kadar, yani eşleşmeler yapıldıktan sonraki 7 gün içinde, eşlerinizle iletişime geçmiş olmanız gerekiyor. geçen yıllarda çokça karşılaştığımız gibi hevesle katılım belirttikten sonra ortadan kaybolan, hediyesini göndermeyen arkadasların sayısını olabildiğince düşürmek ilk hedefimiz çünkü.
7 gün içinde iletişime geçmemişseniz, tanışıp ilk adımı atmamışsanız nickiniz listeden silinecek ve etkinliğin dışında kalacaksınız. neden sorulmadı ya da neden bir mesaj atılmadı, hatırlatılmadı demeyin bu durumla karşılaşırsanız, katılım ve etkinliğin gereğini yerine getirmek sizin sorumluluğunuzda.
6 aralık günü elemeler de yapıldıktan sonra iyi niyetli, güzel insanlarla yolumuza devam edeceğiz.
bir de bunun yanında bir "gönüllüler takımı" fikrimiz var. olur da yukarıdaki önleme rağmen hediyesine ulaşamayan arkadaşlarımız olursa, aramızda para toplayarak bu kişilere hediyeler alıp göndereceğiz. dileyen olursa birebir de gönderebilecek hediyesini.
temel bilgiler böyle. şimdi sizden ricam şu: katılımınızı belirtirken, eğer eski hediyeleşmelere katıldıysanız bunu belirterek, "eşim hediyemi göndermişti/göndermemişti" demeniz.
böylelikle geçen yıllarda sözünü tutmamış kişileri baştan elemiş olacağız. nick vermenize gerek yok dönüp ben de listelerden bakıp karşılıklı olarak dogrulayabilirim meseleyi.
yeni katılan arkadaşlarımız, sizler de gönüllü takımına girmek ister misiniz lütfen onu belirtin.
bir de yurtıdışından katılan arkadaşlarımız olabilir, onlar da bunu ayrıca belirtirlerse çok güzel olur.
limitimiz geçen yıl olduğu gibi 20-60 lira arasındadır. ve yine geçen yıllardaki gibi üçlü hediyeleşme yapıyoruz.
çok uzattım, inşallah unuttuğum bir şey kalmamıştır diyor ve kurdelemizi kesiyorum :))
buyrun: www.youtube.com
EKLEME: aramızda kargo firmalarından indirim alabilecek kişiler varsa bunu da lütfen görüşelim <3
SON DAKİKA: arkadaşlar, indirimkodlarim.com bize çok tatlı bir destek haberi verdi. şu an sitelerinde yayında olmayan, alt limitsiz özel kuponlar hediye etmek istiyorlar hepimize. hangi mağazalarda, ne oranlarda indirim alabileceğimiz kesin sayımız belli olunca açıklık kazanacak, şimdilik sadece çıtlatmış olayım,, kalpkalpkalp
0
Ben katılmak istiyorum, gönüllüler takımına ise ihtiyaç olması halinde varım ama umarım ihtiyaç olmaz :)
edit : tekrar okuyunca yazdığımı sanki gönüllü olmamak için ihtiyaç olmaz demişim gibi olmuş, umarım hediyesini göndermeyen kimse olmaz demek istiyordum :)
edit2: yeniyim.
edit : tekrar okuyunca yazdığımı sanki gönüllü olmamak için ihtiyaç olmaz demişim gibi olmuş, umarım hediyesini göndermeyen kimse olmaz demek istiyordum :)
edit2: yeniyim.
0
Katılıyorum
Gönüllü de olur
Geçen yıl eşim hediyemi göndermişti
Gönüllü de olur
Geçen yıl eşim hediyemi göndermişti
0
Katılmak istiyorum. Geçen sefer hediyem geldi. Ben de gönderdim. :)
Douchebag geçen sene kurumsal bir kargo indirimi yakalamıştı sanki. Yine olur mu bilmiyorum.
Bir de şunu buldum: www.yurticikargo.com
Douchebag geçen sene kurumsal bir kargo indirimi yakalamıştı sanki. Yine olur mu bilmiyorum.
Bir de şunu buldum: www.yurticikargo.com
0
Ayrintilari sonra okurum.
Katliyorum. Gecen sene katildim, hediyem gelmedi:)
Gonulluyum.
Katliyorum. Gecen sene katildim, hediyem gelmedi:)
Gonulluyum.
0
hediyeleşmeyi gördüm de girdim.
katılırım, adamına göre gönüllü olurum.
kargo firmalarını boşverin, duşbegin indirimiyle 11 tl olan şey ptt ile 7 tl olurdu taş çatlasa.
ptt kargo candır. hadi ben kaçtım. haftaya yine gelirim.
ekleme: justinho26 ve otonom'u ocak dışı yapınız lütfen. almayayı bırak çok rahat dalgasını bile geçebiliyorlar.
katılırım, adamına göre gönüllü olurum.
kargo firmalarını boşverin, duşbegin indirimiyle 11 tl olan şey ptt ile 7 tl olurdu taş çatlasa.
ptt kargo candır. hadi ben kaçtım. haftaya yine gelirim.
ekleme: justinho26 ve otonom'u ocak dışı yapınız lütfen. almayayı bırak çok rahat dalgasını bile geçebiliyorlar.
0
Nasıl bir mantık? Mng kargo ile anlaştım %25 indirim yaptırdım. Mng kargo ile gönderen kullanır, isteyen ptt ile gönderir. Hata mı yaptım? Mng ile ortaklığım mı var? Duyuru hediyeleşmesi için Mng kullanım şartı mı var? Kaçırdığım, hata ettiğim nokta nedir?
Düşünceli olmayacaksın gençlik, bakın hayat dersi hepinize.
Düşünceli olmayacaksın gençlik, bakın hayat dersi hepinize.
0
katılmak istiyorum.
gönüllü takıma da girmek istiyorum.
yeniyim.
geçen yıl kimse hediye almadı bana :(
gönüllü takıma da girmek istiyorum.
yeniyim.
geçen yıl kimse hediye almadı bana :(
0
katılmak istiyorum.
geçen yıl hediyem gönderilmişti, bir sorun olmadı. gecikmeli göndereceğini haber vermişti zaten.
hediye göndereceğim kişi yurtdışındaydı, burdan bir adres verdi oraya göndermiştim. yurtdışında yaşayanlar için kargo masrafı anlamında bu çözümde aklımızda olsun diye yazmak istedim.
geçen yıl hediyem gönderilmişti, bir sorun olmadı. gecikmeli göndereceğini haber vermişti zaten.
hediye göndereceğim kişi yurtdışındaydı, burdan bir adres verdi oraya göndermiştim. yurtdışında yaşayanlar için kargo masrafı anlamında bu çözümde aklımızda olsun diye yazmak istedim.
0
Katılıyorum. Geçen sene katılmıştım. Hediyemi aldım ve gönderdim de bir sorun olmadı.
0
Geçen sene katılmıştım. eşim hediyemi göndermişti. Bu sene de katılmak istiyorum.
0
katılıyorum. beni de yazın. geçen sene ben göndermiştim ama bana gelmemişti hediye :)
edit : geldi. koyundabeslenenyilan çok ilgilendi. teşekkürler kendisine.
edit : geldi. koyundabeslenenyilan çok ilgilendi. teşekkürler kendisine.
0
Ben de katılmak isterim.
Geçen yıl da katılmıştım. Hediyem de gelmişti. Şu an arkadaşın ismini/nickini hatırlayamadım. Güzel bir saat hediye etmişti sağ olsun. Tekrar teşekkür ederim kendisine.
Bu arada şöyle bir ekleme yapayım, hediye olarak kitap yollamayı düşünen arkadaşlar ptt kargo ile indirimli olarak gönderebilirler kitapları. Gişe sorumlusuna "Kitap kampanyasıyla yollamak istiyorum" demeniz yeterli.
Geçen yıl da katılmıştım. Hediyem de gelmişti. Şu an arkadaşın ismini/nickini hatırlayamadım. Güzel bir saat hediye etmişti sağ olsun. Tekrar teşekkür ederim kendisine.
Bu arada şöyle bir ekleme yapayım, hediye olarak kitap yollamayı düşünen arkadaşlar ptt kargo ile indirimli olarak gönderebilirler kitapları. Gişe sorumlusuna "Kitap kampanyasıyla yollamak istiyorum" demeniz yeterli.
0
Katılmak istiyorum. Gönüllü de olurum.
Geçen sene bana hediye gönderilmişti.
Ben de göndereceğim kişi için hediyeyi almıştım ancak onu gönderemedim bir türlü, hala evde paketiyle birlikte duruyor, bu vesileyle onu da sevgili demirlisomya'ya iletmek isterim.
Geçen sene bana hediye gönderilmişti.
Ben de göndereceğim kişi için hediyeyi almıştım ancak onu gönderemedim bir türlü, hala evde paketiyle birlikte duruyor, bu vesileyle onu da sevgili demirlisomya'ya iletmek isterim.
0
@duygaa, ya kusura bakma da hediyeyi göndermek için 1 yıl boyunca hiç mi fırsatın olmadı? insan hayret ediyo ya. yurtiçi/yurtdışı her şekilde yollanırdı o.
0
Ben de katılmak isterim; geçen sene çok hoş bir hediye gelmişti, hala severek kullanıyorum.
Nick belirteceksek phoenixboy nickli arkadaş geçen sene erkek arkadaşıma hediyesini gondermedigi gibi alay eder gibi mesaj atmıştı. Bu şartlarda duygaa da kendini ifşa etmiş sanırım. İkisinin de kara listede olması gerekiyor.
Nick belirteceksek phoenixboy nickli arkadaş geçen sene erkek arkadaşıma hediyesini gondermedigi gibi alay eder gibi mesaj atmıştı. Bu şartlarda duygaa da kendini ifşa etmiş sanırım. İkisinin de kara listede olması gerekiyor.
0
Ben de katılacağım.
Geçen sene hem hediyemi gönderdim hem hediyem geldi. Çok mutluyum.
Geçen sene hem hediyemi gönderdim hem hediyem geldi. Çok mutluyum.
0
ben de katılmak istiyorum.
geçen senelerde katılmadım, ilk defa katılıyor olacağım.
geçen senelerde katılmadım, ilk defa katılıyor olacağım.
0
ben de katilmak istiyorum<3
daha once katilmadim. gonullu takimina da umarim ihtiyac olmaz ama beni de yazabilirsiniz.
daha once katilmadim. gonullu takimina da umarim ihtiyac olmaz ama beni de yazabilirsiniz.
0
katılıyorum. geçen sene geç kaldığım için yedek yazılmıştım bu yıl yakaladım fırsatı.
0
@denne'nin de duyurduğu gibi bu eğlenceli etkinliğe sürpriz indirim kodları'yla indirimkodlarim.com olarak biz de destek vereceğiz!
0
ben de katılmak istiyorum. geçen yıl katıldım, hediyem de geldi, çok da beğendim :)
0
beni de eklerseniz sevinirim :)
edit: gecen sene bana hediye alması gereken arkadaş bana ulaştı ve hediyeyi gönderdi sagolsun. fakat hediye almam gereken kişiye 2 defa pm atmama ragmen geri donmedi :/
edit: gecen sene bana hediye alması gereken arkadaş bana ulaştı ve hediyeyi gönderdi sagolsun. fakat hediye almam gereken kişiye 2 defa pm atmama ragmen geri donmedi :/
0
Ben de katilmak istiyorum, gecen seneki eslestigim arkadas hediye gondermemisti.
Birkac kez bulusmak icin mesajlasmistik ama bi turlu firsat olmadi. Sonrasinda da sanirim duyurudan ucuruldu kendisi ve yalan oldu benim hediye.
Birkac kez bulusmak icin mesajlasmistik ama bi turlu firsat olmadi. Sonrasinda da sanirim duyurudan ucuruldu kendisi ve yalan oldu benim hediye.
0
ben de katilmak istiyorum.
gecen sene karsilikli hediyelesmistik, bir sikinti olmamisti.
gecen sene karsilikli hediyelesmistik, bir sikinti olmamisti.
0
Ben de katılıyorum. Uzun bir aradan sonra sırf çekilişe katılmak için geri geldim :)
Geçen sene eşim hediyemi yollamıştı.
Geçen sene eşim hediyemi yollamıştı.
0
butun kurallari kabul ediyorum, ben de katilmak istiyorum. ilk defa katilacagim.
0
katılıyorum. ikinci katılışım. eski eşim hediyesini yollamıştı. ben de zamanında yollamıştım. :)
0
Ben de katılmak istiyorum tekrar.
ve tatlışko hediyem gelmişti :)
ve tatlışko hediyem gelmişti :)
0
Katılmak istiyorum. Geçtiğimiz yıl hediyem taaa uzaklardan hem de çok güzel bi şekilde geldi.
0
Katılıyorum.
Geçen seneki eşim hediye göndermişti, ben de kendi eşime malesef gecikmeli olarak hediyesini yollayabildim.
Geçen seneki eşim hediye göndermişti, ben de kendi eşime malesef gecikmeli olarak hediyesini yollayabildim.
0
katılıyorum
edit: geçen yıl listeye eklendim ama ne ben alabildim ne de bana hediye geldi. göndereceğim kişiye ulaşamamıştım, alacağım kişi de bana ulaşamamıştı.
edit: geçen yıl listeye eklendim ama ne ben alabildim ne de bana hediye geldi. göndereceğim kişiye ulaşamamıştım, alacağım kişi de bana ulaşamamıştı.
0
Ben de katılmak istiyorum. Geçen sene de katılmıştım. Hediyem gelmişti ben de hediyemi iletmiştim.
0
Katilmak istiyorum yeniyim. Kimseyi de tanimiyorum burda :)
0
saat itibariyle katılımları da bitirdik. ama hala geçen yılki etkinlikle alakalı sorularıma cevap vermeyen eşler var. onları bekliyorum, kontroller tamamlanınca eşleştirmeleri de yapacağız.
0
Ben de katılmak istiyorum. Size mesaj atmıştım. Buraya yazmam gerektiğini bilmiyordum.
0
hay aksi ben de yeni gördüm ya :/ hala katılabiliyorsak ben de katılmak isterim, yeni katılımcıyım. ayrıca dario marianelli kalp =)
0
sadece altlimitsiz indirim kodları için katılıyorum hediyeleşme için değil
0
Hala geç kalanları kabul ediyorsanız beni de yazın lütfen lütfen lütfen.
ps. Geçen sene hediyem gelmişti.
ps. Geçen sene hediyem gelmişti.
0
geç olsun güç olmasın diyerekten ben de şansımı zorlamak istiyorum. hala imkan varsa katılmak isterim bu güzide etkinliğe.
0
masa penisi
çok önemli olmadığını düşünenler vardır veya çok önemli benim için diyenler de. sorum şu sık iletişim halinde olduğunuz insanlar vardır bunlar bildikleri halde herhangi bi kutlama ne bilim tebrik mesajı vs gibi tepkiler vermedikleri zaman onlara karşı soğuyor musunuz veya buna benzer bi tepki veriyo
çok önemli olmadığını düşünenler vardır veya çok önemli benim için diyenler de. sorum şu sık iletişim halinde olduğunuz insanlar vardır bunlar bildikleri halde herhangi bi kutlama ne bilim tebrik mesajı vs gibi tepkiler vermedikleri zaman onlara karşı soğuyor musunuz veya buna benzer bi tepki veriyor musunuz?
not: benim doğum günüm değil :d
not: benim doğum günüm değil :d
0
dünyanın güneş etrafında bilmem kaçıncı tam turunu atmış olması pek umurumda olmaz.
0
Dogum gunu kutlamayi mantiga oturtamadigim icin tepki vermem, uzulmem. Kendi dogum gunumde de ozel bir sey yapmam. Mahalle baskisi sonucu arkadaslarimin dogum gunlerini kutlarim ama.
0
eşim ve ailem dışında çok takmam. eşime tepki veririm de ailem için çok tepki vermem sadece acaba neden hatırlamadılar derim birkaç gün o kadar.
0
ben kutlarım. karşıdan beklemem. zaten hatırlayanlar belli öbürlerini düşünmem hiç
0
Doum gunumun hatirlanmamasiyla pek ilgilenmem. Ama bir kere bir hanim arkadasimin dogum gunun ben hatirlamis oldugum halde o benimkini hatirlamamisti, ustelik dogum gunumuz de 1 gun arayla, unutulacak gibi de degil:) Tepki falan vermedim tabii ki ama biraz uzuldum yahu.
Ama o ondan sonraki hicbir dogum gunumde asla unutmadi. Onumuzde ki sene de unutmaz:)
Ama o ondan sonraki hicbir dogum gunumde asla unutmadi. Onumuzde ki sene de unutmaz:)
0
Tepki vermem vereni de anlamam. Eski ev arkadaşım baya trip atmıştı şok olmuştum. Ben kimseyi kutlamadığım için kimse de beni kutlamıyor.
0
Sürekli konuşuluyorsa ve bildiği halde kutlamadıysa soğurum ya da kırılırım bendeki önemine göre değişir. Sonuçta "iyi ki doğdun" demek ne kadar zor olabilir.
0
benim için neden bilmiyorum, aşırı önemli bir gün. bu sene kutlayamadım bile. çok üzülüyorum, sevdiğim az sayıda insan kutlamasaydı yıkılırdım herhalde.
0
Ailem ve hanımım hatırlamazsa TATSIZLIK çıkarırım da arkadaşlarım falan hatırlamazsa sikimde olmaz, milletin işi gücü var bir de bununla mı uğraşsınlar.
0
2-3 kişi var. onlar +/- 2 gün ile hatırlamazlarsa canım sıkılır biraz. onun dışında nein!
0
Kendi doğum günümü bile kutlamıyorum ben. Kimseden bir şey beklemem. Ama ben hatırlar da sevgilim hatırlamazsa, hatırlatıp "İyi ki doğdun" beklerim.
0
Çok yakın üç beş kişi hariç kimsenin doğum gününü kutlamıyorum. Kimse doğum günümü kutlamadı diye triplere girmem. Kutlansın talebim yoktur. Kutlanmasa üzülmem. O gün diğer insanların önem vediği benim için de gereksiz sıradan bir gün. Ha ben yalnız kurt bir adamım, insanlardan sıkılıyorum. Sosyal süper normal insanlar bozulabilir onu bilemiycem.
0
Hayır vermem. Doğum günümü kutlama olayı çok uzak bana zaten, sözlü bir tebrik olmaması da herhangi olumsuz bir etki bırakmıyor bende. Çevremdekiler kutlandığında mutlu oldukları için onlarınkini kutluyorum.
0
işyerinden insanlar benimkini hatırlamadılar, kutlamadılar tepki vermedim ama buraya yazdım. çok da dert değil.
kardeşim hatırlamamıştı geçen seneki doğum günümü. hiç soğumadım. beni sevdiğini biliyorum, aklında tutmak zorunda değil, günleri karıştırmıştır, aklına geldiği halde arayıp sormayacağını düşünmem yakın birisinin.
kardeşim hatırlamamıştı geçen seneki doğum günümü. hiç soğumadım. beni sevdiğini biliyorum, aklında tutmak zorunda değil, günleri karıştırmıştır, aklına geldiği halde arayıp sormayacağını düşünmem yakın birisinin.
0
kargn
ben samsun diyorum. lümpen, mafyatik tiplerin karıştığı saçma sapan haberlerde en birinci şehir burası.edit: çok önemli değil ayrımı ama 1 milyon üstü nüfusu olanlara büyük şehir diyelim gitsin. şehir merkezini baştan başa yarım saatte yürüyüp geçebileceğiniz yerleri de ufak şehir sayın işte..
ben samsun diyorum. lümpen, mafyatik tiplerin karıştığı saçma sapan haberlerde en birinci şehir burası.
edit: çok önemli değil ayrımı ama 1 milyon üstü nüfusu olanlara büyük şehir diyelim gitsin. şehir merkezini baştan başa yarım saatte yürüyüp geçebileceğiniz yerleri de ufak şehir sayın işte..
edit: çok önemli değil ayrımı ama 1 milyon üstü nüfusu olanlara büyük şehir diyelim gitsin. şehir merkezini baştan başa yarım saatte yürüyüp geçebileceğiniz yerleri de ufak şehir sayın işte..
0
büyük şehirden kastımız nedir? büyükşehri belediyesi olanlar mı? izmir ankara istanbul mu?
0
samsun ne zamandan beri büyük?
çok net ankara derim eğer 3 hadi 5 büyük şehirden sayacaksak
çok net ankara derim eğer 3 hadi 5 büyük şehirden sayacaksak
0
delhi tam aradığım cevap oldu. tşk. samsun bayburttan az büyükmüş şimdi fark ettim. prdn.
aahhh aziz allah..
aahhh aziz allah..
0
Buna Ankara değil diyen öğrencidir bunu unutma bak. Ankara'yı Anadolu'nun bağrından sağından solundan gelen öğrenci tipler dışında kimse beğenmez Ankaralılar dahil. Kesinlikle Ankara kesinlikle.
0
Ankara'da okumuş biri olarak ve tüm büyükşehirleri görmüş biri olarak ankara diyorum. İstanbul'dan başkası yalan.
0
ankara tabiki. ankaralılar ve orada yaşayanlar da kendilerine itiraf etsinler artık boktan bir şehir olduğunu.
0
o cocuk
sevişme esnasında ya da öncesindeörnek: sevişme esnasında: meme uçlarını yalamaksevişme öncesinde: vücut masajı gibi.aklınıza gelenler nelerdir? deneyimleriniz?
sevişme esnasında ya da öncesinde
örnek:
sevişme esnasında: meme uçlarını yalamak
sevişme öncesinde: vücut masajı
gibi.
aklınıza gelenler nelerdir? deneyimleriniz?
örnek:
sevişme esnasında: meme uçlarını yalamak
sevişme öncesinde: vücut masajı
gibi.
aklınıza gelenler nelerdir? deneyimleriniz?
0
Kizlarsoruyordan aldigim duyumlara gore onsevisme cok onemli. Ben bilmem tabii bakir adamim ama oyle diyorlar yani. Kulak memesini es gecme abartmadan tabii. Dondurma degil kulak memesi o.
0
bu sorularin liseli efsanelerinden kaynaklandigini dusunuyorum. "Kadinlar sunu yapinca dayanamiyormus... kadinlar soyle erkeklerden cok hoslanirmis... Kadinlar erkeklerin her zaman surasina bakarmis..." seklinde konusmalar buyuk olasilikla lise sonu universite basindaki duyuru kullanicilarindan geliyor. Ben genellemelerin artik abartildigini dusunuyorum cunku insanlarin utangaci var, samimisi var, disa donuk olani var, sinir bozucusu var, kucagina atlayani var... Turkiye'de 40 milyon kadar kadin varken tum kadinlar sunu yapar bunu yapar aciklamalarinin dogruyu gostermeyecegini dusunuyorum.
0
popolarına malibu terlikle vurmana dayanamıyorlar, hemen meme başları dikeliyor... ki bu iyiye işaret.
0
Ne liselisi arkadaş öyle şeyler yazarım şuraya "benim erkeğim neden bunları yapmıyor" dersiniz.
0
Bence soru saçma değil, ne kadar genellenmese de sürekli keşfedecek/öğrenecek bir şeyler çıkıyor. Birinde işe yarayan herkeste işe yaramaz ama denk gelir de işe yararsa güzel şeyler olabilir. Bilgiyi yayalım, yaydıralım.
Şahsımda ve tanıdığım birtakım kadınlarda bel bayağı hassas bir bölge. Tam yanlar veya hafiften bel arkasına doğru gıdıklamadan okşamalar, belden çekmeler, hafif masajımsı şeyler iç gıcıklayabilir. Bel oyuğunun okşanması ya da kavranması diyelim.
Bunun dışında birçok kadında şiddetli değil ama tutkulu şekilde köşeye sıkıştırma, duvara yapıştırma hareketi işe yarayabilir. Şu hesap
questionsconfessionsandlessons.files.wordpress.com
Şahsımda ve tanıdığım birtakım kadınlarda bel bayağı hassas bir bölge. Tam yanlar veya hafiften bel arkasına doğru gıdıklamadan okşamalar, belden çekmeler, hafif masajımsı şeyler iç gıcıklayabilir. Bel oyuğunun okşanması ya da kavranması diyelim.
Bunun dışında birçok kadında şiddetli değil ama tutkulu şekilde köşeye sıkıştırma, duvara yapıştırma hareketi işe yarayabilir. Şu hesap
questionsconfessionsandlessons.files.wordpress.com
0
condom kurşunu
Kiz arkadasim bi hafta yok. Milleti arayip gelin lan kopalim diyesim de yok disari cikasim da yok. Napsam all alone sekilde? Friends mi izlesem napsam bi fikir verin sevabina?
Kiz arkadasim bi hafta yok. Milleti arayip gelin lan kopalim diyesim de yok disari cikasim da yok. Napsam all alone sekilde? Friends mi izlesem napsam bi fikir verin sevabina?
0
gel beni döv belki ben de rahatlarım , benim ki 1 haftadan fazla yok
0
sticksandstones
Kendimi bildim bileli zayıf oldum. Hatta çocukken sürekli azar işittiğim bir doktor vardı kilomdan ötürü, travmasını hala yaşarım. Kemik yaşım bile ölçülmüştü durum o kadar vahimdi. Neyse o günleri atlattık. Şu an 1.66 cm boya 51 kiloyum. Tamam zayıfım kabul ediyorum, doktora da danıştım. Hormonlar
Kendimi bildim bileli zayıf oldum. Hatta çocukken sürekli azar işittiğim bir doktor vardı kilomdan ötürü, travmasını hala yaşarım. Kemik yaşım bile ölçülmüştü durum o kadar vahimdi. Neyse o günleri atlattık.
Şu an 1.66 cm boya 51 kiloyum. Tamam zayıfım kabul ediyorum, doktora da danıştım. Hormonlar falan normal, kan değerleri normal. Sadece ufak bir hipotiroidi söz konusu ama ilaç kullanmam söylenmedi yani o şekilde. Doktor sağlıklı olduğumu söyledi söylemesine de, etraftan duyduklarım sinirlerimi bozuyor artık. Gerçekten yemem içmem da gayet yerinde ama dışarıdan hasta gibi görünüyorum galiba. Ya da ne bileyim evham mıdır.
Şu an 1.66 cm boya 51 kiloyum. Tamam zayıfım kabul ediyorum, doktora da danıştım. Hormonlar falan normal, kan değerleri normal. Sadece ufak bir hipotiroidi söz konusu ama ilaç kullanmam söylenmedi yani o şekilde. Doktor sağlıklı olduğumu söyledi söylemesine de, etraftan duyduklarım sinirlerimi bozuyor artık. Gerçekten yemem içmem da gayet yerinde ama dışarıdan hasta gibi görünüyorum galiba. Ya da ne bileyim evham mıdır.
0
normalsin bence. 2-3 kilo daha alabilirsin ama bakma elaleme onların gözünde pofpof yanaklı koca popolu olman lazım ki sağlıklı olasın. madem tahlillerde bir şey çıkmamış bunları düşünüp moralini bozma.
0
Kilonda problem yok, etrafında seni bu nedenle tenkit edenler muhtemelen şişkolardır. Aldırma.
0
Kilo-boy tek başına çok bir şey ifade etmiyor. Aynı BMI'daki iki insanın biri eti sıkı, kemiği ağır ve taş gibi; diğeri lömbür lömbür olup aralarında bir beden fark olabiliyor. Madem doktora gitmişsin ve sağlıklısın, o zaman gerisi bahane. Etrafındakiler "Yanaklarından sağlık fışkırsın" diye zorla yediren cinsten olabilir. Önemli olan sağlıklı olman ve senin ne hissettiğin. Şu anda sağlıklı olduğuna göre bir sıkıntı görünmüyor ama bunu çok fazla insandan duyar da, mahalle baskısı "Öeh yeter" dedirtirse, diyetisyen kontrolünde sporlu mporlu birkaç kilo almaya zorlayabilirsin kendini.
0
Bir de kemiğim ince gibi, yani kilom artsa da elim ayağım bacağım yine hafif ince duruyor. Biraz sıska gösteriyor gibi bu ama, yapısal cidden. Yapabileceğim bir şey yok. Bu kiloda bir insanın anoreksik falan olduğu düşünülmez diye umuyorum? Sadece dedim ya el yapım falan kemikli biraz, aslında severim de bu özelliği ancak işte toplum.
0
kadınsan 1.66 ya 51 kilo normal değil mi ya ne anoreksisi abartmayın. ama erkek için kilo da boy da normalin altında, el ayak kemikliyse biraz çirkin durabilir ama değerler falan normalse kafanıza takmanıza gerek yok.
0
Sporla aram iyidir ya. Ama nedense çevremdeki herkesten hacimsizmişim gibi tuhaf bir his oluştu. Acaba vücut tipiyle, kas oranıyla falan alakalı olabilir mi?
0
buffy de vampir sayılır
Kimler çifte modern peki?
Kimler çifte modern peki?
0
Hayır, çoğumuzun sözlükle ilgisi yok. Sözlükte aktif kullanıcı bile değilim kişisel olarak. Belki çifte mod vardır ama haberim yok.
0
buffy de vampir sayılır
Doğru düzgün verdiğiniz cevaba tik ✅ gelmeyince sinirleniyor musunuz? Ya da ne Hissediyorsunuz?
Doğru düzgün verdiğiniz cevaba tik ✅ gelmeyince sinirleniyor musunuz? Ya da ne Hissediyorsunuz?
0
mesaj atıyorum atmaz ise siliyorum cevabı..kiziyorum tabi.. hakaret gibi birşey bence..
0
soruyu soran buralarda yeni mi diye bakıyorum, yeniyse işi bilmiyordur diyip toyluğuna veriyorum. ama tik atmak eyleminden haberdar biriyse bir süre sonra cevabımı siliyorum, madem doğru cevap değil durmasın boşuna yer işgal etmesin diyorum.
0
işine gelmeyen cevapları tiklemeyenlere inat silmiyorum. onun dışında tikliyorsunuzdur. hı? di mi?
0
Tiklemeyen çok var. Ben, yanlış bir cevap da olsa tikliyorum çoğu zaman... Zaman ayırmış ne de olsa diye. İnsanların en önemli şeyi zaman. Bu zamanından bana ayırmışsa ve kötü niyetli bir cevap değilse tikliyorum.
0
Hiçbir şey hissetmiyorum. Tıklanıp tıklanmamasına dikkat etmiyorum ki hiç! Cevabı yazınca benden sonra bir şey yazılmazsa, cevap verdiğimi bile unutuyorum. Her türlü silmem sanırım, onun işine yaramazsa başka birinin işine yarayabilir, hiç olmadı bir gün denk gelirse kendimi değerlendirmiş olurum. Cevap yanlışsa, o bile değerlidir. Bir gün benim gibi yanlış düşünen biri gelip kendi düşündüğü cevabın yanlış olduğunu anlayabilir.
0
Benim nazarımda tik çoğu zaman, "cevabınız doğru, teşekkürler "
Bazen de "vaktinizi qyırıp benim sorunumla ilgilendiğiniz için teşekkürler " anlamına geliyor.
Bazen de "vaktinizi qyırıp benim sorunumla ilgilendiğiniz için teşekkürler " anlamına geliyor.
0
ben önce bakıyorum, önceki cevaplara tik vermeyen adama cevap bile vermiyorum. ciddiyim. madem koymuşlar işe yarasın amk.
0
hiç kimseye tik vermemişse önemsemiyorum da geçerli cevap verenlerden kimine tik verip kimine vermediyse iyi düşünmüyorum soruyu soran hakkında ^^
0
Bunu başka başlık altında da sormuştum ama kimse cevap vermemişti.Allahını seven şu tik'in ne işe yaradığını söylesin. Mübalağ yapmıyorum ciddiyim.Tik verince ne oluyor vermeyince ne oluyor?
0
@buffy the vampir slayer,
Tik'in alamı bu evet onu biliyorum ama çok tik alınca bir yerlerde mi gözüküyor.Forumlardaki terazi gibi bir olayı mı var anlamında sormuştum.Sanırım hiç bir olayı yok.
Tik'in alamı bu evet onu biliyorum ama çok tik alınca bir yerlerde mi gözüküyor.Forumlardaki terazi gibi bir olayı mı var anlamında sormuştum.Sanırım hiç bir olayı yok.
0
Nickinin yanındaki i veya es'ya tıkladığın zaman 'Cevap bu'/Toplam cevap oranı var oradaki sayı için işe yarıyor. Yani kimse bakıyor mu bilmiyorum ama teknik olarak o sayısı yüksek olanın daha güvenilir olması lazım, boş beleş cevap yazmıyor baabında. Ben aaa tik atmamış, neyse diyorum ve geçiyorum. Benim başıma gelmedi ama işine gelenlere tik atan insanlara ben de gıcık oluyorum, hem fikir soruyorsun sonra da beğenmiyorsun o kadar mı değişik bir kavram insanların seninkinden başka fikirlere sahip olabileceği?
0
floydian yok demiş ama geçen bi cevabını tiklemedim diye demediğini bırakmadı özelden.
0
oluyorum evet.
bir de işine geldiğini tikleyen bir üst modeli var bunların. işte onları da kara listeye alıp denk geldikçe sorularını trolleyip laf sokuyorum.
bir de işine geldiğini tikleyen bir üst modeli var bunların. işte onları da kara listeye alıp denk geldikçe sorularını trolleyip laf sokuyorum.
0
Ben kendi duyurularımdaki doğru düzgün olmayan cevaplara bile tik verirken ciddiye alıp cevap yazdığım duyurulara tik gelmeyince sinirleniyorum. Bazen siliyorum yazdığımı.
0
alecia moore
Merhabalar, Başlıktaki kişi benim, kendi başıma kaldığımda üzüntüden gözlerim yüzüm şişene kadar ağladığım bir konuyu başkasına anlatırken sanki hiç önemli değilmişcesine anlatıyorum. Haliyle karşımdaki de buna inanmıyor. "Eeee üzüldüğünü söylüyorsun da hiç öyle anlatmıyorsun" oluyor, hatta psikolog
Merhabalar,
Başlıktaki kişi benim, kendi başıma kaldığımda üzüntüden gözlerim yüzüm şişene kadar ağladığım bir konuyu başkasına anlatırken sanki hiç önemli değilmişcesine anlatıyorum. Haliyle karşımdaki de buna inanmıyor. "Eeee üzüldüğünü söylüyorsun da hiç öyle anlatmıyorsun" oluyor, hatta psikologumla da aynı sorunu yaşıyorum. Anlatıyorum durumu, değerlendirmemi yapmamı istediğinde 80/100 üzüyor beni dediğimde "anlatışın öyle değil, emin misin 80 olduğuna" diyor. Çünkü dalga geçer gibi, hızlı bir şekilde geçiştiriyorum konuyu.
Ben niye böyleyim? nasıl bu dengeyi sağlarım ben? Açık olcam diye gittiğim yerde bile bu yorum alıyorum be.
Şimdiden teşekkürler
Başlıktaki kişi benim, kendi başıma kaldığımda üzüntüden gözlerim yüzüm şişene kadar ağladığım bir konuyu başkasına anlatırken sanki hiç önemli değilmişcesine anlatıyorum. Haliyle karşımdaki de buna inanmıyor. "Eeee üzüldüğünü söylüyorsun da hiç öyle anlatmıyorsun" oluyor, hatta psikologumla da aynı sorunu yaşıyorum. Anlatıyorum durumu, değerlendirmemi yapmamı istediğinde 80/100 üzüyor beni dediğimde "anlatışın öyle değil, emin misin 80 olduğuna" diyor. Çünkü dalga geçer gibi, hızlı bir şekilde geçiştiriyorum konuyu.
Ben niye böyleyim? nasıl bu dengeyi sağlarım ben? Açık olcam diye gittiğim yerde bile bu yorum alıyorum be.
Şimdiden teşekkürler
0
Karşındaki insanları dertlerinle boğmak istemiyorsun da ondan.
Kendini önemsiz hissetme, "sıkıcı olmamalıyım" düşüncesi, bilinçaltındaki "güçsüz görünmemeliyim" endişesi aklıma ilk gelenler.
Derdini anlat ve yaşamana devam et. Daha fazlasını düşünmene gerek yok.
Kendini önemsiz hissetme, "sıkıcı olmamalıyım" düşüncesi, bilinçaltındaki "güçsüz görünmemeliyim" endişesi aklıma ilk gelenler.
Derdini anlat ve yaşamana devam et. Daha fazlasını düşünmene gerek yok.
0
belki üzerinden biraz zaman geçinde kendi kafanda da biraz olayı önemsizleştiriyorsundur. üzülmemek için yapıyor olabilirsin. sıcağı sıcağına anlatınca mesela böyle bir problem yaşamıyorsan belki benim dediğim gibidir.
0
Bu psikolog hiç bunun üzerine çalışmıyor mu peki? Belli ki kopuk korungan moda geçiyorsunuz. Muhtemelen sizi kıran olaylarda beklediğiniz desteği göremediğiniz, hatta belki çocuklukta bu ihtiyaçlarınız karşılanmadığı için zamanla bu savunma mekanizmasını geliştirmiş olabilirsiniz. Bilinçli ya da değil. Ne zamandır böyle? Ilk hangi olayda böyle olduğunu farkettiniz sorularının cevabı belki bir ışık yakabilir.
0
Benim de aynı şeyi yaptığım çok oluyor. Yalnızken canımı çok sıkan bir şeyi, başkası olduğunda güle güle anlatıyorum. Kendi açımdan nedeni şu: Yanımda insan oldu mu, seviniyorum ben. İnsan varken eğlenesim, gülesim, mutlu olasım geliyor. Üzgün üzgün anlatırken ben sıkılıyorum çünkü. Ne kendimi, ne başkasını sıkmak istiyorum. Özellikle kendi derdimden kendimin canı sıkılıyor zaten, ben sıkılırken başkası ne yapsın benim derdimi; herkesin derdi kendine yetiyordur zaten. Özellikle de kendimi sıkmışsam, çok kötüysem birini görünce sinir yayları gevşiyor; kahkahalı anlatmaya başlıyorum. Hatta normalde güldüğüm anlardan daha çok gülerim kötüyken; sinirler laçka oluyor iyice. Yanımda insan varken çok da kötü hissedemiyorum bir süreliğine. Bunun için de, sadece o an için, o kadar dertli değilmişim gibi geliyor. O insan gidince kaldığım yerden üzülmeye devam ediyorum ya da o kişi yanımda iki saat kadar dursa ben yine kendi dertlerime dönerim ama o anlık öyle oluveriyor. Belki sizde de öyledir.
Edit: Benim için olayın güçlülükle ilgisi yok. Güçlü olduğumu ya da güçsüz olduğumu iddia edemem. Normal insanlık hali işte. Herkes kadar güçlü, herkes kadar güçsüzüm.
Edit: Benim için olayın güçlülükle ilgisi yok. Güçlü olduğumu ya da güçsüz olduğumu iddia edemem. Normal insanlık hali işte. Herkes kadar güçlü, herkes kadar güçsüzüm.
0
bilemedim ama ben de aynı senin gibiyim. insanlara anlatırken dertlerim çok saçma ve önemsiz geliyor bana, niye anlatıyorum da vakitlerini alıyorum diye düşünüyorum sonra şakaya vurup konuyu dağıtıyorum. pskiyatristimle de böyleydi, yıllardır içimde biriktirdiğim şeyleri 5 dakikada anlatıp yok yea bir problem tadında geçiriyordum görüşmelerimizi. e tabi ki bir işe yaramıyordu o zaman ben de bıraktım gitmeyi. artık içimde patlatıyorum. öyle yani.
0
@pulsartgr, zaten sıkıcı olduğumu düşünüyorum daha da beni de dinleyip sıkılmasınlar istiyorum, ya da benim farkettiğim başkasının yanında ağlamaktan çok fazla çekiniyorum.
@ron dennis, doğru olabilir dediğin ama anlattıktan sonra yine tek kaldığımda aynı kötü ruh haline giriyorum. Başkasının yanında önemsizleşiyor, tekken yoğunlaşıyor gibi.
@buraya yalnız uyanmak için geldim, siz yetkili birine benziyorsunuz :) daha yeni söyledi bu durumu ama ben bayadır farkındaydım. Dediğinizi düşünüp psikologuma bu konuyu açıcağım. Aklıma bir kaç konu geldi bile.
@aychovsky, evet aynı durum :) ama bunu psikologuma da yapınca sorun değilmiş gibi algılıyor karşımdaki de maalesef :/ savunma gibi bi hal, güçlüyüm ben imajı yaratma çabası gibi gibi.
@ron dennis, doğru olabilir dediğin ama anlattıktan sonra yine tek kaldığımda aynı kötü ruh haline giriyorum. Başkasının yanında önemsizleşiyor, tekken yoğunlaşıyor gibi.
@buraya yalnız uyanmak için geldim, siz yetkili birine benziyorsunuz :) daha yeni söyledi bu durumu ama ben bayadır farkındaydım. Dediğinizi düşünüp psikologuma bu konuyu açıcağım. Aklıma bir kaç konu geldi bile.
@aychovsky, evet aynı durum :) ama bunu psikologuma da yapınca sorun değilmiş gibi algılıyor karşımdaki de maalesef :/ savunma gibi bi hal, güçlüyüm ben imajı yaratma çabası gibi gibi.
0
@peki madem, çözülsün istiyorum bu şekilde devam edersem ilerde daha zor olcak benim için. Onlar benim duygularım önemsiz değiller, düzgünce en azından dalga geçmeden yansıtırsam her şey daha bi iyi olcak.
0
Sevindim konuları hatırlamanıza. Seansta duygularınızdan ne kadar bahsetseniz o kadar hızlı ilerlemeniz olası. Terapi odasındaki tüm hisler dışardakinin simülasyonu diye düşünüp hepsini mutlaka konuşun. Hele bu kadar yoğun ve önemli bir duyguyu asla es geçmeyin. Genel olarak bu anlattığınız yapıdaysanız yaşadığınız zorluklar için tam da duygunuzla iletişim kurmanız gerekiyor. Psikoloğunuz (umarım klinik psikologtur:) size bu konuda mutlaka yardımcı olacaktır. Kalıcı iyilik halleri dilerim ;)
0
katruska
Böyle bir imkan var mı? Ya da yapan?
Böyle bir imkan var mı? Ya da yapan?
0
denne
şu duyuruda biraz kafa patlattık: http://www.eksiduyuru.com/duyuru/1017477/3-duyuru-hediyelesmesi-hakkinda-guncellendişöyle yapalım madem, üçlü sistemimiz değişmesin. 28 kasım'a kadar katılımları alalım, geçen yıllarda sözlerini tutmamış kişiler gene katılmak istemişse onları baştan engelleyelim ve
şu duyuruda biraz kafa patlattık: www.eksiduyuru.com
şöyle yapalım madem, üçlü sistemimiz değişmesin. 28 kasım'a kadar katılımları alalım, geçen yıllarda sözlerini tutmamış kişiler gene katılmak istemişse onları baştan engelleyelim ve eşleştirmeleri yapalım. 4-5 aralık tarihlerine kadar eşleriyle iletişime geçmemiş kişileri sorgusuz sualsiz listeden çıkaralım ve onlara "ocak dışısın" mesajını kesin olarak verelim. sonrasında da listeyi düzenleyip yola çıkalım.
gene de hediyesi eline geçmeyenler olursa diye bir gönüllü takımı oluşturabiliriz (aychovsky'nin fikridir, sağolsun) ve ister kucuk miktarlarda paralar toplayıp hep beraber hediye alırız, istersek de birebir hediyemizi seçer göndeririz.
bu iki konuyu, şuna varım şuna yokum şeklinde oylamanızı rica ediyorum. ayrı bir eklentiyle anonim oyları görmektense burdan canlı canlı yorumlar almak daha güzel geliyor.
ilk duyurudaki çözümler daha mantıklı geldi ise onu da belirtiniz.
(üçlü sistem dediğimiz; a'dan b'ye, b'den c'ye, c'den a'ya hediye gitmesidir)
şöyle yapalım madem, üçlü sistemimiz değişmesin. 28 kasım'a kadar katılımları alalım, geçen yıllarda sözlerini tutmamış kişiler gene katılmak istemişse onları baştan engelleyelim ve eşleştirmeleri yapalım. 4-5 aralık tarihlerine kadar eşleriyle iletişime geçmemiş kişileri sorgusuz sualsiz listeden çıkaralım ve onlara "ocak dışısın" mesajını kesin olarak verelim. sonrasında da listeyi düzenleyip yola çıkalım.
gene de hediyesi eline geçmeyenler olursa diye bir gönüllü takımı oluşturabiliriz (aychovsky'nin fikridir, sağolsun) ve ister kucuk miktarlarda paralar toplayıp hep beraber hediye alırız, istersek de birebir hediyemizi seçer göndeririz.
bu iki konuyu, şuna varım şuna yokum şeklinde oylamanızı rica ediyorum. ayrı bir eklentiyle anonim oyları görmektense burdan canlı canlı yorumlar almak daha güzel geliyor.
ilk duyurudaki çözümler daha mantıklı geldi ise onu da belirtiniz.
(üçlü sistem dediğimiz; a'dan b'ye, b'den c'ye, c'den a'ya hediye gitmesidir)
0
bence 2'li iyidir diğerlerinde hem fikiriz.
bu arada ben girmeyeli eski isimler duyurudan mı ayrıldı noldu yahu nerde demirbaşlar nerde "spor yap"cılar, "ayrıl coco"cular? rock n roll ablamız vardı o nerde mesela? roket adam falan
bu arada ben girmeyeli eski isimler duyurudan mı ayrıldı noldu yahu nerde demirbaşlar nerde "spor yap"cılar, "ayrıl coco"cular? rock n roll ablamız vardı o nerde mesela? roket adam falan
0
üçlüye evet diyorum
hediye alamayanlar için hediye almaktansa herkesin toplanıp hediye alması bence daha doğru olacaktır.
bunun için küçük meblalarla katılmaya varım.
ancak birisinin almadığı hediyeyi tek kişi olarak almak bana soğuk göründü.
hediye alamayanlar için hediye almaktansa herkesin toplanıp hediye alması bence daha doğru olacaktır.
bunun için küçük meblalarla katılmaya varım.
ancak birisinin almadığı hediyeyi tek kişi olarak almak bana soğuk göründü.
0
yukardakiler ile hemfikirim sadece 3 lü yerine 2 li olması taraftarıyım(yani karşılıklı hediyeleşme) + hediye limiti de konmalı max 50/100 tl gibi
0
Üçlü + 1
Kara listeli + 1
Gönüllü + 1
Ek olarak, daha önce konuşmadık ama geçen seneki gibi üst limitli olursa, gönderilen/alınan hayal kırıklığını azaltırız. "Ben 200 TL harcadım, sen 20 TL" uçurumu olmaz. Geçen sene bu limit 50-60 TL gibi bir şeydi, sanıyorsam 60'tı. Yine böyle bir limit olabilir veya güncelleyebiliriz.
Kara listeli + 1
Gönüllü + 1
Ek olarak, daha önce konuşmadık ama geçen seneki gibi üst limitli olursa, gönderilen/alınan hayal kırıklığını azaltırız. "Ben 200 TL harcadım, sen 20 TL" uçurumu olmaz. Geçen sene bu limit 50-60 TL gibi bir şeydi, sanıyorsam 60'tı. Yine böyle bir limit olabilir veya güncelleyebiliriz.
0
limit geçen yılki gibi 20-60 lira arasında olacak, katılım duyurusuna ekleyeceğim.
0
j r r tolkien hayrani, asıl duyurumuzda (katılım için açılacak olanda) daha net biçimde bu şartları yazacağım ama şu var; geçen yıllarda olduğu gibi bir anlık hevesle "varım, beni de yazın" diyenler sonradan sırra kadem basmasın diye sorgulamadan çıkarmamız gerekiyor listeden.
çok önemli bir olay olur, gerçekten erişimi kesilir insanlık halidir ama bu insanlar da zaten sonrasında dönüp bilgi vereceklerdir onun dışında iletişime geçmeyen herkesten cevap almaya çalışırsak uzadıkça uzar mevzu. niyet temiz oldukça sorun yaşamayız özeti bu durumun. ve biraz duyarlılıkla çözebileceğimize inanıyorum. sadece katılımcılar takipte kalmalı bir süre.
niyetsiz olanlar, vazgeçenler ortaya çıktıkça yeni çözümler bulmamız gerekecek o sebeple 5 aralık dedim -ki yetiştirecek zamanımız kalsın geriye. o gün bitmeyecek her şey, hatta nerdeyse o gün başlamış olacak.
çok önemli bir olay olur, gerçekten erişimi kesilir insanlık halidir ama bu insanlar da zaten sonrasında dönüp bilgi vereceklerdir onun dışında iletişime geçmeyen herkesten cevap almaya çalışırsak uzadıkça uzar mevzu. niyet temiz oldukça sorun yaşamayız özeti bu durumun. ve biraz duyarlılıkla çözebileceğimize inanıyorum. sadece katılımcılar takipte kalmalı bir süre.
niyetsiz olanlar, vazgeçenler ortaya çıktıkça yeni çözümler bulmamız gerekecek o sebeple 5 aralık dedim -ki yetiştirecek zamanımız kalsın geriye. o gün bitmeyecek her şey, hatta nerdeyse o gün başlamış olacak.
0
3lü fikrine pek sıcak bakmıyorum. 2li daha iyi olur gibi.
kara liste, ocak dışısın fikrine sonuna kadar katılıyorum.
hediyesi gelmeyene hediye alma güzel fikir.
kara liste, ocak dışısın fikrine sonuna kadar katılıyorum.
hediyesi gelmeyene hediye alma güzel fikir.
0
2li sistem derim şahsen
söz tutmayanlara bir şans daha verilebilir. (insanları o zamanki şartları ile direkt gömmeyelim)
eşi ile iletişime geçmeyenler elenir.
gönüllü takım mevzu tam oturmadı bende ama iyi bişidir ki b planı olarak gönüllüye de evet.
söz tutmayanlara bir şans daha verilebilir. (insanları o zamanki şartları ile direkt gömmeyelim)
eşi ile iletişime geçmeyenler elenir.
gönüllü takım mevzu tam oturmadı bende ama iyi bişidir ki b planı olarak gönüllüye de evet.
0
üçlü hoşuma gitti bence en güzeli böylece karşılıklı kırgınlıklar/üzüntüler/sevinçler oluşmaz tek tarafa ait olur bir nevi hippie circle gibi sevdim ben evet.
0
ikili sistemin yaninda joker grubu olusturulsa ? yani hediye alamayanlara da hediye almak isteyenler joker grubuna katilabilsinler. tabi gonullu olarak.
0
selam
Ne demek? nedir? nasıl olur? örnekli olarak anlatabilirseniz ve ben anlayabilirsem çok sevineceğim. En son kız arkadaşım beni sahiplenmedin hiç diyordu, ne yapmam lazım ki, kır kıçını otur şurada gitmeyeceksin bir yere mi demeliyim, ne yapmalıyım bilemiyorum. Bu konuda gaza ve bir logic akışına ihti
Ne demek? nedir? nasıl olur? örnekli olarak anlatabilirseniz ve ben anlayabilirsem çok sevineceğim. En son kız arkadaşım beni sahiplenmedin hiç diyordu, ne yapmam lazım ki, kır kıçını otur şurada gitmeyeceksin bir yere mi demeliyim, ne yapmalıyım bilemiyorum. Bu konuda gaza ve bir logic akışına ihtiyacım var, var sayın ki bir yapay zeka motoruna bu konuyu öğretiyorsunuz. öğrettiklerinizden yola çıkıp yeni senaryoları işletecek.
Not: ciddiyim.
Not: Şu anda bir kız arkadaşım yok, olmasını istediğim biri var ve bana verilen tavsiye, önce işi sonra da hatunu sahiplen o zaman senin istediğin olur. iş kısmı bende onu hallediyorum zaten, 1 senedir yapılmamış işi hallettim yakında lansmanı yapılacak. Geri kalanını nasıl yapacağım hakkında bir fikrim yok.
Not: ciddiyim.
Not: Şu anda bir kız arkadaşım yok, olmasını istediğim biri var ve bana verilen tavsiye, önce işi sonra da hatunu sahiplen o zaman senin istediğin olur. iş kısmı bende onu hallediyorum zaten, 1 senedir yapılmamış işi hallettim yakında lansmanı yapılacak. Geri kalanını nasıl yapacağım hakkında bir fikrim yok.
0
Sahiplenme çirkin bir tabir de; "kendi yapabilir" demeyip ihtiyaçlarıyla ilgilenmek, özen göstermek, hayatına müdahil değil, dahil olmaya çalışmak, herhangi bir sorunda karşılıklı konuşup çözümü birlikte bulmak, gerçekten dinlemek, fikirlerine önem vermek, empati kurmak, özellikle yanınızda birileri varken iltifat etmek, özel bir kadın olduğunu hissettirmek ve bunun gibi ayrıntılara dikkat ettiğiniz sürece herhangi bir şikâyet duymazsınız.
0
Onlar da bilmiyor. Iclerindeki kezban kirintilarinin soylettigi cumleler.
Deger vermek, hos davranmak, kibar olmak, romantik olmak... bunlar o degil karistirmayin.
Deger vermek, hos davranmak, kibar olmak, romantik olmak... bunlar o degil karistirmayin.
0
Bu geniş bir konu. Genelde "İlişkimizin sorumluluğunu al" ya da "Bana birbirimizin olduğunu göster" anlamına gelse de, bu teorik kullanıma uygulamada rastlanmıyor. "Sahiplen" kelimesini bilfiil kullanan kadın, çok büyük olasılıkla senden 'dozunda' kıskançlık, kızma falan bekliyor. Arkadaşıyla konuşurken kıskanıp kızmamanı ama triplere girmeni, gece dışarı çıkınca izin vermemeni ya da sürekli aramanı, sürekli deli yürek, romantik serseri havasında gezinmeni falan istiyor olabilir. floydian +1
0
@cok sey hakkinda az sey bilen adam, çirkin bir tabir olduğuna katılıyorum.
sadece şu anda içinde olduğum bir durumu bir hanım arkadaşıma anlattım ve sahipleneceksin o zaman bu iş olur dedi, sahiplenme kısmında takıldım zira eski kız arkadaşımda aynı şeyi demişti dolayısı ile neyi yanlış yapıyorum kısmını çözmeye uğraşıyorum. Söylediklerinde beraber olmanın şartları aslında biri hariç hepsini uyguluyorum. diğer örnekleri de bekliyorum.
@aychovsky zamanım var, anlatırsan can kulağı ile dinlerim.
sadece şu anda içinde olduğum bir durumu bir hanım arkadaşıma anlattım ve sahipleneceksin o zaman bu iş olur dedi, sahiplenme kısmında takıldım zira eski kız arkadaşımda aynı şeyi demişti dolayısı ile neyi yanlış yapıyorum kısmını çözmeye uğraşıyorum. Söylediklerinde beraber olmanın şartları aslında biri hariç hepsini uyguluyorum. diğer örnekleri de bekliyorum.
@aychovsky zamanım var, anlatırsan can kulağı ile dinlerim.
0
floydian +1
dışarı çıktığı zaman napıyorsun diye sürekli mesaj atman merak etmen, geç dönerse trip atman, yakın erkek arkadaşlarından kıskanman vs. gibi erkeğin "gücünü" göstermesi gerektiğini düşünen kezbanvari düşünce olarak nitelendiriyorum ben bunu.
yeteri kadar kıskanıp, neredesin, napıyorsun sorularını fazla sormadığın için böyle düşünüyor olabilirler
dışarı çıktığı zaman napıyorsun diye sürekli mesaj atman merak etmen, geç dönerse trip atman, yakın erkek arkadaşlarından kıskanman vs. gibi erkeğin "gücünü" göstermesi gerektiğini düşünen kezbanvari düşünce olarak nitelendiriyorum ben bunu.
yeteri kadar kıskanıp, neredesin, napıyorsun sorularını fazla sormadığın için böyle düşünüyor olabilirler
0
@floydian'ın bakış açısı, @aychovsky ve @leadzeppelin'in anlattıklarıyla birleşince benim söylediklerim tamamen iyimser kısım olarak kaldı. Arkadaşların kastettikleri doğru, ben öyle keskin düşünmeden yorumlamıştım. Bahsettiklerimden sanırım sadece "ilgi" kısmı geçerli, partneriniz çok ama çok ilgi istiyor belli ki...
0
denne
Katılım için: http://www.eksiduyuru.com/duyuru/1018567/3-duyuru-yilbasi-hediyelesmesi-katilimSelam arkadaşlar, bu sene de bu etkinliği yaparsak eğer başlıklar bende olacak.hepinizi sevgi ile kucaklıyor ve konuya giriyorum.ilk senemizde az insanla yola çıkmştık eğlenmiştik de ama fireler verdik. ikin
Katılım için: www.eksiduyuru.com
Selam arkadaşlar, bu sene de bu etkinliği yaparsak eğer başlıklar bende olacak.
hepinizi sevgi ile kucaklıyor ve konuya giriyorum.
ilk senemizde az insanla yola çıkmştık eğlenmiştik de ama fireler verdik. ikinci sene ise katılım aşırı derecede arttı daha güzeldi derken fireler de arttı. O sebeple artık işe yarar çözümler bulmamız gerekiyor bu konuda. biraz düşündüm ve şimdilik 2 şık var aklımda.
birincisi belki çok zorlayacak olsa da ve yeni katılımları da engelleyecek gibi görünse de şudur: geçen senelerde katılan herkese tek tek eşinin sözünü tutup tutmadığı sorulacak. yani hediyesini gönderenlerle göndermeyenler kesin olarak belirlenip göndermeyenler listeden çıkarılacak ve bu sene de katılmak isterlerse diye önlemimiz bu olacak.
sonrasında ise elimizde kalan naif insanlarla yolumuza devam edeceğiz. eğer ki yeni isimler katılmak isterse de temel ekipten ona bir kefil bulacağız eğer varsa.
gelelim ikinci şıkka: zirve düzenleyebiliriz. çoğunluk bunu istemiyor ama gene de bu öneriyi sunmuş olalım. böylelikle sadece zirveye gelebilecekler hediyeleşmeye katılır. ve yalnız istanbulda değil, katılıma göre başka şehirlerde de organize edilebilir.
neden bu kadar karıştığı, büyütüldüğü düşünülebilir ama birileri sorumluluk alıp bu işi heyecanla yaparken, bazılarınınsa karşı tarafı gücendirme hakkını kendinde bulabilmesi hiç adil değil. belki az oluruz ama birilerinin kim olursa olsun karşısındakine değer verdiği ve varlığını kutladıgı güzel bir takım olustururuz.
şimdilik böyle. fikirlerinizi çok merak ediyorum, siz ne diyorsunuz?
SON DURUM: öncelikle eşleştirmeler geçen yıllardaki gibi üçlü değil, ikili olsun diyorum. a b'ye, b de a'ya alsın hediyesini. böylelikle bir taraf eski takımlardan, diğer taraf da yenilerden seçilebilir. yani sonucta elimizde eski a-yeni b eşleştirmeleri olacak.
sonrasında katılım duyurusu açacagım, listeler oluşacak ve bu sırada da gereken arastırmalar yapılacak. geçen senelerde sozunu tutmayan hiçkimse etkinliğe katılamayacak.
tarihleri katılım duyurusunda açık ve net biçimde yazacagım ama şimdilik şöyle anlatayım, 5 aralık tarihine kadar katılım+arastırmalar bıtmıs olmalı. katılımlar bir hafta, arastırmalar konusmalar da bir o kadar olacak.
5 aralık'ta artık eşleştirmeler yapılacak ve hediye düşünmeye başlayacagız.
asıl onemli olansa şu, 22 aralık'a kadar hediyeler seçilecek ve bu süre içinde yeni katılan arkadaslarımızdan hediyelerini gönderip, kargo şirketinden aldıkları makbuzu ya da gönderi kodunu iletmelerini isteyeceğim. bunun üzerine de eşiyle irtibata geçip güzel haberi vereceğim ki o da hediyesini göndersin.
22 aralık tarihine kadar geçen zaman yenilerin, son bir hafta ise eskilerin gönderme süresi olacak özetle.
eğer yeni arkadaş göndermezse, eşi de göndermeyecek.
kefil işi çok sıkıntı yaratacak gibi ve uygulaması cok zor. gene de eski gruplardan sözünü tutmuş arkadaşları olanlar çıkarsa eskiler sınıfında olacaklar.
çok karışık olmadı inşallah. son durumla ilgili yorumlarınızı alayım, çogunlugun gönlü razıysa katılım duyurumuz gelecek :)
Selam arkadaşlar, bu sene de bu etkinliği yaparsak eğer başlıklar bende olacak.
hepinizi sevgi ile kucaklıyor ve konuya giriyorum.
ilk senemizde az insanla yola çıkmştık eğlenmiştik de ama fireler verdik. ikinci sene ise katılım aşırı derecede arttı daha güzeldi derken fireler de arttı. O sebeple artık işe yarar çözümler bulmamız gerekiyor bu konuda. biraz düşündüm ve şimdilik 2 şık var aklımda.
birincisi belki çok zorlayacak olsa da ve yeni katılımları da engelleyecek gibi görünse de şudur: geçen senelerde katılan herkese tek tek eşinin sözünü tutup tutmadığı sorulacak. yani hediyesini gönderenlerle göndermeyenler kesin olarak belirlenip göndermeyenler listeden çıkarılacak ve bu sene de katılmak isterlerse diye önlemimiz bu olacak.
sonrasında ise elimizde kalan naif insanlarla yolumuza devam edeceğiz. eğer ki yeni isimler katılmak isterse de temel ekipten ona bir kefil bulacağız eğer varsa.
gelelim ikinci şıkka: zirve düzenleyebiliriz. çoğunluk bunu istemiyor ama gene de bu öneriyi sunmuş olalım. böylelikle sadece zirveye gelebilecekler hediyeleşmeye katılır. ve yalnız istanbulda değil, katılıma göre başka şehirlerde de organize edilebilir.
neden bu kadar karıştığı, büyütüldüğü düşünülebilir ama birileri sorumluluk alıp bu işi heyecanla yaparken, bazılarınınsa karşı tarafı gücendirme hakkını kendinde bulabilmesi hiç adil değil. belki az oluruz ama birilerinin kim olursa olsun karşısındakine değer verdiği ve varlığını kutladıgı güzel bir takım olustururuz.
şimdilik böyle. fikirlerinizi çok merak ediyorum, siz ne diyorsunuz?
SON DURUM: öncelikle eşleştirmeler geçen yıllardaki gibi üçlü değil, ikili olsun diyorum. a b'ye, b de a'ya alsın hediyesini. böylelikle bir taraf eski takımlardan, diğer taraf da yenilerden seçilebilir. yani sonucta elimizde eski a-yeni b eşleştirmeleri olacak.
sonrasında katılım duyurusu açacagım, listeler oluşacak ve bu sırada da gereken arastırmalar yapılacak. geçen senelerde sozunu tutmayan hiçkimse etkinliğe katılamayacak.
tarihleri katılım duyurusunda açık ve net biçimde yazacagım ama şimdilik şöyle anlatayım, 5 aralık tarihine kadar katılım+arastırmalar bıtmıs olmalı. katılımlar bir hafta, arastırmalar konusmalar da bir o kadar olacak.
5 aralık'ta artık eşleştirmeler yapılacak ve hediye düşünmeye başlayacagız.
asıl onemli olansa şu, 22 aralık'a kadar hediyeler seçilecek ve bu süre içinde yeni katılan arkadaslarımızdan hediyelerini gönderip, kargo şirketinden aldıkları makbuzu ya da gönderi kodunu iletmelerini isteyeceğim. bunun üzerine de eşiyle irtibata geçip güzel haberi vereceğim ki o da hediyesini göndersin.
22 aralık tarihine kadar geçen zaman yenilerin, son bir hafta ise eskilerin gönderme süresi olacak özetle.
eğer yeni arkadaş göndermezse, eşi de göndermeyecek.
kefil işi çok sıkıntı yaratacak gibi ve uygulaması cok zor. gene de eski gruplardan sözünü tutmuş arkadaşları olanlar çıkarsa eskiler sınıfında olacaklar.
çok karışık olmadı inşallah. son durumla ilgili yorumlarınızı alayım, çogunlugun gönlü razıysa katılım duyurumuz gelecek :)
0
Zirve isi yas. Zirveye gelcem diyip gelmezse ne yapacaksiniz.
0
Hediyelesmek isteyenlere uygun tarih ayarlanmasi asiri zor. Bi de gecen sene mesela ben ankaraya gondermistim hediye istanbuldan. Cok guzel biriyle tanistim bu vesileyle
Ama ilk sikka varim
Ama ilk sikka varim
0
Zirve işi olmaz. Karaliste ve kefil işi mantıklı.
Bu durumda bana kefil gerekir
edit: bu işi organize eden ufak kağıtlara katılacak olanların nickini yazıp kamera önünde eşleştirme yapsın hatta periscope'dan falan canlı yayın olsa daha heyecanlı olur çekirdeklerimizi alır izleriz (bilmiyorum öncekilerde öyle mi yaptınız ama)
Bu durumda bana kefil gerekir
edit: bu işi organize eden ufak kağıtlara katılacak olanların nickini yazıp kamera önünde eşleştirme yapsın hatta periscope'dan falan canlı yayın olsa daha heyecanlı olur çekirdeklerimizi alır izleriz (bilmiyorum öncekilerde öyle mi yaptınız ama)
0
Zirve olayı yas zira geleceğim deyip gelmeyen olabilir+1.
İlk şık olabilir ama bu sefer de yeni gelen kimseyi almayacak mıyız? Bir de mesela geçen sene hediyeler verilirken zaman sorunları vs yaşandı, ona da bir çözüm bulmak gerek.
İlk şık olabilir ama bu sefer de yeni gelen kimseyi almayacak mıyız? Bir de mesela geçen sene hediyeler verilirken zaman sorunları vs yaşandı, ona da bir çözüm bulmak gerek.
0
karaliste olayıyla yeni katılımlar tamamen engellenmiş olacak ki ayıbdır.
zirve zaten yaş
zirve zaten yaş
0
fraise, yeni gelen kişiye içerden birinin güveniyor olması lazım. yoksa gene aynı döngü tekrarlanacak cunku. zaman konusunda da tabii bir tarih belirleyecegiz ama eşlerin aralarında çözmeleri gerekiyor onu.
xin zhao, yeni katılımlar belki buyuk oranda engellenecek ama cozumu de basit, sadece yeniyi tanıyan bilen biri olmalı. senin baska bir önerin varsa paylaş lütfen. geçen senelerdeki gibi yaparsak gene bir sürü insan boş yere beklemiş olacak.
xin zhao, yeni katılımlar belki buyuk oranda engellenecek ama cozumu de basit, sadece yeniyi tanıyan bilen biri olmalı. senin baska bir önerin varsa paylaş lütfen. geçen senelerdeki gibi yaparsak gene bir sürü insan boş yere beklemiş olacak.
0
ben de katılmak isterim ama tanıdık çıkmazsa nolacak. geçen yıllarda sözünü tutmayanlar çıkarılsın. yeniler için kefil olmasın. bir sonraki yıl yine sözünde durmayanlar çıkarılır. böyle devam eder.bu arada sözüm senet.
0
domates yiyom a katiliyorum. kaç yıldır buradayım ama beni bilen 1 kişi çıkmaz mesela.
0
karşılıklı hediyeleşme daha mantıklı yani geçen senelerdeki gibi bir kişiye hediye alıp başka birinden hediye beklemek değil çift belirlenip birbirine max 50 tl limitli hediye alma gibi.
0
@denne mesajla sana bildirilmesin gondermeyenler burada acik acik yazsin. Nick altimdan da gorevilecegin gibi o abuk sabuk mesaj atacak psikopatlar da var burda :)
0
ben geçen yıl ki halinden memnundum. bana hediye alacak kişi mesaj attı çok geç gönderebileceğim diye hiç sorun etmedim. haftalar sonra üstelik çok işime yarayacak bir hediye gönderdi. belki adamın maddi durumu o an değişti elvermedi, belki uzak bir şantiyede görev yapıyor ne malum. bu kadar takılmamak lazım hediye gelmemesine.
0
Ben de katilmak isterim ancak duyurunun ilk internet kullanicilarindan biriyim (ilk 3'e oynarim galiba) ama beni taniyan kefil olabilecek kimse yok.
Bu konuda yardimci olmanizi ve yeni kisilere de yer acmanizi oneririm.
Bu konuda yardimci olmanizi ve yeni kisilere de yer acmanizi oneririm.
0
ben de katılırım.
geçen sene çıkardığım derslerden biri de, bazen insanlar ortada bir sebep yokken bile memnuniyetsiz olabiliyorlar karşılarına çıkan insandan ötürü (belki duyurularını sevmiyor, belki zamanında takışmış, belki hoşlanmadığı bir siyasi görüşü/tavrı var, karşı cins bekliyordur aynı cin gelmiştir vs vs). bu şekilde yapmayacak şekilde kendinizi şartlamanızı rica ediyorum. herşeyi organize etmenin getirdiği yükün yanında, alakasız yerden ve sebepten gelen memnuniyetsizlikleri de gidermeye çabalamak hiç hoş olmuyor maalesef :\
benim bu sene çok fazla vaktim olamayacak, zirve olursa da katılamayabilirim o yüzden. yine yüzyüze hediyeleşmek isteyenler kendi aralarında anlaşırlarsa buluşabilirler tabii ki.
bu arada elimden geldiği kadar yardımcı olmak da isterim sana denne. vaktim yettiğince çabalarım yani :) söylemen yeter ;)
geçen sene çıkardığım derslerden biri de, bazen insanlar ortada bir sebep yokken bile memnuniyetsiz olabiliyorlar karşılarına çıkan insandan ötürü (belki duyurularını sevmiyor, belki zamanında takışmış, belki hoşlanmadığı bir siyasi görüşü/tavrı var, karşı cins bekliyordur aynı cin gelmiştir vs vs). bu şekilde yapmayacak şekilde kendinizi şartlamanızı rica ediyorum. herşeyi organize etmenin getirdiği yükün yanında, alakasız yerden ve sebepten gelen memnuniyetsizlikleri de gidermeye çabalamak hiç hoş olmuyor maalesef :\
benim bu sene çok fazla vaktim olamayacak, zirve olursa da katılamayabilirim o yüzden. yine yüzyüze hediyeleşmek isteyenler kendi aralarında anlaşırlarsa buluşabilirler tabii ki.
bu arada elimden geldiği kadar yardımcı olmak da isterim sana denne. vaktim yettiğince çabalarım yani :) söylemen yeter ;)
0
3 günlük tarih aralığı belirleyelim.Herkes o tarihler arasında gönderecek yani hediyesini postalayacak ve kargo-posta makbuzunun fotoğrafını birbirine yollayacak veya bir koordinasyon ekibi oluşturulacak hediyesini gönderen makbuz fotosunu koordinasyona gönderecek.
Ekşi duyuruya üye olabilmek için yapılan işlemin mantığına benzeyecek
Ekşi duyuruya üye olabilmek için yapılan işlemin mantığına benzeyecek
0
mrthany, bu konu aklımdaydı ama yazıp yorum istemeyi unutmusum, cok tesekkurler :)
bu fikri mantıklı buluyorum bi de şu an aklıma bişi geldi, böyle yaparsak yeni gelenleri esas gruptan kişilerle eşleştirebiliriz belki. ve önce yeniler kargosunu gönderir kodu gören eskiler de kendi hediyesini yollar.
çok fazla önlem almaya calısıyoruz bu da hoş gelmiyor bi yandan ama tadını çıkarabilmek için de mecburuz. kimse darılmasın nolur bi şekilde altından kalkacağız bu işin.
bu fikri mantıklı buluyorum bi de şu an aklıma bişi geldi, böyle yaparsak yeni gelenleri esas gruptan kişilerle eşleştirebiliriz belki. ve önce yeniler kargosunu gönderir kodu gören eskiler de kendi hediyesini yollar.
çok fazla önlem almaya calısıyoruz bu da hoş gelmiyor bi yandan ama tadını çıkarabilmek için de mecburuz. kimse darılmasın nolur bi şekilde altından kalkacağız bu işin.
0
benim gibi kefili olmayıp, katılmak isteyen, ve buralarda yeni olanlar ne yapsın :)
0
la noix, ifşalar geldikçe her iki tarafa da sorulacak aksi olsa dediğinde haklıydın.
senin hediyeni gönderdiğini biliyorum böyle bildiğim çok kişi var yanlış beyan veren olursa da hemen tırnaklarımı çıkarırım :))
duyuru altında paylaşılması doğru gelmiyor ama çoğunluk da burda yazılsın derse yapacak bir şey yok tabii.
Phoebe, güzel bir şey paylaşmışsınız o arkadaşla. ama göndermeseydi böyle düşünmen biraz daha zorlaşacaktı cunku tek zorunlulugu ve güzelliği hediye göndermek olan bir meselede hediyeye takılmamak imkansız. anafikirle çelişiyor. para ayıramayacak ya da şehirden uzak kalacak olsam ben katılmazdım mesela bu etkinliğe. sen de katılmazdın.
loveinaflipbook, çok sağol canım <3 inşallah kolaylıkla, tatlı tatlı ilerler bu yıl. cok umutluyum, capcanlı ve heyecanlıyım :))
ladybug, fikir güzel, çok uğraştırır gibi ama yine de denenebilir diyecekken aklıma şu geldi, gene üstte bahsettiğim gibi o belirlenen aralıkta yeniler hediyelerini gönderir ve kargo kodlarını ya da makbuz fotograflarını yollar bir kişide toplanır bunlar. sonra da eskiler hediyelerini gönderir ve problem çözülür.
senin hediyeni gönderdiğini biliyorum böyle bildiğim çok kişi var yanlış beyan veren olursa da hemen tırnaklarımı çıkarırım :))
duyuru altında paylaşılması doğru gelmiyor ama çoğunluk da burda yazılsın derse yapacak bir şey yok tabii.
Phoebe, güzel bir şey paylaşmışsınız o arkadaşla. ama göndermeseydi böyle düşünmen biraz daha zorlaşacaktı cunku tek zorunlulugu ve güzelliği hediye göndermek olan bir meselede hediyeye takılmamak imkansız. anafikirle çelişiyor. para ayıramayacak ya da şehirden uzak kalacak olsam ben katılmazdım mesela bu etkinliğe. sen de katılmazdın.
loveinaflipbook, çok sağol canım <3 inşallah kolaylıkla, tatlı tatlı ilerler bu yıl. cok umutluyum, capcanlı ve heyecanlıyım :))
ladybug, fikir güzel, çok uğraştırır gibi ama yine de denenebilir diyecekken aklıma şu geldi, gene üstte bahsettiğim gibi o belirlenen aralıkta yeniler hediyelerini gönderir ve kargo kodlarını ya da makbuz fotograflarını yollar bir kişide toplanır bunlar. sonra da eskiler hediyelerini gönderir ve problem çözülür.
0
@denne, yok benim söylemek istediğim şuydu; biri bu etkinliğe katılmıştır ama görev yeri değişmiştir o süreçte, hastası olmuştur, aniden parası bitmiştir falan filan...yani illa art niyet aramayalım hediye gönderilmemesi konusunda demek istemiştim :).
0
Phoebe, cok pardon, onda haklısın :) benım de hediyem geç gelmişti bu yıl ama gayet anlaşmıştık haberim vardı. taraflar iyi niyetli olursa mutlaka ortada bulusulur. ama hiç gönderilmezse OMG :))
0
ya hediyeleşmeyi boşverin de şöyle geniş bi kitap takas şeysi yapılsın yapılabilirse. ptt kargo 1 kilo kitabı 3-4 liraya falan taşıyor kampanyaları var ama sene sonunda bitebilir kampanya. kitap meraklısı epey kişi vardır diye tahmin ediyorum böyle bi takas organizasyonu güzel olabilir yılbaşına kadar yapılırsa.
0
geçen yıl katılmıştım, bu yıl da katılırım. ama keşke herkes aynı özeni gösterse hediye konusunda, alkol kullanmadığım halde bira kitabı gelmişti bana. zirveye katılmayı istemem.
0
Zirve fikrine katılmıyorum, çünkü o güne çok bağlı. Normalde gelebilecek bir insan o gün gelemeyebilir. Yeniye kefile de çok gerek yok bence, deneyerek görebiliriz. Ama sabıkalı olanların kefillendirilmesi olabilir. Örneğin, geçen sene istisnai birilerinin geçerli bir mazereti vardır, bu sene ona biri kefil olabilir. Olmadı kara liste yapılır.
0
Ben meseleyi ilk defa okudum. Beni de yazın bana mesajla ulaşabilirsiniz. Zirve işi sıkıntı. Şartlara uyarsak katılırız.
0
@loser blueser +1 kitap takası mantıklı olabilir.
@sayns +1 dediği gibi ilgisiz bir hediye çok da hoş olmuyor.
@meyve parcacikli kadin +1 ben de varım kefil bulamam sanırım.
alıntılı cevap :D
@sayns +1 dediği gibi ilgisiz bir hediye çok da hoş olmuyor.
@meyve parcacikli kadin +1 ben de varım kefil bulamam sanırım.
alıntılı cevap :D
0
kitap takası -1
zaten elimde sadece arşivlik kitaplar var, diğerlerini elden çıkarıyorum. ha gider satın alırım o kişiye özel ama takasa yokum.
zaten elimde sadece arşivlik kitaplar var, diğerlerini elden çıkarıyorum. ha gider satın alırım o kişiye özel ama takasa yokum.
0
mantıklı olmuş derim.
edit:3lü fikri daha iyi +1
listeye girenler aldıklarının faturasını çeksinler sana göndersinler
edit:3lü fikri daha iyi +1
listeye girenler aldıklarının faturasını çeksinler sana göndersinler
0
Üçlü fikri, ikili fikrinden daha iyi bence. İkili olursa düğünlerdeki "Ben ona altın taktım, o bana 100 TL. Verdiğimi alamadım, aldığımı veremedim" gibi hediyeleri karşılaştırma durumu olur. Üçlü olduğunda, karşı taraftakinin ne gönderdiğini bilmediğinden, kendine gelenle kendi gönderdiğini karşılaştırsa bile, iki kişi arası bir ezik hissetme, "Senin bana aldığın daha güzelmiş, kötü hissettim" ya da "Ben sana ne gönderdim, bana layık gördüğüne bak" durumu olmaz. Hediye fiyatları aynı olsa bile "Ben ona kullanacağı şeyi aldım, o bana saçma bir şey almış" durumu karşılıklı olmaz ve kişiselleştirilmez. Bir kişiye ona bir şey vermeden "Benim hediye standardımı tutturamadın" demekle, bir şey hediye ettikten sonra üstüne "Karşılığı bu mu olacaktı" demek biraz daha farklı geliyor.
Benim için 5 TL'lik ya da 50 TL'lik bir şey gelmesi ya da kullanıp/kullanmayacağım bir şey olması önemli değil, elimden gelenin de en iyisini yapmaya çalışırım ama benim için önemli olan bahaneyle iki kişiyle anlaşabilmek, onlarla iletişime geçebilmek, kişisel küçük mesajlar gönderebilmek ve bir şeyler paylaşabilmek için bir vesile bulmuş olmak. Bu yüzden, üçlü oluşunu kişisel olarak bu nedenle de destekliyorum. Bir kişi ile değil, iki kişiyle bir şeyler paylaşağım, bu daha heyecanlı. Bana bir şey gelmeyince enayi gibi hissetmeyeceğim, kullanmayacağım bir şey geldiğinde karşımdaki beni tanımadığından kendi zevkine beni ortak etmeye çalıştığı için sevineceğim, muzip bir şey geldiğinde anlatacağım bir hikayem olacak, güzel bir şey çıkarsa sevinip mutlu olacağım. İkili olursa, bu karşılıklı memnuniyet, "Aldım, verdim"e dönüşebilir ki, üçlüyken bile çok şikayet geliyor.
Benim için 5 TL'lik ya da 50 TL'lik bir şey gelmesi ya da kullanıp/kullanmayacağım bir şey olması önemli değil, elimden gelenin de en iyisini yapmaya çalışırım ama benim için önemli olan bahaneyle iki kişiyle anlaşabilmek, onlarla iletişime geçebilmek, kişisel küçük mesajlar gönderebilmek ve bir şeyler paylaşabilmek için bir vesile bulmuş olmak. Bu yüzden, üçlü oluşunu kişisel olarak bu nedenle de destekliyorum. Bir kişi ile değil, iki kişiyle bir şeyler paylaşağım, bu daha heyecanlı. Bana bir şey gelmeyince enayi gibi hissetmeyeceğim, kullanmayacağım bir şey geldiğinde karşımdaki beni tanımadığından kendi zevkine beni ortak etmeye çalıştığı için sevineceğim, muzip bir şey geldiğinde anlatacağım bir hikayem olacak, güzel bir şey çıkarsa sevinip mutlu olacağım. İkili olursa, bu karşılıklı memnuniyet, "Aldım, verdim"e dönüşebilir ki, üçlüyken bile çok şikayet geliyor.
0
üçlü fikri bence de daha iyi. zirve ya da yüzyüze verme işi de opsiyonel sorulabilir. belki bu şekilde tercih eden kişileri birbiriyle eşleştirirsiniz.
0
üçlü olursa gene kayıpları engelleyemeyiz ve 1 kişi hediyesini göndermediğinde domino etkisi yaratmış olur.
yine de karar yüce duyuru milletinin. nasıl isterseniz öyle olacak.
yine de karar yüce duyuru milletinin. nasıl isterseniz öyle olacak.
0
daha önce hiç katılmadım o yüzden bu senekine katılmak isterim. kefilim yok. ikili fikri de daha mantıklı geldi.
0
"Sana hediye gelmeden sen de gönderme" yerine, en azından bu sene kara liste oluşturmaya başlasak ve hediye gitmeyen kişilere, topluca minik hediyeler göndersek? Biraz zor olur gerçi katılmak isteyen herkesten 5-10 TL toplamak ama, atıyorum gönüllüler olabilir. Hediye gelmeyen bir kişileri bir havuzda toplayıp onlara hediyeler alsak?
Saçma bir fikir de olabilir ama belki buradan yola çıkarak başka birinin aklına bir fikir gelir.
Saçma bir fikir de olabilir ama belki buradan yola çıkarak başka birinin aklına bir fikir gelir.
0
Kara listeli uclu +1
Yeni gelenler kendi arasinda eslesebilir, gecen senelerde katilmis olanlar da kendi arasinda
Yeni gelenler kendi arasinda eslesebilir, gecen senelerde katilmis olanlar da kendi arasinda
0
aychovsky, birleşerek hediye alma fikri bence çok güzel. katılım olur mu buna bilmem ama bu kadar güvenlik önlemi alana kadar bunu yapsak hediyeleşme ruhuna daha çok yakışır.
ya da para toplamayız, etkinlik bittiğinde kimlere hediyesi gitmemiş bunu tespit ederiz ve açıkta kalanlara da gönüllü olanlar içlerinden geldiği gibi hediyelerini gönderirler.
kara liste geçen yıllarda hediyesini göndermeyenleri gösterecek, bu sene isterlerse katılamayacaklar sadece. yani yeni etkinliğimizi ilgilendirmiyorlar. bu sene yeni kara liste oluşturmayalım diye aslında çabamız.
ya da para toplamayız, etkinlik bittiğinde kimlere hediyesi gitmemiş bunu tespit ederiz ve açıkta kalanlara da gönüllü olanlar içlerinden geldiği gibi hediyelerini gönderirler.
kara liste geçen yıllarda hediyesini göndermeyenleri gösterecek, bu sene isterlerse katılamayacaklar sadece. yani yeni etkinliğimizi ilgilendirmiyorlar. bu sene yeni kara liste oluşturmayalım diye aslında çabamız.
0
şöyle de olabilir: katılımları alalım, kara listeye girecek kişiler elensin ve yolumuza başlayalım. 1 hafta gibi bir sure katılım sürsün. 5 aralık'a kadar da hiç iletişime geçmemiş olanlar belirlenip listeden çıkarılsın. yerine yeni katılımcılar varsa eklensin yoksa da duzenlemeler yapmamız gerekecek listede.
bir de gönüllülük meselesini oylamaya sunacagım üstteki konu ile.
bir de gönüllülük meselesini oylamaya sunacagım üstteki konu ile.
0
duyuruda böyle bir etkinlik yapıldığını duymamıştım açıkcası.
bu yıl yapılacaksa ben de dahil olmak isterim.
diğer arkadaşların da dediği gibi zirve işi zor, ancak eşleştirme/adres ile kargolamak daha mantıklı geldi bana da
bu yıl yapılacaksa ben de dahil olmak isterim.
diğer arkadaşların da dediği gibi zirve işi zor, ancak eşleştirme/adres ile kargolamak daha mantıklı geldi bana da
0
ben de katılmak istiyorum. beni de ekleyin lütfen listeye.
ilk kez katılacağım. kefil mefil derseniz kalbim kırılır.
ilk kez katılacağım. kefil mefil derseniz kalbim kırılır.
0
Duyuru hediyeleşmesini çok seviyorum. Geçen sene ben de bu vesile ile güzel insanlarla tanışan şanslı kısımdayım. Lakin karşılıklı hediyeleşme fikrini sevmedim. 3lü +1
Zirve olursa gitmem.
Zirve olursa gitmem.
0
hediyeleşme mevzuuna bende dahil olmak isterim
no kefil yes hediye mottosu ile geldim.
zirve yaş
no kefil yes hediye mottosu ile geldim.
zirve yaş
0
anti-kahraman
ya da edebi eserler var mı?
ya da edebi eserler var mı?
0
Madam Bovary, Don Kişot'un dişi olanı neredeyse.
Gerçekten de öyle bir durum varmış.
cat.middlebury.edu
Gerçekten de öyle bir durum varmış.
cat.middlebury.edu
0
gogu delen adam
Şöyle bir örnek var:Bir öğrenci yüksek lisans harcını kredi kartı ile ödeyecek. Yüksek lisans ödemesi kredi kartından çekilecek ve öğrenci her ay, aylık borcun minimum tutarını (borcun %20'sini) ödeyecek. Kalan borç 10 TL olduğunda borcun %20'si değil, kalan borcun tamamı (10 TL) ödenecek. Bir yılın
Şöyle bir örnek var:
Bir öğrenci yüksek lisans harcını kredi kartı ile ödeyecek. Yüksek lisans ödemesi kredi kartından çekilecek ve öğrenci her ay, aylık borcun minimum tutarını (borcun %20'sini) ödeyecek. Kalan borç 10 TL olduğunda borcun %20'si değil, kalan borcun tamamı (10 TL) ödenecek. Bir yılın ödemesini yapmak için kaç ay gerekeceğini ve öğrencinin ücreti karşılamak için ne kadar ödeme yapması gerektiğini hesaplamak için fonksiyon yazmak gerekiyor. Kredi kartı aylık faizi %2.5, borcun ödenmesi gereken minimum tutarı %20. Yıllık harç ücreti de 12.000TL. Bu durumda kaç ayda ve hangi limitli kart ile ödemenin yapılacağını gösterir fonksiyon gerekiyor.
function limit
F=input('Harc tutarini giriniz')
t=input('vadeyi giriniz')
r=input('faizi giriniz')
y=(F-(F*0.2))*((1+r)^t)
end
fprintf('Limit gereksinimi: %d\n',y)
fprintf('Harcama Maliyeti: %d\n',y-F)
Bu şekilde yazdım ama, burada F-(F*0.2) alanında eksik var. Çünkü toplam borcun değil, kalan borcun %20'si ödenecek. Sanırım for döngüsü olacak.
Yardımcı olabilecek var mı?
Bir öğrenci yüksek lisans harcını kredi kartı ile ödeyecek. Yüksek lisans ödemesi kredi kartından çekilecek ve öğrenci her ay, aylık borcun minimum tutarını (borcun %20'sini) ödeyecek. Kalan borç 10 TL olduğunda borcun %20'si değil, kalan borcun tamamı (10 TL) ödenecek. Bir yılın ödemesini yapmak için kaç ay gerekeceğini ve öğrencinin ücreti karşılamak için ne kadar ödeme yapması gerektiğini hesaplamak için fonksiyon yazmak gerekiyor. Kredi kartı aylık faizi %2.5, borcun ödenmesi gereken minimum tutarı %20. Yıllık harç ücreti de 12.000TL. Bu durumda kaç ayda ve hangi limitli kart ile ödemenin yapılacağını gösterir fonksiyon gerekiyor.
function limit
F=input('Harc tutarini giriniz')
t=input('vadeyi giriniz')
r=input('faizi giriniz')
y=(F-(F*0.2))*((1+r)^t)
end
fprintf('Limit gereksinimi: %d\n',y)
fprintf('Harcama Maliyeti: %d\n',y-F)
Bu şekilde yazdım ama, burada F-(F*0.2) alanında eksik var. Çünkü toplam borcun değil, kalan borcun %20'si ödenecek. Sanırım for döngüsü olacak.
Yardımcı olabilecek var mı?
0
while döngüsü olacak. Kalan miktar 10 TL'den büyük olduğu sürece ödeme yapmaya devam edecek. 10 TL ve altına düştüğü anda, bir sonraki ay artık tamamını ödeyecek. Matlab'de galiba şu şekilde yazılabilir.
function [odenen ay] = limit( harc, faiz, minimumoran )
odenen=0;
ay=0;
kalan=harc;
while(kalan>10)
odeme=kalan*minimumoran;
kalan=(kalan-odeme)*(1+faiz);
ay=ay+1;
odenen=odenen+odeme;
end
odenen=odenen+kalan*(1+faiz);
ay=ay+1;
end
function [odenen ay] = limit( harc, faiz, minimumoran )
odenen=0;
ay=0;
kalan=harc;
while(kalan>10)
odeme=kalan*minimumoran;
kalan=(kalan-odeme)*(1+faiz);
ay=ay+1;
odenen=odenen+odeme;
end
odenen=odenen+kalan*(1+faiz);
ay=ay+1;
end
0
aychovsky
Zengin, istediğini alabilen bir arkadaşa hediye almalıyım. Simli ve parlak şeyleri seviyor. Bu zamana kadar cüzdan, çanta ve başka aksesuarlar aldım hep. O yüzden farklı bir şey almak istiyorum. Giyecek alamıyorum, sürekli kilo alıp veriyor. Bir etkinlik bileti almak istedim ama işi için zırp diye ş
Zengin, istediğini alabilen bir arkadaşa hediye almalıyım. Simli ve parlak şeyleri seviyor. Bu zamana kadar cüzdan, çanta ve başka aksesuarlar aldım hep. O yüzden farklı bir şey almak istiyorum. Giyecek alamıyorum, sürekli kilo alıp veriyor. Bir etkinlik bileti almak istedim ama işi için zırp diye şehir dışına çıkmak zorunda kalabiliyor. Dekoratif bir şey alayım diyorum ama uzun zamandır evine gitmedim, evinde var mıdır diye düşünüyorum.
0
Buldumbuldum tarzı ürünleri zıpır buluyor, beğenmiyor. Klasik ve ciddi şeyleri seven bir insan. Ziyagil sülalesinden birine hediye alıyormuşum gibi canlandırılabilir.
0
Ben, böyle durumlarda bütçeme göre; nevresim, pijama, panduf seçeneklerinden birini seçiyorum. Her zaman, herkesin yenisine ihtiyacı vardır gibi geliyor.
0
Bu yeni moda sukulent veya teraryum setlerinden alabilirsiniz, misalen www.casaverdeflower.com (siteyi bilmiyorum, örnek olarak verdim). Ya da Zet.com'da da bulabilirsiniz.
0
Ben en çok ilgi alanlarıma yönelik hediye geldiğinde mutlu oluyorum. Kahve sehpası için bir kitap hem dekoratif, hem de kişisel olur. Mesela fotoğrafa ilgisi varsa şu (ben kendime almıştım) bence çok güzel hediye olur: www.google.com
Edit: Remzi Kitabevi'nden almıştım.
Edit: Remzi Kitabevi'nden almıştım.
0
www.bikutumutluluk.com
hayır kendileriyle bi alakam yok. ama sizin arkadaşa böyle bir hediye uygun olur diye düşündüm. sürprizli.
ya da açık bir uçak bileti.
hayır kendileriyle bi alakam yok. ama sizin arkadaşa böyle bir hediye uygun olur diye düşündüm. sürprizli.
ya da açık bir uçak bileti.
0
Yeni şeyler öğrenmeye ve denemeye istekli birisiyse eğer, istediği zaman kullanabileceği (böylelikle kısıtlamamış oluruz) bir kurs alınıp hediye edilebilir. Örneğin 3 saatlik suşi yapım kursu ya da 3-4 haftalık ahşap işleme dersi.
Bizde pek yok ama İstanbul'da bu tarz imkanların daha fazla olduğunu tahmin ediyorum :)
Bizde pek yok ama İstanbul'da bu tarz imkanların daha fazla olduğunu tahmin ediyorum :)
0
limoncello
Takıntı olmasa da gerçekten hiç mi içinizden geçirmiyorsunuz, istemiyorsunuz? Eğer öyleyse yanınızdaki(genele söylenmiştir) tipsiz, yaşlı vs adamların işi ne? Bana ama önemli olan iç güzelliği demeyin, samimi olun.
Takıntı olmasa da gerçekten hiç mi içinizden geçirmiyorsunuz, istemiyorsunuz? Eğer öyleyse yanınızdaki(genele söylenmiştir) tipsiz, yaşlı vs adamların işi ne? Bana ama önemli olan iç güzelliği demeyin, samimi olun.
0
iş ilanlarında olur ya, zorunlu değil ama tercih sebebidir
0
E vardir illa ki, neden olmasin? Olaganustu bir sey degil ki bu. Herkes ic guzellik pesinde olmak zorunda degil ki. Neden maksimum erdem sahibi olma sarti araniyor herkesten? Insan parayi sever, parayi sevmek cilginca bir sey degil. Ic guzellik pesinde degil diye kimseye "yaziklar olsun" kasesi basamayiz. Kadin ic guzelligi cok da onemsemiyordur, kendi bilir, varlikli yasamak da istiyordur, benligi kensine ait, kendini kendi istedigi kisiye sunar, uzerine cesitli yorumlar getirmek anlamsiz.
Yeni dogmus bebekken insanlari erdem kazanina daldirip cikardiklari, kadin-erkek genc-yasli herkesin pacalarindan erdem akan harika insanlar olduklari neverland ulkesinde bu sozunu ettigimiz kadin tipini kinasalar anlarim, ama obur turlu cok anlamsiz yahu...
Yuvarlak kalcali buyuk goguslu sevgili takintisi olan erkeklerimiz de var, ayni sey.
Farkindayim soruna cevap degil, seni elestiriyor da degilim ama denk geldi, icimi dokeyim dedim.
Yeni dogmus bebekken insanlari erdem kazanina daldirip cikardiklari, kadin-erkek genc-yasli herkesin pacalarindan erdem akan harika insanlar olduklari neverland ulkesinde bu sozunu ettigimiz kadin tipini kinasalar anlarim, ama obur turlu cok anlamsiz yahu...
Yuvarlak kalcali buyuk goguslu sevgili takintisi olan erkeklerimiz de var, ayni sey.
Farkindayim soruna cevap degil, seni elestiriyor da degilim ama denk geldi, icimi dokeyim dedim.
0
En fazla işimin yoğun olduğu dönemlerde bir iki kere "Beni bu hayattan çekip alacak zenginlikte olmuyor mu" demişliğim varmış da, tamamen sıkıntıdan, zevzekliğine yapılmış bir şaka bu, ötesi değil.
Önemli olan iç güzelliği tabii ki, bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. İç güzelliği derken de "Dünyanın en pir-ü pak insanına layığım, temizliği melekleri kıskandırsın" anlamında değil. İnsan olması önemli. Valla bak, şaka sanıyorsunuz ama Cem Yılmaz'ın dalga geçtiği "Brad Pitt'ten daha yakışıklısın" durumu %100 gerçek; iltifat pompası değil. Birine baktığımda tipini anlayamam ben, bulanık bir silüettir insan bana. Tanıdıkça, anlaştıkça tipi oluşur gözümün önünde. Eğer kişiliğine, aklına bayılmışsam çevresinde ışıklı, başında haleli görürüm ben o insanı. Brad Pitt köpeği olsun. Kıvanç Tatlıtuğ hiç yakışıklı gelmiyor; ağzını açtığında iki lafı bir araya getiremeyen, daha akıllı bir cümle kurduğuna şahit olmadığım adam yakışıklı mı olur, yakışıklı olsa ne olur? Bana Mahir İpek çok yakışıklı geliyor mesela, çok kimseye beğendiremedim ama bence fena yakışıklı, çünkü çok akıllı ve sempatik geliyor bana. Hani "Kafana silah dayadık. Bir ünlü seç" deseler, onu seçerim. Gerçi evli adam, eşi ile bir yastıkta kocasınlar. Asıl "Yanında Kıvanç Tatlıtuğ halt etmiş" dediğim bir adam durumun samimiyetini sorgularsa gözümde halelerini yitirip çirkinleşmeye başlar. Güzellik bakanın gözünde, sevilenden güzeli de çok zor. Belki bir iki anlık "celebrity crush". Bu da sadece kişisel bir tercih. Sadece bu tercih yüzünden "Hadi lan" denmesi çok rahatsız ediyor, çok üzüyor.
Zenginliğe gelince; bizim bir komşumuz vardı rahmetli. Onu zamanında zengin bir adamla evlendirmeye kalkmışlar. Apartmanlarını, tarlalarını göstermişler. Teyze de "Ben zengin istemem, ben dengim isterim" demiş ki bence durumu güzel özetliyor. Zengin adamla aynı kültürden gelmiyorumdur, aynı yerlere gitmiyorumdur, bir şeye baktığımda aynı şeyi görmüyorumdur ki ben. Denk olmayız ki hiç! Hem çok zengin olursa da, kesin o adamla dünya görüşüm farklıdır. Dünya görüşümün aynı olacağı bir insanın o zenginlikte olma olasılığı çok az. Bir de ben "Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz"la büyüdüm. Güvenemem o paranın kaynağına. Allah muhafaza, ya Reza Zerrab, Ali Ağaoğlu gibi biri olursa? Düşman başına. Ben gönlümün dengini isterim.
Bunlar da "Ben illa fakirle birlikte olacağım, zenginlikte beni unutsun" anlamına gelmiyor. Birlikte daha rahat ve güzel bir hayat için hayallerimiz olsun, orta sınıf olabilelim. Rahat yaşayabilmek isterim tabii ki. Hayatın içinde her şey var ve ben hazıra konmayı sevmiyorum; birlikte uğraşmak, birbirimize uzun süreli yükler bindirmeden birlikte didinmek istiyorum. Hayat bu, içinde her şey var.
Önemli olan iç güzelliği tabii ki, bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. İç güzelliği derken de "Dünyanın en pir-ü pak insanına layığım, temizliği melekleri kıskandırsın" anlamında değil. İnsan olması önemli. Valla bak, şaka sanıyorsunuz ama Cem Yılmaz'ın dalga geçtiği "Brad Pitt'ten daha yakışıklısın" durumu %100 gerçek; iltifat pompası değil. Birine baktığımda tipini anlayamam ben, bulanık bir silüettir insan bana. Tanıdıkça, anlaştıkça tipi oluşur gözümün önünde. Eğer kişiliğine, aklına bayılmışsam çevresinde ışıklı, başında haleli görürüm ben o insanı. Brad Pitt köpeği olsun. Kıvanç Tatlıtuğ hiç yakışıklı gelmiyor; ağzını açtığında iki lafı bir araya getiremeyen, daha akıllı bir cümle kurduğuna şahit olmadığım adam yakışıklı mı olur, yakışıklı olsa ne olur? Bana Mahir İpek çok yakışıklı geliyor mesela, çok kimseye beğendiremedim ama bence fena yakışıklı, çünkü çok akıllı ve sempatik geliyor bana. Hani "Kafana silah dayadık. Bir ünlü seç" deseler, onu seçerim. Gerçi evli adam, eşi ile bir yastıkta kocasınlar. Asıl "Yanında Kıvanç Tatlıtuğ halt etmiş" dediğim bir adam durumun samimiyetini sorgularsa gözümde halelerini yitirip çirkinleşmeye başlar. Güzellik bakanın gözünde, sevilenden güzeli de çok zor. Belki bir iki anlık "celebrity crush". Bu da sadece kişisel bir tercih. Sadece bu tercih yüzünden "Hadi lan" denmesi çok rahatsız ediyor, çok üzüyor.
Zenginliğe gelince; bizim bir komşumuz vardı rahmetli. Onu zamanında zengin bir adamla evlendirmeye kalkmışlar. Apartmanlarını, tarlalarını göstermişler. Teyze de "Ben zengin istemem, ben dengim isterim" demiş ki bence durumu güzel özetliyor. Zengin adamla aynı kültürden gelmiyorumdur, aynı yerlere gitmiyorumdur, bir şeye baktığımda aynı şeyi görmüyorumdur ki ben. Denk olmayız ki hiç! Hem çok zengin olursa da, kesin o adamla dünya görüşüm farklıdır. Dünya görüşümün aynı olacağı bir insanın o zenginlikte olma olasılığı çok az. Bir de ben "Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz"la büyüdüm. Güvenemem o paranın kaynağına. Allah muhafaza, ya Reza Zerrab, Ali Ağaoğlu gibi biri olursa? Düşman başına. Ben gönlümün dengini isterim.
Bunlar da "Ben illa fakirle birlikte olacağım, zenginlikte beni unutsun" anlamına gelmiyor. Birlikte daha rahat ve güzel bir hayat için hayallerimiz olsun, orta sınıf olabilelim. Rahat yaşayabilmek isterim tabii ki. Hayatın içinde her şey var ve ben hazıra konmayı sevmiyorum; birlikte uğraşmak, birbirimize uzun süreli yükler bindirmeden birlikte didinmek istiyorum. Hayat bu, içinde her şey var.
0
benim tam tersi zenginlere karşı önyargım var. şaka değil. ekonomik durumu kendini geliştirmeye, dünya üzerine kafa yormaya motive edecek seviyede olanları tercih ediyorum. bu noktada fakir, orta halli veya ortanın bir tık üstü önemli değil. zenginle olmaz ama.
0
Benim etrafımdaki kızların hiçbiri sevgilisiyle eşiyle parası için birlikte değil. Tek yaşlı sevgilisi olan kız arkadaşım var onlar da birbirini seviyor senelerdir. Bir uzaktan kız arkadaşım not için hocasıyla oldu, 10 senedir birlikteler resmen. Ki hiç onayladığım bir şey değil çünkü adam evli. Para not aynı kapı bence. Ama çevremdeki çoğu çift birbirlerine denk, belli standartlarda yaşıyor, iyi yerlerden mezun olup güzel işlerde çalışıyorlar zor zamanlarında da maddi olarak ailelerini ayakta tutuyorlar. Ben de istemem dengim olmayan adamı, ha istemem diye çıkmam mı, çıkarım, sonra adamı da ben çekerim, hiç de gocunmam sevdiğim insan için. Ama şimdi mantıken sor mümkünse kalbim konmasın dengim olmayan erkeğe derim. Üzülüyor insan onun için de kendisi için de.
Diğer yandan zengin adam istemeyi o kadar çirkin bir şey gibi lanse ediyorlar ki sanki erkeklerin güzel kadın istemesinden daha az yüzeyselmiş gibi. Çirkin olan zengin diye normalde olmayacağın adamla olmaktır. Yüzeysel insan kadında da vardır erkekte de. Kim de nasıl mutluysa öyle yaşasındır, ucu birinin canını acıtmadığı sürece.
Diğer yandan zengin adam istemeyi o kadar çirkin bir şey gibi lanse ediyorlar ki sanki erkeklerin güzel kadın istemesinden daha az yüzeyselmiş gibi. Çirkin olan zengin diye normalde olmayacağın adamla olmaktır. Yüzeysel insan kadında da vardır erkekte de. Kim de nasıl mutluysa öyle yaşasındır, ucu birinin canını acıtmadığı sürece.
0
Hayır. Hatta çevremdeki birçok kadın davul bile dengi dengine kafasında, zengin bir insanla belli noktalarda sorun yaşayacağı inancında.
0
geri kalan her kriteri sağladıktan sonra zengin de olsun, hiç sorun değil bence :)
0
hayır ama ben kendim zengin olmak istiyorum o konuda bir takıntım var :(
0
yok çok ciddiyim. eğer o adamı seviyorsam o da beni seviyorsa bitmiştir. para ilişkilerde amaç değil araç olmalı.
0
bir aylık bir garip flört/ilişkimsinin ardından. öncelikle gidilen mekanlar bile değişiyor.sürekli bir boğaz görme sevdası çok da muhteşem olmayan yemeklere para bayılma hali (ki o ödüyordu ama bana koyuyor). ne giyeyim telaşı benim gezmeliklerim :) onun günlüklerinin yanında ezik. onun için normal olanlar bana bir garip. ne bileyim ben sevgilimle balkan'da (esnaf lokantası bjk de) yemek yiyen insanım. gidip çay 2 lira olmuş diye söylenen insanım, doğalgaz faturasından korkarım. adam da üfürmeli sistemli ısıtma, giyime odası var benim dolabım yok diye tahta sopayı tavandan sarkıttım askılık diye kullanıyorum...
böyle uzar gider... ama şunu farkettim kendi hayatımdan çok şikayetim yok alışmışım her şeyin eksik olmasına onun içinse her şey mükemmel olmalı. bir süreden sonra olmuyor ne bileyim. zengin sevgili zor bence her şey onun standartında olsun ister sen de sağlayamazsın.
böyle uzar gider... ama şunu farkettim kendi hayatımdan çok şikayetim yok alışmışım her şeyin eksik olmasına onun içinse her şey mükemmel olmalı. bir süreden sonra olmuyor ne bileyim. zengin sevgili zor bence her şey onun standartında olsun ister sen de sağlayamazsın.
0
ya ben lan neyse
tüm türkiye de benim evlenmemi bekliyodu...evlenmek şart aga. gerçekten şart. düşünüyorum, düşünüyorum... şart, ki bu yaşıma kadar hep aksi düşüncedeydim-kısa kesicem. ben çok sıkıcı bir insan olduğumu düşünüyorum. gezmekten falan da nefret ederim. muhabbetim de iyi değildir. bazı çok sıkıcı garip h
tüm türkiye de benim evlenmemi bekliyodu...
evlenmek şart aga. gerçekten şart. düşünüyorum, düşünüyorum... şart, ki bu yaşıma kadar hep aksi düşüncedeydim-
kısa kesicem. ben çok sıkıcı bir insan olduğumu düşünüyorum. gezmekten falan da nefret ederim. muhabbetim de iyi değildir. bazı çok sıkıcı garip huylarım da vardır. ne aileden ne de iş bakımından zengin bir insan da değilim. ne tarla ne arsa var... baba işçi ben memur. buna bakan da var onun için söylüyorum.
ama kesinlikle yüzde 100 sadık, paylaşımcı, yahuşuklu -manken vücutlu değil ama-, romantik, inanılmaz anlayışlık ve empati sahibi bir insanım. çok da duygusalım. şimdi konuşuyoruz açık olalım :)
şimdi evlenmek istesem annem falan çabalar biliyorum. arkadaşlar da girer araya.
yahu ben evlendiğimde bu olumsuz özelliklerle ya evlendiğim kişinin başını yakarsam?
hiç mi girmeyeyim yalnız mı öleyim? 50 yaşına geldiğimde çocuğum olmadığı için pişman mı olayım?
www.youtube.com
evlenmek şart aga. gerçekten şart. düşünüyorum, düşünüyorum... şart, ki bu yaşıma kadar hep aksi düşüncedeydim-
kısa kesicem. ben çok sıkıcı bir insan olduğumu düşünüyorum. gezmekten falan da nefret ederim. muhabbetim de iyi değildir. bazı çok sıkıcı garip huylarım da vardır. ne aileden ne de iş bakımından zengin bir insan da değilim. ne tarla ne arsa var... baba işçi ben memur. buna bakan da var onun için söylüyorum.
ama kesinlikle yüzde 100 sadık, paylaşımcı, yahuşuklu -manken vücutlu değil ama-, romantik, inanılmaz anlayışlık ve empati sahibi bir insanım. çok da duygusalım. şimdi konuşuyoruz açık olalım :)
şimdi evlenmek istesem annem falan çabalar biliyorum. arkadaşlar da girer araya.
yahu ben evlendiğimde bu olumsuz özelliklerle ya evlendiğim kişinin başını yakarsam?
hiç mi girmeyeyim yalnız mı öleyim? 50 yaşına geldiğimde çocuğum olmadığı için pişman mı olayım?
www.youtube.com
0
hiç sevgilin olmadı mı, bunları aşağı yukarı test etmiş olman lazımdı onlarla.
0
mantık evliliği yap hacı o zaman. Anne babaya söyle sana uygun birini çıkarırlar elbet madem sıkıcı bir tipim gezemem dolaşamam diyorsun flört zor dışarda davullu zurnalı şanlı şöhretli düğünle yuva kurup mutlu olmak isteyen kızlar çok seninde kısmetine düşer biri, mutluluklar.
0
Kimse birini ömrünün sonuna kadar heyecan içinde bırakacak kadar değil ki, en sonunda muhabbet illa ki bitecek. O zamana kadar kendi dilinizi, kendi saçmalıklarınızı oluşturamadığınız zaman, insan aslan terbiyecisii, bungee jumping'ci olsa ne yazar. Her şekilde olay aynı evde birlikte tıkılı kalmaya gidecek zaten.
Bizim kuruma yabancı bir kadın gelmişti, çok garip konuşuyordu; en son dayanamadı ve şunu dedi: "Ben uzun zamandır eşimle evliyim, en yakın arkadaşım da o. BÖyle olunca biz kendi dilimizi geliştirdik ve ben o arada günlük konuşmalar dışında insanlarla nasıl konuşulduğunu unuttum. Eksikliğini de hissetmemiştim hep yan yana olduğumuzdan" Bu kadın da sana veya bana sıkıcı gelebilecek bir kadın ama iki kişi ne güzel saçmalayarak eğleniyorlar.
Ayrıca yine kaç kişinin arsası, tarlası var ki? Belki çoktur, benim çevrem dardır da; ben arsası, tarlası ya da eş değerde bir mal varlığı olan bir kişi hatırlayabildim zorlayarak. Zengin olmak gerekmiyor evlenmek için, sadece bir şirket gibi ilk masrafları karşılayacak kadar bir "Hadi, yola çıkıyoruz" parası gerekiyor. O parayı da ilişkinin tarafları belirler. Çok harcayan biri ile de, az harcayan biri ile de kredili mredili ya da bir süre para biriktirerek bu yola bir şekilde çıkabilirsin o kadar istiyorsan.
Şu üç paragrafın özeti şu, ilk dediklerin bir engel değil. Başını yakacak özelliklerin neler bilemem. "Yumurta bile kıramam" da bir özellik, "Sinirlenince dağı taşı deviririm" de, "Çok huysuz adamım, sürekli mutsuzum" da, "Çok pisim" de. Yalnız ölmene gerek yok. Özelliğin çok uçta bir şey değilse, sana uyacak birileri vardır herhalde. Yine de acele etmemek gerek. Acele acele evlenince "Pazardan aldım bir tane, eve geldim bin tane" diye tüm huylar saçılıyor sonradan.
Bizim kuruma yabancı bir kadın gelmişti, çok garip konuşuyordu; en son dayanamadı ve şunu dedi: "Ben uzun zamandır eşimle evliyim, en yakın arkadaşım da o. BÖyle olunca biz kendi dilimizi geliştirdik ve ben o arada günlük konuşmalar dışında insanlarla nasıl konuşulduğunu unuttum. Eksikliğini de hissetmemiştim hep yan yana olduğumuzdan" Bu kadın da sana veya bana sıkıcı gelebilecek bir kadın ama iki kişi ne güzel saçmalayarak eğleniyorlar.
Ayrıca yine kaç kişinin arsası, tarlası var ki? Belki çoktur, benim çevrem dardır da; ben arsası, tarlası ya da eş değerde bir mal varlığı olan bir kişi hatırlayabildim zorlayarak. Zengin olmak gerekmiyor evlenmek için, sadece bir şirket gibi ilk masrafları karşılayacak kadar bir "Hadi, yola çıkıyoruz" parası gerekiyor. O parayı da ilişkinin tarafları belirler. Çok harcayan biri ile de, az harcayan biri ile de kredili mredili ya da bir süre para biriktirerek bu yola bir şekilde çıkabilirsin o kadar istiyorsan.
Şu üç paragrafın özeti şu, ilk dediklerin bir engel değil. Başını yakacak özelliklerin neler bilemem. "Yumurta bile kıramam" da bir özellik, "Sinirlenince dağı taşı deviririm" de, "Çok huysuz adamım, sürekli mutsuzum" da, "Çok pisim" de. Yalnız ölmene gerek yok. Özelliğin çok uçta bir şey değilse, sana uyacak birileri vardır herhalde. Yine de acele etmemek gerek. Acele acele evlenince "Pazardan aldım bir tane, eve geldim bin tane" diye tüm huylar saçılıyor sonradan.
0
olumlu olumsuz özelliklerini evlenmeden önce kız bilirse sen onun başını yakmış olmazsın. o kendi başını yakmış olur. şaka şaka.
birbirinizi tanıma sürecinde kendin olursun, ondan da aynı şeyi istersin. herkesin iyi kötü yanları var. evlilikte mesele iyi kötü yan değil . beklentiler.
birbirinizi tanıma sürecinde kendin olursun, ondan da aynı şeyi istersin. herkesin iyi kötü yanları var. evlilikte mesele iyi kötü yan değil . beklentiler.
0
evlen lan tabi manyakmısın bir kız bul yapıştır gitsin sanki evli erkekler ve kadınlar dört dörtlük. ne mallar yuva kuruyu sen mi kuramıyacan.
0
Kimse mukemmel degil ki. Seni kusurlarinla sevecek ve senin de kusurlariyla sevecegin birini buldugunda mutlu olursun. Ayrica bazi seyler karsindaki kisiyle beraber degisir. Usengec biriysen birbirinizi motive edip beraber spor yaparsiniz, tek gezmeyi sevmiyosan belki beraber gezerken cok eglenecegin birini bulursun filan.
0
hacı kız düşürme amacıyla açtıysan bu duyuruyu tebrik ederim öncelikle. çünkü artık ancak böyle düşüyor kızlar. yok ama gerçekten evlenmek fikrindeysen evlenme. evliliği sürdüren taraf sen olmayacak gibi görünüyorsun. evleneceğin kişinin evlenemiyor/boşanamıyor oluşununda çaresizlik ölçüsünde evli kalırsınız. hele çocuk mocuk pff. tutku işi onlar. bilgisayar oyunu oynaya oynaya hayatı da oyuna çevirdiniz. sanki görev tamamlıyoruz. çocuk yapan +5000 bonus veriyorlar.
0
merak ediyorum
Şöyle büyük bir deprem olsa 1-2 milyon ölse süper olmaz mi. Şehir yenilenir, gereksiz kalabaliklar ve marabalar göt korkusundan köylerine döner. Kentsel dönüşüm hizlanir. Daha modern bir sehir inşa edilir.
Şöyle büyük bir deprem olsa 1-2 milyon ölse süper olmaz mi.
Şehir yenilenir, gereksiz kalabaliklar ve marabalar göt korkusundan köylerine döner. Kentsel dönüşüm hizlanir. Daha modern bir sehir inşa edilir.
Şehir yenilenir, gereksiz kalabaliklar ve marabalar göt korkusundan köylerine döner. Kentsel dönüşüm hizlanir. Daha modern bir sehir inşa edilir.
0
modern bir şehir inşa edilecek olsa deprem olmadan da edilirdi. şu an koca bir beton yığınıyken koca bir harabeye döner. ülke ekonomisinin döndüğü yerde 2 milyon kişinin öleceği ölçekte bir deprem olursa da önce sen topuklarsın bence.
0
o dediklerinin hiç biri olmaz işte. ölen ölür üstüne aynı kalabalık olarak evsizlik, işsizlik, bulaşıcı hastalık gibi bir çok dertle uğraşmak zorunda kalırız. kentsel dönüşüm olarak da toki yıkıntıların, cesetlerin üzerine aynı iğrenç binalarını dikmeye devam eder.
kısaca istanbul yine aynı istanbul olur, üstüne bir de depremin getireceği olumsuz etkilerin yükü biner omzumuza..
kısaca istanbul yine aynı istanbul olur, üstüne bir de depremin getireceği olumsuz etkilerin yükü biner omzumuza..
0
Zihniyetin ve üslubun ayrı bir konu ama hiç bir şeyin senin sandığın gibi olmayacağına emin olabilirsin. Şehir on yirmi yıl geri gider, bi beş on sene de yerinde sayar. O gider sandığın insanların bir kısmı gitse de hırsızlık, yağma gibi işler için yeni yeni insanlar çıkar gelir, bir de bi şekilde yerleşir. Şehrin o halini görüp yaşayan insanların psikolojisi de cabası. İnşa edilmez ama diyelim ki edildi o insanların o hali, psikokojisi çözülmeden hiç bir anlamı olmaz o modern şehrin.
Söylenebilecek bir dünya şey var.
Gölcük ten bildirdim.
Ayrıca, önce sen kaçarsın +1 diyorum.
Söylenebilecek bir dünya şey var.
Gölcük ten bildirdim.
Ayrıca, önce sen kaçarsın +1 diyorum.
0
dünyaya asteroid çarpsa umrum olmaz. tek bakteriler kalsa, evrim 1 milyar yıl geri gitse üzülmem.
0
ya bence depremi beklemeye gerek. fakirleri direkt gaz odalarına atıp öldürebiliriz. bu yolda canımı feda edebilirim. böylelikle ülke refah içerisinde yüzer. kişi başına düşen gelir artar, fakirler olmadığı için işsizlik olmaz ülke bir anda büyür. bu da benim fikrim, gerekli yerlere iletmeyi düşünüyorum.
0
limoncello
sb. Gelmiş geçmiş...
sb. Gelmiş geçmiş...
0
eskileri çok bilmiyorum ama bence şu an doutzen kroes. çok güzel kadın. adriana limanın 2 çocuk doğurmadan önceki hali de enfes güzel.
0
candice ultra güzel ama memeleri yok. gerçi hangi vs mankeninin memesi var ki...
0
etna
amerikalı ve türk olmayanyakışıklı ve ünlü birilerini söyleyebilir misiniz?yaşı 32-38 arası olan.
amerikalı ve türk olmayan
yakışıklı ve ünlü birilerini söyleyebilir misiniz?
yaşı 32-38 arası olan.
yakışıklı ve ünlü birilerini söyleyebilir misiniz?
yaşı 32-38 arası olan.
0
yorke
ve cok iyi bir firmada olsa (tasinabilme gibi bir durumunuz yok) isi kabul eder miydiniz? Ornek uzaklik: florya-gebze
ve cok iyi bir firmada olsa (tasinabilme gibi bir durumunuz yok) isi kabul eder miydiniz? Ornek uzaklik: florya-gebze
0
Yok, o kadar uzakligi kabul edemem. Hayatim calismak ve yolculuktan ibaret olursa iyi is teklifi ne isime yarayacak?
0
ilk başta para cazip gelse de daha sonra sadece yol yoruyor insanı. bu dünyada mutlu olmak istiyorsan işin evine yakın olacak.
0
Beylikdüzü-Beşiktaş, TEM üzerinden 47 km, günde 4 saat, 5. sene.
Bayılmıyorum ama kabus da değil.
Bayılmıyorum ama kabus da değil.
0
oeeh Beşiktaş-Ataşehir'e bile en fazla 1,5 ay dayandım neyseki taşınıyorum.
Çekilecek dert değil.
Çekilecek dert değil.
0
taşınmalısın. çalışan bir insan için taşınmak ekstrem durumlar hariç imkansız olamaz bence.
yıllarını yollarda heba eden ve etmekte olan biri olarak söylüyorum
yıllarını yollarda heba eden ve etmekte olan biri olarak söylüyorum
0
1 ay oncesine kadar evimle isim arasinda bir cadde vardi sadece. Karsidan karsiya geciyordum ve evdeydim. O taraflardan butceye uygun ve guzel bir ev bulamadigim icin tasinmak zorunda kaldim. Simdi tek vasita ile 15-20 dk suren bi' yol var. Bela okumak istemem ama allah belasini versin. Ne kadar guzel bi' seymis evin dibinde olan is. Bu yol cekilmez. Keske hic tasinmasaydim diyorum.
0
olmadı ki bir kullanıcı adım
Evet, soru İstanbul'da yaşayanlara.Üniversite dolayısıyla 2 aydır İstanbul'da kalıyorum. İnsanlar hep gergin, trafik hep sıkışık, havası hep kirli gibi. Başta barınma ve beslenme olmak üzere insani ihtiyaçlar fahiş ücretlerle ancak karşılanabiliyor. Trafikte/bir yere giderken harcanan zamandan geriy
Evet, soru İstanbul'da yaşayanlara.
Üniversite dolayısıyla 2 aydır İstanbul'da kalıyorum.
İnsanlar hep gergin, trafik hep sıkışık, havası hep kirli gibi. Başta barınma ve beslenme olmak üzere insani ihtiyaçlar fahiş ücretlerle ancak karşılanabiliyor. Trafikte/bir yere giderken harcanan zamandan geriye insanın kendine ayırabileceği çok az zaman kalıyor. O kalan zamanda da dışarı çıkıp saatlerimi gitmek istediğim yere gitmeye çalışmakla harcayacağıma yatarak geçirmek daha mantıklı geliyor.
İstanbul'da yaşayan kimi tanıyorsam ya saatlerini yolda geçirmeye razı olmuş ya da ev ve iş arasındaki küçük çemberde hapsolmuş durumda. NİYE? Niye İstanbul? 15 milyon'a soruyorum. NEDEN?
Hiç "BIKTIM" demiyor musunuz?
Hiç "5 DAKİKA DAHA UYUYABİLSEM KEŞKE" demiyor musunuz?
Hiç "DAHA KÜÇÜK BİR YERDE YAŞASAYDIM" demiyor musunuz?
Hiç "BU KIÇ KADAR YERDE HANGİ AKLA HİZMET 15 MİLYON YAŞAR" demiyor musunuz?
2 aydır buradayım ve ben diyorum.
Soru başlıkta.
Üniversite dolayısıyla 2 aydır İstanbul'da kalıyorum.
İnsanlar hep gergin, trafik hep sıkışık, havası hep kirli gibi. Başta barınma ve beslenme olmak üzere insani ihtiyaçlar fahiş ücretlerle ancak karşılanabiliyor. Trafikte/bir yere giderken harcanan zamandan geriye insanın kendine ayırabileceği çok az zaman kalıyor. O kalan zamanda da dışarı çıkıp saatlerimi gitmek istediğim yere gitmeye çalışmakla harcayacağıma yatarak geçirmek daha mantıklı geliyor.
İstanbul'da yaşayan kimi tanıyorsam ya saatlerini yolda geçirmeye razı olmuş ya da ev ve iş arasındaki küçük çemberde hapsolmuş durumda. NİYE? Niye İstanbul? 15 milyon'a soruyorum. NEDEN?
Hiç "BIKTIM" demiyor musunuz?
Hiç "5 DAKİKA DAHA UYUYABİLSEM KEŞKE" demiyor musunuz?
Hiç "DAHA KÜÇÜK BİR YERDE YAŞASAYDIM" demiyor musunuz?
Hiç "BU KIÇ KADAR YERDE HANGİ AKLA HİZMET 15 MİLYON YAŞAR" demiyor musunuz?
2 aydır buradayım ve ben diyorum.
Soru başlıkta.
0
Türkiye'deki büyük şirketlerin hemen hemen hepsinin merkezi İstanbul'da. Yüksek eğitim seviyesi gerektiren işlerin birçoğu da yine İstanbul'da. Haliyle herkes iş için İstanbul'a geliyor. Bunun yanında konser, etkinlikler vs. hepsi İstanbul'da. Koca ülke sanki bir şehirde yaşıyormuş gibi.
Başka şehirde eski nesil işler dışında, acemi'nin de dediği gibi yeni sektörlerde iş bulman imkansıza yakın. Bulsan bile sana çok komik rakamlar teklif ediyorlar. Çünkü o işten anlamıyorlar.
Başka şehirde eski nesil işler dışında, acemi'nin de dediği gibi yeni sektörlerde iş bulman imkansıza yakın. Bulsan bile sana çok komik rakamlar teklif ediyorlar. Çünkü o işten anlamıyorlar.
0
istanbulda doğdum. istanbulda büyüdüm. tüm çevrem her şeyim tüm geçmişim istanbulda. bu yüzden yaşıyorum. 40 yaşımda terketmeyi planlıyorum, du bakalım.
0
okul burda aq ya. gerçi okulla da pek işim yok ama takdir edersin ki "okulu bıraktım ben hadi baybay" deyip bi yere gidecek olursam belamı sker aile eşrafı.
bunları hep söylüyorum kendime. istanbul'un güzellikleri var elbette ama ben küçük ve daha düzenli bir şehirde yaşamayı tercih ederdim açıkçası. zaten gezen tozan adam değilim. ne bileyim tenis kortu, buz pisti, tiyatrosu, sineması olan küçük bi yer benim için fazlasıyla yeterli olurdu.
(üst paragraftaki yerleri kendim için yazmadım, medeni bi yerde bulunmaları gerektiğine inandığım için yazdım. tenis kortu veya buz pistini "spor fasilitesi" olarak genelleyebiliriz. yoksa benim ne işim var tiyatroyla sinemayla, sığırım ben)
bunları hep söylüyorum kendime. istanbul'un güzellikleri var elbette ama ben küçük ve daha düzenli bir şehirde yaşamayı tercih ederdim açıkçası. zaten gezen tozan adam değilim. ne bileyim tenis kortu, buz pisti, tiyatrosu, sineması olan küçük bi yer benim için fazlasıyla yeterli olurdu.
(üst paragraftaki yerleri kendim için yazmadım, medeni bi yerde bulunmaları gerektiğine inandığım için yazdım. tenis kortu veya buz pistini "spor fasilitesi" olarak genelleyebiliriz. yoksa benim ne işim var tiyatroyla sinemayla, sığırım ben)
0
Cunku Kadikoy, Besiktas, Sisli'de benim gibi yasayan ve dusunen kisiler var. Turkiye'de yasam zaten zor her yer fasist dolu, cahil dolu. En azindan bu uc yer bana Turkiye'de oldugumu bir miktar unutturuyor.
0
Turkiye'de IStanbul disinda hicbir sehir de asla yasamam.
Ev ve isyeri arasindaki kucuk cemberde hapsolmamak icin bu sehirdeyim.
Hicbir halt yok diger buyuk sehirlerde. "Yoo her sey var" demeyin hic, yok.
Trafik var mi, var ama trafikten kurtulacagim diye geri kalan her seyden de mahrum olmak istemiyorum. Aradigim her sey burada. Egede, akdenizde, guneydoguda, karadenizde, ic anadoluda cesitli illeri de gezdim, yok arkadas. Dunya'nin baska bir yerinde daha hareketli bir sehre tasinma imkanim olsa oraya tasinirim hatta. Falza sakinligi sevemem, yasadigim yer canli olsun isterim. Kucuk bir sehirde yapamam ben, donup dolasip ayni birkac seyi yaparak hayatimi geciremem.
Baska bir ilde yasamayi aklimdan bile geciremiyorum, kabus gibi.
Ev ve isyeri arasindaki kucuk cemberde hapsolmamak icin bu sehirdeyim.
Hicbir halt yok diger buyuk sehirlerde. "Yoo her sey var" demeyin hic, yok.
Trafik var mi, var ama trafikten kurtulacagim diye geri kalan her seyden de mahrum olmak istemiyorum. Aradigim her sey burada. Egede, akdenizde, guneydoguda, karadenizde, ic anadoluda cesitli illeri de gezdim, yok arkadas. Dunya'nin baska bir yerinde daha hareketli bir sehre tasinma imkanim olsa oraya tasinirim hatta. Falza sakinligi sevemem, yasadigim yer canli olsun isterim. Kucuk bir sehirde yapamam ben, donup dolasip ayni birkac seyi yaparak hayatimi geciremem.
Baska bir ilde yasamayi aklimdan bile geciremiyorum, kabus gibi.
0
Ankarada yaşıyorum ankaradaki arkadaşlarımın çoğu istanbula taşındı şimdi herkes ankarayı bokluyor demek ki memnunlar
0
nefis bir soru.
ben yedi yıldır istanbul'dayım. yedi yıl önce mükemmel bir şehirdi benim için. nefis arkadaşlıklar, farklı mekanlar, sonu bitmek tükenmek bilmeyen ortamlar... ama hepimiz insanız ve bir süre sonra tükeniyor her şey. ben de artık buradan uzaklaşmak istediğimi fark ettim. şanslıyım ki gidebiliyorum kısa sürede. ama gidemediğimi de düşünüyorum. bir işe kapak atıp da oradan uzaklaşmak bir süre sonra yaşadığın hayatın boktan taraflarını görsen bile çok zor. çoğu insan bu akıntıya kapılmış durumdalar ve şimdi ben sana sorabilirim? ne yapsınlar? alternatif sun lütfen.
bir sahil kasabasında domates mi yetiştirsinler? iyi ama hangi parayla? nasıl? sahibinden.com'a gidip bir arsa fiyatlarını ve evleri vs incelemeni tavsiye ederim. günümüzde maalesef alternatifleri yaşamak çok zor. bir şeyleri başarsan bile sonrasında kendi içlerinde zorlukları var. dolayısıyla yaşamın kendisi zor artık. bir zamanlar yaşadığımız o ailenin kanatları altında değil hiçbir şey.
benim de tüm gördüğüm sıkıntı mutsuzluk ve hengame. ama buranın insanı zaten sevmiş bunu. kimi kalabalığı seviyor kimi yalnızlığı. ben kalabalığa doydum, bir başıma doğanın sesini dinlemeye gidiyorum bir süre sonra. tercih meselesi. ne diyelim. herkese bol şans.
ben yedi yıldır istanbul'dayım. yedi yıl önce mükemmel bir şehirdi benim için. nefis arkadaşlıklar, farklı mekanlar, sonu bitmek tükenmek bilmeyen ortamlar... ama hepimiz insanız ve bir süre sonra tükeniyor her şey. ben de artık buradan uzaklaşmak istediğimi fark ettim. şanslıyım ki gidebiliyorum kısa sürede. ama gidemediğimi de düşünüyorum. bir işe kapak atıp da oradan uzaklaşmak bir süre sonra yaşadığın hayatın boktan taraflarını görsen bile çok zor. çoğu insan bu akıntıya kapılmış durumdalar ve şimdi ben sana sorabilirim? ne yapsınlar? alternatif sun lütfen.
bir sahil kasabasında domates mi yetiştirsinler? iyi ama hangi parayla? nasıl? sahibinden.com'a gidip bir arsa fiyatlarını ve evleri vs incelemeni tavsiye ederim. günümüzde maalesef alternatifleri yaşamak çok zor. bir şeyleri başarsan bile sonrasında kendi içlerinde zorlukları var. dolayısıyla yaşamın kendisi zor artık. bir zamanlar yaşadığımız o ailenin kanatları altında değil hiçbir şey.
benim de tüm gördüğüm sıkıntı mutsuzluk ve hengame. ama buranın insanı zaten sevmiş bunu. kimi kalabalığı seviyor kimi yalnızlığı. ben kalabalığa doydum, bir başıma doğanın sesini dinlemeye gidiyorum bir süre sonra. tercih meselesi. ne diyelim. herkese bol şans.
0
Kaos sevmiyorum, sokağımdan günde 10 kişi geçse 11.yi aramam. Sakinliği seviyorum, en son 11-12 yaşında sıkıldım. Yapmak istediğim şeyleri düşündükçe üç ömür yetmiyor zaten, onu da harcıyorum burada. İstanbul'un İstanbul olmayan kısmında yaşamak beni çok mutlu ediyor, bir de işe uzak olmasa. İstanbul'a her dönüşümde lanet üstüne lanet okuyorum; canlılık değil bu, kangren. Üstelik kangreni yaratanın bir parçası da benim.
Herkes gibi işim için buradayım. Başka şehirde de aynı işi yaparım ama kurum değiştirmek attan inip eşeğe binmek olur ama başka yerlerde attan inip file, çitaya binmek için zorluyorum. Kısmet, nasip artık.
Herkes gibi işim için buradayım. Başka şehirde de aynı işi yaparım ama kurum değiştirmek attan inip eşeğe binmek olur ama başka yerlerde attan inip file, çitaya binmek için zorluyorum. Kısmet, nasip artık.
0
oha 2 ayda nasıl o hale geldin ya. İstanbul turistler ve üniversiteliler için en iyi yerlerden biri bence. Çalışırken zulüm gibi gelebilir o ayrı.
Ama küçük şehirde sakinlik içinde yaşasan, sevgilinle/arkadaşlarınla dışarı çıkıp bi dolaşalım diyince gezecek yer bulamasan ya da hep aynı 1-2 yer olsa, doğru düzgün etkinlik olmasa sadece sinema olsa, bu şehri sevecek misin?
Ama küçük şehirde sakinlik içinde yaşasan, sevgilinle/arkadaşlarınla dışarı çıkıp bi dolaşalım diyince gezecek yer bulamasan ya da hep aynı 1-2 yer olsa, doğru düzgün etkinlik olmasa sadece sinema olsa, bu şehri sevecek misin?
0
kadiköy-moda-beşiktaş-istiklal-beyoğlu-eminönü-ayasofya-üsküdar-bostancı-caddebostan
var çünkü hacı
kıç kadar mı bu arada:D 20 ortalama şehre totalde denktir heralde
var çünkü hacı
kıç kadar mı bu arada:D 20 ortalama şehre totalde denktir heralde
0
yamuklu sucurta
parasız, yalnız, hasta vs.?
parasız, yalnız, hasta vs.?
0
acımak?
pek acımıyorum
göremeyen insanların çektiği zorlukları düşünüp nasıl zor bir hayat yaşadıklarını düşünüyorum beceremiyorum, zorlukları aşamıyorum, üzülüyorum buruluyorum
Gerçek anlamda kimseye acımak bana düşmez.
pek acımıyorum
göremeyen insanların çektiği zorlukları düşünüp nasıl zor bir hayat yaşadıklarını düşünüyorum beceremiyorum, zorlukları aşamıyorum, üzülüyorum buruluyorum
Gerçek anlamda kimseye acımak bana düşmez.
0
acımanın anlamı epey bir değişmeye başladı, kültür değişmeye başladı o nedenle nasıl cevap versem bilemedim.
empati kurarak acıdığım/durumuna üzüldüğüm insan tipi bu dünyaya her şeylerini verenler. elbette burada saygı var her şeyden önce, saygı duymak acımaya neden oluyor. dalı koparılan ağaca, sevdiğin bir şeye acır gibi bu.
ek olarak saydıklarınız, savaşta büyüyen, kimi yaralanan çocuklar vs.
yani başkasını mağdur etmezken mağdur olanlar/edilenler - kendi türünden ihanet gören ve yamyam gibi yenenler.
zavallı bulduklarım var bir de. yukarıdaki tanımın dışındaki çoğu kimse. hariçten gazel atanlar, dünyası küçük beklentisi büyükler, test edilmeden etmeye kalkanlar, bizzat sorumlular kadar zavallı ve bu grupta. geriye kalan ve şansa mağdur etmeyen/olmayan (henüz) grubu zavallı bulmuyorum tabii.
empati kurarak acıdığım/durumuna üzüldüğüm insan tipi bu dünyaya her şeylerini verenler. elbette burada saygı var her şeyden önce, saygı duymak acımaya neden oluyor. dalı koparılan ağaca, sevdiğin bir şeye acır gibi bu.
ek olarak saydıklarınız, savaşta büyüyen, kimi yaralanan çocuklar vs.
yani başkasını mağdur etmezken mağdur olanlar/edilenler - kendi türünden ihanet gören ve yamyam gibi yenenler.
zavallı bulduklarım var bir de. yukarıdaki tanımın dışındaki çoğu kimse. hariçten gazel atanlar, dünyası küçük beklentisi büyükler, test edilmeden etmeye kalkanlar, bizzat sorumlular kadar zavallı ve bu grupta. geriye kalan ve şansa mağdur etmeyen/olmayan (henüz) grubu zavallı bulmuyorum tabii.
0
prensip olarak kimseye acımıyorum.
sadece hüzünlendiren şeyler var. kendince mutlu olduğu küçük şeylerden hayal kırıklığına uğrayan insanları görünce böyle bi hüzünleniyorum. mesela hevesle aldığı dondurmayı tam ağzına götürecekken dondurması külahından düşen insanın o hevesinin yarıda kalması üzer beni. ne bileyim böyle bi içim sıkılır ama o kadar.
sadece hüzünlendiren şeyler var. kendince mutlu olduğu küçük şeylerden hayal kırıklığına uğrayan insanları görünce böyle bi hüzünleniyorum. mesela hevesle aldığı dondurmayı tam ağzına götürecekken dondurması külahından düşen insanın o hevesinin yarıda kalması üzer beni. ne bileyim böyle bi içim sıkılır ama o kadar.
0
Çeşitli sebeplerden dolayı hayatını gıcık olduğu biriyle geçirmek zorunda kalanlar.
Dolandırılanlara acıyorum galiba. Telefonda hesabınız teröristlerin eline geçti şeylerine inananlara yazık diyesim geliyor.
Dolandırılanlara acıyorum galiba. Telefonda hesabınız teröristlerin eline geçti şeylerine inananlara yazık diyesim geliyor.
0
Zalime, içinde intikam olana, güç eline geçtiğinde çekinmeden kullanana, keskin sirke olana, sinirliye çok acırım, çok üzülürüm. İnsanlar ondan bir gün kurtulur ama o kişi kendinden kurtulamaz. (Bir kişi özelinde yazmadım ama istediğinize yakıştırabilirsiniz)
0
TDK'nin şu "acımak" tanımından gidersek:
2. Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek
Evlatları tarafından aranmayan, sorulmayan yalnız yaşlılar için çok üzülüyorum. Artık elden ayaktan düşmüş veya düşmek üzere oluyorlar ve on yıllarca baktıkları çocukları kendilerini artık bir "yük" olarak görmeye başlıyor.
Hiçbir evlat anne ve babasını yük olarak görmemeli. Dünyanın en acı şeyi budur çünkü.
2. Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek
Evlatları tarafından aranmayan, sorulmayan yalnız yaşlılar için çok üzülüyorum. Artık elden ayaktan düşmüş veya düşmek üzere oluyorlar ve on yıllarca baktıkları çocukları kendilerini artık bir "yük" olarak görmeye başlıyor.
Hiçbir evlat anne ve babasını yük olarak görmemeli. Dünyanın en acı şeyi budur çünkü.
0
karaktersizler,benciller vs... gibi kötü sıfata sahip olan insanlar.
birde kendisini işi ve şirketi için feda etmiş, 18-24 saat ofiste çalışan insanlar. açıkçası bunlar gibi olmak istemiyorum. dünyaya daha fazla zaman ayırmak istiyorum. o yüzden üzülürüm bu tiplere. biraz kendimden de kaynaklı.
birde kendisini işi ve şirketi için feda etmiş, 18-24 saat ofiste çalışan insanlar. açıkçası bunlar gibi olmak istemiyorum. dünyaya daha fazla zaman ayırmak istiyorum. o yüzden üzülürüm bu tiplere. biraz kendimden de kaynaklı.
0
O saydığın şeyler büyük dert olabilir ama insanın kendi seçimi değil. Acımayı öfkeyle karışık üzülme hali olarak düşünürsek daha çok insanların bilerek ve isteyerek yaptıkları seçimler acıma hissi uyandırıyor bende. Birinci sıraya maddi değerleri koyanlar, hayatlarını yalan üzerine kuranlar, kişisel çıkarları dışında hiçbir kaygı duymayanlar, diğerlerinin haklarını kendi haklarından daha az değerli bulanlar vb. insanlar acınasıdır.
0
Acımak değil. Üzülmek daha çok. acımak ne haddime diye düşünürüm.
Tedavisi mümkün olmayan ya da çok zor olan hastalıklara sahip olan insanlara üzülürüm.
Ya da belki gerçekten yalnız olanlara. Ciddi anlamda bir yalnızlıktan bahsediyorum.
Tedavisi mümkün olmayan ya da çok zor olan hastalıklara sahip olan insanlara üzülürüm.
Ya da belki gerçekten yalnız olanlara. Ciddi anlamda bir yalnızlıktan bahsediyorum.
0
1- cehaletini erdem sanan öküzler
2- kendini çıkar için satan aydınlar. burada çıkar derken ille de maddi çıkardan bahsetmiyorum. hata yaptığını kabul etmeyip iyice köpekleşenleri var.
not: bu mesajda hiçbir "öküz" ve "köpek" hayvanına hakaret edilmek istenmemiştir.
2- kendini çıkar için satan aydınlar. burada çıkar derken ille de maddi çıkardan bahsetmiyorum. hata yaptığını kabul etmeyip iyice köpekleşenleri var.
not: bu mesajda hiçbir "öküz" ve "köpek" hayvanına hakaret edilmek istenmemiştir.
0
yere (evde değil) düşen sigarayı, alıp içmeye devam edenler.
trip atan, sürekli sıkıntısı olan sevgiliye ya da aile üyesine sahip olanlar.
ailesi dindar olan, deist, ateist, agnostik, başka din mensubu vb. kişiler.
trip atan, sürekli sıkıntısı olan sevgiliye ya da aile üyesine sahip olanlar.
ailesi dindar olan, deist, ateist, agnostik, başka din mensubu vb. kişiler.
0
whimsical
Yakışıklılığa göre olacak tabi ki sıralama! :)Ayhan Işık, Kartal Tibet, Ekrem Bora, Salih Güney, Tanju Gürsu, İzzet Günay, Tarık AkanHepsi çok tatlı be! <3Not: Cinsiyet belirtiniz.
Yakışıklılığa göre olacak tabi ki sıralama! :)
Ayhan Işık, Kartal Tibet, Ekrem Bora, Salih Güney, Tanju Gürsu, İzzet Günay, Tarık Akan
Hepsi çok tatlı be! <3
Not: Cinsiyet belirtiniz.
Ayhan Işık, Kartal Tibet, Ekrem Bora, Salih Güney, Tanju Gürsu, İzzet Günay, Tarık Akan
Hepsi çok tatlı be! <3
Not: Cinsiyet belirtiniz.
0
ayhan ışık, ayhan ışık, ayhan ışık.
bu adam açık ara türk sinemasının gelmiş geçmiş en yakışıklı aktörü.
*(erkek)
bu adam açık ara türk sinemasının gelmiş geçmiş en yakışıklı aktörü.
*(erkek)
0
salih güney
tarık akan
ayhan ışık
kartal tibet
tanju gürsu
izzet günay
ekrem bora
cinsiyet: kadın
tarık akan
ayhan ışık
kartal tibet
tanju gürsu
izzet günay
ekrem bora
cinsiyet: kadın
0
fotograf koymadigin icin.
salih guney, izzet gunay ve tanju gursuyu sima olarak bilmiyo olabilir yeni nesil.
ayrica 7 kisi cok, millet usenmis de olabilir.
o yuzden bir dahakine bunlari dikkate alirsin artik pampasi.
salih guney, izzet gunay ve tanju gursuyu sima olarak bilmiyo olabilir yeni nesil.
ayrica 7 kisi cok, millet usenmis de olabilir.
o yuzden bir dahakine bunlari dikkate alirsin artik pampasi.
0
Oh, şöyle olsun anket :)
Ekrem Bora - Tarık Akan - Kartal Tibet - Ayhan Işık - Sahil Güney - İzzet Günay - Tanju Gürsu
Kadın
Ekrem Bora - Tarık Akan - Kartal Tibet - Ayhan Işık - Sahil Güney - İzzet Günay - Tanju Gürsu
Kadın
0
açık ara ayhan ışık , salih güney, tarık akan
yedekte fikret hakan ve yabancı kontenjanından alain delon, omar sharif
kadın.
yedekte fikret hakan ve yabancı kontenjanından alain delon, omar sharif
kadın.
0
karizma: 1. ayhan ışık 2. tanju gürsu
baby face: 1.tarık akan 2.salih güney
cinsiyet: godfather
baby face: 1.tarık akan 2.salih güney
cinsiyet: godfather
0
yüzünü hatırladıklarım arasında
1- tarık akan
2- ayhan ışık
3- kartal tibet
4- izzet günay
5- ekrem bora
kadın
1- tarık akan
2- ayhan ışık
3- kartal tibet
4- izzet günay
5- ekrem bora
kadın
0
buffy de vampir sayılır
35. madde ile görevlendirme talep ettim, şu an yazım çalışmakta olduğum üniversite tarafından yöke gönderildi, yök henüz nakli gerçekleştirmedi bildiğim kadarıyla. 10 kasım da gitmiş yazım çünkü..bugün maaşa baktım, geliştirme ödeneği miktarınca eksik var.. ortada bir hata var diye düşünüyorum.. ne
35. madde ile görevlendirme talep ettim, şu an yazım çalışmakta olduğum üniversite tarafından yöke gönderildi, yök henüz nakli gerçekleştirmedi bildiğim kadarıyla. 10 kasım da gitmiş yazım çünkü..
bugün maaşa baktım, geliştirme ödeneği miktarınca eksik var.. ortada bir hata var diye düşünüyorum.. ne yapmalı? taahhütle mi görüşmeliyim? yoksa olması gerektiği gibi mi olmuş. teşekkürler.
bugün maaşa baktım, geliştirme ödeneği miktarınca eksik var.. ortada bir hata var diye düşünüyorum.. ne yapmalı? taahhütle mi görüşmeliyim? yoksa olması gerektiği gibi mi olmuş. teşekkürler.
0
aychovsky
Cüzdanımı çaldırdım, akşamına bulundu. Ancak cüzdanım ve haliyle kimlik kartım bir gün kadar elime geçmedi. Bulan kişiden ertesi akşam alabildim. Onun için bir yerlere ilan vermem gerekebiliyormuş "Hükümsüzdür" diye, o yerler nereler? Bir de onlara ödeme yapılıyor mu? Kartları martları iptal ettirmi
Cüzdanımı çaldırdım, akşamına bulundu. Ancak cüzdanım ve haliyle kimlik kartım bir gün kadar elime geçmedi. Bulan kişiden ertesi akşam alabildim. Onun için bir yerlere ilan vermem gerekebiliyormuş "Hükümsüzdür" diye, o yerler nereler? Bir de onlara ödeme yapılıyor mu? Kartları martları iptal ettirmiştim, bu durumda ödeme yapma seçeneklerim nedir?
0
Eskiden bir gazetenin ilan sayfasına hükümsüzdür ilanı verip gazeteyi saklamanız gerekiyordu ama artık emniyete bildirip yenisini çıkarttırmak yeterli olabilir. Tam anlayamadım, cüzdan kayıptı ve bulunduğunda kimlik de içinde miydi?
0
ilana gerek yok, zaten bir geçerliliği de yok gazete ilanının. kaybedince vergi dairesine bildirmek gerekiyor ama sen bulmuşsun kimliğini. vergi dairesi işi de kimliğini yeniletenler için ama istersen yine bir gidip sor başıma böyle bir olay geldi bir şey yapmak gerekli mi diye..
0
Cüzdan bulundu, sadece az bir para alıp bir kenara atmışlar. Kimlik, vb. hep içinde.
0
O zaman sorun olacağını sanmıyorum. Kartları aynı gün iptal ettirmeniz zaten bir kayıp olduğunun kanıtı.
0
ertesi gün bulunduğuna göre parayı alıp atmışlardır kenara cüzdanı, öyle kimlikle kompleks işlere girmemişlerdir kesin. tedbirli olmakta fayda var tabi yine.
cüzdanı çalınıp da bulunan insanları fena kıskanıyorum yalnız. benimkini çalan adamlar atomlarına mı ayırıyor neyse hiç bulunamadı. giden paradan çok kimliklerin yenisini çıkarmak için harcanan para ve zaman insanı mahvediyor..
ek: kartların iptal edilmesinin kimlikle ilgili olaylara bir kanıt olarak kabul edileceğini sanmam bu arada..
cüzdanı çalınıp da bulunan insanları fena kıskanıyorum yalnız. benimkini çalan adamlar atomlarına mı ayırıyor neyse hiç bulunamadı. giden paradan çok kimliklerin yenisini çıkarmak için harcanan para ve zaman insanı mahvediyor..
ek: kartların iptal edilmesinin kimlikle ilgili olaylara bir kanıt olarak kabul edileceğini sanmam bu arada..
0
oymak beyi
ön bilgi: gözlük kullanıyorum ve saplarını 2-3 günde bir yıkayıp siliyorum.ilginç bir şekilde sadece sağ kulağımın arkası kirleniyor. peçeteyi ıslatıp kulağımın arkasını temizliyorum mesela, bayağı kir çıkıyor. bir de kaşınıyor kulağım, insanın kaşıdıkça kaşıyası geliyor, deli gibi kaşıyorum kulağım
ön bilgi: gözlük kullanıyorum ve saplarını 2-3 günde bir yıkayıp siliyorum.
ilginç bir şekilde sadece sağ kulağımın arkası kirleniyor. peçeteyi ıslatıp kulağımın arkasını temizliyorum mesela, bayağı kir çıkıyor. bir de kaşınıyor kulağım, insanın kaşıdıkça kaşıyası geliyor, deli gibi kaşıyorum kulağımı, hafif kanama bile oluyor, el-yüz kreminden sürüyorum bazen yatarken, yumuşuyor vs. vs. kulağımı bugün temizlesem mesela iki gün sonra aynı şekilde kir çıkar. 2-3 aydır böyle olmaya başladı sanırım ve şimdi rahatsız etmeye başladı.
ne yapmak lazım bu kulak arkasına? krem mrem mi lazım? benzer bir problem yaşayan var mı? sürekli doktora gidiyorum, bunun için de doktora gitmek istemiyorum şimdi. yardımcı olan çıkarsa süper olur.
ilginç bir şekilde sadece sağ kulağımın arkası kirleniyor. peçeteyi ıslatıp kulağımın arkasını temizliyorum mesela, bayağı kir çıkıyor. bir de kaşınıyor kulağım, insanın kaşıdıkça kaşıyası geliyor, deli gibi kaşıyorum kulağımı, hafif kanama bile oluyor, el-yüz kreminden sürüyorum bazen yatarken, yumuşuyor vs. vs. kulağımı bugün temizlesem mesela iki gün sonra aynı şekilde kir çıkar. 2-3 aydır böyle olmaya başladı sanırım ve şimdi rahatsız etmeye başladı.
ne yapmak lazım bu kulak arkasına? krem mrem mi lazım? benzer bir problem yaşayan var mı? sürekli doktora gidiyorum, bunun için de doktora gitmek istemiyorum şimdi. yardımcı olan çıkarsa süper olur.
0
Cildiyeciye gösterebilirsin. Yağlı mı, yoksa yara şeklinde mi? Belki mantardır, belki seboreik dermatittir, belki başka bir şeydir.
0
vapurlarfalan
Bir yandan özgür düşünce diyecek ve sansüre karşı olacaksın diğer yandan bunla uyuşmayan, taban tabana zıt site kuralların olacak. özgürlük abidesi sayılan reddit, twitter vb gibi sitelere bakınca bizim anadolu coğrafyasındaki gibi kolay hesap banlanmıyor. sitede uçurulan hesapların çoğu hukuk açısı
Bir yandan özgür düşünce diyecek ve sansüre karşı olacaksın diğer yandan bunla uyuşmayan, taban tabana zıt site kuralların olacak.
özgürlük abidesi sayılan reddit, twitter vb gibi sitelere bakınca bizim anadolu coğrafyasındaki gibi kolay hesap banlanmıyor. sitede uçurulan hesapların çoğu hukuk açısından sorun doğuracak entylerinden değil sadece modlarının şahsi keyfinden ve toplumun bilinçaltına işlemiş yasakçı zihniyetinden kaynaklı olduğunu şahsi tecrübelerimle görüyorum.
Bu son iddialı lafımı biraz açmak isterim:
modern olduğunu iddia eden gençler yani aslında bizim toplumumuzun inernet ortamında çoğunluğunu oluşturan, okuyan kesim, bir yandan avrupa/batı medeniyetine özenirken işine gelen taraflarını görüyor ama diğer taraftan şahsi nefretini, öfkesini engelleyemiyor ve o bilinçaltındaki yasakçı tarafı ortaya çıkıyor.
Toplum içinde, genç nüfusun oluşturduğu ve özellikle batıya özenip internette nefret nağraları atan insanlar bence çoğunlukla kişilik karmaşası yaşıyor.
bir yanda yetiştirildiğimiz, adet gelenek ve kültürümüz diğer yanda içselleştiremediğimiz ama hollywood filmleri ile çocukluktan itibaren özendiğimiz batı medeniyeti.
burda küfür edilen, aşağılanan insan normalken, kendini modern hissederek, aslında özenti olarak hareket eden kişi aslında anormal.
"benim ailem zaten çok özgürdü ben de öyle yetiştirildim" demesin kimse.en lüks yaşayan geçmiş modern aile yapısının nasıl olduğunu bildiğimz gibi, yalanlanamayacak kayıtlı bir tarih var.
Geleneğini ve kültürünü gayet iyi özümsemiş, o doğrultuda yaşayan insanlara karşı, batılı hayat tarzını filmlerden, dizilerden, internetten, mcdonalds's dan özenerek kendi toplununa nefret besleyen kişi bence sadece özünü değil aklını yitirmiştir ve büyük bir psikoz içindedir. Öfke kusuyor ve bunu yaparken aslında batıda görülmeyen sadece doğulu insanlara özgü şekilde davranıyor.
Batı toplumlarında kendisi gibi olmayan itin götüne sokulmaz, tam aksine değişik bir ses denerek değer verilir, dışlanmaz.
Kendisi gibi olmayanı geri kafalı gibi terimlerle nitelendirmek, DAHA BÜYÜK BİR GERİ KAFALILIK.
Bu şekilde görülen ve nitelendirilen kişiler çoğunlukla köylerinde kasabalarında büyüklerinden gördüğü şekilde yaşamış, kültürleri ve gelenekleri doğrultusunda büyümüş insanlar. bu bir okula gidip, hangi dereceyle mezun olunduğu konusuyla değelendirelecek bir konu değil.
Üniversiteye gidip aynı şekilde geleneğine bağlı kalan bir türkiye gençliği var. En şehirlisi nasıl okuyarak kazanıyorsa en köylüsü de okuyup azim yaparak kazanıyor, kaymakam oluyor, vali oluyor. Ama okuyunca insan bir anda sihirli bir şekilde batı medeniyetine upgrade yapıp pipo içmeye başlamıyor.
Kısaca; internette sürekli ahkam kesip, türkiye halkını batılı normlara uymadığı için bazen küfür ederek, bazen diğer avrupa halklarıyla kıyaslarken gösterdiği refleks tamamen ortadoğu.
Batı toplumunda esas olan hoşgöörü değil mi? Çok kültürlülük değil mi?
Tabiki bizim üniversite okumuş, eğitimli nesilimiz batı özentisinden ileri gidemeyen davranışlar içinde. Ne diğerine hoşgörü var ne kendisi gibi düşünmeyene saygı.
İnsanın aldığı eğitim ne olursa olsun ahlakını yaşayarak değil de TV'den , internetten alıyorsa sorunu burda aramak gerekir.
Bu durumun, insanları ortada kalmışlık hissine (ne batı medeneyetinden saygı görebiliyor ne kendi medeniyetinden), kendini tatmin edememe hissiyle beraber toplumca kişilik bozukluğuna ittiğine inanıyorum.
Yetişmiş nesil ne yazıkki kendisi gibi olmayana karşı hoşgörüsüzlük yaparak yetiştiği toplumun kurallarıyla hareket ederken, bir yandan da özgür düşünce diyerek çelişki içinde kalıyor.
Bir tren kazası mı oldu, suçlu aramaya gerek yok. Suçlu kendisi gibi olmayan toplum (aslında o tren yolunu yapanlar kendisiyle aynı okuldan, sınıftan mezun kişiler. belki kendisi)
Bütün bu bahsettiklerim, toplumdaki ayrışmanın sebeplerinden aklıma gelenleri.
Bu ayrışma durumu; internetin, sosyal medyanın gelişmesiyle beraber 2000'li yıllardan itibaren fazlasıyla kendini belli ediyor. Bu tarihten önce böyle bir kutuplaşma, bölünme yoktu. En aykırı takılanı dahi bunları kafaya takmazdı. çünkü bunu takan yoktu. kişi yine istediği gibi davranıp takılıyordu.
geri kafalılık nedir? Türkiye'de bir üniversite okuyup, diğerlerinin bütün resmi göremediğinden dem vurmak ileri kafalılık mıdır? yoksa okumak insanın kafasında, her şeyi görebildiğini sanmasına yol açan bir afyon hissi mi uyandırıyor?
özgürlük abidesi sayılan reddit, twitter vb gibi sitelere bakınca bizim anadolu coğrafyasındaki gibi kolay hesap banlanmıyor. sitede uçurulan hesapların çoğu hukuk açısından sorun doğuracak entylerinden değil sadece modlarının şahsi keyfinden ve toplumun bilinçaltına işlemiş yasakçı zihniyetinden kaynaklı olduğunu şahsi tecrübelerimle görüyorum.
Bu son iddialı lafımı biraz açmak isterim:
modern olduğunu iddia eden gençler yani aslında bizim toplumumuzun inernet ortamında çoğunluğunu oluşturan, okuyan kesim, bir yandan avrupa/batı medeniyetine özenirken işine gelen taraflarını görüyor ama diğer taraftan şahsi nefretini, öfkesini engelleyemiyor ve o bilinçaltındaki yasakçı tarafı ortaya çıkıyor.
Toplum içinde, genç nüfusun oluşturduğu ve özellikle batıya özenip internette nefret nağraları atan insanlar bence çoğunlukla kişilik karmaşası yaşıyor.
bir yanda yetiştirildiğimiz, adet gelenek ve kültürümüz diğer yanda içselleştiremediğimiz ama hollywood filmleri ile çocukluktan itibaren özendiğimiz batı medeniyeti.
burda küfür edilen, aşağılanan insan normalken, kendini modern hissederek, aslında özenti olarak hareket eden kişi aslında anormal.
"benim ailem zaten çok özgürdü ben de öyle yetiştirildim" demesin kimse.en lüks yaşayan geçmiş modern aile yapısının nasıl olduğunu bildiğimz gibi, yalanlanamayacak kayıtlı bir tarih var.
Geleneğini ve kültürünü gayet iyi özümsemiş, o doğrultuda yaşayan insanlara karşı, batılı hayat tarzını filmlerden, dizilerden, internetten, mcdonalds's dan özenerek kendi toplununa nefret besleyen kişi bence sadece özünü değil aklını yitirmiştir ve büyük bir psikoz içindedir. Öfke kusuyor ve bunu yaparken aslında batıda görülmeyen sadece doğulu insanlara özgü şekilde davranıyor.
Batı toplumlarında kendisi gibi olmayan itin götüne sokulmaz, tam aksine değişik bir ses denerek değer verilir, dışlanmaz.
Kendisi gibi olmayanı geri kafalı gibi terimlerle nitelendirmek, DAHA BÜYÜK BİR GERİ KAFALILIK.
Bu şekilde görülen ve nitelendirilen kişiler çoğunlukla köylerinde kasabalarında büyüklerinden gördüğü şekilde yaşamış, kültürleri ve gelenekleri doğrultusunda büyümüş insanlar. bu bir okula gidip, hangi dereceyle mezun olunduğu konusuyla değelendirelecek bir konu değil.
Üniversiteye gidip aynı şekilde geleneğine bağlı kalan bir türkiye gençliği var. En şehirlisi nasıl okuyarak kazanıyorsa en köylüsü de okuyup azim yaparak kazanıyor, kaymakam oluyor, vali oluyor. Ama okuyunca insan bir anda sihirli bir şekilde batı medeniyetine upgrade yapıp pipo içmeye başlamıyor.
Kısaca; internette sürekli ahkam kesip, türkiye halkını batılı normlara uymadığı için bazen küfür ederek, bazen diğer avrupa halklarıyla kıyaslarken gösterdiği refleks tamamen ortadoğu.
Batı toplumunda esas olan hoşgöörü değil mi? Çok kültürlülük değil mi?
Tabiki bizim üniversite okumuş, eğitimli nesilimiz batı özentisinden ileri gidemeyen davranışlar içinde. Ne diğerine hoşgörü var ne kendisi gibi düşünmeyene saygı.
İnsanın aldığı eğitim ne olursa olsun ahlakını yaşayarak değil de TV'den , internetten alıyorsa sorunu burda aramak gerekir.
Bu durumun, insanları ortada kalmışlık hissine (ne batı medeneyetinden saygı görebiliyor ne kendi medeniyetinden), kendini tatmin edememe hissiyle beraber toplumca kişilik bozukluğuna ittiğine inanıyorum.
Yetişmiş nesil ne yazıkki kendisi gibi olmayana karşı hoşgörüsüzlük yaparak yetiştiği toplumun kurallarıyla hareket ederken, bir yandan da özgür düşünce diyerek çelişki içinde kalıyor.
Bir tren kazası mı oldu, suçlu aramaya gerek yok. Suçlu kendisi gibi olmayan toplum (aslında o tren yolunu yapanlar kendisiyle aynı okuldan, sınıftan mezun kişiler. belki kendisi)
Bütün bu bahsettiklerim, toplumdaki ayrışmanın sebeplerinden aklıma gelenleri.
Bu ayrışma durumu; internetin, sosyal medyanın gelişmesiyle beraber 2000'li yıllardan itibaren fazlasıyla kendini belli ediyor. Bu tarihten önce böyle bir kutuplaşma, bölünme yoktu. En aykırı takılanı dahi bunları kafaya takmazdı. çünkü bunu takan yoktu. kişi yine istediği gibi davranıp takılıyordu.
geri kafalılık nedir? Türkiye'de bir üniversite okuyup, diğerlerinin bütün resmi göremediğinden dem vurmak ileri kafalılık mıdır? yoksa okumak insanın kafasında, her şeyi görebildiğini sanmasına yol açan bir afyon hissi mi uyandırıyor?
0
İlk olarak batı toplumlarında esas olan hoşgörü falan değil. O hoşgörü anayasada veya hukukta var; halkın içinde olmuyor genelde. O hoşgörülülüğün içinde ne aşağılamalar, ne ırkçılıklar cirit atıyor. İnsanlar düşünüyor; nefret suçu olduğu için ifade edemiyorlar sadece.
Kısmen katılıyorum, kısmen katılmıyorum.
İlk olarak, arada kalmışlık kültüründen ve kişilik bpzukluğundan, "Yumurtadan çıktım, kabuğumu beğenmiyorum" sendromundan hepimizin nasibini aldığına inanıyorum. İnsan kendini ne olarak görürse görsün; aşağıladığımız her şey içimizde var. Bunun içinde yetiştik; genelde öyle hissetmesen bile hiç ummadığın bir ayrıntıda karşına çıkar bu. O yüzden, memleketimde büyüyen tüm kızların bir parça "Kezban", tüm erkeklerin de bir parça "Kamil" olduğu benim inancım. Böyle olmamak istemek ve bunun için çalışmayı ayrı, buna sarınıp "Ben de böyleyim" demeyi ayrı bir şey olarak görüyorum.
Buna benzer olarak da "Anadolu çomarı" tabirinden nefret ediyorum. Çok aşağılayıcı, çok kibirli bir laf; başkasına nasıl köpek diyebilir bir insan. Kezban ve Kamil'lik müesseseleri gibi, çomarlık dediğimiz şey de içimizde. Tamam, tamamen bunun içinde batmış olmasa da insan, metrobüse binerken arkasındakini düşünüp "Buyrun" mu diyor kimse, herkes kendi en iyisine odaklanmış gidiyor. Oturabilmek veya en azından düzgün bir yerde ayakta kalmak için stratejiler düşünüyor. TEM'de trafikte takip mesafesini mi koruyor, yoksa "Arayı açarsam, biri giriverir" diye mi düşünüyor. Ya da sokakta birbirini dövebilen, birbirine "Kimsin sen, kimsin lan sen" diyen adamlar mı çomarlıktan uzak, "Ay, adam bana bakıyor, yolumu değiştireyim" diyen kadın mı? Dediğimiz şeylerin bir kısmını yapmak zorundayız; hayatta kalma, ezilmeme çabası hepimizi bir parça "çomar" yapmak zorunda. Söylediğimiz şeyden, biz muaf değiliz. Dolayısıyla bu tür şeyler için küfretmeyi anlamlı bulmuyorum. Bu da "Madem hepimiz çomarız, o halde birbirmizi sevelim" anlamında bir kullanım değil. Şark kurnazı ya da yobaz olarak gördüğüm bir insanı sevmem, saymam mümkün değil; sadece küfürlerle yargılamadan önce, sütten çıkmış ak kaşık olmadığımı hatırlamak gerek. Çelişkinin olmaması mümkün değil, bu kültür mozaiğinin içinde homojen olmak mümkün değil.
Baktığında, dediğin kesimle ne kadar dalga geçiliyorsa, pipolu kesimle de o kadar dalga geçiliyor.
Bunun için ise interneti ve televizyonu suçlamak çok da anlamlı değil. Bu dünden bugüne başlayan bir süreç değil. Bunun daha öncesi de var ama öncesi 80'lerde arabeskle başlayan bir süreç. Arabesk ezilenlerin müziği oldu, dinleyenler orada kendilerinden bir şeyler buldu. İbo "Urfa'da Harvard vardı da, ben mi okumadım" dedi ve okumamamın kompleksini yaşayan insanlar "Yürü be!" ile ortaya çıktılar. "İşi bilip işe gitmemek", "kısa yoldan köşeyi dönmek" gibi önceden var olan kavramların altın çağını yaşaması da bu dönem. "Benim memurum işini bilir" de bu dönem. Açıkçası bunların hepsini bir arada düşündüğümde, politik bir tercihin yanında bir de etkiye tepki olarak görüyorum. Atatürk zamanında "Köylü milletin efendisidir" diyerek şehirli-köylü değer dengesini korumaya çalışmış. Bu alanda okumamış kişinin de değerli olabileceği hissi verilmeye çalışılmış. Sonrasında ise biraz daha elitist bir politika görülmüş. Bu gerçekten çağdaşlaşma için bir çaba olsa da, yan etki olarak okumamış kesimin kendini değersiz hissetmesine neden olmuş illa ki. Sonradan da İstanbul'a olan göçlerle bu ayrım kendini aynı coğrafya da iyice belirginleştirmiş ama fakir ve okumamış kesim kendini hala değersiz, söz söyleme hakkı yokmuş gibi hissetmiş. Bu şartlar altında "Ben de insanım" düşüncesinin bir düdüklü tencere misali kaynaması kadar normal bir şey yok. 80'lerde de politik rüzgarın bu düdüklü tencereyi birden açması, yozlaşmanın da getirisi, arabesk gibi kültürel öğelerle birlikte kontrolsüzce bu kesimin "Bey" konumuna gelme süreci ve şehirli-köylü ayrımındaki keskinleşme artık elle tutulur, bıçakla kesilir hale gelmesi kaçınılmaz. Bu kişiler 80'lerde zengin iş adamı oldu. Şimdilerde ise ülke yönetiyorlar, birçok ezilmiş kişinin sesi oluyorlar. İnternetin gelişmesi ise ancak bu süreci hızlandıran bir etken. Toplum zaten uzun süredir ayrışmış, coğrafi konumdaki yapısı nedeniyle zaten ayrışık. Ancak bu ayrışmanın tırmanmasının nedenini teknolojik gelişmelere yığmak anlamlı değil.
Tren kazası kısmına gelince, suçlu ilk başta tabii ki yapımda emeği geçen ve o yapımı yöneten kişiler. Ya kim suçlanacaktı? Onun o şekilde yapılmasını denetlemek, can güvenliğini sağlamak kimin işi? Doğal bir kızgınlık da o kişileri seçenlere gelecek tabii ki. Ancak onlara kızıyor olmak, onları suçlamak; yine kişinin kendisini suçundan muaf bırakmıyor. "Ne yaptın, bu olanları engellemek için" derler insana. Eğer kişi gerçekten bir şeyler yaptığına inanıyorsa, o zaman istediğine kızabilir. Ama ben elimden geleni yaptığımı düşünmüyorum kişisel olarak, bu da beni herkes kadar suçlu yapar.
Kısmen katılıyorum, kısmen katılmıyorum.
İlk olarak, arada kalmışlık kültüründen ve kişilik bpzukluğundan, "Yumurtadan çıktım, kabuğumu beğenmiyorum" sendromundan hepimizin nasibini aldığına inanıyorum. İnsan kendini ne olarak görürse görsün; aşağıladığımız her şey içimizde var. Bunun içinde yetiştik; genelde öyle hissetmesen bile hiç ummadığın bir ayrıntıda karşına çıkar bu. O yüzden, memleketimde büyüyen tüm kızların bir parça "Kezban", tüm erkeklerin de bir parça "Kamil" olduğu benim inancım. Böyle olmamak istemek ve bunun için çalışmayı ayrı, buna sarınıp "Ben de böyleyim" demeyi ayrı bir şey olarak görüyorum.
Buna benzer olarak da "Anadolu çomarı" tabirinden nefret ediyorum. Çok aşağılayıcı, çok kibirli bir laf; başkasına nasıl köpek diyebilir bir insan. Kezban ve Kamil'lik müesseseleri gibi, çomarlık dediğimiz şey de içimizde. Tamam, tamamen bunun içinde batmış olmasa da insan, metrobüse binerken arkasındakini düşünüp "Buyrun" mu diyor kimse, herkes kendi en iyisine odaklanmış gidiyor. Oturabilmek veya en azından düzgün bir yerde ayakta kalmak için stratejiler düşünüyor. TEM'de trafikte takip mesafesini mi koruyor, yoksa "Arayı açarsam, biri giriverir" diye mi düşünüyor. Ya da sokakta birbirini dövebilen, birbirine "Kimsin sen, kimsin lan sen" diyen adamlar mı çomarlıktan uzak, "Ay, adam bana bakıyor, yolumu değiştireyim" diyen kadın mı? Dediğimiz şeylerin bir kısmını yapmak zorundayız; hayatta kalma, ezilmeme çabası hepimizi bir parça "çomar" yapmak zorunda. Söylediğimiz şeyden, biz muaf değiliz. Dolayısıyla bu tür şeyler için küfretmeyi anlamlı bulmuyorum. Bu da "Madem hepimiz çomarız, o halde birbirmizi sevelim" anlamında bir kullanım değil. Şark kurnazı ya da yobaz olarak gördüğüm bir insanı sevmem, saymam mümkün değil; sadece küfürlerle yargılamadan önce, sütten çıkmış ak kaşık olmadığımı hatırlamak gerek. Çelişkinin olmaması mümkün değil, bu kültür mozaiğinin içinde homojen olmak mümkün değil.
Baktığında, dediğin kesimle ne kadar dalga geçiliyorsa, pipolu kesimle de o kadar dalga geçiliyor.
Bunun için ise interneti ve televizyonu suçlamak çok da anlamlı değil. Bu dünden bugüne başlayan bir süreç değil. Bunun daha öncesi de var ama öncesi 80'lerde arabeskle başlayan bir süreç. Arabesk ezilenlerin müziği oldu, dinleyenler orada kendilerinden bir şeyler buldu. İbo "Urfa'da Harvard vardı da, ben mi okumadım" dedi ve okumamamın kompleksini yaşayan insanlar "Yürü be!" ile ortaya çıktılar. "İşi bilip işe gitmemek", "kısa yoldan köşeyi dönmek" gibi önceden var olan kavramların altın çağını yaşaması da bu dönem. "Benim memurum işini bilir" de bu dönem. Açıkçası bunların hepsini bir arada düşündüğümde, politik bir tercihin yanında bir de etkiye tepki olarak görüyorum. Atatürk zamanında "Köylü milletin efendisidir" diyerek şehirli-köylü değer dengesini korumaya çalışmış. Bu alanda okumamış kişinin de değerli olabileceği hissi verilmeye çalışılmış. Sonrasında ise biraz daha elitist bir politika görülmüş. Bu gerçekten çağdaşlaşma için bir çaba olsa da, yan etki olarak okumamış kesimin kendini değersiz hissetmesine neden olmuş illa ki. Sonradan da İstanbul'a olan göçlerle bu ayrım kendini aynı coğrafya da iyice belirginleştirmiş ama fakir ve okumamış kesim kendini hala değersiz, söz söyleme hakkı yokmuş gibi hissetmiş. Bu şartlar altında "Ben de insanım" düşüncesinin bir düdüklü tencere misali kaynaması kadar normal bir şey yok. 80'lerde de politik rüzgarın bu düdüklü tencereyi birden açması, yozlaşmanın da getirisi, arabesk gibi kültürel öğelerle birlikte kontrolsüzce bu kesimin "Bey" konumuna gelme süreci ve şehirli-köylü ayrımındaki keskinleşme artık elle tutulur, bıçakla kesilir hale gelmesi kaçınılmaz. Bu kişiler 80'lerde zengin iş adamı oldu. Şimdilerde ise ülke yönetiyorlar, birçok ezilmiş kişinin sesi oluyorlar. İnternetin gelişmesi ise ancak bu süreci hızlandıran bir etken. Toplum zaten uzun süredir ayrışmış, coğrafi konumdaki yapısı nedeniyle zaten ayrışık. Ancak bu ayrışmanın tırmanmasının nedenini teknolojik gelişmelere yığmak anlamlı değil.
Tren kazası kısmına gelince, suçlu ilk başta tabii ki yapımda emeği geçen ve o yapımı yöneten kişiler. Ya kim suçlanacaktı? Onun o şekilde yapılmasını denetlemek, can güvenliğini sağlamak kimin işi? Doğal bir kızgınlık da o kişileri seçenlere gelecek tabii ki. Ancak onlara kızıyor olmak, onları suçlamak; yine kişinin kendisini suçundan muaf bırakmıyor. "Ne yaptın, bu olanları engellemek için" derler insana. Eğer kişi gerçekten bir şeyler yaptığına inanıyorsa, o zaman istediğine kızabilir. Ama ben elimden geleni yaptığımı düşünmüyorum kişisel olarak, bu da beni herkes kadar suçlu yapar.
0
@aychovsky
benim aldığım eğitimde as olan insan ve haber alma hürriyeti idi. bu türkiye de farklı olabilir. çünkü bu tarz bir özgürlük ve devrim yaşanmadı. yasalara dayalı bir ayaklanma veya herhangi birşey çok sırıtıyor. bu yüzden türkiye bir devrim yaşayamayacak.
first amendment gibi bir düşünce olmadıktan sonra (ki olmayacak) biz kötünün iyisi olacağız.
benim aldığım eğitimde as olan insan ve haber alma hürriyeti idi. bu türkiye de farklı olabilir. çünkü bu tarz bir özgürlük ve devrim yaşanmadı. yasalara dayalı bir ayaklanma veya herhangi birşey çok sırıtıyor. bu yüzden türkiye bir devrim yaşayamayacak.
first amendment gibi bir düşünce olmadıktan sonra (ki olmayacak) biz kötünün iyisi olacağız.
0
herkes anlattığınız gibi değil. ben değilim. belki siz de bunun farkında olduğunuz için değilsiniz.
ama mesele doğu-batı meselesi değil. olay şu:
özenmek slotu var insanlarda. evrimsel bir şey olsa gerek. bunu erken fark edenlerden bir kısmı fark etmeyenler üzerinde manipülatif bir araç oalrak kullanıyor. bunu kullanabilmek ve kitlelere aşılayabilmek için gücünüz, gücünüz için paranız olması lazım ve şirketokrasi, lobiler de bunun için var.
kendimizi suçlama kısmı bana o nedenle hikaye geliyor. o eğitim yok ki, verilmiyor ki, adam sövdüğü yolu yapanların kendinden farksız olduğunu bilse ne olacak? çözecek mi durumu? (eğitim derken yolu yapmanın teknik bilgisini, denetim olmayışını, o eğitimi vermeyenin o denetimi de zaten yapmayacağını, bir sürü şeyi kastediyorum)
bence batının dünya ahlakına en başarılı verdiği seyir budur siz de bunu epey yutmuşa benziyorsunuz, üzgünüm.
insanlar sandığınızdan daha bilinçsiz. bencilce güdü herkeste olup özgecilik az kimsede var çünkü türün devamı artık tehdit altında değil. bence daha fazla ayrıntı var burada ama şu an giresim yok. yani size suçlayıcı yaklaşmak gibi bir derdim yok, bence konu aşırı derin ve bıkkınlık yorumlarınıza yön vermeye başlamış gibi, demek istiyorum. insanız ve bunu yapıyoruz. kendimi pozitif bir insan gibi yansıtmış olmayayım. aksine. fakat bence olayın etrafında dolaşıyorsunuz. bunlar semptom. bu kadar yaygın semptom varsa olay lokalize değil sistemik ve genel olmalı değil mi?
ya da çok az gireyim ama dağınık olacak söylediklerim.
bizim aşağılık kompleksi ile yoğrulmuş bir toplum oluşumuz ve en ayığımızın bile bundan bağışık kalamaması genel bir skalada bence ikiyüzlülükten ziyade eğitim ve üretim eksiğimize işaret ediyor. sıfatlar içeriklerinden daha önemli bizim için çünkü biz maçı oynayan değil seyredeniz. kazanın yanında olursak o kulvara dahil olacağımızı sananlarız.
-edit: bir eliminasyon gerekçesi olarak- loser edebiyatını bize veren batıdır ve bu bir taktiğin parçasıdır. e biz de almasaydık? ama aşı yokken ve bir mikrobu tanımıyorken ona vücudunu kapatamazsın. neden önemli loser yaftası? kendine acımayı seven bir toplum içerisindeki özentiler de bu sefer kendi durumuna üzülmeyi aşağılanacak hale getirip 180 derece yöndeki aşırı uca kaçmıyor mu? asıl bu değil mi özentilik? her koyun kendi bacağından asılır, şikayet etmek kötüdür vs. bunların öbür yanağı çevir demekten farksız olduğunu anlamayınca özenti olmaktan kurtulmuş mu oluyoruz, yani zokayı yutup yuttuğumuzu mu bilmemek çözüm?(bu kelimeyi* en çok koyunlar kullanır bu yarışı benimsersen dışına çıkamazsın, dışına çıkmazsan çelişkiyi göremezsin, bütünleşirsin, eleştirdiğin şeyleri kendin yapınca normal başkaları yapınca kötü algılamaya başlarsın çünkü eliminasyon ilerlemenin tek yolu iken eleştirdiklerini yapmak da hayatta kalmanın tek yolu olur)
bunun bu toprağın insanının tarihiyle çok alakası var. fakat bundan dünya insanı da muzdarip. bizde sadece daha fazla görülüyor. bu stockholm sendromunu herkes yaşıyor. bir tek kendi hastalığını görenler artık diğer kategoriye geçiyor.
edit: bazı yerler çok muğlak olmuş, netleştirmek için ifadeler ekledim.
ama mesele doğu-batı meselesi değil. olay şu:
özenmek slotu var insanlarda. evrimsel bir şey olsa gerek. bunu erken fark edenlerden bir kısmı fark etmeyenler üzerinde manipülatif bir araç oalrak kullanıyor. bunu kullanabilmek ve kitlelere aşılayabilmek için gücünüz, gücünüz için paranız olması lazım ve şirketokrasi, lobiler de bunun için var.
kendimizi suçlama kısmı bana o nedenle hikaye geliyor. o eğitim yok ki, verilmiyor ki, adam sövdüğü yolu yapanların kendinden farksız olduğunu bilse ne olacak? çözecek mi durumu? (eğitim derken yolu yapmanın teknik bilgisini, denetim olmayışını, o eğitimi vermeyenin o denetimi de zaten yapmayacağını, bir sürü şeyi kastediyorum)
bence batının dünya ahlakına en başarılı verdiği seyir budur siz de bunu epey yutmuşa benziyorsunuz, üzgünüm.
insanlar sandığınızdan daha bilinçsiz. bencilce güdü herkeste olup özgecilik az kimsede var çünkü türün devamı artık tehdit altında değil. bence daha fazla ayrıntı var burada ama şu an giresim yok. yani size suçlayıcı yaklaşmak gibi bir derdim yok, bence konu aşırı derin ve bıkkınlık yorumlarınıza yön vermeye başlamış gibi, demek istiyorum. insanız ve bunu yapıyoruz. kendimi pozitif bir insan gibi yansıtmış olmayayım. aksine. fakat bence olayın etrafında dolaşıyorsunuz. bunlar semptom. bu kadar yaygın semptom varsa olay lokalize değil sistemik ve genel olmalı değil mi?
ya da çok az gireyim ama dağınık olacak söylediklerim.
bizim aşağılık kompleksi ile yoğrulmuş bir toplum oluşumuz ve en ayığımızın bile bundan bağışık kalamaması genel bir skalada bence ikiyüzlülükten ziyade eğitim ve üretim eksiğimize işaret ediyor. sıfatlar içeriklerinden daha önemli bizim için çünkü biz maçı oynayan değil seyredeniz. kazanın yanında olursak o kulvara dahil olacağımızı sananlarız.
-edit: bir eliminasyon gerekçesi olarak- loser edebiyatını bize veren batıdır ve bu bir taktiğin parçasıdır. e biz de almasaydık? ama aşı yokken ve bir mikrobu tanımıyorken ona vücudunu kapatamazsın. neden önemli loser yaftası? kendine acımayı seven bir toplum içerisindeki özentiler de bu sefer kendi durumuna üzülmeyi aşağılanacak hale getirip 180 derece yöndeki aşırı uca kaçmıyor mu? asıl bu değil mi özentilik? her koyun kendi bacağından asılır, şikayet etmek kötüdür vs. bunların öbür yanağı çevir demekten farksız olduğunu anlamayınca özenti olmaktan kurtulmuş mu oluyoruz, yani zokayı yutup yuttuğumuzu mu bilmemek çözüm?(bu kelimeyi* en çok koyunlar kullanır bu yarışı benimsersen dışına çıkamazsın, dışına çıkmazsan çelişkiyi göremezsin, bütünleşirsin, eleştirdiğin şeyleri kendin yapınca normal başkaları yapınca kötü algılamaya başlarsın çünkü eliminasyon ilerlemenin tek yolu iken eleştirdiklerini yapmak da hayatta kalmanın tek yolu olur)
bunun bu toprağın insanının tarihiyle çok alakası var. fakat bundan dünya insanı da muzdarip. bizde sadece daha fazla görülüyor. bu stockholm sendromunu herkes yaşıyor. bir tek kendi hastalığını görenler artık diğer kategoriye geçiyor.
edit: bazı yerler çok muğlak olmuş, netleştirmek için ifadeler ekledim.
0
Bysb
poisson dagılımını kullanarak oluşturduğumuz bir kucuk capta programımız var ve basarı oranı %60lara yakın fakat benim aradığım sans oyunları için istatistikte kullanılan baska dagılımlar vardı diye hatırlıyorum, neydi bu dağılımın adı ve birde bu adını hatırlayamadığım dagılım sadece zar için mi ku
poisson dagılımını kullanarak oluşturduğumuz bir kucuk capta programımız var ve basarı oranı %60lara yakın fakat benim aradığım sans oyunları için istatistikte kullanılan baska dagılımlar vardı diye hatırlıyorum, neydi bu dağılımın adı ve birde bu adını hatırlayamadığım dagılım sadece zar için mi kullanılıyordu?
0
Deneyinizin ne olduğuna göre değşir. Poisson kullandığınıza göre kesikli bir dağılım. Dolayısıyla üstel,, Erlang, Weibull gibi dağılımlar olmaz. Tek seferlikse Bernoulli, çok seferlikse binom, geometrik, multinomial, hipergeometrik gibi dağılımlar olabilir. Poisson dağılımı istisnai olaylar için çok uyumludur. Sayfadaki basım hatası, senede çıkan fırtına sayısı gibi şeyler için kullanılabilir.
0
Alt4y
misal bugün ben telefonun alarmı çalında " bu ne amk daha ne kadar uyuduk da çaldın" dedim. telefona kızdım.
misal bugün ben telefonun alarmı çalında " bu ne amk daha ne kadar uyuduk da çaldın" dedim. telefona kızdım.
0
geçen sabah saçımı yıkamam lazım diyerek uyandım.halbuki gece yıkanıp öyle yatmıştım.
0
alarm çalıyo, uyanıyorum ve "bu sabah işe gitmesem nolur ki?" diyorum, geri yatıyorum ve "soran olursa iddaa'da tek maçtan yattım derim" diyorum.
evet, bu işe gitmemem için gayet de geçerli bi sebep geliyo o kafayla.
evet, bu işe gitmemem için gayet de geçerli bi sebep geliyo o kafayla.
0
Sürekli oluyor, "Evet, saat çaldı, ben de kalkıyorum" dediğim gün sayısı çok azdır. Her sabah bir tur uyku katatonisi yaşıyorum zaten. Bir tek tepemde "Loading..." yazmıyor o sırada.
En yaratıcı ve inandırıcı yalanı uyanmamak için söyleyip, sonrasında zerresini hatırlamam. Örneğin, ara ara birine "Sabah bir kontrol eder misin uyanmış mıyım diye" derim; çok nadiren bu yöntem işe yarar. Yüz yüze uyandırıyorsa "Akşam telefon geldi, toplantı iptalmiş, bir sonraki servisle gideceğim" derim ara ara, ki külliyen yalandır. En erken 10 dakika sonra "Geçkaldım,geçkaldım!!! Amanınamanınamanın!" nidalarıyla fırlarım. Yüz yüze değil de, telefonda uyandırıyorsa son enerjimi toplayıp "Oooo, yüzümü bile yıkadım. Yetişemedin", vb. derim. Telefonu kısa kesip kaldığım yerden uyurum. Bunlar odada iki tane alarm varken olanlar. Bu telefonda olanların çok az bir kısmını yarım yamalak hatırlıyorum, kalanını "Sabah neden beni kaldırmadın" hesabı sorarken öğreniyorum.
Sakin sakin uyanıp da hazırlandığım sabah sayısı yılda 5'i geçmez herhalde.
En yaratıcı ve inandırıcı yalanı uyanmamak için söyleyip, sonrasında zerresini hatırlamam. Örneğin, ara ara birine "Sabah bir kontrol eder misin uyanmış mıyım diye" derim; çok nadiren bu yöntem işe yarar. Yüz yüze uyandırıyorsa "Akşam telefon geldi, toplantı iptalmiş, bir sonraki servisle gideceğim" derim ara ara, ki külliyen yalandır. En erken 10 dakika sonra "Geçkaldım,geçkaldım!!! Amanınamanınamanın!" nidalarıyla fırlarım. Yüz yüze değil de, telefonda uyandırıyorsa son enerjimi toplayıp "Oooo, yüzümü bile yıkadım. Yetişemedin", vb. derim. Telefonu kısa kesip kaldığım yerden uyurum. Bunlar odada iki tane alarm varken olanlar. Bu telefonda olanların çok az bir kısmını yarım yamalak hatırlıyorum, kalanını "Sabah neden beni kaldırmadın" hesabı sorarken öğreniyorum.
Sakin sakin uyanıp da hazırlandığım sabah sayısı yılda 5'i geçmez herhalde.
0
ben uyanmaya çalışırken bazen o anda gördüğüm rüyayla ilgili saçma sapan şeyler söyleyebiliyorum. veya uyansam da bir kaç saniye boyunca rüya devam ediyor beynimde.
bir keresinde alarm çaldı, amaan kim kalkıp da işe gidecek şimdi dedim, ofistekilere "bugün hastayım gelemiyorum" diye mail attım, uyumaya devam ettim. bir 15dk sonra annem geldi uyandırdı, baktım mail falan atmamışım, hayalmiş:(
sonra gerçekten mail atayım mı diye düşündüm ama yemedi, ben de kalktım gittim.
bir keresinde alarm çaldı, amaan kim kalkıp da işe gidecek şimdi dedim, ofistekilere "bugün hastayım gelemiyorum" diye mail attım, uyumaya devam ettim. bir 15dk sonra annem geldi uyandırdı, baktım mail falan atmamışım, hayalmiş:(
sonra gerçekten mail atayım mı diye düşündüm ama yemedi, ben de kalktım gittim.
0
Ben o sersemlikle, sabah yolda karşılaştıklarıma iyi akşamlar diyorum.
Hadi iyi günler desem yine yırtılır da iyi akşamlar ne ya sabahın 8'inde?
Hadi iyi günler desem yine yırtılır da iyi akşamlar ne ya sabahın 8'inde?
0
arkadaşlarda kalırken uyanık bir arkadaşı görüp shorumnu dedikten sonra yattığımı hatırlıyorum. çok mantıklı gelmişti, kalkınca hatırlayıp aptal aptal gülmüştük.
0
fakyoras
Koyden elma gelmis, bicakla kese kese yiyordum. Sonra ulan dedim neden istirmiyorum ben bunu? Istirmaya basladim daha guzel oldu.Siz elmayi nasil yersiniz?
Koyden elma gelmis, bicakla kese kese yiyordum. Sonra ulan dedim neden istirmiyorum ben bunu? Istirmaya basladim daha guzel oldu.
Siz elmayi nasil yersiniz?
Siz elmayi nasil yersiniz?
0
Isırarak yiyorum ama evlenince hanımın bıçakla kesip ucuyla bana uzatmasını bekliyorum.
0
istirarak tabii ki yav, bicakla dilimlemekle bolmekle kim ugrasacak. hem o hart sesi olmadiktan sonra elma yemenin anlami yok. ustelik disler icin de antrenman oluyor. sen spor salonunda dumbbell'lari kaldiriyor musun yoksa bicakla kesiyor musun? istersen kes. o zaman kolun guclenmez.
iste elma da boyledir degerli dostlarim. istirarak yemezseniz hicbir numarasi yoktur. istirmak hem elmanin tadini almanizi saglar, hem de dislerinizi gecirerek HAYATTA KALMA atesinizi besler.
iste elma da boyledir degerli dostlarim. istirarak yemezseniz hicbir numarasi yoktur. istirmak hem elmanin tadini almanizi saglar, hem de dislerinizi gecirerek HAYATTA KALMA atesinizi besler.
0
çocukken kurtlu çeşitli meyveler ısırdığım için her meyveyi oldukça keserek yerim. incir en sevdiğim meyve olmasına rağmen yiyemem.
0
ısırarak yemeyi daha çok seviyorum ama o zaman dişlerimin arasına kaçıp çıkmıyor.
önce bir iki ısırık alır sonra keserim.
önce bir iki ısırık alır sonra keserim.
0
güzelce yıkadın dimi önce?
ben de ısırarak yiyorum. Nadiren kestiğim zaman bile kabuğunu soymuyorum.
peki ısırarak yerken diş eti kanayan var mı yav? çok sert olursa vs. elmada kan görüyordum :D vampir gibi daha güzel :D
ben de ısırarak yiyorum. Nadiren kestiğim zaman bile kabuğunu soymuyorum.
peki ısırarak yerken diş eti kanayan var mı yav? çok sert olursa vs. elmada kan görüyordum :D vampir gibi daha güzel :D
0
ben bütün kesimleri memnun etmek adına yarısını bıçakla keserek; yarısını da ısırarak yiyorum.
0
ofisteysem bicakla keserek yerim. cunku obur turlu kuturder ve ofiste olmamali oyle sesler.
0
buffy de vampir sayılır
Benimki 2 gb ve ucu ucuna yetiyor. Nadiren de son bir haftayı netsiz geçiriyorum... İşte Wifi var evde yok..
Benimki 2 gb ve ucu ucuna yetiyor. Nadiren de son bir haftayı netsiz geçiriyorum...
İşte Wifi var evde yok..
İşte Wifi var evde yok..
0
turkcell 1gb+sınırsız paketim var, 1 gb'ye kadar hızlı sonradan yavaşlıyor.
pek net bi cevap olmadı :)
pek net bi cevap olmadı :)
0
2 gb. Sonra hız düşüyor. Sınırsız internet için bug yapılıyormuş, bilenler söylese keşkem. Çok iyi sır tutarım, kimseye söylemem litfennn :((((
0
@mandalina kokusu, öğrenirsen benimle de paylaşır mısın :)
Benim ki 2 artı sınırsız değil ama ona geçerim ben de
Benim ki 2 artı sınırsız değil ama ona geçerim ben de
0
2gb sinirsiz vardi. 2gb'nin bazen yetmedigini ama 3,5gb'yi de hic gecmedigimi farkettim, 4gb aldim. Paket doldugunda otomatik olarak 100mb arttiracak sekilde ayarladim. 4gb yetiyor. Usendigim icin wifi kullanmiyorum hicbir yerde.
0
dessy
Bildiğiniz üzere Hakkari Yüksekova’da ihtiyacı olan bir okulda bir anasınıfı açtık. Sınıf şu durumdaydı: http://tinypic.com/r/x411zb/9 Hızlı resim linki ise: http://hizliresim.com/3P53AOSon durumu görmek için sizi şöyle alayım: http://tinypic.com/r/2ajqn47/9http://tinypic.com/r/1zc3l89/8 http://tiny
Bildiğiniz üzere Hakkari Yüksekova’da ihtiyacı olan bir okulda bir anasınıfı açtık. Sınıf şu durumdaydı: tinypic.com
Hızlı resim linki ise: hizliresim.com
Son durumu görmek için sizi şöyle alayım:
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
Tinypic göremiyorsanız, hızlı resim linkleri ise:
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
Gönderdiğiniz oyuncaklar, kitaplar, çalışma kitapları, mobilyalar ve diğer herşey için çok teşekkür ederiz! Öğrenciler eğitime başladı. Hatta haftasonu bile okula gitmek isteyen öğrencilerin olduğunu duydum :)
Bu okulda çok fazla sayıda engelli öğrenci de var, engelli sınıfı için de birkaç ihtiyaçları var, ilerleyen dönemlerde ona da el atma niyetindeydim. Değerli yardımlarınızı bu çocuklardan esirgemezseniz seviniriz.
Dünya sadece paylaştıkça güzel.
Sevgiler, saygılar,
dessy
Not: Modlar, birkaç gün üstte kalabilir mi acaba? Yardımcı olan arkadaşların bu mutluluğu tatmasını isterim. Hem duyuru olarak neler yapabildiğimizi herkes görmüş olur :)
EDIT: Soru olarak çevirdim çünkü duyurular 1 ay sonra siliniyor, sonra ben haldır haldır eski verileri bulmaya çalışıyorum, hoş olmuyor compu :)
Hızlı resim linki ise: hizliresim.com
Son durumu görmek için sizi şöyle alayım:
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
tinypic.com
Tinypic göremiyorsanız, hızlı resim linkleri ise:
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
Gönderdiğiniz oyuncaklar, kitaplar, çalışma kitapları, mobilyalar ve diğer herşey için çok teşekkür ederiz! Öğrenciler eğitime başladı. Hatta haftasonu bile okula gitmek isteyen öğrencilerin olduğunu duydum :)
Bu okulda çok fazla sayıda engelli öğrenci de var, engelli sınıfı için de birkaç ihtiyaçları var, ilerleyen dönemlerde ona da el atma niyetindeydim. Değerli yardımlarınızı bu çocuklardan esirgemezseniz seviniriz.
Dünya sadece paylaştıkça güzel.
Sevgiler, saygılar,
dessy
Not: Modlar, birkaç gün üstte kalabilir mi acaba? Yardımcı olan arkadaşların bu mutluluğu tatmasını isterim. Hem duyuru olarak neler yapabildiğimizi herkes görmüş olur :)
EDIT: Soru olarak çevirdim çünkü duyurular 1 ay sonra siliniyor, sonra ben haldır haldır eski verileri bulmaya çalışıyorum, hoş olmuyor compu :)
0
cok guzel olmus, ellerinize saglik.
gecenlerde bi sahtekar uretici durumu vardi, yollamiyordu urunu, orasi icin ugrastiginiz okul mu.
hayirli olsun
gecenlerde bi sahtekar uretici durumu vardi, yollamiyordu urunu, orasi icin ugrastiginiz okul mu.
hayirli olsun
0
jedilance, aynen! gönderdi sonradan üretici, sıkıntı kalmadı. baya bir küfür yedik ama :D
0
Hepinize çok teşekkür ederim :) Hepinizin desteğiyle oldu malum.
evimin paspasi, engelli sınıfı için gerekli olan ihtiyaç listesini okulun müdür yardımcısı çıkaracak, iletince mutlaka yazarım buradan da.
evimin paspasi, engelli sınıfı için gerekli olan ihtiyaç listesini okulun müdür yardımcısı çıkaracak, iletince mutlaka yazarım buradan da.
0
emeğinize sağlık gerçekten de. arada sinir harbi de yaşadınız. bu işin takip kısmı en zor ve önemli aşama olsa gerek, helal olsun. çocuklara da hayırlı olsun okulları :)
0
eline emeğine sağlık, çocukların gözlerin içi gülüyor.
hızlıresim- sondan 4. resimdeki beyaz elbiseli pembiş çoraplının pozuna bittim :)
hızlıresim- sondan 4. resimdeki beyaz elbiseli pembiş çoraplının pozuna bittim :)
0
gereksiz insanların bu çalışmayı gereksiz bulmasında sorun yok. siz öyle görebilirsiniz. benim yeni haberim oluyor bu projeden. hatta size kitap konusunda yardımcı olmak isterim. [email protected] adresine mail atabilir misiniz?
0
yahu ne azı, nolüyö?
Aferin ise hepimize aferin. Teşekkürse hepimize teşekkür.
nihavent uvertur, çok teşekkürler! kitaplara ihtiyaç kalmadı, şuan için ihtiyaçlar karşılandı o okula ama dilerseniz yine aynı bölgeden yine kitap ihtiyacı olan bir okul bulmanıza yardımcı olmaya çalışabilirim.
Aferin ise hepimize aferin. Teşekkürse hepimize teşekkür.
nihavent uvertur, çok teşekkürler! kitaplara ihtiyaç kalmadı, şuan için ihtiyaçlar karşılandı o okula ama dilerseniz yine aynı bölgeden yine kitap ihtiyacı olan bir okul bulmanıza yardımcı olmaya çalışabilirim.
0
ne güzel. çok sevindim. vesile olandan, maddi yardımda bulunan herkesten allah razı olsun.
çocuk sevindirmek gibisi var mı?..
çocuk sevindirmek gibisi var mı?..
0
hiç bir katkım olamasa da duyuruda gelişmeleri sık sık takip ediyordum. Çocukların yüzündeki mutluluğu görünce daha bir mutlu oldum. Gerçekten buraya teşekkürler yazmak yetmez ama teşekkürler :)
0
glamdr1ng
arkadaşlar soğuğu hissedeyim. illa donup gebermek anlamında algılamayın. belgesellerde falan karlı dağ görüntüsü verir bi de rüzgar sesi verir, kendinizi aciz hissedersiniz ya hah öyle :Dyine belgesellerde olan sabit bir açıyla 24 saati çekiyorlar ya hani. özellikle bulutları çekiyorlar. heh işte. o
arkadaşlar soğuğu hissedeyim. illa donup gebermek anlamında algılamayın. belgesellerde falan karlı dağ görüntüsü verir bi de rüzgar sesi verir, kendinizi aciz hissedersiniz ya hah öyle :D
yine belgesellerde olan sabit bir açıyla 24 saati çekiyorlar ya hani. özellikle bulutları çekiyorlar. heh işte. o mesela dağda olsun karda olsun. serinletsin biraz.
ya da direkt doğa, yol, tırmanış belgeseli verebilirsiniz.
izlerken serinlediğim yapımlar :D
into the mind
vimeo.com izle, ferahla :D
touching the void
antarctica a year on ice
kongen av bastoy
ya da survival filmler falan
all is lost
yine belgesellerde olan sabit bir açıyla 24 saati çekiyorlar ya hani. özellikle bulutları çekiyorlar. heh işte. o mesela dağda olsun karda olsun. serinletsin biraz.
ya da direkt doğa, yol, tırmanış belgeseli verebilirsiniz.
izlerken serinlediğim yapımlar :D
into the mind
vimeo.com izle, ferahla :D
touching the void
antarctica a year on ice
kongen av bastoy
ya da survival filmler falan
all is lost
0
0
Sogugu hissetmek istedigini mi soyledin?
Buyur:
1- North face
2- Touching the void
Edit: Touchin the void'i kendin yazmissin, simdi farkettim. Ama izlemediysen North face'i siddetle tavsiye ederim. Izlerken tirtir titreyecektim neredeyse. Dagcilik egitimi aldigim siralarda izlemistim, yol yakinken donsem mi diye dusundurttu:)
Buyur:
1- North face
2- Touching the void
Edit: Touchin the void'i kendin yazmissin, simdi farkettim. Ama izlemediysen North face'i siddetle tavsiye ederim. Izlerken tirtir titreyecektim neredeyse. Dagcilik egitimi aldigim siralarda izlemistim, yol yakinken donsem mi diye dusundurttu:)
0
fargo demeye geldim. izle diziyi. düşününce bile içim üşüdü.
ilk sezonu izle bırak ama
ilk sezonu izle bırak ama
0
bohr atom modeli
mesela, sizce "oldukca iyi" iyiden daha mi guclu bir ifadedir? gercekte ne oldugunu degil, sizin nasil kullandiginizi soruyorum. tesekkurler.
mesela, sizce "oldukca iyi" iyiden daha mi guclu bir ifadedir?
gercekte ne oldugunu degil, sizin nasil kullandiginizi soruyorum.
tesekkurler.
gercekte ne oldugunu degil, sizin nasil kullandiginizi soruyorum.
tesekkurler.
0
en az yeterli miktarda veya daha fazlası anlamında.
oldukça iyi
oldukça kötü.
derdini seveyim.:)
oldukça iyi
oldukça kötü.
derdini seveyim.:)
0
"oldukca iyi" "iyi"den daha dusuk bir anlami ifade etmek icin kullanilmasi gereken bi obek. bu yuzden merak edip sordum. yanlis kullaniyor insanlar. sizin de belirttiginiz uzere.
0
tdk öyle demiyor aslında, epeyi, oldukça ve hayli eş anlamlı kelimeler ve "çok" anlamına gelebiliyorlar.
0
oldukça iyi, olduğu kadar demek yani vasat gibi bir şey. herkes anlamı güçlendiriyor sanıyor ama değil.
0
"oldukça" "iyi" düşük bir anlam ifade eder demek başka, "oldukça iyi" "iyi"den düşük bir anlam ifade eder başka...
oldukça, iyiden düşük olabilir ama
oldukça iyi, iyiden daha yüksek bir manadadır bence.
oldukça, iyiden düşük olabilir ama
oldukça iyi, iyiden daha yüksek bir manadadır bence.
0
@buffy, duzelttim.
@devilred, belki anlam kaymasindan dolayi degistirmislerdir. tdk'ye pek guvenmiyorum sahsen.
@devilred, belki anlam kaymasindan dolayi degistirmislerdir. tdk'ye pek guvenmiyorum sahsen.
0
0
e anlam kayması olmuş, tdk'da da yerini almış işte, o yüzden şu anda yanlış kullanıyoruz diyemeyiz diyorum ben de ^^
0
evet ama anlam kaymasi bir hatadan meydana gelmis. yani bu biraz "umarsiz"in "futursuz" yerine kullanilmasi gibi. zamanla bu da tdk'de yerini alsa kullanabiliriz anlamina mi geliyor?
tdk mutemadiyen sacmalayan bir kurum.
tdk mutemadiyen sacmalayan bir kurum.
0
umarsız ile umursamaz sadece ses olarak benziyorlar, bu dediklerim ise anlam olarak. arada böyle bir fark var.
0
oyleyse vasatin "ortalama" degil de "dusuk seviye" yerine kullanilmasi ornegini vereyim.
ne bileyim, bir dogru vardir. bu dogruyu milyonlarca kisi de yanlis kullansa dogru dogrudur diyorum ben.
bir de bu yuzlerce yilda degisen bir sey de degil. tabii ki dil degiskendir de, adamlar sundan on yil once "oldukca"nin anlamin gucunu azalttigini yazmislar. oyle uc bes yilda anlam degismez. yanlis kullaniliyorsa yanlis kullaniliyordur.
ne bileyim, bir dogru vardir. bu dogruyu milyonlarca kisi de yanlis kullansa dogru dogrudur diyorum ben.
bir de bu yuzlerce yilda degisen bir sey de degil. tabii ki dil degiskendir de, adamlar sundan on yil once "oldukca"nin anlamin gucunu azalttigini yazmislar. oyle uc bes yilda anlam degismez. yanlis kullaniliyorsa yanlis kullaniliyordur.
0
@j r r
haklisin da, bir kural varsa ve insanlar yanlis biliyorsa, dogru bilen insanlar kendilerini degistirmek zorunda degiller. kullanimlardan biri dogru olmali. bu da dogru bilen insanlarinki yerine, sozcugun anlamini bilmeyenlerinki olursa sacma bir sey olur.
haklisin da, bir kural varsa ve insanlar yanlis biliyorsa, dogru bilen insanlar kendilerini degistirmek zorunda degiller. kullanimlardan biri dogru olmali. bu da dogru bilen insanlarinki yerine, sozcugun anlamini bilmeyenlerinki olursa sacma bir sey olur.
0
oldukça iyi derken, iyiden daha iyi anlamında kullanıyor-dum. çoğunluğun yanlışı doğru olarak kabul etmesi o şeyi doğru yapmaz.
0
j r r tolkien hayran haklı bence, şöyle ki "galatı meşhur lugati fasihten evladır."
dil, yaşayan bir varlık sonuçta.
dil, yaşayan bir varlık sonuçta.
0
aslında basit bir kural var.
ca ce eklendiği kelimeye "eh işte", "onun kadar olmasa da" , "dolaylarında" vesaire gibi anlamlar katar.
büyükçe ev
yaşlıca adam
oldukça güzel
vesair vesair.
tdk galat-ı meşhur lügat-ı fasihadan evladır kafasıyla hareket etmiş. doğru hareket etmiş.
ca ce eklendiği kelimeye "eh işte", "onun kadar olmasa da" , "dolaylarında" vesaire gibi anlamlar katar.
büyükçe ev
yaşlıca adam
oldukça güzel
vesair vesair.
tdk galat-ı meşhur lügat-ı fasihadan evladır kafasıyla hareket etmiş. doğru hareket etmiş.
0
yamuklu sucurta
ben almazdım sanırım. düşüren düşürmüş denilmesini de doğru bulmuyorum.
ben almazdım sanırım. düşüren düşürmüş denilmesini de doğru bulmuyorum.
0
200 tllik banknotlar yeni çıktığında lüks bir sitenin otopark kapısının önünde 200 tl bulmuştum. hemen almıştım.
0
adam geri döner bulur belki ne bileyim. o parayı alıp harcamak başkasının emeğine yatmak gibi geliyor
0
kargn bi sefer 3 arkadaş 50 lira bulduk da harcamıştık sonra pişman oldum. arada görüyorum yerde 5 10 ama almadım hiç
0
bi süre önce sokaklara sahte 20 lira atıyodum makarasına geçen bi tanesini atarken arkamdan gelen eleman gördü, atıyorum değil de böyle cebimden bişey çıkarırken yere düşürüyomuşum gibi yapıyom. çaktırmadan baktım aldı yerden hiç demedi paranı düşürdün diye.
0
almam. batıl inançlarım var.
bir kere küçükken aldım; o para sonra misliyle bir şekilde yok yere çıktı ailemden.
bir kere küçükken aldım; o para sonra misliyle bir şekilde yok yere çıktı ailemden.
0
üstüne yazıyom hayaller 20 tl gerçekler sahte para, bi deste duruyo hala bi gün suriyelilere vericem
0
yerde olan parayı alıyorum ama enayi gibi harcamıyorum diyen adamın mentalitesinden çözebiliriz neden akp'nin hala çatır çatır çalıp seçildiğini. Muhalif olan adam bile kendisine ait olmayan bir parayı harcamamatı "enayilik" olarak görüyor.
ben almıyorum, bir kere almışdım onda da hayra verdim.
ama enterasan geliyor iş politikaya gelince hırsızlıktan dem vuranların yere düşen parayı mal bulmuş mağribi gibi sahiplenip harcamaları.
ben almıyorum, bir kere almışdım onda da hayra verdim.
ama enterasan geliyor iş politikaya gelince hırsızlıktan dem vuranların yere düşen parayı mal bulmuş mağribi gibi sahiplenip harcamaları.
0
nerde bulduğuma bağlı. sokakta filansa hiç affetmem alırım. okulda veya kapalı bir mekanda ise güvenliğe veririm.
0
2009 yılında, kampüsün girişinde yerde 20 lira buldum ve aldım. sanırım ilk ve sondu. o günden bir hafta önce minibüsçüye, 20 lira verdim, para üstü gelmedi bir süre, ineceğim yer yaklaşınca istedim para üstünü, adam da "gönderdim ya almadın mı" falan dedi, ben de " ne diyorsun sen kaptan, tırnakçı mıyım ben" falan diye söylendim. neticede alamadım paramın üstünü... üstelik ineceğim yeri de geçtim tartışırken...
neyse bir hafta sonra kampüsün önünde minibüs durağı vardı, orada minibüsten indim, baktım 20 lira. dedim bu benim yirmi lira bence :D affetmedim aldım :)
bu da böyle bir anımdır.
neyse bir hafta sonra kampüsün önünde minibüs durağı vardı, orada minibüsten indim, baktım 20 lira. dedim bu benim yirmi lira bence :D affetmedim aldım :)
bu da böyle bir anımdır.
0
Bende pek değerli bir arkadaşımın evinde minnacık bir kumbarası var, içinde sokakta bulduğu bozuk paralar. Asla harcamaz onları, bulduğunu kumbaraya atar. Sebebini sorduğumda "Karşıma çıkan para benim kısmetimdir, onu yerde bırakır, almaz isem kısmetime burun kıvırmış olur, karşıma çıkartılan şeyi küçümsemiş olurum. Evime koyup harcamıyorum ki evimin bereketi bol olsun." demişti.
Yine bir başka arkadaşım, yerde para mevzuu açıldığında " O benim kısmetimdir, alır, ihtiyacım yok ise evime alıp kabul ettikten sonra bırakırım ki, yüz çevirmiş olmayayım." demişti.
Ben bulursam bakarım sağa sola, yanımda yöremde sahibini göremez isem, helal eder umarım der ve alırım. Benim hediyemdir o, bu gözle bakıyorum. Düşüren insandan gideceği varmış o paranın, ben düşürdüğüm zaman da aynını düşünürüm.
Yine bir başka arkadaşım, yerde para mevzuu açıldığında " O benim kısmetimdir, alır, ihtiyacım yok ise evime alıp kabul ettikten sonra bırakırım ki, yüz çevirmiş olmayayım." demişti.
Ben bulursam bakarım sağa sola, yanımda yöremde sahibini göremez isem, helal eder umarım der ve alırım. Benim hediyemdir o, bu gözle bakıyorum. Düşüren insandan gideceği varmış o paranın, ben düşürdüğüm zaman da aynını düşünürüm.
0
@masa penisi, üstat meslek nedir? kalpazanlık mı :)
bi tomar sahte 20 tl yi nerden bulur insan :) ?
bi tomar sahte 20 tl yi nerden bulur insan :) ?
0
1 kere buldum 1000 lıra zarfın ıcınde. Buldugum yerdeki bakkala bıraktım. Ertesı gun bakkala gıttım sahıbı geldı mı dıye. Bakkal geldı bırde telefon numarası bıraktı zarfı kım bulduysa arasın dıye dedı. Adamı aradım yanına cagırdı yemek ısmarladı ve 100 lırada harclık verdi.
Ufak para bulsam alırım dılencıye verırım.
Ufak para bulsam alırım dılencıye verırım.
0
Üniversitedeyken yerde 5 lira görmüştük arkadaşlar tırstı almadı ben aldım. Sonra "ee artık bizi görürsün" demişlerdi.
0
@buffy de vampir sayılır arkadaşın baskı vs yapan bi dükkanı var orda basmıştım bi ara duruyo bi deste, üstünde gerçek değildir yazıyo :d
0
Ara sıra denk geliyor. Almam, "Umarım mendil satan veya o kadar geliri olan biri bulur da alır" diye içimden dilekte bulunup paraya baka baka geçer giderim. Yakınlarda böyle biri varsa, taşımacılık işlemi yaparım en fazla. Eskiden bozuk para falan düşmüşse "Uğurdur" deyip alırdım, annem öyle derdi; uzun bir süredir ona da inanmadığım için almıyorum.
0
Tabi alırım, kısmete yüz çevirmem ama tek başıma yemem, birisi ile çay çorba içerim
0
bulmadım hiç öyle büyük bir para ama almam herhalde ya.
küçükken yerde 25 kuruş bulup çok sevinmiştim sokakta oynarken. annem at onu günah başkasının parası demişti, atmadım. bisiklet sürüyordum o gün, bisikletle bir düşmüşüm.. savruldum resmen. parayı da baya aradım merakımdan ama bulamadım. böyle bi korku kaldı bende, batıl biraz ama olsun :(
şimdi hatırladım lisede kantinde 5 lira bulmuştum. gittim kantinciye verdim yerde buldum bunu diye.
küçükken yerde 25 kuruş bulup çok sevinmiştim sokakta oynarken. annem at onu günah başkasının parası demişti, atmadım. bisiklet sürüyordum o gün, bisikletle bir düşmüşüm.. savruldum resmen. parayı da baya aradım merakımdan ama bulamadım. böyle bi korku kaldı bende, batıl biraz ama olsun :(
şimdi hatırladım lisede kantinde 5 lira bulmuştum. gittim kantinciye verdim yerde buldum bunu diye.
0
Bi kere 90 tl bulmustum 50 ve yirmilikler ust uste.almadim.bi kere de sevdicekle cok kalabalik bi caddede 40 tl bulduk.alsak mi almasak mi diye dusunduk ama cok hareketli bi caddeydi dusuren bulamaz zaten diyip aldik.20tl sini sokak calgicisi genclere dilencilere falan dagittik.geri kalaniyla da oyun salonuna girip ne varsa oynayip dondurma yedik.ama yine de cok miktarda para bulursam alamam.
0
Asla almam, yerde bulduğum parayla zengin olmayacağım gibi almasam da fakir kalmam, benim param değil niyahetinde.
0
Hareketli bir para değilse (ucunda ip ile çeken bir şakacı yoksa) alırım ama kendim için harcamam.
0
müslüman ya da allaha inanan biriysen almazsın, çok şükür öyleyim ve almıyorum. müslüman olmana rağmen alıp kendin için harcıyosan malsın. allah inancın yoksa al harca amk, kim soracak?
0
almıyom. hatta kendimden yere düştüğünden %99 emin olduğum parayı bile zorla alabiliyorum bazen, ya benim değildiyse diye.
0
Alıyorum, alırım. Zaten sahibinin bulma ihtimali çok düşük.
Küçükken annem ekmek ve yumurta almaya gönderdi, markete girdim yumurta almaya tezgahın hemen önündeki sakızların üstünde şu an 5 lira kadar para gördüm, aldım cebe attım, dışarı çıktım fırına doğru yürümeye başladım yerde bozuk para buldum aldım, fırının önüne geldim yerde 1 bozuk para daha buldum şimdinin 1 lirası kadar onu da aldım eve döndüm. Sonra bunların hepsini anneme verdim para üstü diye, giderken verdiğinden daha çok para vermişim, nerden buldun bu paraları diye sordu, yoldan buldum dedim, yoldan bu kadar parça parça çok para mı bulunur diye dövdü :D .
Küçükken annem ekmek ve yumurta almaya gönderdi, markete girdim yumurta almaya tezgahın hemen önündeki sakızların üstünde şu an 5 lira kadar para gördüm, aldım cebe attım, dışarı çıktım fırına doğru yürümeye başladım yerde bozuk para buldum aldım, fırının önüne geldim yerde 1 bozuk para daha buldum şimdinin 1 lirası kadar onu da aldım eve döndüm. Sonra bunların hepsini anneme verdim para üstü diye, giderken verdiğinden daha çok para vermişim, nerden buldun bu paraları diye sordu, yoldan buldum dedim, yoldan bu kadar parça parça çok para mı bulunur diye dövdü :D .
0
bu sabah gördüm, acıbadem'deki badem tat'ın orada, bir kol saati ve bir tomar para, almadım.
havada uçuşsaydı alırdım.
havada uçuşsaydı alırdım.
0
Bu olay bende takıntıdır, çanta ile de bulsam almıyorum!
Olay dini, vicdani vs. boyutları ile alakalı bir durum değil, kendimi öyle alıştırdım. Bulunan parayı sinsice cebe atmak tamamen değerlerime ters bir durum. Rahatsız olurum. Sanırım bu duygu şöyle gelişti; ergenlik dönemlerimdeyken yanımdaki zibidi tayfası kendine ait olmayan para veya farklı bir objeyi lap! diye "aha bunu ben buldum, bu artık benim!" diyerek cukka yaptığında bu durumun beni rahatsız ettiğini gördüm. Zamanla da bana rahatsızlık veren her şey gibi onun da üstesinden gelmeyi başardım. O konuda nötr bir haldeyim. Birkaç kez karşılaştım yerdeki cüzdan, para ile. Bildiğin görmezlikten geldim. Bu durumdan da hiç rahatız olmadım.
Olay dini, vicdani vs. boyutları ile alakalı bir durum değil, kendimi öyle alıştırdım. Bulunan parayı sinsice cebe atmak tamamen değerlerime ters bir durum. Rahatsız olurum. Sanırım bu duygu şöyle gelişti; ergenlik dönemlerimdeyken yanımdaki zibidi tayfası kendine ait olmayan para veya farklı bir objeyi lap! diye "aha bunu ben buldum, bu artık benim!" diyerek cukka yaptığında bu durumun beni rahatsız ettiğini gördüm. Zamanla da bana rahatsızlık veren her şey gibi onun da üstesinden gelmeyi başardım. O konuda nötr bir haldeyim. Birkaç kez karşılaştım yerdeki cüzdan, para ile. Bildiğin görmezlikten geldim. Bu durumdan da hiç rahatız olmadım.
0
sahibi çıkmayacak gibiyse alırım; sokak hayvanlarını doyururum. hiç de vicdanım sızlamaz, paranın sahibine de hayır duası ederim.
0
almam, öğrenciyken yerde 5 tl buldum aldım, o gün ailemden hiç kimseye ulaşamadım telefonla. aklımdan bir sürü kötü şey geldi o gün, bir daha bulduğum parayı almamaya karar verdim.
0
alıyorum, loto oynuyorum, tutarsa misliyle yardım edeceğime inandırıyorum kendimi.
0
anonymice
Seven sayılır, sayılan sevilir (sansürlü) kuralının uygulanmadığı yerler, başınıza gelen ve bu kuralın geçerliliğini yitirdiği noktalar söyleyiniz lütfen.illa hayvanlaşacaaa mıyız?
Seven sayılır, sayılan sevilir (sansürlü) kuralının uygulanmadığı yerler, başınıza gelen ve bu kuralın geçerliliğini yitirdiği noktalar söyleyiniz lütfen.
illa hayvanlaşacaaa mıyız?
illa hayvanlaşacaaa mıyız?
0
devilred
duyuru olarak açmak varken soru olarak açan ve özel mesajla dönerseniz soruyu söyleyeceğini söyleyen kullanıcılara mesaj atıyor musunuz? ben ölsem atmam sanırım, o derece saçma geliyor durum.
duyuru olarak açmak varken soru olarak açan ve özel mesajla dönerseniz soruyu söyleyeceğini söyleyen kullanıcılara mesaj atıyor musunuz? ben ölsem atmam sanırım, o derece saçma geliyor durum.
0
Hayır, mesaj atmıyorum.
Gerçekten duyuru olup da mesaj atılması gerekirse atıyorum.
Gerçekten duyuru olup da mesaj atılması gerekirse atıyorum.
0
çok spesifik bir konu ve cevap vermezsem işi çok aksayacaksa atarım ki genelin %5'ine falan denk gelir heralde.
çeviri sorularına ama ölsem atmam diyeyim.
çeviri sorularına ama ölsem atmam diyeyim.
0
kritik bir şeyse atarım da. yüzde 90 atmam. b*kunda boğulsun p**venk derim.
edit: kritik olduğunu belli edecek bir şey yazmamış, bodoslama konuya girmiş olanları zaten adamdan saymıyorum.
örnek:
ingilizce çeviri
slm arkadaşlar yarın ödev için yetiştirmem gereken 6 sayfa çeviri varda biri yardım edebilirmi özelden yazın tşk
edit: kritik olduğunu belli edecek bir şey yazmamış, bodoslama konuya girmiş olanları zaten adamdan saymıyorum.
örnek:
ingilizce çeviri
slm arkadaşlar yarın ödev için yetiştirmem gereken 6 sayfa çeviri varda biri yardım edebilirmi özelden yazın tşk
0
hayır, duyuru olarak açsalar bi nebze, zaten cevap verme seçeneği yok onda, mecbur mesajla döneceksin yardım etmek istiyorsan. ama gidip de cevap verme seçeneğim olan bir yerde mesaj atmak mantıksız, kullanışsız. zaten kullanım da bu olmamalı.
0
eğer mümkünse derdini üstü kapalıca ama uzmanın anlayacağı şekilde anlatsa, uzmandan mesaj gelince de özel mesajını atsa nazik bir yaklaşım olur da bunu düşünecek insan kaç tanedir bilemiyorum.
0
atmıyorum, ama kritik bir şey olsa, konu üzeri kapalı anlatılmış olsa atabilirim.
i ve been mistreated +1
i ve been mistreated +1
0
Eğer yardımım olacak gibi bir şeyse ve ödevi, vb. başka birinin üstüne yıkmak gibi elimi verince kolumu kaptıracağım bir şey değilse atarım. Çok kişiye atmamışımdır ama denk gelirse atarım.
0
Nö. Atmam. İtici sevimsiz.
Geçende vardı doktorlar dm den ulaşsın diyordu, hayret kimse de bozmamıştı.
Geçende vardı doktorlar dm den ulaşsın diyordu, hayret kimse de bozmamıştı.
0
o ben degilim
Lan böyle bir konuya nasıl girilir nasıl anlatılır. Aslında kısa ve hayal meyal bilgilerden bir soru soracağım ama kıvranıyorum. Şimdi ben çocuktum. Bir gün bir rüya gördüm o rüyada önceden izlediğim ama tam hatırlamadığım sarışın bir aktrise aşık oldum. Mevzu kısaca bu aslında. Uzun bir süre etkisi
Lan böyle bir konuya nasıl girilir nasıl anlatılır.
Aslında kısa ve hayal meyal bilgilerden bir soru soracağım ama kıvranıyorum. Şimdi ben çocuktum. Bir gün bir rüya gördüm o rüyada önceden izlediğim ama tam hatırlamadığım sarışın bir aktrise aşık oldum. Mevzu kısaca bu aslında. Uzun bir süre etkisinden çıkamamıştım. Çocukken o duyguyu nasıl güçlü hissettiysem hala hatırlarım. Bu hatunun adı july ya da judy gibi bir şeydi. Tek somut bilgim onu, o yıllarda "Tv'de 7 gün" isimli derginin kapağında görmüş olmam. Kimdi olm bu abla? İmkansıza yakın eski bir aşkı aramak benimkisi :) Bir bu ablayı bir de kısa bir süre aşk yaşadığım alman sevgilimin izini bulamadım şu sanal alemde. Halbuki teknolojinin içimi ferahlatması gerekiyordu. :/
Aslında kısa ve hayal meyal bilgilerden bir soru soracağım ama kıvranıyorum. Şimdi ben çocuktum. Bir gün bir rüya gördüm o rüyada önceden izlediğim ama tam hatırlamadığım sarışın bir aktrise aşık oldum. Mevzu kısaca bu aslında. Uzun bir süre etkisinden çıkamamıştım. Çocukken o duyguyu nasıl güçlü hissettiysem hala hatırlarım. Bu hatunun adı july ya da judy gibi bir şeydi. Tek somut bilgim onu, o yıllarda "Tv'de 7 gün" isimli derginin kapağında görmüş olmam. Kimdi olm bu abla? İmkansıza yakın eski bir aşkı aramak benimkisi :) Bir bu ablayı bir de kısa bir süre aşk yaşadığım alman sevgilimin izini bulamadım şu sanal alemde. Halbuki teknolojinin içimi ferahlatması gerekiyordu. :/
0
Biraz daha ayrıntı verirsen yardımcı olabilir.
Tipi nasıldı, kaş göz rengi, vb.
Bir de bu dergi kapağında gördüysen, o dönemin popüler dizi-filmlerinden birindedir. Hangi yıllara denk geliyor ve bu yıllarda 20'lerinde mi, 30'larında mı, 40'larında mıydı? (Şimdiki yaşına göre belki bir şeyler bulabiliriz)
Tipi nasıldı, kaş göz rengi, vb.
Bir de bu dergi kapağında gördüysen, o dönemin popüler dizi-filmlerinden birindedir. Hangi yıllara denk geliyor ve bu yıllarda 20'lerinde mi, 30'larında mı, 40'larında mıydı? (Şimdiki yaşına göre belki bir şeyler bulabiliriz)
0
Sarışındı en belirgin o var aklımda. Köpek gibi aşık olmuştum rüyamda. Kaşını gözünü hatırlamıyorum ama dergideki fotografı görsem bu derim gibi geliyor. Yanıltmak istemem çok uzun süre geçti üstünden ama karşıdan çekilmiş bir fotografi vardı kapakta. Kendisine göre hafif sağa dönüktü. Seksenlerin sonu olması gerekiyor. Yaşı muhtemelen 20-30 aralığındaydı.
0
80ler diyorsunuz ama yine de sunlara bir bakın isterseniz; www.google.com.tr
0
tai
bu resimdeki küfürlü atasözü ne?kırmizi olan küfür. bölü de yarı yarım o tarz bi anlamda
bu resimdeki küfürlü atasözü ne?
kırmizi olan küfür. bölü de yarı yarım o tarz bi anlamda
kırmizi olan küfür. bölü de yarı yarım o tarz bi anlamda
0
Sansürleyeyim. Baş kısmı "El şeyi ile gerdeğe girilmez/giren" gibi duruyor. Belki fikir verir.
0
gkhT
28 yaşındayım, genç miyim bilmiyorum ama kendimi genç hissetmiyorum...sanki artık yaşlılığa hazırlanıyormuşum gibi geliyor...oysa içten içe yeniden aşık olmak, ne biliyim barlara gitmek, deli gibi içip sabah etmek felan istiyorum... (örnekler saçma biliyorum ama anladınız siz)sanki benden geçmiş yap
28 yaşındayım, genç miyim bilmiyorum ama kendimi genç hissetmiyorum...sanki artık yaşlılığa hazırlanıyormuşum gibi geliyor...
oysa içten içe yeniden aşık olmak, ne biliyim barlara gitmek, deli gibi içip sabah etmek felan istiyorum... (örnekler saçma biliyorum ama anladınız siz)
sanki benden geçmiş yapacağım şeyler dışardan "yaşından da utanmıyor" tabirine uygun olur gibi geliyor..
Sizlerde böyle hissediyo musunuz? Yaş cinsiyet belirtirseniz sevinirim...
oysa içten içe yeniden aşık olmak, ne biliyim barlara gitmek, deli gibi içip sabah etmek felan istiyorum... (örnekler saçma biliyorum ama anladınız siz)
sanki benden geçmiş yapacağım şeyler dışardan "yaşından da utanmıyor" tabirine uygun olur gibi geliyor..
Sizlerde böyle hissediyo musunuz? Yaş cinsiyet belirtirseniz sevinirim...
0
ohoo sen yine iyisin hocam. ben 22 yaşındayım ve aynı şeyleri hissediyorum. olmayınca bi arayış içindesin evet ama istediklerin olduğunda da " ne gerek vardı bunlara ya, emekli gibi gidiyodu diyosun
0
yaş 28, dediğin şeyleri yapıyorum. utanılacak bir durum yok. sadece bazen yorgun hissediyorum ama yaşlı hissetmiyorum.
k
k
0
Benden hem geçti, hem geçmedi. Açıkçası 10 yıl önce zevk aldığım şeylerden, şimdi zevk almak istemiyorum. 32 yaşındayım, 22 yaşında yaptığım şeyler saçma ve gülünç geliyor. O o zamanın eğlencesiydi. 10 sene sonra da şu an yaptığım komik gelebilir. Bu değişim açıkçası beni çok mutlu ediyor, çok eğleniyorum.
Şöyle bir baktığımda, yapılan şeylerden çok, içeriği değişti. Örneğin, barlara gitmek için "Utanmıyor" denecek bir yaşta değilsin ama 18 yaşında barda ettiğin muhabbet ile 28 yaşında barda ettiğin muhabbetin içeriği arasında dağlar kadar fark var. Arkadaşlarınla 10 senedir aynı şeyi konuşmuyorsun. Şu an kendinden 10 yaş küçüklerin konuşmalarına kulak misafiri olunca katılmak mı istiyorsun onlara? Ayrıca, bara gidip sabaha kadar içmenin yaşı da yok ki! Keza aşık olmanın da yaşı yok. 70'lik teyzeler, nineler, amcalar, dedeler aşık oluyor, çok da yakışıyor, yüzlerinde güller açıyor. Liseli aşık gibi olmak insana her yaşta yakışan bir şey. İnsanı neşelendiren, güldüren şey her yaşta yakışıyor. Açıkçası düşününce, yaşa yakışmayan bir davranış da bulamıyorum. Sadece onu 10-20 yıl önceki gibi yapmıyorsun, şu yaşındaki ya da hissettiğin yaştaki gibi yapıyorsun.
Tabii bu örneklerden genellemeye gidilmez. Belki zamanında yapamadığın için içinde kalmış olabilir mi? Zamanında çok yaptıysan, şu anda eski zamanları özlüyor, nostalji yapıyor olabilir misin?
Şöyle bir baktığımda, yapılan şeylerden çok, içeriği değişti. Örneğin, barlara gitmek için "Utanmıyor" denecek bir yaşta değilsin ama 18 yaşında barda ettiğin muhabbet ile 28 yaşında barda ettiğin muhabbetin içeriği arasında dağlar kadar fark var. Arkadaşlarınla 10 senedir aynı şeyi konuşmuyorsun. Şu an kendinden 10 yaş küçüklerin konuşmalarına kulak misafiri olunca katılmak mı istiyorsun onlara? Ayrıca, bara gidip sabaha kadar içmenin yaşı da yok ki! Keza aşık olmanın da yaşı yok. 70'lik teyzeler, nineler, amcalar, dedeler aşık oluyor, çok da yakışıyor, yüzlerinde güller açıyor. Liseli aşık gibi olmak insana her yaşta yakışan bir şey. İnsanı neşelendiren, güldüren şey her yaşta yakışıyor. Açıkçası düşününce, yaşa yakışmayan bir davranış da bulamıyorum. Sadece onu 10-20 yıl önceki gibi yapmıyorsun, şu yaşındaki ya da hissettiğin yaştaki gibi yapıyorsun.
Tabii bu örneklerden genellemeye gidilmez. Belki zamanında yapamadığın için içinde kalmış olabilir mi? Zamanında çok yaptıysan, şu anda eski zamanları özlüyor, nostalji yapıyor olabilir misin?
0
30 yaşındayım, kendimi bildim bileli sessiz sakin enerjisiz heycansız birisi oldum. enerji dolup taşayım, ortamlara akayım onu da bunu yapayım ordan oraya koşturayım gibi bir beklentim hiç olmadı.
ama son dönemde kendime harika hissettiğimi söylüyorum, ülke kaynaklı sıkıntıları geçersem çok iyi bi hayatım olduğunu söylüyorum ve bunun farkına gerçekten böyle vardım. eskiden her akşam yorgun argın eve gidip tv'nin karşısına yatarken şimdi gidip yemek yedikten sonra yarım saatlik bi yürüyüşle kahve mi içmeye gitsek diyorum. eşim nasılsın dediğinde mükemmel diyorum.
kötü desem, berbat desem ya da yorgunum desem sadece herşey daha da kötüye gidiyor. bu yüzden kendimi 30'dan sonra genç ve çok iyi hissetmeye başladım
ama son dönemde kendime harika hissettiğimi söylüyorum, ülke kaynaklı sıkıntıları geçersem çok iyi bi hayatım olduğunu söylüyorum ve bunun farkına gerçekten böyle vardım. eskiden her akşam yorgun argın eve gidip tv'nin karşısına yatarken şimdi gidip yemek yedikten sonra yarım saatlik bi yürüyüşle kahve mi içmeye gitsek diyorum. eşim nasılsın dediğinde mükemmel diyorum.
kötü desem, berbat desem ya da yorgunum desem sadece herşey daha da kötüye gidiyor. bu yüzden kendimi 30'dan sonra genç ve çok iyi hissetmeye başladım
0
Dünyaya bir kere geliniyor. Hayatı genel ifadeye göre 'şu evre gençlik evresi', 'bu evre olgunluk evresi' falan diye yaşamamak gerekiyor. İnsanlar bana göre bu evreleri kırmak için para kazanmaya çalışıyor. 28'inde bir adamın işinde gücünde olması gerekiyor değil mi? Ne işi var barda bilmemnerede? Bence yanlış.
Ama bence asıl soru gerçekten istiyor musunuz bunları? İstiyorsanız, yapacak imkanınız varsa bir tane ömrü 'elalem' denen gizli örgütün söylemleri yönünde harcamamak lazım.
Yeniden aşık olma konusuna gelince, bunu gerçekten istiyorsanız o sizi kesin bulur. Bu konuda bir şey yapabileceğinizi sanmıyorum :)
26/Erkek
Ama bence asıl soru gerçekten istiyor musunuz bunları? İstiyorsanız, yapacak imkanınız varsa bir tane ömrü 'elalem' denen gizli örgütün söylemleri yönünde harcamamak lazım.
Yeniden aşık olma konusuna gelince, bunu gerçekten istiyorsanız o sizi kesin bulur. Bu konuda bir şey yapabileceğinizi sanmıyorum :)
26/Erkek
0
düzenli spor ve seks yapın arkadaşlar yoksa kendinizi yaşlı hissedersiniz ;) (yaş 32)
0
32 yaşındayım fiziksel olarak hala 21-22 yaşında gibiyim maşallah.
menüsküs hariç.
ruh halimde o yaşlarda nasılsa hala öyle pek değişme olmadı
Erkek.
menüsküs hariç.
ruh halimde o yaşlarda nasılsa hala öyle pek değişme olmadı
Erkek.
0
